tefal'den şaşma. 18.yılı doluyor bizim evdeki halen bir arıza çıkarmadı.

tefal +1

tefal yazısını okuyunca tüylerim dikeldi :) pahalıdır tefal.
Tost makinaları çok elektronik parça yada karmaşık mekanızma içermediğinden ütü gibi uzun yıllar dayanır hangi marka olursa olsun. Bizim evdede aksu grill var valla 13. senesinde.

Uygun birşey olsun diyorsan Moulinex de fena değildir.

sinbo

www.bulabilirim.com

Türkiye'de eskisi kadar kokmuyor yahu :) Makine ve inşaat dışında tabii. Diğer yerler de gördüğüm kadarıyla çok farklı değil.

kimya muhendisligi okuyun

Cevre mühendisliği de öyle ancak pek bı tipsizler.

yurt dışında da aynı ama "haydi kızlar mühendisliğe" diye bir kampanya gerçekten var hatta sadece kız öğrenciler unilere mühendislik bölümlerine geziye getiriliyorlar.Bunun sayesinde popülasyonları birazcık artıyor.

bu kafayla üniversiteye gidersen yandın.

@ilkdefa, ilginçmiş teşekürler.

@rakimasasınındeğişmezadamı, üniversite dibi görmek üzere.

Abu Dhabi elinden tutmadı mıydı?

edit: Link
economictimes.indiatimes.com

petrolün bitmesi lazım o dediğin için.

o palmiye şeklinde suni adalarda evlerin tanesinin 125.000 USD olduğunu söyledi oradan yeni dönen bir arkadaş...

burayla kıyaslayınca ucuz geldi bana...

dubainin eski şaşaalı dönemlerini geride bıraktığını ve feci bir duraklama döneminde olduğunu ekledi. eskidenmiş o dubai falan diye de belirtti.

ben gitmedim, bilmiyorum tabi...

olay şu. dubai iranla ticaret yaparak amborgoyu delince abd cezalandırdı. sonra yapmayacağım diyince borclarını abu dabiye kredi verdirip kulağını ciddi anlamda çekmiş oldu.

dizüstü bilgisayarla kucağınızın arasına koyuyorsunuz. Bilgisayarın düzgün hava almasını, kucağınızın ısıdan yanmamasını, ve bilgisayarı düzgün açıda kullanmanızı sağlıyor.

edit: kelime değişikliği

bi olayi yok..

buysa
www.ikea.com.tr
dizinin uzerine direkt bilgisayari koymak yerine bunu dizine bunun uzerine de bilgisayari koyuyorsun.. daha rahat olabiliyor.. alt kismi yumusak, ust kismi sert..

buysa
www.ikea.com.tr
masanin uzerindeyken egim vererek kullanim kolayligi sagliyor..

ten thumbs typingmiydi ten key typing miydi
öyle bişiy

ten-finger typing kullanımını gördüm çoğu yerde

touch-typing

ten fingers

~www.df7cb.de bu da tiksiz kapak olsun. (göz de görmezse ctrl+f yapıp 'ten fingers' diye aratıyorsun, ayrı duyuru açma onun için)

Yok maalesef oyle bi'si!

Haa... su var Words Per Minute [ WPM ]
Bir de touch typing

Yani elin adami neticeye bakiyor - sen ister iki parmaginla yaz ister burnunla... :P

EDIT: Biz yazana kadar ilkdefa yazmis zaten demek ki 10 parmaginin epicini kullanir... :)

Touch typing +1

Bakkallarda bile satılıyor çakmak gazı.

hemen hemen her avm'de tabacco shoplar var. benzinini, gazını, taşını her şeyini oradan temin edebilirsin. zaten pahalı değiller. avm olması park açısından da avantajınıza olabilir. maksat japon pazarı tarzı yerler ise maltepe pazarını tercih edebilirsin.

bir seyin deger en az sifira dusebilir, sifirin alti mantiksiz.

sıfırın altına düşmesi demek kişinin elindeki hisseyi çıkarmak için üzerine para vermesi demek ki, sen hangi ürünü elinden çıkarırken üzerine para verirsin?

sıfırın altına düşmesi için şirketin borçlarına da ortak olman lazım; böyle bir şey söz konusu değil. sen sadece kardan pay alırsın.

sende 5 trilyonluk(eski para ile) ihbarda bulunabiliyorsan neden olmasın?

işin ilginci bunlar Müslümanız diye geçinen insanlar böyle vergi kaçırıyorlarsa, sende bir çok kişi bulabilirsin herhalde :)

hayır benim merak ettiğim, bu ikramiyenin yasal bir dayanağı var mı? yoksa tayyip, gül'ün insiyatifine göre mi şeyedelmiş. çünkü eleman, ihbarı direkt başbakanla cumhurbaşkanına yapmış.

Elde edilen verginin %10'u diyebiliyorum ben.
Eğer kirada oturuyorsan ev sahibinden başlayabilirsin. :)

not: yasa gereği vergi kaçıranları ihbar edenlere tahakkuk edilen cezanın yüzde 10'unu verilir. diyor bir yerde

hayırsız, çünkü devletini sevdiği için değil, mirasından koklatmayan babasından intikam almak için ihbar etmiş.

kadıköy-eminönü vapurunu kullanın, sonrasında eminönünden vatan caddesine giden otobüs vardır, numarasını bilmiyorum hareket amirliğine danışabilirsiniz

harita.iett.gov.tr

kadıköy-eminönü vapuru eminönü-zeytinburnu tramvayı yusufpaşa durağında inip aksaray-havaalanı metrosuna binin 1 durak sonra vatan caddesi olsa gerek belki 2 duraktır hani otobüs ile uğraşmak istemezseniz diye yazdım.

Hangi gazeteyi arıyorsanız, onun dağıtım şirketinin en yakın şubesini bulun. Hani şu kuponları alıp hediyeleri veren şube oluyor. 100lerce var istanbulda.
Mesela yaysat şubesi

Edit: Bir gün önceki gazeteyi mesela dünün gazetesini şimdi bu sabah bayilerden toplayıp o şubelere götürüyorlar.

edit: sadece 10 ekimi okumuşum, sende eski gazete satılır demişsin sorunda :)

iyi de yani 3 5 gün diil 80 lerin gazetesi lazım bana?

milliyetin arşivine bak. sadece ilk sayfasına bakabilrsin.

üniversite kütüphanelerinde mikro filmleri bulunuyor eski sayıların.

üniversite kütüphaneleri +1
mikro film olanını bilmiyorum ama, mesela anadolu üniversitesinde ciltlenmiş arşivleri vardı bütün gazetelerin.

beyazıt kütüphanesinde olabilir

1897 yılına ait gazete arıyorsa İstanbul Ünv kütüphanesine gideceksin!
yanlış yazdıysan 1987 yılına ait arıyorsan? internet sitelerinden arşiv bölümüne gir 30-40 yıl eskiye gidebiliyorsun bazılarında...

teorik olarak milli kütüphane'de basılmış her şeyin bir kopyası var.

milliyet arşive üye olursan tüm gazeteyi görürsün....

wnyc

edit: beta.wnyc.org

bbc radyo dinle haberleri güzel oluyor

bbc radio iyidir.

NPR

dün yada önceki gün, 27 yaşında bir bayan arkadaşının sosyal fobisi ile ilgili bir duyuru vardı. hatta aynı kelimeler kullanılmış "topluluk önünde sunum" tesadüf olamaz. hayır istediğin kadar duyuru açma khakkına sahipsin bana giren çıkan yok ta. sanki 27'lik bayan arkadaş senmişsin. ve cevaplarda tatmin edememiş o yüzden yeniden açılmış gibi bir durum var. sen olduğunu nerden çıkardım? duyurunu iki kez açmandan, sosyal fobinden falan puzzle'ın parçaları gibi bir araya getiriyorum da, içinde büyük fırtınalar kopuyor sanırım.eğer tahminlerimde yanılmadıysam profesyonel destek almanı tavsiye ederim. bu kadar entrika, hoşnutsuzluk, tatminsizlik falan bünyeyi bozar mazallah. tenkit amacıyla söylemiyorum. dostane olarak söylüyorum. yoksa koyim duyurunun gtüne.(yanlış anladınız moderatör bey ben şey...)

