Piccadilly - MediaCityUK
Manchester

İstanbul
T1

Kabataş ve Bağcıları bağlıyor daha ötesi ne olabilir ki muhteşem bir hat.

İsmetpaşa - Doğu Garajı

kızmazsanız moğol işi tavuk demek istiyorum çünkü sushiler haricinde sadece onu yedim :( yanıtları takip edeceğim ben de merak ettim önerileri.

Katsu Curry Chicken gayet lezzetli ama kaldırmışlar sanırım, göremedim. Çıtır patlıcanlı dana eti yine çok güzel. Benim favorim Etli Soba Noodle.

tavuk sevmem ama orada hindistan cevizli tavuklu rameni beğenmiştim

Çıtır patlıcanlı dana +1
Ben de sushi çok sevmem ama orda üzeri kibrit patatesli avokadolu bir sushi var adını unuttum. Onu çok seviyorum. (sea bass tempura'ymış)
General tso tavuğu da iyi

Bence hedef başkası. O da kendi aracından çıkarıp sizin araca iliştirmiş. Bir şey olduğunda da ben not görmedim ki diyecek.

Yoğun yolda trafiği zora sokacak bir yere park etmemişsen not sana değildir. Ama işte göçmen olunca insan tedirgin oluyor:)

orası park yeriyse ne demek park yerini işgal etmişsin? isterse sekiz sene çekmez adam arabayı oradan sürmüyorsa. ne yapacak, aynı yerde durmasın diye arabayı arada bir gezdirip getirip başka bir yere mi park edecek? herkesin kullanımına açıksa zaten bu vatandaşa da açıktır ve onun arabası orada durduğu müddetçe kimse bir şey diyemez. sen çek aracını ben park edicem mi dicekler :D
ben bu notun op özeline yazıldığını zannetmiyorum. heritage+1

Büyük harfle , farklı renkle başlık atmış ve başta please yazmış.
Bence troll değil.

Aracını çapraz park etmediysen sorun etme

@prole göçmen olduğum aklıma gelen en son şeydi, zira apartmanda 10 milletten insan var :)

@diyecevaplandı park yeri 2 kişilik, duvarın dibine girdim bilerek diğer yarısına rahat rahat park etsinler diye.

@heritage ev arkadaşım da birebir aynı şeyi söyledi. sitenim özel otoparkı üstü kapalı araba geçen bi yer değil.

Sana olamaz, yol üzerine park edilen bir yerde bi arabaya yazılmış bu bence.

bu park yeri; "surekli ve aktif kullanilan" ayrica "birilerine ait olan bir yer degilse" ve 1 ay orada kaldiysa ondan da olabilir :)

Ya başkası koydu ya da ironik 'benden daha iyisin'i ironik bir şekilde ifade etmeye çalışmış

James Cook

Kıtır tabii ki.

Kıtır demeye geldim.

www.youtube.com

Gandagana - Karmate

Bir tane hafıza ve USB çevirici alın. Steam kütüphanesini de bu hafıza olarak ayarlayın. Sonra buna yükleme yapıp kendi bilgisayarınıza bağladığınızda sorun olmayacaktır.

www.hepsiburada.com

Bağlatıdaki gibi bir çevirici işinizi görecektir.

@heritage Teşekkür ederim, dediğiniz çok mantıklı gibi ama tam anlayamadım. Tablette steam uygulama olarak görünüyor oyun indirmeme izin vermiyor. Tablete bu harici diski bağlayıp nasıl indirme yapacağım? Mala anlatır gibi anlatın lütfen çekinmeyin :)

Yukarıdakı bahsedileni yapabilmeniz için başka bir laptop gerekli.
Ne yazıkki bahsettiğin durumun tablet ile çözümü yok.

Eğer temelli orada yaşıyorsanız superbox vs veya uydu interneti araştırırdım yerinizde olsam.

@nuevo Superbox buraya destek vermiyor. Şu an kullandığım da uydu interneti kağıt üzerinde 16mb vermesi gerekirken rekorum 0,8 mb :)

Şehre gidince özellikle oyun oynanan bir internet kafe'ye gidin ve steam'e login olup istediğiniz oyunları ilk önce indirip sonra da bir usb disk'e back up yaparak kaydedin. Bilgisayarınızda da bu diskten restore edip oynayabilirsiniz, fakat steam 100-200mb sizin bilgisayara indirme yapması gerekebilir. Sonra offline oynayabilirsiniz.

Ofisin bodrum katında masa var :D. Oynayanın da kendi raketi. Onun dışında Bilkent Roll House'a giderdim oynamaya.

10 sene önce falan ben ankaradayken kurtuluş parkında oynardık. Orada gelen giden bi çevre de oluyordu.
Hala var mıdır bilemiyorum.

biz bi arkadasla Emek Masa Tenisi Klubu ne gitmistik. Mekan iyiydi, ucretli ama oynayacak adam da ayarliyorlar mi bilmiyorum

EGO Cepte resmi uygulama. Orada kartı ekleyip görebilirsiniz.

Baldurs gate

Mount and Blade 2 Bannerlord

Baldur's gate
Dragon Age
Conqueror's blade

baldur's gate'i arıyordum. oynanır mı sizce? elden ring'le arasında gidip geliyorum. elden ring nispeten npc'siz boş bir dünyaymış, canım sıkılıyor öyle olduğunda. biraz etkileşime geçeyim severim

Baldurs 3 şu an oyun geliştiricilerin "arkadaşlar her oyun böyle olcak diye bi durum yok bu bir lütuftur kendinize gelin beklentinizi indirin" açıklaması yapmasına mahal verecek kadar saçma iyi bi oyun rpg seviyorsanız.

"Etkileşime geçeyim" diyorsanız Baldur's Gate kesinlikle oynamalısınız. Herkesle ve her şeyle etkileşime girebiliyorsunuz. Elden Ring de muhteşem bir oyun olmakla beraber aralarında büyük farklar var. Aradığınız şeyi daha net karşılayacaktır BG3.

Önce Elden Ring indirmiştim. Gezip gezip boss kesmek hiç bana göre değilmiş. Zaten biraz da zor gelmişti. Gerçi tekrar tekrar deneyince bosslar kendini tekrarlıyordur büyük ihtimalle ama olsun bir şeyi o kadar tekrar edecek motivasyonu bulamadım.

Sonra baldur's gate indirdim, oyunu açtım, bu ne biçim oyun ya dedim sildim hiç bişey anlamadım kontrollerden falan. Basit bir oyun gibi geldi kuşbaşı görünce bir de. Dil de ilk etapta ingilizce açıldı tamamiyle anlayamamıştım.

