bence nasıl bakıldığına bağlı. Senden sonraki adam içkinin, ilacın dibine vurursa karaciğeri çok yorabilir mesela. Ya da çok temiz yaşıyor olabilir. Sınır bence normal insanlar kaç yaşlarına kadar yaşıyorlarsa o civarlarda olur diye tahmin ediyorum.

farkli organlarin yaslanma hizlari her insanda farkliymis diye okumustum. organina bakar heralde :)

bilimsel bir temele dayandıramadığım kendimce mantıklı düşüncem,
organ nakli esnasında bu organların travmaya bağlantılı aldığı hasar toplam ömründen çalıyor olabilir. sonuç olarak sistemleri iflas eden bir hastadan alınıyor bu parçalar çoğu zaman. sanırım burada en önemli faktör nakil edilen hastanın hücresel yenilenme hızı (organın adapte olma süreci ve kendini yenileme kabiliyeti açısından).

www.eksiduyuru.com

bi böbrek en iyi ihtimalle 10 yıl falan çalışıyor, sonrası tekrar nakil. tek nakilin bile uzun süre çalışır kalması zor. öyle ordan al oraya tak falan olayı mümkün değil.

www.sciencefocus.com Burada organ nakli yapıldıktan sonra birkaç hafta içinde ölen bazı hastaların organının tekrar nakledildiği yazıyor ama nadir durumlarda diyor.

www.popsci.com burada da, organların genellikle tekrar nakledilmediği söyleniyor; ilk nakildeki hasta yeni organa ihtiyaç duyacak kadar ağır durumdaysa, organ zaten yoruluyor ve ağır bir ikinci hayat yaşıyor deniyor. @angelofdeath'in söylediği gibi, ölüm travması da organa zarar veriyormuş.

böbrek için 5 sene 10 sene ömür biçenler olmuş. 1986 da nakil olmuş ve nakilli böbreği halen çok iyi şekilde çalışan hasta tanıyorum. göztepe sgk da takipteki hastalarda yirmi yılı geçmiş çok sayıda hasta var.

Abim İngiltere'ye gitti, proje yöneticiliği yapıyordu bir firmada
Arkadaşım çift yeni zelanda'ya gitti, erkek tarafı oyun tasarımcısıydı
eski eşimin çevresinden başka bir oyun tasarımcısı polonya'ya gitti, onun yazılım tayfasından birileri Hollanda'ya, bir yerlere daha gittiler.

2016'da giden tanıdığım iki kişi var. Bir marketingçi baya uzak bi ülkeye gitti, Bosch'ta çalışan makina mühendisi bir arkadaşım da ALmanya'ya gitti.

bence insanlar kendilerini nimetten sayiyorlar. benim degerlendirmeme gore bir oyun tasarimcisinin ya da proje yoneticisinin yurtdisina gitmesi beyin gocu kapsamina girmez.

benim cevremde kimse gitmedi, gidemedi. biz maliz herhalde. ayrica bence adam yurtdisina gidebilecek durumdaysa beyin gocu sayilir bence. sonucta hollanda beni degil de onu seciyorsa bu o ise yaradigi icindir. durumcu degil ki adam oyun tasarimcisi. ben gitsem beyin gocu olmaz mesela cunku niye, lise mezunuyum. uzman oldugum bi alan yok. beyin gocu icin once beyin lazim hehe

Neumann, insanlar oyun tasarimcisinin ya da proje yoneticisinin nimetten sayildigi yerlere gocuyor zaten. Nitelikli isgucunun isini daha iyi yapacagi yere gitmesi beyin gocudur.

Son 8 yılda 30'a yakın, geçen sene ise 4 kişi yurtdışına gitti.

Otomotiv sektörü.

yakın bir arkadaşım san fransiscoda şuan iş teklifi aldı gitti baya sağlam bir yazılımcıydı

Neumann +1

Sizin için söylemiyorum ama "beyin göçü" kavramının kalifiye eleman ya da daha yaygın kullanımı ile "beyaz yakalı işçi göçü" ile karıştırıldığını düşünüyorum.

Bir de yüksek lisans/doktora'ya gidenlerin beyin göçü yaptıklarını iddia edenleri var ki onlar ayrı komik. Eğitim için gitmek ile tüm bu basamakları geçip gitmek arasında ciddi fark var.

Aziz sancar, Nuri Dağdeviren beyin göçü yapanlara örnektir.

Kritik bir bilim projesinde (aselsan, roketsan, bilgem gibi yerlerde) proje yöneticisi olan birinin gitmesi de beyin göçüne örnektir. Büyük ihtimal bu kişi phd'si filan olan biri zaten. Ama kapitalizm odaklı bir şirketin proje yöneticisi buna örnek teşkil etmez. Gerçi otomotiv, elektronik ve bilişim sektöründe de ciddi projeler var ve bu alanlarda da ciddi işler yapılıyor. Eğer o işten anlayan sayılı kişilerdenseniz bu da beyin göçüdür.

Benim çevremde pozitif bilim alanında doktoraya giden çok oldu ama kendilerini beyin göçüne gidenlerden saymiyorlar. ben de saymıyorum zira "beyin" olmak bir doktora eğitimi ile de olmuyor. Biz (ben ve çevrem) bunun farkındayız.

Kısacası gidenlerin beyin göçünü artırdığını düşünmüyorum.

Benim çevremde beyin göçü niteliğinde gidip şimdi geri dönen iki prof. var. Bir de mühendis geri döndü.

Gidenler de epeyce var ama @neumann'ın dediği gibi çoğu beyin göçü sayılmaz. Yazılım ağırlıklı, inşaat, telekomikikasyon vs. Bir çift de vicdani ret nedeniyle zorunlu göç etti.
Gidilen ülkeler; Amerika, Brezilya, Dubai, İngiltere, Fransa...

Arkadaslar goc edenlerin iyi egitimli olmasi, beyaz yaka bir iste uzmanligi olmasi, doktorali veya yuksek lisansli olmasi tanim geregi beyin gocudur. Bunun pek tartisilacak yonu yok acikcasi.

Ortalamanın üzerinde eğitimi ve qualification'u olan kim giderse gitsin bu beyin göçüdür ki türkiye'de eğitim ortalaması yanlış hatırlamıyorsam orta son. A Haber ve akp tayfası tabii ki "lan gidenler zaten neydi ki, çok büyük bi kayıp sayılmaz" diyecekler :)

ya bu beyin göçü var diyeni de tutup skmeli, Avrupa'ya çıksın bi baksın bakalım: Türklerin yüzde90ı , 95i dönerci kebapçı, boktan işlerde çalışan niteliksizler sürüsü. Bi zahmet nitelikli adamlar göç edip, iyi yerlere gelsin sağlam bir diaspora oluşsun, türk imajı düzelsin yurt dışında, beyin göçü bilmemne gak guk edilmesin. Sözlükte olsam "expatı dönerci olan sikik ülke" diye başlık açıcam yeminle

2017 nin mart veya nisan ayında bir barda toplanan 21 kişilik arkadaş grubumdan şu anda göçen 8 kişi. bu gidenlerin hepsi hakikaten bu ülke için değerli insanlardı. kendi dallarında çok başarılı ve uluslararası çalışan insanlar. bankacı, mühendis, üst düzey yönetici, televizyoncu, antikacı gibi çok değişik mesleklere sahipler. almanyta, hollanda, ingiltere göçülenyerler. ben de plan dahilinde önümüzdeki 6 ay içinde göçmeyi planlıyorum.

iş gereği teknokent, ar-ge merkezi gibi yerlerdeyim.

kalanları saysam daha kolay.

p.s. @yavrucak: aziz sancar da giderken eğitim için gitmişti. nobeli alıp gitmedi.

Genetik okuyan arkadaşım gitti. Burada iş bulamadı bir daha da dönmeyecek. Diğer tannıdıklarım yüksek lisansı yurtdışında yapıp orada kaldılar.

merhaba. şu anda bireysel silahlanma için en kolay yöntem ruhsat işlemleri ve harçlarının kolaylığından dolayı av tüfeği almaktır. av tüfeklerinin kendileri ve mühimmatları fiyat olarak ucuzdur. iyi eğitilmiş ellerde ve uygun mühimmatla 150 mt. ye kadar etkili olarak kullanılabilir.
av tüfeği alabilmek için:
1) Talebine ilişkin İlçe Emniyet Müdürlüğüne hitaben dilekçe, (emniyet müdürlüğünde yazıyorsunuz)
2) Nüfus cüzdan fotokopisi (nüfus cüzdanı asli müracaat esnasında aranacak, diğer belgelerle birlikte karşılaştırma yapıldıktan sonra ilgiliye iade edilecektir. Nüfus cüzdanında vatandaşlık numarası bulunmayanlardan vatandaşlık numarası istenecektir),
3 ) Son bir yıl içinde çekilmiş 4 adet fotoğraf,
4) Silah ruhsatı istek formu, (emniyet müdürlüğünde var)
5) Arşiv kayıtlarını içeren adli sicil belgesi,(e-devlet üzerinden alınan kabul ediliyor)
6) Silah ruhsatı alınmasında sakınca bulunmadığına dair sağlık raporu, (sağlık ocağından alınan kabul ediliyor ancak üzerinde özellikle "nörolojik, fiziki ve psikolojik olarak silah almasında sakınca yoktur" ibaresini istiyorlar)
7) Yarım Kapak Dosya
8) Yeni çıkardıkları vergi borcu yoktur yazısı. Vergi dairesinden alınıyor. 1000 tl den az vergi borcu olması lazım.
9) Harç. En son 31 tl idi yanlış hatırlamıyorsam. 5 sene için.

