[]

ünlü bir tabloyu matbaadan çıktı olarak alıp duvara asmak

ünlü bir tablonun bulabildiğim en yüksek çözünürlüklü halini bulup bir copycenter'a, matbaaya gidip orada en kaliteli kağıda bastırtarak ve sonra onu çerçeveleterek duvarıma tablo olarak asmak nasıl fikir? tavsiyeniz nelerdir? hangi cins kağıda bastırayım? internetten bulduğum görsellerde nelere dikkat etmeliyim?




 
kötü fikir. :) kanvas tablo olarak bastırın. ben bastırdım, gerçek tablo gibi oldu.


  • motosiklet burclu adam  (01.04.24 04:54:37) 
Onu nerede bastirabiliyoruz?


  • ahm1  (01.04.24 09:37:20) 
bu belki fikir verir.
www.instagram.com

  • zenc  (01.04.24 11:11:00) 
  • unalub  (01.04.24 11:50:27) 
Kanvas bence güzel olmuyor. Ben de araştıracaktım bu konuyu. Bi ara gidicem baskıcılara. Cevabı yazarım buraya


  • glamdr1ng  (01.04.24 11:53:58) 
Dipleks baskı çok iyidir, ancak pahalı. Hani şu contemporary'lerde gördüğünüz cam gibi yüzeylerde duran kaliteli baskılar.

Canvas'ın da kalitelisi iyi duruyor, memnunum.

Fotoğrafa göre fineart da olabilir.

Sanatsalbaskı hem çok kaliteli, hem de hizmet olarak çok iyi. Dev canvas'ları burada bastırttım, tavsiye ederim. Sergilere müzelere hizmet veriyor.

baskı türlerine de fiyatlarına da sitesinden bakabilirsiniz: www.sanatsalbaski.com
  • wct3 org  (01.04.24 23:54:51 ~ 02.04.24 00:06:14) 
Bir ozalitciye sordum, poster olarak basariz dedi. Olmaz mi sizce bu sekilde?


  • ahm1  (02.04.24 06:14:01) 
[]

dondurma fiyatındaki 1,5 senelik artış

bu nasıl olabilir?

mua dondurma'ya baktım. buradan verdiğim siparişlere baktım. 1,5 sene önce 500 gr dondurma 170 liraymış, bugün 490 lira. dolar olarak bakayım dedim. 1,5 sene önce 10 dolarmış, bugün 15,8 dolar.

dolar bazında 1,5 senede %60 artış nasıl olabilir? dolar bazında en fazla %5-10 artması gerekiyordu diye düşünüyorum.

 
Bunu Türkiye'de bir çok şeye yapabilirsiniz. Sadece dondurma değil. Tek mantıklı açıklaması da zam olur da mal alamazsam diyenlerin önceden geçirmeli satmasi.


  • logisticsmanager  (27.02.24 23:38:45) 
Entrymi suraya birakayim: eksisozluk.com
Urun fiyati 4 yilda pound olarak 10 kat, tl olarak 37 kat zamlandi.

  • quaker  (27.02.24 23:59:45 ~ 28.02.24 00:00:00) 
Yalnız dondurma mı? Hemen hemen bütün gıda ürünlerinde durum benzer şekilde.


  • doharkoman  (28.02.24 00:07:37) 
Denetimsizlik büyük sorun.
İç işleri Bakanlığının aylardır yaşadışı örgütlere çökmesi gibi Ticaret Bakanlığı'nın da üç harfli yerler başta olmak olmak üzere tek bir merkezden fiyat takibi yapabileceği, anlamsız fiyat yükselişlerinin tespitinde hesap soracağı bir mekanizma kurması gerekli. Zor değil yapılabilir.
Saçma artışlarından dolayı,
- ama serbest piyasa..falan diyenler devlete de vergisini daha fazla versin o halde.

2024 ün ilk gününde bir çekirdeği (yine üç harfli yerlerden) etikette yazandan farklı olarak, kasada 5TL zamlı aldık. Biliyorum ki o ürün günlerdir aynı yerindeydi ve rafa yeni konmadı.

Sözde rakip olan bazı firmaların ortak yazışma hesapları üstünden birlikte fiyatları belirlemeleri ne çabuk unutuldu?
Az daha geriye gidersek bazı bankalar arası da bu şekilde ortak hareket ettikleri söz konusuydu ama zamanı tam hatırlayamadım. Onlara da ceza kesilmişti hatırladığım kadarıyla. Böyle şeyler ve gıdada hile yapanlar, stok yapanlar devlete ait kanalda failleriyle birlikte günlerce ifşa olmalı oysa.
Vatandaşın canına malına kastedenler sadece terör örgütleri değil ki.
bir de psikolojiyi bozan, geçim zorluğuna neden olan cebe kasteden yerler var.

Bazılarının beğenmediği Osmanlı'da bile hile yapan esnaf çarşının içinde cezalandırılırdı.
Lonca (esnaf) teşkilatları kendi meslek gruplarındaki yanlışlıkların önüne de geçiyordu. Hata yapan uyarılıyordu. Bunlar kaynaklarda yazıyor, videolarda anlatılıyor.
  • diyecevaplandı  (28.02.24 07:16:37 ~ 07:21:52) 
TL, olması gereken yere göre aşırı değerli. Dolar satarak, değerli tutuyoruz.

Neden: çünkü seçim var. Vatandaş aslında aldığı maaşın hiç bir şeye yaramadığını, çok fakirleştiğini görmesin diye.

Zamanla rayına oturur...


.
  • kartallar yuksek ucar  (28.02.24 08:40:38 ~ 09:14:29) 
[]

internetten satın alınan hizmetin yerine getirilmemesi (visa card şikayet)

geçen aylarda böyle bir soru vardı ama bulamadım.

bir siteden şey satın aldım ama hizmeti yerine getirmiyorlar, maillerime dönmüyorlar. bunu visa'ya şikayet edebilir miyim?

bahsettiğim duyuruda biri link atmıştı, visa veya mastercard'ın linkini ve oraya girip "işyeri hizmeti sağlamadı" vs. diyip şikayet edebiliyorduk. visa'nın sitesine de girdim ama böyle bir şey bulamadım.

 
olayin visa veya mastercard ile bir alakasi yok hocam. bankanla gorusup harcama itiraz formu doldurman gerekiyor.


  • arakaali  (23.01.24 07:57:27) 
Visa’nın getirdiği bir yükümlülük, kart harcamaların garanti altındadır. Dolayısı ile visa ile ilgisi var ama itirazı bankan aracılığıyla yapıyorsun.


  • vampir akrep  (23.01.24 15:46:07) 
[]

kısa bir çeviri karşılaştırma sorusu

Bir kitabın İngilizcesinde (orijinalinde) bir bölümün başında şu alıntı var:

"Just saying ‘No’ prevents teenage pregnancy the way ‘Have a nice day’ cures chronic depression."

Türkçesi şu:

"'İyi günler' demekle kronik depresyonu iyileştiremediğimiz gibi, sadece 'hayır' demekle ergen hamileliklerini önleyemeyiz"

Türkçeye doğru mu çevrilmiş? Ben "bir hayır yeter" olarak anladım, çeviri uygulamaları da böyle çeviriyor ama mantıken bir hayırın yetmemesi lazım.

 
Ben kisaca oyle yazdim. Demek istedigim, ceviri uygulamalari da olumlu cumle olarak ceviriyor. Ancak kitabin turkcesinde olumsuz cumle var.


  • ahm1  (19.01.24 01:58:27) 
"'İyi günler' demekle kronik depresyon ne kadar iyileşiyorsa, 'hayır' demekle de ergen hamilelikleri o kadar önlenir."

burada bir kinaye var sanki. ben yukarıdaki gibi anladım.
  • sir gawain  (19.01.24 01:58:45 ~ 01:59:10) 
@sir gawain: aa dogru evet.


  • ahm1  (19.01.24 02:02:57) 
[]

kel kafaya şampuan önerisi

yıllardır kepek şampuanı kullanıyorum. şimdilerde kafamı kazıtmaya başladım.

benim yine de şampuan kullanmam gerekiyor mu? gerekiyorsa kepek şampuanı mı yoksa normal şampuan mı kullanmalıyım?


 
yağlı sabunla geç


  • lambırcek  (16.01.24 12:04:02) 
Beyaz sabun on numero


  • apocalipy  (16.01.24 12:46:19) 
Kazıttıysanız şampuana hiç gerek yok saçlıyken de pek faydalı bir şey değil parabensizi, veganı, temiz içerikli derken fiyatları can yakıyor, daha doğal şeyler deneyin nemlendiren güzel doğal sabunlar var.


  • Semi  (17.01.24 00:51:17) 
Kepek, saçla değil saç derisiyle ilgilidir. İsterseniz kafayı usturaya vurun eğer kepek sorunu yaşıyorsanız yine yaşamaya devam edersiniz.

Kepek sorunu maalesef öyle sabunla, şampuan seçimiyle vs halledebileceğiniz bir mesele değil. Kötü haber şu; kepek sorununu kalıcı olarak çözen bir şampuan, saç losyonu, ilaç vs yok. En pahalı ürünü de alsanız, en namlı dermotoloğa da gitseniz maalesef bunu çözmenin kalıcı bir yolu yok.

Peki ne yapacağız? Kepek için özel olarak üretilmiş ilaçlı şampuanlar var. Bunları ilk kullandığınızda mucizevi bir şekilde bir anda bıçak gibi kepek sorununu çözüyor. Ta ki vücudunuz şampuanda kullanılan ilaca bağışıklık geliştirene kadar. Sonra kepek hemen geri geliyor. Bu durumda yapacağınız şey ara ara farklı etken maddeli şampuanlar kullanarak bu süreyi uzatmak. 2 hafta bir şampuan, 2 hafta bir başkası gibi.

Yani robotik kol yapıp bunu sinir uçlarına bağlayabilen modern tıbbın şuna hala kalıcı bir çözüm bulamaması gerçekten rezalet gibi rezalet.
  • thracia  (17.01.24 09:26:10) 
[]

Bir ingilizce kitabı zorlana zorlana okumak dil öğretir mi?

Benim seviyem pre-intermediate ya da intermediate. Aslinda normal bir kitap okumak icin bayagi kotu bir seviye ama dayanamadim, bir ekonomi kitabi olan The Spirit Level kitabini satin aldim. Aslinda roman okumaktansa kurgu disi okumak daha kolay sanirim. Bir de az cok bildigim konular sonucta. Ama tabii ki yine de zor.

Şimdi planim su: zorlana zorlana, hatta ıkına ıkına bu kitabi okumak. Takildigim yerlerde (ki bircok yerde takilacagim) surekli sozluge bakicam. Eger cumleyi hic anlamiyorsam da butun cumleyi cevirtecegim. Tabii bir sure sonra bikabilirim belki bu durumdan bilmiyorum ama bu sekilde okursam hem kitap okuma istegimi gerceklestirip hem de dil ogrenme sansim olur mu?

Gerci cumleleri yanlis anlamaktan da korkuyorum acikcasi :) kitabi iade etmek de bir secenek bu arada. Ne dusunuyorsunuz?

 
Tabii ki. Ara sira sozlukten baka baka ilerleyeceksin.


  • hot potato  (14.01.24 21:11:51) 
En iyisi kindle alip kitap okumak sozlugunude yuklersin rahat okursun
Kitaplarda bedava ve sinirsiz

  • Zetnikov  (14.01.24 21:19:38) 
Pre intermediate ya da hele hele intermediate seviyesi, bir ekonomi kitabını okuyup anlamaya yetecek bir seviye bence. Yani tabii ki bilmediğiniz sözcükler olur da hiç anlamayıp full sözlüğe bakacak durumu geçmiş olmanız lazım bu seviyede. Roman olsa yine zorlanabilirsin derdim de akademik dille yazılan yazılarda hem çok değişik sözcükler kullanılmıyor hem de soyut ifadeler az olduğu için anlamak kolay


  • nundu  (14.01.24 22:01:53) 
Genel kural olarak seviyenizin biraz üstünde okumak en iyi gelişimi sağlar deniyor


  • but that was just a dream  (14.01.24 22:52:58) 
[]

Oda arayan insanlar nasıl insanlar oluyor?

Lafım meclis dışı ancak oda arayan ve öğrenci olmayan kişilere karşı önyargım ve korkum var. Yani öğrenci biri gelip evimdeki bir odayı kiralamak istese "öğrenciliğin fıtratında zaten bu var, ailesi karşılıyordur parasını, benim de bir sürü arkadaşım 2-3-4 kişilik evlerde yaşadı" diyorum ve kişiyi bir tehdit olarak görmüyorum.

Ancak 10 bin+ kira verebilecek insanlar genelde öğrenciler olmuyor. Görüştüğüm birkaç kişi de sıkıntılı insanlara benziyordu.

Dediğim gibi, genel olarak önyargım var öğrenci olmayıp da evimi kiralamak isteyenlere karşı. Bu konuda tecrübesi olanlar ne diyebilir bu konu hakkında? Gelen herkesi "serseri, bağımlı ya da başka bir şekilde sıkıntılı bir tiptir herhalde" olarak görmeli miyim? Yoksa bu kadar kafaya takacak bir şey yok mu?

 
Ekonomik sorun dışında o tarz yaşam zaten mantıklı değil. Banyo, tuvalet, temizlik, mutfak.. hepsi sorun


  • ferenc  (13.01.24 00:00:11) 
Günümüz ekonomik şartlarında ailesinden uzak yerde işe girmiş insanların en azından tutunana kadar başvuracakları yol eşyalı bir evde oda kiralamak.

Hepsine potansiyel tehlike olarak bakmak yersiz ama ev arkadaşlığı öğrenci olsun, başka şey olsun hem risk ve hem de sorun barındırıyor.

İkna edici bir hikaye dinlemeden ve sosyal medya geçmişini didik didik irdelemeden bir yabancıyı eve kabul etmek cesaret işi bence.
  • Mirket  (13.01.24 00:32:07) 
Bir gelir kanıtı, sabıka kaydı vb istemelisin muhakkak. Adam diyelim ki suç örgütü üyesi veya ağır bağımlı. Ne yapacaksın??


  • ferenc  (13.01.24 01:10:10) 
Bu konu yaşanılan şehre göre değişir bana göre, örneğin. İstanbuldaysa şartlar kira fiyatlarından dolayı bu tip oda arayan insanların talebi anlaşılabilir.

Ama diyelimki görece kiraların düşük olduğu bir doğu şehrinde yaşıyorsunuz, o zaman biraz daha şüpheci davranılabilir.

Ancak ekonomik olarak şartlar giderek dahada kötüleşiyor, bu durumda insanlar zorunlu olara bu yola başvuruyor olabilirler.

Bence tamamen soğuk bakmamak lazım, gerçekten çok düzgün bir aday olup gerçekten ekonomik şartlardan dolayı zorunlu olarak çaresiz kalınmış olabilir.

Kişinin konuşması, hal ve hareketleri, tutarlılık veya tutaksızlıklarını bakarak, vb. daha bir çok filtreleme ile değerlendirme yapılabilir.
  • Rao  (13.01.24 01:14:23) 
Yurt dışında kiralar ve evler pahalı olduğu için çok fazla paylaşımlı ev var.
Yaşa ve statüye bakmıyor, oda kullanan çok insan var.

İstanbulda da bir dönem airbnb yaptık 3 odamız için. 6 ay falan tutan oluyordu. bir sorun yaşamadık.

Bazı iş arkadaşlarım aynı evde kalıyordu. Ekonomi kötüleştikçe, kişi de düzgünse yapılabilir bence. Kira direkt 2 ye 3 e bölünüyor düşünsenize.

Benim böyle ev paylaşma, blablacar gibi araç paylaşma işlerine bakış açım hiç bir zaman kötü olmadı hep kullanırım.

Ama kültürel olarak bizim insanımız o ne öyle evime başkasını mı alıcam, arabama başkasını mı alıcam diye bir bakış açısı var. Halbuki aynı yolu bedava gitmek varken veya teksin diyelim sohbet ede ede gitmek varken fazla para vermek mantıksız gelmiyor.

Tek olsam, kişi düzgün olduktan sonra kalırım ben şahsen.

Yurt dışında eşimle de kalıyoruz airbnb ile. E öyle oluyor da.. şartlar öyle gerektirirse uzun da kalınabilir.
  • ananiyimioguz  (13.01.24 01:56:51 ~ 01:57:17) 
8 yil once izmitten istanbula farkli bir is icin gecmistim ve 6 ay sonra da evlenecektim ancak kalacak bir yere ihtiyac duydum ve yeni sirkete yakin bir yerde birisi ile anlastik. Ben makine muhendisi isinde gucunde bir adamim ama ihtiyacim oldu bir odaya. Ev tutup sonra degistirsem benim icin kulfetli ve mantiksiz olurdu. (Esimin atama durumuna gore vs ev tutacaktik)

Zamanla beraber kaldigimiz kiside farkli durumlar oldugunu ogrendim, detaya girmiym (o da benim gibi normal bir calisan) ve bir sekilde kirmadan evden ayrildim.

Yani ikimiz de ogrenci degiliz ancak birimiz iyi bir insanken digerimiz tehlikeli.
Ozetle tamamen kisiye bagli ve iyi analiz etmek lazim, kestirip atmamak da lazim.
  • va  (13.01.24 10:30:54) 
Kafaya takacak bi durum var bence.
Bu devirde kimseye guvenmem. En duzgun gozukenin bile manyak cikma olasiligi var. Baska yerden para kazanma yollarina bakarim.
Ha tanidigin, guvendigin biri araci olur anca o zaman olur benim icin.
  • Kittie  (13.01.24 19:10:15) 
Ne olabilir ki peki en fazla? Adamın çalıştığı yeri falan biliyorum diyelim.

Yani kişi manyak veya atıyorum uyuşturucu kaçakçısı çıksa bile benim hayatımı alt üst edebilir mi? Anladığımda kovarım evden, gelip beni bıçaklayacak insanlar değilse 1-2 gün canım sıkılır belki, sonra unutulur.
  • ahm1  (13.01.24 19:18:44 ~ 19:18:53) 
[]

yeni bilgisayarda sorun

düşük-orta arası bir bilgisayar satın aldım. windows 11 kullanıyorum. bir tek eu4, fm24'ü açıyorum ama çok nadir. bilgisayar bu oyunlarda bile güzel çalışıyor.

yalnız, -bunu teknik dilde anlatamayacağım- youtube videoları izlerken başka sekmelerde gezinirken bazen videolar "tırrrrrttttt" yapıyor, video duracak ve bilgisayar kitlenecekmiş gibi oluyor ama son anda düzeliyor video akışı ve bilgisayar.

sorun ne olabilir? kasayı götürmeden çözmem mümkün müdür?

 
Videolar takılıyor diye anladım. Sürücülerin güncel olduğundan emin olun, farklı bir browser deneyin tamamen aynı senaryoda. Browser ayarlarında varsa donanım hızlandırma seçeneğini açın. Bellek yetersiz geliyor da olabilir. Hatta video çözünürlüğünden de olabilir sanki, YouTube’da çözünürlük otomatik olarak seçili ise manuel olarak daha düşük bir çözünürlük deneyin bakalım.


  • orient blue  (11.01.24 00:23:19) 
evet, videolar takılıyor.


  • ahm1  (11.01.24 00:31:27) 
benim eski laptop'da da oluyordu, yetersiz ekran kartından kaynaklandığını düşünmüştüm. ondandır muhtemelen


  • avatar is back  (11.01.24 00:38:25) 
@avatar is back: olabilir, evet. peki bilgisayar hiç kitleniyor muydu? bir de, daha genel bir arızaya yol açar mı? ömrü kısa mı olur bilgisayarın?


