adres multicast aralığında. bir istemci ağa multicast atıyor.

en.wikipedia.org


edit: SSDP servisini iptal edince geçer. tüm istemcilerde tabii ki.

bu bir multicast ip adresi, sizin networkün içinde muhtemelen. en yakın switch ya da router'dan arp tablosuna bakın, bağlı olduğu trunk ya da portu bulun, öylece takip edin derim

Evet, multicast olmasına multicast ama kaynağı bulamıyorum. Ayrıca 70-80 kadar istemci var. Kaynak ip belli olmadığından, hedef ipyi de göremediğimden bulamıyorum. Antivir Server'da da herhangi bir olay gözükmüyor.

Tüm switchler Cacti'de ama nasıl bulmam gerektiğini bilmiyorum. Şu an öyle deli dolu bir trafik yaratmıyor ama halen atak yapıyor.

netowrke bağlanamayan istemcin var mı bir kontrol et, şu anda IP alamamış olması networkte herhangi bir işlem de yapamadığın gösterir. bu zamana kadar bir kullanıcıdan şikayet gelmediyse, boşta açık duran istemcileri bir kontrol edebilirsin.

Ben şu anda Wireshark'dan izliyorum, birçok bilgisayar SSDP\UDP protocolüyle 239.255.255.250'ye gitmeye çalışıyor. Bu yayın yapan nedir yada gerçekten yayın yapıyor mu, bir türlü anlayamıyorum.

Konuyla ilgili deneyimi olanlaar, değerli tcp\udp büyükleri. Bekliyorum.

Tamam, buldum.

Windows Media Player kitaplıklarından dolayı oluyor. Sürekli kitaplık arayıp\kitaplık yayınlama çabasından kaynaklanıyor.

ottoman_is_back_matrix_ulan_matrix durumdan ve o insanların çalışma şartlarından bihaber olduğunu farkettim. uzaktan, görmeyip varsaydıklarınla hareket etmek en kötüsü bence.

sen bu insanların aldığı parayı havadan kazandıklarını düşünüyorsan; bu paranın fazlalığı bilimum tazminatlar eklenerek bu kadar olmuştur. dil tazminatı, radyasyon tazminatı vb. yani aynı şartlara sen de maruz kalsan, sen de aynı parayı alırsın, çok uç bir mebla değil. kaldı ki zaten o gelen paranın büyük bir kısmı sağlık harcamalarına ve bunun gibi giderlere harcanıyor.

bütün bunları sadece para ile ilgili sanıp ileri geri konuşanlar şunu hiç düşünüyorlar mı acaba:
"bu insanlar o kadar para aldıkları halde işlerini kaybetmeyi bile göze alarak bu eyleme neden giriştiler acaba?"

"uçak lan bu" diyerek de olayı ne kadar basit algıladığını farkedip üzüldüm gerçekten.

Bence grev hakkı olmamalı o kadar hızlı işleyen bi sektörün.Grevin ucu bize dokunmadığı için bizde destekliyoruz tabii.Çok önemli bi uçuşumuz grev yüzünden iptal olsaydı ben görürdüm destekçileri.

Çalışma çartına gelince bence çoğu meslekten iyi şartlarda çalışıyorlar.Aldıkları paranın tazminat olması bişey değiştirmez.Şahsen benide alsalar çalışırım o sektörde ki thy içlerinde maaşı diğerlerine göre yüksek olan bi kurum.


memnun olmayan çalışmasın.Sonuçta meslek bakımından ön sıralarda olduğu için oradan ayrılan kişi başka bir işi rahatlıkla bulur.(dil vs. kullanarak)

not:Herkes kendi sikinin derdinde, günde 12 saat çalışıp asgari ücret alan da ağlıyor, günde 3-6 saat çalışıp 3000 tl maaş alanda ağlıyor.bu nasıl açgözlülük ben anlamadım.

işçi sınıfının işçi sınıfına yaptığını sermaye sahipleri yapmıyor şu dünyada. birbirimizi aşağı çekip duruyoruz. bu duyuruda da bunun güzel örneklerini gördük uygulamalı, iyi oldu.. senden çok kazanan herkes sürünsün senin gibi di mi, daha iyi çalışma koşulları için mücadele etmesin. yarın bir gün sen kendi sektöründe grev durumuna gelirsen de senden aşağıda olanlar böyle konuşacak ama. buna hazır mısın?

"memnun değilsen çalışma"cılar ise sinirimi hepten zıplatıyor. dil bilince daha kolay iş bulunduğunu sanıyor insanlar, nasıl lan? iş dünyasından bu kadar mı bihabersiniz? herhangi bir işte iki üç yıl çalışmış insan bunu demez. dememeli. aylık maddi sorumluluklarının olduğunu (kira, taksit, çocuk, vs.) düşün. götün yiyosa sen bırak işi o zaman, aylarca iş arayarak sürün beş kuruş kazanmadan. seni bu süre zarfında yaşayacağın zararı kim amorti edecek? hadi onu da geçtim. belirli bir yaştan sonra sektör değiştirmene izin vermiyor sistem. mesleğin neyse ondan devam etmek zorunda kalıyorsun. çoğu kurumun ik departmanları deneyimsiz kişiler için 25-30 gibi yaş sınırları koyuyor. ulan atıp tutmak ne kadar kolay gerçekten ya.. akıl alır gibi değil..

ulan madem sistem elverişli değil, burası türkiye diyosun, o zaman çeneni tutup sike sike çalışacaksın.adamlar grev yapanı işten çıkarırım dediği halde grev yap kovul, sonra gel ağla.Ağlamayı geçtim bi de gelmiş bize destek vermeyenler ölsün muhabbeti.vermiyorum arkadaşım!iş bulmak kolay değilse yiğitlik yapıp greve kalkışmayacaksın ki bu hava sektörü hatasının telafisi yok görüldüğü üzere.

Hem şartlar orada bu kadar kötü diğer personel diye gıkını çıkarmıyor? (tüm şirketler için söylüyorum bunu)


Ayrıca benim kimsenin maaşında falan gözüm yok.ben örnek olsun diye söyledim.Sizin yaptığınız ne kadar doğru peki?senden yukarda diye şirket neden 1 000 000 $ zarar etsin senin yüzünden?Biraz da işveren olarak bakın olaya.sen olsan sende basardın kıçına tekmeyi.


Bugün hayat sadece hostesler için değil herkes için zor.biraz bencilliği bi kenara bırakın.

@loveinaflipbook thy ye girme gibi bi durumum yok hatta olamaz.bi an kendimi işsiz birisi olarak düşündüm ve çalışılabilecek bir meslek olduğunu belirtmek için söyledim.

"destek vermeyenler ölsün" muhabbeti nerede geçiyor anlamadım ama bakış açılarındaki darlığı ve sığlığı görmek yetti bana neden hala ülke olarak (yani "hostes" vs değil, tüm ülke, mantalite olarak) buralarda olduğumuzu bir kez daha anlamaya.

çocuğuna tacavüz etseler, çocuğu oradan kaçırmak senin sorununu tamamen çözecek demek, hakkını aramayı bu kadarla sınırlı görüyorsun. nasılsa devlet doğana da bakıyor...

"şartlar bu işine geliyorsa" mantığındakiler, sizinle ilgili her şeyi çok merak ediyorum.
nasıl oluyor da oluyor gerçekten çok merak ediyorum. keşke sizlerin bir listesi olsa da ve bu bilgiyle hayatıma devam etsem.

benım kız arkadasım kabın memuru. aynı evde kalıyoruz. yanı oyle kolay iş okadar maas dıyen adamada yuh dıyorum. saglık sıgortalarından hayvan gıbı kesıntı yapıyorlar. evet tr standartlarının uzerınde maaş. yanı 4 mılyar 5 mılyar. elestıren arkadas ne derse desın o ısı yapmadan noldugnu anlayamaz. uyku duzenın yok. sureklı havadasın ve o basınc adamı saglıgını etkılıyor bır yerden sonra. kulak ıcınde catlama fln oldu kız arkadasımın. ucamıyordu bır donem. 13 yıl sonra emeklı oluyorlar zaten. nedenı ıse saglıgını etkılemesı. o ısı yapmayan anlamaz dısardan gorundugu gıbı degıl gercekten. vede gıderı cok olan bır iş. havaalanına gıdıs gelıs ornegın. sabahın 3unde ucusun oluor esek gıbı taksıye bayılıorsun parayı. yurtdısında kalırken orda yeme ıcmeyıde kendılerı yapıyor. otelden ypamıyorlar. avrupa gıbı bır yerdede yemek fıyatları ne kadar sen dusun. gıderlerın ıcınden ellerınde kalıyor ıste bırseyler. dusuk maas alıyorlar demıyorm. ama o maası hakedıyorlar. amirlerın bu maas bu ıs ıcın az dedıklernı bılıyorum herkes aynı seyı soyluyorsa bır bıldıklerı vardır.


hukumetın kafasına gore grev yapamazlar dıye yasa cıkarmasını ben ne dersem o olacak havasında kı tavrı cok yanlıs. ınsanların hakları var. tazmınatsız ısten cıkardılar herkesı. gozlerını kırpmadan. vede mıllet memleketınden aılesını alıp ıstanbul'a yerlesıyor. borca gırıyor. sımdı hepsı zor durumda. gersını sen dusun

Adam ne sormuş, siz ne cevap vermişsiniz! Benim de öğrencilerim yabancı ve genellikle THY ile uçuyorlar, eskiden sürekli THY ile uçmaları için reklam yapıyordum ya da örneklerimde yazıyordum reklam amaçlı ama şimdi ben de protesto ediyorum. Sorun THY'li, olu, bulu olmak değil. Bugün THY'ye olan yarın başka kurumlara da yapılacaktır. Grevin olmaması demek adamların sendikayı aradan çıkarması ve istediği gibi at koşturması demektir. Benim çalıştığım yerde grev hakkım yok, sendikam bile yok, yüksek lisans mezunu olarak aldığım para içler acısı ama grev hakkım olsa, sendikam olsa böyle olur muydu! O yüzden ocu, bucu olmayı bırakın da birbirimize destek olalım. Yoksa bu durum THY ile başlayıp sizi de vuracak. Son olarak ben her türlü desteğe hazırım. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın ve kıskançlık modundan çıkın artık...