Neyse aradan birkaç ay geçti yine öven övene. Bir de oyunun türkçe desteği olduğunu gördüm. Dedim dur bakayım tekrar indireyim, bu sefer de hikayesini ve oynanışını falan alaştırayım dedim.

Oyunu türkçe yapıp ilk bölümü geçtikten sonra bağımlılık yarattı bende. Gerçekten çok fazla etkileşimli nesne var. Senin seçimlerine göre ilerliyor. Çok fazla taktik kurabiliyorsun bir yere giderken veya savaşırken. Hikayesi de sardı. O yüzden kesinlikle şans verilmeli diye düşünüyorum.

1-Evet.

Hacı Bayram

Valla bence yol yakınken dönün bu sevdadan ama ille de konum derseniz Altındağ'da Denizciler caddesinde duymuştum.

@amanta ursula neden kötü bir bağımlılıktan bahseder gibi bahsettiniz?

istanbul yolunda açık cezaevi satış mağazası var. orda baya var. oltu taşlı, işlemeli gibi.

on yargilar kel aynak on yargilar. tespihle yeni bir sosyal ortama girme derim. ben amerika'da tespihi cikarip tutabiliyorum elimde ama turkiye'de yapamam. yakin arkadaslarim disinda kimseye gostermem cunku hemen damgalarlar.

ben de seviyorum elimde olmasinin verdigi enerjiyi. kitap okurken falan tutarim.

ankara'da tespihci muharrem var meshur. daha ucuzunu da ulus'ta dolassan bulursun.

El yapımı tesbihçiler var. Biri benim arkadaşım, aynı zamanda çok iyi bir neyzendir. İstersen irtibat kurayım.

Mercan yokuşu, İstoç, Kapalıçarşı. Önyargıları dikkate almayın.

bir süredir ben de tesbihe merak sardım. internetten olmaz diye düşünüyorum, çünkü ele oturuşunu hissetmek, deneyerek almak gerekir bence.

bu arada, tanelerin kesim tiplerine göre de kullanımdan aldığınız keyfi değiştirir. ben arpa kesim denilen, uzun ve oval kesim türünü daha seviyorum.

ucuz plastik 50-100 tl'den başlayıp bir kaç 10 bin seviyesine kadar tesbih bulmak mümkün.

en sevdiğim : ibb.co (sıkma kehribar, arpa kesim)

evet

Bildiğiniz etiket. Tabii ki çıkarın.

Sonradan görme rapçiyseniz hayır, onun dışında evet çıkarmanız gerek.

Ben çıkarmamıştım, ürünün bir aksesuarı gibi düşündüm.

Sonra bir arkadaşım şapkayı takarken gördü çok pis dalga geçti, çıkardım. Bu kez de güneş izi kaldı orada :/

Çıkarın siz en iyisi.

Lensle de olur, efekt ile de olur. Gren/grain olan herhangi bir efekt iş görür.

dijital makinede yüksek iso ile veya manuel makinede yüksek asa'lı film ile çekerseniz fotoğrafınız böyle grenli olur.

Grave of the fireflies

mar adentro.

ilk kez 15-16 yaşındayken izlemiş, yarısına bile gelmeden "ulen engelli halinle bile karı kız etkileme peşindesin" diye kızıp kapatmıştım ahaha.

sonra ama işte biraz yaşlanıp çelikten yapılmadığımı fark edince, etrafımda bazı insanların benzer durumlar yaşadığını görünce, benim de üç dakika sonra engelli olmayacağımın garantisi olmadığını anlayınca... çok fena vurdu.

kaldı ki filmin teması zaten "engelli adam var, ölmek istiyo"dan ibaret değil, çok şey bulabilir her insan kendinden.

koskoca adamım, gerçek anlamda bir sürü peçete harcayıp salya sümük aralıklı olarak belki bir saat ağlamıştım bu filmde.

***

ikinci olarak "idi i smotri" ama eğer tarihe, ikinci dünya savaşı'na merakınız yoksa gerçekten önermem. ben kahvaltı yaparken savaş videosu izleyen biriyim, bu film psikolojimi bozmuştu. çok kaliteli ama çok ağır. hollywood'un tırt kahramanlık hikayelerine karşı isminin de söylediği gibi "gel ve gör" neymiş savaş diyor. çok fena.

hachiko

sanırım en son the broken circle breakdown’da hüngür hüngür ağlamıştım.

Babam ve oğlum. Hanıma da altyazılı izlettim "manyak misin ya böyle film niye izlenir üzücü" dediydi. Katılıyorum.

Manchester By The Sea
Babam ve Oğlum

Bu iki filmi ne zaman izlesem ağlarım, iki filmin de ana mevzusu ortak aslında.

titanic (kücükken)
prayers for bobby (lisede)

alttakiler 20+ yaslarinda

unsere Mütter, unsere Väter
dedemin insanlari
The Boy in the Striped Pyjamas
hachiko
selvi boylum, al yazmalim
castlevania (dizi ama olsun)

ben kücük bir diaylogdan bile aglayabilirim. günlerce onu düsünebilirim. öyle bir mallik :D

Field of Dreams

ucurtmayi vurmasinlar

Train De Vie
Life is Beautiful
Aslan Kral
Dizi olarak da this is us... ne ağlakmışım ya :)

The Cure (1995)

dünyanın ortasında aşk için ağlıyorum

Precious (2009)
Ağlamaktan mahvolmuştum. Bence dünyanın en üzücü filmi.

Uçurtmayı vurmasınlar
Canım kardesim
Kız kardeşim Momo
Babam ve oğlum
PS i Love you

(bkz: incendies)

Gönül yarası. Ne filmdi be..

Burgerdinho vardı güzeldi. Şimdilerde nasıldır bilmiyorum.

Piel Roja. Bilkentte.

Zula nedir bilmiyorum ama,

100burger emek.
Unique burger bahçeli.

Piel roja denmiş. Piel roja hamburgerci değil, hamburger de satılan bir cafe, bilginiz olsun.

arquet burger (bahçeli)
no fork (ayrancı)
just cafe (ayrancı)
piel roja (bilkent)
burgerdinho (cinnah)
sofa burger (ümitköy)

The Log
Burgerdinho
Piel Roja

the log kesinlikle.
2. seçenek de unique.
3. 100burger olabilir

piel roja falan aman uzak dur.

