hayır

(bkz: yaran ekşi duyuru duyuruları)

sözlükten hatun kaldırmış olmak için kaldırılan hatun (bkz: oha) ile sözlük vasıtası ile tanışmış olmak gerekir. onay beklediği için sözlük vasıtası ile tanışmış olamayacağın için eylem başarısız sayılıyor. fakat onay bekleyen çaylak ile duyuru vb. sözlük ile ilgili bir yerde tanışıp kaldırdıysan olur bence.

mesainin son dakikalarını da sikip atmış olduk böylece, teşekkürler duyuru...

"sozlukten hatun kaldirmak" eylemi gerceklesmis oluyor mu bilmem ama "sozlukten adam kaldırmak" eylemi kesinlikle gerceklesmis oluyor.

bazen.

"sözlükten hatun kaldırmak" eylemi bir yazarla başlayan mesajlaşma veya zirvede tanışma üzerine olur. ben kaldıramadım ordan biliyorum.

bu eylem, anlam itibariyle sadece sözlük yönetiminden biri için geçerli olabilir.

ama tamamen alakasız bir ortamda tanışıp suser olduğumu öğrendikten sonra "ayyy beaan sözlükte onay bekliyorum, aylardır almadılar" muhabbeti sonrası gelişti her şey. yine tanışmamıza sözlük vasıta oluyor. sağ ol hacı ssg!

nasıl bir karizma kattıysa artık kız kollarına atılmış o diyalogtan sonra sözlük yazarı olduğunu belirtince sanırım.

sözlük etkisiyle hatun kaldırmak olur bence.

Haha, bence "oluyor mu"su yok olmuş bile!

o sayılmaz bence. sen sadece rast gelmişsin ve sözlüğü kendi emellerin doğrultusunda kullanmışsın ki bu gayet doğal. onbinlerce onay bekleyen çaylak var ortalıkta dolaşan .veya bir zamanlar çaylak veya yazardılar. o zaman sözlük yazarları bunlardan herhangi biriyle her ilişkiye girdiğinde sözlükten hatun mu kaldırmış oluyo.

bu konuda bir açıklama yazılmalı.

neler bu kapsama girer, neler kapsam dışı gibi...

mesaj fasiliteleri vb gibi kavramlar akla gelirdi ama
sözel etkisini kimse düsünmedi galiba sözlügün.

sözlük sübyancılığına girer o

15 ya da 16 eylül'de vermişti bu sorunu. sözlükteki başlığında da görebilirsin bu tarihler arasında ama sende neden geç kalmış bu kadar, onu anlayamadım. mecburen kuracaksın, hepimize kurdurttu, küstah pirogram!

edit: aynı şeylerden bahsetmiyor muyuz? kafam karıştı bir. aynı değilse silicem ama aynı ya. of uyku de get!
edit 2: nedeni güvenlik sorunlarıyla ilgili bir şeydi yanılmıyorsam.
edit 3: xyz'nin dediği benim çevremdeki çoğunlukta işe yaramamıştı ama 2 tık, denemekle kaybedilmez. ama alışıyor insan yenisine de zamanla..

freeware olmasından herhal. live da iyi, yükle gitsin, boşveeer :)

Program files'a gir, msnmsgr.exe dosyasını sağ tıkla özellikler de, uyumluluk sekmesine gel, "bu programın çalıştıralacağı uyumluluk modu" tikini aktif et, windows 2000 yap, uygula, tamam.

evet az önce bana da yaptı aynını
ve zorla yükledik

hem bende bir saat kurcaladım bulamadım
altta yenilikler diye bir şey var milletin
yaptığı dönüp duruyor bunu nasıl kaldırabilirim.
kaldırabilir miyim ?

kustahlik ile alakasi yok.
bu messenger uzerinden spam yapan trojan'lara karsi alinmis bir onlem.

Kısaca özetlemek gerekirse "s.s." kardeşim :)
ayrıca uyumluluk modu sanırım genel bir çözüm değil zira herkeste olmuyor. (bende olmamıştı) o sebeple seve seve yükledim

uyumluluk moduna aldığımızda bu sefer messenger plus çalışmıyor. dolayısıyla milletin nikini [c=7]nikim süper renkli menkli yov yov madafaka[/c] şeklinde görüyoruz, sinir bozucu oluyor. mecburen yükledim ben de, napalım.

Bu dertle boğuşan arkadaşlar, "Live Messenger 8.1 BETA" sürümü kurabilirler. Tabi önce yeni versiyonunu silerek. Eski sürümü kullanmak benim için sorun değil diyorsanız kurun, bu dertten kurtulun. Beta falan ama sorun çıkarmadı bende 1 aydır yaklaşık.

maalesef bana da dün akşam bu dayatmayı yaptı, denildiği gibi msnmsgr.exe dosyasını 2000 e getirdim bu sefer de oturumu açtıktan sonra 'bi problem çıktı cart curt' diyerek msnin çalışmasını durdurdu. e hadi bari 8.5 denen naneyi yükleyelim dedik. o da yüklenmedi hata verdi sürüyle. kısacası bu kadar uğraştan sonra yeni sürümü yükledim.

@neoyazin, yenilikler kısmı araçlar/seçenekler/düzen kısmındaki en üst bölümden hallediliyor yenilikler nanesinin görünmemesi.

benim merak ettiğim avatar kısmının yerini değiştirip değiştiremediğimiz? bulamadım ben var mıdır böyle bir şey?

valla ben de yükledim, zaten zorunluydum.

firefox'u da böyle guncelledim.

sonra güncelledigim iki program da calismamaya basladı.

yani çalısıyor da baglanmıyor, öyle duruyorlar saksı gibi:)

Per Anders Buen Garnås. Norveçli.

önerin için teşekkürler nihan

cihat aşkın

(bkz: itzhak perlman)
(bkz: roby lakatos)

nedim nalbantoğlu www.youtube.com

murat sakaryalı www.youtube.com

tüm arkadaşlara katılımları için teşekkürler

En sondaki sabit rakamın çarpanlarını ayırıyorduk. Ama işaret kısmını nasıl ediyorduk, ben de hatırlamıyorum. Genelde kafadan çarpıp ekliyordum ben ama.

çarpımları -10 olan, toplamları -3 olan 2 sayı bulacaksın. @want2die'ın gösterdiği gibi ilk önce çarpımı sağlayan değerleri bul. ondan sonra da toplamı sağlıyor mu diye kontol et.

delta esittir be kare eksi dört ac idi bunun formülü.

a, x'in,
b, ortadaki sayinin
c de en sondaki sayının katsayisiydi.

ax^2 + bx + c ifadesinde

a=1 iken
b=iki rakamın toplamı (-5+2 gibi)
c=iki rakamın çarpımı dır. (-5x2 gibi)

x >-5
\ /
/ \
x >2
-------------
karşılıklı yazın. çapraz çarpımları toplamı, ortadaki sayıya eşit olmalıdır. sonra da karşılıklı olarak yazabilirsiniz.
mesela bunda ikisi de x çarpanı olduğu için karışabilir. başka bir örnek yapalım mesela:

6x²-2x-30

3x>6
\ /
/ \
2x>-5
---------------------------
(3x+6)(2x-5)

eheh. ne meraklıymışım öğretmenliğe ya =)

x''-3x-10
Şimdi türkçe olarak anlatırsak,
1:Bilinmeyene bağlı olmayan(yani x olmayan) terim belirlenir Belirle bakiym neymiş ( -10)
2:Sonra bilinmeyen olan (yani x olan) terimlerden de x in katsayısı 1 olan(yani sadece x olan) terim belirlenir.Neymiş belirle bakiym (-3x)
3:Yine bilinmeyen olan terim ama bu sefer x'' olan da belirlenir Neymiş belirle bakiym (x'')
4:x'' olan şey x. x diye ayrılır,-10 olan şeyde çarpanlarına ayrılır beyinden(Mesela 5 ile 2 nin çarpımı 10 ama bize -10 lazım -5 ile 2 yi alalım)neden -5 ile 2'yi aldık çünkü aldığımız değelerin de toplamı -3 yapmalıymış,yani ne oldu şimdi
x''-3x-10
x -5
x +2
Yukardaki halde çapraz çarpımları'nın toplamı ortadaki sayıyı vercek yani (x.2 + x.(-5) =-3x etti)
Doğruluğunu kontrol ettikten sonra düz olarak yazıyosun (bu sefer çaprzlama yok) Yani
(x-5).(x+2):x''-3x-10


Off bilipte anlatamamak böyle bişey olsa gerek:)

(bkz: feels so good)

sufi seversen (bkz: yansımalar)
türkü seversen (bkz: yedi karanfil)
tony gatliften le regret, fureur, promesse
shigeru umebayashiden lovers, battle in the forest ve daha bircoğu

maksim mrvica
bond ( her şarkısı güzel)
dvig

metallica - orion

göksel baktagir (tum albumleri)
farid farjad (tum albumleri)
gökhan kirdar (örneğin Ethnotronix albümü)
mercan dede (bazi albümleri)

ben neden dinliyorum onu da söyleyeyim.
bazı müzikleri beni bunalıma sokuyor hayatımla ilgili değiştiremediğim bazı olgular/olaylar aklıma geliyor ve hırslanıyorum o an üzerinde yoğunlaştığım işe olan inadımi arttırıyor daha fazla performans alıyorum :) sapıkça bi şey ama oluyor işte.

hüsnü şenlendirici ve serkan çağrı.sade ve dınlendırıcı klarnet parcaları var.cok cesıt var bakmanı onerırım cok sey kazanırsın...

theknoppix ile tam olarak aynı sebepten bu tür müziğe yoğunlaşmışlığım var.

