sıhhiye'de balıkçılar pasajı var.götür istersen

bahsi geçen pasajta Nebi diye biri var, ufak bir dükkanı var, cep yakmaz, ilgilidir iyidir.

steadicam ?

edit: biraz daha yakından bakınca değil gibi geldi. ama olabilir de.

ismini bilmiyorum ama o bir ağırlık. kameranın titremesini önlemek amacıyla denge sağlıyor.

kesinlikle steadicam.

o düzenegin tamamı steadicam oluyo evet.

aman ha yanlış olmasın. steadicam tabi.

ayaklık

üzerine giymiyorsa glidecam de olabilir.

fiyat bilmiyorum ama en iyisi budur
www.murategitim.com

doğum günün kutlu olsun kardeşim, ayrıca bayramın mübarek olsun, 30 ağustos zafer bayramını da kutlarım.

doğum gününü kutlarım. kutluyorum. kutladım.

doğum gününü en içten dileklerimle kutlar hayırlara vesile olmasını temenni ederim. herkese selamlar. (akşam pilav yemeye bekliyoruz he)

www.youtube.com

doğum günün kutlu olsun kardeşim uzun sağlıklı mutlu yıllar diliyorum...

youtu.be

mutlu yıllar gereksiz insan :)

www.turkcellsuperlig.com

mutlu yıllar panpa

saglik huzur pesinden kossun hocam, mutlu yillar, iyi bayramlar.

mutlu yıllar tatlım. iyi ki doğdun. bayramların da kutlu olsun.

süpersiniz!
akşam doğum günümü kutlayan herkes için kadeh kaldıracağım! (:

doğum günün kutlu olsun :)

minareden atlarım doğum gününü kutlarım! nice yıllara (:

hocam fazla egon var mi +1 ehehe

Mutlu yıllar.

PS - Başak burcu erkeği de hiç çekilmez.

Edit: @gereksiz insan: Şeker gibi de olabilirsin, bilemem :)

mutlu yıllar olsun e mi.

doğum günün kutlu olsunn. :)

Dostum nice mutlu mutlu dilediğin gibi yıllara.Doğum günün kutlu mutlu olsun lan.:)

@hnoss niye öyle dedin ki şimdi, pamuk gibi adamımdır. yani. sanırım.

nice mutlu yıllar göresin

adamın doğum günü 30 ağustos ve hatırlayan yok mu?

yok maalesef. hep bayram yüzünden bence :P

vatanda ciddi indirimler var %25 gibi. müşteri memnuniyetine de önem veriyorlardı en son.

teknosa

nova bilgisayar

topkapı sarayı'nın silah dairesi açılmış, çok güzel olmuş diyorlar.

sçek'e gidebilirsiniz, hem bayram öncesi negzel olur.

istanbul modern'e gidebilirsiniz.

Mümkün olduğunca dikkat ederim. Evet, ben de uyuz oluyorum. Uyarma konusuna gelirsek, (git: www.eksisozluk.com

Ee noktadan sonra büyük harfle başlamamışsın.

"dogru duzgün" diye yazılmaz "doğru düzgün".

çok fazla kural var hepsini bilemiyoruz napalım :/ ama ben de ifrit oluyorum de-da ayırmayanlara falan. ingilizce kelimeler doğru söylenmediği zaman da kıl oluyorum ama aslında benim de bir çok şeyi doğru yaptığım söylenemez. mesela kesin bir virgül atlamışımdır :)

bence en kötüsü dahi anlamına gelen de'yı kesme işaretiyle ayıranlar.

sizce'de haksız değil miyim?

dikkat et ama takılma.
imla kurallarına dikkat etmeyenlerle uğraşma.

ben de imla kurallarına takıntılı olanlara uyuz oluyorum. daha tdk bile zırt pırt kural değiştirip uydururken imla kurallarına kutsal muamelesi aşırı gereksiz bir tutum. yazmadan önce konuşuyorduk. anlaşılır olma dışındaki tüm kurallar çiğnenebilir. kasmayın.

head&shoulders +1

kendi içinde değişiyor tabi.
ben mesela ince ve yağlı saçlar için olanı kullanıyorum, kepek için de acayip etkili.

hs'ten önce ve hs'ten sonradır benim için

h&s tek geçerim... capcanlı kepeksiz saçlar bu kadar yakın olmamıştı.

head&shoulders +1 (limonlu olanı çok güzel)

kişiden kişiye farklılık gösterebilir lakin, ben dove'u tek geçerim, saç kremini de kullanmalısınız ama. kepek probleminiz varsa hs'yi kullanabilirsiniz ama yoksa dove diyorum

sabun kullan hocam. zeytinyağli mis.

head&shoulders kesinlikle, kem canlı ve kepeksiz hem de yumuşacık, kolayca şekil alıyor saçlar. ötekileri kullanınca sert dolaşık oluyor.

ipek kullan, en temizi katkısızı budur.

Tresan (Made in Germany)

zeytinyağlı sabun +1

Bugüne kadar daha iyisiyle karşılaşmadım.
Loreal Elseve. www.pudram.com

Clear'den çok memnundum ama bu yorumlardan sonra HS alıcam, ya çete misiniz bu kadar iyimiydi bu...

johnson's baby

C. Ronaldo'nun reklaminda oynadigi clear. Head n shoulders tan cok daha iyi.

zeytintağli sabun+7234873285789375

@morte +9797929624649464

h&S deli saç döküyor haberiniz olsun.

