Ekşi Duyuru

alırlar.

Tek seferde alınmış tek PNR numaralı biletse alma ihtimalleri var, biraz da oradaki kişinin inisiyatifi. Bence çağrı merkezini arayıp sorun. (THY birleştirip alıyor)

Fakat asla makineden self checkin yapmayın, o şekilde kabul etmez. Gidip gişede bi insanla konuşmanız lazım.

aynı pnr altındaki kişilerin bagaj hakları toplu hesaplanabilir. dikkat etmeniz gereken toplam parça sayısı ve bir parça ağırlığının 32kg'dan fazla olmaması.
www.flypgs.com

not: self check-in kioskunda 2023 yılında kişi başı limiti aşan, ancak toplam hakkı aşmayan bir bagaj ile sorun yaşamadan bagaj teslim fişi alabilmiştim.

hard disk sentinel ile ssdye sağlık taraması yapın. ürün bozuk olabilir.

Bios ayarlarından ssd’yi 0 ya da 1’e almanız gerekiyor muhtemel çözülür sorun.

iskender icin cemal cemil usta maps.app.goo.gl
merkezdeki camilere bakabilirsin. ulu cami, yesil cami

mudanya cok güzel. sahil boyu yürüyüs yapabilirsin. cok güzel bir yer gercekten

çok olmadı, yakınlarda ben de günübirlik gittim arabayla. Tavsiyelerim;

-İskender için Meşhur İskender (öğleden sonra çok sıra oluyor, ben sabah 11'de kahvaltı niyetine gittim - cemal cemil ustayı sevmedim bu arada. favorim burası)
-Cantık: acı dayı. Cantık lover oldum ben burda yedikten sonra.
-Tahinli Pide: inanç fırınınkini sevmedim, farklı bir tarz. ben abdal fırınınınkini seviyorum.
-koza han, havlucular çarşısı ve kapalı çarşıda turlama. o bölge bayağı güzel. dolaştıkça yeni yerler görülüyor zaten.
-Tofaş'ın araba müzesi var. 5 dk'da bitiyor ama merakınız varsa görülebilir.
-saat kulesinde bursa'yı izleyerek bi çay için.
-ülkü pastanesi'nden marşal pasta. bayılıyorum. limonata ve ekleri de güzel.
-cumalıkızıkta bir şey yok ama isterseniz arabayla bi oraya da uğrayabilirsiniz ama bursa içini gezmek, günübirlik tur için daha mantıklı geldi bana. aynı şekilde günübirlik için trilye falan uzak kalabilir. yoksa gayet de güzel rotalar.

Cumalıkızık, tirilye, mudanya taraflarına da bakın vaktiniz olduğunda.

bayramdan önce 1 gece konaklamalı yaptık bursa turu.

kebapçı iskender (merdiyen avm şubesi) ücretsiz otoparkı var. mavi dükkanla aynı iskender.

karagöz müzesine gittik gölge oyunu izledik. (çocuklar için mükemmel yetişkinler için de nostalji oluyor) önceden bilet alın oyun için.

arkeoloji müzesi ve atatürk evi birbirine çok yakın gezin derim.

teleferik turu yapacaktık ama uludağ durağı kapalı olduğu için (en tepeye çıkmadığı için) kullanmaktan vazgeçtik.

cumalıkızık elzem değil. gitmeseniz de olur ufacık bir yer.

bursa botanik parkını mutlaka gezin. elimizle sincap besledik. su kaplumbağalarını yemledik. harikaydı.

inkaya tarihi çınar ağacında foto+çay keyfi yapabilirsiniz.

ulu camii, hanlar bölgesi falan aşırı kalabalık zaten adım atacak yer yok. eminönü gibi aynı.

yoo kart kabul ediyorlar.

2.5-3 en az genelde.

3 bin civarı

Kart genelde hepsinde var ama bazıları nakit verirseniz şu kadar kart verirseniz bu kadar diyor. Şu ülkede vergi kaçırmayan çok az insan kaldı

Özel muayenehane bilmiyorum ama istanbul medicalde 2600 dü 1 ay önce bir prof. muayenesi. 2500 - 3000 arasıdır diyorum ben de.

lokasyon izmit, ortopedi profesörü geçen ay 2700tl verdim.
Kredi kartı, özel sağlık sigorta anlaşmaları v.s vardı.

özel muayenehanede 2000 verdik doçent ortopediste, ama hastanelerde proflar 3k ve üzerinde seyir ediyor. çoğu doktor kart ve havale kabul ediyor sekreterine sormuştum ben öncesinde.

ankara-hematolog 3000-3500. kredi karti da gecerli.

Istanbul - Caglayan Florence Nightingale - 4.500

alsancak'ta beyin profesörüne 1750 liraya muayene olduk geçen hafta.
kredi kartıyla ödemede fiyat farklıydı.

eger ucret konusunu dusunecek durumdaysaniz bulundugunuz ildeki barodan adli yardim talebinde bulunun.

Fiil aynı kişiye (eşinize) yöneldigi için tek dilekçede dile getirebilirsiniz.

Mahkeme açılmaz, savcı dilekçenizi inceler, araştırmasını yapar, iddianizi ciddi görürse iddianame hazırlar ve kamu davası açılmasını talep ederek ceza mahkemelerine gönderir. Suçun niteliğine göre asliye veya ağır ceza mahkemesi hakimi/başkani iddianameyi inceler, bir eksiklik görmezse kabul eder. Bu şekilde kamu davası açılmış olur.

Ceza davasının acilmisi kişilerin illa ki cezalandırılacagi anlamına gelmez.

Sanıklarin cezalandırılmasına karar verilirse hiçbir ücret ödemezsiniz.

1-avukat tutarlar ve beraat ederlerse, aleyhinize vekalet ucretine hükmedilir. Ve yargılama giderlerini (posta masrafları) ödersiniz.

2-avukat tutmadan beraat ederlerse yargılama giderlerini ödersiniz.

Normal gibi. Dış parazit 2 ay önce 650 liraydı ki zam gelecek deniyordu.

2 gün önce de 650 tl.
evet kazıklanmışsın.
köpek büyük diye fark da bu kadar büyük olamaz herhalde.

Ben de benzer bir ücret ödüyorum İstanbul, Şişli. Tam dikkat etmiyorum ama bu civarda. 28 kiloluk köpeğim var.
Parazit için iki farklı marka var, veteriner daha ucuz olanı öneriyor ben daha pahalı olanı tercih ediyorum. Bravecto sanırım pahalı olanın markası. Bir de NexGuard var, o da iç parazit galiba, emin değilim.
Bildiğim kadarıyla 10 kiloluk sınıflara ayırıyorlar köpekler. 21 kilo veya 30 kilo olan köpek aynı dozda alıyor. Fiyatı da 10 kiloluk köpeğin 3 katı oluyor.

5 kilo kediye 750 veriyorum bana normal geldi. denilen gibi kilo üzerinden yapılıyor bu aşılar kendi içlerinde markasına göre fiyatları değişiyor karnesinden bakın hangi aşıyı yapmış marka verirseniz fiyat karşılaştırılması yapılır

işyerimizdeki köpek ve kedilere geçen hafta veteriner ayağımıza kadar gelip yaptı. kelle başı 650 yazmış. bence pahalı ödediğin ücret.

Ben engelliyorum. Sözlüğün 4'te 3'ü gözükmüyor.

İnsanları neden engellediğinize bağlı. Çok troll var mesela onların diğer görüşlerini okumak size bir şey kazandırmayacaktır. Belki arada kaldıklarınız için not alabilirsiniz baktınız farklı konularda görüşlerine not almaya başlıyorsunuz o zaman engellersiniz.

Bir de birisini engellediğinizde onu susturuyormuşsunuz gibi düşünmeyin, suseri uçurmuyorsunuz ki o yazmaya devam ediyor okuyan da okuyor.

ben engellemiyorum bırak mal ne yazarsa yazsın diyorum.
siyasi görüşünden dolayı küfür edeceğim adam bambaşka bir konuda bana çok yardımcı olabiliyor.

engelliyorum nickaltımda engellediğim troller yazmış hatta öncemesaj atıp kudurtup sonra engelliyorum, özellikle aktrolleri engellemeye 10 dk harcıyorumdur her gün. eklentiler çok işe yaramadı gördüğümü salak salak konuşanı amaçsız anket dolduranlarıda engelliyorum

politik gorusu nedeniyle genellikle engellemiyorum, gorusune katilmayabilirim ancak dediginiz gibi baska alanlarda enteresan bilgi verebilirler. engelledigim yazarlar genellikle kadinlara ve lgbt bireylere karsi nefret dolu basliklar acan/entryler giren kisiler oluyor, ya da yine bu anlamda kendi kucucuk dunyalari ile 'dahice' tespitler yapan kisiler oluyor. bu kisilerin baska alanlarda verebilecegi bilgileri bilmem gerekiyorsa evrenin bana baska yollarla ulastiracagina inaniyorum. zira bu tur entryleri gormek benim ruh sagligim icin daha zararli. varsin bunlarin en begendigi kiyida kosede kalmis 10 filmi de bilmeyivereyim.

AKP'li ve dinci bir insanın, yukarıda bahsedildiği şekilde başka bir konuda bana faydalı olmasi bu sebeple onu engellememek imkansız. Onun bakış acisina ihtiyacim yok, onun bakıp gördüğü bir şeyin bana faydalı olması mümkün değil.

Her şeyden önce siyasi görüş ve dünya görüşü önemli. İlk üye olduğumda 15-20 sene önce umrumda değildi, çok uzun yillar kimseyi engellemedim. Ama son yıllarda korkunç bir radikallesme var AKP'lilerde. Ve her zamanki eleştirileri siraladigimda cimere şikayet ederimler bir kenara ölüm tehdidi bile gönderen oluyor. Ilımlı ılımsız fark etmeden AKP'liyse veya dinciyle direkt engelliyorum neden bahsettiğinin bir önemi yok.

Ekşi sözlükte senelerce mal listemde 3 kişi vardı, ne zaman ki aktroll'ler azıttı, şu an binlerce engelli vardır.

Olması gereken sözlük yönetiminin dik durup hepsini şutlaması ama sonra gidip sözlüğü kapatıyorlar, bet sitelerine dönüyor iş. Binlerce hesabı kontrol edenlere baksan da bir avuç hain bebe.

Özetle engellemek iyidir, en azından bir gün dik duracak olurlarsa engelli listelerini kullanıp tek bir satır kodla hepsini temizleyebilirler.

Karşıt görüş başka, aktroll başka önce bu ayrımı yapabilmek lazım.

Aktroll denen kitle organize bir şekilde insanları ve dahası sözlük gündemini manipüle etmeye çalışan Prof bir yapı. Yani merak etme bu insanları engelleyerek hiçbir şey kaybetmezsin. Atıyorum bilim kanalında, sinema, müzik vs zaten bir entrysi yoktur herifin:)

2.si de üslup. Sadece futbol fanatikleri değil en entelektüel konularda bile insanlar saçma bir şekilde kamplasip karşısındaki herkese her şeye sovebiliyor. Bunları da kesinlikle affetmiyorum.

3. Astral seyahate inanan, Evrim karşıtı böyle aciklayamadigim luzumsuz bir tayfa var. Bunları da engelliyorum anında.

engelliyorum. başlıklarını engellemiyorum. çok lazımsa log out olup başlığa bakıyorum.

irkci, ayristirici, cinsiyetci, nefret dolu söylemleri, gereksiz erotizm icerigi olanlari bazen engelliyorum.
bir sey kacirdigimi düsünmüyorum.

engellemeden olur mu,

- atatürk hakkında karalayıcı yazı engelle geç.
- terörist, dersimci, soykırımcı engelle geç.
- aktroll, oktroll, boktroll engelle geç.
- sikimsonik ünlü ile ilgili paylaşım engelle geç.
- ad hominem yapanları (özellikle siyasi başlıklarda) engelle geç.
- xx.xx.xxxx tarihli lig maçları engelle geç.
- kadınlar şöyle böyle diyeni engelle geç(buna karşı yine erkekler de şöyle yazanı engelle geç).
- herhangi bir kutsala sallayanı engelle geç.
- şu işsiz kalacak bu işsiz kalacak tayfada spesifik yavşaklar var o tayfayı engelle geç.
- istenmeden ref link paylaşanları engelle geç.
- gerçekleşmemiş olay hakkında başlık engelle geç.

daha da aklıma geldikçe eklerim, bunları engellemeden sözlüğe bakınmak adblocksuz internette gezinmeye benziyor.. çoğu başlığın ilk 2-3 entrysi kayıp zaten bende zamanında başlıklarını engelle yapmadığımdan, düzeltmesi de çok zor oluyor sonra.

bir de özel mesaja sen'li şekilde yazanları yine engelle geç.

