Abi otomatik araçta yokuştan niye korkuyosun onu anlamadım. İkinci olarak mito güzel arabada tek kapı olması ve arkaya minyon tipler hariç kimsenin binememesi baya bi handikap bi üstüne alfa olduğu için yedek parça ve servisi (yetkilisi) pahalı... Onun dışındada fiatın kalitelisi diyebiliriz iç detaylar linea bravo gibi fiat araçlardan alınma, sinya kolları orta konsol felan...

Şu an yarı otomatik kullanıyorum ve en ufak bir eğimde kaydırıyor çat diye. O yüzden el freniyle kalkmak zorunda kalıyorsunuz ve her seferinde sıkıyor ister istemez. Otomatiklerde durum nasıl o yüzden soruyorum kaydırma oluyor mu diye.

tanıdığım yok fakat il neresi ?

tekstil cenneti bursa'dır. sizi bu tarafa alırsak iş bulma olasılığınız artar. yanisi bursa'daki işlere başvur. günübirlik gelir görüşürsün çağırırsalarda.

İstanbul diye belirtmiştim @mutlu yıllar sana

görmemişim pardon . Avrupa yakasında Merter / keresteciler tarafında yaptığın/yapabileceğin şeyleri alıp biraz bakınabilirsin . bir çok atölye/firma var oralarda.

acuvue oasys 2 haftalık bir lenstir. normalden uzun kullandığınızda şekli bozulmaya başlar, parmağınızın ucuna aldığınızda bile o yarım küre şeklini koruyamaz. sonra ise kenarlardan kopmalar vs olabilir.

önerilmiyor.
ben 3 hafta falan kullanıyorum. lens çok pahalı :/

not:geceleri kesinlikle lensle uyumayın. hatta geceleri uyunabilecek lensleri de tercih etmeyin. enfeksiyon riski var. göz hareket etmediği için temizlenmiyor, lensin altında kalan kısma ise hiç göz yaşı gitmiyor. saatlerce hareketsiz ve temizlenmeyen bir bölge de enfeksiyon riski oluşturuyor

zaten muntazaman geceleri çıkarıyorum ama 15 günlük olan bir şeyi de pahalı diye, gözümü riske atmak da istemiyorum. işin garibi hastaneler. optikler neden inatla bir ay diyor, onu anlamış değilim.

benim son gittiğim doktor da oasys için 15 günlük ama 1 ay kullanılır dedi. şaşırdın mı sen?! diyecektim demedim. doktor lens kullanmadıysa hiç, teknik olarak 1 ay kullanılır diyor olabilir ama senelerdir bu lensi kullanıyorum - 2 haftadan sonra gözlerimi rahatsız etmeye başlıyor. Maksimum 3 hafta gidiyor. o da sık kullanmadıysam.

bu arada katılıyorum herkese: lensle uyumayın asla.

Lensleri gün boyu kullanıp her gece düzenli olarak çıkarıyorum, 25-26. gün gibi batma hissi oluştu gözlerimde. Yenisine geçtim, tekrardan müthiş rahatlık. Kullanım tarzına bağlı olarak değişebilir ama ben 20 gün civarında kullanıyor olacağım artık bu lensleri.

Benim 2 ay hiç çıkarmadığım oldu. Hatta şuan 40 gün oluyor sanırım :) üşeniyorum gidip almaya. Batma, fırlama falan da hiç olmadı :/

@nezaretten taharet sorun batması, kuruması değil zaten. lensin gözde uzun süre durması temas halinde bulunduğu korneayı incelttiği/aşındırdığı için bir süre sonra geri dönülmez zararlara yol açabiliyor.

Feriköy'de açılıyordu pazar günleri akşama kadar ama hala devam ediyor mu bilmiyorum.

bir tane de dolapdere civarında vardı galiba.bilenler yazar belki.

dolapdere'de var yarın, taksim elmadağ'dan aşağıya in direkt caddeye geldiğinde karşıya geç oradaki ara sokaklar pazar hep. cüzdanı kolla gidersen.

yeni öğrendim anadolu yakasında samandıra ve kartal oto pazarında da bitpazarı kuruluyormuş.
konuyu canlı tutalım.

bence sen hazır değilsin böyle bir olaya. kendini zorlayıp mutsuz bir yola girme derim.

Ben olsam birikmiş param olmadan asla evlenemem. Aileden yardım da almayacakmissiniz. Hem ev kredisini hem düğün masraflarını nasıl odeyeceksiniz. Evlilik en kotu halde bile 20 30 bin TL tutar. Bir de ev. On sene boyunca kredi mi odeyeceksiniz?

Bi de neden oldu bitti. Hemen iki ayda evlilik? Plan program yapmak o kadar kolay değil ki. Herşeyi almak, karar vermek, ailelerin anlaşması vs bunlar uzun sürer. En azından altı ay bi sene nişanlı kalsaniz anca halledersiniz.

Erkek arkadaşınız biraz gerçeklerden uzak yaşıyor bence. Ama bunlardan ayrı olarak sen evlenmek istemiyosun su an. Net. Sebebini bilemiyorum. Ama oturun konusun ve biraz daha bekleyin. Emin olana kadar da aileleri falan isin içme katmayin. Yoksa birbirinizi paralarsiniz bence.

Direk kendini evinizi almanız abartı. Düğündeki takıları peşinat yapıp almaksa bi derece mantıklı. Takılar istenilen düzeyde olmazsa ona göre biraz daha birikim yapar öyle girersiniz ev işine. 10 yıllık vadede %100 faiz ödediğinizi düşünürsek kenara koyduğunuz her 500 lira 1000 liralık etki yaratır ödeyeceğiniz parada.

neyse bence aileyi aile yapan birlikte çekilen sıkıntılar, beraber alınan paylaşımlardır. Aileleri ev eşyaları konusunda minimum derecede içeri sokmak en uygunudur. Arada sıkıştıkça destek istemek tabiki olağan.

Eğer gerçekten bu adamla evlenmek istiyorsan !Biraz(?) abartıyorsun yani.

Ama birikim yoksa ev işine girmeyin..

ya bi de evlilik süprizinin de boku çıkmaması lazım, kızdan emin olmadan evlilik teklif etmek nedir? belli ki şaşırmışsım. 10 kere sinyal almadan evlilik teklif etmem. sen evlenmeye hazır değilsin yada gözün dönecek gibi sevmiyorsun onun gözü dönmüş. ikinizden birinin ayık olması güzel.

ben ikinizi de bu iş için hiç hazır görmedim. ayrıca daha dakika bir gol bir ev borcuna girmenin mantığı nedir? önce birkaç sene şöyle bi' birbirinizin tadını çıkarın, yiyin, için, gezin, keyfinize bakın. aceleniz ne?

ayrıca yapacağınız düğüne, bu sürece hiç özenmemesi (özen göstermeden üstün körü geçiştirmeye çalışması) sana kendini değersiz hissettirmiş anladığım kadarıyla. ki çok da haklısın bence. tamam öyle çok şaşalı bir organizasyona, gösterişe gerek yok ama bunu o şekilde dile getirmesi son derece yanlış.

sevgiliyken tamam ama evlilik fikri meydana çıkınca seni bir düşünce alıyorsa, emin değilsin demektir. bence aileleri karıştırmadan hislerini bir daha düşün derim.

şükür namazı kılmasını bilseydim kılardım da, neyse, niyet de oluyordur herhalde?

düğün işinin oldu bittiye gelmesi kırıcı değil hanımefendi, mesela bana göre tamamiyle saçmalıktan ibaret düğün, gereksiz bir şey.

hem sen daha kendinden emin değilsin ki, sabah uyanıp bunu sorguluyorsan ve mutsuzsan biraz daha zaman tanı kendine.

