Sabiha Gökçen'den otobüs ya da HAVAŞ servisi Kozyatağı'na geldikten sonra, oradan Gebze minibüsüne binebilirsin.

yok yahu sabiha gökçenden e-5 e çıkan herhangi bir araca binebilirsin. ordan minibüsler geçer kolaylıkla gebzeye ulaşırsın. ama komutanlık gebzede nerde onu bilmiyorum.

e-5'e inmek dışında bir şeye binme sakın ha. yolun anlatılmaz şekilde uzar.

aslında ben de E5'e inmesi için Kozyatağı demiştim. ama başka araç var mı E5'e giden bilemedim.

iyi de sabiha gökçenden izmite direk havaş var ve gebzeden de geçiyor yanlış bilmiyorsam. dolmuş otobüs hiç uğraşmayın bence. bi telefon edip sorun isterseniz.

www.havas.com.tr

Sabiha Gökçenden Gebzeye Pegasus hava yollarının servisi mevcut.www.akmisseyahat.com

SEFER BİLGİLERİ


Hareket Tarihi 14 Aralık 2008
Hareket Saati 08:30
Kalkış İSTANBUL-OTOGAR
Varış KÜTAHYA-OTOGAR
Otobüs Tipi SETRA 417 HDH
Sefer Tipi NORMAL
Normal Fiyat 33,00 YTL
Internet Fiyatı 30,00 YTL

DURAK BİLGİLERİ
Varış Sefer Durağı
08:50 İSTANBUL-ALİBEYKÖY
09:30 İSTANBUL-ATAŞEHİR
10:45 İZMİT-OTOGAR
12:40 METİN DİN.TES.-MOL YERİ
13:15 BİLECİK-OTOGAR
13:50 BOZÜYÜK-OTOGAR
15:15 KÜTAHYA-OTOGAR

7-7.30 saat gibi birşey sürer normalde ama bayram trafiği falan düşünülürse 8 saat diye düşünmek lazım.

trenle git bence.

www.tcdd.gov.tr

pek oyun oynamam ama bugune kadar gordugum en kanli oyun bloodrayne di

postal II- kan ve gore açısından bir numara değildir muhtemelen ama amaçsız ve zevk veren bir sadistlik yapma imkanı tanıdığından tavsiye etme gereği duydum. benzin dök yak, işeyerek söndür, pompalı tüfekle kafasını uçur, veya can çekişen birisinin yanına molotof kokteyli koy uzaklaş izle. fevkalade sayıda da eklentisi mevcut nette, zombiye fln çevirebiliyorsun nüfusu daha güzel oluyo. (sadist gibi yazdım ama bende kaynaklanmıyo tamamen oyunun doğası)

manhunt iyidir.. ikincisi cikmisti en son..

Teee eskilerden;

- (bkz: Blood)
- (bkz: Blood 2)

fallout III'ün tüfekle kafa koparma şeyleri de orijinal.

ama şiddete özendiren tüm materyallerin bugün Irak'ta olan bitene katkısını iyice düşünmek lazım.

painkiller da fena degildi hani.

akabinde dead space baya kanli canli, testere ile bacak falan kesiyordum ben.

bakkal bi şeyler aramıyorsan,

www.beatport.com

burada birazını dinledikten sonra e-mule'dan beğendiklerini aratıp indirebiliyorsun.

kesilen bilet uzerinden aliniyor diye biliyorum ben. kopyalar uzerinden dagitimcilar aliyor olabilir belki (bunu tamamen attim).

kesilen bilet üzerinden alıyolarsa dolandırır bu sinema sahipleri yapımcıları ama.

hem kopyayı satın almak için hem de kesilen bilet üzerinden sinema filmciye para ödüyor olması lazım.

sanal uyku nun söylediği biraz daha uygun sanki.

Sinema salonu işletmecileri kesilen bilet konusunda çakallık yapmasın diye ampec ajanları paso filmlere girip çıkmaktadır.
Genellikle öğrencilerden oluşan bu ajanlara izledikleri seans başına ufak bir ücret ve beleş film sunmaktadırlar.
Ajan girer filme şöyle bir salonu sayar film başladığında. Sabahtan beri 5. olduğu için az sonra çıkar. Bir de yarıdan sonra girip gene sayar falan filan.
Sinemacı amcanın belirttiği kişi ile ajanın belirttiği arasında büyük farklar varsa ampec'in de yaptırımları oluyorur.

Hea o filmin yarısında çıkanlar hep ampec ajanlarıydı demek ki ! :)

vecna: peki bu ampec'e nasıl ajan olunuyormuş?

iyi para varmı bari o gammazlık işinde. parqa kazanıyon hem sinemada beleş. iyi iyi iyi.

2001 senesinde ben yapmıştım bu işi. bi arkadaştı aslında ajan. ama o gün başka işi olduğu için yerine beni gönderdi. Savaş Ay'ın Dansöz adlı filmini izlemiştim. filmin parasını verip, bi de cebime ufak bi harçlık koymuşlardı. çok getirisi yok. bi de filmde bi sürü taş gibi manita cinsel ve drug falan olmasa çekilir gibi değildi yani.

e iyide ampec ajanları sinema sahibine gıcıksa o da bi çakallık yapabilir.
böyle kısır döngü şeklinde gider valla.

kurumsal olmus firmalar o riske girmez zaten. keserler kesinlikle bileti. hatta kimse girmez.

kesilen biletler üzerlerinde maliye bakanlığı falan filan yazan resmi fatura olduğu için sinema sahiplerinin dolandırma şansları biraz daha az olur diye tahmin ediyorum.

filezilla kullanalım, özgürleşelim.

özellikle smartftp istedim. ayrıca filezilla sux :p

geçen gün sacred house diye bir otele baktık çok bombaydı.
biraz pahalı olsa da değer gibi geliyor...

www.sacred-house.com

kapadokya bölge olarak büyülü bir yer,
nerede kalırsan kal pişman olmazsın emin ol,
bütçen yoksa e
en ucuzunda kal pişman olmazsın,
ha bütçen varsa zaten mağaralarda kalırsın ama diyorum ya kapadokya bambaşka

kapadokyadaki cave otel diye gecen yerler ateş pahası. çok fena yani. o yuzden eğer geceliğine en az 100 dolar veririm dersen araştır onları.

biz de keşfettik Sacred House'u yalnız yer kalmamış bayramda. çok koydu walla.

dedemanda falan kalma. egzantirik yerlere bak, butik oteller falan. onları araştır özellikle.

mağara ambiyansı yakalayacak yer bulamazsan, ürgüp öğretmenevi'ni tavsiye ederim. Hem temiz ve ucuz, hem de çalışanlar güleryüzlü. Ayrıca kız arkadaşla gideceksen diğer öğretmenevelerinin aksine aynı odada kalmana sorun çıkarmıyorlardı.

getirirken pek sorun yaşamaz, aynı üründen birden çok olmadıkça. o nedenle elektronik ürün isteyebilirsin. neredeyse yarı yarıya geliyor. internetten de sipariş edebilir hatta.

ha yemek kültürü gelişmiş yer, eğer düşkünlüğün varsa onu daha gurme arkadaşlara bırakayım :))

oraların bi hardalları var ki dibin düşer. fesleğenli ve zeytinli falan karışık türlerde üstelik. bence hardal iste.

peynir çeşitleri de şahane ama ben hala Edremit'in testi peyniri üzerine lezzet tanımayan bi taşralıyım. anamdan onu gördüm, öyle gidiyom işte:))

tabiki de kirmizi sarap

macaron
brie
bordeaux ya da cotes du rhone şarabı
caramel au beurre salé (tuzlu tereyağından yapılmış karamel)
dijon hardalı. eski usul çok ezilmeden yapılan, taneli olanı da olabilir. yalnız tadı daha keskin oluyor. yukarıda bahsedilen çeşnili hardallar için edmond fallot markasının ballı-balzamiklisi.
creme de cassis artı cidre (tercihen normandiya)
deniz tuzu
bal
lavantalı ürünler (sabun. mum. bal vs.)
çay seviyorsanız buradn çeşitlere bakıp isteyebilirsiniz. www.palaisdesthes.com
herbes de provence
oradan getirilecek kadar özellikli bir domates salçası var mı bilmiyorum ama değişik domates çeşitleri var fransa'da (sarı, turuncu, siyah domates gibi) onların kurutulmuş zeytinyağlı iştah açıcıları olabilir (emin değilim).
türkçe altyazılısını bulmak pek mümkün değil galiba ancak ingilizce biliyorsanız ingilizce altyazılı la grande vadrouille dvd'si. louis de funes 'in oynadığı filmler diye de genişletilebilir bu seçenek.
çizgi roman. fransız ve belçikalı çizerlerin eserlerinin ingilizce, almanca versiyonları rahat bulunuyor. ikinci elleri birinci ele göre hatırı sayılır derecede ucuz.
karite yağı (bkz: shea butter) fransız ürünü değil ama orada çok ucuz. marketlerde organik kozmetik reyonlarında bulunuyor.

gauloises, gitanes

Puro seviyorsanız duty free'den ucuza Davidoff purolar da getirebilir.

fr deki domates salçasinin tr dekinden bi farki yok.hatta Tr de ki daha lezzetli.
20 euro ya 1go luk mp3 rahat bulabilirsin.

Siteye girerken yaşanan durum farklı bir browserda da oluyor mu?

Sözleşmeyle alakalı olmayan ama şu an tam hatırlamadığım anlamsız bir sorunu, hotmail zamanları cookieler yüzünden yaşamıştım.

windows ie/ff
ve ubuntu ff ile denendi maalesef.

"pıt bul"mak için yapılırsa yasak.

anladım. yani bu yaratık ya bizi ya da başka canlıları parçalayana kadar öyle mal gibi bakacaz anca.

bunu okumanizi oneriyorum.
www.gizmovet.com

daha önce aynı tip başlıkların birisine şunu yazmıştım, aynen copy-paste yapayım;
------------------------------------------------------------------------------------
konuyla ilgili bir yazı yazmıştım, 'fatih çekirge' başlığında, orada olayın genel olarak fırıldaklarından bahsettim, ama eğer çok isnerise daha detaylı anlatabilirim.

öncelikle çok uzun süredir köpeklerin içindeyim. zaten kendim de bir köpek sahibiyim, bunun yanında türkiye' de köpek camiası için elimden geleni yapıyorum, bir zamanlarda gerek köpek eğitimi ve psikolojisi, gerekse köpeklerin sosyal hayatta takılmaları ve bunları sağlayan kurallar - kanunlar hakkında baya araştırmam oldu.

