mIktara bırakırlar, mIktarda onu gider onun altına tükrükle yapıştırır. sorun olmaz :D

muhtara teslim ediltikten sonra süreç nasıl işliyor peki?

peki ihtarname gittiğinde evde olsa ve "kabul etmiyorum" dese ne olur? geri mi döner?

Eğer kişinin resmi ikametgahına (aks adresine) gönderdiyseniz muhtara teslim edilir ve kişinin kapısına tebligatın muhtara bırakıldığına dair bir haber kağıdı yapıştırılır. O tarihte de kişiye tebligat yapılmış sayılır. Eğer resmi ikametgahı orası değilse ve tebligat yapılamamışsa aks adresine yeniden tebligat yapmanız lazım. Bence siz noterden tebligatın kodunu öğrenip ptt'nin sitesindeki yurtiçi gönderi takibinden tebligatın akıbetini öğrenin.

(bkz: tabii lan manyak mısın)

yok kardeş değil.

değil

O

O, bence. Delillerle geldim. :D

www.google.com

kat-cobain.tumblr.com

Arkadaşınız havalimanından Havaş ya da belediye otobüsüyle otogara gelsin. Oradan birlikte taksiyle Çıralı/Olimpos minibüslerinin kalktığı yere giderseniz. Taksi parası 10 TL falan tutar. Antalya-Olimpos arası yol 1-1,5 saat falan sürer. Ankara-Antalya da otobüsle tahminen 7-8 saati bulur.

Siz otogarda bekleyin o havaalanından 600 nolu otogar otobüsüne binsin (kırmızı belediye otobüsü her saat var sanırım) otogarda buluşun ve oradan kumluca otobüslerine sorun onlar gidiyordur.

Edit: otogardan da kalkıyor diye biliyorum çıralı minibüsleri taksiye gerek kalmayabilir. Ayrıca unutmuşum Ankara Antalya tam 8 saat bizzat denedim çalışıyor :) )

okulu erken bitirip napcan aga ? okumak gibisi yok.

Hatemi hocanın şuna benzer bir lafı vardı:"İühf'yi 5 yılda bitirirseniz 1 sene kaybetmiş olursunuz. 4 yılda bitirirseniz 4 sene kaybetmiş olursunuz."

Avukatlığa başlayınca zaten hali hazırda işin pratiğine dair hiçbir şey bilmediğini fark edeceksin. Bizdeki hukuk fakültelerinin formasyonu bir enteresan; teori yüklerken pratiği tamamen es geçiyorlar. Savunmaları da "biz de avukat değil, hukukçu yetiştiriyoruz" oluyor genelde.

O yüzden, ister şimdi mezun ol, ister seneye bir şey farketmez. Nasılsa avukatlığa dair hiçbir şey bilmeden mezun olacaksın. Benim tavsiyem bir hukuk bürosunda iş yapar bir pozisyonda başla şimdiden.

www.sezenaksu.net

Budur. Teşekkürler.

(bkz: rampi rampi)

biraz pozitif olun be

en garantisi PTT ye gidebiliyorsan vezneden öde, geç. Hiç uğraşma

Cezanın tebliğ tarihini girdiğinizde, 15 gün içinde ödeme yapıyorsanız sizi %25'lik indirimden otomatik olarak faydalandırıyor.

Bi vj vardı Mtv'de, Neil. Ona çok benziyormuş.

Edit: Neil Cole imiş vj'in adı. Bu da resmi: www.google.com.tr

Hayatı boşaltacağım ? (google translate)

hayatı tespih yapmışım sallıyormuşum ? ( huzunbaz translate )

latincem yok, italyancadan ekleye kenetleye şu sonuca vardım.

boş hayatın canı cehenneme. (canı ehenneme kısmı aslında daha bir sert orjinalinde. boş hayatı sikiyim modunda)

ne sikime olabilir

Aa evet, susma hakkınızı mı kullanıyorsunuz diyormuş. Teşekkürler.

Van depremzedelerine gönderebilirsiniz

giysiye ihtiyacı olan biriyle ilgili duyuru vardı sitede ama bulamadım bir türlü. belki görür, gelir.

istanbuldaysaniz kadikoy belediyesinin acik gardrop diye bir magazasi var. orayla gorusebilirsiniz. bu magaza ihtiyaci olan kisilerin gelip para vermeden kiyafet alabilecekleri bir yer.
belediyenin web sitesinden sosyal buroya ulasabilirsiniz.

mahalle muhtarına sorabilirsiniz, veya komşu mahalleler, ya da gelirdüzeyi düşük olanların yoğunlukta olduğu mahalleler. iyice umursamaz vurdumduymaz biri değilse illa ki bilir muhtarlar. yönlendirir sizi.

www.pinterest.com

Daha çok yöntemini soruyorum aslında. Şurasından tut şöyle çevir gibisinden.

www.ehow.com
resimsiz gerçi
www.pinterest.com

benden bu kadar

google search ile araninca takimin adini buldum.
web sitesine girince, takim listesi var.

www.lflus.com


sağdaki 4 numaralı oyuncu sanırım.

ki bitişik bir de : )

www.lflus.com 4 numaralı olan: THERESA PETRUZIELLO

eda taspinar.

Dilbilgisi öğretmenin

Ciddi mi soruyorsun?

varsa duyar. yoksa da kendi kendine konuşmuş olursun. şöyle diyim ben sana her türlü bir şey olmaz, garantisi benim.

onlinesa duyar, offlinesa tek tik gözükür

bizi duyuyorlar ki vesvese veriyolar :)
olay kabaca şöyle; iblis ve yandaşları pek sevmedikleri ademoğlullarını aralarında paylaşırlar. sen bu adamı tut bu benim diye. yani herkesin ayrı şeytanı vardır o ilgilenir herşeyinle. en çok da namazda uğraşır. besmelesiz yaptığın işlerden(yemek, kıyafet vs) nasiplendiği rivayet edilir. yani besmele çekerek zayıflatabilirsin şeytanını. oyuncu değişikliği yok diye biliyorum.
Peygamber Efendimizin şeytanlarının sonradan müslüman olduğu da başka bi rivayettir.
başka sorun varsa alayım
edit olarak onlar zaten durumu biliyolar söylemen bi işe yaramaz antlaşma öyle. ademoğluna secde etmedikleri sürece o iş olmaz. o da ağır geliyor egolarına

gangs of new york
the aviator
body of lies
django
gatsby
wolf of wall street'i yeni izledim, güzel ama acayip uzun.
imdb'den sırayla izleyebilirsin, hepsi güzeldir neredeyse

blood diamond, shutter island derim ben. titanic çok liseli kalıyor

Hepsini izleyin kotu filmi yok.

öneriler için teşekkürler arkadaşlar..

Hepsi çok güzel, ayırt etmeden izleyebilirsin. Zaten kötü filmi yok kendisinin.

yazmadıklarından body of lies.

yazmadiklarindan bitane daha var.

Revolutionary road

Romeo & Juliet

What's eating gilbert grape filmini kesinlikle izle derim.

valla ben buna işkembe diye cevap vereceğim. Daha da asla yemem.

kılıç balığı, solucan(çocukluk aklı) aklıma başka gelmiyor ne yazıkki.
bir de zamanında komşumuz serçe vurmuştu onu yemiştim güzel değil.

edit: ben de kımız içtim :D

at eti ve yılan eti yedim. kımız içtim.

martı döner

kanguru eti. aynı restoranda timsah da vardı, kararsız kalıp kanguruyu seçmiştim...