Havacılık sektöründe grev yasaklansın diyenler;
o zaman mühendislerede maaş bağlanmasın ne iş yapıyo mühendis Allah aşkına bu ülkede kaç mühendisin patentli bir buluşu var kaç elektronik mühendisi diyotları devreleri bilerek mezun oluyor sahada kaç kişi pratik yapıyor? mühendislik yapmayan adama 1000 tl çok para hacı. İşine gelmiyosa çalışma o zman ne demek?

Milletin aldığı 4-5 bin tlde gözünüz mü var o adam zaten gene alacak parasını hadi maaşları düştü 1000 tl oldu sen ne kazanıyosun? Ne kazanacağını düşünüyosun?

Havacılık sektöründe sadece hostesler yok teknik ekipte var o uçağı temizleyen yükleyen hazırlayan ekiplerde var pilotlarda var. Bugün bindiğin uçakta gözden kaçan teknik bir arızadan acil iniş yapsanız, altınıza sıçsanız daha mı iyi olur?

Bu işte kafa rahatlığı çok önemlidir, ne fazla rahat olacaksın ne fazla sıkı olacaksın işini yapmak için ortamda konsantre olman gerekli.

Malesef bu ortamda insanlarda ne konsantrasyon kaldı ne dikkat. kovulan arkadaşlarına üzülüyor herkes. Senin işine son verilsin senin hakların elinden alınsın senin maaşın düşürülsün o zaman tekrar bu grup toplanalım bakalım fikirleriniz ne kadar değişmiş olacak.

duyond, tebrik ederim. sözleri ağzımdan almışsın. burada arkadaş sizce THY doğru mu yaptı, yanlış mı diye sormuyor.

ve duyond, dediklerine katılıyorum. Ben mesela yabancı arkadaşlarıma THY'nin protesto edilmesi ile ilgili mail yazabilirim, senin yazını okuyunca aklıma o geldi.

Yabancı bir FB sayfası açılsa, farkındalık yaratılır diye düşünüyorum. zira bizim umursamız milletimizin yanısıra yasal grev hakkının alındığını bilen farklı milletler kendilerince protesto edecektir THY'yi. ve protestolarına da sadık kalacaktır.

arkadaşlar merhaba,

aşağıdaki yazıyı hazırladım, yabancı arkadaşlarınızla paylaşabilmeniz için, ancak sonradan hurriyet'in ingilizce sayfasındaki bir yazıyı farkettim. daha güncel ve belki insanlar yorumlarını da bırakabilirler altına diye düşündüm. ikisini de paylaşıyorum.

benim yazdığımda da herhangi bir yanlış, yazım hatası bulursanız bana da bildirin ki burada da değiştireyim.

teşekkürler

---------------

Workers at Turkish Airlines marched on Tuesday, 29th of May to protest the legislation that would ban the right to strike and lockout in Turkeys aviation sector.

Turkish Airlines, Europe's fourth largest carrier, said the decision on Tuesday by many of its workers to protest the pending legislation by calling in sick had forced it to cancel 223 flights, affecting more than 100,000 passengers and cost the company nearly $2 million (€1.61 million). A simultaneous attack on the airline's website also blocked sales on it.

On that very day, Turkish Airlines sacked 305 workers accused of taking part in that protest, the company said. The sacking even continues now and the number is growing day by day. The company also mentioned that it will charge all the financial damage (occurred by cancelled flights) to those workers who’ve been sacked.

Mustafa Yagci, secretary general of the civil aviation workers union Hava-is, had said on Thursday that he’d expected President Abdullah Gul to veto the legislation because it violates the rights of workers to strike. But that didn’t happen; the legislation passed in one day, without any hesitations and objections. Now that also the president has approved it; it’s become law.

But Prime Minister Recep Tayyip Erdogan said Wednesday that the legislation is designed to prevent interruptions in air travel. His government said it wants to make Turkish Airlines, which is expanding its network around the world, immune to strikes.

According to company statement, the cases have risen and workers are being sued right now by the company for penalty. Besides losing their jobs without any dismissal compensation, they are facing awful consequences just because they seeked for justice, which both the government and the company have taken away from them…

---------------

www.hurriyetdailynews.com

www.hurriyetdailynews.com

@Dessy ve loveinaflipbook
Öncelikle rica ederim ve duyarlılığınız için ben de çok teşekkür ederim. Yabancılara gönderilebilecek yazı da güzel, benim de bu yazıyı kullanacağımdan emin olabilirsiniz:) Tekrardan teşekkürler, herkesin duyarlı olmayı becerebilmesi dileklerimle...

bunun belgeselini izlemiştim uzun zaman önce. devlet kontrolünde kullanıyorlardı sanırım. yani diyor ki, kendin içme; gel biz sana belirli periyodlarla verelim gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam. tam olarak uyuşturucu kullanımını da azaltıyorlardı bir maddeyle galiba.

Eroin bağımlıları çoğu zaman tedaviye yanıt vermiyorlar. Ciddi ilerlemeler kaydedilse bile belli süre sonra yeniden başlıyorlar.
İstihdam sağlansa bile, her türlü tedaviye rağmen o boktan sonra sağlıklı bir yaşam şansı sıfıra yakın.
Toplum da elbette böyle bir yolu seçen veya mecbur bırakılan insanları görmezden geliyor belli bir süre sonra.

işte bu yüzden buna batak diyorlar. bir girdin mi çıkamıyorsun içinden. yazık. Türkiye'dekiler daha da beterdir hatta.

içinde geçtiği cümleyi yazsan belki daha rahat olur anlaması.

the city of lost children geldi direkt aklıma, ikisini de çok severim.
www.imdb.com

edit: brazil

equilibrium belki.

batman returns'deki gotham city de epey karanlıktı diye hatırlıyorum.

1984 (git:www.imdb.com)

(bkz: Blade Runner) aklıma geldi.
Ayrıca "Tech noir" veya "Sci-fi noir" olarak arama yapabilirsiniz. (Kara film çeşitleri bunlar)
en.wikipedia.org
wiki'den kara film başlığından alıntı:
Psiko-kara film
Bu akımın kökeni Taksi Şoförü (Taxi Driver), Beyin Fırtınası (Brainstorm), Zirve (White Heat) ve Üçüncü Kattaki Yabancı (Stranger on the Third Floor) hatta Fritz Lang'ın filmi Mye kadar izlenebilir. David Lynch'in çalışmaları olan Mavi Kadife (Blue Velvet, 1986), Benimle Ateşte Yürü (Fire Walk With Me, 1992), Kayıp Otoban (Lost Highway, 1996), Mulholland Çıkmazı (Mulholland Drive, 2001) adlı filmler, İkiz Tepeler (Twin Peaks, 1990-91) serisiyle birlikte kara filmin giderek kendine özgü bireysel bir bakışa yöneldiğini gösterdi ve ruhsal sorunları olan yahut sosyopat eğilimler gösteren başkahramanlar, Lynch'in o kadar karakteristik yönleri haline geldi ki, çalışmaları diğerlerinden ayrı bir sınıfa, psiko-kara film sınıfına dahil edilmeye başlandı. Mavi Kadife filminin ardından David Cronenberg tarafından yönetilen Çıplak Şölen (Naked Lunch, 1991) ve Çarpışma (Crash, 1996) filmleri iki benzer adaptasyondur. Yönetmen David Fincher da bunu Yaratık 3 (Alien 3, 1992), çok başarılı bir yeni kara film olan Yedi (Se7en, 1995) ve artık piyasaya sürüldüğü zamankinden daha çok ses getiren bir psiko-kara film olan Dövüş Kulübü (Fight Club, 1999) filmleriyle izledi. Nolan'ın Memento'su da, Takipçi (Following, 1998) adlı filmiyle birlikte bir psiko-kara film sayılabilir. 2000'li yıllarda Park Chan-wook adlı Güney Koreli yönetmen psiko-kara film türündeki en ünlü yönetmenlerden biri haline gelmişti.
Kara bilim kurgu
Klasik dönemden sonra kara filmi etkileyen en önemli trendlerden biri bilim kurgu oldu. Groundstar Komplosu (The Groundstar Conspiracy, 1972) adlı film Welles adlı amansız bir dedektif olan amnezik bir karakteri merkezine alır. Soylent Green (1973) distopik bir yakın gelecek dünyasını resmeden ilk büyük örnektir. Başrolünü Charlton Heston'un oynadığı filmde kara filmin izleri açıktır. Filmin yönetmeni Richard Fleischer daha önce pek çok başarılı B türü kara filme imzasını atmıştır, bunlar arasında Zırhlı Araç Soygunu (Armored Car Robbery, 1950) ve Dar Sınır (The Narrow Magrin, 1952) gibi filmler vardır. Klasik kara filmin kinik ve üslupçu perspektifi, 1980'lerin başında bilim kurgu türünün siberpunk alttürüne ilham verdi ve yönetmenliğini Ridley Scott'un yaptığı Blade Runner (1982) adlı film bundan doğrudan etkilenenlerin başında gelir. Film klasik kara film türüne pek çok açık saygı gösterisinde bulunur (Scott sonradan keskin bir kara suç melodramı olan Biri Beni İzliyor (Someone to Watch Over Me, 1987) adlı filmi çekecekti). Siberpunk'ın ve kara bilim kurgunun sonraki örnekleri arasında Alien 3, Gattaca (1997), Dark City (1998), On Üçüncü Kat (The Thirteenth Floor, 1999) ve Azınlık Raporu (Minority Report, 2002) filmleri gösterilebilir. Kabuktaki Hayalet (1. ve 2. filmler) (Ghost in the Shell, 1995/Ghost in the Shell 2: Innocence, 2004) adlı ikileme de kara bilim kurgu olarak gösterilebilir.

iki saattir konuşuyorux bir kere matrix demedik.

Şarküteri (Delicatessen) vardı:
www.imdb.com

fiziki atmosfer olarak: the crow. alex proyas sanki aynı sette çekmiş gibi.

uzmantv'de çalıştırmak istenen bölgeleri ararsanız oldukça güzel videolar var anlatımlı. ayrıca iphone veya android için size göre program yapacak programlar da var ve fena değiller.

lunedor program isimlerinden (android, iphone farketmez) bildiklerini sıralayabilirsen de güzel olur.

