Maydroom ajans var sektörün en buyuklerinden benim bildigim orası var ama zahmetli is yinede sen bilirsin sitesinden bilgi alabilirsin.

figuranlık işi gerçekten akıl işi değildir.
fakat yine de gidecegim diyorsan- mayadrom gibi ajanslara sakın para kaptırma. yok kayıt parası-yok fotografınızı cekecegiz para verin derlerse kibarca reddedip oradan ayrılmanı tavsiye ederim.

slayt ajans var. fotoğrafın çekilir, bilgilerin kaydedilir. ilk iş için para vermezler fotoğraf parası karşılığı gibi. bu kural değişti mi bilmiyorum ama. uygun bişey çıkınca haber verirler. bazen deneme çekimine gitmen gerekir. deneme çekiminde kabul edilmeyebilirsin. sabahın köründe akm'nin orda toplanılır ve sete gidilir. 3 dakikalık çekim için saatlerce beklersin. bütün günün yanar. zaten sen de 2. seferden sonra gitmezsin. setlerde çalışan bi arkadaşından sete misafir olarak gitmeyi istesen daha iyi..

çok zor diyosunuz yani :/

ben de balık burcuyum ve erkeğim. ağlamamanın ilacı sanırım "zaman".
böyle bir burç olmaz olsun.

Ağlamamak için ilaç almak çok saçma bir durum. Otur bi' güzel ağla. Rahatladıktan sonra da çalış, sınavına gir.

lustral

Bence de içinden geleni yaşayıp biraz ağla hem ağlamanın rahatlattığı da kanıtlanmış bir şey.Sonra da biraz çikolata ye ve ders çalış.Gidenin arkasından notlarının düştüğüne değmez öyle düşün.

anlamadığım "balık burcuyum ağlarım ben" diye bir mantık nasıl çıkıyor abi? Nedir bu burçlara bu kadar takma olayı.

babam ve oğlumun acıklı sahnelerini izleyip çok sağlam ağla rahatlayıp dersini çalışırsın.

balık burcu olanların ağlamamak için bol bol omega 3 alması gerekiyor.

Hayko cepkinden Sıkı Tutun sözleri ve son sesle dinlenirse getirdiği gazla hem ağlamayı keser hemde sınava konsantre sağlar.üstüne ilaç tanımam

guru soğan doğra gardaş en kısa yol

hayatta hiçbir şeyin kendinden daha değerli olmadığının farkına var. yeterli.

En mantıklısı ağlamak ve böyle salya sümük ağlamak bence.. Sonra bi durulup kendine geliyorsun istemeden de olsa..

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Bunlar yardımcı olur umarım..

ağlamana gerek yok,
ama illa ağlyacaksan ailende herkesin öldüğünü falan düşün, hayal et.

bolca çikolata

Önce bi "Balık burcuyum, yapım bu!" ayağını bırakırsan büyük bir adım atmış olursun bence.

ben mi yanlış okuyorum? sen ağlamaya çok müsaitsin ama ağlamak istemiyorsun.
neyse, insan içine karışmak ve mümkün olduğunca ayrılık konusunu açmamak işe yarar. soran olursa sonra anlatırım de geç, anlatırsan ağlarsın.

kesinlikle doktora gitmelisiniz. Ancak onun dışında hafif spor yaparak sırt kaslarınızı geliştirirseniz eğer dik durmanıza az da olsa faydası olur.

pilatesi bi araştırmanı öneririm. ben daha başlamadım ama yapanlar duruşu da düzelttiğini söylüyor.

duruşunuzu düzeltebilmeniz için size bazı egzersizler önerilcektir bunları size öğretebilecek kişi doktor değil fizyoterapisttir. hastahaneye değil de fizyoterapi kliniğine başvurmanızı öneririm.

günde iki kere sabah akşam
yada günde 1 kere
ele bir oklava alıyoruz kolları açıp havaya kaldırıyoruz havadaki oklavayı boyun arkasına indir kaldır 3 set güzel oluyo her set de 7 li olsun misal
yastık alıyoruz yere yüzüstü uzanıyoruz çene kısmına yastığı koyuyoruz yüzüne falan hizala kolları arkadan bacaklara doğru uzatıyoruz bacakları da birbirine yapıştırıp kollara doğru diyelim ama hadi havaya doğru kaldırıyoruz aman zorlamayın efendim ulaşabilecekleri en son noktadan bir kaç tık aşağı diyelim yine 3 set olsun her set 7 li olsuun
sonra yine oklavayı alıyoruz kolları açık tutuyoruz oklavayı ağız hisasında önünüze indirip kafa üzerine kaldırıp sonra boyun arkasına çekiyoruz yine 3 set ama bu 5 li olsa da olur
mümkün olduğunca bilgisayar başına otururken sırtınıza destek koyun( şu sandalyelere takılan bişe var ya en süperi o )
ve aklınızdan hiç çıkarmayın dik dur dik dur dik dur

açıkçası düzgün bir doktor bulman lazım. burda isim olarak tavsiye edilse iyi olur.

ankara'da 2farklı doktora gittim. birisi önemli değil, "bak şöyle yapıp dik duracaksın, heh oldu" şeklinde geçti.
diğeri ameliyat olman lazım bilmem ne hastanesine git dedi.
kaldı öyle.
sporla geçtiği söyleniyor ama pek inanmıyorum ona da.

şınav çek

bende bi bel çantası var, ebatına bak, işini görcek kapasitede mi onu kontrol et, eğer görür dersen vereyim bi dene bi kullan, sonra ona göre seçim yap ;)

hee olur bak! zaten piyasada hiç görmedim şöyle 3+1 bel çantası..

onu marangoz değil de heykeltıraş yapar gibi sanki. bu da bi nevi heykel sayılır çünkü ve ayrıca heykel sadece taştan yapılmıyor.

he valla, iyi dedin onu. bi gsf öğrencisi bulup şansımı deneyebilirim.

(bkz: pdf merger)

www.pdfmerge.com

(git: 347903)

hepsini seçerek sağ tıklayıp combine in Adobe Acrobat deyince oluyo bende..

Adobe Acrobat programında file/create/combine files seçeneğinden yapabilirsin.

kumaş boyama amaçlı işlemler çamaşır makinesinde yapılmaz.
çamaşır makinesindeki renk değişimi tamamen şansa bağlı olup, diğer çamaşırların renk kusmasından, boyaların birbirine karıştığı sıcak suda yıkanmalarından kaynaklanır.

batik boyası alıp, kaynayan tencerenin içinde boyama işlemini gerçekleştirebilirsiniz.
bunun dışında sıvı olan kumaş boyaları o şekilden ziyade, fırça falan yardımıyla sürülerek kullanılır.

isterseniz çamaşır suyuna koyun beyazlasın diyeceğim, ama bu arada bu çantanın kumaşı ne kadar boya tutar onu da bilemiyorum.
sanki bu tür bir kumaşı boyamak kendi kendinize yapabileceğiniz bir şey değilmiş gibi geldi bana. yani daha profesyonel bir şey gerekir muhtemelen.

bence birisine hediye olarak vermek için sakla..

ayy çok şekermiş, kullansana, lohusa olmasam gidip alırdım ben de.

paketi falan duruyorsa tchiboya iade etip o istediğiniz masa takvimini alabilirsiniz

E ama cok guzel bu canta rengi de cok sevimli bence hic bozma kullan hatta bugun bakicam varsa alicam bu pembe cantadan

aslında trafikte farkedilmek açısından iyi belki ama çocuk çantası gibi, kocaman insanım ben :/
bi de bu eski kampanya ürünü olduğu için indirimdeymiş. ortaköyden aldım ben, bulamazsan haber ver bakayım ortaköyde kalmış mı..

biz de görsek daha iyi yorum yaparız sanki?

edit: yok lan kesin bilimsel bir açıklaması vardır bunun:|

bence de caps vermelisin

mm bu capsle gözükmeyecek sanırım?

gözüküyor, ilginç hakikaten..

edit: bu caps ile ring filmindeki gibi bir lanet yayılmaz umarım :)

gozukuyor capste, chuky tipli bi cocuk

valla dağıldık tüm iş yeri.
bi gazeteden de teklif geldi kıza tööbe yareppim

photoshop degilse cok sakat cok.