Benim tavsiyelerim ise daha değişik olacak;

October Falls - Marras albümü (tamamı, Marras I'i indirebilirsin bir fikir almak için)
Empyrium - Dying Brokenhearted

Bunlar çok akustik geldi bana biraz distortion ver, diyorsan;
Lacuna Coil feat. Nightwish - Un Fantasma Tra Noi (A Ghost Between Us)

Pirinç ayıklamak için;
Ennio Morricone'nin hazırladığı Once upon a time in america adlı filmin soundtracki.

İçinin kararması için;
Tenhi - Nakin Laulu

Tamam enstrüman olsun ama sesini bir enstrüman gibi kullanabilen bir vokal de olsun, yesin bitirsin, photoshopta dizayn yaparken beni uçursun yeni tasarılar aklıma getirsin, dersen;
Paatos - Kallocain albümü. (In time özellikle)
Anneke Van Giersbergen feat. Sharon Den Adel - Somewhere


PS: bulamadıklarını temin etmende yardımcı olabilirim, ben vakit ayırdım, sen de dikkate alıp dinlersen sevinirim.

1) neredeyse hepsi ediyor olmali (misal dailymotion) mov zaten bu tur kesme bicme isleriyle ugrasanlarin cokca kullandigi bir formattir (format demek hatali aslinda ama anladiniz)

3) video converterlarin cogu mov u sorunsuz cevirir. mcfunsoft kullaniyorum ben arada sira cok onemli olmayan videolarda.

1- cevap verilmiş zaten.
2- Camtasia Studio.
3- Total video converter.

(bkz: quicktime pro)

baskın oran, yıldırım turker, birgun gazetesi genel olarak diyeiblirim.

sayılan yazarlar akp karşıtı sayılmazlar.
www.gercekgundem.com 'u tavsiye edebilirim.

Bir insan hem kemalist hem de mantıklı olamaz. O yüzden öyle bir site bulamazsın.

Ne işinize yarayacak ki?

akp karsıtlıgı= kemalizm degildir, lutfen sacmalamayalım.

Kabataş taraflarında ana cadede bi' kırtasiyenin camında gördüm geçen 0,02 kr diyordu yanlış hatırlamıyorsam.

bilgisayarın varsa, ucuz bir yazıcı alsan daha ucuza gelir gibi.

tuz ruhunu çamaşır suyuyla karıştırmayın ama.

pompayla suyunu ittirin içeri (boruya) doğru. sonra verin porçözü ya da tuzruhunu.

kezzap kesin halleder ama dikkat edin... buharini solumayin... neyse vazgectim kullanmayin cif cikarmiyorsa birakin daginik kalsin...

arap sabubuyla fırçalayın, temizlik ürünlerini kralıdır ve zararsızdır, saydığınız ürünler zaten çok zararlı kimyasalllar

Erkin Koray'dan sevince çalardı fonunda da, o klip mi?

Hayir o değil yabanci gitarla sölüyo kızın peşinden kusuyo klip boyunca sonra kızla birlikte oluyolar evlenme teklif ediyo eleman kiza iki elinden birini seçmesini istio hatta kıza iki elindede yüzük oluyo çok hoş bi şarki bugun gs tv de gordum cok hoşuma gitti :/

aslinda sizin bahsettiginiz ve arka planda Erkin Koray calan ayni klip.

www.youtube.com

neresinde calıyor erkin koray ?

ayni klibin bi de arka planda Erkin Koray calan versiyonu da var

www.youtube.com

muayene ederler iyice emin olmak için. çok iyi de numara yapamazsa alırlar zorla. en azından benim duyduğum bu.

''konuşma''dan alırlar, düztabandan almazlar.

pes planus denen taban çökmesi rahatsızlığım var. ilk muayenede de, askere gittikten sonra da söyledim, ona rağmen askerlik yaptım.

bel fıtığı başlangıcından dolayı spordan muaf tutuldum. bel fıtığı olmasaydı da pes planus yüzünden yine spordan muaf tutarlar mıydı bilmiyorum.

badim kekemeydi. hele tekmil vermesi gerekince iyice heyecanlanıp kalırdı öyle. o da yaptı askerlik.

düztaban insan muaf olmaz, sadece teslim olduktan sonraki ilk muayanede spordan muaf tutulur, o kadar. o da ne kadar uygulanır ayrı mesele. ayrı çürük raporu almak o kadar kolay bir iş değildir, askeri hastanede heyet tarafından karar verilir ve düzelebilecek hastalıklar 3 yıl kontrol edilir.

geri hizmet.

hiç uğraşmasın, net olarak sıfır şans. (askeri doktorum)

vatan millet sakarya-paşa paşa askere..

bizim birlikte bir cocuk vardı, ayakta duramıyordu, düztabanmis. düztabanligin belli türleri, asamaları varmıs. bu asker galiba, o üst asamalardan birindendi, içtimalarda, törenlerde falan ayakta duramadığı için yemin törenini revirde yapmıstı.
usta birliginde bir iki nöbete gitti, sonra hep hastane.
bir gün geldi, gidiyorum diye, ileri düzey bir taban sorunu varmıs. raporunu aldı, veda etti gitti.

Ama dedigim gibi, üst düzey bir düz tabanlık varmıs galiba.

(bkz: whereisit)

www.antp.be

www.fileinfo.com

bu da tr'si gibi bi şi: www.dosyauzantisi.com

galiba real player dosyası o.

(bkz: real alternative)

kmplayer + real alternative = mis

12 nisan'da edirne il jandarma komutanlığına teslim oldum, 29 nisan'da yemin ettim, 13 mayıs'ta usta birliğime gönderildim.

her yer aynı mıdır bilmiyorum.

genelde 90 gün kadardır. meslekci olarak ayrılırsanız 1 ay sürer.

müdür, kısa dönemin acemiliğimi olur allahını seversen :)) ama yine adamlar seni düşünmüş "acemilikte çok çektim" diye asker anısı anlatabilmen için 21 gün acemilik koymuşlar. (toplanması, yemin töreni, dağıtımı derken 1 ay olur o) o süre zarfında yapacağın yegane iş yürümek olacak. yalnız benim gördüğüm kısa dönem askerlerin hiçbiri yürüyemiyordu, nedenini kendileri de bilmiyordu. sol adımını atarken sol kolunu kaldırabilen adam vardı :)

ben karacıydım ama duyduklarım jandarma egitimlerinin daha kısa olduğu yönündeydi.
bir de acemi egitimlerini abartan birlikler de oluyormus.

galiba degisken bir sey.

askere alma donemı, o nedenle kacak vs varsa bu ara sepetleyıp gonderıyorlar.

15 ağustos tarihinden dolayı da yapabiliyorlar zaman zaman.

bi nedeni olduğunu sanmıyorum her yerde yapıyorlar çünkü tipini beğenmediklerine yapıyolar genel sıradan kimlik gbt kontrolü gbt'nde varsa uyuşturucudan felan cezan üstünü felan arıyolar bırakıyolar kendimden biliyorum okadardır yani heralde..

sadece bugünlerde değil uzun zamandır insanların yoğun oldugu yerlerde( istanbul' da her yerde) kontrol yapıyorlar.

günlük kotalarını dolduruyorlar.

Dün abimle Bostanci Finansbank'a gittik. Iceride beklerken sıkılan ben, hava almak (Sigara icmek) icin disari ciktim. Bir anda 3-4 ekip otosu bankanin onunde durdu. Icinden cikan polisler bana tiptip bakmaya basladi. En sonunda bir tanesi kimlik istedi, verdim, bakti geri verdi. Birkac hafta once de benim bindigim minibusu durdurmuslardi kimlik kontrolu icin. Ondan once de cok defa basima geldi. Ulan tipte mi bi yamukluk var diycem ama o da degil. Potansiyel suclu muamelesi gormekten biktim be arkadas!

kamera kaytının bilgisayara direk aktarılması isine capture denilir cogu zaman.
bunun için de bir video edit programına ihtiyac duyabilirsin.
gerci xp içinde bunu yapan bir arayüz var ama,
movie maker falan isini görecektir.

kasedi kameraya tak, firewire (dv) kablosunu bagla, bilgisayarin kamerayı tanıyacaktır açtığında.

divxplanet´a git dokumanlar ve araclar bolumunlerinde detayli aciklamalar ve gerekli programlar var. ben oradan ogrendim gayet guzel yapabiliyorum.

Evet sikertir. Köpükle bile kanıyorsa, köpüksüz traş olmadan önce haber ver sana vizite kağıdı hazırlasınlar.

