Ekşi Duyuru

valla o fiyatlara çıkıyorsan apple'ın klavye ve mouse u oldukça güzel.

fiyatlarını bilmiyorum ama bütçene uyuyorsa öneririm.

magic mouse kullanıyorum benim için kesinlikle vazgeçilmez bir alet, başlı başına kolaylık sebebi, özellikle timeline mantığında çalışan programlar için sağa sola scroll yapabilmek acayip büyük rahatlık.

Magic mouse dışında hiçbir fare 'scroll' hareketlerinde akıcı olamıyor maalesef. Klavyeyi bilemem ama farede magic mouse macbook için tek.

Mx Master 3 ve Anne Pro 2

Ergonomisi mi önemli işlevsellik mi?

relocation için taşınma masrafları diyebiliriz. maaşta anlaştıysanız bence "relocation" için size neler lazım olacak, önünüze neler çıkacak , listeleyin gönderin. bunlarla sınırlı kalmamak kaydıyla en az bunlar lazım diyin

kendimden ornek vereyim, sirket tasinma paketi ve evrak masrafi vermisti,

tasinma icin yaklasik 10 bin dolar gibi bir ucret almistim, ilk ayin maasini calistiktan sonra alacaginiz icin buna aslinda ilk ay barinma da dahil oluyor. sirketin anlasmali indirimli otelleri vardir mutlaka sorun.

bazi sirletler, esya parasi verir bazilari vermez, siz soracaksiniz. sorun cekinmeyin

evrak paketi ise gidilen ulkenin tum evrak islerinin sirket tarafindan karsilanmasini kapsiyordu, turkiyede yapilan ceviri ve apostil islemlerini kendi cebimden yaptirmistim.

normalde iş gezilerimde uçak biletlerimi ve kalacak yerimi ayarlıyorlardı. bu sefer bu konularda da sorun çıkarmayacaklarımı düşünüyorum. uçak biletimi ve 1 aylık airbnb masrafım karşılanır muhtemelen.

şöyle bir şey yaptılar bana, nisan ayında taşınıyorum.
normalde maaşım 5bin diyelim ve zam sonrası 5500 olacakken bana 3 aylık için 7500 zam yaptılar. gittiğim yerde de 10bin'e anlaşmıştım zaten. acaba bu gözle görülür zammı gitmeden önce destek amaçlı mı yaptılar. hiç sormak aklıma gelmedi neden gitmeden önce bu kadar zam yaptınız diye.

buna ek olarak şimdi oturum işlemleri var, onlar için danışman bir firmayla anlaştılar, bana yardımcı oluyor .

ben işe girip türkiyeden giderken relocation yoktu, sadece 3 günlük airbnb tutmuşlardı (ama bu benim hatamdı, relocation istemedim - o zaman sadece gitmek istiyordum, o heyecanla aklıma bile gelmedi.) o zaman sıradan bir çalışandım, şimdi şirkette manager pozisyonunda çalışıyorum, IKya şimdi sordum. eğer aklında ne gibi paket var derse, yazdıklarınızı baz alacağım.

teşekkür ederim

iphonea not yazıyorsun anında macte. veya safaride açtığın sayfaları anında görüyorsun. iphonedan foto çekiyosun anında macte fotoğraflar uygulamasında. macten telefon görüşmesi yapma, mesaj yazma. mesajların-aramaların otomatik mace de iletilmesi. say say bitmez.

- telefonun tarayıcısından (safari ya da chrome fark etmiyor) girdiğin bir siteye mac'ten devam edebiliyorsun. tersi de mümkün.

- Windows'ta çok sık yaşanan 'iPhone'dan fotoğraf aktarma sorunu' mac'te yok. iCloud yedekleme açık ise direkt mac'te görebiliyorsun. Değilse de telefondan mac'e aktarırken hiç sorun yaşanmıyor.

- Telefon çaldığında mac'ten yanıtlayabiliyorsun.

- Telefon klavyesinde kullandığın kestirmeler otomatik olarak mac'e de geliyor. Örneğin ben telefonda gmm yazınca gmail mail adresim geliyor direkt. Form doldururken full adresi yazmak zorunda kalmıyorum. Aynısı mac'te de mümkün oluyor.

- Anahtar Zinciri sayesinde her iki cihazda da şifrelerim otomatik hatırlanıyor.

Gerçek kurdan kastın nedir? Kurun her yerde bir al/sat fiyatı var. En yüksek bulduğun al fiyatından satmaya çalışacaksın. Kapalı çarşıya gidip döviz bürosu dolaş.

Gerçek kur dediğimiz forex piyasa kuru oluyor galiba, o işlemi forex piyasasında yapacaksınız diğer türlü her tür o makaslar olacak. Bir de altın için kapalıçarşı derler, döviz için de geçerli olabilir belki.
Hah bir de bankada yüksek miktar ise şubeden fiyat alma gibi bir şey oluyordu öyle bir şey yapabilirsiniz.

10bin dolar ve üstü meblağlar sözkonusuysa, banka ve döviz bürosu ile pazarlık edebilirsiniz.

bir de iş bankası müşterisiyseniz en avantajlı kur cep şubesinde. kuveytturk'te de fiyatlar iyidir genelde.

gerçek kurdan kastım, dolar 8,65 iken internet bankacılığında 8,40.

8.135 - 8,093 örnek kur icbc . Daha iyisini görmedim

apple duty free fatura kesebilir. ayrıca vatan da kesebiliyor olmalı.

Apple tax free kesiyor. Onceden ben de oyle almsitim ama su anda uyguna gelme ihtimali var mi bilmiuyorum.

Bir de akasya, istinye park vs avmlerdr direkt avmde iade ediyorlar tax freeyi, oyle bi avmye de gidebilirsiniz.

Telefonla arayip sordum, pandemi sebebiyle instant tax free refund office kapaliymis.
Yani avmde hemen iade alamayacaksiniz, havalimani yine.

Şehirler ile ilgili. Anlattıklarınız zaman sömürücü ayrıntılar.

Valla TR özelinde bu İstanbul'a özgü bir sorun sanırım, Ankara'da ve İzmir'de pek böyle şeyler yok.

Bi keresinde İstanbul'a gittim, Sabiha Gökçen'de uçaktan indim, çantamı alıp otobüse binicem, yürüyorum. Bi anda herkes koşmaya başladı. Tam da bu bombalamaların falan olduğu dönem, bir yerde patlama oldu ya da IŞİD insanlara ateş etmeye başladı falan sandım. Meğerse İstanbul'un normaliymiş. İnsanlar yürümüyo, koşuyo.

Aynı muhabbeti ekşi'de "yürüyen merdivende duran insanlar" başlığında da görüyorum. Adam yürüyen merdivende bile koşmak istiyor ama normal merdiven kullanamaz, çünkü hızı 1 km/saat olan yürüyen merdiven kim bilir neler katacak ona. Nereye yetişecekse artık. Altı üstü fakirlik sınırının biraz üzerinde maaş alan beyaz yakalıların bu tripleri beni öldürüyor.