nerde gozukuyor yahu tam tarif etsenize ben goremedim?

dırımm dırımm dırımmm

d1201.hizliresim.com bu daha net gibi

@no christ requiress
kizin sol tarafinda sacinin bitis hizasinda arabanin camina bak fotoyu da iyice zoomla

evet birşey var orda ama bunun toz, buğu, ışık yansıması vs. veya fotoğraf oynaması olup olmayacağını kesin olarak bilemeyceğiz. ama böyle görüntüler olabiliyor işte. geçen benim evde de böyle şeyler gözümün önünde oldu mesela.

oha ikinci resimden sonra sözümü geri aldım be tırstım. manyak mısınız ya :)

ama oynama olmayacağı ne malum ki hehe

dusundum de gelecekten mesaj olabilir bu, kiz adam arabada yalniz basina sonrasi cocuk :)

ya sana ya da kız arkadaşına bi şaka yapılıyor bence. ya da sen bize yapıyorsun, emin olamadım :) yakınlaştırınca resim bana çok inandırıcı gelmedi açıkçası, bi yapaylık var gibi..

göremeyenler için zoomlanmış hali :

a1201.hizliresim.com

beylerr :(

uzun zamandır duyuruyu takip ederim. ciddiyetsiz bir şey yazdığım, kafa yaptığım hiç olmadı.
kız bana söylemişti telefondan resme bakarken görmüş ama tam emin olamamış. bilgisayara aktarınca net olarak gördük.

bir de gozlerde flashtan kirmizilik var.

çocuk yüzü var

tırstırıcı bir görüntü
kızın erkek arkadaşı belki yapmıştır belki, onun da bi ihtimal böyle yayacağını da düşünerek...

cocugun ayaklarını görmek lazım..

@darkpictures
4-5 aylik bebek yuzu desek daha dogru gibi.

"mantık" lı tek açıklama vardır. o saatte karda kışta bir çocuğun orda olma ihtimali varmış. çünküm başka bişey olma ihtimali.(ihtimal olsa bile mantıklı değildir.)

yada boş zamanlarında kız troll e dönüşüyor. kekliyor.

goruntude binme olmuş gibi.aynı makinede çekilmiş bir çocuk fotoğrafıyla çarpışmıştır.

bu arada araba beyaz şahin.işbilen çocuk beyaz şahinlede kızı kapıyor işte.sonra burada bik bik ediyor millet.araba para diye:)

@stwsm,ne oldu kızıl işi?

@duptıs yaptım oldu :) bakır tonlarında ama bir kat daha istiyor.

resmi çekenin karanlıkta çapraşmış abuk bir yansıması olabilir en fazla.
ya da photoshop.
yemin billah edilse de kimse photoshop olmadığına inanmaz :)

resmin orjinalini buldum, dağılın.

imageshack.us

@stwsm atsana bir caps gozumuz gonlumuz senlensin:)))

beyler resim photoshop bence belirtildiği gibi flashtan kırmızı çıkmış o silüetin fotoğrafta.CİN falan olsa flashta gözü kırmızı çıkmazdı heralde :D

araba şahin mi ?

beyler çok pis tırstım, çok fenaaaaa..
resim digital makinayla çekildi di mi?

kesin fotoşok herhalde, yani galiba.

www.haberturk.com

bu yorumu yapan hanginiz :))
"Misafir05 Ocak 2012 Perşembe 09:50
kadının yüzüne ne olmuş öyle? tövbe tövbe.:)"

iyimiş..biz de yılbaşı gecesi çekindiğimiz fotoğraflara bakarken ertesi gün, aynada beyaz saçlı kadın silüeti çıktı. bi şok, 3-5 dk. tırsma, olayı irdeleme, açıklama çabası fln. sonra düştü jeton, o sırada bi arkadaşın kafasında beyaz bere varmış meğer, gizem çözüldü..ama çözene kadar çok heyecanlıydı:)

cevap gelmiş. dik durabilen siteler hala var. diğerleri izliyor moron gibi.

www.istanbulgercegi.com

@cotillard

iyide ht sadece fotonun ışığını falan artırmış. orijinalinde dikkatli bakınca şirinleri pardon, çocuğu görebiliyorsun zaten.

abi saçmalamayın. orjinalini koyarsın, sonra yanındaki bi karede ışıklandırılmış halini gösterirsin.

öyle şey olur mu lan

dijital makina ile mi çekilmiş yoksa filmli makina mı? Filmliyse banyosunu yapanın eline sağlık:)

subhanallah cidden ibretlik bir fotograf kardes!

tek bir ihtimal var: metafiziksel ihtilal.

merhaba.
-fotoğraf iphone ile çekilmiş. makine değil,
-kız haberturkten para falan almadı, o kadar da dedim al diye ama :)
-zaten ht netleştirmiş fotoğrafı, fotosop falan yapmamış ki. ben mi yanlış görüyorum?
-saçma sapan geyiklere de gerek yok, zaten yeterince ürktü kız. duyuruyu silsem kızar mısınız?
şu fotoşopu ispatlayan haber sitesi bile kafasına göre okumadan yorumlamış yazdıklarımı, hoşuma gitmedi.

soruyu silme bence ama resmi silebilirsin. gelişmelerden haberimiz olur..

bence resimdeki en ürkütücü şey araba. o ön konsol, koltuk.. kartal'mış galiba. arabanın canı çıkmış, ben gidiyorum mesajı veriyor.

habertürkte şu yorumu yapan kim :D ===>"""Misafir05 Ocak 2012 Perşembe 19:02
:) eksi duyuru'da tartıştık biz bunu"""

resmi çekenin yansıması camdaki buğudan falan öyle eciş bücüş hale gelmiştir diye düşünüyorum ben. şöförün yansımasının o açıdan orada olması oldukça mantıklı gibi.

bu eleman bu araba ile bu kızı nasıl götürmüş diye bakıyor yani resimde arabanın şekli camdaki chukyden daha korkunç :) -aylar sonra gelen yorum-

olm evde yalnızım nerden canlandırdınız şu duyuruyu :/

Lan küpesi bile belli.
Uykusuz geceler yaa hadi bakalım

cidden çok fena bu.

bu fotografın yanına photoshop ile aynısını koycam birazdan

alın size ecünni RONALDO...

d1203.hizliresim.com

@komutanlogar, kime benziyor bu diyordum ben de :) çok faydalı oldu.

kendi naçizene fikrimi söyleyeyim.

photoshop olma ihtimali düşük. eğer varsa da çok başarılı olmuş diyebilirim az da olsa bu işlerden anlayan biri olarak.

ikincisi çeken kişinin yansıması olma ihtimali sıfır. yansıma olsa sol alt köşede niye çıksın. tam karşıda çıkar ki onu da kızın kafası kapattığı için göremeyiz.

tek mantıklı açıklama orada hakikaten bir çocuk vardı. kırmızı gözler de bunu destekliyor. o yüzden korkmaya gerek yok bence.

eyvallah ps değil dediğimizi varsayarsak bence şu ihtimal daha olası.

eleman fotoğrafı çekerken elinde bir oyuncak bebek ve tek eliyle bebeği diğer eliyle makineyi tutuyor. çekim sırasında elemanın elindeki bebek camdan yansıyıp kadraja giriyor. bence düşünülmüş ve kurgulanmış. orjinalinde fotoğrafın ayrıntılarında photoshop imzası gözükmesin diye de manuel photoshop uygulanmıştır diyorum ben.

@eeb arabayı nasıl kullanıyor o zaman bu adam göt loblarıyla mı?