yukarıdaki 9 madde gözünüzde büyümesin planlı olursanız en fazla 1 gün içinde işlerinizi halledersiniz. 15 güne kadar satın alma belgeniz çıkar. Sonra istediğiniz silahı alıyorsunuz. aldıktan sonra emniyete götürüp ruhsata işletince iş bitiyor.

deprem için ben ve eşimin hazırlık çantasında birer adet tabanca ve bıçak bulunuyor (telsizler, acil durum kitleri, yüksek enerjili yiyecekler, su filtreleri, kıyafetler, güneş enerjisi ile sarj kitleri vb de bulunuyor elbet) ancak tabanca kullanımı tüfek kullanımına göre daha zordur. daha çok eğitim ve çalışma gerektirir. ruhsatlı olarak satın almanın maliyetleri de muhteşem devletimizden dolayı çok yüksektir. kaba bir hesapla bir kişi için maliyet 8-9 bin lirayı bulacaktır. (bunun 2.500 tl si silah, geri kalanı harç vb.) taşıma zaten alamazsınız, bulundurma ile poligona gitmek için izin yazısı almak, mermi maliyetleri ve yıllık 250 mermi istihkakı filan çok sıkıntılı işler.

eğitime gelince. bildiğim kadarı ile bu işi profesyonel olarak yapan kurumlar yok. olanlar da güvenlik firmaları veya yakın korumalara eğitim veriyorlar. vakit ayırırsanız anadolu yakasında gittiğim poligonlarda temel eğitimi ben verebilirim.

Cok cok cok tesekkur ederim :)
Ilk prosedur kisimlarini tamamladiktan sonra egitim icin sizi rahatsiz edecegim muhtemelen. Tekrar cok tesekkur ediyorum vakit ayirip yardimci oldugunuz icin.

rica ederim. zaman bulabilirsek deprem öncesi hazırlıklarla ilgili de yardımcı olurum. çanta hazırlığı, kaçış rotası, ilk yardım, basit tıbbi müdahale, yaralı taşıma vb. konularında da temel noktaları konuşuruz. eşim ve benim için de tekrar olur.

Çürük büyük olasılıkla köke ulaşmış. Kanal tedavisi uygulanabilir. Başıma geldi oradan biliyorum. Diş hekimi değilim, makine mühendisi adayıyım. Tavsiyem tanımadığın bir diş hekimine git.

o yoldan gectim ama agrisi ne kadar surdu hatirlamiyorum. sicak soguk hassasiyeti vardi aynen.
gece zonk zonk zonkluyorsa ve agri sizi uyandiriyorsa kanallik bence.
boyle sinire yakin dolgularda disi kurtarmak icin farkli bir ilac koyuyorlarmis. umarim sizinkine uygulamistir ve kurtulur disiniz. kurtulmazsa da dis doktorunun hatasindan kaynaklandigini dusunmeyin ama. kurtulmama riski kime giderseniz gidin var.

cevaplar için teşekkürler.

valla koynunda bile kıvrılıp yatar

akrep olmadığına dua et sen.o çoktan kaçmıştır ya da bi deliğini bulmuştur...soğukkanlı hayvandır,gelmez insana korkma,bir zararıda yoktur...

hiç bir şey olmaz. o daha çok korkmuştur.

Süleymancıktır o. O da sizden korkar (git: 407886)

aynısı başıma geldi.
sabah kafamda bir gıdıklanmayla uyanıp elimle başımı silkeledim yere düştü ipne. ya ağzıma gireydi diye tırsmadım değil :D

kulağını üfleye üfleye kemirir.

bişey olmaz ya. en fazla ağzına girip pisler ve uyanırsın.

iki gün önce odama girdi.uyudum öyle.

Odaya girişimi fark edince yatağın altına kaçışından hareketle geleceğini düşünmüyorum ama uyurken hareketsiziz ya hani, ya korkmazsa benden, ya da beni eşya falan sanarsa, yamacıma gelirse? (İnsan olduğumuzu anlıyorlar mı acaba.)

Neyse, umarım kulakımı "üfleye üfleye" kemirmez (çok güldüm buna), ağzıma girmez, saçıma saklanmaz, kafamı gıdıklamaz. Koynuma da girmesin mümkünse. :)

İnsana gelmez o ya.

Kalitesini hiç bilmiyorum ama şekli biraz kullanışsız gibi geldi bana. Bi de şuna baksan:

www.adoremarket.com

Hatta şuradan bütün kitaplık modellerini görebilirsin (2. sayfaya da bak):

www.adoremarket.com

Geçtiğimiz mobilya fuarında ürünlerini yakından inceleme şansım oldu. Kesinlikle 3d modellemeleri veya fotoğraflarındaki gibi değiller. Köşeleri, bağlantı yerleri filan çok dandik geldi.

atlas jet'in kendi servisleri oluyor biletini oradan aldıysan. onun dışında benim bildiğim yok. hatta merkez ilçeye filan gideceksen de önce havaş'a binip bodrum'a gitmen lazım.

bir de bazı turlardan aldıysan uçak biletini onların servisleri olabiliyormuş ama dediğim gibi başka bağımsız olarak kullanılabilecek bir servis maalesef yok.

pegasus un da servisi var. bu aralar da en ucuzu bu. 10 tl ye havaalanına gidebiliyorsun yolculuk yarım saat sürüyor. pegasus seferlerinden 2 saat önce gardan kalkıyor.

yağda sahtecilik var evet, ama bulduğunuz linkleri burada yeni bir duyuru ile verirseniz anlayan birileri elbet çıkacaktır.

10 numara yağ gibi olabilir. sahte. o yüzden bilindik firmalardan falan bakmakta fayda var. hepsiburada da 63 lira. orası güvenilir şirketlerle çalışıyor en azından ona güvenebilirsin.

yağda ciddi oranda sahtecilik var. eski çalıştığım firmanın araçlarından bir tanesi bu düşük kaliteli yağlardan dolayı ciddi bir motor arızasına uğradı. dikkatli olmak lazım.

öğrenemezsiniz. adli sicil kayıtlarına sadece kişinin kendisi veya özel yetkili vekili ulaşabilir.

işini görür mü bilmiyorum ama ticari siciline bakabilirsiniz, belki bir şeyler çıkar.

mumkun degil. bu yasal da degil ayrica.

bildiğim kadarı ile ticari sicilde bu tip bilgiler bulunmuyor. polis veya savcılıkta tanıdık olmadan adamın dolandırıcılıktan yargılanıp yargılanmadığını öğrenme şansım yok sanırım. veya adam şirketimi dolandırana kadar bekleyeceğim artık.

patron : dolandırdı lan bizi!!!
trick style : vallaha içime de doğmuştu...

bir şekilde sanki iş için lazımmış gibi sabıka kaydı istenebilir, sigorta girişi vs. için

keklenmemişsiniz, oradaki 50 Hz. şehir beslemesinin frekansı.

50 Hz şehir elektriğinin frekansı??
başka ülkelerde de 60 Hz??

bildiğim kadarıyla 100 hz dediği saniyede görüntüyü tarama frekansı. yani televizyonun sağ üst köşesinden sağ alt köşesine kadar saniyede 100 kere tarıyor. hani televizyonu kamerayla çekerken bir şey kayarmış gibi olur o kayma işte...

televizyonun arkasında yazan ise elektrikle ilgili bir bilgi. Sizinle alakası yok.

tv arkasındaki sebeke gerilimi/elektrikle ilgili bilgi, tv nın ozelligini oraya yazmazlar zaten.

amerkada 110v 60hz dir mesela, avrupada 220-230v 50 hz dir fln fln.

Avukatınız istese? Avukatınız yoksa tanıdığınız bir avukat istese? Olmadı birine vekalet verseniz gidip sizin adınıza talepte bulunsa?

Moral bozmak istemem ama bu bordroyu isteyen yeni işyeriniz de ilginç geldi bana. 5-6 iş değiştirdiğim halde böyle bir durumla karşılaşmadım. Sizce mahsuru yoksa ve cevabı biliyorsanız tabii, neden istemişler? Sadece merak ettim.

Bordronun istenmesinin nedeni en son hesaplanan kümülatif vergi oranının görülmesi için. Gerçi bir kaç forumda bu kümülatif gelir vergisi matrahının beyan zorunluluğunun artık olmadığı filan yazıyor ama sonuçta çalıştığım en son aya ait bordroyu şirket dışında bir şekilde alabilirsem kolaylık olacak benim için. Olmadı avukat yolu ile alacağım sanırım.

eğer sırf rakam istiyorlarsa sgk'nın sitesinden ocak şubat mart nisan aylarında brüt ücretiniz ne gösterilmiş bana mesaj atın, size yeni bordro hazırlayıp rakamı söyleyeyim ben.

o beslenmeyle ilgili diye biliyorum.

biotin kullanmanız yararlı olabilir.

