internette cv örnekleri var.

staj için cok kastırma gereksiz alanları sil at. referans olarak hocalarından birisini yaz numerosuyla birlikte. hocanada haber eyle. bildiğin yabancı dil varsa bahset. uzun vadede yapmak istediklerini kariyer hedefi yan başlığında belirt. şirketten beklentilerini ekle. bitti gitti.

baktın hiç olmadı atabiliyorsan bana özel mesaj at mailine ihtiyacını görecek bi mail düşeyim.

google'a "sample cv" gibi birşey yazıp arattığında milyonlarca cv örneği gelir önüne.. beğendiğin birinin formatını word'e kopyalar kendi bilgilerini girersin. ikinci sınıftaysan önemli olan tahminen o zamana kadarki eğitimin, şu anki ortalaman ve becerilerin olacaktır.

referans isteyeceğin hocalar zaten olayın formatını biliyordur, muhtemelen sana kapalı bir zarf içinde vereceklerdir. onları da cv'nin yanına eklersin.

internette zilyon tane cv örneği var. biraz kurcalarsan çok hayırlı olur. bulamaman gibi bir olasılık yok bile.

ayrıca kariyer.net'e üye olup oradan cv oluşturup onun formatını da kullanabilirsin mesela?

referans için hocalarınla, alakadar insanlarla vs. konuş, "gerektiğinde sağlanabilir" yaz referans kısmına, yeter. veya doğrudan kişilerin iletişim bilgilerini de verebilirsin.

bunlar yardımcı olacaktır.

www.cvtips.com
cvwriting.net

örnekler;
www.cvtips.com
images.google.com.tr

Aslında benim tam olarak merak ettiğim staj için de olsa referansa gerek var mıdır? Aslında zaten bir tanıdığın tanıdığı muhabbetiyle buldum burayı. Ama adam benim yaptığım projeleri görmek istedi, o yüzden hocaların görüşlerini de ister sanki?

İnternetteki cv örnekleri sana biraz fazla gelebilir, çoğunluğu deneyimli çalışanlar için. Örnekleri incele, kişisel bilgiler, okul bilgileri vb bir şablon oluştur. İş deneyimin olmadığına göre başka veriler ekleyeceksin. Mesela "Dersler" diye bir başlık koyarsın, hangi bölümdeysen aldığın mesleki dersleri yazarsın. "Projeler" diye bir başlık koyarsın, yaptığın projelerin ismi ile 3-4 cümle açıklamalarını yazarsıni kullandığın teknolojiler ile birlikte. "Teknik Bilgiler" başlığında da, bildiğin programlama dili vs yazarsın (işte hangi bölümdeysen ona göre uyarla). Onun harici yaptığın çalışmalar falan varsa eklersin. Referans konusunda da hocan ile konuş, sakın konuşmadan ismini falan yazayım deme.

Çok uzun hayat hikayesi şeklinde yazma ama çok kısa da olmasın. Neticede adam senin yaptığın işleri görmek istiyor. Hadi kolay gelsin.

Mimarlık okuyorum da bölümümle alakasız olarak çalıştığım işleri yazayım mı? Barda, T-shirtçüde, call centerda, okul kütüphanesinde çalıştım (ne çok çeşitmiş yahu, gerçi birer ay falan).

Onlara gerek yok :) Sen kullanabildiğin yazılımları, yaptığın çalışmaları, aldığın teknik dersleri cv'ne ekle yeter. Cv'nin en altına da Referanslar diye bir başlık açar, hoca(ları)nın adını soyadını ve telefon numarasını yazarsın. İşveren gerekirse arar fazladan bilgi alır.

aracı kurum yok, schengen vizelerine şahsen bizzat kendin başvurmalısın. sakat bir işin yoksa belgelerin tamsa hepsinden alabilirin, çok zor olmaz en iyisi ilk gireceğin ülkeden al

pasaport dönüşten 4 ay sonra falan doluyor. bazı sitelerde 6 ay lazım demişler. uzatmak lazım mıdır?

walla sanmıyorum. gerekeceğini...

n'olur n'olmaz en azından 1 yıllık olmasını öneririm. özellikle belçika ve isviçre'nin çok didiklediğini duydum, ne istiyo'larsa onunla gitmek en iyisi olur, risk alma derim.

pasaportun en az 1 senelik olması lazım

ispanya en az 6 aylık pasaport istiyor

ispanya'dan almalısınız.

Schengen vizesi alacağınız ülkelerin büyük bir kısmı döünş tarihinden itibaren üç ay daha geçerli olan bir parasaport isteyeceklerdir, siz 6 ay yapın garanti olsun. Almanya'dan başlıyorsa turunuz, vizenizi Almanya'dan alın, kimse bahsetmemiş yalnız Schengen bölgesine giriş yapacağınız ülkenin vizesini almanız gerekiyor. Aksi taktirde, ülkeye girebilirsiniz, ancak giremeye de bilirsiniz. Kendinizi gümrük memurunun kollarına bırakmayın. Ola ki başka ülkeden aldıysanız vizenizi, trenle oraya geçeceğim derseniz en azından daha iyimser yaklaşacaklardır. Ankara'dan alacaksanız vizenizi, kesinlikle italya'ya başvurmayın. Ordaki Gavur Ali lakaplı amcam hala duruyorsa eğer süründürür sizi. İspanya kolay vize veren bir ülkedir ancak öğrenciler için. Almanya vizesi hatırladığımca biraz daha çetrefilliydi, yani evrakları toparlamak biraz daha dikkat ve vakit istiyordu fakat evraklarınızda bir eksik yoksa vizeniz garanti gibidir Almanya'dan. Kılık kıyafetiniz düzgün olduktan ve vize görevlisine ben senin ülkende kalmayacağım tandansında bir demeç verdikten sonra hiç uğraşmadan tıpış tıpış verirler vizenizi. Randevuyu telefonla alın, 20 Euro ödersiniz ancak daha ayrıcalıklı olursunuz içeride. Lüksemburg, Belçika, buralarla uğraşmayın çok inceleyip canınızı dokuyacaklardır vizeye. Dediğim gibi, en temizi Almanya Büyük Elçiliği'dir. Vize kuyruğunda, okuma yazma biliyor olmak bile size avantaj getirecek yani o kadar.

Namaste!


İki yıl önce kolaylıkla aldım, bir hafta ya da biraz daha kısa sürdü. Evrakınız tamamsa özel bir sıkıntı çıkmaz; hele kongre vb. falan varsa hiç sorun çıkmaz herhalde.

Bu arada Özcan Yurdalan'ın Namaste kitabını okuyabilirsiniz okumadıysanız.

gerekli evrakları sabah verip, aynı gün içinde öğleden sonra almıştık (2 sene önce temmuz gibiydi)
zorluk çıkarmıyorlar, istenen evraklar ve de vize ücretiyle hallolur.

arayan olursa diye kendi yanıtımı da vereyim;

17 kasım sabahı gittim, evrakları teslim ettim (başvuru formu, 2 foturaf, hesap cüzdanı fotokopisi, 40$), akşam 5'e çeyrek kala falan gittim, kapıdan aldım.

geç değil. git eğitimini tamamla. iş bulmak da yaşa değil niteliğe bakar. alacağın eğitimin seni geliştireceğini düşünüyorsan git.

lisans eğitimi aldığım bölümden ve okuldan, master yapacağın bölüme ve okula, karakterine (girişken misin mesela?), ailenin maddi durumuna, almanya'ya uyum sağlayı sağlamayacağına (mesela almanca biliyor musun?) kadar milyonlarca etkeni düşünerek cevap verilmeli soruna.. yani diyeceğim o ki ne desek boş :)

hayata atılmakla tam olarak neyi kast ettiğine, ne eğitimi alacağına ve dönünce -ya da dönmeden- ne yapacağına bağlı. misal benim 2011-2012 için ecnebistan doktoralarına başvurasım, gidesim var, akademik de bi' niyetim var. dolayısıyla 2011'de doktoraya başlarken 27 yaşında olacağım için kaygılanmıyorum. doktorayı "artık işe başlamış" olarak farz edip kendimi kandırıyorum, güzel oluyo.

hacettepe üniversitesi iktisat bölümünden mezun olmak üzereyim öte yandan da berlin üniversitesinde hukuk ya da işletme masterı yapacağım, maddi sorun yok oraya git gel için de tabi süper bir maddi durum olduğu da söylenme orta halli diyelim.

gitmek için sebebim çok, kafamı kurcalayan tek şey yaş mevzusu.

takma yasi kafana. senden daha yasli undergraduate bitirmeye calisan insanlar biliyorum. kariyerin icin iyi olacagini dusunuyorsan dusunme yasi derim ben.

amerika'da lisans programinda turk bi arkadasim vardi. ben 22 yasindaydim,o 32. turkiye'deki okuzluklerden bikip her seyini satip oraya gitmisti. adamin o yasta oyle bir karar vermesini hayretle karsilamistim. ama bunlar hep secim meselesi. benle beraber mezun oldu. su anda orda iyi bir lojistik firmasinda calisiyor. hayatindan da gayet memnun. bu da boyle bir gercek yasam hikayesi, feyz alinasi...

catchyoutube.com yavaş mavaş ama iyi. ben memnunum..

en kaliteli mi bilemem ama burada biri şunu önermişti zamanında.
www.vidtomp3.com

www.gezginler.net

yukarıda verilenle aynı olsa gerek ama: www.video2mp3.net

ayrıca ff için youtube to mp3 deyu bir eklenti var, izlediğin videoda bi' linke tıklıyo'sun, hemen bu video2mp3'ü açıp çeviriveriyo', süper!

Her orta ve büyük garda emanetçi var. Eskişehir'de de olacağını sanıyorum çok büyük ihtimalle.

haydarpaşadaki o güzel dolaplardan eskişehirde de mevcuttur..eskişehirde plaja uğrayabilirsiniz..bu arada olurda giderseniz yorumlarınızıda bizimle paylaşırsınız di mi?? bana görmek nasip olmadı , kumudur suyudur ortamıdır merak ediyorum acıkcası

doktorlar caddesinde yürüyün, oradan adalar olarak adlandırılan porsuk kenarına geçin (zaten doktorların paralelidir.)porsukta tekneye binebilirsiniz, kenarda alkol veren kafelerde (twentysix-kazıkçıdır!- veya zed pub)manzarayı ve gelip geçeni seyrederek bir bira yuvarlayabilirsiniz. ya da porsuk kenarındaki diğer kafelerde tavla atabilirsiniz. doktorların başında, istasyona yakın "acıktım"da bir şeyler yiyebilir, piyasayı kesebilirsiniz. bu arada doktorların diğer paralelinde de barlar sokağı diyebileceğim ve dizi dizi bar avrdır. 645'e(soğuk sandviç 3tl kocaman ve bir porsiyon patates ilaveli) veya los amigos'a(tostuu güzel, sanırım makarnası da)oturmanızı tavsiye ederim. tramvaya binmenizi tavsiye ederim. otogar yönüne giden tramvaya binip, orada yapay plajın bulunduğu kentparkı görebilirsiniz. (tramvayla kentparka ulaşım max. 20 dakika sürer.)4 saat içinde hızlı davranırsanız odunpazarı'ndaki evleri, müzeleri de gezebilirsiniz. eğer odunpazarını gezecekseniz kentparka gitmenizi tavsiye etmem, hepsi yetişmeyebilir.çok meşhur diye çiğbörek yemeyin, bu sıcakta içiniz bayılır, çok yağlı. ayrıca espark gibi avm'leri de gezi listesi dışında bıraktım.

başta balık kreker'in detaylı yanıtı olmak üzere her 3 yanıt için de çok teşekkür ediyorum!

hele bi' gidelim, beğenirsek buraya/sözlüğe, beğenmezsek büyükerşen'e iletiriz =)

eveet.. eskişehir'i zaten daha önce şöyle içinden geçerken uğradığımda falan 1-2 gördüğümde sevmiştim, bu sefer bi' parça daha (4 saatte ne kadar olursa) gezinme, keyfini çıkarma fırsatı oldu. özet özet yazayım;

- (#16589347) herr şeyden önce, ankara-eskişehir-haydarpaşa ve karşı istikamette kombine biletler, saatler sonraki trenlere alınabiliyormuş, test edip onayladık. yani sabah 7'de eskişehir'e giden hızlı trene binip, sonra 8-9 arası oradan istanbul'a giden trenle aktarma yapmak zorunda değilsiniz, öğlen veya akşama doğru olan trenlere de aktarma yapılabiliyor. bileti erken almakta fayda var ama. pazartesi gittiğimiz için yer bulmaktan yana sıkıntı çekmedik.

