ben macbook pro öneririm: www.apple.com.tr

macbook air'e de bi bak istersen: www.apple.com.tr

macbook air sana gelmez. macbook pro candir.

ancak bir tavsiye: amerika'da tanidigin varsa apple'in online store'undan al, o getirsin (vergiden de yirtiyorsun boylece). hem customize de edebilir, bir canavar olu$turabilirsin.
bilkom, mu$teri sikme odakli $irketlerdendir cunku.

eğer bütçene uygunsa yeni proları tavsiye ederim ve uzun vadede kafanda tasarım varsa air'i unut derim.

bir arkadasimin satmakta oldugu 2500 liraya alabilecegim bir macbook air mevcut ama macbook airi kime sorsam tasarim yapma bilgisayari degil, film izlemek/nette takilmak icin ya da 2. bir bilgisayar olarak alinabilir dediler.

15inch ve 17inch arasinda cok fark var midir? 15inchlik bir macbook pro alsam ilerleyen yillarda keske 17 alsaymisim der miyim? islemci gucu ne olmali da beni kastirmamali?

tasarımla uğraşacağınız için tabii ki 17" almanızı tavsiye ederim.

store.apple.com

amerika'da secenekler bu $ekilde.
17" modeller 2.66ghz'ten ba$liyor. yanli$ hatirlamiyorsam 3.0ghz i$lemci de secilebiliyor.
default hali ile bile $u an icin cok cok yeterli bir bilgisayar bu. $2,799.00 fiyati.

turkiye'deki web sitesinde 17inch macbook pro gorunmuyor ya da ben goremedim. bugun de ankara'da sordurdum 17inch yok dediler. turkiye'de var degil mi su an bu 17inchlik olanlardan?

bir de bu macbook'larda mac os x kullanılabiliyor sanırım. şimdi alıp da windows kullanamadığını görüp şaşırmasın.

kisalink.com (17" macbook pro)

yalnız deckard'ın verdiği linkteki eski prolardan, haberiniz olsun

boot camp donanimdan bagimsiz. tamamen mac os x leopard ile alakali bir $ey (leopard kurulabilen intel i$lemcili herhangi bir mac'te boot camp cali$ir). windows cali$tirilabiliyor yani bu seride de gayet.

ayrica, deckard'in verdigi linkteki cihaz eski seri ! hem de 7000+ tl. oeh. usa abi usa.

yani ben de amerika'dan getirtmeni tavsiye ederim. türkiye'den hem daha pahalı olacak. o linki sadece türkiye'de bulabilir miyim sorusuna karşılık verdim.

ben de yurtdisindan getirtmek isterim ama turkiyeye gelecek bir tanidigim yok. 1 hafta sonra okulum acilacak ve biliyorum ki ilk haftadan odev vermeye baslayacaklar ve benim elimde su an kotu bir bilgisayar bile yok. kendi bilgisayarim arizali ve ciddi sekilde eski, daha kurban bayraminda geldi servisten.

kisacasi onumde 2 hafta var ve yurtdisindan kimse yok :(

2000ytl'ye gayet yeterli ve kullanacağın programları çalıştıran bir notebook alabilirsin. sana okulunu bitirtir üstüne yapacağın işlerle de macbookpro aldırtır sonra da emekli olur. ilk günden macbookpro'yla başlamanın pek bir manasını göremiyorum. ha süper bilgisayarlar ama türkiye'de ciddi pahalı. rahat alabileceğim bir zaman almanı öneririm. ha yok benim peder vericek parasını diyorsan en üst seviyesini git aldır tabi ona lafım yok =)

Bak bu cocuk direk abd'den getirip satiyor. Hem de abd fiyatiyla hemen hemen ayni.

web.mac.com

Burda da yine satanlar var: turkmacforum.com

gittigidiyor'da saglam saticilar var. bir goz atin derim.

mudo

istanbulda isen fikir verir: (git: 31017)

@deckard; Istanbul'dayım evet ama Merter bana cok uzak. Her yerde magazasını bulabılıcegım markalar daha cok ısımı gorur gibi.

mudo, bershka, zara'nın indirim dönemi.

ben de böyle bir soru sormayı istiyordum aslında. mudo filan demişsiniz de sorudaki düzü atlayarak dememişsinizdir umarım. baskısız filan dümdüz. bi de v yaka değil yuvarlak soracaktım ben. çok da kaliteli olması gerekmeyen, izmir'de olan bi yer var mı? ben de burda sorıyım. lcw'de mesela görmedim. ben mi denk gelmedim acaba.

lescon'u tavsiye ederim.

@tepedeki psychedelic adam; evet, soylenen yerlerde genelde baskılı tişörtler var, ya da kalıpları bir garip, bir turlu rahat tişört bulamadım.

www.blackspade.com.tr, online siparis vererek de satin aldim, boyner magazalarindan da aliyorum; urunleri oldukca kaliteli.

defacto

Geçen yıl Mudo'dan iki tişört aldım indirimden, birinde bir ay içinde ikincisinde bikaç ayda yuvarlak delikler oluşmaya başladı. Hayır evde oturuyorum çıkınca da kafeye falan gidiyorum ağır bi iş falan da yapmıyorum ki delinsin öyle. Çok kalitesizdiler yani.

LCW iyidir düz renkler için.

şu ikinci satırda alt = "blank" yazıp bi deneyin html'de böyleydi herhalde bunda da öyle olablir. ya da alt = "_blank".

a tag'inde target="_blank" olacak.
xhtml 1.0 strict'te standart değil haberin olsun.

denedimde yediremedim. böyle basit bir$eyi nası yapamam lan deliricem !')^+(/%)'
@tsllbn xhtml i nasıl standart hale getirebilirim, yeniyimde.

kodlar şöyle olacak :
<a href="www.google.com.tr" target="_blank"><img src="www.tufansoylemez.com " alt=" " title="Visit Google" /></a>

ayrıca xhtml strict değilmiş senin site zaten. o yüzden target="_blank" olsa da bir sorun olmaz. zaten standart olmasa da sorun olmaz. sadece haberin olsun diye söyledim.

yok hocam olmuyor temayla falanmı alakalı anlamadımki. o dediğin kodu yazınca da anasayfa açılmıyor. tabi orda img src deki adresi düzelttim $imdiden belirteyim.

sadece <a href="www.google.com.tr"> yerine
<a href="www.google.com.tr" target="_blank"> gelecek. olması lazım yav.

evet alt değil de target = "_blank"ti. tsllbn'in yazdığı direk html kodu. ama senin istediğin php aynı şekilde olmuyor demek ki. yoksa kod doğru. bi de o verdiği kodları ansıl denedin bilmiyorum ama, ikinci satırı şöyle yaparak dene bi de mesela, ilk satır kalsın.

$qlt[0] = '<img src="'.get_bloginfo('template_directory').'/images/google.png" target = "_blank" alt=" " title="Visit Google" />';

verdigin bilgiler sadece degi$kenlere ait.

bir de bu degi$kenlerin nerelerde kullanildigini gosteren kodu yazarsan daha rahat yardimci olabiliriz.

not: <img /> tag'i icine target yazilmaz.

bi ilgili kısmı siteye atta siteye bakalım öyle. sitenin komple gitmesini sağlıcak bi kodda değil yani burdaki. bi gariplik var bu işte.

php'de belki farklıdır en azından bi alternatif denesin diye img içine target yaz demiştim. gerçi target'ı açılacak siteye gösterirsin, img'ye vermek mantıksız da. işte bi denemiş olsun diye filan.

$qlt[0] = '<img src="'.get_bloginfo('template_directory').'/images/google.png" target = "_blank" alt=" " title="Visit Google" />';

bunu yapıyorum bi değişiklik yok yine bulunduğu sayfada açıyor.

html i kodunu yazıncada anasayfa açılmıyor.

@assert_h bu kodlar useroptions.php diye temanın klasöründeki dosya.

dosyanın içindeki ilgili kodlar


// 0 = Don't Display QuickLaunch.
// 1 = Display QuickLaunch
// Anything else defaults to Don't Display QuickLaunch
$QuickLaunch = 1;

// URLs for QuickLaunch Buttons
$qla[0] = 'www.google.com.tr';
$qla[1] = 'www.wordpress.org';
$qla[2] = 'www.teknohell.com';

$qlt[0] = '<img src="'.get_bloginfo('template_directory').'/images/google.png" target = "_blank" alt=" " title="Visit Google" />';
$qlt[1] = '<span title="Visit WordPress.org">WP</span>';
$qlt[2] = '<img src="'.get_bloginfo('template_directory').'/images/teknohell.PNG" alt=" " title="TeknoHell" />';

şu şekilde dener misiniz;

$qlt[0] = '<a href="'.get_bloginfo('template_directory').'/images/google.png" target = "_blank"><img src="'.get_bloginfo('template_directory').'/images/google.png" alt=" " title="Visit Google" /></a>';

hayır olmuyor. neyse o özellik ya o $ekilde kalsın yada iptal edicem. sağolun cevaplarınız için.

<img /> tag'ina target yazilmaz, yine soyluyorum.

<img src="blablabla" onclick="window.location = 'www.google.com';" style="cursor: pointer" />

$eklinde bir $ey yazabilirsin. ya da;

<img src="blablabla" onclick="window.open('google.com','hede',
'menubar=yes,width=600,height=500,toolbar=yes');" style="cursor: pointer" />

gibi.

dreamweaver kullanıyorsan scriptin olduğu klasörün tamamında şunu arattır : .$qla[0](CTRL+F yapınca açılan pencerede üstte klasör seçeneğini görürsün)

bunu bulduğun yerde muhtemelen şöyle birşeyle karşılaşacaksın:

.....="<a href='".$qla[0]....

eğer ki bulursan

<a 'dan sonrasına target='_blank' yaz ve olsun bitsin.

tirnak icine aliyosun ya al sana alinti

aklima gelen seylerden birisiydi oyle gostermek ama bu sadece sozlukte yer alacak bir butunun parcasi oldugundan sonradan pek iyi bir dayanak olmadigini dusundum. zira alinti olmaz bu denilmesi oldukca yuksek.

ilk önce yazacağınız şeyi yazıp altada kısa bir paragrafta kısa bir cümleyle tanım yazsanız?

o da cok adice geliyor. sonucta bir oykunun parcalari olacak bunlar, oykunun icine sacma bir tanim yerlestirmek yerine oykuye yedireyim dedim ama pek acik olmuyor yukarida gosterdigim gibi. o haliyle silinirler ki bu da istedigim bir sey degil.
anlasilan yukari tukursem oykuye hiyanet olacak, asagi tukursem sozluk kurallarina.

ha sunu da soyleyeyim en basina bilmem ne oykusunun sununcu bolumu gibi bir sey yazma sansim da yok.

bu benim de aklıma gelmişti bir süre önce. düşünmüştüm de aklıma bişey gelmemişti. gerçi yazacağımdan değil ben film de çekeceğim, kitap da yazacağım mesela bunları da düşünürüm arada :). ama şimdi yine düşünüyim bari aklıma düşmüşken. ayrıca bu öyküler birbiriyle bağlantısı olan şeyler di mi?

evet oykuler birbirleriyle bagintili. zaten bir oykuden digerine gececegiz. tek bir baslikta olmasini dusunmustum ama konsepti tek bir yerde toplanmalarinin pek iyi yonde olmayacagi tarzda bir sey oldugundan o secenegi elemek zorunda kaldim.

ya farkli yerlerde olacak sekilde yazacagim ya da yazmayacagim. basliklari belirlemekte gucluk cekiyorum su haliyle. en basit tanimlanabilecek ve oykunun icinde siritmayacak basliklari ariyorum. misal 1 gibi. en ugurlu rakami birdi diyerek yutturacagim misal -kaldi ki bu dedigim gibi pek hos bir davranis gibi gelmiyor bana-.

neyse bakalim sabaha kadar bir seyler gelsin etsin. oykuyu de o zamana kadar bitirebilirsem oglene bir seyler ortaya cikartirim artik.

abi diyalog çizgisi çeksen?

şöyle: -

sadece bu sıralar içinse şu anda oldukça yavaşlamış olmasından kaynaklanıyor olabilir. genel bişeyse başka browser'la açmayı denersen açılır sanırım bi şekilde.

