aynısefa balsamı, yağı, kremi diyorum. bitkiselden şaşma

Blue çal kullanıyorum gayet memnunum

Blue cap olacakti

ilk iki arkadaşın dediklerini sakın yapma
sadece blue cap kullan kızarık bölge için
(15+ senelik seboreik dermatitliyim)
coresatin’den de koşarak uzaklaşabilirsin.
farklı soruların için mesaj gönderebilirsin.

Aliexpress'te aynı ürünü arat. En çok sipariş edileni al. Bir sıkıntı olursa dispute açar paranı soununa kadar alırsın Perpa'ymış, tahtakaleymiş uğraşmam kaşar esnaf ile ben olsam.

20-45 gün çok fazla diyorsan da tamirci alsın o zaman bir şey olursa seni bilirim de.

Çok sağolun. Tamirci olmadı aliexpress ile şansımı deneyeceğim. İlk plana geri döndük. :) Gerçekten hepiniz çok sağolun.

çok sağol, John Bloor. ama zaten aradığım şey oldukça ucuz. acelem vardı o kadar. artık zaman sorun değil ama. tekrar çok sağol.

Evet Güvenilir. Çünkü satıcı benim :) Site bizim. İstiyorsanız gelip açık adresimizden elden alın.
Yorumlarımız iyi doğrudur ama dikkatli incelerseniz arada kötü yorumlarda var.
Ama aliexpressten alıp beklemek + gümrükde vergi verme ihtimalinide göze alırsanzı tabiki ordan da sipariş verebiliyorsunuz.
6 ay sonra bozulursa nasıl çözersiniz çinlilerle işinizi orasınıda düşünmek lazım.

pilsitesi diye bir yer de var.

netspeed

türknet, taahhüt yok ön ödemeli kullanıyorsunuz

netspeed, millenicom, türk.net; bu üçünde taahhüt yok.

turkcell superbox var vınn benzeri. sınırsız ve simetrik 10mbit veriyordu. 150-160tl olması lazım.

gardaşım gardaşım bu gibi işlerde olay yüzde 5 ya da 10 dur. 4750 4500 civarına okutursun

önce şunu düşün sen internet üzerinde pazarlanan bir hediye çekine 4000-4500 lira verir miydin? ben vermezdim.
yakın çevrenden beyaz eşya, tv falan alacak olan birilerini bulmaya çalış.

4500 civarına rahat satarsınız.

Ben alıcı olsam en fazla 4000 TL civarı veririm muhtemelen. Çünkü mediamarkt diğer mağazalara göre (genelde) %10 daha pahalı. Birinin avantajına olması için hem o %10u kurtarması lazım, hem güven meselesi.

küçük paralarda pek bir fark yok ama 10bin liralık iphone u 12 taksitle aldın diyelim. faize koysaydın o 10 bini ayda 200 getririrdi. ordan hesapla ıste of. taksit daha iyi.

bana şöyle geliyor mesela iki sey alacağım biri(x) zaruri olmazsa olmaz digeri(y) de yani olmasa da olur ama pesin verirsem tabi ki öncelikli olana bu parayı vereceğim ve ikinci icin aradan gecen zamanda bir kere daha düşünebilirim bu gerekli mi gercekten ve bu sebeple fikrim değişebilir ve sonuc olarak (y)miktarı cebimde kalacak. ilerde bir gun beklenmedik bir harcamam oldugunda buna gidecek. taksit taksit ödeme demek bana insanların sahip olma duygusuyla oynadiklarini hissettiriyor yani bu konuda insan denen varligin bug ini bulmuşlar ve bunu istismar ediyorlar ve bu yüzden bir bakmissin borç odeme zamanında defter kabarmış. tüketime özendirmek amaçlı bir yöntem bu da. yani normalde almak aklınıza gelmeyen birşey size puan kazandıracak diye ''ona ihtiyacım varmış aslinda benim yaaa'' demenizi sağlıyor.

vazde farksız faiz her türlü daha mantıklı. vade farkı da oranına göre değişir.

mil toplamak için daha fazla alışveriş yaparsın.

Bir de bir yerden sonra kredi kartı gibi kullanmak isteyeceksin, elinde para yokken de alırsın.

En iyisi peşinden devam. Nakit olarak indirim alma ihtimalin var. Yılda bir ürünü nakit indirimiyle alsan, toplayacağın puandan daha karlı olur. Arada da sürekli borçu olmazsın.

yüksek enflasyon olan bir ülkede, taksitli almak finansal açıdan daha mantıklıdır.

respect +1 yakışıklıysanız tanışmak olur yakısıklı degilseniz sapıklık

ben de çirkinlikten demeye gelmiştim.
üslup sorunu da olabilir. ya da ikisi birden.

O zaman ölene kadar tek başınalığı kabullenmek lazım?

Her şeyin bir raconu var. Kız sana dönmezse bakmazsa gel gel yapmazsa böyle bişeye kalkışmazsın. Ananıza kardeşinize aynısını yapsalar auuuv diyeceğiniz hareketlere kalkışmayın.

bos gezenin bos ustasi+1

cevap: hayır teşekkürler cevabı aldığında saygıyla ayrılacak tipte erkeklerin yüzdece azlığından kaynaklanıyor. bu algıya sebep yine erkekler yani.

tipsizlikle ilgisi yok.

Creepy yaklasmaktan.

Yarın bi gün bir başkasından hoşlanıp merhaba demeyeceği ne malum?

Yine de jimjim +1

Burası Türkiye olduğu için. Sokaktaki kadına laf atıp, kadın dönüp kızınca madem öyle çıkmasaydın sokağa diyeni gördüm ben. Ancak ortak ortamdaki bir kıza gidip bunu diyebilirsin, onun dışında tedirginlik yaratıyor.

birine kur yapmak sinyal okumayı gerektirir. yanlış sinyal yorumlayıp hatta sinyale ihtiyaç bile duymadan tak diye gidip sa demek nezaketsizlik ve yol yordam bilmemektir. içinde bulunduğumuz toplumda da dişi bireyleri doğal olarak korkutur.

Soruyorum adabıyla tanışmak isterseniz neden bu yaftayı yiyorsunuz bakın iş yerinizde karşı cinsiniz az sayıdaysa onlarda evli bekar yaş olarak uyuşmuyorsa evden işe işten eve gidiyorsanız bunun yanı sıra internet denen mecrada artık eskisi gibi kolay da değilse ee ne nasıl tanışacak insanlar?

Otobüs,cafe,tiyatro,sinema,market vs nerde nerde ?

@tolgame arkadaş ortamında, tanıdık vasıtasıyla. Güvenmiyorlar abi zorlayamazsın yani.

Nasıl iş hayatında refereans, network olmadan iş bulamıyorsanız aynı şey gönül işlerinde de geçerli gibi, eğer ki über yakışıklı falan değilseniz.

@windows95 güvenden ziyade şuanda arkadaş ortamında pek bekar ya da tanışmaya müsait biri yok zaten öyle birisi olsa ben çabalarım arkadaşlarıma

O zaman yeni ortamlar oluşturacaksın. Ama sırf sevgili bulmak için yola çıkanlar çok sırıtıyor ve itiyor. İlla bi hobin vardır, onunla ilgili kurslara gidersin (biliyorum klasik) ya da benzer şeylerden hoşlanan insanların toplulukları vardır katılırsın. Ya da bu tarz sanal bir topluluğa katılırsın oradan artık şansına.

evden çıkmak için belli bir birikim yapayım dedim bedelli askerliğe gitti. şimdi onun parasını ödedim bu sefer birikim kalmadı eve çıkmak için para lazım. ev depozitosu, eşyalar, evin kirası vs için ön hazırlık yapıyorum.

Ailemi çok seviyorum. Çok güzel anlaşıyoruz. Onlarla yaşamak beni mutlu ediyor.
Aslında iş yerine yakın bir ev kiraladım, hafta içi o evimde kalıyorum ama hafta sonu olunca koşa koşa bizimkilerin yanına geliyorum.

sasfsasf ahan da ben bu. valla çalışamaya başlayalı 3 ay falan oldu, ben de bilmiyorum niye. istanbul'da ayrı ev masraf, bu ara biraz biriktireyim diye idare ediyorum sanırım. işler otursun ayrılırım muhtemelen.

sağlık sorunları.

mezun olalı 5 sene oldu halen ailemle yaşıyorum. neden ayrı eve çıkmam gerektiğini de anlamış değilim. ya da neden çıkmak istiyorsunuz? kendi ayakların üzerinde durma bıdı bıdı bunların geçin. bir insan geri zekalı ise her daim geri zekalıdır. sorumsuzsa her daim sorumsuzdur.

ayrı eve çıkmak aklımın ucundan bile geçmiyor. ailem ile yaşamak çok rahat. inanılmaz da para biriktiriyorum. kimseye muhtaç vs. de değilim. 3-4 bin kazanıp istanbulda eve çıkanların aklından şüphe ederim. sürünüyorlar ama ayrı evde yaşıyorum vs. vs. geyikleri işte. ayrı eve çıkmanın tek motivasyonu rahat bir ilişki yaşamak. bunun dışında bir işe yaradığını düşünmüyorum.

edit: iş yeri vs. uzaktır yolda zaman geçirmek istemiyordur bu durum ayrı. en mantıklı sebep bu bence.

Annemle yaşıyorum. Yaşlı, hayatında hiç eğitim almamış, zor zamanlar yaşamış bir kadın. Beni çok güç koşullarda okuttu. Onun hayatını garantiye almadan bırakmak istemediğim için birlikte yaşıyorum.

Annemle yaşıyorum. Başka kimsemiz yok. Boş yere ayrı eve çıkıp hem daha fazla para harcamanın hem de daha fazla yalnızlık kazanmanın anlamı yok. Zaten evde de o bi odada ben bi odada takılıyorum. Çok görmüyoruz birbirimizi. Birbirimize destek de oluyoruz her ne kadar hiç anlaşamasak da.

Artık üniversite dönemindeki ergen çocuk değilim. Kendimi kanıtlamak gibi bi çabam yok. Öyle olsaydı taşınabilirdim.

Ailemle yaşamak çok keyifli ,zaten insanların büyük çoğunluğu birbirini sevmiyor eve gelince sevildiğimi görmek bil evde yaşama sebebi.

yalnız başıma korkuyorum biraz aslında. öte yandan evdekilerle bir problemim yok pek, ev de çok kalabalık değil. bir de hakkaten belli bir bantta kazanmıyorsanız maaşın cogunu eve ve giderlere gömme fikri sinir bozucu geliyor. ama kesinlikle 30 olmadan ayrılacağım.