Ha sen şunu düşünüyorsundur. Zaten bir günlük sakalım bile belli belirsiz çıkıyor, iki günde bir traş olurum. Olmaz. Valla bak.

traş köpüğünün asıl amacı cilti ve sakalı yumuşatıp daha konforlu bi traş sağlamak sanırım. sıcak su da bu işi yapıyor.
çok bişi olacağını sanmıyorum ama köpük değil de jel kullansan ve mach3 tarzı kılı kolay temizlenen bir bıçak kullansan çok daha mantıklı olur. mach3 ile yüzümü kanattığımı hatırlamıyorum. askerde de bi süre sonra 2 dakikada traş olabilecek bi hıza kavuşuyor insan.

ilk zamanlarda traş bıçağına alışık olmayan suratın kızarsa, kanasa da bir süre sonra suratın manda derisi kıvamına gelecek ve ve bu sorunların ortadan kalkacak.ayrıca benim sakalım az çıkıyor her gün traş olmama gerek kalmaz gibi bir düşünce sahibiysen bunu şimdiden unut.köse bile olsan her gün traş olmak zorundasın.sabahları traş olmak için çok fazla vaktin olmayacak zaten.o yüzden 2 saat köpük sürme traş bıçağını temizleme ritüelleri bir de bakmışsın birbuçuk dakikaya inmiş.tavsiyem bunları kafaya takma.askere gittiğinde her soru kendi içinde bir çözüme kavuşuyor.(mecburen)

yok yahu sakallarım az çıkmıyor gayet normal.. gillette blue 2 plus kullanıyorum.. neyse bi mach 3 alırım o zaman gitmeden.. teşekkürler..
@want2die
olabilir ya yanlış tutuyo da olabilirim.. bi dahakine daha dikkat ederim.. :)

mutlaka mach3 kullanman gerekiyor. ben kısa dönem askerliğimde sadece 3 kartuşla bitirdim, traj jeli ni deneyebilirsin en kısa yol odur. askerliğ yapacağın yerde sağa sola tras malzemesi koyacak yer olmayabilir o yüzden avcuna sıkıp tras olmaya öyle gitmen gerekeblir.
Dikkat edilirse köpük kullanmama mevzusunu bu şekilde yorumluyorum. Yani hiç bir şey kullanmadan traş olma kısmını seçenek olarak değerlendirmiyorum.

trastan sonra bebek pudrası ve vazelin tatbik edebilirsin yuzune,

simdi aralık'ta gideceksen askere, soğuk havaya cikacaksin, soğukta, ayazda suratın yanabilir. kestigin yerler aciyabilir.

iyisi mi tras köpügü kullanarak sakince tras olmak. bir süre sonra yüzün daha da alisacaktir.

pasaport 2 günde çıkıyor. mavi pasaport cüzdan parasıyla birlikte 200 ün biraz üzerine geliyor. tam hatırlayamıyorum.

evet öğrenci olmak fayda sağlıyor.

Pasaporta bugün başvurdun diyelim, ertesi gün teslim alıyorsun. 1 yıllık pasaport 200 liraya filan geliyor, 2 yıllık pasaportta 300 lira filan. Öğrenci olman avantaj sağlar, geri döneceğinin garantisidir çünkü. Yaz sonuna gidicez diyorsan hem uçak hem rezervasyon hem vize işlemlerine şu sıralarda koşturuyor olman lazım, daha da vakit kaybetme.Para konusuna gelince, pasaport dediğim fiyatlarda, vize de 100-150 filandır, gerisine yorum yapamam çünkü ne kalitede bir yerde yiceksiniz, öğrenci hostelinde mi kalcaksınız 4 yı8ldızlı oteldemi bunları bilmek lazım maliyet analizi için.

öncelikle surası önemli

tarihi kesinlestirip biletinizi ya ayırtın ya da alın. erken rezervasyonlar indirimli oluyor genelde. Londra ise gideceginiz yer easyjet'i tavsiye ederim.

vize islemlerine gideceginiz tarihten en gec üç hafta önce baslayin. ögrenci olmanız avantaj evet. oradaki arkadasiniz davetiye, masrafları kendinin karsilayacağına dair yazı, banka durumu, oturum belgesi vs gönderirse (ki ab vatandası olmasından belki de bunlara gerek yoktur) vize isiniz en gec bir haftada biter. Ama simdi basvurular istanbul'dan onaylandigi icin erken basvurmakta fayda var.

ben subatta 92 euro'ya gittim geldim londra'ya easyjet'le. Ancak ucuzluk maalesef sadece ucak biletinde. Londra epey pahalı bir sehir. Ki ben londra diyorum. İngiltere pahalı ülke diyeyim. Sigara 6 pound, dısarıda yenilen yemekler 10-15 pound, ickiler 2-5 pound arasında degisiyor. Ulasım biraz masraflı. Günde yaklasık 100 pound falan harcarsınız gibi geliyor. Müzelerin bir kismi bedava. British Museum gibi bir müzeyi bedavaya gezebiliyorsunuz. Ancak ekstra bir bölümü var, orası pahalı. İceride fotograf cekmek de serbest. irili ufaklı birçok müze var bedava onlar. Ancak Madame Tussauad (böyle mi yazılıyordu) ikinci dünya savası vs gibi birkac müze var onlar paralı. 20 pound civarı sanırım giris. devasa bir hayvanat bahcesi var, o da 15 pound civarıydı.

Eger londra'ysa gideceginiz yer, müzikaller isine girmenizi öneririm. We Will Rock You vs müzikaller var, 40 pound civarı sanırım giris. Ucuz bilet satan acenteler var.
yani fiyatlar asağı yukarı böyle.

Zekeriya Sami Efendi tarafından, 1911 yılında Manastır-Bitola'da Latin harfleriyle basılan ilk Türkçe gazete yayınlanmış.
tr.wikipedia.org

resimler pek düzmece gibi durmuyor bence

ohannes yanılmıyorsam ermeni ismidir, gayet normal öyle bişey olması.

bu durumda, harf inkilabından 10 sene önce bile latin harfleriyle yazıp-okuyabilen belli bir halk tabakası mevcuttu türkiye'de?
bu konuda pek bir bilgim yoktu, öğrendiğim iyi oldu.

o dönemde böyle düzgün bir imla ve ş, ç, ğ gibi harfler içeren latin harfli türkçe yazı bulmak pek olası görünmüyor. latin harfli türkçe yazı daha çok fransızca fonetiği esas alınarak yazılmıştır. mesela
"Boussélér vad éylémichdin achiki hayranina" = "Buseler vaad eylemiştin aşıkı hayranına"
gibi. bu gazeteler büyük ihtimalle (bana kalırsa kesinlikle) arap harflerinden latin harflerine sonradan çevrilmiştir, resimlerin orijinal gözükmesi de negatiflerinden yeniden basılmayıp, gazetenin orijinalinden aktarılmasından olabilir.

ohennes isimdir. hatta sarıpınar 1914 oyununda eczacı ohannes diye biri geçer.

ohannes, onno tunç diye bilinen kisinin gercek adıdır.

(bkz: ohannes tuncboyaciyan)

nokta dergisi tarafından yayınlanan ve bi paşaya ait olduğu düşünülen günlüklerdir diye aklımda kalmış..

darbe yapma niyetinde olan paşaların bu niyetlerini gelecekte nasıl yapacaklarına dair planlarını yazdıkları günlüklere bu ad veriliyor.misal önce ekonomik skıntılar toplumun gözüne sokulacak ki sinan aygünün başkanı oldugu örgüt sürekli bunu yapıyor daha sonra toplumsal tepkiler ortaya konulacak ki yapılan cumhuriyet mitingleri buna uygun kaçıyor. daha önceleri 2004 yılında yapılması düşünülen sarıkız ve ayışıgı gibi adlarla anılması gerekecek olan bu darbelere karşın bu sene hatta yarın 7 temmuz 2008 tarihinde çok önemli bir gün olup belkide birilerinin patlattıgı bombalar gibi taksimde falan bomba patlatılacak bütün şartlar darbeye elverişli hale getirilecekti.işte bu şekilde düşüncelerini akıllarında bulundurmakla yetinmeyip gnlük modda yayınlayan askerlerin günlüklerine darbe günlükleri adı veriliyor.

nokta dergisinin kapanmasına yol açan bu günlükler, pazartesi ve salı günü ek halinde taraf gazetesi tarafından yayınlanacakmış.

tahminim gercekci olmayan belgelerdir.
öyle olsaydi onları yazanı alırlardı gözaltına.
özden örnek gibi...

ozden ornek'in halen neden gozaltina alinmadigina dair bazi bilgiler ve teoriler fatih altayli tarafindan yazilmis. okunabilir.

www.fatihaltayli.com.tr

bu aslı siyah beyaz olan bir fotograf
atatürk albümlerinde falan var.

hatirladigim kadariyla ankara'da tesk bastirip dagitmisti
eger bulursan siyah beyazini tercih etmeni öneririm.

bu resmin hiç posterini görmedim. ama dijital baskı yapan bir reklamcı bulursan çıkartır. çok da güzel olur. reklamcı arkadaşım var. oradan biliyorum.

tesk in genel merkezinde gormustum ilk olarak..ancak Derviş Günday'a soramamıştım.orada buyuk ebatta duvarda asılı bır ornegı vardı..
ebat kucuk oldugu ıcın pek net cıkmaz dıye dusunuyorum digital baskıda..
yinede tesekkurler..

bulan goren varsa yazarsa sevınırım..

cevap degil ama aldiginiz versiyona dikkat edin :) Ankara Ticaret Odasi duvar takvimi yaptirmis kocaman, ustunde de sanirim bu fotograf vardi. arkada duran adamlardan birisinin yuzunu Sinan Aygun yapmislardi, 2007 ya da 2006 idi, Ankara'da nereye gitsen Ataturk'un arkasinda Sinan Aygun :)

İngltere Büyükelçilik'in vize için bir listesi var, dsef.gov.uk gibi bir adres. oradan okulunu bulman lazim öncelikle. Yoksa vize alman zor hatta imkansiz olabilir.