Schwarzkopf - Gliss. hayatımda kullanageldiğim en iyi şampuan oldu şu ana dek.

hatta sitesini de buldum ekliim: www.gliss.com.tr bu şampuan. öyle pahalı falan da değil.

h&S deli saç döküyor haberiniz olsun. -> doğru değil.

böyle birşeyi mümkün ve mantıklı görmüyorum. o zaman "çok ticket veriyoruz biz bunlara ki sağa sola saçıyorlar" deyip azaltırlar.

kimin ne ödediği görünmeyecek ki..

bence gayet mantıklı. sadece sodexho ile sınırlanması mantıksız olabilir. misal şöyle olamaz mı " sıfır bilmem kac kurusa büyük secim ister misiniz yerine" "sıfır bilmem kac kurusa yemek bagısı yapar mısın?" gibi. bu paralar bir havuzda toplanır. sonra jimicik'in dedigi gibi bir kurumla anlaşılarak gönderilebilir.
bazı yerlerde uygulanan askıda ekmek uygulaması gibi.

verdikleri çok ticket'ın bu şekilde kullanıldığını nasıl öğrenecek işveren ? burada asıl sorun o anlaşılan kurumun bunu gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaştırıp ulaştıramayacağıdır. bence olmayacak iş değil, yine de börgır mekdomal falan yanlış bir tercih olur (fayda/maliyet)

@oe911 askıda ekmek ne güzelmiş! ödeme sınırlaması olmasın tabii.
@avkatbey yemeksepeti dışında bir kanal gelmedi aklıma. ys'ne güvenilir mi, eğer sistem açık olursa oraya aktarılan paranın ne kadara ulaştığını görürsek fln..ve tabii birileri bunun takibini yapacak..hatta nerelere ulaştırıldığı da yazar günlük olarak, bi yamuk varsa anlaşılır

@avkatbey
fayda/maliyetten kasıt nedir?

oe911; ben cevap vereyim. adama 10 liralık big mac ısmarlayağına 10 liraya bir hafta doymasını sağlayacak kadar yemek alabilirsin. 25 liraya pizza ısmarlayacağına 10 tane pizza yapmasına yetecek kadar malzeme verebilirsin, gibi gibi

o zaman zaten yanlıs anlasılmıs fikir. cunku biz de aynı şeyi söylüyoruz. direk yemek ısmarlanmıyor askıda ekmekten farkı bu. ekmekde tek ürün var. ama yemek olayında öyle değil. o yüzden bir havuz olsun dedim ve bir pay kadar aktarım olsun dedim. ya da demeye calısmısım. paranın izlenmesi, dogru yere gidip gitmemesi biraz da gidecegi kurumun denetlemesiyle olabilir gibime geliyor.

peki şöyle nasıl; ev yemekleri yapan ev kadınları olur, bütçeye katkı için, yemekler onlardan alınsa, yani ödemeler onlara yapılsa, yemek de adam gibi ev yemeği olsa.. ama o zaman bu yemeksepeti içinde varolamaz, olur mu yoksa? yani insanların sürekli aklına gelmesini sağlamak için YS avantajlı..Ayrı bir web sitesi olursa sırf yardım etmek için tıklaması lazım insanların. Kendi öğlen yemeğini ordan söyleyemeyebilir..(hizmet bölgesi sorunsalı)bir de YS'nin hazırdaki müşteri potansiyeli avantajı var..

(bkz: gıda bankacılığı) diye de bir olay varmış bu arada.

organize olmaya ben de inanıyorum ancak en faideli eylem direkt birebir yardımdır.
onca yolsuzluktan sonra benim hiçbir kuruma güvenim kalmadı.
yakınınızda yörenizde hiç mi fakir yok? yoldan geçen bir fakiri bile masanıza davet edebilirsiniz. ilk elden yardım etmenin özellikle de birini doyurmanın hazzı hiçbir şeyde yok. ha olmaz derseniz paket yaptırın verin komşunuza, tanıdığınıza, yetişkinden utanırım derseniz çocuğuna verin. önemli olan yardım yapıldığına emin olmak. havuz falan aklım yatmıyor açıkçası.

@9kuyruklukedi
niyeti olan zaten bunları yapıyor. teke tekti falan. ayrıca yardımın "en haz vereni ya da az haz vereni" diye bir kavram biraz bülent arınç beyanatı gibi duruyor.
burada jimicik'in sorusu gayet netti bence. bir sosyal sorumluluk projesi olur mu olmaz mı sizce nasıl olur falan filan.
dersin ki "olmaz vergisel boyutu var" ya da olur falan diye tartısılır. güzel de olur. ama "kurumlara güvenim yok" denince tartısacak bir şey kalmıyor ortada.
ha şöyle de bir şey var bizde ki kedi seni kastetmiyorum tabi burada. kurumlara güvenim yok diyen adam kendine göre bir kurum bulup yardım yapabiliyor hatta o kurumun paraları cukkaladıgı ortaya cıktıgında bile yardıma devam edebiliyor. konudan saptım evet:D

@9kuyruklukedi hayat çok hızlı akarken böyle şeyler de arada kaynıyor hep. burda bile 224 kişi okudu, 5 kişi yorum yaptı. üstte kalabilir mi diye rica ettim, 3-4 saatte 2. sayfa duyurusu oldu :/ halbuki her öğlen hatırlayabileceğimiz bir sistem olsa, daha çok insana ulaşılabilse...güvenilirlik sorunu da biraz beyin fırtınasıyla aşılabilir gibi gelmişti..