Başkalarının fikirlerine göre hareket edecekseniz, benim fikrime göre iyi değil hatta kötü. Ben olsam engellemezdim katılmadığım fikirlere dahi tahammül ederdim. Farklı fikirlere açık olmak lazım. Not: Engelleme içgüdüsünün arka planında sanırım değişim korkusu yer alıyor

Terör örgütü (PKK, Hizbullah, FETÖ, DHKP-C, Adnan Oktar vs) sempatizanları,
Kötü trol olup açtığı başlıkla insanları birbirine düşürmeyi amaçlayanlar, (Benim tuttuğum takım, desteklediğim siyasi görüş vs olması hiç fark etmez, derhal engellerim. Eskiden trollüğün bir adabı vardı, artık yok.)
Düz dünyacı - aşı karşıtları,
Spiritüalizm, doğu mistisizmi ve benzeri şeyler meraklısı olup ipe sapa gelmez şeyler anlatanlar,
Herhangi birine karşı yazdığı entryde hakaret içeren ifadeler kullananlar,
Boş başlıklar açanlar, (Özellikle sosyal medyada etkileşimi arttırmak için yapılan ünlü kişilerle olan tartışmaların sözlüğe başlık olarak taşınması durumundan bahsediyorum)
Anketçiler,
Nefret söyleminde bulunanlar, (genelde ırkçı ya da cinsiyetçi söylemler üzerinden somutlaşıyor)
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenler,
Haddini bilmeden, terbiyesiz bir üslupla özel mesaj gönderenler,

Başta olmak üzere pek çok yazarın hem entrylerini hem de başlıklarını derhal engelliyorum. Bir kullanıcıyı sadece karşıt görüşte olduğu için engellemem. Örneğin "XXX gerekçelerle aşı yaptırmadım, yaptırmayı da düşünmüyorum." demesi benim için engelleme nedeni değildir ama "Aşı yaptıranlar gerizekalıdır." ya da "Aşı yaptıranlar X süre sonra ölecek." gibi ifadeler kullanıcıyı ışık hızıyla engellemem için yeterlidir.

"X partisine/kişisine oy verdim zira Y politikalarından çok memnunum." demesi istediği kadar karşıt görüş olsun, benim için engelleme nedeni değildir ancak bu düşüncelerini diğer parti ya da adaylara hakaret eder şekilde ifade etmesi derhal engel nedenidir.

Sözlüğü 4te 3ü engelli +1

Benden başkalarının da deneyimlemiş olmasına sevindim, dediğin gibi gündem olan başlıkların ezici çoğunluğu engellediğim tipler tarafından açılıyor. Bu da bu başlıkların kasıtlı açıldığının göstergesi, sözlük gündemi suni olarak belirleniyor.

İlla aktroll olmak zorunda değiller, gule gule'nin söylediği konularda ayrıştırıcı ve kışkırtıcı fikri olanlar da engelli bende. Mesela maç başlığında gs'ye fetöcü, koç ürünlerini boykot ediyoruz vs diyenleri de engelliyorum.
Yahu bunu diyen adamın başka konudaki fikri niye önemli olsun benim için. Yazacağı max bilgi onedio'dan çaldığı ilginç bilgiler aparması olacak.

Kaldı ki sıradan insanların fikirlerini merak etsem twitter kullanırdım, ekşinin bir artısı yok bu anlamda.

Ben badi ekliyorum değerli birilerini gördükçe, onların entrylerini okuyorum.

eskiden kimseyi engellemiyordum, eskiden...
fikir özgürlüğü mü dersiniz, bozuk saat bile günde 2 kez doğru gösterir mi dersiniz bilemem ama kimseyi engellemezdim.
ancak bir noktadan sonra boş yapan o kadar arttı ki sadece okuması bile büyük zaman kaybı oluyordu. bir de ciddiye alıp vakit ayırmaya kalksam ömrümden boşa giden zamana yazık.
tek başlıktan/entryden engellemiyorum. beni huylandıran bir şey görürsem profili açıp bakıyorum, tek tük mü yoksa hep mi saçmalıyor diye. boş yapmaya adanmış hesaplar kendini belli ediyor zaten ve engelliyorum.

o kadar yazmışım da şimdi baktım 15 kişi engellemişim, daha fazla sanıyordum..

Engellemek istemiyorum fakat maaşlı troller cidden can sıkmaya başladı. Adam partisi lehine başlık açıyor, diğer troller de 1 dakika içinde entry giriyor. Bayadır sözlükte gündem takibi yapmıyorum, merak ettiğim bir konu varsa başlığa uçuyorum.

biri direk mesajla kufur etmedikce engellemiyorum, umrumda degil.
bunlar engelle engelle bitmez cunku, ayrik otu..

Yani kaç kişi engellediğimi bilmiyorum. Bunun sayısına bakabiliyorsak biri söylesin, bakıp güncelleyeyim bu yazıyı. Engelle engelle bitmiyorlar. O yüzden "bu hali ile bile Ekşi Çöplük olduğuna göre demek ki engellemesem nasıl bir lağım olacak" diyorum. Hiçbir şey kaybettiğimi düşünmüyorum. Aksine engelleme kriterlerimi genişletiyorum. Kimsenin düşük zekalı ve salt küfür içerikli entrylerini göremedim diye üzülecek değilim.

Kaldı ki başkalarının fikirlerine de o fikirler objektif bir şekilde düşük zeka ürünü* ise saygı duymak zorunda değiliz. Engeli bas, geç.

* eksisozluk.com

rahatsız edeni, trollü engellersiniz tamam. hadi hoşuna gitmeyeni de engellersiniz ama hoşunuza gitmeyen herkesi engelliyorsanız bu ciddi bir sıkıntı. tahammülsüzlük. geçen biri yazmış şu kadar bin kişi engelledim diye. bu baya hastalıklı bir kafa yapısı. ondan sonra toplumda neden kutuplaşma var. bu zihniyetle uzlaşılmaz ki. her farklı düşünceye engel basıyor.

Kimseyi engellemiyorum zira sozlugu okumuyorum. %95 cop yazar. Ya hepsini engellemem lazim, ya da hic bakmamam lazim. Ikinci secenek daha efektif.

bu arada kusura bakmayın da bu kadar çok kişiyi engelliyorsanız iktidar olsanız muhalif gazetecileri içeri atarsınız :D hiç inkar etmeyin. aynı zihniyet çünkü. beni de çok engellediler ama küfür falan yoktu. tartışmada cevap veremeyince basıyorlar engeli.

Bütün sözlüğü engellemekle uğraşacağıma sadece badilere eklediğim kişilerin entrylerini okuyordum. Yeni badileri de mevcut badilerin beğendikleri entryler üzerinden buluyordum. Ha bir süredir sözlükten gündem takip etmeyi tamamen bıraktım tabii.

Siz ekşi sözlükteki ifade özgürlüğüyle ilgili adaleti sağlamakla görevli bir pozisyonda mısınız? Sanmıyorum. O halde neden kişisel alanınızı kurmayasınız? Bu da sizin kendi özel alanınızdaki hakkınız.

Zaten sözlüğü ne için kullandığınıza göre belli bir grubu komple de engelleyebilirsiniz. Atıyorum siz ekşi sözlüğü sadece teknolojik incelemeler için kullanıyorsunuzdur elinizden geliyorsa kalan herkesi engelleyip sadece teknoloji incelemesi yazanları bırakabilirsiniz yani, siz engellediniz diye kimsenin ifade özgürlüğüne halel gelmiyor ki :D bu hususa dikkat etmesi gereken kişiler sözlük yönetimi. Sizin gibi diğer insanların da orada içerik üretmeye hakları var. İşin özgürlüklerle ilgili kısmı burası. Ancak sizin de onların hangilerini görmek istediğinize karar verme hakkınız var. Bu durum diğerlerinin ifade özgürlüğünü engellemez ya da zararlı bir durum da yaratmaz.

Bu kadar büyütmeyin olayı, şaşırdım yorumların bazılarına :D

Siyaset konuştuğunuz ayrı bir mecra vardır, ekşi sözlüğe geldiğinizde kafanızı rahatlatıp biraz başka şeyler görmek istiyorsunuzdur. Sorun ne bunda? Ya da hiç konuşmak istemiyorsunuzdur. Yapmayın lütfen.

Ben farklı fikirleri de takip etmek, iletişimde kalmak istediğim için KÜFÜR EDENLER HARİÇ kimseyi engellemiyorum.

Çok faydasını da gördüm. Pek çok yanlışımı düzelttim, pek çok yeni şey öğrendim.


.

pasaport zorunlu değil çıkış harcı mecburi

Yurt dışı çıkış harcı adı üstünde (eğer çifte vatandaş ya da başka ülkede oturum kartınız yoksa) KKTC'ye gidiş dışında ( orası yavru vatan diye sanırsam) kimlik pasaport fark etmeden o pulu ibraz etmeniz gerekiyor.

Gürcistan ile kimlikle gitme antlaşması da devam ediyor.

Sadece kimlikle ve vizesiz giriş yapılabiliyor ayrıca 1 yıla kadar ikamet izni olmadan ikamet etme hakkınız var. Çıkış harcı adı üstünde mecburi fakat ödemeyi internet bankacılığı veya kredi kartı ile yaparsanız ödemeniz sisteme düşüyor.

Sifir alindi. 3 ay sonra hayalet ekran gitti. Parcanin gelmesi tamiri 1 ay surdu. Ikinci yıkamada citroen yazisinin 2 harfi dustu. Dacia al daha iyi. Sirket arabasi 20.000 km bile olmadi

arçelik

bende samsung var memmunum. ama arcelik daha ucuzsa onu da alirim.
önemli olan su eski tip icinde buzlanma yapanlardan olmamasi.
ve de a+++ en yüksek hangisi ise ondan olmasi. enerji tasarrufu uzun sürede cok fark ediyor.

arçelik ve beko aynı marka zaten. ikisi de aynı çatı altında. 5 senedir arçelik beyaz eşya kullanıyorum. hiç sıkıntı yaşamadım. annem de senelerdir beko kullanıyor.

beyaz eşya biraz da şans işi. ankastre set aldık, siemens. fırın tuşu bozuk çıktı. değiştirdiler, o da bozuk çıktı. binde bir ihtimal dediler bir de :D ha servis üzmedi, o da bi artı.

ben olsam arçelik/beko'dan uygun olanı alır geçerim.

Enerji sınıfı ile ilgili bir not ekleyeceğim ben de yeni çamaşır makinesi alırken öğrendim. Arçelik/Beko/Altus yeni AB sınıflandırmasına geçmiş o nedenle mesela şimdi B görünen eskinin A+++sına tekabül ediyormuş.

gmt master II batman

gmt

cercevede sayilar yazmadigi icin sky-dweller

Submariner tabi ki. Her şey ile takarsın.

hiçbiri: Explorer 2

Malesef hiçbiri o kadar çok cakmaları üretildi ve bu modeller taklit edildi ki sevimliligi kalmadı.


Siradan çin isi saatler bile rolex kopyası oldu. imitasyonlari saymiyorum bile. Geçen daha asansorde 20 li yaslarda çocuk rolex gmt takiyordu tabiki çakma.

Çok param olsa yine rolex takmam. Grand seiko favorim

Benim de artık günün sonunda vardığım nokta şudur: Bir insan isteyerek iyi veya kötü olamaz kanaatimce. Belki bir süreliğine… sonra özüne döner elbette. Maya dediğimiz şey var ya işte ona çeker seni.
Kötü olamadığı için, toplumun çürümüş ahlaki norm ve kurallarına uyum sağlayamayarak, yediği kazıklar sonunda,aslında içten içe kızdığı şey insanların kötü olması değil, kendisinin engelleyemediği iyiliğidir. Bilir kendisini ve değişmeyeceğini ve bilir toplum nazarında bunun para eden bir şey olmadığını.
O yüzden insanın toplum nazaranda bir kıymeti harbiyesi olması için kötü olmak değil kötü doğması gerektiğidir. Hangi taraftan doğarsa doğsun insan, bu övünülecek şey değildir. Çünkü; bilinçli yapılmayan eylemlerle sadece deliler övünür.

Türkiye'de hala insanların %60'ı iyi bence. %20'lik çıkarcı, üç kağıtçı, iyi davranınca tepene çıkmaya, seni sömürmeye çalışan bir kitle var. %20'de arada. Genel olarak iyi ama ara ara kendi çıkarı için kötüye kayan kesim.

Bence toptancı bir tutum yerine, adamına göre davranmak lazım. Karşıdaki kurnazlık yapıyor, senin iyi niyetini sömürüyorsa, vuracaksın kırbacı. Eğer o da aynı iyi niyetle davranıyorsa, devam...