şimdi şurada okuduğum bir kaç yazı, arkadaşların cehaletinden veya araştırma güdülerinin eksikliğinden olsa gerek, sizi yanlış yönlendirmekte. pitbull beslemek yasak değildir. yani elinde bir pitbull olan kişinin elinden köpeği aldırtabilmeniz için, köpeğin aktif saldırı yapması veya kanuni olarak bir suça karışması gerekli. mesela o köpek kullanılarak banka soydurulur, birisi ısırtılır, veya birisi o köpek vasıtasıyla tehdit edilirse, o köpek sahibin elinden alınır. bu sadece pitbull için değil, bütün ırk köpekler için geçerlidir. yani komşunun kanişini bile tehdit olarak görürseniz, işleyecek prosedür aynıdır.

öncelikli olarak köpeği ne için şikayet edeceksiniz? gürültü çıkarttığı için? saldırgan olduğu için? sahibinin gerekli önlemi almayarak çevre sağlığını tehdit ettiği için? yani burada sizin her şikayetinize bir argümanla karşılık verilecek, mesela benim köpeğim havladığı için şikayet edilse, ben mühürlü bir desibel ölçer ile, köpeğimden şikayetçi olan kat malikinin evinden 90 desibel sesi ölçtürürüm, duyulmaz ise, şikayet düşer, veya saldırgan olduğu için şikayet edilse, önlerine eğitim sertifikasını koyup, bilirkişi isterim. sizin burada tek vurucu noktanız, köpek ile değil, sahip ile ilgili olmalı.

ne yapılabilir? öncelikle il çevre ve orman müdürlüğünü arıyorsunuz, tutanak tutulacak ise onlar vasıtasıyla zabıta tutar, konu adli olay olmadığı için polisi ilgilendirmez, bu konunun muhattabı öncelikli olarak zabıta ve belediye veterineridir. polisin girişi ancak bu birimlerin yetersizliği halinde olur. mesela siz köyde olan kangalı jandarmaya şikayet eden birisini gördünüz mü?

müdürlüğü aramadan önce, apartman dairesinde yaşıyor iseniz, apartman yönetim planında köpek beslemek ile ilgili madde olup olmadığını araştırın, eğer köpek beslemek yasaksa, zabıta tutanağı sonucu açılacak dava ile kişiyi apartmandan tahliye bile ettirebilirsiniz. aksi durumda hiç bir şey yapamazsınız.

sizin şu anda yapacağınız şikayet şu maddeleri içermelidir :
2. kısım,Madde 5- Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Hayvan sahipleri, sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; zamanında ve yeterli seviyede tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadırlar.

bunun dışında hiç bir şekilde şikayet edemezsiniz, nedeni'fatih çekirge' başlığında.
---------------------------------------------------------------------------------------
(bkz: fatih çekirge/@galahad)
ha bir de konuyla az çok alakalı olarak, köpekle ilgili bilgi edinmeniz açısından;
(bkz: pit bul/@galahad)

ben köpekleri çok severim ama bir o kadar da korkarım.

bizim evin altında sucu var, pitbull'u 24 saat bağsız. yani geceleri dükkanı kapattıklarında da pitbull kapısının oralarda geziyor. her sabah yolumu 100 metre uzatıyorum servise giderken. arkadaşçıl gözüküyor, bunu onun için yapıyorum bir nevi.

pitbull besleyebilir.
yasa tarihinden once elindeyse ve kayıtlıysa bir sey yapılmaz, oteki turlu sadece kısırlasıtırabilirler. tabi hayvanın saldırgan olmadıgını vs vs varsayıyorum.
ayrıca her kopegin baglı ve agızlıklı gezdirilmesi gereklidir yasa geregi.
avukatım pitbull besliyorum.
gidip bir konusmayı deneyin sahipleriyle.

valla serbest olması lazım. arkadaşım besledi yıllardır. kereta çok oyuncuydu oynardım ben de devamlı. hiç hırlamadı bile heyvan.

Firebug işinizi görecektir sanırım:

addons.mozilla.org

Üstüne de gerekirse Web Developer'ı kurabilirsiniz:

addons.mozilla.org

firebug bu zamazingonun yaptığı her bir şeyi yapıyor; Yetmez bir de üstüne cookie editör eklentisini de kurunca sayfanın her yönünü anlık olarak inceleyebiliyorsun; Tek fark firebug yaptığın değişiklikleri kaydedip sunucuya hemen yükleyemiyor; Ama zaten salt html ile çalışan kaldı mı ki sayfayı görndüğü gibi sunucuya yüklemek steyesin?

firebugda yaparsın değişiklikleri, baktın tam istediğn gibi oldu, kullandığın editörden asıl koda uygularsın;

hem firebug, hem de web developer kurulu. lakin tarayıcıda gördüğüm herhangi bir şeyi tıklar tıklamaz WYSIWYG biçimde CSS editletmiyor.

üstelik aletin 93878932 çeşit CMS için desteği var. HTML sitesi değil yani olay.

yok mu çok benzeyen bir muadili bunun?

@t joe
izleyemeyenler burdan indirebilir:
www.skybound.ca

gene videodaki gibi değil be abi. ff3.0.4 ve fb1.2.1 kurulu bu arada.

videodaki daha kolayıydı işin. çok teşekkür ederim yine de:)

civic

jetta

civic gayet tabii..

peki de, aga bi de sebep yazsanız ya. yani neden Civic? neden Jetta?

civic alsın boşver

kesinlikle jetta. Alman powah

elantra al bence

ama senin soruna gelirsek hazir tartisilmisina verim bak istersen:
answers.yahoo.com

jetta

1. hb karoseriye bagaj ekleyip sedan yapandan kaçacaksın. güdük durur araç, ki jetta da önden golf arkadan passatlığıyla hem güdüktür hem karaktersiz. golfe bagaj koyduk adı jetta oldu denmez, hondanın yaptığı gibi bu civic hb dir bu da sedan ikisi ayrı araçlardır dersin adam gibi.

2. civic teknolojik anlamda sınıfında devrim yapmıştır hala teknoloji bağlamında en öndedir.

3. golf 6 çıktı jettanın da yenilenmesi 6 aya kadar yapılır. 6 ay sonra eski kasa olacak bir araba almam. civic daha 2 sene aynı civic olarak kalacak.

4. honda motoru malum efsanedir. daha fazla gücü daha az tüketimle sunar.

5. vw kalitesi dediğiniz şeyi bir türlü anlamadım telvinin touranı vardı kabin içindeki plastiklerin kaplamları döküldü servise gittik known issue bişi yapamayız araba parfümü kullanmışınız ondan olmuş dediler.

6. golf de kullandım civic de civic in verdiği tadı veremiyor golf.

7. civic çok daha yakışıklı.

8. civicin 2. el değeri bizim memlekette başka hiç bir araçta yok denebilecek seviyededir.

9. yoruldum lan.

yeni kasa civicler çıktığından beri, yani yaklaşık 2 yıldır civic kullanıyorum. bir kere teklediğini görmedim. ayrıca jetta olmasa da onun muadili olan golf de kullandım bu süre zarfından bir kaç defa. kesinlikle civic'in verdiği haz yoktu.

iç mekan konusunda da genişlik olarak civic, jetta'nın eline verir. inanılmaz geniş bir iç hacim var civic'te. ne olduğunu bilmediğim ve bütün arabalarda olan bir dalga vardır hani arka koltukların ortasında, ayak bastığımız yerde. normalden biraz yüksektir, sağa sola geçişi zorlaştırır hani arka koltuklarda. o dalga civic'te yok işte. ufak bir detay gibi görünse de çok rahatlık sağlıyor.

civic'i servise bir kere götürdüm o da arkadan 90 model bir mitsubishi minibüsün çarpmasından ötürüydü. amca yaklaşık 60km süratle çarptı sadece tampon içeri göçtü biraz. sağlam da bir araba yani.

volsvogenin bu tarz kırma arabaları geçmişten beri tutunamadı. jetta da öyle. ayrıca ikinci el satışta da rahat edersin ileride düşünürsen.

civic'te kesinlikle pişman olmazsın.

kazasız belasız bir kullanım temenni ederim.

jetta'ya kılım tamamen.

yazıldığı üzere jetta kadar karaktersiz bi araba yok hakkatten. passat desen değil golf desen değil çirkin bi şey
o vw klasını yansıtmıyoru hiç

ama civic öyle mi? hem sempatik hem yakışıklı :p şahane bir araç bir de tabiki ortada bir honda vtech motor teknolojisi var yapıldığı günden bugüne arıza raporu verilmemiş derler ne derece doğrudur bilemem.

sürüş konusunda jettaya yolcu olmuşluğum bile yok bi şey diyemem ama civici bir kaç kez sürme şerefine nail oldum. ve bir çok kez yolcusu oldum sürüşü şahane, yolculuğu özellikle arka tarafı daha da şahane.

jetta

Civic. daha kaliteli. yakıt tüketimi benzinlide cok daha ekonomik.
satması çok daha kolay. ayrıca jetta ya beş basar.
2005 model civic im vardı, sattıgıma hala üzüldügüm canım arabamdı diyim yani. bigun bi yamugunu görmedim.

bence o fiyat grubundaki arabalardan en güzelleri:civic, vw golf, opel astra
golf alsanıza illa volkswagen istiyorsanız. daha güzel araba bence golf.jetta tutmadı sanki türkiyede. gayet tipsiz ve içi de çok çirkin bence civic le astraya göre.

honda, hayat onda.. pek anlamam teknik ozelliklerden ama honda'nin neredeyse tum modelleri icin iyidir diyebilirim gozum kapali, tasarim acisindan. son olara, japon yapmis, yapar da daha diyorum :p

araba almayınız bisiklet alınız. (mesaj kaygım geldi:)

civic alın. düşünmeden. honda sonuçta. tık demez araba, saat gibi çalışır motoru. otomatik alın hatta; ki honda nın eline kimse su dökemez otomatik şanzımanda. zaten bir kere honda kullanın neden burada herkesin küt diye civic dediğini anlayacaksınız.

vista kendi yapıyor zaten onu, ayrı bir programa gerek yok.

bilgisayara sağa tıklayıp yönet de, ordan disk yönetimini aç. orda c sürücüsüne sağa tıklayıp kücült de. c nin bir kısmını ayıracaktır, ayrılan parcaya sağa tıklayıp disk oluştur deyince yeni bir sürücü yapıyor

yaw hala çözememişim ben bu vista'yı meğer:))

teşekkür ederim. lakin biraz zaman alıyor sanırsam olay. bi de 16 GB boş yer varken 3 GB küçültebiliyor diski. bu nedendir?

kendisi hayvanlar gibi kullaniyor diski ondan dolayi hacim, bilgisayarimda bi sure dikkatlice bak. diskinin uzerinde "yayla" yazdigini goreceksin

partition magic ile halledebilirsin. Kendi yazilimi cok dandik bi ise yaramiyor.

partiton magic'e ek olarak paragon hard disk manager'ı da ekleyelim. ama bunlar paralı yazılımlar. ücretsiz açık kaynak arıyorsan, gparted live cd kullanabilirsin.

diğer partition'a ubuntu yükleyeceksen, hard diski önceden partition'lara ayırmana gerek yok. ubuntu live cd'si windows partition'dan boş olan yeri ayırıp oraya kurabiliyor.

