mutluluk icimizde ve elimizde olan tek sey suan. bu nedenle gecmis veya gelecege takili kalmak su ani kaybettiriyor.

Kutsal bir güç tarafından planlanmış bir zaman gibi değil de bizim bireysel gelişimimiz ve olgunluğumuz açısından doğru bir zamanı olduğuna inanıyorum, evet.

onun şarkısını yaptılar 60'larda

youtu.be

ingilizce bilmeyenler için. her şeyin bir zamanı bir sezonu vardır. doğmak için ölmek için diye gider.

şarkı da incil vaiz 3:5 ten alınma şöyle ki:

Her Şeyin Zamanı Var
1 Her şeyin mevsimi, göklerin altındaki her olayın zamanı vardır.
2 Doğmanın zamanı var, ölmenin zamanı var.
Dikmenin zamanı var, sökmenin zamanı var.
3 Öldürmenin zamanı var, şifa vermenin zamanı var.
Yıkmanın zamanı var, yapmanın zamanı var.
4 Ağlamanın zamanı var, gülmenin zamanı var.
Yas tutmanın zamanı var, oynamanın zamanı var.
5 Taş atmanın zamanı var, taş toplamanın zamanı var.
Kucaklaşmanın zamanı var, kucaklaşmamanın zamanı var.

zaman insani bir sey. biz insanlar turlu turlu kelimeler uyduruyoruz, altini binbir turlu dolduruyoruz bu kelimelerin. evren icin zaman diye bir sey yok.

varolan tek gercek sey, su an. gecmis ve gelecek.. gecmisin pismanliklari, gelecegin korku ve endiseleri.. bu ikisi de kafamizdaki dusuncelerden ibaret. gercek degiller. ikisi de aslinda yoklar. biz her daim su ani yasariz, tabii kafalarimiz gecmise ve gelecege(dusunceden ibaret bunlar) takili kalmissa da biz her daim su andayiz.

ozetle, hayir inanmiyorum. bilmediklerimize inaniriz.

"böyle olsa daha iyi olur" denebilecek zamanlar olduğuna inanıyorum. kesin bir şekilde her şeyin zamanı olduğunu söyleyemem ama "herkes kendi zamanında yaşar" da tek başına yeterince sağlıklı bir düşünce değil bence.

ben mesela 24 yaşında ve hala birinci sınıfta olduğum için inanılmaz zorlanıyorum. iş yüküm, iş sahibi bir insanın belki %75'i kadar ama hayat standardım onun yarısı kadar bile değil. çocukluğumu yurtdışı hayaliyle geçirdim ve olası bir erasmus tecrübesini saymazsak (ki o bile zor) bu hayalimin "erişilebilir" görünmeye başlaması ancak ben 28-29 yaşına geldiğimde gerçekleşecek. durumumun kendine has avantajları yok mu? var. nispeten daha serbestim. evlilik gibi ciddi sorumluluklarım yok, okula gitmek istemediğimde camış gibi evde uyuma lüksüm var vs. ama sonuç olarak 20'li yaşların ikinci yarısına daha "okulun ortasında" gireceğim ve bu düşünceyi çok da sevdiğimi söyleyemem.

tamam okul 25'te bitmiş olmalı diye bir kaide yok ama belki şu an almanya'da falan yaşıyor olabilecektim; en iyi ihtimalle gençliğimi büyük oranda yitirdikten sonra gidebileceğim oraya. eminim 35'imde taşınsam da mutlu olurum ama 15 sene önceki halim, hayallerim, heyecanlarım olur mu? muhtemelen olmaz.

bir tane hayatım var, yaşa pek takılmadan olabildiğince iyi yaşamaya ve geçmişteki hatalarımdan ders çıkararak durmadan ilerlemeye (andımız gibi oldu eheh) çalışıyorum ama bu "herkesin kendi zamanı var cnm" geyiklerini de biraz polyannacılık gibi buluyorum açıkçası. "someone" örneği hep olumsuz verilmiş... niye 22 yaşında lisansı bitirip 24'ünde yüksek lisansı bitiren, 24-27 arası doktorasını yapıp dünyanın güzel ülkelerinde harika standartlarda yaşayan ve çalışan örnekler verilmemiş mesela? neden 30-32 yaşına geldiğinde yaklaşık 10 yıllık iş tecrübesiyle mesleğinde yükselmiş, 85'ine kadar sağlıklı yaşamış insanlara değinilmemiş? öylesi yok mu? niye "geç başlayan iyi yapabilir" denirken "erken başlayanlar daha da iyi yapabilir" gerçeği göz ardı edilmiş?

benim kendime artık hep söylediğim bir şey var: 20 yaşında hiçbir şeydin, "hiçbir şey olamayacağım" korkusuyla 23 yaşında da hiçbir şey olamadın. ölürsen sorun yok ama ölmezsen elbet bir gün 30 yaşına geleceksin. o güne diplomasını almış, iş sahibi, aşama kaydetmiş birisi olarak gelme şansın var. korkarsan ve "zaten kaçırdım" diye hiçbir şey yapmazsan, hayatının geri kalanında da hiçbir şey olamayacaksın. bu sayede düşe kalka ilerliyorum, yeri geliyor mutlu oluyorum yeri geliyor üzülüyorum ama devam etme konusunda istikrarı sağladım. benim için de şu an en önemlisi bu açıkçası. çok da takılmıyorum çünkü sonuç olarak 35 yaşına gelip "çok şey" başarsam o zaman yine farklı kaygılarım olacak.

uzun lafın kısası dengeyi bulmak lazım. evet herkesin zamanı var; bir şeyi tahmin ettiğimizden 3-5 sene geç elde edebildik diye yaşamaktan vazgeçip her şeyi tümüyle çöpe atacak değiliz ama moral bozmayacağım diyerek çok da uçup saçmalamamak lazım. ben mesela 70'te başlamaktansa 55'te emekli olmayı tercih ederdim. bu 70'te hayattan tat almaya engel değil ama şu da bir gerçek ki 55'te emekli olabilen insanın daha diri ve genç bi' şekilde istediklerini yapma potansiyeli çok daha yüksek.

universitede alttan dersim oldugu icin benimle dalga gecen arkadaslardan cok daha iyi bir hayatim var.

Kfc'nin kurucusu Albay Sanders
Mc Donalds kurucusu Ray Kroc hep 50sinden sonra zengin oldu. Bazı insanlar için hayatın ikinci yarısı daha güzel oluyor. Geç kaldığını asla düşünme.

her şey, siz onu başlatmayı seçtiğiniz zamanda gerçekleşir. şans, onun için hazırlıklı olduğunuzda fırsatları değerlendirebilme becerisidir. hiçbir şey kendiliğinden olmuyor.

ucuz olanı seç gitsin. beni de korkutmuşlardı zamanında, yemedim. gittim koçtaş'tan aldım.

"bak sonra karışmam" falan demisti adam. sanki uzay gemisi hortumu.. en kotu yenisini alirim.

Sanki boş marka olunca kuş konduracak. Plastik hortum işte.

Hemen bir tane milyoncu bul kendine, onlarda her çeşiti her boyu var.

Yanlız pis su gider hortumunun ek yapımına dikkat et, su kaçırabilir.

nalbur hirdavatcilar veya koctas tarzi yerlerden alabilirsiniz, takmasi da kullanmasi da kolay. plastik boru zaten hic cekinmeyin

Nalburdan git al. Söylersin kaç metre olduğunu hemen verirler. Taş çatlasa ikisi 20 tl tutar

ikisini 20 tl'ye aldım
bakalım takabilecek miyim

bunları aldın iyi hoş ama bunları birbirine nasıl bağlayacaksın? adamların sana önerdiği linkte var bak ek için ara konektör aparat.

Temiz su kolay, pis suyun eki zor önceden de yazdım.

Eğer yeni aldığın pis su hortumu tek parça mesafeye yetiyorsa makinaya direkt takabilirsin, kendinden yaylı bir kelepçesi vardır makine üstünde. Onu gevşetip söküp takacaksın.

ikisini de yeterince uzun alıp birbirine bağlamadan taktım
sorunsuz çalışıyor

yakıt tüketimi ocak söndürür.
malzeme kalitesi de mercedes ortalaması altı sanırım.

kronik bazi sorunlar var, mesela www.drivearabia.com

Bende 2012 cgi amg var. Geçen ay giderleri tıkandı içine su girdi bütn elektrik aksam kafayı yedi ciddi masraf açtı bana. Arabayla arama mesafe koydum bu aralar. İstersen 120000 e sana satabilirim

iyi biliriz kompresör amg var tüpsüz binersen benzinlikten çıkmazsın.

benzini ayrı, yedek parçası ayrı üzer

almanya sokaklarında türkiye'deki hyundai accent lie eş değerdir. taksi olarak kullanılır.

anladığım kadarıyla sorunsuz bir araç. Yakıt şehir içi 12 litre yakıyormuş sorun olmaz benim için. Bakımlarını düzenli yaptırdıktan sonra ömürlük bir araç gibi duruyor.

a180i daha iyi biliriz.

beles mil hikaye, bununla beraber mesela emirates/flydubai bazen milleri bilet alirken aninda paraya cevirebiliyor ama cuzi miktarlar hep. lowcost havayollari misal pegasus her turlu ve her zaman daha ucuz.

thy için konuşuyorum, mil ile bilet alırken vergiyi ödemeni istiyor, ödeyeceğin vergiyle pegasus bileti aynı para :)

lufthansa, air italia, klm falan deneyin bence. o kadar da fark etmiyor.

