efes extranın 1 litrelik olanı vardı, şimdi normal efes biranın 1 litrelik olanını da çıkartmışlar.

Millet alamıyor artık öyle 3-4 bardak 70lik bira dışarda..bilhassa öğrenciler..

arjantin

ben pek tutmazdım bunu. iç iç bitmezdi. ısınırdı. tam öğrenci işi cidden.

100 lük bile vardı birader.düşününce gerçekten nereye sığıyormuş diyor insan. ama geçenlerde bi mekanda gördüm :D

Ben. Çünkü akıllı telefon kullanmıyorum.

Çinli kız arkadaşım kullanmıyordu. Çin Cumhuriyeti'nin kendi üretimi olan WeChat harici tüm app.ler yasak olduğundan kullanmıyorlar. Başka ülkelerde olsalar da (kız TR'de okuyordu) kullanmıyorlar. Çünkü devletleri çok sıkı denetimlerle özellikle gençleri denetliyor. Türkiye'de yükleyip ülkesine dönünce silse bile, yolda yürürken random bir polis çevirip telefonu inceleme, şüphelenme durumunda geriye dönük incelemeye tabi tutuyormuş.

fayfa+1
Geçen sene ben de Çin'deki bir okulla iş görüşmeleri yapıyordum. Whatsapp değil WeChat üstünden iletişiyorduk.

İş için lazım oluyor. Kovulursam bi gün sileceğim ben de.

Çok uzun yıllar kullanmadım. Yurtdışuna giderken ailemle görüşmek için yükledim, onlar olmasa silerim.

Bir dizide "O 80'lerde doğdu. Telefonunu telefon olarak kullanıyor" diye bir laf vardı. Ben de biriyle konuşacağım zaman ararım, mesaj atmam pek. Biri mesaj atınca da ararım. Ben karşıdaki insanın sesini duymayı seviyorum. İstisnası iş yerinde konuşamama durumunda oluyor. Sadece o zaman mesajlaşıyorum. Bir de gruolardaki muhabbet gereksiz uzuyor. Üç gruba üyeyim toplamda. Biri eski arkadaşlarım, onlar bir durum olduğunda, nostaljik bir anda yazıyorlar ama gruplardan biri çok konuşuyor. Sürekli bir şeyler akıyor ve gereksiz bir muhanbet. Selena Gomez Justin Bieber'laymış tarzı dedikodular falan. Sabah kalkıyorum, 200 mesaj ve arada önemli bir şey varsa kaçırıyorum. Ya da diğer bir geup, bu tarz muhabbet yağmıyorsa da, uzun uzun geyik yapıyor. Muhabbet güzel de, 300 saat aralıksız geyik yapınca daralırım ben, bunalıyorum. Genellikle en büyük derdim karşılıklı 3-5 mesajla çözülür, uzarsa daralırım. Gün içinde böyle çok mesajlaşma olması ve muhabbetin gereksizce uzaması rahatsız ediyor beni. Bu yüzden kullanmak istemiyorum.

Haha arkadasin evlilik kriteri bu muymus?

evet. sünnet çocuğu gibi loş ışık altında patlak hoparlörden kulak zken ankara havasıyla menopozlu karıları eğlendirip tıraş köpüğü kıvamında pasta kesmek istemiyor arkadaş.

Maddi manevi olarak mantıklı ve düzgün iletişim kurabileceğiniz insanlar bulursanız, evlilik yönteminiz üzerinde konuşup sağlıklı şekilde anlaşabilirsiniz. Çevrem geniştir, kimsenin illa da düğün olsun diye direttiğini şimdiye kadar görmedim.

evlenip boşanmış ise yüksek ihtimal istemez. Sosyal çevre ile olmaz bu iş. Ya da hayalinde bir yabancı ülke falan vardır yaşayacağı, onu garantileyebilirsen falan konsoloslukta da bu işi bitirebilirsin. Allah kolaylıklar versin.

benim çevremdeki kızların yüzde 95'i düğün çomarlık diyor.

(bkz: bir tane vardı onu da ben aldım )

Kips.

Türkiye' de var ama sayıları çok az. Bulursanız kaçırmayın sevin onu. ülke dışına çımya gerek yok. ama böyle saçma şekilde bulamazsın :D

Benim tanıdığım çoğu kadın da düğün istemiyor. Evlenenleri çok azı düğün yaptı. Çevremde 15-20 kişi evlendiyse, toplam 4 düğüne gittim son 7 yılda. Bir tanesi öğlen nikah, nikah sonrası aileyle yemek, akşama da arkadaşlarla karaoke barda eğlence yaptı. Barda içtiklerimizi de biz ödedik, onlara bırakmadık. Zaten ikisi de aileyle yaşıyordu, sıfırdan ev döşerken canları çıktı.

Biraz çevreni değiştirmeye çalışabilir arkadaşınız.

tanıdığım ve düğün isteyen/düşünen bir tane bile kadın yok açıkçası. Çevreyle ilgili bence de.

vay be. nasıl çevreleriniz varmış. bana o çevreler iş evlenme raddesine gelince düğün isterler gibi geliyor.

siz yapmiyorsunuz o yapmiyor bu yapmiyor. kim yapiyor lan o zaman bu dugunleri, ufak bi topluluk var onlar kendi aralarinda dugun treni mi yapiyor?

2.kez söz alayım bu konuda evlenme raddesi mevzubahis olunca.

Tamamen kişisel gözlemimdir, genele yansıtmak doğru olmaz, çok marjinal çevreleri-ortamları bir kenara koyarsak evlenmek isteyen 100 gencin (erkek ya da kadın fark etmez) 95'i düğün ister, 5'i istemez. 5 gencin 4'ü de anne-babaya ya da ailenin ileri gelen ve sözü-lafı kırılmayacak büyüklerine yenik düşer. Yani her şey uygun oldu falan filan da bir de bu %1'i bulacan işte.

ekşi sözlükte bulabilir

Ben taniyorum oyle birini. Gercekten istemiyor. Ayrica baskalarinin dugunlerinde de kalkip oynamiyor,sıkıliyor, dugun sevmiyor sanirim. Parasiyla nikahtan sonra gezmek istiyor.Ayrica fazlalik da sevmiyor. 10 tane kahve takimi, 30 tane yemek takimi istemiyor mesela evde. Isyerinde de var benzer biri ama o istemiyorum diyor da emin degilim. Cevrenizi degistirin az ama bulunmaz degil. Bol sans.

o arkadaşına söyle çevresini değiştirsin.

biraz zor bulunur valla
her iki taraf istemese bile aileler diretir

İsten eve evden yuksek lisansa gidiyorum pek takildiim cevrem yok acikcasi.
Dugun dernek hepsini sadece masraf olarak goren bir insan olarak 1000 kisilik sarkicili zibilyon tane etkinlikli dugunle yakin zamanda evleniyorum.
Arkadasin cok takilmasin bir yerden sonra takmiyor insan..

Fatih pazarında vardı en son. İstanbul'daysa baksın derim. Neredeyse her tezgahta var ön tarafa koyuyorlar.

ben varım ama sevgilim kaptı XD.

valla benim fikrim bu yönde ama çevremdeki kızlar göbek atmaya çok meraklı. yakın arkadaşlarım olsa bile. evlenip düğün yapmayan görmedim kendi yaşıtlarım arasında.

yaş 23 bu arada

30 yaş üstü eğitimli sosyal çevreden. etrafımda istemeyen insanlar var bana da şahsen itci geliyor armut gibi sağa sola çekiştirilmek

yurtdisindan (mesela afrika ulkeleri) bulunabilir.

Bulunur da tek kriter buysa mutluluk garantili değil.

Duyurudan.

Ben varım mesela. Ailelerin ne istediği de umrumda olmaz, düğün isteyen aile bireyleri boşansın bi daha evlensin o kadar düğün meraklısıysa :)

Düğün istemeyen kız çok var ama aileler dayatıyor. Kızı bulunca bir de aileyi ikna etmeniz gerekecek.
Aklı başında, mantıklı düşünen insanlarsa çok zorluk yaşamazsınız. Diğer türlü, gelin de damat da, istememelerine rağmen kendilerini bir halayın ortasında bulabilirler.

ben acaba buradan arayışa girmişim gibi mi görünüyorum. mesaj yoluyla öyle dedi bir arkadaş. o kadar düşmedik lan. varsa yol yaptığım çıksın söylesin. 10 senelik hesabımı sileyim. bu kadar paranoyak olmayın. arkadaşça bir şey sorduk lan :)

@ya ben lan neyse yok hacı onu diyen duyurunun yürüme dinamiklerinden bihaber demektir. benim yürümediğim insan kalmadı bi kere de suçlanmadım böyle bir şeyle.

dugun kezbanliktir. dugun isteyen kiz kezbandir. bulamiyorsan sen de kezbansin.

