Ekşi Duyuru

www.download.com

istediğine göre biraz fazla geniş kapsamlı bi' program ama "active desktop calendar"ı severek kullanmaktayım. her ne kadar tam olarak istediğin şey olmasa da hani belki..

rainlendar isimli bir küçük boyutlu program işini görür.

yahoo 2 hafta benim bildigim. gmail ise 2 aydir duruyor oyle.

gmail baya uzun olması lazım hiç kullanmadığım hesaplar duruyor öyle.

1 hafta önce kadar 3 ya da 4 haftanız var diyordu atv haberde. Ben de tutuşmuş vaziyetteyim. Ama bir yandan da 2028'e kadar emekli olacakları kapsamayacak emekli yaşı dedi bugün yanılmıyorsam çalışma bakanı.

pirim ödemeye başladıysanız, ve 1 gün bile prim ödemişseniz, eski yasaya tabisiniz diyor herkes.

bizde bi çanta dolusu var o eski paralardan. para etmez hatta o tür şeyleri satan kişilerden ucuza da bulunur.

Koleksiyonculara satabilirsin, gittigidiyor'da falan satan da var

bence o parayı torununa hediye et. o 70 yaşındayken falan para edebilir belki.

3-4 sene evvel türk liralarını (ytl değil) ebaydan iyi fiyata sattılarını duymuş kendimde kontrol etmiştim adamlar harbiden satıyorlardı, koleksiyoncu mu alıyor nedir bilemedim, pekde üzerine düşmedim ama ebayda dene belki para eder vardır dünya parası koleksiyonu yapan,eski paralara kafayı takanlar.

eski paraların para edenleri piyasada az bulunanları ve çil olanları. yani kullanılmmamış kırışmamış yepisyeni olanları, onun da kağıt olanları sadece. bozuk paraları sallayn yok :D

Opera'da yer imleri, Opera\profile altında opera6.adr dosyasına kaydediliyor. Bu yoksa, geri getirmeniz mümkün değil.

Dosya>Al/Aktar>Opera yer imlerini al diyip tekrar yükleyin bakalım bu dosyayı. Daha önce bilgisayarınızda bir aratın tabi. Belki yedekliyordur bir yerlere, bilemedim şimdi.

gelmedi öyle geri. yedeklemiyormuş da. hay opera var ya offf.

iyi de bu dedigin browser bagımsız bi olay. herhangi birisinde de basına glemesi muhtemel.

Belki easy recovery gibi dosya kurtarma programaları ile opera6.adr dosyasını kurtarabilirsin. Ama sakın bu arada hdd ye bi dosya kaydetme. Dosyayı kurtarma olasılığın azalır.

Bryan yani bu kadar opera cı olma. Bu browser bağımsız bi olay değil direk opera dan kaynaklanan bi olay. Yani dandik ie de bile bu şekilde bi olay duymadım. Bu resmen bug...

ben duydum ve dahi yasadım, ki ff ile yollarımızı bu nedenle ayırmıstık. ki sonradan maxthon la da bu sekilde biseyler olmustu update ederken ucmustu tum profil, sifre vs hersey. operacılıksa bu olur kabul ederim.

power xl var.

www.powerxl.com.tr

yayinonline dan bakıcaksın, keyfine göre hangisi uyarsa dinleyeceksin oradan.

tek gecerim
www.radyoodtu.com.tr

Sourberry şunun son versiyonu bunun plug in i filan demiyorki. Tıklıyorsun ve anında winampden dinlemeye başlıyorsun.

Fi tarihinden kalma winamp kullananlar dinleyemiyor ne yazik ki Sourberry. Gerci yeni winamplerin de light surumleri gayet iyi ama bazen insan upgrade etmek istemiyor.

(Bence Sourberry guzel dinlenesi radyo, ama size kalmis tabi.)

radioparadise in hastasiyim ama sadece yabanci cok nadir türkce caliyor(mus bana daha türkce parca denk gelmedi).

winamp'in media library 'sinden (son sürüm) shoutcast radio bölümüne girilir. Ordaki binlerce radyodan çeşit çeşit bitrate bitrate dinlenir.

"bu gece benimle yatar mısınız?" demek:)

bilindiği üzere vule vu kuşe avek mua=benimle yatar mısın? demektir.
"ce soir" da, "bu gece" demek.
"all my sistas yea" ve "c'mon! uh" parantezlerini çevirmeye gerek yok sanırım. :p

yayınevlerine günde 50 kitap yollandığını pek sanmıyorum aslında...Yani en azından Türkiye için sanmıyorum diyeyim. Ama heralde en azından gelenlere öncelik vermek için geliştirdikleri bir yaklaşım vardır. Örneğin yazarın geçmişi, kredibilitesi, uzmanlığı, ilk birkaç sayfadaki performansı, vs. Yani kitap yazmış bir post-ergene 3 kitabı olan birisiyle aynı muamele yapılmaz heralde ilk aşamada. İlkinin baştan sonra okunup okunmayacağını da bilemeyiz zaten...

valla ben de compumaster'in uyanmasini bekliyorum sormak icin. saat $u an 6:29 oralarda.

compumaster uyanmadan kendiliğinden düzeldiyse kendisi de bilmiyodur muhtemelen. boşverin düzeldi ya.

muhtemelen hosting firmasi ile ilgili bir $eydir.

bi şey soracaktım, sabah aklımdaydı. site açılmadı. şimdi de unuttum anasını satiyim. neydi ya.

duyurunun saatinde bir sorun mu var, gonderilen mesajların altınd 22.03.08 saat 17:30 diyor oysa dizustunun saati 17:14, duyurunun saati bir saat ilerde mi?

ileride, evet.

haftaya saatler ileri alındığında bu da bir saat daha ileri gitmezse eşitlenir.

evet muhtemelen hosting firmasindan kaynaklaniyormu$.
haberi bile yokmu$ compumaster'in.

photoshop işi görür, akşama kadar beklersen ben akşam hallederim

(bkz: anim fx)

xara 3d diye bir program sırf bu yüzden vardır. nette bilimum versiyonunun crack'i bulunuyor, kolay ve kullanıslı birsey.

geçen gün de oldu. hattrick de öyle düzelir. umarım.

Berberini değiştirsen?

kıl dönmesi falan gibi birşey değildir herhalde? birde yolmaz ya da sıkmazsan (eğer yapıyorsan) daha iyi olabilir.

bende de başka hiçbiyerde çıkmaz ama arada orda çıkıyor.
genel olarak yüzde olmadığı için yıkamalardan az nasibini alıyor ve yağlı kalıyor olabilir ondandır.

Bu sıradan simetrik sivilce çıkma olayı benim baldırlarımda oluyordu bir ara. Şu anda da ensemde oluyor sıkça ve ilk başlarda büyük ve ağrılıydı. Orayı özenle yıkamaya başlayınca sayı ve ağrıda azalma oldu. Tavsiyem yıkanırken orayı özenle iyice yıkayın, gün içinde de kesinlikle ellemeyin.

Ingilizce TV kanali varsa (Digiturk, kablo vs) altyazisiz izle. Bu seni biraz Ingilizce havasina sokar ve rahatlatir.

