Ekşi Duyuru

şu an kullandığım dandik kulaklığımdan tek duyabildiğim "que le importa, no importa me" diyor. bu da zaten gramer olarak da biraz garip, doğru düzgün bir kulaklığa geçince tekrar deneyeceğim.

k2outdoor'a bak bir.

ayni siteden bahsediyorsak onu amerika'dan turk bir hoca yapmisti. benim mustakbel danismanimin arkadasi hatta. dur bulmayi deneyeyim. (bulamadi)

şu da bence işini görebilir : www.yasarkenyazilantarih.com

sayfa 22 den sonra.

subjektif.org bu var bir de.

yok öyle bişey, köpeğe dalacağına sahiplerine dal onu rahat ettiremedikleri için. havlıyorsa illa bir sebebi var.

insan kadar iğrenç bir varlık yok.dünyanın başına belayız biz.kime şikayet edeceksin şimdi bunu,kim önemser?

@loveinaflipbook köpeği dövenler onlar zaten. hayvanı koymuşlar balkona, havlayınca çıkıp girişiyolar susuyo zavallım. bir ihtimal tuvalet eğitimi veriyolar diycem, ama bu bariz canilik.

yasak değil mi evde hayvan beslemek? şikayet ediniz.

@niyeti bozuk yasak aslında ama şikayet edilince hayvanın akıbeti noolacak, o beni korkutuyor. ya da kalkar bunlar sitede huzur içinde yaşayan diğer hayvan sahiplerini şikayet ederlerse bu sefer..

balkonda duran köpek havlar elbette.
bunlar kendilerine peluş oyuncak aldıklarını zannedenlerden olsa gerek.

0212 251 63 25'i arayın.
istanbul barosu hayvan hakları komisyonu.
istanbul'da olmasanız bile ne yapmanız gerektiğini söyleyeceklerdir.

hayvanın başka bir yuvaya gitmesi ve bu insanların da hayvan beslememesi lazım.
gidip "başınıza hayvan severleri sararım" derseniz bu sefer de içeri aldıklarında ne yapacaklarını bilemezsiniz.

baroyu arayın, sonra da hayvanı sahiplendirmek için gidin.
vermeyiz derlerse, o zaman başınıza hayvan severleri sararım diyin.

fotoğraf ya da video çekin ve facebook'ta yayın, ifşa edin.
doğduğuna pişman olur.

selam. gazeteyle dövmek diye bir eğitim biçimi var. köpeklerin dünyasında liderlik şiddetle alır ve şiddette korunur. sert ya da sizi değil de kendini lider olarak gören bir köpeğiniz varsa gazeteyle poposuna vurmak bir eğitim biçimidir. bu, köpeğin canını yakıp intikam almak için yapılmaz, bir uyarı aracı olarak yapılır ve köpeğin canını çok az yakacak şekilde yapılır.

vardır. ama tek olarak satılacağını düşünmüyorum. set halinde vardır. pompa ile birlikte yani.

Bi araba lastikcisine falan sorun hediye eder belki ya da atarsiniz 1 2 bisi.

yönetime şikayet et dicem,ama köpeğe ne olur,nereye götürülür bilmiyorum.

gözlemleyin biraz, bunun eğitimi cartı curtu olmaz ama baktınız ediyor eziyeti. siz de şikayet edin. ya da şikayet edeceğinizi söyleyin, yıldırır belki ama sanmıyorum. hayvan hakları derneğine şikayet edeceğinizi söyleyebilirsiniz bir de. hatta yönetimden ziyade daha etkili olacaktır.

ya simdi birsey soyleyecegim, herkes ayaklanacak ama soylemem de lazim; kopege gazeteyle girisiyor demissiniz de, gazeteyle ne tur bir girisme soz konusu? buyuk bir kopegin gotune gazeteyle pata kute vurmak sokaga atilmasindan daha iyi bence cunku buyuk kopeklerle guresmis biri olarak diyebilirim ki umurlarinda bile olmuyor, canlari yanmiyor. hani kopek kucuk, kirilgan degilse veya kiz kafaya goze dalmiyorsa, bence kizi uyarmak, gozunu korkutmak ve hatta egitim vermesi icin daha iyi yollar soylemek daha iyi bir fikir. cunku kizi kopekten ayirirsan o kopegin sonu hic iyi olmaz, ev kopegini sokaga birakmak aci dolu olume birakmakla ayni.
etini sikmislar gibi bagirmasi ise dediginiz gibi beni eve al, buradan biktim demesi olabilir, kizin hayvani iceri almasi da aslinda o kadar feci bir insan olmadigini da gosterebilir. en azindan uyarmayi ve dogru yol gostermeyi deneseniz, belki kizin kafasina dank eder; bence daha saglikli olur sikayet etmeden once.