  • ahm1  (11.01.24 00:57:37 ~ 00:57:50) 
bilgisayar modelini işlemcisini ram'ini ve kullandığın tarayıcıyı yazsana


  • lambırcek  (11.01.24 01:50:06) 
İşletim Sistemi Adı Microsoft Windows 11 Pro
İşlemci AMD Ryzen 5 5600G with Radeon Graphics, 3901 Mhz, 6 Çekirdek, 12 Mantıksal İşlemci
Yüklü Fiziksel Bellek (RAM) 16,0 GB

Google Chrome
  • ahm1  (11.01.24 02:26:28 ~ 02:26:35) 
cihaz çok iyi. yutube kaldırması şart. uyum/yordama sorunu bence. codec modecle de alakalı olabilir. öyle arat.

arattım

aynı işlemciyle savaş oyunu oynuyo ekran kartı olmadan
www.youtube.com

chromeda diğer reklam uzantılarını kaldırıp şunu yükle
chromewebstore.google.com

çok benzer bir sorun değil ama şunu sormuş grafikle alakalı
community.amd.com

ve demiş ki Firefox yükledim düzeldi. sen de yükle. oradan gir yutuba. öyle dene.

sonra biri demiş ki driverları güncelle şuradan
www.amd.com

başkası windowsun yüklediği driverı durdurup orjinal driver yüklemiş, asya dili ama vidyodan anlaşılıyor yapılanlar. sırayla yap
www.youtube.com
  • lambırcek  (11.01.24 03:45:01) 
ekran kartı dahili bu arada. o yüzden "acaba ekran kartından olabilir mi" dedim.

edit: he zaten işlemci kısmında yazıyormuş galiba.

çok teşekkürler. deneyeceğim.
  • ahm1  (11.01.24 03:46:35 ~ 03:47:34) 
"with Radeon Graphics" dahili demiştin evet
sıkıntı parçalardaysa da kuvvetinde değil, vidyoyu yordayamayışında filan
dediklerimin hepsini bi yap öyle bakalım. firefox çözecek muhtemelen
  • lambırcek  (11.01.24 06:30:17) 
Selam,

Sorunun çözümü yine youtube'da :)

www.youtube.com
  • canbonomobenseno  (11.01.24 16:20:13) 
Ben bu sorunu şöyle aştim ;

Bu donma olaylari ne zaman basladiysa o zaman yukledigim eklentileri chrome dan sildim. Hatta isimlerini vereyim birisi netflix video reklam atlaticisiydi.
Birde adblock gibi reklam engelleme programlarini youtube acikken yukardan es gec yada calistirma secenegini daima calistirma yapiyoruz.

Youtube aciklama yapmis reklam engelleyicisinkullanmamizi istemiyormus buda dipnot olsun.

Son olarak chrome da donanim hizlandirmasi var onu kapat.

Birde dikkat et vpn falan acik kalir unutursanda oluyor

Ben boyle duzelttim
  • Zetnikov  (11.01.24 23:41:55) 
@Zetnikov: donanım hızlandırıcısını kapattım, bakalım. ama adblock'u kapatmayacağım tabii ki :) youtube'un reklamlarına tahammül edemem.


  • ahm1  (11.01.24 23:56:22 ~ 23:56:31) 
@ahm1

Bilgisayrin guc seceneklerine de bak oradaki secenegi yuksek performansa getir. Buda ise yarar
  • Zetnikov  (12.01.24 00:04:42) 
Guc secenekleri eger dengeli ye dönmüşse ondan kasma yapiyor


  • Zetnikov  (12.01.24 00:06:36) 
yüksek performans, bilgisayarın ömrünü azaltmaz mı?


  • ahm1  (12.01.24 00:21:24) 
Yok bisey olmaz ama enerji biraz daha fazla harciyor. Bunu ayarladiktan sonra baktin otomatik trkrar dengeliyr atiyorsa youtube da videosu var dengeliyi silmen gerekir


  • Zetnikov  (12.01.24 00:52:52) 
[]

Rennie çiğneme tableti

prospektüste şöyle yazıyor:

"yetişkinlerde tercihen yemeklerden bir saat sonra günde 3 defaya kadar ve yatmadan önce 1 veya 2 tablet alınız. Günde 11 tableti geçmemek şartıyla, mide ve/veya göğüste yanma veya mide ağrısı olduğunda 1 veya 2 tablet alabilirsiniz."

günde 3 defa mı alabiliyorum? ama her seferinde maksimum 2 tablet alırsam 11 tablete ulaşılamıyor. burada ne demek istenildiğini anlayamadım.

mide ağrısı varsa en fazla 11 tablet. yoksa yemeklerden sonra en fazla 3x2 defa mı?

 
3-4ü geçiyorsan zaten hocam gidip bir doktora görün mide koruyucu verir sabahtan tek hapla daha rahat edersin


  • kararsızataletfilozofu  (08.01.24 00:26:55) 
hocam rennie ya da gaviscon tablet mide rahatsız ettikçe alınmalı ve günde 3-4 ü geçmemeli. reflü dolayısıyla senelerce kullandım ve hiç bir zaman günde 4 ü geçmedim, çok sıkıntı olduğunda ise gaviscon şurup kesin çözüm. bence bu şekilde kullanmana rağmen hala sıkıntı varsa doktor+1. günde 11 tablet çok extrem bir öneri olmuş


  • zikardo  (08.01.24 00:43:25) 
[]

E-nabiz'dan goz olcumlerine bakamiyor muyuz?

E-nabiz'da her sey var, bir tek gecmisteki goz doktorlarinin kac numara gozluk verdigi yazmiyor ya da ben bulamadim. Bunu bulabilecegim bir yer var mi? Onemli.




 
E devletten medula diye aratırsanız ereçeteye ulaşırsınız. Orada zaten yazılan gözlüğün detayları oluyor.


  • yazdonumu  (03.01.24 17:38:30) 
[]

Çakılan hisseler

Birkac ay once kredi cekip gsray hissesi almistim, 1 ay sonra guzel bir kârla satmistim. 2 hafta once hisselerin dustugunu gorunce yine aynisini yapayim dedim. Basta kârdaydim, yumruk olayindan sonra her gun binlerce lira kaybetmeye basladim. Her gun "daha da dusmez herhalde, artik yukselmeye baslar"diyorum, gunu birkac bin lira kayipla kapatiyorum.

Bittim ya :( herhangi bir gorus ve oneriniz var midir? Ne zaman satsam bu hisseleri?


 
Hocam bir Galatasarayli olarak dünyada alacağım son hisse türk spor takımı hissesi olur herhalde.
Borç içinde yüzen gelirleri başarı odaklı bir sektöre girmeniz bence hata.

Ne zaman satsaniz? Galatasaray uefada iyi giderse ya da süper kupayi kazanırsa belki. Ama bunlar olmazsa daha da kötü olur. Borsa zaten kötü.
  • logisticsmanager  (25.12.23 16:56:37) 
Abi iş başka arkadaşlık başka, böyle duygusal kararlarla para işi yönetilir mi aynısnı benim kardeşim de yaptı gitmiş Fenerbahçe hissesi almış, 20 bin lira içeride, kulüpler mali yapısı ve rüzgardan nem kapacak kadar oynak hareketlere gebe olduğu için kulüp hisseleri alınmaz, aldıysan ve zarardaysan ya şampiyon olsun diye dua edeceksin ya da lanet olsun deyip zararına satıp çıkacaksın. Bak ama bikaç gün sonra kupa maçı var alırsa artar biraz alamazsa yine düşer, böyle de kararsız işte kaderi.


  • Bir ben var benden şurada  (25.12.23 17:35:03) 
Şu an Noel sebebiyle yabancıların işin içinde olmaması piyasayı aşırı sığlaştırmış durumda. Yılbaşına kadar oluşacak sert hareketleri ciddiye almayıp, Bekle Gör politikası uygulamak en uygunu olur diye düşünüyorum.


  • Mirket  (25.12.23 17:40:36) 
Duygusal karar vermedim aslinda. Ben ara ara bakiyordum gsray hisselerine, hep bir duzeyde seyrediyordu, baktim ki olmasi gerektiginden fazla dusmus, alayim dedim. Ertesi gunler hemen yukseldi aslinda ama yumruk olayindan sonra hep dustu. Hala yumruk olayinin etkisi devam ediyor mudur bilmiyorum ama.


  • ahm1  (25.12.23 17:57:55) 
Gidip baktım; hisse molde maçında cl'ye gidiş garantilenince tavan yapmış (Ağustos sonu). Sonra da öyle yatay alçalıp yükselip devam etmis. O mac tavandan alan kisiler bir daha da ayni fiyati yakalamamis.

Yumrukla falan alakası yok yani. Ki birkaç hisse daha baktim thy falan çoğu o dönemlerde tavan yapip sonra yatay devam etmiş gibi.
  • logisticsmanager  (25.12.23 18:18:11) 
yumruk olayı ile bir alakası yok, bir aydır borsa dip yaptı zaten. düşmeyen hisse mi kaldı?


  • hrskrs  (25.12.23 20:50:18) 
bende bi bakayım dedim,

Hissenin ATH (all time high) 9.40. Sonrasında satış gelmiş ve tekrar yükselirken 8.80 i bir türlü geçememiş. sonrasında 8.80 lar hisseye büyük bir direnç olmuş. Ne zaman geçmek isterse hep satış gelmiş ve altında kapatmış.

7.15-7.20 lerde destek varmış ama kırılmış, sonraki birkaç gün üstünde kapatmayı denemiş ama başarılı olamamış. zaten düşüş ben geliyorum demiş orda. (Geçen hafta)

bugün itibariyle 200 günlük hareketli ortalama da aşağı kırılmış.

Aşağıdaki destekler, 5,75 - 5,20 - 4,80. Bunlardan birinden dönme ihtimali var. ( tabii bist100 endeksi haber akışı bunu değiştirebilir, ya da hızlandırabilir).

bir hisse neden düşer, neden yükselir, ya da ne zaman düşer ne zaman yükselir bunu bilmek imkansız olduğundan. al sat yaparken birtakım kurallar koymak gerekir.

Kendimce doğru olduğunu düşündüğüm birkaç kuralı sizinle paylaşayım,

alım ya da satım yaparken kesinlikle gün sonu kapanışı beklemek önemli. Gün içinde -5 ten + 5 e giden çok hisse gördüm. Bunlar hep silkeleme hareketi, bazen erken davranarak doğru adım atmış olabilirsiniz ama bu hareketi sürekli takip etmek bir süre sonra sizi büyük zararlardan koruyacak ya da kar elde etmenizi sağlayacak.

fiyatla inatlaşmamak gerekiyor. mesela bu hisse 9.40 ta kar satışı oldu düzeltme yapıyor deseniz bile defalarca kez 8.80 leri geçememiş, ve hep altında kapanış yapmış. Bu kesinlikle tesadüf değil ve bu sebepten ötürü FİYATLA İNATLAŞMAMAK GEREK. hata ettiğini kabul edip zararı kesmek en doğrusu. diğer türlü harcanan zaman, büyüyen zarar ve bozulan psikoloji söz konusu.

son olarak hiçbir hisseye all in girmemek ve asla asla maliyet düşürmemek gerek. bu durumda sizi kısır bir döngüye sokuyor, eğer hisse dönmezse zaten elde nakit kalmamakla birlikte zarar da artıyor.


Gelelim bana, ben olsam bu durumda ne yapardım? Maliyetinizi, paraya ihtiyaç durumunuzu ve pozisyon büyüklüğünüzü bilmeden yazıyorum bu durum tüm kullanıcılar için değişebilir çünkü, yaklaşık %5 lik marjı kabul ederek 5.75 seviyelerinin üstünde kalmasını takip ederdim. oradan dönme ihtimali yüksek diye düşünüp beklerdim, orada kırılınca hiç düşünmeden pozisyonu kapatır ve yukarda yazdıklarımdan ders çıkarırdım. Belki sizin için pahalı bir ders olacak ama "borsada fırsatlar bitmez".

Oradan dönerse de ilk takip edeceğim direnç 200 günlük hareketli ortalama olurdu.

Nacizane kendimce hisseyi yorumlamaya çalıştım, bunların hiçbirisini tavsiye olarak almayınız. Sadece bir pozisyon alırken ne kazanırım/ne kaybederim e odaklanın.

Bol kazançlar.
  • bu yolun yolcusu  (26.12.23 00:15:39 ~ 00:16:26) 
1 milyon TL'ye %53 faiz veriyor bankalar. Borsa bir süre pause gözüküyor. Ytd


  • ditu  (26.12.23 00:24:37) 
Hayatimda hic kisa vadeli borsa "oynamanin" kumar oldugunu para kaybetmeden cozen birine raslamadim. Kaybini ders ucreti olarak say.

"Ne zaman satsam bu hisseleri?"
Bunun cevabini gercekten aramizdan birinin bildigini dusunuyor musun? 1 aya da olabilir, aldigin fiyati 10 sene hic gormeye(de)bilir.
  • hot potato  (26.12.23 00:37:24) 
kisa vadeli islemler zararli denmis ancak borsa istanbulun son 10 yilina bakarsaniz uzun vade de zararlisiniz.
borsa istanbuldan uzak durun. kendiniz ve aileniz icin yatirim yapmak istiyorsaniz abd piyasalarini inceleyebilirsiniz.

  • badcode  (26.12.23 10:59:35) 
[]

sıcağa çevirince kesilen musluk suyu

bir süredir böyle garip bir sorunla karşı karşıyayım. banyoda herhangi bir problem yok ama mutfaktaki musluğu sıcak tarafa çevirince musluktan su akmıyor. bunun sebebi ne olabilir?




 
Mutfak lacabosunun altında ara musluklar var. İçlerinde süzgeç vardır. Sıcak su ara musluğunun içindeki süzgeç tıkanmıştır. Açıp temizlersen sorun çözülür. Youtube'u bir kurcala. Nasıl yapılacağına dair elbet bir video vardır.

Ahanda video :)

www.youtube.com
  • Mirket  (24.12.23 22:25:44 ~ 22:28:39) 
[]

"o seni sevdigi icin sana satasiyor"

Eski gunleri huzunlu bir sekilde dusunurken annemin, abim bana satastigi zaman bunu soyledigi aklima geldi.

Bazen ciddi kavga ederdik, o zaman da bunu soyluyor muydu bilmiyorum ama bu laf mantikli mi sizce? Bu laf size de soyleniyor muydu?

"İnsan, sevdigiyle ugrasirmis" lafi da var ama bu baska, bu romantik seyler icin soyleniyordu.

 
40 yaşında adamım. bunu genelde yeğenlere yapıyorum. (yeğenim yok. kuzen çocukları.) küçük bir ilçede baba tarafı sülale (yörüğüz) bir arada yaşıyoruz. 4-5 sokak olduğu gibi aynı soydan.

ben kız kardeşimle 10 seneden fazla konuşmuyorum. babam vefat ettiğinden beri mal-miras mevzuları haricinde de konuşmadım. borç isterse veriyorum. vakti gelince ödüyor.

bana ciddi bir konuda yalan söylemişti. kendisine "bana herkes yalan söyleyip kandırabilir ama ailem bunu yapmamalı. ne kadar kızsam da sövsem de bunu yapmamalı" demiştim.

birkaç yıl sonra duyduğu ve yanlış anlamış olduğu bir konu hakkında kendisi bana ağır sözler söylemişti. duyduklarının doğru olmadığını evrakla ispatlayınca özür dilemişti.

zamanla ona karşı olan kızgınlığım geçti. artık kırgın da değilim. benim için sokaktaki herhangi bir insan.

nazını çeken insanın sınırı zorlamak her daim tatlı bir uğraşıdır.
  • phonex  (21.12.23 01:59:25) 
Normal değil, sevgisinden olduğunu varsayaak bile insan sevgisini sevgi dolu şekilde göstermeli. Bunu sağlamak da yetişme çağında ailenin görevi.

Ne yazık ki birçok anne baba bu konuda çok da başarılı sayılmaz. Kendinizi yormayın, istemediğiniz sevmediğiniz şeyleri söyleyin. Bazen insanların değişmesi gerekir; normal olan bu.
  • akhenaten  (21.12.23 08:12:12) 
"Abinin seninle sataşması sorunu ile ilgilenecek vaktimiz/takatimiz yok veya ilgilenmek istemiyoruz bu nedenle seni sataşılmanın aslında iyi bir şey olduğuna ikna ederek aradan çıkıyoruz" anlamına geliyor bence.


  • peki madem  (21.12.23 17:56:47 ~ 18:00:00) 
"sevdiği için sana sataşıyor" lafı sataşılan kişiyi idare etmek içindir ve çoğu zaman şu anlama gelir
"onun nazını çekeceğini bildiği için sana sataşmakta sorun görmüyor veya biz sana gıcık oldugu için sataştığı ihtimalini düşünmek istemiyoruz"

  • abelardo  (21.12.23 21:59:47) 
@abelardo: heh aynen, cevap bu sanirim. "nazini cekecegini bildigi icin sana satasiyor"


  • ahm1  (21.12.23 22:08:38) 
aslında alıp karşılarına konuşmaları ve çözülmez bir sorunsa profesyonel yardım almaları gerekir ama bir taraf diğer tarafa kin gütmesin diye anne-babalar böyle şeyler söyleyebiliyor. bu gerekçe tabii ki kabul edilemez ama çocuğun çözemediği bu sorunu aileler de çözemeyecek kadar bilinçsiz genelde.


  • anna sun  (22.12.23 00:42:10) 
[]

eski klavye ile yeni mouse'u birleştirme

microsoft marka klavye-mouse setim var. bu setin tek bir usb alıcısı var. ben buradan microsoft mouse'u sadece el ile kapatıp kenara koyacağım ve yeni mouse'un usb'sini takacağım.. bu durumda, microsoft klavye ve başka marka mouse ile kullanmak sorun yaratır mı?




 
Hiçbir sorun yaşamazsınız.


  • namandigurai  (15.12.23 09:35:08) 
Şu anda bunları yazdığım bilgisayarımda bir takım klavye mouse set var microsoft, aynı anda başka bir farenin de alıcısı takılı bilgisayara, ara sıra da onu kullanıyorum aynı anda.

Hiç bir sorun olmaz +1
  • John Bloor  (15.12.23 11:43:40) 
[]

hijyen, tüketim kültürünün bir sonucu mu?

bu aslında bazı postmodernistlerin söylemi sanırım ama geçen gün bir programda akademisyen ve yazar vedat ozan'ı dinliyordum ve özetle şöyle dedi: "eski çağlarda sıcak su bulmak çok zordu, dolayısıyla birkaç ayda bir yıkanılıyordu, belki senede bir. kimse yıkanmadığı için de kimse kimseye kötü kokmuyordu. pis kalalım demiyorum ama saçlardaki yağın orada olmasının da bir sebebi var. şu an hijyen paranoyası yaşıyoruz." vs. diyip tüketim kültürüne bağladı bu kadar fazla temizlik ürünü tüketmemizi.

düşündüm de, tuvaletten çıktıktan sonra elleri yıkamanın illa ki faydası vardır ama 1-2 günde bir duş almanın, saçları yıkamanın da gereği olmayabilir cidden. tabii ki şimdi düşününce "ıyy yağlı yağlı olur mu öyle" diye düşünüyoruz ama bunun pis olduğu bize öğretilen bir şey zaten. çinlilerin yemek kültürünü garipsemekle aynı şey. 300 sene önceki insanların kendilerini pis hissettiklerini hiç sanmıyorum.

bu konuda ne düşünüyorsunuz? araştırmak için kaynaklar var mı?

edit: yazarın kendisi de küçükken sıcak su haftada bir verildiği için haftada bir banyo yapıyormuş. kimse kimseye kötü kokmuyordu ama çok terli biri gelince hala kokusu kötü geliyordu diyor. sanırım ben de ilkokulda haftada bir banyo yapıyordum. sadece bazen saçlarımı hafta ortasında 2. kez yıkıyordum. çocukken terimiz o kadar kötü kokmuyor mu, anlamadım. şu an haftada bir banyo yapmam imkansız.

 
eskiden saçlarına metro havası ya da egsoz yapışmıyordu
buradan sık yıkanma modasını* reddetmek gibi ahlaki bi tavır çıkmayabilir. ama su zengini de değiliz.

