yoo, olmuş bence.

Normal bence. Bu tip konularda süper sığır ve pasif olan ben bile yapardım.

muhabbet ettikten sonra eklemişsin bence fazla filan değil.

aşırılık yok

temiz hareket.

ilk adımı kız atmış zaten. korkacak bir şey yok. durmak yok muhabbete devam.

Olur olur. Yeni sistem böyle artık.

olmuş olmuş.

Bence de sırıtan bir durum yok. Ay hadi inşallah bende heyecan yaptım bak niyeyse ..

quality nice.

Bi kere daha muhabbetten sonra ekleseydin iyiydi bence

Olmuş. Mesaj da. Cakabılırsın duruma göre

Burası ilk defa bir konuda bu kadar hemfikir oldu sanırım :) well played.

üniversite tercihleri daha yapılmadı, nerede eski troller :(

Bu sosyal fobin, sanal hayattaki olabilecek hayal kırıklıklarından iyidir.
karamsarım belki ama iyi düşün. elinde olanlarla yetinmeyi bilmen gerek.
biraz dikkat...

hg mamutabi

@1adam :'(

troll bile olamamis

shadowbanned, temporary banned ve kicked statülerini duyuruya kazandirirsak bence egitim seviyesi aninda ziplama yasar.

Gecen sene girdim ve dondurdum. Uludag uni ing ogretmenligi. Vay be internet bitmus troller saolsunlar... Neyse, icimi dokmek istedim doktum. Bu arada leona blush adli sarabimsi cokkotu kokuyor, almayin. Hoscakalin.

Hadi yalan soylemiyim dondurmadim.kayit oldum ama gitmedim cunku diyarbakirda yasiyoruz. Dondurmak nasil olur bilmem... Hatta ben bile kayit olmadim. Notere gidip anneme vekalet verdim o kayot oldu. Okula bile gitmedim .falan filan...

altın gününe gir mahmut abi

Ağırlık arttırmadığın müddetçe kalınlaşma olmaz. Kalori alımını da düşük tutarsan yağ yakıp incelirsin.

@arnold program hafif geldikçe ağırlık arttırmıştım

ağırlık kullanırsan kalınlaşır. ağırlık azaltabilirsin.

kız/erkek bilemiyorum ama kızlarda hızlı koşu ve yüksek ağırlıklı squat tavsiye edilmez, bacaklarda kaslanma yapar. bisiklet ve ağırlıksız squat deneyebilirsin fit kalmak için.

Kalın bacak bi ben seviyorum sanırım kızlarda. Herkese yakışıyor şahsi görüşüm. Sevmiyorsan ağırlık düşür diyeceğim ama eninde sonunda o quadricepsler ve kalça kasları büyüyor. Yağsız löp kas değildir zaten o bacaklar, kaloriyi düşür dendiği gibi, incelecektir.

1 senede kas açısından o kadar değişim olmaz, yediklerinize pek dikkat etmiyorsunuz sanırım.

bu senin vücut tipine boyuna kilona yağ oranına hedeflerine istediğin vücüt tipine göre değişir bunun bir standartı yoktur.

edit: ölçümler yanlış %2 yağ oranı gösteren bir ölçüm sistemi ile kilonuz ve boyunuz da yanlış ölçülmüştür muhtemelen. programda hatalıdır.

Minyon bir vucudun var muhtemelen. Pek fazla kilon da yoktur diye tahmin ediyorum. Vucuduna gore normal de olabilir anormal de.

160 boyum 47 de kilom varmış. O yapılan analize göre benim yağ oranım %11 erkek arkadaşımınki %2 çıktı ama ne kadar güvenilir, bilmiyorum.

normal.

Ağırlık çalışması her zaman daha iyidir, kardiyo iyidir fakat şart değildir. Onun dışında o ölçümler tabii ki doğru değil. %2 yağ oranıyla hayatta kalmak için yarı android olmak gerekir.

eliptik bisikleti herkes mucize olarak goruyor sanirim. yani cogu kisi tavsiye veya ne kadar kullanmaliyim diye soruyor. dogru bilinen yanlislar kitabinda etkili olmadigi aciklanmaktadir. normal bisiklet daha iyidir. bunu da not olarak duseyim.

Angelus, biz de o yüzden çok şey yapmadık zaten. Tamam kendisi fazla zayıf ama %2 bize de abartı geldi.

Evimin paspası, yok eliptik için değil sadece, genel olarak dedim ben.

Olcumler dogru diil angelusun dedigi gibi ama kilolu da degilsiniz o yuzden kardio vermemisler. Ama bence kardioya sadece kilo vermek amacli bakilmasi yanlis, kardiovaskuler saglik ve diger sagliga etkileri icin de yapmaya deger. O yuzden agirlik sonrasina veya bos gunlere 15-20 dklik HIIT calismasi ekleyebilirsiniz.

165 boy 55 kiloyla ben de ayni programi calisiyorum

Sorudan bağımsız olarak bende şunu sormak istiyorum. Ciddi bir şekilde vücudun yağ-kas oranı nasıl ölçülür?

100 kilo birisi için mesela? Bahsettiğim şey çıplak ayak saçma sapan hastanedeki tartılar değil? nasıl oluyor? Kan mı alıyorlar? Ölçen nereler var?

aynadan olcuyorsun.

google'a body fat %x yazip cikan resime gore bakiyorsun. bodybuilding.com forumlarinda boyle yapiyorlar. en tutarlisi.

%11 yağ oranına sahip bir kadın pro atlet gibi görünür. Oranlar yalan. Kardiyo da vücut şekillendirme için Allah'ın emri değil. Yaparsan iyi olur ama.

son

bu etkileyici ve açıklayıcı cevap için teşekkürler.

Değil

oha nasıl düşünemedik? bir sğper yorum daha...

İnancına göre değişir.
Bence son olsaydı, düzen hiç adil olmazdı.
Halbuki doğa adalet ve uyum üzerine işliyor.
Dengenin sağlanması için ölümden sonraki hayat şart.

mekolamanyak azını opicem.

hiç birimiz ölümü tecrübe etmedik. süslü cümlelerle son yada değil dememizle tek kelimeyle son yada değil dememiz arasında aslında hiç bi fark yok. biri laf kalabalığı sadece. ama evet, son.

Doğa adalet ve uyum üzerine falan işlemiyor. Kimse eşit değil, güçlü güçsüzü eziyor. Ölümden sonra da yok olacağız, doğumdan önceki gibi.

bilincin için belki evet, ama üzücü olur öyle olması. bedenin ise döngüye giriyor, seni yiyen mikroorganizmalar gübreye dönüştürüyor, bitkilere can veriyorsun v.s v.s

--- spoiler ---

(bkz: 42)

--- spoiler ---

doğumdan önce neysek, nasıl hissediyorsak ölümden sonrası da o olacak. denge/doğa kanunu denmiş ama bu doğa kanunu sadece insana mı işliyor? üstelik ironik bir şekilde doğanın anasını bellerken? böceklere bitkilere yeni yaşam kapıları nerde hani? bence bu durum çok yanlış anlaşılmış. ha din gereği inanırsın ona bir şey demem. ama mantıklı bir şeymiş gibi burada açıklanınca kendime engel olamıyorum.

neyse, yok öyle bir kapı.

edit: @i was made for you +1 desem de olurmuş. ben bazı cevapları okumadan cevaplamıştım, meğer o benden önce yazmış.

Bir başlangıç...

Demek istediğim şey, burada olanlar burada olduğu gibi kalırsa adaletsizlik olur.

İnsansız dünyanın mükemmel bir uyum içinde işlemediğini söyleyecek var mı? Bence yoktur.

İşte insan burayı dilediğince kullanıp yakıp yıkmasının hesabını biyerde vermelidir.

dogmadan onceki halimize donecegimiz bir son. hiclik. uykumuzda nasil uyuyup uyanmamiz arasindaki 8 saati algilayamiyorsak, oldugumuzde de aynisi olacak.

www.turkcealtyazi.org

sondan söz edebilmek için başlangıçtan söz edebilmek lazım. başı olmayan şeyin sonu da olmaz. yani son değil. ne olduğunu da tam çözemedim, ölünce görücez artık acelesi yok.

Son olmasaydı ölmek bu kadar kolay olmazdı.
Doğumdan öncesi olmadığı gibi ölümden sonrası da yok +1

''son'' kelimesine yüklediğin anlama bağlı. öteki dünya bağlamında bence son. onun dışında çürüyüp toprak oluyorsun ve ekolojik sistem devam ediyor, sende bunun bir halkası olmaya devam ediyorsun.

Ölümden sonra yok olacağımıza inanıyorum ama katrilyonda bir de olsa aynı hücrelerin (yani atomların vs.) bir araya gelip tekrar aynı bilinci oluşturma ihtimalini düşünüyorum. hani bu öldükten hemen sonra olmaz da 4238 senesinde olur. O da olumlu.

"nasıl doğmadan önce yok isek, öldükten sonra da yok olacağız." montaigne-denemeler.

şahsi fikrime gelirsek, bizi biz yapan genetiğimiz ve anılarımız olduğu için, bu ikisini bir yapay zekaya aktarabilirsek bizden bir adet daha yaratmış olabiliriz. ama bu yarattığımız şey biz mi oluruz yoksa bizim bir kopyamız mı olur o ayrı bir tartışma konusu. insanın kolaya kaçıp "bizi biz yapan beden değil ruhumuz, ruh ölümsüzdür" diyesi geliyor.

bence son değil.

Değil!

"şüphesiz biz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz."


''İnnâ lillâh ve İnnâ ileyhi Râciûn''

youtu.be

ölmeden nerden bilelim mk

Benimkini görsen sen banya yıldan da @mucize'cim, hep dikiyorum ama yirtiliyor yipraniyor ( :

Bi tane beyaz ayim var teyzem avustralya'dan getirmisti 4 yasindayken çok sevmistim onsuz uyumazdim. Bazen beraber uyumasam da yatagin karsisinda dolapta durur ya da tatile giderken falan atarim cantama yanimda tasirim. Degisik yani sebebini bilemiyorum :d

çocukken bile birlikte uyuduğum bir hayvanım olmadı. bence hastalık :(

Ayıcıksız kalınca belli olur o. Alışkanlık var ama bağımlılık belirsiz şuan

Nasıl dayansın, ben dayanamam deliririm, çok bağlıyım( :

Benim de var, misafir bebelerden filan saklıyorum, çok yumuşak herkes sarılmak istiyor. Bence hastalık değil, ha yanımda taşımıyorum ama, hep yatağımın üzerinde durur.

3 yasimdan beri yani yaklasik 23 yildir benle olan pelus kopegim var. adi da "sevimli"
Istanbuldan viyanaya tasinirken tabi ki gelmisti benle.
Ama yatip uyuma gibi bi durumumuz yok, koltukta duruyor :D arada koltuga oturdugumda kucagima filan aliyorum.

yok ama senin ilişkini kıskandım. ben de 21 yıldır ayıyım, kimse bağlanmadı be.

Yaaani simdi. Soyle bi durum var. Sana bu kadar saldirip baskilayan insanlarin aslında ozguvensiz olduklarını farkettiginde pamuk gibi oluyosun. Kim ki senin özgüvenini kiracak. Gülüp gecmeye basliyorsun.
Kimi diliyle kimi eliyle baskilar cocugunu mesela. Ama esasen icten ice kiriktir. Kendini yuceltmek icin seni kullanir. Toplum içinde de var boyle insanlar ama hayatinda bi daha görmeyecegin insanlar icin takilma zaten.
Cocugunu rusen amcanin ogluyla karsilastiranlara ayri hastayim zaten. Incelenmelik vaka.

Kendine verdigin degerin, dis onaylamaya bagli olmasi. Kendi kendini mahvetmek. Bir at dusun ustundesin, istedigin hizda gitmiyor diye surekli kamciliyorsun, surekli kamciliyorsun. Daha hizli gitsin diye. At olebilir , sakat kalabilir. Hizli gitmenide baskasi istiyordur, at hizli gitmeyince senin ustune gidiyor olabilirler. Uzgun hissediyor olabilirsin. Fakat o at senin herseyin. Dis baskilara senin karsi koyup atini oldurmemen lazim. Bugun o at senin ruhun, yarin cocugun olursa cocugun. Babanin senin ustune gitmeside boyle bir sey. Senden beklentileri var ve sen o beklentilere yetisemiyorsun diye sana yukleniyor. Zamanindada kendine yuklenmistir, cok aci cekmistir.

Ozetle kendi kendimizi mikiyoruz. Dis dunyanin, annenin babanin , ortamin, flortlestigin kizin beklentilerini kendine tek hedef yapip, surekli onlarin onayini almak icin kendimizi parcalamak ozguveni sikip atiyor.

Fakirlik

hayata sarildigi motto vs. bunlari kirici sozler soylemek. cunku ozguven tavan yapmis kisinin haliyle kendi dogrulari var bunlari baskilayici bicimde soyler ve buna gore davranirsaniz (ozellikle iplerin sizin elinizde oldugu yerlerde) kirilmaya baslar.

cocukluktan gelen seyleri ogrenebilirseniz ki genelde budur, bu da etkilidir.

Fakirlik +1
Kirada oturduğumuz için çok fazla ortam değiştirdim. Zor alışan birisi olunca hiç çocukluk arkadaşım kalmadı.
Bana en çok koyan, özgüvenimin her zerresini *iken hoşlandığım kız tarafından sallanmamak oldu.
Yaşayamadığım çok duygu oldu ve hepsinin temeli özgüvenimin diplerde olmasıyla ilgiliydi.

-fakirlik +165245765555

-herhangi bir albeni, estetik, şeytan tüyü eksikliğinden dolayı mütemadiyen ikinci plana atılmak ve "m e b nerelerdeydin? sensiz hiç tadı çıkmıyor" cümlesini duyamamak.

-kendini sürekli başkasıyla kıyasladığın için alanlarında veya bazı noktalarda iyi olduklarını düşündüğün insanları kendinsen her anlamda üstün, kendini alçakta bulmak. aşağılık kompleksine tutulmak yani.

-hiçbir alanda iyi olamamak.

-en sevdiğiniz kişilerin en sevileni olamamak.

1- fakirlik

2- vücutta sonradan meydana gelen değişimler. suratta büyük yara izi, saç dökülmesi, cilt hastalığı vb.

Kimi sevsen sevilmemek veya karşı cins için 2. Hatta 3. Planda olmak .

yapabiliyor olsan bile yapmak istemediğin şeyleri yapıyor olduğunu fark etmek (nasıl cümle oldu lan) sonra başkalarının zevk aldığı, eğlendiği işlere baktıkça sinir olup, kendimden soğuyorum. hayat bu muydu yheaa modunda takılmak insanın kendine güvenini azaltıyor tabii.
özgüven eksikliğinin kaynağı elbette ki çocukluk örneğin benim için, 84 aldığım sınav notu (5) olarak geçmediği için 90 alan arkadaşlarımla kıyaslanmamdı. bu sadece bi tanesi.

-en iyi olduğum hiçbir şeyin olmaması, her şeyden azar azar bilmek. bildiklerimin de hiçbir boka yaramayacağının getirdiği farkındalık.