Küçük beyaz kıvırcık köpekler var ya, ona şlops şlops diye vurduğunu duydum. Duydum yani öyle hafifçe değil baya dövüyordu. Bi de bu arkadaş 16-18 yaşlarında, annemin deyişine göre köpeğini sürükleyerek gezdiriyor.
Şimdi biraz sinirim geçti o yüzden daha uzlaşmacı davranacağım sanırım.

anladim, feci bir durum o halde. ben de bilemedim o zaman ne yapilabilecegini. umarim bir care bulursunuz.

ne oldu, ne yaptınız merak ettim ben.

backpack olayında büyüklükten çok fonksiyonel olmasına dikkat edin. 45-50 litrelik çantayı dolduruyosun, 20-25 kg ağırlık oluyo, sora hammal gibi takılmak zorunda kalıyosun. o yüzden daha ufak ama fonksiyonel çantalara bakmanızda yarar var bence, belli bi süreden sonra işkence oluyor başka bişi değil.

10 gün boyunca sırtınızda olacaksa kaliteli olmasına özen gösterin diye başlıyorum. ayrıca çadır, uyku tulumu ve de mat da olacaksa 50 litre çanta yetmeyebilir. günübirlik yürüyüşler için 30-40 litre yeterli olacakken kamp yükü ve de mutfağı taşıyacaksanız en az 55-60 almanızı tavsiye ederim. ben 85 litre kullanıyorum kamp için, günübirlik yürüyüşler için 35 ve 38 litrelik 2 tane çantam var.

sorularınıza geçeyim,
-ikinci el pek bulunmaz. internetteki outdoor kulüplerinin ya da topluluklarının sitelerinde ya da facebook gruplarında satanlar olabilir oralara belki bakabilirsiniz.
- istediğiniz litredeki bir çanta için fiyat aralığı 70 liradan başlar 700 liraya kadar çıkar. sırt sisteminin ayarlanabilir olması, ortopedik olması, nefes alabilir olması, çantanın kumaşının-dikişlerinin ve de fermuarlarının kaliteli olmasına kadar onlarca etken fiyatını etkiler. evolite almayın hayır.

-evolite alt sınıf bir markadır. kimi ürünleri alınabilir ama çantasını almayın.

- bir backpack alırken önce gidin pahalı 4-5 modele bakın. elinizle kumaşı test edin sonrada ucuz bir ürüne bakın o dakikadan sonra kaliteli kumaş nedir öğrenirsiniz. çanta seçerken çantayı çekiştirin iyice. dikişlerinin sağlamlığı, dikişlerin yalıtımının yapılmış olması, fermuarlarının kaliteli olması çantanın kullanışlı olması, sırt sisteminin ayarlanabilir olması, nefes alan ya da hava geçisi iyi olan bir sırt yapısının olmasına özen gösterin. bu kadar özelliği nasıl kontrol edeyim diyorsanız bu konuda iyi olan bir markanın backpackini alın. kalite konusunda son olarak elinizde 30 kilo yük olsun. dandik bir çantada 30 kilo yükü olduğu gibi hissedersiniz. 1 hafta eklem ağrısından kımıldayamazsınız. iyi bir çanta yükü vücudunuza dağıtır okul çantası taşıyormuş hissi yaşarsınız.

- ankara konusunda bir bilgim yok.

son olarak,
tek seferlik bir şey olmayacaksa iyi bir marka alın. avrupa'nın benim gözümde en iyisi deuter'dir. 30-40 litre arası çantaları 200-350 lira arasındadır. 50-85 litre arası çantaları 300-700 arasındadır. ömürlüktür hepsi sahip olduğum 3 çanta da deuter'dır öyle söyleyim.

yine çok kaliteli olarak söyleyebileceğimiz lowe alpine, mammut,ferrino ve de the north face var. orta kalitede jack wolfskin, marmot, tatonka, millet, salewa alınabilir.

eh işte diyebileceğim, karrimor, timberline, columbia ve de lafuma'yı sayabilirim. bu saydığım markalardan hangisini alırsanız alın sizi yarı yolda bırakmaz. bütçenize öre seçebilirsiniz. dediğim gibi bir çoğunu test etme imkanım oldu en iyisi deuter benim gözümde.

bir kez daha tekrar edeyim, çantayı kullanacağınız alana göre litre seçimi yapın. ayrıca dışında perlonların olup olmadığına dikkat edin. gerektiğinde mat ya da uyku tulumunu dışarıya tutturmanız gerekecektir o yüzden bunlar önemli. bir de yağmurluğu olsa iyi olur çantanın.

urun.gittigidiyor.com

Şundan alırsın bir tane. Pilden telefon şarj eden alet. 10-20 tane de pil alsan.. Yeter herhalde. Ben de kullanmadım bilmiyorum gerçi.

tam olarak anlamamakla beraber,

ünilerin tarih bölümüne gidebilirsin. hocalar yardımcı olur sanırım. komşunun kızı tarih öğretmeniydi ünide. osmanlıca falan çeviriler yapıyodu, haritalardan bahsetmişti

Kapıdaki askerle muhattap olmadan, yüksek lisans tezim için "üniversite gönderdi" diyerek yetkili biriyle görüşmek istediğini söyle. Öyle bin takla atmana gerek yok. Alırlar, görüşürsün. Yalnız, gelen kişinin yetkili olmaması ihtimali yüksek, doğru kişiyle görüşmek için o gelen kişiye durumu iyice açıklaman, onun durumu anlaması gerekecek.

yıllardır antalyada denize girerim hiç başıma gelmedi ki antalyada olma ihtimali daha fazladır

gecen bir yerde gormustum, bos bir gunes kireminin kapak kismini cikartip, siseyi kesiyorlardi, sonra icine ne istiyorsan koy, kapagi kapat, disardan bakinca gunes kremi.

evet yapacak bir şey yok biz sahilde havluların altına filan saklıyoruz. erkekseniz cepli bir mayo kurtarabilir sizi parayı cebe koyarsınız. telefon işi sakat ama. mümkünse götürmeyin yanınızda olmadı denizden bol bol gözleyin oturduğunuz yeri..

abicim tatilde de telefonunuzu odada bırakıverin.