çok yemek seçerim o yüzden pek ekstrem şeyler yemedim ama bana göre en extreme şey tavuk yüreği. (o da daha çocukken dedem yedirmişti, cüneyt arkın gibi cesur, yürekli olursun diye kandırmıştı rahmetli gjklasd)

(bkz: mavi yengeç)

ben değil de, bir arkadaş:

www.youtube.com

dikkat: görüntüler mide kaldırıcıdır.

köpek ve balon balığı sanırım

yengeç ve kelle paça..

davşan

Kirpi

old.jagareforbundet.se şu heyvanın etini yemişliğim var

Çocukluğumda yerden bulduğum sakızı çiğnamıştım.

tavşan, at, geyik, mavi yengeç, adını bilmediğim renkli tropik balık ve midyeler.
Hiçbiri ekstrem değil gerçi.

ben için en ilerisi ahtapot salatası oldu :)

cam bardak

mermer

Boga kuyrugu.

inek dili

yani şunlar yanında ekstremliği kalmadı ama, ıspanaklı pasta yemiştim. böyle bildiğin ıspanaklı yani. dünyanın en saçma yiyeceği ama, onun dışında bir ekstremliği yok.

Peçete, kibrit çöpü ve gül. Peçete ve kibrit çöpü için çocukken yarışma bile yapmıştık, niye olduğunu da hatırlamıyorum. Gül de Demet'in Kınalı Bebek klibinden kalan bir şey.

kurbaga bacagi ve salyangoz. bir de devekusu etinin tadina baktim.

ayrıca haftaya geyik sucuklu kurufasulye yapıcam mesela, sayılır mı? :)

salyangoz haşlaması

midye lan. cidden yediğim en acayip şey oydu.

güvercin, sığırcık da yedim, pek extrem sayılmaz bunlar ama olsun.

bana sizin yediklerinize bakınca ancak bok yedim demek düşer.

deniz kestanesi

salyangoz ve ekstrem sayılırs eğer bıldırcın.

at ve eşek sucuğu (italyada bilerek satılıyor)
sülünes

koyun taşağı

dilli kaşarlı :(

İkametinizin bağlı olduğu ilçe kaymakamlığında bulunan hakem heyetine durumu anlatan bir dilekçe ve elinizde bulunan fatura, servis fişi gibi her tür belge ile başvuracaksınız. Onlar bir bilirkişi incelemesi yaptıracak ve talebinizle ilgili bir karar verecek.

Başvururken bilgisayarı götürmenize gerek yok.

bozuk çıktı, ilk 1 ay içinde gönderdiniz öyle mi hocam?

para iadesi veya muadil ürün isteyeceksiniz yani.

bozuk çıktı ve 1 ay içerisinde göndermedim..
para iadesi için başvuracağım.

1 ay içerisinde göndemezseniz hakkınız olmayabilir. iyi araştırın. hem zaman hem para kaybetmeyin hocam

Zamanaşımı süresi 2 yıldır. Rahat olun.

Üstelik hakem heyetine başvuru için hiçbir ücret ödemezsiniz.

Doğru biliyorsunuz. Vekalet ücretini avukata baro öder. Fakat daha sonra davayı takipsiz bırakır veya davadan feragat ederseniz adli yardım kurumunu kötüye kullandığınız için vekalet ücretini faiziyle birlikte sizden talep eder.

teyp yaw. niye tape diye okuyorlar anlamıyorum. ben teyp diye okuyorum valla

ses kaydı işte, ilk bu futbol şike davaları zamanında çıkmıştı, herkes tape tape diye dolaşıyor ortada. Tam yumruklamalık.

bence kasıtlı yapılan bir durum; kaset dersen herkes onun bir ses kaydı olduğunu anlar ama tape dersen türkiye'nin büyük bir çoğunluğu anlamaz konuya uzaklaşır

Tam olarak ses kaydı değil. Bir soruşturma kapsamında telefonları dinlenen şüphelilerin telefon görüşmelerinin yazıya dökülmüş hali tape.

evergreen wins.

Tape, Frenkçe typeé kelimesinin okunuşu. İngilizcesi typed. Daktilo edilmiş demek. Teypnen bi alâkası yok.

ses kaydındaki gonuşmaların, daktilo edilmiş ya da bugünkü tabirinnen bilgisayarda yazılmış hâli.

eskiden Frenkçe hâkim bi dil olduğuçün, Türkçeye geçmiş ve Türkçede kullanılan eski bi laf.

eskiden (bkz: tapaj hatası) dellerdi. şimdi plaza gençliği (bkz: typo) diyo. typographical error'ın kısaltması olarak. o tapaj da, daktilo ederken yazım hatası demek oluyodu.

hatta tam turkcesi teyip seklinde soylenegelir.

ses kaydi

Ala gözlü nazlı pirim ?
bugün güzellerin şahını gördüm?
Bu program olmasın ?
www.youtube.com

Yok bu değil

olur. işletim ücreti keserler

- ye mi düşer peki

Hesabınızda yeterli para yoksa bu ücreti kesemezler ki yasal değildir bu ücret.

bir ara haberler çıkmıştı.

düşüyor sonra faiz biniyor, haberi olmayan insanlara da ancak 10 bin liraya ulaşınca haber gidiyor falan diye duymuştum.

Tüketici hakem heyetine başvurur, iptal ettirirsiniz efendim

hesap işletim ücretini para yokken kesemezler. ama atıyorum 2 sene sonra hesabı kullanayım dersin, bi atarsın 200 lirayı, hepsini pat diye keserler. kullanmıyorsan kapat gitsin bence. garanti'nin internet bankacılığı hizmeti türkiye'de rakipsiz ama ultra soyguncu bir banka.

artik bireysel kullanicilardan hesap isletim ucreti kesilmiyor.

bugunku antremanda goz dolduran futbolcu haklı, kullanmazsın ama birgün garanti ile bir alışveriş yapmak zorunda kalırsın, birisi para gönderir filan. işte o zaman zart diye çekerler kaç yıllıksa hesap.

şubeye git hesaptaki parayı al hesabı sıfırla, yada nete gir birine eft yap. hesap sıfır olunca da şubeye bir dilekçe faksla, xxxxx nolu hesabımın kapatılmasını rica ederim de.

lafla değil dilekçe ile başvurunca mecbur kapatıyorlar.

evet

bkz google

evet.

Yes.

ja.

oui.

Bence yarın gece

abi yalnızsan her gece uzundur.

@evergreen ben de o ikileme düştüğüm için sordum.

yarin gece

21'ini 22'sine bağlayan geceymiş. Hatta iran'da bu gece 2000 yıldan beridir kutlanırmış. Adı "yelda"ymış.

Yarın gece, 21 Aralık gecesi en uzun gece.

yarın gece gençler.

21'in gecesi 22'nin sabahı olan süreç tabii ki. vay aq bunu bilmeyen bilenden daha çok.

ben izlemeye çalıştım, sevmeye çalıştım ama malesef sarmıyor beni. yeterince komik değil sanki.

Hayır^_^

Evet. Çoğiyi. Her yaşa hitap ettiği için reyting kaygısı olmaz diye düşünüyorum.

biz duyuru ailesi olarak türk dizisi izlemiyoruz :/

annem çok seviyor ama bu diziyi.

mala bağladığım zamanlarda bakıyorum netten. keyif alıyorum fakat uzunluğu bayıyor. bir bölümde işlenen hikayeyi 20 dakikalık dizi formatında verseler idi uzun soluklu olacağına inanıyorum.

Uzun süredir Türk dizisi izlemiyordum, ilk kez bunu seyrediyorum,evet uzun olması çok büyük handikap, ilk bölümlerde sıkıyordu uzunluğundan ama son 2-3 bölüm toparladı

ailecek hepimiz ayrı ayrı evlerde takip ediyoruz. Annemler bile artık Türk dizisi seyretmiyor bir tek bunu seyrediyor

"bu nasıl?" diye duyuru açıldığını, "güzel." veya "ya ucu güzel olmamış" gibisinden cevaplar verildiğini gördüm de...

bu çok gerçekçi geldi lan. cidden bi diziden falan mı bahsediyosunuz? dizinin adını şifreli olarak mı yazdınız bi yere? hangi diziden bahsediyosunuz? :(

edit: haaaaaa....

