www.mac-connect.com

steam üzerinde oynanan pek çok oyun var, hem mac hem pc olarak. team fortress 2 örneğin.

mac'a dualboot ile windows 7 kurun.

hackintosh ile win 7'li arkadaşının ızdırabına son vermek de bir seçenek olabilir

İşini bilen firmalar oyunlarının MAC OS sürümünü de çıkarıyor. Apple'ın sitesinde Age of Empires 2 ve Age of Empires 3'ün tanıtımı var. Sanırım bunlar ile Windows sürümleri arasında maç yapılabilir ama yine de forumlara bir sorun isterseniz.

www.apple.com
www.apple.com

Şu 2 adresteki oyunlara göz atın isterseniz:
www.apple.com
store.steampowered.com

hangi takim (marka vs) teli (elektrik bas teli) kullandigini sorun (veya hangisini istedigini). Fiyatina gore 1 veya 2 set alin.

mp3 çaları yoksa 150 liraya gayet güzel bir mp3 çalar alınabilir. eğer varsa, şahsen ben çok güzel bir sennheiser kulaklık isterdim.

guitar hero alın?

şehir dışını kazandıysa bence spor bir bavul alın. bana öyle yapmışlardı hala kullanıyorum, kullandıkça da anıyorum.

nike'da adidas'da falan oluyor onları diyorum.

İyi marka bir sırt çantası
artı
www.ykykultur.com.tr

Girdiği bölümle ilgili bişey olabilir belki?

starcraft 2 olabilir ya da çok sevdiği bir grubun orijinal albümü ya da dvd albümü.

kol saati alın.

kocaman bi tane thesaurus alın bence.

starcraft 2. ankara'da 100 liraya var, diğer şehirlerde 140 lira. ingiltere'den de 100'e getirtebilirsiniz.

edit: ingiltere'den olmaz tabi bu akşam gidecekseniz.

güzel bir kol saati.

a) Macar büyükelçiliğinde iş var mı diye araştır

b) MBA yap

c) Dış ticaret konusunu araştır

d) Türk Macar iş adamları vs. gibi derneklerle temasa geç

thy'ye başvur ama kesin girerim diye düşünme acayip seçiciler. ama olursa süper fikir hem de gezmiş olursun.

macaristanla çalışan bi seyahat acentasına gir.

belki fikir verir;
www.ornekcv.name.tr
www.iukmk.org

bir site vardı, bilgilerinizi yazıyordunuz ayrı ayrı sayfalarda, onlar cv'i hazırlıyorlardı otomatikman. ama siteyi hatırlamıyorum şimdi. kariyer.com, yenibiris.com gibi bir siteydi. iş arama sitesiydi.

kolay gelsin.

(bkz: kont)

bu başlıktaki linklerde güzel bir örnek var.

@pomolilik,doğru söylüyosun kariyer.net'de falan cv hazırlanabiliyo da, artık bütün işverenler anlar oradan hazırlandığını. o kadar da çömez gözükmek istemiyorum.

@theconqueror, hocam bu ne ya darisi basima :)))

aman kont'tan alacağım akılı almasam da olur ayrıca..

google a cv örneği .doc yaz.

hayır.

girer ama o sandığın türden değil yani bilgisayarı çökerten iphone a zarar vermez. rahat ol

bilgisayar virüsleri iphone, mp3 gibi aletlere zarar veremez. ha, iphone için virüs vardır bak onu bilene sormak lazım.

bilgisayr virüsü mp3 zarar verebilir bi bakıma. bi arkadaşımın pcye virüs bulaştıktan sonra hiçbir şekilde mp3 müzik atamaz olmuştu, başka bigisayarlarda da olmuyordu hatta.

mp3lerden programlarda iphone'a virüs girmez. ama mesela jailbreaklı iphonelarda iphone'un dosya sistemine erişim sağlayan kullanıcı adı, şifresi ayni.
kullanıcı adı:root
Şifre: alpine
cydiadan indirdiğiniz bir programla istenmeyen ellerin telefonunuzdaki dosyalara kişi listetine ulaşma şansı var.
Hatta adamın biri bir virüs yaymıştı cydiadan. milletin telefonuna girip ana ekranda uyarı mesajı çıkartıyordu. 20 dolar vermezseniz telefonunuzu kullanılmaz hale getirebilirim diyordu.

voiceofvs
jailbreaklilar ssh root sifresiyle gelmiyor artik. ki onceden jailbreak yapilmissa bile ssh i acmaz olur biter.

"The shirts are usually kept tied in a ball overnight to get them to wrinkle.[77]"
en.wikipedia.org

aynı soruyu bayan arkadaşlarıma soruyorum, bulurlarsa haber versinler diye. ama tahmin ettiğim dockers ve camelda yok. o kumaş çok garip bir kumaş bu başlığa yazdım ki kaybetmeyeyim belki cevap veren olur.

görsel koysaydın. house izlemeyenler de var :)

c&a da var işte abi bir sürü nasıl arayıp da bulamıyorsunuz...

hayır c&ada yok

acer

acer

acer iyi de samsung ile daha az sıkıntı yaşarsınız sanki. casper'ı geç ama.

samsung

kimse casper tavsiye etmiyor ama şu an bu cevabı, ilk lintekine benzer bi bilgisayardan atıyorum. ben de casper nirvana aldım bimeksten. şimdilik bi sorun çıkmadı ama ilerde ne olur bilemem. şu anlık memnunum yani

aile şirketleri. mesela ufak bir fabrika ya da işyeri 4 kardeş ortak çalışıyor tabi kar da ortak olmuş oluyor.

bir de bunun reprezant tipi var. sattığı ilaç kadar para alıyor. kapitalizm işte serbest piyasa. çok serbest...

@advest evet ama bahsettiğim öyle aile şirketi değil. bildiğin bir sürü insanın çalıştığı, her şeyi ile şeffaf olan yani herkesin şirketin giderlerini, gelirlerini, masraflarını, net karını görebildiği, o karında tamamiyle çalışanlar arasında paylaştırıldığı kapilatizm içerisinde var olan bir örnek şirket var mı? reprezant örneğin buna uymuyor. çünkü sattığı ilaç başına prim alıyor. yani ürün maliyeti + şirket karı + prim olarak belirlenen ürün bedelindeki sadece primi alıyor oda zaten ürün bedelindeki şirket karının küçük bir kısmı.

Peki böyle bir şirket olsa kapitalizm içerisind komunizm tadında var olmayacak mı? o zaman kapitalizm iç entegresinde komunizm'e de destek veriyor olabilir mi ?

@mesuta peki bu hayatın dinamikleri mi? yoksa birey olarak insanın zaafı mı ?

haa unutmadan bir de kar payı dağıtan islami şirketler vardı. dindar almancılardan parayı toplayıp size çok şahane kar verecez deyip parayı hawaide yemişlerdi. :)))bir de bunu hatırlıyorum. yani yukarıda kapitalizmi kötülemiştim ama bakın bundan da karlı çıkanlar var. :)))) ahahahaha...

neden gülüyorum onu da söyleyeyim. şimdi zamnında bankalar yıllık yüzde 20 faiz verirken bu kurumlar bizimki faaiz değil karpayı diyerek yüzde 40 karpayı teklif etmişlerdi. sonra da tabi haliyle battı. :)) kombassan ihlas holding yimpaş falan. onu diyorum. öz sermayesi yoksa bu tarz kurumlar batmaya mahkumdur.

@advest ben o tip dolandırıcılardan bahsetmiyorum. benim atıyorum metal üreten bir fabrikam var normal sıradan diğerleri gibi bir şirket. tek farkı yaptığı karı tüm çalışanlarıyla paylaşıyor.

valla dostum ben o tarz kurum bilmiyorum. yalnız bir kurumda kazanılan tamamen ortak bölüşülüyorsa bunun adı kapitalizm değil komünizm oluyor.

o zaman da kapitalizm içerisinde de özlem duyulan komünizm varlığı yaşatılabiliyor.

Hangi "algı ekolüne" aitsen onun literatürü farklı tanımlama getirecek. Temelde herşey görecedir. Yani "Hayat görece"dir!

Şöyle ki;

hümanizm --> insanın merkezdir, sahiplenme de normaldir
komünizm --> toplumun yönlendirmesidir v.s.
din --> yaratlıştan verilmiş "nefis" tir. Bastır, imtihanı geç!
pop kültür --> konuşulması bile abes, tüketirim kime ne
vs. vs.

Hangi algı aurası içinde isen, orada farklı bir cevap var. Ha ben geniş bakmak istiyorum, gerçeği arıyacağım dersen, varacağın bir yer olacağını da sanmıyorum. Çünkü görecelilikten çıkamazsın. Kimse de çıkamaz. (this is matrix üleen :)

"Neyi arıyorsan o'sun sen! - Mevlana" Kendi adıma, şunu seçtim ki: Ben sadece inandığım şeyim! kimse hiç bir konuda beni hiç bir şeye ikna edemez! "Hırs kötüdür" buna inanmaktayım! Kimse aksine bir ispat getiremez! Bu onun görece algısı olur... Bende lehine bir ispat getiremem...

@mesuta hangi tabir ettiğin algı ekolüne sahip olursan ol bazı şeylerin cevabı da tüm algı ekollerinde aynıdır. mesala bu okuduğun yazının renginin cevabı hangi algı dünyasında olursan ol siyahtır. dolayısıyla algı ekolü dediğin şeylerinde değişkenlik gösterebilecek ekoller olduğunu, insanların hayat yaşamı içerisinde sayısız şekilde değişebileceğini de bilmen gerekir.

@diaspora

"...bazı şeylerin cevabı da tüm algı ekollerinde aynıdır."

Hayır, değildir.

Bu yazının siyah olduğunu ispatlaman "mümkün değildir!"

algı konusunda "mesuta" haklı, herkes siyahı aynı görmüyor olabilid.

bununla birlikte asıl soruya cevabım:

kapitalizm = sonsuz sermaye birikimi.

biraz marx okumaktan kimseye zarar gelmez kanımca...

mesuta : yok! çünkü hayatın temel dinamiklerine aykırı olur: "sahiplenme güdüsü" ve hemen yanında "açgözlülük".

zeitgeist der ki bu(insanoğlunun açgözlü olması) ve bunun gibi önermelerin günümüzde kapitalizmi içten içe desteklememizi sağlayan kafamıza sokulan dogmalar olduğudur.
öyledir demiyorum ama iddiayı mantıklı buluyorum. izlemenizi öneririm :)
Netekim batı avrupa tarihi dersinde öğrendiğim kadarıyla(yani kanıtlanmış bilgilerdir herhalde değil mi) insanoğlu tarımcılığı bulduktan sonra ilk defa hayvancılık yapan insanların yerleşik hayattaki insanların rahatlarını çekemeyip(buradaki kritik ayrıntıyı unuttum) insanları öldürmesi görülmüş. Bundan önce hiç bir şekilde(istisnalar vardır elbet) bir insanın başka bir insanı öldürdüğüne dair bir kanıt bulunamamış.

