chrome developerında hata kodlarını gösteriyor.

bir şey mi indirmek gerekiyor? şuan chromeda çalışıyorum ama bir hata kodu almıyorum.

ne yapmam lazım hata kodu almak için?

"takip() fonksiyonu çalışmadı çünkü xyz'nin üstüne koyman lazım" falan gibi bişi lazım. çünkü kodu hiç görmüyor yanlış yere koyduğum için :S

sayfada sağ tıklayıp öğeyi denetle diyeceksin. consoledan kontrol et bi hataları. sayfayı yenilemeyi unutma ama.

herzaman çözüm olmasa da

jQuery.noConflict()

diyorsundur heralde..

chrome dev-tools F12 veya ctrl+shift+j ile de açılır.

çakışmaması için jQuery.noConflict() kullanman gerekiyor.

api.jquery.com

like ile yazabilirsin;

select * from isimler t where t.isim like '%a%'

like kullanabilirsin.

ornegin: from tablo1 where adi like '%' + " a '" + '%'

edit: ben yazana kadar nawres tum kodu yazacakmisti.

string concatenation diye arat bulursun bişeyler. şöyleydi sanki ama emin değlim.
$saatcikis=$saatcikis."dk";
ya da
$saatcikis="0".$saatcikis;

<?php
$d = date("d/m/Y H:i:s", 1334680200);
echo $d;
?>

codepad.org

echo date("Y-m-d H:i:s", 1334680200);

madem aynı şeyi farklı şekillerde yazıyoruz:
date_default_timezone_set("Europe/Istanbul");
$time = 1334680200;
$date = date("Y-m-d",$time);
$time = date("H:i:s",$time);
echo $date. " " . $time;

(bkz: unix time stamp)

İstesen ağustosta da askere gidersin.

SAP herkese lazım artık. Word, Excel, Powerpoint gibi bir şey oldu. Biraz da veritabanı öğrenmen gerekiyor bence.
Access de öğrenmelisin.

Konunun sadece sapıyla ilgilendiğim için seni yanlış yönlendirmiş gibi olabilirim.

kanka veritabanı temelim var. çünkü 1 senedir falan web site işleriyle uğraşıyorum, şu son dönemler baya da iyi oldum. o yüzden en azından mysql'le baya çalıştım. sanırım bunun üstüne ufak bir kurs da koyarsam oradaki bilgimi tamamlarım.

sap konusunda kafam çok karışık.
kursları 4000-5000tl diyor bilge adamda. neticede bu parayı çöpe atmak da istemem.

4000-5000TL diyor ya bilgeadamda. Sen bu kursu 200-300 TL'ye herhangi bir meslek lisesinde sertifikalı olarak öğrenebilirsin. SAP dersi veren meslek lisesi var mı araştır önce. Eğer öyle bir meslek lisesi varsa git hocalarla konuş kurs konusunda. Eğer kurs vermiyorlarsa derslere girebilir miyim diye şansını zorla. Eğer yok diyorlarsa en sonunda bilgeadam'a gidersin.

Eğer meslek lisesinde derslere girdin diyelim. Önce işin temelini biraz kaparsın. Tatmin olmazsan iş hayatına atılınca kendi paranı kazanırken de bilgeadam'a gidersin.

edit: İş-Kur kurslarına da bakabilirsin.

Sap kursuna o kadarr para verme bnce okil bitmeden bir yerlde sap isine gir ustw de kuvuj de olsa para alirson istersen bu konuda gorusebiliriz de sapciyim

SAP veren meslek lisesi diye bir şey yok tabii.
5000 tl'lik SAP kursuna gideceksen şunu kafana sokmuş olman lazım: Kariyerini SAP danışmanı olarak sürdüreceksin. Verilen danışmanlık eğitimi o kadar yoğun ki, başka bir işe ucundan kıyısından bulaşırsan o eğitimi çöpe atmış olacaksın. Çünkü bunlar kullanıcıya SAP öğretme eğitimi değiller, SAP danışmanı adayı yapma amacındalar.
SAP danışmanı olmak istiyorsan öneririm.

içinizi rahatlatmak için söylüyorum, istediğim gibi istediğim miktarda peynir yedim diyet boyunca (en sevdiğim şey olan peyniri yağsız yersem tiksinirdim hayattan ve diyetten)ve diyetin öngördüğü ölçüde kilo verdim sorunsuzca. şu an uygulamıyor olmama rağmen de verdiğim kiloyu geri almadım. peynir konusunda abartmamak koşuluyla sorun çıkacağını düşünmüyorum kısaca. ama diğer yasaklara da harfiyen uydum ve suyu asla ihmal etmedim ek bilgi olarak.

anladım.
şu sıralar en büyük talihsizliğim de perşembeye kadar aralıksız sağanak yağış olacak olması. dolayısıyla 20-40dk arası yürüyüş/koşuyu uygulayamıyorum.

evde uygulamalık kalori yakıcı bişiler var mı?

iki gün yürüdüm, sonrasında yürümedim :) fakat normalde giyindiğimden bir kat daha az giydim ve soğuk duş aldım kitabın önerisi dahilinde. işe yaradı mı bilmiyorum daha önceden de bunların kilo vermeye yardımcı olduğunu okuduğum için sorgulamadım.

evde uygulamalık kalori yakıcı bişiler var mı?

Hemen kalkin ayaga
parmak uclarinizda yerden 2 3 cm ziplayacak sekilde ziplayin
ip atlarmis gibi
saate bakarak tam 1 dakika ziplayin
soluklanin
1 dakika daha ziplayin

bunu 3 4 set yaparsaniz 20 dk yuruyuse koyar bile.

php.net

ve UTF8 sanirim.

bunları iconv ile mi utf8'e dönüştüreyim?

çünkü tüm sayfalarım zaten utf8 olarak kodlu ve charsetim de utf8.

eğer öyleyse iconv ile değiştirmek için bu sitenin şuan kullandığı charset hangisi oluyor?

oradaki start date epoch date, yani bilgisayarın sıfır tarihinden itibaren kaç saniye geçtiğini gösteriyor. Epoch date 01.01.1970 yanlış bilmiyorsam.

Bu durumda yapman gereken php'de epoch date normal date'e nasıl dönüştürülür araştırmak.
Online converter'lar da var incelemek istersen:
www.epochconverter.com

evet, tamamen özgürsünüz. tabii abartmamak koşuluyla, yani atıyorum diyet süt, yağsız et serbest diye sabahtan akşama kadar diyet süt içip et yemenin faydası yok mesela, net bir ölçü verilmemekle beraber kitapta aynı yemekten ardarda iki tabak yemeyin diye basit bir çözüm var.

krep de yiyebilirsiniz bu arada ama atak evresindeki tam hatırlamıyorum 1 kaşık mı 1.5 kaşık mı ne onu aşmamak koşuluyla.

fonksiyon şey yapıyor;

örneğin elinde bir text olsun:

$yazi = "Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit."
şeklinde,
sen fonksiyona $bas = "Lorem" ve $son = "amet" gönderirsen sonuç olarak
gönderdiğin yazı içinde "Lorem" ile başlayıp "amet" ile biten bölümün arasındaki yeri döner yani; "ipsum dolor sit" kısmını.

preg_match fonksiyonu bunu yapmak için regular expression kullanılır.
Mesela gönderdiğin fonksiyonda bulunan (.*?) ifadesi herhangi bir sayıda, herhangi bir karakter, başka bir deyişle tüm karakterler anlamına gelir. Yine verdiğim örnekten gidersem
"/Lorem(.*?)amet/" regular expression'ı, "Lorem" ve "amet" arasındaki tüm karakterler dahil anlamına gelir. ya da "/Lorem([A-Za-z]{0,20})amet/" şeklinde yazılacak bir regular expression "Lorem" ve "amet" arasında bulunan büyük ve küçük İngiliz karakterlden oluşan 20 karakterli bir diziyle eşleştir manasına gelir. Regular expression çok inciği boncuğu olan karışık bi konu, biraz bakman lazım ona. preg_match_all fonksiyonu da yazdığın regular expression ları yazı içinde eşleştirerek, bulduğu tüm sonuçları bir array'de dönüyor. Array hem eşleşen tüm diziyi, hem de eşleşen bölümü geri döndürür. Yine aynı örnekte m[0] içinde "Lorem ipsum dolor sit amet" yer alırken, m[1]'de ise "ipsum dolor sit" kısmı yer alıyor. Yani ortadaki eşleşen bölüm.

