Kot gömlek bence de olmamalı. Herkeste iyi durmuyor sanki. Kot ceket al bence mavi değil de siyah daha iyi durur sanki. Mavi olanı tam hadi gezmeye gidelim havasında.

Dizel mi benzinlimi, benzinde jetta, dizelde astra ya da megan
octavia ve egaya hiç bulaşma bence, skoda çok tutmuyor fiat egeada bekleneni veremedi iç malzeme kalitesi mudillerinin çok gerisinde...

Edit: ayrıca otomatik manüel ayrımıda yapmamışsınız, otomatikte meganın edc si başarılı, jettanın dsg sinin yorumu heryerde yapılıyor bişey demek istemiyorum (ne iyi ne kötü diyim, ben dsg kullanıcısıyım sıkıntı yaşamadım ama yaşayanada yaşıyor), otomatikte astraya pek bulaşmayın derim...

Octavia aldım çok memnunum. Sadece yeni megane titanium paket te kaldı aklım ama onun da arkası a3 gibi alcaktı, kafam tavana değmek üzereydi. Ayrıca octavia bagajda hepsini döver. Jetta ya bulaşma seneye kasa değişecek. Yeni astra nın sedanı olsaydı hiç düşünmeden direkt al derdim ama mevcut astra sedanı ben şahsen begenmiyorum.

fiat egea 1.6 dizel manuel... fiyat, tasarım, motor, kolay parçabulunabilirlik olarak öne çıkıyor 0 kilometre ise alacağın araba. skoda octavia'nın kasası her zaman büyük oldu boyut olarak, o yüzden yerine rapid koyulabilir. jetta ise "oha" denecek kadar pahalı. astra sedan'ın götü kocaman, astra h sedan ise çok ağır.

Manuel vites ve benzinli düşünüyorum. Ama otomatik benzinli de fena olmaz.

octavia.
uzun süre kullandım, güzel araba.

hocam bu seçenekler içinde benzinli için konuşuyorum, octavia yada jetta.

Ama benzinli bir araç alınacak ise civic corralla yada mazda 3 var iken kesinlikle bunlara bakmayın derim.

Octavia +1

başbakanla, cumhurbaşkanıyla falan giderlerse onun uçağıyla uçuyorlar zaten. bazen başbakanlık uçağı tahsis edilebiliyor bakanlara falan da. onun dışında tarifeli veya kiralık uçak. tarım bakanıyla aynı uçağa binmişliğim var. geç kaldı, bakan gelene kadar beklemiştik..

Bizim gibi zengin ülkelerin bakanları özel uçakla, ufak bir koruma tümeni ile gezer. yanlarında bir danışman ve gazeteci ordusu bulundururlar.

Danimarka İsveç gibi fakir pislik ülkelerin bakanları genelde tarifeli sefer ile gelirler. arabalarını bile kendileri kullanıyor bu fukaraların. ne de olsa dünya lideri, yeni Türkiye, falan fıstık.

Türkiye'de devlette bir sürü uçak var, Başbakanlığın ayrı, Cumhurrbaşkanlığı'nın ayrı uşakları var. En olmadı kiralanır, daha olmazsa satın alınır. Uçak dediğin bizim için kaç para ki? elinin kiri.

Bakana göre değişir.

Başbakan ve cumhurbaşkanı her zaman özel uçaklarla seyahet ediyor. ( Seçim yasakları döneminde kiralanan uçaklarla)

Devletin Uçak Havuzunda ise şunlar var;

TC-TUR - En Büyük Uçak
TC-ANA - 100+ vip kapasitesi var
TC-DAP - 16 KİŞİLİK
TC-KOP 16 Kişilik
TC-GVA - 16 Kişilik
TC-GVB - 16 Kişilik
TC-LAA - 8 Kişilik
TC-LAB - 8 Kişilik

Havuzda bulunan uçaklar bunlar, eğer bakanlar ( Genellikle dışişleri, içişleri, başbakan yardımcıları vs) beraberlerinde heyetlerle görüşmelere gideceklerse TC-ANA Uçağını kullanıyorlar, veya 16 kişilik olarak gulfstreamleri.

Ancak yurtiçi uçuşlarda genellikle tarifeli uçuşları tercih ediyorlar. Diğer küçük bakanlıklar ise çoğunlukla tarifeli uçuşlarla gerçekleşiyor.

Ki bu uçaklar üst düzey bürokratlara, askerlere, vs vs tahsis edilebiliyor.

2. çimi biçme yönü. çim biçme makinası bir gidiyor - bir geliyor şeklinde düşün.

matematik, eskidende vardı ki? x-y *bedel, birde bu tür sistemler dijitale hızlı geçterler, biri ilk okuma son okumayı gezerek yapar, diğer bunu hesap makinesinden hallice bir bilgisayara girer, fatura çıkar eve posta ile gönderilirdi, şimdi o işi zaten okuyanlar yapıyor posta servisine gerek kalmadı

1- nolu soruna çocukluktan kalan anılarla yarım yamalak cevap vermeye çalışayım, hani yanlışım varsa doğrusunu bilen arkadaşlar düzeltir zaten. en baştan doğru olmaya bilir haberin olsun.

adamın yazdığı fatura ile sen kuruma gidiyordun. zaten her kurumun binası ayrı oluyordu öyle bankadan ödeme falan yoktu. herkes kendi kaydını tutuyordu. sende faturanla birlikte ödeyince faturana ödendi damgası basıyorlardı. borçlarda işte arşive işleme usulu ile bulunuyordu sanırım. Tabi üzerinden yıllar geçti düzce ilçeydi falan o zamanlar, belki sistem farklıdır başka yerlerde çünkü istanbul gibi yerlerde bu mantıkla iş yükü çılgın olmalı

faturalar beyana dayalıydı , aynı sistem birkaç sene öncesinde bizim yazlıkta da uygulanıyordu. sayaç okuyan adam her ay gelmiyordu 3-4 ayda bir geliyordu. Ödeme yapacağın zaman sayacının üzerindeki rakamı okuyup gidip ona göre ödeme yapıyordun.

Ondan sonra okuyucu gelince okuma yapıp dosyaya işleniyordu, mesela okuyucu mart 10'da gelmiş 700 okumuş sen gidip 630 beyan edersen cezalı duruma düşüyordun gibi

Malesef bu kaçınılmaz bir şey. engelleyemiyoruz. sadece işi biten değil sırası gelecek öğrenci de birbiriyle bilgi alışverişinde bulunduğu için, ya ne diyecektik, nasıl diyecektik şunu desem olur mu gibisinden gürültü oluyor. yapacak bir şey yok.

