[]

Hoslandi mi hoslanmadi mi

İnternetten tanıştık, buluştuk, öncesinde fotoğraflasmistik zaten. Neyse bir iki saat kadar kahve vs içtik. Sonra ayrıldık. Telefon numaramı istemedi, adı mi da sormadı. Ben de aynı şekilde. Giderken ben elimi uzattım o yanağımdan öptü (ergenler gibiyim vurmayın).

Birkaç saat geçti programdan yazmadi etc.

Hoslanmadi olarak yorumluyorum bunca date tecrubemle. Çünkü kendine güveni vs tam biriydi yani direkt belli ederdi hoslansaydi. Muhtemelen kibarlık olsun diye öptü.

 
Isminizi bilmeden sohbet etmeniz tuhafmış. O yüzden öpmesinden falan anlam çıkarmaya çalışmayın baştan acayip başlamış zaten. Muhtemelen ilgilenmemiş. Ilgilenen insan ismini sormaz mı ya ne acayip siz de sormamışsınız


  • ddenizz  (13.10.21 20:34:08) 
belli olmaz öyle hemen ama anlaşılan cool bir abla ya da abi.
ilk buluşmada telefon istemek saçma zaten ama nezaketen isim sorabilirmiş.

yarın yaz bişiler ettiğiniz sohbet devam ediyormuş gibi, konuştuğunuz bir şey hakkında olsun. senin hevesin varsa bişeyler olsun diye yapman gereken tek şey konuşmayı devam ettirmeye çalışmak. bunu dene, duruma göre daha net anlaşılır.
  • Bruce  (13.10.21 20:39:09) 
Valla kimse hoslanmadigi kisiyi hem de karsi taraf sadece elini uzatmisken opmez bence. Ben opmem sahsen oyle durumda. Bence senin olumsuz gibi oldugunu dusundugu icin isi agirdan aliyordur. Yakin zamanda yazar bence.


  • j r r tolkien hayrani  (13.10.21 20:41:01) 
İsim bilmeden sohbet tuhafmış+1
Ben olumsuz diye algıladım, sohbette konu illa telefona gelirdi, ya da ayrılırken isterdi bence. Sen yine de kendini en kötüsüne hazırla bence.

  • Amaranta ursula  (13.10.21 21:18:28) 
[]

Köpek için kuru mama

Sokaktaki köpekler için bircok kuru mama denedim ama çok aç bile olanlar yemiyor, genel olarak sevmiyor anladığım kadarıyla sokak köpekleri kuru mamayı. O sırada açık petshop veya bakkal bulmak da kolay olmuyor.

Bizzat yediklerine şahit olduğunuz kuru mamalar var mı ucuz, yanımda taşıyıp verebilecegim


 
econature verin direkt. yiyorlar, bir çok kişi sokak beslemesinde kullanıyor. evdeki hayvanlarına da çok kişi veriyor.


  • veritaslibertas  (30.09.21 16:42:28) 
Bonnie de yerler. Biftekli yazan mamaları almayın köpekler yemiyor pek. Tavuklu olanları tercih edebilirsiniz


  • gameofannen  (30.09.21 23:42:30) 
[]

Çamaşır makinesi 101

Yeni bir makine aldım, ayrı eve çıktığım için tek başıma kullanicam ve normalde ayarlarını kendim yapmiyordum yani o yüzden çok fakirim nasıl kullanmak gerektiği konusunda.

Öncelikle şöyle bir problemim var makinedeki sıcaklık ve devir seçenekleri tuhaf

20
40
60
90 sıcaklık

400
800
1200 devir

1-en sık kullanılan ve ideal (çamaşırına göre) sıcaklık-devir kombinasyonları neler ve sırf bu yüzden makineyi iade etmeli miyim? 30 derece ve 600 devir seçenekleri olmadığı için

2-hangi tür deterjan? Bazıları sıvı deterjan iç haznesinden çamaşırlara damlayip leke yapıyor kullanma dedi.

 
30 derece olmaması garip. 20 çok az olur 40 kullanabilirsin normal çamaşırlarda.

1200 devir iyice sıksın istiyorsan, 800 devirde daha az kırışsın istiyorsan kullanabilirsin.

sıvı deterjan kullanıyorum yıllardır memnunum.
  • jelly bear  (20.09.21 18:01:59 ~ 18:09:33) 
Bende 1000 devir var. Daha kuru çıksın diye seçiyorum. Bunun dışında deterjan seçimim boron bazen duru'nun sabun granülü var onu da deterjan yokluğunda kullanıyorum. Yumuşatıcı da olmazsa olmazım.


  • evimin paspasi  (20.09.21 18:06:25) 
30 yerine 40 kullanılıyor ama 600 devirin yerini ne 400 ne 800 tutar bence. 600 öyle ortada Edi Büdü’’nün en sevdiğim sayı 6 modunda duruyordu :)
Mecburen 400 ile 800 deneyerek çamaşırlara göre tercih edeceksiniz.
Güneşli kombili bir memlekette 1000-1200 deviri enerji israfı olduğı için tavsiye etmem. Çamaşırları yıpratması da cabası.
  • epitaf  (20.09.21 22:46:03) 
@epitaf iade etmeli miyim sizce çok elzem mıdır neticede yıllarca belki on on beş yıl kullanacağım


  • sanguine  (21.09.21 17:42:58) 
[]

Kedinin tuvalet sonrası temizliği

Bugüne kadar genellikle çok bi sorun yasamadim, birkaç kez kakasını dışarı çıkardı o da hayvan gibi kazdığı için. Son zamanlarda fazla dikkat ettiğim için mi bilmiyorum arada tırnaklarında kakali kum görüyorum, kıçında ufak bir parça kalıyor yine nadiren. Ama çok küçük de olsa etrafı çok kötü kirletiyor artı kokusu, suratıma kıçını sürüyor, koltuğa yatağa çıkıyor vs.

Kedi tuvaleti kullandıktan sonra takip ediyor musunuz, temizliğinden nasıl emin oluyorsunuz. Yani kendini yalıyor ama o fark edene kadar etrafa bulastirmis oluyor


 
bizimki de bazen aynı şekilde ya :(


  • lostys  (09.09.21 20:51:55) 
[]

90larda birikim yapanlar

90larda bu doların, faizin bir gecede on/yüz katına çıktığı, sürekli devalüasyon yaşanan yıllarda birikim yapan insanlarin paralarına noldu?

Mesela şimdiden örnek verelim şu an 100.000 TL miz var, birkaç ayda Euro 20-30 liraya çıksın, sonra 500 TL 1000 TL banknotlari gelsin, maaşlara da yüzde 30-40 zam yapılsın.

E adamın 100 bin lirası 20-30 bin lira kıymete düşecek.

Para biriktirmek yerine ev mi almamız gerekiyor, zira gene 90li yillara geri dönüyoruz anladığım kadarıyla RTE faiz inecek dedi.

 
90larda maaş alındığı gün dövize çevriliyordu genellikle.


  • nuisance  (08.08.21 14:20:12) 
O dönemlerde enflasyon yüksek ve banka faizleri de uçuk rakamlarda olduğu için düşündüğünüz kadar büyük bir değer kaybı olmadı. Şimdikinden farklı olarak direk çok yüksek faizle müdahale ediliyordu.


  • mikro patlama  (08.08.21 14:20:31) 
Simdi 50 kusurlerinde bi,abimiz var.

O zamanlardan bahsederken derdi ki , deli gibi faiz aliyordum diyordu. Parasi oldugu banka kapandi, ana parasini belki 3 sene 4 sene sonra almis ama hic sikayetci degildi. Hala iyi bahsediyor bankanin sahiplerinden.

Kisiden kisiye degisik bakis acisi olan zamanlardi.
  • Filinta61  (08.08.21 14:54:35) 
[]

Pantolon yıkama

Bütün pantolonlarimi yikayacagim, 4-5 tane kot, gerisi keten 15 tane pantolon yaklaşık. Şimdi hangi ayarlarda yikamam lazım renk verme, çekme, olayı olmaması için




 
Kot-keten olarak değil de açık renk koyu renk olarak tasnif edip iki parça halinde yıkayın. Ketenlerin yıkama talimatında max. 30 derece yazar genelde ama ben 40’a atıyorum sorun olmadı bu zamana kadar. Yine de riske atmamak için yıkama talimatına uysanız iyi olur.


  • hrvl  (07.08.21 13:38:27) 
renk skalasında çok fark yoksa atın hepsini 30 derecede yıkayın gitsin.


  • Acil kan  (07.08.21 16:48:04) 
İkiye böldüm epey köyü mavi, siyah, köyü kahverengi, koyu gri vs bunlari attım.

Çok koyu olmayan mavi kotlar, yeşil keten, acik gri keten, açık kahverengi keten bunları da bir arada atıyorum artık hayirlisi
  • sanguine  (07.08.21 16:53:04) 
[]

Veteriner randevu ücreti

Bir veteriner diş hekiminden randevu aldım, sadece muayene ücreti 400 TL imiş, mecbur gideceğim ama çok fahiş değil mi bu? Bildiğiniz daha uygun bir yer var mı. Randevu aldığım yer Kadıköy'de vet dent diye bir yer.




 
Bana normal geldi.


  • mahone  (02.08.21 14:17:24) 
Semtten semte fiyat değişiyor. Mesela Ümraniye'de, Kartal'da, atıyorum Bahçelievler'de bir yer bulup arayın. Buralarda muhtemelen fiyatlar daha uygundur. Sadece muayenede film falan dahil değilse bence pahalı. Ama her koşulda film zorunluysa o da bir garip.


  • prole  (02.08.21 14:20:25) 
Sadece diş genel muayenesi. Asgari tarifeye baktım 180 lira yazıyor. Tabi adı üstünde asgari, ama hangi veterinere gittiysem yıllardır asgari tarifeden daha yüksek para istemedi.

Yalnızca diş konusunda uzman Anadolu yakasında tek bir yer bulabildim mecbur götüreceğim alternatif çıkmazsa.
  • sanguine  (02.08.21 14:27:04) 
www.ivho.org.tr
Şurada taban fiyat listesi var, 36. sayfada diş hekimliği fiyatları var. Kadıköy dışına çıkarsanız daha uygun fiyatlı yerler bulabilirsiniz muhtemelen.

Ya da ta Avcılar'a gideceksiniz, orada veterinerlik fakültesi hastanesi var, uzman hocalar var ve fiyatları daha uygun. Fiyat listesi şurada: cdn.istanbul.edu.tr
Ama Avcılar'a gidip gelmek dert, malzeme ücretini falan da katınca rutin işler için gitmeye değmiyor bence.
  • kobuzchu kiz  (02.08.21 14:27:07) 
Cok sağolun ben de benzer listeyi gördüm de kediyi avcılara kadar taşıyıp eziyet etmek istemiyorum bu sıcakta. Yoksa oraya götürurdum. Ama tedavi gerekirse oraya giderim muhtemelen çünkü muayenede bu kadar isteyen tedavide kaç katını isteyecek.


  • sanguine  (02.08.21 14:30:47) 
Veterinerler var ya... Kadıköy’de buldular mı yapıştırırlar. Net.


  • iddaaci  (02.08.21 14:43:03) 
veteriner diş hekimi demişsiniz, böyle bir alanda uzmanlaşmış hekimlerin muayene ücretleri normal, düz muayeneye göre yüksek oluyor hep. göz de böyle. her yerde yaptırılamayan işlemler olunca mecburen ödüyoruz çok da gelse ama çok komplike işlemler yapılmayacaksa fatih'te ibb'nin hayvan hastanesi var, bir de oraya sorabilirsiniz. ben bahçede baktığım kedileri götürmüştüm, memnun da kaldım.


  • şarkı güzel ama ingilicce  (02.08.21 18:48:14) 
[]

Kedime kötü mü bakıyorum?

4 sene önceki bir komşumuz bir hevesle çocukları istedi diye bir yavru kedi aldı o senenin sonbaharında. mart ayına gelince kediden sıkıldılar, bize de (bizim bir kedimiz vardı zaten) dediler ki biz aldığımız yere geri bırakacağız. Ben çok üzüldüm zira hala çok küçüktü 4-5 aylık falandı, ve çok sevimliydi. Evdeki kedimiz çok düşmanca davranmasına rağmen eve aldım. Kendim istanbulda okula/işe gidiyordum ev başka bir şehirdeydi. Kardeşim çok arıza çıkardı vs. Her şeye rağmen bırakmadım vazgeçmedim. Arada sahiplendirmeye çalıştım ama isteyen de olmadı.

Çok yaramaz bir kedi, bir arkadaşıma kısa bir süre bırakmıştım o da illallah etmişti. Ama ben çok seviyorum, özellikle geçen sene karantina döneminde evladım gibi oldu. çok şımartıyorum, gelir tabağımdan yemek yer. kapıyı açınca dışarı kaçar. kokladığı her şeyin tadına bakar. her yediğimden içtiğimden veririm. tasmamız var düzenli dışarı çıkarırım.

ekonomik durumum iyileştikçe daha iyi mamalar aldım, isimsiz veteriner mamaları yerine şimdi daha bilindik, önerilen şeyler alıyorum. rastgele yaş mama yerine gimcat'in gourmet'nin falan yaş mamalarını almaya başladım. hatta macun/malt olayını duydum gimcatten mama ararken, onlardan almaya vermeye başladım. suyu s
sürekli pislenmesin diye kedi sebili aldım. ne bileyim düzenli veterinere götürüyorum 6 ayda bir. karma aşısını mutlaka yaptırıyorum her sene. senede bir kez vs tatil dışında asla yalnız bırakmıyorum, kaç kere ev değiştirdim her defasında yanımdaydı, onu istemeyen evlere gitmedim.

diğer yandan çok meraklı dediğim gibi ve kendine de çok güveniyor, 2019-2020 arasında 3 kere aşağı düştü. birisinde bildiğiniz koştu koştu direkt pencereden aşağı atladı birden, yaz ortasında tv izliyorum, sanırım pencerenin kenarına atlayacaktı ama tutturamadı. gecenin 1.inde ataşehirdeki hayvan hastanesine götürdüm taksiyle, kaç kere filmi çekildi eli kırıldı, bekleyelim iyileşmezse ameliyat ederiz dediler iyileşti. sonra çok dikkat ettim, yalnızca kendi olduğum odanın penceresini açtım mesela. yukarıya çıkmaya çalıştığında hep kızdım, dışarı çıkacağım zaman her yeri kapatıp öyle çıktım.

geçen sene iş olmayınca güzel bi rutinimiz olmuştu mart ayından başlayarak, ben yemek hazırlarken mutfağın balkonuna çıkıp etrafı izliyordu ben 20-30 dk içinde işimi bitirince onu da alıp içeri geçiyordum. 3 ay boyunca hiçbir şey olmadı, gitti tam işe başlamadan bir hafta önce gene ben mutfakta hatta bir gözüm de ondayken aşağı düştü, hatta ayaklarını gördüm. indim aşağı aldım, çenesi burnu kanamıştı. bir dişi de kırılmış. bunda da bir şey olmadı şükür, sabahtı hemen götürdüm.

"senin elinde hayvan rezil olmuş" diyebilirsiniz ama açıkçası bundan sonra nasıl diyeyim size şu sıcakta bile asla cam pencere açmıyorum. diğer odaların penceresini açıp içinde bulunduğumuz odanın kapısını kapatıyorum, klimayı açıyorum ya da kediyi bir odaya koyuyorum evi havalandırdıktan sonra tekrar koyuyorum falan.

hatta en son 1 sene önce zemin katta olan bir eve taşındım, balkondan düşme derdi kalmadı. geçen oynuyorum bizimkiyle ağzına baktım bir tane köpek dişi düşmüş, diğeri de zaten kırık. iki tane sağlam kalmış. niye oldu neden oldu ne zaman ve nasıl oldu hiçbir fikrim yok. acayip derecede üzgünüm, yemesinde içmesinde bir sıkıntı yok, dün de veterinere götürdüm ağzında enfeksiyon yok bu diş daha önce düşmüş yeni bi olay değil dedi. kedi normal. ama ben dişinin olmamasına baya kafayı taktım, dünden beri kedi diş implantını araştırıyorum. birkaç yerle konuştum ama hepsi istanbul dışı, yarın kadıköyde bi veteriner diş kliniğine götürücem. kırık olan dişine de taktım onu da göstericem çürümesin ya da dolgu falan yapılması gerekiyosa.

balkonumuza her gün 5-6 kedi geliyor onlara mama veriyorum, birbirleriyle o kadar kavga ediyorlar dişleri sapasağlam, bembeyaz, tam. yani ağlayacam nerdeyse bu hayvan dışarıda kalsaydı ben hiç almasaydım daha mı iyi olurdu, ben kötülük mü ediyorum. ne yapmalıyım bilmiyorum, sözde ev kedisi ama iki tane köpek dişi kaldı sağlam.

 
Bir kedi ne ister?
Mama, su, temiz tuvalet, sevgi ve güvende hissetmek.
Bu kadar. Sahiden başka hiçbir şey yok.

Verdiğiniz mamanın kalitesi falan inanın onun çok umrunda değil. Bizler sadece paylaştığımız hayat mümkün olduğunca sağlıklı ve uzun olsun diye iyi mamalar alıp veriyoruz kedilerimize.



Köpek dişi hakkında bir bilgi, onu veteriner görmeli. Bizim başımıza geldiinde veteriner ucu birazcık kırılsa dahi dişin tamamının alınması gerektiğini çünkü kedilerde diş sinirinin dişin en ucuna kadar uzandığını ve en ufak kırıkta dahi sinirlerin dışarı çıkacağını söylemişti. Kedilerde dolgu falan yok yani, o dişi alacaklar.

Onun dışında diş fırçalamayı deneyebilirsiniz. Yapın hatta bunu. Bebekler için kullanılan parmak diş fırçalarını kullanıyoruz biz, özel bir diş macunu da var. Günde bir defa fırçalıyoruz. Tercihen mamasını yedikten bir 15-20 dk sonra.
  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (01.08.21 17:38:28) 
Şeyi kaçırdım mı ben? Zemin kata filan taşınmak yerine pencerelere kedi sinekliği taktırmak ve kedinin düşmesini önlemek daha kolay bi yöntem değil mi ?


  • hindistan cevizi  (01.08.21 18:05:00) 
Kedinin üç kere düşmesi evet ihmal. Ama o sizin bahçeye gelen gördüğünüz dişleri güzel kedilerin ömrü bayağı kısa. Siz yaşamlarının çok kısa bölümüne tanık olduğunuz beş kedilik gruptan büyük çıkarımlarda bulunuyorsunuz.


  • not dark yet  (01.08.21 18:14:25) 
balkona ve pencerelere file taktırın.


  • ya ben lan neyse  (01.08.21 18:19:07) 
Evet kötü bakıyorsun.


  • elorelia  (01.08.21 18:24:12) 
File taktırmanız şart kedi bu kuş görmesiyle atlaması bir olur ki düşmüş kaç kere. Para harcamakla iyi bakılmıyor. Sorumluluk sahibi olmalısınız. Dışarıya kaçırmayın, pencerelere file yaptırın ayrıca her gördüğünü yemesin. Mamaları yeterli. Fast food gibi zararlı insan yiyeceklerinin çoğu (ev yemeği de olsa)

Kötü bakıyorsunuz diyemem. Ama ideal değil.
  • eatpraylaw  (01.08.21 18:36:57) 
Bence çok güzel, çok özverili bakıyorsunuz. Kedinizin de sizinle gayet mutlu olduğuna eminim. Benim kedim de birkaç sefer camdan düştü. Şansımıza bir şey olmadı, artık yaklaşmamayı atlamamayı öğrendi. Siz ona uyum sağlıyorsunuz, o da size uyum sağlıyor zamanla. Herhangi bir ihmaliniz veya hatanız olduğunu düşünmüyorum. Herkeste oluyor böyle şeyler. Hatta maalesef ne kadar titiz bakılırsa o kadar çok iş geliyor başlarına.


  • jacque  (01.08.21 18:39:16) 
pencerelere file, tel +1

şanslısınız ki düşünce birşey olmamış, bundan sonrası için dikkatli olup camlara tel yaptırmalısınız. iyi bakmıyorsunuz ancak vicdanlısınız. mama yiyorsa diş konusuna çok takılmayın, olan olmuş artık. bu arada kediniz evde olduğu için çok şanslı, sizinle uzun yıllar geçirecek, balkona gelen kediler maalesef o kadar şanslı olmuyor. ortalama ömürleri 2-3 yıl, çok acı.
  • surprise  (01.08.21 19:30:23) 
Yani bunun bir tik fazlasi hayvan dovmek oluyor herhalde.
4 kere kedi dusurmek nedir, rekor mu deniyorsun :)

Yediginden vermek de hata zaten.
  • divit  (01.08.21 20:41:50 ~ 20:42:45) 
tek kelime söyleyemiyorum, düşmesini engelleyememek tamamen benim suçum, neden bu kadar göz göre göre oldu denirse, evde tek yaşamıyordum, başkasının eviydi. sineklik taktırmak istedim bi şey olmaz ben çok kedi baktım hiçbiri düşmedi dedi, biraz iradem bağlandı. kendi evimde yalnız yaşıyor olsaydim ilk düşmesinden sonra muhtemelen her türlü önlemi alır taktırırdım.


  • sanguine  (01.08.21 21:57:05) 
Neyse olur oyle :)

Bizim komsu da sokakta kediler usumesin diye kapali otoparka alistirdi.
1 tanesini otomatik kapi telef etti, digerleri de hergun teker altindan zor kaciyor.

Bazen fikir almak iyidir :)
  • divit  (01.08.21 22:07:15) 
Maalesef kötü bakıyorsun. Ama düzeleceğine eminim çünkü merhametli birine de benziyorsun.


  • kaptan maydanoz  (02.08.21 12:20:51) 
Ek: ev benim değildi sinek taktırırım demişsiniz. Maalesef özellikle sizinki gibi haşarı kedilerin o sinekliği yırtması 10 sn falan sürer. Lütfen çelik tel veya file taktırın. İnanın düşüp bir yerini sakatlasa veteriner masrafı daha çok tutacak


  • eatpraylaw  (02.08.21 16:30:12) 
[]

Hayatını kaybeden yakinlarinizi ne sıklıkla rüyanızda görüyorsunuz

Ve bu rüyaların içeriği nasıl, sizinle konuşuyorlar mi
-ölen yakınlarınizla ilgili aciklayamadiginiz şeyler yaşadınız mı, çok gerçekci bir rüya olabilir
-onlari kendi ölümünüzden sonra göreceğinize dair bir inancınız var mı, ne düşünüyorsunuz bu konuda


 
yilda 1.

yasamadim.

oyle bir inancim yok.

sunu soyleyebilirim. kotu bir babam vardi. dayak atsa bile babam diye bir gun sarilmak istemistim cocukken ve bana sarilmadi itti. ben 13 iken öldü. yillar sonra sbs'ye girecektim ve babami ruyamda gordum. tam o sarilmak istedigim ani. ozur diledi, sarildik, yine gelecegim dedi. gelmedi. gelmesin de zaten. hayatimi bok etti.
  • batlegolas  (25.07.21 23:56:28) 
Anı şeklinde rüyalar görmüştüm. Genelde hiç beklemediğim zamanlarda.

Ben ölümü şöyle hayal ettim. Dünyaya geldiğimizde nasıl kocaman bir ailemiz oluyorsa öldüğümüzde de aynı aile karşı tarafta oluyor. Bir bebek bu dünyada nasıl karşılanıyorsa diğer tarafta da benden daha önce ölmüş kişiler tarafından karşılanacağımı hayal ediyorum. Mantıksız olabilir, bunu ben de kabul ediyorum. Ama böyle bir canlandırma var kafamda.
  • dissendium  (25.07.21 23:59:29) 
Babamı kaybettiğimden beri anmadığım bir an bile olmadığı ve beş yıldır neredeyse her gün babam için ağladığım için bir ayda en az bir defa görüyorum.

Bir kere halamla aynı anda aynı rüyayı görmüşüz çok ilginçti..

Ben elbet bir gün buluşacağımıza inanıyorum.
  • suicides underground  (26.07.21 00:04:12) 
Çok sevdiğim, annem gibi gördüğüm babannemi kaybettiğimde ilk yıllar rüyalarıma girerdi. Şimdi üzerinden 13-14 sene geçmiş. Rüyalarıma girmeyi bırakmış. Garip.

Hayır öyle bir inanca sahip değilim.
  • ruhen hastayim ben  (26.07.21 00:13:20) 
1 ay önce kuzenimi kaybettim. Şu ana kadar bir kere rüyamda gördüm. Yolda kaldırıma yatmış ağlıyordu ona destek olmaya çalışıyordum. Sonra devamında farklı bir yerde gördüm ve orada da iyi görünüyordu gülüyordu. Etkilenmemek elde değil onu ağlarken görmek içimi parçaladı. Özlemiştim sesini kahkahalarını duymak da iyi hissettirmişti. Ahirette tekrar görüşeceğimize inanıyorum. Diğer türlüsünü kabul edemiyorum.


  • titanyum  (26.07.21 00:13:25) 
2 gün evvel amcam telefon ediyordu rüyamda. Cenaze süreci için teşekkür etti kapattı.

Bilinç altım mı yoksa gerçekten mi ulaştı bana emin değilim.
  • photo85  (26.07.21 00:26:29) 
Çok sevdiğim bi arkadaşım vefat etti, rüyamda gördüm sarıldım kucakladım, ağladım, uyandığımda gözlerim yaş içindeydi bi daha göremedim kendisini


  • zidan  (26.07.21 00:41:49) 
Ateistim, ölümden sonra bir şey olduğuna inanmıyorum.

Annemi kaybedeli yaklaşık iki sene oluyor, başta çok fazla gördüm. Hatta ilk aylarda aslında ölmemiş de doktorlar hata yapmış, kalkıp eve gelmiş gördüm birkaç kez. Sıklığı azaldı, bir süredir görmüyorum sanırım. (Bir iki ay önce psikiyatrist desteğiyle bir ilaca başladım, uykum düzeldi, bunun etkisi de olabilir.)
Annemle çok yakın olan kuzenim de sık sık rüyasında görüyor, bana hepsini anlatmıyor ama anlayabiliyorum.

Annem dışındakileri (anneanne, dayı, arkadaşlar, uzak akrabalar) çok nadir görüyorum.
  • kobuzchu kiz  (26.07.21 09:46:30) 
teyzemi kaybettim 1 sene önce. İlk 6 ay baya gördüm. Ben çok rüya gören bi insan değilimdir. Gördüğüm rüyaların yarısı onunla alakalıydı. Sonra azaldı. Rüyalarımda konuştuğumuz, sarıldığımız oluyordu.

