olmayabilir, olağanüstü bi durumu yok gibi

orjinal boyutu varsa belki anlaşılır, yoksa orjinal gibi duruyor

www.youtube.com

Bence mümkün.

yok gerçek o. orijinali bulmaya çalışacağım, geçen hafta gördüm hatta.

fotografeumaideia.com.br

bence gerçektir. yani istanbul'da bile yeşilköye yakın bir çok yerde biraz sabır ve hızlı bir kamera ile çatır çatır çekilir.

otogardan havalimanı taksi 60 tl tutuyor

otogordan 30 dakikada bir havaalanına otobüs var

otobus var direk endiseye gerek yok.

her saat başında ve ortasında otogardan 600 numaralı otobüs havalimanına geliyor. iç hatlar, dış hatlar 1-2 bütün hepsini de geziyor.

ücret olarak da size 5TL'ye bir kart verir otobüsün şoförü. 2 kez binebilirsiniz onunla. kart yeniden doldurulabilir durumdadır, atmayınız. daha sonraki ziyaretlerinizde de kullanabilirsiniz.

-ps3 alırsan 3mbit internetle sıkıntı çekmezsin. ben 1mbit ile çekmiyordum en azından.

-ben ps3ü sattım geçen yaz fakat şimdi alacak olsam x360s alırdım.

Playstation 3 diyorum ben. Konsola özgü oyunlar önemli benim için. PS3'te de sağlam exclusive oyunlar var. Ama yok ben zaten multiplatform oyunları tercih ederim, kolu da rahat diyorsan o zaman 360. (360 diyip geçmemek lazım Live sistemi Halo gibi oyunları var.) Ancak TR'de sıkıntı sanırım.

sırf god of war için ps3 alırım param olsa.

Yeni nesil konsollardan yok bende ama Ps3 almayı düşünüyorum exclusive olayında daha başarılı olduklarından. Ya da en azından Gears of War, Halo falan benim ilgimi çekmiyor pek diyebilirim.

fps oyunları mühim değil. fifa11, 2k11 ağırlıklı oynarım.

bencede ps3 zaten şuan oynuyabileceğin okadar oyun varki eskilerden başlasan fiyatlari zaten baya düşük birsürü oyun oynarsin hemde orjinal şekilde 3mbit tabiki yeter akıcı şekilde oynarsin

çok para olan. iş değiştirirken iyi referans olur, fazla boş kalınca insan ne yapacağını şaşırıyor hem..

Günlük 4 saat ve biraz daha tatil aylık 1000 tl eder mi? Eder gibi duruyor, ikincisi.

şirketten daha kurumsal olanı + birinci şık benim görüşüm

iki bin lirayla bol bol tatili evde internet başında harcarsın, gezip tozaman.

üç bin lirayı da harcayacak zaman bulamazsın, para biriktirir onu da gider iki haftalık tatilde marifetmiş gibi harcarsın.

bence ikisi de değil :P

hangisinde maaş trink yatıyorsa o.

ikisinde de maaş aksamıyorsa, ilki.

neticede iş bu; 6 saat de olsa hayatını işgal eder 12 saat de olsa. haliyle daha çok para her daim tercih sebebi olmalı.

ben ikincisini tercih ederdim, 6 saat de çalışsan 10 saat de çalışsan eve geldiğinde dışarı çıkacak enerjin kalmayacak yani ekstra aktiviteler yapmak zor gelecek sana, bari adam gibi çalış ve eline nispeten düzgün bir para geçsin. 6 saat çalışılan yer zaten fazla laubali bir yer olur diye düşünüyorum.

meslekler de biri özel okul öğretmenliği diğeri dershane öğretmenliği herhalde?

2500 tl maaş+sigorta+8 saat çalışma+ idareten tatil yok mu?

bir de şu var. eğer fazla mesai varsa ücretin %50 fazlası olacağından 6saatten fazlasıyla falan o da ideal bak. fazla mesai olayı var mı tabi onu da bilmek lazım

amacin yazin para biriktirmek degilse yazlik bir is ise tabii ki cok bos zamani olan is. yiyecek de guzel vaktin olur.

bence ilki. hangisini seçersen diğerini bana pasla bro.

eğer ömür boyu o işte çalışacaksan ilki... insan gibi yaşadığını anlarsın...

tartışmasız 3000

ikinci secenek

ama 10 saat calismanin ne demek oldugunu tam anlamadim.

sabah 8 aksam 18 ise arada 1 saat ogle yemegi, kahve-cay molasi falan derken 10 saat cok degil ki?

azcik tatil dediginiz yilda 10 isgunuyse yeter zaten size. o aradaki 1000 liranin ne demek oldugunu calismaya basladiktan sonra anlarsiniz. basit bir hesap:

yilda 12,000 lira fazla:

10 gunluk tatilde en 5 yildizlisindan tatiller:))))
ufak tefek alisverislerde eliniz rahatlar:))


para cok onemli.

ilki öğretmenlik mi?

ilki

elbette birincisi. mesaisi 10 saat olan günün yarısını öldürdüğü gibi, daha fazla yorar ve buna değecek bir tatili yok. aradaki bin lira farka değmez bence. ayda bin lirayla zengin olunmaz. on yıl biriktirsen ev falan alınmaz mesela.

ben bu iki tip işi de tecrübe ettim ve ilki gibi olan iş, yaptığım en rahat işti. ama bakış açınıza bağlı tabii, "parası çok olan" cevabı verenler az diyil mesela.

sonuç?

---Sadece tahmin---
"Siz 10 liraya aldığınız hisse düşüşe geçerse 9.00 olduğunda sat daha da düşmeyim." demiş oluyorsunuz. 9.50de satarsa size sakal değil yine zarar olur. 9.00dan satar yine de.
---Sadece tahmin---

birincisi, hissede kimse sakala bakmaz. İkincisi, anlık hatalar büyük zararlar / karlar getirebilir.

Piyasada kimse başkasının zengin olmasını istemez, amaç küçüğü sömürmektir.