Burada insanlara laf etmek de çok anlamlı değil, şehir/kültür onları bu hale getiriyor. Ama insan dediğin çok akılsız bir varlık da değil, arada durup "ben napıyorum hayatımla, gerçekten yürüyen merdivende bile koşmak zorunda mıyım" diye düşünmeli.

buyuk sehirlerde bu acelecilik daha fazla

bizz bir de biraz uyanik gecinen bir milletiz " sabah gittim kuyrukta bin kisi vardi aradan siyrildim isimi hemen bes dk. da hallettim" diyen kisiye isini biliyhor uyanik deriz, hak yedin demeyiz biz.

tamamen kaba yerimden sallama, bilimden aşırı uzak bir teori ortaya atmak istiyorum. beynimin şalterini kapatıp yorumuma başlıyorum :)

büyük şehirlerdeki yaşam oldukça stresli. bu da insanlardaki anksiyeteyi arttırıyor. içten içe hep alarm durumunda insanların bir kısmı. minicik bir şeyde irkiliyor. bu sürekli koşma, acele etme işi de o yüzden oluyor. insanlar çok gergin, yay gibiler. o yüzden de sürekli haldur huldur koşturuyorlar (koşturuyoruz).


şalteri bir müddet kapalı tutayım ya. beyin şalteri kapalıyken daha rahat hayat.

Çok basit. Yürüyen merdivende duran bir şahıs yüzünden 5 dk sonra kalkacak vapuru ya da Havataş otobüsünü kaçırmanız size en az yarım saatlik gecikmeye sebep olacaktır. Yarım saat küçük şehirlerde geçmek bilmezken Istanbul gibi ulaşım prosedürleri komplike olan bir büyük şehir için kaybetmesi çok kolay bir zamandır.

In Time diye bi film vardı justin timberleykin oynadığı. İnsanların ömrü sahip oldukları paraya göre uzun veya kısaydı. Haliyle fakirler hep koştur koştur yaşıyorlardı. Ben her zaman buna benzetiyorum bugünkü toplumu.

fakirlikle ilgili.
Büyükşehir tamam biraz etkili ama en acelesi olan ülkelere bak, en çok korna çalan, en hızlı yetişmesi gereken, en başkasının sırasına atlayan... hangi ülkeler?

İngiltere'de otobüs yolda duruyordu, şoför değişimi oluyordu devreden fiş kesip kasayı sayıp-alıp çıkıyor, diğeri gelip eşyalarını yerleştiriyordu. Mesela yol ortası bir durakta 5dk bu değişimle uğraştıklarını düşün. Türkiye'de keserler onları. Hiç acelemiz yoktu ama orada. Bu aklıma gelen ilk örnek. Bunu her yere yayabiliriz.

2 sene once Sinop'a gitmistim ve cok sasirmistim, taksiler, minibusler neden yavas gidiyor diye, insanlara gelene kadar ki kendim de İstanbul'daki bu aceleye hic katlanamam, sakin hareket eden bir kisiyimdir. Bunu arkadasima anlattigimda, yillar once İstanbul'dan ayrilip Bodrum'a ilk yerlestiginde benzer saskinliklar yasadigini soylemisti, sanirim buyuk sehir karmasasi ile ilgili bu acele.

Sığ kafalı arkadaşların kimler öğrenmiş olursun. Boyat.

güldürme kendine.

Dumduz "boyat" demek yanlis. stilinin geri kalanina, genel olarak durusuna falan gore degisir. Jared Leto'ysan siritmaz ama Mark Ruffalo'ysan komik duruma dusebilirsin. Bunun sig kafayla falan alakasi yok.

Doğru rengi ve stili seçtiğini varsayarak boyat diyorum. Beyazlarını kapatmak için kendi doğal rengine boyadığını öğrendiğinde dahi alay eden tipler var mesela ve sayıları azımsanamayacak boyutta. O yüzden sığ kafalılıkla alakası var ^_^

Büyük ortadoğu projesi’nin eşbaşkanıyım şeklinde belirtmişti recep tayyip erdoğan. Bu proje nedir bilmiyorum. Ama son 16-17 senede ülkede çok şey değişti. Sosyolojik olarak, psikolojik olarak çok şey değişti ülkede, vatandaşta. Hukuk, siyaset, ahlak, dış ilişkiler falan filan. Olumlu mu olumsuz mu değişti size bırakıyorum.

tam 23 sene önceki şu gazete manşeti yeterli olur sanırım. tesadüf bugün de 20 ekim :)

www.halkhaber.org

Her sey proje. Birileri agiz acip konusurken birileri planlayip yapiyor. Kendi kendine olacak degil ya? Esas soru "dunyayi kontrol eden gucler" veya "proje" sahibi kim?

konfederasyon kupasında birinci olmadık

rte, genclik yillarindan beri surekli siyasetin icinde ve surekli olarka bulundugu yerlerde sivrilmis ve one cikmis birisi, Turk talebe Birligi, ilce ve il(Istanbul) genclik kollari baskanligi vs. Yani parti icinde zaten sivrilen ve daha o zamanlardan Erbakan sonrasinda partinin basina gececegi dusunulen birisi. ustune ibb baskani seciliyor ve refah partisinin altin zamaninda, cok iyi bir belediyecilik donemi gecirerek, istanbulda da ciddi bir destek aliyor arkasina. sonrasinda bir siir yuzunden hapse atilmasi "magdur" olmasina sebep oluyor ve tarafsiz yaklasanlari ve adaletten yana olanlari da tayyip'in arkasinda topluyor. bundan sonrasi da zaten kar topunun cig gibi buyumesi gibi devam ediyor.

ayrica baktigin zaman tayyip'in ve dis gucelerin elinde olmayan cok fazla kirilma ani var:

1) siir'den dolayi hapis yatmasaydi bu kadar destek bulamazdi(hakimlerin de bu projeye destek olmus olmasi lazim)
2) hapisten sonra siyasi yasakliydi. siyasi yasagi kalkmasaydi millet vekili ve basbakan olamazdi(deniz baykal da projenin parcasi?)
3) bana gore tayyip'i asil yenilmez yapan 2007 zamani baslatilan "tehlikenin farkinda misiniz" ve sozde "cumhuriyet" mitingleri. bu iki olay tayyip'in secmenini iyice kenetledi ve 90'larda erbakan'a yapilan baski gibi algilandi.

rte dis gucler(amerika, avrupa) ile gorusmusmudur? %90 gorusmustur. gorusmeyen siyasi bir guc olamaz bence. kilicdaroglu'da parti baskani olmadan once obama ile gorusmustu. belki rte amerika ile belli bir anlasmaya da varmis olabilir. ama proje demek cok gercekci degil. cunku rte'nin bu noktaya gelmesinde sans faktoru de vardi, dis guclerin kontrolunde olamayacak donum noktalari da vardi.

Bu söylemin muhalefette alıcısı çok fazla zira hem "dıj güjler" milli bahanemiz hem de özeleştiri yapmaktan kurtardığı için çok konforlu bir seçenek. Eğer Tayyip dış güçlerin projesi ise, O'na meşruiyet sağlayan bütün kurumlar da o "üst akıl"ın bir parçası.

