Boyle ünlü bir adam nasıl olunur

hangisi daha dogru?

Türkçede bilmem ve bilmiyorum arasındaki fark nedir? aynı şekilde inanmam-inanmıyorum, sevmem-sevmiyorum vs. Bunu, Türkçe öğrenen bi yabancıya nasıl açıklarım? Bi şekilde açıklamaya çalıştım ama tam anlatamadım ya, o da anlamadı zaten.

Filmlerin isimleri otomatikman türkçeye çevriliyor. Sizde de böyle mi? Daha düne kadar yoktu böyle bir şey. misal;

i.imgur.com
www.imdb.com

ciddi ciddi gerçek olmalı, bir yakınım şu anda evli ve 2 çocuğu var yıllar önce bir tarotçuya gitmiş ve evlenceği kişinin adının baş harfini, 2 çocuğu olacağını felan söylemiş tarotçu. ozaman dikkate almamış tabi ama sonradan olaylar gerçekleşmiş malum. nedir bu tarotun olayı ?

selam duyuru sakinleri...

hepimizin kafamıza taktığı birçok sorun vardır. ben zaten duygusal olduğum için olsa gerek, normalinden fazla takıntılı bir insanım. yani ne kadar uğraşsam da vurdumduymaz, sorumsuz olamıyorum.

ve şuna dikkat ettim, özellikle sabahları yeni uyandığım zaman, 'sanırım beyin henüz yorgun olmadığı için olsa gerek', bazı şeyler daha rahat takılıyor kafama. yani sabah gözümü açıyorum, o an aklıma canımı sıkan bir olay geliyor, içimden ne kadar düşünmeyeceğim desem de 5dk sonra kendimi çok derinlerde buluyorum. beynim sanki; 'beni yor, rahat kalkma yataktan' dercesine oyun oynuyor bana. aynı şey gece aklıma gelse mesela, artık gün içerisinde beynim ve fiziğim yeterince yorulduğu için herhalde, sonra düşünürüm diye erteleyerek kendimi uykuya dalmış buluyorum. ama sabahları bu olmuyor, yatak keyfim kabusa dönüşüyor bu aralar. işin kötüsü sabah aklıma takılan her neyse çözüm bulamadan yataktan kalkıyorum ve o şey bütün gün aklımın bir köşesinde duruyor.

bunun çözümünü sormuyorum. çünkü insanın kendi elinde her şey bunu biliyorum. merak ettiğim size de böyle oluyor mu? yani sabahları beyin rahat olduğu için doldurmak daha mı kolay geliyor kötü düşüncelere?

edit: tikler sonra verilecektir.

pazar günü gündüz uyursanız gece benim gibi uyuyamaz ve yarın sabah kalkıp işe nasıl gideceğim diye kara kara düşünürsünüz değerli duyuru dostları

Her geçen gün daha çok ıssız oluyorum. Durum şu ki ayrılalı 2 bucuk yıl oluyor. Kötü de ayrıldık. Ama en güzel anılarım kendisiyle. Daha doğrusu pek de iyi bir hayat yasamadım yani yaşadım diyebileceğim tek iyi hayat onunlaydı. Yaş 21. Fakat (daha gençsin takma diyenler için geliyor bu) siz olgun insanların zamanınıza göre çok daha zor mücadele koşullarının olduğu bir dönemde büyümek de var kötü hayatın içinde. Neyse.

Uyuşturucuya ve türlü pis işlere battığım bir dönemde internetten tanıştığım öylesine biriydi. O sıralar içinde bulunduğum durumdan çıkmayı aslında pek de istemiyordum. Şöyle de bir kötü huyum vardı, biraz ilgi gösteren seven bir insan görünce karşı koyamıyordum. Ulan halbuki ailem de severdi beni. Ama sorun o işte ben ailemi sevmezdim. Hep bi bireysellik hep bi tek başınalık durumu var bende küçüklüğümden beri.
Arkadaş edinememekten ziyade arkadaşlarla yapamayan bir insanım ben. Sıkılıyorum. Ne milleti küçük gördüğümden ne de çok akıllı oldugumdan değil yani. Yalnızlık iyi güzel ama işte o biri hayatına girinceye kadar. Zaten yalnızlığı seven insanın yapacağı en büyük hata da buydu. Yapmış oldum. 1 bucuk yıla yakın bir beraberliğimiz oldu. Çok sıradışı bi aşk yaşamadık ama o sıralar herşey bana toz pembe geliyordu sanki herşeyi yapması altından kalkması çok kolaydı. Özgüvenimi geri kazanmıştım. Uyusturucu kullandıgımı bilmiyordu ama bir bucuk yıl içinde onu da kendi iradem ve doktor desteğiyle hallettim.
Kimyasal olan kısmı diyorum. Dumanlı olanı halen mevcut. Neyse.