Madagaskar kendimden şüphe ettim resmen. Gece bir ara uyandım ve duyuru mu açtım acaba? Sana zahmet o duyuruyu bulsana, merak ettim. Ayrıca soruda anlatılan kişi ben değilim.
Kullandığım cümleler kendimi anlatıyormuş hissi uyandırabilir. -miş -muş diye anlatımın, anlatılması zor bir konuyu, içinden çıkılmaz bir hale getiriceğini düşündüm. Böyle yazdım.

Benzerlik varsa bilemem de, buradaki insanları bu kadar hafife almıyorum hiç. Kandırılabilecek kadar da, saf bulmuyorum. Soruya odaklansaydın da, keşke cevap verseydin, daha anlamlı sonuçlar çıkardı bence.

saksının toprağı fazla gelmeye başlamış.bir süre kenara çekilsin kafayı dinlendirsin fuzuliyi kenara bıraksın yer açsın içerde kendisine gelir.birde kendine tanı koymayı bıraksın.yorar insanı.

ille kategorilendirmeye gerek yok, çok ilginç bir çok sıkıntı yaratan durum mevcut, istenmeyen durum ve kendiniz hakkında biraz daha içgörüye sahip olmanız gerek, not alarak olabilir, çeşitli sorular sorarak olabilir o konu hakkında iç görünüzü bira daha artırırsanız, engellenme durumu anındaki hisleriniz düşüncelerinizi takip ederseniz neyin yanlış gittiğini daha rahat görürsünüz.

"otomatik düşünceler" diyorlar.
Anksiyete ve depresyonla ilgili okuyacağınız kitaplarda geçerler.

edit: Silah öncesi kısıma bu ad veriliyor. Yaşayalar sizin gibi benzer tepkiler veriyorlar. Ani yüz hareketleri, oflama poflama, steno kelimeler ya da hayaller ama sizinkide canlandırmalarınız çook gerçekçi. Her defasında her ayrıtısına kadar tekrar ediyor mu bu tepkiler?

aslında daha ayrıntılı bi şekilde ama anlatsam bayağı uzun ve gereksiz olacak diye kısa kestim..ama evet her defasında aynısı

ne alakası var intihara meyilli olmakla falan. az sabret, hayatın düzene girince geçecek. özellikle hayatına değer verdiğin birini alınca. oluyor böyle şeyler insan hayatında, yıllarca kendini jiletlediğini hayal eden biri söylüyor bunları. bazen harbi kendimi kesiyorum sanırdım :)

teşekkür ederim aslında deşifre edersem küçük sırrım olmaktan çıkar belki unuturum diye yazdım.. tamam itiraf.com a yazsaydın diyebilirsiniz.. burda en azından utanıp sahte profilde oluştursam da farklı çözüm ihtimalini de değerlendirdim..

boyle birsey bana olmuyor, bi cogumuzu da oldugunu sanmiyorum. okurken baya garipsedim ve burdan oyle hicte hafife alinicak birsey gibi gorunmuyo acikcasi. bunlari kotu hissedin diye soylemiyorum tabi ki, bunu aptalca bulup hafife almayin bence ve (isvecli olmayan) bi uzmana gorunun.

bana da oluyor. benim verdiğim tepkiler farklı ama. genelde dişlerimi ve yüzümdeki bütün kasları sıkıp acı çekiyormuş gibi ses çıkarıyorum... gibi değil aslında, bildiğin acı çekiyorum. bunu yaparken hiçbir şey düşünmemeye çalışıyorum. sanki o anıyı hafızamdan silmeye çalışıyormuşum gibi oluyor bütün bunlar. intihara meyilli olmakla alakası olduğunu sanmıyorum, öyle olsa bize sormaz ve gayet farkında olurdun. depresyondan çok anksiyeteyle alakalı sanırım, çünkü mutlu sayılabileceğim dönemlerde bile başıma geliyor.

"insanların bakmadığı yada bana öyle gelen zamanlarda gerçekleşiyor"
hah işte, aynen bu. uzun süre kimseyi görmediğimde başıma gelmiyor. başkalarıyla iletişim halinde olduğum günlerde yalnız kaldığım zamanlarda oluyor. sanırım sosyal anksiyete var sende de.

hayatım korkacak bir durum yok. buradan insanların garipsemelerine ve bunu ifade etmelerine de takılma, herkes senin gibi bunları yazacak kadar cesur değil, paylaşan çok az insan var. Haliyle bunlarla hiç karşılaşmamış olanlar ayyy diyecektir elbet. Bak sen yazınca benzer şeyleri yaşayanlar da dökülüyor. konuşmaya ihtiyacımız var, hepimizin. Cesaretinden ötürü seni tebrik ediyorum. bu bir.
iki, olay intihar meyli filan değil; intihar meyli çok farklı şekilde olur. Genelde herşeyi bırakma dürtüsünü barındıranlar kişilerde bu eğilim vardır. Umutsuzluk ile elinin tersiyle herşeyi devirme duygusu birleşir, cesaretin tavan yaptıgı an kendi hücrende (örneğin odana kilitlenip) gizlice, ya da "aha bakın toplum nasıl bir boksunuz görün" dercesine (örneğin kendini köprüden/binadan atarak) herkesin önünde yaparsın. Sendeki kaçma eğilimi değil, dolayısıyla intihar tetiklenmiyor. Bu bahsettiğin silahla kendini vurma davranışı ölmek istemekten değil, öfkeden kaynaklanıyor. İntihara yakınsaması riskini barındırmıyor değil, şu açıdan; bu hayalin içindeki intihar davranışını kanıksamaya başlarsan intihar çok kolaymış, zamanla da çözümmüş gibi gelebilir. Fakat şu aşamada senin durumun bu değil.
Senin durumun klasik bir öfkenin kendine yönlenmesi. Büyük ihtimalle ailenden, çevrenden, küçüklükten bu yana içinde bulundugun sosyal ortamlardan aldığın, içinde filizlenerek bugünkü benliğinde yer edinmiş değerlere zıt deneymlerin olmuş. Örneğin "ayakta kalmak için kimse çüküyle oynar gibi seninle oynayamamalı, kendini küçümsetmemelisin, hak edene hak ettiği haddi bildirmelisin" ya da "başarılı olmak istiyorsan disiplinli olacaksın, sorumluluk alacaksın,güçlü olmak için bunlar şart" ya da ne bileyim işte "hayatta abuk subuk işlerle zaman kaybedeceğine oku, doğru düzgün bir iş sahibi ol, mesela mühendis ya da doktor" gibi. Bunlar sana hiçbir zaman birebir söylenmemiş olabilir, deneyimlerin sana bunları doğrulatmış olabilir. Yani illa "otoriter baba figürü" ne ihtiyaç yok bunların sende kemikleşmesi için. Kısacası henüz kendini oldugun gibi kabul etmiyorsun, büyük ihtimalle de senin davranışının yanlış karar/cevap oldugunu doğrulayan bu değerleri onaylayan bir ortamda (örneğin bir iş ortamında/aile ortamında) bulunuyor ve her gün bu zorlamayla karşılaşıyorsun. Bu da öfkenin kendine yönlenmesine sebep oluyor, sinirleniyorsun ve kendini ortadan kaldırma fantezisi kuruyorsun, bu kendini öldürmek istediğin anlamına gelmez.
Dediğim gibi korkma, şizoid filan da değilsin, tavsiyem bu çelişmenin derinlerine inmek için bir profesyonele görünmen, öfken büyümesin. Ortamın değiştiğinde biraz daha rahatlayacaksın ama Allah bilir o ne zaman olur. Ki kendine öfkenin alışkanlığa dönüşme tehlikesi de var. Psikanaliz ya da analitik psikolojiyi tavsiye ediyorum, büyüme sürecinin incelenmesi işe yarayabilir. (çoğumuzun ihtiyaç duyduğu şey aslında)
Mutlaka tavsiyeyle git ortalık diplomalı soytarı dolu çünkü.
Hssta filan da değilsin, hayalgücün iyi çalışıyor ama, beş duyuyu kullanmalar filan :) Bence senaryo filan yaz, ciddiyim, güzel işler çıkarabilirsin.

unut o kizi.

hatirlatmak isterim halihazirda verilen ders zaten "Her din ve mezhebe daha eşit yada sadece genel olarak din kavramını ele alan ve ahlak üzerine bir ders".
ama sadece teori bu sekilde. pratikte maalesef bu yapilabilirlikten cok cok uzak.

sana birisi zorunlu hristiyanlık ogretse kabul eder mıydın ?

devlet nasıl felsefe öğretiyorsa ahlak ta öğretir. Ahlakta mantık gibi normatif bir bilimdir. Ahlakın konu olduğu yerde dine de değinmeden imkanı yok. Tabii kalkıp fatiha ezberletmek ayrı bir şey.