@tonakai
oha lan süper fikirmiş. ama bence bu cevabını sil, hırsıza yol göstermiş olma=)

@ben smyrna yatma uyuma tatilinden çok gezme görme tatili olacağından telefon lazım olabilir diye düşünüyorum. ama tabi ki ihtimaller dahilinde.

yani düşünüyorum da bi yerde başıboş havlular varsa o civarda illa ki değerli eşya da vardır diyorum; saklama işi yanında paranoyasını getirir zehir olur o deniz. nöbetleşe daha iyi belki de.

yıllardır tatile giderim, kaş, olimpos, antalya, kemer, belek vs. hiç başıma gelmedi. genelde telefonu otelde bırakırım ama. önceki yaz ayvalıkta abimin telefonu çalındı. bir de 15 yıl önce kınalı adada ayakkabılarımız(!) çalınmıştı.

@tonakai

bunun bir versiyonu da büyük karton kahve bardaklarına doldurmak. hatta pipeti de içinde bırakıyordu ki gerçekçi olsun.

annemin bikinisinin içliği çalınmıştı :P
hiç bilemezsin hırsızın nerede olduğunu o yüzden bi yöntem bulun mesela güneş kremi kutusu şeklinde kılıf gördüm nette :P
buldum; 1havalar.com

@rentts yani cuzdan yerine gunes kremi calma ihtimali oldugu icin biraz daha sansli oluyoruz dursun bence :)

@spadram weeds'in bir bolumunde park gezerken/satis yaparken onlarda ayni sekilde parayi kahve bardaginin icinde tutuyorlardi :) fena fikir degil o da

Genelde kalabalık yerlerde sıkıntı olmaz. Örneğin Konyaaltı'da telsizli görevliler dolaşıyor, şüpheli birini gördüler mi hemen baskın yapıyorlar. Biraz daha tenha bir yere giderseniz kilitli dolap bakının civarda, kapitalizm her yerde, akıl eden birileri vardır. Yoksa da şezlong şemsiyesini kullandığınız ya da yemeğini yediğiniz müesseseye rica edin çekmeceye koysunlar. Yok illa ki koymazlarsa da "Abi şunu bir şarja taksanız? 1 saate alırız." gibi ayak da yapabilirsiniz.

Bizim sitenin plajinda bekci amca var, telefonlari ona veriyoruz.

laptoplar zaten windows yuklu geliyor. bilgisayari actiginda windowsu da yuklemis oluyorsun. onlarin yaptigi bir sey yok.

w8'i w7 ile değiştirme imkanı var mıdır bilmem ama eğer yoksa freedos bilgisayar al, lisans parasını ödemeyeceğinden dolayı sen kendin w7'i satın alıp yükleyebilirsin next next diyerek

@gec ama laptoplar zaten windows yüklü olarak geliyorsa neden bilgisayar satın alındığında birkaç saat alıkoyup birşeyler kuruyolar? hatta windowsunuzu türkçe mi ister misiniz yoksa ingilizce mi olsun diye soruyolar falan.

Win 8 Geriye dönül uyumluluk modunda xp ye kadar bütün sürümleri destekliyor. Yani sen eğer win xp ya da vistada sorunsuz çalışan bir uygulamayı win 8 e yüklemeye çalışırsan sağ click uyumluluk modu yapıp sürümleri listeleyip xp vista ya da 7 seçip yükleyip paşa paşa kullanabilirsin.

Ayrıca eğer laptop alırsan win8 li daha eski win sürümlerini yüklemen baya zor artık biosa key çakmışlar kaldırılmıyorda. Elimizde bir hp vardı geçici olarak server için kullanacaktık server 2000 win8 desteklemiyor olmadı win 7 kuramamıştık.

@bipolar, onu onceden yapiyorlardi simdi kutuyu depodan cikarip getiriyorlar.

ama ben bilgisayarimi turkiyeden almadim belki burda farklidir.

aynısı kızılaydaki limon bazaar'ın alt katında 40 lira.

ablamlarda var beyaz renklileri, ikea dan aldılar sanırım

sen yaparsın evde yahu. www.fenokulu.net

geçen 10 liraya bir buket almıştım, taş çatlasa 30 liradır kucak dolusu.

güvenparkın oralarda yolda 5 tl'ye bir buket satıyorlar. dükkandan alırsan biraz daha pahalı.

