Birkaç bin liralık medikal diş beyazlatma işlemleri bile birkaç senelik beyazlık sağlıyor, sonra ufaktan eskiye dönmeye başlıyor, hele kahve falan bağımlısıysan süre daha da kısalabiliyor, bu tip dandik ürünlerin ne kadar bir etkisinin olacağını, ya da müspet bir etkisinin olup olmayacağına oradan sen karar ver.

Sigara içenlere özel diş macunlarından alın. Ben sigara içmiyorum ama kahve tüketiyorum epey. İpana Anti-Tobacco kullanıyorum bu ara ve memnunum. Dişlerimde lekelenme yok çok şükür.

hindistan cevizi yağıyla oil pulling öneririm. çileği ikiye doğrayıp yarısını karbonata batırarak dişlerinizi temizleyin. limonla karbonat karışımı da yapabilirsiniz ama diş eti hassasiyetiniz varsa önermem.

gratiste splat isimli diş macunu var, aslında kahve çay lekesi için olanını alacaktım son an vazgeçtim aktif karbonlusu varmış onu aldım. memnunum, 15 lira bi şey ama 10 liralık alışverişte sanırım. deneyebilirsin.

Ben mavi'de 120 liraya satılan kazağı dolap uygulaması üzerinden 40 liraya aldım. Tertemizdi. 2 yıl giyerim. Mümkün olduğunca temiz ikinci el almaya çalışıyorum.

Almayacaksin, elindeki kazaklari giyeceksin.

Daha alt segment magazalara bakin.

Gercekten artik ucuz markalar da kaliteli urunleri uretiyor

h&m conscious'dan bi kazak modelinin 4 farklı rengini almıştım. seneler oldu, pamuklanma oldu biraz ama dönüp dönüp onları giyiyorum. 120 lira mı neydi ben aldığımda.

Evet ya aynı şeyi düşünüyorum. Hayatımda lcw almam diyordum ama artık onlara bakıyorum. Bizim mayış aynı ama mavi,mudo, zara, Bershka artık bana network, fabrika ayarında oldu :(

Trendyol'da 50 liraya şahane kazaklar vardı.

metro olmayacağı kesin de

4-5 gün yenir. ideali 3 gün olsa gerek.

Azami 5 gün.

Açtıktan sonra Max 5 gün.

bir hafta sonra küflenir

Kaynagini gostermedigin her sey intihaldir, istersen odev.com.tr'den al. Tabii boyle kaynaklari kullanirsan muhtemelen odevini kabul etmezler o kadar ciddi bir seyse.

konu nedir?

@rosencruz Current Practice Analysis for Geographic Information System

Olduğu gibi aldığın en ufak cümleyi dahi tırnak içinde yazıp kaynağını belirtmen gerek. Kendi cümlelerinle yazdığın bilgilerin kaynağını da çalışmanın sonunda belirtmen gerek. Eğer akademik bir çalışma ise cümle ya da paragraf sonuna kaynağın referans numarasını koyman gerekebilir, ne tür referans sistemi kullandıklarına göre değişebilir bu.
Daha fazla detay için mesaj atabilirsin.

@evrim halkasi @miss copernicus cadisi , paraphrase yapsam dahi kaynak belirteceğim tamam teşekkürler. siteler hakkında bilgisi olan var mı?

Onlarin buyuk kisminda intihal oluyor. Tez falan olsa, artik intihal kontrolu yapildigi icin daha dikkatli yazabilirler ama odevi buyuk ihtimalle kopyala yapistir yaparlar. Ve tabii ki bu intihalden de buyuk bir suc akademik anlamda. Dahasi burada para karsiligi odev aramak yasak.

Research paper'dan kastın tam olarak nedir? Bu bir ödev mi? Yüksek lisans için mi, doktora için mi? Bir yerde yayınlansın diye mi göndereceksin?

@evrim halkasi tez değil ödev ama turnitin'den kontrol ediyorlar yine. ödev yazdırmanın yasak olduğunu biliyorum, sadece bu işlerin döndüğü ana bir kaynak var mı onu merak ettiğimden açtım bu duyuruyu.

@miss copernicus cadisi yüksek lisans ödevi. bir yerde yayınlanmayacak.

Kendi üretimi olduğu için fiyatı bu şekilde diye düşündüm ben.

bence normal fiyatı. alınabilir ama çok beklentiniz olmasın. deri değil. tabanı da kauçuk. sıcak tutmayabilir.

deri değil dense de ayakkabı deri. nubuk bir deri türüdür.

ayakkabının fiyatının bu kadar ucuz olma sebebi de bence nubuk deri olması yüzünden. zira nubuk leş gibi koku yapıyor. he inşaatta giyeceğim zaten bana koymaz diyorsan ayakkabı güzel alınabilir.

bence taş gibi bot!
alırsan pişman olmassın.
iki gün sonra zam geldiğinde "tüh keşke o fiyattan alsaydım" diye hayıflanmaktansa yapıştır gitsin.

