Ekşi Duyuru

İsim iyelik de isim soyisim de iyi değil bence. Sadece isim en güzeli ama bu kadar inada binecek bir şey değil ki, herkes nasıl beğeniyorsa öyle kaydetsin.

ben evli değilim de, müdürümün telefonunda eşinin isim+kızlık soyadıyla kayıtlı olduğunu görmüştüm..

geçen bununla ilgili bi duyuru vardı, isim soyisim kaydetmeyi seven çoktu

www.eksiduyuru.com

Bende herkes -annem babam dahil- ad soyad ile kayıtlı. Nişanlim da dahildi buna. Sonra bir gün bana niye böyle kayitliyim dedi. ben de espri olsun diye x is my girl diye kaydettim. (Serkan is my girl esprisi) x de onun adını andıran İngilizce kelime. Bir iki gün kaldı öyle, sonra kalanı sildim x kaldı sadece. Hala ekranda x gorunce garip geliyor ama ad soyad daha muntazam bence.

Takma yani.

isim soyisim +1.

Eşim diye kayıt etmek bence engüzeli.

Anam ve babamınki böyle mesela. Beni de oğlum diye kaydetmiş.

İlerde evlenirsem eşim diye kaydedeyim. Ad soyad neymiş. Ev arkadaşı mı bu?

ben annemi babamı bile ad soyad şeklinde kaydediyorum :)

ad soyad güzeldir :)

Annemin adi Seda diyelim, babamin telefonunda rehberde en basta ciksin diye AASeda diye kayitli :)

Neyse, herkes istedigini istedigi gibi kaydedebilir, ad-soyad olmasinda da sikinti yok bence

İsim-soyisim olarak kayıtlı bende.

Bana bunca yıldan sonra hala buna takılıyor olmanız tuhaf geldi.

Lise döneminde kız arkadaşım iı aşkım vb kayıt etmişliğim var. Yıllardır isim soy isim olarak devam ederim

ad+soyad

iyelik eki kullanma durumu bende hiç yok nedense. telefonda akrabalar anne, dayı, anane diye kayıtlı. bu kimin ananesiii :d

sevgilimde de ad+soyad kayıtlı. ben şahsen başıma bir şey geldiğinde kimse rehberimde ponçik diye aratmaz, ad soyada bakar diye düşündüğümden böyle kaydediyorum ama annemi anne diye kaydediyorsam bunu da sevgili diye kaydetsem olurmuş bak :)

Aa-İsim
Rehberde başta çıksın diye. çok mu odunum

pratik olarak eşim, anne baba diye kaydetmek olası kötü bir durumda (allah korusun tabii) sağlık veya emniyet güçlerinin ilgili kişilere daha kolay ulaşmasını sağlıyor, ancak ben yine de ad soyad'ı tercih ederim. karşı tarafın beni nasıl kaydettiği çok mööm değil. hayat bu küçük şeylere takınılmayacak kadar büyük.

vlc'nin yerini tutmaz ama gom player olabilir.

iina

total video player

yerini tutar

iina kullaniyorum ben de.

Soda player kullaniyorum, gayet hos.

en önemli bilgiyi vermemişsiniz. kedi kısır mı? arkadaşı erkek mi?

kısır değilse, arkadaş da erkek değilse normal bu, mart geliyor. azmaya başlamış.

ya çiftleştireceksiniz, sevişip rahatlayacak, sonra bir sürü yavrunuz olacak. ya da kızgınlık dönemi geçince kısırlaştıracaksınız.

bazıları kulak pamuğunu ıslatıp kediye çok affedersiniz mastürbasyon yaptırıyor ama tavsiye etmem. hem geçici bir çözüm, hem de oynamayın hayvanın hisleriyle.

kısır değilse çok normal bi durum. kısırlaştırmama rağmen erkek kedimin bağırdığı oluyor abazan mart kedileri gibi. bilgi verirseniz daha iyi yardımcı olabiliriz.

Benim kedim de 3buçuk yaşında dişi ve de kısır. Gündüz gece fark etmeksizin kapısı kapalı hangi odada olursam olayım gelip kapıda ağlar. Küçüklükten beri dayanamayıp her seferinde kapıyı açıp yanıma aldığımdan asla susmaz açana kadar. Açınca da söylenir. Bir süre açmayıp alıştırmaya çalıştım ama ben yıldım o yılmadı. Bir de acıklı ki duyan sen bu hayvana hiç mi sevgi göstermiyorsun der. Halbuki hanfendinin sevsin diye peşinde koşan benim. Velhasıl kelam, eğer sabrınız ve yüreğiniz el veriyorsa açmayın kapıyı. Kendisinin sıkılma seviyesine de bağlı olarak bir zaman sonra öyle bir odanın varlığını unutacaktır. Ama odanızın kapısı hep kapalı olsun. Her zaman. Tabi kısır olduğunu varsayarak konuştum.

mantık açısından bakarsak ikisi farklı şeyler, ahmetin'in ölümünden dolayı ailesi mağdur oldu, eğer adam yaşasa idi her ay evine X lira para girecekti çoluğu çocuğu okuyacaktı vs. şimdi o para olmayacak dolayısı ile mehmet'den maddi ve manevi tazminat alacaklardır tabii mehmetin parası varsa alırlar.