3 gündür bu şekil de düzelir dedim. düzel medi :(

geçici bi sorun o...

ctrl+f5?

tarayici/surum? firefox ise yuklu eklentiler?

cache temizleyip deneyin.

ie7 yi kullaniyorum 2 bilgisayarimda da hadi birinin bazi eklentileri yok ve bunu yapiyor ama diğerinde de aynı şekil de sorunla karşılaşıyorum acaba kişiye özel mi?
ve şuana kadar söylenenlerin hepsini yaptim herhangi bir değişiklik yok.

Firefox'u yükledim eklentilerini tamamladım ve mutluyum. (bkz: firefox)

every breath you take ?

temasettin cevabın için teşekkür ederim ama benim aradığım bu değil. Ya aslında çok klasik bir parça english man gibi. varya tüm bunlar işte yabancı dil bilmemekten kaynaklanıyor.

"take me back to my"; bu söz grubunu görünce direk boat on the river geldi aklıma ondan bahsetmiyorsun herhalde? sting'le alakası yok çünkü. ya da dj bu şarkı styx'ten geliyor filan dedi de sen sting mi anladın acaba. bu da baya bilinen bi şarkdır.

uyduruorum tamamen.. shape of my heart. gitar ağırlıklı mı deil mi hatırlayamadım ama

take me back to my.. diyince bide gitar diyince boat on the river geldi aklima styxden bi onu dinle istersen.. omu acep..

edit: cevaplari okumak gerekiyo bazen yazilmis zaten bu.. neyse.. 2. baski olsun..

stolen car?

gitar agirlikli iki parca it s probably me ile fields of gold derim ama icinde take me back gibi bisey gecmiyor maalesef belki isini gorur.

tepedeki psychedelic adam,orange coffee budur, diğer arkadaşların sayesinde de güzel şarkıları bilme şansım oldu hepiniz harikasınız teşekkürler

bu arada kusura bakmayın. yabancı dil olmayınca sting diye anlamışım yanlış yönlendirme oldu özür dilerim. ama stingin bu parçalarıda güzelmiş saolun valla

hiç dikkat etmedim ama çöp kutusundan sildiğin entry tekrardan silinen entry olarak istatistiklerine eklenmiyor olması lazım? bi tane silip dene istersen.

yok, öyle oluyor.

çöpteki her şeyi silme derdim olsa bu soruyu en başta hiç sormazdım zaten.

Greasemonkey ile olur firefox kullanıyorsan.

500 yazsa ne olur ki ? yani küçümseyerek fln sormuyorum cidden merak ettim.

istanbul'da huzur. çöp möp yok :)

evet çöp butonu olmayan temalar var. sadece mesaj ve olay var orada. onlar olabilir.
her şeyi yok et diyerek silince kendi kendine silinme istatistiği ikiye katlanmıyor hani lazım olur da o artmadan silmek istersen.

sırf o ışığa gıcığımdan çöpte kalmasını istediğim etnrylerimi sildim ben de. çöpsüz tema kullanmanın dezavantajı, eğer moderatör de entryni silerse onu da fark edemiyorsun.

eternal sunshine'da da çöp yok.

bana normal gibi geldi ikisi de.

ben rastlasam ben de ispiyonlardım. içerik başlıkla uyumlu değil.

Özellikle ilkinin illegal olduğunu düşünüyorum(hâlâ). Önce entry sahibine mesaj attım, çıt çıkmayınca Kaamos'a attım. 10-12 saat geçmiş, tık yok. Olum illegal lan ilki! ahah

ilki illegal geldi bana da. ikinciyi bilemedim.

bana sorarasanız ikisi de legal olarak size dönecek, siz de hatalı ispiyon yaptığınızla kalacaksınız. benim gammazlığım buna benzer entry'leri ispiyonladığım için gitmişti, sonradan anladım ki bariz olmayan durumlarda ya da sonuca kendi fikrinizi katarak ulaştığınız gammazlamalarda hatalı olma şansınız çok yüksek.

kısacası bu iki entry de çok kötü ama legal olma ihtimalleri yüksek.

ikisi de illegaldir kanimca. eskiden olsa "forum tandansi" olarak cok net bir sebep ile ispiyonlanirdi, fakat ikisini de tanim/ornek icermiyor seklinde ispiyonlamak mumkun. lakin ikisi de bakiniz icinde olmasa da " " icinde olsa ya da baslarinda - olsa bir nebze ornek teskil edebilirlerdi.

geri donecegini sanmiyorum ispiyonlarin.

bu ispiyonlamayla ilgili bi açıklama yapılmıştı olan biten'dedir herhalde, gammazlar dışında gelen ispiyon mesajları bi süre dikkate alınmıcak gibi bişeydi hatırladığım kadarıyla. ben de haftalar önce bişey ispiyonlamıştım da gelmedi cevap filan. ispiyonladığım kişiye baktım modlog'tan hatalı ispiyon gibi bişey de yok, entry de duruyo. yani o ispiyon hiç yokmuş gibi.

bence ilki hatalı bakınız halinde olsa bişey olmazdı ama. ikincisini de silmezlerdi bence.

basinda bir "boyle" kelimesi olsa tartismasiz legal olurdu.
bu sekilde moderator yorumuna gore degisir, kimi legal derken kimi degil diyebilir.
mesajla yapilan ispiyonlara bak(a)miyor olmalari muhtemel ama su donemde, ayrica kaamos en insafli moderatordur herhalde :)

Entry : katil balina - dördüncü nesil gammaz
gammazlayan : bitti - dokuzuncu nesil yazar

ilginc bir tezat.

"ikisi de bariz hatalı bence.

galadnikov [ek$i sözlük yazari] (28.01.09 22:43:52)"

eheh.. :)

@carajillo

İspiyonlamadan önce yazarları da araştırıyorum. Yalnız şöyle bir şey var:

4. nesil gammaz katil balina:
götümüze girebilir
30
sözlük formatına uygun değil
17
başlık taşındı
7
daha önce yazılmış zaten bu
5
kendisinden önce bir tanım mevcut değil
4
refere edilen entry silinmiş
3
tanım, tanım devamı, örnek, alıntı ya da bkz değil
3
$oyle ki
3
içerik başlıkla uyumlu değil
3
kendisinden önceki entry'leri refere ediyor
2
başlıktaki entrylere fiziksel referans içeriyor
1
url erişilebilir değil
1
alıntı/örnek olmadığı halde türkçe değil
1

9. nesil yazar bitti:
...

Bu arada ikisi de silinmiş. :)

dosya indirmek değil de onu dağıtmak suç. yani torrent'le indirirken bi yandan upload da yaptığı için öyle bişey olabiliyor.

Yasal olarak fikri mülkiyet kapsamında korunan herhangi bir ürünü herhangi bir yerden indirmek suçtur, bu rapidshare ya da torrent farketmez.
ama evine posta ile uyarı gelene kadar indirmeye devam :)

adam gibi ssl destekleyen tracker kullanın. sizle uğraşma ihtimalleri azalır public trackerlardan o kadar dosya çeken adam varken. bir de bu son mektup yollama olayında kaynak olarak limewire ve emule kullananlar hedef alınmış onu da belirteyim.

@elxa

uyari oncelikle.

bu nereden çıktı ya, benim bildiğim posta mosta yok henüz ? yasal olarak paketleri izleyebilmeleri lazım sizin ne indirdiğinizi görmeleri için

montreal ssl destekleyen tracker tam olarak ne demek?

@thefirstfbli: forum.divxplanet.com adresinde Müyap'ın uyarı yolladığı kişileri görebilirsin. Oldukça çok kişiye yollanmış.

@gunetapar: Private trackerların bir kısmı ssl destekliyor(yani site iletişiminiz şifreleniyor), siteyle ve trackerla olan iletişimizin izlenmesi zor hale geliyor. bu tür sitelere sct, waffles.fm, ftn, bitmetv örnek olarak verilebilir.

(bkz: colonel bogey march)

The Bridge On The River Kwai olarak da bilinir bu filmle ün kaznmış.

1984 için çok iyi konuşmuştu bir arkadaşım aynı şekilde bende alıp okumayı düşünüyordum. olasılıksız okudum geçenlerde bitti güzeldi öneririm.

shakespeare soneler'e bayilirsiniz o vakit.

1984 güzel ve okunması gereken bir kitaptır.

1984 candır, okunur o, içeriği söylenmez; ''vay anasını, hakket bu gün de böyle.'' dedirtir.

baudolino da candır.

sabahattin ali'nin her kitabı pek iyidir.

olasılıksız'ın güzel olduğumdan şüphem yok ama öyle çok piyasa olmuş kitapları okumama gibi bir rezil huyum vardır. hele bir çok satanlardan düşsün de o vakit alıp okurum belki.

''geçmişte ne biçim hukuksuzluk olmuş?'' diyorsanız uğur mumcu'nun suçlular ve güçlüler isimli kitabını okuyunuz.

nedense iskambil kağıtlarının esrarı geldi aklıma. değişik bi deneyim olabilir. masal gibi. ama değil :)

en son yine bir tavsiye üzerine düzlemler ülkesi diye bir kitap almıştım. nedense ilk bi'kaç sayfasını okuduktan sonra içim ısınmadı. öylecene bir köşeye bıraktım, erteledim daha doğrusu. o değer mi ki okumaya?

aslında almışken şiir antolojisi alabilirsiniz, hem farklı şairler olduğu için de sıkmaz.

tavsiyeler için teşekkürler, hepsi değerlendirilecektir.

şimdi bizim anlamadığımız bir şey var: her şey yerinde ve zamanında yapılmalı. hasta ziyaretinde klasikler, shakespeare, felsefe vs. okunmaz. allah aşkına uçmayın. şiir hele hiç okunmaz. basit, hafif şeyler okunur. kolunun altına aristoteles'in kategorileri'ni sıkıştırıp hasta ziyaretine gidilir mi? yapmayın, etmeyin. uykusuz falan okuyun. yapmayın.milton falan, oy oy...

kişisel gelişim kitaplarından nefret eden biri daha, ne güzel yalnız değilmişim :)

başka zaman kütüphaneleri incecik bir kitap ama ben çok begenmiştim. istiklal kitabevi'nden çıktıgı için orada yarı fiyatına bulabilirsiniz.

akıcı bir kitapsa aradıgınız; travanian'ın shibumi, amin maalouf'un semerkand, elif şafak'ın araf, sabahaddin ali'nin kürk mantolu madonna, polisiyeden hoşlanıyorsanız ahmet ümit'in beyoğlu rapsodisi veya son kitabı bab-ı esrar olabilir. bab-ı esrar'ı henüz okumadım ama diğerleri için (eğer daha önceden okumadıysanız) son derece akıcı, sıkılmadan okunabilecek kitaplar oldugunu söyleyebilirim.

şimdiden keyifli okumalar.

momo diyorum ben.büyüklere masal.içerde var bir bak istersen yorumlara falan.o boş zaman için zamanla ilgili kitap.bence cuk oturur.illede şiir dersen bence yılmaz odabaşıyı dene.

1984'ü okumadıysanız okuyun zaten mutlaka. Ama bir haftalık kitap değildir, en fazla bir hadi bilemedin iki günde biter.

Salinger okuyabilirsiniz, The catcher in the rye olabilir, ya da Glass ailesine düşecekseniz, Yükseltin Tavan kirişini Ustalar ile başlamanızı tavsiye ederim, oradan Dokuz Öykü'ye geçmek icap eder.

Klasikte rus, hatta özellikle Dostoyevski tavsiye ederim ama bir haftada okuyamayabilirsiniz. Budala ile başlayabilirsiniz. İlk Dostoyevski deneyiminiz olacaksa Suç ve Ceza ile falan başlamak akıl karı olmayabilir.

Hikaye okumak isterseniz Roald Dahl olur, eğlenirsiniz hem. Okumadıysanız Sait Faik okuyabilirsiniz. Baudolino demiş bir arkadaş, Eco'nun diğer kitaplarını okuyabilirsiniz, misal Gülün Adı, zorlamaz yani sizi bunlar. Rahat rahat okunur.

Şiir içinse ben Türk şairlerini tercih ederim aslında, çünkü Türkçe şiir yazmaya çok müsait bir dil. Cemal Süreya tavsiye ederim mesela, nispeten yenilerden okuyacaksanız Murathan Mungan iyidir, Yaz Geçer'le falan başlayabilirsiniz.