çok var da aklıma gelen tek program var bildiğim ve işine yarayacak, "Workout Trainer" android için belki elma'da da vardır.

İşine karışmak gibi olmasın da, sana daha önce de söylemiştim, body building gibi şehir efsanesiyle dolu bir konuda asla tek bir kişiye güvememeli. O açıdan site değil forum tavsiye ederim. Sitede tek bir görüş vardır, forumda ise öne sürülen bir görüş hemen yanlışlanabilir.

Denebilir ki işi çok iyi bilen birinin açtığı bir sitede sıkıntı yaşanmayacaktır. Kişisel tecrübelerim maalesef aksini söylüyor. Çok bilgili görünen hatta çok bilgili olan kişilerin bile kritik denebilecek bilgi eksikleri çıkabiliyor çoğu zaman.

www.bodyforumtr.com

Buradaki ilk ay programı çok etkili. Hareketlerin yapılışını başlıkta bulamasan bile youtubeda zilyon tane video bulabilirsin. Şahsen tecrübe ettim, iyi programdır. Buna 2-3 de karın hareketi eklemen gerekecek yalnız. Ben bu programa başlamanı, o esnada da bilgilerini arttırmanı öneririm. Aklıma takılan her bilgiyi ayrı ayrı aradığım için belirli bir site öneremeyeceğim maalesef.

Edit: Öhm, şey, ekşi duyuru diye de bir site var tabii. Buradan sorsana dostum aslında, elimizden geldiği kadar yardımcı oluruz.

ofiste çalışıyorum hacu. napak bildiğin gibi. güzel bi şarkı ver de dinleyek bari.

ne ofisi bunlar bu saate kadar iş olur mu yahu ?
alın gevşeyin iyi geliyor www.loungefm.net

müzük yok. eve gitmek var. çok şükür bitti. bir daha da kalmam bu kadar (umarım).

ofisdeyim. birazda sarıhan'a çorba içmeye gidicem. gel.

Harbiden merak ettim. Nasıl işler bunlar? Allah yardımcınız olsun.

ne iş yapıyorsunuz çok merak ettim cidden :) mimarların böyle kaldığını biliyorum bi...

Abi sizin gibilerin bu saatlere kadar çalışmasına rağmen memleket hala kalkınamıyorsa, demek ki birileri paso yatıyor.

Bana bakma; ben Türkiye'de değilim.

bro, benim meslek yazılım. gece çalışıp gündüz yatıyorum daha rahat on numero. hayatı yaşayabilmek için fırsat kalıyor en azından.

long live rock n roll türkiyenin halini özetlemişsiniz gerçekten öyle ya.

ben şirketin telefon santralinin değişimi için kaldım ya öyle çok ülkeyi kalkındırmak için değil açıkçası :) başında durmak gerekli elemanlar çalışırken.

telefon görüşmeleri aksamasın diye mesai bitiminden sonra başladık, sonra işler biraz sıçtı, biraz da karıştı tee o saate kadar uzadı. ama bugün evdeyim onun için. hakkaten bi daha da kalınmaz o kadar, eşeğin suyuna bok kaçıp zırt dediği yermiş...

@veeeys geç gördüm ama normal, gözler gitmişti o saatte, başka zamana artık


edit: bu arada sanki şirket benimmiş gibi durmuş yazdıklarım, yok değil, şirketin IT lideriyim diyelim...

okmeydanı?

www.facebook.com

@loveinaflipbook heh heh, hos olmus! ben de nisantasi diyim bari!

bayrampaşada metin gazoz'un kursları var. ama hiç eğitimin yoksa önce 1 ay serum lastiği çekersin. ondan sonra ok atmaya başlarsın.

yakin zamanda spora basladim ben de, baslamadan baya bi yere sordum, hepsine baslangicta ve sonra belli araliklarla olcum yapilip ona gore programlar olusturuldugu soylendi.

Orada mutlaka çalışanlar vardır, onlara anlatın, program ve yardımcı olmalarını isteyin. Yardımcı olurlar.

hepsinde oyle degil iste.

ornegin jatomi'ler yapmiyor bunu. (bkz: pure fitness)

İşin profesyoneli değil de eh işte 3-4 farklı salonda toplamda 1 yıl kadar bu işle uğraşmış biri olarak konuşacağım, dolayısıyla sen söylediklerimi ille de doğru diye düşünme.

Benim anladığım şu, o salona kim gelirse gelsin, hangi amaç ve istekle gelmiş olursa olsun, sakatlık ya da kilo durumu hariç aynı program verilir ilk ay. O bir aylık programda vücudun hamlığı giderilir, güçlü ve zayıf yanları ortaya çıkar. Senin dediğin aşamaya ondan sonra geçilir. Bu demek değil ki doğrusu bu, doğrusu senin beklediğin şey aslında ama pratikte uygulanan bu.

Ben kendi payıma şöyle yaptım her zaman: Salondaki ne idüğü belirsiz adama güvenmektense okuyup araştırarak kendi programımı kendim yarattım. Bunun da çok faydasını gördüm. Zaten bu fitness/body building denen nane o kadar yanlış bilinen bir şey ki, işi iyi anlamak için çok okumak şart. Okudukça da insan öğreniyor neyi nasıl yapacağını.

@entrapmen gittiğimiz yer jatomi...
biz boğu yedik mi yani?
kendimizi mi sakatlıycaz? nolcak? internetten program oluşturabileceğimiz siteler falan var mı? gerçi varsa bile çook uzun süre kas çalışmadığı için ideal bir durum değil ve standart programlar bana ne kadar uyar bilemiyorum.

edit: asıl amaç body building değil aslında, daha çok kardio vs.

kaanlazayiflama.blogcu.com

boku yemediniz, sakin olun =) yazdiklarimi okursaniz orada hocalardan nasil yardim alabileceginizi yazmistim. gidip yardim istediginizde yardim etmek zorundalar. sozlu sekilde program hazirlatin kendinize.
vucut olculeri almiyorlar ama kilo olcumunu her ay gidip aldirabilirsiniz.

ayrica buradan, bodyforumtr gibi sitelerden bir fikir edinebilirsiniz. belli bir sure sonra zaten kendinizce kendinize gore ayarlamalar yaparsiniz. simdilik hocadan aydan aya program konusunda yardim isteyin. size paket olarak bir seyler sokmalarina da izin vermeyin.

Her yer boyle sanırım. Ne kadar ekmek o kadar köfte. Ucuz spor salonları bu konuda daha vurdum duymaz olabiliyor. Geçen hafta 7 günlük gitmek suretiyle bir üyeliğimi iptal ettirdim ilgisizlik ve bilgisizlik sebebiyle. Bundan böyle de 3 kuruş daha fazla verip daha iyi bir salon tercih edeceğime eminim.

Resmen salonda 1.5 saat antrenör filan yoktu. Birine birşey olsa, hesabını kim veriyor ilginç.

office.microsoft.com

off kalanını firebug ile sen bul.. :) bu arada xap silverlight dosyası.

excel
office.microsoft.com
olook
office.microsoft.com
ppt
office.microsoft.com

şimdi bunu açmak için silverlight sdk falan mı lazım? yau 4 link bulmak için valla feci iş çıktı başıma :)

ben smyrna çok çok teşekkür ederim, ama bir bok anlamadım yemin ederim. bu xap'ları ben normal altı insanlara nasıl sunucam ki? :( silverlight sunucu kuramıycam, normal sharepoint sayfasında yayımlıycaktım linkleri. sanırsam sadece ana sayfanın linkini paylaşıcam...

ben de azcık baktım da aslında ie'nin açması gerekiyor hesapta :)

"C:\Program Files\Microsoft Silverlight\sllauncher.exe" 2405866293.office.microsoft.com
böyle açıyor. mesaj attım. ama buradan da merak eden olursa deyü...

50hz, 3d...
pek mümkün gelmedi bana. 3d tvler en az 200hz çünkü.

3d gözlük alınca her TV 3d olmuyor ki. TV'nin ilk başta 3d desteklemesi lazım, senin TV'n 3d özelliğine sahip mi? değilse zaten alma, verdiğin parayla kalırsın...

yaşayabilmen muhtemel. ama birtakım geçerli bahanelerle belki çok aşırı sorun olmadan ülkeye girebilirsin.

misal biz de iş seyahatleri için yapıyoruz bazen, ülkeye girerken "ilk başta toplantı bu ülkedeydi, sonra sizin ülkeye alındı" dediğimizde onların yapacak birşeyi kalmıyor. sen de turistik vize alıyorsan ona göre bir bahane uyduruver, ama sağlam olsun...

galiba ilk once aldigin ulekden giris yapman gerek.

ayıp olur

ben italyadan alıp hollandaya gitmiştim. kapıdaki memur italyaya gidip gitmeyeceğimi sordu ben de tatil programımız değişti dedim bir sorun olmadı.

vize hangi ülkeden alındı ise schengen bölgesine ilk giriş o ülkeye olmalıdır. aksi takdirde havayolu seni götürmeyebileceği gibi, hasbelkader uçağa binip sınıra kadar gelsen bile sınır görevlisinin insafına kaldın demektir. yapma etme...

hatta tavsiyem: schengen'i illa o ülkeden almak kolay olacaksa, o ülke üzerinden diğerine aktarmalı uç (bu durumda aktarma farklı havayolu şirketlerinin uçakları kullanılarak yapılmalıdır).

bunu yapmışlığım var. hiç sorun olmadı...

hmmm evet aktarma olayı mantıklı. gerçi yunanistan'a gitmek istiyorum, kolay vize veriyor diyenler de var.

ya açıkçası özet olarak şöyle söyleyebilirim:

vize alırken sorun yaratan ülkeler, başka ülkenin vizesiyle girmeye çalışınca da sorun yaratmaya meyilli oluyorlar. her türlü iki şekilde de zorlanacaksın gibi, birini seç...

