Giriş
(8)

Tinderdan sevgili bulunur mu?

Off the record
Yeni insanlarla tanışacak ortamım yok. Tinderı da pandemi de bir defa indirip kimseyle konuşmadan sildim. Kullanıcılar hep tek gecelik ya da takılamalık birini arayanlardan mı oluşuyor? Böyle bir amaçla girersem kezban durumuna mı düşerim.
Yeni insanlarla tanışacak ortamım yok. Tinderı da pandemi de bir defa indirip kimseyle konuşmadan sildim. Kullanıcılar hep tek gecelik ya da takılamalık birini arayanlardan mı oluşuyor? Böyle bir amaçla girersem kezban durumuna mı düşerim.
0
Off the record
(08.02.22)
bulunur da ben bumble öneririm. daha kaliteli insanlar var. tinder çok leş kalıyor. okcupid de olur.
0
jack lupino
(08.02.22)
okcupid dene. tinderdan biraz daha kaliteli bir yer.
0
false pretension
(08.02.22)
benim eski ev arkadasim sevgilisiyle tinder'dan tanismisti. basta arkadas olarak muhabbet ettiler, iyi anlastilar, sonra sevgili olmuslardi. hatta benim tinder on yargimi kiran sey (kendim kullanmasam da) onlarin iliskisi olmustu: gayet akilli, donanimli, tatli insanlarin da bu uygulama vesilesiyle birbirlerini bulabileceklerini gormus oldum.

ha bunun olma ihtimali bence tinder'da cok dusuk, orasi ayri. bence "sevgili aramak" da sacma. sevismek icin, sohbet etmek icin, hayatinda birileri olsun diye istek duymayi anlarim da "birileriyle tanisayim ve sevgili olalim" dusuncesi sagliksiz geliyor bana. bunun dogal gelisen bir surec olmasi gerekmez mi? o yuzden simdilik iyi anlasabilecegin kafa dengi birini bulmaya calismak daha mantikli sanki, sonrasina bakarsiniz zaten.
0
der meister
(08.02.22)
%99 ihtimalle one night stand ya da hayatının aşkını arıyor gibi davranıp 3 gün sonra ghosting yapacak tiplerden oluşuyor tüm uygulamalar. Ancak, %1 ihtimalle düzgün birine de denk gelebilirsin.
0
lcha
(08.02.22)
o uygulamaların çoğunda kültür ve eğitim düzeyi düşük insanlar fink atıyor. bir tane düzgününe denk geleceğim diye 99 tane nargile kafe müdavimi kısa paçalıyı elemek zorunda kalırsınız, zamanınıza yazık. hiç mi arkadaşınız yok, sizi, anlaşabileceğinizi düşündüğü birileriyle tanıştırsın? böylesi çok daha güvenli
0
adse
(08.02.22)
her şey her yerde bulunur ve bulunmaz.

sevgili arıyorum diye ortalarda dolaşırsan karşına seni dolandıracak 100 kişi çıkar bunun suçlusu da uygulama yada senin tecrübelerinden oluşan belirli bir kitle olur.

hiç bir şey aramıyorum karşıma ne gelecek hayat ne getirecek dersen önüne bir sürü iyi insan çıkar, kimiyle sevgili olursun, kimiyle sevişirsin kimiyle arkadaş olursun.
0
selam
(08.02.22)
Biz tinderda tanışıp evlendik ama 5 sene önceydi. Güncel durumunu bilmiyorum uygulama ortamının :)
Hiç de kezban demedik birbirimize aahahsj
0
somethinginthewayshemoves
(09.02.22)
Tinder değil de bumble ya da okcupid diyorum. Benim şu anki sevgilim bumble’dan tanıştığım bir kişi, sevgili bulma niyetiyle bile girmemiştim. Tinder’dan tanışıp evlenen arkadaşım da var, başta gayet takılıyorlardı bir de. Olabiliyor yani kezban vs böyle kalıplara sokmayın kendinizi:)
0
rebecca
(09.02.22)
(8)

24 yaşındayım bugüne kadar bütün sevgililerimi aldattım

schneeflocke33
hiçbirine de söylemedim. ama inanılmaz yük olmaya başladı. benim annemin mental bir hastalığı var ve bana da biraz yansıdı sanırım. kendime hiç güvenim yok, duygularımı ifade etmekte çok zorlanıyorum ve yanında rahat hissedemediğim biriyleysem yanımdaki insanın olmamı istediğini düşündüğüm gibi yaşa
hiçbirine de söylemedim. ama inanılmaz yük olmaya başladı. benim annemin mental bir hastalığı var ve bana da biraz yansıdı sanırım. kendime hiç güvenim yok, duygularımı ifade etmekte çok zorlanıyorum ve yanında rahat hissedemediğim biriyleysem yanımdaki insanın olmamı istediğini düşündüğüm gibi yaşamaya çalışıyorum, sürekli kaygılıyım. o insanla olmamam gerektiğini sonradan anlıyorum ve zamanımı çarçur ediyorum. sonra ilişkimde olmadığını ve olsa her şeyi düzelteceğini düşündüğüm şeyin peşinden gidip aldatıyorum sevgilimi. ve kısa süreler de değil. şuanki sevgilim ve eski sevgilimle neredeyse 1 yıl aynı anda beraberdim. hayatımın diğer alanları böyle değil ama buralarda sıçıp batırıyorum. allah kahretsin ki insanlar beni seviyor, nefret ediyorum bu durumdan kendimi sevemediğim için. şuanki sevgilim benden 10 yaş büyük ve onu sevmiyorum. ama sırf o beni sevdiği için onunla bir araya geldim. çünkü eski sevgilimin beni sevdiğine bir türlü inanamıyordum. off bilmiyorum. sizce napabilirim? şimdikinden ayrılmak çok zor geliyor çünkü bana çok aşık ve depresyon hastası, ve zaten ona çok acı çektirdim bugüne kadar. o da bir türlü bırakamadı beni. onun da pek özgüveni yok. o yüzden nasıl ayrılmalıyım? tavsiyesi olan varsa lütfen yazsın.
0
schneeflocke33
(07.02.22)
durumunuz müsaitse profesyonel yardım almanızı tavsiye ederim.

annenizin mental hastalığına göre değişir tabii ama genelde size yansımaz da, siz bir şekilde aynalar ya da üstünüze alırsınız.
zaten bu tip durumlarda çocuk ya da birinci dereceden yakın gibi kişilerin koruyucu amaçlarla terapi görmesi istenir.
o yüzden hemen araştırıp bir şekilde yardım almaya çalışın.
0
blatta hiberna
(07.02.22)
Terapiye gidiyorum zaten, teşekkür ederim :)
0
🌸schneeflocke33
(07.02.22)
İngilizce yazsaydınız ve yaşınızda tutsaydı, ev arkadaşımın yazdığını düşünürdüm. Aldattığın kişilerin ahı çıktığı için de mutlu olurdum. İlişkinden memnun değilsen, karşındaki insana söyle zahmet olmazsa.
0
barguzhale
(07.02.22)
ne kadar zamandır gidiyorsunuz bilmiyorum ama madem gidiyorsunuz, kendinize zaman verin.

anlattıklarınızın temelinde öz değersizlik ve sizin de dediğiniz gibi öz güvensizlik ve sevgisizlik var.
dolayısıyla konfor alanlarınızı terk etmek size normalde olduğundan daha zor gelebilir ve sizi hastalıklı da olsa sevenlere daha çok çekilirsiniz.

ayrılmanızın bir yöntemi yok, yani bir şekilde ayrılmanız gerekiyorsa ayrılacaksınız ama eğer tekrar geri dönecekseniz veya onun ısrarlarına dayanamayacaksanız belki de bir süre pasif kalmanız daha iyi olabilir.
0
blatta hiberna
(07.02.22)
(bkz: sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir )

Sadece sevildiğiniz için bulunduğunuz ilişki size güven ve konfor alanı sağlıyor. Ancak ilişkide heyecan ve tutku hissetmiyorsunuz muhtemelen, bunları da dışardan ikame etme ihtiyacı duyuyor olabilirsiniz.

Kendinize ve çevrenizdeki insanlara karşı dürüst olun. Evet, kolay olmayacak. Evet, insanların üzüldüğünü gördüğünüz için bok gibi hissedeceksiniz. Ancak sorunlarla yüzleşmek yerine sorunlarınızdan kaçarak bir yere varamayacak daha çok yorulacaksınız.

Prof. Dr. Acar baltaş'ın çok sevdiğim bir sözü var: "Her sorunun hızlı, kolay, ucuz ve yanlış bir çözümü vardır. O çözümde daha sonraki bir sorunun ana sebebini oluşturur" diyor.

Kendinize bir iyilik yapın, her ne için olursa olsun başkasını mutlu etmek için, başkalarının doğrularıyla yaşamaktan vazgeçin.

Kendinize, hayatınızdaki insanlara, değerlerinize ve hayatınıza aldığınız insanların değerlerine saygı duyun ama hiç kimse için değil kendiniz kendinize değer verdiğiniz, kendinizi değer verilmeyi hak eden bir insan olarak gördüğünüz için yapın bunu.

Öncelikle kendinizi sevin, kişisel gelişim kitapları goygoyu gibi değil. Yaşınız çok genç kendi değerlerinizi bulun, neler istediğinizi, nasıl biri olarak yaşamak istediğinizi ve olmak istediğiniz insana dönüşün.

Her ne olursa olsun başınızı yastığınıza koyduğunuzda huzurlu olarak uyuyabileceğiniz bir hayatınız olsun. Zor olabilir ama erişilemez değil.

Sonuç olarak ayrılmanın kolay yolu yok. Elbet üzecek veya üzüleceksiniz. Kendinizi ve durumu kabul edin. Dürüst, içten, samimi bir şekilde karşı tarafa ne yapmak istediğinizi açıklayın. Dirençle karşılaşabilirsiniz ancak eğer gerçekten karar vermiş iseniz arkasında durursunuz. Yolunuza devam edin. Sevmediğiniz bir insanın hayatında kalarak/kalmaya çalışarak ona kötülük yaptığınızı unutmayın.
0
elvan abeyiylegezse
(08.02.22)
Oncelikle sunu kendinize yalan soylemeden analiz etmeniz gerekiyor: Icinizden gelen istek birini aldatmak mi yoksa sadece baska biri ile baska heyecanlar yasamak mi?

Eger pesinden kostugunuz his birini aldatmanin, arkadan is cevirmenin ve yasak elmayi isirmanin tadi ise size bu noktadan itibaren yardim etmem zor. (Ki anlattiklariniz buna benzemiyor)

Eger cevap digeri ise monogamiyi birakip etik poligamiye de gecebilirsiniz. Iliskilerinize baslamadan once poligamik oldugunuzu duzgunce anlatirsiniz ve isteyen kabul eder isteyen etmez. Evet bunu kabul edecek cok insan yok ama insanlari aldatmaktan iyidir. Gecis sureci cok sancilidir uyarayim. (ama su an yasadiginiz sancidan iyidir)
0
cleric
(08.02.22)
bu gidişle karma sizi bir ömür vuracak. ki vurmuş da zaten depresyonlar terapiler uğraşıp duruyorsunuz. o insanlardan tek tek özür dileyip helallik alana kadar mutsuzluk ve bela yakanızı bırakmaz, üzgünüm.
0
adse
(08.02.22)
İnsanlar sizden çok yansıttığınız imajı seviyor olmasın? Kendiniz gibi olursanız kimsenin sizinle birlikte olmayacağından mı endişe ediyorsunuz? Gerçek sorun nedir bilmiyorum, ancak anlattıklarınız değil gibi.

Bence kendinizi insanlara tanıtmadan sizi sevip sevmedikleri hakkında bir kanıya varmanız yanlış.

"İlişkimde olmadığını, olsa her şeyin düzeleceğini düşündüğüm şeyin peşinden gidiyorum" demişsiniz. O ilişki tekil olarak "senin" değil. Birlikte olduğunuz kişiyle birlikte "sizin." Eğer bir şeyden hoşnut değilseniz bunun konusunu ilişkide olduğunuz kişiye açarsınız. Onun haberi bile olmadan, onun da taraf olduğu bir ilişkide kendi başınıza karar alıp sırf kendinizi memnun edecek şekilde işlere girişmezsiniz.

Durumunuz kanun kaçaklarına benziyor. Yani yakalanmadıkları için rüşvet yiyen ya da zimmetine para geçirmeye devam edip sonunda bunu normalleştirmiş ve hatta gelecek ay zimmetine geçireceği para üzerinden aylık gelirini planlayan birine. Size göre yaptığınız her şey normalleşmiş olabilir, ancak insanları kandırmak normal değildir.
0
akhenaten
(08.02.22)
(24)

Bele kadar saç

vestasy
Özellikle minyonlarda nasıl görünüyor sizce? Bahsettiğim bakımlı, gür saçlar. Köylü diyeni duydum, çocuksu diyeni duydum. Sizce?Fotoğraf da ekledim.
Özellikle minyonlarda nasıl görünüyor sizce? Bahsettiğim bakımlı, gür saçlar. Köylü diyeni duydum, çocuksu diyeni duydum. Sizce?

Fotoğraf da ekledim.
0
vestasy
(07.02.22)
Güzel değil.
0
Zaman Tamircisi
(07.02.22)
Orantılı olmalı, boy kısa bacak boyu da özellikle kısaysa güzel değil +1
0
John Bloor
(07.02.22)
Midilli gibi duruyor, en fazla şirin ya da sevimli ama kadınsılıktan uzak.
0
baba jo
(07.02.22)
Örmeyi deneyin daha güzel durur
0
hasmetizm 2046
(07.02.22)
benim saçım da koyu renk ve yapısı, kalınlığı böyle.

düz, ince telli saçlara gidiyor uzunluk ama bizim saçlarda iyi durmuyor bence. saçım şu an boyun hizasında, hem boyumu uzun gösteriyor hem modern duruyor. tabii siz bilirsiniz...
0
adse
(07.02.22)
Gür dalgalı saça omuz hizasında saç bence çok güzel oluyor.
0
tamam sakinim
(07.02.22)
çok özeniyorum, bir kere uzattım, ben de minyonum ama yakışmıyor malesef, kabullenmek zorunda kaldım. özellikle bu tonlara daha çok yakışmadığını düşünüyorum kusura bakmayın
0
kenarortay
(07.02.22)
Ben genel olarak uzun saçtan pek hoşlanmamakla birlikte özellikle kısa boylulara çok uzun saçı yakıştırmıyorum.

Uzun boylu birinde çok bakımlı ve güzel olmadıkça bu boyda saçı kimsede beğenmiyorum.
0
ms brownstone
(07.02.22)
Çok çok çok kötü bu kadar uzun saç. Köylü demeyelim de kırsal hayatı andırıyor diyelim :D
Bakımlı, sağlıklı, düz veya hafif dalgalı saçta dahi sırtın ortasından daha aşağı hizada saç hiç modern durmuyor. Bob, orta bob, long Bob saçlar çok kullanışlı, modern ve sağlıklı oluyor.

