Giriş
(25)

Yerde 200 lira bulsanız naparsınız ?

grimavi
Akşam marketten çıktım 50 metre yürüdüm 200 lira buldum markete döndüm parayı bırakayım markete gelen ya da marketten çıkan biri düşürdüyse belki tekrar dönüp sorar, kimse sormazsa uygun birine verirsiniz dedim parayı kabul edemeyiz dediler
Akşam marketten çıktım 50 metre yürüdüm 200 lira buldum markete döndüm parayı bırakayım markete gelen ya da marketten çıkan biri düşürdüyse belki tekrar dönüp sorar, kimse sormazsa uygun birine verirsiniz dedim parayı kabul edemeyiz dediler
0
grimavi
(29.07.24)
İyi etmişler. Belki marketten çıkan birinden düşmemişti, belki tamamen alakasız bir yerden gelmişti.

Almasaydın iyiydi.
0
muhayyer divan
(29.07.24)
Hiç dokunmam.
0
yenibirgüzelnick
(29.07.24)
Muhtemelen almam, biri görürse diye çekinirim.
Alırsam da döner markete kedi maması alır mahallenin kedilerine ziyafet çekerim.
0
pianeta
(29.07.24)
Aç olanı doyururum.
0
numlock
(29.07.24)
Dokunmam.
Anca cüzdan falansa bakarım içinde bilgi var mı diye o kadar.
0
mutekebbir
(29.07.24)
kaybeden yürüdüğü güzergahı kontrol etmek için geri dönüp arayabilir diye düşünerek almam. isterse 200 dolar olsun.
0
tabudeviren
(29.07.24)
almam da aramak maksadıyla geri dönecek kişi için görünür bir yere koyarım
0
Hallegadola
(29.07.24)
Dokunmam
0
gabe h coud
(29.07.24)
cuzdan bulursam icinde cok daha fazlasi da olsa dokunmam sahibine ulasmaya calisirim, en kotu karakola birakirim.

basibos para bulursam cebime atar devam ederim..
0
cooperr
(29.07.24)
20 liradan az para bulursam hemen cebime atarım.
50 lira ve fazlası para bulursam alırım, ihtiyacı olduğu belli olan (dilenci olmayan) birine veririm.
0
michael_knight
(29.07.24)
Markette sorardım sahibi yoksa cebe atardım. Salaklığın lüzümü yok
0
respect
(29.07.24)
herkes dokunmam demiş kgjhgjhkgh direkt alırım ne alaka
0
veritaslibertas
(29.07.24)
alırım ve kendime bir şey ısmarlarım.
0
elorelia
(29.07.24)
Asla dokunmam.
0
rock n roll
(29.07.24)
Eskiden olsa ihtiyacı olduğunu düşündüğüm birine verirdim. Şimdiki aklımla oralı bile olmam. Üzerime vazife olmayan işleri dert etmemeye karar verdim. Cebime mi atayım, birine mi vereyim, sahibine mi arayayım? Bana ne "amk"!
0
auroraaurora
(29.07.24)
geçenlerde marketin önünde gördüm, markete gidip verdim arayan olursa diye. kabul edemeyiz dediler onlar da. bende bir gün bekleyin alan olmaz ise kedi maması alıp dağıtın dedim o zaman kabul ettiler.
0
delidir yakalayin
(29.07.24)
Geçen sene 50 lira mı 100 lira mı ne bulmuştum attım cebe öğrenci kardeşime o tutarı havale yaptım anında.

Bulduğum yerde ne insan vardı ne dükkan. Biri düşürmüş işte bi şekilde.
0
chicha_v2
(29.07.24)
alir cebe atar yoluma devam ederim. ne yapacagima sonra karar veririm.
0
bay b
(29.07.24)
ben almıyorum gördüğümde.
0
enteg
(29.07.24)
ben yerde görünce alıyorum çantamın ayrı bir yerine koyup yaşlı bir dilenci görünce ona veriyorum.
ben almasam başkası alacak diye düşünüyorum bari ihtiyacı olan biri sevinsin.
geçende 100 lira bulmuştum alıp çöplerden kağıt toplayan yaşlı bir amcaya zorla verdim almak istemedi birkaç defa ısrar edince sevindi aldı.
0
devilone
(29.07.24)
ben losev kutusu varsa ona atiyorum ya da mehmetcik vakfina falan.
0
spherical
(29.07.24)
Mahallede kağıt toplayıcılığı yaparak geçinen adama verdim
0
🌸grimavi
(29.07.24)
alır cebe atarım. ancak çok merkezi bir yerde çanta dolusu para bulursan düşünürüm, belki onu polise veririm. yoksa atar cebe devam ederim.
0
my fault
(29.07.24)
200 lirayda cebe atarım. Yüklü bir meblağ ise ellemem. Bkz. No country for old men
0
mirty
(29.07.24)
alırım.

kedilere, köepklere yaş mama alırım o parayla ama.
0
janderzel zartanyan
(29.07.24)
(4)

Uzun ilişlide tartışma/kavga ve ödünleşme

crinix
Uzun ilişkideki çiftlerde aşağıdaki örüntüler nasıl?Ne sıklıkla kavga ediyorsunuz? Tartışmayı/kavgayı çıkaran taraf çoğunlukla aynı taraf mı oluyor? Nasıl barışıyorsunuz, kim ödün veriyor?Yıllar geçse de bu örüntü aynı kalıyor mu?
Uzun ilişkideki çiftlerde aşağıdaki örüntüler nasıl?

Ne sıklıkla kavga ediyorsunuz? Tartışmayı/kavgayı çıkaran taraf çoğunlukla aynı taraf mı oluyor? Nasıl barışıyorsunuz, kim ödün veriyor?

Yıllar geçse de bu örüntü aynı kalıyor mu?
0
crinix
(12.07.24)
Kavga sıklığı iki üç ayda bir. Genelde kavgayı ben çıkarıyorum. Kocamın bir hareketine sözüne sinirlenirim. O barışmaya gelir, ben de uzatmam barışırım. Kimse ödün vermez kendisinden.

Tersi bir senaryo henüz olmadı. Çünkü eşimi kıracak üzecek istemeyeceği bir şey zaten yapmıyorum karakter olarak da kendimi zorlamama gerek bile kalmıyor zaten uysalım.
0
yenibirgüzelnick
(12.07.24)
10 yıllık ilişki 7 yıllık evli.
Hanima sordum aklimiza bile gelmedi örnek. O yüzden etmiyoruz diyebiliriz.
0
logisticsmanager
(12.07.24)
5. Yıl - Genelde yoğun çalışılan dönemlerde birlikte bir şey yapacak vakit bulamamak sebepli tartışıyoruz senede bir iki. O benden daha yoğun çalışıyor. Ben çıkarıyorum tartışmayı. Ama biriyle daha az çalış diye tartıştığınızda "yok illa çalışağım" diye ısrar etme şansı düşük tabi :D genelde o da fark ediyor çok izole kaldığını, tatlıya bağlanıyor.

İlişkinin başlarında, ilk senede diyelim; "acaba hisler karşılıklı değil mi" tedirginliğiyle oluşan ilgi beklentileri yüzünden tartışma çıkardı ilişki ilerlemeye devam ederken. Bunlar bir iki ayda bir olurdu. Taviz vermek gerekmiyordu sadece diğer tarafın olayı idrak edip yeşil ışık yakması gerekiyordu. İki taraf da çıkarıyordu bu tartışmaları.

Ama öyle ilişkinin temelleri üzerine bir tartışmamız olmadı hiç. Ne bileyim ipler koptu kopacak bir duruma gelinmedi.
0
akhenaten
(12.07.24)
Ru mu izledin sen? :)

örüntü basta nasil baslarsa öyle gidiyor benim gözlemim.
0
robert bosch
(13.07.24)
(26)

Son Zamanlarda Katıla Katıla Neye Güldünüz?

rock n roll
Birisi bayramda iskeleden kalabalık sebebiyle çıkamayıp Adalar'a gitmek zorunda kalmış. Röportajda" şu an ben mecburen Adalar'a gonderiliyorum" diyor. Aslında tam Gibi dizisi konseptli :))Sizin?
Birisi bayramda iskeleden kalabalık sebebiyle çıkamayıp Adalar'a gitmek zorunda kalmış. Röportajda" şu an ben mecburen Adalar'a gonderiliyorum" diyor. Aslında tam Gibi dizisi konseptli :))

Sizin?
0
rock n roll
(07.07.24)
Az önce :)
x.com
0
spacevan
(07.07.24)
fleabag.
hem güldürüp hem ağlatıyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(07.07.24)
Bugün arkadaşlarla ormanda yürürken. Yol boyu güldük.
0
gabe h coud
(07.07.24)
@gabe h coud; neye güldünüz? Sorum bu çünkü :)
0
🌸rock n roll
(07.07.24)
Dünya Güzellerim Tatilde'de şınav çeken adamın sırtına Bülent Ersoy oturdu. Gözümün önünden gitmiyor.
0
sekizdokuzon
(08.07.24)
Bir de Banu Alkan'q otelde temizlik görevi verdiler, bin lira verip enerji temizleyici taş aldı. Bülent Ersoy otelin müdürü, Banu Alkan'ın dolu dizgin zorbaladi. Kadın saatlerce ağladı. "Taşı napayım, kova almadın mi, kovaa?" diye bağırıyordu.

Bir de inanılmaz +18 kuaför muhabbeti ceviriyorlar. Banu Alkan "Ben iki tane lady school bitirdim, çok iyi balık yaparım." dedi, Safiye Soyman "Kalkan balığı mı?" diyor.

Uzun zamandır bu kadar kafa boşaltan bir şey izlememiştim.
0
sekizdokuzon
(08.07.24)
Bir çok şeye güldük ama bir tanesi mesela: Arkadaşım eşi ve çocuğuyla bir başka arkadaş grubuyla tatile gitmiş. O arkadaş grubunda da çocuklar varmış. Biri sahilde denizin başlangıcında “anne bokum var” demiş ve saniyesinde şortundan iki parça düşmüş. Bir adım atmış bir kaç parça daha. Bütün gün o boklar denizde dalgayla gidip gidip gelmiş.

Sonra konuşan herkes bir şekilde konuyu boka getirdi, boklu bir hikaye anlattı. Hepimiz biraz story topper’ız, o yüzden. Böyle herkes bok bok bok anlatırken, bir kız arkadaş daha daldı ve benim de şöyle bir anım var dedi. Tamam Ezgi dedim, seninki son boklu hikaye olsun, başka boktan bahsedecek varsa haftaya yine yürüyüş yapacağız, ona saklarsınız, dedim.

Gül gül öldük.
0
gabe h coud
(08.07.24)
@gabe h coud; diğer güldüklerinizden bahset istersen bu hikayeden mimik oynamadı ya :))
0
🌸rock n roll
(08.07.24)
Gecen baska sehirde oturan bir akrabam geldi, evden berbere diye cikti 2-3 saat sonra dondu. Sabah erkenden acilisa ilk musteri olurum, isimi hemen hallederim diye gitmisti:) Bu gittiginde daha dukkan acilmamis, kapida kendi gibi 2 kisi daha dukkanin acilisini bekliyormus. Bekleyenlerden biri 50-55 yaslarinda adammis, bizimki kafaya bu 55-60 yaslarindaki o adamdan sonrayim diye kodluyor. Gomuluyor, gazeteye telefona. O sirada baska musteriler de geliyor haliyle. Berber seni alayim abi falan diyormus bizimkine arada. Bizimki: "yok yok benden once gelen vardi, sen onlari al once, hak gecmesin falan diyormus, oturuyormus haybeye. O 50-55 yasindaki adam tras olsun sonra ben varim diye kodlamis ya kafaya:) Neyse telefondan, gazeteden kaldirip kafayi etrafi suzmeye basliyor bizimki, megerse o 50-55 yaslarindaki musteri sandigi adam berber ciragiymis, ayak isleri, temizlik, cay kahve hazirliyormus, getir gotur yapiyormus dukkanda:) Bizimki haybeye oturuyor, sirasini veriyor elaleme berberde yani:)
0
tantamount_to_equivalent
(08.07.24)
Boktan bir muhabbetti ama güldük ne yalan söyleyeyim.

Ezgi’nin de kuzeninin küçük bir çocuğu var. Hiç laf dinlemiyor, ne dersen tersini yapıyor. Midpoint’e gitmişler. Kakanı klozete yap demiş annesi. Çocuk bütün tuvaleti, duvarları, karoları, her yeri bok yapmış :)
0
gabe h coud
(08.07.24)
@gabe h coud; neyse artık bir dahaki arkadaş buluşmanızda belki daha komik konular olur :(
0
🌸rock n roll
(08.07.24)
Fransız bir komedyen var;
David castello-lopes.

Suisse? diye bir serisi var, Çok güldürüyor beni.
0
logisticsmanager
(08.07.24)
Anlatıp @gabe gibi olmaktan çoq korkuorm ama kendi esprime güldüm...
0
abuzer
(08.07.24)
www.reddit.com
biraz eski ama arada denk geliyor, aynı coşkuyla gülüyorum
0
engelbert humperdinck
(08.07.24)
Bim'dr yaşlı bir amca denk geldi. Okuması yokmuş karpuzun fiyatını sordu. 11 dedim çokmuş dedi, devam ettik. Kasada arkamızda denk geldi. 5 litrelik Domestos almış, koydu banta, kutuyu inceliyordu. Bizim alışveriş bitince sordu kasiyere bu domates suyu mu diye :)
Kasiyer de yok amca domestos bu dedi. Neey dedi amca. Çamaşır suyu amca diyince hee dedi. Aldı mı sonra bilmiyorum. Komikti adam.
0
hasmetizm 2046
(08.07.24)
@hasmetizm :((((((( sende hiç mi vijdan yok :((((( buna nasıl güldün agliom şuan
0
abuzer
(08.07.24)
@abuzer; duyurumu silmeyeceğim. @gabe belki bize gerçekten komik şeyler anlatır, insanlara şans vermek lazım. Bir daha arkadaşlarıyla buluştuğunda daha komik şeyler çıkacak ben inanıyorum :))
0
🌸rock n roll
(08.07.24)
Bir arkadaşım 2 hafta önce Bodrum'a tatile gitmişti.
Gitmişken de yıllardır görmediği üvey teyzesini görmek için aramış, teyzesi de ben otele gelirim demiş. Kapıya çıkıp beklemeye başlamış, beklerken de bir yandan teyzesiyle telefonda. Yolda telefonla konuşan başka bir kadın otele doğru gelince teyzesi sanıp sarılıyor öpüyor hoşgeldin vs sonra teyzesi olmadığı anlaşılıyor ama eşi de hiç durup dinlemeden o da sarılıp öpüyor kadını.
Bizim arkadaş o gün beyaz gömlek ve siyah şort etek giyiyormuş kadın da bunu otel çalışanı sandığı için karşılama yapıyorlar sanmış afsgsjgsj.
Asıl teyze ise otelin arka kapısındaymış.

Bu kıyafetten ötürü otelde çalışan sanılıp kendisinden çay istendiği için gülmem ikiye katlandı.
0
Kediyi üzdün
(08.07.24)
Şu sıralar en çok güldüğümüz şey Ege şiveli teyze taklidi yapmam :/
Kocam bayılıyor bu şive taklidime ve her seferinde kahkahalarla gülüyor. O gülünce ben de gülüyorum.
0
yenibirgüzelnick
(08.07.24)
mizore
(08.07.24)
Uzun zamandır bırakın katıla katıla gülmeyi normal bir şekilde dahi gülmediğimi farkettim. Soruyu görmesem iyiydi görünce moralim bozuldu:)
0
bhhs
(08.07.24)
@bhhs; ben de aslında gülemiyorum. Eskiden daha çok gülerdim. Ama artık biraz kendimi gülmeye zorluyorum. Çünkü gülmek zorunda hissediyorum hasta olmamak için. Moral bozucu çok şey var, umutsuzluk var çok fazla. Öyle işte...
0
🌸rock n roll
(08.07.24)
Instagram, Twitter gibi yerlerde komplo teorisi paylaşımları altına gelen efsane yorumlara gülüyorum en çok
0
yazdonumu
(09.07.24)
0
Mirket
(09.07.24)
benim boklu hikayeme mimik oynatmayan varsa sorun belki de mimiklerdedir.

botoksu azaltalım.
0
gabe h coud
(09.07.24)
Ben hiç botoks yaptırmadım, yaptırmayı da düşünmüyorum. Kendimle barışığım ve en önemlisi de vegan olduğum için yaptırmıyorum. Benim küs olduğum tek kişi nickini vermek istemediğim o şahıstır. Bir ara zahmet olmazsa beni eklediği mallar listesinden çıkarırsa belki onun bu adımının karşılığını verebilirim.
0
🌸rock n roll
(09.07.24)
(11)

Veteriner ücreti normal mi?

yenibirgüzelnick
Kedimi kontrol için götürdüm, böbreklerinde sıkıntı var mı diye. Sonda takıp idrar örneğine baktı. Antibiyotik ve c vitamini verdi. Özel bir mama verdi (2k ₺). Bir de karma aşı yaptı. 1400 lira muayene ücretini almıyorum dedi ve toplamda 6700 ödedim. 2 bini mama onu çıkarıyorum. Diğerleri için 4700
Kedimi kontrol için götürdüm, böbreklerinde sıkıntı var mı diye. Sonda takıp idrar örneğine baktı.
Antibiyotik ve c vitamini verdi. Özel bir mama verdi (2k ₺). Bir de karma aşı yaptı.

1400 lira muayene ücretini almıyorum dedi ve toplamda 6700 ödedim. 2 bini mama onu çıkarıyorum. Diğerleri için 4700 normal mi?
0
yenibirgüzelnick
(05.07.24)
biraz tuzlu gibi. muayene parası falan almış gibi. karma aşı da 900 tl oda tarifesi.

istanbul daki oda tarifesi:
www.ivho.org.tr
0
surprise
(05.07.24)
Antibiyotik, vitamin, enjeksiyon uygulaması, sonda takma, idrar örneği incelemesi, karma aşı. Her birinin ödemesi var. Surprise 'ın dediği gibi karma aşı 900 lira zaten.
0
rock n roll
(05.07.24)
Bana tuzlu geldi. Biyokimya testi (pahalıdır) olsaydı normal derdim ama ... Kediniz cins kedi mi?
0
alfired
(05.07.24)
Çben özel hastaneye gitsem bu kadar fatura çıkmaz. Bence işini yapan ve ekonomik vetler aramalısın bulunduğun bölgede. Çok geldi bana.
0
cemallamec
(05.07.24)
cok evet ama yeni zam geldi ic dis oarazit damlasina 800 kusur demisti bizimki. ekonomik vet bulmak lazim, ya da yapilacaklari. fiyatini onceden konusun bazilari iyi fiyat kiriyor
0
ala09
(05.07.24)
Kediyi değil ama cebinizi ameliyata almış.
Tarife ne olursa olsun, kişisel alış verişlerimizde olduğu gibi bunda da pahalı ve maalesef zamanla benimisiyoruz bu durumu.

Konu hayvan satışı değil ama tedavi ücretine kıyasla kedinin değeri ne kadar? diye cevabı kendi içinde bir soruyu içten sormamak elde değil.
1400 TL yi almadığını söylemesi, kişiyi baştan geri kalan tutara her türlü razı edebilmek manasına gelir.
Alış verişte insan psikolojisi arasındaki bağlantıyı, kişiyi ikna etme hususlarını burada iyi kavrayın.
0
diyecevaplandı
(05.07.24)
Bir de sonda takmak için anestezi vermiş olabilir. Çünkü sonda takmak çok zor. Kedi hırçınlasabilir ve zaptedemezsin. Anestezi için de ücret almış olabilir. Yani yaptığı her işlem için ücret almış olabilir. İçine sinmiyorsa bir yanlışlık mı oldu acaba diye sor istersen. Mutlaka nelerden ne ücret aldıklarını söylerler.
0
rock n roll
(05.07.24)
"1400 lira muayene ücretini almıyorum" demek "ben size yeterince geçirdim, o da kusur kalsın" demek... Çok.
0
pispinti
(05.07.24)
Bir de yapılan her işlemin verilen her ilacın vs. ücretini veteriner hekimler odası belirliyor.
0
rock n roll
(05.07.24)
Hasta olan kediye parazit bile yapmadi veterinerim bobrek sorunu olan cocuga neden karma yapti? Senelik karmasi ise acil yapilmasi gerekn bir aşı degil acikcasi hasta kediye yapilmaz aşı guvenmiyorsaniz degistirin alternatif cok ama sonda biokimya 5k alti cikilmiyor
0
eja
(05.07.24)
@rock n roll yok anestezi yapılmadı. Kedim agresif bir tekir olmasına rağmen veterinerde kuzu gibi yatar.

@eja bunu ilk kez duyuyorum. Neden yapılmıyor zararlı bir şey mi? İçime kurt düşürdün valla bir şey olmuş mudur ki kedime :/
0
🌸yenibirgüzelnick
(05.07.24)
(17)

30lu yaşların 20lerden daha zor geçmesi. Böyle olan var mı?

pembediken
20 lerde sorumluluk daha az olabilir yinede sanki 30 larin daha rahat olması gerekmez mi? Sanki üzerimde sık sık karabulutlar dolanıyor. Şansım her konuda kapalı/düşük. Bekar/ çocuksuz birey olarak olarak hem de. Yeni birşeylere başlamakta tereddüt ediyorum. Sizin 30 lu yaşlar nasıl geçiyor/geçti?
20 lerde sorumluluk daha az olabilir yinede sanki 30 larin daha rahat olması gerekmez mi? Sanki üzerimde sık sık karabulutlar dolanıyor. Şansım her konuda kapalı/düşük. Bekar/ çocuksuz birey olarak olarak hem de. Yeni birşeylere başlamakta tereddüt ediyorum. Sizin 30 lu yaşlar nasıl geçiyor/geçti?
0
pembediken
(25.06.24)
20 ler lesti, 30 lar efsane.

Azicik ekleme yapmak istedim, sorumluluk olarak 30 yasindayken daha fazla sorumlulugum var ama 20 li yaslar o sorumluluk sahibi olma durumunu elde etmekle gectigi icin hep bi mucadele, hep bi zorluktu benim icin. O yuzden 30 lar cok guzel.
0
Feriyaanim
(25.06.24)
Ben daha bir şey anlamadim sürekli bir mücadele hali.

40 olunca da muhtemelen böyle olur, değişim umudum yok.
0
pavlis
(25.06.24)
Yirmilerdeki sorumlulukları zorlanmadan yerine getirip otuzlardakilerde takılmış olabilirsiniz. Evlenmek,. çocuk yapmak gibi şeyler mesela, laf arasında söylemişsiniz. Ya da kariyerin oturması, yükselme. Bunları yapmak zorunda hissedip yapmamanin ya da yapamamanin huzursuzluğu olabilir. Kırklara doğru geçiyor o trip de.
0
sekizdokuzon
(26.06.24)
Bir sonraki sınavın konularını vereyim:p 35-36 dan sonra muazzam bir anlam arayışı başlıyor. İnsanın görüşü dışarıdan içeriye yöneliyor. Biraz ergenlikte yaşanan kafa karışıklığına benziyor ama hayatınız boyunca yaşadığınız her şeyi kafanızda bir yere oturtup bir çerçeveye oturtmaya çalışıyorsunuz. Hiçbir şey bilmiyorum şoku yaşanıyor, her şeyi yeniden öğreniyor gibi hissediyorsunuz. Bu krizi atlatmak için de bol bol araştırmak,. öğrenmek, dinlemek, sakin kalmak, daha fazla kapsayıcı olmak falan gerekiyor. Diğerlerinden daha doyurucu bir mücadele ama, daha keyifli.
0
sekizdokuzon
(26.06.24)
20 lerin gözünü seveyim içerden bildiriyorum gelmeyin 30 lara
0
spacevan
(26.06.24)
Hayatın en güzel dönemi 30-40 arası bence.

Aileden zenginseniz o ayrı tabii.
0
pispinti
(26.06.24)
30lar bazı açılardan 20lere kıyasla daha iyi olmakla beraber bazı açılardan çok daha kötü geçiyor bende şu ana kadar.
Hayata dair beklentiler netleştikçe, kaygılar da aynı şekilde netleşiyor. Yaşın ilerlemesinden ötürü de hedeflere daha yoğun odaklanma, haliyle kaygıların streslerin de zihnimdeki yerini büyütüyor. Böyle boktan olaylar.
0
cay koy geliyorum
(26.06.24)
30lar çok daha iyi.

Ayrıca bekar olmak zaten ekstra yük o sebeple evli olmamak da etkiliyor olabilir. Evli insanlar hem sorumlulukları paylaşıyor hem birbirine destek oluyor.
0
yenibirgüzelnick
(26.06.24)
30lar daha güzel bence

ben 40ların da güzel olacağını düşünüyorum.

20ler iş güç okul eş bulma denklemi etrafında dönüyor. 30una geldiğinde bunları hallettiysen çok daha rahat geçiyor
0
Hallegadola
(26.06.24)
30'larda kariyerde ilerleme baskısını çok hissediyorum. Aileden tamamen koptuğum ve kendi evime çıktığım için sorumluluklarım ağırlaştı. Tek başıma evi ayakta tutma hissiyatı yaşıyorum. 20'lerde daha gözü pek biriydim sanırım. İnsanın kaybedecek şeyi arttıkça hayatı bir anlamda zorlaşıyor.
0
silverleaf
(26.06.24)
Geleceğe dair umutlarım gitgide azalıyor, herhangi bir şey için çabalamak istemiyorum çünkü anlamsız geliyor. Ama bu 30lar ile mi yoksa ülkenin gidişatı ile mi alakalı bilemiyorum.
0
peki madem
(26.06.24)
40'ıma beş ay var. 20'lerim köle gibi geçti. İnanılmaz çalıştım ama fiziksel olarak dayanıklıydım. Kariyerimde yükseldikçe stres de eklendi. Son işimde hem 20'lerimdekinden fazla çalıştım, hem de dayanılmaz bir stres ve sorumluluk vardı. Uykusuzluk, insomnia baş gösterdi. Son 9 aydır yeni bir işteyim ve harika bir iş, daha iyisi olamaz. Fiziksel olarak en güçlü, en hızlı olduğum yaştayım.
0
gabe h coud
(26.06.24)
@peki ülkenin gidişatı özellikle ekonomik durumlar çoğumuzu olumsuz etkiledi. Insanın amacı olmayınca anlamsız geliyor.
0
🌸pembediken
(26.06.24)
20ler zordu ya, çok fazla duygu karşaması vardı.
zorluklar, ümitsizlik vardı ama ümit de vardı.

30lara gelince daha sıradan, daha tekdüze olmaya başladım. zorluklar bazı konularda azaldı, ama ümit de azaldı.
okuduğum kitap sayısı yılda bire düştü son zamanlarda, bu gidişle iki yıld bir olacak.
dinlediğim müzikler değişti, güldüğüm espriler değişti. artık "osuruklu komedilere gülen adam" oldum.
artık edebiyat, felsefe gibi şeylere ilgim azaldı. daha para ve kariyer odaklı oldum.

yeni bir şeylere başlamak rahatsız ediyor. "dur bakalım pantolonları hiç kaldırmayalım, böyle gidelim" diye iç geçiriyorum her yeni konuda, çoğu kez haksız da çıkmıyorum. herkes yakaladığını...

küfürlü ya da kaba konuşur oldum, ama bakıyorum olan bitene, az bile diyorum.

velhasıl, tüm bunlarda ülkedeki değişimlerin etkili olduğunu düşünüyorum.
hatta şimdiki 20li yaştakiler ile bizim 20li yaşlarımız kıyaslansa, biz onlardan iyi durumdayızdır bence.

demek ki sorun tümden bizde ya da yaşta değil, değişsen düzende.

30ların zor olmasındaki bir diğer şey de, insanlar evleniyor, düzen kuruyor, kimisi yurtdışına gidiyor, çocukları oluyor. bekar biri için bunlar korkutucu olabiliyor ya da farkında olmadan bile özlem oluşturabiliyor. 20lerde böyle şeyler hayatımızın başat gündemi değildi.
0
biseysorcaktim
(26.06.24)
Daha zor/kolay geçmesi yaş grubuyla değil hayat şartlarınla alakalı. Maddi durumun makul seviyedeyse, eşin dostun iyiyse, sağlığın yerindeyse, sosyal bir hayatın varsa iki yaş grubu da birbirinden güzel geçer.

30 yaş grubu evliliklerin daha fazla olduğu grup. Başarılı-uyumlu bir evlilik yaparsan 2+2 = 5 oluyor. Evliliğin sıkıntılıysa, boşanma vb. süreçlere giriyorsan 2+2 = -1 bile olabilir. Ben böyle tanımlıyorum.
0
Lethe
(26.06.24)
20'li yaşları ciddiye almıyorum. Hayat konusunda çok tecrübesiz olduğun yaşlar. 30'lu yaşlar hiçbir şey için geç olmayan yaşlar bana göre. Yapmak istediğin, hayal ettiğin şeyleri dene. 40'lı yaşlar zirve. Birkaç gün önce 40 oldum. 30'lu yaşlarımın ortaları ve sonlarına doğru inanılmaz bir şekilde iyi hissettim kendimi. Hayata bakış olsun, düşünceler, aldığım kararlar olsun, fiziksel görünüm olsun. Bundan sonra da şahane olarak devam edeceğimi biliyorum.
0
rock n roll
(26.06.24)
20'lerimde kendi içimde verdiğim mücadelenin 30'larımda zevkini yaşıyorum.
0
put it in your appropriate place
(26.06.24)
(18)

38 yaşında doktoraya başlamak ?

kuul
selam,önümüzdeki hafta gerçekleşecek son bir aksiyon sonrası türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde, üzerine çalışmak istediğim alanda bir doktora yapma fırsatı şu an önümde duruyor. bir mülakat olacak. ancak ben çalışacağım hocayla falan anlaştım. ne üzerine çalışacağımız da az çok belli. an
selam,

önümüzdeki hafta gerçekleşecek son bir aksiyon sonrası türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde, üzerine çalışmak istediğim alanda bir doktora yapma fırsatı şu an önümde duruyor. bir mülakat olacak. ancak ben çalışacağım hocayla falan anlaştım. ne üzerine çalışacağımız da az çok belli.

ancak bir yanım kalk gidelim derken öbür yanım bok yeme otur diyor. yaşım 38 oldu. son 6-7 senede enerjimi saçma sapan şekillerde harcayıp bitirdikten sonra artık okul okumaktan kusma derecesine geldim. her gün yol çilesi ayrı, iş yoğunluğu ayrı olarak beni sömürüyor.

diğer yandan eğer bu başvuruyu yapmaktan vazgeçersem altın tepside önüme gelen fırsatı sırf motivasyonum yetersiz diye geri çevirmiş olacağım için kendimi bir ömür suçlayacakmışım gibi geliyor.

sizce ne yapılır ?

bu tecrübeyi yaşamış/yaşayan arkadaşlar görüp bir şeyler karalasa ne güzel olurdu...
NOT: tikler gecikse bile gelecektir.
0
kuul
(21.06.24)
benim babam da 38de başlayıp 44te bitirdi, 3 çocuklu haliyle hem de. normalde farklı bir mesleği vardı, akademisyen oldu. bu sene de profesör oldu.
tabi ki zor olmuştur ama isteyen insan için neden zor olsun.
0
yenibirgüzelnick
(21.06.24)
Türkiye veya amerikan sisteminde hocayla çalışmak diye birşey yok. 2 sene ders alıp sonra 2 sene tez sürecin olacak. Ne üzerine çalışacağınız henüz belli değil, resmi olarak senin danışmanın olmayacak. Öncelikle bunu bil.

Bir diğer konu da doktoranın senin için anlamı ne olacak bunu sorgula derim. En az 3-4 yayın yapmadan boş cv ile bitirilen doktora tamamen zaman kaybı olur. Ders aşaması olan doktoralarda yayın yapmak zordur veya imkansızdır. Kullanıldığını hissediyorsan bırak.

Hocayla çalışma olayı iki şekilde olur: birincisinde hocanın ayak işlerini yaparsın ama seni hiçbir projeye dahil etmez, yayın yaptırmaz. Diğer türlüsünde seni yetiştirmek için çaba gösterir. Bu ayrımı bil derim.
0
ferenc
(21.06.24)
Neden doktora yapmak istediğin kısmı eksik ya da yeterince ifade edilmemiş. Cevapta önemli olan o olacaktı bence.
0
prole
(21.06.24)
prole +1. Bir de sartlarina bagli. Aileden zenginsen ve para kazanma baskisi yoksa istersen 50 yasina kadar doktora yap, postdoc yap vs. Ote yandan ne kadar "altin tepside sunulan firsat" olup olmadigi da su an nasil bir meslegin ve kariyerin olduguna gore de degisir.
0
hot potato
(21.06.24)
Yapın tabi, neden moralinizi bozuyorsunuz?

Tek önemli husus vaktiniz var mı? Çünkü doktorayı bitirmek siz öylesine de yapacak olsanız ciddi bir iş, doktora tezi hiç neden olmasa bile kendi başına çok vakit alan bir süreç. Ayrıca 4 sene belki daha uzun süre hayatınızda olacak ve her zaman bu ilk hevesi taşımayacaksınız. Biraz yıpratıcılık payı olacak elbette.

Neticede profesyonel anlamda verdiğiniz emeğin karşılığını alamayacaksınız. Doktora akademik düzeyde işe yarayan bir şey. Özel sektörde doktoranız var diye hayatınızda büyük bir fark olmayacak. Emin değilim ama memuriyette belki birkaç şeyi etkiliyordur, zaten memursanız bunları biliyorsunuzdur. Ancak kendinize güveniniz artar, alanınızda gelişirsiniz. Hoşunuza gidecek bir şey yapmış olursunuz. Neden olmasın vaktiniz varsa?

Baktınız olmuyor, bitirmezsiniz. Ne yapacaklar bitirmediniz diye puh tüh diyecek hali yok kimsenin. Biterse de ne ala.
0
akhenaten
(21.06.24)
@yenibirgüzelnick, @ferenc teşekkür ederim.

@prole, evet doğru en önemli nokta sonuçta. şöyle açayım: ben şu an kamuda herhangi bir lise mezunun bile rahatça yapabileceği, eğitimim veya yeteneklerimle alakası olmayan bir işteyim. zaten kamunun kahir ekseriyeti böyle desek yalancı çıkmayız. peki neden oradayım ? orası uzun hikaye hiç bahsini açmayayım. işte bu kısır döngüyü kendimce kırmak için ilk olarak şahsi çabalarımla, sonrasında yüksek lisans yaparak VERİ BİLİMİ-GÖRÜNTÜ İŞLEME alanında bir noktaya kadar geldim. işte şimdi bunun doktora fırsatı önümde. eğer bitirirsem hem çalışmak istediğim alan, hem alanın gelişimi baş döndürücü ve bunun bir parçası olma ihtimali, hem bu doktoranın benim kariyerimi akademik olarak olmasa bile maddi olarak değiştirme ihtimali vb sebeplerden başlamak istiyorum. çünkü şu an bulunduğum konumda kalmam geçmişime, eğitimime ve birikimime -bence- ihanet gibi bir şey. ama işte diğer yanda da ucunun nereye gideceği ve benden neleri ne kadar zaman boyunca götüreceği belli olmayan bir süreç var. elbette mantık devam etmemi söylüyor ama fiziksel ve mental olarak bunu gerçekten kaldırabilir miyim ? mevzu sadece alanı sevmek ve orada çalışmak istemek mi, yoksa başka teşvik edicilere ihtiyaç var mı bunu kestirmeye çalışıyorum. misal araştırma görevlisi olarak başlama şansım olsa bu soruyu hiç sormazdım bile. ancak hem çalışıp hem bunu yürütmek söz konusu olunca benzer yollardan geçen/geçmiş insanların fikrini de mümkün olduğunca bilmek isterim.
0
🌸kuul
(21.06.24)
Yaş 38, hala okumak.. ve ömür bitiyor.
Üniversite okumayı çok bir şeymiş gibi gösterdiler yıllardır ve ortalık üni mezunu kaynıyor.
Meslek lisesi mezunlarının geliri de daha yüksek.
Diploma almak, kariyer, ünvanlar bu kadar uzun zamana yayılmamalı.

Yıllar yılı kesinlikle yanlış uygulanan şu var ki ilkokuldan üniversiteye bu kadar uzun bir zaman aralığı sadece okumaktan ibaret olmamalı. Bu zaman aralığı, insanın en önemli zamanlardır ve yeteneklerinin de ortaya çıkacağı bir dönem olmalıdır. Çocukluktan itibaren bir çoğumuz gerçekten yeteneklerimizi bilmeden, tanımadan büyüdük veya büyütüldük.

Gelen fırsatı geri çevirmeniz çevrenizdekilerin bu konuda neler yaptıklarıyla o konuma verdikleri değer ile ilgili. İleride kendinizi suçlayacaksanız sürece devam edin. ama dediğim gibi bir ömrün sonuna da bu kadar yakın olmamalı bu eğitim dedikleri .
0
diyecevaplandı
(21.06.24)
Okumaktan kusma derecesine gelmiş, aşırı yorulmuş bir insan olarak bence okumamalısın, çünkü bir an gelip emeklerini ve verdiğin vakti ve hatta harcadığın parayı yok sayacak bir hamle yapman mümkün, hatta buna mecbur kalman bile mümkün.

37 yaşındaydım, okuldan mezun olalı 14, memuriyete başlayalı 11 yıl olmuştu, sadece aklıma esti diye yüksek lisansa başvurdum, yeni mezunlar varken beni birinci seçtiler vs. Sonuç, bazı sebepleri kaldıramadığım ve ders çalışma kaslarımı yeniden çalıştıramadığım için devamsızlık marifetiyle okulu bıraktım. Çok da sağlam bir akademisyen kafamın olduğunu söyleyip duran hocalarım beni kaybetmekle epey üzüldüler ama ben kaldıramadım. Sebeplerim çok ağır sebepler değil ama ben yapabilecek halde değildim. Bunu bile bile girdiğim okuldan devamsızlıkla atıldım.

Senin de bu şekilde bir tepkiyle doktora hayatını kendin yıkma ihtimalin var, ki bahsettiğin yorgunluk da bunu gösteriyor bence.

Bu kadar yorulmayacak olsan, bu kadar tükenmemiş olsan derim ki yap doktoranı, hayatına anlam gelir. Ama şu halde öyle diyemiyorum.
0
muhayyer divan
(21.06.24)
yap yap
0
duyurukullanıcısı
(21.06.24)
disiplinli çalışabilen, işleri ertelemeyen, araştırma yapmaktan heyecan duyan biriyseniz doktora size çok şey katabilir. mesleğiniz, işiniz, yaşamınız, kaderiniz değişebilir. güzel olur yani. ama düzenli çalışmazsanız duyacağınız kaygı ve vicdan azabı yaşamınızı kötü etkileyebilir. Ne yaşadıklarınızdan zevk alırsınız ne de doktorada ilerlersiniz. Bence başlayın, kendinizi tamamen adamaya da gerek yok, sadece disiplinli bir şekilde çalışarak yapın.
0
santimantal
(21.06.24)
Doktoradan beklentin çok yanlış. Doktoranın amacı araştırmacı olmaktır. Sadece yayın yapmaktır. Yapamıyorsan veya yapmak istemiyorsan doktora yapmak doğru değil.

Doktorada bilgi edinme yok, bilgi üretme var.

Diyelim ki doktorayı tamamladın ama araştırma olanağın yok. Bu durumda kendini gol atamayan futbolcu gibi düşüneceksin. Hasta tedavi edemeyen doktor gibi veya. İşlevsizsin ve bu nedenle silinip gideceksin.
0
ferenc
(21.06.24)
+ akademiden kovalanmayacaksa zaten bence doktoraya baslama yasi 40 civari olmali o yuzden bence yas problemin yok.

+ hakkiyla yapilan bir doktorayi zaten 5 seneden once bitirmek cok zor, senin part time yapacagini dusunursek tahminim 6-7 sene surecektir. Okul okumaktan kusma noktasinda olan birisinin bu sureci atlatmasi zor.

+ hocayla calismak yok denmis ama ben supervisor olmadan doktora yapan gormedim, hocayla calismadan nasil yuksek yapiliyor anlamis degilim.

+ eger tezini savunmadan once 2-3 tane tier 1 yayin yap(a)mamissan bence senin doktora yok hukmundedir, vakit kaybidir. Bunu da eklemek lazim.

+ maddi katmadeger kaygin sifira yakin olmali, ne kadar cok okul o kadar cok para devri kapanali cok oldu ama bunu ozellikle ortadogu insani hala anlamiyor. Yani kendini tatmin icin gireceksen gir, baska bir kazancin olmayacakmis gibi dusunmen lazim.
0
cooperr
(21.06.24)
kesinlikle arkana bakmadan dön ve kaç bu fikirden.tr de doktora yapmak saçmalıktan başka birşey değil.
0
ashleybon
(21.06.24)
@ferenc,

Öncelikle cevabınız için teşekkürler. Bir noktayı açayım müsaadenizle: Başvuru öncesi şartlardan biri danışman hocadan alınacak kabul mektubuydu (bu belki zaten hep böyledir bilemiyorum) onun için de tezimi yazdığım, hatta makalesini de yayınlamak üzere olduğum alanla alakalı olarak bir hocayla irtibata geçtim. O da yüksek lisans tezimdeki alanın devamı sayılabilecek sahada doktora çalışması yapabileceğimizi söyledi. Ona istinaden de davet mektubu yolladı zaten.

Ne derece önemli bilmiyorum ama danışman olmak için bana tamam diyen hoca benden yaşça küçük. Ancak co-advisor olarak daha tecrübeli bir hoca da sürecin içinde olacak. Yani en azından sözlü kabul aşamasında konuşulan bu diyeyim.

Projede ayak işçisi olma konusu için zaten fazla yaşlı olduğumu ve bu duruma katlanmayacağımı söyleyebilirim. Sonuçta olmazsa olmaz değil. Gerekirse basar giderim diye kendimce hülyalardayım. Ama pratikte de bunun karşılığı böyle olur mu, bunu zaman gösterecek.
0
🌸kuul
(21.06.24)
Valla yap yapma diyemem, cok zor konular ama tez yazmak gercekten cok yipratici bir surec, geri donup baktigimda full time ozel sektor calisirken nasil bir guc gelmis de yapmisim diyorum. Bunu soylemek isterim. Ote yandan icine girince yapiliyor, bir sekilde bitiyor. Bir suru insan gibi yapabilirsiniz yani. Son olarak, anladigim kadariyla isiniz rahat, baslayim hic olmayacak gibiyse birakmak da bir secenek, birakmak illa kotu bir sey olmak zorunda degil, denemeden sizin icin dogru sey olup olmadigini da bilemezsiniz.
0
kassiopeia
(22.06.24)
Son sözümü başta yazayım: Ana amacınız şirketlerde iyi bir iş bulmak değilse ve başladığını bitirmeden de rahat edenlerdenseniz başlayın, devam edip etmeyeceğinize yolda karar verirsiniz.

Standartları yüksek, sağlam bir hocayla çalışacaksanız doktora tezi zorlu bir süreç. İyi bir okuldaysanız ders ve yeterlilik aşamaları da zor geçecek. Paraya dönüşecek bilgi peşindeyseniz birçok derse "ben bunun için burada değilim" diye bakmaya başlayacaksınız. Yani akademik kariyer dışında bir düşünceyle yapacaksanız gereksiz zorlanabilirsiniz.

Olur da doktorayı bitirirseniz birçok şirket için "overqualified" olacağınızı da unutmayın. Yani "bu insan bu işin doktoru, bizim şirket, maaş bunu yakın zamanda tatmin etmemeye başlar, kaçar, hiç bulaşmayalım" deme ihtimalleri çok çok yüksek. Bunu, "hem bu doktoranın benim kariyerimi akademik olarak olmasa bile maddi olarak değiştirme ihtimali" sözünüze cevaben yazdım.

İnsan görmediği şeyi gözünde büyütebilir. Bir de "kendimi bir ömür suçlayacakmışım gibi geliyor" yazmışsınız. Gereksiz zorlanırsanız, hocalardan kazık yerseniz (ki şimdi size çalışma sözü veren hocanın sonrasında cayma ihtimali çok düşük değil), akademik kaypaklıklar midenizi bulandırırsa "aman başladım, dişimi sıkıp bitirivereyim" demeden kaçabilecekseniz başlayıp bir görün, sonra aklınız geldikçe üzülmeyin derim.
0
cosmicstring
(22.06.24)
turkiye'nin en iyi universiteleri bile ilk 500'de degil ki. bu bir sey ifade etmiyor bence. turkiye'deki tirt okullarda bununla zaman kaybetmezdim. akademi ortami zaten les.
0
bohr atom modeli
(22.06.24)
@cosmicstring,

oldukça vurucu ve direkt bam teline basan bir mesaj olmuş hocam çok teşekkür ederim.
0
🌸kuul
(22.06.24)
(45)

arkadaşımın evimden zeytinyağı çalması

la lykia
eski bir arkadaşım kahvaltıya gelmişti.evde zeytinyağının içinde duran iki küçük bidon milas yağlı zeytinı var, ondan çıkarmıştım. çıkarırken de anlatmıştım, "işte bu zeytin böyle yağın içinde duruyor, yağda durmazsa hemen küfleniyor, coğrafi işaret aldı daha yakınlarda" vs. diye. o gün kahvaltı yap
eski bir arkadaşım kahvaltıya gelmişti.

evde zeytinyağının içinde duran iki küçük bidon milas yağlı zeytinı var, ondan çıkarmıştım. çıkarırken de anlatmıştım, "işte bu zeytin böyle yağın içinde duruyor, yağda durmazsa hemen küfleniyor, coğrafi işaret aldı daha yakınlarda" vs. diye. o gün kahvaltı yapıldı, dağıldık.

ben bir süre sonra bir baktım o zeytinin içinde durduğu yağ yok olmuş, haliyle zeytin de küflenmiş.

eve de başka kimse gelmemişti. duruma hiçbir anlam veremedim. acaba ben tuvalete gittiğim bir ara arkadaşım biraz daha çıkarmak istedi de yağı mı döküldü, belki elinden kaydı, olur ya insanlık hali. ama öyle bir şey olduysa bana niye söylemedi? belki unutmuştur ya da utanmıştır dedim.

arkadaşıma nazikçe sordum: "bizim o gün çıkardığımız zeytinin yağı mı döküldü o gün? zeytinler yağsız kalmış küflenmiş" dedim. haa evet ya galiba döküldü biraz dedi o kadar.