O etrafınızdaki kırmızı saçlı, piercingli kızlar, feminist geçinenler, modernliğin dibine vurduğunu iddia edenler, düğün ne ya öyle kıro işi diyen kızlar iş evlenmeye geldiğinde sizden evden kız çıkarma saçmalığı, beşi bir yerdeler dahil olmak üzere full+full paket düğün isteyecek arkadaşlar.

okumuş çevreden , ama çok okumuş

Türkiye dışından genellikle.

biz bulduk da bize kadar var yani. söylemeyiz.

Normalini buldun da düğün istemeyenini mi arıyorsun.

Ben daha hala evlenilecek kız nereden bulunur aşamasındayım mesela. Onu bulunca da evlilik isteyip istemediği aşamasına geçecem :)

Şans eseri denk gelinir.

Benim tüm arkadaşlarım istiyor bir ben istemiyorum mesela. Hani sosyal çevreyle de öyle aşırı ilgili değil sanırım.

yine düşer.

bildiğim kadarıyla yok. iyi ki de yok, 5000 liraya mining sistemi kurup para kazanmayı mı düşünüyorsun?

@loser ne verirsen o kadar kazanırsın. Yani evet düşünüyorum.

kusura bakma, soruna tam cevap olmayacak ama amacım yardımcı olmak.
işine taş koymaya çalışmıyorum da mining ile kazanmak biraz zorlaştı gibi geliyor, yeterince araştırdığından emin misin?
kuracağın sistemden en fazla 1,5-2 yıl en yüksek verimi alabilirsin, o süre zarfında sistemin sana bu kadar para kazandıracağından bile emin olamıyorum.
elektrik pahalı, donanım pahalı (hatta miner'lar yüzünden piyasada düzgün donanım kalmadı bile diyebiliriz)
bol şans.

bu ise girme, ogrenci olarak ceviremezsin.

o parayi cok uzun bir sure unutman lazim, o kadar surede kredinin geri odemesini nasil yapacaksin ? kaldi ki cok da belirsiz bir is.

eth farmi kurduk 18 kart -arkadaslar daha da buyuk kurdular, bu benim payim-, umdugumuzun 2/5i kadar para kazandik 6 ayda.

öğrenci adama hiçbir banka kredi vermez.

basit ekonomi yap: banka mining'in sana verecegi 5000tl + faiz getirisinden daha fazla getirecegini dusunseydi sunlardan birini yapardi:

1) sana o parayi vermez kendi mine eder
2) sana faizi arttirir ki mining ile falan ugrasmadan ayni getiriyi elde etsin.

Su anda yasadigin dunya "2" yani kredi + faizi ile yapacagin yatirimdan bu parayi cikarman ile iddaa oynaman arasinda fark yok.

Ve evet, dedigin gibi bir banka yok.

Benim tavsiyem paraya kıyıp bir seferliğine bu tarz bir makineye sahip olman. Evet ucuz ürünler değil ama bir sefer alıp en az 10-15 sene kullanacağını düşünürsek mantıklı bir yatırım olur. Espresso, cappuchino ve filtre kahve yapma şansın olur. Basınç sisteminden dolayı kahvenin içindeki yağı ve tadı olduğu gibi alırsın, her geçen gün kahveye olan aşkın daha da artar.

Ben Delonghi BCO 420 kullanıyorum. Evime aldığım en değerli makinedir kendisi. Deseler ki TV mi kahve makinesi mi kahve makinesi derim. O derece!

www.cimri.com

Kahve makinesi üreten bir çok marka var. Ama tüm markalar Delonghi'nin patentli sistemlerini kullanır. 3-5 kuruş fazla verip uzun yıllar kullanacağın markaları tercih et. Delonghi ve/ya Nespresso. Gerisi hava civadır.

BCO 420 pahalı dersen BCO 264B öneririm --> www.cimri.com

Keyifli içimler..

Ben de delonghi oneririm. Bendr kahve degirmeni var çok memnunum. Delonghi iyidir.

bende delonghi kullaniyorum espresso icin ama neden ikisi bir üründe ürün aliyorsunuz bunu anlayamadim.

ben olsam kesinlikle ayri ayri alirim ki öyle aldim.

filtre kahve makineleri zaten cok ucuz seyler.

bende sunun eski versiyonu var estetik olarak farkli sadece
www.cimri.com

cok verimli bir makina. tavsiye ederim.

filtre kahve makinasinida en ucuzundan sec, daha iyi olsun dersen sunu alabilirsin
www.cimri.com

Badana en sağlıklısı ama şimdi yapan yok.

Polisan elegans anti-aging.

yani ben yurtdisinda yasarken odeme yontemi ''none'' diye bi secenek vardi. ucretsiz uygulamalari indiriyordum rahatlikla. ulke degisikligi yapmaya calisin, odeme yontemi menusune bir bakin bence.

Cihazı recovery modunda açıp cache temizliği yaparak soft reset attınız mı? Bazen birçok şeyi düzeltiyor.

Aslında recovery'den wipe cache/dalvik yapmıştım ama bir daha denerim. Soft reset dediğimiz şey başka bir şey mi yoksa bu mu?

Soft reset dediğim normal kapat aç aslında. Wipe cache cozmediyse eğer hard reset denemek lazım sanırım, yani komple cihazı wipe edip fabrika ayarlarına döndürmek.

yavuz serdengeçti, altıntepe

Dr. Onur Çavuş, Caddebostan. klinik10.com

Öncelikle öğrenci isimlerini seçmeli yapmak için "Veri Doğrulama" kullanmalısın (support.microsoft.com)

diğer yerler içinde "Düşeyara" kullanabilirsin.

Ama önceliklea ad soyad numara adres vb bilgierin olduğu geniş bi datan olmalı.

Word'de şablon oluştur.
Datayı Excel'de aldıktan sonra word'e bağlantı kur ve şablona bilgileri aktar.
Daha sonra farklı kaydet ve ikisini de kapat.

Temeldeki adımlar bunlar.
Daha önce yazdım benzer bir şey.
Özelden ulaşırsan yardımcı olurum.

1-) www.youtube.com
2-) www.youtube.com

Ben örnek yaptım.

dosya.co

radikal, marjinal

meczup
deli fişek
divane

(bkz: eksantrik) ;)

uçuk

delişmen.

Delibaş, manyak.

deli

Aykırı

Türkçe dizi; Eğer bölümü çok olsun diyorsanız; Ezel
renkli olsun diyorsanız ; Yüksek Giriş
güncel olsun diyorsanız da ; Ufak Tefek Cinayetler.

Yabancı dizide de; White Collar'ı sevebilirsiniz diye tahmin ediyorum.

OZ OZ OZ

izlediğim en güzel dizi. gerçekçidir, serttir, karakterleri kolay harcayabilmesi bakımından alışılagelmişin biraz dışındadır.

bu arada sen daha çok eğlenceli diziler arıyorsun ama aklında olsun diye yazmak istedim..

yabanci dizi olarak kesinlikle (bkz: stranger things)'i oneririm.

Horace and pete

it crowd seven black books'u da seviyor.

Ozbargain.com.au

o parayı verene kadar bodum al. ben kullandım fena değil de cok pahalıymıs veya pahalıymıs.

edit: o kadar para veremem dersen de tabii ki iş görür uzun yıllar kullandım ben.

bunlar alınmaz ya. çok dayanıksız en fazla 1-2 ayda kırılır. bende bundan var 4 yıldır kullanıyorum. tavsiye de ederim.

goo.gl

bende bir tane eşantiyon bir tane de velimin getirdiği vardı. eşantiyon olan çok iyi süzmüyordu ama velimin getirdiğini ilk kez bugün denedim ve mükemmeldi. o da büyük ihtimalle bi züccaciyeciyeden aldı. bence züccaciyecilere bakabilirsin ilk etap için.

Her duyuruya yazıyorum, french press ile filtre kahve yapılmaz, demleme kahve yapılır. İsmi Kahve Dünyası olan bir şirketin filtre kahve adı altında french press satması rezillikten başka bir şey değil.

Bodum da aynı para bu arada.