Binaların yangından korunması hakkında yönetmelik der ki,

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kaçış Merdivenleri

Tanım

Madde 38 - Yangın durumunda, bir binadaki insanların sürat ve emniyetle tahliyesinde kullanılmak üzere bu göreve özel olarak tasarlanan korunumlu merdivenlerdir. Yapının olağan merdivenlerinden yangında kullanılabilecek özellikte olanları da yangın merdiveni olarak kabul edilir.

Yangın merdivenleri, yangınla ilgili tahliyelerde kullanılan kaçış yolları bütününün bir parçasıdır ve diğer kaçış yolları öğelerinden bağımsız tasarlanamazlar.

Yangın merdiveni duvar, tavan ve tabanında hiçbir yanıcı malzeme kullanılmamalı, bu elemanlar yangına 120 dakika dayanıklı olmalıdırlar.

Yangın merdivenlerinin kullanmaya uygun şekilde bulundurulmasından bina veya işyeri sahip ve yöneticileri sorumludur.


Yani kanunen yaptığı suç, ölümlü yangın olursa 20 sene yer. Şikayet mercii de bildiğim kadarıyla itfaiye müdürlükleri.

itfaiye evime cok yakin yarin oraya gidip arastiricam. bunun yaninda zabitaya da sikayet edebilir miyiz acaba ?

Ya da trick style'ın yazdığını okut, aklı varsa vazgeçer zaten.

polis,
itfaiye de olur sanırım. binaların yangından korunması yonetmeligi var alenen buna ters iş yapıyor.

zabıtanın ilgileneceğini zannetmiyorum en iyi ihtimalle itfaye müdürlüğüne bildiriler. bu konuda denetleme mercii itfaiye müdürlüğüdür.

neden bu konuda ısrarcı ki? depo olarak falan mı kullanıyor nedir?

"yangin cikisindan hirsiz girebilir" diyor. burda ayni site icinde 5 bina var, digerlerinin yangin cikislari acik sadece bizimki kilitli. benim derdim baska abi, apartmandan cikacagim zaman koca siteyi turlamak zorunda kaliyorum. herkes gibi kapidan cikamiyoruz. yarin ilk is dogru itfaiyeye gidip durumu izah edecegim. tesekkurler

Sizin yangin merdivenini kullanma hakkiniz var ancak yoneticinin de acil durumlar haricinde rutinde yangin merdivenlerinin kullanilmamasini isteme hakki var

içinde film olup olmamasının bir etkisi olur mu emin değilim, ancak pil göstergesinin yarıya kadar dolu olması pillerin makineyi çalıştıracak kadar güçlü olduğu anlamına gelmez. netekim o gösterge sadece pillerin voltaj değerini gösterir ama piller ölü ise yani güç sağlayamıyorlarsa bu durumu pil göstergesinden anlayamazsınız. tamire götürmeden önce pilleri yenilemek yerinde olur.

vista surucusunu denediniz mi?

aynı laptop'u ben de işte kullanıyorum daha geçenlerde 32 bit windows 7 ultimate yükledim. hatırladığım kadarıyla kamerası gayet sağlıklı çalışıyordu ama zaten kamera sürücüsü olarak vista yükledim sanırım. vista sürücüsü problemi çözecektir.

Acer'in sitesinde vista'nınki de yok, xp'ninkiler var, onlar da işe yaramadılar. Zaten windows 7 bulamadığım için denediklerimin hepsi vista'dır sanırım. Ama tam olarak bu model bu isim için sağlam olduğunu düşündüğünüz bir vista sürücüsü varsa bildiğiniz, onu denemekten de çok müteşekkir olurum :))

ben de acer 5930G kullanıyorum ve win 7 64 bit yükledikten sonra herhangi bir sürücüyü manual install etmeden sorunsuz çalıştı kamera. donanımsal bir sorun olabilir mi?

Hadi ya aynıymış durum. Ya donanımsal olacağını düşündüm fakat tam 7'yi yükledikten sonra sorun başladığı için hani her yol yazılımsal soruna çıkıyordu. Oldu da tam o gün kameranın içinden bir kablo koptuysa falan, çok ilginç olmuştur yani :)) Aygıt yöneticisindeki kamera sürücüsü kısmında girince ne yazıyor peki? Usbvideo.sys gibi bir şey mi var ?

açıkçası çok hakim olduğum bir konu değil ama driver details alanında ksthunk.sys ve usbvideo.sys var.

Evet bende de usbvideo.sys falan var. Nedir ne değildir bilemedim. Tekrar aygıt yöneticisi'nden sildim şimdi trick'in attığı yeni sürücüleri yüklüyorum. Çok teşekkürler herkese, olmayacak herhalde yine :/

sınırsız yok, ama sınırlı olanlarda sınırı aşabilirsin (misal arkadaşım 300tl fatura ödedi internet yüzünden, sonra 250 tl lik telefonu parçaladı, oh olsun) sınırları aşarsan elini cebine sokman gerekir.

turkcell'de var ben kullanıyorum, 24 ay 99 tl modem hediye ilk 6 ay 89 tl. geçen ay toplam 120 gb dl ve ul yaptım 89 tl fatura geldi.

bizim müvekkil de turkcell 3g abonesiydi, kotayı aşmış ve turkcellden "abartmıyorum" 2250 tl civarında fatura gelmiş adama, şimdi onunla ilgili dava falan açtık, bakalım ne olacak.
yani en fazla 80-90 lira gelir deyip de koyverme kendini, sık sık kontrol et internetten.

ilk 3g furyası gelipte milletin eline tuz alıp koştuğu zamanlarda ben de bankada sıramı beklerken 600-700 lira 3g faturası ödeyen insanlarla karşılaşmıştım. 4 gb lık paket alsan 39 lira, aştığın her gb da 50 lira! şöyle ortalama bir 10 gb kullansan bu paketle 350 civarı bir şey ödenecek demektir.

Degerli musterimiz, odenmemis 1 adet faturaniz vardir. Son donem faturaniz 430,10 TL olup son odeme tarihiniz 03.02.10'dir.

:D al sana limitsiz :) 4gb lık pakette kota aşarsan böyle lur.

linki yolluyorum sözlükten

Diario de Una Ninfómana....Diary of A Sex Addict, Bir nemfomanyağın Günlüğü?

www.tersninja.com

Hatun penelope ise, bunlardan biri olması lazım.
# Sex and the City 2 (2010) (post-production) .... Lydia
# Nine (2009) .... Carla
# G-Force (2009) (voice) .... Juarez
# Los abrazos rotos (2009) .... Lena
# La concejala antropófaga (2009) .... Pina
# Vicky Cristina Barcelona (2008) .... Maria Elena
# Elegy (2008/I) .... Consuela Castillo
# The Good Night (2007) .... Anna / Melodia
# Manolete (2007) .... Lupe Sino
# Volver (2006/I) .... Raimunda
# Bandidas (2006) .... Maria Alvarez
# Chromophobia (2005) .... Gloria
# Sahara (2005) .... Eva Rojas
# Noel (2004) .... Nina Vasquez
# Head in the Clouds (2004) .... Mia
# Non ti muovere (2004) .... Italia
# Gothika (2003) .... Chloe Sava
# Fanfan la tulipe (2003) .... Adeline La Franchise
# Masked and Anonymous (2003) .... Pagan Lace
# Waking Up in Reno (2002) .... Brenda - Spanish Woman
# Vanilla Sky (2001) .... Sofia Serrano
# Sin noticias de Dios (2001) .... Carmen Ramos
# Captain Corelli's Mandolin (2001) .... Pelagia
# Blow (2001) (as Penelope Cruz) .... Mirtha Jung
# All the Pretty Horses (2000) .... Alejandra
# Woman on Top (2000) (as Penelope Cruz) .... Isabella Oliveira
# Volavérunt (1999) .... Pepita Tudó
# Todo sobre mi madre (1999) .... Hermana Rosa
# The Hi-Lo Country (1998) .... Josepha O'Neil
# La niña de tus ojos (1998) .... Macarena Granada
# Talk of Angels (1998) (as Penelope Cruz) .... Pilar
# The Man with Rain in His Shoes (1998) .... Louise
# Don Juan (1998) .... Mathurine
# Abre los ojos (1997) .... Sofía
# Carne trémula (1997) (as Penelope Cruz) .... Isabel Plaza Caballero
# Et hjørne af paradis (1997) .... Doña Helena
# El amor perjudica seriamente la salud (1996) .... Diana Balaguer - as a Young Woman
# Más que amor, frenesí (1996)
# La Celestina (1996) .... Melibea
# Brujas (1996) .... Patricia
# El efecto mariposa (1995) (uncredited) .... Party guest
# Entre rojas (1995) .... Lucía
# Todo es mentira (1994) .... Lucía
# Alegre ma non troppo (1994) .... Salomé
# La ribelle (1993) .... Enza
# El laberinto griego (1993) .... Elise
# Per amore, solo per amore (1993) .... Mary
# "Framed" .... Lola Del Moreno (3 episodes, 1992)
# Belle epoque (1992) .... Luz
# Jamón, jamón (1992) .... Silvia
# Mecano - Los vídeos (1992) (V) (uncredited) .... video - 'La fuerza del destino'
# "Série rose" .... Daphné / ... (1 episode, 1991)
- Elle et lui (1991) TV episode .... Daphné/Javotte/Juliette

@trick style: tabi ya... Diario de Una Ninfómana olacaktı.. neden penelope diye kalmış ki aklımda.. çok teşekkürler.