Ha bir de kişisel gelişim kitabı nedir yahu. Kitabın bize söyledikleriyle gelişeceksek vay halimize.

arkadaşlarının arkadaşları arasından uzunca bir kullanıcı listesi çıkarılabilir
akabinde bu insanların üye olduğu gruplar, katıldığı event'lar, facebook'u kullandığı dil, yaptığı yorumlar ve hatta bulunduğu bölgeye mesafe olarak yakın insanlar (bu yakınlığı bulmak zor olur tabii ama) flan gibi kriterler olabilir.

ne internet'le ne de database olaylarıyla filan ilgilenmemiş bir insan olarak sorduğum soru saçma olabilir.

ben facebook'taki insanların bilgisine nasıl ulaşacağım? yani ben mesela bir isimin bütün arkadaşlarının isimlerine, dahil olduğu gruplara, buunduğu şehire filan ulaşmak istiyorum nasıl oluyor? mesela user diye bir yapı var ve bu user'ın alt alanları var işte friends, city, group gibi. user.kullanıcı filan diyerek direk bütün kullanıcıların listesine ulaşabileceğimiz yapı mı var? nedir?

user.kullanıcı da neyse o kullanıcılar friends olmalı.

Evet aynen dediğiniz tarzda bir yapısı var facebook'un
developers.facebook.com

pillbox'ın içinde asker var zaten düşman gelirse kendisi ateş ediyor ordan.

red alert'ı da bir ay kadar önce, şu bayram arasında bir özlem duyup kurup bitirmiştim campaignleri filan, bu ismi de hatırlıyorum da şimdi nasıl bişeydi o görev hatırlamıyorum.
allied'ların da iki tane süper gücü var. biri 4-5 tankı istediğin yere ışınlayabiliyorsun mesela. chronosphere'di herhalde onunla. ama insan ışınlamaya çalışma ölüyolar. diğeri de weather storm'du herhalde öyle bi yere böyle zarar vermek için nükleer füze gibi ama o kadar etkili değil. bu süper güçlerin çıkması için battle lab yapman lazım önce.

hmm ateş ediyolar mı, hiçbi işe yaramıyolarmış gibime geldi. iyi bari.

biliyorum ya battle lab olayını, o kadar kavradım. chronosphere çok osuruktan bişi diil mi? silah denmez ona. koyuyosun transport ediyo. weather storm çıkmadı ama, ki acaba ondan mıdır diye 2 battle lab birden kurduğum oldu sdlkfjsklfjlk.

sovyetlerin o fıtıfıtı insanların içine giren tankların içine giren örümceklerini hatırlarsın ama, onları kolay yoldan sikertmek için bişi yok mu elimizde? mağduruz.

evet o pillbox etkisiz ben hiç yapmazdım. weather storm çıkmamasının nedeni de campaign olmasındandır herhalde. chrono geçiyormuş zaten görevin isminde. gerçi storm da geçiyor da :) yani herhalde ışınlanarak bişeyler yapmanı bekliyor herhalde.

örümcekler gerçekten çok fena, sinir bozucu. onları en iyi yok eden ışın atan silahlar. yani prism tank ya da prism tower onu tek vuruşta yok ediyor. ama çok hızlı oldukları için bir anda bi tankın içine giriyorlar fark edemiyosun. bi tane tank feda oluyo genelde. bi tankın içine girdiğini fark ettiğinde ayır o tankı bu ışın atan şeylerin çıktığı anda vurabileceği bi yere çok yakına değil çok uzağa da değil:) öyle olur anca. adamlara girmeye başladı mı daha fena oluyo ama bi anda hepsini yok edebiliyor. karmaşanın içinde tanklarla filan gelirlerse sakat. yine o tankları, diğer tankları umursamadan direk o örümceklere yönlendir. ama öyle olmuyor genelde bilgisayar öyle şeyler yapmıyor.

bi de bi tane campaign hatırlıyorum da öyle chrosphere'la 3-5 prism tank ışınlayıp admların 3 tane nükleer füze şeyi vardı onları tek tek yok ediyordun. böyle deniz kenarı filan bi yerdi, o kadar yoğun da bi saldırı olmuyodu sanki.

abi bi "ifv" nin içine "engineer" koy, bu arkadaş herhangi bir tanka giren fıtı fıtı örümcekleri etkisiz hale getiriyor. yani tankın canı azalmıyor. zaten normal tamir etme özelliği de var. o kadar da şahane olmuyorlar o örümcekler hal böyle olunca.

@tepedeki

o hatırladığın mission 10.

@elenar

denicem.

@elenar:
oha yıllardır ra2 oynarım, gerçi son yıllarda çok oynamadım da neyse. engineerlı ifv'lerin onları hallettiğini yeni öğrendim valla.
gerçi bilgisayara karşı oyun çok kolay, bende görev yapmama hastalığı var direk skirmish giriyorum. birkaç prism ve üzerine 30-40 rocketeer ya da önce elektrik santraline spy sokup sonra rocketeerlarla direk üsse dalıyorsun bitiyor oyun. tek mesele biraz hızlı kurulabilmek. çok kişiye (bilgisayara) karşı oynarken en rahat abd ile savunma yapılıyor her ne kadar fransa grand cannonlarla dağıtır gibi dursa da.

@sanal uyku

hocam gözünü seviym çok kolay falan deyip psikolojimi bozma. öyle dalıyosun da hayvan gibi rhino tank'ler de armut toplamıyolar, sen iki bi şey atana kadar kan getiriyolar. lütfen yani. örümcekler yeter sdlkfjsdklfjk.

------------------------

saat 4 ve ben tekrar deneyeceğim... bu sefer önce weather storm ile nükleer füzeleri etkisiz hale getiricem sovyetlerin. o sikertiyo çünkü. ifv'lere de basıcam engineer'ı. gerçi nası hallediyolar örümcekleri anlamadım ama görücem. üssü de prism tower'larla korucam. alternatif fikri olan varsa yazsın çünkü muhtemelen yine geçemicem sdlfkjsdlkfjk.

(sabah ekşi duyuru'yu gezerken bu duyuruyu okuyup bu saatte uyumak yerine ra oynadığımı görünce red alert verecek red g için oynuyorum bu sefer! sdlkfjdslksdlkfjdsk.)

bi de bi şey daha sorucam, bizim chrono miner niye sovyetlerinki gibi ateş etmiyo? var mı onun da bi yolu?

cevaplayan herkese teşekkürler.

valla merak ettim açtım save'lere baktım. orda öncelikle o süper silahlarını yok etmeye baksan iyi olur evet. onu da yine ben ışınlanmayla prism tank'lar göndererek yapmıştım. onlar binaları iyi yıkıyorlar. ama hızlı olman lazım çünkü ordaki apocalypse'ler filan ışınlandığın anda saldırıyorlar prism tanklar da çok güçsüz hemen ölüyolar. orda kare ufak bi alanda yer alıyosun. oranın korumasını ben aşağıdaki köşeye duvarların arkasına prism tank yığarak yapmıştım. onlar gayet iyi koruyo ama onları yapıncaya kadar zor olmuştu baya. burda savunma yapıp adam öldüren tanklar rütbe kazanacak onları gönderirsen ışınlanmayla daha rahat olur.

bir de iron curtain diye bişey yapıyorlar. onu da haritaya arada sırada bakarsan iron curtain'ın süresinin dolmasına az kalınca bir yerde iki üç alet toplanıyo senin yakınlarında. onları önceden fark edip yok edersen bişey olmaz.

o füzeyi de genelde para toplanan yere ya da war factory'e atıyorlar bunları birbirinden ayrı ve diğerlerinden uzak yerlere koyabilirsen iyi olur. gerçi orası dar da. chrono miner da para toplayan aletler herhalde onlar ateş edemiyor hiçbir şekilde.

ayrıca ben bu bölümde örümceklerden hiç çekmemiştim hatırladğım kadarıyla ama nükleer füze baya zorlamıştı yok edene kadar.

ayrıca weather storm yapıp bi tane nükleer füzenin üstüne yaparsan büyük ihtimalle orası yıkılmayacaktır. hatırladığım kadarıyla o kadar güçlü değil. ve sen yeni bi tane gönderene kadar da onu tamir ederler zaten.

son bir şey daha söyliyim orda küçük binalar var böyle bişey dönüyo yanında. ona engineer sokarsan para kazanıyosun. gerçi onları da yıkıyolar bi süre sonra adamlar gelip.

nükleer füze filoyu yapana kadar epey sikti ama 20lik bi prism tank ordusuyla (eet sdflkjsdflkjlk) yavaş yavaş ilerledim. tankları biriktirmek için nükleer füze atılırken alan dışına çıkardım birliklerimi ve tanklarımı, iyi oldu. sadece yapı zaiyatı oluyo, toplaması daha kolay. savunmasız kalmıyosun en azından. dediğin gibi alan dar, çok geniş kurulamıyosun. hatta prism tower'lara yüklenince power plant'lerden yer kalmıyo. prism tank'lerin menzili süper olduğu için tesla coil'den bi tek onlar tereyeağdan kıl çeker gibi kurtulabiliyolar. bikaç kayıpla iki dakkada uçurdum nükleeri. sonra base'ime çekildim. peşimden gelenleri de g.i.'larım ve prism tower'larım bi güzel hoplattı. anladım ki mesele ne elit birlik ne de iron curtain; nükleer sikertiyo. onu yok etmek farz. bu arada elenar'ı öpüyorum göz kapaklarından, engineer attığın zaman ifv'lerin içine, araçları tamir ediyolar fıtı fıtı süper oluyor. 5 tane de onlardan yaptım, sefere onlarla çıktım durdukça tamir ettirdim. içine g.i. attırınca da hafif top oluyor. base'imi prism tower'lara ve g.i.'lara emanet ettim. iron curtain çok can yaktı tabii, spy satellite kullandığım halde onu çok geç gördüm o kötü oldu. acemiliğime veriyorum artık. sonra yardırdım uçurdum. örümceklerden de g.i.'lardan şerit yaparak kurtuldum. tankların önüne iki sıra g.i. çekince yaklaşmalarına fırsat bile olmuyor.

apocalypse'lerin tipi hoşuma gitmedi, dördü birden koyar bana dedim ve weather storm ile uzaktan yok ettim. 4 sefer weather storm yapmam gerekti acayip baydı. gerçi gidip onlara da dalabilirdim ama, sovyet war factory'sine spy sokmayı çok geç akıl ettim. akın akın rhino'lar gelirken diğerleriyle kapışman zor oluyor haliyle sldkfjsdklfk. sonuç itibariyle elit birliklerden sadece binanın etrafındaki toplar kaldı, allah ne verdiyse gidecektim fakat son weather storm'umu kazayla binanın üstüne getirdim ve binayı yıktığım için mission failed :( ve oyun içinde save etmek 1 kere bile ama 1 kere bile aklıma gelmedi sdlfkjsdlfjk. aklımı sikeyim. neyse, artık yapabileceğimi biliyorum, yarın bi el daha atıp ağızlarına sıçabilirim. resmen komünizm düşmanı oldum skfjslkfk. abi bariz 10 kat kuvvetli yapmışlar sovyetleri, hayvan gibi silahları var heriflerin ya. tiksindim adilerden. adamların chrono miner'ları bile en ağır silahlıları yemin ederim. prism tank'ler bile bi sovyet miner'ı yok edicem derken heder oluyor. soviet campaign oynasaydım chrono miner'lar ile çıkardım sefere. nükleer füze de çok acımasız. çok ezik hissediyorum :(

kalleş komünizme karşı verdiğim mücadelede yanımda olan herkese teşekkür ediyorum tekrar.

pillboxların içinde zaten uzun menzilde ateş eden bir asker var. eğer rus'lar sürekli piyade gönderiyolarsa onlardan üssün etrafına dizmen gerekiyor. örümcekler için de en etkili çözüm pillbox, çünkü ucuz ve içine örümcek girmiyor. yani piyade ve örümcek dışında bir işe yaramazlar.

eğer bulunduğun bölümde sürekli örümcek ve adam geliyosa bir prism yap, etrafını duvarla çevir, ne örümcek girer ne asker, prism de uzakdan uzaktan yakar hepsini.

bak etrafına duvar yapmak aklıma gelmemişti, böyle böyle pişcez demek.

senin chrono minerlarının avantajı bir saldırı olduğunda rafineriye ışınlanarak kurtulması ama gerizekalı kendisi akıl edemiyor bunu illa sen geri çağıracaksın rafineriye. ha bir de sovyetlerini war minerları rütbe alınca silahı filan da güçleniyodu. baktın ibneler güçlenmeye başladı hava saldırısıyla al aşağı dürzüleri.

ayrıca ben alliedlar ile oynarken genelde prism tanklara abanırdım. 15-20 tane yapabilirsen karşısında pek duramıyolar. fkat hava saldırılarına karşı gözüne ışık tutulmuş bıldırcın gibi kaldıklarından hava saldırısı olan ünitelerle desteklenmesi gerekiyor.

evet o binayı yıkınca mission failed oluyor bana da olmuştu ama ben savelemiştim. sonradan da aklıma gelmişti ama artık çok geçti, saveler herhalde diye düşünmüştüm.

oha bunu yollayana kadar logout olmuş:

herkes o kadar yazmış şu oyunda o kadar rocketeer basan bir ben miyim ya.
20 prism tank, tepesine de 40-50 rocketeer tamamdır.

