Ekşi Duyuru

Evet.

www.turkiye.gov.tr

edit: pardon, tek kişiye kayıtlı olup olmadığını göstermiyor olabilir. Bu sayfadan kontrol edin. Yasa değişikliği öncesi kayıtlar şu şekilde görünüyor:
i.ibb.co

öyle olmuyor çünkü kayıt tarihi gözükmüyor telefonu ilk kaydeden kişi sorgulamıyorsa

Ben telefonu ilk kaydeden kişiyim. Bende de kayıt tarihi görünmüyor. Onun için kaydeden kişinin şu sayfadan bakması lazım: www.turkiye.gov.tr

işte benim sorun/m orada başlıyor

o kişiyi bilmiyorum
ve kayıt parası vermek istemiyorum

ne yapmam lazım

Telefon 2019 sonrası kaydedildiyse (bunu kaydedenin dışında birinin IMEI ile öğrenme şansı yok), sadece kayıtlı kişinin üstüne olan hatlar ile çalışır.

Yapılabilecek bir şey olsa o yasanın ne anlamı kalacak? Para vermenden başkasının adına olan hatla çalışmaması zaten yeni yasanın getirdiği bir kısıtlama. Para versen de değişeceğini sanmıyorum. Telefon kaydedilmiş bir kere.

farklı bir sim takınca direk hat vermiyor mu 2019 sonraki kayıtlılar?

Şahsen denemedim ama farklı bir hat ile kullanamıyorsun. Yani evet, hat vermiyor.

birebir tecrübe eden var mı?

İyi o zaman maliyeye sizi şikayet ediyorum de. Çünkü fatura almamak ta suç.

www.resmigazete.gov.tr

120.000 TL

indirim yaptık, fatura veremiyoruz ne demek ya? bir ürünün/ hizmetin bedeli bellidir. hastane için söylüyorum, çok istiyorsa indirim yaptığı kalemlerde ne kadar indirim yaptığının detayını faturaya ekleyebilir. sonuç olarak faturanın toplam bedeli ile ödediğiniz tutar denk gelmeli.

@liberal'e katılılıyorum. çok direnirlerse maliye kozunu devreye sokunca ortalık birden sessizleşiyor. ticaretle uğraşıp maliyeden korkmayan adam görmedim.

Anlayamadığım kredi kartıyla ödeme alıyor ama faturasını veremiyor

Benzer bir durumla karşılaştım geçtiğimiz haftalarda. Öğlen gitmiştik hastaneye parayı aldı fatura istedim. Sistem kapalı dedi. Ödeme alabiliyor ama fatura kesemiyormuş. Biraz bastırınca küt diye verdi. Hastane bile işin üçkağıdında. Mahalledeki bakkaldan farkı yok. Bu zihniyetten sağlığımıza fayda bekliyoruz.

Fatura vermek zorunda. ne işlem yapıldı bilmiyorum ama hem sizden hemde sgk dan ücret almak içinde yapabilirler. faturanızı ayrıntılı olarak isteyin tıbbi müdahale veya muayene ücreti yazan yazarkasa fişi vermeye kalkarlarsa reddedin.

Sgk ya fatura kestik
Size ayrı kescez gibi bi cevap verdiler
İndirim yaptığımız için vs.

Usulsüzlük mü var acaba

bugün maille istedim, bana özel fatura kesmenize gerek yok
yapılan işlem benim adıma olsun yeter diyip

sgk dan sizin adınıza ödeme alıp ayrıca sizden de para alıyor. tamamen usulsüzlük. sgk ya şikayet edin.

özel hastane masrafının bir kısmını devlet bir kısmını hasta karşılıyor zaten
ama amaçları ne onu anlamadım

mail ile istedim verecez dediler bakalım
babam hasta olduğu için o alamıyor, vekaletle gel filan
gitmişken önceki yılları da isteyim

vergilendirilmiş kazanç kutsaldır

meblağ ne kadar?

Borç olarak vermişsin, uzun süre de istememişsin durumu yok diye. Şimdi durumu var ve ödeyebilirse iste.

ben isteyemezdim. ödeyecek insan zaten öderdi yani kendisi bilmiyor mu borcu? ama istemekten ne çıkar? hiç.

(bkz: yahudi züğürtleyince eski defterleri karıştırırmış) bence istenmez.

Bence istemelisin. Cebinden ödediğini bildiği halde geri ödemeyen birinin yanına kar kalmamalı.

ben olsam istemezdim. ama mesaj atip sen ne ise yaramaz adamsin derdim. birisine 3 kurus borcum olsa gozume uyku girmez benim.

doğru anladım mı emin değilim ama bursu zamanında yatmadığı için mağdur olmasın diye sen cebinden verdin. sonra bursu yatınca paranı o anda sana iade etmesi gerekmiyor muydu? 2 senelik zaman aşımı çok manasız.

olay tam böyle değilse bile borç ödememek neymiş ya. nasıl bir pişkinlik. en nefret ettiğim insan modelleri bunlar. yalan söyle bahane üret bari ona da razıyım, sana iyilik yapmış birine cevap vermemek ne. ben olsam bu minvalde bir şey yazarım. durumun yoksa en azından söyle de böyle unutturma taktiklerini geç insan ol biraz diye pata küte söylerdim. bugün seni 500 tl dolandırır, yarın bankada işe girer milyonluk dolandırır.

ben istiyorum böyle durumalarda
iban falan da gönderip

iste. önden unutmuş olabileceğini söyle. bahanesi olunca geri verme isteği de artar.

"meblağ ne kadar?"
burs: 500

"doğru anladım mı emin değilim ama bursu zamanında yatmadığı için mağdur olmasın diye sen cebinden verdin. sonra bursu yatınca paranı o anda sana iade etmesi gerekmiyor muydu? 2 senelik zaman aşımı çok manasız.

olay tam böyle değilse bile borç ödememek neymiş ya. nasıl bir pişkinlik. en nefret ettiğim insan modelleri bunlar. yalan söyle bahane üret bari ona da razıyım, sana iyilik yapmış birine cevap vermemek ne. ben olsam bu minvalde bir şey yazarım. durumun yoksa en azından söyle de böyle unutturma taktiklerini geç insan ol biraz diye pata küte söylerdim. bugün seni 500 tl dolandırır, yarın bankada işe girer milyonluk dolandırır."

bu kadar büyütülecek bir drama yok
zaman vermedim, durumun müsait olduğun zaman ödersin dedim
1 ay sonra 1 kere geri istedim (2 sene önce, öğrenciyken)

Ben de bu kadar büyütülecek bir drama olduğunu düşünüyorum, direkt karakter belirteci. Uyuyamazdım hakikaten o borcu ödeyene kadar, gencimizin önü açık :)

İsteyin ya, niye yanına kar kalsın?

Bence genç, ona hibe ettiğinizi düşünmüş, bazı öğrenciler kendilerine her şey mübahmış gibi düşünüyor ve öğrenciyim geri mi ödeyeceğim mantığındalar. Bence saçma ve karaktersizlik ama belki bu nedenle ya da sizin esnekliğinizden kaynaklı olarak “istermiş gibi yapıp ama durumun da yoksa bir ara gönderirsin” gibi söyleyince sallamamış gibi bir izlenim aldım yazdıklarınızdan.

Yani üslup olarak yumuşak ve esnek davrandıysanız öğrenci de iyice üzerine yatmış gibi geldi bana.

Burs miktarını bilmiyorum ama zaten hakkı olmayanı almış galiba, bir de üstüne yatmış ama iki yıl da zaman aşımına uğramış. Yukarısı bıyık, aşağısı sakal yerinizde olsam ne yapardım bilemedim. Ama şahsı silerdim o kesin.

birine borç vermişsiniz, o takmamış. şimdi borcu istiyorsunuz. neden çekinesiniz ki? onun çekinmesi gerek.

kesinlikle mesaj atın, ama sert davranmak ya da özür diler gibi aşırı naif yazmak da uygun olmaz. "şu zamandan kalan borç vardı, ihtiyacım var, sanırım unuttun, imanımı göndereyim mi, yatırabilir misin" gibidir şey yazın. ne olacak, en çok cevap vermeyecek. sizin zerre suçunuz/ihmaliniz yok ki. muhakkak isteyin.

