"karnemin hepsi 5 amcacım" çocuğu tipi var sende

Yan odadan cikacakmissin gibi hissettim bi an :)

musamare cocugu tarzinda durmasaymissin giderin varmis

oh bee temiz yüzlü biri.

efendi adam gibi çıkmışsın

Kahveye gitmeyecek tıp var dostum, temiz çocuksun.

yarın gel işe başla

sakin, düzgün biri. önemli bir iş yapmadan önce desteklenme beklentin var (gibi)

efendi çocuk

@1adam, tebrikler güzel çıkarım olmuş :)

şimdiye kadar baktıklarım arasında en iyisi:)

Arkadaş ortamlarının vazgeçilmezi. Mecnun Çınar +1

yalnız varya @peace.on ile tamamen aynı tepkiyi verdim, at hırsızlarından sonra iyi oldu :D
iyi çocuklardır hepsi ama şekil olacam diye kasmaktan oluyor hep..

atanamamış abi gibi durmussun.

ama tip gayet düzgün, accık daha yırtık duruyoruz bundan sonra:)

Hayır. Ciğerler gitmiş zaten götü de kaybetmeye gerek yok durduk yere :)

bir arkadaş denedi, iki-üç gün "hehe canım hiç sigara içmek istemiyor." şeklinde dolaştı. sonra bir baktık aynen devam.
Telkin etmiş hipnozcu buna durmadan, canın sigara istemiyor, çok saçma sigara içmek falan diye. o da uzun vadeli olmadı o arkadaşta.
Allen Carr'ın yöntemi daha mantıklı bence, çünkü ortada nikotine bağımlı olma gibi fiziksel bir bağımlılık var.

Allen Carr yöntemi çerçevesinde girişimleri olanlar bu hipnozu da destek olarak kullanıyorlar, %kaç hipnozun etkisiyle bırakan vardır bilemiyorum.

@hasmetizm ahahah

varmış öyle bişey ama bence pek etkili değildir.

hehe. ben 3 sen eönce bıraktım nikotin bantı ile. 15 yıllık tiryakiydim. fazlaısna pek gerek yok. sağlam irade lazım biraz, o da hepimizde var aslında. inanmak lazım.

ben hipnozla en az on kere biraktim.. en sonunda sevgilim bana bilgisayar oyunu yazdi onunla biraktim. dort sene oluyor. ufak oduller veren bir bilgisayar oyunu bulup oynayin bence.

şimdi daha popüler. hiç düşüş yaşadığını da sanmıyorum.

Yeni filtreleriyle daha da popüler.

Nasi bisey ki.

ben de kullanmıyom. meraktan yüklemiştim sonra bi bu eksikti sanki diye hışımla sildim. zamanla yeni kuşağı anlamayan teyzelere dönüşcekmişim gibi hissediyorum.

eskiden popüler değildi. son aylarda arttı popülaritesi.

İlķ çıktığı zamanlar kullanıyordum. O zaman pek kimse kullanmıyordu snap atıcak kimse yok diye kapattım. Şimdi popülerleşti ama ben kullanmıyorum. Tepkiliyim.

ben de kullanmıyorum, instagram da kaldım ben. bundan sonra daha ne kullanırım bilinmez

ben kullanıyorum ama sadece takip etmek için. biz sıradan insanlara göre değil pek. çok takipçin olması lazım, blogger vlogger yarı ünlü vs olunca bir anlamı oluyor.

kullanmıyorum. İnstagrama kadar bile yükselemedim sosyal ağlarda. Facebook da yok. Twitter falan yok :( Bir tek whatsapp. O kadar.

istesem dahi kullanamıyorum , telefonum takoz.

duyurudaki ilk mesajina katiliyorum. tabi ki çocuğun yaşı neyse onu yaşamalı. kaldı ki o yastaki çocuk kadin gibi hissetmeyi ancak -kadin gibi görünmek- olarak anlar, bilir.
alinacak hediyenin ona sevildiğini hissettirmesi yeterli.
her şey zamanin akışına bırakılmalı.

Ayni duyuru "13 yasindaki erkege adam gibi hissettirecek hediye" olarak acilsaydi bence bu denli kiyamet kopmazdi. Ortada birsey yok kanaatimce.

Arkadas yazmis gerci ama ben de yazayim. Ayni baslik erkek cocuk icin acilsaydi adam gibi adam hissettirecek seklinde, kimse birsey demezdi. Once kendi bakis acinizi degistirin. Bos yere sacmalamanin manasi yok.

ben neyi kastettiğimi orada senin gibiler anlayabilsin diye 100 kez yazdım. yalnız bu duyuru sende neden böyle bir mabad ağrısına yol açtı da salyalar saçarak benim duyurum hakkında ayrıca duyuru açma ihtiyacı hissettin, onu hiç anlamadım.

benim bildiğim kadarıyla kızlar büyüyünce kadın olur ve ergenlikteki çocuklar ciddiye alınmayı, yetişkin bir insan gibi muameleyi görmeyi sever. ha sen ruh hastası olduğun için buradan 13 yaşında çocuğa kendini kadın gibi hissetmesi için topuklu ayakkabı almayı düşündüğümü çıkarabilirsin ama hayır, almak istediğim hediye kendini iyi ve değer görmüş hissetmesini sağlayacak bir şey.

benim ne aldığım veya ne düşündüğüm seni neden bu kadar ilgilendiriyor, onu açıklayabilir misin? kıskandın mı, sana çocukken hediye almadılar mı? istiyorsan sana da alırım bir peluş ayı.

Yahu erkek cocuguna buyuk adam gibi hissettirecek birsey alindiginda sorun olmuyor da kiz cocuguna kadin gibi hissettirecek hediye neden sorun oluyor ? Siz mal falan misiniz yahu ? Bir de tacize girer yazmis birisi. Oha. Kafaya bak ya. Insan Turkiye'de olmadigina sukrediyor bu yobaz kafalar ile ayni topraklarda omrunu curutmedigi icin.

Bence haklisin. Arkadasin ifadesi yanlis ama keske bunu sana saldirarak aciklamasaydi.

Kimsenin bir halt yedigi yok. Halt sizin kafanizda. Turkiye toplumu ve butun ortadogu sorun yaratmaya, devamli tartismaya kavga etmeye musait. Artik her bok, hersey taciz, tecavuz, istismar. Zihinleriniz bulamac olmus. Korku panik had safhada. Bu suphecilik ile zaten cok yasamazsiniz.

Hadi birbirinizi yemeye devam edin simdi. :)

Bence sikinti yok, duyurunun iceriginde ergenlikten kaynakli ozgurluk vurgusu yapilmis. jartiyer alayim gibi bir cinsellik soz konusu degil. Mobydick istiyorsa 13 yasindaki kuzenine pelus ayicik falan alabilir ama o kisinin o dogumgununde aldigi en berbat hediye de o olur. Sanki hic biriniz ergen olmadiniz

Bu arada kiz-kadin ayrimi ile de cinsellige vurgu mobydick'ten geliyor. Cunku ikisi ayri turler ve iliskiye girilince oburune evrimlesiyor, degil mi?

Duyurunun genelinde ve hediyenin amacında aslında sıkıntı yok, ergen kişisinin ciddiye alındığını hissedecek bir hediye sormuş. Ama ifade biçimi sıkıntılı, bir de büyük harf filan kullanınca garip olmuş. Aslında burada sorun, ergenin cinsiyetine bakılmadan da KENDİSİNİ CİDDİYE ALINAN BİR BİREY gibi hissettirecek hediye aranması gerektiği. Cinsiyete vurgu olunca benim de hoşuma gitmedi ama niyet farklı aslında.

Duyar kasan white knight ergenlerdende gına geldi lan. Adam yetişkin hissetsin diye demiş sende mala bağlamışsın yok pedofili yok o yok bu.

Sen yanlış düşünüyorsun. Duyuru sahibinin niyeti açık, kötü değil.

Yanlış düşünuyorsun. O yaştaki gençler kendilerine bir bireymiş gibi davranilmasini isterler. Birilerinin onlarin çocuk olduğunu ima etmesi bile onlarin bozulmasina sebep olabilir. Empati yapin hepimiz benzer süreçlerden geçtik. Soruyu okudum duyuruyu açan cüzdanı bile yetişkince bulmuş. Hem yaşına gidecek hem de kendini yetişkin hissettirecek bir hediye sormuş. Ne var bunda anlamadım. Eleştirilecek tek nokta usluptur belki ama.

duyuru sahibi kime, neden, nasıl bir hediye almak istediğini ve mentalitesini gayet açık yazmış aslında. duyurunun bütününü okuyunca 'kadın gibi kadın' sözünde yanlış birşey görmedim ben. 13 yaşında bir ergenin yetişkin ve birey gibi hissetmesinden bahsetmiş temelde. paragrafın geri kalanını çıkarıp sadece '13 yaşındaki çocuğa kadın gibi kadın hissettirmek' denince hepimizin hassas olduğu bir yere doğru gidiyor konu. aradan 1 cümleyi cımbızla seçmeden bütünü okumak lazım diye düşünüyorum ben. sizin de söyledğiniz gibi sonuçta yazılanlar ortada ama bence yazılanların hepsi okunmamış :) bence siz yanlış düşünüyorsunuz, duyurunun tamamını okuyup değerlendirmek gerekir.

Haklısın. Orjinal metni görmedim ama sahibi sana burada çemkirdiğine ve hakaret ettiğine göre manyağın teki belli ki. Çocuklar kadınlığa adamlığa evrilmez, Türklerin kullandığı bişey bu. Sikilmiş kıza kadın diyen millet var. Genç bir kıza kadın desek ne kadını be kızım ben der tokat yersiniz üstüne. Bu algıyı ben oluşturmadım. Bunun varlığını bile bile cocuk kadın olacak derseniz illaki seksist bir yanlış anlaşılma olur. Çocuğa sen artık kadın oldun demek yerine, sen artık büyüdün ve yetişkin oldun, bizler gibi giyinebilir ve sorumluluk alabilirsin desek daha doğru olur. Çocuk yetiştirmekten zerre anlamıyorsunuz işte kabul edin.

Bi zamanlar 13 yasinda kiz cocugu olmus biri olarak der meister in yaklasimini cok ince buldum. Sen yanlissin. Kadin diyince akliniza gelen seyler ilginc gercekten. O yasta bi ergen annesiyle yarisir, ablasi varsa ablasiyla yarisir. Cocuk gorunumunden cikmak ister. Degisim yasidir ve dalga gecilmek istemez. Makyaj malzemeleri yuruturdum annemden ben o yasta. Merak cunku. Pelus ayi gelse makasla parcalardim.

bi çocuğa kadınmış gibi davranmak çok yanlıştır. sonra bunlar youtuber oluyor makyaj kanalları açıyor. bunları hepimiz görüyoruz.

edit: şimdi bunu biraz açmak gerekir.

13 yaşında bi kızla bi kadınmış gibi konuşabilirsiniz hatta konuşmalısınız. ama bi kadının kullandığı şeyleri alamazsınız.

Duyuruyu okumayanlarin sana hak verip der meister'a hakaret etmesi bile "bana dostunu soyle sana kim oldugunu soyleyeyim" icin guzel bir ornek. Okumaya erinmis ama gelip hakaretler girla

rayde + 1
13 yaşımda annem evden çıksın da makyaj yapayım diye fırsat kollardım. O yaştaki kız çocuğu yetişkin gibi davranılmasını ister. Bu "Gideyim, topuklu ayakkabı alayım" demek değil. O yaşa özel, bu tarz çocukluktan çıkış ürünleri de var. der meister da durumu öyle açıklamış zaten ve hatta çok güzel empati yapmış, çok takdir edilesi bence.Tek cümle biraz garip olabilir de, tamamını okuyunca gayet iyi bir niyette olduğu belli. O yaştaki çocuk kendini artık büyümüş hisseder ve çocukluktan kopmak ister.

"soru basit fakat bir o kadar da zor: ne alınır? giysi olmaz. parfüm, kitap gibi aşırı sıradan, dandik bir şey de olmasın istiyorum. şimdi yeni yeni ergene bağladığı için böyle kendisini büyük, özgür, KADIN GİBİ KADIN hissettirecek bi şey hoşuna gider diye düşündüm ama hem 13 yaşa uyacak hem de 13 yaşı sevindirecek o tipte bi şey bulamadım. güzel cüzdanlar var mesela, 16 yaşında olsa alayım ama 13 yaşında napsın cüzdanı.

çok spesifik bi şey aramıyorum. tek istediğim fazla klasik ve tırt bi hediye olmasın, 12-13 yaşındaki çoğu kıza hitap edebilecek basit bi şey olsun. ne biliyim işte.

bütçe maksimum 100 lira, hatta 100'e de çıkmazsak iyi olur hasfajk" demiş şahıs.
yeni ergene bağladığı(!) için kendini yetişkinlerin dünyasına geçmiş gibi hissettirecek bir şey almak istiyorsa eğer sadece bunu ifade etmesi yeter oraya büyük harflerle "KADIN GİBİ KADIN" yazması durumun ciddiyetini iki yönden de gösteriyor.

1.si "kadın gibi kadın"hissini yetişkin dünyasına ait olan ne tür bir hediyeyle ilişkilendiriyor ki güzel cüzdanlar için erken ama bilmediği başka bir ürün arama telaşında?
2.si kadın olmayı belli nesnelerin kullanımıyla ilişkilendirmiş bir insan algısı bu nesneleri kullanan birini görünce onun kadın olduğu hükmünü verebilir mi?

duyuru'da sırf görüşümüzü yazdık diye bize kişisel bir saldırganlıkla yaklaşıp haklılığını ispat etmek için de bizim ondan daha düşük olduğumuzu vurgulamaya çalışan bir üslup ancak suçluluk duyduğu halde bunu kabullenmemek için geri adım atmak istemeyen bir insanın tavrı olabilir.

beğenmediysen "tik" vermezsin biter. çıkıp "ama sen şusun ben buyum ayrıca şunu şunu ciddiye alırım seni almam" demezsin. herhangi biri bunu diyorsa o insanları kendinden taraf hale getirme arzusuyla diyordur. konunun başkalarıyla ilgisi yok çünkü.

mobydick'in bu duyuruyu açması olayı kişiselleştirip saldırganlaşan bir insanın üslubuna bir yanıt niteliğinde.

kimsenin niyetini bilemeyiz evet ama nesnel bakalım "KADIN GİBİ KADIN" saçma sapan bir şey. yanlış ifade etmişim deyip düzeltirsiniz biter ama yok benim ne kastettiğimi, niyetimi anlayacaksınız, aksi halde ben sizin niyetinizin bozuk olduğunu düşünmek konusunda özgürüm demek doğru değil.

