yutubdan şarkıyı bul linkini kopyala www.youtube-mp3.org yapıştır indir

(bkz: ares)

firefox'un youtube eklentisi mevcut. onu indirdiğinizde youtube videoları altında beliriyor, oradan indirme yapabilirsiniz.

Limewire hizmetleri mahkeme kararıyla sanıyorum 2 sene önce kapatıldı..

bones+1

aklıma ilk gelen:

www.youtube.com

Morcheeba - otherwise ve enjoy the ride şarkıları olabilir.

gotye geldi aklıma. hearts is a mess ve somebody that i used to know

bir de ne zaman fransızca bir müzik dinlesem aklıma bu gelir www.youtube.com

iron and wine - cinder and smoke

bir tane daha: koopa da bir bakın isterseniz

teşekkürler Nolwenn Leroy - La Jument De Michao iyimiş

yani johnny cash - hurt ve noir desir gibi şarkılar çok hoşuma gidiyo.

hadi onları geçti carla bruni - quelqu'un m'a dit bile dinleyebiliyorum. o tarz şarkılar iyi yani.

www.youtube.com
www.youtube.com
bunlar da çok yakın olmasa da noir desir sevip bunları da sevdiğim için.

hey, neyin var? yeterli bir soru olacaktır. anlatmak istemezse üstelenmez zaten.

birinin gerçekten üzülecek bir şeyi yoksa ulu orta ağlayacağını pek sanmam. bazen gidip bir mendil uzatmak ve sessizce oturmak bile işe yarar. yalnız olmadığını hissettirmek için kimseyle konuşmanıza gerek yok. içten bir davranış sözlerden daha etkilidir.

evet ya. harbiden bi selpak uzatsaydım tamda istediğim olmuş olurdu.
çünkü ben ağlarken bi yabancı gelip 'neyin var dostum ? anlatmak ister misin ? dese, siktirgit lan derim.

Eğer böyle başına birşey gelmiş gibi ağlıyorsa usulca gidip bir ihtiyacı olup olmadığını soruyorum. Yok eğer duruma göre yaklaşmam hoş olmayabilir diye düşünürsem yanına bir mendil bırakıp belki bir de tebessüm edip uzaklaşıyorum.

ben bir kere yolda giderken agliyordum. yani zaten anormal bir sey olmadikce insanlar ulu orta aglamaz. bir kadin gülümseyerek sefkatli bir bicimde "noldu, neyin var?" diye sormustu. cok iyi gelmisti. yani sormak lazim. unutulmuyor.
noldu, anlatmak ister misin, yardim edebilir miyim.. falan denmeli bence.

bir kağıt mendil uzatılır, ilgi bekliyorsa belli eder mendilden sonra konuşulur, sigara ikram edilebilir. ille de iletişim kurulacaksa yakınına bir yere oturulur ya da / ve "konuşmak ister misiniz?" denir.

usul usul ağlayan insana soru sormayın, anlatamayacağı bişey vardır. anlatmaya çalışması onun için olayı daha zorlaştırır. arkadaşınızsa gidip sarılabilir, ya da sırtını falan sıvazlayabilirsiniz.

ooha ya sanki soruyu bana sordun :DDDd

sabah arabayi parkettim sigara alacam, bi baktim karsimdan aglayan bir genc kiz geeliyyor, direk gel sana da bi sigara alayim dedim, durdu güldü aglarken, ben de kahve alayim o zaaman dedi.


evlendim ben o kizla




.
.
.
.
..


simdi ayrildik ama olsun

ben de okulda ağlayan birinin yanına gidip ne oldu falan diye sormuştum. üni.ye yeni başladığı için hiç arkadaşı yokmuş, bir sürü uyumsuzluk falan yaşamış vs. kız da hıçkıra hıçkıra ağlayarak derdini böyle anlatmıştı. işte sonra kafası dağılsın diye çay içmeye davet etmiştim yurttaki odama, hem oda arkadaşımla da tanışır diye, o da geldi. sonra yemeğe de beraber gitmiştik. kıza numaramı, mail adresimi verdim hatta derdi olsun olmasın arayabilirsin diye.

kız hiç aramadı, bir daha gelmedi de. hatta okulda bir iki gördüm kafasını çevirdi. en son rastladığımda yanına gittim, merhaba uzun süredir görüşemedik nasılsın diye, seni çıkaramadım kimdin ki gibi bir cevapla karşılaştım. daha da tereddüt ederim ağlayan insan görünce

hemcinsimse direk yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorarım. elden bir şey gelmiyorsa bir çay ısmarlar, sakinleştiririm.

karşı cins ise acil bir durum olup olmadığını sorarım, yoksa o anda yapabileceğim direk bir yardım olup olmadığını sorarım (parasız kalmış evi uzakta olabilir, gasp edilmiş olabilir, tecavüz/tacize uğramış olabilir vs.). Yoksa çay may ısmarlamam fırsatçı gibi görünmeyelim diye ancak kısaca sakinleştirip, yakında bir büfe varsa hemen su alırım sonra yoluma giderim.

iyi misin? derim. yapmışlığımda vardır.

www.gutenberg.org

şurada ingilizcesi var

kalsiyum eksikliği? ya da florür?

diş ipi kullanıyor musunuz?

bana çene yapımdan kaynaklandığını söylemişti doktor, alt ve üst çene tam olarak üst üste basmadığı için, belli dişlere daha fazla yüklenme olduğu için yemek yemede, zamanla bunlar çürüme yapmış.

bazı insanların kemik yapısından kaynaklanıyor sorun. ben haftada iki üç ya fırçalarım ya fırçalamam, maşşallah daş gibiyim.

Kalsiyum eksikliği olabilir, florürü bilmiyorum. Diş ipi kullanmıyorum, kullansam çözme ihtimali var mı? (Gargara kullanıyorum, hatta plak temizleme aletim bile var)

Edit: Hı bir de, stres kaynaklı çenemi sürekli çok sıkıyorum. Sebebi bu olabilir mi?

ben şöyle izah edeyim

her yemekten sonra dış fırçalar
günde 2 kez diş ipi kullanır
yemek aralarında misvak aldım(milleh hacı hoca sansada diş fırçası ile gezilmiyo)
gece colgate bilmemne gargarası

ama sürekli çürüyor.. doktor olur öyle şeyler gibi bişeyler dedi.. gen e kalıtsallığa evrime filan bağladı..

not: çay günde 1 bardak kahve nadiren dışarda türk kahvesi yada 2 günde 1 nescafe filan, kola sevmiyorum schweppes bitter limon filan içerim gerçi o da her yerde bulunmuyo..

elektrikli diş fırçasından kaynaklanıyo olabilir,,,diş hekimleride önermiyo onları bende senelerce onu kullandım ama nafile hemen taşlanıyodu vs dişçi normal fırça kullan dedi gayet rahat şimdi elektrikli olandan kat kat iyi temizliyo normal fırça . . .

farklı bir şey söylemeyeceğim ama benim gittiğim diş hekimi de elektrikli diş fırçasının felçli insanlar gibi normal diş fırçasını tam olarak kullanamayan insanlar için olduğunu ve mutlaka normal diş fırçası kullanmam gerktiğini söyledi.

diş eti kanamasının etkenlerinin birinin de dişleri sağa sola doğru fırçalamak olduğunu ekledi. fırçalarken alttan yukarı ve üstten aşağı biçiminde nazikçe fırçalamak lazımmış, yemek artıkları böylelikle diş etlerinin arasına dolmaz ve kanamaya neden olmazmış.

diş etinde sorun var. bi diş hekimine danış. bana göre sana küretaj (diş etiyle alakalı bi işlem) uygulanması lazım.

renklilerle beyazlari ayri ve mumkun oldugunca dusuk isilarda yikiyorsun(yoksa ya ceker ya da renkleri birbirine girer). cildin hassassa ek durulama yaptir. ben misal genellikle elbiseleri pamuklar icin on yikamasiz yikatiyorum (ek durulama ile birlikte). narin yikama genellikle perde, yatak ortusu gibi narin seyler icin.

bence kotu ayrı yıka, çünkü kotlar genelde renk atıyorlar, eğer yıkayacağın gömleklerde açık renkli varsa olduğu gibi bulaşır.

ben olsam tshirtleri, gömlekleri bir arada yıkardım. eğer çok pisse lekeli, çamurlu falan A'da yani ön yıkamalı 30 derecede yıkardım. eğer sadece terli, ya da giyilmiş kirliliği varsa direk narinde yıkıyorum ama senin narin bir değişikmiş -40 falan diyor, o nedenle direk B'de 30'da yıka gitsin.

kotla da poları beraber atarım (polar koyu renkse) gene çok pisse A, değilse X 30 diyorum.

deterjan paketinin üstünde gösterir kaç ölçek atman gerektiği.

edit: poloyu polar okumuşum, neyse onu da yıkaman gerekirse bilgi olmuş oldu :) ama gene de kotu ayrı yıkarım

evrenin sizi sınama şekli.. sabır diyip geçiceksin.