Low cost ucan adami mil bozar :)

Millerle alacaginiz tek bilete odeyeceginiz vergiyle, ryanair'den 2 kisi gidis donus alirsiniz.

Mil biriktirecek kadar sık uzaklara uçmuyorum. Kısa mesafe az yük ile gideceksem low cost. Uzun seyahatler konforlu olması açısından kesenin ağzını açıyorum. Ryanair ile karşılaştırınca Pegasus fiyatlar açısından THY gibi bu arada ama neyse. Benim favorim sanırım SunExpress. Büyük bagaj, direkt uçuş, nispeten uygun fiyat.

cerceve degisime uygunsa degistrirebilirler, orijinal ekran icin cok para istiyorlar

apple benim yamulan fakat ekranda hiçbir sorun olmayan telefonumun pilini değiştirmedi. Değişim sırasında bir sorun olabileceğini o riski alamayacaklarını ilettiler. Büyük ihtimalle yapmayacaklardır. Ücreti karşılığında tamamen telefonu değiştirmeyi öneriyorlar.

nişanda damada saat takılır. onun dışında düğün hediyesi diye bişey duymadım. ben daha önce saat hediye etmiş olmama rağmen nişan için daha kaliteli ve PAHALI bi saat alacağım mesela. siz de öyle yapabilirsiniz.

O anda materyal olarak teslim etmek gereken bir şey olmasa da olur diyorsanız, son yıllarda dünyada bir "tecrübe hediye etme" trendi var biliyorsunuz. Bütçenize göre bir çok aktivite olabilir. Türkiye'de yapılıyor mu bilmiyorum ama, helikopter/uçak kullanma, Ferrari veya başka lüks arabalarla hızlı/tehlikeli sürüş tecrübesi, yapmak istediği bir extreme sport aktivitesinin kursu, dersi gibi şeyler olabilir belki.

Ben kısa zaman önce yakın bir erkek arkadaşıma doğum gününde "nostaljik oyun konsolu" aldım, aklı gitti. Eğer Nintendo, Commodore 64 falan gibi şeyler seviyorsa, muhtemelen biraz sıra mıra beklemeniz gerekir ama erkekler seviyor böyle şeyleri. ¯\_(ツ)_/¯

edit: bunları hediye fikri olarak söyledim ben. Yoksa "düğün" hediyesi nedir bilmiyorum.

Nişandaki saatte baya pahalı bir saatti yani ortalamanın üzerinde bir tommydi ondan onu düşünmüyorum. Böyle evet ilginç bişi olsun diyorum. Tecrübe hediye etmek neymiş araştıracağım güzel olabilir❤️

sevdigi seylere gore degisebilir. ps4 cok guzel bisi mesela oyun vs seviyorsa

onun harici gercekten para harcamaya gerek yok bisi almasaniz da olur bence

Uçak biletleri.
Biraz da sen plan yap.
Herşeyi karşıdan bekleme

Ben gümüş şu tarz bir şey almıştım. İçinde tabaka kısmı falan da vardı.
(git: )www.google.com.tr

profesyonel yardım alması lazım. durumun ciddiyetini belirleyip ona göre ilaç da başlatabilir, başka önerilerde de bulunabilir. internetten de kaynaklar bulabilirsiniz tabii ama sadece kendisi değil eşi de okumalı.

Öncelikle terapi önemli, en başında ise daha rahat çözülür.
Bebekle ilgili kaynak önermek bir işe yaramaz.
Ayrıca yardım edilmeli, uykusunu alması sağlanmalı.
Gece bebeği beslemek ( sağılmış süt ile yapılabilinir)
Gece bebeğin altını değiştirmek gibi işler yapılabilinir.
Birkaç saatliğine arkadaşları ile dışarı çıkması ya da kuaför, masaj randevusu alınabilinir. Çünkü nefes almaya ihtiyacı var.

Hande Birsay'in Hihieved kitabi belki yardimci olur.

Yardımcı öneririm.
Uyku uyuması lazım, devamlı tetikte olmadan uyku uyuyabilmesi ve lokmalar boğazına dizilmeden yemek yiyebilmesi lazım.
Arka planda devamlı bir bebe sesi olmadan gazete / kitap okuyabilmesi, arkadaşlarıyla iki satır konuşabilmesi lazım.
o hormonlar değişecek. Bebek ilk doğduğu zaman anneye resmen bir doping geliyor. 3 ay götürüyor bu doping anneyi. 3 ayın sonunda birikmiş yorgunluğunun üzerine hormonlar normal seviyeye düşünce betona çarpmış gibi oluyor bünye. İlk çocukta buna hiç hazırlıklı olmadığı için (anlatmakla anlaşılmaz, yaşanması lazım) allak bullak oluyor.
Ona bu yaşadıklarının normal olduğu da anlatılmalı. Çünkü o yorgunlukla yeni doğurduğu yavrusuna düşman olan var. Düşman olmasa bile nefret ediyor o hal içinde bulunmaktan. Bundan çocuğu (ve de babayı) suçluyor. Çocuğu suçladığı için de içten içe kendinden nefret ediyor. Zaten bin kilo fazlası var....
Yardımı almayı istemiyor bile olabilir. Çocuğa bakmak annenin sorumluluğu diye kodlanmıştır öncesinde. Samimi olarak "sen iş ver ben yapayım" türü yardım teklif edilmesi lazım.
Hepsini yaşadım. Bana ailem çok yardımcı oldu, ona rağmen çok zorlandım (çalışıyordum ama zor olan çalışma kısmı değildi). İkincide hangi yoldan geçtiğini bildiğin zaman sorun olmuyor ama ilkinde el birliğiyle anneyi ve çocuğu desteklemek lazım.

eger bahsi gecen kisi esinizse 'bana bir sey soylemiyor demek ki yardima ihtiyaci yok' demeyin, ya surekli 'ne yapayim' diye sorun ya da bence en guzeli kendiliginizden cocuk bakimi disindaki tum sorumluluklari uzerinize alin ya da bir liste yapin ve paylasin. genellikle her sey kadinlarin uzerinde oluyor, siz istediginiz kadar hayir diyin en azindan 'mental load' olarak kadinlar daha fazla sey tasiyor. geceleri uyusun, her gece yapamasaniz da, en azindan bir gece siz kalkin bir gece o kalksin.

al bunlari oku, bebek nasil bakilir ogren demek kadini iyice yalnizlastiriyor. su anda ihtiyaci olan cekirdek ailesi o kadar. eve gelen giden olmasin bence (onun istedikleri disinda) gelen insanlara hizmet etmedir, yemek yapmadir, agirlamadir, asla esinize bunlari yaptirmayin. su asamada bu kadinin ve adamin ihtiyaci olan tek sey bebekle iliski gelistirmesi, onu tanimasi ve bebek bakmayi ogrenmek. sadece kadin degil adam da, kadinlar da analarinin karnindan nasil bebek bezi degisir bilerek dogmuyorlar. ayrica, esinizse bu kadin, icgudulerine guvenin, cocukla ilgili her seyi her fikrini sorgulamayin, o icgudulerini ve bebegini tanidikca rahatlayacak zaten.
bebek aglamasindan ve uykusuzluktan bunalmak kadar normal bir sey yok, bunlarin hepsini bu surecin tamamini gordugunuzu ve normal oldugunu soyleyin. ayrica her zaman yetersizlik hissi ile sinanan kadina, ne kadar iyi bir anne oldugunu hissettirin. ancak babanin isin yarisini ele almasi ve kadini yalnizlastirmamasi elzem, emzirmek disinda babanin fiziksel ve psikolojik olarak yapamayacagi hicbir sey yok bebekle ilgili.

www.kitapyurdu.com
bu kitap benzer yollardan gecmis birinin mizahi ve bilgilendirici anlatimi

psikolojik ve fizyolojik yardim onemli. bazi durumlarda anne ve bebegin birbirinden ayri zaman gecirmesi faydali olabiliyor.

cok ileri durumlarda doktorlar antidepresan ile serotonin takviyesi yapabiliyorlar tabii emzirmenin kesilmesi gerekebiliyor.

profesyonel destek lütfen

önerilerim şunlar;

1- bunun normal bir durum olduğunu kabullenin. bebek tamamen yeni bir durum, doğum sonrası buna alışmak kolay değil. böyle şeyler oluyor, olacak.