Son olarak; 13 yaşındaki bir çocuğun kendini yetişkin bir insanın dünyasına ait hissetmesini arzulamak, onun zihnini bu yolla uyarmak doğru değil.
Ebeveynler kontrollü olarak çocuklarını yetişkin dünyasına dahil ediyorlar. Başlarda sınır olan uyku saati yavaş yavaş ihlal ediliyor, çıplaklıkla ilgili sınırlar konuluyor (baskı demiyorum bakın düzgün okuyun), hayatına belli malzemeler dahil oluyor, annenin makyaj ürünleriyle başlayan bu serüven yavaşça yerini yaşa uygun kozmetiklere bırakıyor vs.ama bu "ebeveynin" alanı. siz yeğeninize bile dur biraz daha "kadın gibi kadın" yapayım bunu diyemezsiniz. dememelisiniz.
sevgiler.

duyar kasmak diye bir şey varsa işte bu o.

cevaba gelince, hayır yanlış değil.

ergenlikteki kıza peluş ayı alırsan yüzüne ay ne şirin der ama içinden "ne bu yea çocuk muyuz biz" der, hediyeyi kenara atar daha da yüzüne bakmaz.

8 yaşından beri anasının makyaj malzemelerini kullanan, annesi gibi veya sevdiği ablaları gibi olmayı arzulayan kız çocuğu ergenlikteyken onu mutlu edecek, normal hayatında da kullanabileceği, yaşına uygun ancak yetişkin kadınların da kullandığı bir hediye arıyor adam ve derdini çok güzel anlatmış.

hastalıklı beyinlerde ise bu talep pedofili olarak canlanıyor. çocuğa dildo alayım demiş gibi muamele etmek iğrençlik ve sizin hasta olduğunuzu gösterir.

@der meister, yanımızda yöremizde böyle hassas takılan manyaklar olunca ya bi siktir git diyoruz ama işte internet ortamı olunca mecbur katlanıyoruz. çok da şeyapma.

'13 yaşındaki çocuğa kadın gibi kadın hissettirecek' tamlaması benim de hoşuma gitmedi. ama başlık sahibinin niyetini bilmediğimden saldırgan bir dille olaya karışmazdım. niyet okumaya çalışmak doğru değil.

Bu yeni açılan bir duyuru değil sanırım zira ben dün veya önceki gün denk geldim. Okuduktan sonra hiç de sizin söylediğiniz gibi şeyler düşünmedim. Der meister basbaya peluş, bez bebek gibi bir şey almak istememiş, ergenlik döneminde psikolojik olarak kendini iyi hissettirecek bir şey hediye edeyim demek istemiş. Duyurunun tamamını okuduktan sonra içinden sadece bu cümle çekip alınınca, kusura bakmayın ama ben art niyet ararım bu durumda.

olay hediyeyle, kızla veya benim sapıklığımla alakalı değil. bir, belki iki hafta önce mobydick'in bir duyurusuna cevap vermiştim. benimle aynı minvalde birkaç yorum daha olunca ne yazık ki balataları sıyırdı kendisi ve gavurların deyişiyle "controversial" bulduğu ilk duyuruma karşı taarruza geçti. ben duyuruda gereken cevabı verdim, onunla yetinmedi ilgi çekip aklınca beni de rezil etmek için ikincisini açtı. bu durumda, benim "canım kusura bakma kullandığım dil yanlış oldu" deyip geri vites yapmamı mı bekliyorsunuz? laflara bak. haksız olduğum için saldırıyormuşum. hayır, birisi yazdığım bir cümle üzerinden beni duyuru'ya rezil etmek gibi ortaokullu bir davranış içerisinde olduğu için tepki gösteriyorum. bu tepkimin de ağır olmadığı kanaatindeyim. siz seviyesizlik, terbiyesizlik görmemişsiniz.

yazdığım şeyin bir kısmınıza garip gelmesini anlıyorum. gördüğüm üzere, benim üslubuma alışık olanlar ne demek istediğimi gayet iyi anlamış. "sen kimsin ki senin üslubuna alışalım göt oğlanı" diyebilirsiniz, o yüzden KADIN GİBİ KADIN ifadesini ciddiye almış olmanıza bir şey söyleyemem ama duyurudaki diğer açıklamalar benim niyetimin ne olduğunu ortaya koyuyor.

diyorum ya ben sapık da olabilirim ama bunun için hesap vereceğim, kendimi suçlu hissedeceğim son kişi mobydick olur. beni karalamak için 13 yaşındaki çocukların yapmayacağı saçmalıklar yapan, bir duyuru cevabı yüzünden kafayı yiyip o günden beri bana saldıran birine karşı "ühühü kusura bakma suçluyum ben" tavrı içerisinde olmam beklenemez. duyurudaki tavrım veya içeriğim sizi rahatsız etmişse siz kusuruma bakmayın, benim niyetimin orada ne olduğu bana kalırsa çok açık. ama bu mobydick denen çocukluğunu yaşayamamış, ortaokulluların olgunluk ve iq seviyesi olarak 3'e katlayacağı tipitipe karşı ben bir suç işlemişim gibi konuşmayın lütfen.

bir de çok rica edeceğim lütfen bundan sonraki cevaplarınızda benim korkunç bir ruh hastası olduğumu, 13 yaşındaki kıza seksi bi' şeyler almak istediğimi, mobydick'in ne kadar haklı olduğunu yazın. kalpten gidecek garibim. CANIM SEN HAKLISIN falan deyin lütfen.

Der meister duyuruda çok aktif olduğu için bazı kişilerce onun haksız bulunmaktan kaçınıldığının farkındayım. Bundan dolayı tartışmaya 1-0 geriden başladığımı da biliyorum.

Onun niyetinin sapıklık olduğunu iddaa etmedim. Sadece kadın gibi kadın ifadesinin OLDUKÇA yanlış olduğunu söyledim. Kendisi "haklısınız ama zaten tam da öyle düşünmüyorum yanlış kelime seçimi oldu herhalde" diyip dahi konuyu kapatabilirdi. Karşılıklı gayet seviyeli bir açıklama olabilirdi.

Ama bunun yerine benim özel hayatıma bel altı saldırıda bulundu. Beni ruh hastasi ergen manyak troll birsuru sey ilan etti.
Ve hala bu saldırılarda bulunmaya çirkince hakaretlerde bulunmaya devam ediyor. OLDUKÇA çirkin bir yaklaşıma maruz kaldım.
Şahsen hepinizin onu nasıl tanıdığı umrumda değil. Ben ve bu duyuruyu okuyanlar da bir yönünü tanımış olduk.

Ortada basit bir eleştiriyi kabul edemeyip bana direk belaltı vuran, beni ruh hastası ilan eden söylediklerime salya saçan diyen daha neler neler diyen, bana kişisel karakterime hakaretler yağdıran bir durum var. Ki buna sadece kadın gibi kadın yanlış dediğim için maruz kaldım.

Ama son yazında çok az hakaret var der meister. Birileri uyardı sanırım bukadar hakaret etme diye.

Yahu madem bir birey ergenlik kadınlık geçiş evrelerine gönderme yapmak istedin, ozmn ben bakınız bu yanlış dediğimde bana hakaretler yağdırmak yerine seviyeni koru ve kibarca açıkla.

İstersen peluş ayı al örneğini de peluş ayı almasını önermek için yazmadım. Sanırım birileri yanlış anlamış o şekilde yanlış anlaşılma devam etmiş. İstersen hiçbir cinsellik imgesi içermeyen birşey al sorundaki ifadeler yanlış demek istemiştim. Peluş ayı da cinsellik içermeyen imgeye oldukça oturduğu için onu koydum oraya.

Söylediklerimin hepsinin arkasındayım. Peki sen bütün hakaretlerinin arkasında olabilecek misin sevgili der meister?

Ve istersen söylediğin gibi iq seviyemizi ölçebiliriz. Zira kim kimi 3 e katlayacak görmeni istiyorum.

İyi günler herkese.

13 yaşındaki kız çocuğuna kendisini "kadın gibi kadın" hissettiren hediye tabirini yanlış buluyorum.
13 yaşındaki ÇOCUK, çocukluktan kadınlığa geçmez. Çocukluktan GENÇ KIZLIĞA geçer.
Bu konudaki hassasiyetlerin temelinde; çocuk tecavüzlerinin, çocuklara cinsel gözle bakmanın, çocuk gelinlerin, taciz-tecavüzde tahrik etme unsurunun toplumda yer edinmesi yatıyor bence.

@mobydick,

duyuruda aktif olarak bulunmamın savunulmamda etkisi olduğunu düşünüyorsan sana kaç kez tehdit edildiğimi ve dayak yemenin eşiğine geldiğimi de anlatayım istersen? beni sevenden çok sevmeyen var burada, emin olabilirsin. ben de evlat olsam sevilmeyeceğim görüşündeyim zaten, şaşırmıyorum ama bana sapık diyerek tamamen asılsız iddialarla saldıran birine karşı "sevmemeni anlayışla karşılıyorum :))" deyip susamam kusura bakma. ben sana ruh hastası diyorum, sen bana sapık diyorsun. bu durumda benim savunmaya geçmemden daha doğal ne olabilir? sokaktan geçen adamın kulağına fısılda bakalım "moruq sen pedobear mısın" diye ne oluyor.

ben moderatörün oğlu değilim, insanlar bir sebepten benim tarafımda oluyorsa bunun sebebi beni çok sevmelerinden ziyade haklı olduğumu düşünmeleri. ayrıca sevip saygı duyduğum bir sürü duyurucunun bana "oğlum sen gerizekalı mısın, niye böylesin sen" minvalinde cevaplar vermişliği de vakidir. bu FAYT KLAPta kankalar birbirini kayırmıyor. aksine, sen bana saldırdığın için eminim bazıları beni desteklemeyeceği varsa da empati yapmıştır.

hepsini geçtim, sen neden ayrıca duyuru açma ihtiyacı hissettin? bu kadar saçma bir şey olabilir mi? neyi amaçlıyordun yani? "hmmm haklısın canım der meister tam bir ruh hastasıdır" dedirtmek mi istedin insanlara? kendin "seviyesini koruyan soğukkanlı" olurken beni buradaki insanlar mı parçalasın istedin? eh, bundan sonra başkalarına yaparken dikkatli ol çünkü her zaman herkes seninle aynı fikirde olmuyor gördüğün gibi.

ben söylediklerimin arkasındayım bu arada evet.

kavga var dediler geldim.

cok uzun yazmıslar ama der mestriner sen haksızsın pislik
ahaha

saka bır yana 'kadın' lık cinselliği işaret ettiğinden yani çocukluktan kadınlığa geçişteki vurgu cinsel kimlik oldugundan tepki olmus, şöyle demeliydin çocuk olmadıgını gösterecek bir birey olarak ona saygı duydugumu gosterecek bır hediye almak istiyorum KADIN diye vurgu yaparsan olacagı bu ıdı

erkek çocuğa "adam" gibi hissettirecek hediye almak bu toprağın kabızlığıdır zaten. sonra yetişen ruh hastalarının "adam gibi olmak" kavramı içine aileden aileye değişecek şekilde neyi sokuverdiğinin belli olmadığı acayip bir mantık oluşuyor ve yayılıyor.

bir yanlışı yapıyoruz, öbürkünü neden yapmayalım tarzı bir düşünce de saçma bir düşünce: hata yapma hakkı eşit olsun ama bu yüzden de bile isteye hata yapılmasın.

adam gibi adam, kadın gibi kadın nasıl olunuyormuş acaba, kitabı mı var bunun hele biri anlatsın.

büyütecek şey yok deyip duracağınıza kendi kanıksadığınız şeylerin de aslında anormal olabileceğine dair bir kuşku gütseniz en azından ne dediğinizi bildiğinizi, yine de dediğinizi anlayacağız.

@mobydick, gerçekten hastasın arkadaşım. allah şifa versin.

kimse kimseyi daha aktif diye haklı bulmaz. bu nasıl bir düşünme şekli ya?

Onun niyetinin sapıklık olduğunu iddaa etmediğini söylüyorsun ama bu yalan. Sadece kadın gibi kadın ifadesinin OLDUKÇA yanlış olduğunu söylüyor olsaydın ilgili duyuruda uyarını yapar kenara çekilirdin ama adam seni haklı bulmayıp bir de cevap verince içine oturmuş ve ergen gibi kendine destek bulmak ve adamı rezil etmek için ayrı bir duyuru açacak kadar da kontrolden çıkmışsın.

seninle olan ilişkisini özel hayatın hakkında ne bildiğini bilmiyorum, ilgilenmiyorum da ama dediğim gibi, adamı haklı bulanlara "adam aktif o yüzden korkuyorsunuz" demen beni uyuz etti.

Ortada basit bir eleştiri yok. ortada, sinsi sinsi pedofili ilan etmeye çalıştığın bir adam var. sen hastalıklı bir düşünceyle adama saldırdığında o da seni manyak ilan etmiş. ben olsam ben de aynısını yapardım, niyet okuyup beni sapık ilan etmeye çalışan birine kibarlığımı koruyup açıklama yapamam.

kaldı ki o sana hakaretler yağdırmak yerine iki kere açıklamış, aslında böyle bir mecburiyeti de yok. sen kimsin ablacım? seni ikna edemezse sapık mı olacak pedofili mi olacak bu adam?

çocuğa yetişkin gibi hissettirecek, özgür hissettirecek birey olduğunu hissettirecek bir hediye arayışında olan insana kalkıp sapık muamelesi yapacaksın, ortalığı ayağa kaldıracaksın, millet gelip haksızsın yazınca da nyse siz krktnz glb :S diye cevap verip gideceksin.

o ifadede sapıklık arayanlar bence gerçek sapıklar. hasta beyninizi de alın gidin bi köşede ölün lütfen.

Olayı özetliyorum:

- der meister bir duyuru açıyor. Niyeti kötü değil ama kötü algılanabilecek bir şekilde, büyük harflerle, 13 yaşında bir kız için KADIN GİBİ KADIN yazınca yanlış anlaşılmaya açık, dolayısıyla yanlış bir söylem. KADIN yerine birey denebilirdi pekala.
- mobydick de bunu doğal olarak yanlış yorumluyor (bu konuda yalnız da değil, benzer düşünen başkaları da var). Salt bu "kadın gibi" ibaresini eleştiriyor basit bir şekilde
- der meister "kadın gibi değil de birey gibi demeliydim" diyerek kestirip atmaktansa, eleştiriye gelemediği için cevap olarak "senin aklın ermez", "git erkek kovala", "senin gibiler...", "okumayı öğren", "ruh hastası", "düşük zekalı primat" gibi hakarete varan ve konuyla alakası olmayan kişisel çıkışlarda bulunuyor.
- Sonrası gürültü, patırtı ve "internetteki tartışmalarda kazanan yoktur" özetli gösteri.

der meister'ı duyuruda birçok kişi biliyor diye, oradaki KADIN GİBİ KADIN söyleminin yanlış olduğunu söyleyemez miyiz? İnsanlar yanlışını kabul etse olay büyümezdi. Zaten mobydick de adamın sapık olduğunu değil, bu söylemin yanlış olduğunu, bunda geri atmak yerine de direk saldırıya geçtiğini söylüyor.

Ayrıca meselenin mobydick'in önceki duyurusuyla alakası olduğunu da düşünmüyorum, zira kendisine o duyuruda bolca giydirilmesine rağmen olayı "Cevaplar için teşekkürler" diyerek bitirmiş.