@suser adayi

la havle :) kim dedi adam seyir halinde bu fotoğrafı çekmiş diye?

besbelli ki durmuşlar laflarlarken dur bi senin fotoğrafını çekeyim demiş ve çekmiş.

senin aklın milletin göt loblarında olacağına beyninin loblarında olsun.

olabilitesi var sonuçta onlarda var hayatımızda....

kimse mi farketmedi anlayamıyorum ama çocuğun resminin altı hafif belirsiz bir şekilde kapıya doğru devam ediyor. üzerinde beyaz bir şey var hatta. photoshop mudur değil midir bilemem ama iki farklı görüntü üst üste binmiş bir şekilde.

dosemeler olay da ekstra etkili.

kanyon'un arkasında ya da esentepe civarı olabilir.

ulus olabilir, ortaköy güzel.

ulusta o fiyata ev bulunabilir mi ki bu fiyatlarda???

ben de ulus çok pahalı zannediyordum ama daha dün bi arkadaşım uygun evlerin de olduğundan fln bahsetti. bu hafta başlıyorum bakmaya, denk gelirsem yollarım size detay..

ulusta 1000 gecekondu bulamazsın, arkadaş uygun evi rüyasında görmüş
1000 tl için beşiktaş olabilir ara sokaklarda

1000 liraya besiktasta fln da kalmadi anca gultepe falan olur. Hahah.

Ulusta bin liraya kopek kulubesi vardir ancak.

levent tarafında olabilir mi acaba?

leventte 1500 liradan aşağı ev yok dostum.

benden 50 tl kestiler . sonra chip para olarak yatırmışlar

hakem heyetine ver.
pasa pasa oderler.
(bkz: #26677195)

@uyku semesi

hakem heyetine vericem zaten de, aradım hakem heyetini oradaki bayan önceden 2007 yılında çıkan kanuna göre geri ödeniyordu ancak 2009 yılında yargıtayın bu ücretin yasal olduğunu söyleyen bir kanunu var dedi o yüzden artık yapılmıyor bu işlem diye bir şeyler zırvaladı. Bunu söyleyen ikametimin bulunduğu tüketici hakem heyetliği. bildiğim kadarıyla başka hakem heyetine de başvuramıyorum (ikamet dışı). ne yapabiliriz ?

internette kısaca araştır, elimde tam olarak link yok. Önce hesabın bulunduğu bankaya faksla durumu belirten bir yazı gönder, sonra hakem heyetine direk şikayette bulun.

Son olarak da hesabını kapat

beşiktaştaki hakem heyetine başvurmuştum başka bi mesele için yazın. daha telefonda adam anlayıp dinlemeden haksızsın diye kararı verdi. avukat arkadaşım haklısın diyor, olayın olduğu yerdeki kültür turizm bakanlığından yetkili biri var, o haklısın diyor ama belediyedeki adam ikna olmadı bi türlü. neticede heyet de haksız bulmuş! telefonu açanı boş verip başvurunu yap gene de bence.

ya ustadim, sen bi basvursana, telefonlarla, birebir konusmalarla cozemesin isi.
alt tarafi 3 tane cikti alicaksin, bi de fotokopilerini alip goturuceksin kaymakamliga.
3 ay sonra parani geri odeyecekler, hem de -afedersin ama- sike sike.

beyoglu'nda atlas pasajında büyük ihtimalle vardır.

beret diye aratirsan ya da askeri beret diye bakarsan daha biseyler bulma sansin var.

www.focalprice.com

ihtiyacım olan bir şey yoksa, çeki satardım.

not: çeki satın alabilirim.

kitap alabilirsiniz hocam..

hepsiburada'da var mı bilmiyorum da buff alırdım ben, hazır mevsim kışken

atkı bere alıp dağıtabilirsin ihtiyacı olanlara
ya da zaten kullanmakta olduğun bir üründen alabilirsin (kozmetik vs.)
ya da en yakın zamanda kimin d.günü varsa onun için bişeyler düşünebilirsin

parfüm alırdım, fiyatı ne artıyor ne azalıyor meretlerin, ayrıca akmaz kokmaz, elbet sıkarsın ;)

buradan birine hediye verirdim asdjshg

marjinal bi cevap veriyorum: şemsiye (yoksa tabi. benimde şemsiyeye ihtiyacım var kanka :))

ya da kitap

kitap alırdım.

bilgisayar toplamayı planladığım için ram dicem ama tek ram bir işe yaramaz
dekor alabilirdim mesela lava lamba

çok belirgin bir fark yok. erkek köpek alanını işaretleyeceğim diye sağa sola işeyebiliyor. dişi köpek ise kısırlaştırılmadıysa adet görüyor. dişi köpek daha kolay bence kısırlaştırılacaksa elbette.

dişi köpek yavrumuz vardı. 2. yılında mı ne adet görmeye başladı. sağda solda bikaç damla kan şeklinde. dişi olacaksa bu duruma hazır olman lazım. erkek köpek kadına dişi köpek erkeğe düşkündür durumu biraz var gibi. ama neticede vereceğin sevgiyle ilgili onun sana olan yaklaşımı. dişi köpekte bi de hamilelik durumu var ki o zaman yavruları güvenilir ellere bırakma yükümlüğün var.

merhaba, öncelikle kesinlikle erkek de olsa, dişi de olsa kısırlaştırman bir anlamda şart. hem türkiye şartlarındaki sahipsiz kedi ve köpeklerin durumu, sahiplenilseler bile insanların çok kolay sıkılıp, bir köşeye bırakabilmeleri vb gibi şeyler de bunda bir etken.

özellikle erkek köpeklerde kısırlaştırılmadığı için ileri yaşlarda hormonlara bağlı bir takım rahatsızlıklar ve prostat kanseri görülebiliyor. özellikle de safkan dediğimiz cins köpeklerde. (çünkü cinsler daha hassas ve hastalıklara genetik anlamda daha açık olabiliyor. bizdeki akraba evliliği gibi düşün). yani onun sağlığı için de kısırlaştırma bir yerde gerekli bir şey.

bunun dışında dişi köpekler biraz daha uysal olabiliyorlar, böyle bir gerçek var. ama her köpeğin de kendine has bir karakteri var elbette. onun dışında konuşuyorum. zaten üste de arkadaşlar yazmış diğer ayrıntıları.

13 yaşında erkek bir golden retriever sahibiyim ve aktif olarak sokak hayvanları için uğraş veriyorum.

kendi gözlemlerime dayanarak, dişi köpekler evin etrafından gelen geçene manyak gibi havlamaya daha yatkın. muhtemelen eğitimle atlatılabilecek bir durumdur ama daha cazgır oluyorlar işte.

vurmaçlı tıp.

lego al bişey öğretmese de zekayı geliştirir
ama gidip bi bloğu 100cm^2 olan yarma legolardan değil logosu söyle olan legolardan al www.patentmuzesi.com diğer legolar daha da gerizekalı yapar
aldığın legoların da fonkiyonu olması gerek tabi mesela bunun gibi bişey www.1000steine.com alışırsa yaparlar

www.anne.com.tr
izmir palmiyedeki dükkanında çok güzel oyuncaklar vardı

puan sistemi faktörü önemli, olmazsa eger 30+15+8+4+2 diye belirlerim ben
büdüt: 1 fazla olmuş tabi

59. her maç 1 kişi elenir.

herkes aynı anda oynamaz. ilk maçta iki kişi oynar, her defasında kazanan henüz oynamamış olanlardan biriyle oynar. yani 59

30. Rastgele çiftler seçilir, çiftler turnuvasıyla 29 maç yapılır, 1 çift kalır.

Son maç da şampiyon çift arasında oynanır, teke tek.

İş tekliflerinizi bekliyorum.

2 kişi, 1 takım olur. toplamda 30 takım. her maçta bir takım elenirse 29 eder. sonra onlar da aralarında yaparlar 30 maçta tek kişi şampiyon olur.

kutlu olsun!

