(bkz: serbest piyasa )

İsterse 900 liraya satar orası seni ilgilendirmez. Zorla satmıyor kimse, isteyen alır; istemeyen almaz.

Kitabin degeri parayla olculmez ama, bana kalirsa kitap kendi fiyatini belirler, fazla dusunmeye gerek kalmaz. Eger kitap unu soylemiyorsa size, zaten almazsiniz, alamazsiniz ya da.

Ayrica kagidin kalitesi kitabin fiyatina dair hicbir seyi degistirmez

Canım benim, onlar pek gazete promosyonuna benzemiyor. Adam gibi Remzi baskısı. Eğer kitapların kondisyonu sorunsuzsa 15 lira çok değil.

nasıl yaziyim bilemedim, şurdan alttaki ses işaretine bas hatun okuyor

translate.google.com

lase feğ lase pase

lesse fer lesse passe

+1 kediebesi

aklima gelen keywordler: veganlar, geri donusum, hibrit otomobiller vs..

smart city zımbırtıları

tüketen değil üreten bir dünya

ütopya.

Aldous Huxley

brave new world.

"sustainability" işte. baya meşhur bikaç yıldır. green house energy zart zurt

doğaya minimum zararla hayatını idame ettirecek kadar kaynaklar ile yaşamı sürdürmek.

aklıma boş işler geliyor.

öncelikle geridönüşüm,

tükkettiğini üretebilmek mümkünse fazlasını üretebilmek. doğal kaynakları doğaya minimum zarar vererek kullanmak.

0 kilometre besin tüketmek

kişinin ihtiyaçlarını iyi bilmesi, kendini tanıması.

sustainable kelimesi geliyor, başka da bir şey gelmiyor.

minimum gelirle yaşanan hayat olabilir. en kötü olasılıklarda yaşanan hayat olabilir. sınır noktasında bir hayat olabilir. bi tık altında yaşamını sürdüremez yani birey.

Cittaslow.
Yenilenebilir enerji sistemleri. Hammadde ve enerjinin devamliligi. Dogaya minimum etki. İnsan ve doganin uyumu icin projeler. Surekli uretilebilen ve minimum kalici hasara neden olan tuketim. Geleneksel ve kulturel zanaatlerin bu yonde kullanimi. Mikro-ekonomik bagimsiz bolgeler kurabilmek. Kendi kendine yetebilen ve surekli gelisen sistemler.

sustainability

cannibalism

Iki saniye dusundum, cok mantiksiz, lakin cok kapitalist buldum

İnsanların binlerce yıl boyunca ellerindeki tüm kaynakları akılıca kullanmalarının şimdi bulunan adı.

"aradan 7 yıl geçiyor, erkek tarafı iyi bir işe girmiş, yükselme yolunda olan biri hatta yükselmiş." cümlesi her şeyi özetliyor bence.

7 yılda her insan değişir. işin içinde kız-erkek varsa ve erkek 7 yıl aranın ardından iyi bir işe falan girmişse, insanlar daha çok değişir.

7 yıl geçmiş, 7 yıl daha büyümüş, olgunlaşmış.

yedi yılda yer şekilleri bile değişir, mübarek. ama erkeğin "yükselmiş" olmasının kızın üzerindeki dayanılmaz hafifliği de yadsınamaz. çok kaptırmadan kedini takıl. ya da kaptır lan n'olucak, aşıkmışsın zaten. ama şöyle de bir sorun var; aynı departmandasınız. işten mişten atmasınlar sonra.

aradan 7 yıl geçmiş, koca bulamamış. erkek tarafının da işi gücü yerinde, aklına yatmış işte. daha ne olsun.

kız ünide falan tokmatlattırmış bıçkın delikanlılara. şimdi kendini yamamaya çalışıyor sana. senin yerinde olsam sana aşığım deyip gelecek hayalleri kurup bir iki çakar yol verirdim.

arkadaşlar şu kafanızı değiştirin. bir kadın size ilgi gösteriyorsa bunun sizin iyi bir iş sahibi olmanızla, paranızın olmasıyla, yükselmenizle ilgisi yok. bu kadar özgüvensiz olmayın. kendinize güvenin biraz. bir kadın param olmasa iyi bir işim, arabam olmasa bana neden baksın gibi bir yaklaşımı doğru bulmuyorum. kadınlara maddeci demeye getirip aklınız sıra hakaret ediyorsunuz ama aslında kendinizi yerin dibine sokuyorsunuz farkında değilsiniz.

@rock n roll, söylediklerin kadınların paraya pula değer vermediğini düşünürsek çok doğru. ama kazın ayağı öyle değil. "kadınlar arabaya-eve-işe gelir" demek doğru değil ama bunun belli bir yaştan sonra "adam seçme"de çok önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.

üniversitedeyken dönüp yüzüme bakmayan, ben kantine girince ortamı terk eden bir kız iyi bir işim olduğunda "takılalım cnm ya" diyorsa ben onda art niyet ararım. sadece kadınların değil, insanların genel olarak bu yavşaklığı çok can sıkıcı.

lisede bi' arkadaşım vardı mesela, bayağı kiloluydu çocuk. zeki, kültürlü, iyi bir insandı. çalışkandı da. 1 sene boyunca peşinde koştuğu kız yüzünden alkolik oldu, sapıttı, yollardan topladık herifi.

sonra bu gaza geldi, spora başladı, eşek gibi kaslı oldu. hoşlandığı zamanlarda bana gelip "ya bu çocuk canımı çok sıkıyo pfff..." diyen kız, nasıl olduysa, bizimkinin peşinde dolanmaya başladı.

o yüzden geçin bu ayakları lütfen. para, mevki, şekil şemal falan herkes için önemli şeyler.

koca 4-5 seneyi birlikte geçirelim, yüzüme bakma. ondan sonra para kazanan mevki sahibi bir adam olayım, "cnm takılalım yhaa" demeye başla. sonra "ne ayak?" deyince de ben özgüvensiz olayım öyle mi?

kadınların kendisine sadece parası, vücudu için bakacağını düşünen adam özgüvensizdir. ama para-mevki-"yakışıklı adam" avcısı bu kadar kezban varken her adamın iki kez düşünmesi de gayet normal.

sen zaten çok feministsin değişik bi' şeysin, objektif değilsin bence hiç, çok ayıp.

7 yıl önce bütün ilgi üzerindeydi muhtemelen. seçilen değil, seçen konumundaydı, artık 7 yaş daha yaşlı, daha "oturmuş" bir ilişki istiyor olabilir ya da belki daha ciddi bir şeyler. sürekli seçen konumunda kalamayacağını da biliyordur.

hala fırsatı varken seçmeye çalışıyor işte.

der meister, kadınlara bu kadar maddeci derken, kendinizi neden görmüyorsunuz acaba. hepiniz de güzel kadın seviyorsunuz. taş gibi olsun. karşına 200 kilo bir kadın gelse tamam demezsin.çok iyi kalplidir yine olmaz.bu da maddeciliktir.dış görünüm maneviyat değildir çünkü.feministliğime gelirsek, 29 yıldır benim feministliğim yüzünden 1 kişi bile zarar görmedi.doğruları suratınıza çarpınca 'yeea bırak feminist bu' oluyor değil mi?

7 yılda dedem bile değişir. Ama kız ne yönde değişti, bilmiyoruz. Belki kız eskiden sana umut vermemek için kafasını çevirip duruyordu, ya da verdiği sinyali iyi anlayasın diye. Şu anda ise zaten o günlerin eskide kaldığını düşünüp selam veriyor olabilir. O zaman kesin bir reddetme için kafa çeviriyordur, şu an ortalıkta ret veya kabul edilecek bir şey olmadığı için rahattır. Belki de yükselinen yol buna neden oluyor olabilir. Onun yolu yükseliyor mu, yükseleni ne; bunu da bilmek gerek. Onun yolu daha hızlı yükseliyorsa, sizin yükselen yolunuza ihtiyacı olmayabilir.

aklıma bu geldi

www.facebook.com

kelepir'e katılıyorum.

kız bi bok olmadığını anlamış, şimdi kendini yamıcak birini arıyor senle alakası yok departmanınla alakası var usta.

bir amerikan film klişesi vardır, "güzel kızlar basketbol takımının kaptanıyla oynaşır, dönemin ineğiyle evlenirler"

işte böyle şeyler.

evde kalma korkusunun yansıması.

belki daha çok sen değişmişsindir, kız sana saygı duyar hale gelmiştir. herkes değişir ki.

niye bu kadar düşünüyon abi :P o yılların acısını çıkaracak durumdasın şu an, hoşlanıyormuş gibi yapıp kullan geç bence. ben olsam öyle yapardım

7 yılda insan neler yaşar neler... Bence "işe girmiş yükselme yoluna girmiş" çok yanlış bir algı. Üniversite zamanında insanlar daha ergenlikte gibi davranırlar, bu davranışından onu sorumlu tutamazsın.
Belki yalnızdır arkadaşa ihtiyacı vardır?
Hayatta artık insan seçmiyordur?
Belki sen 7 yılda çirkinliğini atmışsındır vs hoşlanmaya başlamıştır?
Olamaz mı?

kız üniversitede gayet olgunca davranmış. Karakterlice kısacası.

Sevgilisi olduğu için sana yüz vermemiş, ona aşık olduğunu bildiği içinaynı ortama girmemiş vb. Sırf egodan dolayı bu tip durumlarda hep ilgiyi devamlı tutmaya çalışan kızlarda var, aman ben çıkmayayım ama peşimde dolanmayı kesmesin diye düşünenler vb.

Aradan 7 yıl geçmiş, eski olaylar kapanmış, kızda yalnız hoşuna gitmişsin demekki.

Para yakışıklılık vb tabii önemli ama sen 120 kiloluk çok iyi karakterli bir kız sana aşık olsa yüz verir miydin? Zannetmiyorum.

Peki aradan 7 yıl geçince, aynı kız zayıflamış, iyi bir maaşı olan ve gayet güzel bir hatun olsa ne yapardın?
Cevap yine açık.

HEpimiz insanız bence bu kadar kolay yargılama.

