eksisozluk.com

İkinci düzey alan adları birçok ülkede kontrollü olarak veriliyor. Mesela gov, mil, edu içeren alan adlarını Türkiye'de ve birçok ülkede isteyen alamaz, gov/gov.tr almak için gerçekten devlet kurumu olmak gerekir, bu uzantıda bir siteye girdiğinizde gerçekten bir devlet kurumunun sitesine girdiğinizden emin olursunuz. Güvenlik açısından yararlı yani. Bunun dışında mesela ankara.edu.tr Ankara Üniv., ankara.gov.tr ise Ankara valiliği sitesi oluyor, ikinci düzey olmasa ankara.tr'yi hangi kurum kullanacak tartışması olurdu.

Hocam bu .tr uzantılı domain'leri odtüye ait nic.tr diye bi kurum veriyordu. O elemanlar kafalarına göre sadece ".tr" diye bişey olmaz, "x.tr" olması lazım diye bi karar aldılar, o yüzden vermiyorlar, kullanılmama sebebi o.

Bu elemanlar tabi 90'ların başından başladılar bu işe ve devlet o aralar bu işlerden anlamadığı için 30 yıldır devam ediyorlardı. En son BTK uyandı ve "olm biz verelim .tr domainini" dedi, ama onlar da o kadar beceriksiz ki 10 yıl falan uğraşmalarına rağmen nic.tr'den alamadılar bu yetkiyi.

En son resmi olarak yetki BTK'ya aktarıldı, ama onlar da hala (2 yıldır falan) altyapı çalışmalarını bitiremedikleri için bekliyoruz.

Yeteneksizlikler silsilesi yani.

Tamamen odtu hocalarinin is bilmezligi.
Liselere k12.tr verdiler, o donem herkes bunun cok sacma oldugunu soyledi ama geri adim atmadilar.

K12 ameridaki okul sisteminin adiymis.
Hatta tsk'nin adresleri de mil.tr diye gidiyordu sonra onlar degisti sanirim.
Kkk.mil.tr diye adres mi olur :)

Google falan da yoktu oturup adresleri kagida yaziyorduk unutmamak icin.

www.gazetevatan.com

Ahanda haberini de buldum 2009'da degismis.
Gov.tr degissin diye bir 20 yil daha bekleriz.

ortadaki vidaya bağlı kablo yoksa yok

3 kablo var kahve sari yesil ve mavi.
Mavi olan ortaya giriyor sanki

topraklama var, ortadaki kablo.

Onlari yapamam ya. Salonun prizine de baktim. Ondada 3 kablo var. Bir kere kacak akim atmisti. Yani kacak akim sigortam da calisiyor. Servis yeni bulasik makinesi baglayacakta onun onden hazir olsun dedigi kurallara bakqrken topraklama var mi yaziyor. Onun ixin acip baktim.

Zaten dar bir yerde gece gece kablolari sökup degdiremem.

Prizde bağlantı var ama binada topraklama hattı var mı acaba? Yeni binaysa vardır, son 5-10 yılda yapılanlarda olmaması çok zor.

La Gioia

double zero güzel bir orta halli mekan. Sessiz sakin dün eşimle bir yemek yedik isterseniz şarap ve bira seçenekleri de var. Pizzaları gayet tatmin edici.

Dediginiz gibi filtreside kuflenmistir muhtemelen, bizde koku yuzunden servis cagirdigimizda ic filitrelerine sinmis koku demisti, acip degistirmisti olmadi bi servisi arayin anlatin yapilcak gibiyse geliyorlaf

sinir çok uzun süre çok fazla baskı altında kalırsa ve tendonları iltihaplanıp yeterince yırtılırsa kendi kendine iyileşmeyecektir ve ameliyat gerektirir.

Tenisçi dirseği ve karpal tünel için ortopediye gitseniz daha iyi olur.

Prof. Dr. Mehmet Selçuki

Denşzbank ruslara satıldığından beri işlem yaıyolar diye okumuştum yanlış hatırlamıyorsam, direkt gidip şubeden yatırıp hesap açabilirsiniz ya da bozabilirsiniz.

Belki bozmaya yanaşmasalar da hespa açar yatırır, sonra online işlemden bozarsınız herhalde.

Ya da rus turist/tüccarların bol gezdiği yerlerdeki döviz bürolarında da hal olur sanki..

Hani İstanbul için Aksaray/Laleli mesela.

Yuzde 90 normal degil. Eger dile hakimseniz kritik bi kac cumle secip kontrol edin/ettirin. Anlamda kayma olmus mu diye.

ben de yaptığım çevirilerde google translate kullanıyorum. Sanıyorum çoğu çevirmen de kullanıyordur. Fakat çevirdiğim her cümlenin önce orijinalini sonra da çevrilen dili okuyorum. yüzde 90 oranında google translate'in çevirisine ufak müdahaleler yapmam gerekiyor.

Yani önce ona bakın, kalan %10'luk kısım çevirmenin yaptığı ufak değişiklikler mi yoksa doğrudan translate ne diyorsa onu mu almış. Keza, translate'den doğrudan almak büyük oranda hatalı çeviri yapılmasına neden oluyor.

İyi çevirmenin kabiliyeti zaten google translate'in verdiği, muhtemelen ufak tefek kusuru olan metindeki eksiklikleri mahir şekilde giderebilmek. Bunu da ancak dile hakim olan biri yapabilir.

Sonuç olarak bahsettiğiniz %90 lık oran hiç iyi değil. Yine de bir uzman görüşü öneririm.

Normal değil, yukarıdaki cevapları cidden hayretle okudum. Google Translate'e çevirtip düzeltmeyi siz de yapardınız, çevirmene niye para veresiniz. Çevirmen ve editörüm, Google Translate kullandığını fark ettiğim çevirmenle bir daha çalışmıyorum.

normal değil. böyle bir kabahatin çeviri piyasasında tarifi yok.
normal diyenler de çevirmenlikle pek ilgili değiller sanırım.
madem google translate'ye izin verecektiniz, siz de yapabilirdiniz. neden para ödediniz?

Sorunuzun cevabı olmayacak tam ama, bence bu çevirmenin kötülüğü ozensizligi dışında "vaay Google translate bayağı gelişmiş" ya da "verdiğimiz metin karmaşık bağlaç üstüne edat üstüne zarf cümleler içermiyor, olabilir herhalde"yi düşünebilir.

Ben çevirmen değilim belirtme ihtiyacı hissediyorum, ama bilhassa teknik/akademik metinler okurken yabancı dilde, yazım formati belli bir çerçevede olduğu için çok kolay formulize edilebiliyor olduğu. Ki denediğimde böyle metinlerde daha isabetli çeviriler veriyor olduğu Google'in, tabii isabetli dediğim şey bana göre "hmm oturup çevirecek olsam ben de aşağı yukarı böyle cevirirdim" dedirtebilmesi.