@bryan fury: İçeriğine karşı olmaları lazım o zaman, varoluşuna değil.
@elxa: yani? ahlak felsefesi ayrı ahlak ayrı, tıpkı tarih felsefesi bilim felsefesi vs... olduğu gibi (yoksa seni yanlış mı anladım?)

her din ve mezhebe eşit yaklaşılabilse dahi (ki imkansız, devlet politikaları bunu desteklese dahi öğretmenler objektif olmayacaktır) ateistlere haksızlık oluyor.

ayrıca ahlak ile din içiçe değildir, din ahlağı tekeline almaya çalışır.

istersen din dersinden muaf olabilirsin, basit dilekçeye bakıyor bunlar.

@elxa:
1980 öncesi bir ahlak kitabının konu başlıkları(o zamanlar din kısmı yok sadece ahlak diye geçiyor ders):
Ahlakın konusu
Ahlakın karakterleri
Ahlak ve sanat
Ahlak ve din
Ahlak duygusu -Saygı
Kendimize saygı-İzzetinefis ve şeref duyguları
İyi ve kötü
Ahlaki hareket
İradenin yapısı
Ödev
Ödevlerimiz
-Kendimize karşı ödevlerimiz
-Ailemize karşı ödevlerimiz
-Topluma ve milletimize karşı ödevlerimiz
-İnsanlığa karşı ödevlerimiz
-Allah'a karşı ödevlerimiz
Hürriyet
İnsan hayatının gayesi-Erdem ve mutluluk
İnsanın değeri
Ahlaki değer ve ilkeler
Eşitlik
Adalet
Merhamet
Sosyal yaşayış kuralları
Alışkanlık ve ahlak terbiyesi

Ahlak dersi derken bunu mu kastedmiştiniz?"Ahlak dersi" dendiği zaman sanki şu ahlaklı bu ahlaksız deniyormuş gibi geldi. Yukarıdakiler zaten bir sorgulama ile beraber gelidiğini düşünüyorum.

gerçekçi ve uygulanabilir olan dersin kaldırılması. müfredatı değiştirsen ne olacak o dersleri verecek olanlar belli değil mi?

@:/:
Ahlakı anlatırken nasıl Konfüçyüs tan, Buda dan, Sokrates ten, Kant tan,Rousseuau dan Pascal dan bahsediliyorsa dinlerden de bahsedilmek durumundadır.

türkiye laik, demokratik, sosyal, hukuk devletidir. benim herkese garip gelebilen bir inancım olabilir o yüzden din dersleri kaldırılmalıdır. ayrıca küçücük çocuklara bu dayatmaların yapılmaması gerekir. bırakın koşsunlar, oynasınlar.

o seksen öncesi ahlak derslerini gördüm ben. ahlak dersine de din hocası girerdi ve din dersindeki duaları ezberletmeye devam ederdi. teori ile pratik uyuşmuyor yani. ayrıca da ahlakın din ile alakası yoktur. dini öğretiler kendince ahlak normu belirmeye çalışır ama gerçek ahlak dinden bağımsızdır.

sadece tahmin edeyim, sünni islam konu edildiği için olabilir. batıni oldukları için reddediyorlarsa tutarsızlar, çünkü başka bazı talepleri de batıniliğe uymuyor bence. neyse...

derdinizi, sorunuzu anlatmakta güçlük çekmeniz sizinle ilgili diyil bence. din, kültürün önemli bir bileşenidir, ben dinsiz de allahsız da olsam, içinde büyüyüp yaşadığım kültürün ve onun önemli bileşeninin varlığını, etkilerini reddetmem. kültürün bileşeni olması nedeniyle de okullarda yer almasına karşı diyilim, bu haliyle demiyorum ve şu anki halini de zaten bilmiyorum.

ancak teorik temelleri dikkate almayan, konunun kültürel alana dahil olduğunu fark etmeyen, din diyince soyut düşünceye kanal açamayan, aklına sadece birkaç (hatta bir tek) din ismi gelen, laikliğin tek bir tanımı olmadığını fark etmeyen, vb. o kadar çok insan var ki, içeriği değişse bile din dersine karşı olmaları şaşırtıcı diyil. din ve kültür sadece ilahiyatçıları diyil, sosyologları, antropologları, psikologları falan da ilgilendiren bir konudur ve dünya çapında taşaklı akademisyenlerin araştırmalarına konu olmuştur.

kavramlarla düşünmek pek ender karşılaştığımız bir meziyet, karşılaşmadığınızda kişilere değil eserlere yönelin derim.

içerik pek cok kere duzenlendı etti, pratik hep aynı fln. adamlar haklı.

çekte vade etik olarak uygulanıyor. normalde çeki bankaya götürüp karşılığını istiyorum dediğinizde banka bu parayı çek sahibinden isteyebiliyor. ama henüz vadesi gelmemiş bekleyin falan diyebilir.

icraya verdiğinizde vade işlemez. çek sahibi para karşılığını hesabında bulundurmalı.

çeki verilen biri o çeki teminat göstererek bankadan kredi çekmiş, sorun çıknca da banka çeki vadesinden önce tahsil etmek istemiş

bundan 4-5 sene önce, şu an değişti mi bilmiyorum.

bankaya gidip paramı istesem , banka vadesinin gelmediğini söylicek. bankada para varsa adama sormadan bana çekin karşılığı parayı öderlermi ? ya da adamı arayıp haber vericekler ve adam kıllanacak, parasını çekecek ve kaybolcak piyasadan.

şu anda hesabında para var mı yok mu onu da bilmiyorum zaten.

bildiğim kadarıyla artık parayı çekip piyasadan kaybolma olayı bitti böyle bir durumda banka suçlu oluyordu. Hatta bu yüzden artık çek çıkarmak çok zorlaştı diye biliyorum.

edit: www.eksisozluk.com

çok eminsen dolandırıldığından, kırdır...

banka, eğer karşılığı varsa çeki ödemek zorunda. laga luga yapamazlar. bir daha çalışmayı düşünmediğiniz biriyse hiç çekinmeyin.

