mezun olunan okuldan alabiliosun

Mezuniyet belgesi verir mezun olduğun okul.

B sınıfı için;
650-700 arası kurs ücreti
50 lira direksiyon sınav ücreti
107 lira ehliyet kart ücreti

Kurs ücreti okuldan okula farkediyor, kimisi tüm masraflar dahil bu yazdığım fiyatı verirken kimisi sadece bu fiyata 10 saatlik direksiyon eğitimi ve yazılı sınav için kurs veriyor.

bi hafta önce aldım ehliyeti.
kafadan ortalama 1100-1200 çıkar.
kursa 600 verdim, 350 tl harç, 50 tl sınav ücreti, 100 tl kart için, bunların biraz küsüratları var işte, bi de dosya ücreti var 15 lira falan. ortalama 1150 gibi bi şey oluyo. kurs ücreti dışındakiler sabit zaten.

Fabrikalara, laboratuvarlara, finans kurumlarına danışman olurlar, televizyona çıkarlar, kitap yazarlar, aklını kullanan iyi paralar alır..

bilginin para ettiği düzenlerde iy para kazanan hocalar olur. hepsi değil ama kazananı da çoğiy kazanır.

kendi aldığı maaş dışında, ders ücretleri oluyor, idari görevleri oluyor,araştırmalarda danışmanlık yapabiliyor, hazırlanan projelerden kazancı oluyor, yayımlanan eserlerine karşılık ücret alıyorlar vs vs ve bunlar hep para. :)

danışmanlıktan deli gibi para kazanabiliyorlar.

çalıştığım şirketin yangın danışmanı diye bir profa 70.000$ verdiğini biliyorum. zemin ile ilgili bir profa 5.000 TL vermiştik adam ile sadece bir kez görüşüp veriler hakkında yorum yapması için.

bizim hocalardan 3 tanesi, batmakta olan bir kimya fabrikasının sorununu çözmüşler. fabrika da bunlara 300 bin tl vermiş. bizim hocalar kabul etmemiş onun yerine fabrikaya bizden 3 tane öğrenci alın demişler. böyle böyle oluyor heralde.

istanbul da aylık geliri 10 bin liranın altında profesör yoktur.(net gelir)
bakmayın siz o gazetelerde çıkan devletin verdiği profesör maaşlarına...

ben bi olay biliyom da, detayını annatamam.

işi halletmek içün 1 milyon dolar istedi hoca.

şirket kabul etmedi ama herifin dediğini dinnemediği içün de gümledi...

bunnar uç örnekler!

Başka gelirler şöyle olabilir:

İdari görev - dekan, rektör yard, rektör
Projelerde yürütücülük - Avrupa birliği çerçeve programları, TÜBİTAK vb
Patent
Danışmanlık

o degil de cok iyiymis ya.. ben de bakip aciyordum helal diyordum.

peki profesor oluncaya kadar? asistanlar docentler vs. onlarda bu tarz danismanlik olanaklari var mi yoksa profesorlugu alacak kadar tecrube olmali mi?

Aynen öyle şimdiden geçmiş olsun :)

bitmez senin askerlik.

bildigim kadariyla ne cikarsa bahtina. degistirme sansi yok.

www.asal.msb.gov.tr

4. Sevk öncesi hazırlık işlemini tamamlayan yükümlüler sınıflandırılır. Sınıflandırılan yükümlüler tekrar sınıflandırma işlemine tabi tutulmaz.

edit: secilebiliyor derken? tercih belirtiyorsun ama garantisi yok.

artik o secilebiliyor galiba ya.

Astek cikarsa astek olur. Reddetme filan yok askerde:) kubura gir cik dese girip cikacaksin. Askeriyenin muhendis ihtiyaci varsa astek alitlar. Sansina kalmis. Astek olmanin da artilari var. 12 ay yapiyorsun ama 2bin kusur lira maas bagliyorlar. Insani bir yerdeysen 300-400 e bir ev tutar, aksam 5'te cikar evine gidersin, sabah ise gelir gibi cikar birlige gidersin. Veya birlikte kalirsin gelen parayi biriktirirsin.

değiştirme şansı yok. astek gidecek.

tırsacak bişey yok, aslanlar gibi gider yapar.
1 yıl olursa aylık 2350tl ile başlar 2750tl ile bitirir. 8-5 çalışır kendi evi olur haftasonu tatili olur. yıllık izini bile olur.

mühendis olduğu için uzun dönem yani astek olabilir.bu işlerin reddi seçmesi yok.askeriye ne derse o olur.şansına kalmış.

hangi sebeple tirstigini ben anlayamadim. onu soylersen belki "haci dusundugun seye bak ya, o oyle degil ki ehi ehi" diyebiliriz.

Bir sene mühendislikten uzak kalacağım falan diyor, birde subay gelir ezer falan diye düşünüyor.

Birde buna ek olarak kıl dönmesi ameliyatı olması gerekiyor onu da askerde yaptırıp hava değişimi alırım diyordu, onun için de geçen bi yerde okuduk giriş muayenesinde belirtmek mi gerekiyormuş neymiş onun olayı nedir acaba, ne yapmak gerekir, acemilikte yapılabilir mi?

askerden yeni donmus birisi olarak soyleyebilirim ki,

kisa donem de olsa, astegmen de olsa firca yemeden askerlik gecmez. net.
ben batarya yazicisiydim, dasakli torpillerim de vardi, ona ragmen bi suru firca yedigim oldu. bataryanin astegmeni de cok firca yedi, albaylardan ozellikle, bana maksimum ustegmen firca atmisti :}

diger bi mesele, suan komisyonda gorusuluyor, askerlikten sayilan hava degisimi sureleri kisaliyor. kisa donem icin 45'ten 15'e iniyor. 12 ay er/erbas olarak askerlik yapanlarin da 90 gunden 30 gune dusuyor. astegmenler icin durum ne bilmiyorum ama onlarin da degisir muhtemelen. en baba ameliyati da olsan 15 gun'den sonra safak yerinde sayiyor, iyilesince geri gidip yapiyosun askerligini.

demedi deme polatlı topçu füze okulu, adestim komutanı

acuvue oasys marka lens iyi diyorlar. ben de 1 senedir kullanıyorum bir sıkıntı yaşamadım.

bende de miyop astigmat var. bausch&lomb kullandım birkaç yıl ama inanılmaz kuruluk yaptı ve pek rahat değildi. şimdi birkaç aydır acuvue oasys kullanıyorum. kuruluk problemim hiç yok neredeyse.

Air optix bayağı rahat bence deneyin.

Var tabii, üniversitenin genel eğitim dili x olsa da ingilizce veriken dersler de oluyor, onları tercih edebilirsin.

Bazı üniversitelerde oluyor, bazılarında olmuyor. Gidebileceğiniz seçeneklerdeki okulları inceleyebilirsiniz. Yüksek lisansın İngilizce olma olasılığı daha yüksek, lisans dersleri için olasılık biraz daha düşüyor. Ayrıca Fransa ve İspanya'da bazı üniversiteler, ilgili dili bildiğine dair belge isteyebiliyorlar. Bazen bu belge o dönem giden kimseden çıkmıyor, puanı yüksek olan o ülkedeki okulu kazanıyor ve sonra dersler anlamadığı dilde olduğundan not ortalaması pike yapmış şekilde geri dönüyor. Bazen dersler olduğunda 30 ECTS dolmayabiliyor. O yüzden okulları yazmadan önce inceleyin.