10. sınıflarda derse giriyorum. konuşma etkinliğinin o safhasını bile öğrencilere yaptırabiliyorsanız bence başarılısınız bile. bir çok okulda malesef durum içler acısı. ben genelde listeningin hemen ardından speaking yaptırıyorum ki en azından pronunciation kurallarına güzel uysunlar ama öğrencilerde hep "aman be ya şimdi kim bunla uğraşıcak" havasındalar. basit cümleleri bile türkçe kelimeler serpiştirerek kuruyorlar.

yine de muhtemel cevaba gelecek olursak çocukların birbiri ile değil de sizince iletişime geçmek isteyebileceği doğal olarak da sürekli değişen ilgi çekici cümlelerle cevap istemeniz. ya da tahtaya çıkarıp 2li guruplarla 3-4 kez aktivite yaptırıp dersi daha verimli olarak kullanmak. anlattığınız gibi yaparsanız kaçınılmaz son hem ders boşa geçmiş olur zaman açısından hem de öğrenciler bir kişi ıkına ıkına konuşucak diye sıkılıp boş boş bekler herkes.

eğer niyetiniz yine de "ben herkesin konuşmasını istiyorum"sa bir çizelge tutup, belli aralıklarla ikili gruplar oluşturup yanınıza çağırıp karşınızda mini quiz/sınav gibi bir kaç dakikalık onları konuşturmak ve artı eksi vermek. en azından değerlendirileceğini düşünen öğrenciler illaki konuşuyorlar.

Ogrenciler.birbiri ile.karsilikli degil sinifla konussun, onlara birsry anlatsin sorsunlar.

teknoyo.com

arsanın emsali kaç? apartmandan 2 daire almak çok mantıksız genelde binanın yarısı arsa sahibine verilir. 16 daireli apartmansa 6-8'i sizin olmalı. tabi emsal önemli kaça kaç veriyorlar?

@cekilmis gayfe hocam emsal nedir bilmiyorum. Nereden öğreniriz? Bi de sizin dediğiniz gibi yarısını verse hangisi daha avantajlı olur?

öyle ya da böyle sultanbeylideki 2bler satılıyor. bence arsalar değerlenecek. şu sıralar çok fena ölü sevici müteahhit girmiş oralara. bizim bir akrabanın koca arsasına bir daire+rayiç bedeli, vergi çart çurta bina dikerim demiş. ben aylarca böyle saçma şey mi olur lan diye kendi çekirdek ailemde dillendirdiysem de kimse beni sallamadı aylar sonra bizimkinin kafasına dank etmiş de vermekten vazgeçmiş.

arsa değer kazanır ataşehir dudullu tarafları doldu sıra sultanbeyli'Ne gelir.

belediyeden öğrenirsiniz. bi de kaç metre arsa?

@cekilmis gayfe 600 metre.

ana paradan mı bahsediyorsunuz?

nisanda.

kodi sadece bir mediaplayer ama plugin ler yükleyerek fonsiyonunu arttirabiliyorsunuz. Bazilari dizi sitelerinde sunulan icerigi oynatacak ücretli veya ücretsiz pluginler yaziyorlar, uzaktan kumandayla sayfalara girmeden bu icerikleri oynatabiliyorsunuz. torrent pluginleri de var.

sonra açıklanacak evet

bilet alırken flex satın alacaksın. ücretsiz değişiklik hakkı veriyo

12 lira karşılığında mümkün diye biliyorum. satın alma adımlarından birinde böyle bir seçenek geliyor.

10 haziran tarihine normal bilet alır gibi satın ala tıkla, sonra sayfanın en altında flex bilet butonu geliyor, oradan tıklayıp seçeceksin.

epuba dönüştürüp açmayı denediniz mi

Cozumu yok. Business logic i o sekilde isliyor yazilimin. Onlar cozmedikce bekleyecegiz :)

yarar, yeni bilgileri girmen yeterli olur

ben geçen hafta başvurdum. Durumunu sorgulamaya çalıştığmda kart bilgisi sistemde bulunamadı diyor :(

(bkz: o. henry's short stories)

Hatta o. henry'nin hemen tum hikayeleri.

Türkçe aramıyorsun sanırım ama emin olamadığımdan yazayım yine de. Hakan Bıçakçı'nın öyküleri de bu açıdan kalitelidir.

the cathedral çok güzeldir bence. Roald Dahl'dan skin, way up to heaven ve man from the south. bide altın beyinli adam var o da çok ilginç bir konuya sahiptir

evet.

kredi kartı değil. ücret alınmaz. hesabına ilk milini işlediğinde kaydetmiş olduğun adrese gönderilir.

thy'nin gönderdiği bir kredi kartı değil, market kartları gibi bir şey.

lakin garanti bankası'nın m&S kartını kredi kartı içine gömdüğü bir kredi kartı var. garanti m&s mastercard ve m&s amex. onlardan bahsediyorsanız onlar hem kredi kartı, hem de m&s kartı. hesap işletim ücreti de mevcut.

yoğuşmalı almanızı öneririm. ama alırsanız kanalizasyona ayrıca hat çekilmesi lazım. kombiyi koyacağınız yer ile herhangi bir gider uzaksa(mutfak, banyo, tuvalet) sıkıntı olabilit.
demirdöküm nitromix öneririm.

Miles and Smiles var ya zaten.

www4.thy.com

buradan üye olabilirsin. son 12 ay içinde gerçekleşmiş uçuşlarını da işleyebilirsin.

Lara Croft go, Hitman go, sword of xolan, monument valley

pixel cup soccer, minecraft pocket edition, gta chinatown wars, diğer gta'lar, colin mcrae rally, kung fury, limbo, pacman 256 vs. vs.

1.
2. King if fighters 96

1. Bbtan

dibinde, yol üstünde ispark alanları var. akşam 6:00dan sonra herhalde boş yer bulunur 3-5 dk beklenerek.

www.google.com.tr!3m6!1e1!3m4!1s7b3HToW3-K2n0mnlPecF7Q!2e0!7i13312!8i6656?hl=tr

Meşhur bir söz vardır. Şeyh uçmaz mürit uçurur diye.