The log ama bi zula degil kesinlikle

Vegas Pro

Capcut

bedava open source program olarak şunu öneriyorlar:
kdenlive.org

herhangi bir dönüştürme işin varsa onun için de Handbrake güzel:
handbrake.fr

Na Ti Xerese

www.youtube.com

Ayçin İnci

aspava tunalı hilmi google enter puana göre sırala

Aspavaya gidecekseniz hassas’taki ozcelik’e gidin.
Yoksa da tunali’da kitir’da bir seyler yiyebilirsiniz veya kebap turu isterseniz masabasi kebapcisi olabilir. Guzel bir kebap yiyeyim derseniz de kizilaya gidip duveroglu’na ugrayin, ordan da gara gidersiniz

kıtır
cafe botanica
jale ev yemekleri

stüdyo pizza var yakınlarda.
ya da hollywood pizza.

burger canın çekerse the log. efsanedir.

aspavayı salla.

Yürüyerek ya da otobüsle Kızılay.
Kızılay'dan metro ile Gar.

eşyanız ağır değilse kızılayda gama iş merkezinin önünden havaalanı otobüsleri geçiyordu. belkoair sanırım ankaraair oldu. aşti'ye gitmek yerine arayıp sorabilirsiniz.

Aspavayı sallama bence. Sayılanların tamamı bildiğin her yerde bulunan cafe restaurant. Kıtır da sadece gençliği oralarda geçen adama nostalji yaşatan eski mekan. Yoksa bildiğin bira patates kokoreç mekanı, dışarıdan gelene pek bir şey ifade etmez bence.

Ankaralı değilsen aspava konseptini gör,soslu soğanlı dürüm ye isterim. Vakit dar, hassas'taki özçelik uzak olabilir dersen (google'dan bak), esat caddesindekileri deneyebilirsin.

@kibritsuyu kitir konusuna katilmiyorum; duble firinlanmis kumpiri ekstra guzeldir, her yerde yok. Istanbuldakiler kumpir degil zaten.
Esat caddesindeki aspavalar da kotu bence..
(Ankaraliyim)

TPAO
Aselsan
TUSAŞ
TRT

Yurtdışıyla bağlantısı olan derseniz ve ankara derseniz devlet kurumlarının nerdeyse hepsi girer bu listeye onu söyleyim.

Siz sıradan birinin dahi duymuş olabileceği tanınmışlık anlamında mı soruyorsunuz?

Justified
Mr inbetween
Generation kill
The pacific
Company of heroes
Bosch

Bosch

Bosch yazılmış. The Shield diyeyim.

Bron/Broen
On numaradan hallice.
İzlememiş olduğunuzu varsayıyorum.

Ozark dışında yazılan hiçbir diziyi duymamıştım. Teşekkürler

turkcealtyazi.org

çok kafamı yormasın eğlencelik beni hemen içeri alsın biraz da ingiliz soslu dersen

Forbrydelsen
Borgen
Förstfödd

homeland

Griselda
Berlin

breaking bad ve big bang theory'i sürükleyici bulup fringe'i veya prison break'i sürükleyici bulmaman da şahaneymiş :D

Forbrydelsen ya da Bron/Broen demeye geldim.

Lillyhammer izle seversin.

Prison break i sürükleyici bulmayio breaking var i surukleyici bulan birini de gördüm ya bir yaşıma daha girdim

Homeland
Forbrydelsen
Broadchurch
Night of
The fall
Bron broen

Hukuk > lo
Aşk > lav/laf

Karışmayacak kadar farklı.

bağlam diye bir şey var hiç sorun değil

youtube da hintliler teknolojik ürün konusunda çok iyiler, çoğu kelimeyi yanlış telafuz ediyorlar ama ne demek istediklerini anlıyoruz

phonetic transcription olarak bakarsan daha iyi anlarsin, aslinda cok basit.

law: /lAH/
love: /lUHv/

Abartilacak bir sey degil. Ingiliz - Amerikan ingilizcesi farkliligi sadece.
Law'i ingiliz loo diye okur, hatta sonuna r koyarlar arkasindan sesli ile baslayan bir kelime geliyorsa law and order'daki law loor olur, saw soor, draw droor olur falan.
Amerikan ise law'u laa diye okur.
Tansu Ciller Amerikalarda okudugundan laa diye okumus ve lovemaker gibi gelmistir ingilizin kulagina istemsizce gulmus, komikliklerine gitmistir. Kraliyet ailesi yalandan, samimiyetsizce binlerce toplanti, davete katiliyor, can sikintisindan, formaliteden kafayi yiyorlardir, oralarda seytanlik ariyorlar o da gulmus iste. Manchester tarafi love louv, cup koup diye okuyor gitsin onlara gulsun madem. Bizim millet kadar gramer, telaffuz takintisi olan millet de yoktur herhalde.

edit: Tansu ciller nerde cikti ya? Kafam gaflariyla unlu diye Tansu Ciller'e gitmis demek. Semra Ozal ortalama her Turk gibi Amerikan ingilizcesi ogrenmis, Amerikan ingilizcesindeki gibi law'yu gibi laa diye okurken olmus iste problem.

Depo tamamen dolacaksa, "doldur Bayram" diyoruz. Yoksa, ne kadarlık istiyorsak "a liralık doldurabilir misin?" şeklinde söylüyoruz. Genelde katkılı 98 ve katkısız 95 var benzinde. Benim kullandığım araca 98 iyi gelmediği için 95 koyalım diyorum.

arabam yok ama geçen ay jeneratör aldım. 10 litrelik bidonla gidip fulle dedim :P araba alacak, arabam olsa da depo fulleyecek kadar zengin olmasam da bi anlık zengin hissettirdi adfgfdhfdasas pompacıya fulle diyebilmek :P benzinli araca dizel almadığın sürece bi sıkıntı olmaz.

çoğu benzinlikte standart 95 oktan var sadece. normal bir araca yüksek oktanlı benzin alsan da fark etmiyor boşa pahalı benzin almış olursun. özellikle yüksek oktanlı benzin gereken bir araçta düşük oktanlı benzin vurma yapabilir ama öyle bi aracın olsa zaten bilirdin.

yani senin durumda seçenek varsa gidip 95 oktan diye belirtmek dışında bi olay yok herhalde. belirtmezsen pahalı olanı satıp geçebilirler belki :P

amerika'da filan seçenekler daha çok, ethanol-free benzin alabiliyorsun bazı yerlerde mesela ama türkiyede görmedim ben. olsa jeneratör için onlar daha uygun.

Hiçbir şey belirtmeden “benzin, fulleyelim” dediğinde 95 oktan verirler 98 vermezler zaten. 98 için ayrı belirtmen lazım. Fullendiğinde tabanca kendi atar ve küsüratlı bir tutara tekabül eder. Nakit ödeyeceksen tutarı bir üste yuvarlayacak şekilde ekleme yaptırabilirsin, evet depo fullense de depo bir miktar daha benzin alabilir merak etme. Bazı istasyonlar sen ödeme yaparken ön camı ıslatıp çekpasla silebiliyorlar 5 saniyelik bir işlem, talep edebilirsin

Bilal’e anlatır gibi anlatmamışlar ben öyle yapacağım. Benzin kapağınız nerede onu öğrenin ve ona göre yanaşın.

