ben başka bir soruda şunu yazmıştım. ürün teslimi sırasında biliyorsunuz sağlam teslim almanız gerek. bunu kargo ofisinde yapmak evde kapıda yapmaktan daha zor (öyle gerçekten) siz kargonuza hemen ulaşmak için kargoya gidip oradan özensiz şekilde teslim aldığınızda (evdeki kadar rahat açıp saçıp inceleyemezsiniz kargoda emin olun) sonradan hasar ile karşılaştığınızda bundan dmarket sorumlu olacaktır kargo değil. burada yapmak istedikleri kargodan doğan hasarları %100 kargo şirketine fatura edebilmek. siz şubede teslim aldığınızda sonradan karşınıza çıkacak bir hasarı kargo kabul etmeyecek, dmarket ödemek zorunda kalacak. ben olsam ben de kendimi korumak için benzer bir şeyi uygulardım. sonuçta ticaret yapıyorlar. 1-2 kalem de değil gönderdikleri. siz bir adet (mesela) kitap almışsınızdır. kırılmaz. ama cam eşya da satıyorlar. çay makinesi vs. bunu eve gidip kırık gördüğünüzde doğrudan dmarket ödemek zorunda. kargonun hatasını neden dmarket çeksin (hepsiburadayı seversiniz sevmezsiniz. o başka)
parası ödenmiş bir ürünü sahibine teslim etmemek durumu değil bu. sonuçta sizin işyerinize gelmişler (veya çalışmadığınızı bildiklerinden (mesela banka ise) gelmemişler) bu sizin hatanız. sık sık konuşulan geldik evde bulamadık kapınıza not bıraktık şeklinde bir durum olsa bahsettiğiniz kayıptan söz edilebilir. siz yeni bir şeye ulaşamadığınız için heyecanlısınız. ancak sonuçta adamlar sadece 1 adet kargo ürünü taşımıyor. bir günde onlarca kargo dağıtıyor. hepsine "özel işlem" yaparlarsa kendi işleri aksar. yani işyerinde yoksunuz nereye getirelim, eviniz nerede diye bir uygulama da söz konusu olamaz. bence olmamalı da zaten. ha bunun için ekstra ücret alınırsa o başka (mesela ücretli kargo forward gibi)
eğer dediğiniz teslim etmemeleri durumu hafta içi olsaydı o zaman haklı olabilirdiniz. (sağlam dayanaklar ve deliller ile) ancak bu şartlarda bence kesinlikle haklı değilsiniz. haklı olduğnuz kısım 5 gün işte 2 gün evde olduğunuz için iş adresinizi vermiş olmanız. ama buna da yapacak bir şey yok.
son olarak alış veriş ederek hb.nın şartlarını, kargo şirketini y.içi seçerek y.içinin taşıma şartlarını kabul etmiş sayılırsınız. yani dediğim gibi sağlam dayanağınız yoksa dava açsanız bile bir kazancınız olamaz. y.içi'nin taşıma sözleşmesine de bir gözatın. nerede varsa artık.

yasal.
siz o siteden ürün alınca o satı sözleşmesini kabul etmiş sayılırsınız.
yurtiç kargoda o sözleşmeye dayanarak size şubeden teslim yapmaz.
ayrıca şunu da belirteyim ki yurtiçi kargo veya herhangi bir kargo şirketi,
bir kargoyu elinde tutmaya hevesli değildir sizin şubeden almanız onların işine de gelir. bunu yapmadıklarına göre demek ki onlarıda bağlayan hepsiburada şirketi.

Avea Baba Tarife.

1000dk her yöne + 1000 sms, 35 TL

edit: sadece konuşmak demişsiniz. Avea da bir de sadece 1000dk her yöne 29 tl'lik bir paket var.

konuşmak dersen avea her yöne 1000 dakika 29 tl senin içindir.

turkcell kontörlü.
avea ucuzdur ama istanbul kadıköyde bile çekmez.
vodafone cüzdanını istemekle kalmaz. başka şeylerde talep eder.
en insaflı yolan turkcell. en azından konuşabilirsin.

Üç arkadaşım da avea hat aldı, her yöne 400 dakika, 25 lira. Üçünün de fatura her ay 50'den aşağı gelmiyor, neymiş, dakikayı geçiyorlarmış. onlar da o kadar konuşmadıklarını düşünüyor. avea diyorsan iyice araştır derim, vodafone daha iyi diyorlar, en azından fatura düzgün geliyormuş.

oktay aslanapa'nın türk sanatı isimli kitabında bulabilirsiniz.

sivas divriği ulu cami
tr.wikipedia.org

bu arada bir düzeltme: camiiler değil, camiler. camiiler demek camisiler demektir. camii, camisi demek. sultanahmet camii, sultanahmet camisi gibi.

herkese en içten dileklerimle teşekkür ederim.
yazıyı elimden geldiğince yazdım, yorumlarınızdan da faydalandım.

İşlenme metotları genelde ayrı, sular da bölgeye göre kaynak farklılıkları gösteriyor tabii ki. İstanbul'da Erikli iyidir.

erikli candır gerçektende şekerli sanki su, bide kızılcahamam güzeldi bulursanız alın derim.

Sırma Su 1 numaradır.

dın dırı dındın dırın dırıdındın, dırı dırı dındın dırı dırı dındın, dırı dırı dın! evet bildiniz kalabak suyu!
es es dışında ise erikli'yi tek geçerim.

hiç bir suyun tadı erikli'yi tutmaz. suyun tadına en büyük etken ph değerinin yüksekliği. ancak nestle, damla filan erikliden yüksek olmasına rağmen ailecek eriklinin tadını diğer hiç bir markadan alamıyoruz.

@priboi: sırma'nın reklamları efsane yahu!!! ama bugün son reklamlarını gördüm heralde pazarlama bölümünü değiştirdiler. eli yüzü düzgün bi reklam çıkarmışlar sonunda.

hayat seviyorum ben

Pansu elbette

@terp sorma ya eski Sırma reklamlarından sonra Sırma su bayağı bi kapasite atlamış. eli yüzü düzgün güzel bir reklam yapmışlar. tema çok güzel sonunda çıkan kızda tam Sırma :)

kim peki bu belediyenin markası olan Hamidiye suyu beğeniyor ?

hamidiye kafası bambaşka bişey. begenmek icin mod-medyan bilmek lazım diyeler.

korusu

erikli en güzel su bence.
not:cacacolaya ait şirketlerin ürettiği sular kuyu suyundan arıtmaymış bu doğrumu.

erikli rocks

sırma'dır. Erikli hikaye.

eriklininki en güzel. su konusunda çok çok hassas olan babam bile öle diyo. hatta gittiğimiz yerde erikli su yoksa almaz. o derece. demek ki var bir bildiği.

@seydunya doğru.
işlenmiş içme suyu yazıyorsa üzerinde kuyu suyunu arıtıp koymuşlar demektir. doğal kaynak suyu yazanları tercih etmek gerekli.

en güzeli de erikli. 50'lik için konuştum tabi ki.

kaynak sularını kullanan firmalar oldukça fazla. fakat bu doğaya zarar veren bir durumdur. örneğin dünyada kendini yenileyebilen birkaç gölden biri olan "sapanca"nın bütün kaynak suları satılmış durumda (belediye tarafından). bu durum nedeniyle zaten kanalizasyon suyu akıtılan sapanca beter durumda ve kendini yenileyemediği için kıyıları bok götürüyor.

coca cola bahceye artezyeni caktirip cikan kuyu suyunu işleyip adını da turkuaz koyup bakkallara 10 koli cola alirsan suyu bedavaya veririn emme sen de başka su satmeyecen demek sureti ile cok güzel bir işletmecilik örnegi sergilemektedir. bu sadece sana bana suyu icene kazık degil, coca cola bölgede tarim yapan amma velakin o kadar derine artezyen attiramayan köylünün ciftcinin kullanma hakki olan suyu da hüpletmektedir. there will be blood da adam diyor ya sen uyurken ben aldim donunu elinden diye, ahan da o hesap. bu kadar sevimli bir kedi canli melaike işte coca cola.

hangi suyu icelim sorusunun cevabina gelince, bir zamanlar bir büyük ilimizin saglik müdürlügünde damacana sulari kontrol eden ve tüm sehri karis karis dolasarak su satan bayilere kilit vuran ekibin icinde yer alan birisi olarak (kimlik acik etme mode on) istedigin suyu ic, hicbirinin birbirinden farki yok; ama sakin ola sanki köyümün suyu kadar temiz ve saglikli bu suyun tadi ne hoş deme.

Erikli. Üzerinde doğal kaynak suyu yazanlar içilmeli. Coco cola'nın yanında eşantiyon olarak verdiği sular arıtılmış kuyu suyu. Turkuaz'ın üzerinde işlenmiş su diye yazar mesela, pek sevmem.

erikli>sultan>hayat

Sultan

daha bugun aklimdan gecti..


1- erikli
2- hamidiye
3- sultan

erikli resmen güzel bir sudur.

bişey olmaz, itiraz edersiniz. evi görmeden incelemesinin sağlıklı bir rapor oluşturmayacağından bahsedersiniz.
bu konuya hakim kişi davayı başından beri takip edip konuyu bilen avukatınızdır.

yapı kredi kendi bilirkişisinin verilmesini istedi ama hakim tarafsız bilirkişi olsun dedi ve o atadı. dava tutarı avukatlık ücretinden küçük olduğu için avukat tutmadım. yani avukatlık ücreti dava bedelinden daha fazlaydı.

bilirkişinin 3 kişiyi incelemesi lazımdı ama diğer kişi ve bizi inceleyemedi bir kişiyi inceleyip sigortanın ekspertiz raporunu esas alarak rapor hazırlamış. saçma sapan bir şey.

Bilirkişi, uzmanı olduğu konuda bilgi, tecrübe ve görüşünü beyan ederek hakimin fikir sahibi olmasına ve davaların sonuçlanmasına yardımcı olan kişidir. Hakim rapora uyup uymamakta serbesttir. Yani rapor bağlayıcı değildir. O rapora uymadı diye hakim suçlanamaz, çünkü hakimler vicdani kanaatlerine göre karar verirler.