@the hole: imdb'den bakmıştım penelope filmlerine :) vakit ayırdığın teşekkürler.

bende var bir tane tam dediğinden.
trust marka urunlere bak tam ıstedıgını bulursun.

var, ama...
(git: 72878)

şey bu ürünlerin ismi noluyor? yani mouse kalem mi diyicem aratırken ne diyicem :)

hımm fiyatlar beklediğimden ucuzmuş yine 20 dolar 29 dolar falan diyorlar. ancak ben hala bir isim bulamadım bunlar için ben mi çok salağım acaba :)

late viper'ın yönlendirdiği duyurudaki linkte pen mouse diye geçiyor

grafik tablet kullanmanız gerekiyor. pek çok marka ve model bulunuyor.

bir de bir şey daha sorucam.

bu 40 dolarlık ile 150 dolarlıklar arasındaki farklar ne olabilir? yani illa ki farkı vardır ancak nasıl farklar bunlar?

mesela yıllardır 6 liralık mouse 9 liralık klavye kullanırdım. bir gün "ben de kaliteli klavye mouse alayım" diyip logitech'in bir wireless setini aldım ancak kablosuzluk dışında pek muhabbetini görmedim. muhtemelen kendi kullanım alanım yüzünden böyle bir fark görememişimdir.

bahsettiğim şey de bu, aralarındaki farkta yazım zorluğu olabilir mi? geç tepki veriyor olabilir mi? ya da bunun gibi şeyler olabilir mi? yoksa yalnızca farklı fonksiyonlara saihp olduğu için midir bu fark?

tabletn büyüklüğü bir etken en başta. büyüdükçe fiyatı artıyor. bir de basıncı algılar bu aletler, 512 ya da 1024 ayrı basınca duyarlı olabilir, bu da fiyatı etkileyen bir faktör. tabi bir de wacom'un aşmış tabletleri var, onlara farklı kalem uçları filan takılabiliyor. hem fiyatı hem kendisi akla zarar aletler.

anladığım kadarıyla, tablet küçüldükçe yaptığımız çizgilrein kalınlığı artıyor ki bu büyük bir eksi gibi geldi bana. (baktığım bir sitede böyle olduğu yazıyordu)

ya, küçük bir not defterine mi daha rahat çizersin yoksa 35*50 bir kağıda mı? o muhabbet işte.

@trick style ve fortisvita
bahsettiğimiz şey tablet değil, kalem şeklinde fare. yani tablete ihiyaç yok. Bildiğin farenin kalem şeklinde olanı...

bende aynı durum oluyordu, bağlantı belirli aralıklarda gidiyor gelmiyordu. kafasına göre bişeyler yapıyordu. bios pili bitiyordu sürekl, en sonunda anakart değişince durum düzelmişti. belki alakalıdır.

umarım dediğin gibi bir sorun yoktur. makine oldukça yeni çünkü. bu arada

everest'e göre; Aygıt Tanımı Broadcom BCM4312 802.11a/b/g Wireless Network Adapter

valla üstad, hp kullanıyordum alalı 1 ay olmuştu böyle bir sorunla karşılaştım. umarım aynı sorun değildir.

kullandığınız laptop un modeline göre internette arama yapıp wireless adaptörün kafasına göre çalışıp çalışmama problemi olup olmadığına bir bakın. hp ve compaq bazı modellerde var bu arıza ve öyle firmware güncelleme ile filan düzelmiyor.

gugıl aramalarında hp'de böyle sorunlar olduğu yazıyor. bir de daha çok linux'ta sorun oluyor galiba, ama ben xp kullanıyorum. bir yol bulamadım yani. benim makine packard bell.
ayrıca bulabildiğim son sürüm ile makinedeki sürüm aynı. sürüm şu: 5.10.79.14

drivers.softpedia.com

edit: makineyi kapatıp yarım saat kadar sonra açınca wireless geldi??? anlamadım ne iş

büyük ihtimal dediğim gibi olacaktır. servise gönder bios pilini değiştireceklerdir. eğer geldiği zaman yine aynısını yaparsa anakartı değiştireceklerdir.

kızın profesyonel olmadığından emin olun önce. tavlayıp işinizi bitirdikten sonra "100 dolar aslanım" demesin. işi bu olabilir.

bakkal amca'dan peynir bıçağı darbesi yemek gibi bir tehdit yoksa bodos dal işte. teallam.
naber de, şuradan geldim buraya taşındım, şunu yer bunu içerim, işim gücüm şu, sen ne yaparsın ne edersin falan de işte birader.
madem seni "yercesine" kesiyor. takıl kafana göre.

Bakkalın duvarında tüfek asılı olup olmadığından emin olun bence önce.

çok basit ve doğal bir giriş seçin, bakın bakalım ummuduğunuz gibi mi?

şu marka meyve suyu yok mu, cappy markası meyve suyu değilmiş sırf konsantreymiş coca cola pazarlaması sayesinde yutturuyolarmış bize gibi mevzu iyidir..

yabancisin oraya soyle yol yordam gostersin.

buralarda gençlik nerelere takılır deyü sorun, daha sonra pek arkadaşım yok olayına girin, beraber gitmek isteyin. ısrarcı olun, eğer gelmek istemezse; o zaman ne bakıyorsun lan habire diye sorun.

bakkaldan alınan ürünler ilgili konuşur gibi yapıp başka muhabbetlere dalmak çok basit olabilir. mesela "bizim orada (nereden geldiyseniz) bu ekmekler böyle değildi, buranın ekmekleri daha güzel/kötü." ya da "sigara alıyorum ama evde çay bitmiş, sigarayı da çaysız içmekten nefret ederim. hangi çay en güzeldir? sen nasıl demliyorsun çayı? burada neden çay yok? ee varsa ben de içeyim"

ya da benzeri bir şeyler. bunun sonrasında kızla muhabbete devam edip yavaş yavaş onun "kim" (ya da "ne") olduğunu öğrenmek mümkün olacaktır.

nispeten küçük yerlerde (büyükşehirlerin yerlilerinde de olur) "umut vadeden" (işi gücü olan veya olma potansiyeli olan) genç erkekler, bir kurtuluş umududur. yani o "gel beni ye" bakışının anlamı "gel beni ye, sonra evlenmeye mecbur bırakayım" anlamı taşıyor oolabilir, çok çok büyük ihtimalle.

benzer bir durum ankara'da üni. okurken ev arkadaşımın da başıma gelmişti. sonra mahallede sevdiğim bir abi beni bu konuda uyardı. ve aynen söylediği şeyler çıkmaya başladı. kız resmen motor çıktı, derdi birine yamanmaktı. ailesi de kıza damat bulduk diye atladılar hemen olaya. çocuk okul bitince kaçtı resmen ankara'dan.

bu yüzden benim tavsiyem başınızı yakmayın. peşinizi bırakmayabilirler. mahallenin motorunu size kızoğlankız diye ittirmeye çalışırlar. en iyisi kıza bakıp azınca eve gidip asılmak ;))))

amman kacin, arkaniza bakmadan kacin, kizin motor olma ihtimali var ya, kasar olma ihtimali var ya, dusunebiliyor musunuz, kizoglankiz olmama ihtimali var, iyyy dusundukce bile tuylerim diken diken oldu. hem kucuk yerden bir kiz, hem karsi tarafa ilgisini belli ediyor, kesin ya profesyoneldir, profesyonel degilse de bakire de degildir, o da ayni kapi. patlamis mal almayin, alanlari uyarin. tobe tobe.

sorunun cevabı olmayacak ancak bir şekilde sohbete başlarken mümkün olduğu kadar temkinli konuşmakta fayda var.hatun gerizekalı veya bir şekilde sana hiç uymayacak bir şey çıkarsa çok çekersin baştan temkinli olmazsan. bir alt kattaki hatun kişinin manyak çıkabileceğini ve ikinizden biriniz oradan taşınana kadar problem yaratabileceğini de göz önünde bulundurmanı tavsiye ederim.

şimdi düşünüyorum da hiç uzatmaya gerek yok. şahsi tavsiyem bir üst kata çıkmakla sana ulaşabilecek hatun+hatun babası kombosu ölümcül olur. en iyisi sen yine sigaranı al, ekmeği yi! muhabbeti boşver.

(bkz: fahriye abla)

babasına iş çıkartmak için böyle davranıyor da olabilir. ava giderken avlanma mevzusuna gelebilirsin. tam iş tutayım diye donu gömleği çıkarttığında, bakkal amca kapıdan girip "eh şimdi benim sıram" deyiverse...

@okuryazar
keke valla ben başımıza geleni anlattım. kız tabi ki de gayet temiz olabilir, hiç de söylediğim gibi olmayabilir. ama ya tam da söylediğim gibiyse?

benim uyarımın amacı bu riski alıp almama konusundaydı. ben 5 yıl en büyük 3 şehirde de anlattığım durumu gördüm ve ben olsam bu riski almazdım. kaldı ki arkadaş, kızın bakışlarını "gel beni ye" olarak değerlendiriyorsa amacı "kıza olan aşkını anlatmak" değil "kızı en kısa sürede yiyebilmek"tir. bu durumda senin de söylediğin gibi "amman kaçın" :)))

takılı usb donanımları ya da dvdokuyucu içinde cd benzeri şeyler ya da bios ayarlarında boot priorityde ilk başta sabitdiskin olmaması (disket,cdrom,lan vs) gibi nedenler olabilir.