Ne mulakati bu? Is basvurusu icin mi? Konu neyse, o konu hakkindaki en temel sorulari kafandan gecir, cevaplarini hazirla. Ezberleme, sadece birkac kere sorulara mulakattaymissin gibi cevap ver. Egitimini, is tecrubeni vs Ingilizce olarak anlat. Konu ile ilgili bilmedigin onemli anahtar sozcuklerin Ingilizcesini ogren (mesela konfeksyoncuysan "confectioner" deme, dogrusunu ogren).

ingilizce bilen bir arkadasinla en az 3-4 kez provasini yapin, sorular sorulsun cevaplar verilsin. hem heyecani alir, hem de ne söylenecek ne söylenmeyecek onun kritigi alinir. sözlü mülakattan korkulmaz, mülakattan korkmaktan korkulur diyerek baglayayim. rahat olmak lazim. onlar da insan senin benim gibi.

ne yaparsanız yapın ingilizce bilmediğiniz için güvensiz durmayın. hele "excuse my bad english" falan kesinlikle demeyin. kekelemek, tökezlemek, doğru kelimelerin kafadan uçması normaldir, mülakatlarda olur öyle şeyler

moot court'a katılım söz konusu sanırım. bildiğim kadarıyla kısaca kendinden bahsetmeni isteyecekler, hangi okulda okuduğun, hobilerin falan. neden yarışmaya katılmak istediğin ve hukukun hangi alanları ile ilgilendiğini de sorabilirler. tavsiyem, ayna karşısında kendi kendine konuş. bilmediğin ama bilmen lazım gelen kelimeleri doğru teleffuzları ile öğren.

kendi kendine konuş hocam. sürekli mantıklı mantıksız, tv ye açıklama yapar gibi, röportaj veriyormuşsun gibi sürekli konuş ama doğru konuşmaya çalışarak konuş. önemli olan akıcılığındır eğer yeterli akıcılıkta konuşabilirsen yaptığın hatalar göze batmaz arada kaynar gider, ama unutma akıcı olmak demek hızlı konuşmak demek değildir.

Benim bildiğim eminönü-beşiktaş vardı(eski zaman), ama kışın yok galiba. Vapur sevdiğim için Eminönü'ne Beşiktaş'tan vapurla götürürdü babam. Hatta aklım erene kadar Eminönü'nü karşıda sanmıştım;)

haydarpaşa kadıköy var mesela :p

bu hep benim de aklımda olan bir soruydu, yerine göre kabataş'tan beşiktaş'a 1 saatte gidilen günler oluyor. eminönü'nden beşiktaş aktarmalı sarıyer vapuru olsa süper olur diye düşünüyorum ben de. acaba maliyetle mi alakalı desem o da mantıklı gelmiyor bana..

@late viper; siz yine aklınız erene kadar eminönü'nü karşıda zannetmişsizniz, ben istanbul'a ilk geldiğimde (ki üniversiteye başlama yılıma tekabul ediyor bu) galatadan ya da haliçten birinden karşıya geçerken diğer yakaya geçtiğimi zannetmiştim :)

e boğaz hattı var? hem avrupa yakasında hem de anadolu yakasında dolaşıyor belli saatlerde.. eminönünden binip beşiktaşta, bebekte, ortaköyde inmek mümkün mesela..

az buçuk var dediğim de temelde boğaz hattıydı zaten. ama sefer sayısı çok az ve uğramadığı yer yok zaten onun: )

bi ara vardı.eminonu-besiktas-ortakoy-arnavutkoy.ama tutmadı cunku insanımız deniz yolunu pek kullanmıyor.kara yolu daha cok tercih sebebi.bu yuzden denizyollarının yolcu sayısı denizle icice olan bir sehire gore oldukca az.neyse konuya donersek deniz otobusu var bildigim kadarıyla ama vapur sadece bogaz hattı.

deniz otobüsleri var bostancı-kadıköy, kabataş-yenikapı-bakırköy-avcılar arasında.

ido'ya kızmak gerekiyor. ido, dünyanın en çok yolcu taşıyan gemi ulaşım şirketi ve hala böyle şeyleri düşünmekte problem çekiyorlar. devlet mantığı, hatta akp mantığı demek daha da doğru olacak. adamların elinde şu anda çok fazla olanaklar var ama hepsini teker teker boşveriyorlar. sadece eşinin başı kapalı olduğu için ya da badem bıyıklı olduğu için işe alınan bir dolu çalışan var. ido ile çok yakın ilişkiler içinde olan bir şirkette çalıştığım için biliyorum bunları.

adamların bayan avukatları var bir dolu ancak başları kapalı olduğu için mahkemelere giremiyorlar ve ido da çatır çatır kaybediyor, aslında kaybetmeyebileceği davaları. bu yüzden de sağa sola tazminatlar falan verip duruyorlar ve bu durumu pek de umursadıklarını söylemeyem.

eminim ki böyle bir şirket profesyonel anlamda yönetilebilirse istanbul'un trafik problemi de rahatlayacaktır ancak en azından kısa vadede böyle bir şey çok zor gözüküyor.

durduk yerde akp'ye çemkirdim alakasız bir soru altında, kusura kalmayın..

Çingene Vapuru vardı önceden. Gayet de dolu olurdu. Sirkeci'den kalkar, karşı-beri neredeyse bütün iskelelere uğrayarak Beykoz'a kadar giderdi. Kıçının müdavimlerdi olurdu, meyhane gibiydi, güzeldi.

(bkz: #2689902) de bahsedilmiş biraz.ama bu entry buna dahil mi bilemem.

bence anlatamaz; entry illegal.

Kesinlikle hatalı bir entry.

örnek de veriyor, bütünleme de denebilir. "clinton böyle böyle yapıyordu, abdullah gül de bunu yapıyor işte." demeye getiriyor. ha düzgün bir şekilde yazılmamış; yine de legal olarak değerlendirilebilir bence.

ben ispiyoncuyken ispiklemez yazarla sohbete girişir bilgi teatisinde bulunurdum. artık ispikçi de değilim ahala aynı yöntemi kullanıyorum. daha sosyal ve daha sempatik bir yöntem tavsiye ederim.

Abi kim takacak oyle seyleri bu ulkede? Gazetelerde yazim hatasi cuvalla.

10 da rakam değildir mesela. rakamlar 0'dan 9'a kadardır. 10 sayıdır. ayrıca daha bağlaçlar ayrı yazılmıyor, bu nasıl düzgün yazılsın ki...

Rakam da değil, rakkam diyor bazı ibneler. Neyse, atladığınız nokta çoğu insanın sayı ve rakam ayrımından habersiz olduğu.

öss'ye girene kadar ben de bilmiyordum. mat. hocaları dışında çoğu bilmez zaten.

TDK güncel sözlüğe göre rakam:

1 . Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri:
"0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, I, II, III ..."- .
2 . Bu işaretlerle yazılmış sayı.
3 . Nicelik, miktar:
"Kayıplar yüksek bir rakama çıktı."- .

İkinci tanıma göre rakamlarla yazılmış sayılara da rakam denilebiliyormuş...

Şiar Yalçın da bunu söyler hep ve haklıdır.
Diğer tespitleri için Doğru Türkçe isimli kitabını öneririm. En azından derdinizi anlayan biri olduğunu görürsünüz, içiniz rahatlar.

Kimse kusura bakmasın ama günde ortalama 150-200 kelime kullanarak Türkçe konuşanların yaşadığı memlekette böyle şeyler beklemek biraz abesle iştigal oluyor. Abe yes abe no hocam. Maalesef böyle.

