adrenalin'e sormanızı öneririm.
www.adrenalinoutdoor.com

üniversitelerin dağcılık klüplerinin de oluyor.

www.doitadventure.com

hazır burada konu varken bende sorayım. güzel bir torrent sitesine davetiyesi olan, veya davetiyesiz üyelik kabul eden bir torrent sitesi bilen var mı?

cliff burton panpamızın dedigi noktaya geliyoruz o zaman, turktorrent a uye olmak icin davetiye gonderecek, kasedi cikmamis bir insan evladi var mi aramizda?

btjunkie.org

bir hafta önce üye oldum davetiyesiz.

btjunkie'ye uyeyim de turk torrent sitesi lazim.

arena-tr iyidir

arena-tr de registration sirasinda davetiye kodu istiyor. bi bulduruverin be.

www.about.me

joomla yla yapılır. random images modulüyle değişen resimleri nice social bookmark la da feysbuk vs simgeleri yerleştirebilirsin.

eğer yapmıyorsan, düzenli spor yaptığında kendini daha dinç hissedeceksin ve daha az uykunun yettiğini göreceksin.

hacı sevgilinden ayrıl, ben ayrıldım 1-2 saat uyuduğumda şükür çekiyordum.

"sleep cycle alarm clock" diye arat googledan arkadaşım kullanıyor gayet memnun. onun haricinde ben bi dönem deli gibi çalıştığım için günde 2 saat kadar uyuyordum 4 saat uyuyunca çok iyi uyuduğumu hissediyordum. yani kendini alıştırmanla alakalı.

beyaz un beyaz ekmek, şekeri azalt, uyku süren biraz azalır, ama çok zorlamamak lazım mekanizmayı. 6 saat makul bence 5 saatin altı uzun dönemde vücudu yorar.

otobüste-trende uyumayı dene.
2)uyuya kalmak için koltuğa falan uzanma. insanın hemen uykusu geliyor.
3)kıçını dönüp uyuyabileceğin aktivitelerden uzak dur.
4)kahve
5)ben her gün en fazla 4 saat uyurum. haftasonu da o uyku ile cuma cumartesi mutlaka gece dısarı cıkarım içerim bişiler yaparım. pazar da 2 ye kadaruyurum. yetiyor. bu şekil alıstır. saat kur, zorla kalk. alısıyor insan.

hazir konusu acilmis ben de dahil olayim. peki bu az uyuma gun icinde bir yorgunluk yaratmiyor mu?

ben iki-üç günde bir üç saat uyuyorum. örneğin pazartesi, salı uyumayıp çarşamba 3 saat uyuyorum. arkadaşların dediği gibi bir süre sonra alışkanlık kazanıyorsun. benimki bir ay sürmüştü. soğuk duş almak, seni uyanık tutacak ilgi çekici veya yapmak zorunda olduğun aktivitelerle veya projelerle uğraşmak bunlardan bazıları. kahve kola da tercih edebilirsin. tahminimce 1 hafta 10 günde falan yeni uyku düzenine alışırsın. ama tavsiyem herhangi bir zorlayıcı nedenin yoksa 6 saatte devam etmen yönünde.

uyku süresini azaltmak için programlar var, hatta bir çok kişisel gelişim kitaplarına girmiş. (kitap isimini özelden msj atıyorm)
ek bilgi: bütün bilim adamları veya önemli insanlar günü 1-2saatlik uykuyla geçirmişler.

doğru değil.

hurafe onlarin hepsi.
yedek subay ihtiyaci, mesleginiz vs. etkili oluyor daha ziyade.
sinav bile gereksiz aslen. ha full yapmissin ha atmissin sorulari.

saat 12 olayi ise, hangi gun olduguna gore degisir.
ikinci gun saat 7,5 gibi ordaydim, oyle gec kalmisim ki.

bir gece onceden numara alabiliyorsan sira icin al. yoksa ucuncu gun genelde daha az kisi olur.

doğru değil. sabah çok erken git derim. ben 8buçukta gittim sabah akşam 8 gibi çıkabildim.

hikaye onlar... ben ilk gün gitmiştim uzun dönem çıkmıştı. arkadaşım 3. gün gitmişti ona da uzun dönem çıkmıştı. ha bide komando asteğmen olmuştu o ayrı.

olması muhtemel.

derler. diyarbakırda diyolardı en azından. asker tıraşı yapcaksın 2 bile kısa. 3 iyidir.

saçları kazıtmak isyan manasına gelir. giderken biraz uzatıp git. gittiğin zaman herkesi baştan tıraş ediyorlar zaten. tıraş edene de dersin mümkün olan en kısa şekilde kes diye. bir şey denmediği için ben 1 numara takıldım sürekli.

her yere göre değişiyor. temel bir kural yok. mesela bizde 3 numara gibi kısa bir traş olmak yasaktı. o yüzden berberimiz (askerdeki) çok afedersin sik gibi bir tarz benimsetmiş askeriyeye onu uygulardı herkese. ama 3 numaraya vurdurup gelen arkadaşlarımız vardı mesela, onlar hep 3 numaraya vurdurarak devam ettiler güzel güzel. berbere gittiklerinde adam bakıodu hmm bunun saçı zaten sivilde de 3 numaraymış, yine o şekil devam edelim deyip onu 3'e vuruyor.
özet: 3'e vurdur öyle git askere

iyi bir öğrenme yoludur. jackie chan de böyle öğrenmiş :)

dizi ve/veya film daha sağlıklı olur. şarkılarda, türkçe şarkılarda olduğu gibi, gündelik hayatta kullanılmayacak kalıplar olabiyo.

Tom Waits önerebilirim bu konuda yardımcı olabilecek.

rosetta stone diye bi program var onu indir istedigin seviyeye gelirsin

belli zamanlarda kampanya gibi bişey yapıyolar. ben mesela 2-3 sene taktım baya faiz bindi. geçense ekimde şimdi başvurursanız faiz iptal anapara da eşit taksitlerle ödeme diye bişey yaptılar ona başvurdum. şimdi çatır çatır ödüyorum.

en son kardeşiminkini ödedim faizin %75 ini indirdiler.
kyk nın sayfasını incele ordan bulmuştum ben bu indirim mevzusunu.

-araya sıkışayım- Haciz gelir mi bu borçtan?

@lahavle

gelir hele ki tc kimlik no ve vergi kimlik no gibi bilgilerden daha kolay buluyorlar. sadece evlenen bayanları bulmaları zorlaşıyor bildiğim kadar

zerdüşt falan alma. en iyisi antolojisini al. eleştirisi de olur. sonra çok istersen al zerdüşü

bi kitap okudum ve hayatim degisti"deki adam bu adam. ben derim ki putlarin alaca karanligi bu adami anlayabilmek icin en iyi kitaptir. bazen iki kitap halinde bulunur. butun kitaplarini okumam 3 yilimi aldi. ne dedigini gercekten anlamak icin cogu zaman tecrube etmek gerekiyor. belki de gerekmiyordur.

adam hakkında tam fikir vermez ama nietzsche ağladığında'yı okuyarak başlamak işini kolaylaştırabilir.

bu adamın yazmadığı ama okunması gereken biyografisi, hayatı herşeyi için
daha doğrusu akıllardaki üst insan sıfatından arındırmak için..
(bkz: when nietzsche wept)

"Deccal" iyidir. Aforizmalar bağlam dışı cümleler içerdiği için yanıltabilir.

nietzche ağladığında yallom'un kitabıdır ama onun kitaplarından önce okuman iyi olur. nietzche nin kitapları çok ağır. böyle buyudru zerdüşte 4 kere başlayıp bıraktım 5. de bitirdim. şen bilim de olabilir.

içtiğinin zehir olduğunu düşünerek içip ölen idam mahkumu duymuştum. ama senin dediğin daha farklı tabi.

edit: anlatamamışım tam olarak. zehir içirerek idam edicekler adamı. adam içiyo zehri ölüyo. sonra bakıyolar ki meğerim zehir değilmiş içtiği felan öyle bişey.

(bkz: plasebo etkisi)

beyin hayal gücümüzün ötesinde karmaşık birşeydir evet. zehir içtiğini sanan biri ölebilir.

ama zihnin temel fizik kanunlarını ihlal etmesi söz konusu olamaz. ( alakasız gibi oldu ama çok alakalı.)

edit: hah ağzını yiyeyim sp-qs, evet placebo etkisidir burada sözkonusu olan. ancak bu kadarla sınırlı değil. beyinin karmaşıklığı için nörolojik hikayelere de bir göz atmak lazım: (bkz: oliver sacks).