öte yandan borç da miras yolu ile intikal eder, ahmetin borcu kalacak olan mal/mülk paradan fazla ise mirası ret ederler, mal mülk mehmete kalır, (o da kalırsa, mehmet'den önce başkalarına da borcu varsa ve o kişiler icraya gitmişlerse önce onlar alır mehmet avucunu yalar)

tabii ki avukat değilim bu arada belirteyim mantık böyle dedi, belki hukuk farklı işler.

sıcak yapıp yumuşatacaksın masajla çözeceksin. ya da git bi kas gevşetici iğne yaptır.

sıcak ve uzamanından masaj.
yakı vs türü şeyler yaz sıcağında bunaltıcı gelebilir ama hızlı düzelirsin.

Kas zedelenmelerinde soğuk kompres uygulanır. Mümkünse 24 saat boyunca aralıklı olarak. Sıcak uygulamalar, varsa eğer, ödemin artmasına, yoksa da oluşmasına neden olur. Tabii kasta bir yırtık var mı daha ciddi bir sıkıntı olmuş mu, onun için medikal destek şart.

acıklanan kısmını da okumadıgını anlıyoruz burdan.

ABD ile Rusya arasındaki gerginlik nedeniyle Rusya AB'nin gazını kesti. Gazsız kalan AB'ye gazı İsrail Türkiye üzerinden gönderecek.

israil'in anlaşmadan bir zararı olmuyor ki aksine çok büyük menfaatleri var. Tek zararları ceplerinden çıkan 20-25 milyon $, bu da hiç bir şey değil. İlk günden beri bunu kabul etmişlerdi zaten.

* türkiye gazze'ye ablukayı resmen tanıyor.
* israil doğalgazı türkiye üzerinden ab'ye satılıyor.
* türkiye'den su gidiyor.
* israil bölgedeki yalnızıktan kurtarılıyor.
* israil'in %100 haksız olduğu açılan davalar düşürülüyor.
vs. vs.

çevrende macfit varsa onlar 1 aylık üyelik yapıyor. ucuz hem.

Yağ oranın yüksekse cardio programları ile biraz daha yağ yakarak vücut hatlarının daha ortaya çıkmasına yardımcı olabilirsin. Hiit programlarına bir göz at. Koşu hiit programı ile seni 1 ay götürecek başlangıç programlarını dene bence.

Etrafında park falan varsa calisthenics tipi şeyler yapabilirsin. Park deyince şu annaeanne teyze modundaki aletler değil de paralel dips ya da barfiks demiri olanlardan bahsediyorum. Yoksa eğer aletsiz bodyweight egzersizler de bu geçici sürede işini görür.

Deparlı koşu üstüne barfiks, dips, şınav.

Bir adet barfiks barı al eve, squat, barfiks, şınav ve plank çeşitleri ile bayağı sağlam götürebilirsin hatta ağırlık çalışmıyorsan spor salonu gereksi bence.

kaç kilo?

Kedi dediginin islnamisiyla kesilmis hali inanilmaz kücük görünür göze. Löp löp olacak hali yok insan gibi, kilo ve büyüklügüne göre resim falan atin, yoksa yüzde 95 ihtimalle size ufak görünüyor ama saglikli kilosundadir.

Bir de zayiflatmak sismanlatmaktan cok ama cok daha zor.

2,8kg kedimiz 2 yaşında.
ya annemlerin kedisi var 5-6 kg gerçi o erkek ama aslan gibi.

valla çok üzüldük öyle görünce acaba iyi beslenmiyor mu diye ama zaten dediğim gibi günde en az 2, ekseriyatla 3 paket güzel ıslak mamasından yiyor

hocam cinsinden de olabilir arkadasımın russian bluesu ne kadar yemek yerse yesin kilo almiyor,hayvan yakıyor cunku onu.ayni sekilde british shorthairi olan da dikkatli yemek veriyor yoksa kilo aliyor.

Orijen ya da acana mama alın. Tüy dökmesi çok büyük oranda azalacak ve içinde tahıl olmadığı için kilo da alacak.

Bu mamayı sevmeyen kedi görmedim. İştahla yitecektir.

veteriner bana sürekli yaş mamayla beslemek iyi değil demişti kuru mama diş sağlığı için falan daha iyiymiş. bence veterinere bir danışın.

yahu buna siz değil veteriner karar vermeli. normal kiloda da olabilir.
lütfen veterinerle görüşün. o size en güzel yönlendirmeyi yapar.

eger düzenli olarak veterinere götürüyorsanız ve sağlıklı kilosunun altındaysa veteriner zaten uyarır.
kilo aldırmayın hayvana zorla, sonra sağlık sorunları baş gösterir. zayıf olsun daha sağlıklı.
sürekli yaş mama yedirmeyin ama.

teşekkürler tavsiye için ancak intermittent fasting'le sporu birleştiren ve pozitif etkilerini gören bir sürü insan var. mani değil yani.

www.leangains.com

Intermittent fasting faydalı bir method ama iftardan önce spor yaparsan açlık değil de susuzluk büyük sorun olur diye düşünüyorum. Sonuçta intermittent fastingde su kısıtlaması yok. Bence iftarı hafif yiyip bol su içerek açıp spora gidip bi öğün de dönüşte yiyebilirsin.