Bunları düşününce cevabı bulmuşsundur ama hayır, emrin iletildiği sırada emrin geçerliliği ve içeriği neyse, o şartlar sağlanırsa işlem yapılır.

eğer fiyat 9,50 yken 9,00 a normal satış emri verirsen emrin 9,50 den gerçekleşir. 9,00 a satış emri girmek demek 9,00 a kadar sat demektir. emrin adı da limit fiyatlı emir dir zaten. yani daha iyi fiyat varsa ordan satar.

yok sen 9,50 den satmasın, 9 a düşer ordan işlem geçerse 9,00 a göndersin satışı istiyorsan, borsanın kendi bünyesinde olmayan, aracı kurumunun kendi ürettiği bir yazılım aracılığıyla ancak yapabilirsin bunu. stop loss (zarar kes) emri denir buna. böyle bir emir kullandığın aracı kurumda yoksa yapamazsın. borsa bünyesinde olmadığı için standart bir emir tipi değil bu. forex piyasada var mesela vobda da var ama imkb de yok. ama bu emir tipini şimdi eczacıbaşı menkul kullanıma açtı. kendi yazılımları. bunda emri yazdığında borsaya göndermiyor, kurum kendi sisteminde saklıyor, sistem fiyatı takip ediyor ve 9,00 dan işlem geçtiği anda senin satış emrini piyasaya gönderiyor. dediğim gibi daha önce gönderse fiyat önceliği kuralından dolayı o anki aktif satış fiyattan gerçekleşir emrin. o yüzden tek yolu bu.

faize git o parayla

dolar daha fazla yükselmez deniyor ama bilmiyorum

dövizin daha yukarı gideceğini tahmin etmiyorum ama yine de bu TCMB'nin ne yapacağı belli olmaz. altın olabilir 5-6 aylık vade için. anlaşılan finans piyasalarıyla pek aranız yok o yüzden mevduat öneririm, kafanız rahat olsun.

(bkz: turuncu hesap)

yine de daha fazla risk alayım derseniz, altın en mantıklısı sizin için.

para bir yerde büyüsün diyenlere altın önerilir genelde lakin altın bu aralar çok yükseldi. yani 'aşırı' yükseldi. daha bir ay önce 1530$ iken şu anda 1800$ı aştı onsu. 2009'da 900$ civarındaydı diye hatırlıyorum. uzun vadede düşünüyorsanız kaybettireceğini sanmıyorum ama kısa vadede tekrar 1500-1600 seviyesine düşebilir.

altın derim ben, küçük altın 250yi bulucak deniyor.

yahu kucuk altın 250 tl yi bulacak diyen adam varını yogunu satıp kucuk altın alır , niye sana soylesın.. milletin demesiyle yukselecek olsaydı herkes zengindi şimdiye.. geçin bunları.. ne zaman piyasaya mal itelenmesi gerekirse bu soylentiler artar yurur fezaya ucar.. al o zaman ben de diyorum kucuk altın 5000 dolar olacakmıs..
bekle guzel kardesım kriz hisse senedi piyasası acısından guzel fırsat derim.. biraz daha takip et , suan firmaların sermayeleri piyasa degerlerine denk nerdeyse gayet te guzel alım fırsatları doguyor az takip et baskalarının gorusuyle ıs yapma..

(bkz: bim)

akıl almaz fiyatlara tedarik yapıyorlar diye tahmin ediyorum.

www.eksisozluk.com

kaliteli malları var, epeyde ucuz. bim diye küçümseyenlerde genelde bunu yeşil sermaye ile bağlantılı olduğunu düşündüğü için yapıyor.

ve bildiğim kadarıyla kaliteli markaların yan ürünlerini satıyor.

sattığı ürünler reklama para harcamadığı için ucuzdur muhtemelen

@shnhkn +1
ayrıca dükkanları küçücük,personel sayısı çok az.ee bu ürünlerede yansıyo tabi.

yukarıda yazılanlara ek olarak

gnnvry sözlük trolü.

diğer marketlere oranla çok daha fazla mal alıyor, aldığı malların bir kısmını bir tek kendisi alacak şekilde veya diğer marketlere oranla çok daha uygun fiyatla alacak şekilde anlaşıyor, çünkü çok daha fazla mal alıyor. başa döndük yani.
bir de misal ülkere dost diye ayrı marka yaptırıyor kendisi için, sadece bim satıyor bu hem bime avantaj ucuza, hem ülkere yetiyor sadece bimde satmak ve bir alt markası olması.

bir de zamanında sözlükte okumuştum, bir sözlükçü projesi için araştırma yapmış migros ile bimin karı aynı ancak bim 10 ürün satarak ulaştığı kara migros 1 ürün satarak ulaşıyor. yani kar marjlarını da düşük tutuyorlar.

adamlarda raf yok, raf.

11818

11833 yani 11833. swh

118 10

yüzonsekiz sekseeeeennn

www.ttrehber.turktelekom.com.tr

şu numaraların hiçbirini aramak istemiyorum, başka bir yol?

birde numarayı öğrenmek için diyeydi reklamların tamamı, yanlış hatırlamıyorsam, numarayı verip isim öğrenme şansım olduğuna emin misiniz? mesala autoimmune arkadaşın verdiği sayfada o dediğim sorun var.

Eski 118 in gerçek varisi olan yani Turk Telekom'a bağlı olan 11811 i ara. digerleri para tuzagı

iyi.net vardı. 8-9 sene önceydi, tee çocukluk arkadaşımın ev numarasını bulmuştum bi defterden. o siteden numaranın sahibini sorgulatabilmiştik. bide adres tam olarak değil de, semt olarak çıkıyordu. tabi sonra kaldırdılar onu. çok süper bişeydi.

2012. 3 saat civarındaydı galiba.

felaket veya felaket sonrası temalı mükemmel filmler:
the road
tangshan dadizhen
melancholia
blindness

öylesine izlemelik felaket temalı filmler:
sunshine
the day after tomorrow
the happening
knowing
deep impact
armageddon

bir de virüslü, zombili filmler var işte...

www.vatanbilgisayar.com
www.vatanbilgisayar.com

şunlara bakabilirsin mesela. asusun da var. 2.200e falan.

amerika'dan getirtme şansın varsa mac.

www.pcdepo.com' a bak. hatta ara sor.

her seviye lenovo modellerini onerebilirim. i5 islemcili modelleri deliler gibi hizli oluyor.
ust seviye asus modellerini onerebilirim.

packard bell ust seviye urunler uretmiyor bu yuzden uzak durunuz
samsung modellerinden uzak durunuz.
exper, casper vb. soylemiyorum bile.

lenovo z560. i5 işlemcili olan gayet iyi bir bilgisayar.

tekstil fabrikasında çalışıyor arkadaşım da ne iş yapıyor hiçbi fikrim yok.

@holden: elinde bilgi mi var, yoksa ülkedeki genel vaziyetten mi çıkardın? yoksa az bulunan ve tekstil fabrikaları için değişmez olan bir iş grubu asgariyle falan başlamaz. Örnek: bak Fizyoterapistlere. Yeni başlayanı bile 2 - 2,5'den aşağısına gelmez.

ösym başkanı olabiliyor.

turizm rehberliği yapıyorlar diye biliyorum ben.

Tekstil sektöründe çalışan tanıdığım var, 4000 falan alıyodu en son.

valla ege universitesinde tanidiklarima dayanarak:
3 özellesme var. uretim, teknoloji ve bir sey daha(onarimla ilgili bir sey sanirim).
uretim tekstil fabrikalarinda endustri muhendisligi yapmak uzerine.
teknoloji(lan baska bir seydi galiba adi): daha kimyaya dayali, boyalar felan
oburunu hic bilmiyorum.