1- Rusya olunca G8, olmadan söylenince G7 oluyor. ikisi de oluyor yani. asıl düşünülmesi gereken şu bence: onlar G8, biz 6.5 milyarız!
2- vatan satsa bir kişi anında biter işi :P

Rusya para yardımı yaptı İzlanda'ya. ABD'de Pakistan'a yapabilir. çünkü İzlanda iptal. Pakistan'ın da sadece 1 ay daha ithalat yapabilecek durumu kaldı. şirketlerden sonra ülkeler de batışa geçti yani.

"bu sefer de 3. dünya savaşı çıkmazsa artık yuh!"

--çekirdek çitleyen adam

www.quackit.com

table oluşturabilirsiniz buradan.

daha fazlası için google'da "html table generator" şeklinde arama yapabilirsiniz (tırnaklar olmaksızın).

TinyMCE, FCK Editor örnekleri şahanedir.

ama neticede kendi bilgisayarına olmasa da bi yerlere kuruluyor bunlar da.

www.google.ca

okuyamadigim bir domain adi.

İçeriği ne ki? Bana alışveriş sitesi çağrışımı yaptı.

berbat.

çok kötü

türediği kelimelere göre belki iyidir ama söylenmesi zor gibi.

Başarısız.

suru psikolojisi gibi degerlendirilmesini istemem fakat,

cok kotu bence de.

avantor.com desen?

"i want orgy"nin yandan yemişini denedim. aklıma gelen her fikir güzel olmayabiliyormuş neticede:))

herkese çok teşekkürler ve iyi bayramlar:)

yahoo grup mu? onu da yazın. vardı öööle bi özellik

google groups. yahoo'da neresindeydi bu arada?

hiç yapmış değilim de calendar bölümü var, galiba ordan yapılıyor, reminder mail gönderiliyor.

mesela aylık aidatınızı ödeme zamanınız geldi filan gibi. baktım şimdi ama tam çıkaramadım.

ama calendar bireysel kullanım için. yahut da, bi yöneticinin tüm kullanıcılara teker teker task ataması için.

demlikpoşet bilir.haftaya bi ayagını soksun denize..

giren tanıdıklarım var. bünyeye bağlı biraz da.. kimisi asla girmem diyor kimisi çatır çatır giriyor. ama yapılmayan bişey değil sonuçta.

ben girdim kaç kere. azıcık üşüyon ama iyi oluyor. konyak, votka falan da al bünyeye.

akçay altınoluk tarafı için yaz kış fark etmiyor. her zaman buz gibidir deniz.

bir hafta öncesine kadar altınoluk'taydım. bana ve tanıdıklarıma göre altınoluk'ta son 10 senenin en sıcak deniziyle karşılaştık bu yıl.
benim tavsiyem denize girmeden önce su ısısı buza yakın olan kanyon ve şelaleleri bir ziyaret edin ve oraya girin. ondan sonra altınoluğun soğuk denen denizi vız gelecektir.

bir fikir vermesi açısından;

ağustos ayında ordaydım ve afeedersiniz it gibi titredim efenim giremedim denize, havuzda yüzdüm paşa paşa.

agustos 15 ten sonra bile akşamları esmeye başlıyor altınoluk civarında, gündüzler iyi, eylülden sonra girilmemesi gerekir bence.

bu tam zardanadam'a göre bir iş.

rock grubu tarzi bir sey ariyorsunuz sanirim ama,

eger farkli bir deneyim isterseniz vokaliz de aklinizda olsun.
www.vokaliz.biz

ozellikle festival-konser gibi seyler icin degisik gosterileri vardi.

rock olması şart değil ama eğlendirici olması önemli. hedef kitle üniversite gençliği tabi.

Malt olabilir. Çok para isterler mi bir fikrim yok tabii.

zardanadam!

gayda istanbul.

kreş

bence izmir gruplarından birine şans tanıyın.
"kanca" diye bi cover grup var ve müthiş performansları var.
3000-4000 bayılacağınıza gerçekten eğlendirecek bi grup ki zaten öğrenciler arasında da biliniyordur...
cuma gece 1.30 da dungeonda, ctesi 11 de opusta çıkıyorlar dinlemek için.

Sahte Rakı orayı yıkar :)

3-4bin nedir ya... direc-t'ye falan 3-4 bin teklif edip götlerini kaldırmayın, riverside denen polonyalı grup 2bin avro alıyor, jayjay johanson türkiye turnesine çıkıp konser başı 2500 dolar alıyor, yapmayın gözünüzü seveyim.

İzmir'in yerel grupları vardır, makine, kanca vesaire, gayet eğlendirirler, hoplatır zıplatırlar. daha popüler olana yönelicez diyosanız da kazıklanmayın, araya adam sokun, keklik gibi direk muhatap olmayın.

karapolisnas, kurdugun cumlelere (direc-t'ye falan 3-4 bin teklif edip götlerini kaldırmayın) dikkat et lütfen. onlarin zaten yeterli potansiyeli var. sen hic merak etme yani. turkiye'de yurtdisinda sayili konser veren kac grup var???

sorunun cevabini vermek gerekirse;
- zardanadam
- mat
- cilekes
- deli gömleği
- cemiyette pisiyorum
- dorian

let it flow kıpır kıpır değil ama $ukela.

tek ders sınavı diyeyim :)

Bunun tek yolu bilgisayari sokup 1 haftaligina evin en uzak odasinin en uc noktasina kaldirman olacak. Uzerini de gazeteyle filan ort hatta, ben oyle yapmistim. Bilgisayar sokukken tekrar kurmaya usendigin icin "e bari ders calisayim" diyorsun. Fotograf makinesinin de pillerini bosaltip bir arkadasina ver ya da onu da bilgisayarla beraber kaldir. Televizyonun anten kablosunu sokup erisemeyecegin bir sekilde yere birak.

Bunlar benim ekstrem yontemlerim. Basarili oldum mu, oldum.

Yoksa aklin hep eksi sozluk'teki duyuruda, x forumundaki tartismada, y ortamindaki gelismelerde oluyor. Kokten cozum icin bilgisayari kaldirmak lazim.

Edit: Simdi okudum da, bir haftalik calisma icin cok abartili bir oneri olmus bu. Bir yila yaydigim bir seyi bir hafta icin onerdigim icin kendime guldum.

zaten kendimi soyutlasam da maddesel şeylerden, kafamın içi düşüncelerle taşıp doluyor, kafamı rahatlatıp boşaltabilmem lazım o problem yaratıyor.

yani olay şey değil, "federer'in maçı var onu izlesem" değil, "federer'in maçı var lan nolcak acaba" sorusu. yoksa kalkıp federer'in maçını izlemem şu haldeyken, vicdanım elvermiyor.

böyle bir durumda arkadaşlarla çalışmak faydalı olabiliyor.

doktora git. psikiyatriste yani.

ben gittim mesela. bana adhd teşhisi kondu. concerta yazdı ilaç olarak da.

hala götüm yemedi tedaviye başlamaya. bu her şeyle aynı anda ilgilenmeye çalışan halimi çok özlerim diye korkuyorum çünkü.

madem dana gibi zihinsel performans gerektiren bir iş değil, azıcık iç.
iyi ayarlayabilirsen kafan güzelce durulur.

Tek ders sınavından kalan bizde bol bol oldu. İçmeyin de.

Kısa ve sık bölümler halinde çalışmayı, hedefe ulaşmadan ara vermemeyi deneyin. Aralarda müzik dinlemek, tv izlemek, sözlük okumak gibi etkinlikleri ihmal etmeyin, ama süreyi geçirmeyin. Dışarıya çıkmak da önemli, hiç olmazsa yarım saatlik bir yürüyüş lazım.

Bu ders seanslarını planlayarak ilerleyin. Bugün şu not, yarın bu not, ertesi gün sorular, son gün de bir tekrar gibi. Planlarda biraz esnek davranın ki kaytarmaları tolere edebilin.

Çok zorlu bir tek ders sınavı atlattım da :) Başarılar...

abim maalesef Samsung SGH-E 250 telefonumun kamerasıyla bi şeyler çekebiliyom sadece. onlar da çok nitelikli değil. bi de çaylağım. ama Gori'ye tekrar dönecem. çok şahane bi Stalin heykeli var orada. adamın memleketi bombalanıyor Ruslar tarafından, görse kimbilir ne derdi?

Ben olsam cep telefonu kamerasıyla gitmezdim. Torunlarına bile aktaracağın önemli bir tarih şahitliği söz konusu.

ben olsam da gitmezdim ama bavulu son dakika topladım, kimseden kamera istemek de aklıma gelmedi. neyse, geldik bi kere artık:))) ayrıca burada nedense kimsenin zikinde değil gibi savaş. herkes kafasına göre takılıyor gibi. yolda bulduğum kime sorsam başka geyikler açtı. "kahrolsun Rusya, yaşasın ABD" modundalar bi de.

Walla bir maç için yayın münasebeti ile gitmiştim.
Dagda kocaman bir karı heykeli var onu gör,
Şehir meydanında kubbesi komple altın bi kilise var onu gör
Ressamlar parkı diye birşey var onu gör.

Layla Türk diye bir gece klübü var. SAKIN GÖRME!.
Binlerce kumarhane var birilerini görebilirsin.

Birde erkeksen gürcü kızları da bi gör :).

Pera Lachaise'yi bilemeyeceğim de, Yılmaz Güney siyasi sığınma hakkı talep etmişti bildiğim kadarıyla, Türkiye'de tam darbe ertesi döneme denk geldiği için kabul etmelerini çok şaşırtıcı bulmuyorum. Ahmet Kaya da sabıkası olmayan bir sanatçıydı, neden rahatça giremesindi ki? Kırmızı bültenle aranıyordu da benim mi haberim yok?

ekşi duyuru'nun Türkçe yazmayı beceremeyenlere ne gibi güzellikler sağladığını ben de merak ediyorum şimdi. kesin Barzani'nin adamı bunlar.

o mezarlıkta yatan Jim Morrison da Kürt. eklemeden geçemeyeceğim.

tr.wikipedia.org
dunya capinda ag denmis.

dünya çapında ağ

www.tureng.com da oyle demis aslinda ama... yine de cok turkce oluyor gibi geliyor kulaga...

dünya çapında ağ
global ağ

dünyayı saran ağ.
bence en güzeli bu.

yuvarağ!

akillinin biri vakt-i zamaninda, www'yi kaldiralim, aaa'yi tanimlatalim, aaa kullanilsin demisti. aaa = acuna acik ag

kicimla bile gulememistim kendisine.