İhlas Finans şeyhi de kucağında Gülben Ergen ile eğlenirken müritleri sabah namazını Mekke de akşam namazını Medine de kılıyor diye dedikodu yayardı.

bazı tarikatlerde var bu. doğrudur. 90larda tvde bile gösterilirdi. evliyanin yaptiklari bu gibi olaganüstü şeylere keramet deniyor. tabi çok çesitleri var bunların. kerametlerden kasıt, evliyanin/şeyhin ne gibi yetenegi oldugunu göstermesi degil, insanları İslamiyete yakın tutmaktır.

ben insanların iq seviyelerini on kabul olarak;

herhangi bir dini inanca sahipse <100

muslumansa <50

dinciyse: tek haneli

olarak alıyorum. bu tür fenomenlerin altyapısıni açıklamada yeterli geliyor.

---

ornegin bir seyh var ve muritlerinin once karisini, sonra kocasini badeleyip (agza vermek anlamina geliyor), sonra da karisini kocasinin onunde beceriyorsa (bkz: badelemek), ya da daha once ayni tipleri 2 kere keklemiş bir adam, takke ve sarıkla etrafta gezip, bunlari bir de maldivden devremulk satiyorum ayagina bir kez daha kerizliyorsa durumu iq eksikligi disinda bir seyle aciklayamayiz.

@1adam

canim sen ye onlari, benim yobaz olup, at, esek, tavuk, oz kizi, yengesi, kayni, kaynanasi, abisinin karisini dudukleyen ahlak timsalleriyle bir yakinligim olamaz. benim keyfim avrupada yerinde. benden uzak olsunlar. kimse yemiyor artik bu anadolu masallarini.

bir asagilama/hakaret de goremiyorum. hayattaki tecrubelerim dogrultusunda vardigim tumevarimla, hur irademle almis oldugum bir tavir bu. bir muslumanla muhattap olacaksam, o kisi, nazarimda belli bir iq seviyesinin ustunde oldugunu ispatlamakla mukelleftir. ispatlayamiyorsa gunluk hayatta bir etkilesim icine girmem. keyfimin kahyasi misin?

@no christ requires

din karşıtı ve asagilama içeren sözlerine bir yenisini daha ekledin bakalım. bu nick ile dogunun neresinden haberin olacak ki? git bir oralarin tandir ekmeğini, otlu peynirini ye en azindan kendine gelirsin :)

sadece güneydoğu'da değil, bütün cemaat ve tarikat organizasyonlarında bu ve benzeri üfürmeler mevcuttur. tarikat ve cemaat denilen organizasyonun temelinde zaten aklını şeyhine emanet etmek yatar. tarikat biraz daha mikro düzeyde kalıyor. makro düzeyde ise dinlerin aynı temel üzerine yükseldiğini biraz okuma yaparak net şekilde görebilirsiniz.

ayrıca bu konuyla ilgili bir zamanlar sözlükte seri alıntılarla başlıklar açılıyordu. türkiye'nin önde gelen cemaat ve tarikat önderlerinin yazmış olduğu kitaplarda yer alan üfürmeler alıntılanıyor ve bunlar üzerine geyik çevriliyordu. mesela bunlardan bir tanesini sizlerle paylaşayım:

(bkz: fethullah gülen'in teyzesi)

show tv gibi bir kanal bile 90larda bu görüntüleri gösterdi diyorum. inanan icin zaten sorun yok inanmayan arastirsin baksın.

Evet böyle bir durum var. hatta bunun için müslüman olmaya da gerek yok. Riyazet falan yapılıyordu galiba 40 gün. Hindistanda da vardı bu tarz şeyler.

twitter.com

bunlar harikulade haller olarak geçiyor.

mucize keramet meunet istidrac diye gidiyor. herkes bugun uğşraşsa havada uçar, denizde yürür. sana gelir keramet bu ya der ama arka tarafında istidrac da olabilir. bu olayın kim tarafından yapıldığına bağlı. a kişisi yaparsa mucizedir b kişisi yaparsa keramet c kişisi yaparsa meunet gibi. önemli olan keramet göstermek değil insanlara doğruya sevk etmek. kendini ispatlamak içinde öyle görünmez olmaya gerek yok. ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

özetle inanıyorsanız demek istediğim; 3 harflileri kullanarak bugun bişeyler yapabilse bir adam. 2. bir kişi bunu bilse görse der ki 3. kişiye 1. kerametini gördüm olacak olayı bildi. aslında bunun velilikle şeyhlikle, şıhlıkla, şahlıkla peygamberlikle alakası yok.... neyse fazla konuşmaya gerek yok.

@qobel
istidracin kerametten farkı, günahkar kisiler tarafindan yapilabilmesidir. ama bu imtihan içindir.
keramet sahipleri evliyalar ise belli bir silsile dahilinde manevi bir bağ içerisinde bulunurlar.

Radyonun içinde melekler olduğunu söyleyen millet. Çok da yüksek şeyler beklememek lazım.

Sorduğunuz soruya şöyle bir cevap verebilirim,qobel in de dediği gibi mucize,istidrac meseleleri var,genel olarak şu denilebilir ki İslam dini keramet,meunet ve mucizeye bakarak inanmaya,iman etmeye,bunları görmeyi arzu etmeyi nehy eder ve maalesef ki özellikle doğu kültürlerinde keramet ve meunet dediğimiz olaylar aşırı değer görüyor ve aşırı mübalağa ile naklediliyor çoğu zaman.Bazı kişiler mertebe,ilim ve durumlarına göre farklı fiziki özellikler gösterebilir fakat bu mertebede bir kişi varsa bile tasavvufta bir numaralı kaide bu durumları gizlemek ve aşikar etmemektir,bu fiziki halleri ya da doğa üstü olayları insanların gözüne sokan kişinin veli ya da şıh vs olması mümkün değildir.Yukarıda belirttiğim keramet,mucize,meunet gibi değerleri talep etmeyi,rağabet etmeyi ve inanmak için delil olarak istemeyi vs gibi durumları İslam'ın red ettiğine dair en önemli delillerden birisi şudur:Maide Suresi,112-115:
"Bir vakit Havariler: «Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?» demişlerdi de İsa da: «İnanıyorsanız Allah'tan korkun!» demişti.Onlar: «Biz istiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz mütmain olsun da senin bize doğru söylediğini bilelim ve onu -Allah'ın indireceği sofrayı- bizzat görenlerden olalım.» dediler.Meryem oğlu İsa şöyle yalvardı: «Allah, ey bizim yegane Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve kudretinden bir nişane olsun! Bizleri rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın!»Allah buyurdu ki: «Ben onu size muhakkak indiririm. Fakat bundan sonra içinizden kim nankörlük ederse, Ben onu kainatta hiç kimseye yapmayacağım bir azap ile cezalandırırım.»"

