[]

kedinizin mama ve kum kabını ne sıklıkla değiştirip yıkıyorsunuz?

sb. ne sıklıkla mama koyduğunuzu da söylerseniz sevinirim (bittikçe dolduruyor musunuz veya ne kadar yediğine bakmadan ölçülü bir şekilde mi ekleme yapıyorsunu vb.)




 
Kilosuna dikkat ettigimiz icin tartarak koyuyoruz mamayi. Mama paketinde yazana gore 10 aylik 100 gr mama almasi gerekiyormus. Sabah evden cikmadan 60gr, aksam is donusu 40gr koyuyoruz, Onun disinda kesinlikle vermiyoruz mama.

Kum kabina 2 paket kristal kumu boca ediyoruz. 2 hafta kadar her firsatta kakalarini falan topluyoruz. 2. hafta bitince (bazen bir kac gun daha sarkiyor) tum kumu cope dokup tamamen temizliyoruz.
  • elon  (02.04.18 19:00:51) 
Kumu maksimum haftada bir toptan değiştiriyorum, kabını yıkıyorum. Onun dışında her gün kürekle temizliyorum. Bentonit kum kullanıyorum.

Su kaplarını 2-3 günde bir yıkıyorum ama mama kaplarını çok sık yıkadığım söylenemez :( Benimkilerin kilo ya da oburluk problemi olmadığı için mama kapları hep dolu duruyor. Sabah ve akşam üstü yedikleri mamanın yerine azıcık yeni mama koyuyorum.
  • buff  (02.04.18 19:26:13 ~ 19:26:31) 
bentonit kumu ayda 1 değiştirip kabı, küreği yıkıyorum. kristal kum kullanırken haftada bir değiştiriyordum onda çiş kumda kaldığı için. mama kabını 2-3 günde bir yıkıyorum (o gün yaş mama vermişsem mutlaka yıkıyorum). kilo aldığı için mamayı ölçülü veriyoruz 3 öğüne bölüp.


  • slow like honey  (02.04.18 19:39:24) 
mama 1 avuç kadar, birkaç günde bir de ıslak mama veriyorum. mama kabı aylardır daha yeni yıkandı, su kabını bi çalkalayıp öyle dolduruyorum zaten günlük.


  • kronik  (02.04.18 20:02:50) 
mama ve su kabını haftada iki kere falan yıkıyorum. suyunu her gün değiştirmeye çalışıyorum tozlanma ihtimaline karşı. mamasını da acıktıkça veriyorum, gelip kendisi istiyor. günde üç öğün azar azar veriyoruz.

kumunu da kristal kullandığım için haftada bir tümden değiştirmem gerekiyor, bazen 10 güne çıkabiliyor bu süre. yaptıkça üzerinden topluyorum bu süre zarfında tabi ki. 4 kiloluk kum 1 ay gidiyor. her değiştirmede kum kabını mutlaka yıkıyorum.
  • theseachange  (02.04.18 20:36:31) 
suyunu günde minimum 2 kere değiştiyorum. sabah akşam. mama kabı sürekli dolu haftada bir yıkıyorum. tuvalet bentonit kum kullanıyorum, haftada bir boşaltıp, çamaşır suyuyla yıkayıp duruluyorum


  • habula  (02.04.18 20:55:53) 
Mama sabah ve aksam 1er kez koyuyorum. Kristal kumu da ortalam 1-2 haftada bir degistriyorum. Selale kullaniyorum su icin, onun da filtrelerini 3 haftada falan degistiriyorum. Mama kabini nadiren temizliyorum.


  • gibicibicis  (02.04.18 21:01:53) 
- Benimki genelde akşam yatmaya doğru epey azaltır, sabah uyandığımda tamamen bitmiş görürüm ve kabı tamamen doldurup evden çıkarım. İlk kez benim kedide gördüm, aşırı yemeye kalkmıyor. (Konudan bağımsız, bi keresinde haşlanmış ciğer vermiştim ödül olarak, karnı tok olduğundan saatlerce yemedi, sabaha karşı yemiş).
- Mama kabını hafta sonları yıkarım, iyice kuruduktan sonra mama veririm. Su kabını 1-2 günde bir suyla çalkalar temizlerim, hafta sonları da yıkarım.
- Kumu 15-20 günde bir tamamen boşaltır, kabı iyice temizler, kumu yenilerim. Gün aşırı da kürekle alırım.
  • zwiegesprach  (03.04.18 18:33:49) 
[]

beğenilen şeyi çok beğenmek, putlaştıracak kadar hayran olmak

beğenilen şeyi çok beğenmek, putlaştıracak kadar hayran olmak ortadoğululukla mı ilgili sizce? misal; mesela tc'de insanlar uber'i sevince uber'i öve öve bitiremediler (ben de uberciyim ama burada övgünün aşırılığın bahsediyorum), veya ünlü birinin olumlu bulunan bir hareketi karşısında "kraaaaalll, adamsınnnnn, adamın dibisinnnnn" şeklinde bir dışavurum ile övülüyor. bunu soruyorum yani bu ortadoğululuğumuza özgü bir durum mu? örnekleri çoğaltabilirim ama anladınız. genel olarak bu taassup hali batılılarda bu kadar değil gibime geliyor.




 
Hep öyleydik herhalde. Bana da tuhaf geliyor bu. İnsanlar bu kadar övücü olunca sonra bilişsel çelişkiye düşüp en haksız, ahlaksız davranışları bile savunacak duruma geliyor. Emrah Serbes bunun bir örneği. İlk günlerde sağda solda "O bu kadar kötü olamaz. Hem bak, kaçmadı da suçunu itiraf etti." diye savunanlar çıktı. Apple ürünlerini kullananlara da baktığımızda çoğunun gönüllü avukatlık yaptığını görüyoruz. Bir sürü örnek var tarihimizde de. Bir insan ya melek gibi ya da şeytan gibi gösteriliyor.

Daha bir sürü örnek var da yoruluyor insan.
  • m e b  (30.03.18 20:46:01) 
Batililarda daha bile beter bana sorarsan. Unlu biri cikip bir acikalama yapıyor, tanri muamelesi goruyor falan.


  • stavro  (30.03.18 21:27:23) 
[]

Kedi jelibon yeyebilir mi?

Sanki niyetlendi elimde gorup ama cektim hemen. Sb?




 
kendisi yemeye calissa bile musade etmeyin, seker iyi degil.


  • cocuklugundan optum seni  (30.03.18 19:57:55) 
[]

kedimin gözlerinde mama yedikten sonra yaşlar birikiyor neden olabilir?

mama yedikten sonra gözleri sanki ağlamış gibi yaşlarla doluyor peçeteyle siliyorum ama neden olabilir bir fikriniz var mı? 40 gunluk yavru kedi, kuru mama yiyor n&d kitten (istahli sekilde yiyor sevmeme gibi bir durumu yok, yas mama yedirdigimde de boyleydi)




 
scottish, british ya da persian gibi cins kedilerden mi?


  • cedex  (30.03.18 18:59:33) 
umarım mutluluktandır.


  • susadım çeşmeye varmaz olaydım  (30.03.18 19:15:53) 
@cedex, smokin kedi cins degil


  • lucky strike  (30.03.18 19:22:37) 
[]

netflixte daha önce neleri izlediğimi nerden görebilirim?

yarıda bıraktıklarımı görebiliyorum "izlemeye devam et" bölümünden ama izleyip bitirdiklerimi nerden bulailirim?




 
Tekrar İzle diye bir başlık var


  • EasyTiger  (24.03.18 18:56:50) 
yeniden izle sekmesi tamamını göstermiyor :/


  • lucky strike  (24.03.18 19:01:15) 
şuradan;

www.netflix.com
  • naufrago  (24.03.18 19:26:14) 
[]

yavru kedi, ses, sigara, ışık ve oyun

selamlar, 1 aylık yavru kedi sahiplendim bugün 3. günümüz. eve alıştıkça ve az çok huyunu öğrendikçe yeme ve tuvalet gibi konularda stresim biraz azaldı (ıslatılmış kuru mama ve taze yaş mama bulursa iştahlı şekilde yiyor, tuvaleti de çok kokmuyor ve sağlıksız görünmüyor gözüme) ama diğer bazı konularda sorularım var.

-seslere aşırı duyarlı, üst katta koltuk ittirseler veya dışardan korna sesi gelse hemen yatağın altına kaçıyor. bugün odayı süpürmem gerekirken beni izleyebileceği yere koydum ama aklı çıktı korkudan. odadan çıkarmam gerekti süpürebilmek için. bu yavru olmasıyla mı ilgili yoksa zaten seslere bu kadar tepkili hayvanlar mıdır? çok ürkek.

-süpürdükten sonra silsem mi yerleri diye düşündüm ama evde domestos var temizleyici. nerde okudum aklımda kalmamış ama yerleri kimyasalla silmek zararlı kediler için yazmışlardı, siz neyle siliyorsunuz yerleri?

-odada sigara içiyorum normal şartlarda ama kediye ne kadar zararlıdır? çok yanıma yanaşmıyor çünkü sigara içiyorken ben.

-güneş battıktan sonra evden çıkarsam odada ışık açık bırakmalı mıyım? sanki gözünü alıyo gibi ışık.

-hemen herkes yavru kedi besleyenlerin onları ısırma gibi konularda eğitebileceğini söylüyor ama oynarken ister istemez bir süre sonra ısırıyor. şu an için tırmalama tahtası dışında evde oyuncak bir şey yok haliyle el kol yakalamaca oynuyoruz, nasıl olacak bu eğitim konusu? azcık gözü bi tarafa kaysa tüm dikkatini o konuya çeviren bi hayvan sonuçta.

-koltukalara tırmanabiliyor olmasına ve sağa sola kutu ve yastıklar koymuş olmama rağmen hala daha benim yatağım dışında uyuduğunu görmedim. sabaha karşı uyanıp oyun amaçlı ısırıp yalayıp tırmalamaya başlıyor. şu an için dikkatim üstünde diye sorun yok ama yine diğer kedi sahiplerinden okuduğum kadarıyla bu yaşta eğitmek gerekiyor, bazen yatakta uyuyp bazen başka yerde uyumasını nasıl sağlayabilirim?

-tırmalama dedim de aklıma geldi, tırnaklarını kestirmeli miyim? siz kestiriyor musunuz kedinizin tırnaklarını? bana tüylerini yolmak veya kolunu kesmek gibi hayvanın hakkına müdahale gibi geliyor ama savaş gazisi gibi gezmek de istemiyorum :(. ne diyorsunuz bu konuda?

çok çok teşekkür ederim cevaplarınıza şimdiden.

 
huyunu öğrenene kadar (ki en az 1 yıl sürer o iş, çünkü arada kızışma ve/veya kısırlaştırma dönemi var) hep alttan al. altın kural bu. şımart gitsin, zaten kısacık ömründe seninle mutlu olmak isteyen bir canlı o. sev yani, gece zorla yanına yat falan :D
- seslere duyarlılık normal, benim 3 yaşındaki dana bile bozacıya-hurdacıya alışamadı geberiyor korkudan. normal yani. zamanla daha az korkak olacaktır, ama o sürede sen mümkün mertebe sessiz davranmaya çalış. (bağırmak-koşturmak vs gibi şeyleri az yap yani) bi de elektrik süpürgesi ölümcül düşmanları bunların. sal kafasına göre saklansın kendince güvenli bi yere, asla sevmeyecek o makineyi.

- domestos gibi kuvvetli kimyasalları yüksek oranda seyreltip kullanırsan çok sorun olmaz. ama yine de illa kafana takılacaksa frosch gibi veya arapsabunu gibi daha az zararlı kimyasallar tercih edebilirsin. evet patisine asit de döksen ilk önce yalayarak temizlemeye çalışacak o beyinsiz :)

- sigaradan nefret ediyorlar. sen kanser çubuğuna devam et o zaten zararlı olduğunu bilip senden uzak duracak sigara içerken sen.

- bu bence geyik bi soru :D :D hayvanın olayı zaten karanlıkta takılmak, buna göre evrimleşmiş tüm organları. ne ışığı hocam yapma... senin karanlıkta görmediğin sineği görüyor o.

- ısırdığı anda kesin ve sert bir sesle "hayır" diyerek oyunu bırak. o zaten pişman olacak ısırdığı için. ama tepki göstermezsen "aa ne güzel oyun lan istediğimi yapıyorum" diye takılmaya devam eder. sesli uyarı ve oyunu tamamen kesmek çok önemli. bunu bir-iki defa bile atlarsa geçmiş olsun, bir panter yavrusu yetiştirdin demektir :) kediler inanılmaz özgür ruhlu canlılar, tek korkuları da "oyunlarını" kaybetmek, başka bi boktan korkmuyorlar aslında (psikolojik kayıptan bahsediyorum, yoksa ses-ışık ayrı fizyolojik uyaranlar) bu korkusunu kullan, ısırırsa oyunu bırak. net.

- bundan güzel şey mi var be... zamanla birbirinizin biyolojik saati entegre olunca aynı anda uyanıp aynı anda uykunuz gelecek :)) böyle kalsın, sıkılırsa gider zaten :)

- tırnaklarını kesmen veya kestirmen evde başka kedi olup olmamasına bağlı biraz aslında. zarar vermesinler birbirlerine dersen kes veya kestir. tırnak kesilmesinden kesinlikle rahatsız olmuyorlar, umursamıyorlar bile. sadece ilk bir-iki gün sağa sola tutunup tırmanma hızları biraz yavaşlıyor. o yüzden karar senin. tırnak kesilmesinin diş fırçalamaktan hiç farkı yok.
  • fiach mchugh  (21.03.18 22:26:16) 
Ses mevzusu normal alt katta tadilat varken yorganın altından çıkamamışlığı var benim ibişin, eve yeni alışma sürecinde hele korkması çok doğal.

Arapsabunu, sabun tozu tarzı şeyler tercih etmenizi tavsiye ederim, ben öyle yapıyorum.

Kediyi bahane edip belki odada içmemeye başlarsınız sigara :)

Kedi normalde karanlıkta çok pis gören bir hayvan da, ben azıcık bi ışık bırakıyorum yav :) içime sinmiyor valla.

Isırmada hayır mevzusu arkadaşın dediği gibi, sert bir tonla hayır deyip işaret parmağımı uzatıyorum uyarır gibi (başta alışana kadar burnuna tıp yapıyordum hayır derken ısırdığında) yine oynarken falan hafiften gaza gelip ısırmaya niyetlendiğinde parmak ile hayır dediğimde kendine geliyor %95

Uyuyacağı yerler genelde sabittir, sevdiği yerler bellidir, çok çok ufaksa tek yerde takılması doğal gibi sanki büyüdükçe açılır. Uyumasını istediğiniz yeri yumuşak hale getirip bir battaniye falan atabilirsiniz, siz uyuyana kadar yanında takılabilirsiniz.

Ben ön tırnakları kesiyorum kedi makası aldım (internetten iyice video izleyin hassas bi iş tırnağın içindeki pembe kısma kesinlikle çok dikkat etmek lazım) arkaları kesmeyelim arkadan itişli canlılar bunlar. Aslında tırmalama mevzusuna alışıyorlar benimki bana kesinlikle oynarken de hiç bir şekilde tırnak çıkarmıyor ama istemeden çok acaip şişlemişliği de var bir sürü görmeden ya da orada benim bir parçamın olacağını tahmin edemeden. İlk etapta koltuğa falan zıplayıp tırnaksız olduklarını bilemediklerinden tırmanamıyorlar falan içi eziliyor insanın ama sonra alışıyorlar.

Benim tecrübeler bu şekilde.
  • hedep  (21.03.18 23:48:28) 
-zemin temizliği için suya sirke katıyorum. su kuruduktan sonra sirke kokusu kalmıyor.
-ben de ön tırnaklarını kısaltıyorum. istemeden bana takabiliyor. arkaları ise kesmiyorum. kısa olunca alışana kadar koltuklardan yuvarlanıyor.
-elektrik makinesinden hep korkacak. benimkini süpürmeyeceğim odaya götürüp bırakıyorum. gelmeye yanaşmıyor bile.
-evdeysem açık ışık bırakmıyorum ama evde değilsem bir odanın ışığını açık bırakıyorum. karanlıkta bizden daha iyi görebildikleri için mantıklı değil tabii ki :)
- uyunacak yere kendileri karar veriyorlar. linkteki salıncakta cam önünde yatmayı seviyor benimki.
www.hergunyeniurun.com

ayrıca tırmalama tahtası kullanmaya ve furminator gibi bir tarakla taranmaya alıştırmanızı öneririm.

mutluluklar dilerim.
  • boyalı kuş  (22.03.18 09:43:09) 
- sese duyarlı olması normal, bi süre sonra alışır. saç kurutma makinesi ile süpürgeye asla alışmayacak :)

- yerleri arap sabunu ile siliyoruz. bizim için de daha iyi zaten. ev içi kimyasal kirliliği diye bir şey de var neticede.

- odada daha az sigara için derim ben, balkonda içerken bile yanıma almıyorum pek. her durumda pasif içicilik gibi zararlı olacak onun için.

- ışığa gerek yok. kedilerin görüşleri insanlardan kat kat iyi değildir, azıcık daha gelişmiştir diye okumuştum bi kitapta. ama yine de gerek yok ışığın açık kalmasına.

- ısırma konusunu biz yapamadık, sizin gibi kıyamıyoduk ne güzel oynuyoruz diyoduk. şu an mahvediyor bizi. alnımı ısırdı bi kere yatarken :) hayır diyip oyunu bırakın. elinizle oyun oynatmayın, muhakkak ısırabileceği bi oyuncak olsun. oyuncak yok demişsiniz ama kağıttan top yapsanız mesela? bayılıyorlar öyle şeylere.

- birlikte uyuma olayı güzel, ama bazı zamanlar alıp yatağına koyun. minik minderden yatak yapın ve yeri hep sabit kalsın. her durumda canı nerede isterse orada yatıyor gerçi.