Yine ara fonksiyonunda bulunan "preg_quote()" ifadesi, $bas ve $son olarak gönderdiğin textleri regular expression a uygun hale getirmek için. Yine örnek olarka sözlükteki bkz olayını alalım, basitçe bkz ları yakalamak için şöyle bir regular expression olabilir;
"/(bkz: (.*?))/Ui"; burada farkettiysen bkz'ının başında ve sonunda "(" ")" parantez var ama parantez aynı zamanda regular expression da bir şeyi eeıım olayı da ifade ediyor "(.*?)". Dolayısıyla sen bunu böyle direk yazarsan, program ilk "(" görüp içinde ".*" benzeri bir şey arayıp, bulamayacak ve hata verecek. O yüzden senin kontrol etmek istediğin text içindeki parantazlerin escape edilmesi gerekir. Doğrusu ise şu şekilde olur: "/\(bkz: (.*?)\)/Ui". preg_quote fonksiyonu bunları direk hallediyor.

ordaki kullanımda, $id[0] texti içerisinde "CODE:" ile "," (virgül) arasında yer alan değeri $kod'a yazmış.

ikisi içinde pull and bear diyorum.

hardal rengi pantalon pull and bear da bershka da falan var ucuza

"\n" yerine chr(10) falan dene.

yok yaf işe yaramadı.

bunun gibi başka neler kullanılabilir satır ve boşlukları yok etmek için?

mac sistemlerde \n yerine \r kullanılıyormuş. şimdi yapabildim. teşekkürler.

haşlama nereden çıktı? yapın tabi ızgara

bir arkadaşım yalnızca haşlama yiyordu da tavuğu ondan sordum. haşlayıp karabiberliyordu. benim de midem kaldırmaz öyle bişiyi :)

edit: bir de maksimum bir sınır var mı? yani günde x adet göğüs tavuk yiyebilirsin en fazla gibi.

Dukan Diyeti'nin kitabı var. Diyeti uygulayacaksan bence kitabı al bir oku.
Yağsız olduğu sürece her türlü şekilde pişirip yiyebilirsin, doyana kadar.

tost makinası varsa onda da pişirebilirsin, ben neredeyse her şeyi orada pişiriyorum, tavada yağ koymak gerekiyo, yoksa yapışıyor falan işte.

Tavuğu ince fileto haline getirip teflon tavada yapabilirsin yağsız olarak. Teflonu iyice ısıt sonra tavuğu koy.

Sınır yok, sadece aynı şeyi mümkünse iki porsiyon yemeyin diyor Dukan amca. İki porsiyon yiyecekseniz farklı şeyler yiyin diyor.

o counter şeysi "sxe injected" ise bulup uninstall et bir de öyle bak bakalım.

kanka sxe injected, counter vs. her şeyi sildim zaten denetim masasından. ama hala o şey duruyor. tanımadığım tek bir şey bile yok şuan programlarımda ama sağ altta hala o dalga var. anlamadım bu işi.

format oncesi bir taratsaniz?

avg veya avira is gorecektir. ikisinden birisiyle (ikisiyle de taratmaya gerek yok) tarattiginizda sorunu bulamazsaniz combofix.

avira ile tarattım 4 tane virüs buldu. hepsini karantinaya aldım. şimdi bir işim var diye bilgisayarı yeniden başlatamıyorum. resetlediğimde sorun çözüldü mü diye bakarım.

Oldum. Korkacak bir şey yok.Her ameliyatın riski vardır ama doktorlar arasında ameliyat diye bile geçmiyor artık, ufak operasyon.

korkacak hiçbir şey yok ben de ameliyattan çıktıktan sonra anladım.3 yıl oluyor ameliyatı olalı.
ameliyata girmeden önceki son bir dakika bile bu hastaneden nasıl kaçabilirim diye düşünüyordum ve o masada kalacağımdan öleceğimden emindim.aşırı korkum vardı genel anlamda.ama girmeden önce bir sakinleştirici iğne eşliğinde aile bireyleri desteğiyle ameliyathaneye girişim dışında hiçbir şey hatırlamıyorum.ameliyattan çıktığımda ilk ayıldığım an ise,hala ameliyata girmediğimi sanıyorum meğer ameliyat çoktan bitmiş burnumda sargılar tamponlar falan.neyse bir gece yüzünüze buz koyuyorsunuz sabaha kadar o gece hastanede geçiyor,şişme olmasın diye.bende şişme ve morarma hiç olmadı diyebilirim.ertesi sabah evdeydim ben.tamponlar ise yine sıkıntı olmadı.zaten 2. gün hastaneye gittik tamponları aldı doktorum.bir hafta sonunda dikişlerimi aldı.15 gün sonunda alçıyı aldı.ama baştan sona yaşadığım iki ufak sıkıntı oldu:şöyle ki alçı olduğu sürece sırt üstü yatmak gerekiyor burunun şekli kaymasın bozulmasın gibi nedenlerle.ikincisi ameliyat sonrası aylarda güneşe maruz kalınca ağır bir baş ağrısı yaptı.

bu ameliyat çok basit bir ameliyat ben 8 yıl önce devlet hastanesinde oldum.

ve burnum açılınca daha önce yaşamadıgımı farkettim. sürekli yorgunluk ve beyni zihni herşeyi etkiliyor.

ol kurtul. havanın kokusunu hisset :)

hem de bu ameliyatı olurken ilk başlarda uyanıktım. sesleri duydum da . o kadar basit

geçici bir çözüm ama burun bandı kullan.

www.breatheright-tr.com

devlet hastanesinde olacaksan,para konuşuyor açıkçası her zaman oldıuğu gibi.doktora koklatacağın bıçak parasıyla orantılı olarak istediğin tarihlerde ameliyatını olabiliyorsun

bbc'nin space isimli belgeseli var?
yoksa yok mu?
var ya var.

kozmopolitaydinlar.wordpress.com

ngc'nin known universe yarmış bir seridir. uzundur.
history channel'ın the universe de güzeldir ama konuya uzak olanlara yöneliktir.

(bkz: roving mars)

nerede bulabileceğini biliyorsundur herhalde?

teori falan olarak da şunu önereyim ama pek bir şey bekleme git kitabı al daha iyi: the elegant universe (izlemek için başlığa git)

edit: şimdi aklıma geldi. belgesel değil ama çok güzel film: mission to mars (imdb puanına bakma, şahane film...)

into the universe with stephan hawkings

önce dolmabahçe, arkada da ona benzer bişi olsa dolmabahçe yokolur. yeni tasarımı görmedim bi bakıyım tekrar geliyim. ama bu tür durumlarda arka planda silik kalacak şeyler yapmak gerekir. mesela giydirme cephe görüntüsüyle yapsa stadın silüete bakan kısmını, dolmabahçe sarayı resim gibi çıkar ortaya.

ben bi ona bakıp geliyom.

edit: baktım ama tek gördüğüm ööle gri bişi tepeden. adam gibi resim yok silüette nasıl görüneceğine dair. yani bir nevi benim dediğime gelmişler slkjdskl.

demeye çalıştığım şey mesela bakın burda yapılmışı var:

www.creme-de-languedoc.com

adam roman templein yanına bina dikiyor, bunu yaparken onu ayna gibi yansıtacak, ortaya çıkaracak, silik görüntülü, hafiften taklit eden (öndeki sütunlar) bir yapı yapıyor. bu, yandaki tarihi yapıya saygıdır bir nevi.

düşünün evinizde güzel bol desenli bir vazo var bunu göstermek istiyorsunuz naparsınız? vazonun yanına eşek kadar yine bol desenli bir heykel koymazsınız değil mi? sizin gösterdiğiniz örnekler buna benziyor. mümkün olduğunca etrafını sade bırakırsınız ki o vazonun güzelliği ortaya çıksın. yapılması gereken aslında stadın şehir göbeğinden kaldırılması bence:) ama madem o yapılmıyo, arkada gökyüzüyle bütünleşecek şeffaf bişi yapmak en güzeli.

lise fiziğinden aklında kalmıştır iki cisim birbirini çeker G*M*m/dkare şeklinde.aslında biz de dünyayı çekiyoruz ama dünyanın kütlesinin yanında bizim kütlemiz yok kabul edilebilir o yüzden sadece dünya çekiyor bizi gibi düşünebilirsin.

gravitasyon ve kozmoloji ile ilgili. lisans ta bile seçmeli ders olarak öğretiliyor. ve tabi ki; evrenin çöküşü..

çünkü o madde o kadar yoğun ve ağır ki uzay zaman örgüsünü verdiğin linkteki resimdeki gibi bükebiliyor.

şimdi sorduğunuz soru artık oyunun kurallarını sorguluyor biraz: neden atomlar elektriksel yüklerini nötral yapmaya çalışıyor ? neden mutlak sıfır diye bir sıcaklık var ? neden elektrik taşıyan bir tel manyetik alan oluşturuyor ?

kütlelerin birbirini çekmesi de aynı sebepten. kurban olduğum yaradan (c.c.) böyle uygun görmüş. kütle çekimini açıklayabiliyoruz, nasıl oluştuğunu biliyoruz, ama "niye" olduğu ı ıh.

edit: bu "ı ıh" newton - einstein fiziği için geçerli. bu model sizi gerçekten doyurmuyorsa daha büyük sulara açılmanız gerek (sicim teorisi, theory of everything)

@celeron

kanka elegant universe'i izlemiştim.

orda da, bu resimdeki gibi açıklıyorlardı kütle çekimini.
ben de, fazla bilgim olmadığı için kendi kafamda şöyle düşündüm "tamam, dünya ağırlığı sebebiyle çarşafta bir dalgalanma yaratıyor. ay da, dünyanın yarattığı bu dalganın sınırlarından dışarı çıkamıyor" dedim.

ancak sonra düşününce, "peki biz niçin dünyaya doğru yaklaşmak zorunda kalıyoruz ki" dedim. bu konularda pek bilgim olmadığı için de cevabı bulamadım tabi. belki de ben mantığı en baştan beri yanlış kurdum ki çoook olasıdır bence bu durum da :)

heh, dalgalanmayı yaratan dünya'nın kütle merkezi.