Sözün özü, bu soruya daha net bir cevap alabilmeniz için metnin konusu alanı, hatta ufak bir parçası... gerekir gibi geliyor bana.

bu olabilir mi:
(bkz: gökyüzünden avrupa)
www.natgeotv.com

bu arada ben daha dün gördüm bunun bir bölümünü kablotv'de belgesel sırasındaki kanallardan birinde, natgeo'da mıydı şimdi hatırlayamadım ama şu an var yani.

Format bu ama ya belgesel farklı ya da seslendirme kanalda değişiyor galiba.

Teşekkürler ben bunuda izlerim

merhaba. şu an küsüz, ileride bi şekilde (barışabiliriz) yanlış bi düşünce değil. barışabilirstniz. hayat bu. ben beni terkedip arjantine taşınan sevgilimden yanlaşık 3 yıl sonra evlenme teklifi aldım, o günden sonra demeye başladım ki "her şey olur". olur yani, ama artık sen barışmak istemeyebilirsin. çok geç olduğunu hissedersin. beni de düne kadar son sevdiğim kadın arayıp soruyordu, ben batırdım. isterim ki ilk gün gibi olsun, ben çok istesem de olduramıyorum. umarım sen oldurabilirsin.

Genelde 2 yılda tüketin derler ama bozulmuşsa çok net anlarsınız tadından. Hani tadı normal ama zehirledi gibi bişi olmaz, bir yudum yeter.

Arada bir oluyor benim arabada ve hiç bir sorun çıkmadı.

emin degilim ama o koku egzozdan da geliyor olabilir

bazen ilk calistirmada oyle fantastik kokular geliyor

lpg de de arabanin cig gaz atmasi durumu vardi sanirim

Genelde soğuk havada, ilk çalıştırmada olabiliyor. Sadece bu kadarsa sıkıntı yok, soğuk motor, soğuk eksoz, soğuk konvertör ve aniden patlayan silindirdeki ateşten geriye kalan yanmamış partiküller ve eksozdaki buhar vs bir sürü nedeni var.

Ray hakkında bilgim yok Allianz sigorta tavsiye ederim. Provizyonu zaten iki dakikada en kötü beş dakikada alıyorlar bekleten firma varsa şaşırtıcı. Hız önemli ise Acıbadem sigorta saniyeler içinde onay veriyor Acıbadem Hastanesinde ama tamamlayıcı yoktu sanki onda araştırmak gerek.
Dikkat etmeniz gereken noktalardan biri size fiyat teklifi verdikleri poliçenin hangi hastanelerde geçerli olduğu. Siz A hastanesinin doktorundan hizmetinden çok memnunsunuzdur ama sizin paket o hastaneyi kapsamıyordur, bunu yaşamış biri olarak hatırlatmak isterim.

dinlen dinlen kaç

Bataryada sisme de var mi?
Haberlerdeki sarjdaki telefon patladı kizim suratı yandi haberleri bu bataryalardan çıkıyor

yok hayır. batarya sağlam. telefonu ekran olarak satayım diyorum. ancak çabuk ısınıp batarya bitiyor. işlemciden vs. olabilir. ama acaba ekrandan kaynaklanan bir sorun mu diye emin olamadım. eğer öyleyse yanlış bilgi vermeyim insanlara.

aynısı bende vardı şu an annem kullanıyor. wifi açık olunca telefon aşırı ısınıyor ve kapanıyor. bunlarda kronik sanırım.

ekrandan kaynaklanmıyordur değil mi? ekranı satayım diyorum. ekran dışında her şeyi bozuk zaten. wifi, sim kart yuvası vs. sorunlu. bari biri yedek parça olarak kullansın ekranı.

dediğim gibi wifi açıldığı zaman çok ısınıyor. LTE açınca da ısınıyor ama fazla değil. Ekranın kendisi tek başına çalışında o kadar çok ısınmıyor.

henüz yemedim ama nobu açıldı ritz'in üstüne, yaparsa en iyi orası yapar diyorum, isminin referansına göre.
onun haricinde itsumi'ye bakabilirsin.

Ioki'yi beğenenler var, bence Sushico :P

mandarin'de novikov açıldı. suşileri muazzam

Ioki, Inari Omakase, Udonya

Size alışması için yavru almalısınız, hangi tür almak istediğinize karar verip Facebook'ta üretici gruplarını takip edebilirsiniz. Yalnız papağan bakımı da öyle çok kolay değildir, daha önce beslemediyseniz muhabbet kuşu deneyimi iyi olur öncesinde.

Herkes parasini cekmez, banka ve devlet engeller bunu.
Yunanistan kac sene gunde 60 euro ustu nakit para vermedi.

Banka alehine bir durum gelisirse kredileri geri cagirir, krediyi odeyemeyenin evine cokup satar.
Devletler bankalar tarafindan yonetildigi icin bankalar kendi istemedikce batmaz.

herkes bankadan parasını çekemez. bunu bir açıklığa kavuşturalım ilk olarak. devlet izin vermez arkadaşın dediği gibi. bu riskle zaten bankacılık diye bir şey hiç olmazdı. evini satan herkes bankaya para yatırmaz ama ev parasını yastık altında da tutmaz. o parayla gider araba satın alır, arabasını satan adam gelir parasını bankaya yatırır. para bir şekilde bankaya gelir yani :) zaten kayıt dışı bitcoin vs. işlerine devletlerin soğuk bakmasının nedeni de bu biraz. çünkü para sistemde kalmıyor, alakasız bir ülkede bambaşka bir bankanın kasasında duruyor. herkes parasını çekmeye kalkarsa ne olur? herkesin parasını çekmesine sınırlama koyulur. arkadaşın da dediği gibi günlük 10 lira çekebilirsin dersin olur biter. devlet bunu yapma yetkine sahiptir.


ev kredisi için ise banka sana elindeki parayı vermiyor tam olarak aslında. o da gidip merkez bankasından borç alıyor. merkez bankasından 10 lirayı 11 liraya alıp sana 12 liraya satıyor. aradaki 1 lirayı da kazanıyor. merkez bankası da parayı yurtdışından döviz alıp satarak, faizli mevduat sağlayarak topluyor.

bankanın kredi vermesi senin kazanımlarını 10 yıl boyunca bankaya vermen demek, bankanın da o paraları çeşitli yatırım enstürümanlarında kullanması demek. eğer kredi vermezse bir ev kadar meblağı, yani sende esasen olmayan parayı bankaya yatırmana ikna edemez.

olay şu: merkez bankası açıklıyor diyor ki benden 10 lirayı 12 liraya satın alabilirsiniz taksitle. sen de bankaya gidiyorsun ben ev alacağım diye. o da diyor ki 10 liraya ev alacaksan senden 15 lira alırım taksitle. 3 lirayı da cebime atarım vs. vs.

kredi olmazsa ve insanlar sadece ellerindeki paralarla alışveriş yaparsa pazar küçülür. pazar küçülürse üretim de küçülür. üretim küçülürse işsizlik oluşur. işsizlik oluşursa... bankalar bu yüzden vardır.

kısacası kredi bizi normalde 10 yıl sonra biriktirip belki alabileceğimiz bir şeyi şimdi almak için ikna etme biçimidir. bu sayede paramızı yastık altında değil de piyasada alım satım yaparak değerlendiririz.