O dönem esen özgürlük rüzgarlarının, Batı ile iyi ilişkilerin ve Türkiye'nin uluslararası imajının bir anda iyileşmesinin sebebi AKP'nin dış güçlerin projesi olmasından ziyade zihin dünyası 1930'larda kalmış bir ülkede gerçekten değişim vaat eden ilk ciddi siyasi hareket olmasının etkisi olabilir mi? (LDP varken ilk demek biraz fazla iddialı ama kitlesel desteği olan ilk hareket diyebiliriz.) Tabii AKP bunları içeride devlet/orduya karşı kalıcı olabilmek ve öç almak için yaptı. Sonuçta Cumartesi Anneleri ile bile görüşen bir partiden bahsediyoruz. Ben elde İran örneği varken ve bunların geçmişi belliyken bu hareketlerini yemezdim ama kabul edelim ki hem içeride hem de dışarıda bir sürü kulanışlı aptal çıktı.

Kendi problemlerini çözmüş ve stabil bir Türkiye, Batı için her şeyden önce kendi çıkarları açısından önemli. Geçen sene Türkiye'nin borçlarını ödeyememesinin Avrupa'daki bankaları zora sokacağına dair yazılar çıkıp duruyordu. Ayrıca, 18 milyonluk Suriye'den gelen göçmenlerden dolayı paniğe kapılıp Tayyip'in her türlü tehdidine sesini çıkaramayanlar 80 küsür milyonluk ülkeyi karıştırmaktan ne çıkar sağlayacaklar merak ediyorum.

Sonuçta Türkiye bir kısmını devraldığı, bir kısmını da kendi yarattığı sorunlarını bunca yıl yok saymayıp, Avrupa'nın Portekiz ve İspanya haricinde 1945'ten sonra rafa kaldırdığı eskimiş fikirlerde ısrar etmeseydi bugün bu meselelerin hiçbirini konuşmuyor olurduk.

pardon, konfederasyon kupasında 3. olmuştuk.

Türkiye gibi ülkeler üzerine "proje" üretilmeyecek kadar vasat hatta vasat altı ülkelerdir ve yine bu ülkelerdeki olay örgüsü hep sebepler ve sonuçlar üzerine döner. Çünkü kendi kaderimizi tayin etmekten uzak bir milletiz, birilerinin bizim üstümüzde senaryo kurgulamasına gerek dahi yok.

Sol 70'lerde atağa kalktı, gladyo devreye girdi.

Gladyo devreye girince ülkede kaos baş gösterdi.

Kaos baş gösterince darbe için zemin hazırlandı.

Darbe ülkedeki tüm sol ve aydın kesimi ayıkladı, asimile edip aradan çıkarttı.

Ülke kanbur kalınca meydan liboşlarla ve dincilere (bknz. FETÖ) kaldı.

O dincilerin siyasi uzantılarıyla asker karşı karşıya geldi 28 Şubat yaşandı.

Sonrasında aydın kesim ekonomik buhranlara ve bozuk koalisyonlara yem oldu.

Sonuç itibariyle de meydan tekrar malum kesim ve onların tebaasına kaldı, son kazanımlarımızla iktidarın ilk yıllarını rahat rahat yaşadılar ama 10 seneden az bir süre sonra o da ellerinde patladı...

İşte sana 1970'ler ile 2000'lerin başı arasındaki olaylar döngüsünden çok kısa ve özet bir liste.

Dunya kupasi muhabbetini hic anlamadim? O zaman iktidarda akp degil uclu koalisyon vardi. 4-5 ay sonraki secimde akp nin birinci olmasi beklense de, tek basina iktidar olacagini dusunen pek yoktu. Adamlar kendileri bile sasirmisti secimden sonra hatta. Turkiyeyi parlatmak adina Isvec ve Belcika(yanlis hatirlamiyorsam potansiyel 2. tur ve ceyrek final eslesmesi bunlardi Japonya ve Senegal yerine) ile de mi anlasmis kuresel gucler? Bazen bu tip turnuvalarda kura bali ile iyi netice elde edebilir takimlar. Bir kac sene evvel Cl de Monaco'nun yari finali yapmasi, 2010 Wc'de Gana'nin son saniye penaltisini kacirmasa yine yari final yapacagi gibi.. Misal su saglam jenerasyonla Turkiye onumuzdeki Avrupa Sampiyonasinda iyi bir derece elde etse kuresel gucler yine bizi sevmeye basladi mi diyecegiz?

dönmem

olumcul hastaliga yakalanmadikca donmem.

14 aydir amerkmikada yasiyorum, donmem. Ancak turkiye amerika gidip gelmeli bir is olursa donerim

Ciddi bir rahatsızlığım varsa ve ailemin yardımına, bakımına ihtiyaç duyuyorsam dönerim.
Öteki türlü burada tutunmaya çalışırım.

aile +1

Onun disinda ulkeye liyakat gelirse donerim. A dan z ye. Hak hukuk isler hale gelirse gerisi kolay.

Esim sevemezse donerim ancak.Evli olup da yurt disina giden kisilerden biri Turkiyede calisiyorken yurt disinda calisamazsa potansiyel mutsuzluk sebebi olabilir.

anca buyuk bir hayir dernegi kurarsam gelirim. tabi su anki yonetimin gitmis olmasi sartiyla.

yılda ekonomik olarak zorlanmadan 1-2 defa tr yi ziyaret edebiliyorsam, kalıcı oturumum var ise, kenara bir miktar para atabiliyor isem, kariyerimde anlamlı bir işte çalışıyorsam dönmem büyük ihtimalle. saçma sapan işlerde, öğrenci vizesiyle vs ise tr ye dönerim, ki döneceğim çok yakında :)

zürih küçük bir şehir ve görülecek şeyler kısıtlı.
ben isviçreli bir arkadaşımla dağlara çıkıp wandern yapmıştım farklı olarak.

-Eth Zürich bahçesinden şehir manzarası
-altstadt, bahnhofstrasse
-lindenhof tepesi
-grossmünsterden şehir manzarası
-ütliberg
*rivella

Facebook,
Su siteleri basliga yazinca tiklanmiyor. Haliyle meraklisi gelmeden yanit alman zor.

Edit leyip linki tiklamayla aktiflestirirsen bakariz. Usendim ama bunlari yazdirdi.

otel, kampüs vb sana ücretsiz wifi hizmeti veren ama seni internete bağlamak için daha önce seninle bir şekilde paylaştığı bir şifreyi isteyen (kullanıcı adı tc, şifre otel oda no doğum tarihi vb) ağa bağlandın. gitmek istediğin internet adresini (facebook vb.) tarayıcıya yazdın, önce karşına bir şifre ekranı gelmesi gerek. eğer mobil cihazının chrome harici dahili bir tarayıcısı varsa sorun yok, sana bu wifi şifre giriş ekranını bir pop-up aracılığıyla getiriyor.

ancak bu dahili tarayıcı yoksa, modern tarayıcılar (özellikle chrome), buralarda bir sorun çıkarıyor: sana o şifre ekranına sağlayan sunucunun veya bağlanacağın web sitesinin senin bilgilerini şifrelemekte kullanacağı sertifikanın legal ve geçerli olduğunu doğrulamak istiyorlar. ama bunu yapamıyorlar. neden? çünkü sen henüz internete çıkamadın (şifre ekranı gelecek de sen şifre girecektin ya hani), senin tarayıcı bunu nasıl test edecek? burada iş bir kısır döngüye giriyor. senin ilk internet talebini HTTPS zorunluluğu olmayan bir siteye yapman bu sorunu bypass etmene yarıyor: karşıda senin haberleşmeni (senin iyiliğin için) şifrelemek isteyen birileri olmayınca sertifika da olmuyor, geçerli - geçersiz derdi de olmuyor.