- ben kesiyorum/kestiriyorum tırnaklarını. uyurken kesmek en mantıklısı. ama bu işe girişmeden önce okuyun, videolara falan bakın. sinir uçlarına denk gelmesin. zaten en sivri ucunu alıyosunuz yetiyor. arkaları kesmiyorum.
  • kulakligin calismayan teki  (22.03.18 11:43:26) 
Tırnak konusunda yorum yapan herkesin kedisi büyük, sizin kediniz daha 1 aylık.
Veterinerler zaten kesmez şu anda ama siz de sakın öyle bir şeye kalkışmayın. Tırnak gelişimini tamamladıktan sonra, tırnakları güçlendikten sonra kesebilirsiniz. Bu da ortalama en az 7-8. Aya denk geliyor.
Tırmalama tahtası işinizi görecektir. Birbirinize alıştıkça sizi nerde tırnaklayacağını anlarsınız zaten:)
  • artci sarsinti  (22.03.18 15:50:50) 
[]

kediye verilebilecek markette satılan yiyecekler ve başka sorular

selamlar, 2 gündür 25-30 günlük bir kedi besliyorum. ilk kez tecrübe daha önceki duyurumdan da anlayabileceğiniz üzre. aşağıda sorularım var;

-sadece sabah uyanınca biraz mama yedi, onun dışında öğlen yanına uğradığımda ne yapsam yediremedim, konserve mama önerildi yaş mama yerine ama petshop'a gitmek için yarını beklemem gerekiyor, bugün marketteyken konserve mısır vermek uygun olur mu diye düşündüm, uygun olur mu?

-kuru mamayı ıslatıp vermeyi denedim, dün gece biraz tadına baktı ama devamı gelmedi. bu ıslatma oranı nedir acaba? yani tanecikler kapta yüzsün mü mesela? ayrıca uzun süre böyle nemli beklemesi kötü mü? öğlen ıslak mamayı görünürde bir şey olmamasına rağmen çöpe döktüm ve kabını yıkayıp yeni mama koydum. göz kararı bir ölçüt değil bana aşağı yukarı bir ölçü birimi ile bu oranı söyleyebilir misiniz? :(

-yaş mama kapta ne kadar durabilir bozulmadan? biraz rengi solmuş görünüyor. ne zamana kadar bekleyip dökeyim? (sabah ve akşam üstüne taze ekledim)

-son olarak azcık yemesine rağmen aşırı derecede hareketliydi bugün, eve alıştığı için mi böyle? ben hala yeterince yemediğini düşünüp üzülüyorum :(

çok teşekkürler şimdiden

ek: dün de bir arkadaş istemişti, aşağıda kedinin fotoları var
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

 
- bazı marketlerde de yaş mama satılıyor, onlardan bulabilirsiniz belki. mısır konusunu bilmiyorum.

- kuru mamayı ıslak halde yemezler genelde. öyle sevmiyorlar.

- yaş mama dolapta 2 gün bozulmadan durduğuna göre dışarıda ömrü çok kısa sanırım.

- bebek olduğu için hareketlidir, normal. siz yeterince yemek yemediğini düşünüyorsanız bir veterinere götürün, muayene edip karar versinler.
  • dedimmidemedimmi  (21.03.18 10:35:51) 
Yahu o kadar küçük bir kediyi -zorunluluk yoksa- sahiplenmeseydin keşke. Kötü olmuş.

- Konserve mısır verme. Gdo'su değiştirilmiş ilk besin mısır zaten. Markette kapalı satılan hiçbir şeyi kediye verme.

- Mamayı tek tek elimde ıslatıp vermişliğim vardı benim de. Öyle yapabilirsin. Zamanını alır baya ama daha mantıklı bir yol olur. Yaş mamayı yemesi lazım aslında. Yaş mamada ısrar edebilirsin. Kuru mama için daha çok erken.

- Yaş mamayı açıp kaba koyduğum gün yedi yedi. Sonrasında, koyduğum kısmı hemen atıyorum ben çöpe. Her ne kadar konserve olsa da, açıldıktan sonra hızla bozuluyor. Kuru mama gibi değil. Açtıktan sonra buzdolabı poşetine koyup ağzını da sıkıca bağladıktan sonra buzdolabında saklıyorum ben. Saklama süren de 2-3 günü geçmesin bence. Riskli buluyorum ben.

- Bebe yahu o, atlayıp hoplayacak tabii =) Yediği miktara takılma sen. Kabında maması hazır olsun, gerisi sıkıntı değil. Hareketli olması sağlıklı olduğunu da gösterir. Tuvalet sıklığına ve rengine bak. Farklı bir renk ya da koku hissedersen o zaman telaşlan. İpli oyuncak al bebeye de, evde çıldırsın oynarken =)

Tam bi' Batman'miş =) Gözler de tam açılmamış, kılkuyruk haliyle büyüyor. Bu maskeli olanların erkekleri çok hareketli oluyor. Seninki de öyleyse ayağınla falan oynarken dikkatli olmanı öneririm.

Not: Bu sıralar bebenin güçlenme dönemi. Çok sık olmamakla birlikte böbrek ve ciğeri iyice pişirip (ya da haşlayıp) vermen kan yapacaktır ve tokluk hissini uzun sürelere yayacaktır. Benimkilere çok sık yapmadım ben bunu ama büyüdükten sonra tavuğun her bölgesine karşı canavar gibi oldular =) Küçükken özellikle ciğer pişirip vermenin bağışıklıkları için de uygun olduğunu söyleyen veterinerler var. Haftada 1-2 kere ciğer verebilirsin işte çocuğa.

Umarım uzun ve sağlıklı bir ömrü olur bebenin. İsmini de şimdiden koy ve sık sık söyle ki alışsın kılkuyruk =)
  • lake of the hell  (21.03.18 13:50:08) 
[]

25-30 günlük yavru kedi hakkında sorular

selamlar, dün akşam bir yavru kedi sahiplendim henüz 30 günlük kadar. gelirken yolda çok korktu hatta taşıma kabına kakasını yapmıştı. eve gelince biraz sakinledi ve dün yatakta birlikte uyuduk (ben uyumaya çalıştım o ara ara yatıp ara ara yatağın sağına soluna bakındı). dün gece hiç yemek yemedi hatta su bile içmedi, korkudandır/alışınca yer içer sandım ama sabah da ne ettimse yemedi.

öğlen işten çıkıp geldim baktım ve yatakta yorganın altında buldum kendisini, kuru mama yemiyor bari yaş mama yesin diye felixin yavru yaş mamalarından koydum, iki üç lokma yeyip tuvaletine koştu ve işedi. kuru mamaya yanaşmadı ama.
işten gelince yaş mamanın üstüne kuru mama koydum ve artık içim el vermediği için biraz da zorla yedirdim. bence hatırı sayılır miktarda yedi. sorularıma geçiyorum.

-kuru mama yemeye başladığını söylemişti sahiplendiren, marka ile ile alakalı olabilir mi? yoksa alışma sürecinin sancılarından mıdır bu yememe durumu? n&d marka tahılsız aldım mama olarak da (buradaki duyuruculardan birinde görmüştüm). yine mamaların suyun bulunduğu tarafa yönelmediğinden suyun başına götürüp koyunca içiyor mesela lık lık. bu hafiften zorla yedirme içirme hareketim doğru mu? aç kaldı tüm gün diye çok üzüldüm :(

-bugün öğlen 1 ve akşam işten geldiğimde 2. olmak üzere 2 kere çiş yaptı ama kaka yapmıyor. sürekli izliyorum veya kumuna götürüyorum kaka kokusu alınca, kumun içinde sanki birini kaybetmiş de arıyormuş gibi geziniyor ve sonra geri çıkıyor. kakasını kendi akışına mı bırakayım yoksa bir yol öneriniz var mı?

-bazen kuma götürdüğümde kumları yiyor :( yavru kediye hassas davranmak gerektiğini biliyorum ama artık kızmaya başladım ancak oralı değil gibi. orda maması dururken bu yavru taş yiyor :( bu bir sorun mu? acil olarak kumu değiştirmeli miyim? (kumun markası ezcacıbaşı pisipisi. yine burdaki duyuruculardan birinde gördüm de aldım)

-sahiplendiren kişi bu yaşta aşı olmaz büyüsün biraz dedi ve aşısız şu an kedi, doğru mu söylüyor sizce?

-yine sahiplendiren kişi günde 1-2 defa biberonla besle dedi ama ben tam kedi acemisi olduğumdan demin biraz boğazına boca ettim sanırım. biberonla nasıl kedi beslenir? yemiyorsa zorlamam saçma di mi? yiyecek olsa tadına baktıktan sonra kendi ister?

şu an için en acil sorularım bunlar. bu kategoride biraz kafa ağrıtacağım bir müddet. cevaplarınız için çok çok teşekkürler şimdiden.

 
Konu hakkında bilgim yok ama çok merak ettim keratayı foto atar mısın :)


  • valarmurgulis  (19.03.18 20:45:52) 
diğer sorular hakkında çok bilgim yok ama mama olarak 2 aylık olana kadar yaş mama tüketse daha iyi olur. felix kötü bir marka (büyük oranda et türevi içeriyor). animonda (vom feinsten ya da carny serisi), schesir, brit care, gimcat, chef's choice, bozita gibi markaları öneririm.


  • slow like honey  (19.03.18 21:07:57) 
25 günlük kedi yetiskin kuru maması yiyemez. N&d tahılsız yetişkin kedi maması. Kitten almanız lazım ama onu da ancak bir iki hafta sonra rahatça yemeye başlayabilir. Şu anda süt içecek büyüklükte daha. Biberonla beslemeye devam edip (biberonu yandan vermeyi deneyin) gun icinde ara ara da kuru mama verin. Kitten kedi mamalarınin hem boyutları minik hem de toz gibi çabucak dağılıyor. Vitamin ve minareli de daha fazla. N&dnin kitten mamasini alanılırsıniz yine. Hiç yiyemiyorsa hafif su ile islatip vermeyi deneyebilirsiniz, bizimki 40 günlük olana kadar öyle yiyordu. Sonrasında rahatça kitten yemeye başladı. 8 aylık; daha yeni yetişkin maması aldık ki 1 yaşına kadar da kitten verenler var.

Tuvalet için daha küçük. Bir iki haftaya o da iyice oturacaktir. O arada yemeye çalışma vs gibi durumlar oluyor. Kumun markası iyi, biz de aynısını kullanıyoruz. Daha küçük olduğu için tuvalete çok sık gitmemesi de normal. Kakasini kum ile kapatmayı vs 3 aylığa doğru öğrenmişti bizimki. O kadar günlükken kaba tirmanamiyordu bile, önüne yükseltmek için bir şey koymuştuk. Rahatça girip çıkmaya başladı sonra. Bir de tuvaletini odanın içinde çok göz önünde olmayan bir yere koyun. Biraz büyüyene kadar de kedi çoğunlukla mamanin ve tuvaletin olduğu odadavakit geçirsin.

Islak mama o kadar iyi bir şey degil, vermeyin. Biraz büyüyünce ayda 1 ödül olsun diye verirsiniz ama onda da kaliteli bir şey seçin.

Birkaç hafta sonra ic-dış parazitı yapılacak yasa gelir. O zaman veterineri arayıp detay sorarsınız zaten.

Bu arada o kadar minik yavrunun uzun süre yemek yememesi iyi değil, birkaç saat arayla ufak da olsa bir şeyler yemesi lazım yoksa güçsüz düşer.

Henüz daha bebek. Bircok şeyi yarım yamalak yapıyor şu anda, sizi de ugrastirir ama birkaç ay sonra her şey rayına oturur.
  • fraise  (19.03.18 21:24:14 ~ 21:28:35) 
Yavru çok küçük, annesi varsa keşke ayırmasaydınız. Annesi yoksa bakımına biraz özen ister 2 aya kadar. Kakasını yemek yemediği için yapmamış olabilir. Ama dışkılama dürtüsü için pamuğu hafif ıslatıp anüs bölgesini yavaş yavaş silebilirsiniz. (annesinin yalama hareketini taklit ) Küçük kedi biberonları var, temin edebilirseniz şahane olur. Kedi sütünü günde 2 kere verirseniz iyi olur. Çünkü kuru mama yeselerde doyacak kadar yiyemez şuan. 45 günden sonra daha kolay olur. Biberon veremiyorsanız da konserve mama verebilirsiniz. tavuk vb şeyler için çok küçük kabız olabilir.Kumu yemesi normal değil. Kumda eşelenmesi normal.
Su içme ve diğer işlerine alıştıkça kendisi gider, şuan alışma sürecinde. Sizinle uyuması iyi olur. Çünkü çok üşür, siz yokken de sıcak su torbasına havlu sarıp yuvasına bırakırsanız ısınması kolay olur. Ya da geldiğinizde yorganın içinde bulmanız çok normal.
Aşı için evet küçük. 2 aydan itibaren iç dış parazit , 4-6 aydan sonra diğer aşıların yapılması tavsiye ediliyor.

Yemek yediği halde kakasını yapmazsa, karnına hafif hafif masajlar yapın. eğer karnı çok sertse bi veterinere danışmanızda fayda var. Zeytinyağı vermek de çözüm olabilir ama çok küçük ve önceden nasıl bakıldığını kakasını yapıp yapmadığını tam bilmediğiniz için veteriner çok daha iyi olur.

1-2 hafta sabrederseniz çok tatlı bir arkadaşa sahip olacaksınız.Yavru kedinin tadı bir başka :) Hayırlı olsun
  • i am a legal alien  (19.03.18 21:31:03 ~ 21:34:20) 
@fraise ıslak mama neden o kadar iyi bir şey değil? yurtdışında sırf ıslak mamayla besliyorlar kedileri, vücuduna yeterince su girsin diye.


  • slow like honey  (19.03.18 22:02:42) 
Çoook küçük! O kadarlıkken annede ölüm-dışlama vs problem yoksa yavru kesinlikle ayrılmaz anneden..

Annesinden öğrenmesi gereken şeyleri de öğrenmedi henüz. Misal, kum terbiyesi, kendini temizleme vs..
Kuru mamaya ortalama 30-35 günlükken geçilir ama 2-2,5 aya kadar süt emer annesinden.

Eğer imkanınız varsa geri verin, biraz daha büyüdükten sonra alın tekrar. Anne sütünü çok az aldı yavrucak, ileride bağışıklık sistemi zayıflığı, küçük kalma... gibi problemler yaşamanız muhtemel..

Çok güzel bir şey yapıyorsunuz ama çok erken olmuş yavruyu ayırmak.
  • artci sarsinti  (20.03.18 03:37:58) 
[]

hepsiburada farklı satıcılardan kargo

selam,
hepsiburada'dan farklı satıcılara sahip ürünleri sipraiş edersek kargolama nasıl oluyor? hepsi ayrı ayrı mı gönderecek yoksa bir yerde toplayıp mı gönderiyorlar?



 
ayrı gönderilir.


  • spirit crusher  (18.03.18 20:24:34) 
hepsiburada'nın kendi dükkanları haricinde diğer satıcılar kendi kargolarını kendileri kargoluyorlar.

bu yüzden ne kadar farklı dükkan, o kadar fazla kargo.
  • air  (18.03.18 20:58:04) 
[]

son zamanlarda demonte kitaplık almış olan var mı?

evidea'dan aldığım kitaplığa montaj kılavuzunu yollamamışlar.
çağrı merkezini aradım mail atıcaz 1 saate dedi ama güvenmiyorum.

elinde demonte kitaplık kurmak için montaj kılavuzu olan bana gönderebilir mi?

 
Babacım klavuzu napıcan az bak sağına soluna anlarsın zaten


  • bos gezenin bos ustasi  (17.03.18 19:06:07) 
[]

Doktor faustus

Uzun zaman sonra bir kitabi bitirmeden birakacagim gibi... daha once okuyanlar, devam edeyim mi? 80.sayfadayim




 
shmoop, gradesaver'a falan girip özet ve analizini oku hiç yorma kendini, dersin kitabıydı ona rağmen sonuna kadar okumadım ben.


  • zebragibi  (11.03.18 22:00:24) 
[]

aptallar için kedi sahiplenmeye giriş 101

selamlar,
2 aydır canım kedi sahiplenmek istiyor ama hiçbir tecrübem yok bu konuda (ve sorabileceğim birisi de). hatta çocukluk döneminde bir bekçi köpeği ile yaşadığım tatsız bir travmadan sonra hayvanlara ilgi duymadım. şu an istiyorum, canım kedi çekiyor. bakabilirim. ama size sorularım var.

1-nerden sahipleniyoruz kediyi? bazı kedi sahipleri sokaktan almış mesela kedisini, bunu nasıl yaptılar? sokaktaki kediyi böyle enseden tutup evin içine mi aldılar yoksa kediler mi peşlerine takılıp eve kadar geldi?

2-sokakta yaşayan hayvan alırsak nasıl davranmalıyız? önce eve alıp sonra mı veterinere gitmeliyiz yoksa tam tersi mi? sosyal medyada sahiplendirme ilanlarından mı ilerleyeyim veya? tecrübesiz biri için hangisi makul?

3-tecrübesiz biri için yavru kedi sahiplenmek mi mantıklı yoksa 1-2 yaşında olsa daha mı iyi?

4-tecrübesiz biri için erkek kedi mi dişi kedi mi? (farkettiğinden değil de hani huyları suyları değişir mi cinsiyete göre? sağlıklı olsun da.) bu soru aslında tür için de geçerli. kedinin siyah olması beyaz olması tekir olması iran olması tecrübesiz sahiplenen için fark ediyor mu?

5-sahiplendiğimiz kedi için (daha önce aşıları yoksa mesela) ilk veterinere götürdüğümüzde maliyet tahminen ne kadar olur?

6-eve alınacak ilk kum, su, mama, kaplar gibi ana materyallerin maliyeti ne olur?

7-kısırlaştıracağımızı da varsayarsak kedinin 1 senelik ortalama gideri ne olur?

8-sahiplendiğimiz kedinin bizi beğenmeme ihtimali var mı? yani gitmek ister mi evden? alışma süresi ne kadar maksimum? gitmek isterse nasıl belli eder?

9-ben çalışıyorum ve bazen eve geç geliyorum. yani tüm gün evde sıkılır mı? bu bir dezavantaj mıdır?

çok çok teşekkürler cevaplarınız için şimdiden.