Türkiye'de yönetmelikleri bilmiyorum ama sizin örneğiniz üzerinden, bankalar uzun dönemde alacakları o 2x krediyi paket yapıp 1.8x'e satıp kısa dönemde paraya çevirebiliyor.

sendikasyon kredisi alır.

"olay şu: merkez bankası açıklıyor diyor ki benden 10 lirayı 12 liraya satın alabilirsiniz taksitle. sen de bankaya gidiyorsun ben ev alacağım diye."

anladım, bu şekilde mümkün

herkes parasını çekeri bilgi olarak yazmıştım, akışı bozmuş, konu dağılmasın diye sildim.

Kim engellerse ondaki beğeniler kayboluyor. Karşı taraf sizi engellemediyse ondaki beğenileriniz duruyor

hepsinin farklı özellikleri var. düşük bir model alabilirsiniz. ben 200 liralık bi şey almıştım.

pilli olanların pili hemen bitiyor, sürekli pil almak falan gerekiyor. o yüzden almak mantıklı değil. şarjlı olanların ise özellik arttıkça fiyat da artıyor ama 150-200 lira civarındakiler de gayet iş görüyor. bende şu var images.app.goo.gl

mesela www.trendyol.com

ila şunun

www.trendyol.com

arasında ne fark var. Buna değer mi öğrenmek istiyorum..

şurada özelliklerine göre kıyaslama yapabilirsiniz.

www.oralb.com.tr:gridview/facets:/category:sarjli-dis-fircalari/page:2/sortby:popularity-desc/productsdisplayed:undefined/cwidth:3/promotilesenabled:false/pcwidth:/cwidth:3/pscroll:

1500 liralik en ust modele sahibim. dil fircalama modu, app uzerinden uyari, vs.. bir suru antin kuntin ozellik var. ama ozunde 100 liralik ile ayni isi yapiyor. bence 100 liralik al gec.

pro 750 modelini 5 senedir kullanıyorum. son derece memnunum. alınabilecek en alt seviye diyebilirim. pillilere hiç bulaşmayın. modeller arasındaki temel farklar devir sayıları, basınç sensörü, app kullanımı ve ekstra modlar.
ama asıl dert her geçen gün artan yedek başlık fiyatları.

motorları ve başlıkları aynı olduğu için aralarında temelde fark yok. pilini de şarj edilebilir alıyorsanız ucuz olanı almakta problem yok bence.

peki fiyat farkları nereden çıkıyor? yanında kutu veriyorlar, seyahat edenler için mantıklı olabiliyor. yanlış hatırlamıyorsam bazı seyahat kutuları aynı zamanda powerbank oluyor, fırçayı da şarj ediyor. bazılarında daha çok fırçalama modu oluyor. bence gereksiz. bazılarında bluetooth oluyor. benimkinde var, bir kere kullanmadım. bluetooth olanın yanında banyo aynasına telefonu tutturmak için aparat çıkıyor. kamera ile sizi ve fırçayı takip edip iyi fırçalayıp fırçalayamadığınızı kontrol ediyor.

mutlaka sarjli al oncelikle.

bende biraz arastirmistim. ve en dusuk modeli aldim. senin su an 150 tl dedigindir. memnunum baya.

ama bazilarinda saat uyarisi varmis. galiba 3 dk fircalayacagim diye kurunca ornegin 3dk dolunca uyari veriyor.
bir de cok bastirirsan uyari veren modeller varmis.
guzel ozellikler bakilabilir fiyatlarina.

pro 750 aldım dün. açıkcası 2 dakika olayı hepsinde var ama bir tek seyehat kutusu veriyor ve üzerinde alt modellerde olmayan pil göstergesi var diye tercih ettim.

Diş duşu aparatı da olan bir modelinden almıştım, neredeyse 20 sene olacak. Öncesinde ben de pilli modellerini kullanıyordum. Temelde aynı teknoloji (fırçayı döndüren bir mekanizma) olmakla birlikte bence en büyük farkı şarjlıların daha kuvvetli olması. 20 sene önce aldığım modelin (duş tarafı gayet iyi çalışıyor) şarjlı fırçalama aletini 4-5 senede bir değiştiriyoruz tabii (şarj tutmamaya başlıyor). Her değişimde teknoloji farklılaşıyor. Diş etine geldiğinde uyarı vereni, 30sn'de bir ufaktan titretip ağzın diğer tarafına yönlendireni vs. Hepsinden önemlisi dediğim gibi daha kuvvetli temizliyor şarjlılar. Seyahat kutusu bizimkinde de var ama şarj edeninden değil, çok gerekli de değil bence. Diyebilirim ki şarjlıların en ucuzu da iş görür.

pro 750 modelinden çok memnun kladım daha ilk günden. Konuyu takip edenlere bilgi olsun.

işsizlikten ölmediysem reddederim.

- gece vardiyası kaçtan kaça kadar?
- 4500-5000 arası 4550 de olabilir 4950 de olabilir net değil mi? brüt üzerinden mi alacaksınız?
- stresli bir iş mi? iş nedir?

cevap vermem için bu soruların cevabı gerekli.

@rose parks +1 allahları yok herhalde.

eğer çok ihtiyacım varsa bu işe girer girmez başka iş aramaya devam ederdim.

Gece vardiyası da aynı. 20.00 08.00

Net ücret. 4800 4900 büyük ihtimalle.

Pozisyon üretim mühendisi. Stres çok yok. 300 çalışanı olan bir fabrika.

Borç içinde yüzmeme ve 4.000 TL maaşıma rağmen günlük 12 saat mesaisi olan her işi reddederdim aylık 30 bin falan olmadığı sürece

günde 4 tane ayrı araca binip 12 saat çalışıp. her ayın yarısı geceleri etrafta dolanıp düzeninizi bozmanıza değecek bir para değil gibi geldi. İlk işiniz olacaksa ve işi öüğrenmek adına yaparsanız belki 3 ay katlanılabilir.

İkinci işim olacak. Maaşı düşük buldum. Büyük ihtimalle reddedeceğim. İşi öğrenmek istiyorum zaten ama çalışma saatleri kötü maalesef. O yüzden fikir almak istedim.