  • lambırcek  (07.12.23 02:21:32 ~ 02:21:46) 
@lambırcek'e ilave, eskiden yediklerimizde bu denli kimyasal katkı yoktu, bunun da tere ve çabuk kirlenme hissine etkisi var. Bir de kozmetik dünyası "yağlı saç = kirli saç" gibi bir algı yarattı. Oysa sebumun saç derisine faydasını sadece merak eden araştırıp öğreniyor. Koku işin kırmızı çizgisi elbette, vücutta bir noktada koku varsa orada bakteri vardır, kirlenmiştir ve en kısa zamanda temizlenmesi gerekir.


  • zaman ilac degil insanlar unutkan  (07.12.23 02:41:21) 
bir şeyin iyisine alışınca "eskiden bunu nasıl yapıyormuşuz ya" dersin. Koku duyusunda, temizlikte vs. her şeyde böyle bence.

Türkiye'de bazı kişilerde hijyen paranoyası var ama genel olarak bakarsak son 100 yılda insan ömrünün uzaması da bu hijyene bağlanıyor mesela.
  • nhk ni youkosu  (07.12.23 02:53:42) 
Yani böyle düşününce ayakkbı giymeme akımları da var mesela. Bir video görmüştüm, adam "bana neden ayakkabı giymiyorsun?" diye soruyorlar halbuki ben en güzel ayakkabılara sahibim zaten, yalınayak dolaştığımdan beri kendimi harika hissediyorum falan diyor.

Teknolojinin hangi miktarının doğal olduğuna kim karar veriyor ki? Eskiden diyorsunuz da, eskinin de eskisi her daim var. Bunun sonu yok. O gün ne doğru düzgün tesisat vardı ne de bu kadar kapsamlı baraj sistemleri, haliyle yapılanıyordu. Bugün var, yapılabiliyor.

Bizim ülkede çok fazla eskiler romantizmi yapılıyor. Ben duya duya usandım artık aslına bakarsanız. Diğer taraftan antibiyotik gibi basit bir şey olmadığı için ishalden bile kolayca ölebiliyordunuz eskiden örneğin.

Bu yola girmeyin bence, bu yolun sonu hiç iyi yerlere çıkmıyor.
  • akhenaten  (07.12.23 05:51:05) 
Kalabalık bir ilkokula giderek kokup kokmadığını test edebilirsiniz. Koku direkt ciğerinize işliyor.
Ayrıca, yıkanmak, banyo yapmak, duş almak farklı farklı kavramlar. Sıcak su bulamayan derede yıkanır, ama yine de temizlenir.

  • auroraaurora  (07.12.23 07:57:54) 
akademisyen kimliğine bürünüp sallamış biraz anlaşılan. yağı kümden yok etmiyoruz zaten saçtan, ciltten. etraftan binbir pislik yapışıyor cilde. temizleyip kurulayıp nemli olsun diye yağlı krem sürüyoruz.
akademisyen(!)'in dediklerinde doğruluk payı var ama baktığı ve durduğu nokta yanlış. köyde herkes tezek koktuğu için ve burun da bir müddet sonra alışacağı için, köydeyken o kokuyu almaz olabilirsiniz ama bu durum cildinize, kıyafetinize, o kokuya sebep olan koku molekülleri, mikroorganizma vb her neyse, onların sindiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. ve bu sağlık için risktir. En başta da söylenmiş, bugün bir çok zararlı kimyasal molekül havada uçuşup bizlere yapışıp duruyor.

  • abbabaabbaababbabaababbaabbabaab  (07.12.23 08:19:49) 
saçımızı yıkamadığımız zaman biriken şey sadece yağ değil ki? sigara kokusu, toz toprak vs... zaten saçtaki yağ 6 cm'e kadar gidiyormuş. saçın kalanı için o yağın bi faydası yok.

bence şurada sıkıntı var. iki günde bir duş almak normal örneğin. ama her duşta delicesine sabun, duş jeli, şampuan, krem cart curt kullanmak evet tüketim kültürünün bir sonucu olabilir. geçen bi kuaförün youtube kanalına takıldım. saç kremlerini yorumluyor ve hepsinin arkasında saça bolca uygulayın yazıyordu. halbuki uzun saça en fazla iki fındık büyüklüğü yetermiş.

ev için olan temizlik malzemelerinde de durum bu bence. geçen bi doktorun paylaşımında gördüm. atıyorum 2 lt suda bir damla çamaşır suyu bile en güçlü mikrobu öldürür diyordu. ben klozet harici bir yerde çamaşır suyu kullandığımı hatırlamıyorum ama tuz ruhu ile buzdolabını silen biliyorum mesela, çok saçma bu.

yani sonuç olarak reklamların filan bize normalmiş gibi göstermeye çalıştığı bazı ürün kullanım şekilleri var ve bunlar çok gereksiz katılıyorum. ama eskiden su yoktu az yıkanıyorduk bu normaldi, eee, bu devirde de az yıkanalım demek mantıksız.
  • elorelia  (07.12.23 09:15:26 ~ 09:16:23) 
İnsanlar eskisine göre çok daha fazla bir arada yaşıyor (15 milyon İstanbul'da) ve etkileşim çok fazla, şehirler arası, uluslar arası uçuşlarla mikroplar çok hızlı ve uzaklara taşınıyor.
O yüzden mikrop çeşitliliği ve maruz kalınması çok daha yüksek eskisine göre.
Tüm bunlara rağmen yaşam kalitesi ve süresi uzuyor, çünkü abidik bir mikropla ölme ihtimalin düşük hijyen sayesinde.

Eskisi gibi dağda tek başıma yaşayacağım diyorsan, daha gevşek davranabilirsin bence.
  • burfak  (07.12.23 11:01:57) 
(kesinlikle duyuruya cevaptır)

su hakikaten sayılı. öyle bol bol kullanmak, 2 günde 1 yıkanmayı bile alt sınır saymak bilemiyorum. ankarada sular uzun süre kesildiğinde içme suyu kullandık. bakanın biri 2 günde 1e indirdim yıkanmayı dedi de bu lütfunu ayıpladık.

daha 20 sene olmadı, haftada 1 yıkanmak normaldi. muhtemelen bazı yerlerde halen öyle. şimdi 2 günde 1 normal oldu. normal değişiyor. tüketim değişiyor.

her tenefüs 100lerce çocuk savaş ediyor, okul kokar, kokmalıdır

ilaç iyi bi şey tabii ama eskiden antibiyotiği alt ede ede ejderhaya dönüşmüş bakteri de yoktu
ih1.redbubble.net

çamaşır suyunda zaten 5 litreye 1 kapak atın yazıyor ki bu bile suları kirletiyor. biz o suyu içiyoruz. balık geliyor soframıza oradan. başka hayvanlar yiyor oradan bize ulaşıyor. eskiden insanlar eşerya koliden ölmüyordu, demek ki tuvalet temizleme yöntemleri mevcutmuş.
  • lambırcek  (08.12.23 21:48:23 ~ 21:49:05) 
Vucut temizliği dışında tüketim kültürü sonucudur. Ev temizliği, aşırı kıyafet temizliği hem zaman hem de kaynak israfıdır.


  • ferenc  (08.12.23 23:06:40) 
[]

ev arkadaşı kira/vergi/sözleşme sorusu

sahibi olduğum evin bir odasını kiralayacağım. birisi geçen bana "kişi sana eft olarak parayı 'diğer para transferi' olarak işaretleyip gönderirse bir şey olmaz, sözleşme yapmana gerek yok. arkadaşın sonuçta, gönderebilir para. ama 'kira' diyip gönderirse sözleşme yapman gerekir." dedi ama emin olamadım doğruluğundan. cezası da büyük. konuyu bilen var mı?

sözleşmesiz olmuyorsa da nasıl yaparım bu kira sözleşmesi işini? ne yapmam lazım?


 
Kira gelirinde alt limit var, yani senelik kira geliriniz belli bir miktarın altında kalırsa vergiden muaf oluyor. 2022 için 9.5k galiba.


  • ya volna  (04.12.23 09:26:13) 
Kirayı elden almayacaksanız, %100 resmi yapın. İmkanınız varsa 4-5 bin TL para verip, avukata hazırlatın sözleşmeyi. İş inada binerse, arkadaşlık, kardeşlik vs. hikaye.

Düzenli para gönderimleri takibe girer, üzerler.

Mart ayında hazır beyandan ödeme yaparsınız. Kabaca 1 - 1,5 kira vergiye gider. Ama kafanız rahat olur.


.
  • kartallar yuksek ucar  (04.12.23 12:48:28) 
@ya volna: bir aylık kira yani :)

:/
  • ahm1  (04.12.23 22:58:48 ~ 22:59:08) 
[]

yüksek düzeyde nefes darlığı (psikolojik)

bende çocukluktan beri psikolojik olarak nefes darlığı olur zaman zaman. sürekli derin nefes alma ihtiyacı duyarım ama o nefes alma yarısında kesilir, anca 8-10. denememde alıp bir anlık rahatlarım, sonra tekrar derin nefes alma ihtiyacı hissederim, tekrar zorlanırım, şeklinde devam eder.

skıntılı bir süreçten geçtiğim için bu son günlerde, özellikle de bugün acayip arttı, hayatımda hiç bu kadar olmamıştır muhtemelen. nefessizlikten yorgun düştüm. bunun için nefes egzersizi vs. var mıdır? ne yapayım?


 
youtu.be

Mindfullness training / egzersizi diye ararsanız bulursunuz. Meditasyon da aynı işi görüyor. Headspace isimli uygulamaya bakabilirsiniz.
  • playing star again  (08.11.23 22:12:02) 
[]

hayatımı bitirmek üzere olan sağlık problemim (2)

İlk duyurum icin lutfen bkz. www.eksiduyuru.com

"Daha basimin tik ettigi gun her sey degisti, basim uyusmaya basladi, 11-12 saat uykudan sonra bile yataktan zor kalkar oldum, ekrana uzun sure bakamiyorum, calisamiyorum, hayatimi surduremiyorum" demistim. Maalesef hicbir doktor bir problem bulamamisti. E hal boyle olunca "bulamadilarsa bir sey yok demektir, acaba psikolojik mi" vs diyor insan ama gecen gun bir arkadas, tam da bana benzer bir probleminden bahsetti.

20'li yaslarda biri. Bazen, ozellikle isikli mekanlarda telefona bakarken birkac saniyelik bilinc kaybi yasadigi oluyormus. Mesela metro beklerken telefona baktigi sirada elinden telefonu dusurmus, kendisi yere yigilmis falan ama birkac saniye sonra kendine geliyormus. Bu kisi de goz ve noroloji doktorlarina gitmis ama bir sorun gormemis doktorlar. Onda benimki gibi uyku problemi vs yok, sanirim gayet normal bir sekilde devam ediyor hayatina, bir tek bu mesele var, bu da her zaman olmuyor. Kendi dusuncesi ve babasinin arastirmalarina gore karanlikta telefona cok bakmaktan oluyormus bu durum ve kendisi de bu sekilde cok zaman gecirmis. "Sanirim sebebi bu" diyor ama cozumunu o da bilmiyor.

Simdi bu hikayeyi, benimkiyle paralel noktalari var diye anlattim. Bende de bu kiside de doktorlar bir sorun bulamiyor ama yasadigimiz sorunlar var. Hal boyleyken, nasil bir fikir jimnastigi yurutebiliriz, nasil bir cikis yolu bulabiliriz? "Psikiyatriste gidip farkli ilac dene" diyenler var ama bu sorunum psikiyatrik ilaclarla cozulebilir mi ki? Yoksa basi agriyanin basur ilaci kullanmasi gibi sacma bir deneme mi olacak bu? Bu kisinin sorununun da psikolojik oldugunu sanmiyorum.

Yardimlarinizi rica ediyorum. Hayata tutunmak istiyorum ama maalesef bu hastalik buna hic izin vermiyor.

 
Nöroloji doktoru hangi incelemeleri yapmış, uyanıklık ve uyku EEG'si çekilmiş mi, bunları bilmek gerekiyor.
Fotosensitif epilepsi aklıma bir olasılık olarak geldi. Özellikle, sözünü ettiğiniz kişi için.

  • pro9it9is9  (01.11.23 18:08:13) 
bir süre telefon ve bilgisayar kullanımına ara versen? 1 ay kullanma mesela birde o zaman değerlendir durumunu. belki ilaçlık bir şeyin yok.


  • ayseee  (01.11.23 18:17:13) 
Acikcasi sozunu ettigim kisinin hangi tetkikleri yaptirdigini bilmiyorum.


  • ahm1  (01.11.23 18:17:23) 
@ayseee: oyle bir 1 ayi nasil becerebilirim ki? Bir de diyelim ekransiz hayatim cok iyi. Ee bu cagda nasil omur boyu bilgisayar ve telefon kullanmadan yasayacagim?


  • ahm1  (01.11.23 18:19:08) 
Gecmis olsun. Allah sifa versin. Ne diyecegim. Eger tetkiklerde bir sey cikmiyorsa nedeni cok basit olabilir. Sacma da olsa Akla gelen seyleri kontrollu bi sekilde deneyin derim.

10 yildan fazladir bel agrisi cekiyordum. Oturup kalkarken iki buklum hale geldim zamanlar oluyordu. Bir cok hastanede, prof'undan doç'una bir cok doktora gorundum. Hepsi de sikayetlerine eneden olacak hic bir sey yok belinde dediler.

En son 1,5dk'lik bi youtube videosunda sagliksiz uyuma pozisyonlarini gordum. En sagliksizi benim alikanlik haline getridigim yuzustu uyuma pozisyonu oldugunu soyluyordu. Uyuma pozisyonumu degistirdigimde bel agrim aninda yuzde 80 oraninda azaldi. Yani artik neredeyse etkilemiyor. Icimden aglamak geliyor.
  • krmzbvl  (01.11.23 19:00:38) 
@ahm demek istedigim ekransiz kalmak gibi denemeleri es gecme. ekransiz en fazla kac gun dayanabilirsin? Kac gunluk ekran orucu tutabilirsin?


  • krmzbvl  (01.11.23 19:02:42) 
Evvelki duyurunuzuda okumuştum öncellikle Allah şifa versin. Verebileceğim tek tavsiye üniversite veya eğitim araştırma hastanesinde doktorlara görünmeniz çünkü bu tür hastanelerde detaylı tetkikler ve takip yapılıyor muhakkak sizi ilgili bir alana yönlendirirler ümidinizi yitirmeyin.


  • doharkoman  (01.11.23 19:55:23) 
Bence de, özellikle epilepsi ile uğraşan bir doktora başvurmak ve gerekli incelemeleri yaptırmak gerekli.
Böyle bir şey olabilir mi gibi uygun bir dille söyleyebilirsiniz.
Ayrıca uygun ilaçlarla, teknolojiden uzak kalmadan normal yaşamınızı sürdürebilirsiniz.
Çok çeşitli uyaranlarla böyle yakınmalar ortaya çıkabiliyor.
Televizyon izlerken, bilgisayarda ya da telefonda oyun oynarken...
Hatta çok klasik bir örnek var YouTube'da. Pokemon dizisinin bir bölümünde, Japonya'da çok sayıda çocukta epilepsi nöbeti gelişmiş.
  • pro9it9is9  (01.11.23 21:44:30) 
Epilepsi +1

Geçen bi haber görmüştüm
Kimsenin teşhis koyamadığı hastalığa chat gpt teşhis koydu diye

Bi denenebilinir
  • foster  (01.11.23 22:53:12) 
o kadar tahlil yapıldı, mr, eeg çekildi, epilepsi olsam çıkmaz mıydı ya? :(

artık tahliller temiz çıkınca üzülüyorum, keşke bir hastalığım olsa en azından tedavisi, ne yapılacağı belli olur. beynimde tümör çıksa bile sevineceğim, o derece kötüyüm şu an :(
  • ahm1  (01.11.23 22:55:29) 
sessiz migren/asefaljik migren konusunu araştırmanızı öneririm.


  • Phoebe  (01.11.23 22:58:58) 
sorununuz epilepsi olabilir mi bilmiyorum, tam ona ilişkin bir şey yok gibi. ama şunu söyleyeyim kendi deneyimimden, bende uykuda olan türünden ve elimin bazı parmaklarında uyuşma hissiyle de bağlantılanan bir epilepsi var. nöbet de geçiriyorum yani baya ilaç kullanmazsam. fakat hiçbir eeg, uyku eeg'si, emg, mr ıvır zıvır hiçbirinde çıkmıyor. hiçbir şey görülmüyor beynimde. yani testlere de güvenilmiyor, benim işte açıkça var epilepsim, geçirdiğim nöbetlerden kanıtlarla ne olduğu belli. birden fazla nöroloğa göründüm, farklı yerlerde de çekildi bu bahsettiklerim. yani testler tespit edemiyor, testlerde çıkmıyor diye bazı şeyler elenemiyor belli ki. epilepsinin de dünya kadar türevi var, her epilepsi nöbetli olmuyor ya da görülemeyebiliyor.

epilepsiniz vardır demek için yazmıyorum da, sadece farklı birimlerde bakıldı her şeye, olsa çıkmaz mıydı sorunuza cevap olarak kendi örneğimi vermek istedim.

fakat siz ekran maruziyetini çok abartmışsınız sanırım, yazan bazı arkadaşlara katılıyorum, biraz ekran detoksu deneyin hakkaten.
  • nimberjack  (02.11.23 12:57:03) 
[]

ev arkadaşlığı kira-vergi sorusu

benim olan eve ev arkadaşı alacağım. faturaların durumuna göre 10-15 bin arası bir şey alırım muhtemelen. bu paranın direkt hesabıma havale yapılması vergi açısından sıkıntı yaratır mı? bunun vergisini istiyor mu devlet? ne yapmak lazım?




 
Dünyanın her yerinde gelirler vergiye tabiidir gelir elde ediyorsanız beyan edip vergi ödemek zorundasınız Sıkıntı yaratabilir. Bir gün hiç beklemediğiniz bir anda hesabınıza bloke konulabilir üstelik 5 yıllık gelirlerinizde kontrol ediliyor.


  • doharkoman  (30.10.23 23:00:26) 
düzenli para girişi dikkat çekebilir, her ihtimala karşı başınız ağrısın istemiyorsanız klasik yöntemi kullanın. Yada kripto vb gibi araçlar.


  • Rao  (30.10.23 23:34:32 ~ 23:34:51) 
Bu iş biraz sıkıntılı.
Yarın kavga edip, sizi maliyeye şikayet etmeyeceğinin garantisi yok. Ve tabi ki vergi vermek zorundasınız.

  • parka  (30.10.23 23:46:06) 
offf ev arkadaşının vergisini vermek zorunda olduğum hiç aklıma gelmemişti. 3 kuruş para, yılda bir kira vergiye gidecek.

biraz araştırdım, bu işte bile bir sürü detay var. mesela;

"kira dışı gelir" diye bir şey var, maaş sayılıyor mu?

bir de "gerçek gider" yazıyor. faturalar vs. oraya eve gelen toplam faturayı yazıp kirayı da atıyorum 13 bin (10 bin kira + 3 bin faturalar) olarak mı yazmam lazım?
  • ahm1  (30.10.23 23:49:30) 
Arkadaş ne vergisi ne maliyesi ya. İlla içine sinmiyorsa elden al parayı. Ya da havale/eft açıklaması olarak arkadaşın elden borç ödemesi yazsin.