@ofey rahat bir ilişki yaşamak başlı başına iyi bir motivasyon bence, özel hayat denilen şey bu.

@saint başka eve çıkmanın kendini kanıtlamakla ne ilgisi var?

ailemle mutluyum, ailemle olmasam da mutlu olurum. bir ton para harcamaya ne gerek var. yaşayıp gidiyoruz işte.

Bazı insanlar aileyle yaşadığı zaman tribe girer. Örneğin gece geç geleceği zaman ailesine haber vermek komplekse girmesine neden olur. Halbuki gayet normaldir bu. Bu tip insanlar bu kompleksi aşabilmek için ailesinden uzakta yaşamayı tercih edebiliyo. Onlardan bahsettim. Ailesinden ayrı yaşayan insanlar kendini kanıtlama çabasındadır demiyorum.

Ayrı eve çıkarsam doğal olarak işyerime yakın bir yerde eve çıkmak isterim, ama o muhitte kiralar aşırı yüksek. Günde 3-4 saat yol çekip maaşımın -en iyi ihtimalle- yarısından olacağıma aynı yolu çekip ailemle yaşıyorum. Sorun İstanbul'da.

ailemi seviyorum, ayrı bir eve çıkıp yapacağım masrafı kişisel ihtiyacima harcarim, biriktiririm daha iyi.

bu kıyağı unutmayınız:

www.pluscanvas.com

canvas tablolarda maalesef çalısmam tam görünmüyor. o yüzden tam sayfa çıktı almak istiyorum. ama nereden ve hangi kagıda alacagımı bilmiyorum. :)

yinede cevabınız için tesekkürler.

Misir patlatma makinesi buyuk para israfi ya niye boyle bi sey yaptin

Mısır patlatma makinası almadım am fondü makinası aldım. Yaşasın kerizlik.

mısır patlatma makinası büyük pişmanlık. evde nereye koysam oraya fazla geliyor.kilerde bile olağanüstü yer kapladı,atılmıyorda tipi komik çünkü.

katılımcılara teşekkürler: aldığım alet öyle 250 300 lük bir alet değil. 99 lira. bence f/p olarak yüksek o yüzden kerizlik olarak bakmıyorum

makinede yapınca tadı tuzu olmuyomuş diye hatırlıyorum. bi de temizliği zor olmaz mı yahu. en iyisi tencerede yapmak. yine de hayırlı olsun.

kılıfa uygun telefon alanı gördüm.

@Boris yazım hatasından ne makinalar çıkıyor ortaya :D

@orijinal nick: hahahaha şimdi farkettim ya mobilden girince maalesef böyle şeyler oluyor. Düşündüm de olsa hayat ne güzel olurdu:d

Passiflora olabilir mi?

öyle bir şey yok. olsaydı narkotik olurdu.

burundan toz halde atarax belki... şaka tabi, derin nefes alıp vermek iş görür.

Validol var. O rahatlatıyor ama daha ziyade gece uyumak için kullanılıyor. Gün içinde olur mu bilemedim.

Bdt, bilişsel davranışçı terapi denemelisiniz.

Passiflora

görsel yok.

görsel eklendi

çok güzel <3 mutlu yaşlar

mutlu yıllar! hediyene de bayıldım, yastık yaparsın :)

hahaha komik, iyi seneler.

Çok tatlıymış, mutlu yıllar

Mutlu yillar haha

bence de çok tatlı, mutlu yıllar :)

ben eşekleri çok seviyorum, çok tatlı bence :)
Nice mutlu yaşlarınız olsun.

ağbicğim gider pusulasını araştır.

Techsavvy, kdv verilmiyor onda serbest meslek makbuzu ya da fatura olması lazım gibi bir cevap vermişti.

serbest meslek faturası olunca stopaj ı karşı taraf ödüyor bu senin için iyi ama karşıya maliyet çıktığı için istemeyenler olabilir iş yaptığın alana göre. tek başına iş yapıyosan birini çalıştırma durumun vs yoksa serbest meslek makbuzu daha mantıklı tabi.

tek seferlik bir şeyse başkasına kestir faturayı, yok devam edeceksen yakınlardan bir muhasebeci bul kendine. aylık 200tl gibi muhsabeci masrafın dışında pek bir şey yok.

rurouni, şirket falan mı kurmam gerekiyor bu muhasebeciye gitmeden önce?

Keseyim faturanı istersen gelir vergimi ve + kdv yi ekle. Müşteriden alacağın ücrete + %18 kdv ekleyeceksin. %20 de gelir vergisi var. Bu şekilde hesapla

çince ama ömür yetmez.

sırayla almanca, fransızca, ispanyolca

Niyetine bağlı. İspanyolca çok ülkede konuşuluyor. Bölümden bir arkadaşım tamamen alakasız bir alan olarak survivorda tercümanlık yapmaya Panama'ya mı nereyeyse. Senin de illa ispanyolca konuşulan yerlere gitmen gerekmez avrupa içinde bile bir sürü ispanyolca bilenle karşılaşabilirsin. Güney Amerikalılar vs. Abd'de de konuşan sayısı çok.

Ha mesela Rusya ile ticaret ihtimalin vardır Rusça öğrenebilirsin. Almanya ve mühendislik olayların vardır almanca öğrenirsin.

Amaç nedir? Tamamen sübjektif yorumlayacaksak anime ve manga endüstrisini daha yakından takip edebilmek için Japonca diyorum.

nerde yasadigina (tr/yurtdisi) ve meslegine falan bagli. biraz daha detay vermen lazim.

Bence de niyete bagli cunku ingilizce haricindeki diller (hatta ingilizce de ogrenilmiyor) o ulkede yasamadikca, sik sik gidilip gelinip o ulkeyle calisilmadikca ogrenilmiyor.
Dili kullanmak icin ciddi bir planin olmali yoksa turkiye'den agri kursla mursla orta seviyeye takilirsin en fazla.
Hele hele Japonca Cince gibi diller kesinlikle uzun yillar orada yasamadan ogrenilmez.

almanya'da yasamayacaksan, almanca ogrenmenin mantigi yok. bir tek tatil beldelerinde animator, dondurmaci vs olarak calisirsan belki.

ispanyolca bence mantikli islevsellik olarka.

hobi olarak yunanca ya da ruscayi tercih ederdim vaktim olsaydi.

gelecege yatirim amacli ise cince ve hintce. meslegine bagli olarak belki rusca/arapca/ispanyolca.

ne iş yapacağınıza, niye öğrenmek istediğinize göre değişir cevap

ben hiç alakam yokken hocası çok iyi diye fransızca öğrenmeye uğraştım kursa gidip.. bayaa da ilerledim ama pratik yapacak kimsem olmadığı için geriledi yine.. ingilizce üzerinde kolay gelmişti niyeyse..

hedefinize bağlı (ticaret mi yapmak istiyorsunuz vs ?)

Kadinlarin durumu ulkemizde o kadar kotu ki bir iki ayrimcilik gerekli.

Kadinlar once anne olmak zorundaymis gibi once baskici aile ya da kocalari tarafindan okul ve is hayatindan uzaklastiriliyorlar.

Sonra is yerinde is verenler cekici kadin ariyor erkekler 100 kilo olsa da.

Bunun gibi binlerce neden yazilabilir. O nedenle kadinlara pozitif ayrim gerekiyor.

evet, üstelik firmalar son dönemde daha çok kadın çalışan işe aldık diye reklamlarında ve iş ilanlarında bunu bir pazarlama ürünü olarak kullanıyorlar.

erkekler her alanda eziliyor, iş hayatı da bunlardan birisi

hayır pozitif ayrımcılığa hiç rastlamadım. fazlası eksik kalsın normal şartlarda çalışsak yeterli.

edit: ben hiç bir erkek adayın mülakatlarda özel hayatının didiklendiğini düşünmüyorum ama kadınlara "bekar mısın?", "sevgilin var mı?", "evlenecek misin?", "çocuk düşünüyor musunuz?" gibi insanın cevaplamak istemeyeceği sorular soruluyor. bir tanesi bile evet yanıtıysa geçmiş olsun işe kabul edilmediniz.

Bizim sirket de yapiyor. Departmana baski yapiyor kiz alin diye.

Sonra hamile kalip kaciyorlar. Yine aliyoruz yine dogum.

Bir kere kadinsaniz, evlilik hayaliniz olmasa bile yarin evlenir, cocuk yapar birakir gider diye kimse ise alinmiyor.

Sizin gozunuze bu kadar battigina gore biraz oynak biri olmali. Boyle biri varsa 9 aday kadin olsa bile yine kaybederdi.

@gelmeistemem, sadece listede gördüm ve bu kesin girer dedim, oynaklıkla alakası yok.

@acemi hangi kuluçka fabrikasında çalışıyordunuz hocam?

iş bulma sitelerinde 10 dakika gezinsen bunu görürsün zaten. özellikle 'bayan' çalışan arayan bir çok firma var.

Eğer elindeki veriler bu kadarsa yaptığın çıkarımın sonucu ne yazık ki sağlıklı değil. Gıybetten öteye gitmez.

Benim bugüne kadar çalıştığım yerlerde öyle pozitif bir ayrıma denk gelmedim. Aksine kadınların hala yeterince yer almadığını ve alanlarında yüksek oranda küçük de olsa mobinge uğradığını düşünüyorum. Bizim toplumda kadının yeri çok sağlıksız.

Genelde kadınlar tercih edilmiyor, evlenir doğum yapar 1 yıl gider vs diye. Askerliği yapmış prezentabl erkek ilk tercih.

bu hadise yurtdisinda da var, sirketler belli bir erkek/Kadin oranini koruma zorunda. acik acik Kadin ariyoruz diyemezler ama kadin ariyorlar ise sen erkek olarak ne olursan ol pozisyonu kapamazsin.

bizim bolumden 20 kisi mezun olduk, 3 tane bayan vardi. bir tanesi haric notlari pek parlak degildi bu arkadaslarin ama daha mezun olmandan hepsi ise girdi cunku bolum bayan mezun pek vermiyor dolayisiyla fazla zorlanmadan ise girerler, kolay kolay da islerini kaybetmezler.