 
On not: kediyi tam anlami ile sahiplenmedim. Bahcemde baktim uzunca muddet.

1) ensesinden tutup getirdigim de, oldu cevredeki insanlarin kucagima biraktigi da, kendisi pesime takilan da. Annesinin altindan almayin kafi.

2) once aldim sonra ust komsu veterinere goturdu. Bence pasa keyfiniz bilir. Internetteki ilanlardan nedense hoslanmiyorum. Siz bilirsiniz.

3) valla tecrubesiz diyorsunuz da at beslemiyorsunuz o kadar da zor degil. Yetiskin size alismayabilir. Ama yavrunun da size alismamasi olasi. Bence ilk etkilesim onemli. Ikiniz de birbirinizden hoslaniyorsaniz yasin ne onemi var.

4) kopek icin ilk kopek disi olmali derdim de kedide bilemedim. En iyi anlastigim kediler disiydi.

5) hicbir fikrim yok. Hic kedi icin veterinere gitmedim.

6) ucuz seyler ya gozunuzu korkutacak bir masraf degil. Simdi tam bilmiyorum hepsiburada'dan bakabilirsiniz aslinda.

7) hic kisirlastirmadim.

8) sizi begenmeyebilir. Sizi bir mendil gibi kullanip bi kenara atabilir. Sizi otel gibi kullananilir. Kedinin pasa gonlune kalmis. Bu konuda sizin bi insiyatifiniz yok. Gitme isterse gider.

9) kimisi sikilir kimisi sikilmaz. Ama gene de cok uzun saatler degilse sorun olmaz. Tv radyo acik birakabilirsiniz.
  • allah yazdiysa bozsun  (04.03.18 00:54:01) 
Yeterli açıklamalar göremedim cevaplarda. Eğer soruların cevaplanmadıysa halâ, belki yardımcı olur yazacaklarım. Şunu da yazmalıyım: "Canım kedi sahiplenmek istedi" diye kedi sahiplenilmez. Durumunu, koşullarını bir kedi için ayarlarsın ve sonra kedi sahiplenirsin. "Hadi çocuğumuz olsun" diye hiçbir hazırlık yapmadan çocuk yapmaya çalışmaya benzemiş bu. Gene de hevesinin iyi niyetli olduğunu düşündüğüm için cevap yazmak istedim sana.

1- Ben zorunda kaldım ilkini sahiplenmeye. İkinci de, geçici bir süreliğine evde barındırmak zorunda kaldığım erkek kediyle evdeki dişinin çiftleşmesinden doğan ve sahiplendiremediğim tek yavruydu. İkisi de zorunluluktu benim açımdan. Barınaklardan sahiplenmeni öneririm. Sokaklardan alınan yavru kedilerin büyük kısmı daha sütten kesilmiş olmadığı için sonradan büyük bağışıklık sorunları çıkabilir. Ayrıca annesi yanında olan yavru bir kediyi sahiplenmeyi doğru bulmuyorum.

2- Sokaktaki kediyi sahipleneceksen, önce n'olur annesi var mı diye sor soruştur. Ardından ilk işin en yakın veterinere gitmek olsun. İlk aşılarını vakit kaybetmeden yaptır. Sahiplendirme ilanlarını da tercih edebilirsin ama benim gibi seçici ilan sahiplerine denk gelirsen, ağzına sıçmaktan beter edebilirler seni. İlanlara güvenmeyen de varmış, okudum. Sahiplenme ilanı verenlerin hepsinin iyi niyetli olmadığına katılabilirim ama ilanla kedi sahiplenmenin güvenli olmadığına katılmam. 7 kedi sahiplendirdim böyle.

3- Yavru olursa bile en az 3 aylık olmalı. 2 aylıkken sütten kesilecek, biraz da sokakta hayatta kalma içgüdüleri gelişse, tamamdır. Biraz daha büyük kedi eve daha kısa sürede alışabilir ama sana daha geç alışır. Yavru kedide ise durum tam tersi olabilir. Türkiye şartlarında eve alınmış kediler 10 yaşını rahatça görüyor genelde, herhangi büyük bir sağlık sorunları olmazsa. Buna göre düşünebilirsin.

4- Hem erkeği hem de dişisi var bende. Kesinlikle dişi sahiplenmeni öneririm. Kısırlaştırılması daha fazla risk taşısa da, kızışma döneminde evinde heyecanlı heyecanlı dolanıp her yere işeyen bir erkek kedi fikrini hoş bulmayacaksındır =) Huyları değişmez ama her kedi farklı karaktere sahiptir. Bir de, uzun tüylü kedi sahiplenmemeni öneririm (Evet, bendekilerin ikisi de uzun tüylü). Hem temizlik daha zor oluyor hem de onlara ayırmak zorunda olduğun günlük süre çok daha fazla oluyor.

5- İlk aşıları çok pahalı değildi hatırladığım kadarıyla. Sonrakiler daha pahalı oluyor. Şurada bu yılın fiyatları var: www.vetbilgi.com . Bu fiyatlar civarında olacaktır. Karma, lösemi, kuduz (ve yavruysa Fiv) aşıları şart ama uzun vadeye yayabilirsin. Önce karma olur, biraz geçer kuduz olur gibi. İç dış parazit aşılarını ise belli aralıklarla tekrar etmen gerekecek. Diğer aşılar tek seferlik.

6- Deli gibi artmış kum kabı fiyatları ya. 200 liraya kum kabı mı olur arkadaş? Ben 5-6 yıl önce aldığımda 30 lira ödemiştim. Hiçbir şey bu kadar zamlanamaz. Sonuçta plastik kap alıyorsun. Kaba 50 de, kuma (o da zamlandı yeni) 25 de, suyun maliyeti yok, kendi içtiğin damacanayı paylaşacaksın, kapları da başlarda plastik saklama kaplarını kullanarak halledersin. Mamayı da önce temizmama'dan söylersin. Biraz büyümeye başlayınca da kaliteli olanlara dönersin.

7- Kısırlaştırma ücretleri çok değişken. 1000 liraya kısırlaştıranı varmış İstanbul'da. Bundan birkaç yıl önce ben 75 liraya yaptırmıştım benimkileri. En fazla vereceğin para 200 lira civarı olsun bence. Kısır kediler için olan mamalar oldukça pahalı. Kilosunu 5-10 liraya aldığın mamayı sokaktakilere verip kilosu 30 lira civarında olan "sterilized" mamalara geçeceksin. Kedinin boğazına ve gramaj kontrolüne göre de yıllık ne kadara mal olacğaını görürsün. Benimkileri zor durduruyorum ben. Günlük kedi başı 100 gram civarında dolanıyorsan kısmen iyi. Ben bundan daha azını veremiyorum, eve geldiğimde beni yemeye çalışıyorlar =) Normal ölçü kedinin yaşına ve kilosuna göre belirlenir. Veterinerin de yardımcı olur sana zaten.

8- Kedilerde insan beğenip beğenmeme gibi bir durum yok. Onun için sen "büyük kedi"sin. Öyle görecek seni. Üzerine koku bırakmaya çalışacak (Sen bunu kendisini sevdirmeye çalışıyor gibi algılayacaksın), miyavlamasını sadece sen duy diye yapacak (Kediler kendi aralarında miyavlayarak iletişim kurmazlar). Böyle böyle gırla ayrıntı öğrendiğinde kediyi bir hayvan olarak değil, çocuğun gibi göreceksin. Gitmeye çalışmaz, eğer sokak kedisi sahiplenmediysen. 1 aya yakın bir sürede alışırsınız birbirinize. Yaşına da bağlı tabii. O gitmeye çalışırsa, zaten senin anlamanı değil, hata yapmanı kollar (Kapıyı, pencereyi dikkatsizce açman gibi).

9- Ben de günün büyük kısmında evde değilim. Kediler her ne kadar sosyal hayvan olsalar ve uzun süre yalnız kaldıklarında depresyon belirtiler gösterseler bile, birkaç gün yalnız kalmaları büyük sorun teşkil etmez. Tabii ki bu birkaç günü alışkanlık haline getirmemen gerek. Ben şehirden çıkamıyorum uzun süredir onları birilerine emanet edemediğim için mesela. Kediler sıkılmaz ama sen eve geldiğinde "Neredeydin bütün gün?" bakışı atarlar =) Trip de atar sana biraz ama çabuk unutur.

Artık çocuk sahibi olacağının bilinciyle kedi sahiplenmeni öneririm. Yoksa sen de bir hevesle kedi sahiplenmiş ama kendini yeterince tanımadığı için çocuğunu sokağa atmış insancıklardan biri haline kolayca dönüşebilirsin. Sorun olursa sormaya devam et. İlla ki yardımcı olmak isteyen çıkar sana burada.
  • lake of the hell  (09.03.18 18:38:37) 
bir çok kişi cevaplamış ama ben de dayanamadım yazıyorum. ççünkü çok güzel sorular sormuşsunuz.

1 - abi barınaktan alabilirsiniz. veya ilanları takip edin.

2 - hiç farketmez bence. ama önce eve alsanız bile bir an önce veterinere götürün derim. bir de veterineri çok iyi seçin. googlelayın filan araştırın, arkadaşlarınıza sorun, iyi veterineri bulun.

3 - yavru kedi sizin yanınızda büyüyünce aranızda inanılmaz bir bağ oluşacak. tabi büyük kedide de oluşur ama onun ebeveyni siz olacaksınız. benim kedilerim yavruyken kardeşimdeydi. hala ne zaman kardeşim eve gelse çok seviniyorlar.

4 - cins kedilerin genelde genetik hastalıkları oluyor. tekirler ise genel olarak daha sağlıklı ve güçlü kedilerdir. bildiğim kadarıyla tüm safkan kediler çok sağlıklı oluyor. erkek kediler birazcık daha yavaş gelişirler ama geliştiklerinde daha iri olurlar. ayrıca kısırlaştırışlmazlarsa sağa sola püskürtmeye başlarlar. ama kısırlaştırması daha kolaydır. dişi kedilerin güzel bir özelliği de diğer dişi kedilerle daha iyi anlaşmaları ve biraz daha uslu olmaları. ama kısırlaştırılmaları daha eziyetli.

5 - en fazla 100 tl. aşı vs.

6 - en fazla 200-250 tl. mamayı çok aldığınızı varsayıyorum.

7 - 2 kedim var, otomatik tuvaleti saymazsam 1200-1300 tlyi bulmamıştır. belediyede kısırlaştırdım. ki ben kedilerime çok oyuncak moyuncak alırım.

8 - yok. evde sevgi görüyorsa gitmek istemesi imkansıza yakın gibi. en fazla kızışır sevişmek ister. 2-3 güne hemen alışır. benimkiler 5 saatte alıştılar.

9 - tek kediyse evet sıkılır. iki kediyse sıkılmaz. ve emin olun iki kedi tek kediden çok çok daha iyidir.
  • beyteper canavari  (16.03.18 18:11:37) 
[]

tez danışmanlığı seçimi için hoca ile görüşmeye gitmek

selamlar, tez danışmanlığı seçimi için hoca ile görüşmeye gitmeden önce ne yapmak gerekir? önerilerinizi dinlemek isterim.

salı günü ayaküstü konuşabildik kendisiyle, "sen dersimi almış mıydın?, bu alanı biliyor musun?" gibi çok olumlu sonuç vermeyecek şeyler söyledi ve perşembeye randevu koparabildim.

işin aslı şu: evet derslerini aldım ancak çalıştığım için devam etmedim, sınavını da bütünleme ile anca geçtim ve kadının kafasında olumsuz bir intiba bıraktığımın farkındayım. ama tez dönemi daha farklı olacağım. verdiği dersin konusunda türkçe tek kaynak (hala öyle sanıyorum) kitabın sahibi. lisans döneminde bu dersi seçmeli alırken kendisinin kitabından faydalanmıştık. ben de lisansta iyi yapabildiğim bir ders olduğundan bu alanda ilerlemek istiyorum.

akşamdan beri kafamda konu ve model belirsin diye scholar'da geziyorum ama elimde avcumda bir şey yok :(

 
Öncelike hocanın çalışmalarını okuyarak işe başlyabilirsin. Neler yapmış şimdiye kadar? Verdiği dersle alakasız bir şeyler de çalışıyor olabilir, özellikle küçük bir bölümse. Görüşme sırasında "siz şunları şunları yapmışsınız, şu yayınlarınızı okudum, ben de bunları yapmak istiyorum. Bu çalışmalarınızın üzerine şunları katmak istiyorum.. gibi bir konuşma yapabilirsin.


  • evrim halkasi  (01.03.18 00:39:20) 
Dersini alıp almadığına dair soruyu sormasının nedeni ilgili enstitü olabilir. Yani kimi enstitüler yl veya dr'da dersini almadığın hocayla tez yazamayacağını söylüyor, böyle bir kural var.

İlk konuşmanda hemen bir konu söylemen zor, böyle bir beklenti içerisinde olduğunu sanmıyorum hocanın ama şu alana, şunun için ilgi duyuyorum gibi bir şeyler söyleyebilirsin. Özellikle onun alanıyla ilgili okumalar yap çünkü bazen hocalar da doğrudan konu verebiliyor.

Ben yl'ta danışmanımla konuşmaya gittiğimde bana çalıştığım alanda (tecrübe) tez yazmamın daha iyi olacağını söylemişti. Ben de o yönlendirmeye göre araştırmalar yaptım, birkaç görüşme sonrasında netleştirebildik ancak. Doktorada zaten açıkçası ne istediğimi biliyordum, her hafta konuyu araştırıp hocama anlattım ve tez izleme jürim tarafından da konum kabul edilmişti.
  • duyond  (01.03.18 00:42:17) 
[]

aksis'ten transkript alamıyor muyduk?

sb. ben alamıyorum şu an :(




 
alabiliyoruz "transkrit e-imzalı" talep edin. ne zaman çıkar bilmiyorum ama. tam olarak nerede takıldınız?


  • straight from the heart  (28.02.18 23:55:53 ~ 23:57:37) 
e-imzalı denedim bekliyorum çok teşekkürler. diğer belge taleplerimi reddetmişlerdi açıklama kısmına denemeeee falan yazıyorum ben, bundan olabilir mi? kaldıramıyorum da oluşturduğum talebi :(


  • lucky strike  (01.03.18 00:00:02) 
iletişim fakültesinde alınmıyor, okula gitmek gerekiyor.


  • tabirimekruh  (01.03.18 00:01:38) 
Tekrar talep edin. Aciklama kismi daha duzgun olsun. Fakultelere gore degisiyorsa eger isletme ve muhendislikte alinabiliyor. Digerleri hakkinda bilgim yok.


  • straight from the heart  (01.03.18 00:43:39) 
[]

işveren tarafında iş görüşmesine girseniz neler sorarsınız?

yeni mezun birinin işe alımında mülakata girdiğinizi düşünüp vermenizi rica edeceğim. çok heyecanlıyım ilk kez gireceğim çünkü. hep masanın öte tarafında oturmuştum. üniversitede yaptığı projelerle mi ilgili sorayım hobilerinden yola çıkarak mı bir şeyler sorayım? yanlış bir şeyler söylemekten de korkuyorum. strese sokayım mı mesela? stresli durumda nasıl davranır bilebiliyor olmam gerekiyor çünkü.




 
Yeni mezuna ne soracaksın ki? Ben genelde üniversitede ne yaptın? anne baba ne iş yapıyor? vs gibi sorular sorup iyi bir insan mı onu öğrenmeye çalışıyorum. iyi bir insan olduğu izlenimi varsa zeki mi diye irdeliyorum. bunu da derslerine ilgisi, sorduğum sorulara olan cevaplarıyla falan belirlemeye çalışırım.
daha içime sinip de işe aldığım yeni mezun yok.

  • ozdek  (23.02.18 17:56:30) 
+ingilizce konuş, stresini ölç.

+geyiğine google 'ın işe alım sorularını sor, bakalım nasıl düşünüyor

+10 tane arkadaşının ismini saymasını söyle soyadlarıyla. sosyallik önemli.
  • binder dandet  (23.02.18 17:57:29) 
1. Önce firma ve pozisyon ile ilgili bilgi ver. Çok uzatma ama 5 dakikayı geçmesin. İş süreçlerini anlat. O pozisyon için düşünülen çalışanın ne yapacağından bahset. Sonra topu oraya at sürekli. Onu konuştur.

"kendinden bahset biraz."
"bizim şirketimizden beklentin nedir?" vs. gibi sorular sor. Zaten yapacağı yorumlara göre diğer sorular aklına gelecek.
  • himmet dayi  (23.02.18 18:12:53) 
if you could live another 300 years, what would you want to accomplish ?

300 yil daha yasayabilecek olsaydiniz, neleri basarmak istersiniz ?

ingilizce biliyorsa ingilizce sor yoksa turkce. cok sevdigim bir sorudur
  • purple rain  (23.02.18 18:38:02) 
Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini sorarım.


  • dissendium  (23.02.18 18:43:32) 
*bu başvurduğun pozisyonun ne iş yaptığını anlatabilir misin?
*sektörün genel durumu nedir? ( hangi sektörse)
*çalışmayı istediğiniz bu şirket hakkında neler biliyorsunuz?
  • neo  (23.02.18 21:58:56) 
[]

+18 duyuru neden yasak?

oral mevzusunda fraise'nin yazdığı duyuruda şu yazıyor: "+18 içerikli tüm duyurular hemen siliniyor, yılların duyuru kuralı bu."

+18 içerikli yazanı siliyolarmış, ok. ama neden yasak? açıklandı mı daha önce bir yerde?
bu kural başlı başına bir sansür değil midir yani ben sebebini anlayamadım. burada yazanların çoğunluğu yetişkin insanlar değil mi? veya bazı duyurucuların buna maruz kalmayı kabul etmemesi durumu için gönül işleri gibi bir yol bulunamaz mı?
benim kafama yatmadı bu iş.

 
ya eskiden şöyle bir muhabbet vardı. google sitede geçen kelimelere bakıyormuş çok +18 kelime varsa sen XXX sitesisin sana reklam yok diyormuş.


