çok geç evet. sabah 9’da geç bir saat.

biz de 9-7 çalışıyoruz aşırı saçma. zaten saat 5ten sonra kimse çalışmıyor herkes goygoy peşinde.

ben 8.30 - 18.00 çalışıyorum. 18.00'de çıkınca bile laf söylüyorlar bazen. "saat 6 oldu mu hemen kaç tabii" falan diyorlar. e kaçta çıkacaktık? hayatımızın büyük bir bölümü işte geçiyor zaten. kıymet bilen bir yerde olmak lazım.

Bu ne haftalik calisma saati 60 mi oldu ulkede

Akademik olarak bilinen bir şey zaten. Gerçek çalışma saati arttıkça verimli çalışma saati düşer. İşverenler verimsizliği görünce bunu telafi etmek için daha fazla mesai yaptırıp üstesinden gelmeye kalkıyorlar ama çözümü ters yönde arıyorlar. Amerikalılar 3-4 gibi çıkıyor işten. Günün yarısı onların. Böyle bir insan tatile bile ihtiyaç duymaz. Bizdeyse tatiller 15 günden başlıyor, tatile bir gidiyorsun, ambale oluyorsun ondan sonra. Ne dinlenmeye alışabiliyorsun, ne çalışmaya. Artık evden çalışma moda olmaya başlayacak ve işverenler de bunun faydasını görecek. Yavaş yavaş başlıyor. Geçtiğimiz yıl ben de yabancı bir firma için bu şekilde çalışmıştım ve şimdi işe gitmek acayip saçma geliyor.

Çok geç. Özellikle günün kısa olduğu kış dönemlerinde yıpratıcı olur.
Erken başlayıp erken bitirmek çok daha iyi bence. Saatleri benim düzenleme yetkim olsaydı şu anki çalışma saatlerimi 1 saat öne çekip 07.00-16.00 yapardım.

işe giderken ve işten dönerken de ekstra ayrı ayrı 1 saate yakın yol süreniz varsa gerçekten çok ve yıpratıcıymış derdim.

8:30 - 18:30 çalışıyorum.

sabah evden çıkışım 6:30, akşam eve varışım 20:30

teşekkürler.

@lafacukur Öğlen 1 saat öğle arası ve hatta ara verebilecekleri yarımşar saatten 2 mola ile günlük çalışma süresini 8 haftalık süreyi 40 bile gösterebilirler.

Haftasonu tatilse ve gün içinde 1 saat yemek molası varsa mesai 9 saate tekabül eder ve haftalık 45 saat şartı sağlanır. 10 saat iş yerinde bulunmak ile 10 saat mesai yapmak arasında fark var.

Ben de 8-6 çalışıyorum. Kışın çok fark etmiyor ama yazın hava aydınlıkken eve dönmüş olmak psikolojiyi gerçekten olumlu etkiliyor. Uyanık kaldığım süre değişmiyor ama durum böyle.

patronlara baksan hiç eve gitme. at oraya bi yatak gece gündüz çalış isterler.

haftalık çalışma saati 45'dir. eğer cumartesi çalışmıyorsanız 1 saat yemek molası sayarsak 45 saat çalışıyorsunuz ki bu yasal sınır. kanuni olarak şikayet edilecek bir şey yok ortada. saatler azaltılıp cumartesi çalışma talep edilebilir ki bunu istemezsiniz. en makulü 1 saat etken gelip 1 saat erken çıkmak. akşamki 1 saat gerçekten verimsiz geçer ama sabahları daha çok iş yapılıyor. böyle bir öneriyle gitseniz kabul göreceğini düşünüyorum.

işe başlarken farklı mıydı?
patronun garezi olduğunu sanmıyorum. siz de akşama kadar orada babanızın hayrına durmadığınıza ve hakkınızı aldığınıza göre yakınma hakkınız yok bence.

olması gereken çalışma saati: sabah 8 öğlen 2. çok net.

Çok zor gerçekten benim de aşağı yukarı aynı saatler.
09:30 gibi iş yerinde oluyoruz 19:00 da ben çıkıyorum patron 21:00 a kadar kalıyor.
Ayın 6 günü ben de dersim göründüğü için 21:00 da çıkıyorum.

Benim avantajım var akşam planım programım varsa 18:00 gibi çıkabiliyorum hatta gideceğim uzaksa 17:00 da da çıkabiliyorum anlayışlılar o konuda.

Normal zamanlarda da 18:00 da çıktığımı düşünsem 19:30 da evdeyim akşamları bir şeyler yapacak enerji bulabilirim ama bu sistemde 20:30 da evde oluyorum ve pek bir şey yapamıyorum maalesef. Sinemaya gitmeyi düşünsem bile çıkış saatini hesaplayınca kaçıyor heves.

Ben de daha erken başlayıp daha erken çıkmayı tercih edenlerdeniz.
09:30 - 19:00 olacağına 08:00 - 18:00 olsun razıyım.
Ama olmuyor işte :/

@lafacukur evet 40 saat calsııyorsunuz.

@naksidil yasal oldugunu bildigimi belirtmiştim. diğer dediklerinize katılıyorum.

@tosunpasa ben basladıgımda bu sekildeydi. gecen yıl 9-6 çalışılırken 9-7 şeklinde revize edilmiş. üslubunuz kulağa çok hoş gelmiyor. ben sadece kendim için değil, hem kendim, hem işyerim, hem de işime kattığım fayda açısında en yararlısının bu şekilde (8-6, ki yine toplam 45 saat eder) olduğunu düşündüğümü, patronların neden bu perspektiften bakmadığını, sebeplerinin ne olabileceğini sordum.

herkese cevapları ve kendi tecrübelerini paylaştıkları için teşekkür ederim.

9.30-19.00 çalışıyordum, cumartesi 9.30-14.30 şeklindeydi. 4 ay dayanabildim. eve git gel 1 saat sürüyordu, akşamları da trafiğe kalıyordum. 8'den aşağı eve dönemedim hiç.

oluyor bazen bug var sanırım. mesajı silin, yeni bir mesaj atın karşıya.

çerezleri silin tekrar deneyin.

@basond sonuc vermedi

Göktürk

tayakadın çok yakın ama şantiyede çalışan eski iş arkadaşım pek de yaşanabilecek bir yer olmadığını söyledi. arnavutköy en yakın şehir yerleşkesi, en mantıklısı orası duruyor.

kira ile ilgili bilgim yok ama sahibinden'e ufak göz atarak ortalama çıkarılır.

para varsa göktürk
para daha az varsa kemerburgaz
para yoksa arnavutköy

nodrap +1
fakat para varsa gokturk+kemerburgaz. kemerburgaz'da normal apartman daireleri hic de iyi sartlara sahip olmamasina ragmen gokturk'ten pahaliydi en son baktigimda.

iga'nin kampi var. muhendisler icin olan kismi iyi diyorlar.

edit: bu arada gokturk'te aidati 1000 dolar olan daire de gormustum, kirasi 1000 dolar olan daire de senin beklentilere bagli.

en iyi ortalama icin bkz: sahibinden.com

hangi işlemden dolayı vergi çıktı?

mevzuyu biraz daha detaylı anlatırsanız yardımcı olayım.