Haksızsın.

öküzün birine denk gelmişsiniz. tamam koltuğunu yatırabilir ama arkadan rica geldiyse en azından birazcık düzeltebilirdi. genel hal tavırdan da yüzsüz bir şey olduğu anlaşılıyor.

sinir bozucu bir durum evet ama para verilen koltuğun bütün nimetlerinden yararlanmak kişinin hakkıdır. arka koltukta yaşlılar olduğu için koltuğunuzu yatırmamak sizin tercihinizdir. aynı şekilde öndekilerin koltuklarını yatırmaları da kendi tercihleri.
koltuğunuzu yatırmadığınız ve yatırılan koltuktan rahatsızlık duymanız sizin sorununuz oluyor maalesef ki :/

şayet servis/ikram sırasında aynı tutumu sergileselerdi siz haklı konuma geçerdiniz.

aynısı bana ankaraya giderken olmuştu. 1. kez uyardım iplemedi. 2. kez uyardım iplemedi. en sonunda seni 3. kez uyarmıcam dedim koltuğu kaldırdı. tehdit etseydiniz işe yarardı.

Haklısınız. Öndekilerin öküzlüğü. O koltuğun o kadar yatırılabilecek biçimde üretilmiş olması demek saygısızca davranabilecekleri anlamına gelmiyor. Öndeki para verdiyse arkadaki de verdi. Öndeki para verdi diye bir başka yolcunun hakkına tecavüz edebileceği anlamına gelmez.

Bu arada ona bakılırsa bir otomobilin gidebileceği azami hız da şehiriçi sınırlarının çok çok üstünde. Millet şimdi "Bu otomobil bu hızda gidebiliyorsa, ben de giderim arkadaş!" mı diyecek yani? Öndekilerin terbiyesizliği, muavinin basiretsizliği. Sinir bozucu bir durum.

otobüsü yapan mühendis suçlu..

Aslında o koltuk aralıkları standartlara uymuyor ama muavinin patronları standartlara uymayan koltukları herkes yarım yatıracak kimse rahatsız olmayacak der mi? demez. Çünkü standartlara uymayan bi hizmet vermek marka imajını zedeler:)

haksızsın. ben olsam ikram servisini bekleyip koltuğu mecbur kaldırmalarını beklerdim. sonra 2 taktik var ya içeceğini koyup içmeden bekleyeceksin ya da dizi dayayacaksın öne yatıramayacak koltuğu.

özet: öndeki haklı

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

aynısı başıma geldi. ama senin yerinde değil, öndeki eleman yerindeydim.
aynen inatlaşma oldu arkamda oturan 100 kiloluk kadınla. atar yaptı kadın. ben de ters yapmasına kızıp daha beter atar yaptım. bi süre arkadan dizleriyle sırtımı tepeledi taciz olarak. sonra söylene söylene söylene kalkıp gitti, arkalarda boş bi yere oturdu...

gece otoban kenarında arıza yaptı otobüs. elektrik sistemi kitlenmiş. 20 dakka durduk. sonra (karanlık ya) bi patlama sesiyle savaş alanına döndü içersi. hepimiz yerlere savrulduk. dumanlar bastı ortamı. çığlıklar...
otobüse arkadan kamyon girmiş meğer. uyudu heralde kamyon şöförü yolda... zaten sabaha karşıydı. zaten de bi süre çok kötü can çekişip, sanırım sonra sıkıştığı kabinde öldü inleyerek o kamyon şöförü.
arkaya giden kadın yaralandı sanırım. çok emin değilim.

ben de hıyarım gerçekten di mi?

bi de benden dinle;
o otobüse bindiğimde, hayat memat meselesi diyebileceğim bir proje yüzünden yaklaşık 6 gündür (evet hiçbir abartı yok, tamı tamına 6 gün!) uykusuzdum. uykusuzluktan ölmek diye bişey varsa, işte o başıma gelmek üzereydi.
aslında işin bitmesine 1 günlük süre vardı. ama o akşam, geceye doğru bir telefon aldım. telefondaki ses annemdi. hastaneye kaldırıldığını ve sabah ameliyat olması gerektiğini söyledi. acil bi durum işte, ona da doktorlar söylemiş.

tek çocuğum ben. bizimkiler ayrı. üstelik teyzem, dayım, bişeyim de yok.
bir komşu gitmiş refakate o gece için. annemin benden başka kimsesi yok gerçekten...
velhasıl otobüse bindiğimde, 6 gündür uykusuzdum, annem sabah ciddi ve riskli bir ameliyat olmak üzere hastaneye kaldırılmıştı, ve benim tüm gün hastane/ameliyat prosedürlerine koşturabilmek için -en azından- birkaç saat boyunca (mümkün olan en rahat pozisyonda) uyumam gerekiyordu...

böyle şeyler her zaman olmaz. ama bazen oluyor işte.
her biri parmağım kalınlığında, kocaman altın bileziklerini, kolyelerini şıkırdatarak, çene altındaki yağlı gıdıyı tavuk gibi şişirip şişirip bırakarak, üstten üstten, buyruk verircesine konuşan bu arkamdaki kadına çok uyuz olmuştum. (o anda onu böyle görüyordum)

belki de çok iyi biriydi, bilemem... bilemiyoruz...

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

bildiğim tek şey şu ki; o koltuğun o kadar yatış payı varsa, arkadakinin bir miktar kıyak alan talep etmesi için birazcık kibar ve tatlı dille ricacı olması lazım...

@mrtksn, olayı mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalıştım. yerime ilk geçerken zaten normal bir şekilde rica ettim, iplemediler. sonra da normal bir ses tonuyla koltuğunu kaldırır mısın dedim elemanlara. ben başka bir şey demeden adam bana direk başka koltuğa geç diyor. muhabbet uzayınca zaten arkada yaşlı çift var, ben de onların üzerine mi yatırayım koltuğu falan dedim muavin gelmeden, ister yatır ister yatırma dedi bebeler.

burda muavinin de suçu var sanırım, istese orta yol bulurdu direk kestirip attı. ilk defa başka bir firmayı tercih ettim onda da böyle bir durumla karşılaştım.

@delfina, senin yine gerekçen varmış. adamların ki tamamamen keyfi, zaten 2. uyarımdan sonra bi daha uyumadılar, yol boyunca ayakları öndeki koltukta tv izlediler. önümdeki eleman 1,60 civarı bir boydaydı düşünün artık.

ha bi de şöyle bir şey var, başka bir koltuğa geçmiş olsaydım herhangi bir kaza durumunda sigorta kapsamı dışında olacaktım..

tatilden böyle bi zamanda döndüğün için haksızsın hacım millet unu eledi eleği astı okullar başladı , sen yeni tatilden dönüyon

@delfina, kadinin sisman ve altin takiyor olmasi nasil bir etkendi? yani manken gibi ve sade giyimli, hos bir kadin olsa yapmayacak miydin?

bence herkesin koltugu istedigi kadar indirme hakkı var. ama konuya saygı ve rica gibi durumlar da giriyor tabi. bos koltuk varsa oraya gecilebilir bir de.

konu kisilerin nasıl biri oldugu degil illa yani. delfina'nın hikayesi de dogruluyor.

ben olsam ben de koltugumu indirirdim veya bos bir yere gecerdim. arkadaki yasli cifte de söylerdim durumu, onların da indirmesini söyleyebilirdin.

Firma hangisi merak ettim?

bence de ondeki hakli. en dogru davranis otobuste "ananizi skiim otobus muhendisleriiii" diye haykirmaktir.

öndeki iki tip teknik olarak haklı. ama ben onların aldığı eğitimi ve terbiyeyi ailelerinin ve öğretmenlerinin bir tarafına sokayım. nasıl insanlar lan bunlar.

@zekicalik, metroydu..