1-2 ayda kırılır diye yorum yapılanın birebir aynısı olan press ile daha az önce kahve demledim. sanırım 5 senedir kullanıyorum, at gibi çalışıyor.

geçen ay arkadaşım aldı bundan. bir kere de ben demledim hatta. güzel, iş görür.

Birazcık dengesiz bu daha önce kırdık biz. İkeada bi büyük boyu bu fiyata iki senedir kullanıyorum oldukça güzel, evdeki bodumu kırınca almıştım, bodum birazcık daha iyiyidi o kadar kahve parçacığı kaçırmama konusunda.
Yani şehrinizde varsa ya da online söyleseniz IKEA <3

Çok çirkin ve ucuz görünüyor ama..

şu mesajım şurada kalsın da ben de öğreneyim. 2 gb boş yer kaldı kafayı sıyırtıyor bana.

c'n tek parça bi ssd mi? öyleyse arttıramazsın.

hocam
öncelikle ssdye kurun kesinlikle windows
bu bir tavsiyem

onun dısında windows un oldugu diske gelin
sag tiklayın
ozellikler
diski temizle
orada silinebilen dosyaları goreceksiniz
sistem dosyalarini temizle deyin
cikan ekrandaki hepsini secin
silin

yeni kurulum kesinlikle tavsiye ederim
varolan windows u ssd ye gecirme var ama ugrastirir biraz.

windowsu tek başıma kurma sanşım yok. disk temizleme falan hepsini yaptım. 3 birim var. c hariç iki yani ssd ile

Kokusu iyiyse iş gitsin. Stt olayı hikaye.

diffarentiationation +1.

dök dök dök dök!
tüketim tarihi geçmişse geçmiştir, 3 liralık süt için 3 gün yatma riski var.

benim için biraz limon suyu ve şeker. pirinci de hafif kavurmak.

Tereyağı + tavuk suyu

tavuk suyuna +1

arabada pilav satanlardan biri içine küp şeker attığını söylemişti.

karniyarik tenceresi gibi genis bir seyde yapmak.

pilavın cinsi+hakiki tereyağı+kemik/et suyu+tencerenin cinsi+pirincin cinsine göre uygun orantıda kaliteli su+kavurma/pişirme sıcaklığı-dinlendirme

Bu basamakların her biri kişisel zevkler doğrultusunda harmanlanırsa optimuma yakın bir pilav yapmış olursunuz.

Tuz ve Baharat da aynen kişisel zevkler doğrultusunda eklenir.

yapmadan önce inşallah pilavım çok iyi olur diyorum, şimdiye kadar başarısız olmadım.

ben de kulak kanalina girenleri sevmiyorum earpods kullaniyorum 50 lira civarina sifiri bulunabiliyor daha mi iyi daha mi kotu bilmiyorum ama memnunum

Bende de oluyor. Geçmişte aramın bozulduğu kişilerle ne geçti aramda hatırlamıyorum, bazen hissettiğim duyguları hatırlayabiliyorum, incindiysem kırıldıysam. Ama üstünden zaman geçince anlamsız ve önemsiz geliyor. Kin tutamayan bi insanım zaten. Bugün mesela ben herşeyi unutmuşken o kişi hala kin güdüyorsa saçma buluyorum. Belki de öyle olmak lazım ama kötü olayları geviş getirir gibi hatırlayıp hatırlayıp kendime eziyet etmeyi yersiz buluyorum.

birine/birilerine yoğun anlatmadıysanız; daha doğrusu sadece anlatmak da değil de; etkileşim ve bunun yoğunluğuyla alakalı bir şey. o ne kadar yoğunsa kopmak o denli zor oluyo, nasıl diyeyim yapışık ikiz gibiyseniz ve rutine de bağlamadıysanız. bana da oluyo.

1000kitap.com

eksisozluk.com

Birebir aynısını bulamadım. Bilgisayarcıdan çok çıkma denedim ama dediğim gibi düşük voltajlı donanıma sahip olmadıkları için uyum sorunu yaşadım. Günlerimi almıştı bu işlem.

sultanahmet'te köfteciye götür.
galata'nın dibinde kahve için.
ortaköy'de kumpir.

en klasik istanbul gezisi.

ilavelere gelince,
sultanahmet'e geleceksiniz madem beyazıt'ta inip kapalıçarşı'nın içine girin.
eğer kebap yedirceksen tacirler kapısında kilisli ali usta var, orada kebap yedir.
sonra nuruosmaniye çıkışından çık.
nuruosmaniye caddesinden bi yürüyün.

galata'da kulenin dibinde bu havaya yakışan salep için. klasik kahveci arıyorsanız federal coffee var hemen galatanın sokağında güzeldir.

taksim'i / istiklal'i es geçin.
ortaköy'de kumpir/waffle dışında önerim yok.

evet ya Taksim/Istiklal de son durum nedir? Yillardir gitmiyorum, yurtdisindayim.

valla yerlerde kaldırım taşı kalmamış durumda her yer inşaat yürünmüyor bile.
hata olur gitmeniz. direkt es geçin

Acı ama topuk dikeni görünmüyor MR'da. Yaptırdığınız tedavileri boşuna yaptırmış gibi görünüyorsunuz. Bunlar yerine bi masaj salonuna gidip kalf bölgesine ve ayağınıza masaj yaptırsaydınız daha çok fayda görürdünüz.

f1 - yardimi denedin mi? siemens gayet guzel acikliyor yardim penceresinde.

program yok hocam. "programı bulmakta zorlandım"dan kasıt internette bulamadım.

programı ben indirmiştim, 25 gb falandı.
v13.

büyük ihtimalle kağıda yazılacak program. eğer kağıda yazılacaksa hiç uğraşma indirmekle, indirmesi uzun sürüyor, yüklemesi de uzun sürüyor.

ben nerden indirdiğime baktım ama bulamadım. şimdi tekrar bakıcam ama şu video'lar yardımcı olur sana şimdilik, kolay gelsin.
www.youtube.com

ben crackli oyuna başladığımda orjinalini yükledikten sonra devam etmiştim. muhtemelen yine devam edersin.

edebiliyosun tek fark betanın bugları falan

arkadasa katiliyorum. bu tip siteler icin keyword Parallax ayrica. wordpress temasi ararken kullanabiliriniz

1. benzer şablonları wordpress ile bulabilirsin ama eğer bu işe vakit ayıramazsan kendin uygulayamazsın. hosting kurulumu, tema kurulumu, eklentilerin kurulumu vs. gibi işleri var ben araştırmadan tek başına yapabileceğini düşünmüyorum. 3-4 haftanı yer en az, anlaman etmen.

2. site basit bir site, merdiven altı yerlerde 300-500 liraya yaparlar. işi hakkıyla yapan biri en az 2000 lira ister.

Normal şartlarda hayır.% 60-70'den fazlasını vermiyorlar. Ancak maaşın 10 bin falansa 48 ay vade ile mümkün olabilir.

mümkün ben almıştım

bu kredileri ödemek için çekmene izin veriyorlar sanırım,

ihtiyacın olduğunu belli edersen vermezler, ihtiyacın yokmuş hissi verirsen bir yolunu bulur verirler.

Maas bankasi verir bence 25k nin 48 aydaki taksidi tolere edilebilir bir rakam

bildiğim kadarıyla Suudi Arabistanda bir çok Amerikalı expat var. Tamamen de farklı bir kültür batıya göre. Suudi Arabistandaki Amerikalılar olabilir belki ?