Amiyane tabirle takıl, kızı sik bırak diyen arkadaşları da dinleyebilirsin ama karakterli bir davranış olmaz. Ya yüz verme yada sevgili ol ama illa kullanman gereken bir organ varsa penisin değil aklın olsun.

edit: Sevgilisi yokmuş. onun ışığında tek cümle kuruyorum

Siktir et, golddigger diyoruz biz bu tiplere.

+9999 kelepir

sana şans vermeyeni sende şans verme bence. kullan bırak.

@rock n roll gerçekten anlamadığım bir nokta var; erkeklerin geneli maddeci, erkeklerin geneli şöyle böyle. iyi güzel hoş, doğru da. bu kadınların genelinin şekilci, para ve statü meraklısı, vesaire olduğunu değiştiriyor mu? hayır. "erkekler de ama" argümanın ne anlamı var o zaman? gerçekten kadınların genelinin böyle olmadığına dair bir inancın var ise de, senin olduğun paralel evrende işler çok güzel demek ki. bu sadece kadınların geneline özgü birşey de değil elbette, ama heteroseksüel erkek için birebir muhattap olunan erkek olmadığı için hali ile erkek kısmına girilmiyor.

onun haricinde; 18-20 yaşından sonra insanlar öyle pek de değişmezler istisnalar haricinde. öyle bir gerçeklik yok.

o zaman başka bir şeyler olabilir sana yakınlaşmamasını getiren, falan filan. ama bu iyimser olasılık dışında, kızın beklentileri yaşına ve yaşam çizgisine göre değişmiş, yaşamak istediği de değişmiş; senin şu anda olduğun konum da beklentilerini karşılıyorsun ve yaşamak istediği şeyde yerine oturuyorsun. değişen de kızın, işi olan maddi durumu iyi ve toplumsal statüsü yerinde olan birisi ile "evde kalma" durumunu bertaraf edip, kafasındaki aile yaşamına geçmek istemesi; paragrafın başındaki olabilir dediğim olasılık haricinde olabilecek sadece bu var. herkes yazmış gerçi, tekrar ben de yazmış olayım.

kulkke, kadınlar para, statü, güç meraklısı diye sürekli bir aşağılama durumlarınız oluyor bizi. ben de aynı şekilde sizin de maddeye önem verdiğinizi söyledim.

@ rock n roll kadınlar, kadın cinsiyeti olarak yahut toptan böyle değiller; bu da bir aşağılama değil, olan durumun söze dökülmesi - kadınların geneli, para, statü vesaire meraklısı ve maddeci. erkeklerin de geneli dediğin gibi ve de doğru, ama bunun kadınların genelinin ne olduğu konusunu değiştiren bir tarafı yok; yani bunu söylemenin bir anlamı yok. velhasıl ben ekleyeyim hatta; kadınların geneli şu andaki mevcut koşullarda satın alınma meraklısı, erkekler de satın alma meraklısı aynı şekilde kadınları; kadınların satın alınma merakları yahut para, statü merakları vesaire değişti mi peki erkeklerin genelinin işbu merakı dolayısı ile? değişmedi. "kadınların geneli böyle" denilince sanki cinsiyetten kaynaklı olarak bir yorum yapılıyormuş gibi algılamanın gereği yok, bunun mizojini ile alakası da yok, kadın cinsiyeti ile alakası da yok söylenilen şeyin, söylenilen tüm kadınları da kapsamıyor, vesaire ama varolan koşullar içerisinde kadınların geneli böyle. n'apalım, olan şeye yok mu diyelim? yahut erkeklerin de geneli aynı şekilde saçma sapan şeyler içerisindeler diye bunun olmadığını mı varsayalım? ataerkil toplum yapısına karşı olmak ile yahut mizojinizme, seksizme karşı olmak ile olan durum söylendiğinde olan durumu, öyle denilmediği halde "tüm bir cinsiyet olarak" algılamak ve/veya öyle denilemediği halde "cinsiyetten kaynaklıymış gibi" diye algılamak ve bunun üzerinden karşı çıkmak fark var oldukça; birisi ne yazık ki diğeri değil. erkekler için de olan saçma sapan çarpıklıkların kadınlarda olduğunu söyleyince "ama erkekler de.." demek de durumu değiştiren birşey değil.

@ snowflake paralel evren çok güzelmiş. durumun doğrudan para yahut başka birşey ile alakası da olmayabilir, geçmişte yaptıklarının başka bir nedeni de olabilir lakin senin dediğinin, senin yaşadığın paralel evrende olması mümkün ise dahi aynı şey bu evren için geçerli değil. o evrendeki pembe ördeklere de selam ederim.

7 yılda sen değişmediysen bu işte bir hata var demektir.

(bkz: money talks)

7 yılda kim değişmez aynı kalır ki?

Üstteki yorumların tamamını okumadım ama bu duyurudaki erkeklerde bi gariplik var cidden. Bütün kızlar, arabasıdır cartı curtu vardır diye severmiş vs vs.

Bulduğunuz kızlar öyleyse, biz napak? Oh iyi oluyo size. Harbiden de ne özgüvensizler var ya.

Kız da zaten aynı departmana gelmiş, senin paranda pulunda niyeti olsa kaç yazar? Kendisi ayaklarının üstünde duran biri zaten. 7 yılda herkes değişir, olgunlaşır, daha akıllıca düşünür. Kız o zaman hoşlanmıyordu, şimdi hoşlanmaya başlamış demek ki. :)

7 yılda değişmeyen var mı?

@snowflake olayın kadınları çözmek ile yahut bir cinsiyeti çözmek ile alakası yok. tekrar da etmem gerekiyor sanırsam illa ki, kadınların cinsel kimlikleri ile daha kısaca söylersem kadın olmaları ile alakalı olmayan bir durumdan bahsediyorum ve de. kadınları çözmüş de olsa idim söylediğim şeyin bununla alakası olmazdı yani. kadınları tanımak gibi bir iddiam da olmadı şurada, olsa idi dahi gene söylediğimle de alakası olmazdı.

söylediğim şeyler toplum dinamikleri ile, toplumsal rollerle vesaire ile alakalı. bunlar da benim çözdüğüm şeyler falan değil. modern ailenin ne olduğunu tek başıma analiz etmedim örneğin yahut şu andaki toplumsal yapıda kadınların genel olarak satın alındığını, erkeklerin de genel olarak satın aldıklarını, vesaireyi de. insanlardan toplumun genelinin beklentilerini yahut varolan koşullardaki insanların genel beklentilerini de ben uydurmadım. olayın da kadınlık, kadınları çözmek ile alakası yok. var olan durumu söylüyorum; varolmadığını düşünüyorsak da dediğim gibi, o tarafta genel olarak burjuva aile kurumu örneğin modern fahişelik kurumu değil ise, orası paralel evren olsa gerek ve bambaşka bir toplumsal düzen olsa gerek veyahut da genel olarak kadınların bir yaştan sonra yaşamdan beklentileri ve toplumun onlardan genel olarak beklentisi çok farklı ise yahut buna göre kadınlar genel olarak davranmıyor ise gene güzel paralel evrenmiş.

etrafta her tip kız olabilir, etrafın genelden sapmış ve genelden kurtulmuş, çoğunlukla orta&orta-üst sosyo-kültürel tabakadan insanlardan oluşuyor ise mümkündür çok farklı karakterler de görmen. lakin genel olanın bu olduğunu değiştirmiyor ne yazık ki. bunu da ben yapmıyorum. bu da kadınlar ile ilgili değil dediğim gibi zaten hali hazırda.

gene statü, başarı, para aynı okuldan mezun olmak ile alakalı değil; kaldı ki aynı yahut yakın statü, para vesaireye sahip olunsa dahi kızın ilgisini anlamı yaşamdan beklentilerinin değişmesi ile alakalı da olabilir ki bu beklentilerine denk düşüyorsundur - ki büyük olasılıkla da durum böyle eğer ki önceki yanıtımda dediğim gibi önceden olan davranışlarının başka bir nedeni yok ise. ha kızın önceki davranışlarının bir nedeni vardır yahut da ne bileyim kız toplumdaki genel insan profilinden çok farklı bir kişidir, bilemem. ilkinin olasılığı var, ikincinin ondan az da olsa olasılığı var. ama bunların dışında, en çok buradaki herkesin söylediklerinin olasılığı var. sadece para-pul değil burada söylenilenler de, yaşamdan beklenti yahut karşı cinste aradıklarının yaşamının o evresine göre ve yaşamının o evresinde istediklerine göre değişmesi diyen de var.

@barbara herhalde barbara manken olan bambaşkaymış havadan yaptığın kişilik tahlilleri de.

sanırsam toplumun geneli ile çoğunlukla orta yahut orta-üst sosyo-kültürel tabakadan gelen insanların oluşturduğu genelin yanında az miktarda olan kişiler arasındaki farkı kurabiliyorsundur. o farktan bahsediyorum ve sanıyorum ki dediğim de dediğinden farklı bir yerde değil; o kişileri yok sayarak söylüyorum zaten altını çiziyorum ki.

sanırım ben paralel evrende yaşıyorum madem. eh, benim de çevrem bolca para, statü o bu merakı olmayan insan da barındırıyor. genel değişti mi? değişmedi.

gene sanıyorum aynı türkiye değil mühendis, doktor talip arayan; eşit miktarda maaaş beklentisi olan, hesapların erkeklere ödetildiği, ataerkil düzenin kadın lehine açıklarının kullanıldığı, toplumun kadından bir süre sonra evlilik çocuk vesaire beklediği, kadınların bir süre sonra evlenme meraklarının olduğu, özgür kızların evlenilecek efendi, statülü adam aradıkları ülke. sadece "paralılık" ve "daha yüksek statü" değil söz konusu olan zaten; o an ortalama kadının beklentisi ve yaşamında o andan sonra istedikleri ve toplumun istedikleri vesaire genel olarak. illa ki herkesin beklentisi evlenerek sınıf atlamak yahut alt sosyo-ekonomik tabakadaan gelip koca parası yemek kadar basit olmayabilir; diğerleri de bundan daha şirin değil lakin.

herneyse de, dediğim gibi, atıyorum "bu yaştan sonra düzenli bir yaşam istiyorum şekerim" mottolu kadınlar yokmuş gibi davranmak istesek de varlar ne yazık ki örneğin. dediğim gibi, genelden ayrık birisi değil ise yahut da üniversitede başka bir nedeni yok ise, yukarıda dediğim çerçevede görünüyor nedeni. farklı da olabilir, ama en ağır basan olasılık bu buradan bakınca. "belli yaştan sonra beklentileri değişen kız", "erkeklerde artık başka şeyler arayan kadın", falan filan; sanırım zaten "değişmiştir" denilen de bu oluyor çoğunlukla.