- eskişehir'de iner inmez dolaplara çantalarımızı teptik, 1 büyük, 1 orta boy çanta birlikte 1 orta boy dolaba sığdı. yeseydi bilgisayarı da bırakacaktık ama güvenemedim şahsen. 4 saate kadar 3 tl, süper! bizim de zaten toplamda 4 saatimiz olduğu için yetti bize. yalnız dolaplara fazla güvenip ucu ucuna yetişmeyin aktarma trenine. az sonra!

- henüz açlıktan ölüyor olmadığımızdan kahvaltı için acele etmedik, adalar civarıdan yürüyüp, sanırım tepebaşı belediyesi binasının or'dan doktorlar caddesine sapıp, or'dan barlar sokağını ve 645'i aramaya başladık. bi' simitçiye sorduk, ankara'dan sonra mı çok sevimli geldi adam, yoksa genel olarak insanlar mı bi' sevimli bilemiyoruz ama, pek güzel tarif etti. alışkın değiliz.

- barlar sokağını bulduk, ama porsuk kenarında bir şeyler yemenin daha iyi olacağı kararına vararak porsuk'a döndük. zaten indikten sonra kahvaltıya başlayana kadar 1 saati geçti. porsuk kıyısında bir çınar altı olması itibariyle sıla cafe denen yeri tercih ettik. her şeyin ne kadarrr da ucuz olduğu -ankara'dan sonra ve özellikle de istanbul'dan önce- karşısında şaşırdık. şahsen "onu yiyelim, bunu da yiyelim" tekliflerim daha aklı başında bir insan tarafından geri çevrildi, isabet oldu. böyle çizburger köftesi, sosis, patates kızartması, ot bi' şeyler falan bulunan birer tabak istedik. %50 beğenilme oranı tutturdu tabak. yanında ve üstüne çaylarımızı da içtik mis gibi, toplam 15 tl mi ne verdik. güzel.

- e zaten biraz dinlenelim, biraz yiyelim derken 1 saatten fazla zamanı da orada geçirdik. bu esnada yazın o vaktinde bile genç nüfus yoğunluğuna bi' şaştık, bisiklet trafiğine ayrı bi' şaştık. öyle çılgınca bisiklet trafiği yok ama hani yine ankara'yla karşılaştırınca gayet fazla. hastası olduk!

- kalktık, ankara'nın metro kartına denk düşen "es bilet" alma niyetiyle bir bakkala uğradık, o da süper sevimli bir şekilde yardımcı oldu. aldık ikişer bilet, kentpark niyetiyle tramvay durağına gittik ki, deli gibi bi' kalabalık! meğer o güzergahtaki bi' tramvay bozulmuş, insanlar yarım saattir birikmiş falan.. gelen tramvaya binemedik maalesef. sonra o sevdadan vazgeçip odunpazarı-osmangazi (sanırsam) tarafına giden bi' tramvaya bindik, bi'kaç durak sonra indik. stadın oralardan falan yürüyüp gara dönerek turu tamamladık.

- dolabı ilk defa kullanmanın da gerginliğiyle, iyi ki telaş etmişiz dönüşte. dolap, verdiği manyetik kartla açılmadı. o kadar da doğal bir şeymiş ki bu, birine sorduk, hemen başka birilerini aradı, sağolsun amca geldi manuel olarak açtı. ama o kadar doğal ki böyle.. belli ki uzun zamandır da böyle. e kardeşim sorunu gidersenize? 5 dakika kala yetiştik trene.

- bir alışveriş merkezine "kanatlı" diye isim koymak garip imiş, bunu gördük. yanından geçerken aynı ekşilikte bakıştık. ilk defa duyan/gören herkeste aynı hissi yaratıyor sanırım.

- şehir planlamacılık adına ankara'nın daha fersah fersah yolu olduğunu da bir kere daha görmüş olduk.

- özet olarak, eskişehir'in hastası olduk! bu vesileyle gitmeden önce öneri veren herkese bi' kez daha teşekkürler!

önce klasör seçeneklerinden gizli dosyaları göster yapın. hardisklerin içinde autorun.inf diye bir dosya olması lazım onları silin bilgisayarı yeniden başlatınca da sorunun hallolması lazım.

ı-ıh denedim bunu olmadı. Hatta bu dosya başka dosyalarla autorun diye bir klasörün içindeydi, bu denediğim işe yaramayınca komple klasörü silerek denedim gene olmadı.

dikkatli kullanmak gereğiyle birlikte her derde deva iki şey önerebilirim;
(bkz: combofix)
(bkz: hijackthis)

aynı problem bende de vardı.

sizde amvo virüsü var. çözümü bu ufak programı indirip taratmanızdır. kolay ve kesin çözüm bu: www.mygeekside.com

efenim bu external hard disk sahibi herkesin başına en az bir kere gelen bir sorun.kendisine autorun virüsü diyoruz.ben şu yöntemle kurtulmuştum; (bkz: dracula virüs temizleyici)

akademik değilim ama elimden geleni yardımı yaparım, anadolu üniversitesi'nden katılıyorum.

mail grubu kurmak sağlıklı iletişim için iyi olur aslında. ne dersiniz?

bu kadar az kişiyle mi? bir gün daha bekleyelim.

bilkent için yardım edebilirim.

GYTE, Kocaeli Universitesi için yardımcı olabilirim.

önce şunu araştırın isterseniz:

* tez merkezinde basılı olarak tüm tezler bulunuyor zaten.
* tezler fotokopi parası karşılığında adrese postalanıyor.


AMA eserin yalnızca %10 luk bir kısmının kopyalanmasına izin veriyor olabilirler. (olmayabilirler de tabi. hatırlamıyorum)

• Tez yazarları tarafından “Çoğaltılması ve yayımı için” izin verilmemiş olan tezlere Merkez’den erişim imkanı yoktur.
• Ulusal Tez Merkezi’nde verilen “fotokopi hizmeti” tamamen durdurulmuştur.


kaynak :(bkz: http://tez2.yok.gov.tr/)

yildiz teknik ten yardimci olayim ama okulum her an bitebilir. bitmeyebilir de tabii.

scribd www.scribd.com burada aramadan geçmeyin.

selçuk üniversitesi, ankara'daki üniversitelerin bir kısmı ve anadolu üniversitesi adına yardımlarımı esirgemem. ancak şu an için çukurova ve mersin üniversiteleri elimin altında :D
anliicanız yardımım dokunur sanırım. bir seneye kadar benim d e böyle şeylere ihtiyacım olacak. pre-akademi evresindeyim diyelim. mail grubu fikri bana da çok mantıklı geldi. sevgili kabablanka bu işe de bi el at bence. topla mail adreslerimizi bir araya. hepimize kolay gelsin...

Mezun olmama kısa bir süre kala iyilik kazansın diye, Sakarya Üniversitesi kaynakları için bir şeyler yapabilirim sanırım.

marmara üniversitesi ve bilgi üni. için yardımcı olabilirim ben de.

mail grubu oluşturulsun bence ben de ege üniversitesindeyim yardımcı olabilirim.

bir gündür nete giremediğim için duyuruyls ilgilenemedim, kusuras kalmayın...
bu kadar kişi başlamak işçin gayert uygun. mail grubu fikrine katılıyorum. benim gibi kötü bir bilgisayar kullanıcısının bu işi yapması çok zor. bir bilen üstlenebilir mi?

haydi türkiye ilerii !!

boğaziçi için yardımcı olabilirim

benim zamanim var, mail grubu acabilirm, mailleri toplayayim katilmak isteyenler icin
sozluktekilere mesaj atip soruyorum, geri kalanlar email adreslerini buraya yazabilirlerse sahane olur

[email protected]

teşekkürler cisterna...

ne demekk zor bisey degil, size tesekkurler : )

[email protected]

[email protected]

[email protected]

kocaeli ünivesitesi. yardımcı olabilirsem ne mutlu.

ankara üniversitesi'nin adı hiç doğrudan geçmemiş sanırım. bir yüksek lisans öğrencisi olarak özellikle dil ve tarih-coğrafya fakültesi (dtcf) için elimden geleni ardıma koymam (iyi anlamda =p), beytepe'den bildirenler olmuş ama bir hacettepe mezunu olarak da beytepe de kanatlarımın altında sayılır.. her iki üniversitenin diğer fakülteleri için de garanti veremesem de çabalayabilirim pek ala.. ayrıca fikri ortaya atanları da tebrik etmek istiyorum, yök'e ulaşılamayan şu zamanlarda beyyle bi' oluşum elzem..

bu arada sözlükteki makale aranıyor duyuruları da benzer bi' şey olduğu için, her ne kadar temelde işleyişi çok farklı da olsa, ikisini bir araya getirmek gibi bi' de fikir atayım ortaya. zira, tez arayan insan araştırma yapan insandır, e araştırma yapan insana makale de gerekir dolayısıyla a=c diyeyim özetle..

neyse, ne diyo'duk? guugıl ve yahu için iki ayrı adres vereyim;

[email protected]
[email protected]

elimden ne gelir, prosedür tam olarak nasıl işliyor bilmiyorum; ama yapabileceğim bir şey varsa boğaziçi için yardımcı olmak isterim.

[email protected]

@supercalifragilisticexpialidocious: fikrin güzel. cisterna bunu da dikkate alacaktır. destek için de ayrıca teşekkürler.

@yiğitarda: işleyiş konusunda bir takım sıkıntılasr olabilir. üstesinden gelmek için zekice fikirlere ihtiysç vsr. benim aklıma takılan eşitlik konusu. (başkası için)kütüphanaye kaç sefer gidildiği mi, orada kaç tez için zaman harcandığı mi, önemli?

daha bir çok teknik sıkıntı olacaktır. bu konuda lütfen görüşlerinizi yazınız.

bence bu böyle kurallara bağlanırsa insanlar katılmaktan imtina edecektir. teze ihtiyacı olan gruba mail atar, uygun olan kişi yanıtlar. borç alacak diye yükümlenirsek zamanla tatsızlaşır bu konu. bir de grubun katılımcıları okuldan arkadaşlarına da gruptan bahsederse iyi olur. bir fakülteden birden fazla katılım oldukça iyi olacaktır.

@serseri martı: sanırım haklısın...

ben de dahil olmaktan mutluluk duyarım. ancak arkadaşlara katılıyorum, zorunluluk gibi değil de (bkz: faili meçhul kıyak hareketi) gibi bir yaklaşımla yürürse bu iş daha sorunsuz yürür gibi?

bence de oyle zorunluluk gibi bisey koymak sacma, su kadar yardim isteyen bu kadar yardim etmeli yoksa olmaz falan filan diye. kulaga itici geliyor, yardimseverlikten cikip vazifeye donusmesin.
kabaca ulasamadigi kutuphanelerdeki belli bi materyale ihtiyaci olanlarin, kutuphaneye kolayca erisebilenlerden yardim isteyebilecegi bir mecra olsun bu mail grubu.
su an 8 uyes var, 7 kisinin de onayi bekleniyor. e-mail adreslerini verenler kisa sure icinde kendilerine ulasan invite i kabul ederlerse en kisa zamanda faaliyete gecilir.

Kocaeli ve GYTE için eklerseniz sevinirim.
[email protected]

@summer of 1985 ve cisterna: sizlere katılıyorum. benim sorun olmaması için dile getirmeye çalıştığım,beleşçiliği (!) önlemek adına bir öneri idi. bu amaçla konulacak herhangi bir kuralın sonuçlarının daha olumsuz olacağını ancak serseri martı yazdıktan sonra fark ettim.

bu tarz teknik sıkıntıları, ekşi kalitesinin çözeceği umuduyla...

turkiye capinda bir tez kardesligi, yardimlasma, dayanisma, dostluk, ilim,
irfan için.. HEY HEY HEY HEY HEY (Titan zinciri nidaları)

[email protected]
9 eylül üni. yardımcı olabilirim.

eğer yetkili teknik servis tarafından yaptırmadıysan garantiyi etkiler zira, yetkili servis dışında vida açılmaması gereklidir, ama bu ifademle çelişse de ram değiştirmek belki etkilemeyebilir.

pc de ediyorama laptopta modele gore etmıyor. bazılarında ram lerayrıca bi yerdedir, tum kasayı acamaya gerek yoktur. bazılarında ise kasayı acmak gerekiyor. kasayı acınca garanti bozuluyor. nerden anlıyorlar dersen, vidalara merkaptan fln bisilersuruyorlar. acıldıgında renk veriyor.

ha bu sadece ram ler icin di.

hdd ye gelince, pc de yine gidiyor, laptop da cok daha kolay. tek vidayı sokup degistireibliyorsun. gitmiyor diye biliyorum.

pc ise, her durumda da kasayı servise goturup orda taktırmak gerekir, laptop için se, kendinizyapaiblirsiniz tabiki de, servise goturun temizolsun.

valla toshiba dizüstü bilgisayarımın 512x2 ramlerini 1024x2 eyledim kendi ellerimle. bu işlem esnasında herhangi bir etiket neyin sökülmediği ve ramleri de sakladığım için n'olur n'olmaz diye, şahsen kendimi pek garanti kapsamında, güvende hissediyorum =)

o tarz bi' güvenlik bandı neyin yoksa, servise götürürken de çaktırmayabileceksen bence sorun yok. çok bariz belli ediyo'san bi' şekilde, kabak başına patlayabilir yine de, bilemedim..

harddiski bilmiyorum ama ram icin kesinlikle bir sorun olmamasi lazim.
efendim, oyle garanti gidecekse onceden o manuellerin kirk yerine garanti gider bak sonra karismam notlari yazarlar.

sorun olmaz değiştirebilirsin. sen vidayı çıkardığın an anlaşılıyor kasayı açtığın. ancak ram ve hdd'ye sorun çıkartılmıyor.

karınca yazısı gibi resmen :D

okuyabilmişsin işte. bi şekilde okunabildiğine göre problem olmaz herhalde. ben de okudum zorla da olsa.