Balıkesir üzerinden aktarmalı olarak gidilebilir. bir de Edremit Belediyesi'nin otobüsleri vardı sanırım.

maalesef fiyattan haberim yok.

Direk Bandırma-Akçay otobüsleri var, onlara bineceksin. Akçay'da inip Zeytinli dolmuşlarına bineceksin ki o iş 5 dakika.
Fiyatları ben de bilmiyorum maalesef.

zirvesinde, limon'da bazi bilgiler var, isinize yarayabilir.

sayın whoosie,

ilk zirveniz olması gerektiği halde organizasyon eksikliği ile saçma bir zirveye dönüşen popomundo yıldızları zirvesi'nin organizatörü olan bendeniz, yepyeni bir zirve ile karşınızdayım. adı zeytinli rock fest 2008 zirvesi. sizi orada görmek isteriz. en azından sizden başka sözlükçülerin de orada olacağını aklınızda tutarsanız, kendinizi daha güvende hissedersiniz diye düşünüyorum. (ne dedim lan ben?)

neyse efendim, ahanda linki:

limon.6degreesunder.com

mevcut incil'ler hz. isa'nın ölümünden sonra havariler/azizler tarafından yazılmıştır. her biri yazarlarının ismini taşırlar. kuran ise hz muhammed'in ölümünden sonra tek elden (yanılmıyorsam hz ali tarafından) yazılmıştır. ayetler toplanırken hafızlardan o ayeti bildiklerine dair şahit istenmiştir. peygamberin sağlığında kağıtlara ve hurma yapraklarına yazılmış ayetler de mevcuttur. bu şekilde ayetler değiştirilmeden kağıda aktarılabilmiştir.

önemli olan değişme değişmeme meselesi değil inanç meselesi. inanırsan o tanrının sözü olur. mesela nurcular risalei nur'un "ilham"la yazıldığını söylerler. o yüzden orada yazılanları mutlak doğru kabul ederler.

soruyu biraz açabilir miyiz ? tüm dinler kitaplarının değişmediğini iddia ederler ama din kurumunun kendine has özellikleri nedeniyle bunun tanrının bir mucizesi olduğu dışında bir açıklama getirmezler. örneğin kuranı kerim hz. osman zamanında mevcut 4 farklı nüshadan konsolide edilmiştir. bu konsolidasyon sırasında bir çok ayetin (özellikle ümeyye oğulları aleyhine olanların) bilinçli olarak yeni kitaba dahil edilmediği söylenir. hz. ali'nin de bir nüshası vardır fakat konsolidasyona dahil edilmemiştir vs. tüm bunlara rağmen kitap kendisinin değişmediği iddiasını bizzat yaradanın ağzından öne sürmektedir.

değiştirilmemiş tek kutsal kitap "komünist manifesto"dur aga.

Kırlangıç Çökeltme'yi pek sevdim ben. :)

enfes bir sey; erken hasat sizmasi. komili idi sanirim. yemek icin degil de salata vs ye. epeydir goremiyorum ama ortalikta.

bulabilirseniz veya yolunuz du$erse: burhaniye urunu "sariba$" sizma (kar$i kom$um getirmi$ti saolsun) / *marketlerden aldiklarim arasinda en begendigim "komili cold pressed sizma"

Edremit'te avcı Cemal Abi var bizim. ondan alıyoz. daha şahanesi varsa da henüz tatmadım. Cemal Abi'nin dükkanı falan yok. sadece tanıdıklarına veriyor yağından. onu da kısıtlı miktarda.

edit:

diğer öneriler çok naif lan! salkdasjlkdjalskajajahahhahahahahaahahha:)))))))

edit 2:

arada sarıbaş sızmayı okumamışım. ayıp olmuş.

gayet rahat abartarak soyluyorum ki dünya yüzünde yiyebileceginiz en lezzetli zeytinyağı edremit körfezinden cikar. tadarak alınmasi taraftariyim. o yuzden markalı olanlarda bu sans maleseff yok. bence tanıdıgınız edremite burhaniyeye ayvaliğa bi ugrasin kurulan pazarlari dolaşsin özellikle köylülerin oldugu yerlerde (edremit pazari carsamba günleri kurulan) gayet raat şahane yağlar bulur. ha yardımcı olurmuyuz? oluruz.
[email protected] iletişim icin :)

İzmir - Karaburun tarafında köylülerin kendi yaptıkları zeytinyağı da oldukça iyidir. lezzet ve asit dengesi olarak yormaz, zevkle yenir hem yemeklik hem sofralık olarak kullanılabilir. Hatta almak istediğinizde Karaburun Mordoğan'da eşeğiyle dolaşan Sadık amcayı arar bulursanız (ki herkes tanır kendisini) onun zeytin yağı güzeldir. Kendinde olmasa bile bulur buluşturur. Ama bu sene sanırım zeytinde yok senesi o yüzden fazla alamayabilirsiniz, bir de kilosu 8YTLye kadar tırmandı haberiniz olsun...

burhaniye-pelitköy taraflarında tavsiye ederim.

ve edremit körfezinden cayma, akhisar'dan gelen yağlarda oldukça kaliteli ama mesela bize çok "koyu-yoğun" geliyor.. ama bak bu pelitköy'deki dayı bomba...
bardak bardak doldur iç o derece..

ulan canım çekti, valideye söyliyim bi börülce patlatsın akşama

her Hıdrellez'de yapardık biz bunu memlekette.

ben de cok yapardim. güzel günlerdi. halen satilir bu tellerden. ama eskiden yandigi gibi güzel yanmiyor artik.

poset isini biz de yapardik. cok pis yakardi ya

bu fikirtepede çok meşhurdu eskiden şimdi yeni nesil çocuklarda yok harbiden boyle enteresan heyecanlar,kıvılcımları manyaktı bee valla beni de eski gunlere donderdin ozlemişim saolasin

ucuna ip bağlayıp geniş bir çember şeklinde dönderttin mi, piyuuu, havai fişek halt etmiş.

bizi bulaşık teli kesmiyordu, daha farklı zevklerimiz vardı. eski trt yayınlarını almak için değişik cins antenler vardı.onların borularından birkaç tane sökerdik, 5 cm kadar keser, içine barutu koyar, fitili kenarına iliştirir, iki tarafınıda ezerdik, torpil yanında halt yimiş.

dipnot: bu yüzden ceza alanı görmedim :)

anten borusundan boru tipi bomba yapmak suçtu ama gecekondu mahallelerinde çok popülerdi 90'larda.

oyy ben o hinlige yetisememisim cok zevkli gibi gorunuyor puh. bizim zamanimizda yoktu anten borusundan patlayici yapmak:(

ben kolonya dokup cakmakla yakar, alevler bir muddet sonra azaldiginda uzerine tekrar tekrar kolonya doker zevk alirdim. bir de babamin sprey pas sokucusu vardi. cakmagin onune tutar spreye basar ejderha susu verirdim kendime. bunlar o zaman bana cok buyuk zevk verirdi. hic denemedim bulasik teli yakmayi. aklima geldi bir deneyeyim.

özel olarak barışarock olmasa da festival kamplarına kesin gitmesi gerekenler yaklaşık şöyle:
- çadır+mat+tulum (tulumun içine girmiyoruz gerçi, altımıza falan alıyoruz)
- güneş kremi ***** (çok önemli)
- yara bandı
- varsa minik bi nemlendirici (hani o miniş mavi nivealar gibi
- kıyafet ve terlik
- güneş gözlüğü *****(çok önemli)
- tercihan şapka
- ıslak mendil
- iskambil kağıdı (festival her daim çok eğlenceli olmayabilir, içeri sokarken iyi saklayın)
- kullandığınız ilaçlar.

aklıma gelenler bunlar, iyi eğlenceler.

www.barisarock.org

burayı da okudunuz mu sevgili arkadaşım?

bir de çadır, mat, tulum alırken en ucuzlarından alın kesinlikle (20-30 liralıklardan). yaz mevsiminde ve kısa süreli kullanımda her tür ihtiyacınızı karşılar.

@whoosie
İlaç tavsiyesine ek olarak reçetesini muhakkak yanınızda bulundurun.

Sivrisinek ve böceklere karşı -özellikle kene- alan ilaçlanmıştır büyük ihtimal ama siz yinede yanınıza gereken koruyucuları alın. zira Geçen sene Radar Live Fest'te kene ısırığına maruz kalmıştım kamp alanında :)

dağcı ve metal dinleyen bir erkek arkadaş bul, herşeyi o halleder elini sıcak sudan soğuk suya sokmazsın....

öncelikle cevaplar için teşekkürler.burda yazılanları not almıştım zaten ayrıca loststone orayı da okudum ama sağol yine de.çadırı da aldım dün 4 kişilik 2 kişi kalıcaz ve 3o lira mat ve uyku tulumu da hazır.yalnı ben kıyafet seçiminde sorun yaşıyorum.malum sıcak hava gündüz kısa şort giyilmesi ortamdaki kro sayısı açısından uygun mudur mesela

hocam salla gitsin makaleleri. bu olayı yaşamış bir Ermeni'nin olay sırasında ve sonrasında başına gelen trajediyi çok da edebi olmadan anlatan bir kitap var. (bkz: anneannem)

bu trajedinin yansımasına bizzat tanık da oldum. oku derim. sonra bakarsın makalelere.

İttihat ve Terakki'nin iflah olmaz bir Almanya piyonu olduğunu da unutma tabii. kendi ülkesindeki insanların milyonlarcasını Almanya'nın (daha doğrusu onu yöneten zengin zümrenin) isteği doğrultusunda 1. Dünya Savaşı'nda öldürdü bu villa yalakaları. başka herhangi bir teori, makale falan boştur.