üzülürler.

yok ya bi şey olmaz. ben 2-3 defa böyle gittim. girişte "niye x üklenin var bizim ülkenin yok" derlerse, "x ülkeye gidecektim seyahatim iptal oldu" dersin.

yasal bir yaptırımı yok ss almak zorundalar seni ama yokuşa sürme ihtimalleri var o yüzden canım sıkılmasın diyorsan en güzeli aktarma seçeneği.

ss almak zorunda degiller,hatta o ülkeden almis olsan bile vizeyi bi bahaneyle almayabilir bunu acikliga kavusturalim.

normalde girebiliyorsun o vizeyle ama problem cikma ihtimali var.program iptal oldu,program degisti burdan sonra da o ülkeye gidicem etc gibi seyler derseniz görevli problem etmeyecektir.

@serabetan yasalara aykırı bir durum olmaması halinde(kaçakçılık vs) ss almak zorundalar, seyahat özgürlüğü diye bir şeyler var ve orada kontrol edenler sadece kontrol etmekle yükümlü ha gıcık olurlar sana o zaman 24 saat gibi bir süre tutabilirler fakat herhangi bir kanunsuz durum yoksa 24 saat sonunda paşa paşa alırlar.

ispanya dan vize aldım fransa ya gittim bir sorun olmadı. amma vizen var diye o ülkeye alınacaksın diye de bir durum yok.

@lunedor
teoride olay su,hangi ülkede daha fazla zaman gecireceksen ordan,ya da sabit bir ülken yani amacin xxx deki fuar degilse 5 er gece 3 ülkeyi geziceksen ilk hangisine giris yapacaksan o ülkeden alman gerekiyor vizeyi aksi hallerde seni reddetme haklari var sinirda.

editledim :
teoride bu olay ama pratikte problem cikarmiyorlar sadece bilgi olsun diye belirttim,extreme durumlar olabilir yani adam zaten alir %99,9 ama ihtimaller dahilinde reddedilme durumun da var.en garantisi temizi gidecegin ülkeden almak.

polonya 4 günde verior..sorun yaşamazsın..ben yaptım..

ortlama yüzde 70 ini alır vergisi az olacağı için 350-400 arası

sigorta primi ve diğer kesenekleri bilmek gerekmez mi? onlar sabit midir? yoksa ben yanlış bir yerde miyim?

ynb.datassist.com.tr

telefonda bana söylenilen kadarını söyledim. çok da kesin kes rakamlara gerek yok aslında, aşağı yukarı olacağı bilsem yeter.

@loveinaflipbook; teşekkürler, ben de o siteye bakmıştım ama elimdekinden daha fazla veri istiyor :)

ben de part time çalışıyorum, bilmiyorum bi alakası var mı gerçi yazmış bulundum. 1000brüt'e 709 mu ne kalıyor, 360-370 filan kalır sana da yarı yarıya gibi düşünürsek. @drthea'ya cevaben, sigorta primi filan bunun dışında yatan şeyler. bana net maaşımın yanında yol parası, prim, asgari geçim indirimi zımbırtısı yatıyor. brüt maaşı bulup da geçiyor bile bu sebeple. edit: hatta sigorta filan maaşa bağlı olarak değişir. maaş sigorta primine bağlı değil diye biliyorum. yamuluyorsam düzeltin.

nerden çıktı bu kalp çılgınlığı bilmiyorum ama benden de gelsin bi tane <3

aynen, yan haklarla beraber gereken bir noktaya geliyor zaten. <3 cevabın için.

sadece aylık brüt maaşı ve toplam çalıştığınız gün sayısını (genelde 30) girmen yeterli. hesaplıyor ordan herşeyi.

%27-28 kesinti.

senenin ilk aylarında %70-72 gibi denk gelir daha sonraki aylarda kademeli olarak duser. %65 lere kadar. Kendi brüt maaşım bu şekilde işliyor:)

GTA IV bayağı ciddi ilerliyor, hatta oynayanlar eskisi gibi cıvık değil diye şikayet ediyorlardı :)

chicago 1930 cıvık değil ama gta cıvık? enteresan. el matador olabilir. la noire olur.

gta 4 oynama.. leş..

GTA 5'i bekle.
www.youtube.com

mafia 3ü beklesem daha iyi olacak. hiçbirini sevmedim.

bildiğim herkes hayyam'dan alıyor. ben gidip hiç incelemedim ama bi de oraya baksan?

1. garantisi uluslararası değil. onun için ayrı bir paket alırsanız iş şöyle oluyor. siz tr canon'a ürünü veriyor tamir parasını ödüyor sonra o belgeler ile canon usa'ya başvurup paranızı alıyorsunuz.
2. amerikada bu tür ürünlerde online fiyatlar genelde 1 cent bile oynamaz. nereden aldığınız pek farketmez.
arada 50-100 tl oynayacak diye eyalet farkı aramak manasız. alın işte. buradakinden ucuz her durumda.

hayyam'da satılan ürünlerin garantileri nasıl oluyor ki? aldığımız dükkana mı götürüyoruz, yoksa Canon'un yetkili servisine mi?

yurtdışından aldığın zaman erkayalar garantisi olmuyor bildiğim bu durumda bir sıkıntı olması durumunda yurtdışına postalamak lazım sanırsam.

bence 1000tl lik bir makinada yurtdışından getirmekle hayyamdan almak arasında hiç fark yoktur hayyama bakmalısın, hem ordan alırsan dükkan garantisi de veriyolar(örneğin makina problemliyse bir ay içinde birebir başka makinayla değişmek gibi). hem karşılaştırma imkanında kolay olur.

haa 5-6bin tl lik bir makina alsan yurtdışı diyebilirdim.

hayyamın garantisini sormuşsun; aslında garantisi yok fakat dükkanlar müşterilerini çoğaltma veya memnun etme adına benim garantimde 1 yıl v.s. diyolar ama ben pek itibar etmiyorum bu duruma.

abi git hayyamdan ya da doğu banktan spot al allaşkına uğraşma böyle şeylerle. makineler ilk kullanımda sorun çıkartmıyorsa, genelde sen düşürüp kırana kadar sorun çıkartmaz. doğu banktan dükkan bile önerebilirim hayyamdakilerden daha hesaplı verir.

@irrasyonel kedi tükkan ismi alabilir miyim o halde, bir bakayım fiyatlara vs.

İstanbul'daysanız Karaköy civarındaki dövizcilerden bulabilirsiniz.

zloty için, sizin buradaki herhangi exchange ofisinden alacağınız kur oradaki havaalanındakinden daha iyi olmaz. varşova'ya inince havaalanında az bir miktar euro çevirin sonra şehir merkezinde (tren istasyonundakini tavsiye ederim) iyi bir orana daha çok çevirirsiniz.

peki orada pazar günü exchange ofisler açık mıdır ki? yani havaalanını tabii ki sormuyorum, şehir içindekiler...

kapalılar ama sen bi alışveriş merkezindekini dene. olmadı herhangi bankanın (euro tl hesabı farketmez) kartıyla bankamatiklerden zloty çekebilirsin.

tomtom
itunes.apple.com

Teşekkürler.

Avrupa paketi $119 :)
Biraz fazla benim için.

(bkz: Jailbreak) daha sonrasında tomtom veya i go my way

@kobretti noktayı koymuş

Jailbreak yapmak ya da yapmamak :)

Yapınca dadından yenmiyo iphone :)

kurallara uyarak çalışırsan alakasız bir sebeple tazminatsız çıkaramazlar. ama bir de şöyle bir şey var: işini düzgün yapıyorsan neden kovsunlar seni? nu aradaki ince kırmızı hat üzerinde gidip gelmen lazım sanırsam.

Hiç kusura bakma müdür sonuna kadar haklı. Yanımda sürekli iş arayan bir çalışanımın olmasını bende istemezdim. Çünkü ne ona güvenerek iş ve sorumluluk alabilirim ne de sağlıklı planlama yapabilirim. Bu nedenle istifanızı istemesi normal. Bunun dışında sorunuzun cevabına gelecek olursak,iş etiği kurallarına uyduğunuz müddetçe sizi kovduklarında eğer 2008'den sonra işe başladıysanız size tazminat ödenmez. Devlette birikmiş fondan para alırsınız. 2008'den önce başladıysanız o zaman tazminat almaya hak kazanırsınız.

cv'nizde bir adet kovulma görmek istemiyorsanız istifa edin. sonraki işvereniniz ayrılma nedenizi soracaktır

Cv de sıkıntı olmaz bence. İstifa etme tabii ki isini yaptığın surece bir sey olmaz. Dikkat etmen gereken isey istifa etmemek, kovulursan da haklarini almadan, ibraname imzalama. Bu arada sebepsiz kovarlarsa ise iade davası da acabilirsin.

farkında olmasını sağlamak istiyorsan mesaj atmayabilirsin mesela

Kız kardeş candır ya mesaj at tabi. Kardeşler arasında küslük olmaz ama sorunlar her zaman olur. Al karşına, beni çok kırdın de. Hem doğum günü bu, büyük olan sensin, ona göre davran.

boşversene, ne mesajı atacaksın? aklı başına gelmeyen kimseye iyilik yaramaz. daha da suistimal ettirirsin iyi niyetini. böyle sürer gider...

kardeşe doğum günü için mesaj atmaktan ziyade aramak lazım, doğum günü güzelce kutlanır, eğer başka bir derdiniz varsa doğum gününden sonra uzun uzun konuşur /yazarsınız. ama kardeşler arasında küslük olmamalı, bağınızın en kuvvetli olduğu insandan bahsediyoruz neticede.

yani olumsuz bir mesaj göndereceğine hiç gönderme daha iyi bence; alacağı diğer sevgi dolu mesajlar yanında senin o tarz mesajın sana daha fazla antipati duymasına sebep olacaktır. yollayacaksan da başka zaman yolla doğum gününde değil.