Asıl konu hakkında : bunu ben de hep merak etmişimdir.

kapitalizmin mantığına aykırı bu, kapital sahibinin yeni yatırımlar yapması, fabrikalar kurması gerekiyor ne de olsa.

lakin şöyle de bir şey var; 2007 yılında almanya'da bir bisiklet fabrikası kapatılıyor, ertesinde işçiler fabrikayı işgal edip, strike bike diye bir seri üretip 1800 tanesini satarak kârı paylaşıyorlar.

yaşamak için öldürdüklerinden olsa gerek.

önce şunu söylemek lazım ki, bir kere nedeni ne olursa olsun tüm savaşlar insana karşıdır. sizin de dediğiniz gibi böyle şiddetli savaşlarda insan nasıl insan kalabilmiş sorusuna ise cevanım şudur;

bunlar normaldı. :)
yani o döneme göre ölmek, savaşmak normal şeylerdi. 21.yüzyıl insan aklıyla o zamana baktığımızda tabi ki "iyy, igrenç!!" diyebiliriz. çünkü bu zamanda kafa, kol koparmak canilik oluyor. yani, insan gittikçe 'kırık' oldu da diyebilirz.

hem ayrıca,tüm insanlar gidip savaşıyordu diye de bir şey yok. her dönemde çoğu alim savaştan uzak olmuştur. sonuçta alim değil mi?

"savaş kötüdür" dediğin şey insanlık tarihinde taş çatlasın 100 yıldır var olan bir fikir. toplam insanlık tarihinde yüz yıllık bir fikir/inanış hiçbir şey ifade etmez bile. tarihi ve tarihsel olayları bugünün ışığında yorumlayamazsınız.

bunun yanında hayır, filmlerdeki gibi uzuvlar doğrudan kopmuyordu. özellikle ortaçağda falan sıradan askerlerin silahları inanılmaz derecede adi ve kullanışsızdı. insanlar daha çok yaralandıkları, enfeksiyon kaptıkları ve çarpışmalarda kemikleri kırıldığı için ölüyorlardı.

tek hamlede kemik kesebilecek kadar keskin bir kılıç oldukça nadir bir eser olurdu.

ortaçağ kılıçları falan çok dandik aslına bakarsan, ancak baltayla falan götürürsün kolu bacağı.

barbarlıklarıyla ünlü olan moğollar var ya, savaşlardan sonra yogayla tütsüyle dualarla taşaklı bir arınmadan geçiyorlar.
zulular kafayı iyice bulup savaşa katılıyorlar.
kültürler arasında da fazla etkileşim yok, karşındakini insan olarak görmemek daha kolay.

agabey kusura bakma da arkadaşlık sitesi profili gibi olmuş = D "29 yaşında, iyi gelirli, tarihi seven vs"

neyse bence madem yalnızsın yurtdışı turlarını düşün, baya iyi olur. dil var mı yok mu yazmamışsın tabi ama hem tarihi olur hem hüznün "baya" bir dağılır.

@esenboğa
hacı kimseye arkadaslık teklif etmedim :)) sadece şartlarımdan ve bu şartlara uygun bir tatil önerisinden bahsettim.ayrıca iyi gelirli felan demedim sadece tatil bütçemde sıkıntı yok dedim.. ingilizce biliyorum. önerin olan yurtdışı turlarını düşünemem, sonucta pazartesi den itibaren 6 günüm var. bu süreçte pasaport cıkarmak vs bürokratik işlemler tatil hevesimi darmadağın ediyor. bu yüzden yurtdışı out.

Antalya'da kalacak yer ayarlayıp günübirliğine Side, Perge, Aspendos, Karain mağarası, Faselis gibi yerlere gidin. Yeni insan tanımak istiyorsanız bu yolculukları toplu taşımayla yapın. Yerli-yersiz, yerli-yabancı birçok insanla etkileşime gireceğinizden eminim.

ya bence değil.

akademik kariyer yapacaksanız evet, master of sciences olması önem taşıyabilir.

ama gidip de atıyorum ekonomi üzerine, işletme üzerine pgd alsanız da türkiye'deki bir çok şirket bence bunu yer.

tahminim bu ama, başka cevap gelmezse fikir olsun diye söledim. kaç tane ik'cı aradaki farkı biliyordur ki. "ingiltere'de yüksek lisans yaptım" diye geleceksin sonuçta türkiyeye.

eger doktora'ya devam etmeyeceksen turkiye'de sanmiyorum bir sorun teskil etsin..sen gidip LBS'ten MBA yaptiginda sana master of science diplomasi vermiyorlar master in business administration yaziyor diploma uzerinde dogrudan, ustelik bir business school'dan bu diploma universite'den de degil yani universite diplomasi gecerliligi yok bologna process vs yalan oluyor..ama bu phd basvurularinda sorun olmuyor bir dolu LBS'de MBA yapip doktora yapan var. aradaki tek fark senin de dedigin gibi muhtemelen tezsiz olmasidir, sanmiyorum bir İKci cikip sana bu ne diye sorsun, yuksek lisans diye bakarlar ona.

gerekliligi gereksizligi konusu tumuyle ne okuyacagina hangi okulda okuyacagina ve ne yapmak istedigine bagli..

bu arada wikipedia'da soyle yaziyor, zaten o 60 kredilik fark da tez yuzunden. "A postgraduate diploma is commonly awarded to students who have completed most or all of the courses of a Master's programme, but did not do the Master's dissertation.

A postgraduate diploma typically represents 120 credits of postgraduate courses (whereas a full Master's degree is usually 180 credits)."

su an bahsettiginiz durumdayim. dersler bitti, tezi teslim edersem msc alacagim, etmezsem pgd. tahminime gore turkiye'deki karsiligi tezsiz yuksek lisans oluyor. ancak tr'de hepsi yuksek lisans olarak gectiginden direk yuksek lisans da diyebilirsin cunku anladigim kadariyla pgd'nin karsiligi yok. soran olursa da tezsiz yuksek lisans de, yeter.

okuluna gore degisebilir ancak kimi okul sizin de dediginiz gibi ucrete mukabil pgd'nin uzerine tez yaptirabiliyor daha sonra.

ayrica bu pgd wikipedia'da yazdigina gore ingiltere/irlanda gibi ulkelerde verilen bir derece sadece. diger ulkelerde yok.

diger ulkelerde de var..sadece adi pgd diye gecmiyor, atiyorum hollanda'da veya fransa'da veya italya'da master in X derecesi aldiginda bu msc olarak gecmez, bir cogu tezsiz yuksek lisanstir bunlarin.

istanbul'da var.

ytü de de var. anne veya babasının veya kendisinin sigorta durumu ile bir ilişki de yok. öğrenci kimlik kartını verip muayene sonra da tedavi oluyorsun. böyle hatırlıyorum.

kampüsteki dandik medikodan bahsetmiyor sanırım. üniversiteden sağlık karnesi çıkarıp istediği yerde muayene veya ameliyat olmaktan falan bahsediyor gibi geldi bana.

aynen öyle @cruor kardeş. okulun sağladığı imkanla üniversite hastanesinde veya diğer hastanelerde ücretsiz muayene tedavi olmaktan, ilaç almaktan bahsediyorum.

(bkz: #19902935)

önce az biraz bak neler yazmış sözlüğe.

sonra kont başlığını oku, altına sıçacaksın gülmekten.

(ama başlıkta verilen linklere de bak)

@esenboğa creche tülk telekom a bittim zaten ben abi:D


eyvallah sağolun hepiniz;)

açıkcası adamın yazdığı özellikle mühendislikle alakalı konuların hepsinin altına imzamı atarım. tamam ukalalık yapıyor olabilir ama dedikleri çok doğru.

ne farkı var ki (bkz: xxxxx) şeklindeki bir bakınızdan.o zaman her entry id'li bakınız fiziksel referansa girer. /4 yapılmasının sebebi başlıktaki 4. entryye vurgu yapmaktır. işte bak başlığın zamanında 4. entrysi olarak şu yazılmış falan vs...

aynı başlıkta olmadıktan sonra neden fiziksel referans olsun ki? sadece gösterim şekli farklı.

(bkz: #1) (bkz: pena/1) (bkz: pena/#1) (bkz: pena/@ssg) arasında gittiği entry açısından bir fark yok.

gittiği entry de aynı tabi ama ne biliyim adam şu başlığın şu sıradaki entrysi diyor. bu sayı sürekli değişebilir bir entry silinince.

ben bir yerde "moderatörler de artık bunun kullanımını pek tavsiye etmiyor" gibi bir şey okumuştum, ama nerede olduğunu unuttum.

bence de pek uygun değil, kaldı ki #xxxxxx diye vermekten çok farkı var.

(bkz: #5) de ayni sekilde olabilir, hatta olmus bile, simdi gidip bunu gudik bi baslik altina bkz versen silinmez oylece kalir. (bkz: #17266275)

bi de bu konu basliktaki entrylere fiziksel referans ile alakasiz, fiziksel referans olabilmesi icin ayni baslik altinda olmalari gerekli.