Eserin adı "Aramızda Kalsın"

Normalde yerli dizi izlemem ama dediğin gibi ben de çok sevdim. Aynı korku bende de var.

Binnurcugumun cok hayraniyim.
Ugurcugumun cok degisik bi seysi var, ney deme bilmiyorum, cok hayraniyim

Bu ikisi biraraya gelmis ben izlemezsem olur! Olmazdi.

O evdeki hala olasim geliy, gece kolyeyi inceleyen ve turkkaan diye okuyan.

Basina bi is gelmez umarim dizinin, bakicik

The exorcist

Aradığınız film bu mudur bilmiyorum fakat söyleyeceğim filmde de aynı şey oluyordu diye hatırlıyorum
Nazarin

sağlık bakanlığına şikayet et gerizekalıyı.geçmiş olsun bu arada.

hastanenin başhekimine de şikayet edin.

ağzının ortasına çakıcaktın 2 tane. sonra efendim hasta yakınları doktora şiddet gösterdi.

Görevi kötüye kullanma ve hakaret suçlarından savcılığa suç duyurusunda bulunun.

Not: Mutlaka tanık bulun.

hastanede kayit actiysaniz (acil kisminda) bunu saklayin, kavgaya dair tanik varsa tel vs alin, varsa kamera kaydi vs de alin. denilen bahaneler (görevi kötüye kullanma ve hakaret) bir de sizi kovmasiyla alakali hipokrati bozma gibi bir durum oluyordu galiba. onun da bisiyi vardi. iyice dert olabilirsiniz onun basina.

gecmis olsun.

sıcağı sıcağına hemen baş hekime gitmeliydiniz ordan tutanak tutturdunuz.

Wifiden giriyorsanız bağlandığınız kişinin dns ayarlarını değiştirmeniz lazım.

operatörle belki dns işlemiyordur. Net bilmiyorum, tahmin tabi ki.

olmaz çünkü onları 8.26.56.26 8.20.247.20 yapmadın :))

3g ile giriyorsan apn den değiştirilecek.

illegalstar, o numaralar da işe yaramadı

redeath, bağlandığım kişinin dns ayarlarını nasıl değiştirebilirim?

Not: Wi-fi'dan giriyorum.

yav gerek yok ben ipadde telefonlarda tv de hep aynısını kullanıyorum modemden ( veya diğer modemlerden ki bende 3 adet modem var eskiden kalan) ayarlamıyorum ki. eğer gene giremiyorsan sayfanın ip no su engellenmiştir ve sadece vpn ile ya da tor browser la girebilirsin. ver sayfanın adını bir bakalım.

Risinli sigara çalındığı sırada Huell Jesse'yi yaka paça bi yere götürmüştü sanırım. Jesse bunu hatırladı ve şu bağlantıyı kurdu: "Risini de Huell çaldı. Walter risini Fring çalmış ve çocuğu bununla zehirlemiş gibi gösterdi. Sonradan çocuğun risinle zehirlenmediği ortaya çıktı ama o sırada iş işten geçmiş, Fring ölmüştü. Bu kumpası Walt kurdu, Brock'u da o zehirledi" diye düşündü.

evergreen gayet güzel açıklamış fakat, kaybedici adam'a iyi güldüm, şeker olmuş :)

ateşe uzak tut. cos diye yanıveriyor.

ocağı yakıyon, malzemeyi çıbığa takıp ateşin üstüne tutuyon. üstüne derken içine değil tabi.

eridiğinde iki bisküvi arası sıkıştırarak şişten alacağınızı da biliyosunuzdur elbet :D

püsküütsüz olma mı?

hadi pisküt olmasın başka bişi olsun ama o eriyik sıcak şeyi illa bişeye yapıştırcan doğrudan dile yapıştırmaca oluyor mu bilmiyorum amerikan filmlerinde o kadarını göstermiyolar ama kesin nette bi video vardır konuyla ilgili :)

link verseydin keşke.

alkislarlayasiyorum.com

www.youtube.com

www.diziler.com

doğru anlamışsın

arkadaşın kapatmıştır duvarını

ı ıh. kendimden başka kimsenin duvarında paylaşamıyorum. öyle bir seçenek yok yani.

kopyala linki yapıştır duvarına

ben de araya ilişiyim. oradaki yer neresi?

some people

mekan poyrazköy olabilir...

ilkinde kadraj yamuk.

diğerleri de karanlığı bir yere bulayıp diğer yerleri de aha işte bunu gör buna bak diye dikkat çekilmek istenmesi rahatsız edici olmuş.

naçizanedir.

kitap dışındakileri beğenmedim.
siyah-beyaz zaten bir de ekstra karartma efekti yapılmış olmamış

cık olmamış siyah kısımları çok yapmacık duruyor

levi's store felaket

karanlık kısımlarda sanki görülmemesi gereken bir şeyi gizlemişsin gibi.

neden karartma yapıyorsun ki? zaten vurgulamak istediğin şeyi kompozisyonunda yansıtabilirsin. fotoğrafa bakan kişiyi dar bir alana hapsediyorsun, sıkıyor. bence bu karartma olayını minimum seviyeye çekmelisin.

geçişleri daha soft yapmanız lazım

çok kötü! net!

fotoğrafla bu kadar oynanınca fotoğraftan resime dönüyor. resim olarak fena değil fotoğraf olaraksa gerek yok.
oynanmamışları eminim daha güzeldir.

karartma da bi yere kadar. fotoğrafın yarısı karartılmış nerdeyse. zaten efekt sevmeyen bi insanım. biraz daha sade orijinal halleri olsa daha güzel olurdu
ben sana efekt kullanma demiyorum hobi olarak yine kullan :)
o siyah karartılmış yerler sanki elin kelmiş de kapatmış gibi duruyor

biz de öyle düşündük ama değilmiş. çetrefilli bişey ya balık özne olabilir gibi de geliyo kafamız karışık.

kokuyor, yüklem
ne kokuyor, hava (çok çok gizli özne)
neresi kokuyor: mutfak dolaylı tümleç
nasıl kokuyor: balık zarf tümleci

kokuyor yüklem.
kokan balık: özne
neresi mutfak: dolaylı tümleç.

mutfak: özne (ne?)
balık: zarf tümleci (nasıl?)
kokuyor: yüklem (ne yapıyor?)

mutfak: dolaylı tümleç
balık: özne
kokuyor: yüklem

"mutfakta balık kokuyor"dan bir farkı yok bu cümlenin.

balık kesinlikle özne değil. eğer öğretmen hoca vs balığın özne olduğunu iddia ediyorsa adresi ver gelelim.
imgim.com

baldur ve devilred e evet diyorum. ancak kokan balık hala orada olmayabilir o yüzden özne balık kokusu, yüklem var, nerede mutfakta. mutfakta balık kokusu var. cümlenin doğru hali bence.

kafamız daha çok karıştı şimdi ya. "mutfak özne değil" tezinin dayanağı şu, özne işi yapana denir, ama kokma işini mutfak değil balık yapıyo. gerçi bana pek ikna edici gelmedi bu, bence özne mutfak. kokan mutfak sonuçta.

cümlede anlatım bozukluğu var diyebilir miyiz o vakit?

anlatım bozukluğu yok.

mutfak: özne
kokuyor: yüklem.
balık: zarf tümleci.

bence mutfak özne.

sadece "mutfak kokuyor" deseydik misal, mutfak yine özne olmayacak mıydı? gizli özne mi var diyecektik cümlede. kokmak bir eylem. onu da mutfak yapıyor. ayrıca balık bir gün önce pişirilmiş ama hala kokusu kalmış olabilir. bu durumda gerçekte var olmayan bir nesneyi özne yapmış oluyoruz. saçma değil mi?

erör verdim.

bence bence denilmis de bencesi yok ki bunun.

kokuyor: yuklem
kokan ne?
mutfak: ozne
ne kokuyor?
balik: belirtisiz nesne

bu kadar. zarf tumleci falan denilmis ki eyvahlar olsun diyorum.