öyle bir video varsa benimde izlemem lazım :D ..
telekinezi ile ilgileniyorum Lucid Dream konusunda ilerleme kaydettim, psi-whell taktiği felan öğrettiğim kişilerde hastalık oldu. Astral yapamadım :( sıra onda :D

Bu aradığın şey, bilinç altı ile ilgili.

fringe'de işlendi bu konu. adam kendisine keskin kelebeklerin saldırdığını sanıyordu ve vücudunda kesikler oluşuyordu. bu kadar ileri düzeydeki tepkiler sci-fi dan öteye gidemiyor.

fuijifilm.

nikon kötü kompaktlarda. olympus'u da geç. fuji gayet başarılıdır.

canon powershot 1100 IS

nikon tabi ki

nikondan vazgeçmem

Fujifilm tabiki de.

@bradshaw'ın da dediği gibi fuji slr like makinalarda gayet başarılıdır. lensi de fujinon zaten. özellikleri de gayet iyi.

(bkz: true crime)

www.imdb.com

(bkz: the green mile)

edit bonus: zorlarsak biraz (bkz: the passion of the christ)

dancer in the dark

oh ne güzel filmlerdeki kahramanların sonunu da öğrendik.

law abiding citizen
filmin kahramanı değil ama yanlış kişi iğne ile idam ediliyor. Hem de ne idam

david gale's life mı ne ?

tam aradığınız film: the life of david gale

aslında bu sorunun cevabı da spoiler oluyor ama neyse :)

Zaten sonlarını bilerek izlemem gerekiyor. Çok sevdiğim ama klipsiz bir şarkıya klip hazırlayacağım da. Kafamda kurgusu hazır işte, sıkıntı o kurguya uyan görüntüler bulmak :)

gerizekalı, adam ondan bahsetmiyor. biz ögrendik bunların sonunu belki izlemek istesek bütün sinema keyfinin içine ettin diyor.

dönerciler çarşısının karşısında biyer var adını unuttum şimdi. ışıklara dönmeden solda. çok güzel yapmıyolar ama.

what did you think when you were listening X (ne düşündün)
what were you thinking while listening X

what did you think while you were listening to x. x'i dinlerken ne düşündün.
what were you thinking while you were listening to x. x'i dinlerken ne düşünüyordun.

bradshaw + 1

listening to...

to'suz olmaz.

takamine

değişir...en iyi gitar şu markadan çıkar diye bir şey yok maalesef. biraz şans.
gitardan anlayan birinin olması lazım, gitarı eline alıp bakma ihtimali varsa şans, risk vs. kalmaz. en iyi, en pahalı markaların gitarı iyidir diye bir şey yok yani.

...ama en kaliteli markaların gitarını almak şansı arttırır(internetten vs. satın alınıyorsa tabii)

guild

martin tabi ki

çalışıyor musun? çalış bence. hem evden uzak olursun biraz hem de eşinin paçası tutuşur, sözünü geçirirsin. şu anda ipler tamamen onun elinde gibi gözüküyor.

evet herşeyden önce ekonomik özgürlüğün olması lazım. yaşına bakarak üniversite okumadığını varsayıyorum. ismekin kurslarına katıl ve meslek edin, böylece canın istediğinde gidebileceğini bilsin kocanız.

yol ver gitsin, daha gençsin git okuluna ilerde evlenirsin. o ne la sirk gibi eve bak:D suç kimsede değil tabi, senin akılsız başında bunuda biliosun.

20 yaşında, ilk yılın ertesinde üniversite bırakıp evlenecek aklı aldığın yere danış.

bence çalışmak bu tip dertlerinizi azaltmaz. resti çekin. ya ben ya ailen deyin. ayrı eve çıkmak için eşinizle konuşun.

hayır derse boşanın. çok sevseniz bile, hiç kimse sizden ve sizin iç huzurunuzdan önemli değildir. kendinize yazık ediyorsunuz.

henüz bir şey için geç kalmış sayılmazsın, daha 20 yaşındasın, ortada çocuk yok, seni o adama sevgiden başka bağlayan bir şey yok. bence vakit geç olmadan yollarını ayır bu adamla. anlattığın kadarıyla pasif bir tipe benziyor, hiç sanmıyorum ki seninle ayrı eve çıkma olayı vs yapsın, kendini boşuna kandırma. yaptığın da büyük akılsızlıkmış, zararın neresinden dönersen kardır.

evet bende çalışmak için eşimle çok tartıştım gücü bi bana yetiyor zaten. aslında bana da yetemez ama ben kıyamıyorum. 28 kasım da kpss sınavına gşrecem inş. iyi bi puan alırsam neresi olursa olsun gitmeye karar verdim zaten annemde en büyük yardımcım. ama sadece puan almak yetmiyormuş bu da beni korkutuyor doğrusu. bi de eşim çalışmamı istemiyor eğer çelışırsam sevgisi azalırmı. onu kaybetmek istemiyorum:(

içinde bulunduğunuz durumun rahatsız edici olduğu aşikar, eşini karşına alıp konuş. baktın olmuyor ne kadar ciddi olduğunu anlaması için yatağını ayır, o da olmazsa yollarını ayırırsın. umarım her şey sizin için yolunda gider. ama her son yeni bir başlangıçtır, sakın umutsuzluğa düşmeyin.

bir de huylu huyundan vazgeçmez'i hiç unutma, sen kendini düşünmezsen kimse seni düşünmez.

ben ayrılmandan değil sabretmen taraftarıyım, bir süre sonra herşey yoluna girmeye başlar nasılsa. her evlilikte benzer sorunlar olmuyormu? evliliğinde hiç bir sorunu olmayan kim var ki?

"eşim çalışmamı istemiyor eğer çelışırsam sevgisi azalırmı. onu kaybetmek istemiyorum:( "


sendeki bu kafayla bişe olmaz aynen devam.

ha bide bu kadar kendine güvensiz olma kimse bulunmaz hint kumaşı değil.

evet hepiniz haklısınız kendime güvenim yok sanırım. ama artık buraya kadar. eşimi yine karşıma alıp yine konuşucam ama bu sefer daha sert ve kararlı olacam bakalım ne olacak. herkese teşekkürler

sen eşek olursan semer vuran çok olur.
hem evliliği sürdürüp hem de sızlanmanın alemi yok. yol yakınken ayrıl gitsin.
çok gençsin, elbet yine seversin.

eşin çalışmanı istemiyor da her şey eşinin istediği gibi olmak zorunda değil. bu arada olur da sen çalışmak istediğinde %90 çocuk konusu gündeme gelecektir. çocuğa bak bahanesiyle seni evde tutmak isteyecektir. fortis demişti dersin. bu arada ayrıl diyenler var, ben de derdim ama yapamayacağın hissine kapıldım sırf o yüzden demiyorum.

bir de cevaplara tik atsan şahane olur.

eşm eve gelip pc başına geçiyo benle ilgilenmiyo diyosun neyi vazgeçilmez kılıyo böyle bi adamı yahu

belki de ilk aşık olduğum erkek olduğu içindir bilemiyorum... bi kalbi kazanmak zordur ama kaybetmek çok kolaydır. bu gidişle o da beni kaybedecek sanırım.

Bence herşeyi resetle hayatına yeni bir yön ver,sevgi ilişkileri kurmada ana dinamik olabilir ama şunu da unutmamak lazım insan kendini aklı ile savunur,kalbi ile saldırır ruhu ile de bu ikisini dengeler.Sanırım sizin dengeler karışmış biraz.Bence bu sıkıcı ortamdan kurtulmanızın tek yolu aklın yolunu izlemektir eger kendini kalbin ile savunmaya kalkarsan ki bu imkansızdır.Her zaman acı cekersin umarım herşey sana huzur veren bir biçimde seyir eder.

bakınız: 15 yaşında dünyayı çözüp 20 yaşında evlenen çok bilmiş kız

bunlara vakti zamanında, daha yaşınız kaç, başınız kaç, ne evlenmesi, ne aşkı, önce kendinizi geliştirin, dünyayı tanıyın, erkekleri tanıyın, bedeninizi tanıyın deyince, "ay sen büzüm gütümüzü zükmek istiyüürsün, o yüzden bizü kendün gübü yamak üstüyürsüüün" diye anırıyorlardı.

bi de en favori cümleleri şudur: "seni eskiden bi kız çok üzmüş. oysa bak ben aşkı buldum, sevdiğüm adümle evlenücüyüm. sen de efendü bü adüam olsaydün, senünle de evlenecek kız çıkardü. ama büyle ezik, zavallü, kümplekslü bü adama küzlar nüye baksüün. püsmünyaaak"

az bile sana be kanka. dur daha hayatın çok başındasın. o evlilik, o kaynanalar, o hayat senden fitil fitil çıkaracak o çok bilmişliğin acısını.

ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahahahahahaaaaaa ahahahahahahahahaaaaaaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa çok bilmiş fırlama seniiiii ahahaaaaaaaa aha aha aha aha aha aha aha aha ahahahahahahaaa ahahahahahahahahahahaaaaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa "ben sevdüğüm adamü büldüm, onünle çüüok mütlü olücüyüm, yaşasüün aüüaşk. kahrolsüün püüüs aüütüür!" aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa az bile ana aaaaz azzzzzz aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahaaaaaaaa aha aha aha aha daha bi sürü çocuk doğrup onların peşinde yaşlanıcan, kocan da rusların peşinde keyfine bakacak ahahahahhaa. ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa sen bütün gün kaynanala otur, kocan metreslerine gitin ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahaaaaaaaa aha aha aha aha ahahahahahaaaa aaahahahahahaaaaaa ahahahahahahaaa ahahaaaaaaaa aha aha aha aha

cevabımı onayla, kalbini kırmiim. dharma puanlarım düşüyor. onayla.

fake'sin gibime geldi ama neyse önemli değil.
çok net yazcam, direkt böyle.
onlara mecbursun. eşine mecbursun ve onun isteklerine de. okula devam edemezsin, kocan izin vermez. onun ailesinden kurtulamazsın, eşin üzülür, istemez vs., izin vermez. bu iş bu kadar net ve açık. bazı haklar verilmez, alınır; kimisi için bu daha kolaydır, kimisinin de tırnaklarıyla kazıması gerekir.

şimdi sen kolay yolu seçmişsin ( sana kolay gelmeyebilir belki). eşinin hayatına tabi olmuşsun, ona entegresin. tüm bu yüklerden hop diye sıyrılmak kolay değil, konuşarak olacak şeyler de değil. sen istikrarlı bi şekilde eşinle konuşsan da, onun da duygusal karşı argümanları olacaktır, ya da biraz daha sabret edebiyatı vs.

kendi paranı kazanmalısın, evli ya da bekar ol farketmez. kendi paranı kazanmak sana sadece alışveriş hürrüyeti kazandırmaz, seni de onların gözünde birey yapar. kimseye mecbur olmamakatan geçer öncelikle 'birey olmak'. ister bir iş bul, ister okula başla ya da iş edindirme kurslarına git, ne yaparsan yap ama kendi ekmeğini kazan.

eşinin sana 'izin vermiyor' olması apayrı bir boyut. eşler birbirine saygı duymalı, dünyalarına, isteklerine, her şeylerine saygı duymak zorundalar. evlendiğimizde ya da biri sevdiğimizde kendi isteklerimizi oluşturan bir heykel yaratmıyoruz, o kişiyi 'o' olduğu için seviyoruz! öyle değil mi? değilse de şurda kimse sana yardımcı olamaz, zaten yardıma da ihtiyacın yoktur, kendine yardım edemedikten sonra kimse bunu senin adına yapamaz. bir şeylerin farkındasın ve yüzleşmek istemiyor, erteliyorsun. kimi insan ömrünün sonuna kadar böyle yaşayıp gidiyor, belki sen de bunu deneyerek mutlu olabilirsin.

@miracle666, kaç kurtar kendini!

@Cem Şancı, çok güldüm la ofisteyim işten kovulcam! :)

Ellilerde yazılmış bir romanın girişi gibi duruyor. Sonu iyi değil ve 60larda filmi çekilmiş. İyi haber: Sizi Hülya Koğyiğit oynuyor.

Ciddi cevap: Anne ve babanıza söyleyin, onlar da gelsin. Dünürler dengeler birbirini. Kocanız da sizinkilerden bıkar. Gitsinler derse ya hepsi ya hiçbiri dersiniz.

yok daha neler yahu! bu işler konuşarak falan da çözülmez ayrıca, en kötü ihtimalle eşin duygusal şeylerle seni caydırır. kendini kandırma onu çok seviyorum onu için katlanırım diye. neden katlanacakmışsın? saçmalama. bu iş düzelmez. okulu neden bıraktın be kadın? ot gibi olmuşsun. eşin; ailesinin hizmetine ve geceleri de koynuna girecek bir kadın bulmuş gibi. böyle evlilik mi olur? neden evlendin k? BOŞAN diyeceğim ama yapamazsın. dayanamazsın. cok seviyorum diye başlarsın.

eşinin nesini çooooook seviyorsun ?

öfkeyle kalkıp zararla oturmak istemiyorum o yüzden önce girmem gereken bi sınavım var onun sonucuna göre karar verecem her şeye eğer olmazsa kazanamazsam eşimle son bi kez daha konuşucam ama eğer beni hala kırmaya devam edip dediklerimi yapmazsa ben dediklerimi yaparım boşarım onu zaten 30 yaşına kadar anca evlendirmişler bi daha ki evliliğini de 60 yaşında yapar heralde. eşim 3 kardeştir. bi abisi ve bi bacısı var. ama hepsi bizim üstümüzde. hep eşim ezilmiş hor görülmüş ne deseler yapmış şimdiye kadar ve halende sırtından inmiyorlar. insan gelinin den bari utanır çeker çenesini. ben saygımdan sesimi çıkarmıyorum ama böyle giderse artıkk yeterr bıktımm sizden rahatt bırakın bizi diye bağıracam.

eşimin nesini çook seviyorum güzel soru
hep eşim hor görülmüş ve en az sevgiyi o görmüş biraz acıyorum açıkcası. ama bana öyle bi bakışı varki içimi eziyo ben ona şikayet ettiğim zaman ne yapayım onlara gidin diyemem yapamam demesi. yani onun daha çaresiz olması acıyorum ona çünkü o iki arada bi derede kaldı. ama artık karar vermeli bana sabret demişti şimdiye kadar sabrettim. artık dayanamıyorum

fake'sin gibime geldi ama neyse önemli değil.(pyro clustic flow)
fake falan değilim lütfen ön yargılı olmayın.

sen varya hiç bişey yapamiyacağa benziyosun bunca insan yanı hepimiz boşa yazıyoruz çünki sen aslında kocanın bu hareketlerını sevıyosun valla ben anlarım bu adam senın ıstedıklerını yapsa sen bu adamı bırakırsın 20 yasındasın cok erken hersey ıcın hemde keske 20 yasında olsam 24 yasındayım ama 4 yıl bıle ınsandan cok sey goturuyo sızın sonunuz asla olamaz sen 5 yıl sonra asla boyle dusunmıceksın ve pişmanlıklar içinde olcaksın sımdı gozun gormuyo ama yanlışlardasın aşk sevgi bi bok etmez bu zaten sevgı dgl sendekı kendınde demısssın acımak. ama adam yolunu bulmus sana kendını acındırıyo ama o adamın bence acıncak bı yanı yok hemde hiç iyi bir oyuncu sadece o kdr 1 yıllık bı zaman vermıssın cok bıle adam olana bence cok bekleme kokten coz ya ayrıl yada adam et ama hiç sanmam huylu huyundan vazgecmez.... inşallah en doğru kararları verirsin..

Hayatı sevmeye devam et.. insan hayatı o kadar kısa ki.. herşeyi akışına bırak.. böyle yaşaman gerekiyordu.. bence olması gereken bunlar böyle düşün ancak yeniliklerede açık ol.. arkadaşın tavsiyesi gibi kendini eğitimede zaman ayır..
mesela en kötü ihtimal açıköğretimden oku.. bunun yanında kurslara git dil kursu vs.. kocana neler yapabileceğini göster.. yani sürekli aynı yoldan gitme derim ben.. biz erkekler aynı şeyleri duymaktan sıkılırız kimi zaman..
sen başka şeylerle uğraştıkça sürekli gördüğün suretleri özleceksin(!) belkide kim bilir..:)

yok artık olmuyor onla konuştukça o beni anlamıyor. sanırım yolun sonu kötü. öyle görünüyor. artık yüzüme bile bakmıyor akşam olunca da arkasını dönüp yatıyor ben yokmuşum gibi davranıyor. öyle davranmasına gerek kalmayacak çünkü artık ben onun için yokum kaybetti beni. buraya kadarmış. artık yeni bi sayfa daha açıcam hayattımda inşallah bi daha yanlış kararlar almam. hepinize teşekkür ederim beni cesaretlendirdiniz. inşallah siz ömrünüzde hep mutlu olursunuz. kimse sizi üzmez umarım

www.havas.net

bu da az tuzlu değil aslında, ama taksime giderseniz sorunsuz gibi

havaş kullanmazsan eğer metrobüse bin (söğütlüçeşme) yenibosnada in ordanda taksiye bin (trafik yoksa 3-5 dk sürer) sanırım 70 dk filan sürer toplam. fiyat olarak da 6-8 lira. (havaştan daha ucuz)

ido varmı bilmem ama saat 7-7bucuk gibi kadıköy-bakırköy'e binin... üst geçitten karşıya geçin. havaalanının otobusu geçiyor 96T ona binin. 96T nin saatleri de www.iett.gov.tr de yazar. Taksim'den geliş saatine ve PAZAR saatine bakmayı unutmayın.

kadıkoy bakırkoy deniz otobusu 6 lira.
bakırkoy havaalanı dolmus taksi, bolusuyorsunuz tutarı hatırlamıyorum.
en kısa ve zahmetsizi bu.

