almaz.

bence calisma sartlarinda belirtiliyordur. 90 dakika+uzatmalar diye. bir nevi mac 90 dakika bitince hakem isten eve erken gitmis oluyor. calisma saatleri sabah 9 aksam 6 olan bi yerde, her gun 3'te isten cikmak gibi. bayagi kiyak bi meslek yani.

hem uzatmalarda, hem de penaltılarda fazla mesai alıyorlar. hatta devre sonlarında ekledikleri 2-3'er dakikalık uzatmaların da mesaisini alacaklar bu seneden itibaren. mesela ingiltere'de bu devre sonlarındakileri aldıkları için 4-5 dakikadan aşağı uzatma olmuyor.

o zaman bu uygulama suistimal edilecek gibi duruyor şimdiden.

hisarı geçince hemen yanında bir mekan var, boğaz manzaralı. fiyatları da orta karar.
ismi bir gemi terimi ama hatırlamıyorum.
edit: pruva olabilir.

(bkz: mavi balık)

illa kebap demezlerse kireçburnu set balık derim ben

bebek otel restoranı olabilir.
les ottomansın restoranı olabilir.

Boğazda kebap zor bulunur, mekanlar balık yapar daha çok.
Ulaşım sorun değilse Rumeli Feneri'ndeki Barınak'ı şiddetle öneririm. Anadolu yakası ise Poyraz'daki mekanlar da olur ama Barınak candır. Amasra usulü midye var, karidesli salata var, soslu uskumru var.. İstavrit var, tekir var.. Offfff..

sonuc suada'da suda kebap oldu, gayet de guzel oldu. tavsiyeler icin tesekkurler.

30 lira (Radyoya odenen para) - 2 lira (Cirak picinin caldigi para) = 28 lira (Radyonun maliyeti)

Yani kisi basi 9.33 lira.. Bu sekilde bakarsaniz dogru olur..

işin sırrı orada radyoya 30 lira verenlerin gerizekalı olması. bir liraya satılıyor radyo. hadi kaliteli olsa desen 5 olsun.

Bir de soyle dusunelim:

25 liralik radyoya 30 lira odeyen üç kisi aslinda radyoya kisi basi 1.7 (yuvarlak rakam) lira fazla para odemis oluyor. Fakat onlara geri donen para 1'er lira olduguna gore 1.7-1=0.7x3=2.. Sorunun anlatim sekli farkli bir hesaplama yapmamiza neden oluyor.

9x3=27 tl
radyo 25 tl
27-25=2tl , yani 2 tl fazla var.(ciraktaki para)

1 tl eksik degil, 2 tl fazla var asil diye aciklanirdi bu...

#11278490

radyonun ilk fiyatı: 10 + 10 + 10 = 30 Lira

indirimlden sonraki durum: 30 - 5 = 25 Lira

5 lira (İndirim tutarı) - 2 lira(çırağın cebe attığı para)=3 Lira (3 arkada$a payla$tırılacak para)

30 - 2 - 3 = 25 Lira (i$te radyonun indirimli tutarı)

(bkz: matematiğin bittiği an)

"çırak da cebine 2 lira attı 27 + 2 = 29"

burası şaşırtan kısım. aslında böyle bişey yok 27 - 2 = 25 fln derseniz soru hallolur

mama cass- make your own kind of music

tinyurl.com olabilir.

kanye west - amazing

(bkz: beggin')?

Not: Mezarlıkta dinlemeyin, ölüyü diriltir.

allah askina elektroink gaz sarkilar verin de kendimizi bulalim, biz de nasiplenelim. fakat bu sarkilar "beggin'" olmasin :((

fitness'da beggin dinlemek..hmm

sana goa trance'i bulan adamları tavsiye ediyorum (bkz: juno reactor). pişman olmayacaksın emin ol.

run lola run soundtrack .

bu biraz farklı ama batman begins - molossus (soundtrack). nedense bu feci gaza getiriyor beni

(bkz: eye of the tiger)

tiesto - extacy
bir de hareketli bir "dance with the devil" isimli sarki, gaza getirir.

kid cudi - day and night (remiksi tabii...)

breaking benjamin - dance with the devil yutup dogru diyor

Survivor - eye of the tiger

öncelikle sabah ezanıyla birlikte gelini kuaföre bırakırsınız. çünkü çıkması akşamı bulur yaklaşık olarak. o kuaförde takılırken siz damatla arabayı süsletmeye gidersiniz. canlı çiçek olacaksa gelin çiçeğini de burada yaptırırsınız. ardından gelini kuaförden alıp fotoğraf stüdyosuna gidersiniz. oradan da nikaha veya düğüne. veya duruma göre önce fotoğraf çekimi, sonra eve geliş, evden uğurlama da olabilir.

not: bunları gelin arabasında bulunmuş bir insan olarak yazdım ama şoför olarak değil.

kendi nikahım da dahil olmak üzere en az 4-5 kere gelin arabası şoförlüğü yaptım. bu sebeple bir kaç tavsiye verebilirim.

eğer evlilik nikah salonunda gerçekleşecekse o bölgede güzergah üzerinde bir yerlerde mutlaka zarfçı mafyaya ait çocuklar bulunacaktır. bunlara zarf verme. camı açtığın an aç kurtlar gibi tutunmaları riski var ve kazaya sebebiyet verebilecek kadar psikolaştırmışlar çocukları. mümkünse önceden salon etrafındaki böyle yerleri (trafik ışıkları, yoğun bölgeler v.s.) araştır ve oraları tercih etme. uzun olsun ama güvenli olsun

zarf dağıtma işini sen yapma. gene eğer mümkünde arabada senin arka tarafında gelin ve damatla oturacak bir erkek daha olsun ve senin bulunduğun taraftan zarfı o versin. çocuklar önce şoföre hücum eder, arkayı işaret edersin ve dikkatin dağılmaz böylece.

her ne kadar aile tarafından falan korna çalınması, flaşörlerin yakılması gibi şeyleri yapman istense de buna itibar etme. mümkün olduğunca sessiz git. hem daha az küfür yersin hem de riski azaltırsın.

o gün alkol alma. bu iş zaten sıkıntılı bir iş ve giderken de dönüşte de dikkatinin dağılmaması gerekir. salon gidilecek yere yakın olsa bile alkol alma. unutma sen düğüne eğlenmeye değil, görev icra etmeye gidiyorsun. o esnada vazifedesin yani. ayrıca zaten gergin olan gelinle damadı bir de sen riske atıp sıkıntıya sokma. :)

zarf marf işleri hariç keyiflidir aslen. salonun orada otopark arama derdin olmaz mesela. biraz dikkatli ol ve stres yapma kendine. ben böyle anlatınca zor gibi görünse de aslen o kadar zahmetli bir iş değil bu. zarfçılara, apaçilere dikkat et, gerisi normal kullanımdan farksız. :))

@hevipeyra abi bu zarf işini çok abartmışsınız. ne cimriymişsiniz arkadaş. biraz da ben abartıyım. yola iki araç çıkın. birinde siz diğerinde dublörler olsun. şaka bir yana abi bana da şoförlük yapar mısın ;)

@okocha

zarf işini abartmam cimrilikten değil, o psikopat çocuklarla çok defa karşılaşmam sebebiyledir. cimrilikten olsa boş zarf dağıt falan derim. şöyle anlatayım, kendi nikahımda şişli evlendirme dairesinden çıkıp dolmabahçeye inen yokuşun sonunda ışıkların orada yapıştı bana bu zibidiler. o zamanlar o kadar deneyimli olmadığım için camdan bir kaç zarf vermeye hareket ettim ve hayatımda yaşayabileceğim en kötü günü yaşamanın eşiğinden döndüm. zarfı gören tüm çocuklar delirmişcesine arabaya saldırdılar. kapıya tutunan mı dersin, kaputa yüzüstü yatan mı dersin.

yani bu iş istiklal'de mendilci çocuklardan mendil almak gibi. birinden 1 tane alırsın ve ardından etrafını 10 çocuk sarar. orada hayati risk yoktur, en fazla 1-2 mendil daha almak zorunda kalırsın. ama diğerinde iyi niyetli davranırsan, ya araban çizilir, ya birisinin ayağını bacağını ezersin.

bilmem anlatabildim mi?!

ben de duydum bos zarf olayini. doluyla beraber camdan disari firlat 3-5 zarfi onun pesinden giderler dendi. baska turlu basa cikilmaz gibi. cami cok acma dediler mesela. cocuklar asiliyormus, kaputa yatiyorlarmis. bu konularda yardima ihtiyacim var acikcasi. yani paniklemem ama sinir olmaktan da geri kalamam. acikcasi materyalist bir dusunce olabilir ama arabanin da yamulmasini istemiyorum...

ozellikle bu kaputa yatanlara karsi ne yapabilirim?

o zarf işini sen yapma böyle bir durumda. en kötü ihtimalle damat atsın arkadan. ha bazen hiç olmayabiliyor bu çocuklar. tabi eğer şanslı günündeysen. :)

kapılar mutlaka kilitli olacak! o çocuklar cart diye kapıyı açıp zarfları kapıp gidebiliyor. aman diyim...

Fotografçılar yapıyor artık. Yastığa, bardağa, yapboz'a vs...

cafepress.com basıyor, evinize amerika kıtası kadar uzak yalnız...

biz yapeyoruk. siyah onluk tercih ediliyor genelde. sair burda tecrubesini dile getirmis.

su sekil:
www.hediyeyarat.com

bünyeden bünyeye değişir bu. misal ev arkadaşım bıraksam bir damacan içer günde. bense mecbur kalmadıkça içmem. ortalama bir bardak/gün. fazla bir sorunu yaratmaz size. böbrek taşı kumu gibi bir sorununuz olursa çabuk atlatırsınız. temiz bir bünyeniz vardır büyük ihtimal. başınız çok ağrımaz. normal bir durum bence bu. zaten baştan beri öyleymişsiniz. bundan sonrası tamamen atmasyon belki ilerde çok tuvalete gitmekten prostat olursunuz.

ama malum önümüz küresel ısınma, tükenen temiz su kaynakları falan. benim gibiler hayatta kalırken siz öleceksiniz acılar içinde. :D

4-5 litre diyerek mübalağa etmiyorsanız zararlı olabilir. bu konuda bir kaç yazı okumuştum ancak biliyoruz ki internet bilgi çöplüğü. zararlı olduğunu söyleyen, hatta beyin kıvrımları arasına su dolup deliliğe yol açabileceğini söyleyen saçmalıklar bile okudum. siz yine de derin bir araştırma yapın derim. iyice kıllanırsanız bir iç hastalıkları uzmanına danışın.

bir iki derleme;

"her insanın kendini zinde hissetmesi için günde 2.5 litre suya ihtiyacı bulunuyor. Eğer vücutta az su bulunursa, kan yoğunlaşıyor ve bu da organlara çok az miktarda oksijen ve besin maddesi taşınmasına neden oluyor. Fakat içtiğiniz su miktarı çok aşırıya kaçarsa, bu da vücut için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Çünkü böbrekler aşırı çalışır ve sık sık tuvalete çıkmanıza neden olup, vücudunuzdaki kalsiyumun atılmasına neden olur."