Bazı araçların benzin kapakları araç içinde bir tuşla açılabiliyor öyle mi değil mi emin olun.

Aşırı yanaşmayın, ilk yakıt aldığımda fazla yanaşmışım hortumu ezdim :)

aracı deponun kapağı ne taraftaysa o taraftan pompaya yanaştırıyorsun. ilk kez ise benzin, full veya 500 lira diyeceksin. nakitse pompacıya ödeyip fişi alıp çıkacaksın. kartsa pompacıda pos varsa ona ödeyeceksin. pos yoksa markete girip ödeyeceksin. iki tane slip verecekler birini pompacıya vereceksin. markete veya tuvalete giderken mutlaka arabayı kitle. benzin dersen zaten 95 oktan verirler. o kısmı fazla karıştırma

Kredi kartlarının hemen hemen her ay bir firmayla bonus kampanyaları oluyor. Onları takip etmenizi öneririm benzin alımı konusunda.

Oktan konusunda bir şey demenize gerek yok. Benzin demeniz yeterli.

Hayırlı olsun ilk arabanız.

-Bildiğiniz markalardan benzin alın. Shell, BP, Opet iyidir. Diğerlerinden olduğunca kaçarım.

-Benzinliğe girdiğinde ne kadarlık benzin alacağını söyleyeceksin ve benzin diyeceksin.
(500 tl'lik benzin istiyorum veya fullemek istiyorsan fulleyin diyeceksin.)

-Pompa depoya girene kadar bekle ve motorin pompası olmadığına emin ol çünkü bu pompacılar bazen dikkatsiz oluyor.

-Peşin ödeyeceksen elden verip, ödeme fişini kesinlikle sakla. bir sıkıntı olması durumunda kanıt olur.

-Kredi kartıyla ödeyeceksen benzinliklerde büyük tv ekranları olur ve pompaların numarası yazar (plaka da yazar). Pompa numarasını söyleyip ödemeyi senden kartla alacaklar. 2 fiş verecekler. Bir tanesini pompacıya vereceksin. O da sana başka bir fiş verecek. Bu ne kadar benzin aldığını gösteren fiş. Yani peşin ödemeyle alacağın fişle aynı.

-Türkiyede bütün benzinler 95 oktan. Fakat bazı markaların içeriği daha farklı ve biraz daha oktanı yüksek. Mesela shell'in nitro benzini 97 oktan. Aracın daha performanslı ve enjektörlerin daha az kirlenmesini sağlayan yakıt. Ama sen şimdilik normal benzin al.

-Bazı markaların kredi kartı ve araçta ödeme kampanyaları ödüyor. Plakanı kredi kartına bağlayıp, direkt olarak ödemeyi app üzerinden yapabiliyorsun.

eğer kart ile ödüyorsan içeride ödüyorsun, aldığın slip ile pompacının verdiği çıktıya dikkat et.
pompacı 200'ü 100 tl anlarsa 100 doldurur sen 200 ödemiş olursun sonra ayıkla pirincin taşını.

her şey söylenmiş küçük bir ek yapayım;

araba yeni olduğundan, pompaya yanaşırken benzin kapağının ne tarafta olduğunu unutursan; kadrandaki yakıt seviye göstergesindeki ikona bak, pompanın ucu ne tarafı gösteriyorsa kapak o taraftadır.

misal şurdaki aracın kapağı sağda: www.csymarine.com

her şey yazılmış zaten. tek bir eklemem var.

bir süredir örneğin shell istasyonlarının bazılarında kredi kartıyla doğrudan pompanın olduğu yerlere yerleştirilmiş poslardan ödeme yapıyorum içeri gitmeden. aklınızda olsun.

Pompacının benzin doldurduğundan, fişte 'benzin' yazdığından emin olmadan hareket ettirme arabayı.
Pompacı doğru tabancayı mı takıyor diye başında dur ilk başta.

01- Genellikle aynı benzinlik şirketi seçilir.
02- Uzaktan görünce en sağ şeride yanaşılır, sağa sinyal verilir.
03- LPG-OTOGAZ dışındaki alanlar gözle seçilir. (çünkü geriye benzin-dizel kısımları kalıyor)
04- Varsa sıraya girilir, yoksa boş olan yere yanaşılır.
05- Depo sağdaysa, kolonun soluna; depo soldaysa, kolonun sağına yanaşılır.
06- Araç boşa veya park moduna(P) alınıp el freni çekilir.
07- Kontak kapatılır / stop edilir.
08- Benzin kapağı içeriden açılıyorsa açılır.
09- Nakitiniz varsa camdan "500 liralık benzin" denilip para uzatılır işlem bitene kadar beklenilir (15.adıma gidiniz)
10- Nakit yoksa araçtan inilir, camların kapalı olduğundan emin olunulur, araç kitlenir.
11- Görevliye yine "500 liralık benzin" veya "dolsun" denilinir.
12- İçeri geçmeden önce aracın hangi numaralı pompada durduğuna bakılabilir, veya içerideki ekrandan plakanızı bulup takip edebilirsiniz.
13- Eğer zaten almak istediğiniz benzin tutarını pompacıya söylediyseniz ödeme yapıp fişi alıp pompacıya götürmeniz yeterli. Dolmasını beklemenize gerek yok. Ama yok "dolsun" dediyseniz ve ne kadar tutacağını bilmiyorsanız ya aracın yanında bekleyip ya da içerideki kasanın yanındaki ekrandan takip ederek bekleyip nerede duracağına bakıp ödemeyi ondan sonra yapmalısınız.
14- Ödeme bittikten sonra size 2 tane fiş verecekler. Bunun birini pompacıya vereceksiniz, biri sizde kalacak. Maksat ödemeyi yaptığınıza dair bir kanıtı pompacıya göstermek. Hangisini vereceğinizi bazen sözel, bazen damgayla, bazen çizgiyle işaretliyorlar. Bazen yazıyla yazıyor dişin üstünde, bazen de hiç bir şey yapmıyorlar ben genelde pompacıya gidince gösteriyorum hangisi sizindi diye, o bakıp alıyor zaten.
15- Pompacıya kart fişinin birini verdikten sonra o size ayrıca yakıt fişi verebilir de vermeyebilir de. Siz isteye de bilirsiniz istemeyede bilirsiniz ama ben genelde alıp biriktiriyorum sonradan kontrol için falan.
16- Aracınıza normal şekilde binip benzinlikten ayrılıyorsunuz.