1.öncelikle İngilizce bilmenize rağmen neden İngiltere'nin toefl istemesinin sorun olduğunu anlamadım.
2.Almanya'da İngilizce eğitim veren çeşitli okullar var, bu tip okulla anlaşması var mı okulunuzun diye bilgi vermiyorlar mı? erasmus'a gitmedim fakat bunun bir koordinatörü falan yok mu ya hu.

aynı durumu bende yaşadım ve ben sırf bu dil olayı yüzünden gidemedim benim kazandığım avusturyadaki leoben üniversitesinde eğitim dili almancaydı ve hangi derslerin ingilzce verildiğine dair herhangi bir bilgi verilmediği için gidemedim(yani okulu uzatmak yemedi).
bununla beraber polonya ve ispanyaya giden arkadaşlarımda eğitim dilinin ingilizce olmadığını hatta tek kelime ingilizce öğrenemeden geldiklerini söylediler(akademik ingilizce) yani giden ya lehçe öğrendi ya da ispanyolca. kimi giden öğrenemedi dili diye geri döndü aldığı hibeyi paşa paşa ödedi falan yani bunlar çok olan şeyler kimse söylemiyor ama dil olayı sıkıntıysa bence hiç bulaşma eğlenmek yerine zehir olmasın erasmus.
zaten erasmus ingiltere dışında gidildiği takdirde dil geliştirmek amacıyla katılacak bi program değil daha ziyade pratik üzerine faydası olur.
özetle şahsi tavsiyem bu konuyu detaylı irdelemeden gitme ya da fırsatın varsa ingiltereye git.
bu arada farklı ülkeler için kurs olacak falan diyorlar inanma bana dedikleri kursta 1 haftalıktı. yani 1 haftada birden ona kadar sayı saymak ve bir iki basit kelime dışında almanca bilmeyen şahsıma akademik düzeyde eğitim alacak kadar almanca öğreteceklerini iddia ettiler ama yemedi yine, belkide onlar beni fazla abarttı bilemiyorum neyse oku bunları da öyle karar ver.

İspanya için ayrıca bilgi vereyim. İspanya'da genel konuşulan dil Castellano'dur. (Bu bizim İspanyolca diye bildiğimiz dil) Bir de eyaletlerin kendi resmi dili vardır (Katalanca, Aragonez, Bask, Mayorkin, vb.) Bir ders oralılar için o eyaletin dilinde açılır; Erasmus ve başka ülke içi değişim programları ile gelenleerin Castellano bilmeleri beklenir. Yani, aynı ders iki dilde açık. Biri eyalet dili, diğeri Castellano. Sen "turistler ne yapacak" dersen şaşıra şaşıra "Nasıl yani, turistler Castellano bilmiyorlar mı" derler. Çünkü buranın en büyük göçü Latin Amerika'dandır. Zaten İngilizce derse kökünden karşılar, bazı büyük üniversitelerdeki yüksek lisans programları dışında İngilizce yoktur. Okuldaki öğrencilerin de çoğu en son lisede İngilizce görmüştür, birkaç eyalette ikinci dil olarak Fransızca yaygındır. Öğrenciler falan da kendi hobileri değilse, akademik kasmayacaklarsa, ESN veya parti insanı değilse İngilizceye hiç bulaşmaz. İngilizce bilen insan Madrid ve Barcelona dışında zor bulunur.

osym aday islemleri sayfasindan online olarak degisim yapabilirsiniz gibi. siteyi kurcalayin.

başvuru bitmedi, 12 ye kadar zaman var.
bir öğretmen arkadaş bugün söylüyordu.

demin bende değiştirdim sınav giriş yerimi hala aisten yapılabiliniyor.

ikincisi için 55 tl ödemiştim . Bi iş var orda ..

sürücü kursu istediyse onlara hiç güven olmuyor dikkat etmek lazım. zamanında ben her şeyi bitirdim kurstan belgeleri alıcam, ne koparırsak kardır kafasıyla cart curt parası diye 50 lira istemişti. biraz üsteleyince hadi senden almayalım sen yabancı değilsin falan diye kıvırdı -ki kursa bi kayıt olmak için bir de her iş bittikten sonra belgeleri almak için toplamda 2 kere uğramışım, daha nasıl yabancı olacaksam..

bazı sürücü kursları kayıt için ör 300 tl alıyorsa sınav için 100 lira ister, bazıları kayıt için 400 isteyip sınav için ücret istemez. yani hepsi aşağı yukarı aynı parayı alıyor. önemli olan enbaşından anlaşmak.

sınavdan geçemeyince veya herhangi bir sebeple giremeyince ikinci sınava giriş için 100 lira istiyorlar. birileri daha soruştu neye dayanıyor gibisinden ama tam bi cevap alamadı sanırım. benim gittiğim kurs ta 100 lira istemişti ikinci giriş hakkı için ama bununla beraber aldığım ikinci ehliyet için 50 liralık ücreti de istememişlerdi.

50 lirası sınav ücreti. Diğer 50 lira da ekstradan vereceği direksiyon dersi ücreti. Ben ders almıycam derseniz 50 lira verebilirsiniz.

eksiduyu.ru

frontera - cabernet sauvignon

Gurme değilsen, ağır ve bu işten anlayan ya da markayı önemseyen misafirin yoksa kasmanın lüzumu yok bence. Mistik iyidir.

Bir de üzümünden üzümüne çok fark gösteriyor. Kendi damak zevkine göre olanı da deneye deneye bulabilirsin. Şiraz üzümünü seviyordum ben bir aralar mesela.

Yemekle birlikte mi içilecek? Hangi yemek?
Gövdeli şarap mı olacak (Yani sert) yoksa orta ya da az sert mi?
Kaç lira aralığında olacak?

@bugraa yemekle birlikte içilmeyecek. orta olursa çok iyi olur. maksimum 70 lira düşünüyorum fiyat olarak da.

Two Oceans Pinotage 2007
Two Oceans Shiraz 2009
Hill & Dale Pinotage 2005
Corvus Rarum Kuntra-Karalahna 2008
Melen Shiraz Rezerve 2009
Torres Coronas 2006
Egeo Shiraz 2010
Gallo California Red 2009

Bunları piyasada bulabilirsiniz. Hepsinin içimi keyiflidir. Ben bunların arasından seçim yapacak olsam "Two Oceans Shiraz 2009" derdim çünkü Güney Afrika Şiraz'ın içimi her zaman hafiftir. Özellikle 2009 hasatı hafif ve keyifli.

Afiyet olsun.

@bugraa çok teşekkürler

içilebilirliği ve tadının gayet uygun olmasıyla beraber gayet uygun fiyatlı olarak şahsi tavsiyem; dolce vita

lens markanı değiştidin mi?
önceden olduğu gibi bi kuruluk mu?
lenslerin solüsyonda yeterince beklettiğine emin misin?
gözlerin lens olmaığında da kuruyor mu ?
bunlara cevabın hayır hayır evet hayır şeklindeyse gidip suni gözyaşından al kullan eğer değilse bi doktora görün.

belirtmekte fayda var doktor değilim- ki doktorlar her şeyin en iyisini bilir- 9-10 yıllık lens kullanıcısıyım.

o yapay gozyaslarinin zarari olacagindan degil de sen yine de once doktora gorun

solüsyon olarak biotrue denemenizi tavsiye ederim.