"Su bağımlılığı' da hasta ediyor

Belçikalı bilim adamları, fazla su içmenin zehirlenme nedeni olabileceğini, ''su bağımlılığının'', ''uyuşturucu bağımlılığı'' gibi bir hastalık olarak ortaya çıktığını açıkladılar.

Belçika'da yayımlanan haftalık ''Le Generaliste'' isimli dergide, Louvain Katolik Üniversitesi (UCL) araştırmalarının sonuçları yayımlandı. UCL uzmanlarından Dr. Stephane Dujardin yönetiminde yapılan araştırmaların sonuçlarının tıp çevreleri tarafından değerlendirildiği ve ödüllendirildiği ifade edildi.

Aşırı su tüketiminin zehirlenme ve ciddi fiziki sorunlara neden olduğunu belirten uzmanlar, su zehirlenmesinin kandaki sodyum oranının düşmesine (hiponatremi), böbrek arıtma yeteneklerinin aşılmasına, hücrelerde aşırı sulanmaya, beyin ödemine yol açtığını belirtti.

Günde 4 ila 20 litre su içen kişilerin sinir sistemlerinin etkilendiğini, bu boyutta tüketimin krizlere yol açabildiğini, aşırı su tüketiminden kaynaklanan beyindeki dengesizliklerin komaya ve ölüme sürükleyebildiğini anlatan bilim adamları, ''aşırı susama'' (polidipsi) sorununa dikkat çektiler.

Polidipsiden kaynaklanan ''potomani'' hastalarının günde 4 litreden fazla su içme ihtiyacı hissettikleri, ''su bağımlısı'' oldukları üzerinde duran ve bunu ''uyuşturucu bağımlılığına'' benzeten uzmanlar, polidipsi hastalarının yüzde 80'inin şizofreni sorunu yaşadığını bildirdiler.

İştahsız kişilerde, rejim yapanlarda, sporcularda, fazla alkol, kahve, ilaç ve sigara tüketenler arasında daha çok görüldüğü belirtilen potomani hastalarının, aşırı su tüketimiyle, organizmanın ihtiyacı olan mineralleri de imha ettikleri belirtildi.

Uzmanlar, potomani hastalığının tedavi gerektirdiğini, su zehirlenmesi halinde ise acil servislerde yoğun bakıma ihtiyaç olduğunu ifade ettiler."

Herşeyin aşırısı zarar der büyüklerimiz. Ben su içmeyengillerdenim. Bazen gün boyunca su içmediğimi farkediyorum. İçeyim diyorum onuda unuyorum.

soruya soruyla karsilik gibi olacak ama cok merak ediyorum:
4-5 litre suyu icerken ne hissediyorsunuz, yani su size nasil bir tat, his veriyor? mesela beni biraksan 1 litre portakal suyunu bir kerede icerim, tadi cok hos, sekerinden olsa gerek... ama suda nasil bir his aliyorsunuz ki 4-5 litre icebiliyorsunuz?

@terp

kendini meşrubatlara alıştırmadığında su gayet cazip bir seçenek oluyor. verdiği serinlik yetiyor zaten.

@hakkıbulut- bu hastalık çok inandırıcı gelmedi bana. su zehirlenmesi çok su içmekten ziyade suyun atılmaması ile oluşur diye biliyorum. sanki bu yazılanlar "supposed" şeyler, olacağından değil gibi. bir tıpçı ne düşündüğünü yazsa ne güzel olur aslında bu konuda.
bi de ne tedavi önermişler ki? susamayı engellemeleri gerekiyor onun için ne önermişler.

@terp- siz çok susadıktan sonra kana kana su içerken ne hissediyorsanız onu daha sık aralıklarla hissediyorum aslında. mesela dışardan eve gelirken nasıl su içeceğimi hayal ediyorum. 4-5 litre dedim ama 7-8 oluyodur bazen, bardak kullanmıyorum 1 litrelik cam şişelerden biriktirdim bir sürü, onlara koyuyorum suyu, biri bittikten sonra 2 saat geçmeden yine çılgınca susamış oluyorum. tadı olduğundan değil ama dediğim gibi gerçekten susamış oluyorum

ben ikide bir susuyordum bir gün, arkadaşım şeker hastalığı mı var demişti sende. hani dipnot olsun..fal..fi..tamam sustum.

şeker hastası olmadığımdan eminim

bir söylentiye göre 500000 dolar sermaye gerekiyormuş, tabi gene araştırın..

starbucks franchising sistemini kullanmıyor. internet sitesine bakarsanız göreceksiniz, tüm şubeler tek bir grubun elinde.(şimdi bakmaya üşendim ama shia gibi bir gruptu adı) belki gloria jean's e filan bakınabilirsiniz.

edit: www.starbucks.com.tr

franchising vermiyormuş evet.

iki sube haric diye biliyorum

toplu şube kapatmalara giden bi kurum kendisi. küçülmeye çalışan bir şirketin frachising'i olmak fazla riskli olabilir. kriz sayesinde karını katlayan mcdonalds gibi avantajlı bir şirket daha iyidir gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?

starbucks kesinlikle franchise şube açtırmıyor. aynı şekilde kahve dünyası da..

Açamazsın çünkü Starbucks franchise değil company-operated store sistemini kullanır. Gloria Jeans deneyebilirsin ama. Özsüt de.

turkiye'de kuveytli al shaya'da haklar. starbucks kuveytlilerde, evet ne ilginc degil mi?!

www.shaya.com.tr
peacocks, topman, debenhams, top shop, body shop... bunlar hep bu grupta.

(bkz: mykonos)

kırım'a gidiniz kazantip.

hirvatistan'in adalari var. dehset, eglence, icki, doga, kizlar, hersey yerli yerinde... ben de geliyim hatta lan, olmaz mi?!

kıbrıs'ta aya napa vardır öyle.

nice demiştim.

nice pahalı diyenlere cevabım olsun edit olsun: biraz araştırırsanız 4-6 kişilik bir daireyi bir haftalığına 200-400 euro arası kiralayabilirsiniz. gidip louis vuitton'ün sokağında kalmayacaksanız bin tane seçenek var "dejenere" gençlik yok, süper gece hayatı var, temmuz'da caz festivali var, hemen her clubda canlı müzik var, daha ne?

nice o katagoriye girmiyor bence. (naysla ilgili espri yapıp iğrençleşmemek için tutuyorum kendımı)

geçenlerde ben de bakmıştım ibiza için olurda ibizaya karar verirseniz tavsiyem: sabiha gökçenden myair ile milana, ordan da rynair ile ibizaya uçmak. vergiler dahil 100euro fln oluyo uçak biletleri.

santorini?

terp hırvatistanın adaları hangileri var mesela?
kobretti kazantip fena biyere benziyor sen yada biyakının orada bulundu mu hic?santorini sanki daha cok balayı yapilmak icin uygun bi yer gibi geldi.nice desen zengin tur yolcularına hitap ediyor sanki.

magdalena tc vatandasları icin gkıbrısa vize-giris olayı ne alemde?

nice ibizadan daha pahalı dusunme bile. san sebastian olabilir bak ama ucuz pansiyonlar varsı orada...

Bu arada haziran bası gibi uygun olup fena takılırız dien varsa kopsun gelsin gunahlarından..

(bkz: saint tropez) burası var birde ama pahalı olabilir

bu duyuru disariya acik mi? oyleyse dikkat etmek lazim bu tur hareketlere...

eğer kanepeyi görebilseydik daha sağlıklı olurdu bu yorumum ama kolları muhakkak vidalarla sabitlenmiştir. onları çıkarın kollar otomatişman çıkar. sonra da çiçek gibi geçirirsin.

geçenlerde bir arkadaşımın evini taşırken aynen böyle bi olay oldu. ev sahibi mevcut kapa kasalarını çıkarmadan üstüne yeni bir kasa ve kapı taktırmış. kapı kasalarını sökmüştük biz öyle geçirmiştik.

aynı problemi abim evlenirken biz yaşadık, kapı kiriş aralarının hatalı ölçülmesinden dolayı kapıdan sığmayan monoblok koltuk takımını 2. kata pencere kasalarını sökerek iple çektik. yani aradağınız benim :)

bu tip koltuklar dediğiniz gibiyse parça parça sokulup salon içinde tutkallanır ve montajlanır, yapacağınız iki şey var; ya montaj yerlerini bulup etraflarını darbe (balta, keser, murç vs) zayıflatıp kırmak, ya da direk bir yapı markete gidip en ucuz motorlu testereyi almak. ancak motorlu testere ile kesebilirsiniz o derece sağlam bir şeyi.

ugrasma dok uzerine asiti, erisin gitsin.

kollarını çıkarmayı denedin mi?

kollar olsun montaj yerleri olsun, nasıl birleştirildiyse artık, diğer yerlerden daha sağlam. kafa göz dalıyorum keser gibi birşeyle, öööyle duruyor hala içi dışına çıkmış halde.

dostum bi tane yoldan geçen eskici çağır. içindeki demirlerin hastası onlar. gelsin evde kaç parçaya ayırıyor gör.

vaktin varsa kedi al. yaklaşık 1.5 sene içinde hayatını s.ker o koltukların kanepe falan kalmaz ortada. ha diyorsan ki vaktim yok, bir elektrikli testere edin bir yerden 30dk da halledersin.

Elektrikli testere ile kes.

o vidaları sökmek için matkap bul bir yerden. matkabın ucunu vida şeklindeki uçlarla değiştir öyle sok. ama şarjlı olmasın. elektrikli olsun. şarjlılar elektrikliler kadar kuvvetli değildir.

elektrikli testere hayvanları 160tan başlıyormuş, artık onu son çare haline getiriyorum. ben bi şu matkap işine gireyim. var o halihazırda biyerlerde. sağolun cümleten.

@krasotkin: valla ben kendisini iç organlarına ayırdım mümkün mertebe fakat bi demirle karşılaşmadım.