@edip: taklı cd-dvd vb. yok. biosta da hdd öncelikli...

sabit disk cortlayacak olabilir yazdıklarınıza istinaden.

Yo'n la prizion, tu en las flores,
Ben zindanda, sen çiçekler arasında,
Sufro de korason, kero ke yores.
Kalbim acıyor, isterim ki sen de ağlayasın.

(bkz: yasmin levy)
(bkz: yo en la prizion)

ispanyolca değil bu arada, ladino bu.

3. huni+hortum ile çözülür.

aracın marka ve modelini de yazsanız daha iyi olurdu. muhtemelen tamircinin söylediği madde şu linkteki katkıdır.
www.pazarmetre.com
katkının kalitesine göre bu tip temizlik yapan ürünler cidden bir temizlik sağlayabiliyor. ancak uygulamadan önce ürünün arkasındaki kullanım talimatını okuyup söylenen oranlarda kullanmanızı ve mümkünse bu uygulamayı gündelik şehir trafiği temposunda değil, uzun yolda yapmanızı tavsiye ederim. söylenildiği gibi huni+hortum ile çözülür depoya koyma kısmı. olmadı bir dal ile kapağı itip öyle dökersiniz ben öyle yapmıştım.

arac fiat palio 1.6 16v

ayrica sanirim bu. tesekkurler, yarin bi gidip bakayim.

araç boğulmaya başladığında egzozdan çıkan gaza dikkatli bakın. mazot gibi siyah gaz atıyorsa bujilerde sorun olabilir.

jikle değil enjektör demiştir. enjektörler işiyor, bujileri de ıslatıyordur... enjektör tamizleyicilerden alın.

anahtar çalışan anlamına gelir. bir iş yerindeki işin yürümesindeki en önemli çalışanı/çalışanları tarif etmek için kullanılır

innovation (yenilik, buluş) haber bülteni ile, müşterileriniz rakiplerinin sadece hayal edebileceği haber bültenlerini alırlar.

sozluk uzerinden mesaj attım.

ilgi, alaka için çok teşekkürler sorun halloldu.

cinedroom'da da vardi en son..

çapraz kablo ile iki makinenin birbirini görmesini sağlayabilirsiniz. bir taraf server olacak şekilde oyunu açacak diğeri host olacak. veya bir hub vasıtası ile çapraz kablo kullanma derdiniz de ortadan kalkar.

pes'i lan olarak oynayamazsınız.

uzaktan erişim diye birşey var, ben pek kurcalamadım ama bu dedikleriniz mümkün..tabi evdeki bilgisayarınız açık olmak kaydıyla..ayrıca bunu internet üzerinden şifreyle yapan siteler var..remoting control falan diye kurcalayın sağı solu, bulursunuz bir dünya tarif

(bkz: logmein)

(bkz: teamviewer)

Windows XP'nin içinde bu iş için Remote Desktop diye bir program var zaten, dediğiniz gibi o bilgisayarın başındaymışsınız gibi çalışırsınız. Tabi modem'den port yönlendirmesi yapmalısınız. Onun dışında amacınız sadece dosyalara ulaşmak ise ftp sunucu kurabilirsiniz bilgisayara, remote desktop'dan daha hızlı çalışır.

(bkz: openssh)

(bkz: radmin)
oldukça iyi çalışır

belki de farkı yoktur bilmiyorum ama pringles kutusu, modemin kapsama alanını genişletmek için kullanılan bir yöntem bildiğim kadarıyla. bilgisayarın daha uzaktaki modemi görmesi için bir yöntem değil. yani modemin antenine takılıyor.

main girişine zaten laptopun kendi anteni bağlı olmalı genellikle aux girişi boş olur. harici bir anten bağlamak için kullanılır. main girişini iptal etmeden aux girişini kullanabilirsiniz.
wireless.gumph.org
burada gördüğünüz male lucent connector kullanmanız lazım.

Sayet fan'in onunu kapatiyorsa taktiginiz sey veya performansi 16x deyken 2 ye katlarken voltaji da degistiriyorsa o sicakliklara firliyor olabilir. Voltaj degerlerini bir kontrol edin her iki durumda da. Bir de fan'in onunun acik olup olmadigini.

Fanın önü açık. Ancak voltaj değerlerini nasıl kontrol edeceğim, orasını anlayamadım. Eğer voltajdan kaynaklanıyorsa bile müdahale etme şansım var mıdır?

Normalde otomatikdeyse anakart kendisi ayarlar ve bunu speedfan gibi yazilimlarla gorebilirsiniz (bazi donanimlari desteklemiyor veya sacmaliyor). Oradan goremezseniz bile biosdan kesinkez gorebilirsiniz. Her iki durumda da degerleri bir karsilastirin. Belki diyorum voltaji vuruyorsa kafasina ondan kaynaklaniyor olabilir.

Voltajdan kaynaklaniyorsa mudahele sansiniz var ama mudahele ettikten sonra 8x performansina geri donme riski de var. Yani bosa mudahele etmis olabilirsiniz. Once sorunun bu olup olmadigina bakin sonrasinda dusunursunuz bunu bence :)

load da kaç derece oluyor acaba? 80 derece öyle aşırı bir sıcaklık gelmedi bana ekran kartı için.. iyi bir fan taksanız üzerine.. ben eski ati kartıma takmıştım öyle alengirli birşey, bakır borulu bilmemne, soğutmuştu..

80 derece normal degildir. Ozellikle yeni nesil kartlarda hic degildir. 1650XT icin sicaklik degerleri su sekildeymis (google aramasi ile benchmark testleri yapan bir siteden alintidir)

10 dakika boyunca tam yukleme sirasinda 68
bekleme durumunda 44

Kisaca normal davranmiyor kartiniz. Belki son ihtimal kartinizda ariza olabilir. Gerci voltajla ilgili geri donus yapmamissiniz.

Not: Ulan ac gibi gorunmusum, yemek falan istemiyorum =) Merak ettim sadece.

Arkadaşlar 16X te çalıştırmaktan çekindiğim için tekrar 8X e geçtim. Ama dediğiniz gibi bunda da bir problem var. Çünkü bekleme durumunda bile 54 derecelerde geziyor. Speed Fan ile yapılan voltaj ölçümlerini aşağıya yazıyorum. Umarım doğrudur. Bu arada hiç bu kadar uğraşmayıp bir bilgisayarcı mı çağırsam acaba diyorum ama şimdi mahalle arası bilgisyarcılarla da uğraşmak istmiyorum (sözüm meclisten dışarı).Eğer burayı çok meşgul ettin arkadaşım diyenler varsa haklıdırlar buradan da konuşabiliriz :) "[email protected]". Gözünüzü seveyim varsa aranızda bilgisayarcı falan buyursun gelsin (ücret mukabili)çaydı kuru pastaydı her türlü hizmetimiz de mevcuttur. Unutmadan yemek konusunda gerçekten ciddiyim :) Evet voltaj değerleri şunlar:

Vcore1: 1,22 V
Vcore2: 3,36 V
+3,3 V: 0,00 V
+5 V: 4,89 V
+12 V: 12,03 V
-12 V: -16,97 V
-5 V: -8,78 V
+5V: 6,85 V
Vbat: 3,30 V

Olmasi gereken voltaj degerlerini bulamadim internet uzerinden. Siz degerleri biosdan otomatige alip bir de oyle deneyin derim. Belki ati control panel uzerinden voltajlari arttirmis olabilirsiniz?

Bir diger aklima gelen sey de anakartta bir problem olabilecegi. Bilgisayarci cagirmanizin bir ise yarayacagini zannetmiyorum ayrica. Bununla ilgili bir duyuru acmissiniz gordugum kadariyla. Bosuna para odersiniz diye uyarimi yapayim yine de karar sizin.

Onerebilecegim diger seyler;
- En son driveri kurun.
- Fanini temizlemeye calisin.
- Benzer bir karta sahip tanidiginiz varsa onun kartiyla deneyin veya kartinizi denemek uzere herhangi bir arkadasiniza goturun (istanbulda ikinci elciler de bunun denemesini yapabiliyor 10-15 ytlye)

Ayrica kartin kendisinde de sorun olabilir. En nihayetinde bir cozum bulamazsaniz karti garantiye gonderin fazla isiniyor sikayetiyle. Bir de onlar incelesin.

bende de eskiden aynı kart olduğundan dolayı normal çalışmasında 45 derecelerde, 1 saat yükte iken 65-69 derecelerde diye hatırlıyorum. başka arkadaşlar da yazmışlar ancak öncelikle en son driver kurulması ilk adım olmalı.
bir de ben tüm heatsink i çıkartıp fanı temizleyip (laf olsun diye yaptım ihtiyacı yoktu) kaliteli bir termal macun ile yeniden taktığımda neredeyse 10 derece civarında düşme olmuştu.
ufak bir ihtimal ancak kart kurulurken ana kartta bahsedilen aparat takılı değilse sonradan bu uygulamayı yaptığınızda anakart driver ı voltaj değerlerini 8x e göre ayarladığı için sapıtıyor olabilir.