çok tuhaf buldum tavrını. zeytin de o bölgeye giden birinin getirdiği zeytin, markette falan satılmıyor, üzüldüm haliyle, koca bidon zeytin çöpe gitti. ama yine de zeytinde değilim, tavır ve rahatlığı tuhaf geldi ama neyse dedim üzerinde durmadım.

aynı arkadaşım başka bir gün akşam oturmasına geldi. tuvalete gitmiştim. döndüğümde mutfaktaydı, ben de mutfağa yöneldim, bir şey lazım mı dedim. yok peçete alacaktım dedi, önümü kesti, yani mutfağa girmemem için. bir şey istiyorsan ben vereyim dedi. ben yine bir şaşırdım, ne alaka benim evimde, sen bir şey istiyorsan ben vereyim asıl diye düşündüm ama bir şey demedim. yok su alacaktım ben de dedim, girdim mutfağa.

mutfağa girdiğimde gördüğüm manzara: evinden iki tane cam kavanoz getirmiş, bizim diğer ikinci bidondaki zeytinin yağını onlara aktarmış.

ne yapıyorsun dedim? ya işte bu yağ fazla gelmiş zeytine, aktarayım dedim falan diye saçmaladı. dedim ne alaka, o zeytinler yağın içinde duruyor, diğeri zaten küflendi, anlattım sana. sen ne yapıyorsun bana bir anlatır mısın dedim.

bu sefer itiraf etti, işte benim yağım bitmişti, bu yağ da bu zeytine fazla gelmiş diye düşündüm, bir şey olmaz nasıl olsa diye birazını alayım dedim dedi.

diğer zeytinin yağını da mı almıştın dedim, çok az almıştım dedi.

o kadar afalladım ki, ne diyeceğimi, ne tepki vereceğimi bilemedim. yemin ederim zeytininde, yağında değilim tabii ki, ama evime giren çıkan insan, bu düpedüz hırsızlık değil midir? kendimi salak gibi hissettim.

siz olsaydınız ne yapardınız, nasıl tepki verirdiniz? arkadaşlığınızı bitirir miydiniz, konuşur muydunuz?

*** ekleme 1 ***

ön yargı olmasın diye yazmamıştım başta:

bu kişi çok eski bir çocukluk arkadaşım. aynı mahallede büyüdük, ailesini tanırım. ben tahmin ediyordum ama arkadaşım yakın zamanda itiraf etti; babası ve baba tarafı çok sorunlu tipler maalesef. evde psikolojik, ekonomik, fiziksel şiddetle büyümüş.

kendisinin de kişilik bozukluğu ve/veya psikolojik sorunları olduğuna ve son zamanlarda daha da belirgin hale geldiğine inanıyorum.

işsiz ve aylardır iş bile aramıyor ve her gün düzenli alkol alıyor.

ben biraz manevi destek olmak istemiştim kendisine. aylardır iş aramasına yardımcı oldum, derdini anlamaya çalıştım, konuştum vs vs.

benden zeytin ve yağ istese veya para istese verecek biri olduğumu da, sırt çevirmeyeceğimi, bunun da asla lafını yapacak biri olmadığımı çok iyi biliyor ama bence asıl derdi "istememek" idi çünkü isteseydi kendini ezik hissedecekti muhtemelen.

zeytini anlatma nedenim ise; böyle şeylere çok meraklı ve ilgili olmasıydı. kahvaltıda sofraya çıkarırken bu nasıl zeytin böyle diye sordu. zira dediğim gibi markette olan bir zeytin değil. ben de anlattım.

yağ miktarı: 2 tane 5 litrelik cam kavanozdu. yarısında zeytin vardı. sanırım her iki seferde de 2 litreye yakın yağ yapıyor. bu arada yazmayı unutmuşum. ilkinde de yağ almış, dökülmemiş. benim evden bulduğu boş bir pet şişeye almış.

*** ekleme 2 ***

olay günü yani evden henüz gitmemişken biraz sert bir tepki verdim ve konuştum. bu yaptığın çok yanlış, başkasının evinde yapsan adın direkt hırsıza çıkar, niye benden istemedin vs. gibi bir konuşma. o da evet, çok haklısın, salaklık bu yaptığım, ben de çok üzüldüm seni üzdüğüme falan dedi.

ama ben olay günü ciddi şok yaşadım. hani insanlar bazen der ya, olay anında bağıramadım diye. o kilitlenme hissi nasıl bir şeymiş direkt yaşadım. insan birkaç dakika içinde aa 20 yıldır tanıdığım insan hırsızmış diyemiyor. gerçek anlamda afalladım.

olayın üzerinden birkaç hafta geçti şu anda. olaydan 1 hafta sonra ben bir mesaj attım. kendisini iyi görmediğimi, arkadaşı olarak destek olmaya çalıştığımı ama benim de yapabileceklerimin sınırlı olduğunu, düzenli ve az olmayan miktarda alkol alımının uzun vadede illaki ciddi sorunlara yol açacağını, en kısa sürede profesyonel destek alması gerektiğini nazikçe yazdım.

tamam konuşalım falan dedi ama o zamandan beri ben uzak duruyorum, o da bir tuhaf davranıyor. tersliyor, sonra şaka yaptım diyor. ben de biraz kaçtım açıkçası. zaten hakikaten işlerim de çok yoğundu ama biraz da bahane edip görüşmedim. eve zaten davet edemem artık.

bu arada ben psikoloji mezunuyum ama klinik uzmanlığım yok, terapi eğitimi de almadım. onun için tam bir yorum yapabilecek ya da tanı koyabilecek durumda değilim ama aklıma gelen şeyler var tabii.

son zamanlarda tam olarak şöyle bir tablo çiziyor: sürekli bir haklılık hali var. eleştiriye karşı çok hassas. her şeyi biliyor, herkesten farklı, herkesten zeki, kimse onu anlamıyor. evden çıkmıyor, kimseyle görüşmüyor ve sıkı alkol alıyor. işsiz ve iş aramıyor. şimdiye kadar yaptığı birikim ile geçiniyor. (erkek, yaş 38)

yani baya bitik bir halde aslında. biz de pandemide çok görüşmemiştik. sonra birkaç şey oldu, ben iş aramasına yardımcı oldum, bulduk da iş ama oradan da 2 günde gönderdiler. hatta patron demiş ki, sen çok tuhaf bir tipsin, adını koyamıyorum ama sana güvenemedim, birlikte çalışamayız. belki orada da birşey yaptı bilemiyorum.

benim de bundan sonra görüşmeye niyetim yok zaten.

çocukluk arkadaşımdı, eskiden böyle biri değildi. bir şeyler yapmaya çalıştım, sırtımı çevirmek istemedim bu haldeyken ama çoğu kişinin dediği gibi kimsenin doktoru değiliz, yapabileceklerimiz sınırlı.

yani öyleyken böyle...
0
la lykia
(14.06.24)
Zeytinyağı çalan arkadaş mı olur yahu? O an evinizden ve hayatınızdan kovmanız gerekir o kişiyi. Kovdunuz değil mi?
0
pispinti
(14.06.24)
Bunun adı hırsızlık.
O kişiyi evinize de almayın, yakınınıza da almayın. İletişiminizi kesin.

Basit bir zeytinyağı kaybetmek değil insanı sürekli tedirgin edecek bir şey. Kendi evinde böyle bir olay olunca insan kendini savunmasız ve çaresiz hisseder.

Ben olsaydım "Bence bu hırsızlık ve asla kabul edebileceğim bir şey değil. Seninle arkadaşlığımı sonlandırıyorum." derdim. Siz de öyle deyin hatta umarım o anda söylemişsinizdir bunu.
0
michael_knight
(14.06.24)
Ohaa cok urkutucu bence ya, gercekten insan ne tepki verecegini bilemez. Ciddilesip hadi ordan siee deseydiniz iyi olurdu, direkt arkadasligi bitiririm tabii ki konusmak ne demek.
0
Feriyaanim
(14.06.24)
evime davet etmem. özellikle görüşmem. karşılaşırsam selam selam. çok çok yakın arkadaşlarıma da anlatırım.
0
elorelia
(14.06.24)
hocam zeytinin yağını çalan kişi kesin başka şeyler de çalmıştır. bu şahsın size gelmesi sonrası kaybolan eşyalarınız oldu mu bir onu düşün bence.

her halükarda da şahsı hayatınızdan çıkarın, kabul edilebilecek bir davranış değil bu zira. ayrıca "bir anlık şeytana uydum" gibi bir durum da yok, hazırlık yapıp evden şişe getirmiş diyorsunuz. böyle birine zerre güven olmaz bence.
0
shadowfollower
(14.06.24)
elorelia +1
0
jülsezar
(14.06.24)
Arkadaşınız olduğu için belki daha geniş perspektiften bakamıyorsunuz ama insan sadece zeytinyağı çalmaz. Sizden istemek yerine gizli kapaklı çalmayı tercih etmiş. Huydur bu. Görüşür müsünüz bilmem ama evinize sokmayın okurken rahatsız oldum.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(14.06.24)
çok kötü ya, o kişiyi bir daha evine sokmamanı ve hatta iletişimi tamamen koparmanı gerektirecek bir durum bence bu. resmen hırsızlık.
0
hrskrs
(14.06.24)
Hırsızlık.
Hayatımdan çıkarırım. Böyle bir insana nasıl guveneceksiniz? Ya başka şeyler de çalarsa?
"Ya param bitmişti sende fazla varmış"
0
logisticsmanager
(14.06.24)
herkesin aksine yorum yapacağım. herkes dışarıdan bir insan olarak kesin ve net kıssas istemiş, ama arkadaş var arkadaş var. bazen bazı insanlara karşı o kadar radikal olamıyorsunuz. benim de evime gelen arkadaşlar oluyor. şeytana uymuştur, salaklığına denk gelmiştir, idrak edememiştir vs...o yüzden herkese ikinci bir şans veririm. tabi bu karşıdakinin ne kadar üzüldüğü, sıkıldığı, pişman olduğu ile paralel. eğer bu dediklerim varsa ikinci bir şans veririm. eğer iflah olmaz, rahat biriyse her zaman yapıyor ve yapar demektir. direkt yol verirdim. hatta etrafımdakilere de rezil ederdim herkes dikkat etsin diye.
0
buenosdias
(14.06.24)
ya hırsızlık deyip kriminal tarafına yüklenmeden bu bence direkt mallık. istiyorsan söyle ya zeytinyağı çalmak ne sjkdhfsd ben olsam hırsız da hırsız diye anlatmam da böyle tuhaf hasta değişik biri olduğunu anlatabilirim belki yakın arkadaş çevreme, o da daha çok gülmek için jhgd ve kendisiyle de tabii sohbeti keserim. başka şeyleri almış mı bi kontrol bence de manyak belli ki.

edit: ön yargı dediğiniz şey arkadaşı tamam normal değil ama biraz anlaşılır kılıyor. cidden hastaymış adam.. grimavi ve paintovaa hak verdim, bu hikaye karşılıklı acayiplik olmadan zor.
0
nic cage
(14.06.24)
ovdugun birsey oldugu icin, bana hirsizliktan daha cok sana gicigi var da zarar mi vermek istedi diye dusundum.
0
durgunfoton
(14.06.24)
nic cage +1
Bize göre tabii ki hırsızlık da, benim evime giren çıkan bir arkadaşım bunu yapsa mal mısın aq diye ensesine vurur dalga geçerim. Sonra da neden böyle bir mallık yaptığını anlatması için sıkıştırırım.

Tuhaf bi davranış kesinlikle, hırsızlık gözüyle bakmayabilirim ben de yakın bir arkadaşım bunu yapsa.
Biraz köylü kurnazı, sinsice bir hareket; bu huylarla uyuşan genel bir tavrı varsa bu insanın dikkat etmek gerekebilir.
0
Bruce
(14.06.24)
bu suçtan ceza evinde yatanlar var. aydın bölgesinde yaşıyorum, zeytinyağ hırsızlığı çok yaygın burda.
0
mikahakkinen
(14.06.24)
korkunç ya, bir de böyle bir insanı evime almış olma fikri içimi ürpertir dururdu.

planlamış bi de, evden cam şişe getirmeler falan. daha fazla vakit geçirse, başka şeyleri gözüne kestirse küçük küçük soyacaktı demek ki. asla görüşmem, yakınımdan bile geçirmem.
0
ofelia
(14.06.24)
evinden direkt kov bu hırsızı.
bu yarın senin evinden paranı, pulunu her şeyini çalar.
yuh ya ben tutar küfür ederek kovardım evden.
ayrıca herkese hırsız olduğunu söyle durumu anlat.
başkasının evinden ufak çaplı neler çalmıştır bu aklın durur.
bak konu çok önemli herkese söylemezsen vebali senin boynuna.
0
OgutucuRecep
(14.06.24)
hırsızlık bu. arkadaşın hırsız, kleptomanyak veya düpedüz mal. böyle birisi oldugunu bu zamana kadar nasıl anlayamadın hayret. evine nasıl alıyorsun böyle birisini, evinden başka şeyler de almıştır bu. almadıysa da alır yani, güvenemezsin ki.

yapacağım şey, bir daha asla evime, arabama almamak. yakınlarıma anlatmak. mümkün oldugunca az muhatap olmak.
0
abelardo
(14.06.24)
Evime gelecek kadar yakın arkadaşım beğense ve istese gerekirse tamamını veririm o yağın ama benden çalınca ı ıh. Kavanozdaki yağı geri boşaltıp yollarım kapıdan.
0
nawar
(14.06.24)
Ben hırsızlıktan fazlasını gördüm bu olaylarda. Şöyle ki ilk bidondaki zeytinyağını zeytinler küflensin diye lavaboya dökmüştür. Sizin açıklama yaptığınız gün yapmışsa yanında zeytinyağını koyacak kap vs yoktur çünkü. İkincisinde de yine zeytinler bozulsun amacı var ama zeytinyağı da boşa gitmesin istemiş. Arkadaşınızın amacı hırsızlık değil kötülük yani. Belki sizi kıskandığından da yapıyor olabilir
0
gnosis
(14.06.24)
ikiniz de acayipsiniz. zeytinyağını almışsa ve sana söylememişse salaklık yapmış. muhabbeti azaltırsın en kötü ihtimal. bu kadar büyütmelik bir şey göremiyorum
0
paintov
(14.06.24)
Koşarak uzaklaş ondan.
onu tanıyan arkadaşlarınıza da söyleyin :
- eve geldiğinde yağlarınızı bodruma saklayın.. diye.

@paintov ,
bu tür hırsızlıklar başka hırsızlıklara gebedir.
0
diyecevaplandı
(14.06.24)
Yalnız hocam senin arkadaşına zeytinyağı şovu yapman da gereksiz olmuş, ona da bir hediye boyu alırsın o zaman bilgi verirsin anlarım da

ikiniz de tuhafsınız+1
0
grimavi
(14.06.24)
ya bırak gitsin
insanlar kendini kurtarmak istemiyorsa sen niye fazlasını yapıp kurtarmaya çalışasın ki
0
OgutucuRecep
(14.06.24)
Herkes gerekeni söylemiş zaten ben de ne kadar bir yağ onu merak ettim? 1 litre filan mıydı yoksa daha mı fazla?
0
yenibirgüzelnick
(14.06.24)
bence de hirsizligin disinda birde cekememezlik gibi bir seyde olabilir gibi gorunuyor. korkunc bir durum gercekten, ozel alanin ihlali
0
foster
(14.06.24)
Arkadaşınızın psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum (kleptomani) kendisi ile konuşup tedavi olması için ikna edin. Böyle bir durumda nasıl tepki verirdim bilemedim ama soğuk kanlı ve mesafeli olmakta fayda var.
0
doharkoman
(14.06.24)
enteresan valla. son ana kadar hep "kesin bidon delinmistir akmistir, insan arkadasinin evinden zeytinyagi mi calar ne kadar sacma" diyodum. maddi durumu falan mi kotu? ekmek falan da degil ki, zeytinyagi. kleptomani olabilir mi? veya istahina duskun birisi de kaliteli zeytin yagina mi karsi koyamadi?

yani arkadasligimi bitirmem ben muhtemelen, ama baya bozulurum ve arayi da acarim diye dusunuyorum. ama grupla arkadaslik durumu varsa gorusmemezlik etmem yani sahsen. borc alip geri odemeyen arkadaslarima da ayni tarifeyi uyguluyorum, biraz saf olabilirim ben.
0
icim urperiyor
(14.06.24)
"bir şey istiyorsan ben vereyim"
ve
"iki tane cam kavanoz getirmiş"

kısımlarına koptum yalnız.

bu kısa hayatta, kimseyi düzeltmekle falan uğraşmayın. bazı şeyleri tamamen kesmeli insan.
0
la traviata
(14.06.24)
Ben de arayı açardım, bir daha da asla evime almazdım. Ne saçma bir durumdur bu valla dönüp dönüp tekrar okudum duyuruyu.
0
peki madem
(14.06.24)
Olayı normalleştiren ve ''nolcak yeaa'' diyenlere bir anlam veremedim. Bu bildiğin hırsızlık. Hadi amacı hırsızlık değilse bile kasıtlı bir şekilde zarar vermek e bu da hırsızlık kadar kötü bir şey.

insan arkadaşının malına vs. bile isteye neden zarar vermek istesin. İstiyorsa da arkadaş değil düşman denir ona.

Ben olsam arayı açardım ha açmasam bile evime almazdım bir daha.

Hadi ilkinde oldu neyse unutalım desek bile bunu bir daha yapıyorsa bunun devamı da gelir çünkü.
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(14.06.24)
Soruyor musun bir de olduğu çıkart gitsin. Mesele zeytinyağı değil düpedüz planlı soyguna gelmiş
0
birmilyonunvarmi
(14.06.24)
Sizi nasıl "ilginç" bulmuş bazı yanıtlayanlar hiç anlamadım.

Bu mevzubahis arkadaşı yaptığı hiçbir şeyin sorumluluğunu almayan, şuursuzca yaşayan, aman nolcak ya diye her senaryoda eğer mümkünse mevzuyu kendine doğru yontan tiplere benzettim ben.

Hayatta tutmak için bi sebep yok, varlığı zarar çıkarın gitsin elbette.
0
hedep
(14.06.24)
ananiyimioguz
(14.06.24)
son zamanlarda okuduğum en garip şeylerden. manyak mı yanında kavanoz taşıyor bir de? zeytinyağı yani bu?? direkt arkadaşlığımı bitiririm ben, bu tiplerin yanında korkuyorum. çevreme de anlatırım tabii.
0
deartheodosia
(14.06.24)
Arkadaşlık bitirilir, sorarsa da içinde olulan her türlü sözü yüzüne boca edersin, her yerden de engellersin. Bu kadar.

Eski bir arkadaş olup senden bir miktar yağ isteyemeyecek kadar seni tanımayan, buna karşılık yaşab söyleyerek yağını çalmaya yeltenecek kadar cüretkâr ve girişken(!!!) olan insan düpedüz hırsızdır kıskançtır hazımsızdır. Üzgünüm, kötü biri o. Acilen hayatından çıkar derim.
0
muhayyer divan
(14.06.24)
Yaşab = yalan
0
muhayyer divan
(14.06.24)
Aradaki açıklamanı şimdi okudum, şahıs işsizmiş, "artık" iş bile aramıyor ise ciddi çıkmaza girmiş ve kafası bulanmış olabilir, hele ki erkekse veya eline bakanlar varsa iyice sıyırmaya yaklaşmış olabilir.

Evet meraklıymış ilgiliymiş ama o ilgisi merakı çok yüksek ihtimalle bundan para kazanılır mı bakış açısından kaynaklı. Yoksa övdüğün şeyin sendeki mevcudiyeti onu kudurtmuş olabilir. Bazı insan gerçekten kıskanç olur, hazımsız olur, hazmedemediği şeyler karşısındakinde de olmasın ister. Öyle biri mi bilmiyorum ama aç kedilerin önünde et yemek gibi olmuş seninki. Keşke yapmasaydın. İnşallah bir daha yapma.
0
muhayyer divan
(14.06.24)
arkadaşının çok ciddi sorunları var. sadece hırsızlık değil akli bir sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. her durumda uzak durmakta eve sokmamakta fayda var.
0
orpheus
(14.06.24)
İletişimi keserdim. Eve kavanozla gelmiş, plan yapmış, kleptoman olduğunu sanmıyorum. Ya art niyetli ya da başka psikolojik sorunları var. Her türlü uzak duymak isterim. Ha param çoktur, psikiyatr ücretine yardım ister, onu öderim, o kadar.
0
asteriks
(14.06.24)
arkadasin balatayi siyirmis..
0
cooperr
(14.06.24)
bence ellerini aç ve tanrıya evden başka birşeyde çalmamıştır inşallah diye dua et.
0
Zetnikov
(14.06.24)
çok çok çok uzun zamandır ne ben bence ne de duyuru böyle bir olaya denk gelmemişti. Bunu yapabilecek "cesaret" içinde olan insan bence sizden isteyebilirdi de. İstemekten utanacak olsa çalmaktan, almaktan daha çok utanmalıydı. Nereden tutsan elinde kalan saçma sapan bir olay. Sırf böyle anlarda yok olmak istiyorum ben. devamını nasıl kotardınız çok merak ettim.
0
sparkle kiddle
(14.06.24)
birine bunun şovunu yapmış kendi yağı gibi sonra o kişi istemiş olabilir mi xd her ne sebeple olursa olsun hırsızlık kötü ve devamı gelir
0
ala09
(14.06.24)
bugün bir entry gördüm, çok hoşuma gitmişti favorilemiştim.

insanlığın sonu hümanizm yüzünden olacak şeklinde bir entry.

hırsız hırsızdır, ailesinden psikolojik şiddet görmesi filan geçin bunları. normalde evinize giren hırsızla arkadaşlık kurmuyorsanız, bu şahısla da olmamalısınız. ayrıca bu rezaletten sonra, mesaj atmanız filan, işte insanlığın sonunu getirecek hümanizmden anladığım mikro örneklerden.
0
wilhelmwasmuss
(15.06.24)
Tabii ki bundan sonra görüşmek olmaz, çevremizdeki kişilere onlar özellikle istemediği sürece yardım etmek maalesef imkansıza yakın, incindiğinizle kalırsınız.

İşsiz olması, zamanla kendini en haklı görmesi, kimsenin onu anlamaması patternleri bir tanıdığımda da vardı. 45 yaşında olmalı şu an hala işi yok ve hiç düzelmedi, biz de görüşmeyi kestik. Umarım destek alır ama kendini her durumda en haklı gören birinin destek almaya gitmesi mümkün olamıyor herhalde.
0
montreal
(15.06.24)
(18)

Birlikte çalıştığınız insanlar

sevilen progressive türkücü
İş arkadaşlarınız ya da birlikte çalıştığınız insanlar zeki mi? Bazen bir şey konuşurken saçmalıyorlar. Bazen de anlatılanı anlamıyorlar. Hepsi öyle değil tabii zekiler de var. Normal düzeyde olabilir tabii ki ama bazen anlam veremiyorum.Sizin çalışma arkadaşlarınız da böyleler mi?
İş arkadaşlarınız ya da birlikte çalıştığınız insanlar zeki mi? Bazen bir şey konuşurken saçmalıyorlar. Bazen de anlatılanı anlamıyorlar. Hepsi öyle değil tabii zekiler de var. Normal düzeyde olabilir tabii ki ama bazen anlam veremiyorum.
Sizin çalışma arkadaşlarınız da böyleler mi?
0
sevilen progressive türkücü
(11.06.24)
Cogunun zeka seviyesi dusuk. Bi seyi elli kere anlatmak zorunda kaliyorum. Bi de bu dediklerim yillardir ordalar, yetkin gorunumluler. Salaga anlatir gibi skypetan yaziyorum cumle cumle, net sekilde, ilkokul cocugu okusa anlar ama bunlar guya konu uzmani olmalarina ragmen gene anlamiyorlar. Bi de en sinir oldugum sey seni salak yerine koymaya calisiyo bizimkiler. Anlamadikca bileniyorlar sana karsi.
0
Kittie
(11.06.24)
Çoğunluğunda zeka seviyesi düşük. Şirketin yarısının ortalama ve ortalamanın biraz altında. Birkaç tanesi çok zeki. Biraz da ortalamanın biraz üstü var. Kalanı epey düşük.
0
nawar
(11.06.24)
benim altımda müdürler var. şu anda beraber çalıştığım müdürlerin hepsi, benim kadar olmasa da :P, çok zeki. bu müdürlerin altındaki ekipler karışık. zeki de var, boş insan da var. onun dışında, mesela aktüeryal danışman ile çalışıyorum, denetçi ile çalışıyorum, it uzmanlarıyla çalışıyorum, stratejistlerle çalışıyorum. bunlar zeki olmazsa buralara gelemez.
0
gabe h coud
(11.06.24)
Zekilerdir herhalde yani bunun kararını verebilecek bir uzmanlığım yok. İnsanlar bazen saçmalayabilir ya da anlatılanları anlayamayabilir bu zekasının düşük olduğunu göstermez. Bunun bir çok sebebi olabilir. Hatta belki zeka konusunda herkesi şaşırtabilir durumda da olabilirler
0
rock n roll
(11.06.24)
@rock n roll sadece ben demiyorum. Başka çalışanlar da benimle aynı şeyi düşünüyor.
0
🌸sevilen progressive türkücü
(11.06.24)
Pek değil. Mühendislerde sosyal zeka çok düşük mesela. Galiba benim de sosyal zekam düşük.
0
yenibirgüzelnick
(11.06.24)
Ben hiç kimseye gerizekalı demem mesela. Bunun 1 - 2 belirteci yok çünkü. Anlatılanları anlamıyor dedin ya belki ileri derecede depresyon ve anksiyete bozukluğu olabilir kişide? Belki dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu var? Gerizekalı olduğu düşünülen insanlar, belki kaba bir tabir olacak ama herkesi donunda sallayabiliyorlar. Yine de sen ve başka çalışanlar bu ihtimalleri gozardı etmeyin bence :)
0
rock n roll
(11.06.24)
Mevcut işimde muhatap olup algılama sıkıntısı çektiğini düşündüğüm birkaç kişi oldu sadece. Sebebin zeka seviyesi olduğunu düşünmüyorum. Üç aşağı beş yukarı hepimiz statü, eğitim, gelir düzeyi vb. etkenlerden bağımsız olarak aynı zeka seviyesindeyiz. İş yapma biçimleri ile ilgili bir değişiklik istediniz diyelim ki; bazı insanlar hemen pasif direnişe geçiyorlar. Siz de derdinizi anlatamadığınızı, karşınızdakinin "aptal" olduğunu düşünüyorsunuz. Başka bir konuda konuştuğunuzda veya yazıştığınızda haksız olduğunuz ortaya çıkabiliyor.
0
auroraaurora
(11.06.24)
ben devlet memuruyum, devlette özellikle düşük zekalıları alıyorlar bence. yani işinin ehli değil de bu bir şey olamaz torpille memur yapalım demişler. bir sürü böyle insan var, farklı bir şey konuştuğumda yabancı muamelesi görüyorum. ha ben zeki miyim? değilim ama salakta değilim. artık uğraşmıyorum anlatmaya susup geçiyorum.
0
mikahakkinen
(11.06.24)
ay vallahi bazen anlamamazlığa getiriyorum karşımdaki sevgilisini 7/24 anlatmasın diye, böyle bişey olabilir mi?

iş ile ilgili konularda nasıl anlama kabiliyetleri?
0
eja
(11.06.24)
Zekayı fark etmek zor değil ama eleştirmek de hoş değil. Beni üzen şey heves ve merak duygularının olmayışı. Materyalist merakları saymazsak zombie reality show gibi ortam.
0
hasmetizm 2046
(11.06.24)
zekiler. zekadan sogudum diyebilirim. zekilik buysa ben aptal olmak istiyorum.

eski is arkadaslarim cok rahat, hirssiz insanlardi. onlarla calismak daha iyi. su ankiler hem cok zeki, cok caliskan, hirs küpü ve dedikoducular.
eski sirkette de dedikodu olurdu ama hep goygoy icin. bunlarin tek derdi kim ne lisansi almis, ne terfi almis falan.
0
robert bosch
(11.06.24)
Benim çalıştığım insanlarda fark ettiğim zeka düşüklüğü değildi hiçbir zaman. Sanki farkında olmadığım bir şeylerin peşindeler ve ben olayı hiç idrak edemiyormusum gibi hissederdim. Hep alttan alta başka senaryolar döner işyerlerinde. Ben bunları anlamadığım için bulunduğum yerlerdeki zekasız bendim belki de.
0
sekizdokuzon
(11.06.24)
Bir de zekasını en çok vurgulayanlar en savunmasız olanlar oluyor. Bizim bir müdür vardı mesela, adamın yaşama amacı çevresindekilere ne kadar zeki, farklı, ayrı bir insan olduğunu göstermek. İngilizce'de "overdo" diye bir kelime var ya, çok seviyorum ben o kelimeyi. Evet kesinlikle zekiydi,. kesinlikle çok yetenekliyd. Oranın en kıdemli çalışanıydı. Bizler gelip geciciydik,.o kaliciydi orada, kendini kanıtlamıştı. Ama artık kendini mi ikna edemiyordu zeki olduğuna, bilmiyorum, sürekli dilinde2, tavrında bu. Karşısında azıcık saçmalasan, lafı cevirsen ya da ne dediğini anlamasan afedersiniz b*ka bakar gibi bakardı yüzünüze. Adamla konuşmak istemezdiniz.

Başka bir arkadaş vardı aynı işyerinde. İnanılmaz kurnaz bir tip. Sürekli bu adamın huyuna gider,.pohpohlar, manipüle ederdi. Kız bir ara bildiğin çalışmıyordu. Ara sıra evden çalışma opsiyonu oluyordu bizde. Kız sürekli evden çalışıyorum diyor ama çalışmıyor. Bizim müdürü görüyorduk, kulaklarından ateş çıkararak "Nerede bu kız ya, yeter ya! Yapmamış falanca işi, bugün son demiştik ya!" diye kızı arıyordu, kedi gibi kapatıyordu telefonu.
0
sekizdokuzon
(11.06.24)
Hepsi çok zekiler, bir kısmı da hem zeki hem de çalışkan. İnsan insanın kurdudur derler ya sürünün içindeki alfalar benim iş arkadaşlarım.
0
gnosis
(11.06.24)
uluslararasi bir sirkette calisiyorum. turkiye ofisinde calisanlarin en zeki olmayani bile ortalama turk zekasinin cok ustunde. ha buralarda daha zeki olanlar vizyonerlikleriyle parliyor. ya ust yonetimde oluyor yada baska yerlere zipliyor. dusunuyorum da kamu, belediye, havalimani vs.. gibi yerlerde vasifsiz, torpilli, vizyonsuz bir suru insan var. herkes zeki olmak zorunda degil; ama bunlarda hem zeka yok hem kendi, cevre ve ulkeye fayda saglayacak hicbir yeti yok. piril piril universite mezunu gencler heba olurken bir suru vasifsiz kurumlari doldurmus.
0
buenosdias
(11.06.24)
hepsi çok bilgili, görgülü, kültürlü insanlar ama zeki değiller.
0
nic cage
(11.06.24)
Zekası yüksek olanlar, etraflarındaki insanların zekasının düşük olduğunu düşünür,
zakası düşük olanlar da, etraflarındaki insanların zekasının düşük olduğunu düşünür. Aman dikkat.
0
burfak
(11.06.24)
(21)

erkekler olarak kollardaki kılları almalı mıyız?

duyurukullanıcısı
çok olur az olur fark etmezhangisi daha estetik ?normal, doğal kıllı kol ?traş edilmiş, tertemiz cillop gibi deri gözüken kol ?
çok olur az olur fark etmez

hangisi daha estetik ?

normal, doğal kıllı kol ?
traş edilmiş, tertemiz cillop gibi deri gözüken kol ?
0
duyurukullanıcısı
(09.06.24)
Kendini nasıl iyi hissediyorsan onu yap. Kılları almak ya da almamak evrensel bir kural değil.
0
rock n roll
(09.06.24)
Rock n roll+1
Canın nasıl isterse onu yap.
Türkiye'de göğüs kılları vs dert. Fransa'da aksine erkeksi bulunuyor (hanımın arkadaşı keşke benim kocamda da olaydi diyormus misal). Yani başka insanlari mutlu etmeye calisarak olmaz sürekli. Hayatımda bir kadinin ya da erkegin yapmasını isteyeceğim son şey (ha misal örümcek gibiyse kişi o zaman olabilir).
0
logisticsmanager
(09.06.24)
İsteyen istediğini yapsın o ayrı da efemine bir hareket olduğunu düşünürüm.
0
Mirket
(09.06.24)
kollarını cillop gibi yapan bir erkek vurdurur da
0
abelardo
(09.06.24)
Bu soruyu kadın duyuru kullanıcıları cevaplasa daha iyi tabi ama benlik bi iş değil. cillop gibi sıfatını traşlı kol için kullanıyorsan bence kes gitsin. Cillop gibi olursun
0
kel aynak kusu
(09.06.24)
Erkek kıl almamalı kasık ve koltukaltı hariç
0
Cezcez
(09.06.24)
Kollar dahil makine ile alıyorum.

Ama zaten kıllı değilim.
0
gabe h coud
(09.06.24)
tabi ki imkan varsa aldırmalı.

eskidendi o yok erkek dediğin kıllı olacak muhabbeti.

soğuktan korunurum, yazın da güneş yakmaz dersen bişi diyemem.

ama terleyince koku yapmaya katkıda bulunan, sağa sola dökülüp duran bir yapıyı da elden geliyorsa lazerle aldırmak en iyisi.
0
joooper
(09.06.24)
Bir kadın olarak, kol kıllarını aldıran erkeklerden bunu fark ettiğim anda buz gibi soğuyorum. Öyle 'erkek dediğin kıllı olur' gibi saçma düsturlara da sahip değilim esasında fakat kol ve bacak kılı aldırmanın şahsen feminen olduğunu düşünüyorum. Zaten erkek birey dağ ayısından hallice değilse kol kılı neden terleyince koku yapsın veya sağa sola dökülsün?
0
moonie
(09.06.24)
görüldüğü üzere çok bıçak sırtı bir konu :/
0
🌸duyurukullanıcısı
(09.06.24)
Valla kıl var kıl var. Derini kapatacak kadar yoğunsa bence aldırmak değil de seyreltme işlemi yapılabilir. Komple kılsız kol da ne bileyim. Sevgilimin kollarının benim kollarımdan daha kılsız olmasını istemezdim:D
0
Amaranta ursula
(09.06.24)
bence alma. cok acayip fazla kil yoksa alinmis kolu bir kadin olarak begenmiyorum ki normalde kildan nefret ederim.

1-zaten kilsiz kol, mesela seyrek ve acik renkli kil ama koyu tenden dolayi kamufle olmus gibi yani
2-killi kol
3- alinmis kol

kilsiz kadin kolu da kötü bence. deniz anasi gibi olmak hos degil
0
robert bosch
(09.06.24)
Dökülüyorsa ve çoksa alınabilir tras yerine tüy dökücü krem kullanılabilir. Bazı sporcular kılsız ve feminen görünmüyor. Kadın gözüyle tertemiz olabilir diyorum.
0
pembediken
(09.06.24)
bunu sorduguna o sekilde geribildirim almis olman buyuk ihtimal. kollar sikintiliysa al gitsin bence.
0
hot potato
(09.06.24)
Köse olup da kılsız olan veya sarışınlıktan az kıllı olanlar hiç itici gelmezken kıllı olduğu halde kılını alan erkeği aşırı itici ve feminen görüyorum maalesef.
0
yenibirgüzelnick
(09.06.24)
yenibirgüzelnick+1
0
Kahvedesu
(09.06.24)
yazın daha çok problem kışın gömlek kamufle ediyor
0
bir soru sorcam
(09.06.24)
ALMAMALIYIZ.
0
doharkoman
(09.06.24)
kıl var, kıl var.

mesela benim kol ve bacaklarım normal kıllı olmasına rağmen sırtımda, omzumda, üst kolumun arka tarafında fazlasıyla kıl mevcut. hem çok kötü gözüküyor, hem de çok rahatsız ediyor, terletiyor. o yüzden ben omuz, sırt ve üst kolumdaki kılları makine ile alıyorum. göğsümü de dereceli tarak kullanarak kısaltıyorum. ama dirsek altı ve bacaklarımı almıyorum.

kaldı ki ciddi ölçüde yüzüyorum. yani vücudu cillop gibi yapsam yüzerken çok daha rahat edeceğim ama o kadarı bana da biraz ılık geliyor. ben sadece çıkmaması gereken yerden çıkan, olmaması gereken kılları alıyorum. hem konforum için, hem estetik açıdan.

lakin recep ivedik gibi kollar gözükmeyecek derecede kapkara kılla kaplıysanız orangutan gibi gezmektense bir miktar alınabilir.
0
kibritsuyu
(09.06.24)
Kıl erkekte çekici bir şey, kadın gözü ile alınmamalı diyorum.

Kılsızlık=feminen
0
ruhen hastayim ben
(10.06.24)
gabe h coud
(13.06.24)
(7)

Okulunu okumadan meslek sahibi olan var mı çevrenizde?

sekizdokuzon
Selamlar;İçinde bulunduğumuz çağda bir işi öğrenmek, yetkinlik kazanmak için elbette okuluna gitmeye gerek yok. Kişi eğer yeterince çalışkan, odaklı, sistemli ise en doğru kaynağa ulaşıp ihtiyacı kadarını öğrenip kendini istediği meslek dalında yetiştirebiliyor. Teoride olmayacak şey değil, çoğumuz
Selamlar;

İçinde bulunduğumuz çağda bir işi öğrenmek, yetkinlik kazanmak için elbette okuluna gitmeye gerek yok. Kişi eğer yeterince çalışkan, odaklı, sistemli ise en doğru kaynağa ulaşıp ihtiyacı kadarını öğrenip kendini istediği meslek dalında yetiştirebiliyor. Teoride olmayacak şey değil, çoğumuz gibi başkalarının işlerinde üç kuruş paraya çalışan, sarfettiği emeğe her gün kahreden, yaptığı işten tatmin olmayan ve potansiyelinin harcandığını düşünen yığınlar için muazzam bir umut kapısı.

Peki gelelim pratiğe, gerçekte olup bitene. Çevrenizde yaş, ekonomik ya da medeni durumuna aldırış etmeden hedefini sağlam yerleştirip o hedefe peyderpey yaklaşan ve sonunda istediği işi yapmaya muktedir olan kimse var mıdır? Bu insanlara baktığınızda sizde uyandırdığı en belirgin his nedir? Yapılamayacak şey midir?

Teşekkür ederim.
0
sekizdokuzon
(30.05.24)
Türkiye'nin çoğu alaylı zaten. Berber, kasap, marangoz, sıhhi tesisatçı, terzi vesaire. Elbette zanaat öğrenmek için okuluna gitmeye gerek yok fakat geleneksel yöntem eskiden bu alanlarda eğitim kurumu olmadığı için mecburiyetten gelen ilkel bir eğitim modelidir. Emek vereni takdir ederim fakat Türkiye'de bu işler çoğunlukla geleneksel olduğu için kalite standardı ve iş ahlakı sorunlu. Son sorunuzu anlamadım.
0
doharkoman
(30.05.24)
Lise mezunuyum, liseden sonra çalışmaya başladım, maddi durumlardan dolayı okula gidemedim ve şimdi kendi işimi yapıyorum.
(bkz: mekancılık)
0
pianeta
(30.05.24)
Basın sektörünün yüzde 70'i alaylıdır.
0
duster
(30.05.24)
30 yaşında meslek değiştiren kocam var. 1 sene hazırlandı (başka işte çalışırken akşamları vakit ayırdı yani)
Mezun olduğu okul ve yaptığı meslekten çok farklı bir alanda iş buldu. Çok disiplinli olduğu için 2.senesinde yönetici yaptılar. Şu an o mesleğin okulundan mezun olanlardan daha iyi konumda.
0
yenibirgüzelnick
(30.05.24)
dünya devlerinden bir teknoloji şirketinde senior devsecops engineer pozisyonundayım. tamamen alaylıyım.
ben yurtdışındayım, buralarda oluyor böyle şeyler.

türkiye'de, eğitimini almadığı bir mesleği icra eden bir insan tanıyorum. umarım vakti olunca diplomasını da edinir de adını yazar yaptığı müthiş işlerin altına.
0
latchet
(30.05.24)
@duster +1, alayliyim.
0
klassno
(30.05.24)
okulunu okumadım ama 20+ yıldır mühendislik ve yazılım projelerinde çalışıyorum. 2003-2012 arası kendi şirketim vardı ve imalat yapıyordum. son 12 yıldır şirketlere danışmanlık ve kendi mühendislik ekiplerini kurmaları konusunda yardımcı oluyorum. danışmanlık verdiğimn şirketler arasında bilindik dev kurumsallar var.

özetle işini biliyorsan sonuca ulaşabiliyorsan ve güvenilirsen tercih edilirsin. ama amaç kurumsala kapağı atıp memuriyet ise diploma şart.
0
orpheus
(30.05.24)
(23)

Her gün arabayla işe 20 km git gel yapılır mı?

dedeminhirkasi
İşe gitmek için 10 km git 10 km gel hadi 25 km diyelim arabayla mı gitsem toplu taşımayla mi karar veremedim. Toplu taşımayla gidersem eğer 3 vasıta değiştirmem gerekiyor. E böyle olunca da arabayla gidip geliyorum bir süre ama artık benzin de yetistirememeye başladım. Sizce 20 km bir gün için norma
İşe gitmek için 10 km git 10 km gel hadi 25 km diyelim arabayla mı gitsem toplu taşımayla mi karar veremedim. Toplu taşımayla gidersem eğer 3 vasıta değiştirmem gerekiyor. E böyle olunca da arabayla gidip geliyorum bir süre ama artık benzin de yetistirememeye başladım. Sizce 20 km bir gün için normal mi az ki çok mu siz ne dersiniz
0
dedeminhirkasi
(19.05.24)
Uzun süreli bir işse fırsat olduğu anda işe yakın bir yere taşınmak daha iyi seçenek gibi görünüyor
0
diyecevaplandı
(19.05.24)
Rota müsaitse elektrikli bisiklet için güzel bi uzaklık.
Ama trafiğe kalmıyosanız bence 25 km total bi şey değil
0
zimbirik
(19.05.24)
km'de ne kadar yakıt tükettiğine bak, sonra aldığın yol parasına bak. her halükarda konforundan dolayı araba tercih edilir, totalde %20-30 kendi cebinden çıksa bile.
0
numlock
(19.05.24)
Bir gün arabayla git bir gün toplu taşımayla.
0
sevilen progressive türkücü
(19.05.24)
hibritte yapilabilir. tek otobusle gidebilecegin konuma kadar arabayla gidip, park edip devam edebilirsin
0
foster
(19.05.24)
20 km hiç bir şey değil. ben olsam araba devam ederdim.

edit: he bu dediğim trafik yoksa tabi. diğer türlü toplu taşıma her türlü.
0
biergarten
(19.05.24)
üç vasıta çok yorucu olur. bu vasıtalarda hep ayakta mı gidiyorsunuz?
bi de birinden inip birine binmek de olmayacak. hep bekle bekle..