Cok hatun oluyor bu bolumde :). Tekstil ticareti yapan firmalarda da cok satis temsilciligi vb. isler yapan oluyor.
Baslangic maasi genelde 1000-2000 lira arasi degisiyor.

ikisiyle de alakam yok ama ozelde isletme okuyacagina hukuk oku, illa ki daha iyidir. isletme cok iyi bir universiteden mezun olunmadigi surece prim yapmiyor bence (bogazici, odtu gibi). hem hukuk bittikten sonra hakim, savci olma ihtimalin de var, ki bence cok guzel bir ihtimal.

edit: mezun olduktan sonra kendi isimi yapmicam babamin isine devam edicem falan diyorsan isletme oku, rahat olursun hic degilse amac sadece 4 yillik bir fakulte mezunu olmaksa bu yoksa digeri.

aile şirketine devam etmek gibi bir durum söz konusu değil. bankacılık üzerine ilerlenebilir. daha çok tavsiyeye ihtiyacım var. :(

cokeslilik

çok eşlilik derken?

cokesli ol

öyle yapabileceğimi zannetmiyorum.

Ya sevgi, saygı, aşk falan biraz boş işler açıkcası. İnan bana 6-7 yıl önce aynen senin gibiydim ve o "akıl oyunları"ndan nefret ederdim.
Niye herkes doyasıya yaşamıyor sevgisini, aşkını neden böyle ali cengiz oyunlarına ihtiyaç var diye kös kös düşünüp dururdum.
İddialıydım da, bir gün mutlaka saf, temiz ilişkiyi bulacaktım güya =)
Kısacası dünya üzerinde masum aşk yok ve şeytan malesef azapta gerekiyor.
Bu biraz da her şeyi çok hızlı tüketmemizle alakalı bir olgu sanırsam. Bu hıza yetişemezsen, oyuna ortak olamazsan çok gerilerde kalıyorsun.

Anladığım kadarıyla birçok kişi seni "üzülebilen narin kız" olarak bellemiş. Özet olarak tatlı, şirin ve "iyi" bir kızsın onların gözünde.
Öncelikle bu imajı yık. Biraz kadın ol, hafiften kıvırt, etrafındakilere göz süz. Sana ilgi olarak geri dönecektir. Böyle olunca da sen kendini geri çek.
Aman ha dikkat; ben sana göz orospusu ya da kezban ol demiyorum. Sadece biraz işveli ve cilveli olman gerekiyor.
İnsanlar ulaşamadıklarını/elde edemediklerini arzularlar. Ulaşılmaz olmaya çalış, biriyle beraberken bile.

Bir ilişkiye başadığın zaman, karşındakinin eksik yanlarını direk yüzüne söyle. Onları düzeltmeye, senin gözüne girmeye çalışacaktır. Ha düzeltmek için uğraşmıyorsa o da sallamıyordu emin ol. Anında bırak, başka denizlere yelken aç. Kimseyi sahiplenme. Sahiplik duygusu hataları ve suçları beraberinde getirir. Yarın ayrılıverecekmişsin gibi yaşa ilişkilerini.
Çok kasma, çok kurgulama, çok irdeleme.. Sadece yaşadığın anın tadını çıkarmaya bak.

Ama bunları yaparken atlamaman gereken çok ince bir nokta var, bir gün karşına hayatının adamı çıkacak. Ona bunları yapmamaya özen göster. Onu sımsıkı elinde tutmayı bil.
Ha ben nasıl anlayacağım onun hayatımın erkeği olduğunu dersen, işte zaten bu oyunun en pis kördüğümü burada. Bunu çözen direk Tibet'e yerleşiyor zaten ;)

senin durumun dogru soyleyenı 9 koyden kovarlar sozuyle ozetlenebılır..
bir erkek olarak tavsiyem şudur : sakın değişme.. sana hep yanlış insanlar denk gelmiş.. elbet dogrusunu da bulacaksın..çevreni biraz değiştir..(eger yapabılıyorsan) baglanmamaya çalış.. ama milletin duygularıyla da oynama.. yoksa senınde onlardan bir farkın olmaz..

kendi karakterine uygun erkekler bulamamışsın. nasıl ki herkesten arkadaş olmuyorsa herkesten sevgili hiç olmuyor.
hep yanlış kişilere denk gelmişsin. bi kere de biri gelmesin. sen gidip başlatmayı dene. kendine en uygununu böyle bulabilirsin. hemde özgüvenin de yerine gelir.

bir erkek birey olarak cevap veriyorum.

bence yaptığın en doğrusu, yani bana göre. bu davranışından umarım vazgeçmezsin çünkü doğru kişiyi bulduğunda bu özelliğin sayesinde çok mutlu olacağına inanıyorum.

bir düşün dediğimi hemen değişmeyi planlama.

kendin gibi ol. değişmeye çalışma. taktik maktik boş işler. sonra yaptıklarından kendin de tiksinirsin. ha, bi de telefon numaranı mesaj at. =P

adım gibi eminim seni sen olduğun gibi sevicek ve aslında senin gibi bir kızı yana yakıla arayan 1500000 erkek var dışarda, bu böyle değilse dişimi kırarım. kim ister lan manipülatif şıllığı

geçenlerde ki bi duyurundan 18 yaşında olduğunu hatırlıyorum. yani suana kadar keybeden ben oldum cümlesi için erken sayılırsın. daha neler görceksin. bu kadar kasmana gerek yok. başkası içinde kendini değistirme illa ki karşına senin istediğin gibi biri çıkar.

bir kız olarak ,aynı kaderi paylaşan bir kız olarak kesinlikle kendinden taviz vermemeni tembihlerim neysen nesindir, ufak tefek değişimler hariç kendini başkaları gibi olmaya zorlarsan artık o sen olmazsın kendinle çelişmeye başlarsın, üstelik mutsuz da olursun ... yok ben de adamları köpek yapıcam eteklerime kapansınlar modunda olmak istiyorum biraz da ben çektirmek istiyorum diyorsan buyur,inan bana tatlı kız modundan cilveli kız moduna girmek hiç zor değil sadece gözlemlersin olur biter,ha gerçek bir ilişki yaşayacağım diyorsan kendin ol ama sana naçizane tavsiye hiç kimsenin vazgeçilemeyecek olduğunu düşünme eğer çok kırılgansan bu özelliğinin üstüne git,bir şeylerin üstesinden gelmeye çalış.o ilişki oyunları olayının iç yüzü de tamamıyla tarafların egolarını tatmin etme isteğidir sakın kanma, bu tarz oyunlar oynamayacağın birini bul,umarım şans yanında olur...