Sakaryanın derinliklerinde full yapay çim bahceleri gül bahçeleri var çiçekçilerin toptan üreticisi oralarda aslında ama adres veremem yakınlarından geçmiştik sadece

PTT bu konuda muthis sorumsuz, en azindan benim yasadigim yerdeki subesi oyle. Kimi zaman mektuplar aylarca bekliyor, ben gidip kendim aliyorum. Yaptigim tartismalarin ve yazdigim dilekcelerin haddi hesabi yok. Subeye gidebilir ve tepkinizi dile getirebilirsiniz. "Bize gelmemistir gelse getiririz" dediklerinde de pek inanmayin derim ben, hic de oyle olmuyor.

bu durum sadece beni buldu saniyordum ta ki duyuruyu okuyana kadar. Ablam italya'dan kart attiğini iddia ediyor aylar önce ama hala ulaşmadi. Ben de ptt kaynakli oldugunu dusunuyorum. Daha onceden de canta tipi cok eski ve degerli bir gramofonumu kargoda paramparca etmislerdi. Bunun yasal bir yolunu öğrenebilirseniz bana da mesaj atin lütfen.

beşten fazla ciahzla kullanıyorum henüz bir skııntı yaşamadım. o 5 de nasıl bir limittir bilmiyorum 4 kişilik bir ailede 10 tane wifi cihaz var zaten.

allsubs'da yok(sa hiç bir yerde yoktur)

selam.

www.eksiduyuru.com

yazının içinde bir tane daha link verdim. orada da bir şeyler yazmıştım.

kopenhag için 2 gün yeter. christiania da gidecekseniz yarım gün desek, 2,5 gün. deniz kızını görün ve bot turu yapın mutlaka.

lunaparktır oyuncaktır türü şeylere meraklıysanız kopenhag'ın orta yerinde tivoli var kocaman bir amusement park, komple bir günü bile orda geçirebilirsiniz :)

hazır malmö'ye gitmişken trenle azcık daha gidip lund'da tren istasyonunun hemen yanında bulunan über restoran viggo'ya gidebilirsiniz. işletmecileri sanırım sivaslıydı ve cidden harika hamburgerleri var.

kopenhag'daki tivoli denilen eğlence parkında rahatça bir gününüzü geçirebilirsiniz. güzel bir tekne turu alın. nyhavn'da oturun manzaraya karşı ne içmek isterseniz onu için (bütçeniz rahatsa güzel bir balık da yiyebilirsiniz). kral'ın bahçesi denilen (the royal garden) koskocaman yeşillik alan olan park'ta da rahatça gezebilirsiniz. hava güzel olursa yanınıza yiyecek/içeceğinizi alıp küçük çapta bir piknik çok keyifli olabilir.
kopenhag'dan malmö'ye geçerken denizin içindeki rüzgar dinamoları da dikkat çekicidir.

Net bir tarih yok sanırım, ortalama 1-2 hafta içinde gidiyor.

Sorun olmaz.

30 gun icinde kapaniyor. bir haftadan once kapanmaz en azindan.

103 haftasonu çalışmıyor olabilir. güvenparktan tulumtaş yada fevziye köyü otobüslerine binin. taşpınar otobüsü de gidiyor ama çok dolanıyor bir buçuk saati geçtiği oluyor okula varışı.

Çevirebilirsin, sonuçta milyar milyon basamak değişikliği vs yapıyorsun, sadece kullanımda bazen gaz için mesela trilyon m3 geçer ,genel kullanımda milyon vpe olur petrolde ,

15 ila 30 liraya markanın teknik servisinden bulabilirsiniz.

birebir aynısı olması gerekmez. bu ürüne benzer bir model, başka markalı bir üründe demlik kırılmıştı. gittim bir milyoncu tarzı bir yere kırılana çok yakın bir cam demlik buldum, aldım sorun çözüldü. 10 lira mı neydi.

olmayacakdualarinamindeyicisi +1

benim çay makinasının porselen demliği 2 kez kırıldı, o tür yerlerden 13 tl ye aldım.

tabanları %90 standart oluyor bunların. milyoncudan al.

kariyer.net'inkini andırdı bana.

logitech geldi aklıma

Bir oyuna ait ama cikaramadim

naruto'yu çağrıştırdı bana. konoha köyünün sembolü gibi.

second life çakması

el şeklinde aradığım şey, o kesin (ben benzetememiş olsam da). bi afişin alt köşesinde görüyordum hep diye düşünüyorum, ama hala bulamadım.

bu aralar pek çok soruya aynı cevabı veriyorum: alkol. :))

çok fena derken daha önceki uçuş deneyimlerinde ne gibi tepkiler verdi.yani uçarken.

aynen alkolü dayıcan, kulaklığı takıcan, gerisini o düşünsün

Alkol almalı mı?

Kimi insanlar, uçağa binmeden önce alkol alarak korkusunu yenmeye çalışır. Bu da başvurulabilecek bir harekettir. Çünkü alkollü içkiler bir miktar bizi rahatlatabilir, gerginliğimizi hafifletir. Ancak fazla miktarda alındığında ekstra sorunlara da yol açabilir. Bu nedenle alkolü limitli kullanmak gerekir. Diğer taraftan gerginliğini alkol ile bastırmayı öğrenen kişilerde alkol limiti sürekli artarak ek bir soruna neden olabilir. Bu noktada dikkatli olmakta fayda var.