Bir kere daha okudum da 13 yasındaki kz cocugunun kadın hissetmesi için hediye almak istiyorsun da, kadınlara nasıl davranman gerektigini biliyor musun acaba? mobydick e hemen bel altı vurup facebooktan erkek ekle diye yazman ne kadar çirkin bir davranıs.

erkek olsa ahah yardır abi der guler gecerdın ama kadın bırılerı ekleyınce bile hakaret olabiliyor.
sen bence bunu anlat o cocuga ne kadar cıfte standartlı ve ahlaksızca itham edilecegını anlasın ileride

mobydick yanılıyorsun. orada der meister'in demek istediği gayet açık, belki yanlış bir ifade kullanmış olabilir ama aklı başında olan herhangi biri orada ne demek istediğini anlar. gelmiş bi de bana saldırıyor diyorsun. bence hakkında yazılan şeyleri hakediyorsun çünkü bu rahatsızlığını ona özel mesajla iletip aranızda halletme şansın varken sen onu herkesin içinde rencide etmeyi tercih etmişsin. onun da eli kolu bağlı duracak hali yok.

@long live rock n roll & hopp

çıkışım seviyesiz olsa dahi sebepsiz değildi. "erkek kovala" dememin sebebi, o bahsi geçen duyuru. benim yorumumu ve aynı doğrultuda gelen birkaç yorumu daha beğenmediği için atarlanmıştı bir ara ki o duyuruda da "ayrıldık, hoş bulduğum iki çocuk var, facebook'tan eklesem" mi ne yazıyordu yanlış hatırlamıyorsam. onu o yüzden yazdım. ha yine çok seviyeli ve süper bir davranış değil, farkındayım ama ben mobydick'e kadın olduğu için "erkek kovala" demedim. o kadar değil. gösterdiği hedefe durmadan yürüdüm sadece. yani açtığım duyuruya verdiği cevabı beğenmediğim bir kadına "git sen erkek kovala" veya gülçin senin amın var mı demem ben. bunu hiçbir zaman yapmadım. [tayyip] yaptın diyen varsa açsın duyuruyu göstersin, desin ki sen şurada bir kadına cinsiyetçi bir şekilde bel altı vurmuşsun durduk yere [/tayyip]. benim burada ne sırlarını bildiğim insanlar var. ben bel altı gireceksem duyuru'da yazılanlardan yola çıkarak girerim. duyuru'da yazılmamış hiçbir şeyle ilgili laf sokmam, itlik yapmam. böyle de prensipliyimdir.

anlamadığınız veya görmek istemediğiniz nokta şu: mobydick direkt olarak bana saldırıyor ilk cevabında. "ifade yanlış/ağır olmuş" dese ben de ona göre cevap veririm, neden sinire keseyim? kendisi, nereden geldiğini pek de anlamadığım bir enerjiyle (ki ayrıca duyuru açması da bunu gösteriyor) bana saldırmak amacında. buna karşılık, ben "haksızım" diyerek susamam, kusura bakmayın. ben o kadar kuul değilim, böyle şeyler görünce delleniyorum.

hiçbir yerde çok seviyeli, beyefendi olduğumu iddia etmedim ama mobydick'in tavrına karşılık tek taraflı bir değerlendirmeyle beni seviyesiz bulmak da bence adil olmuyor. neyse, ben yazacağımı yazdım. BEN HAKLIYIM YA GERİZEKALILAR UFF diye diretmenin manası yok benim adıma. tüm bunlardan sonra niyetimin kötü, benim sapık olduğumu düşünüyorsanız buyrun düşünün, ben buna bir şey yapamam.

Ha ayrıca şunu da belirtmek istedim, normalde bu tarz şeyler umrumda olmaz ama su tartışma ortamında seninle aynı fikirde olanları tikleyip, hayır arkadaşım yanlış anlamışsın diyenleri tiklememen kendine yandaş aradığının göstergesi bence. Fikir soruyorsan eğer herkesin fikrine saygı göstermen gerekirdi sanki.

birey olmakla kadınlık/adamlık gibi şeylerin iliştirilmesi son derece ehem... geri.

cinsel olarak ne olduğunu kimliğini, bireyliğini ifade ederken kullanmayan kimseler var. belki de androjen hissiyatıyla ergenleşmeye başlayan bir çocuk var karşında, belki haberin yok çünkü kimseye söylemiyor ve sen ona "hadi lütfen benim anladığım şekilde şu ol ki sana çok gelişmiş kafamla güzellik yaptığımı sanayım" şeklindeki iyi niyetli -bence- aymazlığın ile hediye zart zurt alıyorsun. sana ne oğlum, sana ne çocuğun neye evrileceğinden? sabit olduğunu bildiğin güvenli sularda yüz ve git zeka geliştirici, dünya genişletici bir şeyler al ne bileyim ya da çocuğun mutlu olacağını garanti bildiğin ama çocuğa da zarar vermeyecek bir şey. ona elbise/rol biçmeyen bir şey her şeyden evvel. (insanın bilinçli davranmak isterken tam tersi yöne kayabildiği o durumlardan gibi algıladım bu örneği, vurgulamak istediğim bu)

şimdi bunun yeri bu duyuru değil ama ben buraya yazdım çünkü mobydick'in artı der meister'in aklında olanı tam bilmesem de şunu vurgulamak istiyorum:

başkalarının neyi düşünerek karşı çıktığını tam anladığınıza emin olmadan öyle saldırmayın hele pejoratif bir yaklaşıma kışkırtma da yokken girmeyin. buradan iyi gözükmemesi benim kişisel problemim, beni bağlar. ama duyurunun sağladığı özgür ortamı kısır bir hale getirmesi açısından bir duyuru kullanıcısı olarak genel anlamda bir eleştiri de pek tabii yapabilirim.

long live rocknroll'un özetini okuduktan sonra bu naneyi eklemek istedim. popülistçe ağızlar da çok bel altı olmuş bana kalırsa.


edit: mobydick'e: tüm konuyla ilgili sadece son birkaç post'u okudum. sonuçta belki farklı saiklerle de olsa katıldım diye tik almak şahsen benim hoşuma gitmedi. sana bu yönde bir eleştiri getirsem de hareketlerini değiştiremem ancak yine de belirtmeliyim; katılmasan da kriterleriyle beraber düşüncelerini gayet meşru şekilde dile getirmiş kimselere tik atmıyor olman ya da katıldıklarına atıyor olman, düşüncelerin meşru şekilde konuşulabilmesi, tartışılması olgusuna zarar veriyor ancak. burada kimse düşüncesini sen onlara onay verdin veya vermedin diye değiştirmez. rica ediyorum işin bu yönünü bir düşün.

hepsini okudum ve mobydick sana laflar hazırladım.
net haksızsın ve kötü niyetlisin bence.

Diğer duyurularıma baktığınızda istisnasız artı olduğunu göreceksiniz.

Burada da önce hepsini artılıyordum. Ancak sonra kişisel hakaretlere dayanan yazılar olduğunu farkettim onları artılamamaya başladım. Onları elerken karşıt yorumları da elemiş olabilirim. Bana bukadar hakaret eden birini haklı bulan yazılar hoşuma gitmemiş olabilir evet.

Bunu çoğu kişi yapıyor biryandan da. Sevgili Der meister da sorusunda onu eleştirenlere tik atmamış mesela.

Ama uyarılarınız için teşekkürler. Haklısınız.

Düşüncende kesinlikle haklısın. O ifadenin, tamamen iyi niyetle söylenmiş olsa bile sorunlu olduğu ortada. Zaten niyetle ilgili birşey de söylememişsin. Durum bu olduğu halde birilerinin tartışmayı başka yerlere taşıyıp sana saldırmalarının en önemli nedeni aşırı kanka yetersizliğin. O ifadede bir sıkıntı görmeyip, bunu eleştirene tamamen alakasız bir şekilde "yaa çok kötüsün" demeyi ancak şiddetli bir adamcılıkla açıklayabiliriz.

X yaşındaki kız/erkek çocuğu, x yaşındaki bir kız/erkek çocuğu olarak saygı ve değer gördüğü için kendini iyi hissetmeli. Büyüklerin dünyasından sahip olacağı bir takım aksesuarlarla değil. Tam da bu hastalıklı algılar yüzünden onlu yaşlardaki çocuklar "büyük", yani "kadın" ve "erkek" görünmek için çaba göstermek durumunda kalıyor.

@Der meister

Inan benim duyurularıma cevap verdin mi, ne cevap verdiğin bilmiyorum. Okumam lazım.

Senin aksine ben olayı kişisellestirip duyuru da bana aksi cevap verenleri aklıma yazmıyorum. Ki sen benim duyuruma yazdığın cevaba atarlanmamı dahi unutmamışsın. Ben bilmiyordum bile bunu. Bu da fazla kişisel aldığını gösteriyor.

Atarlandiysam mutlaka bir sebebi vardır belki yine hakaret etmissindir bilemem.

Belki de sen sana atarlanmamı unutmayıp benim yaptığım ne ufak yoruma bukadar sinirlendin. Çünkü aklıma daha mantıklı bir açıklama gelmiyor.

@harvey, duyuruyu okusaydın bari önce. cüzdanı fazla kadınsı buldum ama "büyüklerin dünyasından aksesuar" alacağım tabii, evet.

Ve iki erkek facebooktan ekleyeyim mi sorusu değil, bana yazan tanıdığım iki adamla ilgili soru idi. Soruyu kafam çok karışık açtığım ve ekşi hesapları olduğu için silmiş olabilirim.

Beni de burda bu konu ile ilgili açıklama yapmak zorunda bırakman hiç hoş değil.

Benim özel hayatımın hiç alakası yok bu duyuru ile. Ama malesef karışıyorsun belaltı vuruyorsun inceden burdan vuruyorsun beni böyle küçük düşürmeye çalışıyorsun.

Insanlar bazen de buraya günlük hayatta soramayacağı sorularin cevaplarini merak ettiği için geliyor. Ve bunları sormak benim özel hayatıma laf edebileceğin anlamına gelmiyor. Hele hele başka bir duyuruda belalti vurmak icin yapman cok yanlıs.

"KADIN GİBİ KADIN hissettirsin" diyorsun sonra

"çok spesifik bi şey aramıyorum. tek istediğim fazla klasik ve tırt bi hediye olmasın, 12-13 yaşındaki çoğu kıza hitap edebilecek basit bi şey olsun. ne biliyim işte." diyorsun

sence de burada bi karışıklık yok mu @der meister? önce ne istediğini bunu nasıl söyleyeceğini bil sonra aç duyurunu.

adam sana sapık dememiş bişey dememiş sadece kadın gibi kadın tabirine dikkat çekmek istemiş. seni tanımam etmem. seni tanıyanı da tanımam etmem ama burada haksızsın sen. kusura bakma abi.

(bkz: dilbilimi)

(bkz: anlambilim)

anlambilim dersinde işlenilecek türden bir tartışmaya sebep olmuş der meister. bence niyeti kötü değil, daha iyi ifade edilebilirdi diyenlere de katılıyorum.

kelimelerin herkesin kafasında canlandırdığı şeyler farklıdır. lafız ve mana ilişkisi herkeste aynı olmadığı için yaşanmış bir yanlış anlaşılma var bence. fazla büyütmeden öbüşün barışın bakayım. :)

der meister'ın hatalı bir cümle kurduğunu ve duyurusunu açıklamalarında olduğu şekilde editlemesi gerektiğini düşünüyorum. şöyle ki; duyuruya baktığın zaman gerçekten çok rahatsız edici ve mobydick'e endişlerinde tamamen hak veriyorum. ancak der meister'ın o cümleyi kurarken de topuklu ayakkabı, jartiyer kastetmediğini de biliyorum ama dediğim gibi niyeti yaptığını affettirmez. o yüzden en sağlıklısı duyurunun editlenmesi.

bir de aşağıda yazan birkaç kişiye cevap vermek istiyorum. bütün yorumları tek tek okumadım ancak birkaçı gözüme çarptı. kimileri demiş; ''duyuru erkek çocuğu için açılsaydı ve adam gibi hissettirecek bir hediye aransaydı bu kadar problem yapmazdınız.'' Ben kendi açımdan cevap vereyim; yapardım. Ayrıca sağlıksız bir yaklaşımın diğer cinse de uygulanıyor oluşu ya da uygulanabilir oluşu o yaklaşımın doğru olduğunu göstermez. o yüzden lütfen saçma sapan kıyasınızı alın evin güzel bir köşesine koyun. oradan bakarsınız.

evet erkek için o kadar sıkıntı çıkarmıyorlar, çünkü toplumunuz iki yüzlü ve hasta.

okumaya devam edince yazasım da geliyor, yarattığım kalabalık için üzügünüm ancak söyleyesim var çok; der meister'e kızdım burada ve yakıştıramadım açıkçası çünkü kullandığı tabirin falan önemi de yok, yani biri bir eleştiri yapmış ya. bu kadar. bakarsın "a hakikaten anlamca kastettiğimden fazlası olmuş" dersin, düzeltirsin ya da bırak dağınık kalsın, dersin ama vereceğin ilk cevap sen o ermeyen aklınla karışma, git oğlan kovala şeklinde olmaz ya.

sonra ne yazmış bir de... şimdi der meister'e "saygılı olmak güzeldir hede hödö" gibi bir genelleme yapsam der meister "sen kimsin ki? sen benim feyz alacağım adam mısın lan" mı diyecek?

imagine'i yazan john lennon'ın nasıl bir herifken neye dönüştüğünü bilen bilir. yazan lennon diye imagine, imagine olmaktan mı çıkacak? ayrıca herkes, en gelişmiş gördüğün kimse bile hata yapabilir, hatalı düşünebilir, herkesin dediğini bir gıdım şüpheyle alıp kendi sonucuna varmak daha güzel. kim olursa olsun. mesela marx'la ilgili politik bir tartışma olsa, marx böyle yazmış bana ne lan gramsci'den demeyi gramsci böyle yorumlamış ben de öyle yapmalıyım vs gibi kuran hadisçilerinin tarzındaki bir yaklaşımdan daha iyi gördüm hep. benim kişisel düşüncem tabii.


yukarıda saydığım bu şeyler, eğer gerçekten öyleyse durum- bana çarpıkça geliyor. der meister'ın komik atarlanmalarını okumak beni bazen neşelendirir ama burada başka bir şey olmuş. o komik tayyipli html koduna, kullandığı yaratıcı tabirlere gülmekle kalmak mümkün olmadı benim için.

kullandığı sözcükle ilgili affedilemeyecek bir şey yok. anlatmak istediği şeyi anlatmayı beceremeyen bir tabir kullanmış. ben açıkçası orasını sallamıyorum. kendisini böyle ateşli ve karşısındakini hiçe sayar bir şekilde savunmasını garipsedim sadece.

der meister'in şahsen ben 17 yaşından büyük olduğunu zannetmiyorum. sıklıkla duyurularına ve insanlara verdiği cevaplara tanık oldum. ciddiye alınacak bir insan olduğunu da düşünmüyorum. kendi ifade etme biçimi bir şekilde hakaret ve aşağılama yoluna giriyor. şahsen bu olay da yine kendisini görünce şaşırmadım. kendisi, kürtlere keko diyince aşağıladığını zanneden biri işte. sallamayın yani. büyütecek bir şey yok. bu insandan böyle bir hassasiyet beklenir mi lan.

iyi ki ciddiye alınacak birisi değilmişim birader, ciddiye alsanız çarmıha gereceksiniz herhalde.

yuh be 13 yaşındaki kız örneği ile erkek örneği bir mi sizce bulunduğumuz ülkede, mensup olduğumuz dinde.