"erkeklerin "sözde" nefret ettiği ama köpeği olduğu kızların yaptıklarından." çok katılıyorum bu cümlene ve seni çok iyi anlayabiliyorum. sorsan o kızlardan kötüsü yoktur ama her zaman onların peşinden giderler. çok gördüm bunu arkadaşlarımdan,kız çocuğu insan yerine koymuyo artık çocuğa ben acıyorum.kırk yılda bir bi iki cilve yapıyo,sonra yine aynı,yerin dibine sokup sokup çıkarıyo çocuğu. benim umrumda değil,o benim peşimden koşsun havaları. ama sonuçta gerçekten köpek gibi de koşturuyo peşinden. net olmak kolay elde edilmek,kolay vazgeçilebilmek mi demek illa,ben anlamıyorum.valla şimdi üzüldüm kendi halime bu duyuruyu görünce. umarım işine yarar bi cevap bi ilham alırsın bu duyuruna.

azıcık iradeyle çözersin. sabırlı ve iradeli ol. kendini karşındakine hayran, tapıyor şeklinde gösterme, biliyorum insan söylemek istiyor içinden gelince ama, mesela her gün sevdiğini söyleme de, kırk yılda bir söyle. kıymetli olsun söylediğin. azıcık kıymetin bilinsin, direk buna çalış. her türlü yolu var, köpeklenmeyen adam köpek olmuyor peşinde ben bunu bilirim.

şimdi öyle bişi var ki, senin bu sevgiyi açığa vurma şeklin biraz sahiplenici, bağlanmacı türde olabilir. insanlarda bu duyguları uyandırıyor olabilirsin, bunun sonucu uzaklaşma da doğal tabi. biri sana gelip sensiz olamam, seni çok seviyorum, hayatım sensin gibi bir tavır takınsa (sana biraz abartılı gelecek şekilde) sen de dengeyi bulabilmek için aynı şekilde takılırsın. insanları kendi yolunla değil de onların arzuladığı yolda sevmek lazım sanırım. kimi ilgiden hoşlanır, kimi dertleşmekten. kedinin tüylerini tersine sevemezsin mesela sırf senin tarzın bu diye. bilmem anlatabildim mi... yaptığının iyi ya da kötü olduğunu söylemiyorum bu arada, ya da değişmen gerektiği. ama başkasını severken kendi içinden çıkıp onunla da empati kurman gerek biraz.

maalesef taktik gitmekten baska caren yok, bu sorunlar aynen tekrar edecek baslamazsan.
bir erkege onu ne kadar cok sevdigini, ondan ayrilamayacagini yani ona muhtacligini kesinkes belli etmeyeceksin. hah edersen bitti orda zaten. yaptiklarinin alasini yapacaktir. her zaman gidecekmis gibi davranacaksin. gitmenden kusku duymayacak erkek sana deger de vermez. kanun bu.
hic bir zaman kisisel eksikliklerinden, sorunlarindan, zayif anlarindan erkege bahsetmeyeceksin. aglayacak haldeysen onunla gorusme. hep guclu dur yaninda.

bunlar cok da taktik degil, yalancilik degil sonucta. insanoglu bu, 100% elinde olan ve hukmedecegi seyi sonuna kadar eziyor. ikili iliskiler de de boyle. bunlari yapmaman da sana kar saglamaz. o zaman yap.

taktik değil ama, özgüven meselesi için belki şu yardımcı olabilir; kendinde "hoşlanmadığın ama değiştirebileceğin" şeyleri bi düşün,ve değiştir. Atıyorum kısa boylusundur,ona yapacak bir şey yok ama fazla kilon varsa diyet yap spor yap. atıyorum burnun büyüktür, yapacak bir şey yok ama saç modelini sevmiosan git düzgün bir yerde kestir... vs vs. gibi. kendi kendine batan bir tarafın kalmasın.Demiyorum ki manken gibi ol, neyi sevmiosan ve değiştirebiliosan değiştir. Mesela ben çilliyim,çillerimi de çok seviyorum ama hangi kozmetikçiye gitsem "şu fondoten çillerinizi kapatır bakın süper" gibi bir tavsiye alıp sinir oluyorum. Ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım.
taktik konusunda da sana %100 katılsam da, kendini insanlara kolay açmamanı ve kolay bağlanmamanı önerebilirim. Zaten karşındaki insanı doğru düzgün tanımadan ve samimiyetine güvenmeden samimi davranmayı ve bağlanmayı doğru bulmuyorum... Bir de, bu her şey için geçerli sadece ilişki değil, kolay elde edilen şeyler kıymetli değildir. Bırakın karşınızdaki sizin sevginizi ve bağlılığınızı hak etmek için birşeyler yapsın, kendisi de mutlu olsun,siz de mutlu olun.

voyage olabilir.

Kıbrıs'a gidin. Ekim'de soğuk falan olup keyfiniz kaçmaz.

bizde vardı gayet gelen. (esogü)

bizde donla gelen var.(bkz: marmara universitesi guzel sanatlar fakultesi)

çok var.

kural mı?? parmak arası terlik deniz şortuyla geliyolar gayet. denizle alakamız olmadığı halde. gerçi bizim sosyal ortamı o kıyasa dahil etmek doğru mu bilmiyorum. (bkz: deü makine)

Ben de gidiyordum, ha terlik giymiyordum gerçi. Koü.

ben gidiyorum sürekli böyle ama insanlar çok yadırgıyorlar..

neden yadırgıyorsunuz olum? ne var lan..

(bkz: Akdeniz Üniversitesi)
Gidilmez mi panpa

hiç hoş değil.

hocalarin öyle gelmisligi var ege'de. ama comu de takim elbiseli ögrenci gördüm bir düzine öyle dolasiyorlarmis 7/24, girisimciyiz girisimci diye slogan ata ata gidiyorlardi. öyle de garip bir yer.

bizzat deniz şortuyla gitmişliğim var, böyle bir yazılı kural da yok ya da bize öyle bir bilgi gelmedi. (baü)

bu şekilde gelen bir rektör biliyorum. :)
yemekhanede geldi yanıma oturdu hatta. tam da o bahsettiğiniz şekilde. üstünde de hawaii gömlek vardı.

ciddiyim.

belki sahil bölgelerinde olabilir. ben kendi adıma evin dışında ve su kenarı olmayan ortamlarda terlik görmekten hoşlanmıyorum, kadınlarda da erkeklerde de.

Fakat tabii, moda zamanla değişiyor, bir şey diyemem. ilk çıktığında düşük belli pantolonları hiç beğenmiyordum ve gençlerin nasıl o şekilde giyindiğini anlayamıyordum. şimdi eski yılların kliplerindeki yüksek belleri görünce gülme tutuyor.

ben sakarya'da bile yaptıysam her yerde olur.

İstanbul'un trafiğinde haşat olmayacağımı bilsem derim ki "Kara Murat benim!".

kimin ne giydiğinden kimene. bal gibi gidilir ki gidiliyor da.

niye giyinilmesin la? önemli olan yerine göre giyinmektir bence. Takım elbise giymek de kural olamaz bi universitede. Bu yuzden kıyafet yönetmeliği olmayan her kurumda isteyen istediğini giyebilir.