neverssl olur başka bir HTTP site olur, pratikte ilk talep ettiğin site bu türde olursa o wifi şifresi isteyen login ekranı büyük olasılıkla sorunsuz açılacaktır.

abi ne demek sıvı teması garanti kapsamı dışı. telefonun sertifikası var. sadece o madde biraz tricky. "suya karşı dayanıklı."

bence sen yine de bir ver belki bir şeyler olur.

gonderdim

o segmenti bilmiyorum ama sachajuan ortalamanın ustu sanırım

europass

ikcılar europasstan pek hoşlanmıyorlar.

cvlogin.com

Dubai’ye taşınma durumum var, o yüzden 10 günlük turist olarak geldim, buradaki hayatı görmek için. Şu ana kadar her şey güzel fakat bilmediğim kötü tarafları nedir ?

geçen hafta 5. kez gittim, en uzun kalışım 27 gün oldu (2013). Maksimum 1 hafta dayanabileceğim bir yer. İstanbulda yaşıyorum, deniz kenarına çıkıp ya da bi ağaç altına uzanıp temiz hava almayı seviyorum. Dubai'de bu ikisini yapabilmeniz için en az 2 saatlik uçak yolculuğu yapmanız lazım. Her şey yapay ve tamamen para harcatma üzerine kurulu saçma sapan bir yer. Ayrıca her şey çok çok daha pahalı. Klimadan nefret ediyorum ve bir çok evde camlar hiç açılmıyor (Gerçi türkiyede de gökdelenlerde camlar açılmıyor ama en azıdnan sokağa çıkıp hava alabiliyorsunuz) Artık tax free de değil, %5 ya da 10 bir vergi geldi ama fiyatlara %20 küsür olarka yansıdı.

Kotu
Sicak:
Ozellikle yaz aylarinda acik havada bir seyler yapmak imkansiza yakin. Ama tabi millet kisi yasarken sen Ocak ayinda denize girebiliyorsun, o da ayri.

Pahali:
Basta konaklama olmak uzere hayat oldukca pahali

Trafik:
Eger calistigin yer ile oturdugun yer uzaksa trafik cilesi seni bekliyor olabilir

Skype-Whatsapp Sesli/Video Gorusme:
Bunlar yasakli, VPNler surekli bloklaniyor

Iyi
Bir Avrupa sehri kadar modern, nufusun buyuk kismi yabancilardan olustugu icin kultur cumbusu, herkese hitap edecek bir seyler bulunuyor
Maas seviyeleri gorece yuksek, gelir vergisi odenmiyor, yerel para birimi dolara sabitli. Haliyle baz maasin yuksekse rahat bir hayat surup kenara para bile atabilirsin

buyrun, buradan özelden sorabilirsiniz. Elimden geldiğince yardımcı olurum.

dubaiden ip6s aldım facetime var.

Zamanında 5 almıştım. Sadece facetime yok onun dışında bir sorun yaşamadım

11.3 ile facetime geldi diye bir şey okumustum bi yerde ama emin değilim.

2015 te 6s aldım Facetime var ve kullanıyorum.

Aslında satın alırken, facetime'lı ve facetime'sız diye satılıyor cihazlar, öyle tercih edebilirdiniz. ben de facetimelı olanlardan tercih edip aldım. hiç bir dezavantajı yok, aksine fiyattan dolayı avantajı var :)

Turkiye'de olup disarida olmayan pek bir sey yok. Aklima raki, sucuk, simit geliyor ama bunlari kolayca, Turkiye'dekinden de ucuz fiyata buluyorum zaten.

demokrasi ve insan hakları

kaliteli döner

ziyaretçim geliyor ve türkiyeden sipariş listesi hazırlıyorum. Aklımda sucuk ve kitap vardı şimdilik.

baklava ve lokum olabilir

ucuz isgucunu, degersiz insan hayatini, bocek gibi yasayan (hayatta kalan diyelim) insanlari ozluyorum. neden?

sabah saat 04:00'de tek tiklamayla ayagima kadar istedigim her siparis gelmiyor. her siparisi birak, mesai saatleri icerisinde eve su da gelmiyor cunku oyle bir hizmet yok, marketten su tasiyoruz. pizza ya da kebab soyleyince eve servis icin +1 euro aliyorlar.

ucuz isgucu onemli. insan hayati degerli olunca ayda 300~ euro verip de sabah aksam kosturtamiyorsun saga sola. oyle olunca da eve servis olmuyor :(

@no christ requires +1. komik, üzücü ama +1.

misal bugün akşam yiyecek bir şey yok. naptık? çilek kalmış onu yedik. pazar günü açık bir yer yok.
türkiye'de? gecenin 4'ünde lahmacun söyleyebildiğin yer. hem de 20dkda kapıda.

bunun dışında şöyle akşam 11'de evden çıkıp, gece 2'ye kadar nargile bira vs. yapmak. bu da misal zor. geçen barda 1.15 gibi slow müzige başladılar, 1.30-1.45 gibi ışıkları açıp insanları siktir ettiler. çünkü 2'ye kadar açık kalabiliyorlar.

tuzlu unlu mamül. burada her türlü unlu zımbırtı şekerli. ya da ekmeğin üstüne peynir vs koyuyorlar al sana tuzlu diye.

çay. bu kolay da çaydanlık almadığımdan çay da almadım. haliyle 6 ay oldu, bir kere dönercide dandik çay içtim o kadar.

bankacılık sistemi. banka hesabı açmak için 1 hafta sonrasına randevu aldım onlarca belge ile. çipli banka kartı için gene randevu alıp başvurmam lazım. peki banka telefon numarasınu değiştirmek istediniz? evinize şifre yolluyorlar, o gelene kadar kalıyor. bankaya para yatırmak orta çağ zaten. kese kağıdı gibi bir şeyin içine parayı koyup, banka kartınızdan "ben bu kadar para yatıracağım" aldı fişi alıp içine koyup kapatıp, üstüne banka bilgileriniz, kaç para koydunuz vs yazıp atm içine koyuyorsunuz. 2 güne falan para hesapta. peki ya çek? geçen çek koydum 1 ayda falan geldi hesabıma.

müşteri hizmetleri. burada 24 saat hizmet yok. normal mesai saatinden sonra internet mi çöktü? yarın. kartınızda sıkıntı mı var? yarın.

bana göre el emeği gerektirmeyen her türlü paket ürün zaten türk marketlerde var. onları söylemeye gerek yok.

Ilki lufthansa
Ikincisi thy

Ayni degil

İkisi de Star Alliance üyesi, birinde biriktirdiğin milleri bir diğerinde kullanabiliyorsun.

@tutesh

Hayir, bu dogru degil. Lufthansa cogu thy milini saymiyor (sadece bazi siniflari sayiyor) ve kendi millerinin thyye sayilmasina izin vermiyor.
Birbilerinin yerine tam olarak gecmiyolar yani.

Bakmadan yazıyorum.

cevap yazarken kimmis bu diye bakmiyorum ama cevaplari okurken bakiyorum.

bakıyorum

Yıllardır burdayım ama yazar bazında tanıdığım az. Birkaç troll dışında herkese yazıyorum. Gerçi son zamanlarda okuyup geçiyorum :)

bakmam, baksam da bisey ifade etmiyor zaten.