@radioheadbanger:
yeni başladığın için ve görevler genelde şu dakikada şu kadar asker gönder şeklinde kodlandığı için belki biraz daha zorluyor olabilir bilmiyorum ama skirmish açıp biraz üzerinde durduğundan oyunun aslında başlarda düzgün kurulduktan sonra çok monoton olduğunu farkedeceksin.
rakip allied ise yaptığı en büyük saldırı 2 prism tank ve yanına birkaç tank, ya da 1 prism 1 mirage tank yanına da birkaç tank şeklinde oluyor. havadan ise 5 rocketeer ya da 4 uçak yolluyor.
soviet ise 5-6 tank ya da 4 apocalypse yolluyor. havadan ise 3 kirov yolluyor.
oyunun başlarıysa apocalypseler zorlayabiliyor hem güçlü oldukları hem de zırhları çok iyi olduğu için fakat ilerlerde prism tanklar ve "GI"lar çok zorlanmadan alabiliyor. kirov da yine benzer şekilde, erken gelirse kötü olabilir ama sonradan rocketeerlarla daha sahanın yarısındayken alabiliyorsun.

bu arada "GI"lara önemsiz asker muamelesi yapma. oyunun başlarında sadece onlarla savunmak gerekiyor, "abd" olduysan bütün savunmayı birkaç prism tank ve GI'lar üzerine oturtabiliyorsun.
sovietlerin askerlerine ise aldanma, GI'ların 10'da 1'i bile etmez.
bunlar dışında chrono legionnairelarla haritadaki kutuları toplamaya bak, yine bu adamlardan 3-4 tane tepeye yerleştirdiğinde apocalypseleri de çok rahat bir şekilde durdurabilirsin.

bu arada belki farketmemişsindir bilmiyorum allied ore minerlar sovietlerin yarısı kadar para toplayabiliyor. seninkilere böcek girerse direk bir ore rafinery'ye ışınlat, böcek orada kalıyor, tepesinde de rocketeer falan varsa alıyor rahatça.

bunlar bilgisayara karşı skirmish yaptığında, süpersilahlar kapalıyken geçerli tabi. insana karşı denemeye kalkmayın saniyesinde yok olur. :)

oha okudum falanda $öyle güzel bi RA2 zirvesi istiyo lan galiba.

yha tmm hersey guzelde ben bu oynda o bölüme gelıyorum her yerı yıkıyorm ama faildet dıyo her yerı ele gecırıyorum yıkmadan yıne bıtmıyor neden ne yapmamız gerekıyo burayı bıtrmek ıcın..lütfen cvp_??

yani komşunda varsa ve onda da kuruluysa orjinalliği bişey ifade etmiyo korsan oluyo yani bi yerde. bu fark edildiyse sorun çıkarıyor olabilir.

hem komşunun hem orjinal nasıl oluyor ya? zaten 1 kişinin üzerine lisans alınmıyor mu?

yanar dönerli orjinal cd'sinden yüklememize rağmen serial numarası korsandı. sanırım o sorun çıkartıyor. arayalım bari bi, yine de teşekkürler.

seri numarasi korsan ve microsoft'u mu arayacaksiniz?
ben mi yanlis anladim yoksa?

o yaziyi yok etmek için -ancak yarin- sana bir dosya gönderebilirim.
tabiki istersen. mesaj atman yeterli.

valla olayı ben de çözemedim. elinizde bir tane orjinal cd varsa ve bunu 2 kişi kullanmaya çalışıyorsa zaten yasal değil ki bu. arasanız da bir faydası olmaz.

(bkz: keyfinder)

akustik versiyonun linkini bilmiyorum da, bonzo konusunda bir şey diyeyim. bonzo öldükten hemen sonra grubu dağıttılar. demek ki o konser verildiği dönem yaşıyor olmalı.

Limewire'den indirdiğim mp3'de Led Zeppelin değil, Robert Plant yazıyordu artist bölümünde; ben de bu yüzden sordum, acaba bonzo değilmiydi orada davulu çalan.

robert plant kendi solo projelerinde kashmir'e birkaç defa yer vermişti. o zaman bonzo hakkı rahmetine kavuşmuş oluyor haliyle.

yalnız bu şarkı bende olması lazım. araştırayım bir, bulursam rapid'e atarım. olmadı sen de bulabilirsin. konserde jimmy page de var. şu konser o:

en.wikipedia.org

özellikle robert plant'in doğu kültürüne ilgisi büyük. kashmir de onun etkisiyle yapılmış bi şarkı. bildiğim kadarıyla konserlerde böyle doğu enstrümanlarına, kültürüne filan yer vermeleri sonraları oluyor. yani robert plant ve jimmy page'in beraber konser verdiği ve grubun aslında dağılmış olduğu yani bonzo'nun yaşamadığı zamana aittir bence o kayıt. ayrıca ben de isterim şarkının o kaydı varsa hatta o tarz bi albüm linki varsa.

aslında bende de vardı sanki o şarkı. şimdi düşündüm de.

baktım da yokmuş, ama sex pistols'tan bi kashmir çıktı :)

tunuslularla çalmışlardı onu sanırım, bende olması lazım bi bakayım duruyo mu yerinde.

(edid: durmuyo tabi ki.)

bir yann tiersen şarkısı olması muhtemel. amelie müziklerinden biri.

teşekkür ederim ama o tarz değil...daha coşkulu bir müzik ve sanırım gitar ve yan flüt ile çalınıyor...bahar melodisi gibi

anlattıklarından sonra aklıma vangelis şarkıları geldi.

blackmore's night olabilir belki??

klasik tarz değil...çok eski de değil...baharı hatırlatan sözsüz fon müziği...
bu arada amelie müzikleri de çok güzelmiş keşfetmem iyi oldu...

camel - rhayader olabilir mi?

dead can dance - saltarello?

song of ocarina da olabilir.

de.youtube.com ??

sağolun bulduklarınız için amma değil...
yok anam ben bunu bulamadan ölcem heral...
bir de en başta hafif hareketli demişim oysa hafif ama hareketli olacaktı...arzederim

parçanın doğru ismi bir görüş kabininde herhalde. bende yok ama bu şarkının bulunduğu albümü indirebileceğin bi link verebilirim.

(bkz: beetlejuice)

(bkz: beter böcek)

sanki başka bir filmdi??

iki arkadaşın yazdığı film aynı. onlar "istediğini buldu mu acaba?" diye meraklanmasın diye tikleri koydum. ama inceleyemedim daha. filmin görüntülerine bakmam lazım ama fırsatım yok şu an...


edit: teşekkürler arkadaşlar film bu..

yani böle sakin dingin bi tane örnek www.youtube.com vb. ism verebilir misiniz yada parça adı.......

(bkz: alex fox)
(bkz: al di meola)
(bkz: the rite of strings )

(bkz: john mclaughlin)

jose feliciano şarkılarına da bir bak derim.

Paco De Lucia, Andres Segovia, Armik, Jesse Cook, Ahmet Kanneci.

istediğin gibi sadece gitar eşliğinde diyemem ama 1.45'ten sonra flamenko gibi oluyor :)
umarım beğenirsin.

Calexico _ Alone Again Or

link açılmıyor

aradım taradım linki buldum. maksat halka hizmet olsun. vatandaşın işi kolaylaşsın.

www.kanal1.com.tr

parçanın ismini bilmiyorum.

bir de sözlükten falan link kopyalarken seçip "kopyala" derseniz böyle kısaltılmış halini kopyalarsınız. linke sağ tıklayıp "kısayolu kopyala" diyerek kopyalamanız gerekiyor.

Adı lane moje kimin söylediğini bilmiyorum ama 2004 te galiba sırbistan ın eurovision şarkısıydı.herneyse "lane moje" yazarsan heryerde cıkar zaten.

sağol kibritsuyu kardeş link için acemilik işte.. iki güne anca cevap gelir diye düşünmüştüm sanırım muradıma erecem gibi...ha gayret...

"Željko Joksimović - lane moje" imiş tam olarak.

doğrudan soruya yanıt omlamakla birlikte, benzeri sorunları da çözebilmesi bakımıdan:
wildbits.com müzik tanılayıcı. Ayrıca "Tunatic is freeware." (beleş)

Icindekiler bolumunde yer almasini istediginiz basliklari secerek, yazi tipini baslik olarak ayarlayiniz. Tum secimlerini yaptiktan sonra icindekiler bolumunun yer alacagi sayfaya giderek Insert - Index of tables secenegini kullanabilirsiniz.

yazı tipi başlık olarak nasıl seçiliyor? ayrıca eklenin altında index tablosu gibi bi seçenek yok.
office2003 bu arada.

önce her bir başlığı tek tek seçerek "biçim-stiller ve biçimlendirme" yi seçin. başlık biri tıklayın. bu başlığın formatını da seçtiğiniz yerde sağda bir ok çıkar, oraya tıklayarak değiştirebilirsiniz.
hepsi tamamlandıktan sonra listeyi oluşturacağınız yere gidip "ekle-başvuru-dizin ve tablolar-içindekiler listesi"ni tıklayarak yaratabilirsiniz. bu office 2003 versiyonu.
umarım yardımcı olmuştur.

ben de buna bağlı olarak bi soru sorayım; bu içindekiler sayfasındaki başlıkları link haline getirebilir miyiz? yani başlığın ismini tıklıyım direk onun olduğu yere gitsin filan.

onlar zaten link halinde geliyor kendiliğinden, ekstra bir şey yapmaya gerek yok, tıklıyosun, gidiyosun :)
dipnot: başlıklarda herhangi bir değişiklik olursa da içindekiler sayfasında bir yerde sağ tuşa tıklayıp update deyince listeyi yenileyebilirsiniz.

şöyle bir grup var, bildiğin balkan müziği yapıyorlar. ara ara dinleyince iyi oluyor.

(bkz: taraf de haidouks)

dinlediğim 30'a yakın roman grubundan en çok sevdiklerim Boban Markovic Orkestar isimli gruptur. hüsnü'nün albümündeki birçok parçayı da çok iyi yorumlamışlardır. çığ, sina nari gibi.

bu arada boban markovic sırp'tır.

balkanadolu.blogspot.com

burdan da bahsedilen gruplara ulaşabilirsiniz. ben de dikanda isimli grubu tavsiye ederim. romanyalı değiller sanırım ama müzikal çizgilerinden memnun kalırsınız.

Fanfare Ciocărlia öneririm.
www.myspace.com
www.last.fm

(bkz: akcent)

yazın romanya'daydım bir süreliğine.

partilerde geleneksel çalmadıklarından onları bilemiyorum da pop müzik olarak o-zone diye bir grup dinlediyordu. rock tarzında da zdob si zdub diye bir grup çokça çalınıyordu ama onlar romen olmayabilir emin değilim.

Gadjo Dilo'yu izleyin derim.

print screen yapsanız?

yazıcı yok ??

ben klavyenizdeki print screen (PrtSc) tuşundan bahsediyorum.