@hubble kini uygula en iyi yontem bu ben de böle yapiyorum.

sabah 7 gibi ido ya binmem lazım dimi? o saatte var mıdır?

en iyisi metrobüs.sabah 7 de eveden cık bence metrobüse bin 7.45 gibi şirinevlerde metroya aktarma yap en gec 8.30da atatürk havalimanında olursun bence(not metro 7 dakka sürüyo fakat yürüme ve kontrolle bu saati bulabilir....

en rahat söylediği ton. öğrenmek, soliste eşlik edecek müzisyenin şarkıyı o tondan çalması ve solistin uygun olmayan bir tonda tize falan çıkarken sıçmaması içindir.

şu iki videoyu izleyin anlayacaksınız.

www.youtube.com
www.youtube.com

çok pes yada tiz kalmaması için parça solistin tonuna göre transpoz edilir.

yani şöyle mi; solist dedi ki benim tonum la. biz de parçayı içinde re, mi vs. (la'ya uzak notalar) olmayacak şekilde transpoze ediyoruz. mu?

hayır. şarkının tonu re mesela. la derse tonunu la'ya alıyosun. ilk akor şarkının tonudur.

şarkının tonu son nota diye biliyorum ama...?

yok genelde başladığı nota. sadece kürdi olduğunda farklı bişey vardı sanırım. emin değilim. ben hep ilk notaya göre çalıyodum sorun çıkmıyodu :)

Şarkının tonu, ilk notası ya da son notası demek doğru değildir; daha çok şarkının ağırlık merkezidir, melodilerin ulaşmak istediği sestir. Hele ki alaturka müzikte olay biraz daha farklı, mesela eser tamamen laminör üzerinde çalınıyorken şarkının tonu mi olabiliyor(ben de çok bilmiyorum alaturka müziği, o nedenle örneklendiremiyorum)

@johan sebastian, işte dediğin gibi sadece kürdi makamında o dediğin olur. şarkı la minörden gider ama mi kürdidir. onun haricinde ilk notası olur hep.?

@entropik, doğrudur kürdide böyle bişey olabilir, dediğim gibi pek bilmiyorum. Ama eserin ilk notası olduğu konusunda size katılamayacağım, tsm ya da thm eserlerinde genelde böyle birşey olabilir, çünkü çok karmaşık armoniler ve düzenlemeler yok (hatta çoğu eser tek bir akor üzerine kurulur) ama böyle bir kural söylememiz zor.
Şimdi youtube'a girip tsm yazdım rastgele bir video açtım (trtde çekilmiş bir tv programıından bir performans çıktı) şarkının ilk notası (vokale kadar dinlemedim, orkestranın girişinden bahsediyorum) karar sesinin majör üçlüsüydü.

iyi de verilen yanıtlardaki ton şarkının tonu değil mi? sizin sorduğunuz insanın ses tonu olmasın? bas,bariton,alto,soprano...

@johan sebastian, vokal bi la ver bakim derdi. verirdim. parçaya girer la dan heh tamam burdan çalın bunu derdi. ilk notayı laya çekip transpoz ederdik ona göre. ki vokal dediğim baya prof herifler yani. çok iyi bilmiyorum ama ben de.

@şakiloniyılbastınagitmişumunakoyum, sen yine adamın tonu neyse ilk akoru o olcak şekilde transpoz et sorun çıkarsa söyle bana :)

genelde ilk akorla ton veriliyor son dönemde fakat böyle bir kaide yok elbette. hele hele ilk notada ton sesi verilir diye birşey hiç olmaz, makam veya ton ne olursa olsun onun yapısına göre, inici-çıkıcı vs gibi gruplandırılır. bu nedenle giriş notasının aynı zamanda karar notası olması her zaman şart değildir.

sorunun cevabına gelirsek; solistin tonu aslında ses aralığına bağlıdır; çatlamadan, boğulmadan hangi sesler arasında gidip gelebiliyorsa ona göre bulabilir.

misal parçanın tonu mi fakat solist o kadar pese inemiyor ve tonum sol diyor. sizin yapacağınız şey parçanın tonunu sol'e transpoze etmek, en basit haliyle mi görülen yerde sol çalmak gibi.

yazim hatasi olabilir mi acaba? yani belki m3 yerine ms yazmis olabilirler belki.

biyerde "yaklaşık 5.000 milyar mS doğal gaz karşılığı" diye bişey buldum. bende ki metinde de bikaç yerde geçiyo aynı şekilde.

sayactan olculen hacim

Bir şeyler hissetme olasılığın varsa, kalk git kızın yanına işte.

sen mutlu olucaksan gelirim diye mesaj at ve git. bişiler hisedebilirsen devam edersin yok etmezsen sen iyi ol diye yanında oldum falan der kaçarsın

arkadaş olarak "bir an önce gel lütfen, seni görebilirsem mutlu olurum." yazmaz kimse kimseye. bariz hoşlanmış senden. ama şimdi moralim bozuk yok haftaya bakarız falan demişsin. tamam geliyorum desen garip olur gibi. başka bi alternatif sun. işte şuraya gitcektim sen oraya gel istersen de mesela

Kız resmen yazılmış, "mutlu olacaksan dışarıda da görüşebiliriz" tarzında bir şeyler yaz, bir yere davet et ve olaylar gelişsin...

daha ne desin kızcağız.

Çok moralim bozuk.. Ben de seni görebilirsem mutlu olurum aslında. Oturup konuşuruz biraz vaktin varsa bikbik'de görüşelim Hande (hande burada anonim olarak yazılmıştır, kesinlikle ismini yazarak cevap ver.)

(bkz: abi seviyorsan git konuş bence)

üniversitede 2 yıl birlikte olduğum kız arkadaşımla aynen bu tip mesajlaşmalar sonucunda sevgili olmuştuk. aynı sınıftan ve aynı arkadaş grubundaydık. aklıma geldi şimdi, hüzünlendim. peyyh.

bir iki gün sonra akşam napıyosun bi kahve içelim sohbet edelim temalı bi sms gönder. geri çevrilme olasılığın düşük.

hava soğuk moral bozuk en iyisi eve çağır. dahada mutlu edersin bence öyle kızımızı :)

arkadaşım odunsun sen ya.

noldu son durum

Ben de merak ettim bak sonucu. Kızı aradın mı len...

ok dir iletildi.

Eski dial up bağlantı günlerinden kalan modemlerin faks özelliği de olur, elinizin altında varsa aklınızda bulunsun.

denenebilecekler:

www.soundcloud.com
www.radioblogclub.com
video.google ?

musicovery.com

www.soundcloud.com
www.radioblogclub.com
video.google ?

engelli bunlar diğeride premium account diyip duruo :(

premium account demez ya ilk çıkan kareye tıklat daha sonra hangi tarih aralığı istiyosun ne tarz istiyosun seç çalsın.

radyolar da kapalı mıdır acaba hiç yoktan?

canliradyo dinle filan türü sitelerde her radyonun linki oluyordu. radyo olarak kuppu.com da var.

bir de şu aynı sorunda çok işime yarardı eskiden: www.muzik1.info

www.stereomood.com da var.

listen.grooveshark.com

yok onlarda açılmadı

çok iyi iş yapamayan bi mekan olmalı. yoksa bigün gelecek 50-60 kişi için çoğu yer para versen bile kapatmaz ki para vermeden zor.

o götüreceğiniz kişilere bilet falan kesmenize gerek yok. Fix anlaşın mekanla... Sallıyorum limitsiz yerli alkol 40 tl yanında da aparatif... Gidin bunu davet edeceğiniz kişilere söyleyin... Kapasitesi 60 kişilik bilemedin maksiumum 75 kişilik bir yer için kapatmanıza da gerek kalmaz. Konuşursun biz 55 kişi gelicez 50 de olur 60 da olabilir diye. Biz geldikten sonra şu saatten sonra içeriye kimseyi almayacaksın. Seve seve kabul eder. minumum 40 tl den düşününce sadece 50 kişi 2bin tl orta sınıf bir yer için iyi gelir. Bir de ekstra içenler olacak falan.

selam el magico
mekanda çalacak kişiyi sen ayarlarsan bu iş daha kolay olur. bu şekilde mekanın ne çalacağını da göz önünde bulundurma sıkıntısı ortadan kalkar.
zirve organizatörlüğü gibi düşünüyorum da; para vermeden kapatmaktaki en önemli etken mekana o kadar kişinin geleceği konusunda garanti verebilmek. bunun için de karşılıklı güven gerekiyor ve özellikle Taksim'de bu güveni oluşturabileceğin ve senin de son anda yamuk yapmayacağına güvenebiliciğin işletmeci az. adam zaten haftasonu dolduruyor mekanı.
limon'daki zirve mekanları bir gözden geçir bakalım, aklına yatan yerler olabilir.
bir tane mekan önerisi aklıma geliyor, onu da mesajla yazayım.

kuzum, yavrum.

bu aralar ''abi ben böyle şöyle demedim'' vb. şeklinde konuşmalarını çok duyuyorum.( hiç yakışmıyor)

fıstık.

balım diyorlar birde.