Bilkent'te yalinayak gelen bile vardi. Ciddiyim, kiz basbayagi yalinayak dolasiyordu kampuste.

antalya'dan gitmenizi önermem. ne kadar uzun süreceğini kestiremiyorum bile.

antalya havalimanı > 202 nolu otobüs > antalya otogarı > kaş midibüsleri

1 saat 202 yolculuğu sürse
3-4 saat de midibüs ile antalya otogarı - kaş sürer.

dalaman havalimanı'nı tercih etseniz daha kolay olur sanki.

bence de, ama dalaman'dan özel transportation şeyleri dışında bir bilgi bulamadım internette. otobüs falan başka bir vasıta var mı yok mu bilmiyorum da.

dalaman'dan iki yone havas kalkiyor, marmaris'e ve fethiye'ye. siz fethiye'ye kalkan havas'a bineceksiniz, fethiye otogar'da inip, kas otobusune bilet alip muhtemelen biraz kalkmasini bekleyeceksiniz (bufede yemek yiyebilirsiniz mesela) o otobus sizi kas'a goturecek. en kisa rota boyle oluyor.

biraz arastirinca bunlari anlatan bir de sayfa buldum: www.alllycia.com

kas'a gitmisken iskeleden kalkan teknelerle limanagzi'na gidip orada yuzmeyi ihmal etmeyin. en sagdaki "bilal'in yeri"nde rahat ediyorduk biz, tekne turuna cikmadigimiz kaputas'a gitmedigimiz her gunumuz limanagzinda gecmisti diyebilirim.

3-4 kişi varsa ekipte transfer ile gidebilirsiniz. 120 liraya götürüyorlar. Havaş+otobüs ücreti 28 lira civarı zaten.

Ama tek kişiysen zor tabi. Disq'in tavsiyesi mantıklı o durumda

Bunlar işini görür sanırım,
www.kurumsal.web.tr
www.e-sirket.com
www.antalyaisrehberi.com

Sunexpress ve TezTour'un merkezleri Antalya'da. İşine yarayabilir.

Antalya'lılara yazılmaz Antalyalılara yazılır.

antalya serbest bölge
www.asbas.com.tr
antalya organize sanayi
www.antalyaosb.org.tr

büyük firmaların şubeleri var mı emin değilim ama bunların içinde sessiz sedasız yol alan ve çok başarılı olan firmalar olduğunu duyarım.
birde atso oldukça faaldir, tanıdık birilerini bulabilirseniz faydası olur.

bildiklerimi yazayım.

5m migros
özdilek
deepo outlet
terra city
laura avm
shemall avm
antalium avm

franchise.com.tr

evet. sanırım.

6591,3TL ediyor galiba.

Tamam rakamsal olarak o çıkıyor ama o rakamın değeri tam olarak ne onu anlayamadım.

İMKB ise TL'dir muhtemelen. :)

yani eski parayla 6 milyon civarı mı diyosunuz

Son yıllarda ben ve diğer meslektaşlara baktıkca görüyorum ki, genç-bakımlı-modern, genellikle arkadaş canlısı hatunlar.

erkek ya da kadın farketmeksizin giderleri var, gelirleri yok.

geneli, yıllar önce çok para kazanma umuduyla bu mesleği, seçtiği için, birçoğu mutsuz.

gözümde ise, aynı testleri her yıl dağıtıp aynı yazılıları yapan klasik devlet öğretmeni profili var. yeşil takım elbiseli falan...

(bkz: what a wonderful world türküm diyene )

my name is earl geliyor nedense aklımda.

Kadin olanlarinda seksi ve guzel cok cikiyo. Fakat İngilizce ogretebilme yetenekleri cogunda zayif.

yılların ingilizce ögreteni olarak söylüyorum ki acınasi haldeler.

Yorumları okuyunca acı gerçek yüzüme mi çarptı yoksa? Öğretmenler sevilmiyor Türkiye'de arkadaşlar. Kendimi mutsuz hissediyorum şu anda. Saolun be :)

ogretmenlerin sevilmesi sevilmemesi meselesi degil, genel olarak her bransta ama özel olarak ingilizcede ciddi bir kalitesizlik hakim. ilkokul,ortaokul, lise ve üniversite düzeyinde farkli farkli siniflara egitim verdim, ben de cok iyi bir bok sayilmam ama inanın ögrettigi konuya bu kadar az hakim olan bir tek ingilizce ögretmenleri vardir herhalde. ama beri taraftan kendilerini matah birsy sanan, her boku da bilen bir yine onlar var.

o konuda haklısın sanırım. dil öğretmek çok zor gerçekten.. hem öğretilecek şey, hem de nasıl öğretileceği bir sorun

pitbull mu

www.youtube.com

ja rule?

lil wayne de olabilir.

jennifer lopez - i'm into you (ft. lil wayne)

www.youtube.com

nelly.

E-otomobillerin daha yiyeceği 400 fırın ekmek var, early adopter olmak size faydadan ziyade zarar getirecektir. Hiç bulaşmayın.

zaten araba dediğin kasım aralık gibi alınır.şimdi en pahalı zamanı

içeriğini okumadım ama bugün radikalde "ilk elektrikli araç dolum yeri açıldı." gibi bir haber vardı.

bence türkiye için erken daha.

fluence gibi bir arabaya 80.000TL vermeyi düşünür müsün?

Çook pahalı henüz. 10 senesi var sanki.

elektrikli değil ama hybrid otomobil alabilirsin.

elektrikli araçların akü sorunu ne olacak henüz bilinmiyor, ve bu akü sorunu çözülmez ise uzun vadede içten yanmalı motorların karbon salınımından çok daha tehlikeli kimyasal atıklar oluşacak.

Hocam sen ne için danışmanlık hizmeti almak istiyorsun? Üniversite, yüksek lisans, doktora, mba, emba, göçmenlik vb. hangisi olduğunu belirtirsen daha faydalı olabilir.

göçmenlik veyahut üniversite ya da yüksek

(bkz: edutalia)

www.wayout.com.tr

denize girmek icin laradaki plajlara ya da konyaaltindaki beachparka gidebilirsin. son zamanlarda laradaki beachler daha revacta ama ikisine de gidersin olmazsa.

goz korkutacak yerler degildir, eger sezlong kiralama niyetin de varsa sikinti cekmezsin hic.