@Techsavvy son 2 yilda 20 kisi icinde en az 7 dogum gormusumdur bi tanesi dogurdu geldi hemen tekrar hamile kaldi kacti tekrar(2 kere bebek primi aldi, toplam 1 sene sut izni patlatti). Evlenip ev hanimi olmaya gidenler de oldu.

Erkeklerden 1 kisi askere gitti geri gelip basladi.
Digerleri asker kacagiydi bedelli yaptilar.

Kadın 9 tane erkeğin arasından çıkıp işe alınmış, pozitif ayrımcılık diyorsunuz, kendisinden daha nitelikli 9 kadın olmasına rağmen işe alınan bir erkek yokmuş gibi. Özellikle özel sektörde görmediği baskı yok ama bir kaç kez avantajlı duruma düşmesinler hemen laf ediliyor.

Cok sacma bir yorum. Dunyanin en buyuk 500 sirketinin ceo'larinin 21'i kadin. %4. Habire pozitif ayrimcilik uygulaniyor olsaydi bu sayinin 250'den fazla olmasi gerekirdi. Elindeki veriden kesinlikle vardigin sonuc cikmaz.

Isi kadin kapti diye hemen pozitif ayrimcilik degil mi? Bir kadinin bir erkekten daha iyi olmasinin hele bir de 9 erkekten daha iyi olmasinin imkani yok.

Kadinin is hayatinda pozitif ayrimciliga ihtiyaci yok. Golge edilmesin yeterli.

mulakata katilanlardan 9unun erkek olmasini “pozitif ayrimcilik” olarak gormemissin

kaptan maydonoz +1

bakin burada bile konusu edilirken kadin sut izni "patlatmis" oluyor. ya da hamile kalan kaciyor...

hic kimse bebegin 2 yasina kadar anne sutu almaya hakki oldugunu, anne bebek guvenli baglanma suresinin en az 6 ay oldugunu, kadin dogum izninden donup 2 yasina kadar emzirse bile gecede defalarca yatip kalkmaktan helak olacagini ve hem kendisi hem bebegi icin bu kadar normal ve dogal bir durumun izin alamadigi hayatina ne zorluklar getirdigini dusunmuyor...

kadinim. defalarca is gorusmesine girdim. size ne sordular bilmiyorum ama bama meslegim ve deneyimlerimden ziyade her gorusmede istisnasiz bekar misin, evlilik dusunuyor musun, -evliyken- neden cocuk yapmadin? ne zaman cocuk yapacaksin? (istemiyorum dedigimde de ileride istersin diyen bile oldu. evet ancak 36 yasimda istedim) sorulari soruldu. hatta acik acik bu sebeplerden ise almak istemiyoruz bayan calisan ya da sizi tercih etmiyoruz dediler. (madem istemiyorsun neden gorusmeye cagirdin???)bir de gorusmeye cagirip kadinlar bizim isi yapamaz sartlari cok agir diyenler var. onlara deginmeyeyim bile...

euteamo+1

hayır.

@balik kraker ben izin almasina falan bisey demiyorum. Sadece arka arkaya 2 cocuk yapip suistimal etti sirketi.
Proje icin hanfendinin sut iznini bekledik, geldi yine hamile kaldi.

Bunlarin yuzunden sirket batti, onu degil beni kovdular asjdkdl cunku mahkemeye gidince hamile kovmak buyuk olay.

Kimi alirlarsa alsinlar da ise alimda haksizlik yapmasinlar yeter.

ya ihtiyacın varsa paşa paşa alacaksın. kilo kötü bir şey ama zihinsel acı daha kötü. Devlette iyi psikiyatrist var ama zaman ayırmaz-5 dk maksimum... özel bakacasın.

gel katıl bizeee...lalala...risperdal sokağınaaaa. lalalaal

kilo aldırmayan bir ilaç yok çünkü hepsi beyni, metabolizmayı yavaşlatmak üzerine
değişen bir şey olmayacak
hep aynı doktora gitmeye çalış seni hatırlasın böylece dozları ayarlasın
istanbul da hep araştırma hastanesi doktorlar değişiyor
üniversite hastanelerinde fark ödeyip hocalardan muayene olabilirsin

Erenköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin doktorları iyi

Adami hayatini opebiliyor o iki ilac oyle soyleyeyim.
Cok kotu durumda olmadikca antideresana bulasmazdım ben. Sahsi fikrimdir.

Birinin hayatini opmesi sizinkini de opecegi anlamina gelmese de boyle bir ihtimal mevcut.

ilaç kilo aldırmıyor metabolizmayı yavaşlatıyor, yemekten sonra tatlıyı fazla kaçırma yeter sonra da yarım saat basit spor hareketleri
saç dökmedi, sacı kıvırcık yapıyor da yazıyor o da olmadı

bunları kullanıp iyi hissetmek mümkün değil özellikle risperdal
dozları nasıl?

düşük doz kullanırsan boşa içmiş olursun bunu da unutma, geçmiş olsun

şişman, yalnız ve mutlu mu

yoksa

zayıf eh işte ve mutsuz mu

siz seçin.

Risperdal yarım tablet.

tedavinizde olumlu etki etsin diye veriliyor bu ilaçlar.
yan etkisi ille de çıkacak diye bir şey yok. yani her depakin içen kel değil. her risperdal alan kilolu değil...

Bence bunu doktorunuza sorun. Burada size "kullandım işe yaramadı kilo da aldım" da dense "çok iyi hissettiriyor yan etkisi de olmadı" da dense ben olsam itimat etmem. Doktor yazdıysa bir bildiği vardır. İlacın sizin üzerinizdeki kar-zarar oranını düşünüp gerekli görmüş ki yazmış.

0,5 mg risperdal verilebilecek en düşük doz
Fazla etkilenmezsiniz

Doktor bir sıkıntı görmese yazmazdı içiniz rahat etmiyorsa sizi tanıyan bir arkadaşınızla başka bir doktora gidebilirsiniz

Yan etkileri de kafaya takmayın başlangıç aşamasında hastalığa müdahale etmek daha önemli
İleride daha yüksek doz ilaç kullanmak zorunda kalmazsınız

thy'nin ya da diger firmaların engelliler için özel uygulamaları oluyor. arayıp durumu anlatırsanız size daha rahat koltuk ve diğer olayları sağlayabilirler.

Business class da olabildiğince yatarak.

rahatsızlık nedir? belki daha önce çeken varsa seni çok rahatlatacak tavsiyelerde bulunabilir.

galiba bel fıtığınız var. bel fıtıkları için ortopedik yastıklardan alırsanız 3 4 saat rahatlatır sizi

yanınıza aileniz gelse?

ayrıca ücretini bilmem ama yataklı hasta olarak uçma şekli diye de bişey var.

Agri kesiciyle olmuyor mu? Cok ciddi agri kesiciler var.

sedye ile uçabilisin ancak senden fazla bilet parası keser 9 koltuğu bloke ediyor sedye çünkü ancak 4 bilet parası kesiliyor sanırım(fiyatından emin değilim) yok çok dersen business ile gelmeyi düşünebilirsin ancak uçak tipi önemli malum her uçağın businessları tam yatak olmuyor.

Kıl dönmesi mi :(eğer öyleyse yan oturarak gidebilirsin.

Eskiden çok olurdu, iş hayatına başladıktan sonra tek düşüncem "akşam olsa da yatsak"

geliyordu. Çıldırdım rahatladım.

ölüm korkusu olabilir mi?

Eskiden daha çok olurdu.
Şimdi ara ara geliyor aklıma hemen başka şeyler düşünmeye başlayıp atıyorum kafamdan.
Böyle şeyler beni korkutuyor.

olmuyorum hatta hiçbir şey beni çıldırtmaz gibi geliyor. (çıldırmaktan kasıt, bildiğimiz medikal anlamda delirmekse)

Oluyor, yalnız kaldığım zamanlarda daha çok oluyor hatta, en yakın dün gece oldu.

olmuyorum. böyle şeyleri kafaya takanlar çocukça geliyor

Sürekli oluyor

oluyor. düşünmemeye çalışıyorum. yoksa gerçekten çıldırırdım.

hepimiz olucez dusuncesi geliyor arada. Oyle cildiracak gibi degil ama.

olmuyor.
şu gezegenden milyarlarca canlı gelip geçmiş.
biz de onlardan biriyiz işte.
pek bir önemimiz yok esasında. hele ki kozmik ölçekte baktığımız zaman çok daha berraklaşıyor bu manzara.
haliyle, çokta kasmamamk lazım.
gülelim, eğlenelip; çevremize olabildiği kadar pozitif katkı yapalım ve zamanımız gelince de... mortingen şıtrayze!

zamanın hızı, erken yasta olmesem bile olme zamanımın cok hızlı gelecek olması, tum bunların yanında yarın olme ihtimalinin de varlıgı, bunların hepsini dusununce cıldıracak gibi oluyorum.

ozellikle zamanın hızı moralimi cok bozuyor.

ölme korkusundan söz etmedim.

5/10
ara sıra okurum.

cam gbeği, pavurya, ispinoz vb isimlendirilmiş şiirleri sevmiyorum.
aslında şiir sevmiyorum. Şiir boş insanların işidir.

3/10
şairim.

ben sadece kendi halinde bir okuyucuyum. bir eleştiri yapmak gerekse, nesir olarak o kadar baskın bir metin ki; buna bir şiir demek doğru olmaz. ses uyumu yok. şiir ruhu olan bir şey. üstüne çalışılması gerekiyor. laf kalabalığı ve zorlama cümleler gördüm burada.

ve bir şairin güzel bir sözünü de hatırlatayım sana, kullanımda olmayan sözcükleri kullanmak bir metni şiir yapmaz.

önce lavinya'ya diss atıyorsun sandım, meğer sahiciymiş.
pavurya ne diye merak ettim, herhalde güzel bir hayvandır şiir yazdığına göre dedim...
hayatmasali.com

şiir severim de bu tür aşırı serbest şiirlere pek alışamadım.

Ben beğendim.

Yazan kişi şiir diyorsa şiirdir o bence. Yani şiirdir değildir tartışmasına giremem ben.