İlaç işe yarar mı?

Hastanemize uçuş fobisi nedeniyle başvuranların sayısı bir hayli fazla. Bize başvuran kişileri, uçuş fobilerinin yanında ek olarak başka bir psikiyatrik rahatsızlıkları var mı diye değerlendiriyoruz. Eğer panik atak ve depresyon durumuyla karşılaşırsak, öncelikle bu sorunları çözümlemeye çalışıyoruz. Gerekli durumlarda, bu hastalara antidepresan ilaçlar ve sakinleştirici olarak bilinen sıkıntı giderici ilaçları önerebiliyoruz. Ancak bu ilaçlar herkeste aynı faydayı sağlamıyor. Dolayısıyla bu tür ilaçları kullanmadan önce, mutlaka bir doktorla görüşmekte fayda var.

Hehe 50 promil alkol alan insan ölür gider :)

0,5 ti o, halen öyle.

ben geçenlerde 2 bira içip, 2 saat kadar sonra çevirmeye girdim, 0,43 çıktıydı.

0.5 o :)

ortalama bir bira kişinin bünyesine yaşına göre değişmekle birlikte 0.35 civarı yapar. tabi zaman geçtikçe azalır bu.

küresel anlamda, emisyonun büyük ölçüde düşürülmesi ile daha alt düzeydeki eylemlerin benzer küresel faydaları oluyor. ancak büyük ölçekli eylemlerin toplum üzerinde daha az olumsuz etkisi oluyor, insan sağlığından, biyoçeşitliliğe ve dünyanın okyanuslarına kadar, ama düşük emisyonlu enerji sistemlerine göre bu daha çok yatırım gerektiriyor. daha az hırslı eylemler, bu bağlamda insan ve ekoloji üzerinde daha büyük çaplı etkileri kabul etmek anlamına geliyor.

sabahları cümlelerim çok kötü ama anlamana yardımcı olur en azından.

Bu raporda ilkim krizinin insan ve ekonomi açısından bedelleri tekrar gözden geçiriliyor. Bu yeniden değerlendirme, iklim değişikliği ve karbon ekonomisi üzerine yapılan birçok yeni araştırma ve bilimsel çalışmaya, (raporun bir parçası olacak şekilde düzenlenmiş araştırmalara dayanıyor.)

parantez içindeki kısmı hiç sevmedim...

öneri verebilirim.

stumbleupon'da "climate" ile ilgili siteleri arayabilirsin.

Irak'taki petrol yataklarındaki basıncın denetimi, bakımı demiş.
suyu basıp petrolü çıkarıyolar benim bildiğim içeri bişi basman lazım ki içerdeki dışarı çıksın, kendinden fışkıran yatak az. sonra ordaki basıncı tutamazsan daha güneye akıyor filan.

www.slb.com

Yukarıdaki makale açıklıyor. Petrol yataklarında su istenmeyen bir faktörmüş ve maliyeti arttıran bir faktörmüş. Her bir varil petrol çıkartabilmek için ortalama 3 varil su çıkartıyorlar. Ama bu suyu idare etmek, depolamak veya kontrol etmek zor. Birçok faktör var. Kuyuya geri su basıp kapalı bir döngü hâlinde kontrol etme yöntemlerinin olduğunu falan da okudum. Konuda daha derine inmek gerekiyor rezervuarların davranış şekillerini anlamak için. Makaleyi ben tam okumadım, yüzeysel baktım.

meteor.gov.tr

Aşağıda üniversiteler için önerilerm bulunmakta:

Basit yol:
Çevre müh. bölümü (+meteoroloji müh.) olan üniversiteler tespit edilir. Bu bölümleri olup da iklim ile ilgilenmeyen yoktur herhalde.

Bilimsel bir çalışma ise önerdiğim basit yol yetersiz kalır. Daha ayrıntılı bir inceleme yapılması gerekir:

1- Bu bölümlerdeki öğretim elemanlarının kişisel web sayfaları tek tek incelenir.
2- İlgilenilen konular ile ilgili başlıklarda makalesi/kitabı/projesi olan araştırmacılar belirlenir. Bu da hangi üniversitenin hangi ölçüde konu ile ilgilendiği hakında bir bilgi verir.

Ek: Çoğu üniversitelerin proje birimleri bulunur. Bu birimler, mali işleri kendileri tarafından yürütülen projeleri listelerler. Bu listelerden ilgilenilen alanlardakiler tespit edilir.

Ya da TÜBİTAK'ın projeler ile ilgili sayfalarından bu konudaki (ÇAYDAG galiba) yapılmış projeler araştırılır. Projelerin hangi kurum veya hangi üniversite tarafından yürütüldüğü bilgisine ulaşılabilir.

Bir başka yol ise google scholar sitesinden anahtar kelimeler girilerek yapılan çalışmalar bulunur, bunlar içerisinden türk üniversitelerinde çalışan araştırmacıların dahil oldukları seçilir. Ancak bu oldukça zahmetli bir iştir. Zira bu şekilde bir filtreleme olduğunu zannetmiyorum pek.