-hiç tanımadığım birkaç insana başkasının dolduruşları sayesinde farklı tanıtılmak. aslında hiç tanımadığım insanların benim hakkımda ne düşündüğü umurumda olmamalı; ama söyleyen kişi vaktinde değer verdiğim biriyse ve iftira atıyorsa/değiştirecek pozisyonda değilsem özgüvenim zedeleniyor.

-aldatılmak

- göbeğim :( 4 aydır spor yapıyorum istediğim gibi olmadı. çok kafaya taktım.

binadan belirli bir uzaklıkta olması gerekiyor tellerin. 1,5 metre diye biliyorum. yer altına alınması diye bişey yok.

Hayır elektrik telleri yer altından gitmelidir diye bir kanun ya da karar yok. O kuarar uygulanırken bu kablolar yer altına alınmamış ya da alınırken izlemen yanlış bir yol ya sa yapılan hata sonucu bu ölüm gerçekleşse dediğin gibi olurdu.

Öte yandan o çubukları iple çekmesini söyleyen ve/veya çekmesine izin veren kişi(ler) suçlu.

Eğer bu olay dün yaşandıysa patlamadan dolayıdır. Duyarlı biriyse "millet ölüyor ama karım hala seks peşinde" diye düşünmüş bile olabilir.

Erkek tarafının yaşı 30 (+-5) ise varoluşsal bunalım yaşıyor olabilir, yalnız kalmak istiyor olabilir. Uzun süreli ilişkilerde erkek tarafı her zaman eski özgürlüğünü ister, bu sırada eşinden-sevgilisinden soğumuş gibi gözükür (fakat hala seviyordur); kendimden biliyorum.

Bence direk oturup konuşun. Direk olarak merakınızı sorun. Cevap vermekten kaçamayacağı bir konumda sorun ki, cevapları ertelemesin.

bence tek eksiğiniz konuşmak daha doğrusu konuşmamak. kalanı bana o kadar anormal gelmedi olur öyle şeyler senin beklentin artabilir onun canı istemeyebilir vs. kadınların en çok yanıldığı şeylerden biri erkekleri her an her dakika her yerde sevişmeye hazır ve istekli olduklarını düşünmek. ama değiller, olmayabilirler. neyse ilk dediğime geri dönecek olusam bence konuş bu meseleyi ama "seninle ciddi bişey konuşmam lazım!!" diyip konuşma. mesela bi sevişme esnasında konuşabilirsin. yönlendir şöyle yap böyle yap diye yani görmek istediğin muameleyi talep et. memnun kalırsan o da sana bakıp anlar zaten. bencil değilse genelde partneri memnun etmek adamı da tatmin ediyo psikolojik olarak. o yüzden hani konuşun derken "ya sen niye böylesin böyle oldun aşkısıııı" muhabbeti çekme adama. talep et zaten gerisi gelir. hıhım diyip kafa sallayan başka konularda dırdırı bol ama bu konuda iki çift laf etmeyen eşlerden olma o zaman heves falan kaçıyordur bence. tamam video yollaman bir talep ama çok zayıf. ne bileyim cidden dünse eğer morali bozuk olabilir ama herhangi bir normal zamanda böyle video yollayarak değil şunu şunu yapmanı istiyorum şimdi diye o an söyleyebilmelisin. hem o zaman anlamadım da demez

bana göre yanlış video yollamışsın, gönderdiğin videoyu eşinin "ben orgazm olamıyorum" mesajı olarak algılamış olma olasılığı epeyce yüksek.
ayrıca spontana karar verip mditasyon tekniği gibi teknik içeren video yolluyorsun. kararlarınıza uymamış oluyorsun.

seks konusu kişiden kişiye değişkenleri fazla olan bir konu, buradan önerilerde bulunmak da oldukça zor.
evlilikte mutlu olmak karşılıklı beklentilerin cevaplanmasıyla sağlanabiliyor. keşke evlenmeden önce birlikte yaşansa, çiftler birbirlerini her haliyle tanısa anlasa. biliyorum toplumun bunu uygulayacak olgunluğa gelmesine çok var, belki de hiç olmayacak. çevremde kız veya erkek çocuklarının evlilik öncesi birlikte yaşamasını öneren, bu yöde yönderlik yapan aileler görüyorum, geleceğe yönelik umut vadeden tutumlar bunlar. doğrusu ben doğrunun ne olduğunu bildiğim halde kızıma "önce birlikte yaşayın" diyemedim.

evliliğin temel taşı yatak odası diyenler çok. işte orada işler yolundaysa korkma filan derler. ben buna pek katılmıyorum. evlilik , bir bütün olarak kişilerin hayata bakışları, tutumları, sözleri, cinsel yaklaşımları, yemek yiyişi, oturması kalkması vs vs yani her konudan etkilenen bir kurum. olumlu ya da olumsuz. dışarıdan bakıp " ne iyi insan, çok şanslısın" dediğimiz eş kendini hiç iyi hissetmiyor olabilir ya da tam tersi, lanet adamın/kadının teki, nasıl anlaşıyorsun" diyeceğimiz kişi de evliliğinde mutlu olabilir.

evliliğinize bir bütün olarak bak. empati kurarak bak. kendi beklentilerini göz ardı etmeden karşındakini anlamaya çalışarak.

adetli olduğum zaman sevişmesek bile onu mutlu etmek için neler neler yapıyorum demişsin. kurallarınız var sanıyorum. yatak odasına kurallar girmese iyi olur. orada formuller, tarifler, kurallar olmasın. bilgilenmek, feyz almak için kitaplar okuyabilr, videolar izleyebilirsiniz. bir yemek tarifini bile uygularken kendimizden bir şeyler katarız, bazı şeyleri çıkarırız, o artık bizim yemeğimiz olur ya, onun gibi.

erkeklerde kadının başlatmasını tercih etme gibi bir durum var. kibarlar ya haspalarım. biz de çoğunluk beyaz kuğu gibi yetiştirildik, kahkaha etmak bile adabınca olmali falan filan biliyoruz işte. biz kadınların yatak odasında biraz black swan da olabilmeyi öğrenmemiz gerek.

erkekler de boy - işlev tartışmasıının içinde büyüyorlar. erkeklik önemli bir konu, eşini mutlu edemiyor olmak (eşin orgazm olmaması) onlar için büyük handikap. Oysa bu durum tek başına onların sorumlu olduğu bir durum değil.

ne yapapabilirsin:

öncelikle kandini cinsel yönden tanı. yaşın hormonlarının level atladığı yaşlar. vücudun doğurup üremek istiyor.bu nedenle videoyu sevişme başlatmak niyetiyle yolmadım diyor ama hem deneyelim mi deyip hem de hazırlık yapıyorsun. yani şu sıralardaki cinsel duygularının çoğunluğunda eşinin başlatmamasının, vajinal orgazm olamamanın etkisi yok. öncelikle bunu bilmen iyi olur. onu veya kendini eksik hissetme. bu durum geçecek. 35 yaşına kadar filan sürüyor, kişiye göre değişir elbette.

ikinci olarak, vajinal orgazma takılma. takılmak iyi sonuç getirmiyor, işler daha da sarpa sarıyor. birkaç egsersiz önereceğim. önereceğim egsersizlerinizi kız çocuklarınıza ufaktan yaptırmaya başlayın. regl sancıları, kolay doğum ve orgazm konularında yardımı olacak.

leğende çamaşır yıkar gibi çömelip bir süre bekleyip kalkmak. çocuklara bu hareketi sağlayan oyunlar oynatabilirsiniz.
balon şişirmek.
çişini yaparken yapıp tutmak yapıp tutmak...
benzeri karın içi kaslarını kuvvetlendirme egsersizlerini günlük yaşamınıza alın. arada sırada değil az az ama sürekli yapın.

ne güzel. ülkemizdeki diğer kadınların da sorunu keşke ''klitoral orgazm yaşadım ama vajinal yaşayamadım'' seviyesinde olsa...

Öncelikle eşiniz orgazm sorununuz olduğunu biliyor muydu, bilmiyor muydu, bilmiyorum. Eğer daha önceden haberi yoksa, bu video biraz moralini bozmuş ve o moral bozukluğu ile sevişmek istememiş olabilir. Biliyorsa da artık "Çok uğraştım, pes ediyorum" noktasına gelip kabullenmiş olabilir. Bu soruna ne kadar çözüm aradınız bilmiyorum ama bunun sorumluluğunu ilişkinize yüklemeyin. Böyle derken de haksız olduğunuzu söylemiyorum, aynı şeyi ben yaşasam tam sizin yaptıklarınızı yapardım.

İlişkiye orgazm beklentisi ile başlamak hem size hem ona çok büyük bir yük bindirir ve orgazmdan daha çok uzaklaşırsınız. İkinizin de kafası "Bu sefer olacak mı" kısmıyla meşgul olacağı için normalde sürtünmeden aldığınız zevk bile çok iner. Kafanızda sürekli "Ne hissediyorum, zevk alıyor muyum, oluyor galiba, yok geri kaçtı" gibi şeylerle meşgul olurken zevk alamazsınız. O da size bunu yaşatamazsa olaydan soğur. "Eee, ne yapsam olmuyor" der ve daha fazla denerse daha da başarısız olacağına inandığı için ve artık kendine ve erkekliğine güvenini kaybettiği için yatakta aktif olmamaya başlaması da normal.

Ara ara yoğunluk nedeniyle sevişme olmaması ya da ara ara bir tarafın boşalamaması normal. Günlük hayattaki şeyler, özellikle rutine binmiş sevişmelerde bazen böyle mutsuz sevişme olması normal de, bunlar bir olur, iki olur, hep olmaz. Hep olursa adam kendine güvenini kaybeder ve soğur.

Sizin orgazm probleminiz ona daha fazla yük bindiriyor. Her seferinde "Yine olmayacak, ne uğraşıyorum ki" gibi bir moral bozukluğu ile sevişmeden uzaklaşması çok normal. Kendine güvenini kaybetmiş olabilir. Bu sorun, aslında çok kadında yaşanan bir sorun. Arkadaşlarımla bu konuları çok konuşurum, bir kişinin sevişmek hakkında "İki parmağımı ateş çıkarır gibi birbirine sürtersem ne kadar zevk veriyorsa, o kadar zevk alıyorum" dediğini bile bilirim. Bekaretimi kaybettiğim ilk yıllar aynı sorunu ben de yaşıyordum. Bunlar aslında evlenmeden önce çözülmesi gereken şeyler, çünkü erkeğe yüklenip "Hadi, bu sefer zevk alacağım" derseniz, ona olması gerekenden büyük bir stres ve sorumluluk yüklemiş olursunuz. İnsanlar için sıradan bir ilişkide performans kaygısı zaten yeterince büyük bir stres kaynağı, onun üstüne de vajinal orgazm olma beklentisinin gelmesi daha da büyük bir stres kaynağı ve açıkçası erken boşalma nedeni de.

Eğer orgazm olmak istiyorsanız, bunu bir erkekle çözemezsiniz. Bunu kendiniz vibratör yardımı ile kendinizi tanıyarak ve keşfederek çözebilirsiniz. Üstelik, bu bir iki kerede de olmaz, emek isteyen ve emekten öte "öğrencilen" bir süreç kadınlar için. Orgazm göz kırpma gibi bir refleks değil kadınların ezici çoğunluğu için, öğrenilen refleks grubuna giriyor. Bu sadece biyolojik değil, toplumsal ve kültürel olarak da yetiştirilme şeklimiz orgazm refleksini öğrenmekten uzaklaştırıyor sizi. Siz ancak kendi kendinizi kurtarabilirsiniz, başka bir insandan kurtarıcılık beklemeyin. Ancak, evlilik de bunun için uygun bir ortam değil. Genel olarak morali bozuk ve isteksiz olabilen eşiniz, bir de vibratörü görürse kendini camdan atar muhtemelen. Ancak, şunu önerebilirim. Bir daha ortam yaratmak için, içiyorsanız çakırkeyif olana kadar için. Biraz daha fazla da içebilirsiniz ama çok sarhoş olmayın. İçerken de bir porno açın kendinize, izleyebiliyorsanız uzun süre porno izleyin. İyice azana kadar. İçtiğiniz için kafanız orgazm odaklı olmayacaktır, o düşünce mekanizması devreden çıkacaktır. Sadece anı yaşayıp isteklerinizi gerçekleştirmek isteyeceksinizdir. O anın da tadını çıkarın. Onu siz soyun, dans edin, ateşli ateşli öpün, vb. Bu sırada devreye eşinizin girmesi gerekiyor ama eşiniz gelene kadar siz çoktan azmış olmalısınız ki performanslarınız birbirine yetişebilsin. Onun aktif olması için uğraşın. Üstünde olmayın çok fazla. (Klitoral orgazm olabilmek için üste çıkıyorsunuzdur muhtemelen. Bir de hep onu boşalttığınız için genelde ilişkilerde boşaltıcı/aktif tarafın siz olduğunu düşünüyorum) Altta veya yanda olun. Vajinal orgazm için ilk başta doggy birazcık zor olabilir ama misyoner yaparken dizlerinizi boyun tarafına çekin. Tam topak gibi olmayın ama birazcık yuvarlağımsı şekil alın. Bu şekilde, ilgili bölgelere baskı yapma olasılığını arttırmış olursunuz. Alıştıkça diğer pozisyonlara geçin. Google'da g-spot positions diye aratın.

hayat aklini konusacak bir filozof uret'in dediği Kegel egzersizlerini günde 5-10 kere ya da aklınıza geldikçe yapın. O kasların hissedebilmek için iyi çalışmış olması gerekiyor.

Evlilik için sadece yatakta mutlu olunmasının yetmediğini söyleyen birçok kaynak var, hatta yatakta anlaşamayan birçok çiftin mutlu olduğunu söyleyen bile var. Yine de yatakta olan yatakta kalmıyor; evliliği geçtim, hayatın geneline de yayılıyor. Örneğin, insan cinsel olarak rahatlayamadıkça aksileşebiliyor, daha yargılayıcı olabiliyor, hoşgörüsünü kaybedebiliyor, sinirlenebiliyor. Yatakta yaşadıklarımız aslında bizim kim olduğumuzun da bir belirleyicisi. Yatakta çok güzel rahatladıktan sonra sinire kesmesi çok daha zordur bir insanın, yatak öncesine göre. En güzel terapidir aslında.

Eşinizin bu alevi yakalayabilmesi ve size özel davranabilmesi için o şevki yakalaması gerek. Bunun için de önce sizin gözünüzde onun istediğinizi görmesi gerek, seks söz konusu olunca sizin gözünüzün parlaması gerek. Adam ya yorulmuş ya bıkmış, ne kadar siz onu mutlu etseniz de o sizi cennete uçuramadıkça kendine küsecek. Seks konusunda bencil görünse de bu bencillik değil, tam tersine siz ona en iyisini yapmaya çalıştıkça ve o istese de sizin kadar iyisini beceremedikçe soğuyor.