@atrin: kedi hazretleri işin ucundan tutmak şöyle dursun, delik deşik ettiğim sünger ve dolgu malzemesini yeni yatağı belleyip, ortasında pati yalamaktan başka bir şey yapmıyor. namussuz.

mumkunati varsa ihtiyaci olana ver bende universitede kullandigim koltuklardan birini beyzbol sopasi ile parcalamistim tam ikincisine gececekken alt katta ihticai olan birisi oldugunu ogrendim ve onlara tasidim. ama yok parcalayacagim dersen gaza getirici bir muzik esliginde sinirlerini bosaltabilirsin.

tahtakale'de var. 25-30 dolar, evet orjinali!

evet o devam düğmesi çıkmıyor "yanyana koltuk yok" yazısı çıktığında çok saçma birşey
ya şimdi şöyle birşey internetten bileti almaya çalışanlar ilk adımı geçtikten sonra seçtikleri kadar bilet 5er dakikalığına onların oluyor ve o biletler üzerinden işlem yapılıyor. internet yoğunluğu ya da zaman aşımı yüzünden 5 dk bittiğinde bilet tekrar başkalarına aktif oluyor. o yüzden bazen 2 yanyana bilet veriliyor bazen yanyana verilemiyor diyor. yaşadığınız olay yoğunluk olan her etkinlikte yaşanıyor bana da Türkiye-İspanya maçında oldu bu..
biraz karışık oldu umarım anlatabilmişimdir :)

ya boşver koltugu kim takar maçta kim nerde oturuyoru sinemamı bu :) maça beraber girer ayakta bağırır çağırırsınız. ayakta olması bir şet farketmez yani .

yahu benim umrumda degil nerden bilet verdigi, yeter ki maca gireyim, isterse farkli tribunlerden versin ama "devam" butonu renklenmiyor yani odemeyi yapacagim ve islemi sonlandiracagim bolume gecemiyorum.

Denemdedim ama alınan bilet sayısını düşürün. Mesela 5 tane alacaksınız ya 3 tane almayı deneyin sonra da 2 tane alın. Belki salak sistem 5 tane yanyana yer yok diye takılıyor devam edemiyordur...

seffaf folyo ger klozete, ustune isesin oturan. kim yer ulan demeyin, var tanidik basina gelen...

www.prankplace.com

burada buldum, belki türkiye'ye getiren de vardır.

(bkz: pasamed)

osmanbey metro çıkı$ının ni$anta$ı tarafı değil kar$ı tarafında bir pasajda vardı böyle birisi. oralarda sor eğer hala varsa bulursun bir $ekilde.

sirkeci, buyuk postanenin sirasinda ara sokakta yapiyorlar.

beşiktaşta bkmnin ordan çarşı içine gir, bkmyi geçtikten sonra ilk sola dön, kısa bi sokak var hemen sağda bi dükkan var şemsiye tamir eden. çok da iyidir kendisi.

kostüm partisi olabilir. ama tabii kelli felli adamlar varsa "rezil mi edeceğim kendimi bu yaştan sonra" diyebilir.

dipnot: recep ivedik 2 izledim evet ama sinemada değil korsan çekim pc'de.

burada fikir biraz da o ay partiyi duzenleyen ekip disinda kimsenin son ana kadar ne yapildigini ogenmemesi, cekisme var anlayacaginiz :)

80'ler partisini duzenleyen grup icindeki kelli felli insanlar da gayet 80'ler tarzi giyinmisti, insanlar rahat yani.

bence herkes bir başkası gibi katılsın yarışmaya. mesela siz Ahmet seniz, Mehmet gibi katılın. onun gibi giyinin, onun gibi konuşun. ama kim olduğunuzu söylemeyin. partide herkes karşısındakilerin kim olduğunu bulmaya çalışsın :) ehe süper olur ya :)

farkli konseptleri gelistirebilirsiniz, genelde otellerde animasyon gecelerinde yaparlar ya, turk gecesi, brezilya gecesi gibi ulke konseptleri olur...

ya da mekan konseptleri olabilir, night club partisi, bar partisi, uzay, hayvanat bahcesi :p

ya da olay, durum, eylem, aktivite ilgili bir konsept, tenis turnuvasi, oscar odulleri, eurovision :)

boyle boyle yaratici konseptler cikabilir, illa benim yazdiklarim degil tabi...

cevap olmayacak, hatta alakasız bir soru olacak ama çalıştığınız şirketin/ofisin adını merak ettim.

güzel bir dansöz getirtebilirsiniz. bana hala çok gizemli geliyor. ama daha güzeli üç dansözdür tabii.

1. mayıs ayı boyunca ofistekilerin mümkünse çaktırmadan komik fotoğraflarını çekin. komik ama hani alınmayacakları bir şeyler olsun. sonra onları projeksiyonda döndürün. olaya alengir katmak isterseniz, sonrasında en ilginç foto yu çekmek için insanlara kağıt dağıtıp oylama yapabilirsin. kazanana da bir ödül verilebilir. oylamada karmaşa olmasın diye üzerinde mayıs partisi vs yazılı bir kağıt dağıtılabilir.

2. ortama midye dolmacı çağırın. tepsiyle satın alıp kenara koymak gibi değil de önceden anlaşın en az 2 midyeciyle, tezgah açıp, servis yapsınlar derim.

3. öncesinde de yazıldığı üzre size bir konsept lazım. daha önce yapılanlardan farklı olması açısından türkçe müzik üzerine oynayabilirsiniz. sevmeyenleri de çoktur ama iş eğlenmeye gelince de herkes döktürür üç beş. ne bileyim erken saatlerde eskili yenili tr rock, arada yerli, yabancı ufaktan pop takılarak 45'lik modası rüzgarı estirebilir.

4. müzik tr olsun derseniz yine bu kez sağlam bir fasıl ekibi ayarlayabilirsiniz ya da ne bileyim sulukule gecesi ya da hıdrellez, kakava şenliği tadı yakalamak seçenekler arasında. aslında sahne alırlar mı bilmem ama tr rock, roman hepsini tek grupta yaşatmak isterseniz gayda istanbul bu iş için doğru adamlar. luxus da aynı şekilde coşturmalık babında doğru bir seçim olur ama maliyet kısmını araştırmak lazım, o kısmını bilemedim ama sallamam gerekirse 1.000 tl'ye olur mu sanki ne :s

5. pamuk şekerci çağırın partinin erken saatleri için. bende bir tanesinin telefonu olcak ama sokaktan çevirip bulabilirsiniz de. bir de elma şekeri de alın ve de sağa sola bonbon, horoz şeker vs koyun. ucuz ve renk katan bir ayrıntı olur.

6. konsept olarak latin gecesi gibi bir şeyler de olabilir. o zaman da dansçı çağırabilirsiniz ama tüm gece latin müzik bayar mı emin olamadım. roman gecesi yaparsanız onda dansöz ve de çiçekci ablalar illa olur zaten.

7. küçük ilüzyonlar yapan palyaço kiralayabilirsiniz.

meksika gecesi yahu. margarita. fajita. tekila. koca şapkalar. pinataya abanan muhasebeci filan. ben gelirdim mesela.

neresi o ofis ya biz de calısalım orda.

playstation gecesi?
tabu gecesi?
sucuk mangal + bira gecesi,
kfc kova + bira gecesi?

arkadaşlar süpersiniz, bütün fikirleri eninde sonunda değerlendirip, belki bir kaçından da yararlanmayı planlıyorum, sonunda tam olarak ne yapılacağına bakacağız. daha da açığım önerilere. her yazdığınız en ufak şey pek mühim.

neresi o ofis diyenler için de; avrupa yakasında danışmanlık hizmeti veren bir şirket diyeyim.

cv göndereyim ?

60lar rock veya 70ler disko zirvesi tadında olabilir.

tahtakale ellerinden oper. bi han var ici sirf parti malzemesi dolu, ordan incik boncuk, top, kaynana dili, balon, duduk, molotof kokteyli, mini tombala, odullu cekilis sehpasi vb. gibi seyler alabilirsiz...

not: 100 kisiye 2000tl mi butce? bence istifa et ne bicim sirket orasi? (islem tamam bryan, atil!)

vampir temalı bir parti de olabilir, piyasayı twilight çılgınlığı sarmışken. erkekler kocakafalı edward gibi giyinsin, kızlar da diğer vampir karakterleri gibi, kırmızı şarap ve punch sular seller gibi aksın, blade deki gibi tekno müzik olsun falan :)

yahu sırf ofis partisi yapılıyor diye süper bir yer değil burası, yanlış anlama olmasın o kadar :))

direk pijama partisi yapın işte. hem samimi olur. gerçi siz ofiscenek çoktan kaynaşmışsınız gibi ama =)

en çok midye dolma fikrini tuttum.

Trio (gıygıycı) çağırın. 300-400 TL

30 tane hazır sıcak şarap alın, büyükçe bir tencerede ısıtın, seramik fincanda servis yapın. 500-600 TL

Arkasından kahve yaptırın, 5 tane falcı bulun, gelsinler konuşsunlar... 300-400 TL.

Meze olarak çiğköfte yaptırın. O da yaklaşık max. 300-400 tutar.

fasıl felan yapın, olmadı sıra gecesi.. çiköfte dansöz saz vesaire. alaturkanın dibine vurun..

ama niçin sabit bu duyuru?

black metal grubu çağırın, herkez kaçsın para size kalsın.

@hikaye mesture: ben moderatör arkadaşlardan rica ettim 1-2 gün üstte durmasını, daha çok kişi görsün, daha çok fikir olsun diye. bu ara kalkar zaten.