Gerçekçi rüyalar açıklanamayan şeyler değil. Açıklanamayan bir şey yaşamadım.
Ölümden sonra bir hayat olmadığını düşünüyorum. Kaderci ve ahiretçi bir görüşüm yok. Bu nedenle bir beklentim de yok.
  • zimbirik  (26.07.21 10:40:09) 
ortalama iki ayda bir görüyorum saınrım. üzerinden sekiz yıl geçti. hatta bu duyuruyu da gördüğüm gecenin sabahında görmem ilginç oldu.
bazen konuşuyorum evet ama öldüğünün farkında gibi değilim.

ve hayır böyle bir inancım yok. olması kulağa çok güzel geliyor ama.
  • bohr atom modeli  (26.07.21 12:11:43 ~ 12:13:07) 
[]

Arabistan ziyareti konusu

Annemi Mekke ve Medine'ye götürmek gibi bir düşüncem var ziyaret amaçlı. Umre hac falan değil. Bildiğiniz turistik olarak, hiçbir tur şirketi ile anlaşmadan kendim kalacağım yerleri ayarlayarak yapabiliyor muyum bunu, aracı zorunluluğu var mı




 
hac zamani bireysel vize alamazsin zaten. teknik olarak, hac haric kalan vakit umre vakti zaten.

kadinlarin belli bir yasa kadar gelmesi icin kurallar vardi. detayini hatirlamiyorum.

vize alabilirsen, olur bence. yalniz oyle tek basina gidilecek gezilecek yerler degil gibi geliyor bana. (bulundum arabistanda)
  • camussar  (26.07.21 00:31:44) 
bildiğim kadarıyla arabistan dini bir niyet ya da iş gibi belgelenebilir bir davet yoksa turist kabul etmiyor.

Ancak aile ziyareti,
eğitim,
resmi bir davet vb durumlarda vize alınabiliyor.

www.flypgs.com
  • anten  (26.07.21 11:03:34 ~ 11:03:48) 
Turist vizesi yok maalesef. Davet mektubu şansınız yoksa umre turlarına katılabilirsiniz Mekke ve Medine. Onlar zaten gezilebilecek her noktayı gezdiriyor. İbadetlerinizi ister toplu ister bireysel yapabilirsiniz öyle sürü ile gezme zorunluluğu yok ve daha güvenli şahsi fikrim.
Biraz da pis memleket malum hastalık riski vs var. Diyanet hemen sahip çıkıyor uçağına kadar ayarlayıp transfer ediyor aracısız gitmeyin derim.
2 kere diyanet ile umreye gittim yorumum bu bağlamdadır.
  • cilekli pasta  (26.07.21 12:16:45) 
[]

Ahiretin varlığına dair tecrübe ve düşünceleriniz neler?

Müslümanım, ahiretin varlığına dolayısıyla inanıyorum. Son yıllarda inancım biraz da kendi tembelligimden ve zevke, dunyevilige düşkünlüğümden zayıfladı pek ibadet etmiyorum. Ebeveynlerimden birini de birkaç yıl önce kaybettim. Bu zaten hala cikamadigim ve muhtemelen çıkamayacağım bir travma. Hayatım bunlar dışında son zamanlarda iyi gidiyor, güzel bir isim var, kendime ayırdığım vakit epey arttı, yakında kendi evime çıkacağım inşallah. Son bir aydır kabuslarla başlayarak ölüm, ahiret gibi kavramları sorgulamaya ve anksiyete yaşamaya başladım. 15 temmuz bayram derken çokça evde ve yalnız kaldığım için o da tetikledi. Eve ziyarete gittim orda bile bi köşede telefonda afterlife, far future vs araştırıyorum, reddite bakıyorum. Bir de uzak gelecekle ilgili metinler okudum, heat death, trilyon çarpı trilyon yıl sonrası her şeyin soğuk bir hicsizlige dönüşmesi derken baya bir kaygı yaşıyorum.

Ve günlük hayatımı baya sekteye ugratmaya başladı, bildiğiniz moralim bozuk, hiçbir şeyden keyif almıyorum, nasılsa öleceğim, kanseri bile tedavi etsem bir anlamı yok zira evrende yaşam sona erecek, nasıl öncesinde var olmadiysam sonrasında da olmayacağım gibi kendimi darliyorum. Ve artık bıktım.

Eğlenceli bi muzik dinliyorum, bir şey izliyorum sonra yukarıda bahsettiğim düşünceler aklıma giriyor ne ugrasiyorum deyip öyle uyuyorum.

Özellikle dini inancı olanlara sormak istiyorum, böyle metafiziksel, tam aciklayamadiginiz tecrübeleriniz, bunlar rüya olabilir, ya da uyanıkken yasadiginiz şeyler olabilir, ahiret inancınızı hiç olmadigi kadar kuvvetlendiren şeyler oldu mu, lütfen anlatır mısınız ben bu hislerden kurtulmak istiyorum.

 
Ben her şeye kelime anlamlarıyla yaklaşırım. Çünkü insan kelimelerle iletişim kuran bir varlıktır ve Allah insanla kelimeleri aracılığıyla iletişim kurmaktadır. Dolayısıyla kelimeleri, yani anlamların kıyafetlerini okurum, düşünürüm. Anlamlara yaklaşmaya kıyafetlerinden başlarım.

Ahiret dendiği zaman aklıma "âhir zaman" gelir. "Âhir" demek "sonra" demektir lugatim.com

Âhiret kelimesiyle kastedilen anlam kalıplaşmıştır ve ölümden sonrası kastedilir. Ölüm ile de canın bedenden ayrışması ve bedenin yaşamsal faaliyetlerinin tamamen durması kastedilir.

Kur'an'da bilmem kaç defa "hepiniz Allah'a döndürüleceksiniz" denir. Bu ifade sadece ölümden sonrasını işaret etmiyor bence, yaşarken de insanı dönüştüren bir olaydan "sonra" insanın Allah'ın istediği noktaya gelmesi kastediliyor. Yani, buna göre ölüm dönüşümdür, ahiret ise dönüşümden sonraki hayattır. Demek ki bir dönüşüm var, bir de dönüşümden sonraki yeni zihniyetle yaşanacak bir hayat var.

Fakat benim bu anlayışım ve mantığım, bedenin ölümünden sonra bir hayat olmadığı sonucuna vardırmıyor beni. Aksine, beden öldüğünde toprağa dönüşüyorsa, bizim can veya ruh dediğimiz o yaşama enerjisi ya da o öz de kendi aslına dönüşüyor olmalı, tıpkı "hepiniz muhakkak Allah'a döndürüleceksiniz" ayetinde söylendiği gibi. Çünkü hepimizde Allah'ın bize bağışladığı, aslında kendisine ait olan bir emanet var ve biz buna ruh diyoruz. Demek ki ölüm denen dönüşümle birlikte beden toprağa, ruh da Allah'a dönüyor. Herkes aslına rücû ediyor çünkü, ruh da aslına dönmeli. O da Allah'a ait olduğuna göre ve bu konuda aynı şeyi söyleyen bilmem kaç ayet olduğuna göre, ruhun aslı esası Allah'tır. Demek ki "âhiret"te biz yokuz, Allah var.

Hesap günü vs konularında da bir ayet var, "bunu hesap sorucu olarak nefsleriniz size yeter" ayeti. İsra 14. Allah zaten senin ne yaptığını, ne niyetle ve nasıl yaptığını biliyor, aslolan senin kendine hesap vermendir, aklını başına alan o hesabı henüz yaşarken kendine verebilir. Aklını başına almayana ölümden sonra (âhirette) Allah bütün davalarının aslını faslını gösterip hesabını soracaktır.

Şahsen anlayışım bu şekilde. Beni ahiret anlayışına yönelten bariz bir olay yok ama sanırım bunları düşünmeme sebep olan şey annemin ölmesi ihtimali. Evet ben bir anne bağımlısıyım.
  • 1bir1bir1  (25.07.21 01:57:35) 
Ahiret çoğu kişi tarafından yanlış anlaşılıyor. Ahiret=Öldükten sonra hemen bir yaşam gibi düşünülüyor. Oysa ki kastedilen kıyamet ile diriliş. Ölümden sonra bekleme aşaması var yani.

Ama bence dinler uydurma. Çokça kültürel öğe var. Bir Avrupalı istese de müslüman olamaz.
  • Gabriel  (25.07.21 02:02:25) 
eski bir inancli olsa olur mu?

o anksiyete / kaygi kendinle tutarli olamamanin yarattigi buhran. inancsizlik fikriyle baristiktan sonra hepsi buhar oldu bende. 20-25 sene oluyor. din bir cografyanin mitolojisidir. bugun din, yarin mit olur. sen burada musluman bir aileye dogmasan %99.9 musluman olmazdin mesela o hesap. cocukluk, indoktrinasyon ile baslayip gelisiyor. herkes farkli dininden seninki kadar emin yoksa.

varoluscu felsefe falan isine yarayabilir. varoluscu psikoloji vs. de ayni zamanda. dunyaya hosgeldin, hic bir seyin anlami yok. kendini oyalayacak mutlu edecek bir seyler bul!

ps: heat deathi beklemene gerek yok bu arada 7 milyar yilcik bir surede sevgili gunesimiz dunyayi yutacak. tabii o zamana bugun bildigimiz insan falan kalmaz, namaza duracak formumuz bile olmaz, baska gezegende olsak kible yok vs. ama updateler gelir o zamana kesin.
  • robokot  (25.07.21 02:18:36) 
öldüm sandığımda gittim oraya gördüm. bal gibi de var.

müslüman değilim.
  • bronz böcek  (25.07.21 04:28:20) 
Caner taslaman youtube videolarını tavsiye ederim. Kendisi metafizikle ilgileniyor.


  • yuyu  (25.07.21 08:32:13) 
Bir tavsiye;
Yarın ölecekmiş gibi ahiret işleriyle, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işleriyle uğraşmak gerekir.

  • etna  (25.07.21 09:54:38) 
@bronz

Detay verir misiniz
  • sanguine  (25.07.21 13:32:34) 
Sadece müslümanların değil genel olarak hangi din veya inanış olursa olsun ahiret inancı olan insanların tecrübelerini ve ateist, herhangi bir inancı olmayan insanların düşüncelerini merak ediyorum bu konuda.


  • sanguine  (25.07.21 23:37:53) 
[]

Vitamin takviyesi için tavsiye

Pharmaton kullandım birkaç kez açıkçası placebo muydu yoksa gerçekten işe yaradı mı emin degilim. Şimdi bakıyorum kimse önermiyor ise yaramıyor diyor. Neyi alayım, pek düzgün besleniyorum vitamin ve mineral almam gerektiğini düşünüyorum. Spor yapmama rağmen çabuk yoruluyorum, gündüz uykum geliyor gece uyuyamıyorum vs.




 
Rossmann efervesan


  • diffarentiationation  (14.07.21 12:11:06) 
Benexol tablet takviye edici gıdalardan daha çok işinize yarar.


  • fenoksibenzamin  (16.07.21 00:21:22) 
[]

Evi ikea'dan döşemek

İlk defa ev döşeyeceğim bu güne kadar bazen yatak bazen dolap, şifonyer, masa (ama hepsi ayrı zamanlar ayrı evler için) türlü mobilya aldım ama önemsemedim başkasının evi olduğunu düşündüğüm için. sanırım bu kez nihayet o.ç. kiracı evden çıkacak ve yaz sonuna doğru kendi evime geçeceğim, ilk kez.

çok dramatik gelebilir ama her şeyi ikea'dan almak istiyorum. size sormak istediğim 1-buna değer mi 2-ikea kullanışlı mı gerçekten

mesela şu yatak çok hoşuma gitti, bazalı değil yandan çekmeceli ama kullanışlı mıdır acaba

www.ikea.com.tr

ikea'dan mobilya önerilerinizi de bekliyorum, özellikle hala satılmakta olan ürünleri almış olanlar varsa

evim küçük, bir yatak, bir tane çok büyük veya iki tane büyük kıyafet dolabı istiyorum ayakkabı gömlek ıvır zıvır her şeyi koyabileceğim, bir masa ama böyle duvara montelenip indirilip kaldırılanlardan gördüm o olabilir büyük masaya ihtiyacım yok. bir tane güzel hem yatabileceğim hem salonda kullanılabilecek geniş uzun bir koltuk bir tane armchair tekli koltuk. sonra ne bileyim işte klasik 1+1 evde ne lazım olacaksa.

 
ikea dan sadece ama sadece dizayn satın alırsınız kalite asla..


  • jamswety  (10.07.21 00:16:20) 
@jam niye çok mu kötü ya, ben ikeadan hiç büyük çaplı bir şey almadım bugüne kadar, en fazla masa. onun da kurulumu çok kolaydı.


  • sanguine  (10.07.21 00:19:01) 
ikeanın bi çok malzemesi sunta. Yada içi boş MDF vs. Kolay çiziliyor. Çünkü kaplaması aşırı dandik oluyor. Normalde MDF kalkacak bir malzeme değil. İkeanın sehpa ayakları köşelerden açılma yapmaya başladı 3. senesinde. Ki titiz kullanırız.

İkea çok dandik. Ben asla yatak falan almazdım. Çünkü gıcırdaması vs ölüm olur.

Özetle: ikea göze hoş gelir. Ama çok dandik. Kesinlikle önermem.
  • zimbirik  (10.07.21 00:22:57) 
@zimbirik

nereleri önerirsiniz
  • sanguine  (10.07.21 00:31:34) 
vivense
ider
ekonmik mobilya firmaları ama ikea dan çok daha iyiler kesin ve net.
  • jamswety  (10.07.21 00:35:54) 
İkea billy kitaplık kullanıyorum, memnunum. Beklentimi karşılıyor, bence en önemli nokta burası. Ne beklediğini iyi bilmek.

Ayrıca Brimnes dolabını kullanıyorum, bu da beklentimi karşılıyor. Ürünler taşınma gördü. Daha ne kadar dayanır bilmiyorum ama mdf kalitesinde bir ağırlık falan beklememek lazım. Noktasına virgülüne kadar tasarlanmış ve size ne vaad etmişse onu sunar ikea. 102 cm demişse 103 çıkmaz.

Ancak karyola yatak için şahsen ikeayı düşünmem, tercih de etmem. Denemedim ama bana o güveni vermiyor. Dolap, komodin, masa vs ıvır zıvır alırım, tasarımları güzel, işlevsel, hantal değil, taşıması kolay, şık görünüyor ve o fiyatlarda ancak ikeayla olabiliyor.
  • epitaf  (10.07.21 00:37:52) 
ben de billy kitaplığı 8 senedir kullanıyorum, memnunum. ancak sürgülü gardrop almıştım, kapağı bir türlü yerinde durmuyor. kitaplık, şifoniyer gibi şeyler alınabilir bence zevkli olduğu için ve billy kapaklı olduğu için. ama o fiyata daha güzel şeyler yaptırabilirsiniz gibi geldi bana.


  • durme  (10.07.21 00:41:40) 
Ben de tek yaşıyorum, evde minimal eşya var. Çalışma masası, yatak, koltuk ikea. Zaten bundan başka çok temel eşya da yok. Koltuk hayatımda oturduğum en rahat koltuk diyebilirim. İkeadan al geç kafa rahat.


  • mg3929  (10.07.21 00:46:43) 
Gardrobu ikea'dan aldım. Platsa serisinden.
Yatak almaya cesaret edemezdim herhalde. Yatak ve koltukta idermobilya'nın şık seçenekleri vardı.

  • firez  (10.07.21 00:48:26) 
O duvara monte edilen açılır masa bizim masa. Çok memnunuz, küçük mutfaklara çok uygun. İki de yüksek tabure almıştık.
Ayakkabı dolabı aldık geçen ikeadan, stall. O da dar koridor için çok çok iyi.
Ivır zıvırı alıyorduk zaten hep ama monte edilebilen ürünler olduğu için gardropta ikeadan kaçtık. Mobilyacıdan aldık, şahane diyemeyeceğim. Keşke ikeadan alsaydık, içimde kaldı. Gardrop alacaksanız sürgülü olmasın, kapaklılar daha risksiz.
Bugün arkadaşımın yatağını gördüm çok beğendim, yatak değil de bazasını aslında, ikea ve sağlam gayet dedi.
Vivense ye bakmanızı önermiyorum. Sipariş teslim süreçleri çok kötü, sinir harbi yaşatıyorlar insana.
  • somethinginthewayshemoves  (10.07.21 02:48:24) 
Ben neredeyse bütün evi Ikea'dan döşedim: Karyola Malm, yatak Hokkasen, kanepe Landskrone, çalışma masası Skarsta (bu Türkiye'de yok sanırım) Bir tane de mutfakta düz bir masa var ama adını bulmaya üşendim şimdi.

2,5 yıldır bir tersliğini görmedim. Bence sırf müşteri hizmetleri nedeniyle bile tercih edilebilir.
  • bruce mclaren  (10.07.21 04:03:34) 
Ikea da çok dandik şeyler de var, çok sağlam şeyler de. Fiyatindan anlaşılıyor genelde zaten.
Bence baştan sona Ikea dosemeyin. Biraz tuhaf oluyor. Ogrenci evi gibi oluyoe ister istemez. Yarısı Ikea olabilir mesela.

  • chavezding  (10.07.21 04:37:22) 
Chavezding +100 diyorum.

Bir de bazali degil de cekmeceli yataklarda alan sorunu var. o cekmeceler derin degil ve yatagin ortasina kadar gitmiyor. Ve cekmeceleri cekmek agir olursa filan sikintili. Bas ucuna cok yakin komidin yerlestirmek sikinti vs vs

Ben bazali malm karyola almistim, 7-8 senedir de kullaniyorum, hala tas gibi.
Aslinda yatak odam full ikea (farkli seriler, karyola malm, sifonyer hemnes), salonda ikeadan tek parca bir sey bile yok.
Banyo dolaplarim ikea ama kimse ikea olduguna inanmiyor :D
Mutfakta ufak tefek seyler (masa vs astigim metal cubuklar mesela)
Bir de ayakkabilik

Ikea ucuz mali da var ve cidden kalitesiz ama parasina kiyarsaniz iyi mali hic de fena olmuyor. Ama evi sadece ikea doserseniz surekli ikea katalogu/ikea magazasi gibi olur ve hic size dair bir sey olmaz. Bence usenmeyin, diger dukkanlara da bakin.
  • kuehles blondes  (10.07.21 08:43:49) 
telifport.com şu karikatür olmayın da.

Geçenlerde birsürü yerden yatak bakıp yatak+baza+başlık İşbir yatak'tan aldık. Öneririm.

L koltuk alırken Ikea'da beğendiğimiz modelin daha iyisini daha ucuza başka yerde bulduk, neresi olduğunu şu an hatırlamıyorum. Ha yatak ve koltuk demişken, ev 1+1'se hem yatağın hem koltuğun/koltukların altı bazalı olanlara bakın, çok işinize yarayacak.

Ikea'dan ufak tefek şeyler kullanmayı seviyorum ben. Mesela büyük orta sehpa hiç istemediğimiz ama yine de bir sehpa gerektiği için Lack TV sehpası aldık, incecik minicik bir çay-kahve sehpası olarak kullanıyoruz. Katlanır masası var, önce mutfakta kullandık, şimdi balkonda duruyor. Yer kısıtlıysa çok kullanışlı ve kompakt çalışma masaları var. Billy kitaplıklar 3 kez taşındıktan sonra haşat oldu, hâlâ kullanıyoruz ama dördüncü kez taşınmayı kaldırmayacak. Fakat boy boy Kallax'ları çok kullanışlı. Stüdyo dairede yaşayan bir arkadaşım yatağıyla oturma alanını ayırmak için 4*4 Kallax kullanmıştı, çok tatlı gözüküyordu. Bütün evi Ikea'dan döşemeyin +1
  • kobuzchu kiz  (10.07.21 08:56:27) 
@jamswety
vivense nerede ikea'dan kesin ve net çok daha iyi yahu.

ev arkadaşım eşyalarını vivense'den aldı ben ikea'dan aldım. söylenen saatte, önceden arayıp teyit alan yetkililer kapıda temiz galoşlarını giyip, temiz temiz çalışıp, çöplerini toplayıp gittiler.

vivense ise randevu vermedi, "geliyoz evdeyseniz konum atın" diyip geldi, eksik/yanlış parça getirdi arkadaşımın dolabının bir çekmecesi yok, klasik bir evden eve nakliyat ekibi geldi, adamlara galoş verdim gerek yok diyip girdiler, fevri hareketlerde bulundular, ortalığı savaş alanına çevirip gittiler.

ikea, ürünlerin çoğunda "bu çok kaliteli&dayanıklıdır" iddiasında bulunmuyor fakat uygun fiyata profesyonel hizmet almak ve vaat edilen ürün ne ise birebir karşılığını almak isteyenin seçimi olması gereken yerdir.

Param kısıtlıysa ikea, param çook ise bilmiyorum neresi en iyisidir ama vivense iki tarafta da yeri olmaması gereken bir yer, onu biliyorum
  • owaki  (10.07.21 09:28:30 ~ 09:29:23) 
Ikea'dan almayı düşündüğünüz ürünlere Amerika sitesinden bakın, orda kullanıcı yorumları oluyor. Çekmeceli ve kapaklı, menteşeli ürünleri dandik olabiliyor. Kanepeleri güzel ve dayanıklı. Sizin linkteki karyolanın çekmeceleri zamanla düşüyormuş, çökme yapıyormuş mesela ben daha önce yorumlarına bakmıştım. Yatağı ve karyolayı bir yatak firmasından almak daha iyi.


  • cell_in  (10.07.21 09:47:08 ~ 09:47:43) 
yakın zamanda ev döşedim. l koltuk ve birkaç masa ikeadan. hepsi de sorun çıkardı. daha 1 ay dolmadan koltuğun yayı attı. ahşap masanın üstü açıldı. ikisi de pahalı kaliteli şeylerdi lafta. müşteri hizmetleri rezalet. 2 ayda koltuğu incelemeye gelemediler, en son geldiler hmm evet haklısınız deyip bir daha olursa değiştirelim deyip gittiler. bir o kadardır masa değişimi için gelecekler. adı ikea diye çok abartılıyor, tamamen fos çıktı benim için.

vivense kötü denilmiş. tv sehpası, tekli koltuk, paspas vs aldım. başka şeyler de aldım, sorun çıktı anında çözdüler. mükemmel ilgilendiler, indirim çeki verdiler. mail ile anında bildirimlerde bulundular. 10 üzerinden 100 veririm. hiç bu kadar iyi müşteri hizmetleri beklemiyordum. ben de şaşkınım. ama ikeaya nal toplatır. bu arada, sorun çıkan şeyler vivense kendi üretimi değildi de vivensenin alt gruplarınındı. vivensenin kendi ürettiği hiçbir şeyde sorun yaşamadım. vivense internet mağazasından almıştım. alırken markasına dikkat edersiniz düşünürseniz.

gel gelelim ki bunlar biraz da şans işi. kimi ikeadan alır yıllarca kullanır, ben aldım 1 ayda bozuldu. kimisi de vivenseyle kötü deneyim yaşar, ama benim gibi memnun kalan da vardır. ama bence bir yeri komple aynı markadan döşemek için yeterince kaliteli değil ikea. talep de çok, bir sorun çıkınca müşteri hizmetleriyle uğraştırma ihtimali yüksek ve her şey çok zaman alıyor.
  • dnzbrs  (10.07.21 10:02:27) 
Ikea çok kalitesiz ürünler üretiyor. Belki kurdan dolayı tr pazarına iyice kalitesizleri de sürüyor olabilir. Komple ev döşenecek bir yer değil bence. Ama ugrasmayayim hepsini alayım ömürlük olmasin az modern tip görünsün diyorsan al. Ama 2-3 seneye rengi gider, tipi yamulur. Zaten taşınmaya hiç gelmiyorlar bence.


  • westblack  (10.07.21 10:11:51) 
4 sene önce bütün evi ikea'dan döşedik, bir kez taşındık. Her şey sapasağlam, çok memnunuz. İkea ile ilgili bazı sabit fikirlerin yerel mobilyacı lobisi tarafından piyasaya sürüldüğünü düşünüyorum :) hayatta gidip yerel mobilyacılardan bir şey almam.


  • gmzo  (10.07.21 10:49:23) 
Linkteki karyolayi yaklasik 10 yil kullandim, simdi de misafir odasinda kullaniyorum. Bu arada da 3 kere tasindi.
Cekmeceler cok kullanisliydi bence. Icine yorgan, carsaf, yastik koyarak kullandim. Yeterince derindi benim icin. Sadece biraz yuksek bir model bir sure sonra da biraz ses yapabiliyor. Bunu istemezseniz malm oneririm.
Gardolaplarim pax, kayar kapi ve tekli modeller. Tekli modeller gene 10 yildir falan kullanimda, kayar kapililar 2 yildir. Hic bir sorun yok. Hatta en buyuk artisi zaman icerisinde raf/cekmece falan gibi seyler eklenebiliyor. Oldukca memnunum.
Sifonyerim malm, beyaz. Cabuk sarardi. Bunun disinda sorun yok.

Koltuk olarak sadece tekli tv koltugu kullandim. Sorun yasamadim.

Halilarim ikea. Yikama yapilmiyor, siliniyor. Sorun yok.
  • 65 derece  (10.07.21 13:29:14) 
ikea'nın tasarimlarini cok seviyorum.
o sade, minimal tasarim hicbir mobilya markasinda yok.

1+1 ev dösemistim ben de, her sey ikea.

1+1 evden once kaldigim odamda da her sey ikea.

1+1de karyola, yayli yatak, kanepe, sehpa, sandalye, komodin, raf, abajur, lambader var. 2015'te almistim. sapasaglamlar ve hicbir sikayetim yok. ornegin yayli yataktan gayet memnunum.

eski odada da karyola, tum giysi dolaplari, duvar dolaplari, calisma masasi, calisma masasi sandalyesi, komodin, raf, sifonyer vardi yani her sey bembeyaz ikea. yani oda bildiginiz ikea magazasi gibi.
bir tek yatagin minder kismi yatas.

hepsi sapasaglam, ben cok memnunum.

daha once 5 yil yasadigim yurt odasinda da rafli yatak basligi, kucuk dolap, poang koltuk gibi urunlerini kullandim

sadece sunu biliyorum, ikeanin montaj yapilan mobilyalari defalarca sokeyim takayim islemine gelmiyor. kurdugunuz yerde hirpalamadan kullanmak lazim.

tasinma durumlarinda riskli olabilir belki.
  • la lykia  (10.07.21 22:01:22 ~ 22:06:51) 
[]

Dün ve bugün havaya noldu?

Cidden noldu, geçen hafta iyiydi, şort bacağıma yapışıyor 2 gündür, özellikle bugün dışarı çıkıyorum ama sanki saunaya giriyormuşum gibi, evde hangi odaya gitsem aynı. üstüne üstlük sıcaktan mı bilmiyorum kedinin tuvaleti daha da kötü kokuyor. şu sıcak ağustosta başlardı, hissedilen 30 derece resmen hem de saat akşam 10.00 ve istanbul. hep böyle mi devam edecek bilen var mıdır




 
Maalesef nem %90 civarlarında. Ege taraflarına kaçmak lazım eylüle kadar.