Ayrıca

" Seni Düşünmek
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum." Şiirini nazım hikmet değil de sen yazsaydın arkadaşların çoğu bu şiir değil diyecekti.

ankara'da şu an neredeyse her yer buz. yollarda da ciddi buzlanma var. bence gidilmez.

kış lastiksiz bi yere gidilmez bu havada

Abi 1000-2000lira verilir mi ya lastiğe. Öl gitsin baştan başlatırsın. Ya da direk eglence modunda aç, sınırsız canlanma var biliyosun..
Kis lastiği çok farkettiriyor. Ben olsam gitmezdim.

Ankara'ya varamazsın.
Sevgiler.

Gidilmezzz!!!!!

gidilmez. daha bu sabah kar lastiği ile buzda kaydım. dün otoyol kapandı, kar lastiği olmadan bu havada Ankara'da adım atılmaz.

Yeni gittim geldim.
Giderken cankurtaranda falan tipi vardı, bolu tünelinden ankaraya kadar hiç -2 den yukarı çıkmadı hava, kış lastiğim olmasa kayardım.

Dönüş iyiydi, ama yine cankurtaran -1 oldu, hafif hafif de donma vardı.

Gidilir/Gidilmez ayrı hikaye de, risk almayın.
Bir de kış lastiği zaten mecburi değil mi? Polis kimlik sormak için bile durdursa (ki şehirler arası yol %90 durdurur) ceza yersiniz.

Lütfen gitmeyin, kış lastiksiz olmaz.

Kesinlikle çıkma yola, bolu tüneli'nden sonra yolda kalacağın %100.

otobos bileti aldım arkadaşlar, teşekkür ederim.

bankalar gram olarak alıyor.

En iyi sistem bankada kasa kiralamak. yıllık 100 200 lira bir ucreti var.

not: altın en cok kazandıran yatırım yoludur. dövizle kafa kafaya gider ama altın kraldır. bu şekilde saklarsanız bir 10 sene sonra paraya ihtiyacınız oldugunda rahat edersiniz

Altın olarak alıyorlar, her gün değil ama. Belli altın günleri yapıyorlar, o gün götürüyorsun tartıp gram olarak hesabına ekliyorlar.

Bazı bankaların anlaşmalı kuyumcuları da oluyor, en güzeli zaten çalıştığın bankanın internet sitesini kurcala.

kasa kiralayın hocam, altin alsat olayından zarar etmeyin.

en mantıklısı kasa kiralayıp altınları olan haliyle kasaya koymak.. 6 yıl oldu öyle duruyor.

kasa kiralama +1

bizde ilk evlendiğimizde şayet çok ikilimde kaldık ama en son kasada karar kıldık baya bi banka gezdikten sonra evimize yakın kuveyttürkte bulduk kasayı şansımıza depozito bedeli olmayan kampanyaya denk geldik 200 civari bi paraya koyduk yıllığı şimdide 300 küsür olmuştu sanırım bu sene yenilettik kafamız rahat ki altının kazandığı değer karşısında kasa bedelini hayli hayli çıkarır zaten.

Modem veya access pointinin 5ghz olması gerekli.

modemde sorun yok hocam. "Netmaster CBW-383ZN" aradığımda 100mbps'yi desteklediğini söylediler. ki zaten ethernet kablosu bağladığımda 98mbps'leri gördü. sorun masaüstü bilgisayarıma taktığım wifi adaptör. şartlar müsait değil o yüzden modemi direk kasaya bağlayamıyorum. onun için bahsettiğim tip bir adaptör lazım.

urun.n11.com
şunu al arkana bakma.

kablonet'in modemleri dandik, zor onunla 100mbit'i alman. sağlam router lazım.

@passion,

peki kabloyla 98mbit görmesi bizim için bir şey ifade etmez mi ?

olayı pek doğru anlamamışsın gördüğüm kadarıyla. netmaster modeme kabloyu takınca 98 mbit'i görüyor olman onun onun kablosuz olarak 100 mbit hızı verebileceği anlamına gelmiyor amma velakin o modem 802.11n'i (teoride) 300 mbit/s ile verebiliyor. pratikte taş çatlasa 150 mbit/s olur ki o da modemin dibindeysen. o modemin wi-fi sinyali pek stabil değil. yan odaya geçince 30 mbit'i zor almaya başlarsın.

öte yandan modem 802.11ac desteklemediği için, yani mahalle dilinde 5ghz yayın yapmadığı için sen 5ghz destekli bir wifi adaptör alsan da o adaptor modeme yine 2.4 ghz yayınından bağlanacak. sen ortamlarda 5 ghz'le bağlanıyorum demek istiyorsan o başka tabii.

techsavvy'nin dediği ürün işini görür ama fazla bile. 300 mbit ve 802.11n desteği olan bir wifi adaptör işini görür ama dediğim gibi, modemden uzaklaşınca hızın dramatik şekilde düşecek.

5 ghz yayın yapan router'ım;

www.asus.com

pc'deki wifi adaptörüm 866 mbit ile bağlanıyor ve pratikte aldığım hız taş çatlasa 480 mbit/s hadi bilemedin 500 olsun. yan odadan ya da arada duvar vs olsa bile 802.11 ac için 100 mbit düşük bir değer, tek diş çekse bile 100 mbit'i alabiliyorum.

evde bu canavarın çekmediği noktalar için de kullandığım access point;

www.asus.com

rp-n14'ün 5 ghz desteği yok, 2.4 sadece, 300 mbit/s destekliyor ve buna bağlıyken de 100 mbiti çatır çatır alabiliyorum. araya duvar vs girerse düşüşler olabiliyor.

ek olarak; (bkz: 802.11ax)

@washe,

hocam tam anlamadığım kesin :) hatta okudukça kendimi daha bi mal gibi hissediyorum.

şimdi modem masaüstü bilgisayara direk bağlı değil, mamafih odamın kapısını hemen açtığımda dışarıda duran dolabı üzerinde. bahsettiğim dolap da evin orta yerinde sayılır. neyse yani mesafe oldukça yakın. modemin kılavuzunda 802.11n yazıyor. bu arada az önce telefonla aradım modem arayüzünde 6 olan kanal sayısını 8'e mi ne çıkardık bu ne anlama geliyor onu da bilmiyorum. tam bir kör ebe olarak hayatıma devam ediyorum şu an çogeyecanlı :D

kanal numarasıdır o. 6'dan 8'e çıkarmak değil de değiştirmek aslında o. bi bok değiştirmez o :)

madem modem yakın dediğim gibi 300 mbit destekli bi wifi adaptör alsan yeterli olur

öncelikle tembelliğim üzerinde verilen cevapları derinlemesine okumadım. @washe üstat belki yazmıştır yazacaklarımı.
5ghzlik adaptör alırsan modemin desteklemesi lazım. ikinci olarak kablonetin modemi dandik ama kablosuz olarak 100mbite yakın bir hızı verebiliyor. uzaklaşınca hız düşmesine birşey diyemiyorum.
sendeki 150mbpslik adaptör ise 300mbpslik adaptör alırsan sorun çözülür bence.

bakman gereken ozellik 802.11ac olması.

evet 600-900-1200 gibi degerlere dikkat etmen gerekiyor. yuksek olan ıyıdır.

mapswithme ye bak istersen

kavala mı hiç sevmem.

maps with me'nin özelliği offline haritaları olması ve çok sık güncellenmesi.

öyle topografik olarak göremezsin ama navigasyon için oldukça güzel.

1) Google Maps, offline olarak da kullanabilirsiniz gitmeden önce Yunanistan'ı indirirseniz.
2) Yedek olarak CityMaps2Go

waze

kavala zaten hem turkiye'ye yakin hem kutu kadar bir yer ben google maps ile gittim
kurabiye al bol bol

maps.me
ben bununla gittim sayısız yere.....
çok başarılı.....

Google maps +1, önceden yunanistan haritasını indirebilirsiniz. Böylece internete de gerek kalmaz.

Dairede basınç düşüklüğü yoksa sıkıntı olacağını sanmam.

adam hi fi sistemi kuramayınca ikinci hayaline geçti onun da dandiğini almış.

sen aslında yağmur duşu alacaktın ama para yetmedi dimi :)

cdn3.volusion.com

ufak bir bilgi vereyim jakuziler yüksek basınçlı su verebilmek için kendi motorlarını pompalarını kullanır, bu böyle şebeke basıncıyla çalışıyorsa ki bu fiyata motorlusu zor, fış diye akar :) ikinci bir fışkıyeyi kim kırdı olayı olmasın :))

@killerbee

f/p adamı olmaktan asla gocunmadım. gocunmam da. :)

bu güzelmiş ama.

not: bizim şebbeke basıncının maşşallahı var.

almadıysan bundan al, hem keyifli hem de 450 liraya jakuzi olmaz, çok böyle jakuzilerde gezdiğimden değil de pompa ve motor olayını açıkladım yukarıda.

ben hep parasızım, benim için çok normal böyle şeyler.

Hocam benzeri benim evde var,
şu markanın biraz daha farklı modeli
www.hepsiburada.com

oldukça başarılı bence.

chaoslord senin gösterdiğinle techsavvynin gösterdiği arasında 6 kat fiyat farkı olması sana kalite ve performans konusunda bir upucu vermiyor mu :)

hocam ikisininde çalışma mantığı aynı, senin yukarıda bahsettiğin gibi dikey olanlarda jakuzi benzeri jet sistemi olmuyor, şebeke basıncı ile çalışıyorlar çıkışları dar olduğu için debisini arttırıyor suyun, oldukça güzel işlevini yerine getiriyor.

Fiyattan bağımsız olarak düşünüyorum, her şekilde iş görür.

Bizim bir evde bunun gibi var. Performans iyi ama lüzum duymadım hiç kullanmaya.

Jakuziyi de iki üç kez kullandım gerçi. Dolması için gereken su üzüyor.


Başka evde de şu yağmurlama olayı var. Ailece severek kullanıyoruz.

adsl için konuşamam ama fiberi çok kararlı, sorun yaşamıyorsun. Müşteri hizmetleri çok ilgili.

sol adsl tt altyapısı ile çalışıyor. tt den ne hız alırsan aynısını alıyorsun, pek bi esprisi yok.

ben kullanıyorum. gayet memnunum.