** yanlissa istifa ederim.

Şimdi şöyle düşünelim; 'mutfakta balık kokuyor. olsaydı, 'balık mutfakta kokuyor.'dediğimizde anlam değişmez ama vurgu değişirdi. Fakat 'Balık mutfak kokuyor.' olmuyor. Mutfak,balık kokuyor. Burada mutfak özne. Kesinlikle öyle. Balık: ZARF çünkü kokunun nasıl olduğuna cevap. Kokuyor: fiil.

bunun başka alternatifi falan yok:

özne, b'siz nesne, yüklem.

duyuru'yu da karıştırdınız :) kokma işini kimin yaptığını bulabilsek ögeleri de çok rahat bulacağız da henüz ondan emin olamadık :)

kokan mutfak ama balık ne ayak ondan emin olamadım ben. çünkü nesnenin tanımı yüklemin yaptığı işten etkilenen öge değil mi, burda kokma eyleminden balık etkilenmiyo? balığın zarf tümleci olma ihtimali hiç mi yok?

ofiste sesli sesli güldüm yeminlen.

mutfak özne +1

ayrıca;

Kokuyor -Yüklem
Kokan ne? Mutfak-Özne (Kokma eyleminden etkilenen ne?)
Mutfak nasıl kokuyor? Balık (Zarf T.)

balık zarf tümleci olmalı ya çünkü nesne olsa hoca söylerdi bence. bu arada sınav da ertelendi belki sormaz ama öğrenmiş olduk iyi oldu çok teşekkürler herkese. :)

"mutfak"ın canlı olmaması, bir yer belirtmesi kafaları karıştırmış.

"ahmet ter kokuyor"

diyelim. kafanız karışıyorsa bunu ayırın. aynısı.

özne, belirtisiz nesne, yüklem cevabına +1 diyorum.

"balık mutfakta kokuyor"

deseydik, balık özne, mutfakta dolaylı tümleç, kokuyor yüklem olacaktı.

"mutfak leş gibi balık kokuyor" deseydik, "leş gibi" zarf tümleci olacaktı. gerisi aynı.

öğrenmiş olmadık mı ya ben olduk sanıyodum. :D özne, zarf tümleci, yüklem değil mi işte bana gayet mantıklı gelmişti bu?

aboo benim kafam şimdi yeniden karıştı. balık nesne yani kesin? o zaman bizim hoca gıcıklık olsun diye öyle değil dedi. :/

kibritsuyu'na katılıyorum.
ikna olmadıysanız çevirerek deneyin.
kitchen smells fish.

yeni örneğimiz geldi:
ayak balık kokuyor.
:)

bence mutfak ne kokuyor değil, nasıl kokuyor diye sormamız lazım. bu durumda mutfak özne, balık zarf tümleci, kokuyor yüklem.

tamam anladım şu an ya, zaten ilk düşündüğüm buydu da hoca yanlış diyince kafamız karıştı. çevirmek de güzel bi yöntemmiş. :)

hahah

kokmak geçişsiz fiil, nesne almaz. o yüzden balık nesne değil.

nesne alan fiil olsa o nesneyi belirtili nesne yapınca da biraz anlamlı gibi olması lazımdı. mesela elma yiyorum dediğiniz gibi elmayı yiyorum da diyebiliyorsunuz ama mutfak balığı kokuyor absürd.

@evergreen niye böyle yapıyosun yine şüpheye düştüm. :/ emin misin peki?

haaaaa. mantıklı o da. öyleyse balık zarf tümleci mi?

evet kokma işinin nasıl olduğunu belirtiyor, zarf tümleci.

nasıl kokuyor? balık kokuyor.

oldu mu? bence olmadı.

"balık" mutfağın nasıl koktuğunu değil, ne koktuğunu anlatıyor. leş gibi kokuyor, ekşi ekşi kokuyor, sası sası kokuyor, göt gibi kokuyor, mis gibi kokuyor falan olsa zarf tümleci olurdu. adı üstünde zarf. fiili niteleyen kelime. niteleme özelliği olmalı. "balık" bir nesnedir.

balık kokmakla balık gibi kokmak aynı şey.

tek tek sözcüklere değil sözcüğün anlamının cümlenin anlamı içindeki fonksiyonuna bakmak lazım. balık gibi deseydi de aynı anlama gelmiş olacaktı. harika kokuyor deseydi de mesela harika aynı işlevi üstlenmiş olacaktı anlamsal olarak. (açılın, ben dilbilimciyim!)

kafamı karıştırdınız. ama bence aynı değil.

"mutfak harika kokuyor" cümlesindeki "harika" ile, "mutfak kurabiye kokuyor" cümlesindeki "kurabiye" aynı şey değil. olmamalı. harika zarf tümleci o kesin de, kurabiye zarf tümlci olamaz. "kurabiye gibi" kokmakla "kurabiye kokmak" aynı gelmiyor bana. evet kokmak geçişsiz, nesne alamaz ama ter kokmak, "bir şey kokmak" şeklinde bir kullanım var. "ter gibi kokuyor" diyor muyuz, oluyor mu allasen?

o zaman abicim yukarılarda bir yerlerde yazılmış, aramaya üşendim.

"balık kokuyor" yüklem. nesne de değilse, bence zarf tümleci de değil, zira "balık" nasıl sorusunun cevabı değil, "balık kokmak" komple yüklem. başka türlü olmaz çünkü.

gizli özne anne burada. bunu bir anne söylemiştir kesinlikle.

az önce bi arkadaşıma sordum. aynı hoca onlara da bu işkenceyi yapıp sonra olayı anlatmış. bu cümle hala açıklığa kavuşturulamayan bi durumdaymış. balığın cümledeki görevi hakkında iki ayrı tez varmış ve türkçeciler (doğru kelime bu mu bilemedim ama cümle ögelerini düzenleyen adamlar işte) arasında hala tartışma konusuymuş. pazartesi hocayla bi de ben konuşcam ama bu gece rahat rahat uyuyabiliriz konu bizi aşıyo. :)

evet ben de internetten cümlenin ögeleriyle ilgili birkaç birbiriyle çelişen akademik makaleye ulaştım. bazıları belirlemede gramerin (eklerin, edatların vs) baz alınmasını bazıları anlamın ve işlevin baz alınmasını savunuyor ve işler epeyce karışmış durumda. Çok iyi bi Türkçe öğretmenim vardı yıllaar önce, Türkçe'nin grameri yapılmamış, netleştirilmemiş, daha üzerinde çok çalışılması gerekiyor der dururdu.


(@kibritsuyu - kalıplaşmış bir ifade / deyim filan olmayınca bunların hepsi yüklem deyip geçmek olmuyor tam.)

(@kanzavuri - boğaziçi sosyoloji için bastır!)

çay. ayran uyku getirir.

çay. ayran dediğin kebapla gider. acıyı bastırır. sabah sabah ayran mı içilir la

simit ayran.çünkü daha güzel geliyo bana :)

simitten simide değişir

susamı seyrek, fırından çıkıp soğuduktan sonra kayış kıvamına gelen, burgusuz dümdüz ve hamuru son derece yavan, yiyenin midesine oturan lezzetsiz izmir gevreği için ayrandan başka çare yok.
galeri.uludagsozluk.com


üstü susamlarla kaplı nar gibi kızarmış kabuğunun altında ağızda eriyen lezzetli hamuru hafif ve naif istanbul simidi için de çay

4.bp.blogspot.com

bir izmirli olarak her daim istanbul simidini sevmiş teşvik etmişimdir.