.

bunu yorumlayabilmek için seni dışardan gözlemleyebilmek veya tanımak gerekir. çünkü neye göre "iyi" neye göre "kötü"? ben üni 2'de olduğum şehre gelmek isteyen arkadaşımın aylarca belgeleriyle vs uğraşmıştım, geldi dönem sonuna kadar 3 ay için odamı paylaştım, yaz tatili oldu çocuk bana danışmayı geç sormadan tanıştığı biriyle eve çıkıp gitti, oysa çok konuşmamıştık ama niyetimiz dönem başında beraber ev bakıp eve çıkmaktı. ama bu arkadaşım o günde, yıllar geçti bugünde hala sağda solda "biz dost için kurşun atar yeriz" , "biz bu hayatta en çok unutulmayı yediremedik", "biz dostluğu kanımıza yazmışız" vs gibi vaazler veriyor. sorsan kendisi mükemmel, hep haksızlığa uğramış hep kötü şeyler onun başına denk gelmiştir :D şimdi sormak istediğim ya sen de böyleysen? nerden bilebiliriz?

ha yok değilsen, gerçekten de kötü bir ortamda, saygı seviyesi düşüklerle muhattap olmak zorunda kalmışsan da ruhsal bir dönüşümün içindesin diyebiliriz. merak etme, eskisinden kötüye gitmeyecek daha iyi olacak bu dönüşüm. insan 3 kere ölür; ilki saflığını yitirdiğinde ikincisi masumiyetini yitirdiğinde, üçüncüsünde ise gerçekten öldüğünde. sen ikinci ölümünü yaşıyorsundur muhtemelen. daha güzel ve sakin bir aşamaya geçiyorsun sadece

iyi bir insan olmaktan siyah beyaz gibi toptan vazgeçemezsin, belki sana yanlış gelen insanlarla ya da sana zarar verebilecek olaylarla mesafelenmeyi öğrenebilirsin

Kitap önerisi: Kibar olma gerçek ol.

Kendini tanıyıp geliştirmek istiyorsan ruhsal terapiye başla kanki.

Karşılık bekleyerek “iyilik” yapmak içten pazarlıklılık oluyor. Kimse benden kendilerine iyilik, yardım vb. istememişse insanların işlerine burnumu sokmamaya çalışıyorum. Çünkü karşımdakinden iyilik beklemesem bile minnettarlık bekliyorum; ki böyle bir hakkım yok aslında. İyi niyetimin istismar edileceği ile bir kaygım var, ama 40 yılda bir “düzgün” bir insana denk gelince bu milletin derdi beni germesin düşüncemden utanmıyor değilim. Özetle, ben birine yaptığım iyilik karşısında kuru bir teşekkür bir almamışsam bu muhatabımın ayıbı deyip geçmek lazım bence. Herkes kendinden mesul.

iyi bir insan oldugunuzdan emin misiniz once onu sorgulamak onemli. yaptiginiz 'iyi'likleri iyi bir insan oldugunuz icin mi yapiyorsunuz yoksa cok derinde yatan 'kendim olursam sevilemem' inanci ile hayir diyemediginiz, insanlari memnun etme gudusuyle mi yapiyorsunuz ona bakmak lazim. iyi insan olmak demek, kimseye hayir dememek ya da beklediginiz karsiligi goremediginiz insanlari hayattinizda ayni derecede tutmak ve kendinizden vermek demek degil ki. insanlara kibarlikla davranip mesafenizi korumak da bir secenek ve bu da bir 'iyi insan' olma halidir. iyi insan olmak istiyorsunuz diye herkesin her seyine kosturmak ya da saygisizliga ve kabaliga eyvallah demek zorunda degilsiniz.

Kendi ic huzurun için iyi bi insan ol.

insanların iyi olarak sıfatlandırılmasını kavrayamıyorum. insanların insan doğasının iyi olmasına inanmıyorum. doğru davranmak iyi olmak demek değildir.

dürsüt davranmak da iyi olmak değildir, size göre iyi olan başkasına göre kötüdür. adil olmak zorunda değil kimse.

bence önemli olan huzurlu olmak. huzurlu olmaya gayret ediyorum hayatımda. kendim için iyi ve doğru neyse onu yapıyorum. başkalarını düşünmüyorum

merhametli, iyi, doğru ve saygılı davranmak kimi zaman kibrin alametidir.

Sebebi hakkında yorum yapamayacağım ama benim de hoşuma giden bir kültür. Mesela istediğim işe girebilsem benim de aklıma ilk önce tanıdıklara bir yemek ısmarlamak, tatlı vs almak gelir. Birisi güzel bir durumun ardından bana yemek ısmarladığında ya da bu tarz bir şey hediye ettiğinde de mutlu olurum, onun mutluluğunu benimle de paylaştığını düşünürüm

bedava sirke baldan tatlıdır hahaha

avatar; bahsettıgın abartılı tepki davranış tonunu ıyı tanıyorum, ıstısnalar olabılır, bununla beraber ortalama görgü kültür sevıyesıne sahıp ınsanlar bu tür bedelsız menfaatlere cıldırıyorlar, bır gormemıslık, bır ac gozluluk bır hazımsızlık, manevı doyumsuzluk sozkonusu bana kalırsa. kendısı aynı yıyecegı alabılecek durumda olsa da, baskasından gorunce bayılmak, neredeyse karaktere baglanabılecek bır durum gıbı artık. aynı abartılı tepkılerı baskasında guzel olumlu bır sey gordugunde yapanlar da cok, oo evın cok guzelmıs, oo elbısen cok guzel. vs. ne olabılır kı, en guzel en ıyının lımıtı yok bu dunya uzerınde. ustelık ulkede ıc bır seyın gercek degerıne satılmadıgı gunumuzde. uyduruktan bır mala o gun mal sahıbı oyle ıstıyor veya serbest pıyasa dıye 3 katı para verılmesı ıstenıyor ne yazık kı.

gözlemin doğru ancak sen biraz fazla kafana takıyorsun bu durumu, yani büyütüyorsun bence.

öncelikle bu bizim ülkemizde bir kültür. insanlar birbirlerini yemek yedirerek hoşnut etmeyi seviyor. kulağa dışardan bakıldığında saçma ama durum bu. terfi olur, çocuğu olur, mutlu olur bir insan ve bunun için yaptığı ilk şey etrafını yedirip içirmek olur. misafiri gelir, onu güzel bir yerde yeme içmi ile ağırlamak ister. yemek yeniyor olur yemeğin en güzel tarafını daima değer verdiği insana (çocuğu, eşi sevgilisi vs) verir. ya eliyle besleyerek flört eden insanlarız biz sen ne diyorsun :D:D balık restoranına gittiysek karides söylerim muhakkak ve böyle tereyağına ekmek banıp ekmeğin ucu bir tane karides ve bir tane sarımsak takıp sevgilime/ flörtüme yedirmek imza hareketim benim asdfagshjd

sonuç olarak kodlarımıza işlenmiş bir olay bu. tam tersi yemek verilen insanlar konumundayken herhalde (yukarıda yemek ~ değer ilişkisi bağlamında) değerli hissettiğimiz için mutlu oluyoruz.

son olarak "ya ne tatlı verdi sağolsun çok iyidi" güzel bir davranış. karşısındaki insanın yaptığı jesti hora geçirtmek için kurulan bir cümle. bunu diyen insan benim gözümde iyi bir insandır. konunun büyük oranda ''ooo beleş yemek'' ile pek bir alakası yok. hiç yoktur demiyorum ama genel olarak durum bu.

aslında yemek yeme muhabbeti değil sizi irite eden, "ani bakıyorum insanların altında milyonluk araba, 3 kuruşa kredi ödeyerek ev almış hali vakti yerinde bildiğin zengin ama hala gözü "oo beleş baklava lan, oo bizi yemeğe götürdü oo" kısmında bahsettiğiniz bedava etin yahnisine tamah etmeleri sizi rahatsız ediyor.

master yaparken tr'nin en iyi 3 üniversitesinden birinde seminer dersinde prof.'un ısmarladığı pizzaya hayatlarında hiç pizza görmemişcesine saldıran tiplere şahit olunca ben de aynı mide bulantısını yaşamıştım. ikinci mide bulantısını işe başladığımın ilk günü serviste tatlı muhabbeti yapan 60'lık emmilerde yaşamıştım.

Yemek yemek sosyal bir eylem ve insanlar toplu şekilde aynı şeyi yemeyi seviyor. Çok derine insek avcı toplayıcı döneme bile bağlayabiliriz ama şimdi o kadar da uçmayayım :d

Bi de üstüne kültürel olarak bizim toplumumuz yemeğe ekstra önem atfediyor. Hatırlarsınız bir iki sene önce İsveç'te komşunun çocuğu odada beklerken ailece yemek yenmesi olayı gündem olmuştu. Yani bunu Türkiye'de bir aile yapsa onu mahalleden kovarlar, onu geçtim Türkiye'de kimsenin aklına da gelmez çocuk odada beklerken bi yemek yiyelim diye.

Yani bunu beklentiye dökmek bence de bazen abartı olabiliyor, yani terfi alan birine "Oo tatlını ne zaman yiyoruz" demek ya da "Yarın çikolata dağıtılacakmış, gidelim" demek beni de rahatsız eden durumlar olabiliyor ama sonuç olarak her toplumun kendi dinamikleri var ki ben de bazen böyle "beleş" yemek olayına yükselmiyor değilim sdjsdj

Cenaze evinde yemek bekleyen ve bunu "adet" olarak niteleyen toplumdan bahsediyoruz.

Daha yeni şahit olduğum diyalog: kişi ameliyat olacak, hastanede ziyarete gelip birkaç saat kalacak kişiler tost yese olur mu normal yemek mi ısmarlanmalı. Tartışma konusu oluyor.

Yeni doğum yapmış, acı çeken bir annenin hastanedeki odasına doluşan 8-10 kişinin börek-tatlı peşindeki videosunu izle(me)meni öneririm.

Varoşluk, çıkarcılık, görgüsüzlük ne ararsan var ben de bıktım. Bu tip diyalogları duymazdan gelmek, ortamdan kaçarak uzaklaşmak en sağlıklısı.

Yemek konusuna katılıyorum fakat mesele sadece yemekle sınırlı değil Türkiye'de her şey abartılı, saygısızlık, görgüsüzlük, varoşluk, lümpenlik, ahlaksızlık, toplum kurallarına aykırı hareket etmek, başkalarının haklarını çiğnemek Türkiye'de ''özgürlük'', ''modernlik'' veya ''zekilik'' olarak pazarlanıyor. Türkiye'de fakirlik olduğuna katılmıyorum Türkiye'de ki israfın ve gösteriş budalalığının haddi hesabı yok insanlar gelirine oranla en pahalı lüks cep telefonları, ayakkabılar, kıyafetler, arabalar almak için birbirleri ile yarışıyor insanlar kendileri için yaşamıyor başkaları için yaşıyor çoğunluk gösteriş meraklısı kadınlar sokaklarda çıplak geziyor vücutlarını teşhir ediyorlar erkeklerde estetik, dövme ve erkelerde küpe yaygınlaşıyor son yazdıklarım konu ile alakasız gelebilir fakat doğrudan konu ile alakalı Türkiye'de toplumun alışkanlıkları, tüketimi, günlük konuştukları konular, düşünce kalıpları, okudukları kitaplar, takip ettikleri kanallar s. toplum mühendisliğinin ürünü. (Buna LGBT ve feminist organizasyonlar ve sokak hayvanları üzerinden yapılan pr'da dahil) Eğitim sistemi düşük bir toplum olduğumuz için ucuz lokmayız maalesef sosyal medyada eya dizilerde nasıl pr yapılıyorsa ne popülarize ediliyorsa toplum bu şekilde dizayn ediliyor.

Bekar için Q3, evli için XC40.
sadece dış görünüşüne istinaden dedim.

İkisi de güzel araç, arasında kalsam motor gücü ve donanıma göre seçerdim. Q3 35 tfsi kullandım, güzel araç, ebatlarına göre güzel gidiyor, çok iyi yol tutuyor, şerit takip, kör nokta uyarısı, çarpışma engelleyici vs gibi donanımlarla oldukça keyifli olabilir.

Tipe bakarsak volvo daha yakışıklı duruyor, daha önce kullanmadım ama aşağı kalır yanı olmadığını düşünüyorum.