öte yandan sabah ve akşam trafiğini araçta yaşamak var. kaza riski falan var.

ama yine de trafik yoksa her türlü araba derim. masrafı çok olsa bile.

benim iş 18 km. araba var ama servis olduğu için servisle gidiyorum. hiç o trafiği çekemem. (istanbul anadolu yakası)
0
tabudeviren
(19.05.24)
arabaya sırf yakıt masrafı olarak bakmamak lazım. bunun lastik yıpranması var, bakımı var, sigortası-kaskosu var. bunlar hep maliyet.

istanbul için ya işe yakın eve taşınacaksın yada evine yakın iş bulacaksın.
0
my fault
(19.05.24)
Abi napıyorsunuz 10 git, 10 gelsen bahsediyor. Yok lastik yıpranması falan. Çıldırdınız mı.
0
numlock
(19.05.24)
Makul bir çözüm istiyorsunuz sanırım yanlış anlamadıysam bu durumdaevinizi iş yerinize yakın bir noktaya taşıyabilirsiniz ya da motosiklet, bisiklet, elektrikli scooter gibi alternatif ekonomik araçlara yönelebilirsiniz.
0
doharkoman
(19.05.24)
20 git 20 gel yapıyorum, toplu taşıma kullanıyorum. Hem şoförlük hem trafikte beklemek manasız geliyor, mis gibi toplu taşıma
0
kondansator
(19.05.24)
10 km çok kısa değil mi ya. Büyük şehirler algımızı mı bozdu acaba. 10 km benim markete gitme mesafem :D
0
yenibirgüzelnick
(19.05.24)
20 git 20 gel 40km gittim 2 sene. Trafik olmayan bir rota ise kendi aracımı tercih ederim. Trafik yoracaksa varsa servis yoksa toplu taşıma.
0
cilekli pasta
(19.05.24)
20 hatta 25 km gidiş dönüş İstanbul için son derece normal hatta az bile diyecektim ki araç seninmiş. Onun yakıtını, yıpranmasını falan yetiştiremezsin tabii ki. Mesafe diyorsan normal. Hatta 3 vasıta çekeceğine arabayla git gel derim ama "yetiştirememeye" başladım dediğin anda akan sular durur.
0
nawar
(19.05.24)
Bu kadar mesafe tek vasıtayla toplu taşıma olsa bile arabayla gidilir. Tabii aşırı trafikli bir güzergah değilse.
0
mbond
(19.05.24)
20 km ne ki tabiki yapılır. üstelik 3 vasıta değiştirme alternatifi varsa kesin yapılır
0
paintov
(19.05.24)
20 km az bile. arabasız ben gitmezdim asla. şu an bir araba ortalama kmde 3 tl yakıyor. ayda 1750 tl çok değil. işe de arabayla gitmiceksen arabanın anlamı yok. ben git gel 60 bile yapardım şahsen. bu konfordan kısılmaz. 3 vasıta diyosun bi de işkence resmen. eline geçen ekstra 1000 tlye değer mi? ki toplu taşıma da ucuz değil artık. daha az kalıyodur eline.
0
jelly bear
(20.05.24)
20 km yol değil git gel, tek yön olsa bile önemsiz bir mesafe. hele bir de senin durumda tek yön 10 km diyorsun, yol arabayla 15 dk sürer en çok. daha ne kadar yakın olması ideal oluyor ki sizin için uzun vadede yakın yere taşınmak öneriliyor :D
lastik yıpranması falan denmiş, çıldırdınız mı abi siz?
iddia ediyorum, istanbul'da çalışan nüfusun %95'inin yolu seninkinden daha uzundur.
benim yolum tek yön 23 km, arabayla 30 dk çekiyor. daha yakına taşınmayı düşünmüyorum.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(20.05.24)
10km yol degil+1 bence arabayla gidilesi en iyi mesafe bu. 3 vasita dusunulemez
0
ala09
(20.05.24)
10 km mesafeye bu kadar taşıt değiştirmek durumunda olmak talihsizlik olmuş. 3 ayrı vasıta ile işe gitmek demek; 3 defa vasıta beklemek demek ve bunlara yürümek demek. Sırf yarım saate yakın bu şekilde kaybedersin. Dönüşte de bir yarım saat kaybedersin sana etti 1 saat.

Örneğin haftada 1 kez belki Cuma günleri işe toplu taşıma ile gidebilirsin. Ayda 1 haftalık benzin parandan tasarruf etmiş olursun.
0
Lethe
(20.05.24)
ben her gün 36 git, 36 gel, 72 km yapıyorum. toplam 3 saat. hatta bazı günler trafik çok olunca, 36 km yerine 65 km olan bir yoldan gidiyorum.

10 km gidip gelmek için 90 liralık benzin harcarsınız. toplu taşıma ne kadar tutuyor?
0
co2s2
(20.05.24)
10 km için 3 vasıta değiştirmek çok kötü
0
jülsezar
(20.05.24)
bence arabayla devam et.
0
sizofren06
(20.05.24)
(10)

Kariyer değişikligi

sanguine
Esasında sıfırdan yazılım öğrenmek olarak açacaktm ama aynı şey yüz kere sorulduğu için bu şekilde yazdım.Geçen ay Avrupa'ya gitmiştim gezmeye, kendimi bildim bileli orada yaşamak istiyorum ama gerek ailevi problemler gerek maddi gerek manevi sıkıntılar bu işe girismeme engel oldu. Bir kenara bırakt
Esasında sıfırdan yazılım öğrenmek olarak açacaktm ama aynı şey yüz kere sorulduğu için bu şekilde yazdım.

Geçen ay Avrupa'ya gitmiştim gezmeye, kendimi bildim bileli orada yaşamak istiyorum ama gerek ailevi problemler gerek maddi gerek manevi sıkıntılar bu işe girismeme engel oldu. Bir kenara bıraktım, şu anki isimden memnunum, hatta mesleğimden (avukatlık yapıyorum) nefret ediyor olmama rağmen işim dolayısıyla sevmeye bile başladım, çalışma kosullarim iyi, maaşım da idare eder. Tekim, kira vermiyorum, kosullarim da kötü değil yani. Ama Türkiye'de olmaktan tarif edemeyecegim kadar mutsuzum, bunu yurtdışında daha iyi anladım. Burada içimden hiçbir şey yapmak gelmezken orada dışarıda dolaşırken, insanlarla sohbet ederken dahi ruhum inanılmaz besleniyor. Bariz iyi hissediyorum burada değilken. Bunu daha detaylandirmayacagim konu gitmek isteme sebeplerim değil.

Kuzey Avrupa'da bir bilisim şirketinde çalışan yakın bir arkadaşım var yazılım mühendisi. Onunla buluştuk, ona danıştım, ben geç kaldığımi (30 yaşındayim) düşünüyorum dedim o da hayır değil dedi. Benim bir bilgisayar mühendisi kadar onun çalıştığı alana hakim olmam tabi mümkün değil ama belli bir veya birkaç alan, konu üzerine yoğunlaşsam olabilir mi diye sordum. Özetle çalıştığı ülkede
Data scientist mesleğinin fazlaca talep edildiğini, bunun dışında bir kodlama dili öğrenebilecegimi, bunun çok zor olmadığını, spesifik olarak Java yi onerebilecegini söyledi. iş arkadaşlarının çoğunun diplomasi alakasız alanlardaymis. Sonra da bir takım kaynaklar gönderdi ossu computer science eğitimi gibi. İngilizcem ileri seviyede, konuşurken de yazarken de herhangi bir sıkıntı yaşamıyorum. İkinci bir yabanci dilim yok.

Ben sıkı bir şekilde 1-2 yılımı buna vakfetmek istiyorum açıkçası. Ama 32-33 yaşından sonra hiç çalışmadığım alanda, sadece teorik bilgiyle, giriş seviyesi de olsa yurtdışında iş bulabilir ve yerleşebilir miyim çok şüpheliyim açıkçası. Ama arkadaşım bu konuda da beni cesaretlendirdi, sandığım kadar imkansız olmadığı vb. Türkiye'de bir daha iş aramak istemiyorum özellikle de avukatlık dışında bir alanda. Aynı surecleri tekrar yaşamak vb kabus gibi geliyor.

Bu arada Almanya'da çalışan bir arkadaşım da son dönemde yasanin degistigini skilled migrant olarak gelebilmek için iş tecrubesinin arandığını söyledi. Ayrıca kendi alanı dışında başka bir alanda iş aramak için vize başvurusunda bulunmanın da riskli olduğunu, kolay kabul edilmeyecegini söyledi.

Açıkçası kendi alanimda (hukuk) master kovalamak zulüm geliyor, özellikle okul ortamından sıkıldım, yoksa bir şeyler öğrenmeye kapalı değilim. Master işini düşünmüyorum o nedenle.

Ben hemen iş garantili, oturduğum yerden refaha ereceğim bir şey aramıyorum. Öyle yüksek standartlı bir yaşam hayalim de yok. İsteğim Avrupa'da yaşamak, öyle ya da böyle, tabi ki sürünmek de istemiyorum en azından ilk zamanlar dışında. Kendi başıma bu arkadasin önerdiği yoldan kendimi gelistirdikten sonra, ki buna dediğim gibi en az 1 yıl ayırmayı düşünüyorum, başlangıç seviyesinde iş bulabilir miyim Avrupa'da. Gerçekçi yaklaşımları duymak istiyorum bu konuda. Beni Türkiye'ye bağlayan herhangi bir şey yok, evli değilim, yükümlü olduğum birisi yok, bu hedefin makul olduğuna inanırsam odaklanabilirim. Bir miktar para da biriktirdim 1-2 yil çalışmadan kendimi idare edecek kadar, çalışmaya devam ettiğim için önümdeki süreçte de biriktirmeye devam edeceğim. Sanırım olumsuz da sonuclansa denemek istiyorum, en azından olmadı derim. Öğrendiklerim de yanıma kâr kalır ama insan korkuyor işte, hayalkırıklığı da bir süre sonra daha kötü etkiliyor. Ama tabi oluru olmayan bir mesele ise de boşa kürek çekmenin manası yok, bu yöndeki fikirleri de duymak isterim. Ara ara bu konuyla ilgili duyuru açıyorum, sanırım kendimi bir adım atmak için hazır hissettigim zaman şu an. Teşekkür ederim şimdiden görüş bildirecek olanlara.
0
sanguine
(19.05.24)
Yazılım şu saaten sonra çok doğru bir kariyer değil. AI günden güne gelişiyor. 1 yılda çok şey değişti.

Çalışma izni konusunu iyi bir araştır derim. Türkler bu konuyu anlayamıyor. Ülkenin spesifik göç politikası yoksa çalışma izni apayrı bir sorundur.
0
ferenc
(19.05.24)
30+ yeni gocmenler icin bence su maddeler cok onemli:

1 - gidecegin ulkenin dilini en kotu ortalama bir seviyede bileceksin, belki makale yazamazsin ama gunluk kominikasyon problemin olmayacak. "Yaw adamlar zaten ingilizce biliyor" bence yeterli degil.

2- meslegine ustune ufak tefek eklemeler yaparak, master falan gibi 1-2 sene icinde devam edebileceksin.

Bunlardan birisi bile yoksa benim icin NO-GO. Tatile gider gelirim, kalmayi aklimin ucundan bile gecirmem.
0
cooperr
(19.05.24)
Cooperr a hiç katılmıyorum dil konusunda.
Dil asla gerekli değil eğer okul yaşında çocuğun yoksa. Çocuğun varsa da “gerekli” değil, “olsa iyi olur”

Ben kuzey avrupadayım, seni relocation yapmaları için deneyimli olman lazım. Junior birinin relocation ile geldiğini hiç görmedim. Olsa olsa hali hazırda zaten ülke sınırlarındadır o alanda bir yüksek lisans yapmak için, o kişiyi junior olarak değerlendirebilirler.

Senin durumunda bence deneyimsiz junior olarak avrupada sana iş verip, senin relocaion evraklarınla uğraşacak şirket çok azdır. Önce türkiyede biraz deneyim kazanman, mülakatlarda anlatacak konular biriktirmen lazım, sonra mid level olarak başvurursun.

Onu geçtim, junior bir yazılımcı olup avrupada 30 yaşında bir insan olarak rahat şartlarda yaşaman çok olası değil. Hele türkiyede kendi evin, deneyimli olduğun işten gelen düzenli bir gelirin falan varsa avrupada juniordan başlayıp bu rahatlığa varman en az 3 5 sene sürer, çünkü junior gitmeyi düşünüyorsun.

Burada deneyimli mühendisler rahat yaşıyo tamam. Ama junior seviyelerini türkiyede daha iyi atlatırsın bence.
Göç konularını kendin araştırmana gerek yok. Zaten sen kendi şirketinle gitmiyorsun. Seni işe alacak şirket zaten senin gerekli evraklarını toplayıp başvuruyu senin adına yapacak. Bu konu senin tüm detaylarına hakim olman gereken bir konu değil ilk aşamada.

Ama ai konusu bence de her şeyi çok değiştiriyor. Değiştirecek. Yüksek maliyetlerden dolayı çok hızlı bir değişim olmasa da bir 10 seneye bilgisayar başında çalışan her türlü meslekte istihdam azalacak. Yazılımcılar da buna en önden dahil.
0
zimbirik
(19.05.24)
Arkadaşın saçmalamış
0
Cezcez
(19.05.24)
Üsttekilere katılıyorum. Ai artık junior ihtiyacını neredeyse bitirdi. Ben senior olarak bile başka iş yaparım bi 10 yıla diye düşünüyorum. Aklı olan kariyerini yazılım üstüne kurmaz bu saatten sonra.
0
yenibirgüzelnick
(19.05.24)
Ai ve hintliler gibi 2 rakibin varken intihiar. Ustteki yazar gibi ben de bi 10 yilimin kaldigini dusunuyorum, bu yuzden frugal yasiyorum
0
lapaz
(19.05.24)
Neler önerirsiniz peki
0
🌸sanguine
(19.05.24)
avrupa'ya gidip gezip eğlenirken konuşmak falan zaten açar adamı hocam. bunun tr-eu ile alakası çok yok. 2 yıl aralıksız eu yap, 3 günlüğüne istanbula gel 3-5 samimi arkadaşınla görüş güzel mekanlarda yemek tatlı yap, "türkiye cennet cennet" diye gezersin ortalıkta.

yazılım öğrenilir de, teknoloji adaptasyonu seviyeniz ne durumda? hukukçusunuz ok, mesela daha önce bu alanda bi veri işleyeyim dediniz mi? data sc tarafı önerildiği için soruyorum. yani bu işler öyle ki bugün 3-4 yıllık tecrübeli adam bile yıllarca ünide öğrendiklerini yaptıklarını, hatta işe ilk girişte kullandığı teknolojileri bugün hiç kullanmıyor bile. sürekli yenilik, değişim sürekli aksiyon var
0
avatar is back
(30.05.24)
gencler bu gittigin ulkenin dilini konusamam mevzusunu ben yasadim, kimseye tavsiye etmem. seni maymun kategorisine bile sokmazlar, uyarayim. kac tane diploman olursa olsun cahilin cahili muamelesi gorursun.

toplum icinde bir konuma gelmek istiyorsan oranin dilini konusman lazim, yoksa alt kademe lerde bir yerlerde camurun icinde debelenir durursun.

ha bir de sunu soyliyim, bunun tersini de gordum, yonetici pozisyonunda turkiye'ye gelip tek kelime turkce bilmeyen ingiliz/amerikali tipler var. Ama adamlarin olayi farkli, heriflere zaten tanri gozuyle bakiliyor, onlar icin biz marabayiz. Bizim malesef durumumuz ayni degil o yuzden karsilastirma yapmak gereksiz.
0
cooperr
(30.05.24)
Hocam arkadaşın bi noktayı atlamış: 1-2 yıl hayvan gibi çalışsan bile olmayabilir. Bi şekilde okulunu bitirip yazılımcı olamayan bir sürü insan da var.

Yapay zeka konusunda ortadayım. Yani yeni başlayanların işini bi açıdan kolaylaştırıyor, çok iyi bir eğitmen. Video izlemekten falan daha iyi. Öte yandan bi junior dev'in yaptığı işi yapabiliyor cidden. Yani ben mesela AI kullanarak, yanımda 2-3 junior olmasından daha hızlı iş yapabiliyorum. Hatta bazen AI'ı junior'a tercih ettiğim oluyor yani.

Fakat, 10 yıl sonra dahi bir senior developer'ın yaptığı işi yapabileceğini sanmıyorum, çünkü LLM'ler mantık yürütme için icat edilmiş araçlar değiller, onu yapamıyorlar. Hani basit işlerde okey, ama kompleks işlerde şu an da sınıfta kalıyorlar, ileride de başarılı olacaklarını sanmıyorum, çünkü tasarlanma amaçları o değil, "öyle" çalışmıyorlar. Başka biri başka bişey icat eder, onu bilemem.

+ Yazılım piyasası şu aralar çok kötü. 2 seneye düzelir mi bilmem, ama böyle giderse piyasaya sıfırdan girmek çok zor, 2 sene öncesi gibi değil artık. Düzeleceğini kişisel olarak sanmıyorum, yavaştan "quality over quantity" muhabbeti yerleşiyor gibi geliyor bana, ama bunu kesin olarak bilmek zor zaten.

Özetle: %100 imkansız olmayabilir. Ama bu riski almaya değer mi? Bence değmez. Zaten mesleğin var, çalıştığın işin var, kötü de değiller. Oradan yürü yürüyebiliyorsan.
0
plutongezegendegilmi
(30.05.24)
(2)

Airfryerda köfte

buff
Birkaç kez denedim, aşırı kuruttu köfteleri. Öneriniz, püf noktanız var mı güzel köfte yapımı için?
Birkaç kez denedim, aşırı kuruttu köfteleri. Öneriniz, püf noktanız var mı güzel köfte yapımı için?
0
buff
(18.05.24)
6 adet kasap köfteyi, 11 dakika 200 derecede pişiriyorum. Sulu sulu oluyor. Zemine yerleştiriyorum, çift kat değil.
0
numlock
(18.05.24)
10 dkdan fazla tutma. Derecesi her markaya göre değişir ben 190 derece koyuyorum çok güzel pişiyor.
0
yenibirgüzelnick
(19.05.24)
(15)

Türkiye'de yaşanılacak en ideal yer

havadakarada
Herkes için farklıdır, siz kendi önceliklerinize göre nasıl uygun görüyorsanız onu söyleyebilirsiniz. Internetten bakıp keşfedelim yolumuz düşer gezeriz belki. Benim için Kırklareli-Vize güzel duruyor. Çok sakin, civarda orman köyleri var ve İstanbul'a yakın.
Herkes için farklıdır, siz kendi önceliklerinize göre nasıl uygun görüyorsanız onu söyleyebilirsiniz. Internetten bakıp keşfedelim yolumuz düşer gezeriz belki. Benim için Kırklareli-Vize güzel duruyor. Çok sakin, civarda orman köyleri var ve İstanbul'a yakın.
0
havadakarada
(18.05.24)
vize de çok güzel, balıkesir de.
0
numlock
(18.05.24)
Yazlarin bunaltici olmamasi, hayat pahaliliginin buyuk sehirler gibi uzmemesi, multecinin az olmasi, sosyal kulturel etkinliklerin tatmin edici olmasi, en onemlisi de insanlarin genel olarak cok gergin ve disarida gece vs de cok tedirginlik duyulmayacak bir yer olmasi benim icin onemliler. Bu nedenle eskisehir’deyim ve cok memnunum, burada olmasam sanirim yurtdisinda olurum. Herkese gore de olmayabilir tabi, ornegin deniz yok, kis aylari soguk malum, istanbul’a 2-2.30 saat mesafede hizli trenle, bir de kulturel etkinlikler acisindan istanbul’la kiyaslanmaz tabi. Ama huzur var bence.
0
gibicibicis
(18.05.24)
Mahalle baskısının hiç olmadığı, herkesin gönlünce yaşadığı, önceliğin hoşgörü ve insana saygı olduğu bir yer olmalı.

Onun için de (aldığı göç ile dengeleri bozulmaya başlamış ise de) Karşıyaka diyorum.
0
Mirket
(18.05.24)
balıkesir çanakkale tarafları en güzeli bence. izmir antalya falan hiç çekmiyor beni nedense.
0
nothing in my way
(18.05.24)
Mirket +1
Bostanli, karşıyaka taraflarini izmir'de hep kiskanirdim. Bir kere tepe değil, yuruyebiliyorsun her yere. Gene her şey var ve deniz dibi (yuzemesen de). Göç kısmını bilmiyorum ama izmir'de heralde oralarda yasamak isterdim. Gene insan profili de daha iyiydi genele oranla. Bir de bütün sevgililer o yakada yaşardı:(
0
logisticsmanager
(18.05.24)
Şu an paran varsa hala Antalya'dan ötesi yalan. Doğal güzellikler dibinde, güzel bir muhitte yaşarsan mis gibi olur.
0
kimlanbu
(18.05.24)
tabiki antalya. hem büyük şehrin imkanları hem kasaba havası. trafik kalabalık derdin yok. tek sorun son bikaç senedir ev fiyatları uçtu ama o da normale dönüyor gibi. ev sorununu çözersen kesinlikle antalya derim.
0
entropik
(18.05.24)
Yazları 40 derecede kavrulmayı seviyorsan Antalya olabilir evet.
0
Mcfly
(18.05.24)
Benim için Ankara
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(18.05.24)
Mesleğim gereği birden fazla şehirde çalıştım. Memleketim İç Anadolu da o yüzden bu çevrede yaşamak güzel benim için. Ailem arkadaşlarım memleketimde ama hep orda olmak istemiyorum, uzak da olmak istemiyorum. İnsanları biraz yobaz ama Kayseri de hayat ucuz sayılır. Kiralar yüksek değil hem de büyükşehir imkanı fazla. Eskişehir evet güzel 4 sene yaşadım ama trafik resmen çile. Kiralarda yükseldi.Bide bende gürültüye karşı hassasiyet var. Üniversite öğrencilerinin olduğu yerlerde olursanız geçmiş ola. Karadeniz de Samsun u sevdim yaşamak isterdim. Çok soğuk olmasa Erzurum da da yaşanabilir imkanları iyi, konumu rize Artvin'e yakın ama kışları çok soğuk. Sıcak yerlerde asla yaşamak istemiyorum. Ege ve Akdeniz sahili sevmiyorum yazın çok kötü. Karadenizde yazın nemli ama ege ve Akdeniz gibi değil. Trakya ya hiç gitmedim bilmiyorum. Ama imkanım olsa büyükşehire yakın küçük bir şehirde yaşamak işim ve ekonomim için çok iyi olacak. Bolu mesela konumu iyi. Aksaray fena değil. Ankara da 2 sene yaşadım ama trafik çilesi ve mesai başlangıç bitişi heryerin tıka basa dolması gerçekten kötü.
0
Topalordek
(18.05.24)
Ben uşak seviyorum. Uşaklı değilim ama konum, hava, şehir yapısı olarak sevdim. Hem Ege hem ucuz gibi.

Benim memleketim Ege’nin başka bir şehri. Ama o kadar sevmem.
0
yenibirgüzelnick
(18.05.24)
Medeniyetten uzak kaba saba laf anlamaz dinlemez insanlar arıyorsanız Vize doğru seçim.

7 yıl yaşadım. Aksini iddia eden %90 Vizelidir. %10 ihtimallede güzel bir orman köyünde kendine ev yapmıştır insan içine çıkmıyordur.
0
roookie
(18.05.24)
Ankara, semt: Ayrancı
0
mirty
(19.05.24)
Didim, Bodrum
0
gabe h coud
(19.05.24)
Ben Kirklarelinde Igneadaya yakin dag koylerinde yasamak isterdim.Demirkoy vb.
0
turkuaz
(21.05.24)
(10)

Esinizden/partnerinizden utandiginiz oldu mu?

insanlik icin buyuk bir adim
mesela olmayan bir becerisi sebebiyle veya yapamadigi bir sey sebebiyle utanmak. edit: ornekleri arttirirsam mesela sacinn seklinden utanmak, giydigi coraptan utanmak ve onunla beraber disari cikmamak gibi. hic boyle bir sey yasadiniz mi?
mesela olmayan bir becerisi sebebiyle veya yapamadigi bir sey sebebiyle utanmak.

edit: ornekleri arttirirsam mesela sacinn seklinden utanmak, giydigi coraptan utanmak ve onunla beraber disari cikmamak gibi.

hic boyle bir sey yasadiniz mi?
0
insanlik icin buyuk bir adim
(16.05.24)
Sanırım hiç olmadı.

Eşim görüp görebileceğiniz en kötü dans eden insan olabilir hatta bir tatilde animatörlerden biri zorla dansa kaldırıp, iki dakika sonra yanına gelip "abi sen otur istersen" demişti :))). Evlendiğimiz gün pistte tek yaptığı ziplamakti. Bütün videolarda ortada zıplayan bir damat var :)

Utanmaya en yakın özelliği belki bu olabilirdi ama buna rağmen bu özelliği bana hep çok sevimli ve komik gelir. Dans da etmeyiversin.
0
fraise
(16.05.24)
Hiç olmadı.
0
gabe h coud
(16.05.24)
sanirim hayir ya, cok ictiginde burundugu bir karakter var onu sevmiyorum ama o duygu utanc degil tam olarak.
0
tuborg yesili
(16.05.24)
Utanmadım.
0
rock n roll
(16.05.24)
Utaniyosan sevmiyosundur. Sevdiginin sacma hareketleri, kotu kiyafetleri insana komik gelir.
0
zimbirik
(16.05.24)
bende olmadı.

i.hizliresim.com
0
diyecevaplandı
(17.05.24)
Utanacağım insanla eş/partner olmam.
0
yenibirgüzelnick
(17.05.24)
Utaniyosan sevmiyosun +1
veya kompleksli birisin
0
abelardo
(17.05.24)
utandığım bir şeyi olmadı ama bazen o benden cringe oluyor, hehe

geçen gün dedi ki "sen taklit yapma, olmuyor."

şimdi yazarken aklıma geldi çorbayı biraz sesli içmeyi seviyor ama söyledi bunu bana. ben böyle seviyorum sıkıntı olur mu dedi, olmaz dedim. insan içinde sessiz içmeye çalışıyor.
0
ofelia
(17.05.24)
Utanacaginiz biriyle partner olduysaniz, bunun sebebini dusunebilirsiniz. bu iliskiden ne beklediginiz, bu iliskinin baslarda size neden cazip geldigi vs gibi
0
my pink
(19.05.24)
(5)

regl mevzuları

nerthus_
Bir aydır adet kanaması devam ediyor. 15. gün yoğun kanama sebebiylegece uykudan uyandım.Son birkaç gündür bayağı yoğun geçiyor. Kan değerlerim düşmüştür diye oroferon kullanıyorum. zaten doktor demişti adet dönemlerinde kullan diye. birkaç ay önce adet düzensizliği sebebiyle doktora gitmiştim bi şe
Bir aydır adet kanaması devam ediyor. 15. gün yoğun kanama sebebiyle
gece uykudan uyandım.

Son birkaç gündür bayağı yoğun geçiyor. Kan değerlerim düşmüştür diye oroferon kullanıyorum. zaten doktor demişti adet dönemlerinde kullan diye.

birkaç ay önce adet düzensizliği sebebiyle doktora gitmiştim bi şey bulamadı biraz gözlemleyelim dedi.

şimdi oroferonu sabah kullanıyorum sadece, bu akşam da kullansam mı diye düşünüyorum. doktora bugün ulaşamadım.

yarın acile gitsem mi? ya da çarşamba göz doktoru randevum var. o gün jinekolojiye gidip sorsam mı ne yapmalı diye. adet kesecek ilaç vs. verirler mi, cuma sınavım var çünkü
0
nerthus_
(13.05.24)
1 ay regl olmak hiç normal değil.
En son 1 ay regl gördüğümde 17cmlik kist olduğunu öğrenip acil ameliyata alınmıştım. Tabi benimki uç bir örnek ama hormonal bozukluk olabilir.

Hemen yarın gidin.
0
yenibirgüzelnick
(13.05.24)
poliklinik muayene randevusu alıp git, beklediğin hata. 1 ay çok uzun eğer doğum sonrası vs değilse.
0
elorelia
(14.05.24)
kan ve demir değerlerin düşmüş olmalı ,miyom olabilir ultrasonda ne varsa görür doktor en hızlı şekilde gitmelisin derim .
0
devilone
(14.05.24)
kadın hastalıkları ve doğum uzmanına görünün. ama bir önceki doktora gitmeyin, farklı biri görsün. 1 ay hiç normal değil. hormonal bozukluk olabilir, rahim duvarı kalınlaşması veya rahim içi miyom olabilir.
0
mellifica
(14.05.24)
1 aydir bekliyorsaniz acillik degildir, mesgul etmeyin. Poliklinik randevusu alin baska bir doktordan. Gecmis olsun
0
kuehles blondes
(14.05.24)
(10)

Kuru mama yiyemeyen kediye çözüm

muhayyer divan
SelamBir kedim var bize geldiğinden beridir kuru mama yiyemiyor, ağzında iki geveleyip yutuyor, ısıramıyor hayvan. Göbeği kocaman oldu, kilo aldı vs vs. Bugğne kadar ne yaptıysam yediremedim. Kuru mamayı et suyuyla ıslattım yemedi, tavuk suyuyla ıslattım yemedi, tavuk ciğeri pişirdiğim suyla ıslattı
Selam

Bir kedim var bize geldiğinden beridir kuru mama yiyemiyor, ağzında iki geveleyip yutuyor, ısıramıyor hayvan. Göbeği kocaman oldu, kilo aldı vs vs.

Bugğne kadar ne yaptıysam yediremedim. Kuru mamayı et suyuyla ıslattım yemedi, tavuk suyuyla ıslattım yemedi, tavuk ciğeri pişirdiğim suyla ıslattım eh işte. Mamaları da kuzulu ve somonlu, karışık veriyorum.

Kuru mamayı nasıl bir sıvıyla ıslatsam ki mama yumuşadığında benim bebe hapur hupur yese? Bildiğiniz bir sıvı veya bir çözüm var mı?
0
muhayyer divan
(02.05.24)
hocam aç kalınca mecbur yiyecek hayvan :)
bu olay şu gibi size brokoli önden veriyorlar siz yemeyince döner getiriyorlar. bi gün döner vermeyin bakalım :)
0
sizofren06
(02.05.24)
Öyle değil işte, mamayı ağzına alıp geveliyor, sadece 2 kez ağzında çevirip yutuyor. Hep böyle yapıyor. Çiğnemek yok. Bağırsaklardan endişe ediyorum çok yumuşak kuru mamalar var ama ona da benim maddiyat müsait değil.
0
🌸muhayyer divan
(02.05.24)
Muhtemelen dişinde iltihap var kıyamam o yüzden acıyor diye ısırmıyordur. Veterinere götürün lütfen :(
0
yenibirgüzelnick
(02.05.24)
@yenibirgüzelnick

Götürdük, tedavilerini oldu hiçbir sorun kalmadı. Yaş mamaya alışmışlğı da var tedavi sürecinde.
0
🌸muhayyer divan
(02.05.24)
Kediler aslında mamayı genelde kırmadan yiyorlar ama biz bizim gibi iyice ezip yediklerini düşünüyoruz.
Mama yerken çıkan kıtırtı sesi de mamayı dişleriyle ezince değil, damaklarıyla ezince çıkıyor. Bazı kediler daha çok eziyor mamayı ama bazıları şöyle bi bastırıp yutuyor direkt. Ama kediler genel olarak zaten mamaları bütün olarak, maksimum 2 parçaya bölüp yutuyor.

Yaş mama seviyorsa biraz yaş mamayla karıştırıp vermeyi deneyebilirsiniz. Gerekirse blenderda yaş mama ve kuru mamayı hafif çekip öyle de verebilirsiniz. Denemişsinizdir muhtemelen ama mama markasını değiştirin bence. Bizimki de küçükken iş yerinde baktığımız bir kediydi, doğru düzgün kuru mama yemezdi habire yaş mamayla beslendi. Sonra biz eve aldık kendisini, kuru mama yemeye başladı. Bir ara hastalandı iştahı kesildi, mecbur yine yaş mama verdik sık sık. Sonra tekrar kuru mama yemedi. Meğerse kuru mamanın tadını sevmiyormuş şerefsiz, farklı bir kuru mama verince yaladı yuttu.
0
pianeta
(02.05.24)
www.instagram.com

zikrettin hesabinda bakim tuyolari highlightinda bir corba tarifi var. girince hemen gorursunuz. veya diger evde mama tariflerinden deneyebilirsiniz blend edilmis seylerden baslayip zamanla icine kuru mamalar katsrsjnz. bir de mamanin kendisini sevdiginden emin olun
0
ala09
(02.05.24)
hocam kücük kuru mamalar var ondan alın
0
sizofren06
(02.05.24)
benimki %10 unu anca kırıyor, bizim gibi çiğnemiyorlar ama full kırmadan yutmakta sindirememesine ve sindiremediklerini kusmasına sebep oluyor, sizde var mı böyle bir durum?
marka değiştirdiniz mi? kimi mama göreceli olarak daha yumuşak diyorlar, kilo almasını öğün olarak belirtilenin üzerine çıkmanızdandır birde hareketsizce kilo alması normal birde yaş mamaya alıştı diyorsunuz ben yavru iken kuru mamaya geçişte 4 gün aç kaldı yemedi velet kuru mamayı tabi veteriner asla acıyıp yaş mamayı ortaya çıkartma dedi. bilemiyorum iyi mi etti kötümü etti şu an kedilere kuru mamanın cips gibi olup sağlıksız olduğu raporları geziyor ortalıkta, bizimki kuruya alıştı yaş mama yemiyor :/

aç kalınca yiyecek +1, dişinde sorun olabilir +1 şımarık bi kedi +1
0
eja
(02.05.24)
yiyemiyordan kastınız çiğnemiyor/kırmıyor ise kedilerin geneli öyle.
kırk yılda bir kusuyor mesela büyük kedim bütün mama görüyorum kusmukta, yani o kadar kırmıyor. salak yutuyor direkt :) dişlerde bir sıkıntı yoksa yapacak bir şey yok, öyleler.
benimkilerin kakaları çok güzel, hiç bağırsak problemi yaşamadık şükürler olsun. büyük kedim 7 yaşında bu arada. kaka iyiyse sıkıntı yok.

kilo alması da mamayı kırıp kırmamasından bağımsız bence. belki miktar fazladır ya da mama çok yağlıdır.
0
ofelia
(02.05.24)
mamayı sevmiyor olabilir mi?

benim kediler sürekli miyavlar isyanlar vs. bir de aşırı kg aldı ikisi de. mamayı değiştirdim. ikisi de manken gibi oldular ve ek bir talepte bulunmuyorlar eskisi gibi. haftada bir şımartıyorum.
0
janderzel zartanyan
(02.05.24)
(2)

Kardiyoloji doktoru tavsiyesi -Ankara

dedeminhirkasi
Annem bypass ameliyatı olduktan sonra kalp damar cerrahı kardiyoloji hocasına yönlendirdi. İlk muayenemizi kontrolümüzu ilaclarimizi ayarladı. 6 ay sonra gelin dendi. Gün aldık gittik hoca kendisi bakacak denmesine rağmen hocanın asistanı vardı. Neyse 3 ay sonra gelin dendi yine bizim esas hoca baka
Annem bypass ameliyatı olduktan sonra kalp damar cerrahı kardiyoloji hocasına yönlendirdi. İlk muayenemizi kontrolümüzu ilaclarimizi ayarladı. 6 ay sonra gelin dendi. Gün aldık gittik hoca kendisi bakacak denmesine rağmen hocanın asistanı vardı. Neyse 3 ay sonra gelin dendi yine bizim esas hoca bakacak dendi yine asistanı vardı. Ee madem kendisi bakmıyor bu hocaya gitmenin manası yok.
Hal böyle olunca ankara da kendisi ilgilenip takip edecek bir kardiyolog arıyoruz.
Özel olacak artık anladığımız kadarıyla çünkü normal devlet hastanesinde prof hoca gelip bakmıyor maalesef. Bu şekilde önerebileceğiniz bir hoca varsa çok sevinirim.
0
dedeminhirkasi
(02.05.24)
Medicanada Murat Can hoca iyi diye duyduğum için ona gitmiştim memnun kaldım bilgili biri gibiydi. Çok da ilgilendi.
0
yenibirgüzelnick
(02.05.24)
sercan okutucu genç bir prof ama kendisini de çok ünlü bir prof yetiştirmiş
0
iwillsee
(02.05.24)
(9)

Bir plaza çalışanının bir günü nasıl geçiyor?

nundu
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;

Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya memur ya da söylendiği zaman ne yaptığı az çok kafada canlanan işlerde çalışıyor. Ben doktorum, arkadaş çevremin zaten %90'ı doktor, doktor olmayanlardan bi iki avukat, birkaç tane mühendis var ama mühendisler de akademide şu an; annem hemşire babam öğretmen, arkadaşlarımın aileleri yine doktor, öğretmen, asker vs diye gidiyor.

Kısacası hayatımda hiç satın almacı, pazarlamacı, ne bileyim satış müdürü tarzı görevlerde çalışan beyaz yakalı kimseyle tanışmadım. Bu ve bu tarz diğer titre'a sahip insanların işte bir günü nasıl geçer diyince aklıma

Excel
Mail
Toplantı

üçlüsü dışında bir şey gelmiyor ama mesela excel'de ne yapıyorlar ya da gün boyu kiminle ne mailleşiyorlar konusunda da bilgim yok.

Bunları küçümsemek için kesinlikle söylemiyorum yanlış anlamayın, gerçekten saf bir merakla soruyorum. Misalen, bir satın almacının ortalama bir günü nasıl geçiyor? Yarın bir gün bu tarz pozisyonda çalışan biriyle tanışırsam saf saf sorular sormamak için buraya yazıyorum.

Cevaplar için şimdiden teşekkürler
0
nundu
(30.04.24)
Misal ben tedarik zincirindeyim (satin alma yaptım önceden, simdi yoneticiyim);
- satin almacilarin portfolyosuna bakip garip bir şey var mi diye göz gezdiriyorum.
- siparis gecikmesi sebebiyle ay sonunda fatura edilemeyecek siparis var mi ona bakıyorum (ki hep var), varsa satın almaci ile konuşuyorum.
- ay basiysa geçen ayın on time to request/promise, stock fill rate, non stock on time to request/promise, tedarikçi on time to request gibi kpilari hesaplayip corporate sistemine giriyorum.
- musteriler tarafindan escalate (Türkçesi yok bunun :/ edilmis seylere bakiyorum.
- ay sonunda ayın stock, intransit, days on hand gibi stok verilerini corporate sistemine giriyorum. Ay başında o ayin tahmini verilerini veriyorum.

Satin almaciyken yaptiklarim;
- sabah mrp tarafından yaratılan siparişleri tedarikcilere yollamak (edi denilen sistem varsa direkt sap üstünden yoksa pdf)
- onaylanmamis po'lara bakip tedarikcilerden yola cikarma günü onayini istemek
- gec onaylananlarda erkene almaya calismak, mrp'nin istemediklerini ertelemeye calismak.
- sistemde takılı kalan tedarikçi faturalarina bakmak
- idoc denilen sap sistemindeki mesajlarin sikintilarina bakmak
- tedarikçi ile aylık talep tahmini performansi ve tedarikçi performansi görüşmesi yapmak
- tedarikciyr 24 aylık talep tahmini yollamak
- gün içinde tedarikçilerden, musterilerden gelen maillera cevap vermek.
- hazir olan mallarin yola çıkması. Misal benim organizasyonun aylık x anda 70 konteyneri var. Haftada 4 kamyon, ufak tefek de hava kargo.

Toplanti deme ya çok var lanet olasilar. Misal bugünkü toplantilarimi yaziyorum;
Yeni çıkacak ürün grubu için cin'deki fabrika ile üretim kapasitesi, malzeme yeterliliği vs görüşüyoruz çünkü proje kötü geçti fabrika yetisemiyor siparislere.

Sonra başka bir ürün grubunun müdürü ile konusup benchmarking yapacağım.

Sonra emea bölgesinde aylık konteyner ihtiyacı tahmini toplantisi

Bir satin almaci ile 1to1

Amerika'daki ic tedarikci ile onlarin asya'daki tedarikcilerinden drop ship nasıl yapariz konusmasi

Bir adet lanet olasi musterinin escalation toplantisi
0
logisticsmanager
(30.04.24)
plaza çalışanı değilim ama ucundan sayılabilirim belki. sizi anlayabiliyorum :) benim arkadaş çevremde de mühendis ve doktor çok var, onlar da aynı şeyi merak ediyor :)

bir doktor, mühendis, marangoz gibi meslek sahibi olmayan çalışanlar hem yaptıkları iş açısından hem de hiyerarşik açıdan çok çeşitli malum. yani bunun satın almacısı olduğu gibi satın alma müdürü de var. o yüzden yaptıkları iş elbette aynı değil ama çok genel hatlarıyla birkaç şey karalayayım.

satın almacı dediğiniz için onun üstünden gideyim. adı üstünde zaten; işletmenin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet alımlarını yapar basitçe. bunu yaparken gün boyu tedarikçilerle görüşür/konuşur/yazışır, alternatifler arar, fiyat alır, bu verileri saklar, karşılaştırır, yetkisi dahilinde karar verir ya da amirine danışır ve nihayetinde satın alımı gerçekleştirir.

her işletmenin günlük bir rutini vardır. örneğin her gün üretim birimiyle görüşüp ihtiyaç kontrolü yapılabilir ya da önceden her bir malzeme için alım takvimi oluşturulmuştur, o takip edilir, aksaklıklara müdahale edilir, vesaire.

excel, mail ve toplantı demişsiniz ya, aslında doğru bir özet olmuş. yukarıda saydıklarım ve benzeri ve işler temelde kayıt altına alma (excel vb.), haber verme/alma (mail) ve istişare (toplantı) ile yürütülüyor. yani böyle bir çalışanın günü ağırlıklı olarak monitör karşısında veri girip o verileri analiz ederek, sürekli telefonla ya da mail ile haberleşerek geçiyor.

örnekler çok çeşitli ama bence hangi işkolunu merak ediyorsanız önce kafanızda o işin tanımını canlandırın, sonra nasıl yapılabileceğini az çok çıkarırsınız. oradan hareketle de o kişinin günü nasıl geçiyor tahmin edebilirsiniz.
0
orient blue
(30.04.24)
Ofise gittiğim dönemlerde ve pandemi öncesi şu şekilde, alan yazılım:

Ekibin %90'ı sigara içiyor. Yemek öncesi sigara, yemek sonrası sigara, toplantı sonrası sigara. Saatlik sigara molası 10-15 dk civarı. Yemek 1 saat yaklaşık. Yani 8 saatlik mesainin 5 saatinde çalışılıyor. Burda da günlük 1 saat minimum toplantı var kaçamadığın. Dün mesela 3 saat toplantıydı benim.

Mail çok kullanılmıyor, slack gibi araçlar yaygınlaşmaya başladı şirket içi işlerde. Bizde şu şekilde:

Kodlama/Tasarım
Toplantı
Sigara -içmiyorum ama ekip içince sen de içmiş sayılıyorsun :D
0
sarahkerrigan
(30.04.24)
Bir tanıdığım raporlamada çalışıyor

Şirketlerin söz konusu dönemlerde ve yıl içinde yaptığı bütün datayı okunur hale getirip bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu gibi şeyleri üretiyorlar. Bunların da belli detaylı ulusal ve uluslararası standartları var tabi, ayrıca vergilendirme ve muhasebeyle alakalı belli bir takım ek faktörler oluyor. Aynı zamanda bu süreçte irili ufaklı birçok problem ortaya çıkıyor. Örneğin günümüzde enflasyon düzeltmeleri gibi sorunları oluyor, gibi.

Ama ne iş yapıldığıyla ilgili bir konuda "beyaz yaka" çok geniş bir çerçeve olmuş. Bu yüzden çeşitli alanlardaki insanlar ne diyebileceğini şaşırıp soğuk yanıtlar vermiş olabilir. Sonuçta farmakoloji uzmanları, halk sağlığı uzmanları ve genel cerrahlar temelde doktor olsalar da çok farklı çalışma hayatlarına sahipler değil mi? Birisi size bir doktor ne iş yapıyor diye sorsa buna genel kullanılan anlamda doktoru tanımlamanın ötesinde, sağlık sektöründe çalışan bir eleman olarak mesleğin her yönünü kapsayıcı bir cevap vermeye çalıştığınızda çok yüzeysel kalır. Sizin sorunuzdan anladığım kadarıyla, sizin merakınızı giderecek cevaplar aslında baya detay istiyor. Bu yüzden beyaz yaka diye genellediğinizde çok tatmin edici yanıtlar almanız zor olsa gerek. Önceki soruda öyle bir problem yaşamanızın sebebi bu olsa gerek.
0
akhenaten
(30.04.24)
meseleye plaza çalışanı olarak değil de, büyük şirket çalışanı olarak bakmak lazım. (büyük derken ciro olarak değil, organizasyon olarak) çünkü excel-mail-toplantı şeklinde özetlediğimiz şey, kişilerin/departmanların yaptığı işlerin üstlere ve şirketin geri kalanına raporlanması amacıyla oluyo çoğunlukla. yani şöyle ki, normalde bir kişi 100 birim iş yapabilecekken, 2 kişi toplamda 190 birim iş yapıyor çünkü zamanlarının belli bir bölümünü de, birbirlerinin ne iş yaptığını konuşmakla harcıyorlar.
0
co2s2
(30.04.24)
@edmond honda

İlk sorduğumda küçümsüyormuşum gibi anlaşılmıştı, "Siz de excel mail dışında bir şey yapmıyorsunuz" demişim gibi tepkiler gelmişti. Ben de öyle bir anlaşılmaya neden olmamak için belirteyim dedim ama yine böyle anlaşılmaktan kurtulamadım gördüğüm üzere :)

Diğer bölümler tıp fakültesine uzak konumlandığı için pek diger bölümlerle sosyalleşme imkanı olmuyor. Ayrıca bence asıl sizin doktorlara karşı önyargınız var ama gereksiz sert bir üslupla yazmışsınız o yüzden konuyu uzatmak istemiyorum.