Bakıyorum

Çoğunlukla bakmıyorum. Soruyu okuduktan sonra içeriğine göre kimin sorduğuna baktığım da oluyor.

bakiyorum

Bakmıyorum.

Bakıyorum ama çoğu zaman bir anlamı olmuyor bakmamın.

Bakmıyorum. Arada “Aaa kim sormuş ki” diye cevaptan sonra dönüp bakıyorum.

Bakmıyorum. Zaten kimseyi tanımıyorum.

soru anlamsız ya da hoşuma gitmediyse okurken kim yazmış diye bakıyorum. normal sorularda yazarına bakmadan cevaplıyorum.

Genelde bakmıyorum. Ancak çok garip bir şey söylenmişse bakıyorum.
Eğer fark ettiysem ismi bir şekilde ve genelde sözel bir tartışmaya girmesem de fikren uyuşmadığım biriyse o zaman cevap vermiyorum.

bakmıyorum, zaten baksam da tanımıyorum yazarları genelde.

Bakmiyorum yazdiktan sonra bakiyorum.

Bakmiyorum

diğer star alliance havayollarından yaptığınız uçuşlar kartınıza işlenir ama bir havayolunda uçmak için sadece o havayolunun mil programını kullanabilirsiniz. dolayısıyla olmuyor. ama eğer ortak uçuş varsa iş değişir. mesela thy sitesinden seçersiniz uçuşu ve o uçuş ortak uçuştur.
diyelim her iki havayolunun da frequent flyer kartı var sizde. maalesef iki kart arasında mil transferi de olmuyor. yani star alliance'ın avantajları sadece:
1- hepsinden mil kazanma
2- hepsinde öncelik (bagaj, bagaj hakkı, business check in vs.)
3- hepsinde lounge kullanımı.

edit: aslında star allience'ın sitesinde demiş ki bu işi yapabilmeniz için kendi havayolunuz ve kart sahibi havayolunuz ile konuşmanız lazım. demek ki insiyatifi havayoluna bırakmış. ben fi tarihinde us airways ve thy ile yapamamıştım mesela...

bir daha edit: biraz düşününce çok da mümkün görünmüyor. zira kazanılan millerin her bir havayolu için ayrı katsayısı var hesaplanan. mesela ben us airways ile atlanta - san fransisco uçtum. thy bana bilet fiyatına ve uçuş sınıfına göre mil kazandırırken us airways kilometreye göre mil kazandırabilir. eğer uçuşa tk kartımı işlemişsem thy cinsinden kazanırım. bir de program ortağı otel, araç kiralama ve hatta teknolojiden akaryakıta onlarca kurumdan kazanılan miller var. dolayısıyla tk kartına yüklenen millerin transferini zannımca hiçbir star alliance üyesi havayolu kabul etmeyecektir. burada asıl soru şu: thy sitesinden alabiliyor musunuz?

siz en iyisi siteye girip direkt miles and smiles şifrenizle login olun. ödül bileti seçip tarih, kalkış ve varış noktalarını seçin. cevabı kendiniz bulacaksınız... :)

Jw player kurarsan sunucuna izlersin ve izletirsin

hepsi için ayrı tablo oluşturup birbirine bağlasanız?

@golgi aygıtı

zaten her daire için yaklaşık 200 tablo olacak.

şu an nasıl bir veri saklamayı planlıyorsunuz ki her daireye 200 tablo ihtiyaç duyuyorsunuz açıklaman gerekiyor.

tek veritabanı da olabilir, her apt. için de. burada sizin uygulamayı veya ne kadar veriyi nasıl saklayacağınızı (kısaca veri modelini) bilmeden "şöyle ypamak doğru" demek zor.

cloud tabanli bir hizmet sunacaksaniz bu saas modelinde multi tenant bir mimariye karsilik geliyor diyebiliriz.
Veritabani konusunda uc genel yaklasim var diyebiliriz. Sorunun cevabi da biraz sizin stratejinizle alakali.

1-) Bir tane vertabani instance'a sahip olursunuz ve tum top level master tablolara ClientID verip musterileri birbirinden izole edebilirsiniz. Eger ayni anda farkli musterilere farkli uygulama versiyonlari, ozellikler sunacaksaniz bu model uzun vadede isinize yaramaz.

2-)Baseline olarak bir veratabani tasarimi yapip her yeni gelen musteri icin manuel veya docker benzeri bir containeri otomate ederek on demand deployment yapabilirsiniz. Yani her musteri icin bir veritabani instance olur. Bu senaryonda ilerde musteri birlestirme veya farkli durumlar icin haricten bir adet katalog veritabani tutmaniz tavsiye edilir.

3-) Son olarak shared multi tenant diye bir yaklasim daha var. Bu durumda daha karmasik ancak esnek bir yapi kurabiliyorsunuz. Veritabani lisans vb maliyerleriniz duserken, deployment zorlugunuz artiyor.

Asagidaki makalelere gozatmanizi oneririm:
docs.microsoft.com

Bu makalede ise her bir baslik icin Entity Framework ile yapilmis github ornekleri de var. Mutlaka gozatin derim.
azure.microsoft.com

apartmanlara bi tablo
dairelere bi tablo (içinde apartman id'sinin olacağı bi alan ile)
kullanıcılara bi tablo (en basidinden apartman ve daire id'lerinin olacağı birer alan ile)

sonra da bunları eşleyerek (left join vs.) ilerleyebilirsiniz.

200 tablo çok fazla, mutlaka bir yerde yanlış yapıyorsunuz.

İlişkisel veritabanı nedir öncelikle oradan başlayın, veriyi modellemediğiniz için her şeye ayrı tablo açıyorsunuz. Aslında buna gerek yok.

ben apartman yönetimini örnek olarak verdim, gerçek projede 200den fazla tablo var.

göbek bağı kesmeye teknolojik alet gerekmiyor. basir bir bıçak bile keser. bir kısmı bebekde kalıyor zamanla da o da düşüyor kuruyor. bebeğin anneyle bir bağı yok aslında, plesentayla beraber çıkıyor,

bebeği vurma amacı anne karnında su içinde olduğundan bizim gibi solunum yapmıyor, poposuna vurma mantığı da bebeği ağlatıp ciğer solunumuna başlaması

önce bunun şu anda yapılan modern ve en sağlıklı halini anlatayım:
bebeğin önce (normalde) kafası çıkar sonra kol ve bacakları. tüm vücudu çıktığında anneyle olan tek bağı o göbek kordonudur ama o kordon içeride plasentaya bağlıdır ve doğal olarak 9 ay boyunca anne rahmiyle her türlü bağlantıyı sağlayıp iyice içine yerleşmiş olan bu damarlar bütünü olan plasentayı bir anda bebek doğar doğmaz çekmeye çalışırsanız tüm o 9 ay boyunca bir organ gibi kanlanan yapılar dağılır ve aşırı kanamadan anne ölür. 2x2 kadar net bir durum.

işte bu yüzden bebek doğunca hemen göbek kordonu bir mandalla (klemp diyoruz) tutturulup önce kan akımı durdurulur sonra hemencecik kesilir bu esnada mandalla göbek arasında kalan kısımdaki kan sıvazlanarak bebeğe yollanır. evet, oncacık kan bile lazım o bebeğe. sonra kordon kesilir. tüm bunlar 3 saniye içinde olup biter.