@anorexic,
insan psikolojisi işte. x, y, z sebeplerden tahammülsüzsen o anda, ne olursa olsun sana itici gelecek bi yan buluyosun şu durumda...

yani tip etken değildi. ruh halimi anlatmak için verdim o örneği... arka koltuktan atar yapan o teyze değil de, manken gibi, hoş, güzel bi kadın olsaydı, o anda "çiroz, sosyetik" olarak görecektim muhtemelen.

olayı anlatırken "o anda onu böyle görüyordum" dememin sebebi bu zaten. normalde insanlara asla böyle etiketler yapıştırmam, yapıştırılmasını tasvip etmem...

ama bak işte, durum ne hale getirmiş yani beni :)

@toshiro, haklısın. bu açıdan hiç düşünmemiştim. sigorta konusu yani...

yillardir otobusle seyahat ederim, bu sorunun cevabi "sagduyu ve hosgoru" olmasi gerekiyor.

seneler once benzer bir durum benim basima gelmisti. ondeki gerizekali adam (75-80 yaslarinda her zaman hakli oldugunu zanneden amcalardan), muavin ikramlari dagitirken koltugunu okuz gibi yatirmis, benim ikramlari onumdeki koltugun arkasindaki tepsiye/masaya koymami imkansiz hale getirmisti. koltugu diklestirmesini istedigim de, "bu koltuklarin yatma ozelligi olduguna gore istedigim kadar yatiririm" demisti. muavini cagirdim, o da en azindan ikram suresince diklestirmesini istedi ama adam kabul etmedi. muavin de bana yerimi degistirebilecegimi soyledi, sansa bakin ki amcanin hemen onundeki koltuk bostu. o koltuga oturdum ve tum gucumle koltugu olabildigine hizli geriye yatirdim. gerizekali amcanin yeni oturdugum koltugun arkasindaki masada/tepside yer alan sicak cayi uzerine dokuldu. sinirlendi ve bana bagirmaya basladi. ben de sakin bir sekilde koltuklarin yatma ozelligi oldugu icin istedigim kadar yatirabilecegimi soyledim. muavin geldi, "kaza olmus" falan dedi gitti, hic ilgilenmedi. muavin daha sonra mola yerinde sigara icerken yanima geldi, "abi iyi ki yaptin, bende gicik oluyorum bu tiplere" dedi.

Normal yatırmaya kimse bir şey diyemez ama sizin sorununuzdaki şey bir hıyar ve yatırırken kullanılan bölge onun olduğu kadar sizin de bölgeniz. Hatta onun koltuğunun arkası da sizin her şeyiyle. Sonuna kadar kullanıp yatırdığına bin pişman edebilirsiniz. Bacak dayayıp sallamak, tutamaçları çekip çekip bırakmak, ekran varsa düğmelere ayı gibi basmak, öndekini zıplatmak, gazeteyi kafasına değdirmek. Hepsi tarafımdan denenmiş, hıyarları doğru yola sevketmiştir.

ben de önce kişiden rica ediyorum, azıcık indirse neyse ama 180 derece kucağımda sırf keyfinden elin adamının yatması ayrı bir şey, ki ben romatizmalı, vb. teyzelerin ayağı kucağımda yol gittiğimi bilirim, hastalık neticesinde.

otobüsten otobüse değişiyor bu olay da. mesela a firmasında muavin benim yapacağım bir şey yok diyorsa, tüm yol zamanımı öndekini taciz etmekle geçiriyorum (koltuğa alttan vurma, dizlerle arkadan dayanma, çoğunda böyle tutunmalık bir yer oluyor onu tutup sallama, perdesini kendinime alıp onu güneşte bırakma vb.)

ama b firmasında muavin öndeki yolcuyu uyarmıştı. öküz de, e bu bu kadar yatabiliyorsa yatırırım ben de demişti. muavin de beyefendi (adam mcbur beyefendi demek zorunda kalıyor büyükbaşa) eğer arkanızda hiç kimse yok ise bu derece yatırabilirsiniz, ama arkanızda bir yolcu var ise şu kadar indirebilirsiniz falan demişti. öküze ben de arkadan çemkirince mecburen kaldırmak zorunda kalmıştı. sonra da firmaya teşekkür maili yollamıştım, şu şu muavininizin tavrından dolayı, onlar da bana teşekkür ettiklerini ama zaten muavinin yapması gerekinin bu olduğunu, başka yolculuklarınızda başınıza gelirse bu şekilde isteğimi yinelemekte haklı olduğumu yazmışlardı.

koltuğunu yatıran haklı.
benzer bir durumda ışığını açıp gece kitabını okuyan da haklı.
adamın aldığı bilet yatan koltuk bileti. "arkada oturanın kalbi kırılmayacaksa yatırılabilir koltuklu seyahat" değil.

Sırasıyla:
1-Muavin haksız,
2-Öndekiler de haksız.
3-Burada "öndeki maalesef haklı" diyenler de haksız.
4- Metro turizm de haksız.
kim haklı:
siz haklısınız. (konuşma üslubunuzun öndekiler tarafından nasıl algılanmış olabileceğine bağlı olmak koşuluyla.

@delfina anladim, ben de de oluyor bu :p

Haklısınız. Öndekiler haksız. En haksız olan da yatabilen koltuk diye bişey yapan mühendis. Şezlong mu bu allasen?

Yıllardır sürekli otobüsle yolculuk yaparım. Daha bir kez keyfimden koltuğumu yatırmış değilim. Bir iki yolculukta böbrek rahatsızlığımdan kaynaklanan aşırı bir sancım vardı biraz dinmesi için dönüp arkamdaki kişiden izin isteyerek sadece bir iki derece yatırdım koltuğu.

Hadi önümde oturan kişiden belki o kadar hassas olmasını bekleyemem. Belki hastadır, yaşlıdır, hamiledir yani cidden sorunu vardır. Yatırabildiği kadar yatırsın, helali hoş olsun. Ama dönsün en azında bak yatırıyorum diye haber versin. Biraz eğilmiş kitap okuyorum, küt diye birşey iniyor kafama. Bilgisayar kullanıyorum ekrana öldürücü darbe iniyor.

Default turk erkegi
O degilde kamilkoc ise muavin hakkinda direk tutanak tutturabilirdin.

Sorduğum sorunun cevabının Metro olduğunu tahmin etmiştim Metro turizim dedikten sonra başka bir şey demeye gerek bile yok...

kedinin ayağı tam olarak anlamadım, komple gitmiş kopmuş mu, yoksa yerinde duruyor ama tutmuyor mu? eğer kopuk ise açık yara demektir o, büyük ihtimalle de bu şekilde enfeksiyon kapabilir.

hayır sol bacak yok, sanki bıçakla kesilmiş gibi keskin bi şekilde gitmiş. yarası kapandı sayılır, şu an için açık yara diyebileceğim bi şey yok.

hangi sehirdesiniz?

yaraya gereken bakımı yaparsan enfeksiyon kapmasını engelleyebilirsiniz, bir bak istersen yaranın etrafında yabancı cisimler var mı belki sürünmüştür yerde bri şeyler batmıştır, onları çıkarıp kanama yoksa temiz ıslak bir pamuk ile silebilirsiniz, sonra da tendürdiyot ile temizleyebilirsiniz, eğer kedi ile ilgili bir merhem yoksa bepanthene şimdilik idare eder.

ama en yakın zamanda istersen göster gene bir veterinere uygun bir yerde, kaza nedeni ile belki içten bir rahatsızlık oluşmuştur fark edemeyebiliriz.

Açık yaraysa tentürdiyot sürmeyin sakın. Batikon kullanılabilir ama.

açık yara olmazsa enfeksiyon riski de olmaz. açık yarası varsa yarasını veterinerin önerdiği şekilde (muhtemelen rivanollü su önermiştir) yıkamanız ve temiz bir bezle sarmanız evde dolaşırken yaranın mikrop kapmasını önler.

ayağı kopmuşsa kedicik dışarıda yaşayamaz.yapabileceğiniz en iyi şey kendisini sahiplenmek/sahiplendirmek olur.

içiniz rahat olsun. kediler insanlardan çok daha çabuk iyileşirler. sizin yavru ilk iki günü atlattıysa yaşayacak demektir. yalnız çiftleşme mevsiminde dışarı bırakmamanız (tercihen kısırlaştırmanız) şartıyla. çünkü o zamanlarda yaptıkları bazen ölümle biten kavgalarda 3 ayaklı bir kedi çok fazla zorluk çeker.

kendini temizliyorsa sorun yok. öyle hopluyosa çoktan kurtarmış demektir. arkadaşların dedikleri dışında genel halini takip etmek yeterli. sanırım arka bacaktan kastınız dizden aşağısı veya patisi gibi bi yer değil mi kalçası yerindedir herhalde?

fotoğrafını çekip koyarsanız daha iyi olur..

mesela gireceğin y.lisans programında söz. mi ya da onu gibi bir şey bilmem ne puan ve üstü diyor, bu nedenden dolayı sosyali seçmiş olmak gerekiyor tabi.

edit: hepsinde var mı bilmiyorum, ama bana öyle sormuşlardı.