Okulları bilmiyorum ama böyle de bir ayrinti var. Hani yardimim olur belki...

british consil onayli olmasi gerekiyor okullarin. onayliysa vizde sorun cikmiyor. uyarina tesekkurler yine de.

sayılan okullar hakkında değil ama şunu söyleyebilirim gideceğin okulda ne kadar az türk olursa o kadar iyi.

saha içi biletlerinin kolay kolay biteceğini sanmıyorum.

Gişelerden indirim yapılıyor fakat axess kart sahiplerine değil sadece exi26 kart sahiplerine.

peki ben şimdi biletix'e sorsam bunun mantıklı bir açıklaması var mı diye cevap verebilirler mi? internetten alışveriş yapmak zorunda mıyım ben allah allah ya.

tavsiyem sudur ki,
biletix'e asla guvenmeyin...

bilet var derler, 5 dakika icinde biter falan,
sonra karaborsa falan ugrasmayin,

ilk gün sadece exi26'ya indirim var diye görünüyordu ama şu anda normal axess'e de indirim var. internet üzerinden alman da şart değil.

Bu kadar panik yapmayin saha icin bileti bulamama ihtimali ben dusunmuyorum. Son haftaya dogru zaten isi cikip gidemicekler cikar.

tv kartı (veya daha iyisi capture kartı) işini görür ama bi video için masrafa girme bence. bi de oynatıcı bulucan falan ohoo. en iyisi dışarda yaptırman.

oynatıcıyı laptop'a bağlamaktan bahsetmişsin ama modeli nedir? video girişi varsa olabilir.

fotografcilar hem ucuza(kendin yapacak olsanki maliyete kiyasla) hem de cok daha kisa zamanda hallediyorlar o i$i.

hiç bilgisayarla falan ugrasma derim,
cünkü sen görüntüleri alacaksin, büyük yer tutacak
sonra kucultmesi, kodek'i falan derken
iyice zorlasacak is,

kaset basina 5-10 ytl arası cd ve dvd'ye cekiyorlar her yerde...

saç kurutma makinası verildiğini hatırlıyorum, yamulmuyosam..
da büyük hediye neydi hatırlamış değilim ben de..

buzdolabı gibi kalmış aklımda.

benim aklımda da buzdolabı kalmış büyük ödül olarak...

ödülleri hatırlamıyorum ama kutular boş çıkınca 'zoooort' diye bi ses çıkıyordu bi de canavarımsı bi resim geliyordu ekrana.
ödül çıkınca da 'bombooooo' diyen bi filcik vardı galiba

Benim hatırladığım kocaman oyuncak bir ayıydı.

bir de haymana tatili vardi, ama onu kimse istemezdi. Hatta bir gazeteye haber bile olmuştu, kimse tatili istemiyor diye,

Ödül olarak "Tuşlu Telefon" vardı bir de.O zamanlar pek yoktu bu aletten o yüzden benim favori ödülümdü.

beko

yahu bi de şu beşi bi yerde tarzı hem tarayıcı hem yazıcı hem fotokopi falan aletleri iyi mi oluyor yoksa sadece scanner mıdır daha mantıklı?scanner harici bir şeye ihtiyacım pek yok çünkü.

hp photosmart c3100 öneriyorum, hepsi bir aradadır (scanner, printer vs) ama hem printer olarak takdire şayandır (dakika başına çıktı sayısı ve kalitesi oldukça yüksektir), hem de kullandığım en başarılı scannerdır. fiyatı da 120 miydi öyle bir şeydi ben alırken.

açıkçası tek başına scanner hiç bakmadım.

Mustek olabilir.

eger gazete falan tararim diyorsan,
en iyisi a3 boy bir tarayici olacaktir.

yoksa bir iskence olacak kucuk tarayicilarla bu isi yapmak.

cözünürlük falan da genelde ayni oluyor...

teşekkür ederim cevaplar için, arkadaşım adına sormuştum.dpi lara bakıp canon lide 90 scannerda karar kıldık.

arkadaşlar scanner ve software destekli pekte yeni olmayan bir mevzuu var.atıyorum bir metni taratıyosunuz bir programla program oradaki yazıları editlenebilir silinebilir şekilde tarıyor(resim olarak değil yani)

eğer bu olayı kullanıp memnun kalannınız varsa bende en ucuzundan bir scanner almak istiyorum notaları taratıp editlenebilir şekilde pc ye atmak için.şimdiden teşekkürler

@omer460; dediğin olayın adı ocr.. genelde scanner'la alakalı bir durum diil yazılımla yapılıyor.

en.wikipedia.org

burada alakalı yazılımlar mevcut.

ilk dediğin replik ünlü tatil köyünün ilk başlarında salak oğlanın metin akpınara balıklarla ilgili sorduğu bişiyle alakalıydı.

dur bulayım hemen diğerlerini çıkartamadım.

bi balik bi domates bi defne yapragi
ahh süperdir o sahne ya. bi de rahmetli selim naşit'in gözlerine zeki alasyanın
"adamın gözlerine bak. biri kalk gidelim biri sıçtırtma otur diyor." lafı süperdi ya.


ahah.

aaaaaaa o dediğin başkaymış buldum

#3598315

yasaklarda bendeki eski çekim videolarında var bu sahnede.

bunlar geceler'deydi sanirim.
2.repligin devaminda "sulaa akar delilee bakar" diye bi kisim oldugunu hatirliyorum. gencler gece bi amcaya rastliyorlardi. sonra ufo mu geliyordu ne.
eğer karistirmiyorsam 3.de de bunlarin masasindaki kadinlardan biri hayat hikayesini anlatirken zemin katin penceresinden intihar ettigini soyluyordu.

repliklerini verdigin oyun
geceler'e aittir,

ve ilginctir ki,
geceler'in bir video kaydi yok sanirim
yani yillar önce duydugum bir söylentiye göre,

uzaylilarin geldigi hani bütün bu oralaaa buralaaa kisminin olduğu yerde
merhabalar yerine, nah hareketi yapildigi icin, bir de orada özal esprisi vardi
bu yüzden yasaklandigini duymustum.

cok sordum, cok aradim
cikmadi...

ses mixlemek cok delirtici bir is,

iki ayri gitarin altina tek ses dösemen daha kolay olur,

adobe premiere pro. (tabi kullanabilirsen) pek user friendly deildir. kurguya aşina değilsen.

Muhtemelen mümkündür ama bir şeyler kurmanız gerekir.
Onun yerine çalıştırıldığında sesi mute/unmute eden ufak bir program bulun (google'da mute.exe diye aratsanız çıkar kesin), sonra da onu start menüsünün derinlerinde bir yerlere ekleyin. Kısayolun özelliklerinden simge durumunda çalışacak şekilde ayarlayıp bir de kısayol tuşu atayın, böylece olur.

şimdi sorun şu ki, bu bilgisayarda herhangi bir exe dosyasını çalıstıramıyorum, yonetici olarak oturum açmam gerekiyor. yani o dediğinizi yapmam mümkün değil:(

cok ucuza multimedya klavyeler var,
onlarda her türlü fonksiyon mevcut :)

yildiray cinar'in bi türküsü bildigim kadariyla zühtü türküsü,

ama esin afsar da söylemis diye biliyorum.

youtubede elemanın biri ali rıza gündoğdu demiş ama bilemedim artık.

şakir öner günhan olabilir.

Bedia Akartürk'ün de söylemişliği vardır. Mail adresini yazarsan bendeki Zühtü'leri gönderebilirim.

trt tarihi kitaplarinda vardir.

bir de iletisim fakülteleri icin okutulan bazi kitaplarda var o bilgiler.

neşe kars ın "televizyon programı yapalım herkes izlesin" adlı bir kitabı var, derin yayınlarından çıkma. tam olarak ne aradığını bilmediğim için, kesin bişi diyemiyorum. ince ve kolay okunan hafif de teknik bir kitaptır.(150 sayfa) iletişim fakültelerinde ders kitabı olarak da okutulur.

hadiseyi daha spesifik kılmak için ek soru sorayım:
bir fransız televizyoncunun yazdığı kitap vardı, şöyle televizyonla ilgili genel bir panaroma şeklinde.. ona dair bişi bilen eden?

tek gözü kör bir tarih hocamız vardı, uzun boylu. terminatör derdik kendisine.

sonra bir din hocamız vardı, her kızdığında "ben inanan adamım, benim dinimle dalga geçemezsiniz" derdi. onun da lakabı inanan adam kaldı.

liseden aklımda kalanlar bunlar, ünv. lerde pek görmedim lakap olayını.

adı mahmut olan matematik hocamıza ''mahomatik'' derdik nedense..

bayan biyolojicimiz vardı. ruh gibi gezindiği için lakabı "ruh" kalmıştı.

üniv de ise hukuk hocasının diksiyonu çok düzgün olduğu için "trt 2 gibi kadın" diyorduk ona.

lisede de genelde hocaların konuşma tarzına, çok sık kullandıkları kelimelere ya da dil sürçmelerine göre lakap verildiğini söylemek lazım. bu şekilde olan çok vardı da hatırlamıyorum mesela.