İmza: bir gün aklına eser ve cesaret edebilirse pixie saç denemeyi düşünen bir bob-orta bob-long bob-bob.....kullanıcısı.
0
art pepper
(07.02.22)
ms brownstone+1
0
ala09
(07.02.22)
Gerçekten bakımlıdır ama fotoğraftaki hali beklediğim bakımlı hissini vermedi. Bu kadar uzunluk düz saça daha çok yakışıyor bence de.
Ayrıca örmeyi deneyin +1
0
reactionic
(07.02.22)
eğitim seviyesi düşük, sosyo ekonomik düzeyi zayıf gelir bana bu kadar uzun saçlı bir kız görsem.
hele minyon kızsa daha kötü.

abartılı kuyruklu eyeliner gibi bir şey
0
hopp
(07.02.22)
Şu fotoğraflardaki sarışın hanımefendinin saç uzunluğu nasıl peki? Kendisi internet ünlüsü olduğu için koyuyorum.

www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
0
🌸vestasy
(07.02.22)
1.75+ iseniz veya bacaklarınız uzunsa şükela durur. kısaysa, giyime bağlı olarak yatmadan önce saçını açıp tarayan adile naşit moduna girilebilir.
0
golgi aygıtı
(07.02.22)
yani modern görünmüyor, alaturka diyeyim.
bakımlı demişsiniz ama fotoğraftaki saç tam aksine bakımsız duruyor.
uçları çatallaşmış, incelmiş ve saçın kalın telli oluşundan, yapısından kaynaklı bir matlığı da var zaten.

bence de daha kısa ve modern bir kesimle çok daha hoş olabilir.
bob olur, omuz hizası olur, o artık kuaförün becerisine ve sizin zevkinize kalmış.
0
blatta hiberna
(07.02.22)
bariz köylu işi.
0
all girls dream
(07.02.22)
Köylü +1
0
ruhen hastayim ben
(07.02.22)
siyah saç ve bu tarz hoş değil ama yandan önüne salsan daha iyi olur sanki. bir sarışın mavi gözlü busty petite kızda ilgi çekici bir şey olabilir. yine de ne gerenk var diye sordurur. halı yıkar gibi yıkaması vardır onun. bakımı vs. yazın zaten battaniyeyle gezmek gibi. vesselam.
0
gabe h coud
(07.02.22)
kısaya kısa, uzuna uzun saç gider.
0
rose parks
(07.02.22)
saçların rengi ve şekli çok güzel fakat bu kadar uzun saç gerçekten alaturka duruyor.
0
elma
(07.02.22)
Bu kadar uzun sac bana tam anlamiyla gereksiz geliyor. Saclarinizi uzun seviyor olabilirsiniz ama bu saclar 20cm kisa olsa bile hala uzun kategorisinde olacak ve su an yuzunuze ve tarziniza nasil gidiyorsa ayni oranda yakisacak ve hatta uclari daha saglikli olacak. Durum boyleyken fazlasi anlamsiz geliyor.
0
pike
(07.02.22)
Baya kötü
0
blackidom
(07.02.22)
Bana da estetik gelmedi. Alaturka +1
0
jazzabel
(07.02.22)
Keşke boydan bir foto koysaydınız, daha kolay karar verirdik yakışıp yakışmadığına.

Üşenmezseniz şöyle yapın, düz renk bir giysi giyip boydan foto alın arkadan. Sonra bilen biri, hatta buradan da yardım gelir 3 farklı boyda saça fotomontaj yapıp kısaltıp öyle bakın.

Düz renk giysiden kastım photoshop kolay olur yapması.
0
John Bloor
(08.02.22)
(5)

vitamin ilaçları her gün mü içilir?

birmilyonunvarmi
b12 vitaminim eksik. arada doktora gidip iğnelerle normale döndürüyorum bir süre sonra yine eksiliyor. solgar'ın b12 vitamini varmış. daha önce hiç böyle ürünler kullanmadım. her gün mü tüketilir vitaminler? sağlığa zararı var mı?
b12 vitaminim eksik. arada doktora gidip iğnelerle normale döndürüyorum bir süre sonra yine eksiliyor. solgar'ın b12 vitamini varmış. daha önce hiç böyle ürünler kullanmadım. her gün mü tüketilir vitaminler? sağlığa zararı var mı?
0
birmilyonunvarmi
(03.02.22)
Şöyle söyleyeyim benim de b12 düşüktü, doktor verdi, sormadan 7 ay kullandım, en son 2000’lere çıkmıs b12. Haliyle panik atak, görme sorunları, yorgunluk gibi şikayetler tavana çıktı, bırakınca düzeldi. Doktor kontrolünde kullanın, her gün kullanıyorsunuz ancak doktorun söylediği period için
0
monicapp
(03.02.22)
en masumu c vitamini, onun bile fazlası böbrek taşına sebep olabiliyor. diğerleri daha da risklidir. doktorunuza danışın +1
0
adse
(03.02.22)
vücutta depolanabilen ve depolanamayan vitamin türleri var. Vitaminlerin eksikliği ne kadar sorun ise fazlalığı da o kadar sorun özellikle depolanan vitaminlerin.

b12 depolanan bir vitamin olduğundan ölçüm yaptırıp doktor kararı ile kullanmak daha akıllıca.
B12 eksikliği için konuşursak da ayda 1 gidip dodex iğnesi olmak en mantıklısı.
0
catamenia
(03.02.22)
Solgar ın üzerinde günde 1 tablet yazsa da kullananlar 2 günde 1, 3 günde 1 tablet gibi almanın yeterli olduğunu söylemişlerdi, ben kullanmadım ama bir şey diyemem
0
freebird5406_2
(03.02.22)
Sizin boyunuz, kilonuz, yaşınız ve cinsiyetinize; en önemlisi ne kadar eksiğiniz olduğuna göre değişir.

Şöyle diyor Healthline: Suggested dosages: For people over 14, the RDI for vitamin B12 is 2.4 mcg.

Ama diğer yandan da şöyle bir durum varmış: Note that the percent of vitamin B12 your body can absorb from supplements is not very high — it’s estimated that your body only absorbs 10 mcg of a 500-mcg B12 supplement.

Vücudun sindirim sisteminde bunu emme kapasitesi sınırlı olduğundan, 500mcg alsan ancak 10mcg gibi etkisi oluyormuş.

O halde, elinizdeki takviye eğer 500mcg gücündeyse, ve eksikliğiniz olduğu da kesinse hiç değilse 1 ay boyunca gün aşırı kullanabilirsiniz. Yani her iki günde bir ihtiyacın iki katını almış olursunuz, eksikliğiniz tamamlanır.

Sonrasında bir tahlil yaptırıp bakarsınız, her şey yolundaysa bu düzende devam edebilirsiniz.

Lansor gibi mide ilaçları da B12 emilimini azaltır, buna da dikkat edin.
0
kaptankedi
(03.02.22)
(17)

Kendimi harcadım

yıkık remzi
Sizlere içimi dökmek istiyorum arkadaşlar.Lisedeyken çok potansiyelli birisiydim,sayısal yönüm çok kuvvetliydi.Üniversite sınavında ilk 1000 e girebilecek bir potansiyelim vardı.Sınavda işler ters gitti ve 25.000 sıralama ile iyi bir üniversitede makine mühendisliğini kazandım.Mezun olalı iki yıl ol
Sizlere içimi dökmek istiyorum arkadaşlar.Lisedeyken çok potansiyelli birisiydim,sayısal yönüm çok kuvvetliydi.Üniversite sınavında ilk 1000 e girebilecek bir potansiyelim vardı.Sınavda işler ters gitti ve 25.000 sıralama ile iyi bir üniversitede makine mühendisliğini kazandım.Mezun olalı iki yıl oldu.Makine mühendisliğinin bana göre olmadığını anladım.Yeni zamla beraber maaşım 9500 lira oldu.Ne işimden ne maaşımdan ne de mesleğimden memnunum.Her gün kendime kızıyorum.Bu yaştan sonra ne yapabilirim ?Elmas gibi bir beynim vardı.Potansiyelimi çok fena harcadım.
0
yıkık remzi
(02.02.22)
geçmiş geçmişte kaldı. önüne bakacaksın. tekrar üniversite sınavına girmemen için bir neden yok. potansiyeli kinetik enerjiye çevirmezsen dağın başındaki kayadan farkın olmaz.
0
gabe h coud
(02.02.22)
hayat böyle bir şey değil, tek bir üniversite sınavı ve tercihle hiçbir tren kaçmaz. sınavda ilk 1000'e girseydiniz yine memnun olmadığınız bir tercih yapabilirdiniz, üniversite sınavında ilk 1000'e girmiş herkes otomatik olarak başarı içerisinde yüzmüyor. sizin öncelikle kendinizi bulmanız ve buna göre yolunuzu çizmeniz gerekiyor. iki yıllık mezunsanız daha aşağı yukarı 25 yaşındasınız. bu yaşlar belirsizliklerden dolayı zor, ama aynı zamanda hala olasılıkların çok olduğu, heyecanlı yıllar.
0
gmzo
(02.02.22)
ilk 1000'e girseydiniz ne olacaktı ki? 25bin sıralama ile giremeyeceğiniz tek bölüm tıptı muhtemelen burada mevzu sıralama değil tercihleriniz olmuş gibi, gençlere tek önemli olanın sınav olduğu aşılanınca adamlar üniversiteye gelene kadar ben ne olmak istiyorum diye kendine sormuyor, ilk 1000'e girip denetim danışmanlık firmalarında 7-8k'ya çalışan da tanıyorum ben şu anda, geç de değil hiçbir şey için istediğin şeylere yönelmeye bak.
0
atom karincanin torunu
(02.02.22)
Daha yaşın çok genç. 25 bile değilsin muhtemelen. Bu hisleri yaşaman çok normal o yaşlarda. Kendine seni ilerletecek yeni bir seyler bulabilirsin.

Yaşıtlarının %80i işsiz %99u da aynı depresyonu yaşıyor. Merak etme.
0
westblack
(02.02.22)
Ek olarak önceki duyurularina baktim. 30 yas demissin. Ve tıp demissin. Burada bir sürü doktor var. Bircok doktor arkadaşım var. Hepsi yurt dışı derdinde. Kafayı yeme noktasında. Orası da parlak değil anlayacağın.
0
westblack
(02.02.22)
potansiyel içinde duruyor, bir yere harcanmış bitmiş bir şey değil o potansiyel dediğin şey, ancak sen potansiyelim bitti dersen bitmiştir.

makine müh. yanına ilgili bir bölüm daha okuyabilirsin, yazılım olabilir, malzeme mühendisliği olabilir vs. vs. ikisini birleştirdiğinde voltran olabilirsin mesela.

belki başka birilerinin yanında çalışmak seni bozuyordur, belki kendi bir şeyler üretmek sana daha fazla iyi gelecektir, ne bileyim 3d printer yapabilirsin, cnc, lazer makineleri yapabilirsin ev tipi son kullanıcı için, ufak hobi atölyeleri için çeşitli makineler yapabilirsin, yada endüstriyel olarak sanayi için vs. bunlar benim aklıma gelenler sen bu işin içinde biri olarak daha fazla şey düşünebilirsin, belki zengin olmazsın ama mutlu olabilirsin.

35+ da yazılım öğrenen insanlar var, kariyer hatta hayatını kökten değiştiren insanlar var. madem memnun değilsin şu anki durumundan değiştirmek için harekete geç, potansiyel dediğin şey bu işe yarıyor. bende potasiyel olarak sayısal'ı tutturma ihtimalim var ancak sayısal loto oynarsam bu gerçekleşebilir ve potansiyel olmaktan çıkar.
0
selam
(02.02.22)
birincisi geç hiçten iyidir.

ikincisi kendi kendini böyle kandırarak gerçek hayat sorumluluklarından kaçış için kendine yol açıyorsun. yanlış bir yol seçmek üzeresin. silkelen, kendine gel ve kendinle yüzleş. kendi hatalarını, yanlış tercihlerini, tembelliklerini koy masaya, tek tek ele al, gerekli dersi çıkarıp zihnine kaydet, sonra da konunun kendisini kaldır zihninde arşive. sürekli masada tutarak kendine kurban edebiyatı yaratıp buna sığınma.

şöyle düşün, dikiz aynasına ne zaman bakıyoruz? bir manevra yapacağımız, kontrol sağlayacağımız, göremediğimiz açıyı görme ihtiyacımız olduğu ve benzeri durumlarda. onun dışında önümüzdeki yola bakıyoruz değil mi? sen sürekli dikiz aynasına bakma eğilimindesin, o zaman önündeki yolu, çıkan engelleri ama daha da önemlisi fırsatları nasıl göreceksin? geçmişten ders olarak kaydettiklerini dikiz aynası gibi düşün, onları sadece deneyimlerin sana destek olsun diye hayatınla ilgili bir manevra yapacağın zaman kullan. sürekli sürekli geçmişi düşünerek ileriye yol alamazsın, bir yere varamazsın.
0
Phoebe
(02.02.22)
Yaşın daha ne ki
Ayrıca 9500 iyi bi maaş
Keşke ben de kazansam
Bırak karamsarlığı çalışırken başka bi bölüm daha oku
0
photo85
(02.02.22)
Burada ne yapmak istediğini bilmen önemli. Atıyorum makine yerine ne okumak isterdin? oradan çıkan mezunlarla aynı işi yapamamana engel olan nedir ona çalışabilir ve yönünü değiştirebilirsin. İyi bir üniversiteden mezunsan zaten önün açılır. (Ha tıp hedeflediysen ayrı tabi)

Daha 2 yıllıkken potansiyelimi harcadım diyemezsin. Bu arada belki de potansiyelin buydu? O nedenle ne istediğini bilmediyçe hiçbir şeyi harcamış sayılmazsın.
0
lcha
(02.02.22)
ben mühendislik bıraktım tıp son sınıftayım.bence ücretin çok iyi şuan çoğu tus kazanmış doktordan çok kazanıyorsun.üstteki arkadaşın ddediği gibi doktorların çoğu kafayı yemiş durumda.sınav dershane ücretleri filan şaka gibi
0
birdposing
(02.02.22)
daha cok gencsin. yeniden okuyup istediğin alanda çalışabilirsin. ben 34 yasındayım, yeniden sınava girip psikoloji okumak istiyorum ama maalesef senin gibi parlak bir zekam da yok; çok zorlanacağım kazanmak için. denemedim dememek için deneyeceğim.
0
suyin
(02.02.22)
ilk 1000'e girdiğinde yazabileceğim makine bölümünde okumuş biri olarak söylüyorum

o okulda veya kendi okulunda okumanın hiç bir farkı yok. önemli olan sensin o okula girsen dahi abi ben ETH Zurich'e girecektim tum'e girecektim falan diye sızlanıp yine vitesi boşa alacaktın.

yani sen vitesi boşa almak için bir mazeret arıyorsun. ki bu herkesin yaptığı birşey.

makine okuduktan sonra redbull'da işe girip mankenleri organize eden veya vodafone'a girip almanya pazarına giren bir sürü arkadaşım var.

olay sende bitiyor kısaca.

makine veya diğer branşlar sana sadece bir disiplin öğretiyor. önemli olan senin ne yaptığın, yapacağın.
0
duyurukullanıcısı
(02.02.22)
mutsuzluğuna bahane arama geçmişte bu olsaydı şu olsaydı diye. sorumluluğunu eline al geçmişini günah keçisi ilan ederek kendini avutma. hayat hergün yeniden başlıyor ve geçmiş başarıların veya başarsızlıkların sonsuza kadar seninle gelmeyecek. hergün başarılı çalışkan olmak zorundayız. geçmişi değiştirmek kolay değil hatta imkansız denilebilir :) gözünü dört aç ve bu saatten sonra nasıl başarılı olacaksan öyle yaşamaya çalış. geçmiş takıntısı olan aramasın. kendini affet ve yola devam et.
0
kelepir
(02.02.22)
Kendinizi biraz kurban psikolojisine sokmuşsunuz. Ülkede gençlerin yüzde 90'ı bu durumda. Yani 18 yaşında bir sınava giriyoruz ve bir tercih yapıyoruz çocuk aklımızla. Şansına seviyorsan seviyorsun bölümünü. Bu Türkiye'nin gerçeği. Yine potansiyel konusu da sadece senin için geçerli değil. Herkes üniversite sınavına hazır ve nazır halde girebilme imkanı bulamıyor. Zaten bu yüzden sınav tartışmaları vardı. Demek istediğim siz kendinizi harcamamışsınız, ülke şartları hepimizi harcıyor eğer şanssızsak.