Niçin sordun? Bir öğretmen olarak halkın bazı kesimlerindeki bu davranışlardan haberdar olman lazımdı. Soruyu sorma amacını anlayabilirsem ona göre bir açıdan cevap yazabilirim.

Minimum 15 iş günü diyorlar hocam

Ben de ev yaptiriyorum bu aralar.

Giris ne yazik ki kalebodur/fayans olacak. Grili/bejli bir sey sectim 30*60 formatinda.

Banyoda ikea'nin godmorgon/odensvik lavabo setini alicam, findik agaci renginde. Dolap da godmorgon un findik rengi olan. Yerlere 60*60 retro desenli fayans yaptiricam, duvarlarsa 30*60, bej/krem arasi bir renk.

Mutfaga toprak tonlarinda fayans sectim, 60*60 ve uzerinde retro desenler var yine. Mutfak dolaplarinin rengi mat kum rengi, tezgahi ise cam agaci gorunumlu sectim hareket katsinn diye. Tum elektronik esyalar aeg. Bir tek cok guclu aspirator gerektigi icin bana (pencere yok mutfagimda) onu siemens aldim.
Ustteki Mutfak dolaplarim katlanarak acilacak, oyle istedim. Altta genel olarak cekmece kullandim (normal dolaptan daha mantikli) kose kismi donerli filan.

Niye tahta parke degil de laminat :/
Laminatlar gercek parkenin verdigi o sicak havayi vermiyor bence. Ben mese agaci parkesi aldim, gemi tabani seklinde degil de rustik/country home gibi bi ismi var. 3,4 mm kalinliginda ustu, toplamda da 14 mm. Baya kaliteli.
Ust kismi en az 2,5 mm olsun tahta parke yaptiracaksan.
Onun disinda altina izolasyonu filan onemli, ayak sesi gecmesin diye kopuk gibi bisiler seriliyor, onlari unutmayin sakin. (Hem laminatta hem de gercek parkede)

Once boyayi yaptirip yerleri en son yaptirin bu arada.

Salon icin enzahome a bakabilirsin, ben begenmistim baya. Ama bulundugum ulkeye gelmesi uzun sureceginden vazgectim sonra :D

Ben pastel tonlar uzerinde durdum ama arada "patlattim"
Yani pastel sutlu kahvemsi/bejimsi L koltuk, ama yanina cok iddiali bi ayakli lamba vb gibi. Ya da yemek masasina modern sandalye gibi.

Yatak odami yeni almadim eski seylerimi getiricem.
Tek duvarini yesil yapmayi dusunuyorum. Koyu yesil. Karar vermedim. Zaten daha evin kabasi bitti daha (elektrik tesisatina kadar degistiriyorum)

Misafir odasini da eldeki esyalarla dosemek zorundayim (evdeki eski kiracidan kalma) onlar da full tahta rengi bir takim, pek sevmem ama oyle olacak artik. Yatak ortusuyle hareketlendirmeyi dusunuyorum. Yastik vb ile de.


Duvarlari acik grimsi/bejimsi yapabilirim. Gul kurusu tonuna mi calsin yoksa daha toprak tonlarinda mi olsun henuz karar veremedim. 1 gun icinde karar vermem lazim ama :D

bol bol pinteresti kurcalayın :)
tr.pinterest.com

tamamen kişisel zevk meselesi bu.o yüzden kale'nin şu seramiği güzel,vitra'nın busu diye örnek vermek anlamsız.

Fakat benim düşüncem,mobilya seçerken bir yerden alınan takım takım setler çok kötü duruyor,kişiliksiz ve kullanıcıdan bağımsız gibi oluyor.o yüzden her ne kadar zor olsa da bence karıştırmayı deneyin.
Bunu yaparken de sonuç sirk yerine dönmesin diye ürünleri yan yana getirin,yani almayı planladığınız ürünlerin görsellerini çıktı alın örneğin.Yan yana koyun,gözünüzde daha kolay canlanır.ben söyle bir sey hazırlamıştım kendi evimi düzenlemeye çalışırken.

s28.postimg.org


En son annemin evini yaptık.

Genel olarak mobilyaları ikea'dan aldık,(bizim evin her yeri kırılıp yeniden yapıldı neredeyse,o aşamada bıraktırdığım ölçüler hep net ölçülerdi,2m- 3m gibi,o yüzden gardrop alırken örneğin sağda solda boşluk kalmadan oraya yerleşti direkt,böylece mobilyacıya dolap yaptırmak durumunda kalmadık.Kırım döküm olacaksa alacagınız mobilyalara göre düşünüp ölçülendirme yapın. )

koltukları Tepe home'dan.
Banyo mobilyaları kale, seramikleri seramiksan'dan seçtik.
Armatür,duş sistemleri vs. vitra.
Duvarları da çok açık gri yaptık.
www.color-hex.com

Ben duvarları komple karizmatik krem diye bir renk vardı, ondan yaptırdım. İlk başta çok beyaz olur diye korktum ama pek güzel oldu.

Mutfak dolaplarım kahverengi, beyaz eşyalar gri biraz tuhaf durduğu için hepsini beyaz aldık. Beyazli kahveli bir masa takımı, beyaz perde bir de mavili, kahveli bir halim var. Halim çok karışık desenli olduğu için perdeyi de masayı da düz renk aldım. Sandalye minderlerini de mavi yaptırdım. Daha gelmedi masa takımı, umarım güzeldir. Kahve makinesinin olduğu köşeye de birkaç minik pano astim, bence güzel oldu. Duvarları çok doldurmak hoş olmuyor ama bombosken de ev gibi gelmiyor.

Salonda koltuk takımı tay tüyü rengi 3lu ve 2li koltuk, hardal sarısı iki berjerim var. Yemek masası cevız, sandalyeleri krem. Halılar düz ve krem. Televizyon ünitesi ceviz ve krem (bu arada krem dediğim beyaza kaçan kremlerden, sandalye vs de oyle). Salon biraz geniş olduğu için mecburen orta sehpa da koyduk. o da ceviz ve krem karışımı. Şimdi bir okuma köşesi yapıyorum; bejli kremli sallanan sandalye,düz bir aplik,3 tane ceviz rengi kitap rafı ve beyaz pelus hali sipariş ettim. Henüz gelmediler. Bir köşeye de pikap için masa aradım ama bulamayınca yaptırmaya karar verdim. Henüz ne yaptıracağımı tam bilmiyorum. Muhtemelen onun ustunu de minik panolarla suslerim. Perdeler de düz perde ve bej/krem fon şeklinde. Tabiı bunlar dışında yerden aydınlatma vs de var. Böyle anlatınca çok kalabalık gelmiştir ama salon 50 m2; şu anda okuma köşesi ve pikap köşesi yok, bomboş duruyor. Daha retro tarzı bir salon oldu bizimki. Bir de beyaz ve krem ağırlıklı olduğu için daha ferah durdu.