Ekran kartımın fanı yok (pasif soğutucu mevcut)Yapabildiğim en fazla çıkarıp şöyle bir camdan aşağıya üflemek oluyor. En son driver da yüklü. Mevzu belki fazla uzadı ama güç kaynağı yetmiyor olabilir mi acaba?

bir ihtimal psu güç yetiştiremiyor olabilir.

extreme.outervision.com

burayı kullanarak sistemin tükettiği gücü bulabilirsiniz.

her sey normal gibi. taktigin ram sifir miydi? ya da onu cikardiginda gene ayni sorunlar devam ediyor mu? bir de taktigin ram in frekansi nedir?

@tricky style:

oraya göre 270 W psu ihtiyacı varmış, makinada 330 W a kadar destekliyormuş zaten.


@sirahmet:

takılan ram sıfır evet. ram i çıkardığında herşey eski mutlu günlerine dönüyor :) ram in frekansı 400 mhz, diğerleri ile aynı.

bu sanırım bilgisayar ile ilgili bilinemeyen şeyler hafızasına yazılacak bir olay haline geldi benim açımdan.

Kısa bip sesi monitörden değil kasadan gelir. power suppylnin fanı çalışır ama anakarta elektrik vermiyor olabilir. kasayı çalıştırınca monitörün ışığı yanmıyorsa sorun bu olabilir. bir diğer sorun statik elektrik olabilir!

elektrik arızası olduğu için, bu tanımlarla ancak bu kadar tahmin yapılabilir. Test etmek gerekir.

monitörden beklemiyorum zaten sesi. Kasadan düzgün çalışma sinyali gelmiyor.

fişini çekip power düğmesine 1-2 kere bas. sonra fişi takıp açmayı dene. benim manyak bilgisayarım da bazen (özellikle kasayı açıp bir şey yaptıktan sonra) bip sesi vermiyor, ekrana da görüntü gelmiyor aynı dediğin gibi. dediğimi yapınca ilginç bir şekilde düzeliyor. mantığını çözemedim.

ram leri çıkarıp bir daha takmayı denermisiniz? o değilse işlemci hatası veriyor, onuda çıkarıp takın olmazsa...

cmos pili bitmiş olabilir.

bios reset.

bir kısa bip alamıyorsunuz ancak başka bir uyarı tonu da gelmiyorsa bir ihtimal yeni nesil ekran kartlarında olan ekstra 12 V girişini yapmamış olabilirsiniz. ekran kartı agp veya pci exp. slotuna takılı olup enerjisini aldığından bios herhangi bir uyarı bip i üretmiyordu yanılmıyorsam.

power supply'in gucune, bir de monitorunun gucune bakarsan anlarsin. power supply 300~400 Watt, monitor de 100 Watt bi sey harcar herhalde.

kusura bakma da alakası yok dediğinin. o söylediğin olabilecek max değeri verir ki dandik power supplylar vs'den dolayı genelde yalan yanlış bir değer çıkar ortaya.

bilgisayarın bileşenlerini girip işte ekran kartı şu işlemci bu 5 tane harddisk 12 tane usb aygıtı diye sana yaklaşık bir max değeri veren programlar var ama sonuçları genelde biraz fazla çıkıyor gibi.
bilgisayar overclocklayanlara parça satan sitelerde linki var bu programların oradan bakabilirsin. (en son editörünsecimi.com 'da görmüştüm)

Bilgisayarını ve monitorunu 3 lu bir uzatmaya tak uzatmanın onune praktiker,bauhaus vs de bulabileceğin priz tipi guc olcerlerden(25,30 lira civarında) birini tak. tam anlamıyla guvenilir bilgiye ulaş.

extreme.outervision.com

buradan kendiniz hesaplayarak ortalama bir değer çıkartabilirsiniz. monitörün güç tüketimi zaten üzerinde yazar

zeytinyağına ekmek banarak hafif bir giriş yapınız bence. sonra kahvaltılık peynir zeytin gibi hafif şeyler.

iki parmak rakı içilebilir.
biraz ekmekten sonra alca seltzer ya da gripin+limon sodada eritilip içilebilir.
çok soğuk olmamak kaydıyla bira içilebilir.

hepsi denenmiş ve bünyeme uygunluğu test edilmiştir.

çubuk kraker - maden suyu.

bir büyük bardak mümkünse bira bardağı çamlıca gazoz içine bol limon.

alka seltzer.yarım saate bir şeycik kalmaz.sonra ne istersen yersin =)

Bu gibi durumlarda benim mideye en iyi doritos klasik yardımcı oluyor. İlaç gibi geliyo tek kelimeyle

kesinlikle sedergine, bi bardağa su koyuyorsun atıyorsun bunu maden suyu gibi oluyor, c vitamini felan sanırım ama akşamdan kalma konusunda bir numara

soda ayran karıştırın iyi geliyor ya da bana ice tea cool mu ne varya o baya ii gelir ama herkese napar bilmioyorum

portakal ye 2 tane, mis gibi olursun. hem susuzluğu alıyor hem de kafa o bulanıklıktan çıkıyor.

S.M.A.R.T. yani "Self-Monitoring, Analysis, and Reporting Technology".

IBM tarafindan üretilen bir teknololoji olup, hard diskin yakinda gümleyecegi sinyallerini vermeye yariyor.

google'da "S.M.A.R.T hatasi" diye aratirsaniz bir cok mesaja ulasirsiniz.

muhtemelen hard disc arızası mevcut. hdd health diye bir program var bu program vasıtası ile hard disc in durumuna bakabilirsiniz. program internette mevcut.

hdd de arızalı olabilir, fakat usb portlarını etkilemez diye düşünüyorum.

USB2-anakart arası bağlantılar ters yapılmış olabilir. joystickteki temassızlık topraklaması olmayan bilgisayarının anakartında elektrik yüklemesine sebebiyet verebilir. Bu da zaten hasarlı olan harddikindeki hasarı tetiklemiş olabilir.

Elektronik arıza tabii ki görmeden sadece ihtimal üzerine konuşabiliyoruz. Sorun power supply kaynaklı bile olabilir. Test yapmak gerekir.

ben de kaybettim :(

standart mıdır bilmiyorum ama gittigidiyor'da var şöyle şeyler.
urun.gittigidiyor.com

sahibinden.com'da ücretsiz kargolu olanlar da var.

darty'de bir sürü stylus kalem vardı.

istanbul ise anadolu yakasında yazıcıoğlunda envai çeşit var.

maksat kalori yakmak ise voit e-walker denilen aletin çok faydalı olduğunu söyleyebilirim. yorulduğunuzu fark etmeden yarım saat içinde terden sırılsıklam hale getiriyor. mesela twist shape denilen alet daha küçük olmasına rağmen bu kadar başarılı değil. bacak kaslarınız çok yoruluyor.

Kullansaniz bile bir sure sonra sikilacaginizi tahmin ettigimden almamanizi oneririm aslinda. Benim gibi agorafobik bi insani bile evden disari cikmaya iten bir aleti 0 degilde illa ki alacagim diyorsaniz 2nci el almanizi tavsiye ederim. Ben 2 ay bile kullanamadim kosmak icin baharin gelmesini beklemeden disari ciktim. Bababmalara ait olmasa almaya da tenezzul etmezdim. Max kosma hiziniza erisebilecek ve nabiz kontrol edebileceginiz herhangi bir kosu bandi + hareket yardim edevatlari tasiyan bir alet ise isinizi gorecektir bence. Saygilar

kalori yakmak amac.

eğer erkeksen içi sulu olan kürekleri deneyebilirsin hem hayvanla gibi enerji harcatıyor hem göğüz omuz kol yaparsın

ha ama asla bir kardiyo egzersizi gibi olmaz

ergometre denen kürek aletinden alın ( www.concept2.com ) bir de nasıl doğru çekileceğini öğreten videoları izleyin, 2 ayda forma girin, hem ince hem kaslı olun atletik olun.

ama şunu bilin ki bu aletin bende çok fena anıları var...

western digital 2,5" 250 gb passport essential kullanıyorum. hiçbir sorun yaşamadım, tavsiye ederim.
www.hepsiburada.com
wd den şaşma bence.

60 ile 100 gb alman pek mantıklı değil. hard disk uzun süre bozulmadan durur. fiyat kalite dengesinin en iyi yakalandığı rakamlar 300-400 civarı. bunun çok üstüne veya çok altına inmen mantıklı sayılmaz. linkteki hard disk de uygun gözüküyor, gider sana epey.

@ murty

Teşekkür ediyorum. Güzel bir hd ye benziyor.
Fakat Benim hatam oldu özür diliyorum, ben 100 ytl yi geçmeyen ve kredi kartıyla değilde, nakit olan, kendim görüp beyenebileceğim bişey arıyordum. Yinede sağol.

Bu arada Taşınabilir hd lerinde fiyatları hiç düşmemiş, Teessüf ediyorum!

www.hergunucuz.com

format esnasında saklamak için 3.5 inçlik bir harddisk öneririm. Bir nebze de olsa daha güvenli olabilir 2.5 inçlere göre. Markalar arasında çok büyük fark olduğunu sanmıyorum. Bilinmedik bir şey almayın

500 GB maxtor harici diskler şu anda mediamarkt ta 119 lira. boyutları ufak değil. ama fiyat olarak oldukça iyi.

perşembe günü açılışı yapılan kurtköy viaport electro world'de, maxtor basics 1 tb 179 idi. 350 tane varmış ellerinde. belki bitmemiştir.

bi de 160 gb philips 79 ytl imiş. 500 tane varmış.