Maaşınızda gayet normal 2 yıl tecrübeli birine göre. Bence fazla sosyal medya okumayın etkileniyor olabilirsiniz mevcut ekonomi tartışmalarından.
0
mysticriver
(02.02.22)
buradan bakınca, iyi bir üniversiteden mezun, gayet iyi maaşı olan bir makina mühendisisiniz. ortada harcanmış bir hayat yok yani.

o zaman elmas gibiydiniz de şimdi düşük zekalı birine dönüşmediniz ya, zekanız bakidir. girin yeniden sınava, içinizde kalmasın. ben 30 yaşında mezun oldum. şimdi çalışırken yeni bir bölüme daha gireceğim, resim eğitimi alacağım. hiçbir şey için geç değil.

yıkık filan değilsiniz :) rahat olun.
0
adse
(03.02.22)
boşver hepimiz bir şekilde çuvalladık zaten. pirimiz özlem savaşa bakıp avunabilirsin.
tübitak ödüllü, boğaziçi bilgisayar mühendisliğini kazanıp bitirebilecek kadar zeki (onun zamanında bilgisayar mühendisleri çok azdı), oyuncu/manken olabilecek kadar da güzel bir kadınken hicbirsey olamamayı başarabilmiş bir kişidir.
0
vizivozo
(03.02.22)
makine mühendisinin görevi potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye nasıl çevireceğini bulmak dolayısıyla bir makine mühendisi olarak bu sorunun cevabını sen vermelisin :)
0
axl
(03.02.22)
(6)

Güvenilir online eczane

strangerinhere
Online satış yapan güvenilir bir eczane önerebilir misiniz? Karantinadayız çıkamıyoruz vitamin alacağım. Normalde sahte ürün riski olduğu için online vitamin almıyorum ama şu an işime yarardı. Teşekkür ederim...
Online satış yapan güvenilir bir eczane önerebilir misiniz? Karantinadayız çıkamıyoruz vitamin alacağım. Normalde sahte ürün riski olduğu için online vitamin almıyorum ama şu an işime yarardı. Teşekkür ederim...
0
strangerinhere
(31.01.22)
Dermoeczane‘den aldım bugün. Yorumları iyiydi.
0
elorelia
(31.01.22)
dermoeczanem çok iyi, zonguldak'tan gönderiyorlar ama çok hızlılar. fakat fiyatları biraz pahalıca.
0
adse
(31.01.22)
Dermoeczanemi kullanmıştım ama aradığım vitamin markasını bulamadım sitesinde sanırım solgar satmıyor. Bulamazsam orada var olan markaları araştırıp onlardan alacağım.
0
🌸strangerinhere
(31.01.22)
recete.com'dan memnun kalmıştım bir kaç ay önce.
0
fotrsapka
(31.01.22)
Surekli gittiginiz eczaneniz yardimcilariyla eve yollar aslinda. Telefonda bilgi alabilirsiniz.
0
kuehles blondes
(31.01.22)
Ben bir türlü güvenemiyorum bu konularda internete. Eczane en güvenlisi, yakın eczaneden telefonla sipariş diyorum son yorum gibi.
0
kaset
(01.02.22)
(9)

Bir parfüme en çok kaç para verdiniz?

hede hodo
Markası neydi?
Markası neydi?
0
hede hodo
(31.01.22)
212 - $120
0
ir10
(31.01.22)
Burberry classic man için 500 tl. edt idi. aynı cc'de edp'ler için o andaki parayla bin liraya çıkmam gerekiyordu. comme de garcons series 2 red squoa hayalimdir ama. bir gün tr'ye gelirse para biriktirip alırım herhalde.
0
onemoremile
(31.01.22)
diesel fuel for life. 150 lira vermiştim 4-5 sene önce. şimdi fiyatına bakmaya bile korkarım.
0
oldtimer
(31.01.22)
maks 500, hadi bilemedin 600.
0
kaptankedi
(31.01.22)
70-80 euro civari.
0
logisticsmanager
(31.01.22)
birkaç yıl önce Paco robanne alıyordum 400 falan veriyordum
0
all girls dream
(31.01.22)
Yves Saint Laurent £70

He ama belirteyim, bundan once yaklasik bir 10 yildir falan Zara parfum kullaniyordum, onemsemiyordum kaliciligini pek. Ama artik parfumum olmasi gerektigini dusundugumden boyle bir karar alip kaliteli parfume gectim.
0
okuyamıyom ben ya
(31.01.22)
950. chanel. o da minnacık boyu.
0
adse
(31.01.22)
@oldtimer benim yazacağımı yazmış. Diesel fuel for life, 5 sene evvel 150 liraya almıştım, şimdi baktım 900 olmuş.
0
el conquerador
(31.01.22)
(11)

cok begenilince hollywood versiyonu cekilen filmler

theconqueror
das experiment gibi bildiginiz ve begendiklerinizden yazar misiniz?
das experiment gibi bildiginiz ve begendiklerinizden yazar misiniz?
0
theconqueror
(31.01.22)
Kore filmi My Sassy Girl vardı. Amerikalılar kendilerine uyarlamıştı.
0
prole
(31.01.22)
den skyldige 2018 / the guilty 2021
amerikan uyarlaması yine
0
veritaslibertas
(31.01.22)
rec
0
tantunisultansuleyman
(31.01.22)
Oldboy.
0
onemoremile
(31.01.22)
magnicifient seven
0
all girls dream
(31.01.22)
Sergio Leone'nin "A Fistful of Dollars" sayılırsa onu eklemek isterim listeye:

Yojimbo - Akira Kurosowa
A Fistful of Dollars (ve devamında Dollars Trilogy) - Sergio Leone
0
burka
(31.01.22)
Orijinalini beğendim, Hollywood yapımını değil. Shall We Dance (Japon filmi)
0
d max
(31.01.22)
the ring
girl with dragon tattoo
vanilla sky - Abre los ojos
the secret in their eyes
0
hot potato
(31.01.22)
funny games - michael haneke
0
adse
(31.01.22)
return to paradise (1998)
ilk versiyon fransaninmis.
0
Kittie
(31.01.22)
danimarka yapımı "loft" geldi aklıma, onu da yazayım, orijinali daha yüksek puanlı imdb'de
0
🌸theconqueror
(31.01.22)
(4)

Retinol serum yerine Acnelyse

Zaman Tamircisi
Son ekonomik dalgalanmalardan sonra bu serumların fiyatı Allah katına yükseldi malum, bunun yerine Acnelyse kullanalım mı aynı verimi alır mıyız? Teşekkür ederim.
Son ekonomik dalgalanmalardan sonra bu serumların fiyatı Allah katına yükseldi malum, bunun yerine Acnelyse kullanalım mı aynı verimi alır mıyız? Teşekkür ederim.
0
Zaman Tamircisi
(27.01.22)
ben kullanıyorum ama başıma ne geleceğini bilmiyorum, inşallah bir sorun çıkmaz. gebelikte asla kullanılmamalı. gebelik planlanıyorsa 3 ay önceden bırakılmalıymış. paraben de içeriyor. siz karar vereceksiniz...

verim konusuna gelirsek, tretinoin yani acnelyse'nin etken maddesi çok daha güçlü retinolden. daha hızlı sonuç alırsınız.
0
adse
(27.01.22)
Bikaç senedir %1'lik serumları kullanıyordum da sonra bu Acnelyse'i öven çok yazı gördüm o nerenle merak ettim. Gerçi memnun kalmayan bi kesim de var ama onlar sanırım ilk kullanırken tüpün yarısını yüzlerine boca edip yananlar olabilir tam emin değilim. Teşekkür ederim.
0
🌸Zaman Tamircisi
(27.01.22)
ay kusura bakmayın, ne olur ne olmaz söylemek istedim, bebekte anomali geliştirebiliyormuş da :( 0.025'likle, haftada bir sürerek başlarsanız, onu da bezelye büyüklüğünde sürerseniz bir şey olmaz. bir ay haftada bir, bir ay haftada iki şeklinde gıdım gıdım, güvenli şekilde artırabilirsiniz. 5-6 ay sonunda her gün kullanmaya geçtim ben. yanmadım böylece. ama kuruluk, çene kısmında soyulma devam ediyor.
0
adse
(27.01.22)
Retinol kullanmadım ama doktorum geçen sene Acnelyse yazdığından beri kullanıyorum, memnunum. Yan etkileri konusunda no comment :)
0
dreamnesiac
(27.01.22)
(18)

Ot gibi yasamayalim derken hayatimizi mi zorlastiriyoruz?

karanlik yanim
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantr
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.

Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantrasyon ve öz disiplin gerektiriyor. Dolayisiyla enerjimin büyük kismini buraya veriyorum. Fakat ot gibi yasamamaya kararli oldugum icin bunun yaninda bir de sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum.

Yani böyle listeleyince cok gibi görünebilir ama aslinda cogumuzun istedigi standart seyler. Fakat kendim icin sectigim kariyerle celisiyor gibi geliyor, cünkü isimde mutsuz ve yetersiz hissediyorum kendimi. Yetisemiyorum yapmam gereken islere, ya da hep son dakika. Is arkadaslarim benim gözümde ot gibi yasiyorlar (laf etmek icin söylemiyorum, tespit yapiyoum) ama belki de dogrusunu yapiyorlar. Bu bahsedecegim kisiler islerinde basarililar ve bundan son derece tatmin oluyorlar ve islerinde mutlular. Bunun disinda baska bir seye ihtiyaclari yokmus gibi. Soruyorum mesela dün aksam ne yaptin, hic bir sey, bi bölüm dizi izledim sonra sizmisim. Spor? Yok, ayda 1-2 kosuya ciksam yetiyor. Yemek? Disardan söyledim. Haftasonu ne yaptin? Sosyallik? Iste kiz/erkek arkadasimla takiliyoruz, hep ayni. Ee baska ne yaptin? Iste bugünkü toplantiya hazirlandim, su raporlari okudum, yazdim vs. Toplantida zipkin gibiler, raporlar, sunumlar zehir gibi, basarililar, tatmin oluyolar. Basit bir formülde yasiyorlar yani aslinda. Anlamli bir kariyer secmisler, bundan tatmin oluyorlar ve kolay kolay baska bir seyin bunun önüne gecmesine izin vermiyorlar. Ha sonra gidip en kralindan tatili de yapiyorlar, ama iste gündelik yasamlarini cok basit tutuyorlar. Ben cok karmasik yasiyorum ve hem is yasaminda hem de is disinda kendime cok fazla yük yüklemisim gibi bir halim var. Oturup ise odaklansam hayati kaciriyorum ot gibi oldum diye üzülüyorum. Diger türlü olunca isime öncelik vermem gerekiyor diye gözüm arkada kaliyor, yaptigim is disi aktivitelerden de tatmin olamiyorum. Böyle garip bir kisir döngü. Var mi benzer seyler yasayanlariniz? Caresi ne? Caresi belli aslinda iste ama biraz dert yanayim dedim :)
0
karanlik yanim
(20.01.22)
Yazdıklarınızın hepsini okudum ve ekleyecek bir şey bulamadım. Çok haklısınız.
0
aeroknight
(20.01.22)
Türkiye'de idealizm daima kaybettirir. Süper işler yapacağım diye özel sektöre girenlerin hepsi bitik, erken yaşta kronik hastalıklara yakalanıyorlar ve ölüyorlar. Dediklerinizin maddi karşılığı falan yok. Kimse de size aferin demez. Birilerini zengin ediyorsunuz işte.

zaman>para. eğer yaptığınız işten zamanı satın alacak kadar para kazanmıyorsanız idealizm gereksiz. sizin yemeğinizi ve işlerinizi birinin yapması gerekir. Bunu satın alabilmeniz gerekir.
0
garylineker
(20.01.22)
ay gerçekten zorlamamak lazım.
sizi okurken yoruldum.

arkadaşlarınızın hayatı daha makbul benim için. dizi yerine kitap, sporu da biraz daha sık yapıp düzenli ev yemeği yemek, düzenli yaşam, arada ufak tefek seyahatler ve tiyatro-sinema, bitti gitti. öyle her an çeşit çeşit arkadaşa, aktiviteye zaman ayırırsam kendimle ilgilenemem, evi de ... götürür :) pilim de biter.

sağlığınıza dikkat ediyorsunuzdur umarım.
0
adse
(20.01.22)
aslında bu neye benziyor biliyor musunuz? hem ergen-genç, hem de yetişkin/olgun yaşamı sürmeye çalışmaya benziyor. gençken(üni bitene kadar olan dönem) sosyal olabiliyoruz. çünkü para kazanma kaygısı olmuyor. gez, toz, ye iç, sinemaya tiyatroya git, sevgilinle arkadaşlarınla takıl. vakit bol, sorumluluk yok. ancak iş hayatına başlayınca o dönem yavaş yavaş kapanıyor artık yetişkin oluyorsunuz ve birtakım sorumluluklar da yükleniyor. 8-10 saat gibi çalışma sürelerinden bahsediyoruz. bunun üzerine işe hazırlanma süresini ve yolu da ekleyince bir günün yarısı harcanmış oluyor. 8 saat de normal uyku süresi. ee geriye ne kaldı? yemek pişir, ye, çamaşır yıka, as, bulaşık yıka, yerine koy, banyo yap, ütü yap... sana kalan resmen 1-2 saat. bu sürede de insanın bir şey yapası gelmez zaten.