@korpse: aslında senin dediğin en güzeli de, namümkün :)

arkadasim dedigin adamin kisiligine bagli. yani birisini dusununce hic isim olmaz diyorum, eger ciddi ciddi diyebilecek - dengesiz olmayan cok iyi arkadasim diyosa da, vardir bi bildigi diyerek testi yaparim.

maddesel bakacak isek bi onceki paragraftaki on sarti gectigi durumda;

1- varim.
2- karsidaki kizin arkadasiniz olmamasina veya arkadas muhabbeti kurulmamasina, test basarisiz olur yarin bi gun arkadasinizin sevgilisi olur.
3- arkadasim ile alakali cok konusmam. hatta hic konusmam.
4- eaaöh?
5- testin amaci belli. nereye kadar ilerleyebiliyosam.

ek bilgi:
bu istegin sahibi cocuk, normaldir ama bu konuda bir acayip. arkadasim bu anlattiklarimi benden istemedi. 3'uncu kisiyim ben. cocuk, kiz, ve oteki cocuk arkadas. ben yapmam dedim, boyle isler boka sariyor istisnasiz. ama cocugun arkadasi benim de arkadasim arada kaldi...

sorulara sırayla değil konuya genel olarak cevap vereceğim.

karşı tarafı denemek için bi kızın bunu yaptırması da, erkeğin yaptırması da eşit şekilde mide bulandırıcı bence. diyelim ki kıza yaklaştınız, ilgi gösterdiniz kız yüz vermedi. arkadaşınız da sağlam kız deyip hangi yüzle yakınlaşacak o kızla? kızın bunu öğrendiğinde vereceği tepkiyi düşündünüz mü hiç, bunun ne kadar onur kırıcı, aşağılıyı bir şey olduğunun farkında mısınız? birlikte olacağı kızı bu şekilde test ederken arkadaşınız sizi kullanıp, o kızın hiçbi şeyden haberi olmadan dolaşmasını etik buluyor musunuz siz? bence değil arkadaşınızın oyununa alet olmak, kızı uyarın gidin derim. çok büyük bi terbiyesizlik bu oyunlar bence. güven olmadan hiçbir şey olmaz.

yapılsa da yapılmasa da tamamen boktan bir durum. bir erkek gerçekten bir şey hissettiği bir kız için böyle bir tuzak asla hazırlamaz. buna inanamam. orada aşk veya sevgi yoktur, sadece namus ölçmeye çalışan hastalıklı bir beyin vardır. dolayısıyla bunu isteyecek neanderthallikte bir insanın olay yaşandıktan sonra bir pişmanlık hissedebileceğine de inanmıyorum. godoşluğuyla kalır. sağlıklı bir beyin, ne böyle bir tuzağı planlar, ne böyle bir tuzağa düşer, ne de böyle bir tuzağın parçası olmayı kabul eder.

ne koparsan kardır!

yapılmasın ya bu ne arkadaşınız kendisini ayrıcalıklı görüyor heralde, genelde insanlar sevgili olurlar sonra ne malmış karşısındak, daha iyi anlarlar sizinkisi biraz da denemeden yaşamadan öğreneyim diyor direk yok öyle şey bence... kıza da yazıktır, ayıptır.

hepsi çekiliyor ama fotokopici üzerinde "fotokopidir" diye not koyarak çekiyor. notu koymadan çektirmek istediğinizde çekmiyor. diplomayı çekmediler mesela.

götümden genelliyorum: soğuk damgalı hiçbir şey, "kopya" ibaresi konulmadan çekilemiyor.

soguk damga, resmi noter muhuru, nufus cuzdani, pasaport tamam ama peki antetli kagit?

ekleme: uzerinde yazi olan bir antetli kagit bu ama firma kasesi ve imzasi var.

soğuk damgası, noter mührü, resmi zımbırtısı falan yoksa elbet çekilebilir. antetli kağıt dediğin kopyalanamaz, taklit edilemez, taklit edilmesi sakıncalı bir şey değil ki. en basit matbaaya bile o kağıdı götürüp "bana şundan bas" desen, hiçbir matbaa "dur bakalım gerçekten sen misin bu kağıttaki antetin sahibi" demez.

dolayısıyla çektirilir hiçbir şey olmaz.

Bizim kırtasiyeci her boku çekiyor valla. Ufak kırtasiyelere gidip (özellikle tanıdıksa süper olur) her istediğinizi çektirebiliyorsunuz.

önemli olan küçük bir kırtasiye bulmanız, küçük ve noter yakınında v.b olmayan tüm kırtasiyler üzerine kopyadır damgası vurmadan çekiyorlar renkli fotokopiyi. bunun dışında her türlü resmi belge (üzerinde mühür, imza v.b bulunan) renki fotokopi çekilirken üzerine kopyadır nüshası vurulmalıdır.

anadili ispanyolca olsa kesinlikle daha iyi olur...

sanılanın aksine yabancı dil öğrenmede başlangıçta hocanın türk olması yabancı olmasından daha iyi sonuçlar verebilir. hele filoloji mezunu falansa çok daha iyi olur. zira dillerin ve anadili türkçe olanların dilsel algılarını bilir hoca. yabancı hocanın ileriki seviyelerde dahil olması daha iyi oluyor. belli bir seviyeye geldikten sonra hem telaffuzun mükemmelleşmesi için hem de dildeki kimi nüansları idrak edebilmek için yabancı hoca gerekli. bunu hem ortaokulda ingilizce öğrenirken hem de daha sonra italyanca öğrenirken deneyimledim.

almanca'yi avusturyalidan, ingilizce'yi avusturyalidan ve amerikalidan, fransizca'yi avurtusyali ve fransizdan ogrenmis biri olarak deneyimlerimden yola cikarsam:

sifirdan bir dil ogrenirken anadili o yabanci dil olan kisiden ders alinirsa baslarda cok zorlanilir, hic bir sey ogrenilmedigi, basarisiz olundugu dusunulebilir. fakat zaman gectikte, bosluklar teker teker dolmaya baslar ve yabanci dilde hizli bir sekilde yol kat edilir.

gsü'den ispanyolca alan bir arkadaşım vardı hiç memnun değildi. bilginiz olsun.

ben gittim başlangıç kuruna gs de hoşuma gitmedi sonra başka yere geçtim bidaha ilk kuru alıyorum ispanyol hocadan
telafuz ve günlük kullanılan kelimelerin öğrenilmesi açısından oldukça farklı olduğunu söyleyebilirim

kantaron yagi dogrudur. asiri sevgi ve hormonal gazdan muzdarip ergen bunyelerde cok kullanilmistir. (not: ben degil beee, karinca-bel)

bir istanbullu olarak oyle yazili bir tisorte izmir haritasi / gorunumu koyar gururla tasirdim.

bence avrupa kıtası görseli olmalı ve görselde türkiye vurgulu bir şekilde gösterilmeli ki yalnız ve güzel olduğu anlaşılsın.

trafik kesmekesi, bi kac vahset goruntusu[madımak olur ugur bey'in aracı olur] cok daha iyi dururdu; güzelliğine istinaden.

yalnızlıgına binaen de ogun samastın emniyette cekilen goruntuleri olur bak.

@la traviata: olmazsa onu da yapalim yalniz ve guzel sehir olarak, izmirlilere yollariz :)
@bryan: hocam ne yaptin sen yav?! :)

Turkiye'yi ada seklinde yapabilirsin, komsu ulkelerinden suyla ayrilmis bir sekilde, ironik olur... hatta Kibris'i da iki parca ada yapabilirsin, daha ironik olur.

Kız Kulesi.

bir yerden ucuza iskambil kağıdı al, çıkardığın arkadaşları iskambil kağıdı üzerine yapıştır ya da bunun gibi bişey yap, sanırım daha ucuza gelir.

o işte problem arkalıönlü basarken kayma olması.
ayrı ayrı bastırıp kestirdiğin parçaları sırtsırta yapıştırıp tekrar düzeltme yaparsan ve bu işi adlandırmayıp öylesineymiş gibi yaptırırsan para alamazlar. sen işi gözlerinde büyütmüşsün. normalde kesme parası diye bir şey alınmaz. ısrar ediyorlarsa cemil ozalit'e ya da necdet ozalit'e falan git (istanbul için konuşuyorum tabii)cemil'de 10 tane arkalı önlü A4 dijital çıkış 20 lirayı geçmez, hadi çok özel kağıt olsun, 30 lira olsun...

ille arkalı önlü basılsın istiyorsan jpg.lerin sınırlarını biraz genişletebilir ya da görseli biraz içerden kesebilirsin ki kesince bir tarafta beyazlık kalmasın...

bizde ozalitcilerde olmayan bir makina var. 500 gr'a kadar basabiliyor. bence isini gorur o kalinlik. poza sorunu da yok, yani kayma mayma yok... 10 tane A4 arkali, onlu mu sonuc olarak basilacak is?
100 tl'ye falan olur boyle bir is... miktara gore degisir tabii.

ordaki kartlar arkalı önlü ama illa öyle basmak zorunda değilim. eğer daha ucuza gelecekse tek yüzlü de olabilir.

yoksa bile git konus adamlarin 1 liraya ihtiyaci var... konusarak anlasirsin.

not: 1 liraya ihtiyaci var derken krizin etkilerinden dolayi genel olarak soyledim bu kuruma ozel bir durum degil yanlis anlasilma olmasin.

öğrenci indirimi filan yok :) o zaman her taraf öğrenci dolar.

ama indirimli kampanyası filan olabilir. üşenmeden git konuş.

yapay zeka'nın gelişimiyle ilgili bir süreç bu bence.

sonuçta iki dıl arasındaki her türlü olasılığı bugün bir çeviri cihazına aktarır ve alternatifleri de sunarsanız, şu anda zaten bir makina mükemmel bir çeviri yapma yetisine kavuşabilir.

tahmin edilenden çok daha büyük bir uğraş bu ama. olasılıklar çok fazla. düşünsenize, aynı cümle iki farklı anlama gelebilirken bunu çeviri programının algılaması bile başlı başına bir iş.

katılıyorum, bir fikir ortaya çıktıktan sonra, devamını getirmek insanoğlu için çok kolay. star trek filmlerindeki cep telefonlarını hatırlayalım. ışınlanma daha gelmedi ama olsun...

ha bir de, dünya üzerindeki diller zaten azalıyor.

çooook çok ilerde, bundan belki bin yıl sonra, dünya üzerinde sadece bir dil konuşuluyor olabilir.

o da muhtemelen ingilizce değil, yapay bir dil olacaktır. öğrenilmesi ve konuşulması daha da kolay bir dil.

bi alet var sen konusurken konustuklarini ayni anda karsi tarafa kendi dilinde iletiyor. amerika'da bi konferansta gormustum cok basariliydi...

katılmıyorum. asla insan kalitesinde çeviri yapan bir makine yapılamayacak. kaldı ki yapılsa bile bu işin bir de yeminli tercüme boyutu var. ama andy kaufman 2'nin dediğine de kısmen katılıyorum. küreselleşen dünyada günün birinde kendimizi tek dille bulabiliriz. lakin sanmıyorum ki bu dil yapay bir dil olsun. ingilizce olmasa bile doğal bir dil olur.

babel fish. olsa da kulağımıza soksak.

@ttg
çok negatif gördüm sizi;) Ya da çevirmensiniz işler kesilsin istemiyorsunuz;)
Burada kıyasım insan değil, resmi işlerde yine çevirmen kullanılır elbet, ancak ben gündelik hayat için, temel ihtiyaçlar için, ne bileyim "aç bırakmayacak" bir şeyden bahsediyorum, yoksa 7/24 çevirmenle mi gezecek herkes...