Bu saatlerle asgari ücrete denk geliyor zaten aşağı yukarı. Tam hesap yapmadım ama geçiyor bile olabilir. Bu kadar mesai zaten asıl stres sebebi. Mühendise reva gördükleri maaş buysa ordan bir halt olmaz. Cumartesiyi okuyunca zaten reddederim diyecektim ama yaptıkları şey köle çalıştırmaya eşdeğer.

1-2 ay deneyip aynı zamanda başka iş bakabilirsin. Cv'ne artı değer olur, sigortan işler, deneyim kazanırsın ay sonunda da 0 yerine 5.000 tl civarı para gelmiş olur. 2 ay deneme süresine tabi olduğu için istediğin zaman hiçbir sebep göstermeden istifa edebilirsin.

yani işsiz kalmaktan iyidir eğer iş bulman zorsa kabul et. ama akşam 8de çıkmakta tam skandal yemek veriyorlar mı bari. bu şartları ben bekar olsam ve iş bulma sıkıntısı çeksem kabul ederdim ama şu an bu durumda kabul etmezdim.

Yemek var ama reddedeceğim büyük ihtimalle. 8'de çıkmak gerçek bir skandal.

gece vardiyasini 12 saat yazan uatune asgari ucret veren yerden Korkarim. dusmanimin basina vermesin allah

doğrudan reddederdim.

Kafana sık daha iyi

Teşekkür ederim arkadaşlar cevaplar için. Reddedeceğim.

Yeni mezunsam kabul ederim.
40 yaşında red ederim.

Yeni mezunken asgari ücret veren yere girmiştim, (16 sene önce)
6 ay çalıştım, bana sorarsan şimdiki bilgime dayanarak 0 katkı yaptım, 3 katı maaşlı iş buldum, geçtim.
Boşta kalma lüksüm yoktu.
Bazı arkadaşlarım inat etti, 6 ay iş arayıp, direk benim 2. İşteki maaşım kadar iş buldular.

Sonunda eğrisi doğrusuna geliyor.
İşi öğrenmek istiyorsanız, sözleşme yapmadan kabul edin, sonra kaçın (böyle çalıştıran yere müstahak)

dell vostro modellerine bakmanızı tavsiye ederim.

Ayda yapacak bir şey yok, gittiler, bayrak diktiler, örnek topladılar. Mars'a insan göndermeye çalışırken niye tekrar oraya gitmek için para ve enerji harcasınlar ki?

insanların ay görevinde yapabileceklerini robotlar yapabiliyor. bunun için sadece ay'a değil, başka gezegenlere de gidiyor robotlar.

ay'a insan gitmemesinin sebebi insanlı görevlerin hem çok daha pahalı olması, hem de bir kaza olasılığında insanların karşılaşacağı ölüm riski.

aya gitme işi sadece yapabileceklerini göstermek içindi. o zamanlar milletler arasında adet uzaya çıkma savaşı vardı ve amerika bunun için gitti aya. gidebildiğin göstermek için. tamamen pr da denebilir. yıllardır konuşuluyor halen işte.

şu an aya gitmenin kimseye bi yararı yok, yaşanılacak bi yer de değil. boşa masraf, risk yani.

Yolculuk yapılmıştı olabilir. NASAnın her şeyi duyurduğunu sanmıyorum.
Ay için konu mülkiyetinin ne olduğu meselesi. İşin içine çin de katıldı. Ve bildiğim kadarıyla karanlık yüzeyine araç gönderdi çin.

Aya gitmeyi bilmiyorlar nasa'dan biri aciklamisti bunu.
Bilen herkes öldü. Yeniden ogrenmeleri lazim cok masrafli ve riskli.

aya 2024'te gitmek için başlamış bir program var, artemis.
en.wikipedia.org

çünkü gerek yok

Oncelikle sovyetler Ay'a ayak basmadi onu bir duzeltelim. Ay'a ayak basam tek devlet ABD. Hatta uzay yarisinda ABD'yi Sovyetlerin onune geçiren donum noktasidir insanli Ay görevi.

Ikinci olarak 1969'dan sonra da Ay'a insan gondermeye devam etti ABD, toplamda 12 ABD astronotu Ay'a ayak basti simdiye dek. Sadece bir kez gidilmedi Ay'a. Yani Neil Armstrong ve buzz aldrin degil sadece ve 1969 son değildi. Ay'a son ayak basan insan "Gene Cernan" da gectigimiz yillarda hayatini kaybetti. Rest in peace.

Neden şimdi gidilmiyor kısmına gelince korkunc, yani korkunc, yani bayagi korkunc maliyetler gerektiren bu operasyon icin ciddi bir sebebjn olmasi lazim. Zamanında bu gidislerde bir suru inceleme yapildi ve Aydan bir halt cikmayacagi (enerji kaynagi, degerli maden, dunya disi yasam belirtisi vs) anlasildoginda bu muazzam butceler yiyen aya gidis operasyonlari durduruldu haliyle.

Ama simdilerde Ay'a gitmek yine gündemde uzun yillar sonrasidna cunku yeni nesil bir enerji kaynagi uzerine calismalar var ve bu konuda bir takim umitler var. Birkac yil önce nasa duyurmustu aya gidisi yeniden gundemine aldigini ve ayrica Cin'in de benzer planlsro var.

Stavro'nun yazdıklarını diyecektim ben de. Doğru bilgi.

Ay insanlık için bir eşikti. O eşik aşıldı. Şimdi de Mars eşiği aşılmak üzere. Daha farklı amaçlara öncelik verildiği için gidilmiyor.

Çünkü aya gidilmedi... Şaka şaka.

Bu tamamen kamu kaynaklarını idareli kullanan bir devlet olmalarıyla alakalı.

Ay görevi misyonunu tamamladı. Orada en önemli misyon sovyetlere olan üstünlüğü kabul ettirmekti. Bu başarıldı ve birkaç kez daha aya inildi.

Ayda herhangi bir araştırmaya değer konu kalmayınca, sovyetler de ezilince bu görevlerin maliyeti göze batmaya başladı.

Nasa'nın bütçesi bitti.

72'deki son görevden sonra Nasa daha uzun soluklu hedefler için altyapı hazırlıklarına başladı. Adamların bütçesi sınırsız olmadığı için eldeki kaynaklarını her görevde çöpe atılan roketler yerine, tekrar tekrar kullanılabilecek araçlar geliştirmeye ve bunlarla daha uzun soluklu hedeflere odaklanmayı seçtiler.

Uzay mekikleri bu niyetle çıktı. Çünkü Apollo görevlerinde kullanılan Saturn Roketleri aşırı güçlü olmalarına rağmen çok maliyetli araçlar.

bugünün maliyetiyle hesaplanınca, her fırlatma 1 milyar dolara maloluyor. Bak proje maliyeti demiyorum sadece bir görevin maliyeti. Roketlerin geliştirilme maliyeti 50 milyar dolara yakın. Yanılmıyorsam bir düzine kadar üretildi. Toplamda 60-70 milyar dolarlık bir maliyeti var.