Fantazi olayı erkeğin şevki ile başlar ya. Ne istediğini sor. Yeterince ısrar edersen söyler. Bana porno arama geçmişini anlat sana seni anlatayım. Adam bi gaza gelsin önce sonra sen de isteklerini söyle, şehvet olmazsa iki haftada bir köylü seksine muhtaç olursunuz. Gerçek evlilik bu değil.

adamı aşağılamışsın
bence adam videoyu anlamış ama senin ne demek istediğini anlamamış.
daha doğrusu senin sen bu işi bilmiyorsun az izle öğren gel demek istediğini düşünmüş.

Git doğru düzgün eşine alından geçenleri anlat durumu izah et.
videoda çok salak saçma bir video resmen vakit kaybı.

"bazen de ben çok uzağım sen boşalabilir misin dediğim oluyor. O da zaten çok zor dayandığı için hemen kabul ediyor. " bu kısmı anlayamadım

videoyu sonuna kadar izleyemedim, atlaya atlaya bakabildim. çok sıkıcı şeyler bence, eşinden de belki böyle düşünmüş olabilir.

olaylari %100 dogru anlattigina emin degilim. insanlar davranis bicimleri ve yaklasim bicimlerinden dolayi istediginiz kadar cinsel icerikli seyler de yollayin... uslup vs. gibi yaklasimlarda defonuz varsa eger sizle olacagi yerde olmaz. farkli bakis acilarindan bakmak lazim.

bir de kisinin gunluk hayatindaki (erkek icin) testo seviyesini dusuren seyler var mi? bunu bilmek lazim. 30 yas ve sonrasinda (eger spor yapmiyorsa) testo'da dusus basliyor. bilginiz olsun.

bu arada esiniz "ben kendi isimi gormeye bakarim, kadinin aldigi zevk umrumda degil." kafasinda bir insan degilse:

"bazen de ben çok uzağım sen boşalabilir misin dediğim oluyor. O da zaten çok zor dayandığı için hemen kabul ediyor. "
bu cumle baya baya tatsiz bir cumle. karsinizdakine psikolojik olarak yetersiz oldugunu hissettiriyor olabilirsiniz. aklinizda olsun.

şimdi öncelikle bu video klitoral orgazm üzerine zaten, öyle değil mi? gerçi kadınım, ben de atlaya atlaya izledim, sıkıldım.

ikinici olarak benim anladığım istemediğin ya da uygun olmadığın zamanlarda da eşini tatmin ettiğin için karşılık bekliyorsun. Ve karşılık olarak da eşinin hiç işe karışmadığı, yalnızca kendinin zevk alacağı bu yolu seçmişsin. Olay hazdan ziyade eşinin senin için bir şey yaptığını görmek :( o yüzden eşini heyecanlandırıcı şeyler göndermek zaten amaç dışı.

üçüncü olarak, bu videoda olan şeyler tek başımıza yapabileceğimiz, hatta çok daha iyi sonuçlar alabileceğimiz şeyler. iki kişinin de aktif olarak yer almadığı bir hazdan yakınlaşma falan beklemek tuhaf geliyor. ya da cinsel hayata renklilik beklemek. ama bu zaten yoga gibi bir şey. renk yok.

4. cinsellik biraz daha hayvani bir şey değil mi? seks sırasında yaptığınız konuşmaları düşünürsek bu kadar saygılı ya da düşünceli bir birleşme olduğu için bir sorun var. kim haz alıyor, kimin hazzı ön planda tutuluyor, beklensin mi, beklenmesin mi, iyice orgazm yarışı ve senkronizasyonuna dönmüş sanki ilişki. böyle bir şey deneyimlemedim ama işlerin böyle olmaması gerekiyor :(

5. ben kendimi adamın yerine koydum. mesela ben de ön sevişme sevmiyorum. Diyelim ki erkek arkadaşım bana bir kadının bir adamın her yerini öptüğü, işte değişik şeyler yaptığı, ve ön sevişemenin adama ne kadar zevk verdiğini gösteren bir video atıp bunu deneyelim mi yazsın. Nasıl hissederim? :(

6. sorunun cinselliği nasıl yaşadığınız olmadığını, sorunun ikili ilişkide başka bir şeyden kaynaklandığını, ve bunun seks hayatına yansıdığını düşündüm. Ama tabii ki yaşamak istediğin orgazma ulaşmak için teknikler hep var. sevişmenin mekanik tarafında helledilebilir, sadece senin tarafından. bir de üzerine çok konuşmak, kararlar almak, tartışmak biraz olayın seyrini değiştiriyor, kendiliğindenlik kalmıyor. ben de az kalsın böyle bir şey deneyimliyordum ama sonra geçti. yani bir sorunun üzerine bir kaç bir şey söyledim. iyi ki de söylemişim tabii de, iyi ki de çok da üzerinde durup sorun haline getirmemişim. belki açık açık konuşup devam edenler de vardır tabii. Ama erotizm biraz da söylemek değil de işaret etmek olduğundan galiba eylemle anlatmak en iyisi.
Böyle işte.

başka dövmecilere baktınız mı? veresiye usulü bu işe girmeyin bence.. genelde bunu yapan müşteri oluyor ama dövmeciler de az değil (arkadaşım dövmecidir)

fiyat aldıklarım var. ben bu adamın yeteneğine güveniyorum ama, kalitesini kanıtlamış birisi tercihim ondan yana olur

O derece randevulu çalışıyor ve yine de ödemeleri birikiyor he mi? Seni yemiş. Ona dövdürme kendini. Üstelik 2 ay sonraki dövmeye 2000?

Eğer parayı verirsen çok uğrastırır seni , uzun sürer dövmenin bitmesi. Sakın verme , tecrübeyle sabit

randevulu çalışması ile nakite sıkışması arasında bir bağ yok, kumar problemi vardır, başka bir sorunu vardır vs, bu ikisi arasındaki bir ilişki yok.

ama bence de verme.

yaptırma kaypak herife. o ne lan, sanat yapıyorsun sen, veresiye ne? sanki parke döşüyor.

net hayır, üzerinde düşünülecek bir şey yok pek.

ustaya para peşin verilir mi hacı. verme.

adamın paraya ihtiyacı varmış erken verirsen 500 indirim yapıyor işte teklif sadece. zorla illaki önceden öde ya da kapora ver vs. demiyor ki... tanındık güvenilir biriyse imzalı şekilde ödeme yapılabilir bence. ama o parayı verdiğine dair bir şey olması lazım elinde. dövmenin yapılacağı tarih de net şekilde belli olmalı tabi anlaşmada.

verme parayı sakın. ne olacağı belli olmaz.

vay amk. adam toplamda 8 saatlik is icin 2000 lira aliyor. ve mayisa kadar dolu. buna ragmen odemesi birikmis. yavsaga bak sen. biz olelim o zaman amk.

önceden kapora verilir de böyle yüksek miktarda olmaz. bence de verme. yukardaki arkadaşın dediği gibi çoktan motivasyonunu kaybetmiş olur

Pişman olursun. Verme

pis kokular geldi burnuma. sakin verme, 100 tl'ye kadar kapora verirdim ben en fazla (ve de kesinlikle makbuz karsiligi), o da cok istiyorsam o elemanin yapmasini, yapilmamis isin parasini istemek neymis? kaporanin amaci senin caymani engellemek. "mayis sonunda ararim, musaitsen gelirim, parasini da o gun veririm" dersin, kendi bilir.

bu ayrıntıların hepsini belirterek mail at dağıtım firmasına. kaçak kontrolü de yapsınlar. komşunda bi ibnelik var gibi. faturada yazan sayaç no'nun senin dairene enerji verdiğinden emin ol.

anlıyorsa kendi gerilimi yetersiz geldiği için senin hat üzerinden beslemiştir belki. o hatta senin saate bağlı olabilir.

ya da saatin o olay sonrasında bozulmuş olabilir. bir elektrikçi çağırmanız gerek. elektrik kurumu kaçağı değerlendirir ama düzeltim işlemini elektrikçiye yaptırmanızı söyler.

akşam saatlerinde sigortayı indir bekle bakalım komşu görüncek mi ortalıkta gelirse faturayı yedir medir bişey yap.

ben de aksiyon filmlerinden sonra pompalı silahla dehşet saçmak istiyorum ama biraz bekleyince geçiyor o his :)
omlet yaparak başlayabilrsin. aperatifler deneyebilirsin, sarımsalklı ekmek gibi. elinin lezzeti var mı onu bi öğren bakalım önce. filmdeki gibi olmak için eğitim almak lazım,bunu için kurslar var, blog okuyarak zor gibi bence.

Haha bilimsel research mü yapıyosun her türlü kitap, pdf, video...

Heves kırmak gibi olmasın ama şimdiye kadar hiç yemek yapmadıysan öyle bir anda insanları şaşırtacak şef tarifleri yapman zor. Yemek, yemek yaparak öğrenilir. Kitap okuyarak olmuyor, zaten o alengirli tariflerin olduğu kitaplar yemek yapmayı, mutfak tiplerini halihazırda bilen insanlar için. bence sen annenin (ya da yemek yapmayı bilen birinin) yanına git, mutfağa gir o yemek yaparken izle. Sonra da basitlerden başla: soslu makarna, fırında tavuk, çorba, pilav... Kolay gelsin.

facebook'tan tasty, buzzfeed food ve tastemade'i takip et gayet pratik ve güzel şeyler yapıyorlar.

Cordon bleu ile başla ismi korkutmasın yapması bence çok zevkli ve lezzetli,

kısaca tavuk göğüsü al istersen aldığın yerde istersen kendin döv. Dövülmüş etin üstüne jambon onun üstüne kaşar koy. Onları dola ve o şekilde durmasını sağla (kürdan kullanabilirsin). Yumurta ve una buğla. Bir tepsiye, yağlı kağıt koy ve etleri diz. üzerlerine biraz sıvı yağ gezdir. Fırına ver.

genelde omletle başlıyolar bu işlere. :p

cafefernando.com

ve kitabı diyorum sadece

Bende bir şey yok, Ankara'da yaşıyorum, okul yokken de İstanbul'da.

Bende de birşey yok. Ülke asla istediğimiz gibi olmayacak. Söylemesi zor ama alıştık. Genelde Ankara ve belli Zaman'larda İstanbul'da yasıyorum.

Ailem bütün arkadaşlarım Ankara'da ben İstanbul'dayım. Alışmadım. Alışmak ta istemiyorum. Sizdeki bu rahatlığı da anlayamıyorum. İnsanlar ölüyor. yolda yürürken ölüyor.

yapabileceğim çok bir şey yok çünkü.

ülkeden, şuan olanlardan rahatsız mıyım? evet

peki neler yapablirim?
a) ülkeden göç edebilir başka bir yerde yaşayabilirim.
b) ülkeye dair polyannacılığı bırakır durum neyse ona göre yaşarım.

a şıkkını yapamıyorum çünkü öğrenciyim. mevcut durumu değiştiremiyorum çünkü bi yetkim yok. bomba arama köpeği de değilim.

bu durumda tek bir şey kalıyor. olabildiğince aklıma getirmemeye çalışıp gündelik yaşamıma devam etmeye çabalamak.

Şu an bir şekilde dayanıyoruz da, ben asıl bu olaylar günlük yaşamımıza bile devam edemeyeceğimiz boyuta geldiğinde ne yapacağımı düşünüyorum. Önerisi, fikri olan varsa dinlerim.

Konunun zekayla felan alakası yok.
Konu istanbul değil zaten. Ülke.
Umarım konu günlük yaşamımıza bile devam edemeyeceğimiz boyuta gelmez.

valla normal akıyo hayat

su veren itfayenin hortumunu sikiyorum

düşünmüyorum, düşünmemeye çalışıyorum.

ya ben de bu "nasıl dayanıyorsunuz" sorularını anlayamıyorum. sen nasıl dayanıyorsan öyle dayanıyoruz işte. ortadoğu'dakiler nasıl dayandıysa öyle dayanıyoruz. başka bir şey yok yani.

ben zaten haleti ruhiyemden bahsedip. İnsanları merak ettim.
düşünmeden olmuyo ki çıkmıyo aklımdan. 5 dk çıkyıo sonra yineküfür

aklıma ara ara "yavaş yavaş ısıtılınca yanan kurbağa" hikayesi geliyor. Öyleyiz. Küçüklüğümde duyduğum "hadi len" denilen komplo teorileri de bir bir gerçekleşiyor. Yakında bize de demokrasi getirirlerse şaşırmayacağım.

valla alışmak falan yok abi, biz Maslow'un piramidinde üste çıkmaya çalışırken şimdi en temel "güvenlik"i de aldılar elimizden. Yakında yiyecek de gider. Bir şey yapılmalı, hayata bir kere geldik, kader mader değil bunlar insanların aptallığı basiretsizliği.

yapılabilecek bir şey var mı? kişisel bazda yok. Ülkeden kaçmayı denemek belki onda da ailen vs. ne olacak. Ayrıca Suriyelilerden sonra bi de Türkler akım başlatırsa vuhuu modern Kavimler Göçü.

ortadoğu'da doğmuş olmam bombalanma fikriyle yaşamam gerektiği anlamına gelmez.

evet alışmamamız ve tepki göstermemiz gerek fakat böyle hayat mı geçer? artık bir yerde tepkisiz kalıyorsunuz.

gelecek nesiller için mücadele etmek, onlar için bir basamak olmak gibi bir moda giremeyeceğim.

@canercuxy nin dediği gibi; bir yerden sonra aklıma getirmemeye çalışıyorum.

o kadar zaman dururken hayatımızın böyle bir döneme ve yere denk gelmesi böyle yaşayacağımızı gösteremez.

212 sexy men kullanıyorum yıllardır.

invictus kardesim invictus

deodorant

abercrombie

Yerine ve ruh halime gore 3 tane farkli parfum kullaniyorum.

1. Hermes - Terre d'Hermes
2. Givenchy - Gentleman
3. Carolina Herrera - 212 Sexy Men

Giorgio Armani - Acqua di Gio
Mont Blanc - Emblem

Bizim ne kullandığımızı sormuşsun ona cevap vereyim: Kışın fahrenheit kullanıyorum.
Çok aşırı sıcak havalar hariç kullandığım yaz kokum: Kiton.
Geçen yaz ilk defa alıp nadiren kullandığım Aventus. çok pahalı allahsız sıkmaya çekiniyorum resmen.

Chanel Allure.

Kadınım, bence şunlar çok güzel,
-one million
-armani black code
-armani mania

Gue3lain L'homme ideal

Bvlgari
Diesel
Boss night

Urfada uykusundayken iki polisi de devlet öldürdü zaten daha bu olaylar yokken. İnsanlar nelerle uğraşıyor hala barışmış

@tescillimarka: Senin önerin ne? "PKK iki polisi öldürdü. O zaman PKK'ya hepten saldırmalıyız." Bu mu? Eğer öyleyse, sonucunda yüzlerce masum insanın ölmesinin sorumluluğunu da alıyor musun?

200binin nasil bir sayi oldugundan haberiniz yok galiba. O kadar orduya sahip olmayan ulkeler var. Pkk nin gucu hakkinda bi fikrim yok.