@kibritsuyu damga vergisinin 23üne dek beyan edilme zorunluluguna iliskin aysal dayanak arıyorum. son tebliğ vuk 371 no lu tebliğ mi bu konuda? 2007 tarihli olması beni sürüncemede bıraktı. öte yandan bu hususu duzenleyen son teblig oldugunu nasıl teyit edebilriim?

arkadaşlar o saatlerde geçiyorlar sabiha'ya, 8'deki uçak için 5:30 gibi gidiyolar

çok geçmiş olsun. acelem var ama yine de yazmak istedim. oluyor böyle şeyler deyip unutmaya çalışmak en iyisi. giden geri gelir merak etmeyin. sizlere bir şey olmaması iyi.
allahından bulsunlar.

Büyük geçmiş olsun. İnsan "cana geleceğine.." diyor ama yine de moral bozucu. Şimdi yapılacak işlere odaklanın; tekrar girmemesi için ne yapabilirsiniz? Kapıdan mı girmiş, pencereden mi? Alarm sistemi var mı? Komşularınızla iletişime geçin, ortak karar alın. Apartman güvenliğini sağlayıcı tedbirler alın.
Yine de tekrar etmekte fayda var, şükür siz yokken girmiş.

Bir arkadaşımın evine hırsız girmişti o da o sırada uyuyor numarası yapmış ne alacaksa alsın gitsin demiş içinden. Hırsız tüm işini bitirip çıkarken bunun yanına gidiyor ve bıçağı karnına dayayıp, uyumadığını biliyorum sesini çıkarırsan seni keserim diyor.

Çok daha beter senaryolar ile bitebilir bu süreçler bırakın gerçekten mala gelsin. Çok geçmiş olsun.

@SiyamkedisiZorro Çok teşekkürler. 1. katta dairemiz. Pencereden girmiş. Pencerelerimizin hepsi arkadan sürgülüydü, sadece iki pencerede sürgü yoktu. Onların birinden girmiş. Bir müsibet hesabı, o pencerelere de sürgü taktıracağız. Aslında site içindeyiz.

@gozu acik sevisen yahudi evet cok sukur en azından evde yoktuk. Aslında insan cok sinirleniyor, yanlarında zarar verecek birşey olmadıgını bilsek, "keşke evde denk gelseydi" diyesi geliyor insanın ama, neler neler var dediğiniz gibi. buna da şükür.

Sagliginiza bir sey olmamis. Huzurunuz, mutlulugunuz yerinde. Takmayin, evet sıkıntılı bir durum ama mal bu. Yerine yenisi elbet gelir. Sıkmayin caninizi, pozitif dusunmeye calisin.

bi ara bizim eve hırsız dadanmıştı. 2-3 ayda bir hırsız giriyordu. (yazın pencereler açık) sonra pencerelere parmaklık taktırdık o gün bu gündür hiç vukuat olmadı. geçmiş olsun. kötü bir his biliyorum.

hadi ordan ya bu şu filmin konusu, resmen izleyip buraya yazmışsın www.imdb.com

izlemediysen de izle, iyi gelir.

filmin konusu: bir kadın (duyarlı ve kendince bu yüzden ezik olduğunu düşünüyor) bir gün evine hırsız giriyor bilgisayarını ve babaannesinin gümüş kaşık takımını çalıyor.
maddi boyutuna takılmasa da evine birinin girmiş olma hissi onu sinirlendiriyor ve bunca yıllık topluma karşı biriktirdiği pasif agresif nefretiyle de gaza gelip hırsızı bulmaya çalışıyor bir komşusuyla.

falan filan...
güzel kafa dağıtırsın. (izlemediysen.....)

(bkz: kitapyurdu)

Bu konuda hiçbir garanti verilemez. Hepsi birbirinden dengesiz, cok acil ve onemliyse fiziki kitapcidan al. Yukarıda bir arkadas, kitapyurdu demiş ama mesela benim kendileriyle çok kötü tecrübelerim var.

Sahafsalih.com

www.eganba.com'nın yorumları genelde iyiydi ama son durum ne bilmiyorum.
ayrıca @istististist +1

Eganba

yok öyle bir site. alıp unut en iyisi.

Kitapyurdunda siparişi verdiğim gün kargoya veriliyor ertesi gün elimde oluyor. hep böyle oldu. daha dün sipariş teslim aldım. ben memnunum.

Egenba ve odakitap.

Kitapyurdu gerici molla zihniyetin sahip olduğu bir kurum uzak durun.

msj attım

Ben de mesaj attim

Trabzonspor un shopu var, onun onune birakiyo

kadıköy yönüne giderken üst geçidin hemen dibinde bırakıyor, havaalanına giderken de durakların biraz ilerisinde bi plastik kabin formunda bi yazıhanesi var, orada in/bin yapıyor.

evet

Misafir olarak kabul ediyorlar böyle durumlarda. Acilleri yok, 2 tane doktor oluyor genelde içeride zaten.

bakıp bakmamak doktorun insiyatifinde.

Aile hekimi iyi niyetli ise bakar, ama aynı şehirde ya da aynı yakada (İstanbul için) aile hekimliğiniz varsa misafir olarak bakamıyor diye biliyorum.

Doktorlardan biri bazen olmuyor. Ziyartleri oluyormuş. Fenerbahçe diye belirtmişsin. O nedenle söylüyorum, acile git veya randevu al 1 2 hafta bekle hastaneye git. Oradaki doktorların hiç iyi olmadığını düşünüyorum.

mentioned above deyin sadece?
The documents regarding the application file mentioned above gibi.

@sopiro aslında bu kalıbın nesneler için nasıl kullanılabileceğini de merak ediyorum.

www.merriam-webster.com

Kullanma, of which kullan gerektiğinde.

whose değil de which kullanılır nesneler için.

for which olur burda ama gereksiz uzamış biraz cümle

Bol bol kullanılıyor. Dediğin gibi kullanılabilir ama çok çok resmi yazışmalarda pek tercih edilmiyor.

i.hizliresim.com

Yukarıdaki örnek olsun diye yazdıysan güzel ama sopiro’nun dediği şekilde net ve sade olarak daha güzel olabilir.

Kasko var mi? Ufak hasara sokabilirsiniz.

@brkylmz evet var, çok teşekkürler
@hep mutlu olmak istedim teşekkürler
@gram altin ben de polis + kamera kaydı düşündüm ama bakındıgım kadarıyla sokakta kamera yok maalesef. akşam işten sonra tekrar bakacagım umarım vardır.

park halindeyken sizin araca çarptıkları için kaskodan ufak hasardan yararlanırsınız.
sinirli olmanız çok normal çünkü en azından numara bıraksa, size durumu anlatsa aman kardeşim canın sağolsun diyecektiniz belki de, kimbilir.

Geçmiş olsun. Ben olsam numaramı bırakırım, ahlaki bir tutum bu benim için. İnsanlar bir yaptırımı olmadığı için böyle yapıyorlar. Hani mesela polis çağırsanız, normalde kamera kaydı falan bulup, o kişiyi cezalandırmaları gerekir ama bizde, polis çağırsanız, böyle küçük bir şeyden çağırdığınız için fırça yersiniz. Daha geçen ters şeride giren biri ile kaza yaptım (%100 o kusurlu, arabasında çocuk falan var) 300-400 lira masrafla kurtuldu. Bu demek ki yarın tekrar girecek o şeride ve belki bu sefer can kaybı olacak. Çünkü bir cezası yok.

