normal seviyesi 3.00'ın üzeri. aman hükümetimiz kötü görünmesin, ekonomimiz çok iyi gibi göstermek için yıllardır pamuk ipliğine bağlı duruyor ekonomi. git gide çöküyor. 2.85'lere düşme ihtimali var. ama kesinlikle 3'leri eninde sonunda görecek.

2,90 - 2,91'e falan düşmesini bekliyorum ben. Bu sabah 2,9190 olmuş mesela şimdi 2,93.(satış)

Yarın sabah bakıcam yine 2,9190 gibi görebilirsem alırım ben. Daha da düşer diyen de var ama bilemiyoruz işte. Uzun vadede 3'lere çıkacağını düşünüyorum ben de.

yıl sonu beklentileri 3.10'un altında olan yok. merkez bankası beklentisi bile 3.20 civarı diye hatırlıyorum. link aramakla uğraşamadım ama örneğin şurada linkteki gibi haberlere göre 3.25 beklentisi olanlar bile var.

www.bigpara.com

ekolden cem karas dan memnun kaldım ben
kimselerin çözemediği ses kısılmalarımı ve öksürüğümü reflüye bağlayarak hayatımın çözümünü buldu

op. Dr. Uğur elçi. En son eşrefpaşa'da çalışıyordu oradan ayrıldı galiba, kendi muayenehanesi de vardı. Gugıl size yerini bulmada yardımcı olur muhtemelen.

ekol'de halis ünlü'den memnun kalmıştım ilk başta. adam şikayetimin sebebini çok detaylı bir şekilde, benim anlayacağım dilde anlattı. tedavi süreciyle ilgili de çok güzel konuştu. ancak bana tam 3 AY kullanmam gerektiğini söylediği bir ANTİBİYOTİK verdi. ben bunu 3 ay kullandım, yine bi halt değişmedi. devlette başka bir doktora gittim 2 gün önce, adam "o ilacın fabrikası o adama ait heralde, naptın kızım sen 3 ay antibiyotik veren doktor nerde görülmüş" diye şaşkınlık içinde kaldı.

bir de o halis ünlü denen doktor bana kartını verdi, süreçle ilgili telefon aç haberdar et, sorun olursa sor falan dedi. cepten hiç ulaşamadım, kliniğini aradığımda da çıkan hemşire "ama bunun için randevu almalısınııaığğzz" dedi. sonuç, bir daha gitmem ben o adama. iyisi kimdir nerdedir, onu bilmiyorum ama.

bu sorunun cevabına benim de ihtiyacım var, yok mu arabasını seven birisi

balkona cd tak

ha pardon yanlış oldu

barınak çözüm değil, ya çok kötü koşullarda kalacaklar ya da kısırlaştırılıp aynı yere bırakılacaklar(muhtemelen bu işlemler yapılmıştır bile) belki onları rahatsız eden bir şeyler vardır veya aç/susuz olduklarından dikkat çekmek istiyorlardır, su yemek falan bırakın sokağa dertleri bu olabilir.

üyeliğinizi birine devredebilirsiniz diye biliyorum ama bir sormak lazım.

bende de aynı durum vardı. gittiğin yerde adsl hizmetine dönüştürebiliyor fiber olmasa da.

ben de superonline'a yeni geçtim. iptal ettirmek için ttnet gibi hesaplamalar yapıp bir sürü ücret almayız 150 tl ödersiniz demişlerdi. yalan mı söylemişler :) şaşırmadım.

cuma gününü bırak bugünkü program bile yok sitesinde. zaten bir organizasyonu da düzgün yapsak şaşarım. olimpiyatlara adaymışız, yürü git. grand slamlarden sonraki en büyük turnuvalardan birine ev sahipliği yap, wordpress le site kur onu da güncelleme. sie.

cuma günkü maçlar belli olmadığı içindir saatleri zaten belli biletixin sitesinden bakıyosun saat 5 de kapı açılıyo.bugün ki maçlar ise
azarenka stosur 5
sharapoca lee na 7
wozniacki zvaraneva 9

günlük şişe sütleri aldığımız (üretildiği) gün ve ertesi gün tüketiyorduk. sanırım 4. gün tadı kaçar, kıvamından/kokusundan anlaşılır zaten.

sek'in cam şişesiyse aldığın gün veya ertesi gününde bitirmelisin.
karton kutudaki günlük sütse son kullanma tarihine kadar gider.

2 gün diyorsa 2 günde tüket. diğerlerinin farkı ambalajından kaynaklı ( hava, ışık geçirme vs), aslında kartonlar da açıldıktan sonra son kullanıma kadar değil kısa sürede (3-5gün max) tüketilmelidir. süt ürünleri hassastır, dikkat edin derim.

mutlu city var 1+1 de mevcut ama kiralık var mı bilemem...

atlas park diye bir site var, tam viaport'un arkasında, novartis ilaç fabrikasına filan yakın. ama 1+1 yok sanırım onlarda.

sultan park
elegan evler (isim çok itici bence de)
sağlam sitesi

Dalak,kalın barsağın bir kısmı var mide sol ust karında. Başka şikayetin varsa ona gore değişir. Ateş,halsizlik,kabızlık,fıtık ???

midem dolu olunca bu rahatsızlık artıyor. onun dışında başka sıkıntım yok.

Trendin yukarı gideceğini düşünüyorsan İMKB = Mali Endeks gibi bir şey. Dolayısıyla banka hisselerini değerlendirmek mantıklı olacaktır. Ben şahsen temel analize ve temettü verimine göre hareket ediyorum. Portföyümde PNSUT biriktiriyorum. THYAO, TCELL ve belki KOZAA da alınabilir diye düşünüyorum.

@mytonn

5 sent - 75000hedef deniyor ve olacağını düşünüyorum açıkcası.

kozaa biraz var bende. uzun vadeli diye tutuyorum. ansgr da aldım biraz. tcell aldım ama günlük sattım. vergi borcu muhabbeti yüzünden. thyao da tren kaçtı diye düşünüyorum.

pnsüt ile ilgili pek bilgim yok. beklenti nedir? tekniğine baktım ciddi bi yükseliş var. bu seviyelerden almak mantıklı mı hala?