Sadece akp donemi ile ilgili konusmuyorum. Benim kanaatim su yonde. Cozmek istedikten sonra siyasetle de silahli mucadele ile de cozulur. Ancak biz silahla cozulecek kivama gelince baris sureci yurutup palazlanmalarina imkan taniyoruz. Sonra tekrar savasa tutusuyoruz. Kurt siyaseti mesru zemine cekilecek gibi oldugunda da bu olasiligi ortadan kaldiriyoruz. Ben devletin ve pkk nin bu savasi bitirmek gibi bir gayesi olduguna inanmiyorum.

Elinde silah olan biriyle baris olur mu? Baris sureci dedigimiz seyin arka planinda daha da guclenmelerine yaradi diye dusunuyorum. O kadar.

Tum bunlarin daha da kotu etki etmesi, masumlarin olmesi yönetim beceriksizligindan kaynaklaniyor.

çözüm sürecinde şehit olmadığını kim söyledi
yandaş basın sakladı ölenleri, kaza dedi cart dedi curt dedi

bunlara ne verirsen ver durmayacaklar.

pkk'nın gücü yerel halktan kaynaklanıyor çünkü. ve sen kalkıp yerel halkı öldüremezsin, "teröre destek veriyor" gibi kanıtlı gerekçelerle bunları cezalandırsan bile azınlık hassasiyetinin zirvesinde dolanan bu yerel halkın "tece sivil halka katliam yapıyor!!!!" diye naralar attığını görürsün. pkk'ya karşı yapılan operasyonlarda bunu gördük çünkü.


şımarık bir çocuğu hiçbir zaman mutlu edemezsin, hep daha fazlasını ister. bunlar da sözde kürdistan'ı kurmadıkça susmayacaklar.

uzun yazıyı okumadım. çok derin fikir ve teorilerim de yok. yalnız şöyle bir istatistik var.

35-40 yıldır terörle mücadele silahla yapıyor ve sonuç ortada. barış için de bir şey diyemiyorum, nasıl barış, ne türlü barış.

fakt bildiğim bir şey var hiçbir toprak parçası ya da bayrak bir annenin gözyaşından kıymetli değil. bütün bu çileler insanın doyumsuz hırsı ve bu hırsa bağlı yalandan uydurdukları siyasi sınırlar yüzünden oluyor. ütopik bir şey tabiki ama her türlü sınıra karşıyım.

@acemi: Güzel bir entry örneği verdin. Gerçekten de çok mantıklı, muhtemelen olması gereken yol bu. Ancak Türkiye bu treni kaçırdı muhtemelen. Örgüt fazla büyüdü. Durum böyle olunca @allah yazdiysa bozsun da en az senin kadar haklı görünüyor.

"Bu mu?" kısmına cevap olarak da: Eğer beni tecavüz eden birini öldürdüğüm durumda, o tecavüzcünün arkadaşı olan bir katilin gelip benim ailemi öldüreceğini bilirsem tecavüzcüye bişey yapmam, gerekirse müzakereyi denerim. Bu tarz konularda fevri davranışlara, duygulara yer yok. Alınan aksiyonların sonuçlarını düşünmek zorundayız. Terör örgütü bunu hak etmese de, kendi milletimin sağlığı için onunla müzakere etmem gerekebilir. Keşke o entry'deki gibi bir yol izlense ama onun için çok geç sanırım şu an. Belki çözüm sürecinden önce olabilirdi.

yahu insanların kafasızlığı beni öldürecek.
silahlı mücadeleyle halk arasında bu kadar desteği olan terörü bitiremezsin. aksine büyütürsün. kafası almayanlar kan davası gibi düşünsün. o taraftan 5 ölürse senin tarafından 2 ölür. böyle böyle çökertirsiniz ülkeyi. şu an yapılan gibi.

* türk'üm.

PKK'ya destek veren kuruluşların altı oyulmalı. Özellikle minibüsçü dolmuşçu lokantacı esnafı kendi arasından bunları temizlemeli.

Bu haliyle mümkün değil. Topyekün bir mücadele gerekli.

Teröristi öldürmekle bitmez, başındakini, para kaynağını, propaganda yapanını, destekleyen milletvekilini, satılmış devlet kadrolarını vs. vs. komple temizlemek gerekir. Tek yönlü mücadele edildiği için ancak budanıyor, bitmiyor...

Bu sorunun cevabı yerine göre değişir, ancak Türkiye için pek mümkün görünmüyor. Uzun uzun anlatmaya gerek yok, hepimiz bu konuda fikir sahibiyiz. Sadece bir Ümit Özdağ, bir Osman Pamukoğlu kitabı okumadıysanız ülke gerçeklerini farkındasınızdır zaten.

Seninle barışmak isteyenle müzakere etmen şarttır. Bu Kürt hareketi için de böyledir, IŞİD için de böyledir. Ancak IŞİD herhangi bir şekilde barışı, diyaloğu, çözümü kabul etmeyen, hiçbir şekilde bu tarz söylemleri önplana çıkartmayan bir barbarbar sürüsü olduğu için savaşmak, yok etmek zorunludur. El Nusra, Ahrar-u Şam vb. örgütler de öyle.

Tamil kötü bir örnek. "Terörle mücadele" örnekleri esnasında bunun sürekli örneği geçiyor, anlaşamayacak da olsak, sevgi pıtırcığı olarak nitelendirilecek bile olsam düzeltmek isterim. İnsanların aklında yanlış kalmasın.

Tamil gerillalarının karşısındaki devlet sürekli bu örgütle masaya oturdu, müzakere etti, örgütün belli bölümleri de bu çözümlere tamam dedi ve silah bırakmayı kabul etti. Örgütün çok ufak bir bölümü ise hiçbir şekilde barışa yanaşmadı ve savaşmaya devam edeceklerini ilan ettiler. Uzlaşmadılar, devletin uzlaşmacı tavrına karşı sürekli agresif tavır gösterdiler. Dolayısıyla halk desteğini kaybettiler, şiddeti körüklediler ve yok edilmeleri için oluşan zemini bizzat kendileri yarattılar.

Tamil gerillalarının uçağı bile vardı, doğrudur. Ancak savaştıkları alan dümdüzdü ve düz alanlar bu tarz yapılar için dezavantajdır. Dağıtılmaları kolay oldu.

BASK, ETA, FARC, IRA gibi örnekler ve bu meseleleri nasıl ele alındığını incelemek ülkemiz açısından daha uygundur.

Çözüm: sivil siyasetin önünü kapatmamak, örgüt diyalog kurmaya çalışıyorsa masayı asla ama asla devirmemek (devletin de müzakere ettiği örgütün de zaman zaman iğrenç eylemleri olsa dahi), halkın taleplerini dikkate almak. Başkanlık sistemini getirip başkan olacağım diye kan dökülmesine giden yolu açmamak.

En son olarak, onlarca insanımızı katleden canlı bomba eylemlerinin her birisinin alçaklık, şerefsizlik, halk düşmanlığı olduğunu da söyleyeyim. TAK denilen ve ne olduğu herkesçe malum örgüt Kürt hareketinin JİTEM'idir. Bütün JİTEM'ler alçaktır. İlla ki birisi soracaktır bunu "ne ayaksın olm sen" diye, önceden yazdığım bir postta da tekrarlamıştım. Burada da dursun.

PYD de YPG de tüm dünya tarafından meşru kabul edilen güçlerdir. Malum kişiler tarafından palazlandırılan IŞİD'e karşı savaşan Türkmenleri de, Ezidileri de, Kanadalıları da içerisinde barındırır. Son dönemde yapılan halk düşmanlığı göstergesi eylemler ile bu meselenin herhangi bir alakası yoktur.

Yazdığım entrynin arkasındayım. Yanlış hiçbir şey yok. YPG mevzilerinin TSK tarafından vurulması meşru değildir. Haklı gösterilemez.

Elinde silah olan adamla pazarlik yapilmaz. Cozum surcine olan itirazlar da bundan dolayiydi. Dogrudur, ulkenin Kurt nufusuna ve diger azinliklara yonelik demokratik hamlelere ihtiyac avr ancak sen bunu yaoarken silahli bir orgute tamamen serbestlik tanidin. Karakollarin onunden ellerini kollarini sallayarak gectiler, askere tek mermi atma izni bile vermedi valiler.

KCK operasyonuyla bunlara saglam darbeler inmisti ama yine ayni sebepten serbest kaldi bircogu. Pkk'nın silahli tarafinin ezilmesi getekir. 16 yasinda cocugun eline silah verip atiyorlarsa hendeklerin onunr, o cocuklar da ezilecek. Bir seyleri alma yonteminin silahlanma olmadigini gormeleri, anlamalari gerekiyor. Maalesef klise ylgibi gelse de uluslararsi gucler icin de onemli bir orgut PKK. Eski gladyo zamanlarina donulmesi lazim, yurtdisi liderlerin infazi vs...

Bal gibi de biter ama bizdekiler basiretsiz ve fazla merhametli...

taş atan çocuklar taş atan yöresel kiyafetli teyzeler her ayın 15'inde devletten maaş alıp, yeşil kartla tedavi olup yaşıyorsa katil T.C degil şerefsiz bir insan sürüsü vardır. Al elinden adamdan maaşı yeşil kartı sana hainlik edeni beslemek zorunda mısın!!!

kaçakçılık adı altında sınır girişlerine izin verirsen ülkeden bomba,silah, uyuşturucu her bok girerde çıkarda yasakla kaçakçılığı...

terör örgütü destek veren kim olursa üniversiteliyi at devlet okulundan, iptal et bursunu, memursa at işinden, koy 5 sene tek kişilik hücreye. bizde ceza evleri örgüt egitim kampusu mübarek,

eline silah alanla silahla, silah almayanla kanunla mücadele parti politikası zaten ciddiyet yok.

@acemi, tavrım sana yönelik değil. Farkındasındır zaten seninle hiç polemiğe girmemeye çalıştım, tescilli de sadece ona buna hakaret ettiği için haddini bilmesi gerektiğini söylüyorum. Sen üzerine alınma. Bana atar gider yapmana, "duyurunun PKK'lısı" muhabbeti yapmana da gerek yok. Kürt hareketiyle 1 Kasım günü HDP sandık görevlisi olmam dışında bir bağlantım yok benim. Herhangi bir yasal derneğe ya da partiye üyeliğim bile yok. Komünistim. Durum budur. Şurada yüz yüze bakan insanlarız. Biraz daha dikkatli konuş gözünü seveyim.

O iletiyi ispiyonlamadım, ama senden gerekli hassasiyeti bekliyorum. İthamlar hoş değil.

TAK ile PKK'nin aynı şey olmadığını hiç söylemedim zaten. Basında yansıdığı şekilde açıklıyorum durumu. Yoksa benim için de herhangi bir farklılık yok, "ben yapmadım kuzenim yapmış" durumudur bu tam olarak. Tekrar ediyorum: katliamı kim yaparsa yapsın, allah belasını versin. Alçaklıktır.

@tescilli, bu üslup sana yönelik değil, sen hiçbir dediğimi üstüne alınma. Sana diyeceğimi dedim zaten.

Okumadım. Çare soykırım

alm est +1

@long live, şu ana kadar söylediklerini haklı buldum. Ben bu konunun silahla çözüleceğine inanmayanlardanım.

dış içlerde merkeze bağlı iç işlerinde yerel bir yönetim fikri insanların egolarına takıldığı için kabul edilmiyor maalesef.

türkiyenin ve pkk'nın son 30-40 yılına hakim bir allahın kulu böyle bi soru sormaz. bu tespitler baştan aşağı saçmalık. şimdilik vaktim yok kısa kesiyim;

evet bal gibi mümkündür. en anlayabileceğin şekilde söyliyim, kıssadan hisse. ülkenin birinde bi şehirde çok büyük bi uyuşturucu çetesi varmış, polis yıllarca bu çetenin elebaşlarını yakalamaya çalışmış ve başarısız olmuş. sonra yeni gelen polis müdürü elebaşlarını yakalamaktan vazgeçmiş ve sokaktaki en alt elemanları almaya başlamış. bi süre sonra uyuşturucu çetesi artık sokaklarda iş yapamaz olmuş ve yıllardır ortalarda görünmeyen üst level adamlar yavaş yavaş görünür hale gelmiş. gel zaman git zaman bi süre sonra en alttan başlayan bu operasyon en üst noktayla nihayete varmış.

terörü yenmek, terör örgütüne mensup bütün insanları öldürmek değildir, silahlı çözümün tek yolu kıyımmış gibi gösterip buradan "terörle müzakere"ye meşryiyet devşirmeye çalışmak namussuzluktur. terör aynı zamanda bir asayiş sorunudur. silahlı mücadelenin bi çok yolu yöntemi vardır. ama temel nokta bellidir. bu adamı terör yapamaz hale getireceksin. hukuk çerçevesinde kaldığın sürece silahı mücadele terörle savaşta bir numaralı yöntemdir. hukukun dışına çıkmadan asayişi sağlayacaksın. gerekirse her köşebaşında karakol olacak. her 10 dakikada bir polis devriye atacak. ama o sokaktaki insanlar bilecek ki bu polis hukuka aykırı bir şey yapamaz. o güveni, o sınırı çizeceksin. ben bugün istanbulda yaşayan bir türkite cumhuriyeti vatandaşı olarak canım istediği vakit, canım istediği saat diyarbakırın sur ilçesinde, yüksekovada rahatca gezebileceğim. bunu ne polis engelleyebilecek, ne de bi kaç hendekçi. devlet bunu bana sağlamak zo-run-da-dır. bu kadar basit. ben bugün sokakta elimde silahla dolaşamazken, ruhsatsız silah bulundurmam suçken, sen evinde keleş barındıramazsın. sokakta roketle gezemezsin.

akp ve pkk'nın yaptığı pazarlık namussuz bir egemenlik pazarlığıdır. sapına kadar vatana ihanettir. bugün her ne oluyorsa bölüşmeye niyetlenip paylaşımını beceremedikleri şeye hakim olmak için yapılan şeylerdir.

her kim ki bu savaşı yalnızca başkanlığa bağlar, o namussuzun dik alasıdır. her kim ki bu savaşı yalnızca özerkliğe bağlar o namussuzun dik alasıdır.

çok ama çok uzun bi mevzu bu. 80 öncesinden bugüne kadar yürüyen ve hiç bir zaman milli kalamayan bi süreç.

size sadece tavsiyem, sizin için canını vermiş 10 binlerce gencecik çocuğun hatırasını unutmayın. memleketi yönetenlerin gafletine, ihanetine rağmen bu ülkede bir şeylerin baki kalabilmesi adına canını vermiş o çocukları, onursuz söylemlere, ahlaksız iddialara meze etmeyin.