Volvo xc40
hem daha şık. hem volvo daha asil. hem daha sağlam

Mağdur olabilirsiniz

İlgili otel zaten biz yanlış yaptık demedi savunmasında, sadece milliyet farkını kullandıkları için üzgün olduklarını söyledi, yani bunun yapmaya devam edeceklerdir

bu konuyu ben de burada aylar önce sormuştum, o kadar kanıksanmış ki artık vatandaş bile "gitme, almazlar, uğraşmaya değmez" vs diyor. muhtemelen hiç bişey olmayacaktır çünkü otelciler de modern taksiciler gibi büyük sahtekarlık lobisine sahipler. göz boyama bir iki inceleme başlatıldı yazısı ile unutturulur bize. vpn kullanman bişey değiştirmiyor ben bizzat ingilterede yaşadığımda bile bunu yapmaya çalıştığımda bazı yerler direkt kabul etmiyoruz falan uyarıları koymuştu.

bu rezilliklerin artık biri bin para. düzelmeyecek de

ya arkadaşlar bakın hükümeti günahım kadar sevmem ama yanlışım varsa düzeltin,

bu uygulama zaten ülkeye turist çekmek amacıyla, döviz sokmak amacıyla yapılmış bir şey değil mi?

siz niye gidip de başkaları için tanınmış bir ayrıcalığı kullanmaya çalışıyorsunuz?

hem belki otel turist ağırladığını ispatladığında zaten belki bakanlıktan veya başka bir vergi indirimi vs o almadığı parayı alıyordur bir şekilde zaten o tarafını da bilmiyoruz.

arkadaşım hollandaya çalışma gitti. normalde mühendis 3500 euro ya başlıyorsa,
yabancı çalıştırma desteği, vergi indirimi gibi bir şey varmış yurt dışından geldiği için, kendisi 4000 euro alıyordu.

e şimdi ne yapsın oradaki çalışanlar çıkıp bir yerden vatandaşlık alıp kendi ülkelerine iş başvurusunda mı bulunsun.

bu ne böyle kardeşim biz alamıyoruz bu rakamları elin türkosu alıyor mu desin?

her şeyin bir planlaması, stratejisi var siz niye bir şeyleri çiğnemeye veya etrafından dolaşmaya çalışıyorsunuz?

ayrıca o kadar paraları türk otellerine niye veriyorsunuz gidin yunanistana mısıra falan daha iyi bence.

kendi ülkende turist kadar kıymetinin kalmamış olması başka bir konu.

ama mantık olarak bu hareket otellerin kurnazlığına kurnazlıkla karşılık vermek gibi geliyor bana. bu durumlarda da hangi kurnaz daha fazla nüfuz sahibiyse o kazanır. dolayısıyla evet çok büyük ihtimalle mağdur olan siz olursunuz.

Mağdur olursunuz. Kimi yerler aradaki farkı ister kimisi sizi komple reddeder.

Durumu savunmuyorum tabiki.

Ancak ülkeye giren yabancı turist sayısı turizm bakanlığının ve hükumetin her sene arttırmak için elinden geleni yaptığı bir metrik. Amaç turist çekmek. Yurt dışından para girişi, yurt içindeki paranın dolanmasına göre çok daha karlı.

Ayrıca istatistiksel olarak yabancı turist türk turiste göre daha fazla dolaylı para bırakıyor gidip biryerlerden birşeyler alıyor ya da oteldeki ekstra ücretli servislere daha çok yöneliyor. Dolayısıyla işletmelerin ve devletlerin motivasyonu bu.

mesela başımıza bunlar geliyorsa @ananiyimioguz nickli eleman gibilerin desteğini görmelerinin de katkısı var.

sanki akdenizdeki 40bin otelin 50-100 tane 5 yıldızlısı bunu yapmış da, biz 39900 tanesine gitmek yerine o 50-100'e takmışız. sanane kardeşim yunanistana gitmek istemiyorum? ankaradan uçağa binip 1 saatte antalyaya inip kendi ülkemin denizinde yüzüp siktir olup evime dönmek istiyorum belki. banane mısırdan yunanistandan? otelin bir kişibaşı gecelik yatak maliyeti vardır bunun üstüne kar marjını koyar der ki fiyatım budur. giden gider bu kadar basit. ama 50bin otelin tamamı gidip götü boklu ingilize 7 gece 8 gün her şey dahil oteli 30bin liraya satıyorsa, bana gelince 55bin diyorsa, sokarım öyle işe. ben ikinci sınıf vatandaş mıyım lan? götü boklu ingilizin iki katı parayı neden ödüyorum? o götü bokluların ülkesine bugün sen gitsen ananın babanın bile şeceresini isterler, tüm hayati belgelerini alıp kayıt altına alıp arşivlerler, sonra da 200£ başvuru ücreti cebe atıp "siktir git seni beğenmedik gelmene izin yok" derler. ama ben kendi ülkemde, kendi hakkımın olduğu, kendi atalarımın yaşamak için canını verdiği ülkede hepimize ait olan denize girebilmek için hem götü bokludan iki kat para vereyim hem de diğer vatandaşlar gelip "burnunuzu sokmayın her şeye, öyle yapmışlarsa öyledir" desinler. çıldırmamak sinirlenmemek elde değil.

siz gidin hintli falan olun. sömürge vatandaşı olmak sizin ruhunuzda var, özgürlük için alınmış topraklar falan size göre değil.

Ben bunu hiç fiyat farkı vs bakmadan bilmeden yaptım. Yerel sitelere güvenmiyordum otele iletilmedi vb. yorumlar okumuştum. Hep bookingden rezervasyon yapıp sonra oteli arayıp teyit etmiştim. İstanbul, Eskişehir'de düz otellere, Kemer'de de 5 yıldızlı otele gittim sorun olmamıştı fakat şeye emin değilim, booking euro fiyatı veriyordu otel o günkü kurdan tl'ye çevirip ödetiyordu. Yani bende fiyat avantajı oldu mu olmadı mı bilmiyorum.

@ avatar is back, sakin ol hocam sinirden sağlıklı düşünemiyorsun bana niye saydırıyorsun. sana bir örnek verdim, diğer ülkeler de dışarıdan gelen olduğunda avantaj sağlayabiliyor onlara neden bir şey demiyorsun diyorum? Çünkü gitsen kullanıyorsun işine geliyor değil mi?

Onların zorlanmamasının nedeni alım gücü, bizim yok ki alım gücümüz. sanki yabancı gelmese otelci senden 50 değil 30 mu alacak? yoo baksana fiyatı geri çekmek yerine gözünü hala yabancı gelmesine dikmişler.

neden? çünkü sen gittiğinde otelde parayı düşünmeden harcayamıyorsun. şehirde harcayamıyorsun. ülkeye döviz sokmuyorsun. en az para ile en çok verimi almaya çalışıyorsun. senin refahın yüksek değil kardeşim adam kendi karını düşünüyor seni niye alsın işletmesine? Burada bir şey yapılacaksa devlet yapmalı. Ki onun da parası yok. Var da işte nereye gittiği belli.

şu konuda çok haklısın biz niye kendi ülkemizde ayrıcalıklı olamıyoruz? çünkü paran yok hocam ister kendi ülkende ister başka yerde ol. tamam kimi ülke kendi halkını her şeyin üstünde tutuyor ama onların refahı yüksek zaten.

yani sen sonuca kızıyorsun, önce sebebe kızman lazım.

biz yeni girdik esnafçılık işine, bir klinik açtık. vatandaşımız gelmiş diyor ki ya hocam dişim sallanıyor bi çekiver. tamam diyorsun mesela 300 500 neyse. OO HOCAM NE YAPTIN YA ALTI ÜSTÜ TUTUP CEKICEN SALLANIYO ZATEN 100 lira bırakayım diyor.

senin şimdi istediğin kadar milli duyguların kabarık olsun, istediğin kadar vatanını sev, kendini döndüremedikten sonra bu b*ka batmış düzenin ceremesini ben niye çekiyorum ya. giderim parası olanı ararım, yabancı hasta ararım tabii ki. yoksa benim de rafahım yüksek olsa, hayat pahalı olmasa bedava da yaparsın sen o işi yeter ki gönüller bir olsun biz vatandaşı geri çevirince "hııaaa nasıl ama koyduk mu" diye arkasından bağırmıyoruz ki. onun verebildiği ile giderler kapanmıyor. Önceden esnaf yardım severdi. çünkü kendini döndürebiliyordu. şimdi yatırım yapıyorsun, döndüremiyorsun. giderler, kiralar, maaşlar çok yüksek. ama vatandaşta para yok.

ben çok mu mutlu oluyorum vatandaşım iyi hizmet alamıyor elin yabancısı alıyor diye? Hayır ama bunun sorumlusu ben değilim ki? ben battıktan sonra sen mi kurtaracaksın beni?

o yüzden yani ben gayet ülkemi seviyorum, yabancıların da gerisine atıldığımızın farkındayım. 3. sınıf bir ülke haline gelmemiz de hoşuma gitmiyor. fakat önemli olan üretmekse daha da önemlisi ürettiğini dışarı satmaktır, ihracat yapabilmektir. Döviz getirebilmektir.

O yüzden böyle durumlarda ayrıcalık tanınır yani bunun nesine kızıyorsun. Sonuç bu yani. Sebebi düşünsünler ona göre oy versinler ne diyeyim yani.

Ben de kızıyordum kira bulamıyoruz ev bulamıyoruz en iyi yerlerde araplar oturuyor suriler oturuyor diye. Fakat senin vatandaşın oraları alamayacak hale getirilmiş, ekonomin batırılmış, bunun sorumlusu ev sahibi olmamalı. Ticaret yapan olmamalı. parayı veren düdüğü çalıyor. bu kazanılmış toprakların satılmamasını istiyorsan ona uygun politikalar ve kararlar çıkaran bir hükümet seçmeliyiz. Senin benim otelcinin çabasıyla olacak şey mi?

Bu uygulama anayasa eşitlik ilkesine aykırı. Faturanızı alın. Paranızı geri alırsınız zaten.

eski bir otelci olarak yazıyorum, bu konunun milliyetle hiç ama hiç bir alakası yok.

yabancı tur operatörü diyor ki otele bir sonraki sezon için, şu kadar geceleme/kişi garantisi veriyorum, bunu da döviz bazlı şu şekilde ödeyeceğim. kontratla da bunu bağlıyor, yani otelin yasal sorumlulukları var bu kontrattaki fiyatların tur operatörü lehine korunmasıyla ilgili. yoksa otel herhangi bir münferit veya tur operatörünün geceleme kapasitesinin çeyreğine bile ulaşamayan bir acenteye aynı fiyatı verecekse, tur operatörü neden bu garantiyi versin ve kendisini yasal olarak yükümlü duruma soksun?

türk tur operatörleri benzer oranlarda geceleme/kişi garantisi veremediği gibi ödeme koşulları arasında da uçurumlar var.

otelde en nihayetinde bir ticarethane. sizin kendi dükkanınız olsa, bak şu kadar sipariş veriyorum ve garanti alacağım, döviz üzerinden ödeyeceğim, üstelik de vadeler kısa olacak dese, tl üzerinden ödeyen, vadesi daha uzun ve satın alma garantisi veremeyen müşterinizle aynı fiyatı mı verirsiniz?

üslup, faturanın açıklama kısmı vesaire elbette tartışalım ama sektörü hiç bilmeyen kişilerin bunu doğrudan milliyete bağlaması da, ne bileyim...

edit 1: sorun yaşamanız olası.
edit 2: buna neden olan ekonomik koşullar, yanlış turizm politikaları vb. de konuşulmalı. yani bu çok katmanlı bir konu, sadece otelcileri günah keçisi ilan etmekle çözülecek bir mesele değil.

@Phoebe tamam ben o tur üzerinden geldiğimde bana niye sorun çıkarıyorlar tc vatandaşıyım diye. ben o tur operatörü üzerinden aldım sonuçta .

@ Phoebe, söylediklerinin inandırıcılığı yok. Akdenizde 500bin yatak var avrupalılar 300-400bin tanesine geceleme garantisi veriyorken hiç mi türk bir şirket bunu yapamıyor allah aşkına? Hadi birimize 30k diğerine 32k olsa diyecem de tabiki de mantıklı bu, ok. Ama arada %100 fark olan oteller var. Bir tanede girişimci, bir tane de tur şirketi çıkıp ben garanti veriyorum deyip ingilize 30, türke 55k olan yere 35k fiyat veremeyecek? Çocuk mu kandırıyorsunuz anlamıyorum.

jülsezar doğru demiş. Siktirip garantiyi veren tur şirketinden almak istiyorum. Ne alakası var bunun garantiyle falan? Türküm diye yok çekiliyor. Ezberlemişsiniz “yabancılar garanti veriyor” yalanını bloomberg’deki turizm başkanından buraya aynı yalanı sıkıp duruyorsunuz.

booking.com uzerinden ayirmakla tur firmasindan almak arasinda bir fark yok mu? booking.com tur operatoru degil, paket tatil sunmuyor dolayisiyla fiyatlar vpn ile fark etmiyor diye biliyorum, booking.com'a farkli fiyat verebiliyor oteller ama nereden alirsaniz alin ayni fiyat uygulaniyor. haberin detayini bilmiyorum ama booking.com'da boyle bir fark olabilecegini ilk kez duyuyorum.

arkadaşlar, ben belirlemiyorum bu kontratları, otelciliği de bıraktım uzun zaman önce, sakin :)). ben bilgi paylaştım sadece.

booking.com'un yasaklanma nedenlerinden biri de bu zaten. ciddi bir lobi yürütüldü hatırlarsanız.

ve evet bildiğim kadarıyla türk tur operatörleri böyle bir geceleme/kişi garantisi veremiyor/vermeyi tercih etmiyor. onlar da haklı, ülkede ne bomba, ne kriz, ne olay bitiyor. belki de kendilerini bu sorumluluk altına sokmak istemiyorlar. o geceleme garantisi sadece otel kısmıyla bitmiyor ki tur operatörü için. bunun transferi var, rehberi var, var da var. türk operatörler bütün bunları göze alamıyor olabilir, bu normal yani.