Sizin duruma gelince davayı bilmediğimiz (ve yabancı olduğum bir konu olduğu) için yorum yapamam ancak hakim bilirkişi raporunu tüm taraflara gönderir (ki size gelmiş zaten), siz kabul etmezseniz itiraz edip tekrar rapor düzenlenmesini isteyebilirsiniz.

ben mahkeme kalemınden kendım aldım bılırkısı raporunu. mahkeme bılırkısı raporu ıstedı ama mahkeme tarıhı henuz gelmedı. aslında bilirkişi raporu bir yere kadar haklı ama sonunda enteresan bir şey yazıyor ve bunu anlamadım. sanırım benden 9.000 lira ödememi istiyor ya da davanın toplam bedeli 9.000 lira. çok karışık yazdığı için anlayamadım. hasarı 2 ye böldükleri için bu 9.000 liralık hasarın kime ödetilmesi gerektiğini söylemiyor. kafamı çok karıştırdı.

bilirkişi raporuna itiraz hakkın var. sorun değil yani.
bilirkişi ne için geldi yani konu ne?

toyota +1000

elbette toyata

''kendini sevdirirsin.'' bayılıyorum bu lafa ya. :) dikkat et 3. gün sıkıntıdan ölme stajda. toyota cv ye yazmalık. ne kadar işe yara cv de toyota yazması tartışılır tabi.

atölye stajı olduğu için nerde yapacağının bi önemi yok. cv falan denmiş ama atölye stajı lan bu, git ailenin yanına, bi haftada torna, freze, planyayı öğrenirsin sonrasını ailenle geçirirsin. hem özlemişlerdir seni.
seneye yapacağın üretim-imalat stajını toyota gibi kurumsal bi yerde yaparsın.
atölye stajı yapan biri için kendini gösterme, iş ayarlama falan aşırı uçuk bence :)

Ceselsan da yap ilk stajı sonrakileri toyota da yaaprsın

ceselsan aslan parçası, huzur orda.

bir eline kundura al.bir eline de tipik öğrenci ayakkabısı al.varya şu püsküllü olandan.sonra git ağzına ağzına o ayakkabılar ile vur. ve de ki " aha sana spor ayakkabısı"

tipik seçmeli ders hocası işte...
gidin konuşun,ısrar ederse almayın ayakkabı falan.
2 3 eksi daha verir,susar.

edit: kızınız bu olaydan etkileniyorsa eğer (arkadaşları dalga geçiyorsa falan eksi muhabbetiyle) durum değişir tabi.

eksi vermesi pek mühim birşey değil kanımca. yine hoca mal tabi, spor ayakkabısı bu.
ama inceledim de, tam spor ayakkabısı değil, yarı spor bence.

hoca ben burdayım benim dersim çok önemli demek istemiş herhalde.
bu spor ayakkabısıdır daha sporu nasıl olacak ki.
hocaya haddini bildirmelisiniz.

spor ayakkabısının ne olduğu hakkında detaylı bilgi: www.bodytr.com

EK: tarif ettiğiniz ayakkabı spor ayakkabı tanımına uyuyor bu arada bana göre. hocayı müdüriyete şikâyet edin, sonuç alamazsanız ilçe veya il milli eğitim müdürlüğüne dilekçe yazın.

-hangi markayla anlastiniz hocam gidip ordan alalim?
deyin.

okulunu hocanın adını verin dövelim :)

eğitmen bir aile tarafından hayata hazırlanmış biri olarak diyebilirim ki;
bu mu yani eğitmenlik? onca kişinin ortasından böyle bir sebepten kötü davranması, kızınızın arkadaşlarının arasında bu şekilde küçültücü bir duruma düşürmesi? ya mali durumunuz yoksa? olsa bile nedir?
Bence gidin konuşun, işe yaramazsa önce sözle olmazsa yazılı olarak okul müdürlüğüne başvurun, aynı yazıyı ilçe milli eğitim müdürlüğüne de sunun. uğraşın.

spor ayakkabilarin da cesitleri olur, fotograftaki model casual denilen, gunluk kullanim ayakkabisi.

aslinda kosu ayakkabisi falan alirsaniz hem kiziniz rahat eder hem de ogretmeni tatmin olur.

bu arada ogretmen hakli.

okula gidip görüşmelisiniz kesinlikle. alın elinize ayakkabıyı, hocayla hiç muhattap bile olmayıp direk okul müdürüyle konuşun.

yorumların tümünü okudum ve kesinlikle öğretmenle iletişime geçeceğim..

@emfuzi: kızım herhangi bir branşta ya da özel spor eğitimi veren bir okulda değil.. bildiğin ilköğretim dersi.. açıklamamın sebebi dersi önemsememem değil, yanlış anlaşılmasın.. bana dönem başında 'spor ayakkabı ve eşofman ihtiyacı olacak' dendi.. ben de bu işlerle gayet yüzeysel ilgili biri olarak, bildiğim tek yer olan (oldukça da kaliteli ürünler satan) bir spor mağazasına gittim ve bu ihtiyaçları giderdiğimi düşündüm.. casual denen bir spor ayakkabı modeli olduğunu ilk kez duyuyorum.. yine de bu durumun tam olarak benim eksikliğim olduğuna ikna olamadım ama.. tekrarlıyorum; sorun ayakkabının yapısı değil, keten şeritler =)

yil olmus 2011 halen sekille ugrasan gerizekali ögretmenler var yaa.

e hadi alacak durumunuz olmasaydi o zaman ne olacakti. al eline kösele bir ayakkabi, vur adamin agzinin üzerine, sonra da spor ayakkabiyla vur, farki o hemen anlar orda.

bir öğretmen olarak konuşuyorum, ağzına ağzına vurun. ya da yerini söyleyin biz vuralım ağzına ağzına. bu tipler yüzünden öğretmenlik mesleği de itibar kaybediyor ben ona yanıyorum.

1. dönem başından beri ilk kez mi bu ayakkabıyı giyiyor? daha önce neden bıybıy etmemiş?
2. spor ayakkabının çeşidinden mi, keten kısmından mı, altının iz yapmasından mı söylemiş, gidin sorun. benim oğlanın spor ayakkabılarının altı "krampona benziyor" diye futbol oynatmıyordu bir beden eğitimi öğretmeni. ama krampon değil, normal böyle yürüyüş ayakkabısı, okula giydiği bahçede top oynadığı. ben de kızıp gittim. spor ayakkabının ne olduğunu bana yazılı olarak bildirin diye çemkirdim. adam da "krampon yok tabi altında, ama başka bir öğrencinin ayağına bileğine gelirse acıtabilecek, sakatlaybilecek derece sert bir tabanı var, ondan oynatmıyorum, kaç kere de uyardım sene başındn beri" dedi. ben de kös kös eve döndüm. gidin konuşun mutlaka, derim yani.

softu dene hafız.

Adam gibi cevap yazan herkesi tiklerim. Dalga geçeni boş geçerim. İstediğim yanıtı alana kadar da kimseyi tiklemem. Bunu da tiklemezsen bundan sonra hiçbir soruna cevap yazmam :P

cidden güldüren cevaba da, dogru cevaba da, adam gibi yazana da tik basıyorum ben. kimleri tiklemiyorum bilmiyorum, "anan" yazan olursa tiklemem heralde, bi de kendimi hehe. kara liste olayı için de uğraşılmaz ya, o kadar üye var.

serafettin sağol, tek tek yazmaktan kurtardın beni. katılmadığım tek nokta ben anında tik atarım. başkaları tiksiz görürse cevap yazmaz diye görür görmez tikliyorumki daha çok verim alayım.

birine cevap yazacağım zamanda ilk önce eski duyurularda tik koyup koymadığına bakarım, koyuyorsa tiklerim koymuyorsa işim olmaz. (istisnalar hariç)

ha satırlarca yazdığım bir cevaba tik konmazsa ayrıca kıl olurum, birkaç küfür edip sakinleşirim. yaz kızım otuz bin kadınla nasıl birlikte oldum

hepsini tiklerim hakaret vs. içermiyorsa.

cevabı gördüğüm anda basarım tiki.

tiklemenin bir faydasımı var ki ? tikliyorum ben adam uğraşmış yazmış sonuçta

hakaret ve ağır derece dalga içermiyorsa (espiri içerebilir tabiki) tiklerim, ama gönül işlerinde falan dalga geçilmesi çok koyuyor adama, o zaman küfrederim:)

valla cevab atanın profil fotossu diye bişey olsa, tipine bakar gözüm tutmazsa tik atmazdım. ama yapcak bişey yok. isme bakıyorum, bir de cevaba bakıyorum. gıcık olmazsam atıyorum tiki. yoksa yağmurda su vermem.

bi de bana tik atılmazsa deli olurum, mesajla taciz ederim, tik at derim, sen buralarda yenisin heral derim, çok kızarım. durdursanız ya beni.

patriot +1 cevabı görür görmez tiklerim. faydası var ve ya yok en azından cevabını okudum hissiyatı uyandırıyor bende.

Biraz bekliyorum, en azından cevaplar 3-4 tane olana kadar. Sadece net doğruyu değil, alternatif fikirleri v.s de tiklerim. Sadece alakasız cevapları bırakırım.
Tiklemeyenler umrumda değil cevabı yazar geçerim.

ben de adam gibi cevap atanları tiklerim hemencecik.

peki sen neden tiklemiyorsun?

banada sanki bi cevaba hemen tik atınca verim düşüyomuş gibi gelir , karşı taraf aha bu cevabını buldu ben yazmıyım bişi felan diyo herhalde (gibi düşünüyorum ) . . . o yüzden cevaplar kesilene kadar tik atmam mesela , ama hakeden ,cevap yazan herkese tik atarım . .