(bkz: ogretmenlere takilan lakaplar)

Ayrıca;

Yunus isimli din hocamız vardı, karizmatik bir güneş gözlüğü takardı hep, "Yunus Bond" derdik ya da "007 Yunus"...

Gerger soyadlı bir tarih hocamız vardı, "Gergerato" derdik.. Gerger ve tomato karışımı bir kelime.. Tomato'nun hikayesi başka, domates anlamında değil...

Yine bir tarih hocamız vardı Aysel isimli.. Sınav kağıtlarını A,B,C,D,E,F gibi 6 değişik şekilde yapardı.. Ona da "alfabetik gaddar Aysel" derdik :D

Yunus hocamız vardı yine kimya hocası.. Sınavlarında herşey serbestti hatta sınavı hocayla bile yapabilirdin... Melek derdik o hocaya :D

kilolu kısa boylu bir fen öğretmenimiz vardı, atom hatice derdik, dinayet adlı edebiyat öğretmenine de cinayet demiştik.

bağırdığı an kapıları titrettiği için "steryo seyfi" derdik coğrafya hocasına. hey gidi günler hey.

Bursa Erkek Lisesi'nde okurken okulumuza yeni gelen tarih hocamı, gördüğüm ilk anda "ana bu aynı yordan letchkov" dedim. demez olaydım :) bundan sonrası malum... yıllar sonra orada okuyan kuzenlerime sorduğumda hala o lakapla anıldığını söyledi. sevgili hocama ufakta olsa uzun süre üstünde kalıcak bir lakap taktık. kendisine uzun ve sağlıklı ömür diliyorum.

ayrıca (bkz: letchkov) başlığına bakınca bizim okulun haricinde de kullanıldığını gördüm.

(bkz: hasus)

peygamber.... çok kral adamdı

bizim bi matematikçi vardı, ilk derse girdiğinde bi arkadaş "bu ne ya, aynı cif adama benziyor" deiydi. o zaman da bu cifin reklamları dönüyor her yerde. gözleri kısıp bakınca cidden de cif adamlara benziyordu kendisi (cine 5 in şifresini kısık gözle çözme tribi hesabı) adı cif kaldı. gerçek adını da halen kimse bilmez

her olayda en önde atlayan okul müdürümüz vardı..Tarkan derdik bu yüzden..altar ın oğlu tarkan.

Kabataş Erkek Lisesi'nden meşhur :

Salla - ( Matematikçi)
Foxy - (Müdür muavini)
Boksör (Bedenci)

Menapoz Sema, Kel Ömer, Köpek Routeau, Çöl kaplanı Diop, Süpermen Nazım, Travesti İznur.

uzun,kalıplı ve baston yutmuş gibi yürüyen bir hocanız var ise: hightower
resim hocamı saygıyla anıyorum

nerden geldi nasıl oldu hatırlamıyroum ama diff hocamız vardı, herkes kırçiçeği derdi :D

jefferonlardaki mr. jefferson'a benzeyen bir türkçe hocamız vardı, cefırsın derdik ona...

gardiyan diye de bir tarih hocamız vardı, çok korkulurdu kendisinden...

kazım işmen lisesi felsefe öğretmeni: güdü
diğer hocalar bile güdünün adını hatırlayamadığında ona "güdü bey" derlerdi.

Bioxcin.

Bioxcin saç dökülmesi için ama kepekle ilgili birşey yazılmamış

Selsun'dan ketoral'e, özel yapım ilaçlara kadar her şeyi denedim en sonunda ümidi kestim. Ama head&shoulders bende işe yaradı. Ancak reklamlarda dediği gibi ilk yıkamada falan etkili değil, bir şişe alın bitirene kadar kullanın o zaman kepek falan kalmıyor. En az 1-2 ay kullanmak lazım. Özellikle mentollüsünü tavsiye ederim...

zetion ile prozinc var benim bildigim. eczanelerde bulabilirsiniz. ikisini de kullandim prozinc daha iyi geldi benim sacima. 10-15 ytl falan bir fiyati var. ilk bir iki yikamada ise yaradi prozinc ama surekli kullanmak lazim. birakinca iki-uc haftada yine kepek olusmaya basliyor.

kesinlikle ilaçlı sülfatlı şampuanlar deneme.. özellikle zetion hiç deneme. kepeklenecek saçın dahi kalmaz söyliyeyim :)

wella'nin $ampuan serilerinde olmasi lazim.
berberlerde satilir.

bende de durum aynıydı. denenebilecek herşeyi ve saydığın şampuanların tamamını kullandım. bir süre iyi gelen kepek şampuanı ya da selsun, ketoral ve benzeri gibi zımbırtılar bir süre sonra etkisini yitiriyor en başa dönüyordu süreç.
en son ipek şampuan(kepeğe karşı, mavi ambalajlı) kullandım ve bu kez her gün yıkamaya başladım. ipek mi yoksa hergün yıkama mı etkili oldu bilmiyorum ama bir süre sonra (1 ay sürmedi sanırım) azaldı ve kayboldu. sonrasında head and soulders (kepek için) almışlar onu kullanmaya başladım ama artık kepek yok. hala daha her gün yıkıyorum saçlarımı özellikle dışarı çıkacaksam falan) .

tabi bu arada bu süreç uzun yıllar aldı. belki yaşla alakalı bir dönemi atlatmış falan olabilirim bu arada :)
ama aynısını bir dene derim nasılsa başka çaren yok hehe :p

la roche posay'in bir sampuani vardi adini unuttum - saliker olabilir. onu tavsiye etmişti dermatolog bi tanidiğa.

not: doktorunuza, eczanenize danisinizzz :P

(bkz: bittim sabunu)

nizoral kullaniyordum ben. onu birakip elidorun "kepege karsi etkili sac derisi losyonu" diye bir urunu var, onu denedim. saclar yikandiktan sonra sac diplerine suruluyor ve durulanmiyor. bilemiyorum, bendeki kuruluga bagli olsa gerek bunun nemlendirmesi iyi geldi herhalde.

Schwarzkopf'un Bonacure serisinin kepek şampuanı ve toniği var.
tonik yaklaşık 80ytl civarında olduğu için sadece şampuanını aldım, bir kutu şampuan yaklaşık 3 ay yetiyor. ilk ayın sonunda yıllardır kurtulamadığım bütün kepeklerimden kurtuldum. şampuanın fiyatı 35 ytl civarında, sadece kuaförlerde satılıyor. şiddetle tavsiye ederim
(geç gelen bir cevap oldu ama olsun)

asagi yukari 7-8 gün sonra belli olur,
8-9 aralik gibi..

(bkz: kisa dönem askerlik yapacaklara ögütler/@prdeay)

@prdea; gerçekten çok faydalı bir eser hazırlamışsınız, ellerinize sağlık çok yardımcı oldu.

10-12 aralık arası da teslim olunur genelde. 11'iydi benim zamanımda(iki gün sürer teslim zaman aralığı)

Ben yazarim yarin sozluk.xslt benzeri bir sey buna.

ayni basliga yazayim,
yedekleme islemim tamamlanmis
ama nerde bu yedekler?

Aynı yerde "burdan" indirebilirsiniz benzeri bir yazı olabilir. O "burdan" yazısına sağ tıklayıp farklı kaydet deyin. Ya da link veriliyordu unuttum şimdi.

sites.eksiduyuru.com

aralık ayında gitmek için kasım ayından önce dilekçe vermen gerekiyordu.

bu saatten sonra dilekce falan ise yaramaz zaten de; cok yakindan taninan bir orgeneral bile devreye girse imkansiz sanirim..

aklın sıçarken mi geliyor diye sorarlar adama. listeler falan hazırlandı milletin gideceği yerler bile belli oldu nereye gidiyorsun yani. bu dönemi kaçırman kötü tabi aralık dönemi candır kısa dönemciler açısından ;)

yedek subay başvurularının 30 kasım'a kadar vakti var.
yabancı şubeye gidiyorsan birkaç gün erken gitmekte fayda var.
gittiğinde sana matbu bir dilekçe veriyorlar. nüfus cüzdanının ve mezuniyet belgelerinin asılları ve üçer adet fotokopilerini istiyorlar. (noter tasdikli sureti götürüldüğünde kabul etmedilerdi. illa asıl illa asıl. asıl oğlum, iyi asıl!)
bu işlemler aralıkta gidecekler için. yine de şubeler aranabilir. ilgileniyorlar. yüzyüze tersliyorlar ama tel.de cevap veriyorlar. (hey be allah'ım, olacak şey mi? adamın kendine değer yok, sesine var. neyse..)
kolay gelsin efendim..

30 kasım falan değil, gidemezsiniz aralıkta maalesef.

