ibb.co (pc özellikleri)

Ben olsam aküleri yenilerdim, kapasite arttırmak istemiyorsanız aküleri değiştirin, eskisi gibi olur.

akü değiştirilebilir +1 (servisi yapar bence)

5dk da bayağı az bi süre bence. İşlemci ve ekran kartı yükteyken oyun oynarken veya render alırken olsa hadi neyse ama tüketim düşükken en az 30-40dk açık kalabilmesi lazım normalde.

her pilde olduğu gibi: elektrik gitmese bile iki haftada bir falan fişi çekip sürekli ötene kadar kullanın, sonra takın şarj olsun. Arada boşaltıp doldurarak ömrünü uzatırsınız.

yeni alacaksan benim önereceğim markalar eaton apc ve vertiv.

muhtemelen akü değişimi yeterli olur masraf etmek istemiyorsan. ups aküler ömrünü doldurduysa arada aküleri test ettiği bi self-check varsa o sırada kapanmış olabilir, kesinti olmadan voltaj dalgalanması sırasında devreye girmiş olabilir, bunun dışında aşırı yüklenme olduysa bu da sebep olabilir. 1000va 550-600w filan kaldırır bundan fazla yüklendiğinde elektrik kesilmese de kapanabilir.

mesela 2015 yılında 850va ups varken 980ti ekran kartına upgrade etmiştim oyun vs. açtığımda birkaç saniye sonra ups kapanıyordu kesinti olmasa bile. yeni ups alana kadar afterburnerdan gücü 50%'ye sınırlamıştım sonra 2000va ups aldım.

ve internette rastgele karşına çıkan x ayda bir boşaltıp doldurun önerilerini destekleyen hiçbir üretici önerisi veya bu önerinin işe yaradığına dair kanıt sunan test vs. görmedim. mantıklı da gelmiyor... lead-acid akü var bu aletlerde, araba aküsü gibi işte. araba aküleri de nasıl boşalmamalı, birkaç kez full boşaldığında artık sıkıntı çıkarmaya başlayıp değişmesi gerekiyorsa aynı durum geçerli. bu tip aküler de devamlı tam şarjda olmayı sever, her döngü ömrünü kısaltır. deep-discharge özellikle önerilmez ve discharge sonrası en kısa sürede full şarj edilmesi gerekir boş şekilde beklettiğinde akü çok kısa bir süre sonunda bile çöp olabilir. ben düzenli boşalt/doldur yapmıyorum, destekli bir şekilde kanıtlayan çıkmadıkça da yapmayacağım.
ups aküleri akülü arabalarda da kullanılan aynı model akü, üreticiler özellikle bu tarz kullanımlarda garanti dışı olduğunu belirtir akü döngü yaptığı için.

yeni akü alırken de en önemli konu üretim tarihi, yeni tarihli ürün al. rafta/depoda beklemiş ürün de yine aynı şekilde full şarjda değilken zaman geçirdiğinden kullanım ömründen kaybetmiş olacaktır. 6 ayı geçirmiş aküyü ben almam, 12 ay da kabul edeceğim max sınırdır yeni tarihli bulamıyorsam veya fiyat farkı çok yüksekse, acil lazımsa vs.(şimdiye kadar almadım o ayrı, mecbur kalırsam istemeye istemeye kabulleneceğim sınır bu)

ups alırken de içindeki akünün eski olabileceğini göz önünde bulundurmak lazım, birkaç yıl önce üretilmiş bir upsin içindeki akülerin ömrü de daha kısa olacaktır.

Toplu çok zor Sahaflar mezatlarda çok ucuza kiloyla ya da teklif usulü aldıkları için ölücü fiyatı verir.
Dolap gardrops biraz uğraştırır ancak satabilirsiniz.

Ücretsiz versen kargo parasına değmez. Bence yak, ısıtır.

sahaflar tanesi 1-2 tl’ye alıyorlar. ücretsiz ihtiyacı olanlara vermek ya da zebramo/dolap gibi uygulamalarda satmak.

Letgo'ya koyarsanız elden verebilirsiniz alıcıya. Kargo/komisyon kaybı olmaz.

Okullara falan bağışla hayir olsun

[email protected]'dan foto gönderirsen istediğim kitaplar için fiyat alabilirim.

Kanalı ara. Başka çaresi yok derim.

daha once uzun sureli kulakustu kullandin mi? bana hediye geldi mesela iki yil once, 3 ay kullandim o sira baska bir sey olmadigi icin. sonra biraktim zira hem kulaklarimin dis kismina hem de kafamin uzerinde (ve indirekt olarak boynuma) yaptigi baski rahatsiz edici. ben net 2 numaradaki kulak icini alirdim, hem kabloyla biribirine bagli olmasi da avantaj, kosarken birinin dusup kaybolma ihtimalini azaltmak adina.

www.hepsiburada.com

kulaküstü ile uzanılmıyor. uzanmak için alacaksanız kulaküstü almayın.

Ya çok sağ olun. Değerlendiricem önerileri. Şu an da bana kulak içi daha uygun geldi denildiği gibi. Yalnız koşarken umarım problem olmaz. Bakalım :)

Suadiye civarı olabilir

sorunun cevabı suadiye. diğer sorunun cevabı da nasıl bir yerde oturmak istediğinize göre değişir fakat yürüme mesafesindeki seçenekler çok fazla. ranchero, house cafe, town house, brasserie noir, kirpi ilk aklıma gelenler.

süreyya plajı durağını öneririm . indiğiniz yer açık bir avm gibi kitapçılar cafeler zincir mağazalar herşey var. üstelik deniz kenarında.birşeyler yer kahve içer deniz kenarında yürüyüş yapabilirsiniz.
ben suadiye tarafında oturuyorum.aşırı kalabalık buralar oturacak boş cafe bulmak çok sıkıntılı.üstelik cuma akşamı.

Feneryolu durağı Bağdat caddesine çok yakın. Oradan 5-10 dakikalık yürüme mesafesinde Draft var. Tavsiye ederim.

bostancı durağında maziden var, rakı - kebaplı bir şeyler olacaksa ben de burayı öneririm.

bostancı ile feneryolu arasındaki tüm durakların etrafında güzel mekanlar vardır.

süreyaplajı +1 alkol almak isterseniz kısa bir yürüyüşün ardından beşçeşmelere de çıkabilirsiniz.

Önceki gönderdiğiniz barkod koduyla PTT'den alabiliyorsunuz... Geçenlerde dolap üzerinden bir ürün sattık, site alıcı bilgilerinin tamamını göstermiyor, sonra aynı kişiye tekrar bir şey göndermemiz gerekince önceki barkod ile gittim, o bilgilerle aynı adrese tekrar gönderdim...

işte o barkod yok bende. olsa sorun olmaz zaten. eski gönderdiğim kargonun makbuzu kayıp.

arkadaşınızın cep telefonu üzerinden adres sorgusu yapabiliyor ptt.