Yatak odası komple beyaz. Mavi küçük bir hali aldım, mavi yatak örtüsü, mavili beyazlı da perde. Maviler çok uçuk mavi. Yatak başını da farklı bir renk boyatacaktim aslında ama eşyalar o kadar geç geldi ki tüm motivasyonum gitti. Belki siz yaptırabilirsiniz.


Bunlar dışında iki odamız daha var. Onlar da giyinme çalışma odası tarzı oldu.

Yerleri vs yaptirmadik biz, yeni yapılmıştı zaten. Halilarda da salondaki hali hariç tuysüz ve antialerjik halilar tercih ettim.


Daha diğer odaları ve banyoları da anlatirim da bence yeterli :)

Ben de devam ediyim madem, hali olarak hic boya kullanilmamis, el yapimi yun hali tercih ettim. Grili-bejli-kahverengili-beyazli (koyunlar ne renk oluyosa artik :D)

Duvari yesile boyatmak yerine duvar stickerlarindan filan mi yapistirsam diye dusunuyorum. Bugun ustamla konusucam bakalim, o ne dicek :D yatak odamda dolap olmayacak, sadece 2 komidin. Bir de masa (makyaj masasi/yazi masasi, her neyse.) yatak basina 2 tane lamba yaptiricam :) yatagi cama karsi koyacagim, uyandigimda direkt manzarama dogru kalkmak istiyorum cunku. Yatagim ilginc bi sekilde siyah (eski evimde oyle oluyordu) ama guzel bir kontrast olusturacagini dusunuyorum. Ikeanin malm serisinden bazali olan. Komidinlerim de brimnes. Kucugu ve 4 cekmecelisi. Masa ve taburemi burada bir yerden aldim.

Bu arada salona murdum rengi guneslik aldim, yatak odama da koyu yesil.

Yine salona L koltugu aldigim yerden degil de baska bir yerden akasya agacindan (masif hem de!) tv sehpasi, kitaplik ve normal sehpa aldim (tv koltuk arasi 4 metre cunku. Cok bosluk olacakti)
Koyu akasya ve hepsine ama beyaz detaylar var.

Yemek masasi sandalyelerim siyah olacak, parkem dogal oldugu icin agacin kendi siyahliklari vb var guzel olur. Bu durumda kornisim de siyah olacak, en ucuzu ikeada siyah olani cunku. Gerci gri de alabilirim (krom) cok asiri kararsizim o konuda.

Kiyafet dolabi olarak evin eski sahibinden kalan dolabi kullanacagim. Tam retro ve dev gibi (bir de dolap almaya param kalmadi artik!!!) giyinme odamsi bir kisimda duruyor o.

Acayip takip var arkadaşlar msjlar sel gibi geliyor.

Orada disputenin kimin lehine bittiğine dair açıklama olur.

alırsın merak etme.

images.huffingtonpost.com

antrenman sonunda bunu yapıyorum hep

Don't disrupt the balance, don't destroy our world.

alışverişin son aşamasında onay kısmında kur kaç tl yazıyor. fakat amazon kuru ile alırsanız biraz daha masraflı olur. siparişin son aşamasında dolar olarak çekilmesini talep edebiliyorsunuz. böyle yaptığınız zaman bankanız o an güncel kur neyse oradan hesaplıyor ve bu kur amazonunkinden hep daha hesaplı.

jamiro +1
kesin dolar olarak alin, banka cevirsin. amazon yuksekten ceviriyor.

(bkz: nur subaşı)

Yahu az once tv'de gorup kardesim bu sorunun aynisini sordu bana :))) ben de hemen sirinler'in jenerigini actim... :)

www.instagram.com

Lokasyon olarak yakınsanız gidip bir bakmakta fayda var. Gidip alanlar oluyor çünkü ama iyi midir bilmiyorum.

inegöl uygun diye duymuştum. direkt üretim yeri. mobilyanın başkenti denmiyordur herhalde boşuna. istanbulda da modoko'yu duymuştum fiyatlarını hiç bilmiyorum. daha önce hiç mobilya almadım.

istanbulda oturup mobilya için inegöle giden birine gülerim. mantıksızlığın daniskası.

afedersiniz ama ikea diye çok güzel bir firma var. hem kaliteli hem ucuz hem de ürünün arkasında duruyorlar.

ne güzel indirimler var şu anda

www.ikea.com.tr

kindle'ın formatları şunlar:

.azw3; .azw; .kf8

bilgisayara calibre programını kur ordan direkt kindle a gönderince kendi dönüştürüp atıyor.

mobi görüyor olması lazım, kindle zaten mobi kullanıyordu. Kindle'a maille mi attınız? Atmadıysanız bir de öyle deneyebilirsiniz ya da ismini değiştirip deneyebilirsiniz.

bookzz.org

stage roman mi istiyorsun yoksa orijinal kisaltilmamis kopyalar mi?

@thewizardofearthsea her ikisi de kabulüm ama stage olursa öğrencilere daha faydalı olur. Teşekkürler.

gen.lib.rus.ec

stage istiyorsan englishtips diye bir site var. o siteye giriyorsun, ücretsiz üyelik aliyorsun. oradan indiriyorsun. orijinal kitaplar icin bir link gonderiyorum özelden.

(bkz: project gutenberg)

27sinden itibaren coriolanus var cevahir sahnesinde

Oyun atölyesi pencere
Talimhane tiyatrosu, önce bir boşluk oldu kalp gidince ama sonra iyi
Tatbikat sahnesi tüm oyunlar

scribd-download.com
bugün indirdim bu siteyle. denedin mi?

evt mumkun. hepsini indirmistim bi zamanlar. oxford'in hangisini kastediyosun bilmiyom ama.

@mayeskuel benimle paylaşsanız ne güzel olur.

Penquin hepsi olmamakla birlikte internette var.

akın dil fena değil cesur öztürk de öyle.