Bu aralar da Instagram'a ne koysam hakkında soru geliyor. Buyur;

www.instagram.com

Açlık sıkıntı yaratmaz. Evet bu izafi bir durum kişiden kişiye değişebilir ama uzun süreli açlıklar antrenman performansını çok etkilemez ama susuzluk/dehidrasyon sıkıntı yaratabilir. İftar saatine yakın bir saatte daha düşük yoğunluklu bir antrenman çıkartabilirsin. Yani %50 performans senin için çok kayıp sayılmaz bu süreç içerisinde. İftar sonrası ağırlık kaldırmak, dolu mideyle daha çok sıkıntı çıkarır sana yine düşük performans alırsın. Yani her şekilde bir miktar kayıp yaşaman normal bu süreçte.

almanya da gezdigin gördügün yerler varsa oradan ac muhabbeti, onlara nereleri gördüklerini sor. almanlarin günlük yaşamı ile ilgili sorular sor, sütü nereden aliyorsunuz, ekmek sizin orada kaç para falan. oradan muhabbet uzar gider.

özel hayata, politik muhabbete ve din muhabbetine girme. bir süre sonra elinde patlar.

fatih akının son filmi harbi boktan değil miydi ya abiler ?
-south park sessizliği-

Yemeklerden konuşabilirsin, kebabtır, alman dönerinin dandikliği, onların yemekleri, sosis mosis

valla ben daha kendi yaşıma yakın iki alman'la bolca muhabbet ettim, kendileri ankara'da kalırlarken. gayet bilgili ve normal insanlar. türkiye'de olup bitenlere de ilgi duyuyorlar ama çoğu şeyi anlamlandıramadıkları oluyor. partizanlığa kaçmamak kaydıyla türkiye'nin politik gündemini ve bir türk vatandaşının bu konudaki aklı başında yorumlarını ilgiyle dinleyeceklerdir. hatta bir noktadan sonra kendileri konu açarlar, muhabbet su gibi akar.

bizim batı kültürünü anlamak için pek çok fırsatımız oluyor (facebook veya reddit gibi) ama onların orta doğu kültürünü (oradaki göçmenlerimizi saymıyorum) anlamak için çok fazla bir kanalı yok (istisnalar dışında). o yüzden benim gördüğüm avrupalıların ekseriyeti ne yapıp ne ettiğimiz konusunda gayet ilgili ve meraklılardı.

güneş ve rüzgar enerjisinde nasıl bu kadar iyi oldunuz?
evinizde güneş pili var mı? Ayrıntılar?

okullarda yaz tatilleri eyaletten eyalete değişiyordu galiba. nedenini tartışırsınız?

biradan bahsedilebilir. türk biralarını tanıyorlar mı diye sorabilirsiniz?

almanlarda motor tutukusu biraz hat safhada gibi, o konuda ilerleyebilirsin.

(bkz: stalin'e o konuda ben de çok kırgınım)

iş yemeğinde futbol, mülteciler falan hiç girme bence adamlar kendileri meyletmediği sürece. daha yüzeysel, genel şeyler konuşmak daha iyi. "havalar da ısınmadı hala yav" de.

kumpir, bira, futbol, karsi cinsle olan iliskilerde yasanan gariplikler, gezi onerileri.

müzik olabilir. geçen yıl bir iş yemeğinde bir almanla, çok alakasız bir şekilde (telefonumun o zamanki zil sesi, there is a light that never goes out'tu ve telefonumun çalması üzerine) the smiths muhabbetine girdik. 50 yaşındaki herif smiths fanı çıktı. o akşamki konuşmamızın yüzde 40'ı smiths ve morrissey üzerine oldu. hatta mail ile yazışmalarımızda bile bu devam etti.

müzik diyorum.

alman futbol konuştumu 5 saat bile geçer. tavsiyem bu konular üzerinden yürümen ancak sakın milliyetçi bi tavır takınıp rahatsızlık verecek cümleler kurma. orta şekerli davran hep. ben de bikaç kez almanları yemeğe çıkarmıştım hele biri vardı ki hiç unutmam adam türkiyeyi benden iyi biliyodu. erzurumdaki bilmemne camiden tut aksaraydaki pavyona kadar gezmiş herif o anlattı ben dinledim sdfs

"Brezilya'yı naaptınız öyle hacı" de.

şu alman usülü hesap ödemeyi sor. "hakikaten öyle mi" de.. "bi deneyelim mi" de.. doğruysa hesaptan da yırtarsın.

Her alman ile yapilacak tek konu var "Havalar", hele bir de günesli ise.
Ama bunun disinda gündem maddesi "Göcmen krizi". Tabi bu muhabbete iki uc var, karsindaki kisi göcmen yanlisi yada tam tersi karsiti olabilir. Ona göre yap muhabbetini.
Dünya cografyasi ülkelerden konusmayi seviyorlar, avustralya söyle, tayvan böyle diye konusulabilir.
ABD politikasi secimler bu siralar güzel muhabbet döndürüyor, Trump ile dalga gecebilirsiniz, almanlar seviyor bu adamla dalga gecmeyi.
Futbol seviyorsa muhabbet edileilir ama almanyada taraftarlar ikiye ayrilir Bayern taraftari ve bayern den nefret edenler diye. Ama milli takimlaridan konusmaya bayilirlar, rahat rahat milliyetcilik yapabildikleri tek alan oldugu icin.
Türk yemeklerinden konusabilirsin ama döner bizim icadimiz, türkiyeye almanyadan gitti derlerse sasirma, almanyada buna inanan cok var.
Yunanistanla dalga gecebilirsiniz, almanlar seviyor. Ama farkinda degiller asil yunanlilar almanlarla iyi dalga geciyor.
Uzun uzun araba muhabbeti yapan almana az rasladim, genelde arabalardan konusmuyorlar, ama cok iyi araba kullaniyorlar.
Bira ve sarap konusunu sorabilirsin, ilgililerse uzun uzun anlatir.