çek görüldüğünde ödenir ve buna uymayan kayıtlar (ileri tarih) geçersizdir kanunen. banka bekleyin derse üsteleyin. işi biliyorsa sizi dinler, dinlemezse de birilerine danışmak zorunda kalır ve yine sizi dinler.

e alacağınızı tahsil edemeyince icra takibi açarsınız, karşılıksız çekten de ceza davası açarsınız. önce bankaya, sonra avukata gidiniz.

en mantıklı hareket tanıdık bir bankacı bulup firmayı araştırmak. sonra da şirketi takibe almak. mesela bizden mal almıştınız işleriniz nasıl gidiyor diye ziyaretlerine gidip durum nedir bakabilirsiniz.

diğer firmadan aldığı malı düşük bi paraya devretmiş olabilir ama olmayabilir de. yapmış olsa bile bu firmanın ödemelerini yapmayıp kayıplara karışacağı anlamına gelmez.

türk ticaret kanununda çek görüldüğünde ödenir bıdı bıdısı kalktı artık vadesinden önce ödenemez. yeni ttk da çeklerde değişti. tacir, tacir olmıyan, hamiline vb. bu sebeple çek koçanı almak epey zorlaştı, eğer elindeki çekte bu ibareler yazıyorsa biraz rahatlatla yoksa eskiden tacir, bankadan hamiline 10 yapraklı çek koçanı alıyor, kısa vadeli olarak 3 bin 5 bin yazıyor vadesi gelincede ödüyordu, çek koçanı bitince bu sefer bankaya 25 yapraklı koçan için başvuruyo ve 10 bin 20 bin tl lik çek yazıp aldığı malları yok pahasına nakite çevirip ortadan kayboluyordu. umarım böyle birşey değildir zaten tacir fln yazıyosa çekin üzerinde kuvvetle muhtemel adam rekabet adına böyle birşey yapıyordur.

çekin üzerinde adamın şubesinin telefon numarası olur. şubesini ara ve xxx hanım/bey'in müşteri temsilcisiyle görüşmek istediğini söyle, ilk çıkana sorma kimdur bu elimdeki çekin sahibi diye. adamın pörtföy yöneticisinin vereceği bilgiler çok önemli belki şirket batmış bile olabilir, durumu izah et ve bir sonraki adımım için bu bilgilere ihtiyacım var de. bankacısı elbette 3 kişilere bilgi vermiyoruz fln filan der ama biraz rica minnet ile bu bilgiyi alabilirsin. hiç değilse yazılmış çeki olup olmadığını öğrenebilirsin. ben ticaride çalışırken koca koca markaların çekleri karşılıksız oluyordu tahsil edemiyorduk ama o koca koca şirketlerin battığına yormuyorduk hemen, çünkü onların çeşitli ödeme taktikleri oluyordu senin durumda böyle birşey olabilir.

mesela bir factoring şirketine gidebilirsin onlar çekin istihbaratını daha sağlıklı yapar, uygun görürlerse zaten riskleride üzerlerine almakla beraber çeki kırarlar. en mantıklısı bu gibi gözüküyo.

kongregate.com en krali

sonra armorgames.com var

digerleri hikaye

crazy monkey

armorgames
addictinggames
notdoppler

ek olarak tabi ki

www.neodelight.com

nası söylemezsiniz

bence dogru. ama ilki soyle olsa daha dogru olur gibi;

'How an environment variable named xxx is set to 312?'

nawres'in dediği gibi değil ilki kendi dediğin gibi. ikincisi soru değil bildiğin cümle oluyor.

@ayiadam: biraz daha açabilir misin? ikincisi hangi benim verdiğim ikinci cümlemi anlayamadım?

ikisi de doğru evet
yalnız a environment değil an environment. onun haricinde kalıplar doğru.

senin dediğin gibi doğru. ikincisi dediğim nawresin dediği.

benim dedigim yanlissa, @ilkdefa'nin ikinci dedigi de yanlis olur. ikisi ayni formatta cunku.

[soru edati] [pasif ozne] [am, is, are] [fiilin 3. hali] ...

sezgisel olarak which ten sonra hep isim koyuyorum ben.

Which keystroke is pressed to move the curser to the start?=İmleci başa götürmek için hangi tuşa basılır?
Which keystrokes are pressed to move the curser to the start?=İmleci başa götürmek için hangi tuşlara basılır?
Which keystrokes should be pressed to move the curser to the start?=İmleci başa götürmek için hangi tuşlara basılmalıdır?

kitabi mitabi bilmem ama hic kasma kisa surede alisirsin, cekinecek edecek bisi yok, ana dilin degil ve kimse senden ana dilin gibi konusmani beklemez zaten.

oradaki yazışmaları, evrak içeriklerini filan gözden geçirin; ileri düzey bilgi gerekeceğini sanmam, en fazla sektöre ilişkin bilmediğiniz terimler filan görebilirsiniz ki onları da çok sürmeden öğrenirsiniz.

bulgarca sırpça öğrenilmesi gerektiğine göre, bazıları ortak dil ingilizceyi veya iş yaptıkları ülkenin dilini öğrenmek için bizim gibi yırtınmıyor galiba. (sözüm kesinlikle size değil, iş gereği öğreniyoruz tabii de; başka bir yaklaşımı belirtmek istedim.)

www.konusarakogren.com

@lpgli tosbaga +1 katılıyorum çok kısa sürede toparlarsın bence.

Kıbrısa yer altından doğalgaz hattı döşeniyordu. Galiba buna benzer

elektrik hatları her yere nasıl ulaştırılıyorsa orayada kabloyla dönderiliyor.

uzağa gitme yıl 2002 soğuk ve fırtınalı bir kış akşamı bulgaristandan gelen elektrik hattı fırtına nedeniyle hasar görüyor İstanbulun %45 i 3 gece elektriksiz :) suyun içinden kablo ile taşıyorlardır akvaryum misali geçerken lambada taksalar balıklar ne güzel karanlıkta kalmaz dimi

www.kibtek.com

yani kibrista uretiliyor.. adalarda da benzer sekilde uretiliyordur tahminimce..

zaten ufak olan elektrik ihtiyacı orada üretiliyor daha masrafsız elektrik taşımaktan demişti bi hoca ne kadar doğru bilmiyorum.

kendi elektrik üreten sistemleri varsa ordan, yoksa elektriği olan yerden oraya sualtından geçen kablolarla.

gökçeada'ua su altından kablolarla gidiyor mesela ama şimdi jeneratör sistemleri kurmuşlar.

bozcaada da rüzgar enerjisinden elektrik üretiliyor mesela.

geçen hafta hoca bir derste su altından iletildiğini ve maliyeti yüksek bir iş olduğunu söylemişti. galiba bu işi ülkemizde bir şirket yapıyormuş. sarıyer in elektrik ihtiyacı içinde boğazın altından kablo çekilmiş zamanında ve geminin birinin attığı demir sorun çıkarmış falan filan..

karadeniz'e petrol platformu geçirirken bir adaya giden kabloları koparmışlardı da 1 hafta elektriksiz kalmıştı hatta insanlar.

walla aynı şeyleri bende arada duyuyordum. windowsta geliyor ara sıra :D nedir diye hiç merak etmedim. :)

Benim bildiğim kyk bursu için okul liste yolluyor, kyk görevlileri gelip belirlemiyor. Ben başvurdurmuştum kalabalık olmayan bir bölümde okuyordum hiç mülakat falan yoktu.

Senin durumunda bölümden birileri mülakat yapacak olabilir.

bizim okulda bölüm başkanı mülakat yapıyor diye duydum. ilk iki soruda annen ne iş yapıyor baban ne iş yapıyordur.

sinek vızıltısı

:) direk manasını kasdetmemiştim. nedir? neden oluşur? diye sordum..

neyi kast ettiğinizi de yazarsanız belki daha faydalı olur. yani çok teknik, sadece bir bilenin anlayabileceği bir şeyse bilemem de biz anlamadık nereden çıkan bir gürültü olduğunu. tek bildiğimiz sivrisinekten çıktığı.

www.urbandictionary.com

video sıkıştırmadaki manasını kasdetmiştim. mesela şurda bi kaynak var ama pek bişey anlamadım.

www.eetimes.com

şurada biraz bahsetmiş ama yeterli mi bilmiyorum.

www.ilaclama1.com


edit: bu olmuyosa bile belki bu sitede ya da benzerlerinde daha ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.

Görüntünün kenarlarında görülen sivrisinek tipi gürültü oluyor bu. Sıkıştırma yapınca oluşan bozulmalardan kaynaklanıyor. Video sıkıştırmada oluşan bir bozulma türü.