Hangi alanda Y.Lisans Doktora yapacaksan o alanda girersin. Ama İngiliz dili Edebiyatı mezunu olarak Sağlık Bilimleri yada Fen Bilimlerinde Lisansüstü eğitim şansın hemen hemen yok gibi birşey olduğundan Sosyal Bilimleri seçmen zorunlu oluyor.

panpa yargilama sistemini elden gecir.
Asil sorun orda

annem salı günleri için aynı durumu yaşıyor, var yani

algıda seçiciliktir olsa olsa

Fransa'da genellikle doktorada hiç ders alınmaz.

almanya'da da ders mers pek olmaz. sadece seminer diye senelik ya da dönemlik aktivitelerle bulunursun. onlarla kredi felan topluyorsun.
qual sınavı da yok mesela.

Almanya'da bir şirket dahilinde yaparsan derssiz alabiliyordun galiba ama onun için şirket içindeki bir araştırma ekibine dahil olman gerekebilir. Çok emin değilim yanlış olmasın.

makedonya'da almıyorsun sosyal bilimlerde, istersen bir de fen bilimlerine bak aynı durum söz konusu olabilir

you will always be with me (ingilizce)

Ty vsegda budesh so mnoi (rusça)

sarete sempre con me (italyanca)
her zaman benimle olacaksın demek istersen şayet "sarai sempre con me"

yukardaki almanca çeviri yanlış.doğrusu şöyle:

Sie werden immer bei mir sein. (tekil şahıs/saygı formu)
Ihr werdet immer bei mir sein. (2.çoğul şahıs)

zawsze, będziecie ze mną.(lehçe)

Hollandaca - Felemenkçe olan şöyle...
U zult altijd bij me zijn. (siz)
Jij zult altijd bij me zijn. (sen)

iri çkimi kala ye (lazca)

yunanca
Θα είστε πάντα μαζί μου. tha iste panda mazi mu

normal o en önemli mühür işte
noter tasdikli olduğu için fotokopide olmaması sorun değil.

normal

yok yok, okulun mühürü değil, bildiğin noter vs yazıyor...

normal diyorsunuz yani hala ?

tasdiklenmiş diploma işte normal :) kapı gibi hatta. o damga olmasa kork sen.

normaldir, nedense noter de bir damga vuruyor. sonra gittiğin yerlerde bunu noter mi bastı diye soruyorlar direk zaten.

bana pek normal gelmedi. ben 3 kere diploma onaylattım ama hiçbir noter aslına damga vurmadı. fotokopiye vurması gerekiyor damgayı; aslına neden damga vuruyor, asıl diplomayı mı onaylıyor? asıl diplomanın arkasında, kimlik bilglerinin olduğu yerde okulun damgası olur zaten. baktım şimdi ben de acaba vurdu da ben mi görmedim diye ama sadece okulun vurduğu mühür var.

yaw işte ben de sizin gibi düşündüm ama, yukarda da aksini söyleyen 4 kişi var

siz diplomanın onaylı fotokopisini istemediniz mi? ben bu işlemi 3 kere yaptım dediğim gibi ben de öyle bir mühürleme olmadı. fotokopiyi onaylayacak bu aslına uygundur diye zaten gerçek olan diplomayı tekrar bu gerçektir diye onaylamak ne oluyor? sahte olmadığına dair bir onaylama süreci varsa bilmiyorum ama bana mantıklı gelmedi. arka tarafta okulun vurduğu bir mühür mevcut mu öyle bir şey yoksa belki mühürlüyordur?

okulun mühürü var, o olmasa zaten :D

ama işte fazladan bir de noter mühür vurmuş, ilk gördüğümde karıştırmış bu fotokopi yerine vurmuş dedim ama, orjinale vurduğu mühür farklı işte, ordan dedim acaba normaldir diyerekten...

doğrudur o zaman yapacak bişe yok. demek her noter farklı şekilde yapıyormuş bu işlemi.

ben protex, activex kullanmıştım askerdeyken, sabah akşam.

sebamed' in yüz yıkamak için olan ürünlerinden kullanabilirsin.yüz için olan jelinden al. yüzün yağlı ise, vücudun da öyledir. vücut jelinden de kullanmanı öneririm. jel olduğu için yoğundur, çok az miktarlarda kullan.

sebamedshop.com

el için kullanılan sıvı sabunlar, yüz için uygun değildir bu arada.

her gittiğim dermatolog bana olduk olmadık yüz temizleme zımbırtıları önerdiler yağlı cilt için, la roche'dan, avene'e kadar hepsini de kullandım ama ben aradığımı 2 liralık dove klasik sabunda buldum :))

edit: @july yüzü yağlı, vücudu kuru dengesiz vücutlar da mevcut, kendimden biliyorum. benim gibiyse artık hepten vücudu pul pul dökülür jel ile beraber.

komili zeytinyağlı sıvı sabun.
normalde asla sabun kullanamadığım hassas bir cildim var ama bu sabun nerdeyse nemlendirici etkisi yapıyor. süper!!!

sıvı sabun değil de nivea visage yüz yıkama jeli kullanabilirsin. sabun kullanma bence ya.

tezsiz olanı parası olanlar sırf etiketi olsun diye yaparlar, tezli olanı da akademik kariyer yapmak isteyenler. genel algı da bu şekilde olduğu için psikolojik bir etkisi var sanırım doktorada.

yaparsın.

(bkz: bütünleşik doktora)

gireceğiniz doktora programı ile ilgili, hepsi tezsiz y.lisansı kabul etmiyor, başvurmak istediğiniz doktora programı ile görüşmeniz gerekir

fakülteye götürseniz? yani bi ilaç alıp sürmeye bakar.

genelde o derneklerin kendi çalıştıkları veterinerler oluyor, haliyle de daha indirimli oluyor, o derneklerden birini bulursanız yardımcı olacaktır

mesela kadıköy belediyesinin ücretsiz hayvan şeysi var sokakta bulduğun kediyi falan görübiliyosun. ama detay bilmiyorum yani elimdeki bilgi bu.

you can see "it" in everywhere

en üsttekinin türkçe'çevrilmesini istiyorsun sanırım da o da ingilizce olarak bir tuhaf geldi bana anlam bakımından.

o yüzden aşağı bölüme atlıyorum:
insanlar bu fikre inanırlar da olabilir.

Türkiye'de nazar boncuğu en önemli semboldür değil, çok önemli bir semboldür olacak. insanlar kıyafetlerine takarlar, bebeklerinin omuzlarında bulundururlar, duvarlarına asarlar daha iyi gibi.

".... hang it on their walls." olabilir mesela

"...gözlerden oluşurlar ve bakarlar. Eğer sizde nazar boncuğu varsa, kötü gözler size birşey yapamaz. Sizin için herhangi bir tehlike yoktur."

"bebekleri korumak için omuzlarına takarlar"

gibi geldi bana.

@muallim they come out of the eyes and they are looks...sanki buradan, gözlerden çıkarlar ve bakışlardır gibi bir anlam çıkıyor. bana nazar boncuğundan ziyade nazarı anatıyor gibi geldi.

dediğin doğru gibi geldi banada. öncesinede bakmak lazım, bu konuda ilanı veren arkadaş duruma bir el atacak zannımca.

herkese teşekkürler, çevirdim.

her akşam 1-2 limonun suyunu sıkıp, çay bardağına koyun. üzerine 2 damla zeytinyağı ekleyin (c vitamini yağda çözünür) ve bir dikişte için. gripsiz bir kış sizi bekleyecek.

not: bu rutini her gece yapın, ve limonu sıkar sıkmaz için, bekletmeyin.

Olmaz.

adek yağda çözülmüyor muydu? c vitamini de mi yağda çözülüyormuş?

limonun tansiyon düşürme etkisi olduğunu unutmazsak, fazla kaçırmadığın sürece neden olmasın?

limon suyunu çok abartma ama dilin çatlak çatlak olur

c vitamini suda çözünür. adek yağda çözünür.

c vitamini suda çözünür yahu.