@wide +1

60 kişi 2 şerli çiftlere ayrılır rastgele 30 takım oluşur. 30 takım 2 ye bölünüp her çift başka bir çiftle maç yapar. 15 maç yapılır yenilenler elenir. geriye 15 çift kalır. 15 çift ikiye bölünür 1 çift direk tur atlar 14 çift 7 maç yapar 7 çift elenir. geriye 1 tane direk tur atlayan çift kalır. 7 tanede yenen çift kalır. toplamda 8 çift. 8 çift 2 ye bölünür 4 maç daha yapılır. 4 çift elenir geriye 4 çift kalır. sonra 4 çift aralarında maç yapar. 2 çift elenir 2 çift kalır. 2 çift aralarında maç yapar 1 çift kalır... daha sonra istenirse geri kalan 1 çift ayrılır birbiriyle maç yapar. böylelikle 1. belli olur. toplamda 15+7+4+2+1=29 bu maçlardan sonra 1 çift kalır. en son çift arasında maç yaparsa 30 olur.

hızlı

bir sürü alıp kimini yavaş kimini hızlı yiyenlerdenim.

yavaş yavaş diye başlayıp gaza gelip hızlı bitirmek.

yemeğin yanında bir bardak ice tea, kola neyse bir içecek koyuyorum. niyetim bir bardağı yemek bitene kadar azar azar içmek. ama ilk veya ikinci yudumda o kadar datlı geliyor ki o içiş, lökür lökür dikiyorum kafaya.

hızlı. yediğimin tadından çok doymanın hazzı benim için mühim.

fazla yavaş

moduma göre değişiyor, hadi bakalım. çürüdü tezin.

tekila bir dikişte, şarap yudum yudum. hamburger 5-6 ısırıkta, çikolata yavaş yavaş..gazete hızlı hızlı, kitap satır satır..işim varsa çabuk çabuk, yoksa yaya yaya..

soğuk içecekler haricindeki şeyleri yavaş tüketmekten zevk alıyorum.

ben de katılıyorum sana. ben sanırım hızlılardanım. bir de şöyle birşey var.

diyelim arkadaşımla üçer paket çikolata aldık. o çikolataların birini yiyor diğer ikisi yenmeden günlerce belki haftalarca masasının üstünde durabiliyor. ben ise ya ilk günden üçünü birden bitiriyorum ya da ikinci. yani ne olursa olsun daha fazla durmaz. o orda yenmeden durursa içim huzursuz olur.

limonata ve onun gibi sevdiğim sıvıları pipeti 3 yerinden kırıp peyderpey içmeyi severim. genel olarak yavaş tüketimciyim.

ben sıkma portakal suyunu bazen yavaş içerim keyif almak için. o kadar sıktık elimizle. ama bazen de bünyede mutluluk hormonları patlama yapsın diye kafama dikip 1 saniyede bitiriyorum. müthiş oluyor ama 5 dakika uğraş verip 1 saniyede tüketince biraz da huzursuz oluyorum.

ben araftayım.
iksini de yapıyorum.
çikolata da sevmiyorum, hıh.

bence güzel bi anket oldu :)

burnunuzla derin bir nefes alın bir kaç kere tekrarlayın.




çok yaşayın.

bulutların arasından güneşi denk getirebilirsen güneşe bak. ben de genelde işe yarıyor. çok yaşa!

boynunu uzat ve bir ışık kaynağına bak.

eline bir ataş(eğerek aç onu ) veya kürdan alıp hafifçe burnuna sok ve yan duvarlarına sürt.

janavarorionun yöntemi tahriş edebilir, direk bi selpagı kıvırıp burna sok.

aktara gitme imkanın varsa enfiye al.

Karabiber. Azıcık çek burnuna.

mekan ist. ise, şu an gökyüzünde yeterli ışık yok o yüzden tavandaki bi lambayı yakıp ona bak. işe yaramazsa, kafanı eğ, kaldır tekrar bak. burda olay gözün karanlıktan bir anda aydınlığa geçmesi hadisesi..

bi de 'ha ha ha' diye hapşurma efekti ver, yardımcı olabilir. ve tabi çok yaşa güzel yaşa!

benim kronik hastalığım bu, cirrus diye bi ilaç var direk iç ama uyku yapıyo

Güneşe bak denmiş. Evet, ama güneş yoksa herhangi bir ışık kaynağı iş görür. Hatta bu sırada, burnunuzdan nefes alırken kafanızı titreştirir gibi sağa sola sallarsanız hapşırma ihtimaliniz artar.

(bkz: enfiye)

Bloglar bunu için var. Ayrıca, senin için büyük önemli acı dolu çılgın bir olayı gelen geçenin okuyup mynet okeye falan dönmesi kadar iyileştirici bir şey yok ;)

ben yıllarca tuttum günlük.
şimdi ajandama ufak notlar alıyorum.
ajandaya ufak notlar almanın en güzel yanı; soyut takılmanız durumunda hakikaten kimsenin bir şey anlayamayacak olmasıdır. fakat bazen fazla abartıyorum. öyle ki neden bahsettiğimi kendim bile anlayamıyorum ahah..

günlük tutarken yazdıklarımdan çok utanırsam soyut yazardım. ya da ilgili kişiyi şifrelerdim. ama sonra çok da umursamamaya başladım, nasıl olsa uzun yazıları kimse okumuyor diye :)

üniversitedeyken, aileden tırsıp aralara ders notlarını sıkıştırarak günlüğü ders notu defteri görünümüne sokup saklamışlığım da var gerçi. o takıp çıkarılabilen kitap kapaklarından bulup kamufle etmişliğim de oldu. ama sonra hakikaten umursamayı kestim.

çekinmek; çok çok derinde, aslında günün birinde okunma isteği nedeniyle yazan egoist günlük yazarları sınıfına dahil olduğumdan çekinmek sözkonusu bile değil :) zaten niye çekineyim; temelde toplumsal ve kanuni kuralların geneline uygun seyreden, gayet sıkıcı bir hayatım var. 20 yıl sonra okunması durumunda, vay annem ne kaltakmış denmesi ihtimali de beni şu an pek ilgilendirmiyor :) paso yalan söyleyen ya da aldatan ya da nebliym adam öldüren biri olsam kuşkusuz bu konuda farklı düşüncelerim olurdu; ya soyut takılmaya devam ederdim ya da hiç yazmazdım.

lök diye ölürsem bulunup okunma ihtimaline karşı tutmuyorum. aslında güncellemediğinde kendini imha eden dosya programı olsa ne güzel olur..ya da uzaktan imha..şuursuzca tutuklanan gazetecilerin fln da işine yarar. yoksa var mı öyle bişi?

yakın bir arkadaşım haftalık olarak tutuyor. o haftanın olaylarını kendince kurgulayarak yazıyor, kişilerin adlarını bazen değiştiriyor bazen de gerçekte olmayan kişileri olaylara dahil ediyor. bi iki sayfasını okutmuştu bana, günlük gibi olmasa da güzel bi şey, hoşuma gitmişti..

baban bence:) daha resmi, saygıyı korur

burda soru sorulan kisiye yonelik bi hitap sekli olmali bence.
eger ki, senin sordugun sey: 'yigeninin aranip aranmadigina yonelikse', baban seni aradi mi dersin..
eger ki, senin sordugun sey: 'abinin yigenini arayip aramadigina yonelikse' abim seni aradi mi dersin..
ben bakis acisi bu olmali. ha yok, genel anlamda nasil hitap ediyim dersen, her iki sekilde de hitap olayi olabilir. abim dersen daha sicak bir iliski olur, yigenin kendini yabanci hissetmez.. baban dersen, bi anda ikisinden de kendini soyutlarsin.

bence; yaşı sana yakınsa abim seni....senden ufaksa baban seni....

baban demek daha yaygın ve daha mantıklı. çünkü sen abim dediğinde o ufacık çocuk bir iki saniye yada salise seni, senin abini, ve nihayetinde ilgili kişininin kendi babası olduğunu düşünecek. hatta birazembesilse devreleri yakabilir. "baban" en mantıklısı.

eğer bilinç altında yeğenine "senin babandan önce o benim abim di, ayağını denk al!" mesajı vermek istiyorsan "abim" de. yok eğer " o herşeyden önce senin baban, senin ve onun arasında ki ilişki diğer tüm aile bağlarından önemli sen değerlisin" mesajı vermek istiyorsan "baban" de..

abarttım tabi ben biraz :))

bi kere bi duyuru açmıştın işe yeni başlayan bi hatun vardı o ise ver gitsin panpa arkandayım!

neyi erotikmiş anlamadım ki ? duş jeli-> duş almak-> birlikte duş almak-> gibi bir bağlantı yaptıysa hayal gücü iyiymiş. bir bayan için gayet hoş bence

bu farklı hatun mehalesef, o da işe yeni başladı ama işte bendeki şans :/

yok panpa ver gitsin hayır erotikse de erotik yani nolmuş en kötü sevgilisinden dayak yersin yada en süperi siz sevgili olursunuz. :)

insanlar tuhaf. bir şekilde triplere girip mesaj vermeye çalıştığını düşünebilir. hatta abartıp onu aşağıladığını bile düşünebilir. (duj jeli, çıplaklık fln)haha yazarken bile komik geldi ama var işte öyle tipler. hem koku konusu riskli. beğenmeyebilir. değiştirme kartı olan bişey al bence, hırka fln..