ABD gibi bir ülkede istersen mars'ı yemyeşil sulak bir gezegene dönüştür, senatoyu temsil eden bir komisyon seni çağırır, "bu harcamanın vergi mükelleflerine bir geri dönüşü var mı? Sen milletin rızkını boşa mı harcıyorsun" diye bi sorarlar. Zaten bu kadar iyi bir mali denetimleri olduğu için kaynaklarını çok verimli ve odaklı kullanıyorlar. Bu da başarı getiriyor.

Böyle bir denetim olmasa Nasa'ya sınırsız kaynak akıtılsa mesela, Uzay mekiği yapar mı adam daha ekonomik olsun diye?

Bir diğer konu bugün artık insanlı görevlere şu aşamada ihtiyaç kalmadı. Robotik araçlarla her türlü numune, ölçüm yapılabiliyor. Çin ve Hindistan da bu kervana katıldı.

ABD ise odağını marsa çevirdi. Marsa sık sık araç gönderiliyor farkındaysanız. İnsana ihtiyaç olmadan her türlü araştırmayı yapıyorlar.

İnsan gönderme hedefi biraz pr sebepli. Bir de tabii ki orada bir koloni kurulabilir mi bunu öğrenmek için. Gezegenin en azından bir bölümü insan yaşamına uygun hale döndürülebilir mi diye araştırma niyeti var.

Cok guzel paylasimlar yapilmis, okurken kaliteyi gordukce kalp kalp kalp yaptim.

Bir ekleme daha yapmak istiyorum, su unlu aya gitmeyi "unuttular" meselesi uzerine.

Ay gorevi sirasinda Sovyetlerle yaris hali oldugu icin dokumantasyon NASA standartlarina gore zayif kaldi. Kagida dokulmesi, gelecege aktarilmasi gereken bilgilerin bir kismi emekli olan ve olen insanlarla kaybedildi.

Bugun tekrar aya gitmek icin ekip kursan bazi onceden yapilmis islerin deneyimini tekrar edinebilmek icin ciddi para ve zaman harcanmasi gerekecek.

Yine de Mars'a gidisin bir ayagi olarak Ay'a ve yorungesine bazi tesisler kurulacak sanirim.

google keep

Numbers appini seviyorum iostaki ama hatirlatma yapiyor mu bilmiyorum muhtemelen takvime ekliyordur

Android telefonumda any.do uygulamasından çok memnunum. Ios sürümü de mevcut. İnceleyelin isterseniz.

eskiden olsa wunderlist derdim ama microsoft wunderlist'i satın aldı ve kendi microsoft to-do programlarına entegre ettiler.

farklı başlıklar altında listeler oluşturuyorsunuz. listelerdeki kalemlere notlar ekleyebiliyorsunuz. hatırlatmalar kurabiliyorsunuz.

hem de full bedava. şu özellik için premium alın çakallığı falan yok.

kardeşinizin üzerine bu üç kişinin vekaleti yoksa hiçbişey olmaz emlakçının gazına gelmeyin

@erty_ksk ben de öyle düşünüyorum ama dergiparkta bir makalede alt üat soy ya da eş ise sorumlu kabul edilir yazıyordu ama onda emlakçı aracılığıyla satış olduğu için durum farklı bizden.

Bu emlakçılar hakkatan insana kafayı yedirtir. Bence emlakçının hakkı yoksa alıcının bulunması üzerinde satın.. gitsin mahkemeye versin sizi aşırı akıllıysa. Bunla uğraşmaz muhtemelen zaten.

Alt üst soy ve eş durumu alım ve kiralamada geçerli diye hatırlıyorum.

Yani atıyorum emlakcı size bir evi gezdirdi, sonra siz de emlakcıya komisyon vermeden işlem yapmak için evi eşinizin üstüne aldınız ya da kira kontratını eşinize yaptırdınız.

Bu durumda emlakcının hakkı saklı duruyor, dava açarsa hakkını alır.

Ama bence sizin durumda bu yemez, mal sahibi olanlar kardeşiniz için "bilgimiz olmadan gidip emlakcı ile anlaşmış, bizim tasarrufumuzda değil" gibi birşey diyerek haklı çıkabilirler.

Emlakcının sözleşmesi ile bir avukata danışın işinizi sağlama alın.

Ayrıca emlakcı vergi mükellefi biri mi? Emlakcılar odasına vs kayıtlı mı? Yani yasal bir emlakcı mı onu da bir soruşturun.

Merdiven altı biri ise siz de oradan yürürsünüz, adamın gözünü korkutursunuz.

Teşekkür ederim cevaplar için, az çok düşündüğüm cevapların gelmesi sevindirici. Avukata danışacağız ama annemin paniğini gidermek istedim ilk etapta. Adamlara bir iş yaptırmadan 17 bin para verme düşüncesi epey sinir bozdu çünkü.

ben hem erkek hem de ayak fetişistiyim, güzel ayak görünce beyni duran tayfadanım ama ben bile bilmiyorum valla niye daha seksi geldiğini. estetik görünüyor işte neblim, evrimsel bir şey bence, beynimize öyle kodlanmış bir şey. ayak bileği ince olsun diyorsun ama konu göğüs veya popo olduğunda tam tersi daha dolgun olanlar daha cazip bulunuyor. bilmem.

kadında bütün olay kıvrıma çıkıyor, bu da onun uzantısı. meme kısmı geniş bel ince kalça geniş bacaklar ince. bilek de ondan daha ince olmak zorunda ki kıvrım işi düzgün gitsin.

bi de doğuştan gelen bişey, sonradan eklenemediği için farklı kılıyor insanı. meme yaptır kalça yaptır ama ayak bileğini inceltebilen duymadım ben hiç.

kişisel düşüncem ise: abartılıyor. tanıyorum böyle bir erkek, kadında önce ayak bileğine bakarım ağbiii falan diyor. tuhaf.

bedene ait her norm gibi elbette çok özcü ama
narin ve uzun bacak algısı yaratıyor.
bir de (daha çok solda) ayak bileğinde arzu çakrası var (akupunktur), belki onunla da ilgilidir, bilinçdışımızdan.

Neden seksi kabul ediliyor? Çünkü "görsel açıdan" gerçekten çok hoş duruyor.

Hani şayet bir kadının genel havasında seksi bir durum varsa, ince ayak bileklerine sahip olmak detayı da seksiliğine çarpı 100 falan katıyor benim için. Kalın ayak bileği ile arasındaki fark çok bariz bence.

Google'da "thin ankle vs thick ankle" yazınca arada görsel olarak çok büyük farklar olduğunu fark ettim ben de. Ama bir kadında bakacağım en son yerdir benim için.