Dikkatli bakarsanız içeriye giren deniz suyunda bir çift göz de göreceksiniz.
Gerçeküstücülüğün piri, Salvador Dali ağamıza ait.

Ek: Yanılmışım, içkiyi bırakmam gerek. (Gökhan, Allah belanı versin.)

bahsettiğiniz resim eğer bu ise dominique appia isimli isviçreli bir ressama ait ve tablonun adı "entre les trous de la memoire". hatta şimdi baktım, sözlükte başlığı bile var imiş.

www.bellux.it

oddity'e 10 puan, teşekkürler. şimdi iş bunun büyük çözünürlüklüsünü bulmaya kaldı.

ben de bu resmin kimin olduğunu aramıştım bi tarihte deli gibi ama bulamamıştım. teşekkürler colg fusion ve oddity..

ilk aklıma gelenler:

-pekin & pekin
-white & case
-hergüner
-paksoy
-elig

bu da malum-u ilan gibi oldu ama..

www.songza.com
bu site altyapi olarak youtube (belki baska siteleri de) kullaniyor.

Bilgisayar kasiliyor mu gercekten? vidyolarda istedigin seyin yapildigini sanmiyorum ne yazik ki.

eski bir bilgisayar baya kastırıyor evet. ama songza iyiymiş.(alternatiflere açığız)

songzaya alternatif olarak www.last.fm in de kendi kendine takılabilen bir radyosu var, istediğiniz şarkıyı çalamıyorsunuz ama tematik gitsin derseniz böyle saatlerce çalıyor ediyor.

kalitesi nispeten düşük ama yutub kadar değildir.
www.deezer.com

bi de www.grooveshark.com

#10840032 te salladığım tahmin de tutar böylece. "dizinin son sahnesindeki görüntüyü biliyoruz" diyor yapımcılar; biz de biliyoruz o zaman :p

lostpedia'dan iki fotoğraf buldum ki bunlara göre kıyafetler aynı teori yanlış. aha burada bahsedilen yerden iki foto var.
www.lostpedia.com

gayet de atmislar:

www.lostpedia.com:Jack_Pilot.jpg
www.lostpedia.com:1X05_JackAirport.jpg

ben size esas spoiler i vereyim asil:
(bkz: #10874758)

gerçek olsaydı da bunun neresi spoiler ki? dikkatli bi izleyicinin farkedebileceği, gizli saklı olmayan, senaristlere vs. dayanmayan ayan beyan ortada bi veri spoiler mi olur canım.

başlığı görünce tereddüt ettim okumakta ama bişey değilmiş, o yüzden söylüyorum.

ben tiksinirim zort diye spoiler verenlerden. bir nevi read at your own risk olayı.

cok genis bir soru.
daraltmak lazim.

misal, bir makarna soz konusu olsun.
sizin evde yaptiginiz (malzeme ayni olsa bile)
yagi ne kadar kullandiginizdan tutun, ne kadar tuz attiginiza, sosu o ayni malzemeleri hangi olculerle hazirladiginiza gore vs. cok farkedebilir.

dikkat ediniz ki,
tam tersine, annelerin yaptigi herhangi bir sey ise her zaman disardakinden daha guzel gelir (yaprak sarmasi, corba, vs..)

bu ikisinden de ortak yola cikarak, "malzemeleri hangi elin kullandigi" derim

(ve geyigi de ihmal etmem, "yapan icine sevgisini de katiyor" )

Daha çok para vermekle ilgili olabilir...

Aslında tam olarak daha çok para vermekle de ilgili değil bence. Mesela geçenlerde bi restoranda hiç huyum olmadığı halde, çok aç olmadığım için ve arkadaşlara eşlik edeyim babında ceasar salata söyledim. Neyse, salatam geldi. Üzerine keçi peyniri mi, koyun peyniri mi ne koymuşlar; bide böyle kırıntılar halinde. Salatanın en üstünden en altına kadar her noktada bulunabilir cinsten. Kaldı ki bahsettiğim bu peynirleri hiç sevmem! Ayrıca sezar salatada keçi/koyun peynirinin işi ne!?! Yiyemedim yarısından çoğunu. Kaldı öyle.. Yiyemem yani.. Ve, ödediğim parayla en okkalısından kebap falan yenilebilirdi başka yerde..
İşte bu yüzden biraz garip bi konu bu bence. Daha fazla irdelenmesi gerek kanımca :)

Bikere o salatalar, makarnalar filan ise mevzu o çok normal cünkü mesela adam salatada insan evde üşenicegi şeyler yapıyo, işte kıtırlarını hazırlıyo,homojen dagıtıyo malzemeyi, sos u vs vs derken dogal... Sonuçta (iyi yerler için diyorum) işinin ehli adamlar yapıyo yemekleri.

Ama kötüsüde çok kötü oluyo dışarı yemeginin.

bir de isinin erbabi olmak gibi bisey var. sonucta adamin isi o devamli yaptigi sey bu bu yuzden disarda bir ustanin yaptigi daha iyi geliyor olabilir. bir de disarda cidden ac oldugumuz zaman yeriz sanki. ne bileyim eve gidene kadar acliktan olurum hesabi disarda yenir yemek (ya da evde bise yoksa) o yuzden disarda daha tatli geliyor olabilir. bir sure sonra ev yemegi aranmasini da ben gurbet olayina bagliyorum biraz (varsa tabi oyle bise). anneyi ozlemenin kalici etkileri olabilir.

bazi restoranlarda (ve ozellikle belki salam gibi seylerde) Monosodium Glutamate (MSG) katki maddesi kullaniliyor, bir amino asid olan glutamate , daha cok beyindeki sinirleri etkiliyerek yiyecekleri daha lezzetli algilamamiza neden oluyor.
MSG hassas bazi bunyelerde yemek sonrasi susuzluk ve bas agrisi kollarda uyusukluk nefes darligi yaparak kendisini gosterebiliyor.
MSG nin 25 tane gizli ismi var, hergun kullandigimiz sodalarin icinde de MSG var.
obezligin artmasinin bir nedenin de asiri MSG kullanilimi oldugu iddia ediliyor.
siz gene de evde yiyin isterseniz....

bu durumun yegane nedeni dışarda yediğimiz yerlerde kullanılar katkı maddeleridir, yemeklere katılan tat verici maddeler ve en ağır yağlar vb. yemeği daha lezzetli yapıyor. ama tabibi acısı ilerleyen yıllarda çıkıyor. sıcak yemeklerde tereyağ, soğuklarda zeytinyağı prensibini benimsersen, evdekinin yerini hiçbirinin tutmadığını görürsün.

o taban ne hocam oyle, 90larin ayakkabilarini andiriyor. ben olsam alirdim bir converse pasalar gibi.