"Öğrenmek isteyen öğrenirdi" öğrenmek istiyorum işte buraya sordum, bu sitenin amaçlarından biri de insanların merak ettiklerini öğrenebileceği bir platform olması değil mi?
0
🌸nundu
(30.04.24)
10 senelik beyaz yaka bilgisayar mühendisiyim.
sabah gidip masama otururum çay kahve yan masadakilerle sohbet filan. sonra ufaktan işlere başlarım. işlerim zaten jirada task olarak bellidir. sırayla çözerim. yapabildiğim kadarını yaparım, acilse zorlarım acil değilse yaya yaya yaparım. öğlen çevrede arkadaşlarla yemek yemeye gideriz. o da ayrı bir sosyallik oluyor her gün yeni yer seçiyorsun filan. sonra kahve alırız bir kahveciden, ofise döneriz.
benim işim yazılım yani genel olarak. iş analisti bana ne iş verirse o işi yaparım. ama genelde ne kadar sürede, ne tempoda çalışacağıma kendim karar veriyorum. 3 gün evden 2 gün ofisten çalışıyorum.

merakını da anlıyorum, abim de doktor/cerrah o da hep ofiste napıyorsunuz ki yani bilgisayar başında tüm gün napılır diye sorup durur.
0
yenibirgüzelnick
(30.04.24)
E-ticaret alanında çalışan, ekip yöneten bir beyaz yakalı olarak ortalama bir günümü yazayım. Haftanın 1 günü sadece ofise gidiyorum. Evde olduğum günlerden örnek vericem.

-Sabah mesaiden 10 dk önce kalkıyorum, teams'te ekibe ve ekip gruplarına bir göz atıyorum.
-Ardından mailleri kontrol ediyorum.
-Günün toplantılarına göz atıp varsa hazırlık, onları yapıyorum.
-Ekipten beklediğim konular varsa, deadline gelmişse onları yokluyorum.
-Kendi iş planımda yapacaklarım var mıydı takvime bakıp onları ilerletiyorum.
-Saat 9-10 itibariyle toplantılar başlıyor onlara giriyorum.
-Toplantılar sonrası/esnası ordan burdan bir şey geldiyse o konulara bakıyorum. Gerekliyse devreye gidiyorum, değilse eskale ediyorum ekibe.
-Aylık ve haftalık sunum datalarını değiştiriyorum bu aralar. Formatta oynamalar yapıyorum.
-Bizim işte operasyon da çok olduğu için operasyonel konulara bakıyorum, satıcıların aksiyonlarını takip ediyorum.
-Kullandığımız tool'u ve ortaktaki dokümanları bol bol inceliyorum.
-It geliştirme yapmış olabiliyor veya ongoing bir proje olabiliyor aynı esnada, UAT testleri yapıyoruz development ortamında.
-Kendi yöneticim veya yönettiğim ekiple kısa catch up'lar yapıyorum uzaktan çalıştığımız için anca öyle bir araya gelebiliyoruz.
0
mor oje
(30.04.24)
Yazılım danışmanlığı yapıyorum.

Mevcutta yaptığım işte uluslararası bir şirketin merkezinin ve tüm ülkelerdeki şubelerinin kullandığı bir yazılım sistemleri bütününün içerisinde çalışıyorum.

Bu tüm sistemler bütünü bir ürün ama arkadasında birçok teknoloji ve ekip var. 2,5 ayda 1 herkes bir araya gelip 3 gün boyunca sonraki 10 haftada neler yapılacak, neler öncelikli, kimin yapacağı şey kiminkinin ön şartı şu bu gibi şeyler konuşuluyor ve her ekip kendi 2,5 ayını elindeki kaynaklar (insanlar, onların bu ekip için çalışacakları zaman vs) gözetilirek planlar. Ayrıca son 10 haftalık dönemde neler yapıldı, ne eksikti, ne iyiydi, ne sorunlar vardı vs konuşulur.

Sonra da bu 10 haftayı 2 haftalara bölerek, her 2 haftanın başında o 2 hafta ayrıntılı planlanır. Ne yapılacak, kim kimden ne bekliyor. Kim test edecek. Testin kapsamı ne olacak. vs vs.

Buraya kadarki işlerin olduğu ekibe proje ekibi deniyor. Bir de destek ekibi var. Orada da 3 iş yapılıyor:

1-Artık belirli bi şablona bağladığımız, çok uzun uzun tartışmadan mevcut yapıya eklemleyerek devreye alabileceğimiz projeler oluyor. Mesela X ülkesindeki şube de bu ürüne dahil olmak istiyor. Onlarla ön toplantılar organize edip ürünü, onlardan ne beklediğimizi, projenin nasıl olacağını vs anlatıyoruz. Sonra onlara doldurmaları gereken şablonları veriyoruz. Onlar doldurunca bi toplantı daha yapıp üzerinden geçiyoruz. Anlamadıkları veya onların ülkesine özel farklı yönetilen şeyler vs varsa onları konuşuyoruz. Onlarla ilgili kararları veriyoruz. Her şey netleştiğinde çalışmaya başlıyoruz. Çalışma bitince testçiler test ediyor. Hatalar düzeltilince test sonuçları ürünü kullanacak ilgili kişilere sunuluyor ve ok devreye alalım denirse devreye alma planlanıyor ve yapılıyor.

2-Üründe çeşitli hatalar, bazı ek talepler, ufak projecikler, bazı bilgilerin güncellenmesi vs gibi rutin destek işleri oluyor. Kimisi doğrudan kullanıcıdan geliyor kimisine biz kendimiz karar veriyoruz.

3-Ürünün amacına göre yapılması gereken bazı şeyler var. Mesela bizim üründe müşteriler tırların ve otobüslerin üzerinde bulunan çeşitli donanım ve yazılımlarla farklı hizmetler alıyorlar. Bu hizmetlerin aboneliği, faturalanması şu bu yapılmalı. Müşteri app'ten kendi abone oluyor. Faturalama vs'yi merkezden tüm ülkeler için biz yapıyoruz. Bu süreçte çıkan hatalar olabiliyor. Ay başlarında ay sonlarında yapılması gereken işler oluyor. Yapılan işlerin takibi, sistemler arası senkronizasyon, mutabakat vs için de bir şeyler yapılması gerekiyor. O tip şeyleri yapıyoruz.

Böyle uzun uzun anlattım ki temelde ne yaptığımız biraz kafanızda canlansın.

Sıradan bir günde ne yapıyorum:
-proje sorumluluklarımdan planlanmış bir işim varsa onu yapıyorum. Gerekirse ilgili takım arkadaşlarımla veya diğer takımlardan insanlarla iletişime geçiyorum.

-destekte yaptığımız projelerle ilgili bir işim varsa onları yapıyorum. Bazen 2 veya 3 kişi beraber çalışabiliyoruz.

-Acil hata varsa onlarla ilgileniyorum. Çözmek için bir sürü değişik ekiple görüşmem gerekebiliyor.

-Rutin işler varsa onlar önceden planlanmış oluyor. Mesela tüm ülkelerin ön ödemeli aboneliklerin faturalanması, fatura pdflerinin ilgili sistemlere yüklenmesi ve müşterilere gönderilmesi, e-fatura süreci olan ülkelerde devlet portaline e-faturaların yüklenmesi, faturaların ve ertelenmiş gelir kayıtlarının muhasebeleştirilmesi, holding merkezi ile şubeler arası masraf kayıtlarının muhasebeleştirilmesi gibi şeyleri cuma günleri yapıyoruz. Cuma sabahı önce faturalanacak her şeyi kontrol ediyorum. Hata, eksik gedik var mı diye bakıyorum sonra gerekli işleri yapıyorum.

Tüm bu işleri yönetmek için ara ara ekip içi toplantılar yapıyoruz. Mesela X projeler grubu için 2 günde bi 15-20 dk, Y projeler grubu için haftada 1 holdingdeki bir ekibin de dahil olduğu bir toplantı, genel rutin destek işleri için her gün 15 dk napıyoruz ne ediyoruz problem birinden bi ihtiyaç var mı toplantıları vs vs.

Toplantılar dışında aramızdaki iletişim için mail, teams kullanıyoruz.

Yaptığımız işleri dokümante etmek için sharepoint, confluence vs gibi şeyleri kullanıp güncelliyoruz.

İş takibi, planlar, kimde ne iş var vs vs için Microsoft Azure DevOps'u kullanıyoruz.

Tabi bir de yaptığımız iş gereği şirket içi veya ürünler teknolojilerle ilgili okuma araştırma yapmamız gerekiyor.

Excel'i de bi şeyi analiz ederken filan kullanıyoruz. Ya da mesela ülkelere şablon verirken excel olarak veriyoruz filan filan.
0
perferil
(30.04.24)
(8)

Evinize temizliğe gelen yardımcıya ne kadar ödüyorsunuz?

ofelia
benim şimdi sıtkım sıyrıldı temizlik işinden, iyi kötü kendim yapıyordum ama ben beceremiyorum da onlar gibi.hiç düzenli gelenim de yok kırk yılda bir her seferinde farklı birini buluyordum. ee o da saçma, başında duruyorsun, beğenmiyorsun, anlaşana kadar vakit geçiyor falan.şimdi kafaya koydum, düz
benim şimdi sıtkım sıyrıldı temizlik işinden, iyi kötü kendim yapıyordum ama ben beceremiyorum da onlar gibi.

hiç düzenli gelenim de yok kırk yılda bir her seferinde farklı birini buluyordum. ee o da saçma, başında duruyorsun, beğenmiyorsun, anlaşana kadar vakit geçiyor falan.

şimdi kafaya koydum, düzenli biri gelecek. haftada 1 ya da 2 hafta 1 gibi
çarşamba başlıyoruz. iş gününde gelecek, sabah karşılayıp işe gideceğim akşam eve gidip uğurlayacağım. evde de durmak istemiyorum temizlik yapılırken.

size fiyat sormak istedim. ev 3+1, 3 tane hayvan var (2 kedi 1 köpek)
1200 lira vereceğim. siz ne kadar eve ne kadar veriyorsunuz?
şehir izmir bu arada. şehir de söylerseniz sevinirim.

hafta 1 ve 2 haftada 1 seçeneklerinde hangisi daha mantıklı geliyor?
0
ofelia
(29.04.24)
2 haftada 1 3+1 ev için 950 veriyorum. 15 yıldır aynı kişi geliyor, yeni başladığı evlere bu fiyatı verdiğini sanmıyorum ama. İstanbul.
0
10032007
(29.04.24)
İstanbul Şişli, 3+1 , ayda bir geliyor, 1000 tl
0
hakmut
(29.04.24)
haftada bir geliyor. 3+1 eve 1200 lira. istanbul

2 kedi 1 köpek olsaydı 1500 lira verirdim herhalde.
0
gabe h coud
(29.04.24)
3+1 istanbul 1000 haftada 1
0
rentts
(29.04.24)
Fiyat iyi ama sabah gelip akşama kadar duran hiç görmedim. Hep 9-10 gibi gelip 4-5te dönüyorlar. Çünkü o kadar saat fiziksel çalışma kadın fenalaşır zaten. Siz yokken bitirip işlerini çıksın bence. Yazık.
0
yenibirgüzelnick
(29.04.24)
İzmir, 3+1, iki kedi, iki haftada bir, 1000₺. İki senedir geliyor ablamız, yeni olsak fiyat daha fazla olurdu herhalde.
0
kobuzchu kiz
(29.04.24)
2 haftada 1 alıyorum, evim 3+1 fazla işi yok ama köpek var. Bir de kadının evine uzak diye 1100 veriyorum.
0
wild honey suckle
(30.04.24)
2 haftada bir, 3+1 ve iki kedili ev için 1200'en 1500'e çıkardık geçen hafta. uzun zamandır geldigi için gerekirse dolap içlerini temizliyor, gerekirse perdeleri yıkıyor, kendisine göre bir düzeni var ancak tüm bunlar fiyata dahil oluyor. Sabah 9 gibi gelip öğleden sonra 3 gibi bitirmiş oluyor genelde. bir de öğlen yemeği söylüyorum dışarıdan. istanbul -kadıkoy.
0
patlamis misir
(30.04.24)
(3)

Akşamları salata yemek ne güzel şeymiş...

msb
Yaş kemale erdi (40) ondan mıdır bilinmez durduk yere akşamları salata yemeliyim dürtüsü oluştu bende :)2 gündür hayatımda ilk defa akşamları bol yeşillikli salata ve içine somon/et vb gibi protein kaynakları ekleyip yiyorum. Güzel bir zeytinyağı/limon/kekik/sarımsak sosu da hazırlayıp döküyorum üze
Yaş kemale erdi (40) ondan mıdır bilinmez durduk yere akşamları salata yemeliyim dürtüsü oluştu bende :)

2 gündür hayatımda ilk defa akşamları bol yeşillikli salata ve içine somon/et vb gibi protein kaynakları ekleyip yiyorum. Güzel bir zeytinyağı/limon/kekik/sarımsak sosu da hazırlayıp döküyorum üzerine.

Yani daha önce nadiren de olsa yemeklerin yanında yiyordum tabii ama ilk defa bunu ana öğün haline getirdim.

Böyle kuş gibi hafif, ertesi gün de çok zinde oluyorum sanki.

Ben mi abartıyorum acaba? Akşamları salata yiyip hayatı değişenler var mı?

EK: Bu tarz güzel salata tarifleriniz varsa alabilirim, çok acemiyim bu konuda.
0
msb
(08.04.24)
favorim semizotu +
domates, sogan, nar eksili limonlu sos.
salatalik, tursu.
yogurt.
etc.
0
Ley
(08.04.24)
Şimdi her şeyin kişiye etkisi farklı. Misal karbonhidrat yiyince kötü olan var, ben yemezsem kötü oluyorum.
Akşam belli saatten sonra yenilen yemeğin salata olması tabiki az kalori, az carb sebebiyle genel olarak kişiye kilo vs kenara atsak bile daha iyi gelebilir. Ben akşamları vs diye bakmıyorum.

Son zamanlarda okumaya başladığım dan john her yemekte 7-8 farkli sebze yiyor. Ben de biraz onu takip ediyorum o konuda, buna ek olarak da yemek sonrası limonlu sıcak su içiyorum (bilimsel hiçbir kanıtı yok ama beni psikolojik olarak iyi hissettiriyor ve mide olarak da). Yani bazen plasebo etkisi bile yeterli olabiliyor.

Kısacası iyi hissediyorsaniz neden abartmis olasınız:)
0
logisticsmanager
(08.04.24)
1 senedir böyle yapıyorum ben de. Çok daha hafif oluyor. Enerjik oluyorum.
0
yenibirgüzelnick
(09.04.24)
(6)

sizce ne yapayım?

baldan kaymak
selam budapeşteliler,valide hanıma birkaç adet beyaz eşya aldım. ben ödedim mevzuyu kapadım.ancak valide hanım ısrar etti, kıramadım. hep yapıyorsun bu kez ödeyeceğim dedi ve tüm tutarı ödedi.içim rahat değil yine de ben kazanıyorum alırım yine. sizce ne yapayım?1) vermiş, aldın. bitti unut.2) bir k
selam budapeşteliler,

valide hanıma birkaç adet beyaz eşya aldım. ben ödedim mevzuyu kapadım.

ancak valide hanım ısrar etti, kıramadım. hep yapıyorsun bu kez ödeyeceğim dedi ve tüm tutarı ödedi.

içim rahat değil yine de ben kazanıyorum alırım yine. sizce ne yapayım?
1) vermiş, aldın. bitti unut.
2) bir katakulliye getirip geri ver. (böyle olduğunu anlarsa hiç almıyorsun diyerek iyice içerleyecek bir süredir yapıp almıyordum çünkü artık bende defans yapamadığımdan buralara geldik)

sonraki seferler için ne yapmalıyım? siz anne-baba yaklaşımında nasıl davranmaktasınız?
0
baldan kaymak
(08.04.24)
Eger annenin durumu bunu karsilayacak kadar iyi degilse yani zorlanarak odediyse bir sekilde parca parca da olsa geri ver.
Ama sana odeme yaparken zorlanmadiysa ve almamakta israrliysa belki baska sekilde verebilirsin; ornegin ceyrek altin filan alip al dursun kenarda diyebilirsin veya bozdurunca cok degeri dusmeyecek taki maki alabilirsin.
0
mor oje
(08.04.24)
Yine bir ihtiyacı olursa sen alırsın, ya da hediye alabilirsin.
0
rock n roll
(08.04.24)
1.
Ben bu durumlarda aliyorum cunku israr ediyor e tamam diyorum. Onlar da rahatsiz oluyor cunku. Bazilarinin annesi versin versin der bizimkiler boyle iste kiyamiyorlar paramiza.
Bi seye ihtiyacin olursa soyle ama diye israr ediyorum o da tamam diyor boyle takiliyoruz
0
Kittie
(08.04.24)
Beraber tatile gidin veya biriyle beraber onu gönderin, böyle jestler yapın, zamana yayın illa hemen karsilik vermek zorunda değilsiniz.
0
sanguine
(08.04.24)
bilezik al, lazim olursa alirim de. win win.
0
Ley
(08.04.24)
Benim annem babam da benden para almaz. Her memlekete gidişte olay olur bu mevzu. Babam kızının baba evinde markette bile bir kuruş harcamasına razı değil. Damadına da harcatmıyor.

Ben anneme arada bir güzel hediye alarak vicdanımı rahatlatmaya çalışıyorum. Altın filan.
0
yenibirgüzelnick
(09.04.24)
(9)

Kategori bulamadım biraz duygu karmaşası

bana da mi lolo
Merhaba. 2015 yılıydı sanırım bir arkadaşımın annesinin şirketine internet sitesi yaptım. Yaşım küçüktü ve ergendim, biraz girişimcilik hevesiyle güzel bir site yaptım. O zamanlar arkadaşıma da annesine de ismimi misal veriyorum Berk olarak tanıtmıştım. Site tuttu, kadın dokuz yıldır siteden inanılm
Merhaba. 2015 yılıydı sanırım bir arkadaşımın annesinin şirketine internet sitesi yaptım. Yaşım küçüktü ve ergendim, biraz girişimcilik hevesiyle güzel bir site yaptım. O zamanlar arkadaşıma da annesine de ismimi misal veriyorum Berk olarak tanıtmıştım. Site tuttu, kadın dokuz yıldır siteden inanılmaz ekmek yedi. Bu süre boyunca bana da çok paralar gönderdi ama hiç yüzyüze gelmedik. Yakın şehirlerdeydik ama ben üniversiteyi bitirdim, iş sahibi oldum, evlendim. Velhasıl şimdi o kadının olduğu şehre bu yaz yerleşeceğim. Kendisinin bir erkek çocuğu yok ve dokuz sene içinde o da yaş aldı takdir edersiniz. Durumumdan haberdar olmuş ve gel işi sen devral diyor. Ama yıllardır bana Berk diye sesleniyor. :/ Velhasıl iş resmiyete dönerse, yaz tatilinde kendisiyle çalışmayı düşünüyorum ama gerçek adımın misal veriyorum Abdulkerim olduğunu kadına nasıl itiraf edeceğim…

Arkadaşım dediğim kızıyla iletişimim kalmadı, kendisi gerçek adımı biliyordu ama söylediğim isimle de hitap ediyorlardı. Velhasıl annesi de ilk ne duyduysa öyle gitti. Dokuz yıldır bir şey demedim. Böyle saçma bir çıkmazdayım…
0
bana da mi lolo
(07.04.24)
Gençken arkadaşlar arasında bana böyle sesleniyorlardı ama gerçek adım şu deseniz olmuyor mu? Şaşırmayın diye söylüyorum falan diye eklersin. Kadının kızıyla hala iletişimi vardır herhalde. Şüphelenirse arayıp ona da sorar.
0
gnosis
(07.04.24)
Boşu boşuna dert etmişsiniz. "Ya o zamanlar çocuktum kendime Berk dedirtiyordum aslında adım Muhittin" diyip geçiverin ne olacak.
0
pispinti
(07.04.24)
Arkadaşlar öyle sesleniyor ama gerçek adım abdulkerim
0
abuzer
(07.04.24)
İşte sorun kadınla dokuz senedir telefon üzerinde görüşüyoruz hep o isimle sesleniyor. Madem farklıydı ismin dokuz senedir sana ödeme yapıyorum insan düzeltmez mi demez mi?
0
🌸bana da mi lolo
(07.04.24)
Dokuz senedir ödemeyi elden mi yapıyordu? kısmını anlamadım ben.
0
Mirket
(07.04.24)
Dert etmeye değmez.
Berk diyen de oluyor ama asıl adım apo diyeceksin. Garip bir durum yok. Dedesinin adını Mahmut bilirken öldüğünde Osman olduğunu öğrenen arkadaşım vardı avsnsbsj
0
yenibirgüzelnick
(07.04.24)
Size parayı nasıl gönderiyordu yani mesela bir hesaba gönderiyordu ve o hesap sizin isminizle kayıtlı mı?

Benim kardeşimin bir arkadaşının asıl ismini söylemeyip başka bir isim söylüyorlar. Ben de öğrenince değişik geldi ama saçma bulmadık.
0
sevilen progressive türkücü
(07.04.24)
nüfus kaydındakinden farklı isim kullanan kişi sayısı tahmin ettiğinden fazla. hele çok demode bir ismin varsa hiç çekinme. "benim ismim nüfusta ... ama ben hep berk'i kullandım" dediğinde herkes anlayışla karşılar. hatta niye değiştirmedin diye bile sorabilir, isim değiştirmek çok kolay çünkü eskisine göre.
0
hrskrs
(07.04.24)
Eski iş yerimde de vardı. Biz ismini Ayşe biliyorduk, kimlikte ayşeydi. Ama tüm akrabaları Fatma diyordu. Olabiliyor böyle bir şey. Çok sorun edilecek bir şey değil. Arkadaşınız da biliyormuş madem. Ondan teyit edebilir. Ödemeyi nasıl aldığınızı ben de anlamadım ama.
0
elorelia
(08.04.24)
(16)

Yemek kartınıza ne kadar yatıyor?

ananiyimioguz
İl ve tutar şeklinde yazar mısınız?İstanbul - 5000
İl ve tutar şeklinde yazar mısınız?


İstanbul - 5000
0
ananiyimioguz
(01.04.24)
remote -250 günlük. nakit ödeniyor.
0
jelly bear
(01.04.24)
Yani aylık 5500 mü
0
🌸ananiyimioguz
(01.04.24)
aylık değil günlük hesaplanır, o ayda kaç iş günü varsa onun üzerinden.

genelde 22 gün vardır.
0
benaslinda
(01.04.24)
Tamam işte 22 gün olarak düşünüp söyleyin da. 5500 yapıyor işte yormayın insanları yoruldum vallahi yoruldum. Bize her ay aynı yatıyor, aylık hesaplanıyor.

Diyorsanız ki öyle doğru sonuç çıkmaz, günlük çalışanlar da var, tamam hadi günlük yazalım.

İstanbul - 230
0
🌸ananiyimioguz
(01.04.24)
istanbul-40 tl (evet yazıyla kırk lira)
0
akiskan
(01.04.24)
istanbul - 275 günlük
0
pide
(01.04.24)
istanbul, 6000
0
gabe h coud
(01.04.24)
İstanbul - günlük 225 x remote çalışılan gün sayısı
0
arenas
(01.04.24)
ankara - 6500
0
summerjam0306
(01.04.24)
ben türkiye'de çalışmadım ama staj yaptım. orada da aylık hesaplanırdı; günlük değil. isterse ayda 10 iş günü olsun, isterse 25 iş günü. her ay aynı para yatardı.
tabii sene 2013'tü, o sebeple burada yazmam saçma olur miktarı.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(01.04.24)
Aylık 5500 yatıyor, remote.
0
mirty
(01.04.24)
Günlük 220 diye biliyorum. İstanbul.
0
put it in your appropriate place
(01.04.24)
Günlük 215 ama sadece home office çalışılan günler
0
meraklitursucu
(01.04.24)
Ankara - 250 - remote
0
yenibirgüzelnick
(02.04.24)
Ankara - 8800
0
plutongezegendegilmi
(02.04.24)
istanbul aylık 4500
0
nesenbilneben
(02.04.24)
(12)

Poğaçalarım niye pufidik pufidik olmuyor

yenibirgüzelnick
Bir sürü açma ve poğaça tarifi denedim internetteki en popülerleri özellikle. Tüm malzemeleri aynı ölçüde kullanıyorum. Benimkiler hep hamur gibi ağır ağır oluyorlar. Hiç pufidik değil insanın boğazında kalır taş gibi mideye oturuyor. Nerde hata yapıyorum? Kuru mayada sıkıntı olabilir mi toptan fazl
Bir sürü açma ve poğaça tarifi denedim internetteki en popülerleri özellikle.
Tüm malzemeleri aynı ölçüde kullanıyorum.

Benimkiler hep hamur gibi ağır ağır oluyorlar. Hiç pufidik değil insanın boğazında kalır taş gibi mideye oturuyor.

Nerde hata yapıyorum? Kuru mayada sıkıntı olabilir mi toptan fazlaca almıştım skt geçmemiş ama az kalmış.
0
yenibirgüzelnick
(27.03.24)
Mayayı önden ılık su/süt ve şekerle karıştırıp biraz bekleterek sağlamlığını kontrol edebilirsiniz. 10-15 dakika (ortam soğuksa uzun sürer) hâlâ aynı duruyorsa maya ölmüştür, çöp olur. Babardıysa üzerine un, tuz, neyse diğer malzemeleri ekleyip devam edersiniz.
(Edit: Su/süt çok sıcaksa mayayı öldürür, 40-42C civarında kullanmanız lazım. Tuzu çok erken eklerseniz o da mayayı öldürür.)

Maya meselesi tamam. Onun dışında ,denediğiniz tariflerden birini paylaşır mısınız, ölçülere bakalım. Gram değil de hacimle ölçü veriyorsa unu fazla koyuyor olabilirsiniz. Ya da hamur toplanmıyor diye fazladan un ekliyor olabilirsiniz. Ya da mayalanmayı yeterince uzun tutmuyor olabilirsiniz. Fazladan un eklememek ve tarifteki süreyi ciddiye almadan mayalamak lazım. (Ortam sıcaklığı ve havadaki nem mayalanmayı etkiler.)
0
kobuzchu kiz
(27.03.24)
undan una da fark edebiliyor, farkli marka un denediniz mi?
0
tuborg yesili
(27.03.24)
Yukarıdaki tavsiyelere ek olarak hamurun yumuşak olması önemli, hamur yumuşak olmazsa poğaça da sert oluyor. Bazen tarifteki ölçüler tutmuyor ununu biraz daha az koyup deneyebilirsiniz, ele yapışıyorsa elinizi sıvığa bandırıp şekillendirebilirsiniz
0
blonde redhead
(27.03.24)
Neredeyse aynı şeyden bahsetmişim gerçi pardon :) nefisyemektarifleri’nde en popüler tarifler güzel oluyor ek olarak. Afiyet olsun
0
blonde redhead
(27.03.24)
3 Seçenek var
-Unda problem vardır.
-Mayada problem vardır.
-Sende problem vardır.

Bir seferinde 3 harfli marketlerden birinin kendine has markasından aldığım unla yaptığım ekmekler hiç kabarmamıştı.
Yine bir seferinde 10 lu maya paketi almıştım. SKTne çok zaman olmasına rağmen o mayalarla yaptığım ekmekler hiç kabarmamıştı.
Ek olarak, kepekli, katkılı, tam buğday vs unlar kullanıyorsan onların kabarması da sıkıntılıdır.
0
Mirket
(27.03.24)
yoğururken sıkıntı yaşıyo olabilirsin
0
jelly bear
(27.03.24)
@kobuzchu kiz, galiba mayayı çok ılık süt olmadan karıştırıyorum. Sütü buzdolabından çıkardıktan 2 3 dakika sonra kullanıyorum ondan mı acaba?

Nefisyemektariflerinden yapmıştım en son.

@jelly bear, hamur makinesinde yoğuruyorum. Elle yoğurmak daha mı iyi olurdu?
0
🌸yenibirgüzelnick
(27.03.24)
Sütün/ suyun mutlaka ilik olması gerekir. Öteki türlü maya aktiflesmiyor. Dolayısıyla hatanız buradan kaynaklanıyor büyük ihtimalle. Kullandığınız her şey ilik olmali.

Onun dışında unun ölçüsü, hamura hemen tuz eklemek vs gibi faktörler de etkiliyor.

Tepsi mayalanmasi yaptırmak da önemli.
0
fraise
(27.03.24)
Hanimla konuştum, sütün ılık olması lazım, 30 derece civarı max 40 derece olmalı diyor mayayi aktive etmek için (benim hanım biraz işin profesyonel tarafında yabancı olduğu için her şeyi gramaj ve derece ile yapıyor).

Hamurun iyi yoğurulur yoğurulmadigini da sordu (10 dk civarı) bir de annemlerin yaptıklarını görünce fırını önceden ısıtıp ısıtmadiginizi da :)
0
logisticsmanager
(27.03.24)
Hamur yaptığınız kap da ılık (oda sıcaklığı) olmalı.

Hamur makinesine ılık su koyup ısıttıktan sonra yoğurmayı deneyin.
0
alfired
(27.03.24)
püf noktalarını herkes yazmış. ama şunu belirtmek isterim. "puf puf" referansınız pastane poğaçaları olmasın. onlar pufidik olsun diye endüstriyel katkılar, yağlar kullanıyorlar. mesela siz tereyağı, hiç olmadı margarin kullanıyorsunuz, pastaneler "biskin" diye bir şey kullanıyor. ev tipi market malzemeleriyle ne yaparsanız yapın pastane poğaçası yapamazsınız, bilginiz olsun.
0
kibritsuyu
(27.03.24)
Herkese çok teşekkürler. Sanırım hatam ılık kullanmamak olmuş. 30 derece deniyor hatta benimkiler 10 bile olmadan kullanmaya başlıyorum. Buzdolabından çıkarıp iki dakika bekletip kullanıyordum.

İlk fırsatta deneyeceğim :)
0
🌸yenibirgüzelnick
(28.03.24)
(10)

Hastanenin tekrar para istemesi? Kim haklı?

dejame
Dün eşim bir kaza geçirdi, ayak bileği çok kötü burkuldu. En yakın hastaneye yetiştirdik, işimiz bitti ve çıktık. Doktor rapor yazmadı, eşim de yarın belki taksiyle giderim diyerek rapor istemedi. Ek ders parasına ihtiyacı var, rapor alırsa bu para kesilecek, ne kadar ısrar etsem de ikna edemedim.Bu
Dün eşim bir kaza geçirdi, ayak bileği çok kötü burkuldu. En yakın hastaneye yetiştirdik, işimiz bitti ve çıktık. Doktor rapor yazmadı, eşim de yarın belki taksiyle giderim diyerek rapor istemedi. Ek ders parasına ihtiyacı var, rapor alırsa bu para kesilecek, ne kadar ısrar etsem de ikna edemedim.

Bu sabah durumu çok kötüydü. Rapor almak için aynı hastaneye gittik, durumu belirttik. Daha gece oradaydık fakat acil doktoru bir şey yapamayacağını, tekrar para ödeyerek ortopedi servisine başvurmamız gerektiğini, doktorun ancak gerek görürse rapor verebileceğini söyledi.

Biz de mecburen tekrar taksi çağırdık, daha uzaktaki sağlık ocağına gittik ve rapor aldık artık.

Peki tüm özel hastanelerde durum böyle midir, yoksa tamamen haksız bir şey mi yapmış oldular?
0
dejame
(26.03.24)
yani mantıklı gibi hocam. dün gece rapor istemeyip işleminizi sonlandırmışsınız. bugün sizi bir doktorun görüp rapor yazabilmesi için sistemden muayene girişi yapmaları gerekiyor. e muayene de ücretli.

yapabilirler miydi? isteseler belki ama yapmadılar diye de suçlayamayız sanırım. ticarethane orası malum.
0
brkylmz
(26.03.24)
12 saat içinde tekrar acile giderseniz giriş açılmaz. Önceki kayıt üzerinden istediği işlemi yapabilir.para ödenmez. Ağrılarım arttı şişti vs dediğinizde önceki işleme ek ilaç, rapor veya acil bir durum için icabçı doktor ile iletişime geçebilir.

Fakat acil doktoru rapor yazabilme yetkisinde mi onu bilemem veya böyle bir topa girmek istememiş olabilir.
0
janavarorion
(26.03.24)
Aciller için bir şey diyemem fakat normalde polikliniklerde 3 gün içerisinde başvuru yaptığınız her şey kontrol muayenesi olarak geçmek zorunda. Yani tekrar tekrar para verilmemeli. Bununla ilgili il/ilçe sağlık müdürlüğüne ilgili hastaneyi şikayet edebilirsiniz.

Sizle pek ilgili değil fakat özel hastanelerde herhangi bir ücret öderken mutlaka ama mutlaka “detaylı fatura” isteyin. Yok kâğıt bitti, yok muhasebeci izinli, yok yan yattı çamura battı tarzında hareket ederler detaylı fatura isteyince. Size detaylı faturayı verince ödediğiniz ücretle fatura toplam tutarımı karşılaştırıp soluğu il/ilçe sağlık müdürlüğünde alın ve şikayet edin. Kurumsal olsun olmasın ülkemizde özel hastaneler tutturabildiğine ekstra ücret eklemeye çalışır. Oysa bakanlığın ve sgk’nın belirlediği kurallar doğrultusunda “sut fiyatları” üzerinden ücret almak ZORUNDALAR.
0
ulukayin
(26.03.24)
Bana da söyledikleri mantıklı geldi. Sonuçta özel muayene olup parasını vermemişsiniz. Acilden girip işlem yapılmış.

Dolayısıyla acil doktoru değil bu sefer normal alandaki doktor tekrar bakacak. Tekrar kayıt istemeleri bana göre normal.
0
drako
(26.03.24)
Yanlış yok görünüyor. Dünkü tıbbi kayıt sonlandırılmış, dosyanız kapanmış. Acil serviste dosya uzun uzun açık kalmaz zaten. Yeni başvuru yapmanız gerek
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(26.03.24)
Kontrol kaydı açılabilir. Neden kontrol kaydı istemediniz?
Ağrım geçmedi gidemedim işe bu ağrı normal mi diye kontrole geldim.
Gece acile gelip gündüz poliklinikte uzman doktora çok muayene oldum ben. İcapçı doktor diyorlar o doktor kim ise o gün acilin hastalarına o bakıyor. Rapor için değil tabii de şikayetim devam ediyor sonuçta. O gün işe gidemediysem rapor da alırım bu normal ki.

Hatta oğlanı götürdüm geçenlerde. Geçen hafta yine gelmişsiniz diye kontrol kaydı açtı kendileri para almadılar.
0
cilekli pasta
(26.03.24)
kontrol diye kayıt açabilirdiniz, yanlış hatırlamıyorsam o da ücretli ama daha düşük ücret
0
efruz
(26.03.24)
her dr farklıdır. dün geceki drun hastasının işini şu andaki dr yapmaz.
0
mikahakkinen
(26.03.24)
Kontrol kaydı açsın diyen arkadaşlar yanılıyor çünkü siz normal muayene olmamışsınız. Poliklinik muayenesinin kontrolü olur acilin olmaz. Acilden bir kez giriş yapıp dosyayı neticelendirdiyse tekrar işlem yapamazsın.
Hastane haklı çünkü sıfırdan muayene açacak.
0
yenibirgüzelnick
(26.03.24)
@yenibirgüzelnick 12 saat içinde tekrar acile giderseniz ücret alınmadan tekrar muayene olabilir, reçete yazdırabilirsiniz
0
janavarorion
(26.03.24)
(12)

Tanıştığım kızların neden hep Ruh Sagligi gecmisi var?

dapda
35 yasimi geride bıraktım, son 7-8 senede kaç kişi ile gorussem, date gerçekleşse hep bir ruh sağlığı hastanesi geçmişleri var..Geçmişte 2 kız arkadaşım intihar girişiminde bulunmustu, birisi maalesef başarılı oldu. Ve ben artık böyle insanlarla tanışmak istemiyorum. Kafa olarak sağlıklı bireyler ci
35 yasimi geride bıraktım, son 7-8 senede kaç kişi ile gorussem, date gerçekleşse hep bir ruh sağlığı hastanesi geçmişleri var..

Geçmişte 2 kız arkadaşım intihar girişiminde bulunmustu, birisi maalesef başarılı oldu. Ve ben artık böyle insanlarla tanışmak istemiyorum.

Kafa olarak sağlıklı bireyler cidden yok denecek kadar azaldı mi?
0
dapda
(23.03.24)
klasik cevap olacak ama bu ülkede yaşayıp mental sağlığı iyi olan birisi var mı? kadınlar erkeklere göre daha baskı altında ve psikolojik anlamda daha çok zarar görüyorlar. ve tabi ilişkilerinde verdikleri yanlış kararlar da buna neden oluyor.
0
false pretension
(23.03.24)
Tanıştığınız kadınların hepsi sorununun farkında ve çözüm aramaya çalışıyor gibi gözüküyor.

Asıl tehlike benim bir şeyim yok diyerek, sorunlarının farkında olmayanlarda.
0
biryazgünü
(23.03.24)
Belki sen de sağlıklı değilsindir haberin yoktur. Kendinde bir problem görmüyorsundur ama bir uzman degerlendirse bir sürü şey çıkar belki. Yanlış anlama, sataşma anlamında demiyorum gerçekten olabilir yani. Hepimizde olabilir sıkıntılar farkında olmayabiliriz.
0
rock n roll
(23.03.24)
Diğer sebepleri bir yana koyuyorum. Erkeklerin ve kadınların mevcut/zorlu şartlara zihinsel adaptasyondaki farklılıkları şu bu konuları ayrıca tartışılır.

Bence ülkenin tamamının ruh ve sinir hastalıkları problemi var. Erkeklerde gerek "ileride boşanma sürecinde aleyhimde kullanılır" gerek de toplumun erkeklerden beklentisi yüzünden "elalem ne der?" endişeleri olduğu için yumurta kapıya dayanana kadar (hatta bazen o zaman bile) bu konuda destek almaya gitmiyorlar. Kadınlar ise daha açık bu konuya. O yüzden onlar destek alıyor ve destek alanlara rahatça denk gelebiliyorsun.
0
nawar
(23.03.24)
abuk subuk tiplerle takılıp yaşadıklarını kaldıramıyorlar..
0
tabudeviren
(23.03.24)
Türkiye'de narsist, egoist, para düşkünü, ilgi budalası, kendini beğenmiş olmayan aklı başında kadın kaldı mı? Erkeklerinde geri kalır tarafı yok orası ayrı bir konu aslında toplumca iyi durumda değiliz. Ruh sagligindan antidepresan kullanımını kastetmediginizi düşünüyorum. Genel olarak son dönemlerde kadınlarda "istediğimi yaparım özgürüm" havası var bu algı özellikle sosyal medyadan pompalanıyor ve birbirlerini sürekli bu yönde motive ediyorlar ama aslında ortada reaksiyon göstermeleri gereken bir olguda yok aslında kendi kendilerine bir havalara giriyorlar disarindan çok komik ve kompleksli duruyor. Bir erkek olarak sokakta dikkat çekmek için çıplaklık seviyesinde gezen
(caddede çıplak gezen ruh hastası kadın gibi) sağı solu dövmeli kadınlar çok itici ve düşündürücü geliyor acaba diyorum küçüklüklerinde ne tür travma yaşadılarda bu tarz ilgi budalası hareketlerle kendilerini teşhir ediyorlar bu tarz kadınlardan özellikle uzak durmakta fayda var ilgi budalalığı narsizmin ve kişilik bozukluğunun bir göstergesidir.
0
doharkoman
(23.03.24)
kendi felsefemi yazayım: bir şey çok fazla oluyorsa sorunu kendinde ara. Yani karşına hep öyle insanlar çıkıyor olamaz bence, ama "senin hoşlandıkların, dikkatini çekenler" hep öyle insanlar olabilir. Bu da senin tercihlerinle ilgili. Atıyorum çok tutarlı psikolojisi olanlar sana sıkıcı mı geliyor, bunu bir çöz.(belki de bir psikologla konuşarak:)
0
nhk ni youkosu
(23.03.24)
"normal" olamayan insanlar biraz "delice" seyler yapmaya yatkinlar bu durum sana heyecan veriyor olabilir. eksideki profiline bakayim dedim. bir kiz arkadasinla birlikte tanimadiginiz birinin dügününe gidip dans etmissiniz.
2017 yili yani 28 yasindasin. bu 16-20 yasinda insanlarin yapacagi bir cilginlik degil mi aslinda? karsindaki insan bunu sana yaptirtiyor. sen bu cilginligi, instabiliteyi ask saniyor olabilir misin?

intihar eden kiz arkadasina cok üzüldüm. intihar girisimi erkeklere oranla kadinlarda düsük. istatiksel olarak karsilasmasi düsük olasikli insanlarla yakin temas kuruyorsun. sen bu tip insanlardan hoslaniyorsun bence.
0
robert bosch
(23.03.24)
Çünkü kadinlar hayatlarini bireysel degil, erkek odakli yasarlar. En introvert olan bile böyle. Dolayisiyla seninle tanismadan evvel tanistiklari bir erkek daima oluyor ve ondan olumsuz etkilenip, travma sahibi oluyorlar.
0
Yourcousinmarvinberry
(23.03.24)
nhk ni youkosu+1 sayko kizlari cekici buluyormussunuz. bir arkadasimi hatirlatti bu durum. kisi kendinden daha dusuk profil, nisbeten tecrubesiz ve maddi olarak kendinden daha alt, daddy/family issues olan kadinlardan hoslaniyor daha ait hissediyordu ve o kisilere maddi manevi ailesiymis gibi her detayina karsi sorumluluk hissedip yardimci oluyordu(genelleyebilecek kadar ornek var). bu sekilde karsi tarafin kendine daha iyi baglandigini soyluyordu(ipler elimde) siz de belki ruh hastasi insanlara iyi geldiginiz icin iyi bi tatmin duygusu yasiyorsunuzdur. bunun sebepleri ve cozmek isteyip istemediginizi dusunebilirsiniz
0
ala09
(24.03.24)
İlişki aradığın yeri çevreyi değiştir ruh sağlığı bozulmamış insan bulmak zor lakin dating app veya sosyal medyadan biriyle tanışıp ilişki yürütmek nerdeyse imkansız zaten. Gece kulübüne barlarda takılmayan her gün story atmayanlar da var ama siz de kendinize böyle tipleri çekiyorsanız bence aynada ufak bi eleştiri yapın
0
olaylar olaylar
(24.03.24)
senin ilgini çeken kızlar öyle. bu durumdan hoşlanmıyorsan profesyonel destek alıp altında yatan nedeni bulabilirsin.

aynı şey tüm kızlar x, tüm erkekler y diyenler için de geçerli. milyon çeşit insan içinden size hep o tipler denk geliyorsa siz onlarla muhatap olmayı özellikle istiyorsunuz demektir. istisnasız hem de.
0
yenibirgüzelnick
(27.03.24)
(6)

Bacaklarda Sebepsiz Morluklar

mondayboredom
Merhaba. Bacaklarımda sebepsiz yere ağrısız morluklar oluşuyor, hatta çoğunlukla aynı yerlerde oluyor. Annemde de babamda da diyabet var bu arada. Onunla ilgili olabileceği aklıma geldi. Doktora gideceğim ama benzer durum yaşayan oldu mu hiç sebebi ne olabilir?
Merhaba. Bacaklarımda sebepsiz yere ağrısız morluklar oluşuyor, hatta çoğunlukla aynı yerlerde oluyor. Annemde de babamda da diyabet var bu arada. Onunla ilgili olabileceği aklıma geldi. Doktora gideceğim ama benzer durum yaşayan oldu mu hiç sebebi ne olabilir?
0
mondayboredom
(22.03.24)
Kadınsan genelde kadınlarda sebepsiz morluk olabiliyor. Bende de çok oluyor bir sürü doktora gittim bir şey çıkmadı kadınlatda oluyor dediler.
0
yenibirgüzelnick
(22.03.24)
Kardeşimde var aynı durum. Aynı durum derken morluklardan bahsediyorum ama morluğun kırk ayrı sebebi olabilir bilemem tabi. Ayrıca ağrı da oluyor. Varis dedi doktorlar hatta ameliyat oldu.
0
pianeta
(22.03.24)
eşimde bazen oluyor dolaşım sorunları diyorlar kendiliğinden geçiyor
0
basond
(22.03.24)
siz doktora görünün düzenli çıkıyorsa ihmal etmeyin, eğer el üzerinde de çıkıyorsa bu morluklar bugün doktora gidin.
0
eja
(22.03.24)
Bende de oluyordu zaman zaman. Doktora da gittim ama bir sey cikmadi. Benical vb soguk alginligi ilaclari yapabiliyor demisti bir doktor. Dogrulugunu bilemem tabii ama siz yine de doktora gidip bir baktirin.
0
mor oje
(22.03.24)
Ben çok açık tenliyim, derim de yapısal olarak kanamaya yol açacak denli ince. Belki sizde de öyle bir durum olabilir. Antidepresan ilaçlar, doğum kontrol hapları kılcal damar çatlaklarına sebep olabilir demişti doktorum. fark etmeden pantolon, kalın çorap üzerinden sert kaşımış olabilirsiniz. Ama bunlar sadece doktorculuk oynamak. Muhakkak iç hastalıkları uzmanına muayene olun. Gerekli tetkikler yapılsın içiniz de rahat etmiş olur
0
Sakinolmamlazim
(22.03.24)
(39)

Evlilik ve tükenmişlik hissi, boşanma düşünceleri, tavsiye..

ustapasta
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş ki
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş kişiler (özellikle kadın) özelden yazarsa ne güzel olur.