Kimse 13 yaşındaki erkeklere cinsel gözle bakmıyor bu ülkede gerçekten feci art niyetli olmadıkça.
Ama 13 yaşındaki kız ergenlişe girdiğinde artık cinsel bir obje olarak görülmeye başlanıyor, hayatı, vücut bütünlüğü tehlikeye falan giriyor.
çocukken makyaj yapmaya çalışmak, ojeler topuklu ayakkabılar falanda hep bu zihniyetin ürünü zaten. Ben hiç de makyaj yapmaya çalışmıyordum o yaş da. gayet sokakta saklambaç oynuyordum bütün gün terlikle.
Bu tarz kadınsı durumlara özenen çocuklarda yanlış yetiştirilmekten dolayı o halde zaten.

Bu yaşta bir çocuğa kadın olduğunu vurgulayacak bir hediye almak saçmalığın dik alası.

13 yaşındaki kız çocuğu, adı üzerinde, çocuktur. en fazla atarlı ergendir. atarlı ergene de kadın gibi hissettirilmez, o hissettirilmeye çalışılan şey kadın gibi olamaz.

yanlış kelime seçimi görüşüne katılıyorum, keşke der meister da katılsaymış.

Aktında 101102 015 yaıyor. Açılınca 15 ay mı ki?

m.checkcosmetic.net
Geçmiş onun kullanma tarihi. ekteki sayfadan nivea'yı secip 015 yazın kod olarak, size son kullanma tatihini verecektir.
yukarda da yazdığı gibi şişelerin arka tarafında bir kutu şekli içinde 6M, 12M, 24M gibi işaretler oluyor. açıldıktan sonra X ay içinde tüketin demek

bu kadar kasıntı cümle kurma bence. bu tek cümleyi cümlelere bölerek anlat.

şu bölümde okudum. ilgi alanlarım şunlardır. ... vs. vs. bu yüzden beni seçmeniz için ...

himmet dayı'ya katılmakla birlikte "beni seçmeniz için" gibi bir cümle kurma bence. Kendini anlat. anlattığın şeylerin onlar için bir anlamı varsa artı puan olur zaten.

türkçe anlatmaktan bahsediyorsun değil mi?
konuşmadan önce anahtar kelimeler halinde; giriş/gelişme/sonuç başlıkları altında notlar al. konuşurken bu notlara bakarak doğaçlama daha doğal olur. sonında sizin sorularınız var mı , de

Bana birisi direkt bu cümleleri söylese "iyi ezberlemiş" derim.

Tabiki neler diyeceğini önceden düşün ama kendi içinden geldiği gibi anlat. Kalıplaşmış olmak zorunda değil.

Yahu yabancı dil başlığına açmış duyuruyu. Türkçe sormuyordur muhtemelen. Ingilizce mi?

The department that I graduated from and my interest areas helped me to involve international relations frequently. I think my social skills fit this project well. Having said that, I really like adventure! Traveling to new places and getting know new people and cultures are indispensable parts of my life.

ingilizceydi arkadaşlar. bu tarz ama mantıklı bir cümle nasıl kurarım demiştim. teşekkürler herkese :)

aynı word dosyasında yatay ve dikey iki farklı sayfa açmak demek istediyseniz eğer ; kesmeler bölümünden sonraki sayfa'ya tıklayıp sayfanın düzenini yatay/dikey yapıp, bu işlemi tekrar ettirerek yapabilirsiniz

hayır o değil. aynı word dosyasında yatay dikey farklı sayfalar istemiyorum. tek bir sayfanın içinde yatay ve dikey yazmak istiyorum. örnek bi foto ekliyorum şimdi ilk posta

O zaman, tam bilmiyorum ancak çözüm önerisi olarak, metin kutusu ekleyip, yönlendirmesini ayarlayıp, kenarlıkları kaldırabilirsiniz

tablo ekleyerek de yapabilirsiniz. koyduğunuz örnek için konuşacak olursam; 2 sütun 1 satırdan oluşan bir tablo açın. sol taraftaki bölmede yazınızın üzerine sağ tıklayıp "metin yönü (text direction)" seçeneğiyle yönünü değiştirin. sonra da tablonun sol tarafını gizleyerek yazıyı oradaki gibi gösterebilirsiniz.

büyük ihtimalle tablo ekle secenegı ile yapılmış bu.
2 sütun, 5 satırlık tablo ekleyin.
ilk sütuna "mevcut durum" yazıp hücre özelliklerinden yazıyı 90 derece çevirin. çizgileri de ayarlayabiliyorsunuz excel'daki gibi

Metin kutusu ekleyerek yapilmis muhtemelen. Dikey yazilanlarda metin kutusu cizgileri yok edilmis ayarlardan.

kira kontratında depozito yazıyor mu? ayrıca sözleşmeniz var dimi? eski ev sahibi bildirimde bulundu mu ? kira bildiriminde vergi vermek için?

yasal olarak bir işlem yapacaksan, umarım kontrat ve depozito ödediğne dair bir dekontun vardır. sonra ihtar çekmek en mantıklısı. Anahtarı verdin mi?

kontratta yazıyor. Söleşme var. kirayı bankaya yatırıyorum, bildirim yapılıyor o şekilde diye biliyorum.

evde hala oturuyorum bu arada.

evde depozitoya karşılık hasar vs tespiti yaptırmadan depozitona el koyamaz. dava açar alırsın. hatta dava ile uğraşma. şimdi arabulucular var onlar gidip adama "bak amca aptallık yapma kanun önünde haksızsın boşuna faiziyle alacaklar ver temiz temiz parayı bitsin bu mevzu" diyorlar.

yasal olarak haklısınız elbette. 5 tl bile olsa çok değil diye kenara çekilmeyin.
bu arsız insanlar böyle böyle arsızlaşıyor.

kira kontratı varsa süper. yoksa zaten kira kontratından ev sahibi ya da emlakçı ve siz ortak sorumlusunuz.
hesap vermesi gereken karşı taraf, sizin beyanınız daha önemli.

Benim bir avukat arkadaşım arayıp bu konuşmayı yapsa, "bak kardeşim haksızsın senden bunu faiziyle alırlar" dese etik olarak yanlış mı olur? Dava vs. den herkes korkar ki bende kısa yoldan çözülmesinden yanayım.

Selci, hiç de yanlış olmaz. Durum ortada, kontrat, kira gönderim makbuzlari vs var elinizde. Hatta direkt 'ödeme yaomazsaniz dava açıyoruz' desin. Zaten hukuki dille anlatacağı için korkup geri çekilir muhtemelen.

Böyle adamlara pabuç bırakmamak gerekiyor, ne olursa olsun alın hakkınızı.

Yenirinizde olsam bir saniye dusunmem ihtari çeker, o adama dava masrafı avukat masrafinida yukletir bir güzel parasını çatır çatır ıcra yoluyla alırsın.

hukuksal olarak yürü selci. yanındayız. bir şey olursa hukuksal olarak döveriz. adamın telini verirsin ilgili kanunu sürekli mesaj atarız falan.

Fraise +

Ayni durum başıma geldi, kontratta yazılı depozitom olmasına rağmen ev sahibi üzerine yattı.

Avukat arkadaşıma arattırdım ama nafile, 2 defa noterden ihtar çektim ve sonunda yine paramı alamayıp sadece beddua ettim.

*dp den.

*deodorant 'da'

ben az kokulu deodarantlar kullanıyorum roll on. bazı deodarantlar fazla ağır oluyor nivea öyle değil bence fısfıslısını da kullanıyordum parfüme karışmıyordu. ama kokusuz bişeyler deneyin derim ben o ne be öyle diyordum fakat çok memnun kaldım.

koku karışır. bunu engellemek için 2 yöntem var.

1) parfümün deodorantını kullanacaksınız.
2) kokusuz deodorantlara yöneleceksiniz.

Deotak kullanabilirsin mesela. Kokusuz ve etkili.

deodorantı koltuk altıma sıkıyorum ki sözde 24 saat ter kokusuna etkili falan oluyorlar. Deodorant kokusu parfüm kadar kalıcı ve yoğun değil takdir edersin ki.
Sonra bileklerime, boynuma ve bir fıs kadar da üzerime parfüm sıkıyorum. yüzünüze sakın ne deodarant ne parfüm sıkın bu arada.

ben de bir zamanlar böyleydim, sonra saliverdim, emin ol senin sandığın kadar önemsemiyor insanlar söylediğin şeyleri, o nedenle bir cümleye başlarken uzun uzun düşünüp tartmaya gerek yok, introvert de olabilirsin, sözlükte bu konu hakkında başlığında çok güzel şeyler yazıyor, bir oku istersen.

onlar sana "ne diyor bu amk" diye bakmıyordur da sendeki kendinden emin, rahat olamama ve tereddüt karşısında "noluyo amk" diyorlardır.
başkalarını gözlemle, onlar nasıl konuşuyor, cümlelerini, konuştuklarının içeriklerini nasıl seçiyorlar ona dikkat et. bir süre taklit eder gibi yap.
ayrıca bu konularda profesyonel tavsiyeler veren kitaplar oluyor. onları bir araştır.

Bende de aynısı var. konuşamıyorum. bazıları nöroloji'ye git falan dedi. kafamı toparlayamıyordum. nootropil denilen bir ilaç vermişti doktor.

ilaç işe yaradı mı?

biraz faydası oldu ama sen doktora git öyle kullan.

bence kitap okuyun arkadaşlar, ve insanların da sizin gibi olduğu, onların da eksiklikleri, korkuları ve hataları olduğunu, yani çevrenizdeki kimsenin zannettiğiniz kadar mükemmel olmadığını bilerek bu önkabulle iletişime geçerseniz daha rahat olduğunuzu göreceksiniz, bu aşamadan sonra da işin aslında ne kadar basit olduğunu göreceksiniz (ve şaşıracaksınız :))), otomatik yapılıyor sanki. Beyin, olay anında düşünme eylemi bazı olaylarda ket vurur işinize. Futbol oynarken düşünmezsiniz derinden ne yapacağınızı, topa nasıl vuracağınızı, müzisyenler de öyle, bir davulcu öyle yaparsa çalamaz, araba sürerken de öyle :) alışkanlıklar ve beynimizin otomatik işlemlerini inanın günlük hayatta çok kullanıyoruz, zannettiğimizden fazlası var..

kaç artı kaç ev için?

2+1 olarak düşünürsek:

tv - 1400 tl
buzdolabı - 1500 tl
çamaşır mak. - 1000 tl
köşe koltuk - 1000 tl
kanepe - 800 tl
halı, paspas kilim - 700 tl
perde, güneşlik - 1000 tl
masa, sehpa, tabure, sandalye - 1000 tl
yatak - 900 tl
baza, yatak, karyola - 700 tl
gardırop - 1000 tl
tv ünitesi, ıvız zıvır - 400 tl
ayakkabılık, şifonyer vs. - 700 tl

toplam: 12100 tl

max 2+1, 1+1'de uygundur.

o zaman en az 15k çıkacak cepten.

1+1

buzdolabi 1600
camasir mak 850
L koltuk 600
hali paspas kilim kullanmiyorum para vermedim.
baza + yatak 1500 tl
ayakkabilik vs para vermedim dairede vardi.
perde guneslik para vermedim, tanidik birisine yaptirdim.
gardirop tek kisilik 3 kapili bisey aldim 400 tl.
calisma masasi ikeadan 150 tl.
bulasik mak + ankastre set + klima evde vardi para vermedim.

toplam 5100

tv almadim henuz hala masaustu bilgisayarimdan izliyorum.

en az 15k cikcak gibi bi durum yok.

15 bin nedir ya? iki sene önce tek yaşamaya başladım. nakliyatla birlikte toplam 5 bin lira çıkmıştı cebimden.

5 binle camlara gazete mi yapıştırıyorsunuz? evde plastik tabureye oturacaksanız ve halısz perdesiz evde yaşayacaksanız 5 bine ev düzersiniz doğru. yukardaki arkadaş nerdeyse hiç bir şeye para vermedim demiş 5100 tl tuttu demiş. 4 tane camı ölçüp de perdeciye gidin bakalım stor, tül ve güneşlik ne kadar tutuyor.

edit: duyurucu evine arkadaşlarını davet ettiğinde 'evin güzelmiş abi' lafını duymak istiyor.

Spotçulara gir şeker kardeşim. Gazlanma.

herşeyi sıfır almaya gerek yok, letgo'da falan çok güzel eşyalar oluyor. bize sıfır gibi eşyalar denk geldi hep, riyatları da gayet makuldü.

m.ikea.com.tr
ikeadan seçebilirsin. spotçuların oradan daha ucuz olduğu varsayımına göre aşağı yukarı tahmin yürütebilirsin. ilk aşamada en gerekli şeyleri alıp zamanla eklemeler yapabilirsin.
Oturma odası
yatak odası
mutfak
mobilya+

en az 15k cikcak gibi bir durum yok derken, tek seferde direkt vermen gerekmiyor anlaminda dedim. yoksa goodcat'in hesaplamasi gayet normal.

ben de perdeye para verseydim, bulasik makinesine para verseydim nerden baksan 3-5k daha ekleyecektim en azindan.

eger asiri butcen yoksa onceliklendir alman gereken seyleri. Az esyayla da 'evin guzelmis abi' lafini duyabilirsin. tecrubeyle sabit.

her seyi bir anda almaya calisirsan belirtmedigimiz bir suru ivir zivir seyler var degil 15k, 20k bile verirsin.