Hiç sevmedim, sevmiyorum. Hiç sevmediğim tipler var. Hatta hiç sevmediğim tiplerin bu kadar bir arada olduğu başka bir dizi bilmiyorum.

Çok çok seviyorum. Anlatamam diyebilirim. Tv2 de tekrarları olurdu akşam 9 da asla kaçırmazdım. Akşam işten gelip, yemek yapıp yerdim. Yalan dünya başladığı andan itibaren tüm yorgunluğum giderdi.

Avrupa yakasından bile çok seviyorum diyebilirim. Karakterlere ve olay örgüsüne biraz alışınca karakterlerin kendi kişisel saçmalama anlarını falan görmeye başlayınca inanılmaz komik olmaya başladı benim için.

Bir de aslında bir pavyon ortamı görüyoruz hep. Çalışanlar dahil herkesin keyfi yerinde falan. Gerçekçi olmasa bile bu konuyu cinsiyetçi olmadan ve komik şekilde ele alabilmiş olması gülse birsele hayran olmamı sağlıyor.

idarelik citir cerez dizi sinifinda, ilk ciktigi donemde pek izlemedim, sonra youtube'dan izledim, fena degil...

Avrupa yakasına gore daha sevdiğim bi dizi. Avrupa yakasında burhan karakterine aşırı uyuz olduğum için keyif alamıyodum. Burdaki itici karakterler daha çekilebilir. Olgun Şimşek'in oyunculuğu falan iyi baya meseal dizide

Cok kotu diziydi gulse birsel'in lobi gucu olmasa tv'de bile yayinlanamazdi.

Ehh… kafa dağıtmalık olabiliyodu bazen. Avrupa yakasını tadanlar için elbette güzel gelmez, çok normal.

Hic izlememis olabilirim. Gordugum kisimlarini da cok antipatik buluyorum, gulmuyorum.

tv acikken izlerdim, yani is yaparken ama avrua yakasindan kopyala yapistir yapmis. farkettigim yerlerde soguyordum.

avrupa yakası değil elbette ama jet sosyeteden kat kat iyidir.

Bu dizi bana hep olmamış gibi gelirdi. Avrupa Yakası'ndan sonra Gülse Birsel bir türlü bekleneni veremedi zaten.

Hayır. Tv izlemiyorum.

berbattı. avrupa yakası severim ki o bile ucuncu sezondan sonra çekilmiyor.

bir bölümü 2-2,5 saat süren bir komedi dizisi ne kadar iyi olabilir bilmiyorum. hiç izlemedim çünkü 3 saat bir bölüme katlanabilmem mümkün değil, ama denk geldiğim kısımları itici geliyordu. 3 saat bölüm nedir abi.

dijital sayesinde uygun süreli dünya çapında kalitede mis gibi komedi dizileri yapılmaya başlandı bizde de. gibi, ayak işleri vs.

Lisedeyken çok severdim halen seviyorum özellikle orçun'lu sahneleri.

Google knowledge panel diye aratırsanız ben bi ara araştırmıştım çok zor değil sanırım bilgileriniz yolluyorsunuz size bir zarf geliyor onay için vs sonrası bilmiyorum

olmuyor ya

yememeye çalışıyorum da mecbur kalırsam elden geldiğince sağlıklı olan şeyler. ama nihayetinde eninde sonunda iş kfc ye varıyor :)

Suşi, pizza ve genel olarak yabancı mutfaklara özgü yemekler. Arada özel olarak yediğim menemen ve kavurma-pilavcım da var.

wrap genelde

genelde hamburger

eğer diyet ya da sağlıklı beslenmek aklımda yoksa, gittiğim mekanın en fazla satılan ürününü ya da kendi ismiyle anılan ürününü alırım. hayal kırıklığı yaşatmaz.

son zamanlarda sağlıklı yemeye dikkat ediyorum. sebze çorbası, balık, salata, ızgara et-tavuk, protein bowl'lar. ekmek, pizza, burger, tatlı yemiyorum.

şnitzel yiyorum urbanda, çok güzel yapıyorlar

Fiyat performans için esnaf lokantası. Ayrıca sağlıklı da. Zaman zaman hamburger, lahmacun, kebap.

Valla canim ne isterse. Cok da temiz mi diye de irdelemem cok temiz gorunen yerlerin bile mutfagini cok bilemiyoruz sonucta. Lezzetliyse sorun yok :)
Döner, mantı, kebap, hamburger, makarna vs en cok yediklerim

Eğer avm'deysem genelde fastfood veya tavuk dünyası menüsüne yakın tavuk yemekleri.

Eğer özellikle yemek için çıktıysam sadece belli, güzel, uzman yerlerde pizza, makarna, burger üçlüsünden birini yiyor olma ihtimalim %80.

Eğer arkadaşlarlayken "hadi bir şeyler yiyelim" aşamasına geldiysek genelde klasik cafe mutfağı oluyor, işte kızartma tabağı olsun ne bileyim schnitzel falan.

lahmacun, döner, dürüm.
bildiğim ve güvendiğim yerlerden bütçeme bunlar uyuyor artık.

artık yok sanırım. en geç 1-2.

var var. saat sınırı yalan. ben cihangir'de sabaha dek eğlence sesi duyuyorum. nereden geldiğini bi çözsem ceza yağdırıcam ama çözemedim. sokaklarda dolaşarak açık yerleri tespit edebilirsiniz.

son islemlerde aninda gorunmesi lazim. garantiden garantiye sonucta. olmazsa yarini bekleyin

Aynısı qnbde başıma geldi. Müşteri hizmetlerini aradım. 2 gün sonra mail olarak geldi dekont. Müşteri hizmetleri uğraştırdı biraz. Ama hallolmustu

sağ olun. sanırım buldum gönderdim. bakalım yarın haberleşeceğim.


edit: hallettim :)

mibox stick alman lazım.

bunu alırsak sorun çözülür mü? nasıl bunun çalışma prensibi?

herhangi bir android tv box aleti alman yeterli. illaki mibox olması gerekmiyor.

apple tv de bu işe mi yarıyor?

Evt ama Apple ürünleri kullanıyorsanız önerebilirim. Android telefon yada tabletiniz varsa android TV box daha iyi. Seçim sizin.

www.youtube.com

www.youtube.com

bence bu iki film içinde zorbalık geçen fimlere uygun ama klass senin istediğine daha yakın gibi. Estonya filmi. Daima Lilya kadar beğenmesem de beni etkileyen filmler arasında.

Bully

Aşı sonrası bağışıklık sisteminiz yoğun olarak antikor üretimine başlıyor.
Alkol, bağışıklık sistemini yavaşlatan bir madde. Bundan dolayı aşıdan tam faydayı alabilmeniz için önerilmiyor.