Mesela alttaki linkte soldaki resimdeki gibi parlayan ve bulanıklaşmış pikseller gibi duruyorsa sivrisinek gürültüsü (mosquito noise) var demek oluyor.
img.zdnet.com

soruda video sıkıştırmayla ilgili olduğundan bahsetseydin daha iyi anlaşılırdı bu arada.

gürültü değil de parazitlenme ya da bozulma desek daha doğru olur.

piksel tahmin etmeye çalışan sıkıştırma yöntemlerinin genel sorunu.
bu tür sıkıştırmalarda belli pikseller alınır diğerleri bunlara göre tahmin edilir, düz renklerde sıkıntı çıkarmasa da, ani renk geçişlerinde bu tür parazitlenmeler oluşur.
diye biliyorum.

ooooo
ooooo
ooooo diye bir resim olsun. bu sıkıştırılınca

oxoxo
xoxox
oxoxo bu şekilde olsun kaydı tutulanlar yalnızca o pikselleri diğerleri ise bu o lara göre tahmin edilen renk pikselleri olsun. (haliyle boyut %50 düştü şimdiden) Resim mavi tonlarındaysa sıkıntı çıkmaz, ancak mavi gökyüzünde dalgalanan turuncu bir bayrak varsa bayrağın sınırlarının etrafındaki pikseller karışabilir.

KPDS için konu anlatımlı bir kitap nasıl oluyor bilemiyorum 90 soru okuduğunu anlama üzerine. O yüzden paragraf soruları için kitapları tercih edebilirsiniz. Ya da program

-kitapyurdu.com kitap
-www.passagework.com

@ilkdefa çok güzel oluyor çokta iyi oluyor, taam mı? dil bilgisi konularının olduğu ve içinde kelime öğrenmeye yönelik bölümler var bu kitaplarda. ve evet okudğunu anlamaya yönelik konu anlatımları da var. nasılını sorma.

(bkz: Hayat Üçgeni)

büyük ihtimal aklın çıkar. mantıklı düşünebilirsen camlardan, kitap raflarından uzak dur.

banyodan da çıkın. fayanslar, kalebodurlar patlayıp şarapnel etkisi yaratabilir.

kapı esikleri kolon dipleri fln

otuzuncu (rakamla 30) kattayım.en son kat burası umarım güvenlidir :)

@zaz pencerelerden uzak dursan yeter sanırım. aşağı uçmak kötü olurdu. 2. kattan düşen ile 20. kattan düşenin farkı nedir fıkrası geldi aklıma :D

kapı eşiği ve kolon dipleri için sanılanın aksine güvensiz olduğu söyleniyordu. En iyi yöntem sağlam devrilmeyecek bir nesenin yanına cenin pozisyonunda yatmak olacaktır. Bu sizi olası bir yıkımda hayatta kalmanızı sağlayacak yaşam alanını yaratacaktır.

@sttc benimki 30. kat daha trajikomik bir fıkra olabilir :)

kolonlar asıl tasıyıcıdır, orda bişi oluyorsa zaten bitmıstır olay.

onu bunu bilmem de 17 ağustostan ve akabinde taşanan tüm depremlerden sağ salim çıkan biri olarak şunu söyleyeyim; ilk 10 sn içinde evi terkedebiliyosan kaç.

terkedemiyosan ev yukardaysa biraz, evin terası varsa oraya kaç ilk 10sn içinde...

o da olmazsa çamaşır makinası, buzdolabı gibi ezilmelere karşı nispeten daha dirençli eşyaların yanında cenin pozisyonda bekle...

depren esnasında mutfak banyo gibi yerlerde sağlam ev aletlerinin buzdolabı vs. bulunman, göçük altında - sağ kalırsan şayet - yaşama şansını arttırabilir. yiyeceğe belki de suya ulaşabilme imkanın olabilir.

kaçamıyosan da en azından penceresi büyük odaları tercih edebilirsin. kurtulma şansı işte..

kalorifer borularındaki suyu içip göçük altından sağ çıkan insanları gördük bu arada...

onu bunu boşver de, korkunun ecele faydası yok, vaktin geldi mi ayakkabını bağlarken bile gidersin...

rahat ol yani.

10 saniyede evden çıkmam imkansız:) eski evimde 5 saniyede boşluk alana çıkmak mümkündü ne güzel..

12 kasım depremini merkez üssünde yaşamış biri olarak, deprem anında tabiri caizse bastığın kalebodurlar fokur fokur kaynarken, sarsıntı seni duvardan duvara çarparken dua etmekten başka birşey yapılamıyor.

kolon kenarına, kirişlere saklan kısmı hikaye, ha doğru mudur doğrudur ama şiddetli sarsıntılarda o korkuyla insanın aklının ucuna bile gelmez, gelemez.

ha olur da soğukkanlı kalınabilirse masa-sandelye gibi eşyaların altına değil de, yatak-çamaşır makinesi gibi eşyaların yanında cenin pozisyonu almak daha etkili olur zannımca. ha bir de balkondan atlamamak lazım. bu şekilde ölen de çok var.


ne çok 'ha' yazmışım ha

hasankeyf için destek bulmamız lazım arkadaşlar diyor

LLAAA gizli reklam yapmayın

laptop'u kablo modeme bağlayıp Administration->Hardware Drivers'dan kablosuz modem için sürücü yüklemeniz gerekiyor muhtemelen. ben böyle çözmüştüm :)

chat kanallarından yardım isteyin.
konsole benzeri bir yapıdan lspci komutunu verin kart neymiş ona bakılması lazım

(bkz: ndiswrapper)

kas gevşetici işe yaramıyor dimi ?
bende de mevsimlik oluyor böyle ağrılar.
ben bir çare bulamadım bakalım.mevsimden dolayı olmasın ? sıcak havadan ufaktan soğuk havalara geçtiğimiz zamanlar benim ayaklarım 1 gün öncesinden ağrırdı.

mevsimlik de olabilir haklısın
kas gevşetici yaramıyor arada sıcak su torbası iyi geliyor

Ağrıları tarif etsene, ne zaman başlar ne kadar sürer başka yerlere de vuruyor mu? Ne doktoruna gittin?

@ ilkdefa
karın ağrım kramp gibi oluyo
sırt ağrımda ona benzer batma gibi
derin nefes almamı zorlaştırıyor
geceleri deliksiz enfazla 1-2 saat uyuyabiliorum sonra ağrılarım uyandırıo
sırt ağrım var die ortopediye gittim orda mr çektiler bi sorunun yok diyip gönderdiler

@aslagülümseyenbirkediyegüvenme

hyr lafın gelişi söyledim yardımcı olursanız gerçekten çok sevinirim

mineral eksikliği felan fistan olabilir mi?
Sırt ağrın başa vuruyor mu?

hyr baş ağrısı yok ama iştahsızlık var bide ara sıra bulantı ve kusma oluyor

yaş 19 sigara içiyorum iştahım yokgibi yemek için yiyorum ağrılarım uzun zaman oldu sırt ağrım 4-5 sene olmuştur ama karın değişik bir sene olmuo bi sene oluo yeniden başladı işte 3-4 hafta falan oluyo kilo kaybım var mı bilmiorum tartılmadım köpeğim var ama bize geleli 2 ay oldu

sırt ağrın için yüzme önerebilirim. gerçekten çok etkili bel ve sırt ağrısını geçirmede.

fmf (akdeniz ateşi) belirtilerinde de karın ağrısı vardır. böyle yılda belirli aralıklarla oluyorsa bence bi test yaptır. nerelisin bilmiyorum ama orta anadolu da görülme sıklığı daha fazlaymış. ciddi bi hastalık teşhisini hemen yapamıyorlar, her hastanede de yapılmıyor.

annem babam akraba değil annem izmirli babam ç.kaleli trakyalıyım orta anadolulu değilim yani yüzmeye gelince deniz çocuğuyum her yaz yüzerim iyi geliyor ama havuz bulmam şu sıralar çok zor

"sevmeye başladım, sever oldum" gibi

sevme şansına eriştim

seviverdim...