Öğrenci evi mi bekar evi mi aile evi mi bu önemli. Hani yemek yer bezinde de yenir 1000 liralık masada da.
Arkadaşım evleniyor
6000 yatak odası mobilyası
1000 yatak
1000 çamaşır makinesi için ödedi. Bir porselen yemek takımı aldık geçen 1200 lira mutfak ıncığı cıncığı daha da masraflı. Damat tv,salon, oturma odası, buzdolabı, fırın, ocak, banyo mobilyası, tül-perde felan aldı onlar ne kadar bilmiyorum. Ucu başı yok bu işin ama bu eşyaları o kız parçalanana kadar kullanacak idareten eşya değil gittiği yere kadar kullanırım güzelinden olsun dersen beş haneli sayılar banko üç beş sene sonra atacaksan gözüne güzel gelen ucuz malı al gitsin.

tv gereksiz, bulaşık makinesi de ertelenbilir, geri kalan her şey gayet güzel eşyalar alınarak 5000i geçmez. evdeki çoğu şey ikea ve her şey var aşağı yukarı bu paraya alınmış

hacılar anlıyorum sizi kendinize göre ev kuruyorsunuz da bana patronu, ortağı, eşi dostu içimin rahat edeceği bir şekilde ağırlayabileceğim bir ev lazım. zaten bekarım ahmet gelsin mehmet gitsin evi istemiyorum. yurt dışından misafirim geldiğinde dddkd'nin evi cidden iyimiş falan desin.

o zaman 60k'ya da ev kurarsın ööooooyyyy'cular şimdi bi kenara çekilsinler.

mesela bir erkek olarak perde ne kadar önemlidir bir evde benim aklım almıyor açıkcası. ben bakmam perdeye falan. bana 200 TL perde desen ohaa derim ama sanırım çok daha pahalı ve önemli.

benim hesaplarıma göre 15-16k'ya ev kurarsam millet evden gittikten sonra ulan ne güzel evi varmış dddkd'nin derler diye düşünüyorum.

o sebeple kadın grubu cevaplarsa sevinirim. anladığım kadarı ile erkekler zaten bana bi laptop yeter abi modundalar.

bu arada evet x benim.

Öykü seviyorsanız öyküden başlayın. İlk on kitap falan mümkünse çeviri olmasın, türkçe yazılmış güncel kitaplar olsun. Arkadaşlarınızla bir kitap kulübü kurmakta motive edici olabilir.

ayni sorundan muzdaribim. daha da kötüsü internette reddit, imgur, youtube derken, cok kisa sürede sikilir, fokus süremi kaybeder oldum. simdi oturup 60 dk bir metinle ugrasamiyorum, buna sinavlar dahil.

cizgiromana basliyorum, ufak cocukken saatlerce okur olmustum, tommiks serisi vardi essegessenin, saatlerce okurdum, durmadan. öyle baslamistim cilgin gibi kitap okumaya. lisede azaldi, unide durdu. simdi dc marvel punisher serisiyle giris yaptim. devami gelecektir.

cilgin gibi okumaya basladigin seri, tarz neyse, ona geri dön derim. ordan sonrasi gelir bence. ha ama ben de takipteyim duyurunu, belki baska fikirler de gelir.

ben yatmadan önce en az yarım saat kitap okumaya çalışıyorum. hatta okuyarak uyuyorum. internet falan derken, kaybediyor insan bence kitap okuma Alışkanlığını.

kanka türkçesini yazsana daha kolay olucak :)

anlaşılamayacak kadar mı kötü cümle yahu? :)

neyse türkçe olarak: "benim açımdan, karşılıklı isteğin/hevesin olması gerçekten önemli." gibi bir cümle olacak işte. bu arada "karşılıklı" derken iki farklı toplumdan bahsediyorum, iki bireyden değil.

almanca öğreniyorum da bir konu hakkında yazı yazıyorum kendimce işte. normalde lang-8 kullanıyordum ama şimdi geç cevap gelir oradan. tek bir cümle için gerek görmedim.

Meiner Meinung nach, ist gegenseitige Lust (yanniz bu cinsel yöne kayiyor) sehr wichtig.

Meiner Meinung nach, ist gegegenseitiger Wille (bu daha cok onay, cinsel yöne kaymayan istek) sehr wichtig.

von meinem Standpunkt aus, ist es wirklich wichtig, dass alle einander lust hat.

Meiner Meinung nach, für beide Seite ist es ganz wichtig gegeneinander Lust zu haben.

@blackidom, lust'tan önce um koymaya gerek yok yani, öyle mi? ben neden bu um...zu'ya takıldım, onu da anlamadım ya neyse.

herkese teşekkürler bu arada. daha başka cümle yazmak isteyen olursa da çekinmeden yazsın, hepsinden bir şey öğreniyorum.

mamu +1 ancak virgül gereksiz.

aus meiner Sicht ist ein gegenseitiger Wille sehr wichtig.

Aksam biraz soguk oldu pencereleri kapadim esofman giydim

ankara, usuyor gibiyim.

tshirtümü giydim, pencereyi açtım. ayı gibi yayılıyorum.
keyifler yerinde
istanbuldan bildirdim

bu arada hataydayım. şu an hava sogumaya başladı.

Eryaman aksamları üşüyorduk az önce kaloriferleri yaktılar ısındık.

Sıcak cam açık. Istanbul kadıköy

hava güneşli ve açıktı bugün tüm camları yarı açtım ben de. simdi evin içi soğumuş, camları kapadım, üstüme kalın birşeyler giydim.

ankara, (ben haziran sonuna kadar hep üşüyorum)

Gunlerdir, yagmur yagiyor. Galiba birkac gun daha yagacak. Sokaga cikasim bile gelmiyor, uc gundur cikmadim :(

dışarda rüzgar var ama kombi açacak kadar soğuk değil.

Yağmurlu ama sıcak, tshirtle oturuyorum ve cam açık.

öğlen ve ikindi vakti bayağı güneşliydi, hatta terasta yiyelim yemeği dedik. sonra fena şekilde sağanak yağmur başladı. 1-2 saat sürdü. şimdi de serin. gölcük. kocaeli'deki.

rüzgar var biraz. t-shirt ve şortla takılıyoruz. gece sadece boxer yeterli. izmir.

t-shirt + boxer. gayet iyi.

soğumaya başladı, kapı cam açık değil ama kalorifer kapalı. izmir.

Bugün biraz tatsızlık sinyalleri verdi hava rüzgarlı ve biraz üşütücüydü. Yarın da yağmur yağacakmış zaten.

Ben su koctasta satılan yapistirmali sinekliklerden aldım. 3 yildir is goruyor. Gerci benimki balkon kenarlarinda fink atan biri hic atlama istegi yok. Atlamali ziplamali bi kedi yirtabilir sinekligi.

annem yaptirdi. ilk katta cocuk pencereden girip ciksin diye acilan kapanan, kalin bayagi demir gibi sık bir telden pimapenciye yaptırdı sanırsam. diğer türlü üst katta otururken kedimiz kuş falan görüp inadına teli acmaya çalışıyor hatta tırnaklarını telde biliyordu. gene de dayanıklı oluyor teller.

bildiğimiz tülü al, raptiyelerle pencereye çak bence. bizimkiler öyle yaptılar, memnunlar.

tülü paramparça yapar. bana daha sert bir malzeme lazım

Pileli/akordiyon sineklikler onlarven garantisi.hem parcalayamaz hem de acamaz,diger cama yapilan sineklikler kolay aciliyor.

eksiduyu.ru
Şurda yazmıştım ben

Ofkeyi gostermek bence daha faydalidir. Yani uygulamada bunu yapamiyorum ama bir sekilde bana daha dogru geliyor. Cunku o kisiye karsi, icinde soylemek istedigin seyleri soylemis oluyorsun. Yani icinde kalmiyor o soyleyeceklerin. Hatta belki de cevap aliyorsun vs.

öfkeyi kontrollü yansıtmak. o öfkeyi düzgün cümlelerle de yansıtabilirsin, fiziksel şiddetle de. önce kontrolü ele alacak, sonra yansıtacaksın. yoksa içini kemirir durur. ya da ani duygularla naptım ben dersin.

öfkeyle kalkan zararla oturur sözünü benimsemiş biri olarak sakin olup pişman olacağım bir şey söylememeyi tercih ediyorum.

çünkü gerçekten öfke ve kızgınlık anında çok kırıcı olabiliriz. en iyisi sakinleşene kadar beklemek ve sakinleştiğimizde de hala aynı şeyleri söylemek istiyorsak o zaman söylemek gerek.

istediğin kadar dindir, eninde sonunda patlıyor.

Ben yansıtmıyorum. Yoğun bir şekilde öfkelendiğim zaman bir şekilde o ortamdan kaçıyorum. Susuyorum, kalkıp gidiyorum ama o durumdan bir şekilde uzaklaşıyorum. Daha sonra yüzleşsem bile hiç tam anlamıyla dışa vurmuyorum. Ağzımdan çıkacak şeyleri kontrol edememekten çekiniyorum sinirlenince. Normalde rahat konuşan birisiyim, insanlar benim söylediğim şeylere kolay kolay alınmaz ama biliyorum ki hassaslıktan en uzak insan da olsa karşımdaki, onu gerçekten kıracak şeyler çıkacak ağzımdan. Daha önce yaşadığım şeylerden gelen bu bilinç beni ortamdan uzaklaşmaya itiyor.
Kafam gerçekten çalışmaya başladığından beri bu tarzda yaşıyorum hayatımı ve benim tavsiyem kesinlikle dışa vurulması. Ben bu yola girdiğimden beri sadece sinirimi değil olumlu olmayan hiçbir hissimi paylaşmıyorum insanlarla. Biliyorum benim gibi sinirlenince susan çok insan var ama gün geliyor sindirmesi kolay olmayan bir şey yaşıyorsun, gerçekten çok yıpratıyor insanı ya.
Ortaokuldayken ben bir arkadaş osurmuştu, biz de gülmüştük. Çocuk demişti ki "içinde kanser olacağına götünde konser olsun". Bu da galiba öyle bir şey işte.

Valla ben tabak çanak da kırsam boş bi yerde bağırsam da öfkem geçmezdi. Karşındaki anlamalı ona öfkelendiğini.

Sakin kalmak iyi ama ahmak insanlar bunu zayıflık olarak algılıyor.

"sustuklarin büyür icinde"ye inaniyorum. ama öfkelendigimde duygusal olabildigim icin sakinlesmeyi bekliyorum ki cümlelerimi falan dogru secebileyim. keske öfkelendigim anda kontrollü bir sekilde karsimdaki sözlerle dövebilsem. her zaman olmuyor maalesef. ama o öfkenin ortadan kaldirilmasi gerekiyor. yine de bagirip cagirmadan öfke hafifleyince tepki vermek daha dogru geliyor.

5 dakika içerisinde herhangi bir diş hekimine sorabilirim, o sorun değil :) demek istediğim, teoride evet, mühendislerin planlaması sayesinde herhangi bir sorun çıkmıyor, demir ve beton mukavemeti vs. vs. düşünülmüştür. Ama pratikte binaya zarar vermesi mümkün değil mi bu olayın?

statikçi mühendis arkadas yeni binanın temelini ve cinsini hesaplarken, komşu binaların temellerinin birbirlerine olan etkisini ve dahi o binalardan birinin kentsel dönüşüm nedeniyle bir gün yıkılacak olmasını göz önünde bulundurur. zaten normal şartlar altında her bina yan binadan destek almadan ayakta durabilecek şekilde temellenir. ancak yıllar içinde binalar etkileşime girebiliyor. orta bina yıkılırken, demir çubuklarla falan iki bina arasına geçici destek yapılabiliyor. bunları göz önünde bulundururak temelin ve uygulanma yönteminin iyi seçilmesi gerekiyor.
ama olmaz diye bir şey yok. bir projeden örnek vereyim. iki bina arasındaki bir binada restorasyon yaparken binanın temelinde değiştirme çalışmaları yapılmıştı. statik hesaplar, gerekli denetlemeler ve izinler dahilinde. bir süre sonra komşu binanın duvarlarında çeşitli çatlaklar meydana gelmeye başladı. bu çatlaklar için bilirkişiler, mahkemeler vs. bayagı uzun hukuki bir süreç başlamıştı. teoride herşeyi göz önünde bulundurursunuz ama pratikte başka sonuçlar doğabiliyor. sonra hukuki yollara başvurulup, uzman bilirkişiler sebebini arar. illa planlama hatası olması gerekmiyor ama neticede ortada bir zarar varsa bunu kimin karşılayacağının cevabı aranıyor.

Ufff neden yaptın ki bunu, evet!

hayır

evet!! yün kaZak ısırır gibi feci oldum:/

Lanet olsun!

yok yahu.

Var, güvenlik ayarlarına bakabilirsin.

benim farklı bir cihazdan giriş yaparsam bile maille uyarı veriyor.

Tam olarak nerden ayarlanıyor? Bulamadım.

www.google.com

Ayrıca farklı bir bilgisayardan giriş yapılınca telefondan doğrulama kodu isteme özelliği de var. Tıpkı bankaların online şubesi gibi. Kodu girmeden giriş yapılmıyor.

@himmet dayi,

Gelen doğrulama SMS'i ücretli midir?

hayır sms ücretli değil.

SMS ile doğrulama şifresi gelmesi için ayarlama yaptım. Telefonumdan mail'ime girdim sonra, SMS geldi aynı telefona. SMS'i girmeye gerek kalmadan giriş sağlandı.

Sanırım SMS için kayıtlı olan telefondan girdiğim için şifreyi girmeme gerek görmedi?

Benim de çok takıldığım ve tedirgin olduğum konudur bu. Son yaşadığım olayı anlatayım. Düzgün bir cevabım olmadığı için uyduruk (yalan anlamında değil) bir cevap yazmıştım. İK sorumlusu bana "6 ay ABD'de bulunmuşsun iş amaçlı, ben olsam bunu söylerdim" demişti.

Sözün özü: aslında senden atomu parçalamanı beklemiyorlar. Standart bir yaşam tarzının bir tık üstünde bir hikayen varsa bunu anlatabilirsin.

katıldığınız tüm yarışmalardan ve projelerden derece elde etmeniz önemli değil ik'cıyı güldürebilmek için pr'ınızı iyi yapmanız lazım
sınırı aşmadan katıldığınız projelerde elde ettiğiniz deneyimleri tanıştığınız insanları alde ettiğiniz deneyimleri süsleye püsleye anlatın öyle bir anlatın ki siz bunda kaçıncı oldunuz diye sormaya gerek kalmasın

Usttekilere ek olarak, herhangi bir kriz anını nasıl yonettiğinizi, nasıl öne çıktığınızı süsleyerek anlatın. Yeni mezunsaniz projelerde, tezlerde mutlaka yaşanmıştır öyle bir şey.

zor bir durumdan nasıl kurtulduğunu, işleri nasıl sırtlayıp projeyi başarıya ulaştırdığını, mücadele etme gücünü, stres anında nasıl olayları kontrol altına aldığını falan duymak istiyorlar.
üniversitede seçkin projelerinden biri sıçma virajına girdiğinde, inanılmaz dehanla nasıl herşeyi düzlüğe çıkardığından falan bahset.