Burada iki şey var bence. İlki korkmuş olman, ki bundan daha normal bir şey yok. Basit bir değişiklik değil sonuçta, evlilik. Evlenene kadarki yol da dünyanın en kolay yolu değil. O yüzden korkman çok normal.

Diğer konu da para mevzusu. Ben ailemden para almayacağım evlenecek olursam, aileme yük olmak istemiyorum. Ama herkesin bakış açısı farklı, bunlardan herhangi biri de yanlış değil. Sadece ben ailemden para alırsam üzülürüm onları sıkıyorum, bunaltıyorum diye. Bir yandan onun dediği de mantıklı, bir arada yaşarsanız masrafınız az olur. Eğer ikiniz de aile yanında kalıyorsanız para biriktirebilirsiniz ve biriken para ile evlenebilirsiniz. Ama ikinizden biri kirada yaşıyorsa, vb. o para yüzyılda birikmez ve öyle bir durumda, eğer o kişiyle de evlenmeyi gerçekten istiyorsam "Az bir para ile birlikte yaşamaya başlayalım, yoksa o para birikene kadar 350 kere evlenip boşanırım zaten" diye düşünürdüm. Nişan, düğün istemem. Kaldı ki bunun tersi de, her şeyi istemek de yanlış bir şey değil. Sadece beklentilerin arasında ortak yolu bulmak gerek, bu da her zaman o kadar kolay değil.

@aycho, "tersi de yanlış değil" diyorsun da, bu konuda tamamen zıt şeyleri düşünen insanlar sıkıntı yaşıyor, birinin feragat etmesi gerek oluyor, açıkçası bunu "tamamen gereksiz" diye düşünen taraf feragat etmez, "gereksiz" olduğunu düşünen insan zaten tüm bu "evlilik proses"inden rahatsızlık duyar, "peygamber sabrı"nı sınamak isteyen yapıyor elbette, ama büyük sorun.

açıkçası ben öyle ayakta dikilirken yakama 100 tl asacak bir akraba ile öpüşmek istemiyorum, bilmiyorum belki de yozlaştım asjfhkadsf.

@devorgilla Tam da senin düşündüğünü aklımdan geçirmiştim. O yüzden "O kadar da kolay değil" dedim. Ama belki şöyle bir orta yol bulunabilir aileleri memnun etmek için, söz ve nişan düğünümsü olur ve bir arada olur ama o kadar da kalabalık olmaz. Düğün olmaz, sadece nikah olur. Çok fena attım da, belki ikisi için bu civarlarda bir orta nokta vardır, bilemiyorum. Hadi sana, bana yok da; onlar için belki vardır. Kız tarafının ailesi baskı yapıyor olabilir, o yüzden de göstermelik bir şey gerekiyor olabilir. Atıyorum, ben de düğün müğün, şamata istemem; ama karşı taraf da ailesine karşı koyduğu halde baskı altında kalıyorsa geniş aile ile bir akşam yemeği tarzı bir şey yapılabilir. Düğünlü, gelinlikli olmaz ama iki Ankara'nın Bağları ile göbek atarım dayı beyle karşılıklı. Maksat bütçe çerçevesinde milletin gönlü olsun. İki tarafın da nereye kadar esnek kişiler olduğunu bilmiyoruz ki.

Nişan, kına derdinde değilim ama ailem ister. Ilk kez aileden biri evlenecek ve anadolu insanları. Onlar için önemli böyle şeyler. Evet ben evleniyorum ama onların da rızası olsun, içlerine sinsin istiyorum.

Düğün için de hoppala zuppala davul zurla bir şey değil ama yine de geri dönüp baktığımda ne güzel gündü diyebileceğim bir şey olsun isterim.

işte evet o alalım evi kira ödeyeceğimize kredi ödeyelim diyor, evet mantıklı aslında ama daha ortada bir şey yok. Evlenelim bi öyle alalım en azından, ona kalsa evlenemden alalım.

ben de evlendiğimde birikmiş hiç param yoktu. düğünümüzü kendimiz yaptık, eşim benden altın falan istemedi. ailesi de iyiydi. nişan bile yapmadık hatta. aramızda söz takıp evlendik bir sene sonra. ailem sadece eşime birkaç bilezik yaptı o kadar. fazlasını o da istemedi ben de ailemi zorlamadım. durumları çok da iyi değildir zaten..

sonuç olarak seviyorsan ve evlenmek istiyorsan evlenmelisin. gerisi sana dayatılan mahalle baskısı tarzı şeyler. yok düğün, yok nişan, yok erkek tarafı şu odayı yapar vs vs.

Büyük aşklar işte bu fikir ayrılıkları ile biter
Kredi için erken. İş hayatı rayına oturmadan krediye bulaşmayın
Orta yolu umarım bulursunuz her iki taraf da kendine göre haklı önemli olansa ikinizi de mutlu edecek bi yol bulmak. Evlilik mutsuzluk getirecekse neye yarar ki

Burada 17 yaşındaki ergen de a akıl veriyor; yazılan tavsiyeleri ona göre oku derim :)

istihareye yat. istihare.

eritip hamuruna son aşamada da ekleyebilirsin o çuklatı

olur ama çok ufak kesmezsen dibe çöker çikolatalar.

Sen yine de kalıba hamuru döktükten sonra çikolataları kekin üstüne serpiştir ve bir çatalla az alt üst et onları hamurla.

Çikolataları minik minik doğra ve çok az una bulayıp hamura ekle.

çikolataları küçük küçük doğrayıp benmari usülü erittikten sonra keke koyarsan kekin çökmez, diğer türlü çökme ihtimali var. biraz uğraşırsın ama bu tarif efsanedir iki kez denendi.

cafefernando.com

Çikolata iyi bi cikolata degilse yanar sandigin gibi mmm leziz olmaz.

lock stock and two smoking barrels

The Man From Earth

Beginners - www.imdb.com
Children of Men - www.imdb.com
Juno - www.imdb.com

Yönetmen olarak;
Emir Kusturica - www.imdb.com
Ferzan Özpetek - www.imdb.com

American History X,American Beauty,Inglourious Basterds.

(bkz: a christmas carol)

Forrest gump
Seven pounds
Good will hunting
Guguk kuşu

the elephant man
hotel rwanda
blood diamond
network
life is beautiful
oldboy

madem into the wild'i sevdin;
dersu uzala
walkabout

tropa de elite
dirty rotten scoundrels
the butcher boy
the road
3:10to yuma

mary and max

Groundhog Day
The Purple Rose of Cairo
The Big Lebowski
The Conversation
Zelig
Clerks
Fear and Loathing in Las Vegas
Dead Man's Shoes
Angel Heart
Broadway Danny Rose
The Princess Bride
After Hours
Do the Right Thing
Sling Blade
This is England
Bottle Rocket
Rushmore
True Romance
American Splendor
They Live

listeye birkaç tane Wody Allen filmi saçım Vicky Cristina Barcelona'yı beğendiğiniz için, ondan milyon kat güzel filmleri var Woody Allen'ın. Annie Hall, Play it Again Sam, Crimes and Misdemanours, Deconstructing Harry yukarıda eklemediklerim.

Ayrıca biri Dersu Uzala'yı önermiş, sanat filmi istemediğiniz için söylüyorum Dersu Uzala harika bir filmdir ama sanat filmidir yani onu da belirteyim, Kurosawa'nın.

The Prestige www.imdb.com

Yazılmamış sanırım :
The Fall

under paris skies
non je ne regrette rien
la foule
milord
padam padam
la vi en rose
sous le ciel de paris
l'accordeoniste
je ne veux pas travailler
c'est un homme terrible
cri du coeur

le vent nous portera'dır kesin.