"bacım"

"hatun"

şekoş duydum en son.

"bacanak" duydum ben!
ciddiyim.

elti diyenleri gördüm

görümcem diye tanıştıranlar var

memem

:/

kanka, reyiz, moruk diyeni de var

kusum

en çok canım kullanılır herhalde. güzelim filan da duydum, tiksinirim. canım iyidir ya. ne çok yavşak ve çok soğuk.

şıllık
kaltak
kız sen çok orospusun.

yeşilçam filmlerinden yadigar, her iki cinse de gideri var, 'cicim' derim. huoop, lan, meniyak gibi ifadeler de samimiyetle paralel kullanıyorum.

artık bizde sizi itimsi bi gülümsemeyle anarak, hacı naber ya diyoruz, özellikle ben cümlenin sonuna bir de balgam filan atıyorum nokta hesabı anlarsın ya :)

@merlot; siz kimsiniz, biz kimiz, itimsi bir gülümseme yapmanız kolay mı oluyor, anlamadım ama sana tavsiyem biraz uygar erkeklerin olduğu ortamlarda da bulunman olacak. yoksa "biz"den nefret edersin ne gerek var ya :DPp

kirvem napiyon kirvem diyoruz

"yarraam" diyenler de var. ciddi.

bebek diyorlar, beybi, bebeeeem, bebik çeşitlemelerini kullanan var.
yavru var, yavrum var.
çok sevgi dolu biriyse köpüğüm filan da diyebilir.

hocam ses kalitesi olayı bence biraz göreceli. kimisine iyi gelebilir kimisine kötü. ancak ovetionlar martinler var aşmış gitar tabiki fiyatları gibi. sesleri iyidir tabiki netten okuduğum kadarıyla kullanmadım. bilmiyorum yenimi başlayacaksın? yoksa bir yerde sahneyemi çıkacaksın? sorduğun şey bu değil ama, eğer ilerde iyi bir gitar almayı planlıyorsan, elden kolay çıkartabileceğin bir gitara bak derim. çünkü o fiyat aralığında ses kalitesi genelde hepsinin üç aşağı beş yukarı aynıdır.

takamineden başka bişey alma derim akustik alcaksan.

fikir vermesi açısından; www.mydukkan.com
şahsi tavsiyem buradan fikir edindikten sonra (yorumları çok dikkate alma bence fiyat ve özelliklerine bak) mümkünse işi az çok bilen biriyle beraber bir kaç dükkana gitmen ve hoşuna gideleri alıp bizzat 1-2 tel tıngırdatman. Ayrıca elektro gitar için amfi, kablo gibi ekstra maliyetler de olacaktır, gene bunları da deneyip almanı öneririm.
Eğer pedal falan satmaya kalkarlarsa yeni başlıyorsan şimdiden almana gerek yok.

@ninca elektro akustik için amfiye gerek yok. zaten evde çalacakmış. pedala hiç gerek yok. sahneye çıksa bile gerek yok ikisine de.
beni dinle sen takaminin ucuz modelleri var git bi dene.

1-evet
2-boş dükkansa gerek yok.
3-olabilir
4-iyi etud etsin

boş dükkan değil ama demirbaşlarla beraber kiralanmış. şuanki kiracı bişey almamış. yani birşey harcamadıysa A'nın birşey talep etme durumu yok..?

skype üzerinde yabancı biriyle muhabbet edebilirsiniz
livemocha diye bir site mevcut. hem dersler mevcut hem de speaking olayı için uygulamaları var. belki türkçe öğrenmek isteyen birini skype için ikna edebilirsiniz

kendi ülkende o dili anadili olarak konuşan birileriyle uzun süreli takılmak...

Yabancı kanal veya Türkçe altyazılı Amerikan dizileri izleyebilirsiniz.
İzlemediğiniz zaman bile evde açık dursa kulak dolgunluğu olur ve telafuzu da geliiştirir muhtemelen.

Anlamak kolay. Çok dinlerseniz bir süre sonra kendiliğinden her şeyi anlamaya başlarsınız. Konuşmak için tek çözüm konuşmanız, o da yabancı ülkeye gitmeden imkansız. Biriyle bir saat konuşsanız, günün geri kalan kısmında hep Türkçe konuşacaksınız.

yaz sezonunu antalyada çalışarak geçir. turistlerin içinde olabileceğin bir iş bul.hatta düşünürsen haber et yardımcı olurum.

rosetta stone

www.pacific-edu.com

adresinden detayalı bilgil alabilirsin. sahibi Ekşi Duyuru üyesi hem de. Üye olduğunu söylersen ekstra indirim de alabilirsin

:)

www.immi.gov.au

teşekkür ettim amma bunun masrafsızı yok mu. ben mesela gidiym orda çalışıym orda yaşıym falan. okumak istemiyorum yeter oku oku nereye kadar :) ingilizcem falan var yeterince.

tamam işte dediğim siteden bakacaksın, başvuracaksın. Devletin resmi sitesi bu arada.

benim bildigim oyle bireysel olarak gidemiyorsunuz, oncelikle diyanetinin sitesine bakiniz.

google amca dini butundur eminim ki size cevap verir.

Öncelikle Hac için Diyanet İşleri Başkanlığı'na kayıt yaptırmanız gerekiyor. Daha sonra kura çekiliyor ve Hac'ca gidecek olanların listeleri açıklanıyor. Listelerle birlikte ücretler de açıklanmış oluyor. Tabi ki bunların hepsi belli tarihlerde oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesinden takip edebilirsiniz.

seyahat acentalarına başvurun. akay travel yapar mesela.

su an online olan arkadasim calisti alaskada üç yaz boyu sanirim. simdi sordum kendisine, bana mail atabilir ulasabilir sorabilir edebilir dedi.

bahobartolomeo [at] hotmail com

soğuk diyolla. nem yok ama... nem olsa kötü.

arkadaşım balık ayıkladı orda bi sezon. pek memnundu halinden. geldiğinde balık kokuyodu ama :)

bu konuda en güzel kaynakalrdan biri mezun.com forumları oraya girip work and travel başlığında alaskaya gıtmıs yuzlerce kısıyle konusabılırsınız.

benim eşim 20 yıl alaska'dan sonra 2004'te Türkiyeye döndü. eğer spesifik bir sorunuz olursa bana mesaj atabilirsiniz.

www.google.com.tr&source=hp&q=uzun+vadeli+araba+kiralama&aq=0&aqi=g1&aql=&oq=uzun+vadeli+araba+&gs_rfai=&fp=28652d21eb29460d

bir tanesini arayıp sorun.varsa fiyat da öğrenirsiniz.

www.rentacarturkey.com

günlüğünü 20 liradan saysan 15.000 lira yapıyor 2 yılda. ki günlüğünü de 20 liradan saymazlar. normal kısa süreli kiralamada en uyduruk araba (palio falan) 50-60 civayırsa, uzun vadeli olunca maksimum 30'a 40'a inerler herhalde.

ödeyeceğiniz kira miktarı ile aynı aylık ödeme tutarlı kredi alsanız mis gibi tertemiz ikinci el araba alırsınız. araba da sizin olur, boşa para ödeyip durmamış olursunuz.

(bkz: vdf)

@kibritsuyu tabi o iki yıl boyunca yapacağın sigorta-muayene-kaza olursa masrafı- pulu ıvırı zıvırı vuruğu çiziği falan bunları düşünmüyorsun. Elinden çıkardığını düşünsek de aradaki farkı o oluşturacak ve sıfıra sıfır kalacak yine?

oynayaman adam nasıl gezecek diye sorarlar ama

i just hurt my foot today at work. playing basketball makes it worse. so is it ok if we go somewhere else you want to see? son derece pratik oldu ama anlaşılır sorun yok :)

i hurt my foot at work today. playing basketball may make it worse. is it ok if we visit places that you want to see in istanbul instead of playing basketball on saturday?

saolun canlar.