şimdi o resim ekrandayken print screen tuşuna basın. sonra paint açıp ctrl+v (yapıştır) yapın. kenarlarını düzeltin filan, olsun bitsin.

denedim ama işe yaramıyor.tşkler

benim de aklıma printscreen & paint yoluyla yapmak geldi okuyunca. işe yaramıyordan kastın nedir anlamadım. yukarda anlatıldığı gibi yapınca olur. printscreen tuşu genelde okların üstündeki home, end vs. gibi tuşların üstünde bulunur, bulmadaysanız. ona basınca hiçbir tepki gelmez bilgisayardan. paint'i bulamadıysanız o da başlat-programlar-donatılar-paint şeklinde ulaşılabilir. orda mouse'a sağ tıklyıp yapıştıracaksınız yandaki şeylerle biraz oynarsanız nasıl düzenleyebileeğinizi de bulabilirsiniz sanırım.

ya da burda linki gönder yapıyım filan demiş ben gönderene kadar o da olabilir tabi.

printscreen ile kaydetmek mümkün olsa bile sonradan bastırırsanız yeterince kaliteli olmuyor. hem saklamak hem bastırmak için en güzeli pdf yapmak. cutepdf gibi bir program kurun. daha sonra wordle'de print seçeneğini tıklayıp pdf writer seçmeniz yeterli.

kontrol merkezi -> ayarlar -> kendi sildiğim entry'leri çöpe atmadan komple sil

kontrol merkezi - ayarlar - ilk seçeneğin kutucuğundaki i$areti kaldıracaksınız.

bilmem anlatabildim mi?

değerli mâveraünnehirliler,

entri değil, suserlerden aldığım mesajları kast ediom. çöp onları çöpü değil anladığım kadarıyla...

normal mesajı elinle silmekten bahsediyorsan onlar zaten bi yere gitmiyor tamamen yok oluyor. yani yok öyle bi ayar bildiğim kadarıyla.

çöpte sadece entry'ler yer alıyor.

başkalarından sana gelen mesajlar bir süre sonra tamamen siliniyor arşivlemezsen. eğer sen kendi mesajlarının kopyasının mesaj kutunda kalmasını istiyorsan;

kontrol merkezi > ayarlar > yolladığım mesajın kopyasını mesaj kutuma kaydetme

(bunun tikinin seçili olmaması lazım).

(bkz: sozluge tema yaparken dikkat edilecek hususlar)
(bkz: sozluk temasi malzemeleri)

normal bir yazar tema yapapilir mi?

tabi, yapmaması için bi neden yok.

hicbir $ey bilmeden manyak temalar olu$turamazsin. olu$tursan bile her browser'da duzgun gorunmesini saglayamazsin (cok yuksek ihtimalle)
css bilgisi $arttir.

edit: ben topstyle falan kullanmiyorum mesela. notepad/notepad plus plus ile yaziyorum.

css bilgisi olmadan hiçbir temayı yapamazsın. css öğrenmekte çok zor değil. hele html biliyorsanız acaip kolay.

bir insanın komik olmadığını söylemek ya da yaratıcı olmadığını belirtmek neden gg olsun?

soruya cevap değil de death walking terror'le ilgiliyse, yani onun açtığı başlığın altına bişeyler yazacaksanız yazmayın bence, ilgilenmeyin şu adamla ya.

tepedeki psychedelic adam - yok yahu benim fi tarihindeki bi entrymle alakalı aklıma takıldı. zamanında fazla ironikti herhalde deyip geçmiştim gerçi.
co2s2 - başkasının ettiği hakaretlerin sözlüğe dalga geçme amaçlı yazılması götümüze girebilir mi? aslında soru.

olduğu gibi alınırsa girer. ama asıl hakaretin muhatabı üçüncü kişiler tarafından anlaşılamaz duruma sokularak yapılan alıntılar girmez.

a kişisi b kişisine "ibne" dedi.

b kişisinin başlığına (bkz: ibne) yazarsak
ibne başlığına (bkz: b kişisi) yazarsak
b kişisinin başlığına "a kişisine göre ibne olan kişi" falan yazarsak

götümüze girer.

eğer birisi birisine hakaret ettiyse ve bu kamu tarafından biliniyorsa, biz de çıkıp bunu sözlüğe yazarsak bir yerimize girmez. mesela cem yılmaz, recep ivedik için "böyle dangalakça şeyler yapmak hiç hoş değil" dedi. biz de bunu sözlüğe yazdık:

başlık: recep ivedik
entry: cem yılmaz tarafından dangalakça bulunmuş film

başlık: şahan gökbakar
entry: yaptığı işler, cem yılmaz tarafından dangalakça bulunan kişi

başlık: cem yılmaz
entry: şahan gökbakar'a dangalak diyen kişi

sonuncu bile neredeyse olur

işe yarayabilir gibi duruyor;

www.cs.nott.ac.uk

başka elinde not olan, söylemek istediği olan varsa çekinmeden söylesin üstteki tik'e kanmayarak :)

direk şu iki gruba bakmak lazım:

(bkz: the clash)
(bkz: sex pistols)

bunlar da bu grupların ilk aklıma gelen şarkıları tabi çok daha fazlası dinlenebilir.

(bkz: london calling)
(bkz: anarchy in the u.k.)

bir de post punk olayı vardır ki o daha iyidir bence. onun için şu gruplara bakabilirsin: joy division, the cure, echo and the bunnymen, siouxsie and the banshees

en.wikipedia.org

(bkz: ska-p )

Kitap olarak "Tek Akorlu Muciziler: Punk Rock'ın Anlamı ve Gücü-David Laing(altıkırkbeş yayınları)bir de;

(bkz: the ramones)
(bkz: the stooges)
(bkz: new york dolls)

başlangıç için fena değil:
www.punk77.co.uk

(bkz: sham 69), (bkz: cockney rejects) mutlaka dinle.

punk dediğimizde en önemli isimlerden birisi avril lavigne'dir.

şu kitabı da edin istersen. www.b-a-s.info

@co2s2

(bkz: şakaysa hiç komik değil, ciddiyse çok komik)

rock olarak:
kramp - püf püf
erkin koray - krallar ya da oryantal öğeli şarkılarından biri de ilginç olabilir.

türkülerden biri ege türküsü ya da zeybek olsun bir de hareketli bir iç anadolu, trakya da olur.
ekleme: cem karaca - kerkük zindanı ( budur!)

emre aydın, emel sayın, nilüfer, sezen aksu, teoaman, orhan gencebay iyi bi salata.

baba zula kesinlikle olmalı bence.

sabahat akkiraz, sezen aksu, sertab erener, bülent ersoy, zeki müren'den parçalar olabilir...

halk müziği: erkan oğur ve ismail hakkı demircioğlu'ndan karşıda görünen ne güzel yayla ve ey zahit şaraba eyle ihtiram.

şükriye tutkun'dan arda boyları ve uyan sunam uyan

mavi sakal, yavuz çetin önerebilirsin mesela rock ve blues örneği olarak.

turkce degil fakat dolapdere big gang diyecegim. dinlettiklerim seviyor smoke on the waterla gobek atmaya basliyorlar, komik.
athenanin ilk donem calismalari, skalonga miydi o iyi olabilir boyle muzik yapan elemanlar var diyerek.

sanırm erkan oğur'un şöyle bir sözü vardı

"eğer bir gün biri size bu türk halk müziği nasıl birşey diye sorarsa, ona zeynep'i dinletin"

o yüzden tek geçerim

Replikas

sezen aksu dinletmeyin nolur.

valla çok uzun geldi okumadım ama başta cinayet'i tanımladığn için sonrasında istediğini yazabilirsin gibi geliyor bana. göte girme filan olmadıkça bi sorun olmaz bence.

legal olmadığını düşünmenin sebebi nedir?

cinayet romanını birinci şahıstan yazanların kitapları nasıl ki toplanmıyorsa bu entrynin de illegal olmaması gerekir. ortada öldürecek kimse yok, motif yok?

www.youtube.com
mp3 alarak çevirebilirsin belli programlarla.
jazz versiyon olmuş bu. madem ilgileniyorsun bi de bunu dinle. tabi daha önce dinlemediysen.

www.youtube.com

sağol linkler için. fazıl say'ı beğendim diğeri de iyi ama ben o adamın tipinden ve isminde pek hoşlanmıyorum :) ama böyle şeyler yapmamak lazım tabi.

ayrıca elinde hazırda olan varsa yine de bi rapid'e filan upload ederse sevinirim. biliyorum ordan ses kaydedilebilir de zor geldi şu anda. yine de elinizde yoksa öyle kaydetmeye filan uğraşmayın. ben bi süre beklerim gelmezse ordan alırım artık.

link yazamıyorum yasak sanırım. nihayetinde mp3.

şöyle anlatmaya çalışıyım;
başta p1 ve p2'ye s1 ve s2 stringlerinin başlangıcındaki karakterleri tutan pointerların değerlerini atıyor. ilk while'da bu pointer'ın değerini birer birer artırarak string'in sonuna kadar gidiyor. yani mesela string 5 karakterden oluşuyorsa başta s1'e eşit olan p1'in değeri 5 artıyor. ikincisi de aynı şekilde mesela oraya da 4 karakterlik bi string geldiğini düşünelim p2'nin değeri 4 artacak yani p2-s2 = 4 oluyor. ilkinden p1-s1 = 5 geliyor. (p1-s1 < p2-s2) kontrolunu tapınca (5<4) false döndürür. c'de true - false diye bişey olmadığı için 0 döndürür yani. böyle.

s1 ve s2 de burda string'i bütün halinde tutan bişey değil ilk char'ını tutan pointer. *p1'in 0 olması dedğin de her string'in sonunda yer alan ('\0') string'in bittiğini gösteren karakterdir.

sayarken en son null'ı gorüp while(0) olunca o while'dan çıkıyor, öyle mi? bu durumda 5 karakterli string'te ilk karakter hariç ve null dahil 5 tane mi saymış oluyor?

son olarak: neden return (p1<p2) değil? sonuçta bunun true olup da p1-s1 < p2-s2'nin false olduğu bir durum var mı?

ilk karakterden başlayarak null karakterini görünceye kadar ilerliyor. yani 5 karakterli bir string'de 5 defa döner. null'u gördüğü anda döngü biter. yani while(0) değil de mesela (*p1 != '\0')'le aynı şeymiş gibi düşünebilirsin. böyle yazınca da olması lazım yanılmıyorsam.

(p1 < p2) olmamasının nedeni bu pointerlarla memory'de gösterilen bölgelerin farklı olabilecek olmasından. yani böyle olmaz da mesela en baştaki s1 pointer'ı için 0 numaralı adres ayrıldı. s2 için de 100 ayrıldı. sonra bunun üstünden p1, p2 hesaplandığında; ilk string'in uzunluğu 100 diye düşünelim p1 100 olur. 2. string de 1 uzunluğunda olsun. p2 de 101 olur. p1 < p2 kontrolu yaptığında bu eşitsizliği sağlar ama aslında p1 p2'den çok daha büyük. yani ayrılan adreslerin nerden ayrılacağı belli olmadğı için p1-s1 filan kullanılmış ki bu zaten direk uzunluğu hesaplıyor her karakter 1 byte yer kapladığı için genelde.

çok sağol üstad, tam da beklediğim cevaptı bu. teşekkür!

tepedeki psychedelic adam güzel şekilde açıklamış, ama pointer üzerinden aritmetik yapmak anlaşılbilirliği biraz azalttığı için çok tercih edilmez. yine de mikrooptimizasyon adına iyidir güzeldir.

Sonuçta stringlerin \0 ile sonlandırıldığına göre strlen() standart fonksiyonu uzunluklarını bulup direk karşılaştırabilirsin. Pointerlar üzerinde takla atmaktan daha anlaşılır ve managable bir kodun olur.

Kolay gelsin.

çok güzel şeylere benzer...

Yapabilirsen gayet güzel olabilir aslında. Piyasa analisti vs. olarak iş de bulabilirsin; ama Türkiye koşulları göz önüne alındığında biraz zorlanırsın gibi geliyor. Üstelik felsefeden mezun olup ekonomi yüksek lisansına girebilmen de mümkün olmayabilir. Bence ekonomi okuyup üzerine felsefe masteri yapman sana daha çok fayda sağlar..

felsefe üzerine ekonomi çok kasar. birbirinden çok bağımsız şeyler sonuçta. ama ekonomi lisansı üzerine felsefe ok meursaultsun dediği gibi. felsefede kendini arıcılık okusan da geliştirebilirsin sonuçta.

Bence önce girmeyi planladığınız okulların master programlarına bakın bakalım felsefe mezunları başvurabiliyor mu? Ayrıca felsefe mezunu birisi sanırım matematikle haşır neşir bir master yaparken zorlanacaktır...

ben de bu başlıkta şöyle bişey sormak istiyorum ki: bilgisayar mühendisliği bitirilip felsefe masterı yapmak gibi bi imkan var mı? varsa yapmanın bi faydası olur mu, yoksa sadece zevk için yapılmış gibi mi olur? bana pek bi faydası olmazmış gibi geliyor. bi de master yapabilmek için 2.5 ortalama olması lazım gibi bişey var mı? soruyu biraz gasp etmiş gibi oldum ama, pardon.