  • dedim dedim de kime dedim  (23.02.18 17:51:14) 
duyuruda kural falan yok. kural dediklerinin çoğu canları istediği duyuruları silebilsinler, canları isterse uçurabilsinler diye var. birileri mod olur ve kafasına göre takılır. tartışma başlatıcı içerik diye bir şey var, kimi duyuru altında sayfalarca tartışılır ama "sevmedikleri" cevap bu bahaneye sığınıp silinir. bence güzel özetledim.


  • doxanikee  (23.02.18 17:51:20) 
yasak arkadaşım. yeni türkiye'de yasak bu tür şeyler.

paragraflarca yazmışlar. yasak işte sormayın sorgulamayın.

buradan tüm moderatörleri de fazla mesaiye davet ediyorum.

www.eksiduyuru.com

silin gencolar. bunlar ne böyle yahu!
  • eeb  (23.02.18 17:51:27) 
başından beri yasaktı zaten. kimse size burada 18+ sorular sorabilirsiniz demedi. bu durumda nasıl sansür oluyor ben anlamadım.


  • elorelia  (23.02.18 17:54:24) 
"colugumuz var cocugumuz var, cocugumuz var cocugumuz var".

derede kurbaganin uzerine dusen dayi bunu acikladi yillar once :(
  • der meister  (23.02.18 17:54:39) 
doxanikee haklı, geçen mesela akbil basmayanları hayvana benzetmişti, şikayet ettim silen olmadı, birinin keyfi istese silerlerdi belki.


  • i was made for you  (23.02.18 17:58:15) 
Yasak değil ya, kafalarına göre iş yapıyorlar. Adam kayırmacılık, avamlık almış yürümüş. Yine ortaya küfredip gidicem, o olacak.


  • femme vitale strikes back  (23.02.18 18:14:21) 
Başından beri yasaklı olunca çok mantikli ve tartışılamaz oluyor; ayet çünkü bu kurallar.

İncil'in bile New editionlari cikiyor.

edit: Duyuruda birsuru 18+ soru açıldı. Benim de hatırladığım iki tane sorum vardi, cuckold ve swinger ile ilgili. Aynı gün birkaç tane daha benzer soru soruldu diye hatırlıyorum. Arasak birsuru başka duyuru ve soru da buluruz. O zamanlar yasak mı değildi yoksa moderasyon işini mı yapmıyordu?
  • rahip janick  (23.02.18 18:16:16 ~ 18:26:51) 
cevabi burada gizli: support.google.com

egerki bu sitede gormus oldugunuz adsense reklamlari devam etsin, site para kazansin istiyorsan bunlari yapmak zorundasin.
  • purple rain  (23.02.18 18:22:14) 
yasak degil diye biliyorum ama çok da şey etmiyorum. ohal malum... duyurudan da, sözlükten de, ülkeden de uçurulabiliriz her an.

birçok şey keyfi olabiliyor. misal, acil ev bulması gereken birinin duyurusu iplenmezken, bir diğeri sabitlenebiliyor yukarıda. "modlardan ricam..." deyince sabitlerler sanıyorsun sen de saf...

arkadaşlar iyi özetlemiş. "tartışma başlatıcı içerik" gibi yuvarlak bir bahaneyle, her şeyi silmek mümkün.

yanisi... yok eleştirilen devletlu/kudretlulardan çok bir farkı. gülücüğe odaklanıp takılıyoruz işte, ülkedeki halimiz de aynı.
  • runagain  (23.02.18 18:24:37) 
@purple rain, tek sebebi bu olamaz gibime geliyor çünkü bu sitenin formatı soru-cevap işliyor, kişilerin +18 sorular sorması (fraise örnek olarak "oral seks yapıyor musunuz?" sorusunu vermiş) bu google kuralını ihlal etmez gibime geliyor.


  • lucky strike  (23.02.18 18:42:23) 
+18'i bilmiyorum fakat duyuruda bir çok saçma kural var. Bu da onlardan biri olabilir. Tamamen eğip bükülebilecek, hiçbir mantıklı tarafı olmayan şeylere "kural" demişler.


  • harvey  (23.02.18 18:45:06) 
bir çok kural keyfi duyuruda bu konudan azade olarak.


  • kediyiyenpiskopatfareyimben  (23.02.18 18:49:21) 
Bu nick 2nci nick'im. Normalde sözlüğe 2004 yılından beri üyeyim. Eskisini pek kullanmıyorum. Eski nick'le buralarda dolanırken neler neler gördüm. Dark web gibiydi bir zamanlar duyuru.. Sonradan göt kurtarma amaçlı kurallar sertleşti. Ama keyfi uygulandığı da yadsınamaz.


  • twelfth  (23.02.18 20:00:21) 
[]

Arkadan vurulan tarihsel karakterler?

Boyle deyince akliniza kim geliyor? Benim sezar (brutus tarafindan) ve jesse james (bob ford tarafindan) geliyor




 
Sabahattin Ali geliyor. (yakın tarih ama )


  • old possum  (18.02.18 23:39:31) 
tabi ki hrant dink. yanilmiyorsam arkadan vurdular garibi.


  • charlotte blanc  (18.02.18 23:42:39) 
Atatürk geliyor benim aklıma direkt olarak. Belki fiziksel olarak bir saldırı değil ama her fırsatta vuruyorlar.


  • gozu acik sevisen yahudi  (18.02.18 23:55:45) 
ilk sezar geliyor maalesef -aklımıza soktular baskın kültürleriyle- ama sanırım "sen de mi brütüs." lafı efsane.

bir de ankara savaşında yıldırım beyazid geliyor. karşı tarafa geçen satıcılar hesabı.
  • ya ben lan neyse  (18.02.18 23:59:37) 
Abraham Lincoln


  • hedep  (19.02.18 00:15:15) 
Jesse James geldi benim de


  • beetlejuice  (19.02.18 01:02:01) 
iffet :D


  • €xpolerer  (19.02.18 12:32:42) 
[]

Spotify daki podcastlerden takip ettiginiz kanallar

Sb




 
Freakonomics, Stuff You Should Know, The Economist dinliyorum genelde. Arada vakit geçirmek için No Sleep ve Criminal tarzı hikaye anlatan kanallara da bakıyorum.


  • pike  (17.02.18 10:47:51) 
[]

Istanbul uni harc

Halkbank atm den yatirilabiliyor mu? Subeye gitmeden olmaz mi?




 
atmden yatırılabiliyor olması lazım. hatta ben zamanında bizzat yatırmıştım diye hatırlıyorum


  • cay koy geliyorum  (16.02.18 12:27:47) 
atm'den yatırdım. ref nosu olması yeterli.


  • doxanikee  (16.02.18 12:33:30) 
[]

istanbul üni merkezi kütüphane interneti

selamlar, yarın bir iş için beyazıt kampüsünde olacağım. yolda zaman kaybetmemek için kendi bilgisayarımla oturup kütüphanede çalışayım diyorum. interneti nasıldır buranın? biraz yüksek hıza ihtiyacım var çünkü uzaktan bağlanacağım.

önerilere de açığım beyazıt kampüsü civarı.
çok teşekkürler şimdiden

ek: he bi de şey, ben çevreye klavye sesi verebilecek kadar bir şekilde çalışıyorum bazen istemsiz, sorun olur mu?

 
sınav dönemi değil. çok kalabalık olacağını sanmam.


  • gliderpilot  (15.02.18 22:38:09) 
eduroam kullanılıyordu eskiden. öyle direkt wifiden bağlanamıyorsunuz. eduroam kurmalı, okul uzantılı öğrenci ya da akademisyen e-mailiniz olmalı. bir de okulun öğrencisi değilseniz kütüphaneyi kullanamıyorsunuz. hızı mükemmel değil ama çok yavaş sayılmaz. ben yıllarca kullandım, sorun yaşamadım.

eskiden böyleydi ama belki şu an değişmiştir bilmiyorum. sürpriz olmaması için bir arayıp sorun isterseniz.

ayrıca gliderpilot +1. çok boş olur diye düşünüyorum daha sınav dönemine çok var.
  • straight from the heart  (15.02.18 23:44:42 ~ 23:48:29) 
[]

android telefonumdan ekşi duyuruya bir şey yazınca sürekli yaşanan sorun hk

selamlar, ne zaman telefondan bir şey yazmaya çalışsam (duyuru, duyuruya cevap veya özel mesaj) ilk bir kaç karakter girdikten sonra ekrandan klavye uçuyor ve tekrardan kutucuğa tıklayamıyorum. (haliyle o ana kadar yazdıklarımı kopyalayamadığım için çöp oluyor). bu sorunu benden başka yaşayan var mı?




 
Ben de Android telefon kullanıyorum ve Chrome'dan giriyorum siteye ama bende öyle bir sorun çok nadiren oluyor. Özel mesajda "Kişi ara"ya tıklarken açılan interaktif pencere yüzünden yaşıyorum çoğu kez. Belki kullanılan tarayıcı ve klavye sorun çıkarıyordur.

Not: SwiftKey kullanıyorum ben.
  • m e b  (10.02.18 21:25:32) 
Ha, bir de uzun bir cevap yazınca "cevabla" diyorum. Sayfa yenileniyor ve yazdıklarım cevap olarak gitmemiş oluyor, uçuyor. Bu da nadiren oluyor.


  • m e b  (10.02.18 21:26:48) 
[]

la casa de papel'in nesini beğendiniz?

sadece 1 bölüm izleyebildim o da zorla. siz nesini beğendiniz? aklınıza hakaret ediliyormuş gibi hissetmediniz mi?
o ilk açılıştaki klişe sahne olsun (annesinin evinde polis olması), o birinci bölümün sonunda "prof bize ateş etmemizi söylemişti ama onların da bize ateş edeceğiniz söylememişti" gibi saçma sapan laflar olsun.

hayret ediyorum ya gerçekten hayret. vasata olan bu hayranlıklar çıldırtıyor beni.

 
sizin dizi önerilerinizi alabilir miyiz?


  • rectoa  (10.02.18 21:25:38) 
gençlerimizde ispanyolcaya karşı kabaran bi şeyler var sanıyorum, başka bir açıklama getiremiyorum duruma.


  • Jimmy McNulty  (10.02.18 21:32:07) 
ben ilk bölümleri izledim ama herkesin bu kadar ayılıp bayılmasına çok şaşırdım. millet sürükleyici diye seviyor herhalde. çerezlik dizi ama o kadar beğenilecek bir tarafı yok bence de.

"prof bize ateş etmemizi söylemişti ama onların da bize ateş edeceğiniz söylememişti" kısmına ben de çok takılmıştım ayrıca. polisin ateş edeceğini bilmeleri için prof'un söylemesi mi gerekiyordu lkasjdkljsa yalnız değilmişim :D
  • dedimmidemedimmi  (10.02.18 21:32:18 ~ 21:33:11) 
@rectoa, üzerime gelme benim. evimde iki dosya dolusu banka soyma planı var. kanlı. kansız. fauda güzel dizi. beğendim.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, ya yok estetik anlamda hitap etmez beğenmezsin ona itirazımız yok ama bu la casa de papel vallahi klişe oğlu klişe. yani bu kadar olmaz. bunu beğenmeyi hakaret kabul ediyorum beğenenin kendi aklına
  • lucky strike  (10.02.18 21:32:57) 
acikcasi biraz neymis bu diye izlemeye basladim. asiri surukleyici de gelmedi ama issizim, izledim. zor izleidm biraz. ispanyolcayi ozledigimi farkettim, listening alistirmasi gibi dusundum ben.

hatalar cok ve batti baya gozume.
  • kuehles blondes  (10.02.18 21:56:52) 
iki saat önce izlerken profun aslında kimsenin parasını çalmicaz ama darphaneye gircez ihihi açıklamasını duyunca direkt kapattık.


  • who cares wins  (10.02.18 22:08:05) 
populer kültür, netflix bok çekse ayılıp bayılıp izleyecek tipler bunlar, neden çünkü dizi izlemek için para veren adamlar bunlar, iki kitap oku desen kaçacak delik arar bu vasatlar


  • docrivers  (10.02.18 22:38:02) 
diziyi netflix çekmedi bildiğim kadarıyla, netflix üzerine yerleşti hatta son sezonu netflixte yok, bölüm süreleri değişti vs geyiği vardı.

bence konu klişe, bi iki mantık hatası var ama karakterler karizmatik, olayın altyapısı güzel(darphanede soygunu vs) ve arkaplandaki sosyalizm teması ilgi çekiyor
  • nundu  (10.02.18 23:10:33) 
ya amk şu dizileri 1 bölüm izleyip "bok gibiydi zor dayandım" yorumunu yapma hakkını nasıl kendinizde buluyorsunuz ya.

20 küsur bölümlük dizinin 1 bölümünü izlemek = 120 dakikalık filmin ilk 6 dakikasını izleyip "zor dayandım" demek gibi bir şey.

sözlükte 5 sezonluk breaking bad için "3 bölüm zor dayandım" diyen adam var mesela.
  • tchuck  (10.02.18 23:17:00) 
Ekşi sözlük hiç bi skm beğenmeyen tim iş başında yine. Hadi kardeşim salın şu insanları ya rahat rahat istediklerini izlesinler.

Ben güzel buldum izledim, sizin izlediğiniz diziler nedir öğrenelim bakalım hangi sikko diziyi izliyosunuz?
  • England  (10.02.18 23:38:12) 
1. spoiler verme lütfen!
2. beğenmediysen şahsi fikrindir. Eksik hissetmemek için yandaş aramana gerek yok.
3. zevk meselesi. futbol, siyaset ve din gibi konular da mantığa oturmayan, taraftarlık içeren konulardır. hakaret veya çamur seni haklı kılmaz.
  • sttc  (11.02.18 00:36:22) 
Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Gerçi belki bi' şans verebilirim diziye ilk bölümden sonra.

%99 Netflix pompalamasyonu, pr'ı.
  • 6 yasimdan beri metal dinliyorum  (18.03.18 23:39:31) 
netflix'i yeni keşfeden tayfanın "olm çohzelmiş yua" naralarıyla hype'ladığını söylemek lazım. hayatında 2 bölüm üst üste yabancı dizi izlememiş, ekşi sözlüğü bir kere bile okumamış keko iş arkadaşım bile "kasalı papalı bi dizi varmış izledin mi" diye soruyorsa ortada bir enteresanlık vardır.

öncelikle, İZLEMEDİM.
bu sebeple dizinin kalitesi hakkında yorum yapmayacağım ama ortada ikinci bir narcos varkası var. he, narcos'u izledim ve beğendim ama orada da bir hypke vakası yaşandı. e tabii gittikçe daha da artıyor netflix izleyen sayısı, bi de henüz hava atma malzemesi olacak kadar az popüler olduğu için pırtladı ortaya.

bomboş bir dizi olsa böyle olmazdı yalnız, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. muhtemelen izlemeyeceğim için bir şey diyemiyorum ama ortada "abartıldığı kadar olmama" durumundan fazlası yok diyebilirim. geri kalan detaylar tamamen öznel, çıldıracak bir şey yok.
  • Bruce  (18.03.18 23:51:09) 
[]

spotify da şarkıcı engelleme

çook uzun zaman önce bi duyuruda bir arkadaş yanlışlıkla bi şarkıcıyı engellediğini nasıl geri getirebileceğini sormuştu.
nasıl yapmıştı o engelleme işini? arattım ama bulamadım duyuruda.



 
şarkı çalarken next tuşunun yanında park yasak benzeri bir tuş var o değil mi?


  • cedex  (06.01.18 15:17:11) 
Oyle bi tus cikmiyo bende :(


  • lucky strike  (07.01.18 13:06:15) 
[]

Resim yapabilmek icin malzemeler alacagim. Neyi unutmayayim?

Boya firca tuval harici




 
Tiner?


  • Amaranta ursula  (05.01.18 19:20:40) 
palet, en azından bir spatula belki, tuvali nereye koyacağınıza da karar vermeniz lazım, şövale almak istemezseniz. Tineri koymalık kavanoz, temizlemelik bez parçası falan gerek de bunlar tam almalık değil, lazım olacak diye söylüyorum.


  • senolll  (05.01.18 19:27:59) 
önlük


  • battal gemalmaz  (05.01.18 19:30:38) 
Kokusuz terebentin, keten yağı, fırça temizleyici, duruma göre gereken kağıt bant.


  • mslny  (05.01.18 20:21:31) 
[]

Basi kapali bir arkadasla bara gitmek?

Simdi kadin icin sorun olmadigini dusunelim, barda calisandan tut obur oturanlara tavir nasil olur? Ben cokca seneler cokca barlara gittim ama ornegini gormedim, size soruyorum. Denk geldiniz mi? Durumlar nasildir?




 
millet tip tip bakar ancak. mekana göre belki görevliler içeri almayabilir.

denk geldim diye hatırlıyorum hiç olmayacak bi mekanda ama demek ki o kadar umursamamışım ki aklıma yer etmemiş.

ama sonuç olarak ne gerek var diyorum.
  • elorelia  (16.12.17 18:21:09) 
Çok istisnai bir günde Beşiktaş'ta yaşadım bunu. Bara oturmadık, barların olduğu bir sokaktan yürüyerek gidip köşesinde 15 dakika bekledik. İki kadın, iki erkektik. Kadınlardan sadece biri türbanlıydı. Ben ne olur ne olmaz diye bar önünde değil de sokak içinde (evlerin olduğu sokakta, dükkanların değil) beklemeye yöneldim; ama o sırada ve sonrasında acayip tuhaftı ortam.

Tüm sokak dönüp baktı. millet kafayla işaret etti falan. Acayip rahatsız oldum.
  • g man  (16.12.17 18:29:15) 
Ben Rusya’da gördüm. Normalde kimlik sormayan bouncer buna sordu, baktı ve içeri aldı. O da arkadaşlarıyla takıldı gayet normal bir durum gibiydi.