C vitamini yağda çözünmeyip suda çözündüğü gibi vücutta depolanma özelliği de yoktur, bu nedenle ihtiyaçtan fazlası vücuttan atılır. Fazla tüketmenin bir yararı olmaz. O kadar limon tüketirseniz dişleriniz ne hal alır bilemiyorum. Salatadaki limondan bile dişlerim kamaşıyor çoğu zaman.

oda sıcaklığında limonlu su içebilirsiniz. iyidir.

ben limonu meyve gibi yiyorum bildiğin elma, armut gibi ama diş hekimimden de her defasında fırça yiyorum, ama suyun içine karıştırıp içmeme müsaade ediyor.

ayrıca c vitamini istiyorsan, sana önerebileceğim diğer meyve kivi, "100 gram kivide 400 miligrama kadar varan C vitamini bulunabiliyor" diyorlar, ilk çıkan aramayı veriyorum (git:arsiv.ntvmsnbc.com )

bunun dışında ikinci tavsiyem yeşil biber, kaynakça (git:tr.wikipedia.org )

c vitamini suda çözünür evet.. depolanamaz diyen liselidir, yanılmıyorsam 2-3 ay depolanabiliyor.

edit: ilkokullu diyecek arkadaşlar özel'den yazsınlar ciddilerse, öyle yazıp kaçmakla olmuyor.. bu arada tıp öğrencisiyim.

Kivi ye. Aynı miktar kivide limonun 1.5 katı C vitamini var (Bilimsel bilgidir efsane değil). Ayrıca C vitamini hiç depolanmaz bugün yediğini 2 güne atarsın depolanır diyen ilkokulludur.

Son edit. Birisi 100 gr kiwide 400 mg c vit. bulunur demiş. 100 gr'da ortalama 70-80 mg. bulunur.

@haldamir
"100 gram kivide 400 miligrama kadar varan C vitamini bulunabiliyor"
asgari 400 mg demiyor

fazla limon kanı sulandırabilir, bu da kalp rahatsızlığı olan kişilerde beyin kanaması riskini artırabilir. onun dışında tansiyon düşürücü etkisi vardır...

arkadaşlar teşekkürler yanıtlarınız için rahatsız etmeyecek derecede limon içmeye karar verdim :D diğer önerileride deniyecem :D

euheu kabızlık yapabilir dikkat ol

gerçi sorum birazda eksik oldu limondan alıcağım vitamin portakal ve mandalinanın yerini tutar mı? eğer tutarsa limon suyu içicem 3 günde bir kabuğunu bile yiyebilirim :D

bir köpek aldın mı en az 10 sene boyunca o köpeğe göre yaşayacaksın.
evde yalnız bırakamazsın uzun süreli. anca okula gidip gelirken bikaç saatliğine bırakabilirsin.
tatile çıkarsan o köpek de gelicek, getiremiyorsan çıkmayacaksın yada bırakabileceğin birini bulacaksın.
en yorgun hissettiğin, kolunu kaldıramayacağın dönemde bile o köpeği işettirmeye götüreceksin.
akşam arkadaşında kalmaya gideceksen gidemezsin çünkü hayvani evde bırakamazsın.

bi anlık heves için köpek alma. sorumluluk almak istiyorsan al. bir bebeği doğurmadan önce düşünüyormuş gibi düşün. eğer o hayvana bakamayacağını anlayıp sokağa atarsan o hayvanın hayatını sikersin. köpek tarzıyla intihar eder, depresyona girer.

arkadaşlarım var saolsunlar...

öğrencisin boşlama ihtimalin yüksek gibi.. telef etme köpeği de.. kedi al kumu var isterse gider çişini yapar hiç değilse..

hem kızlar kedi sahibi erkek sever(miş) :)

@calimdor yok insanı üzerim hayvanı üzmem

doğrudan eve alma bence sonra pişman olup ne yapacağını bilemeyebilrisin. kapının önündekilere bak, mama falan al, su koy onlar seni oyalarlar

@erasmusda şimdi yanımda değiller ama şu anda mesela anlayabilene içinde mesaj var kanka

@kedu haklısın ha

aslında iyi bir fikir ama öğrenci olduğun için tehlikeli. erasmus'a vs gidebilirsin, daha önemlisi askere gideceksin. sonra bakacak kimse bulamaz ben bunu sokağa atıcam dersin yazık olur yavruya.

eğer ben erasmus'ta veya askerde iken ailem bakar diyorsan al. yoksa sakın girme bu işe.

@calimdor'un yazdıklarını unutma. tatile bile gitmen sorun olur köpekle. hevesle alma.

kedi daha uygun olabilir. ayrıca barınaklara gidip ordaki hayvanlara yardımcı olabilirsin.

kopegi sakin apartmana hapsedip sevgi koleniz yapmayin.

biraz alakasız ama yediğin bi meyvenin çekirdeklerini bi yoğurt kutusunda toprağa ekip arada su verirsen bi anda yeşermesi insana değişik bi mutluluk veriyor. sonra gün gün büyümesini izlemek..
insanın sabır hissini de artırıyor.
(hazır bi çiçeğe bakmak daha zor).

birinin öğrenciyken hamster beslediğini hatılıyorum, eğlenceli bir hayvan galiba ve bi kafeste yaşıyabiliyor. minimal olarak bunları öenrebilirim.

beyler kararımı verdim :D derslere abancam hayvana vakit ayıramıyacam çünkü,,,üni bitsin ben hep yalnızım yaa problem yok yani 5 sene sonrada bişey değişmiyecek o zaman köpek alcam her şeyiyle ilgilenicem altını temizliyecem tabağımdan yemek vericem özel eğitime yolluyacam vsvs :)

senin başvurduğun departman ne, ne yapıcaksın?

arama motoru optimizasyonu

o zaman hiç kasmana gerek yok ki ortamda giyinen insanlar da rahat diyorsun. yani takım elbiseye filan hiç gerek yok. düzgün bi pantolon ve gömlek giyip git. kravatsız rahatsız hissederim dersen onu da tak ama gerek yok gibi bahsettiğine göre.

keten pantolon üzrenine düz renkte bi gömlek altına dexter tarzında bi ayakkabı. tiril tiril çok hoş durur bence.

hem spor, serbest hem de şık görünecek bir kıyafet tercih etmelisin bence. çünkü anladığım kadarıyla bir banka kadar takım kıyafet sıkılığı olan bir yer gibi gelmedi bana. o nedenle resimdeki soldaki arkadaş güzel görünüyor.

(git: imageshack.us)

iş görüşmesi için takım elbise giymek kadar aptalca ve sahte bi şey yoktur... kendini neyin içinde şık ve rahat hissediyorsan öyle giyin.

takım elbise diyenler kesinlikle çılgın, ya da bu sektörü bilmiyorlar. kot + güzel bir gömlek, en olmadı smart casual başka şeyler. eğer yönetici adayı değilsen tshirt bile olur.. yeter ki kumaş pantolon ve kravat hatası yapma!

ajans ise, şortla gitsen bile olur. Kot gömlek iyidir, ya da o tarz birşey.

Takım elbiseyle gidersen götleriyle gülerler.

Hangi ajans olduğunu mesajla gönderir misin?

sektörün "kravat takanları asla çalıştırmayız" tavrı varsa bilmem ama güzel giyinmek (dikkatli giyinmek) saygı göstergesidir. sizi işe alacak kişiler de şirketi temsil ettiğinden işe saygınızı gösterir. hoştur yani... giymezseniz alınmazsınız diye bişey yok ama giymenin de zararı yok.

işinizde çok iyisinizdir en ciddi iş yerinin görüşmesine şortla gidersiniz alınırısınız ama rekabet çok küçük detaylar sizi öne geçiriyor. hatta şöyle bir anektod aktarayım:

yazılım işiyle ilgili bi firmanın ik görüşmesinde ellerindeki kağıtlar oluyor ya orada kılık kıyafetle ilgili bir madde görmüş arkadaşım. kriterlerden biri yani..

neyse çok uzattım anladınız ama siz

kot pantolon ve t shirt

simple present kullanacaksın, sen türkçe düşündüğün için çelişkiye düşmüş olabilirsin

direk don't you know diyebilirsin, ama didn't you know da kullanılıyor.

o alttaki de hear olacak sanırım, they also are hearing zaten yapı olarak tuhaf oluyor, they are also hearing olsa neyse

genel bir seyden (yargi, ifade, gercek) bahsediyormussun gibi geldi. O halde genis zaman olmali 'hear'.

present cont. genelde ya simdiki zaman, ya da yakin gelecek zaman icin kullanilir.

