kendin check in yaparsan sana koltuk numarası verecek evet bavulun yoksa direk uçağa gitmek için kapıya yöneleceksin(kapı numarasını limana varınca panodan öğreneceksin)
bavulun varsa sadece bavul vermek için bankoya uğrayacaksın bavulunu verip öyle uçağın bulunduğu kapıya gideceksin.

Biletin alindigi yere bagli olarak bazen checkin'de PNR'i degil bilet numarasini kabul ediyor, PNR'i tanimazsa aklinizda olsun.

Yurt içi: PNR ya da bilet numarasıyla online check-in yapabilirsiniz:
www.turkishairlines.com

Buna alternatif olarak havaalanındaki kiosklardan ya da check-in bankolarından yapabilirsiniz. En basiti bankodur. Kimlik vermeniz yeterli.

Kiosktan ya da bankodan check-in yaparsanız size biniş kartını verirler. Online check-in yaparsanız ya mobil biniş kartı oluşturursunuz ya da biletinizin çıktısını alırsınız (a4).

Check-in yaptıktan sonra havaalanına gidiyorsunuz. Eğer kabin bagajından daha büyük bir yükünüz var ise bunu check-in bankolarının köşe kısmında olan "baggage drop" bölümüne bırakabilir ya da direkt bankoda check-in sırasında verebilirsiniz.

Check-in yaptınız, valiz varsa verdiniz sonra kapılara gidiyorsunuz. Burada biletiniz ve kimliğiniz kontrol edilir genelde. Sonra ikinci güvenlikten geçiyorsunuz (sadece türkiyede iki tane güvenlik gördüm). İkinci güvenlikten geçerken çantalarınızda sıvı, krem vb. gibi ürünlerde kısıtlama vardır. 100 ml'yi geçen sıvı, krem ya da deodorant gibi ürünleri çöpe attırırlar. Ek olarak zippo çakmağı da bazen almadıkları oluyor. Almanya'da zippo çakmağımı çöpe atmak zorunda kalmıştım.

Güvenlikten geçtikten sonra monitörlerden uçuş numaranıza göre (mesela TK 1356) hangi kapıdan uçağa bineceğinizi kontrol ediyorsunuz. Bu kısım önemli. Biniş kartının üzerinde kapı numarası yazsa dahi bu kontrolü yapın ve anonsları takip edin. Bazen kapı değişebiliyor. Sonra uçağa binişler başladığında yönergeleri takip edin. Önce business falan alınır genelde.

Yurt dışı:

Yurt içi gibi olaylar rutin. Sadece ekstralara dikkat etmeniz şart. Bunlar:
1) Dış hatlar terminalinin içinde bulunan bankolardan ya da bankaya giderek yurtdışı çıkış harcını ödüyorsunuz. Banka size dekont, dış hatlar bankosu da pul veriyor (15 TL). Bunu kaybetmeyin. Sonra check-in kısmı aynı. Kapılara geldiğinizde bu kez pasaport kontrolünden geçeceksiniz. Pasaport kontrolü sırasında pasaporunuzu, biniş kartınızı (ya da mobil biniş kartı olan telefonu) ve harç pulunu polise vereceksiniz. damgayı bastıktan sonra uçağa gidene kadar olan kısım aynı.

24 degil 48 saatte aciliyor olabilir checkinler once girdiginizde daha guzel koltuklar oluyor

Turk Havayollari, 24 saat kala açar online check-in işlemini. Pegasus 48 saat önce açıyordu, değişmiş de olabilir.

Biletinizi havayolu üzerinden değil de acente üzerinden aldıysanız acentenizin size vermiş olduğu PNR ile havayolu PNR'ı uyuşmazlık gösterebilir. Buna dikkat edin, elinizdeki check-in'i sistem kabul etmezse bilet numaranız ile check-in yapmayı deneyebilirsiniz.

yüzde al ya

Bütçeye göre değişir.

1) Yüksek sabit ücret (bütçe düşükse)
2) Yüksek yüzde
3) Düşük sabit ücret + düşük yüzde şeklinde olabilir (bütçe çok yüksekse)

Belirli bi' ücret sabit al (kurulum için)
Sonrasında harcanan miktara göre yüzde veya sabit alabilirsin.

0

0

Hiç olmadı

aile bireyleri için konuşursam
samsung cep telefonu 3 kere
iki ayrı general mobile'dan biri 2 kere biri 1 kere
hp laptop 1 kere

yani ihtiyaç doğuyor illaki. zaten garantiye devamlı ihtiyaç duymazsın. bi kere duyarsın, o bi kerede de ihtiyacını karşılamazsa paran boşa gider.

mi6 aldım ithalatçı garantili. işimi şansa bıraktım.

0 garanti sağlamaktan kaçınan firmalara gidip yine de veriyoruz o farkı, logitech garanti konusunda çok başarılı haklarını vermeli

* jabra halo smart, bir yıl içinde aynı sorundan (tek tarafta temassızlık) iki kez garantiye gönderdim. ilkinde aynı model ile değiştirdiler. ikincisinde jabra elite 25e gönderdiler.

* lg g4, bootloop sorunu nedeni ile anakartı değişti garantiden.

* sandisk cruzer flash disk, birdenbire yazma korumalı oldu, yenisi ile değiştirdiler.

* dell laptop, şarj aleti bozuldu. yenisini kargo ile yolladılar.

Lenovo laptop için birkaç kere. Güzel ve hızlıydı o zamanlar. Şimdi nasıldır bilmiyorum.

Çok uzun zaman önce, adını dahi hatırlayamadığım bir taşınabilir hdd için (pek bilindik bir marka değildi) 1 kere.

Samsung monitor için bir kere. 2 günde falan halletmişlerdi sanırım. Şimdi nasıldır bilmiyorum.

Bir de, yanlış hatırlamıyorsam, hepsiburada'dan ATI ekran kartı için iade almıştım. Sapphire idi galiba üreticisi. Ama tabii o zamanlar ekran kartları ucuzdu.

Yine samsung led tv için en az 1 kere olacak gibi gözüküyor şu an.

Edit: Ha bir de OCZ ATV usb bellek vardı (efsaneydi bence) yine hb'den aldığım. Bağlantı noktası gevşemeye başlayınca değişim istedim. Adamlar gidip saçma sapan bir usb vermişlerdi de fena çemkirmiştim. Kısa süre sonra o verdikleri rezil usb de kendini salıvermişti zaten.

Philips External HardDisk (1 TB)... 3 kere...

2 kez aynı sorundan teknik servis gördü. 3. kez götürdüğümüzde ise aynı sorunu 3. kez tekrarladığı için ürünü iade alarak bir üst versiyonunu verdiler (2TB). bir daha da sorun olmadı

* Sony kulaklık bozuk çıkmıştı. Yenisini gönderdiler.
* Korg Electribe almıştım. Sıfır aletin ekranı 3-4 gün sonra bozuldu. Tamire gitti geldi derken aletten soğudum bi' kenarda yatıyor şimdi.
* Bilgisayar konusunda laptoplarım hiç servise gitmedi.

3 kere iphone için ihtiyaç duydum, hepsinde telefonu değiştirdiler.

1 kere. sony telefon için. yenisini gönderdiler.

1 kere kulaklik için.

1 kere iphone için, yenisini verdiler.

1 kere iphone, 1 kere Western Digital harddisk götürdüm. İkisinin de yenisini verdiler.

Thelma

movies that has library scene diye aratinca listeler cikiyor bolca

www.imdb.com

the breakfast club

harry potter

Hayalet Avcıları!

jeux d'enfance

Nymphomaniac

Liberal Arts (kitapçı da olabilir)

dr strange

se7en'daki kütüphane sahnesi geldi aklıma.

the day after tomorrow

(bkz: meet joe black)

Honor amerikanca honour İngilizce

valentinov +1, her şeyin orijinali deyip honour kullanıyorum.