@heyamo; ben bekliyorum duyuru artık cevaplanmayana kadar, tiklersem istediğim cevabı almışım diye düşünülüp cevap vermeye gerek kalmamış gibi görünmesin diye. istediğim cevabı aldıktan sonra hemen ve tüm cevapları; istediğim cevabı alamazsam bir süre bekleyip yine gelen tüm cevapları tikliyorum.

edit: yazdığımı busuta da yazmış, hah işte ondan.

cevabi bulan, ona yonlendirmede bulunan ya da yol gosterenlere tik atiyorum.

bonus cevap: almiyorum onla mi ugrasicam bence kimse de ugrasmasin. :)

ben genelde full tikliyorum. geyiklere de gülümsüyorum sonuçta, bir teşekkür etmek gerek, o kadar da nemrut değilim. ayrıca insanların tik konusunda bu kadar takıntılı olduğunu da bilmiyordum.

cevapları tiklerim. yazdığım cevap tiklenmezse bir an kıl olurum; ama kara listeye falan almam. kara listem de yok ayrıca. şurada herkes birbirine yardım ediyor, gerek yok böyle şeylere.
bir de sizde sözlük açılıyor mu?

eğer bir soru sormuşsam doğru cevabı yazana
ya da ardağımı buldurana tiki koyarım.
görüş sormuşsam gelen bütün cevaplara tiki koyarım.
bazen tik atmayanlara bilsem dahi cevap yazmıyorum,
bazen kimse cevaplamamış oluyo ama bildiğim halde cevaplamazsam eğer
işte o zaman içim bi cız ediyo.
kara liste falan yok.

ankaradan izmir e değide sivas a gitsen
hem daha yakın
hem daha orjinal
hem sivas otobüslerinde getirmek istesen anlayışla karşılarlar.
çok getiren var çünkü.

Ankarada, guvendigim bir ciftlik var. ordan almayi dusundugum icin sordum.

uçaklarda hayvan taşınıyor sanırım. yanılıyor muyum yoksa?

şöyle de bişi var ama: www.facebook.com

ben daha önce getirdim kamil koç ile. havlamsı sorun oluyor ama köpeği uyutan damla sıkarsan ve uyursa sorun etmiyorlar.

türk sanat müziği veya türkçe slow pop ya da 90'lar nostalji pop

www.themeyhane.com

@desdinova
hacım tamam tsm de yok mu şunu dinlemelisin dediğin özel bi şarkı?

gamzedeyim deva bulmam

yeşil ördek
haydar haydar
seni ben ellerin olsun diye mi sevdim
tut-i mucize...

Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın , Gözlerinin Rengini Sordum Kara Sevda Dediler

"rakıyla ingilizce müzik mi dinlenir lem" demezseniz
(bkz: tindersticks)

Haluk Bilginer - Böyle bir kara sevda
www.youtube.com

elbette ki yunan müziği.

haktan babaaaaaaa tüm eserleri

bununla bi büyük gider.
www.youtube.com
yarasınn

kendi soruma cevap verip tikimi de atıyorum ve sev yeter diyorum:
fizy.com
www.youtube.com

2.5 dakika giriş mi olur beaa

gesi bağları
bursalımısın kadifeli gelin
ibrahim tatlıses dönmüyor geri

istanbul sokakları.

kalimera - rum tavernası 3

www.dr.com.tr

ahmet kaya şarkıları, yusuf hayaloğlu şiirleri

Zakkum _ ANASON...

Baktirabiliyorsun km.sayacına.baktiramazsan da motor nedurumda diye motor ustasına göstermen gerek!

babamda 2000 model araba var ve henüz yeni 50000 de. çünkü sadece iş ev arası kullanıyor. yani şehir içi. tatile falanda arabayla gidilmedi.

yani kısacası sahibi de yaşlıysa olabilir. ama illaki kıllandıysan baktır , için raaht olur.

o araba uzun süre yatmış dolayısı ile yavaş yavaş arıza çıkarmaya başlar kullandıkça dikkatli yaklaşın

linkini ver arabayı araştırayım ;)

olabilir tabii neden olmasın, en yakın arkadaşımın babası 2000'de sıfır kangoo aldı 40binde henüz. ısrar etmesek lastikleri bile hiç değiştirmeyecekti. :)

hiç birşeyi yoksa araçta metal yorgunluğu başlamıştır yatmaktan. kontrol şart.

servise ugradi ise servis km. kaydi tutar. oradan da kontrol ettirebilirsiniz.

km ye aldanma
motoru göster bir ustaya mutlaka.
belli bir süre kullanılmayan araba durduğu yerde dökülür hacı.
nasıl ayağın üstünde oturursunda uyuşur ya o hesap olur.

aciliyeti yoksa, paran varsa 5'i bekle.

aciliyeti varsa 4'ü al. :)

sony alma berbat
diğerini bilmiyorum.

ikisi de berbat. en iyisi bir htc al sen.

iphone 5'i bekleme. 4'u al. zaten buyuk ithimalle farkini farketmezsin bile.

sony'i dusunme bile.

xperia alacağına galaxy s al daha iyi. gerçi onun da ii'si çıkacak. iphone da 5 çıkacak. bence sen alma. ama ille de alacağım diyorsan i4.

Sony update leri gec cikariyor, android dusunursen htc, apple dersen ayfon

illa en yenisini alacağım diyorsan nasılsa hiç birini beğenmeyeceksin ve bir üst versiyon çıkınca satıp yenisini alacaksın. o yüzden kafana göre takıl. istediğini al.

(bkz: htc desire hd)

(bkz: htc incredible s)

(bkz: samsung galaxy s ii)

ben sevmedim be hacı.

alınır hacu ben sevdim

ben de sevmedim alınmaz.

sırf tiger die istiosan al. ama çirkin yani

tiger giymek istiosan daha güzel bi modelini al ;
ayakkabı kendini belli etsin biraz. bence solgun duruyo.

beğenmedim ben de. cık.

komando. bildin mi? heh işte o olur büyük ihtimalle. artı mı eksi mi sen karar ver.

askere alırken sorarlar, herhangi bir belgen vs var mı diye, var dersen bi göözlerine batarsın.

ama komanda olma şansın %50 zaten askere alınırken, orada sana biri, sen komanda olcan yiğenim derse bitmiştir o iş,

zaten düz tabanım, boy desen o da komando olmak için elverişli değil pek, üniversite mezunuyum bir de.. fiziksel durumum komado olmaya elverişli olmamakla beraber paraşütle atlamaya uygun kısaca :) komado olayı haricinde başka bi etkisi olmaz mı?

düztabanları askere almıyorlar.

senin o belgen senden önce askeriyeye ulaşır.
komando falan olma işi alınacak asker ve ihtiyaca göre belirlenir.
ihtiyaç varsa giydirirler.
komando olmak içn boy pos önemli değil
160 boyla veya 57 kilo ile komando olanda var.
paraşütçü lazım olursa kullanırlar seni olay bu.

düz tabanları askere almıyolar diyen de kim? her ikisi de düz taban (pes planus) ayağımla gittim paşalar gibi askerlik yaptım, raporum da vardı ama spor istirahati alabilirsin o raporla ben aldım, keyfi olarak spora da katıldım ama. eskidenmiş o düz tabanları almıyolar felan.

üniversite mezunları paraşütçü komando olamazlar, sadece dağ komando (piyade veya jandarma) olurlar. dolayısıyla paraşütçülük belgesi sizin için şu aşamada komando olma sebebi değildir. ayrıca fiziki durumunuz el vermiyorsa ve üstelik düztabansanız ve bunu belgelerseniz de komando olma ihtimaliniz de %0'a iner. ama askerlik yapmazsınız diye bir durum yok.

ben de avustralya izlenimi uyandırdı. atıyorum tamamen.

Tokyo

şaponya diyorum ben de.

Atlanta'da
pcgladiator.blogspot.com

en.wikipedia.org

tamir edilir o ya sıkma canını.şarj aletini elektrikçiye götür halleder onlar ama önce fiyat konuş ki astarı yüzünü geçmesin.

hp destek hattını ara, durumu anlat, garanti kapsamında mı cihaz baksınlar, belki ücretsiz şarj aleti gönderirler, benim arkadaşın laptop öyle olmuştu, aynı şekilde sorun çıkardı, kablolar gözüktü falan, garanti diye ücretsiz yolladılar

gg gibi sitelerden muadil adaptör bak, yalnız adaptörün modelini karşılaştırmayı unutma. muhtemelen tüm evrensel adaptörler gibi onun da giriş seviyesi 110 - 220 v dir, çıkışı da 9 v dur.

bunu kontrol et, eğer öyleyse satın almadan önce karşı tarafa sor ve muadil bir adaptör al. o üniversel şarj aletleri de deli pahalı haberin olsun ben 80 liraya almıştım tunçmatiğin, onun yerine muadil almak dha mantıklıymış 35 liraya

bu arada o şarj aletleri baskıdır, yani vidası falan yoktur açıp tamir etmek için, anca dışındaki kablolarla oynayabilirsiniz

garanti kapsamında değil. abd'den aldığımda 1 yıl garanti vermişlerdi , üç yıl oldu şu an.

yalnız ben bi içinde ne varmış ne yokmuş diye şu uç kımını epey bi yonttum. bugün götüreyim bir elektrikçiye de , onlarda bu uç kısmından var mıdır ki?

olmadı muadili bir şey alcam.

peki ne kadardır ortalama tamir fiyatları , kazıklanmayayım sonra tamircide.

ek duyuru açıyorum o halde bu başlığa ; eskişehir'de iyi bir tamirci bilen var mı?

hacı bizimkisi bozulmuştu elektrik-elektronik yazan bir tükanda 15 tl ye yaptırdım.

toshiba da 20 tl ye yaptırdım. adaptöründe problem yoksa yapılıor

adaptörün çıkışı 9 değil 19 volt dur...

hp pavilion dv6 da bende var geçen yaz şarj aletinden dıt dıt sesler geliyodu electroworld e götürdüm bizi bağlamaz hp ye götür dedi gittim hp ye bizi bağlamaz 444 03 07 yi ara dedi aradım işte böyle böyle getirdim hp şubeside baktı dedim tamam o zaman dediler adrese yenisini gönderdiler

ayrıca tüm laptoplara uyumlu şarj aletleri var yada sadece senn modeline uygun aletler var gittigidiyor da fln en fazla 15 20 ye halledersin

Bence sakalı kes. Smart casual giyinebilirsin. Jean yerine dockers tipi kanvas bir pantalon ve gömlek yeterli olacaktır.

kesme hocu. bence isin basindan siradan olmadigini anlasinlar.

kanvas pantolon-düz renk(bence mavi) gömlek-süet/deri sade bir ayakkabı.

sakal top sakalsa bence kısalt-düzelt ve git. birçok kurumsal şirkette buna ses çıkartmazlar.

kot giymede kanvas falan olabilir.
sakal arkadaşın dediği gibi top sakal falansa düzelttir.
saçın sakalın düzgün olsun.

danışmanlık firmasında çalışıyorum.
sakalı kes
takım elbise giy
takım yoksa mümkün olduğunca düzgün giyin.

sırf takım giydi diye diğer adaylar ile aynı seviyede olan biri işe alınmıştı bizde.

bu arada sakal top sakal vb. gibiyse düzelttir yeter.