2- yeni anne olan kadınlara kendilerine ayırmak üzere zaman tanıyın. bebek bir kere sağılmış süt içsin, ya da bir öğün mama yesin. bir şey olmaz. anneyi evden uzaklaştırın, sinemaya tiyatroya gönderin. kuaföre gitsin, arkadaşları ile kahve içsin, alışveriş yapsın falan. kafa dağıtmak önemli.

3- bebek ağladığı zaman siz (eşi ya da başka bir yakını olduğunuzu tahmin ediyorum) son derece sakin davranın. bebeğin ağlamasının yegane iletişim biçimi olduğunu unutmayın.

4- bebeğin doktoru ile görüşmesini sağlayın. doktorun numarasını alın, herhangi bir durumda sorgusuz sualsiz arayabilmesini sağlayın. doktorun bir sorun olmadığını söylemesi yardımcı olacaktır.

5- diğer anneler ile iletişim kurmasını sağlayın. diğer bebeklerin de benzer durumda olduğunu bilmek rahatlatır. aklı selim tecbüreli anne varsa (tercihen çocuğu 1-2 yaşlarında olan, henüz unutmamış) biraraya getirin. faydası oluyor. bybo gibi gruplarda takılsın, kendini rahatlatır.

kolay gelsin.

man from earth

lord of the rings serisi

Groundhog Day

Fantastik film tavsiyesi isteyen birinin lotr serisini izlememiş olması = oksimoron

iskelede artik durak yok herkes metroya, marmaraya yuruyor

geçmiş>tarama verilerini sil>gelişmiş>form otomatik doldurma verilerini sil

form otomatik doldurma verilerini sil butonunu seçip silersen çözülür.

form tamamlama verilerini silmeniz gerekiyor

tarama verilerini temizle - gelişmiş - form otomatik doldurma verileri

silerken burada tik var mı? tikli olmasına rağmen gitmiyorsa bir de ccleaner'ı kullan. google ile ilgili seçeneklerin hepsini işaretle ve sil.

maalesef bu operasyon sonrasi agrilar cok siddetli olabiliyor, size saglam guclu bir agri kesici vermis olmalari lazim; o semptomlari azaltiyor olmali.

Çene cerrahı ameliyatla aldı. gömülüydü, dikişli şu an. Arveles 25 mg vermiş aldım eczaneden ama yeterli mi bu acaba? Ağzımın bir kısmı hala uyuşuk olmasına rağmen aşırı ağrımaya başladı

ben de yaşadım bunu. dexter izleyerek geçirdim bu süreci. güzel oluyor, izlemeni tavsiye ederim.

bir de eczaneden jel kompres alın. Dişin çekildiği yere kısa süreli koyun. En azından soğuk tutacağı için bir nebze ağrısı azalır. ayrıca jel kompresi bezi ile kullanmayı unutmayın.

Cok gecmis olsun.

Benim de "acı" tecrubelerim var. Yine gitmem lazim da tirsiyorum.

Cok cok gecmis olsun.

Altin alin siz. Arada bir altin alin. Koyun kenara.

sepet paket riski dagitmak icin kullanilabilir. %40 dolar %30euro %30digerleri gibi

1. uygunu zamanı yok. her ay 50 EUR atıyorum. 15 şubatta 4,67'den almıştım. şimdiki fiyatına bakarsın.
2. dolar olur, euro olur, sana kalmış. ben avrupa tatiline çıkarım her sene, bu yüzden ara ara attığım euroları kullanıyorum ve euro biriktirmek avantajlı geliyor. burada önemli olan lira dışında herhangi bir para birimine birikimleri yönlendirerek enflasyondan korunmak.

sen siyasilere bakma. döviz dahi olsa birikimlerini sistem içerisinde (banka hesabı) tutarsan ülke ekonomisi dahil herkesin işine yarar. milyarlarca dolar döviz borcunu hem devlet hem de özel sektör, senin bankada sakladığın döviz birikiminle ödüyor.

www.hepsiburada.com
boyle seyler var

www.decathlon.com.tr

Salı günü genelde en ucuz gündür. Git gel bilet alma bir de. Gidiş ayrı dönüş ayrı al. İkisini de ucuz tarihlere denk getir.
Skyscanner'dan bak, havayolunun web sitesinden al.

Aradaki ülkelere aktarma bak.

Türkiye'de bildiğim kadarıyla uçuş vergisi hayli yüksek, belki Azerbaycan aktarması yaparsan ucuz olabilir.

aktarmalar arasinda uzun sure varsa daha da ucuz olur. skyscanner guzel alternatifler sunar. hafta ortasi daha ucuz olabilir

para ile inanc kimde bilinmez derler :) bir de mesela bir kafe 50bin kazanirken baska biri 2bin net yapmayabilir

Para elektronik sigara işinde :) likit satanlar, cihaz satanlar, yedek parça satanlar köşeyi döndüler:) belki o konuda da video çekerler :)

ne bileyim çok uçuk geldi. ayda 40-50 bin lira ciddi rakamlar. mesela üst düzey yönetici, adı duyulmuş bir doktor anca kazanır. bu mesleklerdekiler de tabii kazanabilir ama röportaj yapılan insanlar o kadar para kazanan insanlar gibi durmuyor. kazanılsa da adı duyulmuş bazı dövmeciler kazanır bence mesela.

bu konuyu birde bir kanalım ana haberlerinin sonunda işliyorlar. Benimde çok ilgimi çekmişti. Fakat onun konusu düşük maliyetli çok kazandıran işlerdi. Mesela pilavcılık ya da istiridye mantarı gibi..
Bu haberleri izledikten sonra pilavcı açmayı bile düşünmüştüm. Hesaplayınca, günde ortalama 5 liradan 100 tabak pilav satan biri, ayda yaklaşık 5000-7000 arası kar edebiliyor. Ama tabi her işin zor yanı vardır eminim :)

Tanıdığım bir psikolog 60 bin lira kazanıyor ayda.

Bir de şu var klüp sahipleri muhtemelen haraç veriyor birilerine. Pilavcılar falan da veriyor olabilir.

videoların hepsini izledim. Bende başta şok oldum ondan sonra mantıklı geldi açıkcası.

kimse ne kazandıgını tam olarak soylemedıgınden dolayı bize enteresan geliyor.. kendi işini yapan ve müşterini olan insan İstanbul'da bu rakamları kazanıyor zaten yoksa bunlar range rover falan nasıl alacakta binecek. Beni tam olarak ikna eden video dilenci cocuklar oldu. Çoğumuzdan çok para kazanıyorlar ://

a series of unfortunate events

The Office
Parks and Recreation
Community

Çizgi izlerim derseniz

Bob's Burgers (samimiyet konusunda aşmış bir yapım)

war and peace.

mutlaka izlenmeli.

www.imdb.com

Klasik müzik seviyorsanız: Mozart In The Jungle.

couples. ingiliz işi eğlenceli ilişkiler vs üzerine

(bkz: freaks and geeks)

Bahsettiğin tanıma tam uyuyor.

entourage
ballers

Brooklyn Nine Nine

sıfır bir

Şanslıydın ama düzgün bir sepetle şanslı olmasan da %20-30 mümkün.

Bu arada sana oluyor mu bilmiyorum ama ben ne zaman x'e para yatırdım desem x düşüyor, sessizce beklesem yükseliyor gibi bir durum var. Sanırım çok belirsizlik durumlarında anksiyete yapıp insanlarla paylaşıyorum ondan.

Genelde bu tarz yatırım yapan inanların amacı erken emeklilik yani 65 yaşı beklemeden kendini emekli edip kemer sıkarak kaliteli yaşayacak kadar para biriktirmek.

sansiniz bence yaver gitmis. her zaman boyle kazanclar olmasi olasiligi cok dusuk

Thy'yi niye aldın mesela? Teknik analizden, temel analizden kastın nedir?

Bu arada mümkün mü sorusuna cevap tabii ki evet. Borsada illa her senede bir senede kendini 4'e katlayan kağıtlar olacaktır. Sen her sene bunu yakalayabilir misin o ayrı soru.