@electricshepherd: imla hatası var bro. arkadaşın mahlasının sonunda iki l var. "Shall I suggest a tour of sightseeing of the lovely parts of Istanbull" olacak.

valla aynı şey bende de var. senin kullandığın hattın bant genişliğinin çoğunu doldurduğu için veri akışının çoğunu utorrent kullanıyor sanırım. ondandır heralde. (ben hep böyle düşündüm)

bu sorun değildir, internetinizi utorrentin yediği belli. indirme hızını kısarsan nette de fink atabilirsin.

ben indirme gönderme hızlarını düşürüyorum daha iyi oluyor.

yav tamam kısayım da adsl de böyle bir şey olmuyordu uydunette sayfa açılmıyor bile.acaba port falan mı açmak lazım?

bandwith çok düşük
utorrent bilmiyorum da torrentlerinizi flashgetin son sürümünden de indirebiliyorsunuz
indirme seçeneklerinde download üst limit belirlersiniz 50-60 artık ne isterseniz
uploadı minimum seviyeye çekersiniz
hayırlı olsun

edit:
500-600mbps ile indiriyorum ben
normalde internetimi yorması gerekirken bant genişliğim yüksek olduğu için hiç umursamıyor bile

sık kullanmamak şartıyla xanax tavsiye ederim

vücut yorgun düşerse kolay hastalanma olasılığın var. fakat biraz sabredersen bi yerden sonra vücut alışıyor her duruma alıştığı gibi.

xanax gibi ilaçlar kullanma kesinlikle. seni uyutur evet ama uykudan sonraki zamanını da mahvedebilir. bence bir doktora görünmlisin...

normalde 3 saatlik uyku her insanoğluna yeter (zihinsel bakımdan). vücudun fazla hamsa, bu kadar uyku yorgunluğunu almaya yetmez ne yazık ki.

4-5 saat yeterlidir. yorgunluğun da başka bi sebepten ya da uyumadığını ve buyüzden yorgun olman gerektiğini düşündüğün için olabilir.

iyi uyuyabilmen için, bazı bitki çayları da içebilirsin yatmadan önce. misal, melisa çayı. ben çok faydasını görmüştüm zamanında.

ancak asıl soruna gelecek olursak, kaliteli bir uyku, vücudun tüm çalışma prensibini pozitif etkiler. senin sorunun da kaç saat uyuduğun ile ilgili değil, kaliteli, yani deliksiz bir uyku uyuyamaman ile ilgili. yoksa deliksiz olarak 4-5 saat uyumak gayet yeterli olabilir.

aynı sorunla ben de mücadele ediyorum 4-5 aydır. çay kahve tüketimini sıfırla ve uyku saatine yakın süt, ayran, yoğurt hangisini tercih edersen. biraz faydası oluyor. ilaç almadım. almam da. ah bir de kolalı içeceklerde çok fazla kafein var. onlardan da uzak durmak lazım.

genel olarak stres depresyon vs şeylerle başa geçmek için spor+sağlıklı beslenme(enginar muz falan ehe) gibi şeyler yapılabilir. Düzenli yaşamaya çalışın, kajve çay içmeyin dedikleri gibi.

Teşekkürler cevaplar için.

tabiiki öğretmen

örtmenlikte 50 yaşına kadar aynı işi yapıcaksın. özel sektörde daldan dala atlayıp istediğin işi yapma gibi bir özgürlüğün olcak. ayrıca öğretmen olupta özel sektörde çalışabilirsin. hem özel sektör derken hangi alanı düşünüyorsun o da önemli. sekreter olmakta var.

(bkz: 5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz)

Yapmak istediğiniz, uğraşmayı sevdiğiniz bir şey mutlaka vardır, ona uygun bir iş seçin yoksa hayatınız zindana döner.

lady godiva,

sen yine 2 alternatife inebilmişsin. bir ingilizce öğretmeni adayı olarak ben baya fazla alternatif arasından seçmeye çalışıyorum ve kararsızlığın dibine vuruyorum. bir karar verirsen mantıklı bir şekilde benle de paylaşırsan sevinirim.

özel sektörde ne iş yapmayı planlıyorsunuz? ingilizce-türkçe tercümanlık mı? istekleriniz neyse ona göre seçim yapın.öğretmen maaşı bellidir.3 ay tatili vardır.özel sektörde 3 ay tatiliniz olmaz ama alacağınız para size bağlı olarak sürekli artabilir.

biraz da sana bağlı. çocukları seviyor musun, onlarla uğraşabilir misin, bir günde aşağı yukarı 100 çocukla baş edebilir misin, içinde öğretme isteği var mı?

bu sorulara yanıtın evetse öğretmenlik iyidir. bir de ingilizce öğretmenliği daha eğlenceli olur. sonuçta insanlara bambaşka bir dil öğretiyorsun. yaratıcılık had safhada.

ayrıca tatil 3 değil 2 ay.

ben üniversitede ingilizce dersi vermek istiyorum.
özel şirkette de ne olabilir en fazla. yazışmalar falan. pazarlama ya da ar-ge olamaz sanırım. zaten istemem.

gerçekten öğretmen tatili 3 ay falan değil. hatta üniversitelerde 14 gün olduğu oluyor özelse. ama sanki daha bir stressiz geliyor.

ben özel sektörde çalıştım 2 yıl kadar (ithalat asistanı olarak) yurtdışına çıkıp fuarlara gittiğim de oldu. yine de plaza insanı olmak pek sarmadı. ama öğretmenliğin de maaşı belli dediğiniz gibi. karar veremediğim için soruyorum sizlere =)

nedense sozn zamanlarda öğretmenlik ayağa düşmüş gibi geliyor bana siz ne düşünüyorsunz?

onun dışında şirketler aşırı yıpratıcı oluyor ve rekabet diğer sektörlere göre daha fazla.

İki seçeneğiniz var. İkisinde de iyi bir okulda İngiliz veya Amerikan dili ve edebiyatı bölümünü bitirmeniz şansınızı yükseltir.

1. Herhangi bir üniversitede okutman olarak İngilizce öğretirsiniz, akademik bir çalışma yapmanız beklenmez, dolayısıyla akademik olarak yükselmezsiniz yani doçent, profesör filan olmazsınız. Bu, ortaöğretim öğretmenliğinin üniversite versiyonu.
2. Kendi branşınızın olduğu bir bölümde lisansüstü çalışmalar yaparsınız, bir yandan da araştırma görevlisi olursunuz. Doktoranız bitince yardımcı doçent, doçent, profesör kadrolarına sırasıyla başvurup akademik çalışmalarınıza göre atanırsınız. Akademik çalışmalar (araştırmalar) yapmanız beklenir yükselmeniz için. Bu arada derslere girer, sadece basit İngilizce değil, mesela Shakespeare dönemi İngilizcesi filan da anlatırsınız.

İkisinde de ilk on sene 20 gün, sonrasında 30 gün izniniz olur.

hangi sektörde olursan ol işin bug ını bulman lazım. o yüzden sen kendini bi düşün gözden geçir. ama devlete sırt dayamak en güzeli derken kopya skandalları gelio aklıma
ya da ben bilmiyorum

Çok teşekkürler cevaplar için.

benden tavsiye bekleyen hayattan sikilan adam'a bir tavsiye:

Bence öğretmen olma sen. Yüksek lisans yap başka alanda oraya yönel. Dil alanı çok bayık bence. Ben çok pişmanım. Filoloji ne ki ya kimin buna ihtiyacı var sence bir düşün?

sinemalar verir aslında. tanıdık falan bul sinemada çalışan.

www.movieposter.com

55 dolar biraz fazla fazla değil mi ya?

Bence de fazla :)

kadıköy pasajında var

atlas pasajında, olmadı halep pasajında tonlarca var.

merak etme efendi adamla evlenirler

kendilerini bi bok zanneden hanımkızlarımız siktiri yedikten sonra efendi adama gelecektir merak etme.

bkz:başlık

sözlükte sayfalarca başlığı varken buraya yeni konu açmanın mantığı nedir?

(bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)

konu kilitli.

birisinin onu iyi s.kebileceğini diğerininse ona iyi bakabileceğini düşünür kadın burada. önce piçe sonra efendiye döner iş.

başlıkta uzun uzun yazmışlar zaten

ben de tam tersini seçtim. hatta biraz da karasızdım bunun üzerine bir duyuru açmıştım. herkes direkt karşı çıktı. toplum onlara yönlendiriyor genç kızları, efendi olanları da kendilerine saklıyorlar heralde. neyse.

kadınlar efendi zannettikleriyle beraber olur ama aslında adam piçtir, kız da bunu göremeyecek kadar saftır

(bkz: deveyi diken insanı siken)

efendi adam dediğin genellikle az konuşuyor ve sıkıcı oluyor. kızlar gülmek, coşmak istiyor. piç tercihi de bu isteğe ziyadesiyle cevap veriyor. olay bu sanırım.

kızlar ortamdaki alfa male e verirler. alfa male kesinlikle efendi adam değil piç adamdır.

efendi adam sıkıcıdır, piç adamdan da korkarlar bi süre sonra. arada olmak lazım en güzeli.

eglenilecek kiz var evlenilecek kiz var diye ayrim yapan erkeklerin anlamasi lazim halbuki bunu da.

Evde kaldıklarını anlayana kadar o :)

piç diye tabir ettiğimiz erkekler kızların gözleri onların üstünde olduğu için götü kalkık olur kendilerine güvenleri maksimum seviyesini bile aşmıştır eğlenmek vs. şeyler içinde kızlar eğiç erkekleri seçerler.efendi adam ise daha pasif kendini yanlız hisseden bi kızın gelip onu farketmesini bekler ama aslında kızların hep aradığı erkek tipi efendi olandır.