Color ile colour arasindaki fark gibi. Valentinov+1

Humor ve Humour farki gibi

Hello Sir, how are you today? ile ssup dawg¿¿ arasındaki fark gibi.

aluuminum ile aluminyum gibi. Cesario +1

yok pardon tersten oldu bu :/

Favorite ile favourite arasındaki fark gibi. yuto +1

Grey ile gray arasındaki gibi de olabilir

Center ile centre arasındaki fark gibi. @dreadplayer +1

labor ile labour arasındaki fark gibi. @chicha +1

Aynı durumdayım. Ev alicam 4-5 güne. 53 gördüğü an bozmayı düşünüyorum.

Bizim Londra'ya giden elemanlar faiz lobisine faizleri yukseltme sozu verdiler. O yuzden kisa vadede Eur/Usd dususu olasi.

Belki yerli ve milli medyada yer almamistir bu haber:

www.bloomberg.com

Benim saatim bu çok seviyorum :
www.hepsiburada.com

www.breguet.com
www.konyalisaat.com.tr
www.edipsaat.com
www.ebay.com.my
birkaç farklı segmentten birkaç örnek

Lady Datejust'in ici pembe olanini begeniyorum: www.rolex.com

edit: hanima dogum gunu hediyesi olacak muhtemelen

www.hepsiburada.com


Ölürüm Türkiyem, alıcam bu saati:=)

www.hepsiburada.com

@irene nin attığı da güzelmiş.

Al abi pesinen oduyorum onumuzdeki aylari mi desem acaba?

aslında bu çok mantıklıymış.

onun dışında parayı ver, unut. yani 200-250 ile zengin olmazsın zaten. adam ödemezse boşuna kendine gurur meselesi yapıp hırslanma. yeri geliyor insanın babası dolandırıyor yani. içinde kalmasın ver ama dediğim gibi ya kendi yönteminle ver, bedava iş gördür bi süre ya da ver unut.

Verme

Madem 2 hafta oderim diyorsa, pesinen oduyorum teklifi mantikli. Hem o istedigi finansmani saglar hem de sen pesinden kosmak zorunda kalmazsin.

Ha baktin kabul etmiyor, bende de yok de.

Musteriden borc isteyecek raddeye geldiyse o arkadas meslegi de, dukkani da, musteri olarak seni de gozden cikarmistir. vermeyecek olursan bir daha gelmeyecegini de biliyordur. o yuzden pesin veririm sonraki traslarin parasi pesin olur dersen sonra o traslari olmayi bekleme. tek yardimi senden istemiyordur, belki arada verenler de cikmistir. herkesin borcunu da 2 haftaya odeyemez yalan yani.

200-250 lira bagis yaparim bu kisiye dersen ver, yok istemiyorsan verme ve kendine yeni bir berber bul.

verme

Aklıma şunu getirdi: (bkz: müşterisi olan 70 üniversiteliyi dolandıran berber)

250 TL'ye kaldıysa işi bankadan nakit avans çeksin. Yok mesela 10 bin TL lazımken bunu 40 kişiye bölüyorsa zaten onu 2 haftada ödeyemez.

Şimdiye kadar borç para isteyen berber hiç görmedim. Hatta halinden şikayetçi berber de görmedim. Bir daha gitme... Büyük ihtimalle yukarıda arkadaşın yazdığı gibi millete borç takıp kaçacaktır.

Hasta diyorsun. Lüks tüketimi de yoksa (araba, pahalı telefon vs.) bence ver derim.

Cidden zor durumda olabilir.

Ogrenci vs degilsen bu rakamda seni etkilemiyorsa ver gitsin.istedigi uzerinde cok durulacak bir rakam degil.

Verirdim ben olsam. Ne biliyim dükkanı olan bir insan 250 tl istiyorsa gercekten sıkışmıştır heralde. Saglık sorunu için de para gerekebilir. Ama iki hafta sonra geri gelmeyebilir,onu da hesaba katardım.

10-15 sene önce kullandığım bir numaram vardı. Arada arayıp küfür hakaret falan ederlerdi, milleti dolandırıp kaçan bir berber kullanıyormuş benden önce numarayı, o geldi aklıma gülümsedim.

Bence o para geri gelmez fakat adamın sağlık sorunu varsa ve 250 lira da seni yıpratmayacaksa naçizane ver gitsin derim, isteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü...

Vermeyin. Tras vakti gidin. Mecbur kesecek saci. Konusunu da acamaz. Bende de yok, dersiniz. Bir daha da gitmezsiniz. Hayir demekten cekinmeyin.

Geçen günlerde haberlere mi cıktı internette mi okudum bilmiyorum ama kazıkcı berber 30 universite öğrencisini dolandırmıştı.

2 arkadaşımın da birbirlerinden haberdar olmadan gittikleri bir berber çırağı ikisinden de farklı zamanlarda böyle sebeplerden para istemiş ve geri vermemiş. kimbilir başka kimlere aynısını yapmıştı.
verme, boş atıyor dolu çıkarsa şansına işte.

ben olsam vermezdim.

"Oyle aman aman bir muhabbetimizde yok" diyorsun zaten. aranızda bir arkadaşlık ya da samimiyet de yok yani.

ha, durumum çok çok iyiyse belki. ama borç olarak değil ve bir daha da uğramazdım ona.

sonuç : göndermedim parayı. bir daha da gidemem dükkana artık. tam da iyi kesen berber bulup istediğim gibi kestirebiliyordum saçı. şimdi uğraş dur yeni berber için.

everything that has a beginning has an end dddkd!

Iste bu berberle samimi olmak her acidan sikinti.

ihtiyaçtan istediğine kalbin kanaat getiriyorsa düşünme bile ver. adam hasta, hastahanede yatıyor ara ara diyorsun. ihtiyacı olmasa senden istemez zaten. varsa paran sadakam olsun de ver.

yes

Evet, ben Türkiye'den aldım babam Türkiye'de kullanıyor ben yurt dışında.

Muharrem Ince CNN Turk'te katildigi programda nukleer enerji hakkinda konusurken (bitirme tezi nukleer enerji ustuneymis) izotoplardan da bahsetmisti. Ondan dolayidir.

erdoğan ın "ben et sektöründe çalıştım, canlı hayvan nedir, karkas et nedir, löp et nedir iyi bilirim" lafına isitinaden ince de bu izotop muhabbetini yapmıştı cnntürk te. onun geyiği.

london, zürih ile güzel kapışır.

Zurih kadar pahali degil bence ama stockholm gibi, viyana gibi.

Stockholm demeyegeldim..

Dublin ile cok yakin, ama kiralar Londra'da biraz daha dusuk.

Paris ?

kopenhag

www.numbeo.com

42. sirada burada.

Günlük yeme içme pahalı sayılmaz, ama kiralar çok fark ediyor.

Rte ikinci tura akşeneri istemiyor bence. Muharrem İnce tek rakipmiş gibi davranıyor. O yüzden göstermeye basladılar biraz.

Benim de dikkatimi ceken Meral'in resmen yok hukmunde olmasi. O yuzden yukaridaki arkadasin dedigi kulaga mantikli geliyor.

aynen bana da ilginç geldi adamı büyük bir kanalda boy göstermeleri. Rte boşuna çıkartmaz bence de.

Ikinci turda Meral Aksener yerine Muharrem Ince ile yarismak istiyor.

muharrem ince'yi herhalde çıkaracaklar. o kadar da değil. meral akşener de çıkacaktır cnn türk'e.

ben hakikaten anlamıyorum. neye göre akşener yerine muharrem ince'yi istiyormuş ki bu adam? ince'nin akşener'den daha fazla oy alacağı yeterince net değil mi ki? her şeyi geçtim, kaç kürt akşener'e oy verir, kaçı ince'ye?

Ne olacak ki CNNe çıkınca? A habere bile çıksa ne fark edecek ki?

RTE'ye oy verecek olan adam, TV'de İnce'den ne duyup da RTE'den vazgeçip İnce'ye oy verecek?

göstermiyorlardı. mitingleri televizyon kanallarının bahçesinde yapmakla tehdit edince göstermeye başladılar.

bir de halk tv reytingi öyle yüksek çıkıyor ki, bir şekilde dengelemek lazım...