  • catch the arrow  (16.12.17 18:43:31) 
ben örnerğini gördüm sayılır. geçen gün dorock'ta iki arkadaş masada oturuyordu, biri kapalıydı, diğeri kızıl saçlı bir ablaydı ve bira içiyordu.

kişi problem etmiyorsa siz neden bu kadar düşünüyorsunuz ki? tavırları nasıl olursa olsun, çok mu önemli?

bir defasında ramazanda arkadaşımla alkollü bir yere gitmiştim. o oruç tutmuyordu ama benim iftar yapmam gerekiyordu. garsonlardan yemeğimi iftara yakın getirmelirini rica ettiğimde şaşırmışlardı ama olması gerektiği gibi ilgilenmişlerdi de, hatta gülüşmüştük.


ben alkol kullanmıyorum. ama hiçbir ortama giderken uyumsuzluk yapmam. fakat arkadaşlarımla veya yeni tanoştığım insanlarla bir yere giderken bunu çok sorguluyorlar. "aa içmiyor musun? ee şimdi napıcaksın? neden içmiyorsun?".
bu da sigara kullanmamak gibi birşey, neden bu kadar çok sorgulanıyor bilmiyorum. hele hele ben sıkılmayacağımı eğleneceğimi düşünüyorsam insanlara neden bu kadar dert oluyor onu hiç anlamıyorum. yanındaki insanın bardağında ne olduğunun ne önemi var?
  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (16.12.17 18:51:39) 
Tuhaf. Kafeye gitmek daha mantikli.


  • i m sick tired  (16.12.17 19:20:38) 
ben şu ara bi gece kulübünde PR'la uğraşıyorum o yüzden girişin oralarda takılıyorum bi 10-15 başı kapalı kadının mekana geldiğini gördüm. içerde gözüme çarptığı kadarıyla alkol aldıklarını da gördüm. ne müşteri ne çalışan kimse kadına bi tepki göstermedi

kendi aramızda konuştuk ama olayın bize göre sıradışı/garip olmasını
  • berginyonbaenre  (16.12.17 19:22:24) 
Benim gördüğüm birasını içip arkadaşlarıyla eğleniyordu. Fazla denk gelmediğimiz için dikkat çekiyor başta ama sonra kimse takmıyor.


  • pike  (16.12.17 19:25:44) 
Çok gördüm, kimse bir tepki vermez. Kimse umursamaz.


  • Adramelekhh  (16.12.17 19:25:55) 
Ankarada telwe diye biryerde görmüştüm ben. Herkes nal mal bakıyodu bunlara. O da veli toplantısında sanki kös kös oturuyordu.


  • ismira007  (17.12.17 00:09:13) 
Tuhaf bir durum evet. Ama sorun olmamasi lazım aslında.
Kulağımda kupeyle sabah namazina gittiğimde de mal mal bakan oluyor.
Insanlar alismadigi durumlara boyle bön bakiyor.
Engellilere; ozurlu, sakat denildigi donemlerdi. Otobüste, minibuste bir sorun yasadiklarinda, "e o da evinde otursun. Ne isi var bu halde disarida" diye tepkiler verilirdi. Cok normal karsilanirdi bu tepkiler bir de. Simdi mumkun mu?
Ha, o inancim geregi ortunuyorum deyip bara giderek ve belki icki icerek gunah isliyorsa, basi acik olup icene de günah bu, erkege de zaten. Sekilcilik tamamen.
  • runagain  (17.12.17 05:08:21) 
Türkiye'de nadir ama erasmusla falan gidenler yahut diğer türlü yurtdışına çıkan türbanlılar çok gidiyor barlara. kiminin kocası içiyor, kimi girip alkolsüz bir şeyler söylüyor falan. İslamcıların buradaki alkol hassasiyetlerine bakmayın siz. Bizim ülkede ruhsat sahibi mekan bırakmadılar sagolsunlar ama sınırı geçer geçmez her mekana girip çıkıyorlar. Erkeği de kadını da.

Avrupa'da illa bar olması da gerekmiyor, pek çok kafe de alkol servisi yapıyor. (bkz: Staropramen) şemsiyesi altında tuna manzarasına karşı gün yapar tadında limonata içen türbanlı abla grubunu gördüm ben ve bunlar gibi nicesini. Bir seferinde de benim masamda oturdu böyle bir iş arkadaşım. Bir etkinlik için Malta'daydık. O kahve söyledi ben bira. Sıkıntı yapmadı kendisi, ortam da öyle.
  • rosencruz  (17.12.17 05:48:55) 
[]

son kullanma tarihi geçmiş günlük lens kullanılır mı?

selam, zamanında lensmarket denemem için hediye günlük lens göndermişti. sadece tek günlük kalmış ama son kullanma tarihi 2017/05.
kullansam bir şey olur mu gözlerime? yoksa bir çeşit pazarlama taktiği midir o son kullanma tarihi? hani ilaçlarda oluyo ya, o şekil.



 
sağlı konusunda şunu denir medeni ülkelerde: when u doubt, trow it away. yani şüphen varsa, çöpe at kurtul.


  • renegade  (16.12.17 19:04:38) 
[]

doğum gününde akbil basınca "doğum gününüz kutlu olsun" diyo mu akbil kadın

sb. sokakta geçerken gençler konuşuyordu da onlardan duyup size soruyorum




 
rte sesinden diyor.


  • gadasiz  (11.12.17 22:15:49) 
her basışınızda diyor. 6 kere duydum.


  • gsgsgsgsgsgsgsgs  (11.12.17 22:34:56) 
Birkac ay once dogum gunumdu ve ben ilk kez indirimli akbil kullaniyordum. Sabah bastim, hepi börtdey falan dedi :d ama aksam donerken bisicik demedi. Galiba bi kerelik o.


  • thomaswantsmore  (11.12.17 23:11:50) 
Bana demedi geçen sene çok heyecanlanmıştım :(


  • dedi ayca  (11.12.17 23:29:51) 
Diyor.
Bunu deyince otobüse bedava binmeyi beklemiştim ama yapmadı bir güzellik :/

  • wish i could find a way to disappear  (11.12.17 23:33:02) 
lan ne güzel şeymiş keşke akbilim olsa.


  • eksimeksi  (12.12.17 01:45:19) 
istanbulu bilmem ama bursada demiyo.


  • dedim ben sana  (12.12.17 12:33:50) 
geçen gün bağıra bağıra kutladı her bastığımda, metrobüse binerken sorun değil de durakta bekleyen otobüste biraz afişe olunuyor ad soyad kombinasyonuyla bağırdığından :)


  • evde liyakat kalmamis  (12.12.17 12:52:11) 
[]

kitaplık alacağım

ben bakınca kafam karışıyo hepsi aynı görünüyo yani biri 50 lira biri 240 lira falan. kalite şeyi farkı var ama hangisi en ucuzken kaliteli bilmiyorum.
sizin öneriniz var mıdır? böyle standart 5 raflı beyaz düz bi şey olsa yeterli. fiyatı ucuz olsun yani ne kadar olabiliyosa.

bir de demonte gelse en en beceriksiz kişi bile kurabilir di mi? ben kurmadım daha önce hiç.

50 lira olan bu
www.tekzen.com.tr

240 lira olan bu
www.ikea.com.tr

 
bu ikisi arasında ucuz olanı al biraz dikkat ile kurarsın büyük bir zorluğu yok genelde.


  • basond  (10.12.17 19:51:30 ~ 19:52:03) 
demonte geldiğinde en beceriksiziniz bile kurabilir.

Ama ilginç kısmı şu, bu 5 raflı olan kitaplık ben bildim bile sürekli 50 lira, ne dolardan etkileniyor ne ekonomik durumdan çok şaşırdım.


Aslında bunu tekzen'e gidip gördükten sonra alsanız iyi olur, yani ben 1.yi alın demeye geldim ama fiyatının hiç artmaması beni biraz şüphelendirdi, napıyorlar diye merak ettim. tekzen'e gidip gördükten sonra 1.yi alın gitsin.
  • mete kudur  (10.12.17 19:52:10) 
Billy'ler daha uzun olduğu için içine ağır kitaplar koyunca daha fazla bel veriyor gibi geldi bana hep. 50 liralık kitaplığı da sağlam mıdır diye bir bakmadan almazdım ben.

Bu arada Adore Mobilya'nın kitaplıkları da fena değildir, onlara da bir bakabilirsiniz.
  • wish i could find a way to disappear  (10.12.17 20:28:05) 
biz de oyle bir kitaplik almistik fakat o kadar dayaniksiz ve adi cikti ki anlatamam. o yuzden bir seferlik masraf icin kotu mal almaya gerek yok.


  • duyurunun bug'ı  (10.12.17 22:11:00) 
Billy kitaplık ne ara bu kadar pahalı olmuş. Çok da matah bir şey değil bu. Benimki dik duruşunu kaybetti, ağırlıktan dolayı sağa yattı. Raflar aşağı doğru eğildi. Arka kaplama geri bombeli bir şekle girdi. Tek artısı rengi hiç solmadı.

Billy kesinlikle 240 lirayı hak etmiyor. Tekzendekini bilmiyorum
  • yemrem  (10.12.17 22:15:58) 
[]

temizlik malzemesi olarak hangi ürünleri tercih ediyorsunuz?

ben eskiden domestos karbeyazcıydım ama sonra bi gün şans eseri "cif hepsi bir arada" gibi bir ürün keşfettim. heeer yerde ama her yerde bu cifi kullanıyordum ama bitmiş kutusu. yenisini alayım mı ve böyle devam edeyim mi sizce? banyo ve mutfak ve evin geri kalanı için vileda için soruyorum.




 
ben banyoda beyaz sirke kullanıyorum duşu falan temizlemek için.


  • sopiro  (10.12.17 17:56:56) 
Frosch.
Sirkeli suyla da temizlik yapabilirsiniz.

  • mor oje  (10.12.17 18:06:44) 
Yumuşatıcı olarak beyaz sirke.
Parlatıcı olarak elma sirkesi.
ıslak zeminler için bu sirkelerden birini sulandırıyorum.
Zeminler için arap sabunu.
çamaşır suyunu neredeyse hiç kullanmıyorum artık.
  • Phoebe  (10.12.17 18:12:10) 
[]

hemen her şeyi sınıfsal yorumlama ile açıklama sorunsalı

böyle bir sorunsal yoksa bile bende alışkanlık edinmeye doğru giden bir durum bu. nasıl kurtulabilirim? sosyalist ve komünist literatürde temel kitaplara daldığımdan beri böyle bir sorunum var. anlamlandıramadığım veya "ÇÜNKÜ MAKARNA VE KÖMÜRE OY VERİYORLAR DA ONDAN" sığlığına düşmekten kaçınmaya çalıştığım her konuda (illa politika değil arkadaş meclisinde tanımadığım biri varsa masada incelerken bile) her şeyi sınıflara bağlıyorum. yani "şu; orta alt sınıftır o yüzden vizyonunun bu kadar dar olması normal, bu; köylüdür, kalın k’yı damağın fazla arkasından söylemesi bu yüzden normal, öteki; memur çocuğudur babası anası yoksulluk çekmiş zamanında cimriliği bundan gelir normal" gibi gibi gibi.
verdiğim örnekler hep normalize etmeye eğilimli ama bunun tam zıddını da yapıyorum, örnek olsun diye dedim bu kadar basit de değil zaten.

ne yapayım yoldaşlar, var mıdır bu illetin çaresi? kafamda kendi kurduğum kalıpların dışına çıkamamaya başladım. MARJİNALİZE OLUYORUM. HELP ME.

 
birşeye körü körüne bağlanınca herşeyi ona bağlaman gayet insani bir durum. ufkunu genişletecek türde herşeye meraklı ol.hiçbirşeye aha dünyanın temel sorunu bu diyecek kadar bağlanma. zira azı karar çoğu zarar demişler.


  • mayeskuel  (10.12.17 17:47:34) 
[]

arapsabunu hakkında

selam, ya evde temizlik malzemesi kalmamıştı, baktım taa fi tarihinden bi arapsabunu var. ben almamışım, ilk ev temizliği sırasında ev arkadaşımın annesi almış. arka jelatinde yazanı okudum ve kullandım, pis kokan bir şeymiş. açıkçası arapsabunu denen şeyin ne olduğunu bile bilmiyordum. küçükken reşat nuri gültekin veya samipaşazade sezai'nin bi kitabında böyle ismen gördüm ama araplara özgü bi sabundur heralde diye düşünüp geçtim sanırım.

soruma geçiyorum;
-siz veya aileniz, kullanıyor musunuz temizlikte arapsabunu?
-arapsabunu kullanıyor olmak sınıfsal bir şey midir? yani sonuçta domestos veya daha ucuz bir temizlik malzemesi yerine neden bu seçilmiştir? sadece alışkanlık diyebilir miyiz? ben sanmıyorum.

 
Ben arapsabunu kullanuyorum. Çunku evdeki mobilyalar masif ahşap. Doğal arapsabunu ahşaba zamanla doğal bir kızıllık veriyor.

Ayrıca diğer temizlik malzemelerine kıyasla daha az kimyasal içeriyormuş gibi geliyor bana.
Eve temizliğe gelen kadın yerler için kullanmıyor, puslu puslu bırakıyormuş ve bezin izleri kalıyormuş. O yuzden ahşap temizleyici alıyorum artık.
  • halanne  (10.12.17 18:02:52) 
Arap sabunu çok iyi temizler. Kokusu hoş değildir evet ama temizlik performansı mükemmeldir.
Arap sabunu bitkisel yağla yapılıyor petrol veya hayvansal yağ kullanılmıyor, doğayı kirletmiyor. Doğal ve/ya iyi temizlik yapmak isteyenlerin tercih ettiği bir ürün.
Gönül rahatlığıyla kullanabilirsin.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (10.12.17 18:13:01) 
Sodyumla sabun yaparsan katı sabun, potasyumla yaparsan Arap sabunu olur. Kullanıyoruz.


  • Lim5  (10.12.17 18:14:15) 
Eğer katı hali zor olur diyorsan sıvı halini de çıkarmışlar. Ben migrosta görmüştüm. Belki başka mağazalarda da vardır. Tekzen'de de gördüm diye hatırlıyorum ama emin değilim. Hatta arapsabununu bulaşık makinesine bile koyan var.


  • ceyhan prensi adana  (10.12.17 18:31:58) 
[]

Geceyarisi scooty cagirinca geliyo mu?

Gece 2 de falan




 
Varsa geliyor? Yoksa saat kaç olursa olsun gelmez.


  • Tears of Devil  (08.12.17 19:56:41) 
Varsa derken neyi kastediyorsunuz? Nasil emin olabilirim varligina yokluguna? Bilmedigimden soruyorum


  • lucky strike  (08.12.17 20:18:02) 
uygulamada yakindakiler gozukuyor


  • fakyoras  (08.12.17 21:25:27) 
[]

fazla mesai ile alakalı olabilecek bir soru

başlık bulamadım buna tam.

şimdi benim çalıştığım şirkette, her hafta bitiminde doldurduğumuz bir araç var. saat saat, hangi projede, hangi işi yaptığını giriyorsun ve bunu girmek zorunlu. boş yatsan bile boş yattığını yazıyorsun. bu girişler projelerin karlılık oranına doğrudan etki ediyor.

şirketin genel merkezi 4-5 ay önce bu sisteme şöyle bir kısıt koydu: "bir günde en fazla 10 saat girilebilir ve haftalık en fazla 55 saat giriş yapılabilir."

şirket fazla mesai ücreti vermiyor. ama atıyorum ben bugün 10 saatten fazla çalıştıysam bunu gösteremiyorum. oysa 12 saat çalıştım fiili olarak. bu durumda bir sonraki günlere ekleme yapıyorum. yani yarın normal 8 saat mesai yapsam bile 8+2 göstereceğim gibi. (tam anlatamamış olabilirim, detay sorarsanız söylerim özelden)

böyle bir kısıtı neden koymuş olabilirler? tatmin edici bir açıklama gelmediği ve altında yatanın ne olduğunu da tam anlamadığım için size sormak istedim.

not: bu duyuruyu imha edeceğim 1 hafta sonra.

 
bana çok mesai yaptırdılar demeyesiniz diye de olabilir bence.


  • ahmet oturum cerezi  (06.12.17 00:40:29) 
Yasal fazla mesai sinirini gecmemek icin


  • rusyalı kozmonot  (06.12.17 00:44:13) 
[]

Aynadaki kirmizi ruj lekesi nasil temizlenir?

Aynayi da cok mahvetneden?




 
su-sabun ya da bulaşık deterjanı-bez


  • halanne  (26.11.17 18:10:41) 
Kolonya+gazete


  • elorelia  (26.11.17 19:24:14) 
cif+yumuşak bir bez.


  • pangea  (26.11.17 19:42:47) 
[]

Bir resim vardi adini hatirlayamadim

bi kadin var ayakta, uryan. Yaninda baska adamlar var. Kollarindan tutuyolar. Tutanlardan biri beyaz giyinmisti. Digerinin yuzu kapali boyle atki gibi sarmis yuzunu. Hangi resimdi?




 
Tasfir edilen adamlar kısmı çok uymuyor ama şansımı deneyeyim. "Venüs'ün Doğuşu" olabilir mi?


  • tierra santa  (19.11.17 00:30:34 ~ 00:30:44) 
tam tarifteki gibi değil ama massacre of the innocents?


  • straight from the heart  (19.11.17 00:35:26) 
Venus un dogusu iyi bi tahmindi ama ikisi de degil


  • lucky strike  (19.11.17 01:37:50) 
[]

ufak bir fotoşop işi ricası

selamlar, marx-engels-lenin-stalin-mao nun durduğu bi klasik görsele bi arkadaşın kafasını ekleyeceğiz. paint'te uğraştım ama iş beni aşıyor çok bilmediğimden. birisi yardımcı olabilir mi rica etsem?




 
ben yaparım


  • gozu acik sevisen yahudi  (17.11.17 01:39:14) 
[]

israil yapımı veya israil-filistin konusunu içeren filmler diziler

selam, öneriniz var mı izlemelik bir şeyler? netflix te veya internette bulabileceğim bir şey olursa sevinirim. belgesel türü de olur

izleyip sevdiklerimden bazıları;
fauda - www.imdb.com

Bikur Ha-Tizmoret - www.imdb.com

Bnei Aruba (hostages) - www.imdb.com

The Honourable Woman - www.imdb.com

The Gatekeepers - www.imdb.com

Vals Im Bashir - www.imdb.com

When Pigs Have Wings - www.imdb.com

 
Free Zone (2005) - www.imdb.com


  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (05.11.17 09:32:42) 
[]

kitap fuarlarına gidip kitap almak mantıklı mı?

maliyet açısından soruyorum. yani internette çok çok daha ucuz gibime geliyor? giden var mı bugün?