Yaş 33, 5 yıllık evliyim. Eşimle severek evlendik, hala da seviyorum. Güvenilir, merhametli, iyi kalpli bir insan. Neşeli çocuk ruhlu biri, ailem de onu kendi çocuğu gibi sever. Sorun ne diyecek olursanız, sorun 5 yıl geçmesine rağmen hala oturmayan bazı şeylerin beni artık tüketmiş olması. Her şey ama her şeyin benim ittirmemle, benim iknamla yapılması. En basitinden, ikimiz de çalışıyoruz ve haftasonları 1 gün temizlik yapılması gerekli. Bunun için hala her haftasonu mutlaka bir gerginlik olur. “Ben bugün yapmayacağım sen kendi payına düşeni yap. Ben yarın yaparım. Şu zaman yaparım bu zaman yaparım.” İşten geliyorum o içerde yatarken ben yemek yapıyorum yiyoruz (yemek bende, bulaşık onda). Mutfakta bulaşıklar gece saat 10 11’e kadar bekler kokar. “Biraz yatayım yapıcam, yoruldum, maça gideyim gelince toplicam.” Her şey bir savaş evde. En basic rutinler bile devamlı gerginlik sebebi. Haftasonu temizliğimizi iki üç saatte halledip güle oynaya bir yere çıkamıyoruz. Kavga edip bozuşuyoruz ve tüm haftasonu evde küs geçiyor bazen. Böyle günlerde kendimi camdan atasım geliyor ruhum daralıyor. Onun çok da umrunda olmuyor. Karşımda 36 yaşında bir erkek değil de, annesi tarafından devamlı dürtülen 15 yaşında bir ergen var gibi hissediyorum. Bunlar basit örnekler ama demek istediğimi anlamışsınızdır. Hiç bir iş yapmadan yatarsak ondan iyisi yok, o zaman kavga etmeyiz. Sarılıp yatmak ister bütün gün.


Eşim çocukları çok seviyor, ben de istiyorum 10 aydır çocuk deniyoruz ancak henüz olmadı. Her ne kadar temas bağımlısı olsak da bu biraz şefkat ağırlıklı olmaya başladı, cinsellik çok çok seyrekleşti. Ovulasyon günleri dışında nadiren beraber oluyoruz. Belli günlerde olunca vazife gibi oluyor, kendimi çok kötü hissediyorum, istek duyamıyorum. Bunu onunla birkaç kez konuştum, bari şu ovulasyon günlerinde biraz beraber zaman geçirsek, biraz romantik bir ortam olsa da ben kuluçka makinesi gibi hissetmesem. Ama bir türlü aşamadık, tamamen tatsız isteksiz, çocuk yapmak üzerine yaşanan bir eyleme döndü. Açık açık ona cinsel yaşamımızdan inanılmaz mutsuz olduğumu söyledim. Güzellikle söyledim olmadı, kavga ettim olmadı. 60 yaşında bir çiftin yaşamı bizden iyidir, inanın artık uğraşmıyorum ve geçtim bu konudan.


Gelelim bugün kopan kavganın sebebine. Bu ay doktora gittim ve birkaç gün ovulasyon takibi yapıldı. Pazartesi yumurtlama gördü ve üç gün birliktelik olmasını önerdi doktor. Pazartesi yaptık iyi hoş. Salı yani dün akşam eve geldik, yemek faslı. Sonra aslında haftasonu yapması gereken fakat yine ertelediği bazı ev işlerini yaptı. Sonra dışarı terziye gitti, çıkmışken biraz arkadaşlarının yanına uğradı ve 22.30 civarı eve geldi.


Ben bu arada haftasonu memleketten topladığımız bazı taze otları ayıklayıp haşlayıp buzluğa atmakla meşguldüm. Amk otları tam gününü buldu fakat ertesi güne kalsa artık bozulacaktı. Uzun da bir iş. Neyse benim saat 00.30 gibi işim bitti. Bu arada salonda yatıyor, asla gelip yardım teklif etmiyor. Ovulasyon var değerlendirmemiz lazım, zaten saat geç olmuş. Yardımın dokunmasa bile gel, napıyosun canım de, bi ilgilen. İşim bitti salona geçtim yatıyor, eline sağlık dedi yanıma gelsene dedi. Gerçekten o kadar istemedim ki o an, duşa girip yatıcam dedim ve gittim, çıktığımda uyumuştu. O gece bir şeyler yaşanacaksa o akşam biraz daha ilgili olunmasını, moda girilmesini istiyorum, çok mu abes bir şey istiyorum ki?


Bu sabah kalktık, modum düşüktü. En değerli gün boşa geçmişti çünkü. Noldu diye sorduğunda kavga koptu. Beni suçluyor, bütün sorun akşam sana mutfakta yardım etmemem mi diyor. Bendeki birikmişliği asla ama asla anlamıyor, kaç kez anlatmama rağmen. Gece seni yanıma çağırdım gelmedin diyor. Artık vazife gereği yapılan randevulu ilişkilerden de sıkıldığımı söyledim. Ovulasyon zamanında da biraz isteksiz yapıverelim idare et diyor. Sanki o günler dışında yapıyormuşuz gibi. İnanılmaz kötü kavga ettik, birkaç kez ayrıl benden o zaman dedi, bana çok ağır bir cümle kurdu hatırladıkça gözlerim doluyor. Benden ayrıl o zaman, kendini yaptırtacak birini bulursun çok meraklısın ya zaten dedi (elbette bu kelimelerle değil). İnanamadım, hiç bu kadar ağır cümleler kurmazdık kavga ederken.


Bu lafı yutamıyorum. Her ay aynı günlerde, her haftasonu aynı günlerde aynı konulardan kavga etmekten artık tükendim. Dışardan bakıldığında iyi bir çiftiz, ayrı ayrı bakıldığında belki de iyi insanlarız. Ne desem yapar, ama kendisi asla bir şey planlamaz. Kendi kendine bir fikir ortaya atmaz. Bütün erkekler mi böyle? Ne istedin de yapmadım diyor, çok basit, ben o da bir şeyler istesin istiyorum. Her şeyi düşünmek zorunda kalmak istemiyorum, biraz ipleri eline alan, bu kadar edilgen olmayan bir eş istiyorum. Gerek güzellikle gerek kavga ile kaç kere konuştuk. Hep dikkat edeceğim diyor ama olmuyor.


Bu akşam eve gitmeyi düşünmüyorum o ağır lafın üzerine. Boşanmak istiyor muyum? Bilmiyorum, ama eşimi artık bu haliyle istemediğimi biliyorum. Eskisi gibi olsun istiyorum. Ben hiçbir kavgada ayrılık kelimesini kullanmam ama o bugün birkaç kez söyledi. Ayrılmak öyle zor geliyor ki. Yeniden bir hayat kurmak, bütün rutinlerinden vazgeçmek, hayatın tepetaklak olması. Bu ruh haliyle bunlarla başa çıkamayacak gibi hissediyorum. Çift terapisi işe yarar mı bilmiyorum.


Her akşam evde boş boş yatarak geçirdiğimiz bir hayat, ben talimat verdikçe sorunsuz olan, duygusal olarak çok bir şey beklemediğim evliliğim. Bütün evliliklerin sonu bu mu? Erkekler bu rutin yaşamı sorun etmiyor biz mi ediyoruz? Şiddet yoksa aldatma yoksa her şey okey midir? Artık intihar eden insanların ruh halini bile anlayabiliyorum. Eskiden çok şaşırırdım, madem hayatından vazgeçecek duruma geldin, bari her yolu dene, ölümden kötü ne olabilir evden ayrıl aç kal sürün, olmazsa yine intihar edersin derdim içimden. Şimdi anlıyorum, insan bunlarla uğraşmayı göze alamayacak, savaşamayacak kadar tükenmiş oluyormuş. Uğraşmak istemiyormuş sadece bitsin istiyormuş. Ayrılmak istemiyorum, tüm bunlarla uğraşacak, aileme laf anlatacak, yeni bir hayata başlayacak gücüm yok. Tüm bunları göğüslesem bile boşanınca hayat daha mı iyi olacak, bunun garantisi yok. Ama böyle de o kadar mutsuzum ki.
0
ustapasta
(13.03.24)
hocam şöyle bir şey var, evliliklerin çok azı aradaki sevgi ve aşkın azalmasından dolayı bitiyor, daha çok böyle sorumsuzluklar ve hayatı paylaşmamak yüzünden bitiyor ve bir taraf tükeniyor

sizin kafanızı karıştıran şey "ama çok iyi bir insan, aileme ve çevreye çok iyi"

bu düşünce karar vermenizi zorlaştırıyor, ben böyle bir insanın değiştiğini görmedim, 50-60 yaşına gelip hayatının çoğu böyle angaryalarla harcanmış, tükenmiş çok kadın var

hocam bir de korunun bu çocuk konusunu hemen araya sıkıştırmayın, çocuğunuz olursa bu sorunlarınızın üstünü bir süre daha örtecek, çocuk büyürken zamandan da yemiş olacaksınız, çocuk bir adet sorumsuz ebeveyn ve bundan dolayı sürekli gergin ve öfkeli ebeveynin olduğu çok huzursuz bir evde büyüyecek, çocuk olunca eşiniz değişmeyecek, siz yine ev işleri, ev dışı sorumluluklar, çocuk bakım sorumluluğu hepsiyle tek başına uğraşmak durumunda olacaksınız

33 yaş çok genç daha, siz içinde bulunduğunuz koşullar yüzünden enerjisiz ve karamsar hissediyorsunuz, 40ındaki kadınlar hayatı yeniden yaşamaya başlıyorlar daha mutlu daha enerjik
0
grimavi
(13.03.24)
Öncelikle şunu söylemeliyim,

Bu olanları maalesef çoğu evli çift yaşıyor. Erkek ve Kadın versiyonu olarak azıcık farklılıklarla çoğu yerde duyuyorum bunları. Yaşayanlardan birisi de benim. Bu yaşadığınızın erkek tarafındayım.

Her şeyi denedim, profesyonel ve geleneksel olarak tüm tavsiyeleri yumuşak başla uyguladım. Olmuyor.

7 yıl sonra Bebek oldu, onun hikayesi de çok başka ama; takibi ve tedaviyi de ben kontrol ediyorum tabi ki. Yani size şunu desem anlarsınız, eşim ne zaman regl olacak bilmiyor ve takip etmiyor. Kendisi de mühendis bu arada. Makina sahasında imkansızı ürettirmeyi başaran kadın. Demekki böyle, evilik başka bir yetenek.

Boşanmak, bana da yorucu geldi. Tam ciddi kararlar evresinde bir sürü major değişiklik ve kayıplarım oldu. Saldım.

Amatörce ama çok doğru; olmayınca gerçekten olmuyor.
0
achilles
(13.03.24)
@edmond honda aslında hiçbir iş yapmıyor değil. Her şeyi yarı yarıya yapıyoruz, ama sorun bunu bir rutin olarak kabullenememesi. Hep benim söylemek zorunda kalmam. Herkesin işi belli, o yapmazsa ben elimi bile sürmem onun işine.

Dünyanın en sevgi dolu insanı bu arada, yeğenim bile ona bayılıyor çok güzel anlaşıyorlar. çocuk yaparsak sevgisiz asla kalmaz ama ev işleri büyük sorun olur. Bu beni de çok düşündürüyor. Sevmekle olmuyor, sevgi dolu ama tembel.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
en doğrusu minik darılmaları biriktirmemek. az önce bulaşık nedeniyle kavga ettiğin insanla sevişmek istemiyorsun. istediği kadar seksi olsun. bunu aklından çıkarma. senin için de öyle değil mi? güzel güzel konuşun. ikiniz de adım atın. birbirinizi yıpratmamak için elinizden geleni yapın. umarım düzelirsiniz ama ayrılmak dünyanın sonu değil. bazı kalıplara girmek zorunda değilsin. evlilik kutsal değil.

edit: imkanınız varsa haftada bir iki kez yardımcı tutun. öncesindeki gün bulaşık temizlik yapmayın, onları da yapar. haftada 2 gün dışarıdan söyleyip bulaşık çıkarmadan işinizi halledin. bir gün arkadaş aile ziyareti yapın. bir gün de dışarıda yiyin :) haftada bir iki günden fazla evde yemek yapmayın. o kadar büyük dert olmaz. eşin bu ve bunu değiştiremezsin. belki orta yolu bulabilirsin. istiyorsan.
0
gabe h coud
(13.03.24)
evli değilim hiç olmadım. o yüzden evlilikle ilgili yerlere girmicem, yaşayanlar daha iyi bilir. ama şunu görmek zor olmasa gerek, şimdiden böyle olan bir adam çocuk olunca sizce kendiliğinden sorumluluk üstlenip de çocukla ilgilenir mi? sizi rahat ettirir mi? yoksa siz 'iki' çocukla uğraşırken heder mi olursunuz? bence cevap ortada. bu senaryoda evet çocuğa da yazık olur ama bence yazığın en büyüğünü kendinize etmiş olursunuz. 33 yaşında böyle hissetmek normal değil, bunu ömrünüzün geri kalanına da yaymayın, bu adamdan çocuk yapmayın.

bu ruh haline girmek mutlak son değil, normal değil, doğal değil, herkes böyle olur evlilik böyledir vs diye bir şey yok, yaşadıklarınız düzeltmeniz gereken şeyleri gösteriyor, kabullenmeniz gerekenleri değil. çocuk fikrinden vazgeçip ilişkinizi değerlendirip iyileştirmeyi deneyebilirsiniz, bunun için çift terapisi iyi olabilir. ama işe yaramazsa da gencecik bi insansınız ayrılıp çok da güzel fıstık gibi yaşarsınız, hem de büyük küçük kimseye annelik veya hizmetçilik etmeden.. savaşacak da bir şey yok. düzgün bi insansa zaten ayrılırken sorun yaşamazsınız. çevreniz dar kafalı değilse sonrası da sorun olmamalı. milyonlarca bekar var, nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşayacaksınız. maaşınız varsa kendinize göre evinizi tutuyorsunuz ve sadece kendi mutluluğunuzu dert ederek keyifle yaşamaya başlıyorsunuz. çok güzel oluyor valla, istediğinizde istediğinizi yapıyorsunuz, kimseye hesap vermiyorsunuz, rica minnet iş yaptırmıyorsunuz, laf anlatmıyorsunuz, caz trip çekmiyorsunuz, başkasının derdiyle hantallığıyla uğraşmıyorsunuz, sadece kendinizi düşünüyorsunuz falan şahane bi hayat. daha heyecanlı ilişkiler de yaşayabilirsiniz, size kalmış, istemeseniz de yaşamazsınız, kafanız rahat oh mis. teknik ve halledilebilecek zorluklara takılıp hayatı kaçırmayın, içinde bulunduğunuz ruh halinde olumsuzluklara odaklanmanız normal, ama yaşayınca ya niye daha önce yapmamışım diyeceksiniz sadece. kendinizi sonunu bildiğiniz bu yorucu hayata hapsetmeyin. kendiniz için yaşıyorsunuz, iyileştikçe bunu daha iyi görür insan, iyileşmeye odaklanın.

hiçbirini yapmıyorsanız bile kendinizi seviyorsanız şu an katiyen çocuk yapmayın derim naçizane, denemelere son verin. (30k)

ek: söylediği lafı unutmuşum, direkt o kısım bile ayrılık sebebi ama neyse.. hak etmediğiniz lafları yutmayın. iyi insan falan filan diye onur kırıcı sözlerini alttan almayın. o kısma takılmışsınız diye açasım geldi ama hocam zaten ortalama insan iyi insan oluyor. bariz kötülük yapmadığı sürece herkes iyi valla. sıradan bi şey bence. tek başına tutunulacak bi özellik değil.
0
nic cage
(13.03.24)
İnsanların evliliklerini yürütmemelerindeki temel sebeplerden en önemlilerini saymissiniz. Kadınların çalışma hayatındaki sorumlulukları yetmiyormuş gibi eve gelince de sorumlulukların devam etmesi, erkeklerin anne evinden sonra eşlerini de evin işlerini yapmak zorunda olan kişi olarak mimlemeleri kültürel olarak bizde zaten çok yaygın. Bunu kavga ederek, kuserek de tamir edemezsiniz. Anlaması gerekir. Önemli nokta şu, anlamaya gönlü var mı?


İkinci nokta aslında evliliklerde çok çok önemli fakat bizde kültürel olarak konuşulmaz. Biten evliliklerin çoğunda cinsel problemler vardır. İnsanlar bunu yok sayamazsa boşanır, yoksa da hayatları boyunca evlilik doyumundaki en önemli noktalardan biri eksik olarak hayatına devam eder. Zaten kadının cinsel doyum bekledigini söylemesi de genelde abes karsilanir. Eşinizin söylediği söz karşısında kirilmissiniz ve bu gayet anlasilir. Ama o da zaten sorunun kendinden kaynaklı olduğunu düşündüğü için ve bunu kabullenmekte zorlandığı için agresif bir tutum takinmis.

Yukaridakilere katılıyorum, bence böyle bir durumda çocuk yapmayı bir süre erteleyin ve eşiniz de kabul ederse birlikte çift terapisine gidin. Çözülmeyecek noktadaysa boşanmak dünyanın sonu değil ama en azından çaba sarf etmiş olursunuz. Çözülecek bir sorun varsa da karşılıklı iletişimle cozebilirsiniz. Sevgi ve aşk ise çok farklı olgular. Aşk yıllar içinde elbette şekil değiştirir ama sevginin baki olması gerekir. Birbirinize vakit ayırın, rutinlerim dışına çıkmaya çalışın.

İlişkilerimize duygusal yatırım yapıyoruz, emek veriyoruz. Bu yüzden bittiğini kabullenmekte zorlanıyoruz bazen ama şunu aklimizdan cikarmamak gerekir; "her iyi insan ve iyi baba, iyi bir eş olacak diye bir kaide yok".

Not: ben de evli ve çocuksuz bir kadın olarak yazdım bunları.
0
fraise
(13.03.24)
hepsini okudum.

bence bu sorunu çözebilirsiniz. adam kötü bir adam değil anladığım kadarıyla.
bence çocuk için acele etmeyin. yani şu an çocuk için yeterince enerjiniz yok.
ev işlerini tekrar bir bölüştürün ya da konuşun.
kendinize çok vakit ayırın.
amk otunu bırak bozulursa bozulsun yani.
birbirinze güzel şeyler söyleyin. film izleyin falan.
yani birbirinze vakit bulamamanızın bütün sebebi bu ev işleri mi.
erkekler biraz daha vurdumduymaz oluyor ama bence eşiniz de elinden geldiğini yapıyor.

burada ayrıl falan diyenleri ciddiye almayın. bekara karı boşamak da kolay diye bir laf var.
bence bu evlilik kurtarılır.

ama söylediği o laf biraz ayıp etmiş bence ciddi değil sinirlenince ağzından çıkmış.
0
OgutucuRecep
(13.03.24)
Erkek tarafıyım. Harekete geçme konusunda çok benzer durumlar yaşadım. Zamanla ortada buluştuk.
Her ikinizin de birbirinize doğru adımlar atmanız gerektiğini düşünüyorum. Bulaşıkları yıkamaması değil sizin sorununuz, sizin uygun gördüğünüz saatte yıkamaması.
Siz her konuda onu harekete geçirmek zorunda hissettikçe dürtükleyen bir insan oldunuz, o da dürtüklenme olmadan hareket etmeyen bir insan oldu. Sorun, sorunu doğurdu.
Çift terapisinin işe yarayacağını düşünüyorum.

Akşam eve gitmeme kararınızı bence gözden geçirin çünkü orası sizin eviniz. Zaten iyi bir durumda değilken bir de rahat etmediğiniz bir ortamda uyumakla uğraşmayın.

Çok şanslısınız ki çocuk konusunda acele etmenize gerek yok, henüz 33 yaşındasınız. İlişkiniz istediğiniz hale gelene kadar o işi biraz duraklatabilirsiniz.

Burada okuduğumuz birkaç satırla "bu evlilik devam etmemeli" gibi bir sonuca varan olursa asla kulak asmayın. Yapıcı tüm tavsiyeleri dikkate alıp yıkıcı tüm tavsiyeleri göz ardı etmenizi öneririm.
0
michael_knight
(13.03.24)
bence adamın pasif rol almasından zaten bunalmışken bu çocuk meselesi tuz biber olmuş. bence çocuk konusunu erteleyip diğer sorunları çözmeye odaklanın ve gündeminizden ovulasyonu vs. çıkarın.

gördüğüm kadarıyla ve eşimi de düşünürsem çoğu erkek kendisinden bir şey istenmeden bir şey yapmamaya plan program yapmamaya eğilimliler, bu doğru.

edit: bu arada ettiği laf konusunu unutmuşum ciddi anlamda özür dilemesi gerekiyor. telafi etmesini beklerdim ve eve gitmeyebilirdim ben de.
0
sanguine mcqaer
(13.03.24)
okudum hepsini
çocuk yapma işini durdurun öncelikle böyle bir ilişkiniz varken. bu sağlıksız bir karar, bence. sonrasında da mutlaka iyi bir terapist bulup terapiye gidin birlikte. iki taraf da çözmek istiyorsa halledersiniz. kavga etmeden konuşma ortamı yaratıp oturup konuşun bir de. belli ki bir şeyler yaşandıkça kavga ederek konuşuyorsunuz. sorun çıkmadığı bir anda oturun konuşun, randevulaşın hatta dışarı çıkın bir yerde oturup bir şeyler içerken konuşun.
0
veritaslibertas
(13.03.24)
Genel olarak bu düşüncede misiniz yoksa bir an için sinirlendiğinizde mi böyle hissediyorsunuz?

Bence sıkıntınız büyük. Eşiniz sizin söylediklerinize rağmen konfor alanından vazgeçmiyor. Ben de evlenmeden önce elimi sürmezdim işe. Ailem sağolsun yapardı.

Şimdi evlilikten sonra işbölümümüz var ve uyuyorum buna. Ama buna eşim zorlamadı.Ben kendim uymak zorunda olduğumu idrak ettim. Kimse çocuk değil.

Hatta işleri bir an önce bitirelim de rahat rahat oturalım diyorum eşime de. Bir de bu kadar iş yapmıyor diye söylenirken çocuk düşünüyorsunuz. Çok ilginç.
0
drako
(13.03.24)
bu akşam eve gitmeyeceksen de haber ver yüzünü göresim yok, şuradayım vs gibi. habersiz eve gitmemek büyük hata olur.

ev işi olayı dışında nasılsınız? eğleniyor musunuz? mutlu musun? beraber vakit geçirmekten hoşlanıyor musun? birbirinize hala değer veriyor musunuz? bunların cevabını düşün. olumlu ise kurtarmaya bak. sen boşanmak istemiyorsun çünkü bence.

temizlikçi tutun imkan varsa. yani belli bu adam temizlik yapmak istemiyor. ve iki yetişkinin yaşadığı evde de her hafta detaylı temizlik yapmak gerekmiyordur bence. bizde 1,5 yaşında bebek ve kedi var mesela. bazen sadece süpürge yapıp geçiyoruz. tozu gördüğüm halde toz almadığım hafta sonları oluyor. onun yerine ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. gerçekten kılı kırk yaracak kadar önemli mi bu temizlik meselesi? yapmayın evi bok götürsün demiyorum da bazı haftalarda da olduğu kadar yapıverin. inan sen kafana taktığın için bu mesele bu kadar büyük görünüyor gözüne. akşam yemeğinden sonra 10-11e kadar bekler bulaşıklar demişsin. beklesin. ne kadar kokabilir ki? sonuçta 11de de olsa kaldırıyor. yani sen onun öğretmeni, annesi, ev arkadaşı değilsin. senin sınavından 100 almak zorunda değil. 5 sene kavga etmişsin, konuşmuşsun olmamış. demek ki başka bir yol bakılmalı.

ipleri eline alsın diyorsun, edilgen olmasın diyorsun ya. bu adamın karakteri. sen adamdan A değil B olsun istiyorsun. sen zaten A ile evlenmişsin. değişmesini beklemen saçma değil mi? hani farklı bi durum olur değişmesini beklersin ama adam karakter olarak pasif demek ki. şimdi şöyle düşün. sen çok planlı, programlı, her şeyin kendi istediği gibi yapılmasını isteyen birisin diyelim. eşin de 5 sene sonra gelsin desin ki ben bu kadar dominant bir kadın istemiyorum, pasif olsun istiyorum. sence olur mu öyle bir şey? insanın karakteri neyse odur ya, değişmez. hele otuzlardan sonra hiç değişmez. törpülersin, dikkat edersin ama bir yere kadar.

cinsellik konusuna gelirsek. bazı insanlar isteksizdir. bunu kabul edelim. bir de adam yanıma gelsene demiş. kendisine göre gayet hoş bi davet. sen de reddetmişsin. suçu kendinde görmüyor doğal olarak. o güne otları bırakmak, buzluğa atmak filan senin kafanda yarattığın, çok da gerekli olmayan bir iş. iki saatini harcayıp yoruldun ve hırsını ondan çıkardın. hayatımda ot haşlayıp dolaba attığımı hatırlamıyorum bu arada. neyse. sonuç olarak çok da istekli biri değil belli ki ve hamilelik takvimi işi iyice rutine bindirmiş iki taraf için de.

bence çocuk işini erteleyin. zaten bu temizlik durumu çocuktan sonra seni daha da delirtir. hele taze otu buzluğa atan bi insanın bebek ek gıdaya geçince yapacağı şeyleri düşünemedim bile. sen kendini yorarsın eşin sadece güle oynaya ilgileneceği kadar ilgilenir. gelsin daha büyük kavgalar.

çocuk işini erteleyin. evlilik terapisi alın. ama gerçekten boşanma isteği varsa bir süre belirle. değişim görmek istediğini net bi şekilde belirt. baktın değişim yok o zaman boşanırsın.
0
elorelia
(13.03.24)
5 yıllık evli ve 20 aylık çocuk sahibi er birey olarak yazıyorum;

Sizin probleminiz çözülmeyecek bir problem değil ancak ikinizin de gönüllü olması ve psikolog desteği almanız gerekiyor. Buradan ya da cevrenizden alacağınız tavsiye ile çözemezsiniz.
Şunun kararını vermen lazım gerçekten bu kişi ile evliliğini devam ettirmek istiyor musun?

Eğer devam ettirmek istiyorsan eşini karşına alıp de ki "Ben seninle hayatıma devam etmek istiyorum ancak bu şartlarda değil psikolog desteği alalım" de o da eğer seninle devam etmek istiyorsa zaten kabul edecektir.

Eşimle iletişimimiz çok güçlü ve paylaşımcıyızdır ona rağmen çocuk olduktan sonra çok kez tartıştık çok zorlandık çünkü hem yorgun hem de tahammül azaldığı için sürekli gerginlik oluyor, çocuğun uykuları yeni oturmaya başladı ve ancak kendimize gelebildik bu problemleri aşmadan sakın çocuk yapmayın.
0
mirty
(13.03.24)
elorelia +1

1. çocuk işini erteleyin
2. genel temizlik için birini alın, haftalık ya da iki haftada bir mesela
3. mükemmeliyetçi tavrınızı törpülemeye çalışın, her hafta ev süper tertemiz olmak zorunda değil. bulaşıklar da 11 gibi makineye konsun, idare edilir bunlar

bu arada evli biri olarak yazıyorum, diğer şeyler bir yana, eşinizin itiraz etmeyip her programa katılması o kadar güzel bir şey ki. varsın program yapmasın, hepsine uyması bile güzel.
0
noxie
(13.03.24)
yazdıklarınız boşanmayı gerektirecek bir durum değil gibi, düzeltilebilir şeyler. eşiniz ev işleriyle çok istekli olmayabilir. peki boşanıp yeni birini bulduğunuzda istediğiniz gibi biri olacağından emin misiniz ve hatta birini bulabilecek misiniz?

erkeklerin büyük çoğunluğu eşiniz gibi. bence bi orta yol bulmaya çalışın.

bu arada eşiniz kötü konustuysa ayıp etmiş.
0
tabudeviren
(13.03.24)
teşekkür ederim fikirlerinizi okumak iyi oluyor öyle dolmuştum ki. Ot konusuna bu kadar takılmayın evet zamanlaması biraz saçma olsa da:) ot olmaz b.k olur, mesele yetişkin bir insana 5 yıldır hala devamlı ne yapması gerektiğini söylüyor olmak. Cevabın birinde dediği gibi bulaşık için tartıştıktan sonra kimse kimseyi arzulamaz. Birbirinden alakasız gibi görünen bu konular tamamen iç içe geçti ve birbirini etkilemeye başladı.

@eloreila ve diğer herkes, normalde (yani sorumluluklarımız söz konusu olmadığında) gayet iyiyiz. Beni hiç kırmaz hayır dediğini kolay kolay hatırlamam, ben de aynı şekilde ona değer veriyorum, mesela bu akşam eve gitmek istemiyorum ama ailemin evine de gitmek istemiyorum anlarlar onun hakkında kötü düşünürler diye:/ Sanırım gerçekten bizim en sık kavga nedenimiz ev işleri, haftada bir temizlikçi işini düşünebilirim. İkinci sorun bana göre cinsel yaşam, çocuk konusu zaten kötü olan şeyi daha kötü hale getirdi. Bunu bir süre erteleyeceğim. Eşime boşanmanın tüm zorluklarını göze alacak kadar katlanamıyor değilim, sadece bu döngüyü tekrar tekrar tartışmak ve çözememek beni yordu. Tükenmiş ve kendimi anlatamıyormuş gibi hissediyorum. O kadar laf anlatmama rağmen dün mutfakta yardım etmemem mi tüm sorun demesi mesela. Bunların beni ne kadar yıprattığını anlayamıyor, kendisi benim kadar etkilenmediği için.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Selamlar henüz 2 yıllık evliyim (29E). Hepsini okudum bir şeyler karalamaya geldim.

Ben de ilişki anlatmayı veya okumayı çok severim o yüzden paylaştığınız için ve net, uzun yazınız için teşekkürler.

Biz de bu tarz olmasa da çok kavgalar ettik. Öncelikle şunu anlamak gerekiyor. Kadınların sorun ettiği şeyler bizim beynimizde "bu niye sorun şimdi ya", "bunu niye tartışıyoruz şimdi", "ben nerdeyim zaman dursa keşke uçsam gitsem şuan" gibi şekillerde yorumlanıyor. Yani önce bunu kabul etmek lazım. Ben de şu açıdan eşinize benziyorum, sorun sevmem, gerginlik sevmem. Evde yapılması gereken bir iş varsa o hemen yapılmayabilir yarın yaparım öbür gün yaparım haftaya yaparım. Evlenince tabi bu ertelemeleri biraz kısalttım. Ben biraz kısalttım, hanım biraz rahatlaştı derken ortada buluşmaya çalışıyoruz.

Bazen kadınların tepkileri o kadar anlamsız geliyor ki güne "bugün ne olsa da sorun yapıp büyütsem ve günü, seksi, hafta sonunu, geceyi mahvetsem..." diyerek başladıklarını düşünüyorum. Çünkü yaşanıyor bunlar yani.

Ne oldu diyorum hayatı sorguluyorum. Ne oldu yine yani çöpü mü atmadım gece film izlemedim ve odama mı gittim, belli bir gün geçti de çiçek veya hediye almayı mı unuttum, bulaşıkları mı dizmedim ne oldu??

Çünkü yetişkin bir kadın bunların herhangi biri yüzünden hem kendi hayatını hem partneri için hayatı zindana çevirebilir.

Ve sorun şi ki tam da sizin anlattığınız gibi bir şey anlatmadan bozuluyorsunuz ve neye bozulduğunuzu anlamamız gerekiyor. Bazen 50 kere de olsa söylemeniz gerekiyorsa söyleyin lütfen.

Gelin yardım et deyin. Ben şuna bozuldum deyin. Konuşun biraz iletişim lazım susarak, içten içe kurularak, içerlere gidip ağlayarak bize bir şey anlatamıyorsunuz bunu anlayın artık.

Biraz dümdüzüzdür ama anlarız yani. Ve de ne olsa da bozulsam diye değil de, ne olsa da ben bunu bir güzelliğe çevirebilirim, huzursuzluğa değil de huzura yorarım diye düşünmek lazım.

Siz bizden ince düşünüyorsunuz. Evi, kendinizi, bizi. Biraz salmanız gerekiyor eve de bişey olmaz ota da bişey olmaz. Yani olsa da bişey olmaz yani 3 günlük dünyada ot çöp yüzünden geri gelmeyecek zamanlar bir hiç uğrana gitmemeli ya.

Gidin sırnaşın onun yerine. Veya çok acilse iki ses edin yardım gelmiyorsa onu mutlu mutlu isteyerek yapın. Yok yapmak istemiyorsanız da salın gitsin. Bizim evde mesela bazen 2-3 günlük bulaşık duruyor, kim denk geliyorsa o hallediyor.

Ben hep evdeyim, bazen hanım gelmeden her yeri süpürüyorum, toparlıyorum, çamaşırları bulaşıkları yıkıyorum, yemek hazırlıyorum. Ama bazen de evde olmama rağmen tezgahın üstü bulaşık kaynıyor. Hanım da yorgun geliyor zaten bazen yapıyor bazen yapamıyor. Ama hiç bir zaman sorun etmiyoruz. En azından bu konuda çözdük bir şeyleri. Bizde de başka konular var.

Neyse, bunlar erkek gözünden bir yorum olsun diye yazdıklarım. Objektif bakarsam da şu çıkarımı yapıyorum. Evet bazen anlamıyoruz, dümdüzüz falan diyorum ama işin şu boyutu da var,

Kadın mutsuzsa yerde gördüğü çoraba bile bozuluyor. Ama mutluysa senin coraplarını yerim essek diyor icinden. Kadın mutluysa evin ortasına da sıcsan der ki "yalnız şu ortalıga sıcma olaylarını bir kaç bin yıl önce bırakmıştık hatırlatırım" der kaldırır yıkar.

Tam beyninizin çalışma yapısını anlamasam da mutsuzken pireyi deve yapıyorsunuz gibime geliyor. O yüzden sizin mutlu olduğunuz şeylere odaklanmalı, sizi üzecek şeylere takılmamanız lazım. Sorun ottan çöpten ziyada başka şeyler olabilir, biraz daha derine inip onları çözmeniz lazım.

Çocuk konusuna gelince, bence de sakın kalkışmayın. Mutsuz bir kadın olarak mutluluğu çocuk üzerinden bulmaya çalışmayın. Bir çocuğun en son isteyeceği şey kendisi mutsuz, ilişkisi kötü bir anne tarafından dünyaya getirilmektir.

Ben de bu sorunlarınızın çözülebileceğine inanıyorum ancak, baktınız çözülmüyor. Evliliğin kutsal olduğuna da inanmıyorum. Mutsuzsan ayrılacaksın. Hayata 1 kere geliyorsak öncelik kendi mutluluğunuz olmalı. Eşinizin veya çocuğunuzunki değil.

Siz mutlu olasınız ki eşinize, ailenize, arkadaşlarınıza veya ileride olursa eğer çocuğunuza verecek mutluluğunuz kalsın.

Netflix de "Kuvvetli bir alkış" ı izlemediyseniz birlikte izleyin belki çocuk yapmaktan biraz vazgeçersiniz :D

Teyzem geçen 60 yaşında boşandı. Çocuklar için katlandım yıllarca dedi. Katlanmak zorunda değilsiniz. Yani başından çözebilirsiniz. Bunu siz veya eşiniz kötü olduğu için değil, birbirinize uymadığınız için yapmalısınız. Uymak zorunda da değilsiniz ama zıtlığın uyumunu bile yakalayamıyorsanız o ilişkiyi sürdürmenin hiç bir anlamı yok.

Sanki ayrılsam başkası daha mı iyi olacak düşüncesi yanlış. Sorun daha iyi veya kötü olması değil zaten. "Daha uyumlu" olması. ki bu da vardır.

Ama bazen eşin 6 tane özelliği çok iyidir, 4 tanesiyle baş etmeye alışırsın, devam edersin. Bu da kafidir. Bazen de 9 özelliği çok iyidir, kim gelse eşinizi havada kapar, o kadar iyidir. Oma o kötü 1 tane özelliği size o kadar batar ki koşarak uzaklaşırsınız. Benim daha önce böyle bıraktığım uzun ilişkilerim oldu. Gram pişman değilim. Herkes dengini bulmalı. Zihnen, bedenen, ruhen, mantıken.. artık nereden bakıyorsanız.

İlla %100 anlaşılacak diye bir şey yok ama birbirinizi idare etmeyi, sorunları idare etmeyi öğrenmeniz lazım. Bakın katlanın demiyorum. Baş etmeyi öğrenmek lazım. Baktınız sizi çok zorluyor, olmuyor, ümitsiz vaka. O zaman bitirmek yanlış bir seçenek değil bana göre.
0
ananiyimioguz
(13.03.24)
Hepsini okudum o iş olmaz çocuk sahibi olmayın erteleyin önce aranızı düzeltin derim.
Eşiniz yanlış yapmış
40e 15 yıllık evliyiz
0
basond
(13.03.24)
Evli bir kadın olarak yorum yapmak istiyorum burayı okuyup gaza gelme. Bu saydığın sebepler boşanma sebebi değil.
Sadece sen yönetmeye yatkınsın, eşin de tembelliğe. Tıpkı benim evliliğim gibi :)
Başlarda bizim de böyle problemlerimiz oluyordu çünkü ben tembelim ev işi sevmiyorum yapmak da istemiyorum. Eşim de sizin gibi her şey tam düzenli ve muntazam olmalı diye düşüyordu.
Tezgahta patates soyarken neden altına bir şey sermemişim, neden salatalıkların kabuğunu orda kurutmuşum filan. Dedim bunun sana ne zararı var? Patatesi soyunca en son tezgahı siliyorum o yüzden altına bir şey koymak istemiyorum. Bu sadece bir örnek. Böyle onlarca olay vardı. Bir süre düşündü ve bana hak verdi. Haklısın aslında onun kimseye zararı yok ama ben alışmadığım için yanlış bir şey yapıyorsun gibi geliyor dedi. Dedim yanlış filan değil bu benim tarzım. Benim hayatım. Kimseye zararım yok.
Demem o ki bulaşığın 9 da değil de 11 de yıkanması kimseye zarar etmez. Hatta erkesi güne kalsın. Ne olabilir ki huzurdan önemli mi.
Kocam bu huylarını bıraktı valla 2 senedir cennette yaşıyorum. Kendisi için de öyle büyük bir stres kaynaği kalkmış oldu. Skeym tezgahı da bulaşığı da yani. Takıntı bunlar hep.
0
yenibirgüzelnick
(13.03.24)
yazacak çok şey var ama öncelik olarak çocuktan net olarak vazgeçin.
ondan sonra sağlıklı bir şekilde düşünüp karar verin.
çocuk sonrası boşanmak çok zor hele kadın için.
0
nuisance2
(13.03.24)
sorun sadece ev işleri meselesi ise bu konuda sorumluluğu daha fazla almanız gerektiğini düşünüyorum.
evet bencilce, fakat ev arkadaşı gibi iş bölümü yapmak erkeğin doğasına uymuyor.
modern yaşam erkekleri kadınlaştırıyor sonra da kadınların erkeğin bu şekilde olmasından rahatsız oluyor.

diğer konularda bir sorun olmadığından eminseniz kocanızı ev işlerine hiç bulaştırmayıp bir süre gözlemleyin(gerekirse yardımcı v.s.), bence işler değişecektir.

planlı çocuk yapma konusuna gelirsek, yumurtlama dönemi v.s. takip etmek bunları tamamen çöpe atın. aklınıze bile getirmeyin.
biz bu şekilde 1 yıla yakın uğraştık sonra ara verip normal sürece girdiğimizde çocuk olmuştu.
bu işlerde psikoloji > fizyoloji.
ayrıca kendinize eziyet etmenize gerek yok.
0
nuisance2
(13.03.24)
@ananiyimioguz teşekkürler kendi açından anlattığın için. Meşhur bir kitap var ya Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten, bana onu hatırlattı söylediklerin. İçeriği günümüze göre artık biraz seksist kalıyor ama bakış açımı bayağı değiştirmişti okuduğumda. Erkeklerin bizim gibi olmadığını ve olamayacağını kabul edersek ve bu ön kabule göre davranırsak mutlu olabileceğimizi anlamıştım. Orada da yazıyordu mesela, "Erkeklerin kadınların aklından geçenleri tahmin etme gibi bir sorumluluğu yok": Yalan yok buna çok içerliyorum ama dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela ilk çocuk düşünmeye başladığımızda ayın o belli günlerine neden hiç dikkat etmiyor diye sinir olmuştum. Sonra gittim söyledim, her ay şu şu günler önemli, o günlerde lütfen biraz daha birbirimizle ilgilenelim ortam yaratalım, vazife gibi olunca kendimi kötü hissediyorum diye. Şimdi bunu bir iki kere söylemiş olmam ve tamam demiş olması yetmiyor mu? Her ay da söylenmez diye düşünüyorum, her ay gerekliyse pes.
Bir de ben bu kitabı okumuş ve biraz da olsa kendimi düzeltmeye çalışmıştım, ondan da okumasını rica ettim ama okumadı. Aklıma geldi şimdi :|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Sizin biraz bosvermeniz biraz da kabullenmeniz lazim. Is sizin istediginiz gibi yapildi mi kismina değil is en sonunda yapildi mi kismina odaklanip sukretmek lazim, erkeklerin en beceriklisi bile bu kadar oluyor max, bunun otesi instagramda evin her tarafini fosur fosur yikayan adam.

Ovulasyon gunlerine bağlı seks yapmak sıkıcı ama garanti bir yontem. Ovulasyon takip ederken hamile kalamiyosam takip etmesem hic kalamam diye dusunmustum (kaldim). Ilk gun neyse de sonra ovulasyon donemi diye görev gibi 3 gun arka arkaya yapmak canimi sikiyordu mesela. Artik 3. gun naparsan yap gorev oluyor o.

Benzer yollardan gecmis biri olarak (35 k, 5 yil evlilik) duzelmeyecek şeyler değil ama iki tarafın da kendinden odun vermesi lazim biraz. Bence takmamayi ogrenmenin yollarini gelistirerek mutlu bir evlilige kavusabilirsiniz.
0
instant crush
(13.03.24)
@nuisance2 buna katılmıyorum ya, ev işleri erkeği kadınlaştırıyor diye hem dışarda çalışıp hem evin çoğu yükünü alırsak bizim suçumuz ne? O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de. Çünkü bu kadar yükle ben de kadın olmaktan çıkarım.

çocuk konusunda da, evet yumurtlama takibi nefrettt bir şey. Ama işte dediğim gibi sık sık yapan bir çift olsak zaten denk gelir diye düşünerek özellikle o günleri kovalamam. Ama sık yapmayınca bari o günlerde olsun diye dikkat etmeye başlıyorsun ister istemez:|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
temizlik-yemek işinin kadının vazifesi olması bi şekilde insan örfüne yerleşmiş.

siz rolleri değişmişsiniz, kentli modern çift filan. kocanız yeni rolü pek de kabullenemediği ama söylemeye çekindiği için işi ağırdan alıyor bence.

"O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de." evet. yapabiliyorsanız yapın. geçim de erkeğin yüküydü. roller değişti. insanlığın son birkaç yüzyılının macerası bu.

çocuk yapamama meselesi evlilikleri sarsıyor. bu normal.

çocuk yapamadığı için erkekliği incinmiş olabilir onun da. diğer ihtimaller de var, evlilik değil bekarlık istiyor olabilir ama bunlar spekülasyon olur.

boşanma lafzı hoş değil ama konuşulabilir

burada afedersiniz d*yy*sluk ettiği şey, gidip başkasından yaparsın demesi. çüş. karı koca birbirine böyle derse, hukuklarını büyük yaralar. o yara özürle bile tamamen kapanmayabilir.

bu sonuncu konuyu bi irdeleyin. meselenin ayıbını tane tane anlatın. pişmanlıkla af dilerse, gafletse söylediğini derse, bi şans verebilirsiniz. size kalmış.
0
lambırcek
(14.03.24)
bi twit vardı, evlilikte kadının en büyük sorunu yemeği kim yapacak değil bugün yemekte ne yapsak ne yesek sorunu. ben de bunu yaşıyorum. yemek işi bende ama cidden bugün napacağım olayı beni yoruyor mesela.

diğer konuda da kimi zaman benim kimi zaman eşimin motivasyonu veya enerjisi olmuyor. darılmamamızın sebebinin birbirimize açık olmak olduğunu düşünüyorum. her şeyimizi açık açık o an söyleyip bitiriyoruz. sonu kavga da olsa seks de olsa bunu yapıyorum ben
0
Hallegadola
(14.03.24)
12 yil evli erkek olarak yazayim.
Sizin durumunuzdaki ciftler bosansa evliliklerin yarisi falan biterdi.
Bence esinizin tabiatinda mutfakda zaman harcamak yok.Is bolumlerini tekrar kontrol edin.Gerekirse alisveris, temizlik vb. esinizin yapabilecegi isleri yapsin.
Esiniz muhtemelen sizin gecimsiz, yuzu gulmeyen, surekli dirdir eden sorun cikartan biri oldugunuzu dusunuyor.Ettigi gereksiz kufurden de bir seyleri yerli yerine oturtmaktan, huzurluzluktan biktigini gosteriyor.bence overthinking yapmayi birakip guler yuzlu biri olmaya calisin. Erkekler icin evin bal dok yala olmasi yada evde guzel yemek yapilmasi degil guler yuzlu ve anlayisli bir es daha onemlidir.Esinizin cocuk ruhlu oldugunu yazmissiniz.Bilmem farkinda misiniz ama cocuk ruhlu birine karsi despot anne rolunu oynuyorsunuz.Bu sekilde gecimsizlik olursa yatakta da sorun olmasi cok normal.Ben sizi daha haksiz buldum.Biliyorum bu yazdiklarim hosunuza gitmeyecek bana kizacaksiniz ama dusunmeye deger bence.Yangina korukle gitmeyin.
0
turkuaz
(14.03.24)
yani mutsuz bir evlilik evet ama toksik bir evlilik değil. sadece rutine ve tekdüzeliğe hapis olmuş gibisiniz. tutku, arzu ne bileyim heyecan kalmamış pek. çocuk yapsanız da eşinizden ekstra destek, anlayış göremeyebilirsiniz. bu sizi daha çok üzebilir. çok çocuk heveslisi olsa eşiniz kendisi zaten bu süreçte takip eder, elinden geleni yapardı.
bu arada şeyi anlıyorum özellikle uzun süreli denemelerde bir noktada neden olmuyor stresi ile beraber insan darlanıyor ve zul gelmeye başlıyor. ama bu başka bir bıkkınlık boyutu gibi. gençsiniz, bence hayatınızı mutlu olmadığınız bir ilişkide feda etmeyin, çocuğu da mutsuz ve anlamsız bir birlikteliğin içine doğurmayın.
anlıyorum anne olmak istiyorsunuz, ama sizin anne olma hakkınız, çocuğunuzun mutlu ve sağlıklı bir ailede büyüme hakkından daha öncelikli değil maalesef.
0
wild honey suckle
(14.03.24)
erkekler gene bildiğimiz gibi... "ne var canım daha fazla fedakarlık yapsan" noktasından bakmışlar.
eşinin sana ettiği laftan sonra diğer şeylerin konuşulmasını çok saçma buluyorum. o sebeple kısa kestim.
0
suyin
(14.03.24)
Benim düsüncem senden beklenen; tipik ev kadınlığı ama adama rahat da vermemişsin o da küfür etmiş. Mutlu değilsen yaşın gençken ayrıl.
0
Coma
(14.03.24)
tüm evlilik ile ilgili sorunların temel sebebi, farkında olmadan yükselen stres seviyemiz. Hızlı yaşam, strese, stres huzursuzluk ve tahammülsüzlüğe , ve bunlarda insan ilişkilerine olumsuz olarak yansıyor, diğer her şey bahane ve teferruattan başka bir şey değildir.