AB ulkelerinin coguna disaridan et ve sut urunleri sokmak yasak, o yuzden gumrukta basiniz belaya girebilir.

Gittiginiz ulkede bir markete girip dilimlenmis peynir, ekmek, domates vb alabilirsiniz.

Bir de nutella alıp ekmek arası yapabilirsiniz..

Peynir salatalik domates zeytin pogaca börek yaprak sarma bilimum topkek tatli tuzlu bisküvi götürebilirsin. Bunlar dolap olmasa da 2-3 gun dayanir.

Kisir tavuklu pilav biber dolmasi gibi yemekler de kabin bagajinda gider ve 2 gun tüketilebilir.

Nutella kucuk tuplerde kabine alirsiniz ama kavanozda almazlar.

Ustte yazdıklarimi sahsen götürüp tükettim ydisi gezilerinde.

hangi ülkeye gidiyorsanız o ülkenin ucuz marketi neyse onun adını öğrenin(misal portekiz için pingo doce, ispanya için dia vs vs), sonra google mapsten marketin adını aratın en yakındakinden alın peynir ekmek vs ne istiyorsanız. nereye gidiyorsunuz bilmiyorum ama isveç norveç isviçre falan değilse çoğu ülkede bu tarz marketlerin fiyatları hemen hemen türkiye ile denk, ama dışarıda yemek çok pahalı. misal ispanyada dia 2 euroya 500gr peynir 1 euroya donmuş pizza satıyordu geçen yaz. misal diyelim ispanyaya gittiniz önce etrafta bi chinese shop sorun, bi tane çin malı ekmek bıçağı alın 1 euroya,bıçak önemli,çantanızda taşıyın sonra dönerken atın gitsin. hatta mümkünse 1 euroluk tirbişon/açacak var ondan da alın bir tane atın çantaya.
marketten aldınız domates ekmek peyniri, oturdunuz bir parkta banka, bıçakla peyniri domatı kesip ekmek arası gömün. alkol kullanıyorsanız 2 -3 euroya tr de 50 liradan aşağıya satılmayan gayet kaliteli şaraplar var. sonracıma 1 euroya 1 lt yoğurt drinkler var, bizim ayranla yoğurt arası kıvamda meyve aromalı, sıcak havada buz gibi çok güzel gidiyor ayrıca açlığı yokediyor. muzun kilosu 1 euro alın 1 salkım atın çantaya. kuruyemiş çok pahalı. tr den çiğ badem fındık falan götürün bi kaç paket. ben bu şekilde günlük max 10 euro ya 3 öğün tıka basa doyuyorum.

Kalacağınız yerde ucuz market bulun+1

Yemek içmektense gezip görmeyi tercih ettiğimiz için hep öyle yaptık biz. Üstelik bahar-yaz mevsimi parklarda kahvaltı yapmaya son derece uygun.

corn flakes

git gittigin yerde ye haciko. yemek icmek de gezmenin bir parcasi. piknige mi gidiyorsun.

1)evet
2)hayır

valla değil 400, 20-30 dolar falan bile bulamam.

1) Evet
2) Evet

1) verebilirim ama vermem
2) verebilirim, getiririm de sorun degil ama vermem

Uye olurken 1 sene sonra uyeligi otomatik yenilemeyi secmissinizdir farkinda olmadan. 1 sene dolmasina yakin "bak uyeligini uzatacagiz haa, fikrin degistiyse haber ver" mealinde mailler gondermislerdir ama onlari da sallamadim demissiniz. Daha ne yapsin adamlar :)

Support'a yazin, ben farkinda olmadan yenilenen uyelik secmisim, normal uyeye cevirip borcu da silermisiniz deyin.

Pek cok ulke var, siz yeter ki paradan haber verin.

Hatta ev alma sarti olmadan bile oturum veren var (mesela Fransa).

Irlanda 750bin Euro'luk yatirim karsiligi oturum veriyor. Eger sartlari saglarsaniz 5 sene sonra da vatandasliga basvurabiliyorsunuz.

ben servisten memnun kalmadıysam bahşiş vermiyorum. memnun kaldıysam da memnuniyet oranıma göre üst sınır %10 olmak üzere bahşiş veriyorum.

Ben de memnun kalmadiysam, ters bir durum yasandiysa bahsis vermiyorum.

Oyle bir sey olmadiysa standart %10 veriyorum. Eger memnun kaldiysam ust siniri yok, duruma gore degisiyor.

100 liraya kadar max 5 lira, 100 liradan sonra %10 olur ama 5-10 kişilik alman hesapsa birkaç kişi bozukluk verir ancak.

Bazı restaurantlarda "servis bedeli" önceden belirli ve yüzde 10-20 civarında zaten.
"verilirse"deki ünlem ve 'bozukluklar veriliyor' biraz fazla genelleme olmuş.
Mekana, servise, hesaba ve kişiye göre değişir her yerdeki gibi.
Starbucks'ta da bahşiş verilecek değil herhalde :)

bizde bahsis yok orani da yok kafana gore.

ABD de garsonlar falan neredeyse bedavaya calisiyorlar butun gelirleri bahsisler, farkli kultur iste. yani orda bahsis vermezsen adamdan calmis gibi oluyorsun. burada oyle degil, kafana eserse sosyal baski hissedersen servisten memnun kalirsan vs. verirsin.

garsonum. genelde 1-2 tl veriyor müşteriler, ki keşke kimse boş geçneyip en az o kadar verse. karşılamanın, servisin, ikramın ve uğurlamanın dibine ulaştığımız müşteriler dahi boş geçiyor çoğunlukla.

eve serviste ya da bir mekanda oturduğumda, servise ve ilgiye göre boş geçmemeye çalışıyorum.

bizde genelde bozukluklar veriliyor evet. geçen bir müşteri grubu 20 kuruş koydu sümenin içine. alıp kenara koydum ve "buna gerek yok" dedim sadece. gerçekten, bahşiş vermek zorunda değilsiniz, hizmetten memnun kaldıysanız dahi... böyle, küfür eder gibi kuruşluklar atılacağına, boş geçin daha iyi.

çok öyle aman aman hizmet almadım hiç. bu yüzden üst sınırım max 10 tl'dir.

güler yüzlü, bekletmeden, hızlı servis ve ek isteklerde göz temasını kurarak iletişimi kuran birini bulursam paraya boğuyorum.
ama ülkemizde servis sektöründeki hizmet kalitesi yerlerde sürünüyor. geçen hafta isim yapmış yerlerden birinde masada 3 kişi olmamıza rağmen 10 dakika servis açılmasını bekledik sadece. sonunda servis açıldığında bir arkadaşımızın yemeğinin siparişinin verilmediği ortaya çıktı. adamcağız bizi bekletmemek için tamam olsun diyip aç kaldı. ben yemeğimi kendisiyle paylaştım. o gün bahşiş vermedim.

bir kere hiç ülke dışına çikmamissin ve tr de yaşıyorsun bunlar ciddi handikap. bence ilk önce gitmek istediğin ülkeleri gezip sonra dil okulu falan araştır, 3 ay 6 aylık o sürede de imkanlar oluşursa süre uzatma taleplerinde bulunursun..

yurtdisina gitmis olsaydin bile yasamamis oldugun icin bazi gercekleri goremeyecektib. yurtdisinda gurbetci insanlar yalniz. bu yalnizligi anlaman icin bikac ay yasamani tavsiye ederim. bazi seyleri parayla alamiyosun

Dediginiz gibi yurt disinda hayat kalitesi daha yuksek, Turkiye'de luks olarak gorulen cogu sey ya standart ya da standart alti.

Yurt disina yasayanlar yalniz dusuncesi de dogru degil. Yalniz olan da var olmayan da var. Ayni Turkiye'de yalniz olan ve olmayan insanlar bulunmasi gibi.

Edit: Egitimin, sagligin ucretsiz oldugu pek cok Bati ulkesi var. Mesela Almanya, Isvec, Fransa, Ispanya, Finlandiya vb.