4 gün önce efes aldım 20 kuruştu

20 kuruş hacı
şişeden şaşma
kutuya bulaşma

işin garibi, bira fiyatına sürekli zam geliyor ama depozito hep 20 kuruş.

toshiba usb 2.0 kullanıyor, wd ve iomega ise usb 3.0 bu da daha hızlı veri aktarımı demek

toşiba şaşmaz.

bilgisayarda usb 3.0 yoksa simdilik bi faydasi yok 3.0'in.

tusubasa iyidir.

iomega tabiki fiyatı uygun ve usb 3.0

valla ben ıslatıp yumuşamasını bekleyip siliyorum, daha bir önerim maalesef yok. daha önce kendileriyle mücadele etmemiş olanlara tek önerim, sert halini kazımaya çalışıp boyayla birlikte söküp eline almamaları olur.

araba yeni olduğundan her boku üstüne çekecek zaten.
onun için takma bu kadar.
birde oto yıkamacılar bunun için var hacı tabi sende de para var.
ıslanmadan çıkmaz o pok.
unutmadan araç hayırlı olsun

Kapalı garajınız yoksa, hep başınıza gelebilecek bir durum. Bu konuda bir de örtü alternatifiniz olabilir. Arabanın üzerine geçirip, çıkarmaya üşenmezseniz çözümünüz budur. Temizleme kısmı ile ilgili bir şey söyleyemeyeceğim, hiç temizlemedim. Oto yıkamacıları önerebilirim.

Örtü ile ilgili komik bir hikayem var. Yandaki binada sürekli arabasını örten bi komşumuz var. Sizin gibi bıkmış bu durumdan sanırım. Onun belalıları ise, martılar. Bir sabah balkondayken, örtünün üzerinde bir martı gördüm kocaman, örtü de arabanın üzerinde haliyle. İnatla o branda kumaşından bir parça koparmaya çalışıyordu. Gelen geçen kovmak istedi, kafa tuttu onlara. Gidip gelip kopardı kumaşı. Ne yapacaktı o kumaşı bilemiyorum. Kocaman kocaman yırttı gagasıyla, alıp gitti. Komşu değiştirdi örtüyü. Epeydir aynı örtü duruyor. Daha naylonumsu bir şey sanırım. Rengi de farklı.

fırçalamayın sakın, hafif ılık bir su ile ıslatın biraz bekledikten sonra sabunlu suyla silin..

gazeteyi mokun üstüne serip üstüne su dökün 5dk falan bekletin. kuşların konduğu yere parlak cd asın bir daha gelmiyolar.

iç: vişne çürüğü
dış: beyaz

iç dış siyah gider panpa.

klasik ama seviyorum yazacam
dış: siyah üzerine kankırmızı şerit
iç: siyah hocam

olur mu bu derken? ne bu kardeşim? cinsi ney bunun? ben de istiyorum bundan.

iç beyaz dış gök mavi ( yıldızlı yaldızlı )

ben de istiyom lan. ne kadar bu?

bu bir pontiac firebird formula 400 70-73 arasi balta burun denen arkadas.kardesleri var trans am gibi.ayni serinin araclari.

renk ne olacak henuz tam karar vermis degilim.tek kafamin karisik oldugu bolum o zaten.

fiyat konusunu gormemistim.bir fiyati yok bunun.eskiden mahalle aralarinda terkedilmis bulunurdu.bu aralar bulmak cok zor olmaya basladi.ben bir bahcede yakaladim kendisini.pazartesi sokume baslaniyor.tamamen sifirlanacak.sifir 450 lik motor takilacak ustune.7500 motor olmus olacak.

tamamen elden gecirince sana kaca mal olmus olacak? cok guzelmis.

türkiyede mi bahçe? granadayı zor satıyorlar dedilerdi bana, hepsi baba yadigarı falanmış.

istanbul da bir bahce.

neye malolacagini pek dusunmek istemiyorum ama parcalari kendim getirecegim ve bunun evvelinde topladigim degistirdigim araclar oldugu icin iscilik konusunda da avantajli olacagim.

çok güzelmiş, bence kırmızısı yakışmış ki kırmızı araba sevmem pek. kırmızı dış, siyah iç diyorum bende. ya da vice versa

ah firebird ah :( süper kahraman arabası, hayırlı olsun şimdiden kırmızı siyah ve beyaz bu arabanın hakkıdır. kırmızı kullanmazsan küfretmiş olursun kendisine :(

içi çok açık olsun ki ferah olsun, dışarıdan bakınca da içinde olunca da için açılsın. dışı da böle iyi bence.

Üstad kırmızısını bozma aman ha. Hatta kendi renk gamından daha açık ya da koyu da yapma. Bildiğin boyalı şahin gibi duruyor. İnsanlar orjinal renklerinden farklı oldu mu yadırgıyor. Hatta üstüne ekstra çizgi v.s. de atma. TEk kırmızı olsun bence. :)

İç renk kafana göre. Derileri de yenileteceksen kemik renginden beyaza hepsi olur. Tabii siyah yaparsan oluşacak kontrast da fena olmaz! :)

dışını siyaha boyarsan kara şimşek'in kardeşi olur.

454 luk v8:)

geçmiş olsun hacı
büyük ihtimal safra kesesi taşı.
babamdan biliyorum.
bir an feci sancı bir an geçti ama tekrarlıyor.

teşekkürler. ağrım şiddetli değil çok hafif.

Safra kesesi ağrısı yemek sonrası 15-20 dakika içinde başlar. Ayırıcı olan tarafı budur. Genelde mide ağrısı ile karıştırılır. Mide ağrıları genelde aç karnına, safra kesesinden kaynaklanan ağrılar ise, yemekten sonra başlar. Başka bir ayırıcı yönü ise, kürek kemiklerinin her ikisinde de bıçak saplanıp, döndürülüyormuş gibi şiddetli ağrıya neden olmasıdır. Aynı anda tam diyaframın üzerinde de bir ağrı oluyor. Öyle çabuk geçen bir ağrı da değildir. Ultrsasonla tüm batına baktırın.

Geçmiş olsun.

pimapen
fazla düşünmeye gerek yok.

egepen deconic mi ne , o da gayet başarılı

ben bu işi yapıyorum

egepen pimapen adopen iyidir ama pahalıdır.
eoropen,artwin iyidir ucuzdur.

sony alma.
samsung en alınası.

samsung

galaxy s

htc döver panpa.

kesinlikle htc desire (alabiliyorsan hatta hd si)

galaxy s.

galaxy s iyidir :)

iphone :S

hemen herkesle samimi olmaya çalışma, aşırı güleryüzlü olma bence. insanları iyi gözlemle, ne kadar yakın davranırlarsa davransınlar ilk günden kimseyle dedikodu yapmaya kalkışma :) çok soru sorma ve az ve öz konuş. en önemlisi ortamı iyi inceleyip kısa zamanda çok fikir sahibi olman.

iş yerinde bir duruşun, prensiplerin olsun
doğru yaz, doğru konuş
insanlar livaneli_kadir konuşunca kafasını çevirip baksın
bir de ilk zamanlarında çok heyecanlı oluyor insan
işin neresinden tutsam faydam olur diye her boku yapmayı çalışıyor
yapma, fotokopi çay getirmek senin işin değil, öyle duruş olmaz
diplomanı her daim alnında taşı, senden abuk subuk istekler olduğunda da
gardaaaaş ben bunu bunu okudum bana adam gibi iş ver deyip şak diye ortaya çıkar

işin türü hakkında fikir sahibi değilim ama mp3 player'ını yanına almayı unutma derim...

ortamı iyi gözlemle en önemlisi bu.
hemen kanka olma
her aklına geleni pat diye sorma
asla asla dedidoku yapma yanında yapılmasına müsade etme
seni eşşek yerine koymaya çalıştıklarında hemen sert bir tepki koy
yumuşak olma ezilirsin sert olma kırılırsın
ama serte yakın olmayı tercih et
benim işim değil demeyi bil
kendi işini eksiksiz ve zamanında yap
diğerlerine yardımcı olmaktan kaçma
ama diğerlerinin işini de yapma
ilk günler canın sıkılınca cep telefonunu eline alıp kurcalama.
kurumsal firmalarda hangi sitelere girdiğinin aylık veya haftalık dökümü alınır
eğer telefonun varsa sana ait, aranan numaralar dahi incelenebilir
bilgin olsun.
hayırlı olsun.

servisde günaydın ve hafif bir tebessüm yeterli.
iş yerine ilk girdiğin an şaşkın şaşkın bakma.
kendinden emin bir duruşun olsun.
çok somurtuk durma sadece tebessüm et.
ilk bir ay kimseyle arkadaş olma sadece gözlemle.
herşeyi biliyomuş gibi atlama hiçbişey bilmiyomuş gibide davranma.
ilk günden samimi olma bir hafta sonra adın yalaka olur.
bide en önemli kural iş hayatın boyunca üç maymunu oyna...

iş yerinde arkadaş edinme unutma sadece bir iş yeri orası anasınıfı değil, siyaset din ve futbol üzerinden sohbet açma. her durumda tebessüm etmesini öğren. anahtar kelime tebessüm, birde çok fazla kelime kullanarak hiç birşey söylememe sanatını iyi öğren.