@discopolice akın öztürk hangi kitap hocam? Advanced için?

Suat güncan ın sınav taktiklerini de beğendim ben iki kitap olan.

Ydsde çıkan tüm konuları biliyorsanız yapabileceğiniz bir şey yok. Şanslı olmayı bekleyeceksiniz. Bazı soruların Türkçesini çözebilsem İngilizcesini de çözerim ama yok. Paragrafa başlık bul mesela. İngilizce bilgisi içermiyor.

gelişmiş ülkelerde peynir ekmek gibi satılıyor. türkiye'de az satılıyor olabilir.

yaşadığın hayat tarzına göre etrafında görmüyor olabilirsin ama içen sıçan takılan insanlar (bilhassa 25 yaş altı) çok içiyor.

geçen msgsü'de sınıftaki sıralara 3'er kutu bırakmışlar, böyle de kazanıyorlar demek ki.

gece kulüpleri başta olmak üzere eğlence mekanlarında çok gidiyor. adam 3 liraya alsa kutusunu 15 liraya satıyor votkanın yanında diye, win-win.

@melancholia

en yüksek oran türkiye'den değil. O geçen yılki %6'lık artışa en yüksek etki eden ülkeler. Yani Türkiye'deki satış oranları 2014'e göre %25 artmış.

direkt içen var mı bilmiyorum, hiç enerji içeceği içmedim, ama vodka-redbull denen şeyin çok popüler olduğunu biliyorum, gece içiliyor yani.

gurbetçilerin en sevdiği yolculuk içeceğidir. koli koli araçları stoklarlar bunu. yolculuk boyunca içip uykuya direnirler.

@ burya
sadece yolda değil gurbetçiler baya su gibi içiyor bunu. özellikle gençler.

@niye ama : evet. ben avusturya'da bir akraba ziyaretine gitmiştim. red bull ikram ettiler ara içecek olarak :) bu arada red bull avusturya kökenli bir içecektir :)

yalnız içecek dışında senin de dediğin gibi futbol takımı da alıyor, ki sadece futbol değil, birçok alandan var satın aldıkları kurumlar, e bunların geri dönüşü de var tabii ki. ayrıca koca bir medya şirketi de redbull. çeşitli yerlerde durmadan yeni organizasyonlar düzenliyorlar. senelerdir çizgiyi bozmadan sürdürdükleri red bull müzik akademisi diye epey saygın bir olayları bile var. açıkçası her yerde karşıma çıkıyor bunlar. tüm bunların sağladığı gelir epey yüksek olmalı.

@philus : 2014 yılında dünya çapında cirosu 5 milyar dolar olan şirket :)

Ben redbull un thailand kökenli olduğunu biliyorum avusturya değil...
en.m.wikipedia.org
Krating Daeng diye üretiliyor 1976 da daha sonra 1987 de felan redbull oluyor

Redbull daha doğrusu enerji içeceği dunyanin birçok yerinde çok popüler. Yukarıda da bahsedilmiş; gerçi gurbetci denilmiş ama sadece onlar değil, hemen herkes çokça tercih ediyor. Benim arkadaşlarımın çoğu kola icmez ama enerji içeceğine hayır demez. Migros'un filan kendi enerji içecegi markaları var. Demek ki talep çok.

E Redbull da enerji iceceklerinin en bilinen markası.

Redbull orjinalinde Tailand urunu ama bu firmayi asil bu hale getiren Avusturyali (Salzburg) bir girisimci. Sirketin global merkezi de Avusturyada. Sirket cok ortakli oldugu icin hangi ulkenin oldugunu soylemek zor ama formul olarak Tailand, sirket olarak Avusturya denilebilir. Pazarlama stratejisi olarak cok yaratici firma o nedenle cogunlukla alternatif ve cogu zaman tehlikeli sporlara sponsor oluyor. Futbol gibi takim sponsorlarina ise cok yeni sponsor olmaya basladi ki bu redbull icin bir reklam stratejisi degisimiydi.

Cok tuketilmesinin asil nedeni Kafein ve Niacin. Ozellikle yaz sicaginda veya kalabalik yerlede zihin acici olarak kahve tuketmek mantikli degil. bir konserde elinde sicak kahve kupasiyla dolasmak sacma olur. Ya da yolda araba kullanirken kahve icimek problemli, cabuk soguyor, erisimi saklamasi problemli. Ozellikle avrupada ve amerikada kahvesiz hayat yasayamadigi icin insanlar en kolay ve pratik olarak redbul tuketiyorlar ki ayni kahve gibi hizli ama gecici canlilik hissi uyandirip zihni aciyor. Bu konuda tuketim pratikligi turkiyede ozellikle yazin IceTea iceceklerin populer olmasina benziyor. Butun bunlarin yaninda icinde yuksek kafein oldugu icin cok tuketimi kalbi zorlar. Zararlari kahve tuketmek ile benzer, icinde seker oldugu icin de sekerin neden oldugu zararlar da var. En buyuk tehlikesi alkollu iceceklerle birlikte oluyor cunku alkol bunyeyi yavaslatirken redbull hizlandiriyor, ama bu sayede de alkol aladiktan bir sure sonraki yorgulunluk, yavaslik hissini erteliyor ve daha uzun sure canlilik katiyor insana.

ankara siteler
istanbul modako

istanbul modoko'ya ek olarak masko.

kaliteli mi arıyorsun uygun mu ? ikisi bir arada olmuyorda :)

Eyup mobilyacilar carsisi git her cesit kalitelisini ve ortasini bulursun

Sitelerde gesd markaya bakmanı tavsiye ederim. Eğer hazır olsun dersen yataş-enza çok güzel. Bütçen fazla ise doğtaş güzeldir

"karsi taraftaki ben olsaydim nasil olmasini isterdim" ahlaki. "bana yapilsaydi, etkilenecek taraf ben olsaydim nasil olsun isterdim?"

robokot un dediği gibi bireysel vicdani ahlak. Sebzelerden bitkilerden gerekeni alabilecekken, TTabağıma damak zevki uğruna gelen hayvan parçalarının sahibi hayvanın çektiği acıları hissedebilmek mesela.

agir kantci'yim. acin okuyun; zamanim yok, anlatamam.

robokot'un dediğinin adı rasyonel ahlak değil mi? ben akıl yoluyla bulunan ahlaka yakınım. düşünerek, empati yaparak, sonuçlarını inceleyerek.

yoksa toplumsal, dini falan diye birsürü şeyi kılıfına uydurmak mümkün.