çarşaf olayını şöyle düşünün: o çukurdaki dünya ve dönen ay resmine uzaktan bakın, birer nokta gibi görün. hacimlerini sallayın. sadece nokta olsunlar. model hala çalışıyor.

şimdi aynısını kendiniz ve dünya için düşünün: ikiniz de nokta olun. gayet normal birbirinizi çekeceksiniz, dünya'ya (dünya artık bir nokta) doğru düşeceksiniz. işte bir kütle olarak aynı zamanda hacme de sahip olmanız yüzünden, belli bir yerden sonra artık "düşemiyorsunuz". çekim, iki kütlenin merkezleri arasında var. sizin ve gezegenin kütle merkezleri arasındaki uzaklık sıfır değilse kütleçekim var, ve bunun sıfır olmasını önleyen de ayaklarınızın yere basması.

hacimsiz kütle çekim isterim diyorsanız kara delikler bunu başarıyor.

mantığı şuan tam olarak anladım sanırım. hatta kesin olarak anladım tamamdır çok teşekkür ettim.

incelir. yani kilo verince incelen bacak gördüm. ama kas nasıl gider, kas gider yağ mı olur bilemem.

yağlar gider elbette. kasları küçültmenin yolunu bulursan olabilir. kasın yağa dönüşümü diye birşey olamaz bu arada.

o kalınlık eğer kastan kaynaklıysa gider dememiz pek söz konusu değil anca biraz yağ olduğunu varsayıcaz onu kaybediceksin ama zaten yağ oranı düşük bi insansan o bacaklar incelmez dostum

üst beden için ağırlık çalış hiç değilse alt tarafla dengeli görünürsün

İncelir. Hatta Christian Bale The Machinist filmi için kilo verdiğinde bacak o kadar incelmiş ki yürüyemiycek duruma gelmiş. Bacaklarında nerdeyse kas kalmamış.

tabii ki forrest gump

konusu ilginizi çeker mi bilmem ama vera drake www.imdb.com

127 Hours
Buried
Moon

kelebek ve dalgıç

into the wild

(bkz: lorenzo's oil)

Cast Away

palermo
napoli
chelsea

bu üçünü de 0'dan 1 olarak düşünebilirsin derim

aris maçına da iy/ms 0/1 oynayabilirsiniz.
trabzonspor anadolu efese iy/ms 1/1
fortuna dusseldorf braunsweig maçına da iy/ms 1/1
oynanabilir diye düşünüyorum. tabi illa iy/ms oynamayı düşündüğünüzü varsayıyorum yoksa ideal tercihlerim aris panionios alt ve iy0, trabzon anadolu efes ms1, düsseldorf h1 veya ms1

çelsi 1.70
bayern münih +7
heereveen +7
barça üst


sistem 3-4 yaptım bekliyorum.

Bilindik bir kandırmaca o.İnmez o dosya ne yaparsan yap.

hay anaasını avradını o zaman ya. 2 saattir bi patch indirdik zar zor bulduk. winrar şifresi burada dedi, winrar açılmıyor. adresin adını da girsem açılmıyor, bu adrese gidince de bir şey çıkmıyor. allah belalarını versin inşallah.

bahar depresyonu. ben de müzdaribim aynı sorundan.

senin içine ölüm korkusu düşmüş bir kere, hacı..

yaşlandığını fark etmişsin...

mysql_connect("localhost", "root", "parola") or die(mysql_error());
mysql_select_db("benimdb") or die(mysql_error());
$result = mysql_query("SELECT bunugetir FROM listem") or die(mysql_error());
while($row = mysql_fetch_array( $result )) {

echo $row['bunugetir'];
}

kanka benim salaklığım sanırım ama sorduğum soruyla bağ göremedim yav cevapta.

ben diyorum ki, for döngüsü gibi bir döngüde önce $a ile ardından $a+1 ile döngü içindeki formülüme işlem yaptırmak istiyorum. ancak for döngüsünde ($deneme = $sayi; $deneme <= $sayi +1; $i++) gibi bir şey yazdığımda saçmaladığımı söylüyor sistem.

bunun bir alternatifi var mı dedim ama, senin cevabını pek anlayamadım açıkçası :S benden kaynaklı sorun ona eminim de.

burada döngüye gerek var mı çözemedim. soruyu çözemedim genel olarak aslında :) ama
while ($degisken=mysql_feth_assoc($x)) şeklinde bir kontrol oluşturup bunun altına
$sayi=$degisken["sayi"];
$sayi2=$sayi+1;

deyip işlemleri sayi ve sayi2 değişkeni üzerinden de yapabilirsiniz. ayrıca döngünüzde döngü değişkeni olarak $deneme kullanmış olmanıza rağmen $i yi arttırıyorsunuz. içeride $deneme'yi arttırmazsanız bu sonsuz döngü olabilir. yıllardır for döngüsü kullanmadığım için karıştırıyor da olabilirim. while candır! :)

$i'yi neden artırıyorsunuz? $deneme olmasın o?

@yvandal

kanka onu şimdi elle yazdım yav. burada yazdığımda hata olmuş da, normalde öyle bir hata yok.

@teletabi

kanka şöyle bir durum var:

for ($i = $sayi; $i <= $sayi +1; $sayi++)

{

mysql_query(bişiler bişiler $i);

}

gibi bir şey yapcıam. o yüzden bu döngüyü kullanmaya çalışıyorum

"unsupported operand types" diziyi artırmaya çalışmak gibi hatalarda veriyor genelde. for'un içinde neler var? $a ile bişiler yaptınız mı?

demeye calistigim fetch_array in while icinde gelen sonucla istedigin gibi calisabilirsin
sen $a ile komple data arrrayini degiskene aliyorsun icinden sana ilk sonuc geliyor tabi. sakatlik orda.
bu arada tam olarak ne yapmaya calistigini anlamadim onu da itiraf edeyim.

@artisnot
zaten tek sonuç geliyormuş, orada neden sakatlık olsun ki?

@yvandal
arrayi explode etmiyor split etmiyor arrayla ne yapiyor anlamadim
array diyelim ki 1-2-3-4-5-6-7-8 dondursun burda sadece 1 gelecek. sakatlik bu.
$sayi = $a["sayi"]; burda arraydan strval mi cekmek istiyor int mi.
bir de arraydan bildigin bir sayiyi cekeceksen arraya ne gerek var ata $sayi = 7 gitsin.

sanırım ne yapılmak istendiğini çözdüm. eğer problemi doğru anlayabildiysem şöyle bir dizi kod işinizi görecektir diye düşünüyorum;

while($degisken=mysql_feth_array($x))
{
$sayi1=$degisken["sayi];
$sayi2=sayi1++;
$sorgu="mysql_query_sorunuz".$sayi1."boyle ekleyebilirsiniz".$sayi2;
...
...
}
buradaki sayılar da fetch_array komutundan false dönene kadar sayi1 ve sayi2 değişkenlerinizi değiştirecektir. siz de hem gelen sayı hem de gelen sayının bir fazlasi ile istediğiniz işlemleri yapabileceksiniz. yanlış anladıysam soruyu yine artık bırakıyorum ehehe

once upon a time serisi olabilir seyretmediysen (america, west)donnie brasco olabilir. çok benzememekle birlikte after hours'ı da severmişsin gibime geldi.

(bkz: casino)

tam aradığın film:

flipped

@casino ve @flipped gerçekten tam istediğim filmlerdi. ikisini de izlemiştim.
once upon a time'ları indiriyorum şimdi, onları izlememiştim.

başlık tam istediğim gibi filmleri veriyor galiba bana :)

madem izledin şunları da yazayım. nefistir hepsi:

big fish
stand by me
barry lyndon

şiddetle tavsiye ederim.

size ödüyorlar 500 tl evet. yurt da ücretsiz olmuyor bu bursla diye biliyorum, ancak verdikleri 500 tl zaten bir nevi yurt için. o parayı direkt yurda aktarabilir.

5 kişilik odalar 350 lira gibi bi şeydi sanırım aylık, kişi başı.

aman diyim ağzı yanan biri olarak yurtlar konusunda çok hassasım. bir kere yurdun parasınadn önce düşünmeniz gereken koşulları. kesinlikle gidin görün. odaları falan.

ses geçiriyor mu fazla, diğer elemanlar gürültü yaparken uyuma problemi oluyor çünkü ? tuvaletler ve duşakabinler nasıl ? yurdun ulaşım ve güvenlik( pis semt var nezih semt var) açısından yeri, yemek yapabilecek mutfağı nasıl büyük mü? internet bağlantısı hızlı mı ? kaç kişi kullanıyor bu interneti, temizlik yapılıp çarşaflar değişiriliyor mu ? sıcak tutuluor mu yurt.

bunları kontrol edin keisnlikle.

fiyat açısından tek kişilik odalar genelde 10bin-20bin arasındadır. en iyileri 20bin en dandiği 10bin unutmayın.

iki kişilik odada hiç kalmadım ama hayirsiz'in verdiği rakam mantıklı geldi. oda küçüktür ama. odanın büyüklüğüne bir bakın. ben tek kişilikte kalmıştım göt kadar oda vardı. o yüzden tek kişiliği tavsiye etmem.

tekrar hayırsiz'in belirttiği gibi yemek genelde verilemz yurtlarda. benim kaldıgım yurtta verilen yemek BOKTANDI. ama bilemiyorum özyeğinde nasıl. her açıdan kendi yemeğini yapmak daha iyi gibi.