***

ek olarak. bu ülkede federal sistem ya da özerklik mevzusunun fiiliyata dökülmesi sadece sadece siyasal islamcıların, dincilerin memleketin 4 bir yanında hepimizin kafasını ezmesiyle sonuçlanır. o kürt özerk bölgesi ayrılır gider, sen mini mini suudi arabistanlar haline gelmiş ülkende köpek gibi ezilmeye sömürülmeye devam edersin. iç savaştan, terörden anan ağlar, gün yüzü göremezsin.

bunun olması için de tek yol var zaten. bunu bu ülkede fiiliyata geçirme gücü olan tek kesim bu neo osmanlıcı, islamcılardır. bunların dışarıdan bu kadar yatırım almasının semirtilmesinin tek nedeni budur. kürtçülük ve siyasal islam birbirine göbekten bağlı kardeştir. ikisininin de amacına ulaşması için uzlaşması gerekir. bu çözüm süreci dene namussuzluk da bundan ibarettir, fazlası değil.

ek 2: bizim aşağı mahallede oturan türk vatandaşı afrikalı adamlar neyse, kürtler de odur. kürtler hangi talebi dillendiriyorsa aklınıza bizim mahallede oturan tc vatandaşı afrikalılar gelsin. her kim ki bu eşitliği reddediyordur, işi sayıya kalabalılığa vurup buradan etnik bir ayrıcalık devşirmeye çalışıyordur, o sapına kadar, su katılmamış bir faşist, bir ırkçıdır.

Bakın; devlet kendi içindeki isyanı diyalogla çözemez. Çözemediğini gördük. Akp diyalog diyalog dedi 5 sene boyunca al sana diyalog oldu. Karşındaki kitlenin diyalogdan anlaması mümkün değil.

pkk ile diyalog yapılamaz. pkk, her hangi bir hak, 3 okul, 2 fabrika gibi bir şey istemiyor. Özerklikte istemiyor. Direk doğuyu bölmek istiyor. Ne yaparsanız, ne verirseniz verin bu işi bitirmezler, silah bırakmazlar.

ya özge ülkede şeriat sorunu var, şeriat gelmeden bı bombalar patlamaya devam edecek, ışidle müzakere etmeyliyiz anlıyo musun :://

kusuruma bakma, Çok uzundu okumaya zamanım olmadığından okuyamadım. Okuduğum kısım: Sizce bu mümkün mü?

Kişisel fikrim silahlı mücadele ile bitebilecek olsaydı bu zamana kadar biterdi ve terörle mücadelede suçlu insandan çok masum insan ölmüştür. Ayrıca benim asker olduğum dönemde tek bir terör olayı hatırlamıyorum. Üstüne üstlük her iki tarafta (TSK ve Silahlı terör örgütünü kast ediyorum) gerçekten barış istediğinde bunu gerçekleşmesi çok kolay olacaktır.

Terör örgütü ile silahlı çatışma sürerken masaya oturamazsın. Silahlı bir grupla masaya oturmak silaha boyun eğmektir ve başka silahlı örgütlerin varlığına ve "bak demek ki silahla çözüm geliyormuş" demeye iter. Bir terör örgütünün silahlı mücadelesi kolaydır. Bak bu gün olduğu gibi meydanda bir bomba patlatırsın meşru hiçbir kuvvetin yıllarca yaratamayacağı etkiyi yaratırsın.

Verilen terör örgütleri ETA, IRA vs. silahlı çatışmalar sırasında oluşan bir ortamda bitmediler. Aksine silahlı çatışmanın mağara adamı kafası olduğunu, çatışmayla bir şey elde edemediklerini gördükten sonra yöntem değiştirdiklerinden sonra masada çözüme ulaştılar.

PJAK denildiği gibi PKK konusunda uygun bir örnek. Coğrafi farklılıklardan kaynaklı değişiklikler dışında temelde silahlı mücadeleye daha ağır silahlı saldırı ile cevap vermek sorunun silahla çözülemeyeceği konusunda fikir sunar. Zaten terör örgütü iki şekilde sistem değiştirir. Birinde halkı karşısına alır ki halkı karşısına alan hiçbir örgüt başarılı olamaz, diğerinde de silahlı çatışma sırasında ağır kayıplar verdiği için bu şekilde bir şeye ulaşamayacağına karar verir.

Şimdi bu iş için çok geç. Sen Kürtleri oyalayarak, sadece oy devşirme malzemesi olarak kullanarak, seçilen meşru partilerini yoksayarak onları siyasetten uzaklaştırıp PKK'nın kucağına ittin. Yetmedi tescilliakp'linin dediği gibi "barış" adı altındaki "oyalama sürecinde" onların şehirlere yerleşmesine, silahlar, bombalar yüklemelerine, yol kesmelerine, hatta terör eylemlerine göz yumdun. Sen masadayken onların masaya oturmaya yanaşmadığı gerçeğini kullanmak yerine yine oy için "bak barışı getirdim" demek için bunları sakladın. Sonuç? Bölge halkının desteği arttı. Sırf onlar değil bir takım kendini solcu olarak tanıtan kişiler de PKK propagandası yapıyor.

Şimdi bir yandan HDP'yi tekrar arana alıp, onları tamamen muhatap alır ve Kürt sorunu ve Kürtlerin sorunları üzerine eğilirken, diğer yandan PKK'nın başını kaldırmasına izin vermemen lazım. Açıkçası PKK gölgesinde kaldırım rengi ne olsun diye bile konuşmam ama meşru ve silahlı kuvvetin tehdidini arkasına almamış bir siyasal kuruluş ile özerklik dahi konuşulabilir.

"Terör örgütü ile silahlı çatışma sürerken masaya oturamazsın." argümanı doğrudur. Sadece silahlı çatışmalarda değil, Gezi eylemlerinde bile taraflar görüşürken çatışmazlık hali olmalıydı ancak yapılamadı. 1 km ötede görüşmeler sürerken Kızılay'da polis saldırısı sürüyordu.

Burada aklıma şu geliyor üstte söylediğim sorunun çözümü olarak: polis saldırısı yaşanmayacağı garanti edilir, ancak eylemciler "parkı/meydanları boşaltalım yarın yine geliriz" demezler. Eylemciyle empati yaptığımızda meydandan/parktan çekilmek orayı polise teslim etmekle ve halihazırdaki pazarlık gücünü kaybetmenle eşdeğerdir. Zaten polis saldırısı yaşanmadığı sürece de protestolar olur, biter, gider.

Diyalog önemlidir. Masaya oturup konuşmak önemlidir. Bu yüzden karşılıklı ateşkes ilan edilir, eller tetikten çekilir ve görüşmeler başlar. Bu iş böylece sürer gider. 2013'te bu şekilde gerçekleşti. Hem devletin, hem de örgütün ateşkesi bozabilecek kimi eylemlerine rağmen masanın devrilmesi engellendi. Doğrusu da buydu.

"Silahlı bir grupla masaya oturmak silaha boyun eğmektir ve başka silahlı örgütlerin varlığına ve "bak demek ki silahla çözüm geliyormuş" demeye iter."

Burası sıkıntılı geliyor bana. Dayımın oğluyla borç meselesi çözmüyorum sonuçta, belli bir kitleden destek alan silahlı bir grubun kimi talepleri konuşuluyor. Kimi muhatap almam gerekiyor ki? Bu "düşmanla görüşmeyiz" demek gibi bir şey. Dostumla neden görüşmeyeyim ki, o zaten benim dostum. Ama belli sıkıntıların çözülmesi gerekiyorsa evet, mecburen iki karşı taraf birbiriyle görüşecek. Arabulucular, tarafsız müzakereciler vs. hep bunun için vardır BASK, ETA, FARC, IRA gibi örneklerde de.

Evet, demokratik siyaset konuşmalı, silahlı çözüm olmamalı. Diğer türlü herhangi bir çözüm gelmez. Devlet de bunun ortamını oluşturmak zorundadır, hem kendi çıkarları hem de ülkenin sükuneti adına. Ben halkım ve sükunetin adına bunu talep etmek zorundayım. Ancak AKP'nin "barış süreci" görüşmeleri tamamen oy toplamaya ve Suriye'deki ortalığı karıştırma hamlelerine devam edebilmek için içerideki meseleyi bastırmaya yönelikti diye düşünüyorum. Bu yüzden kalıcı bir çözüm gerçekleşemedi.

mao'nun ''şehir gerillasının el kitabı'' nı okumuş bir komutan işi çözer.çözecektir.

100 yıldır Türkiye Cumhuriyeti olarak kimseye pabuç bırakmadık, bırakmayacağız.

Propagandistler gitsinler 19 luk kızları kandırsınlar.

Entel solcular ağlamalı film yapsınlar..

Geldikleri gibi giderler.

------------------------------------------------------------------------------------

Aslında olay siyasi ideolojiler vs değil, seni öldürmek isteyen birine karşı meşru müdafaa hakkını kullanmaktır, bu açıdan her yol mübahtır. Asala gibi temizlenirler inşallah.

Gezi eylemleri doğru örnek değil. Bireysel olarak ya da 5-10 kişi toplandığında gezi'deki gücü ve etkiyi gerçekleştiremezsin. Dağıldığın anda tekrar toplanman, hemen hemen hiçbir şeyde sokağa dökülmeyen halk için imkansıza yakın. Zaten 1 ay öncesine kadar var olmayan ve örgütlü olmayan bir hareketten söz ediyorsun.

Öte yandan terör örgütleri ve eylemleri değil. PKK 30 küsur senedir var olan, daha önce sayısız eylem gerçekleştirip, sayısız insanı öldürerek zaten nasıl bir etkiye sahip olduğunu kanıtlamış bir örgüt. Yaptırım gücü işgal ettiği şehirlerden, mahallelerden gelmiyor. Bugün silahları susturup geri çekilirse, zaten hazırda beklediği için işler yolunda gitmediğinde 2 kişinin eline silah verip bir karakol önünde tetiğe bastırması inanılmaz derecede kolay bir şey. Binlerce örgütlü olmayan ve sokakta hak arama kültürü olmayan, devlete tapan kültürden gelen insanı sokağa dökmekle karşılaştırmak hiç uygun örnek değil.

Dayının oğlu ile borç meselesi çözmüyorsun elbette. Fakat bu PKK'nın terörüne boyun eğersen, başka bir birliğin terör ile çözüm sağlandığından, silahlı çözüme gitmesi ihtimalinin olacağı gerçeğini değiştirmez. Bu ülkede aşırı sol denilen fanatik fraksiyonlar şu an sadece sözde kan ve şiddet temelli nutuklar atıyorlar. PKK silahlı mücadele ile başarılı olursa, bu örgütler "devrim" adı altında silahlı mücadeleye başlamak için bir koz daha kazanmış olacak. Bunun yanında Aleviler de Sunni baskısına karşılık daha çok silahlı mücadeleye yakın olabilceklerdir. Bitmedi daha bunun aşırı dincileri var, zaten onlar olmasa ülkeden IŞİD'e bu kadar destek çıkmaz, Ali İsmail'ler sokak arasında dövülerek öldürülmezdi. Yine bitmedi, ülke içinde daha bir çok siyasi görüş, din-mezhep ve milliyet var şu an huzursuz olan. Bu grupların silahlı mücadeleye geçmesi önündeki en büyük engel "ya başarısız olursak" düşüncesi.

Teşekkür ederim cevap için.

35 yıldır devletle sürekli savaş halinde olan bir örgüt ile Gezi kitlesini aynı bağlamda değerlendirmek çok yanlış olur, evet. Gezi eylemleriyle doğrudan bir bağlantı ya da benzerlik kurmuyorum aslında. Sadece ikisinde de benzer mekanizmaların işletilebileceğini savunuyorum. Şöyle ki: Gezi eylemlerinde bu absorbe edilebilir gibi göründü, Taksim Dayanışması üyeleri gidip görüşmeleri gerçekleştirdi. Ancak silahların, bombaların, mermilerin sürekli havada uçuştuğu bir yerde bunu kesin işletmek gerekir. Daha da ciddiye almak gerekir anlamında söylemiştim.

İki taraf için de benzer durumlar geçerli: eğer barış süreci işletiliyorsa ve görüşmeler sürüyorsa herhangi bir ilçede giriş çıkışları yasaklayıp "devleti buradan kovdum, sıkıyorsa gelsinler" diyemezsin. Bu meydan okumaktır, hiçbir ciddiyetin kalmaz. Aynı şekilde devlet de "yav görüşmeler sürüyor ama hazır bunlar yerlerini terketmişken şuraya bir kalekol kurayım" derse, "bir şeyler konuşuyoruz ama operasyonlar sürecek" açıklamaları yaparsa hata etmiş olur. Aynı şekilde bu meseleye dair eleştirileri "devlet nereye ne koyacağını nereye operasyon yapacağını size mi soracak ulan soysuz vatan hainleri" çıkışıyla baskılamaya çalışmak da. O masa kurulmalı mıydı kurulmamalı mıydı tartışmasından azade olarak, masa kuruldu. O halde tüm gerekleri yerine getirilmeli.

Meseleyi sadece tek bir örgütle sınırlandırmıyorum elbette bunları söylerken. Önceki yazımda dediğim gibi, arabulucular, tarafsız müzakereciler, tarafsız mekanlar hep bunun için var. Devlet arkada bir plan mı yapıyor, örgüt söylediğinden farklı işlere mi kalkışıyor, bunların gözlemlemebilmesi, sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için.

Farklı yerlerden bakıyoruz farkındayım. Ama en azından belli başlı şeyleri netleştirmek istedim.

Tamili örnek verenleri ipleme. Sri lanka Tamil'deki ayaklanmayı bitirmek için en az Tamil+sri lanka ordusunda ölen silahlı insan sayısı kadar sivili öldürdü o son 2 yılda. Tamil kaplanlarının adada(kaçacak yerleri yok) ve ovada(saklanacak yerleri yok) savaştığını söylemiyorum bile.

@sevgikusununkanadinda farklı yerlerden bakmak benim için sorun olmadı hiçbir zaman. Tabii taraflar saldırganlığa geçmediği ve mantıklı argümanlarla geldiği sürece. Zaten demokrasinin güzelliği çok seslilik değil mi? En sevdiğin renk ne renk olursa olsun tüm dünyada tek rengin o olmasını istemek hastalıklı bir düşünce olurdu.

İki taraf için de benzer durumlar geçerli: eğer barış süreci işletiliyorsa ve görüşmeler sürüyorsa herhangi bir ilçede giriş çıkışları yasaklayıp "devleti buradan kovdum, sıkıyorsa gelsinler" diyemezsin. Bu meydan okumaktır, hiçbir ciddiyetin kalmaz. Aynı şekilde devlet de "yav görüşmeler sürüyor ama hazır bunlar yerlerini terketmişken şuraya bir kalekol kurayım" derse, "bir şeyler konuşuyoruz ama operasyonlar sürecek" açıklamaları yaparsa hata etmiş olur.

Ben de bunu diyorum aslında. Yani "PKK'nın başını kaldırmasına izin vermemen lazım" dediğimde, bir süreç devam ederken yol kesip kimlik sormasına, mahalle işgal etmesine ya da şehirlere mühimmat yığıp, tüneller açmasına izin vermemen lazım manasında dedim. Yoksa "biz bir yandan konuşuyoruz ama çatışmasızlık anında gidip kampları bombalamaya devam edelim" manasında demedim onu.

Çatışmasızlık sürecinde bir üst paragrafta saydıklarım olduysa, buna ek olarak pazar izinlerinde, evlerinde askerler öldürüldüyse bu demek ki AKP kadar PKK da "çözüm" adı verilen süreçte samimiyetsizdi.