Eğer kasko poliçenizde ufak hasar yoksa yararlanamazsınız, onu bir sorun.

dikkat et. sen incelerken, birisi seni izleyip, o arabanın kime ait olduğu konusunda keşif yapmasın?

binbir türlü hırsızlık yönetmi çıktı.

araç kamerası şart bu durumlar için ama 4 tarafa da takamazsın ki.

@acemi size çarpıp kaçanları bulup çarpıp kaçıyorsunuz galiba? mantığa bak.

benim de gece evin önündeki arabamın ön kaportasına çarpıp şeklini bozup kaçmışlar. takip etmenin bir yolu yok malesef, tek çare özel otopark gibi görünüyor ki orda dahi garantisi yok.

soruna tam olarak cevap veremeyeceğim fakat, bir dipnot olarak düşün. ben er kişisi olarak sırt bölgeme alexandrite lazer yaptırıyorum. kıl köklerimiz kalın olduğu için acıdan ağlatıyor. bunun acısından daha acı bir şeyse hiç bulaşma.

evet çok acılı. sadece şu şekilde acımıyor, aynı bölgeye peşpeşe uygulanırsa acıdan artık uyuşmuş hissediyorsunuz o an, yeni acıyı algılayamıyorsunuz o bölgede. ama farklı bir bölgeye yapılınca tekrar gümbür gümbür geliyor acılar. kesinlikle sonuç verdiği için katlanıyorum.

bende alexandrite daha cok acitmisti.

Yüz çok hassas olduğu halde dayanılmayacak bir acı değil ama bildiğin acıyor. Bence sonrası daha kötü çünkü kızarıyor kızarıyor vs. Yüzde dayanılıyorsa özel bölge değilse bence yüzden fazla acı olmaz.

Konunun bol tecrübelisiyim. Bol ipneli epilasyon merkzi ziyaret ettim. İyisini bulana kadar dolaştım. Üç kere de şehir değiştrdiğim için baştan aradım. 10 yol çeşitli bölgeleri temizlettirdim. Öncelikle ipneli epilasyonla ilgili şu entey’yi kopyalayıp yapıştırayım. Süreçle ilgili bol bilgi vulabilirsiniz.
eksisozluk.com

Ben değişik bölgeler için gittim. Acı lazer gibi değil kesinlikle ama süre fazla. Lazerde bir atışta birçok kıl gidiyor, burada tek tek tüm kıllarla uğraşılmak zorunda. Lazerde tek atışlım yer, iğnede 3-5 dakika. Dolayısıyla, az acı ve uzun süre mi, çok acı ve kısa süre mi; bu bir karar.

İkinci olarak altında kemik olan veya sert olan bölgeler daha az acır. En çok acıyan yer karın boşluğu, göbek ve kadınlarda meme ucu gibi daha çok yağ/kas ağırlıklı bölgeler. Sırtınıza yaptıraxaksanız mesela, altında kaburgalar olduğu için çok acımaz. Acı cımbız acısı gibi. Lazerde ağlamıştım, iğnede ağlamıyorum ama arada ah deyip tekme atıyorum.

Üçüncü olarak da, iğneli epilasyon lazerin alternatifi değildir. Kazerin özellikleri ile iğnelinin özellikleri farklıdır. Daha doğrusu etki ettikleri kıl tipi farklıdır. Kıl yoğun ve siyahsa buna lazer uygulanması gerekir, ayva tüyü gibi veya kökleri güçlü değilse, sayı azsa iğneli epilasyon uygulanır. Yani, şu ana kadar kazere gittim, şimdi iğneliye geçeceğim derseniz; lazerin artık işleminin bitmiş olması, kılın veya tüyün iyice azalmış olması, artık makinenin işlememesi lazım ki, iğneli ile devam edebilin. Aynı kıllar ipneli ile de biter ama yullar yıllar alır. Özellikle erkeklerde. (Köse iseniz, kılınız azsa normal zaman alır) Eğer biri lazerle aldırmaya çalıştığınız bölgeyi daha kıllar azalmadan, incelmeden iğneliye yönlendiriyorsa sizi yolunacak kaz olarak görüyordur. Lazer gibi aylarla belirtilen kısa vadede (sarı ayva tüyü değilse) hemen sonuç beklemeyin, yılı bulabilir, iki yılı bulabilir.

www.youtube.com

wild belle - keep you

nu - man o to
nu- dirty roads aklıma geldi. oi va voi'nin bazı şarkıları olabilir.
massive attack - psyche
massive attack - ritual spirit
massive attack - inertia creeps
portishead'in çoğu şarkısı.

Same old mistakes cok iyi bence de.

oi va voi - yesterday's mistakes.

bunu da şimdi dinliyordum. pek benzer değil ama atmış bulunayım sevaptır.

daft punk - instant crush.

www.youtube.com

Ben şirketin verdiği aracı kendim kullanırken bile ekstra dikkat ediyorum, ne kardeşime veririm ne de kardeşim benden böyle bir şey ister. Saçma bir şey.

Çok basit, kesinlikle tahsis etmezdim.

Asla.
Tek seferlik bile vermem.

vermezdim

araçta gps vs yokmuymuş? nereye gittiğini takip ederlerse foyası meydana çıkar.
bende vermezdim.

Şirket iliğimi bile sömürse o ayrı konu bana tahsis edilen arabayı başkasına vermem ayrı konu. Sözleşmeyi bozmuş olur, haksız duruma düşer. şirket işten atsa ve bundan sonra referans için arayan yere kendisine zimmetlenen malı kötüye kullandığını söylese arkadaşınız ne kadar kötü bir duruma düşer bunun farkında mı acaba?

başına bir şey gelince anlar.
ayrıca araç takip sistemi varsa yakında ortaya çıkar.

İnsani kısmı umrumda olmaz da allah korusun bişey olursa şirket seni paramparça eder. Yapmazdım.

asla böyle bir şey yapmam, kuzeniniz işinden olur güven ilişkisini bariz zedeliyor, 1 kuruş bile vermezler emeğini yakar. kaldı ki bir kaza olsa başına açılacak dertlerden haberdar mı? bunun hukuki, cezai sorumluluğu var. yapılacak iş değil yaptığı.

başına birşey gelmez umarım. gelirse işin içinden çıkamaz. ne kasko ne sigorta ne iş güvenliği kalır. herşey birbirine girer. çok fena başı ağrır. ki türkiye trafik koşullarında küçük ya da büyük başına birşey gelmemesi mucizedir.

millet cakal. fenasi, bu tiplerin de esegi yuruyor. yalniz, biz araclari takip edebiliyorduk, bu nasil kurumsal sirket? adamlarin eline kendisine karsi cayir cayir koz veriyor. aferin.

Yasal ve etik degil.
Bu yapilan gorgusuzluk mu diyim medeniyetsizlik mi bilemedim.