Benim duyduğum etkisi bu.

üç gün değil de aşı olunan gün alkol alma yeter bence. ben öyle yaptım kendi adıma o gün içmedim.

Bana 24 saat alkol almayın demişti görevli aşı olurken.

iki aşıda da aynı gün, hatta neredeyse aynı saatte alkol aldım. ikinci seferde arkadaşım da öyle yaptı. bir terslik yaşamadım, keza arkadaşım da yaşamadı. coronavac oldum bu arada.

ha bu demek değil ki, bir şey olmuyor. bünyeye göre değişkenlik gösterebilir.

Alkol almamma durumunun nedeni, olur da bir yan etki gösterirse ilaç almak zorunda kalırsanız alkolle etkileşime girmesini engellemek. Oldugunuz gün almayın yeter bence. Bir de duş almayın o gün.

1 hafta almamak daha sağlıklı

Tamamen hadsizlik, sevgisizlikten kaynaklanan saldırganlık bana göre bu tavırları. Az önce şöyle bir yorum gördüm mesela fotoğrafımın altında ve bu ahlaksızlığa bir kez daha hayret ettim, ibb.co

@kedimedi okurken inanamadım! bu en uç örneklerinden birisi, internet ortamında daha da cesaretleniyorlar sanırım.

dünya kötü bir yer ne yazık ki. bunun da oluşmasını sağlayan zemin cehalet. bundan kaynaklı sorun. bilinçsizlik.

eğitimsizlik. öğretimsizlik değil eğitimsizlik. eğitim 'aile'de başlar.

saygılı, düşünceli, empati sahibi, görmüş geçirmiş insanlar yapmaz bunu.

yapsa da yanlışlıkladır hemen özür diler vs vs.

diğer insanlar da konuşur söyler valla ağzı var diye.. hiç aklına gelmez karşıdakinin ne düşündüğü...

tüm insanlar ilk cümlede yazdığım gibi değil.

öyle olsa dünya mükemmel bir yer olurdu.

çok takmamak lazım. çünkü konuşurlar konuşacaklar.

yakın çevrenizde böyle insanları bulundurmamak önemli olan.

"Her şey bir ihtiyaçtan doğar". Bu doğanın kanunlarından biri. Buna göre düşün, çok değişik ve çok ağır üzücü sonuçlar alacaksın.

Izlemediyseniz Ah Mary Vah Mary filmi,
Turkce dublaji efsaneydi,
orjinali ayni tadi vermiyor bence

the office.
brooklyn 9-9

seth rogen filmleri

seinfeld. george constanza yeter.

müziği kısarak veya mute yaparak başka müzik konulabilir de yazıların editlenebileceğini zannetmiyorum. öyle bir program çıkarsa sanırım yılın programı olmaya aday olabilir.

yazıların editlenmesinden kastın ne? videoyu editlerken metinde kullanıyorsan yine bir işlem yapmış oluyorsun.

herhangi bir videoyu -içinde yazılarda olan- premiere atıp o içine yazıların gömülmüş olduğu videodaki yazıları değiştirmek istiyorsan yani belki video buna müsaitse doku koyup o yazı olan kısımları kapatıp kendi istediğini yazarsın. ama çok zor iş bu çok ince çalışmak lazım eğer oluru varsa bile. olmaz gibi bir şey.

after effects'te de yaparsın premiere'de. after effects daha uygun ama.

basmış pngleri, maskelemiş ya da bildiğin transition bile eklemiş olabilir. yazılar için handwriting effect plugini koymuştur after effectse, yapmıştır. ama handwriting değil gibi yaa biraz daha inceledim de, onlarda da maske var gibi duruyor. premiere yeter bence.

Yeni eğitim, kurs, spor, hobi ve sosyalleşme ile acılarınızı azaltabilirsiniz.

benzer durumlardayız dostum. doktora gidip sorunlarını anlatmanı tavsiye ederim. en iyi gelecek şey bu kötü döneminde.

Yaşadığınız durumlar gerçekten çok zor, böyle buhran zamanlarında insan sağlıklı düşünemiyor. Ben en çok sosyalleşmeden verim alıyorum. Birileriyle iletişimde olduğumda daha rahatlamış hissediyorum. Bunun dışında, hangi şehirde yaşadığınızı bilmiyorum ama büyük şehirlerde psikolojik destek alabileceğiniz devlete bağlı psikoterapi merkezleri, yine bu pandemi döneminde aktif olan destek hatları var. Bunlardan da yararlanabilirsiniz.

Kesinlikle bir şekilde psikolojik destek almaya çalışmalısınız gibi görünüyor her şeyden önce. Bununla birlikte ben kendimi kötü hissettiğimde benzer şeyleri yaşayan başka insanların da olduğunu düşünüp, internette benzer deneyimlere sahip insanların yazılarını okumak iyi geliyor (ekşi, forumlar, reddit, vb).

Önceki duyurunuzu okudum, aile olarak yaşadığınız şey çok üzücü ama her şeyden önemlisi sağlık, sağlık olduktan sonra gerisi geliyor yavaş yavaş. Kendinizi iyi hissettirecek şeyler yapmaya çalışın, her gün biraz yürüyün mesela, meditasyon yapın. Sonra kendinize ufak tefek uğraşlar bulun, bu evin bir eksiğini gidermek-düzeltmek bile olabilir. Ya da kafanızı bir şeye takın, onu araştırın,ufak tefek bir şeyler üretin, yemek yapmaya merak salın, vs. Bunu gerçekten kendiniz bulmalısınız.

Ardından yavaş yavaş hayatınızı yoluna koyacak şeyi bulmaya çalışın. Evet, gelişmiş bir ülkede olsaydık çok büyük bir kısmımız iş bulabiliyor olacaktık ama 2021 Türkiye'sinde gerçekler başka şekilde işliyor maalesef. O zaman belki de kendi işimizi yaratmalıyız? Mesela kendinize bir uğraş yaratmaya çalışırken yemek yapmaya merak saldınız mesela, açın bir Youtube kanalı, telefonunuzla çektiğiniz videolar ile yemek yapma üzerine edindiğiniz bilgileri kendi deneyimlerinizle birlikte paylaşın insanlarla. Yemek yapmanın terapi etkisi üzerine bir kanal olsun.

Tamamen sallıyorum tabii, bambaşka bir yol çizebilirsiniz kendinize. Ama o yol önünüzde, sadece yolu açmanız gerekiyor. Bunun içinde psikolojik yardım almalı, harekete geçmeli, kendinizi tanımalısınız. Buraya yazarak bile en önemli ilk adımı attınız, gerisi gelecek.

Teşekkür ederim hepinize.

Bir uzmandan yardım alın.