Bir almanı güney Avrupa ülkesine yolla ya da tam tersi olabilir. Malzeme çok çıkar. www.youtube.com

Japon/Çinli expatlar olabilir. Bizim ülke bile örnek verilebilir.
Çok kibarlar bu nedenle otorite kurmakla sıkıntı çıkabiliyor, malum bizim insanımız höt zöt yönetilmeyi seviyor.
Teknoloji ve arge odaklı oluyorlar bizimkiler ise satış rakamı odaklı, üreten beyin yerine satışçı beyin talep eden tipler.

merdiven altı demeyeyim ama bugüne kadar hep az çalışanın olduğu işyerlerinde çalıştım yalnızca.
haliyle bir çoğunu referans olarak yazarken bile çekiniyorum.

halbuki oralarda hayvan gibi iş yaptım. kurumsal firmalara freelance iş yaparken gördüm ki; o firmalardaki çoğu kişiden daha fazla iş yaptım, daha fazla çalıştım, daha fazla bilgilendim.

ama dediğim gibi, az çalışanı olan hiçbir prestiji olmayan yerlerdi. yaptığım işlerde aşırı pratik kazanmış olmak, çok farklı işlere dokunmuş olmak vs. bir müddet sonra bir değeri kalmıyor bunların. adam bakıyor "burası küçük işletme", ben de oluyorum "küçük yazılımcı". malesef gerçek bu. cidden ne yapayım ya, ayakları yere basan tavsiyeler istiyorum abi.

ben yazılımcılığı komple bırakmaya bile varım.
birkaç eticaret projem vs. var, gidip onlara mı odaklanayım hepten diye düşünmeye başladım.

bildiğim kadariyla sizin zaten kendi isiniz vardi.
belki de artik o ise daha bir ciddiyetle eğilmenin zamani gelmiştir.
kendi bilgilerinizi ve deneyiminizi, bu isin geliştirilmesi yönünde kullanmaniz daha iyi olabilir.

eger yine de yazilim yönünde kalmak ve ilerlemek istiyorsaniz belki de yapmaniz gereken artik kendiniz ve geleceğiniz için bir yazilim geliştirmek ve onu büyütmek için çabalamak olabilir.

su anda bir karar asamasinda gibi gorunuyorsunuz.

gonlunuz hangi yöndeyse orada devam etmek en iyisi , gibi gorunuyor.

ayrica, yasi da dert etmenize gerek yok bence.

yaptiginiz iste deneyim de oldukça önemli cunku.

@camussar, şuan 4 kişiyi istihdam ettiğim bir eticaret işim var aslında. ama yapmak istediğim şey o değil aslında. çünkü o da "prestij" bakımından düzgün bir iş değil. yalnızca para geitriyor işte, aslında yukarda yazıdklarımla aynı şey neredeyse.

daha saygınlık kazanabileceğim bir şeyler istiyorum. para değil, parayı zaten kazanıyorum. istediğim an istediğim kadar para da kazanırım. tek yapmam gereken "tamam abi bu projeyi hallederim ben" demek. birkaç gece sbaahlarım, birkaç hafta çalışırım ve istediğim kadar para kazanırım.

ama saygınlık daha önemli. 40 yaşıma geldiğimde insanların "dijital amelesi" olmak istemiyorum. çünkü o zaman hiçbir kıymeti olmayan birine dönüşeceğim.

Bence bir sene çalışıp üniversiteye girmelisin.

Anladığım kadarıyla paran var, zamanın var, öğrenmeye açıksın, uzun vadeli planlar yapıyorsun.
Okuduğun sırada çalışmaya devam edebilirsin. Derslerin seni kesmediği noktada hocalarla birebir çalışabilirsin.

Mezun olduktan sonra 1-2 sene alt seviyelerde çalışıp çok daha hızlı yükselebilirsin. Belki de kurumsal firmalar yaşından dolayı seni işe almak istemez bilmiyorum ama diplomanın olması kurumsal firmalara girebilmen için opsiyon sağlayacaktır. Dil öğrenip yurtdışında yüksek lisans yapabilirsin, akademisyenlik olur, olur da olur.

İstediğin şeyler için diploma önemli, 45 yaşında yönetici olduğunda kimse sana kaç yaşında diploma aldın diye sormayacak.

çok yanlış düşünüyorsun, 36 yaşındayım, yazılımcıyım ve diplomam yok (lise bir terk) kurumsal bir yerde çalışıyorum (300+ kişinin çalıştığı bir yer, teknopark vs. vs.) ve düz yazılımcıyım, bir title'ım yok anca senior developer olarak geçiyorum. iş bulmak bazen zor olabiliyor yaştan ötürü ama ben yazılımcı kalmak istiyorum, yazmaktan hoşlanıyorum.

daha önceki bir iş yerinde 60 küsür yaşında bir eleman delphi ile yazdığı uygulamayı 50 bin tl ve kar ortaklığı ile sattı bize mesela. o da yazılımcı bende, yazılımcı olarak emekli olmuş (proje yöneticisi, hede müdürü falan diil yani) onu gördükten sonra bir rahatlama geldi bana. demekki o yaştada kod yazılıyormuş dedim.

Yeni şeylere bakman önemli, yeni şeylerden haberin oldukça, kullandıkça değerin aynı kalıyor, hatta kimi sektörlerde daha da değerli hale de geliyor .

Birde sen kendini kabul görmüyorsan ben niye göreyim ki? pm yada diğer işler biraz daha iletişim yeteneği istiyor, eğer sende varsa gidip bir üstünekiyle konuşlacaksın, iş başvurularını buna göre yapacaksın, okumalar yapacaksın konu ile ilgili etkinlikleri takip edeceksin vs. vs. vs.

Ne yapmalısın? hangisi ile mutlu olacaksan onunla devam etmelisin.

Bir örnek versene, kime gösterile saygı gibi mesela? ben öyle daha iyi anlayacağım sanırsam

çok klişe olacağının farkındayım ama yazmadan edemeyecceğim. çalışıyorsunuz madem şehrinizde iö bilgisayar mühendisliği varsa neden okumayasanız?

@acemi,

abi galiba bizim veteran yazılımcılar şirketi kurmamız gerek :(

Kablosuz fare klavye vs al. Pc görüntüsünü tvye yansıt. Koltuktan kulşan işte. Biz özle yapıoruz. Touchpadli klavyeler bile var

yani bir sürü program var logmein teamviewer falan ama emin ol hiç biri bir mouse kadar kullanışlı olmayacak. yek mouse alıp çok gerektiğinde de bi iki kelime için ekran klavyesini kullanabilirsin. ben öyle yapıyorum şahsen.

youtube'u aplikasyonu üzerinden kontrol edebiliyor olmanız lazım. en kötü teamviewer falan var o da iş görür. pc ile aynı odadaysanız mousepadli klavyeler en rahatı

remote mouse uygulaması işinizi görür.

Cok sağolun cevaplar için. Teamviewer gibi bir uzak bağlantısı istemiyorum. Remote moue uygulamaları fena değil ama klavye eksik kalıyor. Kablosuz klavye sanırım en basit ve etkili çözüm olacak.

YouTube uygulamasına gelince, youtube'u tv modunda açınca remote kontrole izin veriyor ama videolar düşük kalitede açılıyor, kalite seçmeye izin vermiyor. Yoksa çok kullanışlı

Sadece kablosuz fare yeterli aslında. Bilgisayarı tvye yansıttıktan sonra, ekran klavyesini açarak, sadece fare ile istediğinizi yapabilirsiniz.

eğer biraz daha farklı bir yol isterseniz bir xbox 360 gamepadi kablosuz olanından ve bunu pc ye bağlamak için usb alıcısı son olarak "controller companion" denen küçük uygulama. steam üzerinden satın almak mümkün olduğu gibi crakcli versiyonu da bulmanız mümkün.
buyrun ufak bir demo videosu. www.youtube.com
ben htpc de kullanıyorum. klavye için alışması biraz sürdü ama alıştıktan sonra klavye ve mouse ile yapılabilen herşeyi yapabilmesinin yanı sıra oyunlarda da çok kullanışlı oluyor.

@nuh gemisini...

Bu sanırım tam istediğim şey hocam teşekkür ederim :)

DS4 var bende onu da zaten Xbox kontrolcüsü olarak tanıtıyorum bilgisayara sanırım işimi görür bu

sanırım ds4windows.com bu uygulamayı kullanıyorsunuz. ben de şimdi siz yazınca bir aradım ve varlığından haberdar oldum. :) bu da gayet güzelmiş. gerçi pc de pek oyun oyanayabildiğim yok ama ds4 ü pc ye bağlamanın yollarını bilmek istiyordum ben de içten içte bir kaç gündür. iyi denk geldi. :D

ben geçen sene ebaydan 3-4 dolar gibi bişeye aynı koddan bir tane almıştım. yani satılıyor ebay fiyatlarına bakabilirsiniz.

zipline hattı var orda, yakınsa ve işletmesi açıksa gidebilirsin. tr'nin en uzun hattı.

5,5 ay askerde katlandım oraya. Sabırlar diliyorum.