@cleric genelde alırken biraz aşırı didikliyorum. uygun hisse yoksa da bekliyorum bir şey almadan. o yüzden sürekli düşüşle karşılaşmıyorum. onun dışında düşerse stop loss sınırlarında çıkıyorum. bir de sürekli takip ettiğim hisseleri tanıyor oluyorum. nereye kadar düşüp düşmeyeceğini aşağı yukarı tahmin ediyor gibiyim. ama bu yıl mal gibi gidip çoğunlukla thy almıştım. şansıma o da fırladı. orantılı bir şekilde sepet yapmam gerekirdi yapmamıştım.

% 30 az geldi ya. hedefim ileriki yıllarda %10 civarı enflasyon oranı kadarına dokunmayıp üzerine eklemek. %10'unu sermayeyi arttırmak için eklemek. kalanın da yarısını harcayıp yine yarısın sermayeye eklemekti.

@azeroth üzdü. gaza gelmiştim baya :(

@noluyo yaa bilançoyu, faaliyet raporunu okumak. grafiklerine bakmak vs. thy'nin geçen yıl bilançosuna falan bakmamıştım. sürekli grafiğe göre destek dirençlere göre hareket ediyordum. 1-2 kez alıp sonra ufak zararlarla sattım. sonra 4.8 civarı tekrar aldım. biraz daha düşseydi stop loss koyup satıcaktım yine. o noktadan sonra çıkmaya başladı bugünkü fiyata geldi. bu biraz şans kabul ediyorum :D

@nick Ben geçen sene %70 civarıydım. O ara ağır depresyonda olduğumdan işten çıktım ve 9 ay işsiz evde yattım. O %70 sayesinde eksiye düşmeden yaşadım. Şu anda durumum biraz kötü zira türk ve amerikan teknoloji hisselerine yaptığım yatırım çöktü (Sepetimin %30u civarı). Bu seneyi %20 ile kapatmak hedefim.

%30 az geldi lafı çok tehlikeli zira bu risk iştahın yüksek demek. %10 enflasyonlu yerde tabi ki hedef %20-30 civarından aşağı olmamalı ama zaten bileşik faiz dediğimiz şey çok güçlü bir olay.

Sık eleyip şirketi iyi araştırmak güzel ama tüm portföyü tek şirkete bağlamak çok kötü. THY’yi gerçekten iyi analiz ettiğinizi düşünüyorsanız evet başarılısınız değilse sadece şanslıydınız.

Teknik analize inanmıyorum ben stop loss’a da inanmıyorum. İzlediğim tek felsefe temel analiz. Bu konuya ayrıca zamanınız varsa Warren Buffett ile ilgili herşeyi okumanızı tavsiye ederim. Kriterleri neydi vs vs. Ben okumuştum öğrendiğimi de düşünüyorum ancak şu aralar uygulayacak fırsatım olmadığından Twitter’da güvendiğim insanları takip ediyorum

ultra şanslıydın.

Bence de şansın yok değil faktörü büyük. Zaten paranın miktarı arttıkça kazançta katlanıyor. Ama ben parayı 1 yılda 4e katlıyorum diye düşünüp tekrar 4e katlama hedefi koyma. Risk almadan yatırımlara devam et. Seneye 250k olsa bile süper.

@cleric evet bunların uç ve yüksek karlar olduğunun farkındayım. biraz gaza getirdi ama gerçeklikten uzak. yine de yıllık %30-40 düzenli uç değilse tercih ederim. asıl beklentim enflasyon ve ufak bir sermaye arttıracak kadar kazanıp üzerini ek gelir yapabilmek.

@mcfly thy'nin 2018'de yükseleceğini bekliyordum. grafikte de fiyatı çok düşmüştü. daha düşmez diye düşündüm. düşseydi stop loss yapıp çıkacaktım. çıkmasını bekliyordum ama bu kadar çok beklemiyordum. stop loss baya işime yaradı. ne kadar kazanacağımı bilmiyorum ama ne zaman çıkacağımı önceden kararlaştırdığım için zararlarım da büyümüyor.

@freetakilir baya şanslı olduğumun farkındayım. o yüzden pek gaza gelmemeye çalışıyorum. bu yıl %30-40 kazanabilsem harika olur.

istanbulda uzun vadeli oturmayi dusunuyorsaniz ev satin almaya girisin bununla birlikte lokasyon olarak nereleri dusunuyorsunuz? ev fiyatlarini kira carpanina gore iyice hesaplayin. kiracilarla ugrasirim problem degil derseniz yatirimlik ufak ev alip onun kirasi+ustune az kira ile daha buyuk daha iyi bir yerde de oturabilirsiniz (daha riskli)

ev alın

Ev alıp kendinizi bağlamayın. Atın bankaya ilerde evi satamazsin ama para lazım olur.

1200 kira verin, paranız bankada dursun. Euroya çevirin.

Hangi semtte oturmak istediğinizi de söylemeniz lazım. Ben merkezi ve hareketli semtleri seviyorum mesela, dediğiniz verilerle de buradan gerçekten oturulacak bir ev almak çok zor.

Selam,

Saçma gelebilir ama 200 bin'in 32 günlük mevduatı 2 bin civarıdır. Hani aklınızda bulunsun. Ev fiyatlarının bu kadar şişik olduğu ortamda 1600 civarı kirayı mevduatla çevirebilirsiniz.

alışveriş

müzayedelerden değeri milyon dolarlar olan tablo toplamak

tarihi eser kaçakçılarından eser alıp kişisel koleksiyon yapmak

Golf
Kayak ama isvicre'de st. Moritzde filan yapilani. Uludag vs degil

golf fakir ulkelerde zengin hobisi aslinda.

seyahat
gurmelik
her cesit pahali koleksiyonculuk

Yelken

Piyano.

Golf

sanat eseri toplamak - tamam bunun bir yatırım değeri de var fakat çok zenginlerden bahsediyorum - tablolara eserlere milyon dolardan fazla verebilmek koleksiyonuna katmak

antika otomobil, egzotik otomobil, uçak koleksiyonculuğu

denizcilik, yelkenli ya da süperyat sahibi olmak fakat yine birkaç yüz bin dolarlık değil yılda birkaç gün kullandığı tekneye 5-10-100 milyon dolar gibi paralar vermek

Neredeyse her türlü hobide derinlere daldıkça muazzam meblağlarla karşılaşılıyor. Pazarlama dünyası, aşağı yukarı her çeşit uğraşı çeşitli segmentlere göre düzenleyerek sunuyor. Yani parası olmayan adi yivsiz tüfekle kendi yöresinde ava çıkıyor, parası olan yivli tüfeğini sırtlanıp dünyanın bilmem neresine, yasak olmasına rağmen özel izin satın alarak avlanmaya gidiyor. Müzik desen 500 tlye başlayamayacağınız enstruman yok - enstrumandan sayarsanız - ancak ciddi bir uğraş haline getirmeye kalkarsanız ömrünüz boyunca bikaç ev parasını harcayabilirsiniz.


Sadece zenginlere hitap eden çok bir alan kaldığını sanmıyorum, her türlü uğraşın adileştirilmiş, ucuzlatılmış, alt segment haline getirilmiş hali sunulmuş vaziyette. Antika desen, zengin gerçekten antikayla uğraşıyor, parası olmayan kendini vintajla, antikadan çok nostaljik duygulara hitap eden nesnelerle kendini avutuyor. Balıkçılık desen parası olmayan 20 tl'lik oltayla yapıyor bu işi, parası olan big game tabir edilen büyük avlara yöneliyor. Arşivcilik, koleksiyonerlik desen keza öyle, parası olan sanat eserlerine, tarihi eserlere yöneliyor, nispeten parası olmayan efemeraya, nadir kitaba, plağa, pula yöneliyor (takvim biriktiren bile gördüm). Golf zengin sporu sayılırdı, o da ele ayağa düştü, artık zengin zenginlere hitap eden kulüplerde takılıyor, fakir düşük segment sahalarda kendini eğliyor (golf oynayan fakir de tezat bence :D).

Zengin olmadan tadına bakılmayacak uğraşlar elbet vardır ancak, dikkat çekmeye çalıştığım nokta, her şeyin ucuzu var, pahalısı var, metalaşan her şeyi segmentlerine ayırıp sunuyor bu canını yediğimin pazarlama dünyası.

Günlük seyahatler (Uçakla). Alışveriş. Yatırım. Açılışlara, lansmanlara katılmak.

soruyu okuduğumda sanat, tablo-araba koleksiyonu, yat ilk aklıma gelenlerdi. diğer kullanıcılar da aynı yanıtları vermiş.

binicilik

önceden planlamadan yapılan birkaç günlük yurt dışı seyahati.

rally

tek geçerim.

golf de denebilir aslında, baktığımız zaman oyuncu kitlesi zenginlerden oluşuyor ancak neden böyle olduğuyla ilgili bir fikrim yok. zengin hobisi olması çok saçma. nedir yani sopası mı çok pahalı? belki klüplerin aylık/yıllık aidatı astronomikse bilemem.