Nubuk bence ayakkabıda kullanılan en leş deri türüdür. Ne ömrü diğer deri türlerine kıyasla uzun olur ne de bakım yapabilmek, rengini koruyabilmek mümkün oluyor. Ayrıca, daha kolay su geçirir (waterproof gibi bir ibare yoksa).

Eğer ağır karda kışta kullanılmayacaksa alınır ama. Tabanının kauçuk olması bence büyük bir artı; kaymasını önler. Ama kauçuk malzeme de yumuşak olduğu için ömrü birazcık daha kısa olabilir. Fakat bu son dediğim, bu ayakkabıdan bağımsız bir durum.

biz şu modellerin popi olduğu zamanlarda hep kıskanırdık giyenleri.

www.yesil.com.tr

bunu giyenlerin ayakları hep kokuyor muydu yani?

kokutması kesin mi nubuk olduğundan?

Kokutma başlıbaşına nubuk deri ile alakalı değil. Hatta ben nubuk derinin kokuya sebep olduğuna pek ihtimal vermiyorum. Her ayakkabı uygun şartlarda koku yapabilir. Normal deri ayakkabı da kokar, tekstil ayakkabı da kokar. Bu, kullanım, temizlik ve malzeme ile ilgili. Bir ayakkabıyı her gün giyersin, bir noktadan sonra kokmaya başlar. Aynı çorapla günlerce giyersin, terli ayakla giyersin, kokmaya başlar. Hava almayan malzemeden yapmışlardır, birkaç kullanırsın, kokmaya başlar.

Ama nubuk, bu bahsettiğim şeylerden bağımsız olarak rezil bir deri türüdür. Onun da sebeplerini yazdım yukarıda.

100 lira bir gunluk maasin, bi ayakkabi icin 1 ay mi calisman gerekiyor?

nubuk suyu emer, zor kurur. ayağın donar bence.

Bot güzel beğendim, ama inşaat demişsin kulaklarımı kabarttım alırım ama giymem, üzülürüm :<

kagit + fotograf

private keylerin sende olacagi bir cuzdani kullanabilirsin.

electrum benzeri, pc'de. ayni zamanda seed'i de bir yere kaydettigin zaman sorun yasamazsin.

Bilen birisi biraz daha aydınlatıcı olabilir mi bu konuda, ben de merak ediyorum. Nasıl cüzdanlarda saklanabiliyor bu bitcoinler?

Epilasyon derken lazer mi demek istediniz? Eğer öyleyse nedeni ağdayla kıl köklerini tekrar güçlenecek olmasıdır. Tıraş bıçağıyla sadece üstü tıraş edildiği için köklere etkisi olmuyor. Bir nedeni daha var o da ağdayla alınca kıl geç uzuyor gelişimini tamamlayamıyor, lazer makinesi zor görebilir.

sakıncasını bilmiyorum da ağdayla tüylerin çıkma süresi uzadığından siz seansa gidene kadar o bölgede tüy çıkmazsa lazerin bir anlamı olmaz muhtemelen.

@uyusam iyi olur evet lazerden bahsediyorum
@demoniclewinsky lazer için belli bi tarihim olduğundan değil de, lazer işleminde yapılan gelişmeyi geri atar mı diye merak etmiştim

Lazer islemini geriye atabilir. Lazere gidenlere jilet tras makasla kesme vs. Oneriyorlar, kokleri etkilememek icin.

Dior nude air

mineral makyaj ürünleri hariç sağlık olayında bana hepsi aynı geliyor o yüzden çok pahalı markalar yerine maybeline affinimate, essence camouflage ürünlerine de bakın derim

BB krem alsana onun yerine? Dermokozmetik markaları da üretiyor BB kremleri mesela.

şey ya fondoten soranlara hep aynı cevabı veririm pure beauty cc krem alın fondöten yerine çokhoş tatlı mı tatlış nefis bişi

Benim de cildim tarif ettiğiniz gibi, mac fondötenlerinden pek memnun kalmadım bugüne kadar. Ben bir ay kadar önce estee lauder double eear cushion stick aldım. Ba-yıl-dım!
Neden bayıldım? Çünkü, yapısı ince tamamen kapatmıyor ciltteki kusurları ben de aslında öyle bir şey istiyordum. Yani renk eşitliği sağlıyor, çok hafif çillerim var onlar biraz gözüküyor mesela. No makeup makeup için uygun bir fondöten. Çabuk sabitleniyor, yarım saat sonra ıslak ıslak elinize gelmiyor veya rüzgarda saçınızı yüzünüze yapıştırmıyor. Kendisinden süngerli olduğu için uygulaması çok kolay. Bu arada süngerli ama süngeri çıkarılabiliyor. Yıkayabilirsiniz yani.

ben de pure beauty'nin bb kremini önermeye geldim. çok güzel uyum sağlıyor cilde. yapısı da ince ışıltılı böyle. çogzel.

ben de sizin gibi arayistayim. clinique kullandım memnun kalmadım.
bir de t bölgesi yağlı olan ama lekeli cildi olanların özellikle pudra bitisli fondöten almaması lazımmış.
ben de bir kaç markadan almistim hiçbirinden memnun kalmamıştım.