@tepedeki psychedelic adam: ahmet inam elekt. muhendisligi mezunu filozof. 2.5 ve uzerini cogu okul ister. bi de gercekten istiycen ki beseri mezunu ogrencilerin arasindan siyrilabilesin disiplin disi bi ogrenci olarak. bu durumda ortalamani ve ales'ini de elinden geldigince yuksek tutmanda fayda var.

@noliy: lisans donemi insana nosyon da kazandirdigi icin olmak istediginiz seyi olabildigince erken olmaya calisin derim. felsefe sizin icin arada ugranacak bir ilgi alaniysa 4 senenizi felsefe okuycam diye harcamayin, tirt bi bolum de diildir zaten felsefe (gozlemledigim kadariyla), okumalari falan cok boldur, kastirma kabiliyeti vardir.

hakikaten çok çakma olur. (istihza yok)

ille de bu olasılığı zorlayacaksanız lisansınızın üzerine felsefe yük.lisansı yapmanız daha iyi bir fikir. İşin aslı küçük olasılıkla çok iyi bir sonuç bile çıkabilir entelektüel anlamda.

ama bunu para kazanır bir kaynağa dönüştürmek yalçın bir kayadır mütevazi görüşüm.

şu tür bir şeyler olur herhalde, bıyır:

en güzel duygularla yuvamızı kurmuştuk
en tatlı hayallerle karı koca olmuştuk
birimiz peri kızı birimiz padişahtık
bir masal dünyasında ne güzel yaşamıştık
büyü bozuldu birden hatıralar ağladı
mazi kalan günlerden bizde sevgi kalmadı

evimiz kuzu gibi gönlümüz bir saraydı
ne olurdu ah tanrım aşkımız yaşasaydı
birimiz peri kızı birimiz padişahtık
bir masal dünyasında ne güzel yaşamıştık
büyü bozuldu birden hatıralar ağladı
mazi kalan günlerden bizde sevgi kalmadı


ha afedersin sen yabancı dil demişsin. ben orayı anlayamamışsım (özellikle -s-) tam olarak. yapabilirsen tadından yenmez bir hadise gerçekleştirirsin. yapanlar yok mu vardır. bir de sen olursun ki sonraki nesillere hep senden örnek veririz.

@crown; baktım başvuru koşulları ve yönetmeliğe. eğer farklı bir alandan giriliyorsa master programına bilimsel hazırlık yılı denilen bir olay var.zaten ilginç bir şekilde 1.yıl yoğun matematik diğer yıllarda da mantık dersleri var.
@meursaults;zorlanma olayının haricinde ben de iş alanı olarak öyle ihtimalleri düşünmüştüm.benim için çalışılabilecek eğlenceli ve fikir gerektiren meslekler verdiğin örnekler.
@fempusay;hacı şiiri okuduktan sonra olayın hayallerde güzel gelen fakat realitede sıfırlanan güzelliğini bir daha vurguladın ama napalım. ben şuanda üniversitede okuyorum zaten hem de mezun olsan çok sağlam para kazanabileceğin bölümlerden. ama bir öğreti yok burada bilineni al uygula mezun ol git orda da uygula.olayı buna çevirmiş piyasa.akademik kariyer desen bu ünide(mimar sinan)hiç olmaz. herkes ayrı hırslı en kıdemli hoca bile boş anında sevmediği araştırma gör. ayağını kaydırıyor. okuyacaksak zevkli bişeyler okuyalım biraz görüş katsın biraz da düşündürsün.başka bir isteğim yok açıkçası.bir türlü çalışmak gerekir diye o ekonomi masterı da yoksa çok da fifi. okumam bile yani paşa gibi otururum kalırım ünimde arş.grv. olarak geyik yapar dururum.

--->noliy
hocayım ben hoca. ayrıca o şihir değil kibariye ablamın bir parçasının sözleridir. ha sen dersin ki o şihir değil midir? işte felsefe de zaten tam burada başlamaktadır.
ankara'da kitaplarını satan bir insanımız ile tanışmıştım: yunanistan memleketinde kendisi felsefe doktorarsı yapıyormuş! dedim ki, hacım, felsefe doktorası yapsan ne yazar! kitaplarını satıyorsun ulan! (tabi içimden)
felsefe illa mektepte öğrenilmez yani anlıyacağın. ben yönetim felsefesi okumuştum doktorada. hoca bir bayıltıyordu görsen. ondan sonra azmettim okudum bayağı felan. baktım iş sen de. hani diyor ya: "hararet nardadır sacda değildir, marifet baştadır tacda değildir; her ne arar isen kendinde ara, kudüs'te, mekke'de hac'da değildir!" olay budur hafız. başka bir şey bilmem ben!

@fempusay
güç içinde diyosun. o da güzel tabi:))

hoş olabilir sanki. normalde ankara dayım ama malum önümüz sömestr. oynamaya oynamaya iyice pas tuttuk zaten. biz ankara için düşündük. sonra kapalı spor salonu bulmak zor geldi. kapalı spor salonu filan önerin varsa boş olan süper olur.

açıkçası kapalı spor salonu konusunu düşünmemiştim. şimdilik bu konu ile ilgili bir önerim yok maalesef. ama bakılabilir tabi, olmadı açık sahada da oynanabilir diye düşünüyorum. belki katılmak isteyen başka arkadaşların da önerileri olabilir.

Halı Saha maçına gelmiyor kimse basket maçı çok zor.

çok da ümitsiz olmayalım bence. bir arkadaş daha var bana özel mesaj yoluyla ulaşan ve gelebileceğini söyleyen. bakalım ne olacak, bekleyelim görelim.

benim de çok oynayasım var basket, o zirveyi görünce benim de canım çekmişti, hatta limon'da da biri yazıştı izmir'de yapsak filan gibi sen miydin bilmiyorum. ama adam toplamak zor oluyor ve kapalı spor salonu olarak benim de aklıma bişey gelmedi. dışarda olunca da kış vakti soğukta futbol yine oynanıyor da basket daha bi zor oluyor. ama yine de böyle bişey oluşturulabilirse işim olmadığı sürece ben de gelmek isterim.

spor salonu olması halinde bir şeyler olacak gibi. lakin hiç bilmiyorum salonlar nasıl ayarlanır, nasıl edilir. bilgisi olan çıkar yardımcı olur belki. şimdilik böyle toplanalım ufaktan, bakalım belki buluruz bir şeyler.

ben de aynısını diyodum yahu, izmir'de de olsa arada bi iki koştursak. organizasyon işlerine girişicek vaktim yok ama zamanlama uyarsa maçlara falan mutlaka gelirim.

istanbul'dakini aylar yillardir yapip gelistirmis kisi olarak once "kolay gelsin" demek isterim.

jack kardes, is once sana dusuyor. her seyi kendin ayarlayip ondan sonra zirvesini acacaksin, basta katilim az olcak ama oturdukca duzene cogalacak her sey.
soguklarda malesef en buyuk derdin hem kapali saha ayarlamak hem de bunu ucretsiz (veya ucretsize yakin) bir sekilde ayarlaman olcak.

biz ilk zirveyi 4 kisiyle baslatmistik, sonra cig gibi buyumustu. ozellikle cekirdek kadro olusunca (hele bir de sansina, bu insanlar cok kafa insanlar ise ve disarda baska seylerde de gorusmek isteyecegin kisiler ise) degmesin kimse keyfine.

biz millet olarak (evet hepimiz dahiliz buna) hazirciyiz.. biseylerin altina elimizi atmayi pek sevmeyiz. umarim basarirsin, we love this game..

@la traviata

teşekkür ederim dostum. sanırım haklısın, iş başa düşüyor. spor salonu işini halletmek lazım lakin nasıl yaparız bilmiyorum. bakalım sorup soruşturacağız artık.

saha sorunumuzu çözdüğüm anda buraya katılabileceğini belirten ve belirtecek arkadaşlara da ulaşıp haber veririm. en azından bu kadar insanın gelmeye niyeti olduğunu görmüş olduk bu şekilde. biraz soruşturayım bakalım ne çıkacak. hepinize çok teşekkürler.

iki ay önce taşındım istanbuldan izmire. izmirde olduum dönem ben de çok söyledim ayarlamaya çalıştım ama fazla insan tanımadığım için olmadı. kapalı salon ayarlanabilirse katılan çok olur. hem duyurudan hem de sözlükten de iyi duyurulursa hele. iyi bir potansiyel var ama en büyük sorun kesinlikle kapalı salon ayarlayabilmek. daha önce private sözlük yazarı iken bir maç yapmıştık toplaşıp bostanlı'da, çok da keyifli olmuştu. ama salon işi nasıl ayarlanır diye sorarsanız, hiç bilemiyorum derim.

sözlükten mesaj atan ben idim. Arkasında duruyorum ve arada zevkle katılırım.

bunun ayarlanması zor gibi duruyor. yani kapalı salon bulmak. yoksa havalar ısınınca hiçbi yerde olmazsa bostanlı sahilde yapılabilir güzel güzel.

Bir müddet araştıracağım ben salon işini. ayarlayabilirsem ne ala. olmadı hava durumu takibi ile açık sahada yapabiliriz. bahar aylarından sonra zaten açık saha sorun olmaz diye düşünüyorum. ben araştıracağım arkadaşlar. sizlerde de bir gelişme olursa haberleşelim diyorum.

aklıma gelen bir iki salon var. gidip konuşmam gerekiyor. bakalım haberleri ileteceğim sizlere.

ben yazmaktan çok okumaktan bahsetmiştim aslında. ekşi sözlükte bir şey yazdığında sürekli tersini söylemeye, laf sokmaya çalışan bir ton insan pusuda bekliyor. duyuruya ise yazdığın şey basit bile olsa laf sokmaya çalışan yok genelde, herkes elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor. daha bir candan sanki. ekşi sözlük'te bir beğenmeme yarışı var bir de yani bir ürün var ortada kötülemek bok atmak moda, ancak olumlu şey pek yazılmıyor yazılsa da tutmuyor. uzun bir başlığa baktığımda eski yazıları keyifle okurken sonlara geldiğimde sıkıldığımı hissediyorum. anketler bile yaratıcı geliyor eskilere bakıldığında. ekşibition ise zaten lafa gerek yok, güzel çalışmalar ver ve yorumlar da gayet içten.
şöyle diyebilirim özetle, ekşi sözlük'te yeni yazılara bakıldığında bir özentilik var sanki, kendini bir gruba kabul ettirme gibi.
ekşi sözlük tabi ki candır, kafama takılan şeyi ilk yazdığım yerdir hala ekşi sözlük.

sözlük bazı saatlerde eskisi gibi oluyor zaten.. hatta şimdi baktım, haftada 7-8 tane şey falan yazıyorum..

ekşi duyuru ise hep açık.. time out olup kendiliğinden log off olana kadar.. ekşibition'a ise pek sarmadım. aslında pek bakmadım da daha.. ama duyuru iyi sardı. hem yararlı hem eğlenceli.. güzel... hmmsf..

edit: sözlük de hep açık, ama yazmıyorum işte öyle klavye ele yapışık.. sabırtaşları bir hırsını çıkarsın sözlükten, dengeyi bulur ekşi tekrardan... mesaj fasilitesi falan.. duyuru can sözlük canan.. :)

ben eksi duyuru'ya ve eksibition'a daha cok yaziyorum, birinde bilgi paylasimi birinde sanat var. eksi sozluk'te de var bunlar ara ara ama bunlarin yaninda gereksiz seyler daha fazla ve goze batiyor, zaten eksi sozluk'e de neredeyse sadece bilgi ve tanim giriyorum bu yuzden.

benzer bir şeyi ben de yazmıştım yeni yazar danışma şeysinin altına da genel olarak 1-2 ayda düzelir denmişti.
sana öyle gelmiyor herkes de var sanırım bu durum.şahsen ben yazar olmadan önce daha çok takılıyordum sözlükte.şu sıralar sol framedeki başlıklara bakıyorum da çoğu sırf açmış olmak için açılan ya da tepki toplayayım şanım artar tarzı başlıklar.böyle olunca da ister istemez soğuyor insan bir yerden sonra.ekşi duyuru ya da ekşibition daha cazip geliyor böyle olunca.

insan sözlükte iki haftadır yazamayınca böyle şeylere yönelebiliyor gayet normal.

ben daha önce yazar iken burayı çok az kullanmıştım ve işlevselliğini de anlayamadığımı fark ettim sonradan. sonra uçtum bi de ekşiduyuru diye bişey vardı dedim ve kayıt olunca aslında gayet rahat, aklına takılan herhangi bir şeyin sorulabileceği güzel bi yer olduğunu fark ettim. bunu fark ettiğimden beri sözlükte daha az burda daha çok zaman geçirmeye başladım. sabırtaşı olayından sonra da bi değişiklik olmadı. ben de sub-etha'nın diğer özelliklerini fazla kullanmıyorum, duyuru gayet iyi ve son bir senedir durumum bu.