Hocam şimdi o kaleiçinde iniyorsun deniz kenarına doğru. İskelenin sol tarafında -az sonra haritada göstereceğim- güzel bir plaj var. sakin olur. arada turistler falan olabilir. antalya yerlisi -neden bilmiyorum- pek tercih etmez. orası sana uygun olabilir. birkaç dakikalık yürüyüşle tertemiz bir denize ulaşabilirsin diye tahmin ediyorum.

oi52.tinypic.com

başka sorunuz olduğunda özel mesaj atarsanız yardımcı olmaya çalışırım.

ben de merak ettim şimdi, bu sektörde iş bulmak için neler yapmak gerekir ?

resepsiyon, bar, restoran, misafir ilişkileri gibi bölümlerde dil şart olur. açıkçası ingilizce de antalya için çok çok geçerli değil. almanca ve rusça tercih edilir. rezervasyon ve muhasebe gibi müşteriyle direk iletişim olmayan bölümlerde dil şartı çok geçerli değildir.

bonjurkes, benim tanıdık var:)

ahah senin yer garanti o zaman. çok iyi ingilizcesi olan nerede iş bulur tatil yörelerinde onu merak ettim :)

özellikle marmaris ve fethiye'de misafir ilişkileri, tesis rehberliği, tur rehberliği rahatça bulunabilir.

peki arkadaşlar, antalyada sezon ne zaman bitiyor? eylül ekim gibi mi?

otel değil ama turizm firmalarının türklerle çalışanlarında işi bulabilirsin. ama işte otel olmaz o. aklında bulunsun;

(bkz: ets tur)

komilikten başlayıp şu an muhasebe müdürü olan kuzen hala bi gram ingilizce bilmemekte

kat görevlisi olan bir teyzemizde bu günlerde parayı bulmuş olsa da ingilizce bilmiyor.

otellerde ortada dolanacaksan dil lazım fakat planda kalacaksan gerekmiyor.

ben iki sene önce gece resepsiyonda durmayla başlayıp sonra bara geçip yazı garson olarak bitirmiştim.
biraz arka planda kalıp sonra öne geçebileceğin yerler daha ideal

otelse ve mevsimlik düşünülüyorsa kaç dil bildiğinin önemi var. aynı zamanda sadece otel olarak düşünmeyin tur şirketlerinde karşılama servislerine falan girilebiliyor. aynı şekilde marmaris kaş gibi yoğun ingilizce gerekli olduğu yerlerde dükkanlarda çalışmakta iyi.


edit: tur olarak tui vardı ingilizlerle birleşmişlerdi her ne kadar alman firması olsada eğer ingilizleri getireceklerse ihtiyaç vardır
bir ikinisi antalya merkezli odeon firması oda yaz sebebiyle alım yapıyor geçi o rus pazarına hizmet veriyor. ama başvurmaktan zarar gelmez

ekimde biter

peki bu turizm firmalarının ilanlarını nerede bulabiliriz? normal iş bulma sitelerinde var mıdır yoksa farklı bir yerlerde mi döner?

normal kariyer sitelerinde de oluyor kendi içlerinde de oluyor. tanıdık yoluyla girmek daha kolay elbette bide ingilizcen iyi bile olsa dışarıdan alınma olasılığın düşük (kendi databaseleri ve tanıdıkları yüzünden) ama bu koşul iyi oteller için geçerli. tek başına olabildiğince mail atmalı telefon açmalısın. antalyada binlerce 5 yıldızlı otel var birinden biri olacaktır.

tek tek gidip elden başvuru formu vereceksin sezon başlarken. mutlaka biri geri dönüp işe alır.. ingilizce de ön büro hariç hiçbiryerde sorun değil. özellikle housekeeping departmanında türkçe bilmesen bile olur:) rucça biliyorsan tadından yenmez tabi. ben iki ay poolboy olarak çalışmıştım, hiç tavsiye etmiyorum:)

İngilizce her yerin olmazsa olmazı. Sağlam İngilizce varsa önbüro veya G/R 'ye kapak atılabilir. Bunun yanısıra Almanca çok kilit bir konumda. Sağlam Almancacı her zaman tutunur. Rusça biliyorsan tahtını yapmışsındır zaten. Çünkü sektörde Rusçacı yok , bu yüzden dangalak Ukraynalılar ve Azeriler ortalıkta cirit atıyorlar ( Hakiki Rus gelipte bizim bu şartlar altında asla çalışmaz )

Antalya'da Mayıs başı -Ekim sonu altın kuralı geçerlidir. Otlecilik işinin raconu Belek'te kesilir. En sağlam işletmeler burdadır. Hepsi de 12 ay açıktır. Çünkü Kasım itibariyle kongre turizmi ve golf başlar .

Bana sorarsanız animasyona girin derim. Bir-iki sezonda hem yontulursunuz ( işin picliğini öğrenmek manasında ) hem de şahane dil açar animasyon. Bir bakmışsınız konuşuyorsunuz. fazla dil de aramazlar. Sadece saygılı olun yeter. Kapalı adamı bile açarlar orda , çiçek gibi saçarlar. Ondan sonra tak diye önbüroya geçersin ve ver elini kariyer basamakları. Unutmayın en hızlı yükseliş otelcilik sektöründedir

bir ara buralarda 250 civarı nikon p6000 satılıyordu.

sonracıma. biracık eklersen daha bgn sordum, gayet temiz canon g11 600 liret. g10 lar 450 500 arası bulunur.

onun dışında 0 o fiyata çok iyi makineler bulamazsın bence. ne bileyim...

canon ixus 105 olabilir, canon powershot a3000 olabilir a3100 olabilir.

ya pek kaliteli bişeye gerek yok zaten. anılarımı kaydetsin yeterli. :)

son yazdığım modelelr tam size göre o zaman. ama başta bahsettikelrim gerçekten çok iyi makineler.

Hatırlıyorum ve Pepsi diye arttırıyorum.

members.fortunecity.com

pepsi
members.fortunecity.com

Ha, iyi, varmış yani böyle bi şey. Bi arkadaşla konuşuyoduk, o inkar etti, "yok öyle bi şey, ben hiç görmedim, seni kandırmışlar" dedi. Ben de şüphelendim, "Acaba kaçak, sahte bi şey mi içiyodum ben" diye aklıma takıldı :)

www.freewebs.com

bunu coca cola da yaptı diye hatırlıyorum aynı tarihlerde. ama emin de olamadım. pepsi'nin yaptığı kesin ama.

Yedigun

pepsiside vardı yedigunude. coluk cocuk sallanasin cola diye. 82 dogumluyum bu arada:)

bi de 200 ml olanları vardı sanırım. normal kutudan daha kısa

arkadaşlar capsler kurbağa olmuş

bunu hatirlayan liseli olamaz

rekabet. cogu zaman merkezi yerde olma cabasi

Rekabet neyin rekabeti?

Hiç kimsenin yoldan geçerken "hmm şuna mı girsem şuna mı girsem" diyeceğini sanmıyorum. Belirli bir bankası vardır daima onunla çalışır. Ben mi yanlış düşünüyorum acaba?

Asıl amaç pazara yakınlıktır.

Aynı işi yapan işletmeler, bir arada olunca, daha fazla tanınır, daha kolay ulaşılır.