@ananiyimioguz: seni yemisler sanirim, Hollanda'da yabanci isci aldik diye firma tesvik falan alamaz devletten. Ab icerisinde is alimlarinda butun ilanlarda once kendi vatandasina oncelik verir, sonra eu, sonra eu disi. Firma bu adam ulke disindna geliyor diye tasinma yardimi falan yapmistir kendi insiyatifiyle maksimum.

kassiopeia +1
ikisi farklı konular, booking skandal haberlerdeki gibi pek de indirim sağlamıyor öyle, ancak ufak miktarlarda avantajı olabiliyor. ben şimdiye kadar birkaç kez kullandım, mağdur olmadım.

Yazilanlarin tamamini okumadim ancak olay su: Siz TR'den aldiginizda devletin doviz pozisyonu acisindan sol cebinden sag cebine konulmus bir para gibi oluyor.Net doviz katkisi sifir.Hatta yurt disindaki satis kanalini kullandiginiz icin zarar bile oluyor.Yurt disinda yerlesik biri aldiginda ise ulkeye doviz girisi oluyor.Bu yuzden tum sistem yurt disi yerlesikler gelsin mantigi uzerine kurulmus.Devlet de verdigi tesvikler ile buna yonlendiriyor.Oteller Turkiye yerlesiklerinin yurt disi kanallardan ucuza almasina izin veremez mantik olarak cunku hem verilen tesvikler suistimal edilmis olur hem de Turk acentalari ile papaz olurlar.

@Phoebe, o alım garantisi vs. ya eski bilgi ya da insanları kandırmak için bir yol.

Çünkü hiç arada acente vs. olmadan, otelin kendi sitesinden oda rezervasyonu yaparken Türkiye'den girince başka, İngiltere'den girince başka fiyat çıkıyor. Bunun ülkeye döviz girmesini istemeleriyle ilgisi vardır o okey. Bunu deseniz kabul ederdim.

Fakat ikinci konu, serbest piyasa varsa (yok) benim gidip X ülkedeki şirketten ayırtmama karışamamalı. Sonuçta toplu oda ayırtan acente de elindeki odaları bitirmeye çalışıyor, aynı para İngiltere'den mi gelmiş Türkiye'den mi neden umrunda olsun? (uçak biletli vs. komple turlar ayrı olabilir, onu başka ülkelerde yerleşik olanlara satmayabilirler mesela ama onu da kredi kartından vs. anlamak kolay. O sistemi kandırabilen varsa ona da göz yumabilirler)

not: ya işin özü, hükümet halkın dışarı para çıkarmasını istemiyor ve turistin bolca para getirmesini istiyor. Türklerin vize işlerinin zorlaşması da bu yüzden, gümrük limitleri de bu yüzden, turiste yapılan avantajlar da bu yüzden.

turizmci olarak anlatmaya çalışayım. bunu turistlere ucuz türklere pahalı gibi düşünmeyin. oteller acentalarla yaptığı anlaşmalara göre fiyat verirler. bunun dışında satış yapmaları sözleşmelerine aykırıdır. Tüm oteller türklere pahalı turiste ucuz değildir. mesela ets den Voyage otel bakarsanız yerli fiyatları daha uygundur diye biliyorum. Şöyle özetliyim. ben bi ingiliz tur opeartörüyüm diyelim. otelden sezon boyu 100 oda 100 geceleme satın alıyorum ve çok önceden ödemesini yapıyorum. buna göre tabiki iyi bir fiyat alıyorum. ama diyorum ki ben bunu senden bu kadar zaman önce aldım parasını da verdim, sen başka biyerden ingiliz müşteri alamazsın, bana verdiğin fiyatın altına da satamazson, münferit olarak bile alamazsın. sözleşmeye ekliyorum bunu. e noluyo ozaman biz bakıyoruz aa ingilizlere daha ucuz satıyo otel diyoruz hayır adam zanında toplu almış parekende olarak satıyor. aynı sistem uçak bilelerinde de var. bunun gibi çok farklı anlaşmalar vs var.
vpn le rezervasyon yaparsan büyük ihtimal sorun yaşarsın evet. onun yerine yerel acenta fiyatlarına bakın ets, jolly vs de bazı otellerle anlaşıp iyi fiyat verebiliyor. yada otelin online fiyatlarına bakıp sonra direk oteli arayıp fiyat alın bazı küçük oteller buna düşüp elden ödeme durumunda daha uygun fiyat veriyor.

@Phoebe de aynısını anlatmış şimdi gördüm.

nhk ni youkosu+1

@edmond honda, dediğinin geçerli olması için belirli otellerin bunu yapması gerekirdi sadece. ülkede onbinlerce otelde durum bu. müşteri almamak, seçili almak vs dediğin şey tr gibi bir yerde 150-200 niş otelin yaoabileceği bir şeydir. 25bin tanesi aynı şeyi yapıyorsa burada art niyet ararun!

@entropik, dediğin şey hala "türk olarak neden bir yurtdışı acentadan alamadığımızı" açıklamıyor. adam isterse çılgın bir webcam şovu yaparak 1£'e almış olsun yatakları. banane şartlardan? sitesinden üyelik bile açmadan herkes paketi alabiliyor mu? evet. isim soyisim nationality soruyor mu? evet. bunların hepsini sorunsuz geçiyorum, acentada "banane amk nereliysen, ben şu kadar kar marjıyla paket satarım gel al" modunda satıştayken türk otelin beni almama sebebi nedir? bunu hala açıklayamıyorsunuz. hala salak yerine koyup "abi adamlar önceden döviz veriyomuş ucuza alıyorlar" diyorsunuz. kardeşim ben adama rakip acenta mı açacam ne alakası var? bizzat Jet2holidays'den (manchester'da direkt şubeden) adamlar geçen sene gel paketi satalım dediler sana, almama sebebim türk otelin beni reddetmesiydi. bunun açıklaması nedir? cevabınız yok çünkü tepeden tırnağa aynı yalanı papağan gibi ezberlemişsiniz ötüp duruyorsunuz.

Herkes farazi konuşuyor.

Son 5 ayda 3 kez booking'ten vpn'le rezervasyon yaptım, kimse sorun çıkarmadı. Booking yasağı geldiği sene, yani yıllar önce, Antalya'da bir otel bızıklamıştı ama sorun olmadı.

Acente durumuyla booking.com meselesi apayrı mevzular ama asıl detay;
Garantili rez diye bişey yok, istemediğini otele almama hakkı var otelin, sebebine de bir bahane bulur.

@Bruce: Kisin adamlar sinek avlarken otele gidersen tabi kimse bir sey demez:)

ben çok defa vpn ile türkiyeden rez yapıp kaldım.

@freedonia, son dönem örnek olsun diye son 5 ayı söyledim, 2018'den beri vpn rezervasyonu yapıyorum. Ki yaz otelleri değil bu üçü, haliyle sinek avlamıyorlardı.

Mağdur olabilirsin. X'te benzer durumdaki bir kişiden yabancı pasaport beyanı istediklerini okudum.

@avatar haklısın ama zaten www.ktb.gov.tr

Turizm bakanı acenteci. Tabii ki otelleri ve acenteleri düşünecekler. Seni mi, beni mi düşünecekler? Tıpkı sağlık bakanının hastane işletmecisi olduğu gibi. Hizmet değil, kar amaçlı adımlar atıyorlar. Ya döviz girecek ya da otel ve acenteler zengin olacak. Yani ya kötü yönetilen ekonomi sebepli uçan döviz baskılanacak ya da acentelerden otellerden gelecek "sakal" ile yollarına bakacaklar. Sahiller neden belirli gruplara ve kişilere verildi sanıyorsun?

Hayır booking.com'dan yapılan rezervasyonlarda mağduriyet yaşamazsın. Booking.com tatil paketi satmıyor. Ayrıca yine booking.com'da lokasyon bazlı ciddi bir fiyat farkı çıkmaz. Anlık ve ufak fiyat avantajı/dezavantajı çıkar ancak. Gönül rahatlığı ile rezervasyon yapabilirsin.

@avatar demek istediğim şu ki, hiçbir işletme, pis türkler lan şunlara iki misli fiyat çekelim demez neden desin? ha bazı oteller avrupalı olsun otelimde türkler ruslar araplar gelmesin diyip onlara yüksek fiyat çeker ama bu apayrı bi konu. booking.com un sözleşme detaylarını bilemiyorum ama mesela ben de bir acenta olarak, elimdeki fiyatlardan yerli turiste satış yapamıyorum. çünkü çalıştığım otellerin ets ve jolly yle tek yetkililik anlaşması var. bendeki fiyatların daha düşük olduğu dönemler oluyor, ve ben de yerli turistten gelen talebe utana sıkıla türk pasaporta mı yabancı pasaporta mı sahipsiniz diye sormak durumunda kalıyorum.
bide sinirlenme :) biz turizmciler olarak bi araya gelip türkleri kazıklamaya çalışmıyoruz. ben de işim haricinde para harcayıp bir türk olarak tatilimi yapıyorum. sadece bunda bi art niyet olmadığını, sözleşme detaylarını bilmediğimizi söylemeye çalışıyorum.

herhangi bir şampuan erkek tipi saç dökülmesine fayda etmez. normal market şampuanı kullanmaya devam.

Dandik şampuanlar kesinlikle döküyor saçları. Vichy tavsiye ederim. Ya da doğal sabun.

Minoxil'i kullanıldığı sürece etkili olan birşey, bıraktığın zaman eski halinden beter olursun.

Şampuan olarak prozinc plus al, saç ekimi sonrası genelde merkezler bu şampuanı verir.

www.dermoeczanem.com

alternatif olarak saç ekimi ve öncesi verilen vitamin takviyelerinden alıp deneyebilirsin. Ana etken maddesi saw plametto denilen bir bitki düşük oranda dht blokladığı belirtilir.
www.orzax.com.tr


Genel bir tavsiye olarak da dahiliye'ye gidip, kan değerlerine baktırmak, vitamin, mineral, d3 değerlerini kontrol edilmesi, bir yetersizlik, eksiklik var mı diye.

erkek tipi saç dökülmesini önlemenin tek yolu dht bloklyaıcı ilaçlar(finasterid) kullanmak ve yeni saç çıkışı içinde minoxidil kullanmak şuan için,
yan etkisi, artısı, eksisi olan çözümler bunlar, pahalı şampuan, losyon v.b çözümlere boşu boşuna para verme.

saç ekimi öncesi ve sonrası yaşına ve dökülme tipine göre birçok merkez finasterid kullanmanı söyleyecektir. Bunlar sürekli kullanım gerektiren ve kişiye göre ciddi yan etkileri olabilen şeyler, bakıp, araştırıp,düşünüp ona göre değerlendirmek gerekir.

Erken yaşlarda(20-30) yapılan ekimlerde dökülmeler agresif bir şekilde devam ediyorsa, ilk bir kaç yıldan sonra incelme ve seyrekleşmeler sık karşılaşılan durumlardır.

fikir vermesi açısından aşağıdaki sitelere göz atabilirsin.
www.sacekimisonuclari.com

www.reddit.com

minoxili bırak derim en kısa sürede. hiçbir işe yaramıyor eskisinden beter yapıyor. doğal içerikli saçına en az zarar verecek bir şampuan kullan. sebamed hergün kullanım yada dalin bebe şampğuanı olabilir. çok da koruma ya dökülen dökülsün sonra git ektir :) bu sefer ekildikten sonra dökülcekler falan bisürü iş.

Cildiye hekimi eczanelerde satılan Biotin içeren şampuanlardan tavsiye etmişti.

İçinde paraben, sls vs. olmayan şampuan veya sabun. Defne sabunu veya zeytin de olabilir.

aksine profili yüksek, can dostum, tam güvendiğim kişi/kişiler demektir.

El üstünde tutulması gereken, profili en yüksek kişidir.

Hocam gelen misafir "Ben bi biftek alayım" dese daha mı hayırlı misafir olacak anlamadım. Ben ki çok yemek seçen biriyim, gittiğim evde ne yemek varsa onu yerim, olması gereken budur yani

Ben çok şaşırdım böyle bir soruya. Hayır değildir tabi ki, hiç böyle bir şeyin düşünülebileceğini bile bilmiyordum.

Yani zahmet etmeyin diyen insanın bunu söylerkenki niyeti değişebilir. Kimi laf olsun diye söyleyip aksinin yapılmasını bekler, kimi gerçekten samimi şekilde söyler. Ancak "ben misafir gittiğim yerde iyi yemek beklerim" diyen birisiyle hiç karşılaşmamış olsam da, böyle birini görsem çok şaşırır ve hakkında olumsuz düşünürdüm.