öldüm gülmekten :)
o ne öyle ya; 27-28-29-30 no'lu koltuklar için geçerliymiş :))

milleti resmen keriz yerine koyuyorlar.

banner'a tıklayınca hiçbir yere yönlenmiyor, akıllıca:)
yeni bir "tüketiciyi kampanya ayağına öpelim" vakası.

ya arkadaşlar bu genel olarak kampanya yapmanın kuralıdır. tüm otobüsü 4 liraya götürecek halleri yoktur heralde. kimsenin keriz yerine koyulduğunu da düşünmüyorum. şöyleki bilet kesilirken adam sana 4 liralık fatura kesmiyor. 30-40-50 liralık kesiyor. sen bakmadan veriyorsan kartını o senin kendi güzel kerizliğin başka birşey değil.

şahsen benim derdim kampanyayla, kampanyanın sadece 3-4 koltukla olmasıyla falan değil ki? daha ziyade bu şekilde bence bi' "sahtekarlık" yapılmasıyla ilgili. sadece diyorum ki bu detay verme işinin bi' yasal sınırı yok mu, işin yasal yanından anlayan birileri var mı? gerçi onlar da mutlaka işin o boyutunun farkındadır ve ona göre yapıyo'lardır her şeyi tabii ki ama işte ben merak ediyorum dikkat edilmesi gereken bi' şey var mı, varsa ne diye.

kimsenin okuyamayacağı bit kadar yazı koyarak ve sitede kampanya ile ilgili başka hiçbir bilgi bulunmaması tüketiciye yapılan bir yanlıştır bence.
Adamların tüm otobüsü 4 tl'ye götürmeyeceklerini biliyoruz, fakat bunun gibi bir uygulamayı SunExpress de yapıyor, sitesinde kaç koltuk indirimli gibi her türlü bilgi yer alıyor.

kötü niyet olduğu açık.
tüketiciyi kandırmaya, yanıltmaya yönelik.
bu tip sahtekarlıklar kanundaki boşlukları değerlendirioyr sanırım.
büyük şirketler yapar bunu ve müşteriyi hukuk danışmanlarından aldığı destek ile yıldırır.

koşulların belli bir punto üzerinde yazılma zorunluluğu var kanuni olarak.
yasal bir boşluk bulmuşlardır.

sözleşmlerde bildiğim kadarı ile 12 puntodan aşağısı geçersiz sayılıyor. ama tam emin de değilim. ayrıca bilet almak bir sözleşme, anlaşma sayılırmı onu da bilmiyorum. 3 kredilik hukuk dersinden aklımda kalanlar ile konuştum.

banner a tıklayınca en alttaki küçük yazı büyük olarak okunuyor bende. etik bulamayabilirsiniz ancak gayet legal bu. havayollarının yaptıgı daha kötü şeyler var. her yöne şu kadar diye reklam yapıp bilet almaya gittiginde yok yakıt parası hariç yok şu hariçti o demeleri gibi.

bence www.rok.org.tr reklam özdenetim kuruluna şikayet et. acayip ciddiye alıyorlar.

uluslararası reklam uygulama esaslarının dürüstlükle ilgili 3. maddesine,

Tüketicinin satın alma kararını etkileyecek unsurlar, tüketicinin algılayabileceği sürede ve biçimde iletilmelidir.


aykırılık mevcut...

marjinal görüşlerini fazla belirtmesinden dolayı olabilir. zira herkes işini yapmalı oyuncu oyunculugunu siyasetçi siyasetini.

muhtemelen marjinal görüşlerini açıklamaktan çekinmediğinden/korkmadığından olsa gerek. ilyas salman'la bire bir tanışmam etmem, görüşlerine de çok hakim değilim, ama marjinal olduğunu en azından milliyetçi/faşist kesim tarafından kendisine kin kusulmasından çıkarsayabiliyorum bi' parça.

ama siyaset siyasetçinin tekelinde değildir, "herkes kendi işini yapmalı" zırvası evren'den özal'dan mirastır.. onların mirasına sahip çıkan da onlar gibi olur mazallah..

görüşlerinin "kime göre, neye göre" marjinal olduğu da ayrı bir nokta tabi.

ben hala seviyorum

ilyas salmanla ilgili bir belgesel izlemiştim seksen sonlarında siyasi görüşlerinden dolayı yapımcılar tarafından karalisteye alındıktan sonra doksan döneminde ucuz video filmlerinde oynamak zorunda kaldığını anlatılıyodu

marjinal görüşlerini fazla belirtmesi mi :)))

bir lafın gerçekçiliği kenan evren yada özal söyeldi diye gerçekçiliğini yitirmez. herkes kendi işini yapmalı ki yaptığı iş tam olsun.

daha çok görüşlerini yerli yersiz belirtmesi demeliyiz heralde.. bilmem kaç yıl önce 2 kişilik bir oyunda yer alıyordu. tiyatroyla ilgili her söyleşiyi birden keskin siyasi bir tartışmaya çekiyordu. oyun da kötüydü :)

siyasi fikirlerini açıklamaktan çekinmeyen bir sanatçı, aynı zamanda bunun bedelini de ödedi. solculuğu marjinallik görenler nedeniyle iş bulamadı, kendini alkole verdi. çoğu defa alkolü yakalandı, bayağı alkollü, hatta zil zurna. bundan olabilir sanırım. ne de olsa devir marjinal olmayan ve fikirlerini söylemeyen, söylememeleri gerektiğini(!) iyi bilen insanların devri.

mlkp ye sempati duydugunu duymuştum bi demecinde (yanılıyorda olabilirim ). ve bu marjinal bi tutumdur.

(bkz: atilla olgaç)

benim de anlamadığım olaydır. tavır aldı insanlar. halbuki ben hala seviyorum. kendisi bu konuda üzgün. üzmüşler onu. millet dalga geçmiş, hor görülmüş kimse iş vermemiş falan vs. gibi şeyler var. yazık yahu. ama paldır küldür bir sürü şey konuşuyor. bazılarına sataşıyor. ondan dolayı sevilmiyor sanırım.

(bkz: #2862876). cem özerin programında "ben böyle devleti yıkarım" gibi bir laf etti, DGM lik oldu. bu programdan sonra kendisine ambargo konuldu.

arkadaşlar konu anlaşılmıştır teşekkür ederim
tartışmaya gerek yok

bir tarihten sonra dediğin 20 yıl önceydi.

filmeleri aniden ortadan kalkmadı.
sinemacı yanı 20 yıldır ortada yok.
(filmografisine bakın)

tam aksine son 3 yıla birer film çekmiştir. özetle 20 yıl önce sinema anlamında kaybolan Salman son 3 yıldır yeniden diriliyor.

tanıdığınız biri yoksa kanal arşivinden vermezler size. capture forum'ları var, aratın çıkar oralardan. hep frikik yakalayacak değiller ya, belki o programı da capture'lamışlardır.

çok elzemse medya takip merkezlerinden hallediliyor, akla zarar rakamlar da değil ayrıca.

hmm.. yalan olur o iş yani :-/
peki ya akla zarar olmayan bu rakamlar hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi verebilecek olan var m'ola?

flaş flaş flaş!
kanal a'ya yazdığım mesaja yanıt geldi. diyor ki;

"Supercalifragilisticexpialidocious Bey,
İstediğiniz bir programın cd görüntülerini size teslim edebilmemiz için
işleyişimiz
gereği kurum hesabımıza kendi adınıza 30 YTL yatırmanız ve dekontu
0312 318 69 76 nolu faksa fakslamanız gerekmektedir.
Dekontu bize ulaştırdığınız zaman program CD'si adresinize kargo ile
gönderilecektir.
Hesap Bilgileri
KTV Yayıncılık Reklam Sanayi Ticaret A.Ş.
Türkiye Ekonomi Bankası
Necatibey Şubesi
Şube Kodu:136
Hesap No: 11621"

işte beyyle.. yine de medya takip merkezi sorusuna yanıt vermek isteyen, verebilecek olan olursa onu da öğrenmiş oluruz..

bütçeye de bağlı ama canon ya da carl zeiss lens kullanan sony derim.

Sony alma da ne alırsan al. Canon al, Nikon al. Bu iki markadan bütçene ne uyuyorsa onu al.

al bir tane orite, cebin yanmasın. sonuçta 10 yıl kullanmayacaksın ya bu cihazı?

4 yıldır canon, 2 yıldır da nikon kullanıyorum. Diğer hiçbir makine bunlar kadar güzel çekemedi. Ya da ben öyle sandım. ama göz var nizam var kardeşim.

edit: "10 yıl kullanmayacaksın ya" biraz yavan bir yorum olmuş. bu fotoğraf çekim işini sadece gündüz ferah ortamlarda yapmayacağını düşünürsek işi fotoğraf makinesi üretmek olan markalardan şaşma. sonra "yaa flaşsız çektim neden bulanık çıkıyo bu fotoğraflar" dersin. canon veya nikondan şaşma sen.

pardon ama; sony'e laf söyleyen zihniyete hayran oldugumu belirtmek istiyorum. fotografi makine degil fotografci ceker.

buyrun sony ile cektigim fotolar:

gündüz:
fc78.deviantart.com
fc40.deviantart.com

gece:
fc86.deviantart.com
fc34.deviantart.com
fc00.deviantart.com
fc01.deviantart.com

lafım sony'e değil. sony kötü demiyorum ama sony yerine canon ya da nikon tercih ederim yine de. fotoğrafçı da değilim belirtmek gerekir.
ayrıca benim lafım üçüncü sınıf makinelere.

bu siteye goz atmak isteyebilirsin.
www.dpreview.com
slr dusunuyorsan pentax'in uygun fiyata oldukca iyi modelleri var.

(= digerlerini denemeden de laf soylettirmeyen arkadaslara sozum : denemeden almayin.
ayrica sevgili trimpot, exif goremedim hangi sony modelidir makineniz?

compact dijital makinelerde nikon da tavsiye etmiyorum sahsen. canon veya olympus deneyebilirsin sevgili odrade..

fuji finepix serisini öneririm. s5000 kullanıyorum 5 yıldır ve o kadar memnunum ki o kadar olur. fiyat/performans dengesi açısından çok şahane olduğuna inanmam bi' yana, baskı aldığım iki farklı fotoğrafçı "bunu 1 megapikselde çekmiş olamazsın, yamuluyo'sun" diye kızdı bana. o derece!

bu arada fotoğrafı fotoğraf makinesi çekiyor ya fotoğrafçı çekmiyor :)

teritori; sözüm sana degildi, dogrudan sony'i kötüledigi icin paranormal'e idi.

paranormal; exif görememen normal. zira fotoyu photoshop ile cerceve yapip ekliyorum. ama cok istersen orijinalini gönderirim.

fotograf makinesi sony cyber shot dsc h5'tir. ayrica aleti acil ihtiyactan satiyorum. bu da ilanimdir: (git: 50635)

bu arada soruyu soran gitti mi ne yaptı. bütçe ne kadar ve ne tür fotoğraf makinesi olacak ki? benim cevabım kompakt makineler içindi.

pentax in 180 milyon civari modelleri var, işini görür. fotografi makine ceker diyene de inanmamak lazim, ne nikonlar ne canonlar gördük fotokritik te günün fotografcisi olan.