Şundan olabilir, yani geçmişten gelen algı şundan olabilir;

Eskiden kadınlar daha uzun ve kapalı giyindiği için (her toplumda) vucut hakkında ipucu alınabilecek nadir uzuvlardan biri çünkü.

Yani bileğe bakınca gerisi ahkkında az çok ip ucu verir sanki, bileği ince bir hanımın elbisesinin altından pehlivan fizikli biri çıkmaz genelde.

Şimdi aklıma geldi de yazdım, kendimden başka hiç bir dayanağı yok bu argümanın.

Kadın olarak diyorum ki benim bile ilgimi çekiyor.

Bilimsel olarak açıklayacak olursam eğer; kadınlarda sadece ayak bileği değil, küçük/narin uzuvların her biri çekicidir. Nasıl ki bebekler bizim tarafınızdan içgüdüsel olarak korunup kollanıyorsa, bebekleri anımsatacak narin uzuvlar da aynı şekilde korunup kollanmaya meyilli bir ortam hazırlıyor. Kadın vücudu da bu nedenle geçmişten günümüze şekillenmiş.

Yani bunun bir açıklaması yok ki beynimiz bunu cekici buluyor iste. Nasıl ki ince bel genis kalca seklinde cay bardagi formlu vucut seksi geliyorsa bu da oyle.
Kalin ayak bilegi erkek gibi gosteriyor kadini.

Kıvrımla ilgili bence de. Mesela bel ince olduğunda kalça ve meme daha dolgun görünüyor. Ayak bileği ince olunca da baldırlar daha dolgun, bilek daha zarif görünüyor. Kadın vücudunda kıvrım ve yuvarlak hatlar genel anlamda beğeniliyor ancak zarif görünmek şartıyla, bu da zor bulunan bir şey. hem genetik açıdan şanslı hem de spor yapıyor olmayı gerektiriyor.

Ince ayak bilegi gormeseniz de diger uzuvlar hakkinda bilgi verdigi icin onemli.
Bilek ince ise buyuk ihtimal ayak tarakli degildir, buyuk ihtimal bacagi da guzeldir vs..
Butun bunlari goz onune getirince ortam guzellesiyor. Bir de kafanda o ayak+bilek+bacak combinasyonuna bir topuklu ayakkabi uydurursan tamamdir ahhaha.

ince ayak bileği ekstradan bir seksilik katmıyor. ama kalın ayak bileği çirkin göründüğü için, incesi daha güzel geliyor otomatik olarak. aslında dolaylı bir seksilik gibi. ya da seksilik değil de, seksi olmayanın zıtı gibi.

enter'a basınca bir alt hücreye geçiyor, sonra yön tuşları normal çalışıyor?

yazma modundayken:
enter: aşağı
tab: sağ
shift+tab: sol
shift+enter: yukarı

herhangi birini yaptıktan sonra yazma modu kapandığı için yön tuşlarıyla hareket edebilirsiniz. öbür türlü yazma modundayken yön tuşuyla hareket bildiğim kadarıyla mümkün değil.

fransız kültür, gsü veya boğaziçi üniv. kursları dışında fransızca için gideceğiniz her "kurs" çöp veya iyi ihtimalle verimsiz olacağından özel ders bakmanızı öneririm.

f2

f2

Benim de benzer bir problemim var, hücre içinde yazı yazarken yön tuşlarına bastığımda bazen etraftaki hücrelerin üzerine gelip hücre içine kısayolunu yazıyor "B2", "B3" vs. diye, bazen ise olmuyor.

@burfak büyük ihtimal yazı yazarken formulü tetikleyecek bir işaret koyuyorsunuz eksi artı gibi işaretler formülü tetikliyor, özellikle yazının başına koyulmaması gerek koyulacaksada '- gibi yazmak gerekiyor

herhangi bir elektronikçiden.

Koaksiyel kabloyu nalbur veya koçtaş/bauhaus tarzı yerlerden hazır alabilirsiniz veya kendiniz boya göre kestirebilirsiniz.
arada dişi/dişi adaptör parça ihtiyacınız da olabilir.

hayır; aksine aratabilir.
ancak türkiyedeyiz. 10 sene sonra bütün bunlar geçersiz de olabilir.
25 seneyi doldurun, sonra bi bakarsınız.

eğer 2008 yılından önce prim ödediyseniz dediğiniz gibi 25 yılda sonra çalısırsanız emekli maaşınız düşer.
2008 yılından önce ödenen primlerin payı daha yüksekti. 2008 yılından sonrakilerin payı daha düşük oldugu için ödenen her prim ortalamayı düşürüyor.

düşüyor tabi artıyor diyen arkadaş nasıl bir sallama öyle o.

2008'den önce maaş baya düşükse biraz daha çalışmak mantıklı olur sanki

uzun sureli bir memnuniyet saglayacaksa git. ama her zaman gidiyorum artik normal geliyor gibi birseyse bosver.

git tabii, iyi gelir. gerçi yılbaşına kadar çok zaman var ama bilet almış olursan zorla gitmek zorunda kalırsın, bişi yapasın olmadığında böyle zorlayıcılar işe yarar.

eldeki iki veriye göre ben gitme diyorum. aslında eldeki tek veri 'paranın olmaması' da gitmemek için geçerli bir neden.

isviçre gidebileceğiniz en pahalı yerlerden biri, soğukta banka oturup marketten aldığınız sandviçi kemirecekseniz gidin tabii :) yoksa migros, coop gibi marketlerin kafeteryalarında bile bir öğün için 15 frank vereceksiniz.

İsviçre diğer Avrupa ülkelerine göre cidden çok pahalı. Kalacak yeri halletseniz bile günlük minimumda yemek harcaması yapsanız dahi 100 franka yakın para gidecektir ki gezeceginiz yerler için vereceğiniz yol parasını vs eklemedim. E insan tatilde de biraz rahat harcama yapmak, güzel yerlerde oturup yemek içmek ister.

Onun yerine daha uygun fiyatlı bir Avrupa ülkesi tercih edebilirsiniz. Bir de param yok notuyla İsviçre sizi bayağı zorlayacaktır.

Kalacak yere para vermeyecekseniz gidin. Aksi takdirde çok pahalıya gelir.

Git tabi, gelmeyecek paralari beklemenin manasi yok.

çalıştığınız yerin mi? e-devlet 4a hizmet dökümüne bakınca bende isim - meslek kodu - işyeri no olarak ilerliyor.

İşyeri sahibinin e devlette gözükmüyor. Dediğiniz sayfada tire gözüküyor. Çalışanımız da yok ondan bakamıyoruz.

Çalışanın olduğu bir geçmiş döneme sgk bildirgesine baksanız?

Ya da google'a "sgk e bildirge v2" yazın, çıkan sayfaya sgk kullanıcı kodu ve şifrelerinizle login olup bakabilirsiniz.