Yat kesinlikle. Bir gezintide 50.000 lira yakıt gidiyor.

golf, motor sporları, balıkçılık hariç bilumum denizcilik müessesesi.

şaka yollu derdim. aney bize de bişeyler ateşle de yolumuzu bulalım diye :)

anneye ayıp mı olur?
ilişkiye göre değişir tabii de, zaten o parayı alınca annenin otomatikman bir şey vermesi, yapması, teklif etmesi falan gerekir diye düşünüyorum.

yani çocuk söylemeden anne yapar zaten normalde kendiliğinden.
ya da anne kendiliğinden yapmıyorsa çocuk rahatlıkla isteyebilir bence.
en kötü ihtimalle yukarıda yazıldığı gibi şakayla karışık falan bir şey denebilir.
anne bu yani, çekinilecek bir şey yok.

Eğer gerçekten maddi durumum yerinde ve bunu sağlamak için de ölümüne çalışmam gereken bir durumda değilsem, yani gerçekten rahatsam para istemezdim. Onun yerine, istediğim bir şey varsa onu almasını isteyebilirdim belki.

Halihazırda aram iyi değilse de kayıp akraba gibi ortaya çıkıp bir şey istemezdim sanırım durumum yukarıdaki gibi olmasa da.

Nasıl isterdim'e gelirsek de, bizi de görürsün artık gibisinden şaka yollu bir şeyler derdim.

Ama @blatta +1 annenin kendisinin teklif etmesi gerekir bence de.

tek cocuk musun? bence annenden para istemende ayip olacak birsey yok da baska kardeslerin varsa onlardan fazla para alman ayip olabilir.

ya ayip olma babinda calistigim icin oyle dedim, yoksa annemle aram cok iyidir.
@havada bulut
bir de kardesim var.

ayıp olmaz tabiki. anne bu

Ben istemeden o verirdi zaten

freetakilir +1

ben istemesem bile zorla verirdi.

Muhtemelen benden önce annem teklif ederdi ya da bana ve kardeşime ayırırdı bir kısmını ama o bir şey demese de isterdim ben bir miktar.

Babamın bir dükkanı vardı sattı, yengeme, abime, kendisine araba aldı, beni de çağırdı dedi sana da araba alayım diye; kendi paramı kazanır kendi arabamı kendim alırım dedim, bir kuruş da para istemedim. babamla da aramızda bir problem de yoktu.

herkes kendi kısmetiyle yaşamalı, elbette aile içi sağlık, eğitim, iş kurma, vb. için yardımlaşma olur, bu tür durumlar için para da istenir ama geri kalanı mal sahibinin tasarrufundadır bence.

tek fark olarak belki annenizin aklına şuna azcık para vereyim de ezsin hayatını yaşasın diye düşünmek gelmez, böyle bir cıtlatılabilir ama hayır derse de mal da onun para da onun, kimseye laf düşmez.

Ben istemem. Annem verirse verir vermezse kendi bilir. Eşşek kadar çalışan adam anasından babasından medet ummamalı.

hayir istememelisiniz dogru olan bu

isterim niye istemiyim. anneye de bıramak kaydı ile hayallerim için bir miktar isterdim

Annenin de maddi durumuna bağlı. Ona lazımsa dokunmam, çok da lazım değilse, e bana da o kadar lazım değilmiş, bir kısmını bir hayır kurumuna bağışlamayı teklif ederim. Arap misali lazım olmayan sabunu bol bulunca bir taraflarıma boca etmemeye çalışırım. Eze eze yaşayacağım tatmin duygusunun kat be katını hayırlı bir iş yapmaktan alırım.

herkesin annesi ne kadar minnoş. benim annem asla vermezdi. ben de annemden isteyemezdim ama ondan önce istemezdim de zaten. annenle arandaki ilişkiye göre değişir bu. kendi çocuklarım olsa, bana miras kalsa çocuğuma da eşime de verirdim. anneni en iyi sen tanırsın gönlü geniş mi, cimri mi diye.

annem emeklilik tazminatının %25'ini bana ve kardeşime paylaştırdı.İhtiyacım yoktu ama annemin o parayı verirse daha mutlu olacağını hissettiğim için aldım.Normal bir anne evladı istemese de verir.

150000 tl isterdim yüksek yapmak icin.

Anneme şimdinin parasıyla o kadar para kalmıştı. Ablam da ben de bir an bile düşünmedik "bana da bir şey verir mi" diye. O para yatırım için kullanılabilecek kadar büyük bir para. Nihayetinde ev aldı kadıncağız yatırım olarak. Sonunda yine bize kalacak. Babama ufak bir şey kalmıştı o da ablamla bana hediye almıştı. Bence rakam büyüdükçe, yatırım yapılabilecek bir miktarsa dağıtıp çarçur etmektense yatırıma yöneltmeli anneyi.

urbancoffee.com.tr

hemen hemen hepsini denemiş ve günde 6-7 shot espresso tüketen biri olarak söylüyorum ki;

1) tchibo barista espresso
2) taft (Tunus cd.'deki coffee bus'ta satılıyor. kafein oranı normal kahvelerden 2,5 kat daha fazla. sert kahve sevenler için birebir)

starbucks'tan uzak dur, en berbat kahveler orada. içim sevkine göre tchibo'da her tür kaliteli ve uygun fiyatlı çekirdek bulursun. yerinde olsam tchibo'daki aşağıda yazacağım kahvelerden 100'er gram alıp dene. hangisini beğenirsen 250 ya da 500 gr olarak almaya devam edersin.

barista espresso (sert)
barista caffe crema (orta)
black-white (orta-yumuşak)

diğerlerinde ekşimsi bir tat var, kavurma dereceleri benim hoşuma gitmiyor. o nedenle tavsiye etmiyorum.

yarasın..

hocam aman aman gurme değilsen, bu iş için ayıracak yüzlerce liran yoksa tchibo iyidir. tchibo çoğu kahvesini 100 er gramlık çekip satıyor. (belki 50 gr da vardır, sormadım hiç) o şekilde azar azar alıp hem bayatlamasını engellersin, hem de damak tadına uygun olan kahveyi bulabilirsin.

black-white'ın iki versiyonu var. biri %50 arabica, onu alma mümkünse.

Bu aralar guatemela içiyorum tchibo'dan, gerçekten çok güzel. ilk onu dene :)

kahve dunyasindan da cektirebilirsiniz, ben 50 veya 100grlik cektiriyordum

coffee sapiens'in mutation blend'i güzel.

tam benzemiyor ama biraz benziyor, the long dark. öyle dandik oyunları beğeniyorsan bunu da beğenirsin :((

* İnside oynamadım. Firewatch örneğine bakarak bunları yazdım. Firewatch gibi bol bol yürümeli ama arka planda güzel bir hikayenin döndüğü, hikayenin sonunu merak ettiğin güzel oyunlardır bunlar.

The Stanley Parable

the vanishing of ethan carter

gone home

What Remains of Edith Finch

Dear Esther

Everybody's Gone to the Rapture

(bkz: Everybody's Gone to the Rapture)

little nightmares
deadlight

belki alan wake

The Vanishing of Ethan Carter

bircok sektorde calistim bence telekom eski sasaali gunlerini artik geride birakti, finans iyi durumda (cunku paradan para kazanmak guzel bir sey), yazilim her yerde asagi yukari yazilim yapacaginiz ise odaklanin; sektor bilgisi de toplamak iyidir ancak bu konu sizin kariyer plani hedeflerinize giriyor; sektor uzmanligi mi agir bassin teknoloji uzmanligi mi konusuna siz karar vereceksiniz. belli bir yastan sonra teknoloji takip etmek eziyet haline gelebiliyor ve gencler daha ucuz oldugu icin is degisimi zorlasabiliyor

urun.gittigidiyor.com

www.hepsiburada.com daha ucuzu benzerleri de var

üc tekerlekli bisiklet ya da bobby car.

www.hepsiburada.com

www.lego.com

www.toyzzshop.com

www.toddlebiketurkey.com

lego gibi basit oyuncaklar?

tablet

Ben de çok sevgili babamı düşününce senin gibi hissediyorum. Sanırım şöyle düşünmek gerekiyor; en nihayetinde bir gün olacak olan bir son ve buna çok anlam yüklemek doğru değil. Geliyor ve geçiyoruz tıpkı bizden önceki milyarlar gibi.
Birlikte geçirilen onca güzel anıyı düşün ve bir gün belki tekrar bir araya gelme ihtimaline sarıl. Ayrıca yaşlanmanın verdiği acıların ızdırabın tek çözümü bu, ölüm.
Acı çekerek yaşayacağını bilmektense sonsuza kadar özlem büyütmeyi tercih ederim.

hayatta elimizden bir sey gelmeyen durumlar hayatin gercegi ve bunlari kabul etmek zorunda kaliyoruz, elden bir sey gelmedigine odaklanip zamanin bu acilara katlanmaya yardim edeceginden emin olarak (yardim da alarak gerekliyse -zaten yardim talep etmissiniz-) metanetli davranmaya calismak gerekiyor. cogunlukla yaslilikta insanlar zor zamanlar gecirdikleri icin son bu konuda onlara kurtulus gibi gorunebiliyor bu acidan bakildiginda son ilgililer icin daha secilebilir bir durum olarak gozukebiliyor

Galiba en çok ölümden korkuyorum ben. Her ne kadar inançsız birisi olsam da çocukken geceleri sevdiklerim ölmesin diye dua ederim.