PNSUT temettü verimi açısından İMKB'nın en iyi şirketi. Kârlarını düzenli olarak dağıtır. Bu sene hisse başına 1 lira temettü dağıttı. Şu anda 10 senede kendisini amorti ediyor ki bu gayet iyi bir süre. Ayrıca hissede şu an bedelsiz beklentisi mevcut. Eğer böyle bir haber duyulursa agresif çıkışlar yapabilir. Daha detaylı bilgi için hisse.net'teki ilgili bölümü okuyabilirsin. Günlükçüden çok evladiyelik düşünen kişilerin varlığını göreceksin.. "Kısa vade hedef nedir" dersen HSBC'nin bir raporu vardı geçen ay yayınlanan, orada 13 lira hedef koymuştu. O rapora da forumdan ulaşabilirsin.

A Man Who Was Superman

www.imdb.com

İnanılmaz duygusal ve bir o kadar komik bir film. Çok güzel toplumsal mesajlar veriyor.

Edit: Bu arada sorduğun soru inanılmaz şekilde spoiler içeriyor. İzlemeyen biri için büyük kötülük yapıyor olabilirsin.

Ayrıntıları çıkartman taraftarıyım :D

benim dediğim film 9-10 senelik falan olmalı. izleyeli o kadar olmuştur..

bu bahsettiğiniz film olamaz o açıdan.

uzak doğu filmi de değildi sanki..

yoksa k-pax ı mı diyorsun sen ?

www.imdb.com

uzun zaman oldu izleyeli ama öyle bir sahne var mıydı emin değilim :)

k-pax değil.

ben tvde izlediydim. sinema filmi bile olmayabilir.
90 lı yılların filmlerinden olmalı yahu..

Sıvılarda da yayılma hızlı ama gazlar kadar değil. Şehir efsanesi işte. Kimse üzerinde kafa yormadığı için doğru kabul ediliyor.

Köpekbalıkları ile alakalı uzun bir çeviri yapmıştım, aklımda kalanlar ile sorunuzu cevaplayayım.

Köpekbalıklarının burun delikleri ve içlerinde sensörleri bulunuyor. deliklerin şekli ve sensörlerin konumu sayesinde sürekli yüzmekte olan köpekbalıklarının burun deliklerinin içerisinden su geçmekte ve koku da köpekbalığının burnuna bu sayede taşınmakta.

Kokunun yayılması da akıntı ve dalgalar sayesinde gerçekleşiyor. Suyun akıntı hızı bulunduğunuz denizin durumuna göre değişir, durağan bir sudaysanız kokunuz çok daha geç yayılacaktır, ancak yüksek akıntı hızına sahip bir suda koku daha hızlı taşınır. Difüzyon ise daha düşük bir ihtimal çünkü difüzyon hızı dalga ile kokunun iletimine göre çok daha düşüktür.

Köpekbalıkları 400 metre çapından çok hızlı koku alabilip hedeflerini çok kısa sürede bulabiliyorlar. Ama daha uzun mesafelerde bu 10 dakikayı buluyor. Köpekbalıklarını bulundukları yere çekmek isteyen araştırmacılar suya koku kaynağı attıktan ortalama 10 dakika sonra köpekbalıkları geliyor. Bu 10 dakikanın büyük kısmı kokunun köpekbalığına ulaşması, daha küçük bir kısmı ise köpekbalığının türlerine göre değişen yüzme hızına göre hedefini bulması ile geçiyor. Aklımda kalanlar bunlar.

1.5 km öteden kokuyu alır şeklini ben duymadım ama, büyük bir havuz içinde iyice seyreltilmiş kanı ayırt edebildiklerini duymuştum ben.

ben de mesafeyi duymamıştım ama nat geo'dan izlediğim bir belgeselden hatırladığım kadarıyla bir milyon damla su içinde bir damla kanın kokusunu alabiliyorlar ve yerini hatasız tespit edebiliyorlar.

e zaten biliyorum onu. burdaki soru pişmiş olması bişiyi değiştiriyor mu? değiştirmiyorsa neden?

ben buzluktan cikardigim ispanagi falan pisirip bi kismini geri koyuyorum keza kirmizi eti ve bamyayida, tavik hic denemedim.

piştikten sonra o tavuk değil, pişmiş tavuk oluyor. gönül rahatlığıyla dondurunuz.

tüm donmuş ürünler, çözüldükten sonra tekrar dondurulmaz ve kısa süre içinde tüketilmesi gerekir. çözünen gıda, içerisindeki organizmalardan dolayı sterilizasyonunbu kaybeder. tekrar dondurma aşamasında zaten bozulma başlamıştır. bundan dolayıdır dondurulduktan sonra çözünen gıdalar en kısa sürede tüketilmelidir. bu, tavukken pişmiş olan tavuk için de geçerlidir.

"Bu Esas ve Usullerin amacı, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın koordinasyonunda, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında, lisansüstü eğitim verme imkânına sahip olan yükseköğretim kurumlarında, öğretim üyesi ihtiyacı olan diğer yükseköğretim kurumlarının araştırma görevlilerine lisansüstü eğitim yaptırılması yoluyla, öğretim üyesi yetiştirilmesine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir." Yani zaten halihazırda araştırma görevlisi olanlar için.

Devamı:

basin.yok.gov.tr

metro turizm bursa istanbul 20 lira kampanyası var pazar günü için orayla görüşün.

yahu sorum net değil mi?
akşam belirsiz bi saatte orda olacağım için erken bilet alamıyorum. akşam 5'de de olabilirim 7'de de.. vardığım saatte hemen istanbula gitmek istiyorum ve bilet sıkıntısı olur mu diye soruyorum.

o zaman aksam 11 icin bilet al erken gelirsen degistirirsin biletini onceki araclardan birinde varsa yer, yoksa da hic degilse biletin kesin 11'deki. korfez dolanmayan ama antin kuntin her yerde durup yolcu alan indiren sirketler tabiki bulursun eger sabrin varsa.

aksam 10 gibi de bursa'dan yenikapiya feribot oldugu icin diyor ido diyen arkadas..