problem çalışma saatleri aslında. bana hiç insani gelmiyor. en iyi ihtimalle 8 saat çalışıyoruz. günde 14-15 saat bile çalışan da bir sürü insan var. zengin aileden gelmiyorsak hepimiz hergün sabahın köründe eşek gibi uyanıp işe gitmek zorundayız.

bir de bahsettiğiniz arkadaşlarınız bu tarz şeyleri düşünecek tipler değil, biz nedense kafamıza takıyoruz. rahat bir yaşam için böyle şeyleri düşünmeyip sürüye uymak gerekiyor. zaten işle birlikte evlilik ve çocuk kombosu da eklenince insan insanlıktan çıkıp robota dönüşüyor. tek çare; çalışmak zorunda olmayacağınız kadar paranızın olması :)
0
rose parks
(20.01.22)
ben de böyle hissediyorum. çevremdekiler mükemmeliyetçisin, çok kasıyorsun falan diyorlar hep. bir de ''perfect is the enemy of good'' durumu var. o bahsettiğin insanlar iyi/ortalama sonuç ile tatmin olabiliyorlar. biz de her şey mükemmel olsun diye uğraşırken yetişemiyoruz çoğu zaman dediğin gibi.
0
william morris
(20.01.22)
hayati ot gibi yasamamak demek ANLAMLI tecrubeler yasamak demek benim icin. senin tanimin daha cok "hayatini dolu yasadigini dusundugum kisilerin yaptigi seyleri kopyalamak" gibi tinladi bana, kendin icin de anlamli bulmuyorsun yaptiklarini ve tatmin olmuyorsun. bunu da suni olarak devam ettirmek zulum geliyor haliyle.

kendince gercekten anlamli buldugun bir sey yaparsan (isinin yaninda bile olabilir yani is degistir demiyorum) mutlu olursun bence. baya da sadelesmis olur hayatin.
0
robokot
(20.01.22)
"Hayati ot gibi yasamayayim derken"

Birilerinin sana baski yapmasina izin verme, zirada sozkonusu durum o sekilde. Buradaki "ot" standardini kim koymus? Kendi hayatindan kendin sorumlusun. Kitap okumak istiyorsan oku. Ayda 1 degil, 5 kitap okusan bile kimse "ooo ot gibi yasamayan, anlamli yasayan klas insan geciyor" diye parmakla gostermeyecek zaten. Dolayisiyla sonu basi belli olmayan bir hamster kosusu bu. Takilma yani.
0
hot potato
(20.01.22)
seni anlıyorum ve tamamen aynı düşünüyorum

bence iş hayatı ve kariyer peşinde koşmak ömrü heba eden aptalca bir şey.
o unvanlar, karizmatik linkedin profilleri falan kölelik tasması gibi.

ömür geçip gidiyor senin de yazdıgın gibi hiç bir şey yapılmıyor.
0
dafuq
(20.01.22)
Çok haklısınız. Zaman zaman durup yarın ölmeyeceğim ne malum neden ot gibi yaşayıp keyfime bakmıyorum diye ben de düşünüyorum. Ama o ot gibi yaşama olayına girince de mutlu olmam bence. Mutluluk otluk ya da ot olmamakla alakalı değil. Esas nokta bu. Ama katılıyorum size. Ve motive olmakta cok zorlanıyorum +1

Bu şey başlığı işte. Memur olup sıradan bir hayatla ölüp gitmek.

Biraz da kendini kabulle alakalı sanırım. Öz kabul.
0
westblack
(20.01.22)
Dediginiz sey bu zamanin sorunu, hem de alan farki olmadan.

Ornegin akademide interdisipliner calismalisiniz. Bir tarihci bir ton alandan bilgiye sahip olmali. Hem alaninda cok ilerleyeceksin, hem de bircok alanin bilgisine hakim olacaksin. Böyle bir sey olabilir mi? Bunun korkusu altinda ezilip kalan cok.

Modern insan da oyle. Spor yapmali, kendini buldugu ve ileriye goturdugu bir hobisi olmali, iyi beslenmeli; iyi bir sosyal cevresi olmali; isinde ilerlemeli vs. vs...

Bu isin bir dogrusu yok. Kimin nereden tatmin olduguna bakip, karsilastirma yapma cok saglikli degil. Siz onlardan ustun degilsiniz. Onlar da sizden ustun degil.

Ne yapmak istiyorsunuz? Cok dolu bir gun sizi tatmin ediyor mu? Etmiyorsa, sadece bu "yarista" one gecmek icin mi acaba bu kadar cok sey yapma telasindasiniz?

Isim bittiginde, bana zevk vermeyen yerde yokum. Her yerde olamam. Siz de olamazsiniz. Eskiden ates icinde yatarken sosyallesmeye calisiyordum, etkinlik kacsin istemiyordum. Bunun telasini sanirim 20lerin ortasinda biraktim. Caresi telas halinden cikmaniz. Zorlamayin. Size recete ile verilmis seyleri yapmak yerine, size haz veren seylerin pesinden kosun. Yemek yapmak hobiniz ise o alanda derinlesin. Ama buna vakit harcarken, ayni zamanda 3 spor dalinda ilerleyemeyebilirsiniz. Bircok alanda ortalama olmayi da kabul edin.
0
buf-e kür
(20.01.22)
"sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum."

bunları yapmak kısa vadede de keyifli değil mi? sağlık, beslenme bir de sosyalleşme dışındaki şeyleri keyif vermediği için bırakırsanız ot gibi yaşıyor olmazsınız.
0
curious mind
(20.01.22)
mukemmel olmaya calisiyosunuz ve korktugunuz profil olmamak icin biraz zorluyosunuz. ben de cok boyle davrandim biraz isle tatmin olmamaktan da kaynaklaniyor bence. ben isten sonra yorgunluktan ölurken bi seyler de yapmaya calisinca cok daha yoruluykrum zorlama olunca. ama ayda yilda bir yapinca dinlenmis, stres atmis hissediyorum. kisisel bakim disinda arada gundemden uzak kalmak, sosyal olmamak o kadar iyi geldi ki. kendime daha alakasiz bi gundem yapip tek basina takilmak daha guzel hissettirdi. mutfakla arasi olan biri degilim durduk yere butun izin gunumu mutfakta tatli yaparak gecirince guzel oluyor. ne saat kaygim ne yapilacaklae listesi var tek 1 is. veya bi besteyi calmaya calisiyorum butun gun tek amacim bu belki aksam yuruyus market vs. naptin denince evdeyim diyorum hicbi sey yapmiyomus gibi ama saate bakmadan gunu bitirmek, listesiz o kadar guzel ki. vizyonsuzluk hissine kapilmadikca, sıkıştırılmış hizli hayata mola vermek iyi

zaman obsesifligi diyebilir miyiz cok sey yapma istegi? umarim ornekle saptirmamisimdir konuyu.
0
ala09
(20.01.22)
Hayatınız güzel böyle bakılınca. Ben bahsettiklerinizin çoğunu yap(a)mayan, ve işyüküne de anca yetişebilen versiyonuyum :)
O gün dinlenmiş uyanıp, kendime bir-iki kahve yapıp, sevdiğim temel şeyleri yerine getirince mutlu sayıyorum kendimi.
Netflix falan zaten muhteşem şeyler :)

Bence güzel ve biraz "lüks" bir "kısırdöngü", seçenekleri optimize etmek tamamen size bağlı, tadını çıkarın :)
0
dreamnesiac
(21.01.22)
yaşamak sancılı bir süreç; dünya bok gibi bir yer, insan olmak bok gibi bir deneyim. Onca koşuşturma, hedef, tatmin sağlama araçları; hepsi bu bok gibiliği kapatmak için çırpınışlarımız. Bunun farkına vardıkça daha çok çırpınmaya başlıyorsun. O kocaman boşluğu, anlamsızlığı doldurmak için çabalıyorsun ve hiçbir zaman yeterli olmuyor.

Bununla baş edemezsin. Bazı insanlar gözlerini buna kapatıp, belirli şeylere konsantrasyon sağlayıp önlerine bakabiliyor. Bazıları ise durup nefes aldıkları anda o boktanlıkla yüz gelip dehşete kapılıyor, sonrasında ise bundan kaçmak için bir şeylere tutunmaya çalışıyor.

Bunun kurtuluşu yok, ne yaparsan yap huzura eremeyecek, kendi küçük dünyanda kalmakta başarılı olamayacaksın. Bunun tek yolu kendini kandırmayı başarmak, bir şeyleri fark etmemeye, etsen de görmezden gelmeye çalışmak. Şu anda hayatının bu noktasında değilsin, olabilir misin onu da bilemem.

Çaresi var ama reçetesi yok, şunu yap böyle bak şöyle düşün ile olacak iş değil. Belki de ilk adım bunları kabullenmek midir diye düşünüyorum; belki, bir umut..
0
Bruce
(21.01.22)
bu insanların ot gibi yaşadığına nereden kanaat getirdiniz? insanlar andan zevk alıyor olabilir. bir bölüm dizi izler sızar ama huzuru vardur, mutludur, stres yoktur.

sizin ot gibi yaşamayayım diye verdiğiniz çaba sizi diğerlerinden üstün kılmıyor aksine yoruyor.
0
Hallegadola
(21.01.22)
tamamen benim ideal bulduğum yaşam biçimini anlatmışsınız ve işin kötüsü bunların hepsini düşünüp hiçbir şey yapamamak, sonunda yetersiz hissedip hiçbirini isteyemez hale gelmek ile sonuçlandı benim serüvenim. bu sabah bunları düşünürken aklıma Turgut Uyar'ın Terziler Geldiler şiiri geldi: her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği...

Madem bunların hepsini yapmak beni hepsinde başarısız kılıyor sadece hayati olanlara odaklanayım dedim sonunda. Yapmam gereken iş ve vücudumun ihtiyacı olan kadar hareket.

Diğer konularda da ben beceremedim ama izlediğim onlarca zaman yönetimi vb. videolarından ve okuduğum kitaplardan çıkardığım sonuç: alışkanlıklar işleri kolaylaştırır. bunun üzerine cumartesi akşamlarını film akşamı olarak belirledim. Haftada bir film izlemek yılda 52 film izlemek demek oluyor. Bu kadar kültür bana yeter. Haftada 2 günü boş zamanlarımı sadece kitap okumaya vererek bu konuda da bir kademe atlayabilirim. tik... Aralara da sosyal aktivite atarsam fena olmaz. Şimdilik bu plan emekleme aşamasında ama şu ruh halimi atlatabilirsem düzene koyabileceğime inanıyorum. Tek bir gün içerisinde her şeye yetişmeye çalışmak beni hepsinde başarısız yapıyor, tek cephede savaşmak gerek.

Şu an düzeninden memnun olduğum tek bir şey var: sağlıklı beslenme. Bu konuda gerçek bir guruyumdur, içlerinde en kolayı bu bence. Buharda haşlanmış sebze ve fırında pişirilmiş tavuk/balık ile besleniyorum sadece. Bir de salata. Bunların hepsi de çok kısa zaman alıyor. Eti al fırın poşetine koy ya da direkt kağıda koyup fırınla, kendi kendine pişsin. Haşlanmış sebze de öyle, yıka ve buharın üstüne bırak, kapağını kapatınca karıştırmaya bile gerek olmuyor. Tik... Bunların yanına bazen salata bazen bulgur pilavı yapıyorum bunlar da yarım saatlik basit yemekler.
0
Mossy
(21.01.22)
Hocam işini hobin haline getirirsen hobine vakit kalmaz. Yani en azından TR koşullarında bu böyle. Ama bence şöyle olması makul. işe yeni giren biri her halukarda adaptasyon sorunu yaşıyor. 3 sene filan dişini sıkarsa, sonra iyi seviyeye geldiğinde hem işinde iyi olur hem de sosyalleşebilir. şimdi burada risk şu: 3 sene dişini sıkan o durumu normalleştiriyor ve ot gibi hayatı sadece iş olan birine dönüşebiliyor. Bu noktada dikkat etmek gerek.
0
lcha
(21.01.22)
bence çok doğru yoldasın, koç burcu falansın heralde. bana sorsan şu an hayalim bu anlattığın hayatı yaşamak fakat tek farkla, yaşarken yaptığım her aktivitede bu beni mutlu etti mi etmedi mi diye sorgulayıp kendime o anda yok ya bunu yapmayayım deme hakkı vererek.

nitekim senin yaşadığının tam tersi bir deneyim yaşadım ve artık hayatta sevmediğim şeyleri yapmayı bırakıyorum dedim, işi bıraktım, arkadaslarımın coguyla gorusmeyı bıraktıgım, sevmedıgım mekanlara gıtmeyı bıraktım. gunun sonunda gittikçe asosyallasan bır hayatım oldu bır senede şu anlattıklarının yarısına enerjim yok gibi hissediyorum ama bir yandan eskisinden mutluyum.

kısacası ne benimki ne seninki dengede olan. ben sevdigim seyleri bulup tek tek eklemeye calısmalıyım, sen de sevmediklerini tek tek çıkarmayı orta yerde buluşuruz
0
kurcalamabozarsin
(22.01.22)
(18)

Sağlıklı beslenme kaygınız var mı? Yüzde kaç sağlıklı besleniyorsunuzdur?

ms brownstone
Asıl sormak istediklerim başlıkta ama genel olarak bu “sağlıklı beslenme” dediğimiz şeyi nasıl ve ne şekilde algılayıp uyguladığınızı da merak ediyorum. Sizin için ne kadar önemli ve ne kadar uyuyorsunuz buna?
Asıl sormak istediklerim başlıkta ama genel olarak bu “sağlıklı beslenme” dediğimiz şeyi nasıl ve ne şekilde algılayıp uyguladığınızı da merak ediyorum. Sizin için ne kadar önemli ve ne kadar uyuyorsunuz buna?
0
ms brownstone
(17.01.22)
hiç bu tarz kaygılarım yok, 43 kiloyum.
0
rose parks
(17.01.22)
Var.