(bkz: basliktaki entry'lere fiziksel referans iceriyor)

türkçe karakterlere geçerken kurtulacak gibi olduk onlardan ama sonra başka bir uygulamaya geçtiler. xxxx/1 şeklinde bir bkz verildiğinde eğer xxxx/1 diye bir başlık yoksa xxxx başlığının ilk entry'sine gidiyor, varsa xxxx1 başlığına gidiyor şu an. saçma sapan bi kullanım ama, doğru.

abi herhangi bir kediyi al eve (çirkin bir sokak kedisi olsun) bir odaya kapatmadan önce güzel bi traş et sonra 3 gün arada sadece su ver 1 hafta sonra aynısı olmasa yine yaz buraya başka yöntemler deneriz..

yaaw yan sanayi değil orjinal arıyoruz varsa.yoksa sanayi işi bişeyler yapar cıkartırsın illa ki ondan ama orjinal lazım.

gugılda sfenks kedisi diye bir arat bakalım

Edit: "sphynx" diye de aratabilirsin
Edit2: esenboga nın dediği gibi sebep mutasyondur.

bence normalde yok mutasyona uğramış kedi fantazisi direk o ya.

img97.imageshack.us

www.baglanbize.com

@el magico ilk versiyon olduğunu teyit ettikten sonra buraya yazarsan süper olur.

bi kere deniz kenarı olması şart. hem deniz kenarı hem de modern bi şehir olarak (2sene de yaşadıımdan kelli) antalya diyorum.

antalya çok sıcak değil mi bayılıyormuş insanlar nefes alamıyorlarmış?

Alışık olmayan insan için Antalya çekilmez.Sıcak bir yana o nem insanı öldürür.Bir yandan da kışın soğuğu iliklerine işletir.Genede kışın güneşli gün sayısı fazladır.Sırf bu yüzden yaşanır bence.Onundışında hayat nispeten ucuz sayılır.Yazın tatil derdi yoktur.Yakın ilçelerde çok güzel yazlık yerler vardır.Deniz için denebilecek bişey yok tabiki.Mesire alanları bakımından da zengindir.

Rumuz:İstanbul'da yaşayan Antalya'lı )-:

en az 1 milyon kişi nefes alabiliyorki orda

antalya'da kışın güneşli gün sayı fazladır ama her kış ya sel ya rüzgar şehri götürür. ayrıca orada oturan akadaşlar da çok pahalı olduğundan (daha fazla) şikayet etmeye başladılar. turizm sektörü dışında yapacak doğru düzgün iş de yok.
ccc izmir ccc

Antalya güzel şehir ancak bana göre değil sonucunu çıkardım. Gönlümden geçen İzmir. Çanakkale için fikri olan var mı ya da başka önerisi olan arkadaşlar?

brak allasen izmirde nem yok mu izmir daha beter. antalya diyorum rus da fazla hem=P

eskişehir miker.

trafik son yıllarda sorun olmaya başladı. sakin sayılır. her bi halt da var. gezecek eğlenecek kapalı mekanı da yeteri düzeyde. denizi yok ama.

@halanne ;

Hayat artık pahalı olabilir.Zira 2003 yılında üniversiteye geldiğimden beri sadece senede birkaç hafta Antalya'da olabiliyorum.Açıkcası son yaşam koşulları değişmiş olabilir.Evet yağmur acayip yağar.Tropik iklim gibi bi başladı mı hiç durmaz.Sanayi gelişmemeiştir.Bunun en büyük nedeni orada yatırım yapan tüm turizmciler kazandıkları parayı Antalya dışına aktarır.Zaten oradaki halk da artık canında bezdi.Her yer yüzbin yıldızlı otel oldu.Gelen turistten halka para kazanımıyor artık.(gerçi gelen turistlere kazık ata ata hak ettiler bu durumu ama neyse)

ben izmirde nem, sıcak, trafik, gürültü yok demedim ki zaten. ama antalyaya kıyasla izmir daha yaşanılabilir bi yer. ha antalya'da daha fazla rus, alman, göt, göbek olabilir ama izmirin kızları o konudaki açığı kapatıyolar çok şükür.

hem biz daha gavuruz.

çanakkale de çok rüzgarlı be. sürekli fırtına, feribot seferleri iptal edilir. kışın acayip soğuk olur. burnunu dışarı çıkaramazsın.

ccc izmir ccc

İzmir.
;-)

eskişehir tam senlik galiba...

antakya

dediğin yer izmir denilebilir. bir de iş imkanın olursa kusadası da kıyak olabilir kendisi guzel, hava alanına, izmire yakın. gideri var ama iş olanagı durumu bozuyor

eskişehir

eskişehir gibisi yoktur.

tekirdağ var moruk

izmir? trakya? eskişehir? çanakkale?

izmir derim.
urlada da sıkılırsın ama..

bolu olur. hatta bolu arzın merkezidir. tutucu gelirse paris kırsalı olabilir.

trafik sorunun çözmek için helikopterin varsa ve recm edilmekten korkmuyosan bursa :]
bursanın dışındada sana edirne ve izmir dışında başka bir seçenek kalmıyor.
ben şahsen edirne derim(işsizliği göze alırsan eğer lol)
ama en kral şehir izmir istediğin herşey var çok pahalımıdır bilemem ama
tr de yaşamak istediğim 2 şehirden birisi edirne ve diğeri izmir.

"Ey ahali İstanbul'da bıktım artık(haklısın).
Trafik gürültü nem sıcak kalabalık falan gına geldi(eskişehir öyle değil).
Bu şehirden defolup gitmeyi düşünüyorum(eskişehire gel).
İzmir Urla'yı düşünüyorum ya da Çanakkaleyi(salla bunları).
ancak buralarda iş olanakları az ve çok hareketli değiller(eskişehir öyle değil).
Ancak artık huzur ve sessizlik arıyorum(aaa eskişehir).
Sıcağı sevmem ama İzmir'e katlanırım diye düşünüyorum(peki).
Tutucu şehirleri, alkol satmayan ve dini günlerde arabistana dönen yerleri sevmiyorum(e bu eskişehir).
Siz hangi şehirleri önerirsiniz(eskişehiri öneririm).
Selam eder, klavyesinde parmak yoranların ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim(sağol:)"

çanakkale'yi tek geçerim..

çok modern , çok görgülü , çok aydın bir halkı var. insan kendini her daim tatilde gibi hissediyor çanakkale'deyken. rüzgarı dert değil ,yılda maksimum 2 kere feribot seferleri iptal olur ,o da seni ilgilendirmez ki zaten merkezde oturuyorsan .

tek kötü yönü iş imkanı yok işte. bir iş bulsam orda istanbul'da 1 saniye durmam.

Ne çok öneri geldi saolun. Size demedim ama Bursayı da düşündüm ama recm olma ihtimali varmış tamamen vazgeçtim. İzmir hala favorilerden. Eskişehiri de listeye ekledim ama deniz yok fakat iş olanakları ve hareketli hayatı cezbetmekte Büyükerşenin denizi getirme planı var mı?.Antalya bana göre değil ama güzel şehir, yerli halkı biraz tutucu evet öyle duydum napim. Çanakkale'de iyi içiliyormuş o da listede hem de deniz var ve istanbula yakın. Edirne önerisini sevdim ama liste dışında bıraktım.

büyükerşan çoktan deniz yaptı bile eskişehire; www.google.com.tr

istanbul'da semt değiştirmeyi deneseniz?
kişisel tecrübe: 20 sene etiler ve 1 sene bebek'ten sonra, anadolu hisarı cennet. sakin sessiz..bildiğiniz sahil köyü.

cadilla evet nefis bir fikir. anadolu hisarında önereceğiniz yer var mı (mesela beylerbeyinde koru diye bir yer var enfes)

anadolu hisarı zaten küçük bir mahalledir, ama gerçekten sessiz sakindir, bakkal manav şu bu, hep dizilerde gördüğümüz, milletin "nostaljik" dediği cinsten babacan esnaflardır, insanlar birbirlerini tanır, sokakta selam verir, yaşaması ucuzdur. ayrıca bozulmamıştır, yolda yatan kedi-köpek varsa, arabalar bile yolunu değiştirir, hayvanlar rahatsız olmasın diye.

ama tabii, göksu evleri, bilmemne konakları falan gibi, sonradan yapılma uydu kentler de yok değil..var..oralarda yaşam yine sahte ve tecrit edilmiş. bahçeşehir sonradan görmeliği kadar olmasa da var. fakat gerçek semte uzaklar zaten. göksu deresinin yakınları, hisarın karşı tarafı vs. kira açısından da uygundur. göksunun üzerindeki koruda binbir çeşit kuş da var, gün boyu bülbül sesinden başka birşey duymazsınız. karşıya geçeceğim derseniz de, 4 dakikada falan levent'tesiniz zaten.

www.hurriyetemlak.com
nasıl?

abi bu gençlere ne yediriyorlar ya? öss'den mi yoksa nasıl neden yani?

neyse cevap vereyim; hangi bölümse onun üst sınıflarını, hatta mümkünse direk 2. sınıfını bulup ona sorman lazım dersin içeriğini, kaynak kitabını vs...

Dersleri veren hocaların web sayfalarında ders konuları ve kitap listesi olabilir. Bölümün sitesinde hocaların sayfaları vardır, sayfalarında verdikleri dersler genelde yazar. Kitap listesi vermemişlerse kendilerine e-mail atıp sorabilirsiniz.

ingilizce var herhalde..
aç wikipedia yı yaz marketing, sociology, western civilization vs diye oku..
yeterince fikir edinirsin..

vatan'da şu anda western digital'ın bu modeli kampanyada ben aldım 250 küsüre kargo bekliyorum. ne kadar kötü olabilir ki onu düşünmek lazım tabi.

gerek kadında olsun gerekse erkekte, bazen çok kıro durabiliyor. mesela duruma göre pazunun, kolun üst kısmının üserindeki herhangi bir simge kötü durabiliyor.

nerede olduğunun çok önemi var. kolda molda resmen kıroluk artık.

bi de tabi çekici olsun diye dövme yaptırmak... umarım bu değildir amaç. = /

erkekte, kolda boydan boya ya da yarim kol, kursun kalem lekesi gibi durmayan, ozellikle tribal desenleri begeniyorum. buyuk dovmede uzaktan karalti gibi durmamasi kanimca onemli. kucuk dovmeler ise bacagin dis yuzunde guzel oluyor, yan tarafta orta boy bir sey.
hatunda da malum iste daha zarif desenle falan filan.
kararsizsan gecici bir sey yaptir ilk etapta bence. arkadaslarinin ve kendi begeninin bir fikrini al, sonra yaptir derim.

bu aralar miami ink ve kardes programlarina sardim, sen de bir goz at istersen.
google'da 'tattoo patterns / designs' seklinde aratirsan sayisiz kaynak bulursun.
ankara kismini bilmiyorum, burasi istanbul :P

itici buluyorum.ozellikle kadınlarda hatta ying yang ozenti gibi gelir bana.

severim, özellikle özel bi anlamı varsa çok çekici bulurum ama ying yang pek sevdiğim bi desen değil.
ankarada art tattoo ve madline tattoo'yu tavsiye ederim. art tattoo cemal diye de biliniyo, tunalıda ertuğ pasajında.
madline tattoo da onur'un yeri ve cinnah no:35te. ben madline'da 3 dövme yatırdım 2sinden memunum 1ini pek beğenmiyorum ama suç bende. ayrıca hijyen açısından çok güvenilir olduğunu söyleyebilirim. bi de onur gayet tatlı, sevimli bi insandır (:
ikisini de google'da aratırsan bulabilirsin.

kendi fikrim... dövme herkese yakışmıyor. cılız erkeklerde ve hanım hanımcık kızlarda komik durduğunu düşünüyorum.

bi de ying yang olayı... ı ıh, çok dandik durur. o simgeyi de oldum olası sevmem zaten.

cılkını çıkarmamak lazım

ilk soruya cevabım: çok yapay, çok itici...

istediğin yere yaptır yahu çekici veyahut değil sen taşıyacaksın onu. ayrıca kolda olan dövme de kıroluk oldu ya artık bu saatten sonra ne kıroluktan sayılmaz bilemedim

Daha değişik yorumlanması, kanzuk zaten entry'de söylemiş.