Benim naçizane önerilerim bunlar olurdu.

reference paper?

instance paper diye bir kullanım yok.

sample kullanabilirsin

reference daha mantıklı sample kullanılacaksa da "the sample paper which is used as a source" olabilir.

reference +1

'adopted' sikca kullanilir baskasinin modelini alip kendi paper inda kullaniyorsan.
the method described in [ref], method X, is adopted in this study..

burdan sonra metoda ismiyle hitap edersin:
X method, Y method...

Genelde büyük çaplı kırtasiyelerde bulunuyor sanırım.NT'de kesin vardır mesela.Ya da daha orijinal bir şeyler olabilir ;

store.discovery.com

Tabi ülkemize gönderim olanakları ne durumda bilgim yok :)

dün yılbaşı için birşeyler aldım hediye olarak,kartlar vardı sevdiklerinize diye.onlara para yüklenip veriliyor sanırsam,diğer bir çözüm internetten herhangi bir mağazanın numarasını alıp yarın sabah erkenden arayıp sorun

şimdi dexter ın annesi ile harry arasında bir ilişki vardı ama dexter harrynin çocuğu değildi. Harry için köstebeklik yapıyodu dexter ın annesi, harrynin ısrarı üzerine olayda köstebeklik yaptığı çete onu yakaladı öldürdü.
Harry de dexter ı evlatlık aldı.
Debra ile kan bağları yok.

dexter ın biyolojik Babası yaşıyordu ama dexter bunu bilmiyordu hasta iken sadece babasının kanı denk geldi ona kan verdi ama dexter hiçbirşeyden haberizdi sonra anladı olayı.

1-2 ay önce gitmiştim. Çıkılıyordu. Kişi başı 10 TL idi.

ulupınar.
olimpos'tan kemer'e gidiş yolunda, 10-20 dakikalık bir mesafede.

adrasan'a gidip kano yapabilirler. o da olimpos'a 10 km uzaklığında, kumluca tarafına doğru.

büyük boyları (kavanoz kapağı boylarında) starbucks'ta satılıyor.

starbuckstan almak bana 100 liraya patlar. Ben 50li paket arıyorum, internet fiyatı 15 lira(ama internetten alamayacağım). yine de teşekkür ederim.

Gimat'ta bir sorun soruşturun derim.

ulucanlardaki gıda toptancılarında bulabilirsiniz, hemde cok hesaplı olur

koskalarda var.

mahalle bakkallarında olmuyor mu onlardan. mahalleniz varsa bakabilirsiniz.

toptancı sitesinde gezmek istemiyorsanız metro grosmarket'te var paket halinde.

dolmuşla da gidebilirsin ankara dişçiliğin karşısından sabancının önünden geçen gölbaşı dolmuşları gider 20-25 dakika sürebilir -tahmini- egoyla da gidebilirsin bu da şöyle a kapısından çıkıp sola doğru sabancı kız yurdunun tam karşısındaki duraktan 105- numaralı otobüsle, kolay gelsin.

öncelikle geçmiş olsun hazırlık okuyan arkadaşlarımın neredeyse hepsi gölbaşına söverdi çekilmez çile derlerdi. ulus'tan da heykele çıkan yoldan kalkıyorlar bilgin olsun.

doçent olmasını sağlayan tez işte o. doktora tezi değil, doçentlik tezi.

üzerinde güvenli ürün olduğuna dair ibareler (örneğin CE) bulunan ürünleri tercih etmelisiniz.adel tehlikeli kimyasallara karşı hassasiyet gösteren firmalardandır mesela.

mothercare, kanz gibi bebek urunleri satan magazalarda bulabilirsinzi

mothercare i aradım ama ellerinde bulunmadığını söylediler. kanz ın da internet sitesinde o tür bir ürün yok. başka bu tür bebek mağazası gibi nereler var?

bir de gıda boyası kalemleri var mesela, onlar zararlı olur mu ki?

d&r ya da office1 gibi yerlerde çocuk bölümleri oluyor oralara bakabilirsiniz

imaginarium mağazalarında var. şekil olarak topacı andırıyor. fiyatı 30 tl. civarı idi yanlış hatırlamıyorsam.

cowboy bebop

tuz madeni ve auswitch'i ( toplama kampını ) kesinlikle görmelisin ancak her birisi tam bir gününü alacaktır. Ayrıca krakow oldtown'da bir adet meşhur katedral var( salı günün için uygun olabilir ), onun haricinde de aklıma gelen ayrıcalıklı pek bir şey yok.

Yemek zapiekanka diye fast food'ları var, onu tadabilirsin.

Vodka dedin mi orada duracaksın agaaaa, zubrowka !

Üşümezsin ama akşamları için yinede bir kaç cool hood sweat götürmekte fayda var.

Para Zloty, euro götür exchange et, ancak exchangelerde birkaç office gezerek, bozdur. Sonra kazıklanma. Mümkünse oldtown'da exchange etme.

Ulus'ta heykelin oradan yukarıya çıktığında bi Suluhan var, incik-boncuk satan bi dünya dükkan var orada, bulabilirsin gibi gibi...