Sıkıntı olmaz rahat olun. Aynı sizin gibi onlarca kez gidip geldim bursadan istanbula.
Metroda, kamil koçda mutlaka yer olur. En kötü şartlarda istanbul üzerinden geçen başka bir otobüse binersiniz, istanbul otogarında, alibeyköyde falan bir yerde inersiniz.

en kötü şartlar altında hakiki koç denen 3. sınıf şirket var. Dediğiniz şey şansa bakıyor ama büyük ihtimalle ilk otobüste ne kamil koç'ta ne nilüfer'de ne de ulusoy'da yer bulamazsınız. En az 1 saat beklersiniz.

hiç sıkıntı yaşamazsınız istanbul bursa yolu su yolu olmuş gittiğiniz gibi bulursunuz bilet (:

kesinlikle olamaz. eğer öyle bir bedel olsaydı zaten digiturk belki, o da belki yayınlardı bence.

sonuçta bunlar çok uluslu şirketler sadece Türkiye'de değil bir çok ülkede gösteriliyor ve satılıyor. bu yüzden o kadar yüksek olduğunu sanmıyorum bedellerin. harcanan parayı rahatlıkla çıkartıyorlardır.

8-10 bölümlük bir diziden Cnbc-e kanalının reklamlardan milyonlarca dolar kazanabileceğini düşünebiliyor musun? Bu imkansız bir şey. Bu kadar büyük rakamlar dönmez.

(bkz: gelato)

kıtlıktan çıkmış gibi yarim kiloluk aoç devirdim ben bu akşam düşün öyle güzel bişi.

(bkz: dondurması süper olan mekanlar rehberi)

bulabildiğiniz yerde mardo olabilir, eğer üreten kişi "yaşar usta" ise yani maraş dondurmasi ise yenir o.

manisa-salihli
burada (ki memleketim sayılır) antep li dondurmalar cıktı yine piyasaya..
zaten ilçe de internet kafeden cok antepli dondurmacı dukkanı var..
yolun duserse gel ye..muhakkak begenirsin...
finaller bitse de gitsek tadında:)
not:
mide konusunda bu ilçenin çok şeyi şahane..
gece evlere dagılmadan arkadaslarla yenilen kokoreç i
gece uyku tutmamasıyla gidilip içilen çorbası(ki gelirsen bunlara da ugra-küçük yer zaten kime sorsan gosterir:))
yazın güzelim dondurması
kebapçıları...
bokunu da çıkartmamak gerek reklamda, yazın can sıkıntısından patlıyor insan keza burada...

ankara'daysan AOC dondurmasi. hala sutle yapiyorlar.

AOÇ dondurması +1500.

eskiden sadece küçük mavi kaplarda ve sade sütlü olurdu. artık litrelikleri ve kakaolusu, fıstıklısı falan da var.

sevgili başkentliler atatürk o.ç. dondurması gerçekten mükemmeldir. ama istanbulda bulunmamaktadır. ayrıca dondurma firmaları kışın stoklamaya başlarlar ve yazın o stıkları piyasaya sürerler. yakınımızda ki algida fabrikasında çalışan arkadaşımın dediğidir.

marasta diye bir dondurma var. maraş dondurması. çok iyi. koska külah al marketten. bir de pınar çikolata sosu. o zaman dondurma yediğini anlayacaksın:)

istanbulda bazı yerlerde aoç bulunuyor. ama çok az. bulmak için kasmak lazım

ne ankarada ne istanbuldayım.

izmirde alternatifleri nelerdir?

tamam ben de izmir'deyim işte :) gelato roma. hatay'da var bi tek bildiğim. bornovadan filan metro yakın olduğu için dondurma almaya gelenler de var bildiğim kadarıyla. üçyol'a, bahçelievler tansaş'a, itfaiyenin oralara filan gelirseniz sorunca tarif ederler.

@tepedeki psychedelic adam

ilk cevaında gelato başlığında daha çok bi dondurma türüyle alakalı entryler var. gelato roma adında izmirde ünlü bi dondurmacı olduğunu bilmiyordum. karşıyaka tarafında yaşamakla da alakalı olabilir bu durum tabi :)

eyvallah.

üff roma dondurması çeşme'de, bi de cunda'da alasıynan var :)
artık hazır dondurmalara mahlep bile konmuyor ki süt aromalı buz onlar.

izmirde de aoç vardı en son. sırf mithatpaşa caddesinde iki tane görmüştüm 6 ay önce.

karaburuna giderken çok var ama çok kayalık çok taşlık

içine edilmesin diye ulaşımı zor ve bilinmedik yerlerde :)
karayolu ile değil de deniz yolu ile keşfetmeni tavsiye ederim. he bir de tabi gugır ört. ;)

özelde de genelde de mümkündür. normalinden farklı bir şey tutmaz. açlık kan şekerinizi ölçtünen sonra sizi gönderirler. normal kahvaltınızı yaparsınız, yersiniz içersiniz, açlığı ölçülmesinden tam iki saat sonra gider yeniden kan verirsiniz. onu da ölçerler. basit bir iştir.

bir endokrinoloji bölmünde "oral glikoz tolerans testi" yaptırmaya çalışın. en bilimseli buymuş. bir şey içirip, saat başı kan şekerini ölçüyorlar. 2. saatte 200 ü geçmemesi gerekiyor.

zaten karnın tokken ya da rastgele bi zamanda kan şekerinin 200 ü geçmemesi gerekiyor.

açken 100 ün üzeri olsaydı sana söylediğim testi yapacaklardı. ama senin normal.

akp'den haberler verecekmiş bundan sonra.

trt 2 nin formatı neydi?

not: doktor değilim.

böbrek yetmezliğini işaret edebilir. edebilir diyorum!. ama yakın zamanda veya şu anda kullandığın bir ilaç da buna neden olmuş olabilir. yan etki olarak. neden yüksek çıktığını bu testi isteyen doktora sorman ve ondan bilgi alman iyi olur. böbrek fonksiyonunun azalması tam anlamıyla "böbrek yetmezliği" olmayabilir. illa tam fonksiyon da çalışması gerekmez. böbrek yetmezliği (hafif bile olsa) tanısının konulması için kreatinin klirensinin belirli değerleri vardır ve buna ancak doktorun karar verir. ben an azından evet böbrek yetmezliği yaşıyorsun diyemem....

kas yıkımını da gösterebilir. eğer çok zayıflamışsanız veya darbe almışsanız travma geçirmişseniz onlarda da yükselebilir. bunlar yoksa bun ile birlikte böbrek yetmezliğini gösterir.

böyle durumlarda kabul etmiyorlar genelde. ama egosunu okşamış, mutlu etmiş oluyorsun. kabul etmemesinin sebebi de "önüme gelen her teklifi kabul edecek biri değilim" mesajını vermek oluyor. bence yine yolla, artı puandır.

kızın hayatında biri var mı yok mu öğren. varsa bulaşma. yoksa gönder.

ego şişer, uzun vadede zararına olur. yaklaşmak için daha başka bir yöntem olmalı.