@good room beautiful çok teşekkür ederim ama derleme bi albüm yani sadece bu adam yok albümde:(
bana adamın ismi lazım:)

adam mı ? Esma başbuğ yazıyor good room beautiful'un verdiği linkte şarkıda ayrıca adammış gibi gelmedi ses :)

evet benim verdiğim link ile aynı değil:(

ailece dert edindik, bu olabilir mi acaba?

www.facebook.com

maalesef bu da değil:(

bence siz bulun bu müzikleri kim piyasaya sürdüyse, neydi taş plak meyhaneleri mi, bir mail atın kim bunlar çeşitli şanatçılar yazıp bırakmışın, öğrenmek istiyoruz diye belki bir cevap alırsınız

@kedu başka yolu yok gibi.artık öyle yapacağız.çok teşekkür ederim.

cüceli de var abi istersen. neyse sol ayağım güzel filmdir.

www.imdb.com bu olabilir

my left foot
the elephant man
forrest gump
i am sam

temple grandin vardı ama çocuk/genç filmi kategorisine pek girmiyor galiba

Umudunu Kaybetme

üstün zeka kategorisi için
vitus

otistik bir çocuk ve kendini oyun dünyasında bulması :
ben x

otistik bir çocuk yine ama konu bambaşka :
burning bright

a beatiful mind ve k-pax de izlemeye değer filmler

bak çok acayip bi film var.kesin izle
guarding eddy

(bkz: mozart and the whale)

What's Eating Gilbert Grape

Le huitième jour
www.imdb.com

Le huitième jour +1

My Name is Khan

bir arkadaşım için bir şey almıştım, ama sahiden yanlış şeyi almışım model olarak. ben yanlış ürün almışım, aslında ürünün şu modelini alacaktım diye geri yolladım kabul ettiler.

iade sebebini reddetmeye hakları yok. sebep olarak işime yaramadığını farkettim yazmanız da yeterli.

ben yanlış ürün almışım diye iade etmiştim takır takır yatırdılardı parasını.

şimdi gördüm: kedu'yu tanımıyorum.

kısaca "beğenmedim" ya da beklediğim gibi çıkmadı" bile yazsanız yeterli olacaktır. o iade sebebini ısrarla sormalarının nedeni, ilgili ürünü aldıkları firmaya rapor olarak gönderecekleri içindir. çünkü özellikle büyük firmalar ürünlerini satan mağazalardan bu gibi durumlarda(ürünlerinin iade edilmesi) ayrıntılı rapor isterler.

suda bekletiliyor ama ben ölçekle değil göz kararı yaptığım için ölçek konusunda bir şey diyemeyeceğim

bulgur çok su çeker, 1'e 2 su koyun.

pirinç'in sumuyu emme gücüyle bulgurun ki sanırım aynı değil. ölçek: göz

yikadiktan sonra oyle sicak suyun icinde bekletiyorum ben rastgele guzel oluyo

ben bekletmiyorum.
bir süre kavurup suyunu ekliyorum.

suda bekletmene gerek yok.. suyla temas etmeye başlayınca şişmeye başlar çünkü..

ince köftelik bulgura koyduğun su, kalın pilavlık bulgura koyacağın sudan daha az olmalı.. kalın bulgur daha uzun süre pişer daha çok su çeker pişene kadar..

ölçeğe olarak da göz+1 .. bulgurun üstünü hafif örtecek kadar az bi su koy pişir.ancak takip et çabuk suyu çeker.. pişti mi diye kontrol et.. çiğse biraz daha su eklersin..

çok teşekkürler, denedim biraz suyu fazla kaçırmışım ama tadı güzeldi:)

hımm bidaha yaptığında suyu tekrar fazla kaçarsa 1-2 yemek kaşığı (duruma göre) ince bulgur ilave edersen fazla suyu çeker..

Hocam ben sana guzel bir bulgur pilavi tarifi vereyim uygula... Test edilmis onaylanmistir. (Yillardir yaparim, yiyen yaninda parmaklarini yer)

ihtiyacin:
2 bardak bulgur
3 yesil biber (aci olmayan)
bir buyuk sogan
2 adet domates
1 corba kasigi salca
kuru ve yas nane
Bir avuc maydanoz
(tercihe gore haslanmis tavuk suyu ya da knor tablet)
Keyfine gore sivi yag, tereyag vs. (abartma)

Suyu kaynat
Iki su bardagi bulguru bir kaba bosalt. Uzerine Avucunun ayasi kadar tuz serp. Karistir.
Kaynar suyu bulgurun 1-2 santim uzerine cikacak kadar ekle ve suyunu cekene kadar bekle.
bu arada biberleri ince ince dogra, domatesleri ve soganlari kup kup yap.
Tencereye once biberleri at, kisik ateste 1 dk kavur.
Soganlari ekle, onlari da biberle oldur, kavur.
Domatesi ekle hemen 2 dk karistir.
Bulguru sogan biber domates karisimina ekle.
Salcayi ekle, tum pilavin rengi degisince kadar karistir.
Bir el ayasi kadar kuru nane, ve ince ince kiyilmis taze naneyi ekle.
Kisik ateste bunlari soyle bir alt ust et, sonra azicik daha kaynar su ekle.
Kapagi kapatip kisik ateste bir 5 dk daha tut.
Altini kapat.
Agzini iyice kapla. bir 5 dk da oyle beklet.
Ince kiyilmis maydonozlari at. bir karistir. 5 dk bekle
Afiyetle ye hocam.

ben köpük tercih ediyorum, ama likid fondötenler de (5. sınıf değillerse) yapış yapış durmuyorlar... azcık şeffaf pudrayla destekleneybıl hatta.
mac kullandım ama ondan da iyisi için şuraya bakmanı tavsiye edicem, :)
(bkz: kryolan)

kesinlikle mac. cilde oturduktan sonra -yağlı bi cildin yoksa- parlama vs. yapmaz. yağlı bi cildin varsa da compact fondötenle daha rahat edersin ki onda da mac tercih edebilirsin.

maybelline dream matte mousse kullanıyorum çok memnunum.

mac marka olarak kötüdür diye haksızlık yapamam lakin bende çok kötü oldu sivilce mivilce yağlanma klasik problemler, matte mousse kapatıcılık olarak çok güzel lakin bir süre sonra yağlandırıyor sanki ama gene de ikisi arasında maybelline tenime daha iyi gidiyor (kendisi yağlanmaya ve akneye gayet meyilli)
bu cildimde yağlanmayan, akmayan bir fondöten dior nude gördüm

max factor ün var sıvı fondöteni. sürdükten sonra kadife gibi oluyor. pudralı gibi duruyor. çok güzel bütünlük sağlıyor cilt ile. ha bunlardan birini alacak olsam maybelline zaten hiç sevmiyorum. mac alırım kesinlikle.

mac sıvı kullanıyorum memnunum

mac'in kapatıcılığı daha iyi, bununla birlikte nefes almıyor gibi hissettiriyor bi süre sonra. yani günlük kullanmayı tercih etmiyorum bu yüzden, bütün gün suratımda kalınca, hele hele fazla hareket ettiğim bi günse kafamı sulara sokasım geliyor.
maybelline ise her ne kadar fiyat grubu açısından kalitesiz imajı yaratsa da fondoten ve rimel konusunda şahane. günlük kullanmak istediğimde dream matte mousse kullanıyorum, gayet memnunum.
mac'i pudrayla sabitlemek gerekebiliyor ama mousse öyle bir ihtiyaç da yaratmıyor.
kryolan evet çok güzel bu arada. kapatıcılık süper. bir de muhteşem duruyor fotoğraflarda.
mac de öyle, porselen gibi gösteriyo yani. ama ne bileyim.
parlak-yağlı durmuyor ama, sornuzua cevap olarak :)

peki, likiti tercih edenler sorum size. ne kullanıyorsunuz yaymak için? fırçanız nasıl bişey? varsa markası ne?

hikaye. maalesef öyle saçları coşturucu bir şey yok.

Öyle bi' teknoloji olsaydı dünyada kel kalmazdı yahu.

yalnız bir arkadaşın dediğine göre bioxcin öyle bir etki göstermiş, şampuanı kafasından akıtıp duş jeli gibi yayıyormuş, göğsüm kıllandı diye dertleniyordu. sahiden de yüzücü olmasına rağmen kıllardan kurtulamadı bir türlü bioxcinden sonra.