  • allah yazdiysa bozsun  (31.10.23 07:20:47) 
Kimse 15-20 bini elden ödemez elden al seçeneği aşırı mantıksız ben uğraşmam bana öyle diyen biri için. Bankamatik çekim limitini aşıyor her gün gidp para mı çekecek insanlar? Bu tavsiyeyi dikkate alma diye yazdım.

Soruna gelirsek evet her türlü gelir vergiye tabiidir ama bu gelirin türüne göre belirli meblağı aşması durumunda vaki olur dolayısıyla sen her ay hesabına kira ödemesi etiketiyle gelen parayı o yıl içerisinde elde ettiğin başka gelirlerle beraber eğer limiti aşıyorsa yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edersin.

Tabii ki bunun için uğraşmana gerek yok bunları sistem görüyor, 2023 yılı için mart ayında herhangi bir mali müşavir bürosuna gidip yardımcı olmasını istersen (ücreti mukabilinde) sana beyan verip vermeyeceğine bakıp yardımcı olur. Bu söylediklerim çok cüzi rakamlar, elden para almakla uğraşmaktan ve vergi kaçırmaktan çok daha kolay. Bir kere yaptın mı zaten göreceksin atla deve olmadığını.
  • Kediyi üzdün  (31.10.23 09:40:48) 
Vergi beyannamesi doldururken usül olarak gerçek değil "götürü"yü seçersen masrafları tek tek belirtmekle uğraşmazsın.


  • parka  (31.10.23 14:55:50) 
[]

yüz şeklim hangisine giriyor?

son saç sorusu duyurum bu soruya yol açtı.

şu sitede yüz şeklinizi foto düzenlemeyle çizin demiş: www.bantonframeworks.co.uk (sayfada, aşağılarda yüz şekilleri de yer alıyor)

çizdim: i.hizliresim.com

ama round mu, square mı karar veremedim. sizce hangisi? gözlük seçimi için mühim.

tepe round, gerisi square gibi benim :)

round ise kare, square ise yuvarlak gözlük alıcam.

 
yüz ölçülerini oranlayarak şekli söyleyen hesaplar var, onlara da bakabilirsin


  • lambırcek  (30.10.23 03:19:11) 
Hangi siteler onlar?


  • ahm1  (30.10.23 04:10:46) 
Bir tane şu var mesela;

faceshapedetector.com

Bunun gibi birkaç siteden deneyebilirsiniz
  • akhenaten  (30.10.23 08:26:54) 
  • foster  (30.10.23 10:15:10) 
[]

hayatımı bitirmek üzere olan sağlık problemim

biraz uzun olacak ama artık bu problemim çözmem lazım, yoksa yaşayamayacak duruma geleceğim. o yüzden yardım bekliyorum. yoksa şartlar beni "yaşayamamaya" zorlayacak. bu hastalık yüzünden işten çıkmak zorunda kaldım.

muhtemelen gözle ilgili bir problemim var. son 3,5 senedir 11-12 saatten az uyuyunca başım uyuşuyor, midem bulanıyor. 2 gün üst üste 8 saat uyuyunca nefes-göğüs daralması oluyor, bacaklarda aşırı güçsüzlük oluyor. bilgisayara gözüm/başım ağrımasına rağmen bakmaya devam edince koltuktan kalkar kalkmaz bacaklarda aşırı güçsüzlük oluyor. akşamları mekanların ışıkları kötü etkiliyor beni. çenem uyuşuyor. bir keresinde bilgisayara çok bakıp dışarı çıktığımda çok kötü oldum, başımı oynatıp etrafa baktıkça sırtımdan, omurgamdan aşağı belime elektrik çarpmış gibi oldu, düşüp bayılacağım diye çok korktum, başımı hiç oynatmadan, hep önüme bakarak eve döndüm. loş ışıkta vakit geçirince gözlerimin altı kızarıyor, bunu doktorlara anlatıyorum, doktorlar "öyle şey olmaz" diyor. ama loş ışıktan oluyor, bir kere de olmadı, belli bir şey.

ama sanırım hikayeyi baştan anlatmam lazım. sanırım bende ileri bir göz problemi var ama ya doktorlar bunu eğitimlerinde görmedikleri için anlayamıyor ya da niyeyse gözümde herhangi bir yapısal değişikliğe yol açmıyor bu sıkıntım.

hikaye: ben oldum olası bilgisayar başında çok vakit geçirdim. eve ilk bilgisayar 7-8 yaşındayken girmişti. 12-13 yaşlarında bile "gözüm çok yanıyooor, gözüme bir şey batıyor gibi oluyor" diyip duruyordum. çok ekrana bakmaktandı tabii. yazın tatile gidince şikayetim falan kalmıyordu. ortaokulda gözlük takmam gerekmesine rağmen üniversiteye kadar gözlük kullanmadım. 2015 yılıydı sanırım, sinemaya gittiğimde ekrana bakarken gözümde kırmızı şerit halinde görüntüler çıkıyordu, doktora gittim, "göz kürenin yeri değişmiş" dedi, damla verdi, geçti. gerçekten de damlanın prospektüsünde "göz kürenin yeri değişmesi halinde..." vs. yazıyordu. 1 sene sonra tatile gidince ilk gün gözüm ve başım ağrıdı. ertesi gün geçti. bu bir kere daha olunca dedim ki "hmm sanırım göz sürekli bilgisayara bakmaya alışmış, o yüzden doğaya çıkınca başta alışmakta zorluk çekiyor." ama bunu doktora anlatınca "öyle olmaz, biz hemen alışmasını bekleriz" diyor. halbuki şimdi de bazen, akşamdan sonra, ekrana baktıkça ayıldığımı hissediyorum. sonrasında, şubat 2020'ye kadar son 1-1,5 sene sürekli göz damlası kullandım. doktora "gözlerim bir garip, ağrıyor, düzgün bakamıyorum" vs. şikayetleriyle gidiyordum. doktor da 2-3 ayda bir 2 tane göz damlası veriyordu. bir süre sonra "yeter hep aynı ilaçları verip duruyor" deyip başka doktora gittim, o da "niye bu damlaları veriyormuş ki, ameliyat için bunlar" vs. dedi, başka basit bir damla verdi. gözlerim ara ara iyi oluyordu, ara ara biraz kötü oluyordu. doktorlar sadece damla yazıp yolluyordu. en son eylül 2019'da gözlüğümün sol camı diagonal şekilde biraz kalınca kum tarafından çizildi. ben de yeni değiştirmiştim, biraz böyle kullanayım dedim, baktım, görüyorum, öyle çok net bir çizik yok. şubat ayına kadar kullandım, 2020 şubat ayında yeni gözlüğü alınca bir an çok acayip hissettim kendimi, dünyaya çok farklı bakıyordum. bir kere daha gittim doktora, "önceki doktor yanlış ölçmüş" dedi, daha düşük bir numara verdi, o zaman biraz rahatladım ama tamamen eski hâlime dönmedim. ilk gözlükten sonra mı, ikinci gözlükten sonra mı hatırlamıyorum ama bir gün uyumaya çalışırken başımın sol tarafı birden "tık" etti (hatırlatma: gözlüğümün de sol camı çizikti). kalın bir tel oynamış gibi bir histi. o günden sonra her şey değişti ve işte en başta yazdıklarım olmaya başladı. sonra bir farklı doktora daha gittim, aynı numarayı verdi. sonra da covid geldi, biraz salmama rağmen ara ara gitmeye devam ettim doktorlara ama sonuç değişmedi (bir daha da gözlüğü değiştirmedim).

gözleri küçüklükten beri gelen süreçte hasta mı ettim? ama hasta ettiysem neden doktorlar anlayamıyor? gözüm nörolojik bir sıkıntıya mı sebep oldu? ama bir sürü mr vs. çekildi, yine hiçbir şey çıkmadı.

bir sürü göz doktoruna, nöroloji doktoruna gittim, bir sürü mr, tetkik vs. yapıldı ama hiçbir şey bulunamadı.

geçen bütün günü dışarıda geçirdim. sanki biraz daha dinç ve gözümü sağlıklı hissettim ama bunun nedeni tamamen ekrana bakmamak mı bilemiyorum tabii.

ben ne yapayım, nasıl çözerim bu durumu? yoksa mecburen hayatım bitecek mi? gerçekten çok ciddi hayati bir meseleyle karşı karşıyayım :((

 
Yani bütün yazdıklarından şunu çıkarımlayabildim; sen bu durumun gözünle alakalı olduğunu sanıyorsun ama onca doktor bakmış bir şey bulamamışlar bence sorun başka bir yerde olabilir. Genel bir doktora görünmende fayda var bence.


  • Pass this on  (24.10.23 09:28:41) 
Hocam sen bunu daha önce de sormuştun, o zaman da gözlük çizildi diye böyle bi sorun olmaz diye düşünmüştüm. Bence sorun gözlerinde değil. İyi birer nörolog ve beyin cerrahına git bence. Gözden kaynaklanması daha düşük ihtimal gibi geliyor bana. Gittiğin doktorlar test yapmış bakmış işte sonuçta. Bi de dediğim gibi gözlük çizildi sonra kafamda bi şey tık etti çok birbirleriyle bağlantılı olaylar gibi gelmiyor bana.


  • nundu  (24.10.23 09:39:40) 
gözleri çizdir, gözlükten kurtul ondan sonra bi bak bakalım devam ediyor mu?


  • ayseee  (24.10.23 09:48:31) 
allah korusun da beyninizle ilgili bir sıkıntı olabilir. çünkü göz diğer organlar gibi değil, direkt bağlantılı. benim de çocukluğumdan beri gözlerim sıkıntılı, bir keresinde beyinde problem olabilir diyerek beyin mr'ı çektirmişlerdi.

zaten anlattıklarınız gözden ziyade daha çok beyinle ilgili bir soruna işaret ediyor gibi. bu alanda sağlam bir doktor bulup derdinizi ayrıntısına kadar anlatın.
  • candide  (24.10.23 11:24:27) 
Tesekkurler cevaplar icin. Yorum yapmak isteyenler yapsin lutfen.

@candide ve @hacirotti: beyin mr'i cekildim, o da temiz cikti. Artik bir sey ciksin diye dua ediyorum. Peki o zaman bir de beyin cerrahina gideyim bakalim ne diyecek. Ama ben umitsiz umitsiz gidiyorum artik.

Bir de gercekten o "tık" etme olayindan sonra degisti her sey.
  • ahm1  (24.10.23 14:37:30 ~ 14:41:41) 
Geçmiş olsun, tık etmeye takılmışsınız ancak onunla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Genel sağlık durumunuz nasıl, başka bir hastalık teşhisi kondu mu? Kullandığınız başka bir ilaç var mı, gittiğiniz hekimler sizi farklı bir uzmanlığa yönlendirdi mi?


  • efx  (24.10.23 22:27:39) 
@efx: tık etmeye takıldım, çünkü tam olarak o andan sonra her şey değişti. beyaz ile siyah gibi fark var ya da beyazdı, gıpgri oldu. evet, o ana kadar gözlerimde 1-1,5 senedir sıkıntı vardı ama hafifti, hayatımı engellemiyordu. o tık olayı bir oldu, pir oldu ve bir daha da tekrarlanmadı.

hastalıklarım:

- majör depresyon sebebiyle antidepresan kullanıyorum (kullandığım tek ilaç, ismini de yazayım madem, paxera). bir psikiyatriste sormuştum "ilaçtan olabilir mi? belki prospektüste yazan yüzbinde 1 ihtimal bana denk geldi?" diye ama "yok, böyle bir şey yapmaz" dedi. belki bir psikiyatriste daha sorsam iyi olur.
- geceleri dişimi çok sıkıyorum
- boyunda fıtık başlangıcı var. bir doktor demişti "belki de boynunda fıtık var, sinirlere baskı yapıyor" diye ama fizik doktoruna gittim, "sinirlere baskı yapmıyor" dedi.

çenemin solu da uyuşuyor bu arada ama o tık olayından sonra başladı. tık olayı da başımın solunda olmuştu.

şimdiye kadar şu doktorlara gittim (sayılar tahmini, her defasında farklı doktor tabii): nöroloji x5-6, göz doktoru x9-10, fizik tedavi, kardiyoloji

diş sıkmaktan olabilir mi bilemiyorum. diş doktoruna bundan bahsetmedim. bahsetsem de anlar mı merak ediyorum artık. çünkü hangi doktora dertlerimi anlatsam "ondan olmaz, bundan olmaz, öyle bir şey görmedim hiç" diyor.
  • ahm1  (25.10.23 00:47:21 ~ 01:09:02) 
geçenlerde bir tam günü dışarıda gezerek geçirmiştim. iyi geldi gibi hissetmiştim (ekranlardan uzak kalıp gözü dinlendirmek, günışığına maruz kalmak). 3 gündür 8-9 saat uyuyup yarım günü (gündüzün yarısını) dışarıda geçirmeye çalışıyorum ama gözler yeni hayatına alışamıyor galiba, çok kötüyüm :( uyku, halsizlik, mide bulantısı var, kursağım düğümleniyor sanki kusacakmışım gibi hafiften. az uyumak da (8-9 saat) kötü etkiliyordu bu arada. yani ya göz ve uyku ikilisinden biri ya da her ikisi birden kötü etkiliyor beni şu an. birkaç gün daha denemeyi düşünüyorum.

bu hastalık yaşamımı sonlandırmak için çok zorluyor ya :(((
  • ahm1  (25.10.23 23:37:10 ~ 23:42:05) 
[]

Bunu tam zamanlı iş olarak yazabilir miyim?

Olumlu bir cevap beklemiyorum ama insani yasatan umittir iste.

Freelance bir iste calisiyorum. Kimi gun bir saat, kimi gun 3 saat, cok dengesiz is. Tam zamanli işlere basvurunca ise gecmiste dogru durust tam zamanli ("sozlesmeli" tabirini de kullaniyorlar) işte calismadigim icin guvenemeyip işe almiyorlar.

Ben bu freelance işini tam zamanli calismisim gibi gostersem yediremem degil mi? Sgk kayitlarindan anlasilir sonucta?

 
[]

Ev arkadaşlığı sorusu (eşyalarım?)

Sahibi oldugum eve ev arkadasi alicam. İlk defa ev arkadasim olacak. Odanin degeri 8-10 bin lira, hani "o parayi veren zaten sizin esyanizi calmaz herhalde" diyeceksiniz belki ama belli olmaz, belki iki ogrenci de yerlesebilir oraya. Bir de 10 bin veren insanin 10-15 binlik laptop'u calma ihtimali niye sifir olsun ki, bu dusunceye de supheyle yaklasiyorum.

Sorum şu: esyalarimin calinmasindan korkmali miyim? Bilgisayar almam lazim, masaustu veya laptop almak fark eder mi? Mesela "laptop'u calmasi daha kolay, masaustu alayim" mi diyeyim? (Sonucta her disari ciktigimda laptop'u yanima alamam). Apartmanin girisinde guvenlik kamerasi da var ama bilemiyorum.


 
o risk her zaman var tanıyana kadar temkinli davranmalısın. bu işler genelde tek seferde olmaz yani önce ortalıktan bi 200 lira kaybolur, sonra bi eşya kaybolur en son büyük parçalar gider. mümkünse gerekli durumda ailesine ulaşabileceğin referanslı birini bul. arkadaşının arkadaşı gibi.


  • orpheus  (18.09.23 18:39:11 ~ 18:39:53) 
Peki masaustu bilgisayar mi daha mantikli? En azindan kamerada kasa ve -bunu da alirsa- ekran belli olur belki?

Koltuk, buzdolabi vs. goturmesi imkansizdir herhalde :) apartmandaki kamera bozuk olsa sokaklarda bin tane kamera var, illa ki tespit edilir herhalde.
  • ahm1  (18.09.23 18:51:07 ~ 18:52:38) 
Hocam sen çok pimpiriklisin annem gibi. Ev arkadaşlarımı netten buldum. Evi onlara bırakıp aylarca gelmediğim de oldu. Bir şey olmadı ama olabilirdi de. Biri kaleboduru kırıp, ben yapmadım, zaten öyleydi. Belki de sen yaptın falan dedi. Oluyor yani. Değerli eşyalarını odanda bırak.


  • Kahvedesu  (18.09.23 18:55:59) 
Öğrenci alın. Aranızda abi kardeş ilişkisi biraz "resmiyet" karışımlı olsun. Ders notları iyiyse pek çalma ihtimali olacağını sanmam. Madde bağımlısı ise parasızlık anında her şey de mümkün.
Sosyal medya paylaşımlarına bakın.
Misafirinin gelmesı hususu da düşünün.
Bilgisayar ön tedbir olarak kilitli bir odanızda da bulunabilir.
  • diyecevaplandı  (18.09.23 18:57:23) 
(bu arada ev içi kapilar kredi kartiyla bile acilabiliyormus)

Ekstra kilitli bir odam yok. Misafirleri gelecegi zaman odami kilitleyip cikmak biraz hakaret olmaz mi? Bozulmaz mi, tavir yapmaz mi o kişi?
  • ahm1  (18.09.23 19:03:48) 
Nasıl kredi kartıyla açılıyor? Benim eski kapı. Bu açıdan bakınca evi yakıp giden kiracı da var. Sigorta yapın endişe etmeyin.


  • Kahvedesu  (18.09.23 19:43:24) 
Çok şüphe etmeyin. Kimseye bir borcunuz yok. Odayı başkasına verseniz bile ev sahibi sizsiniz hala. Tamemen evi değil bir odayı kiraya veriyorsunuz.
Tabi en baştan karşı tarafla her şey gerçekçi bir dille konuşulmalı.

Odanızı kilitlemeniz hakaret olmaz.
banyo veya tuvalet gibi zaruri kullanım alanlarını kilitlemiyorsunuz sonuçta.

Bir çok özel durum, mahremiyet denen bir gerçek ve var. Misafir veya kiracı olan sorumluluk sahibi olmalı.
Bozulan tavır yapanın zaten o evde işi yok.

Akrabaların evlerine ziyaret yaptım bu son bir hafta içinde ve her odalarını gezmedim dolaşmadım. Kalabalık olan yerlerde bile üst değişimi veya çanta bir şey almak için "şu odanız müsait mi?" diye sordum .
  • diyecevaplandı  (18.09.23 19:46:55) 
Depozito alın bir iki kira kadar en azından güvenceniz olmuş olur


  • pembe mezarlık  (19.09.23 00:55:27) 
nüfus cüzdanı fotokopisi falan isteyin, kira sözleşmesi yapın. eğer istanbul'daysa ben de ev arıyorum 4500 tl'ye kadar bütçem var, güvenilir nur yüzlü biriyim :)


  • fakat  (19.09.23 11:52:22) 
[]

Ev arkadasligi sorulari

Kira belirleme isi bugunlerde nasil oluyor?

Evin sahibi benim, bir odayi kiraya vericem. Mesela ilana "3 ayda bir tufe+enag ortalamasinda artis" desem "hadi lan oradan" derler mi?

Bir de, istanbul icin hangi siteler kullaniliyor? Eli yuzu duzgun kiraci nereden bulunabilir cinsiyet fark etmeksizin?

ek: bir de mesela eve ilk gelen kişiyle konuştuk, anlaştık diyelim ama aynı gün ya da öbür günü biri daha gelip eve/odaya bakacak. bu durumda ilk konuştuğuma "tamam, gel taşın" demek zorunda değilim herhalde? ama diğer yandan da "biri daha gelecek, biz sizi ararız" tarzı konuşmak da garip geldi şu an ama böyle mi yapmak lazım mecburen? "yarın da biri gelecek. sonrasında olumlu ya da olumsuz olduğunu yazarım ben sana/size" şeklinde mi konuşayım?