3. soruda eğer yazılı bir sözleşme bulunuyorsa işverenin süresinde veya hiç çağrı yapmadığı veya süresinde çağırsa da işçiyi fiilen çalıştırmadığı hallerde bu sürelerin işçilik haklarını alır. yalnız tekrar belirtelim sözleşmenin "yazılı" olması gerekmektedir.

4. soru. hafta tatili kural olarak pazar günüdür ancak iş hukuku uygulamasında hafta tatiinin pazar gününe gelmesi şart değildir başşka bir güne de denk gelebilir. sözleşmeyle değiştirilebilir. ama mutlaka kesintisiz 24 saat ücretli hafta tatili verilmelidir (yetişkinler için) çocuk ve gençler için ise kesintisi 48 saat hafta tatili verilmelidir.

çok teşekkür ediyorum, gayet açıklayıcı/yardımcı oldu bu söylediklerin..

4. soruyla ilgili mesele zaten o günün pazar olması değil, ifade edememişim. "bu koşullarda 1 gün ücretli izin midir yoksa böyle yevmiyeli falan olduğunda durum değişir mi?" idi, istediğim yanıtı almışım gayet.

çok sağol..

1. sigortalı, işe giriş tarihinden en az 1 gün önce sgk'ya bildirilir işe girdi diye. çalıştığı süre ve sigortası ise o ayı takip eden ayın son gününe kadar bildirilir ve ödenir. yani 15 ekim'de işe girdiyseniz işveren bunu en geç 14 ekim akşamına kadar bildirmelidir. geç bildirirse 1 asgari ücret ceza. (şikayet üzerine veya kwendiliğinden)sgk fark eder de bildirilmesini isterse 2 asgari ücret ceza. ve sizin ekim ayındaki çalışmanız 30 kasım'a kadar sgk'ya "şu kadar gün çalıştı, şu kadar para aldı, sigorta primi de bu kadardır" diye bildirilip ödenir. geç bildirilirse 1/5 asgari ücret ceza. sgk fark edip yakalar da isterse 2 asgari ücret ceza.

cezaları ödemeyi kabul etmek suretiyle geriye dönük sigorta bildirilebilir.

2. çalışan şikayette bulunmadan da geriye dönük yapılır ama dediğim gibi ceza var. çalışan şikayette bulunur da geriye dönük olması gereken igorta girişinin yapılmadığı ve bildirgelerinin verilmediği tespit edilirse o zaman kat kat ceza öder. yukarıda da yazdım tutarlarını. işe girişi kendiliğinden geç verirse 1 asgari ücret, kurum isterse 2 asgari ücret. aylık bildirgeleri kendi geç verirse 1/5 asgari ücret, kurum isterse 2 asgari ücret. bunlar her sigortalı ve her ay için ayrı ayrı uygulanır.

bi' kere her nevi 9/8 =)

sonra tabii ki gaydırıguppak cemile! adını duyunca oynayasım geliyo' şahsen.. fidayda olarak yer etmiş olan hüdaydamız var güzel yine herkesin bilip en azından kalkıp şöyle iki salınmak isteyeceği.. bi' de her yiğidin harcı olmayan türlü oynak karadeniz türküsü.

gerçi bi' yöre söylesen biraz daha ona göre gelirdi yanıtlar, daha rahat olurdu sanki ama?

bu arada bu amaca dönük "oynak türküler" falan gibi albümler, derlemeler olsa gerek sanki? onlara bakmak da işlevsel olabilir..

elimde "sendeki kaşlar" ve kubat tan "topal" var :)
kubat'tan tiridine bandım ın ve zara dan kesik çayır ın linklerini arıyorum misal şu an. hani yöresel türküler herkese hitap etmeyebilir. karadeniz türküsü çalsam, bir kişinin hoşuna gitse, diğerinin hoşuna gitmicek şimdi.

akşama arkadaşlarla toplancaz da :)
bi de, duyuru dışa kapğalı tabi. belirteyim dedim.

Sen Ekrem&Gultekin'in oyun havalari mp3lerini indir, derdine derman olur bence.

Deniz Dalgasız Olmaz :

www.umutfm.com

ankara misket

Esmerim biçim biçim,
Mustafa Özarslan, Oğuz Aksaç, Grup Çığ 'dan halaylar.

Hem potpori şeklinde, ölene kadar oynarlar:)

(bkz: dolama dolamayı) kıbrıs türküsü, senem diyici yorumu.

nerde var mesela?

1-2 link verebilseniz negzel olur=)

ee??

yasak.
tespit edilirse o üyelik iptal ediliyor.
tespit edilmesi için iki kişinin aynı anda "o" kullanıcı adını kullanmaları lazım. yoksa tespit edemiyorlar.

ben daha çok kanunen suç olup olmadığını soruyorum...

rapidshare yasak demişse yasaktır ve bunu da kullanım koşullarına koymuştur. o vakit yasal olarak da sakıncalıdır. ha ama derseniz ki "e zaten başkasınınkini kullanan adam kendisi kullanım koşullarının altına imza atmamıştır ki?", o zaman ben de "bilemem o kadarını" der ve fakat yine de onu da bi' şekil türkiye'de en azından şimdilik sökmeyecek olsa da güvence altına almışlardır diye sözümü bitiririm.

firefox icin (bkz: adblock plus)

(bkz: privoxy)

firefox icin yine: (bkz: flashblock)

adblock plus ve flashblock kombolu firefox kullanıyorum, nasıll mes'udum anlatamam.. her ikisi de ayrı ayrı söylenmiş ama pekiştireyim istedim.

çoğu site aylık ücretler karşılığında üye olmanız halinde sitelerini reklam görmeden gezmenize müsaaede ediyorlar.

yeri gelmişken ben de belirteyim, bir insan ya da firmadan web sitesini bedavaya (aylık üyelik ücreti ya da reklam geliri olmadan) yapmasını beklemek de doğrudan o kişilere tecavüzdür.

uzaklarda arama; opera...
Sonra urlfilter.ini dosyasını paşa gönül kriterlerine göre oluştur.
Başlangıç için şunu tavsiye edebilirim:
www.fanboy.co.nz

Firefox yükleyiniz ve ardından " most popular add-ons " kısmındaki popüler eklentileri kullanarak gerçekten hızlı ve işlevsel bir tarayıcıya sahip olabilirsiniz ...

firefox için:

Adblock Plus:
Resimleri ve flash'ları engelleyebilir. Yüklediğinizde easylist'e abone olun. Easylist bir filtre listesidir. Bu filtreler sayesinde reklamların çoğu engellenir. Bu filtrelerden kaçan reklamları engellemek için daha sonra kendiniz de filtre oluşturabilirsiniz.
addons.mozilla.org

Adblock Plus: Element Hiding Helper:
Adblock plus'ın yanına kurabildiğiniz bir eklentidir. Bunu kurduğunuz zaman sadece resim ve flash'ları değil, yazıları ve tabloları da engelleyebilirsiniz.
addons.mozilla.org

1 - önermem: readyboot size gözle görülür bir performans artışı yaşatmaz, asla ve asla (external'ın hızı ne olursa olsun) ram yerine geçecek hızda değildir, genelde hdd deki pagefile işlemi için kullanılır.

2 - önermem ama alacaksanız en büyüğünden alın.

3 - kingston

4 - masaüstüne takılan ram'ler laptop'lara takılamazlar, ikisi için de farklı ram'ler lazım.

uzun güzel bi cevap yazmıştım, browser hatası dedi sildi. o halde şimdi özetler:
kimi işlemlerde evet performans farkı görürsün
1- evet
2- sadece rb için 4, dosya deposu olarakta kullanırsan 8. sadece 4gb lik kısmı radyboost olarak kullanılabilir.
3- toshiba transmemory (siyah)
4- 1 tane. yeniden başlatmana gerek yok. özelliklerden rb kullanma dersin vista izin verince çıkarırsın, diğerine takıp rb için kullan dersin.
5- bilmiyorum
mavi, gold, teknosa ve internetten uzak dur. kolay gelsin

iki zıt görüş gelmiş, güzel olmuş =) biraz geç de olsa çok sağolun öncelikle!

ya sandisk'in 16 gb readyboost+u3 destekli bi' diski var vatan'da 62 mellona alabileceğim. elinizi vermişken kolunuzu da alayım ve bi' de onunla ilgili fikir sorayım istedim.

www.vatanbilgisayar.com

bi' de yalnızca 45 kuruş fazlasına alabileceğim bi' toshiba var;

www.vatanbilgisayar.com

u3 desteği bi' işe yarar mı, bi' şeye derman mıdır, olmasa da olur mu, "ille de toshiba!" mı, başka öneriniz var mı?

p.s. tabii ki bu söylediklerim sadece vatan'a göre.. gidip alıcam tükanından. daha ucuz, daha tercih edilesi önerisi olan varsa ona da aç(ığ)ım =)

düdüt: anam ne pis bi' insanmışım, 22 milyona 4 gb'lık şeye kafamdaki demişim ilk soruda, şimdi 16 gb'lar, 65 milyonlar havada uçuşuyo'.. hey gidi.. itiraf ediyorum, bayram yaradı, evet =D

riskine bagli. cok risk alicaksan forex, az risk alicaksan borsa, ticaret yapabilirsin kisa vadeli mesela mp3 player ticareti ya da hafiza karti ticareti gibi. cinden getirtirsin satarsin buraya. ne biliyim ilerde lazim olmucaksa yeni kurulan bi sirkete ortak olursun, tanidiklarin sirketi falan. bahis biliyosan betfair e girersin ama onermiyorum tecruben yoksa batarsin

32 gün vadeli hazine bonosu veya 1 ay vadeli mevduat.

mis gibi %20 civarı

kriz dolayisi ile riske girilmemeli. illa degerlendirilmek isteniyorsa euro ya da altina gidilmeli uzun vadede, dolardan uzak durulmalidir.

thefin'e katılıyorum hazine bonosu bu konuda ilaç gibi gidecektir.

Hiç bi şeye yatırma. Git Yapı Krediye. Fona koy paranı. Türk Lirası fonunda sana 10-15 günde bir, evvel Allah 100 kontör parası çıkartsın. İstediğin zaman çek paranı atmden kardeşim istersen. Millet para bulamıyo. Koy paranı değerlendir.
Ne dolar ne yumoş hepsi boş. << iş aş haydar baş gibi oldu ama boşver.
1 ay vadeli mevduat yani hesap sana: 30 ytl olarak dönecektir, istediğin zaman çekemeyeceksin o parayı bide cabası. % 20 değil, 1000 de 20 sini öder bankalar 1 aylık faizde. <<< kendimden biliyorum.
Saygılar.

@thefin

aylık faiz için o hesabı (%20 x 1/12) şeklinde yaptığımızdan kelli %1.67 etse gerek takriben. benim hatırladığım kısımdan örnek vermek gerekirse, enflasyonun 3 haneli olduğu 90'larda bile aylık %10 civarı alınabiliyo'du yamulmuyo'sam? %20 demek yanıltıcı olur dolayısıyla

edit: takriben onyetele'nin dediğini doğrulamışım sadece ama idare ediverin

bayram yakın, güzel bir yere tatile git.

Kendine yatırırsan elle tutulur bir kazancın olur. Kursa git, tatile git, seni mutlu edicak bişeyler yap.

bence de en iyisi bol alışverişli süper bir yurtdışı tatili ki alışverişe yetmez bile bu para. gidin gezin gördükleriniz yanınıza kar kalsın.

1000 lirasi ile forex. kalani kenara.

50 zaten taban puani olmali. 50 degil en azindan 70 alinmasi gerekiyor diye biliyordum.

70 akademik personel için alınması gereken puanmış.Yüksek lisans için 55 yeterliymiş. Sözelden kaç yapılırsa 55 alınır?

www.feyza.net

burdan hesaplayabilirsiniz

yapabileceği kadar yapsın zaten sözeli kolay. zaten ales hız ve zekayı birleştiren bir sınav o yüzden her türk gibi kendini çok zeki buluyorsa dert etmemesi lazım sınavı ve sonucu.

"yüksek lisans için 55 yeterliymiş" çok geçerli bi' ifade değil ya ales için. gerçi evet, bu durumda ablanın başvuracağı bölümün istediği puan bu olabilir ama hani yanlış anlaşılma olmasın, bilmeyenler yanlış fikir edinmesin diye açıklayayım istedim. bölümden bölüme talep edilen ales taban puanı değişir, yoğun başvuru olan bölümlerde taban puan gayet 80'in üstünde falan da kalabilir. arz talep, klasik öss/kpds/ösym hikayesi işte..

