[]

Kendini Kıyaslama ve İç Hesaplaşma

Bu biraz bir iç dökme postu gibi olacak. Şu sıralar sosyal medyada çok vakit geçirmeye başladım, aslında yeniyim de epey. Üniversitedeyken twitter kullanırdım sonra sıkılıp bırakmıştım, birkaç senedir facebook hesabım var. Çıktığı zamanlar falan hiç açmamıştım, onu da daha çok meslekle ilgili şeyleri takip etmek için açtım sayılır, daha sonra interrail grupları vs daha sosyal açıdan kullanmaya başladım.

En son da karantinada instagram açıp ona sardım, bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Almış yürümüş tabiri caizse, çocukluktan zenginlerdi, zaten yazlıkçı olarak geldikleri şehirde tanışmıştık, her yıl birkaç haftalığına gelirlerdi. Üniversiteden sonra koptuk, ben sosyal medyada olmadığımdan zaten hiç takip etmedim. Öylesine birden aklıma geldi ismi sonra buldum. Şimdi daha da aşmış tabi kendisini, bakıyorum üç gün önce kaş, 1 ay önce antalya, neredeyse iki günde bir partileme. Fuarlar, galalar, etkinlikler, şarap, deniz. Çok güzel, zaten onun hep öyle olduğu için ona göre rutindir de.

Ben kendimi düşünüyorum, daha 27 yaşına geldim belimi ancak doğrultabiliyorum. nihayet ekonomik özgürlüğümü elde edebildim. ama hiçbir hayalimi de gerçekleştirebilmiş değilim, teselli hediyesi olarak kamuya girebildim de nefes alıyorum artık. yoksa hayalkırıklığı içerisindeyim hala, yurtdışına gidemedim, ilgi alanlarımın peşinden koşamadım vs. Çocukken ders çalışmaktan, ailevi problemlerden, maddiyattan hiçbir şey yapmaya fırsatım olmadı ki anasını satayım. ya hatırlıyorum millet whatsapp vs takılırken benim elimde tuşlu normal telefon vardı, whatsapp bile o kadar geç eriştiğim bir şeydi ki, facebook, instagram şöyle dursun. tam üniversiteye girersin bu sefer ailenin sorunlarıyla uğraşırsın, okuduğun şeyden bir şey anlamazsın. mezun olursun o biter bu sefer her türlü mülakattan elenirsin bir iki yıl da öyle kaybedersin. hadi bir de birinci derece bir yakının hayatını kaybetsin, içine sıçılsın duygu durumunun birkaç sene de öyle. sonra hasbelkader bir iş bulursun orada da özel sektör ananı ağlatır, günde 12 saatin dışarıda geçer, zombi gibi yaşarsın. hiçbir şeye için para yetmez tatili bırak. o kadar çok vaktim bunlara gitti ki ben ne partiledim, ne öyle etkinliklere gidebildim, kendi arkadaşlarımla bile görüşmeye zamanım yoktu çalışmaktan, bir yerlere yetişmekten, sürekli bir şeyler için uğraşmaktan.

şimdi açtım açmasına paylaşacak bir şey bulamıyor olsam da tarihe, görsel sanatlara, sinemaya ve müziğe ilgi duyduğum için alakalı sayfaları takip edip baya nemalanıyordum ki bu ve diğer tanıdıkları görünce tuhaf oldum açıkçası.

kendimi eskiden beri kıyaslardım ama baya azaltmıştım bunu çabalarım meyve verdikçe, hayat standardım yükseldikçe kendime güvenim de yerine geldi epey. ama anca bu yaşta işte. şimdi belki vaktim ve imkanım eskisine göre daha çok var ama insan biriktiremedim bu sefer de. tam mutlu oluyor gibi oluyorum ama bu kadar emek verdikten, okuduktan sonra hala bu ülkeye tıkılıp kaldım. böyle sosyal açıdan doyurucu bir hayat yaşayamıyorum bari güzel bir ülkede yaşayayım, her şeyden uzakta. -bu şekilde sabote ediyorum kendimi bu düşüncelere kapılarak- yaşayamadığım için de bu sefer hep özel sektörde anam ağlarken "hayalini kurduğum" kamuda da mutsuz oluyorum. hoş avrupayı deneyeceğim vazgeçmiş değilim, jean monnet'yi zorlayacağım da. ama olmayacak herhalde çünkü eski hevesim şevkim kalmadı, etrafımda görece olaysız bir hayat yaşayarak istediğini kolayca elde eden insanları gördükçe diyorum sen daha çok uğraşırsın, zira ne aileden gelen bir imkan bolluğun var ne bağlantıların ve ne de en önemlisi sağlıklı, insanı besleyen bir sosyal çevren.

bu duygulara kapılanlar oldu mu, neler hissettiniz, nasıl başa çıktınız?

 
Hayat adil değil, hiç değildi, hiç bir yerde de değil. Bunun farkına ne kadar erken varırsan, o kadar kolay yaşıyorsun. O uğraşmadan bir şeyler yaşıyor benim canım çıkıyor diye düşünme yani, manasız çünkü. Böyle bi terazi yok bu dünyada. Onun yerine kendi hayatındaki fırsatlara odaklanman lazım, yapacak başka bir şey yok.