Yuzde 55 60 gibi
0
floydian
(17.01.22)
Evet bu kaygıyı taşıyorum. Yüzde seksen uyduğumu düşünüyorum.
0
ruhen hastayim ben
(17.01.22)
Kaygim var ama tembelim. %15 diyorum.
0
hot potato
(17.01.22)
Kaygım yok, %70-80
0
gabe h coud
(17.01.22)
kesinlikle var. kendi yaptığım ev yemeği olmak zorunda illa. dışarıdan söyleyince uyku düzenimden tut cildim bile bozuluyor.

tatlı dışında %80 sağlıklı besleniyorumdur. kendime söz verdim, ayda yılda bir evde yaptığım sütlaç dışında tatlıyı da keseceğim artık.
0
adse
(17.01.22)
Kaygım var hatta takıntı seviyesinde. %80-90 sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Dışarda yemek ve paketli gıdalar minimum seviyede. Canım tatlı isterse sağlıklı bir tarif bulmaya çalışıyorum. Şu an evden çalıştığım için buna uymak kolay ama işe gidince zor oluyor.
0
jazzabel
(17.01.22)
Valla hiç öyle bir kaygım yok. Yediğim sağlıklı şeyleri hep kazara yiyorum sanırım. Yani atıyorum 3-4 lahmacun yiyorsam lahmacun içine kattığım yeşillik falan sağlıklı sayılır herhalde anca. O yüzden benim yüzdem 20 falandır herhalde.
0
j r r tolkien hayrani
(17.01.22)
Yemek seçerim. Ispanak, pırasa falan yemem. Ama dikkat ediyorum. Gidip kekin üstüne çikolata yemem. Bir cips yediysem sonra bir hafta yemem. Kola içtiysem iki bardağı geçmem. Ben bu şekilde sınırlamayla kontrol ediyorum.
0
dissendium
(17.01.22)
Maaşımın çoğunu organik ürünlere ve vitamin takviyelerine verdiğim için %80 diyebilirim ancak sağlıklı beslenme kaygısından çok pahalılığın artacağından ve sağlıklı ürün alamayacağımdan kaynaklı bir kaygı mevcut.
0
BuddyGuy
(17.01.22)
Günlük aldığım kaloriye ve aldığım besindeki protein, karbonhidrat, yağ dengesine dikkat ediyorum.
Yıllardır şeker ve şekerli bir besin, dolayısıyla paketli gıda tüketmiyorum.
Günde en az 2 litre su (sıvılar hariç) tüketiyorum.
Her gün mutlaka farklı bir sebze (Çiğ ya da haşlanmış) tüketiyorum.
Kendi ekmeğimi, zeytinimi, peynirimi, yoğurdumu, şarabımı, cider ımı kendim yapıyorum.

Yüzde hesabı nasıl yapılır bilemediğim için cevaplayamayacağım.

Beslenmeyle alakasız gerçi de iyi de spor yaparım.
0
Mirket
(17.01.22)
Yok. Sevdiğim şeylerden sağlıklı olanlar sayesinde yüzde 10u tutturuyorumdur herhalde yani umarım:)
0
asteriks
(17.01.22)
Canımın çektiği şeyi ne olursa olsun tüketecek kadar sağlıklı besleniyorum. Sağlıklı beslenmek uğruna anlık isteğimi yadsıyacak kadar sevmiyorum bu hayatı.
0
Bruce
(17.01.22)
benim de var, şöyle var. evde abur cubur, kolay şeker tutmuyoruz. gereksiz kalori almıyoruz (hani açlık ve stres anında bi gofret yiyeyim dersin ya o), gereksiz alkol kullanımımız yok sadece sosyal okazyonlarda kullanıyoruz. dengeli beslenmeye çalışıyoruz (evde pişecek şekilde arada bi sebze, çoğunlukla tavuk, et) kahvaltı dışında ekmek yemiyoruz. tabii ki sağlıksız beslendiğimiz, hamburger baklava vs yediğimiz oluyor ama sık sık ve dandik yemektense seyrek ama kaliteli yiyoruz mutlaka, yediğimize değiyor yani.
0
roket adam
(17.01.22)
kızartma ve rafine şekerden mümkün olduğunca uzak duruyorum. yemeklerimi evde kendim yapmaya çalışıyorum, dışarıda yiyeceksem sağlıklı şeyler seçemeye özen gösteriyorum.

yemeklerde zeytinyağı kullanıyorum.

bazı dönemler tatlıya karşı zaafım oluşuyor, kontrollü bir şekilde yemeye çalışıyorum sonra geçiyor.

asitli içecekler on yıldan fazladır hayatımda yok.

bu şekilde idare etmeye çalışıyorum, iyi beslendiğimde iyi hissediyorum ama yemek yemeyi de çok seviyorum:) denge kurmaya çalışarak devam ediyorum diyebilirim.

bir de haftanın üç günü direnç antremanı yapıyorum, bu hayat kalitemi baya yükseltti.
0
elma
(17.01.22)
Midem her şeyi kaldırmadığı için dikkat ediyorum.

Şeker, tuz, ekmek, paketli gıdalar, katı yağ ,yağlı gıdalar minimumda yiyorum.

Bakliyat,yumurta,peynir,tavuk tüketmeye çalışıyorum
Meyve ve sebzeye ilaveten yulaf, kinoa , börülce tüketiyorum
Kuru kayısı ceviz kuru üzüm enerjim düştüğünde yiyorum
Kahvemi çayımı sade içiyorum

Canım çok tatlı isterse ki senede 2-3 supangle tercih ediyorum.

Tek sorun yeni tarifler bulamıyorum ve bazı tarifler yavan olduğu için en ufak lezzet verici bir sos-krema-baharat filan eklemek maliyeti arttırıyor.
0
kararsızataletfilozofu
(18.01.22)
sağlıklı beslenme çok geniş bir kavram ülkemizde.
Sadece "Fit" gıdalar tüketen de sağlıklı yiyorum diyor.
Organik beslenen de...
Karatay diyeti uygulayan da.
Kendince tuhaf diyet rituelleri uygulayanlar da sağlıklı yediğine inanıyor.

Sağlıklı beslenmeden benim anladığım katkısız (bu şartlar altında düşük katkılı), gıda ürünleriyle dengeli ve düzenli yemek (akdeniz diyetine yakınım diyelim)

Ama maalesef ülkemizde marketten alınan ürünlerin birçoğu bu tanıma uymuyor. Tamam dengeli beslenmek mümkün bir şekilde. Ama tükettiğimiz ürünler sorun.

Tohumlara güvenemiyorum, et ürünlerine güvenemiyorum çünkü hayvan nasıl yemleniyor, nasıl ilaçlanıyor bilmiyoruz.

Gıdalara eklenen birçok renk ve katkı maddesi bir şekilde "sağlığa olumsuz bir etkisi kanıtlanmamıştır" denerek yırtıyor.

Ne yazık ki doğal gıdaya ulaşmak hem çok maliyetli, hem de çok eforlu. Çünkü her ürünü Türkiye'nin dört bir yanından almak ve bunu düzenli bir şekilde almak dert.
Sırf bu iş için bir ekibinizin olması lazım.
0
anten
(18.01.22)
Üniversiteye başladığım dönem sağlıklı beslenmeyle ilgili neyin ne olduğunu öğrenmeye başladım, fakat sağlıklı yemeklerin üstüne ek olarak dışarıdan aperatif söylerdim, kilo sorunum hiç olmadı ama yağ oranım biraz yüksekti, hep rahatsız oldum bu durumdan.

Üniversite sonrası yemek yapma konusunda çok iyi noktaya geldim, nadir yediğim abur cubur ve dışarıdan yemeleri özel günler haricinde bıraktım.

Artık her gün evde spor yapıyorum, beslenmeyle ilgili son gelişmeleri takip edip vücuduma iyi gelen rutinleri oluşturuyorum.

Nadiren dışarı çıktığımda burger, pizza gibi kaçamaklar yapıyorum. Hayatım bu sayede kökünden değişti, çok iyi hissediyorum. %95 diyebilirim.
0
hadi ya la
(18.01.22)
(8)

eski kiracının oturduğu fiyat - yeni ev sahibi

adse
selamlar. içinde kiracı olan bir ev satın alındı. kendisi 6 aylık kirayı eski ev sahibine peşin ödemiş, yeni ev sahibine bir ödemesi olmadı. planlar değişti, yeni ev sahibi oraya yerleşmekten vazgeçti, kiracı da düzgün bir insan, fiyatta anlaşılırsa kalacak kendisi. (herhangi bir sözleşme yapmadı y
selamlar.

içinde kiracı olan bir ev satın alındı. kendisi 6 aylık kirayı eski ev sahibine peşin ödemiş, yeni ev sahibine bir ödemesi olmadı. planlar değişti, yeni ev sahibi oraya yerleşmekten vazgeçti, kiracı da düzgün bir insan, fiyatta anlaşılırsa kalacak kendisi. (herhangi bir sözleşme yapmadı yeni ev sahibiyle)

bu durumda eski ev sahibiyle olan anlaşmaları, eski kira bedeli vs. yeni ev sahibini bağlar mı? 4500'e oturuyormuş eskiden. şu an o bölgede kira fiyatları en aşağı iki misli görünüyor, buna rağmen aracılık eden emlakçı cüzi bir artış teklif etti, ki o fiyata o bölgede bulunabilecek evler 40 metrekare, evin yarısı bile değil. o yüzden bana çok düşük geldi emlakçının teklifi. nasıl oluyor bu işler? eski ev sahibine ödediği kira, yeni ev sahibini zam bazında bağlar mı?
0
adse
(17.01.22)
Bağlar. Evi alan kiracı ile alıyor. Önceki kiraları eski ev sahibinden talep etmeli.

6 aylık kirayı banka üzerindne yollamamış mı.

Sözleşme yoksa yasal oturum hakkı da yok. Öbür türlü total 10seneden önce kiracı çıkarılamaz.
0
ceketimi alip cikcam
(17.01.22)
@ceketimi alip cikcam, çok teşekkür ederim, bunu bilmiyordum. neyse ki bir sözleşmemiz yok, ev alındıktan sonra bir ay içinde ihtar da çekildi.
0
🌸adse
(17.01.22)
1 ay içinde ihtar çekildiyse sorun yok.
Ayrıca kiracıya depozitoyu siz verecekseniz. Evi aldığınız kişi teknik olarak onu size vermesi gerekiyor.
0
ceketimi alip cikcam
(17.01.22)
-kira sözleşmesi yazılı olmak zorunda değil
-evi satın alınca eski ev sahibi ile kiracı arasındaki kira sözleşmesini de devralmış oldunuz. yani 6 aylık kira ödenmiş durumda, çıkacağı zaman depozitoyu siz iade edeceksiniz, oturmaya devam edecekse sözleşme süresinin sonunda maksimum üfe oranında zam ile oturmaya devam edebilir, 5. yılın sonunda emsal kira artışı isteyebilirsiniz vs.
-kendiniz veya ailenizden biri oturmayacaksa kiracıyı yasal yollar ile çıkartamazsınız.
-1 ay içinde çektiğiniz ihtar kendiniz veya ailenizin oturumu için geçerli. 3 yıl boyunca eski kiracıdan başkasına kiraya veremezsiniz. yoksa tazminat hakkı doğar.
0
hadsafhada
(17.01.22)
@hadsafhada çok teşekkür ederim, cevaplayacak tüm arkadaşlara da çok teşekkürler
0
🌸adse
(17.01.22)
kira sözleşmesi yazılı olmak zorunda değil evet ama sözlü olacaksa da bunun da bir kanıtlanma yükümlülüğü var.
1) dava açılsa eski ev sahibi evet bu benim kiracımdı diye şahitlik yapar mı?
2) 6 aylık kirayı "kira" diye banka hesabına mı göndermiş yoksa elden mi vermiş?

eğer şahitlik yoksa ve kirayı da elden verdiyse - açıklamaya kira yazmadıysa arkadaşı rahatlıkla çıkarırsınız. kirayı bankaya yatırdıysa veya şahitlik varsa, arkadaşların dedikleri geçerli (max tüfe kadar zam yaparsınız ve arkadaş oturmaya devam eder)
0
roket adam
(17.01.22)
Eski kiranın fiyatı yeni kirayı bağlamaz.
Eskiden 4500'e de otursa ben bundan sonra 45000 istiyorum diyebilirsiniz.
Ama evden çıkarmak için evi satın aldığınız ilk ay ihtar çekmeniz gerekiyor.

Genelde sanırım şöyle yapılıyor.
Merhaba, ben evi satın aldım. 15 gün içerisinde X fiyattan sözleşme imzalayalım veya ben 6 ay sonra evden çıkmanız için ihtar çekiyorum, o 6 ay boyunca eski ev sahibiyle anlaştığınız kirayı bana ödemeye devam edin.
0
michael_knight
(17.01.22)
@michael_knight 1 ay içinde çıkması için ihtar çekilmezse bağlar
0
ceketimi alip cikcam
(17.01.22)
(16)

Evinden kovup, sonradan özürler dileyen sevgili

jonas
Ev arkadaşımın başına böyle bir durum geldi.Kız arkadaşıyla bir konuda tartışma yaşıyorlar, kız bizimkine "Git evimden, burası benim evim" diye çıkışıyor. Çocuk da kalkıp gidiyor. Sonrasında kız whatsapp'tan uzun uzun özür mesajları yolluyor, sana bunu yapmamalıydım vs. yazıyor.Arkadaşım hala sevdiğ
Ev arkadaşımın başına böyle bir durum geldi.

Kız arkadaşıyla bir konuda tartışma yaşıyorlar, kız bizimkine "Git evimden, burası benim evim" diye çıkışıyor. Çocuk da kalkıp gidiyor. Sonrasında kız whatsapp'tan uzun uzun özür mesajları yolluyor, sana bunu yapmamalıydım vs. yazıyor.

Arkadaşım hala sevdiğini söylüyor ama gururu da fena şekilde incinmiş durumda şu an. "Ne yapmalıyım?" diye dolanıyor dünden beri, benden öneri/fikir duymak istiyor. Hiç böyle bir durum yaşamadığım için empati yapamıyorum açıkçası.

Sizce bu türde bir tavır, telafi edilecek türde bir şey midir? Yoksa bu noktadan sonra o defter tamamen kapanmalı mıdır?
0
jonas
(12.01.22)
iki seçenek geliyor aklıma.

1- kavga hararetliyse bir anlığına yalnız kalmak sevgilisini görmemek için evden gitmesini istemiş olabilir. eğer kadın kişisi erkeğin evinde olsaydı muhtemelen kendisi çıkar giderdi. yani anlık bir tepki ise affedilebilir gibi geliyor bana.

2- karakteri böyle. ileride başka konularda da senin-benim ayrımı yapabilir. yani özünde tabi ki herkesin mal varlığı kendisine tabi ama, bir tartışma esnasında yapılabilecek en basit hareketi yapıyor olur madde üzerinden karşındakine vurmak. benim tecrübelerime göre bu tip bir karakter olması daha olası. yani özetle uygun durumlar oluştuğunda bu davranışın tekrarı gelebilir.
0
posthuman
(12.01.22)
Kızın pismanligindaki samimiyeti arkadasin bilebilir. Tekrar edip etmeyecegini en iyi arkadasin kestirebilir. Kolay affedilecek bir sey olmamakla birlikte halledilmeyecek bir şey de değil bence.
0
abuzer
(12.01.22)
Bir süre trip atsın, sonra barışsın. Evine tekrar giderse laf da sokabilir.
0
dissendium
(12.01.22)
yani özür dilemiş, sinirlerine hakim olamamış ya da daha kötü tepkiler vermek istememiş olabilir, bir kerelik bişeyse çok önemsiz. öyle gurur incinecek kadar da abartı bir durum yok bence.
sürekli hale gelirse şımarıklık ve salaklık. zaten sürekli hale gelirse tek vukuatı evden kovmak da olmaz, başka salaklıklar da yapar.
yani tek başına çok da kafaya takılacak bir durum değil, ne bebeksi gururmuş o öyle
0
kenarortay
(12.01.22)
Oğlan kişisinin kendi evi varsa bence çok çok abzürt bi durum yok. Kız yalnız kalmak istemiş. Küfür edip kovduysa mizaç uygun değil tabi. Ama “şuan bu kavgaya devam etmek istemiyorum evden gider misin” vs gibi bi şey dediyse bence problem olmaz. Ben de mesela kavga çözülemez bi hal geldiyse evi terk edip yürüyüşe çıkarım. Geldiğimde kavga ettiğimiz kişinin gitmiş olması makbuldür.