Türkiye de üniversite eğitimi yok bu arada, gençlerin meslek edinme okulları onlar. Üniversite eğitiminin ne demek olduğunu yurtdışında anlarsın. Ortada büyük bir şans yok yani.

baska ulkede o emegi nasil harcayacaksin once onu bir dusun. deneyimin yurt disinda cok aranan turden degilse, bankada bolca paran yoksa cikman imkansiza yakin.

hem rentts hem de crown arti 1.
bir valizle gittigin ulkede istedigin kadar ielts'ten 8 almis ol, iletisim sorunlari yasayakcasin, kultur sorunlari yasayacaksin, yedigin ictigin degisecek, yaptigin is muhtemelen degisecek vs.

herhangi bir isle hayatini rahatca yasarsin, turkiyede luks olan seyleri rahatca alabilirsin. turkiye'de fistik ezmesi luks aq.

@eksimtrak onu merak ediyorum işte. yani aynı şartlar altında yurtdışı vs türkiye. uzun vadede düşünüyorum zaten. hayatımı da buna göre şekillendiricem. yani bir işçi orada daha iyi şartlarda yaşıyorsa burada işçilik yapmaktansa giderim. bir mimar orada daha iyi şartlarda yaşıyorsa burada mimarlık yapmak istemem. bence biraz karamsar bakıyorsun. çıkmak o kadar zor değil. birçok insan gidiyor.

@baldur2 yalnızlık olayına çok katılmıyorum. mutlaka memleket hasreti olur ama o mantıkla kimsenin başka ülkeye göçmemesi gerekiyor. yani japon da aynı durumda fransız da aynı durumda. o kültür sorunları, yalnızlık tüm göçmenler için geçerli.

şunu merak ediyorum. mesela diş hekimisiniz amerika'da mı diş hekimliği yapmak istersiniz yoksa türkiye'de mi? avrupa'da mı mimar olmak istersiniz yoksa türkiye'de mi? avrupa'yı bilmem ama türkiye'de mimar olmak istemem mesela. ya da avrupa'da mı işçi olmak istersiniz türkiye'de mi? aynı şartlar, aynı iş, aynı kazanç karşısında yaşamı merak ediyorum. çünkü belki yurtdışında kolayca elde edebilecek hayatı yaşamak için hayatımı harcamak istemiyorum. abd'de sıradan bir evden daha beter bir eve yıllarca kredi ödemek, tenekeden hallice araca 100 binden fazla vermek istemiyorum.

türkiye'de aylık 10-15 bin aylık gelirim olsa şunları yaparım diye planlarım var. e bunları yurtdışında daha az gelirle yapabileceksem burada debelenmek saçma gibi.

tabiki avrupada yaşamak kolay ve çekici ama herhangi bir avrupa ülkesine gittiğinde direk 2. sınıf vatandaşsın(avrupa için söylüyorum) kültür farklılıkları, konuşma farklılıkları, dışlanmışlık hissi vs. bir sürü sorunda var. araba almak, kişisel haklar vs daha çekici ancak adaptasyonda çok zor.

Lüks kavramı burada ve yurtdışında değişik. Burada araba lüks, atıyorum havuz üyeliği lüks, ama haftada bir temizlikçi çağırmak o kadar da lüks değil. Ama ABD'de ve Almanya'da lüks. Saatlik olarak çağırıyorlar. Lüks kavramı insanların saatlik ücretine bağlı.

Uzun vadede karar verebilmen için kısa vadede çeşitli olanakları kullanarak zorlayarak yurtdışı tecrübesi elde etmen gerek. Staj olsun, değişim programları olsun au pair'lik olsun deneyeceksin ki kendi kafanda bir plan şekillendirebilesin.

@siyamkedisizorro
ona emek somurusu deniyor haci.

Yurtdisinda yasama konusunda bence cok farkli degisken isin icine giriyor. Her seyden once bu arzu neden kaynaklaniyor onu anlamak lazim, zira bu kisinin zorluklara katlanma gucunu de etkileyecektir.

Yurtdisinda gecerli bir meslegi olan, ulkesinde mutlu olan ama maddi acidan iyi bir teklif aldigi icin yurtdisina gidip "Sila hasreti" cekip, oradaki yasama ayak uyduramayip 6 ayda geri donen adam da var mesela...

Para ve yasam kalitesi onemli faktorler ancak madalyonun diger yuzunde de hayata farkli bir kulturel ortamda baslamanin, yabanci, expat, gocmen olmanin maddi ve manevi zorluklari var. Eger para ve yasam kalitesi elde edecek yetenek ve niteliklerin varsa; kulturel sorunlari da hallederim, ben zaten dunya vatandasiyim, gittigim yere ayak uydururum, katlanirim, yaparim diyebiliyorsan bence hic sorun yok.

Birincisi yoksa, yani meslegin ya da niteliklerin para etmiyorsa isler biraz daha zorlasiyor. Yurtdisinda gocmen bir garson, gocmen bir fabrika iscisi olarak yasam savasi vermek kolay olmayacaktir.

guzel bir avrupa veya amerikan sehrinin insanina sundugu en onemli sey 'zaman'. icinde yasayan insana 'zaman' tanimayan sehirde dunyanin neresinde olursa olsun mutlu olamaz kimse cunku zaman olmayinca huzur da olmuyor. sevdigin isi yapiyorsan ve zamanin da var ise iyi araba ya da ev hep isin sonraki detayi ve guzellikleri.

turkiyenin en buyuk problemi zamanin bol oldugu sehirlerde is ve para yok, is ve para olan sehirlerde ise kimsenin zamani yok. maalesef istanbulda calisanin emegi somuruluyor, kimseye zaman kalmiyor, kalan zaman da trafikte, kalabalik alisveris merkezlerinde harcanip gidiyor. alisveris merkezinin otoparkina parkettigin en iyi arabadansa hafta sonu bos yollarda sevdiklerinle keyiflice surecegin herhangi bir araba daha cok daha keyif verir.

sila hasretini de kucumsemeyin arkadaslar. cem uzan eyfel kulesini karsidan goren luks evde yasiyor parisin ortasinda ama turkiye'ye donecek misiniz sorusunda agladi adam.

@baldur2 abi o kadar paran olsa al bir tane ülke ya da ada doldur içine türkleri. kalmaz hasret bence :D

şaka bir yana hasret önemli bir konu ama daha kozmopolit yerlerde bu sıkıntı daha azdır bence. mesela amerika'da kültürel olarak ingiltere'de yaşayacağından daha az sıkıntı çekebilir insan. onun dışında bu ülke çok yoruyor insanı. çalışıyorsun ama bir şey geçmiyor eline. ayda rahat 15 falan kazanman lazım ki oradaki standarta erişesin. insanın hayallerini de kısıtlıyor. çık sokağa okumuş, iyi para kazanan insanlara hayallerini sor çoğunun hayali iyi bir ev ve araba. araba da 20-30 bin dolarlık araba.

onun dışında şiddet, siyaset, hır gür çok yoruyor. dışarda nasıl durum bilmiyorum ama türkiye'de sosyal hayat da zor.

bir kere avrupa'da ikinci sınıf insansın tarafına katılmıyorum. böyle bir genelleme çok yanlış.

yalnızlık olayı da kişiye göre. ben bir yerde 3 ay çalıştım, herkesle kanka oldum. aynısına 1 senede ulaşan adam var. kişi o kültüre ne kadar ayak uydurmaya, insanlarla iletişime geçmeye çalışırsa o kadar hızlı adapte olur.
şunu eklemek istiyorum adamlar sizi ülkelerine davet etmedi. kimseden sizin için özel ilgi beklemeyin. siz "ulan ben daha iyi bir hayat istiyorum" diyip o ülkeye gittiniz. siz çabalamazsanız, o kültüre-dile-hayata adapte olmazsanız kimsenin elinizden tutup "hadi gel seni kardeşle tanıştırayım" hayata sokmasını beklemeyin.