@love
imanımı yazarken

para-iman bağlantılı atasözleri mi sürçtü
yoksa
basit bir klavye hatası mı

çıkartırken acıtmaması için mi soruyorsunuz. eğer öyleyse spreyler var bant çıkartılacağı zaman üzerine sıkılıyor, hemencecik çıkıyor.

yapışkanını deriye bırakmamasını istiyoruz

benim dediğim işinizi görür sanırım, hastanede ameliyattan sonra kullanmışlardı, ürün şu

www.gittigidiyor.com

siz hangi işyerinden hangi işyerine geçtiniz?

kit'ten özel'e

Özel sektör vermek zorunda değil. 1 yılı doldurmak gerekiyor.

özel sektörde üstünüzle konu hakkında konuşup avans olarak izin alabiliyorsunuz, bir sonraki seneden kesiliyor. en azından ben ve kuzenim öyle yapmıştık.

ama iş yeri, iş kanununa uymak zorunda

"işçinin yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur"
şu madde benim işime yaramaz mı

kit'in özel sektörle bağı mı var? Aynı iş verene mi ait?

Yoksa böyle bir kanun sizin için geçerli değil.

ilk sene için hukuken hakkım var mı


cevap: yok

@himmet:
şu anki işverenle bağı yok ama

kanunda
"ve kamu iktisadi teşebbüsleri " ifadesi var

sizin kurumda ilk sene yıllık izin kullanılmaz diye bir şey yok, bu kanunda var. sizin kuruma ya da firmaya özel bir şey değil. bu bir.

ikincisi, kit'ten özele geçtiyseniz aynı bakanlığa ya da bakanlığın tüzel kişiliklerine bağlı iki işyeri arasında hareket etmediğiniz için, bu haktan faydalanamazsınız. madde gayet açık. madde 54 ilk paragraf diyor ki, aynı işverenin farklı şubelerinde, ofislerinde çalışırsan izin hakkın baki diyor. "aynı bakanlığa bağlı.." diye başlayan paragraf da diyor ki, aynı bakanlığa ve bakanlığın tüzel kişilerinin işyerleri ve kit'leri arasında yer değiştirirsen de, izin hakkın baki. kit'ten özele geçersen izin hakkın baki diyen bir bölüm yok burada.

son olarak da, eğer yeni firmanızda ilk yıl izin verdilerse, hata yapmış da olabilirler, ikinci seneden avans vermiş de olabilirler.

Madde 53 - İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.

Madde 54 - Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin,
aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır. Şu kadar ki, bir işverenin bu Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.
Bir yıllık süre içinde 55 inci maddede sayılan haller dışındaki sebeplerle işçinin
devamının kesilmesi halinde bu boşlukları karşılayacak kadar hizmet süresi eklenir ve bu suretle işçinin izin hakkını elde etmesi için gereken bir yıllık hizmet süresinin bitiş tarihi gelecek hizmet yılına aktarılır.
İşçinin gelecek izin hakları için geçmesi gereken bir yıllık hizmet süresi, bir önceki izin hakkının doğduğu günden başlayarak gelecek hizmet yılına doğru ve yukarıdaki fıkra ve 55 inci madde hükümleri gereğince hesaplanır.

İşçi yukarıdaki fıkralar ve 55 inci madde hükümlerine göre hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanır.

Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen
süreler ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesine
dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin
yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur

1. bana uymuyor ama ve son paragraf uyuyor

son paragraf size nasıl uyuyor? siz kit'ten özel bir şirkete geçmediniz mi? son paragraf, aynı bakanlığın kurumları arasında transfer olanlar için geçerli.

türkiyede iş kanunları işlemez.

normalde sağlık kontrollerini de şirket karşılamak zorunda, fakat bize cebimizden ödettiler ve bir sikim yapamadık. dava açsak kaç sene sürecek? adamlar taşerondu. ben bir sene sonra ayrıldım. adamların taşeronluğu ise 2. senesinde bitti.

pratikte ilk sene izin hakkın yoksa, ertesi seneden izin kullanırsın. atıyorum ertesi sene şirkette yok musun. bu sefer de maaşından keserler.

yaşadım da oradan biliyorum.

son paragraf size nasıl uyuyor? siz kit'ten özel bir şirkete geçmediniz mi? son paragraf, aynı bakanlığın kurumları arasında transfer olanlar için geçerli.

kit-->özel
ama ve bağlacıyla kitleri de kapsamıyor mu
son paragraf

kapsamıyor, neden kapsasın? bu kadar saçma kanun mu olur? adam madde yazmış, aynı işverenin işyerleri arasında transferi anlatıyor, araya neden olmadık bir bağlaçla kit'lerden özel şirketlere geçişi anlatsın? aynı bakanlığın kit'leri arasındaki transferi anlatıyor.

ya madde zoraki yazılmış zaten
hepsini ilk fıkraya alması lazımdı

ama bakanlık ayrı kit ayrı

sizin geldiğiniz kit, köşedeki bakkala mı bağlıydı?

yeni bi yaklaşım geldi aklıma


Alıntı


İşçinin gelecek izin hakları için geçmesi gereken bir yıllık hizmet süresi, bir önceki izin hakkının doğduğu günden başlayarak gelecek hizmet yılına doğru ve yukarıdaki fıkra ve 55 inci madde hükümleri gereğince hesaplanır.

İşçi yukarıdaki fıkralar ve 55 inci madde hükümlerine göre hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanır.


MADDE 53. - İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.

ilk sene kullanmak baya zor gibi ama



Alıntı
Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesine dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur

bu madde

işçinin çalıştığı bakanlığa bağlı işyerlerini ve kitleri ve bankaları ayrıca ilave ediyor



mesela ulaştırma bakanlığı(memur)->tcdd(işçi) örneğini vereyim

Alıntı
aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır.

tcdd alt kurum olduğu için ilk fıkra'dan yararlanamıyor

son fıkra işine yarıyor



tcdd(memur)->tcdd(işçi) örneğinde ise

ilk fıkra işini görüyor



--

ha ben bu kanunu yazanı xeveyim, şöyle yazsa uğraştırmayacaktı

kamu çalışması olan insanın hizmet süresi, özel sektörde geçerlidir, yeni iş yerinde ilk senesi dolmadan izin kullanmaya hakkı vardır/yoktur.

alıntı :

ha ben bu kanunu yazanı xeveyim, şöyle yazsa uğraştırmayacaktı

kamu çalışması olan insanın hizmet süresi, özel sektörde geçerlidir, yeni iş yerinde ilk senesi dolmadan izin kullanmaya hakkı vardır/yoktur.



adam bunu böyle yazamazdı çünkü kamuda çalışanın hizmeti, özelde geçerli değil.

Hepsini yaparim. Ozellikle unlu haberlerine bakmanin ne alakasi var anlamadim gerci.

Ben de hepsini yapıyorum ya, çok normal bir şey bence.

Hepsini yaparım ki dünyanın en sadık eşiyimdir. Bunlarda sorun yok.

-twitter'da güzel/yakışıklı bir profil resmi gördünüz mü, diğer twitlerine de bakar mısınız, resmini büyütür müsünüz

ilgimi çekerse evet.

-haber sitelerinde takılırken, ünlü resim haberlerine de tıklar mısınız

hayır hiç ilgilenmem.

-ekşi duyuruda, sözlükte karşı cins entrylerini geriye dönük olarak özellikle inceler misiniz

"aaa karşı cins" diye değil ama o kişiyle bir yazışma etkileşim falan olduysa kabaca kimmiş nasıl biriymiş diye bakarım. yoksa ilgilenmem.

-gerçek hayatta yolda görüp keşke dediğiniz insanlar oluyor mu

evet.

-instagramda bilgisinden çok dış görünüşü sebebiyle takip ettikleriniz var mı

hayır. ama takip ettiklerimi de tanıdığım için takip ediyorum. bilgisi için değil.

-no
-no
-cinsiyeti fark etmeksizin birinin mesajları ilgimi çekiyorsa bakıyorum bi
-bunu yapıyorum bazen ama inanılmaz insanlar geçiyor
-no

Hepsi hayır. Gerçi çoğunu yalnızken de yapmıyorum ama hayatımda biri varsa özellikle yapmam.
Normal değil ayrıca yapan insan umarım benim sevgilim olmaz:'(

çoğunu yapıyorum ben ama kesinlikle tek yapmadığım yolda güzel birini görüp keşke demek. bugüne kadar birlikte olduğum kadın dışında kimseye bakıp keşke onunla olsaydım demedim.
gerçi ilişkim yoksa da demiyorum. saçma loser bir psikoloji bu.