"şahsi fikrim, mahkemenin silinmesine karar verdiği entrylerin sakıncalı olmadığı yönünde, sakıncalı olduğunu düşünsek ilk başvuru sonrası zaten silerdik. yani kararın tümden yanlış olduğunu düşünüyorum ancak bu süreç de bizim tekzibimiz kadar doğal bir hukuki süreçtir ve önceki örneklerlerimizle karşılaştırıldığında, talebi incelemeden, doğrudan ve tümden kabul eden hakimlerden sonra, tüm içeriği inceleyen, doğru ya da yanlış şahsi görüşü doğrultusunda karar veren bir hakim söz konusu.(bunun bir meziyet olduğunu anlayacak kadar işin içinde olmayanlar için garip geliyor olabilir.) karar, internet medyasına bakışta başlayan değişikliği göstermesi açısından gayet güzel. kararın yazımında yapılmış gözardı edilemeyecek hatalar var, en önemlisi güncel durumu göstermeyen entry sıra no.ları üzerinden yayından çıkarma kararı verilmesi nedeniyle oluşan belirsizlik. bunlar da umarım zamanla düzelecektir. "

Yalnız içtihat olarak kabul edilirse sözlük sıçar, onu söyleyeyim.

içtihat tam olarak o şekilde olmaz ya, yine her entry silinme talebine farklı hakim bakar, hakimin takdir yetkisi falan devreye girer. değişen bir şey yok yani bu davanın kaybedilmiş olmasıyla.

asıl şu an yürürlükte olan kanun çıkarıldığı gün hepimiz sıçmıştık....

kaymakam-vali-vali yardımcısı

geneli işsiz tabi. en güçlü olabilecekleri yer kpss.

her kamu okuyan kaymakam olucam ben diye dolaşıyo şaka gibi. açıktan da kamu okuyan bi dünya insan var. kamudansa iktisat okumak daha iyi bence.

bence chp nin bok yemesinden başka bişey değil olay.Torpil hayatın gerçeği ama faydalanan birsürü fakir fukara öğrencilerde alamıyor.

Yeni bir alternatifte üretilmedi henüz

chp dedi ki, bu x kanuna aykırıdır, belediyeler burs vermek istiyorlarsa bunu doğrudan veremezler, kyk üzerinden vermelidirler.

belediyeler, özellikle akpli belediyeler de baktılar kyk üzerinden burs verince yeterli siyasi rant sağlanamıyor, burs vermeyi kestiler, "chp sizin bursunuzu kesti böhühühühü" üzerinden siyasi rant sağlamaya başladılar.

olay bundan ibaret.

Rain'in dediği gibi, CHP'nin bok yemesi. Özellikle Ankara Büyükşehir'e karşı oynanan oyunlardan biri daha. İzmir Belediyesi de dağıtıyordu ama CHP Ankara üzerinden dava açtı ve gerçekten ihtiyacı olan onca öğrenci borçtan oldu. O mantıkla tüm vakıflar, dernekler de KYK üzerinden dağıtsın. Var mı öyle mantık, sosyal bir devlet arkadaşım burası yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeyi bile zora sokuyorlar. Kömür yardımından tut liseli üniversiteli öğrencilerin burslarına kadar.

cnky abartıyor. okullar, dernekler, vakıflar burs vermeye devam ediyor. belediyelerin de burs verebilmek için öğrencileri kyk'a bildirip, orası üzerinden burs vermesi gerekiyor. bu çok mu zor şimdi? chp'li belediyelerden burs vermeye devam edenler var. ama istanbul belediyesi hemen kesti bursları. sanki çok veriyormuş gibi. mülakatı kazanmak çok zor olduğu gibi, kazananların da yüzde 80'i elendi mülakatta. sonra da vermiyoruz chp dava açtı, dediler. belediye bursu almadığı halde, günlerce önünde boykot yaptı öğrenciler, haberini bile yapmadılar. en sonunda dayak atıp yolladılar öğrencileri. çok hayır seviyorsa bu belediye, kyk üzerinden versin bursu, çok mu zor?

bence de chp'nin bok yemesi. ne torpilim vardı ne de bi tanıdığım. bi sene yerelden bi sene de ibb'den burs almışlığım var. sonraki sene yalan oldu zaten.

"burslar kyk üzerinden verilsin" diyen chp'nin belediyeleri de burs vermeyi kestiler. kyk üzerinden burs vermek diye bişe yok ortada hala.

tabi bu durumdan akp'li belediyelerin siyasi rant elde ettiklerini de unutamayız.
"chp bursları kestirdi" diye sadece chp'ye bok atıp, soruna alternatif çözümler üretmeden, bütçeleri rahatladığından sanki içten içe sevinerek olayın üstünü kapadılar gitti. en azından ibb 55tl değerindeki aylık akbil verebilirdi öğrencilere. ya da başka çözümler düşünülebilirdi.

Abartma? Peki neden CHP belediyeleri kendileri bu olayı mahkemeye taşırken kendileri devam ettiler?
Elbette ki herkesde bir oy kaygısı bir rant durumu olacak ki, bu bir ihale yada inşaat değil, en fazla birkaç ihtiyacı olmayanın eline 3-5 kuruş fazla girmiş olacak.
Pomolilik madem okullar dernekler vakıflar burs vermeye devam edebiliyorsa bunu belediyeler neden yapmasın?
Öğrencinin bursuyla oynayan CHP burada, dava sonuçlandıktan sonra bursu kesen IBB yada Ankara Büyükşehir değil.

arkadaşlar ben 4 yıllık mezunuyum ve belde ya da büyükşehir belediyesinin verdiği burslarla idare ettim kendimi okurken.

benim oturduğum belde belediyesi başvuran tüm öğrencilere burs veriyordu. şimdi ne oldu? türkiye nin halini biliyorsunuz. üç beş lira alıp yol parası yapan öğrenciler bundan da oldu.

siyasi rantları için bunca gariban öğrencinin ufacık umutlarını da söndürdüler. sadece bu işgüzarlığı yapanlara Lanet Olsun diyorum.

artık belediyeler bursu kimseye vermiyor. nerde o anlayış ki hale düzene koyup öğrencilere torpili vs yi engelleyerek yine burs versinler...

yeni gördüm cnky'nin yazısını, ondandır bu gecikmiş cevap.

belediyeler bunu neden yapmasın, diye bana sormuşsunuz da ben de bunu söylemiştim zaten, belediyeler ödemeye niye devam edemesin? etmek işlerine gelmediği için yapmıyor olabilirler mi, demiştim. ankara belediyesine karşı oynanan oyun demişsiniz, ne gibi bir oyun oynanabilir ankara belediyesine karşı bu şekilde? düşündünüz mü hiç? ne olacak yani, iki öğrenciye burs vermesi engellenince ne oldu şimdi? ankara belediyesi borç altına mı girdi? oy mu kaybetti?

herkes kyk üzerinden mi verecek diyorsunuz da sosyal devlet dediğiniz anayasal ilkenin temelinde sosyal yardımların devlet eliyle yapılması yatmıyor mu? sosyal devlet anlayışınız bu mu? herkes istediği yardımı dağıtsın mı? belediyelerin ezelden beri burs dağıtma işlemleri sakat olmuştur. her partinin belediyesi için de bu geçerli. büyükşehirlerde daha göze batmıyor olsa da küçük yerlerde, ilçe ve il belediyelerinde yandaş yaratarak burs dağıtılmıyor mu? ne zannediyorsunuz siz chp'nin bok yemesi derken, chp öğrenci düşmanı mı? adamlar bu suçlamalar karşısında her yerde çıkıp, dediler ki izmir belediyesi burs vermeye devam ediyor. beşiktaş belediyesi burs vermeye devam ediyor. bunlar yalan olsa o zaman akp tarafından en kışkırtıcı haliyle yalanlanmaz mıydı? akp'li belediyeler de devam etsin, kyk'a öğrencileri bildirip, öğrenciler hakkında bilgi sistemi oluşturup, bu öğrencilerin sahiden ihtiyaç sahibi olup olmadıkları belirlenip, bundan sonra burs almalarında ne gibi bir sakınca var, bu çok mu zor? eğer zor, diyorsanız, o kadar da zorlansın sizin o sosyal devlet dediğiniz olgu içerisindeki kuruluşlar.

chp'nin bok yemesi demesini biliyorsunuz da, ortada yargıya götürülmüş bir husus var. ve yargı bu yönde karar veriyor. şimdi siz mahkemenin kararına itiraz etmiyor, burada bir sakınca görmüyor, bunu tartışmıyorsunuz. davayı açanın bok yemesi, diyorsunuz. niye açtı davayı, öyle mi? işin içinde de bir bozukluk varmış ki mahkeme bu yönde karar vermiş. çok sağlam, çok temiz işleyen bir sistemdi de chp mi bok etti?

üniversite sınavında ilk 2000'lerdeydim ben. ilk senemde hiçbir burs başvurusunda bulunmadım. sırf, hakkı olan, ihtiyacı olan alsın, diye. okula başladığımda gördüm ki, altında arabası olan adam bile burs alıyor derneklerden bir şekilde, bir torpille, bir vasıtayla. aldığı burs parasıyla tatil yapandan, kız arkadaşına hediye alana, arabasına benzin koyana kadar her türlü adamı da gördüm. kyk'a bildirilmiş olsa bunlar, bu şekilde olmaz, siz de tahmin ediyor, görüyor, anlıyor olmalısınız bunu.

uzman değilim, ölücülük gibi de olmasın ama 140 tl diye bir tahmin yürüteyim. +/- 50 tl oynar belki.