 
3 ayda bir kiraladığın oda bir metrekare büyümüyorsa derler tabi.

avrupadaki gibi bir eve yüz kişi başvuruyorsa başvuruları alır size dönerim yaparsın. öyle bir durum olmaz ama. ilk gelene de vermek zorunda değilsin ama yarın biri gelecek dersen adam çekip gidebilir
  • paintov  (02.09.23 12:24:34) 
Oda buyumuyor da urunlerin fiyatlari her gun artiyor.


  • ahm1  (02.09.23 15:58:51) 
ortada sözleşme yoksa (ki olduğunu hiç görmedim ev arkadaşlığında) bu iş tamamen karşılıklı güven ve iletişim üzerinden yürür. ben ki okb'li, detay vermekten asıl konuyu unutan bir insanım; potansiyel ev arkadaşım "üç ayda bir tüfe enag ortalamasında artış" dese "oldu biz kalkalım" deyip arkama bakmadan kaçardım.

ekonomik durumdan dolayı kira gelirinin çok az kalacağını düşünüyorsanız daha anlaşılır bir teklif sunabilirsiniz. ilk 6 ay için aylık 3 bin, takip eden 6 ay için 3500 gibi ama çok mecbur değilse çoğu insanın buna sıcak bakacağını sanmıyorum.

anlaşma konusu da benzer şekilde: kişi gelir, kendisi "tamam" derse siz durumu konuşursunuz. ne bileyim başkaları da görecek ben ona göre karar veririm, üç gün içinde size dönerim vs. diyebilirsiniz. üç ayda bir tüfe enag ortalamasında artışı normal bulup "biz sizi ararız" demeyi garip bulmanız enteresan :) ikincisi bence gayet doğal ki 10 farklı evde yaşamış birisi olarak bunu defalarca hem yaptım hem de gördüm şahsen.

ilan için facebook'taki gruplar olabilir, ev arkadaşı diye google'da aratırsanız çok kullanılan birkaç site de var, oralar olabilir. eskiden duyuru da iyi işe yarıyordu aslında, ben iki belki üç kez ev arkadaşımı buradan bulmuştum ama son 1-2 yıldır hiçbir şey çıkmıyor.

alternatif olarak kısa süreli kalış tercih eden insanlara kiralamayı düşünebilirsiniz, böylelikle kira geliri erimez. hani 3 bin dediniz, adam üç ay kalır, sonra bavulunu toplayıp gider. sonra 4'ten başkasına verirsiniz belki.
  • mark greg sputnik  (02.09.23 16:28:52) 
[]

ev arkadaşlığı nasıl işliyor?

tamamen güven esasına mı dayalı?

sahibi olduğum evin bir odasını kiraya vermek istiyorum (hem para, hem de belki çevre edinirim mantığıyla).

en basitinden mesela kişi bana kirayı verince benden belge istemeyecek mi? peki benim onun parasını alıp "kirayı ödemedin, hadi çık" demeyeceğimi nereden biliyor? ya da tersten düşünelim. kirayı vericem dedi, vermedi, çıkmayı da kabul etmiyor, polis çağırıp çıkartabiliyor muyum?

eve damacana su, sabun, temizlik malzemeleri gibi ortak kullanımlık şeyler nasıl alınıyor? çamaşırları sırayla mı yıkıyoruz (yoksa sadece kendiminkileri mi yıkıyorum)? her şey yeni benim için :/

 
evet genelde güven usulü işliyor. komisyonu göze alırsanız airbnb vs. üzerinden kiralayın, ödeme alın. iki tarafı da biraz daha fazla korur bu sistem kanıt olması açısından.

evi siz kiraya verdiğiniz için ortak malzemelerin masrafını baştan kiraya da ekleyebilirsiniz, aldıkça yarısını da talep edebilirsiniz. çamaşırları ayrı yıkamak hijyen açısından daha makul.

her şey üzerine konuşup anlaşılabilir, doğrusu yanlışı olan bir mesele değil esasında.
  • matlii  (27.08.23 22:53:09) 
zor işler. çok gerek yoksa hiç girme o işte.


  • owen  (27.08.23 23:38:14) 
senden belge istemez.
sana güvendiği için çık demeyeceğini biliyor. 1 aylık verir zaten girerken, problem çıkarırsan sana da stres olur, başka derdin mi yok, 1 aylık oda kirasına göz diktin :D o kişi de zaten biraz oturduğun yere evine tipine işine gücüne bakar ona göre karar verir.
kirayı vermezse sen polis eş dost bakkal mahalleli vs çağırıp bir şekilde yollarsın herhalde, sen de ona göre birini seçersin zaten. yabancı birini seçmeni tavsiye ederim daha az uğraştırıcı olurlar.

herkes tükettiği ürünü kendisi alır. kendine damacana al dersin. deterjanını da kendisi alır çamaşırını kendisi yıkar odasına ya da asılan yere kendisi asar.

temizlik malzemesi, sabun vs bunlar büyük şeyler değil. biri çok tüketirse gider kendisi alır. sana al demez zaten. derse sen de ona ben aylardır kullanmıyorum sen git al dersin.
  • amsterdam otlu sigarası  (28.08.23 07:06:40 ~ 07:07:18) 
Yazdiklarina cevap olarak sirayla goruslerim:

1. Para icin yapilir ama cevre edinmek icin gereksiz. Yani cevre edinmenin daha direkt ve verimli yollari var. Ev arkadasin seni kendi cevresine dahil edecek veya dahil olmaya degecek bir cevresi olacak diye bir sey yok.

2. "kirayı verince benden belge istemeyecek mi? polis çağırıp çıkartabiliyor muyum?" Bu tip seyler bulunduugn yerin kurallarina gore degisir ancak ev seninse genelde cikartmanin onunde pek engel olmuyor, ev arkadasi olacak kisi o riski almis oluyor bir nevi. Kira odemeleri icin belge isteyene hic rastlamadim. Neticede eve almadan once mulakat yapiyorsun, cok pimpirikli gelirse tercih etmezsin. Ama her turlu bir kazanc-risk dengesi var.

3. Eve damacana su, sabun, temizlik malzemeleri gibi ortak kullanımlık şeyler nasıl alınıyor? - Tamamen sana bagli. Ben boyle seyleri kendim alip kirayi da one gore yuksek tutuyordum. Ev arkadasi tasinmadan once bunlari konusup netlestir.

4. çamaşırları sırayla mı yıkıyoruz (yoksa sadece kendiminkileri mi yıkıyorum) - tabii ki sen baskalarinin camasirini yikamiyorsun. Yani istersen yikarsin da gereksiz.
  • hot potato  (28.08.23 17:17:45 ~ 17:18:13) 
[]

Eskişehir'de nereleri gezeyim?

Onumuzdeki hafta gunubirlik eskisehir'e gidecegim, "burada yasayabilir miyim" diye bakmak icin. Tren saatleri arasinda 6,5 saatlik bir vaktim var. Nereleri gezeyim?

Gezmeyi tasarladigim yerler suralar (ev icin espark'in dogu tarafini dusunuyorum/onerdiler): i.hizliresim.com

İatanbul'un en ozgurlukcu semtlerinden birinde oturuyorum, oyle bir yer ariyorum. Tabii hem oturacagim, hem de takilacagim yerler boyle olmali.

6 saat boyunca durmadan yuruyemem tabii. Arada 1-2 mekanda otura otura, etrafa goz ata ata geciricem bu vakti. Aksam barlar nasil diye bakamayacagim maalesef.

Bu arada ozellikle universiteler acilmadan gidip gormek istedim, cunku illa ki o kadar ogrencinin gelip gitmesi degistiriyordur sehri.

 
hocam istanbul özgürlükçü de eskişehir'i yobaz sanma. bir çok lokasyon değerlendirilebilir. resimdeki yer, bekar, çalışan ve arabası olan için 3 defa 4 defa düyünülecek yer. arabayı park edemezsin. sokağında araçla gidemezsin. gece gece sokağa inmeye korkarsın. orayı açık hava öğrenci yurdu gibi düşün.


  • abbabaabbaababbabaababbaabbabaab  (26.08.23 21:49:32) 
Bağlar tantuni diyor ya o işte sakarya caddesinin doğusunu ele. Oralar sana göre değil. Orta gelirli aile mahallesi orası. Güllük, eskibağların zübeydehanıma yakın kısımlarındaki evlere bakabilirsin kolezyum civarı ya da. Her yer kahveci, yeme içme mekanı. Barlar sokağı bitti artık. Varoş meyhaneler sokağına döndü. Barlar tek bir alanda değil daha dağınık halde günümüzde. Bu arada ufacık şehir her yer yürüme,taksi mesafesinde. Bağlarda öğrenci gürültüsü çekmez sümerde falan otururdum. Sümerin içi gelişiyor, atatürk bulvarı çevresi de daha düzgün oturaklı insanlardan oluşur.


  • glamdr1ng  (26.08.23 21:56:28) 
Aslinda benim niyetim ogrencilerle içiçe olmak, hatta onlarla arkadas olmak ama olur mu bilmiyorum. 18-19 yasindakilerle arkadas da olamam herhalde, hareketleri cocukca gelir ama 20-22 yasindakilerle takilabilirim belki.

Arabam yok bu arada. Zaten eskisehir'de gerek de yok.

Acikhava ogrenci yurdu kotu bir sey mi ki? Yani bazen taskinliklar yapabilirler, evet ses sikintisi olabilir ama gece yarisi sokakta ne yapacak bana universite ogrencisi? Buradaki ogrenci profili sikintili degildir herhalde?
  • ahm1  (26.08.23 22:15:51 ~ 22:18:16) 
[]

eskişehir'de nerede yaşanır?

eskişehir'e taşınmayı düşünüyorum. en fazla 1,5 milyon liralık bütçem var (tabii ne kadar az tutarsa o kadar iyi).

istanbul'un merkezi bir yerinde yaşıyorum.

beklentilerim:

- gençlerle iç içe olmak (hatta 2+1 alabilirsem bir odayı öğrenciye kiralamayı düşünüyorum bir süreliğine, çevre edinmek maksadıyla daha çok),
- binanın altında herhangi bir dükkan olmasın,
- sokakta bar olmasın (mesela kadıköy'ün barlar sokağında yaşamak hiç istemezdim) ama barlara 5-10 hadi en fazla 20 dakika yürüme mesafesinde olursa güzel olur,
- güzel, kaliteli, laptop ile bütün gün çalışılabilecek kafeler yürüme mesafesinde olsun,
- öğrencilerle takılacağım dedim. e arada sırada ufak tefek (veya büyük? belki öğrenci kişisi büyük parti verir) partilere de laf olmaması lazım.
- bina eski olsa da fark etmez (yine de kırık dökük, virane olmasın tabii), içi yeni olsun yeter.
- hastaneye tek otobüsle gidebileyim.
- bir de çok kriter yazdım ama favori marketim migros :) neyse artık bu olmasa da olur, yapacak bir şey yok.

2+1 olsa çok güzel olur ama bu para 1+1'e anca mı yetiyor?

ve son olarak arabam yok. site istemiyorum.

 
Üniversite Caddesi Espark avm civarı olabilir. Kafeden çok bir şey yok. Tramvay durakları var önünde.
Espark'ın içinde Migros var. :) Barlar sokağına yakın.
Eskibaglar, Yenibağlar, Güllük, Bahçelievler mah. diye arama yapabilirsiniz.
  • on and off  (20.08.23 03:17:59) 
vişnelik tarafları ile ilgilenebilirsiniz. Öğretmenler bulvarı civarı. 2+1 için bütçe sıkıntı, 1+1 güzel nispeten yeni evler olabilir. barlara falan bşraz daha yakın olsu dersen kırmızıtopraktan bakman lazım


  • janavarorion  (20.08.23 09:00:02) 
@janavorion'un dediği muhitte yaşıyorum 2 aydır. Kriterlerin hepsini karşılar mı bilmiyorum ama büyük çoğunu karşılar.

Evimin 50 metre sağında ve 50 metre solunda migros var, biri 3m büyük olanlardan.

Barlar çok uzak sayılmaz ama çok yakın da değil. 2 dakika uzaklıkta bi bar var ama hiç yok da değil. Diğerlerine de yürüsen yürürsün ya da tramvayla 10 dakika.

Üniversite hastanesine de tramvayla 10 dakika. Otobüs de var ama hiç kullanmadım (hastanede çalışıyorum)

Benim yaşadığım sokak biraz daha yaşlıların olduğu bir yer denebilir ama genç popülasyonu da az değil ki üniversitelerin açık olduğu döneme denk gelmedim pek. Ama büyük parti vermeye okey olurlar mı bilemedim. Kendi apartmanımdakiler istemez muhtemelen :)

Binaların altları da dükkansız genel olarak benim olduğum sokak ve çevresinde, benim yaşadığım bina eski ama yeni güzel binalar da yapılıyor.

Yani vişnelik baya memnun kaldığım bir yer oldu. Siz belki anadolu değil de osmangazi üniversitesine yakın olacak şekilde Büyükdere mahallesine de bakabilirsiniz, orası da tamamen öğrenci ağırlıklı bir muhit. Dediğiniz kriterleri de karşılar, daha hesaplı da olabilir vişnelik'e göre
  • nundu  (20.08.23 10:54:38) 
@nundu ya katılmakla beraber, büyükdere alternatif olabilir. kiralar 1+1 ortalama 5-6 bin civarı. bu da 1 milyon civarına ev bulabileceğiniz anlamına gelir. Birçok yeni bina da yapılıyordu mahalle olarak. maksimum 1.5 milyon bütçe ile 2+1 sıfır eve bile girebilirsin. 2 ay önce fakülte caddesinde ikamet ettim. İstediğiniz anlamda bar ortamı yok ama yakın pub'lar mevcut. gidip eller havaya yapacak yer yoktu ya da ben dikkat etmemiş olabilirim. Yakınlarda büyük migros yoktu. Alternatif olarak Çağdaş market mevcut.

istediğiniz eğlence (kadıköy barlar sokağı mantığı) ESPARK civarında ağırlıklı.
  • janavarorion  (20.08.23 11:26:35 ~ 11:28:27) 
Ben size Uluönder'i öneririm. Anadolu Üniv. civari. Burada yeni bina 1+1 bulabilirsiniz. Sirintepe'nin Uluönder'e bakan kisminda da 2+1 bulunabilir.

Alternatifi Göztepe, burasi da Osmangazi Üniv.'e yakin. Göztepe'de dediginiz fiyata evler bulmak mümkün.

Eskisehir'de ev alirken, deprem tehlikesini unutmamak gerekiyor. Konum olarak Kuzey Anadolu Fay Hattina yakin, 99'da saglam sallandik. Icinden gecen fay, zemin yapisi vs derken burada da büyük bir deprem bekleniyor. Eskisehir'de deprem tekrar periyodu 70-90 yil. En son büyük deprem 1956'da. Eskisehir'in merkez ve ögrencilerin yogun yasadigi kisimlari eski binalariyla olsun, altindan diri fay gecmesiyle olsun epey korkutucu. www.saglisolluhaber.com

Erenköy'deki Toki binalari isteginizi karsilamiyor ama aradiginiz fiyata ev bulma sansiniz var. Onun disinda Uluönder sizin aradiniz yer diye düsünüyorum.
  • chihirovekohaku  (20.08.23 12:01:02 ~ 15:36:20) 
[]

Sulu skoç

Bukowski okuyordum da adam hep sulu skoç iciyor. Baktim, sertligi azaltmak icin sadece birkac damla eklenebiliyormus. E bu kadar mi yani? Birkac damla o kadar buyuk fark yaratiyor mu? Daha fazla koysak ayiplanir miyiz? :) Ben de zihnimde en azindan viskinin ceyregi kadar falan koyuyordur diye dusunuyordum.

Bir de ayni romanda bazi yerlerde skoç, bazi yerlerde viski yaziyor ama viskiyi su ile icmiyor. İskoc olmayan viskilere su katmiyim mi yani ne yapayim? Fark eder mi?


 
bukowski nasıl içiyor bilmiyorum da ben normal buz bile koymuyorum tadını bozmasın diye. soğutmak istiyorsan da onun taşları var mesela buz şeklinde buzlukta bekletebileceğin, o taşları atabiliyorsun vs.

istersen iki şekilde de test et hangisi hoşuna gidiyorsa öyle iç tabii. susuz, çok az suyla, çeyreği kadar suyla vs.

ben çok az su katanlardanım, belki 5-10%?
  • king lizard  (14.08.23 01:22:11 ~ 01:30:45) 
Genelde "meleklerin goz yasi damlasi kadar" su damlatiliyor, o da sertligi azaltmaktan ziyade kokusunun daha iyi hissedilmesi icin olmasi lazim.

Viskinin sulanmasi genelde istenen bir sey degil, o yuzden buz yerine viski tasi konuyor mesela. Ha cask strength bir viski iciliyordur, belki o zaman biraz sulandirilir eger sert geliyorsa.
  • sertac akin  (14.08.23 11:06:32) 
Single Malt viskilere birkaç damla su ekleniyor aromasını arttırması için. Skoç derken kastettiği Single Malt Scotch viskilerdir. Diğer tüm viski çeşitlerineyse viski deyip geçiyordur.
Single Maltların yoğun bir tadı ve içinde birbirinden farklı aromaları oluyor, diğer viskilerdeyse bu zenginlik genelde daha az. O yüzden diğerlerine bir şey eklemek gerekmiyor.
Yani diğerlerine su katmayın, single maltlara birkaç damla katın. Buz zaten çok haram. Hatta viski taşı ile soğutmak bile tadını azaltıyor gibi geliyor bana, onuu da kullanmak zorunda değilsiniz.

Nasıl keyif alıyorsanız öyle için. Elbette tavsiyeleri dinleyin, deneyimleyin ama keyfinizi istediğiniz şekilde yaşayın.
  • michael_knight  (14.08.23 11:28:13) 
Bu kültürden kültüre değişiyor. Daha çok su ekleyenler de var. Sanırım Güney Amerika'da mesela su ve buz eklenerek kokteyl gibi içildiği ülkeler vardı. Bukowski'nin de A Man adlı şiirinde aşağıdaki ifade geçiyor. Kendisi de böyle bol sulu içiyor olabilir.

George opened the fifth, got two glasses, filled each a third with whiskey, two thirds
with water.
  • salihdt  (14.08.23 11:58:07) 
@salihdt: o da cok suluymus ya, ciddi mi yazmis acaba, siirden anlamam :)


  • ahm1  (14.08.23 17:52:15) 
[]

düşünce kartları oluşturmak (kitap sorusu)

kitabı okuyorum mesela nihilizm ile ilgili bir şey geçiyor ve beğendim o cümleyi, "nihilizm" başlıklı bir "kart" (veya ismi ne ise, kullanışlı bir şey olması lazım) oluşturacağım ve oraya kopyalıcam. sonra mesela başka bir cümle gördüm, onu "modernizm" başlığına atıcam. başka bir kitapta nihilizm ile ilgili cümle görürsem onu da nihilizm başlığına atıcam vs.

bunu notion'da en efektif şekilde nasıl yapabilirim? ya da başka bir uygulama mı kullanmak lazım?

teşekkürler.