Nasıl bir şey istediğinizi belirtmişsiniz ama işte insan duramıyor. Önerim mis gibi bir outdoor ayakkabı almanız olacaktır. Şu sıralar indirimi kaçırmazsanız 100 ytl civarında rahat, şık, dayanıklı bir ayakkabı edinebilirsiniz.
İstanbul'daysanız Karaköy katlı otopark'ın oralarda bir ara sokakta Camel Active mağazası var. Yarı fiyatına bulmak mümkün.

duyuruyu ilk gordugumde hemen aklıma pyro clustic flow un soyledigi yer geldi:) gercekten cok guzel ve uygun ayakkabılar var, mutlaka bakmanızı oneririm

başlık açmadan bende bişey sorayım müsadenizle? bahsedilen karaköydeki camel magazasi sadece ayakkabı mı satıyor? saat ve giyim'de varmı acaba? adı nedir birde mağazanın? birde yer tarifini biraz açarsak, ara sokaklarda dolaşmayayım yok yere, pek bilmemde karaköy'ü? tşk.

new balance'ta bunlara benzer var yanılmıyorsam.

hatta şöyle bi'şeyler:

www.newbalance.com.tr

gazelle öneriyorum kesinlikle.yagmur camur yaz kıs demeden giydim,giyiyorum.
ceylan gibi sekiyorum:P
reklam oldu biraz ama öyle.

bir türk olarak paypal üzerinden sadece harcama yapabilirsiniz.
paypal hesabınıza aktarılan paraları herhangi bir Türk bankasındaki hesabınıza alamazsınız.
ancak abd'de ya da avrupa'da çok güvendiğiniz bir tanıdığınız varsa onun üzerinden kendinize göndertebilirsiniz.

Paypal'e yatan paranızı artık eğer isterseniz Visa marka bir kredi kartına çekebiliyorsunuz. Tek opsiyon bu.

İlla banka hesabıma istiyorum derseniz, internetteki kimi forumlarda komisyoncular var. Ama riskli tabii.

(git: 20589)

sözlük'te böyle bir başlık vardı. hatta justhink yazmıştı diye hatırlıyorum. yamulmuyorsam ve bulursam yazarım.

edit: (bkz: #10573856) bundan bahsediyorum.

Var evet. Hatta taa doksanlarin ortasinda baslamis bir genc kiz vardi, simdi adini hatirlayamadim. 10 seneye yakin surdurmus. Ilk basta tekmis falan.

Turk var mi bilemiyorum. Sen baslat istersen ;)

(bkz: vildan cam)
(bkz: çiğdem cam)
(bkz: hande cam)

paltalk'da var oyle insanlar. vietnam odalarında filan ozellikle. 24 saat açık.

Biri beni anmış.:) Evet Camstreams'den bu işi yapmak oldukça kolay, artı chat fasilitesi de şahane. Bunun dışında Windows Media Encoder aracılığı ile de Sopcast üzerinden yayın yapabilirsiniz. TVU Broadcaster da bu işe yarar. Seçenek bol, önemli olan bağlantınızın upload kalitesi, ama 128K lık upload bile gayet yeterli diyebilirim.

soyle bir sey var, alakalı olabilir:
www.urbandictionary.com

Geçen dönem a almış biri olarak söyleyebilirim ki önem verdiği şeyler sınavlarda filmlerden belli çıkarımlar yapabilmeniz, karşılaştırmalar yapıp farklılıkları bulabilmeniz ve bu arada yusuf hocanın filmi anlatırken kullandığı ayrıntıları dikkatle dinleyip bunu kağıda geçirmeniz oluyor. Dersleri bu kadar zevkli geçen bir insana rastlamadım diyebilirim.

indirmesen de olur. ya da 4x01 i izle bunu da sonra izle diyebilirim. öyle çok spoilerlık bişi yok çünkü 5 dakka sonra da 4x01 i izleyeceğin için ne spoilerı nerde demen de mümkündür.

kasma çok kötü bi illet yani çok kasarsa senı görmek istiyen kişi bi kız profili yapar kendine sonra ekler senı sende görünce güsel kızı kabul edersin yine öğrenir şelerini senın. bu kadar basit

eheheh mezdeke abi o direkt. bende hastasiyim o parçanın. murraaaaaaa kısmını özellikle severim orada kopuyordum.

heh buldum, mezdeke 2'deki ya el yelil şarkısıymış. teşekkürler.

www.imdb.com
burdaki listedeki modelleri tek tek aratarak bulursun sanırım

evet doğrudur. her üst derece mahkemesinde olduğu gibi, AİHM'de de açılan dava öncelikle usul ve şartlar yönünden incelenir. dava direktman divana gitmez.
Mahkeme(komisyon), ön koşullar açısından "kabul edilebilirlik" kararı verdikten sonra esas hakkında duruşmaya ve araştırmaya geçilir.

her monitörde bunlar farklı değerlerde oluyor. yani falan markanın green 85'i ile filan markanın 85'i aynı değil. bu yüzden standart yok. ama ben 100'e dayarım hepsini.

su trt yayınları bitince cıkan bi ekran vardı onla ayar edilir o.

o renkli ekranı google da "tv test pattern" olarak aratırsanız bulabilirsiniz.

en.wikipedia.org

surda acıklıyor sanırm usendim okumaya.

Görüntü ayarlarından görüntünün monitöre değil dışarıya verilmesini ayarlamalısınız. Kısayol olaraktan Fn + F5 tuşlarına basmak yeterli ancak laptoptan laptopa değişebiliyor.

www.haverford.edu

şu adresten laptop markanıza karşılık gelen tuş kombinasyonunu bulabilirsiniz.

yeni data diski oluştur dedikten sonra contiunue multisesion disc seçeneği olması lazım ona evet diyince çota diye oluyor.

ed2k://|file|The%20Count%20of%20Monte%20Cristo%20(Lee%201934)%20@dap-js.cap.avi|734314496|B8469EEDAB5AB62F1C71CE0BF63FDBE7|/

emule'de bu var.

1934 değil ama 1975 çekim versiyonu var

faq altinda olabiliyor bazi kartlar icin o bilgiler.
bios update falan da denersin olmadi ama tabi 7-8 senelik bir anakarttan da cok bir $ey beklememek lazim.

edit: o anakart degil, chipset :)
acikcasi pek bir $ey bulamadim. baya incelemeleri falan var ama hard disk konusuna deginilmemi$ pek.

size gerekli olan 48bit lba desteği.eğer anakartınız halen üretici tarafından destekleniyorsa 48bit lba desteği olmasa bile bios update ile halledilebilir. eğer pek anlamıyorum diyorsanız cpu-z, everest, sisoft sandra gibi proğramlarla anakartınız marka ve modelini öğrenirseniz yardımcı olabilirim.(Apollo Pro 133A via tarafından üretilen bir kuzey köprüsü)

cpu-z anakart için 694X-686 dedi o neyse artık.

pc wizard ile bak bi de.

%90 20 gb'dir yada 40 olma ihtimali var.

marka bilmeden kesin bir tahminde bulunmak zor, fakat benzer chipset(694x north bridege-686a south bridge)anakartlardan örneğin aopen "AX34 Pro II" 2005'te çıkardığı R1.16a Beta sürümlü bios ile 137gb üstü hddlere destek veriyor. eğer bu anakarta sahipseniz bir bios update ve işletim sistemizde (eğer yüklenmemişse) gerekli yamaların yüklenmesi ile istediğiniz büyüklükte hdd kullanabilirsiniz

sürüm kaç? özelleştir ekranında al başka yere koy durum çubuğunu. bir de butonlar -> durum da yedek durum çubukları var.

bug olması kuvvetle muhtemel. link koydun ya, onu kaldırdığın zaman problem yok. ama boş durum çubuğuna sağ tıklarsan özelleştir ve araç çubuğundan kaldır var. işte neyi kaldıracaksın? ona tıkladığın zaman iyice daralıyor. yine kısayol koyduğun zaman o büyük haliyle tekrar beliriyor.