230 civarına satabilirsin.

Monitör -40-50 TL
İşlemci-35-40
Anakart 20-25
Kasa 20-25 TL
CD-rom 15-20 TL
HDD 40 GB 25-30 TL
Ekran kartı 40-50 TL
Ivır-Zıvır; Mouse,klavye,kasanın diğer parçaları... 15 TL

Min = 210 TL
Max = 255 TL

Piyasa da böyle sistemi 300 e satamaya çalışan da olur ama ederi budur...

monitör de dahil bu sistemi 200 liranın üstünde satamazsın.

ben böyle bir sistemi sadece gelip alma pahasına yani bedavaya verdim. harbiden bunu da satmaya elim gitmezdi yani.

çevrende araştır biraz. İlkokullarda bilgisayar dersi için eve bilgisayar gerekiyor.. öğrenciler mecburen evden internete girmek zorunda kalıyor(aile internet kafeye göndermek istemiyor).

kimisinin sıfır alacak durumu yok... ister hayrına onlardan birine hediye et. istersen dediğim fiyata veya 50 lira aşağısına sat.

bu bilgisayar satmaya değmez bence. ya janavarorion ın dediğini düşün yada kvm switch al birinde download yaparken ötekinde rahat rahat oyun oyna işlerini gör.

125 lira vereyim, o da senin gül hatırına. yine de pazarlık sünnettendir.

bak benim bildiğim mesela brian eno var, bunun da basbaya "music for airports" albüm serisi var, yani bu da büyük müzisyen ama sonuçta "havaalanı müziği" yapıyor.

bu ikisi de ambient kategorisinde değerlendirilebilir ve gerçekten diğer müzik türlerinden bile önemli. havaalanı müziği için brian eno; "orada olduğunu farketmeyeceğiniz fakat orada olmasa daha huzursuz olacağınız müziktir" gibi bir şey demiş. asansör müziği için de bu önemli. klostrofobik bir ortam sonuçta asansör, müzik kişiyi rahatlatırken zamanın nasıl geçtiğini de anlamamalısın. sonuçta bunların önemli olduğu asansörler senin benim gibi 4. kata çıkarken kullanılan asansörler değil, kuleler, lüks oteller ve uzun süren asansör yolculuklarından bahsediyorum.

asansör müziği özelinde bilmiyorum, sadece tahmin yürüttüm. ama havaalanı müziği aşağılayıcı bişey değil mesela.

ben genelde spiral yaptırırım ama benimkiler minimum 100 sayfa. 25 30 sayfa için spiral pek iyi gitmez. onun yerine ciltletmek daha iyi. bir de ilk ve son birkaç sayfanın heba olmaması için kapak önemli.

daha ucuza olsun dersen a4 kağıda 2 sayfa bastır gayet okunuyor.

özalitçiler bu işi yapar

print alırken özelliklerden booklet seçeneğini seçersen evde bile print alabilirsin sonra çıktıları ortadan katladın mı bi zımba ile booklet şeklinde sıralı kitapçıkların oklur

yukardaki linklere ben baktım italyanca dublajlı bunlar = D çok acayip.

Sözlük üzerinden mesaj atan bir yazar sayesinde torrentlerine ulaştım. Bazı bölümler en başta italyanca dublajlı gibi gözükse de sonradan ikinci audio track olarak orijinal ingilizce'nin de olduğu ortaya çıktı. müteşekkirim.

www.eksiduyuru.com

tam değil galiba ama burada baya iyi cevaplar vardı.

anam :) soran olmamıştır diye aramamıştım, kapak olsun bana.
şuku & kilit.

edit : ı ıh. tatmin edici bir cevap yok orada. eğer fikri olan varsa buyursun :)
.

sorunun tam cevabini bilmiyorum ama sunu hesaba katman gerekir deneme yaparken:
insan aslinda gordugunu sandigindan cok daha azini gorur. Mesela su anda bu yaziyi okurken gorus alaninin disinda (yanlarda) falan olan seyleri aslinda gorebildigini saniyorsun ama gordugunu dusundugun seylerin cogu beyninin onlari suni olarak tamamlamasindan ibaret (bkz: pattern matching) (o bolgelerde bir hareket oldugu zaman ise evrimsel gerekcelerle ilgimizi direk oraya kaydirmamizi saglayan mekanizmalar mevcut refleks olarak. Hareket algisi icin bilincli gorme eylemini koordine eden duzenekten farkli duzenekler de var beyin icinde.) Netlik de benzer sekilde illuzyonlara gebe.

Alan derinliği ile ilgili değil ama ışık ile ilgili bir şey söylemem gerek. Gözümüz ışık kullanımını sadece irisi büyütüp küçültmekle değil rodopsin denen protein ile de ayarlıyor. karanlık bir ortama girdiğimizde ilk başta her şey karanlıkken birden rodopsin sentezlenmeye başlanıyor ve görüntü yavaş yavaş oluşmaya başlıyor. karanlıktan aydınlığa çıktığımızda da görüntünün düzelmesi için rodopsinler yıkılıyor.

haklısınız, ancak benim sorduğum olay daha basit bir mekanizma ile ilgili. Şöyle basitleştireyim soruyu, eliniz havadayken işaret parmağınızı kaldırın ve tek gözünüzle parmağınızın ucuna bakın. arkaplanı flu göreceksiniz. eğer ki bu işi karanlıkta yapıyor olsaydınız iris açılacağı için arkaplan daha mı bulanık görünürdü?
(tabii bu sırada gözünüzü oynatmıyorsunuz. yani arkaplan flu mu dur bakayım derken gözünüz oraya netleyecek ve net göreceksiniz. o hataya düşmeyin)

fotoğrafta bu olay oluyor. gözde de oluyor mu?

bone lazım değil de dam lazım.

yea ataevler'de, nilüfer hatun caddesi üzerinde holifera diye bi yer var. kaydıraklı falan güzel bi yer. bone kesin istemiyorlar da dam konusunu hiç bilmiyorum. zaten daha çok aile yeri gibi bişey. bence iki erkeğe bişey demezler çok abazan tipli değilseniz.

ne damı yahu onuda devlet bulsun. yıldırım cıvarı var mı?

Yıldırıma en yakın, çekirge havuzlupark sanırım. Çekirge meydanının 50m aşağısı. Öğrenci 10 lira olması lazım.
Pazar ve haftaiçi bir gün daha aile günü. Yani damsız girilemiyor. Diğer günler kardeşinle sap olarak gidebilirsiniz. Sıkıntı olmaz.
Haftaiçi aile olan günü netten bi araştır istersen.

yaw bu belediye acti bir tane konak mahallesi tarafinda hayvan gibi olimpik yuzme havuzu..aboneligi vs ucuzdu onu bir deneyin hep kapali hem acik yuzme havuzu var orda, dam vs de sormazlar herhalde.

unexpect dinle,
between the buriend and me dinle
ve diablo swing orchestra dinle bu üçü yeter şimdilik:)

(bkz: mogwai)

nasum
songs ohia
arctic monkeys

panik - almayan böyle olsun 4 5 yıllık albüm ama hoşmuş günde 20 25 kez dinliyorum bende ne zaman sıkılırım bilmiyorum :)

faith no more çeşitlilik ve orijinallik bakımından bir süre idare eder. hastası olup sürekli dinlemen gibi güzel bi ihtimal de var tabi :)

dredg dinle, özellikle catch without arms albümü hoşuna gidecektir mutlaka.

new age seversen mike oldfield

volbeat, bullet for my valentine, drowning pool, feeder, travis

estatic fear var ben çok seviyorum.
Savatage var, Trans Siberian Orchestra.
Ben bu ara Chriss Cordell unplugged dinliyorum ama.

peyk dinle.

Emily Haines
Trespassers William

kesinlikle boğaziçi. pişman olmayaaksın guven bna

binalarinin kacak olmasinin size ne zarari var ki? belediye yikar falan diye korkuyorsaniz, abartmayin :)

ayni bolumu bir bogazi, bir de koc'da okuma imkani olsa koc derim. ogrenim sirasindaki olanaklar ve sonrasindaki firsatlar bile koc'u tercih etmem icin yeterli sebep.

boğaziçine girip burs alırsan yurt-yemekhane sorununu da halletmiş olursun. seçmek istediğin bölümü ve sıralamanı söylersen burs imkanı konusunda da bir şeyler söyleyebilirdim ama büyük ihtimal alırsın heralde.

cevap veren arkadaşlara teşekkür ederim :D mf4te 863.oldum elektrik elektronik bölümünü istiyorum.koçun tutma ihtimali %100 olmasa da yazmayı düşünüyorum ne olur ne olmaz :D
burs almak için gereken koşulları da söylerseniz sevinirim :D

mf4te ilk bindesin ve gelmiş buraya mı danışıyorsun. istediğin dersanenin rehberliğine git yardımcı olurlar.

birincisi, tabi ki boğaziçi ya.

ama daha önemlisi boğaziçi elek-elok bölümü hakkında pek iyi şeyler söylenmiyor, bizzat bölüm başkanıyla konuştuk (çok ciddiyim) sözlükte de bakarsan anlarsın ne demek istediğimi. ayrıca sıralaman da tam yetiyor mu emin değilim. ilk 500'ü alıyor diye hatırlıyorum.

burs, yurt vs için ünivertsite tercihi yapmayın, ileride pişman olursunuz. hiç düşünmeden bü yazardım ben olsam. puan yetmiyorsa ve istanbul şart değilse de odtü ve bilkent'i düşünürdüm.

Boğaziçinde bi numara yok.Koçu yaz rahat rahat takılırsın.İs bulma imkanın daha kolay.