1) Çok nadiren. Ama onda da karşı cinse değil hemcinslerime bakarım %99 xD meraktan.
2) hayır
3) hayır
4) asla
5) hayır

Bunları aldatmak olarak görmüyorum bu arada. Ama ilgimi de çekmiyor. (4 numara üzücü bişey bence).

güzel kadına erkeğe bakmakta bence sıkıntı yok bir kere estetik kaygı ile bence zaten bakmak lazım yani bu insan ne yapmışta bu kadar güzel? sadece doğal güzelliğin olması veya olmaması işe yaramıyor

ama ben buna yürüyeyim bizimkini boşlayayım tabi hoş değil

Bunların hepsi olabilen şeyler bence 4. Maddeyi de görüp keşke demekten çok kısa bir an ilgilenmek, merak etmek gibi yorumladım. Bence sadakat sınırı daha çok etkileşime girmeyle başlıyor.

irade meselesi bence daha çok
etkileşime girmek eyleme dönüştürmek oluyor

Evet eyleme dönüştürmek oluyor ondan bahsediyorum ve etkileşime girildiğinde de sadakat sınırı aşılmaya başlıyor. Sadakatsizliğe geçmeye başlıyor. Ama twitterdan fotoğrafı büyütüp bakmak olur yani nedir ki. insanız sadakat sınırları içinde bir davranış.

bunlarda ne var ki? anlayamıyorum.

asla yapılmaması gerek

Yolda görüp keşke demek ne demek? Yolda gördüğüm çoook güzel kadını oha kıza bak diye kız arkadaşıma göstermişliğim var. Ama sevgilim olmasa bile yolda gördüğüm kimse için keşke sevgilim olsa ya da keşke sevişsek demiyorum. Güzelliğini görüp takdir edip geçip gidiyorum.

Söylediğin şeylerin hiç biri bir insanı aldatma anlamına gelecek şeyler değil. Hepsini farklı niyetle yapabilirsin.

haber sitelerini saymazsak gerisi var. ama şu sıralar yalnızım ilişkim olduğunda işim olmaz.

safari üzerinden göremiyorsun ama sistem dosyalarında vardır. Aşağıdaki klasöre gidersen görebilirsin

Library/Caches/Metadata/Safari/History/

teşekkürler deniyeyim

Toplumun mümkün mertebe aynı gün tatil yapması gerekiyor ki sosyal ilişkilerine zaman ayırabilsinler, çoluk çocuğu ile gezebilsinler, eşi dostu görebilsinler.

bayramlar var onun için
herkes aynı gün tatil yapınca bütün mekanlarda yığılma oluyor

akşam çay içmeye gitmek mümkün herkese

Shshdj akşam çay içmeye gitmek herkese mümkün mü? Millet sabah 6 bucukta evden çıkıp akşam 8 bucukta eve dönüyo. Salı günü tatil yapsa çocuklar okulda. Kim ilgilenecek? Bırakın da insanlar çoluk çocuk eş dost bi takılsın gezsin. Anasını babasını görsün. Akşam iş çıkışı bi arkadaşımla görüşeyim desem adam beylikdüzünde ben ataşehirdeyim, nası olcak o iş? Bayramlar kime yetsin?

ütopya da salı günü.

awlmi +1

abi ne bayramı allah aşkına. sene de 3-4 gün mü yetecek onun için. eşi özel sektör kendi memur çalışanlar nasıl olacak. cumartesi mi var onlar için ?

oncelikle devlet acik iken ozel sektor durmaz. aralarinda dinamik bir iliski var.

farkili sektorde calisanlar ayni evde yasarken sorun cikar.

isini halletme olayi icin izin muesesesi var. izin alip herkes isini halledebilir. sorun genelde bu noktada cikiyor. bu cozulurse tatil gunleri ile oynamaya gerek kalmaz.

malzemenin işçiliğine göre değişir. bilezik genelde gramdan alınıyor. misal burma bilezikte çok az zarar edersiniz. ama şekilli bir bilezikte işçilik payı çok olduğundan zarar edersiniz.

altında zarar etmeme kuralı külçe altına en benzeyen formda almaktır. o yüzden kesme altın, gram altın ya da külçe hiç zarar ettirmez. onun dışında çeyrek, yarım bile daha çok zarar ettirir. bilezik, kolye, künye vs gittikçe zararınız aldığınız malın narinliğine göre artar.

paran varsa siemens al hiç düşünme
- çamaşır makinesinde 9 kilo olandan aldım, taksidi yeni bitti, canavar gibi makine. sessiz, a++ sınıfı az yakar çok gider :)
- bulaşık makinesinde en basitini tercih ettim, iki programlı yine siemens
- buzdolabında yer önemli, ölç ona göre bak. yine siemens derim ben

Arçelik iyidir.

siemens'ten bir tık daha ucuz bosch'u önerebilirim, benzer ürünler.

şimdi herkes evinde neyi kullanıyorsa onu yazacak gerçi ama olsun ben de yazayım.

buzdolabım siemens, 10 yılık bir makine. şimdiye dek üç kez beyni değişti. son değiştirdiğimde 900 lira verdim. garanti dışı kaldığında yedek parçası pahalı. evet kaliteli marka ama alacaksanız buna göre alın.

bulaşık makinesi olarak bosch, beko, vestel, siemens hepsini kullandım. valla dürüst olayım hepsi aynıydı. hangisinde kampanya varsa onu al.

çamaşır makinesinde benim evde beko var, annemde bosch var. bosch daha sessiz ve sıkmada daha az zangırdıyor. yıkama performansları aynı gibi.

fırın set üstü mü ankastre mi olacak? bende set üstü korkmaz var, memnunum.

hepsini arçelik aldık, siemens ve bosch'tan %20 falan daha ucuza geldi. Genel olarak memnunuz.ç

Para varsa siemens, azsa profilo ya da arçelik.

Bu arada mobildeyim ekleyemedim. Çamaşır makinesini kesinlikle arçelik(kronik anakart sorunu), buzdolabını da kesinlikle beko(kronik kapı lastiği deformasyonu) ALMAYIN..

İstanbul'daysanız adres: Eminönü Şarkhan

istanbul

pasabahce'ye bir bakabilirsiniz, eminonu sarkhan'da da cok fazla cesit var. icini de melodi'den doldurursunuz mis gibi olur.

Kesinlikle hazır alın. Bana çikolatacı zamanında 100x küsürden satarken sadece tepsiyi dışarıdan 50-60x civarına almıştım 3 yıl önce. Zaten bir çok yer tepsiyi sen götürsen de hazırlıyor çikolatayı.

cikolata: melodi

baklava: eger cevizli seviyorlarsa kocak'a gitme, karakoy gulluoglundan yapistir gec.

künç var, şirkette herkes oradan alıyor bir organizasyon olduğunda. seviyoruz.

Çikolata için ben de Melodi demeye geldim, yakın zamanda nişanım oldu, çikolataları çok güzeldi, tepsisi vs. çok şıktı.

Baklava için dePendik yakınlarında iseniz Gaziburma'nın baklavaları da çok güzel.

Hayırlı olsun şimdiden. :)

teşekkürler,
tanışmak, gergin olmamak dışında neler oluyor

aileler ilk defa görüşcek

Eşin online alışverişleri kendi kredi kartından yapsın. Ekstre kesildiğinde sen ödersin.

Acil durumlar için de eve nakit bırakırsın.

Şubattan beri @ elorelia dediği şekilde gidiyoruz.

Ek kart çıkart eşine veya kendi kredi kartını çıkartsın sen ödersin
Bakkala terziye nakit ödenen yerlere vermek için de mutfakta yeriniz olsun oraya haftasonu para çeker koyarsın 200-300 ne kadar gerekiyorsa.

Eşinin hesabına bütçenize göre nakit harcamalar için para gönder ay başında. Nakit harcaması zorunlu olmayan her yerde de kredi kartı kullansın, sen öde.

Kredi kartınızla nakit kartınızı eşleştirin, internet bankacılığı ile yapılabiliyor. Kartlardan biri sizde, biri eşinizde kalsın. Hesapları eşleştirdiğiniz için kredi kartından istediği vakit nakit de çekebilir, alışveriş de yapabilir. Siz de işinizi nakit kart üzerinden halledersiniz.

Aylık belirli bir miktar belirleyin, onu her ay başında direkt ona yolla. Atıyorum 10 bin alıyorsan 3 bini ona ayır gibi. Böylece nereye harcadın, yetti yetmedi vs gibi polemiklerden uzak olursunuz. Harcarsa harcar biriktirirse biriktirir. Ek kart olayı ekstre de sana geleceği için ayrı bi gerginlik maalesef.

Gündelik nakit harcamalar için evde bir kutuda nakit olsun.