Yani aslında cidden şaşırdığım için ne desem bilemedim. Ben yemeği özensiz buldum, daha iyi olmalıydı diyen biriyle karşılaşacağımı hiç sanmıyorum.

Sizin nereden aklınıza düştü ki bu? merak ettim.

Nundu +1
Akhenaten +1

Profili düşük? Aklıma bile gelmez.

Yemek daveti gerçek bir durum değil sadece örnekti aslında. Gelecek misafirin yemek için özel siparişinin olması kulağa abes şekilde nasıl küstah geliyorsa, benim örnekte de nezaket kör göze parmak olmuş. Asıl kastettiğim aslında nezaketin, iyi niyetin yanlış anlaşılıp, insanın kendine ne kadar değer veriyorsa başkalarının da ona sadece o kadar değer vermesiyle ilgiliydi. Aşağılık kompleksi olan, öz değeri düşük birinden de benzer durumlarda benzer şeyler söylemesi beklenir ya hani, bunun ayrımını bizi çok da iyi tanımayan insanlar yapabiliyor mu acaba onu merak ediyorum.

"ne versen yiyecek misafir" deyimini geçen haftalarda fatih altaylı'nın yayınlarından birinde duymuştum. o başka bir bağlamda kullanmıştı bunu ama aklıma bunu getirmişti.

Misafir ağırlayacaksam ve yemekli olacaksa güzel bir ana yemek ve meze, tatlı vs olur masada. Eğer birisi ben et, tavuk, balık yemem derse mezelerle bile idare edebilir. Hele ki en baştan "zahmet etmeyin" dedilerse gerekirse dışardan istediği bir yemeği söylerim, eşim evdeki mevcut malzemelerden bir şeyler ayarlar.

Eğer evime çağıracak kadar değer veriyorsam en iyi şekilde ağırlamaya çalışırım, hiç kimse için "zahmete değmez" demem.

Çok samimi bir arkadaşım geliyordur, o zaman duruma göre gerekirse dışardan pizza söylesem de sıkıntı olmaz. (hatta pizza daha pahalıya geliyor sdfgsdf)

@beyefendi, anladım. Eh tabi, insanın kendine verdiği değer nasıl muamele gördüğünü de etkiliyor ister istemez. Ancak örnek biraz zorlayıcı olmuş gerçekten. Yemek konusundaki tavırlar genelde kültürel kodlarla sıkı sıkıya sınırları çizilmiş şeyler.

Örnek bir açıdan da iyi olmuş, çünkü "insanın kendine verdiği değer" talepkarlıkla ilişkili değil her zaman. Şımarıklık ve bencillik gibi kavramlar da var. Eğer kendine saygı konusu yanlış anlaşıldıysa belli bir zihinsel çıta aşılıp bu olumsuz sınırların içine de ilerlemek olası.

İnsan hakkını koruyabimeli, gerektiğinde mesafe koyabilmeli bu daha çok karakterle alakalı bir durum. Kendine saygısı olan insan şunları şunları yapar demek çok güç. Birçok konuda bu geçerli, davranışlar ortamın kokusuna göre anlam kazanır. Kendine saygısı olan ve olmayan insanlar arasındaki fark da onlar istese de istemese de kendisini bu sebeple hissettirir zaten.

Çevrenizdeki insanlar da haliyle farkında olsunlar ya da olmasınlar bunu algılayacak ve ona göre davranacaklardır.

Empati, nezaket, tevazunun eziklik olarak algılandığı bir toplumda, evet “düşük profil.” Ben düşük profilliyim mesela bu bakış açısına göre. Ama bencil, kaba ve kibirli olacağıma ezik olayım daha iyi.

Bence öylesine söylenen, otomatik bir laftır. Hiçbir anlam ifade etmez.

Ben de gittiğim yerlerde bunu. söylerim ama öylesine değil, samimiyetle. Asıl maksat görüşmek konuşmak ne de olsa.
Düşük profilli biri olma meselesi değil bu bana göre.
Arkadaşlarının yanına hal hatır sorma kılıfı altında sadece midesi için gidenlerden ben de hoşlanam.

enteresan bir soru, hic dediginiz gibi bakmamistim.
soyle yazmissiniz; iyi niyetin yanlış anlaşılıp, insanın kendine ne kadar değer veriyorsa başkalarının da ona sadece o kadar değer vermesiyle ilgiliydi. Aşağılık kompleksi olan, öz değeri düşük birinden de benzer durumlarda benzer şeyler söylemesi beklenir ya hani, bunun ayrımını bizi çok da iyi tanımayan insanlar yapabiliyor mu acaba onu merak ediyorum.

buna istinaden sanirim ben soyle dusunuyorum, ben degerliyim, benim degerim bana hazirlanan sofra ile belirlenmedigi gibi sofrayi hazirlayan kisi tarafindan da belirlenmiyor. ama kendi degerimi bildigim icin bana ozen gosteren insanlarla birlikte olmayi seciyorum (ve ben de ozen gosteriyorum). yeni tanistigim birinin hazirladigi/hazirlamadigi sofra benim degerimden cok onun ozeni/ozensizligi/zamani olup olmadigi/aliskanliklari/kulturu ile ilgilidir. dolayisiyla bu konuya deger uzerinden degil bu cercevede yaklasirim. zamani olmamis olabilir, ya da ozensiz biri olabilir. eger yakin arkadaslarim davet ediyorsa zaten ne varsa onu yeriz evet, bazen de yemeyiz, mukellef sofra hazirlarlar.

son olarak, beni yemege davet eden birine hic dediginiz gibi bir sey deme ihtiyaci duymadim acikcasi, beni yemege davet ettiyse ztn ne pisirip pisirmeyecegini dusunmustur, o onun sorumlulugunda olan alandir, boyle bir yorum yapma ihtiyaci duymam, tesekkur ederim, gidip gidemeyecegimi soylerim ve bir sey getireyim mi derim, hele hele de yeni tanistigim biriyse.

yakinimsa zaten usulunu bildigim icin kendini misafir agirlamak icin paralayan biriyse soylerim boyle bir sey sanirim. dediginiz yorumu genellikle kendim birine gitmeyi teklif ettiysem soylerim, yani 'ayse sana geleyim aksam ama lutfen bir sey hazirlama vs.' gibisinden.

skype'tan türkiye içinde kullanabileceğin bir paket satın alırsan eğer en azından vodafone ya da bankaları arama zahmetinden kurtulabilirsin. ilk iş türkiyedeki operatörü arayıp (skype ile) sms alamama sorununu çözmen gerekiyor. bu çözüldükten sonra amerika hattını çıkarıp wifi ile internete erişimin varken banka uygulamalarına giriş yapmayı deneyebilirsin. formattan sonra da yetki sorunu olmadan erişebiliyor olman gerekir.

Merhaba, network secimini manuel yapip cikan networklere tiklayarak baglanmayi deneyin. Bazen baglanmiyor, ard ardarda bussuru deneyince baglanabiliyor. Hangi sirketin networkune baglandigini hatirliyorsaniz ona zorlarsiniz. Ben de bu sorunu yasamistim boyle cozmustum. Baglandiginda sorun cozuluyor. Bir de hatta 6 ay mi neydi para atmayinca kesiyorlar, ondan da baglanmiyor olabilir.

sim 1 sim 2 oluyor. yenisini takınca eskisi inaktif olmuş olabilir. sim kartı yönetimi bölümüne bakın.

@beyfendi tesekkurlerskype mantikli

@lollok ikinci hatti cikarmama ragemn duzelemdi dedigini tam olarakn nasil yaptiniz

@tabu hatlari cikarsam da olmadi

Benim Samsung da settings-connections-mobile networks-network operators kisminda, sizde de benzerdir sanirim. Giriyorsunuz sim 1-sim2 altta hangisiyse secip connect automatically secenegini kaldirip scan networks diyorsunuz. Biraz vakit aliyor, sonra telefon etraftaki sebekeleri gosteriyor. Tr hattiniz amerikada hangi network ile anlasmali ise o networke tiklayarak manuel baglanti yapiyorsunuz. Bir deniyorsun olmuyor ama ust uste denediginizde baglaniyor. Gerekirse 5-10 defa manuel baglanmayi deneyin. Bir sebeke olmuyorsa oburunu deneyin. Tr hattinda bir sorun yoksa eninde sonunda baglanacaktir.

@lolok vodafone u arattim kuzenime vowifi arama duzeldi ama hala sms gelmiyor aglarada tikladim elle sectim ama sms gelmiyor

temmuz-ağustos klimayla yaşarım alerjim yok klimaya diyorsan ya da o ayları serin yerlerde geçirebilirim diyosan mis gibi şehirdir.

2 şehirde de yaşamadım ama mantık olarak kültür etkinliklere düşkün biriysen (film festivalleri, konserler, sergiler vs.) mersin üzer seni. ya da bir gün zanzibar mutfağı bir gün laos mutfağı yiyim gibi gurmelik zevklerin varsa gene üzer seni. bu tarz metropol alışkanlıkların yoksa sıcakla da sıkıntın yoksa bir eksisini hissetmezsin.

yazin yaylalarda yoruk festivalleri oluyor onlara katilirsin. :)
hirsizlik coktu benim zamanimda. yemek, pazar cok daha uygun.

Mersin'in ne olduğunu iyice anlamak için hamamda aralıksız 3 gün geçirmen gerekir.
Sonra bi daha konuşalım

Mersin benim de radarimda olan bir yer ilerisi icin ancak yorumlara katiliyorum. Tek cekindigim nokta sicaklar ve eklimi. Bu yaz ilk defa Antalyadan Mersine dogru bir tatil planliyorum ve sonucunu merak ediyorum.

Adanalıyım iklim aynı Mersinle ve Mersinde hatıra kalır zaman geçirdim. Yaşanmasına yaşanır bunlar çok bir kaybın olmaz ihtiyaç giderme açısından.
Ancak sosyal çevren sıfır olacak. Kiminle gezecen tozacan arkadaş yok eş dost yok. Yani ben taşınacak olsam bunları düşünürdüm.

İmkan açısından tabiki İstanbul fersah fersah önde. Ama Mersinde de her ihtiyacını giderirsin. Ama ne bilim konser maç vs dersen onları ararsın.

Mersin tr’nin en sıkıcı şehirlerinden birisi olabilir.

İlle de güneye gideceksen sadece antalya.

Mersin benim canım memleketim. Son yıllarda çok göç aldı ama hala çok güzel şehir bence, imkanım olsa ben Mersin'de yaşamak isterdim.

Sadece çok çok çok sıcaktır, nem çoktur. Astım, alerji gibi rahatsızlıklarınız varsa bu bir sorun olabilir.

Kültürel olarak Ankara, İstanbul, İzmir'den sonra opera sahnesi olan nadir şehirlerdendi mesela; pub, eğlence yerleri kültürleri de var. Konserler için mekanlar var ( tabii bir İstanbul yoğunluğu bekleyemeyiz ama ben o yoğunluğu şu anda yurt disinda bile bulamıyorum), yürüyüşe ciksaniz sahil cıvıl cıvıl. İlçelerinde doğayla iç içe gezilecek bir sürü yer var. Ayrıca birkaç yeri haricinde giyim, kuşam, alkol vs konusunda asla sorun yaşanmayan bir şehirdir ki anadolu şehirlerinde bu önemli bir detay bana kalırsa.

Gelin gelin bir siz eksiktiniz, 5 milyon yapın nüfusu! :D

adana'da ekipte uzaktan calisan bir arkadasimiz vardi surekli elektrik kesintisi yasiyordu ve biz problem etmiyorduk ama bazi sirketler icin buyuk sorun olabilir. uzaktan calisiyorsaniz diger etkenlerin yaninda elektrik, internet servis saglayici vb. dikkat etmek gerek.

Tavsiye ediyorum ve destekliyorum yaşam kaliteniz artar.

Sanırım havalimanı dışında şehir merkezlerinde de tax free ofisleri oluyor. Global blue nun websitesinde yazar

Siteye baktım da önce ürünü alıp gümrüğe götürmek lazım gibi bir şey gördüm tam da a anlamadım prosedürü açıkçası.

bazı mağazalar tırinkkk diye eline bile sayıyor parayı ben de anlamıyorum çok. En kötü ihtimalle havalimanına gidip alabilirsiniz sonuçta avrupada fiziki gümrük sınır falan yok. mesela geçen hafta yunan sınırında kuyruk vardı tax free için.

Zor bir gün geçirmiştir. Henüz nasıl yöneteceğini çözememiştir. Sizin hakkınızda anlamsız bir önyargı oluşturmuştur. Vs vs vs

Önce şans verin zaman tanıyın.

parmak mı sallıyor? ne diyor sallarken?
o parmağı indir mi dedin adama?