Bu kadar polemik kavga dövüşten sonra böyle konuşmak iyi geldi ne yalan söyleyeyim. Sakin üslup için tekrardan teşekkür ediyorum.

Bu konuda iki tarafın da kabahatleri var maalesef. Görüşmelerin tutanağına bakıldığında kamu güvenliği yetkilisinin şikayetinin şu olduğunu görmüştüm, "dağdakiler gençlere telsizden bizim duyacağımız şekilde yapmayın diyor, ondan sonra yapın diye alttan haber gönderiyor. haberiniz olsun yemiyoruz".

Kürt hareketinin şikayeti ise kalekolların inşa edilmeye devam edilmesi, inşaatı yapılan barajların bölge halkının ihtiyacını karşılamaktan ziyade güvenlik gerekçesiyle oluşturulmasıydı. Örnekler çoğaltılabilir.

Ve bunun dışında elbette ki, pazar yerinde, evinin içerisinde, ailesinin yanında olan kişilere yapılan suikastler asla doğru kabul edilemez. Bu süreç insanların ölmemesi için başlatıldıysa, insanlar ölmemelidir, bu kadar açık aslında. "Biz değiliz apocu feda timleri yapmış haberimiz yok" tarzı açıklamalara da elbette ki kimse inanmaz. Ben de inanmam. "Sen müzakere edilen taraflardan birisi olarak üzerine düşenleri eksiksiz şekilde yerine getirmek zorundasın. Kontrol mekanizmalarını kur, gereken cezayı ver, ilerde yaşanmasını engelle" denir.

Bildigim kadariyla bugunku anlasma yunanistan'a 20 Mart 2016 itibariyle gidecek multecilerin geri gonderilmesi uzerine. Oncekiler icin bir uygulama yok. Amac, Turkiye'den yunanistana can pahasina gitmeye calisan kisilerin onune gecmek cunku her halukarda geri gonderilecekler. Yanlis mi biliyorum?

Hurriyet milliyet basliklari gibi duyuru acmissin:/

yukarıda verilen linke göz gezdirdim.
sanki ülkede hukuk varmış gibi yazmış da yazmış.
reisin bir emrine bakar vatandaşlık işi.

sınırlı vatandaşlık, tam kardeşlik falan diye uydururlar, müslüman kardeşlerimize oy iş ve okuma imkanı verirler. memleket zaten gitmiş, şimdi dövlet bize bokmiiirciler düşünsün.

www.youtube.com
dinamik esneme hareketidir. sen tabi lastikle yapacaksın bu hali zor.

barbell upright row
barbell shrug

porno

bir sey yeme-icme ve otur. az hareket et, metabolizma yavaslasin. kim bilir ne kadarlik kahve ictin ?

tansiyonu yerine getirmek icin sarimsak tuzlu ayran falan gibi seyler aliniyordu. internete bir bak.

Ya ictigim hepi topu bir bardak sutlu jahveydi ama ayda yilda bir kahve icen biriyim ondan carpti sanirim. Beraber egzersiz yaptigim arkadasim da "acayip enerjik hissediyorum kendimi" diye mesaj atti.

Sonra arkadaslarimla disari cikip dans ederek cozdum aorunu. Su an sorunsuz bir uykuyq hazirim sanirim.

Iyi geceler tesekkurler

abi ben dolandırılmadım fakat bu adamın dolandırıcı olduğunu 4 kez duyuru açarak yazdım. Modlar bu konu hakkında neden bir şey yapmıyor hala anlamış değilim. Şuradan alışveriş yaparken de bir adamın nickine bakın adam eski mi yoksa hesabı açmış 2 gere girmiş dolandırmak için bekliyor mu.

ben dolandırılan arkadaşa da dün yazmıştım şimdi de yazayım. ben adamın nick altını karalayalım diyorum. hesabını satamaz hiç olmazsa bu şekilde.

bugün bornovada kalacak yer arayan adama evimi açmadıysam nick altında 1 entry olduğu içindir. aramaya inanmak lazım. kimseye güvenmemek lazım. o paranın sizden çıkacağı varmış. sağlık olsun.

nick altı +1
yardırın millet görsün bilsin

bana attığı bilgiler şunlar

tc no: 43928055714

serkan mısırlıoğlu

tel: 0530 072 81 13

@hasmet, benim de nick altında bir tane girdi var ama bu beni güvenilmez biri yapmaz.
Your argument is invalid.
1.bp.blogspot.com

serseri serbest stili başlığına entry yazdım geçen dolandırıcı diye. ama tabi götümüze girebilir gerekçesiyle silindi hemen.

buradaki kullanıcılardan büssürü şey satın aldım ve alıyorum hala. sözlük ya da duyurudan bişey satın alınacağı zaman entrylerini, duyurularını, ne bileyim duyurulara verdiği cevapları filan araştırmak gerek bence. burada yazılanlar fikir verebiliyor.

bu mahsum aslan'dan mil satın alıcaktım bi sene önce. iş yoğunluğundan araştıramamıştım fazla. hemen yolliyim parasını çıksın aradan demiştim. allahtan yine aynı iş yoğunluğundan parayı da gönderemedim. akşam evde hallederim dedim sonra bi baktım adam tam bir dolandırıcıymış meğer. sözlüğe yazdım hemen ama entry silindi. neyse sözün özü laps diye dalmamak lazım her şeye. ucuz etin yahnisi.

arkadaşlar ben bunu bir türlü anlayamıyorum. "moderatörler bir şey yapmıyor" deniyor. moderatörlerden ne yapmasını bekliyorsunuz? ne yapabilir ki moderatör? moderatör polis değil, savcı değil.

modratörün tek yapabileceği şey kullanıcıyı uçurmak olabilir. sizin yapılmasını istediğiniz şey de uçurulması olabilir. ama bakın farklı başlıklar altında sanırım dördüncü kez tekrar ediyorum, uçurmak bir çözüm değil. ben bunu diyince "moderatör dolandırıcıyı koruyor" zanndiyorsunuz ama ben kullanıcıları korumaya çalışıyorum.

dolandırıcı olduğu bilinen bir nicki duyurudan uçurmak, dolandırıcıyı caydıracak bir yaptırım değil. lösev'e 5 lira bağış yaparak geri gelebilir. geri gelirken aynı kişi olduğunu anlamanın da hiçbir yolu yok. ahmet kuburoğlu ismiyle bağış yapıp makbuzu gönderdiği anda yepyeni, sıfır bir kullanıcı olarak aramıza katılır. yani bu sadece o kişiye yepyeni, sıfır ve hiç bilinmeyen bir nickle yeniden dolandırıcılık yapma imkanı sağlamaktan başka hiçbir işe yaramaz.

bakınız bu kendisinin ilk nicki değil. önceki nickini şu anda hatırlamıyorum, ararsam bulurum. ama o nickle dolandırıcılık yaparken de aynı şeyleri söyledim, dolandırıcıyı korumakla itham edildim. neticede uçuruldu. gitti serseri serbest stili diye sıfır bir nickle geri geldi ve yaptığı işe aynen devam ediyor. söylemek istediğim buydu. e bu da uçurulur, gidip hede hödö diye yepyeni bir nickle gelip yine dolandırır. uçurulmak adamın işine gelir yahu.

ha belki hazırda yeni nickleri vardır, hala farklı bir nick de kullanabilir ama henüz kullanmıyorken, kullandığı nick sabıkalı iken, hakkında dolandırıcı diye onca duyuru açılmış ve başlığı altına yazılmışken, en azından o bilinen nick'e dikkat ediniz.

savcılığa başvurduğunuzda duyuru'nun yapabileceği bir şey olursa çekinmeden yapacağından da emin olabilirsiniz.

vay be gene ayni adam. yarın savcı babam ilgilenecek.

@bigbadabum güvenilmez demiyorum, güvenmek için sebep yok diyorum. Adam dolandırıcı demedim ki. Temiz biri olabilir, bunu anlamak için nick altı oldukça pratik bu sözlükte. Nick altı boşsa anonimliğini koruyordur, belirli konularda güvenmek kötü sonuçlar doğurabilir

oha nasıl ya.

aynı adam defalarca nasıl dolandırabilir? inanılır gibi değil.

IŞIKLAR MAH. 209 SK. NO: 3 MİDYAT / MARDİN

bu herif beni de dolandırdı.
www.eksiduyuru.com

banka hesaplarında 70 tane haciz var bu mahluğun.
para geliyor. bir kaç dakika içinde çekebilirse çekiyor. genelde para transferlerini mesai saatlerinin dışında yaptırır. haftasonu vs.

savcılığa dilekçemi verdim. ben de iz üstündeyim.
internette aratırsan zaten isminin yanına "dolandırıcı" ibaresini otomatik koyuyor google..
bakmayın buradaki tutarın 120 lira olduğuna. herif her yerde ve nerede bir "alınık" ilanı varsa orada bitiyor.

işi gücü bu.

geçmiş olsun, uyarıda bulunarak iyi de etmişsiniz ama bir şey sormadan edemeyeceğim: neden ısrarla duyurudan bu işleri halletmeye çalışıyorsunuz?

adam(lar) kuyruklu yalan atmış. yani ne zorunuz vardı ki, athena bu, ne bileyim 40 yılda bir gelen yabancı bir grup bile değil. ki bu riski alacağınıza karaborsa bulurdunuz.

zirvelere gidip de iki lafın belini kırdıklarınız ve birebir değil de grup içerisinde tanıştıklarınız dışında bence kimseyle böyle münasebetlere girmeyin. dolandırıcılık için anonim bulunulan yerler kadar uygun ortam mı var, yapmayın şunu artık. adamlara burada gün doğuyor resmen.

Belini güçlendirmeyi de düşünmelisin. Core bölgesi diyolla.
Şu an sakatsan iyileşmeyi bekle tabi önce

Boyozlu kahvaltı Alsancakta dostlar fırından. Kordona geç oradan, konağa yürü deniz kenarında, kemeraltında gez. Kızlarağası hanını dolaş ve fincanda pişen dibek kahvesi iç. Tekrar kordona git ve bisiklet kirala, inciraltına git. Öğlen balık ye. Vapurla bostanlıya geç. Bisiklet kirala ve doğal yaşam parkına git sasalıya. Parkı gez. Akşam alsancağa dön otobüsle. Gazi kadınlar sokağında iç. Hava güzel olursa kordonda iç.

tr.foursquare.com şurdan kumru da yiyebilirsiniz, dostlar fırınından boyoz yerine. tercih meselesi. ben boyoz sevmem, kumrucuyum. :)

Asansor atlanmis, konaktan sahilden veyahut karatas tarafindan ilerleyerek dario moreno sokagini ve asansoru gorebilirsin. Dilersen yukari da bir bira icip manzarayi da izlersin

alsancak kordon, belki saat kulesi için konak (ama kemeraltına gitmeyin) oradan asansör,karşıyaka çarşı,bostanlı sahil,belki inciraltı (balık,midye için)

yoğurt+sarımsak+nane+dereotu
afiyet olsun :)

Bira

Bana tik gelmemiş, kalbim kırıldı. Madem öyle. Tuzlu cips yiyorsan sos tatlı olacak, yoğurt içine elmalı kurabiye içi. Nasıl olacak diyorsan rende elmanın içine şeker koyup bişir, sonra tarçın ve ceviz falan ekle suyunu çekince. Şimdi uydurdum ama bence mükemmel olur <3

:)) hani yanında ne gider değil de sos sordum. bira da içine batırıp yiyebileceğim sos olmadığı için :))

hepsini deneyeceğim teşekkürler.

xbox 360 kolu ne güne duruyor? Ben kablolusunu kullanıyorum, bir arkadaşım wireless olanını aldı (o da ucuz değil tabii, 140 lira mıydı neydi) gayet güzel kullanıyor.

ben de xbox 360 kablolu kullanıyorum. 100 liraya aldım, süper memnunum.

2 tane steam controller ım var ve şiddetlice tavsiye ederim. Tuşların sert olduğunu düşünmüyorum. Kablosuz kulaklığım olduğu için kulaklık düşünmedim bile. Hayatımda ilk kez joystickle fps oynayabiliyorum. Bu bile yeterli benim için

f710 var bende güzel aslında neden istemiyorsunuz?

Xbox 360 100 tl. Çok memnunum. Paraya kıyıp xbox one alıcam bi ara. Logitech falan çok leş bi tane eskittim tavsiye etmem

xbox 360 wireless gittigidiyor'dan 100-120 lira arasında var veya amazon'dan steam controller alabilirsin.

koliyi streç film kaplasan gene geçirmez yağmur çamur rüzgar. ağırlık koy uçmasın. gözden uzağa koy, hem atmasınlar, hem içinde güvenle yatabilsin falan.

"kedi evi yapımı" diye google da aratırsanız birsürü video var.

yeterli olacağına inandıgın büyüklükte bir kolinin çevresine uygun şekilde strafor kesip yapıştırabilirsin. birkaç tane çöp poşetini kesip kutuyu kapla, giriş kapısını ayarla içine yumuş bez mez bişiler koy mümkünse bezleri kutu içine sabitle çünkü hareket ettikçe toplanıyorlar.alıştırmak için içine mama vs koy kokusu iyice sinsin. güvenli bir yere koyarsan zaten kendisi gerekeni yapıcaktır. üstten açılabilecek bir şekil yaparsan yavruları vs kontrol etmen daha kolay olacaktır.

almıyorum, vermiyorum. Babam istemişti ona da vermemiştim.

borç para şu ana kadar iki kere aldım. biri annemden, biri de babamdan. ikisi de karşılığı hazır olan paralardı, birinde kredi yatan kartımı 4 ay boyunca anneme verdim, birinde de erasmus hibesinin kalanını babama verdim direk.

birçok kere borç vermişimdir, "x zamanda ödeyeceğim" dedikten sonra o süreyi herhangi bir şekilde haber vermeden geçiren kişiye bir daha borç vermem. "abi yarın öderim demiştim ama ödeyemeyeceğim, x y tarihte ödesem olur mu?" gibi bir şey diyene saygım sonsuz.

Yakın arkadaşlarımdan isteyen olursa veriyorum ama kimseden almıyorum. Böyle de malım işte.

Genelde borç almamaya çalışıyorum.

Borç isteyen olursa da hiç dönmeyecekmiş gibi düşünüp veriyorum. Örneğin bir arkadaş borç istedi, bu arkadaşta 1.500 TL para batsa üzülmem diyerek en fazla 1.500 TL veriyorum mesela. Dönerse ne ala, dönmezse üzülmüyorum. Hayat paraya üzülmek için çok kısa...

Borç işleri arkadaş kaybetmek için birebirdir. Çok sevdiğiniz insanlarla borç alışverişi yapmamak lazım.

kimseden şu ana kadar borç almadım.
verdiğim borç para ise çok oldu.
1 adama 1 kere borç verilir.
zaten kendini belli eder.
ben daha kimseye borç vermem.
borç alan adam bir kere ödemese bile arayıp izah etmeli.
etmediyse o adam gözümde biter.