Çift beraber yaşıyorsa o zaman ne olursa olsun git dememeli. Gerekirse kendisi gitsin. Ama karşındakine git denilmez.
0
poliamid
(12.01.22)
hiç çekilmez, ciddiyim.

her kavgada aynısını yapacak, çok başıma geldi ordan biliyorum, kaçsın kendini kurtarsın.

git evimden'cilerle katiyen başa çıkılmaz.
0
killerbee
(12.01.22)
anlattığınızdan hiç de "şimdi kavga etmek istemiyorum, lütfen git, sakinleşelim" gibi bir titreşim almadım. sanki öfkesine yenik düşmüş biri var gibi hissettim.

ya bu tipteki insanlar duygularını sert ve köşeli yaşıyorlar. birden kızıp parlayıp öfkeyle yakıp yıkıyorlar, hemen ardından pişman olup özür dileyip hiç bir şey yokmuş gibi davranıyorlar.

arkadaşınız eğer biraz trip yapar, özrü kabul etmez ya da kırıldığını belli edip de agresif bir tavır alırsa yine suçlu olur. kız bu sefer de "ne uzattın ya, özür diledik işte, abarttıkça abartıyorsun" diyebilir.

açıkçası böyle bir insan olmuştu hayatımda. çok zordu ilişki.
0
dahinnotha
(12.01.22)
@dahinnotha
"anlattığınızdan hiç de "şimdi kavga etmek istemiyorum, lütfen git, sakinleşelim" gibi bir titreşim almadım. sanki öfkesine yenik düşmüş biri var gibi hissettim."

aynen şu yazdığınız durum olmuş, evet.

zaten sonraki özür mesajlarında da "yapmamam gereken bir şey yaptım, sen bunu hak etmedin" falan diyor. yani bu o an öfkesine yenik düşmek oluyor...
0
🌸jonas
(12.01.22)
Gurur yapılacak bir durum yok ama kız tarafı öfke kontrolünü sağlayamamaya devam ederse ilişkinin devamı açısından problemli olur.

Benim başıma gelse defteri kapatmam, özrü kabul edip barışırım. Bu tarz öfke patlamalarını idare edip edemeyeceği arkadaşınıza kalmış. Bir kere bir olay yaşandı diye sürekli olarak tekrarlanacak anlamına gelmez ama bu tarz davranışlar o hanımefendi için karakter özelliğiyse onu öyle kabul edip etmemek konusunda arkadaşınız kendi kararını vermeli.
0
pispinti
(12.01.22)
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa o da ne olursa olsun, ne kadar sinirlenilirse sininirlenilsin ağızdan kötü/incitici bir şeyin çıkmaması gerektiği. Ben erkek tarafı olsam o eve adım atmazdım, kız tarafı olsam bunu bir ders olarak kabul ederdim.
0
ruhen hastayim ben
(12.01.22)
defter kapanmalı. ergen gibi engellemem ama eve adım atmazdım +1
0
gabe h coud
(12.01.22)
bana affedilemez, aman yarabbi buradan geri dönüş olmaz cinsinden bir mesele gibi gelmedi. tartışma anında küfürler etse ya da saldırsa daha mı iyiydi? öfkeyle çocuksu bir tepki vermiş, bu benim kalemim, bu benim silgim der gibi saçmalamış işte.

ha bir daha yaparsa, özrüne ve sözüne sadık kalmazsa o zaman kırsın kalemini arkadaşınız. ama bu zamana kadar seviyeli giden sevgi dolu bir ilişkiyse bir şans vermeli bence...
0
adse
(12.01.22)
Kadınım, bugüne kadar kimseyi evimden kovmadım. Evden kovmak çok uç bir şey geliyor bana, ne arkadaşımı kovarım ne sevgilimi. Kuzen onda kaldığım bir gece erkek arkadaşını gece yarısı evden kovmuştu, şimdi evliler, mutlulardır herhalde. Yani defteri açar mı kapatır mı ev arkadaşına kalmış.
0
asteriks
(12.01.22)
Konuyu bilmiyoruz. Kız neden bunu yaptı haklı mıydı olay neydi vs
Bence asıl konu orda gizli
0
photo85
(13.01.22)
@photo85 Her ilişkide yaşanabilecek tarzda bir fikir ayrılığından ibaret olan bir mevzu. Kovmak gibi iddialı bir eylemin karşılığı olacak tarzda bir şey yokmuş ortada yani.

Bir önceki mesajımda da bahsettiğim şekilde sonrasında kızın "Yapmamam gereken bir şey yaptım, sen bunu hak etmedin" sözleriyle pişmanlığını dile getirmesi de yaptığının farkında olduğunu gösterir nitelikte.
0
🌸jonas
(13.01.22)
aradan yıllar geçmiş, eski bir duyuru ararken buldum bunu ama geçen zamanda iki cümlelik tecrübem oldu benim de. belki birine fayda sağlar.

ilişkide bu kişinin bu aşırı tavırlarının bir sürü sebebi olabilir. öfke ikincil duygudur ve sebebi karşı taraf bile olabilir, olmaya da bilir. burası önemli değil. ama olmuş bir kere.

burada şu gerekiyor; ilişkinin diğer tarafındaki kişi kolayca bataklığa, karanlığa öfke girdabına sürüklenen bu kişinin bu durumunu iyileştirebilecek biri mi değil mi? böyle bir sorumluluğu ya da görevi olduğunu düşünmüyorum. ama kişi derse ki "ben seni olumlu manada dönüştürebilirim, öfkeye sebep olan bu davranışlarının kökünü kazımana yardım ederim, sevginin iyileştirici ve dönüştürücü gücüyle aşarız bunlar ve sen de adaletli tepkiler verirsin" diyebilir ve yapabilirse ilişki devam etmeli. yok iki tarafın da bu konuda bilgisi becerisi yoksa ya da basitçe bu konuda kimyaları uyuşmuyorsa yapacak bir şey yok. bitirmeliler.

bu duyuruya yazdığım önceki yanıttan bir kaç ay sonra biriyle tanıştım. çok da güzel günlerimiz oldu, ama üç sene aynı zamanda bir hapishane de oldu. önceden de öfkeli biriyle berabermişim cevabı görünce hatırladım. 3 sene sonra bir kaç gün önce biten ve bu paragrafları yazmama sebep olan kişi de öfkeliydi. bence gerçekten kabullenmek lazım "senin öfke problemin varsa, ben bunu dönüştürebilecek yapıda mıyım, değil miyim" değilsek hoşçakal.
0
dahinnotha
(03.08.25)
(8)

@gmx.ch uzantılı garip sms'ler geliyor

adse
iki oldu. şöyle bir adresten gelmiş: [email protected]"merhaba, ben işe alım sorumlusuyum, aynı zamanda youtube ve facebook görüntüleme analizlerinden sorumluyum! online part time eleman almam gerekiyor" vb.adresi de mesajı da dolandırıcı olduğunu haykırıyor da nereden erişildi benim cep telefonuma anl
iki oldu. şöyle bir adresten gelmiş: [email protected]

"merhaba, ben işe alım sorumlusuyum, aynı zamanda youtube ve facebook görüntüleme analizlerinden sorumluyum! online part time eleman almam gerekiyor" vb.

adresi de mesajı da dolandırıcı olduğunu haykırıyor da nereden erişildi benim cep telefonuma anlamadım? linkedin olabilir mi? size de geliyor mu böyle mesajlar?
0
adse
(09.01.22)
Bana da geldi geçen aynısı :?
0
zannedersem tek eksiginiz bendim
(09.01.22)
Bana da geldi engelledim.
0
Hallegadola
(09.01.22)
Bana da geldi, Linkedin olabilir
0
dreamnesiac
(09.01.22)
bilmem. büyük ihtimal sahte bile olsa iş teklifi olduğu için aklıma linkedin geldi. telefon numaramı da paylaşmıştım kaydolurken galiba
0
🌸adse
(09.01.22)
sebebi linkedin olamaz. benim linkedin hesabım uzun süredir dondurulmuş halde, ona rağmen bana da geldi geçen gün aynı mesaj. yemeksepeti'nin daha geçen aylarda milyonlarca hesabı başka yerlere satması olası bir sebebi olabilir bu durumun.
0
del piero10
(09.01.22)
Benim linkedin hesabım yok, yemek sepetinden şüpheleniyorum ben de.
0
Hallegadola
(09.01.22)
o mesaj imessage dan geliyor bana. size de öyle di mi. ona da eposta ile gönderilebliyor sanırım.
yani epostayı kaptırmışız aslında. yemeksepeti gibi geliyor bana da. bir tek eşime gelmiyor onun imessage ile yemeksepeti hesabı farklı.
0
kenarortay
(09.01.22)
Evet iMessage’dan geldi bana da.
0
Hallegadola
(09.01.22)
(21)

her konunun yurtdışına bağlanması sizi de çok bunaltmıyor mu?

der meister
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit ge
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.

yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit geçirmek çok lüzumsuz ama insan ucundan kıyısından da olsa baksa görüyor bunları hep.

ya atıyorum bir maç var. başlığına giriyorum ekşi'de. "tribünde herkes birasını içiyor, ne güzel, biz burda fakiriz, bok gibi ülkede yaşıyoruz" temalı entry'ler hemen... her allahın günü bugün olduğu gibi "doktorluğu bırakıp isviçre'de kebapçı olan adam" tarzı hikayeler...

abi bu kafayla nasıl manyak olmuyor bu insanlar? b*k gibi yaşıyoruz eyvallah hiç itirazım yok da imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışıyorum bazen. daha iyisini istiyor, bunun için mücadele ediyor ama bir yandan bugünümde de kendimi iyi hissedebilmek istiyorum şahsen.

bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir ya bir değil iki değil herkes aynı şeyi yazıp duruyor sürekli. hal böyleyken insan şu durumda mutlu olabileceği varsa bile yine olamıyor arkadaş, bir saniye aklımızdan çıkartmıyorlar dandik yaşadığımız gerçeğini.

bu durum sizi de etkiliyor mu mental olarak ya da kızıyor musunuz, üzülüyor musunuz? yauv arkadaş bak akşam oturmuşsun, maç izliyorsun, ne güzel. iki saat kafanı dinle, keyifli vakit geçir... yok. konu bi şekilde türkiye'ye bağlanıyor. lan böyle hayat mı yaşanır? ben mi abartıyorum, sizin görüşleriniz nedir?

hayır bu duruma ses çıkarsak ne olacak abi, sokağa çıksak hapisteyiz zaten. ben mesela, beni az çok tanıyorsunuzdur çoğunuz, allah aşkına ben mücadele edip kendimi geliştirsem ne olur? yılbaşı videosundaki dayı gibi, "şu adamın tipine bak allah aşkna bu nasıl yeni yıla girecek" hesabı, yani neyi kovalıyoruz bu kadar gerçekten anlamıyorum. neden hepimiz sanki €3000 maaş varmış da bize verilmiyormuş zihniyetiyle yaşayıp sinir hastası oluyoruz ki?
0
der meister
(08.01.22)
Evet, ben bu olaydan coktan biktim. Her gun "burada durulmaz ya" tipleri goruyorum. Ben muthis bir yer burasi demiyorum ama hepimiz bu ulkedeyiz, hepimiz bu ulkenin durumunu goruyoruz, biliyoruz, birebir yasiyoruz zaten. Daha neyi kime bininci defa anlatiyorsun? Herkes her seyin farkinda. Bildigimiz seyleri bininci defa duyunca mutlu olmuyoruz, anlayin artik. Hep sikayet, hep sikayet.
0
hlot
(08.01.22)
gören bilen insan ister istemez kıyaslıyor aslında üzüldüğünden ama o an için toksiklik oluyor biraz evet.

ama pek bilmeyen sallamayan insanlar zaten bunu yapmıyor. trde mutlu onlar. "başka ülkede yaşayamam" kafası.

emin ol onlarla da sen anlaşamazsın.

bilmenin laneti.
0
AlsterWasser
(08.01.22)
şöyle söyleyeyim. otuzlu yaşlarında işinde iyi yerlerde olan çiftiz. yaşıtlarımızın avrupa'daki yaşam standartlarını biliyoruz. her birimizin maaşı 1000 usd etmiyor şu an. hangi ülkede iyi üniversite mezunu, alanında iyi eğitim almış kalifiye gençler 1000 usd altında para alıyor? benim 2 dilim var, ikimiz de ingilizce biliyoruz. şu an avrupa'da hizmet sektöründe part time çalışan adamın maaşını alıyoruz. araba alamıyoruz, tatile çıkarken kırk kere düşünüyoruz. bu şartlar altında nasıl kıyaslama yapmayabiliriz ki?

daha yeni arkadaşımız almanya'ya gitti çalışmaya. burada karı koca it gibi çalışarak kazandıklarının iki katını sadece bir kişi çalışarak kazanıyorlar. bu reva mı bu gençliğe?
0
wild honey suckle
(08.01.22)
Güzel başlık olmuş. Gidebilen ya da gitmeyi tercih eden gidiyor zaten.

Bazı konularda "benchmark" gibi belirleyip kıyaslamak doğru olabilir gösterge açısından, atıyorum ülkelerin insani gelişmişlik endeksleri ya da gayri safi yurtiçi hasılalarını bu yeri gelen bir konuda genel fikir vermesi açısından kullanılabilir. Bazı konuların bizi zorladığı, hayat kalitemizin de düştüğü doğru çeşitli nedenlerle. Ama bunu sürekli "yurtdışı da şöyle süper, insanlar şöyle geziyor, şöyle partiliyor, şu kadar euro kazanıyor, herkes hep musmutlu, hayat da tozpembe" gibi argümanlarla savunmak bana da yüzeysel, amiyane tabirle de "goygoy" geliyor.
0
dreamnesiac
(08.01.22)
valla ben de biktim,
bizim sorunlarimiz var ama bunu cok dile getiren cevremdeki tipler, almanya'da falan sosyal yardim parasiyla gecinmeyi hayal ediyorlarmis gibi.

ya da bir doktorun burada durulmaz demesini anliyorum, hak veriyorum ama benim mal kuzenim almanya'ya gidecem ben de diyor, daha uyduruk özel üniversitesini bitirememis, kendine faydasi yok.
0
Coma
(08.01.22)
etkilemiyor. gençliğin verdiği çiğlikle konuştuklarını düşünüyorum.