Aslında sorularınızın birçoğunun cevabı yine kendi yazınızda saklı.

Hep pesimist biriydim demişsiniz. Bunu kabul ediyorsanız, bunu düzeltebilirsiniz. Önceki duyurularınıza biraz göz gezdirerek yazıyorum:

- Örneğin, okulda başarılı değildim demişsiniz; siyaset bilimi bitirmişsiniz, odtü'de fizik sınavına girmişsiniz.
- Boyum kısaydı demişsiniz, şu an anladığım kadarıyla boyunuz 187cm
- Çocukken hep babamın öleceğini düşünüp korkulara teslim oluyordum demişsiniz, siz 25 yaşındayken babanız tapuyu akrabanızın üzerine yapacak kadar sağ salim hayattaymış :))

Söylemek istediğimi anlatabildim mi? :) Tüm hayatınızı, bu pesimistliğiniz sebebiyle durduk yere kaygılarla geçirmişsiniz. Bu elbetteki bir uzman yardımıyla çözülebilecek bir şey. Ama şu an ona ayıracak bir bütçeniz yoksa bile, araştırarak, okuyarak ve kendinizi telkin ederek ilerleme kaydedebileceğinize inanıyorum aslında.

Yani demek istediğim, en basitinden, kısa boylu kalacağım diye üzülüp, dünya averajını fazlasıyla geçmişsiniz. Babam ölecek diye kendinizi perişan etmişsiniz ama babanız maşallah ölmemiş. Bu durumda, tüm bu gelişmeler üzerinde bunca olumsuz düşünceniz, vaktiniz boşa gitmiş, kendinizi heba ettiğinizle kalmışsınız. Hem de siz "babam ölecek" diye ağlarken kim bilir ne mutlu çocukların ne sağlıklı gözüken babaları öldü gencecik yaşlarında... Öyleyse hayatınızın bundan sonraki günleri için kendinize bir söz verin ve ne olacağının kontrolü sizde olmayan şeyler için kendinizi yıpratmamaya çalışın.

Her anın tadını çıkarmak o kadar mühim ki. Harekete geçmedikçe köreliyoruz. Ne iş olursa bir ucundan tutup başlayın, üzerinizdeki ölü toprağını atın. Yorgunluktan hiçbir şey düşünemeyip sızıncaya kadar çalışın. Bir yandan da bu konu üzerine eğilin, kendinizi eğitin.

Ben şahsen 1 tane hayatım olduğunu, bu hayatta elimden geleni ardıma koymayacağımı, insanların ne dertlerle uğraştığını, benim bu dertlerle ağlayıp zırlama lüksüm olmadığını (ki kendime göre oldukça ağır dertlerle boğuştuğumu söyleyebilirim), nasılsa bir gün ister istemez öleceğimizi, o gün hiçbir şeyin anlamı kalmayacağını, öyleyse dolu dolu yaşamam gerektiğini telkin ederek kendimi ayakta tutuyorum.

Bir işe başlar başlamaz da her ay maaşınızın 4'te 1'ini bir uzmana ayıracağınıza dair kendinize söz verin! :)

Tütün içince is yapıyor ama normal sigaraysa bilemiyorum. Tütün içtiğimde içtiğim elin işaret ve orta parmaklarındaki tırnak sararıyordu.

sanırım 6 aydır tütün içiyorum.

1- sicaklik
2- tutun

olmasindan kaynakli. ben ellerimi surekli yikadigim halde sararma olusuyor. sadece tirnakta da degil derimde de sararma mevcut. 15 senedir cuara iciyorum. ha bu arada elektronik sigaramin pil kapagi da sararmis. o da sicakliktan.

Nikotin ve katran lekeleri. Dişleri de sarartıyor aynı şekilde.

bıyıklar nasıl sararıyorsa öyle.

tırnağı da sarartır vücudu da. içme derim.

Annemin arkadaşı 64 yaşında, saçlarını boyamıyor bir yıldan fazladır, bembeyaz şimdi saçları ama üstlerde sarılar var çok acayip. Kuaföre sorduk sigara içiyor musunuz dedi, sigaradanmış.

vaktiyle american sprit tarzı ağır tütünler içiyordum, işaret parmağımla orta parmağımın ucu baya koyu sarı- siyaha dönmüştü. görenler veremli zannediyordu. tütün yapıyor yani. kuru tütünler daha fazla yapar.

online mi olacak

sözelciysen bolca test çöz ve kitap oku. mat için fikrim yok. ama ben neredeyse hiç çalışmadan arada testler çözerek 2014 aleste 81 almıştım. 3 mat netim vardı sadece.

www.redgiant.com

Redgiant diye bir eklenti var deneme sürümü var ben kullandım çok iyi

aescripts.com

buraya bak derim. bir çok plugin ve preset bulabilirsin premiere için. işini kolaylaştırır. biraz araştırırsan böyle çok yabancı kaynak var. Kolay gelsin.

Decathlon'dakiler iyi oluyor genelde

Lastik paçalı, üstünde yazı ve desen olmayan siyah eşofman altını LC Waikiki'den almıştım birkaç ay önce.

koton Dan aldım şimdilik guzel

pazardan al. evde giyinebileceğin ucuz, dandik ama rahat şeyler.

Yaşayamazsın zira reel enflasyon paranı emcükler bitirir faizle ev kirasıyla kurtaramazsın.

böyle bi durumda mısın?

Sadece yaşam standartımızı korumak için değil aynı zamanda artırmak için çalışıyoruz. Zamanla ihtiyaçların değişecek ve para harcama miktarın giderek artacaktır. emeklilige yakın bu uygulanabilir ama 30 gibi bir yaş için imkansız.

@gececi 30 yaşımda böyle bir durumda olabilirim

ev kirasıyla beraber ayda 13-14k gelriin olacak. hepsini yeme bi zahmet günün tamamında boş olacaksın çalışmayacağın için. kredi vs. çek en kötü bi çiğköfteci aç bi yatırım yap ne bilim ev kredisine gir evlerin sayısını artır. ayda 15k ve bomboş 24 saat illaki korurusun paranı diye düşünüyorum. burda da sözlükte de bol keseden sallıyorlar işte yok bitersin ölürsün vs. bence biraz ezbere konuşan arkadaşlar bunlar. ha direkt 15 i yiycem hiçbir şey yapmicam dersen evet sıkıntıya düşebilirsin bi 15-20 sene sonra.

borsa "oynarsan" yasayamazsin, parani adamakilli dagitip yonetirsen kral gibi yasarsin. ya da baskalarinin soyledigi gibi fon sirketlerine gidersin onlar beklentin karsiliginda senin icin ucreti mukabilinde yonetir.