Hepsi birbirinden farklı örnek cümle, kullanıldığı yer örnek verseniz.

I happen like to New York diye bir şarkı da varmış mesela

seveyazdım

1) bizzat kendi gözümle anlamında.

2) "why? thank you." nun vurgusuzlaşmış hali. ne gerek vardı, teşekkürler anlamında.

2- why thank you? olursa "sana teşekkür etmek neden" yada "neden sana teşekkür edilmeli" manası çıkar diye düşünüyorum.

@berketoy: Why, thank you! imiş tekrar baktım.Dediğin anlam değil duruma göre. Kadın adama iltifat ediyor. Adam "Why, thank you!" diyor.

why, thank you.

burdaki why biraz karışık. neden niçin değil kesinlikle.
hatta tanımlamakta zorluk çektim, al direk bak sen de dikşinaryadan. berkertoy haklı gibi.

(used as an expression of surprise, hesitation, etc., or sometimes a mere expletive): Why, it's all gone!.

(bkz: why hello)

"niye ki ya şimdi, heheh, sağolasın" ya da "nerden esti şimdi anlamadım ama teşekkürler" gibi düşünülebilir bence.

answers.yahoo.com

demiş. Oynadığım oyun eski baya. Acaba eskiden mi kullanılıyordu

2) agatha christie kitaplarında çok geçerdi, "well, thank you" gibi bi anlamı var. sanırım daha çok eski dönem ingilteresinin kullanımı.

www.eksisozluk.com

mütevaziliğin bi parçası gibi bişey olabilitesi muhtemel ve yüksek.

burada 4 bölüm var türkçe altyazılı sanırım: dizifrm.com 25 sn reklam için bekletiyor ama

www.ovguide.com burada ara

demonoid'den tüm sezonlarını indirebilirsin

insanlar abartmayı ve ilgi görmeyi çok sever. depresyonda olmayan, çevresinden azıcık iyi ya da kötü ilgi görme şansı olduğu için, sürekli depresyondayım diye gezen çok insan var çevremde, herkesin de olduğuna inanıyorum. bu da başka bir psikolojik sorun ;)

hiçbirimizin yaşamı, saf mutluluktan oluşmuyor. beyaz ve pembe tonlarda huzurla yaşamıyoruz. her yer bir anda kapkaranlık olabiliyor. bu anlarda tabii ki mümkün kendi başına ışığı bulmak ve takip etmek. zifiri karanlığı depresyon olarak tanımlamayı seçiyorsan, çok yakından tanıdığım birisi var. psikolojik destek şart değil ama bir şekilde desteğe muhtaçsan, artık kendini tamamen kaybettiysen her kafadan çıkan sesi dinlemektense, profesyonele başvurmak en mantıklısı.

İlgi çekmek için numara yapanları bir kenara bırakırsanız, modern dünya depresyone girmek için çok elverişli, hele büyük şehirlerde yaşayanlar için.

istatiksel olarak en çok görülen psikiyatrik rahatsızlık ve bir çok diğer psikiyatrik rahatsızlığa eşlik eden eşantiyon rahatsızlık.

Geçer geçer çok güzel etkili haplar var ama çıkılı kalmak zor sürekli düşüncelerini ve kendi kendine konuşmalarını kontrol edilmesi gerekiyor.

www.amazon.com

konuyu güzel özetlemiş. Elektronik versiyonları da var bu kitabın. İnternet'ten indirebilirsin.

Kişiye yardım etmek için bir yol haritası:
Kişinin " her şer çook kötü, ölmek istiyorum" modundan çözüm psikolojisine girmesi gerek. Bunun için (bence) psikiyatrik ilaçlar gerekli. Tabii ki karşınızdakine doktora git git git demenin bir anlamı yok tedirginlikle karşılayabilir doktora gitme düşüncesini güzelce teskin edilmesi gerekiyor. Ama elinden tutup götürmeyin onun sorumluluklarını almanız onu dahada pasifleştirebilir. İlaç alması ile birlikte kişi çözüm psikolojisine girer ve işlenebilir hale gelir. Buradan sonra konu ile ilgili kitapların okunması ve psikolojik yardım uygun oluyor herhalde. Ama off işte zurnanın zırt dediği yer. Kendi içlerinde kollara ve farklı dünya görüşlerine ayrılıyor. Her birine göre insan doğası farklı farklı ve dikkat çektikleri şeyde. Daha bu noktayı anlayabilmiş değilim şahsi olarak. Bir o dala bir bu dala konarak inceliyorum. Olaya pratik olarak bakarsak kişi bir şekilde depresyondan çıkmış oluyor ama hayatın getirileri kendisini başlangıç noktasına getirmesi çok kolay. Sonuçta zihin alıştığı şekilde düşünmeye-davranmaya vs... devam ederse eskisi gibi depresyona giriyor.

Niye bazıları hiiiç böyle aşamalardan geçmeden bir yaşam sürerken diğerleri bu kadar çook çaba harcamak zorunda kalıyor. Niye birileri sakat doğuyor ya da kaza geçirip genç yaşta sakat kalıyorsa ondan.

Depresyonda olmak kendi cehenneminde hapsolarak yaşamak gibidir. Ayaklarında pranga vardır;yürüyemezsin. Aldığın nefes ateş gibi içini yakar;soluk alamazsın. Gözünü çevirdiğin yerde yıkım ve umutsuzluk vardır;aksini göremezsin. Etrafındaki herkes sana hayatın ne kadar güzel olduğunu söyler durur ama tüm sözler boştur;duyamazsın. Kaçmaya çalışırsın ama bilirsin ki kaçacak tek bir yerin vardır;kaçamazsın.

Ama işkencenin en kötüsü bu umutsuz durumun içinde bulunmak değil umudun ta kendisidir. Karar verirsin bu durumdan şu gün kurtulacağım eminim dersin. İçinde bir umut doğar ve bir anlık güneş açar, mutlu olursun. Ama bu geçicidir hava gene kapanır, fırtınalar başlar, umudun kırılır;tekrar ve tekrar. İşte bu hepsinden daha kötüsüdür.

Sonra bir gün gelir anlarsın. Kendi kendini yenemezsin;depresyonu yenemezsin. Kendini kendinden gene ve ancak kendin kurtarabilirsin. Kendini kurtarmak içinse öncelikle hayatın senin baktığın gibi olduğunu anlamalısın. Değişmelisin ki değiştirebilesin. Onun öznesi sensin. Bunu bir kez tam anlamıyla idrak edebilirsen belki de hayatında ilk kez yürürsün, ilk kez nefes alırsın, ilk kez görürsün, ilk kez duyarsın ve artık istediğin her yere kaçabileceğinden kaçmak aynı şeyi ifade etmez sana ve kaçmazsın.

Herhangi bir psikiyatri kliniğinin insidans-prevelans, sıklık vs. gibi bir istatistiği varsa rahatça görülebilir ki depresyon giderek artan bir rahatsızlık. Yaygın demek hiç yanlış değil.

bence depresyona girdiğini yada yaşadığını sananların %70i depresyonun ne olduğundan bile bihaber.

Depresyonda olanların, %62.8 i depresyonda olduğunu bilmiyormuş.

1-) Şaka gibi geliyor ya da bir oyun, sanki kalkacakmış gibi. Hiiç bir şey hissetmiiyorum

4-) +Dil temizliği, özellikle dil kökü,

1- Ben ağlamıyorum. Ölümün ağlanıp üzülünecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ağlayanların çoğu da(ölen kişinin çok yakını olmayanlar vs.) cenaze moduna girip ağlıyorlar zaten.

2- Ben bazen akşam bazen sabah akşam dişlerimi fırçaladıktan ve diş ipi kullandıktan sonra kullanıyorum. kapağın yarısına kadar doldur, ağızda çalkala, tükür.

3- Pas

4- Ağız kokunun kaynağıyla alakalı. Dişlerinde ve midende, karaciğerinde vs. bir problem yoksa ve koku ağız kaynaklıysa dişlerini fırçaladıktan sonra dilini de fırçala.