Sürüm 9.10 . Bug heralde bu ya. paranormal'ın dediği gibi tekrar link koyunca büyüdü ama yine de ne olup bittiğini (opera kullananlar bilir mesela akıllı bkzlara durum çubuğundan bakılır, hah şimdi bakılmıyor çok küçük çünkü) göremiyorum. öyle kaldı şey gibi sıkacam kafasına birazdan opera'nın.

sorun kesinlikle boyutunun küçülmüş olması, sağa sola üste attım fark yok. boyutunu nasıl büyütebilirim problem bu artık.

buldum. şöyle ki : özelleştire girilir oradan düğmeler sekmesine geçilir. aşağıdan status bar seçilir. varsayılan olarak kullan denir. sonra tamama basılır. tekrar özelleştire girilir durum çubuğunun yanına tik konur ve abrakadabduarnura çubuk geri geldi oh baby.

9.24 e yükseltmeniz önerilir ayrıca

sayende ben de kaybetmiştim. fakat 9.24 kullanıyorum, bende tik falan yok. fakat oradaki bir şeyi durum çubuğunun o küçük haline sürükleyince oluyor.

derecelendirme kuruluşları için site içeriği hakkında bilgi veriyor olabilir.

kurcalama bozacaksın abi:)

ie7 ve firefox'da arama fonksiyonu içerisine istenen site eklenebiliyor. benzer özelliği sunan servisler kullansın diye tasarlanmış robots.txt gibi standart bir doküman gibi geldi bana.

doğru sallamışım :)

sozluk.sourtimes.org

"aminakodugum" ne alaka peki

Kaynağa bakılırsa:

img443.imageshack.us

tamamen kıçımdan sallıyorum, o tag'in içinde adult content'i de gruplayacak bir şeyler giriliyor herhalde gay pornosu ile straight porno'yu ayırmak için falan :)
bu bakımdan pek sınıflandırmak istememiş sanıyorum konfigurasyon dosyasını hazırlayan kişi. ya da esmiş yazmıştır.

www.loc.gov
burada formatı mevcut. şöyle denmiş:
Values: "false", "FALSE", "0", "no", and "NO" will all be considered FALSE, all other strings will be considered TRUE

sınıflandırma falan yokmuş yani "false","FALSE","0","no" ve "NO" dışındaki tüm string'ler için sitede adult content var anlamına geliyor.

zaten davaya vekalet dediğimiz husus genellikle "iradi" vekalettir.
iradi vekaletten başka olarak bir diğer vekalet türü olan "kanuni" vekalet çok istisnai bir durumdur ve sadece dava ehliyeti olmayanların davada kanuni temsilcileri tarafından temsil edilmelerinden ibarettir.
yani sonuç olarak zaten davaya vekalet=iradi vekalettir.

bu nedenle arayacağınız kaynakları "iradi vekalet" değil, "davaya vekalet" olarak aramalısınız.
bu konuda da en genel kaynak olarak, baki kuru/ejder yılmaz/ramazan arslan'ın "medeni usul hukuku ders kitabı"nı tavsiye ederim.
eğer kolaylık olacaksa, davaya vekalet konusu, bahsettiğim kitabın 282. ila 285. sayfalarında işlenmiştir.

orta düzeyde alabilirsin...fazlasını alma ama!

www.northdevonhealth.nhs.uk

kiranın dışında çok fark olacağını sanmıyorum.

şöyle olur, sebzenizi kahvaltılığınız pazarlardan alırsanız, üstünüzü başınızı mahmutpaşadan alırsanız belki biraz ucuza gelir, ama marketlerden, mağazalardan alışveriş yapıyorsanız kiranın dışında pek fark olmaz.

bir de istanbuldaki sosyal hayat, aktiviteler, sosyal mekanlar, başka şehirde yığınla para dökseniz dahi elde edilemez, gözardı etmemek lazım

(bkz: bergama)'da 6ay yaşadım abi izmirin biras dışı ama sonuçta izmir ev kirası 200 ile 300 arası öyle hayat pahalılığı yoktu yemek olayı ev yemeği zaten öte yandan konak,karşıyaka en lüks yerleri orta sınıf için sanırsam ideali bornova'dır öğrenci ilçeside olduğu için öğrenci indirimlerindende yararlanırnabilirsin,ama konak çok güsel gerçektende hele ki kordonboyuna yakın evler çok güzel nese sanırsam otobüs ile yolculuk yaparsın uygundur oda idealdir ekonomiktir.iş olayını bilemicem tek bildiğim galiba sanırsam sanayinin şehir dışında olduğu.
edit: yukarıdakı yazıyı görünce aklıma geldi gerçektende eline su bile dökemez 'konak' eh işte başkada biyer yok zati

Aslen İzmirli, üniversiteyi İstanbul'da okumuş ve 3 sene burada özel sektörde çalışmış, ardından da "eeeh yeter ulan" diyerek İzmir'e geri dönmüş biri olarak soruyu cevaplandırayım.

İstanbul'dan ayrıldığımda sene 2002 idi ve ayda 750 YTL alıyordum. Kardeşim ve bir arkadaşımla birlikte Ortaköy dereboyunda vasat bir evde kalıyorduk ve artan para yoktu, ki gayet cimri bir insanımdır.

İzmir'e döndükten 4 ay sonra üniversitede asistanlığa başladım, 500 YTL'ye çalışıyordum, ailemin yanında kalmakla birlikte hergün çift vesait Karşıyaka-Balçova arasında gidip geliyordum, yemek falan filan yiyordum ve ayda 250 YTL artıyordu. Bir sene sonra evlendim, eve giren toplam para 1700 iken ve 450 YTL civarı kira ile, hafif kasarak ayda 800-900 YTL biriktirebiliyordum. O zamandan bu yana maddi durumda ciddi sıçramalar yaşamış olmakla birlikte genel olarak şunu söyleyebilirim ki, bu memlekette şu anda 500-600 YTL'ye gayet makul bir eve çıkıp yaşamak mümkün.

Ben açıkçası İstanbul'da yaşamaya devam etmek için kazanılması gereken minimum miktarın 6000 YTL olduğu kanaatindeyim, çünkü daha aşağısı İstanbulun bedelini ödemiyor. Günde en az 1.5 saat gidiş-1.5 saat geliş trafik, sokakta yürüyememek, ileride aile kurmaya çoluk çocuk sahibi olmaya kalksan onlar hakkında sürekli endişe duymak vb. gibi ömür törpüleyici, insanın hayatından alıp götürücü faktörlerin de bir bedeli var ve bunun farkına 50 yaşında varınca iş işten geçmiş oluyor. Şahsen ben 9'da mesaiye başlayabilmek için 8:30 sularında kalkıyorum ve İzmir'e dönme kararı vermiş olduğum için de her Allahın günü şükrediyorum. Daha ayrıntılı bilgi istersen bilahare sağlarım.