Kale'ye doğru her taraf böyle şeyler satan dükkanlarla dolu. Samanpazarı'nın yukarısı oluyor sanırım.

güvenilir , ben gecende cheapflug mu ne öyle bisiden aldim skyscannerdan yönlendirilip.rezervasyon kismindan emin degilim.

lufthansada pahali olmasi da normal, farkli fiyat uygulayabiliryorlar, cok sevdigim bi örnek

www.eksisozluk.com

Sihhiye köprüsünü geçince Adliye Sarayı'nın hemen yanından bir yol kıvrılıyor, geldiğin yönden binanın solunda kalıyor. Cer Modern tabelalarını görürsünüz zaten.

Yalnız o tarafa dönüş var mı Kızılay tarafından, onu bilmiyorum. A yok, biliyorum, te Ulu'tan u dönüşü yapmanız gerekiyor. Bu bağlamda da, Adliye Sarayı'nı geçince dönmeniz gerekiyor. (:

ulustan u dönüşü yapılabiliyor mu ki?

operadan u dönüşü yapılamıyor ama ben bir kere yapmıştım.. yalnız ulus a gitmeden gitmenin bir yolu olmalı.. yani sıhhıyi köprüsünü geçince sağa dönünce cidden gidilmior mu ki bi bakaım map e..

sonradan hatırlar gibi oldum, operanın ordaki kavşağı geçip, sola dönüp üst yola -talatpaşa bulvarıymış- çıkmıştım sanırım önceki gidişimde, sonra da garın oralardan u dönüşü yapıp bi şekilde bulmuştum cermoderni.

acaba google earth ün önerisine mi kulak versem, Atatürk Bulvarı, GMK, Strazburg caddesi ve altgeçitlere yönlendiriyor ama o altgeçitlerde kaybolurum gibi geldi.

ulus'a kadar gitmeye gerek yok. DTCF'nin hemen yanından sağa yüksek ihtisas hasntanesi'ne bir yol gidiyor. oradan dönün. yolun sonuna kadar gidin, yolun sonundan tekrar sağ sonra tekrar sağ yaparsanız sıhhiye köprüsünün üstüne çıkarsınız (celal bayar bulvarı). ondan sonra ışıkları geçtikten sonra hemen sağa giren ara yola girerseniz adliye'nin yanına çıkarsınız. oradan görürsünüz tabelaları zaten.

ya da opera'nın hemen karşısından sağa doğru giren yola dönün, ilk sağ yapın, hoop opera köprüsünün üstüne çıktınız (talatpaşa bulvarı). atatürk bulvarı'nın üstünden geçtikten sonra yine ilk sağ yapıp aşağı inin, hoop karşıdasınız.

google earth'ün önerisine kulak verirseniz yolda kalırsınız. atatürk bulvarı'ndan gmk bulvarı'na sola dönüş yasak. ha hitit heykelinin oradan u dönerek gmk bulvarı'na gidebilirsiniz.

Gar'dan gelirken de var dönüş, Atlama Kulesi'ni geçince ya da o civarda olsa gerek, Cer Modern yazıyor, tabelası var. O da Sıhhiye'den gelen yolun çıkışı zaten. (:

@flamesoul: evet sıhhiye'den gelen yolun öteki ucundan da girilebilir. selim sırrı tarcan spor salonu'nun yanındaki yol oluyor. atlama kulesinin biraz daha ilerisinde. tam olarak lunapark'taki dönme dolabın karşısına denk geliyor.

fikriozgur.blogspot.com

nerede ve ne şekilde yaşayacağına bağlı, değişkenleri bir hayli fazla bir soru olmuş. Örnekleyelim;

Mesela Nişantaşı'nda yaşarsan kiralar uçuk, Güngören'de yaşarsan kat be kat az. İnsanca yaşamaktan kasıt da ayrı bir değişken, kendini ne şartlarda mutlu hissedersin, nasıl bir ortamda? ayrıca tek mi yaşayacaksın, çift mi, bir ev arkadaşın olsa olur mu falan filan....

bence sen Ankara'da yaşadığın -ya da yaşamak istediğin- yeri, şartları ve etmenleri yaz ona göre bir bilanço çıkaralım :)

yaşam standartları önemli bunu söylemek için. ben geçen sene öğrenciydim 700 falan yetiyodu. şimdi çalışıyorum 2000 yetmiyor.

Ben bu yazıyı listedeki kalemler için önerdim.
Nişantaşı'nda tek başına oturursun 2000 TL verirsin, Şişli'nin arkasında evi 3 kişi paylaşırsın ayda 300 TL ödersin.
Ben eşimle haftada 2 kez yemeğe çıkmak için ayda 750 TL ayırmaya kasarım, sen tek başına avare Boğaz gezisi yapar, 2 kaşarlı tostla günü geçirirsin.

Yani o yazıdaki kalemleri hesaba kat.
Hangimizin daha mutlu olduğu her zaman meçhul olarak kalacak..

ayık giderim 2000 türk lirası.bu miktarı aşmadığım sürece, kimseye ihtiyaç duymadan yaşayabiliyorum.tabi buna yaşamak denirse.

insani koşullardan kastım düzgün bi öğrenci evi tadında yaşamaktı. yani hiç öğrenci evinde de yaşamadım ya, yine de yapabilirim diye tahmin ediyorum.

ama contavolta ve başka bir kullanıcı'dan korkutan cevaplar geldi adeta.