Bence ona bulmaca çözdürün. Çiçekte bir şeyler yazsın, sonra başka bir şey gönderin ve orada başka bir yere ipucu versin. Yaratıcılığınızın gittiği yere kadar gitsin böyle, sonra da bir adres verin, veya son ipucunu siz elden verin...

Böylece hem hatunu meraklandırır, hem şaşırtır, hem mutlu eder, hem de ilgisi yoksa bile ilgisini çekmeyi başarırsınız.

Kadınlar çiçeği her şekil kabul eder genelde. Tabii geçmişinden getirdiği ve ona çiçek göndereceğini ve bu yolla özür dileyeceğini düşündüğü biri yoksa.

Ama madem hatunu tavlamak istiyorsunuz, dediğim gibi yapın, onu şaşırtın, merakta bırakın. Sıradanlaşmayın.

bi doktora görün bence. 14 üstü risklidir. nabızda yavaş. neye işaret olduğunu tam bilemiyorum ama bi görünmekte fayda var.

her halta doktor cevabı veriyorsunuz. doktora gitmeden kendinize zarar verirsiniz diye uyarılar yapıyorsunuz.

yüksek tansiyon hastasıyım. benim tansiyonum ondan da yüksek. bu yüzden doktora gittim, tansiyonumu ölçtü, sonra üstüme 24 saat bağlı kalacak yarım saatte bir tansiyonumu ölçen bir alet taktı. ertesi gün gittim, çıkardı sonuçları "hmm evet yüksekmiş" dedi, cozaar diye de bir ilaç yazdı yolladı.

şimdi hoca, ben doktora gittim de ne oldu? adam sadece tansiyonumun yüksekliğini onaylayıp kafasına göre bir ilaç verdi. düzelmezse gel dedi. şans eseri düzeldi. baştan savma devlet hastanesi falan da değil, özel doktor.

aynı yüksek tansiyon babamda da vardı. elli kere gitti doktora. her yeniden gidişinde sadece ilaç değiştirildi. bildiğin deneme yanılma usulü. başka yapılan bir şey yok. denk gelene kadar o ilacı dene bu ilacı dene, denk gelirse "hah bulduk". bu ilaç uyumludur, bu adama bu iyi gelir bu gelmez diye bir test falan yok. sadece ikimizde değil, bütün tansiyon hastalarından duyduğum bu.

babamın tansiyonu 22/13'e çıkınca ısrar etti bulun artık şunun sebebini ilaç denettirmeyin diye, aort avnevrizması çıktı adamda. acil ameliyat dediler. ameliyat oldu düzeldi. iki sene boyunca anevrizmaya rağmen doktor efendiler ilaç denettire denettire düşürmeye çalıştılar. biri de çıkıp ikinci üçünü muayenede "aort anevrizmasından olabilir br batın ultrasonu çekelim" falan demedi. demiyorlar.

gitmeyin doktora falan. gidin cozaar isimli tansiyon ilacını alın 12 saatte bir için. işe yaramazsa ezaneye gidip başka bi tansiyon ilacı alın. doktora gitseniz doktorun da yapacağı bu.

isterseniz gidin doktora, farklı bir şey yaparsa gelin buraya yazın "şöyle muayene etti test yaptı" diye, bana da kapak olsun, götüme girsin bu yazdıklarım.

kibritsuyunun dediklerinine katılıyorum o cihazdan 2hafta önce annemede taktılar yüksek tansiyon sebebiyle sonuç aynı ilacı değişti.Tansiyondsa varmı bi değişiklik oda yok yarın öbürgün gittiğimizde yine başka bir ilaç ve yine yine ...

doktora gitmeyin ki tiroid vesair sorunuz varsa ortaya cikmasin:))

yas kac?

nabiz 60-100 arasi normaldir. bu alt sinira yakin. ayrica kucuk tansiyon tabir edilen diyastolik de normal gorunuyor. tansiyon ve nabzi evde izleyin. bazan doktora gitmek heyecan yapar ve tansiyon yuksek cikabilir...

tansiyon hastası değilim, hatta konuyla alakalı uzman da değilim ama sadece kendimle ve babamla alakalı doktordan öğrendiğim şeyleri paylaşayım.

kalbimde genel olarak bi sorun olmadığı ve çok sık olmasa da spor yaptığım halde, nabzım biraz yüksek. doktorum da bunun biraz yüksek olduğunu ve 60-65 gibi seviyelerde olmasının daha iyi olduğunu söylemişti. sanırım bu durumda senin nabzın da çok düşük olmuyor.

onun dışında kibritsuyu'na kesinlikle katılmıyorum. kendi deneyimlerini anlatması, doğru olduğu anlamına gelmez.

benim babamın da yüksek tansiyon sorunu vardı, hatta o da doktora gitmenin ve ilaç kullanmanın gereksiz olduğunu düşünüyordu ancak sonunda doktora gitmeye ikna oldu. çok iyi bir kardiologla tanıştık. doktoru sayesinde ilaç tedavisine başladı ve sorunları çok büyük ölçüde azaldı ve çok rahatladı. tabi bu 2-3 aylık bi süreçte oldu. sonuçta bir çok ilaç var ve herkesin bünyesi farklı. yani doktorun birden fazla ilaç denettirmesi, en doğruyu bulmaya çalışması gayet doğal bir durum.