Is görüsmesi oldugu icin asla aile ve hitler gibi muhabbetlere girme, tehlikeli alanlar.

almanya'da yenilenebilir enerji çok fazla. insanlar kendi elektriklerini üretiyorlar güneşten falan. fazla ürettiklerini satıyorlar. bildiğin ev kullanıcıları. onlar yapmıyorsa bile mutlaka bilgileri vardır. bu konudan 20dk muhabbet çıkar. nasıl yapıyorsunuz, maliyeti ne, satış fiyatı, alış fiyatı, tamir bakım, zart zurt.

mermileri önceden boşaltıyor ercü sanırım, öyle hatırlıyorum.

geçti tabi 10 gün sonra seçim var.

savaştan kaçtıkları için avrupadaki yasalar gereğince mülteci olarak sığınma hakları var. ama ilk hangi ülkede kayıt altına alınırlarsa o ülkede kalmak zorundalar. o yüzden macaristan'da parmak izi vermemek için kendini protesto amaçlı trenin önüne atan suriyeli haberleri çıkmıştı birkaç gün önce. çoğunluğu kuzey ülkelerine kaçmak istiyor.

ışid de nedenlerden biri. türkiye'de kalanlar yine kalıyor. genellikle türkiye basamaklardan biri, yol üzerindeki rota olarak görüyorlar. tıpkı yunanistan gibi. yoksa türkiye'de olanların gittiklerini düşünmüyorum. çok küçük bir kısmıdır olsa olsa.

akp'nin özellikle bir şey yaptığını düşünmüyorum. daha hiç bu konuya geçmediler bile ve geçiçeklerini de sanmıyorum, bir yerde onlar için avantaj. ki gündemde başkanlık var şu an.


kesin olan şu ki bu konuda çok akademik çalışma yapılacak, ortadoğu çalışmalarında ayrı bir ders olarak üniversitelerde verilmeye başlanıcak. bir sürü etkileri olacak, toplumların dinamiklerini değiştirecek. biz yaşlılığımızda göreceğiz belki.

Daha onceden de gidiyolardi sadece yeni haber oldular mainstream medyada

Almanya ciddi para veriyomus multecilere. O yuzden macaristandan almanyaha gitmek istiyolar. Cunku macaristanda sadece 86 euro veriliyo. Almanyada sanirim 200 kusurdu. Sosyal devlet anlayisinda egitim saglik hizmetleri de daha iyi

Sen vizeyle ya da vizesiz gidip kurdum devlet bize bohmiyir dediginde seni de kabul ediyolar

ekleme: biz savaş ülkesi olmadığımız için kabul etmezler tabii. suriyeliyim dersen n'olur bilmiorum ama.

Mal Avrupa ülkeleri çalışmayan ve hiçbir işe yaramayan insanlara bile para verdiği, çalışanlardan da çuvalla vergi aldığı ve bunların da çalışmamak istemesinden kaynaklanıyor tamamen.

2

2, ama sonsuza kadar yapmam yani 2-3 sene calisir cikarim.

2. Genclik enerjim varken is icin kullanirim. Para biriktiririm.

2'yi şu an yapıyorum. 10 bin mi veriyorlarmış benim işe?

2'yi seç. çok eğleniyoruz. paranın birazını da bana yolla ama.

2 haliyle.

ikinci işin koşulları önemli. hiç haftasonu olmayan, bayram tatillerini bile bölük pörçük yapan, gecelere kadar çalışan ama parası çok iyi olan böyle işler var. genelde finans sektörü. ancak benim yakından gördüğüm kadarıyla çoğu kişi 6 ay filan anca dayanıyor sonra basıyor istifayı. kolay değil, çok mutsuz oluyor insan. işe başlarkenki yaparım, gencim motivasyonunu anında bitirirler adamın onu söylim.

Dayanabildiğim kadar 2yi. Bıktığım anda 1e benzer bir iş aramaya başlarım.

1
harcamaya vakit olmadıktan sonra o kadar parayı ne yapacaksın

2 tabi ki. çoğumuz tatillerde mail cevaplıyoruz, bu ekstrem birşey değil dostum.

bence 1.
şu an 1'deki gibi bir işte çalışıyorum. her sene en az bir kere yurtdışı tatili yapıyorum. izin günlerimde, tatillerde mutlaka bir yerlere kaçıyorum. hobilerim var, onlarla uğraşıyorum. deşarj oluyorum, kafam rahat.
para her şey değil, bu gençlik yıllarınız bir daha gelmeyecek. evet diğer türlü bankada daha fazla paranız olacak ama bir 10 yıl sonra geriye dönüp baktığınızda en güzel yıllarımı non-stop çalışarak geçirmişim diyeceksiniz.
karar sizin.

Kesinlikle 2.

2'deki iş imkanını bulsa hemen zıplar 1 diyenlerin hepsi (çoğu demiyorum, hepsi!)

2'yi yap, 1 sene mi 6 ay mı neyse yap. zaten harcayacak vaktin olmayacak gibi. sonra dayanamaya yazarsan 1 çıkar gibi bi işe girersin.

2 numaradakine yakın bir iş yapıyorum ve kazancım 1 numaradakinden bile az amk.