@cruor +1

160 gb Philips 79 ytl? Ohannes!

Pazar açıkmı orası?

Özel indirimleri bilmem ama ben birkaç sefer Kadıköy Gold'da sordum,

masanın üstünde kalacak, kablolu bir şeye razıysan 750 gb.lık bir hdd.yi 220 ytl civarı bulabilirsin. terabyte sınırında fiyat hala kırılıyor. yok, yanımda da sağa sola götüreyim diyorsan, hepsi western digital olmak üzere şunlar var: 160 gb-120 ytl, 250 gb-150 ytl, 320 gb-185 ytl, bir ay önce aldığım fiyatlar. gördüğün gibi gb yükseldikçe fiyat makulleşiyor, zaten 100 gb dediğin dakikada dolar, inan.

marka olarak da ya western dijital ya da seagate al mutlaka.

sitenin güvenilirliği derken.. adamlar sadece iddianameyi koymuş oraya. herhangi bir güven ya da güvensizlik hissi duymanıza gerek yok.. zaten her yerde var yani iddianame artık..

tam metin istiyorsan eger milliyet internet sitesinde mevcut..

ergenekon iddianamesinin sağlıklı olarak konulup konulmadığı şeklinde çevirmek lazım soruyu o zaman. bu sitede bulunan iddianame gerçekten ergenekon iddianamesi olabilir mi? milliyetin ergenekon sayfaları ile karşılaştırdığım da milliyette bulunamayan şeyler buradan bulunabiliyor bundan dolayı güvenilirliğini merak etmiştim.

şahsen güvenmezdim. neden derseniz ergenekonne gibi baştan savma bir adres almalarını gösterebilirim. ergenekon-nedir, ergenekoniddianamesi gibi güzelim isimler duruken aldıkları isme bak.

buna ek dosyaları da eklemişler. açıkçası ben sanmıyorum ki herif oturup binlerce sayfalık pdf hazırlasın insanları kandırmak için =)

eğer öyle bi manyaksa zaten saygı duyarım

cevaplar için teşekkürler. bu soruyu sorma sebebim hanım hanımcık, fotoğraf çeken, kısa filmler ve dolmalar yapan bir arkadaşımın bu sitede yayınlanan iddianamede adının, soyadının, e-mail adresinin, telefonunun geçmesi idi. kendisi sapan kullanmayı bile bilmezken bu gibi yerlerde isminin geçmesi ilginç geldi.

isim benzerliği olamaz mı?

@sofistike : e-mail ve telefon benzerliği biraz fazla ama :)

bi hafta sonra o küpeyi çıkarabilirsin, ama sonra yerine yenisini tak.
alacağın küpe gümüş olsun mümkünse (altın takmadığını varsayıyorum)
her gün ara ara kulağındaki küpeyi çevir, iltihap kuruyunca katılaşıyor, onun önüne geçersin.
çok dandik küpe takmadıktan sonra herhangi bişi olmaz ileride de, zaten kötü küpeye kulağın tepki verir çok kaşınarak, değiştirirsin.
çok dikkat edicek bişi yok, duşunu da yap, kulağını ovalamadıktan sonra bişi olmaz.

bari 10 gün falan kalsın kulağında. yoksa başka bir küpe taksan bile kapanır o delik ilk fırsatta. o küpe diğerlerinden biraz farklı, kalın ve büyük. ileride uzun süre küpe takmasan bile deliğin kapanmamasını sağlıyor. iki hafta nedir ki sonuçta o da küpe diye düşün.

tamam canlar cikarmam da kupeyi gorseniz suratima tukururken kupeyi kulagimdan cekip kulak mememi yirtarsiniz. cocuk hastanesinde deldirince boooyle sari ortasinda mavi parlak bi$ey olan kiz cocugu kupesi takti kadin. sonra kafa buldu "cok yaki$ti bence hic cikarma" deyü..

üzerine sarı bir bant yapıştır. çıkarırsan, acıdan başka bir şey takamazsın kolay kolay şu an.

ya abi ben kulagimi deldirirken yanimda kupemi goturuyodum, ya da yoksa oradan bi tane kupe begenip aliyodum. adam da deler delmez cikarip kendi kupemi takiyodum. kulagimdaki 8 delige de ayni seyi yaptim. hic de bi problem olmadi. bu kadar buyutme bence. iki furacin surersin yenisini taktiktan sonra, olur biter.

@osuruklu,
gecenin $u vaktinde yanimda kupe goturmeyi akil edemeyecek kadar saf oldugum gercegi ile yuzle$tirdin beni. aglayarak uyumaya gidiyorum ben.

o tip küpeler genellikle dandik olurlar. saf gümüş veya altın değildirler ve küpeyi 1 hafta taktıktan sonra üzerindeki kaplama gidebilir ( ki bende öyle olmuştu ) tavsiyem bir takıcıdan saf gümüş veya zevkine göre altın küpe alıp şu anda bulunan küpeni değiştirmendir. eğer kulağını bepantene ile koruyor ve arada küpeyi çevirerek kurumayı engelliyorsan, şişme, iltihap gibi bir şey yoksa hemen değiştirebilirsin. tabi yeni küpeyi dezenfekte ettikten sonra.

aci gecince diyorsunuz da zaten acimiyor ki? sizlamiyor bile. yani kupeyi cikarinca aci duymam mi gerekecek ve o acidan mi bahsediyorsunuz?

evet delme esnasında acı hissetmezsin hatta delme küpesi kulağındayken de neredeyse hiç acı çekmezsin ama o küpeyi çıkarıp yerine yenisi takarken biraz sorun yaşayabilirsin. e artık ona da katlanmak gerek. bepanthen iltihabı önler kullanmanı tavsiye ederim.

elektromanyetik girişim ile ilgisi var mı?

muhtemelen bilgisayarı değil bilgisayara bağlı hoparlörleri etkiliyordur. bilgisayar kasası zaten faraday kefesi etkisi yapar içindeki anakart vs. etkilemesi çok zor. hoparlörleri iyi bir marka ile değiştirirseniz problem ortadan kalkar.

Evet hoparlörü etkiliyor ama niye oluyor ve niye bazen oluyor

bazen olmasının sebebi belli aralıklarla cep telefonunun baz istasyonlarına ping atması veya baz istasyonlarının telefonuna ping atması olabilir.
zaten iletişime geçtiğinde normal olarak bık bık seslerini duyarsın.

ayrıca bildigim kadarıyla evet elektromanyetik girişimle ilgisi var.

şehirlerarası otobüste tanıştığım bi adam handshake bu demişti. bilmem ne kadar doğru. sözlükte modemle ilgili bahsedilmiş.

diyafram degerini tavan yapip tripod ile cekim yaparsiniz. her taraf net cikar. gerci nasil bir fotograf istiyorsunuz? hem siz hem manzara mi net olsun? eger manzara net olsun ise zaten düşük diyafram degerinde siz flu cikacaksiniz. siz net cikmak, manzaryi flu cekmek istiyorsaniz en guzeli manual odaklama.
ha siz kadrajda olmadan nasil odaklicaksiniz? ayni mesafedeki bi agaca, arabaya odaklayip o mesafede durun =)

sanırım makinesine göre. kimi makineler otomatik odaklanmayı deklanşöre yarım bastığında yapar, tam bastığında da öyle kalır. yani manzarayı odaklar, önüne geçince sen flu çıkarsın, manzara net ama bu bir dslr'dir mesela. ai servo modu denen bir mod vardır, alet sürekli netleme halindedir. konu değiştikçe netler de netler. zamanlamada nasıldır bilmiyorum ama böyle özelliği olan bir makine ise önüne geçince sana netler, sen net çıkarsın arka plan da diyafram kısıksa net çıkar, değilse flu çıkar.

makinelerin büyük bir çoğunluğu geri sayma bittiğinde odak ayarlamasını yapıp öyle çekerler. eğer özellikle manuel olarak ayarlamadıysanız makine geri sayımı bittiğinde o an için en uygun odak ayarı ile çekecektir.

anlaşılmıştır. makine dslr, sanırım diyafram ayarlarıyla bir kaç denedikten sora daha iyi kavarayacağım.

SyncToy yapabilmeli diye biliyorum.

(bkz: rsync)

SyncToy basit ve kullani$li gorunuyor, cok te$ekkur ederim.