Simit-Ayran muhabbetine hiç anlam veremiyorum. ikisi de farklı dünyalar. simit-çay 10 numara 5 yıldız

simit ayran.

daha lezzetli bence.

tost-ayran

kahvaltıda çay öğlen yemeği içinse ayran diyorum bende.
Bölesi daha lezzetli olur.

Simit sicak, taze ve citir citirsa ona cay yakisir. Ama simit eski soguk ve sunekse ayran olabilir.

tlg +1
kahvaltıda çay, diğer zamanlarda ayran.

ilk simitler ayran(doyurucu olması babında)2. simitle çay(keyif için:)

doymak için ayran ile rahat yemek keyif almak için çay ile. (tabi peynir de)

bu arada simit değil, "gevrek".

simit ayran seviyorum ben de. hem daha lezzetli geliyor bana. bu arada sabah kahvaltıda da gayet tüketilir ayran.

tlg +1, sabah simit çay güne gayet güzel bir başlangıç

kahvaltıda simit ayran... ayranın vücuda daha iyi geldiğini hissediyorum.

banko ayran. çünkü çok lezzetli

ayran.

çay sevmem.

simit - çay. çünki ;

simidi çaya banarak yemenin keyfi bi ayrı.

çay. ne zaman simit ve ayranı yan yana görsem midem bulanır. çocukluğuma inmek gerek.

silince kirler yayılıyor ve derine işliyor. halı temizlemeciler yatakları da gelip yerinde temizliyorlar. bi araştır istersen.

silmek istiyorsan arap sabunu ile silebilirsin.

oxi-action da işe yarar sanırım

temizlemek kadar havalandırmak da önemliymiş, uzmanlar öyle diyolla..

yatağına siçilan(ciddi anlamda) bi kiz vardi, meshur bi duyurudur ona bakabilirsin:D lınk veremedım şimdi

oğuzman

oğuzman, daha anlaşılır

pm attım

valla bilmiyorumda her boka iğneleyici ezici cevap veren asosyaller var

Bunların kendilerini tatmin edebilecekleri tek mecra burası zira..

benim için mi açtın duyuruyu korkma kendi halimde biriyim zararsızım. her boka da cevap vermiyorum..adra senin ben anladın sen onu

uykusuz kim günahını almayayım. o kişi kendini biliyor, dediğim gibi özgüven sahibi (?) biriyse beni durduk yere eklediği mallar listesinden çıkarsın ya da buradan derdini anlatsın.

birisini mallar sürüsüne eklediğimizde haber veriliyor mu?

bahsettiğim salak tüm duyurularını "silip" ya da "sildirip" gitmiş. fake sindy vs barbie'ler bizi bekliyor ..

beta.eksisozluk.com şerif turgut

Levent Öztürk

mithat bereket

savaş ay da savaş muhabiriymiş eskiden. ruanda soykırımı'na şahit olduktan sonra bırakmış.

murat bardakçı

ayni fikirdeyim, ama o yavasliklarin sebebi psikolojik hilelerle izleyiciyi etkilemek.

değil

aynen :)
ama çok güzel dizi hala :)

ayni durumdayiz. bence de super dizi. ve evet mayeskuel hakli ama ben de geciriyorum uzatilmis sahneleri.

elbette değil.

artık başlasa da yine baysa, sabrım tükendi resmen.

hayır, olmazdı. breaking bad olmazdı, olan şey de.

hayır, asla böyle değil, umarım olmaz da.
o lastikleşmiş anlarda saklı dizinin harikalığı.

İlerleyerek izlemek de neymiş yahu.. Beğenmiyorsanız, bayıyorsa izlemeyin.. O baygın dediğiniz sahneler dizinin kişiliğinin bir parçası bence, birçok ayrıntı var.O sahneleri çıkart at "Breaking Bad" Breaking Bad olmaktan çıkar kanımca.

Yani bu mantıkla siz zaten breaking bad izlemiyorsunuz ki. Sizin izlediğiniz breaking bad'in aksiyon sahneleri, bütüne çok uzaksınız.

fazla detay var haklısın. bende sarmıstım ılerı. bazen gereksız detaylara yer verıyorlar

adamın 1.sezonda yaptığını 5.sezonda anlıyoruz. atlamaya devam devam edin siz aferin.

yukardaki cevaplardan anladığım, yavaşlıkları izleyenler psikolojik hilelerle etkilenmişler :) einstein'ın 1. sezonda duyup da 5. sezonda anladığı şeyi çok merak ediyorum?

uzayan sahnelerde azıcık öne alan kişiler ise gerçeği görebiliyor. çok da fazla bi detay ayrıntı önemli bi olayı yok. adamların uyuşturucu kullanmaktan beyinleri erimiş ondan yavaş hareket ediyorlar.

www.akilli.tv

Aynı şey yarın Münir Özkul ölünce de olacak mı?
-evet

kör ölür badem gözlü olur işte.

peki, hayatınız boyunca dinlemeyi geçtim adını bile bir kere zikretmediğiniz bu adam öldüğü zaman babanızdan kıymetli duruma getiren şey ne ? ahde vefa mı:)

katiliyorum. ferdi, muslum'u kro, damarci diye yaftalayan metropol insanlarinin en az onlar kadar damar sarkilar yapan bir adama bu kadar tapmasi samimiyetsizliktir.

Barış Mançoyu düşün. Yaşarken cenaze kortejindeki kalabalık kadar seveni ilgi duyanı vs var mıydı? Hayır. Eskiler boşuna dememiş "kör ölür badem gözlü olur" diye.

ben de bu kafayi anlamiyorum. sen kimin dinleyip dinlemedigini nereden biliyorsun? bu yargiya nasil variliyor? ben bir sarkiciyi dinliyorsam, bir oyuncuyu begeniyorsam bunu bagira bagira hayatimin her aninda birilerine gostermek, ispat etmek zorunda miyim?

haklısın.

@fader

çok kelime oyunu yapıyorsun.
700 tane entry girilmiş belki daha fazla.
yüzlerce yazar var ortada.
bunlardan kaç tanesi bu adamı dinledi?
"kör ölür badem gözlü olur" olay budur.

sen kimi ya da neyi savunuyorsun?

@fader, hayattayken bagirarak gostermedigin seyi olurken gosterince samimiyetsiz oluyor ve bu da bizleri rahatsiz etmesinin yaninda yakinlari icin de uzuntu verici oluyor.

he tamam siz haklisiniz. simdi tek tek tum entry yazanlara mesaj atiyorum silmeleri icin. sonucta hepsi dinlemis olamaz!!!! pis yalancilar!!!!!

neşet ertaş gayet değerli bir müzisyendir.sonuçta türkü kültürüyle büyüyenler illa ki rahmetliyi tanır,bilirler.

bu adamı dinlemeyip olumu sonrası sahiplenen kişi sayısı kadar "kor olur badem gozlu olur" diye aynı şeyi 1 tirilyonuncu defa sanki sözü kendi bulmuş gibi ortada dolanan denyo da var.

ne yapalım şimdi ? sizinki ssamimiyet de onlarınki değil mi ? yahu bi sktriniz gidiniz efendim. kimin neyi ne kadar dinledigini sevdiğini nerden biliyorsunuz ?
velev ki hiç dinlememiş olsun , ne değişecek ? sanane ? neşet ertaşın ahde vefa bekçisi misiniz birader ? insanların birilerine saygı , sevgi göstermesi sizi niye bu kadar geriyor..


ulan belki çocukken babası çok dinliyordu ama bilmiyordu kimi dinlediğini , ölümü sonrası o tınıyı yeniden duyunce çocukluğuna döndü ?

belki gençliği onu dinlemekle geçti ? ne yapsaydı facebookta 20 yıl boyunca neşet ertaş mı paylaşacaktı ? broşür mü dağıtacaktı ?


he herkes çok samimiyetsiz ..he kör ölür badem gözlü olur.. 1000 kere daha yazarsak ödül de vereceklermiş ..