Anlayamadım ben de dediğinizi. Tmp'yi çalıştırmışsınız? O zaman olmaz zaten? Dosya tamamen indikten sonra indirmesini istediğiniz yere taşır dosyayı, ordaki exe'yi çalıştıracaksınız. Yok çalıştırdıysanız da ben anlamadım.

işte indirmesini istediğim yere koyuyo' gayet, exe olarak görünüyo' ama açmaya çalışınca başka isimli bi' tmp dosyasını çalıştırma çabasına girip benden destur istiyo'.

bu esnada sorunu güncelledim. hani bitmeden çalıştırmaya kalkmış ve ondan sebep tmp çıkıyo' olabilir falan diye g.tümden sallıyo'dum ya, onu düşünerek farklı bi' isimle kaydettim, sorunsuz oldu bu sefer. ama şöyle bi' durum var, bu exe dosyasını çalıştırınca tutup benden program files'daki "realtek usb wireless lan driver" klasörünün içindeki setup dosyasını çalıştırmak için izin istiyo' bu sefer de?
harbi kafayı yediricek bu bill bana ya!.. ühühühü..

bu sorunu da hallettim, tee gittim appdata içinden local'dan falan filan, bu "bu setup dosyası mı abi?" diye sorduğu dosyayla installer'ı birlikte buldum. hemen ayırdım bunları, yanlış setup dosyasını sildim, diğerini çalıştırdım, kurdu gayet. çalıştırdım da, kullanıcı adı şifre falan girdim onlayn oyun olduğu için, güzel, güncellemeleri de indirdi.. ama gelin görün ki şimdi de oyun çalışmıyo'!

gözümü iyice hırs bürüdü! her an bilgisayarı formatlayabilir, camdan atabilir, götürüp iade edebilir, bill gates'i yakabilirim! hedef gösteriyorum, evet!

29 ekim arifesi ?!

Ben hiç hatırlamıyorum böyle bir yarım gün olayı, bu sene mi çıktı anlamadım.

29 ekim tatili resmi olarak 1,5 günden oluşmaktadır ve bu çoook uzun bir süreden beri böyledir, yani durum bu seneye özgü değildir.

senelerdir var bu olay :)

evet en son lisedeyken oluyordu bu yarım gün olayı. özel sektör yarım gün tatil yapıyorsa devlet daireleri hayli hayli tatil olur.

edit: hep oluyor muydu ya ben niye hatırlamıyorum?

edit2: o zaman üniversitelerde de bir gün öncesinde yarım gün tatil oluyordu yani bu sene olduguna göre, ama kesinlikle hatırlamıyorum ya, sağlam reset atmışım demek.

Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun

Madde 1 - 1923 yılında Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim günü Ulusal Bayramdır. Türkiye'nin içinde ve dışında Devlet adına yalnız bugün tören yapılır.
Bayram 28 Ekim günü saat 13.00'ten itibaren başlar ve 29 Ekim günü devam eder.

hep mi vardı!!alla alla ben hiç hatırlamıyorum..ne o kadar yaptığım stajlarıma nede geçen yıl ki ilk iş tecrübemi yaptığım sene ye denk geldi.

bi yaşıma daha girdim.

hatta bugün aziz peder* bonus olarak ilk ve orta dereceli okullara ertesi gün de tatil olduğunu söylüyo'du ama?

ben de yıllardır 1.5 gün olduğunu bilir, o yarım günün de tam güne tamamlanması ihtimalini severim..

bu arada niye sorusuna da yanıt vermeden geçmeyeyim;
bilmiyorum.

okullarda üç ders yapılıyordu ya sırf bu sebepten. yarım günlük tatil candır yav!

bayram hazırlığı desem abest olur sanırım..
belki de hani herkes hazır toplanmışken hep birlikte işe ara verip bir anma töreni yapıp evlerimize dağılalım gibi bir düşüncenin ürünü olabilir.. sabah kalkıp gitmek nispeten zor oluyor, uyan, hazırlan, bir dünya insan zaten orda, kimse senin varlığını farketmiycek bile gibi düşünceler vs..
yazdıklarım çok saçma ise dün gece uyumadım diyerek tek geçerli bahanemi öne sürmek istiyorum..

(bkz: şizofreni)

Başka tanım aklıma gelmiyor valla. İlerde nüksetmesi olağandır.

daha çok fikir sormuşsun ama genel bilgi edinecek ingilizce kaynak işine yararsa diye bir önereyim dedim. hem belki başka merak edenler de olur;

en.wikipedia.org

bi' de google books'tan şu kitabın 82. sayfasına da bi' göz atılabilir.

"Developmental Psychology and You
By Julia C. Berryman, Pamela K. Smythe, Alexandra Lamont, Richard Joiner"

bu arada benim yoktu ama yamulmuyo'sam kurt cobain'in de olacak bi' tane =)

ben en azından benimki için konuşayım. somut olarak görmemiş olsam da, neye benzediğini biliyordum. çünkü çok sevdiğim, sevimli bulduğum bir çizgi film karakteriydi bu. sesli hiç konuşmadım. gayet içimden düşünürdüm ve o da bunlara aynen karşılık verdi. çok çok uzun zaman sonra farkettim ki bu hayali arkadaş benim iç sesime dönüşmüş.

olaya direkt hayali arkadaş olarak yaklaşmasak.

bir de şu açıdan baksak, çocuklar öte alemlere açık oluyorlar, melek gibi varlıkları görebiliyorlar. yani bunların gerçek varlıkla olabileceklerini de hesaba katın.

arkadaş gerçek, çocuk bunları gerçek olarak yaşıyor, ama biz (veya siz) göremediğimiz için o arkadaşa hayali diyoruz.

Bence çocuklar gayet salak mahluklar. Ondandır bu. Olması muhtemel tabii, hemen genellemeyelim. Ama zannetmiyorum ki anlatıldığı gibi yaygın bir rahatsızlık olsun. "Deplasyondayım, şizofrengiyim, kan banyoma davetlisin" kabilinden denyoca karşı cins etkileme sözleri eprimiş olacak ki bu sik çıktı başımıza bence, hepsi bu.

Neyse, ben de klementinden çok korkardım. Piskolocim orda bozuldu.

"sadece geriye doğru çalışan zayıf bir hafıza türüdür" olabilir gibi geldi..

fakir, yetersiz, zayıf gibi bir şey işte.

zavallı bence de daha isabetli olur..

başka önerisi olan? gerçi sanırım "yalnızca geriye doğru" çalıştığı vurgusuna ihtiyacım var burada zaten ama..

Zaten adamin ne demek istedigini anlamissin. Mesele vurguya kaldiysa eger ne icin cevirdigin onemli bence. eger opera-tiyatro falan gibi daha lirik bi is icin ceviriyosan zavalli daha uygun geldi bana. eger kitap veya makale gibi daha duragan bi is icin ceviriyosan zayif daha uygun sanki. Eger ese dosta yardim icin can sikintisi gidermeye calisiyosan bi cay koy arkadasim, ugrasilmaz lan.. Bu arada duyurunu cok begendim.

@theli

işte tam ikisinin arasında. yani belleğe ilişkin bi' akademik çevirinin içerisinde bu cümleyi quote ediyo' adam. ondan sebep arada kaldım ama akademik çevirinin içinde bile olsa, or'da bire bir metni alıntılamış olduğu için, edebi esere daha sadık kalmak adına zavallıyı tercih etme kararına vardım. teşekkür ederim..

duyuru beğenmene de ayrıca sevindim =) benden önce kaç duyurucuya dedin bunu bilmiyorum ama (=p) ben ilk defa duyuyorum böyle güzel sözler.. teşekkür ederim..

(bkz: carom3d)

Yahoo Games
Pool

(bkz: backspin billiards)

ınternet baglantısının olmayacagını eklemeyı unutmuşum :S

(bkz: maximum pool)
hem oynar, öneririm. hem oflayn hem onlayn bi' de.

arkadaşlar cevaplarınız için teşekkürler. backspin billiards harika imiş. oynamayanlara da tavsiye ederim. getir.net

3D Ultra Cool Pool

Bence nisanli olup olmadigina emin olman lazim once ki bunu da kirmadan ogrenmeye calis, yalan soyluyorsun falan deme yani, belki onun tarafinda daha karmasik sorunlar vardir belki sevmedigi biriyle nisanlidir kim bilir ama nisanliysa da bence vazgecmelisin, ya da onun ayrilmasi gerekir seni seviyorsa.. Bir de buna en iyi sen karar verirsin, burda yazilanlarin hepsi asagi yukari ayni olacak, farkli da olabilir tabi...

alyansa, yüzüğe dikkat edin. nişan yüzüğü gibi değilse belli olur bence.

@tom riddle

yanina giderken cikariyordur belki

nişanlıyım diyorsa senle takılmayı da seviyorsa elektrik artmışken öp bir bakalım ne olacak. bir buse kondur o dudaklara masum bir şekilde. sonra çek kendini geri bir şey söyleme. nişanlıysa gerçekten ve seviyorsa sana bir tokat atacaktır. tersi olursa ne diyeyim yine evlenme ihtimali var ama sen onun nişanlısın boynuzladığı bir ara eleman olarak kalabilirsin. askerde falan olabilir nişanlısı gerçekten eğer öyleyse bunları yapma tabi. bir şekilde çocuğun birliğini adını falan öğren telefon aç/mektup yaz ki kız cezasını bulsun. artık tüfeği kapıp öldürmeye mi gelir ikinizi de bilmem ama olay hoş değil .

nabarsan yap arkadas ayagini devam ettirme. asik olup olmadigindan da emin degilsin madem. +-1 arkadas hayatinda bisey degistirmez filan diye dusun. sonra kendini gercekten askin icinde bulma. cok canin yanar. kiz bi sekilde beraber olmak istemiyor. ya gercekten nisanli yada ailesinden filan cekiniyo filan ne bileyim iste. sonucta araya bir engel koymus. hic gerek yok canini sikmaya. gonul ister kiza citlat bir daha gorusmeyecegini bakalim ne tepki verecek diye ama bence hic gerek yok.

bide asik olmak istemiyorsan ne yaparsan yap olayi buyutme. mesela kizla bi daha gorusmemek karari aldin diyelim. oturupda bir buyuk devirme muzeyyen senar esliginde. bise olmamis gibi davran. ne kadar buyutursen o kadar buyur cidden(bush gibi konustum).

gerçekten nişanlıysa sana bu kadar yakın davrandığı için,
nişanlı değilse de sana yalan söylediği için,

bence onla ilişkini yavaş yavaş kesmelisin.

Bence nişanlıysa ve seninle yakınlaşıyorsa ondan uzak dur. Çünkü nişanlısının terkedip seninle birlikte olduğu zaman aynısını sana yapmaktan çekinmeyecektir. Yapmasa bile ona asla güvenemezsin, sağlıklı bir ilişki olmaz.
Nişanlıyım diye yalan söylüyorsa da uzak dur bence. Yani bilmiyorum en azından ben yalanla dolanla yürüyen işleri pek sağlıklı bulmuyorum...

hanim kizimiz ailesinden uzakta mi yasiyor/ okuyor? bazi aileler kizlari uzaktayken uslu dursun mantigiyla, kizlarini gaza getirip muhitten birileriyle nisanlayip damatlarini garantiye almak isteyebiliyorlar. dusuk bi ihtimal olsa bile bir neden bu olabilir. birlikte vakit gecirdiginize gore konusurken hic nisanlisindan bahsetmedi mi? ne bileyim disari cikiyorsa nisanli da gelmez mi arkadaslarla bulusmaya arada? bence bunu ona sorabilecegin raddeye gelmis durumunuz. nisanli ise: cocugu cok sevmiyor ya da zamanla hisleri korelmis olabilir ona karsi. cok genc yasta baslayan iliskilerde olabilir bu. yani kiz 20 yasinda ve nisanliysa muhtemelen, yaklasik 18 yasindan beri taniyordur ya da 19. bence insan o yaslarda hala buyumeye devam eder ve zamanla kendini, hislerini, kisiligini farkli yerlerde bulabilir... neyse, eger nisanliysa demek ki onu sevmiyor. yani seviyor olsa seninve kendisinin bu kadar yaklasmana izin vermezdi. iste bu noktada, bence senin kiza hesap sorma vaktin gelmis. yani hesap sorma derken kastettigim, su nisanli meselesini cozmek. hisleriniz karsilikli yogunlasirken hicbir sey yokmus gibi davranmak geleceginizi zorlastirmaktan oteye gidemez diye dusunuyorum. saglikli bir beraberlik icin iliskinin temelini atacaginiz yerin de temiz olmasi gerekir. pek anlatamiyorum da, diyelim ki kiz nisanli ve siz birbirinize asik oldunuz, o da nisanlisindan ayrildi bu birliktelik icin ... boyle bir senaryo daha en basindan seni, onu ve iliskinizi yorar, yipratir. haaa o zaten nisanlisindan ayrilmayi dusunuyor ama bunu yapamiyorsa ya da bundan emin degilse, belki seninle gecirdigi bu anlarda kendi hislerinden iyice emin oluyordur. o nedenle bence oluruna birak ve yanagina dokundugun ya da opustugunuz bir zamanin sonrasinda, mecburen oturup konusulcak bu mevzu ve de o sana anlatmak zorunda artik. bence eyleme gec, uzadikca bu surec karmasa da buyuyecek. su saatten sonra ola ki nisanliyim, gorusmeyelim derse aci cekceksin, bunun kacari yok. bir de sey, bu surecte kizi kendi haline birak yani manipule etme, tahakkum etmemeye calis. aldigi kararlar ona ait olsun ama onlari alirken de senin ne hissettigini bilsin.nisanli degilse; test etme amacli olsun ya da etrafindaki kismetleri uzaklastirmak icin olsun, farketmez' yalan soylediyse ya da bunu hayatinda uygulayabilen biriyse, uzak dur bence de. yorulmaya gerek yok, kimse kimseyi degistiremez de zaten.