 
Değil. İnternette satışı olan bir kitabı satın almak için fuara gitmek bence amelelik.


  • harvey  (04.11.17 18:39:10) 
Valla değil bence. TÜYAP hele hiç değil. Beylikdüzünde oturuyor olsam giderdim de aksi çok saçma o kalabalık o gereksiz indirimler filan.

Şehrimdekine giderim, sahaflara bakarım filan. Ama çoğu yayınevi kitap fuarını anlamsız kılıyor.
  • mutlusismankedi2015  (04.11.17 19:00:32) 
görmek/kitap imzalatmak istedigin bir yazar varsa gidersin. onun disinda taaa istanbulun sonundaki yere saatlerce suren yolculukla gitmek ve cok da ucuz olmayan kitap almak ve ayni berbat guzergahtan eve geri donmek tam bir iskence ve gereksizlik.


  • tabudeviren  (04.11.17 19:04:07) 
Sadece imzalı olsun istiyorsan fuar mantıklı


  • essoist  (04.11.17 19:27:46) 
Bundan 10 sene öncesine kadar falan gidip bir sürü kitap alıyordum ben ama artık gerek yok bence kitap siteleri, kitapçılar falan bu kadar yaygınken. Bir de yayınevlerinin kendi mağazaları da sürekli indirimde oluyor zaten. Kalkıp Beylikdüzü'ne gideceğime evime 15 dkdaki yayınevi mağazalarından alıyorum çoğu zaman. En kötü ihtimalle de internetten.


  • ms brownstone  (04.11.17 21:35:49) 
[]

"x dili kaba bir dildir" demek ırkçılık değil mi?

eksisozluk.com

şu başlığın altında en orta yolcular bile kullanmakta beis görmemişler de dikkatimi çekti. almanca için de böyle bir yargı var. türk-kürt'ten çıkıp almanca için sormuşum varsayın.
kaba nitemelesi burada estetik olmayan, kulağa hoş gelmeyen anlamında kullanıldığı için ben ırkçılıktır bu diye düşünüyorum. mesela cümle "şu almanca konuşan adam çok kaba konuşuyor" olsa ırkçılık olmazdı. ama doğrudan dile kaba demek ırkçılık bence.

 
başlığı okumadım.

cevap : değil.

bu da aşırı politik doğruculuk oluyor.

kişisel görüşüm ayrıca Almanca kulağa çok güzel gelen bir dil. İspyanyolcaya, İtalyancaya falan tercih ederim.
  • AlsterWasser  (30.10.17 21:10:15) 
ay yok artık. değildir tabi ki.


  • elorelia  (30.10.17 21:13:26) 
kaba algısı kültürden kültüre değişir, burada ırkçılık söz konusu olması için kaba lafının arkasında o dili konuşanlara bir nefret hissediliyor olması lazım. almanca dilini kaba bulabilirsin ama yanında almanca konuşulması senin ortamdan kalkıp gitmene sebep olmayabilir, bu durumda ırkçı demem. ama mesela almanca yasaklansın, almanca konuşanla arkadaş olmam, almanca konuşan herkes kabadır dillerini keselim gibi düşünceler varsa o zaman sayılabilir.

ırkçılığın net formülü yok aslında, arkasındaki niyetin kötülüğüyle ve önyargı/steryotipleştirme ile alakalı bence.
  • Bruce  (30.10.17 21:15:16 ~ 21:15:59) 
@bruce, bu dediğin nefret suçu zaten. ırkçılıktan falan öte.


  • lucky strike  (30.10.17 21:16:39) 
Irkçılığın ne olduğu kafanızda çok oturmamış bence. aslında sizin suçunuz değil, bazı kelimelerin olur olmaz kullanılışı biraz yanlış anlaşılma yaratıyor belki de. Bu konuda kimsenin birini ya da bir milleti rahatsız ettiğine, bu konuda üstünlük sağlamaya çalıştığına denk gelmedim, olsa olsa bu dil kaba geliyor bana dersin ama kendi düşüncenle sınırlıdır. Almanca en çok verilen örnektir mesela bana da öyle gelir ama genel hayranlığın aksine fransizcayı da yorucu bulurum ben, bu ırkçılık mı hayır.


  • pamuk helvalar cebe  (30.10.17 21:24:34) 
nefret suçu o kadar basit değil ziya'nın da dediği gibi. teknik açıdan bakarsan ırkçılık da suç olmak zorunda değil. ben "bütün almanlar nazidir hepsi ölsün" diye düşünen bir insan olabilirim ama bunu düşünmek beni yasal açıdan suçlu yapmaz. düşünceme mukabil yaptığım eylemleri bu açıdan değerlendirebilirsin, ırkçılık-nefret suçu arasında bağ vardır ama işin içine "suç" girince durum daha az öznel değerlendiriliyor.


  • Bruce  (30.10.17 21:25:50) 
Bu söylediğiniz arkadaşların söylediği gibi "politik doğruculuk" kategorisine rahatlıkla girer. Bir dile "kaba" demek ırkçılık değildir zira bir dil fonetik olarak sizin kulağınıza hoş gelmiyor ve bunu dillendiriyorsanız burada ırkçı bir niyet yoktur. Ancak ırkçı niyetlerle dili kötülüyorsanız, ırkçılık niyetiniz de bariz belliyse o noktada belki ırkçılıktan bahsedilebilir. Yani salt olarak bir dile yapacağınız negatif yakıştırmalar ırkçılık olmaz.

Türkçe de bazılarına kaba gelebilir, bunu dillendirseler ben bir Türk olarak "oha ırkçısın sen" diye dellenmem. Mesela Osmanlı Türkçesi son derece kaba bir dildir bana göre, Türk olarak ırkçı mı oldum şimdi. Hayır.
  • tierra santa  (30.10.17 21:28:05) 
@trollziya, bruce, nefret söylemidir demek istemiştim. almanca konuşan herkes kabadır dillerini keselim gibi söylemler zaten nefret söylemi. bir şeyin ırkçı olabilmesi için nefret söylemi olması gerekmiyor.


  • lucky strike  (30.10.17 21:28:24 ~ 21:29:13) 
@pamuk helvalar cebe, yorucu ile kaba tanımlamaları arasında ciddi fark var. birinde estetik betimleme yapıyorsun ve buna bağlı olarak aşağılama.


  • lucky strike  (30.10.17 21:30:13) 
ırkçılıkla ne alakası var. ciddi misin trollük mü yapıyorsun? çünkü söylediğin ciddiye alınacak türden bir şey değil.


  • bir sevgi faresi jamal  (30.10.17 22:22:47) 
ırkçılık değil cahillik bence


  • burya  (30.10.17 22:42:55) 
Fransizca bana hic de kibar gelmiyor. Araplar gibi girtlaktan konusuyorlar.


  • Traveller  (30.10.17 23:16:54) 
[]

trenle strasbourg istanbul arası kaç gün sürer tahmini

tahmini süre ne kadar olur sizce? çok genel ortalama söyleseniz yeterli olur fikir açısından.
konaklama olmadan münih üzeri budapeşte-belgrad-sofya-istanbul güzergahı takip edilecek.



 
46 saat Sofya'ya kadar.
i.hizliresim.com

İos ya da android, rail planner uygulamasından bakabilirsiniz
  • senolll  (30.10.17 20:45:51) 
[]

palahniuk nasil okunuyor?

yazildigi gibi mi? palahniu diye seslendirdi biri de kafam karisti. Ben -k sesini de veriyorum soylerken




 
yazar olan palahniuk tan bahsediyorum btw


  • lucky strike  (25.10.17 12:59:52) 
  • kobuzchu kiz  (25.10.17 13:00:56) 
  • nickimin hakkini veremedim  (25.10.17 13:00:58) 
polanik gibi


  • eriksatie  (25.10.17 15:23:32) 
[]

kozyatağı karfur?

kozyatağı metro durağının ordaki karfur aşağıdaki adreste midir? öyle ise neden içerenköy yazıyor?

Carrefour İçerenköy AVM, Hal Binası Yanı, Eski Geneto Arsası,
34752 İçerenköy - İstanbul

 
bazıları içerenköy carrefour bazıları kozyatağı carrefour der takılmayın çok. İki yerin ortasında.


  • imelih  (14.10.17 18:54:54) 
[]

ele tam oturan mouse

ben sağ elimin yüzük ve serçe parmağı mouse tutmaktan dolayı düşüyo gibi geliyo. düşüyo derken yani elimi serbest bırakınca öbür parmaklara nazaran düşüyo gibime geliyo.
var mı mouse öneriniz? hem beni yavaşlatmasın hem de sağ elimde sorun olmasın istiyorum.



 
razer deathheaderv2


  • gozu acik sevisen yahudi  (14.10.17 17:25:32) 
logitech g602.

biraz tuzludur ama harikadır.
  • binder dandet  (14.10.17 17:49:05) 
logitech m320.


  • murakami  (14.10.17 21:25:44) 
[]

işe yeni başlayan arkadaşa hediye önerisi

selamlar, bir arkadaşım büyük bi firmada işe başladı, tüm süreç boyunca yanındaydım, hep ilk aradığı ben oldum işle ilgili gelişmelerinde ama son süreçte ben çok yoğundum, haliyle konuşamadık.
hem konsepte uygun hem de arayı biraz daha ısıtmaya yönelik bir hediye alayım istiyorum. aklıma hiçbir şey gelmedi, size sorayım dedim.
özellikler: kadın, 24 yaş, mimar, sanat sepet sever, feminist.
bütçe: max 250 tl

 
bütçe yazman faydalı olur.
lamy dolmakalem.

  • manuel mandalina  (09.10.17 21:15:54) 
French press (ciddiyim :)


  • hana bi  (09.10.17 21:45:49) 
ciceksepeti.com'dan "yenilebilir çiçek".

www.ciceksepeti.com
  • green knight  (09.10.17 22:01:54) 
ben de mimarım. biri güzel bir kalem ve not defteri hediye etse aşırı mutlu olurdum. sadece kalem bile olur hatta.


  • blacksky  (09.10.17 22:59:24) 
moleskine ajanda
www.hepsiburada.com

ahşap defter;
www.lunaparkshop.com

Fotoğrafla ilgileniyorsa;
www.dr.com.tr
edit: bu limiti geçiyormuş ama mikimmil bir hediye olduğu için silmedim.beğenen biri olur, dursun.

spesifik olarak ilgilendiği mimari bir konu varsa;
www.dr.com.tr

bir de çok alakasız ama sunlar çok sevimli, masamda olsa hep sevinirdim :)
www.dr.com.tr
www.youtube.com

kalemlik
www.hipicon.com

eskiz için kalem;
www.panterstore.com
farklı renkleri var.
  • demoniclewinsky  (09.10.17 23:09:07 ~ 23:30:24) 
[]

özel sektörde fazla mesai ücreti alanlara bir soru

fazla mesai saatiniz hesaplanırken yemek yeme,goygoy yapma saatlerinizde dahil midir? fazla mesai ücreti kavramı olmayan bir sektörde çalışıyorum da hiç bilmediğimden soruyorum.
yani atıyorum mesai 6'da bitiyor, siz 12'de çıktınız. 6 saatlik ücret mi alıyorsunuz yoksa işte 1 saat yemek yediniz yarım saat goygoy yaptıysanız 4.5 saatlik ücret mi alıyorsunuz? kağıt üstünde ve fiiliyatta nasıl işliyor?



 
6da bitiyorsa, 12de ciktiysan 6 saatlik alinir.


  • fakyoras  (04.10.17 22:58:56) 
Yemek, goy goy, calisma hepsi dahil 6 saat kaldiysam 6 saat aliyorum. Bu sekilde olur.


  • stavro  (04.10.17 23:00:48) 
zaten goygoy yapacağn firmada fazla mesai alamazsın


  • dedim dedim de kime dedim  (04.10.17 23:00:48) 
Ara dinlenmeler çalışmadan sayılmaz, 9-18 çalışıyorsan ve 1 saat öğle aran varsa o gün 8 saat çalışıyor sayılırsın. 15'er dakikadan iki molan varsa 7.5 çalışıyor sayılırsın. 18'den sonra da aynısı geçerli, fazla çalışmada verdiğin molalar da mesai hesabına katılmaz.

Tabii fazla çalışmanın ne kadarı goygoya gittiğinin hesabını yapması puantöre kalmış bişey. Örneğin genel yemek saatine denk geliyorsa fazla çalışma zamanı o zaman yemeğe çıkıldı sayarak hesap yapar, yemeğe gidip gitmediğine bakmaz. Aynı şekilde, normal çalışma yaptığın farz edilirken bilgisayar başında iş dışı şeyle ilgilendiysen ona da kimse ayrıca bakmaz, mesaini alırsın.
  • Bruce  (05.10.17 00:07:38) 
[]

burayı ciddiye alıyor musunuz?

dünkü olay üzerine açılan duyuruya yazılan cevaplara istinaden soruyorum. www.eksiduyuru.com

bir takım insanlar burayı (duyuruyu kastederek) ciddiye alanlara "gülüyor" ve burayı fazla takmamamızı, sadece işimizi halletmek için kullanmamızı nasihatliyor. hatta burayı ciddiye alanlara gülenler bile var.

refere ettiğim duyurudan ve olaydan tamamen bağımsız olarak soruyorum; burayı ciddiye alıyor musunuz? hatta genişleteyim, sanal olarak var olduğunuz siteleri ve hesaplarınızı ciddiye alıyor musunuz?

ben alıyorum. bu veya az çok emek harcadığım bir hesabım kapatılırsa üzülürüm, kahrolurum. daha önce ekşi hesabım kapatıldığında buradaki hesabım da uçmuştu, çok üzülmüştüm mesela.

 
alıyorum. neden almayayım.


  • secrexv2  (28.09.17 00:51:21) 
hesabım nedensizce uçurulursa ciddiye alırım. linkteki kişiyi bilmiyorum, belki haklıdır belki haksızdır ama bunu problem yapması anormal değil.

ciddiye almıyor olmak daha iyi tabii.
  • pinkpeony  (28.09.17 00:56:31) 
Genel olarak almıyorum da spesifik olarak bahsettigin olayda mesele ciddiye almak/almamak değil. Konuyu oraya çekenlerin okuduğunu anlama ve degerlendirmede problemi var. Adaletsiz bir karar mekanizması varsa olayın muhatabı ve muhatabı olmayanları rahatsız eder. Bu ciddiyet/sizlikten bağımsız.


  • doxanikee  (28.09.17 00:57:21) 
Kimi insanlari aliyorum kimilerini almiyorum. Kimilerinin kimi goruslerine katiliyorum kimilerine katilmiyorum. Cok dolu birkac insan oldugu gibi cok bos insan da cok var. Kisaca ciddiye alinmasi gerekeni aliyorum. Kalani umursamiyorum.


  • Traveller  (28.09.17 01:02:31) 
şöyle ki, almıyorum. bahsettiğiniz olaydan haberim yoktu mesela beni de ilgilendirmez hiç. etliye sütlüye bulaşmam can sıkıntısına girer 2-3 soru okur çıkarım kimsenin nickini bile bilmem. sorduğum sorulara gelen cevapları, başka sorulara gelenleri alirim ama arka planda nolmuş kim neyapmış falan filan hiç alakadar etmez dalgama bakarım.

not: ekşiyi de almıyorum ama uçurulursa üzülürüm tabii ki o ayrı bişey o kadar vakit geçiriyosun fln
  • hayati cozemeyen adam  (28.09.17 01:04:53) 
evet ciddiye alıyorum. insanlara yardım etmek için buradayım. bir faydam dokunsun derdindeyim. hatta bilgim olmayıp cevap veremeyip yardımcı olamadığım için burukluk yaşadığım oluyor.


  • MtKrt  (28.09.17 01:06:21) 
duyuruyu değil insanları ciddiye alırım. bu konuyla ilgili kimi ciddiye alacağımı belirleyen, senelerin tecrübesiyle geliştirdiğim yarı geçirgen bir filtrem var.


  • zgrydn  (28.09.17 01:07:39) 
Hesabım özelinde konuşursam evet.

Onun haricinde buradakileri nahoş bir durum olduğunda ciddiye almıyorum.

Ama çoğu zaman ciddi bazen de eğlence amaçlı kullandığımdan böyle bir meşgalenin şu an için bitmesini istemem.
  • eeb  (28.09.17 01:09:20) 
neden almayayım +1


  • isimsiz uye  (28.09.17 01:17:02) 
Zerre siklemiyorum.

2012-2013 yıllarında en çok zaman harcadığım siteydi. Git gide bitti. Hatta iddia ediyorum duyuru’nun boka sarmaya başlaması ilk ifşalar ile başladı.
  • sen git ben geliyorum  (28.09.17 01:17:37) 
drive denen mal banlandı mı? 2 kere seni mallar listesine ekliyorum diye mesaj attı 1 ay arayla. psikolojisi bozuktu galiba.

linkteki linkteki entry de silinmiş neydi bu arada?
  • diffarentiationation  (28.09.17 01:19:51) 
burayı pek almasam da burada olan bazı insanları ciddiye alıyorum.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (28.09.17 01:27:26) 
Ciddiye alınacak kullanıcıları ciddiye alıyorum -ki sayıca çok değil- onun disinda kavga, hakaret, moderasyon, tartışmaya yönelik duyurular gibi şeyleri çok önemsemiyorum.


  • aquarium  (28.09.17 01:28:50) 
bugüne kadar ciddiye alıyordum, bundan sonra ben de malları filtrelemeye başlayacam. az önce çamaşır ve kurutma makinesinin nasıl kullanılacağını soran birine üşenmedim madde madde anlattım,belki ilk defa çamaşır makiesi kullanıyor diye. ama şahıs duyurusunu silmiş ve benim yazdıklarım da boşa gitti. böylelerini gördüğüm anda mallar listesine ekleyeceğim artık.