çok afedersin ama seni tanımıyorum. söylediğim şey biraz oraya doğru kayacak ama: sen kimsin ki? :)

youtu.be

Annen baban sevse yeter biz niye sevelim.

sevmiyoruz amk. :))

oscar almadığın her gün akademiye lanet okuyorum

Hayır

seveni sikiyorlarmış, başımıza bir iş gelmesin sonra?

youtu.be

Tanısak belki çok severiz aslında (:

www.youtube.com :(

@interview with the vampire: www.youtube.com

@want2die: eyvallah babuş.

@air: canımsın

@horatius: yaa demesene öyle.

@angelus: www.youtube.com

@bigl0rd: canın sağolsun baba :)

@teritori: onların amk ben.

hasmetizm: ben de senden tiksiniyorum.

@re noreno: sapık mıyım olm ben.

@milkerboy: ama aslında seviyom dicen demi hacı

@megalomanicak: i agree with you dude.

hmmm peki.

pek tanımıyorum. ilk defa gördüm sanki. bu soruyu sorduğuna göre benim gibi narsistik kişilik bozukluğuna sahipsin, onun için seviyorum seni kanka.

hemen tüyo vereyim. vesbe, 10-11 arası alınır.

çıldırıyorum adeta.

Seni sevmeyen yakisikliligini kiskaniyordur nett.

Düzgün bir elektrikçi bul o baksın

kuvvetle muhtemel tesisatı su borularına topraklamak gibi bir manyaklık yapmışlar. eski binalarda sık görülen bir hareket bu. Aslında topraklama çin yeraltı su boruları kullanılabilir ama boruların pvc ve minimum 50 metre uzunlukta olması gerekir. işgüzar elektrikçinin temel bilgilere sahip olmadan yaptıkları tesisatlarda böyle problemler çıkar. topraklamanın amacı zaten kaçak devresi veya ani yüklenmenin canlılara zarar vermeden boşaltılmasıyken, tam tersi sonuçlar doğurur.

Çağırdığın elektrikçi, bir elektrik teknisyeninin bilmesi gereken temel bilgilere sahip değil bu arada anladığım kadarıyla. Yaptıracağın herhangi bir işlemi, ampul değiştirmek dahil, ona yaptırma.

Öncelikle su tesisatını pvc ile değiştir. Elektrik kısmını tamamen konu dışı bıraksak bile metal borular su tesisatı için iyi bir sistem değil. Eninde sonunda patlayacak bir yerlerinden zaten, anlık felaket yaşamadan ve yaşatmadan müdahale etmiş ol. Bir gece yarısı alt komşunun tavanından akan su ve senin evini su basması sonucu oluşacak zarar, tesisat değişirken kırılacak döşemeden dolayı oluşacak zarardan hem maddi hem de manevi olarak çok çok daha büyüktür. Ve 20 yıllık demir borulu tesisatta bu olabilir değil olur. Ama bugün ama yarın ama gelecek yıl.

İki; çubuk elektrot, metal levha veya kazayağı, her ne yöntemle mümkün oluyorsa mutlaka elektrik tesisatının sonu düzgün bir topraklama ile nihayetlensin ve bir kaçak akım rölesi bulunsun ucunda.

üç ev içi elektrik tesisatının kablolamasını kontrol et ve gerekli noktalarını değiştir, lokal topraklama hatları çekilsin ve yüke uygun şekilde rölenin arkasaına konulan sigortalarla segmentlere ayrılsın. iş bilşmeyen elektrikçilerin sık yaptığı hayvanlıklardan biri de sigortaları ardı ardına bağlamaktır, buna da dikkat etmeli yeni yapı oluşturulurken. Aksi halde bağımsız sigorta kullanmanın mantığı kalmaz, en baştakinden tüm yük geçer.

Bu sıra ile tesisata müdahale ettikten sonra eğer hala yaşanan bir sorun varsa diğer olasılıklar değerlendirilebilir. Ama temelde mutlaka yapılması gerekenler bunlar.

Hatta bunu bir fırsat olarak düşünüp, yaşadığın şehrin, bölgenin risklerine, kullandığın cihazlara göre mevcut tesisatını özelleştirebilir veya daha sonrasında jeneratör/kgk gibi eklentileri ihtiyaç halinde ekleyebileceğin biçimde tekrar tasarlayabilirsin. Koşulları giderek zorlaşan bir ülkede yaşıyoruz, basit değişikliklerle alınabilecek potansiyel geliştirmeler iyi bir motivasyon olabilir "şimdi niye durduk yere masraf yapayım" düşüncesini aşmada.

evet, sadece kendi dairenin su tesisatını pvc ile değiştirip, doğprudan suyu ısıtan kombi vs gibi cihazları kontrol ettirsen yeterli su tesisatı yüzünden çarpılmayı sona erdirmek için.

Onun bir etkisi var mı bilmem ama gün geçtikçe kalitesinin düştüğü doğru. Eskiden debe entrylerini uzun uzun okurdum, şimdi hızlıca geçiyorum ki zaten çoğu saçma/küfürlü anlamsız şeylerden oluşuyor.

yazarlar hesapları kapattıktan, entryleri sildikten, yazmama kararı aldıktan sonra debe, açılan başlıklar, girilen entryler, her şey gittikçe kötüleşti. çaylağım. sözlüğe giresim gelmiyor.

O liste zaten uzun zamandır patates. Toplu altın günü alımının da katkısıyla iyice boka sardı.

Yaklaşık 3 aydır falan okumuyorum.

Uzun zamandır patates. Futbol entryleri boşuna doldurmuyor debeyi.

eskiden de kalitesizdi debe denen şey.

arkadaşımın babaannesi kanser hastasıydı, ve onların mamaları oluyordu. kolilerce mama almışlardı ve babaannesi vefaat ettiği için o mamalar boşa gitti. arkadaşımda spor yaptığı için araştırdı soruşturdu, o mamaların bir zararı olmadığını öğrendi ve onları protein shake niyetine kullandı.

mamaların bir şişesinde 15gr protein var, ve taneside 10-11tl civarında bir şey.

yani o yukarıdaki boş şeyden alacağınıza 3 tane mama alabiliyorsunuz :D

markası da prosure.

Dandik bir ürün. Şeker şurubunu falan geçiyorum, içinde soya proteini var. Soya proteinini bedava verseler, hatta üstüne para verseler dahi kullanma.

Para harcamayın şunlara yahu. Yazıktır. Çiğ Yer fıstığının en kalitesi 20 tl kilosu, 100 gramda 25 gram protein var. Spordan sonra protein hemen sindirilince süper kaslanacağım diye bişey yok.

30 gram protein için 12 gram şeker. Saçma bir ürün.

Bir haftadır falan öyleydim ben. Akşam yemeğini yiyorum, biraz uzanayım, sonra kalkar işime bakarım diyorum, kalktığımda sabah olmuş oluyor. Dahası uykumu almış da olmuyorum. Günde 1.5 lt su içmeye başladım ama öncesinde zaten çok içiyordum. Bilmem bir alakası var mı. Dün bu durumu kırdım ama, inat ettim yatağa girmedim, kitap okudum, sonra da kendimi dışarı attım. Yürüdüm, koştum falan, bugün daha iyiyim.

Bence havalardan, hava sogudumu insanin uyuma istegi artiyor, mevsim degisikliginden kaynaklanan yorgunluk da eklenebilir ustune, 1 haftaya duzelirsin, biseyin kalmaz :)

milletçe paranoyak olduk. ama normal böyle hissetmek.
ani hava değişimindendir. insan bir de farketmeden psikolojik olarak da etkileniyor gündemden.

Güneş tutuldu böyle olduk

beni de yazın . yıllardır günde 5 saat uyku normal bir insana yeter diye savunduğum sözleri yercesine gece 10:30 da uzandım tv izlerken uyumuşum . bütün gün akşam olsa da uyusam modundayım günlerdir . gece 12:00 yi görmüyorum hiç böyle olmamıştım

Ben de tam tersi durum var, çok az uyuyorum eskisine göre. Sanırım hem havalar hem de gündem etkiliyor herkesi.

Biraksalar uyurum ama malum is guc. Son bi haftadir ben de cok zor uyaniyorum.

Benim de çok uykum var bu aralar ama dün gece de uykuya dalamadım mesela.

uzmanı değilim ama anoreksia çok zayıflasa bile kendini şişman bulma ve yemek yemeyi reddetme durumu. tamamen psikolojik. eğer böyle hissetmiyorsanız henüz sorun olmasa gerek.
yemeyi fazla azaltmış olabilirsiniz. öğlen yeyip sonra taa sabah kahvaltıya kadar aç durmak hiç doğru değil. midenizi hırpalıyorsunuz. bana kalırsa bir beslenme uzmanına görünün, yanlış besleniyorsunuz.

Çok yemek yemen gerekmiyor zaten. Doğru gıdaları tüket yeter.

doktora gider misin

işte doğru gıda da olsa yiyemiyorum. kıafetlerim üstümden düşüyor, herkes dur artık diyor yine de aynaya bakınca kendimi eskisinden farklı görmüyorum ve yine yiyemiyorum.

Seninki psikolojik vaka haline gelmiş o zaman. Doktor yolu göründü.

evet. zaman kaybetmeden psikiyatriye başvurmalısın.

Doktora +1

"aynaya bakınca kendimi eskisinden farklı görmüyorum"
doktor +1 o zaman

ya bende bu duruma gelsem sonra biri beni uyarsa sen çok zayıfladın diye sonra ben de anoreksi olduğumu düşünüp doktora gitsem :(
Kilo veremiyorum :(

cevabım : eğer hala zayıflama ihtiyacı hissediyorsan bence önce bir beslenme uzmanına, sonra onun dediğine göre psikiyatr a görünmelisin

kadıköy'de lithium iyidir. evet yanlış. çünkü ucuzu seçilecek, kalitesiz yap az vereyim denecek bir iş değil. ihtiyaç hiç değil. nasıl tablo alırken pazarlık yanlışsa dövmede de yanlıştır.

not: birden fazla kişi çalışıyor lithium'da ben iki dövmemi budakan tamer'e yaptırdım. gayet memnunum kendisinden.

bir hizmetin bedelini belirlemek için ödenecek paranın alıcı ve satıcı arasındaki uzlaşmayla sağlanması her ne koşulda olursa olsun yanlış değildir. Hatta bunun yanlış olduğunu iddia etmek de bu anlaşmanın sağlanması için kullanılabilecek argümanlardan sadece biridir.

dövmecim ve yakın arkadaşım aynı dövmeyi sana 50tl ye de yaparım 500 tl ye de, farkı 500ü verirsen görürsün demişti. beleşe yaptırdığım için farkı görememiştim.

dövmede geri dönüş yok gibi bir şey. sen pazarlık edince dövmeci eleman da ibnelik varsa çizgiyi yamuk çizse veya çok özenmeden yapsa geçmiş olsun.

bütçe kısıtlıysa çok isim yapmamış ama yetenekli dövmecileri araştırmanı öneririm. Ben de dövme yaptıracağım için kim ne yapıyor araştırıyorum. İnstagramda adı sanı duyulmamış yetenekli dövmeciler denk geliyor.

dövme yapmak bir zanaat, el işi. para ise en iyi motivatör. sen mesajı aldın.

turkiyedeki dovmecilerin biraz gotu kalkik oldugundan pazarlik yapmasan daha iyi.

dövmecinin referansları ve çalışmaları sağlamsa pazarlık edilmez. o kaliteyi istiyosan ödeyeceksin. ha şöyle bişe yaparsın ortalama aynı kalite çalışan farklı dövmecilerden fiyat alabilirsin

miami ink'e girip istediğim dövmeyi söyleyince "ben öyle ucuz işlerle uğraşmam bak karşıdaki tattoo saloon'a git orda yaparlar ne istiyosan" demişti. örnek baabında.

bugün de kafan iyi olsun,iç biraz

sana kız mı yok. (simdiden gazı vereyim)

Çare iki bira. Abartma ama. Aslansın kardeşim yardır

konuşma boyunca gece 2.00 gibi aniden gelen yakışıklılık hissiyle içinin serinlemesini diliyorum :) her şey güzel olacak, konu konuyu açacak.

alkol +1
kızın face instagram falan bakıp ortak ilgi alanlarınızı falan öğren. bilgin olmayan konuda googledan yardım alıp da da sohbete girmeye çalışma sakın daha çok heyecan yaparsın.

rahat ol aslanım yaparsın sen :)

alkol de yok hali hazırda, olsa zaten ohoo :P

viski. çok değil ölçü olarak ince belli çay bardağı kadar yeter. elinin altında internet de var. komikli şakalı şeyler yolla ordan muhabbet açılır. bira geğirtir, şişirir formun bozulur :P

yardır aslan :)

hiç bir zaman şu an ki kadar genç olmayacaksın, şimdi değilse ne zaman, hata yapmayacaksak niye insan olarak geldik bu dünyaya, you can do it, just do it, onları kahraman yapan yetenekleri değil seçimleriydi. Yok bu sonuncusu olmadı.

rınnn rınnn : )

kız tamam demiş işte konuşmaya, daha ne gazı freni...

Başka çayda da dene. Poşet çay gibi. Bana pek sağlıklı gelmedi

Normaldir. patlamış mısırda da olur aynısı. yada talaş tozunda da.

Çaykur çayıysa bişey katılmadı gönül rahatlığıyla için.
Sizin elektriğiniz gelmiştir.

Güzel format. Olmasa da olduralım lütfen

guncem.com vardı eskiden. günlük sitesi. istersen açık istersen kapalı yazabiliyorsun. hala vardır heralde. ama kullanan yoktur gibime geliyor eskisi kadar.

super! tam olarak boyle iste. e niye boyle tipsiz kalmis ki? bu isin en populeri bu site mi?

yapmak isteyen varsa domain benden. gunluk.org :)

@jimicik

eskiden baya popülerdi. zamanla o da kaybetti kullanıcılarını. neden bilmem. çabuk tüketiyoruz :)

bu burada kalsın. yazcam sonra.

tumblr blogu sonra aynı blogta 2. yan blog aç parola koruması yap. böyle yaparsan senden başka kimse göremez. bide not defteri tasarımı yüklersin. girersin post atar çıkarsın. kimse ifşa edemez.

medium.com

bak bu medium iyimis. keske turkce olsaydi.

tasarımı çıkartabilecek arkadaş varsa, yazılım benden ^^

Kuruyemiş ye.

Kahve iç sadece.

3-5 tane badem at yeter

Tadımca diye bir şey var. Hem tadı güzel hem hafif. Ondan yesem olur sanırım.

2 saat önce yiyorum ben. Çiğ kuruyemiş güzel enerji verir hemen önce yiyeceksen. Sonrasında gömüyorum. Sebze bakliyat falan yediğim için istediğim kadar abartıyorum

Olmaz. Sporcu adam etiketi olan şeyler yememeli. Üşengeç olmayın. Özen gösterin çünkü beslenme olmadan geri dönüş alamazsınız

Olmaz. Sporcu adam etiketi olan şeyler yememeli. Üşengeç olmayın. Özen gösterin çünkü beslenme olmadan geri dönüş alamazsınız

Bir muz gomebilirisn. Spordan 3-4 saat once yemek isi bitmis olsun. Sonrasindaki ogunun daha guclu olabilir.