Etikten ziyade olası bir kaza durumunda çok büyük risk zira zimmetlenen kişi dışında kullanılıyorsa kasko devreden çıkıyor. Araç ne bilmiyorum ama en ufak bir şeyi bile orjinal servisine yaptırtıyor kiralama firmaları, adamın anasını ağlatırlar.

Hep söylüyorum, Özal ile başlayan dönemde insanlar yavaş yavaş etik davranışın enayilik olduğuna alıştırıldılar. Eskiden ayıp diye bir şey vardı ve cehalet kötüydü. Artık ayıp yok, ayıp'ı rasyonalize edecek bir sürü argümanları var ve cehalet yükselen değer. Maalesef kuzeniniz de bu değerlere sahip (ya da gerçek değerlere sahip değil mi demeliyim).

Bir not; kurumsal şirkete tek bir haber giderse kuzeninizin işten atılma mertebesine kadar yolu var.

Acımamak lazım şirketlere

Ankara istanbul arası eğer vakit varsa tren. Yol 4 saat sürse de trenler konforlu, ayrıca uçakla zaten havaalanı ulaşımı vs derken 4 saati geçiyor yolculuk.

tren +1

tren +1

çünkü çok romantik.

yandaki koltuktaki kuru köfte getiren teyze falan.

tren

her iki yerde de gara ulaşım kolay.
trenle gidin. uçakla erken gittin alanda bekledin vb derken yine aynı hesaba geliyor. hem arkadaşlarınızla gar lokantasında buluşup zaman kazanabilirsiniz biraz daha...

pendik gardan eve ulaşımın kolaysa kesinlikle tren.

tren +1

basit, rahat, kolay.

Eğer rahat önemliyse kesinlikle uçak. yoğun saate denk gelinmezse trenden ucuz uçak da bulunabiliyor.

tren hızlı falan değil, olması gerektiği gibi rahat da değil. Pendik - Kartal'da oturulmuyorsa trene gerek yok.

İstanbul Ankara gidiş-dönüş ulaşımımı trenle yapmış biri olarak tren. Ankara’ya uçakla gelirsen merkeze gelmek için ayrıca zamandan yiyecek. yht gar Ankara’nın merkezinde. Ulaşımı her açıdan kolay.

Vivaline otobüslerini bir araştırın. Uçak kalitesinde otibis.

kesin bilgi değil ama yanlış hatırlamıyosam parfüm reklamlarında altyazı falan olmuyo genelde.

cuma ve iş çıkış saati dikkate alındığında 19:45-20:00 arası havaalanında olmanız gerekirden yola çıkarak en geç 18:30 da çıkılmalı diye düşünüyorum.

trafik anlık olarak bakılarak karar verilmeli.

bir de bu akşam fenerbahçenin maçı var 20:00 da aklınızda bulunsun. (Maç bursa da ama o civarlar belli olmaz)

ben de gireceğim fi tarihnde almıştım, zamanında internette kaplan barron vb programları vardı örnek sınav fakat bulamadım. ekleyeyim buraya kendimi de bi yol yordam öğreniriz belki -)

mesaj attım. silmeyin.

www.youtube.com (Gıda)

www.youtube.com (Diş macunu)

www.youtube.com (Su)

www.youtube.com (Hastane)

www.youtube.com (Yatak)

Ayrıca şampuan ve saç bakım ürünlerinde de sıkça kullanılıyor.

Activia kullanmış. www.youtube.com

Benim asıl takıldığım sevdiğim lezzetlerden döneri sağlıksızmış gibi göstermesi, ekmeksiz tükettiğinde baya da sağlıklı bana göre.

activia. kullanmış ama o reklam nasıl 5 milyon izleniyor?

in inbox is unread yapinca oluyor mu

lichess.org

youtube'tan acilis videolari izleyin.

İzleyerek öğrenirsiniz. Pratik yaparak geliştirirsiniz.

istanbuldaysanız ücretsiz ders verebilirim.

youube/twitch ChessNetwork

zamanında yanında çalıştığım prof dr ismail yılmaz aslan ın rekabet hukuku kitabıyla başlayabilirsin

2 gune kadar odenir ıkı gun sonrası odenmez

bir önceki işyerim 2 günü de ödemiyordu. 3 gün rapor aldın misal. 2 gün maaşından kesiliyor. 1 gün devlet veriyor.

Kanunda geçmiyor, yasal dayanak soruyorsanız iş kanununda yok, ama uygulamada iş göremezlik süresince işveren işçinin primlerini yatırmak zorunda değil, 2 günlük rapor aldı işe gelmedi diyelim, 2 günlük raporlu olduğu sürece maaş da alamaz, primi de yatmaz. 3. günden sonra Sgk'dan iş göremezlik parası alır, primleri işverenin inisiyatifindedir. 3 günlük rapor alınca devlet 3. günü değil 3 günü de verir, ama verdiği ücret sizin aldığınız günlük net ücret değildir, daha düşük alırsınız. Özetle işveren raporlu olduğunuz günlerdeki primi yatırmak zorunda değil ama isterse yatırabilir.

Raporlu olunan dönemde SGK primlerinin ödenmemesi ile ilgili bir zorunluluk yok. Sadece raporlu olduğu süre içinde işçiyi çalıştıramazsın. sgk primlerinin ödenip ödenmemesi ihtiyari bir durum. uygulamada raporlu olunan dönemde işveren ödeme yapmadığı için sgk primi de ödemez.

diğer ucu usb-c, macbook falan şarj ediyor. uç ile değiştirilebilir de normal usb'ye döner mi emin değilim.

Saraybosna - mostar kesinlikle tren. Hem rahat hem keyifli hem muhtesem manzarali.

Saraybosna - belgrad ise otobus.

saraybosna belgrad otobüsle 8-10 saat sürüyor. mesafenin kısalığı aldatmasın.

Pegasus +1 ,sirplar cevirmeyi seviyorlar,bir ay falan evvel vardi burdan biri kapidan deport yedi,nezaretler vs,bayagi is.duyurularda sirbistan diye arat gorursun.

bu tip sorun yaşayan arkadaşlarım oldu, efendi gibi belgrad gidiş-dönüş yapın, çok güzel şehir zaten pişman olmazsınız.

bence de belgrad gidiş dönüş yapın hiç uğraşmayın. kara sınırında daha abuk subuk işler yapabilirler o yüzden bosnaya sonra gitmek daha mantıklı bence.

belgradda uçaktan inince direk körük çıkışında polisler bekler eğer pasaport boşsa kenara alırlar. eski pasaport vs varsa geçişi hızlandırır.

o minibüsler geçmiyor diye biliyorum. yenisahra'ya bir şekilde gidip ordan ataşehir minibüslerine binebilirsiniz.

biraz erken gidersen araba koycak yer bulursun rahat.

araba ile hiç bulaşma derim önerim şöyle ki içerenköy carfure un otoparkına arabanızı bırakın,oradan taksiye binin 7-8 tl tutacaktır.
(metro grossmarket otoparkı da olabilir)

Bir saat önce varacak şekilde arabayla gittik. Rahatlıkla yer bulduk.

3- vatandas olduktan sonra bosanmanin herhangi bir etkisi olmaz.kazanilmis hakkidir kisinin.