Eğer gelen faizi her ay düzgünce kullanabilirsen krallar gibi yaşarsın ve paran hiç bitmez. Tl faizi ile mevduatta kalırsan enflasyon falan eritir de , her ay dolar, altın vs alırsan hiç sorun olmaz.

belirttiğin şartlara göre rahat yaşarsın. sadece borsa değil fon ve diğer yatırım araçları da para getirir. akıllı olursan para parayı çeker

Anladığım kadarıyla miras kalacak. Bunun daha fazlasına sahibim hiç de öyle ömür boyu götürecek bir para değil. Paranızı sermaye olarak kullanıp iş yaparsınız, o ayrı. Ama para durdukça eriyecek. Çok eski bir goygoy bu.

rahat yasanir ama akillliica davranman gerekir, gelen aylik faizin hepsini ezmemen gerekiyor, ornegin bugunun sartlarinda aylik 14-15 lira gelirin olacak elbet surekli bu sekilde devam etmeyecek ama bu paranin 5-6 lirasini kullanip kalani anaparana eklemek ya da yeni yatirim yapmak mantikli olabilir.

kira masrafin da olmayacaksa yasanir yani

Bu senaryo tamamen ben bekarken ailemin vefat etmesi durumunda kurguladigim bişey. Yoksa şuan işe gidip geliyorum. Aylık 10k maaş en fazla 500 lira giderim var. Altın ve döviz biriktiriyorum bes'de de 2 ayrı fonda toplam para birikiyor. Fakat bu paradan para kazanma işlerini fazla anlamıyorum. Şuan vadeli hesabım da yok. Altın en üstteyken bozdurmadım hatta dolar ve euro almaya başladım onlar düşmeye başladı. Yine de almaya devam edeceğim. Geçen sene altını bozdurup ev aldım evlerle babam ilgileniyor. bu sene 1 tane daha almayı planlıyor. Tek kalırsam bu taşınmazların kendi oturduğum ev hariç hepsini satıp soruda yazdıklarımı yapmayı düşünüyorum. Tabi evlenirsem bu plan yatar.

ilk yanılgı faizin bir gelir olduğu. hayır faiz bir gelir değildir. faiz sadece enflasyon karşısına değeri düşen paranın değerini kompanse eder. sana kredi veren bankanın senden aldığı faiz ise gelirdir çünkü oranı ona göre ayarlanmıştır.

borsa da çözüm olmaz hem nereye ne yatıracağını bilmiyorsun hem de ciddi zarar etme riskin var. 1 milyon lira ile ücra yerlerden 250-300 binlik 3 daire alıp bunları 1500-2000den kiraya verirsen yaşarsın. bu bir gelirdir. çünkü ev sana her ay kira geliri getirdği gibi evin değeri enflasyona bağlı olarak artacaktır.

altın al. 1 trilyonun 1 sene sonra en kötü 1.3 trilyon olur. 400'e ev al kiraya ver. geri kalan 900 bin'le aynı şekilde uzun vadeli altın. öyle bir yaşanır ki sen bile şaşırırsın.

el becerisi ve pratikliği gösterir. el yatkınlığı falan.

zeka demek yanlış olur. el alışkanlığı, hangi ipi çekince neresi gevşer, onları görmek lazım.

ochamın usturası.

Maxwell'in Cini

pandora'nın kutusu.

demokles'in kılıcı

Diyojenin fıçısı
Erosun oku
Musanın asası
Thorun çekici
Olcay şahanın müthiş sol ayağı

tolstoy'un bisikleti

Arşimet' in merceği

Tanrının eli

"Foucault sarkacı" olur mu?

sokrates'in savunmasi.

Laplace'ın şeytanı

Gogol'un paltosu

Raskol'un baltası.

Russel’ın çaydanlığı

cutt.ly

bunun için maltepeye inip tekrar otobüse binmem gerekiyor. Daha kısa bir yolu yok mu bunun?

aynen o şekildedir. Maalesef şiir dosyaları da böyle isteniyor. Roman çıktıları daha fena ama yapacak bir şey yok.

İşten çıkış tarihinden itibaren en erken 1 ay içinde ihbarnamenin işçiden alınması gerekiyor. Aksi geçersizliğinine sebebiyet veriyor. Yani 18 ekimden önce imzalanan ihbarname geçersiz.

Ayrıca ihbarnamede alacaklarınızı aldığınız yazsın, fark etmez, önemli olan bu alacakların eksiksiz banka hesabınıza ödenmesidir. Mahkeme buna da bakar, tek başına yazmakla olmuyor yani.

Bu devirde işçilerin açtığı davaların çoğu lehlerine sonuçlanıyor, en kötü paranızı daha geç alırsınız, olur biter.

Mobildeyim editlemiyorum, İhbarname değil ibraname.

teşekkürler cevaplar için

www.alexa.com

tamam da nasıl?

Ne nasıl abi? Adresi yaz bak işte, ALEXA RANK 90 DAY TREND istediğin bilgi olmalı.

TC kimlik no son numarasına göre gün gün paylaşılıyor. Son numara ve gün uyumlu değilse başvuru yapamiyorsunuz. Cumartesi pazar son numara farketmeksizin yapılabilecek.

bugün günümdü. Sayfaya giriyorum ama sayfada başvuru yapacağım bir buton yok.

Pc de e devlete girersen direk uyarı çıkıyor zaten ve altında "uygulamaya git" gibi birşey yazıyor oradan başvuruluyor. Ya da pandemi diye arat geliyor. Dün başvuru yaptık.

ben de çıkmıyor.

ben genelde sevdiğim bölümlerin üzerini çiziyorum keçeli kalemle. Arada okuyorum tekrar o kısımları. Bir de bilmediğim kelimeler varsa ya da sadece kelime demeyeyim belki bilmediğim şarkı bilmediğim bir isim bilmediğim herhangi bir şey çıkarsa yine üzerini çizip kitap bittikten sonra internet üzerinden araştırma yapıyorum.

Kitap üzerinde çalışacaksam romanlarda titizlikle not alıyorum. Ama onun dışında okuduğum her kitapta metinlerarası ilişkileri, göndermeleri bir daha gözümden kaçmasın ya da gönderme yapılan yere bakma amacıyla not alırım.

Ben genelde kitabın üstüne not alırım ya da küçük not defterlerine sadece o kitaba ilişkin notlar tutarım. Üzerinde ciddi çalışacaksam, önemli olayları sayfa sayfa not ederim ama bu çok kısa anahtar kelimeler halinde. Atıyorum, 39. sayfada Ahmet'e araba çarpıyor, gibi. Roman bittikten sonra daha büyük bir kağıda ya da Word dosyasına şema oluştururum, daireler halinde olayları veya karakterleri yazıp bağlantıları kurarım. Ama bunu sadece üzerinde çalışacağım romanlara yapıyorum.