Banka hesabı da hem ortak, hem de birinin imzası olmadan diğeri çekebilir para şeklinde bir tanımlama yapılabiliyor, ama ortak hesaba bankamatik kartı veriyorlar mı bilmiyorum

doğum izninde maaş alamıyorken eş kişisi bana kredi kartını verdi normal harcamalarıma devam ettim, nakit ihtiyacı için de bankamatik kartı bendeydi oradan çekiyordum. bu ekstra güven gerektiren bir durum belki bilemiyorum ama bu durum karşılıklı gerekirse ben de aynı şekilde kendi kartlarımı veriyorum.

2018 yılında eşimle araba almaya karar verdik ve ortak gelirimizi hesaplayıp bunun üzerinden ödeyebileceğimizi düşündüğümüz miktarda bir kredi çektik. Kredi ödemeleri bende (hala) ve tutar özellikle ilk sene benim maaşımın %95'ine denk geliyordu. sonraki maaş zammı ile de %90 oldu :) Eşim ilk sene hiç oralı olmadı ve ben gerçekten cep harçlığı bir miktar ile geçinmeye çalıştım. En son temizlikçi için verdiği paraları temizliği kendim yapıp almaya başladım. 1.5 yıldır hiçbir harcamam yok neredeyse. Kuaföre gitmek, birşeyler almak vs imkansız zaten. Arada doğumgünü hediyeleri alıyorum yakınlarıma en büyük lüksüm o. Onun dışında cep telefonu faturam ve düzenli ilaç masrafımla beraber bitiyor zaten. Hem sosyal hem psikolojik hayatım inanılmaz derecede bozuldu. Bu kadar yok sayılmanın üzüntüsünü kaldıramadım tabi sağlığımda bozuldu. Lafın özü onu yok saymamanız hatta bu kadar incelikli düşünerek yapmanız beni çok duygulandırdı. Bu inceliği karşılıklı kaybetmemeniz dileklerimle...Mutluluklar dilerim :)

metro gross

Yaklaşık 3-4 yıldır Beşiktaş Çarşı'daki Derya Balık'tan alıyoruz. Bayağı memnunuz. Tavsiye ederim.

Semt pazarından? Hayat çok mu güzel siz zenginlere :)


Kırlangıç, orkinos, karides, kalamar, hamsi, sazan, dil, somon vs ne ararsan var bizim pazarda.

bizim pazarda da satılıyor ama yazın iyi muhafaza edilmiyor
temizletince su yok

kumkapı

pazartesi en taze herhalde

Coklu filtre ozelligi var, birden fazla hucreyi secip filtre kullanin, umarım dogru anlamisimdir

i.imgur.com

şöyle aslında

gtip4 sutununda

mesela şunlar için filtreleme yapcam tek tek seçmek yerine c/p yapıp filtrelettirebilir miyim
1234
1233
2132
2134
3564
5345
2344

evlenebiliriz dedikten sonra ailelere soyledik, ben onun ailesini taniyordum ama o benimkileri tanimiyordu, tanistilar.

gun aldik ev bulduk sonra isteme oldu. ardindan evlilik. kendi basimiza evlendik genel olarak.

ben biraz zor ve sıkıntılı bir insanim :) bir sene olacak neredeyse alistik sanirim ara sira bi seyler olsa da. ozellikle koronavirus doneminde ikimiz de evdeyiz ve yanyana olmaya cok alistik. birimiz disari ciksa tek basina digeri buruk hissediyor.

simdi esime okuttum, "sadece biraz mi?" dedi :D kendi sutten cikmis ak kasik sanki :)

iletişim o kadar ilerliyorki, önceleri içimizden geçirdiğimiz şeyleri sesli olarak birbirimize aktarmaya başladık. ya da artık birbirimizin yanında sesli düşünmelere, çocuk gibi çıkarsız ve anı yaşayarak hareket etmeye başladık ancak; bütün bunlar senin dediğin gibi "evlenebiliriz biz uygunuz kararını aldıktan sonraki sürec" değil, öncesinde yaşanıp bu kararı verdiren bir süreçti.
Sonraki aşama tek br beyin gibi oluyor. Yerine kararlar vermek, yerine tercihler yapmak ve bunu %90 üstünde tutturma olayı..

günlük fiziksel yaşam değişiklikleri haricinde bizde hiçbir değişiklik olmadı. Bir ilişkiye dair tüm evrimsel süreci öncesinde yaşamıştık belkide..

siz bir örnek verirseniz belki bizim de aklımıza gelir.

bkz: kime göre neye göre?

ios mu android mi
balık sever misin
çay mı kahve mi

Evet hayır sorularında aslında cevabın çoğunu soru soran verdiriyor karşısındakine.

Neden nasilda cevaplayan için at kosturmalik epey alan var.

tam anlaşılmıyor sorunuz sanki.

ama bu dediğinizi vurguyla yaparsınız.

- android mi?
+ evet

ya da şaşkınlık belirterek vurguladığında
- android mi? (vurguyla gizli biçimde nasıl yani diye soruyoruz)
+ ya işte daha hızlı iosa göre hem daha ucuz

bir de soru ekinin yeri değişebilir
- çay içecek misin?
+ evet

-çay mı içeceksin? (gizlice neden diye soruyoruz)
+ kahve sevmiyorum. buranın çayı daha güzel

ya karşıdaki isterse extra bilgi verir mesela evet/hayır sorusuna bile ama benim dediğim

neden çay içmeyi seversin gibi sorular
kısaca biraz daha muhabbet etmeye yönelik sorular

e soru cümlesi içersine nede/nasıl kelimelerini ekleyecek şekilde sorarsan cevap da ona göre olmaz mı?

çayını nasıl içersin?
neden android tercih ettin? gibi şeyler geldi ilkden aklıma.

Edit: yanlış anlamışım; kişi muhabbet etmek istemezse isetersen kuantum fiziği sor yine de cevap alaman; ana fikir, soru cümlesi ne kadar uzunsa cevap da o kadar uzun olur.

İsmini hatırlayamasam da sanırım p veya r ile başlıyordu. Ama bildiğim kadarıyla sonlandırıldı o uygulama desteği.

Üniversitedeki tek arkadaşımla koptuk mesafe yüzünden. Yazışma araları uzamaya basladi, sonra bir baktım bir seneyi bile geçmişti son konuşma uzerinden. Ki epey de yakındık. İki taraf da adım atmayinca koptuk maalesef. Zaten mesafe girince o kopukluktan sonra normal bir ilişki kalmıyor, ne yazacağım ki diye düşünüyor insan. Ama şimdiki aklım olsa yazardım, kopmak istemezdim çünkü.

Ben de arayıp sormuyorum açıkcası canıma minnet. Girdiğim yeni çevremden arkadaşlar ediniyorum. Çevrem değişirse onları da aramam.

Lisedeki en yakın arkadaşımla bazen 6 ay konuşmadığımız oluyor ama kaldığımız yerden devam edebiliyoruz. En son 3-4 ay önce atlayıp yanına gittim, martta da o buraya geldi vs. değişiyor insandan insana.

Ya da geçen yıl sonunda zamanında çok değer verdiğim ama koptuğum insanların birkaçına ulaştım, şu an muhabbetimiz iyi olanlar var. Güzel şey bence.

sosyal medyadan takip ediyor musunuz

Ne arkadaşı? Boş işler bunlar. Lisede falan olur, oluyor ama yaş ilerleyip ev-çoluk çocuk olunca önemini yitiriyor. Dertlerin başka oluyor.

Arayıp konuşurum. Zaten çok geniş bir sosyal çevrem yok. Olanları da kaybetmek istemem açıkçası.

evet aramak lazımmış muhabbet her türlü yürüyor

valla bi arkadaş 29 yaşında 18-50 arası yapıyor. bana saplayacak diye korkuyorum.

28-38 yapıyorum ben. 33 yaşındayım.

25-35

30'ların başındayım :D

26-40

-4 +6

20 - 28

24-40

Duruma göre +-10, genelde +-5 normali.

27 yaş, kadın
28-38 yapıyordum.

kitap; derinlemesine olan gerekli bir kaynak. diğerleri yan kaynak sayılabilir. gereksiz değil.