1-valla neden bilmiyorum ama en yakın arkadaşım, anneannem, dedem falan öldüğünde hiç ağlayamadım. az biraz gözlerim sulandı ama ağlayamadım. ha cok cok sonra bambaska bir seye daha fazla tepki verip salya sümük ağlamışlığım vardır ama ölümle ilgili varmıdır bilemiyorum. vardır heralde...

1.Şimdi şöyle, orada ağlanan ölümün kendisi değil ; ölen kişinin tekrar görülemeyeceği ve özleneceğindendir.Babamı kaybettiğimde cenazede hiç ağlamamış olmama rağmen aradan yıllar geçtikçe genelde uykumdan ağlayarak uyanırım öyle diyeyim, neyse. Bir de başkasının ölümünden etkilenenler kendi ölmekten korkanlardır denir, olabilir ama öleni özlemek ve geri gelemeyeceği bilmek üzer ağlatır insanı, vay amk.

1- Hiç ağlamam, en son 2 hafta önce arkadaşım intihar etti... Ne güzel dedim kendi tercihlerini kullabilen insanlar var...

1 babam öldüğünde ağlayasım gelmedi sadece durdum kardeşimi eğlendirdim falan belki ölümü kabullenememişimdir bilemedim ama ben gittiğimde herkes uluyarak ağlıyordu.. babamı hiç sevmeyen eniştem hastayken yardım etmek yerine gezmeye gelen halam falan ağlıyordu onları görünce daha tiksindim ağlamaktan he ağlamadım diye 10 yasındaki çocuğu o salak yerden uzaklaştırıp eğlendirmeye çalıştım diye çok sorgulandım ayıplandım falan ama yapcak bişey yok o iğrenç insanlar gibi olamadım işin iyi tarafı biz ilçeliydik daha moderndi köyde ağıt yakılır çoluk çocuk herkese ölü gösterilir yıkatılır ve daha iğrenç şeyler genelde ağıtlarda laf sokmaya dayalı pek acıyla alakası yok (hatta parayla bile biri tutulur yaksın diye) bizim yöre öyle tabi diğerleri bilemem

özet: cenazeler insanların şekil yaptığı seremonilerdir. reddetme ve anlamayla tepkiler gelişiyor.. o yüzden çok önemsenecek bir şey değil

4-geçenlerde bir sakız gördüm.bilinen bir marka değil,sırf koku için yapılmış.diğerlerinden daha büyük beyaz kutuları var.migros,carrefour gibi yerlerde kasaların yanında dikkatinizi çeker.

1- bence o herkes için farklıdır. ben en son ne zaman ağladığımı hatırlamıyorum. son bir sene içinde babamı ve iki dedemi kaybettim ama olmadı be, ağlayamadım. bir boşluk hissi vardı sadece, sanki içim boşalmış gibi hissettim. ama annem "gereken" her yerde ağladı. sviçi varmış gibi bir anda ağlıyordu, sonra işine devam ediyordu.

2- ağız bakım suyu dediğin anti-septik mi acaba? tabii ki ağzında çalkalayıp, gargara yapacaksın, sonra tükürmen lazım. nasıl kullanman gerektiği, mutlaka bir yerlerinde yazıyordur. ben yatmadan önce kullanıyorum, bir iki dakika filan.

3- limon suyu nasıl yapar bilmiyorum ama asitler -misal çamaşır suyu- kumaşın boyasını çıkarır. asıl rengi olan beyaz ortaya çıkar o yüzden. ona da yapacak bir şey yok. tekrar boyamazsan tabii

4- kalıcı bir çözüm yok diye biliyorum. ağız kokusunun kaynağı farklı olabilir. ağızın kendi kokusu olur, dişlerini, özellikle dilini fırçalayarak çözebilirsin ama çürüğün varsa, diş etlerin kanıyorsa devamlı bir koku olabilir. doktora gitmen gerekir.
açlıktan dolayı bir koku olur. bir şeyler yiyerek giderirsin. bir de ciğerlerde sorun olunca bir koku oluyormuş. eski kız arkadaşımın nefesi rutubetli evler gibi kokardı, zorla doktora götürdüm, geçmiş zaman hatırlamıyorum ama ödem falan dedi heralde doktor. o kadar uğraştım onun için lakin terk etti beni kahpe.

her halükarda 500$'ın üstünde alman lazım

www.sektoreltanitimtv.com

Dakikasına 250 lira demişler

e kendin bi excel tablosu yapsan olmaz mı? günler alt alta, harcama sınıfları yanyana şeklinde?

@deeperdown, dostum çok daha güzel yapılmış detaylı bir şey aramaktayım.

www.ayrax.net adresinde ücretsiz bir kişisel hesap takip var.

ms access'te bu tür templateler vardı, kendi kafanıza göre editleyebiliyorsunuz da. Bir göz atın isterseniz.

(bkz: kmymoney )

www.asal.msb.gov.tr

Yahoo nun ayarlarından açman lazım. Ama her hesapta olmuyor galiba benim tr li bir yahoo hesabım var onda o ayar var ama genel yahoo.com da o ayarı bulamadım. Parayla satıyorlar o özelliği

tez2.yok.gov.tr tezlerinde aratma yap. Bir tane vardı.

"çember" diye hatırlıyorum ben.

Çelik Çomak değil miydi yaa?

çelik çomakta biri ufak biri küçük tahtalar var. küçük olan yerde büyük olan elinde. Elindeki ile küçüğü yerden kaldırıp havada vurarak en uzağa göndermeye çalışıyorsun.Tehlikeli bir oyun. Kafa göz çıkarabiliryor.

devlet hastanesi eeg siydi filan uğraştırabilir, uğraştırmayabilir de. özel çok kötü sokuyo onu biliyorum.

eeg isteniyo mu kesin yani. bende belirtiler var ama (aslında ciddi anlamda var) eeg yok hacı öyle bişi derse?

Adı ADHD'dir. Ben bunun için psikaytriste gittim... Ritalin adlı bir ilacı vardır...
Kırmızı reçete ile satılır...
-Özele gidiyrm; saati 150-200tl falan...

Dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu tek bir rahatsızlığın belirtisi değildir. Bir çok ihtimal var. O yüzden bir psikiatriste git derim. Önce devlet hastanesine git. Ne kaybedersin. Olmadı universite hastanelerini dene

wpa2 kullan sifreni degistir + mac filtreleme kullan. yakalaman zor artik olan olmus.

polise şikayet dilekçesi verin. hani diyo ya ttnet paylaşmak suçtur fln.

Dava polis vs... uğraşamam. Bunu yapan kesin mahalleden bir ergendir. Onun bilgisayarına bir şey yapmam lazım.

mac adresten tespit edebilebiliyo ama senin yapabilecegin bi şey değil bu. ancak polise gidersen onlar onlar savcılık vs. gibi durumlardan sonra testip edip işlem yaparlar belki.

evet ben de bu konudan şikayetçiyim. bir an önce kotasız bağlantı al.

@witcher:

bilgisayar mühendisi arkadaşınız varsa kısmı çok komiğime gitti. bunu söylemek için cevap veriyorum.

Ebru Şallı da kampanyalar yapıyor. 2-3 okula yapmışlar hala devam ediyor. Hergün duyurusunu yapıyor pilatesten sonra.Birde maillerede geri dönüyor. Denesin şansını

daha sonra rahatsız edeceğinizi söylemişsiniz fakat; bir kaç gün önce bir duyuruda birisi evindeki kitapları (sanıyorum ansiklopedi setleriydi)bağışlamak istediğini yazmıştı. elinden çıkarmadan onları da alabilirsiniz.

Yaşadığınız yerdeki rotary kulüpleri (örneğin geçenlerde bir rotary kulübü Adıyaman'a bağış yaptı sizdensize.milliyet.com.tr )

ÇYDD

TNT Express www.tnt.com

Koç, Sabancı vb gibi holdinglerden sosyal sorumluluk adına bağış isteyebilirsiniz (kütüphaneye holdingin adını verirseniz onları da motive eder)

Bir de şuraya bakın www.eskikitap.org genelde 1 tl'ye kitap satılıyor ikinci el.