çok sıcak suyla yıkamak saç köklerinde yağlanmayı arttırır diye biliyorum. ılık suyla yıkamalıymışız.

Cam terebenti mi bise vardi sampuana karistirmalik
Dokulmeyi azaltici ve yaglanmayi azaltici

Ama bazen bas agrisi yapardi bana

Ben çare bulamadım. Hiçbir şampuan çare olmadı. Her gün düzenli yıkıyor ve kısa tutuyorum uzun süredir. Gün içerisinde yağlanmamaya başladı.

saçı sık yıkamak da yağlanmaya sebep oluyodu diye biliyorum.

Gliss - Schwarzkopf mavi kutu yağlı saçlar için olan kullanıyorum bayağı etkili .birde saçını düzenli yıkaman lazım.bir başka tavsiye her gün duş alıyorsan benim gibi bir gün saçını şampuanla diğer gün şampuanlama sadece ssıcak suyla durula 2-3 yıkama sonra farkı gözle görünür bi şekilde reklam gibi oldu hadi bye

arındırıcı, dengeleyici bir şampuan kullanmanız lazım. bir eczaneden, içeriği ağır olmayan, mümkünse parabensiz, arındırıcı bir şampuan alın.

ben ducray extra doux kullanıyorum ve saç derisiyle sorun yaşayan herkese tavsiye ediyorum. size de tavsiye ediyorum.

bi cuma günü akşamından başlayıp eve kapanacak ve pazartesiye sabahına kadar o iğrenç yağlı haline katlanacak ondan sonra da 2-3 günde bir yıkayacaksınız.
daha az yağlanacak bu gidişle.

ben de her gün yıkıyordum ancak bu şekilde düzeltebildim, bilimsel bir gerçek.

her gün hangi şampuan olursa olsun organik vs farketmez yıkanan saç derisindeki kendi yağını aldığımız için o bölgeyi daha fazla korumak adına vücut daha fazla yağlandırıyor, mecburen en az 2-3 günde bir yıkıcaz.

Bir de lush-rehab öneririm.

Kukurtlu sabun.

çok dokunmak da yağlandırır saçı. bir de eğer ince telli ve düz saçlarınız varsa azıcık bir yağlanma bile sanki en az iki gündür yağlıymış izlenimi yaratabilir. ben de çok dertliyim bu konudan.

parmak uçlarınla değil, avuç içinle masaj yap.

hacı abi yıkadığın suya da dikkat et bak benim oturduğum binada su bedava kuyudan çıkip geliyor, ama baya kireçli. içme suyuyla yıkıyorum. 2 gün gidiyor valla saçlar eskiden elim hep kafamdaydı o da bitti.

Her gun yika baska caresi yok. Ben eger ikinci gun yikamzsam sacimi insan icine cikamayacak duruma geliyorum.

2 gunde bir tresan isirgan otlu sampuan ile yikayarak ustesinden geldim sahsen bu problemin.. Bir muddet sonra alisiyor saclar.

eskiden her gun iki kere sampuanlardim sacimi. sonra birden kepeklenmeye basladi, ne yaptiysam onunu alamadim. bolumde de saclari beline kadar bir arkadasim vardi. ben 3 numara sacimla bas edemiyorum, sen nasi yapiyosun dedim, cok sik yikamiyorum dedi, ben de yavas yavas o aliskanligimdan vazgectim. simdi vucudumu her gun yikiyorum ama saclarimi 2-3 gunde bir yikiyorum.

çam terebentin +1
yağın satıldığı şişelerinin kapağını bir kez doldurup kullandığın şampuana boşalt ve karıştır(şu büyük boy(750 ml galiba) dolu şampuana ekle). her kullanımdan önce çalkala. yağlanmaya bayağı ettiği gibi çam ormanında gibi ferahlıkta vermesi çabası. tabi bi yerden sonra sertleşmeye başlıyor saçlar onu da belirtmek lazım.

taş.



(öldürün lan beni)

10 sene önce gördüğüm mineraloji dersinden hatırladığım kadarıyla üst taraftaki yapıyı limonite benzeterek demirli memirli bir şey diyorum.

Yeşil şist imiş

daha kucuk ve gevsek icli patates kullanin

Alüminyum folyoya sarıp deneyin.

@bokmuhendisi: Mikrodalgaya sakın aluminyum folyo koymayın!
www.youtube.com

3 parça alüminyum folyo koyarsanız aralarındaki etkileşimden dolayı vidyodaki olur, tek parça folyoya sarılmış patates her hangi bir sorun çıkarmaz.

cok ilginc cunku bir keresinde bir parca aluminyum uzerinde pizza isitmayi denemistim, cozurt cozurt kucuk patlamalar oldu benim mikrodalgada.

fırın torbası diye bir şey var. ondan al. eve gel fırını aç. sevdiği baharatları biraz yağ ile karıştır, tavukla beraber torbanın içine koy. karıştır iyice. torbanın ağzını bağla sağa sola 3-5 delik aç. koy tepsiye ver fırına. yarım saate falan pişer tahminim.

afiyet olsun.

babacım en basit yol asm'nin dediği gibi fırın torbası al direk daya içine. hatta daha kolayı var direk knorr'un fırınlı baharatlı paketleri var onlardan al gayet güzel.

ama bana sorarsan hindi gibi içini kestaneli iç pilavıyla doldurup üstüne tereyağ,paprika,tabasco,winchester shire ve kekikten oluşan gibson sosu ile nar gibi kızarmasını sağlayabilirsin..

knorr un baharatlı paketlerini ben de tavsiye ediyorum, yakınlarda bi migros varsa bi koşu git al.
içinden torba daçıkıyor. içine varsa patates, havuç falan da koyarsın.. mis.

Knorr poşedi fikrini tuttum, bunu yapiyim ben iyisi mi.

Gibson panpa winchestershire nerden bulucam akşam akşam Amerika mı burası? :D Makroda olsa oraya kim gider şimdi, damak tadını sevdim ama :)

Pilicin üzerine tuz, bal ve tereyağı sürün. Fırında güzelce kızarsın. Yanına da patates cipsi.

pilici koyduğun fırın torbasına biber patates havuç falanda ekle sosla karıştır. sosu da sulandırılmış salça içerisinde karabiber tuz ve pul biber ekleyerek yapabilirsin, tam bekar erkek işi oldu bu ama sen öyle yap :D

5 aylık çocuğun var eşin çay demliyor mum ışığı var. bebeğin üstünü güzelce örtün bir şey olmaz allahın izniyle. güzelce de uyur inşallah. siz de televizyonsuz radyosuz saçmalıklardan uzak birkaç saat geçirin. birbirinize sarılın. mutsuz olmak için sebep aramayın. mutlu olmaya çalışın. yarını da yarın düşünürsün. sevmediğin insanlara içinden küfür edebilirsin. bırak onlar sıkıntı yapsın. sen yapma. akşam eve dönüp çocuğunu göreceksin. onu bekleyip mutlu ol. şimdi de güzel güzel çaylarınızı höpürdetin.