çıkmıyor.

kurgu kitaplar, belli bir olay örgüsü, bir akışı olan zihninizi belli edebi tekniklerle yer yer zorlayan yer yer çalıştıran, başlı başına zihninize yararlı bir aktivite.

kurgu dışı kitaplar, zaten malum, belli başlı bir araştırmayı mantıksal bir çerçevede argüman argüman sunan yazılar.

bir kere tweet : çöp, yarı-cahil hapı.

ekşi sözlük entrysi :eğer yararlı bir entry ise anca yol gösterici olabilir. yetersiz.

blog:kalmadı. varsa da ekşi sözlük entrysi gibi anca kapı açar daha başka derinlemesine okumalar için

makale : tamam bu yararlı işte ama sadece makale oku nereye kadar. akademik uğraşlar dışında kaç kişi yayın takip ediyor.

valla tweet gibi 10dklık youtube videosu gibi hap bilgilerle her konuda yarı cahil olacağıma; bizzat araştırıp zaman geçirdiğim, okuduklarımdan öğrendiklerimle yetinmeyi ve kalan diğer konularda da yarı cahil olacağıma, cahil kalmayı tercih ederim sanırım.




edit: Hocam sen kitap okuma boşver. tweet falan takıl devam.

roman okumakla eksi sozluk okumanin ayni sey oldugunu dusunuyorsan bosver zaten eksi'ye devam et.

ben ekşi ye ilk yazmaya başladığımda 12 yaşındaydım. ekşi dışında hiçbir şey de okumuyordum o sıralar. hocalar da ısrarla kitap okumayan güzel yazı yazamaz demesine rağmen ciddi manada iyi bir yazı yazma yeteneğim vardı. hala da bunu ekşi ye bağlıyorum çünkü gerçekten çok okuyordum.

kitabın insana kattığı ufuk bence uzun vadeli. kitap insana uzun vadede çok katkı sağlayan, düşünce sistemini şekillendiren, ki özellikle biyografiler, müthiş kaynaklar. eksi artık ne yazık ki kısa vadede bile ufuk açıcı değil, ama uluslararası haber sitelerinde mesele opinion yazılarını okumak bence kısa vadede çok ciddi kazanımlar getirebilir.

ben artık kitap okumanın öneminin eskiye nazaran çok çok düştüğünü düşünüyorum. mesela en basitinden reddit te tanıştığım dil arkadaşlarım sayesinde öğrendiğim şeyleri sanmıyorum ki bana kitaplar ogretebilisin. hani çok gezen mi çok uyan mi derler ya, ben hep çok gezen tarafında olduğun için de böyle düşünüyor olabilirim. çünkü bu gezmek gibi. farklı kültürler, milletler ve ülkeler hakkında derin bilgiler edinme şansınız var.

makale bence kitapların da üstü. hiç şüphesiz faydalı zaten. ama tweet, forum vs bunlar COP. saymaya gerek bile duymam. çöp.

AlsterWasser:
bilgi açısından bakarsak youtube, okumaktan daha etkili
hem görsel hem işitsel
zaten not alıp çalışmadıktan sonra ikisi de akılda kalmaz

olay örgüsünden bahsedersek, dizi izlerken de aynı mekanizma çalışıyor
ancak hayal kurmayı kısıtlıyor

der meister: tek bir kaynaktan beslenmekten bahsetmiyorum
ayrıca roman metinleri edebi açıdan çok mu zengin

bir diğer nokta kendi yorumunu yazabilmek
zihni bu daha çok geliştiriyor

"tweet, forum vs bunlar COP"

tam aksine nitelikli insanları takip edersen çok faydalı

burada teknik araştırmadan, deney yapmaktan, bir şey icad etmekten bahsetmiyorum

düşünme yeteneğini geliştirmek, farklı fikirler edinmek açısından daha etkili
tabi gerçek hayatta bu fikirleri kelimelere döküp beyni çalıştırmak gerekli

Zweig ve İş Bankası'nın diğer kısa klasiklerini okuyun, internetle farkı göreceksiniz:)

Aynı kapıya çıkar bence. Hatta bence sadece tweet okunmalı. romanların da diziye ya da filme uyarlanmış halini izlersin. Kitap falan boş iş. Twitter'a devam.

hala kitap okumak klişesini kullanıyorsunuz
bahsettiğim kaynaklar bir kitaptan çok daha fazlasını sunuyor doğru içerikleri seçince

bir şey üretmek için okumaktan bahsediyorsak çok yönlü düşünmek gerekir

şu da var bazı insanlar okuyarak daha kolay öğrenir bazıları dinleyerek/izleyerek
youtube videosunu küçümsemek de ilginç gerçekten, üniversitelerde hocalar farklı bir içerik sunuyor gibi

şu açıdan düşünün önce masal okursunuz sonra hikaye sonra roman zihinsel gelişiminiz bir olgunluğa erişir farklı bilgi kaynaklarından beslenmeye devam edersiniz

açıkçası roman okumaktan zevk almıyorum skor olsun diye de okuyacak değilim
insanların edebiyata ilgi duymama hakkı da var

Çok ilginç aynı türlerin en güncel bilgilerini internette özet olarak okuyabiliyorsun Üstelik interaktif olarak düşüncelerini paylaşıp geri dönüş alıyorsun

Gerekli cevaplari almissin. Bunlara ek olarak tek kitapla tum videoari karsilastiriyorsun. Videoya erisiminin daha cok olmasi seni yaniltiyor. Once inanip sonra bunu savunmaya calistigin icin videonun istedigin gibi en iyisini ve dogrusunu secerken, karsilastirmak icin karsisina zevk almadigin kitabi seciyorsun. Karsilastirma yapacaksan bugun icerisinde kac saat video izledin neler ogrendin, kac saat blog okudun neler ogrendin, kac saat kitap okudun neler ogrendin, bunlarin karsilastirmasini yapman sana daha iyi bir fikir verir. O zaman goreceksin ki hepsinden farkli farkli seyler ogreniyorsun ve youtube videosu aktif ogrenmek icin hic de verimli bir yontem degil.

altın haksızlık olur. Özellikle belirtilmediyse önemli olan alım gücü olduğundan enflasyon baz alınmalı bence.

borcu verirken değerini altına çevirip kardeşim sana x gram altın veriyorum diye verirseniz bence sorun yok ama bunu belirtmeyip de altına çevirecekseniz yanlış. esnafsanız veresiye defterine ürünün fiyatını yazmaayıp ürün adedini yazıp borç ödeme günü o ürünlerin o anki fıyatından borç hesaplamak da yanlış değil. tabii aynı şekilde borcu alanın bu şartlardan haberi olmalı

tam karşılığı diye bir şey yok.
verilen borcun vadesi ve vadesinde ne olacağı en başta anlaşılır.
örneğin sana 100bin borç veriyorum. şu tarihte şu faizle alırım veya alacağım zamanın faizine göre alırım
veya sana 100bin borç veriyorum, bugünün fiyatı ile şu kadar altın, dolar ediyor. sen bana borcu ödediğin zaman o günün altını veya doları ile öde
bu şekilde anlaşılması lazım en başta.
sonradan tam karşılığı bulunmaz.
ama bu yapılmadı ise ne verildiyse onun faizi ile ödenmesi gerekir.

bence ay ay devlet ve özel bankaların faiz ortalaması alınıp inceledikten sonra orta bir yol bulup yani özelin %60'ı devleti %40'ı gibi (ama sağlam bankalar olacak. max ve min olanları da ortalamadan çıkarırdım.)

elimde ay ay faiz değerleri var artık. şimdi bu faiz değerleriyle birlikte stopajı da düşerek bu parayı faize koyduğumu farz ederim. tabi unutmayın burada birleşik faiz hesabı yapmak lazım. ya da kolay olsun diye yıllık ortalama alınıp da yapılabilir size kalmış. birleşik faiz daha avantajlı olacaktır. kim açısından orasını da size bırakalım.

neyse elimizde bu tablo oluştuysa anaparayı da koyarak bu hesabı yapabiliriz.

bunu enflasyon, dolar, altın hatta döviz paketi yatırım fonlarıyla falan da karşılaştırmak mümkün tabi.

güzel bir iş fikri çıkar bundan.

Vergiden muaf mıydınız?

değiliz

apartman kapısı önü, dükkan önü.. buraya çekilecek olan aracın en az sileceğini kırarlar. dokunmamak daha hayırlı olabilir.

cimer'e yazın başka türlü sonuç gelmez.

Eğer apartman girişi önündeki 2 büyüğü soruyorsanız onları belediye de koyuyor olabilir, park ve bahçe müdürlüğü vs. ilgilenir. Öte yandan apartman sakinleri kendileri de özel siparişle koydurmuş olabilir.
Dükkan önündekiler tamamen dükkanın inisiyatifi.

böyle bir hakları var mı ki

eğer belediyeden özel izin almadılarsa yok. Sokağı ve kaldırımı işgal edemezler. Oralar kamusal alandır kendi tapulu toprağı değil.

akbilini de ödesin mi?

ulaşım yapmıyoruz ama internet ve elektrik faturasına el atabilir

aslinda yol ve yemek ucretini vermeleri gerekir, evde elektrik filan daha fazla geliyo evde oldugumuz icin. oderler mi? sanmam :D yurtdisinda da boyle bir uygulama yok galiba.