"yabancı dilin sorun olmaması"ndan kastınız gerek yazılı metinlerin, gerek de sözsel iletişimin herkesin birbirini anlayabileceği bir düzeye gelmesi ise zaten gidilmeye çalışılan nokta bu. şu anda basit bir düzeyde kelime bazlı çalışan otomatik çevirmenler ileride farklı tekniklerle daha gelişmiş bir şekil alıp, siültane bir şekilde karşımızdakinin ne konuştuğunu da bize -mükemmel olmasa da- anlayacağımız kadarı ile çevirecektir, benim de bundan bir kuşkum yok.

fakat dil kavramı sadece günlük konuşmada kullandığımız ya da hadi onun bir üst aşaması olarak teknik bir bilgi paylaşımında ihtiyacımız olan bir kelimeler silsilesi olduğuna inanmıyorum - böyle diyerek koca bir edebiyatı yok sayarız. ingilizce bilen herkesin shakespeare'i anlayamaması ya da türkçe konuşan herkesin saatleri ayarlama enstitüsü'nün neden bahsettiğini kolay kolay kavrayamaması gibi dile ve o dili kullanan topluma özgü bazı farklılıklar var olmaya devam edecektir. o yüzden de dilin kullanımı yavaş yavaş yok olmaz, en azından onu kullananlar yok olmadığı sürece. gerçi şimdi bile dilin yozlaşmasından bahsederken o dili kullanma yetimizi de kaybetmekten bahsedebiliriz. ben o kadar kötümser değilim, elbette bunu hatırlayanlar olacaktır ve de -her ne kadar sözlük bünyesinde bazı yazarların, "sana ne kardeşim, istediğim gibi yazarım ben" nidaları duyulsa da- düzeltmek için çaba göstereceklerdir.

son birşey de gelecekteki tek dil oluşumu ile ilgili söylemek isterim (fazla uzattım, biliyorum). bence de bu dilin oluşumu doğal bir oluşumdan çok yapay bir oluşum olarak önümüze geleceğini düşünüyorum. örneğin cep telefonu mesajlarının kısaltma zorunluluğu tamamıyla belirli bir karakter sınırlaması ve bunun aşılması durumunda atılacak mesajın bedelinin daha fazla olması ile ilgiliydi. dolayısıyla teknolojinin kısıtlamaları yüzünden (ki buna doğal bir süreç olarak bakamıyorum ben ama o da tartışılır) böyle yeni bir dil kullanımı ortaya çıktı. ileride tasarlanacak olan (öyle birşey olursa) dilin de yapısının newspeak gibi oluşturulacağını düşünüyorum, eskiyi tamamıyla yitirmeden, ortak noktalar ele alınarak ve "fazlalıklar" elimine edilerek oluşturulacak bir dil tasarımı düşünüyorum.

ibm in bir chip geliştirdiğini duymuştum bundan bayağı bir zaman evvel -ki bak hatırlamıyorum tarihi-. doktorada bir hocamız bahsetmişti. chip sana eklendiğinde 4 saniye içinde istediğin dili öğrenebilecekmişsin. kaç sene geçti bekliyorum hala. arada çince kursuna bile gittim, ama hala bir gelişme olmadı bu chip işinde. olur mu dersen? olur tabi: birileri hayal edebiliyorsa, mutlaka bir gün gerçek olacaktır. neden olmasın?

yapay zeka espri anlayışı kazanana kadar, tercüme işi en verimli manuel yapılacaktır. yapay zeka mizah duygusu olacak kadar geliştiğinde zaten isyan edip ağzımıza sçar.

sanki inch gibi

yok yahu, inc olsa 500" olurdu...

benim bildiğim ' işareti dakikayı ifade eder. belki amerika'da da öyledir ama 500 olması bir garip.

evet, apostrof foot'un (feet'in) gösterimi.

en.wikipedia.org

tek çizgi feet, çift çizgi de inch.
zaten boy falan 6' 1'' şeklinde ifade edilir.

sirkeci'den alirsin, spor malzemesi satan yerler var. asir efendi caddesi'nden girince isporta satan bi yer de var.. yolun ustunde..

acilis esnasinda f5 ve f8'e basip en son iyi yapilandirma ile acmayi denediniz mi? veyahut ayni ekrandan guvenli kipte bir kez acip daha sonra normal sekilde acmayi denemeniz menfaatinize olabilir.

görev yöneticisinden explorer'ı kapatıp, yine görev yöneticisinden, c/windows/explorer.exe'yi başlatmayı denediniz mi?

guvenli kipte de, en son normal sekilde de acmayi denedim hepsinde ayni sey oluyor.
gorev yoneticisi cikmiyor ne yazik ki...

en iyisi windows xp cdsiyle boot edip repair yapmak.

sonuc: format

kullanılır.
ama evde 5kg lık 2 dambıl'la göğüs, biceps vs çalışacaksanız pek gerekli değil. onun yerine düzenli beslenseniz yeter.
kilo almak için protein tozu değil de weight gainer ları kullanmalısınız.
tinyurl.com

evde de kullanirsin da benim bildigim kadariyla yeterli spor yapmadan o proteinleri alirsan caart diye kilo alirsin, yagli yagli.. kilo alayim derken yag yapma bence..

ciddi çalışmıyosan protein kullanma. ki evde yapılan antreman (mekik şınav, 5 kiloluk dumbell vs) ciddi çalışma değildir.
yok eve bench sehbamı aldım 60 70 kilonun altında basmam dersen protein iyi olur.

bir de protein ilaç değildir, ilaç deyip konudan anlamayanları korkutmayalım, stereoid sanıyo millet ondan sonra.

evde yapilan sporda normal besinden farkli takviye almaniza gerek yoktur.cunku cok agir ve yorucu calisamazsiniz!

Eger ki kilo probleminiz ( zayifsaniz) var ise "weight gainer" kullanabilirsiniz. Ancak kilonuz normal ise , bu demek oluyor ki vucudunuzun ek bir besine ihtiyaci yok, ek besinler (protein, amino asit, carbs vb..) vucudunuzda ciddi tahribatlara yol acabilir.

yine de bir doktora danismanizi tavsiye ederim!

kilonuzun duzgun olup olmadigini ogrenmeniz icin body mass indexiniz hesaplayin

www.nhlbisupport.com : body mass indexinizi hesaplayabileceginiz bir adres

body mass indexiniz: 18.5 altindaysa "weight gainer" kullanabilirsiniz
18.5 un ustunde ise hicbir ek besin kullanmaniza gerek yoktur!

valla mass index falan yalan. eskiden mass indexime bakıyordum normal görünüyodu.
ama kaburgalar çıkmış, kollar çubuk makarna. yemişim indexini.
git hoca salona. salon çözer senin işini.

Sabah sporu ile ne kastettiğinize bağlı. Amacınız yağ yakmaksa yani koşu, tempolu yürüme vb. tarzda kardiovasküler egzersiz yapacaksanız aç karnına (sabah) yapmak yağ yakımı açısından çok daha etkili. Ki bu egzersiz 40 dakikayı geçmemeli.

Ama ağırlık kaldıracaksınız antrenman öncesinde en az 1 öğün beslenmeniz gerekir. Yemekten 1,5 saat sonra antrenman yapabilirsiniz. Nedenleri ise uzun ama kısaca kas yıkımı olarak özetleyebiliriz.

ac karna spor yapma. az biseyler ye oyle git spora. az derken bi iki lokma bisey..

eğer kilo vermek istiyorsan sadece bir bardak süt/su/meyva suyu iç ve koş.

ben sabah 9da kalkar kahvaltı eder 10 - 11 arası 3o-35 dakka koşarak 20 kilo kaybettim

şimdi diğer arkadaşların dediğini yanlış benim mi?


bide çok araştırdım şunu diyorum, kişi nasıl rahat hissediyorsa bence öyle koşmalı ben mesela kessen aç koşamıyorum biraz yiyip 1saat geçince deparlar atıyorum ama

"kişi nasıl iyi hissediyorsa" işin sırrı bu

hayatta insanın iştahını sabah aç karnına yapılan 1 saat tempolu yürüyüş kadar açan başka bir şeye daha rastlamadım. bunu 1 ay yaptıktan sonra aşağı yukarı 2-3 kilo almıştım zamanında. öğün arası yemekten 45 dk-1 saat sonra yapılan spor çok daha mantıklı. diğer türlü bütün gün doymak bilmiyorsun!

lise kimyadan hatıladığım kadarı ile yüksek akım vermek gerekiyordu bir süre :)

yeni bi tane alsanıza yauu..

2 yılı geçmiş laptop diyorsunuz, en aşağı bi centrino falandır muhtemelen.. pilin arkasındaki kodu google'da aratın, gittigidiyor tarzı sitelerde böyle laptop pili satan mağazalar var.. 9 cell'li çin malı piller gayet ucuz fiyatlara.. ben 80 ytl'ye almıştım, kredi kartına taksit maksit de yapıyorlar hatta..

o piller patlamasın laptopta

yenisi çok pahalı yahuu... 180 ytl civarı. bilgisayar o kadar :)

ayni sorun bende de var. benimkinin pili de 200tl. ben sahsen pili cikariyorum direkt prize takiyorum laptopu. pille de enseme enseme vuruyorum, kut kut masaj oluyor. ama bu yol omurlerini uzatti desem yalan olur.

pil şoklama içinde hiç enerji kalmayıp akımın başlamadığı pillerde, akım oluşturuyor yeniden şarj falan olabiliyor.

ama pilin ömrünü uzatır mı ki

pilin plastik muhafazini acip, icindeki esas pillere ulasin. sonra lehimli yerlerinden sokerek, bi tane pili goturun bi pilciye. aynisindan versin size icinde kac tane varsa. eski semasina gore tekrar lehimleyin. maksimum 40 milyona yepisyeni bi laptop piliniz olur.