Amacım yıkıcı olmak değil ancak bir şekilde paranın döndüğü bir akışı bir kuruma teslim ettiğinizde mutlaka bir yolsuzluk veya sorun çıkıyor. Yapılacak yardımlar bir şekilde güvenceye alınabilecekse ne ala! Mesela kimi maddi durumu iyi semtlerde de bu askıda ekmek uygulaması başlatıldı ancak o semtte gelip ekmek isteyecek fakir yok, bu da askıdaki ekmeğe ödenen paranın fırına kalması demek değil mi? Sadece yardım denen insani bir şeyin kimse için rant kapısına dönüşmemesi tarafıyım hepsi bu. İnternetten, ekonomiden, paradan anlayan onca duyurucu var. Birilerinin daha iyi fikirler üretebileceğini umarım. Fikrinizi sonuna kadar destekliyorum.

yüzsün yüzsün. en güzeli yüzmek kalcalar icin.

havuzu olan bir spor salonuna gitsin birde diyet yapsın adam gibi

yüzerek 12-13 kilo verilmez bence. spor salonuna gidip cardio+diyet kombosu yapman lazım kanımca.

düzgün bir diyet (aç kalmak değil) ve bunun yanında düzenli spor. yüzme olur, cardio olur ve hatta caddebostan sahilinde yürümek bile olur.

sporla verilmiyo kilolar, diyet en onemlisi(biliyorum diyet de yapicam demissin, safi diyet bile verdirir yani, spor extradir) ama kalori yakmak acisindan yapabiliyorsan kickboxing derim

ahanda ben...kendimi gördüm yazdıklarında resmen:)bende vakti zamnında sporu bırakıp kilo alanlardanım...ben planımı yaptım...dukan diyeti diye bişey var...onu denicem..deneyen ve memnun kalan sağlıklı zayıflayan tanıdıkları gözlemledim...ama sporcuysan bilirsin sende hareketsiz olmaz bu işler..benim bisikletim var bütün yazı teker üstünde geçirmeyi planlıyorum...aletti salondu havuzdu daralıyorsan ben gibi bisiklet gezintileri çok hoşuna gidecek hiç şüphen olmasın:)

sporu bırakma durumunda kalacak herkese önerim kesinlikle aç kalınmaması gereken bir diyet ve hamlamayacak kadar cüzi bir spora nefsi zorlamak şeklinde ayda 3 kilodan beş ayda fazlalıklar gider. zayıflayamıyorum zira irade olarak zayıfım diyorsanız da bir diyetisyen gazına ihtiyaç var. şimdiden zerafet dolu günler dilerim.

yaklaşık 30dk geçmiş, kimse "seviş" yazmamış. rekor.

yüzmek en güzeli.

Zamanında ben de sporu bıraktığım için söylüyorum. Ben diyetisyene gittiğimde bana diyet vermedi. Diyet yapman iyi olmaz dedi. Sporla halledicez senin kilo problemini dedi. Tımam dedim. Arasıra eliptik bisiklete biniyorum evde. Yarım saat sürüyorum kan ter içinde kalıyorum. 100 kalori yaktığımı gösteriyo şerefsiz. Araştırdım falan sonra, aslında yarım saat içinde 250 kalori yaktırdığını söylüyolar internette. Ama şuna dikkat. Gün içinde ortalama 2000 kalori yakıyoruz metabolizmamızın hızına göre. Bu kaloriden daha azını aldığın sürece zayıflamaya başlarsın. Yani yediğin şeylerin mutlaka kalorisine bak. hesabını yap. Ha bu arada spor için günlük 1 saat ayırman herşeyi çözer bence. ;) sana inanıyorum million dolar baby. :)

arkadaşlar, yüzmeyi tavsiye etmişsiniz ama yüzmeden yüzmeye fark var. "10 metre yüz, 2 dk dinlen sonra sırtüstü yüz, sırt ağrıyınca yüzüstü yüz, biraz daha dinlen" gibi bir ritimle yüzüldüğü taktirde, kilo verilmez.
her gün 45 dk-1 saat arası eliptik bisiklete binmenizi tavsiye ediyorum. yanında da 1,5 veya duruma göre 3 kg'lık dambıllarla, kas kütlesini artıracak ağırlık egzersizleri.

Insanity diye bir program var.Zaten eski sporcuymuşsunuz o göbeği baklavaya çevirirsiniz.Hem de evde yapıyorunuz 60 günde,extra bir ağırlığa ihtiyacınız da yok.Ohh mis Ahanda linki

www.beachbody.com

marttan bu yana spor mpor yapmadan 15kg verdim. kickbox filan değil senin derdinin çözümü. eğer izmirdeysen bana bu mucizeyi yaşatan akupunkturcu abimizin ismini cismini verebilirim.

Eski profesyonel sporcuysan, imkanın varsa salona git. Yoksa,
www.bodyrock.tv

ayrıca (bkz: crossfit)

Ve tabi ki, diyet. Low ya da 0 carb tavsiye ederim.

spor + diyet. diyeti kafanıza göre yapmayın. diyet kişisel bir program. bana uyan size uymaz. iyi bir diyetisyen ele alsın durumu.