Bioblas yuzumde tuylenme yapmisti valla. Ama onarici olarak silikonsuz bir sampuan al icine bemix ve keratin kir.

kasayı yan yatır (yani kendini.. başka çözümü yok)

ben su kaçan taraftaki ayağım üzerinde gene kafamı su kaçan tarafa eğerek zıplıyorum, hep işe yaramıştır.

sol ayaginin ustunde ve basini sola dogru iyice yatirmis oldugun halde, zip zip zipla. bi yere tutunmayi da ihmal etme ki dengeni kaybedip yere yuvarlanmayasin.

@kedu +1

arkadaşım sanırım öyle bir iki zıplamayla çıkmayacak bir durumda senin kulağındaki su. doktora gitmek gibi duruyor tek çözüm...

kedu +1

gece o kulağın üzerine yat. üzerine yatıp sakız da çiğnersen yardımcı olur. saça yapıştırma da.

lyyyyyn. kedu +1 demişsiniz. asıl fikir benden çıktı bea. aaaaaaa.

su kaçtıysa bir kağıdı külah haline getir( tüftüf külahı gibi yumurta külahı olmasın) ince ucunu kulağına sok birisi dışarıda kalan ucu yaksın çakmakla suyu buharlaştırıyor vakum etkisi yapıyor. tek dikkat etmen gereken nokta ateş yüzüne fazla yaklaşmadan söndür.

vidosu olsa süper olur. ulvi bir bilgi gibi :)

karşındaki çoğunluk ne yapıyorsa onu yap

anlattığın şeyi el hareketleri ile destekleyebilirsin

elini kolunu kullan. hem çok hoş bir şey zaten.

beline koy elleri..

teoman'a bir gün sormuşlardı "neden ellerin cebinde şarkı söylüyorsun?" diye. o da "ellerimi koyacak yer bulamıyorum" demişti. adamın bütün karizması ellerini koyacak yer bulamamasındanmış ;)

bir seyler ic, elin dolu olur boylece.

jest ve mimik hareketlerini kullanmayı öğren. hem ellerin boşta kalmaz hem de etkili bir konuşmacı olursun. örneğin:
Anlatım Jest-Mimikleri

1- Eylem belirtme: Tutmak, taşımak, eldeki bir şeyi atmak, fırlatmak. Her hangi bir çalışma, bir güç harcama, yemek
yemek, yatmak, gidip gelmek.
2 - Yer ve konum belirtme: Bazı defa yalnız gözlerle işaret etmek yeter. Bunun için göz bebekleri gerçek veya
hayali olan şeye veya kişiye doğru döner. Bu arada baş kalkar, iner, döner. İşaret parmağı da uzatılabilir. Kol
mesafenin uzunluğuna göre gerilir.
3-Uzaklaşma: Uzanmış ve birbirinden ayrılmış iki kol geniş mesafeyi gösterir. Kollar, vücuttan git gide ayrılırsa
birbirinden uzaklaşan şeyleri gösterir.
4 - Boyutu belirtme: Pek küçük bir şey için işaret parmağının ucu üzerine aynı elin baş parmağı ile dokunulur.
Yükseklik-uzunluk için kollar yukarı, en ve genişlik için kollar yana açılır. Veya avuç içleri birbirine yaklaştırılarak
darlık, uzaklaştırılarak genişlik anlatılır. Gözler elerin yönünde hareket ettirilir.
5 - Şekil belirtme: Avuç içi yatay ve yere dönük olursa düz olan şeyi anlatır. Yuvarlak şekil belirtmek için iki el birden
bir yuvarlak çizer. Dolambaçlı, eğri büğrü şeyleri anlatmak için elin hareketleri eğri büğrü çizgiler çizer.
6 - Sayı belirtme: Tek olarak gösterilen işaret parmağı bir, işaret ve orta parmağı iki, buna yüzük parmağını da
ekleyerek üç sayısı gösterilir. Açık elin parmaklan diğer elin işaret parmağı ile kapatılarak da sayı anlatılabilir.

1. doktor ile bağınız komple kopmadan (tahlil vs.) 2. doktordan randevu alamıyorsunuz.

aynı gün iki farklı pratisyene gidilemiyor ama birden fazla farklı uzmanlara görünebiliniyor diye biliyorum. gittiğiniz doktor da sizi gerekli gördüğü başka bölümlere sevk edebilir veya onlardan konsültasyon isteyebilir lakin dahiliye ve ortopedi bu açıdan biraz alakasız görünüyor tabii.

Doktora rahatsızlığınızı söyleyerek diğer bölüme sevk alabilirsiniz.

Ekleme:Bölümlerin ilgisi çok önemli değil diye biliyorum.

aynı günde iki ayrı uzmandan randevu alabiliyorsunuz. fakat devlet hastanesi içinse ortopedi için aynı güne randevu almak sıkıntı olabilir (genelde hep dolu olur) gene de bir şansı denemekte fayda var

hayır yok. ama puan hesaplanırken %30'u alınıyor son aşamada. www.yok.gov.tr

üniversiteler seçiyor.
%60 ales %40 dil sınavına göre sıralamaya sokuluyorsunuz, o sıralamadan kadronun 4 katı kadar isim sınava alınıyor.
sonra %30 ales %30 ortalama %30 bilim sınavı ve %10 dil puanına göre en yüksek ortalamayı tutturan(lar) giriyor.

Diploma notu şartı sanıyorum geçen sene kaldırıldı, ondan önce de 2.50'ydi; ancak puanlama için ne kadar yüksek bir diploma puanınız olursa hâliyle şansınız o kadar artar.

Eskiden üniversiteler seçiyordu, ancak şu bir ay kadar önce yanlış hatırlamıyorsam YÖK, bir yasa değişikliğine gitti; artık merkezden atanması gibi bir durum vardı, ama direkt incelemediğim için pek emin de değilim.

(bkz: öyp)

evet yök böyle bir sistem koydu lakin üniversiteler bunun da bir çözümünü buldular, artık genel şartlar dışında bir de özel şartlar diye bölüm koyuyorlar ilana ve orada da almak istedikleri kişinin özelliklerini yazıyorlar.

örneğin x üniversitesi ingilizce öğrt. bölümüne akademik personel alacak

genel şartlar

ales, dil bıdı bıdı

özel şartlar

lisansını bıdı bıdı bölümünde yapmak, tercihen yüksek lisansını bıdı bıdı dili konuşulan bir ülkede yapmış olmak ve doktora tezini bıdı bıdı konusu üzerinde yapmış olmak

bir de adamın adını yazsalar tam oalcak

öyp ayrı olarak işleyen bir sistem henüz tamamında devreye girmiş değil.

ehliyete sahip değiliz ne yazık ki. o yüzden duruma göre tren ya da otobüs kullanacağız.

sıralama değişebilirse, üsküp'e otobüs gidiş dönüş 120 tl, ama uçakla gidilecekse en az 300 tl thy'de

tren ispanyol'a benzeyen arkadasin dedigi gibi, biraz sikintili olabilir. en azindan mostar-dubrovnik arasinda olmadigini biliyorum. size bir rota cizmeye calisayim, gidis ve donus seklinde. (bulgaristan transit veya schengen'iniz oldugunu varsayarak, otobus yoluyla.)

oncelikle elenebilecekler: romanya'yi gercekten merak etmiyorsaniz, bukres bu rotayi bozuyor. kaldi ki, romanya'da oncelikle gorulmege en deger yer bukres degil. bence silin. zagreb de silinebilir gibi. gezmedim ama transit gecerken gezilesi, gorulesi bir yer intibai vermedi. hirvatistan zaten pahali bir ulke diger balkan memleketlerine nazaran, parayi split/dubrovnik gibi yerlerde harcamak daha dogru olur diye dusunuyorum. bukres'i eleyince dogudan, zagreb'i eleyince kuzeyden gideceginiz yerleri azaltirsiniz.

rota:
istanbul-sofya: (otobus, 20 euro civari, metro turizm veya has turizm), aksam 10 otobusuyle gidip gunduz sofya'da takilip aksam otobusuyle hareket belki.

sofya-nis: (otobus vardir muhtemelen. 10, 15 euro.) yine geceyi yolda gecirip nis'e gunduzu ayirmak iyi olabilir.

nis-belgrad (otobus var. 10 euro civari olsa gerek.) aksamustu nis'ten ayrilip geceyi belgrad'da hostelde gecirebilirsin. artik keyfine gore ertesi aksam yahut bir sonrasi gunun aksami 10'da sarajevo'ya yola cikis.

belgrad-sarajevo: (otobus, 25 euro idi sanirim.) gunde iki otobus, biri saat 4'te, digeri 10'da olsa gerek. aksam 10'da olanini tercih et ama bu sirp otobusu, seni bascarsi'ya 10 km uzakta bir gara goturecektir sirp bolgesinde. dort kisi birlesip taksi tutarsaniz 10 euro'ya anlasabilirsiniz. sarajevo'da ne kadar vakit harcayacagin sana kalmis.