Wigan,Southend,Charlton ı düşünüyorum,bir maç daha bulursam oynarım.

planned obsolescence
planlı eskitme

Şu ana kadar bu ömrü en fazla yaşayan NEXUS telefonları gördüm. Google üretimi olduğu için olsa gerek, Nexus 4 gibi bir telefon şu an yeni aldığım Samsung ile kapışıyor.

basarisiz dan kasit nedir?
telefonlarin artik cikip bi bulasik yikamadigi kaldi yani.
android isletim sistemi benim gozumde cop.
o yuzden androidle calisan hic bir cihazi henuz evime sokmadim, akilli tv haric.
sarj konusunda nerdeyse tum telefonlarda benzer sorunlar yasayacaksin. iphone un da pili sonucta lithium ion ve 1,5-2 sene piller eski performanslarinin nerdeyse yarisina kadar dusuyor.
2 sene once aldigim iphone 6 inin pili artik 5-6 saat anca gider olunca pilini yenisiyle degistirttim 4 ay once. 1 2 sene daha gideri var.
tavsiye istersen ve butcen de varsa, ben olsam su an icin iphone 7 plus alirdim.
normalde plus modelleri sevmiyorum ancak iphone 7 plus lardaki kameralar 7 ye gore cok daha basarili.
neden 7 dersen de su an icin millet elindeki tr garantili cihazlari satip 8 e 10 a gecmeye calistigi icin uygun fiyata bulunabilecek olmasindan dolayi diyorum.

Ben sırf bu yüzden çok para vermeye karşıyım. Nasıl olsa 2 sene sonra çöp olacak neden o kadar para vereyim? Nexus serilerini çok severdim ama onu da bitirdiler. Ucuz yollu saf androidli telefonlar favorim her zaman. iPhonecular gelecek olursa söyleyeyim onu da kullanıyorum ve evet yine de Google'ın saf Androidli telefonlarını tercih ediyorum. Çok stabilmiş çökmüyomuş bilmemneymiş komple yalan.

bence iphone'lar gayet iyi. 4 sene kullandım hala kullanılacak derecedeydi, sattım yenisini aldım. bunu da en az 4 sene kullanmayı düşünüyorum.
pilinin seneler sonra az gitmesi normal. batarya doldur-boşalt yapınca pil performansı düşüyor.

yavaşlamasının sebebi ise uygulamaların sene geçtikçe daha fazla güce ihtiyaç duyması. böylece eski teknoloji bunu kaldıramıyor. ama iphone'larda bu sorunla pek karşılaşmadım.

apple'ın müşteri hizmetleri aralarında en iyi bence.

İki seneyi geçti iPhone 6 alalı. iOS 11'e geçince şarj performansı azalmıştı, sonra sıfırdan kurulum yaptım, yemin ediyorum bitmek bilmiyor. Çok telefonla uğraşan biri değilim ama önceki hâline göre net daha iyi. 1 hafta bekleme süresi var neredeyse, önceden 2-3 günde boşalıyordu.

1.5 sene önceki telefonlarla şimdikiler arasında stabilite açısından çok fark var, cihazlar teknik açıdan belirli seviyeye ulaştı ve bin liraya alacağın bir telefon bile temel ihtiyaçlarını dertsiz karşılar.

gel gelelim sen bir telefonu 5 sene kullanmak istiyorsan aradığını bulamazsın. planlı eskitme tartışılır bir konu, katıldığım kısımları var ama o kadar basit değil. teknoloji tam da o bahsettiğin arge yatırımları sayesinde o kadar hızlı gelişiyor ki 2 sene önceki cihazı günümüz teknolojilerine(yazılım, donanım birlikte) uydurman mümkün olmuyor. ya da mümkün oluyor ama bu sefer arge maliyetleri daha da artıyor. eh, kimse bu işi babasının hayrına yapmadığı için biraz eskide kalmış cihazlara destek vermektense geleceğe yatırım yapılıyor.

bu işin bir de moda-trend kısmı var; telefon artık en temel kişisel lüks oldu. insanlar sadece kullanışlılığı için almıyorlar ve bu da piyasanın senin istediğin şekilde, uzun süreli kullanım için, uygun olmayan bir şekle sokuyor. satıcının derdi daha fazla telefon satmak ve insanların büyük kısmı yeni telefonu sırf "yeni" diye alıyorken şirketlerin karı bırakıp daha maliyetli yolu seçmesi çok mantıksız olur.

bu böyle gitmeyecek tabii ki, teknolojinin ilerlemesi durmaz ama insanların ilgisi başka yerlere kayacak ve o zaman cep telefonu kullanışlılık açısından değerlendirilecek. muhtemelen giyilebilir teknoloji ürünleri tarafından açılacak bu çığır ama o zamana kadar bu rüzgarın karşısında durmaya çalışman gerekecek; bu da piyasadaki butik üreticilere yönelmeyi gerektiriyor.

iki yol var: ya telefona az para verip her sene değiştireceksin ya da çeşitli yollardan "nispeten" uzun ömürlü telefonlara yöneleceksin. ilk seçeneği "sar mar" sebepli geçtiğini düşünürsek -ki dünyada akım bu yönde ilerliyor, o telefonlara erişim daha kolay olacak yakında- yazılımsal açıdan kendi çeşmesinin başında duran google pixel telefonlara bakman gerekecek. en büyük sorun şu; bunların da parçası arıza yapsa muhatap burada yok. android one projesine dahil bir telefon almayı seçebilirsin ama o da orta-alt seviye bir cihaz olacağı için donanımsal açıdan ne kadar uzun süreli kullanışlı kalır bilemeyiz.

cihazlar teknik açıdan belirli seviyeye geldi dedim, 2bin liraya alabileceğin bir telefon -an itibariyle orta seviye telefon piyasası burası- mevcut android sürümüyle "sonsuza kadar" bozulmadan çalışabilir. en fazla 1 sene daha güncelleme alacak bu cihaz ama 2 sene sonra sen bu telefonu kullanırken android'te bir güvenlik açığı tespit edilirse sendeki telefon güncellenmeyecek(çünkü üreticiler parasını buraya harcamak istemiyor demiştik) ve sen yine memnuniyetsiz kalacaksın. yani herkes telefonu günübirlik kullanıyorken senin bir telefonun suyunu sıkıp içme isteğin pek tatmin edilemeyecek. durumun can sıkıcı olduğunu konusunda haklısın ama bu rüzgarın karşısında durmak mümkün değil şu an için.

anlayacağın; sektör başarısız değil, tam aksine müthiş bir ilerleme var. işin sana göre başarısızlık olan kısmı aksine tam bir pazarlama başarısı. nasıl ki 4-5 sene önce "ben tuşlu telefon kullancam" diye ortalarda gezinen kitle mecbur kaldıysa sen de kalacaksın. o yüzden bence mantıklı şekilde ayak uydurmaya çalış derim, naçizane.

ne yapıcaz sorusuna senin kullanım niyetine uygun olacak şekilde yine naçizane bir şeyler demek gerekirse...
bütçenin el verdiği en yüksek samsung ya da apple telefonu alıcaz. şu an için bu iki telefonun amiral gemileri en çok satılan modeller ve bir telefon uzun süre güncelleme alacaksa o telefon en çok satılan telefon olacaktır. android ve ios aleminin en çok satılanları bunlar, haliyle en uzun süre güncelleme alacak cihazlar bu markadan çıkıyor. sony güncelleme konusunda başarılı ama çok sık telefon çıkarttığı için sırası eskiyor, normalde güncelleme konusunda en başarılı 3. parti üretici ama mecburen geriye düşüyor. lg'nin güncelleme karnesi zayıf, htc'nin geleceği zaten belirsiz. huaweii büyük oynamaya yeni başladı, beklemek lazım. keza nokia yeniden doğma peşinde, görmek lazım. geri kalanlar zaten küçük oyuncular(çin şürekasını saymadım dediğin sebeplerden ötürü).

"android stabil değil" algısı vardı, böyle bir şey kalmadı artık. samsung telefonlarda rehbere girince telefon kasıyordu, düşün yani, telefonu telefon yapan özelliği kullanamıyordun. artık durum bu kadar vahim değil, geçen senenin en iyi telefonlarından samsung s7-s7 edge samsung'un dönüm noktası oldu ve o telefondan beri çıkan yeni cihazlar -patlayan note 7 dahil- normal kullanıcı için hatasız bir deneyim yaşatıyor.

bu arada, bana kalırsa tüm bunlar arasında en büyük problem bu telefonların fiyatı. demesi kolay geliyor note 8 al derken, 5bin lira olduğu aklıma gelince utanıyorum söylediğime. ben hala bir telefona 2 bin lira vermenin ne kadar enayice olduğunu düşünüyorum ama dedim ya rüzgarın önünde durmak imkansız diye, yapacak bir şey yok.
bu açıdan bakınca s7-s7 edge şu anda 2500 civarlarına resmi distribütör destekli satılıyor; üst seviye özellikler için(kamera, estetik vs.) alınacak en mantıklı telefon diye düşünüyorum.