ADSL hizmeti zaten ttnet altyapısında olduğu için hız bakımından pek farkları yoktur. Ama hizmet bakımından iyi. Ben 6-7 yıldır fiber kullanıyorum çok memnunum.

adsl için konuşuyorum asla tavsiye etmiyorum. fiber kullananlar adsl de iyidir demesin rica ediyorum. fiber'in hizmetini turkcell kendi sağlıyor. adsl hizmetini ise türk telekom alt yapısı sağlıyor. en büyük sorun bi arıza olduğunda muhatap bulamıyorsun. çünkü sen arızanı superonline'a iletiyorsun onlar ttnet'e iletiyor. ttnet de önceliği kendi müşterilerine veriyor. yani atıyorum günde 300 arıza ttnet müşterisi 50 arıza superonline müşterisinden geliyorsa önceliği o 300 arızaya veriyorlar ve sen sadece bekliyorsun. ancak ekibin keyfi yerine gelecek de bakacak. bi de artık eve kadar geldiklerinde hiçbir şey yapmasalar bile 50 lira alıyor ttnet. sırf gelme parası. evde yapılacak harici işlemler ücrete tabi. bilmiyorum superonline'da nasıl ama ttnet bunu ücrete dökmüşse superonline da kullanıcıdan ister bence.

ayrıca superonline adsl başvurusu çok kolay oluyor. hemen bağlıyorlar. iş iptal etmeye geldi mi sürüm sürüm sürünüyorsun. abonelik iptali için fax istiyorlar bu bir, verdikleri modemi bi turkcell superonline merkezine teslim etmeni istiyorlar bu iki ki bu merkezler on parmağı geçmeyecek sayıda istanbul için konuşuyorum. binbir türlü zorluğu var yani.

o yüzden aynı hizmeti ttnet de veriyor. her ikisini de kullanmış biri olaraktan superonline ile çok sorun yaşadım. bi nakili bile 3 ayda yaptıklarını biliyorum. birbirlerinden haberleri yok. iletişimleri sıfır. hatta hatta aboneliğimi kapatana dek her seferinde adresimi güncellememe rağmen yeni adresim bi türlü güncellenmedi. ben avcılar'da hizmet alıyordum misal ttnet'ten bakırköy'e taşındım yaklaşık 2 sene orada kullandım hala adresim avcılar gözüküyordu ve arıza bildirimi olunca avcılar bölgesi olarak direkt işaretleniyordu, sonra o ekip tekrar burada böyle kullanıcı yok diye merkeze bildiriyordu, merkez beni arıyordu sizin arızanız yokmuş diye falan filan. kanser olmamak işten değil. o yüzden ttnet al muhatap belli, şartlar belli. 5-10 lira fazla ver kafan rahat olsun. öteki türlü verem olursun.

eger bolgendeki turktelekom altyapisi iyiyse netspeed'e bak derim

yok :)

ya maksimum dexter izlersin başkası göre ne olur? (fakat?)

yok be güzelim çok yanlış gelmişsin sen.

bunları yapman için 2.5 trilyon parayı sadece 2 hoparlöre gömmen ve biraccık daha milyonck harcaman lazım.

focal markasından bahsediyorum tabi.

urun.n11.com

bu iş player'la bitmiyor, içine koyacağın ses dosyasının türünden tut bağlayacağın kulaklığın çok kaliteli olmasına, hatta senin kulağının ne kadar eğitimli olduğuna kadar detay arz eden bir mevzu. 4 megabaytlık mp3 dosyası atıp 100 liralık kulakiçi kulaklıkla dinlersen hiçbir fark anlamazsın. öte yandan bir fark olacak şeyi dinlediğinde bile farkı duyamayan kulaklar var, ki soruyu böyle sorduğuna göre senin de kulağın bu konuda eğitimli değil anlamı çıkıyor.

hi-fi konusu derya deniz, merakın varsa bütçen elverdiğince bu işlere girmeye başla ve kulağını eğit, ancak bu şekilde o detayları duymaya başlayacaksın. ama ilerledikçe bir kulaklığa 3-4 bin lira vermen gerekecek, haberin olsun.

yani o kadar çok değişken var ki bu aletten ne kadar yararlanabileceğini söylemek aldatıcı olur. araştırma yap, kafanda daha çok şey netleşir.

tek uyarım şu olabilir belki, popüler ya da yeni müzik dinlemeyi seviyorsan, bir şarkıdan kolay sıkılıp yeni şeyler arıyorsan bu tarz player'lar senin için uygun olmaz. güncel şarkıların flac ya da diğer yüksek kaliteli versiyonlarını bulmak çok kolay değil. online müzik servislerinde yüksek kalite sunanlar var ama onları da bu alette dinleyemezsin. pek kullanışlı olmuyor yani.

@bruce
başlangıç olarak shure se215 aldım ve ciddi ciddi çok güzel ayrıntı veriyor, nefes sesi duyuyorum o derece.

Fakat telefonla da bir yere kadar, her ne kadar spotify'ı yüksek kaliteye ayarlamış olsam da nereye kadar yani.

o açıdan bu aleti düşündüm...

o zaman 'dac player' ve headphone amplifier(preamp) diye aratman lazım.

www.amazon.com

urun.n11.com

fiyatları gör, yol yakınken dön diye altını çiziyorum.

Bu ne la

bu aletin çalacağı dosya lazım, bu aletten çıkan iyi sesi duyuracak hoparlör lazım. o ampliye gidecek sesi yükseltirken bozmayacak ampli lazım. hoparlörden çıkan sesi kulağına ulaşana kadar bozmayacak oda lazım.

bana bi 50 bin lira verirsen sana 4x6 metrelik böyle bir oda yaparım istersen. hoparlörü ve amplisi de içinde olur. referanslar ve portfolyo için tıklayın

alet walkman imiş şimdi baktım. se215 bu aleti kesmez onu diyeyim. en azından yarı açık bir kulaklık al. yolda izde zaten gürültüden detay falan gidiyor. oturur evinde dinlersin.

çok para gitmesin diyorsan superlux hd6xx'ler var yarı açık. onu bir dene. yarı açık ve açık kulaklıktan sonra kapalı kulaklık bir daha kullanmak istemeyeceksin.

abi bende de fiio vardı. dosyası ayrı dert, kulaklığı ayrı dert amaan..
şu adamdan almıştım, sanırım daha ucuza satıyor piyasaya göre. son durumu bilmiyorum. eğer amazon uzun gelirse diye düşünebilirsin diye. ben hiç almam o ayrı.
forum.donanimhaber.com

ben de astell & kern falan var zannettim linkte, bu ne harbiden :d son çıkan android telefonlar bundan daha kalitelidir player olarak.
Bruce +1
ek olarak techno-fi.net e bi göz at.

zweig-satranc

hermann hesse bozkırkurdu der steppenwolf okumadıysan öneririm.

simyacı.

gerçi herhalde okumuşsunuzdur. hesseden sonra okumak ne kadar keyif verir bilmiyorum zaten.

Aylak adam
Anayurt oteli

Yine Hesse'den Bozkırkurdu ve Demian

thomas mann-efendi ile köpeği

bozkırkurdu ve demian +1
franny ve zooey
içimizdeki şeytan
yalnız gezer'in düşleri

Yeraltından Notlar
Dönüşüm

Hesse'den knulp da tam sizlik, sayfa sayısı da çok az.

uçucu personel olarak almıyor ama yerde çalışan tesettürlü personel var. kontuarda vb.

Aliyor diye biliyorum. Hatta yanlis bilmiyorsam calisan da var kapali. IK'yi arayip sorun, bilgilendirirler.

kabin ve kokpit ekibinde türban yok.

imaj gereği almıyorlar diye biliyorum. öyle bir durum varsa emirates'e basvurunuz.

www.n11.com

decathlonda var

Columbia’da da var ama bedenden emin değilim.

sorun şu ki 1 hafta icinde almam lazim o yüzden internetten siparisi bekleyemem. Decathlona bakacagim.

Karakoyde kesin vardir. Persembe pazarinda.

Decathlonun avcılık kısmında var. İnternet siparişini de hemen kargoya veriyorlar.

tplink ucuz ve iyidir

Bana da turknet 4mbit veririm deyince bunu aldım, çok memnunum.

www.amazon.com.tr

Tplink ucuz ve kullanışlı doğrudur ama şifresi en kolay kırılan modem markasıdır.

40mbit*

Vdsl ile vdsl2 modem farkını anlayamadım. Tenda'yı hiç duymadım güvenemiyorum o yüzden. Başka öneriler de olursa iyi olur.

everest ve dlink fiyaskosundan sonra, tenda en iyisi.

asus'lara bak.

Asuslar pahalı gibi. Aklımda everest de vardı ama fiyasko dendi :(

asus ve tp-link'in giris seviyesi vdsl modemleri olsa gerek o fiyata. iyidir idare eder seni. baska marka bakma bence uzun vade de farkettigini dusunuyorum ben

Ben n11 den 155 liraya everest yakalamıştım geçen sene. Benden sonra 225 yapmışlardı fiyatı. Kurcala biraz siteleri

urun.n11.com

Asus dsl n16 250 tl civarı zaten

evin yapısından ve kablosuz bağlantı istemediğimden ötürü iki adet modem kullanıyorum. biri iss in verdiği zyxel öteki de tenda. ikisinden de 50 mbps için 45-47 mbps hız alıyorum.

öncelikle başvurunu yap, bağlantıyı yapsınlar vdsl2 olduğundan emin ol ondan sonra modem alırsın. turk.net başvuru aşamasında port var, vdsl var, 35mbit diyor ama sonra işler değişip adsl e dönebiliyor. bulunduğunuz mahallede saha dolabınız uygun değilse vdsl hizmet almanız olanaksız oluyor.

eğer yan komşular vs. alıyorsa o zaman ayrı tabi.

öneri olarak da bence o kadar para vermeye gerek yok. letgo veya sahibinden gibi sitelerde sözleşmesi bitip de modemini satanlar oluyor. ordan gayet ucuza modem alabilirsiniz. 70-80 liraya güzel modemler var vdsl.

Sanırım superonline fiber'e başvuracağım. Turknetten önce ttnet kullandım ama hızdan hiç mi hiç memnun değildim. Aynı altyapıyla hizmet alacağım için yine aynı şeyleri yaşayacağımı düşünüyorum.

Yökdil'e girin. Net alırsınız o puanı. Ve çalışmadan alırsınız.

hocam yds'den 88.75 aldıysan eğer diğer soruları cok büyük ihtimal dikkat kaybı ve odak problemi nedeniyle yapamamışsındır. ki ben de 88.75 aldım 2016'da. dedigim gibi saatlarce oturmanın dikkat vermenin bir eksisi.. inanılmaz ama çalısmadan aldım. kpds 'den de 94 um var

deneme çözmeli ve dikkat odağını genişletmelisin.

sanayi

çok ödemişsin bence. yani o yağ zaten zorlasan 100 tl falan eder, 230 tl de mazot hariç filtreler için çok.