Bu Almanya piyonu denilen İttihak ve Terakki'nin ileri gelenlerinin nasıl ve kimler tarafından öldürüldüğüne dair yazılmış bir kitap var "Üç Jöntürk'ün Ölümü" diye. Ermeniler'in neyi savundukları ve yurtdışındaki Türk diplomatlardan ne istediklerinden de bahsediliyor. Yazarı Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Başkanı, Hikmet Özdemir. tavsiye ederim:

kitap.antoloji.com

torrent'in avantajı, eğer üyelikli bir siteden indirceksen içerik konusunda aldatmaca olmuyor, emulede indirip süprizle karşılaşmak mümkün.

torrent hızlıdır ama kaynak bulması zordur.emule yavaştır ama aradıgını bulmak kolaydır.

kesinlikle torrent. program olarak ta utorrent ve azureus ikisini de kurun. utorrent´in indirmedigi dosyalari azureus, azureus´un da indirmedigi dosyalari utorrent ile indiriyorum ikisi de candir.

torrent tabi ki.

torrent her turlu dover yea... ama indirirken hele ki seed guzel ise baglantiyi kasar. netlimiter yahut cfosspeed kullanirsan superdir. ama yine de torrent, hihi, evet.

torrent!

oy birliği ile kabul edilmiştir.

ben ikisini birden kullanıyorum. aslanlar gibi. emule'da kad ağını kullanarak torrent'ini bulamadığım şeyleri bulabilmem mümkün oluyor mesela. vuze kullan torrent client'ı olarak da.

ben ikisini de kullanıyorum, gayet memnunum. yeni dosyalarda torrent, eski ve zor bulunan dosyalarda emule kullanmak gayet güzel sonuç veriyor.
şöyle bir karşılaştırırsak dosya türlerine göre;
film için dediğim gibi yeni bir filmse torrent, eskiyse direkt emule.
müzik için tek tek mp3 indirmeyi seviyorsanız emule, albüm indirmeyi seviyorsanız pek farketmez emule veya torrent.
dizi için kesinlikle torrent, ortalama bir sezonda 20 bölüm olduğunu düşünürsen, emuleyle 20 bölümü ayrı ayrı indirmek işkence olabilir, oysa torrentle tek dosyayla halloluyor.
ayrıca emulede üye olmanıza gerek kalmadan divxplanet, divxforever, osloskop gibi siteler sayesinde fake indirme ihtimalinizi sıfıra indirebilirsiniz. orda burda site davetiyesi için yalvarmanıza gerek kalmaz torrent gibi.
(bkz: emule siteleri)
(bkz: torrent siteleri)

torrent! diyenler yanılıyor. çünkü emule da torrent de farklı yerlere sahip. doğru sitelerden dosya indiriyorsan yanlış dosya çekme gibi bi şansın yok. misal divxforever'dan emule linklerine bakıyorsan %100 doğru dosya indirirsin.

benim sana önereceğim şey, dizi vs gibi şeyler indirmek istiyorsan, özellikle yeni çıkmış dizilerse, doğrudan torrent indirmen. seed sayısı yüksek olacağı için çok seri bir şekilde sorunsuz indireceksindir.

ama işin bir de öteki boyutu var. ciddi anlamda arşivciyim film çekiyorum diyorsan. emule linkleriyle filmleri emule'dan indireceksin. daha yavaş iner, ama bütün filmler iner. torrent özellikle eski filmlerde böyle bir başarı sağlayamamaktadır.

kısaca, o mu bu mu değil de, ikisini birlikte kullan.

verdiğiniz siteler gayet de wordpress yazılımını kullanıyor.

wordpress bir blog yazılımıdır. wordpress.com da hazır olarak verilir. ancak siz bu yazılımı indirip kendi sitenizi oluşturabilirsiniz. bunun dışında joomla da blog yazılımı olarak kullanılabilmektedir. kişisel olarak wordpress i kullandım kullanmaktayım. bence gayet başarılı. istediğiniz düzenlemeleri yapmanıza da olanak tanıyor.

hmm sitelerin en altına inip bakmamısım :P saolun

eğer aradığınız kısıtlamaysa merope'anımcığım, koştura koştura wordpress ya da joomla kurup kendinizi kısıtlayabilirsiniz.

yok ben esneklik ve özgürlükten yanayım diyorsanız, gidiniz ve drupal kurunuz.

kendi domainin olsa misal geronmo.com sen buna sadece domain parası verip hostu ise blogger hesabından ayarlayabilirsin.blogger hesabından ilgili ayarları yapıp domaininde dns ayarlarını ghs.google.com yap, asla host falan sorun olmaz. ama sunucu saglamlıgı açısından wordpress.com dan alacağın geronimo.wordpress.com daha sağlıklı olur zira türk blog camiasından bir kişiden edindiğim bilgiye göre blogger.com aşırı yüklenmelerde günlük ya da anlık ziyaretçi aşımından sitenize blogunuza ulaşımı engellerken wordpress.com un daş gibi sunucularına hiç bir sorun olmamaktadır.
bunu en son bloglarından para kazanmak isteyen blogculardan ögrendim. key ödemeleri sayesinde günde 50 000 falan ziyaretçi alan blogcular oldu bugunlerde.

ayrıca sorun varsa sor yardım edelim.

işletim sisteminden ziyade yepişyeni bilgisayarın markasını ve modelini söylesen daha iyi olurdu.

öncelikle hayırlı uğurlu olsun çok güzel bi laptop mikrofonunu test etmek istiyorsan msnden araçlara tıkla ses ve görüntü kurulumuna tıkla tamamdır sonrası halledersin

gene olamadı. işe yaramadı msn üzerinden kasmak da.

sağ alttaki ses simgesine sağ tıkla orda olması lazım. mesela benim yepişyeni bilgisayarımda sağ tıklayınca
"kayıttan yürütme aygıtları" ( normal hoparlör sesleri)
"kayıt aygıtları" (dahili ve harici mikrofonlar)
"ses efekti" (windows sesleri)

çıkıyor. sende de olması lazım. olmuyorsa denetim masasından "ses"e gir ve orada kayıt aygıtlarını kurcala.

buradan da denetim masasından eriştiğim yere erişebiliyorum yine. ve yine çalışıyor gözüküyor mikrofon.

sanırım bir servise gideceğim bu aletle. bu da zulüm olacak.

herkese yardımı için çok teşekkür ederim.

efenim ilk dediğiniz yol yani eceabattan canakkaleye gecmek en mantiklisi karistirmayin hiç lapseki lupseki. iyi yolculuklar diler şimdiden memleketime hoşgeldiniz der bir çay içmeye beklerim efenim :)

biraz daha genisletirsek önce istanbul-kınalı arası otoyolu kullanacaksiniz sonracima tekirdağdan hoop keşan keşandan eceabat ordan feribotla canakkale canakkaleden sora işte efenim ezineydi ayvacikti kücükkuyu altinoluk güre akcay ver elini edremittt :)

kınalı'dan çıkış kritik. kaçırmamak lazım. kınalı'ya kadar yol iki şerittir, sonra üç'e çıkar daimi olarak. işte yol genişledi mi bilin fazla gittiniz.
yolun en çok kullanılan kısmını yolun geri kalanından neden daha dar yapmışlar diye sormayın ben 15 senedir bunun cevabını bulamadım.

Ecebat'tan mı Gelibolu'dan mı geçmek en mantıklısı sizin oraya varış saatinize göre. eğer feribotlar saat başıysa mesela (bir ara sürekli değiştiriyorlardı) baktınız Ecebatı kaçıracaksınız az farka, Gelibolu'ya gidersiniz, sırada bekleyeceğiniz zamanı yolda geçirirsiniz, karşı kıyıdaki yolu azaltmış olursunuz.

abi Bursa üzerinden gitmek neden akla mantığa uymaz ki?

yolu 1 saat kısaltırsın kafadan. tabii gece gidersen. 100 km falan fark ediyor çünkü öyle.

ayrıca n'apacan Edro'da yaw?

topçular-eskihisar feribotuyla yalova'ya geç, yalova-gemlik-orhangazi-bursa-mustafakemalpasa-susurluk-balıkesir-edremit

en akıllı mantıklı yol budur, diğer taraftan çok uzatırsın yolu ve kaz dağlarında cebelleşirsin.

tek bir sabit disk kullanmıyor bahsettiğiniz siteler. bir server tarlası düşününüz ve bu server'ların içerisindeki pek çok sabit diski tahayyül ediniz.

bildiğimiz sabit disklerdir yani bunlar.

boyle buyuk capli sistemler icin Storage Server kullanilir genelde.

ornek resim: www.b2net.co.uk

google'ın bir çok server farm'ından birisi:
blog.ted.com

burası alakasız bir yer ama içeride böyle dizi dizi aletler düşün:
ui03.gamespot.com

bu da 1999 senesinde google'ın ilk hali:
www.favvas.com

yani düşündüğün gibi te bir cihaz değil, dünyanın farklı yerlerindeki mekanlarda bulunan birbirine bağlı binlerce ayrı cihaz, ve bu dev yapıların kendi aralarındaki iletişim söz konusu.

çok önemli verileri de sadece harddisk'te değil böyle dijital kaset bandı gibi kartuşlarda saklıyorlar.

Bir yerde okuduğuma göre Google bizim evlerde kullandığımız HDD'leri kullanıyor. Tabi binlercesini birden...

bazı yerlerde de taşınabilir bilgisayar kullanıyorlar.

(bkz: project blackbox)

ulusoy ya da nilüfer turizm, ulusoy'un sitesinde yazdığına göre 8 saat.

nilüfer ayvalık'a gitmiyor,
nilüfer balıkesire kadar gidiyor. ordan ayvalık için balikesir seyahat falan kullanman lazım.. o yüzden tavsiye etmem.

her otobüs firmasıyla 7-8 saat sürer. metro ya da truva'nın da vardı sanırım ama kamil koç, ulusoy ya da varan yani..

varan'ın sabah 10:30 ve gece 23:50 otobüsü var, 66 YTL ve 7 saat sürüyor

ulusoy'un bi 11:30'da bir de 23:45 otobüsü var 64 YTL ücreti ile 8 saat sürüyor.

kamil koç'un sefer düzeneği böyle: ilk fiyatlar internetten, diğerleri gişelerden.

00:30 İSTANBUL-ALTINOVA RAHAT 60,00 YTL 60,00 YTL
01:30 İSTANBUL-DİKİLİ EKSPRES 47,50 YTL 50,00 YTL
02:30 İSTANBUL-SARIMSAKLI NORMAL 47,50 YTL 50,00 YTL
07:45 İSTANBUL-DİKİLİ NORMAL 47,50 YTL 55,00 YTL
08:45 İSTANBUL-SARIMSAKLI NORMAL 47,50 YTL 55,00 YTL
10:15 İSTANBUL-SARIMSAKLI NORMAL 47,50 YTL 55,00 YTL
10:45 İSTANBUL-SARIMSAKLI NORMAL 47,50 YTL 55,00 YTL
11:30 İSTANBUL-DİKİLİ NORMAL 47,50 YTL 55,00 YTL
13:45 İSTANBUL-SARIMSAKLI NORMAL 47,50 YTL 55,00 YTL
17:45 İSTANBUL-SARIMSAKLI NORMAL 47,50 YTL 55,00 YTL
22:45 İSTANBUL-DİKİLİ EKSPRES 47,50 YTL 55,00 YTL
23:15 İSTANBUL-SARIMSAKLI EKSPRES 47,50 YTL 55,00 YTL
23:45 İSTANBUL-SARIMSAKLI RAHAT 60,00 YTL 60,00 YTL
23:59 İSTANBUL-SARIMSAKLI EKSPRES 47,50 YTL 55,00 YTL

biz genelde Kamil Koç'la gidiyoruz abi. eski alışkanlık kolay bırakılmıyor.