çocuğun üstünü iyi örtün bir de o hasta olmasın.

annem anlatırdı, öğrenciyken yakacak alamadıkları zaman odaya birkaç tas sıcak su koyarlarmış, buharla ısıtmak için. üşümesin yavrucak. bu gibi zor anlar aile bağlarını kuvvetlendirir, sıkı sıkı sarılıp çayınızı için, hikayeler anlatın :)

4 saatlik elektrik kesintisini fazla abartmıyor musun? bir yakınınızın evinde geçirin bu geceyi çocuk hasta olmasın.

bi omzuna eşini göğsüne de bebeğini al uyuyun sohbet ede ede..
yerinizde olasım geldi :/

çocuğun üstünü örtün ama aynı zamanda kafasını da açık bırakmayın.. beş aylık çocuğun saçı da yoktur.. başından üşümesin..

Balkona balık ağı gerin doya doya çıksın hayvancağız. Biz de 5. katta oturuyoruz balkonun bir kısmını kapattık bu şekilde ve kediler bayılıyor balkona çıkmaya.

benim kedim,balkonun demirlerinde yürüyordu,hiç atlamadı ama.önlem almamıştık.çok rahat olmamak lazım aslında.

benim kedim birinci katın balkonunda bile korkup kaçıyordu hiç öyle sorunlarımız olmadı, bununla beraber balık ağı +1

kedi + balkon = balkondan dusmus kedi

mutlaka duser. dusmez demeyin. duydugum rekor 17. kat. 17. kattan dusup olmeyen kedi var. ama o dususten sonra, nasil bir hayat yasiyo, onu da bi Allah bilir!

Aman Allah korusun, kesinlikle çıkartmayın balkona. Ayyyy 10. kat diyorsunuz, içim fena oldu. Bu kedi milleti kuş, sinek, arı, kelebek vs. gördüğünde kendini kaybediyor, maalesef düştüklerini bizzat yakınlarımdan duydum. Ve öyle dört ayak üstüne düşme meselesi filan hikaye; hem kemikleri paramparça olabiliyor, hem de iç kanama geçirip ölebiliyorlar. Çok dikkatli olmanızı öneririm.

çatıya kaçmıştı yasakladık sonra terası tasma aldık nefret etti. bizde kaçabilecek yerlere şeffaf branda gerdik doya doya çıkıyor şimdi

ekleme balık ağı tehlikeli ona tırmanır ağırlığını da taşıyamazsa...

pencerelere sineklik taktık ama balkonlar serbest bizde. 6 yetişkin ve 1 yavru kedi var, ilk 1 kaç ay çıkarmıyorum ya da yanındayken çıkarıyorum ama sonrasında istedikleri gibi girip çıkıyorlar. yemeklerini balkonda yiyorlar ve güneşleniyorlar falan. aşağıdaki kedilere ya da kuşlara bakınıyorlar ama atlamaya kalkmadı hiç birisi, balkon demirine de çıkmıyorlar.

çelik sineklik. balkonu kaplayacak çelik sineklik hem kedinin ağrlığını taşır hem de sinekleri uzak tutar. normal sineklikleri denemeyin bile. onlar anca yavru kedileri taşır. tele tırmanmaya alışan kedi büyüdüğünde bir facia yaşayabilirsiniz. çelik tel yetişkin bir kediyi rahatça taşıyor.

geçen animal planette benim belalı kedim programında denk gelmiştim buna.

kedinin balkondan atlamaması için balkona tel yaptılar. balkonun tamamına değilde belli kısmına belli açıyla yerleştirdiler telleri. yani şöyle düşün balkon demirlerinin bittiği hizaya, demirleri çevreleyecek şekilde eni 40 cm olan teli açıyla yerleştirdiler. hem balkon manzarası kapanmadı hem de kedi atlayamadı.

kedi görüş açısıyla nedeniyle belli açıda yerleştirilen tele atlayamıyormuş. ama masa olmaması gerekiyor tabii böyle yaparsan. tele yukarıdan bakamamalı.

güzel anlatamadım ama denk gelirsem tekrarına not alırım.

Kedi fileleri gördüm tüm sitelerde, aynı tip tel düşünün basket alanlarının dışındaki gibi. İsimlerini bilmiyorum. Balkonun açık yerlerine baştan sona bunu gerdirerek sabitleyip yaptırma kararı aldık, en güvenilir ve mantıklısı bu geldi.
Diğer fikrimiz de çit gibi baklava şeklinde sık delikli bir demir yaptırmak boydan boya. Ya da direkt sağlam bir baklava çit almak.

Bir kedim 4. kattan düştü. 3 bacağı kırıldı, ön minnak dişleri döküldü. Hayatı boyunca elden yemek yemek zorunda kaldı hayvancağız. Diğer kedim 3. kattan düştü, hiçbirşey olmadı. Bir süre balkona ağ gerdik, hayvan da düşünce korkmuş biraz. Şimdi 7. kattayız, hayvancık da yaşlandı epey. Şimdi tel-mel yok. Rahatça balkona girip çıkıyor, arada kuşlara "makeke - makeke" yapıyor ama atlayası kalmadı artık.
Kısaca kediler balkondan düşerler. Tel-mel yapın bir şeyler.

teeter gibi olan şey mi, oyuncak yani?

evet teeter gibi ama labirent falan yok.
zeminde bir hayvan resmi falan düşün.
mesela gözleri işte bilyelerin gireceği yer. oradan alta düşüyor sonra kenardan yine üste çıkartıp gözlere yine. yani basit bir yapısı vardı.

hatırladım.

2-3 tane gri renkte bilye vardı, labirentimsi şey vardı, plastik şeffaf bir kapağı vardı, o bilyeleri çukurlara sokuyorduk. ama adını bilemedim.

i.imgur.com

bu resimdekinin daha küçük, bir tl. demir para boyutları gibi olanı
ve zemininde hayvan çizimleri olanı aradığım.

aranırken eline almak veya ayakkabıya koymak, yakalanırsan çemkirmek çözüm olabilir. polisin tavrına göre riskli işler.

kaçtır soruluyor bugün,

taksi.

sınava girememeyi göze alma bence. sınava gireceğin yerin yakınlarında bi otopark bul daha iyi.

ösym sözde hiçbir metal içerikli eşyaya izin vermiyor (alyans hariç) ama aleste girenlerde çok özel bi arama görmemiştim ben (küpe falan için). ayakkabı içi sıkıntı olmaz bence bende anahtar ve bozuk parayı koymuştum ayakkabı içine, dedektör olayına hiç denk gelmedim bu arada.

Ruhsati da arabada birakacagimdan anahtari baska birine vermeyi goze alamadim. Sanirim ayakkabima saklayacagim. Tesekkurler yine de herkese.

tekerleğin üstüne veya jant ile diskin arasına koyabilirsiniz.