bana pis kokulu mu, demek istiyorsun desin bari!!! eh ya, kadınlar bayılır kokulara.
haydı benım cagrısımıma gelelım: her duşta kokuyu duydugu an hedıyenı verdıgın an gelecek bı de aklına hahahah :)

İstediğin tarzı da söylersen daha iyi olur sanki.

www.sahneonu.com

Tarz olarak pek bir takıntım yok, kalite ön planda.

www.listeny.com

pitchfork.com

www.alternatif-istanbul.net

rahatsız edici bu ses ama istemsiz olarak çıkıyor. kendini bu konuda eğitebilmiş azınlık kitle ise susup bekliyor aklıne bir şey gelmediği zaman.

best fm'de de var aynısından. sinir bozuyor bir süre sonra.

bir de en acı kısım ise bu eee aaa yı "eğitimli" insanlar yapıyor. herkes ama herkes ama herkes yapıyor bunu. çok acı.

bunun eğitimle alakası yok, tv karşısında yanlış söz söylememek için ne dediğini düşünüyo, kelime arıyor orada. ama sinir ediyo, doğru.

"egitimli" ne alaka yahu, sanki gegiriyor adam ortalik yerde. Daha o kadar anormallasmadi bunu yapmak.
surekli yapiliyorsa sinir bozucu tabi ama her duydugunuzda cinnet geciriyorsaniz pek iyi degil sizin acinizdan. herkes aliskin.

o anda beynin ici bombos oluyor. iiii o dusunme suresini kazandiriyor. ayrica susarsaniz karsinizdaki lafiniz bitti zannedip konuyu degistirebilir.

bizim dilde allahtan o iiii eee seklinde diger bazi dillerde o dildeki ve yani gibi baglaclar kullaniliyor. bizim dilimizde de veeeeeeeeee gibi olsaydi daha da beter olurdu.

beterin beteri var...

eğitimli şu alaka:

köylü mehmet efendi - kurukahveci mahmut efendi ve mahdumları - ayşe teyze, konuşurken "eee" "aaa" "ıııı" demez. normal konuşur anlatır derdini.

bu uuu iii eeee deme hastalığı lise ve üstü okullarda okuyanlarda var.

demiyor ve denmesini hoş karşılamıyorum. çok kullanılması rahatsız eder beni, dikkatimi dağıtır. sunuculuk mesleğini seçmiş olsam, ııııı demeden konuşmayı becerene kadar o işi yapmazdım.

zamanında siyasi parti liderliği yapmış bir insan olan deniz baykal'ın konuşmalarını dinleyince hayata küsersiniz tahminimce. hele bir de sesini düzeltmek için haykırışı(böğürüşü) var, evlere şenlik.

Bu konuda 1 nolu örnek Baykal'dır ama inanın benim o kadar dikkatimi çekmezdi.

Levent Üzümcü:

www.youtube.com

Yılların tiyatrocusu, tüm reklamda adamın sesi var...

ilk 20 saniyede 3-4 kez eee dedi devamını dinlemedim.

ama herkes bu halde. eee demeden konuşan 5 kişi yok.

veya şu:

eee eee eee. konuş be kadın veya sus. neden ee ee ?

bit.ly

ıııı ooo yerine en güzeli: www.youtube.com

Kadıköy Tepe Nautilus'ta var Paşabahçe.

istıklal caddesınden var,capıtol avm de var

istiklalde odakuleyi geçince sağda paşabahçe var

Büyükdere caddesi- Maslak'ta tam Ayazağa Işık Lisesi nin karşısında var. Hatta altta outlet mağazası da var

Astoria - Esentepe

Selçuk Demirel bardakları var, sürekli selçuk erdem'le karıştırılıyor internet yorumlarında. Ha selçuk erdem de yaptıysa bu aralar bilemem.

deck the halls

www.stereomood.com

rudolph the rednosed reindeer

hatta dean martin'den dinleyin:www.youtube.com


bir de wham-last christmas var.

jaohhny cash - i will be home for christmas

esra ceyda kardeşler - cıngılbens

yine dean martin'den let it snow

en basta

www.youtube.com

birde cok degisik bi yorumu var,cok begendim ben.loreena mckennitt in bi sarkisinida katmis isin icine,cok hos.ayni zamanda bu dayinin güzel yorumlari da var kendi sayfasinda baska eserler icin.

www.youtube.com

bütçenizi de belirtseniz

şayet bahsi geçen kişi, muhafazakar tayfasından değil ise;
www.sarapaksesuarlari.com
kadıköy'de;ptt'nin çaprazında,kadıköy çarşısı girişinde ve balık pazarı tarafında;beyaz fırın'ın karşısında bu ürünü bulabilirsiniz.

ben fotoğraf albümü aldım. iyi de oldu gibi sanki. büyük, karton renginde sade bişi. tavsiye ederim.

paşabahçe'den herhangi bir ev aksesuarı olabilir. çok şık oluyorlar, bence mesafeli bir hediye de olur aynı zamanda.

şu kupalardan alabilirsin. nerede satılır bilmiyorum ama :)

goo.gl

internetten alış-veriş yapıyorsanız www.dealextreme.com bu adreste çok güzel şeyler var.

taciz et bence. kesinlikle işe yarar. sonuçta bu oluşum bunun için var.

olmaz bence ama tacizini şık bi şekilde yapman lazım. ben size cv gönderdim baktınız mı fln diye değil de mesela bi soru uydurup danışma amaçlı yanaşabilirsin. bilginizden deneyiminizden faydalanmak fln deyince bi havalara girer illa ki cvp verirler:)

tabi taciz gibi düşünme bunu... ama yaptıklarını, yapacaklarını, hedeflerini anlatan tatlı dilli(dilbilgisi ve imla kurallarına uygun bir Türkçe ile) bir mail mutlaka etkisini gösterecektir.
Ayrıca biraz sabır gerekli...

bu şekilde işe giren birisini tanıyorum. staj yaptığım yerde tanışmıştım. departman yöneticisine mesaj atmış linkedinden.

kesinlikle işe yarar
ama üslup önemli..

adını vermeyim ama şuan çalıştığım firmaya ben partneri taciz ederek girdim :) taciz derken mail atarak tabiki :)

cafe firuz cihangir akbank karşısı

kapalı mekanda sigara içittirilmemesi sebebiyle bu üçü beraber kışın zor..ama arada balkona kaçar içerim derseniz, istiklalden galatasaraya dönünce, sağınızda kalan, çorbacının ordaki binalardan birinin üst katındaki kafe tam okumalık, kahve içmelik..keşke adını da hatırlayaydım..
edit: kafe kafka

halep pasajı içinde kafe krepen var dene istersen

o tarafta ki diş etin de bir sıkıntı olabilir ya da dişin çürüktür sen farkında değilsindir. Bir diş hekimine görünüp kolaylıkla sorunu halledebilirsiniz. geçmiş olsun

çürük vardır ama dışardan görünmüyordur..bekletmeden diş hekimine gidin ki ilerlemesin..bi de doğru fırçalamaya çalışın dişlerinizi ve mutlaka diş ipi kullanın

geniz akıntısı da olabilir.

çürük

haklısın ama nedeni şu Takasbank aracı kuruluşlardan %125 oranında teminat ister, yani 40.000- 50.000 ikilemi o yüzden ,,,diğer soruya da bakıyorum hemen...

temettüde %40 40 kuruş demek. fiyattan onu düşünce çıkan da baz fiyat. öbnüründe katsayılardan yanlışın var bence. tahvil 1 olamaz. bir de minimum nakit oranı gibi bir şey olabilir ona bi bak.

katsayıları kontrol ettim doğru tek neden %100 değil % 125 istenmesi

tspakb'nin sitesinde takas ders notlarında yazana göre eminim. 2. sıradaki eurotahvil değilse (eurotahvil de 0,75 çünkü) ve 3. de hisse senediyse doğru olması lazım gibi ama başka bi işlem daha mı yapmam gerek ki acaba?
edit: %125i anladım şimdi. öbüründe de 8+ bişi bölü 1 + %40 gibi bi işlem yapmıştım ama hatırlamıyorum..

hee evet %125 olayı açıklıyor.

en güzel hediye kendi yaptığın hediyedir. gerçi bu kişiyle çok yakın değilsin ama eğer çok çok yormayacaksa, kahve fincanı desenli köşe yastığı gibi bişi olabilir belki..

markafoni vs'den de güzel şeyler bakabilirsin. davetiye istersen yollarım.