30 Kasim, sivilligin bittigi ya da askerligin basladigi gündür.
dilekce zamani ağustos'da baslayip eylül'e kadar sürüyor bildigim kadariyla.

işte gidip askerlik şubesine de sorabilirdim ama burda bile "aklın sıçarken mi geliyor" muhabbeti yapan olduğuna göre şubede adamı katran ve tüye bulayıp ibret-i alem için sergilerlerdi herhal.

bir vicdani retci olan ve hakkinda AIHM karari olan Osman Murat Ulke'nin durumu, avukatinin agzindan:

Osman Murat Ülke hakkında, vicdani retçi olması ve bu nedenle tekrar tekrar açılan davalar ve verilen cezalar nedeniyle yapılan başvuru sonucunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye Hükümeti'ni Sözleşme'nin 3. maddesi ile düzenlenen 'işkence, kötü muamele ve aşağılayıcı muamele' yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle mahkûm etmişti.
24.01.2006 tarihinde açıklanan bu karara karşın hükümet yetkilileri tarafından Osman Murat Ülke'nin devam eden mağduriyetini gidermeye yönelik hiçbir adım atılmadığı gibi, hakkında verilen eski cezalar nedeniyle tutuklanma riskiyle karşı karşıyadır.
09.07.2007 tarihinde, Ayvalık C. Savcılığı tarafından düzenlenen, Osman Murat Ülke'nin 17 ay 15 gün hapis cezası olduğu ve 10 gün içinde C. Başsavcılığı'na gelmesi, gelmediği takdirde hakkında 'yakalama emri' çıkarılacağını belirten bir 'çağrı kâğıdı' tebliğ alınmıştır.
Avukatı olarak yaptığım araştırma üzerine bu çağrı kâğıdına kaynaklık eden dosyanın Eskişehir HKK Askeri Mahkemesi'ne ait olduğu, 17 ay 15 günlük hapis cezasının farklı dosyalardaki cezaların toplamı olduğu, Osman Murat Ülke'nin cezaevinde geçirdiği sürelerin bu ceza miktarından indirilmediği bilgisini edindim.
Müvekkilim 8 Kasım 1996 tarihinde tutuklanmış ve bu tarihten sonra hakkında 'halkı askerlikten soğutma', 'emre itaatsizlik', 'emre itaatsizlikte ısrar', 'firar' nedeniyle açılan davalar çerçevesinde çeşitli defalar yargılanmış, verilen cezalar sonucunda 701 gün cezaevinde yatmıştır. 09.03.1999 tarihinde tahliye olmasına karşın yasal düzenlemede ve uygulamada herhangi bir değişiklik yapılmadığı için halen ceza tehdidi altındadır.
Ayvalık C. Savcılığı tarafından düzenlenen ve 09.07.2007 tarihinde tebliğ alınan çağrı kâğıdı bu tehdidin ne denli yakın olduğunu göz önüne sermiş durumdadır. Ancak bu çağrı kâğıdı aynı zamanda hukukun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce verilmiş kararın ve Türkiye Hükümeti'nin taahhütlerinin gereklerinin yerine getirilmediği ve hatta getirilmemekte ısrar edildiğini de ortaya koymaktadır.

www.savaskarsitlari.org

aihm'in yaptırım gücü yoktur zaten. üye ülke ister uygular, ister uygulamaz. diğer bir husus "lehinde karar" demişsiniz ama bildiğim kadarıyla aihm vicdani ret lehinde bir karar vermiş değil. aihm askerliğin zorunlu olması konusunda devlet ne der odur, saygımız var diyor. öncekil yıl verilen karar şöyle: Türkiye vicdani retten dolayı ş şahsını y yıl kadar hapisle cezlandırdı diyelim. bu süre dolduktan sonra ş kişisi tekrar askere çağırılıyor ve yine "gelmem " derse aynı cezayı tekrar alıyor. aihm diyor ki bu suç bir kere işlenebilir ve adam cezasını çekmişse sen bunu tekrar askere çağıramazsın, gelmedi diye ceza veremezsin. yani insanlara askerlik yapmak ya da y yıl kadar hapis yatmak seçeneklerinden birini tercih etme hakkı doğuyor. yukarıdaki yanıtta belirtildiği üzere Türkiye bunu da uygulamamakta. yani ceza çekildikten sonra yine askerlik görevi istenmekte. çok da mantıksız değil aslında. düşünün ki elini korkak alıştırmamış bir baba oğlundan bir bardak su istiyor, oğlu getirmem diyor ve osmanlı tokadını yiyiyor. tokat sonrası babası "dediğimi yap ulan" dediğinde yine getirmem derse ikinci tokadı, belki fazlasını yemesi normaldir. diğer taraftan askerlik su getirmek gibi basit bir şey değil, benim vicdanım da ikilem de yani bu konuda ama sanırım merak ettiğiniz bu değil.

toparlarsak aihm'den vicdani ret hakkında, cezanın 2 kez çekilmemesi dışında lehte bir karar almak mümkün değil, Türkiye de buna uymak zorunda değil (en azından hukuken) ve şu an uymuyor.

valla vicdani ret met isine girmeden askerlik yapip gelmek en iyisi.

baksana yapmam diyenler sefil oldu, zaten yok öyle bi sey,

sözlükte bir yerde geçiyordu. vicdani retçi olup mahkemelerle uğraşıp 2 yıl hapis yatcağına askerlik yap gibi. bir de meşhur olup da vatanhaini olarak görülme ve iş hayatında sorunlara yol açması falan.

bu konu cok yazildi ama askere gidecek bireylerde bu heyecan fazlasiyla var.

yedek subay aday adayi konumundasiniz simdi. Askeriye bu adaylardan, 1. ihtiyacina göre 2. adayin özelliklerine göre, 3. adayin tercihine göre bir siniflandirmaya sokuyor. Yani öncelik kendi ihtiyaclarina,
kislalardan, birliklerden gelen astegmen (yedek subay-uzun dönem) ihtiyacina göre astegmen eksigini belirliyor.
Aralik dönemi en kalabalik dönem, dolayisiyla genelkurmay baskanligi'nin elinde astegmen yapmak icin cok cesit var, ve bu dönem astegmen cikma orani en düsük dönemdir. Ama yine de yüzde 3 gibi bi oran icine girme sansiniz var.

sizin 1-2-3 aralik tarihlerinde gireceginiz sinav esas olarak bi formalite sinavi, sinavin sorulari degisti ama yine de cok etkili olmuyor. genelde kisa dönem olarak yaparsiniz askerliklerinizi.

ama birliklere dagildiktan sonra sanirim bi mülakata daha gireceksiniz. (kisa dönem cikarsaniz) orada mesleginiz, elinizden gelen islere göre sizi bölüklere falan atayacaklar.

ama askerligin cogu sans ve belli kriterler yok, bu yazdiklarim daha cok yasanmis seyler, kural degil.

gardaşlık, sıkma tatlı canını. işi oluruna bırak. ho diyecen altını küreyiverecen.

vallahi sayın hocam biz de gideceğiz işte aralıkta izmirde ikamet eylemekteyiz nedir ne değildir kimse bilmiyor açıkçası sınava formalite diyen de var çok önemli diyen de var baktım ki herkes farklı bir yorum yapıyor en iyisi bekleyelim görelim dedim ben de işletme mezunuyum göreceğiz artık aralıkta ne olacak ama ben asteğmen olma ihtimali yüksektir diyorum fakat beyzadelerin tercihi ne olacak bilemeyiz.sevgilerle...

ben de sınava izmirde gircem. izmir için bir zirve yapabiliriz belki. nebileyim işte.

zirve olayını ayarlarsak ben katılabilirim ama irtibata nasıl geçeriz hocam

sınava yakın bir zamanda buradan bir duyururuz o zaman. bakarız katılım olursa yaparız bişeler.

bende aralıkta tuzlada gireceğim. öncesinde istanbul ili asker adayları ile toplanma fikri çok iyi bir fikir. bir zirve proglamlayacak yokmu ?

ya şimdi neil abinin kafadaki şey dışa doğru eğimli, bana gölge neilin kendi gölgesi gibi geldi, e diğer abinin gölgesi de hemen hemen aynı yönde... yani o bombenin azizliği olabilir, yada ben soruyu tamamen götümden anladım

kasktaki yansımada uzun olan golge yine kaskın sahibine ait olsa gerek. genıs acılı bi ayna oldugundan bu kadar genıs bi alanı almıs. arkada daha kucuk olan ve de parlak olan da fotografı ceken kisi ki resme gore de on tarafından ısık geliyor ve de parlak olması gerekiyor.

şimdi tekrar şööle bi baktım diğer resimlere... ulan bu astıkları bayrak haldur huldur dalganıyor. hava mı var orda a.q lan yoksa bu amerikanlar yıllardır bizi mi s.kiyo lan:S bak kıllandım şimdi.

O çapraz gölge tabi neil abimizin yani fanusun sahibinin ama bi tutarsızlık var gibi. Belki de dediğiniz gibi bombeli fanusun yapısı dolayısıyla gölgelerde bi acayiplik vardır. bilemedim: )

Abi o bayrak meselesini bayrağın zaten dikildiğinde buruşuk olmasıyla açıklıyorlar. Yani orada dalgalanmamış, ki zaten bu imkansızmış. Direkt buruşuk olarak dikilmiş ve öyle kalmış.