daha fazla uzatmayayım. özet olarak, kalp hastalıkları çok önemlidir. o yüzden sağlık başlıklarındaki standart bi "doktora git" uyarısı değil benimki. kardiyoloğun söylediği şeyleri aktarmaya çalıştım sadece. kısaca kendi sağlığın için doktora git mutlaka:)

doktora git. kocakarı tavsiyesiyle ilaç alıp içme. tansiyonunun yüksekliğinin nedeninin altında başka nedenler olabilir. ayrıca sürekli 14 lerde mi geziyo tansiyonun bilmiyorum. normalde daha aşağılardaysa sorun yok zaten.

arkadaşlar bana katılmıyor ama farklı bir şey de söylemiyor. doktorun bir sürü ilaç denettirmesi doğalmış. deneme yanılma yapacaksam niye doktor gözetiminde yapıyorum? kendim de alıp deneme yanılma yapabilirim. ilaçlar konusunda uzman kişi doktor değil, eczacıdır. eğer deneme yanılma usulüyle doğru ilaç bulunup tedavi yapılıyorsa burada başarı kesinlikle doktorun başarısı değildir. ilacın başarısı ve doğru ilacın denk gelme olasılığıdır.

altında elbet başka nedenler olabilir. eğer bunu ilk seferde ya da bilemedin ikinci seferde ciddiye alıp araştıracak bir doktor biliyorsanız gidin doktora. ama tansiyon şikayetiyle kardiyolog veya dahiliyeci diye gideceğiniz tüm doktorlar sadece tansiyonunuzu ölçecek, bir ihtimal takip için 24 saat bağlı kalacağınız cihaz takacak, sonra da kendisine laptop hediye etmiş olan reprezantın firmasının ilacını yazacak. olmazsa bu sefer kendisine saat hediye eden reprezantınkini yazacak. olana kadar yazacak. bir tahlil yapayım, tiroidine bakayım, şuna bakayım bunu edeyim de-me-ye-cek.

diyorum işte gidin doktora, sizin eczaneden yapabileceğiniz şeyi yapacak, verdiği ilaç denk gelince de adı "doktor tedavi etti" olacak. hayır, ilaç tedavi etti sizi. gidin deneyin. ısrar edip "ben komple çekapa girecem" demediğiniz sürece sadece tansiyon şkayetinden dolayı nasıl bir tedavi uygulayacak ve doğru ilaç için neler yapacak. frklı bir teşhis ve tedavi yöntemi uygulayıp size uygun ilacı, tedavi yöntemini tespit etmeye çalışıyorsa ben bu entry'i yemeye razıyım.

doktorlar gereksizdir demiyorum. doğru düzgün işini yapsın, uygun yöntemlerle adam gibi teşhis yapsın, tedavi uygulasın başımın üstünde yeri var. ilaç tavsiye edip doğrusunu tutturana kadar değiştirmek doktorluk değildir.

farklı bi şey söyleyebilmek için konunun uzmanı olmam gerekiyor. daha önce de söylediğim gibi kendimle alakalı olan şeyleri yazdım.

eczacıların ilaç uzmanları olması, bir hastalığın teşhisinde ve tedavisinde doktordan daha etkili olduklarını göstermez. madem böyle düşünüyoruz, olaya biraz daha düz mantık yaklaşalım. hazır eczacılar ilaçları bu kadar iyi biliyorken doktorlar niye var o zaman?

tabi burda yine kibritsuyu'nun denk geldiği işini doğru düzgün yapmayan doktorların hatalarını genelleyip, tüm doktorlara mal etmek çok saçma. doktoru yetersiz, gereksiz bulanlar doktora gitmeyebilir. neyse burda tartışmaya ya da herkese doktor teşhisinin önemli olduğunu kabul ettirmeye çalışmıyorum. demek istediğim şey iyi bir kardiolog ve dahiliyeci yardımıyla büyük ihtimalle sorunun çözülecek. iyi doktor önerisi içinse, ankara'da ilgi göz hastanesinin kardiyologu cem barçın'ı örnek verebilirim. sadece tansiyonuna bakıp evine göndermez, doğru düzgün ilgilenir. bu kadar reklam yaptım ama bi bağlantımız yok. kendisi babamı tedavi etmişti :)

doktorun nenem usulü "şu ilacı bi dene, iyileşmezsen gel bu sefer bunu dene, iyileşene kadar deneye deneye bulalım" dediği, herhangi bir teşhis, tanı yöntemi uygulmayacak, o verdiği ilacın etkili olup olmadığını araştırmayarak ilaç verdiği bir dünyada doktora gerek yok evet, eczacılar yeter.

bu dediklerim yapılıyorsa doktorlar candır, canandır. maalesef sadece tansiyon şikayetiyle gittiğimiz tüm doktorlar, iddia ediyorum sizin adını verdiğiniz de dahil, siz "çek ap yaıtıralım, düzelmiyor böyle" diye ısrar etmediğiniz sürece ilaç denettirirler. kendim ve babamdan değil, babamın 70+ yaş tüm arkadaşlarının da başına gelen budur. onlarca örnek sayabilirim.

tanımadığın biri için neye dayanarak iddiada bulunuyorsun anlamadım.

ben onlarca örnek falan sayamam, sadece kendimi ve babamı sayabilirim. biz şu anda gayet sağlıklı hissettiğimize göre bizim doktorun başarı oranı %100 olmuş oluyor.

neyse daha fazla uzatmıyorum. söylediğim doktor oldukça iyidir. şikayetini tam olarak anlatan kişiye oldukça yardımı dokunur.

okumadan cevap yazdığınız o kadar belli ki. okumuyorsunuz ya da ilk cümleyi okuyup cevap yazıyorsunuz.

ben tekrar yazayım. bir doktorun, muayene falan etmeden, bildiği ilacı hastaya vermesi, o ilacın da hastaya iyi gelmesi doktorun başasrısı değil, ilacın başarısıdır. tesadüfen denk gelmiştir.