Kişisel de kullanacaksın yani araba senin olacak. Leasing yaptığında aylık 100 euro gibi bir şey ödüyorsun. Aslında madem ödeyeceğim ve araba benim olmayacak o zaman gider araba alırım dersin. Ama işte bazı avantajlarından dolayı leasingi de tercih edenler çok. Şartları konuşmak lazım ama benim gördüklerimde arabayı belli bir süre sonra yeniliyorlar sıfırı ile, bir de arabanın bakımı, lastik değişimi, sigortası, vergisi vs masraflarını şirket karşılıyor. Yani aylık 100 euro gibi bir şey ödeyerek sürekli yeni araba kullanıyorsun.

pek bildigim bir konu degil ama söYle anladim, vergilerle ilgili bir konu:
simdi sana verilen pkw ile ek bir gelirin olusuyor, bunu vergilendirmek zorundasin; sen de is verenin de:
- araba 30.000 Euro ise, sahsi kullandığın için arabayı bunun %1'ini yani 300 euro'yu gelir göstermen gerekiyor.
- ayrıca arabayı ev ve iş arasında da kullandığın için kilometre başına %0,03 daha ek gelir olusuyor sana:
30.000x ev ve iş arası km x 0,03%= X Euro
- 300 Euro + X Euro= Ek gelir ( bu para olarak ortada değil ama sen bu araba ile bunu kazanç saglıyorsun.)
- Bunu vergilendirmen gerekiyor. E brüt maaşında diyelim ki, 3.000 Euro ama sen yukardaki gibi bir gelirin de oldugu için yani brüt maaşın arttığı için daha çok vergi ödüyorsun gibi oluyor.
PKW- Überlassumgsvertrag'ta bunlar yazıyordur.

maq bunu deyince adamın başka bi cümlesi aklıma geldi. evim 35 km uzakta şirket aracını kullanıyorum diye girdi sohbete. yalnız olay şu: bu pozisyon home office. merkez Wetzlar'da ama ben doğu almanya tarafındaki işleri yöneticem. aslında bunu sormamın sebebi şu çok yüksek seyahat oranına karşılık teklif ettkileri kazançlar şunlar:

ig Metall E6'ya göre net maaş 2250€
iphone6 (paket yüksek olduğundan özel de kullanabilirsin ne de olsa daha bitireni göremedik dedi)
laptop
sağlık sigortası
kaza sigortası
özel sağlık sigortası(isteğe bağlı)
6 ay sonra emeklilik ödemeleri
6 ay çalışma sonrası aylık maaşın %25'i kadar yılbaşı ikramiyesi (seneye göre %55'e kadar artan)
son olarak da pkw

ben yabancıyım bana bilale anlatır gibi kaç para kazancağımı söyleyin deyince "kaç para kazanıcam diye değil was werde ich bekommen diye bak olaya" dedi. ordan biraz kıllanıyorum açıkcası. sigorta + emeklilik almanyaada her firmanın standart sağladığı şeyler. keza weihnachtsgeld de öyle. kaza sigortası sahada olcağım için zaten şart. e telefonu laptopı vericeksin zaten işin doğası bu. ekstra tek verdikleri şey pkw acaba onda bi ipnelik var mı diye işkilleniyorum. açık konuşmak gerekirse aylık 2250euroya tav olacağım bi teklif gibi durmuyo şimdilik.

almanya'da evet maaşlar brüt söyleniyor çünkü vergi sisteminde ikimiz aynı brüt maaştan çalışıp değişik faktörlere göre çok farklı net maaşlar alabiliyoruz. Laptop, telefon, sigorta bunlar öyle çok tav olunacak şeyler değil.
6 ay sonra emeklilik ödemeleri nedir? deneme süresi mi var.
pkw olayında bir ibnelik olduğunu sanmıyorum. ancak ayda yılda bir merkeze gidersen ya da müsteriye falan o zaman o %0,03 lük pay devreye giriyor.
işte mesela maaş zammını para olarak almıyorsun da, ek tatil, weihnachtsgeld, laptop, cep telefonu, pkw, calışma saatlerini azaltma, bu çeşit şeylerle ikna etme normal almanya'da.
arabayı özel kullanırsan giderleri kendin karşılıtorsun. vergilendirmeyi atlamıyorsun. ama araba senin olmuyor yani. şirketin arabası o neticede... ben bunu anlıyorum

evet probezeit var eğitimi de kapsayan ondan sonra başlıcakmış emeklilik planı. açıkcası beni 50k brüt + sırf şirket kullanımına mahsus araç tahsisi daha çok cezbederdi bu yazışmalardan sonra o yöne doğru kaydım biraz. doktor mühendis arkadaşım "ovv çok iyi ben de bu maaşı alıyorum" diyor ancak birincisi tek yaşıyor ikincisi ise fraunhofer'da çalışıyor. yani ev iş 5 dakka. benim haftada 4 5 gün gezceğimi varsayarsak ki bi eğitim minimum 3 4 gün sürüyomuş, çok da cezbedici bi teklif gibi gelmiyor kulağıma.

hmm 50k brüt de diret o zaman. kötü maaş değil, şartlara da bakılırsa, bayagı ciddi bir firma. sen de ülke değiştireceksin anladığım kadarıyla, özel bir durum. beğenmışler herhalde ki, bu kadar ayrıntılı olmuş görüşmeler. şansın var bence... hangi alan bu?

aslında almanyadayım şu an. eğitimimi kesip işe başlıcam bazı sebeplerden ötürü. firmayı da saklamanın anlamı yok Leica laser trackers üzerine uygulama mühendisliği. alan da metroloji. aslında ben direkt söylemiştim benim aklımdaki rakam 50000€diye ama onların önerdikleri 43700 civarı bişe. bu açıkcası junior engineer maaşına tekabül ediyor aşağı yukarı. benim 4 sene tecrübem 4 da yabancı dilim var. biraz düşük geliyo bütün bunlar karşısında.

şey de yapabilirsin sözleşmeye şart olarak, 6 ayın sonunda maaş artışı gibi bir madde geri adım atmazlarsa...
bol şanslar.

bir arkadaşımın babası ingiliz annesi türktü. ikisi de kendi diliyle konuşmuş çocukla. biraz geç başlamış konuşmaya ama iki dil de anadili şu anda. bir de almanla evlenen arap asıllı türk arkadaşım var. adam çocukla türkçe konuşuyor, adamın ailesi arapça konuşuyor. anne ve annenin ailesi almanca konuşuyor. çocuk daha bebek sadece mal mal etrafa bakıyor. sonuç ne olur bilemem çünkü biraz karıştırdı onlar işi.

Böyle uzaktan bir akrabam var. Anne Alman, Baba Türk. Çocuk annesiyle Almanca, Babasıyla Türkçe konuşuyor. Annesi de Türkçe biliyor ama anne temelde Almanca kaynağı. Babası da Almanca biliyor ama baba temelde Türkçe kaynağı. Bir de çocuk küçükken her kavramın iki adını da birden öğreniyor. Anne çocuğa bir şeyin Almancasını öğretirken baba da Türkçesini öğretiyor. Çocuk Almanya'da yaşadığı için Almanca konuşuyor ama Türkiye'ye gelince de Türkçe konuşabiliyor.

merhaba. benim belgesellerden anladığım belli bi yaşa kadar tabiri caizse beynin o bölumü sünger gibi emiyor bilgiyi ne veriyorsan alıyor sonra o bölgeler yavaş çalışmaya başlıyor ( bu yaş sanırım 7) aslında eş anlamlı kelimeleri öğretmek yerine ingilizcesini öğrettiniz diyelim, dil bilgisi eğitimini ilkokul tamamlıyor zaten.

bi defa didim'de sahilde görmüştük bi velet. yeni yeni konuşuyordu. uzun cümleler değil zaten. böceğe 'bug' diyordu mesela, türkçesini de söylüyordu anası babası. ilk başta ayrımı yapamıyor anladığım kadarıyla, ama ikisini de bildikten sonra ayırımı yapar muhtemelen.

BiZim oglan iki dilde de ayni seyleri anliyor (top, kuslar, mama, kitap falan filan gibi). Esimle kendi aramizda ingilizce konusuyoruz ama bebeyle konusmadigimizdan ingilizcesini biliyo mu test etmedim

Evde paso turkce konusuluyor ama ispanyolca konusuldugunda daha keyifli oluyor bi de bizim bocek

Sorunun cevabı dil edinimi.

www.simplypsychology.org

Benim eski hatun da böyleydi. Biraz geç olmuş ama şki dili birden konuşmaya başlamış. Öğreniyor çocuk anneden ayrı babadan ayrı, dışarda ayrı dil duyuyor.

Çift dil öğrenimi için şöyle bir kural varmış.Anne Alman Baba da Türk ise örneğin;
Anne sadece Almanca konuşmalı Baba da çocukla sadece Türkçe konuşmalıymış.Baba Almanca bilse bile çocukla Almanca konuşmamalıymış.Aksi durumda çocuğun kafası karışırmış.

Çift dili bırak 4 dili konuşan 7-8 yaşında ikiz çocuk gördüm tatilde.
Anne fransız baba kürt yaşadıkları yer ingiltere. Okulda ingilizce, anneyle fransızca, babayla kürtce ve Türkiye'ye tatile geldikleri için de türkçe öğretmişler. Çocuklar lö havuz falan diyodu ama. Anne de kürtce ve türkce öğrenmiş baya güzel muhabbet etmiştik.
Yukarda denildiği gibi cümleyi bitirmesi lazım. Anneyle konuşurken ingilizce bitirince anne anlamıyorum fransızca konuşacaksın diyordu. Çocuk ağlaya ağlaya söylüyodu cümleyi. Sonra yanına dönüyor babayla fransızca konuşmaya çalışıyor yine yok türkçe konuşması lazım. Az ağlamalarını dinlemedim ya

yabancı bir ülkede şöyle oluyor:
anne-baba evde çocuğuyla anadilinde konuşuyor. (Türkçe diyelim) okul öncesi eğitimde ve dışarda çocuk hep diğer dili duyuyor ve iletişim kuruyor. (almanca diyelim.) sonra zaten ilkokula başlayınca önü alınamaz bir şekilde diğer dili öğreniyor. bu arada "anadili"ni (türkçe) iyi konuşması biraz kendisine bağlı: kitap, televizyon, tatiller, anne-babanın dili düzgün konuşması! Mesela tatilde (Türkiye'de) uzun süre kalırsan, dilin de düZeliyor. Dili kullanmada karşındakinin önemi büyük bence.
Eger okul öncesi eğitim yoksa yani yuvaya falan gitmiyorsa çocuk, anne ve baba sadece iyi konuştukları dili çocukla konuşmalı, cok karışmaması açısından.

domestos wc jel bende de var, adamlar şişenin üstüne özellikle sadece klozette kullanın diye yazmış. Diğer temizleme hellerine göre daha agrasif olabilir. Küvetle cilt temasınız olabileceği için kullanmazdım. Eğer illa kullanayım diyorsanız, küvetin küçük bir alanında kullanıp bekletin ve o alan aşınıyor mu veya zarar görüyor mu diye gözlemleyin.

guzelce ov fircayla iste. mikrobu kirilir piru pak olur.
cok fazla solumamaya bak yalniz. biraz yogun kokusu rahatsiz eder.

küvetin cinsi nedir bilemiyorum ama küvete zarar verebilir. illa deneyeceksen çok ufak bir yere sıkıp bekle. bakalım bişey olacak mı diye.

@maq elimdekinde litvanyaca yazıyor o yüzden sadece tuvalette kullanın gibi uyarı tarzı bir şey göremedim

@sutlu nescafe küvet işini de hiç düşünemedim sanırım çıkıp alıcam ya da bugünlük es geçicem.

Teşekkürler <3

en oturani persönlich aslinda. neden begenmedin ki?

hatta dict.leo.org&searchLoc=0&resultOrder=basic&multiwordShowSingle=on

ya persönlich biraz daha böyle kişisel olarak sormak istiyorum anlamına gelmiyomu?

ein paar persönliche Fragen dersen evet, senin dedigin anlama cikar. ama kelimeyi sifat degil de zarf olarak kullandiginda yuzyuze anlami cikar. zaten ingilizce ve turkcede de oyle.

sana bazi kisisel sorular sormak istiyorum.
sana kisisel olarak bazi sorular sormak istiyorum.

i'd like to ask you some personal questions.
i'd like to ask you some questions personally.

Ich habe einpaar Fragen, die ich Ihnen in einem persönlichen Gespräch stellen möchte.
böyle derdim, bir de unter vier Augen var:

Ich habe einpaar Fragen, die ich Ihnen unter vier Augen stellen möchte.

bu "unter vier augen" başbaşa , sadece iki kisiyken anlami taşıyor.

kränkelnd (vücud kirilir ya) bunu diyorlar ya da sözlükten gelsin:kränklich (nicht richtig gesund, stets ein wenig leidend und anfällig für krankheiten)

almancaya gerek yok tibbi terminolojide latince karsiligi var onun. Prodrom denir. almanlar da bu kelimeyi hem tek basina hem de prodromalphase falan gibi kullaniyorlar.

de.wikipedia.org

nerede duydunuz başka yardımcı olacak bilgi ne bileyim şehir bile olur yok mudur?

de.wikipedia.org

şöyle bir liste var ama dediğiniz isimlere yakın bir şey bulamadım. oskar meier filan düşündüm ama öyle biri yok. en yakın oskar werner var.

nerede duydunuz? bir oyun adi,fotografi fln var mi?
almanca konusulurken duyduysaniz not: ostern almancada paskalya demek ve önümüzdeki haftasonu paskalya.

atiyorum yakalayin:
thomas ostermeier

Pilav aşırı destekli atmışsın bravoo, on numerosun şahanesin!!

@euteamo
ehe, teveccühünüz ^_^

Hepsiburada.com da hem fiyatlar uygun hem de güzel modeller var.

görmeden almak da istemiyorum.

ikea'ya git. internetten fiyat araştırması yapabilirsin

Soru formati gecersiz.
Var olduguna derken? Evrende boyle bir sey var mi diye mi soruyorsun? Yoksa bizim ulkede falan mi? Ya da bahsettigin ilahi adalet gibi bir sey mi olup olmadigini sordugun? Nerede var mi adalet?

ülke olarak değil. yani evren de diyebiliriz.

Gelismis toplumlarda daha cok var ama o ulkenin vatandasiysan.

adalet bir ideadır. tüm idealar gibi evrende ancak eksik/kusurlu olarak bulunur.
saygılar :Pp

bu dünyada yoktur bence. öteki tarafta olabilir.

hak ve hukuka uygunluktur adalet. bir sistemdir, varlığı tartışılmaz ama o sistemi oluşturan hak ve hukuk tartışılabilir. o hak ve hukuku yapanların "doğru"ları tartışılabilir. zaten tartışılması da gerekir ki toplumsal adalet sağlanabilsin. her toplumun hukuku ayrıdır, çünkü her toplumun "doğru"su farklıdır. toplum/aynı toplum zamanla evrildikçe adalet de evrilir.

mutlak bir adalete inanmıyorum, ancak elbette ki adalet var. herkesin buluşabildiği ortak "doğru"lar olduğu sürece asgari de olsa adalet var.

adalet, hakkı haklı olana teslim edenin, haksızı cezalandıranın korkusuzluğu,bağımsızlığıyla ilgili.
adalet, güzel bir şey ama tabii olarak kötülükler yaşanmadan istenmiyor.

adalet bence benim için geçerli olanın diğerleri için de geçerli olması koşuludur.
hayır, benim anladığım anlamda adalet yok.

yaşam, hayat, doğa... hiç bir şey adil değil. adalet kağıt üzerinde var olan ütopyadan başka bir şey değil.

asgari 25 asirlik open problem.

adalet var olduğuna inanılıp, inanılmayacak bir şey değil. bir kavram. eğer içinde inanma arıyorsan senin demek istediğin "ilahi adalet" ya da "hukuk" ve "adalet" kavramlarını karıştırıyorsun. tabii son bir ihtimal olarak "adalet sizce yerini buluyor mu?" ve ya "adalet yerini hangi sıklıkla buluyor?" tarzı bir soru da soruyor olabilirsin. aksi halde "adalet sizce var mı?" ile "ekmek sizce var mı?" aynı mantık oluyor. klasik ekşici şımarıklığı ile bilgilendirmemi yaptığıma göre teker teker "sanırım demek istediklerin" kısmını cevaplayayım.