Bladerim. Her siki mevkine kariyerine parana pula yormayacaksın. 7 yıl demek, yeni doğan bi çocuğun ana avrat küfredecek kadar büyümesi demek. illa ki o da büyümüştür. ilişkiniz olur mu? bilemem. ama olacaksa da geçmişinden gelen bi kızgınlıkta davranmanı önermiyorum. onu önce insan olarak tanı, şayet altındaki bi pozisyonda çalışıyorsa diğer personelden ayırma.

şimdi madem üstte dediğimi tekrarlayayım, erkekler daha iyi yahut erkekler şu bu gibi birşey demedim. gene türkiye haricinde de durum çok çok farklı değil doğru, her yerdeki benzer altyapı ve ataerkil toplum yapısı benzer şeyleri ortaya çıkartıyor.

lakin hali ile, kadınların yahut erkeklerin toplumsal rollerini oynamaları, yaşamdan o andaki değişen beklentileri yahut toplumun onlardan beklentileri dolayısı ile birşeyler yapmaları ve buna göre önceden istediklerinin haricinde olarak, kadınlar için örneğin statü, para kazanabilme, düzenli yaşam vesaire barındıran erkeklere yaşamdan o dönemdeki beklentileri ve toplumun onlardan beklentileri nedeni ile yönelmeye başlamaları saçma sapan birşey. velhasıl genel olarak kadınların belli bir yaştan sonra (yahut kadınına göre daha erken yaşlardan başlayarak) para, statü, güç, düzenli iş gibi şeyleri barındıran ve bunları düzenli olarak onlara sağlayacak olan ve/veyaa düzenli olarak kendi o dönemdeki beklentilerini sağlayacak olana yönelmesi zaten bahsedilen. bunun nesi güzel yahut normal yahu? olan şey de sadece "para" değil, hala para üzerinden gitmenin o kadar bir anlamı yok ve de.

herhangi bir kadın yukarıda dediğim gibi olmak zorunda değil; birisi öyle olsa dahi tek kıstası bu da olmak zorunda değil. ama genel olarak insanlar mevcut toplumda böyleler, insanlar derken buna kadınlar da dahil; gene oldukça ağır basan üstteki dediklerim oluyor kadınların geneli için tek şey bunlar olmasa da. illa ki çok kötü, çok çıkarcı vesaire olması gerekmiyor dediğim şeyler için de; eh yani.

yukarıdaki yorumlar açık açık bunları yazıyor ama bunlara karşı çıkıyoruz. sonra bunu normalize ediyoruz ve olayı sanki sadece paraymış gibi indirgeyip bunun üzerinden olmadığını söyleyip durumu yadsımığızı düşünüyoruz. ama yadsınmış olmuyor hali ile böyle.

Kiz sizin departmanda hangi pozisyona atandi? Sadece merak

erkek yaşlandıkça fiziği oturuyor, çekiciliği artıyor. artık çoğumuz da spor yapıyor ve beslenmesine dikkat ediyor.

kızlarda tam tersi işliyor. spor yapmazlar, kendine bakmak daha çok krem, makyaj demek. kilo alıp diyetle vererek bünyelerini zayıflatıyorlar.

eskiden sen 6 o 8 iken, kız aşağısına bakmıyor. şimdi tam tersi.

daha önce hiç köpek beslemedim, kendimi bildim bileli kedim oldu ama daha 2 gündür sizde ve 2.5 aylık olduğunu söylüyorsunuz.
daha bebek yani bu canlı köpek de olsa. ağlaması, havlaması, gazetenin dışına kaçırması çok normal.

normal olduğunun farkındayım ama eğitim için ilk 16 haftanın çok önemli olduğu söyleniyor. bu konularda neler yapabilceğimi öğrenmek istiyorum.

öncelikle sabır. daha sadece 2 gün olmuş. çocuğun ortama alışması lazım. cavalierler hassas canlılar, sürekli sevgi istemesi normal. ama sınırları sen belirlersin/belirlemelisin. onun olduğu odada uyumak yerine kafesine alıştırmakla başlayabilirsin.

önce kafesin önüne ödül maması bırak rastgele zamanlarda. gelip gidip oraya girip yesin. sonra yavaş yavaş kafesin içine doğru bırakmaya başla mamaları. zaten ödülünü kafesin içinde almaya başladığı zaman oranın korkulacak bi yer olmadığını anlayacak zamanla. yatağını da kafesin içne koyarsa o zamandan sonra, gün içinde kendini güvende hissedeceği yer kafesinin içi olacaktır.

tuvalet eğitimi için de önerilen şey, ilk başlarda köpeğin donalabildiği alanı biraz sınırlamak, hemen tüm evi açma, zaten yeni geldiği ortamı yavaş yavaş tanısın. heryere gazete kağıdı ser o alan içine, nereye yaparsa gazete kokusuna alışacak böylece. daha sonra o alanı yavaş yavaş genişletirken gazetelerin yerini genişletme, gözlemle. bu şekilde alıştırabilirsin.

ben de bir cavalier sahibi olarak tuvalet eğitimi sıkıntısı çekmiştim başlarda, sonra yavaş yavaş alışıyor. en kötüsünden dışarı çıkarmaya başladığın zamanlarda (aşıları tamamlandıktan sonra) hep dışarı yapmak isteyecektir. o yüzden, sabır sabır sabır. ve pozitif eğitim.

peki şunu sorucam kafes yerine yatak da aynı işi görmez mi? yani kafes yerine yatağını güvenli bölgesi bellese?

bir de zaten 1+1de yaşıyorum, büyük odanın kapısını kapatıyordum. yan odaya geçtiğimde deli gbii ağlıyor bağırıyor, evden ayrıldığımda da aynı şekilde. bi odaya kapatma odanın kapısını aç dediler açtım ama bu sefer de kontrol edemiyorum, yan odaya gidiyor sürekli, orası da yatak odası, zarar verebileceği çok eşya var, napmalıyım bilemedim. kapıyı kapatsam ben her çıkmak için kapıyı açtığımda dibimde bitiyor. hele ne zaman ayaklansam ayağımın dibinden ayrılmıyor.

Biliyorum hayvanlari seviyorsunuz da, vaktinizn cogunu hayvanla gecirmiyorsaniz, okul is vs. nedeniyle,nicin evde bakiyorsunuz? Yazik degil mi guzelim hayvanlarin kafese gazeteye alismalarini beklemek?

kapalı kalma hissini sevmemesi çok normal, hele o kapalı ortamda sen yoksan. belli bir zamanını köpeğine ayırman lazım, yoksa onu yan odaya kapat, sen istediğini yap şeklinde onu ne eğitebilirsin, ne de hayvancağızın kolay alışmasına yardımcı olabilirsin.

onun zarar verebileceği eşya olarak bakman da yanlış, ona zarar verebilecek şeyler varsa kötü tabii, ama her boşta gördüğü eşyaya zarar vermez köpekler, bu tamamen karakteriyle ve yetiştirilme tarzıyla alakalı. mesela benim köpeğim bugüne kadar evde hiçbirşeyi parçalamadı, seninkinin de böyle olmadığını nerden biliyorsun?

kim demiş geçirmediğimi? günde 3 saat yalnız kalıcak olmasından bahsediyoruz. cavalier gibi hassas bi ırkı sokaklara salmamızı beklemiyosunuz herhalde.

maalesef parçalıyor olmasından biliyorum :) ona zarar verebilicek kablolar ve henüz aşıları bitmediği için uzak tutmamın söylendiği tavşan var, onun zarar verebilceği eşyalar da var. konu daha çok yatak odasına alışmaması zaten. ben yan odaya geçiyim o naparsa yapsın gibi bir düşüncem yok, sadece yatmaya gittiğimde duş aldığımda vs yan odada olmam gerekiyor onun dışında hep bulunduğu odadayım zaten. bir de gariptir ki kafesini seviyor sanırım, kapısını asla kapatmamakla birlikte oraya girip oynuyor :)

bence kafesi sevmesi gayet güzel, demek ki zaten kendini güvende hissediyor orda oynayabildiğie göre. internette arama yapabilirsin köpeği yalnız bırakma lıştırmaları için. evden çıkıp gelmeli, ödül vermeli alıştırmalar/eğitimler var. onları uygulamaya başlayabilirsin.

teşekkür ederim :)

bir de çiş eğitimi konusunda dışarıya yaptığında kızmalı mıyım? kız diyolar ama ben kızamıyorum, zaten kızsam da pek işe yaramıyor gibi geliyor :) daha 2 aylık, bu eğitimi alabilir mi ki?

son olarak da eğer sabredersem bunlar geçicek dimi, 2-3 ay sabretmem gerekiyor? :)

önce komut öğretmelisin. "hayır" bence "gel"den ve adından sonra ilk benimsemesi gereken komut. kızmak değil de, neyi yapmasını istemiyorsan, hemen ardından hayır ile uyarmalısın. ama önce dediğim gibi hayır'ın konseptini güzel anlatmakta fayda var. belli bir süre sonra senin hayır dediğin eylemleri yapmasını istemediğini anlayacaktır. ama sadece hayır ile değil, yapıcı eğitim için ne yapması gerektiğini de göstermen lazım.