Duyuruda "lafa karisiyorsun" diye cikis yapani da gorduk, tam oldu.

insanların samimiyetsizliği eleştirilebilir ama bunu yaparken neşet ertaş'ı veya münir özkul'u değersiz göstermeye gerek yok.. bu insanlar sanatını icra etmekten başka ne yapmış? sanatında bu seviyelere çıkıp da mütevazi kalabilen belki son nesilden bahsediyoruz.. o yüzden biraz saygıyı hak ediyorlar bence.. bari ferdi tayfur'la neşet ertaş arasındaki ayrımı bilelim..

Ölmüş birini anmak, hakkında güzel şeyler yazmak için illa onu dinlemek, onunla aynı fikirleri paylaşmak, adını sürekli zikretmek gerekmez bence. Sonuçta bu insan, -sen dinlesen de dinlemesen de- sanat dünyasına eserler sunmuş, bir açıdan insanlığa faydası dokunmuş. Sevmek zorunda değilsin. Ancak yaptığı eserlere saygı duyuyorsan, ardından bir iki kelam etmek de bu saygının getirisidir.

Evet, ben de Neşet Ertaş'ı hiç dinlemedim. Yaptığı eserleri takip etmedim. Ama biliyorum ki bu insan büyük bir adamdı.

Tabi şu samimiyetsizlik olayına bir nebze katılmıyor değilim. Yani tamam, hakkında bir iki bir şey söylemek geliyor olabilir insanın içinden ama sırf yazmış olmak için entry yazanlar da var.

ahde vefa, bir devletler hukuku terimi olup, devletin yaptığı uluslararası sözleşmelerle bağlı olduğunu ifade eder. sizin dediğiniz vefadır. *flies away*

bende, bu tür insanlığa mal olmuş kişilerin vefatının ardından üzüntülerini belirten insanları eleştiren insanların varlığından rahatsızım.. arkadaş tamam belki ömrü onu dinlemekle geçmedi, belki sadece kulak aşinasıydı, belki ilk kez behzat ç de duydu.. bu üzüntüsünü belirtmeyeceği anlamına mı geliyor.. peki ne yapılsın.. yok mu sayılsın... hiç bir şey yazılmasın mı.. kimin onu yıllardır dinleyip vefa gösterdiğinin bir ölçüsü var mı ? yani şöyle bir şey mi "ben x kişisini 20 senedir dinliyorum bir tek ben üzülücem, arada bir dinleyenler üzülmesin" bunu ne şekilde ölçebiliyorsunuz ki ?

merhaba. ben muzik ogretmeniyim. neset ertas ile ilgili ozel bir anma dersi yapacagiz. kendisinin eserlerini az cok bilirim.

lisedeki ogrencimle yarismaya neset ertas turkusu ile girmistik.

bu insan hicbir sey yapmamis olsaydi bile, sirf beyefendiligi ile bile ornek olmus bir insandir, guzel bir insandir.
dolayisiyla kendisinin isminin gectigi bir duyuruda bile insanlarin kirici konusmasini istemez, kizmaz ama uzulurdu muhtemelen.

en azindan bu anlamda saygili olup birbirinizi kirmamanizi dilerim kendi adima.

not:
muhtemelen herkes hayatinda "neredesin sen" i oyle ya da boyle dinlemis ve sevmistir : )

kör ölür badem gözlü olur yalnış. kendisinin değeri bir çok insan tarafından zaten biliniyordu. yaşayan insan hazinesi seçilmişti. itüde oy birliği ile fahri doktora almıştı. kendi adıma ölümüne üzülme nedenim türkülerini bir daha dinleyemeyecek oluşum değil, doğru dürüst bir insan olduğu içindir.

insanları hafife alıyorsunuz. pek çok insan katı tanımlara sahip değil. istanbul'da olsam ve yeterince param olsa, caz festivalinden çıkmayan tiplerden olurdum. ama örneğin son zamanlarda para verip cd'sini aldığım tek albüm fairuz derinbulut'un arabesk'i.
her gün oturup dinlemesem de arabesk'ten rap'e her tür yelpazede müziği dinleyebiliyorum. benim için iyi müzik, müziği yapanın samimiyeti ile ilgili bir şey. neşet ertaş da bu samimiyete sahip olduğundan dinlediklerim arasındaydı. ama her izlediğim filme bir entry yazmadığım gibi, her dinlediğim şarkıya da o anda bir entry yazmıyorum, sözlükte en çok yazanlardan biri olsam da. ki, her şey bir yana neşet ertaş yaşarken yazılan 600 entry küçümseniyor, ama bu hiç de az bir rakam değil. bir insan hayatını kaybedince elbette dikkat çekiyor, bunun da tuhaf bir yanı yok, araya samimiyetsiz insanlar karışsa da.
bir gün rte hayatını kaybederse, bugüne kadar girilen 10 binin üzerindeki entry'nin 3'e katlandığını da görebilirsiniz bir günde, o kadar şaşırmayın.

he tamam ben ahde vefayı da yanlıs kullanıyorum . cok samimi oldu yazdıkların , uyarın için teşekkürler..

konu kapanmıştır , ahde vefayı yanlıs kullandığım için tüm argümanlarımın geçersiz kaldı.

neymiş devletler hukuku terimiymiş bak bak bak..vikide öyle yazıyo diye mutlak gerceklik mi oldu şimdi o ?


sözünde durma, verdiği sözlere bağlı kalma, özü ve sözü doğru olma anlamına gelen ahde vefâ, islâm ahlâkının en önemli prensiplerinden biridir. kur’ân’a göre ahde vefâ, îmân ederek allâh ile ahidleşmiş ve böylece kendisini hür iradesiyle kendisini sadakat yükümlülüğü altına sokmuş olan müminin ahlâkî bir borcudur. ister insanlara, ister allâh’a karşı verilmiş olsun her ahid ve söz, yükümlülük şartlarını taşıyan her insanı borçlu ve sorumlu kılar. bu sorumluluğun yerine getirilmesine ahde vefâ veya ahde riâyet denilir (bakara, 2/177; mü’minûn, 23/8).

belkileri bırakınız efenim

bunun tek sebebi popüleritedir.

insanlar o gün popüler olan ne varsa ona uymaktadır.

gerçekten dinleyen, beğenen ve öğrendiklerinde ağladıklarını belirten arkdaşlarım da var. birisine dedesini hatırlatmış.

ama genel olarak olayın özü popüleritedir.

he ok , çözdük o zaman.

tamam dağılalım artık olayın özü populariteymiş..

olaya üzülenler haksız , samimiyetsiz .. bu tespiti yapan arkadaşlara da nobel sosyoloji ödülüne aday gösterelim , gerçekten büyük bir başarı. ilk kez farkediliyo , açıkçası ülkemdeki bu dehalarla gurur duyuyorum.