Bence romanları unutmayı bu kadar dert etmeyin. Çünkü unuttuğunuz şeyler çok önemli değil. Ben de okuduğum çoğu kitabın karakterini aklımda tutamıyorum, bana mühim gelmiyor. Kitaptan ne anladığım çok daha önemli. 1984 kitabı için konuşayım, adını hatırladığım tek karakter Winston. Ama "Kestane ağacının altında sen beni sattın ben de seni." cümlesi ve kitaptaki daha birçok cümle aklımdan çıkmıyor. Kitabın neyi kast ettiğini de anlıyorum. Kitaptaki rejimin dayattığı belli başlı şeyler, kitapta insanların yapamadıkları ve neyi sınırlı olarak yapabildikleri gibi şeyler aklımda, bunlar bana yetiyor. Orwell'in neyi hedef aldığını da sezebiliyorum. Roman okumakla alakalı temel şey şu bence. Çoğu roman bir düşünceyi açıklamak için yazılmıyor mu zaten? Bizim edebiyat tarihimizde de romanın ağırlıklı yönü budur. Tanpınar'ın bence en iyi romanına bakalım, Huzur'da bile önemli diyebileceğimiz 2-3 olay vardır, başka da yoktur mesela. Biraz romanı şiirinde anlatmadığını anlatmak için kullanmıştır Tanpınar, onun da örneği. Neyse konudan çok uzaklaştım ama bence dert etmeyin romandaki olayları ya da karakterleri unutmayı. Asıl önemli olan o değil.

ben etkilendigim bir sozu ya da betimlemeyi not alirim. altini cizmeden kitap okuyamayangillerdenim :)

şu tespitin sıkıntılı:
"yani eger bana katmis oldugu seyi ben hatirlamiyorsam en nihayetinde bana bir sey katmamis oluyor"

1) edebiyat bir sanattır ve sanatın sana bir şey katmak gibi bir ülküsü yok. insanlar okumaktan hoşlandıkları için roman okur, bir şey öğrenmek için değil. ama edebiyat bir insana çok şey katabilir, öğretebilir (amacı bu olmasa bile).

2) romana dair bir şey hatırlamasan bile, roman sana çok şey katmış olabilir. edebiyat seni farklı şeyler düşünmeye, hissetmeye sevk eder. sana bir gerçekliğe dair yeni bir bakış açısı sunar. bunları yaşadığın, okuduğun an sana bir şey katmış olur. bunları bazen hatırlarsın, bazen de hatırlamazsın. edebiyat sana "kullanabileceğin" bir bilgi vermez. Kullanabileceğin bilgiler için bilimsel kitaplar ya da gazete okursun.

3) suç ve ceza'nın özetini kafanda tutmak, suç ve ceza'yı anladığını göstermez. bu yüzden alınacak notlar, keçeli kalemler falan boştur. romanın sana vereceği ya da senin ondan alacağın şey senin donanımın ve hayat tecrübenle ilgilidir.

Sorunun cevabı: romanlarda nadiren çok beğendiğim bazı lafları ya da pasajları deftere yazardım eskiden. yıllardır yapmıyorum bunu.

idm alternatifi yazıp aratabilirsin ama bence o tarz programlar amelelik. torrent dene derim. en olmadı stremio falan bak.

torrentte de altyazı vs bulmak zor oluyor

bkz: bs media player

bana bugün geldi. ilk açıklandığında epttavm'den, 2. gün ise basvuru.turkiye.gov.tr'den vermiştim siparişi. hangisine istinaden geldi bilmiyorum. etiket, sipariş no vs yok. ptt kargo poşeti içinde isimsiz geldi. beyoğlu/istanbul

ben de epttavm üzerinden verdim. İstanbuldayım. Sağ ol bilgi için.

simdi eczaneler vasitasiyla da dagitilacak galiba?
ptt patladim dedi herhalde.
neden aile sagligi merkezlerinde dagitmiyorlar ki? eczane de guzel cozum gerci. maske alan baska bir sey de alir. asm'de anca korona alir.

Doldurulan formda adres bilgisi istiyor, demek ki mernise kayıtlı adrese değil, istediğimiz adrese gelecek.

Başka yere istesen gelir diye biliyorum en azından umuyorum . Ben de farklı bir ikamete sipariş verdim

Peki kaç günde geliyor? asıl sorulması gereken soru bu bence. Yeni verdim siparişi. Ptt işleri gibi olursa bu da ohoooo.

+1

masaüstü mü dizüstü mü ?

dizüstü monster abra v5 üstü.

fuar mı var yahu?

hayır başka bir iş için gidiyorum, son durağa kadar gideceğim yani

bir buçuk saat iyimser bir tahmin sabah 8 için. siz onu 1.45 yapın.

+1

Is saatleri disindaki zamani zevk aldigim, ruhumu besleyen, beni mutlu eden seylerle gecirerek. Sinema, muzik, kitap, spor, cesitli sanatsal etkinlikler, sosyallik vb. secenekler. Ilgi alanina, karakterine, sartlara gore yapabilecek bircok sey var dengeyi saglamaya yardimci olacak. Isten baska ilgilendigin seyler olmasi gerekiyor. Ozel hayatin iyiyse isteki stresi tolere etmek daha kolay.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Yaşar Kemal
Murathan Mungan
Kemal Tahir
Tarik Buğra
Buket Uzuner
Sait Faik

Tomris Uyar
Nilgün Marmara
Vüsat Obener
Sevgi Soysal
Bilge Karasu
Sait Faik
Vedat Türkali

Muhafazakar yazarlar, yazar değil mi?

Selim İleri
Ayfer Tunç
Vüs'at O. Bener
Adalet Ağaoğlu
Kemal Tahir

Latife Tekin
Oğuz Atay
Vüs'at O. Bener
Attila İlhan
Tezer Özlü
Vedat Türkali
Bilge Karasu

Orhan Pamuk

Reşat Nuri güntekin - kan davası

@black holes in the sky, yazarlıklarına bir şey demiyorum. Ben sevmiyorum.

+Beirli bir kitap ismi önerisi de şükela olur. Mesela Yaşar Kemal okumamanın açlığını çekiyorum. Hangi kitabından başlanmalı gibi.

Orhan Kemal

Valla ben Yasar Kemal' in ince kitaplarini okudum. Komple uzunlari kafamin rahat olacagi belirsiz bir tarihe erteliyorum:/
Bu sebeple kısalardan önerilerim:

Kuşlar da gitti
Tek kanatlı bir kuş
Ağrı Dağı Efsanesi
Teneke
Binboğalar Efsanesi
Hüyukteki Nar Ağacı
Yılanı Öldürseler

hasan ali toptaş okunabilir. Sonra Ahmet Altan belki Ahmet Ümit.