@hier kommt die sonne, katılıyorum termosa. starbucksın koleksiyonlarına zaten aşığım kendim bile :D muhtemelen termos alıcam o metal olanlardan uzun süre sıcak tutsun diye. french press de geldi aklıma ama muhtemelen vardır onda. deri eldiven çok güzelmiş, bakıcam ona not aldım :). kahve kokulu bir seri değil de body shop'un yılbası şetlerinden birini alabilrim belki dedim. okuma lambası da var mı yok mu bilemiyorum işte :/

@kobuzchu kiz, güzel şeyler var değirmenlerden ama düzgün bir şey istiyorsan eğer bu karabiber değirmeni filan gibi yapıda olanlardan bak. daha pahalılar ama çok daha kaliteli. diğerleri büyük parçalayabiliyor, aradan kaçıyorlar çünkü :)

@jimicik, katılıyorum, benim için de öyle :) ama onun için de öyle mi bilmiyorum malesef, bazıları hiç sevmiyor :( o yüzden işte kitap ayracı ve bardak tutacağı (uff ne bu seyin adı ya?) yapacağım ek olarak :) ama fikrini beğendim sağol :)

@mor.inek, bakıyorum onlara da. her türlüsünde kaydım var, sağol yine de :)

yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler compumaster, dambil, deckard, fader, galadnikov, groove salad, hollowlife, kahvegibi, kibritsuyu, kobuzchu kiz, robin

cevap silme ile ilgili bişey sorucam o yüzden şuan kim ilgileniyo öğrenmek istedim. yoksa aralarından rastgele birine sorarsam genel bir cevap gelecek..

mesaj atın.

bana yani. bana mesaj atın. ya da ben size attım zaten, onu görüp ona cevap verin.

harbi lan mod a ulaş gibisinden bir kutucuk yapsanıza : ))

kibritsuyu cvp yazdı sağolsun. dedi ki;
ikili diyalog oluşturan, duyuruya veya cevaba katkısı olmayan her şey ekşi duyuru'nun işleme mantığına ters. silerken amacımız kullanıcıyı uyarmak cezalandırmak falan değil. daha sade, gereksiz alakasız cevaplardan arındırılmış bir ortam sağlayabilmek.
şu durumda; bu duyurudaki TPA'ın cevabı hariç tüm cevapların silinmesini bekliyorum. cedric ve wide ikili bir iletişime girmiş. smyrna da sorusunu mesajla iletebilirdi.
sevgili modlar; bilmem anlatabiliyor muyum..derdim şurda uyuzluk yapmak değil. ama cevap silme mantığının gerçekten bi oturulup değerlendirilmesi gerekiyor. yoksa bu mantığı tektek her soru ve her cevaba uygularsanız; ki uygulamıyorsunuz, ortada ne soru kalır ne cevap ne de duyuru..

anlatabiliyorsunuz. evet aynen dediğiniz gibi. cevapların birçoğu diyalog tarzı cevaplar. ama biz de gaddar höt höt "aman kurallar doğru olsun yeter ki, gerekirse kimsenin işi görülmesin, bi tek kurallar doğru işlesin" kafasında moderatörler değiliz. silmemişiz ki sizin işiniz görülsün, amacınız moderatöre ulaşmaksa ulaşın. sorununuz çözülsün. siz de anlıyor musunuz?

tpa'nın verdiği moderatör listesine niye mesaj atmadığınızı açıkladığınız mesaj da anormal değil onu silmeye gerek yok mesela. mdoeratöre ulaşmak konusunda fikrini söyleyenlerin cevapları da çok anormal değil. sonuçta x zaman sonra "moderatöre nasıl ulaşılır" konusunda arama yapan bir kişi, moderatörler kim, niye tek tek mesaj atmamak lazım, online moderatör görülebilir mi, görülmüyorsa ne yapılmalı" gibi konuları öğrenebilir. ama mesela smyrna'nın "şu duyuru sizin mi" cevabı ve sizin "benim değil" cevabınız bu konunun dışında kalıyor. onları silmeliyiz.

ayrıca ben burada polemik olmasın diye özel mesajla yardımcı olmak istedim. açık açık buraya yazmanız da doğru değil. yine de durmasında sakınca yok.

git eminönüne...

Dagi'lere baktın mı?

la senza'da 40-50 liraya bulabileceğiniz gibi semt pazarlarında da 10 liraya bulabilirsiniz. ( bu hafta pazarda gördüm renk renk vardı. )

GAP'te alasını bulursun.

ucuzundan baktıydım, pazarda varsa iyimiş..pijama sonuçta, ama bakkala giderken de giyilince tuhaf karşılanmasın..ama kumaşı da böyle pamuklu gibi yumuşak olucak, naylon değil..

Koton ve Zara'da var. Amma pahalı.

marks&spencer da da var ama ucuz değil.

daha geçenlerde aynı soru sorulmadı mı yahu aynı görselle? pazarda bulunur demişti biri, duyuruyu açan da annesini pazara göndermeye karar vermişti? yanlış mı hatırlıyorum? deja vu mu yaşıyorum?

valla sorulmuştur belki ama o ben değilim.
moderatöre not: e silin bence bu cevabımı. sorunun amacına hizmet etmedi bu cevap.

kazasker pazarından aldım ben yeni=)
10 liraydı.perşembe günü.

Bursa'da yeşim mağazaları var. zara'nın ürünleri orda satılıyor 5 ya da 10 tl'di.

LC Waikiki bayan mağazasından aldım geçen gün 15 tl ye, erkek mağazasında da vardır mutlaka..

www.youtube.com koş koş koş ;)

hess is more - yes boss

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

jack johnson - better together

www.youtube.com

under paris skies
non je ne regrette rien
la foule
milord
padam padam
la vi en rose
sous le ciel de paris
l'accordeoniste
je ne veux pas travailler
c'est un homme terrible
cri du coeur

le vent nous portera'dır kesin.

Marie Laforêt – Mon Amour Mon Ami

Georges Moustaki - Le Meteque

adieu mon pays

dancer encore(teomanın coverladığı coban yıldızı)
placebo-protege moi
zaz-je veux
je t'aime moi non plus

alors on danse

le vent nous portera'ydi.tesekkurler.

carla bruni - l'amoureuse

kajüsaleee muas, jötisolaamuaaassa!

1. dediğiniz boyda bastırırsanız düzgün gözükmez. hatta dediğinizin yarısı ebatında yapsanız da düzgün gözükmez. büyüğünü bulmanız ya da baştan çizmeniz lazım.

2-3. 0'dan başlaması gerekmiyor evet, 50 cm.den bile başlasa olur. cetveli kendiniz çizecekseniz, dökümanı cm olarak ölçülendirip, kenar cetvelleri ve guideline'lar yardımıyla ölçeklendirebilirsiniz.

4-5-6. evet iyice karmaşık olabilir. ama yapabiliyorsanız, resmin köşesine içine değil de mesela yazıları ağacın dallarına yerleştirmeyi deneyebilirsiniz.

520x960 px buldum o da mı ufak olur?

651x1233 de var ama sayfa açılmadı ofisteki bilgisayarda, Access Denied!

40x130cm'nin çözünürlük çıktıda düzgün çıkması için (150dpi) 2309x7677 px imaja ihtiyacınız var demektir. Yani siz düşünün artık o bulduklarınız iyi mi çıkar kötü mü çıkar.

img257.imageshack.us

bundan büyüğü yok, illa bu olacak dersen bozulma kaçınılmaz olucak.

photoshopta aç, "image"==>"image size"da 47x100 olarak ayarla ve kaydet. bastırdıktan sonra asarken kendi cetvelindeki 50 cm yi yerden ölçerek denk getir. kolay gelsin.