Ödüyor.

Edit yapamadım mobilim. Yukardaki işyerlerine sevdalı arkadaşlar, evde çalışırken aç açına mı çalışıyor insanlar, ya da her gün yemek yapıp yemek zorunda mılar? Ya da yaptıkları yemek bedava mı yapılıyor? Akbilini ödemese hadi hak vereyim de yemek ödenmemesini savunmak baya düşük zeka gerektiren bir durum.

cevaplara şaşırdım.

normal olanı yemek parasını yatırmak değil mi? mesainiz normal saatler dahilindeyse verilmesi gerekir.

bizimkiler verir sanırım. öyle cimrilik yapmazlar. haftaya görücez.

ay başı görücez.

bizde normalde yemek çıkıyor ama onun günlük parasını yatıracaklar, kişi başı ne kadar ödüyorlarsa yemek şirketine. normalde servis var ama servis güzergahında olmayanlara yol parası ödeniyordu, o da ödenecek.

Ödemiyor. Zaten para olarak almıyorduk, yemek yiyorduk. Ama o parayı vermiyorlar şimdi. Ceplerinde kalıyor.

karta klasik aylik para yüklendi. eve servis yapiliyorsa kullanabiliyoruz.

arkadasin calistigi firma yemek parasini maasa ekleyecegini soylemis bizimkilerde oyle bir durum yok

ödeyene denk gelmedim çevremde

Multinet tam yattı fakat kullanamıyoruz doğal olarak.

evden çalışırken yemek yemiyor muyuz? ücretli/ücretsiz izinde yatmaz normal ama evden çalışırken yemek parası yatar yatmalı.

Hiç gündeme gelmedi, hatta bu soruyu görene kadar benim de aklıma gelmemişti. Biz de para olarak almıyorduk, yemek çıkıyordu.

iyzico (payu) firmasi calisanlarin yemek hakkini ahbab dernegine ihtiyac sahibi ailelere ulastirmak uzere bagislamis

kaç gündür bu halde?

Corona olmuşsun

Uzun süre uykusuzluktan olabilir. Su altına açık gözle girmekten olabilir. Sprey gelmiş olabilir.
Uyuyarak geçer.

visine damla geçirir ama önlem hakkında fikrim yok

aylar olmuştur
geçmedi hep aynı damar duruyor

göz tansiyonuna baktırdın mı?

yeni olduysa geçer.
hep varsa geçmez.

göz tansiyonu için ilaç kullanıyorum

Doktora gitmende fayda var. Göz tansiyonu tehlikelidir. Kontrol altına alınamazsa körlüğe kadar gidebilir.

Abi şaka mı yapıyorsun sen? Şu bilgileri taksit taksit vereceğine soruda yazsana? Hem aylar sürmüş hem de zaten göz tansiyonun varmış işte.
Demek ki bir doktora gitmen gerek, bu kadar basit.

doktora gidiyorum zaten, göz tansiyonumda düşüş olduğu için fazla sevindim sormak aklıma gelmedi

bilen varsa cevaplayabilir

gittim doktora: suni göz yaşı yeterliymiş

Ya resim olarak yapıştıracaksın ya da Embed (E) ([] simgeli olan) olarak yapıştıracaksın.

hücre biçimlendir diyerek virgülden sonra sayı gösterme şeklinde ayarlarsanız düzelebilir

sorunu anlamadım.

dosyada -1 1 arasını otomatik yüzdeli ve virgülden sonra tek rakam olacak şekilde formatlamışsın. bir de negatif olanları kırmızıya boya demişsin. bence conditional formatting'i sil elle nasıl istiyorsan formatla o zaman düzgün çalışır gibi.

rakamlar her ay değişiyor
yüzde 100'den sonra virgül göstermiyoruz format olarak
19 tane böyle tablo var (daha detaylı) hepsini manuel kontrol etmek gerekiyor
bundan kurtulmak istiyorum

ya memurlarda döner sermaye gibi gelirler prime esas kazanç olarak işlemiyor sanırım, bu yüzden emekli maaşları çok düşük oluyor, daha iyi bilen biri açıklar umarım.

döner yoktu ya direk maaş

Memurların emeklilik primleri de özel hizmet tazminatı, ek ödeme vb bütün tazminat kalemleri için prim odenmiyor. Dolayısıyla da prim ödenen miktar ile maaş arasında nerdeyse iki kat fark oluyor.

mailde tanımadığım kız görmedim ama görsem de stalklamam.

hic boyle birsey yapmiyorum ben. aklima bile gelmez. tebrikler valla ahah

Bana telefonda ya da mailde çok ters ya da iyimser konuştuğunda merak edip bakıyorum.

Kimmiş bu ?

Nerelerde çalıştıktan sonra bu konuma gelmiş ?

çok dikkat edici bir davranışı, sözü, tavrı olursa kimmiş bu diye bakıyorum. ama cinsiyetçi değilim, cinsel dürtülerle olmuyor yani.

@pati, googlelamak stalklamak olmuyor mu?

@conta
@pati
stalklamak gizli gizli sanaldan takip etmek oluyor, bir kere bakmakla stalk olmaz bence.

@prizmatik, doğru diyorsun sanırım. Bir kere bakınca googlelamak, birden fazla ise stalklamak doğru jargon olmalı demek ki :)

aklıma bile gelmez.

açılmaya başlanmadı aslında çünkü hiç kapanmadı. bazıları okul oldu, fetö bağlantılar kapatıldı. dershaneler adını etüt merkezi yapıp yola devam ettiler.

Sürekli title değiştirip yola devam ediyorlar. En son kişisel gelişim kursu oldular, bizimkinin tabelasında yabancı dil kursu yazıyor ama lgs hazırlık yapiyoruz. Hiç kapanmadilar.

Tam olarak soruyu anlamadım ama endüstriyel diskkere depolama yapıyorlar. Sas tipindeydi galiba en çok kullanılanı.
Asil merak ettiğiniz konu nedir? O limitleme de tahminimce Raid dir. 2 hdd nin bir tanesi diğerinin kopyası gibi bir şey (farklı tipleri var)

baya yüksek miktarda veri var nasıl sığıyor

bayağı yüksek miktarda hdd kullanılarak. Kaldı ki bir de yedeklemeler vs. nedeni ile oldukça fazla veri oluşuyor.

:)
Örnek foto. Oradakilerin hepsi tek bir disk ve o Bir sıra görünen unitelerden de bolca oluyor.


www.google.com

Datanin ebatı ile ilgili bir teknoloji yok diye düşün. Bu isim teknolojisi güvenliğinde hızında dağıtımında vs. Yoksa 3 GB ihtiyaç için minimum yine 3 GB lik diske ihtiyaç var

Goodman +1 ama o kısma girmek istemedim :)
Sonuçta disklere kaydediliyor yani

Arşiv amaçlı soruyorsan: en.wikipedia.org

Teknoloji sayesinde regulasyonlar ile belli bir süre sonra fiyatlar gerçek seviyesine inecek. amacın aç kalmamak ise konut/isyeri alman daha iyi değil mi?

"Ayrıca taksi plakalarının fiyatları da 1,5 milyon dolardan 700 bine indirildi."

www.amerikaninsesi.com

Şu anda gelişmiş metropollerdeki nufüs/taksi oranına göre çok geride İstanbul. Mevcut taksi sayısının 3-4 katına çıkartılacağı planlanıyordu. Buna ek olarak toplu taşımanın gelişeceği, kendi kendine giden araçlar sayesinde araba sahipliğine gerek kalmadan kişisel seyajat yapılacağı gibi şeyleri de düşünürsek taksicilik oldukça değişecek gibi duruyor.

Toplu ulaşımın geldiği bu noktada, kesinlikle uzun vadede zarar getirecek bir yatırım olacaktır. Artık her yerden neredeyse otobüs 2 dakikada bir geçiyor. Metrobüs 24 saat hizmette. Ayrıca taksi lobisinin iktidar tarafından bu kadar desteklenmesinden mütevellit Türkiye'de hala taksiler kullanılıyor. Yurt dışında herkes Uber gibi platformları kullanıyor.