Metro'nun da sıkça seferi var bugünlerde. son gidiş dönüşte Metro'yla gittim.

bir de Bandırma'ya dek Yenikapı yahut Bostancı'dan hızlı feribotla gidip, Bandırma'dan aktarma yaparak gitmek mümkün. en hızlı yol bu olur.

başımız sağ olsun bi de.

hayati boyunca yazlari ayvalik a gitmis biri olarak verebilecegim en muhtesem otesi tavsiye "metro turizm den uzak durun" olacaktir. buna uyarsaniz sorun cikmaz buyuk olasilikla.

kamil koc'un rahat hat'tini tavsiye ederim bir de tekli koltukta, 10 ytl fark ile. (sanirim 60 ytl)

ve basiniz sagolsun, okudum cok uzuldum.

gardaşşş!! emule'un değil, o bozuk dosyaları paylaşıma açanların suçu o.

bozuk dosyayı torrentte paylaşıma açanın altında yorum var. omg!! fake. shit. u bastard. fuckin fake, corrupt file don't download hede hödö yazıyor, bunları görünce indirmiyorsun. emül eşşeğinde yorum falan yok, varsa da ben bilmiyorum. o yüzden en yüksek kaynaklısını indiriyorum bozuk çıkıyor. o yüzden bozuk dosyayı paylaşıma açan eşşoleşek kadar bozuk olduğunu bir şekilde anlamamı sağlamayan emül eşşoleşşeğinin de suçu var.

şimdi nasıl kurtarabilirim onu bi diyiverin hele.

hatalı bir parça da inmiş olabilir, tamamen inmeden önce de emule düzeltememiştir, o yüzden çalışmamıştır.

kibritsuyu: aktarımlar kısmında dosya üzerine sağ tıklayıp, açılan pencerede isimler sekmesinin altındaki isimlere bakarak fake olup olmadığını anlayabilirsiniz. olmadı ön izleme yaparsınız. rar dosyalarına ön izleme yapabiliyor.

emule'ün de info şeysi var. orada yazıyor feyk, korrapt falan diye.

bozuk dosyayı kurtarma kısmında hala yardımcı olamadım yalnız.

bence şeydir. adult filmdir o. avi uzantısını rar uzantısı yapmışlardır. bi kmplayerda gom playerda falan açmayı denesenize :)

gay pornosu çıkarsa sorumluluk kabul etmem ama.

ulan hakikaten de uzantısını avi yaptım zencili porno çıktı. leonard cohen beklerken resmen zenci tarrağını aldım yahu inanılmaz bişey.

(bkz: last fm)

last fm'de arama yaptığımda benim istediğimi değil, benzerlerini çıkartıyor. Ben o an tek bir şarkıyı dinlemek istiyorum.
listen77'de arama yapınca bozuk atıyor...

(bkz: imeem)

teşekkür ederim.

bu arada hamsi, listen77'de levent yüksel ya da levent yuksel diye aratınca da birşey çıkmıyor maalesef :(

Plak.gen.tr vardı sanırım. Oradan da dinlenebiliyordu.

ttnet adsl kullanicisi iseniz: (bkz: ttnet muzik)
ayrica (bkz: soundklan)

elektronik müzik sevenler için danalar gibi hızlı olan beatport'u tavsiye ederim. ama parçanın tümü olmayabiliyor orada.

buyrun efendim, aradığınız site budur:
www.musicopat.com

last fm'in ek yazılımıyla yazdığınız türe yada sanatçının türüne göre şarkı çıkarıyor karşınıza onu da es geçmeyin

www.deezer.com bir numaradir

orhun ırmağı şimdiki moğolistan'da. sanırım vize almak gerekiyor. doğrudan geçiş imkansız olabilir (emin değilim).

orhun ırmağı katun'dan uzak. baya uzak. bin, bin beş yüz km. ancak gitmek elbette mümkün. ancak yolculuğun zor olacağını baştan belirteyim. klasik anlamda bir "yolculuk" olmayacak bu. doğru düzgün ulaşım imkanlarının olmadığını söyleyim.

ama umarım festivale gidersiniz. bambaşka bir gezegen gibi olacaktır.

çok teşekkür ederim bu bilgi için.

P.L.U.R.

özelliklerine göre iyi bir makineye benziyo. al bence, eğer ötekine de bakiyim, berikini de inceliyim dersen bilgisayarsız kalırsın.
markası dersen de ben hiç bilmem bu markayı ama hakkında olumsuz çok az şey duydum.

şu an msi vr601 kullanıyorum, özellikleri linkteki bilgisayardan birazcık daha düşük, ama fiyat olarak da yarısını falan verdim.. ayrıca fredosla geldiği için windowsa para vermekten de kurtulmuş olsum

çok teşekkür ederim etna. markanın başlığına baktım şimdi sözlük'te. herkes övmüş. hem de övgüler oldukça yakın tarihli. sabah Altunizade'den gidip alayım.

MSI'ın fanını koyduğu yeri beğenmedim. sağ tarafta fareyi kullanan ele sıcak hava üflüyor. bir de sonuçta MSI, ASUS, DATRON ve Casper'dan almaya çekiniyorum. fiyat olarak iyi de, yıllarca kullanmam mümkün olacak mıdır?

hocam ekran kartı pek iyi değil. bütçeyi biraz daha artırabilirsen daha iyi bir makine alman olası ayrıca gold bilgisayarı pek salık vermezler. son olarak kampanya felan kovalasan daha iyi olur.

not:umarım çaylaklığın çabuk biter

abi packard-bell'lerde genel olarak bir tasarim okuzlugu var. ozellikle klavye konusunda. gerek tu$ dizilimleri gerek ufacik kasaya numpad koymalar falan. aman diyeyim. bir msi bir de bu. ben uzak dururum.
asus x52sa aldim. mutlu mesudum.

packard bell var bende de. bunlarda harddiske dikkat edicen. bendeki 4200rpm cikti mesela. ayni model baskasinda 5400. resmi sitesine seri numarasini yazip ogreniyorsun.

bu senin baktiginda da boyle bir durum olabilir. aman dikkat diyim.

msi'dan korkan bende de korksun öyle diyeyim. senelerin bilgisayar bileşeni üreticisini datron, casper gibi ibuysell.com'dan siparişle üzerine etiket bastırıp satanlarla karşılaştırmam. bunu yapan sen bile olsan.

hele asus. arkadaşım asus=sony-estetik detaylar

pc gold'dan alma da..

loststone' durman kabahat,hemen al.bi değişiğini kullanıyorum çok memnunum.fevkaladenin fevkinde bişiy.

assert tasarim bozukluğu demiş,halt etmiş. (assert ne anlar laptoptan,mac olsa hadi neyse)

yaw almış bulundum bile arkadaşlar. duruyor evde kuzu kuzu. ilk şarjını olsun diye bırakıp düğüne gittim. hala eve dönemediğim için kullanamadım da. şu anda müşterinin bilgisayarından yazıyorum bunları.

çaylaklık biter inşallah bi gün:))

smallbusiness.yahoo.com

aynı serverda birçok içeriği destekleyen firmalardan uzak durmanızı tavsiye ederim. çoğu zaman yazdığınız basit kodlar bile sapıtabiliyor. asp ise windows php ise linux. bu kadar basit :)

öncelikle az evvel Borusan Telekom'la kapıştıktan sonra, Türkiye'den aldığım bir hosting hizmetine daha veda ettiğimi belirteyim.

natro'nun linux sunucularında barındırdığım bazı projeler yüzünden müşterilerden azar işitip, iyice kepaze duruma düştükten sonra godaddy'den bir kiralık sunucu edinerek sorunumu çözdüm. pırıl pırıl çalışıyor. natro yeni linux hosting satmıyor bu arada artık. web sitesinden kaldırmış durumda bu hizmeti.

şu ana dek küçük bir projeyi barındırdığım data24 kaldı elimde Türkiye'den. o da hiç sorun çıkarmadığı için duruyor. ama yine de Türkiye'den hosting hizmeti almayı artık kolay kolay tercih etmeyeceğim bundan sonra.

belki colocation yaparım ama ötesi değil.

tekrar belirteyim, godaddy'nin kiralık sunucusundan fevkalade mennunum şu anda. ama o da yamulursa vazgeçerim:)

eksiduyuru.com dreamhost'da

majör antidep kullanıyorsa bırak oyuğu beynini bile hisetmeyebilir. ota boka ilaç vermeseler olmaz sanki.

biyoloji dersinde hoca marihuananin beyne verdigi fiziksel zarari resimlerle anlatmisti. iki beyin resmi. birinde normal bir beiyn. ikincisinde marihuana kullanmis bir kisinin beyni. (ne kadar sure kullanmis hatirlamiyorum) birinci resimden zamanla gelisen degisimlerle ikinci resme akiyorduk. ikinci beyin ayni bir sunger gibiydi. ufak ufak delikler, bir suru.. hoca beynin islevini bu hucre kayiplariyla kaybettigini anlatmisti.

bonus: ardindan hangi uyusturuyu biliyorsunuz diye sinifa sordu ve tahtaya yazmaya basladi: 250 kisilik siniftan 35-40 farkli cesit uyusturucu adi cikti. hoca donup dalaga gecerek bu konuda bu kadar bilgili olmaniza sasirdim dedi. butun sinif koptu. (yer: abd) ani serpistirdim idare edin...