Gabe +1
Ben anlamadim. Size parmak sallayan müdür var, siz de ona o parmağı indir mi dediniz? Çok garip bir ortam canlandi.
Parmağı sallarken "bir daha boyle yapma canını sıkarım mi" dedi?

Çocuklarıyla ne ilgisi var ki iş yerindeki bu tavrının? Gerekeni yapın.

@gabe h coud ' in sorularına ilave olarak,

O parmağı indir dedin ve indirmedi diye müdürünü şikayet edeceksin ama çocuklarına mı acıyorsun?
Nasıl bir ortam orası?

Yeni gelen bir mudur bir toplantida benim elemanlarima karsi kimse promlem cikartmasin gibi bir cikis sergilemisti benzer hareketlerle. Biz farkli departmanlardan insanlardik.

Elemanlar sozu ya da bu sekilde bir cikisi garip karsilamistim. Sonradan adamla defalarca beraber yemek yedik, sohbet ettik ve aslinda o hareketin is yukunun getirdigi bir patlamanin sonucu oldugu ortaya cikti ve bir sure sonra adam istifa etti zaten.

Bence hemen yargilamayin kimseyi, once durun net bir sekilde belirsin hersey. Ancak eklemeden edemeyecegim ki sizin o mudurlukte gozunuz var ya da adamla cok baginiz uyusmamis gibi.

Öncelikle kendisi ile birebir konuşup çözmeyi deneyin tekrar ederse şikayet edin.

Önce müdürle konuşup onunla çözmeye çalışmanız, çözemezseniz İK'ya gitmeniz gerekiyor. Hatta çözemezseniz bile bir şey yapamazsınız belki de.
Ortada küfür, hakaret, taciz gibi suç sayılabilecek bir durum olmadan İK'ya başvurmanız sizin için kötü olabilir.

kurumsal firmada parmak sallayarak konuşacak he bir de tepeden inme... kovulması için elimden geleni yaparım, bu kadar yumuşak kalpli olmayın hele iş hayatında acımanız olmasın. çocuk mocuk hiç bakma sonuna kadar savaş elinden geleni yap derim. o hareketleri yaparken düşünecekti. git şikayet et, haksızlığı dile getirmemek de büyük haksızlık geri kalanlarımız için.

adventure degil ama aklima ilk gelenler:
fallout 1, 2
baldur's gate 1, 2

the curse of monkey island
grim fandango

Gawain +1
Zamanında ben de Fransızca kasarken ikisine cok bakmistim :)
Broken sword

Ben is yerinde her gun Fransizca, Ingilizce konusuyorum. Ana dilim Turkce.
Bence oyunla Fransizca ogrenmek imkansiz. Bircok kelimelerin telafuzu arasindaki farki bile duyamazsiniz oyun esnasinda. Acin google translate'i su uc kelimeyi tek tek yazip, telafuzunu dinleyin. Sonra da aynisini soylemeye calisin. vent (ruzgar), vont (gidiyorlar), vin (Sarap).Bu kelimeler oyundaki konusmalarda oyle hizli akar ki, hangisinin soylendigini bile farkedemezsiniz.

@thetruenorth; altyazi koyunca o problem çözülüyor. Bu arada Fransızca ogrenilmez tabiki ama ortada belli seviye varsa geliştirir. Ben de Fransa'da yaşıyorum bazı oyunları Fransızca oynamak, fransiz dişileri izlemek gibi. Özellikle slow paced, tiklamali, konusmali oyunlar ise yarıyor.

Şimdi spesifik olarak buna bakmadım ama tahmin ediyorum;

İlaçlar alveollerden emilime uygun değildir, ilaçların solunum yolunda irritasyon yapma ihtimali vardır, farmakokinetik ve farmakodinMik olarak uygun şartlar sağlanmıyordur, akciğer zaten çok kanlanan bir organ olduğu için ekstra maliyete gerek yoktur gibi ihtimaller var.

Mesela diyabet hastalarının kullandığı insülinin enjeksiyon yerine solunum yoluyla verilmesi uygun olabiliyor hatta daha verimli bile denebilir. Bunu 10 küsür sene önce denediler ve bir cihaz çıkardılar ama diyabet hastalarının "Dur ben bi insülin yapayım" diyip bong gibi bir cihazdan nefes almaları hem basit bir yöntem değil hem de gerçekten bonga benzer şekilde ürettikleri için toplumda tuhaf bakışlara maruz kalmışlardı. Şimdi yeni yeni tekrar daha ufak ve bonga benzemeyen mekanizmalar üzerinde çalışıyorlar, belki kullanıma geçmiş de olabilir.

Bir de kemoterapi ilaçları sıkı kontrollerle verilen ilaçlar. Oral yol ya da enjeksiyon yoluyla bunu dozlamak daha kolay, solunum yolunda hele bi de hastalığın ileri aşamalarıysa hastanın buna koopere olması zorlaşabilir.

Dediğim gibi spesifik olarak hiç bakmadım bu konuya, belki 10-15 sene sonra sizin gördüğünüz makaleler sonucu bu tarz kullanım yolu olan ilaçlar da piyasada olur, sonuçta ilaç tasarımından piyasaya sürülmesi süreci çok uzun bir zaman alıyor. Ama aklıma gelen ihtimaller bunlar

Acik ara sinemada izlemek zorunda kaldigim en kotu film. Daha kotusunu gormedim. Iki ilkokul cocugunu eglendirmek icin 3D'li sallanan koltuklu olanina gittim.

James Barr diyor ki "Suriye Fransa için kültürel bir bağ. Bununla alakalı olarak tabii ekonomik ve benzeri ilişkiler de var. Hem Suriye hem de Lübnan Fransız etki alanı olan ve o etki alanında kalması gerektiği düşünülen yerler".

İşler sonra petrole dönünce hem zora girdiğinden hem de Lübnan ve Güney Suriye'nin kendileri için daha potansiyelli olduğuna inandıkları için zorlamıyorlar. Çünkü Arap aşiretler üzerinden İngiltere ve Fransa yıllarca savaştı orada.

www.google.com

Ek:
Bölgedeki ilk petrol keşfi 1908'de Suudi Arabistan'daki sahada. 1912'ye kadar Musul petrolü söz konusu değil. Benim okuduğumdan anladığım çok ta sallamamışlar. Kudüs, Suriye ve Lübnan daha önemliymiş iki ülke için de.

Düzeltme:
Aklımda SA olarak kalmış ama wikipedia İran diyor ilk petrol sahası için.

Hatırlayabildiğim iki detayla katkı yapayım.
Birincisi, Irak cephesi savaşın en başından beri İngilizlere ait. Townhend savaşın başında Basra'ya çıkıyor ve hep İngilizler o bölgede ve öyle devam ediyor.

İkincisi Savaş ülkeler için yıkım getiriyor. Herkes Lanet olsun, Bitse de gitsek derdine düşme aşamasına geliyor. Yine de içlerinde en güçlüsü İngiltere.

birden fazla kişiye de satabilir hepsi mümkün. güvenmekten başka çare yok. maç biletlerindeki gibi bileti bir kişiye tanımlama olayı yok çünkü etkinliklerde. çok defa bilet aldım da sattım da başıma henüz kötü bir şey gelmedi. yazarın nick altına falan bir göz atın tanıyanı edeni var mı bir şeyler yazmış mı biraz yol gösterici olur ama hiçbir şekilde garantisi yok. bu tarz alışverişlere üzülmeyeceğim bir miktarsa girdim hep kazıklanma ihtimalini de göze alarak.

müşfik +1

güvenmekten başka yapacak bir şey yok.

şimdi aklıma geldi ama o da ütopik bence, konser başlamadan kapıda buluşun vs diyeceğim de , kimse uğraşmaz ona

mümkün bi şey yapamazsın.

Uyeligini yeni acmis ve ilk mesajiysa dikkat etmekte fayda var. Uzun suredir ekside olan biriyse guvenip alirdim.

dolandırıcı çıkabilir tabii, o ihtimal her zaman var. eski entrylerinden vs az çok belli olur güvenilir biri olup olmadığı.

ek olarak bir konuda uyarayım, geçen gün passo üzerinden bilet aldığım bir konserde qr okutmadan, isim listesine bakarak aldılar içeri. dolayısıyla qr kodunuz olsa bile bileti ilgili platformdan ilk satın almış olan kişinin ismini de not edin, benzer bir durum olursa kapıda sorun yaşamayın.

düzelir. bırakın onlar kendi halleder.

Bende iki tane var 1 sene arayla geldiler 4 senedir aynı evdeler ve hala ara ara birbirlerine giriyorlar. Ben dayanamayıp ayırıyorum. Tırnaklarını kesin. Mama ve su kaplarını ikileyin. Mümkünse kum kaplarını da. Yıllarca tek yaşamış kedinin evini bir başkasıyla paylaşması o kadar hızlı olmayacaktır. O odayı da biraz kapatın paylaşamadılar sanırım

Biraz hizli bir araya getirmissiniz sanirim, ilk haftalarda bu tarz olaylar cok dogal, bizimkilerin samimiyete baslamasi 3-4 haftayi bulmustu. Mamalari sulari ayri kaplarda olsun mutlaka. Siz yokken ayri odalarda dursalar bir sure iyi olur. Birkac hafta beklemek gerekebilir.

Süreç canine diş çekimi için normal ilerliyor ama yine de gıda artığı kontrolü için her gıda alımı sonrası çekim yapılan dişin olduğu bölge kapanana kadar crystalin tarzı bir antiseptik solüsyon ile temizliğine özen gösterin.İlgili hekiminize de götüremiyorsanız en azından haftada bir ,çekim yapılan dişin fotoğrafını göndermenizin faydası olacaktır.

acil durum parasindan faiz, borsa temettü ve alim satistan da arada geliyor

Borsa, finans, yatırım

Çeviri. Anlaştığım çeviri büroları var, onlardan iş geldikçe mesai dışında yapıyorum. Yazılı çeviri olduğu için mail atıyorum, fiziksel olarak bir şey teslim etmem de gerekmiyor.

senin aradığın borsa vs değil. outsource şirketlere cv bırakabilirsin. data girişi, müşteri hizmetleri, call center, muhasebe fatura girişi gibi işlerde piyasa büyük.

Çalışıyorum maaşım haricinde emekli maaşım ve kira gelirim var.

beyaz yaka maasli olarak calisiyorum..
ek i$ olarak emlakcilik yapmaya basladim cunku maas yetmiyor.

arada basit websiteleri, logo tasarım. bir dönem binnaz.com da fal baktım :) bir de internetten değil bu ama otellere müzik yapmaya gidiyorum bazen ekstra olarak.

part time başka bir firmaya da danışmanlık veriyorum. haftada 10-12 saat gidiyor ona da

özel ders veriyorum.

Bütçeye, lokasyon ve aktivite arzusuna göre değişir aslında ama merkezde küçük-butik otel tarzı olarak bildiğim Woynpoint var mesela.

La farine var gümrüğün orda.
2 sefer kaldık hep memnun ayrıldık. Şiddetle tavsiye ediyorum.

liberty, letoonia, majestic... hangisi açıktır bilmiyorum ama 3ü de kendi kategorisindeki güzel otellerden.

maks 10 gün

yenileme diye bir olay yok sıfırdan pasaport başvurusu yapıyorsunuz her halükarda. sonra da ankaradan postayla geliyor. bu ara randevu sıkıntısı yok hemen tamamlarsını başvuruyu. bir ay önce benimki 3 günde geldi. geçen hafta arkadaşınki ertesi gün ulaştı. ikisi de istanbul. yolda kaybolma gibi ekstrem bir olay yaşanmadığı sürece 1 haftayı geçmez.

- İstanbul'da son zamanlarda pasaport yenileyen oldu mu, kaç gün sürdü?
+ İkinci pasaport başvurusunu 22 Mart Cuma yaptım, 25 Mart günü gelmişti.

@kanatlı kontun müşfik öpücüğü -- +1

eskisini iptal ettirmenize gerek yok bu arada. ikinci pasaport olarak yasvuru yapacagim deyip nedeninizi sundugunuzda ikinci pasaportu alabiliyorsunuz, ilki de sizde kaliyor.

Tabağa türk kahvesi koyup yakın. Tütsü gibi yanacaktır. Açık alanda da işe yarar.

Bir de bebeğin yatağına veya arabasına cibinlik koyun mümkünse, eticaret sitelerinde var.

camlara tel tabii ki.
kiracı mısınız, yatırım mı yapmak istemiyorsunuz eve?

Sineklik taktirabilirsiniz +1. Disarida icinde deet olan, elbiselerinize sikabileceginiz spreylerden kullanabilirsiniz. Prize takilan sinek kovucular var, surekli tabletini degistiriyorsunuz. Bunlar da ise yarar.

Birazdan citronellali mum al, bilmemne yagi al diyenler gelir. Kimyasallar disinda hicbir sey yaramiyor. Sivrisineklerin ana vatanindan bildiriyorum.

mavi ışıktan ben fayda görmedim ama gören yazar sanırım.

son gördüğüm şey şeffaf poşet içine aluminyom folyo kırıştırıp veya demir para koyup su ilave edip pencere üstüne asmak.

en mantıklısı tabi ki sineklik olur.