Sevisin. Misyoner pozisyonunda degil. Kovboy basta olmak uzere cesitli pozisyonlarda hardcore yapin.
Partnerinizin yeterli performansi gosterebilmesi icin cialis kullanmasini saglayin. Hem spor yapmis olursunuz hem de zevk almis olursunuz

kendine öküz falan demesin, bol bol gaz versin daha ziyade "şöyle güzelim, böyle alımlıyım, uzun yıllar giderim var" falan diye. sonrasında yaşına baksın. otuzun altındaysa sıkıntı yok. deli gibi aç da kalmasın, yediği şeylerin bileşimine baksın..kesinlikle ekmeği kessin. sonrasında versin kendini yürüyüşe bilmemneye. fekat burada mühim husus, her ne yapıyorsa düzenli yapsın. aynı gün aynı saat aynı süre gibi yani. bir de bu işleri yaparken terlesin. öyle pazarda gezer gibi yürümesin yani. ha bir de başarırsa bize de haber versin, biz de yapalım, nihahaa:)

yüzüp, yavaş yavaş yemek yesin.
sporu bırakan ben hafiften tekrar geri dönüp, yavaş yavaş yemeye tekrar alışarak aldığım 10 kg'nin 9 kg'sini 1 ayda verdim.
yavaş yemek yemek önemli.

en iyisi ip atla sen hem hesaplı hem pratik hem deli kardıyo, şöyle günde 500'den başlayıp yavaş yavaş arttırmak yanında da yarım mekik artı aletsiz squad oh mis.

www.myfitnesspal.com

kalori hesaplamaca. çoğu arkadaşımı hizaya getirdi burası.

app2.sgk.gov.tr

bence hakka tapan sıfat orada, yani hakkıdır milletimin istiklal ama millet hakka tapan millet.

bence yani

Hakka tapmasaydik hak etmeyecektik. Türk olmasaydık mutlu olmayacagimiz gibi. Bence

istiklal yine türk milletinin hakkı olacaktı ama sen o milletin bir üyesi olmayacaktın demek istemiş şair.

ilgili: (bkz: losing my religion)

adalet anlamında da kullanılmış olabilir.

nazım hikmet şöyle demiş benzer başka bir kıta hakkında :

saat beşe on var.

kırk dakka sonra şafak
sökecek.
"korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak"
tınaztepe'ye karşı kömürtepe güneyinde,
on beşinci piyade fırkası'ndan iki ihtiyat zabiti
ve onların genci, uzunu,
darülmuallimin mezunu
nurettin eşfak,
mavzer tabancasının emniyetiyle oynıyarak
konuşuyor :
-bizim istiklâl marşı'nda aksıyan bir taraf var,
bilmem ki, nasıl anlatsam,
âkif, inanmış adam,
fakat onun, ben,
inandıklarının hepsine inanmıyorum.
meselâ, bakın :
"gelecektir sana vaadettiği günler hakkın."
hayır,
gelecek günler için
gökten âyet inmedi bize.
onu biz, kendimiz
vaadettik kendimize.
bir şarkı istiyorum
zaferden sonrasına dair.
"kim bilir belki yarın..."

(bkz: kuvayı milliye destanı)

istiklal milletin hakkıdır. öte yandan bu istiklali hakeden millet ayrıca hakka da tapmaktadır. sen kendini bu millete dahil edersin, etmesin, o senin bileceğin iş.

"dönemin şartları" savunması gelecek hazır ol.

klasik şeyler işte. müslümanlığın ve türklüğün yüceltilmesi o dönemde vardı. bu tür şiirlerde de kullanıldı.

şahsen istiklal marşını sevmiyorum, sevmeyi de düşünmüyorum.

şimdi kendi görüşlerimi söyleyeyim, evet mehmet akif fazla kişisel davranmış bu konuda, kimse türk milletinin yüzde doksanı müslümandır, inanmıştır diye caz yapmasın o yüzde doksanın kaçının inancı din hanesinde yazandan ibaret olup olmadığı başka bir tartışma meselesi,

fakat bu milletin çoğunun inançlı olması , bu millet inançlı insanlardan oluşur, gerisi de bu milletten değildir anlamına gelmez, bu anlama gelir diyenlerden korkunuz en büyük vatan hainleri onlardır.

mehmet akif görüş olarak da inancını genellikle şiirlerine yansıttığı için, istiklal marşında da böyle bir tablo çıkmış ortaya, fazla üstüne durmaya da gerek yok açıkçası, söylediğiniz bölümden isterseniz o anlamı çıkartmayabilirsiniz.

bu vatan iman gücüyle kazanıldı demek istiyor. adam haklı.

sen hakka tapmıyorsun da o zamanlar hakka tapanlar çoktu, tapmayanlar azdı. o zamanın şartlarına göre yazılmış bir kıt'a...

bence istiklal allaha tapan milletimin hakkıdır denmekle biz allaha inanıyorduk onunla kazanacağımıza inandık ve kazandık gibi anlam çıkıyor. ona inanmasaydık kazanamazdık iyi ki müslümanız gibi bir anlamı var sanki. allahı övmüş. hakka tapmasaydılar yine kazanırdılar.
not: ben de hakka tapmıyorum.

istiklal marşı'nda bu ve bunun gibi ifadelere rastlamak mümkün. Bunun bir nedeni, dönem şartlarının zorluğunndan ve bu zorluklar neticesinde insanların inanma ihtiyacının yüksek olmasıdır.
diğeri de akif'in dünya görüşünü, marşa aktarmya çalışmasıdır kanımca.

Evet olmayacaktı..Millet haklı olmayı üstün saymayıp kaba kuvveti üstün sayanlara karşı direnmeseydi bağımsız olamazdık.