1- evrak tamsa 1-2 haftada ortalama
2- 3 yıl evli kalması gerek zaten başvuru için. başvurudan sonra o da değişken ama yanlış hatırlamıyorsam 1-2 ayda vatandaş olunuyor minimum.
3- vatandaşlığa başvurduktan sonra tc vatandaşı eşi ölse bile işlemler devam ediyor. ama boşanma durumunda evlilik iyi niyetle mi yapılmış diye bakıyorlar. yani kolpa evlilik değilse sorun olmuyor. bildiklerim bu şekil

Paralı vatandaşlık gelecek bekleyin eksisozluk.com

bir şey demeden dinle. ille yorum yap diye zorlarsa da yapma.

bu hissizleşme ile alakalı aslında, arkadaşlara teselli verememekten çok. donup kalma, olaylara karşı tepki verememe gibi. uzun zamandır bende öyleyim. yaptığım bir şey yok, alışkanlıkta olabilir yaşanmışlıkların değiştirdiği bakış açısı da olabilir.

arkadasini da iyi taniman ya da gozlemlemen onemli aslinda. bazi insanlar teselli aramaz ya da bazen arar bazen aramaz, bazen sadece icip icip sarhos olup sumukler icinde aglamak isteyebilir, bazen sadece sessizce birlikte oturacagi birini ister, bazen olaylari sadece anlatacagi bazen de olanlari tartisabilecegi birini ister vs. vs. ona sorabilirsiniz bugun ne yapmak istersin icelim mi vs. diye, bir film vs. acip oradan muhabbete girip konusmasini saglayabilirsiniz -eger konusmak istiyorsa-, anlatmak ister misin diye sorabilirsiniz. doldur bir kadeh diyerek isi simarikliga vurup ortami yumusatip oradan girebilirsiniz. o bir konusmaya baslarsa oradan gelisir muhabbet.

o konuşma şekliyle ilgili, biri sana dert anlatınca ya teselli ya çare bulma zorunluluğu sanki kendiliğinden geliyomuş havası oluşuyo. öyle olmak zorunda değil, tamamıyla susmak ya da birden başka konuya girmek kırıcı olur, ama dinliyomuş hissini vermek de iyi gelir.

ne bileyim arkadaşıma zırvalıyosun la yarım saattir de denebilir, bir de platonik aşka seviyosan git konuş, konuşmucaksan da git şiir yap bundan hikaye yaz falan denebilir; ne dicen ki?

Platonik aşıksa mutlaka teselli et. Başkasını bulursun falan de. Biz erkekler genellikle sana kız mı yok mk diyoruz. Zamana bırak da kurtarıcı bir laftır. Gel kafamızı dağıtalım diyerek beraber bir şeyler yapmak en iyisi.

sabahattin ali'nin içimizdeki şeytan'da çok beğendiğim bir tespiti var ve çok severim:
-ancak teselli verilir… benim de ömrümde yapmadığım şey. ne kimse beni teselli etmeli, ne de ben kimseyi… riyakarlık tesellide son haddini bulur. bu anda çehrelerin aldığı yalancı teessür ifadesi, o biraz yukarı kalkıp birbirine yaklaşan kaşlar, o hafif hafif ve anlayışlı bir tavırla sallanan baş ve o derinden çıkarılmaya çalışılan matemli ses insanı deli eder.

normalde ben de teselli adamı değilim ama ancak bu tespitten sonra "harbi lan" dedim ve kimseyi teselli etmedim, etmeye çalışmadım. tek dediğim şey "zaten ne desem sen kendi içinde yine bunu kafaya takacaksın. benim 'boşver' dememle bir şey değişmeyecek." oluyor sadece ve o an neyi yapıyorsak ona devam etmeye çalışıyorum.

olmuş bitmiş şey için teselli ayrı, çok gerekli de değil bu tür ergen mevzularında. genelde duymak istediklerini kısa ve öz biçimde söyleyip onları konuştursan minnettar bile kalırlar.

Başarısızlık, şanssızlık vs. mevzularında harbiden kötü olmuş, hadi canım vs.nötral ifadeler iyidir eğer somut bir veri yoksa. tabii ki 90 alıp ağlıyorsa -sus lan dalyarak- denilebilir, ya da kafası basmadığı halde 8. kez sınava giriyorsa hacı gelsene senle bişi konuşçam diyip uçurumdan atılabilir. bunlar ortalamadan sapan olaylar

ölüm, kalım, hapis, sakatlık, büyük hastalık bu alanlarla bilumum tecrübe, olgunluk ve birazcık o konuya özel bilginin yanında sağlam irade ve gözlem yeteneği gerektirir. hatta bence apayrı uzmanlık isteyen şeyler bunlar. Bu açıdan doktorların mesela ölüm haberini vermesi bana hep yanlış bir uygulama gelmiştir. Yanlış demeyeyim aslında eksik, daha iyisi olabilir. Hem doktor, hem hasta yakınları açısından.

Ha misal sen beceremiyorum demişsin, beceremeyiver derim. herkes herşeyi beceremiyor.

Mesele insanların zor anlarında senden kaçmaları, sana gelmemeleri ve bunun sonucu olarak seninle yakın bağ kuramamaları falansa eğer samimi ol. keyifli bir anınızda ulan ben de ne malım bu konuda falan haa de. hem sen gerilmezsin, hem kimse beklentiye girmez.

ps. olmuş bitmiş şey için teselli ayrı, süregiden şey için konuşmak ayrı diye ayrım yapacaktım, iş başka yerlere gitmiş. bununla idare edelim.

ben de yapamıyorum. olmuyor.

onun üzüldüğünü görünce de ' cnm ya üzülme :/ ' falan diyorum.

Ben de veremiyorum ama sorunu boyunca sürekli arayıp yanında olduğumu hissetirmeye çalışıyorum ya. Da görüşüyorum. Konışmasını sağlıyorum üzülme filan deyip birkaç şey söylüyorum. Normalde ben de odun gibiyim

Eskiden empati kurar yardımcı olurdum, bütün enerjimi tükettiklerini fark ettim. Hele bazıları kronik olarak sorunlular, bitmiyor dertleri. Resmen mutlu olmamak için özel çaba sarf ediyorlar. Hiçbir dertleri olmasa bile bu sefer de rahat batıyor.

Değer verdiğim, kronik olarak arızalı olmayan arkadaşlarıma ise dertlerini dedektif gibi sorar bütün detayları öğrenirim, terzi kendi söküğünü dikemez misali göremedikleri ayrıntıları yüzlerine çarparım. Zaten zekiyse sıkıntının kaynağını bulur, çözmek için adım atarsa ne ala, eğer gelip aynı sebepten sızlanıyorsa da umursamam.

"yaa abi boş ver canını sıkma" diyenlerdensen hiç uğraşma bence.

ben mızmız insanlarla katiyen uğraşamıyorum

kitap her zaman banko. kitap alarak ortamdaki en havalı insan olabilirsin bence hediye alanlar arasında. tanımıyorsun zaten roman alabilirsin. kitap yani.

kalem ve kağıt. eski hafif ama etkili

Bir insanın yanında mutlaka kalem ve kağıt bulunmalı. 1adam'ı +1 diyorum.