Marie Laforêt – Mon Amour Mon Ami

Georges Moustaki - Le Meteque

adieu mon pays

dancer encore(teomanın coverladığı coban yıldızı)
placebo-protege moi
zaz-je veux
je t'aime moi non plus

alors on danse

le vent nous portera'ydi.tesekkurler.

carla bruni - l'amoureuse

kajüsaleee muas, jötisolaamuaaassa!

peynir tabağı hazırla.

Üzüm, bitter çikolata, ceviz..

ceviz, peynir, portakal, muz. canım çekti vallahi =)

yeşil ve ekşi elmayı ince ince dilimliyoruz. sonra üzerine çok abartmadan azıcık limon sıkıyoruz. ve üzerine bildiğimiz türk kahvesini serpiştiriyoruz. yummy.

peynir-ceviz

nar al nar. kırmızı ile çok iyi gidiyor. peynir de olur yeşil elma da güzel. doritos yeşil de çok iyi gidiyor bu kadar.

şimdi renk demişler ama bir şarabın yanına gidecek şeyleri bilmek için renk yeterli değil. madem pahalı bir şarap güzel bir üzüm olmalı. önerilerden "beğeni" yapmadan bence üzümün ne olduğunu da hatta tam yılını da yazarsan çok daha iyi olur. bazı üzümün x yılda olanı x ile iyi giderken aynı üzümün x yılında olanı y ile iyi gider.

badem, kuru incir, ayva..

beyaz leblebi

günde 2 öğün mantıklı. çünkü belli bir süre uygularsan bunu acıkmıyorsun dakika başı, miden rahatlıyor ama neler yiyip yenmemesi konusunda katılmıyorum. ona kalsa ne pirinç ne ekmek vs. sırf cevizle olcak iş değil yani. bence biraz onu dinle biraz da kendin bişeyler yap. he mesela ne dersen ben sabahları bir tane yumurta yersem acıkmıyorum fazla gün boyu. akşamları da et ağırlıklı beslenirsen benim kırmızı etle aram olmadığı için tavuk, balık tercihim, midem yorulmuyor hiç. tatlısız duramam diyorsan bana meyve yetiyor ama arada tabi ki en şahanesinden tatlılarımı, böreklerimi yiyorum yani.

öğünleri ne kadar arttırırsan senin için daha iyidir. az ve sık yemek diyor bütün diyetisyenler.

2 ogun sacmaymıs hacı. oyle hayatta kılo vermen bence.

all my loving - beatles

foster the people - pumped up kicks
foster the people - houdini

zero7 - simple things albümünü indir at tatlı tatlı nın müzikte karşılığı neredeyse o albüm.

anathema - flying
e tabi kime göre neye göresi var bu şarkı işinin :)

midlake
pete yorn

the verve - sonnet

gramofon sadece 78 lik yani taş plak çalar. pikap 78, 45, 33 hepsini çalar tabi pikabına bağlı olarak.

gramafon iğnesi zaman zaman (sık sık) değiştirilir sigara filtresi gibi. tükenir plak üstünde (taş plak?) ama pikap "vinyl" plastik olduğundan bi nebze "tükense" de bu tükenme yılları bulabilir iğnenin kalitesine bağlı olarak. gramafon gibi 3-5 plakta bir değiştirilmesi gerekmez.

pikap elektrikle çalışır. elektrik motoru vardır, plağı öyle döndürür. iğnenin okuduğu izi elektriksel yöntemlerle yükseltirsiniz, ya dahili anfisi vardır, ya anfiye bağlanacak kablo.

gramofon mekaniktir. zembereği vardır, kurarsınız, kurması bitene kadar döner ve ayarsızdır sadece 78 devirde döner ve dolayısıyla 78'lik plak çalar. kurması bitince iioooouu diye durur, yeniden kurarsınız. sesi de tamamen ucuna bağlı huni gibi hoparlörün içinden yükseltir. komple mekaniktir yani.

blur?

www.youtube.com

chris isaak -baby did a bad bad thing

oha tabi ki de blur değil! billy idol ı da andırıyodu bi yandan.. daha eski böyle 70ler 80ler gibi. offfff.

vu huhu'dan ancak onu hatırladım.

vuu huu huuu diye nakarata giren bi şarkı biliyorum ama sonra jackie blue diyor istersen bi bak pek umut yok ama bişey kaybetmezsin güzel şarkıdır.
www.youtube.com

yok yok chris isaak :) sağolun

İstiklal Caddesi'nde La Fontana diye tatlı ve küçük bir restoran var. Harika pizzalar ve makarnalar yiyebilirsiniz. Yanında da şipşirin bir çikolatacı var, oradan da tatlı yiyebilirsiniz (fondüsü harikadır).

jadorun (yazılışını tam olarak bilmiyorum) olduğu yeri diyorsunuz ama ben biraz daha güzel bir yer istiyorum fazla bir şey yapamayacağız yemek yediğimiz yer daha özenli olsun istiyorum. tavsiyeniz için çok teşekkür ederim.

Evet oradan söz ediyordum. Hmm, başka orijinal bir yer pek aklıma gelmiyor ama mesela Bebek'te Happily Ever After var, muhtemelen biliyorsunuzdur. Orası da şık bir yerdir mesela.

bebek te starbucks ın yanında bir yer vardı ismini hatırlamıyorum şimdi. starbucks da otururken görünüyor zaten hemen sağ taraf, denizin dibi, kapalı mekan. kışın şahane.

@e1c1e1m, bahsettiğiniz yer muhtemelen Happily Ever After.

www.feriye.com sonrasında Taksim yaparsınız

bebek chilai veya para sorun değil çok özel olsun diyorsan lacivert.

su ada ya gidebilirsiniz, kuruçeşmeye doğru ama.

devamli calisan biri icin yildiz parki iyi gelebilir, yesil yesil. yok hava soguk disari olmaz diyorsan birer muze kart alip sultan ahmet ve cevresindeki muzeler falan gezilebilinir.

sıkı giyinip ormana gidin. belgrat, yıldız ama en güzeli şile yolu. yapraklar, renkler çok güzel olmuş. araç varsa kahvaltı için şile yolu ya da belgrat ormanı, araç yoksa da yıldız parkı bence de.

büyükada.

bunlardanistiyorum.com

www.ikea.com.tr

arama.gittigidiyor.com

site değil ama boynerde vardı çeşit çeşit.

hiçbirine gidilmez. ada havası değil. keyif alamazsın sölim ama gideceksen burgaza git. kucuk sevimli.

hava pek güzel değil. hangisine giderseniz gidin sıkı giyinin.

soğuk havayı seviyorsan git derim. bana her zaman daha güzel gelmiştir soğuk havalarda. hem adım başı insan da kaynamaz.

tedrici değil böle b ile başlıyodu sanki siyasette uluslararası görüşmelerde kullanılıodu galiba.

diplomatik ?

hiyerarşi?

müzakere?

progressively. halk dilinde söylene söylene önce prokresevli, buroksily ve sonunda bürokrasiye dönüşmüş durumdadır.

(bkz: vücut geliştirme rehberi) başlığı bir incele istersen

Abi boy 1.70 kilo 60 bunun nesi zayıf ya? Etrafındakiler obez mi?
Tır tank falan mı? Ne bekliyorlar?

arnold kitabında derki göbek bölgesi yağları eritmek için mühim olan tekrar sayısıdır. crunch ve alt karın bölgesi mekik hareketlerini çok tekrar olacak şekilde yapın , yediğinize dikkat edin

kilo verince etin sarkmış doğal olarak. e spor yapmadan da istediğin kadar zayıf ol o sarkıklık sana kilo gibi gelicek. onun için onu yok edici spor yapabilirsin, o bölgeye çalış yani. ayrıca bir erkek için de 171 e 61 kilo zayıf bence de.

bence kilon gayet yerinde.mekik hareketleri yararli olabilir.