Bunlardan hiçbiri yok diyorsanız, daha hiç sigortalı çalıştırmamışsınız demektir. Henüz bir sgk dosyanız, dolayısıyla işyeri numaranız yoktur.

@kibritsuyu

yeni iş yeriyiz o yüzden hiç geçmiş falan da çalışan yok.

sgk kullanıcı adım şifrem de yok.

ama kosgeb kayıt için istiyor :(

evet onlar da çalışanınız var mı diye sordu direkt. burdan görüntüleyemiyoruz dedi. e- bildirge sayfasını önerdi. ama dediğim gibi ona da giriş yapamıyorum. bağlı olduğum sgk'ya gidip çözeceğim sanırım artık.

Daha önce hiç eleman çalıştırmadıysanız henüz bir sgk dosyası açılmamıştır @kibritsuyu üstadın dediği gibi.

Kosgeb yetkilisine çalışan olmadığı için sgk dosyanız olmadığını, ama bağkurlu olduğunuzu bi söyleyin. Belki de "ha o zaman x yapalım" diyecektir.

Başvuru yaptığınız şey çalışanı olan kobi'lere özel birşeyse o başka.

Onun da hüllesi kolay, birini sigorta yapın 3-5 gün sonra yapın çıkışını.

Şahıs firması için sigortalı çalıştırmaya başlanacağı zaman işyeri bildirgesi doldurup yeni dosya açtırıyorsunuz.

Sermaye şirketleri (ltd veya aş) kuruluş aşamasında çalışan yok şeklinde beyan edilse bile sgk potansiyel bir dosya açıp numara veriyor. İşçi çalıştırmaya başlanacağı zaman dilekçe verip şifre alıyorsunuz. Sermaye şirketi ise bir numara vardır.

Ya da en kolayı John Bloor'un dediği gibi bir kişi alıp 1-2 gün çalışıp çıksın, numara almış olursunuz.

Ama kosgeb'de yeni işyeri diye bir seçenek de olmalı.

Eskişehir’e kaçacağız nişanlımla biz.

Kıyıköy

Boyle tatillerde herkes bir yerlere kacinca orasinin bir anlami kalmiyor bence. Kendiniz demissiniz daha bugunden oralar full diye. Kucuk istanbul gibi oluyor, keyifsiz bir seye donusuyor

www.iznikaskania.com

Osmanlı tulumbacısı

el alışkanlığına bağlı. ikisi de kullanılır. bende şöyle bişey var mesela.

www.billhom.com

naimbicakci.com

şu inanılmaz kullanışlı. antakya'ya giderseniz çarşı içinde yerleri de.

ilki daha pratik

Normal şartlarda evet olabilir. Ama gmail dosya gönderirken virüs taraması yapıyor o yüzden bir nebze güvenli.
Bir de eğer iyi bir antivirüs yazılımınız varsa dosyayı bilgisayara indirdiğinizde zaten virüs var diye uyarı verir.

Siemens marka kurutma kullanıyorum. Çamaşırlarıma zarar verdiğini henüz hissetmedim aksine üzerindeki tozları ve artık kumaşları topluyor. Evdeki tozlanma azaldı bu sayede.
Bizim makine kiler odamızda, o oda da hayli soğuk ama kurutma ile ilgili bir sıkıntı olmuyor aksine çalıştırdığımızda o odayı ısıtıyor makine.

Dolap kuruluğunda ortalama 1.5 - 2 saat sürüyor. Ekstra kuru 2-2.5 saat civarı sürüyor.

Uzun süre kullandım. Bozulduktan sonra askı kullanmaya başladım ve bu şekilde ütü yapmaktan sıyrılabileceğimi farkettim. Kurutucuyu tamir ettirmedim. Kıyafetlerin de daha uzun dayandığını inanıyorum.

Katlanabilir kaliteli bir çift sandalye

baya küçük bi forma girebilen şarjlı ya da usb kablo ile çalışan kampçılar ve karavancılar için üretilen çamaşır makineleri var. onlardan alabilirsiniz.

şuraya göz atabilirsiniz: www.eastmarine.com.tr

burada genelde tekneler için ürünler satılıyor ama karavan ile teknenin ortak birkaç noktası var: alanın dar olması, depolama alanının çok az olması ve kırılabilir eşya kullanılmaması

bu mantık ile bakabilirsiniz. örneğin çok şık kırılmaz sofra takımları oluyor. iç içe geçmeli bardak takımları vb.

veya çok fonksiyonlu, kaliteli bir çakı olabilir.

karavanda olması gerektiğini düşündüğünüz, hocanızın zaten alacağı ürünlerden almanız bence yanlış olur.

kullanışsız bir ürün alabilirsiniz. başka karavanda kullanışlı olabilir ama hocanızın karavanında kullanışsız olacaktır, boyutu-yerleşimi vs nedeniyle.

bence büyük bir powerbank alın.

karavan alan insan zaten aksesuarlarını ve diğer malzemelerini de almıştır diye düşünüyorum ama duş ve tuvalet ekipmanları her türlü işlerine yarar bence. karavanın içini görüp eksik olanları tespit etme şansınız yoksa seyahatlerde herkese lazım olacak ürünler olabilir. benim tavsiyem eğer kullanıyorlarsa kartuş tüplerden bir set alabilirsiniz. sonuçta her zaman lazım olur.

elektronik alet olarak da bluetooth hoparlör de iş görür. facebookta karavan yardımlaşma grupları var..oraya da bir göz atabilirsiniz.

power bank

düzenli regl oluyorsa ve korunmasız ilişki yaşıyorsa pek mümkün değil.

tlc de ismini hatirlayamadigim bir seri vardi. doguma kadar hamile olduklarini farkedemeyen kadinlar hakkinda. mumkun gorunuyor.

10 hafta dediğiniz 2.5 ay oluyor. Regl duzensizligini çok yoğun yaşayan iki yakın arkadaşım var; bazen iki ay boyunca takvimleri komple şaşar. Benim de mevsim geçislerinde özellikle bunu yaşadığım oluyor. Dolayısıyla gayet mümkün şekilde anlamayabilirler.

reglnin geciktiğini fark ettiğinde bile 5 hafta olmuş oluyor. teknik olarak döllenme yaşandığında zaten direkt 2 haftalık yumurtaya tutunuyor. çok normal.

bence cok normal cunku hamileligin net kere net belirtisi regl duzeni olmasina ragmen hamilelikte de regl gorulebiliyo veya duzensizlik cok yaygin hemen suphelenmeye gerej yok. hele korunuyorsa kisi hayatta anlamaz. bence.

Çok normal

ben kadın olsam ve korunmasız ilişki yaşıyor olsam ve dahi regl düzensizliğim olsa bi yerde mutlaka önceden aldığım testleri kullanır bakardım. test yoksa gider alır yine kullanırdım. kişiden kişiye değişir bence bu durum.