@want2die, birisine küfretmek gerçekten uçma sebebi mi?

bundan önceki yazarlık tecrübemde birisi bana çok ağır bir küfretmişti bunu kays el mecnun'a ilettiğimde kendisi bu konuda biz bir şey yapamıyoruz bu yazarı mallar listesine alınız demişti de...

duyuru daha eğlenceli geliyo sözlükten açıkçası bana da. sözlükte zaten genelde yazacak bi şey bulamıyorum, yazacak olunca da kafamı toplayamadığım için kenarda dursun diyorum. sözlüğü okumak da zorlaştı çok çeşitli acaip başlıklar oluyo değişiyo sürekli. duyuru gerçekten bir sürü insanın düşüncelerini görmek için ideal yer, çok sapıtmadıkça her tüe soruya cevap geliyo, format kaygısı yok herkes rahat.seviyorum duyuruyu okumayı evet :)

chris cornell söylüyor ama herhalde o değildir?

onun söylediğini biliyorum, dinlemedim de gerçi ama o değildi anladığım kadarıyla.

chris cornell'inkini dinledim şimdi biraz da evet o değilmiş. benim dediğimde daha çok böyle bi unplugged havası vardı.

@snowflake

bunlar da değil. ilk ve ikincisi gibi ağır hatta daha yavaştı ve daha yaşlı biri söylüyordu büyük ihtimalle. dediğim gibi tok sesli biriydi.

chris cornell'in iki versiyonu var bildigim kadariyla.

Chris Cornell'in farklı bir versiyonunu dinlemiş olabilirsin. Onunki de gayet unplugged, gayet yavaştır.

Budur:
fizy.org

evet bitti'nin verdiği linkteki. chris cornell söylüyormuş. benim duymadığım versiyonu.

yemekteyiz programindaki dis ses/#14825470
"götümüze girebilir" gerekceli ispiyon

2 tane gotumuze girebilir entryniz silinmis.

yemekteyiz programindaki dis ses
ve konusurken araya ingilizce sozcuk sikistiran kisi'de guntekin'e bir seyler soylemissiniz.

ewt güntekine söylemiştim ama o entry için uyarı geldi ve düzelttim entrymi.. dış ses için de keşke yapılsaydı öyle bi uyarı ben o entryi gireli 10 gün oldu yaw.. haybeye gitti yazarlık

peki tekrar yazar olmak için 10 entry girmem gerekiyor ya eski entrylerimden 10 tane girsem olur mu?

bir de kesin gitti mi yazarlık dönüşü yok mu bunun :)

o değil de gençler ben de şunu sorayım, şimdi misal biri bugün uçuruldu. bilgilerine bakınca anlaşılıyo gitme sebebi de o entryi hangi başlığa girdiğine nerden bakıyosunuz? modlog bir gün öncesini göstermiyo mu sadece, bilmediğim bişeyler mi var, saklamayın olm.

@nick

ile aratinca 2 dakika once silinenleri bile gorebiliyorsunuz.

@rectoa, eğer direkt yazarın nick'ini ya da entry id'sini modlog'ta ararsak bugün işlenmiş olsa dahi görebiliyoruz. yalnızca listelemeye bir gün sonra geçiyor.

sağolun deckard ve entrapmen.

geç de olsa bişey daha öğrendim, sinsiler insan bi haber verir :)

Entrylerini göndermişler en azından, eskiden o da yoktu...
Yekten "hatali giris yaptiniz ya da her girisiniz hataydi" ifadesi ile karşılaştığını, zamanın bir an yavaşladığını ve beynine tekrar oksijen gittiğinde entrylerinin çoktan meçhule gittiğinin farkına vardığını düşün, o anı bir düşün... Sonra böyle bir şey yaşamadığın için hâline şükret.

benim soru kaynadı sanki ama bi daha sorayım tekrar yazar olmak için eski entrylerimden 10 tanesini girsem olur mu? yoksa yeni entry girmem mi lazım?

bi de neden çaylak yapılmadım da direkt uçuruldum?

@late viper

"yanlış şifre ya da email/kullanıcı adı girdiniz. üzüleceksiniz." ibaresiyle "hatali giris yaptiniz ya da her girisiniz hataydi." ibaresi arasında ne fark var ki? hem sonuçta depçiği vurmuşlar :)

tabi entryleri göndermeleri ilerde işe yarayabilir de neyleyim benim pcde duran entryi.. bi zaman bunlar ekşi sözlük sayfalarındaydı hey gidi hey deyip gururlanayım mı :)

ulen o dış sese uyuz oluyodum zaten yaktı beni..

göte girebilecek entrylerde daha hassas yönetim. bir de yazarların yaptıkları tarihçelerine not alınıyor ya, bakmışlardır tarihçene aldıkları notlara, ondan uçurmuşlardır.

o zaman ne diyelim.. yönetim istifa! :)

ilk gg için uyarı geldi düzelttim demişsin de o entry silinmiş zaten ne ara düzelttin ne yaptın anlamadım? bi de yeni yazarlar da mod silince ben de hemen sildim gibi bişey söylüyorlar, eğer öyle bişeyse dediğin mod'un silindiği entry silinmiştir zaten çöpteyken de kimse görcek durumda değil onu silip silmemenin anlamı yok. bu mod silince hemen ben de sildim diyenleri hiçbir zaman da anlayamadım. dediğim gibi ilk güntekinli gg silinmiş zaten düzenlemekten neyi kastettiğini anlamadım. çok insan bir gg'le hatta daha hafifleriyle uçtu, senin için iki taneyi yeterli görmüşler.

ayrıca tam sormayı düşünürken cevaplarda gördüm, uçunca entry'lerin maille gönderilmesi yeni mi oldu diye, öyleymiş. daha önce de sormayı düşünmüştüm de sormamıştım. sabırtaşı olayıyla birlikte mi geldi yoksa daha önceki bi zamanda mı başlamıştı acaba?

ilk entry silindikten sonra ben gg kısmını çıkardım ve entryi yeniden yolladım tekrar aynı yerine döndü entry.

bu arada bi kez daha sorucam bi cvp alabilirsem sevinicem buna.
tekrar yazar olmak için eski entrylerimden 10 tanesini girsem olur mu? yeni entry mi girmem lazım??

düzelttiğin şekilde zararsız kısmıyla yine entry'nin o başlığın altında yerini alabilmesi normal. ama sonuçta bu silinmiş olduğu gerçeğini değiştirmiyor. ayrıca bildiğim kadarıyla yazabilirsin. tabi kurallara uygun olduğundan emin ol.

nasıl emin olabilirim peki kurallara uygun oldugundan?

yani işte normal çaylakken girdiğin 10 entry gibi gireceksin. kısa ve tanım olması zorunda değil ama bu tarz şeyler yazarsan kurallara uymayan bişey yazma tehliken olmaz. istersen yazdıktan sonra bi yere yükle sonra yukardaki danışma bürosuna kontrol edebilir misiniz diye koy, cevap veren çıkıyor genelde.

"nasıl emin olabilirim peki kurallara uygun oldugundan?"

kusura bakma ama zaten bunu soruyorsan yazarlığını kaybetmeden önce otur bir kendin düşün derim. o kadar sırada beklediniz, çaylak olarak sabrettiniz ve hâlâ daha kuralların neler olduğunu bilmiyorsunuz. veyahut da şunları oturup baştan sona gözden geçirmeyi çok görüyorsunuz:

(bkz: yeni gelenlere öğütler)
(bkz: sozluk hakkinda en cok sorulan sorular)

(bkz: basliklarda yazim ilkeleri)
(bkz: başlık açarken dikkat edilecek hususlar)
(bkz: hatalı entry örnekleri)
(bkz: legal entry örnekleri)
(bkz: yazarların uçurulma sebepleri)

hatta
(bkz: sözlükle ilgili büyük yanılgılar)
(bkz: entrysi silinen yazarlarin bilmesi gereken seyler)

çok mu uzun geldi? sözlük onuncu senesini doldurmaya yaklaşıyor, bence az bile.

@ali sait meydey
Tabii senin tuzun kuru... On beş, yirmi değil de bin küsür entryin olsaydı aynı rahatlıkta "ne fark var ki?" diyebilir miydin merak ediyorum...

Bir de aynı entryleri girmekten bahsediyorsun, yedeği yollanmasa aynı entryleri nasıl girecektin?

Son olarak sorunu yanıtlayayım; formata uygun ve başka biri tarafından yazılmamışlarsa, eski entylerini tekrar yazabilirsin...

ya entrylerin kurallara uygun olup olmadığını biliyorum tabiki. ben yazarken girdiğim entrylerden 10 tanesini tekrar girmemin kurallara uygun olup olmadığından emin olmaktan bahsediyodum. ben yazar olduktan sonra olan biteni baştan sona okudum yaw üşenmeyip :) entry kurallarını mı bilmicem :) neyse ben eski entrylerden 10 tanesini girdim bakalım. artık bi sene daha bekleriz heralde..

@late viper

eywallah saolasın.. ewt bin küsur entry olsa üzebilirdi bu durum.. ama benim de 95 entry vardı yaw onbeş yirmi deil :)

öteki sorunun cevabı için de şuraya bir göz atmakta fayda var.

(bkz: #14155589)

hmm demek ki yapamıyoruz.. saolun bunu öğrenmek iyi oldu tabi.

efem galadnikov'un üstüne yanlış bilgi vermiş olmayayım ama sanırım bir yanlış anlaşılma var. galadnikov'a da mesaj attım. buradan cevap vererek onaylarsa veya onaylamazsa netleştirebiliriz.

tüm entrylerinizle birlikte uçmuşsanız, entrylerinizin yedeği mail adresinize gönderilmişse, başka bir nickle, başka bir mail adresiyle bambaşka bir yazar gibi yeniden kaydolur ve en sondan sıraya girerseniz, yedeklerinize gönderilen eski entrylerinizi yeniden girmenizde bir sakınca yok. bildiğim kadarıyla yedek olayının esprisi de bu zaten.

uçmamışsanız ve yazarken çaylak olmuşsanız, yani entryleriniz falan hala sözlükte duruyorsa, çaylaklıktan kurtulup yeniden yazar olabilmek için tek yapmanız gereken 10 tane entry girip sıraya geçmek iken, bunun yerine çakallık yapıp eski entrylerinizden 10 tanesini silip yeniden girerseniz bu yasaktır, uçma sebebidir.

yanılıyor muyum acaba?

galadnikov'dan cevap geldi. diyor ki: "yazar olduktan sonra girebilir, sakıncası yok da çaylaklık entry'lerinin onlardan olmaması lazım. çaylaklığın bir anlamı kalmıyor yoksa, bir ara yazar olmuş bütün çaylakları onaya tabi tutmadan almak mümkün diğer türlü."

demek ki neymiş, yedeklere gelen entry'leri çaylaklık entry'si olarak girmiyormuşuz. çaylaklık entry'si olarak yepyeni 10 entry giriyormuşuz, yazarlık onaylandıktan sonra eski entry'lerimizi gönül rahatlığıyla giriyormuşuz.

www.istekmp3.org

bu sayfanın içindeki son albümün içinde erkan ogur&ismail hakkı demircioğlu'nun olan versiyonun olduğu yazıyor.

www.turkulertube.com

yannız bu sadece ismail hakkı demircioğlu'nun söylediği bir program çekimi.

bende vardı, bi kadın söylüyomuş. sanırım aradığınız değil. sözlükten de mesaj atmıştım bunu. yine de haber edeyim dedim.