Yaşar Kemal:
İnce Memed
Dağın Öte Yüzü
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana

Adalet Ağaoğlu:
Dar Zamanlar Üçlemesi

Ferit Edgü:
Hakkari'de Bir Mevsim


Türk edebiyatından özellikle sevdiğim birkaç kitabı yazdım. Ayrıca İhsan Oktay Anar, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay ve yukarıda bahsi geçen birçok yazarın da çok güzel eserleri var.

(bkz: les quatre cents coups)

Sivas
A monster calls

orphan

Leon.

empire of the sun'daki christian bale olabilir.

E.t. cocuk cast cekimini izle.
Basrol cocugu secerken elemanin yaptigi rolu kimse yapamaz.

Hayat güzeldir

kimi sevsem çıkmazı isimli kısa filmde, baş rolde oynayan çocuğun performansı çok iyiydi. Gerçi çocuk sayılmayabilir teenager diyelim.

what's eating gilbert grape filmindeki leonardo dicaprio performansı çok övülür. ben izlemedim.

Canım Kardeşim. Sinemadan ve oyunculuktan anlamam ama valla oradaki ufak kardeşi oynayan abimizi çok iyi bulurum.

www.imdb.com

benim unutmadıklarım sıralı tam liste:

sezercik/yumurcak filmleri,
leon - natalie portman bu filmden sonra aldı yürüdü,
harry potter 1'deki velet oyuncular,
havuç emre'nin veletlik zamanları,
son zamanlarda da the end of the fucking world'deki veletler.

the fall.

lilja 4-ever, leon, the fall aklima gelenler

yenemezsin.

genetiğin bu. sen busun yani.

ben de öyleyim, hatta bir çok insan var böyle.

yaşayışlar, haksızlıklar, kötülükler vsvs bunun sebebi.

sağlıklı yaşamaya çalış, uykunu düzenli al, yediğine içtiğine dikkat et; o zaman göstermiyor kendisini o kadar.

Bilinçaltında kötü bir şey olmasını hak ettiğine dair bir şeyler var demekki. Geçmişinden, eylemlerinden dolayı önemli bir pişmanlığı olmayan, gurur duyacağı pek çok şeyi olan kişi kötü şeyler olmasını beklemez. Toplum ya da çevrendeki insanların yararına bir şeyler yap.

Kaygı bozukluğun var. Bende de var. Duaya sığınrım. Panik atak diye kitap var onu okuyabilirsin.

bence bir bileklik üzerine "şu an iyisin" ya da "bugün çok iyi geçecek" gibi bir şey yaz/yazdır. kısa aralıklarla oku.

ben işsizken mutsuz,umutsuz keyifsiz olurum param olmadığı için aktivite yok kendime bakmazdım sabah 4-5i görür öyle uyur evde odamdan doğru düzgün çıkmaz kimseyle görüşmezdim :(

günlük rutinlerim var, onları yapmaya çalışıyorum şu sıra, kitap okumak, mesleğinle ilgili kendini geliştirmek, film izlemek vs gibi. on bin saat kuralı var ya, bari boştayken bu kurala göre iyi olabileceğim ve hayatım açısından beni iyiye yöneltecek şeylerle uğraşıyorum. bunun dışında yürüyüş, arkadaşlarla görüşme vs hep var. aktif olmayı unutmamalı.

Erken kalkıyorum. Şöyle bir internette geziniyorum. Sonra kpss ya da çalışılcak başka sınav varsa ona bakıyorum. Sıkılınca yabancı film ya da dizi izliyorum.

Uyku
Yemek
Dizi
Uyku
Yemek
Dizi
Boş boş gezmece
Yine dizi
Yine uyku

Ben işsizken sabah 10-11 gibi kalkardım. Bulaşıklar, çamaşırlar, ortalığı toplamak vs. sonrasında bi bölüm dizi.
Kitap okuma.
Bahçeye çıkıp kedilere yemek verme ve yemelerini izleme.
1-2 saat yürüyüş/koşu(enerji durumuna göre, her gün olmayabilir)
Uzuuuunn bi banyo(1 saat)(en çok bunu özlüyorum)
Tekrar kitap okuma.
Bunların hepsini her gün yapamadığım oluyodu, vakit yetmiyodu, çalışan bi aileyle yaşayınca çamaşır bulaşık sürekli oluyodu evde. Ama dönüşümlü olarak yaptığım şeyler bunlardı. Hiç ama hiç para harcamazdım, çünkü kazanmıyodum.

sabah kullanıp sonra görevli olduğunuz sandığa gitmeniz gerek.

yorum yapan arkadaşın dediği gibi, sabah erkenden oyunuzu verip görevli olduğunuz okula gitmeniz gerek. 2013 veya 14 dü sanırım müşahitlik yaptığım zaman öyle yapmıştık. şimdi değişmiş midir bilemem tabi.

sadece sandık başkanı ve kurul görevli olduğu sandıkta oy verebilir. müşahit ysk tarafından hangi sandığa atandıysa onda verir. oy ve ötesinin seçim kanunları şeysi var mutlaka okuyun gitmeden.

peki görevli olmak için geç mi kaldık? aynı mahallede, hatta mümkünse okulda olmak istiyoruz da

paxil 20 mg. iyi de gelir ama sakın bağımlı olma.

Gittim bir ara ama boş...

Muhabbeti zaten boş, ilaca da gerek yok.

Çalıştığım yerdeki Müşterilerden biri pozitif yaşam derneği gibi bir şey kurmuş. Bir an önce gidip denemeliyim. Fırsat olursa, hemen yarın. Olur da gidersem, deneyimimi paylaşırım.

Mümkünse buradaki genel geçer yorumları baz almadan lütfen kendiniz için işinin ehli bir uzmanla görüşebilir misiniz?
Bu tarz tedaviler ve ilaçlar kişiseldir. Buradaki yorumlarla kafanıza göre ilerlemekse iyileştirmez, daha kötü olmanıza yol açar sadece, örn. belki anksiyete başlangıcındayken depresyonun dibine ulaşabilirsiniz..

uzun süredir gidiyorum ve iyi geldi...
doğru insanı bulmak önemli. bir de zaman, enerji ve ne yazık ki para gerektiriyor, devlet hastanesinde olacak şeyler değil bence

İlaç ve muhabbet boş +1

İnsan kafa dengi biri bulamadıkça hayatında bu böyle sürer gider.

hana bi +1

eğer iç sıkıntısı, mutsuzluk vb. uzun süredir devam ediyor ve artık günlük hayat kalitenizi ciddi şekilde etkiliyorsa, düzgün bir psikiyatra gitmenizde fayda var. buradaki "ilaca gerek yok" gibi yorumları ciddiye almayın. toplamda 2 yıl antidepresan kullandım. kullanmasam şu an ne halde olurdum düşünmek istemiyorum.

geçmiş olsun.

yok ne yazık ki öyle bişi.
after effects e girmek gerekecek.