Eğer cinsiyet kadınsa, destekli sütyen giyip, onun içine koyun. Ben ev anahtarını maskotundan çıkarıp, iki tarafa paylaştırmıştım. :))

diş teli adında bir grup var facebookta istersen oraya katıl incele yazılanları.
yaşını hiç takma bir sürü insan otuzundan kırkından sonra da takabiliyor. ben de senin yaslarındayım taktırıcam ama dert etmiyorum canını sıkma bunun icin. ılk hafta agrısı oluyormus sonra alısılıyormus. hatta bazıları acısız atlatıyor. iyi bir doktor bulduysan icin rahat olsun.
grup şu: www.facebook.com

dişlerin durumunu ve tedavi amacını bilmeden bir şey söylemek zor.

ama korkutun kadar kötü değil. İlk zamanlar teller düzleşene kadar biraz geriyor. Ondan sonra lastik takıldığı zamanlar ağrıtabiliyor.
Bir de tellerin arkadan uzayıp batması durumu olabiliyor, ama sürekli değil.

ilk yapman gereken mümkün olan en iyi renksiz dudak kremini almak, zira dudaklarını kıtır kıtır hale gelip araları yarılacak kadar kurutabiliyor.
dertleri her ortodontiste gittiğinde tellerle biraz oynaması sonucu 2-3 gün ısıramama, tellerin dudağın iç kısmına yapışıp iz çıkarıp yara yapması, diş köklerinde ağrı, ağız kuruluğu vs. ama hiç biri katlanılmayacak şeyler değil.
ben ve abim babamın tarafından gelen vampir dişli sıkışık çeneye sahiptik(köpek dişleri önde, ön dişler o köpek dişleri arasına yamuk yumuk sıkışık) ikimiz de tel taktık, abim 20 li yaşlarındaydı hatta, ve babam zamanında 30larında üst dişlerinin yarısını kaybetmişti, biz ise tedavi sayesinde her biri fırçalanabilen, düzgün aralıklı dişlere sahip olduk, tedavi biteli 10 yıldan fazla oldu, bu sürede tek bir dişim çürümedi(ondan önce sıkışık dişlerde çürük başlangıcı vardı). hatta tedaviyi bir noktada ergen hallere girip yarım bırakmıştım, o yüzden ön 2 dişim ayrık şu anda biraz, tekrar annemlere böyle bir masraf çıkarmaya yüzüm olmadığından(çok kavga edip bırakmıştım tedaviyi onları dinlemeyip) şu an 24 yaşımdayım, bu yaz biraz para biriktirmiş olursam tekrar tel taktırıp o ön dişleri de düzelttirmek istiyorum.

Geriden çıkan bir köpek dişim var. Ve aralıklar genel olarak, dişlerim. Bilmiyorum, geçen hafta kalıp aldılar, bir şey demedi doktor pek. Geride kalan dişim yüzünden alt çenem biraz yana doğru gelişmiş, asimetrik, ancak dikkatle bakınca fark ediliyor. Ben yıllardır kendi kendime uydurduğumu sanıyordum.

Çene eklemim ağrı yapıyordu, çenem hafif yana doğru olduğundan. o kadar garip ki. Zorla fark edebildiğin bir şey nelere sebep oluyormuş. Düzelttirmezsen artacak dedi ileride.

yaş çok geç değil en azından bende o yaşlarda taktırdım yani yalnız değilsin :).
önce yapıştırma amaçlı bi şeyler hazırlıyorlar (çok kaba tabirle harç gibi)ardından bu hazırlanan maddeyi braketlerin dişine temas eden yüzeyine sürüp dişinde takılacak uygun hizayı ayarlayıp yapıştırıyorlar. ardından bunların arasından teli geçiyriyorlar ve braketin etrafına lastik geçirip telin çıkmamasını sağlıyorlar. tedavinin durumuna göre en arka dişlere kelepçe gibi bi parça takılıyor.
adaptasyon olayında sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum yaş itibari ile daha bilinçli yaklaşırsın olaya. zaten doktorun neler yapıp yapmaman gerektiğini söyleyecektir(asitli içecekler yasak soda dahil, çok şekerli ve yapışkan malzemeler yemek yasak jelibon ve sakız gibi,sert maddeler yok fındık, fıstık gibi onun dışında sadece ısırma fonksiyonun yok daha ziyade ısırarak koparma fonksiyonun yok onun için de minik parçalar haline getirip direk ağza atarak yemekleri yemen gerekiyor, sanıyorum ki bu da pek sıkıntı değil.
yalnız ilk takıldığı günler biraz ağrı olayı fazla olabiliyor onun için çorba gibi sıvı tüketmeye özen göster (muhtemelen ağzında çevirdikçe yiyeceği ağrıyacağından çorba tek tüketeceksin, minik bir tavsiye içine ekmek doğra ki karnın doysun :D). bunun yanısıra ağrı kesici kullanman fayda edecektir (örn: arveles).
ve en önemlisi dişlerini düzenli fırçala hatta ağız bakım sularından kullan, gerekirse arayüz fırçası al.
ağzın daimi temiz kalsın, öyle ki diş fırçalamak hobi haline gelsin.

arkadaşın dediği gibi tellerin uzayıp batma durumu için telleri arkadan bükmesini söyleyebilirsin bununla beraber doktorun sana mum verecektir (vermezse iste) onu kullanmaktan kaçınma ki teller ve braketler ağzında kesiklere yol açmasın ve yara yapmasın.

aklıma gelenler şimdilik bu kadar, aklına takılan bir şey olursa doktoruna sormaktan çekinme.
son olarak nacizane tavsiyem; sigara kullanıyorsan bırakmaya çalış çünkü braketlerin yapışması için dişe sürülen madde dişte sigara lekesinin oluşmasına bayağı neden oluyor ve bu lekeler temizlenmeyle gitmiyor yani ne kadar temiz bakarsan bak braket hizasında iğrenç bi leke görünüyor, temizlemek içinse braketlerin çıkması yani uzunca süren tedavinin sonunu beklemen gerekiyor aman dikkkat !

şimdiden geçmiş olsun.

Fındık fıstık yiyemeyecek miyim? :( çok severim halbuki.

Şeyi merak ediyorum, diş ipi kullanılamıyor sanırım değil mi? Aralıkları nasıl temizleyeceğim?

Ağız içi salgısı artar diyorlar telden ötürü (dişçideki broşürde gördüm geçen hafta) dolayısıyla çürüme problemi oluyormuş. Benim dişlerim hiç çürümedi şimdiye kadar, ihtimal var mıdır ki?

Bir de dişçi metal değil porselen kullanıyormuş, şeffaf olacak filan dedi. Bunların metal parçaları oluyor mu?

Randevum iki saat sonra :/

Sigara kullanmıyorum. Kardeşimle başlıyoruz tedaviye, o kullanıyor. Bırakacağım teller takılınca diyordu, yazdıklarınızı okudum ona da. Teşekkür ederim bilgiler için herkese.

diş ipi kullanılıyor. sorarsan gösterir. ya da youtubeda videosu var.
antik.eksisozluk.com
şurada bu konuda uzun bir entry yazmıştım. video linki fln da var.

porselen için benim dişçim sürtünmeyi artırdığı için tedaviyi uzatır demişti. bir de daha pahalı olur dediydi sanırım. bir de dişçinin söylediği tedavi süresine kafadan bir 6 ay ekle:)

bir süre sonra o yasak yiyeceklerin hepsini yemeye başlıyorsun. fındık, fıstığı temizlemesi çok zor oluyor ama.