çevremde (belki de aşırı) rasyonelliğiyle tanınan bir insanım ama nedense bu konuda hiç rasyonel olamamışımdır. evet, ay'a gidildiğine inanmıyorum ve bunun için de yok arkada gözüken yıldızlar olması gerektiği yerde değildi(ki en büyük kanıt bu gözüküyor ama buna inanmak da aptalca çünkü işin uzmanı değilsek bunun doğruluğunu hesaplamamız zor, uzmanken bile zor ), ışıktı gölgeydi tozdu yer çekimiydi bu tür kanıtlara ihtiyaç duymuyorum bile. (kendi çapımda inanç sonuçta)

benim gerekçem şudur: bence bugünkü teknolojiyle ay' a gidilebilir ama dönülemez. dikkat ederseniz füze fırlatılırken burada kocaman bir rampaya tutunuyor. kendisinden büyük iki adet yakıt tankını yarı yolda bırakıyor. ama ay'da çekilen fotoğrafa bakarsanız ne bir rampa var, ne de o alet dünya'ya geri döenebilecek bir şeymiş gibi duruyor. ha ay'ın çekim kuvvetinden kurtulmak çok daha kolay, çok daha az yakıtla geri dönülebilir. ama dediğim gibi dönüşün 40 yıl sürmesini istemiyorsanız ve alttan gaz çıkararak ilerliyorsanız kalkışta devrilmemek için bir rampaya ihtiyacınız var. mekiğin resmine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. park edilmiş hali bile devrilecek gibi duruyor.

edit:

@harzem teşekkürler. ben bir araştırayım o zaman bu konuyu.

cashkopat, o alet dünyaya dönmüyor. sadece yukarı çıkıyor. orada ayın yörüngesinde bekleyen büyük araca bağlanıyor ve büyük araç onu geri getiriyor.

aya çıkıldığına ben de emin değilim o ayrı. çıkıldıysa da muhtemelen karanlık tarafta uzaylı amcaların üslerini falan gördüler, onlardan fırça yediler bir daha gelmeyin diye, o yüzden gitmediler bi daha. her durumda bir pislik var.

bu konuyla ilgili olarak çekilen fotografların analizini içeren ayda hava yok bayrak dalgalanmaz tarzı açıklamalarla yüklü bir mail almıştım. AÇılardan yıldızlardan havadan yer şekillerinden bahsediyordu bu mail. Bu fotografların colorado çölünde çekildigi ile ilgili bilgiler falan vardı.

Ama ben şahsen 1968 yılı eger yamulmuyorsam yaklaşık 40 senedir eger böyle bir skandal varsa bilim adamları açıga çıkarırdı inancındayım, yani kısacası aya gidildigine inanıyorum. Bunun rusya sı var iran ı var taykonotu var.

sozluk.sourtimes.org Buraya da bakın aramaya inandım kazandım

www.gokbilim.com

komplo.bloggum.com

tüm delillerin yanında, benim de bu olayın gerçekliğine inanmamam için bir sebep var ki, yıl 1968 ve dünyadaki dengeler amerika rusya arasında gidip geliyor. soğuk savaş dönemi. yani, amerika'nın bir şekilde kendini kanıtlaması lazım. ve o da, aya gittim diyerek, dünyayı yani milyarlarca insanı çok pis kandırıyor. kendini de kanıtlamış oluyor. rusya bitiyor. vs. vs.

abi bilmiyorum ben de pek inanmazdim.
ama discovery channel'da izlemi$tim bi belgesel. discovery mekigine aitti. o zamandan beri gercek olduguna inaniyorum. ha belki o da faketir ama oyle gelmemi$ti izlerken ne bileyim.

Şey efenim küçük çaplı bi canavar yaratmışım: ) Direkt "aya gidildi mi?" diye sormuyorum da sadece fotoğraf hakkındaki soruyu soruyorum: ) Ha gerçi başlığı öylesine koymuştum ama iş ciddiye bindi sanki: ) Aya gidilip gidilmediğini sormuyorum yani: )

Şuradaki:
science.nasa.gov

Kayalar, kristal yapılar ve cam molekülleri olayları doğruysa, ki bir çok farklı ülkeden birçok bilim adamı inceledi o taşları, aya gidilmiş bir ara. Belki apollo 11'de değil ama gidilmiş o kesin gibi.

o degilde adam saat takmıs lan uzayda hemde boyle yelkovanlı falan :)
bide fotograf ne kadar net cekilmiş dijital heralde. galiba 40 yıllık teknoloji daha yeni elimize gecti.

bir de $u var efenim ne diyeceksiniz bilmiyorum: #11299343

allah allah
ufo gördüm programlarini yeniden görmüs gibi oldum :)

siz ay'a gidildi mi diye tartışadurun yakın zamanda mars'a inecek amerikalılar. biz de tvlerden izleriz ve tartışırız yine. gelişemeyen ülke olmak ne zor şey :(

bu mesele ile ilgili bir de film cekilmisti. filmin sonunda astronotlar konusur herseyi acik ederler diye sahte bir kaza düzenleyip arkadaslari öldürüyorlardi.

broadcaster info diye bi dergi var,
tv yayincilarinin dergisi, bulabilirsen o dergide final cut pro kösesi var, her bi seyi bulursun,

netten iletisim adreslerini iste, eksik sayilari büyük ihtimal gönderirler.

ilk gun olmuyormu$ galiba.
ikinci gun de ogleden sonra aciliyormu$mu$.

İlk gün açık olur ama her zamankinden 1-2 saat geç açılır.

cevahir açık olmalı.

habertürk'un vaktiyle yaptigi kampanya tutsaydi,

bu soruyu sormak zorunda kalmayacaktin.

bayramda magazalar acik kalsin

tabii tuhaf bir istekti, benimki de latife :)

gecici dediydim basta ama silmeyi unutmusum, unutmusken arsivlensin bari

Saolun varolun

topuğu kırılmıştır

1. (based on a true story) kedi allerjisi veya tiksintisi olabilir. misafirliğe gittiği evin kedisi ayakkabısına değdi diye pis sokaklara basmayı yeğlemiş, ayakkabıyı giymemiştir.

2. ayakkabılar topukludur. iş görüşmesi, toplantı vs. yüzünden rahatsız olduğu halde şık olduğu için mecburen giymiştir, çıkınca da ayakkabıları çıkarıp rahatlamıştır.

3. birisi "yalın ayak yürü de vücudunun negatif elektriği gitsin" demiştir. abla da bunu yapmak için sokakları tercih etmiştir.

4. sarhoştur.

ayakkabı vurmuştur. yalınayak gezmek daha az acı veriyo kesinlikle. yaptım ordan biliyorum.

Ben bu manzarayı yıllar önce İstanbul Beşiktaş'ta gördüm ve bi süre kendime gelemedim. Nedenini öğrenirsem ben de acayip mutlu olacağım.

Bizim okulda da var bir kaç kişi öyle, Amerikalılar seviyor yalınayak gezmeyi...

arkadaşlarıyla iddiaya girmiştir hehheh

acayip huzur verir. negatif elektirik olayı doğru sanırım. evde terliksiz gezmeyenlerdenseniz bir deneyebilirsiniz

Toprakta yürümesi çok rahatlatıcı ama sokakta yürümesi tiksindirici olsa gerek. Büyük ihtimalle ayağı çok fena vurmuştur ve o acıya dayanamamıştır, o pis ve aşındırıcı sokakta yürümeyi tercih etmiştir.

ayagi terlemis de olabilir, vicik vicik oluyorsa dayanamamistir

delidir.

psp :)

usb girişli çok güzel divx playerlar var. philiphs vs'nin. onları tercih et. hem dvd hem divx hemde usb girişine takacağın herhangi bir hafıza aletinden istediğini izlersin.

hatta babam çakma sony bir alet almıştı çinden tv bile vardı içinde. uzaktan kumanda vs dahil.

bunlarla en az 2 saat film izleyebiliyorsun piliyle.

piyasada film oynatan bi sürü mp4 player var,
120x120 px görüntü veriyorlar, fena sayilmaz
minton'un falan var bildigim. onlari deneyebilirsin.
100 lira civarinda fiyatlari da...

gp2x

creative zen vision

psp iyidir ama ekranı hafiften ghosting yapabilir. ses konusunda ise tipik sony kulak zarın patlamasın diye az ses vermeye ayarlıdır. denizotobüsünde falan dinlemek için güzel bir kulaklık almak gerekir. yine de ekran büyüklüğü ve kapasite açısından en sağlamı odur. şarjı da hayvanlar gibi gider hatta bir de yedek pil tutarsan kesintisiz 24 saate yakın izlersin. oynayacağın oyunlar da cabası ki film falan hikaye oyunlardır bizi zinde tutan :)
ufak demişin ama ufak bir alette video izle de şaşı ol emi diyorum.

gp2x hakkinda bilgim yok, hatta ozelliklerini ve entry'leri bile okumaya usendim ama bugun www.indragandi.com da indirimli. tabii ordaki yorumlara da bakin belki taksitle daha uygun olan yerler vardir.

bildiğim kadarıyla 8 sene içinde bitirmen gerekiyor açık öğretim fakültesini, iki sene kalmakla kayıt silinmiyor ama tecil şansın bitiyor, asker ocağına buyur ediyorlar.

Aman tanrım. Benim amacım askerliği ertelemekti zaten AOF'e girerken, bir nevi kaydım silinmiş gibi bir şey oluyor iki sene kalınca demek ki benim için.

Sadece kaldığım üç dersi alıyormuşum bu sene he mi?