Fraise'e katiliyorum. Duzensiz regli varsa anlamayabilir. Zaten duzenli regli olan bile gun saysa bile 5-6 haftadan once anlayamiyor.

daha önce 2 çocuk doğurmuş olan ablam, 3. çocuğuna hamile olduğunu 5.5 aylıkken farketmişti. ama ikinciden hemen sonra olduğu için sinyalleri farklı yorumlamış

Aktif cinsel yaşamı olan bir kadın korunsun ya da korunmasın, düzenli ya da düzensiz adet görsün; her zaman gebelik olasılığını aklında tutmalı. Hele ki 10. hafta oluncaya kadar, akla gelmez mi?
Bu kadın yasal kürtaj süresini mi aşmaya çalışıyor gibi deli sorular.
İlişki durumunu bilmiyoruz.

Alman gereken şey iphone 13.

Arkadaşın dijital zoom yaparsın kesersin diye öyle demiştir, düzgün bir macro lensle ona da ihtiyacın kalmaz ama sırf o lens 8-10 bin tldir tahminen, kaliteli lens pahalı bir şey.

Not olarak, eski kompakt makinelerin bazılarının macro mesafesi baya iyiydi, 2 cm falan. Ucuza öyle bir şey bulunabilir

İkinci ek, sanırım iphoneda sadece prolarda macro var ama bir araştır. Normalde geniş açı üzerinden yapıldığı için minide bile vardır diye tahmin etmiştim mobilde bakamıyorım şimdi

çok derin bir bilgim yok, yeni makineleri de takip etmiyorum ama giriş seviye için min. 4000 lira bana abartı geldi. 2. el temiz 5d mark ii, 7d alıp geçebilirsin. 3000 liraya var. 7d, 600d daha uygun bulunabilir. makro lensi al bir de. makro çekimi sağlayacak olan şey lens sonuçta. mark ii ile film çekiliyor.

Superfresh alma demeye geldim. Dana kıyma yazdığı için bolca alıp istifledim, atsan atılmıyor satsan satılmıyor. Kıymanın tadı asla kıyma gibi değil, boş hamur olsa daha lezzetli olurmuş.

'mantı-ye üçgen' seviyorum ben.

etrafta makbul varsa onların sattıkları mantılar güzel oluyor genelde.
superfresh alma + 1. a101'in falan da mantısı güzel değil.
genelde üçgen mantılar daha güzel oluyor kesin bilgi.

yerel marketlerin çoğunlukta küçük buz dolaplarında açık mantı satılır onlar kısmen daha iyidir. onları deneyebilirsin. çevrende çağrı varsa onun fena değil.
peynirci baba gibi kahvaltılık satan yerlerde de oluyor.

Şahin marka bulunduruyorum ben buzlukta. Yani süper değil ama normal mantı gibi işte.

Şahin diyecektim ben de. Gerçek mantı gibi değil ama idare eder.

kasaplarda ufak bir dolap oluyor, oradan tartarak alınıyor ya hani, çoğu güzel oluyor. özellikle üçgen şeklinde olanlar. yakınlarınızdaki tavukçulardan falan bir deneyin bence.

Bim'de Ekmecik marka üçgen mantı vardı, güzel oluyordu ama hala var mı bilmem.

3-4 dk yürüme mesafesinde;
- söğütlüçeşme cami altında bi otopark var
- eski salı pazarının orada 3 ya da 4 yanyana koca otoparklar var

@barankovan, fiyat bilginiz var mı peki?

ben olsam bir ara sokağa bırakırım. tabi park yeri bulabilirsem. güvenlik sorunu olacağını hiç düşünmüyorum.

fiyat bilgim yok malesef.
söğütlüçeşme cami nin altındaki parkturk, eski pazarında oradakilerden biri ispark biri kuşdili otoparkı. diğerinin adını bilmiyorum. araştırıp, öğrenebilirsiniz belki.

Nikah dairesinin yanındaki ispark 24 saat açık olması gerekir. Bir sorun. Diğer özel otoparklar fiyatı ile üzer. Ara sokakta da başına birşey gelebilir.

Sıfır mı? 4 kapı sedan, 5 kapı hatchback oluyor.

evet hocam sıfır düşünüyorum.

Tdci olursa al guzel araba

dizele yetmez hocam gücüm. honda civic de alabilirim aslında, 1.6. hangisini önerirsiniz?

Honda Civic de alınabilir o fiyatlara.

Honda civic var mi ki bayide? Alabiliyordaniz honda civic degerini korur, o yonden iyi secenek.

Hocam Google translatede dinleme özelliği var ya, Koreceyi seçin, şarkıyı dinletin, hem Kore harfleri ile hem de Latin harfleri ile yazılışı gösterir.

eksisozluk.com

prolyrical.com

dogrusu hatmi cicek acti manasina geliyor.

okunusu da "mugungha goçi piyotsımnida".

Değişim derken program kurulumu, dosya depolama, yazma, kopyalama, silme gibi gün tarih gibi log kaydı tutan bir şey diyorsanız ana sürücü c ye kurulu bir program ile harici HDDnin anlık olarak takibini yapması mümkün olabilir. ama harici HDD başka bir sistemde kullanılırsa durum zorlaşır. Çünkü sisteme kurulu uygulama, HDDnin sürekli olarak sisteme bağlı olması zorunluluğu doğurur ki anlık takibi de mümkün olabilsin.

Diğer yandan bu özellik varsa uygulama ile imajı alınan harici HDD başka bilgisayarda kullanılmış olsa dahi sonradan ilk alınan imaj ile o anki hddnin durumu (ya da tekrardan alınan bir imaj ile) sanırım karşılaştırılabilir.
(Birbirine benzer iki word belgesinin karşılaştırılması gibi düşünün.)

Şu anda bir vergi durumu yok ama ileride gelirse geriye dönük isteyebilirler.

Bana en garanti gözüken yüklü miktarları parça parça aktarmak şu anda. Çünkü yüklü miktar olunca nereden geldiğinden bağımsız olarak banka ve onun üstündeki diğer kurumların radarına girilmiş oluyor.

Btcturk kendisi mi açıkladı başka bir yerde mi okudum/duydum hatırlamıyorum da, günlük işlem hacmi 10 bini asanlarin kaydı ilgili bakanlığa veriliyor artık diye bir bilgiye rastlayinca binance a geçtim. Binanceta böyle bir şey yok ama bir yasa düzenlemesi gelirse tabii ki uyum sağlayacaklardır. Bu kısmından da eğer @sta'nin dediği gibi geriye dönük de vergi alınacak bir şey çıkarsa 100 bini biner biner de cekseniz topluca da o vergi ödenecek ya da ona borçlu olunacak demektir.