(bkz: #9155759)

akkusativ belirtme -i hali, dativ yönelme -e hali .. böyle bişeydi sanırım. oturup ezberliyceksin aldığı şekilleri. öğrendikten sonra konuşurken unutuyosun ama pek işe yaramıyo.

akkusativ -i, dativ -e haline yakın gibidir türkçeyle karşılaştırılınca. ama tam olarak kesin böyledir diyemiyoruz maalesef. hangi fiillerden sonra akkusativ, hangi fiillerden sonra dativ geldiğini ezberlemekten başka çare yok, çünkü türkçeye ters düşen örnekler de oluyor.
bunun dışında artikeller için:

nominativ akk dat

der den dem
die die der
das das dem

şeklinde bir şemayla yardımcı olmaya çalışayım.
daha dallanıp budaklanmak gerekirse mesaj atabilirsin.

ceWap veriyorum: kız doktorunuz değilse, "benim bu kızla aralıklarlada olsa görüşmeye devam etmem lazım kendi sağlığım için"=psikopatlık.

Kimseyle görüşmek zorunda değilsiniz.

sevgilisi varsa ayırmak istemem zaten bugüne kadar beklemişim biraz daha beklerim demişsin yani bekliyceksin kendi kendisine ayrılsın kız. sonra sen ayırdın olmıycaksın kız senden nefret etmiycek fln. e aynı şeyi sanada yapar o zaman o kız birgün zamanla sendende ayrılmayı düşünebilir. sağlığım için görüşmem lazım diyorsun. hacım yapma kopart at. ben ilişkimi sıfırladığım bir kızla yıl başında görüşünce, yada doğum gününde fln arayınca bile 6 ay etkisinden kurtulamıyorum. birden sıfırlıycaksın ilişkiyi. hem sevgilisi var kızın demekki başka birisini seviyor. oturupta sıranı beklemek ne kadar erkekçe ha! yapma oğlum yapma 5 dakka delikanlı ol. gerektiğinde vazgeçmeyide bileceksin.


not: hacı sert olduysam kusuruma bakma erkekler arasında olur böyle konuşmalar.

Sevdiğin kız seni seviyor mu ? Sevgili misiniz ? Kızın duygularından haberi var mı ? Cevabın hayırsa sana zaten diyecek bir şey bulamıyorum.

Eğer bu kızla sevgiliysen ve başka bir sevgilisi olduğunu düşünüyorsan o kızdan ne arkadaş olur ne sevgili olur, sadece fuckbuddy olur, ötesi üzer adamı.

Fazla realistik oldu kusura bakma.

cosmicstring mükemmel anlatmış.

bencillik yapma bence... sevgilisi varsa vardır ve senin sağlığını düzeltmesi için de görüşmesi gerekmez...

korkutmadan söyle arada sırada görüşmek istediğini, bi bahane bulma samimi ol, bişey olmaz delikanlılıkla falan alakası yok. nası olsa ayrılacak çocuktan bigün, sen de madem istiyosun bukadar çok bırakma peşini.

o değil de benim o yüzden zabıtayla başım derde girmişti. baya cezası var aman diyim.

duvar kağıdı yapıştırıcısıdır o, belli oranda suya karıştırılarak hazırlanır, ne akışkan ne koyu fırça ile sürülebilecek bir kıvamda olur kağıdın üstünden geçilir..

duvar kağıdı yapıştırıcısınıda nalburlarda yapı marketlerde bulabilirsin.

kaptan stick yaptır;) aynı işi yapıyom ben de. bi güneş yesin iyice yapışıyo öyle olunca:)

bu arada pm le fikir alışverişi de yapsak bu iş hakkında ne güzel olur..

mutlu bi haberse; yann tiersen - j'y suis jamai

yann tiersen - la noyee
tuluyhan uğurlu - sofya'da dans (ali kırca'nın haber bülteninden sonra çalıyor)

var. her fatura için 1 lira kesiyolar onun yerine.

sanırım, çünkü benden aldıklarını iade etmişlerdi.

Readon player diye bi program var, bunu kurunca bir sürü film TV izleme eklentisi beraberinde geliyor. Bunlardan P2Pstream diye bişey var. Tek başına hiç readon'la uğraşmadan onu da kurabilirsin ama P2Pstream Çince. Yani zor olur. Ama Readon'la P2PStream'i kurarsan yüzlerce filmi istediğin anda online izleyebilirsin...

gunlukfilm.com fena değil

gerçi aklına gelmiştir ama;
dershaneler,
yurtlar,
dernekler,
gibi gibi ,

turizm taşımacılık şirketleri olabilir

bankalar,marketler

dil kursları

organizasyon, produksiyon ve film şirketleri yogun olarak iletişim halinde olurlar genelde.

cebe gelenleri düşününce:

hastaneler, giyim mağazaları, hatta kamu kurumları.

bu arac yetkili saticilari da kullaniyor cok peugeot, citroen vs..x% indirim var bakim ve serviste veya su model araclarda diye yollayip duruyorlar eger bir defa servise gittiysen onlara. bu mimar muhendis odalari da olabilir..bir dolu duyuru yapiyorlar sms ile.

bir de tabi (bkz: tebrikler hediye kol saati kazandınız )

dıoldurdugun formun çıktısıyla bilikte kargoya ver. ben 2 yıl once bu işlemi yapmıştım formda sana hangi kargo ile gondermen gerektiğini soyluyor. karşı odemeli gonderiyorsun. 1 aydan once yenisini bekleme. ayrı ayrı almadıysan urun tek bir kasa ve içinde psu var ise, kasayı gondermen gerekir. ama bu anakartı falan sokmek uzun iş istersen bir musteri hizmetlerine de danış.

verdikleri kodla kargoya teslim edince kargo parası vermiyosun

doğu garajında olması lazım

net bilgim yok ama, arkadaşalarımın arkadaşları 100bin tl'yle kreş açmayı düşünüyolardı. tabi belki de lüks bişey yapcaklardı bilemiycem orasını.

mevcuda göre ana sınıfı öğrt., müzik, resim öğrt., fizyoterapist falan da lazım. Ayrıca semtine, binasına göre kiralar değişir. 20 bin liraya çini döşemesi bile zor görünüyor. Eğer anında öğrenci bulunamazsa o paraya hiçbir şey olmaz.

20 bin liraya açılır ama ancak istanbul dışındaki illerde bir küçük villa tutulacaksa ucu ucuna yeter bu para, tez vakte kara geçilmezse de çalışanların parası çıkmaz. yasal prosedürleri de uzun mevzu, sosyal hizmetlere mi yoksa meb'e mi bağlı açılacak, kaç yaş arası çocuk alınacak, binayı tamamladıktan sonra müfettişler milyon tane ıvı zıvırdan onay vermeyecek vs. son derece kıl bir nokta da artık hemen hemen tüm okul öncesi öğretmenler atandığı için devlete, öğretmen bulma sıkıntısı tavan durumda ve bulduğunuz öğretmenler de büyük ihtimal kalitesiz çıkacaktır.

kısacası çok yakınen bildiğim bu durum için, bulaşmayın derim.

@entropik
100bin tl normal bir miktar gibi görünüyor bence, lüks olmadan da o kadar masraf olur sanırsam.

@haggi bulut
ya zaten şu an hepimiz üniversite mezunu ve fakat kısmen işsiz, kısmen yeni işli insanlarız, dolayısıyla söylediğim miktar da hepimizi ters çevirip sallasan dökülecek maksimum para (ki o bile zor). dolayısıyla işin devamı krediye bakar, orası açık.

açılacak yerde yangın merdiveni olması şartı vardı diye hatırlıyorum.

@tekosin

"içeriden" veya yakından bilen birilerinden bir şey duymak iyi oldu, sağol. çevremiz itibariyle insan kaynağı şu an en kolay şey, bürokrasiden korkuyoruz en çok zaten :-/

@sutlu nescafe
o kolay, tükanı açalım, marangoza yaptırırız onu da =p

the sixth sense

the sixth sense

6.his

istanbulun yanında sönük kalır.

gebze mi? run sanal uyku run! şaka bir yana gebze myo dan mezun biri olarak diyorum ki o kadar berbat bi yer ki bir kaç aydan sonra neredeyse sadece sınavlara gittim. hele bir bayan için daha zor. taciz, kaçırılma olaylarında okul ve yurt arasında duran siviller bile taciz ediyordu. evde kalan kız arkadaşların evini bıçaklarla basmaya çalışan tinerciler mi dersin daha neler neler. gebze dendi mi kaçacaksın.

dip not: pipa bacca burada tecavüze uğradı.

aradığın yer değirmendere :)

gebze berbat evet. kocaman bir köy.
izmit şehir merkezi fena değildir.

değirmendere +1

Antalya'da bir yeri tek geçerim.. Fener Mah. süper bir yerdir.. Falezler, alışveriş merkezleri,barlar kısacası ne ararsan vardır.. saydığın yerlerin dışında bir yer .. ama kesinlikle düşünmelisin..

yazları çok sıcak, gevur şeysi gibi. şu anda bu cevabı kemer'den yazıyorum, saat 04.49 ve hava sıcaklığı 29 santigrat. gece de gündüz de klimasız bir ortamda oturmak imkansıza yakın.

antalya şehir merkezine ise iki kere gittim. istanbulda uzun süredir yaşayan biri olarak pek kesmedi beni, yapay, ruhsuz bir hali var neredeyse tüm anadolu şehirleri gibi. belki de ben az dolaştım bilemiorum ama yerleşmeyi düşünmem açıkçası. ama daha küçük bir yerden geliyorsan gez dolaş beğenirsin belki.