 
Bunun benzerini ben yaptım, sonuçta şöyle oluyor;

"Ya dur bi söz vardı tam bunla ilgili "ajdjsjs" gibi bir şeydi, nereye koydum bunu acaba heralde nihilizmdedir ama absürdizme de girer aslında. Bakalım burda mıymış? Yok. Absürdizmde o zaman, bakalım, orda da yok. Tüh, şuralarda mı acaba? Yok. Kim bilir nereye koydum. Neyse... Öyle bir şey vardı işte şimdi bulamayacağım"

Oluşturduğunuz şey kendi başına baştan sona okumak için güzel ama eğer bunu yapma sebebiniz doğrudan o sözleri kolayca bulma amacı taşıyorsa çok pratik olmuyor.

Her kitap için ayrı notlar almak daha mantıklı, çünkü hikayenin genelini düşününce sözün hangi kitapta olduğunu hatırlamak daha kolay.

Ben kitap notlarını excelde tutuyorum. Hem yaygın bir program hem de kolay organize ediliyor. Böyle durumlarda spesifik bir programa bağlı kalmak iyi olmuyor atıyorum not tutmaktan uzaklaşuyorsunuz, bir sene sonra tekrar heveslenşyorsunuz ya da bilgisayarı falan değiştiriyorsunuz uğraşmak zor oluyor.
  • akhenaten  (10.08.23 12:46:17) 
bununla ilgili şöyle bir yazı yazmıştım,

philocoder.medium.com

anahtar terimler: kişisel bilgi yönetimi (personal knowledge management) ve zettelkasten
uygulama: obsidian

dilediğinize en sağlıklı şekilde ulaşabilmeniz için "başlık"lar kullanmak yerine "etiket"ler kullanmanız gerekiyor. yani, sadece beğendiğiniz cümle için atomik ayrı bir not dosyası oluşturacaksınız, bu dosya içerisine cümlenin kendisiyle beraber "#modernizm", "#nihilizm" gibi istediğiniz sayıda etiket dahil edebileceksiniz, bu sayede modernizm ile ilgili tüm notlarınıza uygulama (obsidian ve benzeri uygulamalar) aracılığıyla "#modernizm" etiketini aratarak ulaşabileceksiniz. aynı şekilde, bir kitaba dair tüm notlarınıza sonradan göz atma gibi bir isteğiniz varsa, cümleyi not aldığınız dosyaya "#kitap_adı" etiketi eklemeniz yeterli olacak.
  • ajora  (10.08.23 13:41:56) 
[]

okuduğumuz romanı anlamak için ne yapmak lazım?

ben şu an chuck palahniuk'un "tıkanma" adlı romanının yarısındayım. yazarın okuduğum ilk romanı.

kitabı anlamakta zorlandığım için yarısında olmama rağmen incelemelere bakayım dedim. sonra yalın alpay'ın yazıları arasında bu ismi gördüğümü hatırladım. tabii yalın alpay, yazarı incelerken bütün romanlarını okuyup yazısını yazmış ama sonuçta yine de benim de bir şeyler anlamam lazım okurken. halbuki ben yalın alpay'ın anladığı şeylerin çoooook uzağındayım.

mesela adam "Dövüş Kulübü‘nün, Gösteri Peygamberi‘nin, Görünmez Canavarlar‘ın ve Tıkanma‘nın karakterleri kendilerini ilk fırsatta yıkarlar ve başka kişilere dönüşmek için fırsat kollarlar." demiş. "Kendilerini tanımlayan en kuvvetli özelliklerine saldırır Palahniuk’un ilk romanlarının kahramanları ve kimliklerini yeniden ve yeniden icat ederler. İlk dönem Palahniuk’da insanın bir özü yoktur ve kişi kendi özünü kendisi yaratmaktadır. Üstelik bu süreç ömür boyunca yenilenmekte ve hiç dinmemektedir." demiş. kitap bitince de benim bunlar asla aklıma gelmeyecekti.

tabii bazı şeyleri okuduktan sonra "aa evet doğru ya, bu böyle tabii, basit bir şeymiş, aklıma gelirdi" diye düşünüyor insan ama böyle de olmuyor. insanın aklına gelmiyor, o şekilde anlayamıyorsun.

e peki ne yapacağız, nasıl anlayacağız bu romanları? körü körüne de okunmaz ki ya.

yalın alpay'ın yazısı: www.politikyol.com

 
Açıkçası, kendim anlamıyorsam filmi varsa filmini izlerim. Anlamak için uğraşırım ama anlamıyorsam o kitabı çöpe atarım. Demekki yazarın derdi anlatmak değil diye düşnürüm, daha da yan yana gelmem. Başkasının yazdığı yorumları kitap için okumam, sinema için eleştiri okuyabilirim.


  • abi bi dizi buldum on numara  (01.08.23 01:06:22 ~ 01:06:51) 
Herkes kendi payına bir şeyler çıkarır. Nietzsche ve adını hatırlamadığım birkaç yazar bu tarz önsözüne, edebi eser yorumlamalarına karşı çıkarlar. Dahası bir edebi eserden farklı farklı anlamlar çıkarabilir. Yine bir edebiyatçı bir parçayı alıp birçok anlam çıkarıyordu ve sonunda da şunu deyordu, "yazarın bunlarla hiçbir ilgisi olmadan gelişi güzel yazmış bile olabilir."


  • kullanilamayan ruhumuzlar  (01.08.23 01:11:45) 
yazarların yaşadığı döneme, biyografilerine ve bağlı kabul edildikleri akım gibi şeyleri bilmenin faydası olabilir. onun dışında çok farklı açılardan okuma ya da eleştirmenin önü açık. farklı veçhelerden yaklaşmak farklı anlamlarda çıkartmak zenginleştirebilir. kimileri yazarın ya da yönetmenin bilinçli olarak koymadığına ancak yine de etüt edildiğinde anlamlı olduğunu savunabilir psikanalitik yaklaşım gibi.

genel bir fikir sahibi olmak için berna moran'ın edebiyat kuramları ve eleştiri kitabı çok önerilir.
  • Ufuk  (01.08.23 03:09:48) 
Okuyup sevdiğim bir romandı öncelikle.

Hocam yazarın veya yönetmenin kendisi hariç kimsenin film/kitap yorumunu çok ciddiye almam. İnsanlar gereksiz kasıyorlar. Siz okurken ne hissettiniz, kafanızda ne tür düşünceler oluştu bunlar sizin payınıza düşenler. En güzeli de o.
  • ruhen hastayim ben  (01.08.23 11:12:07) 
spotify fularsız entellik kitap nasıl okunuz podcasti var, dinle istersen.


  • mikahakkinen  (01.08.23 11:35:45) 
İyi roman dediğimiz şeyi anlamak için birikim gerekiyor. Bu da zamanla farklı disiplinlerden kitap okumakla olur. Yalnızca edebiyatla alakalı ya da roman okuyarak bu birikim elde edilmiyor maalesef. Ama yine de edebi metne daha iyi nüfuz edebilmek adına Terry Eagleton'ın Edebiyat Nasıl Okunur kitabını tavsiye ederim.


  • black holes in the sky  (02.08.23 10:11:34) 
[]

İki bacagimda da morluklar

İki bacagimin da ayni yerlerinde, ust dis kisimlarinda bir suru morluk var. Bu morluklar neden olmus olabilir? Herhangi bir darbe falan da yemedim, spor da yapmadim. Dahiliyiye mi gitmek lazim?

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

 
kucakta laptop kullanımı olabilir mi? fazla ısınıyorsa falan. başka bir şey gelmedi aklıma.


  • theseachange  (19.07.23 16:54:42) 
Yoo laptop da yok.

Bir tek kafama gore benexol b vitamini aliyordum. Fazla mi geldi acaba? Ama ust limiti gecmis olabilir miyim ya? Zordur bence.
  • ahm1  (19.07.23 17:00:08) 
Hocam, basen denilen yerler ise burası, ufak tefek darbe olması muhtemel. Günlük heyecanda bazen farketmeyiz darbeyi. Masum olduğunu düşünüyorum. 2-3 gün bekleyin, geçip geçmediğini foto alarak değerlendirin. Gidişat iyi ise dert etmeyin. Rahatsız edici geliyorsa cildiye, dahiliye görünün


  • abbabaabbaababbabaababbaabbabaab  (19.07.23 18:22:04) 
cok afedersiniz klozette one egilip telefonla ugrasirken dirseklerinizi oraya bastiriyor olabilir misiniz? :)
Bende o zaman oluyor

  • The_Lollok  (19.07.23 18:24:11) 
The lollok: hayir :)


  • ahm1  (19.07.23 19:44:05) 
[]

GTA oynayınca kötü hissetmek

Cocukken aslinda sevmeme ragmen birkac saat GTA oynayinca kendimi psikolojik olarak kotu hissediyordum ve bunun sebebini anlamiyordum. Simdi pubg icin benzer bir sey hissedince aklima geldi (aslinda haftalarca keyifle pubg oynadigim da oldu, bu oyun icin bu hissim şu ana ozel) ama su anki hissiyatimin nedeni bunu "boşa gecen zaman" olarak gormem. Oysa cocuklukta boyle bir hissiyatim yoktu.

Sizde de benzer seyler olmus muydu? Neden olabilir acaba? Hicbir fiziksel sikinti yasamamistim, sadece psikolojik. Yetiskinligimde ise GTA oynamadigim icin bilemiyorum ayni etkisi suruyor mu.


 
Bana da oluyo4 bazen bf oynarken


  • sekerler diyarinda bir ruya  (18.07.23 02:21:55) 
Benzer soruyu bir iki sene önce sordum.
Çocuklukta çoğu seyde böyle bir olay yoktu, sabahtan aksama uyusam umrumda olmazdı su an 10dan sonra uyaninca ulan gün öldü oluyor.
Oyun konusunda da ayda bir iki gün anca oynuyorum. Fazlasinda sizin duruma düşüyorum.
Fiziksel sikinti değil tabiki ama kisinin isi değilse ya da kisinin çok rahat bir hayati yoksa bu tarz şeyler gelecegimizden caliyormusuz gibi oluyor. Yoksa su an zengin olsam sabahlara kadar oyun oynarım umursamam ama değilim haliyle sucluluk hissediyorum:)
  • logisticsmanager  (18.07.23 03:14:51) 
@logisticmanager +1
Oyun oynamıyorum ama oynasam 1-2 gün oynar sonra bırakırdım.

Eskiden geç vakte kadar uyurdum. Şimdi hafta sonları ne kadar yorgun olursam olayım 10u geçirmemeye çalışıyorum. Çok bir şey yaptığım yok ama gün ölüyor, zamanı boşa geçirmiş hissediyorum.

Dizi, film izlerken de aynı şekilde. Her şeyi izlememeye çalışıyorum.
  • sevilen progressive türkücü  (18.07.23 11:05:07) 
Çocukluğumdan beri hep ps'im oksun istedim, yaş 35 olunca anca imkan oldu alabildim. Şimdi açıyorum haftada 1 saatten fazla baksam dediğin hissiyat oluyor, para kazanma kaygım olmasa 1 hafta başından kalkmam :')


  • mirty  (18.07.23 11:42:42) 
Yıllardır oyun oynarım, iş hayatına başlayınca da oyun oynamaya, boş zamanlarımda saatlerimi gömmeye devam ettim; hiç böyle bir hissiyat gelmedi bana.

Online oyun oynamayı sevmiyorum ben çocukluktan beri ama çok nadir de olsa LoL falan oynayınca bu birazcık oluyor. Çünkü sonu olmayan bir süreç yani LoL ya da Pubg saatlerce tekrar tekrar oynarsın ve sana kazandırdığı ilerleme hissiyatı yok. Ama hikayesi olan oyunlar bir sonu olduğu için saatlerce oynasan da bi yerde bitiyor ve o tatmini sağlıyor.

Ha çalışma hayatına başlayınca oyun oynama hevesim zaman zaman azalma gösteriyor ama o daha çok gün boyu çalıştıktan sonra akşam boş boş uzanma isteğinden dolayı. Saatlerce telefonda twitterda vs gezip boş boş dizi izleyesim geliyor bazı günler.

Bi de benim şu anki işim eve gidince de çalışmamı gerektirecek bir iş değil. Ha tabii ki kendimi geliştirebilirim araştırma yapabilirim vs ama onları mesai saatinde de yapabiliyorum görece rahat olduğum için. Öyle olunca akşam evde kendime zaman ayırabiliyorum. Puzzle yapıyorum, telefonda zaman öldürüyorum ya da @mirty'nin durumundaki gibi çocukluktan beri hayalim olan ve yakın zamanda aldığım PS 5'imde oyun oynuyorum. Oyun oynarken de hiç "Şu an R öğrenebilirdin ya da makale okuyabilirdin" gibi bir hissiyat gelmiyor aklıma. Belki birkaç seneye farklı bir yere geçersem olabilir ama şimdilik memnunum
  • nundu  (18.07.23 11:51:45) 
Daha önce bitirdiğin/oynadığın bir oyunu tekrar oynuyorsan vakit kaybı olarak gelmiştir. Pek fazla oyun oynayamıyorum. Oynadığım zaman da ya kafamı dağıtacak ya da yeni bir şey olacak ki bana kalan haftalık bilmemkaç saati ona harcamama değsin. Yoksa arada hevesle yükledikten sonra bana da boşa harcamanın rahatsızlığı geliyor.


  • nawar  (18.07.23 11:55:27) 
buyudun iste kisacasi. baska seyler basarmak istiyorsun. baska seylerden zevk almak istiyorsun. ne yapiyorum ben diyorsun kendine hakli olarak.


  • baldur2  (18.07.23 12:39:17) 
Bunun böyle olmadığını düşünüyorum.

Özellikle belli bir yaşta oynanılan bazı oyunlarda kaotik ortam, sorumluluk taşımak, görev bitirmek, yüksek aksiyon bazı kişiler için belli bir yaşın sonrası yorucu olabiliyor.

Yetersizlik hissi, karmaşa, işin içinde çıkamama, eylemlerden keyif alamama, gerçeklik/zaman algısında gerçeğe tutunma sonrası kırılma olamaması, yalnızlık hissettiren atmosferler, melodramatik müzikler, melankoli, vahşetten suçluluk duyma gibi etkenler çok belirleyici.
Ama asıl önemli olan konu, bilişsel tatminin son derece sanal olduğundan mütevellit kişinin bir çelişki hissetmesi.

Aslında konu son derece basit bir çözümle sonlanıyor, ilerlemeli ve yüksek miktarda konsantrasyon gerektiren karmaşık oyunlar yerine daha basit, hikaye modunun olmadığı anlık oyunlar oynamak.
  • Lir Psikoloji  (18.07.23 14:25:21) 
Aslinda ben cocukluktaki hissiyatimdan bahsetmistim. @lir psikoloji, sanirim beni en cok anlayan kisi oldu. Cocukken cok yalnizdim. Sanal hayattaki durumun gercek hayattakiyle celiskili olmasi etkiledi belki de. Football manager oynarken kotu hissetmiyordum ya da medieval total war.


  • ahm1  (18.07.23 14:53:25) 
[]

telefonu pc kamerası yapmak

ivcam yardımıyla telefonu pc kamerası yapmak zoom'da işe yarıyor. ama chrome üzerinden bir mülakata gireceğim. bu durumda da işe yarar mı acaba? bu durum için bir çözüm var mıdır?




 
muhtemelen yarar, googlea web cam test yaz herhangi birine gir test et
ben sunu kullanmistim sagolsun muskulumu cozmustu, bilgin olsun
play.google.com
  • nibba  (09.07.23 23:52:46) 
[]

Britannica okuyarak ingilizce ogrenmeye calismak

Efektif olur mu?

Britannica.com'dan gecen sene merak ettigim bir suru maddenin ciktisini almistim. Cok mu akademik ya da ileri seviye kacar? Seviyem b1.

Ek soru: kelime calisirken turkce karsiliklarini mi yazayim, ingilizce karsiliklarini mi?

 
İngilizce-ingilizce sözlük alın. Bu kelimenin Türkçesi neymiş diye bakarak bir asamadan sonra ilerleyemezsiniz.

Brittanicanin kendisi de bu işlevi görür. İngilizce-Turkce sözlüğe de cok tikandiginizda başvurun.
  • encokbenisevinnolur  (04.07.23 00:22:17) 
Para verip ingilizce-ingilizce sözlük almayın. İnternette bu işe yarayan milyar tane site var. Googlea bile bi kelime yazınca ilk olarak anlamını yazıyor ingilizce olarak.

Ama bence bilmediğiniz sözcük için önce türkçe sözlüğe bakıp kafanızda bi anlam oluşturun, sonra ingilizce sözlüğe bakıp tam context oturtun. İkisini beraber yapınca akılda daha iyi kalıyor. Örnek cümle falan da okuyun mutlaka
  • nundu  (04.07.23 00:29:05) 
duz ansiklopedi okumak ilgi duydugun bir sey degilse kisa sure icerisinde birakacaksin. ilgini cekecek bir kaynak bul mesela klasik romanlarin dili basitlestirilmis versiyonlari var. veya yenilerden gencler/cocuklar icin yazilmis kitaplar "young adult" diye gecer (harry potter twilight hunger games falan filan) dilleri basit, onlar faydakli olabilir.

"kelime calismak" karsilik yazmak falan gene buyuk hamallik. uzun vadede ogreniyor hissi yaratmayacagi icin devamlilik olmaz. gereksiz. bir metin okurken bir kelimeyi hatirlayamiyorsan ac bak sozluge her seferinde, otomatik anlayana kadar. liste falan cikarmak 90'larin bir turlu ingilizce ogretemeyen anadolu lisesi ekolu.
  • hot potato  (04.07.23 00:53:08 ~ 01:00:40) 
@hot potato: yok, merak ettigim konularin ciktisini almistim. İlgiyle okurum.


  • ahm1  (04.07.23 01:04:31) 
Okudugum metnin cevirisini yapmaya calismak yararli olur gibi geldi. Sizce nasil olur?


  • ahm1  (04.07.23 17:24:10) 
Hayir ceviri yapmak super gereksiz. Metni oku, anla, o yeter. Gerekiyorsa tek tuk not al ama cumle cumle ceviri yapmak ogrenmene ciddi katkida bulunacak bir sey degil. Cok zaman alir zaten, o sure icinde baska/yeni seyler okuyup dinlesen daha iyi.


  • hot potato  (04.07.23 17:26:26) 
[]

Rhodia defter kullananlar

Moleskine defterlerde tukenmezle yazilan sey arka sayfadan goruluyor. Arka sayfaya yazarken sikinti cekiyorum biraz.

Rhodia defterler nasil bu konuda?


 
moleskin iyi degil. rhodia'yi m uclu dolmakalemle kullaniyorum ve arkaya gecirmiyor.

rhodia, maruman, tomoe gibi yuksek gramajli kagitlar iyidir. bilmedigin markalarda kagidin gramajina bakarsan bir fikir verir.
  • antikadimag  (23.06.23 05:04:59) 
Rhodia defterleri nereden aliyorsunuz peki? Cok pahali sanirim? Ben moleskine defterleri 93 liraya aliyorum sitesinden: www.moleskine.com


  • ahm1  (23.06.23 09:19:35) 
www.victoriasjournals.com.tr

şu defteri kullanıyorum uzun zamandır. epey iyi. bu sitede güzel defterler var. 100gr üstü kağıtlı defterler seçersen sıkıntı yapmaz.
  • nolmus yani  (23.06.23 10:56:43) 
[]

Şu paragrafı anlayan var mı? (Borç - İlk 5.000 Yıl)

"Gunumuze kadar bu borc (1649'da ingiltere merkez bankasi kurulurken verilen kredi) asla geri odenmedi. Odenemezdi. Odenseydi, İngiltere'nin tum para sistemi yok olurdu."

Tüm paragraf: i.hizliresim.com

Ne dedigini ben hic anlamadim. Anlayan var mi?