şahsen yeni pil almadan önce onu da düşündüm.. bunun için yöntemler var, ama bazı firmalar bunu yapma diye koruma devresi mi neyin yapmışlar pile, eğer pil %100 ölü değilse olmuyor diye biliyorum, ya da kıracaksınız bi şekilde.. internette tutoriallar vardı.. çok kolay da bişe değil sanırsam..

ki şöyle söyliim, ben 9 tane hücre alacaktım yaklaşık 75 ytl fiyat çekmişlerdi zamanında, ki yapabilme garantiniz de yok.. yapamazsanız elinizde patlayabilir =)

pilin yan sanayisini bulmak en güzel çare bence.. =)

yazar "nutella benim" kaliforniya'da.. hatta teknolojiden de bayagi anlar.. hatta hatta bestbuy'da calismisligi var... evlen bunla kacirma bence tam aradigin adam..

açılın ben bunu daha önce araştırdım !..

dslr fiyatları amerikada türkiye ye göre aşağı yukarı 100 dolar falan daha ucuz.eğer indirim günlerine denk gelirseniz 200-250 dolara kadar çıkabiliyor,ama sadece bodyler ucuz,Türkiyede ise tam tersine bodyler pahalı,lensler daha ucuz amerikaya göre,amerikada lens fiyatları uçmuş durumda,(yada tam tersiydi bak karıştırdım şimdi) hayyamdan yada lens satan herhangi bir mağazada atıyorum;18-55 lens 300 dolarsa,amerikada bu fiyat 450-500 dolar civarında,sadece bodyi ordan alıp lensi burdan alırsanız en hesaplısı öyle oluyor.

ya da karıştırmış olabilirim bakalı çok oldu,orda lensler ucuz burda bodyler ucuz olabilir,onuda tekrar bir gözden geçirin,ama dediğim gibi bi tanesi burda pahalı iken orda ucuz,burda ucuz olanda orda pahalı...

bafi de vampir sayılır: gerçekten aydınlandım. kafamda bir ışıkyandı inanır mısın...

yok yok dediğin gibi buffy, tr de lensler ucuz bodyler pahalı

Amerika'da çok farkediyor mu fiyat hakkatten? Benim çekik gözlü fotoğrafçı arkadaşım en ucuzu tayvanda demişti. Avusturya'da Canon EOS 450D + objektif EF-S 18-55mm 3.5–5.6 IS kiti 512€.
Amerika'da nasıl fiyatlar? TR de ne kadar onu da bilmiyorum. Ay sonunda almayı düşünüyordum ben de. Eğer ucuzsa Amerika'dan getirteyim.

bu kameranin oluru 560-690 dolar arasi.

best buy 799 diyor, ki best buy genelde gereginden biraz daha pahaliya satar, kafayi takmayalim ona..

burada da yine en ucuz fiyati internetten alir, hatta newegg.com'dan alir, ama onun icin geldigi gibi siparisi verse iyi olur, warehouse ta yoksa maksimum 1.5 haftaya elinde olur. mesela su anda ben bir tane gorebiliyorum newegg'de $589'a, walmart'ta da 569'a var. newegg'de in stock, siparis ederse toplam 600 e max 5 gun icinde elinde olur gibi geliyor. abiniz nisan gibi gelirse bu fiyatlar daha bir 50 dolar kadar dusmus olacaktir ayrica...

bicagi alabilirsin. o bicak senin olur. aksini soyleyeni o bicakla dograyabilirsin.

kımse vermez o bıcagı sana. matbaacının karıdır o . hatta elınde bıcak olmasına ragmen bıcak yaptıracanı soyleler. hem de her makinenin bıcak ayarı birbirine tutmaz. hadi verdi senin anlayamayacagın bıcımde bozar bıcagı.
yinede bıcak ıcın 100 lira cok fiyat , ben yaptırayım bıcagı die teklif gotur . etraf bıcakcı dolu.

edit: her ayrı marka makinenin ayrı bir bıcak kalıbı mevcuttur, bunun aksini iddaa eden dombilidir taocudur.

alakasi yok soke soke alirsin o bicagi. bicak parasi ayri alinir. bicak senin olur. baska makineye uymaz diye bisey yok. bicagi bozar mi bozar, hipne cok ama cok rastlanan bi olay degil bu. iste hocam bicagi, vermiyorsa bicak parasini verme.

not: ulan hatta vermiyorsa bana ulas.

şimdi büyük ihtimalle beyoğlu'ndaki pasajların ismi sıralanacaktır ama bunların hepsinde genelde aynı ve pek de hoşuma gitmeyen şeyler var. yine de bakabilirsin atlas'a aznavur'a, halep'e filan. ama daha az bulunan şeylerin olduğu daha güzel yerlerin ismi gelse burdan ne iyi olur.

biz yapiyoruz. nasil bir sey lazim?

terp, valla galaksinin en kararsız adamı olarak kendi seçimimden çok, varolan baskılara bakmayı isterim. örnek olarak verdiğim ekteki t-shirtlerden biri bile beni feci mutlu eder.

cafepress.com'u öneririm ben, internetten almaya karar verirseniz.

önce bankada bütünlettirilir, sonra ister harcanır, ister yatırım yapılır. Artık 1000 tl ile ne yapılırsa tabi.

merkez bankası'na götürüp banknota çevirtebilirsiniz.

Paraları bana verebilirsiniz mesela.

ya bu 1001 adeti 1002 adet yapmanın yolu yok mu?

demir verilir yerine altin alinir. ya da hakemin, futbolcunun kafasina atilir! tutturulamazsa yuh artik..

para kesesi gibi bişeyin içie konup avuçlanabilir, ortalığa savrulabilir, elle karıştırılıp sesi dinlenebilir.

cakkidi cakkidi sallanir muzik yapilir

aslında tüm bankalar 2009 yılında bu paraları almak zorunda.

ziraat bankası bu konuda bir çalışma yapmış, burada 7. maddede durumu açıklık getirmiş;

(Yeni Türk Lirası banknotlarınve madeni paraların, 2009 yılı boyunca Türk Lirası banknot ve madeni paralarla birlikte tedavül etmesi ve 2009 yılının sonunda tedavülden kaldırılmasına ilişkin hususlar ise 1211 ve 1264 sayılı Kanunların verdiği yetkiye dayanarak Bankamızca ve Hazine Müsteşarlığı'nca düzenlenmiş; uygulanacak hükümler 8 Mayıs 2007 ve 22 Ağustos 2008 tarihli Resmi Gazeteler'de yayımlanmıştır.)

7. YTL banknot ve madeni paralar herhangi bir bankada TL banknot ve madeni paralarla değiştirilebilecek mi?

Birlikte tedavül döneminde (2009 yılı boyunca) tüm banka şubeleri, kasalarında Türk Lirası banknot ve madeni para olması durumunda değişim yapacaktır. Ancak, Yeni Türk Lirası banknotlar 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren 10 yıl, madeni paralar ise 1yıl boyunca (zaman aşımı süresince) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve T.C. Ziraat Bankası şubelerinde değiştirilebilecektir.

not: başka amaçlarla da kullanabilirsin. poker veya okeyde çok iyi oyun parası olur bunlardan.

reklam filmi çekilebilir onlarla:)
www.bireyselemekliliksistemi.info

"Allahım bana 1000 altın ver" temalı Nasrettin Hoca fıkrasını canlandırabilirsiniz.

kule.

Poker oynayabilirsiniz.

900 tl nakit karşılığında bana satabilirsin

çoraplara doldurulup işkence aleti olarak değerlendirilebilir.

ben sabahları dolmuşçulara 95 adedini 100 ytl ye sat, gibi fikirler bekliyodum ama olmadı, neyse dursun bakalım biraz daha...

naptn bozukları? merak ettim

shopping :s

shoppingi canlandirdim da tam olarak nedir hadise onu anlayamadim? (gittikce mallasiyorum)

beggin' mi?

(bkz: beggin) ulan.

Şarkı sözü sallamanın en güzel örneklerinden olmuş :)

Madcon - Beggin

daddy cool olması?

çok kolaymış allah için. benim tahminim daddy cool.

Tools/Preferences/ Advanced/Network/ Proxy servers kısmından kontrol edin belki bir proxy ayarlamışsınızdır.

evet http'ye localhost ve port olarak 7070 girilmis..
ben bu islerden anlamam.. nasil olmus olabilir ki bu? trojan falan mi?

paypal olabilir bence.

orda olan türk bankasından, misal ben avusturyadan 600 euro aldım western union 30 euro masraf istedi ama deniz bank viyana'dan kadıköy'e 3 euro aldı... bu şekilde deneyin sizde sanırım orda dtürk bankası vardır.

paypal internet ödemesi değil mi. nasıl olur tam olarak

iban kullanarak.

ek: abd'de iban yok sanirim. belki de vardir.

hangi bankada o para?
citibank yoluyla cart diye masrafsiz bile aktarilir..

Eğer arkadaşınız kendi banka hesabını paypal a kaydederse, siz de aynı şekilde banka hesabınızı paypal a kaydederseniz ücretsiz olarak havale yapabilirsiniz. Tabii 9000$ çok para bunun için paypal da validasyon bi de aktivasyon yapmanız gerekir büyük ihtimalle. Bunlar da öyle zor bi şey değil...

options-automatically sort e-mail into folders'den gerekli ayarlamalari yapabilirsiniz..

baktım fakat bulamadım. biraz daha yardımcı olabilirmisin lütfen.

"bab-bacım zabıt zabıt" diyordu.

"katil katiiil" de derdi..

"tutucam zaptı" da diyor muydu ki

"catlak" diyordu diye animsiyorum.

ekmek yiyin.

kılçık gitmiş de olabilir. ancak giderken orayı zedelediği için ufak bir yara yapmış, çizik atmıştır. hala kılçık var zannediyorsunuzdur da çoktan gitmiştir.

bana hep böyle olur. bir süre sonra kendi geçer.

eğer boğazda bir noktaya saplanmışsa ufak çocuklarda operasyonla alınması gerekiyor. doktora görünün derim.

cevaplar icin sag olun.. bi ayvalik tostu yetti :)

valla ekmek filan fayda etmeyebiliyor. benim takıldı. 2 gün kaldı öyle.
bi kulak burun boğazcıya ya da diş doktoruna gidin baksın boğazınıza ve çeksin o kılçığı cımbız gibi bi aletleri var onunla. yoksa kötü bi yere saplandıysa kalır o orda.

ekmek yemekle gecmezse kuvvetli sekilde birkac kere ogurmen gerekiyor. bir de zeytinyagi icilebilir. yine gecmezse doktora gitmek lazim.

Hah iyi! Ben de tam "Ayvalik Tostu yiyin gecer" diyecektim

ben kucukken sık sık bu olay basima gelirdi, balik yagı icirirlerdi her seferinde... tadı cok fena ama kesin cozum...

istanbul'daysan istanbul bilişim'e bak mutlaka fiyatlar çok uygun..

sözlükteki ilgili başlıklara bakmanı tavsiye edeceğim zira oldukça ayrıntı içeren bir alışveriş yapmak üzeresin.