  • izole  (28.09.17 01:38:21) 
Hesabımı ciddiye almıyorum. Yani, birgün uçsam 'Niye uçurdunuz beni' demem. Nick'im benim yatırım aracım değil, sonuçta kendimi belli etmek istersem aycho2, aycho3 diye milyona kadar yolu var bunun; illa kendimi burada ifade edeceksem, öyle ifade ederim. Bana ulaşamayınca hayatı kayacak biri falan yok. Bir küsur ay uzaklaştım yoğunluktan ve başka sebeplerden, bensiz kaos mu çıktı ya da ortalık mı karıştı. Ne koca koca insanlar gittiler, arkasından ağıt mı yaktık. En fazla 'Ay gidiyormuş, üzüldük' falan dedik. Bir gün de bırakmaya karar verirsem, herkes sakin sakin yazmaya devam edecek; atılırsam da aynı şey olacak. Hesabım çok umrumda değil.

İnsanları ciddiye alıyorum ama. 'Ailemle kavga ettim' diyeni, 'Sevgilim şöyle şöyle' diyeni ya da en basitinden 'Bu akşam ne yapıyorsunuz' diyeni dahi ciddiye alıyorum. Karşımda etiyle, kanıyla olmasa da zihniyle bir insan var ve yardım edebilirsem ne mutlu bana. Bilindik bir troll olursa ciddiye almam ama onun dışında herhangi söylenilen bir şeyi ciddiye alırım.
  • aychovsky  (28.09.17 01:45:34 ~ 02:05:17) 
eksiduyuru benim en sevdigim sitelerden birisi ve basladigi tarihlerden beri yogun sekilde takip ettigim bir olusum.
Farkli jenerasyonlardan pek cok kisinin goruslerini buradan takip edebiliyorum,haber sitelerinden ve televizyondan uzak durdugum icin guncel pek cok olaydan burasi sayesinde haberdar oluyorum.sozlugu okumayai yazmayi birakali gene uzun seneler olmasina rag,en buradan hic vazgecemedim.kesinlikle ciddiye alip,cokcada egleniyprum burada.

Aslinda ciddiye almaya gerek yok diyenlerde ciddiye aldiklari icin bunu yaziyorlar gibi geldi bana,ciddiye almiyorsan bunu yazmanin bir manasi yok.

Moderatorlerle gecimsizlik konusuna da pek katilmiyprum.haksiz yere silindigini dusundugum cokca cevabim ,birazda sorularim oldugu halde buna icerleyip blr dalasa girmedim.silinmistir olup bitmistir.en son moderator kavgasinda da burada ciddi ciddi takildigi goruntusunu veren arkadaslarin birden fazla nikle moderatorlere giristigini ,sacma bir kontrol arayisinda olduklarini gorduk.birazda bu yuzden moderatorlugun anonim olmasinin faydali olacagini dusundum genelde.

Bir moderatorun olm sabah olsun sunu banlayim diye dusundugunu zannetmiyorum.enteresan bir suru adam var burada.herseyi kopileyip endeksleyenden tut,ifsa resimlerini stoklayana kadar.cevaba kufur eden cesitlerden,dmden hunharca yuruyenlere.enteresan komunite,yonetimi oldukca zor.

Bence siteyi aycovskiye devretmek lazim.
  • duptıs  (28.09.17 01:51:21) 
hayır ciddiye almıyorum, ancak haklı olduğumu düşündüğüm bir olay varsa sanal manal dinlemem pek.


  • gebere jackson  (28.09.17 02:00:06) 
ciddiye alıp almamak benim karar vereceğim bir iş.


  • regardless of what they say  (28.09.17 02:36:18) 
duyuruyu ciddiye alıyorum.

bahsedilen olayın linkleri uçmuş, her gün girip bakmama rağmen kaçırmışım olayı. ama ilgili duyuruyu da yazdığım gibi, verilen cevaplarda haddi aşan, özel mesajlarda küfür/hakaret edenlerin uçurulması taraftarıyım.

sözlükle ve duyuruyla ilgisi olmayan, interneti facebook'tan filan ibaret insanlara öyle güzel anlatıyorum ki sözlüğü ve duyuruyu. bazen çok da mahcup oluyorum tabii ki.

@cesario, bahsettiğine benzer bir olay yaşadım. bir duyuru açan arkadaşla görüştük ve ticari bir iş için bulduğum kaynak başına pay alacaktım. sonra bu arkadaş mesajlara cevap vermedi filan. ben çevreme ettiğim büyük büyük laflarla kaldım. o kadar insan benim için çabaladı. kız asıldığımı filan düşünmesin diye de açıkça sadece işle ilgili bilgi almak için geri dönüş yapmasını rica ettim. tanımam etmem, o kadar mı çaresizim ki, sırf kız diye asılacağım ya da o kadar mı kıroyum.

ilginç şeyler yaşanıyor ama ben güzel taraflarını görmeye çalışıyorum hep. hayatta da hep öyle yapmaya çalışıyorum.
  • runagain  (28.09.17 04:26:05) 
Sanal olarak varolduğum platformları ciddiye alıyorum. Ciddiye almadığım platformda bulunmuyorum.

Şimdi ben nasıl kanlı canlı oturmuş bu yazıyı yazıyorsam soruyu soran da aynı benim gibi ekranın arkasında yazı yazan bir insan. Niye ciddiye almayayım?

Hesabım kapatılırsa üzülmem, nedenine bakarım, yanlışım varsa ders almaya çalışırım, yanlış anlaşılma vs bi durum varsa kendimi ifade etmenin yollarını ararım, platform yönetimi veya üyeleriyle siyasi dini veya futbol taraftarlığı gibi fanatiklik içeren konularda aynı tarafta olmadığım için hesabım kapatılmışsa "yanlış yerdeymişim, iyi oldu bu" der üstüne bir de sevinirim. (Fanatizmden, fanatiklerden uzak durmak daha iyi)
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (28.09.17 08:23:49 ~ 08:31:08) 
duyuru ile ilgili ne zaman soru sorulsa 'burayı ciddiye almayın' diyen bi akıllı atlıyor hemen. sanırsın eve gidip duyuruda bu olmuş diye ağlıyoruz filan sanıcaklar. bişey olmuş soruyoruz alt tarafı. ayrıca burada bi sürü insanlar tanıştım ettim, yardımlaştım. ne bileyim. ciddiye alıyorum illaki. gayet normal bişey.


  • elorelia  (28.09.17 09:50:37) 
Duyuruyu ciddiye almiyorsan ve burasi mod ciftligi ve kadinlar kulubuyse neden buradasin? Amacim kavga cikarmak degil. Gercekten merak ediyorum. Neden bir suru forum bilmemne varken ve burasi dedigin gibi bir yerde neden buradasin?


  • Traveller  (28.09.17 10:35:22) 
gerektiği kadar alıyorum da bu i diverse olayı baya uzadı saçma sapan. banlanmış, gitmiş modlara sormuş, cevabını almış, hala "banlandım da banlandım" diye duyurular geliyor sürekli. o arkadaş bana da "seni mallar sürüsüne ekliyorum" diye mesaj attı. ben de cevap attım ve mesaj gönderemediğimi görünce duyuruma yazdım. sonra gitmiş uzun uzun paragraflarla konu hakkında duyuru açmış, ben de orada bıraktım olayı. bu kadar ciddiye almak mantıklı değil bence, insanda sinir yapar, erken yaşlanmaya neden olur. burada böyleyse, gerçek dünyada nasıl yaşıyor bu insanlar? zor bence.

ayrıca ben sözlükte reklam yaptığım için çok fazla uçurulduğumdan dolayı 7. veya 8. hesabımı kullanıyorum şu an ama yine beni bilen biliyor. demem o ki çok da şey yapmamak lazım.
  • dedimmidemedimmi  (28.09.17 10:46:46) 
bu arada açıklama ihtiyacı hissettim duyuruyu açan ben olduğum için.

iki tarafı da tanımıyorum. entryi yazan arkadaşla mesajlaştık konu üzerine. ama onun da küfür tarihçesinin kabarık olduğuna dair mesajlar aldım. bir de benim de daha önce tartışma yaşadığım biri (farklı nick) olduğunu söylediler. yani uçurulması belki isabetli bi karar olmuş olabilir. ama 3/3ün de duyuru altında bariz küfürleri var ve özel mesaj ifşası yapan da oymuş. bu durumda sanırım onun tarihçesi yeterince kabarık bulunmadığı için uçurulmamış. ama bence yine de ortada keyfi bi uygulama var.
  • elorelia  (28.09.17 11:06:06) 
günden güne daha az ciddiye alıyorum. çok iyi insanlar var elbette ama geneli kendini akıllı ve kültürlü sanan içi boş insanlar. belki yaşım ilerledikçe bunu farkettim. ciddiye almayan ve sadece ihtiyacı oldukça az yazı yazan insanların daha değerli olduklarını farkettim ayrıca.


  • dafuq  (28.09.17 12:07:46) 
alıyorum ama ciddiye alınmadığım için üzülüyorum. kim ne sorarsa sorsun, tüm içtenliğimle yanıtlıyorum ama benim sorularımla dalga geçen ufak tefek embesiller oluyor. onların da ergenliğine veriyorum.


  • for day to break  (28.09.17 12:12:04 ~ 12:53:31) 
Bilgi açısından gerçekten güzel cevap veren arkadaşlar var, bir yandanda iki yüzlü insanlar var Birgün rimel tavsiyesi alıp ertesi gün askerlik tecilini nasıl yapılır diye soran troller var. Kritik bilgi olup emek edip yazıp soruyu silenler. Hiç olmadığı hayatı olayları anlatıp hikâye uyduranlar var. Hatta bir tane kamil var ( bayan) bir hemşire oldu, bir yönetici bir araba aldı bir ev aldı bir patronu ile kavga etti vs hayat hikayesi yalan dolan. İfşa da sahte resim atıp milleti trolledi. Çok var böyle tipler. En azından çoğu kullanıcı bilgilerini deneyimlerini paylaşıyor seviyorum burayı


  • Fritz-X  (28.09.17 12:27:15) 
Ciddiye almıyorum diyenleri afaroz ediyorsunuz sanırım. Başıma bir iş gelmeyecekse ben burayı belli oranda ciddiye alıyorum. "Tabii ki ciddiye alıyorum yani .s.s" seviyesinde değilim. Şöyle ki, burada gerçekten yardımcı olmaya çalışan çok güzel insanlar var, onların cevaplarını ciddiye alıyorum bittabi. Kendilerine müteşekkirim, onlar sayesinde bu platforma arada uğruyorum, yazdıklarını okuyorum. İyi oluyor. Ama işi bulandıran, gerçek hayattaki tatminsizliğini burada başkalarına saldırgan cevaplar vererek atmaya çalışan vb. kişilere sinir olmuyorum. Neden? Çünkü bunlar gibilerini ben normalde de ciddiye almam, burada mı alacağım? He he deyip geçiyorum, çoğu zaman cevap bile vermiyorum. Kapatıp çıkıyorum. Benim buradaki bu tür bir insanı ciddiye alıp karşılık vermem için gerçekten çok ama çok kötü bir gün geçiriyor olmam gerekir. Yani o gün zaten sinirliysem o insana patlayabilirim. Onun haricinde sallamam. Başka derdim mi yok.


  • i m cool with that  (28.09.17 12:28:27 ~ 12:29:51) 
[]

Arapca diyalektlerini nasil ayirabilirim?

Yani bir arapca yazinin misir mi cezayir mi irak mi hangi lehce oldugunu ayirt etmemi saglayabilecek online bir site vs var midir? Veya bildiginiz bi kisayol




 
YouTube dan birkaç diyalekt dinleyerek aşina olabilirsiniz

Bazı ipuçları var diyalektlere dair.

Örn: cim harfini c yerine g olarak söylüyorsa Mısır lehçesidir. Veya olumsuz yaparken ş harfini kullanıyorsa mısır lehçesidir.(ma bagrifiş örneğin, fasih Arapçada la a'3rif dir, Suriye Lübnan Ürdün ma bagrif)

Lübnan'da vs civarında kaf harfi kullanılmaz konuşma da hemze olarak okunur. Kalbii yerine elbii gibi.

Örnekler çoğaltılabilir.
  • Fusha  (27.09.17 18:15:29) 
Cok tesekkurler ancak ben yazi dili olarak merak ediyorum konusma dili degil.


  • lucky strike  (27.09.17 21:28:29) 
Arapça diyalektler çoğu zaman yazı dilinde kullanılmaz.

O zaman yine ş harfi bize ip ucu verebilir. Veya en sık kullanılan kalıpları in bir kısmını bilirsek anlayabiliriz hangi diyalekt olduğunu

Örneğin, eyh (elif, ye, güzel he) geçen bir metin mısır diyalektidir.

Şu (şe, vav) geçen bir metin Suriye Lübnan taraflarıdır.

Mısırlı 3ayiz eyh minni ( benden ne istiyorsun) der

Lübnanlı şu biddek minni der aynı şeyi ifade etmek için.

Iraklı 'şaku maku' gibi garip ifadeler kullanır nasılsın derken mesela.
  • Fusha  (27.09.17 22:06:13) 
hocam vallahi emeğinize sağlık, çok teşekkür ederim ama ben arapça hiç bilmiyorum.

öğrenmeye çok hevesliyim ama benim aslında yazı dilinden maksadım yani bir mısırlı, ıraklının okuduğu yazıyı okuyamıyor ya hani? bunu işte mısırlı nasıl kendi lehçesi olmadığını anlıyorsa bakar bakmaz onu anlamanın bir yolu var mıdır diye sormuştum. siz biliyorsunuz anladığım kadarıyla ama işte atıyorum bi online tool aracılığı ile hızlı bir şekilde ayırt etmenin bir yolu var mıdır diye merak etmiştim. ama anlattığınız kadarıyla teknik olarak mümkün değilmiş. çok teşekürler tekrar
  • lucky strike  (27.09.17 23:44:03) 
Uygulama benim bildiğim kadarıyla yok hocam. Varsa harika bir şey olur.

Elimde Suriye diyalekti için bir PDF formatında kitap var, yanlış hatırlamıyorsam da Mısır diyalekti için de mevcut onları göndereyim bulursam size.
  • Fusha  (28.09.17 07:44:00) 
[]

Fas'ta fransizca bilmeyene rastlamak mumkun mu?

3 buyuk sehrini ve bu sehirlerin zengin kesim mahallelerini soruyorum bilen varsa. Yani yuzdesel olarak %50 si fransizca bilmiyor mudur bu insanlarin




 
fransızca bilenler 2013 verilerine göre 10.380.000 miş.

www.ethnologue.com
  • mutlu yillar sana  (27.09.17 16:31:14) 
Su an acamadim ama nufusa oranla yuzde kac acaba yaziyor mu? Cok tesekkurler


  • lucky strike  (27.09.17 17:11:12) 
i.hizliresim.com

%33-39 fransizca
  • cedex  (27.09.17 17:27:03) 
3 büyük şehir ve zengin kesimin büyük kısmı biliyor; tecrübeye dayalı tahminim bilen %75-80 vardır.


  • tiny penny  (27.09.17 18:06:47) 
[]

franchise veren büyük gıda firmaları şubelerinin yemeksepeti puanına bakar

mı? veya bakarsa bile buna göre aksiyon alır mı?
mesela benim mahallemdeki burger king şubesi rezalet. 4.4'e düşmüş puanı. burger bununla ilgilenir mi?
mahallemdeki burger king şube müdürünü devirmek istiyorum çünkü. ağız tadıyla hamburger yemek istiyorum. kolalar sıcak, patatesler ve soğan halkaları sıcak, hamburgere eklettiğim hardal eklenmiş olarak ve max 45 dk da gelsin istiyorum. çok mu şey istiyorum?


 
Her şeyi devirmeye göz koymuş biri için evet çok şey istiyorsun. Bunlardan önce bulgur pilavı ekmekle salata ye önce.


  • 1adam  (23.09.17 20:31:37) 
Bizim buradaki burger çok düşünce 2 gün sonra falan fırlıyor


  • passion rules the game  (23.09.17 21:27:15) 
[]

bir beyaz yakalı son evre y kuşağının iş hayatı ile ilgili hezeyanı ve soru

selam,

sadece son 1 haftamı anlatıp sonra iş hayatı ile ilgili bir takım sorularımı soracağım.

bundan önceki hafta da yine mesaili çalıştığımı ekleyeyim şuraya;
geçen hafta cumartesi günü öğlen 12'de uyandım ve pazar sabah 5'de uyudum. pazar öğlen 1'de uyandım ve gece yarısı 2'de uyudum. tüm bu süre dışında ara ara twitter'a ve ekşiye göz atmak dışında çalıştım.
pazartesi sabah 9'da kalkıp işe gittim ve akşam 8'de çıktım. eve gelip duş aldıktan sonra sarhoş olana kadar içtim ve 3 gibi uyudum. dinlenemedim haliyle.
salı sabah 9 da kalkıp işe gittim, iğrenç geçen 4 saatlik bir toplantıdan sonra işlerim aksadı tabi ama gece 11'e kadar topladım işleri. yorgunluk, hafta sonu da dinlenemediğim ve ara vermeden çalışmadan kaynaklı, kümüle şekilde arttığı için kendimi çok kötü hissediyordum. fiziken değil de mental olarak yorgunluktan bahsediyorum. bari kendime ayıracak bir kaç saatim olsun istedim. tabi kendime değil başkalarına da zaman ayırmam gerekiyordu ama onları ihmal etmek zorunda kaldım. gece 4'e kadar durmadan müzik dinledim ve içtim. bi ara film açtım ama basit cümleleri bile anlayamıyordum sanırım, belki de alkoldendi. 4 gibi uyudum.
çarşamba günü sabah daha uyanır uyanmaz maillerimi telefondan kontrol ettiğimde yine yoğun olacağımı anladım. öyle de oldu: gece 2'de işleri toparlayıp çıkabildim. eve gelir gelmez duş aldım ve uyudum.
perşembe sabah öyle yorgun uyandım ki, "işe gitmesem mi" diye düşündüm artık. gittim. artık yorgunluğun getirdiği verimsizlik midir, alkol müdür, kafama taktığım ve kaçırdığımı düşündüğüm öbür şeyler midir bilemiyorum ama o kadar basit işleri bile halledemez duruma geldiğimden; işten kafamı kaldırdığımda sabah 6.30 olmuştu (ertesi günkü sabahtan bahsediyorum, bu sabah, cuma sabahı). eve gitmeye halim yoktu tabi. bi koltuğa kıvrılıp uyudum şirkette. hava da biraz serindi sabah, üşümüşüm.
cuma sabah uyandım 8.30. işleri halledip 4 gibi çıktım. eve gelip duş alıp uyudum. o kadar fazla süredir çalışıyorum ki rüyamda bile iş gördüm artık yemin ediyorum bak. 11'de (2 saat önce) uyanınca dedim ki "yeter bu kadar, bir çözüm bulmam gerekiyor". şimdi de bunları yazıyorum işte.