çok hızlı kilo vermişsin, daha çatlaklar da çıkacak.. bir yolu varsa onu önlemeye çalış göbek spor yapınca zamanla gider. bir de sadece sana öyle gözüküyor dışardan devasa gözükmüyor kendimden biliyorum

1.77 - 65 kilo biri olarak senle aynı orantıya sahibiz nerdeyse. zayıf değilsin merak etme. yalnız düzenli spora başlasan hem verdiğin kiloların etkilerinden kurtulursun (et sarkması vb.) hem de yeme alışkanlığın düzene gireceği için 3-4 kilo alabilirsin. yok ben zora gelemem diyosan (bkz: karın kası) başlığını oku, orda evde de yapabileceğin günlük çalışmalar yazmış arkadaşlar. onları yaparsan en azından bel ve göbek bölgesini düzene sokarsın..

bi de tabi işin en önemli kısmı genetik. ne yazıyosa o..

bende aynı senın durumundayım banada mıllet zayıf dıyo ama gobek var onunda caresı spor(mus)

ideal kilon boyunun 10 sayı aşağısıymış,demektir ki tamsın,ama spordan zarar gelmez.

alindiktan sonra 14 gun gecmisse ayibi yoksa almaz zaten.

ayıbı filan yok benim mallığım beğenmedim ama olmuyor mu şimdi fişin arkasında giyilmemiş ürün 30 gün içerisinde iade ve değişim yapılır diyor.

o magazanin kendi takdiridir,
mevzuat, 14 gun icinde noterden ihbar ederek ayipsiz da olsa iade edebiliyorsunuz,
ayipliysa 30 gun icinde diyor.

almak zorundalar eğer ki giymediysen.

iyide dostum fişin arkasında "giyilmemiş ürün 30 gün içerisinde iade ve değişim yapılır" diyor.
ama ürünü ben giydim. suç bende birazda. nasıl bişey desem adamlara.

ürün ayıplı değilse ve kullanıldıysa almazlar.

peki size bi soru sorcam. ürün kullanılmadıysa yani etiketi üzerindeyse alırlar mı?

fişini de götürürsen evet.

Fişin arkasında "Giyilmemiş" diye özellikle belirtiyorsa, giydiğin şeyi geri vermek için neden uğraşıyorsun? Adam sınırını çizmiş müdür.

bu durumda herkes bi kere giyip geri götürür en basit denklemle. hem etiketi kopar hem giy hem geri götür. cidden geri alınacağını filan sanmak (ayıplı ürün değil çünkü) tuhaf yani.

bir kere giyilmiş ürünü yıkayıp ütüleyip çok geri vermişliğim vardır, bir daha deneyin.

giymedim diyeceksiniz bir de iade ederken :)

ne bakımdan?

ben üniversitede okurken çalışıyordum böyle yerlerde. giyildiği bariz belli olan ürünleri müşteri giyemedim derdi seve seve alırdık mecburen. eğer beğenmediyseniz iade etmek istiyorsanız gerçekleri söylemenize gerek yok. çünkü onlar da aldığınız ürünü başkasına satacaklar. giyilmesine rağmen.

zorundalar çünkü fişte öyle yazıyor. 30 gün içinde giyilmemiş ürün değişir veya iade edilir diyor.

Anladığım kadarıyla giyilip giyilmediğini etiketini çıkarmana göre belirliyorlar. E zaten mağazada etiketli deniyorum, eve geldiğimde direk etiketi çıkarırım. Ondan sonra dışarda giymesem bile geri veremem mi yani gibi bir şey ortaya çıkıyor. Bence giyilip giyilmemesi kriter olmamalı, 14 gün içinde geri iade edebiliyor olman lazım. Ha tabi yırtarsın, zarar verirsin vs. o zaman ayrı.

Tori Amos - Winter

sara tavares - one love

metric-gimme sympathy
metric-sick muse

bob dylan- one more cup of coffee

john denver - annie's song
alexi murdoch - orange sky
beck - loser
buddha bar - historia
chokolom - amari szi amari
nancy sinatra - ladybird
neil sadaka - love will keep us together

dino merlin- zeljko joksimovic- supermen
dino merlin- sve je laz
dobrivoje topalovic - crno vino
can atilla - aşkı hürrem
çelik - yol
kemal sahir gürel- gülsüm ve hilal
kıraç - dağların kadını
mircan kaya - evlerinin önü yoldur
teoman - sevdim seni bir kere
umay umay- aşk mektubu
olta boka - zemren e lame peng
joe satriani - the forgetten (part 2)
nigel kennedy &the karaoke band - t_4.2
uriah heep - lady in black
deep purple - soldier of fortune
badem - yorgunum
çüğdem erken - ölürsen haber ver

sevgili edinin

içlik giy. bir de sıcak su torbası yap akşamları.

ayaklarını sıcak suya koy bir süre dur, sonra çorap bile giymene gerek kalmıcak. ayaklar üşüyünce hiç bir yeri ısınmıyor çünkü insanın.

seks yap, spor yap.

içlik giy.

uykusuz kalmak da insanı çok üşütür.
bir de yaş ilerledikçe fücut nanemollalaıyor.
tahin pekmezin gerçekten faydası var, her sabah yenirse...

ayaklarına yün çorap veya kalın patik geçir, bi de dede donu giy.

Balıkyağı tabletleri alın. Günlük birkaç tablet kullanın soğuğa karşı direnciniz artacaktır.

izle.

güzel film.

tam aradığını bulacaksın git izle...

Onun farkındayım hacı, yani havuz da olur napalım maksat rahat bir tatil yapalım. Da nereye bakayım bilmiyorum google search pek randıman vermiyor, bildiginiz internet siteleri veya oteller falan varsa tavsiye bekliyorum.

izmir gümüldür'e gidebilirsiniz. şuan havalar da gayet güzel, denize giriliyor.

www.didimtur.com
www.tatilmanya.com
www.etatil.com
www.tripadvisor.com.tr
www.otelshop.com
www.heryerdentatil.com

ets tur

radyo ege kampüs. ege bölgesinde 100.8 üzerinden dinlenebiliyor. hiç reklam yok

radyo eksen istanbulda max fm anakrada.

ankara max fm +1

fg 93.7 - istanbul

istanbul: 94.5 rock fm

eksen 96.2

ankara - radyo hacettepe - online dinlenebiliyor classic rock ağırlıklı yayın

radyo kuzey

morhipo, oxxo.

outletim

www.modagir.com

beyazkutu

suparga ya benzio

keds olma ihtimali de yüksek.

vans gibi görünüyor

superga

keds

keds

kesinlikle süperga

superga daha kalın tabanlı oluyor benim bildiğim bu keds e benziyor.

vans

millet buldum vansmış.

goo.gl

bunların ismi cross leg table diye geçer. bunun dışında xeno table, cross leg work table diye de aratabilirsin ama türkçesi nedir ve nerede satılır dersen birşey diyemem.

ikea da vardı

www.ikea.com.tr

www.ikea.com.tr

gerçi bunlar fazla alengirli, çizim için değil günlük kullanacaksan yaptırmak daha uygun olur

ben de ikea dan almıştım bunlardan çizim için. çok da memnunum. hala satılıyorsa ordan bakabilirsin.

marangozlar bunu eşek diye bilir daha yeni bir arkadaşım mermer masa için yaptırdı ordan biliyorum.

tek kelime ile; Mudo.