Mazot filtresi hariç 1.5 dci Renault symbol 2 sene önce 180 liraya yaptırdım.

gayet uygun kardeşim.

ben sadece yağa 200 tl veriyorum

benzinli aracım için daha dün fiyat aldım..

castrol 5w 30 yağ + yağ filtresi için 250lira dediler..

otopsicocugu+1
dediği gibi sadece yağ 200 civarı.

bu arada kastettiğim lubrico değil, castrol.

normal diyen kazık yemeye alışmıştır. shell'de yağ alana değişim ücretsiz. istersen ustaya 15-20 lira bahşiş verirsin. yağı filtreyi kendin alır sanayiye gidersen de yine ustaya 15-20 işçilik verirsin.

lubrico dediğin yağı ilk defa duydum, 4 lt fiyatı 90-100 lira. 50 de filtreler olsa, hadi 50 de işçilik de 200 yapar. her türlü kazıklamışlar. shell'in çoğu istasyonlarında yağ ve filtre değişimi var. onlardan şaşma derim.

yağ filtre değişse 150 de hadi.

çok fena kazıklanmışsın dostum.

Hava, yağ, polen filtresi 60-70 TL tutar. Lubrico nedir bilmem ama Petrol ofisi partiküllü araca uygun yağ 125 TL civarında.

100 TL de servis işçiliği dersek 300'e kadar normal, çok fazla kazık eyememişsin ama Lubrico nedir kardeşim?

Kazık yediysen yağın kalitesinden yemişsindir.

bence fazla.

filtre seti 50-75 lira arası,
yağ 60 lira www.hepsiburada.com
eder 130 lira. 200 lira işçilik çok. bi 100 lira fazladan almışlar.

kulaklık kaybolmaz, seste kaybolmaz ama kulaklık %30 verimle çalışır. araya bir amfi ya da dac koymak gerekebilir, ne kadar iyi bir kulağınız olduğuna göre değişir

kulaklik kac ohm? 32 falansa ki 215 32 ohm diye hatirliyorum tam performans calisirsin. bi de buraya telefonun kulakik cikisi kac ohm onu yaz ona gore bakalim.

buraya yazın. herkes faydalansın. 32 ohm kulaklığı çoğu telefon tam performans sürer. cayır cayır volüm istiyorsan tabi 16 ohm kulaklıklara bakmak lazım. onlarda da harmonik bozulma bilmemne... uğraşılmaz kullan geç. üzmez.

@alperz senin bilgide yanlıslık var fakat, shure se215 17 ohm.

neyse 17 ohm ise zaten dışarı taşacak kadar volüm verir herhangi bir telefonla. sıkıntı yok. move along.

na bu kadar?

Pavyon hesabı gibi.

haşırt

g.tünün üstüne oturamamak

Geçirmek de olabilir

rehin dükkanının nesi güzel?

rehin dükkanını hangi kesim kullanacak? sence bu kesim rehnettikleri ürünleri geri alacak parayı toparlayabilecek mi? kimin işine yarayacak, kimi elindeki mallardan edecek?

kaldı ki, bu sistemin bir benzeri zaten mevcut. insanlar fatura üzerine telefon alıp satıyor, borcu nakde çevirmiş oluyorlar. bu güzel bir sistem mi?

@lesmiserables

daha iyisini sunamadığın sürece evet güzel bir sistem.

daha iyisi zaten var. para ihtiyacın varsa kredi çekebilirsin. en azından koşullar belli, denetlenebilirliği var.

tefeciler zaten çok yaygın. rehin dükkanları olsa kurumsal olurlardı tefeciler.

türkiye gibi hukuk anlayışı yerleşmemiş bir ülkede felakete davetiye olurdu bence.

Neden yok bilmiyorum ama iyi ki yok. Mafyalaşma olurdu muhakkak.

kredi çekmekle rehin dükkanının ne alakası var? düzgün bi işiniz, temiz bi kredi siciliniz varsa bile kredi çekmek için yüz bin prosedürle uğraşmanız lazım, yoksa zaten geçmiş olsun. krediyi ödeyemezsen icra var, belki hapis. rehin dükkanına ise zaten gözden çıkardığın bi şey veriyosun ödeyemezsen de elinden giden tek o eşyan oluyor sadece. bi de krediden çok farklı amaçlara da hizmet edebilir. mesela elinde ilginç bi eşya var koleksiyoncuların, antikacıların vs. ilgisini çekebileceğini düşünüyorsun gidip oraya toptan satmış oluyosun o da isteyene perakende veriyor, yani isteyen herkesi elindeki her türlü eşyayla bir nevi toptan satıcıya dönüştürüyor. gayet güzel bi sistem.

neden ülkemizde yok sorusu ise aslında son dediğim şeyle ilgili daha çok. mesela amerikalının elinde şansa dededen kalmış bi beyzbolcu kartı oluyor gidip satıp 10 numara para kazanıyor, türkiye'de rehinci olsa adam öyle bi şeyi alsa kime satıcak? çok zor müşteri bulması. abd'ye falan kıyasla ülkemizde çok küçük kalıyor böyle koleksiyonculuk işleriyle ilgilenen insan sayısı. bizde anca mücevher, beyaz eşya vs. gibi net bi değeri olan işler gider öyle olunca da rehinci açmak anlamsızlaşıyor tabi. benim yorumum bu, kültür farkı.

kredi denmiş de ikisi bambaşka. Rehin olayında bir şey veriyorsun karşılığında para alıyorsun, kredide bir şey vermeyip para alıyorsun, faiziyle ödüyorsun.
ben daha öğrenciyken kredi çektim, banka güvendi verdi, rehinciye verebilecek bir şeyim yoktu ki.

Türkiye'de neden yok bilmiyorum, bizde 2. el olayı da pek yaygın değil mobilya beyaz eşya hariç. Yeni yeni biraz daha yaygınlaşıyor bu letgo ile dolap.com vs ile ama pek fiziksel dükkan yok gidip kıyafet, ayakkabı satabileceğimiz. Kültür farkının etkisi var bence de biraz

urunu rehin dukkanina vermek yerine ikinci el olarak satmak daha mantikli. daha yuksek bir ucrete ihtiyaci olan birisine satmis olursun.

@crucio son yıllarda online alışveriş yaygınlaştı ama ondan öncesinde öyle kendi kendine müşteri bulmak kolay mıydı değildi tabi. o yüzden insanlar bildikleri en iyi müşteriye yani rehin dükkanı ve benzer konseptli yerlere gidip satıyolardı eşyalarını. ayrıca her zaman amaç satıp para almak değil bazen de insanlar acil nakit ihtiyacı için satıyorlar sonra eline para geçince eşyalarını tekrar almak amacıyla.

A2 lite saf android. Sıkıcı gelebilir telefonu kurcalamak istemiyorsanız.
5plus 4k çekebiliyormuş, a2lite 1080. Ama öbür taraftan biri 149mm diğeri 158mm uzunlukta.
A2lite biraz daha lte performansında iyidir. daha yeni bir telefon olduğundan biraz daha güncel kalacaktır.

Redmi'den bildiriyorum. kusuru az olan bir telefon. Alınca çok seveceksiniz.

Redmi kullanıcısıyım. Samsung note dan geçiş yaptım. Sorunsuz.

Benzer bir sorunla karşılaştım ben de, fakat benimkinde batarya şişmesi olduğu için ücretsiz bataryayı değiştirmişlerdi. 2 yıl dolmadan şarj sorunu yaşıyorsan muhtemelen teknik bir arıza vardır diye düşünüyorum. Doğrudan yetkili servise bunda sorun var diye gidebilirsiniz.

Telefona bir şey olmuyor merak etme

dejiciler gelmediyse deji diyorum. ve hayır alırsın kendin bile değiştirirsin.

yoo sorun o kadar büyük değil. yani henüz şarj tutuyor. sabahtan akşama kadar da idare ediyor. ama sonlara doğru çok çabuk azalıyor. idare etsem ederim, ediyorum da. ama bu batarya illa ki cortlayacak. en azından garantisi dolmadan değiştirirsem bi o kadar daha götürür diye düşünüyorum. yoksa parasıyla değiştirecekler.

Hocam bişey olmaz. Isıtıp açıyorlar arka kapağı sonra monteliyorlar tekrar.. Yani bir değişim olmuyor. Garantin varken değiştir.

S serisi olsa onlarda su geçirmezlik özelliği gidiyor sadece olan bu. Senin telefonda o özellik yok zaten. Yani değişen pek bişey olmayacak.

o borç illaki oluşur. merak etme. 3 ay birden falan yazmaya baslar turkiye gov'da

@Techsavvy
peki o zaman bu süre zarfında türkiye'de ben ücretli muayene oldum, o para ne olacak? :D

biz genelde ABD'yi değil Avrupa'yı takip ediyoruz. Yani Avrupa Birliği böyle bir hamle yaparsa bırakırız ancak

merakla bekliyorum. cunku izledigim cogu belgesel amerikadaki boyle girisimlerin lobiler tarafindan bir sekilde engellendigini soyluyor. ya belgeseller hep salliyormus sonucu cikacak yada haklilar.

norveç ve rusya tamamen yasaklamayı gündemlerine aldılar.
aklın yolu bir.
eninde sonunda tüm dünyada tamamen yasaklanacak.
zaten sigara yüzünden oluşan hastalıkların tedavi maliyeti için bile buna değer.

Belgeseller sallamiyor, ABD deki lobicilik faaliyetleri cok cok gucludur. Basarili olunsa da bu gercegi degistirmez.

Soruya gelince, yaparsan olur. Ama bizim gibi ulkelerde oy kazandiran faaliyetler sinirli oldugu icin bu tur calismalara ne zaman ne de butce ayrilir kolay kolay.

kendi soruma kendim cevp vermek istiyorum.

o yasak gelirse tüm normal sigaralar bizim gibi ulkelerde satılmaya başlar. bir süre sigarayı 1 tl den falan alırız.

ben başlamaya kıyamıyorum.
Büyük ihtimalle bayık değil, hayır. izleyeceğim en güzel anımda.

bayık ve kötü işlenmiş ne yazık ki :(

Ben de çok iyi bulmadım. Kötü değil ama böyle bir konseptin uygulanması için de yeterince iyi değil gibi geldi. Çok daha güzel Black Mirror bölümleri var.