ben küçükken anjin olduğumda boğazımdan kültür alıp antibiyogram yapmış, uygun antibiyotiği vermişlerdi. şidmi ateşim var diye gidince rastgele bir tanesini veriyorlar bakmadan etmeden. allerjim mi var, başka zararı mı dokunur bakmadan etmeden. onu ben de yaparım, eczacı da yapar. tesadüfen doktorun salladığı antibiyotik iyi gelmişse bu da doktorun başarısı değildir.

tansiyon da aynı. iddia ediyorum, tanıyayım tanımayayım, asıl amacı para kazanmak olan, ayağımda siğil vardiye cildiyeye gittiğinzide beyin tomografisiyle akciğer filmi isteyen özel hastaneler dışında herhangi bir özel doktora tek şikayetiniz yüksek tansiyon olarak gittiğinizde en fazla tansiyonunuzu ölçecek ve bildiği bir ilacı verecektir.

farklı bir şey yaşayan varsa yazsın diyorum, "bize de ilaç verdi ama iyi geldi, demek ki işini iyi yapıyor" diyorsunuz. elbette farklı şikayette, "göğsüm ağrıyor" falan dediğinizde muayene farklı yönlere kayar. film falan ister. ama SADECE tansiyon şikayetinde hiçbir muayene yapmaz doktor. ilaç verir sadece. kafadan sallayarak. denk gelmezse değiştirerek.

hadi bakalım çok iddialıyım, bir kişi çıksın "beni şöyle muayene edip uygun ilaç verdi" veya "tansiyon yüksekliğinin altında yatan nedeni araştırıp ona göre tedavi uyguladı" falan desin.

tiroitle ilgili bir şey olabilir. ama bence kendini çok dinleme iyice takarsın.

(bkz: hipertiroidi)

bazı kapak hasalıklarında bu durum olabiliyor.
aslında kendinizi nasıl hissettiğiniz de önemli. örneğin efora dayanıklılık nasıl? efor ile kalp hızınız artabiliyormu ( normal olarak) o anda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
hiç tansiyonunuzu ölçtünüzmü çarpıntı anında.. bir de nabız düşük derken kaç mesela? kaç ken çarpıntı oluyor?
ama aklınızda kalmasın.. basit bir muayene, ekg ve gerekirse eko sorununuzu anlayacaktır.

öncelikle şunu söyleyeyim. konunun uzmanı değilim.. hatta plastik cerrahım...
ancak azıcık bir fikir verebilirim sanırım...
sorununuzun kalp elektrik iletim problemi olduğunu düşünüyorum. sizin anlayacağınız tabirle aritmi gibi bişi.. şimdi herhangibir nedenle kalp ritmi bozulursa kalp atış hızı, vuru gücü falan değişiyor. o anda boyunda dolgunluk, çarpıntı, uzun ve şiddetli olursa tansiyon düşmesi, bayılma olabiliyor.. bazı aritmiler masumdur ve geçicidir. (gençlerde çoğu bu tiptedir) ancak yine de araştırmak ve varsa nedenini bulmak gerekir. çok ender vakalarda koroner damarlarda kalbin kaslarda ve elektrik üreten bölgeler olan "düğüm" lerde beslenme problemleri olabilmektedir. bu iletim kusuru yaratır. ve aritmi oluşur.
sonuç olarak sıksa ve sizi zorluyorsa mutlaka bir kardiyoloğa görünün derim..
geçmiş olsun

ventriküler erken vuruyu tarifliyorsunuz
bir kardiyoloğa görünmenizde fayda var.

www.eskisehir-bld.gov.tr

belki yardımcı olur

garın oralardan geçen 5 numaralı dolmuş yeni kente gidiyor olmalı yanlış hatırlamıyorsam.

(git: 108216) Küçük park'ın hemen dışında Teras Kafe var orda var mesela. Bahane'de var küçük park'ta. Alsancak bahane'de de var. Hatta Kahve diyarlarında da var. Çankaya'da Cafe Ti var çocuk hastanesinin karşısında. Hilton'un arka tarafında Cafe Baca var. Evet var bunlar.

küçükpark'da wireless bulamadım ben o kadar aramama rağmen, hepsi şifreliydi.

Demleme çayı filan bilmem ama pasaport'taki orkide alışveriş merkezindeki 4. kat Burger King'in Wifi'si fena sayılmaz. Sakindir de, rahatsız edeni olmaz.

zamanında ya ben sormuştum ya surtunme kuvveti sormuştu, tam hatırlayamadığım için bulamadım:/

kaos kafe var küçük park'ta kafelerin olduğu sokağa park tarafından girerken hemen sağda. internet bağlantısı stabil, şifreyi sorunca söylüyorlar hemen..

ek: var priz de. raki ve surtunme kuvveti'yle 3 saate yakın yayın yapmıştık sourberry'de kaos kafe'den=) benim aletin şajı 30-45 dk arası gidiyor slkfjdskl

küçükparktaki kafelerde wireless var ya(en azından çoğunda). oturup çay da içeceksen sorarsın, söylerler şifreyi. ancak pek download yapabileceğini sanmıyorum, çünkü birçok kullanan oluyor. bu arada prize bağlayıp kullananlar da gördüm bilgisayarlarını. sorarsın olmazsa oturmadan.

Narlıdere tarafına gelirsen, Guzel Sanatlar Fakültesi karşısında Cafe bubles var istediğin tü şartlara haiz.

otellerde hiç bir şey dahil diye bir konsept yok, olsa olsa oda kahvaltı (breakfast and bed - bb) olur. belki pansiyonlarda sadece yatak ücreti ödeyip kalabilirsiniz. antalyadaki her şey dahil oteller oda kahvaltı müşteri pek almıyorlar bildiğim. alsalar bir bardak su içtikten sonra elinde adisyonla sizi kovalayan garsonlar olacaktır. herkes deli gibi yiyip içerken bakmanızda cabası.

böyle bir konsepti tercih etmek deliliktir. herşey dahile karşı olan her işletmeci doğrudan yarım pansiyona döner. zaten herşey dahil konsepti güneyde ya da batıda deniz kenarındaki resort diye tabir ettiğimiz yerler uygularlar, bu tesisler de güzelim yeri uyumadan uyumaya gelen müşterilerine 50 liradan vermezler. all inclusive sistemde zaten en büyük masrafı konaklama teşkil eder. yiyecek içecek zaten 1000 kişilik bir otel için kişibaşına düşen miktarı çok ufak tefek rakamlardır. o yüzden sadece konaklamaya yönelmek gerçekten saçma.