2 numaraya yarı fiyatına fitim.

2.

@animalman, bulmadığımı nereden biliyorsun?
şu anki kazancımın iki buçuk katını kazanabileceğim bir iş buldum, kabul edildim ancak şartları ağır, tatili belli değil, bayramlarda da çalışıyor diye gitmedim.
bazıları paraya o kadar tapıyor ki aksi gibi bir durum olabileceğini kabul etmek bile istemiyorlar:)

Dayanabildiğim yere kadar 2, devamında da 1'e benzer bir iş.

2. En azından birkaç yıllığına.

2'de çalışırım. Haftasonları yaparım tatilimi. Tatillerde mail cevaplamakta bir şey yok açıkçası, söz ve yetki sahibi olduğun her pozisyon için geçerli bir durum o. Kendi işini yapan adam da aynısını yaşıyor.

2'nin maaşı 1'in maaşı x 2 + 2000; 2 hafta yıllık izin olmayabilir/tatillerde mail trafiği yok diye 1'i seçmek için "salak" olmak lazım. 2'deki yıllık izni de kullan(a)masanız bile sonraki seneye birikiyor.

Edit: Yanlış anlaşılmaya yol açtığını fark ettiğim kısımları düzelttim. Teşekkürler @peggy.

@whimsical adam 1-2 sene yıllık izne çıkamayabilirsiniz yazmış. yanlış okudun sanırım.

edit: ok ben de tam anlamamışım. o zaman işveren ile görüşüp kullanmadığın yıllık izinlerinin yanmayacağına dair garanti al derim. yoksa, "sen 2 sene izin kullanmadın, hadi bu sene 45 gün kullan" falan diyecek kadar rahat bir firma gibi gelmedi bana. kanuna göre her şey ok ama pratikte deli gibi hak yeniyor. yoğunluktan öğle iznine dahi çıkamayan, ofiste sandviç ile idare eden insanlar tanıyorum.

Doğru okudum. Adamın hakkı yok değil, var. İş Kanunu'nda var o hak, işverenin bir lütfu değil yıllık izin; ama kullandırmayacaklar/çıkamayacak 1-2 sene (o da belki), o zaman o izin yanmayacak sonraki seneye aktarılacak. Açıklayabilmişimdir umarım.

Bir de önceki cevapta yanlış anlaşılan kısımları düzelttim.

para gençken kazanılır.Hiç şüphesiz 2.

Bir de şuna inanıyorum iş yaşamında çok çalışanlar genelde sistemsiz olup da verimli çalışmayanlar, hantal çalışanlar oluyor hep.

Çok para alıp sisteminizi oturtabilirsiniz

ziebart her yeri temizlediği için garanti diyor. fiyat da o yüzden yüksek.
ama kaynağı düzgün temizledikten sonra geriye kalan kısmı da havalandırıp beklemek şart. ama o koku bi senede kendi kendine çıkmaz.

ozon gazı ile temizlik yapan yerler duymuştum. bakterileri falan öldürüyor ama kokuyu alıyor mu bilmiyorum. işçilik olmadığı için fiyatı uygun olabilir. bi araştırabilirsin.

kusmuk kokusu gibi olur.bi ara arkadaşın süt taşıdığı kartala binmiştim ve leş gibiydi.imkanın varsa arabayı sat,çok ciddiyim.ya da ziebartta temizlettir.yoksa döşemelerin sökülüp yıkanıp geri takılması gibi bir eziyet var.
ziebart kokunun gitmesinin garantisini veriyorsa yaptır.

moral bozmak gibi olmasın ama bence oto pazarına götür.o kokuyu çıkarabileni görmedim. tek bir koltuğa döküldüyse paspası koltuğu değiştirip deneyebilirsin bir ümit...

direk sat gitsin, başımıza geldi bir kez iteledik birine mecburen.gerçi yanlış anlaşılma çıkmasın biz uyardık da adam sallamadı.

Basit. Bulunduğunuz bölgeyi yazıp google'da "halı yıkama" diye aratın. Sütün döküldüğü döşemeleri temizletin. 30 lira falan tutar maksimum.

ucuza kapatmak istiyorsan halı yıkama makinasıyla kendin giriş güneşli bir havada iyice yıka ve iyicede kurusun. başka alternatifi yok. süt olduğu için araç içi paspası emmiştir ve bakteri yapacağından o koku hiç geçmez.

1 litreyle sanslisin 5 litreyi dokmeyi basardim ben 1 ay evvel.bide yeni sagilmis falan elleme degme.

Ne yaptigimi anlatayim sana once ustten yikayip kurutmayla hallolur sandik ama mumkun olmadi.daha sonra butun google cozumlerini elma sirkeleri vs denedik gene aynen devam.

Ziebart,hali yikama vs sonuc vermiyor.su sekilde cozdum.

Aracin on sag yolcu kismina dokulmustu.sag on koltugu ve dosemeyi soktum.sokunce gprdumki dosemenin alt sungeri sutu arka kisma iletmis.arka dosemeyi sokebilmek icin butun koltuklari sokup cikardim.daha sonrada arabanin butun dosemesini sokup aldim.bu dosemeyi tazyikle yikasam iyi olurdu ama alt su gerleri parcalanacakti bu yuzden elde defalarca deterjanlayarak yikadim ,kurudu tekrar tekrar yikadim ve kuruttum.arabanin sasesini kuruduktan sonra kompresorle iyice temizledim.kuruyn partikulleri attim ve yikadim.girdigi havalandirma kanallarini arka klima bolmesini iyice temizledim.daha sonra bol deterjanli suyla giristim.butun bunlara ragmen belkide psikolojik ama yuzde 95 temizlendi koku.on dosemeden oldugunu dusunup tekrar yikadim su an kurumakla mesgul.