Üniversiteye girdi ve ayrıldık. Anadolu tarih 3.sınıfta olması gerek suan.

Şimdi tabiiki bu kişi beni ayaga kaldırdı ben bi dirildim. İş kurdum, üniversiteye başladım hayatımı belli bi düzene oturtup ritmsiz de olsa belli bi kaliteyi yakaladım standart olarak.

Ama o kişinin eksikliğinden kaynaklanan boşluk dolmadı ve cidden batıyor. Sağ gözün dakka bası seğirmesi gibi rahatsız eden bişey bu.
Her gördüğümde onu arayacak benzer yan bulacak kadar salak değilim elbette ama şu "keşke o olsaydı" düşüncesini kafamdan atamayacak kadar da salağım. Cinselliği sorarsanız eğer o konuda pek bir sıkıntım yok ne hikmetse.
Tek eksiğim o duyguları tekrar yakalayamamak. Gün geçtikçe duygusuz sert dengesiz bir insan olmaya başladım. Kimseye güvenemiyorum zira herkes yarı yolda bırakacak gibi geliyor. Kimseye güvenemediğim için dünyanın yükü bendeymiş gibi hissedip ister istemez bu yükü paylaşacak birilerini arıyorum. Yani akşam eve geldiğimde ne bileyim sevdiğim birini beklemek veya onun beklediğini görmek hoşsohbet bi yemek yemek ara sıra da gülmek istiyorum. Bugün işyerinde yüzüme vurulan bir gerçekki, her ne kadar internet ortamında smileyler saçsam da mutfakçı abla "Oğlum sana bişey mi oldu 2 aydır hiç gülmedin hep kaşların çatık işçiler bile konusur oldu artık" demesiyle bu durumun acı şekilde farkına vardım. Okuldan kimseyle de pek görüşmediğimi biri bulusmak isterse veya bişeye davet ederse ısrarla işleri bahane ettiğimi, ve sanıyorum birkaç aydır hep o eski günleri düşündüğümü böyle bi anda realize ettim. Garip bi farkındalık yasadım ben bugün.
Evet ayrıca duyurudan kız düşürmeye de çalıştım :) Olmadı gerçi.
Bana önerileriniz neler olabilir? Şimdi evet espri yapın ama bokunu da cıkarmayın ki ciddi ciddi feyizleneyim.

bu yıl bir kursa yazıldım.(kpss)
bu kurs gerçekten çok düzensiz, hiç kimse memnun değil. kayıt olurken kalite adına vaad edilenler de pek yapılmıyor.
bir de ben kayıt olurken daha uyguna yazılan olmadı dediler bana, sonradan öğrendim ki benden önce kaydolup 500tl civarı uyguna kaydolmuş, neredeyse kursun yarısı. neyse bu çok da önemli değil de kalite de olmayınca işte:/

ben diyorum ki bu taksitlerimden sonuncuyu vermeyeyim. maddi sıkıntıdan değil, sırf bu sebeplerle. gider durumu olmayan birine veririm o parayı daha iyi.

ama senet imzaladık işte.
lafın kısası, ödemesem ne olur? üstüne ne kadar düşerler ki?

benimkisi kulaktan dolma bilgi tabi de bi arkadaş anlattı işte elektronik müzik festivali mi ne varmış istanbulda bunlar sapsap gezerken millet tuvalette icraattaymış aslı var mıdır bunun yaa mağara terkim festivale falan gitmişliğim yok..

Dersime giren bir hatun var.Benim yaş 21 o da 28-29 falan sanırım.Facebookta neredeyse hergün uzun uzun konuşuyoruz.Fotoğraflarımın altına yorumlar yazıyor.Geçenlerde bir kızla muhabbet ederken o da yanımdan geçti.Akşam facebookta konuşurken o kız senin yanına yakışmıyor sen daha iyilerine layıksın dedi.

ne demek bu şimdi ? bana yazıyor mu sizce ? dersinde de sürekli bana görevler veriyor.