Abi benim korkum o üç dersten değil de, tekrarın erken gelmesi yüzünden. Daha ikinci üçüncü dördüncü senesi var bunun :) Hoş gerçi bu göt korkusuyla o kitapların ambalajını yırtarım ben.

kaydın silinmez.iki yıl üst üste bir sınıfta kalırsan askerlik tecilin yalan olur.

evet sadece kaldığın dersleri okuyacaksın.ilk seneden kalıyorsan dikkat et çünkü, sınıfları sıralarsak 1 kolay, 2 zor ,3 ve 4 cok zor.kalmak neyse de o kadar parayı 1 ders için tekrar vermek cok koyuyor insana.

tuhaf bir yöntemi var aof'un bildigim kadariyla,

iki sene üst üste kaldigin zaman, giyabinda karar alip, seni ilk celp döneminde buyur ediyorlar,

onun icin ikinci sene dikkate almani öneririm dersleri.

mötrix gibi bir sey vardi o mu acaba?

chemical brothers-get yourself high

youtube.com

get yourself high'ya oh teşekkür ederim chemical brothers mı basement jaxx mi kafayı yemiştim çok sağolasın. melodisi aklımda ama sözlerini hatırlayamayınca bulamamıştım.

calisiyorsaniz ve is icin gidiyorsaniz, kolaydir. ankara'da setur mulakatsiz bile hallediyor. turistik vize durumunu bilmiyorum.

almak istediğiniz vize tipi nedir, orada ne yapacaksınız bunları bilmeden kolaydır vs demek zor.. 3 pasaportunuz delice vize dolu olsa da mal varlığı isteyen,35 yaşında 180 kez yurtdışına çıkmanıza rağmen askerlik ile ilgili belge isteyen bir kurumdur. ama bu vize almak zor anlamına gelmiyor tabiki...

eger turist olarak cikacaksaniz, aklima gelenler sunlar:
- ogrenci iseniz okul belgeniz, calisiyor iseniz is vereninizden su tarihler arasi izinlidir ve su tarihte sirkette is basi yapacaktir turu bir evrak isinize yarayacaktir
- sizin ve/veya ailenizin uzerine kayitli ne var ne yoksa dokumanlari ( kredi kartlarinin toplu fotokopisi bile dahil olabilir, sormak lazim)
- onemli nokta sizin orada belirli bir sure kalacaginiza ve turkiyeye donecek sebebiniz olduguna ikna olmalari... iltica etmeyeceginizden emin olmalari... net konusun, ingilizceniz varsa bunu da gosterin.. bir de gorusmeye giderseniz mumkun oldugunca paspal olmamaya dikkat edin..basarilar...

valla tamamen gezmek icin gidecegim, tamamen duygusal yani :)

bir hafta kadar kalip dönmeyi planliyorum, ucak biletlerini arastirdim ucuz, oradaki bir üniversiteden de sanirim davet mektubu alacagim, ayrica daha önce de gidip dönmüstügüm var,

bütün bu ahval ve serait icinde isim kolay mi acaba
aldi bir merak beni, Londra'ya giderken

siz vize gorevlilerini sadece tatil icin gideceginize ve buraya dondugunuzde hayatiniza devam edeceginiza ikna edin yeter, asla sert cikmayin, mumkun oldugunca guler yuzlu olun.. UK vizesi biraz sansa da baglidir, insallah alirsiniz, konsoloslugun sitesinden evraklara bakin ve eksiksiz gidin, ucak bileti rezervasyonunuzu gosterin, bi dokuman gorsunler donus tarihinizi belgeleyen bileti almamis olsaniz bile... kolay gelsin...

şurada anlatmış sonlara doğru :

www.computorcompanion.com

ödev yaparken bana da lazım olmuştu bu özellik ama becerememiştim. linkten gördüğüm kadarıyla mümkün. google da "how to create seperate header and footer" diye aratırsan başka sonuçlara da ulaşabilirsin.

Büyük kitapevlerinin bir çoğu, kitapları wordde diziyor:)

word bildiğim kadarıyla satır sonuna sığmayan kelimeyi - işaretiyle bölmüyor, kelimeyi olduğu gibi aşağı satıra alıp, üst satırdaki boşlukları arttırarak iki yana yaslıyor. oysa ki kitap dizgilerinde bildiğim kadarıyla boşluklar eşit olur, sığmayan kelime - işareti ile sığmadığı yerden bölünüp, kalanı aşağı satıra yazılır. bunu da freehand, quark falan yapıyor.

çoğunluk wordde yapıyor zaten. istediğiniz herşeyi yapabilirsiniz.
headers kısmında page setupdan different odd and even ı seçin mesela. sol ayrı sağ ayrı header gelecektir.

Valla wordde yazilir ama size tavsiyem latex'dir. Biraz html ya da benzeri tag kullanan birseylerle ugrasmissaniz cokda kolay olur sizin icin. En son word'de tez yazmaya calisan arkadasim "kaybolmayan tablo istiyorum" seklinde yakiniyordu zira. Latex'in kurulum asamasi biraz zor gibi gozukebilir ama sonra super rahatlarsiniz. Ayrica latex herseyi dusunur :)

valla bu is wordde de oluyor inanilmaz ama gercek,
üst bilgileri tek ve cift sayfalara göre ayri ayri yapabiliyorsunuz,
tam hatirlamyorum ama o menüleri kurcalayim bulacaksiniz.

www.magazinkeyfi.com adresinden buldum.

aof sitesinde sinav kurallari yazmali, ama öyle özellikli hesap makinelerini almazlar büyük ihtimalle.

ti 83 - ti 89 diye 2 makine buldum bunlarda çok babaymış falan ama sınava sokup sokamayacağım konusunda şüphelerim var.

"Sınav sırasında hesap makinesi kullanılabilir. Ancak, alfabetik tuş takımı bulunan hesap makineleri, databank vb. özel elektronik donanımlar kullanılamaz. Hesap makinesinin sınav sırasında ödünç alınması, verilmesi ve değiştirilmesi yasaktır. Bu tür davranışlarda bulunanların o oturumdaki sınavları geçersiz sayılır."

Böyle bir ibare var. Klavye görünür olmadığı sürece aleti sokabiliriz anlamını çıkartıyorum ben buradan.

Açık öğretim sınavlarında sadece hiçbir özelliği olmayan basit makinelere izin verilir.(Bu arada sınav görevlilerinin de ekşi duyuru okuyabileceğini unutmamanız lazım. Ayrıca hiç te salak insanlar diil bunlar :))

ti83 83+ 84 84+ gibi makıneler iyidir de yakalanma ona dikkat et. bi de hp nın mı ne bi saglam makınesi vardı memory si var, memory e ayrı makıneye ayrı erisim var o nedenle memory e sifre koyup yakalanmanın da onune gecebilrisin. bi de bu hp simgesel islem de yapıyor i 83 ve 83+ da yok bu .

sınavlara ti80 serisini veya casio algebra fx 2.0 gibi tetris ebatlarında makinaları sokmayı unut derim.

prof. öğrencilik hayatımda bana casio fx5500la eşlik ediyor. 1kb hafızası var yani 1000 küsur karakter yükleyebiliyorsun. bazı sınavlarda hafızası yetmiyor yalnız.

eğer sen metin dosyası gibi şeyleri de saklayacaksan seni anca pda paklar. pdf olarak atar kullandığın programdan arama yapabilirsin.

tabi ki yazım kurallarını bilmeyen, noktalama işaretlerinin nerede kullanılacağını tam olarak oturtamamış insanlar vardır ki bu bence internet kullanıcılarının büyük bir yüzdesini oluşturmakta. kısacası bilmeyenler, bilenleri sayıca baya bi katladığını tahmin ediyorum.

ama onların dışında bi üşengeçlik de önemli bir faktör kanımca. mesela en yakın arkadaşım çok iyi bilmekte -de'nin nerede ayrı, nerede bitişik yazıldığını fakat binlerce uyarıma rağmen kolayına nasıl geliyorsa öyle yazıyor. kısaca pek umursanmıyor. beyinlerinde "resmi yazışmalarda filan doğru yazarım, diğerinde yanlış yazsam ne olacak" görüşü hakim insanlar azınsanmayacak kadar fazla.

bugün ana dilimiz olan turkce, tarihte hicbir zaman bu kadar cok yazim icin kullanilmadi. Ya da söyle, genelde konusmak icin kullandigimiz dilimiz son yillarda evet internet sayesinde daha cok yazım icin kullanılmaya baslandi.

Bir de bunlara, internet dünyasinda türkce karakter eksikligini, yabanci dillerden gelen kelimeleri, insanların daha kurallari adam akilli bilmemesini de koyarsak bu sonuc kacinilmazdi.

heartache,

bob kelso'nun da dediği gibi hata istemiyorsan, onu aramamalısın. hata; aranınca bulunan bir şeydir. benim dediğim kritik hatalardı, yani yanlış anlamalara sebebiyet verecek hatalardı:)

sözlükte yazar olduğum ilk zamanlara bakıyorum da "ulan ben mi yazmışım bunları" diyorum. noktalama işareteleri, dilbilgisi kuralları hak getire. sözlükte bir format olduğu için ister istemez bir süre sonra dilbilgisine dikkat etmek zorunda kalıyorsunuz ve işin güzeli farkında olmadan bir şeyler de öğreniyorsunuz.

yazar olmayan adamın internet ortamında noktalama işaretlerine, dilbilgisi kurallarına uymaması normal. ben de entryler dışında yanlış anlaşılmalara mahal vermeyecek kadar kullanıyorum. yalnız kalkıp msn'deki gibi de yazmamaya çalışıyorum.

yazılan duyuruyu okumama konusuna ben de dikkat ediyorum ama o kutucuklara tik atmayı unutuyor olabilirler. duyuruları okumama rağmen 3-5 gün sonra tik atmak aklıma geliyor bazen. arada bir kaç aylık olanlar da mevcut :)

duyuru sahibi kontrol etmese bile verilen cevaplar başkalarının işine yarayabiliyor.