ör. tuvaletini yanlış yere yaptığı zaman gözünün önünde, hemen hayır diyerek uyar ve elinle alıp gazetenin üzerine koy onu.

bunları zamanlar anlamaya başlayacak tabii ki. tuvalet eğitimi sıkıntılıdır biraz. en geç sokağa çıkma zamanı geldiğinde düzene girecektir. ama düzenlerine sadık kalmalısın, düzenleri şaştıklarında, alışkın olmadıkları durumlarla karşılaştırklarında sıkıntı yaşıyorlar. misal, ben dün eve geç geldim işim olduğu için, normalde sokağa çıktığı saatten geçe kaldım eve gelirken, köşeye bir yere yapmış biraz çiş, hepsini değil ama rahatlatacak kadar heralde. çok büyük ihtimalle gelmeyeceğimi düşünerek ihtiyacını giderdi, zaten yaptığının yanlış olduğunun farkında, eve geldiğimde yüzüme melül melül bakyordu garibim.

Öncelikle bu yazıyı okumanızı öneririm. Şu bahsettiğiniz "sorunların" çoğuna çözüm olabilir:

evdekopekegitimi.org

Tuvalet eğitimi için; köpeğinin gazete üzerine her tuvalet yaptığında onu mutlaka abartılı şekilde sevip ödül verin. Bir süre sonra gazeteye tuvalet yapmanın ödüllendirilecek bir şey olduğunu kavrayıp koşa koşa gazeteye gitmeye başlayacaktır. Ama şunu da unutmayın; daha 2,5 aylık bir bebek olduğu için kasları yeterince gelişmiş değil. O yüzden bir süre evde kazalar olacak.

İki gün size alışması için çok kısa bir süre. Hiç tanımadığı bir evde, hiç tanımadığı bir insanla yaşamaya başlamış. Bu yüzden tedirgin oluyor ve sürekli sizin yanınızda olmak istiyor. Bu çok doğal. Size ve eve alışması için ona süre tanıyın.

Bir de köpeğinizin enerjisini attırırsanız çok daha sakin ve mutlu olur.

Eğer yaza harcamayacaksan maaşını aldığın al yarım ya da tam altın al. HArcayacaksan döviz al, enpara'ya vadeli yatır.

ben bireysel emekliliğe atıyorum diğer tüm yöntemleri denedim birikmiyor hacı para, gezmeyi tozmayı seven adamsan birikmiyor, bireysel emeklilikten erken çıkarsan alacakları ücret caydırıyor seni paranı çekmiyorsun doğal olarak, maaşının %10unu at bireysel emekliliğe...

Cok kazanıcan hacı ya da baban bakan olcak bak adamlar nasıl bırıktırmıs yanı bırıktıremezsın kafa yorma :))

ayakkabı kutusu bul bikaç tane, gerisi gelir zaten.

Bir seminerde dinlemistim, odul almis bir formuldu sanirim, amca anlatiyordu. Aklimda kalani aktariyorum.
Maasinin %20 sini, sanki hic kazanmamis gibi bir kenara koyuyorsun. %10 unu da ayri bir kenara. %70 ini kazanmis gibi harcamalarini yapiyorsun. Eger acil bir harcama yapman gerekirse % 10 luk kisimdan kullaniyorsun, %20, ilerde yatirip yapmak isteyecegin, toplu paraya ihtiyacin oldugu zamanlar icin duruyor. Ev almak olur, is yatirimi olur vs.

Az cok boyleydi sanirim.

Dnznc cok mantikli ama bu paralari nereye bolecegim hepsi maas hesabmda kalsa bisekilde erir

Banka ile gorusun dicem ama, onlar illa bir yolunu bulur yok birysel emeklilik yok hisse su bu, paranizla ne yapacaginiz konusunda sizi bir suru belirsizlige suruklerler, sonra da pazarlamalri gereken metodu begenmek zorunda birakirlar sizi. Iyi mi yaptim kotu mu diye dusune dusune geceleri uykunuz kacar vallahi

Bence iradel olun paranizi kendini yonetin. Farkli bankalardan 2 hesap daha acin, banka karti istemeyin, her ay maasiniz alinca o hesaplara yatirin.

Bence paranın belli bir miktarını ihtiyacı olan insanlarla paylaş, emin ol o paranın bereketi artacaktır.

adres ve kan grubu ney?

Duyurunu gördüm şimdi de, benim kan grubu 0rh+ insanların ya kan grubu tutmuyordur ya da adres

A rh - Yardımcı olabileceklerin çapa kan merkezi "Yenibosna safa hastanesi FATMA TUNALI"adina bagista bulunmalari yeterli. simdiden tesekkürler

bahcesehir beylikdüzü büyükcekmece gibi yerlerde olan varsa aracla alip götürebilirim. durum acildir.

Gecmis olsun

bit pazarinda olabilir.

bulunmaz, cukurcumaya bakin.

@dnznz çukurcuma'da antikacıları kastediyorsun sanırım ama ben vintage ampul aramıyorum aslında. o tarz yeni üretim bir ampul arıyorum. aynı şekilde kabloyu da yeni ariyorum.

En iyi ihtimalle sishanedeki avizeciler carsisini onerebilirim o halde. Fotograflari gosterenilirseniz bulma sansiniz artabilir.

the prisoners'ı izle

leon izlesene izlemediysen

intouchables

sherlock holmes

Bilimkurgu uyarsa europa report derim.

The Life of David Gale

Dünyadaki en sürükleyici iki filmi bana göre:

Bound - 1996 Wachowski Kardeşler
Funny Games - 1997 Michael Haneke

temple grandin

Silme ama sonra hangi filmi izleyip beğenip beğenmediğini yaz sonra ben merak ediyorum :)

Film tavsiyem:
intouchables +1

şeytan geçidi gerçek hayattan konusu

the girl with the dragon tattoo baya sürükler seni.

püre haline getirip yumurtayla çevirince ben çok severim. Bir deneyin derim.

böl ortadan ketçap mayonez bol tuz giriş

ekmeğin arasına tereyağla birlikte üstüne de baharat ohh mis

buyuk disli rende ile rendeleyin, biraz tereyagi koydugunuz yapismaz tavaya yayin, ikiye ayirip arasina eriyen bir peynir de koyabilirsiniz, agir ateste 10-12dk tey tarafini psirin, sonra omlet gibi cevirip diger tarafini da 10-12 dakika pisirin. alin size rosti.
afiyet olsun

sıcak sıcakken kesip, soğuk terayağı sürüp, tere yağı erimeden hemen tuzlayıp yemeyi deneyin. öuhteşem oluyor. en az malzemeyle en sevdiğim yöntemi bu.

patates, domates + marul, salatalık, roka vs malzeme ile salata yapabilirsiniz. sadece domates de yeter. bol limon ve z.yağı olmalı.

doğrayıp, hafif kavurup yumurtayla karıştırmak da güzel.

rendeleyip, rendelenmiş havuç ile de salata yapılabilir.

Acılı ezme? Tek olayı küçük küçük kesmek sebzeleri, elin alışkınsa yaparsın hemen.

migrostan istediğini al.ısıtılcak olanları eve gelince mikrodalgada ısıtırsın.

meze olarak:
közlenmiş patlıcan alabilecekseniz, sarımsaklı yoğurtla bir karıştırırsınız şahane bir patlıcan salatası olur size 2 dkda.
havuç kavurup bunu da aynen sarımsaklı yoğurtla bir meze haline getirebilirsiniz.
ceviz varsa ya da alabilirseniz küçük küçük kırıp biber veya domates salçasına ekleyebilirsiniz.
meyve salatası yapabilirsiniz.

ara sıcak olarak:
sosis sucuk salam minik minik doğrayıp karıştırıp salçayla kavurabilirsiniz. o ne öyle demeyin, güzel oluyor. patates kızartmasının yanına da yakışır.
bir de bunların yanına arnavut ciğeri çok güzel gider ama o tabii hemencecik hazırlanacak bir şey değil :)

afiyet olsun, iyi eğlenceler.

pacanga boregi.

Közlenmiş patlıcan veya kabağı, süzme yoğurt, nane, limon ve zeytinyağı ile karıştırabiliriniz.
Közlenmiş patlıcan ve biberi nar ekşisi, zeytinyağı, tuz, kırmızı biber, nane ile karıştırabilirsiniz.
Daha da güzeli, piyazımsı yapabilirsiniz. Küp küp kesilmiş domates, soğan, havuç ve haşlanmış fasulyeye (konserve de olur, çaktırmaz)'ye yukarıdaki baharat ve ekşi karışımlarını dökerek piyazımsı yapabilirsiniz.
Patatesleri cips gibi keserek onları zeytinyağ-tuz-karabiber ve yemeklik kesilmiş soğanda 1-2 saat bekletip sonra fırına atabilirsiniz.

patlicani 3-4 yerinden bicakla delip firina atin. 180-190 derecede 30 dk vs pissin kendi halinde. cikarin, hemen bir posetin icine koyun. 2-3 dk sonra kabuklari kolaylikla soyulacaktir. uzerine ince kiyilmis sogan ve maydanoz. boy zeytinyagi ve tuz. sofranin yildizi olur.

balik severseniz guzel bir arasicak tarifi verebilirim. kalamar da yapabilirsiniz, cok kolay hazirlamasi, sadece pismesi uzun surebilir. kalamari temizlettirin, hatta halka seklinde kesmesini isteyin balikcidan. bol, ama epey bol zeytinyagini 3-4 dis sarimsak isitin, yikanmis kurulanmis kalamarlari da icine atin, kapagi hafif aralik, 15-20 dk orta ateste pisirin. roka sosuyla bir harika olur. roka sos: yogurt, biraz mayonez ve roka..

patatesleri miniick kupler halinde dograyin, boy yagda kizartin. suzun. yogurt, biraz mayonez ve dereotuyla bolca hazirladiginiz sosla karistirin.

baska baska... peynir seviyorsaniz, minik firin kaplarina milfoy hamuru yayin, tartolet hazirlar gibi. icine yumurta, sut, degisik peynirler, biraz krema, tuz, biraz karabiber karisimindan koyun, firina.

afiyet olsun

gerçekten sıcak tutuyor aslında kemal sunal style daha iyi termalden bence yani. Asyayı bilmiyorumda avrupada tam adını hatırlayamadığım ama askerliğimi istanbulda yaptığımdan bildiğim kapalı çarşının yanında/yakınında böyle asker eşyaları satılan bir yokuş vardı orada vardır da fiyatı bilmiyorum ama sanki daha ucuzdur diye düşünüyorum.