Cibinlik

Çok geçmiş olsun. Yapacak birşey yok.
Satarken fotoğrafları gösterirsiniz illa ki bir alıcı çıkar tutulan bir araba çünkü
Değer kaybı için ise tavsiyem avukatla çalışmanız. Ben bireysel yapmaya çalışmıştım yoğunluktan ilgilenmeyip birşey yapamamıştım

çok geçmiş olsun. plastik kısımlara değer kaybı ödenmiyor. kaput değişirse (tamamen tahminim) 40-50bin tl almanız gerekir.

hiç bi şey olmaz. basit bir kaza. fotolarını çekersiniz alıcıya gösterirsiniz. değer kaybının karşının sigortasından kendiniz talep edebilirsiniz avukata gerek yok.

gecmis olsun.

aynısı başıma geldi. park halindeki aracıma çarptılar ve sol kapı sacı değişti. hic kazasız aracım maalesef tamir gördü.

öncelikle tutanak tutun. karşı taraf %100 hatalı. önce arabanızı yaptırın. ben kendi servisimde yaptırmıştım. sanayiyle uğraşmadım. işlemler bittikten sonra servisim bana fatura düzenledi. 10-15 gün sonra tüm evraklarımla karşı tarafın sigortasına değer kaybı için başvurdum. karşı tarafın sigortası eureko sigortaydı. sorunsuz işlemlerimi hallettim.

önce telefon açtım. benden istedikleri belgeleri mail adresi ilettiler oraya gönderin dediler. tüm belgeleri eksiksiz gönderdim. bir ay kadar sonra da benim beyan ettiğim fatura tutarı kadar (biraz daha fazlasını) hesabıma yatırmışlardı.

aracınız illa ki satılır. alan kişi de 0 araç almadığını bilsin. bizim memlekette kazalı araçlara çok takıyorlar. çok büyük bir kaza olmadığı sürece ne farkeder onu anlamıyorum. takla atmış bir arabaya temkinli yaklaşılır da, camı kırılmış kapısı ezilmiş bagajı çatlamış araca niye binilmesin ki...en azından benim böyle bir hassasiyetim yok. ikinci el araç alsam çok da takılmam kapısı bacası değişmiş olmasına

Sirketten sirkete degisiyor cevabim. Kesin emin olmamakla birlikte cogu sirkette bu bahsettigin bu sorun varsa, sen bunu soylediginde kafalarinda "o zaman burada da cok durmaz" dusuncesi olusur. O yuzden biraz ozellestirmek gerekebilir o cevabi. Yalan soyle gerekirse nolcak.

Benim en cok kullandigim, benim sirkete sirketin bana verebilecegi bir sey kalmadi. Yeni bir seylerle ugrasmaktansa isleyen bir sistemi surdurmekten baska bir sey yapmadigim ve yapmama firsat verilmemesi gibi cevaplar verirdim.

Hocam sektör yazılımsa, boşver menajer değişikliğini falan. Direkt teknolojiye salla.

Şu şu teknolojileri kullanıyorduk ama mimari ve teknik anlamda beni tatmin etmiyordu.

Yeni teknolojilere yatırım yapacak bir yönetim yoktu.
Şirket kişisel gelişimleri önemsemiyordu.
Agile dinamiklerini uygulayan bir ekip yoktu.
Devops kültürü gelişmemişti hala ftp'den geçiş yapıyorlardı.
Mikroservis mimariye bile geçmemişlerdi, yeni bir projeye bile, yönetim kararıyla, monolith yapıda başladılar.

Yazılım çağında nasıl 8 ay iş bulamıyorsunuz? Gerçek neden neydi?

Cevap şirkete göre verilir.

mülakat süreçlerinin hepsi formalite bile olabilir. çoğu şirket yasal zorunluluk nedeniyle ilan açıyor. zaten bunların alacağı kişi belli, içeriden referensı var veya bir şekilde tanıyorlar.

hem iş yapmış olmak hem de yasal zorunluluk için böyle saçma sorular ve prosedürleri var. türkiyede iş yapıyorsan kamu dışında böyleleriyle uğraşıp durursun.

referans için aradıklarında şirketten neden ayrıldı diye sorarlar. onun için fantastik, gerçek nedenden çok başka bir cevap vermemeye çalışmak lazım. şirket, sektör veya organizasyondaki kişiler yerine kendi içinden gelen bir neden daha iyi olur. kariyer gelişimi, tüm zinciri görebilmek için vs.

Bu soru onemli. Bu soruyu genellikle tatminsizlikten surekli is degistiren biri olup olmadiginizi anlamak icin sorabiliyorlar. Sonucta birini ise almak, egitmek, oryantasyonunu saglamak oldukca zaman alici. Ayrica bu soruya cevap verirken kesinlikle eski is yeri hakkinda tek negatif kelime dahi kullanmamak ya da bir imada bulunmamak gerekiyor.

Mesela sizin durumunuzda,

Ailemle daha fazla zaman geçirmek için son işimden ayrıldım. Koşullar değişti ve tekrar tam zamanlı çalışmaya hazırım. vb. bir sey soylenilerek gecistirilebilir.

preview.redd.it

Muhtemelen bozulmamistir. Ufak gocukte ya da cizik de bir sey olmaz. Tabi bu bahsettigim uretici garantisi. Zaten verdikleri garanti power train garantisi. Yani motora, sanzimana, turboya falan normal kullanimda bir sey olursa yenisi ile degistiriyorlar.

Daha buyuk bir kaza oldugunda zaten parcalar sigortadan degisir. Bu degisen parcalarin her birinin de uretici garantisi olur.

Kaportadaki göçük ya da çizik düzeltmeyi servis nasıl anlayacak ki? Expertiz gibi boya değişen var mı diye bakmıyorlar sonuçta. Bir şey olmaz.

Bozulmaz hocam, elektronik aksama müdahale bozar genelde

bozulmaz.

cevirsozluk.com

subtitlestranslator.com

Durumunu bilmediğim için şunu yap, bunu yap diye bir öneride bulunamıyorum. Ama 6 gün çalışmak 1 gün izin olması gerçekten çok zor ve böyle olmaması gerekiyor. Çünkü dinlenmek ve keyif aldığın şeyleri yapmaya vakit bulabilmek çok önemli bunlar ihtiyaç. Sadece 1 gün izinde ne yapabilirsin ki? Bir süre boşta gezme seçeneğini değerlendir istersen tabii maddi olarak seni zorlamayacaksa ve sonra iş bulabileceksen.

ara ara değil her gün iş bakın ve bence bulana kadar devam edin. evden 6 gün çalışmak, işte 5 gün çalışmaktan daha iyi bile sayılabilir bence. git gel vakit kaybı, otobüslerde sürünme derdi yok. kıyafet ütüle giy derdi yok. en önemlisi insanlarla yan yana olma muhatap olma derdi yok.

ayrıca ülke geneline baktığımızda çoğu kişi 6 gün çalışıyor zaten o kadar da kötü bir durumda değilsiniz ve çalışan insanların yarısı asgari ücret kazanıyor... bu yönlere de bakıp daha iyi şartlara geçiş için çabalamanız lazım.

İstifadan önce çatır çatır, sapasağlam bir pazarlık yapmanızı öneriyorum (ya da hatırlatıyorum diyelim).
Zaten çıkmayı kafaya koyduysanız da kaybedecek bi şeyiniz yok. Şartlarda bir iyileşme isteyin (çalışma saatlerinin kısalması, ücret artışı vb tüm mevzular konusunda) ve ısrarcı şekilde bunun pazarlığını yapın.
Tabii çalıştığınız yerin şartlarını bilmiyorum ama böyle şeyler belli olmuyor belki koparıp alırsınız istediklerinizi.
Yakın bir arkadaşım (elk. mühendisi) daha yüksek maaş teklif eden bir yere geçecekti, istife etmek üzere görüşmeye gittiğinde öyle bir paket önermişlerdi ki, hiç aklında yokken kalmaya karar vermişti mesela.
Dediğim gibi eğer kararınız kesinse şöyle güzel bir mücadele vermeden gitmek bize yakışmaz :)
İyi şanslar.

para ne kadar hocam? ayda 100k kazaniyorsam istifa etmem, ayda 20k kazanıyorsam 1 dk durmam.

@anlatamıyorum

ikisinin ortalamasından az, 35 alıyorum
şu anki durumda bana yetiyor, birikim de yapabiliyorum

8 yıllık iş tecrübesi + yazılımcı + haftada 6 gün çalışıyor olmanıza rağmen aylık 35k ücret alıyorsanız maalesef ortada çok çok çok büyük bir problem var. Bir an önce iş değiştirmeniz gerekiyor, olmanız gereken yere çok uzaktasınız.

@silverleaf: hocam sanırım sizin de dikkatli okumama probleminiz var. yazılımcı olduğum nereden çıktı anlamadım. yazdıklarımın hiçbir yerinde böyle bir ifade yok.

medya sektöründe çalışıyorum. bizim sektörde de öyle büyük paralar dönmüyor zaten. yöneticimin dahi öyle çok yüksek bir maaş aldığını düşünmüyorum.

benim derdim maaş değil bu arada tam olarak. altı gün olması ve bayram seyran her günün çalışma günü olması. duyurumu da bu şekilde açtım.

ben olsam, birikim yapabildiğim durumda, finansal açıdan belli bir sınır belirlerim, o noktadan sonra ayrılırım. bunda da kriterim şu olur: 1. iş değiştirene kadar anaparama ve enflasyon farkına dokunmadan fena olmayacak şekilde yaşayabileceğim bir meblağ olmalı. 2. kendimi güvende hissettirecek bir meblağ olmalı.

bu 2sine sahipseniz ayrılın. örneğin 1m nakit param varsa, bunun aylık para piyasası getirisi 40bin tl. enflasyonsa aylık %5, her ay 10k içerideyim aslında. dolayısıyla; aylık %5 sabit geliriniz varsa, maaşsız yaşatabilecek çıkın. yoksa, ünlü halk düşünürü @cooperr'ın dediği gibi, "tırmalamaya devam".

İş değiştirirsen haftada 6 gün ofise gidersin ve işe gitmek için 6'da, 7'de uyanırsın. Durumun daha kötü olur. Başka bir alan düşün.

Ben sizin yerinizde olsam remote çalışılan ama cumartesi-pazar tatil olan bir iş arardım. İş bulmadan da ayrılmazdım işimden.

Bu arada cumartesi günleri de 9-6 çalışıyorsanız iş kanununa aykırı bir durum var demektir, bilginiz olsun. Haftalık çalışma saati en fazla 45 olabilir çünkü.

Başkan şimdi yaşadığın durum çok normal. Bana Fransa çalışma ortamında bile bazen iki günlük haftasonu yetmeyebiliyor. Hele bir de tr+6 gün; bu noktada bir insana 1 gün yetmemesi çok normal. Evden çalışmak da insani oldukça yoran bir şey. O yüzden durumunda anormal bir şey yok.

Bu noktada is bulmaya çalışmak en iyisi ama sektörden anladığım o kadar da kolay değil. Bence bu noktada remote olmayan ama eve de uzak olmayan yani remote olmamasinin etkisi az hissedilecek bir yer bulunabilir belki. yani bunu tabi siz bizden iyi bileceksiniz.

Adobe dreamweaver

m.youtube.com

Ben ikisini de kullanıyorum. Mobil bankacılık kullanım kolaylığı açısından açık ara Garanti Bankası önde. Kampanya konusu biraz daha başa baş, sanki bir tık Axess önde gibi o konuda.

Sonuç olarak ben oyumu Garanti'den yana kullanıyorum.

Axess Platinum kullanıyorum, Juzdan’ın kampanyalarını beğeniyorum. İlk alışverişe özel şu kadar indirim bu kadar indirim diye çok oluyor, Juzdandan takip etmek gerekiyor sadece arada.

Akbank’ın geçtiğimiz senelerde birkaç defa Türkiye çapında cortladığını da göz önünde bulundurmak lazım ama.

işbankası black. restoranlarda, otoparklarda, tatillerde, araç kiralamalarda indirimleri ve fırsatları var.

sadece bu ay karta indirim olarak gelen tutarlar; havaalanı otoparkından 500 tl, restorandan 1000 tl, marketten 500 tl, online alışverişlerden 500 tl vs.

maximiles black +1

su an indirimleri biraz asagi cekildi ama kampanyalar puanlar falan hala cok iyi durumda

Vmware ile işim olmadı ama kurulu win7 nin USB 3.0 driverlarını ayrıca kurmak gerekiyor sanırım.
Bir de buna bakınız:
kb.vmware.com

o dosyayı indirdim ancak hiç bir usb yi görmediği için aktarma şansım olmadı. belki vmware tools işe yarar