23-24 yaşlarında ben de ülkede her şeyin berbat olduğunu düşünüyordum. türkiye'de asla mutlu olunamaz havalarındaydım. ya siyah ya beyazdı her şey. rigid karakter de diyormuş buna psikiyatrlar, olumsuz manada tabii. yaşlandıkça o sivri köşeler yumuşuyor.

türkiye gayet sorunlu bir ülke ama güneşli bir güne uyanmak ülkelerin sınırlarından bağımsız güzel. ya da dediğiniz gibi bira eşliğinde maç keyfi. ufak tefek anların kıymetini bilmek de yaş almakla gelişebilen bir özellik galiba.
0
adse
(08.01.22)
arkadaşlar bazılarınız beni yanlış anlıyorsunuz. kıyaslamayalım, iyisini istemeyelim demiyorum. inanın bu konuda en çok üzülen, bunu en çok kafasına takan insanlardan biri benimdir. sevgilim yabancıydı, en yakın arkadaşım yabancı, yani sürekli görüyorum bunları; üstelik türkiye'de de durumum iyi filan değil, belki mental olarak bundan en çok etkilenen gençlerden biriyimdir.

benim bahsettiğim şey bunun SÜREKLİ ön planda tutulması. oturup çay içerken bile konunun yabancı ülkeye gelmesi. benim anlamadığım kısım burası. la insan su içerken bile "isviçre dağlarından gelen suyu içiyor olabilirdik" der mi mesela? 7/24 buna maruz kalmak zorunda mıyız? ben bundan bahsediyorum. yoksa türkiye'de yaşayıp durumuna üzülmeyen gencin aklına şaşarım, orası ayrı mesele.
0
🌸der meister
(08.01.22)
Valla beni bunaltmiyor cunku haklilar. Hani mesele surekli bir kiyaslama meselesi degil sadece, ister istemez kafa ona gidebiliyor bazen.

'bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir '

Demissin mesela. Ben soyleyeyim, ulkede surekli olarak biraya/alkole zam geliyor. Bir kutu bira bile artik oldukca luks kategorisine girmis gibi. Hal boyle olunca yani neredeyse devamli alkole zam haberlerini duyunca ister istemez algida secicilik devreye girebiliyor bazen. Adam belki o kareye kadar mutlu mutlu maci izliyordu ancak o kareyi gordukten sonra istemsizce akli yine biraya, fiyatlara, vergilere, zamlara gidip en son o cumleyi kurar hale gelmistir.

Bir de o tur mesaji yazanlarin 7/24 sanki sikayetcilermis de hic zevk almiyorlarmis gibi yasadiklari sonucuna nasil vardin onu da anlamadim. Dedigim gibi adam da her seye ragmen oturup keyif almak icin maci izlemeye baslayip en son ister istemez o mesaji yazmis olabilir. Sirf o mesaji yazdi diye hemen sanki surekli ayni tutumu takiniyorlar gibi dusunmen yuzunden bence abartiyorsun.

Hatta sende de algida secicilik yine devreye girmis gibi. Sen de surekli olumsuz yorumlara odaklaniyor gibisin.
0
j r r tolkien hayrani
(08.01.22)
kesinlikle aynı fikirdeyim.

gavur okulu diye tabir edilen liselerden birinden mezunum.
yani "bilmeyen"lerden değilim kesinlikle.
birçok arkadaşım ülke bu hale gelmeden eğitim için yurt dışında okudu, bazısı kaldı, bazısı döndü.

"türkiye bir mühendis kaybetti, abd bir pizza delivery guy kazandı" temalı şeyleri gördükçe içime fenalık geliyor artık.
gitmek isteyen elbette gider ama her giden de bilmem kaç bin dolar maaşla, x şirketinde iş bularak gitmiyor.
diğer yandan, herkes gidip x bir ülkede servis şoförü ya da delivery guy olmak istemeyebilir, bunun bilmemekle alakası yok.

esg biraz eğitimli, ekonomik olarak orta ama sosyal-kültürel anlamda orta-üst sınıfta olan insanların yurt dışına akademisyen olarak bile gitse göçmen olduğunu ve bunun da çok tercih edilesi bir şey olmadığını söylediğinde linç yemişti, ki kendisini bazen antipatik buluyorum ama bu konuda haklı bence de.

belki yaşım gereği bazı şeyleri daha sakin karşılıyor da olabilirim ama hayat boyu bir ülkede göçmen olarak yaşamak o kadar da "muhteşem" bir şey değil.

lüzumsuz bir karşılaştırma trendi ve "yurt dışına gitmek lazım abi yea" havası var.

çocuğunun adını bile yurt dışına yollamak üzere türkçe karakterli koymamak falan...
sanki dünya şimdiye kadar türk adı görmemiş, kimse yurt dışıyla veya yurt dışında iş yapmamış gibi.

hayatımızın sonuna kadar bu şekilde yaşayacağız ve buna mahkumuz diye düşünmek genelde bu dönemde doğmuş ve/veya büyümüş insanlarda var.

afganistan gibi aşırı örnekler dışında, elbet her dönem geçer, yerine yenisi gelir.
ki afganistan için bile bu bir dönem, elbet bazı şeyler onlar için bile değişecektir.

biraz da soğukkanlı olabilmek lazım.
bunların anlamı yok, bunlar kendileriyle birlikte insanları aşağı çekmekten başka bir işe yaramıyor.

haklılar mı, evet?
ben de araba istiyorum, alamıyorum.
ama bu ülkede her ekonomik kriz çıktığında yurt dışına gitmeye kalksak, benim bu üçüncü olacaktı mesela.
bu sene alamazsın, iki yıl sonra alırsın.
bu durumu düzeltmek için toplum olarak doğru seçimler yapmak, sağlam durup psikolojiyi çok yıpratmadan sabırlı olmak dışında yapılacak bir şey yok şu anda.
çünkü bu işlerin toparlandığı bir dönem de gelecek, o zaman ne olacak?
"yaşasın, canım ülkem!" mi olacak?
bugünden şikâyet etmek güzel de, biraz da yarını düşünerek konuşmak lazım bence.
yani ülke yönetimiyle ülkenin kendisini karıştırmamak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Haklı oldukları için onlara sonuna kadar katılıyorum. Sadece fakirlik de değil ülkenin sorunu. En kılcal damarına kadar kötülükle, insanların mutluluğuna karşı bi zihniyetle dolmuş durumda.

Ya en basiti, kaldırımda yürüyorsunuz biri gelip bıçaklayabilir. Ya da bir partinin gençlik kolları başkan yardımcısının arkadaşı size arabayla çarpar, ölürsünüz kendisi hiçbir sorun yaşamaz. Böyle boktan bir ülkede kim neden yaşamak istesin allah aşkına doğru değil mi bunlar?

Yurtdışına gitmemiş olmamın tek sebebi zaten haber falan izlemesem süper imkanlarımın olması ve şimdiki işimde kendimi geliştirme özgürlüğümün yüksek olması. Şimdi gitsem alacağım €60000 falan, seneye bir üst pozisyonda gidip çok daha fazla alırım diye bekliyorum.
0
aguen
(08.01.22)
Psikokulturel olarak asiri ice donuk, kendi toplumunu dunyanin merkezinde gorme egiliminde bir toplum olarak, iyi veya kotu her seyin sadece Turkiye'de oldugu sanrisi var. Surekli soyle seyler okuyorum:
- Ev fiyatlari cok yuksek. Bir ev almak icin 10 yil kredi altina girmen gerekiyor. Turkiye iste ah...
- Yurtdisinda doktorlar hic kaba degil, bir tek bizim doktorlarimiz boyle.
- Ulkenin esnafi sahtekar. Duzgun black friday indirimi yok. Once fiyarlari arttirip sonra dusuruyorlar, aslinda indirim falan degil.
- [Bunu direkt kopyaladim] bizim ticaret kültüründe gerekirse çöpe atılır mal. ama son kullanma tarihinden önce sikseler indirim yapmayı düşünmezler.
- [bu da direkt alinti] arkadaslar turkiye'de cevreniz kadar adamsiniz malesef

Dedigim gibi cok ice donuklukten ve/veya dunyanin geri kalanina asina olmamaktan olsa gerek her seyin en iyisi (ornek: yemekler. yemek kulturu bir tek Turkiye'de var) ve en kotusu Turkiye'de. halbuki ne alakasi var, yukarida yazdigim her sey tum ulkelerde yasanan seyler, ki bazilarinda Turkiye dunya ortalamasindan iyi bile olabilir. Yukaridaki cevaplarin bazilarinda da gene ahlaksizlik, sahtekarlik, yozlasmislik sanki bir tek turkiyedeymis gibi konusulmus.
0
hot potato
(08.01.22)
bunaltıyor da kendim gidemediğim için ve gitmek için daha çok çaba harcamam gerektiğini hatırlattığı için bunaltıyor. bir de sosyal medyada şöyle bir durum var, olumlu şeyler daha az yazılıyor bence. insanlar çevresindekilere sürekli şikayet edemeyeceğinden sosyal medyada yazıp rahatlıyorlar. benim hesabım öyle günlük hayatta sürekli bunu konuşmadığım halde. kısaca, onlar da haklı sen de haklısın.
0
curious mind
(08.01.22)
Bunaltıyor. Genelde bunları yazanlar Z kuşağı. Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bilgiye tamamen kapalılar. En çok da doktorların yurtdışı muhabbetinden bıktım diyebilirim. Sanki dünyada ülke kalmadı da Almanya Türkiye'den gelmek isteyen bütün doktorları alacak. Başka Avrupa ülkelerinden tut Çin ve Hindistan'a kadar herkes en iyiyi istiyor.

Bir de gidebilen kişi zaten gider. Konuşmuş olmak için konuştuklarından bunaltıyorlar açıkçası.
0
garylineker
(08.01.22)
bunaltıyor. ek olarak ''x ülkesi yeni bir su ürünleri mühendisi kazandı'' muhabbeti de çok bunaltıyor.

15 sene kadar önce bir arkadaş grubuyla birlikte yurtdışına taşındık, aramızdan ara sıra türkiye'ye geri dönenler oldu ama memnun olmalarına rağmen resmen peer pressure yüzünden yurtdışına geri döndüler.''yurtdışından taşındım'' dediğinde bahsettiğin ülkeye 2 gün kahve içmeye gelmiş insanlar sana hayatının hatasını yapmışsın gibi davranıyorlar çünkü.

ve bu yorumlar insanları kötü etkiliyor, sadece türkiye'de yaşadıkları için mesleklerinde asla başarılı olamayacağını düşünen insanlar görüyorum. aynı şey herhangi bir uğraş, hobi, hayata dair bir hedef için geçerli.

son olarak bu tarz siyah-beyaz ayrım yapan insanların kafasında yurtdışı neresi onu da anlayamıyorum. sydney ve cagliari'deki hayatı aynı görecek kadar yüzeysel bakmak maalesef bu şehirlerden de zevk alamamakla sonuçlanır diye düşünüyorum.
0
william morris
(08.01.22)
Kesinlikle katılıyorum ben aşırı sıkıldım ve böyle düşündüğüm için kendimi tuhaf hissediyordum. Ancak burada aynı fikirde olanları görünce bir nebze rahatladım.

Genelde her konuyu yurtdışına bağlayan kişilerin yurtdışında uzun süreli hiç yaşamamış insanlar olduğunu farkettim. Yurtdışında ekonomik refah, düşünce özgürlüğü vs muhakkak daha fazla. Yurtdışında yaşamak kötü demeyeceğim gurbetçiler gibi. Ancak uzun süreli yaşamayan insanlar home sick olmanın, başka bir ülkede ne kadar oralı gibi olursan ol yabancı olmanın ne demek olduğunu tatmamışlar. Bu yüzdendir ki gözlerinde çok büyütüyorlar.

Bir de sürekli Avrupa'dan bahsedip kendini o standarda çekememiş insanlar var ki benim en ciddiye alamadığım kesim. Tribünde bira içmek istiyor fakat çöpünü muhtemelen yere atacak. Turist olarak gittiği yerde bile kendini belli ediyor ancak yurtdışında yaşamak istiyor. Önce burada faydalı olamamış ki yurtdışında olsun.
0
mysticriver
(08.01.22)
bazısının sıkıntıları var. konusu bile açılmadan, sana öfkelenerek, zaten ülkeden gideceğim diyenler var muayenehanede.

bazısı çoluk çocuk

ateşi ilk yakanlar da gazeteci/siyasetçi yanında çalışan çömezler heralde.
nihayetinde 3 kenar internet gazetesi aynı konuyu manşete çekti mi, o konu gündem de yer ediyor. bu yol su yemek olarak geri dönüyor muhakkak.
0
comp
(09.01.22)
dostum kesinlikle haklısın, bence bunun sebebi şu: eskiden insanlar yurtdışına çok daha kolay gidebiliyordu. yurtdışına öğrenci olarak, turist olarak vs gitmek çok daha kolaydı. giden insanlar, orada da insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, oranın da kendine göre zorlukları olduğunu görüyor, tecrübe ediyordu, dolayısıyla evet burası zor ama orası da beni altın kaşıkla beklemiyor, orada da farklı bir zorluk var şeklinde bir tecrübe ediniyordu. şu anda insanlar gidemiyor, turist olarak bile tecrübe edemiyorlar. instagram'dan, youtube'dan edinilmiş bir yurtdışı tecrübesi var, içerik üreticileri de, paylaşım yapanlar da takipçi kasmak için her şeyin inanılmaz güzel olduğu bir hayali satıyor. yurtdışının zorlukları, kötü yanlarını gösteren bir video, genel narrative'a aykırı olduğu için izlenmiyor bile, arada kaybolup gidiyor. bir de yurtdışını gidip de bu ülkeden nefret eden insanlardan öğreniyorlar, ya adam gitmiş, burayla derdi bitmiyor. sal abi şu ülkeyi. evet burası bok gibi bir yer, sen de müthiş bir hayat yaşıyorsun. allah daha iyi etsin de sal kardeş şurayı.

tabii ki kıyaslanacak, tabii ki daha iyisi istenecek. tabii ki ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz çok şey var. ama şu kuru kuruya "gidicem lan ben de gidecem, aslında siktir olup gitmek lazım abi" muhabbetinden ben de sıkıldım. burada akademisyen olacağıma orada dönerci olurum. ol kardeşim. ya ol ya da muhabbetini etme artık, yeter bıktık yani. bunlar kişisel tercihler, ülkem için giden tecrübe kazanan da iyi, gitmeyen kalan da iyi. ama bu kadar çok anlam yüklemek gerçekten bıktırdı.

bak mesela bir örnek vereyim; arkadaşlarla konuşuyoruz abi senin araba burada 500 bin tl orada 20 bin euro. evet kardeşim doğru. burada 3 sene kredi ödüyorsun aracının değeri döviz bazında bile benzer rakamlarda kalabiliyor. almanya'da 20 bin euroluk araç 3 sene sonra 5 bin euroya düşüyor. bu aracı sürmek için yılda 5 bin euro çöpe atar mısın? cevap, aa öyle miymiş. e işte diyorum ya, kolay olana inanmak dışında bir olayımız yok tc millleti olarak.