Almadan önce düşündüğünüz fondoteni burada arayın cosdna.com sivilce yapıp yapmayacağını ve içeriğini görebilirsiniz

Mac face and body kuru ciltler için diye biliyorum. Karma ve yağlı ciltler için sivilce yapar. Diğer fondotenleri de bir face and body gibi doğal değil :/

Bir ara loreal true match kullandım. Kışın çok kötü dururken yazın çok güzel duruyor.

bobbi brown almayın a dostlar. sorun bende mi bilmiyorum ama yapısı çok kötü, cildimde kötü duruyor.

Agza takilan bir aparat var.Dis hekimi veya kbb'ye gitmen lazim.Bu bahsettign cok ciddi bir sorun.Boyun kaslarini zedeleyebilrsin fena sekilde. Bir de stres unsurlarini en aza indirmek, yatarken kafanin rahat olmasi onemli.

agza takilan bir aparat var +1
ayrica yastiginizin ve yataginizin dogru ve rahat olmasi ciddi bir etken.
en kisa zamanda o aparati alin, dislerinizi de ciddi zedeliyorsunuz bu sekilde.

bu aparat - gece plağını diş hekimleri kişiye özel yapabilir. bu alışkanlığınıza devam ettiğiniz takdirde baş boyun hatta sırt kaslarınızda kasılmalar, dişlerinizde aşınmalar, baş ağrılarına maruz kalacaksınız.

mümkün olduğunca sakız çiğnemeyin hatta hiç çiğnemeyin, sert şeyler yememeye çalışın.

agiz aparatindan almistim. dislerime gore yaptilar. aldigimda sertti zamanla daha sert oldu ve taktığımda dişlerimi kastırmaya başladı. bunun üzerine ağzıma bez bağlamaya başladım.

normalde sert olmuyor o aparatlar yalniz, aksine yumusak oluyor, dislerinize duzgunce oturuyor - sanki disinizle birmis gibi - ve sertlesmiyor.

Aparat + 1

Bende de var ondan. Orta sertlikte verdiler.

Bir de egzersizler var çene rahatlatıcı. Örneğin, çenenizi bilerek ve zorla rahatlatın gün içinde. Bir süre sonra sıkmak alışkanlık haline gelebiliyor çünkü. İnsan farkında olmadan gündüz de sıkabiliyor.

ağıza takılan şeyi herkes yazmış. ben de farklı bir açıdan yaklaşayım.

diş sıkmak psikolojik bir durum aslında. geçmişte yaşadığımız ve bizi rahatsız eden bir olay sonucu diş sıkmak gibi tepkiler veriyoruz.

örnek veriyorum; annesi tarafından zamanında çok dayak yiyen bir insan büyüdüğünde dişlerini sıkıyor olabilir. bu kişiye "sen dayak yediğin için dişlerini sıkıyorsun" dersen "yok b'oolum, ne alakası var" der, çünkü bu dayak mevzusunu kafasında bitirmiştir. hatta belki "anam da haklıydı, ben çok dayaklık bir çocuktum harbiden" diyordur ve gerçekten hiç sallamıyordur. ancak altbeyninde hala bu dayakların etkileri sürer ve özellikle geceleri, yani bilinçli olan beynimiz kapalı olduğunda altbeyinimizin rahatsızlık duyduğu şeyler su yüzüne çıkar. bunun sonucu olarak dişlerimizi sıkabiliriz. (ya da vücudumuzu kasarız mesela ve sabah uyandığımızda sırtımız, belimiz falan ağrır)

bu durum tedavi edilebiliyor. önce sizin bilinçaltınızda yatan ve dişlerinizi sıkmanıza neden olan sorun her neyse onu bulmanız gerek. psikanalist, psikiyatrist gibi birilerinden yardım alabilirsiniz.

Aynı sorundan muzdaribim, aparat kullandım ayrıca Magnezyum ve 5-htp takviyesi demişti doktorum.

şaşı değil şehladır o demeye geldim ama şehla bile değilmiş abla. normal bence.

kendi soluna dönüp poz verdiği için böyle görünmüş. normal +1

tamamen normal görünüyor

normale çok yakın bence de, ama şehla.
şaşı içe kayık olunca, dışa olunca şehla diye biliyorum. bu kadında da çok hafif de olsa şehlalık var.

normal diyenler meryem uzerli'ye ne diyor mesela? ben kadının gözüne bakmaktan kadını izleyemiyorum. o da ağır şehla mesela.

Şehla ya da şaşı degil bence sadece iki gözü arasındaki büyüklük farkı çok bariz. O yuzden bir tuhaflik var gibi duruyor.

kaputt aynen bende de öyle oluyor.
gözlerde bir asimetri olunca hep gözüm takılıyor.

sağ gözü biraz daha aşağıda sorun bu. simetrik değil ama dikkatli bakmadıkça belli olmuyor.

şaşı ya da şehla değil. bir göz kapağı daha kısık.

sen şaşı görmemişsin. gayet normal bence.

yukarda arama kutusunun yanındaki oka bas. aşağı doğru açılan pencereden sadece "sadece favladıklarımda ara"yı seçerek ara de solda listelenir.

edit: hmm ama bu da sadece başlıkları getiriyor. ve 2. sayfaya geçince sapıtıyor :/

sadece başlıklar gelse razıyım zaten. seçer okurum. en fazla 5-10 sayfa tutar. olması 10. sayfaya git derim gider.