  • les yeux blanches  (25.06.21 22:25:31) 
istanbul'da bugün nefes alınmıyor. en ufak kıpırtı yok havada. yağmurlar sıkmıştı ama bu kadarı baya fazla oldu.


  • nothing in my way  (25.06.21 22:51:36) 
İki tarafında deniz olan bir şehir, gece nem oranı %97 olmuş bunaltır tabi.


  • zoghurt  (25.06.21 23:16:00) 
[]

Kötü rüyadan sonra ne yapilir

Ya gecenin bu saatinde öyle kötü oldum ki anlatamam. Allah'tan evde tek değilim yoksa herhalde kalp krizi geçirip hastaneye giderdim. Bir de tek başıma yaşamayı düşünüyorum mesela ne yapacağım bilmiyorum yalnız kalınca en ufak şeyden korkan irkilen korkak bir adamım.

Rüyamda annemle beraber bir evde bir şeyler izliyoruz o sırada elektrikler kesiliyor sanırım. Hatta öncesinde izlediğimiz şeyle alakalı da tonla referans hatırlıyorum komik olan, rüyanın başı normaldi yani. Ben komik yorumlar yapıyorum, sosyal medyaya yazıyorum vs her neyse. Sonra elektrik gidiyor ama birden değil, rüyada sahne atlama gibi, ne zaman kesildiğini hatırlamıyorum çünkü rüyanın devamında elektrik yok.

Rüyanın başında da yalnızdım, annem ne ara rüyama girdi bilmiyorum, görsel olarak da aklımda yok sadece sesi.

Annem ışıklar yokken dışarıda karanlıkta askere benzeyen iki kişinin ormanlık alana ışık tutarak bir şey aradığını veya devriye gezdiklerini görüyoruz. Annem de (rüyama o sırada giren aslında çünkü öncesinde yok "meğer" oradaymış) konuşmaya başlıyor. Ben disardakilere bakarken. Bir şeyler anlatırken de artık süs diyorum dikkat cekmeyelim, o sırada da tam dediği şu "Adana'da yaratıklar vardı onu yazmamışlar/bilmiyorlar/yanlış biliyorlar (cümlenin fiilini hatırlamıyorum)" tam bunu dediği sırada anneme diyeceğim ki anne adana ne alaka Adıyaman mi demek istedin (Adana'yla alakasi yok çünkü) bu cümleyi kurmayı aklımdan geçiyorum tam.

O esnada rüyanin kendisi de karanlık yani, tek gördüğüm birisi ormanlık alana ışık tutuyor, diğeri silahiyla ışığın olduğu yöneldigi yere bakıyor, hatta bir tane de güzel bir kedi gördüm ışık etrafta gezerken. Ben de pencereden bakiyorum. Tam o esnada belimde iki tane el hissettim. Yemin ediyorum aklım yerinden çıkacaktı, gerçeklik algim birbirine karıştı. Çığlık atarak uyandım. Sözlüğe giriyorum, ayilmaya çalışıyorum deli gibi de uykum var. Coinlere falan bakıyorum dikkatim dağılsın diye ama titriyorum da. Kalkıp su içmeye mecalim yok. Bir şeyler söyleyin Allah aşkına da rahatlayayim, zihnimi durduramıyorum.

 
çok da şeyapmayın. ben çok daha korkunç maceralı rüyalarımdan uyanınca acaba devamında ne olacaktı diye geri uyumaya çalışıyorum, sonunu getirmeye çalışıyorum, uyuyamazsam kendim yazıyorum. rüyanın sadece bir rüya olduğunu kabullenin, "oh be rüyaymış" deyip rahatlamanız lazım aksine. bu şekilde kendinizi telkin edin gelecekte. yalnız yaşarken de bunun bir farkı yok, şimdi uyanıp annenizin odasına gitmediğinizi varsayarak.


  • nonik  (18.06.21 08:08:22) 
bazen ben de sacma sapan ruyalar goruyorum. dua okuyup yatiyorum.

dun ruyamda cennete gidiyorum. melekler geliyor diyor ki, sef cehenneme cok sayida insan geliyor bunlarin yatacak yanacak yeri yok. gelip bunlara odalar yapacaksin. emir geliyor mecburen gidiyorum.

cehennnem kalabalik siccak anababa gunu. insanlarin yaglari eriyor o derece. yanmayi bekleyenler var ama oda olmadigi icin hicbir sey yapilamiyor ve izdiraplari ariyor. ben hemen ise soyumuyorum.
zebaniler bura hemen bitmeli diyor.

hesap kitap derken hemen basliyoruz. mikser geliyor pompa yanasiyor perde dokecem. o kadar sicak ki mikserden cikan beton fil hortumundan daha cikmadam oradacikta donuyor. beton basmiyor. isi yetistiremiyoruz.
sabah kalktigimda cenem agridan gecilmiyordu dislerimi sika sika bir hal olmusum.
  • turbo sadık  (18.06.21 08:12:21) 
@turbo yuh sizinki de nasıl bir şeymiş,

Annemle yaşamıyorum bu arada o yüzden daha da korktum zaten, sırt üstü yatmak zorunda kaldım bi tarafa dönünce biri yine bana dokunacakmis gibi geldi sabaha kadar. Bi de kedim var mesela alışkınım yatağa birinin çıkmasına, hareket etmesine ama o kadar gerçekçi bir histi ki tarif edemem. Bildiğiniz birisi dokundu yahu, beyin korktuğunu bile bile kendi kendini mi korkutmaya çalışıyor valla anlamadım.

Ben de hep dua okuyorum böyle durumlarda otomatik olarak ağzımdan Ayetel Kürsi çıkıyor.

Esas korkum yalnızken yaşamam umarım bunlari.
  • sanguine  (18.06.21 09:45:58) 
[]

Didim'e havalimanından transfer

Google a yazdığımda yüzlerce websitesi ve firma çıkıyor. Güvenilir bir tane önerebilir misiniz daha önce kullandığınız, çok makbule geçer.

Mesela şurayı buldum 4 kişi toplam 170 lira bana uygun geldi ama güvenemedim. çünkü benzerlerinden bir sürü var

www.milasairportbodrumtransfer.com

 
Çoğu güvenilir onların merak etmeyin. İzmir den ve muğladan var. Öyle çok kaliteli birşeyler beklemeyin ztn. Normal okul servisi gibi minibüslerle taşıyorlar.
ctstur.com
dtstransfer.com

Bunlara bakabilirsiniz.
  • les yeux blanches  (07.06.21 22:30:58) 
Barışcanlar turizm de var aklınızda bulunsun


  • olaylar olaylar  (08.06.21 00:12:59) 
[]

Avrupa Araştırmaları Enstitüsü YL

Marmara üni'nin böyle bir enstitüsü var sanırım ağustos eylül arası açıyor başvuruları. Yüksek lisans programlarına başvurmak istiyorum, yazılı + sözlü sınava ilişkin ibareler gördüm önceki alımların evraklarında. Burada yüksek lisans yapan ve yapmış olanlar var mıdır, nasıl hazırlanılır bu programın sınavlarına?




 
Kendi sorumu yanıtlayayım, sitelerine koymuşlar kaynakları. Yalnız bu kitaplar epey pahalı, hangilerini alayım okuyan var mı bunları?

dosya.marmara.edu.tr

dosya.marmara.edu.tr
  • sanguine  (24.05.21 20:56:45) 
pdfleri vardır illa hiç baktınız mı


  • ckisc  (24.05.21 21:22:18) 
[]

Kamuda Jean Monnet

Henüz aday memurum sonbaharda adaylık bitecek normalde. Kendi işlerimi yoluna koyduktan sonra yazdan itibaren Jean Monnet ve toefl kasayım diyorum. Tabi bu planlarımı çalıştığım yerde dile getirmedim bugüne kadar. Kamuda burs alıp giden var mı, süreç nasıl işliyor, muvafakat almak gerekiyor mu, ben burs kazandım gidiyorum demekle oluyor mu?




 
Kurum izin yazısı gerekli. Amir onayı olmadan gidemezsiniz.


  • conanmaverick  (08.05.21 22:05:57 ~ 22:07:00) 
kolay verilebilen bir izin mi acaba bu, senin işlerini kime vericez sen gidemezsin derler mi acaba. mesela yurtiçi doktora için görev yaptığı ilden doktora yapacağı ile geçici görevlendirme ile gitmek isteyen bir memura izin vermediler o da dava açtı.


  • sanguine  (08.05.21 22:44:10) 
Giden var, ama amirlerin onayı gerekiyor +1. Aylıksız izine çıkacaksınız bir de.


  • Hallegadola  (08.05.21 22:44:40) 
Zor izin veriyorlar tabi. Bizim kurum asla izin vermez mesela


  • Hallegadola  (08.05.21 22:45:06) 
yani kurumun merkez teşkilatından sürekli yurtdışı eğitimlerle ilgili mailler geliyor mesela geçen erasmus plus proje yazısı geldi, uğraşamadım işler yüzünden, bunlara katılmak isteyenler projesini göndersin vs dediklerine göre herhalde en azından göstermelik de olsa izin verme olasılığı var gibi görünüyor. gerçi epey uzun bir süreç.

ücretsiz izin olduğuna emin misiniz ya, çünkü onun için 5 yıl kıdem gerekiyor diye biliyorum.
  • sanguine  (08.05.21 22:55:50) 
zamanında araştırmıştım maaşın bir kısmı ödeniyor diye biliyorum ama kuruma sormadım daha

SORU: 2018-2019 akademik yılı Jean-Monnet burs programı kapsamında burs almaya hak kazanan memura eğitim süresince ücretli izin verilmesi mümkün mü? Verilmesi durumunda mali hakları ile derece ve kademe ilerlemelerinin uygulanması nasıl olacak?

CEVAP: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 78'inci maddesinde, mesleklerine ait öğrenimini bitirerek Devlet memurluğuna alınmış ve asli memur olarak atanmış olanlardan mesleklerine ait hizmetlerde yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak veya staj yapmak üzere dış memleketlere;

a) Kurumlarınca açılacak seçme veya yarışma sınavlarında başarı gösterenlere,

b) Dış burslara dayanılarak gönderilenlere iki yıla kadar ayrılma müsaadesi verilebileceği, gerekirse bu sürenin en çok bir kat uzatılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 79'uncu maddesinde de, "78 inci maddede yazılı olanlar kadrolarında bırakılırlar. Kadro karşılığı sözleşme ile istihdam edilenlerin sözleşmeleri devam eder ve (Şahsen özel burs sağlayan ve bu burstan istifade etmesi için kurumlarınca kendilerine maaşsız izin verilmesi uygun görülenler hariç) aylık ve diğer her türlü ödemeleri ile sözleşme ücretlerinin Kanuni kesintilerinden sonra kalan net tutarının % 60'ını Kurumlarından alırlar. Bunların kademe ilerlemesi; emeklilik ve diğer bütün hakları ve yükümlülükleri devam eder. İzin bitiminde yol süresi hariç 15 gün içinde görevlerine dönerler. Bunlardan kurumlarınca kendilerine maaşsız izin verilmesi uygun görülenlerin bu süreleri keseneklerinin ve karşılıklarının kendileri tarafından her ay T.C. Emekli Sandığına gönderilmesini kabul etmeleri şartıyla emeklilik yönünden eski derecelerinde değerlendirilir…Şahsen özel burs sağlayan ve bu burstan istifade etmesi için kendilerine maaşsız izin verilenler ile Cumhurbaşkanınca kurumlar itibarıyla belirlenen kontenjan dışında gönderilenler hariç olmak üzere, burslu gidenlerin aldıkları burs miktarları bu miktarın altında ise aradaki fark kurumlarınca kendilerine ayrıca ödenir..." hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 80'inci maddesi uyarınca düzenlenen ve 21/1/1974 tarihli ve 7/7756 sayılı Cumhurbaşkanınca (Bakanlar Kurulu Kararı) kabul edilerek 01/02/1974 tarihli ve 14786 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yetiştirilmek Amacıyla Yurt Dışına Gönderilecek Devlet Memurları Hakkında Yönetmelik"in 12'nci maddesinin (b) bendinde; "Kurumlarınca dış burslara dayanılarak,

1) Bakanlar Kurulunca kurumlar itibarıyla belirlenen kontenjan kapsamında gönderilmiş olanlara, burs miktarının gittikleri ülkede sürekli görevle bulunan ve dokuzuncu derecenin birinci kademesinden aylık alan meslek memurlarına ödenmekte olan yurtdışı aylığının 2/3'ünden az olması kaydıyla, aradaki bu fark ile her türlü ödemeler dahil yurtiçi aylığının kanuni kesintilerden sonra kalan net tutarının %60'ı.

2) Bakanlar Kurulunca kurumlar itibarıyla belirlenen kontenjan haricinde gönderilmiş olanlara, her türlü ödemeler dahil yurt içi aylığının kanuni kesintilerden sonra kalan net tutarının %60'ı, ödenir." hükmü yer almaktadır.

Anılan Yönetmeliğin 15'inci maddesinde ise; "Bu Yönetmelik hükümlerine göre yurt dışına gönderilen Devlet memurlarının kademe ilerlemesi, emeklilik ve diğer bütün hak ve yükümlülükleri devam eder." hükmüne yer Yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde; Jean-Monnet burs programı kapsamında burs almaya hak kazanan personelinizin, söz konusu burs programında yer alan eğitim konusunun, süresinin ve gidilecek ülkenin, Başkanlığınıza Bakanlar Kurulu Kararı ile tahsis edilen kontenjanlarda bulunması halinde kontenjan kullanılarak yurtdışına gönderilmesinin Kurumunuzun takdirinde bulunduğu değerlendirilmektedir. Bu çerçevede ilgili personelin, kontenjan dahilinde yurtdışına gönderilmesi halinde, mezkur Yönetmeliğin 12'nci maddesinin b/1 bendine göre; burs miktarının gittikleri ülkede sürekli görevle bulunan ve dokuzuncu derecenin birinci kademesinden aylık alan meslek memurlarına ödenmekte olan yurtdışı aylığının 2/3'ünden az olması kaydıyla, aradaki bu fark ile her türlü ödemeler dahil yurtiçi aylığının kanuni kesintilerden sonra kalan net tutarının %60'ı; kontenjan haricinde gönderilmesi halinde ise, aynı maddenin b/2 bendine göre her türlü ödemeler dahil yurt içi aylığının kanuni kesintilerden sonra kalan net tutarının %60'ının ödenmesinin uygun olduğu değerlendirilmekte olup, bununla birlikte, ilgilinin eğitim süresince kademe ilerlemesi, emeklilik ve diğer bütün hak ve yükümlülüklerinin de devam edeceği değerlendirilmektedir.
  • sanguine  (08.05.21 23:04:42) 
Maaş ödeyip ödememe konusu kurumdan kuruma değişir.

Daha başvuru formunu gönderirken kurumdan izin yazısı alıp evrakların arasına koymanız lazım, yoksa başvuru kabul edilmez.

Kurumlar kendi içlerinde farklı usüllerle karar veriyor kendi kafalarına kalmış. Kimi sadece uzman gönderir, yardımcı göndermez. Kimi sırayla gönderir, sen bu sene dene öbürü sonra denesin. Kimi kıdem ve başka kriterlerle sıralar ona göre seçer. Kimi de hiç göndermez. Bi içerde araştırın başvuran olmuş mu zamanında ne olmuş vs.
  • gayda  (09.05.21 08:48:04) 
[]

Coin takip için kullanılan araçlar

Hangi indikatörlere nerelerden bakıyorsunuz, birkaç haftadır deneme yanılma yapıyorum neyse ki para kaybetmedim de önce bodoslama yalnızca coinlerin isimlerinden araştırarak aldım ve sattım bir kazancım olmadı. sonra bnb ve doge gibi etraftan duyduğum belli başlı koinlere girdim, sonra çıktım.

en son bu grafikleri inceleyeyim dedim, en dipteki koinlerden girdim o sırada bunlar btt ve rvn idi. Ki geçen günkü düşüşte bnb ve btcden anaparadan dahi zarara girmiştim derken bir saat içinde falan dipten aldığım btt 1000 lira bıraktı zarardan çıktım. Yine btt ile al sat yapıp kara geçtim.

Şunu yapmaya çalışıyorum bilmiyorum doğru mu, bir milyon kere denenmiştir, binance tr deki (sadece bunu kullanıyorum en anlaşılır olanı bu benim için şu aşamada ve çok pratik para yükleme çekme falan) koinleri açıyorum önümde (try pariteli olanlar elbette) beş-on dakikalık grafiklerine bakıp %50 ile falan girmeye karar veriyorum artmaya başlar başlamaz. Sonra durduğu an çıkıyorum. Bu dediğimi yalnızca bTT ve doge coinde yapabildim. tamam çok büyük rakamlar olmayabilir ama yarım saat gibi bir sürede 200-300 lira görüp çıkmak da benim için iyiydi başlangıç için.

bu son 10-15 dakikalık değişimleri percentage olarak gösteren siteler var mı bildiğiniz

şunu bulabildim dediğime en yakın, bu da son 1 saati gösteriyor, tam verim alamadım

ccowl.com

 
tradingview.com'da coin grafiğini aç, sağ tuş > ayarlar > durum çizgisi > çubuk değişim değeri


  • hayirsiz  (24.04.21 22:46:40) 
günlük ufak kar için bolinger bandı kullanıyorum, alt çizginin ne kadar altına sarkmışsa o kadar iyidir.


  • candide  (24.04.21 23:11:50) 
@candide nasıl yapıyorsunuz şu an buradaki cevaplar bana أنا لا أفهم أنا لا أفهم böyle görünüyor, cidden anlamıyorum,


  • sanguine  (24.04.21 23:15:04) 
[]

Insanlar nasıl bu kadar kolay ateist olabiliyor?

Uzun zamandır düşündüğüm bir konu biraz önce burda bi başlık görünce o da tetikledi. Ben musluman bir bireyim ama bu bir din ya da İslam güzelleme postu değil. Aklımdaki şeyin herhangi bir inançla da alakası yok aslında

Ben yobaz olmayan, pek dindar da olmayan bir ailede büyüdum. Hiçbir zaman karisilmadi din konusunda, babam ramazan haric alkol kullanırdı, annem kapalı olmasa da namaz kılmaya çalışır dönem dönem. Bense inanç konusunu daha içimde yaşadım hala da öyle. Zamanla ibadet kısmından neredeyse tamamen uzaklaştım, dışarıdan inançsızlık olarak görünse de temelde tembellik tamamen.

Yaratıcı inancım hep oldu hala da var. Durum şu ki özellikle babam öldükten sonra ben aşırı derecede ölümden, ölüm sonrasının belirsizliğinden ve hiçlikten çok korkar oldum. Halbuki babamla aramız daima çok kötüydü. Ama onu özlüyorum, öldükten sonra dünyanın bitmedigini, onun hala yaşadığını görmek istiyorum.

Birkaç ayda bir çok depresif rüyalar görüyorum, ilk zamanlar hep babamın ölümünü tekrar tekrar görürdüm, rüya başında canli olurdu, ben gerçekten yaşıyor hissederdim, rüya sonunda ölürdü ve ilk seferki gibi derinden bunu hissederdim
Neyse ki bu eskisi kadar sık olmuyor. Şimdi kendi ölümümu veya ölüme yaklastigim anları görüyorum. O mutlak yalnızlık, hiçlik, belirsizlik, karanlık beni çok ama çok yoruyor, bazen uyandığımda çok zor kendime geliyorum. Eşyaların, yakinlarimin, ailemin, kedimin yıllar sonra artık olmayacağı anları görüyorum. Kedimden önce öldugumu görüyorum. Çok basit bir şey, mesela çok abartı da gelebilir, bir milyar yıl sonrasını hayal ediyorum.

Ölüm bu kadar ağır, kalıcı bir vakayken, benim açıkçası delirmememin sebebi mutlak iyi bir yaratıcıya inanıyor olmam. Yoksa ben ölüm olayını kaldiramazdim. Her şeyin geçici ve boş olma ihtimali bana çok ağır geliyor. Inancli olduğum icin ihtimal olarak kabul ediyorum elbette. Inandığım dinin gereği gibi yaşamıyor olsam hatta günah kabul edilen davranışları alışkanlık haline getiren bir yaşam tarzım olsa da bu beni inanmaktan alikoymuyor. "Öbür dünya" olarak cennet duslemiyorum bu arada yani ajandamda cennet gibi bir utopyada yaşayabilmek için inançlı olmak yok. Belki reenkarnasyon, belki paralel evren, belki başka bir konsept, ama bir şekilde hayatlarımızın boşa gitmedigi ve ölüm sonrasına aktarilabildigi ve en önemlisi mutlak iyi bir yaratıcı tarafından bunların orkestra edilmesi. Dunyadaki kötülüğün çokluğunu da kaldıramıyorum çünkü. Bu da çok ağır geliyor, inançlı olmamdaki bir sebep de bu kadar kötülüğün karşısında mutlak güclu olan mutlak bir iyinin varlığına duyduğum ihtiyaç ve güven.

Dinlerdeki çelişkileri cok kafama takmıyorum, üzerlerine düşünmüyorum, açıkçası beni alikoymuyor da. Yaratıcının varlığına gölge düşürmuyor benim icin en azından, diğer her şey teferruat gibi geliyor. Çünkü mutlak iyi yaratıcı düşüncesi beni çok rahatlatıyor. Böyle olmasindan memnunum ve değişmeye niyetim yok. Bilim ölüm sonrasina ilişkin yaratici kaynaklı olmayan bir veriye ulaşsa bile. Her türlü bir yaratici olmak zorunda inancındayım.

Merak ettiğim, herhangi bir yaratıcıya inanmayan insanlar bunlari başa çıkılması gereken bir şey olarak görmüyorlar mı? Ya da bakış açınız nasıl?

 
Armağan Çağlayan’ın programına bir hayat kadını konuk olmuştu. Şöyle bir cümle kuemuştu: Ben hep Allah’a inanıyordum ama ben 9 yaşındayken amcam bana tecavüz ederken Allah neredeydi?

Bir insan böyle ateist olabiliyor işte.

Öte yandan ben babam ölünce kendimi öldürmeye kalkıp akıl hastanelerinde yatarken halam “ Allah sevdiği kulu olduğu için abimi yanına aldı.” Diyip acısını hafifletebiliyor. Sanırım inanç böyle zamanlarda insanın tutunacağı tek dal oluyor. İnanmayınca başa çıkmak çok zor.

Eşim inançlı bir insan. Buranın ahir zaman olduğunu, burada yaşadığımız kötü şeylere karşılık ahirette ödüllendirileceğimize inanıyor. Kötü bir şey yaşadığımızda o “ vardıe bir hayır” diyor. Ben ise küfürler edip saydırıyorum.
  • suicides underground  (11.04.21 20:13:08) 
dindar ailede büyüdüm. annem dünya tatlısı iyi bir insandır, babam ise görünüşte modern fakat esasında maalesef bazı konularda fazlasıyla bağnaz biridir. yine de asla şiddet yanlısı bir adam değil. ben buna rağmen niyeyse ışid militanı gibiydim çocukken, çok vahşi ve negatif fikirlerim vardı. 12'nci yaşıma bastığımda beş vakit namaza başlamıştım örneğin. kimsenin benden böyle bir talebi yoktu ama ben çok mutlu ve gururlu hissediyordum.

yanlış olmasın ama sadece üç sene sonra mı ne ateisttim. hiç kolay değildi. doğru bildiğin, inandığın her şeyin yanlış olduğunu düşünmeye başlıyorsun... çok zor. gecelerce ağladığımı hatırlıyorum. aradan geçen yıllarda internette sürtmeye başlamış, üstüne "abiler" ortamlarında bulununca dinden acayip soğumuştum ben. hayatımda din istemiyordum, inancımı sorgulamaya başlamıştım ama "nasıl ya, ulan allah olmasa bu kadar adaletsizlik, ölümden sonrası vs. ne olacak?" diye deliriyordum. çok ciddi bir kriz yaşamıştım kendi içimde. dindar çevrede büyüdüğüm için ayrıca zor olmuştu. o insanların içinde, belli bir kültürle büyümüşsün. tamamen inançsızlık bunlardan da tümüyle kopuş demek, sevdiklerinle bile ister istemez arana bazı konularda mesafe girmesi demek.

zamanla oturdu. ölüm, adaletsizlik gibi konuları aşabilmiş değilim. canımı çok yakıyor ama sonuçta yaratıcıya inanmıyorum işte, ne oluyorsa oluyor, benim yapabileceğim bir şey yok diye düşünüyorum. üzüldüğümle kalıyorum. "ölüm çok zor, bununla baş edebilmek için sonsuzluk hayal edeyim" demenin manası var mı? olduğuna inanmıyorum. "keşke olsa" diyorum bazen ama aklım inanmıyor sonuç olarak.

olmasını istediğim şeyle olduğuna inandığım şey farklı. ben de tabii ki adalet olsun, sevdiklerimizle ikinci bir şans elde edip sonsuza dek mutlu yaşayalım isterim ama öyle bir şey olduğuna inanmıyorum. bu üzüntüyle, mutsuzlukla değişecek bir şey değil. trafik kazasında kolunu kaybeden, bu yüzden çok üzülen birisi kolunun tekrar çıkacağına inanır mı mesela? böyle bir şeyin makul olduğunu düşünür mü? o hesap. "keşke olsa" diye düşünüyorum ama olmayacağını biliyorum, benim için öyle bir ihtimal yok.
  • der meister  (11.04.21 20:24:23) 
Ben inançsız biriyim

"Dinlerdeki çelişkileri cok kafama takmıyorum, üzerlerine düşünmüyorum, açıkçası beni alikoymuyor da. "

Demeni anlıyorum, bunlar bana yetiyor çok da sorgulamıyorum deyip böyle bir hayat yaşayabilirsin, bazıları da bunlara takılıp sorguluyor bu yönde bir inanç ya da inançsızlık içinde bir hayat sürüyorlar
  • freebird5406_2  (11.04.21 20:28:18) 
inandığımız din kültürümüzle ilgili. ben şöyle düşünüyorum; ormanda doğup büyüseydim islam diye bir şeyin i'sinden haberim olmayacaktı. bana doğal olan inançsızlık gibi geliyor.

dünyada sayısız din var. hangisine inanacağımı bilmiyorum. hepsini öğrenmem mümkün değil ki.

senin için inanmak, bir şeylerle başa çıkma yöntemi olmuş gibi. benim için öyle değil. bunu nasıl aştığıma gelirsek, sanırım bilimle çok haşır neşir olmak gerekiyor. evrende ne kadar ufak bir şey olduğunu fark ettiğinde, insana ve dünyaya dair yüklediğin anlamlar değişmeye başlıyor. ama gerçek bir farkındalıktan bahsediyorum, yoksa lafta herkes farkında evrenin büyüklüğünü :)
  • nathanieltroy  (11.04.21 21:22:06) 
> ve en önemlisi mutlak iyi bir yaratıcı tarafından bunların orkestra edilmesi. Dunyadaki kötülüğün çokluğunu da kaldıramıyorum çünkü. Bu da çok ağır geliyor, inançlı olmamdaki bir sebep de bu kadar kötülüğün karşısında mutlak güclu olan mutlak bir iyinin varlığına duyduğum ihtiyaç ve güven.