Not: Bana ne istersen krem peynire tap.

konuşabildiğine göre yaşıyor.

www.dailymail.co.uk

vay mınakiler, sinirim bozuldu.

video'da en son kriz geçiriyordu yerde. saçları yolunmuştu. muhtemelen yaşıyordur ancak psikolojisi uzun süre düzelmeyecektir.

interrail.genctur.com bu siteyi ziyaret edersn inter-raille ilgili bilgi alabilrsin.

öncelikle şunu belirtmek istiyorum,bu iş çocuk oyuncağı değil.sağlam bir ingilizceniz yoksa işiniz zor.paris diyorsun.ingilizce konuşan adam bulmak biraz zordur.çoğu bilir konuşmaz ya da harbi bilmez.gideceğiniz ülkeleri kalacağınız yerleri tek tek planlamanız hayatı önemdedir.zaten alacağınız biletide buna göre alacaksınız.

pasaport ücretleri : www.egm.gov.tr
hangi ülkeye gideceğinizi bilmiyorum ama şöyle bir şey var : www.tcdd.gov.tr

bir çok yer görmek istiyorum demişsin.bu yüzden global pass sana en uygun olanıdır.ama bunun için en az 2.100 TL'yi gözden çıkarman gerekir.bunları yapabileceksen al sana interrail.

zordur ama zor.

size tek tavsiyem var : çok düşünmeyin, yola çıkın. geri ss geliyor.

interfly diye bir olay var, trenle değil uçakla yapıyosun aynı şeyleri. ben geçen yaz öyle yaptım. gayet de memnundum. trende vakit geçirmek yerine fazladan gezmek için zamanım oldu. fiyatı da neredeyse aynı.

zor falan değil.

zor degil valla, iyi bir organizasyonla ve kafa insanlarla cok da guzel halledersiniz. 5 gunluk interrail passini 150 euroya aldigimi hatirliyorum gecen sene. ama sunu da akilda tutman lazim ki, bir cok tren ekstra rezervasyon ucreti istiyor 10 euro civarinda (cogu yatakli tren ve tum hizli trenler), yani ulasim masrafin interrail pass fiyatiyla bitmiyor.

onun disinda kalmaya gelince, iki alternatifin var, ya hostel ya da couchsurfing. hostellerin cogunun geceligi 10-15 euro arasi eger buyuk dormlarda kalmayi tercih edersen. kosullar da cogu zaman gayet rahat, ama www.hostelworld.com'daki reviewlara dikkat etmek lazim. eger sadece 2 kisiyseniz couchsurfing de yapabilirsiniz onceden ayarlayip, onun hakkinda da sozluge bakip bilgi edinebilirsin.

yemek icin de iki alternatif var tabii, mcdonalds menuleri cogunlukla 5-6 euro arasi oluyor, onun disinda sokak bufelerinden ufak pastanelerden atistirirsaniz da ucuza gelir. markete gidip ekmek, peynir salam, vs alinca da baya tasarruf etmis olursunuz.

yani benim cok kaba tahminim gunde 10 euro konaklama arti 15 euro yemek arti 15 euro muze vs ekstra masraflar esittir 40 euro olur. tabi barmis, ickiymis, bunlari da katcaksiniz eger onu yapmak istiyorsaniz. o yuzden kalma konusunda tasarruf edin, couchsurfing yapin derim ben. hem bedava tour guide.

her sehir icin detayli bilgiye de www.wikitravel.org'dan ulasirsiniz, lonely planet guidelara para yedirmenin luzumu yok.

paris'te ingilizce konusulmaz diyenlere bakma sen, adamina sorarsan bal gibi de konusur. hic olmadi, gir bir donerciye grec ya da turc sandviccisi bu, orada turkce konusulur. ingilizce soru sormak icin de cafelerdekilere ya da metro gorevlileriyle konus. biz yaptik oldu.

ingilizce bilmiyorum, o yüzden ben yapamamm diye düşünme, dünyanın her yerinde türk var. almanya da mcdonaldstaki kasiyer, tren garında çöpçü, roma da dönerci, pariste metroda gişe görevlisi, amsterdam da taksici... sokakta normal ses seviyesinde türkçe konusurken bile türkler yanına gelip sana yardımcı oluyorlar, yolumu bulamam, aç kalırım, sefil olurum diye sakın korkma..
sana önerim, lonely planet, berlitz ya da dost yayınevi'nin rehber kitaplarından birini alman.. böylece, gittiğin yerleri ot gibi gezmemiş olursun, birazcık birşeyler öğrenirsin, neymiş ne değilmiş...
kafanda genel olarak bir rota tasarlarsan, geziden daha verim alırsın diye düşünüyorum. gezdiğin yerlerde illa ki 1-2 günlük gecikmeler ya da erken varmalar olacaktır. ama amsterdam'a gitmeyi çok isteyip, orta avrupa'da gezerken zamanın nasıl geçtiğini fark etmezsen, amsterdam yalan olabilir..

kafana takılan diğer soruların için mesaj da atabilirsin...

elden belge verilmiyor, dosyanız adalet bakanlığına gidecek 1 aydan önce gelmesini beklemeyin 1.5 olursa öpünüz başınızın üstüne koyunuz.