Ankara'da yüklü olan FM ile sizin bilgisayarda yüklü olan FM versiyonlarinin ayni oldugundan emin olun.

bi de bilgisayara attım derken nereye koydun? belgelerimde oyunun klasörü filan vardır muhtemelen onun içinde save gibi bi klasör varsa oraya atmak lazım. gerçi o zaman da masaüstüne dönmez sadece böyle save yok filan der gibi.

belgelerimin içine atmak gerekmez. aynı versiyon olsa flashdiskten bile load edebilirsiniz. büyük ihtimalle versiyonlar farklı.

fm'nin versiyonları farklıdır. kardeşinin oynadığı versiyon hangisiyse kendi fm'ni ona yükselt veya düşür problem kesinlikle bundandır. aynısı banada olmuştu.

evet sözlükte de var tabi. ama burda yazan hiçbişey doğru değil.:) bazen nerdeyse emin olduğum şeye bakıyorum başkasının olduğu yazılmış filan. gerçi bunun için arıyorum işte doğru olduğunu sandığım şeyin yanlış olduğunu görmek için. ayrıca biri şunun, diğeri yok aslında bunun diyor filan. hatırlıyorum böyle şeylere denk geldiğimi. onun için doğruluğu kesin olan bi yer varsa diye sordum.

(bkz: last.fm)

last.fm de hiç olmaz ya. orda da insanların bildikleri şekilde siteye yüklenmiş oluyo sonuçta şarkılar.

orjinali kimindir, kimler tarafından coverlanmıştır vs vs için:
www.secondhandsongs.com

allmusic.com

gom player sorun cikartiyor olabilir.

bilgisayarim > araclar > klasor secenekleri > dosya turleri.

buradan asx uzantisini bulup, degistir diyin. winamp veya caniniz neyi istiyorsa onu tanimlayin. muhtemelen sorununuz duzelecektir.

düzelmedi. değiştirdim opens with wmp yazıyor mesela ama yine listen now yapınca gom'la açmaya çalışıyor. kaç defa baktım, tekrar seçtim, bilgisayarı kapatıp açtım sonra o bölüme baktım yine orda wmp görünüyor ama yine gom'la açmaya çalışıyor. aslında olması lazım görünüşe göre ama anlamadım.

asx dosyalarını açmak için media player de kullanabilirsiniz. ama sourberry'de olduğu gibi orban plugin gerekiyor.
www.orban.com
sonra tabi uzantıyı açması için media player'ı seçmeniz lazım

gom'u sildim bi daha yüklerken de hiçbi dosya türü için default oynatıcı olmasın dedim. o zaman oldu. yoksa değiştirsen de işe yaramıyor. sağolun cevaplar için.

bişey olmaz ne olcak. kendisi fark edip silmiş moderatöre kalmadan. not filan düşeceklerini de sanmıyorum.

@tepedeki psychedelic adam

az önceki gözlemlerime göre dediğin gibi olmadı malesef. çaylak edildi ilgili yazar.

yanılıyor olmayasın belki kendi kendine sildi sanmışsındır, ya da eğer öyle olduğunu gördüysen madem niye sordun? belki de sabırtaşı yazar olduğu için öyle bi muamele görmüştür. eğer öyleyse tabi.

yok yahu ispiyonlanmıştı, sonra 5 dk sonra baktım kendi kendine silinmiş. takriben 5 dk sonra baktığımda çaylak edilmişti.

not: ben sorduğumda sadece kendisi silmişti. çaylak edilmemişti.

@galadnikov

yazık ama o zaman :) nickini vereyim mi? hem fark etmiş hatasını.

yine sen bilirsin tabi.

hmm peki o zaman. kaderinde bu da varmış yavrımın.

kolay gelsin efenim.

şöyle de bir şey oluyor hatta:

x basligindan ispiyonladiginiz y sahsina ait #zzzzzzz numarali entry silindiginden ispiyon isteginiz iptal oldu kendi kendine bir seher vakti

muhtemelen hem moderatör hem de yazar senin ispiyona bakmadan sildiyse geliyor bu.

yok yok ben ispiyonlamadım, ispiyonlanmış mı diye ":P" a tıkladığımda "ispiyonlanmış zaten" dedi sözlük.

ama benim anladığım kadarıyla ispiyonlanan entry yazar tarafından silindiğinde moderatörün önüne gitmiyor ispiyon, yoksa gidiyor mu?

@tepedeki psycodelic adam : cezasini yine cekiyor, zira ispiyonlandigim entry'nin kendi kendine silindigi mesaji geldi; fakat yazari caylak oldu.

herşey tamam da, forumtrak ne ayaksın abicim sen?
sözlük kurallarına hakimsin, duyurulara anında cevap veriyosun filan...
bot musun nesin?

sensin bot! benim de duygularım var taam mı?!

yok yaf pot mot değilim. bildiğin kullanıcıyım işte. sözlükteki nickimle yazmıyorum buralara. bu nicke pek bir alışmıştım burada, ondan yani.

Akıbeti duruma göre değişir, değişiyor.

İki gün evvel, bir entryi gg gerekçesi ile ispiyonladım ama ispiyonum yazar entrysini sildi gerekçesi ile geri döndü ama aynı yazar aynı entrysinin formata aykırılığı gerekçesi ile çaylak oldu.

başka bir gammaz aynı entryi ispiyonlayamayacağı için, gammaz olmayan birinin mesaj yoluyla ispiyonu dikkate alınmadıysa eğer, bir moderatör kendi insiyatifi ile silmiş olabilir o entryi.

sonuç olarak yazar şanslıysa bir şey olmaz, değilse çaylak olur.

moderatörlerin ispiyonları biriktirdiği bir havuzları var. bu bizim mesaj çöp olay üçlüsünün altında üç tane daha butonları var ent alt pop diye (müzede görmüştüm zamanında). bu ent yazana tıklayınca ispiyonlar listeleniyor önünde. yazar kendi entrysini silerse ispiyon da o listeden düşüyor. moderatör orada göremediği için de işlem yapamıyor. ama galadnikov mesela oradan değil de normal yazar gibi başlık okurken hatalı entry'e denk geliyor, tabi ona sıra gelene kadar adam entry'sini silmiş ama galadnikov'un ekranı refresh olmadığı için daha orada duruyor. o da basıp çaylak ediyor.

www.istekmp3.org

böyle bişey var ama bu mudur bilmem.

süper. teşekkürler. başka?

tinyurl.com

benden bu kadar:) ama ordaki dosya şifresine bakarsan mesela sharebus. hiç kullanmadım nedir tam da bilmiyorum ama böyle albümlerin bulunabildiği bi yerse oraya bak istersen buraya da ordan gelmiş gibi.

bendeki albümler ;
-astrakan cafe
-barzakh
-Conte de L'incroyable Amour
-Khomsa
-Le Voyage de Sahar
-Thimar
bunlardan istediklerini rapide upload edebilirim.

@sarap dumani, Le Voyage de Sahar'ı upload edebilirsen sevinirim valla.

oyunu kodlayan kişi şu durum oluşursa şu zarı at diyor kodlarken.

zaten alet kendisi şu zara ihtiyacım var deyip onu atacak kapasiteye gelmişse birkaç sene içinde sizden başlayarak insan ırkının kökünü kurutur.

tüm ekşiduyuru ahalisi size sesleniyorum. eğer elektronik cihazlarınızdan birinin kendi başına buyruk davrandığını düşünüyorsanız pilini sökünüz, paramparça ediniz, yerin kırk kat altında bir mahzene kapatınız.

(bkz: skynet)
(bkz: #14214333) sizden değil tsan chan'dan da başlayabilir kökümüzü kurutmaya :)

fazla terminator, matrix, blade runner izlemiş mühendis kafalı mahallenin delisi rolüyle oscar'a adayım.

sorunu bir örnekle cevaplayayım:
fifa'da world class zorluk seviyesinde rakip oyle noktalardan frikik çakıyor ki ( tam doksana) anlıyorsun pc nin kodlardan ibaret oldugunu :)

evet yapay zeka hile yapar, tamamen kodlayanin hayalgucune kalmis, ayrica random algoritmalarinin da daha iyisi, daha kotusu var

en.wikipedia.org
Cheating AI kavrami

@kisisel bir ileti yaz;

cihaz(ya da yazılım diyelim) atılmış olan zara göre hamle yapabiliyorsa mesela bir sonraki elde kapı almak ya da pulumu kırmak için hangi zara ihtiyacı olabileceğini de hesaplayabilir diye düşünüyorum.
yoksa yanılıyor muyum?
en basitinden cep telefonlarındaki t9 özelliği mesela. leb yazınca leblebi yi tamamlaması gibi. bana benzer bir mantık gibi geldi.

olaya tamamen dışardan bakan, kodla şunla bunla işi olmayan biri olarak fikir yürütüyorum.

cihaz(yada yazılım) ne yapıyorsa kodunun(kodlayanın hayalgücünün) elverdiği çerçeveler dahilinde yapar. yani tavla oynayacak yapay zeka oluşturulurken hile yapabileceği bilgisi de kodunun içinde olur. tavla oynayacak bir yapay zeka oyunda hile yapılabileceğini kendi kendine keşfetmez.

en basitinden cep telefonlarındaki t9 özelliği aslında var olan bazı kelimeleri içermiyor çünkü yapılırken eklenmemiş. ama o t9 kalkıp abi sen "abeci" kelimesini mesajlarında çok kullanıyon ben bunu hazneme eklemeye karar verdim diyemez.

gerçekten yapay zekayla üretilmiş bir tavla oyuncusu olsa telefon, kodu yazan kişinin bu durumda bunu yap demesiyle ordaki muhteşem zarı atmaz. zar tutmayı kendisi öğrenmiştir yani, kod yazan direk zar tutmayı öğretmemiştir. hangi durumda ne zar atması gerektiğini kendisi öğrenir yapay zeka düsturuyla yaratılmış telefon. ama sanmıyorum ki telefonda böyle bi yapay zeka olsun. telefondaki oyuncuya bu direk kod yazan kişi tarfından emredilmiş olabilir.

yazılımcı sadistse yapabilir.
ama bir tavla oyununa da zar tutma koymasınlar,ayıptır yahu.

@kişisel bir ileti
t9lar yazılan kelimeleri kaydediyor listesine.ama yapay zekayla değil tabi :)

@natnan,
abi yine kullanıcı istedi diye kaydediyor keyfi olarak değil.

mesela bir tetris yazılımı var adını falan hatırlayamadım. her seferinde o anda en işe yaramayacak taşı gönderiyor. ilk bakışta sihir gibi gelebilir "ulan alete bak her seferinde nereden biliyor hangi taşı atacağını ne yapay zeka kastırmışlar" gibi gelebilir ama kodu incelerseniz gayet deterministik bir süreç olduğunu göreblrsiniz..

yalnız ekşiduyurunun iyice geek portalına dönüşmesi ne güzel oluyor yahu.

bu arada kullanıcı istedi diye bilgisayarın bişeyi kaydetmesinin yapay zekayla alakası yoktur. yanlış olmasın.

bahsettiğin oyun b-gammon ise bana karşı da hile yapıyor.

@tepedeki psychedelic adam;
heh onu diyorum işte bende. t9 eğer yapay zeka sahibi olsaydı çok kullanılan kelimeleri kendine adapte ederdi. machine learning diyorlar sanırım buna. ancak cep telefonu gibi küçük donanımlarda uygulanabileceğini pek düşünmüyorum.

o halde şunu sorayım;
sadece taşların temel hareketlerini bilen bir satranç yapay zekası dışarıdan müdahale olmadan kendi kendi açılışları, gambitleri çıkartabilir mi?

ben kısıtlı machine learning bilgimle cevap veriyim: çıkarabilir. yani sadece taşın hareketleri yetmez tabi oyunun amacı, ne olunca bitiyor filan gibi bilgilere de başta sahip olacak. hatta yeni açılışlar, taktikler bile oluşturabilir. ama bu bir anda olacak iş değil tabi. bir çok kez train edilmesi gerekir makinenin ve bir çok kez kendi kendine bile olsa maç yapması gerekir. ve birçok kez de yenilecektir ki yenilmeden öğrenme olmaz.

(bkz: bilgisayarin taraf tuttuguna inanan tipler)

respectively diye gecer genelde mat problemlerinde falan. ayrica a, b, c respectively refer to 1, 2, 3. daha dogru gibi sanki.

evet evet buydu. aklıma gelmedi bi türlü. rahatladım valla.

"What Strange Mystery Unites the Turkish Nations" böyle aç başlığı sonra da tam adı aslında böyle olan kitap da sığmadı filan dersin. hem bu dikkat çekici bi başlık olur.