Yapilabilenin en iyisi bu.

Bu arada sutu deaktiv edecek bir kac kimyasalda kullanildi aracta ama o arabayi o kimyasalla dolu bi havuza batirip cikarmadan olmuyor.

Kolay gelsin.

X1 carbon touch almayın. Düz x1 carbon a bakın. Thinkpad serisi diğer laptoplara benzemez, çok daha fazla stabildir. Bence aklınızda hazır thinkpad varken apple da aksiyon aramaya hacet yok.

Ayrıca şurada bir düzeltme yapmak istiyorum, o kadar para verecekseniz thinkpad daha iyi :)

Açıkçası iki senedir x1 carbon touch kullanıyorum(Şirket Bilgisayarı). Her şeyinden memnunum. Yukarıda bahsettiğin işlemlerin neredeyse çoğunu ve hatta daha fazlasını ben de yapıyorum. Tek bi kere bile sorun çıkarmadı.

lenovo'ya saygılarımı sunuyorum.

kürt halkının sokağa dökülerek terörize edilmesini atlıyorsun bence.

@cesario Ne olacakmış geçemezse ? % 10 luk terörist destekçisi napacakmış bize ? Kaldı ki yarısı cihangir enteli..

su an cogu kurt cok dolu, aylardir surekli saldirilar oluyor, erzurumdaki barbarla zirveye cikmisti, bugun de olabilecek son seyi yaptilar, mitingi bombaladilar.

ne kadar sakin kalmaya calissak da bu olanlardan sonra tahammul iyice azaliyor, provoke olmaya daha musait hale geliyor insanlar. ellerinden geldikce bunlari zorlayip kurtleri olay cikarmaya itiyorlar.

mesela bak boyle ergence yorumlari, atarlanmalari gormezden gelebiliyor insan normalde ama su anda hic cekilmiyor.

önce bugüne kadar hangi kürdün ölümü, hangi mağduriyet hadep'e, bdp'ye, hdp'ye oy kazandırdı, bunu bir düşünün.

ardından bu saldırıdan sonra sağduyu yerine hdp'lilerin galeyana gelmesi ve olayların başka illere sıçrayarak büyümesini ve bunun kimin işine yarayacağını düşünün.

elinizi vicdanınıza koyun,

2 gün önce bingöl'de 1 HDP'li öldü
dün 200 HDP'li linç nedeniyle yaralandı, birini arabada diri diri yakmaya çalıştılar
bugün 417 HDP'li yaralandı 4 HDP'li öldü
adana ve mersin bürolarına saldırılar oldu.
seçim çalışması yapan partililer çeşitli illerde dayak yedi.

sayısız fotoğraf ve videoya rağmen tüm bu olaylarda tek bir gözaltı bile yok.

tüm bunların mağdur edebiyatı yapılmaya yönelik eylemler olduğunu düşünüyorsanız-ki halkımız buna bayılır. bu koşullar çerçevesinde hdp'nin tek başına iktidar olması falan gerekiyor. bunu açıklamak bile abes geliyor bana şu an. bunları açıklamak karşımdaki insanın zekasına hakaret ediyormuşum hissi yaratıyor bende.

yeterince açıklanmış, ben de somut örnek vereyim.

emiter gibi bir tip gerçek hayatta karşıma çıkıp, sırf hdpyi desteklediğim için böyle laflar söyleyip, cihangir solcusu ehi ehi dese ağzını burnunu kırarım. bunu direkt emitere söylemiyorum, "onun gibi bir tip".

emiter denen tipin söylediği laf yerine bombayı koy, benim yerime de hdplileri koy, ona atacağım yumruğu da eylem olarak düşün. denklem aynı. ben yumruklayayım, hdpliler provake olsun, olaylar çıksın. "bunların hepsi terörist" diyebilmek için bütün bunlar.

tahrik etmek için çırpınışına baksana. %10luk terörist destekçisi bize napacakmış diyor. küçük tayyip işte, küçücük aklıyla insanları provake edecek güya. bu asalak gibi tipler belli yerlere gelince de böyle bombalama olaylarına giriyor işte. tek fark, bu asalağın böyle bir gücünün olmaması.

Ustteki ana sebeplere ek olarak mitingin yapilmadigini, polisin mudahalesini, hdp tarafinda secimden onceki son gunler olan bugum ve onumuzdeki gun icin olan bircok planin muhtemelen iptal oldugunu da dikkate almakta fayda var.

sana katılmıyor değilim.

hdp mitinginde bomba patlamak akp'ye olan öfkeyi arttırmaktan başka birşeye yaramaz. bu durum akp'ye oy kazandırmaz aksine kaybettirir ve üstteki yorumda dendiği gibi eğer akp böyle pis bir olaya imza atacaksa kendi mitinginde bomba patlatır mağduru oynar.

mitingte bomba patlatmanın sonucu mağduriyet kazanmak bundan fayda elde etmektir. bu durumda kim bunu elde etmek ister? bence hdp. ha halkı terörize etmek denmiş. kendi mitinginde bomba patlatıp 'bizi istemiyorlar ama siz sakin olun biz barış istiyoruz' mesajı verirsen yine sen karlı çıkarsın. selo'nun da patlamanın hemen ardından yaptığı provakasyona gelmeyin açıklaması buna işaret ediyor. kimseyi suçlamak olmaz bunların hepsi varsayım ancak benim varsayımım eğer biri yaptıysa bu olayı, bence ardında hdp kaynaklı birileri vardır. akp bu kadar da aptal değil.