O radyasyon sar mar davaları hikaye hocam. Çoğu siteden model kıyaslaması ile bahsettiğin değerlerin piyasa telefonlarıyla aşağı yukarı aynı seviyede olduğunu görebilirsin.

İyi bir satıcı bulursan da muhatabın olur. Ben Xiaomi redmi note 3 pro kullanıyorum 1 senedir. Aldığım fiyat 800 tl idi, hala stabil 1 şekilde çalışıyor, bataryası gayet iyi vs. Alırken "zaten 800 tl ne bekleyeceğim ki" dedim ama her geçen gün şaşırtmayı başarıyor. Yedek parçası, ki en pahalı olan ekran, ali expresste 20 dolar. Türkiye'de üstüne kar bindirip satanlar da mevcut. 20 30 tl işçilik verip değiştirtemeyeceğin parça yok.

telefon fiyatları tl ye vurduğun zaman aynı paraya denk geliyor.
harcamalarınız sizin ne kadar harcama yapacağınıza göre değişir. ortalama 300-500 dolar gibi bir şey çıkar herhalde.

TL orada Ukrayna yerel parasından 7 kat değerli, alkol, yiyecek, içecek gayet uygun, ucuz ve kaliteli ama ithal ettikleri ürünler genelde Türkiye piyasası ile başabaş oluyor. Nemiroff güzel bir üründür ucuz diye denememezlik yapmayın. Uber hizmetini ve toplu taşımayı kullanın ulaşım maliyetininiz bayağı düşer.

çıplak gördüğümüz film: tango ve cash (g.tünü gördük hapishanedeki duş sahnesinde).

asıldığı film: ilk kan 2 (rambo'nun ikinci filmi). üst çıplaktı ama anadan üryan değildi, donu vardı.

başka asıldıkları da olabilir, aklıma ilk bu geldi.

valla küçükken izlemiştim hatırlamıyorum. ormanlık gibi bir yerde uzaktan çekimdi. iki bilekten gerdirilerek çarmığa gerer gibi asılmıştı.

ilk kan 2 işte.

www.youtube.com

inhaler olarak ventolin kısa zamanda rahatlama sağlar. o da hen değildir ve etkisi kısa sürer.
astim hayat kalitesini düşüren, uzun soluklu tedaviye ve devamında dikkatli yaşamaya gerek duyan bir hastalık. bu süreçte ilaçlarınızı düzenli kullanmanız çok önemli.

uygun davrandiginiz sürece iyileşmeye ihtiyaç duyduğunuz zaman kısalacak...
ama dikkatsiz ve özensiz davranmak hem süreci uzatacak, hastalığı kronik hale getirecek ve maalesef ilaçların dozunu arttıracaktır.
bende de alerjik aştım vardı. yıllarca uğraşıp kronik hale gelmeden başettim. ama hala uygun ve dikkatli yaşıyorum.

mobil edit: "inhaler olarak verilen ventolin spazm gidericidir. yani kısa zamanda sıkıntıyı atlatırsınız ama tedavi edici olmadığı için sürekli kullanımda var olan problemi maskeleyerek daha büyük dertlere sebep olur" demişti bana doktorum.
brycanyl vb inhalerler tedaviye yöneliktir. anlık rahatlık sağlamazlar ama uzun vadede tedavin ederler.
düzenli kullanın!

İlaçlarınızı ihmal etmeden ve özenli davranışınızı bozmadan besin destegi olarak keçiboynuzu özü de tüketirseniz faydasını görme olasılığınız yüksek. ( keçi boynuzu pekmezi değil ama özü )

inhaler eğer ventolin türevi bir şeyse yarım saat sonra falan etki etmeye başlar. ama sürekli kullanılmaz. sürekli bir şikayetiniz varsa sabah akşam kullanılan inhaler lar var, onlardan verir doktor eğer dile getirirseniz şikayetinizi.

okunmuyor. :/

Bunun için algoritma yazmak lazım, ki o ileri seviye bir çözüm olur.

Verdiğin örnek için kelime bazlı parçalama yapıp dosya içinde eşleştirme yapılır ama bu küçük bir örnek olduğu için %100 başarı sağlamaz.

Önerim : Malzeme tanımı yapan kullanıcılar yetkilendirilebilir, tanımlamadan öncelikle listeye göz atarlar.

Depoya giren ürünlerin bir kodu yok mu. Her ürünün tekil bir kodu olmalı. Depo, gelen ürünleri neye göre içeri alıyor?

Bunu excel ile çözmek yerine daha en başta ürün depoya girerken çözmelisiniz. Stoklarınıza giren ürünlerin model adı, barkod numarası vs gibi kodları olmalı. Ve ürün deponuza geliyorsa bir irsaliye ve çeki listesi olmalı. Ürünleri stoklarınıza direkt olarak bu kodlara göre almalısınız.

Diyelim ki çok küçük bir işletmesiniz ve kendi stoğunuzu kendiniz tutacaksınız. O zaman size tavsiye bir barkod okuyucu edinin. Ürünlerin barkodunu okutarak stok kaydı tutun. Böylece ürün bazlı elinizde hangi üründen kaç adet var bilirsiniz. Diğer türlü işin içinden çıkılmaz.

@cakabo;

teşekkürler fakat tam anlayamadım, ctrl+f ile kontrol edip öyle mi girsinler demek istedin?

CTRL+F bir çözüm olabilir.
Depoya giren ürünlerin tanımlarını ben yapıyorsam aşinalık oluşur zaman içinde ve "tükenmez kırmızı kalem" görünce "kırmızı tükenmez kalem" tanımladığımı hatırlayabilirim.

Otomasyon çözümü biraz daha kompleks dediğim gibi.
Yine de bir deneme yapmak istersen özelden ulaş bana.

@sarap dumanı;

barkod mantıklı ama demirbaş ve barkodsuz ürünler çok fazla, barkod basmak olmaz.

ücretli program almak yerine excel üzerinden yapıp listeyi istediğimiz gibi şekillendirebilirmek daha cazip geliyor.

eğer giren ürün çeşidi hiç bir zaman değişmeyecekse ve tek seferlik tüm ürünleri yazmayı problem etmeyecekseniz combo box yapabilirsiniz. Böylece giriş olacağı zaman bunu excel'e ekleyecek kişi "kırmızı tükenmez kalem" için "tükenmez kalem kırmızı" yazamaz, combo box'tan "kırmızı tükenmez kalem"i seçerek ilerlemek zorunda kalır.

@unionall;

combobox içinde arama yapabiliyor muyuz peki?

evet çok kısa bir vba kodu ile yapabilirsiniz. şu sayfada anlatmış:

www.extendoffice.com

ilgili vba kodunu da aynı sayfada bulabilirsiniz.

reddit olabilir gibi geldi bana.

chargeback işlemlerine başlayın bence geç olmadan.

köpekten hiç anlamam ama kalça çıkıklığı varsa mamasını arttırmayın bence. biraz zayıf olsun varsın. her kilo yük olucak oraya çünkü.

8 aylık bir köpek henüz cocukluk-ilk gençlik cagindadir. Dolayısıyla enerjinin tavan yapması çok normal. Yaşı ilerledikçe yavaş yavaş biraz sakinlesecektir. Kısırlaştırma sonrasında da hafif bir sakinlesme olabilir. Oyun oynatmak dışında yapabileceğiniz bir şey yok. Bir de arkadaş labrador ya da golden retriever cinsi ise onların heyecanını daha kimsede gormuslugum yok.

Veteriner hekim kilosu iyi diyorsa onu dinleyin. İnsanlarda olduğu gibi büyüme evresinde zaman zaman boya gitme durumu hayvanlarda da olabilir. O süreçte size zayıflamış gibi gelse de aslında sağlıklı bir kilodadir.

ya işin kötüsü kilolu köpekler için olan fit&trim mamasını veriyormuşum bir süredir. özellikle belirmeyince adamlar hani form falan tutsun diye sandım ama. neyse biraz daha besin içeren bir mamaya döneceğiz çaresiz.

azim ve inanç varsa olur. ben tembel olduğum için öğrenemedim ama öğrenen tanıdıklarım var.
ben selim ışık'ın videolarıyla çalışıyordum. youtube'da eğitim videoları var, onlara bakın isterseniz.