 
[]

gss borcunu yapılandırabiliyor muyuz?

Borç yapılandırmada başvuru süresi 1 ay uzatıldı: www.gazeteduvar.com.tr

gss borcunu yapılandırabiliyor muyuz? evet ise nasıl?


 
internet vergi dairesine girin orada tüm borçlar görünüyor zaten. sol altta 7440 başvuru ekranında yapılandırılabilen tüm borçlar listeleniyor.


  • kanatlı kontun müşfik öpücüğü  (01.06.23 00:55:12) 
bende cikmiyor hocam ya 7440 diye bir kisim?


  • bay b  (01.06.23 09:15:32) 
[]

kulak tıkacı önerisi

kulak tıkacı olarak ne önerirsiniz? bu şu yüzden önemli: birkaç sene önce askerlik için eczaneden rastgele aldığım bir kulak tıkacı hiç işime yaramamıştı, kulağıma girmiyordu (bir de ben çok sokmaya korkuyordum kulağıma bir şey olur diye ama hata bende mi bilmiyorum), en sonunda düştü kayboldu.

şimdi de sürekli etrafımızda inşaat olduğu için her gün kullanmam gerekiyor.


 
3m 1100 kullan atlar düzgün yerleştirildiğinde epey işe yarıyor. Çoklu satılıyor ayrı ayrı paketli alışveriş sitelerinde bi dönem kullanmıştım sıkça sahnede.

Ama sıkıştırıp bidicik yapıp epey bi sokacaksınız kulak kanalına ki orada şişip kesecek sesi öyle müzik kulaklığı gibi ucundan sokarsanız neredeyse hiç bir işe yaramaz. Ama önerildiği gibi kullandım epey sağlıksız bir durum yok kolayca da çıkıyor.
  • hedep  (27.05.23 21:59:48 ~ 22:00:53) 
Otifleks'in uyku modelini senelerdir kullanıyorum ve çok memnunum.


  • 10032007  (27.05.23 22:29:49) 
3m 1100 > Howard leight > moldex 7700

Howard leight diğerlerinden biraz daha uzun, kulak dışına doğru taşıyor. Yan yatıyorsanız kulağı acıtıyor. Diğerlerinde böyle bir sorun yok.
  • inheritance  (27.05.23 23:03:31) 
[]

Nasil yeni kitap kesfediyorsunuz?

Goodreads ile tanistiktan sonra (uzun yillar once) kitaplarimin yuzde 90'ini goodreads'ten buldum. Kimisi site onerisi, kimisi oradaki kullanicilarin yorumlarindaki onerilerden. Cok guzel, muthis kitaplar buldugum oldu. Peki ya henuz bulamadigim, varligindan haberim olmadigi kitaplar ne olacak?

Ufkumu biraz daha genisletmek istiyorum bu konuda. Edebiyat nobeli alanlara bakip onlarin kitaplarini mi incelesem dedim, nasil olur? Goodreads icinde farkli arama onerisi de verebilirsiniz.


 
Twitter çemberi
Goodreads

  • freebird5406_2  (01.04.23 23:13:43) 
Nadirkitap'ta rastgele belirlediğim bir sahafın ilana koyduğu bütün kitapları gözden geçiriyorum. Baştan sona bütün kitapları taramak uzun bir süreç, birkaç günümü alıyor. İlgimi çekenleri ayırıp o kitaplar hakkında çeşitli kitap sitelerinde yapılmış yorumlara bakıyorum, varsa pdf formatını bulup içeriğini inceliyorum. Böylelikle son elemeyi de tamamlayıp bir koli kitabı eve postalatıyorum.


  • huçi kuçi  (01.04.23 23:23:06) 
Ölmeden önce okumanız gereken 1001 kitap adlı bir kitap var. Bu kitabın listesine girip de Türkiye'de yayınlanmış olanların listesini İdefix şu adreste yayınlamış.

Bu liste içinden okuyup da 2Güzel değildi.' dediğim hiçbir kitap olmadı.

Tüm listeyi öneririm.

www.idefix.com

Ayrıca İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel Klasikleri serisinden de hiçbir kitap iyi bir okuyucuyu pişman etmez.
  • Mirket  (01.04.23 23:24:35 ~ 23:28:22) 
Özellikle sevdiğiniz türden kitaplar basan yayınevleri varsa onların yeni çıkanlarını takip edin, varsa mail listelerine katılın, haftalık/aylık bülten gelsin.

Sevdiğiniz türlerle ilgili, ya da genel edebiyat subredditlerini takip ederseniz Reddit'ten çok güzel öneriler bulabilirsiniz.
  • kobuzchu kiz  (01.04.23 23:51:42) 
Okuduğum kitap genelde yazarından ya da yayınevinden kaynaklı bir sonraki kitabı belirliyor. Bu konuda Heretik, Metis, Ayrıntı yayınları okunacaklar listemi doldurmaya yetiyor.


  • Amaranta ursula  (01.04.23 23:57:24) 
@Mirket: selamlar. güzelmiş. bunun kurgu-dışı versiyonu da var mıdır acaba? kurgu-dışı için bunu yapmak biraz zor olabilir tabii ama.


  • ahm1  (02.04.23 00:16:08 ~ 00:16:25) 
Burada ilgi alanlarımız önemli.

Çeşitli gruplardan sitelerden satışa mezata çıkan kitaplara bakıyorum. Bazen bir kitabın yazarının hayatı hakkındaki bilgileri okurken, yazdığı diğer kitaplara da bakma gereği hâsıl oluyor.
Bazen TV veya youtube kanallarındaki konuşmalardan, önemli kesitler, konu başlıkları da istenen kitaba ulaşmak için bir anahtar olabiliyor.

Her okumadığımız, tanımadığımız kitap bizim için yeni kitaptır.
  • diyecevaplandı  (02.04.23 00:22:58) 
Kurgu Dışı deyince aklıma ilk İş Bankası Kültür yayınlarının Anı serisi geldi.
İlgini çeker mi bilmem.

Mesela o seriden Türk Mektupları, Hobart Paşa'nın anıları, Mezopotomya Seferim ilk aklıma gelenler. Tarih sevenler için ufuk açıcı kitaplardır.
  • Mirket  (02.04.23 00:38:47) 
Goodreads'in trednlerini takip ediyorum,
Bazen çeşitli podcastlerde duyuyorum,
BookBub diye bir site var her gün indirimli e-kitapları yollayan; haftada bir de çeşitli listeler yolluyorlar (Bu yaz en çok okunan kitaplar vb.) gibi.
Penguing vb. yayınevlerinin listelerinden geliyor,
Önemli kitap ödüllerinin (Booker, Pulitzer) kısa listelerine denk geliyorum
Twitter'da görüyorum
  • salihdt  (02.04.23 01:41:09) 
kurgu disi bu tarz listeler bana fayda saglamiyor. nasil okuyorum? referansla. okudugun ve ilgini ceken kitabin referans oldugu diger kitaplar, reddit'te ilgilendigin konu ile ilgili onerilen kitaplar vs.

sistemli degil de daha cok referansla gidiyorum. veya ilgilendigim konu varsa dogrudan onunla ilgili keyword'u aratiyorum amazon'da. diger turlu cok zor.
  • antikadimag  (02.04.23 03:55:05) 
Bir üstteki yazara katılıyorum.

Reddit’te favorite books, best books diye arattığınızda birçok sonuç çıkıyor. Keza Quora da bir alternatif.

Sözlükten de faydalnıyordum, yazarların favori kitapları vb
  • EasyTiger  (02.04.23 20:09:40) 
[]

Microsoft beni Gmail hesabimla ilgili uyariyor?

Neden microsoft uyariyor beni? Gercek bir mail mi bu?

account-security-noreply@accountprotection.microsoft.com

Adresinden mail geldi. İngilizce mailde, gmail hesabima baska birinin girdiginden suphelendigi yaziyor, "recover account" linki yer aliyor. Gecenlerde yine gelmisti, sahte maildir diye dusunup acmadim, bu sefer gonderen mailini arattim ve su sayfayi buldum: support.microsoft.com

Ama yine de guvenesim gelmiyor. Neden microsoft beni gmail hesabimla ilgili uyariyor da google'dan hic ses yok?

Son soz: maile inanayim mi? Dediklerini yapip linklere tiklayayim mi?

 
İyi de Microsoft hesabın nihayetinde bir Gmail hesabı ile eşliyse neden uyarmasın? Hesabın msn veya hotmail gibi bir servis sağlayıcı üzerinden mi kayıtlı? xxx@hotmail.com ya da xxx@msn.com gibi yani.

benim Microsoft hesabım xxx@gmail.com şeklinde. Haliyle Microsoft hesabımla ilgili bir sorun olunca Microsoft mail atıyor. Gmail'in konuyla bir alakası yok.

Verdiğin sayfaya göre de tıklanabilir, sorun yok.
  • mada  (24.03.23 07:11:04) 
email spoofing diye bir olay var, istediğin adresle mail gönderebiliyorsun. eğer spf dkim dmarc vs. doğru ayarlanmışsa buna engel olması lazım ama güvenlik açığı vardır şudur budur hiçbir maile sadece gelen adrese bakarak 100% güvenmemek lazım. mail imzalıysa muhtemelen güvenilirdir diyebilirsin ama burada da private keyler sızdıysa başka biri tarafından da imzalanabilir tabi. ama bu ihtimal düşük, imzalı mail muhtemelen gerçektir.

önemli olan mailin nereden geldiği değil seni nereye gönderdiği, tıklamanı istediği linke bakıp onun üzerinden yorum yapmalısın.
  • konetsu  (24.03.23 11:32:10 ~ 22:23:52) 
@konetsu: suraya yonlendiriyor: account.microsoft.com


  • ahm1  (24.03.23 21:40:21) 
[]

Okumadığım kitabın dersini (incelemesini) okumak çok mu saçma?

Nabokov'un "Edebiyat Dersleri" kitabini aldim. Birebir ders notlarinin basimiymis. Ancak inceledigi kitaplarin cogunu okumadim. Her bir kitabin incelemesi 40-50 sayfa ve cok detayli. Dairenin krokisini, sehrin krokisini bile cizmis, ne nerede diye yazmis.

Butun bunlarin isiginda: okumadigim kitaplarin incelemesini okumanin bana bir yarari olur mu? Yoksa asiri sacma bir sey mi olur?


 
Bence saçma değil...


  • gadlemler  (21.03.23 00:52:55) 
Derdiniz o kitap hakkında gerçekten bir şeyler öğrenmekse kitabı okumanız şart. Bazen kitabı okuduğunuzda gözden kaçırdığınız noktalar olduğunda bile inceleme okumak zorlaşır çünkü. Yok sınavınıza bir iki gün kalmıştır ve okumaları yetiştiremezsiniz o zaman zaten çareniz kalmaz.


  • black holes in the sky  (21.03.23 09:26:35) 
ben bazen inceleme okurken kitabın kendisini okumaktan daha çok keyif alıyorum ajdj. incelemeleri okuyup sonra kitabı okuduğum da oldu. neden saçma olsun?


  • deartheodosia  (21.03.23 10:41:39) 
[]

Microsoft hesabima girmeye calisiyorlar

Bilgisayarin bagli oldugu microsoft windows hesabima (yani hotmail hesabima) 10 gundur 8-10 kere giris denemesi yapilmis abd, tayland gibi cesitli ulkelerden. Hicbirinde sifreyi bilememisler girememisler hesaba.

"Endişelenmeyin. Oturum açma denemesi başarısız oldu, bu nedenle parolanızı değiştirmenize gerek yok. Hesabınızı nasıl daha güvenli hale getirebileceğinizi öğrenin."

Diye yaziyor hesabim sayfasinda ama yine de endiselendim. Az once de mail geldi gmail hesabima "hesabinizda olagan disi bir aktiviye var" diye ama kurtarma mailim baska bir gmail adresiydi. Sahte maildir diye tiklamadim icindeki linke.

Benimle dertleri ne ki? Neden bu kadar israrcilar? Nereden bulmuslardir acaba mailimi? Zamaninda bir virus mu girmistir bilgisayara? (Sanirim gecen aylarda hesabima girilmisti, sonra sifremi degistirmistim).

 
benim de eski hotmail hesabıma girmeye çalışıyorlar dediğin gibi. 6-7 senedir sürüyor bu. şifrenizi güçlü belirleyin, 2fa kullanın birşey olmaz.


  • false pretension  (16.03.23 17:39:47) 
[]

"verili" ne demek?

Sol yazarlar cok kullaniyor. "verili durum", "verili ulke", "verili kosullar" vs.

Buradaki "verili" ifadesini nasil anlamamiz gerekiyor?


 
verilmiş olan demeye çalışıyorlar. tarzanca tercümanına sordum öyle dedi.


  • alperz  (15.03.23 20:19:15) 
Given'in turkcesi galiba. ingilizceden cevirmenler vasitasiyla yeslesmistir buyuk ihtimal.


  • freedonia  (15.03.23 20:30:33) 
Bu İngilizce “given situation” veya “given that…” şeklindeki kullanımdan birebir çevirmeye çalışılmış, Türkçenin ruhuna aykırı bir kullanım. Ne yazık ki ara sıra kullanan özentiler çıkıyor.

Esasen anlatılmak istenen şey: “mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda” veya “söz konusu durum” veya “söz konusu ülke” gibi anlamlar.
  • profit  (15.03.23 20:31:26 ~ 20:32:52) 
kullanılan metnin tamamına bakmak lazım. iki anlam olabilir:

- eğer metinde daha önceden bir tanımlama yapıldıysa, "daha önceden belirtilmiş" ya da "söz konusu" ya da "işbu" gibi anlamlar olabilir.

- eğer daha önceden bir tanımlama yapılmadıysa, "yaşanmakta olan durum" ya da "o andaki durum" gibi bir anlam çıkabilir.

ilki bence daha mantıklı.
  • co2s2  (16.03.23 16:59:00) 
co2s2 ne olursa olsun verili diye bir sıfat-fiil hiç görmedim duymadım. Verilik dersin belki. Öyle bir sıfat-fiil eki bilmiyorum var mıdır.


  • alperz  (16.03.23 18:09:05) 
Uydurmuyorum, verilere dayanarak konusuyorum gibi bir sey olabilir. (Data oriented.)


  • thetruenorthstrongandfree  (16.03.23 18:32:45) 
@alperz: solcular cok kullaniyor :/


  • ahm1  (17.03.23 18:02:36) 
[]

Filtre kahve gaz yapiyorsa

Espresso bazli kahveler de gaz yapar mi?

Gecen, bir hafta boyunca evde kendim yapip gunde 1-2 tane filtre kahve ictim ve acayip bir gaz oldu. Kahveyi birakinca rahatladim.


 
yani espresso da filtre kahve de turk kahvesi de ayni yerden geliyor: cekirdek kahve

kahve zaten motoru calistirir
  • nibba  (03.03.23 20:59:39) 
@nibba: keske gaz cikarmama yardimci olsa. Tam tersi gaz sancisi yapiyor bir sure sonra.


  • ahm1  (03.03.23 21:00:54) 
Sütlü içmiyorsun di mi? Genelde laktozlu süt yapar o dediğini.


  • nhk ni youkosu  (03.03.23 21:03:16) 
@nhk ni: yok, sutsuz ictim hep.


  • ahm1  (03.03.23 21:49:40) 
Gastrit olma olasiligin var mi ki? Ben sabahtan oglene kadar filtre kahveyle beslenen insanim ama boyle bir sorun yasamadim 12 senedir.


  • e mice  (03.03.23 22:27:40) 
@e mice: gastrit yok sanirim.


  • ahm1  (03.03.23 23:46:52) 
kahve tüketiminde alışkanlıkların varsa değiştir. alışkanlıklardan kastım.

hep aç karna içmek
hep aynı çekirdek, markayı kullanmak
hep aynı demleme yöntemi vs..
  • buenosdias  (04.03.23 09:36:48) 
[]

Bir olay üzerinden hukuk tartışması

Bkz. www.bbc.com

Ben boyle seylere gercekten cok uzuluyorum (bu konuda Baldwin'e). Adama silah vermisler, kontrol etmesi gerektigini dusunmemis, cunku simdiye kadar boyle bir sey gormemis ve biri neden gercek mermi koysun ki demis. Sonucunda bir kadini öldürmüs ama kendi hatasi yok gibi geliyor bana.

Aklima su takiliyordu uzun zamandir. Yillar once bir haber vardi, mezuniyette insanlar birbirlerine sulu saka yapiyor, bunun sonucunda birisinin su atmasi uzerine bir kadin kayip dusuyor ve 2 gun sonra beyin kanamasindan vefat ediyor. Olayi takip etmemistim, burada suyu atan hapse girmis midir? Tamamen eglenme amacli oldugu belli bir eylem, orantisiz guc kullanimi da yok, hapse girdiyse cok adaletsiz degil mi? Zaten karsisindaki de ayni eylemi ona yapiyor, o kisi sans eseri dusmuyor.

Diyelim biriyle sokakta tokat atma oyunu oynuyoruz. Osmanli tokadi atmayi deniyoruz, cok guclu tokat aticaz. O atiyor, sarsiliyorum ama zar zor ayakta duruyorum, sonra ben de yine sakasina ve ayni siddette tokat atiyorum ama o dusup basini vurup ölüyor diyelim. Bu vuran kisi hapse girer mi?

 
kusur oranına göre değişir ama
(bkz: taksirle öldürme)

Anlattığın detay kadarıyla tokat olayı bana hapis cezası gibi gözüktü.
  • allezz  (21.02.23 19:52:24) 
Taksirle öldürme diye bir şey var Baldwin'in olayı buna girmiyor bence, bunu denetlemesi gereken görevlilerin ihmali ama diğeri buna girer bence ama tamamen sallıyor da olabilirim hukukçu değilim çünkü.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (21.02.23 19:52:57) 
Kasit olmayan seylerden dolayi hapse girilmesine cok uzuluyorum.

Depremde yikilan binalari yapmak farkli tabii. Orada herkes deprem tehlikesinden haberdar ve "ee ben bu kadar biliyordum, bunu yapabildim, kotu niyetim yoktu, calmadim" denemez bence ama Baldwin olayinda adamin hicbir kasti olmadigini herkes kabul ediyor ama sanirim "silahi kontrol etmekle yukumlu" deyip ceza veriyorlar.

Verdigim ornekte de iki kisinin karsilikli olarak sakalasmasi soz konusu. Onun yaptigini ben de ona yapiyorum, ben sans eseri dusmezken, o sans eseri dusuyor. Halbuki buradaki kisinin hicbir kasti olmadigina herkes ikna olmus diyelim. Bunlara ragmen hapse girilmemesi lazim ya.
  • ahm1  (21.02.23 20:04:24) 
Baldwin taksirle öldürmeden ceza alır. Bence almalıdır da.

Su şakası ceza almaz. Nedensellik bağı yok.

Tokat atma durumunda da hukuka uygunluk sebebi olan rıza, nedensellik bağı gibi husular tartışılır.

Hiçbirinin kesin cevabı yok. Doktrin bu konuları ciltlerce tartışmış sonuca varamamış.
  • adwokat  (21.02.23 21:32:21) 
Kimi durumda hiç ceza verilmez, kimi durumda daha az ceza verilir. Hepsi düzenlenmiş hukuk sistemimizde, yeter ki layıkıyla uygulansın.


  • bos dusunce balonu  (21.02.23 22:31:19) 
Nedensellik bağından da öte, asıl mesele objektif isnadiyettir, merak edersen araştırmanızı öneririm.


  • bos dusunce balonu  (21.02.23 22:32:19) 
[]

Dolap kapilarina ne yapilabilir? (Deprem sorusu)

Kimsenin basina gelmesin ama olasi bir yikimda odamdaki dolaplarin kapilari acilip icindekiler ustume yagmasin diye ne yapilabilir?