Bunun imkan elverdiğinde doğa içinde küçük bir köy ve ilçede yaşamak için plan yapın , hayatınız yavaşladıkta , toprak ve doğra ile temas ettikçe her şeyin yavaş yavaş düzeldiğini göreceksiniz.

Belki inanmayacaksınız ama deneyin, yoğun şehir hayatı insanın doğasına en baştan uygun değildir .Ne varki bu şekilde yaşamayı farkında olmadan zorlanıyoruz.
0
Rao
(14.03.24)
@Rao, başta kulağa mantıklı gibi gelse de benden 2 önceki kuşak köyde yaşamışlar ve köy ortamında da gayet kavga, atışma, küslükler, cinayetler, adam kaçırma, tecavüz, adam vurma.. biraz daha doğuya gidersek töreler falan...

Ya komşu komşuya bahçesine ağaç sarktı ve bişey yapmadı diye 3 yıl küs kalır mı?

Kalır, onların dünyası da o çünkü.

Babaannem alzheimer olmasaydı da anlatsaydı size neler çektiğini. Kırsalda yaşayan bir kaç nesil öncemizde katlanma diye bir şey vardı. Artık kadınlar 1900lerden sonra iş hayatlarına girdiğinden beri bu pek kalmadı. Kimse birinin kahrını çekmek istemiyor veya sesini çıkarıyor artık.

Yani ben kendi dünyamızı büyültmenin veya küçültmenin sorunu değiştireceğini düşünmüyorum. İnsanın olduğu her yerde huzursuzluk, kavga, atışma olurmuş gibime geliyor. Doğamızda var yani. İstediğiniz kadar küçültük, heidi gibi yaşayın, artık o dünya sizin için yine normal olacak.

Ama şehrin, işlerin, kalabalığın vb. bir dünya etkenin bizi aşağı çektiği konusunda haksız değilsiniz.

@ustapasta, tekrar gelmişken şeyi demeyi unuttum, evet yukarıda da yazmışlar, kadınlar mesela eleştirirler annen miyim ben senin diye ama anne gibi davranmaktan da alıkoymazlar kendilerini. Burada bir çelişki yok mu.

İlişkinin başlarında eşim biraz evhamlı ve biraz kontrolcüydü. Yemek yedim mi, camı kapattım mı, üstüme bişey aldım mı, üşüttüm mü, kurulandım mı vs vs saymakla bitmez. ya kontrol eder ya da arar sorardı sürekli.

Anlam veremeyeceğim şekilde strese girer, meraklanırdı. Huzursuz olurdu. Bazen bir şeyi yapmadıysam sinirlenirdi, küçük çocuğa yapar gibi söylenirdi.

Ben de aşırı sülalem rahat bir insanım. Onu gördükçe iyice heyheyleri geliyordu.

Sonra ne olduysa bir ara aydınlanma geldi. Ya ben niye strese giriyorum koca adam gece yemek yiyemedi mi, dolapta bişey yoktu aç mı kaldı falan diye, huzursuz oluyorum. Gider en kötü makarna yapar, hiç bişey olmazsa yemek söyler açlıktan ölecek hali yok ya.

Diye bir ara gelince söylenmişti. Ondan sonra da böyle kontrolcülük yaptığını görmedim.

Ben onun beni yine düşündüğünü başka şeylerde anlayıp hissedebiliyorum ama bu tarz konularda "annelik taslama" huylarından erkenden uzaklaşmasına ben çok sevindim.

Yani bazen kızdığınız şeyi siz kendiniz yapıyorsunuz, çok takılmamak lazım. Hem siz rahatlarsınız hem eşiniz.
0
ananiyimioguz
(14.03.24)
@ananiyimioguz

Her türlü senaryoda negatif örnekle her zaman vardır, buna şans vb artık ne derseniz.
Ancak şöyle bir durum var ki ,yaşanılan yere bölge insanına , vb. göre çok değişkenlik gösteren bir durum.
Kal di ki, bundan insanlar ve nesiller değişiyor, bundan 50 sene önceki ve bugün ki toplum yapısı aynı değil.

Tüm olumsuzluklara rağmen ,doğanın, sessizliğin, temiz havanın , türlü kirlilikten uzaktan durmanın ve yavaş hayatın insana katacağı pozitif etki gerçeğini değiştirmez.
0
Rao
(15.03.24)
@ananiyimioguz aslında hiç anaç biri değilimdir. Mesela dışarda bir planım varsa onun evde ne yediğini ne yiyeceğini sormuyorum, kadınlar olarak erkeklerin beslenmesinden sorumlu olmamalıyız diye düşünüyorum. Hani tepki anlamında sormamak değil, bunu sormak ya da düşünmek aklıma gelmiyor. Birçok kişi böyle değil. Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız. Bence bu durum erkeklerin de hoşuna gitmiyor zaten. Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım, bunun baya baya yaygın olduğunu fark edince de şok yaşamıştım:D


Eşimin şahsi konularında müdahaleci değilim rahatım, kendi tercihleri sonuçta. Ama ev düzeni beni de etkilediği için her şeye de bana ne diyemiyorum işte. Biraz aşmaya çalışıyorum, bahsettiğim kitaptan sonra oldu bu hatta. Mesela eşimin annesi yemek konusunda çok kendini yoran biri değil, o da öyle alışmış. Önüne bir çeşit koysan ya da kahvaltı gibi geçiştirsen okeydir. Bizde ise yemek çok çok önemliydi, ben de öyle alışmışım öyle devam ettirmem gerekiyor gibi davranıyordum hep. İşten gelip üç çeşit yemek yapmak, ya da uğraştırıcı güzel yemekler yapmak için iki saat uğraşıyordum, haliyle çok yorulup hırçın oluyordum eşime kızıyordum. Ben iki saat ayakta yemek yapayım, o gelsin 10 dkda bulaşıkları toplayıp geçsin oh ne ala diye. Sonra kitapta okudum, sizden talep edilmeyen fedakarlıklar yapıyor ama karşılığını göremeyip üzülüyorsanız, belki de o fedakarlığı yapmamalısınız diye. O anda bir aydınlanma geldi, adamın benden üç çeşit yemek beklediği yok, ben kendime bu işi çıkarıyorum, hem yoruluyorum hem haksızlığa uğradığımı düşünüp kızıyorum. Üstelik annem çalışmıyordu, ben işten gelip neden bunu yapıyorum diye düşündüm ve bıraktım. Basit şeyler yapıyorum, yalnızca yemek konusunda değil diğer konularda da rahatladım.

Ama işte dışardan baktığında mesela iş paylaşımımız var. Etrafımda birçok kadın da "söylediğinde yapıyorsa ona da şükür" modunda. Fakat ben 36 yaşında bir insana devamlı ne yapılması gerektiğini söylemeyi kabullenemiyorum. Erkekler böyledir diyip geçmeyi de öyle, acaba böyle midir yoksa böyle mi alıştırıldılar? Dm'den bu "zihinsel yük" ile ilgili güzel bi çizim gelmiş onu da paylaşayım: ekmekvegul.net
Mesela ben de kahvaltı sonrası çayımı içerken yalnızca çayımı içiyor olmayı isterdim. Çay içerken akşam yemeğinin malzemelerinden neler eksik, dışarı çıkıp ne almak lazım diye düşünmek yerine. O zaman sen de düşünme diyip geçilemiyor, saat akşam 7 olunca o malzemeler bir anda belirmeyecek çünkü. Eşim olsa akşam yemeği saatine kadar bir şey düşünmez, saat 7 olunca duruma ayıkır. Bu kafa rahatlığı acaba nasıl bir şey, biz de bayılmıyoruz bir şey yaparken başka şey düşünmeye. Düşünen olmayınca ev işleri aksadığından mecbur kalıyoruz. Yahu mesela yemeği ocağa ısıtmaya koymuşum bir iş çıkmış beş dk içeri geçmişim, eşim mutfakta sigara içiyor telefonda bir şeyler izliyor. Mutfağa giriyorum ki cazır cuzur ses geliyor yanacak yemek nerdeyse. Mutfakta ama onu fark etmiyor mesela, çünkü kendisine söylenmemiş. Hani bu kadar obvious bir şeyin söylenmesi de biraz insanın zekasına hakaret sayılmaz mı? Bu kadarının da yapısal olduğu bence biz kadınlara yutturulmuş bir yalan.

Eşimle konuştuk bu arada. Ettiği kötü söz ile ilgili, sigarayı bıraktığı için bazen anlamsız bir öfke yaşadığını söyledi, bunun mazeret sayılmadığını biliyorum dedi ve özür diledi. Doktor sperm analizini görünce sigarayı bırakmasını istemişti, çocuk sahibi olmayı çok istediği için hemen bıraktı (oversharing reis online).

Temizlik konusunda da, temizlik günleri yaşadığımız gereksiz gerginlikler için şunu dedi, "ben sana sinir olmuyorum, temizlik yapma eylemine sinirli oluyorum. Yani temizlik yaptığım için gergin oluyorum." Ama bunu yapmak zorunda olduğumuzu, benim de bayılarak yapmadığımı, bu gerginliği bana yansıtmasının saçma olduğunu anlattım dikkat edicem dedi bakalım ne olacak. Çocuk gelince sorumluluğumuzun daha fazla olacağını, şimdi böyleysek ileride daha çok sorun yaşayacağımızı, o yüzden çocuk düşüncesini ertelemek istediğimi söylediğimde üzüldü. Artık daha düzenli olalım ben de dikkat edicem dedi. Temizlik için birini ayarlamayı düşünüyorum, en azından yüzeysel şeyler kalsın bize. Durumlar şimdilik böyle.
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
". Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım,"

amacım laf söylemek değil ama böyle düşünüyorsanız aile olmanız zor.
çok bencilce bir düşünce bence.
siz ev arkadaşı olarak görüyorsunuz bence.
0
nuisance2
(15.03.24)
@nuisance2 herkesin “kendi” valizini hazırlaması nasıl bencilce oluyor anlamadım. Tam tersi senaryo olsaydı ne diyecektiniz? Eşim benim valizimi hazırlasın o zaman öyle aile olalım, o olmuyor ama dimi? Çocuklar bile 3-4 yaşından sonra ne giyeceğini kendi seçmek istiyorken bu durum bana komik gelmişti ama görüyorum ki burada bile varmış:D
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
"Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız"

komiklikten ziyade mevzu şu aslında, adam(kadın) üşümüyor olabilir. ama eşi tarafından en azından kendisini düşündüğüne yönelik jesttir, iyi hissettirir. adam(kadın) evde açlıktan ölmez belki, ama dışardaki eşin onu da düşünerek belki yemek hazırlayıp
bırakması da aynı şekilde jesttir. adam(kadın) valiz hazırlamayacak kadar yorgun olabilir. eşin valizi hazırlaması jesttir. adam(kadın) ilaçlarını takip etmeyi unutabilir. eşin bunu bilip onun yerine hatırlaması hoştur. bu tip ufak gibi görünen davranışlarla zaten bir aile ortamı oluyor. nuisance +1 ev arkadaşlığı konusunda.
0
sarahkerrigan
(16.03.24)
Parantez içinde hep kadın da yazmışsınız ama, pratikte bu tür “jest”leri yapanların genelde erkek olmadığını hepimiz biliyoruz.

Daha bugün twitterda bir video gördüm, erkek işten eve kadından önce geliyor ve yemeği hazırlamış oluyor, kadın bunu videoya almış ve gayet mutlular. Yorumları görmeliydiniz, aşağılama ritüeli demişler, kadın erkeği s.kiyor demişler, bir adam bunu nasıl kabul eder demişler:D mesele beraber yenecek yemeği erkeğin hazırlamış olması.

Tam tersini düşünelim, kadın işten eve erkekten önce geliyorsa yemeği hazırlamaması söz konusu bile olabilir miydi? Sanmıyorum. Gerçek hayatta neyin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. “Jest” yapan da, aman nolcak canım seviyorsa yapmalı, bunların hesabını yapıyorsa sevmiyordur denilen de kadın oluyor.

Konu benim konumdan çıktı şu an, şaşkınlıktan eşime şükrederek feminist manifesto yazıcam az kaldı:D
0
🌸ustapasta
(16.03.24)
okumaya bile dayanamıyorum bazı yorumları. sen bildiğin gibi devam et pasta bence...
0
suyin
(16.03.24)
(4)

Activia probiyotik sağlıklı mı?

yenibirgüzelnick
Markanın iddiası o yönde ama bu gerçek mi? Her gün bir iki tane yesem iyi gelecek mi yani bunu nasıl anlarız? İçinde asitlik düzenleyici vs var yazıyor nasıl sağlıklı olabilir?
Markanın iddiası o yönde ama bu gerçek mi?
Her gün bir iki tane yesem iyi gelecek mi yani bunu nasıl anlarız? İçinde asitlik düzenleyici vs var yazıyor nasıl sağlıklı olabilir?
0
yenibirgüzelnick
(13.03.24)
doktor değilim ama herhalde bunların makul (test edilmiş, sağlık kuruluşlarınca onaylanmış) miktarda kullanımı zararlı olmadığı için kullanılabiliyor. adı üstünde “düzenleyici”, “sağlıksızlaştırıcı” değil.

her gün iki tane yemeden önce doktora gitmeniz lazım. neden haricen probiyotik alma ihtiyacı duyuyorsunuz?
0
orient blue
(13.03.24)
@orient blue

sağlıklı beslenmeye çalışıyorum ve abur cuburu hayatımdan çıkaracağım. ama bu meyveli yoğurtları sevdiğim için çıkarmak istemiyorum sağlıklıysa devam edecektim.
0
🌸yenibirgüzelnick
(13.03.24)
hastanelerde ara öğün olarak düz sadesi veriliyor çok zararlı olsa verilmezdi sanırım.
0
eja
(13.03.24)
meyvelisinde şeker oranı yüksek olabilir. Onun dışında asitlik düzenleyici dediği genelde askorbik asit oluyor ki o da c vitamini. Gıdalardaki koruyucu maddeler çok abartılıyor ya. Bir ara da MSG'ye öcü gibi davranılıyordu ama biraz aşıldı o sanırım, MSG'nin bilinen bir zararı olmadığı kısmen kabul edildi gibi.

Besin değerlerinden şeker miktarına bakın, günlük ihtiyacınızın yüzde kaçı olacak iki tanesi onu hesaplayın, kararı kendiniz verin.
0
nundu
(13.03.24)
(4)

Eskiden renkli tuvalet kâğıtları olurdu hatırlıyor musunuz?

yenibirgüzelnick
piyasadan kalktı sonradan. Neden acaba ya parfümlü ve sağlıksız diye mi ki? Ben severdim ya. Yine olsa alırım. Hiç karşılaştınız mı hala satan marka var mı?
piyasadan kalktı sonradan. Neden acaba ya parfümlü ve sağlıksız diye mi ki?
Ben severdim ya. Yine olsa alırım. Hiç karşılaştınız mı hala satan marka var mı?
0
yenibirgüzelnick
(09.03.24)
hala varlar. renkli ve kokulu.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.03.24)
@konusma ben konusuyorum, nerde var hangi markette gördün?
0
🌸yenibirgüzelnick
(09.03.24)
Siyah rengi de dahil hala var.
0
diyecevaplandı
(09.03.24)
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.03.24)
(14)

Antep fıstığını nasıl açalım?

gabe h coud
Aldığım Antep fıstığının yarısı tırnaklarla çok zor açılıyor. Tırnaklarım kırıklar çatlaklar içinde kalıyor, dipleri acıyor. Ne yapsak, nasıl açsak bunları maniküre zarar vermeden? :)https://soz.lk/i/f1fkvbmw
Aldığım Antep fıstığının yarısı tırnaklarla çok zor açılıyor. Tırnaklarım kırıklar çatlaklar içinde kalıyor, dipleri acıyor. Ne yapsak, nasıl açsak bunları maniküre zarar vermeden? :)

soz.lk
0
gabe h coud
(09.03.24)
Dişinle kır.
0
rock n roll
(09.03.24)
Bıçak
0
birmilyonunvarmi
(09.03.24)
Dişlerim parçalıyor, minik sert parçalar halinde hiç olmuyor.

Aleti yok mudur bunun, ceviz kırma aleti gibi. Bıçak tehlikeli.

Böyle bir şey varmış. ama işe yaramaz.
www.trendyol.com
0
🌸gabe h coud
(09.03.24)
Ceviz kırma aleti için Antep fıstığı küçük kalır, kıramaz. Ya da deneme yap ceviz kiracaginin içine Antep fıstığı doldur, denk gelebilir birkaç tane. Bir de hazır Antep fıstığı içi satılıyor bir daha ondan alırsın
0
rock n roll
(09.03.24)
üstüne bez örtüp oklavayla vurun demişler. iç fıstık almayı ben de biliyorum rock n roll, aça aça yemek ayrı zevkli. belki bir tekniği vardır bu işin diye sordum aslında.
0
🌸gabe h coud
(09.03.24)
Mutlaka biliyorsundur, senin bir şeyi bilmeme ihtimalin yok. Neyse, en olmadı taş bul onunla kır.
0
rock n roll
(09.03.24)
onun da ayrı kıracağı var daha küçük. geçenlerde antep bakırcılar çarşısından almıştım. şöyle bir alet: amzn.eu
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(09.03.24)
Pense ağzındaki ara boşluklu kısımla kırın
0
diyecevaplandı
(09.03.24)
Antep fistiginin acik kismi alt kesici dislerin oraya gecirilir ve ust kesici dislerde bastirarak ikiye ayrilir. Elle acarak antep fistigi yemek amelelik bence
0
floydian
(09.03.24)
dikkat ederek pense ile, veya özel tasarlanan fıstık kıracakları ile
0
Rao
(09.03.24)
İlk önce ağzı en açık antep fıstığını fedai olarak seçip elinle açıyorsun.
Sonrasında ikiye ayrılan o kabuklardan birini alıp diğer az açık fıstıkların arasına sokup çeviriyorsun. Bir nevi basit makine görevi gördüğü için hiç zorlanmadan açılıyor.
Kendimi bildim bileli antep fıstığını bu yöntemle açarım. Tırnaklarımın bozulduğu olmadı henüz.
0
juliette
(09.03.24)
pense / kargaburun ile hafifçe bastırarak.
veya üzerinde soğan domates dilimlediğimiz kesme tahtasını dik olarak vurarak.
0
tabudeviren
(09.03.24)
juliette +1

Bir tane kabukla diğer kabukların içine sokup çevir direk açılır
0
yenibirgüzelnick
(09.03.24)
diger antep fistiklarinin kabuklariyla acabilirsiniz. kabugu sokup ince aciklik kisminda dondurunce aciliyor. :D
0
supergirl
(10.03.24)
(9)

Kırmadan dökmeden ayrılmak

eternal_soul
Selamlar,Aralık başında tanışıp aralık sonuna doğru sevgili olduk. Sevgili olmadan önce o beni instagram'dan ekledi, sonrasında görüşmeye başladık. Uzun süredir öğlenleri gittiğim bir yerde zaten birbirimiz görüyorduk.Tüm bu süreçte geçtiğimiz hafta başına kadar hiç yaş konusu açılmadı. Her şey o ka
Selamlar,
Aralık başında tanışıp aralık sonuna doğru sevgili olduk. Sevgili olmadan önce o beni instagram'dan ekledi, sonrasında görüşmeye başladık. Uzun süredir öğlenleri gittiğim bir yerde zaten birbirimiz görüyorduk.

Tüm bu süreçte geçtiğimiz hafta başına kadar hiç yaş konusu açılmadı. Her şey o kadar güzeldi ki ne o ne de ben yaşlarımızı sormadık bile. Kendi çevremdekiler, bende olumlu bir değişiklik sezince konusu açıldı anlattım. Kaç yaşında diye sorduklarında cevap veremedim ki o anda içime bir kurt düştü. Onların da gördüğü birisiydi. Yaklaşık 24-25 yaşında düşünmüştüm.

Kendisine yaş konusunu açınca ilk o sordu, 35 yaşında olduğumu söyledim. Yaklaşık 28 yaşındayım gibi düşünmüş. Kendisine sorduğumda 18 dedi. evet 18. O anda kafamda yüzlerce soru işareti oluştu. Kendime çok kızdım nasıl daha önce yaşını sormam diye. Birisiyle tanışıldığında ilk sorulacak soruların başında geliyor... Yapım gereği de hiç bir zaman laylaylom ilişki içinde olmadım olamıyorum. Dolayısıyla nedense çok fazla vicdan yapıyorum.

Aslında yaşa takılan biri değilim, fakat 17 yaş gerçekten çok fazla. Özellikle evlilik vs düşündüğümde (Her ne kadar daha 1 -1.5 ay olsa da insan ilerisini düşünüyor, ne olacağını bilemese bile). En temelinde ben 50yaşına geldiğimde o 33 olacak, 60ımdayken 43 olaacak vs.. Onun arkadaş çevresinde yaş konusu geçtiğinde garip olacak vs. bilemiyorum.

Muhabbeti gayet sarıyor. O yönden hiç bir sıkıntı yok. Yaşlıyla yaşlı, küçükle küçük olabiliyorum. Fakat dediğim gibi ilerisini ciddi anlamda düşündüğümde kendisiyle bu durumun içinde olmak beni çok düşündürüyor. Sebebi de aşırı derecede bağlanmış durumda bana. Geçtiğimiz hafta 3 kez görüştük ve hepsinde de nutkum tutuldu açamadım konuyu.

Ona durumu nasıl anlatmam gerekiyor? Üzülmesini istemiyorum, ancak illa üzülecek. Üzüldüğünü görmekte beni çok üzecek. Yüz yüze mi yoksa telefonla konuşarak mı anlatmam uygun olur?
0
eternal_soul
(21.01.24)
Ben de bunu bu kadar düşünmene çok şaşırdım, sen 18 yaşında çocukla ne konuşuyorsun ki muhabbeti sarıyor diyorsun? Ben 28 yaşındayım ve ofiste 22 yaşındaki stajyelerin muhabbeti bile bayıyor beni. 18 yaşında çocuk nesine bağlanacak 1 aylık ilişkinin. Abartılı bi şekilde 2 gün babası ölmüş gibi ağlar sonra unutur ne kasıyosun. Birbirinizi acilen salın.
0
turuncu tonlarda
(21.01.24)
Üzülmeden ayrılık olmuyor ancak gerçek sebebi söylerseniz en azından karşınızdaki kişiye anlayıp zamanla sindirebileceği bir imkan vermiş olursunuz. Önür türlü sorularla boğuşur durur, süreç daha uzun geçer.

Arkadaş çevreniz muhtemelen uyuşmayacak, büyük ihtimalle çocuk vs. gibi konularda aynı zamanda aynı hevesi hissetmiyor olacaksınız. Onun mesleki açıdan şu an potansiyeli çok fazla ilerleyen yıllarda çok başka pozisyonlara doğru yolu açılıp çok başka yerlere gidebilme ihtimali var. Henüz çok genç ve hayattan beklentileri marjinal şekilde değişebilir. Şu anda hayatına birini alıp sonuna kadar onla mutlu kalmak gibi bir isteği vardır, bunda samimidir ancak o yaşta birisi böyle sözler veremez, bence vermemeli de zaten. Verse de güvenebilecek misiniz? Siz 18 yaşınızdaki gibi misiniz?

Çok fazla potansiyel sorun var.

Yani bu ayrılık kararını açıklarken bence sadece "ben seni düşünüyorum" gibi ıssız adam rolüne girmemelisiniz. Somut, gerçek sebepleri göstermelisiniz. Yaşı dolayısıyla yine de anlamayabilir ancak anlayacaktır.
0
akhenaten
(21.01.24)
Turuncu+1
Bir de 35 yasinda biri ile 18 yasinda biri ayni ortamda nasil bu kadar uzun sure birlikte olur anlamadim, lise terk filan mi? Mantiken kizin universitede filan okuyor olmasi lazim, sizin de isinizde gucunuzde olmaniz lazim. Yani hic mi hayatlariniza iliskin muhabbet gecmedi? Bir de nasil 17 yas kucuk biri ile, ki bu yaslarda bu kadar yas farki kesinlikle bir 20 sene sonrakinden cok daha acik hissediliyor, ayni muhabbet yapabiliyorsunuz? 33-50arasi, 35-18gibi hissedilmiyor.
18 yasindaki birinin cok uzulecegini sanmiyorum acikcasi, daha herhangi bir iliski bile dusunmeden deneyimleyecegi muazzam bir hayat var onunde, siz kafanizda buyutuyorsunuz sanki ama boyle diyince daha cok kucuk bir yerde liseyi bitirmis evlenmek isteyen bir kiz geldi gozumun onune, oyle ise uzulebilir tabii.
0
kassiopeia
(21.01.24)
Ya tamamen kendi fesatlığım da olabilir ama bana 1 aydır 18 yaşında olduğunu farketmemeniz çok inandırıcı gelmedi.

Hiç mi ne mezunusun diye sormadın? Hiç mi nerde okudun üniyi muhabbeti olmadı? Ne bileyim ne iş yapıyorsun demedin mi mesela? 35 yaşındaki birisi 25 im diyebilir ama 18 yaş ile 22 arasında bile uçurum var. Lütfen yani ya. Çocuk daha o geçen sene reşit değildi.
0
yenibirgüzelnick
(22.01.24)
yaşını bilmediğin biriyle nasıl sevgili oluyorsun yahu.

yaş farkı de geç. uzun uzun anlatılcak bi şey yok. onun için de iyi olur. yüz yüze yap.
0
jelly bear
(22.01.24)
3 görüşmede size bağlanması bile yeterince olgun olmadığının bir göstergesi; Sizin de bunu mantıklı bulup, kabullenmiş olmanız de fena. Yaşı kaç olursa olsun 1 ayda size birinin bağlanabilmesi size çok mantıklı geliyor mu gerçekten?
Eğer gerçek bir yetişkinse hayal kırıklıkları ile başedebilme becerisini kazanmıştır. Burada yılların emeğinden değil, 1 ayda yapılan bir kaç görüşmeden bahsediyoruz.
Dramatize etmeye, olayı arabesk melodram haline getirmeye gerek yok. Ne siz böyle davranın, ne de karşı tarafın davranmasına izin verin. Anlaşıldığını umuyorum ama aksi bir durum olmasın diye altını çizeyim. Sadece olayı drama çevirmeyin. Tabii ki kızla yapacağınız konuşma nezaket içermeli.
Bu arada yaş farkını farketmemiş olmanız benim de dikkatimi çekti. Mahremiyet çizgisini aşıp çok kişisel sorulara girmeye gerek yok ama o kadar saat konuşurken nasıl Farketmezsiniz?
0
strawberry first
(23.01.24)
Uzun uzun cevap vermek isterim tabii, verdiğiniz cevaplar ve fikirleriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Bu sefer nasıl olduysa hep ondan soru bekledim, nedense o sormayınca ben de bir şey sormadım. Yakın arkadaşlarım kaç yaşında diye sorana kadar da aklımın ucuna gelmedi. 24-25 gibi düşünüp hayal edip kabul ettim belki de. Birisiyle tanışıldığında en temel soruların başında gelir, nasıl böyle bir amatörlük yaptım inanın fikrim yok. Belki de yıllardır sevgi duygusunun sarhoşluğunda olmamdan ötürü olabilir. Yıllardır duymadığım cümleleri duyduğumdandır. Çok uzatmak istemiyorum, lakin kendimi savunmak istedim.

Sonuç; 1ay önce telefonda güzelce konuşarak ve sebebini de belirterek ayrılmak istediğimi söyledim ve ayrıldık. Kendisi de beni haklı buldu ya da bulmak zorunda kaldı bilmiyorum. Geçen sürede arada bir yazdı, bazen de aradı. Normal şekilde konuştuk hep, ama en sonuncusunda bunun bir sonu olması gerektiğini belirttim.
0
🌸eternal_soul
(24.02.24)
sadece gelecek varsayımlarıyla vazgeçirmişler. şöyle olur da böyle olur.
şu anki BÜYÜK sakıncaya dair tek geçerli söz yok
tam aksini varsaymak kimsenin aklına gelmemiş nedense. ki sahada örnekleri var, çalışıyor, bu yaş farkıyla evli barklı insanlar var. eskiden sorulan benzer sorulara verilen örnekler var bu sitede bile.
görseydim yazardım
0
lambırcek
(25.02.24)
kardeşim sen nasıl 35 yaşındasın ya :)
kızın yaşını anlayamamış olman, bu zamana kadar sormamış olman, nasıl anlatacağım demen garip ve yaşına göre çocuksu oldugunu gösteriyor. o yüzden iyi anlaştınız bence
"ya ben seni daha büyük sanıyordum :)" diye giriş yapacaksın.
korkma üzülmez :) kendini bu kadar vazgeçilmez sanman da yine çocukça
0
benarrivo
(25.02.24)
(12)

işyerinde kahvaltı alternatifleri

tabudeviren
uzunca bir süre dilim ekmek arasına kaşar peynir koyup götürdüm.sonra yine uzunca bir süre açma/poğaça ve üçgen peynir götürdüm.ikisinden de sıkıldım. simit sevmiyorum.alternatif ne önerirsiniz, siz neler götürüyorsunuz?
uzunca bir süre dilim ekmek arasına kaşar peynir koyup götürdüm.
sonra yine uzunca bir süre açma/poğaça ve üçgen peynir götürdüm.
ikisinden de sıkıldım. simit sevmiyorum.

alternatif ne önerirsiniz, siz neler götürüyorsunuz?
0
tabudeviren
(24.12.23)
Ben bazen pirinç patlağı disklerinin arasına fıstık ezmesi + bal/reçel sürüp sandviç yapıyordum, taşıması da kolaydı.
0
kobuzchu kiz
(24.12.23)
Ben ekmeğin arasına zeytin ezmesi sürüyorum haşlanmış yumurta ve biraz da beyaz peynir. Ezme yerine zeytin de yediğim oluyor ama bu üçlüye tapıyorum hdjfjfjf ama yumurta olayı sıkıntı tabi bizim ortamda başka yiyenler de olduğu için kimse rahatsız olmuyor:)
0
Kediyi üzdün
(24.12.23)
yumurtalı omlet yerine nohut unlu omlet, hem bozulmaz hem kokmaz, hem tok tutar, hem besleyici, internette tarifler var, yanına da domates salatalık, peynir, zeytin
youtu.be

ikinci öneri hazır yufkadan ıspanaklı (ya da neyli seviyorsan) gözleme
youtu.be

hazır lavaş alıp ister mantarlı ister karışık sebzeli dürümler olabilir
youtube.com

mercimek köftesi, patates salatası gibi şeyler yanına yine kahvaltılıklar


hocam sen biraz çeşit biriktir, hep aynı şeyleri yemek kısa zamanda bıkkınlık yaratır
0
freebird5406_2
(24.12.23)
Bir kenarından yarılmış somun ekmek arasına soğumuş 2 haşlanmış yumurtayı dilimle ve parça parça yerleştir.sebzeleri ufak doğranmış salatayı da ekmeğin içinde dağıt.
Tabi salataya pul biber ve tuzu tabi baştan eklemek lazım.
7-8 siyah zeytini de ekmek içinde yaydıktan sonra dilimlediğimiz beyaz peyniri de ekleyelim ve ekmeğimizi kapatalım.

Bu tarif 2 şekerli çaysız asla gitmez. İş yerinde fast food olmadan, mideye yaşatılacak yegane varoşluk ve neşe kaynağı işte bu.

İş yerine daha götüremedim ama evde fırsat olduğunda yaptığım bir şeydir.
0
diyecevaplandı
(24.12.23)
Ben olsam sandviç ekmeğinin içine koyduğum şeyleri değiştirirdim. Dana jambon, hindi füme, eski kaşar, ezine peyniri vs.

Bir de her sandviç ekmeğinin tadı aynı olmuyor onu da arada değiştirmek faydalı olabilir.
0
pispinti
(24.12.23)
Allah aşkına haşlanmış yumurtalı bişeyi ofiste yemeyin.kokudan kusacak gibi oluyorum.
0
morfeus emmi
(24.12.23)
@morfeus emmi

evet, yumurtayı sevmiyorum zaten, bundan sonrası için belirtmiş olayım :)
0
🌸tabudeviren
(24.12.23)
benim için alternatif kahvaltı etmemek olmuştu, zaten 12 gibi öğle yemeği olunca hiç eksikliğini hissetmemiştim. keşke daha önce bıraksaydım kahvaltı etmeyi diye düşünmüştüm :)
0
king lizard
(24.12.23)
Wasa üstüne krem peynir sürüp yemiştim bir dönem.
Bir dönem de tüm kahvaltılıkları ufak bir kaba doldurun ofiste yiyordum. Ekmek simit vb gerekmesen doyuruyordu
0
kondansator
(24.12.23)
@morfeus emmi +1 kahvaltı veya öğle yemeğinde kokan bir şey getirmeyin ya. Lütfen.
0
yenibirgüzelnick
(24.12.23)
-füme somon dilimli kruvasan sandviç ve tarçınlı matcha çayı
-sade poğaça ve vişne suyu
-fıstık ezmeli yulaf unundan krep ve limonlu zencefilli detoks içecek
-çikolatalı açma ve soğuk çay
0
joooper
(24.12.23)
overnight oats
0
bay b
(25.12.23)
(22)

Kayinvalidenin pilot ogluyla yatilarda gidip gezmek istemesi

screwedup2
Merhaba,Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel
Merhaba,

Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel odasinda kalarak en azindan otel parasindan kurtarma gibi bir durum var ortada.

Gezmeyi gercekten cok seviyor ve ben bu durumdan rahatsiz olarak engel olmasam gidebildigi her yatiya esimle gitmek ister.
Ben gelin olarak bu durumdan rahatsizlik duyuyorum. Olabildigince nesnel anlatiyorum ki olabildigince nesnel yorum almak istiyorum. Bir gelinin bu durumdan rahatsiz olmasi sizce normal midir?

Bu arada meslege yeni basladigimiz icin borc icindeyiz ve maddi durumumuz o kadar da iyi degil. Neden ayri otel odasinda kalmiyor diye soranlari icin soyluyorum. Daha yeni ikimizin ilk arabasini alabildigimiz icin elimizde para bile yok. Ki olsa bile ben deli gibi gunde 13 saat calisip kendi paramin sefasini suremezken bizim paramizla tatillere cikmasi gezmesi bana batiyor.

Ilk evlenecegimizi soyledigimizde evlenmemizi istememisti tek ogluna biraz duskun.

Bu gezme olayindan rahatsizligimi esim anlamiyor. Sizce durum normal mi?
0
screwedup2
(18.12.23)
Bence çok haklısın. İzaha bile gerek duymadım her yatıya gitmek çok manitacılık işi evli oğlunu salabilmeli. Bütün enerjisini oğluyla atması kötü fikir
0
ala09
(18.12.23)
her şeyin bir ölçüsü var. sürekli sürekli olacak iş değil. insanlar anlayışsız ve vurdumduymaz olunca böyle sonuçlar ortaya çıkıyor. yaşanan durum normal değil. buna bir şekilde çözüm bulunması gerekiyor.
0
dedeminhirkasi
(18.12.23)
Maddi boyut haricinde ve sizin de bu seyahatlerde onlarla birlikte olmadığınızı varsayarak büyük bir problem göremedim ben.
0
elorelia
(18.12.23)
bence bu durum eşinizle alakalı, iki tarafın da gönlünü alıp orta yolu bulması gerekir
0
babemsi
(18.12.23)
Her seferinde değil de yüzde elli olduğu durumda bence normal. Hatta çok zorlarsam her seferinde bile normal karşılayacak sebepler bulabilirim.

Niye rahatsız olduğunuzu anlamadım. Ana oğul gezsin işte sizinle ne alakası var bu durumun? Kaynanam kocamla takılınca be güzel ana oğul hasret gideriyor diye düşünüyorum ben aklıma bile gelmez kıskanmak.
0
yenibirgüzelnick
(18.12.23)
Pilot oğlunun pilot gelinle evlenmesine itiraz eden annede ben bir çentik ararım.
0
onepointzero
(18.12.23)
Maddi durumunuza etkisi tam olarak nasıl oluyor, ben o kısmını anlayamadım. Sonuç itibariyle eşiniz otel ücretini tek de kalsa, annesiyle de kalsa ödemiş olmayacak mı? Uçak biletini mi siz alıyorsunuz? Yoksa komple tatildeki her şeyi mi siz ödüyorsunuz?

Bu durum haricinde birlikte gidiyor olmalarından eşiniz bir rahatsızlik duymuyorsa, siz de orada olmadığınız için ben de bir sorun göremedim. Eşiniz ile annesi arasındaki bir mesele bu bence.
0
fraise
(18.12.23)
siz bu yatılarda yanlarında değilseniz ve arkanızdan eşinizi size karşı doldurma gibi olaylar yoksa, yani siz eşinizle baş başayken her şey yolundaysa bırakın takılsınlar ana oğul derim normal şartlarda ama eşiniz bu durumdan kendisi hiç rahatsız olmuyorsa uzun vadede rahatsız olmakta haklısınız. böyle anneci adamlar ilişkilerinde dengeyi sağlayamıyor çünkü. eninde sonunda bir yerde ilişkiyi etkiliyor bu durum mutlaka.

üçünüz aynı odada kalıyorsanız çarşı karışır tabi.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(18.12.23)
Burada ne sorun var anlayamadım. Oğlu normalde tek gidecekken anne olarak oğluna eşlik etmesi, eşinden yeni ayrılmış bir kadın için güzel bir kafa dağıtma yöntemi.

Bu durumdan rahatsız olup engel olmak iyi niyetli birisinin yapacağı bir hareket değil bence. Bence gereksiz yere sorun çıkarıyorsunuz.
0
but that was just a dream
(18.12.23)
but that was just a dream +1

oyle bir yazmissiniz ki sanki ikisi birden surekli tatile gidiyor, sizi ozellikle yanlarina almiyorlar :D

Hatun bosanmis, dunyayi gezmek istiyor. Bu sirada oteli bedavaya getirmek istiyor, eger kocaniz bunu dert etmiyorsa problem ne anlamadim. Kocaniz zaten tahminen sabah annenizden once kalkip ucaga gidiyordur. Adam calisiyor yani, tatilde degil :)
0
cooperr
(18.12.23)
Şimdi öncelikle sebebini bilmesek de istenmeyen gelin olarak bi kalp kırıklığınız var. Bu, kayinvalideye karşı negatiflik tohumu atmış. Bu yüzden onların beraber bu kadar çok vakit geçirmesi sizi korkutmuş olabilir. Çok vakit geçirdikçe sizin çekirdek aileniz içindeki olumlu-olumsuz bilgiye sahip olacak validanım, eşiniz ne kadarına izin verirse tabi. Bu kaygı anlaşılabilir.

Diğer bir konu da eşini kaybetmiş ya da boşanmış annelerin koca misyonunu oğullarına yükleme eğilimi var eskilerde. Çoğunlukla bağımsız bir hayat yasayamadiklari icin olsa gerek. (aslan gibi oğlum var benim!) Zaten maddi anlamda böyle olduğunu söylediniz. Aile içi dengeyi bozan bi şey bu. Bu da kaygı verici.

Kadınların eşlerinin aile bağını koparması da doğumda annelerin oğullarıyla kesemediği göbek bağını gelinin kesmesi aslında. Duygusal olgunluğa erişmiş erkeklerde bu zaten yaşanmıyor, gayet güzel yönetiyorlar durumu.

Mesela bu söylediklerim soz konusu olmasaydı, borcunuza harcınıza rağmen rahatsız olur muydunuz aynı durumda?
0
beetlejuice
(19.12.23)
Ne kadin ne erkek hic kimsenin annesiyle bahsettiginiz siklikta ve yakinlikta vakit gecirmesini normal bulmam. Ustelik is seyahatinde surekli annesiyle beraber koca adam... Belki ben esimle bir sey konusacak, planlayacak, yapacagim, ergen gibi annen yaninda mi diye mi soracagim kocama hep? Yilda birkac kez normal. Fazlasi garip.
0
nic cage
(19.12.23)
Ailenin geçmişine ve gelişim sürecine bakmak gerekir. Ben pilot olsam annem istediği her yatıya benimle gelebilirdi. Bu konuda eşime karşı bir ihmalim olmazdı ama maddi olarak hiçbir şeyden kaçınmazdım.

Ama her insan pekala aynı değil, anne olmak kişinin kötü yönlerini alıp götürmüyor. Karşı taraftan bakıldığında tasvip edilmeyecek tavır ve tutumlar, çıkarcılık, fırsatçılık, işgüzarlık vb. çoğaltılabilecek durumlar varsa ben de hazzetmezdim.
0
Nature Works
(19.12.23)
Anne evliliği istememiş.

İşleri maddi olarak rayına oturtmaya çalıştığınız bir dönemdeymişsiniz.

Eşinizle yeni evli olduğunuz için ve annesinin de bu davranışı eskiden beri süregelen bir şey olmayıp görece yeni başlayan bir şey olduğu için eşinizle ilişkinizi nasıl etkileyeceğini anlamamışsınız.

Bu üç konu bu meselede canınızı sıkıyor anladığım kadarıyla.

Ben yerinizde olsam gözlemlerdim olayı. Annenin davranışı normal değil evet, sonuçta gezmeyi çok seviyor diye oğluyla "ayda yılda bir" sıklığından daha fazla seyahat etmesi absürt. Orası iş ortamı sonuçta. Anne-oğul hayatı bu denli iç içe geçmemeli. Bazı sınırlar var.

Diğer taraftan anladığım kadarıyla ortada zaten ailevi bir sorun var. Anne boşanmış. Bu birçok açıdan insanları etkiler. Siz böyle bir aileye girmişsiniz. Yani evde yangın varken gelip her şey normal gibi yaşamayı beklememelisiniz. Önce bu sıkıntılar atlatılmalı.

Ben yerinizde olsam bu durumu anneyle aramı düzeltmek için fırsata çeviririm. Hatta anneyi bir kere de siz yanınıza alın mesela?

Sonra bu olaylar yatıştıktan sonra eşim hala bunu sürdürmeye devam ediyorsa oturur konuşurum nasıl iş bu böyle diye.
0
akhenaten
(19.12.23)
ben anlayamadım sıkıntının ne oldugunu. anladıgım kadarıyla oğlu zaten yalnız oluyor bu seyahatlerde. annesi de onunla aynı odada kalıyor. annesi olsa da olmasa da sen bu zaten olmayacaksın. o zaman annesinin olmasında sıkıntı nerede anlayamadım.
sen eşinle beraber gitmek istiyorsan anlarım ancak oğlu tek olacak ise anne oğul neden bir olamasınlar.
maddi olarak da bir yük olmuyor anladıgım kadarıyla. uçak bileti ve otel parası da ekstra yük olmuyorsa sorun nedir?
sizin paranızla nasıl tatile çıkıyor? yemek yiyor en fazla. annenin yediği yemeği mi sorun ediyorsun
0
abelardo
(19.12.23)
Annesine aylik bazda ne kadarlik masraf yapiyor bu seyahatler dolayisiyla?

Iyi tarafindan bakin. EN azindan kiminle ne yaptigini biliyorsunuz.
0
turkuaz
(19.12.23)
Bu duruma bakılacak birden çok taraf var.

Maddi açıdan başlarsak,
- Bildiğim kadarıyla kayınvalideniz pas uçacak, pas uçarken pilotlara ek bir farklılık yok ise sadece vergiler ödenerek uçuyor yolcular. Bu ödenen ücret mi sizi rahatsız ediyor?
- Eşiniz otelde double kaldığı zaman ikinci kişi farkı oluyor ve onu da sizin bütçeden ödüyor ise bu mu sizi rahatsız ediyor?
- Sonuçta eşinizin yaptığı seyahat bir iş seyahati. Şirketin yatı sırasında çalışanlardan belirli beklentileri var ve kayınvalideniz olunca eşiniz bu beklentileri yerine getiremediği için iş kaygısı mı yaşıyorsunuz?