-ilahi adalet: tanrısal ya da değil. karma veya başka bir şey mantığı ile eden bulur olayının bazen olduğunu düşünüyorum. tabii bu "su testisi su yolunda kırılır" mantığından veya algıda seçicilikten dolayı diye düşünüyorum. yoksa doğa üstü bir güç ile ilgili değil.

-hukuk: hukuk ve adalet aynı şey değiller kesinlikle. hukuk ile adalet sağlanmaz, düzen sağlanır. herkesin kendi adaletini araması engellenmeye çalışılır. mümkün olana en yakın şekilde de adalet sağlanmaya çalışılır. tabii o kadar da başarılı bir şey değil. tabii yozlaşmaya da çok açık bir kavram.

-adaletin yerini yeterince sık bulduğuna inanmıyorum. birçok kişinin yaptıklarının birçoğu yanına kalıyor bence.

www.google.com.tr

adalet arayan mezarlığa gitsin, diye aşağı yukarı böyle bir laf vardı. ona inaniyorum.
hukuk ise daha somut; kanunlar , onları yapanlar falan var

adalet diye bir sey yok.
zayifin/acizin/fakirin kendisini umutsuz hissetmemesi icin uydurulmus bir sey sadece.
ayrica hayat apla +1

avukatım. tr'de adalet yok.

ilahi adalet diye bir şey yok. tr'de adalet yok. çok gelişmiş ülkelerde bile sadece kendi vatandaşına adalet var.

bana var gibi geliyor. herkes öldüğü zaman eşit oluyor ve korkunç acılar çeken bir insan travmalarından kurtulduktan sonra o acıyı hiç çekmemiş gibi oluyor. mutluluk geldiği zaman hep mutluymuş gibi hissediyor o zaman adalet var.

adalet yasaların uygulanmasıdır. bir yerde yasalar (herkese) (eşit) uygulanabiliyorsa orda adalet vardır. bir kişi bile kendine yasaların üzerinde yer buluyorsa orda adalet yoktur. bir kişi bile torpille bir yere geliyorsa orda da adaletten söz edilemez.

mesela japonya da devlet dairelerinde durum şöyle, görev yerinizi tokyonun ilçesinden merkeze getirmek istiyorsunuz, bağlı bulunduğunuz amire gidiyorsunuz ben merkeze gelmek istiyorum diyorsunuz, amir size soruyor, siyasetçi tanıdığın var mı? tokyo çük partisi il başkanı dayımın oğlu sizi bugün arayacak diyorsunuz. o da tamam çık diyor. ben 6 yıldır tokyonun köyündeyim, amirim ben ne zaman gelecem tokyoya diyorum sırayla diyor, senden önce gelenler var, onlar gelmeden seni getirsek adaletsizlik olur diyor.

adalet haklı ve haksızın birbirinden ayırtedilmesidir ancak ve lakin.. soru çok evrensel olunca bir çıkarım yapmak çook zor olur.

mesela;yanılmıyorsam norveçte geçen senelerde bir eleman girip bir konser sırasında 30 küsür insanı taramıştı. norveçteki kanunlar gereği çok az bi sene yatıp çıkacak.
mesela; yine yanılmıyorsam ışid diye bir örgüt var, paso kafa kesip adam öldürüyorlar. rahatçana da geziyorlar. haklı haksız olduğunu ayırtedecek bir kurum veya kuruluş yok zaten adamlarda.
mesela; yine türkiyede evine hırsız giren bir şahsın, hırsızın kendine saldırması sonucu hırsızı öldürmesinden dolayı aldığı cezaları az buçuk gazetelerin 3. sayfalarından görebiliriz. kişi evine giren kişiyi öldürdüğü için cezaevine giriyor. ne saçma değil mi?
mesela; türkiyede kıçını başını açanların çok parası var mükemmel bir hayat sürüyorlar ancak üniversite mezunu bir genç gayette işsiz kalabiliyor bu ülkede.

mesela; dolmuşa binen bir kızı vahşice katleden birisi cezaevinde de olsa halen yaşıyor.

mesela... mesela... mesela....

birçok mesela sayabilirim sana. ancak adalet var mı demeden önce şunu sormakta fayda var. eşitlik nedir? her eşit olan durum, adil bir durum olabilir mi?

soruya cevap; adaletin olduğuna inanmıyorum.

adalet bir kadın ismidir. nokta

godot.

çıkmazlarsa direkt şüpheli hale geleceklerini, çıkarlarsa yalanlarını sürdürebileceklerini düşünüyorlar. tabii o kadar zeki olmadıkları için bir yerde sıçıyolar diye tahmin ediyorum.

şüphe çekmemek için. Bu sadece türkiyede değil.
Eskiden Discovery channelda cinayetlerin ipuçlarıyla nasıl çözüldüğünü anlatan bir program vardı, oradaki çoğu vakada eğer katil yakın akraba veya arkadaş ise, arama çalışmalarına en ön safta katıldığı, katilin bulunması için başlatılan çalışmalarda yer aldığı falan ortaya çıkıyordu hep.

Kendi çocuğunu öldürüp bu programa kendisi basvuran bile oldu.. polis filan onlari cikardigi yok, ama polis, jandarma vs. programi izliyor.

diger cevaplarda da verildigi gibi katilin cinayet mahaline dönmesi gibi bir durum. Dikkatleri üzerine cekmemek icin ve her seyin kontrolü altinda oldugu hissini alabilmek icin katiliyorlar. Bunun en ekstrem örnegi mesela sinem yurdanur'un katili emrah idi bana göre.
Ayrica o programin gercekten kendi dinamikleri var. Yenge, görümce, eniste, komsu, ev kadini vs. bu kisiler isin icinde olunca, konular enlemesine boylamasina konusuluyor ve sözkonusu kisi icin "ee hakkinizda iddialar var, size de cevap hakki doguyor, ekranimiz size acik." diyerek o kisiye kendine savunma hakkini verecek bir ortam olusuyor. Ayrica emniyet falan da izliyormus bu programi, program ardindan ihbar kabul edip alabiliyorlar...

maaş bordrosu alamaz mısın? orada görünür. alamam diyorsan vergi dairesine gidip şansını dene.

Banka dökümünü al, maaş yatıran kesimde zaten o şirketin adı yazar.

Önce adamlara güzelce anlatmaya calissan, 'bunlar brüt, net degil ve vergilendirilmis'; islemi geri alin diye dilekce versen?
Ayrica 2013 yilinda kazandigin parayi vize icin mi ispatladin yoksa maliye mi yakana yapisti, orasini tam anlayamadim.
Bordro, banka dökümü vs. bulamiyorsan, SGK'dan öyle bir yazi alip onu tercüme ettirtmeyi deneyebilirsin.

İngilizce bordro iste onları ibraz et.

genel kural calistigin ulkede vergilendirdiysen tekrar almama uzerine demissin ama ulkeler arasinde cifte vergilendirmeyi onleme anlasmalari oluyor. eger o anlasmalarin kapsamina girmezsen umugunu sokerler gibime geliyor. bunu bir arastir. ama sacma bir durummus.

yaptım ben. en yakın arkadaşım ve de çalıştığım yerin sahibiydi. bir müddet sonra iyice kullanıldığımın farkına vardım. vardırıldım. telefonumu kapattım. facebook filan heryerden engelledim sildim. herhangi bir izahat vermeden pılımı pırtımı toplayıp bir gecede şehir değiştirdim. pişman değilim. bana değer verseydi zaten yapmazdım bunu. sadece değer veriyor gibi görünüyordu. oh iyi yaptım diyorum. üç senemi aldı benden, elimde ne var bu üç sene boyunca? hiç. benden sonra berbat olmuştur o işyeri eminim. beter olsun.

ben çok yapıyorum.

Var, aslında bana değer verdiğinden emindim ama bazı hareketleri hoşuma gitmiyordu. Açık açık konuşmak yerine her şey yolunda gibi görünürken ilişkimi kesmeyi tercih ettim. O zamanlar en doğrusunu yaptığımı düşünüyordum ama zaman geçip olgunlaştıkça fikrim değişti. Pişman değilim, onsuzluk bana çok iyi geldi ama vicdanım rahatsız. Hatta arada bir rüyama giriyor ama iletişime geçmeyi düşünmüyorum, yolda karşılaşmak bile istemem.

bana bir arkadaşım yaptı şimdi bunu ama hala 1 metre ötemde çalıştığı için her gün görüşüyoruz oradan soğuk rüzgarlar esiyor sanki bana doğru. ben de çok üzüldüm sonra üzüldüğüm için sinirlendim, keşke bana söyleseydi neden yaptığını ama sorup rahatsız etmek de istemiyorum. bir de korkuyorum aslında söyleyeceği nedenleri duymaktan.

ki ben de yaptım aslında bunu ama belli bir insanla arkadaş olmak istemiyorum diye değil de kötü bir dönemimde bütün ilişkilerimden koptuğum için böyle oldu ama eminim onlar da önce üzülmüş sonra sinirlenmişlerdir çünkü insanların hayatından böyle lök diye çıkmak ayıp gibi geliyor bana.

benim yok ama bana yapılmışlığı var. hatta sebebini bile bilmiyorum.
bunu yapıp da övünürmüş gibi anlatan arkadaşlarım var onlar da güvenilmez geliyor çünkü sıra bana da gelebilir her an. böyle yaparak ve bunu her fırsatta anlatarak kararlı olduklarını mı düşünüyorlar güçlü, özgür olduklarını mı düşünüyorlar bilmiyorum

evet yaptım ve etrafımda insan kalmadı. ben arayıp sormayı sevmiyorum. bu tür bakım isteyen ilişkilere gelemiyorum. esecek, soracağım. periyodik olarak çiçek sulamak istemiyorum. susayınca gelsinler, susayınca gideyim. az gelsin, çok gelsin. sadece olduğu gibi gelsin. karakter sorunu, anlayacağınız. benim aksi şekil için enerjim yok çoğu zaman.

bunlar eriyip gidenler. bir de birkaç tane kesip attığım var. hepsi özellikle ben ve bu kişiler arasında geçen şeylerden dolayı değil. ben bu kişilerin çoğuyla iyiydim. ama onların kalabalık içerisindeki karakterlerini izlemek acı vermeye başladı; bir de sanki sandığımdan başka insanlardı. şöyle bir şey de var. kendime katlanamıyorum ama kendimden kurtulmam için şalteri indirmem lazım. onlardan onları görmeyerek kurtulabiliyorum. gerçi buna da birkaç yıldır ayıldım. onları reddettiğim için kendimi daha farklı, daha doğru falan zannetme sendromlarını bir süre yaşamadım değil yani. hayat öpe öpe öğretiyor. her şey olma potansiyeli var insanda. bir adım gerisi ya da ilerisi, şeyler hep ana bakıyor.

böyle biraz varoluşsal sıkıntılarla alakalı olmasa ilişki falan kesmezdim sanırım, yoksa hiçbir şeyin yoldaki çalıdan farkı yok. bas geç, hemhal ol geç, dolan geç,ırgalayan bir şey yok ki. herkesin hayatına seyyah gibi girip çıkmak beceri galiba. öldürmüyorsa güçlendiriyor klişesi.neyse kısacası bunalttığı için kestim. bundan sonra da öğrenebilirsem anca seyyahlığı öğrenirim.

anlayacağınız bu kadar genelleyebileceğiniz bir durum varsa ortada bulma gibi bir şey yok. kimse kimseyi bulmuyor, kimse kimseye denk gelmiyor. ortada tesadüf yok yani. istikrar sadece sizin baktığınız yönde, açıda. siz öyle bakıyorsunuz ve baktığınız tarafı daha çok görüyorsunuz. bunun hata olup olmadığı da neyi ne kadar istediğinize ve neyi kaldırdığınıza bakar herhade. tabii insan zaman içinde değişiyor, unutmamalı bunu da. yani bu huyunuzu takibe alın bence. bugün böylesiniz diye yarın bunu yapmak isteyeceksiniz diye birşey yok ama ilginç bir şekilde huy olabiliyor insanda bu. *

dangalakliklari belli bir sinira gelirse evet yapiyorum.

Eğer biri çok çok büyük bir hata yapmadıysa, genelde soğuyarak arkadaşlığa ara vermek şeklinde oluyor bende. Üstünden vakit geçtikten sonra, eğer denk gelirse, doğumgünüydü, hal hatır sormaydı konuşuyorum. Bence biriyle ilişkiyi o derece kesmek onun çok ciddiye alındığını gösteriyor. Değer mi diyorum, hayır oluyor cevabım.
Ha kötü niyetli/kötü biri olduğunu düşürsem, hem hayatından çıkarırım , hem çıkarım...

hayatimdan niye postalandigini bilmeyen bir suru insan var. son birsey soylemis oluyorum ama genellikle ben. farkederler, farketmezler, aldirmiyorum. sorabilseler arar sorarlar "niye?" diye. demek ki, icin icin, niye biliyorlar.

ben hep yapıyorum, bu yüzden onlarca kişiyi kaybettim ama hiç üzülmüyroum, en azından kafam rahat :) bir kişiyi silip atamıyorum o da çocukluk arkadaşım (şuan burayı okuyorsa sevgilerimi gönderiyorum kendisine, ayşe teyzelere selam)

muhtemelen üst üste bindirilmiş farklı renklerdeki objeler bunlar zaten. vektör olma zorunluluğu yoksa photoshopta doğrudan blur ile herhangi bir resmi anında bu hale getirebilirsin.

yok vektör olmasa da olur. ya pratiklik noktasında hangisi pratik bilemiyorum o an. bide uygulama yapılmayınca unutuluyor. peki ordan nasıl yapıcaktım? böyle gerçekçi renkler olsun istiyorum. olur mu?

Gradient ten yapmıyor musun?
gradient sekmesini açınca, iki uca da istediğin tondaki renkleri sürükle bırak swatchtes dan.

gradientten tamam oluyor ama böyle orijinal çizimlerdeki gibi gerçekçi durmuyor. sanki almışım elime boya kalemini boyamışım gibi.

geçişlerin mi çok keskin oluyor? veya çok mu yatay hizada dümdüz gidiyor?

keskin sanırım ve yapay duruyor.

iki arka plan da birleştirebilirsin opacity yi düşürüp. veya internetten hazır bir arkaplan bulup, ikincisiyi illustrator de yaparsın gene gradientten

o zaman aynı bu renklerde farklı boyutlarda dikdörtgenler çizip blur ve feather falan ekle, muhtemelen opacity ile de oynayınca istediğin etkiyi yaparsın.