@1adam, @zagem
arkadaşlar, sorduğum soruya mükemmel cevap oluşturuyor yazdıklarınız. teşekkür ederim.

@kitap arasında kalmış silgi tozu
ben ciddiyim. istersen silerim yazdığımı olur biter.

@1adam, ciddi olduğunun farkındayım. silip silmeme meselesi değil, ben hangi tableti alayım diyorum, siz kalem kağıt al diyorsunuz. elma armut olayı demek istedim.

bazı tabletler ekrana elini yaslayınca algılamıyor sadece kalemi algılıyor. ama bu özelliğin donanımsal olmasına dikkat et. yazılımsal olarak bazı yöntemler kullanılıyor ama çok başarılı değil.

@kitap arasında kalmış silgi tozu
işte demek istediğim boşuna masraf yapma bence. yoksa marka model vermek zor değil. bak seni sürekli sarj sıkıntısından da kurtarmış oluyoruz böylelikle.

samsungun kalemli bir tableti vardı. o olabilir. ipad pro ve ipencil çok pahalıya patlar.
olmadı note serisinden bir telefon alıp onu kullan.
netbook kalmadı zaten. ultrabook hafif ama pahalı. veya çok ucuz bir tablet alıp klavyeli kılıf alacaksı.

Pekala. Kızma, dur. Packard Bell'in Netbook'u var. Şaşırtıcı derce hafif. Köşesinden iki parmakla tutup rahatça sallıyorsun, o kadar hafif. En az 7 saat şarjı gidiyor Klavyesi sessiz ve seri şekilde yazmaya çok uygun. Tablete bir önerim yok, yelpaze geniş. Ama rahat yazılacak, sesli yazım algılayan, ses kaydı güzel olan, metin seçicisi olan bir tablet al. Kalem şart değil.

Samsung galaxy note 10.1 tam senin istediğin.

hem galaxy note 10.1 hem de ipad pro kullandım. ikisi de iş görür ama denildiği gibi ipad pro çok pahalıya gelir. zaten kalemi yazıya çevirme gibi olaylar hala gelmedi ipad'e, samsung'da güzeldi o formül falan yazıyorsan.

1-2 saat falan sonra internet şubesine girip eft ile para transfer etmiştim hesaba

kart sana geldiğinde hesap açık oluyor

Go Meso ya da Vapiano

Mirror'i deneyebilirsiniz.

zamane kahvesi, yemekleri güzeldir

yetişir ivedi olarak yollanmasını söyle, pasaportu ben alacam de. yaparlar.

3-4 günde max. yetişir sıkma canını.

yetişmeyebilir zira kurban bayrami için başvurular cok olacaktır.

Ben de ispanya ya gidecektim. Schengen alan şirketlere sordum kesin olsun diye, yetişmez dediler. Yogunluk varmış. Ben iptal ettim geziyi

Arayan olursa diye yazıyorum. 3 işgününde aldım.

türkiyede şehirler arası otobüs firmaları terminal kargo ile alıyorlar ama bu sistem orada olmayabilir.kargo dışında güvenilir yöntem zor. Otobüse binip kendin götürmek bir seçenek evet. yada oradaki blablacar gibi bir şey ile göndermeyi teklif edebilirsiniz.

blablacar +1
dogru duzgun puan almis biri goturur muhtemelen.

Şu bilim adamlarının kullandığı kesik kesik uyuma yöntemini deneyebilirsin. Benim rekorum 3 gün aralıksız ama sanrılar görmeye başlamıştım en son :D

4-5 saat ile idare et. kesik uyumak daha makbul. 2şer saatten 6 saat uyu mesela

@truew bir ay boyunca gerekmese denerim de, devamlılık lazım :D

müdür 3 günün ardından 8 saatlik uykuyla devam ettim ama ben. sen bunu 2 güne indirip 2 günde bir 8 saat uyuyarak hayatına devam edebilirsin. hiç olmadı bi boş bi dolu yaparsın günde 4 saat. daha da azı olmasın zaten sıkıntıya sokabilir.

ben normalde çok tembel ve uykuya fazlasıyla ihtiyaç duyan biri olmama karşın çok yoğun çalışmam gereken dönemlerde 2-3 saat uykuyla idare edebiliyorum. sabah 8'de uyanıp işe koyuldum diyelim. beyin muşmula kıvamına gelince, öğlen 12-1 gibi 3 saati geçmeyecek şekilde uyuyorum. zaten uyandığında saat 4-5 oluyor, aralıklarla ve enerji yüklemeleriyle gece 3-4'ü buluyorsun. 4'te de bir 4 saatlik uyku çakıyorum, 8'de kalkıp devam.

tabii bu benim uyguladığım ve verim aldığım bir yöntem, herkesin buna vereceği tepki farklı olur. kaldı ki sen benim gibi evde çalışmıyor, dolayısıyla gün içinde uyuyamıyor da olabilirsin.

normalde 10 saat falan uyurum ama dediğim gibi çok çalıştığım dönemlerde bu düzene geçiyorum ve gayet de verimli çalışıyorum. şahsen uykuyu fazla da bölmeme taraftarıyım, iki saat uyuyunca aptal gibi uyanıyorum. üç hem çok vakit almıyor hem de dinlenmemi, beyne reset atmamı sağlıyor. iki saatten 4-5 kez uyusam parça değiştirmem gerekir, beyinden hayır gelmez daha.

naparsan yap ama 23.00- 2.00 saatleri arasında uyuyor ol. minimum uykuyu böyle sağlayabilirsin sağlıklı bir sekilde. hormonlar vs meselesi.

çok fazlı uyku geyiği türkiyede olduğu kadar hiç bir ülkede abartılmıyor.

en başta çok fazlı uyku bir geyik arkadaşlar, böyle bir uyku yöntemini bilim adamları filanda uygulamıyor. bu olayın verimliliği hakkında bilimsel tek veri yok, denenmiş araştırılmış hep aynı sonuç.

çok fazlı uyku verimsiz ve internet efsanesine dönüşmüş.

bilim adamlarının büyük kısmı gece çalışıyor bu doğru ama 3 te yatıp 9 da kalkıyor, sonra gün içinde fırsat bulursa uyuyor bunu da 5 yıl arka arkaya yapmıyor. yapamazda zaten. bu o anki duygu ile yapılan bir şey.

siz bir araştırmada kırılma noktalarına gelince uykuya normalden daha az ihtiyaç duyabilirsiniz, aynı sporcuların beklenmedik performansları gibidir. iyi örnek olmadı ama sürekli olmaz bunlar. belli sürelerde duygu ile olur.