Diye soru soranları genelde tanıyor oluyor musunuz?

Bir araştırma için soruyorum:

Beni kimler tanıyor ?

Benimle chatte konuşan, sorusuna cevap verdiğim, soruma cevap veren yada nickimi bir şekilde gören tanıyan kimler var?

Sizce Adana yasanacak biyer mi ? Ankara veya Bursa dan güzel miydir ?

Sıcak basmış, bir iki kustu hala pencereyi aç diyor vs. Alkasetzer dışında bir önerisi olan var mı? Demli şekersiz çay iyi gelir mi?

dunyabulteni.net


Bu olayı anlamadım. Hüseyin Çelik AKP'li. Niye rahatsız olmuş ki?

merhaba,

bol miktarda sarma tütün hazırladım. bunların tazeliğinin nefasetini kurumadan nasıl muhafaza edebilirim?

doğru mu bu sizce ?

bir insan çocukluktan itibaren dişlerini günde iki kez fırçalasa (aslında genel olarak ağız bakımına özen gösterse, diş ipi, gargara kullansa, sigara içmese, vs.) bile dişlerinin çürümesi normal bir durum mudur? var mıdır bunu yaşayan insanlar?

Ne zaman, hangi durumlarda mesela?
En son ne zaman kendinizi taşşaklı biriymiş gibi hissettiniz?


Not: Tabirin mecazi anlamını kastediyorum, soğuk espri yapan arkadaşlarım duyurudan uzak kalsınlar.

Tikler en son.

404 not found diyor bende ???

edit:tikler sonra gelcek.pc yi kapaticam birazdan baby duyurucular...

Ne yapabilirim arkadaşlar? Kendimi anlatayım.

Arkadaş çevresinde çok sevilirim, her gün evime birkaç kişi gelir, beni dışarı çağırırlar. Ben olmadan eğlenemez ve mutlu olamazlar. İşim çok iyi, hiç çalışmadan 12.000 TL kazanıyorum ayda. Tipim çok düzgün, kızlar kimseye asılmazken bana asılıyor. Hatta arkadaşlar diyor ya keşke senin gibi olsak biz diye.

Onun dışında evim ve arabam var, evde ps3, sinema odam, mutlaka grup yapabileceğim her hafta değişen iki kız evde hazır bekliyor ama mutlu değilim. Ne yapmalıyım sizce?

bu erkek kısmısının traştan sonra sürdüğü bi zımbırtı var. tahriş olmasın diyeymiş. hah işte bunların hepsi leş gibi parfümlü. tiksiniyorum ben de bu kokudan. kullanmama seçeneğiniz de yokmuş. bir de içeriklerine hep bakıyorum. alkollü alkollü şeyler.

bu noktada soru 1: olm manyak mısınız zaten jiletle tahriş olmuş surata hem mikrop kapmasın hem tahriş olmasın diyerek alkolü boca ediyosunuz?

soru 2: madem bu hem alkollü hem de iddialara göre nemlendiricili, kremli bir şey eh saf alkol ve gliserinle evde aynısını yapsak nolur? (bu farazi soruydu)

soru 3: bu zıkkımın parfümsüz olanı yok mu dünya üzerinde bir yerde? bulsam alıcam sevgiliye. her sabah leş gibi kokuyo. evden çıkarken güle güle diyip öpemez oldum herifi.

bi bulduruverin be.

bir işe başlamadan önce 31 çekmek mi daha iyi yoksa ödül sistemi gibi sonunda mı 31 daha iyi? konuyu açalım

ev ödevi proje yazı bunlara başlamadan önce bir 31 çekiyorum rahatladıktan sonra aha şimdi başlarım. tamamiyle odaklanmamı sağlıyor. aklıma başka birşey gelmiyor.

ama şimdi diğer ödül sistemi 31 i düşünüyorum da. bu daha iyi bir motivasyon ve güdü olabilir. şu iş bir bitsin 31 çekicem diye. ayrıca belki 31 den sonra vücud daha bir hımbıllaşıp işe yaramaz hale geliyor olabilir sonuçta.

şimdi batıda olsak sevgilimle ne zaman sevişeyim diye açardım ama doğunun en batısı, batının en doğusu ülkem bir garip türkiyede yaşıyoruz. benim gerçeğim bu.

Ekim Devrimi,Lenin ve Stalin'in hayatı ve dağılışı ile ilgili filmler önerebilir misiniz?