"bunun farkıdna olmayan..." diye belirtmişsin. önce farkındalığını sağla, anlat meramını, şundan şundan rahatsız oldum falan diye. tabii böyle bi' resmiyette anlatılmaz ama aranızda geliştirdiğiniz üsluba göre vur kafasına işte eşekliğini. ama dediğim gibi önce farkında olmasını sağla. sonra ne kutlayacaksan kutlarsın. naçizane.

bence oturun konuşun sorunları çözün. bak ben böyle böyle hissediyorum ve buna sen sebep oluyorsun deyin ve susun. sonra onu dinleyin. herşey göründüğü gibi olmayabilir. kardeşiniz gurur yapamayacağınız ve amaaan beee diyemeyeceğiniz kadar önemli biri. ve tabiki d.gününde arayın.

direkt konuyla alakalı değil belki ama, endirekt alakalı olan bir söz var: "zalime merhamet, zalimin zulmünü artırır."

her şeye rağmen kardeş, abla candır. soğuk da olsa bi mesaj atıp kutla. o mesajı alır.

emin değilim ama infamous öyle olabilir.

skyrim 3rd person da oynanabiliyor

batman, prototype, gta, red dead redemption

Mafia 2 , ayrıca kendisi bitirdiğim tek oyundur

red dead redemption +1 bu arada
oynamadıysan koşa koşa al

red dead redemption'ın methini çok duydum ama western tarzı diye biliyorum, pek sarmaz gibime geliyor. biraz daha araştırayım, belki kanım ısınır :)

gta san andreas

getir.net

buradan bak bakalım. belki vardır etiketli olanlarda.

maalesef çıkmadı. belki haritada bile yoktur henüz, yerini tam hatırlayamadım ama bayağı bir yeniydi.

200-300 TL aralığı pintilik kategorisine girmeye başladıysa toptan ölelim :)

babama hediye olarak garmin nüvi'lerden aldım 240'a modelini hatırlayamadım şimdi. işimizi fazlasıyla görüyor, marka olarak kesinlikle garmin tavsiye ediyorum.

Telefunken kullanmaktayız. 240 gibi bir fiyata aldık.Memnunuz.Tavsiye ederiz.

o fiyata varsa garmin olsun.

tomtom via 125 aldık. vatanbilgisayar haftasonu indiriminden (%25) denk geldi 230 civarı bir fiyata geldi. çok güzel, gayet memnunuz.

vatan haftasonu indirimleri bayağı sık yapılıyor, denk gelmek lazım, sık sık takip edin.

alacaksan lazca navigasyon al :d

www.indeeo.com

tenha yerlerde yavaş yavaş sürmeye başlayın..gerisi kendiliğinden gelecektir..
özel ders falan hiç para vermeyin..bir de eş dost akraba koyun yanınıza stresi alır..

ishak alaton'un dediğine göre istanbul'da trafikteki hız ortalaması 13 km/s miş. yani kimse bi yere gidemiyor aslında, sen de kullanma boşver.
direksiyonu kesinlikle sağa sola kırmamak gerek acil durumda, hep frene alıştır kendini. sağın solun boş olduğuna emin olmadan kırma direksiyonu. boş yerlerde bol dur kalklı, yokuşlu çalışmalar yap. bol bol park çalış. trafiğin hardcore hale geldiği yerler genelde belli zaten, oralarda akışa uyarsan kimse canice sıkıştırmaz, herkes yoluna gitmek peşinde. ama en soldan 60la sağa sola devinerek gidiyosan bol bol selektör yersin ve sıkıştırılabilirsin tabi :)

önce pazar günleri boş bi yere gidip (örneğin sanayi siteleri pazar günü bomboş olur) yanında bilen birisiyle bir kaç gün pratik yap. araba sürmek pratik işidir en nihayetinde.

bu konuda yeterli hale geldiğini düşününce tek başına boş alanlarda biraz araba sür. sonra tek başına trafiğe çıkmayı dene. gerisi illa geliyor. :))

trafiğe çıktıktan sonraki 1-2 gün içinde tüm korkunun geçmesi lazım. öyle hatırlıyorum. ben trafiğe çıkalı 16 sene olmuş. :))

cok kolay.

Ben ilk ehliyetimi aldıgım gun trafiğe cıkmıstım hic deneyimim olmadan.
inan bana ilk cıktıgın için tetikte oluyorsun o sana guc veriyor o yuzden hata yapmıyorsun. Bence sabah 6 da cık ılk bır kac gun trafigin az oldugu anlarda, 2 hafta sonra her zaman cıkabilirsin trafiğe sorun olmaz.

özel direksiyon dersi alabilirsin. hem püf noktalarını öğrenirsin hem de cesaretin artar.

bilen biri ile çıkmak ise bilen kişiye göre değişir. kişi sinirli, stresli, evhamlıysa ya da ne bileyim yanınızda olacak kişiyle çok samimi iseniz cesaretiniz daha da kırılabilir.

@jeanvaljean_: kadınım.

sana şöyle söyleyebilirim:
ehliyet yılım 2002, tam olarak araba kullanmaya yani başladım sayılır. zamanında ailemin zoruyla almıştım; o kadar da ilgisizdim araba kullanmaya. sonradan gel zaman git zaman gerektiği durumlar ortaya çıkmaya ve bu durumlar sıklaşmaya başlayınca mecbur bir araba alındı. sürücü kusrunda ilk kez araba kullanmıştım, sonrasında da hiç kullanmadım araba alana kadar (yaklaşık 10 yıl).

araba almadan 2 hafta önce haftasonu bir sürücü kursundan direksiyon dersi almaya başladım. hoca iyiydi bayağı, rahat hissediyordum, kasmıyordu, gerçi benim de yeteneğim varmış onu anladım o derslerde. ilk gün dersin sonunda trafiğe girdik, ikinci günün dersini komple trafikte geçirdik. sonraki hafta ders almadım. ondan sonraki hafta arabayı aldık. eşimin abisi geldi bizimle almaya, o getirdi bizi rahat tenha bir yere, orda tekrar ben başladım kullanmaya, sonra araca alışınca da trafiğe çıktım yine.

bu iki yardımdan başka yardım veya ders de almadım hiç. mümkün olduğunca sık arabaya atlayıp gezmeye çalışıyoruz şimdi pratik için. alakasız bilmediğimiz yollara giriyoruz, ordan bildiğimiz yerlere çıkmaya çalışıyoruz, alışveriş merkezlerine gidiyoruz, oraların otoparklarında park çalışması rahat olabiliyor (ağzına kadar dolu değilse tabii).

sağ sol tarafı ayarlayamama olayı bende de vardı feci şekilde bu arada. ben de kendimi sanki arabanın tam ortasında oturuyormuş gibi hissediyordum. zamanla geçiyor o, arabaya alışman lazım. ben kurs gördüğüm araçta alışamadım ama kendi arabamızda çok rahat kavradım o olguyu, belki araçla da alakalıdır, bilmiyorum.

aynalar gibi birkaç sorun ben de yaşadım, mesela el freni çekiliyken arabayı kaldırmak gibi. onlar da zamanla oturuyor.

korku kısmı için de; zamanla geçer diye umuyorum, ama her zaman böyle panik bir insansan geçmeyebilir de. sonra allah korusun kaza falan yapma...

yanına güvendiğin araba kullanmayı bilen birini alıp bol bol pratik yapman lazım.

bu sağ, sol algısı ve tepkiler şu an düşünerek yaptığın için çok zor geliyor ama zaman içinde reflekse dönüşecek ve farkında olmadan yapacaksın.

ben de aynı durumdaydım daha geçen sene. istanbul'un çılgın trafiğine alışmam 1 ay aldı, sonra alıştım. gittikçe daha az hata yapar oldum. korkunu ancak pratikle yenebilirsin. önce yakınlardaki yerlere, yolunu iyi bildiğin yerlere arabayla git. kornaya basanları, el kol hareketi yapanları takma. sonra daha uzak mesafelere, yolunu bilmediğin yerlere git. en başta zorlanacaksın, ben çok heyecanlanıyordum mesela. ama böyle kendini zorladıkça daha hızlı alışıyorsun. aynalara bakmak çok önemli istanbul'da. özellikle sağdan gelip önüne geçiveren bir sürü araba oluyor. sürekli tetikte olmaya alışman gerekecek. ben de kadınım, yapamazsın, çok kötü araba kullanıyorsun diyenlere sakın aldırma. daha 1 sene olmadan bayağı iyi araba kullanmayı öğrendim. her yere gidebiliyorum artık.

hacı trafikte yatay eksende yaptığın hatalar dikey eksende yaptığın hatalardan çok daha tehlikeli olabilir. aynalara alıştırman gerek kendini.

"KOMPLE BOYALI BOYA TAKINTISI OLANLAR ARAMASIN "

altı güneş görmüştür dostum onun.

alınmaz mı ya ben bitiyorum bu arabaya ama siyah renk hiç hoş değil.

ah dostum korna üzerindeki logo aşınarak erimiş komple, artık sen anla...

alınmaz bence

araç muhteşem ama ı değil.

www.sahibinden.com bu daha iyi gibi. ama bence bulursan sarı renkli olsun.

hazır çalışan (vmdk mi ne) dosyaları var internette. onları indirip deneyebilirsin. dosyayı editleyip birkaç ayar değiştirip bişiler falan yapıyolar, o şekilde çalışıyor, bildiğim kadarıyla. ama yeterince performanslı olmayabilir, aklında bulunsun.

hardware virtualization mutlaka olmalı diye biliyorum. ancak hv olmasada bir sonraki aşamada farkli bir hata alacaksınız açıkçası ben yıldım bıraktım. Hiç kasmayın eğer mac niyetiniz varsa zaten fiyatları düşmüş.

Evet, cidden çok zor hackintosh'u VM üzerine kurmak. Ben çalıştırmayı başarmıştım (hw virtualization vardı sistemimde) ama aşırı yavaştı gayet hızlı speclere rağmen, sürekli takılıyordu, servisler çalışmıyordu, bir sürü eksik donanım vardı vesaire, baktım olmadı gittim mac aldım.