çok fazlı uyku uyuduğu iddia edilen bilim adamlarının ortak noktası ise hayatları hakkında az bilgi sahibi olmamız. ve efsaneleşmeleri.

bazı ilginç durumlar vardır, askeriyede, uzayda olduğu gibi.
bakın güzelce de yazmışlar, önerilen 8 saattir ama uzayda astronotların büyük kısmı uyku problemleri çekeceğinden güzelce napler öneriyoruz.

science.nasa.gov


verimli günler için uyku 6 saatten kısa olmamalı, mümkünse gün için de de min. 1 saatlik nap olmalı. benim kişisel görüşüm 20-35 yaş arası optimum uyku gece 7 saat uyumak. zor durum alternatifi 5-6 saat gece uykusu + 1-2 saat nap.

bu arada bir makalede yazıyordu, bazı hastalıklar ve psikolojik rahatsızlıklar istemsiz çok fazlı uykuya neden olabiliyor, ama bunlar extreme durumlar ve zaten insanların hayatlarını etkiliyor kötü yönde.

rekora gelelim o zaman :D :D
ben maksimum 30-35 saat uyumamışımdır, hayatımda hiç uyumadığım gün sayısı ise 10 u geçmez.

dünya rekoru kesin belli değil, zira oldukça zor durumlar var toplama kamplarında iddia edilen.
ama rekor sahibi burada.
en.wikipedia.org(record_holder)


ben normalde şu sıralar 3-4 gibi yatıp 10 gibi uyanıyorum. çok uykum gelince de arada uyuyorum gün içinde.

bu arada kilo arttıkça uykuya olan ihtiyaçta artıyor bunu da tecrübe ettim, spor yapınca eğer ağır spor yapıyorsanız uykuya ihtiyaç artarken(e.g. 2-3 saat body building), düşük kalibre sporlarda ise uykuya olan ihtiyaç azalıyor -e.g. yarım saat-1 saat hafif koşu.

1 ay boyunca işine bağlı olarak geceyi verimli kullanıp 3-4 gibi uyuyup 10-11 gibi kalk derim. gece gündüze göre daha verimli oluyorsun normalde.

40 saat kadar uykusuz kaldım. İlk 24 saatten sonra leyla gibiydim ve ne zaman gözlerimi kapasam şıp diye dalıyordum. Sonra 3 gün kadar yattım sanırım.

3 sene boyunca 4 saatlik uyku ile, haftada bi gun 12-14 saat olmak kosuluyla, ve gun boyu su niyetine kahve icerek yasadim. mecbursan uyku sureni 4 saate indirgeyip hala hayatta kalabiliyosun, gunluk aktivitelerini etkilemiyor ama dusunme kabiliyetini ve hafizani kesinlikl eetkiliyor. ya asabiyet ya da mallik hali veriyor. hayatta kalmasina kalirsin ama insanlik disi tavir ve davranislar sergileyebilirsin. risk budur diyorsan yuru gitsin.

rekorum 52 saat ama daha sonra uzun süre uykusuz kalmanın vucuda olan zararını ve aniden gerçekleşebilecek bir ölüm sebebi olacağını duyduktan sonra yoğun döneme girdiğim zaman 4-2 şeklinde bir denge tuturmuştum; gece 03:00 - 07:00 öğleden sonra 17:00 - 19:00 saat arası uyuyordum tabi rakamlar bu kadar yuvarlak değil

ben 6 ayımı 3,5-4 saatlik uykularla geçirmiş biri olarak
çok fazlı uyku sistemlerini araştırmanı öneririm
2,5-1 saat şeklinde uyuyordum.
ingilizce wiki sayfasında çok güzel grafikler var onlara bak istersen

bilim adamalarının kesik uykusu dediğin überman sleep oluyor. her 4 saatte bir 20 dk uyuyorsun.
everyman sleepi dene bence o daha insancıl

madisonsquare.garden-ny.com
cık cık cık hatta nıç nıç nıç

dealcatcher.com a bak, oraya indirimli düşüyor bazen. Biz bi ny knicks maçına bileti normalin yarı fiyatına falan almıştık.

madison square gardenın sitesinde etkinliğe bakarsan, bilet alabileceğin bir siteye yönlendirir mutlaka.

bazıları genetik olarak şanssız oluyor, boyatsın.

Rahatsız oluyorsan boyat, olmuyorsan boyatma.

kendin boya , kuaförlerden çok daha güzel oluyor . ben yıllardır kendim boyuyorum ayda 1 ya da 2 defa yetiyor o kadar da seni yoracak bir dert değil .akşam tv izlerken sür 40 dk bekle sonra yıka ne olacak .

bir erkek olarak; bence beyazlardan sıkılana kadar boyatma derim. benim hoşuma gidiyor, kadına olgunluk veriyor bazı durumlarda. ama bazı kadınlar da yaşlılığı zayıflık olarak görüyorlar heralde, bağlasan yine de boyatıyorlar. senin ne düşündüğünle daha çok alakalı esasen yani :)

boyamanın sonu yok. boyamayı bıraktığın an dip boyası gelmiş bakımsız kadın oluyosun.

beyaz saç güzel. benim de liseden beri beyaz. seviyorum.
geçen sene bir boyadım. PİŞMAN oldum.

ay saçların bembeyaz ıyy diyenler yok mu? var. boşver onları.

bana da genetik gibi geliyor. boyatmasan da artacak beyazlar. beyazları sorun etmiyorsan kalsın. daha da artınca boyatırsın.

Gerek yok, ben de kendim için gerek görmüyorum. Vakit, para, sağlık kaybı. Dip boyası gelecek hep, uğraş dur sonra. Vücuda giren kimyasallar da cabası.

boyat/boya

şimdi öyle poposu olan bunu giymesin böyle saçı olan şunu yapmasın tarzı bir yorum olacak diye korkuyorum ama düşüncem şöyledir; eğer çok kalın telli dümdüz ve çok koyu renk saçın varsa, evet biraz kötü duruyor beyazlar. kontrast o kadar yüksek değilse, ince telli daha açık tonlarda saçlarda bence çok göze batmıyor.

ama bakımsızlık değil seçim sonuçta, boya kızıl falan değilse çok zorlayıcı bir süreç de değil.

kendi adıma konuşayım, ben çıkan beyazlarımdan rahatsız olmaya başladıktan sonra boyatma kararı aldım fakat sürekli tüm saçı boyatmakla ya da her ay dip boyası yaptırmakla uğraşmayı da istemiyordum. çözüm olarak gölge yaptırmayı seçtim. kendi saç renginden memnunsan, güzel bir kahveyse aralara daha açık tonlarda gölge yaptırdığında hem arada beyazlar da boyanmış oluyor, boyanmayanlar da dikkat çekmeyecek hale geliyor. dip boya derdi de yok, senede 2, maksimum 3 kez dip gölge yaptırmak yetiyor. doğal saç görüntüsünden de uzaklaşmıyorsun. kısacası aşırı rahatım ve memnunum.

imza: çok uzun yıllar komple saç boyatıp bıkan ve doğal saç rengine dönen, bu sefer de beyazlar yüzünden çözüm üretmek durumunda kalan bağyan.

beyaz/gri saçlar çok moda, çok sevimli

Kötü bir görüntü oluşturmadıktan sonra arada biraz beyaz olması sıkıntı değil, boyatmayın. Ancak kötü bir görüntü oluşturuyora boyamak daha uygun.


.