öff o kadar favorilediğim şey boşa gitti şimdi. en eski favorilerime ulaşabilmek neredeyse imkansız oldu. allah seni bildiği gibi yapsın kanzuk.

benim dediğimi yapınca başlıkların sadece ilk 50'si geliyor sanırım ve işte sonrakilere bakmak isteyince sapıtıyor. ama zaten başlık içinde favorilediğin entry'yi nasıl bulacaksın ki? onun da kısa bi yolu yok.

eskiden kendi kimdir nedir sayfamda ilk 10 tanesi liste halinde çıkardı, tümünü göster diyince sol frame'de devamı çıkardı sayfa sayfa. oradaki başlığa tıklayınca da kendi favorilediğim entry açılırdı.

dediğin gibi yapınca evet ilk 50 tanesi çıkıyor, devam diyince "akıl fikir" içeren başlıklar geliyor.

evet eskiden öyleydi ama şimdi benim dediğim gibi aratıp ilk 50'sini solda listeleyebilsen de o linkler başlığa gidiyor, başlığın içinde senin favorilediğin entry'ye değil. yani sonuç olarak çözüm olamadı ve çözümü de yok sanırım şu koşullarda.

favoriler sekmesinde favori entry'leri linkine tıklayınca sol framede liste çıkardı bana.

ben sayfasında favorilere tıklayınca hemen altında 'favori entry'leri' diye bir link çıkıyor, ona tıklayınca yine solda listeleniyor ve direkt olarak favorilediğim entry'e gidiyor.

yalnız ben tema++ kullanıyorum. bu, onun bir özelliği olabilir.

i.hizliresim.com

bunu sık kullanılanlara ekleyin, buyrun:

eksisozluk.com


ek: hiç gerek yokmuş benim yaptığıma. @cikmaz sokaktan cikagelen cocuk'un dediği gibi oluyormuş, üstelik eklentiye ihtiyaç duymadan. :)

tamam ya @cikmaz sokaktan cikagelen cocuk dediği gibi oluyor, tema++'la gelen bişey değil o herkeste var. iki saat onun gibi bişey aradım gözümün önündeki şeyi görmemişim :)

olm niye daha önce söylemiyosunuz, o kadar saydırdık profil değişiklikleri başlığı altında. anında sildim küfür kıyamet entrymi shajklfg

lokum

konya şekeri.

Lezzetli bir lokum(tercihen çifte kavrulmuş, antep fıstıklı kuş lokumu) ve Türk kahvesi götürürdüm ben olsam.

Lokum ve kahve dışında bir şey var mı?

arkadaşın nasıl biri, yaşı kaç, cinsiyeti ne onları da yazsaydın keşke. istanbul temalı hediyelik eşyalar var. vapurlu, galatalı vs. paşabahçe, d&r gibi mağazalarda bulabilirsin.

Çok büyük rahatlık. O sitelere giriyosun bugün izlediğini yarın bulamayabilirsin. Reklamların bazıları güvensiz olabiliyor. Ek okarak kalduğın yerden akkında tutmana gerek kalmadan cloudda saklıyor. Dizi sitekerinde bu lokal saklanıyor.

ben benim arkadaşlara sordum sorunsuz, kaliteli, senkronize ve tüm dizileri bulabileceğim bir yer dedi.

aynı kalitede ve stabilitede hangi site var, söyle ben de iptal edip o siteye geçeyim.

Kaliteli, senkronize ve rahat sahiden. Görüntü kalitesi iyi, internet kotan dolsa bile donma vs olmuyor hiçbir şekilde. İstediğin diziyi şıp diye buluyorsun. Kendi yapımları da gayet kaliteli oluyor. Daha ne olsun? Seviyoruz biz.

Muhteşem bir rahatlık, insanın izledikçe izleyesi geliyor. İndirme, kalite sorunu ve alt yazı bulma dertleriyle uğraşmadan açar açmaz izleyeniliyorsun bir dünya şeyi. Pek çok kaliteli yapımı kolaylıkla keşfediyorsun. Ama çok kısıtlı içeriği var ne yazık ki, bu da bir gerçek.

Smart tv

yahu bu dediklerinizi ben hiç emek harcamadan rahatça bedava buluyorum?
Sıkıntı bende mi acaba?
Ben mi pek rağbet görmeyen dizileri seviyorum acaba?

O siteler yasal olmadığı için bugün var yarın yok. Netflix'in öyle bir sorunu yok.

Netflixte olmayan dizileri filmleri online sitelerden izlerken neler olduğunu aktarayım: siteye giriyosun her bi yerden reklam fırlıyo, hem sağda solda sürekli reklam hem de tıkladıklarından reklam. Görüntü kalitesini yükseltsen ya yükselmiyor ya da yükseltince donuyor takılıyor. Altyazılar kötü çevriliyor. Bi kaç kere pause'a bastık durdurduk diyelim ki ya da ileri geri sardık, video bozuluyor sayfayı yenilemen gerekiyor. Tekrar reklamlar..