çözümde sınır yok.

i.hizliresim.com

bu benim yaptığım. ama şimdi arka yani zemin hariç üstlere doğru mavi olsun gökyüzü gibi olsun istiyoruz. sormak istediğim tam olarak bu.

bir de nasıl bu yaptığım bilen arkadaşlar? doğru yolda mıyım?

(git: www.genovic.com )
gercek bir arkaplan resmini photo$oklasan daha yaklasacaksin gibi. seninki daha grafiksel, geometrik. photoshopun filtreleriyle bile yapilabilir gibi. ya da arka zemine öyle bir resim at, opacity düsürerek
yaziyi begenmedim. agac iyi olmus

@ calligrapher uğraşır mıyım çok? bence de ben bunu fotosokla yapayım. peyki yazı nasıl olabilirdi arkadaşlar? şimdi grubumuzda her yerden öğretmen arkadaş var. onu belirtmek adına haritayı gömdüm yazıya.

bence
- agac cok profesyonel.
- yazi comic sans gibi, o ciddi havayi söndürüyor.
- daha oturakli bir yazi tipi kullanmani tavsiye ederim. arkadan görünen harita güzel fikir, fakat bence gerek yok. yaziyi sade, keskin tutman yeterli bence. cünkü agac ve baslik yeteri kadar iyi.
- gökyüzü iyi fikir. böyle cok cayir cayir :)
benim görüsüm pek tabi.. kolay gelsin

Sakin bulasma ! Vebadan kaçar gibi kaç !

1 aylık maaş farkıyla gayet güzel özel sağlık sigortası yaptırabilirsin aile boyu senelik. arkadaşın bu dedikleriyle beraber çalışma yerinde görece huzurluysa senin de gitmemen için bir sebep yok bence.

@bubezleeb: yaklaşık 10 yıllık arkadaşım ve beraberce kurumsal firmalarda çalıştık. en rahat çalışma ortamım burası diyor.

mevcut is yerinde kalirdim. esin ve cocugun da varsa "hükümet yanlisi", "insaat sektöründe", "maasin yarisini elden veren" bir firma icin; özel saglik sigortami, kafamin rahat oldugu, terfi olacagim isi birakmazdim.
maceraya girecegime, dogru bildigim yolda emin adimlarla ilerlerdim. herkesin kendine kalmis tabii.

çalıştığın yer gırtlağına yapışıp namaz kıl demiyorsa sana ne adamların inancından? sen gidip "pis hükümet yalakaları ölün geberin" demiyorsan onlara ne senin siyasi görüşünden?

özel sağlık sigortasının bi olayı yok, yaptırırsın sen de. hiç durma, arada boru değil 4-5 bin lira fark var.

not: siyasi görüşünü hayatının her alanına yansıtan, sağcısı, solcusu, nihilisti budisti, faşisti alayından nefret ediyorum.

yarısı oradan yarısı elden muhabbeti ve inşaat sektörü olması ciddi risk. inşaat sektörü, hele bu piyasaya yeni giren hacı hoca mafyası çakallık yapmaya çok müsait. yerinde olsam kurumsal şirketinde devam ederdim. aman.

iki gün sonra 'veremiyom maaşını yapıcak bişi yok' dese göt gibi kalırsın afedersin.

değiştirme

değiştir bence.

ben inşaat sektörünün sonunu hayırlı görmediğim için değiştirme derim.

Mevcut şirketin de inşaat sektöründe ise o paraya iş değiştirilir.
Eğer mevcut şirketin farklı bir sektörde ise olay tercih meselesi.
Şunu unutma ki akp sonrası inşaat sektörü ciddi bir gerilemeye girecek.

onların paracıklarını badem bıyıklı yiyeceğine yerine sen ye, hatta bin lirası ile her ay nesin vakfına falan gönder özel sağlık sigortasını kendin de yaparsın en az 2 bin lira kardasın.


not: ben kısa vadeli yaşayan biriyim dolayısı ile uzun vadeli hesaplar yapmıyorum

büyük firmada yedek kulübesi yerine anadolu takımında 10 numarayı giy.

Biraz da -hatta çok miktarda- agzinin is yapmasi gerek. Var mi öyle bir durum ?

pazarlamacı olacaksın bir nevi. bir yandan da teknik bilgilere hakim olman lazım ve sorun çıktığı zaman destek vermen lazım müşteriye diye tahmin ediyorum.

adi ustunde satis yapiyor, yalniz muhendis kimligiyle gittiginiz icin gorusmelere urunun teknik yonunu anlatirken musteri sizi daha ciddiye aliyor.

her alanda satış mühendisi, mezun olduğu bölümün konularında pazarlamacılık yapar.

elektronik ürünlerin satışı için müşterilerle görüşeceksin. yeni firmalar bağlamaya çalışacaksın, şirketin ürünlerini pazarlayacaksın, kovalayacaksın kısacası.

uzun süre çalışırsan bu sürede teknik bilginin önemli kısmını unutacaksın, 5-10 yıl içinde sıradan bir elektronik öğretmeniyle aynı ayara geleceksin. 40'ına kadar da kendi işini kurmazsan götüne tekmeyi yiyeceksin çünkü bir satışçının en önemli özelliği olan enerjin olmayacak. satışçılarda işler buna benzer yürüyor hep.

ben olsam sittin sene girmezdim. ama eğer boşta duracaksan da gir çalış.

teknik bilgi sahibi, bu konularda danisilabilecek, cözüm üretecek pazarlamaci oluyor gözlemledigim kadariyla.
ürün satip rapor falan hazirliyorlar.
proje falan cizecegini zannetmiyorum.

Kısace satış yapar. Yalnız öyle pazarlamacı gibi kapı kapı dolaşmaz.
Müşteriler randevu alınarak ziyaret edilir, görüşülür, firmanın elindeki projelerde sizin ürünlerinizi kullanması sağlanmaya çalışılır.
Teknik bilginizi köreltir. Bu sektöre başladıktan sonra sektör değiştirmek zor olur. Kazançları çok az değiltir, uzun dönemde müdürlüğe kadar yolu var.

Ağızı laf yapan-konuşkan-girişken-iletişimi güçlü-ikna kabiliyeti olan bir insansanız sektör düşünülebilir.

Yeni mezun olarak başvurursan alma ihtimalin çok çok düşer. yani ben kosnolosluk çalışanı olsam senin ülkeme yerleşip bir daha geri dönmeyeceğini düşünürdüm. örgün eğitim belgesini götürmelisin bence.

geliri olmayan bir yeni mezunsan vize sansin düser.
- burada bagin oldugunu görmek isteyeceklerdir
- maddi garantin oldugnu bilmek isteyeceklerdir.

1'deki yazi tipini buluyoruz.
ben söyle yyapardim:
e iste dikdörtgen ciziyoruz. dikdörtgenin kenarlarinin cizgi kalinligini veriyoruz, dikdörtgenin icini (galiba) beyaz yapip transparentligini (%50 falan gibi gözüküyor) ayarliyoruz. dikdörgenin icine harfi (text, ortalayarak vs.) yaziyoruz.
ikincisi de ayni. yazilarin renkleri ve büyüklükleri farkli.

Vatan caddesi sanki

migros burası

sanki merter migros'un birkac asir önceki hali..

cami den dolayı yamulmuyorsam aksaray

bildiğimiz aksaray...

bende mera ettım istanbuldan bı resım olduguna emınmıyız?
?

Ben şehirrehberi.ibb.gov tr de buldum,
1966 yılının fotoğrafında.
burası aksaray meydanı, yukarı giden vatan caddesi.
ortadaki camii de murat paşa camii.
simdi kavsaklar vs yapılınca migros yıkılmış tabii.
bkz:
img827.imageshack.us

sol ust koseye giden millet caddesi, sag uste giden vatan caddesi, gerilerden gelip ataga destek veren de ordu caddesi.

sonuc, aksaray kavasagi. hatta migrosun yanindan yenikapi yolu geciyor olsa gerek.

doğru. migrosun o fotoğrafta bulunduğu yerden şuan sahile inen yenikapı yolu geçmekte.şuan ki m migrosta dürüst satıcı yazan yerin altında kalan 2 katlı binanın 20 m gerisinde.

hey, neyin var? yeterli bir soru olacaktır. anlatmak istemezse üstelenmez zaten.

birinin gerçekten üzülecek bir şeyi yoksa ulu orta ağlayacağını pek sanmam. bazen gidip bir mendil uzatmak ve sessizce oturmak bile işe yarar. yalnız olmadığını hissettirmek için kimseyle konuşmanıza gerek yok. içten bir davranış sözlerden daha etkilidir.

evet ya. harbiden bi selpak uzatsaydım tamda istediğim olmuş olurdu.
çünkü ben ağlarken bi yabancı gelip 'neyin var dostum ? anlatmak ister misin ? dese, siktirgit lan derim.

Eğer böyle başına birşey gelmiş gibi ağlıyorsa usulca gidip bir ihtiyacı olup olmadığını soruyorum. Yok eğer duruma göre yaklaşmam hoş olmayabilir diye düşünürsem yanına bir mendil bırakıp belki bir de tebessüm edip uzaklaşıyorum.

ben bir kere yolda giderken agliyordum. yani zaten anormal bir sey olmadikce insanlar ulu orta aglamaz. bir kadin gülümseyerek sefkatli bir bicimde "noldu, neyin var?" diye sormustu. cok iyi gelmisti. yani sormak lazim. unutulmuyor.
noldu, anlatmak ister misin, yardim edebilir miyim.. falan denmeli bence.

bir kağıt mendil uzatılır, ilgi bekliyorsa belli eder mendilden sonra konuşulur, sigara ikram edilebilir. ille de iletişim kurulacaksa yakınına bir yere oturulur ya da / ve "konuşmak ister misiniz?" denir.

usul usul ağlayan insana soru sormayın, anlatamayacağı bişey vardır. anlatmaya çalışması onun için olayı daha zorlaştırır. arkadaşınızsa gidip sarılabilir, ya da sırtını falan sıvazlayabilirsiniz.

ooha ya sanki soruyu bana sordun :DDDd

sabah arabayi parkettim sigara alacam, bi baktim karsimdan aglayan bir genc kiz geeliyyor, direk gel sana da bi sigara alayim dedim, durdu güldü aglarken, ben de kahve alayim o zaaman dedi.


evlendim ben o kizla




.
.
.
.
..


simdi ayrildik ama olsun

ben de okulda ağlayan birinin yanına gidip ne oldu falan diye sormuştum. üni.ye yeni başladığı için hiç arkadaşı yokmuş, bir sürü uyumsuzluk falan yaşamış vs. kız da hıçkıra hıçkıra ağlayarak derdini böyle anlatmıştı. işte sonra kafası dağılsın diye çay içmeye davet etmiştim yurttaki odama, hem oda arkadaşımla da tanışır diye, o da geldi. sonra yemeğe de beraber gitmiştik. kıza numaramı, mail adresimi verdim hatta derdi olsun olmasın arayabilirsin diye.

kız hiç aramadı, bir daha gelmedi de. hatta okulda bir iki gördüm kafasını çevirdi. en son rastladığımda yanına gittim, merhaba uzun süredir görüşemedik nasılsın diye, seni çıkaramadım kimdin ki gibi bir cevapla karşılaştım. daha da tereddüt ederim ağlayan insan görünce

hemcinsimse direk yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorarım. elden bir şey gelmiyorsa bir çay ısmarlar, sakinleştiririm.

karşı cins ise acil bir durum olup olmadığını sorarım, yoksa o anda yapabileceğim direk bir yardım olup olmadığını sorarım (parasız kalmış evi uzakta olabilir, gasp edilmiş olabilir, tecavüz/tacize uğramış olabilir vs.). Yoksa çay may ısmarlamam fırsatçı gibi görünmeyelim diye ancak kısaca sakinleştirip, yakında bir büfe varsa hemen su alırım sonra yoluma giderim.

iyi misin? derim. yapmışlığımda vardır.

PDF-XChange Viewer kurun, yukarıda fotoğraf makinesi görünümlü bir ikon var, ona basın, resmi kutu içine alın, fotoğrafını çekmiş olacaksınız. Onu herhangi bir resim işleme programına (mesela paint) yapıştırın (paste), sonra kaydedin.

Denedim daha önce, çalışıyor. Çok basit bir arayüzü var zaten. Hemen halledersiniz.
download.cnet.com

1- adobe reader'da snapshot tool denen fotograf cekme aleti var. onunla istediginiz resmin "fotograf"ini cekiyorsunuz. ve baska herhangi bir programda (word, photoshop vs.) resmi yapistirabiliyorsunuz.
2- zaten photoshopla calisiyorsaniz, pdf 'i direk acar, resimleri keser bicersiniz.
3- adobe acrobat, pdf'ten jpeg formatinda kaydetmeye olanak sagliyor. önce jpeg yaparsiniz, photoshopta acarsiniz, keser bicersiniz dökümani.
ya da jpeg yaptiktan sonra word'te/powerpointte acar yine keser bicersiniz. ne icin istediginize bagli

ekrana sığıyorsa ctrl+print screeen le de yapabilirsiniz.

windows 7 ise ekran alıntı aracı var en iyisi o

Eğer havalar daha soğumadıysa Düzce'nin ve Bolu'nun yaylalarına çıkabilirsiniz. Düzce'de Akçakoca'ya (deniz var) Pürenli yaylası, Güzeldere Şelalesi (yayla gibi mekandır); Bolu'da meşhur Gölcük tabiat parkı, Yedigöller, Abant...

kaz daglari?

assos, altınoluk, akçay.

bozcaada

abant, $ile, daha uzak erdek mesela...

su terazisini neden kullanamıyorsunuz?

nivo'nun dikey çizgisiyle?

agac dikene kadar devasa bir gönye edinip, yerle direk arasina tutarak diregi sabitleseniz :)
teorik mi yoksa pratik mi bu soru?

gerçek hayattan bir soru, sahadayız
@maq: bahsettiğiniz pratikte kullanılagelen bir alet midir; marka model?(git: 301468)
@insanimsi: Ewet bu benimde ilk aklıma gelen yöntem idi fakat dogrulamalıyım: hata payı verir mi, net sonuc cıkar mı zira gorsel bir dogrulama bu, sayısal değil.
tekrar teşekkurler edeyim şimdiden.

acikcasi sadece fikir belirttim. topograf degilim. aklima lazer ölcüm aletleri geliyor. direkler cok uzun. su asagidaki dis mekanda dedektörle kullanilan 240 m menzile ulasabiliyor. ama direklere alet konulmayacak diyorsunuz.

www.hirdavatmarketim.com

eger nivo'yu dengeli kurarsan ve kazıkları da iyice sabitlersen hata vermez. diktiğin direklerin de düz olması lazım tabi.

amaç tam da bu dikliği sağlamak zaten.dik olduğunu olçüp dik olduğunu mu test edeceğim. hirdavat sitesi fena değil yalniz. lazer uygulamalarına gozatıyorum şu an.