2. si gerçekten çok güzelmiş, iş için de gayet uygun, smart casual olarak.

skechers'ın her ayakkabısı rahat olmuyo. denemeden almamanı tavsiye ederim.

bu çok rahat mesela. ama çabuk eskiyor.

www.boyner.com.tr

Bir ay once bunu aldim. Cok memnunum. Indirime girince alabilirsin. ben 480 liraya almistim

www.hepsiburada.com

www.akakce.com

Bu zımbırtıdan kullanıyoruz , Sessizliği , hafif oluşu , emiş gücü olarak çok memnunuz.

Bin lirayı gözden çıkarırsanız Philips Marathon öneririm.

Evet doğru anlatmış, Ösym'nin 2019 kılavuzunu incelerseniz en sağlıklı bilgiye oradan ulaşırsınız.

genel isim yks. Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı
sınav adları tyt-ayt (temel yeterlilik/alan yeterlilik testi) eski ygs-lys gibi

citol 25 mg.

idare ediyorum ama ilaç alırken düzenli olarak psikoloğa gittiğim zamanlar daha iyiydim. şimdilerde psikoloğa pek sık gidemiyorum. ilaç tek başına hiçbir şey düzeltmiyor.

cipralex 10 mg.
ilk aydan sonraki 2-3 ay iyi gelmişti. sonra yine mutsuzluk, ilaç tek başına yetmiyor.

cipralex 10 mg. mutluluk için içmiyorum, kaygılarım beynimi ele geçirmesin diye içiyorum. şimdilik idare ediyoruz. stabil diyelim

paxil 20mg.

Anksiyetemi kontrol altında tutabilmemi sağlıyor.

yürüyüş yapınca mide daha mı kolay sindirim yapıyomuş. lol

çok kafaya takmamak gerek,ertesi gün bunu telafi ederek açığı kapatabilirsiniz.

duş almakta biraz calori yaktırıyor fazla yormadan ılık su daha etkili olur herhalde

bugün tantuni yerine tost yedim bakalım yetecek mi

severim.

belinde sorun olduğu için kaldıramıyorsundur belki

yaptığın hareketten ziyade neticeyi düşünmeye çalış.

hayatın kendisi de manasız, kendi manalarını yaratmazsan..

so, derdini seveyim git o halteri kaldır.

Tamam. Evde mi olsun paket mi istersin?

Bu işten zevk almıyorsan hiç yapma boşuna. Yüzmeye git, evde barifks şınav çalış ama salona gitme.
Spor salonuna gitsen birkaç haftaya sıkılıp bırakacaksın çünkü.
Bu sporda gelişim görmek ciddi emek, sabır ve disiplin istiyor.
Olur da 4-5 ay düzenli gider, iyi beslenir, güzel bir programla çalışırsan vücudundaki değişimi görürsün. Sonra yavaş yavaş bağımlılık haline gelir.

sana aşırı hak veriyorum bir kadın olarak.

vücut geliştirme o uüzden bence, sadece spor yap dinç kalabilmek için. o kaslar falan sanıldığı kadar çekici değik.

amelelik değil, zevkli.

kaslar mojiziku için çekici değilmiş o kadar, bence de o yüzden vücut geliştirmeyi bırak. spor dünyası şokta. salonlar birer birer kapanıyor. mojiziku için yapılan tüm kasların yakılmasına karar verildi. tüh.

@der meister jfkdks, hasta yatağında yüzümü güldürdün sağol valla.

Ağırlık çalışmasına yerden al yere bırak/indir kaldır şeklinde bakarsan amelelik gibi gelebilir, evet.

Onun yerine, her hareketi mükemmele yakın yapmaya özen gösterirken, her tekrarda dahi vücudunda yarattığı etkiyi hissetmeye çalışsan? Böyle diyince bi garip oldu evet, ama anlatmaya çalıştığım şey şu, ağırlık idmanı aslında kendinle savaştığın bir süreç. Vücuduna karşı acayip bi meydan okuma. Hele ağırlıkları artırdıkça mazoşistçe bir zevk aliyosun valla hehe. Kadın olarak diyorum bak bunu, ben de vücut geliştirmeyi bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmezdim seneler evvel. Kilometrelerce yüzerdim falan. Maksat biraz güçleneyim diye bir başladım, şimdi bildiğin bağımlısıyım. İlk 3-4 ayı ciddi bir şekilde temel hareketleri ve etkilediği kasları, postürün nasıl olması gerektiği vb gibi noktaları halletmeye ayırdıktan sonra, emin ol aşırı zevk almaya başlayabilir, buna kendin bile şaşırabilirsin. Bakış açını değiştirip birazcık şans vermeye çalış, ha sonrasında da olmuyorsa olmuyordur herkes severek yapacak diye bir kaide yok.

herkesin aslında belli bir yağ kas oranına sahip olması gerekir. amelelik olarak düşünme. vücudunda belli bir kas oranı gereklidir ve iyidir. onun için uğraşıyorsun.

Bi zamanlar bana da öyle geliyodu. Ama değil. Bunun faydasını uzun dönemde görürsün, uzun dönemde zevk almaya başlarsın.

Sırt çalışıyosun mesela. Sırtında daha kas yok. O yüzden çalışırken kası hissetmen ve keyif alman çok zor. Ondan dolayı boş gelir. Ama zamanla kanatlar, göğüs, triceps oluştuğunda, latissimus dorsiyi, pec majörü çalıştırdığını net bir şekilde hissetmeye başladığında, üstelik hareketin mekaniğini sinir sistemine ezberletmiş olduğunda keyif almaya başlayacaksın.

Yoksa amelelik tabii. 22 delinin bi topun peşinden koşması gibi.

Kasların da çekici olmadığını söyleyenlere bakma.

Dolgun, kalkık kalçalar, dik göğüsler ne kadar çekici değilse kaslar da o kadar çekici değildir. Lol

Ağırlık antrenmanları bana göre her erkeğin yapmak zorunda olduğu antrenmanlardır. Zorunda. Bu sporun sana kattığı bedeni yeterliliği hiçbir şey veremez. Allahın bir lütfu bence. İyi ki var.

Eski California valisinin gencken soyledigi bi soz var pumping iron belgeselinde:
Hep agirlik basisimda, kaslara kan pompalar, bu penise kan pompalanmasi gibi orgazm hissi yaratir.

Haftada 2-3 gün compound hareketler yaparsanız hem minimum sürelik periyotlarla (haftada 2-3 saat) güçlenmiş olursunuz hem de kas iskelet sisteminizi geliştirerek ileriye dönük fıtık eklem rahatsızlıkları ihtimalini düşürmüş olursunuz.

Bunun dışında kas oranı belirli bir haddeden sonra vücuda ne yararlı ne de zararlı olduğu söylenemez. (Fiziksel bir iş yapmıyorsanız)
Sağlık için kolu 45-50 cm yapmak tamamen palavra. Sadece fiziksel tatmin, daha fazla güç isteği gibi kişisel arzulardan ibarettir.
Demem o ki dediğim şekilde çalışırsanız hem o hissi vermez hem de amacınıza ulaşırsınız.
Öte yandan sporların atası bence cimnastiktir :)

taksim - saw gidişte boğaziçi köprüsünü kullanıyor.

boğaziçi'ni kullansa da benzr durum var boğaziçi köprüsü de kilit. ben olsam 1 saat daha erken binerim. önceden 45 dakikada falan gidiyordu. siz 1,5 - 2 saat arası gibi düşünün derim. ne olur ne olmaz.

nereden nereye giderken
hangi havayoluyla
hangi sinif biletle
bavul olculeri neler, agirligi nedir
sirt cantasi olculeri neler, agirligi nedir

merhaba. ben de pegasus için yurtdışı 8 kg kuralını kurcalıyodum, en katı onlar. şöyle tablo var.
www.flypgs.com

kıbrıs+ yurtiçi uçuşlarda pegasusta kabinici valiz + sırtçantasıyla uçtum. çantamı sırtımdan çıkarttırıp tartmadılar.

pegasus ile almanya'ya ecoflex mi ne onunla uçtum geçen ay. sadece kabin bagajı hakkı olan ucuz paketten. sırt çantamı kabul etmişlerdi check inde gösterince.

anadolu jet yurt içi uçuş
bavul ufak, sırt çantası ufak modellerden

nerden uçtuğuna göre değişiyor biraz bu. istanbuldan bir kere bile sırt çantama laf etmediler ama bir keresinde yine pegasus'da fransa dönüşü görevli sırt çantası ile beraber tarttı kabin bagajını.

ağaoğlu myclubın güzel havuzları. iki yakada da var.

Dedeman Gayrettepe

hayatım boyunca kabin bagajını kontuara gösterip de etiket almadım. öyle diyim.