Distopyanın tam anlamıyla boku çıkartılmış.Seyircinin psikolojisine işlemek yerine bu sefer canını sıkmışlar.Izlerken belirli bir dakikadan sonra çok sıkıldım.

Yarım saat dayanabildim. Çok sıkıcı

Büyük hevesle başladım, hayal kırıklığı..

essay yazmak her derde devadır.

yazıp yazıp şuradakilere kontrol ettir (bkz: lang-8.com)

ingilizce okumak epey işe yarıyor. 4 yıl arayla toefl'dan writing bölümünde 21-27 aldım. sanıyorum ki kısa sürede çok gelişecek bir şey değil.

gerekirse kullanıyorum. dediğin gibi, VPN kullandığın kabak gibi belli oluyor ve sonuçta kimliğin de tespit edilebilir.

kullanıyorum.

gerçek kimliğimi gizlemek zorunda hissetmediğim için umrumda olmuyor. ama kimin vpn kullandığını bilmeleri bir şey değiştirmiyor. birinin hangi evde oturduğunu bilirsin ama perdeleri kapattığında evde ne yaptığını anlayamazsın. anlamak için ya hırsızlık yapıp eve "sızman" lazım ya da yasal arama izni çıkartman.

vpn sunucuları da kayıt altında ve "biz kayıt tutmuyoruz" diyen vpn ya yalan söylyordur ya da standart tüketiciye hizmet vermeyecek kadar pahalıdır. beleş olanlar zaten o bilgiyi satıyor, ücretli ve kaliteli olanlar ise el altında tutuyor ve cia, interpol vs. kapılarına dayanırsa her türlü bilgiyi verirler.

silah satmayan, çocuk pornosu yaymayan( ve bunun gibi önemli suçlar dahil) ya da kırmızı bültenle aranmayanları gayet güzel gizler vpn.

VPN kullanımı tabiki belli olur. Senin IP'ni sorguladıkları zaman VPN sağlayıcın kimse o görünür. Gerçek kimlik tespiti için de devletler VPN sağlayıcılarından bilgi talep edebiliyor. Bazı VPN sağlayıcıları var sürekli olarak devletlere kayıt veren, bazıları da kesinlikle vermediklerini belirtiyorlar.

*ornhub'in kendi vpn'i var kendi sitesi icin yaptilar.

Onu kullaniyorum ama hic de guvenemiyorum. Izledigim kategorileri benimle eslestiriyordur kesin.

kullanıyorum ama gerçekten gizli tutuyor mu o ayrı :)

kayıt tutsa ne olur tutmasa ne olur. girilen siteler belli

ve bazen kullanıyorum. haftada 4 kez gibi :)

Malum sitelere girenleri kimsenin taktığını sanmıyorum, mesele muhalif birşeyler yazınca olacaklar.

muhalif yazanı bulamazlar, çoğu vpn'ci takmıyor bizim devleti. bunun üzerine t.c çoğu vpn servisini yasakladı; ülkeyle yasal bağlantısı olmayan bir servis kullanırsan bulamazlar.

Vpn'lerde şirket sonuçta. Parayi gorduler mi her türlü bilgiyi vermeleri için bir engel yok.

Kullanıyorum.
VPN kullananların gerçek kimliği tespit edilebiliyor mu sorusu çok net bir soru değil.

VPN kullananların hangi sitelere girdiklerini ve bu sitelerde ne yaptıklarını Devlet/İnternet Erişimi Sağlayıcısı/VPN sağlayıcısı görebilir/kaydedebilir/satın alabilirler mi?

Temel VPN hizmeti veren şirketlerde devlet ve internet erişimi sağlayan şirketin ve 3. kişilerin sizin hangi sitede ne yaptığınıza dair bir fikri olmayacağı varsayılır.

VPN şirketlerinin sizin bilgilerinizi kaydedip kaydetmediği, satıp satmadığı biraz komplike bir meseledir. Bununla alakalı çeşitli güvenilirlik sıralamaları/testleri var. Bakınız: thatoneprivacysite.net

Devletin fikri olmayacağı varsayılır dedik. Neden. Çünkü devletin ve internet sağlayıcısının tek gördüğü sizin VPN sunucusuna bağlandığınızdır. VPN sunucusu sizin adınıza talep ettiğiniz sayfayı görüntüler. Türk telekom ay sonunda sizinle alakalı bir rapor istese göreceği yalnızca VPN sunucusunun IP'sidir.

Nasıl fikri olabilir devletin. Az önce verdiğim sitede fourteen eyes olarak geçen ülkelerin çeşitli istihbarat anlaşmalarından/ veri saklama kanunlarından dolayı VPN şirketlerini istediği zaman dava edip içerikleri elde edebileceğinden endişe edilir.

Ayrıca kimi VPN şirketleri herhangi bir kayıt tutmuyoruz derler ancak metadata olarak adlandırılan ve sizin hakkınızda değerli bilgiler içeren kayıtlar tutuyor olabilirler.

Tam olarak, uluslararası seviyede anonimite istiyorsanız(örneğin Çin'den haber sızdıran bir istihbaratçısınız) yalnızca bir VPN sağlayıcı kullanmak yeterli olmaz.

Seviyeler aşağı yukarı şöyledir.

Bilgisayarın tespit edilmesini sağlayan çeşitli leaklerin önlemini almak. Tarayıcı kaynaklı ya da WebRTC, DNSLeak vs. gibi bunları ipleak.com gibi sitelerden kontrol edebilirsiniz.

Kendi VPN sunucunuzu kullanmak.

Tor kullanmak.

Tor'u sanal bilgisayarda kullanmak

Tails ve Qubes gibi işletim sistemleri kullanmak.

Şuradan devam.

watchyourhack.com

Bu kadar uzatmaya gerek yoktu.

Ben porno izleyeceğim ama bunu devletin bilmesini istemiyorum.

Kendi vpn sunucunuzu kurmak hem pratik/ hem diğer seçeneklere daha güvenli.

Nasıl. Digitalocean'dan sunucu kirala. Outline indir. www.getoutline.org

Outline managerden sunucu sağlayıcısına login.

AL sana kendi VPN sunucun. An itibariyle en güvenilir, hızlı, ucuz ve başağrısız yöntem bu.

Ben suç oluşturacak şeyler yapıyorum. Hocama küfür edeceğim. Bir linux dağıtımı indir, Tor kullan. Başın ağrımaz. Çocuk pornosu izleyeceksen bu da o kadar güvenilir değil. Onu da anlatmayayım. İzleme.

expanse can, gerisi heyecan.
+lar :
sci fi
hızlı ılerlıyor(başlar yavaş)
sci fi demiş miydim?
oyunculuklar karakterler güzel
konusu orjinal

- yok.

bence expanse guzel bir dizi, konusu ilginc, kaliteli, halle berry var, ai var, biraz drama falan da var, kotu tarafi bazi yerlerinde insan biraz patlayacakmis gibi oluyor hani cok basit yanlis anlamalardan buyuk yanlislar olan senaryolar vardir ya bunun da bazi oyle taraflari var. fakat kesinlikle ortalama ustu bir dizi, en azindan ilk bolum denenmeli.

Halle Berry’nin oynadığı dizi expanse değil, extant.

+ları saymakla bitmz bence

-leri, zaman zaman duygusala fazla giriliyor ve losttaki sarışın kadını sevmiyorum o sahneleri hızlıca geçiyorum

Bana göre ilk sezon hatta ikinci sezonun ortalarına kadar yavaş hatta ne olduğunu tam anlamıyorsun fakat sonrasında hızlanıyor ve herşey yerine oturuyor, biraz sabretmen lazım başlarda. Son yıllarda gördüğüm en kaliteli bilim-kurgu

hiç bir şekilde fark etmez.

Telefon sıfır ise:

%100'e getirin, 2 saat beklesin. Sonra çekin.
Tam kalibrasyon için haftada 3 kere tam boşaltın. (sadece 1 hafta uygulayın)

Sonra altın kural olan 40-80 kuralını uygulayın.
Ayda bir tam boşaltın, 2-3 saat elektrik vermeyin.

Hayırlı olsun.

Genelde antikacılar tamir edebiliyor böyle şeyleri. antikacı bakın zira transistörleri bile ampüllüdür onların, normal bir tamirci yedek parça bulamaz.

İzmirde kemeraltinda bir pasajda yaptirdim daha once ama adini ne yazik ki hatirlayamiyorum. Eger kizlaragasi haninda ust kattaki gramafon evi'ne sorarsaniz onlarin atölyesi, yonledirirler zaten hana da 5-6 dklik bir mesafede dedigim pasaj.

fb'daki kalemlik, kalempazarı, kalemix gibi gruplara ilan koyun.

sahibindene koyarsan abi 50 lira olur mu öğrenciyim diye sorarlar. sinir hastası olursun...

20 senedir kenarda duruyorsa bir bakım yaptırın. sonra satınca başınız ağrımasın.

sonra da kalemlik gibi gruplarda satarsınız. yoksa zor.

ben arada kendimi şımartmayı seviyorum. hiç de kendimi zavallı gibi görmedim bu yüzden. :)

ben doğumgünü, yılbaşı derken tonla şey aldım kendime. çok zevkli. ekstre gelene kadar.

@j r r +1 yalniz paketlettirmeyeydin iyiydi

yılbaşında, doğum gününde kendin için özel bişey almak/yapmak saçma değil de paket yaptırmak saçma bence.

kendine hediye almak sacma degil bence, paketletmek de sacma degil.

cakmakla karsilikli romantik bir aksam yemegi yeseydiniz 10puani alirdin.

@jimicik o değil fakat çakmağı soranlara sevgilim ya da bir hayranım hediye etti demeyi düşünüyorum sevgilim olmamasına rağmen. bu beni skalaya sokar mı?

allahtan çakmağa ''forever with you'' işletmemişim düşündüğüm gibi...

Bu kendime hediye aldim konusu bence abartiliyor. Istedigin bir sey almissin iste ne guzel, zaten ekonomi boyle isliyor. Ben de dun kendime isten donerken ekmek ve yogurt hediye aldim :D

olmayan sevgilisine yığınla hediye alan biriyle alakalı bi duyuru vardı, onu aklıma getirdi. bulmakla uğraşamadım şimdi.

arkadaşlar adam aşırı zavallı olduğunu başkalarından duymak istiyor anladığım kadarıyla. herkes 10 desin herkes rahatlasın.