Üzgünüm ama inancınıza göre tüm bu kötülüğü, adaletsizliği orkestre eden bir yaratıcı var. Mutlak güçlü ve olmuş ve olacak her şeyin kontrolüne sahip ise, burada acı çekenlerin acı çekmesini istiyor. Burada acı çektirenleri, acı çektirmeleri için yaratmış ve kendi yaptırdığı şeyler için sonrasında cezalandıracak.


Çelişkilere takılmamanız da tuhaf geliyor ama sizi sorgulamayacağım konumuz o değil. Agnostiğim ben, başka hiçbir inancı mantığım kabul etmezdi. Elimizde yeterince data yok ama mutlak güçlü ve iyi niyetli bir yaratıcının olmadığını bilecek kadar kanıt var.
  • aguen  (11.04.21 21:27:43) 
insanlar bir gün uyanınca ateist olmaya karar vermiyorlar, bir şeyler oluyor etraflarında, bu okuma da olur, sohbetde olur başına gelen kötü bişiyde olur iyi bişiyde olur ama bişiyler olmaktadır.

yani kimse bir gün uyanınca karar vermiyor, herkesin ayrı ayrı kendine ait süreçleri var.

ölüm bu kadar ağır diye başladığın paragraf senin için inanma ihtiyacını oluştururken benim için ise iyiki inançlı biri değilim dedirtiyor. yine herkesin bir olayı kendi içlerinde nasıl yaşadığı da değişiyor. aynı olayı aynı anda yaşayan (diğelim araçta iki kişi var ve kaza yaptılar) biri inançlı olurken diğeri ateizme yönelebiliyor. her ne kadar bu olay ayrım noktası olarak gözükse de kişiler için anlamları farklı.
  • selam  (11.04.21 21:35:39) 
geçen yıl covid türkiye'de gündem dahi değilken korkmaya başladım, ciddi ciddi öleceğimi düşünüyordum. 30'a yaklaşıyorum ama çocukluktan beri inancım olmamasına rağmen ilk defa ölümü düşündüğümü farkettim ve gerçekten başa çıkmak çok zor. covid'e kadar sanki ölüm denen şey çok uzak bir gelecekte olacaktı, düşünmeye değer değildi. bir anda ölüm yaklaştığında çok savunmasız hissettim, deliksiz uyumaya alışkınken her gece uyanır oldum.

covid korkum 3-4 ayda geçti ama o zamandan beri yaşlılık ve ölüm fikrini aklımdan çıkaramıyorum. yaşlı birini görünce aşırı üzülüyorum, yaşayacak ortalama kaç yılı kalmış onu düşünüyorum vs. seinfeld'de bir sahne vardı, george 85 yaşında bir adamla konuşuyordu ve "nasıl çıldırmıyorsun ölmekten korkmuyorsun, ben bu yaşımda kafayı yiyorum nasıl bu kadar rahat olabilirsin" falan diyordu, öyle hissediyorum birebir. www.youtube.com

bir inanca sahip olmayı isterdim, her şey daha kolay olurdu ama benim için olanaksız, o yüzden başa çıkmak zorundayım. ilerleme kaydetmeye de başladım aslında. milyarlarca yıllık evrende, dünyada rastgele aşırı evrimleşmiş bir türün üyesiyim, 70-80 yıl yaşayıp öleceğim. doğmadan önce nasılsam, öldükten sonra da öyle olacağım. fazla kurcalayıp bu 70-80 yılı kendime zehir etmenin anlamı yok. çünkü bu işin bir çözümü yok. çözüm olmadığı için dinler halen bu kadar yaygın. çözüm olmadığı için benim sana önerim boşver, inançsız olmak için zorlama. günlük yaşantıya etki etmeyen, yalnızca ölüm sonrası belirsizlikten kurtaran inanç bana kalırsa faydalı.
  • signore  (11.04.21 21:46:54 ~ 21:47:30) 
kimse için kolay olduğunu sanmıyorum açıkçası. ama asıl zor olan inkar içinde yaşayıp çocuk yaşta aklımıza yerleştirilmiş korkuların hayatımıza yön vermesine izin vermek. ateist olduğumu anladığım zaman sadece "kaybettiğim" yıllarım için üzülmüştüm.

çok küçük yaşta babamı kaybettim ve onu tekrar görme fikri dilimle söylesem de aklımla ikna olmadım bir şeydi. bir taraftan da dindar ve dini konularda tatlı sert bir şekilde baskı yapan bir ailenin üyesi olmanın getirdiği yerleşmiş ve sorgulanamaz davranış ve inançlar vardı. babamı tekrar göremeyeceğime de kılmadığım namazlar ve örtmediğim başım yüzünden cehennemde yanacağıma da aynı anda inanabiliyordum ve bana göre bu arada kalma durumu çok daha yorucu.

evrimle, fizikle ve tarihle biraz içli dışlı olunca aradığım cevapları buldum ve artık çok huzurluyum.

var oluşumuza bakışım da gözlemci olduğumuz yönünde. sonsuz ve kaotik bir evrenin içindeki inanılmaz küçük canlılar olarak 70-80 yıllık, adeta komik uzunluktaki ömrümüzde, etrafımıza bakıp gördüklerimizle ilgili sorular soracak kadar zeki olmamız bence sürecin anlamlı bir parçası olduğumuz anlamına gelmiyor; sadece şaşkınlıkla, bazen hayranlıkla ve merakla seyrediyoruz.
  • confusedyus  (11.04.21 22:43:38) 
dinler için antroposentrik diyebiliriz. yani evrenin merkezinde insanın olduğu görüşüne dayalılar. halbuki evrenin sonsuzluğuna baktığımızda insan denen canlının çok önemsiz bir varlık olduğunu fark ediyoruz. evreni geç, kendi gezegenimizdeki bile diğer tüm canlıları yok sayarak tanrının dünyayı ve evreni insan için yarattığını düşünmek bana mantıksız geliyor. bu meseleye gelene kadar zaten evrim diye bir şey var üstelik. ama siz çelişkileri kafama takmıyorum demişsiniz zaten.

boşluk duygusu, dünyanın geçiciliği için de şunu söyleyebilirim: dünyanın ya da hayatımızın geçici olduğuna inanmak iyi bir şey değil aslında. hem bizim için, hem de toplum için. dünyanın geçici olduğuna inandığın için yaşarken istediğin şeyleri yapmıyorsun, kötülükleri sineye çekiyorsun (öteki tarafta cezalandırılacak nasılsa düşüncesiyle), bir şeyleri düzeltmeye çabalamıyorsun. bu dünyanın tek gerçeklik olduğunu kavradığında ise kendi anlamını yaratma şansın ortaya çıkıyor. elimizdeki dünyanın tek dünya olduğunu fark edip onu iyiye götürmek için çaba sarfetmek isteyebiliyorsun mesela, böylece de hayatın bir anlam bulmuş oluyor.

elbette inançsız insanlar (ben mesela) ölüm ve boşluk duygusunun etkisiyle zaman zaman depresyona giriyorlar. ben de düşünüyorum ölümü. ama bunun doğanın bir gerçeği olduğunu kabullenmeye çalışıyorum. bu noktada da bir savunma mekanizası, araç olarak kendime yaşama amacı bulmaya çalışıyorum. bunu elinden kaçırdığın an depresyona girme olasılığın yüksek. bazı insanlar ise hiç düşünmüyor, sadece anı yaşıyor, hayattan keyif almaya çalışıyor. ben öyle olamıyorum.
  • isabella was a ginger  (11.04.21 23:39:52 ~ 23:40:40) 
Ben bu kavramların artık olmadığını kabul ettiğimde çok rahatladım. Ölümle ilgili bir derdim yok. Evrende belli bir zaman aralığında gelip gidecek varlıklarız. Öncesi ve sonrası simsiyah yokluk. Zaten hiçbir şeyin farkında olmayacağım. Benim için ölümden sonra hayat olması daha korkunç. Hiç ölememek demek. Sonsuza kadar yaşamayı asla istemiyorum. Zamanım geldiğinde gitmem lazım.

Adalet konusunda zaten dünyanın adaletli olduğunu düşünmüyorum, adaletli olması gerektiğine inanmıyorum. Bu konuda başa çıkmaya çalıştığım bir nokta olmadı ama sizi anlıyorum. Annemle din konusunda konuşurken, herhangi bir yaratıcı olduğuna inanmazsam, bazı şeyleri yaratıcıya havale edip öbür dünyada çözebileceğime inanmazsam ben deliririm yaşayamam demişti. Biraz da içsel rahatlatma sağlıyor. Bana da dinlere inanmasan da bari karma gibi şeylere inan kafan rahat etsin diyordu ama yok ona da inanamıyorum.
  • jazzabel  (12.04.21 00:54:23) 
Aslında çok basit, sen inanmak istiyorsun. Bir yaratıcının olması fikri seni rahatlatıyor. Allahın olmadığı kanıtlansa bu sefer de budaya taparsın muhtemelen. Bu kötü bir şey olmak zorunda değil, insanlığın doğasında olduğunu düşünüyorum ben. Ama sen de söylüyorsun, dinin çelişkili tutumu seni içindeki inanma güdüsünden alıkoymuyor. Anlattığına göre konunun Müslümanlıkla da alakası yok sanırım, ibadet ve kapanma konularına da uzakmışsın zaten. Demek ki inanmaya ihtiyacın var.

Ateistler ise içlerindeki inanma güdüsüyle başa çıkabilmiş insanlar oluyor genelde. Ya bunu görmezden gelip üzerine düşünmüyorlar(senin yaptığın gibi) ya da enine boyuna düşünüp olmadığına ikna oluyorlar.
  • Jux  (12.04.21 02:03:46) 
Ölünce tamamen her şeyin bitmesi fikri beni korkutmuyor çünkü o kadar önemli görmüyorum kendimi. Çok uzun bir hikayenin bir harfinin bir kenarıyım anca, ölsem nolur ölmesem nolur?

Ama işte öbür dünya var, öbür dünyada cezasını çeker, öbür dünyada sınanır diye bu dünyada o kadar çok kişinin kötülüklerinin yanlarına kar kalması, asıl öbür dünya inancına nasıl bağlanabiliyor insanlar diye düşündürüyor.

Ayrıca öbür dünya var, ölümden sonra hesap var diye iyi olan kişilere de mesafeli yaklaşırım. Korkudan iyi davranmak çok tehlikeli bir şey bence.
  • whoosie  (12.04.21 09:10:09) 
Soruyu gece görünce uzun uzun yazmaya üşendim, şimdi biraz yazayım. İnsanlar o kadar kolay ateist olmuyor bence. Eğer az ya da çok inançlı bir aileye doğduysanız ateist olmamak, büyürken öğrendiğiniz inanç sistemini sorgulamamak daha kolay. Ölen sevdiklerine bir gün kavuşacağına, bir gün bütün iyilerin-kötülerin adaleti bulacağına, koruyan kollayan yaratıcıya... inanmak daha kolay.

Sizin yaşadıklarınıza benzeyen şeyler yaşadım. Annemi kaybedeli 1,5 sene oldu, sık sık rüyamda görüyorum, bazen hayatta, bazen değil, bazen ölmüş ama bir yanlışlık olmuş da geri gelmiş. Ama sığınacağım bir inanç yok. Cenazeden sonra insanlar "huzura erdi, allah yanına aldı, biz de yanına gideceğiz, kavuşacağız, sen bol bol dua et" gibi *teselli* sözleri söylerken içimden çok sinirleniyordum çünkü bir yandan bu söylenenlerin benim için hiçbir anlamı yok, bir yandan da o inanca sahip olmalarını kıskandım çünkü sevdikleri birini kaybettiklerinde güç alabilecekleri (bende olmayan) bir şey var. Ama yok işte, bazı şeyleri kolaylaştırır belki diye "inanayım ben de" diyemiyorsun.

İnsan merkezli düşünme açıklamasına da katılıyorum epey. Evrenin merkezinde değiliz, varlığımızın bizden başka kimse için önemi yok. Bunu kabul edince hayat daha kolay.
  • kobuzchu kiz  (12.04.21 12:02:32) 
Direk basliktaki soruya cevap degil ama default olanin inancli olmak gerektigi dusuncesi de nereden geliyor?


  • turkuaz  (12.04.21 12:56:22) 
[]

Bana yardim eden adama hediye

Gece gece aşırı derecede saçma bir olay yaşadım.

3 saat kadar önce banyodan çıktım öyle bornozla oturuyorum evde. Arkadaki balkonda pencerede ışık gördüm noluyo lan dedim bir adam elinde telefonla etrafa bakıyor. Kötü bir şey gelmedi zaten aklıma ama insan birinci katta oturunca yine bi noluyo oluyo. Balkondan bütün evin içi görünüyor çünkü. Neyse çıktım bi adam ben dördüncü katta oturuyorum dedi ben de biraz yarım ağızla konuşuyorum biraz gıcık gıcık. Sonra kedim düştü onu arıyorum dedi. Beş dakika kadar konuştuk karısı seslendi buldum diye ben de geçmiş olsun dedim içeri geçtim adam da gitti zaten.

Sonra bilgisayarda bir şeyler izlemeye devam ettim gece yarısına kadar. 12 buçuk gibi de dişimi fircaladim tam yaticam benim kedi yok. Bi baktım pencereyi açık bırakmışım. Sen benim kedi git. Zaten meyilli. Allah'ım gecenin bi yarisi arasam hırsız sanacaklar. Nereye bakacağımi da bilmiyorum. Bu Geceyi bırak bir daha asla uyuyamam, öldü mü kaldı mı, ne bok yedi nereye gitti salak hayvan. Öyle bi on dakika şoka girdim. Beklesem gelmez çünkü hem bu evin çevresini hiç bilmiyor hem de gerizekalı kendi adına tepki vermeyen bir kedi.

Dedim artık bu adamın kapısını çalayım, adamın kizmasini da göze alarak. Ki hiç tanımıyorum 5 aydır buradayim ilk defa gördüm konuştuk. Kedisini ararken de öyle çok ilgili gorunmedim (bunlar hep karma). Adam karısı yatmislar benim için uykularından uyandilar ikisi de. Adamcağızin düşen kedisinin de beli kırılmış meğerse, hiç sormamistim ne oldu diye. O da onu veterinere götürmüş
Sonra adamla beraber balkonun olduğu taraftaki avluya girdik neyse ki biraz bağırınca geldi. Buldum götürdüm. Ama ömrümden ömür gitti. O an bulamasam ne olurdu bilmiyorum. Çok korktum.

Bu adamın kedisi için bir şey almak istiyorum ama ne alayım. Şimdi her kedi mamayı yemez mama almak mantıklı olmayabilir. Kum alayım diyorum 20 kilo ya da 40 alsam çok overkill mi olur bilemedim çünkü çok mahcubum
Minik bir jest olur birisi bana alsa acayip sevinirim mesela. Bir de size sorayım dedim

 
Bence bundan sonrası için kedinin durumunu, yapabileceğiniz bir şey olup olmadığını sorsanız yeterli. Kendi kedinizin Tekrar kaçmaması için de özen gösterirsiniz. Mahçup olacak hediyelik bir olay göremedim açıkçası.


  • not dark yet  (07.04.21 01:19:21) 
40 kilo kumu götürüp vermek de sorun olur, gelin alın desen zaten olmaz sfjglf
Kum alacaksan iyi bişey al bence çünkü iyisini kullanıyorsa senin aldığını kullanmak istemeyebilir.
En safe olanı gimcat olur, vitaminlisinden alırsın çabuk iyileşsin diye dersin iyi dileğini de dahil etmiş olursun.
  • Jux  (07.04.21 01:19:28) 
Hiç anlamam ama bence kedi maması alabilirsiniz.


  • dissendium  (07.04.21 01:31:53) 
Kum mu:)
Vitaminli vs güzel kaliteli bir mama/krema vs alıp “sizin çocuğunuz da ameliyat olmuştu, toparlanmasına yardımı olur belki” gibisinden tatlılık yaparak verebilirsin..

  • her giriste sifresini unutan adam  (07.04.21 02:02:44) 
bence mama kum gibi şeyler almayın, herkesin kendi markası var. maksat maddiyat değil manevi olmalı zaten. ufak bi oyuncak daha anlamlı olur bence.


  • nlgyrn  (07.04.21 02:37:23) 
Kediyle ilgili olmak zorunda değil bence. Güzel bir kek, börek gibi bir şey yapıp götürebilirsiniz


  • rapisa  (07.04.21 03:04:48) 
gimcat malt, vitamin gibi bi şey olabilir veya oyuncak.
kum, mama çok mantıksız illa maama eklemek isterseniz bir paket yaş mama+fare oyuncak olabilir. kedinize olan sevginiz de gözümü yaşarttı gerizekalı diye diye ne beklenti içinde oldugunuzu merak ettim

  • ala09  (07.04.21 03:20:41) 
Online petshoplara bir bakın hediye çeki için. Çok daha kullanışlı olur bence.


  • elorelia  (07.04.21 08:33:52) 
Tatile gideceğiniz zaman hiç çekinmeden kedinizi bana bırakabilirsiniz de güzel bir opsiyon olabilir. Paranın satın alamayacağı bir şey gibi biraz da.


  • onemoremile  (07.04.21 08:36:18) 
kaliteli yaş mama olabilir veya kediler için bir sürü oyuncak var.


  • golgi aygıtı  (07.04.21 11:45:58) 
Ne yaparsanız yapın eğer kadınsanız bu dialoğu adamın karısı ile kurun, ne olur ne olmaz...


  • SiyamkedisiZorro  (07.04.21 12:05:46) 
Yani burada önerilen bir şeyi alıp küçük bir not ilistirip kapısının önüne bırakmayı düşünüyorum. En mantıklısı bu geldi. Şahsen muhatap olmaktan karşı taraf hoslanmayabilir denildiği gibi

Ayrıca kedim için bugüne yaptığım şeyleri buraya yazmak istemiyorum ama bu kedimin gene de gerizekalı hareketler yaparak beni zor durumda biraktigi gerçeğini değiştirmiyor. Zamanında Hiç kimsenin istemediği ve terk ettiği bir hayvanı yıllardır zaten evladım gibi gördugum için çok sinirlendim ve panik yaptım.
  • sanguine  (11.04.21 20:23:31) 
hediyeyi direk karısına verirsen ilerde herkesin kafası rahat eder


  • bir soru sorcam  (12.04.21 10:52:10) 
[]

Altın alanlar olarak battık diyebilir miyiz

Ortalamam 457 son aldiklarimla, (490di başta) battık dimi artık bunlar sonraki ay da faiz arttirir. Hayatta satamam en az artık bir yıl. Geçen zamanda kaybettigim faiz gelirini saymıyorum bile.




 
altın zaten uzun vadeli bir yatırım, ekstrem şeyler olmazsa 5-10 yıl sonrasında bir anlam kazanmış oluyor.


  • Jux  (19.03.21 18:14:04) 
alım fırsatıdır ama yatırım tavsiyesi değildir:)
jux+1 uzun vadeli birikim yapmayı düşünmüyorsanız altın çok uygun değil.

  • ilkot  (19.03.21 18:21:14) 
aldığınız miktar normalde çok şişmiş bir fiyat. 390'dan altın alıyorken bankadaki görevli dayanamayıp bana "asla tavsiye verme gibi bir durumum yok, resmî olarak da söyleyemem böyle bir şey, ama 390'a kadar çıkmış, bu fiyattan alınır mı" demişti. onun üzerine 500'leri gördü aldığım altın. Bu durumlarda inme sinyali alındığı an satılmalı, çünkü olağan serinde değildi zaten.

ama ben ne yaptım? inmeye başladığı o istifa sabahında sattım, ertesi gün "Daha da inmez herhalde" diyerek tekrar aldım :)) Hızla indiğini görünce hemen sattım, o arada kazançtan biraz kaybetmiş oldum. normalde satar satmaz tekrar almazdım, ama her ne kadar "ytd" yazsalar da, ekşi sözlükteki yorumlara bakıp almıştım. yeni bakan da umut vermiyor, tekrar fırlayacak, yazılarını görüp.

bahsettiği meblağ küçük, o yüzden rahatım. benzeri bir durumdaki akrabamla şöyle anlaşmıştık, o 470'ten almıştı altını, dedim ki çıksın/insin, ama 462'yi gördüğün an boz. bu senin sınırın olsun. çünkü o kadar zararı tolere edebilirsin.

siz de kendinize razı olduğunuz bir zarar belirleyin derim. ve o gözle bakın altın fiyatlarına. yoksa çıksa da zararı kapatmadı diye düşünürsünüz, zararı kapatınca da yeterli kar etmedi daha dersiniz, uzar gider.
  • lovemyself  (19.03.21 18:35:52) 
bundan yaklasik 10 yil once istifa ettigimde tazminatla altin almistim. o ara 109 filan olmustu, ben de yatirimdan zerre anlamayan genc bir kiz olarak 102'yi gorunce yapistirdim.

5000 liralik almistik. yaklasik 50 gr altin iste tam hatirlamiyorum.

o gunden sonra dustu. birak kar etmeyi 102'ye donmedi bile. e ben de issizim gram gram bozdurdum ve neticede yastik altindan daha berbat bir yatirim yapmis oldum.

ama bak 400ler diyorsunuz simdi (artik hic ilgilenmiyorum) direkt 4 kati olcakmis demek 10 sene bozmasaymisim.

uzun lafin kisasi, kisa vade icin hic ama hic mantikli bir yatirim yontemi degil altin. ha denk gelir bozarsin o ayri. ama cikmakta olan seyi de bozduramiyor insan.

para lazim degilse bozmayin dursun, unutun.
  • supergirl  (19.03.21 19:47:22) 
benim de moral yerlerde. buralardan almaya devam ediyorum mecbur. ortalama hesaplamayı da bıraktım. 460 470ler olsa gerek benim


  • ShadowOfMoon  (20.03.21 00:19:50) 
[]

Işyerinde müzik dinleyebilmek

Iş dışında nerdeyse Her türlü web sitesinin yasaklandığı bir kamu kurumunda calisiyorum. Muziksizlikten delirmek üzereyim artık. Yüz tane site denedim hepsi yasaklı, ya en önemlisi Spotify yok. Windows 10 kurulu, uygulamasını indirebiliyorum mağazadan ama kullanıcı adı ve şifre girdiğimde kabul etmiyor ip engellendiği için. McAfee kullanıyorlar. Herkes flasha indirip öyle dinliyor ama ben Spotify a gectigimden beri şarkı indirmeyi bıraktım, indirdiklerimi de sildim. Napabilirim önerisi olan var mı. Monitöre gömülü hoparlör öyle dinliyoruz. Ya telefon için bi Bluetooth hoparlör alicam ama hep telefonu kullanmak istemiyorum müzik dinlemek için. Başka çözüm gelmiyor aklıma.




 
Telefondan kulaklikla dinleseniz? Amac bilgisayardan dinlemek mi?


  • fakyoras  (09.03.21 20:06:22) 
Evet arkaplanda çalsın istiyorum


  • sanguine  (09.03.21 20:21:56) 
Bilgi işlem sizin bilgisayara özel erişim izni vermediği sürece onu bilgisayardan yapamazsınız. Çünkü erişim kısıtlaması bilgisayar üzerinden değil ağ üzerinden yapılıyor. Yani sizin bilgisayarın modeme gönderdiği erişim talepleri ağ yöneticisi yazılım tarafından reddediliyor.

Biglisayarı telefonun kişisel erişim noktasına bağlarsanız belki bağlanabilir (bazı şirket bilgisayarlarında bunda da erişim mümkün olmayabiliyor). Ancak o zaman hem internet kotanız hem de şarjınız çok çabuk biter.
  • himmet dayi  (09.03.21 21:03:13) 
opera indirip dahili vpn ile açmaya çalışsanız spotify ı?


  • papuayenigine02561  (09.03.21 21:04:21) 
Operayi denemedim evet olabilir belki ama McAfee den ümidim yok onu da banlamislardir, yine de yarın denicem teşekkür ederim


  • sanguine  (09.03.21 21:07:03) 
YouTube da mı yasak? Ben bizim kurumu kınıyordum, bizden beterleri varmış. Bilgi işlemden yapıyorlar o yasakları falan.


  • Hallegadola  (09.03.21 23:03:50) 
websense tarzı yazılımlarda tr/eng keyword'Ler engelleniyordu. ben bunu fransızca/isveççe ve ispanyolca aramalar yaparak atlatabilmiştim; yine de site adında veya içeriğinde engellenmesi gereken kelimeler varsa açılmıyordu.. örneğin sverige radio deneyebilirsiniz


  • probiyotik  (10.03.21 00:18:06) 
Opera hiç yok magazada, Chrome a browsec yükleyebildim ama hiçbir site acilmiyor VPN açıkken onu da bi sekilde engellemisler.


  • sanguine  (10.03.21 17:17:10) 
[]

Kime benziyor sorusu

Drag race ikinci sezonda bir yarismaci var takip eden bilir zaten tyra sanchez adi. Ben bunu bir Türk kadın oyuncuya benzetiyorum ama adı bir türlü aklıma gelmedi deliricem. Ağız yapısı bakışları falan aynı. Uzun zamandır pek görünmüyor herhalde o yüzden hatırlayamadım. Bir ara nostaljik bir dizide görmüştüm diye aklımda kalmış tek veri bu elimde. Kime benzetmiş olabilirim?

encrypted-tbn0.gstatic.com


 
Özge Özpirinççi’ye benzettim ben.


  • voyager 1  (08.03.21 22:49:09) 
Yok daha az bilindik birisydi.

Ruth wilson's a da benzetiyorum bu arada

www.google.com
  • sanguine  (08.03.21 22:56:17) 
Aslı Bekiroğlu diyorum.


  • kaset  (09.03.21 01:05:09) 
Janset Paçal?


  • cinsi kisi  (09.03.21 11:25:23) 
Nein nein nein

Ama jansete de benziyor epey bu adini bulamadığım aktris
  • sanguine  (09.03.21 12:09:34) 
[]

Altının elimde patlaması hk

Kasım ayında altına girdim 490dan. Ellerim kirilsaydi da girmeseydim ama yaptık bir hata işte. O günden beri maaşımdan arttirdigimla sürekli alıyorum. Aldıkça da düşüyor Allah'ın belası. Şu an ortalamam 462. Bu ay maaşı da aldım. Mecbur gene altın alicam, ortalamayı ne kadar dusurursem o kadar erken çıkarım diye düşünüyorum.