herkese ve işinle ilgili departmandaki gözgöze geldiğin herkesle günaydnlaşmaktan çekinme. şimdiden sempatilerini kazanırsın böylece. sıcak olduğunu düşünüp seninle iletişime daha çabuk geçerler. sen onların içine giriyorsun, kurulu düzenlerine işleyişlere karışma ve nötr davran bu durumlara, biraz da politik ol. olur bir yıl sonra çok iyisindir çok güzel yerlere gelmişsindir e tabi hak senin düzenini göster ama bunun için en az üç yıl diyeceklerdir eğer özeldeysen. ayrıca saygılı efendi ve düzgün davran. espri yapacaksan da düzeyli olsun. çok kahkaha atacak kadar gülme. gülümse:) insanlar seni laubali ve gayriciddi bulmasınlar. ilk izlenimler (ilk bir ya belki de) çok önemlidir. bir şeyler isterken alırken verirken teşekkür ederim ve lütfen ve rica etsem...yapabilir misin lütfen gibi kalıpları mümkün olduğunca sık kullanmaya çalış. astlarına ne zaman olursa olsun emir verme. seni bir yere taşıyacak olanlar o astlar da olabilr, senin yerine geçecek olan da onlardan biri olabilir. üstlerine saygıda kusur etme ne çok yalaka ol ne de çok tutucu, tavırların net olsun. sonuçta bi yaşa gelmiş insanlarız nerede nasıl davranılacağını illa ki hepimiz az çok biliyoruz ama ilk gün heyecanı daha farklı elbette:) ilk zamanlar hep amelelikle geçiyor:) ama dayanmalısın, birisi için faxı başka bir odaya götürebilirsin işinin bir parçası değilse bile ya da kendine çay almaya giderken rica eden bir arkadaşına da çay getirebilirsin ama patrona da çay doldurmamalısın tabi (biz çay kahve yapıyoruz ama sorumlu ortalardayken siz de ister misiniz diye soruyoruz ve biraz aramızın iyiliğinden-iki yılı doldurduk). ileride güzel günler bekliyor seni. sana hakaret etmedikten sonra senin yaptığın işe mutlaka bir kulp bulacaklardır ilerleyen zamanlarda. bu iş yerlerinde hep böyle olmuştur nerede hata yaptığına bir bak, elbet vardır-kimse durup durduk yere sana azar çekmez. bunları da takma, çok üzülme yani. ayrıca en önemlisi birisi sana gerçekten hiç suçun yokken bağırıyorsa ya da kızmışsa KESİNLİKLE üstüne alınma. iş stresi çok farklı bir şey ve insan herkese kızabiliyor bazen. ayrıca kendinden de ilk günlerde çok bahsetme. genel bilgileri söyle ama sevgili anne baba çocuk kavgalarını vs kendi özel hayatını anlatma. moralin bozuk bile olsa bunu yansıtmamak çok önemldir. kimse senin asık suratını çekmek zorunda değildir ve kimse de sana özel yaşantısını yansıtmak zorunda değildir. ha bunu yapamıyorsan da soranlara kibarca kusura bakmayın sizi de rahatsız ediyorum ama ufak bir problemim var ve bir iki güne çözmeye çalışıyorum gibi cümleyle derdini anlatmadan bişiler söle, geçiştir. herkesi uzun bir dönem gözlemle. unutma herkes ispiyonculuk yapabilir:) kimseye güvenme, ama güven de tabi. senin gibi iyi insanlarla denk gelmen dileğiyle.. şimdilik aklımda bunlar var. bir de çekingen içine kapanık birisiyim demişsin. konuşurken insanların gözüne bak ama bööle gözünün içine de dik dik bakma yani. hep kibar ol. bir müddet sonra emeğinin karşılığını alacaksın. Haydi hayırlı işler :) ve de madem sabah okuyacaksın: GÜNAYDIN :)

bıdıbıdı +1

küfretme

1. (bkz: altta kaldın diye üzülme üste çıktın diye sevinme)
2. Hızlı iş yapmayın, yenileri gelir, yavaş iş yapmayın, beceriksiz sanırlar.
3. Eve iş getirmemek için elinizden geleni yapın.
4. Oranın sizin malınız olmadığını, çok çalışmanızın orayı kurtarmayacağını, az çalışmanızın orayı batırmayacağını bilin, hayatınız ona bağlıymış gibi çalışmayın.
5. İçinizden gelmiyorsa tebessüm etmeyin, güleryüzlü olmayın. Bizim memlekette asık suratlı adamı çok şey biliyor sanıp saygı gösterirler. İçinizden geliyorsa gülün tabii, yoksa strese girersiniz gülemiyorsunuz diye.
6. İşyerinden birine asılacaksanız tekrar düşünün.
7. Kimin kiminle bağlantısı olduğunu (kim kimin torpillisi) onu öğrenmeye bakın. Çaycıya sesinizi yükseltip kendinizi kapının önünde bulmayın sonra :)
8. Angarya işlerle uğraşırken "en azından bir işim var" diye düşünüp sevinin. Bunu çok düşünmeye başladıysanız yeni bir iş aramaya başlayın ve o işten kurtulmaya bakın.

Öncelikle herkese cevapları için teşekkür ederim.

İlk günde ne olduğunu merak eden arkadaşlar olmuş.
Cevap vereyim...

İlk gün olması sebebiyle heyecan tavandı tabi. İş yerine girip çalışan arkadaşlar ile tanışınca ve işin içine girince heyecan filan kalmadı.
Saatler geçtikçe sanki aylarca orada çalışıyormuş gibi oldu. Tabi acemilik tam gaz devam :) bugün ise yıllarca çalışmış gibi...

Sonuçta ilk günü atlatınca sonraki günler sıkıntı yok :)

skoda kullananlar memnundur hacı.
zira parası da az değil hani, dandik olsa kimse o kadar para vermez.
tip olarak falan gayet iyi.
ama piyasa durumu nasıl pek bilgim yok.

vw her araç iyidir derken, motorları kuvvetli oluyor gerçekten. kaporta da güven veriyor. ama bence donanım konusunda fiyatının hakkını vermiyor. ben skoda'ya da cok sıcak bakıyorum, o da genel hatlarıyla donanımda eksik ama fiyatı ucuz yani bir korelasyon var en azından. aynı şekilde oturaklı arabalar yapıyor, bence cok güven veren bi marka. ha motoru vw grubuyla aynı cogu modelde, audiyle aynı motoru bile var.

2001 Fabia kullanıcısı olarak şunu söyleyeyim Skoda iyidir en azından ben çok memnunum. Sıfır alacaksan yeni nesil Fabia değilde Yeti, Octavia hatta Super B bak.

skoda volkswagen grubun ama volkswagen değil. bunu da unutmamak lazım..

Arkadaşım 2011 model skoda yeti aldı, çok ama çok memnun arabasından. Skoda WolksWagen'e geçtikten sonra çağ atladı adeta.

bu senin anlayışınla alakalı birşey. ben gitmedim ve hiç mi hiç pişman olmadım. çünkü ortamı tahmin ediyordum ve ban uygun değildi. sende nasıl bir ortam oalcağını az çok tahmin ediyorsundur. eğer rahat ederim,eğlenirim diyorsan git.

bence git, hiç olmazsa birine git sadece.

ileride mezuniyet gecesi fotograflarinda yer almadigini gordugunde (ki bir sekilde arkadaslarindan, facebooktan, ordan burdan o resimler karsina cikar ileride) kotu hissetmeyecegini dusunuyorsan, sakinca yok. ama icinde minik bir keske kalacaksa bile gitmelisin derim.

taze mezun olarak en kral cevabı vereyim

okulda belirli bir arkadaş kitlen vardır mutlaka, kafa dengi, huyun suyun aynı olan arkadaşların ne yapıyorsa onlarla takıl, en azından ortam sarmasa bile kendi arkadaşlarınla takılırsın.

doğuş üniden mezun olunca, gs adasında kutlama vardı, arkadaş çevremin, benden 3-5 fazla arabası olduğu için ve çok da süper kafa uyumu olmadığı için gitmedim. pek de birşey kaçırmamışım, klasik sarhoş olup rezillik çıkaran insanlar varmış

mezuniyet balosuna gitmedim, hiç pişman değilim. kafa dengi arkadaş grubu varsa gidilebilir.

gitmedim
gitmeyi de hiç istemedim
nefret ederim zoraki olaylardan.
cübbeli fotoğrafım dahi yok o derece yani.
kız arkadaşımın mezuniyet kutlamasına mecburen gittim milletin haline güldüm
çok salakça geldi bana.
dans ettim mi?
-evet
allah belamı versin mi?
-versin.

gitmedim pişman da değilim.bi daha olsun yine gitmem.

ortak arkadaşların vara anlaşabilceğin git yoksa kasma kendini gitmedim ben de pişman değilim :)

Cevap sizde. Sık sık "keşke" diyen bir insansanız gidin tabii.

doviz burolari vermiyor diye biliyorum.ancak bankalarin neredeyse hepsi ogle arasi veriyor,sanki Garanti vermiyordu tek giseyle de olsa islemlere devam ediyordu.

garanti bankasında öğle arası yok yani hep açık.
döviz bürolarıda açıktır.
ama erken kapatıyorlar sanırsam 4 gibi falan.

gazeteye ilan vermene gerek yok mu artık ? kimliği kaybettim hükümsüzdür gibisinden ? kaybolan kimlikle başkası gg durumu yaratmasın diye

önce gazeteye ilan vereceksin.
nufüs müdürlükleri kaymakamlık binalarında olur.
oraya gidip alacaksın. yanılmıyorsam 10 tl de para vereceksin.

geçen yıl kaybettim ben de. ilan vermeye gerek yok muhtarlıktan belgeyi alıp nüfus müdürlüğüne gitmeniz yeterli. yanlış hatırlamıyorsam 46 liranızı da alıyorlar..

sağlamlıkta western digital'den başkasını tanımam. zaten sozlukteki entrylere bak, sanırım bana hak veren entryler okuyacaksındır.

toşiba aldım gayet memnunum.
wd de iyidir.

Philips, Smartdisk, Western Digital ve Seagate kullanmış biri olarak bu dört markadan en iyi olanı kesinlikle Western Digital. Smartdisk'ten kesinlikle uzak durmak lazım. Philips tercih edilebilir. Seagate'ten fazla bir şey beklemeyin.

Alacaksanız Western Digital almanızı öneririm.

peki iomega nasildir?

toshiba. yıllardır bir problem çıkmadı.