  • roket adam  (26.09.20 22:42:23 ~ 22:42:53) 
Sosyal medyanın toksik etkisi. Başkalarının hayatını gördükçe kendinizin yetersiz olduğunu, bir şeylerin eksik olduğunu hissedersiniz. Ama onlar insanların sosyal medyaya yansıyan hayatları. Yani seçilmiş ve kırpılmış sahneler.

Önemli olan sizsiniz, siz vs. siz. Eksik olduğunuz alanlar varsa kendinizi geliştirin, iş/kariyer/para/entelektüel birikim vs. Geçirdiğiniz zamandan, yaptığınız aktivitelerden keyif almaya bakın. Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı bırakın. Göreceksiniz çok daha mutlu ve verimli bir hayatınız olacak.

Ben kendim eski bir jean monnet bursiyeriyim. Sonradan kendi isteğimle burstan feragat etmiştim. Çok iyi bir burs, sıkı hazırlanın ve kaçırmayın. Hem kamu sektöründeymişsiniz, şansınız oldukça yüksek. Kolay gelsin.
  • kojonotsuki  (26.09.20 22:48:43) 
valla bizden on binlerce yıl önce de böyleydi. birileri daha zengindi, çalışmak zorunda değillerdi, en iyisini yiyip içebiliyorlardı. bugün de böyle. emin ol bizden sonra da böyle olacak. bazıları kaderini değiştirebilir ama anca binde bir. nasıl bir ailede doğduysan, nasıl bir ortamda büyüdüysen üç aşağı beş yukarı benzer şekilde yaşamın sürüp gidiyor. kimisi zengin ailede doğuyor, hiç çaba göstermeden geberip gidiyor. kimisi de fakir bir ailede aynı şekil. sonuç olarak; her şeye rağmen dünya 3 günlük. hepimiz yaşlanıp öleceğiz diye bir durum yok, yarına çıkamayacak kimileri. o yüzden zenginlik fakirlik, şan şöhret vs kıyas yapmak için hayat çok kısa. "bu düzen böyleydi, böyle olacak, o zaman elimden geleni yapıp kaderimi kabul ediyorum" demek gerek. kendine sürekli ölümü hatırlatıp hayatın tadını çıkarman gerek, elinden geldiği kadar. hepimizin sonu kara toprak, o yüzden zenginlik ve rahat bir hayat düşlemektense dolu dolu bir hayat yaşamayı tercih edin.


  • candide  (26.09.20 23:35:14) 
Öncelikle sosyal medyanı açma şu durumunda iyi değil. Tavsiyem onu kapatman ya da mesela İnstagram da kişileri değil de hobilerinle ilgili sayfaları takip etmen. Emin ol gördüğün her şey seni biraz daha üzecek.

Bir de kendine hedefler koyman iyi gelebilir. Mesela maaşında şu kadar biriktirip bi tatil yapmak, araba bilgisayar telefon vs gibi bişeyler almak vs.
  • infernalcadre  (27.09.20 10:58:00) 
Evet kapılıyorum, sık sık hem de. Ama sizin yerinizde olsam, mücadeleci biri olarak başkalarına imrenmezdim. İnstagram dediğiniz yerde, eşler birbirini aldatıyor ama 'biricik eşim' diye resim paylaşıyor. Kaç mülakat atlattınız? Bunlar yurtdışında gezmekten daha önemli. Yurtdışına gitmek de ne var? Workaway yaparsınız, jean monneti de deneyin.


  • gelmeistemem  (27.09.20 12:32:20) 
ister istemez oluyor. bir vakıf üniversitesinde burslu okudum. çevremdeki herkes zengindi. birçoğu babasının, ailesinin şirketinde çalışıyor ya da çalışıyormuş görünüyor. ben ise uzun zaman işsiz kaldım.

kabullenmekten başka bir şey gelmiyor. kıskanmak, insani bir durum. sizi fazla üzmesine izin vermeyin.

hayat ne yazık ki adil değil.
  • blue eyes white dragon  (27.09.20 13:51:18) 
bu yaşadıklarının çoğunu ben de yasadım hala yasıyorum ben de vakıf üni de burslu okudum .Millet baba parasıyla gezmeler tozmalar takılmalar yaparken senin hayatınla ilgili herşeyi desteksiz yapmak zorunda olduğunu bilmek moralimi bozuyordu.demek istediğim elbette istediğin şeyler için mücadele etmelisin oturduğun yerden her istediğin olsun değil demek istediğim.Kastettiğim şey bomboş, ailesinin zenginliği olmasa bi halt olamayacak adamların iyi arabalara sahip olması ,yurtiçi yurtdışı tatilleri ,çok rahat alışveriş yapmları bana koyuyordu.Benim bunları yapmam için çoooook çalışmam gerekiyordu.Ve tabi ki bu da çokça zaman ve emek demekti. çte yandan diğerleri doğuştan sahipti.Mezun olduğumda iş bulmam kolay olmadı istanbul gibi bi yerde torpilli veya tanıdıkları olanlarından arasından sıyrılıp.En sonunda bir iş buldum.Kazancımla istedikleri yapmaya baslayınca mutlu olmaya basladım. Çünkü herşeyi ben yaptım .Bu duygu insana güç özgüven veriyor. Diğer doğuştan şanslıların senin bu yaptıklarını yapamayacaklarını bilmek de.Dünya da adalet diye birşey yok.Bize böyle denk gelmiş .Hayatı bi challenge olarak görüyorum .Her istediğim olmasa da sırf bu yolda olmak bile iyi geliyor.


  • mr deadman  (02.11.20 21:11:20) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.