Boğaziçi'nde mühendislik eğitimi İTÜ ve ODTÜ'den çok daha kötüdür ama adı vardır. Adı için seçecekseniz Boğaziçi Koç'tan çok daha prestijlidir.

boğaziçi hiç düşünmeden.

boğaziçi. 4 sene sonra yurt vs.yi hiç düşünmüyor olacaksın, ama elinde sana hayat boyu kapı açacak bir etiketin olacak. bü mezunu bir insan olarak söylüyorum.

koç diyenler saçmalamasın. boğaziçi mezunuyum demek nerede, koç mezunuyum demek nerede. sen zeki çocuksun, yaz boğaziçini kendin gibi zeki adamlarla oku.

simdii koc"u geciyorum en basta. ben odtu genetik mezunu bir insanim, sevgilim de bogazici insaat"tan mezundu. iki okulun muhendislige bakis acilari bence soyle, odtu"de hayvan gibi oturup is yetistirecek, sirkette vs is yapacak muhendis yetistiriyorlar, bogazici"nde kendi isini kuracak patron adayi yetistiriyorlar. istanbul"un avantajlari cok fazla is piyasasinda ama elektrik elektronik mezunu olup da tai/roketsan/aselsan gibi yerlerde calismak istiyorsan rahatlikla odtu yazabilirsin, oralarda calisan bilgisayar/havacilik/elektronik mezunu bir suru arkadasim var. koc isletme belki yazilabilir ama koc"ta muhendislik okuyup da ne yurt disina mastera giden ne de saydigim yerlerde calisan duymadim.
öss ya da lgs her neyse, zekayi belirlemiyor, bogazici"nde de odtu"de de mal gibi adamlarla karsilasma olanagin cok fazla, ama iste arada az da olsa kafa dengi birileri cikiyor.

hayır kalabiliyorlar.

evet ama öncelik anadoludan gelenlere mi ne veriliyormuş. kalan yer olursa yer veriliyor. işini riske atmak istemiyor yine de.

anadolu yakasında sınır kartal, avrupa yakasında da ikitelli ve avcılar civarı sanırım. ben kartal'da oturuyorum ve yurtta kalıyorum. florya biraz sınırda sanırım, en temizi ikametini başka yere aldırsın derim ben.

risk kesin var. ama boyutunu bilemem.

hmm tamam, tek çıkar oydu zaten şimdilik. sağol.

concierto de arajuez

(bkz: chopin prelüd no 15) ve chopin genel olarak.

(bkz: modest mussorgsky)

chopin'in daha çok noktürn'leri bahsettiğinz kategoriye giriyor.

bir de erik satie'nin gnossiennes serisi vardır.

Wagner, Mahler, Şostakovic

klasik degil ama depresyon bunalim deyince. uaral.

mozart'ın The Requiem Mass in D minor'ü (K626) gayet damar. Ee requiem sonuçta...

c2d işlemcili olanlar da iyi, web site tasarımı dediğinde hayvan gibi video rendering, 3d rendering, çok uuzn animasyon falan yapmayacaksan macbook'lar da işini görür gayet. yalnız pro olanların görüntüsü/tasarımı bence daha güzel.

önemli not: bugün mail geldi, normal macbook'lar 2000 tl'den satılacakmış bir süre apple reseller'larda. (istinye pupa, kanyon vs)

istanbul bilişimden 2500 tl ye macbook pro z0j7q modelini almaya karar verdim. nasıl bu kadar ucuz oluyor bilmiyorum ama, araştırdım pek sorun olmayacak gibi. teşekkürler

istanbul bilişim garip bir spot anlayışıyla satıyor diye biliyorum ben o sebeple o kadar ucuzdur. neyse kısmet tabi her şey.

öncelikle uzmanı değilim ama bildiğim kadarıyla mac işletim sistemine virüs girmez. o yüzden antivirüse gerek yok.

tam ekran olayı falan windows'tan kalma alışkanlıklar, aslında gereksiz ama illaki istiyorsan her ekranın sağ alt köşesinden tutup istediğin kadar büyütebilirsin.

antivirüs ve güvenlik için hiçbir şeye gerek yok, her şey gayet güvenli.

gerekli programlar bence;

VLC Media Player
Unrarx (rar dosyalarını açarsın)

bunların dışında bir programa özel olarak ihtiyacın yoksa mac'in yüklü gelen yazılımları her işi halleder. burası sikimsonik windows değil öyle işletim sistemi kur, 15 tane program kur gibi değil..

ayrıyetten yapmak istediğin çok özel bir şey varsa onu bilahare sor, mutlaka vardır...

office kurmalısın bence öncelikle
türkçe altyazı destekleyen bir media player kurabilirsin.
bir de bootcamp ile windows 7 kurabilirsin ikisi arasında geçiş yapmak çok kolay.

hiç bir program indirip kurmana gerek yok bence istediğin her şey zaten yüklü, tarz olarak biraz garip gelebilir ilk başta ama hemen alışıyorsun.

En önemlisi bu sistemi kullanırken registry nedir, system32 klasörü nerededir gibi ekzantrik şeyleri bilmene gerek yok, bilgisayarı aç programı çalıştır işin bitince kapat hatta uninstall etmek istediğin programı applications klasörü içerisinden silmen yeterli...

oncelikle bir usb bellek taktim auto bilmem ne virusu bulasti olayini unut.
.exe, .com, .bat gibi seyleri de unut. dmg ye ise alis :)

safari genelde cok hizlidir ama bazen sitesini adapte etmeyen web insanciklari yuzunden problem cikabilir. yedekte bir ff bulundurabilirsin.

amsn, msn messenger yerine gecer.

vlc superdir.

iwork var ise office ihtiyacin kalmaz. ama iwork yok ise ya iwork ya da ms office yuklemeleisin. en son mac office 2008 vardi.

iphoto, bilgisayara usb den fotograf makinesi bagladiginda dogrudan tanir. birader bi de bunun cd sini tak demez :)

activity monitor le tanis. pc deki gorev yoneticisi gibi bir arkadastir ama yonettiklerine hakimdir :) sonlandir dedin mi programin gozunun yasina bakmaz. tekrar sorma ihtiyacida hissetmez.

ctrl+alt+del yerine Command (Apple) + Option (soldaki alt tusu) + Escape mevcut.

- vlc - vlc zaten. pc versiyonu gibi degil biraz daha duzgun + mac kumandasiyla calisiyor
- front row var icinde gelen, o da iyidir bu tip isler icin. front row kullanacaksan "sapphire" adinda bir "apple tv" eklentisi var, onu kur daha iyi oluyor. (yine de pratik islerde ve yarim birakip nete donmek icin vlc'yi tercih ediyorum, frontrow'da alttab -pardon cmd+tab- yok zira)

browserlar: google chrome, firefox3.kusur. istersen opera da var.
msn: microsoft'un messenger 7'si. webcam vs destekleyen bi live messenger var crash edip duruyodu, uzak.
gtalk/jabber/facebook chat: ichat (icinde gelir)
text editor: textmate
muzik: itunes. buna alis. mac uzerinde dogru durust cok az muzik calici var, en iyisi de itunes. malesef.
download manager: iGetter
ftp/sftp gibi seyler: transmit
bittorrent: transmission ya da vuze, transmission daha basit daha hizli, vuze sistemin anasini aglatiyor ama milyon ayari var
zip/unzip/unrar icin: the unarchiver
programla sourberry dinlemek icin: fstream (vlc de olur ama pratik olmuyor)
dvd rip ve video encoding isleri: handbrake
hirsizlik korumasi, biraz eglence ve arkadaslara artistlik icin kullanilir daha cok: iAlertU
wireless sniffer: KisMAC (injection yapilamiyor external kart olmadan)
par/par2 cozumu: MacPAR Deluxe
skype: skype
spotify: spotify
last.fm: last.fm
soulseek: ssX
icinde olur da windows calistirmak istersin: vmware fusion (ben ie'de site testleri icin kullaniyorum yoksa 2007 ocak-subattan beri mac)

edit: office acayip yavas mac uzerinde. iWork ogrenebiliyorsan ya da Google Docs ile isini halledebiliyorsan tavsiyem odur. cidden acilmasi kapanmasi cok uzun suruyor.

ek: photoshop cs3/cs4 cs5'e gore baya yavas, photoshop ile isin varsa cs5 edin.

bi programi uninstall etmek icin cöp kutusuna surukle birak, ben nasi yapilacagini bulana kadar 30 dakka harcamistim

masaustunde veya baska herhangi bir location'da bir dosyanin ustune gel ve sonra space'e bas. word dosyasi, resim dosyasi, pdf dosyasi, mp3 dosyasi, film dosyasi hepsi icin gecerli. yap ve guzelligi gor.

makinelerin kendisine ait formatı vardır Raw hiç sıkıştırılmamış pozlamanın bütün ayrıntıları ve kaybı olmayan halidir.
canon .cr ve .cr2 kullanıyor nikonda demek ki .nef kullanıyor bunları kendi yazılımları ve photoshop açar kaybı olmadığı için jpg gibi pixelleşme görmezsiniz işlerken.
fotoğrafları çekip işlemeyecekseniz jpg işleyecekseniz raw jpg de makinenin bütün gücünü yansıtır ama sonradan işlerken yetersizdir. ayrıca raw içerdiği bilgilerden dolayı çok daha fazla yer kaplar.
kullanma kılavuzunu inceleyip çözebilirsiniz pozlamada yaptığınız hataları

raw resim fotoğrafa ait ham bilgileri içerir. NEF dosyayı da nikon un raw resim için kullandığı uzantı. yani NEF=RAW
bu dosyaları photoshop açabiliyor küçük bir plug in yükledikten sonra. kameranızla gelen bir yazılım varsa onu da kullanabilirsiniz. raw resim jpeg den çok daha fazla bilgi içerdiği için photoshopta işleyerek jpeg den daha iyi sonuçlar alınabilir ancak bu bütün fotoğrafları elle işlemek anlamına gelir ve çok fazla zamanınızı alır ve hdd da çok yer kaplar. sadece raw çekmek pratik olmaz.

esas probleminize gelince, fotoğrafları görmeden yorum yapmak zor ama çektiklerinizin kötü çıkmasının çok daha başka sebepleri olduğunu düşünüyorum. fotoğrafta ışık, beyaz dengesi, kameranın bilimum renk ayarları, iso ayarı gibi bir sürü etken oluyor. otomatik ayarlarda çekmek çekilen fotoğrafların güzel çıkmasını garantilemiyor. nitekim jpeg modunun etkisi yukarda saydıklarımın yanında solda sıfır kalıyor.

tavsiyem. jpeg çekmeye devam edin. mümkünse beğenmediğiniz fotoğraflardan örnek verin ki önerilerde bulunalım. bir taraftan da temel fotoğrafçılık tekniği konusunda ufaktan araştırma yapabilirsiniz internetten.