zara

mudoya bakarım. internet sayfasında sadece 2 model var gerisi kadın

timberland.
campera benzer ayakkabıları var hem rahat hemde gayet uyumlu.

boyner'e gidip bakınca da insan hiç beklemediği bir anda istediği şeyi bluabiliyor bu konularda.

inci de olabilir.

flo nun klima system modelleri olabilr.

ya o değil de ben birşey soruyum buradan. çççook koyu lacivert takımın altına siyah ayakkabı olur mu dersiniz?

lacivertle kahverengi rulz.

trendyol markafoni ye göre biraz daha hızlı da o da 1-2 gün yani cok bi şey değişmez. sahte ürün satacaklarını sanmam bu sitelerin ben güveniyorum. ama tredyol kesinlikle kulllanıcı dostu bi site değil. bi terslik olursa ilgilenmiyorlar.

hediye cekleri konusunda da sürekli cakallık peşindeler, 1-2 ay kadar hediye ceki gondermediler hiç, şimdi de düzenleme yapmslar 1 ay icinde kullanmak zorundasın 30tl den fazla kullanmıyon. ohh nefretimi döktüm^^ bedava alışveriş yapmasam hayatta kullanmam.

trendyol daha hızlı evet ama ikisi de güvenilirlik açısından aynı, güvenebilirsin yani.

ben önemsediğim için sölüyorum, evet trendyol hızlı, ama markafoninin ambalaj olayı, sunumu falan çok daha iyi.

görmedim ama muhtemelen topshop tur. çünkü hep ordan giydiriyorlar kendisini.

peyote diyeceğim ama?

(bkz: orijinalinden iyi olan cover'lar )

jeff buckley-hallelujah. bence tabi.

ville valo ft natalia avelon- summer vine

milow - ayo technology

çöpten çıkardı şarkıyı daha doğru olur. kimsenin bilmediği şarkıyı dünyaca ünlü yaptı.

agathe & fine - green grass

çok büyük gelmez ama ayağa tam oturan bi ayakkabı hem ayak sağlığı açısından hem de yürüme rahatlığı açısından tabi ki şarttır.

39 numara 24 cm se 39.5 24.5 cm dir.

Spor ayakkabılarda genelde pek farketmiyor.

spor ayakkabı alacaksan eğer 40 numaradan küçük alma bir süre sonra ayakkabı sıkmaya başlıyor. bir arkadaştan biliyorum.

özellikle spor ayakkabıda önemli benim için
kalıptan ziyade boydan fark yapıyor o buçuk.

ben de duydum. google'da "sucuk şarap" diye arat bir sürü şey çıkıyor, onları göster arkadaşlarına. facebook grubu bile varmış.

sıcak şarap olmasın?

ağız tadının, damak zevkinin tartışması mı olur yav :) insan canı isterse kaymaklı ekmek kadayıfının arasına turşu dürüp yer yani, öyle seviyorsa kime ne? canın çektiyse götürmeye bakacan ya da merak ettiysen dene gitsin.

gayette var uludağda Sıcak şarap + Sucuk Ekmek ikilisi olarak.

önümüzdeki hafta izmir'deki zirvede konsept dahilinde sıcak şarap+sucuk ekmek olacak. arkadaş çevreni değiştir bence :)

evet var.

bunlar ikili değil.. uludağ - soğuk - içim dondu - karlar düşer moduna girdiğinde sucuk ekmek iyi gider, sonrasında da o baharat/acı tadı yok etmek için sıcak şarap iyi gelir tarçınlı tatlı falan. ikisini bir arada yemek/içmek, çilekli pastayla ayran içmeye benzer

Ben de ilk kez 1 hafta sonra zirve'de deneyeceğim ama biraz önyargılıyım bu konuda. Gene de peynirle güzel giden şey, sucukla da gidebilir :))

aslinda bu cogunlukla sarap ureticilerinin pazarlama argumlanlarindan biri olarak biliniyor. sarabi cig kofte ile iciremeyeceklerine gore benzer bir turk besiniyle eslestirme yapmak daha mantikli ki sucuk bu noktada basi ceken bir gida.

bu arada yemeklerle de oldugu gibi sucuk da her sarap ile iyi uyum gostermiyor. baharatli bir gida oldugu icin aromatik saraplar ile (okuzgozu, merlot, shiraz uzumlerinden) ancak yagli ve guclu haliyle ise biraz daha govdeli (bogazkere, cabernet sauvignon uzumlerinden)saraplarla hos bir uyum gosterir. dolayisiyla bahsi gecen uzumlerden yapilmis harman saraplar sucuk icin daha idealdir.

şarap pek sevmezdim ama bir deneyeyim dedim uludağ'a gelmişken
bir de sıcak şaraptı
içmez olaydım sucuğun da tadını aldı götürdü zaten orada benden başka sıcak şarap+sucuk ekmek yapan yoktu.
sonuç olarak kola en iyi tercih olacaktır

jose gonzales
nick drake
cat stevens

aklima gelen isimler

john mayer
jose gonzales

Bossa nova dinleyin. Dinlendirir.

Fairground Attraction
Amy MacDonald
Kasey Chambers
Cat Power

sigur rós'tan jonsí abimiz. solist yani. bir dinle.

hafdís huld de olabilir, çok tatlı bir ses kendisi.

O an pek sağlıklı düşünebileceğimizi sanmıyorum ama biraz fantastik olursak.. :)
topuğumla kafasına vururum yada şortumu çıkarıp kafasına geçiririm.

Burnunun ortasına yumruğu patlatınca kaçıyor diyorlar ama,tabi o esnada sen aklını kaybetmiyceksin de o yumruğu vurucaksında ohooo...

Belki korkudan altına sıçmak işe yarayabilir,hayvan kokuyu alırsa ardına bakmadan kaçar.Kan kokusuna gelen bok kokusuna gidermiş..

karşı saldırıda bulunurum. bari ölünce arkamdan çılgının tekiydi desinler.

gözüne parmağımı sokmaya çalışırım. valla.

ölü taklidi
ölü takliti

kelime-i şahadet getiririm.

tam ne yapacağınız değil de yapmayacağınız şey burnuna vurmak. o burna vurma olaylarının çoğu elektrik veren eldivenler ile vuruluyor. hayvan yumruğu yiyince elektrik de yiyor. ondan kaçıyor. yoksa 10 metrelik balığa atacağın yumruk pek etkili olmaz. hadi 10 metreliği geç 3-4 metrelik yani bizim iki katımız. yedi yaşında bir çocuğun senin burnuna atacağı yumruk gibi birşey. en çok bir iki saniye duraklatır. sonra daha beter olarak geri döner. bir de o burnu nasıl tutturacaksın. kocaman bir ağız ve bazı türlerde üç sıra diş var. burnu ıskalayıp ağza denk getirirsen kolun gitti.

yapılacak tek şey var. tüplü dalış falansa dip de çok derin değilse taş gibi dibe çökmek ve görmemesini ummak. sörf için falansan sol/sağ bacaklardan birini feda edip tahtanın üstünde kurtulmayı ummak. direkt yüzücüysen acısız bir ölüm olmasını ummak. hep ummak başka bir şey yok :D

Yanımızda ekipman falan var mı aga hiç detay vermemişsin. Hani yanımda bıçak falan varsa saplarım. Madem ben ölecem o pezevenk de ölsün.

@xenophobe haklı, bari yanımızda top-tüfek, nükleer başlıklı füze neyim alsaydık.

çığlık çığlığa (tabi çığlık atarken boğulursun da) kaçmaya çalışırsın ne yapacaksın başka? o arada belki kombo tekmeler yer hayvan kafasına ve çok çok çok şanslıysan geri döner. öteki türlü ayaklardan başlayarak t
m uzuvların paramparça olur.

tokat manyağı yaparım balığı. kaçıyorlarmış.