Netflixte bilgisayarda izlerken sıkılıp tv'yi açıyorum kaldığı yerden devam ediyorum. İki gün diziyi izlemesem nerde kaldım diye düşünmeme gerek kalmıyor. Adil kullanım kotasını aşsam bile takılmadan düzgün kalitede izliyorum.

En son online sitelerden bi film açmıştım. Yarım saat sonra anladım filmin o olmadığını.

Kadını başarısız olduğu icin yuhluyolar zannediyorum, bir de diğer kadını öldü zannediyolar falan ya iyice gerginlik.

Tutuklamayacak öldürecek.

bunlarla beraber ama onlardan ayrı bölümde çalışan adam basıyor binlerce insanı öldüren tuşa. sarışın dedektif gerçekte tuzak bulan ipucunu buluyor. siyah saçlı kadın da bunu önleyemiyor. bilerek hepsi suçlu gibi yazdım. çünkü insanın suçluluk duyması o kişinin suçlu olup olmamasına bağlı değildir. en azından black mirror'ın bu bölümünde bunu görüyoruz. insanlar o tagin insanları öldüğünü düşünmesine rağmen o tagi kullanıyor ama hiçbiri suçluluk duymuyor. sonuçta onlar tek başlarına fiilen kimseyi öldürmediklerini düşünüyorlar. bölümün başında pastayı gönderen kadın ben psikopat değilim, 80 kişi para topladık öyle aldık pastayı diyor. yani tek başına birinin pastayı almasını psikopatça buluyor ama bunu sürü halinde yapınca normal görüyor.

bu oyunu kuran kişi de suçluluk duymadan böyle bir şeyi yapan insanları suçlu bulduğu için bu şekilde bir oyun tasarlıyor. yani ölen binlerce kişi de toplaşarak birilerini öldürdü. ama onların yakınları sanki onlar masummuş gibi davranıp suçu başkasında arıyorlar. oyunu kuran kişi yakalanmadığı için de suçlu dedektif oluyor. oyunu kuran kişi yakalansaydı, bu sefer onu suçlayacaklardı. ama tagi öldüreceğini bile bile kullanan kişileri suçlu bulmuyorlar. başta suçluluk hissetmenin suçlu olup olmamakla alakası olmadığını söylemiştim. sonradan suçlu bulmanın da sadece suçlu olup olmamakla ilgisi olduğunu anlıyoruz. ayrıca eminim ki her seyircinin suçladığı kişiler de farklıdır. yani bizim suçlu algımızı da çaktırmadan yokluyor bu bölüm.

sarışın dedektifin adamı tutuklaması da öldürmesi de olası. oyunu kuran adam insanları öldüren tagi kullanan kişileri öldürerek cezalandırmayı seçiyor. yani kendi suçlusunun cezası suçuyla aynı. tagi kullanan binlerce kişinin yakını dedektifi protesto, linç ederek sürü halinde cezalandırıyorlar. tagi kullanan kişiler de tagi kullanarak topluca kişileri ölümle cezalandırıyor. mahkeme suçlu var mı diye bakıyor ve varsa ona göre bir ceza biçecek. sarışın dedektifin vereceği cezayı yönetmen seyirciye bırakıyor. sen hangi cezayı verirdin ya da onun hangi cezayı vermesini beklerdin bunu öğrenmiş oluyorsun.

ben siyah saçlı dedektifi kafamda direkt masum olarak işaretlediğim için neden protesto edildiğini anlamamışım. bütün o polis departmanı sorumlu görülüyor sonuçta. ucu biraz açık bırakılınca da devamı mı gelecek diye düşündüm ama onu da bize bırakmışlar sağolsunlar. anladım teşekkürler.

benim de bölümden anladığım şu şekilde;

- başkaları için ölüm istemenin sorumsuzluğu o kadar etik dışı ki ilk konuştukları anasıfı öğretmeni bile bunun sadece bir şaka olduğunu düşünüyor. dolayısıyla programı yapan adam bunun sorumluluğu olduğunu belirten bir oyun oynuyor.

-şimdi burada ahlaki bir şey var: adam mı suçlu yoksa sorumsuzca ve sonuçlarını düşünmeden ölsün diyen insanlar mı suçlu? hatta daha da ileri giderek ölmesini istediğiniz kişinin halk oylamasıyla yapılması mı? ayrıca şu da var; ölsün diyen insanları sonunda bu seçimin kendilerinin de ölümüyle sonuçlanacağını bilselerdi ölsün derler miydi?