Manevi olarak:
- Eşiniz annesiyle fazla zaman geçirince sizden uzaklaşıyor mu? Kayınvalidenin düzenli bir eşi doldurma durumu mu var?
- Eşiniz ailesiyle sık görüşmeye devam ettiği için kıskançlık yapıyor olabilir misiniz?

Tüm bu soruları kendinize sormanız gerçek sebebi bulmanıza yardımcı olabilir.

Ha ben olsam belki bazı yatılara annemi götürürdüm ama artık benim de bir hayatım var, yalnız olmam gereken zamanlar var mesajını da verirdim.
0
en bi orijinal
(19.12.23)
bir iki kere merak ettigi yere gider de, ben hic normal bulmadim, koca adam niye annesiyle ayni odada kaliyor, bence rahatsiz edici, anne sonradan görme heralde.
sen de kendi anneni götür, ama kaynanan varken biz sonradan görme degiliz ayri odalarda kaliriz diye laf sok. masraflari da ortak hesaptan düs.
0
durgunfoton
(20.12.23)
Durumun normal olup olmaması işin sıklığına bağlı. Senede 2 veya 3 defadan fazla böylesi beraber seyahatler ilişkileri bozar. Şöyle söyleyeyim (ki olayın sadece maddi boyutu olmadığını gösterebileyim) kvalide sizden maddi destek almasa bile eşinizle senede 20 geziye çıkması sizi mutsuz eder miydi? Beni ederdi, çünkü yoğun iş temposu içinde muhtemelen ben bu kadar eşimle beraber olmazken onların birlikte olması bizim evlilik birliğini kurmamızı (evliliğin erken dönemlerinde) etkilerdi.
Bir de seyahat muhtemelen sadece konaklama ve uçak bileti masrafından ibaret değil. Orada gezecek, yemek yiyecek, ıvır zıvır bir şeyler alacak, günün sonunda geçimi için biz destek oluyorsak gözüme batar benim de. Bütün bu olayların üstüne bir de evlenmemi baştan istememişse... Neyse sakin...
Eşinizle annenin bu gezi çerçevesini çizin ama konuşmayı eşinizin yapması lazım, bunun için de ikna olması lazım. Yoksa bir seyahat sonunda eşinizle yollarınız ayrılabilir.
0
SiyamkedisiZorro
(20.12.23)
ufukta boşanma var maalesef.
0
tantunisultansuleyman
(21.12.23)
anne oğluna aşırı düşkün hastalıklı bir kadınsa ayrı, oğlunu tüm bu geziler için maddi manevi bir araç olarak kullanıyorsa ayrı.
ilki zaten evlerden ırak bir durum. yorum bile yapmama gerek yok, ama ikincinin neden rahatsızlık verebileceğini anlıyorum. sonuçta maddi olarak siz de sıkıntıda olduğunuzdan bahsetmişsiniz, geçimine yardım sağladığınız birinin sürekli olarak gezmesi herkesi huzursuz eder. ben mesela evladım dahi olsa, destek aldığım biri varken kendim kişisel harcamalarımı kısmaya özen gösteririm.
ayrıca yeni evli eşek kadar bir insanın kendi annesiyle bu denli çok zaman geçirmesi de sıkıntı. emin olun kadın tarafı olsa da aynısını derdim. insanların ailelerinden uzaklaşıp biraz kendi ailelerinin bilincinde olmaya başlaması gerekiyor.

uzun lafın kısası. madem geçinemeyecek derecede sıkıntısı var, yeni evli çiftin her şeyinden yararlanıp gezmeyiversin.

tşk
0
wild honey suckle
(21.12.23)
merhaba,

bir psikolog ve bir evin bir oğlu ile evli bir kadın olarak cevap vermek istiyorum:

''annenin ilk başlarda kafa dağıtmak için böyle seyahatlere çıkması normal'' diye yorumlar gelmiş, buraya bir nebzeye kadar hak verebiliriz, diyelim ki bu durum geçici, diyelim ki her seyahatine değil de bazı seyahatlere gidiyor anne.

yine de, başta evlenmenizi istemeyen ve sizin maddi gücünüzden alıp, başkasına ''keyfi'' olarak verilen paranın, sizi rahatsız etmesi bence çok normal. burada hissettiğiniz kıskançlık olabilir, öfke olabilir, değersizlik olabilir sizinle alakalı. ama dikkat, sizinle alakalı diye eşinizle alakalı değil, diyemeyiz. siz bir çiftsiniz, evlisiniz, sizinle ilgili olanlar eşinizi de ilgilendirir.

ben eminim ki tüm bu zor şartlar altında, kayınvalideniz zor durumda olsa, Allah korusun bir sağlık gideriz olsa ve yüklü miktarda ona para ayırmanız gerekse, bundan o kadar da rahatsız olmazsınız. ama söz konusu gezmek, tozmak ve ekstra olan bir şey. bunun yanında eğer başta evlenmenizi istemediyse ve oğlu işe girdiğinde kocasından boşandıysa, orada oğlu ile kurduğu sıkıntılı bir bağ olabilir, bunu eşiniz de kayınvalideniz de fark etmiyor olabilir. mesela, tamam artık oğlum güçlü, bana bakar diye bile boşandıysa, bu durum sıkıntılı. sizi de rahatsız eder. valideyi suçmalak doğru değil, bilerek yaptığını hiç düşünmüyorum, Anadolu'da erkekler sınır koymasa bir çok kayınvalidede bunu yapma potansiyeli ne yazık ki var, özellikle kocasıyla sağlıklı bir ilişkisi olmayan kayınvalidelerde.

eşinizin sizi anlamadığını düşünüyorsanız, ona duygularınızdan bahsedin, ve onu suçlamadan kendinizi ifade etmeye çalışın, sizin için de zordur eminim. ''kendimi şu şu duygular içinde buluyorum, ve ancak senin yardım edeceğini düşünüyorum. benim için evlilik birlik beraberlik ve huzur demek; bu yaşananlar benim huzurumu etkiliyor, acaba bana destek olmaya çalışsan, biraz daha empati kurmaya çalışsan, gerçekten buna çok ihtiyacım var.'' gibi cümlelerle yaklaşabilirsiniz.

ve bence mutlaka, evlilik terapisine gidin. ve sakın siz, annen seninle sağlıklı bir ilişki kuramıyor vs demeyin, dememeye çalışın. sizi anlamayacaktır, anlamadığı gibi size tepki de verir. siz üzülürsünüz. bunu uygun bir yolla evlilik terapistinden duyar zaten. ve aslında sizin neden ve ne için rahatsız olduğunuzu, yine aranızdaki hakem, yani terapist anlatır sağlıklıca diye umut ediyorum.

çok geçmiş olsun, sıkıntılı bir durum herkes için bence. ama hayat biraz böyle bir yer, ve evlilik de bazen strateji gerektiren bir ilişki süreci. kolaylıklar.
0
damba
(21.12.23)
(7)

İki kedi- kilo problemi

sacrilegious
Merhaba,İki kedim var 5 yaşında olan norveç orman kedisi 6.5 kilo erkek. Kilosu boyuna göre normal ve hep kontrollü yiyor. Dişi kedim smokin, 1 yaşına girdi. 4 ay önce 4.5 kiloydu ancak şimdi 6.5 olmuş boyu da kısa kaldı ve sürekli mama yiyor. Ben çalışıyorum. Gündüzleri evde olmadığım şimdiye kadar
Merhaba,
İki kedim var 5 yaşında olan norveç orman kedisi 6.5 kilo erkek. Kilosu boyuna göre normal ve hep kontrollü yiyor. Dişi kedim smokin, 1 yaşına girdi. 4 ay önce 4.5 kiloydu ancak şimdi 6.5 olmuş boyu da kısa kaldı ve sürekli mama yiyor. Ben çalışıyorum. Gündüzleri evde olmadığım şimdiye kadar hep dolu kap bırakıyordum gün boyu yiyorlardı. Ama küçüğün kontrolü yok kilosu git gide artıyor. mama kontrolünü nasıl yapacağımı bilmiyorum. Otomatik besleme yapan cihazlardan alsam bile biliyorum ki büyük kedimin hakkını da küçük yer bu sefer büyük aç kalır gün boyunca.

Ne yapacağım ben? Daha önce böyle bir şey yaşayan var mı?

Teşekkürler
0
sacrilegious
(18.12.23)
Ağırlıklarının en fazla %5'i kadar yemeliler. Yani günde en fazla 300g kedi başı. Evde oldukları için kedi başına günde 200g fazlasıyla yeter.

Sabah 100g akşam 100g mama verin.
Mama kabı sürekli dolu olmasın.
0
alfired
(18.12.23)
Bunu ben de bilmek isterdim. Bende de şimdi iki kedi var. Eskiden tek kedi kilosunu çok rahat kontrol altında tutuyordum. Ben de gün içinde çalışıyorum, eve gelince ayrı ayrı beslesem ne olur diye düşünüyorum. Akşam ve sabah iki öğün olacak şekilde. Ama ben de benim smokinden korkuyorum. Beni yiyebilir, ya da uyutmayabilir.
0
SiyamkedisiZorro
(18.12.23)
Dolu kap olayını 7-8 aydan sonra bırakmak lazım zaten. Sabah akşam iki öğün olacak şekilde besleme yapacaksınız. Miktarı deneme yanılma yoluyla da oturtabilirsiniz.
0
FAtE
(18.12.23)
Otomatik mama kaplarının kediye göre tanıma sistemli olanları vardı yurtdışında. Önünde kamerası var gelen kediye göre mama düşüyor. Buna bütçe ayırabilirsiniz ancak o şekilde çözülür. Yoksa ayrı ayrı elle beslemek zorundasınız.
0
yenibirgüzelnick
(18.12.23)
bazı otomatik mama kapları 2 tane hazneye mama veriyor. kameralıda oluyor izlersiniz kim yedi kim yemedi porsiyon ayarlayıp verirsiniz zaten aç olduklarında mama sesi duyup koşarak gidip mamayı hemen yiyorlar bu sayede ikisi aynı anda yerse diğeri diğerinin mamasına sulanmaz.
günde 2 öğün yaparsanız birbirinin mamalarına sulanmazlar aynı anda yiyecekleri için.

www.amazon.com.tr
0
eja
(18.12.23)
Ben 7.3 kg atletik uzun boylu sarman kedime gramajlı veriyorum, kafası kücücük ama göbeği var. Şişman gözükmese de göbekte yağ var sonucta. Mama paketinde günde 85 gr yazıyor, her markada değişebiliyor verdikleri gram bilgisi, ben şuan sabah 30 gr akşam 6 gibi 30 gr veriyorum kendi ayarlamak zorunda kaldı, önceden 20×4 şeklinde veriyordum sürekli mama istiyordu. Şu an böyle daha iyi gidiyoruz, ve mutlaka senede 1 check-up yaptırın mutlaka.
0
Semi
(21.12.23)
Evden çalışan arkadaşım bile bu sorunu otomatik mama kabı alarak ancak çözebildi. Sürekli evde olmasına rağmen ve mama üzerinde tam kontrolü vardı. Ama bu insanı eve çok daha fazla bağlıyor ve dışarıda olmayı zorlaştırıyor. Çare ölçülü, zaman ayarlı mama kabı. Bahsettiğim arkadaşımın kedisi bu şekilde çaktırmadan kilo verebildi...
0
silverleaf
(22.12.23)
(3)

Fotoğraftaki şey ne olabilir? (İğrenç olabilir, ölü bişey gibi)

nhk ni youkosu
Bulaşık/Çamaşır makinesi koyulacak bir yer var üstü tezgah yanı dolap, o kısım boştu borulara vs. bakarken öbür açıklıkta şöyle bir şey gördüm, çok organik görünüyor ama ne ola ki bu? Ölen bir hayvan desem değil, böyle bişey deri değiştirmiş desem çok acayip. Bi dolgu malzemesi falan olsa neden orad
Bulaşık/Çamaşır makinesi koyulacak bir yer var üstü tezgah yanı dolap, o kısım boştu borulara vs. bakarken öbür açıklıkta şöyle bir şey gördüm, çok organik görünüyor ama ne ola ki bu? Ölen bir hayvan desem değil, böyle bişey deri değiştirmiş desem çok acayip. Bi dolgu malzemesi falan olsa neden orada olsun? Bozulmuş bir yiyecek falan mı veya acaba, fikri olan var mı?

drive.google.com

Eve yeni taşındık, bi yer kaplaması mevzuları vardı onunla ilgili mi acaba.
0
nhk ni youkosu
(12.10.23)
kazandibi gibi de diil gibi de bu ne be
0
neira
(12.10.23)
Mantar gibi sanki
0
yenibirgüzelnick
(12.10.23)
lavaş veya krep gibi yağlıca bir unlu gıda bence. altındaki ambalaj malzemesinden ötürü hazır alındığını düşündüm, koruyucu maddeler küflenmesini önlemiş böyle yanmış bir görüntüye neden olmuş olabilir.
0
engelbert humperdinck
(13.10.23)
(9)

kadınlara soru: bir erkek sizin yanınızda heyecanlanıyorsa

sorusoranadam
eli ayağına dolaşıyor, saçmalıyor, kızarıyor bozarıyor..dolayısıyla hoşlanma olduğunu anladınız. bu durumda ona bakışınız nasıl olur?hoşunuza gider mi, acınacak bir durum olarak mı görürsünüz?
eli ayağına dolaşıyor, saçmalıyor, kızarıyor bozarıyor..
dolayısıyla hoşlanma olduğunu anladınız. bu durumda ona bakışınız nasıl olur?

hoşunuza gider mi, acınacak bir durum olarak mı görürsünüz?
0
sorusoranadam
(10.10.23)
Niye aciyayim ki? Cok tatli bi duygu. Acimam icin sevilecek biri olmadigima inanmam gerekir benim bakis acima gore
0
mor oje
(10.10.23)
Yakışıklıysa hoşuma gider
0
personaa
(10.10.23)
Hoşlanıyorsam hoşuma gider hoşlanmıyorsam Allah’ın eziği derim.
0
yenibirgüzelnick
(10.10.23)
Hoslaniyorsam hosuma gider. Hoslanmiyorsam herhangi bir his belirmez, fikir olusmaz, en fazla gulumser gecerim.
0
nic cage
(10.10.23)
bana hitap etmez hayirdir kardes ilk defa mi bayan goruyorsun diye dusunurum malesefkk
0
mess
(10.10.23)
Güzel bir şey, kaldı mı öyle erkekler.
0
babemsi
(10.10.23)
hoşlanıyorsam hoşuma gider ama çok da şapşaloza bağlamasın
0
Mossy
(11.10.23)
çok insanca bulurum, sempatik gelir.
0
elma
(12.10.23)
duygum nolursa olsun, hoşuma gider. acımak ne kelime!? :)
0
cccbehzatccc
(12.10.23)
(23)

Bir zamanlar seviştik ama şimdi arkadaşız erkeği

rewlack
Başlık, bana değil “arkadaşlarına” hitaben..Okunması şart değil ama şunu buraya bırakayım https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1559107Bu duyurunun üstünden zaman geçti, çok şeyler, tartışmalar, güzellikler vs yaşandı derken iki taraf da birbirini daha iyi anlar oldu, daha çok yakınlaştık vs.Özellikle,
Başlık, bana değil “arkadaşlarına” hitaben..

Okunması şart değil ama şunu buraya bırakayım www.eksiduyuru.com
Bu duyurunun üstünden zaman geçti, çok şeyler, tartışmalar, güzellikler vs yaşandı derken iki taraf da birbirini daha iyi anlar oldu, daha çok yakınlaştık vs.
Özellikle, gördüm ki iki tarafın da birbirinden “başka” sebeplerden kaynaklı karşı tarafa tam güvenememe durumu var(dı). Neyse bunlar da konuşuldu, karşılıklı güven inşaası için el sıkışıldı falan.
Derken hooop yine yeni bir şey öğreniyorum ve başa sarıyor her şey.

Hayatımdaki insanın eskiden seviştiği, platonik aşık olduğu, bir süre sevgili olduğu vs vs insanlarla arkadaş olarak kalmalarını elbette anlarken, arkadaşlıklarını düzenli şekilde sürdürmelerini kabul edemediğimi hatta anlayamadığımı farkettim. Ancak bu durum beni neden üzüyor gerçek cevapları ifade edemiyorum. Karşı tarafa da gerçekte neden üzüldüğümü anlatamıyorum. Burada şundan bahsediyorum, sadece sevişmiştik daha önce dediği kişi hayatında düzenli görüştüğü ve tıpkı hepimizin normal arkadaşları gibi sosyalleşmek için düzenli haberleştiği biri haline geliyor. Bu, tüm herkesle böyle.. tabi kızlar da bu duruma okeyse.

İlk duyuruda eski sevgilisi/gerçek bi ilişkisinden söz etmiştim. Geçenlerdeyse bi takım arkadaşlarıyla hep birlikte tatile çıktık. Biz çiftiz, bir çift daha var(eskiden beri duyuyorum bu insanları, hep görüştüğü bir çift) ve de iki single arkadaş. Neyse bi sonraki hafta başka bir konuyu sorarken tesadüfen öğreniyorum ki bu çiftteki kız tarafıyla daha önce sevişmişler, yazık kızım sevgilisi de biliyor mu emin değilim. yaa biz tatile çıktık mesela bana neden söylemedin diyorum, “e date bile değildi sadece seviştik, ayrıca durduk yere biz zamanında sevişmiştik mi diyeceğim” diye cevapladı.

Konu zaten farkettim ki bana neden söylemedi falan değil. Bi insan neden arkadaşlık sınırı duygusal,cinsel olarak aştığı biriyle sürekli görüşmek,hayatında yer almasını/kalmasını ister? Konu bu yani. Ben bunu bunu yapmanı istemiyorum deyince beni manipüle ediyorsun/hayatıma arkadaşlıklarıma müdahale ediyorsun oluyor. Bu anlamda haklı olabilir ama al kardeşim hayatını bildiğin gibi yaşa o zaman demeden önce yapılacaklar listesi ne?:D beni neden incittiğini anlayabileceği dilden anlatmak istiyorum.

*sevgi, sadakat vs bu konularda endişem yok, böyle bi kaygı hissetmiyorum, o da hissettirmiyor. Ama şu tablo yüzünden çok yazık gerçekten:(
0
rewlack
(20.09.23)
Bu kafayla baş edemezsin. Bence yol yakınken ayrılmak senin hayrına olur. Senle ayrılsa muhtemelen diğer kızla yine bi şeyler yaşanacak, böyle potansiyeli olan insanlarla aynı ortamda bulunmak istememen de çok normal. Ayrılık harici çözüm göremiyorum.
0
asap raki
(20.09.23)
Ayrıl, hiç boşuna vakit kaybetme. Sizin kafa yapınız farklı. İkna edemezsin.

Arkadaş baya cıngılbört tadında birisi. Bize gelmez bacım :(
0
yenibirgüzelnick
(20.09.23)
Bazı farklılıklar ilişkiye engel ne yazık ki.

Bakın şimdi bilemiyorum, belki bu kişi eski sevgilisiyle ya da birlikte olduğu kişiyle size sadakatini zedelemeden bir arada vakit geçirebiliyordur. Böyle insanlar var, ilişki sonrası arkadaş olarak devam etme kararı alsam ben de bu kişilerden biri olurum örneğin, aldatmak aklımın ucundan geçmez. Ancak ayrılık sonrası arkadaş kalmak hem duygusal sebeplerle benim için imkansıza yakın hem de kendim birlikte olduğum kişinin eski sevgilisiyle görüşsün istemem.

Hal böyle olunca bu karakter farkı devasa bir sorun oluşmasına sebep oluyor. Ben bunu asla kabul etmem şahsen.

Benim için güven problemi oluşturur. Etrafta görüp duyduklarımdan dolayı insanlara inancım fazlasıyla zedelenmiş vaziyette zaten, bir de bu tip konularda riske girmek istemem. Yaşlar +30 demişsiniz, bu yaştan sonra hiç istemem. Bu yaştan sonra heyecan değil, bu yaşıma kadar oluşturduğum kendi karakterimle boğuşmak zorunda kalmadan kafam rahat bir hayat geçirmek isterim.
0
akhenaten
(20.09.23)
fazlasiyla kultur farkliligi gibi duruyor, guven, iletisim, sevgi, saygi problem yok gibi. AYrica iliski sonrasi arkadas olarak devam etsem ben de kendimde hic sadakat sikintisi gormuyorum +1, yani bir kere sevistik diye kimseyle boyle bir rutine girme gibi bir durumu yok bir cok insanin. Isvecliler icin de bu konu, benim anladigim kadariyla, cok normal sanirim. bununla birlikte dutch demissiniz, avrupa'da kucuk yerler hakkaten cok kucuk oluyor ve bu kucuk yerlerde arkadasliklar cok eskiye dayaniyor, dolayisiyla adam tek tek hepsini cikarmak istese arkadas grubunun 3/4'unu hayatindan cikarmak zorunda kalacagi icin herkes bu sekilde takiliyor olabilir. diger kizin sevgilisi biliyor olabilir, bilmiyor ve hic umrunda olmayabilir. fazlasiyla kulturel kodlanma rahatsiz oldugunuz sey, sordugunuz yer de bu kodlanmalarla yogrulmus insanlarla dolu ve bir cogu daha da kotuye giden bir ortamda yasiyor (turkiye'de kadin erkek iliskileri ve iki cinsiyetin de birbirine bakisi fazlasiyla sagliksiz bir hal aldi). sizin yerinizde olsam, illa ki baskasinin fikrini almak istiyorsam, reddit ya da yasadiginiz yerine expat gruplarina dutch kulturunde bu normal mi gibisinden bir sey sorardim sanirim.
bununla birlikte ne bizim, ne de dutchlarin dusundugunun bir onemi var, saglikli iliski sevgi, guven ve nese gerektirir (bence). nasil hissettiginize bakmak ve bunlari insa edip edemeyeceginizi dusunmek daha saglikli olacaktir.
0
songforsomeone
(20.09.23)
Çok güzel açıklamışsınız,
Daha da yazın arkadaşlar.. lütfen :(

@akhenaten aman aldatır mı gibi bi derdim yok, yani galiba doğrudan yok. Çünkü bu insanlara gerçekten nötr. Öyle bi endişe hissetirmiyor. Ve bu durum benim, bu insanlardan neden vazgeçemediğini daha da çok anlayaMAMAMA sebep oluyor. Yani kaşı gözü oynayan çapkın bi tip olsa arkadaş ayağına kızları cepte tutsa diyeceğim aha bunun rengi böyle. Belki “sevişmelik” lazım olur dediği yok.
E o zaman neden arkadaşlığı sürdürmek, yardıma koşmak, sosyalleşmek vs vs peşinde olur bi insan?!

Bu son örnekteki kızın sevgilisi var zaten çift geldiler diyorum tatile. Belki evlenecekler falan öyle bi çift ama konu bu değil.
0
🌸rewlack
(20.09.23)
yani su son yazdiginizdan anladigim, bu kisinin sevdigi insanlarla belki bir iliski yasayip deneyip, olmadigini gorup ama arkadas olarak keyifli vakit gecirdigi icin, insan olarak deger verdigi icin neden arkadasliklarina devam ettigini anlayamiyorsunuz? yani ne bileyim, biriyle uc bes birlikte olursunuz, ama ikili iliskide inanilmaz cekilmez biri oldugunu anlarsiniz ama arkadas olarak iyidir, mesela hobileriniz benzerdir, onlar uzerinden gorusmeye devam edersiniz. bu bana cok garip gelmedi acikcasi. guven sorunu da yok? insanlar arkadaslik iliskilerinde baska sevgili iliskilerinde baska olabiliyorlar, ve birliktelik deneyip cift olarak olmayacagini gorup, arkadas olarak cok keyifli neden olmasin ki birisi? benim oyle bir arkadasim var mesela, 1-2 ay filan dating yaptik, sevistik de, ama gordum ki hayatta birlikte olamayacagim bir insan, hala ara ara gorusuyorum cunku muhabbeti, olaylara bakis acisi cok hosuma gidiyor, degisik fikirler veriyor vs. Ama bu kisiyle bir birliktelik dusunmem, tekrar sevismem de, elbette gorusmek istemezse zorlamam o da beni zorlamaz ama hicbir sevgilisine de bir tehdit olusturma durumum yok. hatta bazi eventlere giderken yazar arada, ben de giderim vs. Su anda cok sevdigim bir arkadasimla onun araciligiyla tanistim mesela.
0
songforsomeone
(20.09.23)
@songforsomeone,
Son yoruma cevaben;
Çünkü insan mı yok? :D bütün bunları yapabileceği/çok iyi anlaştığı başka kızlar da bulabilir ve sevişmeden hayatına/arkadaşlıklarına devam edebilir pekala. İnsan silmek demiyorum ama belli ki sevişme odağıyla hayatları kesişmiş çok kafayız iyi vakit geçiririz motivasyonuyla değil. Bu ikisi farklı.

Bir de öte yandan o zaman bu çocuk sevişme potansiyeli olduğu her arkadaşıyla (ilgisini fiziksel/cinsel anlamda çekme potansiyeli olan) sevişmeden duramıyor mu? Düz arkadaş olamıyor mu endişesi de yaratıyor.

yaparım ederim birinci tekil kullandığınız için soruyorum, hayatınızda biri var mı? Hayat rutininizi, kendi rızanızla bi sevgili edindiğinizde o var diye kendiliğinden otomatik olarak veya onun beklentileri doğrultusunda değiştirir miydiniz?
0
🌸rewlack
(20.09.23)
karakterini değiştirip tanıdığı insanların yarısının hayatından çıkmasını istiyorsun. bence mantıklı değil. olduğu gibi kabul edebiliyorsan et (bence kabul edilecek bir tarafı yok) edemiyorsan ayrıl. belli ki çok temel konularda bambaşka düşünen insanlarsınız.
0
elorelia
(20.09.23)
yani birincisi hakkaten (belki hepsi ile degil ama bazilariyla) insan olmayabilir, bunu bilemiyorum, bir onceki yorumda da yazdim. kucuk yerdir bisidir.

ikincisi, eminim bunu konusmussunuzdur ama sekste atfettigi anlam ozellikle de ciddi olmayan iliskilerde sizden cok farklidir. ki oyle gibi duruyor. seks bir ihtiyactir, o anda ihtiyaci olmustur, karsidakinin de olmustur, gidermislerdir, bitmistir gibi bir kafada olabilir. ama bu arkadasligini ilerletmesi icin bir engel degildir. iki taraf da ayni derecede umursamiyordur, birlikte tatile gittiginiz cift gibi. bunlari kesin dogru olarak yazmiyorum elbette boyle de olabilir mi diye yaziyorum.

ucuncusu, su yazdiginizla 'Yani kaşı gözü oynayan çapkın bi tip olsa arkadaş ayağına kızları cepte tutsa diyeceğim aha bunun rengi böyle. Belki “sevişmelik” lazım olur dediği yok.' su, bence biraz celisiyor, "Bir de öte yandan o zaman bu çocuk sevişme potansiyeli olduğu her arkadaşıyla (ilgisini fiziksel/cinsel anlamda çekme potansiyeli olan) sevişmeden duramıyor mu? Düz arkadaş olamıyor mu endişesi de yaratıyor." acaba guven sorununuz var mi hala?

dorduncusu onaylanma ihtiyaci olabilir, bunu bu yolla karsilamak ilk iliski kurma bicimi olabilir karsi cinsle, bilemiyorum.

son olarak, elbette hayat rutinimi degistiririm, insanlari silmek vs degil ancak elbette birlikte olmak istedigim kisiye yer acmak icin, onunla iliskimi derinlestirmek, gelistirmek ve deneyimlemek icin kesinlikle hayat rutinimi degistiririm ve bazi seylerden kademeli olarak, ya da azaltarak vazgecerim. hepimiz bunu yapariz zaten, yoksa derin iliski kuramayiz. cunku hem herkese, hem kendimize hem sevdigimize yetmemiz cok mumkun degil. dolayisiyla oncelik siralamam kesinlikle degisir ve karsimdakinden de bunu beklerim. bu demek degil ki tek hayati ben olayim, kendi hobilerine ve arkadaslarina da vakit ayirmasini beklerim ve isterim ancak elbette haftanin 7 gunu arkadaslariyla bulusan biri hem buna devam edip hem birisiyle derin bir iliski kuramaz.
0
songforsomeone
(20.09.23)
ya bir de dutchlar cok garip insanlar, belki de hakkaten yasama bakisiniz cok farkli yani.
bir ara internette bunlarin evine misafirlige giden cocuga yemek yedirmediklerine, aksam yemegi ikram etmediklerine dair cok geyik yapilmisti. denk geldiniz mi bilmiyorum. :D

www.reddit.com
0
songforsomeone
(20.09.23)
"bu insanlardan neden vazgeçemediğini daha da çok anlayaMAMAMA sebep oluyor." sebebi malum. hoşuna gidiyor.
"Yani kaşı gözü oynayan çapkın bi tip olsa" böyle olmayanların sexual drive'ı eksik değil.
cevabı biliyorsunuz, aslında her yer, her ilişki bununla bezeli de de bunu itiraf etmek sosyal intihar.
0
lambırcek
(20.09.23)
Bence de kültür farkı. Mesela şöyle demişsiniz: "Bi insan neden arkadaşlık sınırı duygusal,cinsel olarak aştığı biriyle sürekli görüşmek, hayatında yer almasını/kalmasını ister?" O da sırf yattık diye niye insanlarla arama mesafe koyayım diye düşünüyor büyük ihtimalle. Onun normali ile sizin normaliniz farklı. Sizin bu konuda farklı olduğunuzu kabullenmeniz ve devam edip edemeyeceğinize karar vermeniz lazım bence. Çünkü bizim veya sevgilinizin söyleyebileceği ve size vahiy gelerek konuyu çözeceğiniz bir açıklama yok. Temel bir farklılık var.
0
peki madem
(20.09.23)
sevişti diye dünyanın en iyi insanı olsa bile selamı sabahı arkadaşlığı kesse daha mı doğru olacak?
siz nasıl hala berabersiniz ben anlamıyorum. ayrı dunyaların insanlarısınız resmen
0
abelardo
(20.09.23)
Selamı sabahı kessin mi diyorum? Açıklamalarda özellikle belirttim, böyle bişeyi ben de saçma bulurum. Soruda düzenli olarak aramak sormak, plan yapmak, davet etmek veya kendini davet ettirmek gibi şeylerden bahsediyorum.
0
🌸rewlack
(20.09.23)
hollandalıymış. kültürel farklılığa takılacaksınız gibime geliyor ama o kişi, türk bir kadın ile birlikte olup bu konuyu çok rahat aşabilirdi. belki siz de bu vesileyle kendi dünya görüşünüzü aşabilirsiniz. bu tip konularda tek bir doğru yok.

evet, durup dururken "bak ben şunlarla seviştim" mi diyecek? bu arada size hangi vesileyle söyledi, onu merak ettim şu an.

olay şöyle oluyor: bir kişiyle 3 sene arkadaşsın mesela, sonra bir gün denk geliyor, bir şey oluyor, sevişiyorsun. ondan sonra yine arkadaş olarak takılıyorsun. onunla seviştiğin aklına bile gelmiyor.

dolayısıyla ben de bir sorun göremiyorum.

"onunla seviştiğin aklına bile gelmiyor" kısmının altını çiziyorum.

edit: "yazık kızın sevgilisi de biliyor mu acaba" demişsiniz ama bu öyle bir şey değil :) "yazık" denecek bir konu değil fark etmediniz mi hala? :) biliyordur, bilmiyorsa da çok gerekirse söyler kız.
0
ahm1
(21.09.23)
DIkkatli sekilde okudum.Adamin hatasi sevistigi kisileri size soylemesi olmus bence. Ciftler ne kadar yakin olursa olsun birbirlerine anlatacaklari konularda belli sinirlar olmali.Önceki iliskileriyle ilgili gereksiz fazla detaylardan kacinmalilar
0
turkuaz
(21.09.23)
@ahm1'in soyledigi sey benim de dikkatimi cekti, soyle yazmis : edit: "yazık kızın sevgilisi de biliyor mu acaba" demişsiniz ama bu öyle bir şey değil :) "yazık" denecek bir konu değil fark etmediniz mi hala? :) biliyordur, bilmiyorsa da çok gerekirse söyler kız.

ben de katiliyorum, ne kadar farkindasiniz ya da kabul etmek istersiniz bilemem ama bence cinsellik konusuna ve yasanmis cinselligin iliskilerdeki etkisi konusunda duygulariniz ve dusunceleriniz partneriniz ile cok farkli. siz yasanmis bitmis bir cinselligin bir iliskiyi artik etkilemeyebilecegini tahayyul edemiyorsunuz, yazdiklarinizdan o anlasiliyor, bu iyi ya da kotu bir sey degil, bu konudaki fikriniz bambaska, muhtemelen sizi etkiliyor ve hic etkilemedigi hic olmamis ki, karsidaki ya benim icin onemli degil dese de anlamiyorsunuz. o da sizi anlayamiyor. yani ikinizin de, digerinin inandigi sey hic deneyimlemedigi bir sey, bu nedenle ikiniz de birbirinizi anlayamiyorsunuz gibi geldi bana. burada varilacak nokta birinin digerini ikna etmesi degil, iliski boyle bir sey degil, birbirini anlamak onemli. siz ikna etmeye ugrasiyorsunuz, anlamadiginiz, deneyimlemediginiz bir seye nasil ikna olabilirsiniz. olamazsiniz.
0
kassiopeia
(21.09.23)
dolayisiyla bu 'talebiniz' havada kaliyor gibi geldi bana, onun yerine nasil hissettiginizi anlatmaya calisin, belki yardimci olur. bunu kiskaniyorum, bu beni digeri ile yarisiyormusum hissine sokuyor, bu beni guvensiz hissettiriyor gibi. nasil hissediyorsaniz yani. bilemiyorum ne hissettiginizi. bence kendiniz hislerinizden kopuk, daha cok bu beni rahatsiz ediyor, bunu anlasin uzerinden gitmissiniz. kadin erkek beyni farkli calisir, olaylara bakisimiz ve kendimizi iliskilendirmemiz farkli seyler uzerinden oluyor. sizi nasil etkiledigini anlamadigi bir sey icin davranisini degistirmesini istiyorsunuz ama adamin kafasina yatmiyor cunku onun icin oyle bir deneyim mevcut degil, nasil hissettiginizden giderseniz daha rahat edebilirsiniz belki.
0
kassiopeia
(21.09.23)
Çok teşekkürler, son yorumalar da yukarıdakiler gibi açıklayıcı olmuş.
@banach tabiiki, var böyle kız arkadaşları da.

@ahm1, tek türk ilişkisi ben değilim. Ama öncekiler date veya ilişki gibi değil pek. Örneğin benden önce bir bumble datei vardı, önce bana aramızda klik olmadı direkt arkadaş olabileceğimizi anladım diye anlatmıştı, baya zaman sonra ısrar edince evet seviştik dedi. Örneğin bu örnekteki kızla da whatsapptan vs iletişim kurmaya bir tür “arkadaşlık(?)” inşaa etmeye devam ediyor. Üstelik kız amerikada yaşıyor şu an, belki hayatları boyunca karşılaşmayacaklar bir daha (en azından benim mantığımda) yani çevresinde sosyalleşmek için arkadaş yoksunluğundan bunu yapıyordur savı bu noktada çürüyor(siz söylemediniz ama yukarıdaki yorumlarda vardı).

Hangi vesileyle öğrendim kısmı ise; neredeyse bir yılın sonunda bana sürekli kankam,bestiem, en yakın arkadaşım dediği ve sürekli baya baya sık görüştüğü kişinin hayatındaki tek ciddi ve en önemli ilikisinden exi olduğunu kızın evine yemeğe gittikten sonra sorarak öğrendim. Bu hassas durum zaman içinde bende ekstra bir güven eksikliğine yol açtı.
Evde bir davet veriyorduk geçen hafta ve ben de konukların arasında böyle biri olup olmadığını nasılsa söylemez diye sordum.

Yazık dememin sebebi ise durumu acınası veya utanılacak bişey olarak görmem değil (ya da çoğunlukla değil diyeyim) eğer bu bilgi o çocukla paylaşılmadıysa; bu paylaşmaya değer görmeme hali. Çünkü bana bunun gibi intim meseleler, zaten intim olduğu için sevgiliyle paylaşılabilir gibi görünüyor. Bir anlamda yakınlık ve güven belirtisi yani. Bi de çocuk da türk belki o da bana yakın tepkiler verebilirdi gibi bi noktadan bilinçaltım bi destek arıyordur belki. O yüzden öyle yazdım.
0
🌸rewlack
(21.09.23)
@ahm1
Bir de en önemli konuyu atlamışım sizin yorumunuzda.
“Bir kişiyle 3 sene arkadaşsın mesela…”
Bu kızlarla olan ilişkisi bu değil işte, arkadaşlık için değil gönül işleri için biraraya gelinmiş, öncelik ve ana hedef bu olmuş sevişilmiş ve/veya aşk yaşanmış sonra o zaman arkadaş olalım’a dönmüş. Bu bana farklı yollar gibi geliyor. Sizin söylediğiniz gibi olsa daha kolay anlardım sanırım.

Daha açık olsun diye bunble date örneğini kullanacağım. Zaten sevişmek olursa da bi süre sevgili olmak için biraraya gelmiş tanışmış takılmışsın. E bunlar olmamış, arkadaş olabilirsin elbette tamam ama neden yani? İnsan mı yok? Hayatında olmasa nr oluuur olsa ne olur? Ama zaten zero noktasında duran bi arkadaşlığı “inşaa etme” ve sürdürmeye çalışma çabası neden? Bunu anlamıyorum. Git sıfırdan sevişmediğin ve bi zahmet sevişmeyi düşünmeyeceğin (en azından planda) bi kızla arkadaşlık inşaa et.
0
🌸rewlack
(21.09.23)
Cevaplarınızın daireselliğinde çıkardığım sonuç ayrılmanız gerektiği. Çünkü belli ki bu aklınıza takılmaya devam edecek ve aşamayacaksınız. Bana öyle geliyor ki asıl amacınız sadece sevgilinizin neden böyle yaptığını anlamak değil, bu bilgiyi kullanarak onu aslında sizin haklı olduğunuza ikna etmek. Bu da belli ki olmayacak.

Büdüt: Mesela benim en yakın arkadaşım da uzak mesafe ilişkisinde ve sevgilisi eski eşi ile takılıyor hatta arkadaşım ziyarete gittiğinde beraber vakit geçiriyorlar. Hiç güvensizlik duyduğundan bahsetmedi, hatta hep ne kadar eğlendiklerini anlatır. Bu hikayedeki kişiler farklı Doğu Avrupa ülkelerinden ama bu tür ilişkiler olabiliyor yani. Örnek olarak vermek istedim.

Büdüt 2: Bu arada hislerinizden dolayı sizi kınadığımı düşünmeyin. Böyle bir ilişki duygusal olarak bana da çok göre değildir. Kimsenin suçu olmayan bir durum bence.
0
peki madem
(21.09.23)
"İnsan mı yok? Hayatında olmasa nr oluuur olsa ne olur?"

yok belki de? bu soruyu sizin için de sorabiliriz. aylarca yıllarca bir adamla uğraşıp farklı kafalardayken hala beraber kalmaya çalışmak yerine neden bu adamda ısrar ediyorsunuz? insan mı yok? :)
0
ahm1
(21.09.23)
"Yazık dememin sebebi ise durumu acınası veya utanılacak bişey olarak görmem değil (ya da çoğunlukla değil diyeyim) eğer bu bilgi o çocukla paylaşılmadıysa; bu paylaşmaya değer görmeme hali."

Belki de paylasmaya deger gormeme hali degildir de, olayin kendisini cok onemsiz gordugunden dolayi "bunu soylememe ne gerek var ki" dedigi icindir? Bence ikincisi.
0
ahm1
(21.09.23)
(12)

araba, kedi ve karadeniz turu?

ikiicidisibirkisi
sizce bu kombinasyon çalışır mı?sadece iki kişi önde olacak arkası tamamen kediye ait olacak. arka koltukları katladığımızda ise bagaja doğrudan geçişle birlikte kediye geniş bir alan kalacak.bagaja kapalı tuvaletini vs. koyarız diye düşündük. samsunda uyku molası için 5-6 saat durmamız gerecek. Bir
sizce bu kombinasyon çalışır mı?

sadece iki kişi önde olacak arkası tamamen kediye ait olacak. arka koltukları katladığımızda ise bagaja doğrudan geçişle birlikte kediye geniş bir alan kalacak.

bagaja kapalı tuvaletini vs. koyarız diye düşündük.

samsunda uyku molası için 5-6 saat durmamız gerecek. Birimiz otelde kalırken diğerimiz kediyle arabada uyur diye düşündük.

gündüz gezilerinde taşıma çantasıyla yanımızda olur, ortama göre de kısa süre camlar aralı arabada kalır diyoruz.

2. gece rize'de evde kalacağız zaten. Ama dönüş yolunda yine aynı şeyler yaşanacak.

kediyi kimseye bırakma şansımız yok. Evde ise sıcak havada kesinlikle yalnız bırakmak istemiyoruz.

yaşı itibariyle kedi oteli vs. düşünmüyoruz. Zaten turda da bizimle olsun çok istiyoruz.

özetle ya bu koşullarda gideceğiz yada gitmeyeceğiz.

sizce kedinin konfor alanını bu şartlarda koruyarak çıkabilir miyiz bu tura?
0
ikiicidisibirkisi
(11.08.23)
bence çalışmaz. malum kediler bölgeci hayvanlar, alıştıkları yerden uzaklaşmak istemezler. hem evinden ayrılacak, küçücük arabaya sıkışacak hem de bir yandan hareket halinde olacak. tuvaletini arabada yapıp yemeğini suyunu da orada içecek. hatta gün içinde de çantaya sıkışmış vaziyette sizinle gezip sürekli stres hissedecek. hiç olacak gibi değil bence, hayvana yazık olur. kopek olsa hiç sorun değil ama kediyle olmaz diyorum ben.

kedi otelde sizinle kalsa bile olmaz.

tur kaç gün bilmiyorum ama maks 4-5 gün ise ve evde klima varsa yalnız bile kalabilir. daha uzun ise gün aşırı birisi gelip 10 dakika bile uğrasa daha iyi kediyi taşımaktan.
0
orient blue
(11.08.23)
Kesinlikle olmaz, hiç ihtimali yok. Hem kediye hem size eziyet.
0
yenibirgüzelnick
(11.08.23)
başka bir konuda ek yapayım, uyku için samsunun içine girip çıkmak yerine doğramacı otel var tosya da. konaklamak için daha rahat olabilir.
0
kisa
(11.08.23)
Kedinin yaşı kaç ki kedi oteli düşünülmüyor anlayamadım. Kedi daha önce arabayla çok yolculuk yapmış olsa bile çok sevdikleri bir aktivite değil. Bu sıcak havada hem yolculuk eziyet olur hemde çantayla taşınması.

En temizi güzel bir kedi oteline ayrı bir odada kalacak şekilde misafir ettirmek.
0
FAtE
(11.08.23)
www.reddit.com

şurada uzun yol yapan kediler var ama ev kedisi alışık olmadığı ortamda rahat edemez sanırım.
0
inheritance
(11.08.23)
Böyle tatil olmaz. Arabada uyuyacak kişiye eziyet.
0
dissendium
(11.08.23)
Olmaz malesef. Dalgınlığınıza gelip, arabayı güneş gören bir yere park etseniz, kedi 45 dakika içinde ölür (veya kalıcı sağlık sorunu).