şimdi elimizde kordunu kesilmiş bir bebek ve vajinasından bir kordon sarkan anne var. önce bebeği anlatayım, bebeğin nefes alması için popoya vurma olayı külliyen yalan, fazla dramatizasyon işi hatta bunun zararlı bile olduğunu söyleyen uzmanlar var. adet yerini bulsun diye ufaktan pış pış yapabilirsiniz, o size bağlı. ama olay nefes alma reflexini oluşturmaksa, bunun için yapılan şey sırt sıvazlamaktır hatta buna da tıpta bir şey manevrası deniyordu, aklıma gelmedi. deri gözenekleri olayını ise ilk defa duyuyorum. derdiden mi nefes alıyormuşuz? kurbağa mıyız biz yahu :D basitçe şöyle açıklayabilirim bunu da: ilk kez dış dünyanın atmosfer basıncına maruz kalan bebeğin ciğerleri açılıveriyor hatta bu basınç, fetal hayatta açık olan kalpteki sağ-sol odacık arası kapakların kapanmasını sağlıyor. kapanmazsa 'kalbi delik' bebekler deniyor onlara da.

şimdi eski çağlara gidiyorum: o kord kesme olayını (günümüzde bile var aslında böyle şeyler) taşla ezerek gerçekleştiriyordu kadınlar. evet, çok canice geliyor ama doğru. üstelik bilin bakalım bu hiç d ehijyenik olmayan olay daha sonra neye sebep oluyor? hangi bakteri enfeksiyonu mesela? TETANOZ! ve işin kötü yanı iş daha tetanoza varmadan zaten anne o sarkan kordu hemen çekiyor ve n'olduğunu söylememe gerek bile yok. kanamadan dolayı ölüyorlar. bu kanama elinizi bıçakla kesme gibi bir kanama da değil üstelik, sular seller gibi, bir başladı mı durdurulması çok zor bir kanama. bebeğin ana rahminde kapladığı alanı düşünün, oradaki tüm damarlanmayı düşünün, hepsi bir anda kanıyor. tek bir damar vs. değil yani olay.

zaten bazı plasentanın anormal yapılanma durumları var mesela "plasenta ablasio ya da previa" gibi durumlarda plasenta rahme aşırı invazyon yaptığı için bunlarda sezaryen şartı oluyor genelde. ablasio ile gelen ve bebeği ex olan kadında aşırı kanamayı durdurmak için aorttan çıkıp rahme ve çevre dokkulara uzanan ana damarı bağlamaya kadar giden bir iş bu.

tüm bunları önlemek için de başa dönüyoruz, o vaginasından kord sarkan anne pozisyonuna, işte o iş zamana bırakılır. o damarlar tek tek kendiliğinden kapanır, plasenta yavaş yavaş rahimden ayrılır ve vaginadan (yer çekiminin de etkisiyle kendini dışarı salar. biz de bu olaya sadece yavaşça ve kıvırarak kordu ve plasentayı çekerek yardımcı oluruz. bu ilk 30 saniyede de gelebilir 30 dakikada da.

özet olarak anlatmaya çalıştım biraz hatta bayağı uzun oldu ama inanın bunların hepsi aynı saniye içinde gelişen ve düşünülen olaylar :) umaarım faydalı olmuştur :)

gözenek xd

Detaylı açıklamalar için teşekkürler
bebek ciğer solunumuna başlatılmazsa ne olur ? Nihayetinde anne karnında ciğer solunumu yapmıyordu.

Doğduktan sonra sadece kordonla yaşaması mümkün mü ?

açıkçası bana pek güvenilir gelmedi

Olsa çok iyi olur. Sırf bunun için oluşturulmuş bir site veya facebook grubu.

bence face with olan doğru ama bu işlerin acemisiyim. çok güvenme bana :(

"I am on cultural degeneration." diyorum ama çok emin değilim :S

i've been experiencing a process of cultural degeneration.

source is my ass.

tureng.com/tr/turkce-ingilizce/kültürel%20yozlaşma

corruption yolsuzluk falan anlamına da gelir. degeneration diyen arkadaşların önerilerini dikkate al derim. ayrıca bir örnek verebilirsin cümlenden sonra "for example i don't like religious festivals anymore" gibi bir şekilde.

I am having diye de baslayabilir.

daha önce bir sıkıntından falan bahsettiysen kullanılır.

Nasıl baş ediyorsun? demek.

Evet, Star Alliance bünyesinde kullanabiliyorsun ancak diğer hava yollarında daha fazla mil gerekiyor.

yalnız rockin in the free world bon jovinin şarkısı değil aslında.

Ursula K. Le Guin'in, Anarşizm üzerine yazdığı ütopik bir romanı var, mülksüzler diye. Bana onu çağrıştırdır biraz.
Bir de Danimarka'da benzer şekilde komünal olarak yaşamın sürdüğü Christiania bölgesi var, orada da toplumsal işleyiş benzerdir.

'Maui Adasından bahsetti, bu adada bu sistemin işlediğini falan söyledi. Bir şirketten bahsetti, çalışanlarının para için değil sevdikleri için çalıştığından bahsetti. NDA imzalamadan fazla konuşamayız dedi.'

Böbrek avi olabilir, kölelik olabilir... Senin için hayırlı bir iş olmadığı kesin.

Şirket dediğin kar amacı güder. Artı değer ürettiğin sürece şirket için değerlisindir. Senin verimliliğine şirket el koyar. Dolayısıyla çalışanları para için çalışmıyorsa bunlar emek sömürmenin acayip kârlı bir yolunu bulmuşlar!(ironi)

Marx da yahudiydi. Bugün dünyanın en zenginleri de yahudiler. Bu tarz işler nedense hep yahudilerin başının altından çıkıyor. Bulaşmamakta fayda var.

Zeitgeist?

@idexo
bu şirket çalışanı para için değilse neden diye bende sordum. Parayı hayatlarında dert etmeyecek kadar kazanıyorlar, burada severek çalışıyorlar dedi. aldıkları parayı söyledi, ortalamanın üzerinde bir para.

@öteki ben
zeitgeist'i çok önceden izlemiştim, tekrar izleyeceğim. Bağlantı kurabilir miyim diye dikkat edeceğim.

aramızdaki bu konuşma yaklaşık 1 ay önce oldu, o günden beri görüşmüyoruz zaten.

Para almadan kimse çalışmaz zaten. Emek sömürmenin çok karlı bir yolunu bulmuşlar derken ekstrem örnek: Google'a bir bak. Merkezde her şey ayaklarına serilmiş, üzerine de iyi para alıyor gibiler değil mi? Değil. O aldıkları paranın binlerce katını Google'ı tekelleştirecek projeler ve programlar geliştirerek zaten Google için kazanıyorlar. Esas para şirketin ortaklarında, sahiplerinde... Maaşla çalışan kimseler diğer iş yerlerinde bulamayacakları ortamları bulup 'razı' oluyorlardır elbette.