şurayı takip etmeni tavsiye ederim. her türlü elektronik ürün için uygun fiyatlar var. forum.donanimhaber.com

istanbul bilişim'in yeşil sermaye olduğunu söylemem gerekir. oradan alacaksan haberin olsun isterim. ayrıca sözlükte istanbul bilişim başlığına bakarsan garanti konusunda insanları ne kadar zorladıkları ve kötü olduklarını göreceksin.

lcd olayına gelince, biz geçen hafta aldık eve darty'den. en iyi fiyat garantisi veriyorlar zaten. samsung - lg - philips lcd tv'lerin hepsi indirime girmişti. 1-2 ay önceki fiyatı 2200tl civarı olan bir lg tv'yi 1850'ye aldık. 42 inch 1080p 100hz 40000:1 contrast 550birim parlaklık vs... tam özelliklerini hatırlıyamıyorum şu an. 1850 + 500tl'lik ses sistemiyle (yanına da bir dvd recorder çaktın mı tamamdır) müthiş bir salona sahip olabilirsin.

alacağın tv'nin son teknoloji olmasını istiyorsan 1080p (i değil p) ve hdmi ve dvi destekli (pc bağlanabilir) olmasına dikkat et. 200hz tv'ler de var ayrıca piyasada. teknosa'nın sitesinden fikir vermesi açısından karşılaştırabilirsin tv'leri. çok güzel bir sitesi var.

son bir not: philips, lg'nin ürettiği panelleri kullanıyor, samsung ise kendi panelini üretiyor. bunlar bir sorun yaratacağından değil ama bilgin olsun diye söylüyorum.

istanbul bilişim yeşil sermaye olduğu için aynı ürünü başka bir yerden 1 milyar daha pahalıya alman daha mantıklı olacaktır.

ayrıca darty'den ya da başka bir yerden, en düşük fiyat garantisi ile ürün alırsan istanbul bilişim fiyatlarını hesaba katmadıklarını da unutmamak lazım. ben 1-2 senedir lcd tv'lerin fiyatlarını takip ediyorum. istanbul bilişim'in fiyatlarına yaklaşabilen göremedim.

marka model olarak doğrudan bir şey söyleyemem şu anda ancak şunu diyebilirim.

samsung, philips, lg falan.. bunlar hep güzel markalar ancak sony değil hiç biri..

ha bir de, lcd tv alanlara şiddetle digiturk plus almalarını tavsiye ediyorum.

hakkını verin cihazın.

1.istanbul'dayim evet.
2.en muhtesem tv olsun gibi bir istegim yok. olsa iyi olur o ayri :)
3.samsung'un en iyi lcd tvleri urettigini duymustum. ama bakinca ayni fiyatlarda sony'ler gordum. ve acikcasi sony markasina gucenim tam. bu konuda ne dusunuyorsunuz?

tv-monitör tarzı ürünlerde samsung'a sonuna kadar güven zira adamlar bu işlerin teknolojisini geliştiren, diğer firmalara panel filan satan bir firma. t240 monitör - 1-1,5 sene önce hd ready bir tv, bir kaç ay evvel full hd tv alan tanıdıklarım var. Muhteşemler hepsi.

tavsiyem öncelikle tv ve ses sistemi için bütçelerini ayırman. sonrasında ayrı ayrı marka model önerebilirim.

Samsung'un görüntü ürünleri genel olarak iyi. Ancak alacağın ürüne göre de değişiyorç örneğin ssamsung'un 6000 liraya sattığı LE52F96BD LEd smartlight kullanan bir model ve şu anda fiyat aralığında eşsiz. (bu arada garip fiyatlara görebilirsin bunu, hepsi burada 16.000 lira yazmışmesela)

Ancak şunu söylemem gerekir ki 1000 lira altına iyi bir ses sistemine sahip olmak çok mümkün değil. 2500 lirayı sadece televizyona ayırıp ses sistemini sonraya bırakabilirsin.

42 inch'de eğer indirimli bulabilirsen PHILIPS 42PFL9732D/10, bulamazsan da PHILIPS 42PFL7403D/10 (3ms, 1920-1080, 500cd, 30000:1, yeterince girş çıkış) yada SAMSUNG LE40A656 (40 inch bu) bakabilirsin bence.

Biz LCD alırken Samsung ile Sony arasında kaldık, Samsung kağıt üzerinde çok daha iyi bir modele süper de indirim yaptı (yani arada 400-500 oynuyordu), ancak gidip ikisini yan yana izledik. I-ıh yani kıl farkı ile olsa da Sony Bravia diyorum başka da bir şey diyemiyorum.

sony bravia var bizde 40'' oldukça memnunuz.

bilisim'den alacagina git Dogubank'tan spot al; ayni sey. o daha da ucuz olur. distributor garantili urunlerle bilisimin fason sozde garantisini ayni sey sanmayin.

istanbul bilişim grey markettir, kendileri ithal eder. garantisi kendisidir. başka yerden sony alırsan 5 sene garantisi olur, ama kampanya bitmek üzere haberin olsun. 2500ytl ye aldığın ses sistemi ve tv den bi tanesi malesef kötü olacak, ne 2000 tl ye iyi tv var ne de 500 tl iyi iyi ses sistemi. çok kötü bir rakam o. bi de sehpa alınacak veya duvar askı aparatı haberin olsun, bunlar da ucuz değil. askı neyse ama sehpalar 200 den başlar.

duvar askısı 50 ytl dediler. 20 ytl indirim yaptılar bize, 30'a geldi. 20 ytl'ye istanbul'dan tekirdağ'a eve teslim kargo oldu ayrıca.

Bastırmayın, bilgisayardan okuyun bence.
Yazık kağıda.
Hem ne güzel aratabiliyorsunuz edebiliyorsunuz.

ebooklar renkli mi siyah beyaz mi?
kac tane ebook bastiracaksiniz?

matbaalar halleder o işleri. yaşadığınız yerde sorun soruşturun matbaa var mı yok mu. fiyatlar hakkında yorum yapamam maalesef..

e-book diye arattır sözlükte. orada bir arkadaş kendi yöntemini anlatmıştı. lazer yazıcı, tel sprial felan gibi. maliyeti sanıyorum 5-8 arası bir şey veya biraz daha fazla diye yazmıştı.
sölük için: (bkz: e-book)

lincoln de oynayamayacak yüksek ihtimalle. maç muhtemelen izmirde oynayacak. sivasspor sami yen'de oynamak istiyordu. galatasaray da şaibe söylentisi olmasın diye izmir'de oynama teklifi getirdi. her türlü maçtan gelecek paraya bakarlar. nerede oynanırsa olsun seyirci avantajı galatasarayda olur ve bence galatasaray maçı biraz zorlansa da kazanacaktır.

Mac Izmir'de falan degil, Sivas'ta oynaniyor.
Banko 2 yaz.

bu mac yuzde yuz bir 2. sivasspor un havasi cok degismis. ozellikle mehmet yildizin psikolojisi cok fena; hele ki yarin galatasarayla karsilasiyorlar. mehmet yildizin takim uzerinde etkisi cok fazla oldugu icin (psikolojik, mevki) bu maci tamamen galatasaray lehine ceviriyor.

(bkz: #15160960)

hocam 0-2 çek garanti diyorsan,ya da 0 ihtimalide oldukça yüksek.

1-0 cifte sans diyorum.
hatta bu sekilde oynamayi dusunmekteyim.

Maç İzmir de değil. Galatasaray ın bir talebi var bu konuda. FTK maçlarının her iki ayağıda İzmir de olsun, taraftar fazla olur hasılat artar diye. Yalnız Sivas ın kabul edeceğini sanmam. Zatende kabul edilmesi için ortaya konan bir teklif değil zannımca. Sivas ın, lig maçı için yaptığı "ilk maç ASY de olsun" teklifine misillemedir o kadar.

Yarınki maç içinse Galatasaray puan kaybeder diyorum.

cimbom alır.

lincoln olmamasi bir avantaj bu arada. 2.10 ganyani var gs nin kacirma bence.

o maçın skorunu bilemem ama bahis oynayacaksanız.. kesinlkle 2,5 gol alti derim..

Çifte şans az veriyor yav sanırım arda ilk yarıdan sonra oyundan kopar sivas da fırsat 1 gol atar maç beraberlik olur.
Sistemde 2/X bankosu da alt bu maçın. Teşekkürler

bence berabere bitecek. hatta daha da ileri gideyim fenerbahce trabzon macı da berabere bitecek.

harddiskten garip gurup sesler gelmiyorsa büyük ihtimal dosyalarınıza bir zarar gelmemiştir, findovs bozulmuştur sadece. benim önerim, laptop harddiskleri için ufak external kutular oluyor, onlardan bir tane bulup başka bir bilgisayara diski usb'den bağlamanız. başka bir laptopun harddiskini çıkarıp kendinizinkini takarsanız bir anlamı olmayacaktır, yine recovery mıkavıri yapmaya kalkar büyük ihtimal.

yok garip sesler falan gelmiyor.. kurtarma yapan laptopculara goturmeyi dusunuyorum. ama recovery yapsam kisisel dosyalarim kalir mi acaba diye merak ediyorum.

aynı sorun bi arkdaşda da olmuştu, üstte denilen şeyi yaptı. oldu

Windows cd si takıp kurtarma uygularsan geçecektir. Konsola R tuşu ile girip yönlendirmeyi takip edip 1 i tuşlayıp enter de, sonrasında parola isterse direk enter de. sonra CHKDSK /R komutunu girip onarıma başla.. yarım saat kadar sürebilir. kurtarma bittikten sonra exit de konsoldan çık cd yi çıkar pc çalışır duruma gelir. Bu işe yaramıştı. Ama olmazsa Format öncesi yani F8 yaptıktan sonraki kurtarma konsoluna gir dosyalar yeniden yüklenip yenileriyle değişecektir formatlamadan pc yi kurtarabilirsin.

boot şu an recovery'ye geçtiği için xp repair işe yaramayabilir. bir live işletim sistemi cd'si edin internetten. xp live, ubuntu live(eğer oturum şifreli ise erişmek için ubuntu live seç) şeklinde olablir. indir cd'ye yaz bilgisayarı cd'den başlat, dosyalarına erişiyor olacaksın, harici disk veya usb disk artık verilerin boyutuna bağlı, dosyalarını taşı başka bir ortama. kendin rahatça yapabilirsin, servise para verme boşuna. recovery'ler bazen sadece işletim sistemini düzeltirken(hp'nin bazılarında rastladım) genelde o bölümü formatlıyor. dikkat et recovery'ye

Arkadaşkar aynı sorunu bende yaşıyorum... Bir çözüm bulunabildi mi acaba... hangi yolu izlemeliyim ?? Repair etmeyi denedim fakat bir değişiklik olmadı...

ebabil (swift)

edit: bu arada yere zorunlu olmadikca (dusman saldirisi meselea) hicbir zaman inmezler ama yuksek yerlere (catiya, dik duvarlara) tutunurlar bazen ve de yumurtlamak icin yuksek yerleri tercih ederler. ama yine de hayatinin buyuk bolumu havada gecer ve havada en cok zaman geciren kustur.

ek bilgi: kopekbaliklari da yuzmezlerse olurler, devamli hareket halinde olmalilar. hayat mi lan bu?!

albatros

havada ölmesi hiç konmaması yalan gerisi albatros. karaya hiç konmayabiliyo ama yıllarca, suda uyuyo filan

zubundy yanlis cevabi isaretleyerek neyi kanitliyorsun, neyse sen bilirsin:)

ama aciklamasini da yapim yine de:
albatroslar yere inen kuslardir, yumurtlama doneminde de uzun sure yerde bulunurlar, ve zaten denize de indiklerine gore ebabilden daha cok yere inen bir kus. ama havada da baya sure gecirirler, genelde denizin ustunde avlarini aramak icin, ama ebabil havada en fazla kalan kustur yine de.

ebabil dogru cevap, adamlar konamiyor cunku zaten. mecbur kalinca dikey tutunuyorlar, ama normalde havada uyuyorlar filan. bir arkadas yavru ebabil bulup beslemisti, enteresan karakterler gercekten.

www.drinksmixer.com
www.in-the-spirit.co.uk
www.recipezaar.com

bir ara sıkılıp şu tarifi denemiştim. gayet güzel olmuştu, buyur.