- dizinin sonunu işte seçimler ve sonuçlar kısmına bağlıyor. o kadar kişinin ölmesi ile suçlanan kişi ölmeli mi? bu seçimin sonuçlarına katlanabilir misin? bunun kararını sen ver gibi

devletin sorumlulugunu herkes gormezden geliyor. bir program yapiyorsunuz ve bu programa yuz tanima, takip, kisisel bilgiler ne ararsaniz yukluyorsunuz, ve bu program yanlis kisilerin eline geciyor. devlet neden boyle bir program yapiyor, neden seffaf olmuyor, programa 'arka kapı' açtırdığı için 3. kişiler programa girebiliyor, bu riski nasil aliyor. vs. o kadar insan ölüyor ve yine devlet (aslında suçlulardan biri) soruşturma açıp onun için çalışan insanları denetliyor.
ayrica sanirim ikinci olen kisiden itibaren insanlar oy verdiklerinde o kisinin olecegini biliyordu ve buna ragmen oy vermeye devam ettiler, dolayısıyla bilmiyor değillerdi.

@kassiopeia

elbette asıl suçlu veya suçlulardan biri devlet. hatta devletin elemanı ilk gözetliyorduk dediğinde "ne ekosistemi, devlet buna sırf bunun için para yatırmaz" dedi. bunu bir fırsata çevirmişler kısacası.

- dediğine katılıyorum, üçüncü oylamada biliyorlardı ve buna rağmen yaptılar. sonucunun ne olacağını bilerek ve sorumsuzca. çünkü ölmek onlar için ekrandan baktıkları veuzaktan izledikleri birşey. aynı günümüz savaşları gibi. ırak'ta savaş çıktı, amerika'da yaşayanlar sadece televizyondan izledi. sanki hiçbir şey olmamış gibi. suriye'de iç savaş çıktı, sanki kimseye dokunmayacak gibi izlendi ve sonuçları ortada. etik sorun da burada başlıyor. bizi etkilemeyecek bir takım olaylar için sorumsuzca desteklemek etik mi? ve sonrasında bizi de etkileyince ne yapmalıyız?

işte adamı öldürüp öldürmemek veya bunu izleyici olarak istemek ne kadar etik? öldür diyorsan ve bunu dediğin için öldürüleceğini bilseydin yine öldür der miydin???

Istanbul icin cevap vereyim. Calistirdik evde bebekte var geceleri de kapatmiyoruz.

kişiden kişiye ve evin konumuna göre değişiyor. kuzey cepheye bakan üst katlarda bir dairedeyseniz normal. diğer yandan çabuk üşüyen birisi de olabilirsiniz. bu havalarda kısa kol t-shirt ve hırka ile gezenler de kürklü montlar giyenler de var.

üşüyosan aç tabi ki, bir de ayağa sıkı çorap giymek daha çok üşütüyor aklında bulunsun. varsa bol pofidik bi' çorap giy :)

istanbul için kombi çalıştırma vakti. yani çalıştırdık.

ev sıcaksa ve üşüyorsanız sıcak su torbası koyun ayaklara.

benim ev 18-20 oluyor genelde. kombiyi açınca çok bunaltıyor, bende soğuk seven adamım. bundan dolayı sıcak su torbası yapıyorum.

evet, geceleri açıyor ve sabahları donuyoruz birkaç gündür
... yer: eskişehir

hayır. istanbul. şu an pencere açık takılıyorum.

Kaloriferler açık. ben pek üşümem de millet donuyor. Yer afyon

yıl sonuna kadar çalıştırmam herhalde.

Hayir daha yakmadik, usume gelse de cam acik oluyor genelde.

ankara, kuzeye bakan ev, kombi haftalardir aralikli olarak acik. ama evde sortla takiliyoruz.

Evet dün babamdan habersiz birkaç saat açtık. :)

çalıştırmadık. şortla oturuyorum. ama çalışsa gereksiz olmaz.
istanbul.

yer ankara;

ben hala t-shirt ve sort ile duruyorum (ve corapsiz); ancak aksam is donusu yakiyorum kombiyi ve sabah ise gidene kadar da acik son 1 hafta-10 gundur; eve gelenler de usumuyor :) ancak aksamlari alkol de var :)

İş yerinde odama aldım ufoyu başladım çalıştırmaya.
Evde de kombinin açılışını bu akşam yaparım sanırım.

Bu arada 2 kat çoraba gerek yok, bir tane normal çorap giy, şu kışlık ev terlikleri var ya kocaman onlar çok güzel sıcacık tutuyor :D

çalıştırdım. cayır cayır.

çalıştırdık tabii, donuyoruz

dışarıda soğuk ama evin içinde sıcak seven bir insan olarak henüz kaloriferleri yakmadık. burası 5 dereceyi de görüyor geceleri ama bu sene ısınma masrafını azaltmaya niyetliyiz :)

aigner. türkiye'de maalesef yok, almanya'da rossmann'dan aldırıyorum hep. inanılmaz güzel ve kalıcı kokusu.

bir de kenzo homme night'ı çok seviyorum.

Paco rabanne - ultraviolet man

Diesel only the brave. Duş jeli de var. Muhteşem bir koku.

hugo boss - hugo ya da boss tam ismini bilmiyorum (matara gibi şişesi olan yeşil kutulu) (babam kullanırdı çok severdim)
ysl - body kouros (sevgilimin parfümü, bu da çok güzel)

Pi
212
Gucci Pour Homme
Gucci Envy

Tom Ford Black Orchid :)

Bleu De Chanel

Her parfum her tene olmaz. Sende a kokarken baskasinda b kokar.

jil sander sun

bir de zara'nın gold-silver parfümleri var. fiyatlarına göre fena değiller.

bvlgari black unisex bir parfüm ve mükemmel bence.

fahrenheit
yves saint laurent
bvlgari aqva

bana kalsa bütün erkekler fahrenheit kullansın orası ayrı tabi..