İki tane western digital(1 Tb'lık iki farklı model) kullanmaktayım 1 senedir.Ben de almadan önce ufak çaplı bi araştırma yapmıştım internette.Diğer markaları bilemem ama Western Digitali tavsiye ederim...

Benim duyduğum kadarıyla Vaillant iyi bir marka...

demirdöküm vardı çok masraf açtı komşularda memnun değil.
vaillant kullananlar gayet memnun ama onada parçası falan pahalı diyorlar.
en iyisi bosch.

dogsan

Vaillant'tan şaşma. on sene başın ağrımaz.

istanbuldaysan yeditepe vergi dairesini ara sor.
bizzat kendin gitsen daha iyi olur.

ben yapmadım hiç; ama sanki onaylatma gibi bi mevzu vardı. bi araştır istersen.

Ben Yeditepe vergi dairesinde işlemlerimi yaptırdıktan 15 gün sonra gittim 2 dk da verdiler.

haymatlos

(bkz: haymatlos) belki sorularınızın cevabı vardır, okumadım hepsini.

ama anladığım kadarıyla bu durum onların resmi olarak tanınmaması anlamına da geliyor. benim kastettiğim, hem herhangi bir ülkenin vatandaşı olmayıp hem de resmi işlemleri sıkıntısız yapabilmek mümkün müdür? türkiye olmak zorunda değil dediğim, dünyanın herhangi bir yerinde.

Genellikle devletlerin vatandaşlık kanunları mutlaka soy veya toprak bakımından vatandaşlığı sağlamaya çalışır. Fakat bazı hallerde (ya vatandaşlık başından beri yoktur yahut ülke kişiyi vatandaşlıktan çıkartmıştır) kişiler vatansız kalır. Gerek ulusal hukuklarda gerekse uluslararası hukuklarda yeri vardır:
Mesela Convention Relating to the Status of Stateless Persons ve bizim Milletlerarası Özel Hukuk ve Vatandaşlık Hukuku mevzuatlarımız buna örnektir.

Vatansızlık konusunda bir çalışma için auhf.ankara.edu.tr

Ama siz eğer vatansız kalmayı başarmayı söylüyorsanız, eğer vatansız kalacaksınız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığınızı sizden almaz.

"Vatansız" olarak bir çok şeyden yararlanamazsınız, bunun en temel sebebi ise vatandaş olmayanlara temel insan hakları haricindekiler mütekabiliyet esasına göre verilir. Mütekabiliyet değerlendirilmesi yapılabilen bir ülke olmadığından çoğu işlemi gerçekleştiremezsiniz. Bir çok insan hakkında da sınırlandırma nedenleri arasında kalırsınız, sadece temel insan haklarından yararlanabilirsiniz tabi bulunduğunuz ülkenin bağlı olduğu daha geniş hak yelpazesine sahip bir sözleşme yahut iç mevzuat yoksa.

tc vatandasligindan cikmak bile neredeyse imkansiz. vatansiz kalmak bence utopik.

yani bir insan, herhangi bir ülkenin toprağı üzerinde, kendi isteğiyle vatan olarak bir yeri göstermek zorunda olmaksızın yaşama hakkına sahip değil mi? illa ülkesinin mi onu vatandaşlıktan çıkarması gerek, kendi kendine gidip başvurup ben vatandaşlıktan vazgeçiyorum derse, olmuyor mu o? ülkeden atılıyor mu o zaman nedir?

vatandaşlık; askerlik, oy verme, vergi ödeme gibi zorunlulukları içeriyor. dolayısıyla devlete bağlı olmak durumundasınız. dediğiniz birey hakimiyetinin çok üst düzeyde olduğu anarşist bir toplumda ancak mümkün olabilir. bu zamandan bakınca da ütopik kalıyor. diğer seçenekler için (bkz: into the wild)

eğer valideniz sizi yurt dışına giden bir uçakta doğurmuş olsaydı bu durumda hiç bir ülkenin aynı zamanda bütün ülkelerin vatandaşı olacaktınız. böyle bir olasılık var evet ama uçaklara bildiğim kadarıyla belirli bir hamilelik ayından sonra anne adaylarını almıyorlar.

dünya vatandaşı olmak için tek şart havada ya da denizde doğmak mı? sonradan mümkün değil mi böyle bir şey? sanki yapılabiliyor diye duymuştum.

@sivrisinek: (ilk paragraf için) türkiye benim söylememle vatandaşlıktan çıkartmıyorsa başka bir ülkede vatandaşlık hakkı alıp sonra bunu istemiyorum'u nasıl diyebiliyorum peki? diğer ülkeler kabul ediyor mu ki türkiye'den farklı olarak bireyin talebiyle vatandaşlıktan çıkarmayı.

(son paragraf için) eğer dediğin gibi tüm vatandaşlıklardan çıkmış olursa birey 40 yaşından sonra bir şekilde, nerede yaşayabiliyor? yani vatandaşlık olmadan bir yerde barınmak mümkün mü?

@bıdıbıdı: Uçakta doğduysan o uçağın bayrağı ne ise halihazırda o ülkenin toprağında sayıldığından toprak esasından dolayı vatansızlık durumu olmaz. Ayrıca en kötü ihtimal olarak annenin vatandaşlığını alırsın. Yani uçak ile konunun alakası yok.

@sivrisine ve se: vatandaşlık kanununa göre vatandaşlıktan çıkma izin belgesi almanız için başka bir ülkenin vatandaşlığını hak ettiğinizi ispatlamanız gerekir. bu izin belgesini aldıktan sonra diğer vatandaşlığa geçerseniz (halen türk vatandaşısınız bu arada) ikinci bir başvuru ile çıkma belgesi alarak vatandaşlıktan çıkarsınız. Bazı ülkeler çifte vatandaşlığa karşıdır, siz de çifte vatandaşlık taşımak zorunda değilsinizdir. Ama günümüzün devletler hukuku sizi bir devlete bağlamak için her şeyi yapar ve sonuçta sizin ben hiçbir ülkenin vatandaşı değilim hepsinden çıkıyorum deme hakkınız yoktur. Neden devlet karar veriyor, çünkü uluslararası sistemin oyuncusu devlettir birey değil. Bugünkü hukuk sistematiği böyle.

Ayrıca vatansızlar da ülkelerin iç hukuklarına göre barınabilir, fakat ülkeler arası seyahetleri imkansız denecek seviyede zordur.

evet bir kaç kere tıklayınca oluyor kromda.

bende olmadı abi. chrome.

bende de küçülmedi resim.
not:benmde yeşillenmiyo
chrome

firefox 4 te olmuyor. windows 7 ultimate.

chrome kullanıyorum bi 20 kez tıkladım bana mısın demedi :)

Chrome 10 ile denedim, fotoğraf üçüncü tıklayışımda görülemeyecek kadar küçüldü.

bende chrome kullanıyorum ama küçülmedi hiç.

bu bug uzun zamandır var zaten. bi ara düzeltilecekti ama kalmış demek ki. arada sırada yapıyor her resimde değil de.

bende küçüldü evet. da çok önemli bi sorun değil bence.

yaa bende neden küçülmüyooo : (( benim bilgisayarım bozuk sanırım. hadi bir format atıp geliyorum bye

Win7, Chrome. bi 25 kere falan tıkladım ama değişmedi.

zincirlikuyu'dan levent durağından metroya binip, itü durağında inebilirsiniz. okulun önünde inip istediğiniz yere gidebilirizsiniz.

ya da beşiktaş'tan kalkan minibüsler de okulun önünde geçiyor. zincirlikuyu'dan binebilirsiniz onlara.

zincirlikuyudan minibüslere binebilirsin.
sorsan hemen gösterirler.
sor hemen gösterirler karşıyı falan boşver.

yaklaşık 12 tl

50ml 12 tl

bazı eczanelerde 14 tl bile oluyor. ( kartal )
karfurda 11,50 tl ( beylikdüzü )
en son bir eczaneden 12 tl ye aldım. ( avcılar )

normal değil. başka bir batarya takıp dene bir de.

anormal
o pil ömrünü tamamlamış.
yeni bir tane alacaksın.

goo.gl

lacoste pink

the body shop - dreams unlimited (fiyatı da uygun)

chanel - coco mademoiselle

hem beğenilmesini hem de değişik bir koku olmasını istiyorsanız paco robanne - ultraviolet

212 sexy (muhteşem bir kokusu var gerçekten tavsiye ederim)

bankosu yoktur bu işin. en pahalı, en popüler, herkesin bayıldığı kokuyu bile, aldığınız kişinin beğenmemesi mümkün (başıma geldi).

parfüm kötü bir hediyedir. bir sürü para vermiş der bir şey söyleyemezsiniz, çok çok iğrenç değilse kullanayım bari dersiniz, bitmek bilmez (murphy kuralları).

ille de alacaksanız (ve kardeşinizin bilmediği bir kokuysa) paketi açmasın, tester koklasın parfümeride, beğenmezse beraber değiştirin. bu yöntem uymaz derseniz alın bir parfümeriye götürün "seç beğen istediğini, ben alacağım" dersiniz

212 sexy +1

hugo boss XX de olur.

not: değiştirme kartı koydurun, olamıyorsa bence de parfüm almayın.

armani code

www.derinmor.com

coco mademoiselle'e +1. beğenilmemesi mümkün değil; farklı tarzda parfümler kullanan bir grup kız olarak bayılıyoruz biz :)

sola takılır. Saati ayarlama topuzu saatin sağında olur, sağ kola takarsan tersine gelir mesela o.

sol kola takılır. çünkü sağ elimiz ile günlük işleri yaptığımızdan hem saat zarar görmesin hem de bir kaza olmasın diye sola takarız.
tabi bu sağ elliler için geçerli.

İstediğin kola takabilirsin, böyle bir zorunluluk yok. Genellikle insanlar sağ ellerini kullandıkları için sol kola takmaya başlamışlar ve genel geçerlilik böyle devam etmiş.

Genel geçerliliğe kafam genel geçsin ayrıca.

ben sola takıyorum, çok salağım gerçekten çay/kola/kahve vs. içerken saate bakmaya çalışıyorum.

isteyen istediği koluna takar. sağ elimi kullanıyorum ve saati sağ koluma takıyorum. kol da benim saat de benim keyif de benim.

ben de hem sağlağım hem sağ koluma takıyorum. sola oturmuyo sanki.