ben buradaki yeme alışkanlığımı türkiye'de sürdüremem çünkü 3bin lira masraf çıkar. ayda 2 şişe viski, her gün et ve türevleri, canım isteyince suşi, canımız sıkıldı akşama restoran vs. 2 kişi tüm mutfak ve evmasrafı+böyle dışarıdan yemek 700-800 euro tutuyor. ki burada malzemeleri de bio alıyoruz.

eğer düz beyaz yaka adam olacaksan avrupa ezer geçer. türkiye'de en az 45 saat çalışırsın, 2hafta tatilin olur. fransa'da 35 saat normal, üstüne çalıştıklarını ya maaş ya da tatil olarak alırsın, 35 günde tatil hakkın var.
türkiye'de işsizlik maaşı max asgari ücret, burada maaşının %80'i gibi bir rakam ve 2 seneye yakın alabiliyorsun. 4 ay çalıştıktan sonra işsizlik maaşını hakedebiliyorsun. sonra taşeronluk; ben taşeron olarak çalıştım 4 ay. sözleşmeyi uzatmak istemedim,bana sözleşme bitiminde 2 maaşa yakın tazminat ödediler, taşeron olarak çalıştığım için.
bu böyle uzar gider.

yok ben kapitalist olucam, ticarete giricem, kendi işimi açıcam dersen türkiye.
ucuz iş gücünü sömür sömürebildiğin kadar. şu an bir arkadaşım işe başladı yeni mezun, haftada 60 saate yakın çalışıyor asgari ücrete. fransa'da kan alırlar. hatta çok basit örnek vereyim çalıştığım bir firmada ben çek cumhuriyetinde bir fabrikadan sorumluydum, arkadaşım fransa'da. ben bugün bir sıkıntı olsun yarının mesaisini artırıp/azaltabilirdim. fransa için ise 2 ya da 3 gün öncesinden olmadığı sürece hiçbir şeyde değişiklik yapamazdın, çünkü sendika...
sonrasında paran varsa mis gibi ülke türkiye. parayı bastır özel hastanede muayene ol, parayı bastır işlerini hallet. gece 2'ye kadar kafede otur, sabah 5'e kadar barda takıl. evine gece 4'de lahmacun söyle.

neyse uzadı. kısacası çalışan adamsan avrupa, çalıştıracak adamsan türkiye.

@logisticsmanager gerçekten iyi bir örnek olmuş. aslında olması gereken o. türkiye'de o hayatı yaşayabilmek için 10-15 bin kazanmak gerek en az. çalışıyorsun, ediyorsun ulaştığın hayat zaten standart olması gereken. bunun için yoruluyorsun. "başarılı" olamazsan da sürünüyorsun. bir arkadaşım 2015'te sıradan bir okulun mühendislik bölümünden mezun oldu. 2-3 yıl çalıştı abd'ye gitti. ne yapıyor tam bilmiyorum ama döneceğini sanmıyorum. burada elde edebileceği pek bir şey yok çünkü. mesela asgari ücretle çalışan arkadaşın da yıllar sonra belki senin şu anki standartlarına erişebilir. onun için de çok çalışması gerek. yani madem bu kadar çalışcaz o emeği amerika'da, almanya'da vereyim en azından hayatım olması gerektiği gibi olsun, düzgün arabaya binebileyim, düzgün beslenebileyim.

ahmet hamdi'nin bir sözü var. "türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor." diye. internet yardımıyla da insan görüyor. aslında türkiye'de insanların yıllardır hayalini kurduğu şeyler abd'de mesela belki de insanların dönüp bakmayacağı şeyler.

Turkiye'deki piyasalarin kapali olmasi tum ulkelerdeki piyasalarin kapali oldugu anlamina gelmiyor.

Hafta sonlari icin dediginiz dogru ama hafta ici gunlerde piyasalarin ustunde gunes batmiyor.

Forex piyasalarında 5 gün 24 saat işlem yapılmaktadır.

Asya borsalari pazar 00.00 'da acilir turkiye saatiyle. Pazar gecesi 12den once ve 12 den sonra bi bakin.

Herkul'un 12 gorevi var sirayla yaptigi: en.wikipedia.org

günahlarından arınması içinmiş o görevler, şimdi onu yazarsam geçmişte fena dağıttınız şimdi toplayacaksınız manası çıkar.

o bir yüzücünün hikayesi vardı baya yüzüyor bir denizde veya okyanusta sonra kıyıyı sisten göremiyor tam vazgecicekken sis dağılıyor bu da yüzüp rekoru kırıyor falan. kimdi o? kadındı galiba.

Bizim mitolojiden ultra epik örnek vereyim: kartal formundaki Bay Ülgen yoruluyor, konmak istiyor, "yer olsun!" diyor. Yer öyle oluyor. Yoksa buralar hep suydu.

her ay maaşımın 4te biri civarı eğlenceye gidiyor. senede bir maaş da komple bir tatil.

Tatil icin ozel bir butce ayirmiyorum, zaten biriken paradan kullaniyorum. Genelde ayda bir farkli bir ulkede tatil yapmayi hedefliyorum ama usengeclikten bu her zaman mumkun olmuyor.

Izin gunlerim cok oldugu icin (40+ gun) cogu zaman hepsini tatil icin kullanamiyorum, izin alip ev keyfi yaptigim da oluyor.

yaklaşık 2 aylık maaşımı 3-4 haftalık yurtdışı tatile ayırıyorum

son 2 sene hariç tatilimi hep bisiklet üstünde geçirdiğimden masrafım pek olmuyor. işim gereği senenin 2 veya 3 tam ay'ı antalyada 5+2 veya 5* otellerde bulunduğum için zaten parayla tutacağım xxx bir otelin beni tatmin etmeyeceğini biliyorum, hatta geçen sene bunu denedim ve 5 yıldızlı ama paramın yettiği bir otelde 1 hafta kalmaya çalıştım, sonuç; rezalet amk. bisiklet üstünde daha iyi, hem ucuz hem sportif hem fıtıfıtı...

tüm maaşı tatillere harcıyorum --ama sağlam gezdim, geziyorum-- gerçi birikmiş 3 kuruşum yok, millet rahat rahat emklilik takılırken sanırım ben sürünecem ama şimdilik keyif aldığım bi hayatım var.
@Crown ne iş yapıyosun çok merak ettim, re: 40+ izin?

hafta sonları dışında güneşi görmediğim bir yılı hatırlıyorum.
paso ofis içinde çalışıyordum.
neyse tatile çıktım, tatilde bir tekne gezisine katıldım.
tekne kaptanı, kronun önde gideni bir adamdı, sonsuz mavilikler ve güzel turist kızlar
içinde eğlenerek çalışıyordu lan. bense ofisde kümes gibi bir cubicle'da çalışıyordum.
o an atom fiziğine de lanet olsun deyip, döndüm istifamı verdim. (dermişim :))

Geçen sene arabayla 16 günlük tur yaptık istanbul-antalya kıyıdan istanbul. kamplarda kendi çadırımızda kaldık, doğanın içinde tavuk, horoz, kuş sesleriyle uyanmak gibisi yok. Otele gidip 4 duvar arasında bir hafta tatile binlerce lira bayılmaya gerek yok. Gezdik tozduk, 2 tekne turu, yamaç paraşütü dahil bana herşeyiyle 2500'e falan patladı(alkol pek kullanmıyorum), sonuna kadar değdi. Bu yaz da aynı tarifeyi yapacağız.

mayıs haziran temmuz ağustos eylül aylarında her ay en az birer hafta sonu güneye ya da izmire gidiyorum.
temmuzda bir hafta bodrumda kalıyorum.
onun dışında iş için sağa sola gidince mutlaka bi iki gün önden arkadan uzatıyorum ki kafa dinleyeyim.

bunlar için iki maaş gidiyor herhalde toplam.

bütçe ayıramadığım için maaşımın düşmesini göze alarak akdenizde minik bir ilçeye yerleştim.
sabahları işe giderken denizi görüyorum. akşamları sahilde bira içebiliyorum. gün içinde iş yerinin bahçesinden ya da yürürken ağaçlardan meyve toplayabiliyorum.

başka türlü tatil falan yapacağım yoktu benim.