Ben söyleyenlerin yalancısıyım, 3-4 günde ruhsatını alan varmış. ne kadar hoş değil mi?

muhakkak torpil döner her ortamda. ben sadece rutin uygulamayı söylüyorum. tanıdık vs yoksa kara kaşa kara göze o iş zor.

o işlemler elden takiple olmaz diye biliyorum. ayrıca torpil olsa dahi 3-4 gün imkansız bence. en erken 1-2 hafta diyorum ben. o da baya baya sağlam bir torpille.

20 günde geldi ruhsatım beyler, yargin üstad senin de öyle olacak :)

bireysel satıcıyla uğraşmazlar ama dükkan şeklinde satanların kesinlikle dikkat etmesi gereken bir konu zira maliye arada rastgele takibe alıyor böyle kişileri.

teknik olarak para el değiştiriyorsa devlet bundan pay alır, "vergi."
pratikte bi bok olmaz.

iyi ama korktum ben. şimdi 500 lira kazandığım şeye 12.000 vergi borcu çıkarsa.. of yani. korkağım di mi biraz?
kargo yoğunluğunu bile takip ediyorlarmış insanların..

satınız güzel kardeşim hiç birşey olmaz.

1- o para gitti daha da gelmez.
vay zamanaşımı oldu geriver paramı bilseydim ödemezdim olayı yan yatar.
2-ilan hukuken bağlayıcıdır.
ama geri alma almama konusunu bilemez hacı.

1-zamanaşımına uğrayan borç eksik borç haline gelir. hukuken istenemez borçtur ancak bir şekilde ifa edildiyse haksız zenginleşme istemiyle talep edilemez.

2-yarışmaların ödül duyuruları bir icap oluşturuyordu. tabi yarışma şartnamelerinde bunların detayları yer alır. orada belirtilir şu şu şartlardaki kişiler için diye. kişi eğer o şartları taşıyorsa ve sonuca uygun davranmışsa ödülü kazanmıştır. bir şekilde burada yarışma duyurusuyla icapta bulunulduğu söylenirse yarışmaya katılım ile kabul olacak ve sözleşme kurulacaktır ancak yarışmaya katılım tam olarak kabul sayılamayabilir, bu yüzden yarışma duyurusu icaba davet, yarışmaya katılım icap ve yarışma sonucu kazananların belirlenmesi ile kabul yani sözleşmenin kurulması söz konusu olmalı. bununla ilgili borçlar hukuku kitabınızda tartışma olabilir, en azından o bölümü bir okursanız faydalı olur.

ilanın geri alınması da icabın geri alınması çerçevesinde değerlendirilebilir. zaten kabulün de geri alınması icabın geri alınması hükümlerine kıyasen çözülür. yani karşı tarafa varmadan önce sonuç doğmadan önce geri alınabilir. ancak duyuru yapılmış, biz duyuruyu icaba davet sayarsak, icap gelmeden önce geri alınabilmesi lazım...


tabi siz bu hatlar üzerinden borçlar hukuku kitabınıza bir göz gezdirin.

kolay gelsin.

1-eksik borç, z.a'na uğrayan borçlar talep edilemez ancak ödenmişse de geri istenemez.

2-ilan suretiyle vaad (borçlar kanunu 8.maddeye bakınız)

1. evet şahıs işletmesi gibi bir işletme açmanız, defter tasdik ettirmeniz, muhasebeciyle falan anlaşmanız gerekir. tabii her ay beyannameler falan verilecek. bildiğiniz işletme sahibi olacaksınız. lakin yaptığınız iş serbest meslek sayılan işlerden biri olduğu için serbest meslek mükellefi olacaksınız.

2. bildiğim kadarıyla değildir.

ya da gider makbuzu düzenlenir, burada stopajı sizden keserler. çok feci sallıyor da olabilirim, mantıklı geldi sadece..

siz eğer onlara gidip, "gider pusulası düzenleyin, masrafını ben ödeyeyim" derseniz, aldığınız paranın %11.11'ini öder kurtulursunuz.

diğer türlü stopaj, KDV, kurumlar, muhtasar vb. ödeyeceksiniz, bir de sigortalı değilseniz bağ-kur. hiç kasmayın.

Sony iz dı best!

Eğer usb den film izleyeceksen en çok uzantıyı Samsung destekliyor bildiğim kadarıyla.

Daha temel şeylerden bahsedelim. Misalen ulusal yayınlar için ideal çözünürlük?

ulusal yayında hala sd goruntu var. o yüzden lcd bile almasanız olur düşündüğünüz şey bu ise.

yok değilse tabi ki fullhd kontrast oranı yüksek bir tv alın. hatta led alın falan filan

ben sony demiyorum lg ya da samsung. sharp ta cok kral ama türkiye de pek model yok

sony tüplünün kralıydı artık iç aksam hep çinden zaten çoğu markanın.philips panasonic samsung modellerine de bakılabilir.

samsung c530 kullanıyorum, kablolu tv izleyeceksen büyük beklenti içine girme, gerçi bir süre sonra o görüntü de o kadar olağan geliyor ki şaşıracaksın. tavsiyem kablolu kullanıyorsan en uygun fiyatlı full hd alman, hd olayına girme artık bu saatten sonra, tv'ye de 1200 liradan fazla para verme.

turkcell kamu paketleri iyi. en son 1200dk 39 liraya kampanya yaptı. 3 liraya 30 sms satın alınabiliyor. 42 lira ediyor işte 1200 dk 30sms yani konuşmaktan sms atılmıyor zaten.

avea kamu300 plus, avealılarla 3000 dakika, diğer hatlarla 300 dakika 29 tl, 9 tl de her yöne 10.000 sms alıyorsun, 38 tl oh mis. turkcell de iyiymiş ama.

vodafone cep avantaj midi. her yöne 500 dk. 35 tl. özel servis numaralarını aramak ekstra ücretlendirilmekte. her yöne 50 sms 3 tl., 500 sms 6 tl.