wallcan'ın söylediği yerin adı mercan yokuşu sanırım, eminönünde. Askeri malzemeler satan bir yer ama kadıköy'de de aynısı satılıyor. Termal içlik dediğimiz şey gerçekten sıcak tutar evet ama tabi üstüne giydiğiniz şeylerin de destekleyici şeyler olması gerek çalıştığınız ya da bulunduğunuz ortama göre. 20 saat sokakta çalışan biri olarak termal içlik olmasaydı napardım hiç bilmiyorum.

decathlona bakabilirsin.

dar pantalonlar giymiyorsaniz, en iyisi yun iclik, gercekten sicak tutar. termallerin gercekten terletmeyenleri cep yakan cinslerden. devamli giyecekseniz en az 2-3 cift almak gerekir. yine de kutupayisina felan bakin.

nane koyabilirsiniz. ne kadar hoş bir alışkanlık değil mi? :)
zencefil olabilir, tarçın çubukları belki ama denemedim tarçını. nar taneleri koyabilirsiniz, benim çok hoşuma gidiyor. portakal kabuğu rendesi olabilir, acıtır ama tadını biraz, portakal dilimleri vs. aklıma geldikçe yazarım yine.

smarterfitter.com

bunlari buldum ben de bir yandan

mandalin, portakal, çilek, böğürtlen, elma, kivi, havuç vs,

www.pinterest.com

adnan ziyagil kadar iyi niyetlisi, bihter ziyagil kadar edepsizi, behlül (soyadınıunuttum) kadar piçi, ümit usta kadar iyi aşçısı, joffrey baratheon kadar evlat olsa sevilmezi var polonyalıların da.

neredeyse tüm tarih boyunca lehler, farklı milletlerin ve yönetimlerin bünyesinde kalmıştır. bu yüzden tarihsel olarak bir mazlum oluş halleri vardır. ancak bunu polonyalılar iyidir, kötüdür anlamında söylemiyorum. sadece her toplumun bir tarihi ve sosyolojik hafızası vardır. lehler de bu yüzden genelde şüphecidirler, aynı zamanda hayatta kalma adına tarihsel süreç içinde, taviz vermekten, kaçınmamışlardır. (kaçınmamışlardırdan kastım elbette korkaktırlar değil, sadece güçsüzdüler. bu arada birey bazında söylemiyorum, toplumsal tepki bazında. ilber ortaylı deyimiyle, biz türklerin kaos anlarındaki örgütlenme becerisi gibi, toplumsal hafızada yer tutan bir durum ). ruslar güçlü olmanın en azından kendini güçlü hissetmenin tadına varmış bir toplumdur. ingiliz küstahlığı, fransız kibri vs. ukraynalılar hakkında bu tip bir fikrim yok.

bu gurur, onur meselesi deyince aklıma viyana kuşatmasında çark eden leh komutanı geldi aklıma. gerçi orda kişisel husumet de var ancak viyana osmanlıya geçerse, hristiyanlık çöker korkusu da var. polonyalılar dindar bir toplumdur.

Yakindan taniyorum bir aileyi. Cok duzgun insanlar. Kendi dogrulari icin islerinden ayrildi iki bireyi ornegin.

milliyet, bilindiği üzere birkaç yüzyıldır kullanılan, kültürel bir kavramdır. bir ulusun ortak bir davranışı yoktur. Olsa olsa, coğrafi olarak genellemeler yapılabilir ki, yine de bu genellemeler hem yanlış sonuçlar verecektir, hem de ibişliktir zaten yapmayın.

bir ulus nasıl toptan iyi olabilir? onun haricinde ukraynlar'ın ne ibişliklerini gördün?

Dindarlar.

Otobüste giderken Bi teyze bana dil çıkarıp kurva kurva diye bağırdı. Siksen gitmem bidaha o yüzden manyak ötesi insanları var

Bilmiyorum baktın mı ama google'a yazınca ilk bu tarif çıkıyor.

www.hurriyetaile.com

Baktim ama daha farkli bir tarif istiyorum ben.aromasi farklı olsun yani.

www.youtube.com

ben böyle yapıyorum, sadece sütlüçikolata ile yaparsan j'adore'daki gibi oluyor, araya biraz bitter karıştırmakta yarar var. (j'adore da taksimde bi çikolatacı bilmiyorsan, ama ünlüdür epey)

bulutagaci.blogspot.com

blogun sahibi değilim bu arada.

1 bardak süt
yarım paket eti karam (%54 kakaolu olan en güzeli oluyor bence) (bardak büyükse 3/4 paket de olabilir.)
3 tatlı kaşığı krema.

sütün içine çikolataları atıp çırpıcıyla sürekli karıştırarak iyice eriyene kadar ısıtıyorsunuz. 3 kaşık krema ekleyip karıştırıp içilecek sıcaklığa gelince içiyorsunuz.
denediğim birsürü tarif arasında sonunda geldiğim ideal oranlar bunlar.

edit: içine muzlu süt yapar gibi blenderdan geçirilmiş muz da deneyebilirsin ama onu henüz denemedim, nasıl olur bilmiyorum.
bir de azıcık tarçı koyuyorum bazen. hatırlarsam.

80gr kadar bitter cikolatayi benmari usulu eritin. 30ml kadar yagli sutu isitip erimis cikolatayi ve bir tatlikasigi sekeri ekleyin. 10ml taze krema ve 1 tatli kasigi sekersiz kakaoyu ekleyin, surekli karistirarak istenilen sicakliga gelince afiyetle icin.

m.youtube.com

kaplatma, hem görüntü kalitesini düşürüyor hem de dokunurken daha farklı bi his veriyo rahat değil, zaten kolay kolay çizilmiyor ipadler ben 2 senedir böyle kullanıyorum

o paraya direkt kap mı alayım.?

evet kaliteli bir kilif al, jelatine gerek yok...

Almayin, bir jafta sonra bir kenarinda soyulmaya basliyor. O para kap da almayin, benimipadim kabiyla dustugu halde ekrani paramparca oldu. naylon torbaya koyup tasirdim onceden, hicbir sey olmadi. Dikkat edin, yeterli. Bir de sigorta ile satiliyor bunlar, sigorta yaptirin, ipad ikiye ayrilsa bile goturdugunuz an yenisini veriyorlar.

koruyucu amaçlı jelatin gereksiz. özellikle apple ürünlerinde aşırı gereksiz. arkasına takayım diyorsanız bilemem tabi. kılıf diyorum ben de.

www.youtube.com
populerlerden

enrico macias çok severim ama sana gelmeyebilir
florent pagny de güzeldir
dany brillant da

www.youtube.com

www.youtube.com

eiffel - inverse moi

www.youtube.com

Brassens
Par ex.
m.youtube.com

Louise Attaque - J't'emmene au vent
Pink Martini - Sympathique
Zaz - Les passants
Noir Desir - Le Vent Nous Portera
Edith Piaf - La Vie en Rose

Abur cuburdan sayarsanız fındık-ceviz-kuru üzüm- günkurusu

probis olabilir

meyveli yoğurt

grissini'yi abur cubur sayarsak ki bence öyle, grissini.

tefal actifry ile yapılan patates kızartması, cips

meyveli yoğurt oldukça katkılı ve zararlıdır (evde kendiniz yapıyorsanız ayrı)

Meyvenin kendisi.

kabuklu fistik ve cikolata en az zararli bulduklarim bunlar. tahilli minik ekmekler ve peynir cok daha zararsiz tabi, bunlari da abur cubur ermis gibi yemeyi ogrendim. meyevli yogurt, ya da yogurda karistirilmis ceviz, bal ya da recel de zararsiz kategorisinde benim icin. abur cubur yiyesim geldiyse bazen ot cop caylari yapiyorum, en azindan vakit geciriyorum boylelikle; zencefil,bal ve tarcin favorim. meyve tabi basli basina en zararsiz abur cubur.
afiyet olsun

markette son kullanma tarihi ile satılan fabrikasyon tüm abur cuburlar sağlıksız. kuru meyveler, kuru yemiş türevleri <3

lays fırında.

yağsız ve tuzsuz patlamış mısır, baharat olabilir.
elma
portokal

sugar crash dediğimiz şeyden muzdarip olmamak için bu saydıklarımı tavsiye ederim.

ayrıca probis gibi karbonhidrat, şeker ve yağ deposu olan bir yiyeceği zararsız abur cubur ilan eden arkadaşın kaç kilo olduğunu sorabilir miyim?

lays fırında...

abur cuburların TÜMÜ zararlıdır. bunu kafana öncelikle sok.

yapman gereken şey, aslında abur cubur olmayan şeyleri atıştırmalık şeyler haline getirmek. mesela kavrulmamış, tuzlanmamış kuruyemişler (özellikle badem, ceviz, fındık, kuru üzüm, kuru kayısı gibi) buna bir örnek. ha sen alıp da bir avuç fındık bir avuç badem yiyeyim dersen o zaman o da zararlı olur. kararında yiyeceksin.

meyve sebze yiyebilirsin atıştırmalık olarak. ben karnabahar çok severim mesela, çiğden koparıp yerim aralarda. bunun gibi mesela salatalık olur, havuç olur, çiğ yenen sebzeleri tüketebilirsin. meyve zaten kafana göre takıl ancak meyvelerin de şeker içerdiğini ve yine abartılmaması gerektiğini unutma. (kocaman bir ananası bir oturuşta bitirmiyoruz örneğin.)

süt ürünleri ve yoğurt da yine tüketilebilir, hatta bunlarla söylendiği gibi meyveli yoğurt, meyveli süt gibi şeyler hazırlayabilirsin. tatlandırmak adına da çok az bal ekleyebilirsin içine.

kepekli galetalar falan yine imdadına yetişebilirler. tabii yine söyleyeyim, bunları da abartmıyoruz. veya kendi uyguladığım bir teknik olarak, bayatlayan ekmeği küp küp kestikten sonra fırınlayıp kendi atıştırmalığımı yapıyordum, çok canım isteyince bir iki tane yiyordum. bu da ilham verebilir yine.