bir de bence yurt yerine öğrenci evi çok daha iyi.

edit: i was me nin verdiği rakama da bakınca sanırım bok gibi bir yurt.

o zaman devam ediyorum cevaplarıma, özyeğin öğrencisi olarak.

ses doğal olarak geçiriyor ama hiçbir arkadaşımdan "yan oda ses yaptı uyuyamadım" şikayeti duymadım. hem diğer öğrencilerin sesi olmasa bile yurt kampüsün içinde ve kampüs inşaat halinde.

ortak alanlarda tuvaletler temiz ama duşları bilmiyorum.

yurda ulaşım ve güvenlik: çekmeköy yurdu zaten kampüsün içinde, şehre ulaşım için de zaten shuttle'lar var okuldan altunizade'ye. güvenliği de iyi kampüste olduğu için. çamlıca yurdu ise ferah mahallesi diye bi yerde, hemen karşısında samanyolu tv var, "nezih" yerde yani. ama kız-erkek karışık kalındığı için yurtta (karışık dediğim de kızlar bi binada, erkekler başka binada) ilk başta biraz sıkıntı çıkarttılar, sonra alıştılar.

mutfak: sene başında mutfak yoktu yurtlarda, ama en son bi mail atıldı açılacağına dair, ayrıca bikaç tane mikrodalga fırın var yine ortak. yurtta kalan arkadaşım küçük, elektrikli ızgara aldı odasına, sucuk, köfte, tavuk ne varsa yapıyor rahat rahat.

internet hızlı.

temizlik istendiği taktirde yapılıyor. geçen sene çok sıkıntı çıktı, insanlar uyurken izin almadan odalarına girip temizlik yaptılar, çatkapı odalarına girdiler filan, o yüzden böyle bir sisteme döndüler.

yurt sıcak. kar yağarken bile odada camı açıp sigara içiyorduk, yani her saat başı 10 dakika cam açık kalıyordu, yine de çok rahat tişörtle oturabiliyorduk.

2 kişilik tuvaletli, banyolu, televizyonlu oda fiyatı, yanlış hatırlamıyorsam 750 liraydı. odalar da ferah oldukça.

yemek dahil değil fiyata tabi. yurdun yemekhanesinde akşam yemekleri 3 ya da 3.5 lira.

böyle yani. yazdıklarımın hepsi çekmeköy kampüsü'ndeki yurtlar için.

yalnız şu da var, çekmeköy civarında evlerin kiraları ucuz, 500 lirayı kiraya veririm derse güzel evler var ama faturalar falan filan derken kabarır hesap. hem, okul öyle bi yerde ki hiç toplu taşıma yok şu anda, o yüzden arabası yoksa eve çıkmasını pek tavsiye etmem.

@i was me

tam almak istediğim cevap buydu işte.

a takımı kendi evinde 10/8 kazanmışken b takımı da deplasmanda 10/8 kaybetmiş olmaz mı? nasıl 10/5 kaybediyor?

çarpcaz ikisini. 2/5 ihtimalle a kazanır.

@ykyt o 10 maçı kendi aralarında yapmamışlardır ki. genel olarak önceki maçlarından çıkarılmış bir istatistik o.

@ykyt

a takımı ve b takımının sürekli birbiriyle değil, kendileri dışındaki 17 takımla ayrı ayrı maç yapıyor olduğunu bilince oluyor.

a takımı, kendisi dışında 17 takım olan ligde, kendi evinde oynadığı 10 maçın 8'ini kazanmıştır.
b takımı, kendisi dışında 17 yakım olan ligde, deplasmanda oynadığı 10 maçın 5'İni kaybetmiştir.

dersek heralde anlaması daha kolay olur.

@jangara

kanka benim de mantığım böyle söylüyor.
ama içimdeki ses rahat bırakmıyor. bunun doğru olamayacağını söylüyor içimdeki ses ama sebebini bir türlü oturtamıyorum. bu işlem niye doğru olmaz diye.

takımlar özdeş olamadığı için öyle geliyor.

yani sen amatör lig takımı olarak kendi sahanda 10 maçın 10'unu kazanmış ol, barcelona da deplasmanda 10 maçın 5'ini kazanmış olsun. ikiniz senin sahada oynayacağınız zaman olasılık ne olur?:)

bu verdiğin istatistiklerde a ve b'nin aynı takımlarla maç yaptığını, her maçta benzer performans gösterdiklerini varsayarsak 2/5'lik ihtimale yaklaşırız.

aynı lig olarak düşünürsek. yani hepsi aynı takımları yeniyor.

yine de oturmayan bişiler var yav.

daha önce soruldu
www.eksiduyuru.com

@ryui yine ben sormuştum kanka :) düşün ne kadar aydır kafama takılmış durumda haha.

Neyse, o başlıkta da beklediğim bir yanıt alamamıştım. Ama oradaki bir veriden örneklendirerek aklıma gelen bişiyi söyliyim:

Birinci takım %90 kazanıyor.
İkinci takım %20 kaybediyor.

Bizim olasılığımız en az %20 seviyesinde yani. Grafik olarak çizersek minimum noktamız %20 seviyesine geliyor.
Ancak en yüksek ihtimalle en düşük ihtimal arasında %70'lik bir fark oluyor. o kadar alanlık bir boşluğumuz oluyor yani.

Gidip bu iki ihtimali çarparak bir sonuç elde edersek: %18 gibi bir şey çıkıyor. Yani minimum sonucumuzdan daha düşük bir ihtimal. Her maç %20 ihtimalle kaybeden takım, kazanma ihtimali %90 olan bir takıma karşı %18 ihtimalle kaybetmeye başlıyor.

Bu sorun da şuradan kaynaklanıyor: Bu takımların önceki maçlarını hesaplarken rakiplerini hep %100 ihtimalle yeniyor/yeniliyor olarak göz önüne almıştık. Dolayısıyla iki tane ihtimali belli takımı karşılaştırdığımızda %90 bile bizim sonucumuzu düşüren bir şeye yol açıyor.

Sanırım kafamı kesin olarak kurcalayan şeyi bulmuş durumdayım.
Bu şekilde bakarsak da sanırım böyle bir ihtimali hesaplama şansımız kesinlikle yok. Ya da takımların "%20 kazanıyor, %20 kaybediyor" hesabını yaptığımız her bir maçta, rakibinin de o maça kadar kaybedip kazandığı oranları hesaplamamız gerekir. Bu da sanırım mümkn değil.

Evet hesaplanamaz.

herkes adil kullanım dalgasını uyguluyor bazı 8mbite kadarlarda hız düşmüyormuş (muhtemelen bir hata nedeni ile)

bir de şimdi nette okuyorum eleman gayet iddialı bir şekilde "adsl'de akk'yi uygulayamazlar o bi şekilde kırılır. fiber olmadığınız sürece akk'yi kıracak yöntem illa ki vardır" falan diye konuşuyor.

o yöntemi bulalım 16mbite geçelim bari en temizi yav.

bu arada akk nedir sorması ayıp :\

adil kullanım

turk.net akk uygulamıyor.

ttnet de uygulayacağını yazıp uygulamıyor.

edit: şom ağızlılık bu olsa gerek.

kesinlikle uydunet öneriyorum

bence çime kasma. sırf yeşil görünsün istiyosan ayrık hem dayanıklıdır hem yeşil, hem ölmez. çim istiyosan da tohum alıp serpip üstünü de gübreyle kapatırsan olur. ancak çim biçilmek ister, sulanmak ister, yaz sıcağına dayanmaz.

yaz sıcağında kesinlikle ölür mü çim? ayakta tutma ihtimalimiz yok mu yani?

her gün sulaman gerekir. ışık kırılmasından yanmamaları için de bu işi güneşsiz vakitte yapman lazım, sabah veya akşam. bi de tohum vermeden sürekli kesmen lazım ki ölmesin. biçmek ister yani düzenli. ayrıkta ise hiç sorun olmaz. biçersen daha da kuvvetlenir. bırakırsan da bişi olmaz. ortalıkta dayanıklı uganda çimi diye sattıkları kimi zımbırtının da zaten ayrık olduğunu dşünüyorum hehe

bir de kuzukulağı diye birşey var sanırım..
onu da ekebilirsin

yazın çimi her gün en az yarım saat sulaman gerek.
yonca şu aralar çin için iyi bir alternatif durumunda. eğer küçük bir bahçeniz varsa ayrık otu da olur. ama bahçe büyükse estetik olarak güzel durmayabilir.
yoncaya benzer dicondra diye bir bitki var.

<table>

<thead>
<tr><th colspan="2">İngiltere Ligi</th></tr>
</thead>
<tbody>
<tr><td>Chelsea</td> <td>Manchester</td></tr>
</tbody>

<thead>
<tr><th colspan="2">Türkiye Ligi</th></tr>
</thead>
<tbody>
<tr><td>Galatasaray</td><td>Fenerbahçe</td></tr>
</tbody>

<thead>
<tr><th colspan="2">Almanya Ligi</th></tr>
</thead>
<tbody>
<tr><td>Werder Bremen</td><td>Bayer</td></tr>
</tbody>

</table>


Dediğini ve yapmak istediğini anladım. Ancak çözüm önerim senin işini görecek mi onda kararsızım. Yine de paylaşayım.