Selam,
daha önce izmir, istanbul ve amerika'da yaşamış ve nihayetinde İzmir'e dönmüş biri olarak yorum yapmak istedim.
Bence böyle bir konuda objektif yorum yapmak çok zor. Yaşamak denince işin içine o kadar çok şey giriyor ki! Çok kasarsan 1000 ytl ile dünyanın her yerinde yaşarsın; ama başka birinin giyim kuşamına yetmez aynı para. O yüzden felsefeyi bırakıp sadede geleyim.
İstanbul'da 1000 ytl alan kişiye oranla, İzmir'de 1000 ytl alan bir kişi daha rahat bir hayat sürecektir. Mesafeler daha kısa, trafik çilesi yok, insanları istanbul'a oranla daha medeni, hayat azıcık daha ucuz (özellikle de restoran, cafe ve barlar).
Daha da güzeli, baktın istanbul krizin tuttu, 50-60 milyona uçak bileti var.
Benim gözümde durum böyle.

istanbul'da evin varsa(ya da kira problemin yoksa) bu ev işine yakınsa hiç bir şey farketmez. yalnız irade sahibi olmak lazım her gün bi taksime akıyım yok boğazda yemek yemem lazım derken işin sonu gelmez.

farzedelim,
taksim de çalışıp, ortaköy de kirada kalıyor isen;

vasat bir evde yaşamak için en az 700 - 1000 arası kira ödersin,işe gidiş-dönüş ün birer saatten her gün iki saatin yollarda geçer.ortaköy ün eğlence ortamları insanı çok kasar,taksim den geri dönmesi zordur.

taksim de çalışıp, kasımpaşa - kurtuluş - feriköy - fulya - gülbağ civarlarında kirada kalıyor isen,

vasat bir evde kalmak yaşamak için 250 - 400 arası kira ödersin. daha fazlası ile gayet iyi evlerde kalabilirsin.taksim bazı semtler için yürüyüş mesafesindedir, bazılarına metro mevcuttur.eğlence için, taksim zaten yeterli gelecektir.

not: bunları izmir de hiç yaşamadan sadece 1 sene arnavutköy(beşiktaş) de kirada kalmamın verdiği tecrübeler ile yazdım.

not un notu: yani izmir i hiç bilmiyorum ama konu sadece para ise, iş imkanlarının fazlalığını da göze alırsak, istanbul da pek pahalı bir şehir değildir.

daha önceden söylenenler gibi, tamamen değişken bir şey.. kimi şeyler çok ucuz gelip şaşırtabilir, kimi şeyler "oha istanbul'da bile daha ucuz bu" dedirtebilir.. istanbul'a gelip, iki yıl istanbul'da çalışıp, şu anda tekrar izmir'e taşınan biri olarak en önemli etkenin kira olduğuna katılıyorum. izmir'de şehir dışı gibi görülen ancak istanbul'la kıyaslanınca şehrin göbeği sayılan (evka'lar, vs.) kiranın daha ucuz olduğu yerlerde yaşamak kiradan ciddi bir tasarrufa sebep olabilir. kendimden örnek verirsem, beşiktaş'ta rayici 700-800 ytl aralığında olan bir evde oturuyorum, izmir'de de semtine göre en az 550-600 ytl gözden çıkarmam gerekecek, 600 ytl altında bir ev tutmak istersem merkezi yerlerden uzaklaşmam gerekir.. her halükarda, aynı fiyat aralığında çok daha iyi evlerde oturmak mümkün.. (ayrıca bornova kira bakımından ucuz bir yer değil, öğrenci kazıklama mantığının kimi noktalarda günümüzde ulaştığı nokta 1000 ytl civarı evet)

istanbul'da sürülen hayatın izmir'de aynen devam ettirilmesi sözkonusu olduğunda, hayat pahalılığı açısından çok ciddi bir fark yok bence; mekana bağlı olarak fiyatlar değişkenlik gösteriyor.. atıyorum istanbul'da yemek için (esnaf lokantasından ortalama cafelere kadar) 2 ila 20 ytl arasında para ödüyorsanız izmir'de de aynısı söz konusu, bir bira ortalama 3-7 ytl arası değişiyorsa izmir'de de aynen.. istanbul'da 25 ytl'yi bir tabak makarnaya veriyorsanız izmir'de daha nadir de olsa aynı imkanı sağlayan yerler var merak etmeyin :) (izmir'de 40 ytl'yi bugüne kadar bir masadan almadığını düşündüğüm bir cafe'de "ay ne ucuz" diyerek menüdeki her şeyi denemek suretiyle 40küsur ytl hesap ödeyen arkadaşlara buradan selam ederim) ne bileyim, doğalgaz gideriniz yok ama ısınma için büyük ihtimalle elektriğe aynı parayı vereceksiniz (izmir'de doğalgazın henüz "kombi ne ki, yenir mi" aşamasında olduğu düşünülürse)..

yine de, kira+faturalar+diğer her şey beraber ele alındığında, benzer seviyede yaşayarak ortalama %20 tasarruf etmek mümkün diyebilirim..

izmirde yasayarak sadece kira ve yol parasindan tasarruf edersin, baska herse ayni. kira olarak 300-400 de insan evi icin. ote yandan 100e de bulursun 10000e de. yol parasi da istanbul'a gore ayda en fazla 100 ytl fark eder eger istanbulda deli gibi aktarma+taksi falan kullaniyosan. ancak sunu unutma ki izmir de taksi istanbulun iki kati pahalidir, orda sirf taksiyle geziyosan burda gidecegim mesafeler daha kisa olamsina ragmen vercegin yol parasi ayni olur. ama 500-600e kiraya cikip yasamak eger biraz eglenmeyi seven sosyal bir kisiliksen bence tek kelimeyle im-kan-siz.

gaus dagılımı.

çan eğrisi, ismiyle müsemma, çan şeklinde bir eğridir :) bu eğri, bir değişkenin belli değerleri alma olasılıklarını gösterir; x eksenindeki değerler değişkenin alabileceği değerlerken, y eksenindekiler ise değişkenin o değerleri alma ihtimalidir. eğrinin altınaki alan ise, toplam 1 olup, tüm değerleri alma olaslıklarının toplamına eşittir. (herhangi bir olaya dair tüm olasılıkların toplamı 1'dir. yazı tura'da yazı gelmesi, tura gelmesi, paranın dik durması, pembe bir koalanın aniden ortaya çıkıp zıplayarak parayı yutması vs olasılıkları toplamı gibi.)

sınav ortalamaları konusuna gelince, çan eğrisi uygulandığında ortalama not merkez noktasını oluşturacak şekilde bir çan eğrisi oluşturulur, yani çanın en yüksek noktasının x eksenindeki değeri ortalama nottur. bu notu toplayan kişilere harf notu sisteminde CC verilir genelde. akabinde ya hesaplanan standart sapmaya göre not aralıkları belirlenir, ya da kasılmayıp not aralıkları direk 10 alınır. standart sapmaya göre hesaplanırsa misal ortalama 63 standart sapma 14 olduğunda 59 alan DD 77 alan BB alır filan gibi bir şey...