Goldentitan, entryn fantastikmiş. Teşekkür ederim.

Cevaplar için çok teşekkür ederim...

Entrym kadınsan geçerli,eğer şirin bir tipin varsa çok yakışıyor bence

Porselen olanlar pek sağlam olmuyor çabuk hasat oluyor. Onun yerine paslanmaz çelik olanlar daha mantıklı hem doktor baskı uygularken elinde kalma ihtimali olmadığı için tedavi süresi daha kısa olur buna ilaveten kırılınca parasını ayrı alıyorlar tedavi ücretinden hariç olarak.

Konuyu baltalamak gibi olmasın ama bu diş teli dışında 2-3 ön diş yamukluğunu düzeltmenin başka yolları yok mu?

bende 17 yaşında taktırmıştım 18 yaşındayım hala var ve 1 yıl daha duracak. yaparken pek acımıyor açıkçası. ama 2-3 gün dişlerin ağrıyor.onun dışında bir problem yok ben şuan ağzımda bile hissetmiyorum o derece. yalnız braketlerin arasına takılan teller ince olduğu zaman fındık fıstık falan yeme. teli yamultuyorlar. kalın tel kullandığın zaman sıkıntı olmuyor. ben her boku yedim şimdiye kadar birşey olmadı.

Dikişler alınmışsa doktor kontrolünde yaranın iyileşmiş olması lazım iyileşmeden hiçbir doktor almaz o dikişleri. Büyük ihtimal piskolojik, büyük bir yara ve dikişler fazla ise ağrıması normal, açılmış olsa yara kanar.

Durduğu yerde birden ani bir agri girdiği için açılmış olabilir diye düşündük tabii birde dediğim gibi bir kısmında kan akmış ve kurumuş gibi bir görüntü var.

Yani sıkıntı yok diyorsanız bırakalım böyle.

Kuruması iyileştiğini gösteriyor. Fazla zorlamayın yine de o bölgeyi.

Peki, çok teşekkürler.

benim 2011de başladı ödemesi, 2 yıldır sigortalı olarak çalışıyorum kesilmedi hiç

yani bu kadar bilgiyle yorumdan fazlası yapılamaz. aldığın bursun şartlarına bağlı, bursu alırken bir şey imzalamış olmalısın, orada yazar.

başbakanlık bursunu bilmiyorum.

Burs geri ödemeli diye belirttim dikkat ederseniz.
Onun dışında bahsettiğiniz şartlar noterde imzalanan senet ise başbakanlık için de aynı şartlar geçerli sadece birinde geri ödeme var.

Bu arada mezun değilim yani bir geri ödeme söz konusu değil henüz hatta staj yeni bitti( sigorta girişi yok yani başka an itibariyle)

Haklısın kredi demek lazımdı.
stajda sigorta okul tarafından yapıldığı için farklı bir durum olabilir demişlerdi ama bilemedim şimdi.

Bir ara emeklilik yaşı artacak diye herkes sigortaya kaydolmuştu. O dönemde birsürü arkadaşımız sigortaya bir ay girip çıkmıştı. Kredilerini almaya devam ettiler. Bu anlattığım 5-6 sene öncesine ait, ama değişiklik olmuş olacağını sanmıyorum. Çünkü kredi geri ödemeleri devlet için güzel bir kaynak. Ne kadar çok öğrenci, devlet için o kadar iyi.

eksisozluk.com

blacksea+1

www.facebook.com

eksisozluk.com

sözlük yazarlarına yardımda ediyor sağolsun :)

lens kullanıyorum ama ben de anlamadım. astigmat falan da var sanırım. doktora sorsaydın keşke ya da işi bilen bir optikçiye sorabilirsn

bunlar gözdeki astigmatın için verilen açılar, camların veya lens bu açıya göre çerçeveye geçiriliyor (kiş astigmatta temel olan budur). lens kullanacaksan zaten torik lens alman gerek astigmat için.
8.8 de lens çapı. ki bayağı küçükmüş senin lens çapın, her firmanın bu çapta lensleri yok dikkat et uygun çapta lens bul. bahsini ettiğin 8.4 ve 8.6 ise en çok kullanılan bi nevi lens çapını bilmeyenler için verilen standart lens çapı ki bu senin gözün için bayağı büyük.

sonradan gördüm eklemeyi sağ gözde miyop 1.75 astigmat 0.25 astigmatında verilen açı 15 derece sol göz için ise 1.00 miyop 0.50 astigmat açı 150 derece tabii tekrardan eklemek gerekirse lens çağı 8.8 :)
iki gözünün değerleri farklı olduğu için iki gözün için ayrı lensler alman gerekecek. muhtemelen astigmat değerin çok yüksek bulunmayıp torik lens kullanman tavsiye edilmeyecek tabii bunlar doktor tavsiyesine göre değişecek durumlar.

benim de 8.8 ama ben 8.6 kullanıyorum. çok az küçük gelmesine rağmen sıkıntı olmuyor. yani sonuç itibariyle senin gözün 0.2 milimetre daha büyük.

anlattıkların bir arkadaşlığı bitirmek için geçerli sebepler, ama belki düşündüğünden daha katı olmuşsundur, belki insanları hatalarıyla kabul edememişsindir, toleransın olması gerekenden düşüktür. o arkadaşlarına sorsan, seninle ilgili anlatacakları vardır belki. onlara sormayı deneyebilirsin. hiç dostunun kalmaması garip çünkü.

ikimiz arkadaş olak mı?

benim yalnız olmam senin nedenlerinden cok farklı çünkü benim kazık atacak arkadaşlarım bile olmadı daha.

yalnızlık işte.

Bir gün herkesin kendini düşündüğünü görüyor insan. Ya görmemezlikten geleceksin ya da uzaklaşacaksın başka yapacak bir şey yok ki.

sorun yok aslında. Yeni arkadaşlar edinmeye çalışmalı ya da bi süre şu an olduğu gibi kalıp kendini gözlemlemeli ve -varsa- kendi hatalarını çıkarsamaya çalışıp kafa dinlmelisin.
Anlattıklarını yapanlar aranacak insanlar değil zaten çok derin yaşanmışlıklar yoksa, bir özür bile dilemedilerse hele ki. Kuzenler meselesini bilemiyorum.
Sonuç olarak dünyada çeşit çeşit insan var. Mutlaka istediğin gibi dostluklar kurabileceğin birileri vardır. Ancak yine aynı tip insanları istemsiz olarak seçmemek için kendini gözlemleyip böyle durumlara yol açabilecek özelliklerini tespit edip değiştirmeye uğraşmalısın.

bu kadar kişi içinde sevilmiyorsan bi dön bak neyi yanlış yapıyorum diye. niye bi sevenim yok niye dışlanıyorum partiye benim gelmemin onlara ne zararı olacak gibi? bilmiyorum cevapları verebilecek misin ama bi düşün.