Herkesin bir bedeli vardır diye düşünürsen. Orada çalışanların saati 25 dolarsa, Google'ın sahiplerinin saatlik değeri bin dolar. vs hesaplar kitaplar... Anlayacağın işçiysen değerin iş piyasasındaki konumunla belirleniyor ve oldukça sınırlı. Sermaye sahibiysen değerin sömürebildiğin emekle belirleniyor ve doğru motivasyonları tetikleyebiliyorsan saati 25 dolara razı olacak insanlar kapında kuyruk olabilir. Yani o organizasyonu kurup yönetmeyi bilmek bu kimseleri sermaye sahibi yapıyor. Her yiğidin harcı da değildir.

Nihayetinde Google'da çalışan kimse üretim sürecine hakim değil, sürecin içerisinde bir alet gibi iş görüyor o kadar. Hakimiyet şirketin başındakilerde.

İşçiler için de sermaye sahipleri için de olay '%100 duygusal'(ironi)

Olaya böyle bakınca severek çalışılan gizli tarikatler yerine en azından Google gibi ne idüğü az buçuk ortada olan şirketlere yönelmekte fayda var.

Kafa şişirmemeye gayret ettim.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim hocam Pdf'i direkt kindle'a atamıyorsunuz zaten derken?

buradaki kindle da
•Supported formats: kindle format 8 (azw3), kindle (azw), txt, pdf, unprotected mobi, prc natively; html, doc, docx, jpeg, gif, png, bmp through conversion.
diyor
www.argos.co.uk

kindle pdf destekliyor diye biliyorum ben.

Atabiliyorsunuz pdf'i ama okunmuyor. Eger kitap okuyacaksaniz zaten epub'ini bulmak mumkun oluyor. Pdf'i de Calibre ile donusturup atabilirsiniz ama ben cok verim alamadim.

PDF'i kindle'a direkt atabiliyorsun. hatta çok kolay bir şekilde kendi amazon email adresine email atıyorsun ve o da kindle'ına yüklüyor. hatta istersen onu kindle formatına çevirebiliyorsun email aracılığı ile. başlığa convert mi ne yazıyordun hatırlamıyorum. amazon'un websitesinde var tüm ayrıntılar.

O iş olmaz.

Gecen ben de dusundum aynisini. Ama olmaz, duyurunun geliştirildiği nerede görülmüş.

böyle bir uzman veri tabanı oluşturulması çok önceden de gündeme gelmiş hatta compumaster bizzat cevap yazıp üzerinde çalıştığını falan söylemişti. ama izin bulamadım o duyurunun.

Yılların konusu bu da, yapılmadı, yapılmaz.

Eski konu +1
Teknik olarak yapılır da duyuru böyle bir şeye hazır mı ona emin değilim. Burası daha çok herkesin her konuda ahkam kestiği bir ortam. Bize pek gitmez sanki.

çok önceden de bu fikir ortaya atıldı.

Compumaster

Bence değiştirmez, vardır düşündüğü bir şey. Değiştirecek olsa acardi orayı da kendine niye iş çıkarsın?

Bitaksi'ye şikayet edin bence.

abi adamın adını buradan gizlemen gerekebilir, yüzünün resmini de.

Bitaksi'den bir çiftin başına bela olan bir şoför vardı. Hatta ikinci kez denk gelip çifti kaçırıp erkek olanını arkadaşların dövdürtmüştü.

Bunun dışında, taksi şoförleri tanıdık değilse birlikte binenlerden çifter para almak için kasıyor. Yağmurlu bir günde taksi bulmak zor olduğundan aynı yere gideceğim iki kişiyle birleşmiştik. Adam "Birbirinizi tanımadığınızı bilsem almazdım. İki taksicinin ya da benim iki seferimin rızkını yediniz" diye kızmıştı. Bomba patladığında bedava taşımak yerine bilmemkaç yüz lira isteyen kişilerden öok şey beklememek gerekiyor.

Taksicilerin %90'ı oç olduğu için ben şaşırmadım

n'olur sonucunu söyle,
sistemden çıkarmışlar mı? Sana bilgi verdiklerinde bize de desene pls

geçmiş olsun. @aychovsky'nin bahsettiği olay: eksisozluk.com

siz iyi atlatmışsınız... internetiniz varsa maps'den yakındaki taksi duraklarını da görebilirsiniz, böyle bir uygulamaya gerek yok diye düşünüyorum.

@michael_knight

Şoför sistemden çıkarılmış, teyit ettiler.

stabil olsun, aynı anda iki işletim sistemini kullanmama gerek yok dersen: (bkz: boot camp)

boot etmeden bir ona bir buna bakacağım illa dersen: (bkz: parallels desktop)

mac'in içinde kendi yazılımı mevcut: boot camp

bu yazılım sayesinde flash diskten direkt kurulum yapılabiliyor. hatta son os x güncellemesinden sonra (10.12.5) flash diske bile gerek kalmadan direkt diskteki iso dosyasından kurulum yapmak mümkün.

bilgisayar açılışnda da Alt tuşuna basılı tutarsanız hangi sistemle açmak istediğinizi sorar.

Daha önce boot camp de vm de kullandım. Bc akar.

Trden daha altyapisiz, daha cok yolsuzluklu filan bi yer.
Trden kacmak icinse cok yanlis yere gidiyor.

yas kac? egitim durumu an itibariyle ne?

34 yaşında ve 2 yıllık yüksek okul mezunu kadın

yaşadığı ilçenin kaymakamlığına gidip oradaki sosyal yardımlaşma ve dayanışma derneğine gidip gelir testi yaptırmak isteyeceğini söylemesi gerekiyor.

• G0: Geliri aylık brüt asgari ücretin üçte birinden az olanlar (primlerini devlet öder / yeşil kart kapsamında),


buradaki gelir 1777.50/3=592,5 lira, evin gelirinin, hanedeki kişi sayısına bölünmesiyle ortaya çıkıyor.

eğer hane geliri, kişi başı 592.5 lirayı geçerse, 53 lira ödeyerek yalnızca sağlık hizmetlerindne yararlanır.

herkes için 53 liraya sabitlendi gss primleri, gelir testi kalktı.

Bu yaştaki bi kadın çalışmıyorsa şayet, evliyse eşinin, bekarsa anne babasının sigortasından faydalanabiliyor diye biliyorum. Tam emin değilim ama 28 yaşında üniversite mezunu şu an çalışmayan bekar bi tanıdığım kız arkadaşım annesinden yararlanıyor.
Yeni sistemde değiştiyse bilemem. Bu zamana kadar çalışmadığı sürede nasıl yapıyormuş ki?
Ekim 90 sonrası doğumlu kadınlar erkekler gibi ödüyor ama onlar yararlanamıyor

34 yaşında kadınsa zaten babasından ya da evliyse kocasından sigortalıdır. 53 tl ödemesine gerek yok ki.

ortalık yine aslında hiçbir şey bilmeyen fakat biliyormuş gibi olanlarla dolu.

28 yaşında bir kız nasıl annesinden yararlanıyor, 34 yaşında bir kadın nasıl babasından yararlanıyor bir söyleseniz biz de bilsek.

33 yaşında bir kadınım evlenene kadar babamdan yararlandım şimdi de eşimden yararlanıyorum. bence sen bilmiyorsun.