3. why don't you, "niye öyle yapmıyorsun ki?" gibi bir anlam ekliyor.

2. de due in half an hour olcak yani en geç yarım saat içinde

ordaki due ödenmesi gereken manasında...

@patriot1885:
olay akışında partiye gidiyor çiftimiz. Ve konuşma sırasında kendi evlerindeler. Herhangi bir ödeme durumu falan yok.

Oradaki due, olacağız, olmamız bekleniyor gibi bir anlamda. Hamile kadınlar için de she's due in January falan denir misal, Ocak'ta doğuracak, Ocak'ta gelecek bebek anlamında. Beklenen doğum tarihinin adı bile due date'tir. Yine birisi demiş, faturalar için de kullanılır bu kalıp, the invoice is due on May 12, yani 12 Mayısa ödenmesi gereken fatura. Burada sen fiilin ne olduğuna takılmayacaksın, due, bir olayın önceden planlanmış ya da beklenen olma zamanı gibi bir anlam içeriyor.

pardon olay akışını düşünmeden golds ve due görünce atladım:)

takılmıştır belki. iğne gibi ince bişey bulup cd rom'un üstündeki küçük delikten sokup ittirin açılması lazım. sonra kapatıp düğmesiyle açmayı deneyin tekrar bakalım olacak mı.

internetten yükleyebilirsiniz cd olmadan.

iğneyle kaç yerinden ittirip düğmesine bastım tekrar olmadı. internetten indirmeyi deniyorum kaç dk oldu hala %26 inmiş:(

iğne deliği gibi ufak bir yer var oradan itmen lazım. Orası mekanik olarak açıyor. Yani eğer oradan açılmıyorsa mekanizması sizlere ömür demek oluyor galiba

tamam buldum bizximkinin deliği üstte değil altındaymş ya:) oradan açıldı teşekkür ederim. çok mutlu oldum:) artık ms office yükleyebilirim olleyyy

edit: oraya toz girmiş üfledim şimdi eskisi gibi çalışıyo.

iyice zorlarsın. yapma bence.
normal bileği bile ağrıtıyo paten.

plastik olanları kullanır, güzelce sıkarsan bir şey olmaz. Bileğe o durumda yük binmiyor. Eğer güzelce sıkmazsan bileğin kırılma ihtimali bile var.

sınavlar aynı anda yapıldığından farklı dönemlerdeki sınavlara girmek gerekiyor.

Veri kaynağında problem var.databaseden mi nerden alıyorsa veriyi oraya bir baksın.
Gibi geliyor bana.

hımm harem?

inci?

kısmen dogru. her padisahta yok. bazi padisahlarda var. ayrica ne 4 ne de 5 esi var padisahalarin. en fazla es sayisi "2" osmanli padisahlarinda.
o zamanlarda diger ulkelerde de ayni durum soz konusu zaten. yani olayin osmanli ile ilgisi yok. tek eslilik 19. yuzyildan itibaren oturmaya baslamis bir olgu.

ya ne olacağıdı?

Her şey sultanın. Elinden karını alsa ne yapacaksın ??

hepsini bilmem de.... vardır abi zaten dörde kadar yolu var, harem de ayrı hikaye.

ya yalnız şu "elinden karını alsa" falanları bi bırakın, çok mu fişlm izliyorsunuz nedir. sanki osmanlının tarihini bilmiyoruz da... "elinden karını alsa napcakmış"sın...

"ilkdefa" sen iskoçyalısın galiba senin o dediğin cesur yürek filiminde var, osmanlı da kesinlikle yok haa diyosan Muhteşem yüzyılda öğle, ee yahudi dönmelerinin yaptığı film o kadar olur.hiçib rişini islami yönden olur izin olmadan yapmayan sultanlar zannetmiyorum böyle bir şey yapsınlar ve yapılan lar islama uygundu bu bi defa açık şurasını söylemek lazım tarihi olayları 2012 yılında değerlendirmeyelim, çağın şartları nasıl ise insana kadına en güzel değeri veriyorlardı. Avrupa ülkelerinin halkına nasıl davrandığnı kadına nasıl davrandığnı bir araştırın yahuu..

Her sey islama uygundu da iktidar için kardeş katilliginin nasıl bir islami açıklaması var?

Adamın elinde koca imparatorluk var, halifeliğin verdiği dini güç var. 1 karıyla yetinir mi hiç ? Her zevki de tatmak isteyecektir.

kardeş katli ile ilgili hükmü açıklayan bir çok kaynak mevcut inceler araştırırsan bulursun ancak önyargısız ol..ben sana yayın önermeyeceğim çünkü taraflı yayın dersin :X
bir de benim burda demek istediğim "osmanlı padişahları , harem de karılar için de yüzüyor, istediği karıyı çağırıyor, oh oh ne güzel" gibi lakayd muhabbetler, bırakalım artık bu tür cahil mmuhabbetleri...

Herşeye uygun bir kılıf buluna bilinir.

Şu an kürtaj haram deniyor, 1980 Diyanet işleri haram olmadıgın soylemedi mi? Bosna katliamı sonrası Bosnalı kadınların kurtaj olması için fetva cıkmadı mı? Şimdi birden haram mı oldu? Yeni ayet mi indi?

Türkçe ezanda yine diyanet icazet vermedi mi?

Konjuktüre gore her zaman bir kılıf bulunabilinir.

Elini vicdanına koy, kardeşini oldurdugunu ve bunun iyi oldugunu dusun. Hiç bir kaynaga gerek yok.

İki tarafında objektif olması lazım.

Sen kalkıp hersey de islama dayanan bir zihnitey bunu nasıl yapar dersen sen de ön yargılı hareket etmiş olursun.

İnsan bunlar onlarca hata yapmıslardır. Cok basit yani bunu kabul etmek. Kutsallastırıp, peygamberlestirdikce o yıkılan imparatorluk geri gelmiyor. Ayrıca derste cıkaramıyorsun. Ego tatmininden oteye gidemiyor.

Edit: Benim de oyle dil kullanmamam lazımdı. Okuyunca ulan bunu ben mi yazmısım diye dusundum. 2 yıl once geyik yapıyormusuz.

Ikı yıl oncesıne cevap vermende ilginç olmus.

:? ben kimseyi kutsallştırmak için demedim, Muhakkak ki bunlar da insan yanlış yapar tabii ki buna kimsenin itirazı yok. yapmışlar da bu da belli çökemsinden belli. ancak senin "elinden karına da alırlar muhabbeeti " bana yakışıksız geldiği için söyledim. Böyle bir şey türk milletinin hiç bir tarih de olmamış..
ona maksuben ;)

Edit: ya benim 2 yıl öncesine cevap olayı işte sabah etemek için, vakit geçirmek için takılırken oldu..:) :P hadi hayırlı işler bol güneşler ..... yok sa tarihte tartışılacak çooook mesele var..

answers.yahoo.com

aslında ben daha önce yahoo answers'a göz attım da, şimdi 18 karat gold plated değerli midir? çok ince bu zincirler, bi de fake olabilir mi? kopuyo hemen..

iyice arasaydın madem öyle.

www.e-goldprospecting.com

Sahte olabilir al bir tanesini götür kuyumcuya.

valla aramalarım beni bu linke çıkardı

www.guardian.co.uk

Hayır maalesef o değil. Bu albüm sıralaması.
Listede Take my breath away, my heart will go on, Hips dont lie falan vardı sanırım.

sozluk.sourtimes.org

edit: bitişte genelde Mit freundlichem Gruß gibi

hoca dişiyse; "sehr geehrte Frau Prof. Soyisim", yok efenim errrrkekse "sehr geehrter Herr Prof. Soyisim".

kapanışı da "MfG" ile yaparsın.

bitte.