öte yandan, bana göre hdp kürt halkını falan temsil etmiyor baya baya pkk'yı temsil ediyor. aptal olmayın açın mitinglerini selonun konuşmalarını dinleyin. kürt halkı biz barış istiyoruz diyorsa eli kanlı pkk emeklilerinin arkasına sığınacağına tertemiz bir partiyle siyasete girsin oyumu vermezsem namerdim.

bu tür kahpelikleri akp her zaman yapıyor kendi çıkarları doğrultusunda. fakat söylediğin gibi bu defa iş akp'ye ait değil. farklı eller var işin içersinde. bu durum akp'nin işine gelmiyor. ırak'ta bomba patladığında en az 100 kişi ölüyor mesela, seçilen bombada o kadar kuvvetli bir bomba değil. o kadar kişi ölmesin denilmiş sanki. işin içersinde derin pislikler var özetle fakat akp olduğuna bu defa bende inanmıyorum.

yeter ulan 13 senedir tek başlarına iktidarlar
bir bokdan da sorumlu değiller.
ben onu bunu bilmem
devletin tüm imkanları ellerinde
yapanı delilleriyle bulmadıkça
sorumluluk ve suç akp'nindir.

bence hdp içinde pkk ye yakın ekstrem gruplar, hdp rüzgarı yakaladı ama dahası lazım diyerekten böyle bişey yapmış olabilir. sonuçta çocuk kurşunluyan, evden 17lik çocuğu yakıp üzerinden arabayla geçen oç'ler de savunuyor bu partiyi. herşey beklenir.

biletlerin tamamı tükendi deniliyor,skora göre erken yada geç çıkma durumunu göze alarak hareket edebilirsiniz.

eskiden güz döneminde daha az merkez olurdu sanırım burada da benzer bir uygulama mevcut. e yds'nin başlamış olması nedeniyle olası..

Kediler şekerli tadı alamıyorlar ama bildiğim kadarıyla şeker oldukça zararlı. Tabii parmağın ucuyla verseniz bir şey olmaz da alıştırmayın.

Çok az ama. Bir şey olmaz.

verin ama alıştırmayın. bi de kedi tatlısı vs gibi şeyler saçma sapan uydurma ürünler. üzerinde yazıyor diye tatlı değil onlar.

biz yoğurtla kandırıyoruz bayılıyor

En kötü ihtimalle kör olur, en iyi ihtimalle dişleri çürür. Bir de kedinin karaciğerine zarar verir. Azıcıktan bir şey olmaz ama bir kere verirseniz hep vermeniz gerekecek, bunu aklınızdan çıkarmayın; kediye sınırlarını onun iyiliği için öğretmeniz gerekiyor.

Çözüm basit: Önünde yemeyin canı çekmesin:))

yoğurt +1, deliriyorlar yoğurt yemeye

alter ego +1
kedi tatlılarının tatlı olması için tatlı olması gerekmiyor
adı üstünde kedi tatlısı
bence de kendi yediğimiz şekerli şeyler onların metabolizmasına çok zararı var oyüzden onlar için üretilmiş gıdaları tükettirmemiz daha sağlıklı olur

baklava pamuk şeker keşkül profiterol vs ne bulsa yiyen, yalnız yiyene yedirmeyen, elinde tatlı kaşığı olan herkese evi dar eden kaplan bozması bir kedim var.

uzun süredir belki de 2 yıla yakın oldu hiç tatlı vermiyoruz ama aldığı kiloları verdiremedik ne kör oldu ne dişleri çürüdü ama obez kere obez.
o yüzden hiç vermeyin isterse ağlasın yine de dönüp bakmayın, hasta olup gözünüzün içine bakmasındansa böylesi daha iyi

insan olarak şekeri bırakmaya çalışıyorum kediye neden şekerli şeyler vermek istiyorsunuz ki. cocuğum olsa elimden geldiğince şekerli hiç bir şey vermicem. biz mal gibi büyüdük onlar öyle büyümesin :)

Bu arada söylemeyi unuttum, topaklanan ince kedi kumu kullanıyoruz. Bundan olabilir mi ? Kristaller (taşımsı gibi olan) daha mı iyi ?

Cisi siz yapip kediye suc atiyorsunuz di mi?? Sizin burnunuz kokuyo kediler mis kokar (mea maxima gelmeden onun yerine yaziyim dedim :)

benim de 4 aylık bi yavru kedim var, onu yanımdan hiç ayırmıyorum, o yüzden sözümü dinliyor. kumdan mı kaynaklı bilmiyorum ama o topaklanan ince kedi kumları dışkının kokusunu içine hapsetmiyor, o yüzden kristal kumlar hayat kurtarıyor. kristal kumlara dönüp onu kum kabının içine tekrar tekrar bırakın, elbet alışacaktır.

kum kokmasın diye uğraşırken hayvanın dikkatini dağıtıyor olabilrisiniz. kediler kum eğitimi alırken bir miktar kirli kum yeni koyulan kuma karıştırılır ki hayvan kendi kokusunu alsın ve oranın çiş kabı olduğunu unutmasın.