Not: ben açıkçası 95-98 çok dikkat etmiyorum genelde 95 oktan var diyebiliyorum. eskiden daha çoktu 98 ama şimdilerde pek denk gelmiyordum.

kışın çeşme çok sessiz sakin olur. turistik mekanlar hele bu havada pek açık olmaz. urla seferihisar tarafına günü birlik giderseniz haftasonları hareket daha fazla olur.

Kesinlikle Efes. +1 saatlik bir yol ama değiyor gerçekten. Çeşme Müzesi var marina'ya yakın. Bir de Alaçatı'da eskiden kilise olan bir camii var, o görülebilir (Alaçatı'ya gidecekseniz eğer).

Alaçatı merkez cadde sokaklar, Ilıca civarı, Çeşme marina, Çeşme kalesini ve rüzgar sörfü yapılan birkaç koyu gezdik, diğerleri kaldı bir dahaki sefere. hepsi çok iyiydi çok teşekkürler tavsiyeler için.

shakespeare in love, o zamanlar gençtik :)

ulan ne filmdi beeeah dediğim film baya azdır ama o dönemden dönüp tekrar tekrar izlediğim filmler var elbet. sorduğun sadece hollywood filmleri mi? öyleyse liste baya kısalır ama öyle değilse aklıma ilk gelenler:
before sunrise
ratcatcher
three colours: blue
whisper of heart (anime)
burnt by the sun
through the olive trees
schindler's list
saving private ryan

çok var çünkü 90'lar film endüstrisi için çok verimli yıllardı.

Leon

Eskiya, Agir Roman, Masumiyet, Kahpe Bizans ve ucundan Arabesk.

Türk filmi olarak:
— eşkıya
— tabutta rövaşata
— masumiyet
— her şey çok güzel olacak

Genel:
— pulp fiction
— yeşil yol
— american beauty
— olağan şüpheliler
— american history x
— leon <3
— seven
— cennetin çocukları

The Usual Suspects.

O yillardaki filmlerin hemen hepsi "ulan ne filmdi be" denecek cinstendi. Yaz yaz bitmez. 2-3 tane de ben ekleyeyim.

Titanic'le ayni doneme denk geldigi icin arada kaynamis bir film "Amistad"
Immortal Beloved, Seven years in Tibet, A few good men, Harem Suare

Heald Green, Manchester.

Havalimanı trenle 20 dakika.

barselona cok guzel geliyor yasamak icin, havalimanina da yakin.

onun disinda londra'dan baska bir yer zorlardi sanirim.

bodrum veya antalya merkez dogal güzelliği sebebiyle gozde yerlerim, hayalim

Türkiye'de havaalanına ulaşımı kolay ve büyükşehir olarak İzmir'e taşındık, mutluyuz.

Hollanda'da Amsterdam çevresinde çok güzel ilçeler var, Utrecht, Hilversum falan. Buralardan sürekli tren var, havaalanına kadar gidiyor. Bence çok yaşanacak yerler.

o kadar yer gezen biri olarak söylüyorum, Fethiye kesinlikle.

SJ?

sj.se

Omio, rome2rio'nub zaten. Oraya yonlendirmesi normal.

Orada cikan firmalarin web sitelerine direkt bakabilirsiniz. Alternatif olarak da seat61.com'a bakin.(site cok demode gorunebilir fakat rotanizla ilgili muazzam bilgiler bulabilirsiniz)

uçak baya uygundu ona baksanıza

@paintov
trenle gidesim var. duruma göre uçağa da bakabilirim.

BAE, Katar

Umman asiri underrated bir yer, siddetle tavsiye ederim Salalah bolgesini. 4 saatten uzun surer ama.

Şubat ayında Dubai'de 28 derece olur, denize de girersiniz.

Championship Manager 01-02

heroes iii

civilization 5'i 3 günde 50 saat falan oynayıp sonra silmiştim hayatım ellerimden kaymasın diye.

knight online hayat offline :(
4 senedir filan girmiyorum ama yıllarca oynamıştım.( 7-8 sene vardır muhtemelen )
keşke hiç başlamasaydım boşuna geçmiş o kadar zaman.

GTA V'i günler saatler boyunca oynamıştım.

Aynı şekilde RDR ve RDR 2'yi de tüm yan görevleri yapmaya çalışarak oynadım.

En çok vakit RPG oyunlarında geçiyor ama seç bir tane karakteri bilmem kaç yüzüncü seviyeye getirene kadar oyna :D

Skyrim'de öyle olmuştu bana, zaman mefhumunu kaybetmiştim.

Mount & Blade Warband
Left for Dead 2

Surviving Mars
Don't Starve :)

Subnautica

Fallout 3: New Vegas. ilk oynadığımda aklım gitmişti, üçüncü günün şafağında sildim oyunu. yıllar sonra yine kurdum, bitirene kadar da kaldırmadım.

Bunun dışında Skyrim ve M&B Warband +1

dead cells (epic'te 39 tl)
hades (epic - 40 tl)
dorf romantik
kingdom: classic (ücretsiz steam'de)
vampire survivors

cities skylines 2

Civilization 6

Allah belasını vermesin bu oyunun. Bazen kendimi hayattan soyutlamam gerektiğinde ama aşırı işe yarıyor. Örneğin bir yerden bir haber bekliyorum, en erken 1 hafta sonra gelecek. Bu arkadaşa bir sarıyorum haber gelmiş bile oluyor bırakana kadar. En son epic bedavaya vermişti. ama pc işini bilemem.

fm olabilir bence futbola ilgi varsa. hem fazla sistem gereksinimi de istemez.

soundcloud.com

Bunlardan biri mi?

valla hocam ne yaparsan yap, kapalı garajda değilse araba sabah 15dk ısıtacaksın sonra camları kar eldiveni ile temizlyeceksin. üzerine bir şey sersen, sonra o ıslak, kırli bezi falan bagaja mı koyacaksın? sonra araç içinde buğu yapar o; sererken, kaldırırken üzerini kirletirsin vb. hiç yapılacak işler değil. ankara'da son senelerde de artık eskisi gibi kış olmuyor. incek taraflarında oturmuyorsanız kar temizleyeceğiniz günler çok sınırlı olacaktır. ha buz olur ki o da eskisi kadar soğuk olmuyor hava, işte 15 dakika çalışacak araba.

ben arabada su zimbirtidan tutuyorum (git: www.google.com
ustum basim kar olmadan bir kac dakikada arabayi temizliyorum

Şunlar işinizi görür. Bağlantılardaki ürünler temsilidir.