öyle bir teknoloji yok diye biliyorum.

netlikten kasıt, pikseller arası geçiş izlerinin belli olmamasıysa bu bir derece mümkün ama onun dışında gerçek boyutundan daha fazla büyütülen bir fotoğrafın netliğinin bozulmaması teorik olarak bile mümkün değil.

evet o geçiş izlerinin çok belli olmasını istemiyorum..bunu nasıl yaparım peki?

ben bilmiyorum ama bazı grafikerler çalışırken bunu yaptıklarını gördüm. ha, ayrı bir programla mı yapıyorlardı yoksa klasik programlarla mı yapıyorlardı, inan bilmiyorum ama yaptıklarını bizzat biliyorum.

tam zihni sinir projemi soracaktım ki bu günlerde senin sorunla karşılaştım. şöyle bir olay nasıl olur ;

elimizde 3cm X 3 cm bir fotoğraf var, gayet net, kaliteli. sağlam bir fotoğraf makinesiyle, uygun ışıkta ve parlaklık olmayacak şekilde fotoğrafını çekiyorum, sonra da örneğin 12X12 boyutunda baskı alıyorum. Bir nebze de olsa bozulmadan görüntüyü birazcık büyütmüş olmaz mıyım ?

not:dalga geçmeyin olm!

@avkatbey bunu ben de düşünmüştüm ama sonra fark ettim ki ilk fotoğrafın (kaynağın) çözünürlüğünden daha yüksek olmuyor çözünürlük.

homokaasu.org

Ama mucize bekleme.

fotoşopta anti-aliasing ve smoothing işlemleri derdinize derman olur gibime geliyor.

martı diyeceğim, çocuklara büyüklere.

sonra behrengi 'nin bütün kitapları çok uygundur o yaşa.

dört kafadarlar serisi var. thomas brezina, ben zamanında çok sevmiştim. öneririm. (korku değil)

www.tulumba.com

talihsiz serüvenler dizisi,die unendliche geschichte

bir genç kızın gizli defteri serisi-deermişim.

oz büyücüsü diyorum.

aman ipek ongun'dan uzak tutun da..

gülten dayıoğlu ya da enid blyton kitapları; hoş enid blyton için biraz büyük kaçabilir yaşı ama ucuyla yakalayabilir de :) gülten dayıoğlu'nu ise hala okurum ben :D

Küçük vampiri al kesinlikle.Yorumlarıda bir bak istersen...
www.eksisozluk.com

situasyonist+1

amman ipek ongun olmasın. ben harry potter'ı okumaya 11'de başlamıştım. enid blyton da hafif gelir zaten. ama tubitak'ın matematik/mitoloji/genetik bi ton kitabı var o yaş için. çok eğlenceli hala açar okurum. ilgisini çekerse muhakkak yönlendirmek lazım.

ya bi de ben hiç okumadım ama narnia günlükleri iyi diyorlar. alıp okuyup sonra önereyim ama onu.

jose saramago - bilinmeyen adanın öyküsü

jules verne okutun, ufku açılsın.

dosyanın adı yeşil renk mi görünüyor ?

hayır dostum herhangi bi farklılık yok ..

www.dosyauzantisi.com

genişleyen barfiks şeyleri var. spor malzeme satan yerlerde bulunur, yaklaşık kapı genişliğinde oluyor, yanlardan çevirdikçe enine genişliyor ve kapıya sıkışıyor bir anlamda.

Kapının kasasına dik koyamazsın, esneme yapar, daralma yapar bişey olur bir sakatlık çıkar Allah korusun. Portatif, ayaklı olanları var mı bilmiyorum ama varsa eğer öyle bir şey alsan daha sağlam olur gibime geliyor.

o kapı barfiksleri kapının ağzına eder kasayı ezer bozar ağzına eder. yapıştırmada hayatta olmaz sakatlanırsın. en güzeli demircide demir yaptır u harfi şeklide tavana dübelle vidala. Sonra taşınırken söker deliklere azıcık alçı çeker kamufle edersin. kapıya sıkıştırsan ev sahibi ile aran daha beter olur. 4 delikten birşey olmaz

ev sahibi evini sürekli kontrol etmiyorsa ne gibi bir zararı olabilir ki? nasıl sabitleniyor bilmiyorum ama eğer delik açmak gerekiyorsa, ileride sorun olursa alçıyla kapatır üstüne boya atarsın.

bende kapi pervazina sikisandan var, kenarlari siyah plastik kapiya hic zarar vermiyor. 70 kiloyum gunde 30 tane barfiks cekiyorum ama 2 yildir bana misin demedi. pervazin biraz genis olmasi lazim ama tam oturmasi icin.

www.sportifhareketler.com

Şunu tavsiye ederim.Ayrıca diğer işlevleri için de kullanışlı.