şu an evrende tatooine diye gezegen var. bilim-kurgu ütopya olmak zorunda değilmiş meğer... ama yine de gerçek uzay çağına bence daha var. henüz sistemden bile tam uzaklaşamadık. uzaya baktığımız gözlerimiz de daha çook gelişecek. fakat şu an dünyanın yeraltı kaynaklarını da yeni geliştirdikleri acayip radarlarla, sonarlarla uydudan tarıyorlar, hatta bu sayede mısırdaki eski yerleşimleri kazmadan buldular. bu tarama hadisesi çok gelişti son dönemde. en yakınlardan da bi sürü göktaşı geçiyo nasılsa, ha çarptı ha çarpacak modunda. sondayı çakması belki nilspeter kolay olur da sora onu geri getirmek filan. he bi de dışarıdan getirdiğimizle oluşacak çöpümüze de hızlıca çare bulurlarsa, he bi de işleyecek enerji konusu da var...
işin komik yanı bana galaktik imparatorluk da varmış gibi geliyor. yani biz şu an pasifikte kendini su dünyasındaki tek kara parçasında yaşadığını sanan adalılar gibiyiz, ascension island gibi bikaç km2liğiz... ama uzakta bir yerlerde milyon kilometrekarelik dev bir anakara var! :P bikbik diye uzay tozundan kendimize müzikçalar filan yapyoz, adamlar evrenin en eski madenlerini deşip, yıldızların enerjisini hüp hüp tüketiyor belki. bilimkurguysa bu da bilimkurgu. ohoo. hatta hepsi yoksa ve holografik gerçekliği biz yaratıyosak hepsi var, herşey var bugüne kadar hayal edilmiş.

www.huffingtonpost.com buna ne diyosun peki?

bana sanki alttan alttan yeni bir film için gizli reklam yapıyorlar gibime geldi ilk okuduğumda :) blair witch project filmi için de yapılmıştı zamanında.

maden arama ve çıkarma için robot geliştirebildiler mi henüz ondan bile emin olamadım şimdi. yok direk insana yaptıracaklarsa o iş daha da zor.

iyi güzel de, ben gidip madeni o çekimsiz yüzeye rağmen çıkarıp yükleyecek, getirecek kadar gelişmiş ve büyük bir uzay aracının yapımının öyle kolay olduğunu sanmıyorum. yüzeyden çıkarıp depolama kolay olsa da o yol her defasında gidilip gelinmez. onun yerine üzerine bazı iticiler yerleştirilip dünyanın yörüngesine getirilip, dünyaya yakın gezmesi (mesela iss'den 100 km yukarıda) ve aynı space shuttle program gibi fırlatmalarla gidip parti parti çıkarılarak yapılması daha mantıklı diye düşünüyorum. en azından daha az maliyetli gibi. hatta belki ileride dünyanın yörüngesine asteroid getirip dünyadaki siparişe göre soyuz gibi araçlarla, sözleşme yapıldıktan sonra hammadde getirilmesi işini yapan ticari şirketler kurulabilir. ama soyuz gibi düşmek yerine iniş yapabilen bir versiyonu da olabilir, hatta komple yeni bir uzay mekiği de yapılabilir bu iş için (dünyanın yörüngesindeki asteroidden almak için bu dediğim, uzayın derinliklerinden değil). olursa amerika ve rusya alır götürür bence: rusya dedim çünkü adamlar 80'lerde buran falan yapmış, antonov 225 ile taşımış (boeing 747 - shuttle birlikteliği gibi aynı). ruslar mekik konusunda da deneyimliler yani: www.buran-energia.com

tabi yüzbinlerce metrekarelik lik yanmayan süper bir kumaş geliştirirlerse (nanoteknoloji ile mümkün olabilir) direk atmosferden sokup dünya'ya kontrollü bir şekilde indirilebilir de.

hmm güzel fikirmiş, ben bunu bi düşüneyim ehehe...

bu arada aklıma alien da gelmedi değil. ticari maden gemileri falan ahah

Şerefsizim Asimov'un aklına gelmişti...

Mahalo kötünün iyisi bir marka. Türkiye'de düzgün bir ukulele markası olmadığından, Mahalo almak fena olmaz başlangıç için. bende Mahalo var, sesi gayet güzel, akordu da hiç kaçmıyor ama ileride daha düzgün bir şey almayı da istiyorum tabii.

Bence Mahalo al bir tane, acemiliğini atarsın üzerinde, daha sonra daha düzgün, daha narin bir marka alırsın, hakkını verirsin. şimdi sana marka söylesem Türkiye'de bulabilecek misin sorunsalı var, o yüzden bir yerden başlaman lazım ki ilerisi için yatırımın olsun.

ayrıca ukulelehunt.com sitesini de incelemeni tavsiye ederim.

ister en iyi markayı al ister en dandik olanı kesinlikle eline alıp perdeleri test etmeden alma. amerika'dayken aldığımda 4 defa değiştirmek zorunda kalmıştım.

normalde kira kontratı bitmeden sizi çıkartma hakkına sahip değil diye biliyorum ben, ama benim eski ev sahibi avukattı ve kira kontratının yanında bir belge daha imzalatmıştı bana, bu ne için diye sorduğumda açıkça "ya şimdi dünyanın binbir hali var, bir sıkıntı olursa sizi çıkatmak için izin gibi bişey" demişti. çok iyi adamdı gerçi, ilk ev sahipliğiydi, ondan tırsak davrandı sanırsam :)

when will my letter arrive?
when can I have my letter?

ya da direkt

yo, where's my letter?

when will i get my letter?
when will i receive my letter?

When my letter will delivered to me

diyerek başka ortamlara da yelken açabilirsin.

when can i expect my letter gibi alternatiflerde yok değil.

var evet.

@selimisik! nerede?!

ankara'da var ama kilosunu 26 liradan satıyorlar. yuh, piyasadaki en pahalısı nutella, kilosu yaklaşık 13-14 liraya geliyor. nedir lan bu ?

edit :ankara'daki söylediğim yer mahnita'nın söylediği yerdir.

halıcıoğlunda, rahmi koç müzesini geçince karşına bir heykel çıkıcak onun karşısından yukarı çık 100 metre sora sağda görüceksin.

ankara tunalı'da mağazası var sagra butik diye geçiyo sanırım..

Markiz'e gidin yemek için. cafe olarak da sadece "alkol almayana uzaylı muamelesi göstermeyecek" şeklinde bir kriter belirtince bilemedim, başka kriterleriniz de olmalı diye düşünüyor insan. müzik? kahve? nargile? teras kat? yer altı? bunları da belirtseniz güzel olabilir. ya da en azından faydalı olur yani...

@loveinaflipbook nargile,teras,güzel bir tatlı,hafif baymayan bir müzik güzel olurdu

hala açıksa bilmiyorum ama "limonlu bahçe" güzeldi zamanında.

dilek pastanesinin yemekleri fena değil, terası hoş bir esintisi filan da var. müzikleri de sakin kendi halinde.

açık açık limonlu bahçe orası güzel ama pahalı sanki biraz.. gizli bahçe de çok güzeldir bir cafe olarak.. alkol satılır ama alkol almayanlara uzaylı gibi baklımaz.. çeşit çeşit sallama çayları ve güzel ıscak çukulatası vardır. müzklerde güzeldir hatta gündüzleri çok tenha oluyo..

Richmond Hotel in terasında Leb-i derya var,house cafe var ,south park var,bi buçuk var,dükkan burger var yemek için. Nargile içinde kallavi,uçan ev falan var. ama yedikelrimizi yakalım biraz yürüyelim derseinz tophaneye yürüyebilirsiniz.

Markiz +1
Kallavi de nargile+Teras için +1

teşekkürler çok faydalı oldu

vba işine girmen lazım. düz kullanımla o dediğin mümkün değil. bir buton koyacaksın, ona basınca tarayacak dokümanı, seçili hücrenin içeriğini bulduğu hücreleri highlight falan edecek.

yok vba ile olsun zaten, normal hücre içine formül yazayım da olsun gibi bi niyetim yok. biryerde buldum bişey ama tek sütunda aratıyor ancak. ben bütün dosyada istiyorum, olmadı onu vereyim buraya modifiye edebilirseniz o da süper olur:

Private Sub Worksheet_SelectionChange(ByVal Target As Range)
Lastrow = Cells(Rows.Count, "A").End(xlUp).Row
If Target.Column <> 1 Or Target.Row > Lastrow Then
Columns(1).Interior.ColorIndex = xlNone
Exit Sub
End If

Set myrange = Range("A1:A" & Lastrow)
For Each c In myrange
If c.Value = Target.Value Then
c.Interior.ColorIndex = 7
Else
c.Interior.ColorIndex = xlNone
End If
Next
End Sub

dogrudan tiklayinca highlight etmesi yerine conditional formatting / kosullu bicimlendirme yaparsaniz olur, gayet de basit olur bence.

evet o da kolay ama aynı anda bütün duplicate'leri highlight ediyo o zaman da. ben mesela istiyorum ki bir satırdaki bir hücreye tıkladığımda sadece onun duplicate'lerini göstersin. yoksa çok fazla birbirinin aynı olduğu hücrelerden oluşan bir tabloda çalışıyorum. dolayısı ile cond. formatting yapınca hemen hemen bütün hücreler renkleniyor, anlayamıyorum hangisi hangisinin duplicate'i...

Private Sub Worksheet_SelectionChange(ByVal Target As Range)
Lastrow = Cells(Rows.Count, "A").End(xlUp).Row
Set myrange = Range("A1:Z50")
For Each c In myrange
If c.Value = Target.Value Then
c.Interior.ColorIndex = 3
Else
c.Interior.ColorIndex = xlNone
End If
Next
End Sub

Seklinde degistirirseniz istediginiz isi yapar. A1:Z50 dedigim yere data setinizi icine alacak hucre araligini girmeyi unutmayin.

@dahicocuk süpersin! ama her hücreye tıkladığımda hata veriyor, debug'da aşağıdaki satırı işaret ediyor:

If c.Value = Target.Value Then

Birden cok hucreye mi tikladiniz acaba? Bende calisiyor cunku hata vermeden.

yok hep tek hücreye tıklamıştım. excel 2010 kullanıyorum, acaba VB dili farklı bir sürüm de sapıtıyor mu?

Bir de soyle deneyelim. A1:J10 kismini yine degistiriyorsunuz.

Private Sub Worksheet_SelectionChange(ByVal Target As Excel.Range)
Dim c As Range
For Each c In Range("A1:J10")
If c.Value = ActiveCell.Value Then
c.Interior.ColorIndex = 3
Else
c.Interior.ColorIndex = xlNone
End If
Next
End Sub

Indentation icin; pastebin.com

@dahicocuk teşekkür ederim! son yazdığını yabıştırınca bu sefer oldu!