@fader, @kennym + 1 milyon
(ilk cevapları için)

sanat/sanatçı açısından söylüyorum; kimin kime ne kadar saygı ve sevgi besleyeceğine kim ne olarak karar verme hakkına sahipmiş yahu..

ibrahim tatlıses hiç bir şekilde bana hitap etmeyen, dinlemediğim birisi. artı; kişiliğini, tavır ve duruşunu falan da hiç sevmiyorum. ama bunlar sahip olduğu sesin çok özel ve önemli olduğu gerçeğini değiştirmez.

adam ölünce arkasından "önemli bir sesti, yazık oldu" diye bir şey yazma hakkım yok mu şimdi sayın otoriteler? töbe töbee..

hele "kör ölür badem gözlü olur" yorumları için gerçekten tebrik ediyorum.. keşke biraz hangi kelimeler/cümleler kim olarak nerede ne için kullanıldığına biraz bakılsa; ezbere, "konuşmuş olmak için konuşmak" yerine..

****
ek;

@QwertyKlavye,

"bak herkes beni destekliyor. bik bik bik."

şaka mı yapıyorsunuz, yoksa liseli falan mısınız bilemedim. benim sözüme bakmazsınız en iyisi şu düşüncenizden çıkarımla hiç duymadığınızı düşündüğüm atalarımızın deyişini yazalım;

"iki yanlış bir doğru etmez"

bin yanlış da bir doğru etmez..

ne olmuş burada yahu :) linç ettiniz beni.

ya bırakın arkadaş.
arabada denk gelse "ya bas değiştir şunu" dersiniz..
gelmiş burada bıdı bıdı ediyorsunuz.
bu ne lan?
ne adamlar ölüyor bu kadar ilginin %1 kadarını bile görmüyor.
neşat ertaşmış. sazcının türkücünün teki işte.

Konu körün ölüp badem gözlü olması değil. Adam zaten yaşarken de badem gözlüymüş, ama bunu bilen varmış bilmeyen varmış. Asıl mesele, sırf onun değil, bütün sanatçıların ya da büyük adamların ölümünün ardından herkesin bunu aha ben de yazdım hakkında iki satır diye kendini ortaya atma aracı olarak kullanması.
Kimse bana twitter'da her bulduğu hashtag'in peşine takılan, facebook'ta da bütün gündem olaylarını kullanarak hababam bişiler paylaşan insanların samimiyetinden söz etmesin. Ertaş'ın samimiyetle seveni de çoktur eminim, ama adamı anmaktan çok kendini gösterme amacı güden de hatırı sayılır sayıda insan var.

fader'ın cevaplarını ispiyonlayın, duyuruya cevap vermiyor, ikili muhabbete giriyor.

@baldur

şu cevabınla evladım olsan eldivenle sevmem seni.
ergen tavrını bırak koca adamsın.
varsa diyeceğin yaz.

ölmüş adamın kemiklerini sızlatmayın şurda.

x i bir ben ve arkadaşlarım çok seviyoruz geri kalan samimiyetsizdir, popüler diye takılıyodur. vs. vs.

hayatın her yerinde çıkar böylesi. tamam kardeşim x'i en çok seven (yapan, dinleyen artık ne istersen) sensin. he.

zaten x'i seviyorsan sözlükte de yazmalısın di mi?
vay serhat vay

bi gidin ya, ben burdaki başlıkta soru falan görmüyorum, bi kaç kişi bağra bağra neşet ustayı herkesten çok sevdiğini söylemeye çalışıyor o kadar başka bir cacık yok.

bir konuda bilgisi olmayan bir insanın, o konuda bir büyüğe saygı göstermesi mümkün değil yani he mi.

fizikten zerre anlamam ama einstein reiz'e saygım büyük. fakat burdan anladığım kadarıyla benim bunu dile getirmem bile samimiyetsizlik olarak algınlanması lazım. vay babamın kemiği.

hadi gidin okulunuza mı gideceğiniz ev ödevinizi mi yapacağınız ne yapacaksanız yapın kendinizi komik duruma düşürmeyin.

biri bir kişi/olay/yer/durum vs. hakkında baştan aşağı cahilce şeyler yazar (neşet usta bendeki yeri büyüktür, sayesinde elektro bas gitar icat oldu gibi) he o zaman eleştir onu. eleştir ama saygı duymasını değil, cahilliğini eleştir üstüne de neden saygı duyması gerektiğini öğret. o zaman tamam.

ayrıca hepiniz adınız gibi biliyorsunuz, önemli biri vefat ettiğinde de sevmeyenler bile arkasından kalabalık içinde seviyormuş gibi konuşacaktır. ee, neyi dert ediyonuz, bu hep böyle oldu da şimdi mi rahatsız etti sizi. rahatsız ettiyse söyliyim. sular durulsun birileri başlar ortalıkta ileri geri konuşmaya, ona diyebilirsin. ölümünde böyle dedi, ölümünden sonra böyle diyor samimiyetsiz bu adam diye.

birde size kör ölür badem gözlü oluru anlatim.
elinde olduğu sürece kıymetini bilmediğin bir şeyi, kaybettikten sonra değerini anladığın durumlarda söylersin.

neşet ustanın değeri iyi biliniyordu. kör öldü badem gözlü olmadı. büyük kayıp verdik.

sen bunu sözlükte dile getirdin ben getirmedim. bu beni samimiyetsiz yapmaz. yazsaydım da yapmazdı. zira sözlüğe "sevdiğim her şey için bir şeyler yazacam" diye bir söz vermedim, sözleşme yapmadım.

ama yine de paşa gönlünüz olsun
neşet ustayı en çok siz seviyorsunuz, geri kalanlar samimiyetsiz, göstermelik sevenler

mesele şurda başlıyor bence. sana göre türkücü adamın biri olan neşet ertaş, çoğu insan için sadece türkücü bir adam değil. anladın mı klavyecan? yani senin için nihat doğan da türkücü olabilir alişan da ama bu insanların neşet babaya yükledikleri anlamlar tamamen farklı. onu sadece kaset, şarkı yada türkücü olarak görmüyorlar ve bunun için üzülüyorlar.

bu üzüntünün ne kadarı samimi yada ne kadarı samimi değil onu bilemeyiz elimizde veri yok. senin bu "x'in ölümü sonrası ne kadar da çok entry giriliyor yahu" klişesine dayanan bir duyuru açman gibi, sırf popüler diye için üzülen büzülen insanda vardır tabi...

senin için "sazcının türkücünün teki" olan biri, başkasının hayatına bir anlam katmış olabilir bir şekilde.

ulan sen nerden bileceksin kimin kimi ne kadar hangi samimiyetle sevdiğini? sözlükte yazılanları baz alıyorsun, binlerce adamın hangisinin yaşantısını biliyorsun?

tamam aralarında mutlaka popülerden nemalanmaya çalışanlar da vardır ama saçma sapan genellemelere de girmemek lazım.

kör ölür badem gözlü olur saçmalığına da girmek istemiyorum. adam hayattayken nasıl takdir görmüş, neler yaşamış bilmeden etmeden konuşmamalı.

sözün özü;

sana ne.

ayruca onu takdir etmek için ülkenin değerli bir insanı olduğunu belirtmek için onun fanı olmaya gerek yok. bu ülkede yaşayan herkes onun değerini bilmelidir ozanların, aşıkların yetiştiği bir coğrafyada kalan son halk ozanlarındandı o.

ister hayranlıkla dinleyeni ister dinlemeyeni bu yüzden sahip çıkıyor.

28 yaşında türk halk müziği dinleyip "bu adam bildiğim kadarı ile bir türkücü."
demen bir şeyleri eksik yaptığını gösteriyor. aç iyi kaynaklardan geçmişini , eserlerini, halk müziğine katkılarını araştır 28 yaş hala çok geç değil odun gelip odun gitmemek için.

www.imdb.com
www.imdb.com

aynısını antalya'da biz de yaşadık :)

adam dolandırmamış sizi. bal satmış sadece.

güzel bir pazarlama stratejisi.. acaba mercedes kiralıkmıdır ?