Vücut sıcaklıkları bizden yüksek zaten. Vücut sıcaklığı 40 dereceyi geçince büyük problem. Normalde 38.5 derecedeler, çok çabuk 40 dereceyi geçerler.
0
alfired
(11.08.23)
Youtube'da karavanda kedileriyle yaşayan bir çift var. Kediyi nasıl alıştırdıklarını anlatmışlar, baya uzun bir süreç:

youtube.com
0
peki madem
(11.08.23)
2 kedimle izmir sinop arası yolculuk yaptım 1100 km. biri 12 saat boyunca kutusunda gıkını çıkarmadı, diğeri kutunun içinde susmadı. eziyet gibiydi. bu yapacağınız yolculukta kedinin sorun çıkarıp çıkartmaması kedinin davranışına bağlı. her kedi araba yolculuğunu sevmiyor.

size tavsiyem kutusuna koyun ve arabayla 1 saatlik yolculuk yapın. tepkisini ölçün. hem bu sayede alışık değilse alışmış olur.
0
false pretension
(11.08.23)
benimki araba yolculuğunda hastalanıyor kusuyor sürekli, 2 metre cam filesi tahta ince çıta alıp evde 1 cama sabitleyin youtubeda yapma videoları var, 1 hafta bırakan var ben 4 gün bıraktım yem su koyduktan sonra kamera ile takip ettikten sonra sorun olmuyor.

www.trendyol.com

illa goturcem derseniz bu çadır içine kumunu koyup hem arabada hem otelde kullanırsınız kediyi dışarı çıkartmadan

ama planladığını zşey hem kediye hem size eziyet gibi.
0
eja
(11.08.23)
ufak bir yarım günlük, yakın bölge turu yaparak bu fikrinizi deneyin. ben olmayacağına inanıyorum. hele yaşlı bir kedi ise kolay strese girecek. o hareket esnasında yemek yemeyecektir. ayrıca kedi kumu kokusu sıcak arabada çekilmez.

en temizi gğnde biri sizin eve gelip mam-su tazeleyecek birini bulmanız.
0
orpheus
(12.08.23)
arabada kediyi serbest bırakmak çok riskli. birçok arkadaşım çeşitli sorunlar yaşadı. pedalın altına girmesi, şoförün üzerine atlaması vesaire. söylemek istedim.
0
sparkle kiddle
(12.08.23)
(11)

Stalk konusu

kraltaci
Merhaba, nişanlınızın 3-4 yıl önce hoşlandığı ancakelemanın pek yüz vermeyerek başlatmadığı bir ilişkisinin (veya tanışıklık vs.) olduğunu bilseniz ve nişanlınızın aradan geçen 3-4 seneye rağmenhala instagramdan o elemanı stalkladığını (haftada bir, iki haftada bir) görseniz evlilik düşünmeye devam
Merhaba, nişanlınızın 3-4 yıl önce hoşlandığı ancak
elemanın pek yüz vermeyerek başlatmadığı bir ilişkisinin (veya tanışıklık vs.)
olduğunu bilseniz ve nişanlınızın aradan geçen 3-4 seneye rağmen
hala instagramdan o elemanı stalkladığını (haftada bir, iki haftada bir)
görseniz evlilik düşünmeye devam eder misiniz?
0
kraltaci
(21.07.23)
lamı cimi olmadan hayır benlik değil, 3-4 sene önce yüz alamadığı elemana da gerek yok. herhangi bir kişiyi stalklayan birisine diyeceğim tek şey güle güle.
0
gule gule
(21.07.23)
1 gram duygu hissetmediğim eski sevgililerimi bile zaman zaman stalklıyorum, ne yapıyorlar merak ediyorum. Bunu yapan da bence oldukça fazla insan var. Çok sinir olurdum görsem ama fevri karar da vermezdim. Haftada 1 pek normal gelmedi yalnız
0
personaa
(21.07.23)
düşünmezdim ben de. hatta genel olarak evlilik düşünmezdim bu devirde ama siz bilirsiniz.
0
orient blue
(21.07.23)
Ya zamanında elde edemediği birini sırf meraktan stalklıyor da olabilir. Yani belki elemanın battığını vs görse, çok kötü duruma düştüğünü vs görse rahatlayacak ve tekrar stalklamayacak.

Yani bu romantik anlamda bir merak olmayabilir. Bu öyle bir his ki aynı hislerle sevgiliniz bir hemcinsini de stalklıyor olabilirdi.

Bu biraz takıklık evet ama romantik anlamda olmayabilir.

Ben çok büyük kararlar vermezdim. Önemli olan onun nasıl bir duygu ile stalkladığı, sizinle iletişiminin nasıl olduğu ve birbirinize verdiğiniz güven.

Evet haftada 1 baya yüksek bi oran. O çocuk şimdi gelse sevgilinize “hadi sevgili olalım ben aşığım sana bitiyorum dese” bence sevgiliniz yüz vermez. Böyle bir istek ile stalkladığını sanmıyorum. Dediğim gibi önceden olan bir kuyruk acısı zamanla takıntıya dönmüştür.

Ama işte sizin şuan sevgilinizle çok açık iletişiminiz olmalı. Herkes ne olduğunu, neden olduğunu, ne hissettiğini açık yüreklilikle ortaya koymalı, siz de bu konuda beklemtinizi açık açık gerginlik çıkarmadan belirtmelisiniz vs. çözebilirsiniz de sorunu.
0
zimbirik
(21.07.23)
Sevgilin de benim gibi midir değil midir bilmiyorum ama ben de hiç bir duygu beslemediğim seneler önce kısa süre görüştüğüm insanları bile stalklarım arada. Sadece merak.
Komşu kızını bile stalklarım yani normal diye düşünüyorum.
0
yenibirgüzelnick
(21.07.23)
Eskiden bir şeyler hissedilmiş biri olmasına gerek yok, herhangi bir karşı cinsi sürekli stalklamanın altında bir şeyler aramak normal. Ayda yılda bir öylesine bakılmış olsa anlaşılabilir ama düzenli ve sık stalklıyorsa bi durup düşünürdüm ben. Açıkça konuşun bence, konuşurken halinden tavrından anlarsınız az çok.
0
dfn4
(21.07.23)
Biraz soğumuşsunuz sanki, ben olsam bende soğurdum. Ama böyle durumlarda açık iletişim gerekiyor, bende harekete geçmeden önce mutlaka konuşun derim.
0
olimpia
(21.07.23)
haftada bir/iki haftada bir itici geldi. sorun ederdim. ayda yilda bir olsa herkes stalklanabilir hic takilmam.

kiz arkadasin takintili bir insan olabilir. birkac saatini ayirip herkesi haftada bir stalkluyor da olabilir yani. ona da bakmak lazim.
0
Kittie
(21.07.23)
Kanka ona bakıp senle kıyas yapıyor doğru tercih yapmış mıyım diye. Bunu kaldırabilirsen devam et keke
0
olaylar olaylar
(21.07.23)
Haftada bir iki bana da çok fazla geldi. Yani evleneceğim kişi geçmişte sevdiği birini sürekli takip ediyor olsun istemem. Bu durumun tek başına rahatsız edici olmasının yanında, bu kişi bir göz kırpsa beni bırakıp gitmesi kesin falan heralde. Böyle bir risk alamam. Nişanı iptal ederim.

Ayrılır mıyım? Bilmiyorum açıkçası... Aniden ayrılmam ama sanırım eninde sonunda ayrılıkla biter sonu.
0
akhenaten
(21.07.23)
Öyle birisini nereden biliyorsun, yani sana neden anlattı. Haftada bir bilgisine nasıl ulaştı? Haftada bir bakmak Stalk olmuyor, takip etmek oluyor. Takip etmesindeki amaç ne onu öğrenmek gerekiyor.
0
kullanilamayan ruhumuzlar
(22.07.23)
(15)

faiz + risksiz kazanç + din sorusu

avatar is back
bir arkadaşımla bu konuyu çok sert tartıştık hiç anlaşamadık sizin fikrinizi merak ettim. ikimizin bir ortak arkadaşımız var ve faize vs tamamen günah gözüyle baktığı için hiç bulaşmıyor. hayatı boyunca k.kartı bile kullanmadı. şimdi bu ortak arkadaşımız bankadaki yıllık %x faize bile "haksız ve eme
bir arkadaşımla bu konuyu çok sert tartıştık hiç anlaşamadık sizin fikrinizi merak ettim.

ikimizin bir ortak arkadaşımız var ve faize vs tamamen günah gözüyle baktığı için hiç bulaşmıyor. hayatı boyunca k.kartı bile kullanmadı. şimdi bu ortak arkadaşımız bankadaki yıllık %x faize bile "haksız ve emeksiz kesin kazanç" gözüyle baktığı için haram olarak görüyor. buraya kadar ok, kendi hayat tarzıdır.

geçenlerde kocaelide bir bayideki tanıdığı nakit vermesi durumunda 840k sıfır bir aracı direkt teslim edeceğini söylemiş, bu çocuk da eşinin altınlarını, kendi altınlarını bozmuş, ailesinden borç harç etmiş gidip arabayı almış, ailesinin durumu pek olmasa da 150k civarı parayı hemen alma sebebi de kesin olarak kar edeceklerini bilmeleri falan. kendi aracı var ve bunu tamamen kar etmek için girişmiş. bu arada bu olaylar seçimden bir kaç hafta önce gerçekleşiyor. çünkü düşüncesi seçimden sonra doların çok artacağı, araba fiyatlarının uçacağından emin olması. sonuç olarak aracı bir kaç gün önce 1.150 milyona satıyor. merak edenler için araç crossland paketi bilmiyorum

şimdi asıl arkadaşımızla tartıştığımız şey de buydu, ben yıllık %8 faize (bankalardaki %30-40 mevduata dahi) bile günah-haram gözüyle bakan, kesin ve risksiz kazanç olduğu için tamamen haram olduğunu söyleyen birinin bu şekilde tanıdık vasıtasıyla sıra beklemeden araç alan "alsam en az 100-150 kazanırım" deyip 300 civarı kazanan birinin yaptığının dinen de ahlaken de çok saçma ve çelişkili olduğunu söylerken arkadaşım bunun çok olağan olduğunu söylemesi oldu.

ben kar eden arkadaşım gibi bakmıyorum hayata, hatta benim tanıdığım biri olacak bir bayide tüm arabaları ondan alıp kendim piyasada bu şekilde sata sata hem kendim kazanır hem de bayide bana aracı ayarlayacak kişiye pay verirdim, bunun kuralı budur benim için. ama faizin yıllık getirdiğine çok sert karşı çıkıp kesin para gözüyle görüp haram demek ve yıllık faizin neredeyse 2 katı bir kazancı çok kısa bir sürede kazanmak nasıl helal oluyor o zaman?

tekrar ediyorum, ben yaptığı yanlış falan demiyorum ama bu yapılan dinen de haram olmuyor mu o zaman? neye dayanarak buna çok normalmiş gibi bakıp yıllık faize zebanilik günah olarak bakıyorlar? şimdi baktım benim banka aynı paraya 12 aylık süre için 240k para verirken bu arkadaş 300 civarı parayı 2 ayda kazanmış :D tek riski 300 yerine 200 falan kazanmasıydı. yani bu insanların bakış açısını anlamaya çalışıyorum.
0
avatar is back
(07.07.23)
yani aynı soruyu kredi ve "Kâr Payı Oranı" mevzusunda da var. şu an tüm ihtiyaç kredileri aylık %2.5 falan ama bu tip arkadaşlarımın gittiği bankalarda %2.5 civarına kar payı alıp karşılığı borç veriliyor :D aynı hesap değil mi yahu? bu insanlar kendilerini mi kandırıyor cidden anlayamıyorum
0
🌸avatar is back
(07.07.23)
Tanıdık sayesinde başkalarının önüne geçip arabayı alma kısmı hak yemek oluyor, onda problem var. Onun dışında dini bir problem yok. Ucuza alıp pahalıya satmış. Ticaret yapmış.
0
michael_knight
(07.07.23)
bunu ticaret yapıyorum düşüncesi ile yapmıştır diye düşünüyorum, kendisine de sormak isterdim açıkçası arkadaşım olsa
0
freebird5406_2
(07.07.23)
faizle ticaret bambaşka şeyler. ikisinin kazanç riski aynı değil tl bazında faiz yüzde 100 kazanç vereceğini söylüyor, araba aynı değil sonuçta bir emtia artacağını öngörmüş zor bir şey olmasa da.

tanıdık vasıtası konusundaysa satan devlet değilse satan kurumun böyle bir zorunluluğu yoksa kimseye eşit davranmak zorunda değil, alan ile satanın arasında olan bir durum. eşe dosta 100'e satar diğerine 150 burada da bir problem yok. dediğim gibi iki taraf da özel ise bu şekilde, gidip devletten ihale alınması vb. şeylerden bahsetmiyorum. burada bir hak yeme durumu mevzusu görmüyorum.
0
gule gule
(07.07.23)
Dinen bir sakınca yok. Malı ucuza alıp pahalıya satma işine ticaret diyoruz. Peygamber mesleğidir hatta.

Sırada öne geçmek de kesinlikle hak yemek değildir. Bayii tüm insanlığa eşit davranma yemini mi etti sanki, devlet kurumu değil orası adam peşin para varsa hemen satarım demiş kendi malıdır. İsterse sadece yozgatlılara satış yapacağım diye şart bile koyabilir.
0
yenibirgüzelnick
(07.07.23)
Dünya senin gibiler yüzü suyu hürmetine dönüyor.. yenibir+1
0
primetime
(07.07.23)
bu tür insanlar ekonomiyi tam bilmiyor ama ekonomiyi bizden daha iyi kokluyorlar :D sonuçta kazanan o bak.

Haram olan faiz haksız elde edilen gelir. Enflasyon yıllık %30'dan fazlaysa banka %30 veriyorsa o kâr değil. Paranı korumak. Ama dindarlar bunu anlamak istemiyor.
Ona sorsan arabayı yarın 1.150m'a satmak helal çünkü o günkü değeri bu. E paranın da değeri düştüğü için bugün 840k tl'n yıl içinde %30+ eridiği için ve bankaya kullanması için kaynak sağladığın için banka o parayı veriyor. Tefeci faizi olsa ayrı.

Ticaret helal ama sırada öne geçmek veya yakınını öne geçirmek bence kul hakkı olmalı. Ama Türkiye'deki dinciler veya dindarlar öyle olmadığını düşündüğü için her yer akraba kaynıyor işte. (bir de enflasyon garanti olduğundan sonraki partiye attığın insanlar daha çok TL ödeyecek, resmen onlara zarar veriyorsun)

not: askerdeyken katılım bankasında çalışan bir arkadaşla konuşmuştuk, oradaki kar payı ile faiz bayağı aynı şey ama kabul etmiyor dediğin gibi. Dinen faiz almak haram olduğu için ne olduğuna bakmadan reddediyor. Ama bugün 1 liranla 1 ekmek alıyorsun seneye 2 liraya ekmek satılacak, al sana 2 lira desen okey diyecek :D
0
nhk ni youkosu
(07.07.23)
nasıl ticaretle faizi kıyaslayıp "ticaret nasıl haram değil" diyorsun ki? orasını bağlayamamışsın anlatımında.

senin yaklaşımınla diyelim ki ticaret de haramsa, geriye bir tek hizmet sektörü kalıyor.

"kesin ve risksiz kazanç olduğu için" ticarette risk var diğerine kıyasla farkettiysen.

meselenin yüzdeyle miktarla ne alakası var ki
sattığından %100 200 kar edenler var
sağlık sektörü ne yapacak, 1'e maledip 5'e satıyor
faiz haram, o kadar, bitti. haram oluşunun faydası, hikmeti ayrıca konuşulur.
0
mimo
(07.07.23)
Doğru anladıysam, burada mesele faiz değil, normal bir ticaret dolayısıyla para karşılığı bir alış veriş var. (Araç piyasasının uçması ayrı konu.)

Faiz ise bir ticaret değil. belli bir süre içinde "aynı türden olan iki şey arasında zamanla oluşan bir farkla" birlikte bunların taraflar arasında el değiştirmesi söz konusu.

İslam fıkhı kaynaklarında incelenirse faizin bir çok çeşidinden bahsedilir.
Faizin en çok oluşma ihtimali yerlerinden biri de kuyumculuktur.

Faizin toplum hayatına bir çok yönden zararının olamasının yanı sıra neden yasak olduğu hususunda geçen zamanda okuduğum bir kaynakta şöyle yazıyordu: Eğer faiz serbest olsaydı kimse kimseye karşılıksız bir şey vermezdi.
0
diyecevaplandı
(07.07.23)
şu soruyu kendine sorarsan doğru cevabı bulursun
parayı paradan mı kazanmış ticari bir nesneden mi?
paradan para kazanmak haram evet ticari bir nesneyi alıp satarak faiz yemiş olmaz. ticaret olur. bu hesapla bütün galericiler günahkar olurdu.
0
etna
(07.07.23)
arkadaşının aracı o fiyata bulabilrip iyi bir karla satabilmesinin temel nedeni faize bulaşmaması ve helal kazanç arayışı

zaten %36 gibi kar yapmış
bunun yerine dolar ya da altın alsaydı %25 gibi bir şey kazanacaktı
fazladan %11 kazanmış ki o araba garajda bile dursa biri çizer biri sürter
risk sonuçta

bu arada 6ay 6bin km nerede_?
0
bir soru sorcam
(08.07.23)
Hızlı okudum umarım atladığım bir şey yoktur.
Cevaba gelirsek öncelikle senin ve bir çok insanın faizin haram olması konusunda ciddi bilgi eksikliği mevcut.

Faiz ile alışveriş olayı farklı, haram olan ticaret yapmak, bundan kazanç elde etmek değil; ki isterse yüksek olsun.

İslam hukukuna göre alışverişin bir takım şartları var, bu şartları karşılayan her tür alışveriş, ticaret helaldir. Ticaret ekonomiyi çeviren bir sistem. Ekonomist değilim şimdi kavramların kaşını gözünü yarmayım :)
Faiz ise piyasayı bozan, ticareti ifsad eden uzun vadede birileri çok kazanırken birilerinin hakkını alan vs vs bir sürü sorun ortaya çıkaran bir sistem. Bu konuda Necmettin Erbakan’ın baya detaylı açıklamalı videoları vardı, dediğim gibi ekonomik şeyleri çok anlamam, kendi anlayabileceğim kadarını dinledim. Detaylarını meraklısı varsa bakabilir.

Dolayısıyla faiz de bir tür ticaret gibi ancak İslam hukukunun kurallarına uymadığı için haram. Verilen örnekteki kişi islamın tam da hukuki şartlarına uygun alışveriş yapmış, gitmiş arabayı almış her tür risk var bu işte ama işi yaver gitmiş. Araba zarar görebilir, beklediği dolar durumu olmayabilir, araç elinden gidebilir vs bir dolu risk var. Bankadan faize girdiğinde daha en başında biliyorsun şu kadar faiz oranıyla şu kadar getirecek diye.

Katılım bankalarının da durumu bu şekil yani aynı piyasada iş yaptıkları için kar payı oranları benzer oluyor ancak işleyişte bazı farklar var. Mesela kredi kartında asgari ödeme yoktu, mesela Kuveytturk’ten ihtiyaç kartı aldığımda bankadan arayıp islam hukukunda bey akdi denilen alışveriş şartlarına uygun cümlelerle vekalet alınmıştı vs.

Hasılı alışveriş ile ticaret ile faiz kazancı aynı değil hükümleri farklı.
0
epitaf
(08.07.23)
bu arada bankaların verdiği faiz değil
zarar etmiş oluyorsun
bankalar mb daha ucuza kredi verdiği için aradaki farkla kar edebiliyor
o da işletme masrafı + paranın değer kaybı zaten

faiz x verip x+1 almak
bizim ekonomide faizle borç alan geri öderken kar ediyor, yani faiz yemiş oluyor tersten

bu maliyeti de faize bulaşmayan vatandaş finanse ediyor

o yüzden
kredi çekerken 1.6 milyon 1 kg altın ediyor
10 sene sonra bankaya 1 kg altın geri ödemiş miyim diye sorgulamak gerekir
x=x denklemi için

hiçbir banka da bunu finanse edemez neden borç verip 10 sene geri almak için beklesin?
0
bir soru sorcam
(08.07.23)
Dini kurallar çok genel, faizin haram olması da bir çıkmaz bence. Faiz paranın kirasıdır, eğer faiz olmasa kimse borç bulamaz. Para da alınıp satılan bir meta, ben birine borç verdiğimde o paranın alım gücünü kiralamış oluyorum, para geri döndüğünde alım gücü düşüyorsa neden borç vereyim? Her neyse bu dini kural sonuçta sorgulamak manasız.

Ama bazı ruhu kurnaz tipler "ticaret helal" diyerek ticarette her türlü manipülatif hareketi de helal görüyor. Dinde de bunla ilgili faizde olduğu gibi bir kural yok zaten. Onun için "ticaret helal yaa" diye yaptıkları her şeyde vicdanlarını rahatlatıyorlar.
0
akhenaten
(08.07.23)
faiz haramdır, bu ayetlerle hadislerle çok net bir kural. ama arkadaşınızın yaptığı ticaret. kesin gözüyle baksa da doların, araba fiyatlarının düşme riski var mı? evet var.
arabayı alırken yukarıda söylendiği gibi alan-satan razı olduktan sonra sıra vs durumu çok bağlayıcı değil. her satıcının müşteri seçme hakkı vardır.
ettiği ya da edeceği karın yüksek olmasında da sıkıntı yok. İslâmiyette kâr haddi yoktur. Yalnız, sıkışık durumda olanlara, yiyecek, giyecek ve barınacak lüzumlu eşyayı yüksek fiyatla satmak haramdır.
dolayısıyla arkadaşınızın inancı ile yaptıkları arasında bence tutarsızlık yok.
0
mustafakesekci
(08.07.23)
(15)

Evlilik sürecinde ailenizden maddi beklentiniz oldu/olur mu?

her seye atarlanan adam
Yakın zamanda nişanlandım. Seneye de düğün planımız var. Nişan sürecinde takılar dahil olmak üzere her şeyi kendi birikimimle yaptım. Borçlu olmayalım diye beyaz eşya ve elektronik tüm aletlerimi şimdiden alıp taksitlerini ödedim. Şu ana kadar yaklaşık 150 bin TL civarında bir harcamam oldu ve ailem
Yakın zamanda nişanlandım. Seneye de düğün planımız var. Nişan sürecinde takılar dahil olmak üzere her şeyi kendi birikimimle yaptım. Borçlu olmayalım diye beyaz eşya ve elektronik tüm aletlerimi şimdiden alıp taksitlerini ödedim. Şu ana kadar yaklaşık 150 bin TL civarında bir harcamam oldu ve ailem 1 TL bile yardım etmedi sağ olsunlar. Halbuki oturdukları evi bile ben aldım onlara. Hâlâ kredisini ödüyorum hatta. Ben evlenirsem kiraya çıkacağım. Aileme bu konuyu da dile getirdim. Arabamızı ve bir miktar altını bozdurup benim için bir ev alalım kiralar çok yüksek dedim. Araba lazım olur satamayız dediler. Düğünden gelen takıları falan bozdurup evlendikten sonra evinizi alırsınız dediler. Ben hiç böyle hayal etmemiştim bu süreci. Ailem maddi olarak her şeyimi halleder ben de paramı biriktiririm diye düşünmüştüm. Sizce bende mi bir problem var? Ailemin evlilik sürecinde bana maddi olarak yardım etmemesi garip değil mi? Nişanlımı ve ailesini de çok seviyorlar. Kesinlikle onaylamama gibi bir durum da olmadı. Aileme neden böyle yaptıklarını da soramıyorum yanlış anlamasınlar diye. Ne yapayım be sözlük?
0
her seye atarlanan adam
(10.06.23)
evlenmeyi düşünmüyorum ama evlensem de beklentim olmazdı. bu biraz aile yapısı ile alakalı. kimininki söylemeden bile destek oluyor, kimi kuruş koklatmıyor. aile desteği gerekli evet ama evlenme gibi sorumluluk alınıyorsa ana baba ölmüş gibi düşünülmeli.
0
candide
(10.06.23)
şöyle bakarsanız rahatlarsınız: bir aile de olsanız para sizin değil. para anne ve babanızın ve kendi emekleriyle çalışarak kazandılar onu. çocuklarına vermek ya da çocukları için kendi hayat standartlarını değiştirmek zorunda değiller. maldivlere gidip yiyebilirler de, size verebilirler de. bu ikisi de onlara kalmış.

evleniyorsanız maddi sorumluluklarınızı ölçüp biçmiş olmanız gerekir. ya da hayat standartınızı ona göre belirlemiş olmanız daha doğru olur.

ben evli değilim. evlensem bizimkiler yardımcı olmak ister tahminen ama ev almaz. alabilecekler durumları var mı? var. ancak ben onlardan böyle bir şey istemem. kendi emeklilikleri için harcayacakları parayı isteyemem, istemem. lafını da etmem. benim bakış açım budur.

ufak bir not: ailenize ev almak zorunda değildiniz. ev aldıysanız da onların size benzer bir şey yapmasını beklemek sadece bir beklenti. bu doğru bir beklenti değil. aileniz o zaman gidip kredi çekebilirdi. bu bir alışveriş değil.
0
parcaliham
(10.06.23)
Normalde destek çıkmamalarına şaşırmazdım. Çünkü ben de yıllardır her şeyimi kendim hallettim babam evime bir bardak almamıştır. (4 kardeşiz hepimize böyleler bana özel değil) Fakat siz ailenize ev almışsınız. Bu durumda dengeler değişiyor.

Kendileri kiraya çıkıp evi boşaltsınlar madem öyle. Ayrıca düğünde takılan altınlarla nasıl ev alınacak düğün urfa’da mı geçiyor?
0
ruhen hastayim ben
(10.06.23)
Olmaması en iyisi. Kimseye borçlu olmamak = özgürlük. Kendi ailen dahil.
0
socially awkward
(10.06.23)
Teknik olarak aldığınız ev geleceğe yatırım olarak düşünülebilir. Yarın bir gün size veya çocuğunuza kalacak.

Araba konusu da anne babanızın eli ayağıdır. Arabaya alıştıktan sonra dolmuş otobüs rahatsız eder. Hele ki pandemi gibi bir süreç yaşandıktan sonra arabanın bir lüks değil ihtiyaç olduğu anlaşıldı.


Siz çeyizi hazırlayarak güzel ve akıllıca bir hareket yapmışsınız bunda bir sorun yok. Fakat düğünde takılan altın , döviz, TL ye güvenip bununla ev alırız veya kiraya çıkarız düşüncesi yanlış bir yaklaşım. Kız tarafı belki saklamak isteyecek. Yarın bir gün ne olacağı belli değil.

Burada asıl soru siz bu kadar külfetin altına girerken kız tarafı ne yapıyor ? Ev alacak olsanız 300-500 destek çıkacaklar mı ?

Sen ailene kız tarafı şunları yapıyor falan diye anlattınız mı ?

yoksa kız tarafı hazıra geliyor ve ailen içten içe, bu duruma rahatsız ve oğullarını salak yerine koydurmak istemiyor olabilir mi ?

Anne-baba bir ömür biriktirmiş bir şeyler yapmış (seni okutmuş, bakmış) 2 yıl sonra boşanacağın bir kıza bütün birikimlerini bırakmak istemiyorlardır belki.
0
janavarorion
(10.06.23)
cinsiyet nedir?

ailenin oturdugu ev kimin üstüne?
0
sonsuz
(10.06.23)
Öncelikle evli değilim. Ailemizden beklentimiz olmamalı diye de düşünüyorum ki siz de bir çok şeyi kendiniz halletmiş anne babanıza ev bile almışsınız. Bu şartlarda durum bana garip gelirdi.
Evet kimse kimseye yardımcı olmak zorunda değil. Ama bu şekilde yaklaşmaya kalkarsak sonu gelmez herhalde.
Bizim ailede böyle şeylerin hesabı yapılmaz. Ama kim zorda kalsa ya da bir talebi olsa herkesin ona destek olacağını hepimiz biliriz. Aileyiz sonuçta. Kendi dinamikleriniz her zaman böyleyse bilemem tabii ama bence gene de garipmiş.
0
a perfect lie
(10.06.23)
Evli değilim evlenirken de beklentim olur bu benim evlat olarak hakkım babanız ayıp etmiş bence.
0
yalniz kizkulesi
(10.06.23)
@janavarorion, kız tarafı bizimkilerden daha çok düşünüyor beni. İzmir'de birkaç tane daireleri var. Gidip orada istediğimiz gibi oturabileceğimizi söylediler. Fakat ben şehir değiştirmek istemiyorum. Hatta baldızımın evi var bize yakın bir yerde. Orda kira vermeden oturabileceğimizi teklif etti. Ben gurur yaptığım için henüz tamam diyemedim bu teklife.

@sonsuz, erkeğim. Ev kredi ile alındığı için mecburen benim üzerime yapıldı. Çünkü kredi benim üzerimden çekildi.
0
🌸her seye atarlanan adam
(11.06.23)
Bu para havadan gelmiyor ki. Bu aldıklarını yine başkalarına takacaksın, ya da takmişsındir. Tek makul yanı, o kadar paraya bir anda kavuşman.
0
summerof69
(11.06.23)
Evliyim, ev eşyalarını ve bir çok şeyi eşimle ortak yaptık. Ailelerden istemedik. Aileler zaten bu yaşa kadar destek oldu okuttu diye düşündük.

Ama senin durum farklı. Ev almışsın ailene ki bu baya büyük bir fedakarlık, karşılığında sana destek olmaları gerekirdi. Düğünde takılan altınlara hiç güvenme artık öyle çok çok takılmıyor düğünlerde ekonomi malum.
0
yenibirgüzelnick
(11.06.23)
bu beklentiye girmekte cok haklisin destek olmamalari buyuk ayip. sanki biraz ailene verici tarafta kalmissin onlar da sana vermeyi unutmus
0
ala09
(11.06.23)
Ben kız tarafıyım ama ne benim taraftan ne de eşimin tarafından bir talebimiz olmadı. Her şeyimizi kendimiz yaptık. Düğünün parasını da yarı yarıya bölüşmüştük, benim taraf biraz daha fazla davetli çağırmak istediği için farkı üstlendi o kadar. Ama ben aileme ev almamıştım, hele kredisini hala ödüyorsanız o durumda ben ailenizin durumu yokmuş işte diye düşünüyorum.

Öte yandan - kusura bakmayın ama ailenizin durumu olmasa bile arabayı satalım ve altın bozduralım kısmına verdikleri cevabı bencilce buldum. Yapacak bir şey yok, ne deseniz "evlendin de bizi beğenmiyorsun, gelin girdi araya vs." durumu olur. Aileniz parayı geline kaptırmak istemiyor açıkçası. Surat yapsanız ayrı kabahat, benciller işte...
0
SiyamkedisiZorro
(13.06.23)
Ev almışsınız bence haklısınız. Arabayı satın doğru olmamış ama hiç destek olmamaları da bana göre hoş değil. Aile olarak değil ama sizin zamanındaki desteğinize karşılık bence de destek olmalılar.
0
drako
(13.06.23)
araba satılması çok normal değil fakat en azından yardım etmiyorlarsa konut kredisi taksitlerini onların ödemesini isteyin.
0
nuisance
(13.06.23)
(7)

Tanidiginiz en alfa insan?

lapaz
.
.
0
lapaz
(09.06.23)
Atatürk.
0
dissendium
(09.06.23)
seyfi dursunoglu aka huysuz virjin
0
hot potato
(09.06.23)
babam
0
nibba
(09.06.23)
Ezel akay
0
mimikikili
(10.06.23)
Ben bizzat kendim beybisi
0
balpolen
(10.06.23)
Dedem.
Tam bir alfa olarak hayatını geçirdi. Şimdi 85 yaşında devam ediyor alfalığa.
0
yenibirgüzelnick
(11.06.23)
Zlatan İbrahimoviç
0
halitkin
(11.06.23)
(4)

Trendyol mağazamı kapıyorum, satacak ürün bulamadım

havadakarada
Aklımdaki birkaç proje sebebiyle şirket kurdum. Projeler iptal oldu. Trendyol üzerinden devam edeyim henüz şirket varken diye düşündüm ama satacak bir şey bulamadım, sirketi kapatıyorum. Kapama şuradan şunu al sat diye bir öneriniz varsa kapamadan denersem memnun olurum.
Aklımdaki birkaç proje sebebiyle şirket kurdum. Projeler iptal oldu. Trendyol üzerinden devam edeyim henüz şirket varken diye düşündüm ama satacak bir şey bulamadım, sirketi kapatıyorum. Kapama şuradan şunu al sat diye bir öneriniz varsa kapamadan denersem memnun olurum.
0
havadakarada
(08.06.23)
Benim gördüğüm şöyle 1 milyoncu tarzı, pratik ürünler diye geçen şeyler çok satılıyor. Kalorifer temizleme fırçası, makyaj süngeri, kedi tüyü toplama aleti vs. gibi. Sadece bunlar çok kar bırakır mı emin değilim belki sürümden kazanırsın.

Bebekle ilgili her şey deli dehşet satılıyor. Oyuncak, bez, ıslak mendil, kıyafet ne olursa...

Bir de kedi, köpek vs. hayvan ürünleri. Fiyat farkları nedeniyle tüm arkadaşlarım pet ürünlerini netten alır.
0
hiçmiyok
(08.06.23)
Bütün Avrupa ve ABD tahtakaleden ürün alıp dünyanın her yerine ürün satıyor. Tahtakale varken satacak bişey bulamamak imkansız diye düşünüyorum. Binlerce kategoride milyonlarca ürün var.
0
deer hunter
(08.06.23)
Pet ürünleri+
Petshoplar çok pahalı satıyor hep internetten alırım. En ufak şeyi bile.
0
yenibirgüzelnick
(08.06.23)
@deerhunter oraya gidip gezince pek bir şey bulamamıştım. Ürün başı 3-5 TL bırakan sürümden kazanılacak seyler satmak istemiyorum. İnternet üzerinde ürünlere bakabileceğim bir yer var mı?
0
🌸havadakarada
(08.06.23)
(5)

Düğün takı mevzuları

sacrilegious
Merhaba,Sade bi nikah yapıp geçince problem olmuyor da düğünde acaba takılar takıldıktan/sandığa atıldıktan sonra ne oluyor? Sandık müşahiti mi atıyoruz gece boyunca başında beklemesi için?:)Takı merasimi bitti diyelim düğün devam ederken açılıp sayılma/listeleme gibi bir usul var mı? Ya da düğün bi
Merhaba,

Sade bi nikah yapıp geçince problem olmuyor da düğünde acaba takılar takıldıktan/sandığa atıldıktan sonra ne oluyor? Sandık müşahiti mi atıyoruz gece boyunca başında beklemesi için?:)

Takı merasimi bitti diyelim düğün devam ederken açılıp sayılma/listeleme gibi bir usul var mı? Ya da düğün bittikten sonra gelinle damat takıların sayılmasını mı bekliyor misafirler gittikten sonra djdjd

Düğün gecesi takılar kimde kalıyor mesela?

Teşekkürler
0
sacrilegious
(06.06.23)
Düğünde takı sayan duymadım ben.

Sandık güvenilir bir masaya emanet edilir, oynamaya devam edilir.

Düğünden sonea gelin ve damatın canı ne zaman isterse, gözü alırsa açar sayar.
0
zimbirik
(06.06.23)
dugunde sayilmaz, bitince evde falan toplanir anne, teyze meyze sayar sonra guvenilir kim varsa onda muhafaza edilir bankaya vs yatirmadan onceki surecte. altinlarin sahibi gelin ile damattir ama bazi ailelerde ailelerinin yaptigi masrafi bu takilardan karsilarlar. ornegin dugun masrafini erkek karsilar sonra takilari alip "biz masraf yapmistik" dieeer. ama bunlar dugunden once konusulur. oncesinde konusulmazsa o dugun show habere cikar
0
ala09
(06.06.23)
Düğünden sonra bir teyze yenge kayınvalide vs çantasına atıyor altınları. Düğün komple bitip dağılırken geline damada veriyor.

Gelin benim gibiyse daha arabada başlıyor saymaya Ahskshsks.
0
yenibirgüzelnick
(06.06.23)
Anladığım kadarıyla isteyen düğünde sayıyor isteyen sonrasında bir uygulama birliği yok fmfkf
0
🌸sacrilegious
(06.06.23)
düğünde sayılmaz +1
0
enteg
(08.06.23)
(15)

Tutumluluk mu pintilik mi

yalniz kizkulesi
Dün first date’e çıktım. Sosyal medyadan tanışmıştık. Önce kahve içelim diye konuşmuştuk ama mekan belli değildi. Buluşunca gözümüze kestirdiğimiz bir cafeye oturduk. Menüye bakarken kahve fiyatlarına söylendi soğuk kahve içelim demiştik ama galiba fiyattan dolayı seçimini değiştirip filtre kahve is
Dün first date’e çıktım. Sosyal medyadan tanışmıştık. Önce kahve içelim diye konuşmuştuk ama mekan belli değildi. Buluşunca gözümüze kestirdiğimiz bir cafeye oturduk. Menüye bakarken kahve fiyatlarına söylendi soğuk kahve içelim demiştik ama galiba fiyattan dolayı seçimini değiştirip filtre kahve istedi. Tatlı falan söylemedik. Bu arada tek kahve diye sözleşmiştik ama birkaç saat oturduktan sonra “bir şeyler mi atıştırsak” diye konuştuk ve burda oturmayalım kalkıp bakalım etrafa dedi. Bingo kampanya dönerci gördü ve oraya girmek istedi. Bu durum itici geldi çünkü herşeyin yolu yordamı var. Seçim yaparken sadece fiyata bakması beni soğuttu. Bu tutumlu normal bir davranış mı yoksa cimrilik mi
0
yalniz kizkulesi
(23.05.23)
Kosarak uzaklas
0
ala09
(23.05.23)
Kac kac kac
0
mor oje
(23.05.23)
Yaşlar kaç acaba?

Yani harçlıkla yaşanılan bir yaş değilse itici
0
kisa
(23.05.23)
Tutumluluk ve gayet de normal. İnsanlar tek kişilik maaş alıyorlar. Aynı evde yaşamadığınız için ihtiyaçlar kişisel.

Sosyal medya datelarinde çok oluyor bu. Adam hesabı ödese hadi eyvallah çekilmeyeceğini nereden bilecek.

Bir de kişisel gözlemim şu; iş arkadaşınla hayat pahalı şöyle böyle diye yakınan tanımadığı kişiden büyük beklentilere giriyor. Bu tip beklentileri yakın çevreden tanışılan kişiye yansıtmak en temizi.
0
roe
(23.05.23)
Eğer hesabı o ödediyse ve bu triplere girdiyse o zaman kahve içerken anladın madem karşı tarafın maddi durumunun öyle bol bol yiyip içmeye ve hesabı ödemeye yetmeyeceğini, o zaman herkesin kendi hesabını ödemesini teklif etmeliydin.

Ama hesabı zaten ayrı ayrı ödediyseniz veya sen ödediysen, ona rağmen bu ucuzluğa girdiyse o zaman pinti diyebilirim.
Çünkü madem paran yok o saman ortamdaki enerjiyi bozmakyerine ortama tok gelirsin, ben tokum dersin içecekle eşlik edersin vs. Kimse açlıktan ölmez yani 2 saat daha fazla aç dursa.
İlk buluşmada param yok diyip en ucuz mekana gitmek istiyorsa o bence pintilik.

Ama sen eğer hesaba katkı yapmadıysan onun pinti olduğu tespitini yapma şansın yok
0
zimbirik
(23.05.23)
Cimrilikle falan alakasi yok. Erkek kisisi datein amacina uygun hareket etmis, gücenecek bir durum yok.
0
Yourcousinmarvinberry
(23.05.23)
Belki de canı sadece döner çekmişti diyeceğim ama ilk buluşmada ekmek arası döner de hoş durmaz ki isterse çok pahalı olsun. Her açıdan fiyasko bence. Keşke “burası değil, şurası olsun” deseydiniz. Hesabı da öderdiniz yanlış anlaşılmazdı.
0
ruhen hastayim ben
(23.05.23)
Ne olursa olsun, kim öderse ödesin ilk kez buluştuğun ve romantik bir anlamda görüştüğün insanın yanında kahvenin fiyatına söylenmezsin. Mesele ödemek değil, neyi nerde konuşacağını bilmemek. Sırf kampanyalı diye dönerciyi seçmek de ilk buluşma için şık olmamış. Öğrenci falan değilseniz normal ve görgülü davranışlar değil bunlar. Yol yordam meselesi. Uzaklaş bence de.
0
dfn4
(23.05.23)
Pintilik var da daha çok yol yordam bilmemek. İlk buluşmada menü fiyatı konuşulmaz. Bana itici gelirdi.
0
asteriks
(23.05.23)
İkimiz de çalışıyoruz. Gelirini bilmiyorum 28 yaşında.
0
🌸yalniz kizkulesi
(23.05.23)
detaylar yetersiz.
sosyal medyadan tanıstınız ama ne kadar süredir tanısıyorsunuz? sosyal medyadan yapılan tanısmalarda ilk bulusmanın bol harcamalı olması doğru değil. belki hiç begenilmeyecek veya o seni beğenmeyecek, bu yüzden çok harcamaya girilmez. kahveleri o mu ısmarladı? eğer fiyattan dolayı seçimi değiştiriyorsa sen niçin kendininkini ödemedin? eğer kahveleri o ısmarladıysa bu durumda cimri kim oluyor?
yemek fikrini kim ortaya attı? fiyatı sorun ediyorsa yemek fikrini ortaya atmış olamaz. muhtemelen sen ortaya attın, o da ayıp olmasın diye, mahcup olmamak için kabul etti. yine çok harcamamak için dönerci seçti.
her şeyin yolu yordamı var evet ama bu bulusmada ikinizin niyeti farklı olabilir mi acaba? eğer öyle ise yol yordam değişiyor
0
abelardo
(23.05.23)
Parası yoksa date’e çıkmasın. Çok itici ya. Hele kahve fiyatına söylenmek filan 28 yaşınca kocaman işi gücü olan insanlara yakışmıyor.
0
yenibirgüzelnick
(24.05.23)
Rezillik ya. Deseydin sen soguk kahveni iç, ben oderim diye. Paket direkt.
0
balpolen
(24.05.23)
pinti + itici
0
olimpia
(24.05.23)
Valla adamı hesaplılığı konusunda taktir etsem ve muhtemelen benim de tamamen aynısını yapacağımı söylesem de yol yordam konusunda katılıyorum. Fiyat bazlı yemek seçimi yapsan da çaktırmayacaksın.
0
d max
(25.05.23)
(5)

iş görüşmesi için bir kaç saat kala randevuyu ertlemek olur mu?

ezkaza
acil bir durum var. mail ile planlanan görüşmeyi aynı gün 2 saat önceden ertelemek nasıl yorumlanır?nasıl bir dil ile mail atılmalı?
acil bir durum var. mail ile planlanan görüşmeyi aynı gün 2 saat önceden ertelemek nasıl yorumlanır?
nasıl bir dil ile mail atılmalı?
0
ezkaza
(23.05.23)
durum acil ise sorun olmaz.
0
surprise
(23.05.23)
durumunu güzelce anlatıp aynı gün içerisinde 2 saat gecikmeli katılabileceğini veya kendilerinin önereceği farklı bir gün ve saate uymayı kabul edeceğini belirt. anlayışla karşılarlarsa çalışılacak şirkettir, sıkıntı çıkarırlarsa da zaten çalışılmayacak bir şirket olduğunu çalışmaya başlamadan anlamış olursun.
0
hrskrs
(23.05.23)
dedem öldüğünde ertelemiştim 1 saat kala gayet anlayışla karşıladılar.
0
atacaksinfinke
(23.05.23)
herhangi bir sıkıntı olmaz
0
mysql34
(23.05.23)
Her zaman yaptığım şey. Ben önce mail atarım sonra maili gördünüz mü diye ararım.

Acil toplantım çıktı daha sonraya erteleyelim diyorum sorun olmuyor.
0
yenibirgüzelnick
(24.05.23)
(4)

Kireçli su kedilere dokunur mu?

anaphylacticshock
Merhaba,Evimize artezyen su bağlı, yani kuyu suyu. Özellikle son zamanlarda bu su çok kireçlendi maalesef. Mesela çaydanlığın içinde 2-3 gün su beklese dibi hemen beyaz kireç tutmaya başladı. Yemeklere, çaya falan bu kuyu suyunu kullanıyoruz sadece içmek için şişe su alıyoruz. Ayrıca 2 tane kedim va
Merhaba,

Evimize artezyen su bağlı, yani kuyu suyu. Özellikle son zamanlarda bu su çok kireçlendi maalesef. Mesela çaydanlığın içinde 2-3 gün su beklese dibi hemen beyaz kireç tutmaya başladı.

Yemeklere, çaya falan bu kuyu suyunu kullanıyoruz sadece içmek için şişe su alıyoruz.

Ayrıca 2 tane kedim var. Normalde onlara bu kuyu suyundan veriyordum ama su aşırı kireç yapmaya başlayınca korktum.

Bu kireçli su kedilere dokunur mu? Böbreklerinde,idrar yollarında taş falan yapar mı?
0
anaphylacticshock
(21.05.23)
Eğer bu konuda bir kere farkındalığınız oluştuysa artık kuyu suyu vermeme zamanınız gelmiş demektir.

(bkz: kedisine içme suyu içiren insan)
0
Jazz
(21.05.23)
avusturya'da yaşıyorum. musluk suyu içiyoruz. sadece biz değil, bütün ülke musluk suyu içiyor. sular çok kireçli. dediğiniz gibi iki günde kettle ya da çaydanlık kireç oluyor. sorunsuz yaşıyoruz. galiba kireç dediğimiz şey vücuda zarar vermiyormuş.
gene de türkiye'ye gittiğimizde kedimize musluk suyu vermiyoruz çünkü içindeki ağır metallerden çekiniyoruz. yoksa sadece kireç tek başına zararlı değilmiş.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(21.05.23)
ben de avusturya'da yasiyorum ve brita kullaniyorum. Kedime de kendi ictigim sudan veriyorum. bobrekleri fasulye tanesi kadar olan bir canli, bu nedenle risk almiyorum :)
0
65 derece
(21.05.23)
Kedinin içtiği zaten günlük bir bardak bile değildir, neden içme suyu vermiyorsunuz ki?
Evdeki içme suyu bitmeye yakınsa kendim musluktan içerim kedime içme suyundan koyarım. Zaten minicik bedenleri var yazık :/
0
yenibirgüzelnick
(21.05.23)
(3)

Kedimin dudagina ne oldu? :(

burcujk
Arkadaslar soyle bir sislik gordum dudaginda. Yanagini kaldirinca belli oluyor neden olabilir fikri olan var mi? :(Gorsel de ekliyorum [https://www.hizliresim.com/gqppcq6 görsel]
Arkadaslar soyle bir sislik gordum dudaginda. Yanagini kaldirinca belli oluyor neden olabilir fikri olan var mi? :(
Gorsel de ekliyorum

görsel
0
burcujk
(26.03.23)
dişi apse yapmış gibi duruyor veteriner şart.
0
yenibirgüzelnick
(26.03.23)
Ben de dişte apse gördüm gibi. Veteriner+1
0
logisticsmanager
(26.03.23)
apse, vet +1 antibiyotiklik basit bir şey panik yapmayın. geçmiş olsun.
0
montakristokondu
(27.03.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.