@dunga gibi ben de defalarca yurtiçi yurtdışı uçuşlarımda hiç kabin bagajına etiket falan almadım . görmek de istemediler.
sadece uçağa girerken içinde sıvı vs olursa orada bir heyecan yaşıyoruz o kadar

direkt uçağa. online check in yapmanın olayı o zaten.

E devletten oy kullanmaya daha uzunca bir süre gecmeyiz. Cünkü hitap edilen kitlelere bakildiginda, bazi partilerin secmenleri buna cok uygunken, bazi partilerin secmenleri daha hayatin gerceklerinden bi haber. Söz konusu partiler bu riske girmez.


Hadi girdiler diyelim. Düsünülmesi gereken durumlar;

- Oy calma kolaylasir. Fiziki bir tutanak olmayincada kime ne ispatlayacaksin. Cok kolay manupüle edilme durumu var. Helede tüm devlet kurumlari senin köpegin durumundayken.
- Kimin hangi partiye oy verdigi bir sekilde ortaya cikarilabilir.

vs. vs.

oy çalma vs kolaylaşmasının dışında bunu kontrol etmenin de bir yolu yordamı olmaz. Diğer ülkelerin bile olaya dahil olma durumu doğar. Dünyanın bir çok yerinde oylama ülkemizdeki gibi yapılıyor bildiğim kadarıyla. demokrasinin uçup kaçtığı 1. sınıf bir ülke değilse şu anki yöntem en iyisi.

Hacklenebilir pekâlâ onun da sistemi. O zaman da başka bir şekilde seçimde hile var mı yok mu tartışılır ama izini sürmek daha zor olur tahminim.

Bence ilkel yontemler düşünülmeli. Mesela her oy kullanilan mekanda bir duvar olsun perde arkasında, bir de birden fazla çentik atılmadığını kontrol etmek için bir nöbetçi başka bir il ya da ilçeden olan. Herkes parti simgesinin altına çentik atar, olur. En garantisi.

Elektronik oylama olur ama o zannetiğiniz gibi bireysel cihazlardan olmuyor. Yanlış anlamışsınız. E-oy’da yine sandığa gidip kağıt mühür yerine elektronik bir kapalı devre sistemden oy kullanacaz.

17:00’de biten seçim 17:01’de açıklanacak. Hatasız eksiksiz olur. İnternet sitesi üzerinden oy kullanma hiç bir zaman gerçekleşmeyecek

sabah sporu. her zamankinden 1 saat erken kalkmaya çalışın.
kahvaltıda protein almayı unutmayın

amac yag yakmaksa, kesinlikle sabah ac karsina yapilan spor diyorum.

Sabah ya da akşam sporu farketmez salon ne zaman tenha oluyorsa o zaman yap ben öyle yapıyorum.

Her sabah banko duş alan birisi olarak sabah sporu diyorum. AKsi halde 2 kere duş alacaksın, ne gerek var.

büyük firmalar yapıyor o işi (kalyon gibi)

çok ciddi maaliyetleri var tahmin edebileceğiniz gibi.

türbin çok ciddi gürültü yapıyor, yanında ev olmaz.

O işi herkes yapamasın diye ödemelerde falan garip koşullar koymuşlar duyduğuma göre. Adamlar isyan ediyordu.

güneş paneli işini de araştırın benzer mantıkla çalışılıyor devletle, akarı kokarı daha az gibi.

gunesenerjisipanelleri.net

Büyük türbinler milyon dolarlar seviyesinde yatırım gerekiyor. Ayrıca her yere dikemezsin ülkelerin rüzgar ve güneş haritaları var. Yaptığınız yatırımı amorti etmesi için bu haritaları dikkate almalısınız. Yani kısacası yatırım maliyeti çok fazla ve kolay bir iş değil.

her şeyden önce bunun için devletten yatırım yetkisi gibi bir şey almanız lazım. Her bahçesi olan rüzgar santralini dikmesin, bir kaydı kuydu olsun diye. Bunun bir ihalesi oluyor bildiğim. Bu ihaleyi hazandığınız zaman belli bir dönem içinde belli bir yatırım yapmayı taahhüt ediyorsunuz.
Tanıdığım birkaç kişi var bu işi yapan. Erken dönemde girdikleri için "süper zengin" oldular.
Peşin Not: Lütfen süper zengin lafını deşmeyelim. Bir Koç, Sabancı değiller tabii, ama normal çalışan adamın kat kat üstünde zenginler.

güneş enerjisiyle paralel yapılabilir sanırım gerekli yazılım ve donanımla

benim sorduğum milyon dolarlık türbinler değil
fazlasını satmak mümkün ise yerleşim yerine dikilebilecek fazla ses çıkarmayacak kw'ta

amacım ileride emekli olursam ev alıp kiralamak yerine böyle bir işe girmek
arsa gerçekten esintili yüksek rakımlı bir yerde yazın bile esiyor ama yazlık yer işte

şebekeye bağlamak için alacağınız izinlerin maliyeti genelde panellerin/rüzgar güllerinin maliyetinden daha büyük olabiliyor. şirkete 7kwlık bir ges kurmuştum ben çok uğraştırdı. şimdi 10kw altına daha kolay ama 10u geçince yine başlıyorsunuz tedaş ile tırmalamaya. yekdem fiyatları da düştü diye biliyorum. 20 senede amorti ederseniz şanslısınız.

bu arada öyle acayip acayip izinler almanıza ihaleye girmenize falan gerek yok arkadaşların dediği gibi. 1mw altında lisanssız elektrik üretebiliyorsunuz sadece belirli bürokratik süreçleri geçmeniz gerekiyor. projesini hazırlayıp devlet dairelerine iki satır dilekçe yazmayı becerebilen herkes eğer trafolarında yeterli kapasite varsa güneş/rüzgar santrali kurabilir.

@agent dawn, bunu aşmak için paravan şirketlerle üretilen kapasiteyi 9.9 kW'lık paketlere böldüklerini duymuştum. Her işte bir açık aramak bizim milletin işi.

sözleşme yönetmeliğe atıf yapıyotsa, yönetmelikte 40 saatten 45 saate çıkarılmışsa, bu durumu göstererek kıdeme hak kazanamazsınız.

Kanunen haftalık çalışma saati 45 saattir. Aşan çalışma süresi için çalışana mesai ödenir. Şirket iç yönetmeliğini Kanuni çalışma sürelerini aşmamak suretiyle arttırabilir ya da azaltabilir. Bu haklı bir fesih nedeni değildir.

benim dikkat çekmek istediğim nokta şu idi

yönetmelik değiştikten sonra 45 saat oldu
benim işe girdiğim zamanki yönetmelik 40 saatti

personel aleyhine yapılan bir değişiklik söz konusu yani

Daha az çalıştırabilir işveren işin gereği halinde artırabilir yani 45e dek yolu var. Esaslı değişiklik sayılmaz işin gereği olarak görülür

yukarıdaki arkadaşın söylediklerinin hepsi doğru
eskişehir küçük, insanları sıcak
anadolu üniversitesi, espark yakını evler 1+1, 2+1 ve kiraları çevre illere göre nispeten daha düşük

trafik her şehirde olduğu kadar var. küçük dediysekte büyükşehir olduğunu unutma

vakit geçirebilecek, bir iki park var, avm var, restaurant,alkollü mekan vs çok

genç nüfus çok fazla. çevresi illere göre albenisi yüksektir

Kaç yaşındasınız ve şehirden ne bekliyorsunuz bilmiyorum ama ben Eskişehir’den İstanbul’a taşınan biri olarak Eskişehir’i özlüyorum. Burada iki yılda üç kez tiyatroya gidebildim, her yer etkinlik dolu ama işten çıkıp yetişebilmek, bilet bulmak, sahneye/salona ulaşmak, çıkışta eve dönmek hep sıkıntı. Eskişehir’de şehir tiyatrosu, senfoni orkestrası hem uygun fiyatlı hem de ulaşım her yerden kolay olduğu için bol bol oyun ve konser izleyebiliyordum.

İklim İstanbul’a göre soğuk, çok soğuk. Sözlükte Eskişehir ayazı, Eskişehir soğuğu gibi başlıklar vardı, okumanızı öneririm.

Bence Eskişehir’de yaşamak İstanbul’a göre çok daha huzurlu ve keyifli ama siz ne bekliyorsunuz, o önemli.

bunlara hiç takılmam, takılan insanları da anlamam. Kıçıkırık bir instagramda bırakın insanlar istediğini takip etsin, istediğine yorum yazsın. Şeytan bunun neresinde?