Şu anda gitar kursuna gidiyorum ama temel bilgileri şu hocadan öğrenmiştim ilk defa.

www.youtube.com

Bence hem teorik anlamda hem de pratik anlamda hocadan öğrenmek daha iyi.

yakın zamanda bir bebek mağazasından yaptığım alışverişi ups kargo ile iade ettim. üstelik yaşadığım yere en yakın ups kargo iki saat mesafede. hem paketi getirdiler, sonra da iade için gelip aldılar. telefonla görüşüp randevulaşmak gerekiyor yalnız.

benim alışveriş yaptığım sitede sistem şuydu, ürünü iade aldığında ups size kargo takip numarası veriyor. alışveriş sepetindeki ürüne "iade" işlemi yapıp o kodu giriyorsunuz. böylece kargo ücreti falan ödemeden iade ediliyor.
tavsiyem önce sitedeki iade koşulları bölümünü okumanız.

şriketin ups'te 6 haneli bir kodu oluyor.

o kodu vererek kurye çağırıyorsun ve o direkt şirkete gidiyor.

Ata özel isim değil ki. Dede ced anlamlarına geliyor. İsim olarak birine Ata ismi verilirse özel isim olur

"Ata" derken kast ettiğiniz Atatürk ise "Ata'mız". Atalarımız dedelerimiz anlamında ise "atamız".

ikinci durumdaki kasıt şu. özel ismin sonunda zaten ek var. "boğaz köprüSÜ".

şimdi ona "boğaz köprüsü'müzün" dersen olmaz. saçma di mi? "boğaz köprü'müz" dersen de olmaz, onun adı "boğaz köprü" değil ki, "boğaz köprüsü". o yüzden demiş ki en iyisi hiç kesme koyma.

açıklamam yanlış olabilir. ben TDK'yı çok ciddiye almıyorum. mesela "oysaki, mademki" birleşik yazılır, bunlar artık kalıplaşmış diyor, bunu kabul edemiyorum. o yüzden yazının akışını ve anlamını bozmayan ve tdk'nın hata dediği imla hatalarını her zaman hoş görebilirim.

@kibritsuyu'nun ilk paragraftaki aciklamasi +1

Yine @kibritsuyu'nun aciklamasina cok sasirdim... oysa ki, madem ki nasil bitişik yazilir... nasil mantik bu, sacma!

"Eski istanbul milletvekili" kullanimini "istanbul eski milletvekili"ne cevirmeleri de saçmalıkti. "Eski", istanbul'u degil; "istanbul milletvekili"ni tamliyor.

Neyse...

@runagain

mantık şu. sanki, çünkü (için ki), halbuki gibi kullana kullana kalıp hale gelmiş sözcükler var. ama bunlar başlı başına bir kelime olmuş artık. tdk da diyor ki, oysaki, mademki de kelime olmuştur, onları da bitişik yaz. ben de yazmıyorum anasını satayım. bir türlü kabul edemedim bunu.

İyelik eki özel isimlerde apostrof ile ayrılır. Özel olmayan isimlerde her halükarda bitişik yazılır.

Doğruya örnek: Ata'mız (Atatürk'ten bahsediyoruz ve tek kişi/özel isim)
Doğruya örnek: Atalarımız (özel isim olmayan bir kitleden bahsediyoruz)

m.bianet.org

tdk.gov.tr

Kiraci pic ederse? diye depozito aliniyor zaten.
Tabi ki sokup evinize koymayaksiniz :D
Ihtiyac varsa o baska tabi ama mutfakli kiraya verirsiniz iste.

depozito alın ve sözleşmeye çalışır vaziyette teslim edilenler diye bu cihazları not edin.

o ürünleri çıkartma. uğraşmana, yaptığın masrafa değmez. mutfağına zarar verirsin. kira sözleşmende evinde bu tarz ne varsa teker teker belirt. noter olayı konusunda pek bi bilgim yok ama eşyalar, banyo gibi detayları belirt.

aa ayıp ayol. kiracı klimanın nesini piç etsin. biz de kiracıyız, ankastre mutfak ve klimalı evimiz. hiçbir şeyi de bozmadık. ev yapılırken baştan diyecektiniz bu ankastreleri klimayı falan buraya takmayın diye.

kira sözleşmesinde evdeki her şey yazıyor zaten, markalarıyla ve modelleriyle birlikte üstelik. biz sözleşmeyi noterde yapmadık, kırtasiyeden alıp yaptığın yetiyor diye biliyorum.

herkes ağız birliğiyle saldırınca şaşırdım :-) sonuçta normal bi ev kiraladığınızda içinde hiçbirşey olmuyor bütün eşyalarını dışarıdan getiriyorsun ondan sordum.

depozito 2 kiradan fazla kimse vermiyor. ki o iki kira anca yeni taktırdığım kombiyi karşılar. daha önce de dilimiz kiracıdan yandı ondan biraz tedirgin davranıyorum.

neyse bakıcaz artık bi çaresine.

Ankastre demirbaştır zira yerine de dışarıdan alınan bir şey uymaz her zaman uysa bile birkaç sene sonra kiracı taşınsa elindekileri bir yere uyduramaz.
İstiyorsanız klimayı alabilirsiniz tabii. Ankastreli evde oturduk, ankastreli üç klimalı evimizi kiraya verdik hiçbirinde de bir şey olmadı.

demirbaş diye hepsini belirtin 2-3 aylık kira şeklinde depozito alın değerlerine göre sonra devam. aspiratör zor olur ama bulaşık makinesi ve fırın kolay sökülüyor çekince gelir ikisi de. illa sökeceğim derseniz öyle yaparsınız.

eskiden ankastre mutfak, duşakabin yoktu.
bu mantıkla yola çıkarsanız duşakabini de sökün, kiracı kendisi getirip taktırsın. giderken de götürür...

bu tip eşyalara; ankastre, kombi, duşakabin, varsa gardırop...vb. evin demirbaşı denir. kira sözleşmesinde neler bulunduğu ve hangi kondüsyonda teslim edildiği açıkça yazılır.
kiracı sizin evinize ankastre taktırsa giderken söküp götürse ne yapacak? yeni taşınacağı evde kullanabileceği garanti değil? her taşındığı ev için yeni donanım mı edinsin? ama o ev sizin. içine olması gereken eşyaları temin edip bırakırsınız, her gelen kiracı kullanır.
insafsızlık etmek isteyen merak etmeyin, ankastreniz olmasa da zarar vermenin bir yolunu bulur.
olmayan kapılar, kırık klozetler, hatta mutfak tezgahları gördü bu gözler...

tahliye taahhütnamesi imzalatın, tarihi boş bırakın.


Halen kiracı olarak kullanmakta olduğum yukarıda yazılı adresteki taşınmazı hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmadan kayıtsız ve şartsız olarak 6570 sayılı gayrımenkul kiraları hakkındaki kanunun 7. maddesi A bendi gereğince yukarıda belirtilen tarihte tahliye edeceğimi boş ve sağlam olarak adı geçen mal sahibinin icrai takibata geçerek yapacağı bilumum masrafları ve tahliyeyi geciktirmemden dolayı uğrayacağı zarar ve ziyanları hiçbir ihtar, ihbar ve hükme gerek kalmadan derhal nakden ve peşinen ödeyeceğimi beyan kabul ve taahhüt ederim.

ankastreler evde durursa demirbaş statüsüne girecek, bi arıza olursa senden tamir masrafını almaları normal olacak, yani kombiden bi farkı olmayacak aslında. kiracı çıktığında zarar görmüş eşyalar varsa onu depozitodan düşebilirsin anca.

Tahliye taahhutnamesi imzalatabilecek adam bulamazsın öyle dunya yok

Arkadaş kiracı kombiye ne yapabilir? Sanıyorum ev sahipleri arasında gizli bir anlaşma var ve “aşağılık kiracılara acımayın” diye maddesi mevcut.

Benim başımda da var bir adet. Taktırdığı no name dandik kombi bozuldukça “sen kombiyi kullanıyursun onun içim bozülüyür” diyor. Ben yaptıracakmışım, giderken de götürebilirmişim onun beş para etmez kombisini.