Örneğin; Genelde orta büyüklükteki yerleşim yerlerinde ayakkabı tamircileri belli alanda toplanırlar. Böylece ne olursa olsun ihtiyacı olan kişi o bölgeye gitmek zorunda kalır. biraz da karanlıkta ışığa doğru uçan sinekler gibi düşünebiliriz.

diyelim bankamatikten fatura yatıracaksın. kendi bankanın atm'sinin önünde sıra var; hop yandaki bankanın atm'sine geçiyorsun. ya da acil bir durumda para çekmen lazım. bir baktın kendi bankanın atm'sinde para kalmamış. işin acil ve diğer bankanın atm'si hemen yanda, sikerim komisyonunu deyip yandakine geçebiliyorsun. ikinci durum oldu bana birkaç kez.

bunun bir nevi cluster yapılanması olduğunu düşünüyorum.

2-3 banka ile iş yapıyorsan iş kolaylığı. 2 banka yanyana gelince 3.sü de yanına geliyor. uzakta olsa bankanın müşterisi düşer.

polonya. www.allegro.pl

edit: alegro yazmışım allegro olacak tabii dalgınlık.
cunku biz kardeş degiliz'in katkılarıyla

www.craigslist.org Kuzey Amerika için ama dünya çapında ilanlar da oluyor.

danimarka da lazım.

danimarka -bilhassa kopenhag: copenhagen.da.craigslist.dk

hollanda

www.marktplaats.nl

svmediğin bir işte çalışmamalısın. aynı dert şu anda bende de var.

nişanlınla aynı yerde olman gerçekten - bir neden ama aynı departmanda olmayacaksanız yani çok sık birbirinizi görmeyecekseniz 2.yer mantıklı gibi geldi. ayrıca ben de ithalat ihracatçıyım sevmeden yapılacak iş değil o katlanamıyorsan çık bence.

@zenc abi bilirsin o zaman, telefonum susmuyor gece 2 3 allah ne verdiyse adamın birisi arayıp çin aksanıyla ingilizce konuşuyor ki tam ye kafayı kudur durumları. kapattığım zaman müdürümü aradıkları için adam ertesi gün bana giydiriyor

sen bilirsin ama hastane daha mantıklı geliyor tai.
bir iş ne kadar kolay olursa olsun, ne kadar iyi maaşı olursa olsun eğer çalişma şartları(ortamı) kötü ve saatleri yoğunsa, vur dibine rahvan gitsin.

Sen aslında kararını hastaneden yana kullanmışsın ama şimdiki firmanın ismi var diye mantığın seni zorluyor. Olaya üniversiteden yeni mezun birinin bakış açısıyla bakma artık. İsmi duyulmuş diye rahat olmadığın bir yerde çalışma. İnsan hayatını devam ettirmek için çalışır, çalışmak için yaşamaz. Hastane iyi görünüyor derim.

hastane daha mantıklı

ben de lojistik mezunu olarak 3 yil hava kargoda calistiktan sonra sikerler dedim ve sektor degistirdim. lojistik cekilir is degil, stresi fazla genelde de getirisi az. hastaneyi denemelisin diyorum.

hastahane derim ben de.

hastane. düşünme bile.

hastane +1

denemekle kaybedecek bişeyin olduğunu sanmıyorum.

istemedğin sevmediğin işte çalışman senin karakterini etkileyecektir.o yüzden hastane derim.

1-şu an çalıştığın işte senin dışında senin temponda çalışan var mı?
2-hastanelerin kendine has bir kokusu ve ışık rengi var, ben tahammül edemiyorum bu yüzden hatırlayatım dedim.

Adam sonuçta geliyor,direk ve endirek istihdam yaratıyor 1,yan sanayiyi geliştiriyor 2, Lojistik firmalarını geliştiriyor 3..daha gider bu..kar elde ediyorsa sonuçta maliyetleride oluyor ve o maliyetler makro ekonomik açıdan türkiye'nin kazancı oluyor.

hiç anlamam bu işlerden ama... ülkeye sıcak para sokacağı için olabilir mi?

Türkiye için konuşursak; büyük bir enerji ihtiyacımız var ve bunu mecburen ithal ediyoruz. üstüne sanayi politikamızda da sıkıntı var, dolayısıyla ihracatımızdan çok daha fazla ithalat yapıyoruz böylece de dış ticaret(yani döviz) açığı oluşuyor. bu açığın bir şekilde finanse edilmesi lazım, bu da yabancı yatırımcıların ülkeye döviz getirmeleri ile mümkün oluyor. onların gelmesi için de küresel piyasalarda uygun ortam varsa, geliyorlar kazanıyorlar ve gidiyorlar. sıkıntılardan biri de burada, yabancı yatırımlar çoğunlukla "kısa vadeli finansman yatırımları(sıcak para)" şeklinde geliyor. halbuki "doğrudan yabancı yatırım" yani fabrika vb. şeklinde uzun vadeli gelse ekonomiye çok daha az zararı olur hatta yararı olur. bir de "cari açık verilebildiği için verilir" diye bir görüş vardır. yani bir anlamda kısır döngü, yabancılar geldiği için rahat rahat ithalat yapıyoruz, ithalat arttıkça yabancı yatırımcıya bağlılığımız artıyor. hatta daha da genişletirsek, yabancı yatırımcı geldiği için TL değerleniyor böylece ihracat gücümüz azalırken ithalat gücümüz artıyor.

tamamen duygusal, adamlar dolarlarıyla geliyorlar ve yatırım yapıyorlar. yani ellerindeki doları türk lirasına çevirmiş oluyorlar ve paramız değerleniyor. kriz dönemlerinde yada siyasetin karışık olduğu zamanlarda ellerini ayaklarını çekiyorlar.

almansın
geldin türkiye'ye bir fabrika kurdun
40 m eur yatırım yaptın tesis kurdun, tesisi kurarken kime para verdin yine Türk yerel firmalara, binanı yapmak için çimento aldın mesela nereden aldın ? Türk firmasından,
200 kişiye iş verdin, 20 tane mühendis çalıştırdın, onların maaşını verdin sağlık sigortasını yaptın SSK sını ödedin vs
yapcağın ürün için hammaddeye ihtiyacın var kimden aldın yine Türk firmalarından, dolaylı yoldan onlara para kazandırdın
ürünü yaptın nereye sattın Fransa'ya mesela ne oldu ülkeye döviz girdi
yıl sonunda kar ettin vergisini kime ödedin Türkiye Cumhuriyetine
bu şekilde çok firma var mı ? evet
devletin binbir türlü teşviğinden faydalanıyorlar mı tüm bunların karşılığında ? o da evet
tüm bunlar iyi midir ? sen karar ver

bir de gelip üretim vs yapmadan sadece al sat yapmak ya da sermaye piyasasında para kazanmak isteyenler var o kısmı tartışılır tabi
onu da şöyle düşün sen Türk girişimcisin neye ihtiyacın var para, kimden alacaksın banka, hintli zengin geldi o bankaya yüzde bilmem kaç faiz karşılı borç verdi, o parayla da banka sana kredi verdi sen de bu sayede işini kurdun karşılığında sen faizi bankaya banka da hintli zengine ödedin sonuçta ne oldu
sen çalıştın o kazandı, peki sen kazanmadın mı ? sen de kazandın