Transparan arkaplanlı duman efekti bulunca herhangi bir programla atabiliyor olmanız lazım. Önerim mac varsa imovie ya da final cut. Ama hazır efekt her zaman kötü durur, düzgün bişey istiyorsanız afrer effects için kolay tutoriallar bulunabilir youtube'da. Mac varsa bir alternatifi motion fakat kullanmadım.

ben de surekli after effectse denk geliyodum zaten. Mecbur ona bakacam zaten. Ya evet hazır efekt dandik durur ama filmim gerisi de cok muhtesem degil:) mac yok maaselef:/

hazır gifler var buhar çıkma falan bunları al kurguda koy direk. sen yapma. mirafiorinin dediği gibi "Transparan arkaplanlı duman efekti bulunca herhangi bir programla atabiliyor olmanız lazım" olayı da geçerli. atıp sadece küçük bir işlemle arkasında ki siyah background'u yok ederek kullanabilirsin ama gif'te bunu da yapmıyorsun. sormak istediğin sorular olursa cevaplarım.

bunun lezzet ve yağ oranı gibi bir standardı yok ki. tavuğun butu yağlıdır göğsü yağsız, mesela dana kıyma yağlıdır, pirzola çok lezzetlidir falan. vücudun parçasına göre değişken.

bacon sevmiyorum ben mesela, genel olarak da tercih etmiyorum domuz ama bazı salamlarda falan güzel olabiliyor. zaten o salamların da sırf dana etlisi bulunmuyor. (yurt dışı)

yerine göre yağ oranı değişir. amsterdamda kaburgasını yedim, sosis olarak da yedim bence enfesti

allahsızlığı yayma kürsüsü başkanı bir etobur olarak ukrayna'da çok yedim. farklı türleri var ve hangisi nasıl adlandırılıyor bilmiyorum. tat olarak saydıklarının hepsi domuzdan daha güzel ama sonuç olarak domuzunki de et ve et her şekilde güzeldir sjfsk. ben en çok mangallık olanlarını sevmiştim, bizdeki gibi şişe geçirip yapıyorlar eti marine ettikten sonra. hayvanın neresidir bilmiyorum. o inanılmaz lezzetli.

Polonya'da bir türk arkadaş yaptı sanıp yemiştim mutfakta bulunca, domuz etiymiş ukraynalı arkadaş yapmış, farkını anlamamıştım.

yedim ve özlüyorum. bi ingiliz kahvaltısı olsa da yesem keşke.

jamon diye şahane bir şey var.

Alisik olmadigimdan olsa gerek bana tadi ağır geliyo ne kadar denediysem sevmedim.

ağır, kötü, etmem.

kadıköy'de pizzacı da yemiştim ama hangi dilim pizzacıydı hatırlamıyorum. biraz ağır ama güzeldi.

Jambon, sosis ve bacon olarak güzel. Schnitzel fena değil. Biftek olarak dananın eline su dökemez. Başka hallerini yemedim. Yediklerimi, biftek hariç tavsiye ederim.

Yağ oranı tavuk ve hindiden daha fazla. Dana ile parçaya göre yarışır. Dana antrikot ya da bonfilenin yerini tutmaz asla domuz biftek.

@iyi olmayan gececi;

kadıköy moda pizza bar

hamburgerini yemiştim. ama çok açsan yiyebiliyorsun, ve çok lezzetli geliyor. ama doyduğum an bir ısırık daha alamamıştım. çok ağırdı tadı. kalanı sokak köpeğine vermiştim. normalde bir iskender yer, yan tarafa geçer bir iskender daha yerim ama doyunca yenmeyecek bir haldeydim.

açıkçası kokusuna dahi dayanamıyoruz yolumuzu değiştiriyoruz bu sebeple asla yemem.

les amants du pont-neuf

en.wikipedia.org

cevap veriyorum: midnight in paris

Eger insan olani diyorsaniz "1 night in Paris" vardi...

www.imdb.com

Paris, je t'aime, Le pont des Arts, Haute Cuisine

le passe

intouchables

amelie

moulin rouge

woody allen'ın var bitane

true detective sezon 2.

film gelmedi aklıma.

A Bronx Tale

Mr. Nobody mesela moralimi bozmuştu baya onun gibi depresif olsun.

james white

Cast away, into the wild

incendies

sonbahar

biutiful

(bkz: requiem for a dream)

İncendies +1

m.imdb.com

film demişsin ama izlemediysen black mirror çok moral bozuyor be tosunum.

Mutsuz eder mi bilmiyorum ama A Bronx Tale çok güzel filmdir izle mutlaka.

City of God. www.imdb.com

incendies hayattan soğutur. deprefsif filan değildir.

benim keyfimi kaçırma sırasına göre

million dollar baby
london bouelevard
allied
aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni
cast away
se7en
paris texas

Oldboy

max payne

Manchester By The Sea :(

-Salo ya da Sodom'un 120 günü
-Srpski Film

bu ikisini tek geçerim.

requiem for a dream +1

sayılanlara ilave :

we need to talk about kevin
21 grams
ama dayanamadım, incendies ++

incendies'tan daha ağır film geldi: (bkz: the stoning of soraya m.)

Edit: (bkz: elephant man)

dogville +1

dogville
babam ve oglum

her
güeros

True Detective
Black Mirror

Film degiller gerci ama yine de yazmak istedim.

daima lilya-lucas moddysoon
üçüncü sayfa-zeki demirkubuz

daima lilya'yı izleidkten sonra tokat yemiş gibi hissetmen garanti.

(bkz: oldboy)

(bkz: handmaiden)

(bkz: my sassy girl) korean version

Benim favorim;

* Death Note (büssürü var biliyorum ama sonunda akan jenerikte red hot chilli paper ya da gorillaz çalan versiyonu olacak)

Bunun dışında herhangi bir kore yapımı aşk filmi olabilir. Böyle hafıza kaybetmeli, filmin başı meğersem son sahneymişli, tersine akmalı, beyin yakan, resmen matematik yaptıran tarzda oluyorlar, aşkı meşki bırakıp bilimkurgu gibi izleniyor. Psikopatlar yaa.

Not: Önce yazılan örneği sildim.

(bkz: the man from nowhere )

(bkz: salinui chueok)
(bkz: bin-jip)
(bkz: sen to chihiro no kamikakushi)
(bkz: shichinin no samurai)
(bkz: batoru rowaiaru)
(bkz: goksung)

kore-japon karışık yazdım.

(bkz: pieta)

(bkz: chungking express)

radyo tv mezunuyum ama ne diyeceğimi bilemedim.

Bi arastirma yututecem. Gazete arastirmasi. Ornek olarak mesela bi haber sayfanin yuzde 8 ini kapsiyo. Bu istatistik olarak girecek. Bunun gibi onemli olabilecek seyler