Bahsettiğin gibi maçların bulunduğu ligleri thead etiketi ile ve maçları da tbody ile getirir ve ilgili etiketlere de jquery ile istediğin gibi müdahale edebilirsin diye düşünüyorum.

kolay gelsin.

son olarak tabloyu 100 kayıtlı olarak getirirsen, ilgili örnekte de güzel bir örnek var.

jquery-datatables-row-grouping.googlecode.com

bu son gönderdiğin örnek güzele benziyor onu bir inceleyim ben bakalım bir şeyler yapabilecek miyim

Olayı değiştirdim.

Artık veritabanına atarken her bir maçın yanında ligleri de yazıyor.

Peki böyle bir durumda nasıl gruplandırabilirim ki?

bi ben mi böyle düşünüyordum diyordum. şarkılar arası geçişte bazen takılıyor. tam açıyorsun bi sanatçı, sıradan çalsın diye takılıyor kalıyor site. başka birini aratıyorsun bari o çalsın diye naz yapıyor 15 dakika sonra belki açıyor. playlistten çalayım diyorsun yine takılıyor bir şarkıda. ee abicim o şarkıyı çalamıyorsan atla onu sıradaki şarkıyı çal di mi?

turkcell aldı bozdu, eskisi daha güzeldi.

Bugün kullanırken aynı şeyi düşündüm. Eskiden çatır çatır istediğin parçayı dinler, listelerine kolayca ulaşırdın. Bugün ne tık diye şarkı çalıyor ne de listem neredeymiş diye aramaktan sıkılıyorum. Kendine çeki düzen vermeli yoksa kullanıcılarını kaybetmeye başlıcak...

database'de bir küçülmüş mü ne olmuş.
eskiden bulduğum grupları, şarkıları hiç bulamıyorum şimdi.
estetik tamam güzel; ama altyapı nanay.

aynen ben de yeni halini sevmedim.kullanışsız, yavaş, kötü..

skor çektiğin sitede lig isimleri yazmıyorsa bunu yapman zor bence. ancak işte ingiltere ligi takımlarını bi diziye atarsın, türkiye ligi takımlarını bi diziye atarsın. sonra home, away bakarsın bu dizidekilerden hangisine giriyorsa o ligin adını eklersin htmle.

lig maçlarının listelerinin olduğu bir veritabanı varsa ordan alıp aa bu maç bu ligdeymiş diye veri çekebilirsin. tabi 2. bi query gireceksin yavaşlatır falan. onu geçtim lig maçlarının olduğu veritabanı nerden bulunur o da ayrı.

şey gibi. "select lig from ligmaclari where (home = ".$home." AND away = ".$away.") OR (home = ".$away." AND away = ".$home.")

0 geri dönüş var ise de print "bilinmeyen lig ne bileyim"

satırların tamamını kaplayan bir div var.

<div class="canli">
<tr>
<td class="red"></td>
</tr>
<tr>
<td class="red"></td>
</tr>
<tr>
<td class="red"></td>
</tr>
</div>


şeklinde devam ediyor.
.canli:hover{background: yellow} dedim ama işe yaramadı.

tr'ye vermeyi denediniz mi?
jsfiddle.net

bu arada noktalı virgül komutları birbirinden ayırmak için kullanılır, yani süslü parantezden önce noktalı virgül kullanmak zorunda değilsiniz

td koymamın sebebi aslında sütunlardı. yani ben örnek olsun diye elimle yazdım ama aslında 4 tane stun var yanyana.

<tr>
<td></td>
<td></td>
<td></td>
<td></td>
</tr>

şeklinde. sanırım bu li ile yapılmıyor? (ya da yapılabiliyor mu yine de?)

dediğin gibi yapınca çalıştı.

bir de td'lere class atadığım için sorun yaşıyormuşum onları da kaldırdım rahat ettim.

update table_name
set bıdı = 20
where hebe = 'ahmet'

ama hmm sanırım yeni anladım. değişip değişmediğini kontrol edeyim diyorsan şöyle olabilir:

update table_name
set bıdı = 20
where hebe = 'ahmet' and bıdı != 20

jquery ile yapacaksın.

www.egonomik.com

Ahmet'i Mehmet'i unique olarak tanımla. Eğer ad, soyad varsa, ikisini birden tek şekilde unique yapman lazım (ayrı ayrı yaparsan olmaz). Böylelikle az sonra yapacağımız şeylerde Ahmet'in değeri değiştiğinde, eski Ahmet'e ek olarak yeni bir Ahmet daha ortaya çıkmasın.

Ardından hiç bir veri yokmuş da sıfırdan tablolara insert ediyormuşcasına bir INSERT sorgusu oluştur.

Sorgunun sonuna şunu ekle;

ON DUPLICATE KEY UPDATE guncellenecek_sutun_adlari = values(guncellenecek_degerleri)

Örnek olarak şöyle bir şey olmalı;

INSERT INTO tablo (adi, yasi) VALUES ("ahmet", "22") ON DUPLICATE KEY UPDATE yasi = VALUES(yasi)

ahmet, ve 22 yerine $adi, $yasi gibi şeyler kullanacaksın bu arada...

Bu çok performanslı bir öneri olmayabilir (olabilir de), ama çalışmalı.

peki şunu da sorayım: toprak sanırım bir kaç senedir hiç gübre yememiş. en azından bi gübre falan atmayayım mı?

hatta bir soru daha sorayım: sarmaşık önerisi? bahçenin parmaklıklarını komple sardıracak sarmaşık ekmeyi düşünüyorum. en hızlı uzayan sarmaşık hangisi olabilir? netten de onun bakımına bakarım en azından.

bi kere bence oradaki otları kaldırma. zaten ot bitmişse toprağın durumu fena değil demektir. oranın üzerine güzel kompost toprak karışımı yığ. bunun üzerini de gazete kağıdı veya karton gibi malzemelerle ört, üzerine ince bir toprak yığını daha ekle. sonra ne ekeceksen o gazeteyi hafifçe ıslatıp delip oralara koy artık tohjum mu fide mi her neyse.
böylece hem topraktan besini, nemi uzaklaştırmamış olursun, hem de yer altındaki varlıkları rahatsız etmezsin ki bahçen sağlıklı büyür. gazete de yabancı otları engeller büyük ölçüde. hedera hızlı büyür. hangi şehirdesin ve bahçen nasıl güneş görüyor hangi yöne bakıyor bunlar önemli. sarmaşık olarak da hedera hızlı büyür. herhangi bi hederadan çelik kopartıp yapabilirsin. veya mor salkım güzel olur. amerikan sarmaşığı da hızlı büyür. daha bi çok güzel sarmaşık var ama sizin havayı bilmek gerek yoksa pasiflora bile dikersin.

kanka izmirdeyim. bahçe'ye şuan google maps ile baktım, tam olarak kuzey batı'ya bakıyormuş.

aslında kuzeye bakıyor olmasına şaşırdım çünkü baya güneş alıyor. ev 2 katlı olduğu için olabilir. ama bahçe genelde sürekli olarak güneş alıyor yani onu söyleyebilirim. (yazın sabahları hariç her saat güneş alıyor hatta)

bir de bahçenin doğu kısmı var, orası da sabahları dışında hiç güneş almıyor. gölge kısım diyebilirim yani.

yani elimizde; izmir var. bahçenin ön cephesinin genelde güneş alıyor oluşu var. bir de hiç güneş almayan bölümü var. öyle diyeyim yani :)

o zaman direkt güneş istemeyen gölge severleri dikeceksin. ne amaçlı yapıcan bilmiyorum sebze meyve? yok çiçek böcekse mesela ortanca gölge sever. izmirdeysen zilyor fideci var, birine gidip çeşit çeşit bitki alırsın. yazın sulamak zor olacaksa kurağa dayanıklılardan seç. seçenek çok, zevkine kalmış. belki biliyosundur ama yine de yazayım, kimi bitki çok yıllık, kimi tek yıllık olur. yani tek yıllıklardan dikip, bu yıl güzel bi bahçede yaşayıp, seneye yepyeni şeyler deneyebilirsin veya çok yıllıklarla bi şekil oturtup onları büyütmeye devam edebilirsin. permakültür bahçecilerini araştırmanı tavsiye ederim. :)

anladım. bahçenin hiç aralıksız (sabahtan akşama kadar, güneş batana kadar) güneş alan bir bölümü var. oraya geçmiş senelerde domates ekmiştim, müthiş etki yaratmıştı. o bölgeye domates, biber vs. sebze ekmeyi düşünüyorum.

bahçenin kalan kısmı da güzel, düzenli bir görünüme sahip olsa yeter. bir de dediğim gibi, tüm parmaklıkları sarmaşıklarla kapatmak istiyorum. hangisi en hızlı uzuyorsa artık onunla başlayayım işe diyorum.

civar bahçelerde neler var, onlara bakarsan nelerin mutlu yaşadığını görebilrsin. mesela hanımeli veya yasemin de hem azgındır hem de miis kokar. sebze yapacağın yere mesela pepino da dikebilirsin, değişik meyve yersiniz yaz sonunda.

the human mind'a bi bak derim. 147 dk ama kesip devamını öyle izlersin. ben öyle yapmıştım okulda ilk bölümünü izlettiler diğer bölümleri ben izledim falan filan.