sarajevo-mostar: (otobus, 10-12 euro civari.) mostar'da bir gece gecirmek guzel olur. blegaj tekkesine toplu tasima var, ayarlayabilirsen pocitelj'yi de gor derim. garda oda kiralayan tezyeleri salla, merkezde hosteller uygun.

mostar-dubrovnik: (fiyati hatirlamiyorum ama 15-20 euro civari olmasi lazim.) dubrovnik pahali, bana gore fazla plastik bir yer. bu sefer gardaki teyzeleri dikkate alabilirsin, grad'a (surici) birkac durak yahut yurume mesafesinde bir pansiyon/oda uygun olur. (15-20 euro) split'i bilmiyorum, ama mostar'dan oraya da gidiliyor.

dubrovnik-prizren: burada is catallaniyor, cunku ben dubrovnik-uskup biletini alirken kosova'da indirmiyoruz demislerdi. ama budva yahut herzeg-novi'de inilebiliyor otobusun molalarindan anladigim kadariyla. ya da direkt oraya giden otobusler var. dubrovnik-uskup otobusu sezonuna gore iki gunde bir veya gunde bir olabilir. onu teyit etmek icin telefon etmek dogru olur dubrovnik otogarina. (web sitesi iyidir.)

prizren: cok guzel.
pristina: arnavut kokenli degilsen, kosova medyanini gormek icin yanmiyorsan gereksiz.

prizren'den de, pristina'dan da uskup'e gecilebilir. prizren'den 10, pristina'dan 15 euro civarina olsa gerek. direkt dubrovnik-uskup bileti 40 euro idi gecen sene.

uskup: bir ya da iki gun guzel olur. carsi'nin bitpazarina yakin tarafinda motel wien'i (vienna miydi yoksa.) sorarsan, 10 euro'ya kalabilirsin sanirim, temiz guzel bir yerdir.

uskup'ten manastir ve ohri'ye, bu iki merkezden de birbirlerine ulasim iyi. ikisi de gorulesi yerler. ohri'de kalinacak yer opsiyonu bol ve ucuz. eski konaklardan gozune hos gelen, kapisinda yatak isareti olana girip sorabilirsin. manastir'da uygun konaklama imkani nispeten az. 10 euro civarina gidersin otobusle buralara. hatta ohri-manastir arasini, birkac euro fazla vererek dolmus usulu taksiyle de alabilirsin.

donuste selanik uzerinden olabilir ama selanik-istanbul arasinda tren ve otobus oldugu (30-40 euro civari olsa gerek.) disinda pek bir bilgim yok. yunanistan pahali, selanik'te konaklama hepten pahali.


rotayi tersine de islenebilir sekilde olusturmaya calistim. umarim isini gorur. kurban bayraminda oralar epeyi bir soguk olur. eylul basinda bile sogumus oluyor cogun.

verdigin liste disindan onerilerim: travnik (bosna), novi sad (sirbistan).

schengen ya da bulgaristan transit vizesi veya yesil pasaport yoksa, ist-uskup hattinda bir ucak var, sabiha gokcen'den kalkiyor. ona bir bak derim.



belgrad otogari: www.bas.rs
dubrovnik otogari: libertasdubrovnik.hr

jose arkadaş, shengen ya da bulgaristan transit vizesi veya yesil pasaport yoksa, ist-uskup hattinda bir ucak var, sabiha gokcen'den kalkiyor. ona bir bak derim demiş, ama sanırım üsküp'e sadece atatürk'ten kalkıyor bildiğim kadarı ile sadece thy var direk uçuş olarak ve oldukça pahalı ortalama 500tl (1000 ve üzerine bile çıkıyor) gibi bir fiyata denk geliyor. eğer başka bir yolu ve firma da var ise biz de öğrenirsek güzel olur

kedu,

benim bahsettigim havayolu airskopje imis. gidis donus 160 euro diyorlar.
www.skopjeair.com

ama simdi sen deyince aklima geldi, yakin zamanda pegasus'ta basladi uskup ucuslarina. ekim'de mesela, 210 tl'ye gidis donus bilet cikiyor aratinca. ama soz konusu olan bayram sezonu oldugu icin, the sooner the better.

bunlar olmasa bile, thy'nin fiyati yuksek cikiyorsa jat'a(sirbistan havayollari) bakilabilir. nispeten daha uygundur fiyatlari.

skopjeair'ı araştırmıştım ben yakın zamanda(mayıs) artık uçuşları olmadığını söylemişlerdi.

pegasus başlıyorsa süper, zira thy iliğimizi sömürmüş durumda.

çok sağoll

benim pek tecrubem yok balkan'lara ucak konusunda. skopje air'le hic gorusmedim, bilmiyorum durumu. ancak thy konusunda cok haklisin, balkan cografyasina ozel bir fiyatlandirma olmasi lazim. (lufthansa yapiyor benzer bir seyi.) gidis donus 100 euro'dan baslayan fiyatlar gerekiyor.

bağlı bulunduğun nüfus müdürlüğünden alabilirsin.

bi bok değil la o. aile seceresi gibi bişii. anne baba kardeşler yaşıyor öldü doğduğu tarih evlendiği tarih o kadar. vukuat deyince çok şatafatlı geliyor. bildiğin siktiriboktan bi excel dökümü :D. nüfus müd alırsın.

il/ilçe nüfus müdürlüğünden alınıyor, daha küçük ilçelerde kaymakamlıkta oluyor genelde. konsolosluktan olduğunu hiç sanmıyorum.

bir kopyasini gorsem isime yarayacak.

big bang theory
how i met your mother

kesinlikle (bkz: coupling)

the office
friends

wilfred

yenilerden the big bang theory
biraz eskilerden coupling

coupling,
that '70s show,
two and a half men,
two guys an girl and a pizza place,

izlemediysen kesinlikle futurama ya hiç sevmezsin ya da hastası olucan söyleyeyim bak yeni bölüm çıkana kadar üçer dörder defa izliyorum en eski bölümlerden başlayıp o derece.

arrested development!

ingiliz tarzını seviyorsan : black books

11 ders diye biliyorum

MIS master için 10 ders. Tezsiz.

bi karar verin amk ya 11 mi 9 mu yoksam 10 mu?

bizim karar vermemiz ile ilgisi yokmuş, bizzat kendisine sordum bölümün, öğrenci ile ilgili olduğunu kesin şu kadar ders diye bir kaidelerinin olmadığını belirttiler.

başlayabilir

in order to maximize profit, medicine and health care companies are trying different marketing methods nowadays. Especially one of these is increasingly...

başladı gibi sanki?

yazı başlamaz ama paragraf başlar. yazının giriş kısmında konuyu belirtirsen bunun detaylı açıklamasını yapmak için kullanabilirsin. güzel de olur bence.

cafefernando.com daki kişi olabilir mi

kedu'nun dediği vatandaş, Cenk Sönmezsoy. blog'u da cafefernando.

our export "y" to the Russian company "x" ya da Russia's "x" company

our export of "y" to Russia's "x" company(ya da "x" company of Russia)

olmalı bence..

1. gene wilder, 1971'deki Willy Wonka & the Chocolate Factory filminden

mrswordsmith.files.wordpress.com

Sapkali adam kevin stone. Dogma filminden

@wessago,
doğru (kevin smith bu arada) ama onu değil sağındakini merak etmiştim.

2. kurt russel'in sagindaki army of darkness filminden bruce campbell imis, google amca oyle dedi.

www.imdb.com

edit: linkteki sayfanin en altinda tum filmlerin adi var

www.screened.com

3. paul reubens - pee wee's great adventure

bu, maşa ile değilde fön ile fırçaya sarılıp yapılan su dalgası modelinden. kırık fönde denebilir.
bazı kuaförler saç düzleştiricisine sarıp da yapıyolar ama çok kırıyor, zarar veriyor saça.

emin olamazsan bu fotoğrafı yanında götür.. en net o şekilde anlarkuaför ;)

(cnn türk yazdığı için)bu camialarda genellikle cloud nine denilen bir maşa kullanıyorlar sanırım, huni gibi bir şekli var, o aynen bu şekli veriyor. ama normal kuaförde yaptırılacaksa normal kalın maşa yaptırıp üzerinden taratman gerekir dalganın açılması için.

Cok bi numarasi yok bence bu sacin. Kirik fon daha havali.

Kırık fön