"son üç beş ilk üç beş not kaale alınmaz" diye bir şey yoktu bizde. onu da ekliyim dedim.

herkes sıraya dizilir kac ogrenci bırakılacaksa sondakiler işaretlenir, işin özü budur gerisi hoca palavrası. hatta saçma bi örneğini anlatıyım
ortalama:45
standart sapma: 22
ark.ın aldıgı not: 96
harf olarak cd geldi :)

Çan eğrisini gayet güzel açıklamış arkadaşlar, son üç ilk üç meselesine açıklık getireyim. O bu çan eğrileme yapan kişinin insafına kalmış bir hadise, sonlar ve ilkler ekstremdir diye düşünüp, alttan ve üstten işte ne bileyim %5 kırpma gibi bir uygulama var, veriyi tırpanlamak (data trimming) deniyor, o işte o.

kendi bant genisligi yetmedigi icin olabilir mi?

aynı anda yapılan denemelerde bazı videolar hızlı inerken bazıları çok yavaş geliyor. videolar arası bir bant genişliği hiyerarşisi olabilir.

bu konuda bazı şeyler duymuştum ne kadar dogru bilemiyorum,kulaktan dolma bilgiler ama,
youtube bazı ülkelere daha az bant genişliği ayırıyormuş, bu yüzden de kişisel bant genişliğimizi tam verimle kullanamadıgımızı söylemişlerdi.

ben çok izlenen videolara daha çok bant genişliği ayırdığını düşünüyorum. herkes aynı videoya yüklenince birden onlar da o videoya öncelik tanıyorlar sanki.

youtube, videoları indirmeniz yerine site üzerinden izlemenizi istediği için size sağlaması gereken maksimum bant genişliği, videoyu takılmadan izlemenize yetecek kadar olsa yeterlidir.

eğer indirme hızınız bağlantı hızınızla sınırlı olsun istiyorsanız şunu söyleyebilirim : e insaf ama serverın da canı var :)

YouTube Türkiye'ye düşük bant genişliği sunduğu için sitede video izlemek işkenceye dönüşüyordu resmen. Ben de bu sorunumu forum.donanimhaber.com'da dile getirdim. Konunun linki bu:

forum.donanimhaber.com

Şu eklenti ile konuda da linkini verdiğim üzere YouTube'daki bazı sorunları çözebiliyorsunuz:

chrome.google.com

Bu da change.org'da YouTube'un Türkiye'ye sunduğu bant genişliğini artırması için oluşturulmuş imza kampanyası. İmzalarsanız belki YouTube sesimizi duyar da, Türkiye'ye daha fazla bant genişliği sunar.

www.change.org

Yalnız şöyle bir şey var. Daha geçende 128 kişi daha gerekiyor falan diyordu. Bir sürü kişiye imzalattırdım. En son 6 kişi gerekiyor diyordu. Sitede yazan kişi sayısı kadar kişi kampanyayı imzaladı bu sefer 500 kişi daha gerekiyor dedi. Bu change.org'un çalışma sistemi nasıl bilen var mı?

@entrapmen
Kendi bant genişliğiyle olayın ne alakası var arkadaşım? Demek ki adamın 100 kB/s ile çekecek bant genişliği var ki videoyu 20-30 kB/s ile çektiğinden şikayet ediyor.

@kimlanbu
Sorun da bu ya arkadaşım. Biz ne diyoruz? YouTube'un Türkiye'ye ayırdığı bant genişliği videoları site üzerinden izlememiz için bize sağlaması gereken maksimum bant genişliği, videoyu takılmadan izlememize yetecek kadar değil işte, sorun da bu. 8 Mbps netim var ama çoğu zaman videoları 1080p kalitede izleyemiyorum. Çünkü habire takılıyor. Hatta çoğu zaman 720p'de videoyu izleyebiliyor olmama rağmen YouTube kaliteyi birden 144p'ye düşürüveriyor. Saçmalığın daniskası. Onun dışında adamın videoyu site üzerinden izlemeyip, indirmeye çalıştığını nereden biliyorsun? Adam belki videoyu izlerken videoyu hangi hızla indirdiğini(internetten video izlerken aslında videoyu indiririz fakat bunu geçici olarak indiriyorduk galiba, tam hatırlamıyorum şu an) kontrol ettiği zaman 20-30 kB/s gibi düşük hızlarla karşılaşıyor? Videoyu izlerken hangi hızla indirdiğinizi görebiliyordunuz diye hatırlıyorum. Bilmiyorum, yanılıyor olabilirim de. Onun dışında videoyu site üzerinden izlemekle, siteden indirmenin arasında ne fark var ki server'ın da canı var diye bkz veriyorsun? Hayır yani gerçekten bilmediğim için soruyorum.

talep oluşturarak karaköy-kadıköy vapuru başlatılmıştı yanılmıyorsam. örneğin...

İster yanında olanlarla, ister tek başına dileğini bildiren bir mektubu her hafta, bıkmadan, hem internetten, hem posta yolu ile iett'ye göndermeyi deneyebilirsin...
www.iett.gov.tr

ve evet, hayatı film tadında yaşamayı isterdim.
(bkz: the shawshank redemption)

böyle bir istekten dolayı imza vermeyecek çok az insan olur diye tahmin ediyorum. sen başla arkası gelir bence (bu da gaz verme gibi oldu)

başakşehirde oturan birisi olarak ben kesinlikle destek veriyorum. ben 4. etaptayım ve oradan taksime bile otobüs yok. taksime vs. gitmek için devamlı eminönü otobüsünden aksarayda aktarma yapmak zorundayım. üstelik mesafe zaten uzun(yan yolları çok dolaştırıyor) ve otobüsler hafta içi, hafta sonu, sabah, akşam, her zaman kalabalık. bize bu zulmü reva görenler utansın. üstüne birde bu kazığı çakıyorlar.

iett den ziyade yerel yonetimle irtibat kurman daha faydali olur. soyleki; iett de imzalari/talepleri iletecegin kisi her ay banamatikten duzenli olarak maasini ceken bir memurdur. yani senin talebini karsilamak ona bi fayda getirmez. Fakat yonetimde senin taleplerini ve destekcilerini (imza verenler) "oy" olarak gorecek yetkili kisiler bulabilirsin (ulastirma bakanligi), veya dedigim gibi yerel yonetim.. ahh secim zamani bulassaydiniz keske su ise..

Sıcak salata? Ete koyulmamasını da söylerseniz sanırım tuzsuz olur. Bu arada, sorunuzdaki tuz gizli tuzu da kapsıyor herhalde?

Salatayı saymayı unutmuşum. Ette de kendiliğinden tuz oluyor maalesef ve evet gizli tuzu da kapsamakta.

vejeteryan lokantalardan her tür buharda sebze yiyebilirsiniz.

burger king patatesi. o kadar tuz dokuyorum hala tuzsuz, hala tuzsuz.

bizim okulda bi kız iskelet gibiydi(kemikleri belli olurdu o derece) kortizonu bi verdiler balon gibi oldu kız, etli butlu. resmi olsa da göndersem :)

edit: haa bu arada bu kız kilo almak icin gormustu tedaviyi.

tuz kullanırsanız vücudunuz su tutar balona dönersiniz. ortaokul/lise civarında bir kız arkadaş kullanmak zorunda kaldı. kız güzeldi, ideal sayılabilecek bir kilodaydı. kortizondan sonra afedersin koca popolu teyzelere döndü.

fiziksel olduğu kadar piskolojik olarak da etkiliyor insanı, doktorun bütün önerilerini dinleyip minimum zarar, maksimum faydayla atlatın derim

doktor hiçbir şeye dikkat etmemi uyarmadı sadece kullan dedi, sorayım bir niye uyarmamış. deltacortril diye bir ilaç, iğne değil bu arada.