Baskalarina neler yasattiysam artik, cok guzel bir hayat yasiyorum :)

hem de ne biçim... yaptığım en ufak şeyi yaşamadan edemiyorum, huyum kurusun.

@acemi zaten kismetsizsin bu beyanından sonra tüm kapıları kapattın bak :))

Evet. Nokta.

benim bebeğim olmuyor. çocuklardan nefret ederdim onun bedelini ödediğimi düşünüyorum. cezamın bitmesini bekliyorum. :)

ödedim.

Başkasına yaşattığımı yaşadım. Kötü anlamda. Galiba insan yaşattığını yaşamadan ölmüyor. Ilahi adalet mi diyorduk karma mı?

Napalim peki şimdi arayıp affet diyelim mi:)

Olabilir

kimseye kötü bir şey yaşatmadım, kötülük yapmadım. bedelini ödediğimi düşündüğüm hiçbir şey yok.

Kötü bir şey yapmadım. Bedel ödemiyorum.

evet

Viski direkt gunes altinda kalmiyorsa bozulmaz, ama alkolu ucabilir eger karafin agzi aciksa ya da kapagi ile viski arasinda cok bosluk varsa.

Sarap bir sure sonra bozulur.

Hey Siri diyerek yapamazsiniz ama Hey Google diyerek yapabilirsiniz.

Ancak donanim seviyesindeki islemler icin net bir sey soyleyemem, Google Pixel vb ile olur da her Android dusuk guc modunu ac komutunu uygulayamayabilir.

Ben evde Google Home kullaniyorum ama telefonum iPhone. Siri'nin anlayissizligindan biktigim icin komple kapattim.

Edit: Aklima geldi, Android ile boyle seyler de yapiliyor (bir sonraki surumde herkese gelecek muhtemelen): youtu.be

siz yazınca denedim, birebir yazdıklarınızı söyledim:

>alarm kurma çalıştı
>bu alarm da çalıştı
>alarmı iptal etmeyi yapamadım
> x mesaj gönder dedikten sonra mesajınızı sesle yazabiliyorsunuz. klavyeden ses tanıma tuşuna bastığınızda her yere ses ile yazabiliyorsunuz ayrıca.
>anlamadım sanırım
>kurları çevirebiliyor
>güneşin batışını sesli söylemiyor ama google'da arama yapınca direkt karşınıza çıkarıyor (siteden değil kendisi gösteriyor google)
>2 saat sonra hatırlat dedikten sonra hatırlatıcının ne hakkında olduğunu söylüyorsunuz ve kuruyor.

cihaz mi 4.

Sahte onlar :)

Baska bir deyişle çakma

Sahte onlar. Ayakkabıcıyım, üretim yerlerini bile biliyorum. Yapmayın etmeyin almayın.

4.95. Ortalamayı bilmediğim için düşük mi yüksek mi bir şey diyemem.

nasıl öğreniliyor?

Azzzz önce Uber'i tekrardan yükleyince gördüm ki, 4,11 mi ne!
Nerden düşük puan vermiş vicdansızlar çok merak ediyorum.

5.00 mış

Çok kullanmadım ama 10 ride im falan var.

4,02.

Puanlama olduğunu bilmiyodum, amına koduklarım ben puan vermeyince paso 1'i çakmış. 2.20'den falan buralara çektim.

Tanıdık acente varsa onlar senin skyscanner'da gördüğünden daha ucuza verebilir bileti.

Google Flights'tan da kontrol edin: www.google.com

turna.com'u deneyin. Üstüne şuan Cepteteb %20 indirim kampanyası var.

Hem Finlandiya icin hem de Turkiye icin vize aliyorum dediginize gore belki Turkiye icin sikintili bir ulkenin pasaportuna sahipsiniz?

Vize mevzularini bilemem de atiyorum bir kimlik kontrolunde buyrun memur bey veya yas gencse direkt abi cek problem yasamazsin. asla benim vergilerimle maas aliyorsunuz ayagi cekme buna cok gicik olurlar.

vize konusunda sorun yaşıyorsan ne dediğinin, ne kadar sempatik göründüğünün zerre önemi yok.

yapabileceğin vizeni neden şüpheli gördüklerini tam olarak anlamak ve bir dahaki sefere aynı durumda işleri hızlı halletmek adına süpheyi giderecek açıklamayı yapmak.

türkiye için vize almıyorum türk vatandaşı olup finlandiya oturumuna sahip olduğum halde türk polisi türkiyeye girişlerde fin vizemi kontrol ediyor. anlamadığım nokta orası işte, ben türk vatandaşı değil miyim türkiyeye girişimle fin vizemin nasıl bir alakası olabilir?

les amants du pont-neuf

en.wikipedia.org

cevap veriyorum: midnight in paris

Eger insan olani diyorsaniz "1 night in Paris" vardi...

www.imdb.com

Paris, je t'aime, Le pont des Arts, Haute Cuisine

le passe

intouchables

amelie

moulin rouge

woody allen'ın var bitane

Düzenli yazışma olacağını sanmam genelde yüksek lisansı ticari iş gören özel üniversiteler gammazlıyor

Yalniz kabul kagidiyla nasil olacak? Ogrenci belgesi isterler. Ama ben kaydolup gitmeyecegim derseniz o durumda ne olur bilemedim.

ogrenci olunca o ulkeden oturum aliyorsun. pasaportunda oturum belgesi, ikametgah ve ogrenci belgen ile konsolosluga basvurup tecil etmen gerekli. ayrica belki ulkeye giris cikislarinla ilgii belge de isteyebilirler.

Doktordan kalsiyum eksikliğinize dair bir rapor ve tedavi olarak bahsettiğiniz peynirin önerildiğine dair yazılı bilgi görmek isterler öyle derseniz.

Tamamen gümrük görevlisinin keyfine kalmış ama gözlemlediğim kadarıyla eğer oturumunuz varsa iyi ihtimalle peynire el koyup sizi geçiriyorlar, kötü ihtimalle peynire el koyup bir de para cezası kesip sizi geçiriyorlar.

Eğer turist iseniz kötü ihtimalle sizi ülkeye sokmazlar ve vizenizi iptal ederler.

almanya'da beni durdurup tüm bavulumu aramışlardı. sonra çantada peynir var dedim. geçtim. peyniri dedektörler buluyor sanırım. bilginiz olsun.

@ acemi
Fakir fukara gelsin ne var bunda?sana bizzat bir maliyeti söz konusu da değil. ona Afgan buna Arap diyip ötekileştirerek nereye varıldı? çözüm oldu mu? Aksine sayıları gittikçe arttı?
ahaber mi? tv den pek aram yok. başka tavsiye ettiğin bir kanal mı var?

Odemeyi alacaginiz banka hangi ulkedeyse o ulkeden kaydolmaniz gerekiyor.

Google bir fiyat tarifesi uygulamiyor. Tarife tekliflerini reklam verenler sunuyorlar, Google sadece komisyon aliyor. Yani sizin sitenizde reklami cikan isletme tiklama basina ne kadar oduyorsa Google komisyonu dustukten sonra kalani alirsiniz. Reklam verenin hangi ulkede oldugunun bir onemi yok.

sonuc olarak kazancim turkce bir blog acmakla ayni mi olacak?

Esit sayida trafikte Ingilizce blog'un geliri cok daha yuksek olur. Ustelik Ingilizce blog'da trafikte cok daha fazla olur cunku sadece Turklere hitap etmez.

Ancak daha blog'u bile acmadiysaniz AdSense dusunmek icin cok erken. Hele bir duzenli ve yuksek trafik cekmeye baslayin, ondan sonra sira AdSense'e basvurmaya gelsin.

tamamdir cok tesekkur ederim ;)

Teknik anlamda soruyorsaniz evet, dediginiz gibi belli hashtag ile paylasilan twitler bosluga gonderilebilir.

bu twitter'ın izni ile mi olabiliyor sadece yoksa dışarıdan müdahale mümkün mü?