@kumulatif soyleyeceğim de inanmayacansın. daha önce kiracımız son 3 kirayı ödemedi. çık deyincede kombiyi söküp götürdü. bi kombi 2 bin lira.

sen bu milleti tanımamışsın. birbirine kazık atmak için herşeyi yapan bi memleket burası, hırsızlar memleketi. düzgün ahlaklı insanlar kesinlikle azınlıktalar.

kanun zaten kiracıyı koruyor her türlü. ev sahipleri magdur olmamak için çabalıyorlar.

o tahliye taahhütnamesini başına silah dayamadığın hiç kimseye imzalatamazsın.

kimse de kombisi olmayan evi kiralamaz. kiracı açısından hiçbir mantığı yok.

bulaşık makinesi, fırın size kalmış da, kiracının evi tutmak istememe olasılığı artar.

noterin de bir etkisi olacağını düşünmüyorum. notersiz yapınca da gayet geçerli bir belge.

Glutamin kullanın. Spordan önce ve spordan sonra sıcakken açma germe faslını atlamayın.

Esneme hareketleri yap, ısınma hareketleri yani bi nevi. İyi gelir.

Add&abd bence en gereksiz ve saçma makineler. Ben de belimi incitmiştim o alette ve 2 sene geçmesine rağmen ne zaman yorulsam ağrısı geliyor.

Birkaç güne iyileşir ancak bence alternatif hareketlere yönelin derim.

gluıtamin almaya param yok şu an için teşekkürler ama aklımda, yorgun hissediyorum son 1 aydır. kısa vadeli çözümü ısınma hareketleri sanırım, kas gevşetici de işe yaramadı çünkü :)

ben 850l'ye mi ne almıştım ama üşendim sonra kullanmaya. sene 2014. (hatta şimdi baktım 650'ye almışım) bloguma da yazmıştım ama kapattım sonra. word dosyası duruyordu, aşağıya yapıştırıyorum. o zaman önermişim ama şu an emin değilim. bir de o zamanlar şu orijinal temizleme kartuşu yerine sırf suyla temizlemek için bir eleman evde çip yapıp satıyordu ara ara 15 dolar mı neydi. monte ediyordun o zımbırtısız çalışıyordu. fiyatları da şimdikine oranlarsan hemen hemen aynı oranda artmıştır herhalde.

Her ne kadar kullandığımız bentonit kumları daha sağlıklı bulsam da, kum temizliği bir noktadan sonra çile halini almaya başlıyor. Bizim evde iki kedi olunca ve koku sorunu da iyice artınca alternatif aramaya başladım. Her ne kadar çeşitli çözümler üretilmiş olsa da en teknolojik ve sağlıklı görünen "CatGenie" idi. Ben de bir adet CatGenie 120 +Plus almaya karar verdim.
Kurulumu gayet basit bir cihaz fakat tuvalete kurmanızı öneriyorum çünkü temiz su girişine ve atık su giderine ihtiyaç var. Mantığı basit: temiz su her defasında sistemi komple yıkamak için kullanılırken atık su gideri vasıtasıyla kirli sular tuvalete veya banyonun yanındaki atık su giderine yollanıyor. Kuruluma yardımcı olmak için bir broşür verilmiş ve az çok teknik işlerden anlıyorsanız kurmanız çocuk oyuncağı. Parçaların eksik olup olmadığını kontrol edebilmeniz için bir parça listesi eklemeyi de unutmamışlar ki bence güzel bir ayrıntı çünkü çok fazla parça var. Bu arada unutmadan ekleyeyim, sistem elektrikle çalışıyor tahmin edebileceğiniz gibi yani yakınlarda bir adet priz olması da şart.
Kutudan çıkanlar ise;
• CatGenie'nin kendisi
• Yedek Kum
• 1 adet temizleme kartuşu
• 1 adet bakım kartuşu
CatGenie'yi ister otomatik ister elle çalıştırabiliyorsunuz. Kedi tuvaletini yaptıktan sonra maksimum 10 dakika içinde çalışmaya başlıyor. Üzerindeki alıcı sayesinde kedinin ne zaman ayrıldığını anlayıp eğer kedi tuvalete tekrar girerse bu süreyi uzatıyor. Eğer otomatik kullanırsanız 240 yıkama yapan kartuş, elle başlatma seçildiğinde 120 yıkama yapabiliyor. Yıkama süreci ise oldukça basit, özel kumlar yıkanırken katılar kürek yardımıyla sistemin içine atılıp parçalanıyor, ardından atık su gideri vasıtasıyla dışarı atılıyor. Kurutma işlemi içinse sıcak hava üflenirken kartuştaki parfüm dışarıya hoş sayılabilecek bir koku yayıyor.
Kedilerimin sisteme alışması hiç zor olmadı. Bunun için yaygın kullanılan ve tavsiye edebileceğim yöntem eski kum kabının CatGenie'nin yanına konulması ve bir süre temizlenmemesi. Alternatif arayan kediler bir süre sonra temiz CatGenie'yi kullanmaya başlıyolar. Her ne kadar CatGenie'ye belirli saatlerde çalışma komutu verilebilse de ben otomatik yıkamayı alakasız zamanlarda rahatsız etmemesi için pek fazla tercih etmiyorum. Karşılaşılabilecek bir diğer problem ise kedilerin kumları dışarı fırlatması. Yedek kum fiyatları pahalı fakat özensiz kedimin etrafa saçmasıyla birlikte bir kutu kum yaklaşık 4 ay yetti. Yıkanırken de granüllerin azaldığını not etmek lazım. Yine bir yedek parça olan dezenfektan kartuş ise yıkama sıklığınıza bağlı olarak değişse de 3-4 ay idare eder diye düşünüyorum.
Gelelim belki de bir çoğumuzu en çok ilgilendiren konu olan fiyatlara, maalesef CatGenie çok da ucuz sayılmaz, ben aldığımda çok daha ucuzdu:
• CatGenie: 840 TL
• Yedek Kartuş: 83 TL
• Yedek Kum: 79 TL
Tüm bu masraflar ve aylık giderler göz önüne alındığında geriye tek bir soru kalıyor: Faydası zararından fazla mı?
Tek zararının ekonomik boyutta olduğunu ve hem kediler hem sizin için sağlık açısından önemli bir konu olduğu düşünülürse, bütçeniz yetiyorsa almanızı öneririm. Yalnız son not olarak şunu da belirtmeliyim, kedilerim her fırsatta CatGenie granülleri yerine normal bentonit kumu kullanmayı tercih ediyorlar.

şimdi baktım da biri custom firmware yazmış. catgenie kaldırtmış ama google grubuna falan başvurayım dedim, kodu ve flash yöntemini öğrenirsem iyi.

ben kullanıyorum. iki kedim var. otomatik modda çalışıyor günde 5 defa filan çalışıyor. 2 ayda bir kartuşu ve granülü değişiyor. ben granülü orijinal kullanmıyorum ama buna uygun bir granül buldum bir satıcıdan ona yaklaşık 50 veriyorum. kartuş da 150tl. bu durumda ayda ortalama 100 tl masraf yapıyor.

bu arada aletten çok memnunum. kumla uğraşma dönemim bitti. çok da güzel temizliyor. ama en azından 2 ayda bir en azından kartuşu değiştirirken şöyle güzelce bir temizlemek filan lazım, iyi bakım yapmazsan bozulur. yine de hergün bokla uğraşmaktan iyidir.

boyadiginiz ayakkabı süet. elinizdeki boya da süet boyası.

ama sorduğunuz ayakkabı kumaş. süet boyası ile boyanmaz. muhtemelen dalgalanma yapabilir, bir damla bile su değdiği an ayağınızı boyayabilir. onun yerine kumaş boyası kullanarak boyamayı deneseniz?

avmlerde lostra oluyor, onlar da fikir verebilir.

Teşekkür ederim. Nasıl bir kumaş boyası kullanmalıyım? Daha önce Pebeo kullandım başka bir ayakkabıda ama çok sert, kalıp gibi oldu. Bu prochemicalanddye.net

daha önce hic kumaş ya da kumaş ayakkabı boyamadım. bu yüzden sorunuza cevap veremeyeceğim...

Bunu suyla baya incelterek kullanmamı söylediler. Deniycem şimdi www.ankasanat.com

Vallahi de oldu.

Ne sözleşmesi olduğuna bakılmalı kapıda satış ise tüketici kanunu yeterli. Matbu sözleşme ise haksız şart ve müzakere edilmeme gibi etmenler tartışılır.

Kamu spotu : internet üzerinden alınan hukuki yardımlar size zaman ve hak kaybı yaşayabilir, maddi ve manevi zarara uğramamak için elinizde ki belgeler ile hukuk bürolarıdan profesyonel yardım almanız sizin en iyi yoldur :)