"oloneo photo engine" adlı programı önerebilirim size.
www.oloneo.com adlı sitesinden ücretsiz indirilebiliyordu..

valla ben aynı resmin hem jpeg hem raw olarka kaydediyorum, aralarında çok ince bir ton farkı dışında hiçbir fark olmuyor.

kusura bakmayın ama galiba çekmeyi becerememişsiniz, sorununuzun çözümü resim formatında değil, olamaz da...

RAW ile JPEG arasında büyük fark vardır, özellikle foto editlenecekse jpeg resimlerin kompakt makinelerde çekilenlerden farkı kalmaz. herkese tavsiye ettiğim gibi size de adobe lightroom tavsiye ediyorum. 1 ay deneme süresi var, serialını da internetten bulabilirsiniz.

hatta, www.eksiduyuru.com daha bu hafta cevaplandı, aramaya inanın.

raw jpeg karşılaştırması yapılırken sanki iki farklı formatı karşılaştırır gibi yorum yapılmış, bildiğim kadarını açıklayayım. raw formatı jpeg gibi "bitmiş" bir resim dosyası değildir, sadece sensörün algıladığı görüntünün ham halidir, işlenmemiş datadır. siz makinenizle jpeg fotoğraf çekerken de sensör öncelikle görüntüyü raw halinde yakalar, sonra bunu makinenin işlemcisine gönderir, bu data orada seçtiğiniz (ya da otomatik) kontrast, saturation (doygunluk muydu?) bilmemne değerlerine göre işlenir ve jpeg dosyası ortaya çıkar.
eğer raw format seçili ise, makine görüntü datasını işlemeden kaydeder, ne gördüyse onu koyar. sonra o datayı bilgisayarda işleyebilecek bir program yardımıyla açarsınız, kendi kontrast, doygunluk, vay efendim beyaz dengesi ayarlarınızı yaparsınız, kendi jpeg (ya da istediğiniz başka bir formatta) resminizi ortaya çıkarırsınız.
kısaca, (bildiğim kadarıyla) raw dediğiniz jpeg gibi işlenmiş bir resim formatı değildir, yani tonu şöyle güzel kontrastı böyle düşük diye karşılaştırma yapılamaz.

soruya gelince, bana da formatı değiştirmeden önce sorunu makinenin beyaz ayarı, uzun pozlama sırasında el titremesi gibi konularda aramanız daha iyi olur gibi geliyor.

@esenboga ben zaten çok güzel çektiğimi söylemiyorum.ama ne kadr da kötü çeksem de dslr makine olduğu için normal bi fotoğraf makinesi kadar da çekmez diye düşünüyorum.

Resimleri picasa ile açtım.RAW olarak kayıt ettiklerim bembeyaz çıkmışlar.tekrar fotoğraf makinesine attım be orda jpeg e çevirebileceğim bi bölüm buldum. hepsini tekrar jpeg e gevirip en azından resimleri görebilecek vaziyete getirmeye çalışıyorum.

Şu an memlekette olduğum için herşey kısıtlı. Zaten makineyi ilk burda elime aldım, hiç bi özelliğini bilmiyorum. Kullanıcı klavuzu falanda yok.haftada 1-2 defa nete girebiliyorum.

Teşekkürler cevaplar için.

almışken 500d al bari o kadar paran varsa. bi de pazarlık yapar f/1.8 alırsın çok net olur.

450d her ne kadar iyi bir makina olsa da, spot alacaksanız 550d ler 18-55 kit lensli olarak o fiyatlarda şu anda..
Tavsiye ederim..

500d alsanız bile farkedecek fiyat farkı, iyi bir lensi karşılamayacağı için ilk aşamada makineye yoğunlaşın derim.

ileride ihtiyacınıza, merakınıza (tele, macro, geniş açı vsvs...) ve bütçenize göre lens bakmanız tavsiyemdir.

450d iyidir, ama eğer belirli bi alana (makro, portre vs.) ilginiz varsa 18-55 kit yerine o alana yönelik bi lens almanız mantıklı olur.

Ne tarzda giyinmek istiyorsun?
Eğer ben beyefendi olarak giyinmek istiyorum dersen Vakko ve Brioni'den ilham alabilirsin. Biraz sporluk da katmak istersen Façonnable'a da bak.
Ama bu markalar tuzlu olduğundan, sadeece fikir edin.

spora yakın bir tarz benimsemek istiyorum yine de. klasik de tabi ki birkaç tane olmalı ihtiyaç oluyo bazen. ha bir de dar kalıplar yapan yerler olmasın lütfen. göt-göbek-bacak macak baya var yani =)

Façonnable'a bak, gömlek, vs. için ilham alınacak bir yer.
Polo T-Shirt'lere bak bir de.
Slim fit olmayacak abi de, satıcı anlar zaten.

www.lookbook.nu

network,fabrika bazen çok güzel şeyler oluyor hem spor hem de klasik.

bloggerda standart olarak görünmez, ama bir counter kullanırsan IP kaydı da yapılabilir - countera göre de değişir tabii

www.statcounter.com

= D klşkşlkşlkşlk

iş bulma konusunda savcı ve hakimlik için en iyi hukuk diyorlar.
avukatlık için ne denir bilemem. çok rağbet gören bir hukuk fakültesi. bence hukuk okumak istiyorsan acıma yaz.

tabela üniversitelerinde ve özellerde mümkün sadece.

o mantıkla koç'ta mümkün o zaman.

çok çalışırsan olur heralde. özelde aşırı idealist hocalar yoktur gibi bir varsayımım var çünkü.

yeditepe'de vaktinde kızın biri yapıp (kimya mühendisliğinde) boğaziçi'ne geçiş yapmış. yapan var yani. ama öss'de derece yapmak daha kolay şahsen.

çok çok çok zor.

aşırı çalışmanın yanında şans faktörüne de bağlıdır. bizde aa vermeyen hoca vardı mesela. kimseye aa vermiyor adam ne yaparsan yap. böyle bir durumda 4.00 yapma şansın yok.

Boğaziçi bilgisayar son 2 senedir 4'le mezun veriyormuş.

bu sorundan, üniversiteye bu yazdan sonra başlayacağını anlıyorum.
ben de böyleydim, tam istediğim bölüm, hepsinin amına koyacam, 4.00 yapacam diyodum; ama sene sonunda ortalamam 1.8'in altındaydı.

demek istediğim; hangi üniversite olursa olsun, hocaların çoğu ezik ve götleri kalkık. o yüzden sen ne kadar kendini paralasan da yüksek not alamazsın. çalışmayla alakası yok, derslere girmeyle de alakası yok. kimse çözebilmiş değil bunu...

velev ki mümkün; uğraşmaya değmez.

boğaziçi'ne geçmek gibi bir mantığım yok zaten direk boğaziçi yazardım en başta.

bölüm makine mühendisliği o yüzden birkaç kişiye sordum imkansız dediler. ben master için aslında düşünüyorum bunu. yurtdışına burslu gitmek yüksek gpa olmadan imkansızmış sanırım.

iu kimya muhendisliginde bunu senelerdir yapan yok. en son yapan da zaten simdi asistan ve doktorasini hazirliyor.

yuksek gpa'dan anladiginiz 4.00 olmamali. 3.50 ve uzeri iyi bir gpa'dir.

Odtü'de makina'da bunu yapan bi tanıdığım var.
sadece hazırlıkta verilmiş bi fire var o da AB.

asjdadjasd özellerde mıy mıy mıy

yok paşam her yerde mümkün.

ya ciddi anlamda zeki olman ya da hayvanlar gibi calisman ve sosyal hayatinin olmamasi gerekiyor.. ciddi anlamda zekiysen bile calismadan yapilabilecek bi sey degil tabi ki.. odtu ee'de yapan da taniyorum bilkent ee'de yapan da.. yani yapan adam her universitede yapiyor..

sonra amerikaya gidiyor.. master yapiyor.. $5000-$6000 net maasla ise basliyor..

şu özellere bok atma olayının da boku çıktı artık. itü'de okuyan arkadaşım da bu sene okula gitmedi nerdeyse yata yata geçti. aynı mantık.. özeli, devleti yok bu işin bence. yani varsa bile adı duyulmamış dandik okullarda vardır ki yine hem devlet hem de özelde bence bu işte kaytarma vardır..

neyse...

ben bu sene hazırlık okudum, bitti geçti. ortalamayı yapabilecek kapasite var gibi geliyor. hazırlıktayken mat 106 sınavının tamamını çözüp arkadaşa anlatıyodum. tabi bu ilk sene için. diğer senelerde çan olunca 15 falan geliyomuş. 30 alan ''a'' getiriyomuş diye söylentiler vardı zaten. master olayı çok yüzeysel kaldı. mesela çok çok iyi gpa yapılsa bile bursu verecek adam nerden bulunur ki?

mühendislikte olmaz o iş, çalışmak yetmez bunun labı var projesi var. bazı küçük üniversitelerdeki iletişim ya da eğitim fakültelerinde belki...

özel üniversitede quizlere bile 3 gün çalışarak başardım. birinci sınıfın 2 döneminde de. ama her dönem 4.00 yapmak için sosyal hayatından ciddi özveride bulunman lazım.

devlet üniversitesinde ise zor. illa bir tane yavşak hoca çıkar.

okulda çan sistemi varsa ve sen hiç bir dersi kaçırmadan iyi çalışıyorsan neden olmasın =)

ama çan olmayan okullarda ya da bölümlerde her sınavdan 90 üstü alman biraz fazla kasar yahu.

valla çok zor 3.70 ile mezun oldum ama zaten mezun olduğum alanda 6 yıldır çalışıyordum ve daha önceki üniversitemden dolayı bazı derslerden muaftım ve de deli gibi çalıştım buna rağmen 3.70 sen düşün

her derste çan var mı bilmiyorum. termodinamik dersinden de 90 alan adam çıkmış mıdır tarihte o bile meçhul.

ayrıca baya cevap geldiğine göre bu konuda, hakikaten kasış bir durummuş :)

Çalışmak+kavrama yeteneği lazım. Kiminin kavrama yeteneği azdır, daha çok çalışarak eksiğini giderir. Ne kadar çalışacağınız size bağlı. Kavrama yeteneğiniz azsa aynı şeyleri derste bir kez dinleyerek anlayan biriyle yarışabilmek için günde 24 saatten fazlasına ihtiyacınız olur.

amma da bilgi kirliliği var ya!