almanyaya göç etmeyi hayal ediyor adam. tamam çok güzel. yahu iki kelime almanca öğrenmemiş. lan internetten aç okursun, iki adım atarsın hayalin için di mi. yok abi. hasbelkader giderse de yerel halktan bağımsız bi getto kurmaya çalışıyor kendince. gittiğinde bile gittiği ülkeden izole kalmayı başabilen bir milletten ne bekliyorsun?

neyse yani insanlar özetle mutsuz. mutsuz olmakta haklı sebepleri var. bu sebeplerin bir kısmı ülke ve ülkenin yönetimiyle alakalı bu da %100 doğru. ancak bir kısmı da kişinin kendisiyle alakalı. insanların çoğu da suçu karşı tarafa atıp kendileri bir şeyleri iyiye götürmek için bir çaba göstermiyor. 20 ülkeden fazla gezmişimdir, mesela ben sokakta rastgele biri tarafından bıçaklanabileceğimi gerçekten kafaya taksam, anında psikoloğa giderim. bunun burası ile alakası yok, kendinde bir psikolojik problem var bunu çözmen lazım. ya da maddi olanaklar evet kısıtlı, daha çok kazanmak için ne yapabilirim? yabancı dilin var mı? yaptığın işin önü açık mı? kariyerin daha nereye gidebilir? bunları konuşmaktansa abi dönerci olacaksın var ya mustang'e bineceksin geyiği yapmak daha kolay oluyor, acı ama gerçek.
0
roket adam
(09.01.22)
Bu sinir bozucu olsa da normal bir davranış. Bugün 20'li hatta 30'lu yaşlarında olan insanlar kendilerinden önceki jenerasyonlardan farklılar. Türkiye'nin 2000'ler öncesi yaşadıkları ekonomik ve siyasi çalkantılarda, o dönemin gençleri şimdiki kadar imkana sahip değildiler, dertlerini çekerken Almanya'da, Amerika'da vb. nasıl hayatlar yaşandığını, akranlarının nasıl fırsatlara sahip olduğunu an be an görme imkanları yoktu.

Bugün ise haberlerle, sosyal medyayla, arkadaşları vasıtasıyla vb. dünyadan haberdar olmayan 35 yaş altı kimse kalmadı. Üstelik bu insanların tamamı 10-15 yıllık ekonomik büyüme dönemini, görece stabil döviz kuru zamanlarını yaşamış; bu sayede belki sosyal seviye atlamış, kariyer yapmış, yurtdışı görmüş hiçbiri olmasa yine evinde, cebinde interneti olan insanlar. Bir ekonomik ya da siyasi kriz yaşandığında kendi bilgileri dahilinde yurtdışındaki insanlara bakmaları, onlara öykünmeleri normal. Burada tabi ki bazı çıkarımlar çok yüzeysel ve "Yurtdışı" hiçbir sorunu olmayan, her şeyin mükemmel olduğu adeta mitolojik bir noktaya da çıkartılıyor ama insanların "Demek ki kaderimiz bu" demektense "Ulan millet ne güzel yaşıyor, bizim neyimiz eksik" demesi daha iyi, belki hemen olmasa da orta-uzun vadede bir şeyleri değiştirir.

Tabi diğer bir etken de insanların yorgunluğu. Bugün sokak röportajlarına bakarsanız 8 yaşında çocuklar bile dolar kurundan, faiz oranından falan bahsediyor. Bu gündem çok yorucu ve insanların olmayan umutlarını daha da tüketiyor. Bu noktada insanlara suç bulamıyorum çünkü bu yönetimsel bir tercih. Bugün güdülen siyaset partilerin kitlelerinin politize olması üzerine. İktidar istiyor ki tüm seçmen kitlesi konsolide olsun, her an her politikasını savunsun. Ha keza muhalefet de insanların tepkilerinin canlı kalmasını istiyor... Bu durumda her konunun siyasete çıkması, o tartışmaların da bir noktada "Ulan yurtdışına bak adamların kafası ne kadar rahat" seviyesine gelmesi bence normal. Ülke sadece ekonomik ve siyasi değil, mental açıdan da zor zamanlardan geçiyor.
0
salihdt
(09.01.22)
Ben de gitmeyi düşünüyorum ama başka çarem olmadığı için. Yazılımcı olmuş olsam, doktor olmuş olsam gitmeyi düşünmezdim. Uzman doktorun maaşına yakın bir para kazanabilmem mümkün değil mesela.

Dil bilmeyip falan gideceğim diyen tipler de var. Bunlarla muhabbet insanın modunu düşürüyor açıkçası. Evlenmiş, çocuk yapmış buna rağmen kafasında gitme hayalleri falan. Yapılmaz değil yapılır ama çok zor iş gerçekten.

Anadolu'da okumuş hiçbir dersi ingilizce almamış bir doktorun gittiği ülkenin dilini ana dili gibi konuşabilmesi lazım. Ayrıca gidilecek ülkede en azından bir diploma almış olmak çok önemli. Bu işleri araştırmış biri olarak söylüyorum bunları.
0
antropolog
(09.01.22)
Ben de imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışırım hep ama sorun şurada imkanlar günden güne daralıyor, kendimizi birazcık iyi hissetmek için yapacağımız şeyler yine ülkenin durumu kaynaklı bir yerlere tosluyor.

Ben kendi adıma yurtdışında hiç yaşamadım, 1-2 haftalık tatiller dışında herhangi bir ülkeyi tecrübe etme şansım olmadı ama ben de ister istemez şöyle bir kıyaslama yapıyorum, 10 sene önce 20 sene önce son derece rahat yapabildiğim şeylere bugün ulaşamıyorum, sadece maddi anlamda da değil, zihniyet değişti, çevre değişti ve günden güne kendimi bu yeni insanların bulunduğu yere ait hissetmez oldum, sürekli bu durumla yüzleşmemek için hayatımı daraltmak durumunda kaldım, bu tutumun da bir maliyeti oluyor ve insan bunalıyor, bunalınca da içinden atmak istiyosun.

O nedenle bu tarz yazılara denk geldiğimde çok da bunalmıyorum ve anlıyorum yazan kişinin duygularını, zaman zaman olumsuzluk duymaktan sıkılsam da, ortada hiç sorun yokmuş gibi yaşayanlar, bir nevi mış gibi yapanlar beni daha çok bunaltıyor, ha gerçekten aşmış olanlara bir dediğim yok onlara ancak imrenirim ama ‘hep olumlu olmalıyız’ durumu da beni boğuyor.
0
(09.01.22)
Yani insanlar tükendiği ve inanılmaz mutsuz olduğu için anlayışla karşılıyorum, ama kendimi uzak tutmaya da çalışıyorum bu sohbetlerden.
Beni daha çok sinir eden şey bilmedikleri konularda yurtdışı guzellemeleri yapmaları insanların. “Ya zaten avrupada herkes X” “devlet Y yapıyor” falan gibi olmayan artık nerden de duyuldugu belli olmayan garip idealler yaratıyorlar. Bu memleketlerde taciz, tecavüz, ırkçılık, dolandırıcılık, suç, saçma politikacılar, cinsiyetçilik yokmuş gibi. Ha bizdekinden iyidir kötüdür bakın bununla ilgili bir şey demiyorum. Kastettiğim buraların masalsı harikalar diyarı olarak yansıtılması. Yani Amerikadan guzellikler diyarı diye bahseden birine “hmm, tabii orda da ırkçılık var” falan deseniz “ya bırakıcaksın ırkçılığı” diyorlar mesela. E bu nasıl bir arguman? Ne demek ki bu?

Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama ben bu spektrumun diğer ucundayım. İki sene kadar önce Turkiyeden tasındım. Ustumdeki tek baskı “hayatın tadını cıkarma” konusunda. Herkes surekli “sen neyse ki kurtardın kendini” diyorlar, hep bir refah ve mutluluk baskısı. Türkiyedeki insanlarla olan iletisim dönüp dolaşıp “bizi de aldırsana ehuıehueh” şakalarına geliyor. “Bizim çocuk da biraz buyusun yanına gonderelim” gibi garip soylemler. Erkek arkadasım da bazen “beni de kurtar burdan ya” falan diyor yarı ciddi. Yahu evlenmeden oturma izni olmuyor yaşadıgım ülkede, insanların karısına kocasına bile vize çıkmadı iki senedir, e hadi getirdim buraya ne iş yapılacak? Vs derken birden kendinizi sırf yurtdışına gittiğiniz için hazır değilken evlenip çok da tanımadığınız iki çocuğun sorumluluğunu alma ihtimalini düşünürken buluyorsunuz. Olacak iş değil de, bahsettiğiniz sohbetin diğer yönünü anlatmak için soyledim. Kimse de fikrimi sormamıştı gerçi, sorry.
0
sopiro
(09.01.22)
(3)

Vefat Akabinde Yapılan Resmi İşlemler

zemun
Bir kişinin ölümü sonrası yapılan resmi işler nelerdir? Örneğin; otopsi raporu, miras paylaşımı, mezarlıktan defin için toprak alma, nüfustan kaydının düşmesi gibi işlemler vb… Tam olarak sırasıyla nasıl yapılır?
Bir kişinin ölümü sonrası yapılan resmi işler nelerdir?

Örneğin; otopsi raporu, miras paylaşımı, mezarlıktan defin için toprak alma, nüfustan kaydının düşmesi gibi işlemler vb…

Tam olarak sırasıyla nasıl yapılır?
0
zemun
(28.12.21)
hastanede vefat ettiyse zaten hastane size işlem yapabilmeniz için ölüm raporu verecek.
evde vefat ettiyse eve gelen doktor ölümü onayladıktan sonra ölüm raporu verir.
bazı işlemleri veraset ilamı çıkartmaya gerek kalmadan onunla halledebiliyorsunuz.
muhakkak birkaç fotokopisini çektirin ve saklayın.

gömüleceği yer hazır değilse bağlı olduğunuz belediyeyi ya da mezarlık işleri müdürlüğünü arayın yardımcı oluyorlar.
hazır bir mezar varsa ya da daha önce birini gömdüğünüz mezara tekrar gömmek istiyorsanız direkt mezarlığı arayabilirsiniz.
aynı mezara iki kişiyi gömebilmek için aradan beş yıl geçmesi gerekiyor bildiğim kadarıyla.
eğer böyle bir yer yoksa mezarlık satın alıyorsunuz.

cenazeden sonra bir notere gidip veraset ilamı almanız gerekiyor.
bunun aslını vermeniz gereken yerler olacak, 2-3 tane alsanız iyi olur.
fotokopisini de çektirin, aslı lazım olmayan yerlerde onunla işlem yaparsınız.

bununla hem kişinin aboneliklerini, üyeliklerini, faturalarını vb. sonlandırabiliyorsunuz, hem de avukat işlemleri için bu gerekli.
bu işlemle birlikte nüfusta ayrıca işlem yapmanıza gerek kalmıyor, zaten kaydı ölü olarak değişiyor.

miras meseleleri için zaten avukat sizi yönlendirir.

başınız sağ olsun.
0
blatta hiberna
(28.12.21)
veraset beyanını vefattan sonra dört ay içinde yapmayı unutmayın demeye geldim.

başınız sağ olsun.
0
adse
(28.12.21)
Defin kısımlarında çok bir şey bilmiyorum ama miras intikal vergi kısımlarını anlatmaya çalışayım.

Mirasçılardan biri noterlikten mirasçılık belgesi alacak, bunu kaç tane ihtiyacınız olabileceğini düşünerek alın, genel olarak intikal sırasında tapu müdürlüklerine veriliyor başka yere verilmiyor gibi, bu durumda kalan miras kaç ilçeye dağılıyor ise o kadar belge + 2 tane alın derim.

Şimdi öncelikle vergi dairesine veraset ve intikal vergisi beyannamesi vermeniz gerekiyor, yapılması gerekenler;
Tapu müdürlüğünden vefat edene ait tüm taşınmazların listesini almanız gerek, bunun için webtapu üzerinden bir mirasçı, başvuru alanında diğer başvurular -> rapor talebi gibi bir menüden talep oluşturabilir, açıklamaya XXX kimlik nolu murisin vefatı sebebiyle türkiye genelindeki taşınmazlarının listesine ihtiyacım vardır, vergi dairesi beyannamesinde kullanılmak üzere yazabilirsiniz. Size randevu mesajı gelecek mesaj geldikten sonraki 3 gün içinde gider halledersiniz, eğer taşınmaz azsa tapu kayıtları da verilebilir ücretlidir.
Elinizde vefat edenin taşınmazlarının listesi var, şimdi ilgili belediyelerin emlak servislerine gideceksin ve bu taşınmazların rayiç bedellerinin olduğu belgeye ihtiyacın olduğunu söyleyeceksin. Eğer vefat eden beyan vermedi ise daha önce, önce ona dair beyanlar oluşturulacak sonra vergi borcu çıkacak ve size rayiç bedelleri gösterir belge verecekler, bunu taşınmazların olduğu tüm belediyelerde yapacaksın.

Şimdi bankalara gidilecek, kredilere bağlı hayat sigortaları varsa bunun işlemleri yapılması gerek önce, hayat sigortaları borcu kapayacak, artan para olursa hesaba yatacak. Sonra vergi dairesine beyanda kullanmak üzere bankadaki varlığını gösterir mektuplar toplayacaksınız bankalardan, döviz varlık varsa vefat tarihindeki kur kullanılacak mektupta yazarsa iyi olur.
Normal hayat sigortası varsa firma ile iletişime geçince size onlar da bir belge vereceklerdir beyanname için.

Vefat edenin üstüne araç varsa, sigortacınızdan araç veya araçların kasko değerini öğrenin.
Bunlar dışında kayıtlara geçen başka vergiye tabi şeyler olabilir ama bilgim yok onları kendiniz öğreneceksiniz.

Gib internet üzerinden veraset ve intikal vergisi beyannamesi verecek bir mirasçı, burada taşınmazlar girilip rayiç bedelleri yazılacak, bankadaki varlıkları yazılacak TL olarak, araçların plaka - değerleri yazılacak, sonra tüm belgelerin fotoğrafları yüklenecek. Bu beyannameyi elle doldurup direkt vergi dairesine de götürebilirsiniz ilgili.
İnternetten beyanname gönderildikten sonra diğer mirasçılar da onaylayacak, vergi dairesi borç çıkardıktan sonra vergi ilişiği yoktur yazıları alınacak tapu müdürlüklerine, bankalara ve ilgili yerlerde kullanmak için.
Bu mektuplarla bankalardan kesintisiz olarak paralarını alabilirsiniz,
İntikal başvurularını yapabilirsiniz tapuya
Araç intikali için de noterliğe gideceksiniz.
0
atom karincanin torunu
(28.12.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.