"marihuana nın bir zararı tespit edilmemiş bugüne kadar diye biliyorum hatta şizofreni tedavisinde de kullanılmakta." demişsin sevgili mrtksn. psikiyatri uzmanlık belgeni ve tedavisinde marihuana kullanılan şizofrenlerin anamnezlerini gösterdiğin anda günde 25 gram ot içmeye başlayacağım.

kanabinoidler maalesef çok fazla psikiyatrik rahatsızlığın tetikleyicisi. üstelik şizofreni vakalarının hatırı sayılır bir bölümünün özgeçmişinde esrar deneyimi yer alıyor. esrarı bir kez bile kullanmanın bile psikolojik bir rahatsızlığa yakalanma olasılığını artırdığını anlatan arama sonuçları aşağıdaki google url'inde var:

www.google.com.tr

nick mason arkadaş. konu hakkında eksik bilgilenmişsin ve bilgilendirmişsin. psikologların ilaç yazma yetkisi yoktur. dayayamaz antidepresanı yani. arkadaşının desteğe gereksinimi sürüyorsa AMATEM dışında da seçenekler var. halen bir kullanıcıysa adsız narkotikler'den de destek alabilir.

@nick mason
1 senelik kullanımla (isterse günde 2 joint içsin arkadaşınız) marihuana beyne ciddi anlamda zarar vermez, hafızayı etkiler en fazla. Yine de beyin tomografisi çektirirse fena olmaz sanırım.

@loststone
Marihuananın içeriğindeki maddelerden CBD şizofreni tedavisinde kullanılmaktadır.
İstediğiniz makale/araştırma ise cannabidiol ve schizophrenia sözcüklerini google da aratmanız yeterli olacaktır :)

@mrtksn: hoca gosterdigi resimlerle beyin fonksiyonlarini kaybeder dememisti.yani resimleri kanit olarak kullanmamisti. genel olarak marihuana kullanmanin beyne zarar verdigini soylemisti. kor olursun, 2kere2ye 5 demeye baslarsiniz, babaniza sevgilim sevgilinize kapici mustaa efendi dersiniz dememisti.

sahsi yorumum sudur ki o resimleri gordukten sonra -ki propoganda oldugunu sanmiyorum ama amerika'da her sey olur tabii ki- beynin eskisi gibi isleyebilecegiin dusunmuyorum. dusunun ki ayaginin sunger gibi deilk desik. belki yurumeye devam edersiniz ama mutlaka performans dusuklugu yaratir.

yahu ben finans okudum, biyoloji dersi secmeliydi gelmeyin ustume.

marihuananın zararlı etkisinin büyük bir bölümü sanırım kaçak elde edildiği ve pazarlandığı için üzerinde kullanılan kontrolsüz ilaçlardan ve üretimindeki sağlıksız koşullardan kaynaklanıyor. yani kim aldığı otu yıkıyor ki?

marihuana'yı son kullanıcıya sunanlar her türlü pisliği yaptığından doğadaki halinden kat ve kat tehlikeli olabiliyor.

ayrıca çoğu ülkede kanser vs hastalarına yasal olarak kullanma hakkı veriyorlar.

ceviz.net te yeterince bilgi ve döküman bulabilirsiniz. lazım olacak fonksiyonları
pehepe.org ta bulabilirsiniz. çalışmalar yapmak icin kendi bilgisayarınızdan bir server oluşturabilirsiniz. www.appservnetwork.com öneririm.

kod yazmak için basit ama işlevli crimson editor kullanıyorum. ama zend studio öneririm. iyi çalışmalar.
ayrıca şöyle bişey buldum.
www.template.gen.tr

eğer php yi daha önce hiç öğrenmediyseniz asp.net ile de başlayabilirsiniz onun makaleleri de google dan ararsanız çıkar. asp.net in avantajı öğrendiğiniz dil ile (c#) hep web hem de windows programları oluşturabiliyorsunuz.

php de artık derlenebiliyor ve masaüstü yazılımı (windows programları demiş buna yuto) geliştirmek mümkün.

ancak LAMP (Linux-Apache-MySQL-PHP) ile geliştirilmiş uygulamalar daha çok açık kaynak/özgür bilişim yanlılarınca tercih edilmekte.

açık kaynak ve özgür bilişim konularını da iyi incelemekte yarar var.

sıfırdan başlamak için bence de php iyi bir seçim.
www.turk-php.com
forum sayfaları baya yardımcı olacaktır.

(git: 24358)
bence yaki$maz :P

oha 2 gün sonra sormuşum hem de hıyar gibi.
ama deneriz be abi:))

rasta degil ama dreadlock yakisir sana bence, ama once yanaklar azalcak biraz tabii :P

sahi, benim bu işin ustası bir tanıdığım var (dreadlock).

bana bu konuda mesaj atanları kendisine yönlendirebilirim.

istanbul kadife sokakta negatif te yapiliyordu.
www.hadiyap.com

valla benim hayır duamı alırsın.umarım bi şekil ayarlanır en kısa zamanda

bende arıyorum... bulursanız koyun şuraya linki sevap işleyin..

911 turbo'ya mesaj atın, size maillesin.

yahut divxplanet.com'dan indirin.

atomix mp3 player ile bir denemelisin. tabii her iki kartın da çalışıyor durumda olmalı. BIOS ve diğer tüm ayarları yapmalısın.

fusion ve atomixte ayni parcayi iki ses kartindan dinleyemezsin. bu programlar mix icindir. bir sarki bir ses karti uzerinden calarken diger parcaya diger ses kartina bagli kulakliktan gecis yapmak icin kullanilir

sonuçta çaldığın parçanın 10 kanal desteği yok ise ne işe yarayacak ki bu?
herhangi stereo bir parça çalacak ve analog çıkışı kullanacaksan çıkışı çoklamak iki ses kartı kullanmaktan daha makul bir çözüm. ha spdif kullanacaksan eminim onun da bir çoklayıcısı vardır.

ikisinin çıkışlarından tercih yapabilirsin ses ayarlarından ama aynı anda kullanamazsın sanırım. zira windows yada ubuntu altında ses çıkışı master ayarlarında hiç bir şekilde ikisini birden seçme opsiyonu görmemiştim ben. zaten olması da manasız.

ayrıca dendiği gibi atıyorum 5+1 bir filmi, 10+2 izlemek demek aslında sadece kolonları bir şekilde paylaştırıp her kanal için 2 kolondan aynı sesi vermektir.

cevaplar için teşekkürler, ben port çoklayıcıyla ses kartına veya onboard ses kartına yüklenmek istemedim. yoksa çok kanallı bir şeyler dinlemek gibi bir amacım yok :)

alan adını aldığın yere bağlı olarak, ücretli ya da ücretsiz olarak bu hizmetten yararlanabiliyorsun zaten.

dusselhayvan.wordpress.com
www.dusselhayvan.com

örneklerinde olduğu gibi.

edit:

turkticaret.net'ten alan adı almamışsındır umarım.

asil domain adresiniz icin frame yonlendirme destegi almalisiniz, bunu domaini aldiginiz yeden yapabilirsiniz (ucret karsiligi) veya domaini ucretli bi hosta yonlendirip index.html icerisine iframe ya da indexi iki frame bolup ust kisim sabit (o pixel buyuklugunde) alt frame diger blogun oldugu siteye gitsin. boylece adres satiri yine sabit kalir.

domainin dns ayarlarını değiştirebilmen lazım. bununla ilgili ya burda ya sözlükte tips and tricks tadında yazılar mevcut. zorluk derecesi 10 üzerinden 7 dir ki 10 lamer şahin derecesi dersek.

siz siz olun dikkatli araba kullanin.

döveyim diyorum yahu, öldüreyim demiyorum :)

yani dikkatli araba kullanirsaniz kaza yapsaniz bile yayanin en fazla kolu bacagi kirilir. sorunuzdan uzak bi cevap ama kafam cok daginik sanirim.

sen sen ol, tek kişi döv. 2-3 kişi olunca şikayet etse çete, organize bi sürü uğraştırıyorlar. hakkını bile arasan hukukta bi tabir vardı ilhakı hak mı ne.. yani hakkını zorla geri alma, hafifletici ama yine devlet bize sormalıydın der.

direk döv abi bence.. ama bu sefer dayak yiyerek borcunu ödediğini düşünür karşı taraf. ona da dikkat etmek lazım.

bu bakış açısından her daim rahatsız olmuşumdur. hatunuma bakarsa döverim, paramı vermezse döverim, x olursa gebertirim vb. bunları konuşup tartışan insanlar genellikle hiç yapmayanlar ve hayatı boyunca da yapmayacak olanlardır. meselelerini şiddetle çözen ya da hakkını adam döverek arayan insanlar düşünüp hesaplamaz, gider yapar.

"ben nasıl bir insanım" diye sorup cevabına göre hareket et derim ben. eğer adam döverek alamadığı paranın öcünü alma peşinde koşacak biriysen yasal yükümlülüğünü falan düşünme git döv adamı merak etme kimseyi iki yumruktan ötürü asmazlar, yok eğer sadece biraz aşırı reaksiyon gösteren sinirli bir "sözünün eri olmayan insan maduru" isen, o paraya da, üç kuruş için yalan söyleyen o adama da gülüp geç, işine bak.

hadi bu adamı gözüne kestirdin, dövdün hıncını aldın. yarın gücünün yetmeyeceği birinden kazık yersen ne olacak?

şiddeti yöntem olarak benimsersen eğer er ya da geç sana geri döner. silah taşıyan insanların vurularak ölme olasılıkları taşımayanlardan fazladır.

bunları bir düşün derim ben, bir şey yapacaksan da yapmayacaksan da...

borclu olmaktansa, alacakli konumda olmak her zaman icin daha iyi. ne hali varsa gorsun demek daha mantikli gibi

böyle kıldan yünden bir sebeple adam döveceksen yasayı niye takıyorsun ki?

bir torbaya envai çeşit portakal doldurup, o torba ile güzel güzel dövüyorsun, hiç iz kalmıyormuş.

@blackdog : "ben nasıl bir insanım"a cevabım "keriz miyim lan ben?" olduğu için böyle bir düşünce içerisindeyim. Belki dediğin gibi eyleme dökemeyeceğim ama dökecek olursam kılıf aramaktayım işte.

yasa böyle bir durumda bi' şey yapabilir mi ki? ona para verdiğimi kanıtlayabileceğim bi' kanıt somutum dahi yok? üstelik eve giren hırsızların 3 gün sonra serbest bırakıldığı bir yerde yaşamıyor muyuz?
+ adam dövmek için ne gibi bir sebep gerekli ki?

herkes hayatı boyunca bir sürü kazıklar yer. kazık yemiş olman seni keriz yapmaz. en çakal geçinenler en çok ayak üstü uyutulanlardır.

bu kazığı getirdiği şu ruh hali (sana keriz olup olmadığını sorgulatması) ile daha büyük paralarını kurtarmış bir hayat deneyimi olarak algıla. keyfine bak. alacaklılar dövse de dövmese de, dünyanın en çok sıkıntı ve huzursuzluk çeken insanları borçlulardır. (bkz: karma)

abi arkadaşını al, çok efkarlandım olm gel içmeye gidelim de, al biraları v.s.leri manzara da olsun be diyerek uöurumun kenarına götür. biraz muhabbet içki derken sarhoş et labuğu, sonra yanlışlıkla
- uçurumdan aşağı it, aşağıya in bak sağlamsa arkadaşlığını devam ettir, yaşamıyorsa sittiret zaten hak etmişti p...