(bkz: izah hareketi) yapar ¨güzel abicim önce bi dinle¨ diyerek zaman kazanmaya çalışırdım.

hayret nasıl yazılmamış.

-montla sıçarım

suyun içinde oturur pozisyonda dururum. bi de korktuğumu belli etmem zira bu hayvanatlar korktuğunu anlayınca ısırıyorlar.

tool

o sert gelirse aynı dayıların diğer grubu a perfect circle.

azcık efkar yapayım diyorsan da sentenced.

paris combo
the puppini sisters
adam green
antony and the johnsons
brazzaville
midlake
kings of convenience
the whitest boy alive diye gider.

adamin dedikleriyle tool ve sentenced'in ne alakasi var cozebilen varsa bana soylesin. onun disinda:

-whitest boy alive, feist, the smiths(dinlemediysen..

halloween
stratovarius
manowar
pantera
rammstein
judas priest
paradise lost
....
desemde sana uymaz heralde :)

tool,a perfect circle çok severim zaten.

pantera,rammstein,judas,halloween filan da yazılmış.onları dinlemeyi bırakalı baya oldu.artık sarmıyor.

diğerlerine bakayım.lastfm'de çare olmuyor artık.

Riverside (Tür: Progressive Rock)

poets of the fall çok bilinir oldu mu acaba?

red hot chili papers tan californication şarkısını dinle bi yani kaç zamandır dinliyorum bıkmadım hala ama yüksek sesle :)

mutlu eden demişsin belle & sebastian diyorum sadece. plase olarak da beirut.

animals as leaders (progressive metal)
between the buried and me (progressive death metal)
pat metheny (jazz)

(bkz: pink martini) iyidir. neşeliler, güzeller.

ama benim favorim o iç bunaltan depresf şarkılarıyla (bkz: low)

bu pink martini'den: www.youtube.com

bu da low: www.youtube.com

edit: az bilinen kısmı kaçmış gözümden. pink martini'yi geri alıyorum :)

benim son zamanlarda dinlemeye başladığım bir andres calamaro(eski grubu los rodrigez), noah and the whale... bilinmeyene odaklanırsak, Detektivbyrån'ı cok severim ve pek ünlü değildirler sanırım ancak dükkanı kapadılar geçen sene.

(bkz: the cat empire)

boogie down productions
www.allmusic.com

beirut

florence and the machine

Starsailor tavsiye ederim kesinlikle !

(bkz: mode xl)

Tenacious D

the zutons. ilk keşfettiğim de çok sevinmiştim

faithless ????????????????????????

(bkz: willard grant conspiracy)
dinlemediysen
(bkz: the cranberries)
once ost

senin duyuruna salça oldum ama var ya ne zamandır bunu soruyorum ay nası sevindim ya =)

ya biz de dün başlıktaki linklere bakmıştık bulamamıştık şansa bak :)
birimiz başlığa girelim bari

markafoni, limango, trendyol u takip et sürekli görüyorum bunun kampanyalarını.

bende de var bu durum. özellikle evden çıkarken. en az bir 15 dk kapıyı kontrol ediyorum. sorunluyuz sanırım.

(bkz: obsesif kompulsif bozukluk)

(bkz: obsesif kompülsif bozukluk )

yazılmış yaw ben yazana kadar.

oha be bu da mı hastalık :/ basit bir şey diye düşünmüştüm halbuki.

hiçbir şeyden zevk almama, memnuniyetsizlik vs. bunlara sebep olan şey bu mudur peki? onun da ergenliğimin şu son demlerinden kaynaklandığını düşünmüştüm. doktor canmış demek ki.

ben de evden çıkamıyordum bir ara, ciddi ciddi kapıda çakılıp kalıyodum, acaba ütünün fişini çektim mi, saç düzleştiriciyi kapattım mı, peki ya fırın diye, bir kaç kez geç kalınca biyerlere, boşver diyip vazgeçtim, ev de yanarsa yansın. bu düşüncelere izin vermeyin, sakın kalkmayın, geçiyor bir süre sonra.

edit: yani benimki geçti, sizinki de geçer umarım.

okb bu..
insanlara anlatınca "kapıyı kontrol ediyorum, buzdolabını kontrol ediyorum, ellerimi yıkamaktan kendimi alamıyorum" deyince gülüyorlar, "o da hastalık mı lan, buzdolabını kontrol ediyormuş, ahahaha" derler..

oysa bunlar bizim olayın farkına varmamızı sağlayan çok belirgin semptomlar..
iç tarafta beyin kendini yiyor.. kısa devre yapmış motor gibi çalışıyor...
ve her ama her anında bütün düşünsel yapını etkiliyor, hayatı algılamanı, anlamlandırmanı etkiliyor...
olay buzdolabını kontrol etmek, kapıyı kontrol etmek falan değil yani..
intihar edeni bile var, hem de yüzlerce...
çünkü büyük bir işkence.. çok büyük...

tedavi olunması gereken bir şey.. ""hastalığın"" şiddetine göre değişir ama sahip olduğun kapasitenin 100'de 5'ini falan anca kullanabilir bu insanlar...

doktor değilim. ama kendimde belirli oranda deneyebildiğim birşeyi tavsiye edeceğim.
öncelikle, kendi vücudunun sahibi sensin. hükmedebilmen gerekir.
istemdışı düşünmemeye çalış.
ayrıca, evden çıkarken kapıyı kilitledikten hemen sonra 2-3 saniye dur. kilitlediğini vurgulayarak düşün, gerekirse sesli sesli söyle.
pencereyi kağpatırken, buzdolabını kjapatırken de.emin ol.
eğer kapatıp kapatmadığını hatırlayamasan bile söylediğin ve duyduğunu hatırlarsın. hem söylemek, hem işitmek iki ayrı sağlama yöntemi gibi...
gerçekten uyumayı düşün.gerekirse pasiflora türevi bitkisel karışımlar veya bitki çayları ile yardım al.
uykun yokken yatıyorsan beyin mutlaka çalışmaya devam edecektir.
uyumayı düşle.güzel şeyler düşle.hesap kitap değil, daha soyut şeyler düşle. tatil, deniz, kum güneş olabilir, bunlar rahatlatacaktır mutlaka...

ayrıca profesyonel birisine danışmak da elbette yapılması gereken en önemli şey...
ama danışana kadar söylediklerimi de dene istersen...
geçmiş olsun, kolay gelsin...

fotoğraflara girince sol altta albüm düzenle şeysi çıkıyor, tıkla bir.

kulaklığı şahaneleştiren sadece kendisi değil, doğal olarak takıldığı şey de etkili oluyor. ipod farklı, bilgisayarının markası farklı. 5 tl ye aldığın bir mp3 e tak bir bakalım aynı mı duyduğun ses?