@blue eyes bilmeden atıp tutan sensin
Yasa bu şekilde; tüm erkekler 25 yaşından sonra okusa da okumasa da çalışmıyorsa eğer gss ödemek zorunda.
Kadınlar içinse; Ekim 90 öncesi doğumlu kadınlar eğer çalışmıyorlarsa bekarsa anne- babalarından evliyse eşlerinden yararlanabilirler. Ekim 90 sonrası doğumlu kadınlar erkekler gibi gss ödemek zorunda çalışmıyorsa
34 yaşında kadın gss ödemez

Benim arkadaşım Haziran 89 doğumlu olduğu için ödemiyor mesela, kadın

@ blue eyes white dragon

''ortalık yine aslında hiçbir şey bilmeyen fakat biliyormuş gibi olanlarla dolu.''

bu başlıkta bunu tek başınıza siz gerçekleştirmişsiniz :)

hiç öyle kıvırmak gibi niyetim yok, yanlış biliyormuşum, doğrusu da arkadaşların söylediği gib. gss'nin geçici 12. maddesinden haberim yoktu. halbuki 6 yıldır varmış. ben erkeklerin de tabi olduğu durumu biliyordum, devlet büyükler için böyle bir kanun çıkarmış.

özür diliyorum herkesten, yanlış bilgilendirme yaptığımdan dolayı.

ulkeden ulkeye degisir

business için yeterli şartları sağlıyorsan başvurursun. ama kabul etmeme ihtimallerü yüksek, sevmezler turistten işe çevireni diyolla.

cok zor, hele de turkiye'ye donmeden orda cevirtmek filan pek zannetmiyorum.

benim bildigim evet. gittigin ulkede yabancilar burosu gibi bi zimbirti oluyor. oraya gidip mantikli bi mazaretin varsa uzatabiliyorsun.

uzatılabiliyor. italyada başıma geldiama ticari vize ile. vizemin bitiş süresinde sonra bir hafta daha kalmam gerekti. yabancılar bürosuna gittik çalıştığım yerin temsilcisi ile. kefil oldular. poliste bana bir evrak verdi. sıkıntı olmadı. çıkarken o evrak ile çıktım.

ulkeden ulkeye gore degisiyor benim bildigim ben cin e gittigimde degisteremismistm

HırsızIık

Ucaktan inince metronun calismadigini ogrendim. Merkeze ulasmak sorunluydu. Onceden kontrol etmekte fayda var.

duydum görmedim ama avrupa diye güvenme: hırsızlık +1

Klasik bir pra koparma yontemi var Paris'te, bana da denk geldi:
Adam onunden gecerken birden yere egiliyor ve yerden altin renkli bir yuzuk buluyor, "buyrun efendim yuzugunuzu dusurmussunuz" diye size uzatiyor. Benim degil diyince de israr ediyor, "alin sizin olsun" diyor, sonra da para istemeye basliyor.
Gocmenlere dikkat et.

3 gündür buradayım ve yakşalık bir ay daha burada kalacağım. Şu ana kadar kötü bir anım yok.
Bunları okumak iyi oldu.

hırsızlık +1
bir şey çaldırmadım ama dikkat etmek gerek
turistik yerlerde bazı oyunlar oluyor insanlar toplanıyor adamın başına sakladığı şeyin hangi bardakta olduğunu bulana 50 eurodan başlayan fiyatlarla bahis oynatıyorlar. insanlar teşvik ediyor falan oyna oyna diye. oynamayın.
@i ve been mistreated a istanbul konusunda katılıyorum. çok çeşit insan var. ama çok da gözün korkmasın bence ya sonuçta oyropa.

yuzuk bulma dumeni icin bkz:

www.youtube.com

1.30 da basliyor

Istanbul'daki gibi davran, evet. Uyanik olmak lazim, paris en karisik sehirlerden biri. Cantaya, cuzdana sahip cikmak lazim.

Bir de pek tavsiye edilmeyen yerlere girmeyin, ben yanlislikla gitmistim, topuklarimi gotume vura vura geri dondum merkeze.

normal sözleşmeye çalışma yeri kısmına madde ekleyeceksin? başka eklemen gereken maddelere bak, başka bir sözleşme örneğiyle olmaz sonuçta i standardı olur.

sirketler odemeleri yaparken odeme islemini organize eden payroll provider denilen aracilarla calisiyor bazi ulkelerde. Kastedilen sey bu olabilir. Olabilir diyorum cunku bu sirketler icin kullanilan dogru tabir payroll provider, payroll company degil.

imkansız.

saçmalamasınlar bir zahmet, o ülkede çalışma izniniz ve oraya gitmek için geçicic vizeniz yok.

bu amerikanlar için filan geçerli. onlar bir süre avrupada çalışabildikleri için, geçici çzöümler bulabilirler, türkler için geçerli değil, varolan çalışma izninizden olursunuz.

Lokasyon yazarsaniz daha net talep olur.

Eşyalar Üsküdarda

öğrenci olup eşyaya ihtiyacı olan yok m ?

3-4 dokumanı (banka hesabını gösteren belge, şirket yazısı gibi) internet üzerinden hesap açıp upload ediyorsun. Bir de 15-16 sayfalık olması lazım ıvır zıvır sorular soran sıkıcı bir dokumanı dolduruyorsun. Bu uzunlukta dokuman UK vizesinde de vardı sanıyorum. Koftiden uçak bileti, otel rezervasyonu gibi şeyler istemiyorlar.

Bu kadar. Pasaport götür, pasaport getir isleri yok. Online'da hallediyorsun her şeyi.

2 ay kadar önce başvurup 3 aylık vize aldım ben. Sanırım 3 aylık verme sebepleri benim aç gözlülük olmasın diye 3 ay olarak işaretlemem. 3-6-12 ay seçenekleri vardı diye hatırlıyorum. 3 aydan uzun süre kalmayı planlıyorum ben aslında. Vize cevabında "uzatmak için başvuramaz" gibi bir madde eklendiği oluyormuş. Bende o yazmıyor. O yüzden rahatça uzatabileceğimi düşünüyorum açıkçası.

Tüm işlemler 1 ya da 2 iş gününde tamamlandı. Bende daha önceden alınıp geçerliliğini yitirmiş UK-Schengen vizeleri, hala devam eden ABD vizesi var. Onların olması olumlu etki yaratmış olabilir sürecin kısa sürmesinde.

2 sene önce ermenegildo zegna diktirtmiştim. hala yeni gibi, aşınma vs yok. sadece birazcık tuzlu.

Icki tuketimini artirmaya yonelik her sey yasak artik. Promosyon bardak, anahtarlik bile veremiyorlar, hatta web siteleri bile kapatildi hepsinin. Misal: efespilsen.com.tr

Siz de icki ilani verince aracilik ediyorum, neden kaldirildi diyorsunuz :)

İşim gereği bazı içki firmaların ajanslığını yapıyoruz, onlar kapalı devre yönetiliyor artık. Bitmedi yani reklam ve sponsorluk hakları alındı.
Benimki aslında bendeki içkiye içen birine vermek, online satış durumu yok yani.

İzban?

www.izban.com.tr

İzban ile doğrudan ve kolayca. 1,5 saate yakın sürer.

www.eksiduyuru.com

Ziyan olmus duyuru numarasi.

Zamaninda #6660666 numarali entry 666 0 666 basligina girilmisti ve gayet konsepte uygun bir entry yazilmisti.

eksisozluk.com

plan yapmayın plan!!!1111111



cevap: hayır.