(bkz: rsync) ve ayrica windows uzerinde calisabilen (bkz: cygwin) de i$e yarabilir sanirim.

elektronik muhendisi veya elektronikten anlayan birine goturup icini actirip kurcalat derim. fiziksel iskence sonucu bozulduguna gore birseyler catlamis kirilmis olabilir iceride... bildigimden degil ama beyin firtinasi...

o kadar kolay bozulmaması lazım biraz uğraş tozunu fln sil. içindeki çipler çatladıysa dönüşü yok zaten, içini açmak kolay vidasız kanırtarak açılıyor.

muhtemelen usb girişin karta lehimlendiği yerdeli 4 lehimden biri kopmuştur. eli yatkın birisi lehimleri yenilerse calışır gibi geliyor.

scart girişindedir problem ama ara kabloda da olabilir.

bende de var aynı sorun, sanırım televizyondan kaynaklanıyor.

uydu alıcısının kumandasından pal/ntsc arası geçiş yapıp kurcalayınca düzeliyor bazen.

televizyon ile ilgili bir problem değilmiş başka bir televizyonda 3 uydu alıcısını da denedim fark etmedi ancak çözümü de buldum. ses ayarını uydu alıcı üzerinden köküne kadar açtıktan sonra kanal geçişlerini receiver kumandasından, ses ayarını ise tv uzaktan kumandasından yaparak çözülüyor olay. böyle idare edebilirim sanırım. cevaplar için teşekkürler.

bu sorunun cevabını ben de arıyordum.evet gerçekten çözüm buymuş.sagol trick style

dostum bu problem benim televizyonumda da vardı ve günde 4-5 saat tv izleyen biri olarak psikolojim bozuldu resmen.(ben de vestel zeta kullanıyorum) sorun kesinlikle tv nin scart girişlerinde.
ara kabloyu değiştirsen hatta receiver'i değiştirsen bile sorun devam edecek. receiverin sesini kökleyip tv den minimum ses alıp az gürültü duymak mümkündür fakat kesin çözümü de var bu işin.tv nin sağ tarafında çeşitli deliklerin olduğu bir yer var.o kısımda çeşitli renklerde delikler göreceksin. bir tv tamircisinden 5 liraya alacağın üç girişli sarı,kırmızı ve beyaz kafalı girişleri olan kabloyu alıp bi tarafını uydu alıcısına bi tarafını tv nin yanındaki deliklere takarsan ve sorun çözülmezse kendimi camdan atarım :)

gecen burada bu soruyu sordugumda faturadaki degeri odemeleri gerektigi yonunde bilgiler verildi. sayet begenmediginiz bir durum olursa kabul etmeyip tuketici hakem heyetine basvuracaginizi, eger akillanmazlarsa dava acacaginizi soyleyin. orada bana yardimci olan arkadas davaya tasimis ve aldigi zamanki faturadaki $ fiyatiyla odeme almisti (dolarin fiyatinin o zmaankinden daha yuksek oldugu gerekcesiyle).

kisaca bastirin, kaybedecek bir seyiniz yok.

umarim lehinize sonuclanacak sekilde halledersiniz durumu.

teknosa için şunu söyleyebilirm. aynı durumda olan laptop için (hp) 2 sene önceki türk lirası miktarı kadar hesaba yatırıldı. bundan dolayı yeni çok daha iyi özelliklerde bir laptopla beraber ipod aldık üstünede para kaldı.

iki yıl önce 1060 usd karşılığı 1410 ytl'ye aldığım bilgisayarı hiç sorunsuz bir şekilde alıp yerine hediye çeki verdiler . Eski laptopum yerine gayet güzel yeni iki yıl garantili bir laptop alabildim.yanıt veren arkadaşalara çok teşekkür ederim.

evet tuvalet de aynı yere gidiyor ama tuvaletin içinde su var. klozetin yapısı ve/veya borunun deve boynu şeklinde olması, orasa su kalmasını ve kokunun geçmesini önlüyor. ama bizim müteahhitlerimiz çok cin olduğundan, kokunun o delikten de gelebileceğini düşünmeyip oraya sadece düz boru koyduklarından tuvaletin klozetten gelmeyen kokusu o düz ve içinde su duramayan borudan geliyor. bizimkisi yine içinde azıcık su kalacak şekilde. her gün su ve kokulu marc yer silme sıvısı döküp engelliyorum ama akşama kuruyor. o yüzden her gün her gün döküyorum. baş edemezsem o gider deliğinin üstündeki ızgarayı alüminyum folyoya ve naylona sarıp kapatıp izole ediyorum. başka da bir çözüm bulamadım.

aynı sorundan çekiyorduk. Arkadaş bir gün küp şeklinde koku tabletleri getirdi. Mavi okey zarından biraz daha büyük boyda tabletleri sifonun içindeki suya atıyorsunuz. Sifonun suyu mavi bir renk alıyor ve koku yok oluyor. Mucize bir tablet hatta şu anda bitti ve sifon bir süre çekilmeden durursa kokuyor gidip almak lazım.

adını markasını unuttum ama.

bu sorunu çözebilmek için içinde bir miktar suyu tutabilen gider modellerinden almalısınız. kendinizde yapabilirsiniz iki kap alacaksınız biri diğerinin içine 4-5 mm boşlukla girebilir şekilde olacak. içe konulan kabın yan duvarında tabana sıfır delik açın, dıştaki kabında yan duvarına bir delik açın ama iç kaptaki delikten 2 cm üstte olsun. bu iki kaplı düzeneği gider borusunun içine dıştaki delikten akan suyun borunun içine akabileceği şekilde yerleştirdikten sonra uç kısımlarını silikonla boruya yapıştırırsanız sorun ortadan kalkar. veya ben macgyver lık yapıyor da olabilirim.

onu halletmek için ilgili bölümü kırdırıp, bilmem ne yapıp, boruyu kibritsuyu'nun dediği şekilde değiştirtmek lazım bence. yani bir sürü masraf. bir kapak uydurun oraya, lazım olunca açarsınız.

çok akıllıca bir şey bulmuş gibi davranmak istemem ama ps'i çipletmemiş olabilirsiniz ya da "pal" "ntsc" gibi detaylar var. ntsc'yi sıkıyor olabilirim ama, amerika'daki oyunun avrupa'dakinden farkı var benim anladığım kadarıyla internetteki oyunlar hakkında sorulan sorulardan.

sizin elinizdeki ps'in hangisini desteklediğini araştırın isterseniz. sonra doğru bir tane indirip çalıştırabilirsiniz.

çünkü netten indirip oynayan çok insan biliyorum. warezbb.org, forumw.org gibi adreslerde de gow var, çok gördüm.

ankaradaysanız hemen halledebiliriz =))

kopyasını bulamadım diyorsan çip takılı farzediyorum. kopya oyun bulmak için yapman gereken tek şey, kopya oyun satan herhangi bir dükkana girmek ve sen daha god of demeden 1 mi 2 mi abi diye soracak olan satıcıyla muhattap olmaktır. ha benim muhitte korsan satıcı yok, hiç olmadı diyorsan ver adresi sevabına gönderelim. kargo ücretine karışmam.

cevaplar için teşekkürler. türkiyeden çipli sıfır alındı makine. yazıcıoğlunda özellikle gow 1 bulmak imkansız ancak bir yerde ikisini birden bulmuştum oradaki kopyaları oynamakla ilgili sıkıntım yok ancak save etmiyor makine (sadece bu iki oyun için geçerli)
save edebileceğim daha önce oynanıp test edilmiş oyunlara ihtiyacım var bundan dolayı sefil kedi ile halledeceğiz sanırım olayı.

bu zamana kadar 3-4 kere işlemi sanayilerde yaptırdım. bence servise fark ödemeye değmez.

farkı ödemeye kesinlikle degmez.
ben 250 ytl lik parcayı bize 900 ytl olarak faturalandırdıklarını biliyorum (işçilik degil)ilk basta enayi gibi tüm parca degisimlerini servisinde yaptırmıstık ama sonra çok pişman olduk. yalnız iyi bilen garantili yani, mümkünse tanıdıgınız olan birini bulun.çünkü sanayidekilerden de para yolmaya bakanlar oluyor

100 lira fiyat farkı hangi fiyatlar arasında bir fiyat farkı? mesela 50-150 derseniz çok olur ama mesela 800-900 derseniz servis daha mantıklı olur.

yetkili servis iscilik dahil ~450+; ustacigim ise ~350 diye fiyatlandiriyor islemi.

arabadan beklentine gore karar ver bence,uzun yıllar kullanırım arabamı herkese elletmem diyorsan servisi tercih et,dısarıda kotu bir ustaya denk gelirsen cok ugrasırsın, 100ytl için değmez

fiyat farki sadece 100ytl ile sinirli ise kesinlikle deger. zira bu triger kayisi denilen sey subaplar vs bi ton oynar parcayi kumanda eder ve cok hassastir. rulmanlarin montajinda ne kadar sıkılması gerektigi bile cok onemlidir. simdi gider ustadan degistirirsin topu topu 100 ytl icin; yarin birgun kayisa bisiy olur... alirsin eline subaplari, krank milini, külbütor kapagini.. al sana nerden baksan bi retifiye parasi:3000 ytl... serviste yaptirirsan elinde kapi gibi faturan olur, bi ariza olursa da motorun belese yapilir. takdir sizi. sevgiler saygilar.

206'nınkini sanayide değiştirmiştim, 300 civarı tutmuştu yanlış hatırlamıyorsam (1,5 sene kadar oluyor). Aslında servisle çok fiyat farkı yokmuş, yani 100 lira için değmeyebilir.

Bir de Bosch Service diye yerler var, onlardan fiyat al bence.

Benim de bir Peugeot 206'ım var. Bakımlarını servise yaptırıyorum ama hiç memnun kalmıyorum peugeot servislerinden. www.sikayetimvar.com da da onlarca servis şikayeti var. Bazı ustaların servisten daha kaliteli iş çıkardıkları söyleniyor. Hiç denemedim ama yani denemeyi de düşünüyorum. Bilemiyorum Ankara böyle sağlam bi usta bilen varsa bize de bildirsin...