çok tavsiye etmiyorum ama şu diyet bisküviler de değerlendirilebilir. hepsi değil elbette, kremalılarını falan yapıyorlar, onlardan uzak dur. (kremalı diyet bisküvi bir oksimoron örneği resmen.) pirinç patlakları var disk şeklinde, onlar olabilir. veya 'sunta' şeklinde bahsi geçen kepekli bisküviler var, onlara kendini alıştırabilirsen süper oluyor. (vakit alır ama imkansız değil en azından.)

diyorsan ki "abur cuburumu yiyeyim ama en zararsızından yiyeyim." o halde yazdıklarımı takmana pek gerek yok ancak "abur cubur niyetine zararsız şeyler yiyeyim." diyorsan o halde bu sese kulak vereceksin. marketi abur cubur reyonundan alacağın hiçbir şey işine yaramaz (diyet reyonunun ayrı olduğunu varsayıyorum ehehe).

ekleme: "abur cuburların tümü zararlıdır." cümlesini özellikle kurdum çünkü zararsız abur cubur arayışına girildiğinde bisküvi ve tatlıların olduğu reyonlarda aranıyor genellikle. bakış açısının değiştirilmesi lazım, abur cubur söz öbeği orada durdukça da o iş zor oluyor. (bkz: kendimden biliyorum)

salatalik

Aksaray'da inip karşıya geçiyorsunuz, yenikapı otobüslerine biniyorsunuz. Zaten metro çıkışında otobüsün numarası yazıyor.

yarinki malum olay nedir?

yenikapı otobüsleri çok seyrek geçiyor idoya baya gidiyorum oradan biliyorum yeni hat ekledilerse bilemem tabi aksaraydan sirkeciye geçiş var mı acaba t1 hattıyla geçsem sirkeciden marmaraya binsem bu mümkün müdür ? yarınki olay da 11-16 arası tiger woods atış yapacak diye 5 saat boyunca köprünün kapatılması hıaaamına

Yeni sefer koydular aksaray-yenikapı arası çalışan. Daha sık geliyor artık.

En güzel kestane sobada olur.

tost makinesinde yap direk hiç uğraşma öyle şeylerle

fırına atacaksanız kenarlarını çizmek gerek ki patlamasınlar fırında. ama suda haşlaması da güzel oluyor.

haşlama sakın suda beklet + şeklinde çiz teflon tava marifetiyle kebap yap.

(bkz: ababura) kısacası kebap.

birde biraz şeker katılmış suda haşlaması oluyor, ama ben çok sevmiyorum.

en güzeli kebap. oda tavada çok iyi oluyor. kestaneyi yatay olarak boydan boya çiziyorsun, sonra tavaya koyup kızartıyorsun. arada çeviriyorsun tabi.

fırında hiç randımanlı olmuyor, bir de çok uzun sürüyor. tavada da piştiğini anladıktan sonra fırında hiç yapmadım.

@vincenzo peki nasıl anlayacağım piştiğini? ne kadar süre vermek gerekiyor ortalama? bir de biraz su ekleniyordu tavaya değil mi sanki?

İlk denememi fırında yapmıştım sonuç hüsrandı, güzelce çizin, atın teflon tavaya. En hızlısı ve lezzetlisi bu şekilde oluyor.

valla ben kabuklarının yanmasını bekliyorum. arada bir iki tanesinin tadına bakıyorum.
içi çiğ kaldığında belli oluyor zaten. içi biştiğinde un gibi oluyor.

kestaneyi al
her iki tarafına boyuna çizik at, bıçakınan
fırın tepsisine yağlı kağıt koy kestanelerin tombik tarafı kağıda gelecek şekilde yerleştir, diz
fırın 200 C ve 40 dk üzeri kızarıncaya ve kabuklar pörtleyinceye kadar bekle
Fırından al, bekle soğusun,
ye:)

canbogazdan.blogspot.com
ben bu tarifle yaptım geçen kış, bayağı başarılı oldu.

once yikar, sonra enlemesine kestanenin ortasina kadar cizerim, teflona koyar kapagini kapatirim. orta atesin biraz fazlasina koyar, bir sure unuturum. kokusu gelince hatirlar, gider ceviririm. sonra yine unuturum. komur gibi olmasinlar diye arada kontrol ederim. cok guzel olur, ayni komurde yapilmisini satin aldigim gibi. afiyet olsun

en iyisi sobada olur ama soba yoktur artik koyde falan degilsen

neyse

kestaneleri once bombeli taraflarini enine ciz. resimde goruldugu gibi yani 1.bp.blogspot.com
cizdigin kestaneleri tasin icinde suda beklet bir 5-10 dakika
sonra tost makinesi varsa onun uzerine diz. yoksa firin tepsisine dizip firinda pisir.

afiyet olsun

balık, et pişirilen 20 liralık elektrikli ızgarada yapıyorum ben. gayet güzel oluyor.

11'e kadar çalışacağını duymuştum sanki haberlerde

elektrik kesildi daha bugün binme bence.

www.baskahaber.org hatta oku da bi süre hiç binme.

marmaray, hani bogazin altindan gececek olan rayli hat, acildi mi? saka yapmiyorsunuz degil mi?

çok teşekkürler. peki başka var mı bildiğiniz böyle bir yer? kızılayda olmasa mükemmel olur.

evet kebaba götürücez zaten. :)

mekan tavsiyesi: Bahçelievler 3.caddede şantiye diye bir cafe bar işlevi de gören bir restoran var. dekorasyonu-ortamı entel sayılır, ve yiyecekler aşırı lezzetli.ayrıca kızılayda da değil, mis. hamburgerlerinden yiyin hatta

grazie mille. kesinlikle aklımda olacak. ulusta yerde gördüğü pislik kartvizitleri telafi etmeye çalışıyorum.

kebap meze yedir. patlicanli yemeklerin güzel yapilabilecegini görünce sasiriyorlar.
isvicreliler entel degil cogunlukla köylüdürler. entel sonradan görme türk öküzüdür.

kocatepe'de tenedos veya orta dünya

Bahçeli'de Bigos var. Hamburgerleri şahane. Ortam güzel.

Beşevler'de Big Baker var. Götür mıhlama yedir, yanına da limonata içir.

Entel dantel bunların ikisi de.

Ne kasıyonuz? Siz İsviçre'ye gitseniz onun sikinde olur mu acaba? Gel sana en meşhur Turkish fast food tecrübesi yaşatıyım diyip dehleyin döner ekmekleri!

ille yemek içme mi lazım? koç müzesine götürün, görülesi bir yer.

hepinize teşekkür ederim.
compadrito, evet biz isviçre'ye gitsek onun sikinde olur. kendisi kibar biri ve alelade bir yerde ağırlamak istemeyiz. dönerin de lahmacunun da farkında. buna rağmen ekmekleri senin deyiminle dehlemem ona.

bestekar'daki mangal, kebap açısından gayet iyi. onun dışında tunus civarındaki gaga manjero ve pancar'ı deneyebilirsiniz. la bebe diye bi mekan açılmış yine tunus'ta; ancak isminden tiksinip hiç denemedim henüz. dışarıdan güzel bir yer gibi.

tunalı'daki café des cafés, bülten'deki cafe bien ve yine bestekar'daki cafe lins benim kafamdaki entel kafe tanımına en net oturan yerlerdir :)

rakı balık vs. için yine tunus'ta üst katlarda maihane diye bir yer var. gidenler iyi diyorlar.

aylak madam ve orta dünya geldi aklıma

cafe botanica bence yemek için götürebileceğiniz çok hoş bir yer. kavaklıdere'de, iç mekan çok hoş dediğiniz entel tanımına da uygun bence.
yemek dışında cermodern, daha önce belirtildiği gibi koç müzesi gezdirebileceğiniz yerler arasında. anıtkabir'e götürmüşsünüzdür diye tahmin ediyorum.
onun dışında mesela kavaklıdere'de yemek yerseniz giderken seğmenler parkı'na uğrayabilirsiniz çay falan içersiniz biraz oturup veya uzak demezseniz eymir gölü'ne götürün, isviçre'nin yeşiline hasret kalıp bunalmasın iyice buralarda.

bilkente goturun.aksamina da konser varsa ona kalin. isvicreliler cok severler duzenlibakimli yerleri. Bilkentte guzel yemeginizi de yersiniz, yuruyus de yaparsiniz..

ipad mini retina display daha yeni duyuruldu. kimsede yok yani daha.
boyutu seni zorlamayacaksa en alinasi ipad. ben tercihimi o yonde kullanacagim.

hiç düşünme bütçeni zorlama ipad 2 al.

www.youtube.com

1080p yapıp şu videoya bak. görüntü bakımından hiçbir şey katmıyor retina display.

ipad2 ile yeni ipadler arasinda sadece ekran farki degil, epey bir ozellik degisiyor... ipad2ye donecegimi zannetmiyorum. butcem ipad aire kadar cikabiliyor sanirim; ama mini mi air mi karar veremiyorum suan. niye yenisi cikinca eskilerini toplayip yoketmiyorlar...

distaslari 1 hafta once temizlendi. iltihap sanirim yok, cunku herhangi bir ilac vs almiyor. gunde en az 5 kere fircalar.
beslenmenin onemli oldugunu dusunuyorum yine de.

tabi sigara icmese, belki hic problemi olmicak..

anlamadim, disetleri kirmiziysa hala, distaslari yeterince temizlenmemis demek mi oluyor? ancak dislerinin arkasindaki lekeler yok oldu, kahverengine caliyordu neredeyse, simdi dogal renginde. biz bu temizletme isine cok para verdik, neyi yapamamis olabilirler? cok endiselendim.

Diş günde 5 kere fırçalanmaz. Çekilme nedeni bu.

Bi sabah bi de gece yatarken fırçalasın.
Dişmacununu bezelyeden daha büyük sıkmasın dişfırçasına.
Dişleri kırmızıdan beyaza doğru fırçalasın.
Geldik ennnnn önemli kurala: mevcut fırçasını atsın ve eczaneden ultra soft / extra soft gibi bilimsel olarak çok yumuşak bir fırça alsın. Eğer bulamazsa da, fırçasını önce sıcak suyla yumuşatıp öyle kullansın.