@tepedeki saykodelik amca

kaç üzerinden 10?

12.5 falan

Kendine hediye aldığın için değil sigara içtiğin için zavallısın.

bana da kimse almıyor, ben de kimseye almıyorum. en son 2 sene önce öyle bi organizasyona girişmiştik şu an o ekip dağıldı.

iyi yapmışsın sen, boşver.

benim kardeşim engelli, araç da kardeşimin üzerine değil gerçi ama hiç engelli yerine park ettiğimizi hatırlamıyorum şimdiye kadar.çok kar kış vs varsa avm kapısına yakın yerde hemen ineriz mesela, babam park yeri arar. çünkü zaten tekerlekli sandalyeye biniyor çocuk. kapıya yakın uzak farketmiyor ki. yürümekte zorluk çeken birinin park etmesi daha mantıklı bizim için.

asansör konusunda hemen binmek veya bi sonrakine binmek açısından bi fark yok. ama öncelik olmasına rağmen öne atlayan, sağlam görünüşlü insanlar oluyor.

hiç önemsediğim meseleler değil zira dediğim gibi çocuk zaten oturarak bekliyor. ama ayakta durmakta zorlanan, yorulmasına sebep olan bi engeli olsa kavga sebebi.

size de geçmiş olsun. asansör kullanmak tabi ki hakkınız. ki o asansörler engelli asansörü değil, engellilere öncelik verilen asansörler.

ama park yeri konusunda size katılamıyorum. engelli kartınız yoksa, o park engellilere tahsis edilmişse park etmemeniz lazım. sizin fıtığınız olur, başkasının böbrek ağrısı, kimisi ayağını burkmuştur... bunun sonu yok. kullanım alanı kısıtına herkesin uyması lazım o anki sağlık sorunu gözetilmeden. ha gerçekten zorda kalınan bir durumdur belki o anlık bi iltimas olabilir.

bi de yeri gelmişken söyleyeyim. engelli yakınlarının kendilerine tanınan hakları kullanması neden rahatsızlık veriyor anlamıyorum. babasının kanser hastalığı yüzünden engelli kartı alabilen ve engelli park yerine park eden adama bi sorun acaba hangisini tercih eder; babasının sağlıklı biri olmasını mı yoksa engelli park yerine araç bırakabilmeyi mi?

Türkiye gibi bir ülkede yani herkesin herkesin hakkını hiçe saydığı bir ülkede, daha gelişmesi gereken 10 larca şey olan bir ülkede bu sorduğunuz soru gayet normal.

Asansöre bindiğinizde kötü bakış alıyorum demişsiniz, size öyle geliyor çünkü o asansöre binenlerin neredeyse hepsinin herhangi bir engeli yok. sadece tembeller.

Adam babasının üstüne kart almış demişsiniz, hakkıysa ve yasa izin veriyorsa alır. Babası büyük ihtimalle yüzde 90 engellidir ve taşınmaya ihtiyacı vardır. İnsanın başına gelmeden insan bilemez, babasından dolayı araba aldığını seviniyorsa ve ayrıcalıkları kullanıyorsa zaten iq su bir fıstık kadardır. doğal seleksiyonla pörsür gider.

----daha sonra ekleme yapılabilir

Bahsettiğiniz durum esasen kişilerin vicdanına bırakılmıştır. “Engelli” kelimesi yaşamak için toplumun diğer (sağlıklı) fertlerinden farklı olarak bedensel veya ruhsal özüre sahip kişilere özeldir. Ancak engelli park yerleri bedensel engelli plakası olan bireyler içindir. Benim babam hasta engelli raporumuz var diyenler bir zahmet siptirsin gitsinler. Kişilerin vicdanı ise tam bu noktada devreye girer. Gözü %40 az gördüğü için %20 engelli raporu alan insanlar da engelli park yerlerine parkedebilir bu arada. Ama bunun dışındaki sıkıntılar engel değil. Ampütasyon, eklem dondurma, kalıcı beyin/göz hasarları, kısmi veya tam felç durumları, kas ve iskelet bozuklukları’ndan herhangi birine sahipseniz gönül rahatlığıyla asansörleri park yerlerini vb kullanınız. Suistimale çok açık bir konu ve suistimali seven bir ülke için bu konular uzun uzadıya tartışılıp, engelli hakları korunmalı. Ama ne yazıkki (:

Bu "engelli" kartini kullanma olayi medeni ulkelerde usulune uygun soyle oluyor (mesela Britanya - Blue-Badge):
- mavi etiket/engelli karti (blue-badge) size sofor veya yolcu olarak gideceginiz yere yakin park etme hakki taniyor.
- Sadece cadde uzerinde ama.. Hastane, market vs yerlerin kendine ozel farkli kurallari olabiliyor
- engelli karti sadece sizin kullanmaniz icin
- karti, sadece o arabada surucu veya yolcu iken kullanabilirsiniz, yani baskasi kullanamaz
- karti kuralina aykiri sekilde kotuye kullanmanin cezasi 1000 sterlin

Ozetle, kart ve engelli kisi birlikte dusunulur - kisinen engeli degil. Azten engeliniz kart almaya hak taniyorsa gidip alisiniz olay cozulur.

Senin dediğinle olsa gerçekten engellilere yer kalmaz. Herkeste bir avuç bahane/sebep var.

%90 engelli raporu olup ama dışarıda hiç bi b.k belli etmeyen hastalıklar var ki bunlardan birine sahibim malesef. hakkım olarak engelli otoparkınıda kullanıyorum. çünkü hakkım. burda mesele yürüyüp yürüyememek değil. sapasağlam görünüp bütün kalp ve damar fonksiyonlarını dönülmez şekilde etkileyen hastalığa sahip insanlar var, girişe en yakın ve yer arama stresi olmadan aracını park etmek isteyebilir. kaldıki engelli kartı almak için heyete girmeniz gerekiyor ve o heyette hiç öyle boşa rapor veremez. olay aslında sadece yaşam kalitesini arttırmaya yönelik bir pozitif ayrımcılık. yani bunu yürüyen yürüyemeyen diye ayırmak ne kadar doğru size bırakıyorum. asıl sorulması gereken kartı olmadığı halde o özel alanları işgal eden dingillere ne yapmalı. olay öyle bi boyuttaki engelli yerlerinin önüne kuka koyarak çözmüş çoğu yer xD işte orda yürüme engelli birisi yardım almadan nası park etsin aracını!

bide başıma gelen bi olayı anlatayım;
sırf sağlam göründüğüm için hastanede asansör beklerken hademe beyden trip yemiştim. gözümün içine bakarak "arkadaşlar gençler merdivenleri kullansın!" dediydi xD ulan dalyarak 7 katı nası çıkcam ben, sorsana bi niye bekliyon diye yargısız infaz işte ne diyim sustum asansörede bindim!

neyse demem oki böyle hakları gerçekten suistimal edenlerin ta ....

yüzde 52 engelliyim. Engelli park yerlerine engelli kartı ile park edemiyorsunuz.ayrıca engelli park kartı alınması gerekiyor. Onu da H sınıfı ehliyet varsa alabiliyorsun diye biliyorum. Engelli kartım var ve hayatım boyunca engelli yerine park etmedim.

özetle: babası üzerinden engelli yerine park ediyorsa babası var ise engelli haklarından faydalanabilir, babasının hayatını kolaylaştırmak amacı ile. öbür türlü böyle bir hakkı bulunmamakta.

benim de ciddi bir şekilde bacağım ağrıyor. ayakkabı seçimine dikkat etmem gerekiyor.

engelli yerine park etmek vicdan meselesidir. benim engelim iş bulmama ve sosyal hayat edinmemi engelliyor. kusura bakmayın da arada sırada canınız yanıyor diye kendinizi engelli olarak görmeniz tamamen şımarıklık.

Kurallar dostum, kurallar...

@kibritsuyu Ne zamandır benim de aklımda olan şeylere değinmişsin. Aslında @Techsavvy'in dediği gibi bunlar çok ileri medeniyet düzeyi ile ilişkili konular. Empati, vicdan, irfan, sevgi, saygı, şefkat, sabır v.s. kavramların ete kemiğe büründüğü bir toplumda bu tür şeyler konu bile olmaz, arada kaynar gider. Fakat şimdi sorunu tespitte, bir kural ve standarda bağlama hususunda bile düzeyimiz ortada. İnsanlar birbirine güveni kaybetti bu toplumda. Güvensizlik, suizannı ve şüpheyi getirdi. Hırs, rekabet, bencillik, haset sardı her tarafı. Yayası kusurlu, şoförü kusurlu, hastası kusurlu doktoru kusurlu, alanı kusurlu satanı kusurlu, öğretmeni kusurlu öğrencisi kusurlu v.s. v.s. bir toplum çıktı ortaya. "Tek bir tel kopar ve bütün ahenk bozulur" diyordu bir bilge... Bir dokun bin ah işit oldu bu girizgah... Aslında @kibritsuyu'nun dile getirdiği konuda bir kitap yazabilecek notlar, tespitler var kafamda. Engelliliğin sembolü bile hatalı:Tekerlekli sandalye! @0zzy ile benzer bir durumdayım. Dış görünüm olarak sağlıklı bir bireyim. Fakat mesela elimi uzatmış vaziyette 150-200 gr ağırlığı tutabilme sürem 6 saniyedir. (Teknik olarak detaya girmeden tarif etmek istedim.) Üniversitelerde, bazı kurumlarda personele özel kartlarla çalışır asansörler. Bu insafsızlıktır. Hangi hastalığın, ne tür bir yorgunluğun kimde olduğunu bilemezsiniz. Birbirimize güvenmek durumundayız. Birbirimize anlayış göstermek durumundayız. Bunu da boynumuza tasma gibi geçireceğimiz engelli kartlarına, personel kartlarına v.s. borçlu olmadan yapabilmeliyiz.

Yılın yıldızı

(bkz: The Haunting of Hill House)

Daredevil :(

bojack horseman.

f is for family
mindhunter
the haunting of hill house
sabrina

alias grace

Daredevil :( bruce <3

travelers

peaaaky blinders

dark
%3
crashing
the haunting of hill house