Antalya yaşanabilecek şehirdir. Antalya'ya ruhsuz ve huzursuz denmesi haksızlıktır. Şehir merkezi Eğlence ve kültürel bakımından biraz sıkıntı çekiyor ancak yeni açılacak üniversitelerle bu sorun düzelecektir sanırım. Belediyenin de yoğun çabası var zaten. Kiralar uçuk değildir. Hayat sanıldığının aksine çok pahalı değildir. Konyaaltı orta direk birinin yaşayabileceği en güzel semtlerdendir. tek başına/sevgiliyle yaşanabilecek sayılı şehirlerdendir antalya.

öğretmensin sanırım :) ben mardin'den öğrenim özrüyle antalya'ya geldim şubatta. antalya'yı hiç bilmeden hatta. konyaaltı ve kepez merkez belediyeler. ben kepezdeyim fakat puanın yüksekse en başa konyaaltı'nı yaz. sahildir ve oldukça gelişmiştir, konyaaltında olmak isterdim. kaş antalya merkeze 4 saat uzaklıkta tatil beldesi.fethiye tarafına daha yakın, çok güzel bir yer ancak kışın sıkılabilme ihtimalin var. korkuteli merkeze 1 saat kadar uzaklıkta ormanlık serin bir yer. deniz kıyısı değil, biraz tutucu olabilir. manavgat da bir saat kadar uzaklıkta alanya yolunda. doğal güzellikleri var. diğer ilçelere göre gelişmiş olduğunu zannediyorum. kumluca sahil kasabası, sera merkezi, sıkılabilirsin. akseki bence sakın yazma, doğu şartlarını bulabilirsin orda. demre'yi bilmiyorum.

bol şans.

ilçeleri değil ama merkez (konyaaltı/muratpaşa/lara) her türlü yaşanacak yerdir. birçok tek başına/sevgilisiyle mutlu mesut yaşayan kadın da mevcut.

10 ay öncesine kadar tam 10 yıl Antalya'da yaşadım. Turizm sektörü sebebiyle hareket eksik olmaz, iş alanı geniştir , hele bir de yabancı diliniz varsa. Çeşit çeşit insan vardır. dedeman, lara, kırcami, özgürlük bulvarı, aspendos bulvarı, fener civarında iyi bir araştırmayla ucuz ve temiz bir ev bulabilirsiniz. ben dedeman civarında yaşadım. karışan eden olmaz. bahar ve sonbaharda missssler gibi raftinge gidersiniz (sular yüksek olur, çılgındır hele bir de tanıdığınız bir rafting rehberi olursa, yazın ortasında gitmeyin saf turistler gibi). kaçamak yapabileceğiniz yerler çok yakındır, haftasonu side, incekum , 2 farklı plajda denizinize girer eve dönersiniz.olimposu,kaşı dibinizdedir. benim evime yakın , dedemanın yanından denize giriliyordu, sabah işe denizden sonra gidiyordum misal. sagalassos'a tırmanırsınız, aspendos'ta gösteri izlersiniz. toplu ulaşım nedir ben izmir'e gelince algıladım, meğer antalya'da toplu ulaşım yokmuş. şehir denmekle birlikte birkaç yıl yaşadıktan sonra kasabadan hallice olduğunu anlarsınız. benim tek sıkıntısını çektiğim konu, sosyal-kültürel etkinliklerin eksikliği idi. evet uluslararası opera ve bale festivali var, evet antalya altın portakal var, ama misal tam 3 yıl bekledim tango kursu açılsın diye, bir kaç numune ve kısıtlı yer dışında sahaf v.b. bulamazsınız gibi gibi. şimdi nedir ne değildir,1 yıl içinde değişmiş midir bilemiyorum, ama ben izmir'e taşındım ve burda çok mutluyum. diğer sorunuzla ilişkilendirirsek, karşıyaka bahriye üçok'ta oturuyorum, keyfim yerinde, istediğim saatte evime girip çıkıyorum, karışanım edenim yok,(hoş cüret edeni pişman ederim o da ayrı),erkek arkadaşım istediği gibi gelip gidiyor. ikisi arasında seçim yap derseniz izmir derim naçizane. burda beni hayal kırıklığına uğratan tek konu iş imkanları ve maaşlar oldu, antalyaya göre daha düşük ama ona göre de koşulları var. örneğin ben antalya'da hiç haftasonu tatil olan bir işte çalışamamıştım yıllardır, tersine otelciydim, aylarca izinsiz çalışırdım.

Antalya'da büyüdüm. Şu an da Antalya'da tatildeyim.

Diyebilirim ki Antalya'nın heryerinde çok rahat bir yaşam geçirebilirsiniz. Bir kadının tek başına yaşamasını geçtim; özellikle sahil şeridinde ve yaz aylarında bir kadın gece tek başına dolaşabilir. Ayrıca yine sevgiliyle yaşamak çoğu yerde çok sorun edilmez, tabi ülke standardını unutmamak lazım, yani kimi mahallelerde size musallat olan bir komşu bunlar nikahız yaşıyor gibi dedikodular yayabilir. Bunun ayırdına şöyle varabilirsiniz, Antalya'da denize ne kadar yaklaşırsanız yaşam standardı, rahatlık o kadar artar.


Kepez şehrin kuzeyinde kalan bir merkez ilçe. İlçeye dönüştürüldükten sonra nereleri kapsadığını bilemiyorum, ama bazı varoş mahalleleri de kapsıyor, yani muhitine bağlı olarka pek tercih edilesi olmayabilir.

Korkuteli'nin yanık dondurması meşhur, onun dışında pek bi özelliği yok. Yine şehrin kuzeyine doğru kalan bir ilçe. Biz Antalya'da kavrulurken orası biraz daha serin olabiliyor. Hatta yaylaları buz gibi oluyor. Ama sıkıcı bir yer. Sıradan bir orta-anadolu ilçesinden pek farkı yok.

Kaş, küçük ama oldukça şirin bir yer. İnsanların çoğu hala yerli ve yardımsever. İki teyzem bir yıla yakın yaşadılar, rahat ev buldular. Herhangi bir sorunla karşılaşmadılar. Biraz sakin olması dışında oldukça memnunlardı. Şehre oldukça uzak ve Antalya-Kaş yolu biraz kötü bir yol.

Kumluca'ya birkaç kez gittim baya sıkıcı bir yer, bir esprisini de görmedim.

Akseki'de çok küçük bir çocukken bir süre kaldım, pek hatırlamıyorum. Sonrasında birkaç kez gittim ama baya sıkıcı bir yer, yapacak pek birşey yok.

Manavgat diğer ilçelere göre oldukça gelişmiş bir yer. Çok fazla turist geliyor. Manavgat çayı ilçenin kalbi gibi birşey.

Ben size tüm bu seçeneler içinden Konyaaltı'nı tavsiye ederim. Güzel rahat huzurlu bir hayatınız olur. Trafik, koşturmaca gibi sıkıntılarınız olmaz. Hayatınızda istediğiniz anda hareket olur, yapacak çok şey, gidilecek çok yer var. Bir de dediğim gibi denize ne kadar yakın o kadar iyi. Ayrıca canınız sıkıldığında ya da sabah serinde uyandığızda beş dakikaya denize gidebilmenin nasıl büyük bir nimet olduğunu anlarsınız.

Son olarak Antalya cehennem kadar sıcak bi yer. Ama şöyle birşey var. Eğer temmuz, ağustos gibi şehre gelirseniz gerçekten canınızdan beziyorsunuz ama baharı antalya'da geçirirseniz vücut biraz alışıyo duruma.

antalya il merkezinde sahile yaklaştıkça seviye artar.
kentin yaşam standartları güzeldir ama yazın iklim olarak 40 dereceleri göze alman gerekir.
kaş süperdir. kışın sıkıcı geçer.
kepez, korkuteli, akseki ve manavgatı önermem.
konyaaltı şeridi süperdir.