Dişetleri tahriş olmuş, ondan çekiliyo.

tesekkur ederim verdiginiz cevaplar icin arkadaslar.

sarküteri ac abi o kadar jambonla.

sandviç yapabilirsin:) salata, omlet.. senin yaratıcılığına kalıyor biraz.
bu arada neden aldın 2kg jambon?

kurban öncesi alıştırma diyerek komşulara dağıtabilirsin mesela. çok olmuş sanki. afiyet olsun buzluk iyidir bence.

en iyi sandviç yapılır, ince ince kıyıp amerikan salatasının içine koyarak italyan salatası yapabilirsiniz, yine ince kıyıp makarna soslarının içinde de kullanabilirsiniz. dilimlettiyseniz cam kaplarda saklayın dolabın buzluk olmayan kısmında tadı bozulmaz.

iki kilo almak büyük hata.

Bir anlık açlıkla saldırdım. Dediğiniz gibi onun bunun içine koyup dilimleyip ayrı cam kaplarda saklasam çok geçmeden biter herhalde.

gut olunur. bence de bir kısmını dağıtsan ihtiyacı olan insanlara sevinirler.

dilim değil de kalın kalın kesilip kızartılablir belki.

jambonlu hindiba yapabilirsin, epey jambon gider.
ama ne aparsan yap o kadar jambon bitmez oyle bir iki haftada. ese dosta dagitiniz, ziyan olmasin. cam kaplarda saklasaniz da, bir sure sonra kokmaya baslar, koruyucu olmayacagi icin kaplarin icinde.

buzluğa at. kaçış yok

kordon bleu yapabılırsın bırde jambonlu pızza yapabılırsın. Jambonları kup kup dogra bol bol at pızzaya.

frank reynolds bu malzemeyi roma batırıp meşhur rumham'i yaratmıştı.

dondurmazsan o 4-5 gün sonra bozulur.

İlgini çekerse şöyle şeyler yapabilirsin: www.google.com.tr

jambonlu makarna yapılır.

en iyisi mi bizi çağır. hep beraber yiyelim :)

ingilizce biliyorsaniz, cambridge latin

wheelocks latin . hatta workbooku ile birlikte mumkunse

valla 2 dk sürmedi gramer kitabı bulmam. pdf İngilizce. msj atıyorum linki.
djvu imiş pdf değil :(

azicik zeytinyagi, kafana gore mantar, tavuk ve sosu koyuyorsun, pisiyor.

bu sosu hic denemedim, ama kori soslu tavuk tarifi biliyorum, cok da guzel oluyor
sogan ve bir dis sarimsagi zeytinyaginda ceviriyoruz, kup kup dogranmis 250-300 gram tavuk gogsunu ekleyip, tavuklar kavrulana kadar karistiriyoruz. 250 ml kadar krema ekleyip, tuz karabiber ve bolca cesitli kori baharatlarindan serptikten sonra, kisik ateste arada karistirarak 20 dk kadar pisiriyoruz.
aifyet olsun

Öncesinde omeprol/lansor vs bir mide ilacı verin bence.

rakı basın direk.

listerinde alkol var desem ağzını çalkalamaz. öyle bi arkadaş söz konusu. parodontax ağız çalkalama suyu verdim biraz rahatlatsın diye o ne yapcak yeğaaa diyo. azıcık kafalı kapalı bi arkadaş.

Ikinci apranaximi 3 saat kadar arayla aldigimda fenalastim. Nefesim durdugunda da ambulans cagirmislar vs.. Aman diyeyim

abovv

Hikayesi var. Onunkiside var

eskiden öğrenciler ders çalışırken mum ışığında çalışıyorlar. sırayla çalışıyorlar. bi tane akıllı var aralarında. kalmış mumları biriktiriyor. kendi gayet rahat bir şekilde çalışıyor giderken kendi yaptığı mumla gerçek mumu değiştiriyor. ondan sonra çalışanların işi yarıda kalıyor mum yetmiyor. ordan yalancının mumu yatsıya kadar yanar denmeye başlıyor.aklımda kaldığı kadar yazdım. kitapçılarda bunun için kitaplar var.

www.fatihler.net

iste bu :)
tesekkur ederim!

o yemeğe davet etmeyiniz.

şu raddeden sonra ne yapsan fayda etmez gıbı duruyor(olay aslında senlıkde degıl ama kızın kendı kuruntuları varmıs anlasılan) ve bu sebepten dolayı arkadas ortamında bu konuyu acmamıs olsanda kendınce ustune alınmıs herseyı ve bırazda havalara gırmıs bosver. yemegede cagırma bence o dusunsun neden cagırmadıgını o sorsun arkadas cevrenıze ve o zaman ne oldugunu belkide daha iyi anlar.

o defteri kapat.yemeğe çağırma.

manyak misin?
suraya yazdigin duyuruyu acip ona soylesene.
anlat mantikli bi sekilde derdini.
okuz diilse ters bi tepki vermiycektir.

bu duyurunun linkini yolla ona.

kız ne kadar iyi olsada özünde bir kız.

benzeri oldu, hatta ben bozuştuktan sonra kız kendi aradı arkadaş kalalım konuşalım diye, sonra sen hala beni sevgilin yapmak istiyorsun diye kendi bozuştu bu sefer.

bence sadece çağır. ısrar etme, kuru bir davet olsun

böyle salaklarla uğraşılmaz, kız anlamamakta direniyor. mail at her şeyi açıkla, cevap vermese de olur.

Kız malın teki sakın yemeğe çağırma.

kardeşim bu durumun aynısının tıpkısını, kelimesi kelimesine yaşadım, çok ciddiyim. arkadaş kalınmıyor, karşıdaki de sen de arkadaş kalabileceğinizi düşünseniz bile. aynı ortamda bulunsanız bile, sen onu kaybetmek istemesen bile. ben de aynen böyle düşünüyodum, yıllar sonra bile konuşulabilecek biri olsun diye, kaybetmeyeyim diye, olmuyor, ne kadar uğraşsan olmuyor anasını satayım, olmuyor amk. zorlama. acı çekersin biraz ama hiç konuşmamaya çalış, daha iyi senin için.

benim duyurum: eksiduyu.ru

edit: oha, cidden kelimesi kelimesine aynı, tekrar okudum, şu son bikaç satırda yazdığın şeyler asla gerçekleşmeyecek, boşuna kendini umutlandırma. o yemeğe de çağırma.

Yemeğe davet etme, sen eğitimine bak, unutursun zaten bir süre sonra yeni ortamlara girince, sonrasında dönüp geldiğinde bence zamanın verdiği olgunlukla arkadaşlığınız eski halini alır diye düşünüyorum.

beter ol

Hikaye gibi ne guzel anlatiyorsunuz, amk da diyebilen, mefkure de belleyebilen arkadasim. Varin gidin, bos islerle ugrasmayin.

zaman bu sorunu çözer, evet.
sadece sakin ol, bir rahat bırak herkesi, olayları da akışına bırak.
kafayı yeme.
gergin falan olmaz endişelenme, zamanla çok iyi arkadaş da olabilirsiniz.

aynen katılıyorum arkadaşlara, o iş bitmiş artık malesef. herhangi bir şekilde görüşmenin de kimseye faydası yok şu aşamada. en güzeli uzaklaşmak vesselam..

senin düşündüğün kadar kişilikli ve muazzam bir kız değilmiş, kafayı takmaya değmez.

hoşlandığınızı söylediğiniz fakat aynı duyguları taşımayan bir insanla neden arkadaş/dost kalmak için kasıyorsunuz? deli misiniz nesiniz

çağırmayın yemeğe falan, haline bırakın.

arkadaşlık düzeyinizi falan bilmiyorum ama benzer bir durum başımdan geçti. her şeyiyle çok iyi anlaştığım, arkadaş ortamında yakıştırıldığım bir kız vardı. fiziğini de beğeniyordum fikirlerini de. zamanla beğenim hoşlantıya ve sonrada aşka dönüştü. çok ilgileniyordum onunla. yalnız vakit geçirmiyorduk (açıkcası korkuyordum, heyecanlanıyordum) hep 3-4 arkadaş grubuyla hareket ediyorduk ve gerçekten uyumluyduk.

sonunda açıldım. yalnız kaldığımız bir zamanda "benim için çok önemli bir konuyu senle konuşmam lazım" gibi bir sözle giriş yapıp "seni seviyorum" ile noktaladım.

kırmamaya çalışarak (epey kıvranarak) reddetti. reddedilmeye kendimi o kadar hazırlamış olmama rağmen, bir an mideme sert bir yumruk yemiş gibi oldum ama akabinde 15-20 dk muhabbet ettik, reddedilmeyi hazmettim. (daha doğrusu öyle sandım)

eskisi kadar olmasa da görüşmeye devam ediyorduk. ortak arkadaşlarımın çoğu duymuştu ama kimse damarımıza basmıyor, ima dahi etmiyordu.

1 ay kadar sonra yine ortak arkadaş kaynayan bir ortama yanında sevgilisiyle geldi. birkaç günlük yeni sevgililermiş. hâl-hareketlerini gördükçe içim içimi kemirdi. kendimce öyle hin biri de değildim oysa.

hiçbir sıkıntı çıkarmadan, üzmeden, azalarak çıktım hayatlarından. sonra hep üzüldüm. emin değilim ama reddedildiğimde doğrudan iletişimi kesseydim daha az üzülürdüm galiba.

arkadaşlık düzeyinizi, eski muhabbetlerinizi bilmiyorum ama benimki gibiyse kesinlikle o yemeğe davet etmemeni, hatta ortak arkadaşlarını da tembihleyip yavaş yavaş o kızı hayatından çıkarmanı öneririm.