elegant universe olabilir
veya documentaryheaven.com a takılabilirsin özellikle full of life öneririm.

terliksi haycvanın solunum aşamaları hakkında bir belgesel izleyebilirsin

ben sana film tavsiye etcem pişman olmazsın
(bkz: black mirror) 3x40 dk lık bi dizi. evet sadece 3 bölüm.

clash of gods: antik yunan tanrılarını anlatıyor. her bölüm bi tanrı.
planet dinosaur: adı üstünde dinozarlar
özetle, seç beğen al...
dizimag.com

www.imdb.com

son bir kaç aydır izlediğim en iyi şeydi. ama konu sarar mı bilemem.

eğer o şirket senin sigortanın yapıyorsa sigortalısındır.yapmazlarsa ailenden gelen sigortanla hayatına devam edeceksin.

masal okumak. şaka değil, telefonumdan okuyor, okurken uyuakalıyorum. çocukluğunu özlemeyen kaç kiş var sanki?

hafif bir müzik, klasik müzik mesela. muhtemelen stres sıkıntı hat safhada, biraz rahatlamaya çalış sadece. derin derin nefes al, dik dur diyaframını doldur boşlat ve yatağına sırt üstü yat. kötü düşüncelerden tenzih et kendini. sıcak duş iyi gelir.

melisa çayı ve kediotu
ılık süt
soğuk yatak
hmm reçetesiz insomin veya unisom ilaç olarak istemiyorum demişsin gerçi.

bu konularda bütün verilecek tavsiyeler geneldir. kişi kendini tanıyorsa daha çabuk sonuca ulaşır. herkes kitap okurken uyur, ben film izlerken uyuyorum mesela.

ayrıca klasik tavsiyeler: ılık duş al, nevresimler yeni yıkanmış olsun, ortamda hiç ışık olmasın, melisa çayı iç yat.

white noise

(sözlükte daha çok filmden bahsedilmiş, şuna bakın: en.wikipedia.org)

rezene çayı da uyku getiriyormuş.

yoğurt ye, ayran iç. mayalı süt ürünleri beni direk uyutur. alerji ilaçları da çok tatlı uyutur, uyku ilacı gibi ağır değiller

haşlanmış patates, patates yemeği, süt, ayran, yoğurt, pilav

bunlar uyku getirir

muhteşem etki için basit bir patates yemeği yapın. salça su patates soğan dörtlüsünden. yanına bir de pilav. yedikten sonra oda eğer çok soğuk değilse bir ağırlık çöker, uyku yapar. ben de ikinci öğretim olduğum için gece 4-5 ten önce uyuyamam yıllardır. bazen gece 2de uyumam gerekince 12:30 gibi patates haşlayıp yiyorum, faydasını görüyorum.

gün içinde spor yap, gün içinde yorulan, iş gören insanın yemeğininde uykusununda tadı bir başka olur

hangisi işe yarar bilemem ancak bende fiziksel egzersiz yeterli oluyor.
(git: www.gribilge.com)

bu değil önceki hali, antalya'da olan ameliyattan bahsediyorsun değil mi?

ben de videosunu izledikten sonra seninle aynı şeyi merak etmiştim ama benim anlayamadığım bir olaydır büyük ihtimalle diye üstüne çok düşünmemiştim açıkçası.

@ ekaterina yok bu hacettepedeki
ben de merak ediyorum çok ciddi bişey yok gibi görünüyor
aklıma gelen acaba estetik operasyonlarla bu kadar toparlyabilmişler de cilt altı dokusu artık toparlanmaz halde mi?

@ekaterina

yok kanka hacettepedekinden bahsediyorum.

şu tabloyu gördükçe "sidik yarışı" konusu iyice canlanıyor kafamda. o yüzden biri bana "kanka yüz nakli yaptılar çünkü bu elemanın cildi aslında şöyle şöyle sorunlar oluşturuyordu" demeli. demeli ki, hacettepedeki doktorların bir sidik yarışı uğruna bir adamın canını aldığını ve bir adamın da tüm hayatı boyunca ilaca bağımlı yaşayacak olduğunu düşünmeyeyim.

pardon, benzettim ben ya halbuki hiç alakaları yokmuş, önceki hali buysa garipmiş cidden.

düşündüğün şeyi düşünmemek istiyorum ama elimden gelen başka bişey yok şu anda
çok sinir bozucu böyle bir durum

belki bu ameliyatta öyle ilerleyecekler ki insanlar zevkine yaptıracak. spuuki.

kaza gecirmemis miydi? bu kazadan onceki halidir belki?

kanka yok kazadan sonraki hali bu. çünkü kaza zaten 4-5 yaşındayken olmuş. tv patlamış.

@sivrisinek

kanka ben o adama nakledilen yüz başkasına verilsin demiyorum.
ben bu adamın kendi çekeceklerini düşünüyorum.

çünkü internetten araştırdım birkaç gündür. kullanacakları ilaçlar öyle böyle ilaçlar değildir. böbrek, karaciğer bırakmıyormuş adamlarda. ömrü kısaltıyormuş.

üstelik yüz nakillerinde gördüğümüz gibi, kusursuz bir cilt gelmiyor. yine hatalı bir cilt geliyor. ama yüz nakli yapılan adamın önceki cildi öyle bir halde oluyor ki "buna bile razıyım" diyorlar.

peki, bunca ilaç kullanımına. bunca acıya, çileye, riske değer mi. onu soruyorum işte. olay o yani. yoksa hiç kimsenin tedavisinde gözümüz yok. ben şuanki tabloda sadece şunu görüyorum: doktorlar tarafından beyni yıkanmış ve kobaylığa gönderilmiş bir genç.

başka bir şey görmek istiyorum ama göremiyorum ne yazık ki.

photoshpludur belki falan diyordum ama senin şu koyduğun videodan sonra bu doktorların niyetiyle ilgili aklımda en ufak bir şüphe bile kalmadı.

bu adamlar sidik yarışı ve ünvan için yapmışlar bu ameliyatları. aksine asla ve asla ikna olmam. olamam.

Kısmen haklısın fakat bir de onun açısından düşün. Bazı insanlarda "nasıl göründüğü" takıntılı şekilde problemdir kendisi için. Benim sol omuzumda trafik kazasından kalma büyük bir yara izi var. yanık gibi ve oldukça kabarık. 14 yaşımdayken olmuştu toplasan ben 2-3 senedir sıfır kol giyiyorum. Bu diğer insanlara çok komik geliyordu fakat ben gerçekten o izin görünmesinden çok fazla rahatsız oluyordum.

ve bu bahsettiğim yara omuzumda biraz arkada kalıyor. Ama bu adamın yüzü mevzu bahis. Suratımızda bir sizvilce çıktığı zaman ne kadar sinirleniyoruz, fondöten-kapatıcı gibi yöntemlerle saklamaya çalışıyoruz. Artık o adamın hislerini sen düşün. Yani ne kadar zorlasak da aynaya baktığında neler hissettiği bilemeyiz.

Biz ona baktığımızda sadece pürüzlü bir yüz görüyoruz ama o çok daha farklı görüyordur. Bu çok ağır bir mesele aslında. Umarım yeni yüzünden çok memenun kalır ve aynaya baktığında çok mutlu olur. İnsanın herhangi bir sebepten kendisini sevmemesi çok kötü birşey.

kimse hatun kaldircam diye bir tek boyle bir ameliyata girmez bence. adamin girdigi prikolojiyi anlamak lazim bence ve doktorlarin onun ameliyat olmasi icin yaptigi konusmalar, telkinler de onemli. Sanirim antalyadaki basarili ameliyattan sonra hacettepe forsunu korumak icin biraz oldu bittiye getirdi herseyi. Umarim eleman icin hayirlisi olmustur, en azindan istedigi bir yuze sahip olmustur.

Tercih meselesi tabi ama eski hali yeni haline on basar şu yüz nakli yapılan adamın. Üzüldüm gerçekten.

yeni halini nerden gördün?

ben yanılmamışım. antalya üniversitesinde bu nakli gerçekleştiren profesör de rezalet olarak tanımlamış böyle bir hastaya yüz nakli yapılmasını.

Normal bir insana her gün fındık kırdırsan, bir süre sonra fındık kırma konusunda herhangi bir insandan daha hızlı, verimli hale gelir. Her gün savaşan adamların bu konuda alelade bir insana göre üstünlük kazanmayacagını mı düşünüyorsun?

Ayrıca gladyatörler alelade kölelerden seçilmezler. Fiziksel ve ruhsal yapısı yatkın kölelerden iyi gladyatörler çıkar.

fikrime ve bildiğime göre, gayet de spartacus'te izlediğimiz gibi eşşoleşşeklerden seçiliyor gladyatörler. bir de seni alıp gladyatör yapmalarıyla bir köleyi alıp gladyatör yapmaları aynı şey değil. sen şu an düşünen özgür bir bireysin. ama adam arenada ölmeyi, öldürmeyi şeref sayan, kafasına bu şekilde kazınan biri. ve dizide de görülebileceği gibi, bir gladyatörle sıradan bir köle arasında dağlar kadar fark var.

e bu gladyatörler de o zamanın futbolcuları, basketbolcuları bir anlamda... tek işleri dövüşmek, antrenman yapmak. dolayısıyla manyak gibi savaşmaları gayet doğal. ha filmde tabii ki abartılı sahneler var... ama bence gladyatörler cidden canavar gibi savaşan, sıradan herhangi bir insana hamle fırsatı bile tanımayacak kadar sağlam adamlar(dı).

basketbolcu örneği gibi işte... şimdi karşına bryant gelse, teke tek maç yapsanız, sayı atabilir misin adama?