Ama bu ne kadar böyle gidecek Allah askina hep düşecek mi ons ve altın?


 
valla keşke bilsem de bir şey diyebilsem. ben 536'dan aldım çünkü 600'e çıkıyor çabuk al diye kuyumcukent'te çalışan arkadaşım darladı. bildiği bir şey vardır dedim. aldım. 2 gün sonra istifa etti beyfendi.
en son zararım gramda 120 tl'ydi artık hesaplamayı bıraktım. üstüne altın da almıyorum artık.

  • matilda  (15.02.21 11:51:42) 
Bende de bir miktar var 470'lerden aldığım. Grafiklere bakıyorum, ons fena yerde değil aslında ama hem dolar hem o düştüğü için yamulduk.

Biden yaptırım diyor, başka bi şey demiyor. Doların 7'nin altında çok takılacağını sanmıyorum bu yüzden. Ons 1800'lerin altına inmesin yeter.

Ortalama indirerek iyi yapıyorsun bu arada. Benim miktar üzüleceğim kadar olmadığı için girişmedim o işe.
  • chicha_v2  (15.02.21 11:53:55) 
su an kimse kestiremez, maliyet dusurmek en mantikli hareket


  • sweetoffice  (15.02.21 12:01:17) 
altın maalesef uzun vadeli bir araç. alınıp unutulmalı. bunu bir türlü öğrenemedik. gazla alınıp gazla satılan bir şey değil.


  • uuth  (15.02.21 12:14:32) 
altin su an dusus trendinde ons tarafinda, ayrica dolar/tl de dustugu icin gram altin da keza dusus trendinde. senin iki secenegin var.

1- ben duzenli alim yapiyorum zaten diyip almaya devam edeceksin, zira buralar ortalama dusurmek icin guzel yerler.
2- bu ise gazla girdim bulastim o para bana lazimdi ya da lazim olabilir diyip zarar kes yapacaksin, komple ya da bir kismini.
  • bay b  (15.02.21 12:27:20) 
Yükselen emtia satılır, alınmaz, en kötü satmaz beklersin, ama alınmaz.

Ben 467'den altın aldım, 520'den sattım. Düşünce 462'den tekrar aldım, şu an ilk altın aldığım 467 tarihine göre ana paramdan %3 zarardayım.

Ben bile bu duruma bakıp üzülüyorum, direkt 520-530 liralardan altın alanlara Allah sabır versin.
  • John Bloor  (15.02.21 12:30:38) 
Duserken aldım zaten ben de sorun orda :D 540tan 490a düştüğünü görünce herhalde geri yükselir diyerek aliverdim hayatımın hatasını yapmisim megerse


  • sanguine  (15.02.21 12:34:54) 
2200'den aldığım cumhuriyette var , 3500'den aldığımda var. İhtiyat akçesi olarak biriktirmeye çalışıyorum, acil ödeme durumum yok ve hala her hafta alıyorum. Benim için uzun vadeli yatırım, öyle düştü çıktı peşine düşersem motivasyonumu kaybediyorum.

Ekşi'den birisi ile yazışmıştık, dolar/altın olarak bakmamı salık vermiş ve ona göre şekil alın demişti (kabaca altının yönü için bakmam gereken yeri işaret etmişti) ben yine de devam ediyorum. Benim para biriktirme motivasyonum altın.
  • synax  (15.02.21 13:03:57) 
Aynı durumdayım 480 %85. unutmaya çalışacağım. 50 gr üstüyse faize de koyulabiliyor vadeli


  • ShadowOfMoon  (15.02.21 13:18:48) 
şöyle bir durum var: Altın en son 408'i 17 temmuz 2020'de görmüş. Merkez bankasına göre o tarihten beri enflasyonumuz yüzde 10. Dolayısıyla altın, dolar, euro hariç her şey yüzde 10 artmış. Ama bakıyorsun, mesela altın enflasyonun 0 olduğu ülkelerde düşmüş mü? o kadar düşmemiş. Demek ki bu seviye bu enflasyon oranıyla korunmaz. enflasyon düşüyor mu? düşmüyor da. o yüzden mb rezerv doldurmak için faiz arttırıp yabancı sermaye çekiyor, bu da tl'ye talep yaratıyor. tl değeri artıyor dolayısıyla. ancak somutta değer arttırımı sağlayacak bir şey var mı? cevabını vermeyeceğim. yatırım tavsiyesi yapmadım ama yine de ytd.


  • prole  (15.02.21 13:31:06) 
Bir şey daha soracağım. Şimdi zararına altından çikip bütün paramı bitcoine gomsem, zararı kurtarabilir miyim daha kısa sürede


  • sanguine  (15.02.21 14:22:59) 
@sanguine; gene aynı hatayı yapıyorsun. Bitcoin de tepede. 50 bin usd üstüne çıkar mı? Olasılık dahilinde ama aşağı düşme olasılığı daha fazla. Hep zirveye yakın şeyler ilgini çekiyor. Çok hatalı.


  • boray eris  (15.02.21 15:27:28) 
[]

Başka bir ülkede milyoner olan bir grup insan (film)

Ya böyle bir filmden bir sahne vardı ne zaman türk lirası batsa etrafta bundan sahneler görürdüm. filmde bir grup insan vardı, bir ülkeye gidiyorlar orada bozuk paraları bile inanılmaz değerli. Komedi filmiydi adını bulamıyorum. yardım!




 
  • clones  (04.01.21 22:30:02 ~ 22:31:34) 
hay allah razı olsun


  • sanguine  (04.01.21 22:33:35) 
[]

Sahiplendirdigim kediye karşı hissettiklerim

TL;dr bir kedi sahiplendirdim ama onu çok özlüyorum, vicdan azabı çekiyorum, hata utanmasam geri isteyeceğim.


Bundan 2 ay önce evimin (ailemle yaşadığım) hemen yakıninda en fazla 4 haftalık olan yavru bir kedi buldum. Başında bekledim ama annesi gelmedi, bağırıp duruyordu. Mecbur eve aldım o kadar küçük ve tatlıydı ki anlatamam elimden çok yavru kedi geçti kendi kedim zaten var ama bunun kadar kendini sevdireni görmedim. Ailemin evinde eve 7 yıl önce gene yavruyken getirdiğim, çeşitli travmaları olan kedimiz var. O kedilerden çok hoşlanmıyor, kendi kedimi de buradan İstanbul'a götürmek zorunda kalmıştım (arkadaşım bakıyor birkaç aydır). O pek hoslanmadi ama çok minik olduğu için sanırım zarar vermedi, en fazla kafasına vuruyordu yanına çok yaklaştığında. Ama gerizekali, zeka özürlü kardeşim yok Leylanin (evdeki kedi) psikolojisi bozuluyor, yok kavga ediyolar bunu götür diyerek beni kanser etmeye başladı. Bence birbirlerine alisirlardi, minik zaten çok dost canlısı. Ben o yüzden onları hiç ayirmadim, yatarken bile kapılar açıktı. Ama engelli kardeşim gündüzleri ben işe gidince onları ayırıyordu, ben gelince tekrar bir araya koyuyordum falan, arada da çok fena ishal oldu onunla da uğraştık, sonra geçti.

Benim niyetim evdeki kediye dost olması onu yumuşatmasi vs idi. Evde tutacaktim. İstanbul'a atandigim için bir süre sonra gidecektim ama alisirlar o zamana kadar diye düşündüm. Ama spastik kardeşim ve onun gaza getirdiği annem yüzünden İstanbul'da ise başlamam gerekince onu da istanbula, buradaki kedime bakan arkadaşıma getirdim. Niyetim, yanında kalacağım akrabamin evine getirmek ve burada bakmak idi. Hatta tuvaletini kumunu mamasını daha kediyi getirmeden siparis etmiştim. Ama kendi kedimi de yanıma alacağımdan nasıl olacak vs diye düşünüyordum, sahiplenecek birini de arıyordum ama kimse çıkmadı. Sonra bu arkadaşımın bir tanıdığı kediyi istedi ve ona verdik, çok iyi bakacağından şüphem yok zaten iki gündür atıyor videolarını oraya hemen alışmış. Bütün gün evde pandemi yüzünden, muhtemelen yaza kadar, yani harika ilgilenir.

Ama ben kendimi çok kötü hissediyorum. Yavru çok iyi baktım bakmasına ama bana alışmasın diye ve çok kiprastigi için kendi bencilligimden uyurken çoğunlukla yanıma almıyordum ve kapımda ağlıyordu onbeş dakika sonra salona gidiyordu. Gündüz zaten hep onla ilgilendim, boynuma yatardı, gece yanımda da az yatmadı. Ama mesela yanıma almadigim geceler için çok büyük vicdan azabı çekiyorum. Ona bana alışmasın derken ben ona alışmışım. Sonra onu İstanbul'a götürürken kabında durmak istemedi yolda aldım kucağıma koydum, anca öyle sakinleşiyordu. Bir de dediğim gibi o kadar tatlı ki yani kelimeler yetmez, şahsına münhasır, hareketler, tavırlar. Verdiğim kadına dedim en ufak şeyde hemen geri getir diye ama çok istekli. Keşke daha çok zaman gecirseydim, her gece yanıma alsaydım, ruh hastası kardeşimi susturup evde tutsaydim veya İstanbul'a getirdiğim gibi kendi yanıma alsaydım zaten her şeyi hazırdı. Bunları düşünüp düşünüp kötü oluyorum. Ne yapsam bilemedim. Geri isteme noktasındayim.

 
durumu yeni sahipleri ile açıkça paylaşın, onlar bağlanmadılar ise size geri verebilirler ama onlar da bağ kurdular ise onlar da ayrılamayabilirler, o zaman yapacak birşey yok. maalesef bu bağlanma olayı çok fena. geçen hafta sahiplendirdiğim bir sarman yavru çok vahşileşti, tırmalıyor, ısırıyor diye geri verdiler. sonra başka bir aileye sahiplendirdim, geçen gün bir önceki sahiplenen kişi mesaj attı; meğer biz çok bağlanmışız yavruya bize geri vermezler mi diye.


  • surprise  (04.12.20 22:51:38) 
Sahiplendirdiginiz kişiye çaktırmadan sorun nasıl alıştı mi yoksa problem oluyor mu diye verdiği cevaba göre karar verirsiniz.


  • coca cola  (05.12.20 00:46:53) 
yaw iste geri bir şey olmaz.


  • alt4y  (05.12.20 00:50:24) 
[]

Maske tavsiyesi

Trendyoldan 50lik kutuda siyah maske alayım dedim o kadar kötü bir sey geldi ki, maskenin ipleri beyaz, aşırı derecede dandik, çok ince. Aldıgima alacağıma pişman oldum. Şimdi yine ınternetten sipariş vereceğim, düz simsiyah renk arıyorum. Sürekli sipariş verip memnun kaldığınız yerleri yazabilir misiniz, trendyol olursa daha güzel olur ama şart değil.




 
bgood marka çok iyi.


  • piotr  (04.12.20 13:57:16) 
Evony marka alıyoruz. Hepsiburadadan daha uyguna geldiği için ordan sipariş veriyorum.


  • purplee  (04.12.20 14:00:05) 
Evony en iyisi


  • catch the arrow  (04.12.20 14:04:00) 
Evony +1


  • mrmlq  (04.12.20 14:05:05) 
evony +1


  • kablelvuku  (04.12.20 14:17:19) 
Bu cok ovuluyor, ben de grisini alicam: ty.gl


  • mor oje  (04.12.20 14:36:02) 
roll


  • regina phalange  (04.12.20 15:18:17) 
evony'den memnun kalmadim, meltblown katman olup olmadigi belli degil (en azindan ambalajinda boyle bir bilgi yok)
are medikal maske aldim. cok iyi ve ambalajlanmasi mukemmel www.trendyol.com

www.n11.com
  • exlibris  (04.12.20 15:25:15 ~ 15:26:37) 
evony maskeler güzel duruyor kulak lastiği de rahatsız etmiyor ama 3 katlı olmasına rağmen meltblown katmanı göremedim ben kesip baktığımda.

şimdi are marka maske sipariş verdim bekliyorum bakalım gelmesini.
  • bigcaptain  (04.12.20 15:43:06) 
Anneme babama sunu yolluyorum hep. Memnun olduklarini soylediler: Musk Atelier Ffp2 N95, trendyoldan gonderiyorum.


  • buf-e kür  (04.12.20 15:55:19) 
melantis'in maskeleri hem uygun hem metblownlu. ben hep beyazını alıyorum ama siyahı da var. trendyol'dan bakabilirsiniz.


  • spirit crusher  (04.12.20 23:06:42) 
Evony de meltbown yok diye biliyorum. O yüzden bedava olsa ne takarım ne de yakınıma taktırırım. B good ve are dışında maske almam


  • Mistyimage  (04.12.20 23:58:04) 
migrostan "ece" marka aldım, annem kesip bakmış içine.
ondan önce eczeneden mavi ve kalın bişey alıyordum.

  • jimjim  (05.12.20 00:11:01) 
[]

İnternet hız testleri

Netspeed kullanıyorum yeni bağlattım. "35 Mbps'e Kadar Hız" bu pakedi kullanıyorum, şimdi benim maksimum olarak, mükemmel bir dünyada saniyede 3,5 mb indirme yapmam gerekiyor değil mi? Mükemmel olan yani bu.

İnternette hız testleri sitelerine giriyorum mesela turk telekomunkinde 18 mbps diyor, netspeedin kendi sitesinde 12 mbps. Şimdi bu çıkanlar doğru mu, doğruysa benim ortalama 1,5 mb indirme yapmam lazım ama bariz daha az, 1 mb bile değil. Kablosuz kullanıyorum bu arada.


 
35 Mbps 4.48 MB/sn demek.

Ancak "Mbps'e kadar" demek zaten sürekli 35 verilecek demek değil. İşin çakallığı orda. En az yoğunluk olan zamanda 35 Mbps veriliyor. Yoğunluk arttıkça hız azalıyor.

Bunun dışında indirdiğiniz dosyanın inme hızı karşı tarafın trafiğine de bağlı. Yani karşıdaki server size o an ne kadar mb sunabiliyor buna da bağlı. Özellikle turbobit tarzındaki siteler belli bir hıza kadar indirmene izin verir. Atıyorum 500 kb/sn. Sen istersen 1000 Mbps internetle bağlan yine de saniyede 500 kb'ı geçemezsin.
  • himmet dayi  (29.11.20 21:29:49) 
kablolu ile yapman lazım.
kablosuz ile max hızı alman zor.

  • karapage  (29.11.20 22:41:33) 
Benim 75mbit türknet internetim var. Laptopla kablolu huz testi yaptığımda download hızı 73-75 arası bir ortalama veriyor. Ping değeri de 7-9 arası bir şey. Wifi üzerinden yaptığımda ise download hızı 10-65 arası bir değer verirken ping ise 8-12 arası geliyor. Kablolu testte servis sağlayıcısında teknik bir sorun yoksa 73 mbit ortalamadan aşağı düşmedim.

Bunu kendi internetinizle kıyaslamanız için yazdım tabi.
  • Unde bach canim  (30.11.20 00:53:06) 
[]

Gece yarısına kadar şarkı söyleyen komşular

yeni taşındığım yerde aha bu saat oldu hala piyano çalıp şarkılar söyleyen bir komşum ve arkadaşları var. ve inanılmaz tanıdık şeyler çalıyor, bilsem bu kadar olur diyeceğim hepsi sevdiğim şeyler, back to black, amelie ost, requiem for a dream, şebnem ferah.

aşırı şekilde dahil olmak istiyorum ama nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok. tek başıma yaşamıyorum, aslında bi akrabamın yanına geldim geçici süreliğine, akrabamın telefonunda apt. grubu var orada adamın telefonu var, akrabanın telefonundan mesaj attım ben işte yeğeniyim, piyano sesi geliyor ders veriyor musunuz diye. o da şu an pandemi yüzünden vermiyorum dedi, biraz başından savdı gibi geldi, öncesinde de internetle alakalı bir şey sormuştum.

ama hala her gün en az 3-4 kişi çalıp söylüyorlar yani pandemi hikaye, nasıl ucundan kıyısından girebilirim bu çevreye acaba dostlar

 
açık açık teklif edin. kabul edip etmemesi ona kalmış. kabul etmezse sorun etmeyin. adamın kendine ait bir çevresi vardır ve yeni birini dahil etmek de istemiyordur.


  • phonex  (28.11.20 03:07:20) 
Başlığı okuduğumda şikayet içerikli şeyler yazacakcsın sanmıştım ama tam tersiymiş.


  • Avoiding The Puddle  (28.11.20 03:14:19) 
Beni de aranıza alın yoksa polüs cağururun vadan hayini diyin.


  • armagan abanuz  (28.11.20 03:26:41) 
Kek yap kapısını cal


  • kisa  (28.11.20 09:13:47) 
Komşu pandemi yüzünden ders vermiyorum demiş, siz orada geçici bulunuyorsunuz, geçici derken bir hafta mı bir ay mı üç ay mı, ne kadar zamandan bahsediyorsunuz bilmiyorum ama insanların sosyal çevrelerini daraltıp az kişiyle görüştükleri bir zamanda komşu tedirgin olabilir, tanımadığı birini evine almak istemeyebilir... Başından savdı gibi de geldiyse belki vazgeçseniz daha iyi olmaz mı?


  • kobuzchu kiz  (28.11.20 11:05:30) 
keşke her gürültücü komşu senin gibi o gürültüyü sevene denk gelse. başlığı okuyunca sinirlerim zıpladı, içeriği okurken ağzım açık kaldı.

bu zamanda unut bence aralarına katılmayı. tatlı tatlı dinle evinden.
  • birsürüsorumvarr  (28.11.20 22:40:55) 
Ambalajlı çerez al, ya da pasta al. Ev yapımı olmasın bence çünkü virüsten dolayı yemek istemeyebilirler. Kapıya git, maskeni tak, dezenfektan götür yanında istersen. Lütfen artık uzaktan dinlemek istemiyorum muhteşem çalıyorsunuz, covid'li değilim(dilenci değilim gibi asfhjş) bi köşeye oturup hatta isterseniz ayakta durup dinleyebilir miyim diyebilirsin.
Sanatçı insanlar zarif ruhlu olurlar, çekinme :)

  • megalomaniac  (29.11.20 12:40:59 ~ 12:41:30) 
[]

Çaylak ilan edilmeye itiraz

Edilebiliyor mu? Tamamen dayanaksız şekilde, tanım içeren ve çokça favori alan birkaç entry, sırf birkaç saat Aralıklarla aynı başlığın altına atıldı diye "flood" gerekçesiyle silinmiş ve çaylak ilan edilmisim. Yani bu nedir, bir mail adresi vs var mı itiraz edebileceğim? Ayrıca 1 ay ne anasını satayim yuh, Nürnbergde yargilasaydiniz bir de, saçmalığa bak.




 
iletişim kısmından yazabilirsin ama pek bi şey bekleme


  • jelly bear  (26.11.20 17:34:45) 
Çok standart bir prosedür. Bir şey çıkmaz itirazdan.


  • himmet dayi  (26.11.20 18:31:26) 
benim başıma defalarca geldi. hep oluyor.


  • dafuq  (26.11.20 18:49:58) 
1 ay sonra da dönmeyeceksin tahminimce o lanet süresi filandır.


  • tepedeki psychedelic adam  (27.11.20 20:55:21) 
Tabi ki flood yapmadım, tanım içeren kurallara uygun entryler diyorum, kıçının keyfine hem de iki üç ay önce girdiğim şeyleri silip lanetlemis birisi

Ne demek dönmeyeceğim niye dönmüyorum anlamadım, bir aylık süre bitince her sey eski haline dönmeyecek mi
  • sanguine  (28.11.20 02:57:05) 
sırf birkaç saat Aralıklarla aynı başlığın altına atıldı diye "flood" gerekçesiyle
eee flood zaten böyle bir şey. tanım içermesi flood olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

  • Wasking  (28.11.20 03:59:18) 
1 ay lanetlendiysen 1 ay sonra geri gelmiyorsun. 1 ay sonra çaylak olmaya devam ediyorsun ve tekrar onay arabiriminin yazarlığını onaylamasını bekliyorsun. Ama bu kez ilk yazar olurkenki kadar beklemiyorsun.


  • himmet dayi  (28.11.20 09:47:33) 
Tabi ki flood bu demek değil, bilgi içeren birden fazla entry giremez miyim ben böyle saçmalık olur mu, bari burda bunu savunmayin.

İkinci onay sürecini bilmiyordum ya, bu da ayrı rezillikmis. Yeniden 10 entry mi girmem gerekiyor yoksa öylece bekleyecek miyim
  • sanguine  (28.11.20 12:41:29) 
Aynı başlığa aynı kullanıcı tarafından girilen her entry tabii ki flood olmuyor, bir yazarın aynı başlıkta onlarca cevabı olabiliyor, bunları kısa süreler arasında da girmiş olabiliyor bu gayet normal, flood kabul edilmesi için ortada spesifik bir amaç olması lazım. Yani başlığı troll'lemek için ardı ardına entry giriyorsan bu flood kabul edilebilir açtığın başlığı ya da özel olarak bir başlığı üste taşımak için durmadan entry giriyorsan bu flood kabul edilebilir, flood gerekçesi bu tip "topluluğu rahatsız edici" içeriklerde kullanılır genelde.


  • angelus  (28.11.20 12:59:02) 
[]

Adsl/adsl2 destekli modemde vdsl hatti çalışır mı,?

Evet bunu internete basvurduktan sonra akıl ettim ve elimde eski bir modem var. Vdsl hiç mi calismaz yoksa az mı verim alırım?




 
Hiç çalışmaz . Sadece adsl destekler. VDSL de internete giremezsiniz.


  • ycaycayca  (22.11.20 17:09:40) 
Hadi ya tüh, ınternette modemi access point olarak kullanıp internete bağlanmayı gösteren videolar var da onlar da işe yaramaz mi


  • sanguine  (22.11.20 17:57:58) 
Şu olaydan bahsediyorum mobildeyim editleyemedim

forum.thgtr.com
  • sanguine  (22.11.20 18:18:16) 
hayır verdiğiniz linkteki olayda sizi kurtaramaz


  • Sir Anthony Hopkins  (22.11.20 19:08:44) 
2. el bi vdsl modem alın hiç düşünmeyin, adls/adsl2 modemler vdsl hattı desteklemez, tam tersi olsa sıkıntı yok.

Bahsettiğiniz olay ise; VDSL modem ile eve gelen interneti alır ve sinayli çözersiniz, diğer adsl modemle de uzağa taşır ve dağıtabilirsiniz.

Yani eve gelen kablodaki sinyali çözüp size internet sağlayacak olan yine VDSL modem.

Geçenlerde letgo'dan bi fiber modem aldım, adamın yeri kadıköy fikirtepe'de, dükkan 2. el modem dolu bu işi yapıyor, yakınsa vereyim telefonunu.
  • John Bloor  (23.11.20 11:00:15) 
Olur gönderin bakayım, sağolun


  • sanguine  (23.11.20 14:23:50) 
[]

Kısa sureli ınternet bağlantısı

Yaza kadar internet kullanmayan bir akrabamda kalacağım da internet bağlattirmak istedim. En ucuzu Türksatta 40 lira ama taahhüt istiyor. Taahhut istemeden bunu nasıl çözerim. Üst komşuya söyledim yarisini vereyim diye kabul etmedi. 12 ay kendimi baglamak istemiyorum çünkü taşınacağım sonra.




 
donanım haber gibi yerleri takip et, hattını devretmek isteyenler oluyor bu tahaaüt olayından.

türksatta şöyle bişey var, ikamet adresini aldırdığını düşünelim, o adrese türksat bağlatıp, altyapısı olmayan bir yere taşınırsan, tahaüütü iptal ediyolar.

kimse kimseye internet vermez bu devirde, devlet büyüklerine 2 sövsen adam hiç yoktan karakol, savcılık uğraşır. yadırgamamak lazım yani.
  • killerbee  (17.11.20 09:01:50 ~ 09:04:41) 
Türknet taahhütsüz, sanırım bi firma daha vardı taahhütsüz olan.

İnternetten girip bakın, alt yapı varsa bir iki güne bağlanır. 85 TL
  • John Bloor  (17.11.20 09:29:22 ~ 09:30:01) 
Aynen, türknet taahhütsüz direkt.


  • roket adam  (17.11.20 10:01:06) 
Netspeed, turknet, mileni.

Bu üçü var
  • westblack  (17.11.20 11:45:56) 
[]

Kadıköy Kabataş vapur

Seferleri var değil mi hiç kullanmadım ilk defa yarın kullanicam




 
yok sanırım ya. kabataş'tan beykoz taraflarına gidiliyo


  • ala09  (15.11.20 19:42:00) 
  • helenart  (15.11.20 19:47:01) 
var var. dentur da şehir hatları da gidiyor.


  • hadsafhada  (15.11.20 20:37:35) 
Evet bütün rıhtımda dolaştım ve Kabataş vapuru şu an yok gibi görünüyor ne kadar gerizekalica


  • sanguine  (17.11.20 08:57:38) 
[]

Birinin soyadını bulmak

Bi çocukluk arkadaşım vardı 10 yıldır hiç görüşmedik, telefon numarası da yok. Mezun olduğu liseyi ve yılını biliyorum, hangi üniye gittiğini bilmiyorum. bir sürü fotoğrafımız var geçmişten. soyadını veya sosyal medya hesaplarını nasıl bulabilirim acaba aklıma gelenleri denedim.




 
Ortak arkadaşlarınız varsa onların arkadaş listelerine bakın. Bazı kişilerin arkadaş listesi açık olabiliyor Facebook'da. Ya da Instagram'dan da bakılabilir.


  • pro9it9is9  (07.11.20 23:47:47) 
x lisesi y mezunları diye aratın facebook'ta... grup/sayfa varsa oradan birilerine sorarsınız.


  • tabudeviren  (08.11.20 00:01:27) 
(Kabataş lisesi 2005 mezunları gibi)


  • tabudeviren  (08.11.20 00:01:45) 
Lisenin adi değişmiş birkaç yıl önce o yüzden güncel bir sayfası yok


  • sanguine  (08.11.20 00:15:02) 
Lisenin eski veya yeni adıyla web sitesine bakın bazı liseler her yıl üni kazanan öğrencilerinin listesini paylaşıyor o yıla bakarsiniz


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (08.11.20 01:38:41) 
Lise yıllığını bulun yıla ait.


  • mobydick  (08.11.20 10:42:08) 
[]

Memurla olan diyaloğum

İşe başlayacağım yerdeki personel şefi ile geçen gün bir tartışma yaşadım, çok uzun zamandır birileriyle sürtüşme yaşamıyordum üst üste enteresan oldu.