şimdi böyle agresif bi tempoda çalışınca insan haliyle kendi yakın çevresine veya ailesine anlatıp danışamıyor. çünkü çevrem ya memur kafalı insanlar ya da mühendis, esnaf falan. veya istemsizce duygusal yaklaşıyorlar. o yüzden size yazıyorum ki belki dışardan bakıp bir şeyler söyleyebilirsiniz bana. ne yapmalıyım? siz ne yapardınız?

kendi durumumdan da bahsedeyim, neden bu kadar fazla mesai yaptığımdan. bir kere baştan söyleyeyim iş planımı ben yapıyorum. kimse bana şu işleri yapıp getiriyorsun diye dikte etmiyor. bir havuz var, uygunluk ve beceri durumuna göre talep edip o projelere dahil oluyorsun. sistem böyle işliyor ve çok kriz veya acil durumlar harici kimse bana ne yapacağımı söylemiyor. kendim seçtim yani bu duruma gelmeyi. çünkü yaptığım işi hem seviyorum hem de yukarda anlattığım gibi istisnai haftalar dışında mesaili çalışmak bana koymuyor. hatta işin doğasında bulunan stresi de çok seviyorum. sadece zamanlama konusundaki stres değil, diğer süreç yönetimleri de stresli. belki özel sektör tümden böyle strestir. bilemiyorum. ama stres güzel. stresi yönetebilmek daha güzel. beni hayıflandırmayan, sırtımdan ter dökmeyen hiçbir eylemi severek yapamam. bu izlediğim bir film de olsa, müzik de, kitap da.

ilk girdiğim günden beri yükseliyorum. parmakla gösterilen adam konumundayım yani başarılarımdan dolayı (2 tane ödülüm bile var, şirket içi ödüllendirme. icra kurulu karar veriyor bunlara).
yöneticim de aynı şekilde. 15 senedir başarı grafiği 45 derecelik açı ile yükselen bir adam. ben işe ilk başladığımda tek segment yönetiyordu. salı günü bahsettiğim toplantıda bir segment daha devir aldı ve şu an elindeki segment sayısı 5'e yükseldi.
başarım tabi sadece bana ait değil. yöneticim, benim ilk yılım bittikten sonra benle bizzat ilgilenip beni parlatmaya çalıştı (niyetinin bu olduğunu kendi söyledi). yani çok özel veya kriz projelerde beni öne çıkarıp projeyi bana verdi. ben de bunların altından kalktım. boyumdan büyük işlerin altına kendi talebimle tek başıma girip çok da şık bir biçimde tamamladım o projeleri mesela. parmakla gösterilmem bu yüzden. 3 sene önce yönetici bile değilken bu kadar yükselen bir adamın parlattığı kişi konumundayım. hatta ben 1 sene önce hala eğitim alan bir konumda çömezken; şu an 3 tane yeni alınan junior'a eğitim verecek aşamaya geldim.
ezcümle: gelecek planması yaptığım zaman kendimi gördüğüm yer bu şirkette/bu sektörde çok iyi bir yer.

tüm bunların yanında yine yukarıda bahsettiğim tempo beni artık zihnen yormuş durumda. yani robot olmadığımı farkettim artık, sınırlarımı zorladım çünkü; robot olmadığımı gördüm. bu tempoda çalışıyor olmak insana başka bir şey yaptırmıyor. başka insanlara vakit ayıramıyorsun. vakit ayıracak zamanını da kendine ayırabiliyorsun bir tek çünkü yorgunsun yani dinlenmen gerek. yukarıda anlattığım mesai haftası bölümünde alkole vurgu yapmam bu yüzden. alkol olmadan dayanabileceğimi düşünmüyorum. bunun maddi götürüsü devasa boyutta oluyor. başka boyut. bundan bahsetmeyeceğim.

bir yandan da kasım ayında 24 yaşıma gireceğim. yüksek lisansım devam ediyor. ben küçükken, hayat hayli ilginç bir şey olacakmış gibi gelmişti bana ama kimseye muhtaç olmadan yaşamak için, bir plazada sürekli masa başında, sevdiğin insanlardan gelen çağrılara veya mesajlara bile dönemeyecek kadar çok çalışmak daha ne kadar devam etmeli sizce?
kendinden bu kadar vermeden bu hayatı idame ettirmenin başka yolları da var. insanların mesajlarına cevap vermeyip onlarla görüşmeyince başka adamlara gidiyorlar doğal olarak. yol da beni çekiyor hem. tutan hiç bir şey kalmadı haliyle. çekip gitmeli mi artık? yoksa başlıkta da vurgu yaptığım "y kuşağı hezeyanı" mıdır bu? hayat bu kadar mıdır? bu mudur?

kötü bitirdim. yarım saattir bunu yazıyorum.

 
kendini kariyerin üzerinden gerçekleştiremezsin sevgili lucky strike, sen bir yarış atı değilsin. lütfen bir an önce bunu kanıksa.


  • evde liyakat kalmamis  (23.09.17 02:19:37) 
lucky, tatmin olduğun ve keyif aldığın bir işin var, bu harika. ama ne için çalışıyosun, hayatta yapmak istediğin şey yalnızca çalışmak mı, varlık gösterebileceğin tek alan iş mi?


  • denef  (23.09.17 02:27:27) 
herhangi bir özel sektör işi, herhangi birinin hiyerarşik olarak altında yapılan iş bu yaşama değmez.

www.youtube.com

y kuşağı hezeyanı değil bu bence, kendini çok kaptırmışsın. kendini bu kadar kaptırdıktan sonra bu kadar özveriyle devam etmezsen mutlaka birileri huzursuz olup senin de huzurunu kaçıracaktır.

dayanmanın en büyük nedeni belki maaş çok fazladır ama, harcayamadığın parayı ne yapacaksın? alkole gidiyormuş zaten çok fazla.

ben olsam çekip giderim, en azından daha rahat edeceğim bir yere. ideal koşul özel sektörden tamamen çıkmak olurdu benim için de, kişiye göre değişir ideal koşul nedir.

yine de bu duyuruda anlatılan patronlar ve 4 kuşak sonraki torunları haricinde kimse için ideal durum değil.
  • ron dennis  (23.09.17 02:28:04) 
işini seviyosun bro.
ve gerçekten şanslı bir tipsin.
tek yapman gereken ne biliyo musun?
o lanet kıçını kaldırıp biraz çevrene bakmak.
ne kadar çok insanın acı içinde olduğunu göreceksin. açlık, sefalet, yalancılık, düzenbazlık, hırsızlık, namussuzluk, ahlaksızlık, fuhuş vs vs vs.
hep ne için biliyo musun corç? daha iyisini elde etmek için. şimdi sen elindekinin tam olarak ne olduğunu bile bilmiyorsun!
lanet olsun ama bilmiyorsun bro!
onun içün çok iyi düşün: ya aç kalıp, dokak köpekjleri gibi gelenden geçenden korkarak ve dilenen gözlerle çevrene bakavaksın ya da elindekini düşürmeden başkalarıyla birleştirecek ve daha iyisini doğruca elde edeceksin!
şimdi seçim senin!
  • fempusay  (23.09.17 03:11:05) 
@evde liyakat kalmamis, sen ve biri daha yazdı bunu. yarış atı önermesini önemsiyor ancak katılmıyorum. "ya ne olacağdı" sorusuna bir cevap içermiyor. evrim gereği hepimiz o kastettiğin yarış atıyız zaten her alanda. sosyal, ekomomik, bireysel yarış atları. bazıları borsa da yarış atı bazıları öss sınavında yarış atı bazıları ığdır'da bir köyde öğretmenlik yaparken yarış atı. hayatta kalmak zorundayız. bazılarımız aileye veya eşlerimizin maddi durumlarınarına güvenip ve yaslayıp kendimizibunlardan addediyor olmasak dahi aslında bu da bir çeşit yarış atı olmaktır hayatta kalabilmek adına. parazitler de hayatta kalabiliyor velhasıl.
ayrıca kendimi ne üzerinden gerçekleştirebileceğim? bunu da belirt lütfen. kariyer değil ise ne. eş mi? çocuk mu yapayım mesela? "insan kendini nasıl gerçekeştirir" sorusunun cevabı var ise bir yanıtla. yol çizeyim kendime. bunca duyuru bu yüzden çünkü.

@denef, yoo değil. hayatta başka ne yapılır onu bilmiyorum çalışmak dışında. çehov okumaktan mıdır nedir. bilmiyorum yani, çalışmaz isek canımız sıkılır gibime geliyor ve canımız sıkılırsa tehlikeli işlere yönelebiliriz, mesela solcu olabiliriz? hükümeti devirebiliriz? veya çok çalışırız ve sevdiğimiz insanlar başka insanlara gitmeye başlarlar ve bunu instagramden görürüz falan. ama öncesinde başka medyalardan falan. neyse.
ben iş bitiriciyim. bitirilmesi gereken ve yapmam gereken her işi (pirus zaferi bile olsa) bitiririm. bir iş önerin var mı bana? sektör önerin? bu yüzden mi sordun?

@ron dennis, maaş değil aslında dayanma sebebim. işi ben gerçekten seviyorum. "bundan başka iş yapamam" yüzünden değil bu. gerçekten seviyorum. ama dediğin ve belirttiğim gibi çok çok devasa kısmı zaten beynimi uyuşturma maksatlı olarak ve kasten alkole gidiyor. bir anlamı yok maaşın. gitmek için çeşitli alternatifleri değerlendireceğim. teşekkürler cevabın için.

@fempusay, seni tanıyor olabilir miyim acaba? bize tevekkül teklif eden islam alimlerinden farkınız nedir siz hippilerin? baba evine döneyim bu mantıkla bakarsam?
  • lucky strike  (23.09.17 04:44:23 ~ 04:44:50) 
henüz 24 yaşındasın, ve çalışmak öyle kötü birşey değil. yol safsataları belki beni hiç çekmediğinden bu kadar rahat konuşuyor da olabilirim ama, bilmiyorum bence fena bir yolda değilsin.

burada aslolan 3 şey var tabi yine bence; 1.si kendini kullandırmadığından emin olabilmek. 2.si mesleğinin ne olduğu, operatörlük mesleklerinde işin sonu belli olduğu için çok çalışmak uzun vadede insana birşey katmaz. 3.sü de hayattaki tavizlerin karşılığını sosyal ve ekonomik açıdan alabilmek, yani işinin senin yaşantındaki etkilerinin seni tatmin edip etmemesi.

normalde yukarıda saydığım 3 şeyi açmam gerekiyor ama ben anlayabileceğin kanaatindeyim. biraz wall-street hezeyanları gibi bir yaklaşımda olmuş anlattıkların ancak bir noktadan sonra mesai saatlerinden kurtulabileceğin bir konuma geleceksen bunda bi' beis görmüyorum. başlarken söylediğim gibi, henüz 24 yaşındasın ve bir kariyer inşaa etmeye çalışıyorsun, genetik mirasa sahip olanlar dışında bu şey öyle kolayca elde edilemiyor malesef, hatta bir çoğunun sonu; büyük ölçüde yukarıda saydığım 3 nedenden dolayı fiyaskoyla kapanıyor. Dikkat edersen başarısızlıktan henüz hiç bahsetmedik bile. Yani belli ki henüz işyerinde ''kapışma'' yaşamamışsın daha, 2-3 eski kurtla birkaç çakal kancayı takmamışlar sana, iteklememişler seni biryerlere. Yani demem o ki; ben genel yaklaşım gibi düşünmüyorum; hayat o kadar romantik bir yer değil keşke olsaydı. Eğer yukarıda saydığım 3 etkenden eminsen ve mesai saati olayını bypass edebilecek bir seviye senin için uzak değilse ''show must go on''


alternatif çözüm olarak, iş yükünün tamamını tek başına üstlenme, sözlükte çalışma prensiplerine dair çokcana anlatı var onlara göz attığında daha iyi kavrayacaksındır bu söylediğimi ama; misalen işleri küçük parçalara ayırıp sadece operatörlük gerektiren şeyleri dağıtabiliyorsan dağıt. illa işyerinden olmasına gerek yok, alternatif kişilerle de paylaşabilirsin bu iş yükünü.

hammaliyetlik(böyle bir kelime var mı emin değilim) gerektiren(yani sadece tekrardan ibaret işler) konusunda agresif isyanlarda bulunabilirsin. bu yöneticinin gözünde seni eskitmeyecektir, uzun mesai saatlerini de kesecektir. Bir noktadan sonra operatör değil de bakış açısıyla yönlendiren konumuna geç. geçemiyorsan zaten 3 maddenin 2.sinde patladın demektir. çık oradan.
  • mete kudur  (23.09.17 07:19:00 ~ 07:20:34) 
Biz yarış atı değiliz, insanız. Kaldı ki yarış atlarının koşu pisti dışında da bir yaşamları var. Sen hiç dinlenmeden koşmaya çalışıyorsun tabii tıkanırsın. Üstelik yolun başındasın, yolun düz, destek olanın var. Bu durumdayken bütün enerjini harcarsan engelleri aşacak mecalin kalmaz.
Dinlenmen şart. Biraz daha yavaş ilerle. Tadını çıkara çıkara yürü.

Ayrıca biz çok yönlü varlıklarız. Kendini tek alanda gerçekleştirmen gerekmiyor. Bu hem kolaycılık olur hem de risklidir. Yumurtaların hepsini tek sepette taşımak gibi. Marifet büyüklü küçüklü sepetlere koyup hepsini birden taşıyabilmekte. Bunu başarabildiğinde hayatının daha verimli, daha doyumlu, daha güzel olduğunu göreceksin.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (23.09.17 08:41:34 ~ 22:48:40) 
işin seni olduğundan daha mutlu hale getiriyor mu? bir takıntının tatmin edilmesinden bahsetmiyorum. sonunda elde ettiğin şey mutluluk değil de ruh sağlığının bozulması ise (gidişatın onu gösteriyor, böyle devam edemezsin) bunca çaba neden?

vites düşür.
  • zgrydn  (23.09.17 10:38:19) 
istisna durumlar olmadıkça günde 8 saat çalışıyoruz, kalan 8 saatte sosyalleşiyoruz ve 8 saatte de uyuyoruz.

senin yaptığın ise vücuduna koca bir hakaret. sapasağlam dünyay gelmişsin ve bu yüzden çok şanslısın ama böyle giderse çok kısa bir sürede bu sağlığını yitirirsin. hadi sosyal hayatı sıfıra indirmek gene neyse, o senin seçimin. (bence o da yanlış ama sen işi eşe tercih etmeyi seçtiysen, öyle daha çok mutlu ve tatmin oluyorum diyorsan..) ama uyku düzenini acilen toparlaman lazım.

melatonin diye bir hormon var. bu hormon ışıkta salgılanmıyor, illa gece zifiri karanlık olacak. bir de kişi uykuda olacak. en yoğun salgılandığı zaman ise gece 11'den sabah güneş doğana kadar olan süre. yani insanın bu hormonu yeterli olabilmesi için akşam 11de yatması gerekiyor. melatoninin eksikliğinde ise yaygın olarak kişinin bağışıklık sistemi düşüyor, bir sürü hastalıklar ortaya çıkıyor, kişi kilo veremiyor, psikolojik sağlığı etkileniyor, çabuk yaşlanıyor ve çöküyor, kansere yakalanma riski çok büyük oranda artıyor. bunca şeyden sorumlu bir hormon yani bu.

şimdi bunları her besinin eksikliğinde söylüyorlar dimi. ama melatonin çok başka. istersen sen de araştır. vücudunun hem psikolojik hem fiziksel olarak bitmesini ve 30 yaşında 45 yaşındaki bir adam gibi görünmeyi istemiyorsan uykunu düzene sokman gerekiyor. ayrıca kanser dedim ya, hiç de basite alınacak gibi değil melatoninin kanserle ilişkisi.

öncelikle sağlığın için böyle yapma.

sonralıkla, ben bu iş tatmini olayını gerçekten anlamıyorum. hepimiz işimizi yapıyoruz; bir kısmımız severek, büyük bir kısmımız sevmeyerek de olsa. ama o işi, yaşamamıza yetecek kadar para kazanmak için yapıyoruz. iş sadece bir araç. tabiki her zaman daha iyiye gitmek güzel ama daha iyiye gitmenin de bir sınırı olmalı. yoksa bunun sonu yok. ya da sonu sensin işte.

işine bu derece tutkuyla bağlı olman, böyle hırsla çalışıyor olman yüksek egolu bir insan olduğunu düşündürttü bana. oysa ego hiç iyi bir şey değildir. sinir hastası bir insan yapar seni. biraz bunu törpülemen lazım. kendine boş zaman ayır, işkolik bir adam olma.

ben mühendisim. bizim şirkette de bazı mühendisler var mesela, gerçekten çok iyi mühendisler. tek bakışta çözüyorlar sorunları. zaten çok iyi pozisyonlara gelmişler, eminim çok iyi paralar kazanıyorlar. ama adamlarda duygusal zeka öylesine körelmiş ki. bunu yanlış anlama, asla kimseye kötü davranmıyorlar durduk yere azarlamıyorlar falan iyi adamlar ama nasıl desem, empati yetenekleri, iletişim becerileri sıfır. bir de hayatımda gördüğüm en ukala tipler. otursan 10 dakika muhabbet kuramazsın.
böyle biri olma.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (23.09.17 10:40:54) 
1234567   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.