Adini hic hatirlamiyorum ne yazik ki, ama yemeklerii unutamam. kabak koyunun hemen girisinde, arac ile inerken, cok basarili buldugum bir isletme . Ascisi mukemmel(di, hala orada mi bilmiyorum), bungalovlar da var, cadir imkani da. Oldukca temiz bir isletme. Daha sakin diger kamp yerlerine gore, ama arada canli ve hos muzik de oluyor.
Adini hatirlarsam yazarim, ama cok uzak bir ihtimal. Ama kabak koyu cok iyi bir secim, mutlaka koydan kelebeklere deniz kiyisindan yurumenizi tavsiye ederim. 3 saati bulur yaklasik, ancak denize girilecek cok guzel kayaliklar var, ancak son inis parkuru biraz yorucu, isaretleri izleseniz de dikkatli olmakta fayda var.

Iyi tatiler simdiden

kıyıdan kelebeklere gidilebildiğini öğrenmem çok iyi oldu.eyvallah @dnznc

Rica ederim bize de isletmenin sahibi soylemisti, daha baska kucuk selale diye bir yer var, oraya da gidin mutlaka, yine isaretler sizi goturur. Bir de orada kalirsaniz oludenizden tekne turunda da indirim hakkiniz oluyor.
Adini bir hatirlasam...

Shambala'dan bahsetmiyoruzdur umarım?

@yarin bos musun Yok, degil

gemile

www.reflectionscamp.com buraya karar verdim.ekşide ki beklentileride karşılamış...bekleriz:)

kararir, catlamaz diye tahmin ediyorum ama sallamasyon.

kararması önemli değil.

Çatlar.

ben borcamda kazan dibi yapmıştım. mutfaktaki ocağın üzerinde altını pişirdim yani. çatlamadı.

abi borcamin olayi zaten atese dayanikli olmasi ya. sallamayin lutfen. bi sey olmaz sen kullan. (eger malzemesi borcam'sa. yani bor kullanilan cam hani. herhangi bir seye borcam demiyorsundur diye umuyorum)

kullanma kitapçığında direkt ateşe vermeyin yazıyor.

borcam setlerin yanında, ocağa koymak için özel bir aparat veriyorlar. direkt ateşe konunca çatlamasın diye.
yani çatlayabilir.

sıcaktan alır soğuğa direk koyarsanız çatlar.

olmaz bişey, yaparsınız.

odun ateşi değil kömür ateşinde bile bişey olmaz. (direk közün içine gömmüyorsunuz tabii belli bir mesafe olsun köz ile cam arasında) önerim ilk yaktığınız alevler doğrudan taş ile cama temas etmesin. biraz taşlar ısınsın ve alev çoğalsın sonra oturtun taşların üstüne.

ısıl genleşme direnci düşük olması lazım ki çatlamasın. üretilirken borcam'ın içine zaten bor tozu (bor oksit) katılıyor. amaç çok hızlı genleşmesin, termal şok gerilimine maruz kaldığında tık diye çatlamasın diye. yani boşuna adı borcam değildir o ısıl camların.

sonra bilgilendirir misiniz acaba, catladi mi catlamadi mi diye?

itü fen edebiyat fakültesi fotokopicisi (fethi) başarı ile yapıyor, fiyatları da uygun.

tesekkur ederim deliberte, fethi bey ne kadar surede teslim eder acaba 3 kitabi? bir de tatilde olur mu acaba, ben 7 agustostan once istanbulda olamiyorum da.

baska onerisi olan var mi?

her hangi bir copy center yapar 1 günde de verirler diye düşünüyorum. özellikle üniversite etrafında milyonlarca oluyo bu mekanlardan. boğaziçi'nin etrafındaki yerler var günel copy mesela baya başarılıydı en son. fiyatları da kitabın sayfa sayısına göre değişiyor tabii.

ve şu an yaz okulu dönemi olduğu için copy center lar da açıktır.

merhaba,
tesekkur ederim bilgiler icin.
cemil copy i deneyecegim, ayni zamanda etiket de bastirmam gerekiyor, ikisini ayni erde yaptirmak isimi kolaylastirir. olmadi universitelerin etrafini gezerim.
kitaplar turkce degil, yoksa babam bizzat sahaf; ve ihtiyacim olan kitaplari hep bulur sagolsun; ancak yabanci dillerde aradigim kitaplari bulmak cok zor oluyor, imkansiz degil tabi.

kizilaydan oran dolmuslarina binin, ya da oran msb lojmanlarina giden otobuslere... fransizkulture gitmek istediginizi soyleyin. dedikleri yerde inin, karsiya gecin, ondan sonrasini da sora sora bulacaksiniz elinizde harita yoksa, bir 5-8 dakika yurumeniz gerekiyor.

tamamdir. baya da uzun bir yolmus galiba...

evet, yol biraz uzun, ancak deger. kizilaydaki fransizkultur cok gurultulu, basik bir yer, ancak yildiz cok ferah, sakin.

Sos değil ama kaşar yerine cheddar peyniri koyabilirsiniz bazı günler.

Ranch sos.

ton balığı mayonez göbek marul karabiber ince dilim domates opsiyonel olarak turşu da iyi gider.

hardallı mayonez olabilir, migros'un krema peyniri güzel, tereyağını çok basit bir işlemle otlu tereyağ haline getirebilirsiniz. Asıl sarımsaklılar en güzeli de işe giderken olmaz pek.
Sonra bence türkiye'nin en güzel soslarından biri olan tukaş paprika sosunu da kullanabilirsiniz.
Ajvar gibi patlıcanlı soslar marketlerde satılıyor artık, onları deneyebilirsiniz.

fesleğen sosu iyi oluyor sandviçlerde

taze baharatli yapraklar koyabilirsin sos yerine, daha saglikli olur. kekik, maydanoz, reyhan, feslegen, roka vb.
ben hemen her sandvicte biraz hardal olmasini tercih ederim, peynire baska bir tat katar. peynirini degistirebilirsin, daha lezzetli bir suru peynir var, sos eklemene gerek bile kalmaz. aromali zeytinyaglari kullanabilirsin, cavdarli vb ekmekler biraz kuru olur cunku. ekmegi hafif kizartabilirsin arada, lezzeti degisir.
biraz fazla degisiklik ariyorsan, meyveleri deneyebilirsin. biraz fistik ezmesi, bal, ananas ya da cilek, hindistancevizi ya da ceviz, yumusak bir ekmek arasi super olur (kizarmis da olur).
benden bu kadar

yakalanmamak için her şeyi yapsınlar.Alt katlardaysa camlardan falan atlasınlar.

Jandarmayi arasinlar

jandarma hiç mudahale etti mi? mümkün mü gelmeleri?

"İ̇stanbul için gözaltı kriz Masasi kuruldu. İstiklal Caddesi Mis Sokak'taki Avukat Kemal Aytaç'ın bürosu avukatların kriz bürosu olarak kullanılıyor. Telefonu 0212 2448917

Vatan Caddesi Emniyet Müdürlüğü'ndeki avukatlar İlknur Alcan 0532 5242814, Fatma Elveren 0533 6306288.

Aramak yerine bilgileri mesaj atmakta yarar var."

güvenilir bir kaynaktan aldığım bir bilgi.
belki işinize yarar.

Eksisozluk'e baglanti suan mumkun degil

Ara ara sözlük kesiliyor evet, Ssg saldırı olduğunu söylemişti.

sinemada seyretmiştim bu filmi. gül gül öldüktü o zamanlar...
www.imdb.com

cok tesekkur ederim :)

rica ederim:)

www.stereomood.com al sana mod :)

az hızlı olsun dersen klibiyle takdim ediyorum www.youtube.com

yavaşsa bundan başlayıp massive attack git bence www.youtube.com

ne karaliyorsun?

@dnznc son zamanlar epey çok şey yaşadım sıkıntılar, bunları kağıda aktarmak istiyorum ders alabilmek için. günlük diyebilirz belki geçmişin günlüğü

www.youtube.com

belki işine yarar. çok güzel şarkı.

grails-deep politics
mogwai-take me somewhere nice & cody
the white buffalo-the woods
queens of the stone age-this lullaby
glissando-grekken&good bye red rose...
johnny cash-hurt
moğollar-alageyik destanı
elfen lied-lilium
battleme-hey hey my my

anathema, mogwai, katatonia, eksi ekso, olafur arnalds, sons of anarchy soundtrack dinle.

Ulan tüh ben yazacaktım stereomood u. Elliott smith, cat power, doughter, jeff buckley, fiona apple playlisti yap kendine. Ben son zamanlarda i hate you just kidding adlı güzide grubumuzu dinlemekteyim. Hah bir de yazarken aklıma geldi, sözsüz olsun istiyorsan kesinlikle ve kesinlikle library tapes dinle. Ben de yazıp çizen bi insanım ve beni moda sokan grup ve insanların bi kısmı bunlar.

Mobilden girince düzenleme şansın olmuyormuş iron&wine dinle ve garden state soundtrack ini indir. Youtube sidebarında da çok güzel müzikler olabiliyor birçok singer songwriter ı bu şekilde buldum. Bu arada aklıma mazzy star da geldi.

manevi tazminat davası açabilir.
hukuki söylemi bu olmayabilir, ama ne kastettiğimi anlamışsındır.

ama hakaret dışında başka türlü ırkçı bir durumla karşılaşırsa (mesela zenci olduğu için işten atılma, işe alınmama, hizmet görmeme vs.) daha farklı yaptırımlar olabilir.

suç tabi. nouma beşiktaşta oynarken bir hakem kendisi hakkında "o zenci mi?" dedi diye dava açmıştı.

Negro diye bisküvi var bizde yahu. Ne yani yanlışlıkla bir zencinin karşısında yersek dava mı edilecez?

bana da saçma gelmişti, amerika gibi bir ırkçılık söz konusu değil bizim kültürümüzde. ama hakaret sayılabiliyor. gerçi son zamanlarda zencileri aşağılayanları görmedim değil(amerikan filmlerinin etkisi diye düşünüyorum)

Irkcilik insan haklari ihlalidir.

mavijojo ve ruh'un dediklerine ek olarak:
biz zenci derken ten rengini kastediyoruz genelde. esmer, buğday gibi.
ama hakaret olarak/ayrımcılık zenci dediğin vakit iş değişiyor.
mesela zenciler sıranın sonuna geçsin, zenciler ayrı otobüse binsin gibi basit şeyler bile ırkçılık oluyor.
bu konuda fazla bilgim yok, bu yüzden basit örnekler veriyorum.