4. nesil nano'da çok daha iyi ses alıyorum ben şu an. cx 200.

aynı parçayı hem bilgisayarda hem ipodda dinlemeyi denediniz mi kulaklıkla? belki dinlediğiniz parça kalitesiz riplenmiş?

bilgisayardan alacagın ses tabiki ipod tan daha iyi olur. bilgisayarın ses kartı var kocaman ipod un kendisinden daha büyük olsun o kadar.

kulaklık amfisi gerekiyor olabilir.

ben ilk helena mia ile başlamıştım ucuz falan ama berbat bir flüt diyebilirim. bir ay kullandım kendiliğinden kırıldı bir tarafları çalarken. sonra yamaha ya geçtim geçiş o geçiş onunlayım hala. ama fiyatı ne kadar olmuştur bilemiyorum. ben 3 sene oldu heralde alalı 1300 tl ye almıştım. dediğin gibi kursu zartı zurtu var. çok bütçe ayıramam demişsin iyi araştır derim ben.

korkunç pahalı bir zımbırtı ve iyi bir malzemeden yapıldıysa ve işçiliği de iyiyse ancak düzgün bir ses çıkartan bir müzik aleti. yoksa kulak tırmalayan garip sesler elde etme ihtimalin yüksek. istanbul'dan doğru verebileceğim en mantıklı tavsiye ya yurtdışına çıkan bir tanıdığından rica edip getirtmen ya da konservatuvar duvarlarına ilan asman. belki elindeki flütten sıkılan ya da yenisini alacağı için satan birilerine denk gelebilirsin. yoksa bu meretlerin fiyatları korkunç boyutlara varabiliyor. ben de fiyat yüzünden vazgeçmiştim flüt sevdasından

senin durumunda olan milyonlara insan var. milyon derken ciddiyim.

dert etme.

nasıl dert etmem böhüüeee de deme. kim ne derse desin nasıl dert etmeyeceğini sen bileceksin.

normalsin bi süre sonra o süre senin icin 1 yıl daha olabilir her şey normale döner veya o süre 1 haftada olabilir.

yaşını maşını ilişkini bilemeyiz bu kadarıyla, ne yaşamışsın ne yaşamamışsın.
ama süre önemli değil, bak ben de acı çekiyorum. ama daha olgun daha içten daha kendi başına olmalı eğer yaş biraz kemale ermişse.
diğer kızlara bak, illaki aklını çeleceklerdir. ha dediğin gibi iş başka kızın çivi olma kısmına geldiğinde senin bütün istekliliğin bir anda sönüyorsa sen asıl kızı kafanda fazla kurmuşsun kendini fazla adapte etmişsin demektir bu, biraz yalama olmuşsun zorladığın kilitten başkasına anahtarın sökmez işte. ama o kilit de bir şekilde yalama olduğu için alabildiğini alacak, sen de çıldıracaksın. ben bile düşününce tüylerim ürperiyor, çok korkuyorum bir gün birisini sevip gidecek diye. e bu süre içerisinde olmadı mı ilişkim, oldu ama hep işte hormon dengeleyici türden şeylerdi filan.
zaman her şeyin ilacı değil, eğer gerçekten seviyorsan git peşiini bırakma. ya da sike sike unutacaksın.

yaş 25... 26 da diyebiliriz...

bir buçuk yıl olmuş... ne peşini bırakmaması...
başka sevgilisi var hemşu anda..

ancak şuna eminim ki;
beni severken, sevdiği halde terk etti.. "1-2 ay ağlarım, sonra geçer, ancak appdata ile olmayacaği belli, bitireyim" gibi bir güvensizlik içine girdi.. ve bitirdi...
(çok severken ne olursa olsun terk etmez insan biliyorum... sevgisi azaldı ama seviyordu gene de... anlayın işte... takilmayin anlatim bozukluguna... formal ve apacik, net cumle kurma yetisini, becerisini toplayamıyorumsu anda..)

ama üzerinden 1 bucuk yil gecti..
iliskiyi bitirmek istiyordu... bye bye deyip, 2 gun sonra yanima kendi ayaklariyla geliyordu... bir kac defa oldu bu.. sonra sevgilim, eşim gibi değil de sanki kanki gibi, arkadasimmis gibi davran bana dedi.. konusma adabımı, tavrımı bir süre o yönde değiştirmemi istedi... beni çok boğdun, biraz izin ver, fazla muhattap olma, seni özleyeyim... seni çok seviyorum dedi... ancak ben kontrolümü kaybetmisim.. sevgilim, bir tanecik kadinim, askim gidiyor elimden... 15 gunde tan 13 kilo verdim!! ölmüşten beter haldeyim.. o psikolojik çöküntüyle saçmaladım, durumu kotaramadım...
hani benim sucum yok muydu iliskinin bitmesinde, elbette vardi, cok sucum vardi hem de.. kontrolümü kaybetmistim onu kaybediyor oldugum icin... o kadar asiktim ki... o kadar asiktim kiii.. o kontrol kaybi ile saçma saçma şeyler soyledim... bir gun siyah deyip, bir gun beyaz dedim.. ve tamamen birakti gitti...

aldatmak falan gibi bir durum yok kesinlikle... monogamik ("tek eşli" mi nedir türkçesi) bir erkeğim ben... okb'liyim işte, dedim ya... aldatmam değil, "aldatamam"... bambaşka bir olay.. büyük ve derinden bağlanıyorum ve aşk hissediyorum kadınıma... kaç defa yazılan hatunları tersleyip evime kaçtığımı bilirim ilişkimiz boyunca, yani 2 buçuk yıl boyunca.. kimseye dokunmak istemem ondan başka... lanet olsun bu hisse yaa...

sonra zamanla kontrolüm yerine geldi... ancak ne çare... giden gitmiş...

oysa bütün saçmalıklarım ona çok ama çok derinden aşık olduğum içindi, bunu anlayamadığı ve profesyonelce erkeğini idare eden güçlü bir kadın olmadığı için de o'na kızıyorum tabi.. her ne kadar oto-kontrolünü kaybeden -ahmak- bir erkek modeli oldugum için kendime kızıyorsam, arkamda duran ve sakinlestiren bir kadın anlayışı göstermedigi icin o'na da kızıyorum...

ancak bitti işte.. bir buçuk yıl da oldu... daha ne peşinden koşması...
var mı böyle örnekler... 1 buçuk yıl sonra geri kazanmalar... eğer varsa koşacam valla :((((
sadece ne yapmam gerektiğini bilmiyorum...

ne denir bilmem senin yollarından ben de geçtim herkesin hikayesi yaşadıkları farklıdır benimki de böyleydi (git: 161292) , 4 haziranda düğünümüz var.

ummadığın anda başkası çıkar muhtemelen, sonra da buna mı ağladım lan ben dersin.

hiç huyum değildir sen aç duyuruyu üçüncü sayfaya kadar oku, nerden çıktı bu soru karşıma. 8. ayda bulunan bir salağım ben de, merak etme senden çok var.

internet sitesi bilmem de her orta büyükte kırtasiyede oluyor bunlar istanbul dersen adres bile verebilirim.

www.tahtakalehobi.com

eminönü şark han'da 3 boy şeklinde satılıyor. fiyat olarak da orta boyunu 20 veya 25 liraya aldığımı hatırlıyorum

bence hedefini düsükten yükseğe doğru cıkart.
ilk 3 gün 2 km ya da 30 dk kos
sonra 4 km ve ya 1 saat
ole ole kafana gore
birden yüklenme vucuda
uzman değilim ama bence boyle daha iyi olur nacizane fikrim budur.
ha bide şu ısınma hareketleri önemli onları öğren. spora baslamadan once muhakkak yap.

ya yemeği kesersen gayet iyi kilo verirsin. spor yapıp hayvan gibi yersen gene bir halt olmaz. koş, yürü ama ille de yemeğine dikkat et derim ben.

@e1c1e1m Benim amacım da hem yemeğe dikkat edip hem spora devam etmek ancak böyle yaparsam sonuc alabileceğimi tahmin ediyorum..Tersini denedim çünkü..Spor yapmadım ve aylarca makarna,pilav,ekmekten uzak durdum...bi halt olmadı..Metobolizma olayları..

sauna eşofman hiçbir halta yaramaz. fazlasıyla su kaybedersin sadece, su içince geri alırsın. beslenme konusunda da bir uzmandan tavsiye alman daha hayırlı olacaktır. Eldeki verilerle bir şey söylemek zor. yemeği keserek kilo verilmez. sağlıklı değildir. çok hızlı kilo vermek de yağ yerine kas kaybetmene sebep olur.