+rep :)

stream of consciousness - dream theater. 11 dakika yalnız, bayaa bi yorar dinlerken :)

death -voice of the soul
buckethead - sootshayer
" - nottinghamlace
joe satriani- if i could fly
" - the forgetten part 2 ilk bunu dinle
steven wilson - collecting space
the outlaws - green grass and high tides
porcupine tree shesmovedon
opeth-ending credits

ilk akla gelenler

www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com arifin maçını arıyodum bura.. şaka lan şaka , güzel parçadır bak!

joe satriani - andalusia
andy timmons- cry for you

edit: eklemeyi unutmuşum. andy timmons - pink champagne sparkle

bir tek celcius'un önerdiği steven wilson'ı dinlememişim, adamın demek kendi albümü de varmış o kadar işinin yanında. Daha varsa yazın bir şeyler?

Animals as Leaders- New Eden

sentenced - mourn (ben her seferinde kendimi kaybediyorum dinlerken)

oynamayınca tam etkisini vermiyor ama yine de oyun müzikleri istediğiniz türden şey.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

buradaki bir vazifem pursuit of happyness ve kavanoz vermeceli betona gömülmeceli fransız aşk filmini kötülemekse, bir diğeri de riverside ve indukti'nin reklamını yapmaktır.

--------

indukti:

bit.ly
bit.ly
bit.ly
bit.ly



riverside:

bit.ly
bit.ly
bit.ly
bit.ly
bit.ly

www.youtube.com

jason becker'ın perspective albümüne göz at.
saykodelik takılayım dersen, mahavishnu orchestra - dream

Can Atilla dinle,aralarından seç bir tane mutlaka seversin.
www.youtube.com Seyithan Kızıl'dan,hüzünlendirir.
Bir de rain man ve the gamer soundtrackleri çok iyiydi.

bunlar normalde nem almak için kapalı bir paketin içinde olur,demekki paketi yırtmışsın,çantanı bir temizle,allah muhafaza laptopun içine kaçıp fanını durdurabilir.

laptopta böyle bir parça yok. çantanızı kontrol edin. laptoplar patlamaz.

rutubetlenmesin diye bazı elektronik ürünlerin paketlerine böyle ufak bir bez poşette silikon topları konur. o poşetlerden biri yırtılmış zamanında sanırsam laptop çantası içinde.

korkma, bişi olmaz.

ben de o ufak paketlerin içinde ne var diyordum. yırtılmış o evet. elimi bi attım bi sürü var çantanın içinde.

outlook evde çalışmaz paralı yaptılar onu.
ofiste server üzerinden bağlanıyorsun.

outlook hesap ayarlarında mailleri serverda bırak (mailleri silme) seçeneği vardır, onu işaretlemezseniz okuduğunuz mail o okuduğunuz bilgisayar indirilir ve serverdan silinir. iki outlook'ta da o ayarı etkinleştirin.

microsoft exchange kullanmıyorsunuz anladığım kadariyla. Bu durumda loveinaflipbook un dediğini yapabilirsin. Ayrıca server üzerinde tutulan mailleri görmek için web arayüzleri oluyor. Bunuda sistem yöneticine bir danış istersen.

gmail'i veya yandex'i outlook üzerinde kullanıyorsanız, onların da okunan mailleri sürekli olarak server'da tutma seçenekleri var. ayarlarından yapmanız gerekiyor.

Ford Fiesta.

kesinlikle polo derim ben. aracı da inceledim. fiesta'ya da bindim çok bi konforu yok. en azından koltuklar vb durumlarda polo daha rahat. bir de bluemotion olayı gayet güzel bir şey bence.

1.4 TDCI motorlar polo'dan daha fazla tasarruf yaparsın. Fiesta derim ben.

Ben başka bişey sorayım; eğer çok özel değilse nasıl bir indirim alıyorsun forddan ?

@arnatuile
abla sayesinde bayi çalışanı indirimimimiz var. tam aynı fiyata gelecek mi bilmiyorum ama 3 aşağı 5 yukarı diyelim. fiyat kriteri dikkate alınmasın diye yazdım aslında. belki ford daha ucuza gelir son tahlilde.

fiesta
gayet güzel ve performanslı bir araç, kliması falan da süper

alır 1-2 yıla satarım diyorsan fiesta. yok en az 5 yıl kullanırız diyorsan polo.

sadece 1milyon km garantisi için bile vw'yi tercih ederim ben.

@vadidekikaktus sağolasın :) keşke benimde ablam olsaydı :D

mercedes 2400 e geliyor. eğer iş şartları aynı ise mercedes elbette.

mercedes derim ortamı daha iyi siemense göre.

mercedes hoşdere fabrikasını gezmiştim. modern, sosyal imkanları olan büyük bir fabrika. ama merkeze uzak biraz. yakınlarda bahçeşehirde yaşayabilirsin. siemens'in de kartal fabrikasını gördüm. mercedes'e göre daha küçük ama merkeze yakın. her iki firmada da yükselme imkanını araştır istersen. kariyer ve eğitim planlarını araştır. ayrıca çift maaş avantaj. bence mercedes daha ağır basıyor.

www.nasil1firma.com

bir arkadaşım zamanında mercedes'te çalışmıştı, hadımköy hoşdere'de. işe başladığı gün wc'ye gitmiş, lavaboda ellerini yıkarken dan diye kapıyı çarparak açmış birisi, yüzünü yıkamış etmiş direkt. bizim arkadaş da ilk gün arkadaşlık kurmaya hevesli lafa girmiş "merhaba ben XX, şu departmanda bugün başladım" adam da direkt "hayırlı olsun ben de bugün buradan siktirip gidiyorum sonunda!" demiş ve çıkmış. anlatmıştı konuşurken arada. zaten kendisi de kafayı yemeye ramak kala çıktı işten.

siemens şu an nasıldır onu bilemiyorum gerçi ama benim çalıştığım şirket eski siemens, sonradan başka şirket satın almış ve kadronun çoğu eski siemens zamanından kalma insanlar. ortam gayet sıcak ve samimi.

şirket genel havası mıdır, şirket kültürü ile alakalı mıdır, yoksa direkt çalışan politikaları ile mi alakalıdır bilemiyuorum ama. orada çalışanlara da sormakta fayda var. para bir yere kadar tatmin eder seni, ne maaş alan insanların işlerinden kaçarak uzaklaştıklarını gördüm sırf kafaları daha rahat olsun diye...

bu kadar yakın rakamlar söz konusu iken maaşa göre tercih yapılmaz. deneyimli çalışanların ne kadar kazandığı meselesi bir kriter olabilir tabi. bunun dışında siemens stratejik olarak daha önemli bir firmadır, dünyada insanın olduğu hemen her yerde, her fabrikada, her evde siemens vardır. çalıştığın departmana göre değişmekle birlikte çok geniş bir çevre edinme imkanı sağlayabilir sana. ayrıca bir elektrik mühendisi için daha uygun bir firma da düşünemiyorum.

hangi sektörde kariyer yapmak sana daha yakın geliyor, otomotiv mi yoksa enerji sektörü mü? bu soruyu kendine sormalısın önce (siemens genelde enerji sektörüne iş yapıyor, senin pozisyon da öyle diye varsaydım)

iki firma istanbul'un iki ucunda, hatta siemens'in bir kısmı gebze'de. oturduğun yer de önemli bir kriter olmak durumunda olabilir.

belki arayacağın firmanın ismini tırnak içinde aratırsan ayrı ayrı yazılmış arama kelimelerini eleyebilirsin. tek kelimeli firma isimlari içinse, "üzgünüm dostum"dan başka diyebilecek lafım yok sanırım...

google chrome kullanıyosanız x firmasının arama sonuçlarını engelleyebiliyosunuz sanırım gmail hesabınızın olması gerekiyordu.

@altini ser incisi ker

nasıl yapıyoruz onu? var gmail hesabım.

google chrome da arama yap, gıcık olduğun siteyi seç sonra geri de hemen o sitenin altında xxx sitesinin arama sonuçlarını engelle der oraya tıklayınca engeller:)

şöyle de mesaj çıkar

tahtakalem.net sitesinden gelen sonuçlarını size bir daha göstermeyeceğiz. Engellenen siteleri yönet Geri al

buna çöp içerik deniyor ve google ın reklam stratejileri iyi değil ganal olarak gelir amaçlı (doğal)
tr deki arama algoritması çöp içerikler için de hiç güzl değil
ingiltere içinde durum tam tersi mesela çok sağlam çalışıyormuş algoritmayla ilgili google ın sorunu yanı kirletenlerin hiç suçu yok :D

ide var, o görünen yassı gri kablolar ide kablosu. ide girişi olan herşeyi bağlayabilirsin.

parallels ile calistiriyorum ben ssd yok, baya hizli calisiyor, tabi kendinin sanal makine icin ayiracagin degerlerde onemli. Normal pc ye ssd takili haldekullandim, Gayet iyiperformans veriyor, Arkadas biraz sallamis,normal ssd takilan pc daha hizli calisir.

ana makina her zaman sanal makinadan hızlı çalışır mantıken. sanal makinaya ayırdığın ram vs ana makinandan gidiyor çünkü. hdd olayına gelirsek de ssd sanal makinada performansı arttırır gayet, ama zaten ana makinada çalışan bir işletim sistemi hdd'ye sık sık eriştiğinden, full performans alınamaz yine.

uzun lafın kısası, ana makina her zaman döver.

o zaman işlerin daha çok windows üzerinde ise harddiski ssd olan bir laptop edinmek daha mantıklı sanırım.

aynen öyle miirim. visual studio'da kodlayacaksan zaten ki windows'a mahkumsun, bilgisayarını da Windows işletim sistemli alman maksimum performansı sana garantileyecektir.

ha bunun yanında sadece zevkine mac de kullanmak istiyorsan, o zaman sanal makineye mac os yükleyebilirsin windows altında :)

şu anda sanal makina'da mac os x var ama tabii çok performanslı değil.
makinam i7 işlemcili 6gb ram'li bi makina olmasına rağmen.