Yani öyle düşük yağ oranına, mükemmel hatlara bence de sahip değildirler. Daha çok kırkpınarda yağlı güreş yapan iri abilere benziyorlardır. Bazıları ise eminim oldukça ince hızlı adamlardır. Yani hantal birine karşı güçsüz de olsa bıçakla hızlı biri savaşabilir. Ve herkesin de bahsettiği gibi bu adamların hayattaki tek işi savaşmak, o halde bunu iyi yapmalılar. Bilirsin, kendini sadece bir işe adarsan, o işi iyi yaparsın. Bazıları yaşamaya ve savaşmaya adar kendini, bazıları ise sadece savaşmaya. Yani ölüm umrunda olmayan bir gladyatör normal bir insana göre zaten zihinsel olarak -psikoloji, tecrübeler falan- kat kat daha güçlü. Bir de günlük antrenman eklenince, tabi güçlü oluyorlar.

@harpp

aynen kanka söylemeye çalıştığım da o zaten. kırkpınar çok doğru tespit. bence de oradakilere benziyorlardır.

bir de dövüşlerde bu kadar atik olduğunu hiç düşünmüyorum. anlatmaya çalıştığım o yani. her ne kadar tüm hayatlarını dövüşe adamış olsalar da, alt tarafı pirinç lapasıyla beslenen adamlar bunlar ve çoğu ilk dövüşlerinde ölüyorlar.

o yüzden harpp'ın dediği gibi düşük yağ oranına sahip olmayan danalardan oluşuyorlardı ve atiklikten ziyade güce dayalı takılıyorlardı.

edit: hatta spartacus'ten özetlemek gerekirse. bence spartacus'te, çukurda dövüşen adamlara benziyorlardı. çoğu aklını kaçırmış, vahşice dövüşen adamlardı.

Çok farklı dövüş stilleri var yalnız. İncecik bir adam dev gibi bir baltayı sallayamaz, koskoca bir adamsa iki elinde kılıçla yeteri kadar atik olamaz. Bence Spartacus'deki abiler gibi de vardır bizim Kırkpınar'cılar gibi de farklı stiller sonuçta :)

bir yerde okuduğuma göre, yapılan son araştırmalarda gladyatörlerin bizzat yağlı tahıllı yiyeceklerle beslendikleriyle ilgili bulgulara rastlanmıştı. kılıç darbelerine karşı iç organlarını koruması için karın bölgesinin özellikle yağlı olmasını isterlermiş. ama kol ve omuzları kılıç ve kalkan savurmaktan biraz daha kaslı olur tabi. zaten zamanında çizilen meşhur gladyatör tablolarına bakarsanız bu bilgiyi doğruluyor, örneğin upload.wikimedia.org

gibi...

1)hocam ilk olarak iskoçlara gir zaten tek şehirleri var edinburg

2)Adadaki rebel şehirleri zaten almalısın

3)Adada şehirlerle işin bitince fransanın kuzeyinde 2-3 tane rebel şehiri var ismini hatırlamıyorum.onları da almaya çalış.almazsan o da olur :d

4)Fransa ile dost ol ama sakın güvenme.çünkü dayanamayıp en sonunda saldırıyor ibneler :d

5)Fransa ile savaşırken Holy roman empire da dikkat et

6)Bir de kuzeyden Danimarka ve Polonya tehlikesi var tabii.istersen Fransa yerine bunlarla da savaşabilirsin çünkü Danimarka sonraları iyi genişliyor, başına bela olmasın.

7)Fransa biterse İspanyaya yönelmek iyi bir seçenek

8)Son olarak,her ülkeyle ticaret anlaşması yapmaya çalış.ingiltere için limanlar çok önemli.

9)Sözlükteki Medieval 2 başlığında birçok öneri var, onlara da bakabilirsin.Bu işler zamanla oluyor tabi ki :)

akşam akşam özlettin medievalı :) totalwar türkiye forumunda çok ayrıntılı ve resimli rehberler var. böyle genel değil de daha net sorular sorarsan buradan da yardımcı olmaya çalışırım.

öncesinde bir işlem yapılmayacaksa.
$time = 2;
sleep($time);
header("location: ".$_SERVER['HTTP_REFERER']."");

fakat böylesi işlemler, javascript, meta tag ile falan yapılır genelde.

Dr. Kissingher'in cevabı doğrudur. fakat javascript kullanılmak istenirse:

setTimeout('document.location=document.referrer',1000);

bunu head kısmına script tag'i içine koyup, sayfa üzerinde "şu anda yönlendiriliyorsunuz, olmazsa şuraya basın" deyip bilgi verirsin.

melisa derler ama ben kokusuna bile katlanamadım. bütün pencereleri açtım üç gün gitmedi koku.

@the wooden

nefes alamıyor değilim. burnum tıkalı, burnum uzun süredir tıkalı ve son birkaç haftadır ağzımdan nefes almak uykumda beni rahatsız ediyor. uykum da her geçen gün daha da hafifleşiyor. derin bir uyku uyursam ağzımdan nefes almayı da umusamıyor olacağım böylelikle hayatım düzelecek.

burun damlası diyeceğim, duyuruda az önce iki tane bağımlı çıktı, korkuyorum önermeye

(bkz: papatya çayı)

Burun icin benzedrex, uyku icin 6-10 mg melatonin. Bitkisel Super Snooze diye bir meret vardi, eger bulabilirsen, bildigin knockout ediyordu:)

www.uzmantv.com

Ayrica kardesim sinuziti nuksettigi zamanlarda, mentol kristalleri alip bir yerlerden, sicak suya atip buharini burnuna cekiyordu. Soyledigine gore tikanikliga burun spreylerinden daha iyi geliyormus. Burun spreylerini maksimum 3-4 gun kullanabiliyorsun zira.

sarı kantaron + melisa

not: sarı kantaron ayrıca depresif durumlara da iyi geliyor.

tam sarı kantaron içerken gördüm başlığı. doğadan relax var sarı kantaronlu. iki poşet içiyorum mışıl mışıl uyuyorum. markette satılan çayın bu kadar uyuşturucu etkisi göstermesine hayret etmiyor değilim. 3 taneye cümle kuramayacak kıvama gelinebilir herhalde. sevgiler.

kendi httpd.conf dosyasında değişiklik yapman gerekebiliyor.

.htaccess ile ilgili uğraştığına göre mod rewrite işine girdiğini tahmin ediyorum, wamp kullandığını varsayıyorum,

wamp'ın sağ alt köşedeki tıklayıp, apache üzerine oradan da httpd.conf dosyasına gelip,

LoadModule rewrite_module modules/mod_rewrite.so bu satırın başındaki # işaretini kaldırıp kaydedin. tekrar ikona tıklayıp tüm servisleri tekrar başlatın.

Daha önce de loadmodule'ün başındaki # işaretini kaldırmıştım. Ancak çalışmamıştı. Yani şuan o işaret kalkık zaten.

Acaba windows ile ilgili olabilir mi? Windowsta çalıştırmak için farklı bir işlem yapmak gerekiyor mu?

şimdi yeni gördüm, bir arkadaş burada yazmış ne yapılması gerektiğini #12884619

hepsini doğru yaptım diyorsan çalışması lazım, çalışmıyorsa birkaç kez servisleri restart yapmak da gerekebilir, ayarları değiştirdikten sonra.

bir de allow override all olarak değiştirmek gerekiyor.

rise of nations denediniz m?

rise of nations daha ziyade age of tarzı değil mi?

rise of nations evet age of tarzı.

rise of nations'da dünya haritası üzerinden oynadığın mod da var. yani medieval total war gibi. hem strateji hem savaş.. bence aradığın oyun rise of nations kesinlikle.

hadi ya medieval tarzı varsa oynarım.
tek oyunu mu var yoksa birden çoksa hangisini indireyim?

north and south. amiga ya da emülatör bulman lazım, harita küçük gelebilir :)

tek bi tane rise of nations var.. devamı çıkmadı.