şimdi işe başlasam, 2000 den az alırım muhtemelen.

pitcheuse lüx içinde yaşadığı için 7000 az geliyor demek ki. Zaten aylık 1.000 TL birikim yapıp, 1000 TL'lik tatil parası harcıyor ve 750 TL'lik dışarıdan yemek yiyor. Mutluluğu da çok para harcamakla eşzamanlı zannettiği için bu kadar harcama yapıyor.

Borcun taksitin yoksa 2.000-2.500'e gayet rahat geçinirsin.

gercekten yasamak istoyosan 3000 ustu bir kazancin olmali

öğrenci evi tadında(paylaşımlı bir evde) yaşamak için asgari 1500, 2000 idare eder, 3000 rahat.
tek başına eve çıkacaksan bu rakamlar 500-750 arası artar.

Tam tersine mutlulukla harcadığın paranın ilgisi olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
1000 TL giderle çok daha mutlu olabilirsiniz.
Öğrenciliğin keyfi bence fazla paran olmamasında yatıyor..

3000 ne abi burdakilerin bir çoğu 3000 almaz 1500 tl ile ben rahat yaşarım istanbul'da biyerdende kalmam mesela iş biraz hesap kitapta bence he ben lüx sevmem sen seversin o ayrı

7,25

Ben eşimi sınava bırakıp geliyorum sonra almaya geri gidiyorum. Çözüm bunu bulduk.

sınav buddy edincen bi tane kullancaksn gerekli hallerde:d

valla emanetçiler oluyor artık okul bahçelerinde:)

uygulama biter mi bilmiyorum ama kapıda emanet almazlar. bozuk parasını, anahtarını ayakkabı tabanının altına saklayan var, yakındaki bakkala çakkala emanet eden var vs. alternatif olarak. evet saçma ama başka çare yok:)

@want2die: otobüs kartına bişey demezler

donuma sokuyorum anahtarı, dedektörle aranmıyor bizim oralarda

ya iyi de, çok ama çok saçma şu yapılan muamele. pire için yorgan yakmak mı denir, yoksa çok daha ağır şeyler mi söylenir bilemiyorum.

saymaya başlayacak olsan her şey söylenir. bu memlekette insanın değeri, gördüğü muamele her yerde bu.

herkes potansiyel suçlu.

bi kere benim otobüs kartımı bile aldılar

ulaşım kartları, kağıt para, peçete bunlar için sorun çıkarmıyorlar(çıkaran varsa onun gıcıklığıdır) . anahtar, telefon vs. içinde sınav merkezlerinin karşısında köşesindeki dükkanlar " emanet alınır " yazıyor tabi ne kadar güvenilir bilemem.

Sınava tek başıma gidiyorum.
Yanıma yol parası kadar bozuk para alıyorum. Gerisi kağıt para.
Kimliğimi alıyorum sadece.
Anahtarımı da, eğer yalnız yaşadığım evimdeysem doğalgaz kutusunun üstüne, ne biliym yan komşuya, alttaki esnafa bırakıyorum.

Bunları akıl edemicek kadar beyinsizseniz girmeyin lütfen sınava. Bi bitmediniz yahu. Belli nedenleri var ki yapılmış yani böyle uygulama.

oha adam beyinsiz dedi. bi bitmediniz dedi.
-evet kesinlikle bi yerlerde bi beyinsizlik var-

ben hatırlıyorum olayın ne olduğunu ve böyle bir uygulamaya yine de anlam veremiyorum.
hatta sizin anlamsız atarınıza da anlam veremedim.

belki de gerçekten beyinsizimdir.


edit büdüt: herşeyi olduğu gibi kabul eden beyinsizler kulübüne hoşgeldiniz!

bu kadar olayın sebebi şu bizimkiler kopya çeksin, diğerlerinin çekmemesi için elimizden geleni yapalım ya da yapıyormuş gibi gözükelim.

güzellikler değil miydi? aslında ne koysan uyar gibi.

sana gül bahçesi vadetmedim

yok ya saçmasapan bişeydi, böyle bir roman karakteri söylemişcesine.

hayat bize her zaman altın tepsi icinde ikramlarda bulunmuyor.
hayat bize her zaman gülümsemez.

ikinci bir şans sunmuyor?

malesef değil, kimbilir nerde okudum ben bunu.

cafe des cafe
sıcak, temiz ve uygundur (tunalıya göre )

@acckr +1

Ayrıca sakin mekan için fiyat biraz yukarda da olsa cafemiz

Rakı muabbeti için de kaptanın yeri.

arjantin filistin arasında da güzel yerler var.

hayyamide kötü tecrübelerimiz var malesef.

gaga güzel hatta butik sayılabilecek konseptte olmuş. bence ambiyans güzel genelde modern sabahlar ekibi orada zaten.

fiyatlar, yemek fiyatları biraz ortalama üstü tadına da bakmadım

fıçı bira yok şişe biralar 9-10 liradan başlıyor, kadeh şarap 10 lira, alkol fiyatları benzer yerlerle eşdeğer.

tint