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

Bir de küçük bir tavsiye; torpidoda falan bir çift kışlık eldiven dursun yaz kış, lazım olacak.

Ben hiçbir şey kullanmıyorum. Açıkçası gerek duymuyorum. Araba ısınınca kaloriferi ön cama yan aynalara veriyorum. Çözülüyor.

aksamdan sileceklerini kaldirirsan lastikler cama yapismamis olur.yukaridaki onerilere ek olarak sabah arabaya binerken karlari temizleyip silecekleri indirebilirsin.

Sileceklerin altına poşet koyup kapatıyordum ben silecekleri. Silecekleri kaldırmak sileceklerin cama baskı uygulamasını azaltıyor falan demişlerdi.
Bir de sopalı buz kazıyıcı fırça gibi şeyler var, imkan varsa apartmanda fırça da tutulabilir. Artık o kadar kar yağmıyor deniyor

Ankaray ile Dikimevi'ne, oradan da 15 dakikalık yürümeyle ulaşılabilir.

Daha önce bu şirket ile gidip iş bulabilmiş var mı ona bakmak lazım.

İş bulup gönderiyor derken? Bu tür aracılar genelde işverenlerden komisyon alırlar doldurdukları pozisyonlar için, iş arayanlardan değil. Eğer siz bir tutar ödeyecekseniz bile iş bulduktan sonra ödeme yapılacak şekilde bir anlaşma/sözleşme işine girin. Diğer türlü ne için para ödeyeceksiniz ki tam olarak?

@salihdt
Danışmanlık hizmeti altında bilgilerimizin kuruma iletilmesi ve sürecin yönetilmesi için isteniyor para. Ücretin yarısı 1 taksit olarak önden, kalanı da vize işlemleri başlarken isteniyor.

İşverenin seni almadığı durumda ucret iadesi yapıyor mu? Genelde salihdt'nin dediği şekilde işler bu süreçler.

Açıkçası amerikadaki work and travel olaylarında mağdur olan bayağı kişi vardı. Gerçek bir iş bulur bulmaz ayrı bir de maaşınızı öderler mi ya da anlaştığınız fiyattan öderler mi vs.

Bunu anlamanın yolu maalesef firmadan hizmet alan kişilerin deneyimleri, başka bir şey değil. Onu da anca şikayetvar da falan görürsünüz belki de. Linkedinde adam “bu firma beni çalışma vizesiyle şuraya gönderdi” diye yazmaz, üstüne bunu saklamaya çalışır. E haliyle nicknamei olan bir kullanıcı yorumu dışında böyle birileri bulunabilir mi bilmiyorum. Yani dil okulu falan olsa millet yazar eder ama prosedür gereği biraz sıkıntılı konu. Firmadan referans isteseniz onlar zaten kötüleyecek adamla size kontak sağlamaz, belki de çalışanını referans diye kakalar.

Yani firma yorumlarına güvenmekten başka seçenek kalmıyor gibi

@mirty
Evet, olmazsa para iadesi yapıyoruz diyorlar.

Selam. Böyle bir şey mümkün değil. Her ülkenin göçmelik koşulları farklı. Hiçbir şirket size yurtdışında iş bulamaz. Kimseye tek kuruş vermeyin.

"Yurtdışında" o ülkelerin vatandaşlarının bile iş garantisi yok. Yurtdışında herkes zengin değil. Yurtdışında mükkemmel sosyallik ve sonsuz welcoming bir ortam yok. Genel prensip şu; Türkiye'de gelirin iyi ve saygınsan aynısı devam eder. Türkiye'de dikiş tutturamamışsan yurtdışında sokakta kalırsın. Türkiye'deki en dipte olan insan belki bir ev falan alır. Yurtdışında kebapçılarda kaçak takılan ağrı gibi şehirlerden çıkma insanların tek oda kiralamaktan başka bir gelecek belkentisi yok.

Umarım yeterince net olmuştur.

reddit bunlarla dolu, Hintlileri falan sahte şirket mektupları ile kandırıyorlar.

"senden para alan şirket dolandırıcıdır veya hayal satıyordur" bu kadar açık. Çünkü normalde şirket seni aldığında şirketten alırlar o parayı.

Çoğu şirket sponsor olmak istemiyor zaten. Senin başvurularını yöneticez diye para alıyorlarsa, "eee sen işe giremedin şirketler kabul etmedi, para bizde kalacak" diyebilirler ki bu en masum senaryo. Umut tacirliği yapıp paranı kapmış olurlar bir dolandırıcılık yok demektir bunda.

Bir scam de kendi kurdukları şirketle bir şekilde referans olup o ülkeye gerçekten getirtmeleri. Bu tür şeylerde gerçekten vize alıyorlar ama gittiğinde işin olmuyor :) BBC'de haber görmüştüm Nijerya'dan insanları böyle getiriyorlarmış ama geldiklerinde fulltime iş yerine diyelim haftada 4 saat veriyorlar, azıcık parayla da aç kalıyor insanlar.

%99.9 dolandirici..
son zamanlarda herkes uzamak istedigi icin boyle firmalarin sayisi asiri artti..

Mint?

Telefondan oynanıyor

steam os

-Boğazına vurup "tınnn" dediği,
-Ödül verdikleri törende "tabak iyi" dediği sahne.

youtu.be

birden fazla behzat'ın birbiriyle konuştuğu bir sahne vardı ama hangi bölümdü onu hatırlamıyorum. erdal reisin ustalık eseri bence.

aziz başkomiserin behzat'a kendini acındırmak için "ben bu saatten sonra sadece torunum için yaşıyorum" tarzı duygusal bir konuşma yaptığı sırada "dedeee" diye bir anda içeri giren torununu küfür kıyamet kovduğu sahne

feridenin kocasının cesedini çıkarma planı yaparken harun'un "90'lar ha, nostalji diyorsun" repliği

boğazlar gitmiş+1

harun'un kurduğu "zaman her şeyin ilacı abi" cümlesine behzatın tepkisi

şevket ve muzonun çoğu sahnesi de tekrar izlediğimde bile güldürür hala beni.

Çok öznel bir durum olmakla birlikte, Don Carlo.

Onun başardıklarının daha büyük ve önemli olduğunu düşünüyorum.