"rise of nations: thrones & patriots" diye yamalı bir versiyonu var ama. onu indir. onda daha çok ırk var.

peki ya civilization 5 ne durumda? süre kısıtı vs. var mı?

medieval total war daha çok sarar bence. 2-3 oyun var hatta samuraylısı falan da çıktı en son

Çok aradığınız tarz olmasa da Red Alert 2(Eski ama güzeldir, America, Cuba, Russia falan var ama size verdiği görevleri tamamladıktan sonra oyun bitiyor) ve Red Alert 3(Amerika, Rusya ve Japonya var, yine görevlerin sonunda bitiyor) de aklınızda bulunsun. Ama dediğim gibi, istediğiniz gibi "hiç bitmesin" tarzında değil. Sadece alternatif olsun diye söyledim.

red alertları biliyorum bro sağol yine de :)

kemik eğriliği ve diğer 2 sebepten olmak üzere bir seferde 3 operasyon geçirdim. ameliyatı doktorun öneriyorsa daha fazla durma. ancak ameliyat da ömür boyu çözüm sağlamayacak, tekrar tekrar ameliyat olan birçok kişi var (ben de o yoldayım)

özel hastaneler yüksek fiyatlar alıyorlar, zira minimum 1 gun hastanede yatman gerekiyor. sadece bunun maliyeti ise bin liralardan başlayabiliyor. ama değer mi, değer.

ameliyata kadar idare etmen için bazı şeyler yapmanı tavsiye ederim:
-çift yastık ile yatmayı dene. sadece sırt üstü pozisyonda uyu. yan yatma ya da kıvrılma.
-yatmadan bir iki saat önce burnu temizleyip monaliz ve ya otrivine gibi spreylerden birini sık. ikisi farklı işler yapıyor olsalar da uyku konusunda yardımcı oluyorlar.
-sinus rinse denilen bir su pompası var. eger burnundaki tıkanıklık sümük vs salgılardan kaynaklanıyorsa oraları cillop gibi yapar. hayat kurtaran bir icat bence.

ameliyat işinde ucuza kaçma. devlet ve üniv. hastanelerindeki doktorlar işi pek sallamıyorlar. ellerinde ekipman da olmayabiliyor. özel doktor ve hastanelere gittiğinde burna kamera sokan, yüz tomografisi çektirip sinüsleri felan oturup inceleyen doktorlarla tanışmaya başlıyorsun.

Nefes şeyisi ve onun yol açtığı huzursuzluk bende de oluyor. Sanki verimli nefes alamıyormuşum gibi hissediyorum.

(bkz: neti pot)

aynı şikayetler bende de vardı,
septum deviasyonu denilen kemik aldırma kestirme törpüleme ne yaptılar bilmiyorum düzelttirdim. çok bir şey değişti mi dersen rahatlama oluyor burnun diğer yarısını hissediyorsun güzel nefes alma sorunu apne, sigara birkaç kalem daha eklenip hepsi uykusuzluğa neden olabiliyor.
son olarak hayatımda özel hastaneye gitmedim ve gitmeyeceğim bir aksilik olmazsa(benimki prensip olayı birazda) , devlet hastanesi yada üniversite hastanesinde doktorunu kendin seçebiliyorsun, araştır listeden iyi olanı seç yada hepsine muayene ol konuş anlat derdini, gözüne kestirdiğine de ameliyat ol derim.
o küçücük burundaki o kemik zımbırtısını düzeltme olayı tam anesteziyle yapılıyor bende öyleydi ve 1-2 gününü hastane odasında burnunda tamponla kanlı sümüklü geçireceksin kolay değil hasta açısından.

@write

yav ege üniversitesi sanırım iyi bir hastane oluyor. illa ki bu işte uzman biri de vardır diye düşünüyorum. bi senedir çektiğim çile kalmadı, aslında 2-3 gün daha işkence çeksem sorun değil.

burda önemli olan hemen tarih vermeleri. 1 ay sonraya 1.5 ay sonraya falan. bana 1 sene sonra gel demesinler çünkü ağustos'ta askere gitmeyi planlıyorum :S

yokmus demek ki, bi senın aklına gelmıyor heralde bu ıhtımaller ?

ki kadavradan olması dolayısıyla ciddi ilac ullanacagını sanmıyorum antikor uretmeyecektır muhtemelen.

uğurun o yüzü, şu an sayısını bilmiyorum ama belki de onlarca ameliyat sonunda elde edilebilmiş bir yüz. Daha önce vucüdunun çeşitli yerlerinden parça alıp yüzüne yerleştirmişler ve plastik cerrahiyi sonuna kadar kullanmışlar. Bunu son çare olarak denediler galiba. Uzmanı falan değilim ama, kendi yorumum bu.

uğur acar'a yapılan transplantın sonucu bence çok başarılı. eminim zaman içinde daha da iyi olacaktır. burada amaç güzelleştirmek değil; hastaya sosyal hayatında kullanabileceği bir yüz, ifade vermek. o şekilde düşünmek lazım, yani, uğur'un yüzünün durumunu diğerleri ile kıyaslamak yanlış.

daha önce bir dizi estetik ameliyat geçirmiş zaten, kaç tane bilmiyorum ama.

Plastik Cerrahi'de benzeri benzerle onarmak esastır. Tüm yüzü yanmış ve yanık skarına bağlı doku kalitesiz bir hal almışsa, kontraktürler oluşmuşsa ve hasta sayısız ameliyat olmuşsa, benzeri benzerle onarmak alternatifi kalmamışsa daha büyük ameliyatlar düşünülür.

yabancı sitelerde şimdilik çok başarılı göründüğünü, sorunsuz iyileşirse dünyadaki en başarılı yüz nakillerinden biri olacağı konuşuluyordu geçen haftalarda. + empati kurunca ben yüz nakli yaptırırdım. ruh güzelliğiyle işlerin yürümediğini 19 sene boyunca tecrübe etti adam.

25 şubatta yeni başkan bile belirleniyor yeterli çığunluk sağlanırsa.

beşiktaş'a mı yeni başkan?

neyse büyük ihtimalle zaten demirören'in kuklası geçecektir başa ona bi şüphemiz yok da. yine de sorayım dedim.

Evet yeni başkan. Demirören'in kuklası Demirören'den daha yararlı değildir ama daha az zararlıdır. Kardayız.

Gelen gideni her zaman aratir ve taklitler orjinalinden daha zararlidir. Demirorende bu ulkenin en pahali oyuncagiyla oynuyordu sindi yetmedi bi ust modele geciyor.sansli cocuk vesselam modern richie rich. Soruna cevap olarakta evet istifa etmek zorunda besiktas baskanligindan zaten baska turlude birakmazdi herhalde ama benim asil merakim alacaklarini ne yapacak? Eger isterse besiktas batar.

@skywalkeremre Alacaklarını kurtarmak için aday oldu zaten. Demirören'in derdi Beşiktaş değil parasıdır.

ilk aklıma gelen çözüm önerisi delete from tablo adı where sutun1 is null or sutun2 is null or sutun3 is null...

aynı değişkene eşitlediğin için olabilir mi?

>> count($away[2])

>> $away = $away[2][$i];

peki count yerine 10 - 15 gibi sabit bir sayı kullandığımda da hata veriyor. işte ben de asıl onu anlamıyorum?

edit: misal 10 koydum count yerine.

Cannot use string offset as an array in hatasını verdi ve hata gösteren satır $time'a denk geliyor. ve sadece ilk satırı veritabanına ekledi yine.

Yav kanka sorunu anlamıyorum. Tüm $score[1] gibi değişkenleri bastırdım ve gayet normal olarak;

Array
(
[0] => 20:00
[1] => 13:30
[2] => 14:00
[3] => 16:00
[4] => 12:00
[5] => 12:45
[6] => 15:00
[7] => 15:00
[8] => 15:00
[9] => 17:30
)
Array
(
[0] => Manchester United
[1] => Norwich City
[2] => Wolverhampton
[3] => Bolton Wanderers
[4] => Sunderland AFC
[5] => Arsenal FC
[6] => Aston Villa
[7] => Everton FC
[8] => Swansea
[9] => Chelsea FC
)
Array
(
[0] => 3 - 0
[1] => 1 - 1
[2] => 2 - 0
[3] => 2 - 3
[4] => 0 - 1
[5] => 0 - 2
[6] => 3 - 1
[7] => 0 - 1
[8] => 0 - 0
[9] => 2 - 1
)
Array
(
[0] => Tottenham
[1] => Stoke City
[2] => Fulham FC
[3] => Manchester City
[4] => Newcastle Utd
[5] => Liverpool FC
[6] => Blackburn Rovers
[7] => Queens Park Rangers
[8] => Wigan Athletic
[9] => West Bromwich
)
Array
(
[0] => (0 - 0)
[1] => (1 - 0)
[2] => (2 - 0)
[3] => (1 - 2)
[4] => (0 - 0)
[5] => (0 - 0)
[6] => (2 - 0)
[7] => (0 - 1)
[8] => (0 - 0)
[9] => (0 - 1)
)

gibi bir sonuç aldım. Yani hepsinin çalışıyor olması lazım.

Tek tek çekebilmek için de [$i] yaptım ve $i'yi 0'dan 9'a kadar döndürüyorum. Ancak olmuyor arkadaş olmuyor. Veritabanına yalnızca ilk satırı (0) bastırıyor. Kafayı yemek üzereyim ya.

ya kafayı yemek üzereyim yardım gerekiyor nette bile yok bu sorunun çözümü delirmenin eşiğine geldim.

botla veri çekmeye çalışıyorum tek değişkenli yapınca sorun yok ama değişken sayısı artınca sıçıyorum yardım lütfen

strpos ve preg_match_all fonksiyonlarını bi arada kullanarak çok rahat bi şekilde yapabilirsin...

kanka ufak bir örnek verirsen gerçekten minnettar olurum. çok teşekkür ederim ayrıca bu bilgiyi verdiğin için de.

mantığını senin kurman gerekir.

strpos fonksiyonu bir datanın içinde bir data blokunun olup olmadığını kontrol eder, varsa TRUE döndürür.

tr2.php.net

preg_match'ı biliyorsun zaten, önce strpos ile o bahsettiğin span'leri kontrol ettirirsin. varsa ona göre regex kullanırsın, yoksa tam tersi...