Tartıştığımız konuyu postun en sonuna koyuyorum çünkü olayla doğrudan alakası yok, mesele bu manyak karının üslubu. konuyu merak eden orayı da okuyabilir.

Şimdi ben bu kadını katiyen tanımıyorum, zaten atandığım yere de hiç gitmedim daha. Yani ilk defa konuşuyorum düşünün ve bilgi almak için aradığımdan tamamen karşımdakine kanalize olmuş durumda oldukça nazik ve normal şekilde konuşuyorum. Telefonu açtı, aşırı gergin, merhabalar rahatsız ediyorum kurumunuza avukat olarak atandım, tarafıma sms geldi, şu anda da başka bi yerde çalışıyorum, istifa dilekçemi sundum, bana tebligat göndereceksiniz değil mi görev sürem kaçmasın o yüzden soruyorum, dedim. karı bir başladı bana saydırmaya, smsle başlar süreniz, ama devlet memurları kanunu var vs vs dedim, ardından şöyle dedi.

"burada sizin avukatlığınız geçerli değil, burası adliye değil, ben 32 yıllık memurum, ben böyle diyorum, bana avukatlıkla gelmeyin, ankarayı arayın onlara sorun" aynen bu cümleyi kurdu. neye uğradığımı şaşırdım, sırf küfür etmemek için tamam deyip kapattım. zaten ağzımı açtığım anda ben konuşuyorum diyerek bana da izin vermiyordu. sonra aynı kurumda bir müdür yardımcısını aradım onun da sekreteri mi ne çıktı kendisi yok bana anlatın dedi, anlatmaya başlayınca "göt hanım diyorsa doğrudur, ne uzatıyorsunuz, o kadar kişi alındı sorun çıkmadı sizde mi sorun olacak" deyince tepem attı onun da suratına kapattım.

sonra söz konusu sorunu çözdüm bir şekilde, tabi ki kendisinin embesilliğinden kaynaklı bir durum vardı. bu aynı yere atandığım insanlarla iletişimimiz var, hatta orada çalışmakta olan birinin de telefonunu buldum, "biz de tartıştık onla, gergin birisi, size özel değil, uğraşmayın boşuna (cimere şikayet edeceğimi söylemiştim) buranın demirbaşlarından biri, aynı yerde çalışacaksınız huzursuzluk olmasın" vs bunları dediler. bu karı belli burada bir hegemonya kurmuş kimse buna gık demek istemiyor. bir de avukat olacaklar (bunları diyen arkadaşlar) nasıl olsa sinmişler işte.

ben bu lafı duyduğumdan beri bildiğiniz uyuyamıyorum, senin avukatlığın burada sökmez ne demek, sen nasıl böyle konuşursun, sen kimsin, ilk defa konuştuğun üstelik aynı ortamda çalışacağın (benim üstüm amirim vs hiçbir şeyim olmayacak bu arada, aynı binada olacağız) insana nasıl böyle terbiyesizce konuşursun. aklım almıyor, laf öyle bir oturdu ki içime, zaten daha telefonu kapatır kapatmaz cimer ekranını açtım şikayet yazmaya başladım. sonra yol açtığı sorunu düzeltmek için uğraştım biraz, dedim atamam yapılsın önce bir, ondan sonra şikayet ederim. ama duramıyorum yani.

1-doğrudan adını zikrederek ve şikayet sekmesi altından şikayet edecektim olayın ilk öfkesiyle, bundan vazgeçtim. çünkü şahsileştirmiş olacağım, gitmeden bir düşman edinmiş olacağım, baya bildiğiniz baş düşmanım olacak o kurumda, uzun yıllar çalıştığı için kurum amirleri nezdinde sorun çıkartma durumu olabilir, haklıyken de haksız duruma düşmek istemiyorum.

2-şikayet yerine görüş ve öneri olarak, atama işlemlerinde yaşadığım problemi ve personelin tarafıma yaklaşımıyla ilgili böyle daha soft bir metin kaleme almayı düşündüm bunu da hazırladım, karıya da o lafını yutturacak şekilde. işyeri hekimi de o zaman işyerinde doktorluk yapmasın o zaman orası hastane değil, 30-40 sene tecrübesi olup avukatların tek çalışma alanının yalnızca adliye olduğunun bilinmemesi memurlar adına çok üzücü vs gibi (tabi ki son derece resmi bir üslupla) kendisinden değil yaptıklarından bahsederek bu olayı gündeme getirmek, susup oturmadığımı ve tepkimi bu şekilde göstermek. nasıl olsa o lafı diyen kendini biliyor.

3-içim katiyen soğumadı, kendimi dizginliyorum, hala cimerde bir şey yapmadım, göndermedim, cimerden bir şey çıkacağı için değil bu arada, kendisinin verdiğim tepki kulağına gitsin yeterli, sadece bu. arkadaşlarımla konuşuyorum ya boş ver sana ileride izinlerini kullanırken, özlük dosyanı hazırlarken zorluk çıkarır, her gün göreceksin, (uzun yıllar durmayı düşündüğüm bir yer bir de) daha hiç gitmemişsin, bu olayla beraber anılma, gider gitmez sorun yaşama vs diyorlar. şu an çalıştığım yerdeki memurlar da sallama dedi, yalnızca çok sevdiğim bir abla tabi şikayet et dedi. hiçbir şey yapmamak belki en makul seçenek ama bunu yapamayacağım galiba

hangi yolu izlemek konusunda kararsız kaldım, en güzeli ikincisi bence ama. o cahilliği, iş bilmezliği, kanun tanımazlığı ismini vermeden gözüne sokmak. sen kimsin de avukatlığı küçümsüyorsun, allahım aklıma geldikçe deliriyorum, ben kendi mesleğimden zaten nefret ediyorum ama kendi mesleğime sadece ben bok atabilirim sen atamazsın. nereden ne tanıdığı varsa var, böyle bir cümle kuramaz bana. görsünler en azından bunu cimerde, bu lafı hangi gerizekalı memur söylemiş ehehehe desinler bakalım ben dedim diyebilecek mi.

mesele: şu an bi devlet kurumunda çalışıyorum, başka bir devlet kurumuna da yeni atandım oraya geçeceğim. atandığım yerden geçen cuma günü mesaj geldi, atamanız onaylandı, kuruma müracaat edin diye. sonra ben kurumu aradım, smsten sonra tebligat da göndereceksiniz değil mi dedim, çünkü usulü böyle, resmi görevlendirme yazısı gönderirler onu tebliğ aldıktan sonra 15 günlük göreve başlama süreniz başlar. ilk atandığım yerde böyle olmuştu. düz memur evet deyince ben de döndüm hazır çalıştığım yere bu ayın 14ünden itibaren geçerli olacak şekilde istifa dilekçemi verdim. 14ünde istifa etmemin sebebi hem çalıştığım kurumu seviyorum, maaşı önden aldığımız için bir kısmını iade etmekle uğraşmak istemiyorum, üçüncüsü de zaten sürem başlamadığı için kafadan tebligat gelene kadar 5-10 gün artı 15 günüm var. Acelem yok.

Sonra yeni atandığım yerde aynı konumda çalışacağımız insanlarla kurduğumuz bir whatsapp grubu vardı, orada işe benden önce başlayan arkadaşa bu tebligat olayıyla beraber çeşitli şeyler sordum. o da ben personel şefi (insan kaynaklarında çalışan memurların şefi yani şube müdürü falan değil öyle bir unvanı yok) kadın sms ile süre başlar dedi, dedi. Bunu duyunca benim bütün planım berbat olmuş oldu çünkü smsi tebliğ kabul edersem (ki bu kanuna katiyen aykırı ve emsali görülmemiş bir saçmalık) sürem istifa edeceğim tarihten bir gün önce dolmuş oluyor. Yani hakkımı kaybetmiş oluyorum gibi bir şey. Bunu duyunca hemen aradım bu kadının dahilisini ve bağlandım. Dediğinde diretince istifamı geri çekmeye çalıştım, çalıştığım kurum kabul etmedi, az daha göt gibi ortada kalacaktım. Sonra ankaradaki hukuk müşavirliğini aradım avukat meslektaş allah razı olsun ilgilendi ve bu kadının da üstü olan ildeki atama şube müdürünü aradı, kimlik numaramı verdi ona ve ayın 16sinda başlayabileceğimi tebligatın çıkacağını vs söyledi. bu karının götünden uydurduğu bir şey olduğu ortaya çıkmış oldu yani. Ben de rahat bir nefes alabildim.

 
İlk önce şunu diyeceğim, merkez uzman yardımcısıyım 2 yıl olacak, hayatımda görmediğim en değişik, saçma, allah belasını versin diyeceğiniz insanları bu iki yılımda gördüm, hayatımda hiç bu kadar bezdiğim dönem olmamıştı.

İkincisi, personelciler kıldır. Bizde de hemen ertesi gün gelin dediler, ben işin acemisiydim, siz tabi önceki tecrübenizle biliyormuşsunuz başlama sürenizi. Bizde şehir dışından gelen adamlara hemen gelin dediler. Muvafakatname zamanında daire başkanından memuruna bir sürü sıkıntı çıkardılar. Daire başkanıma hakkımı helal etmiyorum. Sevgilimle aynı iş yerindeyiz, ona bir haksızlık yapıldı ama o hakkını çatır çatır savundu, sonra istediğini de aldı. Yine de başka bir konuda yaşadığımız şeylerin aynısının beteri sülalesinden çıksın.

Hiçbir şekilde kimseye kendinizi ezdirmeyin. Doğrudan amiriniz olmayan kişi hariç lafınızı kimseden esirgemeyin. Bu bir taktiktir, yenilere her zaman psikolojik olarak baskı yapılır, ezdirme ve özgüvenim düşürme yöntemleri. Bir kere kendinizi ezdirdiniz mi devamı gelir.

Sizin yaşadıklarınıza gelince, yazılı bir şey vermeyin. İlk önce kuruma başlayın, insanları gözlemleyin. Bu kadın herkese böyledir ve davranışları alışılagelmiştir belki, bu size yaptığı saygısızlığı ortadan kaldırmaz ancak acele bir davranışınız ilk günlerde antipati yaratır. Telefonda gereken cevabı vermişsiniz zaten. Konu açılınca ilerde lafı gediğine koyarsınız.
  • Hallegadola  (05.11.20 22:13:47) 
"sana ileride izinlerini kullanırken, özlük dosyanı hazırlarken zorluk çıkarır" mı? orası bakkal mı, hiçbir şey yapamaz. onun adını da vererek cimere yaz


  • esref  (05.11.20 22:46:04) 
Klasik devlet memuru. Her yerde böyle bunlar. Ben de denk geldim. Alttan alma kesinlikle. Avukatsın. Kanunu, hakkını daha iyi biliyorsun. Eğer tanıdığı falan varsa senin konumun daha iyi olduğu için daha yetkili kişilerden çevre edinebilirsin. Gücünün farkına var bence ve zaman içinde uğraş bence onunla. Düşman edinirim diye düşünüyorsan o düşman edindi bile. Ondan daha avantajlı konumdasın. O alttan alsın .


  • black mamba  (05.11.20 22:59:04) 
Ben sadece cimer tecrübemi aktarayım. Siz şikayet ediyorsunuz, o memur da, öyle bir şey olmamıştır, diyor şikayet kapanıyor. Kaç kere denedim, hep aynı.


  • gelmeistemem  (05.11.20 23:10:07) 
Özür dileyeewk avukat hanım/bey şunu diyecegim ama kan davası gitmenizi anlayamadım doğrusu.
Bahsini ettiğiniz kişi gerçekten de kompleksli olabilir ancak yazınızı baştan aşağıya okuduğumda sizi de ondan çok daha rasyonel hareket ediyor görmedim . Bunu söylemek biraz beni de tedirgin etmedi değil. Hatta bana dava açar mısınız diye de düşündüm doğrusu.
25 yılı aşkın yurt içi dışı memuriyet hayatım az konuşup az duyarak rahat edilebileceğini bana gösterdi. Hayırlı olsun yeni işiniz, savaş baltanizi gomunuz ve muvaffakiyetler dilerim.
  • fempusay  (05.11.20 23:56:24) 
Bence bulaşmayın. Sadece ilk kadın değil, sekreter de size bayağı ters cevap vermiş. Telefonda böyle konuşan gerçekte daha fazla huzursuzluk çıkarabilir. O kurumda çalışmaya başladıktan sonra düşünürsünüz.


  • dissendium  (06.11.20 00:10:14) 
Bulaş. Yanına gittiğinde nasıl bir konuşma tarziydi o, siz kim olduğunuzu zannediyorsunuz de. Zorluk falan da çıkaramaz. Çıkarırsa senin de elin armut toplamicak


  • abuzer  (06.11.20 00:24:41) 
hem cimere şikayet et hem de işe gittiğinde bi söyle sen hayırdır amacın neydi diye, dava aç hakaret davası aç. ben böyle aptal insanlara asla tahammül edemiyorum. yok öyle "onun mizacı o takılma" demek. o kadar çabala "senin avukatlığın burada sökmez" desin yok ya.


  • Cebrikkuş  (06.11.20 08:10:31) 
bir devlet kurumunda memurum. size tek önerim bence cimerden cevap alamazsınız hiç kendinizi boşuna saçma bir şeyin içine atmayın fakat kurumda dik durun sözünüzü esirgemeyin, hatta ters davranın fakat kavga da etmeyin. kim kime diş geçirebilirse.


  • herseyi birakip gitmek istiyorum  (06.11.20 11:25:00) 
@fempusay

Hangi davranışım irrasyonel söyleyin, gerçekten farkında değilim, biraz da onun için açtım duyuruyu yani haklı olduğumu düşünüyorum elbette ama dışarıdan bakamıyorum. Ben bu kadina hakaret etmedim, üstünlük taslamadim, bir şey sordum sadece. Kendi fikri her ne kadar yanlis da olsa, bunu daha düzgün dile getirebilirdi.

Cimerden yanıt almak ya da yaptırım uygulatmak niyetim yok. Bunu zaten yazdım yukarıda da hiçbir şey çıkmasın önemli degil. Ben tepkimi göstermek istiyorum yalnızca.
  • sanguine  (06.11.20 13:39:51) 
Bu kadın gibileri çoğunluktadır kurumlarda. Bunun kuramı bile var. Bunlarla uğraşarak ömür tukeyenez, performans uretemezsiniz.
Benim dünya görüşüm kan davasına elverişli değil. Sizde bir kan davası arayışı görüyorum. Oysa insan nitelikleri itibariyle, özellikle medenilesememis, kurallara uymayı becerememislere ne şart altında olursa olsun örnek olmalıdır
Siz farkında değilsiniz zannımca ancak kendi mesleginiz itibariyle sanıyorum fazla elitist hareket ediyorsunuz. Ancak bunca elitizmin bir köşesine de "kan davası" girişiminizi sıkıştırmak istiyorsunuz (tesbih için kusura bakmayın) kan davası dememin hususi nedeni ziya gokalptir. Ona göre kan davasının bittiği yerde devlet başlar. Ben böyle bakıyorum.biraz daha sakin olup kin gutmeden işinize odaklanirsaniz, çeşitli kompleksler barındıran muhataplarinizdan daha çok yararlanır, iş hayatında daha az yara alırsinız.
Sanıyorum biraz gencsiniz, kizginliklarinizi yönetmek ve yaşamınızın merkezine almamak konusunda kendinizi ikna edin ve yönetin. :)
İrasyonalite çok duygusal hareket etmenizden kaynaklanıyor. Kimse sizi ezmedi, kırmadı,dagitmadi, rezil etmedi. Küçük dustugunuzu (avukat olduğunuz ve muhataplarinizin sizden daha düşük statülü olduğundan bahisle) düşünüyorsunuz, gururunuz incindi değil mi? Gerçek büyüklük işte bunlarin hiçbirine takılmamak yürüyüp gitmek, kendi işine, yoluna bakmaktır. Tavrinizin, davranisinizin orijin olarak kendinizden çıkmasıdır, baskalarininkine eklemleenmesi, başkalarına tepki verilmesi, sırf onlara had bildirme, ders vermede değil.
  • fempusay  (07.11.20 09:57:26 ~ 10:03:21) 
@fempusay

Özür diliyorum ama yazdıklarınızın benim yaşadığım olay ile ne yazık ki hiçbir ilgisi, alakası yok. Önemli tavsiyeler hepsi tabi ki.

Mesleğiniz ne bilmiyorum, önemi de yok zaten. Çünkü meselenin benim avukat olmamla da hiçbir alakası yok. Bu olayin içine avukatlığı çeken kendisi. Muhtemelen yazdıklarımın tamamını okumadınız. Tekrar etmem gerekirse, ilk defa konuştuğum birisine kurumlarina atandığımi, tebligat gönderip göndermeyeceklerini soruyorum. Konuyla hiç alakası olmamasına rağmen, mesleğime hakaret ediyor kendisi. Olay bu.

Siz bir insaat muhendisisiniz diyelim, bu şahıs, tamamen durduk yere size burası şantiye değil, senin bilginin geçerliliği yok dese "ezilmiş, kırılmış" hissetmeyecek misiniz, gülümseyerek estağfurullah mi diyeceksiniz, eğer öyleyse tamam, bu sizin tercihiniz ve sorgulamiyorum.

Ayrıca kompleksi olan da kendisi, konunun mesleklerle hiçbir alakası yokken, bilgisinin yanlış olabileceğini söyleyince komplekse girip burası adliye değil diyerek kibrin, ilkelligin, kural tanımaz ligin, nezaketsizligin Allah'ını yapan yine kendisi.

Bu hareketini üstelik sıkça herkese tekrarladığı da biliniyor ayrıca. Ben kan davası gitmek istesem, hiçbir şey çıkmayacagini bildiğim halde savciliga hakaretten suç duyurusunda bulunurdum ve gerçekten ömür boyu bu kan davası olarak devam ederdi.

Ben yalnizca, cimer üzerinden görüş ve öneri olarak yaşadığım bu terbiyesizligi kendisinin ismini vermeden ama o olduğu anlaşılacak şekilde anlattım ve gönderdim. Artık utanır mi yediği halttan ötürü, yoksa kan davasına mi dönüştürür kendi bileceği iş.
  • sanguine  (07.11.20 10:25:02) 
Şansınıza tam olarak şunu okudum şimdi:
"Pay bad people with your goodness; fight their hatred with your kindness. Even if you do not achieve victory over other people, you will conquer yourself."
Leo Tolstoy, "War and Peace"
-
Yazdıklarınızı harfiyen okudum. Dikkat ederseniz reddetseniz bile, kaç gündür bu olayla yatıp kalkiyorsunuz. Sakin olun, o kadın şimdi koca bir taş kahve içip kendine göre mükellef bir kahvaltı yapıyor. Sizi çoktan unuttu bile. Ama siz maalesef atağa kalkmissiniz bile.
Kendimi daha fazla yormayayim. Ben uzun yıllar yöneticilik yaptım. Sanırım son bir iki sen hariç. Eski memurlar kadar iyi koku alabilen ve sabırla avını bekleyeni görmedim. Sakin olmakta her zaman fayda vardır. Bana kizmaniza gerek yok. :)
Farkında değilsiniz ama kendinizi muhataplarinizla denk hale getirdiniz. Hiç de seçkin bir tavır değil.
Arada kavganın gidişatını yazın madem umalım ki ben külliyen haksız çıkayım. Ama uygar tavır,medeni tepki benim onerrdigimdir.
  • fempusay  (07.11.20 11:14:28) 
Güncelleme yapayım ise başlayalı bir hafta oldu

İlk gün kadını gördüm, her ne kadar insanları genelde dış gorunusuyle yargilamasam da karşımda pespaye, pasakli, kısa boylu, yuvarlak suratlı, himbil, gözlüklerinin cami kirden görünmeyen, kadınlar günü hirkasiyla gezen ve bağıra bağıra konuşan bu insan kaynakları şefi kadını gördüğüm anda bütün hırsım kayboldu ve şikayetçi olmadım. Zaten onunla da hiç isim olmadi, olmayacak. Beklediğim iyi olmuş dedim.
  • sanguine  (20.11.20 19:27:24) 
[]

Kiracıyla olan diyaloğum

İstanbul'da bir tane kiracımiz var 2019da eve girdi. Ben evin bos olduğu zamanlar İstanbul'a yerleşmeyi düşündüğümden bir süre ev boş kaldi, sonra yerleşemedim olmadı ve sonunda bu adama kiraladık. Bir yıllık sözleşme yaptık, girerken de dedim ben seneye sizin sözleşme bitiminizde eve çıkmak isteyebilirim haberiniz olsun diye. Salgın dönemi geldi birinci senesi doldu, zam yaptık devam ettik. Birkaç ay sonra ağustosta ben İstanbul'a atandım. Haliyle kendi evimde kalmak istiyorum. Atandigim gibi aradım ve dedim ki ben İstanbul'da calisacagim artık, ama atama işlemleri Kasım aralığı bulur. O da ben, daha önce çıkmaya çalışırım ama kontrat bitiminde yani Mayıs ayında çıkarım diye anlaşalım dedi. Tamam dedim kal, zaten kanuni olarak da kalma hakkın var. Yani ben 9 ay öncesinden ona çıkmasını söylemiş oldum. Kendi uzerime duseni yerine getirdiğimi düşünüyorum.

Kendimi garanti altına almak ve herhangi bir uyusmazlikta dava süreci ile uğraşmamak için de Mayıs ayinda çıkacağına dair tahliye taahhüdü almak istedim, bunu da kabul etti. Imza inkarı gibi bir olay olmasın diye noter huzurunda imzalamasini istedim. Geçen 2 ayda işinden izin alıp notere gidip imzalayacakti, ama nedense bir türlü yapmıyor. Çok yoğun çalışıyormuş. Iki üç haftada bir mesaj atıp soruyorum yaptınız mı diye. Eylül'de yapın dedim olmadı, Ekim ayı içinde yapın olmadı. Iki hafta sonra Istanbulda çalışmaya başlayacağım. Neyse ki geçici kalacağım yerim var ama kendi önüm de açık olsun istiyorum. Artık bugün dayanamadım aradım, biraz beni azarlar gibi konuştu. Niye taktın buna, çıkacağım merak etme, benim gibi kiracıyı hayatta bulamazsın (kirayı ödedigi için bunu diyor, ki genellikle 20 gün geç yatırıyor ağzımi açıp sormuyorum alistigim için, sadece bir ara ikinci ayın kirasi artık geldiğinde hala yatirmamisti o zaman sordum), bunun için mi aradın bu saatte (akşam 8de aradım bu Ağustosta atandığımi söylemek için olan aramamdan sonra ikinci arayışım), istenmediğim yerde durmam vs. geçen ay da taahhütteki Mayıs ayını Haziran olarak değiştirelim garanti olsun dedi. Ona da sesimi çıkarmadım.

Ya iyi de ben zaten tamamen senin koşullarını kabul ederek cikmani istemisim. 10 ay önceden bunu beyan etmişim sana. Hala da o tarih gelince bile çıkamamış olursan birkaç hafta süre taniyacagimi söylemişim. Sen kendi verdiğin sözü kağıda dökmeyi sürekli erteliyorsun. Ben üzerine düşüp arayıp sorunca da taktı oluyorum. Yani anlamadım neden böyle yapıyor? Madem çıkacaksın imzala seni önümüzdeki 6 ay boyunca hiç rahatsız etmeyeyim. Alt tarafı notere gidip imza atacaksın, on dakikalık bir iş. Tanıdık noter dahi buldum, istediği saatte hallettirecektim beyefendinin işyerine uzakmis o noter ama evin dibinde.

Taahhütte ısrarcı olmamin sebebi de, adamın çıkacağını düşünüyorum gerçi yokuşa sürmez gibi geliyor en fazla bir ay daha durur, ama yuzseksen derece dönerse ben elinde taahhüt olmadığı için ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açmam lazım bunun içinde ihtar çekmek gerekiyor 9 ay öncesinden yani gerçekten uzun bir süreç. Garanti ama uzun. Bununla uğraşmak istemiyorum.

Işin özeti, evden çıkmasını 10 ay önceden rica ettiğim kiracı, on dakika sürecek bir taahhüt imzalama işini aylardir sürekli erteliyor. Bunu sormak için aradığımda da beni üstü kapalı olarak azarladı. Bundan sonra da arada bir yoklayayim mi yoksa artık ellemeyeyim mi bilemedim.

 
sen o taahhütnameyi imzalatsan ne değişecek imzalatmasan ne değişecek, hukukçu arkadaşlar bunu açıklasın. ona göre "adamı boşuna darlıyorsun zaten her şartını kabul etmiş" diyeceğim ya da demeyeceğim.


  • Bruce  (03.11.20 23:10:47) 
Ben avukatım zaten. Taahhüdü imzalatirsam dava açmak yerine doğrudan tahliye talepli olarak icra takibine koyabilirim ve daha hızlı sonuç alırım. O da taahhüdu imzaladığı için zaten çıkmamak gibi bir yola başvurmaz. Yani niyeti zamanı gelince çıkmak olan adamın imzalamaktan kacinmasini gerektirecek bir durum yok.


  • sanguine  (03.11.20 23:13:43 ~ 23:15:32) 
Beni ev sahibi bu kadar darlasa bir de o ev sahibi avukat olsa sittin sene imzalamam herhangi bir evrak. Ben sözleşmemi yapmışım hiç bir başkaca evrakı imzalama zorunluluğum yok derim çekilirim kenara, ev sahibi de Mayıs ayına kadar evin içinde dört dönsün dursun derdinden.

Madem böyle bir niyetiniz vardı, ilk sözleşmeyi imzalarken alacaktınız bu evrakı boş tarihli (noter kanalıyla bidiriminden şu kadar gün sonra boşaltacağım diye) oldu bitti.
  • koskoca kirpi  (03.11.20 23:19:46) 
Dediğiniz gibi yapmış olsaydım "çakallık" yapmış olurdum, ve kiracı daha zor durumda kalirdi. Ayrıca ben bunu kendisine dayatmadim, taahhüt yapalım siz yine hazirana kadar kalın o zaman dedim. Kendisi "hiç sorun değil yapalım" diyerek rıza gösterdi en başında. Şimdi kendisi sebepsiz yere erteliyor. Ben çıkmaktan vazgecmeyeceginden başka türlü emin olamam ki.


  • sanguine  (03.11.20 23:22:55) 
Hukuka uygun bir şey neden çakallık olsun. Şu an yapmanızla 1 sene öncesinde yapmanız arasında ne fark var. Konuyu kendinize göre yorumluyorsunuz. Adam rızasını göstermiş siz adamı üstelemişsiniz, kimse sizin keyfinize notere gitmek zorunda değil. İsterse gitmez gitmez kim zorla götürebilir, adam kirasını veriyor yasal hakları belli. Klasik ev sahibi zihniyeti.