Aklima gelen ilk dusunce su: iki ucu yapiskanli halat gibi bir seyi dolabin iki kapisina da yapistirmak, sonra her dolabi actigimda bu yapiskanlardan birini de cikarmam gerekecek, bunu yaparim sikinti yok ama bu kadar acma kapamaya dayanacak yapiskan turu, boyle bir urun var mi? Ya da yapiskanli seyler yerine baska ne gibi bir cozum bulunabilir?


 
sürdürülebilir olmayan çözüm hiçbir işe yaramaz. japonlar mesela riskli şeyleri yaşam alanlarına yakın yerlere koymuyorlar eğer güvenli hale getiremiyorlarsa.

dolabın içinde ağır ne var mesela?
  • another satisfied lover  (11.02.23 22:48:54) 
Benim gardolapta 2 senedir var onlar ebebeklerde satılıyor gevşeme de olmadı. Çocuk olmasa kesin üşenirdim.


  • cilekli pasta  (11.02.23 22:55:45) 
@cilekli pasta: ismi ne diye geciyor acaba?

@another: agir bir sey yok ama soyle ki, odamda kapanabilecegim tek yer yatagimin kenari. Ama oraya dolaplarin icinden bir suru kitap yagabilir. Acaba o kadar kitap da ustume yagsa sorun olmaz mi? Hani soyle bir senaryo gozumun onune geldi: icindekiler ustume dokulmese sadece dolap yatagin ustune duser, arada bir boslugum olur (o yonde cokecegini varsayarsak tabii) ama icindekiler ustume dokulurse bir suru kitap sirtima vurup nefesimi kesebilir.
  • ahm1  (11.02.23 23:11:17) 
Şunun güzelini bulup yaparsanız olur:

www.google.com
  • msb  (11.02.23 23:11:45) 
Çok amaçlı kilit olarak geçiyor bendeki model
www.e-bebek.com

  • cilekli pasta  (12.02.23 00:14:43) 
muhtemelen düşünmüşsündür bunu ama yine yazayım, dolapların duvara sabitlenmiş durumda mı? içindekilerden ziyade dolap devrilirse daha büyük sıkıntı olur.


  • roket adam  (12.02.23 00:32:03) 
@roket adam: evet o aklımda zaten.


  • ahm1  (12.02.23 01:08:10) 
[]

Bu ne demek (vo lte)?

www.hizliresim.com

Ne demek bu? Bugun ilk defa gordum. Kotu bir sey mi? :)


 
  • teritori  (24.01.23 17:33:50) 
Hmm yani upgrade geldi telefonuma gibi bir sey oldu?


  • ahm1  (24.01.23 18:45:34) 
nasıl ilk defa gördün ya, en az 3-4 yıldır var.

kısaca 4.5g şebekesi üstünden konuşma yapmayı sağlayan bir teknoloji.

3-4 yıllık şeyin güncellemesi yeni gelmiş olamaz. ilk çıktığı zamanlarda operatörler adım adım desteklemeye başladı da 3-4 yılda artık hepsi destekler hale geldi zaten.

ya telefon değiştirip 4.5g olmayan telefondan olan telefona geçtin, ya uyumlu sim kart, paket falan aldın, ya telefonda bunu kapatan bir ayar vardı, onu aktive ettin, ya da bunca zamandır vardı yeni fark ettin.
  • kibritsuyu  (24.01.23 19:08:55) 
@kibritsuyu: valla ben hicbir sey yapmadim, hicbir ayarla oynamadim, telefonu da degistirmedim. Bu simge bugun geldi telefona. Acaba onceden de vardi da simgeyi mi yeni koydular? İlla ki herkese bu simgeyi koyuyorlar mi?


  • ahm1  (24.01.23 19:38:25) 
önceden telefon destekliyorsa bu ayarı açmak gerekiyordu, belki uyumlu olanlarda otomatik açılsın diye bir ayar göndermiştir operatör.


  • selam  (25.01.23 11:27:57) 
[]

Pizzayi 3-4 gunde tuketmek?

1 orta boy, 1 buyuk boy, kalin hamurlu pizza soylemeyi dusunuyorum. Bunlari yarim yarim 4 aksam yemeyi dusunuyorum. Nasil olur sizce? Sağ kalir mi pizza 3-4 gun sonraya? Buzdolabi posetine koyup buzluga mi atsam, yoksa alt kisma mi koysam daha iyi?




 
Ben de genelde pizza söylediğim zaman fazlaca söylerim. 3 güne kadar gideri oluyor, ben yiyorum yani. Buzluğa gerek yok.


  • msb  (19.01.23 19:34:45) 
[]

Türkiye'nin tarımı üretimi neden çöktü?

Sogan, patates bile yetistir(e)mememiz, serbest ticaret anlasmalari yuzunden mi?




 
ithalatı yapan yandaş olunca böyle oluyor.


  • gabe h coud  (18.01.23 16:54:59) 
para etmiyor. değmiyor. bazı ürünler için alıcı yok.
kaç ton limon çöpe gitti bu yüzden

  • jelly bear  (18.01.23 17:12:23) 
Çökmekten kastınız nedir mesela? Üretilen ürünlerin pahalı olması mı? Yoksa ürün üretilmemesi mi? (aslında yetiştirmememiz de demişsiniz)

Tarım konusunda en büyük hatamız, bu işi profesyonel firmaların değil de köylünün yapmaya çalışmasıdır. Bu nedenle de hem verim düşük hem de maliyet yükselmektedir.

Sanıldığının aksine coğrafyamız aman aman tarıma elverişli bir coğrafya değildir, yanlış hatırlamıyorsam verimli topraklarımız ülke yüzölçümüne oranla %23 gibi bişeydi.

Nüfus 30-40 milyonken çok sorun değildi bu, ama nüfus oldu 100 milyon, tarım alanları da genişlemedi.

Mesela hızlıca bi baktım şimdi;

2012 yılında Buğday olarak 7.529.000 hektar ekilmiş, 2020 yılında 6.922.000 hektar
2012 yılında Arpa olarak 2.749.000 hektar ekilmiş, 2020 yılında 3.097.000 hektar
2012 yılında Ayçiçeği olarak 605.000 hektar ekilmiş, 2020 yılında 729.000 hektar
2012 yılında Patates olarak 174.000 hektar ekilmiş, 2020 yılında 148.000 hektar
2012 yılında Soğan olarak 73.000 hektar ekilmiş, 2020 yılında 68.000 hektar
2012 yılında Çay olarak 76.000 hektar ekilmiş, 2020 yılında 83.000 hektar

Uzatmaya gerek yok, aşağı yukarı toplam ekilen pek değişmemiş ama yer değiştirenler olmuş.

Ülkede tarıma elverişli olup da boş kalan tarla yoktur, çünkü sahibi ekmese de mutlaka birileri kiralar (icar) ve eker.

Verim konusunda gelişmiş ülkelerin gerisindeyiz, o su götürmez bir gerçek. Ama en büyük nedenlerden biri bilgisiz köylü maalesef.

Ülkemizde tarıma elverişli topraklardan elde edilen ürünler tüketimimize yetmediği için mecburen ithalat da yapılıyor.

İthalatın bir sebebi de yeterli ürün değil de fiyat oluyor, mazot gübre işçilik maliyetlerinden dolayı yerli üretim ürün pahalıya mal olunca, dışardan ithal ucuza ürün de bulunursa iç piyasada sıkıntıya giriyor. Üretici mağdur olabiliyor, ama bunda üreticinin suçu yok, yönetimin plansızlığı maalesef.

Ama şu da var, örtü altında çok kaliteli ürünler yetiştiren üreticiler de var. Fakat iç piyasaya vermiyolar, çünkü ihracatda çok iyi para kazandırıyor bu ürünler.

Aslında memlekette yetişen en güzel domatesi meyveyi vs dışarıya satıyor, dışarıya satılmayacak kadar kalitesizleri biz yiyoruz :)
  • John Bloor  (18.01.23 17:16:46) 
çiftçi kazanamadığı için. yaptığı işe değmiyor da denilebilir. ailesi çiftçilikle uğrayan arkadaş böyle demişti.


  • romario  (18.01.23 17:22:08) 
İşte, ciftcinin zarar etmesinin nedeni sanirim ki serbest ticaret anlasmalariyla butun dunya tarimini buyuk sirketlere birakma amaci: www.ciftcisen.org


  • ahm1  (18.01.23 17:30:26) 
Çiftçilerinin çocukları tarımla uğraşmak istemiyor. Bu da sebeplerinden bir tanesi. Geçen yaz köydeydim hp orta yaş vardı köyde. Köyün gençleri yok.


  • komando kani var bende  (18.01.23 17:36:18) 
Çoğu şeye katılmak ile beraber şunu da söylemek istiyorum; Türkiye'de bir yerli/milli bilinci oluşturulmadigini, bunun üzerine çalışılmadigini ve denildiği gibi bunun profesyonel yönetilmedigini düşünüyorum.

Ben Fransa'da misal Fransız ürünü hatta fransizi geçtim yerel bulunduğum bölgede yetiştirilen ürünü almaya çalışıyorum. Marketlerde her meyve sebzenin hangi ülkeden geldiği yazıyor. Bulunduğun bolgedense yerel olduğu özellikle belirtiliyor. Aynısı peynir, süt, bal, yumurta, et vs her şeyde var. Bu noktada insani parasi yetiyorsa oluşturulan bilinç ile bunları almaya yöneltiyor. Misal bir dönem Fransa'da yağmur vs sebebiyle sıkıntı vardı ve Carrefour fiyatları artirmadan sadece yerel üretici ürünlerini sattığını belirtiyordu destek olarak.

Ben birkaç kere bu yerel ureticilerden de aldım. Adamlar profesyonel. Organikse organik sertifikası var, yerelse yerel olduğunu kanitlayan sertifikaları var. Düşün yani ekmekte bile Fransız unu kullanıldığını özellikle belirtiyorlar.

Ben Türkiye'de bu bilinci görmüyorum. Ki yerel denilen ürünlerin menseine bakiyorsun Asya'dan ithal çıkıyor falan...

John bloor dediği gibi; bu işler sırf köylüye birakilacak kadar basit değil.
Buna ek olarak giderlerin artması, karin azalmasi sebebiyle çoğu kişinin bag, bahce satıp sehirlerde ev/bina alması gibi olaylar da var.

Yoksa Türkiye'de çok kaliteli ürünler var ama bunu halkın alacak gücü pek kalmadı zaten ve düzgün destek/planlama/marketing de yok gibi.

Misal burada da pazar gibi yerler var ama çoğu üretici, aracı değil. Adam 30 km ötede ceviz üretip satıyor, peynir yapıp satıyor. Bir de bu var gibi; büyük sehirlerin yakınında üreticinin halka ulaşması sorunu var. Kooperatiflerin de çok iyi yonetilmedigini düşünüyorum.
  • logisticsmanager  (18.01.23 17:38:50) 
Bu arada denildiği gibi Türkiye'de köy hayatı ile şehir hayati farklı. Yani ben Fransa'da çok ufak yerleri gezdim, burada yasanmaz/buranin insaniyle ugrasilmaz gibi görüşüm olmadı. Bari var, kafesi var, restoranı var vs. Yani Türkiye'deki gibi çok değişen bir hayat yok (her köy böyle değil ama çoğu böyle)


  • logisticsmanager  (18.01.23 17:40:53) 
"Köylü değil de şirket yapsın" argümanı hatalı, küçük ölçekli tarım hemen her zaman hem daha verimli, hem de çevreye daha az zararlı (hatta faydalı). Herkesin evinin bahçesinde 3-5 tavuk, bi kaç ağaç meyve, az buçuk sebze falan olsa en verimlisi ve faydalısı o olurdu. Ama apartmanlarda yaşıyoruz genelde.

TR'de "çiftçi eğitimi" ve tohum verimlileştirme çabaları fena değil. Ben sevmiyorum ama yerli modifiye tohumlar verimli yani baya. Bişey dikmek istiyorsun ama bilmiyorsun, gelip anlatıyorlar, bahçenin analizini yapıyorlar bedavaya, tohum fide falan veriyorlar vs. O işler kötü değil. Maddi destekler çok iyi değil ama.

Benim bahçe vardı, sattım geçen sene. Yani yine "para kazandırıyor" ama artık iyice değmeyecek hale geldi. Geçen sene kilosunu 6 liraya sattığım şeye 10 lira teklif ettiler, gübre, işçi, yakıt, elektrik vs. masrafı uçtu gitti, bi anlamı yok yani. 20 liraya satsam da insanlar alamıyor.

Bahçeyi satıp ev alıp kiraya versem üretim yapmadığım halde daha çok kazanıyorum yani, öyle saçma bi durum.

Bi de en büyük sıkıntı aracılar. Çoğu üründe önce ürünü veriyorsun, adam gidiyo satıyo parasını alıyo, sonra gelip sana 6 ay sonra 1 sene sonra ödeme yapıyor. E arada budaması var, sürmesi var vs. bi sürü iş, cebinden ödüyorsun. Eskiden enflasyon yoktu ama şimdi var, parayı alana kadar zaten değerinin yarısını kaybediyor, ki senin o parayla bir sene sonrayı da finanse etmen gerekiyor.

Adamın da tek yaptığı nakliye aslında. Yani ben direkt marketle anlaşıp satabilirim de, ama yasak. Üretici olarak şehirler arası nakliye yapamıyorum. Üreticinin direkt son kullanıcıya (çiftçi pazarı gibi) ya da en azından marketlere satış yapmasının önündeki engeller kaldırılsa sorunların çoğu düzelir diye düşünüyorum.

Bu bahsettiğin ithalat olayı da sıkıntı. Bende kivi bahçesi vardı işte, bi sene bakıyoruz fiyatlar baya yüksek, geçen seneden depolarda falan bişey kalmamış, üretim düşmüş şu bu oo iyi derken devlet çat diye İran'dan ithalata izin verdi, yarı fiyatına sattık mecburen. Devletin çiftçiyi "mutlu etme" gibi bi derdi yok, aracıları kazanacaksa acımıyor. İran kivisi de bizdekinden kötü, ama bizim millet ucuz olduktan sonra başka bişeye bakmıyor.

Yaş muhabbeti yapılmış, ben 30 yaşındayım. Çiftçilik yapayım dedim ama yapılacak halde değil işte. Bi de şu çağda illa ki köyde yaşaman gerekmiyor, hemen her şeyi (sulama, gübreleme vs) otomatize edebiliyorsun zaten, telefondan yapıyorsun. Dedemin 1 ayda yaptığı işi 2 günde yapabiliyorum. Haftasonu gidip hallediyordum her şeyi.
  • plutongezegendegilmi  (18.01.23 19:01:33 ~ 19:10:24) 
Çünkü atılan taş, ürkütülen kuşa değmez hale geldi.


  • halitkin  (19.01.23 00:10:44) 
Yönetim öyle istedi. Yönetimi yönetenler öyle istedi.


  • muhayyer divan  (19.01.23 02:22:18) 
bu çorak, ot bitmez coğrafyaya kim bereketli su zengini ne eksen yetişir falan dedi önce onu bulmak lazım. ama bu olayın tek bir sebebi yok. sebepleri çok ve çok çetrefilli. mesela senin çiftçinle ab ya da kuzey amerika çiftçisi bir değil. seninki halen orta çağ köylüsü tadında. ama uyum sağlamak istediğin ab mevzuatını alıp buraya koyunca olmuyor. küreselleşme de ayrı dert. baştakiler hadi neyse de üretici dediğin adamın da çok farkı yok zihniyet olarak. bi ton şey var ya gecenin bu saatinde can sıkmaya değmez. ya bak aklıma geldi. kooperatif olayının en iyi uygulandığı yer abd olabilir. sorsan bizim köylüye kooperatif halen komünist işi. ya da ne bileyim ulusal süt konseyi denen bir şey var neden var ne üretici biliyor ne firmalar. geçen yıllarda devlet inek veriyordu kadınlara. para yok ama işte şu kadar yıl kesmeyeceksin, satmayacaksın yavrulara şöyle bakacaksın vs şartları var. bizim kadınların herhalde %80 falan almadı. neden deyince de kim uğraşacak diyorlar. lul. yani beleş inek lan. ben gittim annemin adına teyzemin adına aldım bağladım akrabının yere. bakım parası falan anlaştım. hayvanlar çifter çifter yavruladı şansıma. allah için akraba da iyi baktı. belki biraz tokatlamıştır da bilmiyorum ama çok dert değil. sonra köye gittiğinde sen ne akıllıymışsın oluyor. lan olm yani ben aracıyla aldım sizin kendi damınız var bildiğiniz iş siz de yapardınız ama yok anca müge anlıya malzeme üretsinler. kuzenim var o da benim gibi. icar kovalıyor. en f/p ürünü kovalıyor. komşu tarladaki dayı buğdayı daha tarlada üç kuruşa satıp pavyonda kumarda eziyor üç günde. benim kuzen depoda tutuyor. en iyi fiyatı bekliyor. sorsan ama benim kuzen köyün kötüsü.


  • Whily  (19.01.23 02:37:22 ~ 02:45:43) 
[]

Doctor Who, Don't Blink bolumunun nesi guzel?

Imbd'deki puani 9.8, herkes bayiliyor vs. ama ben hic etkilenmedim. Siradan bir zamanda yolculuk bolumu degil mi, neden bu kadar seviliyor ki? İlk defa zaman yolculugunu konu alan film/dizi desem, o da degil, onlarca kez yapilmis bundan once.

Benim kacirdigim bir sey mi var?


 
doctor who ilk sezonları izleyeli yıllar oldu ama nedense ben de çok etkilendiğimi hatırlıyorum ve bu bölümün ismini unutmuyorum hala. senaryonun kurgusu dizinin standardına göre ortalamanın üstüydü. wibbly wobbly timey wimey stuff :D


  • theseachange  (17.01.23 22:27:39) 
belki de beklenti ile izlemekle alakalıdır. ben aşırı beğenmiştim ve etkilenip gerilmiştim.

bir sürü Doctor Who bölümü izlemiş olsam da izlediklerimin çoğunu unutsam da o bölümü hiç de unutamadım.

sıradan bir zaman yolculuğu bölümü olduğunu da düşünmüyorum.
  • denizgonen  (17.01.23 22:33:51) 
@denizgonen: "sıradan bir zaman yolculuğu bölümü olduğunu da düşünmüyorum."

nesi farklıydı? ben de onu soruyorum.
  • ahm1  (17.01.23 23:01:37) 
kurgusuyla, hikayesiyle, sonunda her şeyin yerli yerine oturmasıyla ve gerçekten korkutucu yaratıklarıyla sevilmeyi hakediyor bence ya... benim için de en iyisi değil ama ilk izlediğimde hissettiğim merakı ve gerginliği hatırlıyorum.
genelde yeni izleyicileri çekmek için öneriliyor... doktoru bu bolumde cok cok az görüyoruz ama hikaye o kadar iyi yazılmış ki zamanın döngüselliğini çok net aktarabiliyor bizlere. ve tek başına izlenebilir bir dw bölümü. anafikri alıyorsun ama genel hikayeyi bilmiyorsun/bilmene gerek olmuyor.
yine de the weeping angels'ın eşsiz yaratıklar/düşmanlar/kötü adamlar oluşuna yoracağım bölümün sevilmiş olmasını.
  • anna sun  (17.01.23 23:04:14 ~ 18.01.23 01:31:32) 
Bence de güzel bölümdü. En sevdiklerimden biri. Başlı başına film bile olabilirmiş.


  • ruhen hastayim ben  (18.01.23 00:27:56) 
12345678  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.