Kronolojik olarak ilk iki kitap roman fakat 3. Kitap the adventures of sherlock holmes hikayelerden oluşuyor, buradan başlayabilirsin ısınmak için

Mobildeyim bilgisayara geçince ekleme yaparım

Kızıl Dosya +1
(git: 1082006) Şurada da aynı soruya cevaplar var

öyle bir gazete yok.

öyle bir gazete yok. ille fikir edinmek istiyorsanız 1 muhalif 1 yandaş alıp karşılaştırma yapabilirsiniz.

İnsanların olduğu hiçbir yerde tarafsızlık yoktur. Hepsini okuyup kenndiniz doğrulara karar verin.

öyle bir gazete bırak türkiye'yi dünyada bulamazsın. her gazetenin öyle ya da böyle bir çizgisi olur.

alternatif medya düşünürsen zete'yi tavsiye ederim.

Sorun yanlış değerlendiriliyor, tarafsızlık göreceli kavram ve tam tarafsızlık mümkün değil ama sıkıntı bundan farklı. Mesele Türkiye'deki gazetelerin tarafsız olmaması değil, gazetelerin tümüyle propaganda ürününe dönüşmüş olmaları.
Soruya yanıt olarak ben "normal" bir gazeteyi daha uzun yıllar göremeyeceğimizi düşünüyorum, çünkü talep yok, acıklı bir şekilde satış yapamaz ve batar.
Şu an en iyi alternatif yabancı basını takip etmek olabilir.

benim bildiğim sabun bakteri öldürsün diye değil ellerin üzerindekileri bir nevi akıtsın diye kullanılıyor. antibakteriyel sabunların içinde de dezenfektan falan vardır fazladan.

sabunda mikrop(bakteri vb) kırıcı bir madde yok, sabun mekanik kiri temizliyor.

sodyum hidroksit = kostik. bunu bir arastır.

sabun daha çok kiri çözer, bakterileri öldürmekten öte. bakteri de kir ile gider.

Sabunun yapısı yağ yapısına benziyor, o yüzden çözüyor. Öğrendiğimde çok mutlu olmuştum.
Şu vidyo çok basitçe anlatıyor. www.youtube.com

maddesel olarak değil de moleküler yapısından ötürü temizliyor.

antibakteriyel sabunlar abd'de yasaklandı bu arada

Sabun temizlemiyor, yağ tabakasını kaldırıyor. Su temizliyor diye biliyorum

dolan va dolmayan var. çipli muhabbetleri vardı ben alırken. çipsiz almıştım. bittikçe kendim dolduruyorum

bitikçe dediğim 5 yılda bitti. aldim tozdan doldurdum. herhalde 2-3 yıl daha gider

benim yazıcımda da çip filan yok, ben dolduruyorum tozundan alıp. full doldurunca 2 bin sayfa gidiyordur sanırım, ben genelde 3-4 ayda bir azcık ekliyorum.

100 gr tozu 8€ ya aldım. 1 senedir bitmedi daha. totalde 2000 sayfa çıktı aldım, bi 2 bin daha rahat alır.

bana da ediyorlar çünkü

insanlara bir yardımımım dokunsun diye.

Mutlu edince mutlu oluyorum. Kendimi gerçekleştirme şeklim bu evet. Bu şekilde kendimi kıymetli hissediyorum.

35 senedir damıttığım bilgeliği mezara götürmek adilik olur. Filantropistim, tabiatım böyle.

İçimden gelirse ediyorum gelmezse cevap vermiyorum. Ruh halime bağlı.

(bkz: Yaralı parmağa işemiş olmanın tarif edilmez mutluluğu )

İhtiyacım olduğunda bu sitedeki başka insanların da bana yardım ettiklerini / edeceklerini biliyorum.

ilk sorunun cevabi: insan insana yardim eder.

yardım isteyenin işi görülsün diye. benim gibiler olmazsa ben de yardım bulamam.

Beni iyi hissettiriyor

iyi hissettiriyor +1

neden etmeyelim ki?

iyi hissettiriyor +1

insanlara yardımcı olmak çok hoşuma gidiyor. bu her alanda her yerde böyle.

duyuruda birine yardım edince kaybedilen bir şey yok. nicelik gerektiren bir yardımsa, teknik bir cevapsa, üstüne düşünmüyorsun ve yazmak çok kısa bir zaman alıyor. nitelik gerektiren bir yardımsa karşındaki insanla empati kuruyorsun ki bence bu bir kazanç, başkasının perspektifi, deneyimi ile kendininkini kesiştiriyor, genişletiyorsun.

Burası internette gördüğüm güvenli ortamlardan olduğu için yapıyorum bunları.

bana da ediyorlar +1

iyi hissettiryor +100

içimden geliyor +2

yaralı parmağa işemiş olmak +300

bilgi paylaşmayı sevmek +10.000

sana ne? -3

burda şimdi sana kimse bir cevap yazmasa hoşuna gider mi?

Çünkü biz bir aileyiz.

Ben de yardım istiyorum.
Birine yardımcı olmak çok güzel bir şey ve soru cevaplamayı severim yardım istenilen tüm anketleri doldururum mesela.

Para kazandığım da oluyor, bazen empati damarımdan girenler oluyor onlarla uzun yazışıyorum.

Arada araştırmaya üşenip kısa yoldan cevaplar aradığım oluyor, aynı şekilde ben de benzer durumdakilere yardım ediyorum.

Bazen soru ilgimi çekiyor, merakıma yenik düşüp araştırıyorum.

kahrolası tabiatim böyle,dostum. gidip gidip tekrar geliyorum bu mekana. bir de cok yardimini gördüm, cok iyi, cok güzel insanalr tanidim ki simdi hicbiri yok burada. onlarin güzel hatirasi icin geliyorum yardim edilecek kisilere yardim ediyorum. edilmeyecek kisilere cemkiriyorum. o da kırık egomu tamir etmek icin.

karşılık beklemeden bir şey yapıyoruz gibi görünse de aslında vicdanımızı temizliyoruz, bu nedenle de yardım ediyoruz ve akşam yatarken ne iyi bir insanım lan ben diyip uyuyoruz. olayımız bu bizim.

neden, sadece ' tanıdıgımız insanlara' mı yardım edelim. iyilik sever bir insan olmak demek neden, kime sorularının cevaplarının biraz önemsiz olması demek. özünde ' ego tatmini' vs gibi sebepler bulanlar olabilir, önemli olan iyiliğin var oluşu.