96 dpi 40*100 cm olarak düzenledim ama çözünürlük bozulur bastırınca.

indirmek için : uploaded.to

sınava mı hazırlanıyorsun?

Sovyet tarihini anlatan kitapların çoğunluğu, zamanının gerektirdiği şartlar yüzünden taraflı. Teorik okumaları başlangıç seviyesinde olan birisi icin tavsiye ederim. Ama uyarayım ilginiz yok ise bu konulara size sıkıcı gelecektir. Fakat yok benim az çok ilgim var okurum derseniz de okuyun. Ne zaman tarih kitaplarına gececeğim diye düşünmeyin. Zamanı gelince zaten elinizin altında bir tarih kitabına başlamış olursunuz.

yok sınava hazırlanmıyorum

siyasete ilgim var bu anlamda eksik olduğum için nereden başlayacağımı da pek bilmiyorum.

server tanilli - uygarlık tarihi iyidir

@duptıs türkiye de markist leninist teoriyi eğitim müfredatına ekleyen meb mi var ne sınavı allasen.

önce materyalizm den basla, felsefenin temel ilkeleri olabilir. sonra da hegel i oku. sıralamaya das kapital ile devam et, sonra lenin e gec.

madem hobi olarak yine yapiosun :) onunde uzun zaman var sakin sakin server tanilli uygarlık tarihi ni okumaya basla arkadaslarin dedigi gibi :)

az zaman var demiş.

cevap verenlerin cogu bayagı bir yıldır okuyordur.bende hatırı sayılır yıldır okuyorum,henuz bitiremedim.bitiren var mı acaba?

ben 3 yaşındayken okuyabiliyordum, kıyasla. 3 yaşındaki çocuk konuşur yani, zeka göstergesi falan değil.

Çocuk normal. Hatta biraz geç bile kalmış denebilir ama ablasını bi doktora götürseniz? 4.5 yaşındaki çocuğun ciddi ciddi konuşması lazım çünkü. (kuzenlerimden gözlemlediğim kadarıyla söylüyorum.) 3 yaşındayken susmak bilmeyip her şeyi anlatmaya çalışıyorlardı. Düzgün telaffuz edemeseler de bazı şeyleri uzun uzun anlatıyorlardı.

Ablasını bi doktora götürün. Korkmayın ama, sorun olmayabilir. Bazı çocuklar sevmiyor konuşmayı, konuşmuyorlar.

bazı çocuklar çok geç konuşuyor ablada da çok problem olmayabilir aslında. ama çocuk normal.

Abla tam prensesliğinin farkına varırken gelen kardeşten dolayı bunalıma girmiş olabilir (olmayabilir de). Bir çocuk psikoloğu anlar o işin aslını.

tamam çocuk normal.

ablasını zaten doktora götürdük. bir sorun yok dediler. ama işte sadece biraz salak. küçük kardeşi kadar şanslı değilmiş gen havuzundan güzel şeyler düşmemiş bahtına. merak etmeyin diye yazıyorum doktora götürdük ablayı.

ufaklık normal, ablada konuşmayı reddediyor olabilir, iletişim kurmak için konuşma ihtiyacı hissetmiyor olabilir, bir psikolog gerekli bence de.

herkese +1:)
abla küçüğü kıskanıyor, ablaya ilgi göstermelisiniz. küçük çocuğu, büyüğün yanında sevmeyin:)
evet çocuk normal, abla da normal ama ilginin kardeşine yönelmesinden rahatsız oluyor.
babayım, psikologdan iyi bilirim:)

eğer 'salak' olduğu ve 'gen havuzundan bahtına güzel şeyler düşmediği' kendisine hissettiriliyorsa çocuk bundan etkileniyor ve içine kapanıyor olabilir. aynı zamanda daha zeki olduğu düşünülen küçük çocuğa, küçük olduğu için zaten popülerken bi de üstüne zeki torpili geçiliyorsa abla kıskanacak ve üzülecektir haliyle..

ablada da sıkıntı olmayabilir, ben 5 yaşımda çat pat cümle kurmaya başlamışım. üstüne gitmeyin. zeka geriliği değil ama konuşma ile ilgili bir sorun (sesinin yankısını beğenmeme, geniz eti vs olabilir)

ablasının salak olduğunu düşünmüyorum. her iki çocuğunuza da yeterli ve eşit düzeyde sevgi/ilgi gösterin. ablası salakmış, gen havuzundan iyi şeyler düşmemiş bahtına diyerek yaklaşmak kestirip atmak olur. 4.5 yaşındaki çocuğunuzu televizyonla çok içli dışlı mı tuttunuz? yaşıtları ile bol bol zaman geçirebileceği parklara götürdünüz mü?

mümkün olduğunca, yaşıtları ile iletişim kurabileceği alanlara götürün. gerekirse ilkokula başlayana kadar kreşe gönderin eğer maddi imkanınız varsa.

3 yaşında konuşmaya başlaması zeki olduğunu göstermez. 2,5 yaşında bir kuzenim var, 3 yaşına kadar dili açılır diye tahmin ediyorum. çünkü temel cümleleri rahatlıkla kurabiliyor şu an.

bakınız: www.uzmantv.com
www.uzmantv.com
www.uzmantv.com
www.uzmantv.com

3 yaşındaki çocuk baya güzel konuşur, 2-2,5 yaşından itibaren tam olarak kelimeleri çevirmese de anlamlı cümleler kurmaya başlar.

ablanın konuşmaması zeka geriliği göstermez, Einstein 4 yaşında konuşmaya başlayıp 9 yaşına kadar konuşma ve anlamada zorluk çekmiş, salak bir insan mı olmuş?

edit: Tarihçi Otto Neugebauer'den ilginç bir anektod.

Çok sonraları konuştu.Ailesi çok endişeliydi.Bir gece yemek yerken sessizliğin içinden sesi duyuldu.'Bu çorba çok sıcak'
Ailesi daha önce niye hiç konuşmadığını sorunca Albert şöyle yanıt verdi :'Çünkü şimdiye kadar herşey düzenliydi.

süper zeki değil, gayet normal.. neyse bu olayı açıklığa kavuşturmuşsunuz zaten. bu dediğinizi 1.5 yaşında yapsaydı o zaman işkillenebilirdiniz ama 3 yaş gayet normal yani. Ablasının bir sıkıntısı var, muhtemelen bir şeye kızgın, küskün falan da olabilir. Sevin ikisini de bol bol konuşun, her şeyi anlatın çok fark ediyor. Allah bağışlasın bu arada. iki dene de bende var, ayrıca Allah yardımcınız da olsun diyeyim...

Belki de kendisine"salak"oldugunu hissettiren bir babasi var olmasina ve onu kedisinin secmemis olduguna uzuntuden icine kapanmistir ki haklidir.ayrica gen havuzuyla gurur duydugun cocugun gec kalmis olabilir bile ama zeki oldugu soylenemez.anormallik sizde o kisim gayet net.

Annem psikolog, daha önce bu konuyu konuşmuştuk. 5 yaşına kadar çocukların konuşmaması anormal olarak düşünülmez demişti diye hatırlıyorum.Hele de küçük yaşta kardeşi olmuşsa. Anaokuluna göndermek, yaşıtlarıyla zaman geçirmesini sağlamak dil gelişimini hızlandırabilir.

Konuşma ile zeka seviyesi arasında bağlantı kurmak çok doğru gelmedi bana. Dilerseniz uygun bir zamanda daha ayrıntılı bilgi alıp iletebilirim.

gen havuzunuza bu kadar güveniyorsanız zaten o havuzda bir sıkıntı var demektir. Belki de kızınız buna bir tepki koyuyordur. 4.5 yaşındaki bir çocuk çevresinde konuşulan herşeiy anlar, küçük kardeşin daha çok sevildiğini, babanın evlat ayrımı yaptını vs. Ve buna tepkisini de böyle gösterir.

kitaptan ziyade gramer i önce oturt sonra ingilizce alt yazılı ingilizcesi iyi olan filmleri izle fakat kulak ver söylenenleri anlamaya çalış yazanlar ile de takip et... daha sonra da kelime çalış .. kendi kendine öğrenmek gerçekten böyle daha kolay.. tam olarak da bilmek istiyorsan dergi çevirileri yap ..

yabancı sevgili :)
evin müsaitse yabancı ev arkadaşı alabilirsin. (craiglist.com)
edit: hostelde çalışmak

ben ingilizce öğrenirken kullanmadım kullanmadım ama www.rosettastone.com alternatifini bir değerlendir. sağlam yöntemleri var.