siz ona ait kokuyu kaybedince yerini bulamıyor, bulduğunu kullanmak istemiyor olabilir.

aynı mantık sürekli çiş yaptığı yer için de geçerlidir.
örneğin halının köşesine çiş yapan kedinin arkasından çamaşır suyu ile temizlik yaparsanız oradaki kokuyu kaybetmez aksine yoğun amonyak kokusu ile pekiştirirsiniz. kedi de "evet, çişi buraya yapıyorduk" diye gider bir daha yapar. bu sebepten öncelikle -özellikle eşyalarda- temizlik yaparken kokuyu pekiştiren değil; örten, kaybetmeye yarayan malzemeler kullanın ki oraya bir daha yapmasın (sirke gibi)

ikinci olarak kumdaki kakaları ve çişli topakları temizleyin ama kendi kokusu kalacak kadar az miktarda çişli kumu kutusunda bırakın. biraz daha büyüyünce buna gerek kalmaz zaten.

üçüncü olarak sizin kum kutusunu koyduğunuz yeri beğenmemiş olabilir. hayvanlar en mahrem anlarında gizlenmek(ortada olmamak) ancak buna rağmen bir tehlike anında kolayca kaçabilecekleri yerde olmak isterler (vahşi hayat prensibi) bu sebepten sizin kum kutusunu koyduğunuz yerde ya kendisini mahrem hissetmiyor ya da fazla gizli saklı bir yerdeyse kaçamayacağını düşünüyor bu yüzden kendisine yeni bir alan belirliyor olabilir.

bir de kediler yemek ve kum kutuları bir arada olsun istemezler. en azından bu ikisini odanın iki ayrı ucuna koyun. küçük yavrular kum kutusu çok uzakta olunca bulamayabiliyor. bu sebepten yolu dolambaçlı olmasın, yemeği suyu mümkünse aynı odada ancak odanın ik farklı noktasında olsun, özellikle kum kutusu hayvanın kendisini iyi hissedeceği bir yerde olsun. özellikle daha erişkin (6+ ay) kedilerde bu kuralları esnetebilirsiniz.

bir de hayvanı iyi gözlemleyin, gerçekten hoşlanmadığı bir şeyi yapma konusunda farkında olmadan ısrarcı mısınız? (ör: uyurken uyandırılmak, eve gelen arkadaşların elinde oyuncak olmak, fazla gürültülü bir hayat yaşamak, eve giren çıkanın belli olmaması, çocuk misafirler v.b.)

veya çiş/kaka yaparken, mama yerken ya da oyun oynarken durduk yerde miyavlama, bunlardan birini yapmayı reddetme gibi bir durum veya halsizlik, iştahsızlık fizyolojik bir rahatsızlık belirtisi olabilir. bu da sağa sola işemesine sebeptir.

not: bu yanıtımı diğer duyuruya da copy paste yapacağım. ikiniz duyuru için ortak bir cevap yazdım.

tamamen sallıyorum, ağız alışkanlığı olabilir.

İşte ben de onu diyorum, vade farksız taksit mağaza ve bankanın neden avantajına ?

Paranı alırken de reklam yapıyorlar.

daha çok alışveriş yapın diye.

ben de internetten alışveriş yaptığımda 3 ve 9 aylık taksit seçenekleri için vade farkı istiyor ama 6 aylık taksit için vade farkı istemiyorum. ben de bu duruma anlam veremedim bir türlü.

Bankayla firmanın anlaşmasına bağlı. örnek 6 taksit için 30 gün vadeli anlaşırlar. yada 1 gün vadeli 4 taksit. Bunlar Mağazaların kredi kartı cirosu ve bankayla arasındaki ilişkilere göre olan değişkenler. Diğer taraftan mağaza sahipleri daha çok ürün satabilmek için taksit yapmak istiyor. Teşviğin asıl sebebi bu. Tek çekim veya taksit mağaza için çok fark etmiyor.

Ek: Bankaların kendi aralarındaki rekabetleride taksit üstünden oluyor. Şu karta x şu karta y taksit gibi.

Banka icin faydasi, kartin kullanim suresinin uzamasi. Bugun 6 ay taksit odenecek bir islem yapmaniz, cok buyuk ihtimalle bu karti en az 6 ay daha kullanacaginiz anlamina geliyor. Bundan baska, taksitli islemlerde taksitli islem komisyonu ve vadeye gore bir komisyon tahsil edilir isletmeden. Ornegin 1000 tllik bir islemi 9 aylik takside bolerseniz, ve isletme bu parayı ertesi gun isterse toplamda yuzde 10 13 arasi kesinti ile tahsil eder. Bu genel olarak bankaya faydasi. Bu arada eger komisyonsuz calismak isterleese bu sefer ornegin 45 gun beklemeleri gerekiyor tahsilat icin. Bu sure boyunca para bankada kaliyor ve kaynak yaratilmis oluyor.

www.braun.com

cruzer 6

braun cruzer serisinin herhangi biri

panasonic er 1611, hakkindaki yorumlari okuyabilirsiniz.

Ben bir türlü anlayamıyorum. Şu Braun'un cruzer serisi nasıl kullanışlı oluyor anlamadım. Benim sakallarımda mı bir problem var acaba? Biraz kıvırcıktır sakalarrım ve serttir. Doğru düzgün hiçbir şey yapılmıyor.