Arada bildiğim bir şey denk geldiğinde yardım etmek iyi hissettiyor + 1 ama iiyi hissettirmesinden öte senin bildiğin bir şey var ve başkasının da o an ona ihtiyacı var; bilmiyorsam ve paylaşmıyorsam ayıpmış gibi geliyor bana. Tanımak-tanımamak, hoşlanıp hoşlanmamak işin ayrıntısı gibi geliyor.

Bir de genelde anketimsi, yorumumsu başlıklara damlıyorum; gerçekten yardım isteyen (özellikle teknik konular) konularda yardım konusunu bilmiyorum genelde ya da henüz Duyuru'dan kimseye kan vermedim, bir kişiden ki bence Duyuru'nun en en en önemli özelliği bu olmalı. Kimseye ev arkadaşı bulmadım. Bir kişiden bir ürün satın aldım. Pek kimseye bir yardım ettiğimi düşünmüyorum pek. Arada bir birisi Matlab'le ilgili bildiğim bir şey soracak da, ben denk geleceğim de, yardım edeceğim. İşte, denk gelirse.

Ama 'Neden yazıyorsun' diye sorarsan, cevap değişir. Laflamak için. Seviyorum insanlarla laflamayı. Sanal ya da gerçek çok fark etmiyor; hatta sanal daha kolay olabiliyor bazen. Kimse kimsenin lafını kesmiyor, garip tanışma seansları olmuyor, vb.

insan canlısı hayat belirtisi göstermeye meyillidir. canlılık yani. yardım ederek bir iz bırakmaya çalışıyor. varlığı bir yerlere dokunsun istiyor. haa bunun etik veya inanç meselesi de var. yani inanışında sevap diye yardım edeni var, hümanist düşüncede insana yardım etme hadisesi var, karmaya inanıp bana da yardım gelsin diyeni var ya da ne bileyim vicdanı rahat ettirmek isteyeni var. beni soruyosan ben pek yardım etmiyorum. çünkü birilerine tavsiye vermede zorlanıyorum. mesela adam "sevgilimi başka biriyle el ele gördüm sizce arkadaşlar mıdır" diye sorunca "onlar geceleri yatakta halay çekiyolardır" diyemiyorum. işte arada bi gözüme çarpan sorulara yazıyorum o kadar.

En kazançlı yatırım iyiliktir. bir iyilik yaparsın, bin dua alırsın.

Can sıkıntısı.

Can sıkıntısı +1

Herhangi bir şey, bir tür doyum vs. hissetmiyorum bunu yaparken.

neden bildiğin bir şeyi paylaşmayasın ki? insan sosyal bir canlıdır, ve sosyalleşmek ister. yardım etmek de sosyalleşme yollarından biridir. bildiğimiz bir şeyi cevapladık diye taş attık da kolumuz mu yoruldu.

Bilgimi paylaşıyorum, insanlar da benimle paylaşıyor. Paylaştıkça çoğalıyor.

bildigim bir sey sorulduysa paylasiyorum. karsiliginda bir sey beklemeden...

Bazen o kadar yanlış bilgiler veriliyor ki doğrusunu belirtme ihtiyacı duyuyorum.
Kişisel tecrübem varsa aktarıyorum.

Çünkü eşşeğin zikinden dolayı :)

Güzelliği bu çünkü. Ben ekşi sözlük'ten çok duyuruda takılıyorum 3-4 senedir.

çünkü asıl tanımadığın insana yardım etmek güzel. duygu bağın olmayan, öyle yada böyle bi çıkar beklemeyeceğin,sadece bildiğini paylaşmak güzel. neden olmasın ki?

+Yazılım diye umuyorum yoksa sony bu kadar başarısız olmazdı telefon kameralarında, (Apple lensleri sony'den alıyor)

samsung'da ne bulanıklığı? s7 ile foto çektin mi hiç?

arkadaşlarla buluşmalarda 6s'i olan kişiler seninki net çekiyor diye fotoları benim 3 yıllık note 3'ümle çektiriyor hangi bulanıklıktan bahsediyorsunuz?

Samsungun son serilerinde bulanık problemi yok. Hele s7 gece bile standart foto çekiyor. Apple samsungdan 3-4 yıl geride günümüzde.

Ofisteki arkadasimda Nexus 6P var, ben de iPhone 7 Plus var. Bi aksam pub'a gittigimizde los isikta fotograf cekmek istedi arkadasim fotograflari kiyaslamak icin (kendisi biraz geek). Bariz sekilde iPhone fotografi daha iyiydi.

Bunun temel sebebi isik sensoru ve yazilimi. Yani ayni mercegi taksan da isigin odaklandigi noktadaki sensorun o isigi nasil resim formatina donusturdugu cok onemli. Yoksa ayni lensi kullanan her telefonun fotograf kalitesi ayni olurdu.

s7 edge kamerası en iyi olan telefon olarak gösteriliyordu

urun.n11.com bu model mi?

iptv olarak araştır. bazı smart tvler için uygulamalar var.

@sutlu nescafe peki bu Turkcell tv Apple TV ne oluyor?

arada kutu olmasın gibi de düşündüm niyeyse.
turkcell tv ve tivibu ile çanaksız izleyebilirsin. apple tv daha çok film ve diziler için kullanılıyor benim bildiğim. ulusal kanallar yoktur yani.
digiturk play ve dsmart blu var bir de.

en temizi icinde Kodi (bkz: Kodi) bulunan bir tv box alip kullanmak. ornegin; www.aliexpress.com

@lifeframe nasıl kullanılır? Kodi ne işe yarar? Bu cihaz bir çeşit dekoder mi?

Bu cihazlar tv ye hdmi ile bağlanıp televizyona android işetim sistemi özelliği getiriyor. Bir android telefonda ne yapabiliyorsan bir klavye ve fare -ya da kendi kumandası yardımıyla aynısını tv de de yapabiliyorsun. Örnek vermek gerekirse YouTube da gezebilir chrome yükleyip internette dolaşabilirsin. Ya da kodı denen programı kullanıp televizyon izleme deneyimimi değiştirebilirsin. Kodi eklediğin pluginler sayesinde websitelerine girmeden oralardaki içeriği kolay kullanılan bir arayüzde sunuyor. Bunun yanısıra bir çok televizyon yayını da canlı izlemeye de fırsat veriyor. YouTube da bir kaç video izleyerek bu tarz android kutuları ve kodi Hakkı'nda daha geniş bilgi edinebilirsin.