@roket anladık bilader :)

yani teknik olarak adam sizi dolandırmış sayılmıyor ama, bence bu da bir tür dolandırıcılık. Zaafınızı istismar etmiş.

yaşar alptekin olmasın

dolandırmış denemez evet keriz yerine koymuş diyebiliriz

1 değil, 2 değil ,3 değil 4 kavanozsa sorun yok :D

aynısını geçen ankarada babamda yaşamış. eve bir kovan balla dönünce ve olayı aynen bu şekilde anlatınca bizde inanmadık ona. demek gerçekmiş:) babamda çok tanıdığı olan bir adamdır. "ya abi tanımadın mı beni" fln diye konuya girmiş. "bir yerlerde gördüm seni" fln filan sohbet muhabbet satmış koca bal peteğini babama. çok enteresan cidden.

galeri3.uludagsozluk.com

adam bu muydu abi?

debra morgan o. dexter'da. quinn'e söylüyordu.

quinn'in evlenme teklifini hiç kabul etmedi diye hatırlıyorum

the romantics'te anna paquin söylemektedir bunu veya çok çok benzerini, josh duhamel'e.

izlemedim onu malesef

ben hatırlıyorum buna benzer bir şeyi debra'dan. evlilik olmasa da aynı evde yaşama için olabilir.

quinn'i paralarken söylüyordu debra, ben de hatırladım.

hatırladım sonunda! six feet under'da brenda nate'e söylüyordu.

Reps Magazine Sayi Temmuz 2012 Makale sayfa 29 yamulmuyorsam, yapay tadlandiricilar ozellikle bel cevresinde %500 daha fazla yag toplanmasina yardim ediyor. ( Mesela Cola- Fanta- bunlarin light versiyonlari diet versiyonlari)
2. kaynakda bir Turk Doktordan gelsin, cevirme istersen mesaj at
"Many people use artificial sweeteners to cut their caloric intake, but the very opposite effect can occur. New research shows that artificial sweeteners stimulate taste receptors that sense sweetness in both the esophagus and stomach. Anticipating energy, the pancreas releases insulin, an important hormone for accumulating body fat. At the same time, chemicals are sent to the brain’s satiety center, which becomes confused as to whether or not the body is actually receiving calories. The result? You feel even hungrier and less full, which can lead to weight gain. "



Doktor Mehmet Oz
Kisaca insulin dengesini bozdugu icin kilo alirsin diyo


Edit: Yamulmusum ya ben neremle okuduysam sorunuzu, ilactan birsey olmaz ozur

daha aç hissettiğin için daha çok yemezsen sorun yok ama?

öyle de denebilir. bunlar şekerden çok çok daha tatlı ama kalorileri düşük. ama ilacın içindeki tatlandırıcılar çok küçük miktarlarda. bu araştırmalar çaya, kahveye tatlandırıcıları kullananlar baz alınarak yapılmıştır. endişelenmeyin.

erkin koray tavsiye ediyorum. razıyım, senden ayrı, gün doğmuyor daha bi sürü. psych rock ilginizi çekiyorsa intihara kadar yolu var.

Trentemøller-even though you're with another girl

www.youtube.com

www.youtube.com türkçe
www.youtube.com yabancı

www.youtube.com
www.youtube.com
2 si de fazlasıyla melankolik

Yarışabiliriz. Benim.

samimiyetsiz misim yoksa kel misim hacım?

Değilsin. İzle ve gör.

Kesinlikle değilsin.

donumda sallarım alayınızı.

ben +1

napıyosunuz peki acaba şu an?

urbanterror oynayın ya online mis gibi.

bugün sıkıntıdan ölmüşüm ben

ben misim kendimden sikilmisim.

ben çay bahçesinde takılıyorum tek başıma. takılmak denirse..

not: tatildeyim.

yaklaşık 19 saattir oturuyorum.sıkıntıdan mason videolarına bile sardım.o kadar düşün yani.

"enter tuşum çalışmıyor.
bozulmuştur.
tamam yaptırayım o zaman."

böyle bir diyalog var aşağıda bir yerlerde. =) sadece senin canın sıkılmış olamaz.

p90x'i indirdim, malum monitör ve ses ile yapmak lazım bunu. ama monitörün karşısında önce bateri sonra da gardırop var. ne bok yiyeceğimi düşünüyorum... :/

Kafa kafaya yarışırız bugün.

@sensenolma güldürdün panpa:D

ben de varım.
hatta sıkıntıdan ölebilirim, sıkı can iyiymiş cabuk çıkmaz derlerdi. kendi kendine çıkmıyor, süründürüyor bu can. dış müdahale gerekebilir diye düşünüyorum.

kesin benim yıgınla şeyle ugrastım elde var sıfır

sabri'nin videolarına bakarken buraya kadar gelmişim. sen düşün artık.

Bunu bana karşı bir hakaret olarak algılıyorum.

havaş'ın şehir merkezine otobüsü var. sizi konyaaltı plajına en yakın yerde bırakmasını istersiniz. sonra da bi 5-10 dk yürürsünüz. bilet fiyatı da 10 TL sanırım.

havaş artık yok. 600 numaralı otobüse binin. artık çift biletmiş. 3,5 liradır. ya falez otel kavşağından inip yürürsünüz. ya da ikinci bir otobüse binersiniz. 1,75 ve 1,50 de ikinci otobüs fiyatı. kontrol ettim de havaş tekrar başlamış. ama güzergah size ters olur. www.havas.net

taksi de 70 lira falan yazıyor bu arada. dip not olarak dursun belki ihtiyacı olan olur.

taraflari bilmek lazim gibi.

ama sanki "bu madde 'diger taraftan' birilerini kandirmada kullanilabilecegi icin, onlar icin gecerliligi yoktur" gibi bir anlami var. pek acik olmadi.

viyana sözleşmesi hm?
taraf devletlerden biri, sözleşmenin yapılması için hile, ayartma veya zor kullanmışsa (sözleşmenin diğer tarafının iradesi sakat demektir bu) o devlet, bu maddedeki hükümlerden yararlanamaz diyor.

yeni rekorlar için tempoyu artırmak

(bkz: tavşan atlet)
tinyurl.com

Uzun mesafe koşularda atletlerin belirlenmiş mesafede belirlenmiş bir süreyi kat etmelerini sağlayan atlet. İşin aslı tempo çok düşük olmasın diye bu atletler var. İşin garip yanı bu atletler çorbadan değil isterlerse yarışı bitirebiliyorlar. Yani çok önde kalırsa tavşan atlet yarışı bitirip 1. oluveriyim diyebilir.

parali ozel kosularda tempo artsin, rekor kirilsin stadimiz, turnuvamiz un yapsin, belesci yarismacilar, sadece kazanmak icin kosmasin diye var olan paraci duzenin atletizme yansimasi. bugun servet, selcuk sahin bi trilyon kazaniken, kosucular ac mi kalsin vs.

normal maalesef. yazın güneş, deniz, havuz vs. yüzünden daha çabuk akıyor boyalar.

ama 2 ay önce boyadığım saçlar hala simsiyah, hem de uyduruk bi boyayla evde boyamıştım.
sadece diplerde yeni boyanan yerler aktı. çok saçma değil mi?

kaliteli kuaförlerin birçoğu bitkisel içerikli boyalar kullanıyor bildiğim kadarıyla. onların kalıcılığı evde uyguladığın boyanınkinden daha az olabilir.

4 senedir mavi-siyah kullanıyorum, hiç dip boya yaptırmadım gerçi ama mavi-siyah öyle kızıl gibi filan akan bir renk değil ki. 2 haftada dipten yeni çıkanlar parlıyordur. :) kendi renginiz ne kadar açıksa o kadar çok belli oluyor m<vi-siyahta, aynı sorundan bende muzdaribim ne yazık ki. en güzeli 3-4 hafta bir direk boyamak, dip boyayla hiç uğraşmayın bence.