- bir şişe 100cl smirnoff green apple
- 5 çay bardağı elma suyu
- 20cl şeker şurubu
- 10 şişe soda
- 15 adet misket limonu
- bir demet nane

tabii ilk denemende tüm şişeyi ziyan etme, standart bir bardakta alıştırma yap. bol buz koymayı da unutma..

elde green apple varsa green apple-apple vodka yapilir baska icki hakaret olur :)

hayır, sadece seni biraz daha fazla yorar derim.

azimle sıçmayı düşünüorum..bugün içicem bunu ben..

jack of hearts çok hoş bi tarif verdi. benim gibi bar lügatından anlamayanlar için ideal.. ilgilenenlere..

cevvalentry, senin icin ne kadar onemli bilmiyorum ama bahsetmek istedigim bir iki konu var.

Birincisi, elma aromali votkaya elma suyu katma istegin. Niye? Elma tadi zaten var votkada, ustune tekrar elma niye ekliyorsun?

Ikincisi de mojitonun romla yapilan bir kokteyl olmasi.

Bence mojito ve elma suyu fikirlerini bir yana birak. Bilinen votka kokteyllerini arastir. Hafif elma aromasi eklendiginde guzel olabilecek birini secip onu yap. Afiyet olsun.

bence elma aromalı votkayla elma suyu pek aynı tadı taşımıyor. daha doğrusu sadece bazı nüans farkları var diyelim. ayrıca elma suyuyla alkolü seyreltebilirsin. soda sevmeyenlere alternatif.

bacardiyle yapıldıgı aşikar olsada bi kaç mekanda votkalısını içtim ve tadı gayet hosuma gitti.. elma suyu ise hem aromayı arttırmak için ideal hemde jack of hearts ın dedigi gibi alkol oranın 8-12 arasına kadar düsürebiliyorsn.. hemde aroma tadı kaybolmuyor..

Elma suyuyla alkol oranini dusurmek, elma suyu kullanmak icin iyi bir neden degil. Cunku bu herhangi bir meyve suyuyla da yapilabilir.

Bence, elma suyu kullanacaksan elmali votkayi kullanmaya gerek yok. Duz votka ayni isi gorur. Elmali votkayi kullanacaksan da baska bir meyvenin suyunu kullan.

Elma suyundaki elma tadi ile votkadaki elma tadini, tarifini begendiginiz ustteki kokteyl icinde ayirt edebileceginizi iddia ediyorsaniz bir sey demeyecegim. Bana zor gozukuyor.

vodkalı mojito ha? iyicene bokunu cıkardılar.
-taze elmayı ufak ufak kes.
-büyük bir bardak bul.
-kestigin elmaları nane yaprakları ile bardaga at.
-esmer şeker ve şeker şurubun yoktur senin, toz şeker at bardaga, 3 çay kaşıgı.
-sonra yarımdan biraz daha fazla çay bardagı ile vodkanı dök o elma nane ve şekeri koydugun bardaga.
-sonra tokmakla ez.
-sonra bol buz at.
-sonra soda dök.
-sonra biraz karıştır.
-sonra afiyet olsun.

kac tane bastiriyorsunuz? ya da bastiracaksiniz? 1-3-5 tane ise size verilen fiyat normal. daha ucuzu olmaz..

mecidiyeköy flashcopy center.
mecidiyeköy garanti bankasının olduğu sokaktan içeri dalıp ilk sola dönüp yokuş aşağa sallanacaksın( yokuş oğuz sokak diye geçiyor) yokuşun bitimine doğru sağda en alttaki dükkan. kitabı orjinal gibi alırsın. istersen karton cilt ister bez cilt. bi opengl kitabı yaptırmışım orjinalinden kaliteli vallahi :))

hadi rastgele.

hani simdi bunu proje icin istiyosan super, ama is geregi istiyosan benim fikrimin kredisini sen alican ama canin saolsun.

olaylari her daim turklestirerek yaklasmak gerekir diye dusunuyorum. misal kulup logosu olan saraplardan ziyade, fenerbahce'nin yaptigi 1907 raki basarili, zira ulkemizde raki saraba gore daha fazla icilen bir icki. fakat sosyal sorumluluk olarak "zararli bir urun" olarak nitelendirilip kulubun basini agirtabilir. yine ulkemizde cok tuketilen maddeler olarak cay ve turk kahvesi olayi basarili olaylardir benim fikrim. mac oncesi deil de mac esnasinda ve disarda migros'larda satilabilir. bunun disinda eger ki kulup yeterince markalasabilmisse zaten ne yapilsa satilir. fenerium'dan kot alan insanlar taniyorum. o derece.

@poli: is geregi istiyorum yalan yok. fikriniz tutarsa beni bulur yakama yapisirsiniz artik :)

daha cok ozel seyler ariyorum. yani soyle bir fikir gibi: sampiyonluga geri sayim yapan saat gibi... birbirine carpinca alkis efekti cikaran plastik eller gibi (bu biri var gerci..)

saat 20:45'te "saat kaç?" diye bağıracak bir saat olabilir belki :P

şu bira bardağı taşımaya yarayan şapkaların logolu olanlarından olabilir. bizim takımlarda yok pek.

üstat, maa$a ortak aramıyorsan benim fikirlerim sözlük yazarına bile kapanır bu kriz ortamında. ;-))

en güzel stad şovları ve tezahüratların bulunduğu vcd-dvd ?

alternatif olarak bişey söyleyemem belki ama eğer beşiktaş için yapacaksan önce doğru dürüst giyecek bişeyler tasarla bir zahmet. hepsi ayrı rezalet.

onun dışında avrupa takımlarının sitelerini dolaşırsan epey fikir elde edebilirsin. mesela celtic'in sitesinde bir tankard görmüştüm, üstü celtic logosu işlemeli. taa buralardan sipariş verecektim de adamlar türkiyeye yollamıyorlardı, alamamıştım(evet tüm dünya var listede, türkiye yok). mesela ben isterdim beşiktaş logolu öyle bir tankardım olsun. ama bunu türkiyeye uyarlarsak logolu rakı bardağı olabilir. tabi o zaman da logo için telif hakkı ödemek gerekiyor. yoksa zıbartırlar mahkemelerde bu logoyu izinsiz kullananları.

fenerbahce gsm hattı cıkartacak yakın zamanda..
hangı işle ugrasıyorsunuz bılemıyorum ama artık dvd miş kolonyaymıs vs iş yapmaz onlar.yanı yaparda lisanslı urun oldugu ıcın pek bi getiri saglamıyor.
ben bu işin icindeyim.evet 3 buyuk klubun taraftar magazalarındayım.bebek arabası (puset) bana cok hos bı fıkır gıbı gelıyor.(var mı bilmiyorum) ancak boyle bı proje ank - ist falan oralarda cok ıyı olur ama anadoluda gitmez onlar.yada cok ıyı bır satıcı bularak(mesela pierre carden) o markalar uzerınden satısı yapılabılır ancak o zamanda sizin kar marjının inanılmaz düşer.
cok ıyı analiz edip cok iyi dusunmek gerek.bir fikir gelir ve yaparsınız.istanbulda inanılmaz satıyodur ancak anadoluda satmıyodur.bunun sıze bır getırısı olmaz.oyle bir urun yapmalısınız ki tum turkiyede satmalı.
yazının basında da soyledıgım gıbı.fb gsm hattı cıkaratacak.yanı artık olay farklı boyutlara gectı.
onumuzdeki surecı dıkkatli izle ve bu kriz ortamı ortadan kalktıgı zaman birileri araba üretecek.üretmeyecekte arabalara kendi amblemlerini basacak.en basit ornegi ''fiat 500 by Diesel''
ayrıca sorunun asıl cevabı: buff iyi bir secım olabılır.cunku bir cok ınsan magazaya gelip bandana yada sac bantı istiyor (:
www.buff.es

@alchoburn: ben de cok severim o sapkayi da stad icinde kutu icecek satilmiyor ki.. disarda da nerde kullanican, kadikoy vapurunda mi:)
@kabablanka: o kulube gore bir is. yani her turlu kayir su bu ellerinin altinda.. benim yapmam zor.
@dalamar: raki ve raki bardagi olayina tam katilmiyorum sonucta ulkemizde de bira mac seyredilirken gayet bol tuketilen bir icki.
@isott: puset yuklu uretime girer de buff iyi fikir. genel olarak fikirler icin saol. aradigim bu tarz fikirler :)

genel ekleme: benim elimde bir proje var ve bunu kulube sunacagim. ama cesit cesit urunler koymak istiyorum onlerine o yuzden bu duyuruyu actim. fikrinizi verin ureteyim satayim paranin dibine vurayim gibi bir fikrim yok. ben daha cok taraftarin ne kullanmak isteyecegine dair anket tarzi bir sey yapmak istedim. ne bileyim stada girerken bozuk paranizi harcamaya uygun seyler de olabilir, kulup magazalarindan alabileceginiz seyler de..

buarada promosyon isindeyim. kisiye ozel urunler de yapiyoruz. isott'un dedigi gibi her sey kisiye ozele donuyor, farkindayiz. atiyorum ustunde kisinin adi soyadi yazan fb , gs loglu ajanda gibi seyler...

(bkz: cemil ozalit)

özel bir yer olduğunu sanmıyorum. bütün matbaalar yapar. fotoyu götür, boyutunu ver (surat kadar), şeklini ver (oval), şakır şakır bassınlar, kessinler. hatta delik bile açabilirler kenarlarına. lastiği de kendin bağlarsın.

ben yaparim. kac tane acaba?