Twitter yapabilir bunu zaten, yukaridan birinden kastin Twitter'daki ust duzey bir yonetici oldugunu varsaydim.

Üreticiler genele hitap edecek şekilde motor ömrü, motor gücü, yakıt tüketimi gibi parametreler arasındaki dengeyi kuruyorlar.

Bu tarz yazılımlarla kullanıcının tercihine göre motor gücü yükseltilebiliyor, ya da yakıt tüketimi azaltılıyor. Tabi ikisi aynı anda olmuyor :)

araç yazılımları standart kullanım için optimize ediliyor.
dersen ki ben sportif kullanıcam, yakıt tüketimi umrumda değil. değerler ona göre ayarlanabilir sanıyorum. abartırsan motor da zarar görür belki.

Arac uzun vadede ( 70-80 bin km) zarar goruyor. Parcalar daha cok aşiniyor, kurum oluyor vs.

Atmosferik araclarda zaten cok artmiyor.
Turbo araclarda turbo basinciyla falan oynayarak yapiyorlar bunu.

Islem sonucu motor omru kisalabilir dogrudur, risklidir ki zaten garanti disi kalir arac.

Onun haricinde emisyon degerleri sapitir. Simsiyah duman atar chipli dizeller. Ureticiler cesitli emisyon kriterlerini saglamak zorunda. Chip Tunning ile emisyon yuzunden dusen performansi alabiliyorsun fakat yakit artiyor tasarruf yalan. Ayrica cevrenin anasini sikiyor arac, Avrupa'da oyle duman atsan polis cevirir salmaz arabayi ama bizde kimse siklemiyor.

crown a ek olarak egzoz emisyon için limit getiren otoriteler var yemişim doğayı diyerek ek güç kazanabiliyosun

Evet üretici belli standartları sağlamak, çevreye, trafik kurallarına ve aracın kendisine dikkat etmek zorunda o yüzden bazı kısıtlar koyuluyor.

Turboyla oynatıp kaputu suratına patlatan insanların dünyasında bunların hiçbir önemi yok.

riskli işlem bunlar. turbo basıncıyla oynayarak gücü/torku 1.5 katına kadar arttıranlar var. ama bilgisayardaki oc işlemi gibi. her an her şey olabilir. bilgisayardaki durum biraz daha güvende hatta. standart kullanıcılar için mantıklı bir işlem değil. mod işine gönül veriyorsanız artık hobi oluyor, o zaman masrafa da hasara da kayıp olarak bakmazsınız zaten.

Turkiye'de zaten genelde gerekli tasimacilik belgelerine sahip sirketler 10-20 tane arac alip sofor tutup calistiriyorlar.

Sofor tutup calistirabiliyorsun ama uber simdilik alimi durdurdu.

Arkasinda firmalarin logolari, tarih vb olan birer Rolex hediye etmek.

Herkes futbol ya da F1 sevmeyebilir. Tatil olayi aileleri de kapsayacaksa olabilir ama bekar olanlarla coluk cocuklu olanlarin tatil beklentileri arasinda cok fark olur.

Burasi yardimci olabilir:

support.google.com

MSN, Whatsapp hep bu yollardan geçti, sancılı bir süreç tabii.

Hayır, gerçekle en ufak bir bağlantısı yok.

Hey gidi, eskiden de Microsoft servetini dagitirdi (inanmayan Patricia Teyze'ye sorsun)

(bkz: microsoft servetini dağıtıyor)

Tabi ki tamami duzmece.

Ben para ödemek istiyorum, nerden şaapacaz??

Diyanetle anlaşmışlar, deizim ile mücadelede destek sözü vermiş. Üstteki yazıya gerek kalmamış.
cuma çıkışı para toplanacakmış.

Almanya icin www.immobilienscout24.de

Hollanda icin www.funda.nl

İrlanda için www.daft.ie

Italya için www.immobiliare.it

İspanya: www.idealista.com

winmerge diye bi program var. dosyaların text dosyası olduğunu varsaydım.

Şu işinizi görür sanırım ama dosyaya çıkartır mı bilemedim:

www.diffchecker.com

eğer aynı satırlarsa excel kendi yapıyor bunu.

R da compare paketiyle de yapilabilir.
Vignette asagida;
cran.r-project.org

“beyond compare”

Excel'de VLOOKUP'la yapabilirsin.

Birkaç video izle kolayca kendi çözümüne uyarlayabilirsin.

Vlookup ya da turkceyse düşeyara

Mumkun

mümkün
eksisozluk.com

zayıflamanın %80'i düzgün beslenmektir.

mümkün ama sağlıklı ve sürdürülebilir değil. evde 20 squat, 10 şınav, 30-60 saniye planktan oluşan bir hareketlilik katabilirseniz iyi olacaktır.

nasıl yapacağım ? Detay verir misin ?

hiçbir spor aktivitesi yapmadan, şirkette öğle yemeğinde ekmeği keserek ve mevsim salata yiyerek birkaç ayda altı kilo vermiştim.

yemek+salata+tatlı+meyve yememe rağmen kilo verdim.
akşam yemeğini de ekmekli yiyordum bunu yaptığım sırada.

Ramazan ayinda 10 kiloya yakın veriyorum ben.

Intermittent fasting yap

Şekeri bırakarak mümkün.

Bir ara yazın şekerli/paketli her şeyi bıraktım. Abur cubur, gazlı içecek 0. İçindekikler kısmında şeker yazan her şey kısaca. 3 ayda 10 kilo falan vermiştim.

Mümkün. Ekmek ve abur cuburu 4 gündür mecburi kesinse alt karın yağlarından neredeyse eser kalmadı. Olsaydı karın kaslarım bile görünebilirdi.

Turkiye'de olup disarida olmayan pek bir sey yok. Aklima raki, sucuk, simit geliyor ama bunlari kolayca, Turkiye'dekinden de ucuz fiyata buluyorum zaten.

demokrasi ve insan hakları

kaliteli döner

ziyaretçim geliyor ve türkiyeden sipariş listesi hazırlıyorum. Aklımda sucuk ve kitap vardı şimdilik.

baklava ve lokum olabilir

ucuz isgucunu, degersiz insan hayatini, bocek gibi yasayan (hayatta kalan diyelim) insanlari ozluyorum. neden?

sabah saat 04:00'de tek tiklamayla ayagima kadar istedigim her siparis gelmiyor. her siparisi birak, mesai saatleri icerisinde eve su da gelmiyor cunku oyle bir hizmet yok, marketten su tasiyoruz. pizza ya da kebab soyleyince eve servis icin +1 euro aliyorlar.

ucuz isgucu onemli. insan hayati degerli olunca ayda 300~ euro verip de sabah aksam kosturtamiyorsun saga sola. oyle olunca da eve servis olmuyor :(

@no christ requires +1. komik, üzücü ama +1.

misal bugün akşam yiyecek bir şey yok. naptık? çilek kalmış onu yedik. pazar günü açık bir yer yok.
türkiye'de? gecenin 4'ünde lahmacun söyleyebildiğin yer. hem de 20dkda kapıda.

bunun dışında şöyle akşam 11'de evden çıkıp, gece 2'ye kadar nargile bira vs. yapmak. bu da misal zor. geçen barda 1.15 gibi slow müzige başladılar, 1.30-1.45 gibi ışıkları açıp insanları siktir ettiler. çünkü 2'ye kadar açık kalabiliyorlar.

tuzlu unlu mamül. burada her türlü unlu zımbırtı şekerli. ya da ekmeğin üstüne peynir vs koyuyorlar al sana tuzlu diye.