  • koskoca kirpi  (03.11.20 23:30:49) 
Ben hala anlatamıyorum galiba, ben kendisiyle hiç muhatap olmadan dava yoluyla tahliye etmek istesem hem önumde bir engel yok hem yargılama giderlerini ve vekâlet ücretini kendisi ödeyecek. Her türlü zarara uğrayacak olan o. Ben iyi niyetle yaklaşarak 10 ay öncesinden haber veriyorum, kendisinin de kanuni hakkına saygı duymak bir kenara kontrat bitiminden itibaren 1 ay daha fazla kalmasına izin veriyorum. Üstüne kendisi taahhüt yapacağını söylüyor. Ve kendi sözünü kendisine hatirlattigimda "benim keyfime göre notere gitmek zorunda değil" oluyor.


  • sanguine  (03.11.20 23:35:23) 
normal kiracıların yaptığı gibi sözleşme bitiminde çıkması gerekirken taahhüt imzalatmaya çalışmak bence iyi niyet göstergesi değil. bu devirde kendini koruma altına alan bir yaklaşımda olmak isteyebilirsin tabii, onu anlıyorum ama ben iyi niyet gösterdim dediğin süreç isteğinle çelişiyor bence.

bu taahhüt imzalatma olayının sözleşmeden farklı yükümlülükler içermesi enteresanmış. buna gerek varsa sözleşme niye var, neyi koruyor neyi korumuyor? normalde yapılmayan bir uygulamayı istemen kiracıyı rahatsız etmiş olabilir, beni ederdi şahsen, sanki baştan hır çıkarmaya niyetliymişim gibi algıladığını düşünürdüm.

o zaman niye kabul etti diyeceksin. bilmiyordur bunun detayını, ya da o an düşünememiştir. sonradan araştırınca bundan rahatsız olmuş olabilir. samimi olup "ya şöyle şöylemiş niye ihtiyaç duydunuz ki buna" diye sorabilir miydi? evet. ama senin baştan tedbirli davranma hakkın varsa onun da bu taaahhütü imzalamama hakkı var diye düşünüyorum.

burada bilmesine gerek olmayan hukuki bir detaydan ötürü köşeye sıkıştırılmış bir tüketici görüyorum, bu noktada kaçarak kendini savunmaya almış gibi.
  • Bruce  (03.11.20 23:43:01 ~ 23:50:22) 
Sözleşme bahsettiğim gibi Mayıs ayında sona erecek ancak kendisi ben başta sorduğumda hayır cikmiyorum kendin çıkart deseydi direkt ihtar çekip dava açacaktim. Kendisi çıkacağım dedi, ben de madem öyle taahhüt ile bu kararını yazıya dökelim dedim. Ve tabi ki bunun neticelerini de kendisine açıkladım. Tahliye davasının neticelerini de açıkladığım gibi. Ikincisinde daha uzun süre evde kalsa da daha büyük zarara uğrayacaktı dava nedeniyle. Zamanında çıkması her ikimizin de lehine. Taahhüt kendisini "evden kanuna uygun olarak kontrat bitiminde (hatta bir ay daha fazlası) evi tahliye etmesi" gereğinden başka kendisine maddi manevi hiçbir yükümlülük yüklemiyor ki. Zamanında çıkacağıni noter tasdiki altına alıyoruz, tam tersi "çıkacağım" deyip bunu imzalamamasi kötü niyetli. Niye bunu anlatamiyorum. Çıkacağım diyen adam neden bunu imzalamaz. Bu taahhütte "evden çıkmazsam 1 milyon dolar tazminat ödeyecegim" yazmıyor. "Şu tarihte çıkmayı taahhüt ediyorum" yazıyor.

Ayrıca dediğim gibi sözleşme başında tahliye tarihi yazmayan bir taahhüdü kendisine imzalatmış olsaydım resmen bana açık çek vermiş olacaktı ve sozlesmesi bitmeden bile onu çıkarabilecektim ama bu yolu seçmedim. Üstelik kontrat bitiminden sonra bir ay daha kalmak istedi tamam dedim. Hatta siz taahhüdü imzalasaniz bile Haziran ayı geldiğinde işinizi yoluna sokamazsaniz birkac hafta daha kalabilirsiniz sorun değil dedim.

Daha ne yapayim bilmiyorum.
  • sanguine  (04.11.20 00:01:23) 
çok avukat gözüyle bakıyorsun bu işe, o yüzden hukuken her şeyin usulünde yürüyecek olması senin için bunun kabul edilmesini gerektiriyor. anlatamıyorum diyorsun ama bizim de anlatamadığımız nokta şu:
"Kendisi çıkacağım dedi, ben de madem öyle taahhüt ile bu kararını yazıya dökelim dedim. "
çıkacağım demişse buna güvenmeyip ekstra bir taahhüt imzalatmak istemen adamı rahatsız etmiş. bu çok normal, imzalamak zorunda olmadığı bir şey var ortada. kanun ona bunu imzalama zorunluluğu getirmiyor.
  • Bruce  (04.11.20 00:08:18 ~ 00:09:15) 
mantıken adamın taşınma ve yeni ev bulma masraflarını ödemelisin. taahhüde bunları da eklersen bence ertesi gün gelir imzalar.


  • orpheus  (04.11.20 00:18:22) 
Teşekkür ederim, demek ki daha fazla üzerine gitmemek gerekiyor, bu cevaplardan bunu anladım. Umarım zamanı geldiğinde vazgeçmez, o zaman da ben elimde hiçbir teminat olmadigi için önümdeki 1-2 seneyi buna harcamak zorunda kalacak, kendi evime de çıkamamış olacağım.

"Buna güvenmeyip taahhüt imzalatmak istemem" yani Türkiye'de yaşıyoruz, sözle işini yürüten kaldı mı. Açıkçası bunu kendisine sorarken de gerçekten yanlış anlamaması gerektiğini, sahsiyla alakalı olmadığını ama devrin bunu gerektirdiğini, böyle bir şeyi teklif etmek zorunda olduğum için de üzüldüğümü söylemiştim.
  • sanguine  (04.11.20 00:21:09) 
koskoca kirpi'nin "klasik ev sahibi zihniyeti" sözüne katılıyorum +1
ayrıca Bruce +1

ben olsam bir an "tamam" desem de sonradan düşününce imzalamak istemeyebilirim ya da denk getiremezsem de çok üstüne düşmeyebilirim.
adam tamam demiş zaten.
bu kadar üstüne gidip darlamak, "bu sözünü yazıya dökelim, resmileştirelim demek neden?
tam aksine, bu onun sözüne güvenmemek demek ve ben de mal sahibinin bu konuda güvenini kazanmak zorunda olmadığımı düşünürdüm.
çıkacağını söylemiş işte.

kaldı ki, işleri gerçekten yoğunsa notere gitmek "alt tarafı bir noter" denecek bir şey değil.
gerçekten nefes almadan çalışıyorsa vaktinin olmaması çok doğal çünkü noterler ana baba günü oluyor ve insanın birkaç saatini bile alabiliyor.
sizin tanıdık noteriniz eve yakın olsa da, iş yerinden zamanında çıkamıyorsa yine bir anlamı yok.
üstelik covid döneminde notere gitmek istemeyebilir bile.
ben kendi miras davamız için gereken belgeyi bile mecbur kalmasam çıkartmayacaktım, ev sahibimin istediği taahhüt için hayatta notere girmezdim şu dönemde.

insanın hali hazırda tamam dediği bir şey için tepesinde aylardır sürekli imza bekleyen birinin olması ve sürekli bunu hatırlatması çok rahatsız edici.
insan imzalayacağı varsa bile sinir olur, imzalamaz.
sözleşme bitmeden bir ay önce ihtarı çekersiniz o da çeker gider işte.

çok tek taraflı düşünüyorsunuz.
  • blatta hiberna  (04.11.20 00:23:15) 
İyi bir avukat olabilirsiniz ama çok avukatsınız. Biraz da sosyal bir insan olmanın gereği olarak bazı sözlü anlaşmalara da güven duyulması taraftarıyım ki zaten yasal olarak sorun yaratacak bir konumda da değil kiracı. Hem ev sahibi hem de kiracıyım. Böyle darlamak çok doğru değil bence.


  • armagan abanuz  (04.11.20 00:24:35) 
Aslında çok da darlamadim. Ağustos ayında dedim ki Eylül ayı içinde halledelim. Eylulde de Ekim'de yapalım. En son da Kasım'da olsun o zaman dedim.

Açıkçası beni sallamamasi beni rahatsız etti. Çünkü tamam diyor aradan 3 hafta geciyor ses yok, insan en azından haber verir, kusura bakma şu an yapamadım ama 1 ay sonra da olsa su gün yapacağım der ve ben o gün gelen kadar hiç rahatsiz etmemiş olurum. Ki en başta yapsaydı 10 ay boyunca hiç konusmayacaktik bile. Bir de kirayı daima 20-25 gün geç yatıran, bir "ya geç yatırdım pardon" bile demeyen de kendisi. Bir kez hesabını sormadım, eninde sonunda yatırıyor diye. Ama bir kere de bunun için bana haber vermedi ya da kusura bakma demedi. Bu genel kayıtsızligi yüzünden en azından bu konuda üzerine gitme ihtiyacı duymuştum.


Ama sanırım bu da fazla olmuş.
  • sanguine  (04.11.20 00:31:48) 
"yani Türkiye'de yaşıyoruz, sözle işini yürüten kaldı mı"

bu isteğini anlıyorum zaten ama şöyle düşün. kanuni olarak uygulanması zorunlu olan sözleşme ev-kiracı arasındaki akdin asgari sorumluluklarını zaten belirliyor. yani senin bir kiracıdan isteyebileceğin, onun uyması gereken şeyler bu bazda belirlenmiş. bunun haricindeki detaylara uymamak kiracının ve ev sahibinin bir nevi "hakkı" oluyor. hukukçu değilim, muhtemelen hukukçular arasında bu söylediğim şeyin daha net ve keskin(ve kesin osmanlı türkçesi olan) bir ifadesi vardır. yani bir noktada düşününce, kiracının sözleşme bitiminde evden çıkmama "hakkı" var. kanun kiracı bu hakkından feragat etmek zorundadır da dememiş. o halde senin ondan bunu isteme hakkın yok.

birbirimizi anladığımız için, yaklaşımımı genişletmek adına yazdım bunu; perspektif katar belki diye. kiracı vakti geldiğinde çıkmazsa gelip ben demiştim deme hakkın saklı :)
  • Bruce  (04.11.20 00:35:54 ~ 00:36:24) 
öğrendiğim bir şey var, o da insan ilişkilerinde tepkiyi tepkili olduğunuz konuda vermeniz gerektiği.

siz kirayı geç yatırdığı ve anlayışlı davrandığınız halde bu imza konusunun üzerine düşmemesinden dolayı kendisini sıkıştırdığınızı söylemiyorsunuz ama şimdi normal tepki vermeye başlayıp kirayı geç yatırması konusunda uyarırsanız, "mal sahibi istediğini yapmadım diye pislik yapıyor" diye algılayacak, ki kim olsa böyle algılar.

bu sefer işler karışıyor.
buna gerek yok.
ha, çok çıkartmak istiyorsanız kirayı sözleşmede yazandan geç yatırdığı zaman protesto çekin.
üç haklı protestoda tahliye edebiliyorsunuz zaten.
ki siz daha iyi bilirsiniz, benim söylememe gerek yok.
ama işte bu da "fazla avukatlık" ve hatta bir noktada kötülük olur bana göre.

yani hukuki süreçlerle sosyal süreçler birbirini tutmuyor maalesef.
sözüne güvenememekte haklı olabilirsiniz belki çünkü insanlar biraz tuhaf, doğru.
ama siz kendinizi güvende hissedin diye o kağıdı imzalamak zorunda değil.
gerçekten çıkmaya niyeti olan insan için de çok lüzumsuz bir talep.
size tamam demiş olması da normal çünkü mal sahibi bir şey söylediğinde refleks olarak genelde tamam deniyor.
benim de çok olmuştur önce tamam deyip sonra "neden tamam dedim ki ya?" diye düşündüğüm.
insan evinde huzuruyla oturmak istediği için refleks olarak böyle hareket ediyor çünkü hukuki ve yasal üstünlük mal sahibinde.
bu güç dengesizliği içinde mecbur olmadığı şeyi yapmaktan sonradan vazgeçmiş ya da "yahu avukat adam, şimdi bir de yanlış bir şey imzalarım da başıma dert alırım" demiş olabilir.
  • blatta hiberna  (04.11.20 00:42:28 ~ 00:44:42) 
yerden göğe kadar haklısın.


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (04.11.20 01:02:08) 
kiraciyim, senin anlattigin tarafiyla sana da hak veriyorum ama sunlar var:

avukat ev sahibinin hazirladigi dokumani noterde imzalamaya korkarim. arkasindan benim bilmedigim anlayamayacagim neler cikabilir diye suphelenirim. suphem yersiz olabilir, ama sen nasil adamin sozunu tutmayacagi ihtimalini goz onunde bulundurmak istiyorsan o da bir ketenpereye gelebilecegi ihtimalini goz onunde bulunduruyordur.

bir de... bu belgeyi imzalamanin ona hic bir getirisi yok. sadece yapabilecegi seyleri kisitliyor. oyun teorisi acisindan bakarsak imzalamamasi rasyonel bir davranis olur. evet belge sadece sozunu tutacaginin garantisi ama adam sozunu tut(a)mama opsiyonunu hic bir getirisi yokken elimine etmek istememis olabilir.
  • robokot  (04.11.20 01:21:00) 
Yukaridakine ek olarak:

Mesela soyle bir sey olabilirdi: 1 ay fazla mi durmak istiyorsun? Gel imzayi atalim olmus bil, hazirani da oraya ekleyelim sana da garanti olsun vs. O zaman kazanacagi bir sey olurdu. Sen iyi niyet gostermek istemissin ancak aci ama boyle bir durum var.
  • robokot  (04.11.20 01:27:12) 
Bir de son olarak, bunun kolay bir yolu yok mu ya? Bir sekilde resmi bir tebligat yapilamiyor mu "daireye ev sahibi girecegi icin kontrat bitiminde bosaltmaniz gerekiyor, su tarihte bilgilendirildiniz" diye kayda gececek bir sey... Ille notere mi gitmek gerekiyor sozde kalmamasi icin, bunun baska bir mekanizmasi yok mudur durumu kiraciya tarihinde bildirdigini kanitlayacak ve kiracinin keyfine kalmamis bir yontem?


  • robokot  (04.11.20 01:30:41 ~ 01:31:06) 
1 ay fazla mi durmak istiyorsun? Gel imzayi atalim olmus bil, hazirani da oraya ekleyelim sana da garanti olsun vs.

diğer cevaplarımı da okudunuz mu bilmiyorum, birebir harfi harfine dediğiniz gibi oldu. henüz taahhüt metnini göndermiştim, haziran olarak değiştirelim dedi. tamam dedim, değiştirdim yeni metni gönderdim. işte en son bugün aradım, henüz yapamadı hala. bir de kendisinin bunu kabul ettiğini unutup sanki ben basından beri yok yere ona böyle bir şey dayatıyormuşum gibi konuşuyor en canımı sıkan şey de o. yine yapacağım merak etme dedi ama ihtar çekip süreci başlatmamak için tutuyorum kendimi.
  • sanguine  (04.11.20 01:33:31) 
avukatsan gözü korkmuştur işinde gücünde bir adamsa çıkar, uğraşmak istemez. -bence-


  • ya ben lan neyse  (04.11.20 01:40:31 ~ 01:40:45) 
elimde bu tip bir hatta birkaç, belge olmasina rağmen,bu devirde, kiraci hiç odeme yapmadigi halde 6 ayda çikaramadim.


  • tunaktunaktun  (04.11.20 03:21:19) 
Valla ben olsam sözleşme bitiş tarihinden önce resmi tarihi içerisinde sözleşmenin uzatmayacağına dair bir tebligat yollardım. Bu kadar sürüncemede bırakması kesin bir pislik yapacağı kanısı uyandırdı bende. Zamanında çıkacak adam neden kaçınsın tahliye taahhütü imzalamaktan?


  • en bi orijinal  (04.11.20 08:16:39) 
Bence noter mevzuyla isi yokusa surmussunuz, adamin yanina gidip elden imzasini almis olsaydiniz, imza benim degil topuna girmezdi diye dusunuyorum. Ki hala bunu yapabilirsiniz.


  • pofudukayi  (04.11.20 08:30:56) 
noteri alıp adamın işyeri adresine gitmeyi düşündün mü?


  • reanarchy  (04.11.20 08:36:14) 
Valla şu ara çok fazla çakal kiracı ve çakal ev sahini hikayeleri duydum.

2 ayda gidip bi imza atamadıysa oyalıyordur, Noter'den ihtarname çekin. Her halukarda bu adam çıkmazsa davalık olacaksınız, bari avantaj sizinle olur.

Herkes kiracıyı savunmuş. Ben de kiracıyım ve geçen sene ben de ev satılması nedeniyle evden çıkarılmak istendim ama ev sahibimle anlaştık ve anlaştığımız sözleşme koşullarına bağlı kalarak çıktım evden. 2 taraf sözleşmeyi imzalar konu kapanır, bu kadar terbiyesizliğin lüzumu yok. Anlaşma kuralları belli, imza atması gerekiyor ve bunu yapmıyorsa geçmiş olsun.
  • lcha  (04.11.20 09:25:46) 
Kiracı pislik yapacak, kendini belli etmiş. En kötü iki ay kira takıp çıkar bu.


  • adivar  (04.11.20 10:05:47) 
Haklısın. Bakma burada yazılanlara. Darlamamışsın. İmzalamak istemiyorsa söylesin. Tamam deyip 3 aydır oyalıyorsa haklı olarak arıyorsun.


  • black mamba  (04.11.20 10:09:03) 
Ben sözleşmesini yaptığım ev için avukat ev sahibinin yeniden hazırladığı bir evrağı hayatta imzalamam. Siz de zaten söylüyorsunuz, şu konularda bana kolaylık sağlayacak diye. Ben çıkacak olsam da imzalamam. Bunu imzalamıyorum demek zorunda da değilim.


  • ykyt  (04.11.20 10:15:19) 
basgan yogunlugun var imza ile ugrasma de kiracıya
ben ihtarname cekiyorum de ama senin icin bir zararı yok sadece son dk golu yemek istemiyorum de

  • kingcyrax  (04.11.20 11:43:37) 
sevmedim kiracıyı. yıllardır kiracıyım ve böyle bir iletişime girmedik mal sahipleriyle.

bir sorum var; zaten tayininiz çıkmış ve konuta ihtiyacınız var. bu halde zaten doğal olarak çıkartma hakkınız yok mu?
  • fever  (04.11.20 12:01:47) 
Tabi ki var ama dediğim gibi kendi rızasıyla çıkmazsa bu hakkımı ancak dava yoluyla kullanabilirim. Bu durumda kira dönemleri 6 aylık periyotlara ayrılıyor. 6 aylık periyotun başlangıç tarihinden en az 3 ay önce ihtarname çekmem gerekiyor. Yani Mayıs ayında çıkartmak için Ağustos ayında en geç ihtar çekmem 3 ay sonra da tahliye davası açmam gerekiyordu. Ben de bununla uğraşmamak için kendisini aradım, çıkacak misin diye sordum, evet dedi. O zaman ihtarname ile ugrasmayayim sen bu taahhüdü imzala ve çıkman gereken zaman olan Mayıs'ta çok dedim.

Olay bundan ibaret. Şimdi onun sözüne güvenerek ihtar çekmedim. O nedenle o davanın açılması suresi bu kira periyodu için kaçırdım. Şimdi ancak Kasım 2021de çıkması için dava açabilirim. Ve eğer beni buna mecbur bırakırsa çok sinirlenecegim. Çünkü bütün iyi niyetimi suiistimal etmiş olacak.
  • sanguine  (04.11.20 12:48:13 ~ 12:50:11) 
adam çıkmayacak. 2-3 ay kira takip topuklayabilirde. dikkatli ol.

şu durumda sorunsuzca çıkıp işlerinin rast gitme olasılığı daha düşük. şimdiden önlemini almanı tavsiye ederim.

not: bazı noterler artık pazar günleride açık bilgin olsun.
  • paudi  (04.11.20 12:57:24) 
[]

Mevduat faizi için hangi banka

Önerirsiniz?

Maaş hesabim Akbank 9.50 veriyor, diğer hesabım gerizekalı yapıkredi ise 8.5. ınternette biraz baktım hoşgeldin faizlerini es geçiyorum bu arada, denizbank 11.50, enpara ise 11.25. denizbankta eminim hesap ücreti aidat vs bir sürü şey vardır. Enparada hiçbiri yok bildiğim kadarıyla. Hangi bankayı tercih edeyim.


 
150.000 tl'ye kadar mevduatta devlet sigortası var. o yüzden odeabank,fibabanka,alternatifbank vb. bankaları tavsiye ederim. hoşgeldin oranları da ondan sonrası da genelde diğerlerine göre daha avantajlı.

ben bunlardan birkaçını kullandım gayet de memnun kaldım. %9,5, 8,5 filan faiz değil bunlar.
  • alors  (24.10.20 23:07:37 ~ 23:08:04) 
[]

Dar gelen ayakkabı

Flodan (uygulamasından) 2 tane ayakkabı aldım klasik tarz. Ayak numaram 41, bugüne kadar çok nadir 42 giydim, son yıllarda hiç giymedim bile. Bunları da doğal olarak 41 aldım ama epey dar. Bulunduğum ilde bir tane flo var, onda da 42 yok. En yakın ildeki mağazasına da 10 günden önce gidemem. Şimdi sorduğuma göre fiziki olarak değişim yapamıyorsam iade edip yeniden sipariş vermem gerekiyormus ama ben ayakkabılari indirimden almıştım yani tekrar sipariş verirken daha fazla para ödeyecegim. O yüzden ya başka bir floya gidip değiştirecegim ya da giyeceğim bu haliyle.

Bağcıkları söküp olabildiğince gevşek olacak şekilde tekrar takip bağladım, en azından ayağım giriyor çorapla. Ama uzun süre böyle giyilir mi, ayaklarim bir de gün sonuna doğru şişiyor normal ayakkabıda bile. Acaba biraz giysem ayakkabılar genişler mi az da olsa? yoksa daha mi kötü olur? Bilemedim, hiç değişiklik olmayacaksa hiç giymeyeyim, on gün sonra değiştiririm kalırsa ya iade ederim kullanılmamış olduğu için.


 
İade edin, böyle giyemezsiniz.
Okurken sanki ben giymiş gibi oldum.
Ben de Flo'dan daha önce ayakkabı almıştım. Diğer markalardan belki de 2 numara küçük geliyor.
İade ettim. İade süreci de uzun sürdü. Yirmi gün sonunda para iadesi yaptılar.
Bir kez de sandalet siparişi verdim, terlik geldi. Onun iadesiyle de uğraştım.
Flo hakkında pek de olumlu bir izlenim yok zaten. O süreçler bana yetti, bir daha da oradan almadım.
  • pro9it9is9  (15.10.20 04:30:00) 
giydikçe ayakkabı genişler lafı en büyük yalandır. siz o dar ayakkabıyı giyersiniz ayaklarınız şişer yine de ayakkabı genişlemez. he genişlerse şöyle genişler; dikişleri patlar ya da yapıştırma bir ayakkabıysa o kısımda açılma olur.

hatta alacağınız her ayakkabıyı ya yarım numara ya da 1 numara büyük alın. öyle ayak tırnagıyla ayakkabı ucu dip dipe olacak şekilde olmasın. bir parmak boşluk olmalı her zaman.
  • koela  (15.10.20 14:01:49) 
[]

Lisans öğrencisi için açık öğretim

Kardeşim dört yıllık bir bölüm okuyor, ama bitirecek gibi durmuyor, bu yıl da online zaten. Açıköğretimten bir bölüme kaydolabilir mi 2 veya 4 yıllık? Bu yıl yksye girdi ama tercih yapmadi hiç. Ben şu an denemek için ikinci üniversiteye başvurabiliyorum mesela sınava da girmedim. Lisans öğrencilerinin de böyle bir hakkı var mi




 
var, ikinci üniversiteye kaydolabilir kardeşiniz de. anadolu aöf için bugün istanbul auzef için yarın son gün yalnız haberiniz olsun.


  • hadsafhada  (15.10.20 08:34:00) 
Hem okuyan, hem mezun ikinci üniversite kayıt olabilir ama günü son olabilir hemen bakmak lazım.


  • infernalcadre  (15.10.20 08:54:56) 
Çok teşekkür ederim sağolun kaydettirdim neyse ki.


  • sanguine  (15.10.20 10:40:52) 
olabilir. auzef kayıtları 16 ekime kadar açık.


  • d e j i n  (15.10.20 12:07:23) 
[]

Kaban seçimi

Kış gelmeden bir kaban almayı düşünüyorum. Ve aklımda tam olarak şöyle bir şey var, yaz kış aşırı terleyen bi insanim, genel olarak da kat kat giyinmeye gelemiyorum. Böyle bu kabanın altına yalnızca kışın yalnizca atlet/tişört ve gömlek giyeyim ve katiyen usumeyeyim. Bir arkadasimin böyle bir kabanı vardı kışın doğuda yaşarken bile tisortun üzerine giyip çıkardı usumezdi. Mesela şu kaban nasıldır, siz neler önerirsiniz?

www.koton.com


 
Güzel bence.


  • Amaranta ursula  (12.10.20 22:40:16) 
Icerik onemli. Kotondaki 350tl lik mont o islevi gormez. Kaz tuyu, ordek tuyu iceren bi mont almalisin tisort ustune giymek istiyorsan. Model olarak guzel ama foto.


  • Kittie  (12.10.20 22:42:58) 
Kötü değil ama kışın istediğin verimi alamazsın kotondan alacağın bir kaban ile.


  • elorelia  (12.10.20 22:43:04) 
Nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ama linkteki kabanda Polyester + Akrilik toplamı %72. Rüzgarı keser ama soğuktan koruyacak asıl malzeme olan yün %6 yani güney şehirlerinde yaşamıyorsanız tahminimce bunu gömlek üstüne giyip çıkarsanız üşürsünüz. Ki güneyde bile nemli soğukta üşürsünüz.

Kaşmir (pahalıdır tabi) veya yün palto bakın. zevkler ve renkler tartışılmaz ama hem güzel bir tarz, hem de kesinlikle sıcak tutar. Üstelik gerektiğinde takım elbisenin üzerine giyilebilme imkanı da var ki bence erkek milletinin ulaşabileceği en iyi tarzdır.

Palto fazla ağır gelir, kaban istiyorum derseniz de yine yün ağırlıklı bakın kesinlikle.