Bu arada yukarıda dediğimi yapanlar gerçekten sağlam developer'lar ve gerçekten bu yöntem ile kullandıkları windows'un normal windows'tan daha performanslı olduğunu söylüyorlar. hoş, 3.000 dolar mac alacağına 3.000 dolar verip bi pc alsan bence aralarında pek performans farkı olmaz gibi :D

metrobüsten ömür'de indikten sonra ömür plazanın önündeki duraktan 71T ya da 72T bekleyebilirsin, meydana yakın bir yerde otobüsten inip yürümen lazım ama.

onun dışında direkt marinanın önünden geçen 81 eminönü-yeşilköy, 96T taksim-havaalanı otobüsleri var, bir de bazen E ile başlayan otobüsler geçiyordu zamanında, onları unuttum, ama çok seyrekti onlar da. eminönü veya taksime giresen bu saydığım otobüslerle de gidebilirsin.

not:96T express hat olduğundan çift bilet çalışır.

metrobüsten indikten sonra incirliden bakırköy otobüslerine binip, meydandan bi 10-15 dk yürümelisiniz. ona girmeden taksimden 96t veya yeşilköy dolmuşlarına binerseniz yolun karşı tarafında iner, altgeçitten geçersiniz. aynı şekilde eminönünden 81 de olabilir.

metrobüsle uğraşmadan metro+dolmuş yapın bence. en pratiği bu.

taksime in, taksimden yeşilköy sahil dolmuşuna bin marinada in.

icemanr +1

hangi saatte gidiyosunuz bilmiyorum ama incirli-bakırköy trafiğini çekmezsiniz.

oradaki fiyatlar pek doğru değil sanırım. Erikli suya 15 martta 7.50 tl demişler, şimdi aradım 8.90 dediler. Herkes kafasına göre fiyat yazmış.

Erikli 8.90 evet, Pınar Su sanırım ondan 1 lira daha ucuz.

Ben pınar su alıyorum, Ankara'da 7.5 lira.

içimi güzel Sırma vardır bir de. fiyatını bilmiyorum ama.

Sırma Göztepe civarında 6,50 lira.

Ben İzmitliyim, İzmit'te çeşme suyu kötüdür evet. Ama İstanbul'unkinin yanında damacana su gibi tatlı gelir onu da söyleyeyim.

Burada da Çene Suyu'nu görünce bıraktık Sırma'yı. Gayet memnunuz.

sanmam. kullandığı protokol ortak sonuçta. ki zaten asterisk'in sitesini de incelersen herhangi bir firmware upgrade gereksinim duymadan kullanılabilen ip phoneları mevcut. markanın cisco olmaması hiçbirşeyi değiştirmez.

bir cok buyuk firma (is bankasi, pfizer v.s) cagri merkezinde asterisk'li ip phone kullaniyor.

asterisk'in sitesini ve cesitli forumlari incelersen bir cok dokuman bulabilirsin. arayuz olarak sanirim elastix idi adi, onu kullaniyorduk, en kullanislisi oydu. bir kac tane deneyip bunda karar kilmistik.

kurulum v.s her sey cok basit. dedigim gibi biraz daha arastirirsan cok sayida dokumana ulasabilirsin.

kullandigimiz ip phone'lar cisco idi ve firmware update'i yapmistik cunku bir sorun yasiyorduk (sanirim gelen cagrilarin kayitlarini tam olarak tutmuyordu diye hatirliyorum.

iphone'a bria veya 3cx gibi bir client yükle, verileri ver, dene işte. firmware falan atmana gerek kalmaması lazım bildiğim kadarıyla.

cisco'nun protokolünü değiştirmek baya sıkıntılıydı, vazgeçtim.

sip kullanan lg-nortel lip 6812d ipphone üzerinden konfigürasyon yapmak kolaymış ve onun üzerinden sadece kullanıcı adı ve şifre girerek asterisk'e bağlandım.

Sizin ya da sunucunun bağlantısı fenalarda. Sadece text'leri almış sytle hmtl jpg vs hak getire sanki.

@ tjikuzum

diğer sitelerde bir problem yok.

Css de hata var gibi. Site sahibi ya yanlış import etmiş ya da tam dosyayı değiştirirken sen siteye girdin. Düzelir.

@ ali demir

site: markafoni
durum: 20 gündür böyle, daha önce bir problem yoktu
yer: iş yeri
muadil siteler: trendyol, limango vs de hiç problem yok.

markafoni'nin cookie'sini sil. ctrl + f5 yap.

O zaman source code yap sağ tıklayıp(kaynağı göster). Sonra orda .css linklerine tıkla ctrl + f5 yap.

@tepedeki psychedelic adam dediğini yaptım olmadı.

chrome: gelişmiş seçenekler - içerik ayarları - tüm çerezler ve site verileri - tümünü kaldır. uygula, f5

yemedi :(

@ali demir onu beceremedim :(

sorunu direkt söylüyorum:

senin işyerinde markafoni2nin ccs adresini engellemişler. dolayısı ile site açılıyor ama ccs yasaklı olduğundan yamuk çıkıyor. aynısı başıma geldi, ordan biliyorum.

hatta sana şöyle bir sağlama yapayım:
ana siteye giremiyorum, o sayfanın ccs'i farklı olabilir ama bir dene -
ulaşabiliyor musun bu linke?
media.markafoni.com

@love book ulaştım, binlerce harf çıktı beyaz fonda :)

bu ilk kullanıcı giriş ekranının ccs'iydi bu arada. orası normal görüntüleniyor muydu?

ctrl shift n tuşuna basarak gizli taramayı başlatıp girmeyi deneyin.

Eğer yine böyleyse o zaman bağlantınız ile ilgili bir durum vardır

ne amaç için alacağınla doğru orantılı olarak değişen bir skala var. dilersen kullanım amacını da belirt, ona göre belirli model önerileri gelebilir.

marka olarak önerim WD.

oradan oraya taşıyacaksan 5200rpmlere bak. çok fazla taşımam dersen7200rpmlikler iyidir. ben seagate öneririm ama başkası gelip western digital önerecektir. usb 3.0 olsa da güzel olur.

Hem Mac hem de PC'de kullanacağım. Kolay taşınabilirlik önemli benim için.

2.5", 5400 rpm, seagate/wd fiyatı sana uygun herhangi birini alsan olur, seagate/wd 2si de iyidir yarı yolda bırakmaz, 2.5"ler de boyut açısından küçük olduğu için daha kolay taşınır, cebine bile atarsın(avuç boyutunda bi şey işte, orda olduğu belli olur ama cebe girer yani :D) 3.5" lerse büyük, ucuz, geniş.

hem mac hem pc olayı biraz sakat sanırım.. Macbook benim ntfs harddiskimi sadece okuyor-yazamıyor, yeniden formatlanması gerekiyor. Ama mac'in dosya formatı windowsta sorun çıkarır mı bilmiyorum henüz denemedim, ayrıca eğer fat'a çeviriyorsa, 4GB dosya boyutu olayı var.. Ama şu an bunları sallıyorum, harddiskini mac'te formatlaman gerekiyor o bir gerçek ama mac+windows kullanımı ne olur bilemem.

Taşınabilirlik olarak 2.5" ve usb 3.0 olanlara bakarsanız iyi olur. Ha mac'lerin usb3.0'a geçeceği yok(thunderbolt kullanıyor) ama windowslar için ileride iyi olur ;)

marka olarak wd önerebilirim dayanıklıdır. fakat hız açısından 2.5" usb2 ucuz modeli bayağı kötü onu da söyleyeyim.

bir de mac te pc de yeni sürümlü işletim sürümleri kullanıyorsa exfat formatına bak.

ntfs mac'te, fat dosya boyutunda (4 gb'dan büyük dosya yüklenememesi) sorun zira.

foto makinasına benzetemedim ama sanırsam şekli yan tutunca "lumiere kardeşler" okunuyor fransızca.

pek değil, çok zorlarsan filan belki, o kadar zorlayınca çok şey fotoğraf makinasına benzeyebilir.

noajayne.files.wordpress.com

bu tarz makinelerin yandan görünüşü gibi.

eski foto makinalarına benziyo garip olan yer flashı onun hizası deklanşör alt bölümü benzemiyo pek ama..

sırtında yaprak taşıyan legodan bir ata benziyor

evet benim makinanın aynısı.güzel tespit bence.

kim diyorsa sizi fena yemeye çalışıyor. ayık olun :)

resme tersten bakarsan az biraz sanki.

Beni de İtalyan'a benzetirler. Boşver sen.. :)

hayırrr

ardışık tek ve ardışık çiftleri toplasan :)

n(n+1)/2

n: son sayi

kanka anladığım kadarıyla sayısalcı değilsin.

bu toplama işlemini kağıda yazıp ortadan ikiye katladığını hayal et. verdiğin örnekte 15 ve 16 arasından. sayılar üst üste binecek. üst üste binen tüm sayıların toplamları 31 yapıyor. bu toplamlar kaç tane? 15

15*31= osmanlı-habsburg sulhü'nün 465. yıl dönümü kutlu olsun.

n=0'dan 29'a kadar olacak şekilde.
Σ(n+1)

e-devlet üzerinden sorgulanıyor ama kaza durumunu veriyor mu bilmiyorum.

www.tramer.org.tr

burda illa şasi no değil plakanın yanında asağıdaki bilgilerden 1 tanesi yeterli.

Şasi No:
Bu alanlardan en az 1 tanesi dolu olmalıdır.

Motor No:
Bu alanlardan en az 1 tanesi dolu olmalıdır.

TC Kimlik No:
Bu alanlardan en az 1 tanesi dolu olmalıdır.

Vergi Kimlik No:
Bu alanlardan en az 1 tanesi dolu olmalıdır.

@halilibo işte atıyorum sahibinden.com'dan baktığım araçlar için hepsini bu şekilde sorgulayamam ki. önceden eleme yapıp ona göre milleti aramak istiyorum. o yüzden sadece plaka ile sorgulama yapılabilen bir ortal lazım, mümkünse de internet üzerinden...

edevlet +1

kimse söylemeden ben söyleyeyim (bkz: ekşi tattoo)

kadıköy akmar pasajında yılların dövmecisi var adam işinde çok iyi ben de onu tavsiye ediyorum ismi güven araz ayrıca üstümdeki adamın dediği yeri siktiret o herif sapığın teki

ekşi tattoo'nun internet sitelerindeki işleri çok amatör

istiklal'deki dragon tattoo. dövmeci vaso.

bence en iyisi.

işlerine şuradan bakabilirsin:
www.tattooandlife.com
www.bodydragon.com

www.facebook.com

blacksea tatoo - ruhsel (gayet iyidir)
danny garcia da gayet kaliteli işler çıkarıyor ayrıca.

redcattattoo.com
referanslara bakman yeterli olacaktır