- uçurumdan aşağı usturuplu it, eliyle birşeyleri tutabilsin işte saptır bitkidir falan, yukarı çekiyorum ayağında kafa - göz dağıt elemanda yanlışlıkla. sana minnettar olacaktır

ya da ince düşünme abi içki falan, çağır elemanı uçuruma - balkona direkt poposuna tekmeyi bas

yaşıyorsa helalleşirsiniz felam felam

kazık yemiş olmak yapmayabilir belki ama "hakkını aramamak" yapabilir mi?
bi' yukardaki mesajımda da belirttiğim gibi yasal yollardan hakkımı arayabileceğimi düşünmüyorum (kanıt ?).

"hakkını aramamak" dersen çelişirsin kendinle. senin hayatını bilmediğim için kendimden örnek vereyim. dokuz eylül öğrencisiyim ve okulum benden her yıl 60 ytl öğrenci kimliği ücreti alıyor, alma gerekçesi sadece "alabiliyor olması" ve herkes adı gibi bunun haksız bir ücret olduğunu biliyor. fakat yasal olarak bu parayı alma imkanı okula verildiği için kimse bir şey yapamaz. bunu kdv'den, ötv'den tutun da içtiğimiz sigara'dan kesilen abarık vergilere kadar yaptığımız ama haklılığı tartışılır her türlü ödeme ile örnekleyebiliriz.

şimdi ben "hakkını arayan" bir insansam bunların peşinde koşmalıyım değil mi? ama karşımdaki hakkımı gaspeden kişi çok güçlü, gücüm yetmez. sağlık olsun diyorum. gün geliyor gücümün yetebileceği bir pozisyonda hakkım yeniliyor, ne yapıyorum, adam dövmeyi düşünüyorum.

halbuki cevap basit, hakkını biri onu yedikten sonra koruyamazsın. dikkatli olup yedirtmeyeceksin, tamam devlet senden bu paraları zorla alıyor. ama kimse senin paranı zorla gaspedemez. cevap: mümkünse hiç kimseye hakkını yeme imkanı verme, verirsen de eğer az biraz hakkını yemesini göze alabilecek kadar sevip saydığın insanlarla alışverişin olsun sadece. göründüğü kadar zor değil.

İşte tam da demek istediğim o zaten. "Hakkımı aramamak" (devlette de okulda da, hakkımı yemesini göze alabileceğim bir miktar parayı verdiğim arkadaşım da) bana "keriz miyim ben?" sorusunu sorduyor ister istemez. Ve evet elimde güç varsa bu hakkımı savunmak da istiyorum.
Bi' yerde duymuştum, bi filmden replik de olabilir. "Tüm insanlar sinirlidir ve insanlar bu bağlamda ikiye ayrılır" derdi. "Birinci tip insan marketten aldığı üründe bir sorun çıkınca kasiyere bağıran müşteri tipi (hakkını arayan). İkinci tip de bu bağırmaları sineye çekip, eğer o müşteriye bir cevap verirse işinden olabileceğini bilen kasiyer. Birinci adam kızar ürününü değiştirir ve döner. Kasiyer ise bir sene sonra elinde geri tepmesiz yarı otomatik bir silahla gelir tüm mesai arkadaşlarını tarar." veya bunun gibi bi' şeydi.
Hangi tip kızgın insansız o zaman biz?

üzerine bir bardak su iç.
zira öfkeyle kalkan zararla oturur.
değmez yani neticede.

yediğim kazıklarla tecrübem artıyor, yavaş yavaş eriyorum, hamdım piştim yanacağım diyerek kendini teselli et.

bir kez daha tekrarlayalım :
zira öfkeyle kalkan zararla oturur.

bu olayı bir ders olarak ele al ve kimseye sözleşme yapmaksızın borç verme bundan sonra derim. o adamı dövsen bile (ki sanmıyorum), paran cebine geri dönmeyecek. sadece bir 5-10 dakikalığına (iyi bir sporcuysan bu süreyi uzatabilirsin tabii) hırsını çıkarmaya çalışıp, daha da kötü hırslanacaksın. bunu biliyorum, çünkü en sonuncusu geçen şubat ayında olmak üzere, bugüne dek birkaç kişiyi gerçekten sıkı bir şekilde dövdüm. (böyle salakça tepkiler verdiğim için, ne kadar çok dayak yediğimi bilmem anlatmama gerek var mı?)

yüzü gözü kan içinde kalmış olan o "kötü adam"a bakarken bile asla hırsını alamıyorsun. asla! sadece daha fazla hırslanıyorsun. sonradan aklına geldiğinde daha da beter hırslanıyorsun. şimdi 2005 yılında dövdüğüm birisi var mesela aklımda. keşke daha çok dövseydim diyorum. ama bi boka yaramayacağından haberdarım. daha da çok dövmüş, hatta öldürmüş olsam ne boka yarayacaktı ki? yapacağını yapmıştı zaten. üstelik, bir miktar para gibi ödenebilir bir şey de değildi kendisini dövmeme neden olan şey. cezasını çekmedi.

şiddet bir ceza değil. oturur, bir sözleşme yazarsın herhangi bir işe girişirken. google'de binlerce örneği var. uzmanlardan da destek alabilirsin. sözleşmenin altına, anlaşmazlıkları çözmek için hangi mahkemeyi yetkilendireceğini belirten bir madde eklersin ve her iki tarafın da bu sözleşmeyi imzalamasını sağlarsın. sonrasına sen değil, mahkeme karışır artık.

sözleşmesiz iş yapacaksan, en azından benimle iş yapamazsın mesela. sonra böyle dert yanarsın, çözümsüzlüğü derinleştirecek zırvalıklar hakkında akıl danışırsın.

bi de, sevgili rachel, anlattığınız yöntem, yıllardır bu memleketlerde bir işkence yöntemi olarak kullanılıyor. ancak, işkencenin sonunda 10 gün yaşanıyor sadece.

(bkz: Akın Rençber)

***yasa böyle bir durumda bi' şey yapabilir mi ki? ona para verdiğimi kanıtlayabileceğim bi' kanıt somutum dahi yok? üstelik eve giren hırsızların 3 gün sonra serbest bırakıldığı bir yerde yaşamıyor muyuz?
+ adam dövmek için ne gibi bir sebep gerekli ki?***

yapar sen adamı dövdükten sonra gider raporunu alır sonra da şikayetçi olursa eylemin şiddetine göre bir ceza alırsın. ona para verip de alamadığını kanıtlaman da hafifletici sebep sayılmaz bence (hukukçu değilim ama) öyle sayılması için sanırım senin otokontrolünü/sağlıklı düşünce akışını zorlayacak eylemlerde bulunması gerekir. yani bu planlı bir iş "paramı vermedi gidip döveyim"

adam dövmek için ne gibi sebep gerekli?
aslında meşru müdafa dışında bir sebep söylemek hoş değil ama her insanın sınırları olur. ama bu para olmamalı bence. ne bileyim herifin birisi sokakta yürürken gelip suratıma tükürse allah ne verdiyse girişirim müdafayla alakası olmasa da... ya da bana saldırmasa da evime giren hırsızı döverim. doğru değil belki ama.

ayrıca efektif de olmayacaktır adamı dövmek para alma konusunda.

hukuk kısmını bilmem ama manevi olarak seni rahatlatabileceğine garanti verebileceğim bir yöntem var.
eğer parayı verdiğin kişi arkadaş gurubundan biriyse, bu borcu olan kişiyi arkadaş grubunun önünde rezil eder(email ile de olabilir), arakdaş grubunda bulunan insanların bu herif hakkında olumsuz negatif pis kaka gibi düşünmelerine neden olabilirsin. ha paranı alır mısın, alamazsın:)
aynı şartlar altında bizzat tarafımca denenmiş, manevi açıdan getirisinin çok olduğu (arkadaş grubundaki insanlar "evet o öyle şerefsizdir" demiştir) ancak maddi açıdan tabiri caizze avucumu yaladığım bir eylem olmuştur. hatta bir ara bununla ilgili lyric generator yazmayı planlamıştım da deymez diye yazmadım :D

işine yarayabilir:
(bkz: fontlab)
edit: shiftdelete.net

(bkz: macromedia fontographer)

(bkz: font creator program)

www.howstuffworks.com sitesi de şahane gibilerinden...

turuncuya yakın bir cildi var bendeki ansiklopedinin. "bu nasıl çalışır" tam adı. ondan mı bahsediyorsun acaba? memlekette var bir kopyası.

ilkokulda iken bizim kütüphanede vardi kim kimdir ansiklopedisi ile de tamamlaniyordu galiba seri. yine ben okul ve halk kütüphanelerine bir bak derim. oralarda hala kopyalari vardir.

o seri ben de var.Ama evin tam olarak neresinde iyi bir araştırma yaptıktan sonra bulabilirim.:)

Bostancı Ömer Faruk Toprak Halk Kütüphanesi'nde bulunmaktadır kendiler. 5 yıl sonra gelen bir cevap neye yarar orasını bilemem ama belki arayan soran olur... :)

f 15 strike eagle 2. grafiklerini bilgisayarın kaldırır mı bilemem ama aksiyon heyecan sidewinder amraam filan hepsi var.

anladığım kadarıyla simülasyon değil, oyun arıyorsun.

helikopter oyunu istiyorsan "enemy engaged: apache vs havoc" ve "enemy engaged: comanche vs hokum"u tek geçerim.

uçak oyunu dersen, biraz eski olmakla birlikte "jane's usaf" çok gerçekçi bir savaş uçağı oyunudur. f-16 da var içinde hem :)

"strike fighters" da şahane, ama ondaki en yeni uçak f-4 phantom ii. biraz monoton bir oyun ama, ben çok seviyorum yine de. grafikleri, oynanabilirliği filan şahane.

ikinci dünya savaşı oyunu olarak "il2 sturmovik" serisini tek geçerim.

flight simulator desem?

falcon 4.0

(bkz: f 29 retaliator)

çok oynadık biz bunu gençkene.. lan sanki aynı espriyi yine sana yapmış gibiyim.. deja vu?

fligt simulator yolcu uçağı yönetme değil miydi?
o da olabilir ama, içeriğini bilmiyorum. başlarken elli tane ayar yapılıyorsa, online oynanıyorsa, bana göre değil.