@dreamkeeper
saçma ve deilik değil, tercih meselesi bu. geçen sene gittim efem ben ciddi iyi bi otele. ultra herşey dahil.
gece diskoya girsek sabah kahvaltıya kalkamıyoruz. öğle yemeğini kaçırınca aparatifleri takip etmeye çalışmak bi dert. konsept alakart restoranda kendimize yer ayıramadık bi türlü, hep doluydu. araç olmasına rağmen verilen paranın hakkını alabilmek için hiç otel dışına çıkmadık. doğru dürüst içki içemedik, yemek yiyemedik ve yine o parayı ödedik. animasyonların bi çoğunu izleyemedik. yani otelin sunduğu alternatiflere ayak uydurmaya çalışınca resmen askerlik gibi kendini disipline etmen gerekiyor. özgürlük bu değil bence. tatil hiç değil..
ayrıca bu tür otellerin en büyük maliyet kaleminin oda olduğunu sanmıyorum. çük kadar odada 2 kişi kalınca neresi maliyet oluyor bunun?

ben de okumuştum öyle bir haber diye diye buldum sonunda.
Şunu mu duydunuz acaba?

www.hurriyet.com.tr

@rabbititus
evet bu tür bişi diyordum. türkiyede uygulansa süper olurdu cidden.
ne güzelmiş bu ya :)
eyvallah

@hayo; tercih derken bu müşterinin tercihi mi işletmecinin tercihi mi? müşterinin tercihi hatta benim tercihim diyorsanız birşey diyemem. ancak tercih meselesi derken, işletmeci için bir tercih meselesi ise ilk mesajdaki saçmalık ve delilik olarak belirttiğim sıfatlar bu işletmeci için gerçekten geçerli olur. sonuçta işletmecilik mantığına göre amaç var olmaktır. var olmak için kar etmek ve bunu sürekli hale getirmek gereklidir(yani para kazanmak). şimdi birkaç müşterisi yemek yemiyor diye tutup da konseptini radikal bir şekilde only bed(hiçbirşey dahil değil konsepti yok ama sadece yatak konsepti var) konseptine kimse almaz.

şöyle ki;

ortalama bir 5 yıldızlı otelde bungalow ve otel olarak yaklaşık 300 e yakın oda olur, bunlar suit, family, standart vs. oda tipleriyle 1000 e yakın insanı tesiste ağırlarlar. bu 1000 kişiye günde verilen yiyecek içecek departmanı cost tutarı x parayı geçmez ki bu otelde kalan müşteriler mutlaka yemekler süperdi hatta tatlılara bayıldım diye tepkiler verirler. son dönem açılan 7 yıldız olarak tabir edilen otellerde bu meblag 2x paraya kadar çıkabilir maksimum. konaklama masraflarına gelince, bu 1000 kişinin her gün havluları, 2 günde bir çarşafları yastıkları vs. değiştirilir, yıkanır. bunun dışında odanın genel temizliği, binalar ve açık alanların günlük temizlik, ilaçlama vb. konularda yaptıkları masraf ortalama kişibaşı 5x-7x paraya yakın bir günlük maliyete takabül eder.(rakamları vermem yanıltıcı olabilir oranlar daha geçerlidir)

bu arada bahsettiklerim yalnızca resort olarak bildiğimiz denize sıfır çalışan otellerdir. bunun dışında kalan 11 farklı otel türü herşey dahil çalışmadıkları için burda anlattıklarım dışındadır.

devremülk olayı var

değil sanırım. çünkü kart isteme hareketi yapmak tribünü gaza getirdiği için ceza uygulanıyor diye biliyorum.

soz/hareket ayrimi yapmayacagim fakat bizde biliyorsun geyik su; uefa bu tip hareketlere kesinlikle tolerans gosterilmeyecek demismis.Hakemlerimiz de bu hareketi yapana akrt gostermeye programlanmis haldeler.

Pazar gunku stadyum programinda ise bir kac ligden goruntuler yayinlandi konuyla ilgili. Hatirladiklarim arjantin ve ispanya. bu liglerde bizim futbolcularin yaptiklarinin ben diyim 10 sen de 20 kati daha asiri seklini yapiyorlar buna ragmen ise tek bir kart goren yok.

Belirteyim dedim..

el hareketleri hakemin otoritesini yoksaymaya giriyor sanırım hafiften.
herkes görüyor falan diye.

sözlü olunca o kadar değil.

en basit kavgada bile adama ana avrat küfrederken aynı anda elini kaldırınca "önce o eli bi indir" diye cevap alıyorsun. adam "önce bi küfretmeyi kes" demiyor. nedense el hareketi daha bir tahrik edici.

cnn'de hep zaten est pst diye yazarlar programları ve evet, nasıl avrupa yayını ayrıysa doğu ve batı (ve hatta orta - ct ve mountain time var kardiş) yayınlarında da saatlere göre değişebiliyor programlar. zaten haberler de saatte bir iki saatte bir ilan veriliyor ya, özel programlar dışında bu takip ediliyor.

bunun dışında bizdeki gibi bir star, bir kanal d filan yok, mesela new york'ta nbc, nbc4 veya channel 4 olarak geçer, san diego'da KNSD diye geçiyor. wb wpix olarak ny'da yayın yapar, başka eyalette hatta şehirde başka. bu yüzden hemen hepsinin prime time'ları 8de başlar. lost new york'ta 9da çıkıyor, san diego'da 6da değil yani. orada da 9.

amerika ve kanada'da, dort tane zaman dilimi var: eastern, pacific, central, mountain. (alaska ve hawaii istisna tabi)

"Eastern and Pacific" ve "Central and Mountain" diye ikiserli zaman sistemine gore prime time olusturuluyor.

pazartesinden cumartesiye kadar eastern ve pacific icin 8:00 p.m.-11:00 p.m. arasi, central ve mountain icin 7:00 p.m.- 10:00 arasi. pazar gunleri icinse 1 geriye git hepsinden. kablolu televizyon kanallari icinse butun gunler 8-11 arasi. buna "traditional prime" diyorlar.

bir de bazi kanallarin eklenmesinden sonra "common prime" denen bir kavram da cikmis. o da e&p icin 8-10 arasi, c&m icin 7-9 arasi. pazar gunleri de yine 1 saat onceden basliyor.

ayrica bunlarin duzenlnemsi icin "Prime Time Access Rule" diye bir kural var.

verdigim terimleri arastirarak daha ayrintili bilgilere ulasabilirsin.

surda da prime time'larin tarihi cizelgesi var:
fergusond.people.cofc.edu

agzı kapalı alkol bozulmaz dıye bılıyorum ama tam olarak da emın degılım..ama ıskenderunda sahte ıckı cok dıye bılıyorum..