üstad, bende boş duran bir barfiks var, pervaza sıkıştırılanlardan. ankara'daysanız adres vereyim, yolunuz düşerse alın.
şuna benziyor, markası dunlop

www.hepsiparis.com

rahat ve düzenli sevişebilmek, çocuk yapmak, yalnız kalmamak (özellikle yaşlılıkta) için olabilir.

tek başına yaşamak kolay olmadığı için.

yaşlılık en mantıklı açıklama. bir de güvence.
yani yaşlandığında yalnızlık daha da zor demek istedim.

ya ben soruyu okumadan cevaplamışım. kedime göre bir mantık kurdum senelerce düşündüm düşündüm ve en mantıklı açıklama bu geldi. yoksa türk toplumunda durum tabiki çok çok farklı...

Ya kimse genç yaşında yaşlılığını garantiye almak için evlenmez herhalde.Genç dönemden bahsediyorum.

küçük bi yüzdesi de sevdiği ve her şeyi paylaşmak istediği için olabilir.

evlenmenin hukuki sonuçları vardır. mirasçılık, müşterek çocuk vs.. diğer durumda kapıyı çarpar çıkar gidersin.. ee tabi burada iki tarafın da ekonomik gücü olan bol sevişmeli evlilikleri baz alarak "ne gerek var abi?" demek açıkcası çok da yadırganası değil. ama sosyal bir gerçeklik de var.

karşındaki kişinin bir ömür seninle kalmak isteğini belgeleme ihtiyacı, bi güvensizlik hissi olabilir.

turk toplumu derken?
sanki bi biz evleniyormusuz gibi olmus.
hocam, yalnızlık zor. benim hayalim, evlenecegim kadınla yas 60 70 oldu mu guzel bir turk kahvesi yapıp hanım gazetede neler yazmıslar bugun tey tey diye sohbet etmek.
o zamana kadar da karsılıklı olarak destek olmak hayatta. sevişmeyi yazmıyorum bile, kontrolsuz guc guc degildir.

edit: genc donem derken?
ha ne olur ilerde bilmem.

Bizim kültürümüzdeki evlilikleri sorduğum için yazdım.
Edit: 25 35 yaş arası diyeyim daha da ufuk açsın.

çevre baskısından kurtulma sebebi de var tabi.

9 yıllık sevgilimle bu yıl evlendim neden evlendiğime gelince tamamen çevremdeki insanlara bu adamın beni gerçekten sevdiğini ispatlamak için, biliyorum çok saçma evlilik sevginin kanıtı değildir, kimseye bişeyi inandırmak zorunda da değiliz ama, benim gibi asi bi kız bile bu duruma düştü. "adam 9 yıldır seninle herşeyi yapıyo niye evlensin ki" diyenlere kapak olsun diye salladık nikah cüzdanını

erkekler için ev toplama,yemek yapma,bulaşık derdinden bir yerde kurtulmak içindir.

lemmiwinks + 1

Aile hayatının önemli olduğunu bildikleri için olabilir.

erkekler için; bedava sevişmek (sevişmeyi bilmemekten geliyor), ev işleri vs konusunda kendisine bakacak biri (annesinden uzaklaşamamış ve bireyselliğini kazanamamış kişi, oedipus kompleksi de var burada), aile ve toplum baskısını hafifletmek, yalnız kalmaktan korkmak (son ikisi de bireyselliğini kazanamamaktan geliyor)
kadınlar için; maddi olarak kendisine bakacak biri (kendisini ikinci sınıf insan olarak görmesinden, elektra kompleksi), aile ve toplum baskısını hafifletmek, çocuk yapmak (kendi varlığının anlamsızlığını onlar üzerinden unutmak, yaşlandığında kendisine bakacak birilerini istemek), yalnız kalmaktan korkmak.

özet geçersem; hastalıktan, başka bir şey değil.

yalniz yasiyorsan hastalaninca kendine bakmak cok zor oluyor lan. bi de bazen eve canin sikkin geldi mi icini dokecek birini ariyorsun (seni yargilamayacak, dalga gecmiyecek sadece dikkatli dinleyecek biri) bi de soyle sicak hazir yemek falan yapmissa. bence bu kadari bile yeterli ya da ben son zamanlarda cok yalniz kaldim amk

@please don't die: dediklerinin olması için evlenmek gerekmiyor..

evlilik özü itibari ile ekonomik bir birimdir (çok ekonomik anlamında kullanmıyorum bunu, ekonomi bilimi ile alakalı anlamında kullanıyorum). istersen biraz araştır, yazamayacam şimdi uzun uzun.

@ :/ kesinlikle katiliyorum sana, o yuzden insanin gozunde buyutmesi gereken bir sey degil bence evlilik. hayatinin buyuk bir kismini biriyle paylasiyorsun, bu paylasimda resmi makamlarca onaylanmis. ha onaylanmasa ne olur.hicbisi olmaz. sadece insanlar bu tip resmiyet kazanmis durumlarda daha bir sorumlu hissediyorlar kendilerini. artik toplum baskisi mi dersin, insan psikolojisi mi bilemiyorum. ben cok evlenme taraftari degilim, ama kesinlikle hayati birileriyle (poligami olarak algilanmasin) paylasma taraftariyim.

veraset ilamı ile her bankaya bireysel olarak ya da merkez bankasına sorun yardımcı olamazlarsa dava açın

mirasçıları veraset ilamı alarak bankalardan bilgi talep edebilirler. ya da mahkemeye başvurursunuz miras taksimi için, parası olduğunu tahmin ettiğiniz banka şubelerine yazı yazdırılır tespit ettirlir.
görüşme ücreti 175 TL.

veraset ilamıyla varisler bankaya gider banka vergi ilişiksiz yazısı ister vergi dairesinden ve ödeme yapılır