son zamanlarda beynimi yeyip kemiren bir olgudur siyaset. devamlı olarak birşeyler yapmak zorunda hissediyorum kendimi. 20'li yaşların başındayım. ortalama bir üniversitenin makine mühendisliği bölümünde öğrenciyim. karar veremede zorlanıyorum doğrusu. pusulam nereyi gösteriyor anlayamıyorum. kişise
son zamanlarda beynimi yeyip kemiren bir olgudur siyaset. devamlı olarak birşeyler yapmak zorunda hissediyorum kendimi. 20'li yaşların başındayım. ortalama bir üniversitenin makine mühendisliği bölümünde öğrenciyim. karar veremede zorlanıyorum doğrusu. pusulam nereyi gösteriyor anlayamıyorum. kişisel iletişimim biraz zayıf. olsun! bunu aşarım elbette sorun değil. şu parti konusunun içinden çıkamadım. biliyorumki elimdeki imkanlarla hiç birşey yapamam. bu konuda kafam çok karışık.
muhafazakar bir ailede yetiştim. babam sağcıdır. çok katı muhafazarkardır. aksine ona benzer hiç bir tarafım yok benim. ilkokulda, ortaokulda (başıma birşey gelmeyecekse) hep nefret ettim Atatürk'ten. sonra bana ne olduysa anlayamadım. en hırslı Atatürkçü'lerden oluverdim. anladıkca sevdim Atatürk'ü. büyüdükce anladım Atatürk'ü. O'nun ufkunu anladım. devrimi anladım. öcü pis tuu kaka diye öğretmişler bize hep ilkokulda, onu anladım. devrimci olmanın vatan haini olmadığını anladım. sonraları kemalizmi her nefesimde hissetmeye başladım. gençlik yıllarım bu değişimle geçmekte. son günlerde arkadaşlarım tarafından "dönek" diye hitaba muhattab oldum. ama ben biliyorumki doğruya döndüm. aydınlığa döndüm. en doğruyu buluyorum. ama daha yolun en başındayım. mutlaka öğreneceğim birçok şey var. bir taraftanda içimdeki sesle savaşıyorum. o ses "siyasetin yalancıların, dolandırıcıların ağzı laf yapanların işi" olduğunu söylüyor hep bana. bende kâh duymamazlıktan geliyorum kâh iplemiyorum öyle geçinip gidiyoruz. birde öyle ünlü siyasetcilere özenti biri değilim. onların en ufak bir etkisi olmadı bu bünyede. ben boş boş eleştirenlerden, iş icraate gelince hiçbirşey yapmayanlardan sadece arkadaşına ailesine yakınına siyaset yapanlardan etkilendim. bunun ne kadar yanlış olduğunu anladım. böyle yaparak hiçbişey olmayacağını anladım. bu tip insanların sohbet sonunda vatan için ölürüz dediklerinde hep iğrendim onlardan. hiçbiride vatan için çalışırım, vatan için hakkı savunurum vatan için paradan gelirden vs.den vazgeçerim, vatan için rüşvet almam haksızlık yapmam diyenini görmedim. bu tezattan etkilendim.
evet, bunları neden mi anlatıyorum? yol ayrımına geldim artık. kaçarım yok gibi. ya mesleğimde ilerlemek için tüm gücümle savaşacam ya da en yakın zamanda chp gençlik kollarında olacağım. neden chp derseniz bende size Atatürk derim, sonra başlarım anlatmaya.
şimdi ben ne yapayım?
"ben kendime bakarım arkadaş! önce kendimi kurtarayım. sonra ideolojimin peşine giderim" gibi bi düşünceye mi hizmet edeyim? yoksa bugüne kadar üzerimde olan siyasetin o soğuk pis yalancı duvarlarını yıkıp başlayayım mı düşmesi kalkması çok olan bu yola?
bu anlattıklarım biranda zihnimde oluşan düşünceler değildir. yılardır içimde devinip duran ara ara beni rahatsız eden son günlerde daha da artan aşktır. sevdadır. odur, budur işte.
Not:okuduğunuz için teşekkür ederim. sizin düşüncelerinizide merak etmekteyim. sizler ne önerirsiniz. bunu sadece bana indirgemeden tartışırsak sevinirim. ülke gençliği ne yapmalı? can mı? canan mı? hem can hem canan olmuyor malesef..
bu yazının altında gayriresmi duracak ama msn/mail adresim:
[email protected] (belki birileri özel bişeyler demek ister)