Ve benim ailem hep ölüm ile sınandı. Garip bir cümle oldu ama öyle. Elbette her aile gibi zorluklar çektik ama onlar geçti bi ölümler geçmedi.

Galiba büyüdükçe ölümlere alışmaya başladım ve çok kötü bir huy edindim. İnsanların ölümlerine hazırlamaya başladım kendimi. Yani bu şu demek değil; herhangi bir gün oturup yahu bilmem kim ölse tepkim ne olurdu acaba değil de. Hastanede yatan ve doktorun "kendinizi her şeye hazırlayın" dediği bir durumda ben artık hep en kötüsüne hazır hissederim kendimi. Bu nedenle galiba henüz hiç kimsenin ölümünde ağlamadım.

Fakat bu kişi annem babam kardeşim olursa naparım hiçbir fikrim yok.

Teşekkürler, geçen gece vefat etti kendisi.

geçmiş olsun öncelikle.

sakin olmak lazım. önce aracın her yönden bi fotoğrafını güzelce çekin.
sonra hasarın kaskoyu deldirmeye değecek kadar büyük olup olmadığına karar verin.
sonrasında poliçelerinizle birlikte servise gidin, onlar orada sizi gerektiği şekilde yönlendirecek. telaş yapacak bir durum yok.

ama bence önce ufak bi hasar kontrolünü kendiniz yapın. nasıl durum?

kaskoyu delmeyecek hafif hasar tamiri diye bir durum var. tamirciye bunu da sorun.

kaskoyu delmeyen tamire "mini onarim" deniyor policenizde varsa anlasmali yerde yaptirabilirsiniz. cok zarar yoksa yaptirmayin oyle gezin bence, niyeyse ikinci el satarken boyalidan ziyade az hasarli orijinal daha makbule gecebiliyor bilginiz olsun. ben cok cizikli gezdim

poliçenin mini onarım klozlarına bir bakın isterseniz. senede 1 cam değişimi, 30cm e kadar lokal boya tarzı şeyler poliçenizi bozmadan yapılıyordu. onun dışında da, kasko için beyan yazmanız yeterli. park halindeyken vurmuşlar dersiniz.

caykur rize

çaykur filiz.

Lipton siyah inci kesinlikle, mis gibi çay tadı geliyor.

Siyah inci biraz pahalı ikisinin aynı 22.95

wristcutters
When We First Met

İkisini de izledim. Aradığım daha farklı.

Angel-A gibi olabilir mesela.

Good Will Hunting, Intern, Analyze This

the station agent
me and you and everyone we know
everything is illuminated

interstate 60

serious sam serisi
unreal tournament serisi
saints row serisi

Doom indir heyecan arama. Rica ederim.

insurgency

One Finger Death Punch.

Çok darlanınca giriyorum 5-10 dk katliam yapıp çıkıyorum. Bir rahatlama geliyor. 2 liraya daha iyisi yok.

quake3 arena

Vanquish
Gears of War(Eğer Xbox varsa bütün seriyi oynayabilirsin ama pcde sadece 1 ve 4 var)
Shadow Warrior 1-2
Wolfenstein serisi(Özellikle yeni çıkan New Colossus)
Cs ye alternatif olarak Payday 2

ooo far cry senin ilacın hocam. 3'ten başla direkt.

köprü uyguna geliyor, çünkü millet geçmeyince yine parasını bidzen kesiyolar, vergiden mergiden geçiriyolar, 1 kişi 1 kişidir abi, 1 kişinin geçmeme ücretini geçirmezler en azından, zarardan kar gibi bişey yani.

bilmem hangisi kaç para ona göre söyliyeyim.

onceden bilet alinca yenikapi-bursa veya yenikapi-bandirma ile en ucuz ve en hizli oluyor. ikinci olarak en ucuz eskihisar-topcular feribotu (kopruden ucuz ama daha yavas). ucuncu olarak da kopru daha pahali ama eskihisar-topcular feribotundan hizli ve sira beklemiyorsun

swift yapman gerekir, kesilir para aracı bankalardan falan. para gönderme şeyleri var ya western union falan onlara bi bak istersen.

transferwise'dan gönderiyorum ben.

Western biliyorum ama transferwise bilmiyorum bi onu araştırayım peki komisyon oranları kaç ?

enparada toplamda 50usd kesiliyor (enbd->enpara swift) 5usd enpara geri kalani araci banka (internetten enbd ile yolladigimizi varsayarsak) ilk seferde 3-4 is gununde gitti sonrakiler hep bir sonraki gun (16:00 oncesi yolladiginizi varsayarsak) ulasti

çalışmasam kesin yaparım. çalışırken çok zor. eve gidip dinlenmek istiyo insan

Ankaradayım. Pazar günleri evde canım sıkılınca çıkıp yürüyorum otobüse binip bir yerlere gidiyorum müzik dinleyerek. Kahve içiyorum kitap okuyorum parkta falan

Sürekli yaparım.Hiç olmazsa starbucks vb gidip dizimi orda izlerim.Ev bazen çok boğuyor.Dışarda olmak güzel,iki insan görüyorsun:)

Yapasım geliyor ama üşeniyorum, evde sıcak sıcak film/dizi izlemek varken gözümde büyüyor.

ben, biraz evcimen birisi olduğumdan evde otururken pek öyle canı sıkılan ya da üzerine hafakanlar basan birisi değilimdir.
ha, şu var: bazen, tabi, kız arkadaşım "hadi çıkalım, bir yerlere gidelim" diye emredinmce, ee... şey, pardon yani öneri getirince çıkmam icap ediyor tabi.

Bazen Pazar gunleri evde kalakalmışsam ve birlikte çıkacak kimse de bulamamışsam çıkıp bir yerlere gidip evde okuyacağım kitabı o bir yerlerde okuyorum

Eğer evdeysem ve boş vaktim varsa dışarı çıkıp dolaşmayı seviyorum, ama otobüse binmem, zira toplu taşımadan hoşlanmıyorum. Yürümek güzel, saatlerce amaçsızca yürüyebilirim. Yorulunca bir yerde mola verip kahve içmişliğim de oluyor.

bayılırım.. yanıma mama filan da alıyorum çıkarken, denk geldiğimde kedilere veriyorum, yakalamışken sevmeden bırakmıyorum :) duruma göre bir yerde oturup çay kahve içiyorum, çantama kitap atmışsam kitap okuyorum, dönüşte mağazaların vitrinlerine bakarak yeni çıkan şeyler hakkında fikir ediniyorum, en son markete uğrayıp eksiklerimi alıp eve dönüyorum.

eve gitmisken isim yoksa kesinlikle disari cikmam. gereksiz trafik ve kalabalik niye cekeyim diye dusunurum

Aylik akbilim yoktu ama Istanbul'dayken yine yapardim. Alirdim kitabimi, modada ara sokaklarda dolasir sonra bir kafeye girip saatlerce okurdum.

Yalnız değilsin, dakika 00:48 ile 2:15 arası :)

www.youtube.com

toplu taşımadan nefret ettiğim için o şekilde yapmıyorum, hayır. İstanbul'da yaşarken vapura binerdim ama aylak aylak, hele öğrenciyken. defalarca karşı yakaya gidip gelmişliğim var o şekilde.

onun dışında darlandığımda bulunduğum ortamı terk edip yürüyesim geliyor ama. hele bir kere spor salonunda heyheylenip, eşyalarımı bırakarak ortamı acilen terk edip sahile yürümüşlüğüm, koşmuşluğum, cebime sıkıştırdığım 20 lirayla iki bira içip spor salonuna geri dönmüşlüğüm falan var.