kardeş açık açık konuş,mantıklı birisin okudugum kadarıyla,dogru olan : kız eğer nişanlıysa unutman muhabbeti kesmen(bir şekilde öğrenirsin başka arkadaşlarına sor),nişanlı olması kotu sonuclar dogurabilir.eğer nişanlı deilse devam et.

ne zaman evlenceksiniz diye sor.
gelinliğini seçtin mi de.
nasıl bir düğün istiyosun de.
efendime söyliyim, hangi şarkıda dans ediceksiniz de.

cevap verirse bunlara biraz daha kızıştır.
nişanlın nereli de
nerde tanıştınız de
kaç yaşında de
ne zamandır birliktesiniz de
nerde evlenme teklif etti de

hızlı hızlı sor bunları :) manyak sansın :p

ya eeeeaaah der ya da pıtır pıtır cevap verir. oradan bişeyler yakalayabilirsin.

ha bi de şöyle bi durum var.

eğer şöyle bi şey söz konusuysa, diyelim kız gerçekten nişanlı. sonra sen de bunu bilmene rağmen onunla flörtüyosun. ee kız gelse sana dese "tamam ben nişanlıyım ama sana aşık oldum" dese ve bunu sadece sana değil nişanlısına ve ailesine de söylese ne yapacaksın? ehi ehi ne güzel hadi sevgilim sinemaya gidelim mi diyeceksin? belli ki ya kız ya da ailesi artık bu evlilik müessesesine inanmış ve senden de aynı şeyi bekleyecekler.

ölç biç güzel bir hot kotür dikiver bu malzemeyle.

şefin tavsiyesi: bu yaşta ne evliliği kardeşim? delirdiniz mi..

nişanlı kız, nişanlısı olan bekar kızdır. bir kere bu konuda anlaşalım. sana tavsiyem yakınlaşma olayına girmendir. hatta bence fazla vakit kaybetmemelisin. sonra ileride "neden öpmedim?" diye kafanı duvarları vurmak "neden öptüm" diye vurmaktan çok daha kötüdür, büyyyük pişmanlık yaşatır.

şu gençlik "carpe diem" felsefesini bir öğrenemedi hacılar.

ne hissettiğini açıkça söyle, kaybedeceğin ne var ki?

aslında pyro clustic flow çok güzel bir giriş yapmış. tam söylediği gibi ilk cümlesi. ama burda damat garantiye değilde kız garantiye alınmış diye düşnüyorum. bence damat hayali bir karakter. şimdi burda herşeyi açık açık yazmak istemiyorum bir taraftanda. tam orta sınırı tutturarak anlatmak zorundayım. ikimizinde fazlaca tanıdığı var ve durumumuzu anlayanlarda vardır mutlaka. kız ailesinden oldukça uzakta. ve ben düşünüyorumki ailesi kızın aklına girmiş ve o gurbet ellerde kızıma musallat olmasınlar diye dümenden nişanlılık durumunu uydurmuşlar. çünkü bulunduğumuz ortam bu yalanı devam ettirmek için oldukca müsait.

insensitive in dediği soruları çeşitli kombinasyonlarla ve çeşitli zamanlarda sordum. halende sormaya devam ediyorum. böyle ona çaktırmadan sohbet esnasında ara ara soruları sıralıyorum. ama gelen cevaplardan dadmin olmadım yani. bir kaç bariz çelişki yakaladım bunu direk ona söyleyemedimde. nişanlım okuyor dedi farklı zamanlarda bölümlerini sordum iki ayrı cevap geldi (birbiriyle alakası olmayan bölümler) ama ben diyemedim hani şu bölümde okuyodu diye.

birde bu öpme konusu...
tamam öptüm diyelim ters tepki verdi, bu lanet olasıca gururum öldürür beni inanın. kafamdan atamam o anı. ama dediğiniz gibi öpüşme durumunda karşılık verirse o zaman dadından yinmez de o riski alacak cesaret yok bende. maruz görün. yapım buna müsait değil. ben bide şeyi düşündüm. en yakın zamanda onu yemeğe davet etmeyi. sadece ikimiz sessiz sakin bir yerde içtenlikle konuşmak için. benim neler düşündüğümü anlasın diye açıkta konuşmayı düşünüyorum. elbet o da düşündüklerini söyler. benim amacım iki karşı cins olarak güzel şeyler yaşamak istiyorum. son derece masum düşünceler bunlar. en yakın zamanda bu teklifi yapacam sonucunuda buraya yazacam bakalım ne olacak. 6 ay önce kendimi bu halde görsem t.şak geçerdim kendimle yeminle. zor be brothers.

çok benzer bi' durumda (senin konumunda) bi' arkadaşım vardı, mutlu mudurlar, şu an durum nedir bilmiyorum zira bir süredir iletişmedim kendisiyle ama evlenmişlerdi =)

kedilerin vardır öyle manyaklıkları. bizimki de mamasının yanında duran kabındaki suyu içmezdi. damacana pompasının altına, şişeden taşan fazla su yere akmasın diye koyduğumuz yoğurt kabındaki suyu içerdi. orada su bulamazsa gider küvetten bizim pis banyo suyumuzu içerdi. ama kabındaki suyu içmezdi. vazgeçtik sonra kabına su koymaya zaten. bir şey olacağını zannetmem. canı çekmiş hayvanın. balık aromalı çorba gibi.

hayvanlarda, "akan su temizdir, durgun su pistir" mantığı var, genlerine işlenmiş durumda. hani göl yerine dereden içmek gibi. belki dere zannediyordur.

o şaşal suları ben bile sevmiyorum çoğunu böle şekerli gibi oluyo mayışık. haklı hayvan :)

hayvanlarda var öle şeyler evet bize temiz sağlıklı gelen şeyleri beğenmeyebiliyorlar. bende kulağa iyi bişi gibi gelmese de bişi olacağını düşünmüyorum pek. akvaryum suyunuda düzenli olarak temizlediğiniz takdirde tabi :)

peki yeri gelmişken ben sorayım, kedinin akvaryum suyunu içmesinin balığa bir zararı olur mu peki :) kedilerin salyalarının çeşitli bakterileri içerdiğini duymuştum. bizim tanıdığın kedisi kulağını emerdi sürekli mesela, kadının kulağı iltihap kaptı :(

insana böyle yapan gariban japona ne yapmaz.

Son sorun için aksine kedilerin salyaları kuvvetli bir antiseptik dir. yaladığı yeri baya temizler dezenfekte eder aslında.

aynen kibritsuyu'nun dediği aklımdan geçti soruyu okuyunca. tavuk suyuna çorba hesabı, 'balık suyuna su' işte mis gibi :p

terkos'un altında mezarlık çıkmıştı, hatırlayan var mı, esas biz ömrü billah paça çorbasına talim etmişiz.

hani balık yemi de atıyosun ya akvaryuma, belki ondan tadını seviyodur hayvan ehe...

suyunu yeteri kadaar tazelemiyorsun demek ki..
bu arada kedin baliklari yemiyor mu?

aslında tazelemeye dikkat ediyoruz. yok yeme girişimi olmadı hiç.

1-islamın kadın yorumundan bahsedebilirsin, gayet yaygın. ucretler vs de olabilir. su dekolteye verilen cezadan keza.

1
- eşit işe eşit(siz) ücret
- glass ceiling effect miydi neydi (türkiye'ye özel diil tabi bu, türkiye'de ne derece mevcuttur nedir ne diildir bilmem)

2-
octoberswimmer.blogspot.com

işinize yarayacağını sanıyorum. yine de soru varsa sözlükten ulaşabilirsiniz

Leader of the Painting Contest in Turkey

winner olması lazım.

tereddütte kaldığı ifadeleri googleda arat. mesela winner of contest arat, bi de leader of contest arat mesela hangisi çıkarsa veya daha çok çıkarsa.

cümle olmayacak işte, düz bir isim tamlaması...

Aybüke is ..........

diye yazılabilmesi lazım hani.

@enedwaith, leader olmaz çünkü dediğim gibi aynı formatta 2. ve 3. de diyebilmemiz lazım
@mea maxima culpa, aynı nedenden dolayı winner da olmaz. first winner, second winner da diyemeyiz çünkü rasyonel düşününce herkes ödül almıyor.
@mrtksn, isim tamlaması olması gerektiğinden bu da olmaz malesef.

şu gibi bi sıralamayı yapabilmem lazım

Aybüke Çokbüke: Resim Yarışması Türkiye birincisi
Boğaç Nohaç: Resim Yarışması Türkiye ikincisi

gibi..

farklı bölümlerde kullanacağımdan "Winners of the Painting contest" başlığı atıp yanlarına first, second yazma alternatifi de gidiyor..

bu olmıycak gibi sanki

yamulmuyo'sam;
1. winner olur,
2. first runner up,
3. de second runner up olsa gerek

supercalifragilisticexpialidocious'un dediği gibi. winner, runner up (veya first runner up) ve second runner up of the contest.

"@ supercalifragilisticexpialidocious": first runner up vs, efenim bunlar turnuvalarda kullanılan dereceler için değil miydi? örneğin "in champions league, chelsea has won the cup, and also the reds are first runners up."

koşuydu, maratondu; yani elemeye değil de genel progrese bağlı yarışlarda kullanılmıyordu diye biliyorum, ayrımı yapamadım bak. biliyorum da anlatamıyorum gibi. evet.

requem?

edit medit: bu arada ne linke baktim ne de ali kirca severim. dalmisim direk :)

tuluyhan uğurlu- Sofya'da Dans- Beyazıt'ta Zaman ?

edit: konunun tartışıldığı bir forumda " Tuluyhan Uğurlu’nun Senfoni Türk isimli albümünde bulunmakta, adı “AKINCILAR”. " yazılmış.
velakin tuluyhan uğurlu'nun sitesinde Sofya'da Dans- Beyazıt'ta Zaman ismiyle geçiyor. artık hangisi olursa.

doğru cevap tuluyhan uğurlu - sofya'da dans imiş, girl in a coma'yı tebrik ediyor ve kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz =)

youtube videosunu bulduktan sonra kendimi dinlemeye verdiğim için alttaki yorumları okumamışım, or'da kabak gibi varmış meğer.. demek ki neymiş, aramaya önce inanmak, sonra da sonra da hak'katen aramak yetebiliyo'muş. kaçıncı oldu lan buraya yazıp da sonra gidip bulduğum.. hey allaam..

özür dilerim sevgili romalılar, bi'kaç kere yazayım;

ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim
ben tembelim

Tuluyhan Uğurlu - Sofya'da Dans

"Mustafa Kemal Atatürk ve Güneşin Askerleri" albümünün 2. parçası.

bu kadar tembelsin mp3 linkini de isteseydin

ayrıca unutkansın (=
tick yok :P

itin g.tünden selamlar!

@desdinova
istediğim mp3'ü değildi ki? lütfen kendi arzularınızı benim üzerimden şeettirmeyiniz..


@beyinter ve girl in a coma
yeterince girdim ama biraz daha sokabilirsiniz, ha gayret :p

çapa gibi sanki ama? sallamadığımı umuyorum

aksaray-fatih civarı bir yerlerde.

topkapıdan başlıyor, fındıkzade, fatih, aksaray civarlarından geçiyor. sonrasını bilmiyorum valla.