Sağ elini kullanan birisi olarak sağ koluma takıyorum. Sürekli işlerimi o elimle gerçekleştirdiğim için sanki çok daha kolay ulaşımı zihnin o kola...

Bir iki yıl sola taktm, sonra deneme maksadıyla sağa taktım. Sağla devam ediyorum. Bana daha pratik geliyor, ve rahat oluyor.

uboatların pinleri sol taraftadır mesela, konunun pinin lokasyonuyla alakası yok. sen yeterki saati bilek kemiğinin gerisinde tak.

sağ el hep megul olduğundan olsa gerek sola takılıyor.
cep telefonu çıktı zemberek bozuldu hacı.

obama sola takıyor.

Spiker-Ersin Düzen

spiker-murat kosova, güntekin onay, murat murathanoğlu
yorumcu - uğur meleke, mehmet demirkol, kaan kural

Güntekin Onay - Rıdvan Dilmen ikilisi...

yorumcu: omer urundul.
(edit: kayitlara gecsin, saka yapiyorum. sonra unuturum munuturum millet gercek sanmasin)

spiker: kosova
yorumcu: ali ece, uğur meleke, mehmet demirkol, mert aydın.

kosova sabit. geri kalanları kombinasyon yap yap kullan.

Mert Aydın'a katılıyorum. Mehmet Demirkol'a da iyi diyebilirim. Ali Ece'yi çok duyuyorum ama bir türlü denk gelemedim.

yorumcular: uğur meleke sergen rıdvan

ali ece çok renkli bir kişilik. bir anda 1982'deki liverpool maçından örnek verebiliyor ve aralarında en esprili en cana yakın olanı.

ismail şenol da iyidir,

soruda ve cevaplarda yazanlarin hepsiyle calistim...
her yonuyle alindiginda cevap kesinlikle : murat kosova ve guntekin onay

ntvspor kadrosunu al;

mert aydın, sergen yalçın, mustafa doğan'ı at.

geri kalanı.

güntekin onay biraz kasıntı gelmiyor mu size? yüzde yüz futbolda değil ama diğer programlarda niyeyse kasıntı gibi artık, eskiden değildi, ya da bana öyle geliyor.

Yalan adam... amerikalıların polatı gibi bişey oldu.

ben severim hala kendisini.

delidir biraz kendisi. durur durur gider super bir filmde oynar. sadece son birkac senedir cok iyi gitmiyor olayi.

yoksa 8mm, lord of war, the family man, adaptation., leaving las vegas, raising arizona gibi muthis filmlerle dolu listesi.

arada sacma filmlerde oynamasa daha iyi pek tabii ki ama ortada para denilen bir sey var. bana da versinler parayi ben de oynarim ghost rider gibi sacma salak bir filmde.

son donemden The Sorcerer's Apprentice, next ve kick-ass dogru tercihlerdi. knowing eh iste bir tercihti, ghost rider ise bize yapilan en buyuk kazikti.

adam o kadar çok film çeviriyor ki izlemeye yetişemiyorsun. yani hani çevrende de çapkın adamlar olur ya alayına gider güzel çirkin demeden. bu adam da öyle işte. seçici değil. arada güzel arada da çirkin denk geliyor işte.

tazesinden season of the witch izledim, bu adam çok pis yapay gelmeye başladı bana, gitgide oyunculuğu sırıtıyor artık.

çok severek izlerdim ama son filmleri beni de dumur etti.
özellikle kehanet çok saçma geldi.
ama conair ve kaya gibi çok baba filmleri de es geçmemek lazım
hani kendi tadında güzel filmlerdi.
dediğim gib son filmleri izlemeden önce gözükapalı giderdim onun filmine
tabi artık gitmem.

eleman martin scorcese'nin mi ne yegeni. hamili karti var yani.

knowing'in ilk yarısı iyiydi de ikinci yarısı kötüydü.

@fdegir: ahaha. birincisi francis ford coppola'nin yegeni. ikincisi soylediginiz cok komik yahu. artik kariyeri sonmus birisinin yegeni oldugu icin mi oyunculugu el ustunde tutuluyor? yapmayin. yanlis bilgi vermeniz bir yana, komik bir ithamda bulunuyorsunuz.

francis ford coppola nın yegeni.
soyadını değiştirmiş.

face/off'ta biraktim ben kendisini, oyle hatirlamak istiyorum hep.

Nicolas Cage'e gelene kadar ne abartılmış oyuncular var yahu. İş yapıyor halen bence, üstten orta seviyeye düşmüş denebilir. Danny Glover'a bakın isterseniz bir de şurada

www.imdb.com

kendisi ile ilgili bilmen gereken en onemli ozelligi, direksiyon basinda karizmatik poz vermeye bayilmasidir. hatta genelde araba ile atesin icinden ucar, gecer filmlerinde bir sekilde. ben eskiden seviyordum da son donemde biraz sapitti. soylendigi gibi harika filmleri de var, berbat filmleri de..

the weather man'i izlemeden kesin konusmamak lazım bence, hele ki bir metropol insanıysan...

Birkaç sene önce varlığının büyük bölümünü dolandırılmak suretiyle kaybetti. Tekrar para kazanmak için boktan filmlerde oynuyor sanıyorum. Ama bunun ötesinde oyunculugu BENCE kötü. Genelde amerikan seyiricisi de öyle düşünüyor..

Adamın 5-6 sene önce 20 milyon dolardan fazla dolandırıldığını hatırlıyorum. Gerçi tam olarak parayla da ilgili değil performansı da düştü. Film çekimlerinde çok dikkatsiz davrandığını, rolüne odaklanamadığını filan da okuyoruz. Samuel L. Jackson da çok sık filmlerde rol alıyor ama sapasağlam.

@entrapmen: atmisiz tutturamamisiz abi. ama olsun gene de birinin yegeni oldugu tutmus. cevap vermis olmanin verdigi ic huzuru kimse bozamaz.

slip giyme boxer giy.
boxer'ını dandik bir yerden alma. malum 2 tip var biri böyle vücuda yapışıyor biri de normal. ikisini de dene. hangisinde daha az terliyorsan onu seç.

pamuklu boxer giyiyorum yinede. :S öyle pis bir insan da diilim. günlük duşumu alırım. ne nalet bişi ya.

yengemin yalancısıyım; zeytinyağı sürülüyormuş pişmiş bölgeye. bi de travazol diye bi krem varmış. pek faydalıymış.

pişikten önce önlem almalı... bence bol pamuklu boxer olayı çözer... çözmezse hiçbişey giyme..

valla kilo vercen başka yolu yok o zaman.

layer çok kilolu sayılmam. biraz baldırlarım kalın ama.

pişk geçene kadar her gün duş al,
terli falan kalmasın ve iyi kurula.
eczacıdan durumu anlat bi krem al kullan.
ve mutlaka pamuklu iççamaşırı kullan,
mümkünse slip olmasın.

pudra evet çok etkili. yürüyüşe çıkacağın gün yanında da bulundur. git araştır, en kalitelisini özelliklerine göre bul derim.

yazın hergün sabunla yıkıycan..terle üstünde kurusun yıkamazsan pişik olur..

kantaron yağı

en önemli şey silikon tabanlıktır. öle deri keçe falan değil, güzelinden bi tabanlık. gerisini zaten otomatik götürülecek şeyler.

www.eksisozluk.com

mutlaka çorap al, siyah kalın uzun olsun, tabanlık al, aklında bulunsun, orada bot isterken, 2 numara büyük iste tabanlik kullanacaksan, bir numara klasik kural, öbür numara da tabanlık için. Yanına don atlet al, 2 şer tane verirler sadece. Traş bıçağı al, bir de kopuk al yeter.

Gerisini oradan alirsin :)

edit : o hayvansı listelere aldanma, 300 liralık alışveriş yaptım ben, işe yaradı orası ayrı ama gerek de yokmuş. Çok malzeme götürürsen çalınma ihtimali artar. Askerde çalınma da var, yer değiştirme de

335 kd dede

Gittigin yere gore degisir aslinda. Muhtemelen askeri kantinde sana ihtiyacin olacagin her seyi bulabilirsin. Ancak baslangicta 1 hafta yetecek kadar ic camasiri, dis fircasi-macunu, tras kopugu - bicagin mac3 baya gidiyor aramazsin oralarda, pijama,havlu, botlarin icin kucuk kilitlerden al yeni botlarinda milletin gozu olur kilitlersin iplik deliklerinden ;). botlarin arkasina topugun kismina koymak icin omuz vatkasi al cok serttir botlar ayaklarin ziyan olmasin alisana kadar ;), bir de gidecegin yer belli ise ona gore git askeri malzeme satan bi yere onlar genel ihtiyaclarini verirler. Her seye de atlama ayna mayna parani harcama.

orada pek çok şeyi zaten veriyorlar. bence en önemlisi pudra. yanında pudra götür ve hayatın güzelleşsin. bir de olursa ıslak mendil de al. birliğinin yakınlarından tarak macun falan alma. çok pahalı geçiyorlar. ha bir de şu siyah plastik standart casio saatlerden al.

haki don fanila

Askerlik hakkında yazarken söylenmesi gereken ilk şeyle başlayayım: Her şey gidilen yere göre değişir.