"beni kullanıyorlar mı" takıntısına girmişsin kurunun yanında yaş da yanmış.

kalabalıklar icindeki yanlızlari bir bilsen..
spor,aktivite kluplerine kaydol aynı kafada insanları bulursun oralarda.

vay arkadaş ruh eşim varmış meğer, yıllardır nerelerdeydin sen?
yaptığında bir yanlış yok normal insani değer yargılarına sahip herkesin yapacağı şeyleri yapıyorsun aslında ama işte insan oğlu çiğ süt emmiş ne yapacaksın en iyisi siktir et gitsin kendi kendine takıl olmadı geçiçi arkadaşlıklar rahat kurarsın, bu kadar tecrübe sonunda seni sömürmeye başladığı an bitir gitsin arkadaşlığını olsun bitsin kendini bu kadar üzmene gerek yok. insanlar böyle de geç, gerçi başka yapacak birşeyinde yok bu saate kadar böyle olan insanları değiştirme imkanın yok yani koy götüne rahvan gitsin.
akraba olayı ayrı bi dert say ki onlarda el oğlu aynı muameleyi göster onlara da işi düşen buyursun gelsin, sen keyfine bak takma kimseyi başka türlü çekilmiyor.

arkadaşa ihtiyacınız yok. hayatta bir ya da iki dost edinmeye bakın. dostunuz yoksa, o zaman hayıflanın. ama o bir dostu bulabilmek için, bin arkadaşı denemeniz gerekebilir.

bir de, her zaman başkalarının sizi aramasını beklemeyin. siz daha önce davranın. ama aramaya değenler için...

bence sorunun bir kısmı paranı diğerlerine oranla daha fazla harcaman . En azından onlarlayken cuzdanına hakim olsaydın biraz , somurenlerin arasından gerçek arkadaşlar belirmeye baslardı .

ateist insanla evlenmem. hristiyan olabilir.

bence hayat tarzının tamamının aynı olması lazım.

evet önemlidir.
tıpatıp aynı olmasa da benzer olması iyi olacaktır.
ikisinden biri ya da her ikisi de radikalse/uçsa zor olur.

önemli benim için, özellikle dinin ve siyasi görüşün bir olması gerekir diye düşünüyorum.

kişilerin radikalliğine ve inançlarının yaşayış biçimine etkilerine bağlı. Gerçi bazı inançbiçimleri için yaşayış biçimine ve karaktere doğrudan etkisinden söz edemeyiz, örn. ateizm agnostisizm. Radikal oluş temel ölçüt gibi.

ben inanmayan biri olarak inançlı birisiyle bir ilişki yaşayabileceğimi düşünmüyorum.
burada ise zaten eviliğe giden bir ilişkiyi bitirmeyi saçma buldum çünkü evlilik planlarına gelene kadar nasıl olmuş da dinden bir kere konuşulmamış nasıl böyle bir haber ilişki yürütülmüş anlayamadım.

Eger gidisat ciddiyse evet onemli. Siyasi gorus de oyle.

sevdikten sonra artık çok geç olur, onemli olmaz.

İlişkinin ciddiyetine bağlı değişir: evlilikte sonuçlanacak bir ilişkide yemekteki tuz seviyesi bile önemlidir ustadım. Dini farklılıklar çocukların yetişmesinde ciddi sorunlara yol açabilir.

Evlilik yoksa bile mesele ciddileştikçe, her bireyin çevresi işin içine girdikçe sıkıntı olacaktır.

Aşka engel değildir, ama birlikteliğe engeldir derin dini farklılıklar. Bu tip farkların yıprattığı bir aşkın da ömrü uzun olmaz...

Tecrübe ile sabit...

keşke baştan söyleseymiş; ama böyle bir şey başıma gelse ayrılmazdım.

tek takıldığım şey evlenmek istediği kişinin hakkında bu kadar az şey bilmesi. bana kalırsa dalga geçmediği, (yeri gelir ikimiz de birbirimizinkiyle öylesine dalga geçeriz güleriz farklı o) isteklerimi(zi) önemsediği sürece sorun olmaz. ama nasıl bilmez insan hala anlayamadım.

Biri inanirken diğerinin salaklik olarak gormesi gibo bor durum olur. Bence kesinlikle önemlidir. Evliliği aşk baslatabilir ama ancak uyum ve ortak paydalar yurutebilir. O yuzden hem dini hem siyasi görüş önemlidir. Ki musluman oldugunu soyleyen biri allaha inansa dahi 3 dinin herhangi birinden olmayan biriyle evlemenez

Evliliği işin dışında tutarsak beni çok ırgalamıyor karşımdakinin dini inancı. Sonuçta kafalar uyuşuyorsa olur biter.
Ama, mesela eski kız arkadaşım müslümandı, ben ateistim, o bundan bahsetmek hiç istemiyordu, yani din bir kırmızı bölgeydi, böyle olunca da daha gergin bir ilişki olmuştu ve çok sürmemişti.
Edit: Kız bana benimle (benden kasıt ateistlerle) asla ama asla evlenmeyeceğini de söylemişti. Ona farkediyormuş demekki.

Tabir i caizse benim kafamı s.kmiyor, benimle olan hayatında benim için "önemli" sayılabilecek uğraşılara eşlik etmesine engel olmuyorsa; ister inansın, ister inanmasın, ister karıncaya tapsın, ister dini inancı gereği kafasına kravat bağlayıp dolaşsın mühim değil.

Ama vicdan, merhamet ve akıl sahibi olmak zorunda. İnandığı ve inanmadığı şeyleri bana kendi penceresinden, mantıklı gerekçelerle anlatabilir, yeri geldiğinde tartışabilir durumda olmak zorunda. Öyle körü körüne herhangi bir şeye saplantıyla inanan insan, hayata bakış açısı ve beyin yapısı gereği benimle çok bir şans sahibi olamaz. Lakin sırf inancı yüzünden de evliliğe giden bi ilişki bitemez. Öyle bişeyler işte.

ilişkiye başlarken ya da ilişki ciddileşirken bu tip konular "karar"ımı değiştirmeme sebep olmaz benim. seviyorsam bitmiştir. aptal aşık modunda olurum genelde.

ama şu bir gerçek ki, hayata bakış açılarının uyuşması gerekli mutlu bir birlikteliği sağlayabilmek için. mantık devreye girebiliyorsa hiç adım atmamak lazım inancı/inançsızlığı ile uyuşamayacağınız biriyle bir ilişkiye.

sözün özü: önemlidir.

Eger evlilik fikri varsa kesinlikle önemli. Cok önemli.

Eder. Sanırım ağlaya ağlaya ayrılırım... Sonum da o olacak gibi
Ancak çok yakın bir akrabam var ki farklı olmalarına rağmen acayip mutlular 10 senedir. Çok uç ve saygısız olmadıkça, yaşanıyor demek ki.