İkisinin prime'ını karşılaştırırsak Mourinho. Fakat başarıyı daha uzun süre sürdürme açısından Carlo.

ya gerçekten nereden baktığınıza göre çok değişir. görünürde 20 kişiyi (belki daha fazla) koca bir sene idare etmekten söz ediyoruz sonuçta. ne kaliteli hocalar var ki ortam uymadığı için rezil oluyor. ya da tam tersi.

ama ben de don carlo'yu bir adım öne koyarım genel olarak. ancelotti sistem olarak çok radikal bir hoca değil, tam bir baba & öğretmen figürü. bunu taktiksel anlayışını hakir görmek için söylemiyorum.

mou ise daha ziyade hakikaten "special one", manyak bir adam. mou senin tırt takımını çok acayip bir şekilde gidip ilk 3'e sokabilir, böyle meziyetleri vardır ama devamlılığı yoktur. egosu çok büyüktür, anlaşması kolay birisi değildir. ha diyeceksin ki koskoca ancelotti'nin egosu büyük değil mi? evet onun da büyük ama o genelde şovunu yapar geçer, mou'dan daha çok dinlenecek birisi.

ben kulüp yöneticisi olsam muhtemelen ancelotti'yle çalışmak isterdim ama şunu da açıkça söyleyeyim ki mou'nun futbolunu çok daha enteresan buluyorum. konu yeni bi şey öğrenmek, yeni bi taktik görmek, yeni bi manyaklığa rastlamaksa tercihim kesinlikle mou olur.

ancelotti "ben bu işin kitabını yazdım, gtümle yaparım" kafasında bir hoca. mou aynı istikrar ve başarıya sahip değil ama çok özel ve değişik bir kafa. o açıdan kulüpte istikrar ve stabilite için ancelotti, safi manyaksam mou derim. o yüzden mou diyorum.

Kariyer olarak ancelotti.

Ama hangisini tercih ederim dersen Mourinho. Kişisel sadece. Genel karakter olarak daha çok hoşuma gidiyor. Bir de ancelotti abimize ufak takım verirsen ne olur bilmiyoruz (ufaktan kastım porto roma gibi takimlar) ama mourinho'da biliyoruz.

zor soru ama bence mourinho. don carlo cidden çok iyi takımlarla başarıları kazandı. milan 2006 kadrosu belkide tarihin en iyi milan kadrosudur. real madrid tarihin en iyi madridi olabilir. çok komple bir takımdı. mourinho, porto, inter şampiyonlar ligi aldı, adam m. united gibi bir takıma uefa kazandırdı ve lig ikinicisi oldu ki takım rezaletti. roma'ylada avrupa kupası aldı. bence başarı budur hocam.

Ben mourinhocuyum. Adam portoyla hem uefa hem cl aldı. İnterle pepi çözdü. Don carlo milanda da realde de bayernde de hep elit oyuncularla oynadı. Evertonda bir şeyler denedi ancak olmadı. Avrupanın fatih terimi gibi don carlo. Mou enterasan ve farklı bir adam.

Izopropil birebir çözüm yeni temizledim ama kabasını aldıktan sonra ıkinci bir bez ile tekrar temizlemek lazım sıvanıyor

İPA'ya cesaret edemezseniz ılıktan bir tık sıcak suyla azar azar silebilirsiniz.

United hareketlenirse, çıkamaz. Yok böyle mal gibi devam ederlerse, çıkabilir.

Çıktı bile (bence).

Bayern Münih'i ŞL tarihinde hiç hatırlamadığım şekilde boğup 70 dakika top oynatmayan takım, deplasmanda yendiği United'ı burada da yener çok büyük aksilikler yaşanmazsa. O moralle de son maçta sıkıntı yaşanacağını sanmıyorum.

Kopenhag-United maçının skoruna göre iş son maça bile kalmayabilir GS açısından.

Çıktı bile.

Bırakmazlar buradan. Oyuncular da biliyor potansiyellerini artık. Okan hocada biliyor eksiğini.

Ben 12 yıldan uzun süredir Bayern taraftarıyım. Geçen yıl Moting'li sezon hariç hiç böyle ezik 70 dk hatırlamıyorum Bayern için. O da moting tek forvete uygun değildi diye oluyordu, ileri taşıyamıyorsun.

Galatasaray kaç kez rakip basarken kalecisine kadar sürükletip, Bayern'e top şişirtti hatırlamıyorum.

Kopenhag ManU maçı da önemli. Ama GS oturacak. Kadro tam olduğunda karşılaşacak ManU ile. Ambiansın da etkisiyle Gala maçı alır.

Çıkma şansı bir tık daha yüksek bence ve iyi bir takım fakat sadece bir tık dediğim gibi. manchester united'ı deplasmands yenmek evinde de yeneceğini göstermiyor. Manu hiç o ışığı vermiyor ama bir toparlanma dönemine girerse ve gruptan çıkmak için galatasaray'ı İstanbul'da yenmesi gerekirse yenebilir. O durumda da kimse "nasıl evinde yenilirsin manu'ya" dememeli zaten zor grup çıktı. Ayrıca kopenhag deplasmanı neye göre garanti görülüyor bilmiyorum ama kuzey ülkelerinin takımları bizimkilere hep ters geliyor. Bayern münihe karşı iyi oyun oynayıp manu'yu deplasmanda yenen takım sonuç olarak beraberliği son on dakikada aldı kopenhag'dan. Bayern'e bu oyunu oynayan kopenhag'ı deplasmanda yener gibi denklemler futbolda çalışmıyor. Sonuç olarak %51-49 gibi bence çıkıp çıkmama şansı.

manu macini kazanirsa cikar. manu bu hafta sonu city'den farkli bir yenilgi alirsa hocayi gonderirler buyuk ihtimalle. yeni gelecek hoca ile de yukselise gecerlerse sansi zor. ben galatasarayli olarak gruptan cikmak isterim ama uefa'ya gitmek de beni uzmez.

kopengah ve manu maçlarından 1er puan bile çıkmasına yetecek bence.

bayern macindaki oyunla manchesteri yeneriz, kopenhag deplasmani da zor ancak en kotu beraberlik. normal sartlarda cikmaya yeter ancak, rakip 1 milyar euroluk man unt, onlardan cok co kdaha iyi olmamiz lazim.

power butonuna bastıktan sonra f8'e bas farklı bi ekran gelene kadar bas. Kurtarma/recovery ekranı gelmeli, oradan bi windowsu tamir ettirmeyi dene.

disk, anakart vb.nde fiziki bir sorun oluşmadıysa yazılımsal basit bi hatadır.

Eğer nhk'nin dediği gibi olmazsa Windows yükleme USB'si yükleme ekranı açılıp, "Windows açılmıyor. Sadece açılışı düzelt." seçeneğiyle olması gerekiyor.

windows.do

"Start-up Repair" seçeneğinde verileri kaybetmeden, dediğim gibi başlatma sorununu çözmesi gerekiyor.

kendim kullanmadım ama şu gidiyor galiba.

www.ankaraair.com

Hemen havalimanindan cikinca otobüsler bekliyor disarida. Fakat ne siklikla hareket ettiklerini bilmiyorum.