1. Götüreceğiniz her şey "yer değiştirirse" içinizin yanmayacağı şeyler olsun. Mesela spor ayakkabı götürüyorsanız eskilerden, gözden çıkardıklarınızdan birini götürün. Traş bıçağı olarak pahalı olmayan bir şey götürün.
2. Havalar henüz tam ısınmadı. Gece eğitimleri, nöbetler filan derken buz kesebilirsiniz. Termal içlik can kurtarıcıdır.
3. Yıkama ve kantin durumları belli olmadığı için götürebildiğiniz kadar çok iç çamaşırı ve çorap götürün. Ayak bakımını ihmal etmeyin.
4. Cep telefonu, mp3 çalar, radyo gibi şeyleri sakın götürmeyin. Hele acemilikte sakın sakın götürmeyin :)
5. Botu iki numara büyük alın. Baktınız çok büyük geldi, tabanlıkla da düzelmiyor, bir arkadaşınızla değiştirirsiniz veya bölük astsubayınıza botu alıp hemen denedikten sonra söylersiniz, elinde varsa değiştirir.
6. Telefon kartı götürün ama telefonda çok uzun konuşmayın. Her haltı anlatan aile, kız arkadaş varsa söylenenler bir kulağınızdan girsin, öbüründen çıksın. Onlar sivil hayatta bir şekilde her sorunu aşarlar, sizin orada eliniz kolunuz bağlı. Kafanıza bir şey takmamaya çalışın.
7. Siyah ve yeşil dikiş ipliği, dikiş iğnesi ve çengelli iğne götürün.
8. Kantinlerde her şey satılıyor, almayın diyenleri boşverin. Herkes kantine yığıldığında her şey bitebilir ve gelmesi bazen bir ay filan sürebilir. Sonra zorluk çekersiniz. Ayrıca her yerin kantininde her şey satılmaz.
9. İnternette yazılanları okuyun, ortalamasını alıp uygulayın.
10. Askerlik yapacağınız yerde yakın zamanda askerlik yapmış olanlarla konuşun, neyle karşılaşacağınızı öğrenin.

mak3
2 günde bir iç çamaşırı
günde 1 çorap ( siyah ) değiştireceğini gözönüne alarak bir sürü don atlet ( elde yıkamak istemiyorsan tabi ).
diğer alınacak olanları zaten biliyorsun tek tek yazmaya gerek yok sadece ilk 3 satır tavsiyedir.

321 fosil

not: askerde kimseyi arama eve de haftada bir telefon aç "naber" de uzatma

bi' kişi de sevgilinin kalbi,kokusu, gözleri falan gibi romantik bi' şey yazmamış.

Bozuk para götür bol bol. zira acemi birliklerinde onca dakika sıra bekleyip paranı bozmadıkları için su alamamak seni bir hayli sinirlendirebilir.

Ufak bir fener de al yanına şöyle cep fenerlerinden. Oldukça işe yarayabiliyor.

kız, çizmeli kızı kıskanıyor.

vallahi ben burdan gıcık oldum kıza. haklısın sonuna kadar. güzel demişsin ne var bunda. belki kızı kıskanmıştır o yüzden böyle bi tepki vermiştir.

kız ağır liseli. yaşı ne olursa olsun. sen haklısın bence panpa.

kız muhtemelen bolulu arabesk rapçi miss tikky, öyle bir hava sezdim, arkana bile bakmadın vınlamalı.

fazla örseleme, kıskançlığı geçsin konuşursunuz tekrar.

ayrıca keşke önce ona iltifat edip, sonra çizmeliye güzel deseymişsin.

yok müdürler yani ikili ilişki olarak düşünmeyin. muhabbetleri uzun zamandır "naber hava nasıl" olan iki insanın konuşması sadece.

kız çizmeli kedi canını senin... kız senden hoşlanıyo bence.. saç rengi falan bi de kıskanmalar...

ben kadına biraz hak veriyorum ya. ama açıklayamıyorum, birazdan bir daha denerim...... deniyorum:)

ya şimdi, "çizmeli güzelmiş" ile başlayan bir muhabbetin varacağı noktayı (sizin öyle bir niyetiniz olmayabilir) tahmin edip hemen konuyu kapatma çabası içinde olabilir. arkadaşı evli falanmış ya bi de.

ayrıca bir kadına gidip arkadaşın güzelmiş demek ona dokunabilir pekala. (kadın bu :P)

veya erkeklerin kendi aralarında yaptığı "şu kız çok güzel hacı" benzeri bir konuşmanın muhattabı olmak istememiştir belki.

pek muhabbetiniz de yokmuş, ne bilsin kadın, "tanıştır, ayarla" demiyeceğinizi? haksızsınız, yanlış yapmışsınız demiyorum, karşı tarafın böyle algılaması o kadar anormal değil demeye çalışıyorum.

kıskançlık konusunda dikkat etmen lazim, ben zamanında ağır sıçmıştım, neyse :) bağyan klasik kıskanç, ya çenene sahip çıkacaksın, ya da kavga edeceksiniz paso. Kıskançlığın 2 sebebi olabilir, karşı tarafın niyeti vardır, sen başka hatunlara bakıyorsun diye kıskanıyordur, ya da klasik ota boka kıskançlıktır.

Eğer hacı ben bu işin altından kalkarım dersen devam et, ama fazla kıskançlık can sıkar, ilerde bir gün kız arkadaşınla giderken, "ya şu kızın da saçları ne güzel" dediğin zaman ayrılık eşiğine bile gelirsiniz

kız bir şeyler ima etmek için trip yapacak ortam aramış, bulamamış, o yüzden "olmadık yerde arıza çıkaran kadın" olmuş, ağır liseli teşhisine katılıyorum.

kıskanmış +1

ööğ kız ergen beyinli.
samimi olmadığını söyleyen insan, kendisinden başka kızların da bulunduğu fotoğrafı, üstelik kendi saç rengini göstermek/yorum yaptırmak vs amacıyla göndermez.
kızın kıskanç olduğu bariz de kimi kıskandığı muallak.
seni kızdan kıskanmış olabilir. ya da normalde o kızı kıskanıyor olabilir. bence seni kıskanma ihtimali daha çok.

kıskanmış, çatlamış, sana kıl olmuş hacı.
sevgilin değilse eğer bu kızda arıza olduğu kesin.
not:bence manisalı bu kız ama her yerde izmirliyim diyordur.
bu arada hacı harbi çizmeli çok fettan la

samimi olmamanızdan dolayı "şu kız süper güzel harika" gibi bir konuşmanın tarafı olmak istememiş. bir kere başıma geldi uzaktan tanıdığım biri "kızlar var ya süperler hıms" demeye başladı ve çok itici geldi, zannedersem o kişi o muhabbete katılıp onlarla birlikte deli yorum yapmamı bekliyordu. bir de tersinden düşünün çok samimi olmadığınız bir kız gelip "vay senin yanında gezen arkadaşın çok yakışıklı, kaslı hem de." filan dese. ama kendi saç rengini göstereceği resimde ilginin çizmeliye kaymış olması da kıskanmasına neden olmuş olabilir.

Tatbikat var sanırım.

Hımm. Anladım. İnsan bir garip hissediyor yabancı gemi görünce.

deniz yıldızı 2011
deniz kuvvetleri taktik tatbikatı
marmara ve karadenizde.

habere göre yabancı gemi olmaması lazım ama?

www.aksam.com.tr

fransa bayrağı gördüm bir tanesinin kıçında, o nedenle yabancı gemi diye düşündüm tamamını. yanlış bilmiyorsam savaş gemilerinin kıçındaki bayrak kendi ülkesinin, önündeki bayrak hangi ülkenin karasularındaysa o ülkenin bayrağı olurmuş.

hemen "geldikleri gibi giderler" diyesim geldi :)

(git: 239541)

blackseafor mus mevzu.

sevdiğim arkadaşlarımı bir şekilde buluyorum zaten.
diğerleri de şeyimde değil açıkçası.
ne yapacam ilkokuldu veya asker arkadaşımı.

nasil bir sorudur bu? kullanmayanlarin kullanmayanlara karsi bir onyargisi?

ihtiyaç duymuyorum , herkes bokunu çıkarıyor çünkü.

yolda görsem selam vereyeceğim adama özel hayatımı neden açayım? ya da merhaba merhaba dediğim bir kimseye ?

çok vakit öldürüyor. twitter gibi sosyal iletişim ağlarını hem daha faydalı, hem daha basit, hem daha zaman çalmayan ağlar olarak görüyorum. facebook'un ilk zamanlarıyla şimdiki hali arasında çok fark var. gittikçe büyüyor ve hiç iyi bi şey değil bence.

kimene lan benim hayatımdan ha bide neden hayatımı internette paylaşıyım onu geçtim ulan harbi yaşadıklarımı neden oraya yansıtıyım nası bi kafa bu?

nerelere geldik lan dial up tan internete bağlanırken. sorulan sorunun neden facebook kullanıyorsunuz olması lazım.

çok samimiyetsiz bir ortam olarak görüyorum. bu nedenle yakın zamanda vazgeçtim facebook kullanmaktan.

insanlar resmen kendi hayatlarının biraz isteyerek biraz sosyal baskıyla magazinini yapıyor. herkes dunyanın en sosyal insanı, herkes mutlu, herkes kariyer sahibi, herkes "guzel", herkes fotograf sanatcısı. böyle bi absurdluk olabilir mi?

ben de sana soruyorum, facebook sayfanda söyle bi gezinip bize bi oran ver, mutsuz ya da basarısız gorunen kaç kişi var orda?

hergun metrobuse giderken bi afiş goruyorum, " en büyük tutsaklık kendini özgür sandıgındır"

ha bu arada sıkılganın soylediğine cevab vermek gerekirse, asla facebook hesabı acmadım ama kuzeniminkinden vs. merak ettiğim, takıntılı oldugum baska insanların sayfalarına baktıgım oldu. bana magazini de o oldu işin, ama ben kendimi asla afişe etmem.

bir süre test edercesine kullandım. sürekli bir gözetleme ve gözetlenme isteği ve de feysbuk tarafından da bunun salakça körüklenmeye çalışılması (şu arkadaşın iyi kullanamıyor yardım et, bu arkadaşın şöyle onu uyar, dıdının dısını tanıyor olabilirsin incele, vb.) acayip sinirimi bozdu.

her zaman ulaşılabilir olmak, hatta ulaşılabilir olmak zorunda kalmak hep sinirimi bozardı; mesela cep telefonu kapalı olunca sitem edilmesi (neden aldın o zaman, öldün mü?) sanki cep telefonu yokken yaşamıyorduk, tanıdıklarımızın hayatından endişe ediyorduk, randevulaşamıyorduk anasını satayım; aslında cep telefonu randevuları da ciddiyetsiz hale getirdi, geç kalmak artık olağan, çak bir telefon mazeretini söyle ve geç kal, hatta görüşmeyi iptal et ne de olsa haber verebiliyorsun. uzattım ama, cep telefonundan daha beter bir araç olarak görmeye başlayınca bu feysbuk'u, anında bıraktım. hala e-posta gönderiyorlar gıdıklayacaklarını zannederek.