1) votka bozulmaz !
2) kapağındaki o naylonu takmak çocuk oyuncağı.
3) bu hissiyatınız psikolojik de olabilir. Durumu bilmeyen ve içkiden anlayan arkadaşınıza tattırın, yada orjinalini de alın arka arkaya az miktarda içerek birebir karşılaştırın.

zamaninda benim de kıbrıstan gelen bir absolut ile böyle bi maceram olmuştu. free shoptan alınan vodka 5-6 ay gibi bir süre -yarısı içilmiş vaziyette- bekledikten sonra su gibi birşey olmuştu. içtik ama herşeye rağmen.

tadı konusunda tereddüte düştüysen bence içme, çünkü gerçeği tek yudumda anlaşılır..arkadaşların dediği gibi psikolojikte olabilir lakin.

@hayo
@oku oku adam ol

kapak iyi kapanmamışsa alkol uçar kaçar..

şarkının adı Renegade - Styx tarafından söyleniyor :)

bacalı sobalarla ilgili olarak şartnamelerde bunları kullandırmamak için ellerinden geleni yapmaya başladı dağıtıcı firmalar. nedir yaptıkları şey ? etkin baca yüksekliği 5 m olur en fazla diye bir madde koyuyorlar böylece son 2 katta oturursan ancak kullanabiliyorsun. ha bu şartı yerine getirdin bacana duman tableti koyuyorlar duman testinden geçersen ancak kullanabiliyorsun. bacalı cihaz kullanacaksan iyi bir bacan olması ve bu bacayı her sene temizletmen lazım.

illaki soba kullanacaksanız hermetik tip bir soba da kullanabilirsiniz. marka tavsiyesi ise demirdöküm ve süsler. izmirde termodinamik firması var onu da tavsiye ederim hem servis hizmeti yönünden iyiler.

soruna cevap veremeyieceğim ama üst komşunun sağlam bir kazık yediğini söylemem gerekiyor, eğer evi 8+1 filan değilse (:

@derectus
izmirdeki belli yaştaki bir çok evin hiç bir kalorifer tesisatı, altyapısı veya hazırlığı bulunmaz. yani tüm tesisat, petekler, kombi ve tüm bunların işçiliği düşünülünce bence aşırı yüksek bi fiyat değil gibi.

(git: 38037)
5. cevap yeterli olur diye ummaktayım.
pardon 4.

herhangi bir huzurevine bagislayabilirsin.

yağ yakımının kardiyografik hareketlerde daha fazla olduğu doğru, bu tabii ki futbol basketbol oynayarak yağ yakamazsınız anlamına gelmiyor ama şöyle diyebilirim ki 10 dakka koşmaktansa yarım saat yürüyerek daha çok yağ yakarsınız.

daha once sorulmustu ve cevabi verilmisti yanilmiyorsam, egzersizin süresi şiddetinden daha etkili yag yakmada.

ve tabiki nabiz da onemli.
yag yakmaya yardimci olan seylerden biri de bu nabzi
kendi, dogru araliginizda korumak. mesela benim icin
130-150 arasi yag yakim hizi. bunu asarsam ya da altinda
kalirsam yag yakimim ayni oranda gerceklesmiyor.
gunde 30-45 dakikalik ve bu aralikta kalacarak yapilan
egzersiz ise yarayacaktir. yalniz herkesin 'ilgili nabiz
araligi' farkli. dolayisiyla once onu bulmak gerek. bana
spor salonunda bir takim bilgiler isiginda soylemislerdi.
o nedenle nereden ogrenilir bilmiyorum ama cok cok farkli
olmasa gerek. belki 140-160 vs olabilir.

"Sağlıklı" birisi için şu formülü kullanabilirsin;
Not: Çeşitli sağlık problemleri olan kişilerde yoğun egzersiz sırasında ani kalp ölümleri görülebilir. Bu yüzden aslında öncesinde gidip bir kontrolden geçseniz, en azından ekg falan çektirseniz kendiniz için iyilik yapmış olursunuz.

X=[(220-yaş)- normal kalp ritmi {örneğin 75} ]* egzersiz yoğunluğu{ yeni başlayan için %50-60} + normal kalp ritmi {örneğin 75}
yani, 20 yaşında ve yeni başlayan birisi için kalp atım hızı aralığı şöyle olabilir
(220-20-75)x0.5+75 - (220-20-75)x0.6+75, yani 137 ile 150 arası

taksi epey masraflı oluyor.

bence en akıllısı havaş. antalya'da 4 sene oturdum. bu sürede yediğim en baba kazık taksicilerden olmuştu :) 4 senemi hala unutmam. eh kaçınılmaz olunca zevk almaya bakmalı tabii... otobüs bildiğim kadarıyla yok ama havaş elbette ki mevcut.

Atlasjete binersen, ki bin, alanyaya kadar bedava servisi var.

taksi 30-35 ytl tutuyo

taksi 30-35 den fazla tutuyor. aslında taksiciye de bağlı. en son tanıdığımız bir alman aile 100 ytl vermişti. sene 2007 :)

(bkz: maden suyu ve soda arasindaki fark)

(bkz: #6142668)

mide ile ilgili bir rahatsızlık için gittiğimde doktor soyle demişti.

"evet, soda mide yanmasına ve ekşimeye iyi gelir ancak aşırı tüketilmemesi gerekir. uzun vadede mideyi tebmbeliğe alıştırır."