Jill Sander - Sunmen
Azzaro - Chrome

kenzo pour homme. 14 yıldır değiştirmedim.

breaking bad'e kesinlikle.

mad man izlemedim, breaking bad "sıkıcı" başlar sonra bir çeker içine nasıl bittiğini anlamazsın.

fargo

aslında mad men de inanılmaz güzel dizi ya. bilemedim, seçim zor. eğer dönem dizisi seviyorsan mad men derim ben. Don Draper'ı izlerken az Lucky Strike içmedik.

ikisi de bambaşka tat verir birbirinden. ama ben breaking bad diyorum. sonrasında mad men de izlenmeli ama.

breaking bad.

Breaking bade başlıyorum, ardından mad men, fargoyu da listeye aldım boş zamanım cok su sıra, tesekkurler cevaplar için.

Önce Breaking Bad, sonra da Mad Men.

İkisini de kesinlikle izlemelisin.

ikisi de amc dizisi, ikisi de çok ağır ilerliyor. breaking bad'i herkes bir şekilde izleyip sevebilirken mad men herkese hitap edebilecek bir dizi değil. o dönemi, atmosferi, konusunu, karakterleri sevebilmen lazım. ilk sezonunu çok zor bitirdiğim halde, mad men hala izlediğim en iyi dizi.

kutu derken markette satılan mı? yoksa al-götür gibi mi?

haagen dazs meshurdur, artik cogu markette var

Lera fresca. Migros'ta var.

Lera fresca'da emulgator, glikoz şurubu, gıda boyası yok. Normal sakkarin (sofra şekeri) var. O yüzden benzer ürünler arasında daha iyi.

Atatürk orman çiftliği +1

daha bir şey yapmana gerek yok, söylemişsin iki kere.

kartı da kapattır, daha büyük kazık bekleme hocam aksiyon almak için. numara varsa risk hep var. yeni kart gelsin temiz temiz.

iki kere kullandım, memnun kaldım. saat aralığı seçiyorsun teslimat için, ona göre getiriyorlar. genelde ağır şeyleri taşıyamayacağım zaman aklıma geliyor ve kullanmak istiyorum. normalde reyonlarda gezmek daha hoşuma gidiyor.

50'ydi sanki o, düşürdüler mi yoksa marketten markete değişiyor mu?

200-300 lirayı bulacak alışverişler için bence iyi bir seçenek ama onun dışında kullanışsız buluyorum kendi adıma. birincisi migros çok pahalı. ikincisi o menüde ürün seçmek azap gibi geliyor bana, reyonlar arasında dolaşa dolaşa, ürünü öpe koklaya almak daha çok hoşuma gidiyor. normalde internet alışverişçisiyim, ayakkabımı gömleğimi bile internetten almayı tercih edebilirim yerine göre ama market alışverişi için ı ıh.

4-5 kez kullandım. İndirim kuponları oluyor onu kullanarak yapıyorum fiyat düşüyor. Hem de markette gezme derdi olmuyor.

Biz ayda 4-5 defa yapıyoruz. Sürekli müşteri olduğumuzdan mı bilmiyorum ama meyveyi, sebzeyi artık karpuzu bile bizden güzel seçiyorlar. Ağır şeyler için çok rahat oluyor ya. Saat aralığınız siz seçiyorsunuz. Babam akşam alışverişi yapıyor ertesi gün şu saatler arasında gelsin diyor ve bir gecikme olmuyor.

Aylık temel ihtiyaçları alıyoruz.

haftada en az 1 kez yapıyorum
çok fazla içecek vs tükettiğim için onları taşımakla zorlanmıyorum
soğutucu arabaları olduğu için de dondurmalar erimeden geliyor vb.
oturduğum yerden seçerek ağır ağır düşünerek sipariş vermek keyifli,
bir de unutkan bir insan olduğum için Favori ürünlerim ve önceki siparişlerim sekmeleri işime yarıyor.
Meyve ve sebzeyi tavsiye etmem.

Ağır şeyleri bilmemkac kat taşımaya üşeniyorum. Saat aralığı seçeneği iyi, ayda bir her tür ev ihtiyacını gideriyorum. Birkaç kez servisin gecikmesi oldu ama arayıp haber veriyorlar hemen.

En basit kitabı sessiz yığınların gölgesinde. Sosyolojik nihilizmin bir savunusu. Bence pek başarılı bir eser değil ama çarpıcı. Bir de ingilizce okuyabiliyorsan terör üstüne bu esere benzeyen güzel bir kitabı daha var, spirit of terrorism. O da okunabilir.

Üretimin aynası, nesneler sistemi ve tüketim toplumu sıralaması marksist üretim üstüne izlenecek olan yol. Bu hat oldukça başarılı.