Kalsın bence. Güzelsen yakışır. Çirkinsen boyatınca da çirkin olacaksın hala hiç kasma yani boşuna. Evet

geçenlerde saçlarının arasında beyazlar olan uzun saçlı bir kız adres sordu bana. hala ara sıra aklıma gelir ne güzel özgüven diye. boyatma derim. dayatılmış güzellik algısına bireysel olarak karşı koyabilen çok az insan var.

bu söylediğin bilgilere ulaşabilirler ama uğraşmak istemeyecekleri için göremeyiz derler :)

şöyle bir dolandırıcılık şekli varmış:
Birisi faturanı ödüyormuş, sonra seni arıyormuş "kardeş yanlışlıkla ödedim, numaralarımız benziyor, bana o ödediğim parayı verir misin?" diyormuş.
Sen adama parayı gönderince de Turkcell'e gidip "yanlışlıkla ödedim, paramı geri verin" diyormuş.

Senden parayı isteyen olursa oyala, 2 ay sonra ver, hatta verme

aynen o şekil bi dolandırma şekli çıkmıştı son zamanlarda para isteyen olursa verme bana mı sordun de.

faturayı öderken dönemin kakst'ndan izin mi aldınız de.

cuma gidiyorum ne hayır?

Var ama henüz tarih belli değil. Konu nedir?

yarın arkadaşım yunanistan üstünden Türkiye'ye geçicek.

ben gidiyorum 4 gün sonra.

yandex.com.tr

6:30 gibi geçmiş ol.

6:30da altunizade civarinda yogunlasmaya başlar.

Bu arada yandex linki 2012 verisi. Artık o yogunluklar daha fazla malesef

Kaş.

Foça otel pansiyon bulmak kolay

5 yıldızlı otel değilse her zaman yolda bile bulursun.

Side taraflari cok bosmus.
Kumlu ve sicak deniz seversen side.

Sultanahmet meydani :D

Şaka kuzum şaka. Park olabilir...

Detayları whatsapp ıma bekliyorum. Çok merak ettim!

arkadaşıma bağlı, senin gibi olduğuna inanıyorsam bırakırım. tabii önce bi tereddüt yaşarım muhtemelen, bu süreçte onun davrandığı da nasıl önemli; üzüleceğini anladıysam birlikte dönerim ama çok sorun etmeyeceğine inanırsam anlık olarak, devam ederim.

ben de kesinlikle gitmesini isterdim, böyle şeyleri sorun etmem.

tek başına bi tadı olmaz ki. üç kişiysen biri bırakılabilir ama iki kişiysen bırakmamak mantıklı. zevki çıkmaz yani.

duyuruda gördüğüm en ilginç sorulardan biri oldu yalnız ha :D

giderim. hatta bilette isim değiştirme imkanım varsa o arkadaşın yerine gidecek başkasını bulur onunla giderim.

eğer pasaportu unuttuysa dönüp geri alması için bekler ya da biletimi yakmayıp gideceğim yerde havaalanında bekler birşekilde buluşup birlikte tatile devam etmek isterdim. kapıdan geri çevrildiyse veya son dakika tatilini iptal etmesini gerektirecek birşey olursa da duruma göre değişmekle birlikte geri dönmez tatilimi yapardım. çok çok ekstra bi durum ama olur ya ailesinden birinin ölüm haberi gelir. anca bu tarz bir durumda tatilden vazgeçip destek olmak için onla geri dönerdim ama diğer türlü o sorumsuzluk yapıp pasaportunu unuttu vs. gibi durumlarda onun problemi beni ilgilendirmez der tatilimi yapardım

dönmem yahu gezmeye devam ederim.

insanların bazı şeyleri yanlış anladığını düşünüyorum. bunun onunla olan arkadaşlığımın temel taşı olmaması lazım. kötü günde yanında olmak ayrı bir şey ama bu kötü gün değil ki.

benim gezmemi istemezse arkadaşım olan kişi, onun bencilliğini anlarım bir daha da görüşmem.

beraber dönerim. yola beraber çıkmışız beraber de döneriz. benim mantığım bunu söylüyor.

Bırakırdım. Tatilimi yapmadan dönmezdim.
Sıkıntı çıkan ben olsam da arkadaşımın bensiz gitmesini isterdim. Samimi olarak söylüyorum.

Çok içime sinmese de gezerdim yahu. O kadar plan yapıp para harcamışım, arkadaşımın yaşadığı problemden dolayı hepsini çöpe atamam.

Problem bende çıksa arkadaşımın gitmesini isterdim. Çünkü zaten onu yalnız bir tatile mahkum bırakacağım için yeterince utanırım, bir de iptal ederse iyice ezilirim.

evllik cudanı tasımıyorsa donmem.

Ay tabi ki giderdim, seyahatimi yapardim.
Neyse ben zaten tek seyahat ediyorum da boyle dertlerim olmuyor.

Giderdim tabii ki. Bileti yakma olaylarını hiç sevmiyorum. Tek başına da çok güzel tadı çıkıyor.

avonkatalogu + 1

Son dakikaya kadar bekler, artık gelemiyorsa giderim. Bunun dışında, hastalık-ölüm gibi olağanüstü durumlar dışında giderim. Hem arkadaşlarla hem tek başıma tatil yaptım; ikisini de seviyorum. Tek başına da keyfini çıkarırım.

giderdim.

yakin arkadasimsa zaten gitmemi sorun yapmayacaktir. yoluma devam ederim.
yakin arkadasim degilse de kalmama degmez. yine yoluma devam ederim.

not: hic yakin arkadasim yok.

Uğrunda bunu yapabileceğim arkadaş sayım 3. Diğerlerini umursamam giderim

havalimaninin ofisine gidip bir sonraki ucusa transferimizi yaptirmayi denerim. bir gun gec giderim, problem degil. ama diger bir senaryoda, arkadasimin acil bir isi ciksa ve tatil plani iptal olsa ben giderim. kalmamin ne faydasi olacak? o kadar isyerinden izin vs almisim, ne yapicam evde oturup.

amacin ne @silgi tozu?

2.bp.blogspot.com

Seni bekliyoruz. :)

@isott ben sıramı savdım:D

Ahahha yaa sirasiyla diye dusunmemistim. Valla simdi kendimi kotu hissettim buna da katildim diye.

çok kız var abi gelin

@groove geberdim gülmekten

www.reddit.com

edit: @fresh, oo yedinci mühür. +1 kesinlikle. film filmi sindirmek icin gereken süreden kesinlikle kat ve kat daha kisa.

www.imdb.com
1 saat 36 dk ama 6 dknın zararı olmaz :D

www.imdb.com

çok az geçiyor, kusura bakma.

ASP Akademi Silah Poligonu.

Kendi mermim ve silahımla gittiğimden ben atış başı 1 lira verdim onların silahı ve mermisi ile yanılmıyorsam 3 lira olsa gerek. Çalışanları da tecrübeli kişiler, hafta sonu sabah erken gidersen tenha olur.

Kucukcekmece'da İsav var, gecen sene gitmistim. Duzgun ve profesyonel bir yer ama fiyatlari hatirlamiyorum.

İsav. -Beşyol Metrobüs Durağı yanı.

-Mermi başı 3 TL. En az 10 mermi.
-Revolver 6 TL (mermi başı)
-Desert Eagle 20 TL (mermi başı) - kendinize güvenmiyorsanız Desert Eagle istemeyin, kimseyi yaralamayın, suratınızdan olmayın zira elli kalibre.

Ortam pro.