Kalori/Enerji harcatan her aktivite teknik olarak kilo vermeye yardımcı bir unsurdur. Şişmanlar şişman oldukları için seks yapamıyorlar.

türklerin seks süre ortalaması 5 dakika olduğu için kilo veremiyorlar kihkihkih
hele şişman olanlar 5 dakika bile yapamazlar ben diyim
ama şişman insanlar yedikleri için şişmanlar seksle alakası yok seks öyle aşırı kilo verdiren bir şey değil ki zaten
ha günün 3 saati düzenli seks yaparsın tabi ki faydası olur ama ayda 1 2 kilo falan o da gırtlağını tutman şartıyla.

Seksten sonra metabolizma hızı normalden daha çok yavaşlıyorsa bir etkisi olmayabilir. Beslenme yada sağlık problemleri daha baskın nedenler şişmanlık için.

Her çiftin daha aktif ve daha çok hoplayan zıplayan tarafı olabiliyor. En güzeli bunun yer değiştirmesi de; eğer bir taraf sürekli hareket halinde diğer taraf ağırlıkla şişme kadın/dildo rolünde ise, diğer tarafın çok kardiyo yaptığını söyleyemeyiz. Bunun dışında, seks kalori yakan bir şey de, seksten sonra pizza gömünce o seks de pek işe yaramaz. Şişman olduğu için seks yapamayanı da vardır, yapanı da.

neira dolaylı yoldan +1 klfdjşfdj

yani, kalori yaktırır. yani zayıflatır.

uyurken de kalori yakıyoruz. kilo vermek için kardio yapmak gerek.

Verdirir

Köylü seksi aka misyoner pozisyonunda pek kalori yakılmaz.

verdirmez.

sirt ustu yatarak kilo verilmez kilo alinir dayi oglu?

seksten önce çikolata bal muz üstüne de pizza dürüm gömersen kilo alırsın daha çok.
hilti gibiysen verdirir bak orası ayrı.

şişmanlar da seks yapıyor ama hareket kabiliyetleri kısıtlı.

verdirmez. amaç kilo vermekse, tavsiye edilen aktivitelerden biri "seks" olmaz, öyle diyim ya da.

25 dakikalik bir cinsel performansta kadinlar 69 erkekler 100 kalori yakiyor. Orta boy yumurta 66 kalori. Cevap yumurta diyorum.

zor soru. yumurta tavuk sorusu gibi.

teorime göre; şişmanlar da seks yapıyor ama yaktıkları kaloriden fazlasını akabinde şöyle aktiviteler ile alıyorlar.

eksisozluk.com

evet. insanlar seks yapamadiklari icin sisman oluyorlar.

konu kilit. dagilabiliriz.

öncelikle sakin olun ve kimseye küfür etmeyin. siz bir şeyler yapılamaz mı diye sorarken, sizin kimlik bilgilerinizi falan da bi şekilde bilen elin dolandırıcısı "ben sadece aradım, küfür etti" diye hakaret davası açmasın. görüşmeyi kaydedin, başında da "konuşmalarımız kayıt altına alınmaktadır" diye uyarı yapın, ondan sonra sakin sakin adam çıldırtın, gerekiyorsa o küfür etsin.

@kibritsuyu hocam sırf küfür ettim diye suçsuzken suçlu duruma mı düşeceğim bir de:)

eğer görüşmeyi haber vererek kaydettilerse evet suçlu duruma düşersiniz ama aynı konuşmada karşıdaki de küfür ettiyse zaten açamaz hakaret davası falan. en iyi yöntem kibritsuyunun dediği gibi haber vererek görüşmeyi kaydetmek, karşıdakini olabildiğince konuşturmak.

@animalman elemanın diksiyonu çok düzgün. ben küfür edince içinden birden sönmez reyiz çıktı:) adama küfür etmesinden cevap veremedim:)

Polise şikayet edin.

Polis ara ara basıp topluyor bunları. Ama hepsine yetişmeleri mümkün değil. Polis, banka, ptt gibi tüm kurumların birlikte çalışacağı koordine bir ekip kurulması lazım. Adamlar milyonlar vuruyor, 3-5 kişi içeri girdi diye hemen vazgeçmezler. Yakalananlar ne ceza alıyor, orası da meçhul...

Yakınlarımızı bilgilendirme yapıyoruz. Kimse kanmasın diye. Hukuk devleti olsak çözümü olurdu elbette

valla ben artık trafikte hiçbir şey yapmıyorum. Kimin torpitosunda ne var sırtında ne çıkar belli değil. Malum ülkede kanun falan da yok, vursa herif çok çok 6-7 yıl alır gider.

Kendini çok yormadan Emniyet'in Whatsapp hesabı gibi kanallardan şikayet ve daha gözü açık bir şekilde motor kullanmak dışında çözüm yok senin için.

trafikte bizde bir sürü magandaya maruz kalıyoruz daha yeni yeni araba sürme korkumu üstümden atıyodum ki benimde başıma böyle bi olay geldi. elim ayağıma dolaştı eşim hemen aradı polisi şikayet falan ettik ama hiç bişey olmadı aksine adamdan dayak yicektik bide haklıymış gibi.
ben bıraktım tüm hevesimi eşim kullanırken bile hep bi tedirginlik var artık üstüme.
bence hiç bişey yapılamaz.

Yeri geliyor sen de iki arabanın arasından geçiyorsun oldukça yakın şekilde. Arabalar motora yapınca neden sıkıntı oluyor? Türkiyedesin ve motosiklet kullanıyorsun. Karşılaştığın herşey normal. Geçenlerde Vito vurdu bana, yanımdan giderken dönmeye karar vermiş bi anda yüksek araba olmasa altına girecektim. Bıktım artık, binmiyorum motora.

En doğrusunu yapmışsınız. Şikayetler çoğaldıkça şoför için iyi olmaz. Karşıdaki firmada "bu it bir gün başımıza sıkıntı çıkaracak" diye gereğini yapacaktır.

Motor işi biraz sıkıntılı bir iş. Acemiyken trafikte bir kere ben de az kalsın motorcuyu eziyordum ama tamamen istemeden oldu. Çok hızlıydı ve hiç bir aynada gözükmüyordu. Bazen kör noktada kalıyorlar. Yanlışlıkla da yapmış olabilir. Öncesinde bir sürtüşmeniz olmadıysa, niye ezmek istesin sizi???

@hasmetizm beni tanimiyorsun, nasil bir surucu oldugum hakkinda fikrin yok. Ayrica Motosiklet kullanmis bir insane ‘araba motora yapinca neden sikinti oluyor’ diye anlatmaya calismam abes olur sanirim. Sana da gecmis olsun ayrica.

@kartallar yuksek ucar
Aksam is cikisi saati ve hiz yapacak bir trafik yoktu. Arkamdan gelip onume kirdi yani gormemis olamaz. Onume gectikten sonra hemen sagdaki bir ayrima girdi. Orda da trafik vardi zaten, basip gidebilmis degil yani. Gecerken baktim yuzune ama o donup bakmadi. Yani bir kavga halinde de degildik.

ben kaskı takarken sinirlerimi çıkarıyorum. sevenlerimi düşünüp ona göre kullanıyorum. tabi yine kelle koltukta, her gün öldürülebilirim ama işe, azami dikkat asgari hız.

bundan sonra bankalardan kredi çekemez, gsm operatörleri daha önce ödeme yapmadığı için cihaz vermez. sürdürülebilir bir çark değil. birkaç kere kullanılabilecek bir şey.

değer mi? bence değmez. gelecekte hiçbir şey alamaz. 30yıl biraz abartı bence :)

çokda büyük bir dolandırıcı değilmiş. benim çalışanım o maaşının kesilen kısmı için amcasına senet vermiş ve icraya koydurmuş . doğal olarak ilk icra koyan kazanıyor. ben burdan icra dairesine para yatırıyorum maaşını 4 te 1 ini . icra dairesi amcasına, amcasıda geri getirip para veriyor .

Normal şartlarda açık falan bulmamış, geri zekalı bir arkadaş. Bankadan aldığı para bin liraysa bankanın bunun maaşından alacağı üç bin lira.

Ancak, asgari ücret alıyor ve bankalara 100 bin lira kredi borcu varsa da akıllı ama şeref yoksunu bir arkadaş.

Banka ne yapar ne eder alır o parayı adam ölmediği sürece, öyle düşündüğü gibi bir dünya yok yani. Ayrıca aynı durumda olup üç beş ay içeri girip çıkanlar da oldukça fazla. Tüm bunları göze alıp da yapıyorsa onun aklını sikeyim.

Bu iş bir kaç kereden fazla sürdürülemez.

Bankalar icra'ya düştüğü anda görür. A bankasından kredi aldı ödemedi, B bankasına gittiği anda o banka bu işlemi görür. Dolayısıyla icraya kadar geçen 1-2 aylık sürede ne vurduysa vurur, onun dışında işlem yapamaz.

evet böyle bir kanun var. artık eve icra gelmiyor. maaştan kesiliyor. dolandırıcı bundan sonra kolay kolay telefon ve banka kredisi alamaz, onu kara listeye eklemiştir operatörler ve bankalar. ancak bundan sonra sigortasız işlerde çalışırsa şimdiye kadar olan borçlarını ödemeyebilir. bildiğim kadarıyla kalan borcu devlet ödüyor bu durumda. yani dolandırıcı senin benim paramdan yiyecek aslında.

o işçiyi bulduk (temsili) 28.media.tumblr.com

Sor bakalım bugüne kadar toplam çektiği para ve cihazlarla birlikte ne kadar para geçmiş eline. Bundan sonra bankalar değil kredi kart bile vermeyecek, bi gün paraya sıkışırsa boku yedi yani.

Gerizekalı bir adammış. Bireysel olarak üç kere zıplar en fazla. Ticari olsa hadi neyse krediyi kürekle veriyolar

www.egonomik.com

Driverini sil. Son degil onceki stabil surumlerde birini yukle. Bana yazilimsalmis gibi geldi.

termal macunu yenilesinler düzelir.

virüs olabilir. cpu kullanımı da artıyor mu?

Arkadaşlar yazılımsal olduğunu düşünmüyorum çünkü çok farklı işletim sistemleriyle denedim.

Şu an Ubuntu 15.04 ile kullanıyorum. Ama Windows var yanında. İkisiyle de aynı sorunu veriyor.

Termal macunu yenilediğim zaman da kapanmıştı. Bios güncellemesi yok. Olsa yapacağım.

Hocam linux yokken de denediğimde kapanmıştı. Sorun neden linuxtan olsun ki hem? Onu etkileyen bir şey mi var? Diskte duran bir dosya ne diye işlemci frekansını etkileyebilir ki?

1-fan temizliği gerekebilir, zira söylediğin işlemci 2011 çıkışlı laptop işlemcisi yani laptop fan çıkışı tıkanmış olabilir.
2-belirtmişler ama termal macun yenilenmesi gerekebilir, hele ki kullanımı 4 yılı geçmişse.
3-bilgisayarını boş yükte çalıştırıp gözle. güvenli modda aç ve işlemci ekran kartı ısılarını takip et.
4-kendin sökebiliyorsan kasasını aç temizle, bakır borularda da sorun olabilir soğutucu parçalarında sıkıntı olabilir.

@kaledekiyalnizlik bilgisayara format attım direkt windowsu kurdum ve aynı sorunu yaptı. Yani ortada linux yok. Anlayacağın hiçbir program kurmadan etmeden de kapandı bilgisayar.

hocam aynısı bana oldu.vatan bilgisayara gittim 15 liraya termal macun aldım.açtım youtube dan hp xx marka laptop termal macun videosu 15 dakikada hallettim.bilgisayarcıya götürme 100 lirana çökerler.max 15 liraya halledersin çok kısa bir işlem zaten hem fanı da temizlersin.

biostan intel turbo boost özelliğini disable et problemini bunun çözmesi lazim

tahmin yürütmem gerekirse tamirci sana ya işlemcinin yada anakartin turbo boost özelliğinin bozuldugunu ve değişmesi gerektiğini söyler

@bergin cevaplar arasında en çok sen yaklaştın hocam. Yani ne demek istediğini anlıyorum fakat disable edebileceğim bir seçenek yok. Yani ekran kartının çipi bozulmuş olabilir. Fakat burada ısrarla macun değiştir diyen arkadaşlar var. Sorun o kadar basit değil. Kendim de bilgisayardan anlıyorum fakat bu ufak sorunda format at diyen tamirci mantığının ötesinde bir şey olduğunu düşünüyorum. Zira macunu kendim değiştirdim ve kontrol ettim bir problem yok. Bu ısınma değerleri 80 gibi olup sonra 90 a çıkıp daha sonra kendini kapatan çizgisel bir artış değil ki. Birden 50'den 100'ü görmesi üzerine olan bir şey ve maalesef dostlarım yetkili yere verdiğimde düzeltemediler. İşlerimi çok dediler fakat bir kaç şey denemişler. Şimdi başka bir tamirciye verdim bakalım test ortamından yarın çıkacak.

25 mbit, 75gb akk.
yetiyor. torrentten devamlı dizi indiriyorum ama ayın sonuna doğru indiriyorum ki akk girmesin diye.

Simdi baktim ne kadar download var diye. Aylik yaklasik 100 GB download, 10 GB upload yapiyormusum. Torrent kullanmiyorum, Facebook, Duyuru vb haricinde sadece dizi ya da film stream ediyorum.

edit: akk yok.

50 mbps 100gb akk. gayet yeterli. akşam 12'den 6'ya akk sayılmıyor. indereceklerimi o periyotta indiriyorum kafam rahat ediyor.

8mbps, 50gb, yetiyor.

50 mbps 250gb akk evde 5 kişi internet kullanıyor küçük kardeşim her gün video izliyor YouTube'dan 2 hafta içinde hız düşüyor haliyle ama memnunuz

Akk 75 gb var ayın 15'i gibi akk geçiyorum.Genelde torrent kullandığım için yetiyor.

50 mbps hız, 250 gb akk + uydunetin gece kuşu kampanyası. anca yetiyor, hatta bazı aylar son bir iki gün 250 gb'ı aştığımız olmuştu.

evde 4 kişiyiz ve 4 kişi de aktif olarak interneti kullanıyor. 4 kişi olunca internetten her şey yapılıyor tabi. film, dizi, online oyun vs. vs.

şimdi tekrar baktım genel olarak ayda sabah 9 - gece 12 arası yaklaşık 250 gb, gece 12 - sabah 9 arası da (akk'ye sayılmayan) 350 gb filan kullanıyormuşuz.

Master of code, 12 - 6 amk sayılmayan kampanya hangi firmanın?

35 mbit, sinirsiz, akk yok. Günde bes gb civaridir, bir saatlik dizi, youtube videosu, dosya, mesajlasma. Günlük tüketimim genel olarak bu. Isle alakali kullandigimda saatlik 5 gba kadar veri alis verisim artabiliyor. Internet hizimin 90a ciktigi da oldu ama bu aralar 35. yurt interneti. Torrent kullanmiyorum, gerek de yok arsivlemeye günümüzde bence.

10mbit 25gb akk. yetiyor. aylık dl 27 ile 50 civarında geziniyor.