Annem hiç tuz kullanmayan biri. Kortizonlu ilaç kullandıktan sonra baya kilo aldı ve hala kilolu üzerinden 10 küsur sene geçmesine rağmen. Bir doktora danışın derim neler yapmanız gerektiğiyle ilgili. İlacın muadili bir şey varsa onu da bi sorun belki kortizonsuz vardır.

kortizon en son çare olmalı diye biliyorum. doktorunuza bir danışın isterseniz. benim de ablam 50 kilonun üzerine çıkmamış minyon tipli çok güzel bir kızdı bundan 3-4 yıl önce, kortizon tedavisi gördü ve o zaman 90 kilolara kadar çıktı. şu anda sanırım 80'den aşağıya düşemiyor. yani çok kötü durumda lütfen başka bir doktora daha danışın bu tip önemli kararları en az 3 doktora sormak gerekiyor.

kortizon başlığı altında şöyle yazılmış sizin ilaç için:
(bkz: kortizon/#2085649)

tabii bir de şu var:
(bkz: deltacortril)

valla belki de biraz yapıyla alakalıdır bilemiyorum ama 2 aylık yoğun kortizon tedavisinden sonra babamda kilo bakımından hiçbir değişiklik olmadı. ama kendisi aynı zamanda tansiyon ve guatr hastası da olduğu için sadece iyotsuz sodyum oranı düşük tuzlardan kullanıyor, fazla yağlı şeyler yiyebildiği de söylenemez.

Geçmiş olsun, rahatsızlığınız nedir bilmiyorum ama doktorların bir kısmı ağzınızı açsanız "kortizon" diye atlıyorlar. Doktor değilim, olayın kimyasına da hakim değilim ama bir kaç otoimmün rahatsızlık sahibi olduğumdan bu teklifle(kortizon tedavisi yapacağız demediler, teklif ettiler) bir çok kez karşılaştım. Fakat bu "son çare" olarak denenmeli bence, yan etkilerine değecek bir şey sağlayacaksa insana kullanılmalı. Ki bana edilen tekliflerde de dönen muhabbet bu olmuştu. "Değer mi?" çerçevesinde.

yüz felci olduğum zaman 7 tane mi ne kortizon iğnesi yemiştim.

öncelikle kesinlikle tuzlu şeyler yemeyin... kortizon tedavisi çok ciddi bir tedavidir. Tuzlu yerseniz , sadece kilo meselesi değil, başka etkileri de olabilir. kendi doktorunuz bir şey demediyse başkasına danışın, araştırın...

bu arada kortizon insanı aşırı derecede karamsarlaştırıyor ve depresyona meyilli hale getiriyor, bu noktaya da dikkat...

Benim önerim; The 4400 izleyin Kara İnci yerine.

türk dizilerinde yavaş yavaş bir gelişme görülmekte. fakat yapımcılar ve kanal yöneticileri zamana karşı yarış mantığından kurtulamadığı için hala dizilerin çoğu "o kadar kötü değilmiş" kıyaslamasından öteye geçemiyor maal esef...

kamyoncuları kafalarsanız her yere gidebilirsiniz =)

doğuya fazla bulaşmayıp sahilden sahilden giderseniz bişe olmaz. tabi erkek olduğunuzu varsayıyorum. national geographic de (doğru mu yazdım yahu) elemanın birisi var dediğinizi yapıyor, günlük 5$ mı ne para harcama limiti koymuş kendisine, fazlasını harcayamıyor. bir de kameramanı var.

işi kotarıyor, otellerde bedavaya kalabiliyor, otostop çektiği elemanları kafalayıp kendisini yemeğe davet ettirtiyor falan filan. "bağlama" yeteneğiniz varsa hiç zorlanmadan yapabilirsiniz. misal gidiyor otele diyor benim 1$ param var bana oda verir misiniz, çıkışta odayı temizlerim hatta gerekirse fazladan oda da temizlerim diyor. adam insaflı çıkıyor yemek falan da veriyor. yanınızda kamera götürürseniz ve "abi şu kanala satıcaz reklamın olur" gibi bir şey söylerseniz işiniz büyük ölçüde kolaylaşır. hem ciddi ciddi satabilirsiniz bile.

arkadaşınızı da kameraman diye yutturun gitsin :)

ayrıca organizasyondan önce sözlükte duyurun bunu, gideceğiniz illerde "kapınız" olsun. hayırlı yolculuklar :)

İstanbul'dan çıkış için en iyi yol otoban gişeleridir...
Gişelerde duran kamyon* şöförleri ile muhabbeti koyup yolculuğa koyulabilirsiniz. Ama hemen de olacak sanmayın bir kaç deneme gerekebilir.
Anadolu turu için bunun yolu çamlıca gişelerinden geçer...

*: Başka araçlara da binebilirsiniz elbet, kamyon dememin nedeni tek seferde en uzun yolu almaktı.

kalacak yer konusundada şöyle bi öneri verebilirim couchsorfing olayı var türkiyededende bi sürü üyesi vardı , ordan balkarsan evlerinde ağarlıyabilirler seni.
Hatta baktım 3787 üyesi var türkiyeden belki işe yara yerlerden vardır dene şansını

www.couchsurfing.com

bunun küçük çaplısını 1 hafta süren bir otostop yolculuğu şeklinde yaptım. ege ve marmara bölgesinde gezdik, 3 kişiydik, çadırımız vardı. havalar soğumadan başlarsanız, sadece iyi birer uylu tulumuyla da halledebilirsiniz konaklamayı.

başınıza çok büyük ihtimalle bir şey gelmeyecektir fakat tüm kötülükleri hesaba katarak yola çıkmanızda fayda var. biber gazı, bıçak... (ciddiyim)

yemek olayı çok ucuza halloluyor türkiye'de. yani ekmek domates... oha bu kadar sürünmem diyorsan, bilemiyorum. biz süründük abi :)

250 ytl sadece yemege bile yetmez, 15 sehir demek en az 30 gun gerektirir, 2 kişisiniz gunde 2 doner yeseniz tanesi 3 ytl'den etti 36o ytl. boyle yolculuklarda en cok yemege gidiyor para birde acele etmeniz lazım anadolu sogumaya basladı dısarda fln yatamazsınız.

bir hilal uğruna yarab ne güneşler batıyor, m-akif, ilk okuduğumda çok etkilenmiştim

valla bi bayrak şiiri var, ötesini tanimam..

(bkz: #4321859)

- Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, uğrunda ölen varsa vatandır.

- Uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak, bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem. Gururdur, namustur bayrak ve sancak, Aksa da kanım korkma; haini güldürmem!

tr.wikipedia.orgürk_Bayrağı_ile_ilgili_söylenceler

(bkz: çırpınırdı karadeniz)

lazer yazici fiyaatlari cok cok uygun seviyelere gelmi$ durumda.
senin yerinde olsam bir dakika du$unmezdim. gerek yok bence.

zaten yeni bir yazici alirken yazicinin kendisine cok para vermezsin, asil para tutan yaziciyla birlikte gelen kartus veya toner'lerdir... dolayisiyla, kasma. uygun fiyata yeni bir model al. ama kartus fiyatlari daha uygun olanlari ya da kartus dolumu kolay olanlari seciver.

1. toner doldurma parasını ve mümkünatını 2.muadil kartuş fiyatlarını araştırıp (her marka modelde 1. ve 2. farklıdır) lazer yazıcı olayına girmeyi ciddi olarak düşünebilirsin.