Ciddi bir ilişki değilse önemli olmaz, ama iş ciddiye binerse her ne kadar "sorun etmem" dense de kendiliğinden problemler oluşabilir..
İnançsız olması şart değil tabii ama dindar biriyle zorlu bir ilişkim olabilir diye tahmin ediyorum.. Annem babamla bile ramazanda problemler yaşıyorken elin oğluyla kim bilir ne sorunlar çıkar ortaya..
Bana göre hem siyaseten hem dinen insanlar kendi fikirlerine yakın olanlarla saha sağlıklı ilişki yaşarlar, başlarda sevgiyle, aşkla, görmezden gelinen olaylar ileride büyüyüp çözülmez hale gelebilir..

ciddi bir ilişkide bence önemli benzer olması gerekir.Siyasi görüş içinde böyle düşünüyorum.

kendi fikrimce, siyasi görüşün o kadar önemli olduğunu düşünmüyorum. hoşlandığım kişinin politik görüşü beni rahatsız etmez. aksine oturup tartışabiliyorsak bu hoşuma da gider.

fakat gelin görün ki inançlı bir birey olarak ateist biriyle hayatımı birleştirmek istemem. inançlı olsun oruç tutmasın olabilir ama o inanç kendimce çok önemli. mezhep önemli değil.

onemli evet. Musluman oldugum icin semavi din mensuplari hariciyle evlenemem. Siyasi gorusun ise bu kadar onemli oldugunu dusunmuyorum.

benim açımdan bir önemi yok. benim inançlarıma (müslümanım) ve inançlarımın gereğini yerine getirmeme (namaz oruç vb) karışmasın yeter

ama iş evliliğe giderse aileler arasında sıkıntı çıkabilir.

bir tanıdık... ya bir ilerleyin artık.

evliliğe doğru gidiyorsa demek ki ciddi ve güzel bir ilişkiymiş.ateist tanıdık,sevgilisinin inancına karışmıyorsa/dalga geçmiyorsa terkedilmesi yanlış ve kötü olmuş bence.ilişkiye,verilen emeğe yazık olmuş.ateist tanıdığınız içinse iyi olmuş, kurtulmuş.
benim için, karşımdaki beni darlamadığı sürece, inanmaya/inanmamaya zorlamadığı sürece kendisi isterse patatese bile tapabilir.insanları dinine göre yargılamak,dinine göre iyi veya kötü şekilde etiketlemek yanlış bence.her müslüman çok iyi insan olamayacağı gibi "sen zaten ateistsin,her şey beklenir senden" yaklaşımı çok çok yanlış.
sebep, özgürlüğüme düşkünüm.hayatıma/düşüncelerime müdahale edilmesinden hoşlanmam.bana yapılmasından hoşlanmadığım şeyleri karşımdaki insana yapmamaya çalışırım.din insanın kendisiyle,iç dünyasıyla alakalı bir olay.kişinin kendisinden başka kimseyi ilgilendirmez.
ama ilginçtir ki siyasette bu kadar açık fikirli değilim.hmm.bir düşüneyim bunu.düşünecek yeni bişeyler buldum.

inanç gerçekten inanç mı yoksa bağnazlık mı mesele orada. haa bir ateistin dindar biriyle bırak muhabbeti ilişki yaşamasının bile sözkonusu olduğunu düşünmüyorum açıkçası. tabii ki burada tarafların inançlarına olan bağlılıkları ve diğer görüş ve inanaçlara olan bakış açısı ve saygısı en büyük etken.

saçmalama ne 7 bini yaa.

Abim de 4bin bile fazla dedi ama bilemedim şimdi çok sevimli geldi herhalde :/

hahah hacı.avi

7 bin ne olum deseydin arabamı alıyoz diye.

Kaç eder en fazla bu hacı?

1996 model lpg li serceyi 4e veriyodu bizim arkadaş. Araba canavar gibiydi. Sapsarı, sempatik Satılmasaydı onu verirdik sana :) Bu etse etse 2,5-3 eder herhalde.

2002-2004
model
lada
sw cabrio ya da sedan

7 milyara dünya kadar araba var

enjeksiyonlu motor lpg li
klimalı olanları bile var
hidrolik direksiyon :D

serçe bu ki ama gene de çok.

daha yeni modelini 4 bine satıyor arkadaşım. antalya'da.

gönül işi bu araba temiz ve boyalı/bakımlıya benziyor. Hastasıysan verilir.

yok aslı astarı. gidersin. giden arkadaşlarım var.

Çap sadece eğitim aldığın üniversite de geçerli bi olay, başka üniversiteye geçiş veya erasmus ondan sıkıntı olmuş olabilir. Tabi kayıt dondurma gibi bir olay olabiliyorsa kendi ana dalında erasmusa gidebilir ama öbür türlü olmuyor bende gidemedim çünkü aynı sebepten .

son sınıfta geçiş olmamakta ,
yök'ün yönetmeliğini incelemedim .
( şu an inceleme fırsatım yok çünkü malesef )

Bende şimdi tekrardan baktım lisans eğitiminde son sınıfta geçiş yokmuş önlisans için geçerliymiş bu durum.

Ben sınavdan çıktım kolay mıydı nasıldı dediler. Düşündüm 1dk. Zor diyemedim kolaydı da diyemedim. Sadece çok başım ağrıdı bunu biliyorum. ing-ing çevirileri gördüğüm en kastırıcı çevirilerdi. Ki ben çevirileri banko görüp fullerdim. Paragraflarla bile boğuştum da ing-ing çevirilerinde 2 soru beni delirtti.

sınav süresi zaten başlı başına bir mantıksızlık ama yapacak bir şey yok işte.
bu arada sorular bana da zor gelmedi değil, belki sürenin de az gelmesi bu düşünceyi destekledi ama netice olarak çokta kolay değildi ya da olması gerektiği gibiydi fakat süre sıkıntıydı.

şurada ortak karar alarak, artık zor sınavlara zor diyelim bence. kasmayalım kendimizi, zira adamlar kasmış yeterince.

sınavın bazı bölümleri beklediğimden daha zordu benim de üstelik oldukça iddialı girmiştim. ne zaman açıklanacağı hakkında bir fikri olan var mı ?

kelimeler kolaydı çeviriler kazık gibiydi.

Ortalamanın 3.00 veya 3.50 civarı olması gerekiyor öncelikle, tabi bu üniversitelere göre değişebilir. Bununla beraber tüm dersleri başarı ile geçmiş olmak gerekiyor. Sene sonunda geçiş yapacağın bölüme dilekçe yazıyorsun( transkript ve öğrenci belgesi ile birlikte )bölüm başkanlığına sonra onların kabul etmesine kalıyor olay. Birde ikinci sınıfın başından itibaren yani birinci sınıfın sonunda başvuru yapabiliyorsunuz diğer sınıflarda başvuru yapılıp kabul edilirse yine ikinci sınıftan geçiş yaptığın bölüme devam ediyorsun aldığın ortak dersleri kredilerin uygun olması ve bölüm başkanlığının kabul etmesi durumunda bu derslerden muaf olabiliyorsunuz.

oyuncu olunabilir.

(bkz: kenan imirzalıoğlu)

soyut matematik okursan issiz kalirsin akademik kariyer yapman gerek.

diger turlu okuluna bagli eger dersler aciliyorsa bilisim dersleri alip IT sektorune girebilirsin.

Formasyon alırsan öğretmenlik yapabilirsin. Sonradan birşey değişmediyse tabi.

Matematik sana her şeyden öte analitik düşünmeyi ve problemlere farklı açılardan bakıp onları çözebilmeyi öğretir. Eğer okulda kariyer yapmayı düşünüyorsan adam gibi derslerine çalışmalı, özel sektör düşünüyorsan ilgilendiğin alanda kendini geliştirmen önemli.

Ben kendimi örnek verirsem; Ege Matematik'te okuyorum. İlerde programcı olmak istediğimden ve bölümün programlama dersleri kötü olduğundan dolayı bir iki hocanın desteğiyle de kendimi geliştiriyorum 2 yıldır.