@onemoremile
Doğru lan bende böyle hissediyorum bazen :D
Ama bu başka tabi çıkıp dolaşmaya ihtiyacım olan bir dönem. Bkz. Son iki duyuru

erasmusta olsun, kendi normal yaşadığım şehirde olsun, takılacak biri bulamadığım veya bulmak istemediğim her zaman içmeye yalnız başına gittim. en son geçen hafta yaptım cuma günü. mekanım alsancak oluyor tabi, muzaffer izgü sokağı.

E tabi işim olmadığında büyük şehirdeysem tabi:) olduğum yerde yürüme mesafesinde her yer .. gezip alacaklarım varsa alıp sakin kafayla oturup bir şeyler içmek ..

aynen. ben de kızılay'a gidip geri dönüyorum.

Daima.

Of çok sıkıldım bir dolanayım diye spontane çıkmam. Tek başıma çok gezerim ve severim ama her şeyimi planlayarak çıkıyorum çünkü evim uzak ve ulaşım zor.

km biraz çok ve dizel. bilemedim.
temiz olduğuna inanıyorsan alınır o ayrı

öncelikle mallık sorusu için bu veri yeterli değil.

Buna da para gömülür, eğer bi' problemi yoksa iyi araba. tabi konfor olarak bu paraya alacağın eski model passat konforunu sağlamaz ama. Güzel araba ya ben olsam alırdım.

Gerçi ben de bi' dayı var mercedes hastası özellikle bunun 1 alt kasasının ve daha eskilerinin onun dolduruşuna da geliyor olabilirim ama, ben seviyorum bunları.

km'si biraz düşük gibi geldi bana, eğer üzerinde oynama yoksa ve başka problemleri yoksa alınır. bir de mercedesi sayarken 2006+5 diye saymak lazım 2011 model araba işte

Benzinlisini alırım km de 160 bin civarında tutturabilirsem kazasız atlicam kendine hakim olamıyorum :)

Dizel için km normal ama şanzıman sorun çıkarma ihtimali var.

www.sahibinden.com

Kilometre orijinalse eğer, almadan önce detaylıca baktırırsanız gömülür. Satarken biraz bekletebilir ama ağlatmaz.

3-4 yaşında passat'ı konfor ve güvenlik açısından suya götürür susuz getirir bu. e segment işte daha ne olsun. lüks.

mercedeslerde sorun ciktiginda parcasi cok pahali olabiliyor, parcasi daha az pahali ve daha az kmde bir arac daha iyi olabilir. biraz da tamamen ne beklediginizle alakali

15000km ustu ama su sartlarda 20000km ustu daha mantikli. ort 10000km ve alti ise degmez

2008/2009 superb

lpg iş değil, ayrıca benzin ile neredeyse fiyat/tüketim oranında yakın, eskinden %40-50 tasarruf sağlıyordu lpg ama artık bu oran %10-30, buna yanında aldığın benzini, lpg'deki ufak uyumsuzlukların uğraştırması, performans gibi olumsuzlukları ekleyince aracı orijinalinde bırakmak en iyisi

dizelde de bakım ve parça pahalı.

önerim: az yakan benzinliye yönelmek.

Aracıma 1500 TL'ye lpg taktırdım, 13.000 km oldu 9 ayda.

Benzin ile 13.000 km => 8 lt x 5,6 TL = 5824 TL
Lpg ile 13.000 km => 10 lt x 3 TL = 3900 TL

5824-3900= 1924 tl daha az ödeme yaptım şimdiden. Ayrıca arabayı satarken lpg'li diye en az 1000 TL daha pahalı satacağım.

Sao paulo'dan dönün? Hatta gidiş dönüş aynı yer alın, daha ucuz olur. Sonra otobüsle vs geçersiniz.

@ardacan, bu cebinde bilmem kaç dolarla dünyayı gezenler büyük ihtimalle bu yolları kullanıyolardır

@whoosie, teşekkür ederim, hemen bakıyorum.

@teorikadam, schengen yok maalesef :/

Yilbasi brezilyanin yuksek sezonu,sizde yuksek sezonda son gunler bileti almaya kalktiginizda gidis. Donus 8k cikiyor karsiniza.boyle bir plan yaptiysaniz bu bileti bir kac ay onceden 1000 dolara kurtarma ihtimaliniz vardi.

@duptıs, haklısın ama birkaç ay önce planda yoktu. bu kadar fark edeceğini de düşünmezdim zaten

donuste cok aktarmali beklemeli ucuslar acayip ucuz olabiliyor: misal dubaiden git gel istanbul (4.5 saat ucus suresu) 2-3bin civari iken, azerbaycan baku aktarmali ucuslar (toplam sure takribi 11-15 saat) bin tl civari olabiliyor

www.polonezgarden.com

cekmekoy et mangal diyince bircok yer cikiyor, aktas et mangal fena degildi fiyat/performans olarak.

uludag, mudanya, trilye, cumalikizik, heykel, setbasi, yesil, emirsultan

1. gün cumalıkızıkta kahvaltı, emir sultan, yeşil cami, osmangazi orhangazi türbeleri, üftade hz., muradiye külliyesi
2. gün misi köyünde kahvaltı, mudanya, tirilye, istanbula dönüş.
not: uludağda kar henüz yoktur ama siz yine de görelim diyorsanız pazar kahvaltısını uludağda yapabilirsiniz.

kalkıştaki kadar zorunluluk değil ama hafif bir miktar basmak lazım, evet. yoksa araba hoplayabilir, konforsuz yolculuk olur. sen ilk etapta onu düşünme. want2'nun dediği gibi zamanla oturur.

öyle yapıyorum o zaman araba bağırıyor böyle araba yarışı yapıyormuşum gibi.

bağırtıyosan gaza erken basıyorsun demek ki. debriyaja bas, vitesi geçir, debriyajı tam bırakmak üzereyken gaza dokun. kalkıştaki gibi yapma, aynısı değil.

Vites yükseldikçe debriyajdan yavaş çekmeye gerek kalmıyor. Yani sen birden ikiye çıkarken nispeten yavaş çekersin ama dörtten beşe çıkarken daha hızlı çekersin ayağı, araba zaten devrini almış olur o viteste.

Senin durumunda en basiti, debriyajı yarıya kadar getirdikten sonra gaza basman olur, yani debriyajı iki kademeye ayır öyle kullan; yarıya kadar gel, gaza öyle bas.

hacı bu işin kural kaidesi yok. tamamen arabadan arabaya ve sürüşten sürüşe değişen ve öğrenilen, öğrenildikten sonra da asla unutulmayan bir senkronizasyon o. ta ki yeni bir araba kullana kadar.

debriyajlarda kavrama noktasi diye bir sey var, eger o asamayi gecmezsen gaz vermen bir ise yaramaz, her arabanin kavrama noktasi farkli olabilir. deneye yanila o noktayi bulursan (g noktasi gibi oldu :p) zaten bir yerden otomatige baglayacaksin

Teşekkürler arkadaşlar cevaplar için,

@angelus sanırım senin dediğin kafama takıldı şimdi anladım.

Birde sürücü kursunun arabasında çift debriyaj fren olması itibariyle debriyaj ve fren pedalları takılma yapıyor. Ama gaz pedalı tek olduğu için onda sorun yaşamıyorum.

steam?

online oynamayacaksan alma, su anki oyundan keyif aliyorsan yeterli ise alma. ps4 oyunlari online oynanmasi icin ps plus alman lazim ekstra ps3 oyunlari online oynamak icin ps plus a ihtiyac yoktu en son.

supradyn all day efervesan kullandim memnundum onerebilirim ancak bence pahali

alfa romeo 159

Mazda 3 hb

Golf 6

passat b6 otomatik
land discovery

ikinci el mi? otomatik mi? dizel mi? beklenti nedir? nerelerde nasil kullanilacak? bunlar guzel sorular. ikinci elden anlarim ve ustam vs var dersen mercedes :D

Siz ne alırdınız? Sizin tercihiniz ne olurdu?

benzinli otomatik 2012 juke alınır (belki 2-3 bin daha eklemek gerekebilir). dizel otomatik 2013-14 fluence alınır. km.ler max 70-80bin.

renault twingo 2002

shazam dedi ki: english mix arabic dj 2013 (5) sy ns

Corado- Iubito'ymuş.

tarihi kalkanoglu pilavcisinda kavurmali pilav ve hosaf

Bence çok gereksiz bir harcama olur, xbox gamepad'i alip yoluna devam et. O donanim en az 3 yil daha goturur seni.

başgan
pc den devam et.

ps4 un oyunlarına ekstra para vereceksin.
bir de acildi kapandı vs. pcde 10 sn sure islem ps4 te 3-4 dk sürecek
harcama para

pc in dandik olsa düşünebilirsin derdim ama mevcut pc ve oyunlarınla yapma etme diyorum.