çapa değil ama. millet caddesi çapa'dan geçiyor. vatan değil.

fatih'te.

mea maxima culpa'nın dediği gibi çapa'daki millet caddesi, onun bir altındaki vatan caddesi, ondan sonra da fatih cami'nin oldugu cadde sanırım fevzi paşa cad. olmalı o geliyor.

edit: ben de fatih ilçesini kastetmiştim, semtini falan bilmiyorum.

uzun bir cadde olduğu için tek semttedir diyemeyiz.

avrupa yakasinda ama dimi

ama yazdık işte topkapı, fındıkzade, fatih, aksaray. bunlar fatih ilçesinde semtlerdir

fatih ilçesi de avrupa yakasında.

kizmayin efendim, bilmedigimiz icin soruyoruz iste :)

yok yok kızmak ne demek. böyle sanki sesimde (klavyeden dökülen kelimelerimde, harflerimde) bir hayal kırıklığı vardı. yazmıştık ama anlatamadık diye.

neresinin yaptıgını bilmiyorum ama bence böyle bir test yaptıracaksanız bence sonucundan çocuğu haberdar etmeyin.

benim bildigim saglami (motoru olcen) hastanede ilgili bölüm yapiyor. psikoloji, psikiyatri ne derseniz artik...
ama kesin ortalikta ozel kuruluslar vardir...

rehberlik arastirma merkezleri yapiyor iq testini, eq oyle testle olculecek bir sey degil, ancak cocugun gorsel zekasi mi var sozel zekasi mi var onunla ilgili kabataslak bir fikir edinebilirsiniz.

iq icin: rehberlik arastirma merkezlerinin yapmasinin yaninda, bildigim kadariyla wisc-r bilen ve wisc-r cantasina erisebilen (cantasi olan) herhangi bi' psikolog (veya rehber danisman?) uygulama yapabilir. kurum mecburiyet degil yani.

evet rehberlik araştırma merkezlerinde yapıyorlar ve testin adı da wisc-r (viskar) kadıköydekinin yerini de söyleyeyim hatta erenköy 19 mayıs mahallesinde kâzım karabekir iöo'nun arkasında.

1/ kendi bölümünde yüksek lisans yapacaksan hocaların sevgilisi olman yeterli.
2/ az biraz mat. yapsan (minimum notu tutturacak kadar) gerisini mülakatta halledebilirsin (bkz: madde 1)
3/ bence sana uygun (tabii bir cümleden karakter tahlili yapmak zor)


yolun kardeşimle paralellik gösteriyor, o yüzden yazdım. yoksa bunlar şahsi tecrübem değil. başarılar.

Üniversitelerde akademik çalışma yapıldığını mı sanıyorsun :) Notlar filan hikaye. Okulu zor bitirip doktora yapanları biliyorum.

Bir Türkiye gerçeği için: Torpil torpil torpil!

1 - yalan. aslında belli noktalarda doğru; iyi üniversiteler mesela kesinlikle belli bi' ortalamanın üstünde olmanı bekliyo'lar. kendi bölümünde yapacaksan denildiği gibi hocalarla iyi olman ya da ortalamanın iyi olması lazım. ama hocalar zaten seni işe yaramaz bellediyse biraz zor. başka bölümde yapacak olursan (ki ben öyle yapıyorum), "bölümle sevişmiyo'dum, alan ilgimi çekmiyo'du, ondan s.çtım" deme şansın olur (ki ben öyle yaptım, ortalamam 2.64 idi). yalan da değildi benimki ama sende biraz yalan durumuna gelebilir bu :p sen yine de hak'katen niyetliysen, 2 senen daha var, toparlamaya bak ortalamayı, hiç olmazsa sırf koşullar tutmadığı için başvuramadım diye kafanı duvarlara vurmazsın.

2 - ales'e de genelde dikkat ediliyo', lise 2-3 matematiği falan da var, çalışsan biraz hiç fena olmaz.

3 - okumayı seviyo'san iyi güzel de, yazarların geçmişinde bırak yazsın akademisyen olduğu, sana ne ki hak'katen istemiyo'san? devlet üniversitesine kapağı atarsan (ki çok kolay bi' şey değil bu), deliler gibi araştırma yapmadan da idare edebilirsin gerçekten. özel üniversiteler için durum biraz farklı ama. zaten hedefin sırf akademisyen olmak/görünmekse, 23 (26 mıydı yoksa?) devlet üniversitesinin rektörleri daha yeni açıldı, gani gani açık var. hedefinin ne olduğuna çok bağlı her şey bu noktada..

4 - bi' site bilmiyorum ama çok basit olarak şunu söyleyebilirim; akademisyen olmak için ilk adım master/doktora zamanı bi' asistan kadrosu bulup, or'dan başlamak diyebiliriz..

5 - başka soru da varsa sor, niye sorma ki?

1) çok yüksek notlarla mezun olman şart değil ama belirli bir ortalamayı da geçmelisin. çünkü sınav başvuru şartnamelerinde 65 ve üzeri, 70 ve üzeri gibi şeyler olabiliyor. ayrıca yök'ün 31 temmuz tarihli bir genelgesi 65 altında not ortalaması olanların araştırma görevlisi olarak istihdam edilemeyceğini belirtiyor. yüksek lisans-doktora mülakatına gireceğin hocaların seni tanıması önemli. buna bir yerde torpil olarak da bakılabilir ama diğer yandan da adamlar ileride meslektaşları olacak insanı seçiyorlar, kolay değil.

2) ales matematikten önce bir pratik sınavıdır. hızlı okuma ve okuduğunu anlama matematik bilgisinden önde gelir. bölümün itibariyle temel matematik bilgisi sana yetecektir. mesela ben sözelciyim ve ilkokul matematik bilgimle 82 puan alabiliyorum. biraz çalışsan sen de bu puandan fazlasını rahatlıkla alabilisin.

3) nasıl bir akademisyen olacağına bağlı. mesela üniversitenin birinde eğitim bilimleri hocasının biri öğretmen adaylarına derste sınıfa nasıl hakim olunması gerektiği, dersi dinletmek için ne gibi yöntemler izleneceği ile ilgili bir şeyler anlatıyor ve kimse dinlemiyor, kitap okuyan, muhabbet eden vs. böyle bir adam olmamak için gerçekten çok çalışmak lazım. uykusuz geceler, zevklerden feragat vs. yüksek lisans mülakatı, doktora mülakatı, doktora yeterlilik sınavı, doçentlik başvuru dosyası tamamlama, doçentlik mülakatı stres olarak insanın ömrünü kısaltır. akademisyenlik tam zamanlı bir meslektir. avukat bürosundan çıktığında ahmet, mehmettir ama akademisyen her daim işiyle ilgili düşünen kimsedir. ha bunun aksi olmaz mı? olur ama öylesine de bilim adamı değil film adamı diyorlar. bu arada tüm didinme sonucunda eline geçen para, şunuyla bunuyla 5.000 ytl olacak. o maaşa da 10-15 yıl sonra ulaşacaksın. ana hedefin yazar olmaksa (sanatkar olacağını varsayıyorum) akademisyenlikle bağlantısı yok. yaşar kemal orta mektep tedrisatından ötesini görmemiştir mesela. bu yetenek işi. ali şeriati islam-bilim adlı araştırmasının girişinde "fransa'da edebi devrim sorbonne üniversitesi dersliklerinde değil, champs elysees çevresindeki cafelerde gerçekleştirilmiştir" diyor.

4) aklına takılan bir şeyler olursa sözlük'ten ulaş, olabildiğince yardımcı olmaya çalışırım.

yüksek not ortalaması kesinlikle gerekmez. iyi notlar, derslerle ilgili olmak yeterlidir. önemli olan hocalarla aranın iyi olması. onlarla aranı iyi tut, derslerle ilgilen, akademik toplantılara git vs vs. hocaların gözüne gir.

ales filan iyi güzel de bütün okullara mülakat ile öğrenci alınır ve bu da tabii ki hocaların takdiri ile olur.

hayat tecrübelerim şunu gösterdi ki her türlü olasılığa hazırlanmak lazım. formasyon alabiliyorsan al. ilerde neler olacağını kimse bilemez.

önemli olan moralini bozmadan, elindeki şartlara uygun bir şekilde planladığın bir şekilde yoluna devam etmendir. bu yolda ilerlerken önüne engeller çıkar, düşebilirsin. düşmek önemli değil, bu herkesin başına geliyor. önemli olan buna takılmadan, moral bozmadan kalkmak ve yola devam etmek.

azmalingozu daha akılda kalıcı. ehven-i şer :)

önce bi o adresleri kendi üzerinize alın da sonra karar verirsiniz bence, baktım boşta duruyo adresler.. kötü niyetli biri kapabilir yani

daha kisa ve anlamsiz olsa daha iyi olur

illa finalistlerden secekesem 1 derim, daha kisa cunku

malingozu.blogspot daha akılda kalıcı bence

01 yazıp 3450'ye gönderiyorum

ben de kendimi garip sanardım
kullanmadan önce şampuanın tadına bakıyorum. :P

sivilce kurutmak için böyle bir şey yapılıyor diye biliyorum. merak ettim, sivilceli bir cilt sahibi misiniz peki?

yöö, sivilceli değilim.

insanlar kıçının en orta yerine sürdüğü şeyi yüzüne sürdükten sonra hiç de şaşırtmadı beni ama yine de garip tabi.. ben de ferahlığı mentole bağlardım sanırsam..

(bkz: basur merhemini yüze sürmek)

bildiğimden değil tamamen atıyorum.
sivilceye de sürüldüğüne - ve aslında gözle görülür bir etki yaratmadığına göre - demek ki kurutucu bir özelliğinden faydalanılıyor. ben olsam bu tip hareketlerin sonuna bir nemlendirici kullanımı eklerdim.

vaktiyle şampuana da katanları görmüştüm. kafa efil efil oluyo ferah ferah..

Bence son derece hatalı bir hareket. Diş macunu doğası gereği bazdır. Hem de sabundan daha kuvvetli bir bazdır. Yani pH değeri 7'nin üstündedir. Cildin pH değeri ise 5,5'tir. Yani hafif asidik bir ortamdır. Sabunun kendisi bile cildi kuruttuğu için fazla önerilmezken (cilde özdeş pH'lı sabunlar hariç) diş macunu ciddi ölçüde zarar veriyor olsa gerek. Kullandığınız marka diş macununun pH değerinin 5,5-7 arasında olduğunu tespit edemiyorsanız (var olabilir böyle diş macunları da) devam etmeyin derim.

otobüslerin aşti'den limana ulaşım süresi 50 dakika. o saatte kalabalık da olmaz, 6.30'da kalkanla rahatlıkla 7.30'a yetişilir. hatta sanırsam 20 dakika arayla falan oluyo', bi' sonrakiyle bile yetişilebilir.

havaş'la da belki bi' parça daha hızlı gidilir ama havaş ve pahalı olmayan başka da bi' yöntem bildiremedim şahsen.. düşünmediğini hiç sanmıyorum ama bu akşam arkadaşında kalsan?

kolay gelsin, allah kavuştursun =)

AŞTİ den her 25 dakikada bir kalkan otobüs var. 8-10 dakika içinde kızılayda oluyoru. 9,00 da gidecek bi uçak için 7.30 civarı Kızılay dan binerseniz 8.20 civarı havaalanında olursunuz ve sorun kalmaz. THY check in'leri biraz minibüs tarifesi gibi. tüm yolcular gelmeden kalkmıyolar :-)

bildiğim kadarıyla evet. fark sanırsam domates ve cherry domates midir nedir o ikisi arasındaki fark gibi, çok büyük ölçüde görünüşten ibaret.

turşuları genelde kornişon dan yaparlar.

kornişon hıyarın alt-türlerinden biri; vaşington portakal ya da o kokulu bir mandalin tipi var ya onun gibi işte... içerikleri arasında bir değişiklik yok, bildiğin hıyar işte.

hıyar ın küçüğünden yapılan turşuya verilen addır. ve tadı muhteşemdir :-)

usb girişi ile ilgili olabilir

desktop hard diskleri ve ide kablolarıyla bağlantı usb'den daha hızlı değil mi? usb 2 daha hızlı olabilir belki ama, öncekilerden daha hızlı olduğundan çok emin hissetmekteyim nedense..

@supercalifragilisticexpialidocious
harici harddisk kutuları ide'yi usb'ye çevirerek pcye bağlatıyor.

bir de belki usb kablosu veya slotu ile ilgili bir problemdir bunları değiştirmeyi dene bir istersen joeh

bana ntfs - fat32 ilişkisi gibi geliyor ama bildiğimden değil,mantıklı olduğundan.
hard diskte duruşları farklı ve çevirmesi zaman alır gibi.
ntfs yapın fazla doldurmadan zaten,sonra büyük dosyalarda sorun yaşarsınız.