Once ozeller hakkında konusayim, ozellerde 4.00 yapma sansin daha fazladir neden? cunku adam gibi calisip adam gibi en yuksek notu aldıgında sana a gelir kimse ben a vermiyorum diyemez dese bile bu oldukca istisnai bir durumdur. Bunu sadece sizi sevdigi icin yapmaz, haksızlık yapan bir akademisyen kolay kolay iyi bir universitede barınamaz.

Devlette evet yavsak tipler var, yıllar oncesinden kalan kendini yarı tanrı goren moronlar. Ancak sene basinda bolum baskani ile konusup derdinizi anlatirsaniz hem hocaya kendinizi tanıtırsınız hem de bir haksızlık karsısında gideceginiz bir kapı olur.

Yurtdısında 4.00 la gitmen cok sekil olur ve kabulunu kolaylastirir ama bu demek degil ki tek sart 4.00 olmali. unutma ki saglam bir referans mektubu 3.01 gpa li bir ogrenciyi senin ustune rahatlikla cikartir.

ksıaca her okulda her bölümde birilerinin efsaneleştirdiği, yaptığı yada yaptığını sandığı adamalr vardır. illaki vardır, ama kişisel kanaatim orta2de karnende hepsini beş getirmeye benzemiyor ne yazkki.

lisede 5.00 ile bitirip üniversiteyi 5 buçuğa uzatan insanlar tanıyorum.
bakınız ben.

bilgide okuyorum, 3.sınıftayım bişi sormak istersen sozlukten ulasabilirsin istedigin zaman

sözlükte mesajlarınıza bakınız...

ben de bi tabela üniversitesinde bu bölümü okuyorum.
tek diyeceğim; istanbul ve ankara dışında kesinlikle okuma bu bölümü!!! istanbul üniversitesi iyidir, kendini de geliştirirsin.

evet öyle diyorlar. bakalım istanbul üniversitesi olursa.

6 yıldır okuyorum ayıptır söylemesi.
dışişleri bakanlığı gibi bir fantezin olabilir. fanteziler iyidir ama elde patlama ihtimalleri çok yüksektir.
mülkiye'de falan okuyacaksın, zehir gibi, canavar gibi olacaksın ki, ancak öyle.

özel sektörde seni işe alabileceğine inandığın amcan, dayın, teyzen vs. varsa, onlara güveniyorsan eğer, uluslararası ilişkiler okumak öğrenim hayatın boyunca keyifli olabilir.
ha sen neden 6.senendesin dersen, çok keyifli geldi bırakamadım derim.:)
iktisat, işletme falan okuyup, zevksiz, eğlencesiz derslerle geçen 4 yılın ardından o adamla aynı pozisyonda işe gireceksen, hiç düşünme uluslararası ilişkiler oku.
en öküzüne bile vizyon katıyor, genel kültür oluyor en azından.
ki o "en öküzü" ben oluyorum.

yine de tercih yapmadan önce çok iyi düşün, sağlıklı karar ver.
sonra 4 sene boyunca kulaklarımız çınlamasın burada.

mülkiye tipi özel hırsların yahut dışişlerinde dayın yoksa girme.

yok hayır güzel ortalama yapıp, akademisyen olup, üstüne yurtdışında doktora patlatıp okuyup yorumlayarak geçecek bir hayata evet se, oku. bir şeyler katabileceğin ve disiplinlerarası çalışabileceğin en güzel bölümlerden biridir (hatta bana kalırsa en güzel bölümdür. bi de felsefe. ehe.)

çoğunluk iş olanağı yok diyor. hani zevkli bölüm de diyorlar okumak istiyorum ama iş olayına da kafam takılmıyor değil. tanıdığım falan da yok bir yerlerde. ama neden illa mülkiyeli olmak gerek? istanbuldan falan da olur?

musluk suyunu kaynatıp içersen olur tabi de sıcak suyu buzluğa buzdolabına koyup ebesini ağlatma aletin. bırak dışarda soğusun.

ya ben aynı durumda günlerce sadece çeşme suyu içtiğimi biliyorum. üşengeçlik ve biraz da inatla.. ama ölünmüyor yani hiç de kaynatmadım filan. bu sene çok yaptım bu işi. tabi tavsiye etmiyorum da yani bir seferle bir şey olmaz.

kaynar suyu buzdolabına koy lütfen. hatta buzluğa koy çabuk soğusun.

musluk suyunu direk içebilirsin, bir şey olmaz.

hangi şehir ve semttesin? bir çevre mühendisi olarak musluk suyunu belki içebilirsin.. ondan semt önemli. cümleme sokiyim..

hahaha biliyorum çok cahilim ama kaynar suyu buzdolabına yada buzluğa koyarsan ne olacağını çok merak ettim şimdi.

etilerdeyim bu arada. demin biraz içtim ama çok net naturel olmayan birşey var suda, garip geldi tadı.

yok ben de hep etiler'de içiyorum:) inan bir şey olmaz. yarın git al ama suyunu.

onu ben script'in yazarıyla da görüştüm, aslında çalışıyor ama greasekit'in frame'lerle sorunu varmış sanırım. sol frame'de bir başlığa tıklayıp yeni tab'da açınca belli oluyor her şey.

bu eşek ölüsü kadar olup litrelik olarak satılanlar büyük beşiktaş çarşısının alt katında bir yerde piyasanın oldukça uygununa satılıyordu.

Forum İstanbul'da decathlon ve intersport açıldı. intersport'u geçiniz zira pahalı. ancak 250 liraya mis gibin çantalar var. decathlon da ise büyükçene çantalar 100-200 arası. sanırım 80'e filan da vardı. onun dışında bildiğimiz normal sırt çantaları için fiyatı 20 liraya kadar düşen bir çeşitliliğe sahip. geniş dediğim 15-20 çeşit filan.

eminönü-mercan'da envai çeşit çanta ucuz fiyata alınabilir.

karaköy'de atlas var. hesaplı olduğu söylenemez, ama geçen sene bu sırt çantalarında indirim yapmışlardı bayağı bir. öyle birşeye denk gelebilirsiniz belki yine.

Backpacking'de malesef çantanın markası önemli. 3 liralık 2 tişörtle gezebilirsin ama ucuz ve kötü hatta çok para vermiş olsan bile kendine göre ayarlamadığın bir çanta sırt ve bel ağrılarıyla gezini kabusa çevirebilir. sırt ve bel desteğine dikkat et. Beyoğlu'nda pasajda DASPORT vardı türk markası ona bakabilirsin.

beyazıt'ta toptancılar çarşısında kamp malzemeleri satan yerler var fiyatlar inanılmaz uygun. 80 litrelik ergonomik ve sırt desteği inanılmaz başarılı olan bir çantayı 50-60 liraya alırsın (ben pazarlıkla 40'a indirebilmiştim). çanta benle yaklaşık karayoluyla 30000-40000 km yol yaptı, çamur, yer, kar kış demedi, bir tarafı patlamadığı gibi ufak bir yırtık bile olmadı.

dipnot: ne kadar büyük alırsan o kadar çok doldurursun o aklında bulunsun.

ne yazık ki çantada hem kaliteli hem de hesaplı gibi bir seçenek olmuyor.

yaş sınırı var maksimum 20 yaşında olabiliyorsun. yalnız şunu da söyleyeyim buna böyle her isteyen katılamamakta, ayrıca dil sınavı yapılıyor katılabilecekler arasında.

dil sınavı tamam da, her isteyenden kastını anlamadım?

lions olan bir büyüğünün referansı ile katılabiliyorsun sadece...

(bkz: iriver) (bkz: cowon) (bkz: ipod touch)daha önce iriver kullandım çok memnundum.şu an i touch kullanıyorum.ses azlığı gibi bir sorun yok.aslında nano'da da olacağını sanmıyorum fakat apple ın kendinde gelen kulaklıkları çok rezil şeyler.istersen bir sennheiser kulaklık al.sorun ortadan kalkar sanırım

aynı hayal kırıklığını hepsinde yaşayacaksın.muhtemelen kulaklıkla ilgili bir problem yaşıyorsun.ohm'si yüksek ve driveri iyi her kulaklığın mp3 playerlardaki performansı rezalet olur. bide kulaklık amfisiyle dene..

ipod touch 3. nesil satıyım. 1 buçuk aydır kullanıyorum. 280 tl

iriver ne yazık ki satmıyor. cowon da yoktur. sony var sony'nin ses kalitesi nasıldır???

ben sennheiser kulak içi kulaklıkla son sese bile alamıyorum, çok ilginç...

sony alacagına gittigidiyordan yada sahibinden den bi ipod touch al ve sennheiser gibisinden bi kulaklık edin.ama nanoya taksan bile ii gider bence onceliğin elindeki player'ı değil kulaklığı değiştirmek olsun.boşuna para ezme.

hayır, eylül diyolla.

eylül'den sonra da el kol sallayarak gidilemeyecek, yani vize kalkması diyince gözünüzde ne canlanıyor bilmiyorum tabi...

sentinle vey bilgisayar takip diye aratmanız yeterli olacak

actualspy

Bu konuda şahsen kendi bilgisayarıma Refog Keylogger kurdum. Birileri bilgisayarıma oturmadan önce CTRL SHİFT ALT K ile programın kontrol paneline girip start diyorum. Daha sonra baktığımda basılan her tuştan tüm ekran görüntülerine kadar ulaşıyorum. Fakat program ücretli ve serial gerekiyor. Ayrıca Antivir gibi bazı virüs tarama programları bu programı tespit ediyor. Bu yüzden exception list'e almak gerekiyor. Exception list için de "mkv" klasörünü "exceptions" alanlarına eklemen gerekiyor. Mkv.dll dosyasını hakeza. Ctrl+alt+del'de görünmüyor. Hiçbir program running process olarak göstermiyor. Görevi sonlandırılamıyor. Hiçbir yere kısayol koymuyor ya da uninstall edilemiyor.

Ancak hiçbir programın tespit edemeyeceği çok ama çok başarılı bir program: Family Cyber Alert. Bu program çocukları denetlemek için üretildiyse de genellikle keylogger amaçlarına kullanılıyor.Hiçbir antivirüs programı tespit etmiyor. Ancak bu da paralı ve serial istiyor.

geçmemek için hiçbir sebep yok, direk geç ya snow leopard açık ara en gelişmiş sistem. eksisi var mı yok mu onu bile bilmiyorum... (yok galiba)