mevcut oyunları oynuyosun zaten bence gereksiz masraf olur sıkılıp kenara atarsın emin ol
biz klavye mouse ile oyun otnamaya alışık bi nesiliz ps4 bizi pek sarmıyor.

ps'üm var bu arada klavye mouse özlüyorum resmen :(

Ps4 fanboyu olarak senin pc'ye devam etmen gerektigini düşünüyorum

Xbox gamepad al

Haklısınız. Bende çok kullanacağımı sanmıyorum da işte maymun iştahı bu biraz. Neyse. Xbox360 jostick ini çok övüyorlar. O zaman ondan alır devam ederim yoluma.
Birde diyorum acaba ps4 e verecegim parayla, odama bitane 40 inc 4k tv alsam, witcher, fifa vs oynarken hem keyifli olur hemde 2. Monitör olarak kullanır Twitch yayınlarını takip ederim. Bilmiyorum. Bu mantıklı geldi gibi.

pc devam, ps4 alma

4k iyi sistem ister oyunlarda onu bil. alacaksan da 50" altı alma tv. 50" full hd tvnin oen iyi izleme mesafesi 2metre. 4k daha yakın olacaktır haliyle. onu da dikkate al. izleme mesafesi önemli. 4k da pek önemi kalmasa da :)
pchocasi.com.tr

Sanırım az önce tv aldım. geçmiş olsun (:

genelde özele gidiyorsanız 1 (b tipi hastaneleri kontrol edin sizin için uygun mu, a tipi olanlar acıbadem vb olur)
hep devlet hastanesine gidiyorsanız 2

normalde devlet hastanelerinde de katkı payı alıyorlar artık, 8 taneden sonra katkı payı ödemeye başlayacaksınız

Gördüğüm kadarıyla biri sağlık sigortası, diğeri tamamlayıcı sağlık sigortası. Öyleyse alakasız iki şeyin karşılaştırılmasını sormuşsun. Elbette ki 1

birinde %20 ödeme var diğerinde ilk 8 işlem ücretsiz ama fark var.

Kendi ihtiyacına göre belirlemen lazım. 1. nin dezavantajı ayakta %80 kapsaması ve 3000 sınırı birde B network var tabi.

Örneğim Koşuyolu medipol SGK anlaşmalı ve A tipi olabilir oraya gidiyorsan sana 2. uyabilir ama ondada Medikalpark gibi SGK anlaşmasız yerelere gidemezsin. Gerçi o A ise 1. de de gidemezsin. B network de nereler var kesin öğren.

key value pair tutulabilir veya daha basit olarak verdiğin combo değerine göre istediğin değeri dönen metot veya fonksiyon yazabilirsin. ist=34 olsun ny=99 olsun

string islemleriYap(int sehirKodu)
{
if(sehirKodu == 34)
return exeCagir("ist");
else
return exeCagir("ny");
}

keyvaluepair de tutabilirsin degisken[ist] = dediğin şey vs gibi

eger bu (turkiye_istanbul_kadikoy = {0;5;10}) sekilde tutarsen datayi gereksiz buyutursun cunku ornegin turkiye_istanbul_bakirkoy = {0;5;20} turkiye_istanbul_besiktas = {0;5;50} gibi bir durumda turkiye istanbul hep sabit, sadece sondaki ilce degisken. o nedenle gereksiz tekrar yapmis olursun. hem data artar hem de istanbul degerini degistirmen gerktiginde tum bu tekrarlari degistirmen gerekir. Data buyudugunde buyuk performans kaybi, datada degsiklik oldugunda ciddi is cikar.

Sana onerebilecegim yapi "key-value pair" iceren ve "nested" bir data yapisi olmasi. Bunu sunan iki populer markup var. birincisi XML olarak tutman datayi. ikincisi JSON olarak tutman datayi. Ozellikle JSON oneririm cunku bircok dil tarafindan standart olarak destekleniyor. Javascript tarafindan da herhangi bir kutuphane destegi olmadan okunabiliyor. www.json.org
Json sayesinde sonsuz sayida ic ice eleman ekleyebilir, data tekrarini en aza indirebilirsin.


Json olarak su sekilde tutabilirsin (duyurunun ayarlarindan dolayi asagidaki yapi karmasik gozukecektir. asagidayi yapiyi jsonlint.com adresine kopyalayip validate dersen formatli ve okunabilir olarak gorebilirsin)

[{
"isim": "turkiye",
"deger": 0,
"alt-bolge": [{
"isim": "istanbul",
"deger": 5,
"alt-bolge": [{
"isim": "kadikoy",
"deger": 10

}, {
"isim": "besiktas",
"deger": 20

}, {
"isim": "bostanci",
"deger": 25
}]
}, {
"isim": "ankara",
"deger": 7,
"alt-bolge": [{
"isim": "kizilay",
"deger": 10
}]
}]
}, {
"isim": "abd",
"deger": 0,
"alt-bolge": [{
"isim": "newyork",
"deger": 5,
"alt-bolge": [{
"isim": "queens",
"deger": 10
}]
}]
}]

Ikinci el olur o fiyata. Vergiler ve dövizdeki Artış nedeniyle 1000-1500 gibi bulursunuz giriş seviyesi.

General mobile Android one 4g

Aslında daha iyisi Asus zenfone 2 laser Hepsiburada 679 TL idi. Bu telefon oldukça iyi.

Zenfone 2 laser 5 inç olani.

vestel venus olabilir

bu fiyatta iyi bir şey bulabilirsin, xiaomi mi4.

Uncharted 4

ikiye ayırıyorum ps4 oyunlarını
inside

ve diğer
fallout 4
uncharted 4
last of us
the division

uncharted 2'yi bitirmiştim güzeldi gerçekten. Last of us hele ayrı bir keyif. Fallout'a PS4'de dcm var mı ?

var, ve (bence) şimdiye kadarki en iyi hikaye anlatımlı fallout

Kesinlikle öyle. Hikaye gibi işlemiş hele o patlamadan önceki sığınaklara giriş ve halkın aslında her şeyi atomik olarak kullanması falan. Filmi çıkmalı kesinlikle.

2 defa bitirdim, ilki normal savaşarak. ikincisinde sadece luck, agi ve int perkleri ile neredeyse yürüyerek tamamladım :)

Vay be, helal. DCM ile konular ne oluyor?

Fallout 4 bu kadar tavsiye ediliyorsa, 59 TL'ye düşmüşken ben de alayım.

Korku-gerilim istiyorsanız Until Dawn deneyebilirsiniz, hikayesi de güzeldir. Bunlar dışında Uncharted serisini oynamanızı tavsiye ederim, 2'yi oynamışsınız zaten. Bence tüm seri bitirilmeli ama PS4'ü çok uzun süre tutmayacaksanız Uncharted 4'ü oynayabilirsiniz.

Gta 5
Last of us
Metal gear solid v phantom pain

Fallout 4'ü kaçırmayın kesinlikle. Until Dawn'ı iki defa bitirdik, sağolun.

hortlatayım dedim, belki başka tavsiye veren olur.

bu insanlar neden anlamsızca birbirlerini yiyorlar? manzara çok iyiymiş. derdim

olum bunların hepsi mal lan derdim.

Şaka bir yana bilimsel bir açıklama olurdu tabi, canlıların yaşam alanlarına dağılımı hayatta kalmak için yaptıkları yedikleri içtikleri vs gibi, ekosistemleri birbirleri ve diğer canlılarla olan ilişkileri hakkında gözlem yapardım. birbirlerini öldüren yiyen canlılar arasında bağ kurar sebeplerini yazardım.

Çoğunlukla zararlı.

astrofizikçi neil degrasse tyson dan aklımda kalanlar

bizimle benzer seviyede canlılar teknolojik olarak evrendeki canlılığı yine radyo dalgalarıyla mesajlar göndererek tarıyorlar, bu seviyede bir teknolojinin dünyayı ziyaret edebilmesi imkansız aynı bizim de onları ziyaret edebilmemiz gibi

ikincisi insanın en yakın akrabası şempanzeler ile arasındaki gen farkı %2, bu yüzde 2 lik fark şempanzelerin belirli kutuları üst üste koymalarını sağlarken biz hubble teleskobunu icat edebiliyoruz

fakat bunun yanında eğer dünyayı ziyaret edebilecek kadar gelişmiş canlılar dünyayı ziyaret etmiş olsalar, bizim sokakta yürürken solucanlarla iletişim kurmaya çalışmadığımız gibi bizi dikkate alınacak birer varlık olarak görmeyecekler, muhtemelen dünyada akıllı bir tür yaşamıyor deyip ayrılacaklar.

videoları buldum
youtu.be

www.youtube.com