Hastanelerde "diyetisyen" haricinde nereye başvurabilirm?

dahiliyelerin obezite bolumleri var. onlar yardımcı oluyor.

bisiklet sür kalıcı zayıflık yakala, ayrıca yediklerini azalt giren gıda azalacağından kilo alman imkansızlaşacak ve bisiklet sayesinde de içeriden yakıcaksın.

hesap görünürde basit; alınan kaloriyi azaltıp yakılan kaloriyi artırırsanız kilo verirsiniz.

bir kere sporu düzene sokun ki vücudunuz disipline girsin. bu orta vadede metabolizmanızı hızlandırır, artık "ne yeseniz yaramamaya" başlar. programınızı yapın, önceliğiniz o olsun. (disipline girmekten kastım bayılana kadar spor yapıp 1 hafta sonra vazgeçmeniz değil, sınırlarınızı en iyi siz çizersiniz)

kola, çikolata, cips, mayonez, çerez, gibi kalori depolarından mutlaka uzak durun. çaya şeker atmayın(ya da olabildiğince azaltın). bunlar zayıflamanın yöntemleri değil ama saatlerce spor yaparak yaktığınız kalorileri 2 lokmada geri almamanız için dikkat edilmesi gereken şeyler.yapacağınız diyeti de dikkatli seçin. makarnayı kestim demişsiniz, makarnayı tamamen kesmeyi geçtim, diyetisyenler az yağlı ve sossuz makarnayı diyetlere koyarlar genellikle. dengesiz beslenme kilo verdirmez, kilo aldırır.

kısacası; herkesin bildiği şeyler. olay o disipline girebilmekte.

şubatın başındayız ve sen mart ayında başlarım diyorsun. üşengeçlik diz boyu.
20 kg. verdiğinde tüm gardrobun değişecek. 174 boy için 70 kilo dolaylarına düşersen fit görünürsün. 80 de bile göbek baki. bol şans.

Mart ayından başlarım demem o ki hava çok soğuk bu ara ondan dedim .. Belki o zamana biraz yumuşar...

marta kadar evde bir takım hareketler yaparak kendini yavaş yavaş hazırlaman da senin için gayet yararlı olur. hem alışkanlık edinmiş olursun hem de o kadar yorulmazsın yeni başlamamış olacağın için. böylece vazgeçip bırakma ihtimalin de ortadan kalkar.

bu arada 3 ayda 20 kilo vermeyi hedeflemeyin, hem gerçekçi bir hedef değil, başarılsa bile sağlıksız. 6 ayda %10 sağlıklı ve kalıcı kilo verme şekli. öbür türlü verilen kilo hızla geri alınır.

6 ay sonra 90, 1 sene sonra 80, 1,5 sene sonra da 70e inmiş olmak en ideal hedef bence.

tavuk kanadı 100 gram civarı desek, 500 kalori ona de. 1 litre kola 500, patates ve meksika sosuna 200-300 de, pizzaya 1000 de(vardır rahat).

2000 civarı var rahat. günlük ihtiyacın hatta belki daha fazlası.

peki neden buna rağmen öyle olağanüstü bir doygunluk hissetmiyorum?

rekorumu kırdığından korktum

dominos rekor: 2 büyük extra waganza dublex

pizza hut rekor: 13 dilim pizza.

hayvan olduğundan olabilir. miden torba olmuştur. ben o kadar yesem kusarım.

pizza hut rekor 23 var bu arada. üzgünüm.

ama kalorinin yanında fazlaca karbonhidrat ve protein de aldım teorik olarak doymam gerek.

pratik olarak da doyman gerek de doygunluk hissi ne kadar protein aldığına bakmaz mide duvarına ne kadar baskı yaptığına bakar.

(bkz: boşan da semerini ye )

o zaman poşet olmuş benim mide hakketen.

yerken televizyon, film falan mı izlediniz, o zaman yediğinin farkına varamıyomuş insan.

açsın sen

Böyle aburcuburları insanın yedikçe yiyesi gelir, o yüzden doymuş gibi hissetmiyor olabilirsiniz. Orta boy pizzalar yetişkin bir erkek için çok doyurucu değil bence. Tavuk kanadı dediğiniz de çıtır çerez gibi bir şey zaten :)

evet yerken maç izledim cimbomuma çaktılar yine oh mis. dominosun orta boyu o kadar da küçük değil ya.

gençlikte olur öyle, ben de zamanında duble vali kebabı yemiştim, pidesiyle beraber. ne günlerdi...

abartılcak kadar bir şey yememişsin bence, normalsin. ayrıca çok pis canımı pizza çektirdin.

kızın değişeceğini pek sanmıyorum da, biraz karşı tarafa bağlı olarak değişebilir ama eğer erkek olan sensen çok uğraşırsın bence.

hacı sen hala o kızın peşinde misin ya. öyle bi kızı alıp napıcaksın o kadar kişiyle flört ediyor vs. sonra sevgiden bahsediyor seni seviyorum diyor.

(bkz: alışmış kudurmuştan beterdir )

kizin sevdigine nasil emin oldun?
birden cok erkekle bekaretini kaybetmeden mi sevismis?
kim kimin onu sevip sevmedigini bilmiyor?

pavese şöyle buyurmuş; "Her kadın, sevdiği uzaklardayken dertleşebileceği birlikte boş saatlerini doldurabileceği bir erkek arkadaş arar; bu arkadaşın, uzaktaki adam için duyduğu sevgi üzerinde bir etkisi olmadığını söyler; erkek arkadaşı kadının uzaktakine olan sevgisiyle
çatışabilecek bir şey istedi mi; kadın incinir; ama bu arkadaş daha çok acı çekmemek için sözlerini, bakışlarını denetlemeye, daha dikkatli davranmaya kalkıştı mı, kadın-herhangi bir kadın- adamın acı çekişini görebilmek için hemen onun üzerindeki çekiciliğini arttırır. "

yani kadın için sevilme duygusu egosu için ilk sırada gelir. bir kadın ne kadar tercih edilirse o kadar özel olduğunu hisseder. muhtemelen bahssettiğiniz bayan da belirli bir seviyede güzeeliği ve kendine güveni olan biri. siz yokken egosunu ihmal etmemiş. gelecekte de etmeyebilir...

kız erkeğin kendisine tamamen gelip gelmeyeceğinden emin değil..bekaretini vermemiş çünkü o adam dışında kimseyi buna değer görmemiş ve hiçbir söz olmadan da bekaretini vermekte sakınca görmemiş...bu onu çok sevdiği için mi? verirse adamın yanından ayrılmayacağını düşündüğü için mi? yoksa vermesine rağmen, adamın ayrılmayacağını görmesine rağmen..içindeki dürtüye dur diyemeyip flörtlere sevişmelere (artık bakire de değil) daha yoğun mu devam eder?

bence bu sorunun cevabi icin yeterli veri yok. kiz hayatinda kimse yokken gonlunu eglendirmis tamam. hayatinda biri varken neler olacak? bu bambaska bir konu.
kizin onceden aldattigi bir iliskisi varsa muhtemelen yine aldatir. yoksa, bu ilk duzgun iliskisi olacaksa bilemeyiz. aldatmaya meyilli bir insansa aldatir. degilse aldatmaz. tabii adami ne kadar sevdigiyle de ilgilidir de daha cok karakter meselesi bence.

bazı insanlar ego tatmini için, yalnız kalmamak için, hoşlarına gittiği için birileriyle vakit geçirebilir öpüşebilir sevişebilir. ama onları sever mi sevmez. Asıl adama kavuşacağından ümitli değilse elindekilerle idare ediyodur falan.