çay. bu kolay da çaydanlık almadığımdan çay da almadım. haliyle 6 ay oldu, bir kere dönercide dandik çay içtim o kadar.

bankacılık sistemi. banka hesabı açmak için 1 hafta sonrasına randevu aldım onlarca belge ile. çipli banka kartı için gene randevu alıp başvurmam lazım. peki banka telefon numarasınu değiştirmek istediniz? evinize şifre yolluyorlar, o gelene kadar kalıyor. bankaya para yatırmak orta çağ zaten. kese kağıdı gibi bir şeyin içine parayı koyup, banka kartınızdan "ben bu kadar para yatıracağım" aldı fişi alıp içine koyup kapatıp, üstüne banka bilgileriniz, kaç para koydunuz vs yazıp atm içine koyuyorsunuz. 2 güne falan para hesapta. peki ya çek? geçen çek koydum 1 ayda falan geldi hesabıma.

müşteri hizmetleri. burada 24 saat hizmet yok. normal mesai saatinden sonra internet mi çöktü? yarın. kartınızda sıkıntı mı var? yarın.

bana göre el emeği gerektirmeyen her türlü paket ürün zaten türk marketlerde var. onları söylemeye gerek yok.

Open Office işinizi görmez mi? Ücretsiz. www.openoffice.org

Program bile indirmeyeyim derseniz de ucretsiz olarak (bkz: Google Docs) isinizi gorebilir.

onedrive ile hem bulut sistemine entegre olursunuz hem de tüm office uygulamalarını direk microsoft sayesinde browser üzerinden ücretsiz kullanabilirsiniz.

Mac'in kendi programları gayet güzel. Pages, Numbers, Keynote.

uni ogrencisiyseniz office 365 indirebilirsiniz.
Ayrica mac in kendi programlari da baya iyi aslinda.

Libre kullaniyorum ben.

Notelad++ muadili olarak da sublime

mactorrents :))

office 365 gayet güzel çalışıyor. bazı işler için pages yeterli değil (satır numarası, mail&merge, vb. tırt şeyler).

Chromecast diye bişey vardi, onu mu diyorsunuz acaba?

Bu isi yapan farkli cihaz ve teknolojiler var. Ben Chromecast kullaniyorum pek cok farkli servisle de calisabildigi icin. Fiyat/performans orani da basarili.

elde yıkamadan her türlü ekonomik olur.

su fiyatları şehirden şehire değişiyor sanıyorum mesela bizim elektrik ve su faturamız başa baş geliyor o yüzden fark yaratmaz çok fazla ama sahil memleketlerinde(hele ufak şehirlerde) su faturası çok daha az gelirdi bize belki de annemin ekonomikliğiydi bilemem.

edit: illa net bir şekilde öğrenmek istiyorsan modelini google'la şu el kitapçığında yazan bilgileri bulursun hangi modda ne kadar elektrik ne kadar su harcadığına dair.

edit 2: mesela elektrikte saat tarifesi var. atıyorum saat 10'dan sonra en ucuz, akşam 6-10 arası en pahalı gibi. onu da dikkate al.

Hizli modda ayni temizligi yakalamak icin suyu daha cok isitiyor ve daha fazla su kullaniyor, dolayisiyla cok daha fazla elektrik harciyor (hem su miktari hem de suyun sicakligi yukseldi).

Yani ya zamandan ya da elektrikten tasarruf etmeyi secmeniz lazim. Eger tek kistas ekonomi ise ekonomik mod ekonomik olur. Zaten olmasa ekonomik denmezdi.

ben camasir mak icin bakmistim. 3 saat eco modda hizli modda oldugundan daha az enerji harciyordu. o yüzden adi eco mod zaten.
kullandigi su miktarini da handbookta yazan bilgilere göre bulursun, harcadigi enerjiyi de. model-marka yazip google a somalisin:)

Boşuna ekonomik mod yazmamışlardır, o makineyi tasarlayan adamlar emin ol oraya ekonomi yazabilmek için her şeyi hesaplayıp koymuşlardır.

zor

ytd

pek sanmam.
dolar ve euro tutulamaz.

ABD'nin Suriye'yi bombalamasi dolari 1 dusururse TL'yi 2 dusurur. Dolar dustugu zamanlarda bile TL daha hizli dustugu icin TL karsisinda dolar yukseliyordu.

Grafiklere bakarsaniz dolarin dususunu gorursunuz:

www.xe.com

cuma günü yapılmış olması borsalar hazmetsin diye. düşürmez de artırmaz da zaten önceki çıkışında fiyatlandı bana göre.

ytd.

ABD'de tax free yok.

Apple web sitesindeki fiyatlar vergi hariç fiyatlar. Üstüne hangi eyaletten alacaksanız eyaletten eyalete değişen KDV'yi de eklemeniz lazım.

Dubai daha ucuza gelir büyük ihtimal.

Metodun yanlış. Apple store’leri kuyaslama. Örneğin iphone x geçen hepsiburada’da 5 bin tl idi, 2 yıl apple garantili. Abd’de 1000 dolar+vergi. 1080 desen 4500 tl yapıyor, 150 de kayıt parası desen 4650 tl yapar. Arada 350 tl var (o da sen gidene kadar dolar 4.5 tl olmazsa).

Mac’de aynı durum geçerli.

katar tax free ve daha ucuz.

blabla gec kalmanin dibine vurdu, gec kalanin onde gideni bayrak sallayani oldu demis.

Angarya bilgi: Crescendo Italyanca bir muzik terimi, sesin siddetlenmesi, yukselmesi anlamina gelir.

gec kalmadnin degil de genel olarak "yukseldi" son zamanlarda anlami var.

Mesela "prices reached a crescendo of late" son zamanlarda fiyatlar baya yukseldi.

cok tsekkurler.
"has reached a crescendo ile "has reached a crescendo of late" arasında bır anlam farklılıgı olup olmadıgını merak etmistim cok araştırdım ama bulamadım. sanırım @robokot un dedigi gıbı crescendo sözcugune vurgu yukluyor fark bu.

Bavulların uçakta konulduğu yer oldukça soğuk oluyor, erime sıkıntısı olmaz ama 4 saat dediğinize göre yurt dışına gidecek. Ülkelerin çoğuna et ve süt ürünleri sokmak yasak, hedef ülkenin gümrük kurallarını kontrol edin yakalanırsanız sıkıntı olmasın.

@crown çok az bir miktar, yani bir paket margarin kadar götüreceğim. Herhalde sorun olmaz.

Ucagin altina verecekseniz sorun olmaz, soguk oluyo oralar

Buzluk posetler var metalik renk. Dondurup o posete koyun

ben internetten alınca tereyağı, kuru buzla beraber köpük kutuya koyup yolluyorlar. elime geçmesi en az 20 saat sürüyor, geldiğinde hala erimemiş oluyor. kuru buza baktım şimdi, önceden izin alınmak kaydıyla 2,5 kiloya kadar yasalmış uçakta bavul kısmında. izin işi ayrıca uzun prosedür gerektirmiyor anladığım kadarıyla, haber verilsin yeter manasında görünüyor açıklamalar.

dondurun öncesinde. biz erzincan'dan istanbul'a arabayla getiriyoruz bagajda (temmuz yada agustos ayında hemde) çözünmüyor bile doğru düzgün. mutlaka donmuş olsun ama.

Evet bulunabilir, GSM firması bunun kaydını tutar ve talep gelmesi durumunda savcılık ile paylaşır.Bu sebeple savcılık üstünden ilerlemeniz lazım.

Eğer telefon WiFi üstünden IP aldıysa o zaman internet abonesinin bilgisine ulaşabilirsiniz.

peki savcılık talep eder mi? benim hesabımdan bi para çalınmıştı. hangi telefon ıp si aracılığıyla olduğunu bankadan öğrendim. ben savcılığa dilekçe verdiğimde sadece çalındığını söylemiştim. wifi üstünden olduğunu sanmıyorum. ben sorarak öğrenemez miyim gsm operatörünü arasam?

crown +1

hiç bir operatör savcılık üzerinden gelmeyen bu tür bireysel taleplere cevap veremez. IP adresi ve işlem zamanı bilgilerini içeren ek dilekçeyi savcılığa sunun.

bazı programlarla ıp leri değiştirme gibi bi durumları var mı yoksa bu ıp değişmez bir şey mi?

bu Ip adresi internete her bağlandığımda değişiyor arkadaşlar