Spor bir şey isterseniz de kaliteli bir kaz tüyü şişme mont olabilir. Ama kaz tüyünün nasıl elde edildiğini bilmiyorsanız önce onu araştırın, içinize sinerse alın.
  • kalifiye balta sapi  (12.10.20 22:45:07 ~ 22:47:07) 
Ben kışları çok üşüyorum o da yetmez gibi bu yıl doğu Anadolu da yaşıyorum. Onun için içi tüylü parka alacağım onlar daha sıcak tutuyor. Arkadaşlar giyerdi memnunlardı.


  • Topalordek  (12.10.20 22:51:53) 
Teşekkürler cevaplar icin. Kotondaki kabanı tesadüfen gördüm tarzı hoşuma gitti, görünüş olarak böyle bir kaban istiyorum. Ne çok uzun olsun, ne çok şişik olsun, beni bogmasin, smart casual görünsün.

Bütçe olarak da 400 liranın üzerine çıkamam sanırım ama varsa bildiğiniz markalar modeller link gönderene çok memnun olurum. İstanbul'da olacağım kışın bu arada, çok sık toplu taşıma kullaniyorum, kışın istanbulda her yer Merkür gibi oluyor. Kapalı yerler tropikal iklim, kazakla bile duramıyorum inanılmaz sıcak oluyor özellikle isyerleri ve lokantalar. Dışarısi ise soğuk malum. Kabanı çıkartmamin yetmesini bekliyorum kışın o yüzden.
  • sanguine  (12.10.20 22:58:05) 
[]

Beyaz tabanlı ayakkabılar

Çirkin mi sizce? Şu tarz Deri ya da suni deri ayakkabılar alacağım, genelde beyaz tabanlı olanlar daha ucuz nedense. Dümdüz tek renk ayakkabılar daha mi şık

ty.gl


 
%99'u çok çirkin bunların.


  • teritori  (06.10.20 11:06:31) 
bence gayet güzel, iyi gözüküyor.


  • KaraSakall  (06.10.20 11:57:13) 
Bence çok çirkin. Tek renk olması daha güzel.


  • ruhen hastayim ben  (06.10.20 12:06:42) 
Spor ayakkabıda okey ama bunlarda hoş durmuyor. Tek renk olmalı.


  • elorelia  (06.10.20 12:07:19) 
[]

Kendini Kıyaslama ve İç Hesaplaşma

Bu biraz bir iç dökme postu gibi olacak. Şu sıralar sosyal medyada çok vakit geçirmeye başladım, aslında yeniyim de epey. Üniversitedeyken twitter kullanırdım sonra sıkılıp bırakmıştım, birkaç senedir facebook hesabım var. Çıktığı zamanlar falan hiç açmamıştım, onu da daha çok meslekle ilgili şeyleri takip etmek için açtım sayılır, daha sonra interrail grupları vs daha sosyal açıdan kullanmaya başladım.

En son da karantinada instagram açıp ona sardım, bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Almış yürümüş tabiri caizse, çocukluktan zenginlerdi, zaten yazlıkçı olarak geldikleri şehirde tanışmıştık, her yıl birkaç haftalığına gelirlerdi. Üniversiteden sonra koptuk, ben sosyal medyada olmadığımdan zaten hiç takip etmedim. Öylesine birden aklıma geldi ismi sonra buldum. Şimdi daha da aşmış tabi kendisini, bakıyorum üç gün önce kaş, 1 ay önce antalya, neredeyse iki günde bir partileme. Fuarlar, galalar, etkinlikler, şarap, deniz. Çok güzel, zaten onun hep öyle olduğu için ona göre rutindir de.

Ben kendimi düşünüyorum, daha 27 yaşına geldim belimi ancak doğrultabiliyorum. nihayet ekonomik özgürlüğümü elde edebildim. ama hiçbir hayalimi de gerçekleştirebilmiş değilim, teselli hediyesi olarak kamuya girebildim de nefes alıyorum artık. yoksa hayalkırıklığı içerisindeyim hala, yurtdışına gidemedim, ilgi alanlarımın peşinden koşamadım vs. Çocukken ders çalışmaktan, ailevi problemlerden, maddiyattan hiçbir şey yapmaya fırsatım olmadı ki anasını satayım. ya hatırlıyorum millet whatsapp vs takılırken benim elimde tuşlu normal telefon vardı, whatsapp bile o kadar geç eriştiğim bir şeydi ki, facebook, instagram şöyle dursun. tam üniversiteye girersin bu sefer ailenin sorunlarıyla uğraşırsın, okuduğun şeyden bir şey anlamazsın. mezun olursun o biter bu sefer her türlü mülakattan elenirsin bir iki yıl da öyle kaybedersin. hadi bir de birinci derece bir yakının hayatını kaybetsin, içine sıçılsın duygu durumunun birkaç sene de öyle. sonra hasbelkader bir iş bulursun orada da özel sektör ananı ağlatır, günde 12 saatin dışarıda geçer, zombi gibi yaşarsın. hiçbir şeye için para yetmez tatili bırak. o kadar çok vaktim bunlara gitti ki ben ne partiledim, ne öyle etkinliklere gidebildim, kendi arkadaşlarımla bile görüşmeye zamanım yoktu çalışmaktan, bir yerlere yetişmekten, sürekli bir şeyler için uğraşmaktan.

şimdi açtım açmasına paylaşacak bir şey bulamıyor olsam da tarihe, görsel sanatlara, sinemaya ve müziğe ilgi duyduğum için alakalı sayfaları takip edip baya nemalanıyordum ki bu ve diğer tanıdıkları görünce tuhaf oldum açıkçası.

kendimi eskiden beri kıyaslardım ama baya azaltmıştım bunu çabalarım meyve verdikçe, hayat standardım yükseldikçe kendime güvenim de yerine geldi epey. ama anca bu yaşta işte. şimdi belki vaktim ve imkanım eskisine göre daha çok var ama insan biriktiremedim bu sefer de. tam mutlu oluyor gibi oluyorum ama bu kadar emek verdikten, okuduktan sonra hala bu ülkeye tıkılıp kaldım. böyle sosyal açıdan doyurucu bir hayat yaşayamıyorum bari güzel bir ülkede yaşayayım, her şeyden uzakta. -bu şekilde sabote ediyorum kendimi bu düşüncelere kapılarak- yaşayamadığım için de bu sefer hep özel sektörde anam ağlarken "hayalini kurduğum" kamuda da mutsuz oluyorum. hoş avrupayı deneyeceğim vazgeçmiş değilim, jean monnet'yi zorlayacağım da. ama olmayacak herhalde çünkü eski hevesim şevkim kalmadı, etrafımda görece olaysız bir hayat yaşayarak istediğini kolayca elde eden insanları gördükçe diyorum sen daha çok uğraşırsın, zira ne aileden gelen bir imkan bolluğun var ne bağlantıların ve ne de en önemlisi sağlıklı, insanı besleyen bir sosyal çevren.

bu duygulara kapılanlar oldu mu, neler hissettiniz, nasıl başa çıktınız?

 
Hayat adil değil, hiç değildi, hiç bir yerde de değil. Bunun farkına ne kadar erken varırsan, o kadar kolay yaşıyorsun. O uğraşmadan bir şeyler yaşıyor benim canım çıkıyor diye düşünme yani, manasız çünkü. Böyle bi terazi yok bu dünyada. Onun yerine kendi hayatındaki fırsatlara odaklanman lazım, yapacak başka bir şey yok.


  • roket adam  (26.09.20 22:42:23 ~ 22:42:53) 
Sosyal medyanın toksik etkisi. Başkalarının hayatını gördükçe kendinizin yetersiz olduğunu, bir şeylerin eksik olduğunu hissedersiniz. Ama onlar insanların sosyal medyaya yansıyan hayatları. Yani seçilmiş ve kırpılmış sahneler.

Önemli olan sizsiniz, siz vs. siz. Eksik olduğunuz alanlar varsa kendinizi geliştirin, iş/kariyer/para/entelektüel birikim vs. Geçirdiğiniz zamandan, yaptığınız aktivitelerden keyif almaya bakın. Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı bırakın. Göreceksiniz çok daha mutlu ve verimli bir hayatınız olacak.

Ben kendim eski bir jean monnet bursiyeriyim. Sonradan kendi isteğimle burstan feragat etmiştim. Çok iyi bir burs, sıkı hazırlanın ve kaçırmayın. Hem kamu sektöründeymişsiniz, şansınız oldukça yüksek. Kolay gelsin.
  • kojonotsuki  (26.09.20 22:48:43) 
valla bizden on binlerce yıl önce de böyleydi. birileri daha zengindi, çalışmak zorunda değillerdi, en iyisini yiyip içebiliyorlardı. bugün de böyle. emin ol bizden sonra da böyle olacak. bazıları kaderini değiştirebilir ama anca binde bir. nasıl bir ailede doğduysan, nasıl bir ortamda büyüdüysen üç aşağı beş yukarı benzer şekilde yaşamın sürüp gidiyor. kimisi zengin ailede doğuyor, hiç çaba göstermeden geberip gidiyor. kimisi de fakir bir ailede aynı şekil. sonuç olarak; her şeye rağmen dünya 3 günlük. hepimiz yaşlanıp öleceğiz diye bir durum yok, yarına çıkamayacak kimileri. o yüzden zenginlik fakirlik, şan şöhret vs kıyas yapmak için hayat çok kısa. "bu düzen böyleydi, böyle olacak, o zaman elimden geleni yapıp kaderimi kabul ediyorum" demek gerek. kendine sürekli ölümü hatırlatıp hayatın tadını çıkarman gerek, elinden geldiği kadar. hepimizin sonu kara toprak, o yüzden zenginlik ve rahat bir hayat düşlemektense dolu dolu bir hayat yaşamayı tercih edin.


  • candide  (26.09.20 23:35:14) 
Öncelikle sosyal medyanı açma şu durumunda iyi değil. Tavsiyem onu kapatman ya da mesela İnstagram da kişileri değil de hobilerinle ilgili sayfaları takip etmen. Emin ol gördüğün her şey seni biraz daha üzecek.

Bir de kendine hedefler koyman iyi gelebilir. Mesela maaşında şu kadar biriktirip bi tatil yapmak, araba bilgisayar telefon vs gibi bişeyler almak vs.
  • infernalcadre  (27.09.20 10:58:00) 
Evet kapılıyorum, sık sık hem de. Ama sizin yerinizde olsam, mücadeleci biri olarak başkalarına imrenmezdim. İnstagram dediğiniz yerde, eşler birbirini aldatıyor ama 'biricik eşim' diye resim paylaşıyor. Kaç mülakat atlattınız? Bunlar yurtdışında gezmekten daha önemli. Yurtdışına gitmek de ne var? Workaway yaparsınız, jean monneti de deneyin.


  • gelmeistemem  (27.09.20 12:32:20) 
ister istemez oluyor. bir vakıf üniversitesinde burslu okudum. çevremdeki herkes zengindi. birçoğu babasının, ailesinin şirketinde çalışıyor ya da çalışıyormuş görünüyor. ben ise uzun zaman işsiz kaldım.

kabullenmekten başka bir şey gelmiyor. kıskanmak, insani bir durum. sizi fazla üzmesine izin vermeyin.

hayat ne yazık ki adil değil.
  • blue eyes white dragon  (27.09.20 13:51:18) 
bu yaşadıklarının çoğunu ben de yasadım hala yasıyorum ben de vakıf üni de burslu okudum .Millet baba parasıyla gezmeler tozmalar takılmalar yaparken senin hayatınla ilgili herşeyi desteksiz yapmak zorunda olduğunu bilmek moralimi bozuyordu.demek istediğim elbette istediğin şeyler için mücadele etmelisin oturduğun yerden her istediğin olsun değil demek istediğim.Kastettiğim şey bomboş, ailesinin zenginliği olmasa bi halt olamayacak adamların iyi arabalara sahip olması ,yurtiçi yurtdışı tatilleri ,çok rahat alışveriş yapmları bana koyuyordu.Benim bunları yapmam için çoooook çalışmam gerekiyordu.Ve tabi ki bu da çokça zaman ve emek demekti. çte yandan diğerleri doğuştan sahipti.Mezun olduğumda iş bulmam kolay olmadı istanbul gibi bi yerde torpilli veya tanıdıkları olanlarından arasından sıyrılıp.En sonunda bir iş buldum.Kazancımla istedikleri yapmaya baslayınca mutlu olmaya basladım. Çünkü herşeyi ben yaptım .Bu duygu insana güç özgüven veriyor. Diğer doğuştan şanslıların senin bu yaptıklarını yapamayacaklarını bilmek de.Dünya da adalet diye birşey yok.Bize böyle denk gelmiş .Hayatı bi challenge olarak görüyorum .Her istediğim olmasa da sırf bu yolda olmak bile iyi geliyor.


  • mr deadman  (02.11.20 21:11:20) 
[]

Oriflame sipariş

Bunun bi yerden katalogu geçti elime iki tane parfüm beğendim sipariş verecektim web sitesine girdim. Üye olayım ileride de internetten sipariş veririm dedim. Olunca güzellik danışmanı yok marka ortağı oldunuz gibi bir şey çıktı sahshdhhdsh

Ben alıp satmayacağım düz vatandaş olarak sipariş vermek için üye oldum sadece. Niye böyle oldu, ikincisi aldığım ürünlerin toplam fiyatı 10-15 lira ucuzladı, bu niye böyle? o zaman herkes üye olup daha ucuza alır. Üye olurken telefon tc falan da girdim, on dk sonra bir kadın whatsapptan yazdı ben sizin danışmanınınızım diye çok tuhaf bir şekilde, ona da dedim ben sadece iki üç ayda bir birkaç şey alacağım buna aidat ya da başla bi ücret vermek durumunda mıyım, hayır dedi.

Nasıl bir bit yeniği var bunda, ona göre yarın arayıp sildireceğim üyeliği

 
bildigim kadariyla alisilmis online siparisleri bulunmuyor bunlarin, sen uye olmussun ve sana bir saticiyi atamislar, muhtemelen sizinle irtbata gecen kisi sizin hangi urunleri istediginizi sorup kargolayacak siz de odemeyi yapacaksiniz. anormal bir durum yok gibi duruyor


  • exlibris  (13.09.20 23:09:56) 
Hayır kendim de satıcı olarak görünüyorum çok enteresan, kendim sipariş verebiliyorum dediğim gibi daha uygun fiyatlı ödeme ekranına kadar geldim kredi kartı kargo vs hepsi çıktı. Ama ben buraya üye olmakla herhangi bir sorumluluk altına girmiş oldum mu onu anlamaya çalışıyorum.


  • sanguine  (14.09.20 11:14:08) 
Şimdi o olay şöyle.herhangi bir sorumluluğun yok. Bir katalok fiyatı var birde temsilci alış fiyatı var. Eğer sen satıyor olsaydın o katalok fiyatından satıp kâr edecektin.

O arayan kişi herhangi bir sorun yaşarsan sana yardım edecek kişi, üstelik senin verdiğin siparişten para kazanacak.

Beğenmediğin ürünü faturası ile 14gun içinde iade hakkın var.
  • brnbrs  (14.09.20 12:01:45) 
E o zaman herkes temsilci olup öyle sipariş verir ucuza, orasını anlayamadım. Yani sıradan vatandaşa iyilik olmuyor mu bu


  • sanguine  (14.09.20 17:13:31) 
oriflame'in çok kapsamlı bi satış ağı var. Avon'un da benzer bir ağı varmış hatta ama ben ilk oriflame'i görmüştüm mesela bi ara annem ve bi iki arkadaşı başlayıp iki haftada sıkılmışlardı sdhhsd

Muhtemelen ortalama gün teyzesi gidip web sitesine üye olayım, satış danışmanı olayım, ordan alayım demiyor. Güne gelenlerden biri oriflame'in, biri avon'un, biri tupper'ın danışmanı oluyor. İşte hepsi ihtiyaçlarını diziyolar böyle karşılıklı. Ayrıca sen başkasını üye yaparsan onun kazandırdığı paradan da pay alıyosun vs vs

Sen yanlışlıkla bu işe girmişsin gibi geldi. Bi sorun olacağını sanmıyorum. İstersen satış da yapabiliyosun işte oriflame adına, istemezsen de indirimli alırsın
  • nundu  (14.09.20 17:28:36) 
[]

Vücut geliştirme sorusu

Hayatımda ilk kez 2017 yazinda spor yapmaya başladım, 2019a kadar haftada 3-4 gün mutlaka gittim. 2019-2020 arası bıraktım ve 2020 nisan ayında koronayla beraber yeniden başladım ondan beridir 5 ay sıkı bir şekilde spor yapıyorum. Zayıf birisi olarak başladım 2017de 50 kiloydum o zamanki ölçülerim şu şekilde

Omuz 105. 118 122
Göğüs 85. 96. 96
Bel 72. 81. 88
Boyun 35. 37 38
Biceps 26. 37. 38
Onkol 25. 30 30

2018 sonunda yeniden ölçüm yaptığımızda 65 kiloydum, o zamanki ölçüler de ikinci rakamlar oluyor.

1 yıl ara verip tekrar başladığım sırada ise 62-63lerde geziniyordum Nisan başında yani. Geçen süre zarfında 72 kiloya kadar çıktım ilk kez. Bugün ölçüleyim dedim. Tamam çok beklentim yoktu ama yalnızca omzum 122 cm olmuş, diğerleri 1er cm artmış, bel ise 88 cm (:D) olmus.

Niye böyle oldu, biraz hayalkırıklığına uğradım çünkü aldığım kilo baya iyi geldi hem aynada hissediyorum hem insanlar söylüyor, suratim daha dolgun oldu, bacaklarım kalinlasti vs. Ama özellikle gogus ve bicepsin bu kadar aynı kalmasına anlam veremedim. Öncelikle bunu merak ediyorum.

Bir de kiloma göre (72 boy da 174) bu ölçüler iyi mi kötü mü normal mi. Evet bel ölçüm arttı, göbeğim var ama rahatsız değilim, görünus açısından da çok belli olmuyor. Kilo aldığım süre boyunca hem ağırlık kaldırdım, hem yürüyüş ip atlama vs yaptım. Şu anda da işe bisikletle gidip geliyorum günde 1 saat. Yani göbek aynı kalsa bile büyümez, onu takmıyorum. Sadece 6 ayda yalnızca birer santim koymak biraz hoşuma gitmedi. Belki de normaldir tabi ki böyle olması. Ek olarak protein tozu kullanıyorum sadece.

 
Bu genetik bir durum. Yağ depolama yerlerini ve önceliğini vücut belirliyor maalesef.


  • Unde bach canim  (12.09.20 16:12:14) 
Up


  • sanguine  (13.09.20 01:16:50) 
[]

Işyerinde cuma namazı arasi

Işyerinde cuma günü, öğle namazı diye çıkanlar kaçta dönüyor genelde, makul Aralık nedir




 
13.00 civarı çıkıp 13:45-13:50 gibi dönmek makuldur.


  • tantunisultansuleyman  (28.08.20 12:07:23) 
işyerine yakınlığı/uzaklığı, arabayla mı yürüyerek mi gidildiğine bağlı olarak 13:45-14:00 arası dönmüş oluyorlar.


  • dedim ben sana  (28.08.20 13:49:39) 
Kadınlar yararlanabiliyor mu peki?
Espri yapmıyorum.
Muhafazakar yerlerde giden kadın çalışanlar var mı?
  • rewlack  (28.08.20 14:28:16) 
Ben hiç kadın görmedim. Cuma günleri kadınlara ayrılan yere de erkekler giriyor, kadınlara herhangi bir yer de kalmıyor yani.


  • aynabugusu  (28.08.20 14:40:26) 
[]

Halter seti önerisi

Eve alacağım ancak bir türlü karar veremiyorum, kumlu setlerin fiyatları çok uygun geliyor. Dökümler ise inanılmaz pahalı. Ne önerirsiniz, mesela şu set parasına değer mi?

www.decathlon.com.tr


 
Barı decathlondan almanızı tavsiye etmem. Decathlonun bar çapları 28 mm piyasadaki diğer barlar 1 inch (25.4 mm). Yani decathlon dışından aldığınız ek plakalar bara girmeyecek.
Tersi durumda ise 1 inchlik bar alıp,plakalarınızı yine decathlondan alabilirsiniz.

  • glavina  (22.08.20 12:08:23) 
çimentoda yapabilirsin. ben yaptım. 50 kg çimento 15 lira. 15 kilo kum 5 lira. youtube'ta araştır çok var yapan. tek sorun yoğunluğu demir kadar olmadığı için daha büyük olyuor ama sıkıntı değil. vinyl olanlar da büyük. barına 25 kilo takabiliyorum.


  • black mamba  (22.08.20 12:19:16) 
@glavina çok teşekkürler, bi yer önerme imkanınız var mı hepsini oradan alayım, dökme istiyorum, Z bar halter, uygun bir siteyse Bench sehpası da alacagim


  • sanguine  (22.08.20 14:01:02) 
Ben salonumu kuralı 6 sene oluyor. O zaman intersport kadıköyden almıştım aletlerimi. Ancak fiyatlar uçmuş. Yakın zamanda yalnızca decathlondan 20 kg lık dökme dumbell seti ve hepsiburada üzerinden delta marka 160 cm düz bar aldım. İki ürünü de tavsiye edebilirim. Deltanın Z barına bakabilirsiniz.


  • glavina  (22.08.20 21:17:40) 
[]

Hediye tişört önerisi

Antika toplamayı seven bir arkadaşım var aynı zamanda resim öğretmeni, doğumgününde şu tişörtü alsam nasıl olur? Çok mu sığ üzerindeki yazı falan? Ya da başka ne alabilirim aklıma hiçbir şey gelmiyor.

www.tisortfabrikasi.com


 
hobi ve kıyafet olayı her zaman uyuşmayabiliyor. normalde böyle şeyler giyen birisi mi önce onu bir düşün derim.

mesela ben friends seviyorum ama friends tişörtü saçma gelebiliyor. ya da nba seviyorum kaan kural'ın giydiği tarzda tişörtler giymem asla.
  • aziz dostum jack  (17.08.20 19:07:00) 
bence tişört bayağı kötü, kusura bakmayın. öğretmenmiş madem güzel bir kalem alabilirsiniz belki.


  • iste o kavunici balik  (17.08.20 20:24:24) 
t-shirt çok kötü. böyle şakalı tshirt olayı da kalmadı artık.


  • yetkili birine benzeyen abi  (17.08.20 20:49:19) 
tişört gerçekten çok kötü. kaft'ta hoş tasarım tişörtler var. onun hobisine uygun bir şey alabilirsin.


  • izmarit  (17.08.20 20:59:36) 
o kalitede abimiz / ablamız yazılı tshirt giymez bence. non figüratif bi tshirt daha iyi olur. fikrimce :-)


  • ankarakecisi  (17.08.20 21:00:35) 
Herkese çok teşekkür ediyorum beni bu hatadan kurtardiginiz için :D peki şu nasıl

www.amazon.com
  • sanguine  (17.08.20 21:08:45) 
yeni tişörte de 4/10 diyorum.


  • izmarit  (17.08.20 21:14:51) 
www.amazon.com.tr

şöyle bir kitap düşünseniz? eski şeylere meraklıysa falan ilgisini çekebilir belki.
  • iste o kavunici balik  (17.08.20 21:35:29) 
[]

Seroquel ve alternatifleri

25 mg kullanıyorum arada uyku sorunu çektiğim zamanlar. Zaten en küçük dozajı bu. Ama o bile fazla geliyor, uyandıktan sonraki 2-3 saat acayip uyuşukluk yapıyor. 25 mg ikiye bölüp öyle aldığımda da hiç uyku yapmıyor. Ne kullansam bilemedim, 3 aydır evdeydim iş olmamasına rağmen sabah 9da kalkıp gece 12-1de uyuyabiliyordum mis gibi. Işe başlayınca bütün dengem bombok oldu. Gece çok yorgun olmama rağmen bir türlü uyuyamıyorum. Seroquel yerine ne kullanayim ne yapayım?




 
İlaci doktorunuz mu yazdi bilmiyorum ama seraquel bipolar ve sizofreni tedavisinde kullanilan bir antipsikotik, agir gelmesi cok normal. Uyku icin lutfen kullanmayin. Recetesiz uyku ilaclari var onun icin bile bir psikiyatriste danissaniz iyi olur, uykunuzu surekli ilaca bagladiginizda bir sure sonra ilacsiz uyumak guclesecektir. Uyku hijyeni ( odayi havalandirmak, ilik dus, uyku oncesi ekrandan uzaklasma, kitap okuma, gergin, rahatsiz edici ortamlardan uZaklasma, gec saat yemek yememe, cay kahveden gec saat uzak durma, kalp atislarini arttirqcak sporlari gec saat yapmama ama gun icinde bedeni yorma gibi) kurallarina uyun. Melisa ozlu bitkisel haplar var onlari deneyebilirsiniz.


  • red g  (18.06.20 10:08:53) 
Seraquel recete edilmediyse kafaya gore alinacak hafif bir uyku hapi degildir. Uyusukluk ve kalpte carpintiya neden olur.

Genellikle sabah yasanan uyusuklugu azaltmak icin sabah icilecek enerji veren bir antidepresanla beraber icilir.


Kesinlikle kafaya gore icmeyin.
  • tessera  (18.06.20 11:11:14) 
[]

Nakdi ücret desteği 6.ay

Bana 4. Ve 5. Aylar yattı, 6.ay bu ay mi yatar yoksa temmuzda mi, bir de bu ücretsiz izin desteği kaç ay geçerli?




 
kçö herkesin normal yatmış.
sizin söylediğiniz sanırım günde 39 liralık olan; kimlik no'nun son hanesine göre günlere bölünmüş 11 hazirana kadar herkese yatmış olacak. burada okumuştum geçende biri sordu yine.

diğer soru, kçö ve bu pandemi yardımı; 15nisan-15 temmuzu kapsıyor.
yani mayıs ayının ücretini (bu ay) tam, haziranı tam, temmuzu (ağustosta yatacak) yarım alacaksınız.
başka da yok.
  • jimjim  (09.06.20 12:51:53 ~ 12:52:03) 
Benimki ücretsiz izin aynen, dekontta nakdi destek yazdığı için öyle açtım. 17 temmuza kadar geçerli diyor internette. Yani o zaman 6. Ay ve 7. Ay'i da Almam lazim ama birer ay sonra yatacak anladığım kadarıyla. Bullshit, zaten üç kuruş para.


  • sanguine  (09.06.20 12:57:59) 
4. ve 5. aylar Haziran ayında yattı. 6. Ayı yani Haziranı Temmuzun 8inde bekliyorum.

En sonda ağustosta yarım bir ödenek bekliyorum. 8 Temmuz ile 17 Temmuz arasının ücreti o da.
  • ırene adler  (09.06.20 13:11:50) 
Bugün bi haber daha okudum üç ay uzaltildi diye ama yasalaştı mi bilmiyorum

m.tr.investing.com
  • sanguine  (09.06.20 16:43:29) 
12345   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.