Belko Air
Havaş
442 (EGO)

Herhangi biri ile ulaşılabilir.

havaş gitmiyor diye biliyorum. belko yürüme mesafesinde indiriyor.

AVMler gece araba kalmasını çok istemez. Normal otopark vardır 24 saat açık

zamanında civardaki kapalı otoparkı olan sitelerden bir ikisine sormuştum, biri kabul etmişti 2-3 aylık kiralamayı. öyle yapabilirsiniz.

hiç olmadı esenboğa havaalanı var. bırakıp kullanmayacaksanız iyi bir seçenek.
esenbogaairport.com

Mesa Plaza AVM'nin paralı kapalı alanı var, uzun dönem bırakmak için.

gözüne kestirdiğin bir sitenin kapıcısını bul.birader burada arabası olmayan kat maliki var mı?şu kadar ödeme yapacağım garaja araba koymam karşılığında deyiver.kendisi de avantasını alır ve açarlar garajı.

Tome

yenge cirkin, varos bir kelime ya. esinle/esinizle derdim. adama abi desem de karisina x hanim derim bulusunca da.

Eşiniz ya da hanımefendi.

yenge ancak o adamla oturup tavla oynarken zeki müren kapısı falan geyiği yaptıysanız denebilir. ya da beraber karpuz seçip akşam rakıyla yediyseniz falan... öyle bir ortamın kelimesi.

"eşiniz hanımefendiler" ya da "eşiniz hanımefendi" güzel. en olmadı "hanımefendi" dersin.

Abla

yenge derdim.

Bu kişiye abi diye hitap ediyor olsanız da eşiyle bir tanışıklığınız yok sonuçta.

Ben telefonla "eşinizle de tanışmış oluruz" derdim. Doğrudan eşine hitap ederken de "x hanım" derdim.

Eğer tanışıklık ilerlerse, eşinin karakterine uyum sağlarım. bana karşı "ahkenaten çocum bi su alabilir miyim" moduna geçerse ben de "x abla" demeye başlarım. Resmi ya da resmi ama canayakın modda kalırsa ben de resmi kalırım.

Yenge yok, yenge ölü bir sözcük. Yenge diye sadece ellerinde büyüdüğüm amcamın, dayımın eşine hitap ediyorum, o da eskiden beri öyle geldiği için. Kardeşimin eşi olsa adıyla hitap ederim. Arkadaşlarımın eşlerine adıyla hitap ediyorum. Yenge sözcüğü moda olan "o senin yengen olur" furyasıyla hayatını kaybetti :D karikatürize bir hal aldı.

Asker eşiyse hanımefendi ya eşiniz doğru tabirler.

biletleri kendiniz ayrı ayrı almadıysanız 1. rötar yerse ve 2.yi kaçırırsanız 2. de ücretsiz başka uçuşa aktarırlar.

Benim olduğum şehirden doğrudan yurtdışı noktaya uçuş yok. Dolayısıyla uçuş arayınca İstanbul ekliyor. A->İst bekleme İst->Yurtdışı şeklinde.

@mr.goodcat
Söylediğiniz bu durumu kapsıyor mu?

Ben qatara cok gittim ancak oyle bir para odemedim. Turkiye vatandaslari 90 gun ucretsiz gidebiliyordu. Sonradan bir sey mi degisti bilmiyorum. En son dunya kupasinda 1 ay boyunca oradaydim bir sey odemedim

www.mfa.gov.tr

Ben de daha önce özel izinle girmiştim. Şimdi turistik amaçla giriş yapacağım, nereye ödeniyor, nasıl oluyor hiç bilmiyorum.

dohahamadairport.com

Tarayıcıyı grafik kart ile aç diyip video izlemeyi denediniz mi? İşlemci zayıfsa o da sorun yapabilir.

minimum anlık 10 mbit bağlantınızın olması gerekir bundan kaynaklanan bir problem olabilir.

benim 2015 macbook air'de yuksek cozunurlukte takilma yapiyordu, kendisiyle yollari ayirdik. yani pc eskiyse kendisi artik "sal beni" diyor olabilir.

modern warfare serisi ve black ops 1'i tavsiye ederim.

Black Ops (2010) +1

@bravoteam +1

önce modern warfare serisi
sonra black ops serisi

Bir de efsaneyi hatırlamak istersen ve gözün eski animasyonlardan rahatsız olmayacaksa Call Of Duty 2 oynanabilir. Bunun oynanışı diğerlerinden nispeten kısa olduğu için önce bunu aradan çıkarırdım ben olsam.

geçen klasik seriyi aldım bitirdim, biraz çocukluğuma döndüğüm için mi bilmiyorum ama zevkle oynadım.
modern warfare serisi +1

modern warfare (2007)

black ops (2010) benim hoşuma gitmemişti, gerilimi sevmediğimden galiba. bir de aimbot sorunu vardı, düşmanlar yerin altına da girseniz bulup sadece size ateş ediyordu, takım arkadaşlarınız yardıra yardıra gidiyordu. reznov'un hatırına biraz oynayıp bırakmıştım.

tesekkurler. modern warfare package ve black ops 1 aldım. bu fiyatlara bir daha bulabileceğimizi sanmıyorum.

sinirsiz kanatci görmüstüm youtube'da. orasi var.

Sun Brothers Pizza var K.Ören, Bahçeli ve Yıldız'da.

www.ego.gov.tr
ego.gov.tr

Belko var kizilaydan ama havas da devam ediyor, astiden binebilirsiniz girince direkt ileride sagda salliyor olabilirim ama 42. perondu sanirim

*iki UÇ örnek olacaktı duzeltemiyorum.

marriage story belki.

O kadar geniş bir konu ölçütü ki o kadar olur.

Marriage Story (film)
Before Sunset 3'lemesi (film)
Closer (film)
He's Not Just Into You (film / light)
The Broken Circle Breakdown (film / ağır dram)
Platonic (dizi / eh)
Jeux d'enfants (film)
Barselona, Barselona (film)
Daha da zibilyon var ama...

Her, Vanilla Sky, Mr Nobody

Bitter moon

nocturnal animals

the lobster

Vay be çoğunu izlemisim, lobster, nocturnal animals, marriage story, Vicky Cristina zaten,

Diğer yazılanlara bakacağım ama, lütfen daha da ekleyin.

Force Majeure
A Separation

Gegen die Wand
Im Juli

A perfect murder

big fish

Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence'tan Umut Işığım.

Fleabag, normal people ve aftersun uygun mu bilmiyorum ama yine de izle bence.