Aynı frekansdaysa neden göstermesin ki? Önemli olan aynı mhz'e sahip olmaları. Sorun çıkacağını sanmıyorum.

yamulmuyo'sam mhz farkı olsa bile ekstra bi' sorun çıkartmaktan çok, düşük mhz'li olanın hızında çalışıyo' sadece sürüdeki en yavaş hayvan misali.

iki tane aynı rami takarsan(mesela 2x1gb, aynı brand falan) büyük ihtimalle dual interleaved modda çalışırlar bir bütünmüş gibi, daha güzel olur.

admin olarak girmeniz gerekiyordur belki? (attım.)

şifrenizi kaydettiyseniz sağdaki gibi çıkar. şifreyi her girişte elle yazmanız gerekir. ben de kayıtlı şifreyle giriş yapıyorum, allallaa, sağdaki çıkıyo' sürekli.. derken derken birinden, bi' yerden öğrenmiştim, hak'katen de öyle oldu. kayıtlı şifreyi silip, aynısını kendim yazdım ve oldu, soldaki görünüm geldi.

Yoksa acalim?

Ben bulamadim. Olsa cok guzel olur gercekten. Eksi duyuru gibi, Eksi Forum yapsak muthis olur. Gerci bu oneri galiba daha onceden de dile getirilmisti ama pek ragbet gormemisti diye hatirliyorum.

sözlüğün bu kadar kaliteli olduğunu bilmiyordum.

sanırım artık turkiyede forumlar konulara gore ayrılıyor.mesela film konusunda divxplanet ve sharebus bunlara ornek olabılır.
bahis konusunda bahisklavuz.com iyi bir secenek.
porno konusu üzerine terbiyesiz.. aman neler soyluyorum ben.

tabıkı eksiduyuru gıbı degıl buralar.tabıkı burdakı ınsanlar gıbı degıl ama dıgerlerıne gore sanırım daha iyi..
sozluk demedım duyuru dedım farkettiniz dimi (:

@isott: O tip yerleri kast etmiyorum. Divxplanet sinema acisindan iyidir onu ayri tutayim.

Mesela ShareBus demissin, ama takdir edersin ki orasi download odakli bir site. Orada donen sohbetler de "sagol baba eline saglik, sagol bende bu yoktu iyi oldu" tarzi seyler. Oyle yerlerden ancak ve ancak download ihtiyacimi karsilayabiliyorum. Benim istedigim sey olayin ozunu tartisabilecegimiz yerler.

Bir de ozellikle saydigim konular dahilinde ciddi anlamda kaliteli ve bol katilimli foruma ben hic rastlamadim. Yani olsa da yesek diyorum.

yaziyaz.com

Fena değildir, bir aralar girerdim..
Girmeyeli uzun zaman oldu, şu anda eski kalitesinden eser kalmamış olabilir bilemem..

Kaliteli forumlar genellikle bir süre sonra kalitesizleşmeye meyilli oluyor, ya da mahkeme kararıyla engelleniyor.

hocam divxplanet'in forumu yeter bence, bazı kıl kurallar var ama genel olarak seviye yüksektir. güncelliğini de devamlı korur.

forum.divxplanet.com aradıklarının en yakın forum sadece film de tartışılmıyor orda genel bolumlerde aklına gelebilecek her şeyden bahsediliyo anca üye alımı kapalı tabi ki. bonus forumunda biraz kendini kanıtlaman lazım ordan gecebiliyosun asıl foruma.

www.felsefe.net

tam olarak istediğin şey değil ama belki sevebilirsin;
www.gerisiburada.com

özel forum açmanızı öneririm. arkadaşlarınızı davet edin ve arkadaşlarınız arkadaşları vb. yollarla genişletmeye çalışın. ilk başlarda ufak olur ve devamlı ziyaret alamayabilirsiniz. ama tutturunca iyi gider.

zoque forum, donanimhaber forum içerik açısından iyidir.

ekşi sözlük zaten forum.
o ayarda forum olmaz çünkü ayarı olmayan forumlar değil, ekşi sözlük.
başka ve yeni bir forum aramanın kriteri ekşi olmamalı bence.

güncelliğini çoktan yitirmiş bi duyuru. ama olsun, belki görüp de faydalanan olur diye yazayım istedim.

www.paticik.com
forum kavramının henüz yeni oluştuğu, lamer vbulletin çöplüklerinin (örnek: forumtr) henüz türemediği zamanlarda (yani 2005 öncesinde) türkiye'deki en kalabalık forumlardan biriydi paticik.com. son hali hakkında ayrıntılı bilgim yok, ama tarzlarının çok değişmiş olacağını tahmin etmiyorum.

modeme kullanıcı bilgilerini girerken ethernetten bağlaman gerekir daha sonra kablosuza geçersin eğer bunu yaptıysan başka bir dizüstü dene bilgisayarında(allah korusun) sorun vardır belki

telekomu aradım, hallettim sağolsunlar.. salak gibi kullanım kılavuzuna bakmamışım, sonradan fark ettim ki meğer or'dakilerin aynısını söylemiş. sorun laptopta diye düşünürken gözden kaçırmışım, pişmanım :p manuel hallettik ama zaten biraz dolambaçlı bi' kurulum oldu.. neyse.

daha sonra benzer soruyu soracak olan varsa önce kullanım kılavuzuna bakmasını salık veriyorum utanarak..

teşekkür ediyor, esenlikler diliyorum..

bi aralar televizyonda böyle bir şey izlemiştim..efenim olay şöyle gelişiyor: bir yetişkin çocukla birlikte havuza giriyor ve çocuğun ellerinden tutuyor, o şekilde görüntüler kaydediliyor..daha sonra yetişkinlerin görüntüleri çeşitli programlarla siliniyor ve ortaya çocuk tek başına yüzüyormuş gibi bir görüntü çıkıyor..
ayrıca bebekler anne karnında suya alışkın oldukları içindoğar doğmaz havuza falan atılırlarsa yüzebilirler diye de bir şey duymuştum, ama güvenmemekte fayda var sanırım..

bi belgeselde izlemistim yeni dogan bebeklerin bogulmaya karsı bi bagısıklıkları var.
9ay anne karnında sıvı icindeler ve akcigerleride suyla dolmus bir sekilde bebekler ilk dogduklarında da zaten kıcına vuruldugu icin degil aldıkları nefesin cigerlerini yakması sebebiyle aglıyolarmıs vucudun ve cigerlerin suyla bu kadar hasır nesir olmasının getirdigi bi bagısıklıktan dolayı sanırsam 6 aya kadar falandı (yanlıs hatırlamıyosam) bebekler suyun icinde cok rahat olabiliyolar.

bebeğe yüzme öğretilebiliyo' ve sanırsam çok da zor olmuyo' -nedendir bilmem tabi-.

www.youtube.com
www.infantswim.com

hayal meyal hatırladığım bir belgeselde bebekler altı aylık oluncaya dek yutaklarındaki bir mekanizmanın varlığından bahsediliyordu. valla ben bekgeselin yalancısıyım bu mekanizma ciğerlere su kaçmasını otomatikman engelliyormuymuş neymiş, bu yüzden çocuklar suda gayet rahat edebiliyorlarmış. filanmış falanmış.

tamamen icgudusel. anne karni simulasyonu gibi. ha bir de gereksiz bi ayrinti daha vereyim. evrimin suda basladiginin bir dayanak noktasi da memelilerin annelerinin karninda su dolu bir kesenin icinde gelismeye baslamasiymis. ya ya

tamamen bilimsel bir cevap vermek gerekirse; bebekler doğana kadar anne karnında zaten amniyon sıvısı içindedirler. yani tamamen bu sıvı içinde nefes alırlar ve hareket ederler. bu yüzden her bebek doğduktan 6 ay sonraya kadar yüzmeyi bilir. bu bütün memeli yavrularında kalıtımsal gelen bir özelliktir. fakat daha sonra bebekler yüzmeyi unuturlar ve tekrar öğretilmeleri gerekir.

ve asıl ilginç nokta geliyor; bir yetişkini tamamen amniyon sıvısına daldırırsanız, önce boğulacağını sanar. fakat belli bir süre sonra alışıp o sıvı içinde nefes alabilir.

en.wikipedia.org

izlemiştim ben bunu.. ermanen'in verdiği linkteki belgeseli arıyorsunuz.

aynen öyleymiş, wiki'de 2005 dese de 2004'te bbc tarafından hazırlanmış kendisi, dışarıya da açık bi' soru olduğundan, başkalarının aklına düşmeden önce hemen ben satın almaya koşmalıyım!

çok sağolun efen'im =)

firefox ve stumbleupon eklentisi kullanıp, topic olarak da "guitar" üzerinden stumbleupon alemlerine akarsanız, çok şahane sitelere denk gelmeniz olası. biraz dolambaçlı bi' yol oldu ama bence en azından bi' denemeye değer..

bi' de öneri istenen herhangi bi' konu için yapmıyorum bu öneriyi, gitar/müzik özelinde çok şahane kaynak sitelere denk geldiğimden söylüyorum..

blogun adresini de alabilir miyiz bu esnada? belki daha uygun öneriler gelir..

ibreathemusic.com'da güzel makaleler oluyordu önceden, vardır belki hala.

tools-->customize-->commands'a gidip "categories" olayinin altinda "file" i sectikten sonra karsisinda "new", "open", "save" ve "save as" falan gibi komutlar olmasi lazim. iste oradan "save as" i istediginiz menuye drag and drop usulu ile tasiyabilirsiniz. bu bahsettigim word 2002 + sp3 icin ama diger versiyonlarda da boyle olmasi lazim.

bence hiç uğraşmayın, hatta bi' kısayol daha keşfetmek için bahane olarak görün ve bundan sonra f12 kullanın

modern talking - cheri cheri lady

yok o deil ama o da güzel bu daha farklı bişey

orada yüzlerce ürün vardı. sanırım hepsi dvd player'a takılabiliyordur ama kablo konusunda bazılarından verim alamayabilirsiniz. kablo uzunluğu konusunda özellikle "home theatre" sistemler iyi oluyor. pc için olan ses sistemlerinde kablolar biraz daha kısa olabiliyor.

dvd playera takılabiliyo' olduklarını sanıyorum ben de ve kablo konusunda da fazla kaygılanmaya gerek yok bence, zira uzatmak 10, en fazla 15 ytl karşılığı her 5 parçayı da (hatta yalnızca 4'ünü uzatacaksanız 10 ytl gerekmeyebilir bile) uzatacak bi'kaç metrelik kablo alabilirsiniz.

ner'den bulunur hiç fikrim yok ama mazallah pogonun ortasında kalırsan hiç hoş olmayabilir, bi' konser izleyeyim derken sonrakilere hiç izleyemez hale sokar çılgın gençlik mazallah :p

ebay de bi ara ayakkabının içine koyulan birşey görmüştüm.

alışkın değilsen bilek burkması yapar, hem de çok fena. gündelik hayatta topuklu ayakkabı giysen bile, o ayakkabı için günlerce alıştırma yapman, dışarda dolaşman lazım.
hele ki konser ortamında hiç rahat edemezsin. rüyada yürümek gibi bi şey. demedi deme.

yok topuklu falan giymedim erkek cinsinden bi insanım da alışmak için biraz giyerim sorun değil. nerden bulabileceğimi biliyo musun?

direk düşer bileğini kırarsın..
izmirde kemeraltı taraflarında vardır..
istanbulu bilmiyorum ayakkkabıcıalr ne tarafta? kundura tarzları
zeytinburnu tarafında mıydı sultanahmet civarı mıydı_?
ortopedicilerde bilebilir belki

pardon, erkek cinsinden olduğunuzu bilmemişim doğal olarak.
erkeksen hiç giyme kardeşim. bak uyarayım. düşersin, rezil olursun. (platformlu ayakkabı giyen erkek neden rezil olur bilemem ama) yürümesi ne kadar zor biliyor musun onlarla. bir de şu var, en çok 10cm fark eder. misal, 1.60 boyundaysanız 1.70 olursunuz. ya da 8 cm bilemicem. o da bi işe yaramaz.

neyse, akıl verme kısmını geçersek, izmir de kemeraltında arayıp da bulamayacağın şey yok. istanbul dersen de, herhangi bir ayakkabı pasajına git. illaki vardır ya da nerede satıldığını biliyorlardır.

orijinali derken? bilmiyorum aradığın şey mi ama fanfare ciocarlia'nın moliendo cafe isimli şarkısı tam olarak budur, candır..