Bir de simülakrlar ve simülasyon var. Gerçeklik kavramı üstüne, yine çarpıcı ama tehlikeli bir yol tutuyor.

Eğer politik ekonomi ve marksizm bilgin zayıfla 2. Paragrafta zorlanabilirsin. Onun dışında yukarıdaki sıra izlenebilir. Diğer kitaplarını okumadığımdan başka bir yorum yapmam zor.

Sanat Komplosu'nu okumuştum ilk ve tek. Sanat ve tüketimle ilgileniyorsan okuyabilirsin. Diğerlerini bilmiyorum.

hayır

Eskiden veriyorsun 5. KattAydın ve asansör yoktu şimdi girid kattayim diye vermiyorum

e yani. 1 lira ile başladım yıllaar önce artık dilenci gibi göründüğü için en az 3-4 lira veriyorum.

evet

Bulundugum ulkede zaten eve servis ekstra ucrete tabi. Ama Turkiye'deyken verdiysem duruma gore 5-10 TL bahsis veriyorum.

hızlı getirirlerse veriyorum

vermiyorum zaten serviste fazla ücret alıyorlar.

yüzde 5-10 arasi veriyorum.

2-5 lira arası bir şey veriyorum, bozuk para durumuma göre.

yemegin ne kadar surede ve saat kacta geldigine, hangi ulkede olduguna ve yemegin cinsine gore degisen bir sey. 20 dolarlik pizzaya gece 2de 7-8 dolar verdigim de oldu, yarim saatte gelmesi gereken yemegi 2 saatte getiren kuryeye 5 kurus vermeden yolladigim da oldu. bazi ulkelerde zorunlu gibi bir sey, calisanlara restoran sahipleri cok dusuk ucret odedigi icin, onlar da bahsisli idare etmek zorundalar. amerikada %10-20 arasi.

var. bende b12 eksikliği varmış. unutkanlık var çok fazla.

Demir eksikliğinden de oluyor.

Bunlar olabilir de sanki ezelden beridir böyleyim.Ben unutkanım der gibi her işi eksik yapıyorum diyen var mı aranızda?

selamlar,benim de yaş 23 ve bu durum ciddi sinirimi bozmaya başladı.okuldayken filan önemsemiyordum aklımız bir karış havada deyip geçiyordum ama geçen hafta yöneticimle bir feedback toplantısı yaptık.ayrıntılara dikkat etmiyorsun sürekli hatırlatma yapıyoruz,düzeltme yapıyoruz gibisinden bir şeyler söyledi.vitamin olayına başlayacağım olmadı beyin egzersizleri yapacağım :(

İşte benim de durumum tam olarak bu.Bana bir şey denmedi şimdiye kadar ama her pazartesi kesin biri laf edecek diyorum kimse birşey demiyor.Vitamin demir hapı vs. ciddi düşünmeye başladım da şu ideal beyin egzersizini bulursan ne yaptığını bana da söyle gözünü sevem :D

kan testi yaptırıp doktora görünmende fayda var. psikolojik olduğu kadar fizyolojik de olabilir çünkü. demir, b12, omega-3, d vitamini vs. kesin bunlardan birinin eksikliğindendir diye tahmin ediyorum.

Moripek

bütcenize göre degisir ama benim tavsiyem (git: koka.photography)

www.instagram.com

biz pek memnun kalmıştık. :)

www.instagram.com

www.1yastikta.com
www.nilnes.com
www.ikihayatbirkare.com
www.weddinggalata.com

eksisozluk.com

fotograflarinin disinda dugun filmleri de yapiyorlar: www.yildirimdanisman.com

www.instagram.com

bu devirde düğün fotoğrafçısı mı kaldı yav?

Nihat ortadağ, istediğiniz yere geliyormuş.



www.facebook.com

En özel gününüzün fotoğrafları konularla birlikte klip haline getirilir. Özel gününüzün özel anılarını çerçeve haline getiriyoruz. instagram

www.instagram.com

şimdi daha popüler. hiç düşüş yaşadığını da sanmıyorum.

Yeni filtreleriyle daha da popüler.

Nasi bisey ki.

ben de kullanmıyom. meraktan yüklemiştim sonra bi bu eksikti sanki diye hışımla sildim. zamanla yeni kuşağı anlamayan teyzelere dönüşcekmişim gibi hissediyorum.

eskiden popüler değildi. son aylarda arttı popülaritesi.

İlķ çıktığı zamanlar kullanıyordum. O zaman pek kimse kullanmıyordu snap atıcak kimse yok diye kapattım. Şimdi popülerleşti ama ben kullanmıyorum. Tepkiliyim.

ben de kullanmıyorum, instagram da kaldım ben. bundan sonra daha ne kullanırım bilinmez

ben kullanıyorum ama sadece takip etmek için. biz sıradan insanlara göre değil pek. çok takipçin olması lazım, blogger vlogger yarı ünlü vs olunca bir anlamı oluyor.

kullanmıyorum. İnstagrama kadar bile yükselemedim sosyal ağlarda. Facebook da yok. Twitter falan yok :( Bir tek whatsapp. O kadar.

istesem dahi kullanamıyorum , telefonum takoz.