çok derin bakmazsan bu şekilde güllük gülistanlık ama yabncı yatırımın zararı yok mu ? çok hem de pek çok, IKEA geldikten sonra kaç mobilyacı kepenk kapattı mesela ?

türkiyeye yatırım yapıyor ama artı değer sonucu oluşan ürünleri ülkemizde satıyorsa bu ülke için o kadar da iyi değildir aksine kötüdür. telekomu satın alıyor ve hayvani karlar elde ediyorsa bu kötüdür. çünkü hem bizi sikip hem para kazanıyordur. ki telekom özelleştirilmeden de orada çalışan insan para kazanıyordu şimdi de. değişen şey hayvani paranın yabancıya gitmesidir (kısa vadeli sıcak para istemi yüzünden) eğer sen türk yatırımcıyı yabancı yatırımcı kadar teşvik edersen yine gerekli istihdam yaratılmış olur bu sefer ise kazancın ülke bazında %100 olur. atıyorum burger açıyorsun eyvallah orda çalışanlar da kazanıyor az buçuk ama bizim burgera harcadığımız para (ürün fiyatları, firmanın dışarıdan aldığı ürün fiyatları, franchising ücreti) baya bir yüklü. üstüne üstlük küçük işletmelerin amına koymaları cabası. tabiki de birileri kepenk kapatıcak diye fabrika kurulmasın denemez ayrıyetten iran gibi olalım ülkemize coca cola sokulmasın da denemez ama gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi daha sıkı önlemler alırsak belki de biraz olsun sömürge olarak (geniş pazara sahip gelişmemiş ülke) kullanılmaktan sıyrılabiliriz öptüm sçs.

baktıgında eger sade ve anlasılır geliyorsa sorun yoktur.
inan ki bazen ms office sertifikasını koyanlar, powerpointte cv hazırlayıp gonderenler oluyor sadece gulunuyor malesef bunlara.
Ben açıkcası, görev tanımını guzelce yazmıs(özet olarak), bilgileri arasında cakısma bulunmayan, bi de fotografı mumkunse vesikalık, vesikalık yoksa fotograf koymayan adaylara sempati besliyorum

isin tasarim falan olmadigi surece template kullanmakta bi sikinti gormuyorum ben. ik'da benim gordugum; vesikalik koyulmus, arial fontunun regular bold ve italic modlari guzel bi sekilde kullanilmis cv'ler arti puan aliyor

vestel'in ik müdürü ilk 10 saniyede hangi alanda uzman olduğunu anlayabileceğimiz başvurular daha etkili oluyor tarzı bişey demişti. :)

tr.wikipedia.org'daki_k%C3%BCt%C3%BCphaneler#Halk_k.C3.BCt.C3.BCphaneleri

herhangi bir starbucks olabilir. hiç denemedim ama hep deneyesim olmuştur.

En kuytu bir yerdeki starbucks. kampüslere uzak gençliğin takıldığı yerlere uzak köşede bi yer. En iyi orada çalışılır.

beylikdüzü'nde zaten bir starbucks var o da en işlek yerde. eğer hala gitmediyseniz migros kapalı garaj girişinin orada hacı sayid var çok rahat çalışırsınız. olmadı yine aynı yerde sınav dershanesi var oraya git :D

www.yemeksepeti.com
www.ciceksepeti.com
www.sahibinden.com
www.gittigidiyor.com
www.hepsiburada.com
www.sehirfirsati.com
www.markafoni.com
www.trendyol.com
www.donanimhaber.com
...
...
...

Her siteden para kazanılabilir hocam. :)

ya komedici mi gırgırcı mı ne öyle salak bir site vardı. aslında salak değildi, baya hit alıyordu. onun sahibi bizim lisedeki 9. sınıfa giden bir çocuktu. her ay iyi para kaldırıyordu. en son siteyi sattı birine, yalan olmasın ama 18 bin tl gibi bir şey kaldı aklımda. bu 5-6 sene öncenin parası.
yani site işinde para var. baya var hem de.

internette girdiğin dizi sitelerinden, şuanda bulunduğun ekşi duyuru'ya kadar her site para kazanıyor.

internet işlerinden düzenli bir gelirim var.illa sitelerin ünlü olması gerekmiyor.

illegal istersen hotfile, fileserve vb. sitelerden de para kazanılabiliyor.

internetteki kişisel siteleri saymazsak nerdeyse tamamı para kazanıyor. adult siteler, flash oyun siteleri, dizi siteleri, yemek tarifi siteleri, spor siteleri...vs. az kazananı var çok kazananı var ama hepsi kazanıyor yani. yoksa kimse babasının hayrına server masrafı yapmaz.

torrent siteleri de kazanıyor.

slavez bile kazanıyor dediğine göre düşün artık

ben de istiyorum!

ben de istiyorum! :)

oha ben de

ben de lan :/

bunlar yapılır ya. mimari maketler için kullanılan o ufak insan figürlerinden alıp, bir de metal çubuk alıp basın silikonu. silikondan daha temiz bir yöntem de vardır muhtemelen ama aklıma gelmedi şimdi.

şukumu isterim buldum lan!!! www.ritabotelho.com bu ablamız yapıyormuş :)

Biri bana da alsın

tam ergen kız işi yada sivilceli ünide dikkat çekmeye calısan kız modeline uygun seyler.

yahu sanki güzel mi ya da ergen işi mi diye sorduk. :) herkes herşeyi beğenecek olsa tüm ürünler tek tip olurdu zaten, o konuda bir problem yok.

isteyen arkadaşlar, bulur bulmaz size de bilgi vereceğim.

@zenc, dostum bulamadım yaptığını nerde beyan etmiş. :)
@elxa, hatırlasan ne kadar süper olur var ya.. umarım görür bu duyuruyu da, kendisi mesaj atar. :)

eminönü'de şarkhanı olabilir.
bir de onun arkasında bir dükkan var oraya bak.

hocam öncelikle "bizim niyazi abi 3 ayda parayı altıya katladı gel sana şu kağıdı alalım" diyen adamlardan uzak dur. gerisi gelir zaten.

ben paramı borsada değerlendirmekten ziyade kendimi borsada değerlendirmek istiyorum. ( zaten degerlendirecek param da yok ) :) ögrenmek istiyorum yani bu işi. bu anlamda ne yapabilirim

teknik ve temel analiz öğren

vborsa.com