önce film izle

sonra daha çok film izle

"nasıl başardım" tarzında açıklamalarınızı bekliyorum.

içinden geliyorsa git bir enstruman al ve çalışmaya başla. bunun istanbul ile ne alakası var bilmiyorum tabi ama güzel geldi bir an.

adrenalin seviyorsanız, bu tarz sporlara yönelebilirsiniz. tırmanış, kayak vb.

balık avı, bisiklet, günlük akbil alıp şehri keşif, ist. civarına günübirlik gezi(ballıkayalar vs.) akvaryum, karting..ama haftasonu yağmur var :/
edit: evet ya, uçurtma..

boya için dolaşmanız gerekebilir, nalburlara gidin (biraz büyükçe olanlara) pazarlık yapın. ellerinde kalmış, stoklanmış ancak adamların bıktığı boylaar olabiliryor. zamnında ucuza alıp beklettikleri için ucuza verebilirler.

mutfak için, standart ölçülerdeyse koçtaş bauhous gibi yerlerde çok ucuza mutfak bulabilirsiniz.

boyayı da mutfağı da bilindik yapı marketlerden alın, kiracıysanız hele tam sizlik, mutfak konusunda malzeme işçilik vs. derken marangoz fiyatı yapı marketi geçer, boya konusuna gelince aynı şey geçerli yapı market derim hatta boya tabancasıyla kendi boyanızı kendiniz rahatlıkla yapabilirsiniz, fırça rulo vs almayın

karaköyde boyacılar var, taşıma sıkıntısı yoksa, ev yakınsa bi bakın derim. mutfak banyo vs. için klozet cartcurt gibi malzemeler satan dükkanlar da var. mutfak için yer bilmiyorum ama fiyat aldıktan sonra ev sahibiyle bi şansınızı deneyin derim. şu fiyata buldum, her ay şu kadar kiradan düşeyim fln..tabi böcek ilaçlaması yapmayı ihmal etmeyin..

boya konusunda büyük marketleri es geçin. 20 kiloluk plastik boyayı 40 liraya aldım daha yeni nalburdan. aynı ölçü boyalar marketlerde 100 lirada aşağı yok. koçtaşta bir rulo seti var, bir 20 cmlik, bir 10 cmlik, bir küçük fırça, bir spatula, bir tane hışır örtü, 10 lira.

koçtaş gibi yerlere bakın mutlaka, çok uygun şeylere denk gelebilirsiniz, en azından fikir edinmiş olursunuz.

(bkz: #11038366)

belii bir ücret karşılığı çoğu kişi yapar. Ünlü şarkıcılar hariç.

duyuru açarak yaptırabilirsin mesela:)

Ünlü şarkıcıların yapacağını zannetmiyorum. Lakin ünlü besteciler veya ünlü olmayan iyi bestecilere yaptırabilirsin. "Söz-müzik: X" yazan şarkıların çoğu bir başka besteciler tarafından yapılıyor anlaşmaya göre. Besteci şarkıyı dinletir şarkıcıya der ki "benim ismimi yazacaksan albüme 15000 lira isterim, yok eğer bu şarkıyı ben yazdım demek istiyorsan 40000 liranı alırım" gibi.

değilsiniz, sadece sanırsam düzen seven bir insansınız. bir de sürekli olduğundan bu durum kendinizi şartlamışsınız, şimdi yine dağıtacak ortalığı diye bekliyorsunuz. bazen ben de yaşıyorum aynı durumu, hatta gidip müdehale edesim geliyor.

biraz titizsiniz. gülüp geçmeye çalışın, ya da komşu ile samimiyetiniz var sa, "yardım lazım mı" diyerek, ufaktan dalga geçin.

ne kadar strese girdiğinize göre değişir. rahatsız olunabilir mesela ama bayağı bayağı kafayı takıyorsanız, başka işler yapmanızı engelliyorsa bi sorun var demektir.

sosyetik ciks bir yer değilse, yani etraftakiler ne der falan diye düşüneceğim bir ortam değilse kanat dediğin elle yenir zaten. kemiğini sıyıra sıyıra, eme eme yenir. ha gidip de ritz carlton'ın roofunda böyle yenmez. orada zaten kanat yenmez.

çatalla kanat mı yenirmiş

sen gayet normalsin. hatta sevdim seni.

normalde elle yenir zaten.

arkadaşlığını gözden geçir derim. kanat lan zaten ufacık eti var çatalla mı yenir. mekan neresi olursa olsun elimle girişirim özellikle kanat'a

tavuk ve balık elle yenir.

ben genelde bu tür şeyleri-balık vs dahil- 2 çatal kullanarak yerim. ha çok aç olursam ne kadar sosyetik olsa da elime peçete alır öyle yerim. elimin yağlanmasından hoşlanmadığım için.

ama kanat her türlü elle yenir, onu da peçeteyle tutarım

Bi-buçuk’ta kanatları elle (peçete ile tutarak) yerim. Şık bir yerde kanat ısmarlamam. Balığı (isterse hamsi olsun) evde bile çatal-bıçakla yerim. İkinizinki de normallik filan değil zevk meselesi.

cevaplar enteresan! kanat çatal bıçakla gayet de güzel yenir halbuki. ellerini yağa boğmaktan daha iyi. tabii karşındakiyle arandaki samimiyete göre elle de yersin. neticede karşındakinin yağlı yağlı parmaklarını görmekten hoşlanmayabilir insan. ama elle yenecekse peçeteyle fln tutulsa iyi olur. keyif meselesi..ikisi de normal..

en fazla bir peçete ile tut. maksat elin yağlanmasın. ama elle ye. tedirgin tedirgin yeme bir de.

(bkz: tavuk balık kelle bunlar yenir elle)

Sende anormallik var diye düşünüyorum. Genelde araplar elleri ile yemek yer medeniyete uzakmısın ellerinle halka açık ortamda yemek yiyiyorsun. Git evinde nerenle yersen ye.

Neden pişmanlık hissederiz? belki.

edit: pişmanlık hissetmek saçma bir şey olmuş, Neden pişman oluruz? da diyebiliriz.

Neden mucadele ederiz?
En azindan ben mucaledele etme sebebimi bu sekilde aciklardim

kendini keşfetmekle ilgili olabilir belki

Boş yere sinir stres yapma kendini hacı.

2012'den itibaren gitmezsin. Bişey derse de patron, "işe girerken böyle böyle konuşmuştuk ama yine de iş var diye, siz mağdur olmayın diye yeni yıla kadar geleyim diye düşündüm. Baktım ki pek bişey yok ben de konuştuğumuza uyuyorum sadece" dersin.

Konuşmak lazım bence açık açık. Konuşmadığımız, arsız olmadığımız için dilediklerince at koşturuyor bu patron bozuntuları.

2012'yi bile boşver, bu hafta sonunda itibaren gitme ve @everyone looks so good from here arkadaşın dediği gibi konuş.

sözde gerginliğini ve asabiyetlerini, ve çalışanların mecburiyetinden kaynaklanan boynu büküklüğünü kullanıp ego tatmini yaşıyor ve başınıza çıkıyor böyle işverenler. sana yazık...

edit: iş aramaya başlamanız evet çok yerinde bir davranış olur. kendinize güveniniz de gelir.

bu arada başka bir iş aramaya başlasanız, belki şartları (maaş, çalışma saatler, sigortaya yatırılan ücret) çok daha iyi bir iş bulursunuz.Bana pek düzelir gibi gelmedi , bu sefer de inadına çağırmaya başlayabilir.

cumartesi çalışmamanın ne kadar güzel bişey olduğunu yıllar sonra kurumsal bi şirkette iş bulup cumartesilerim tatil olunca daha iyi anladım. bu zamana kadar arkadaş hatırı yüzünden tahammül etmek zorunda olduğum yerlerin benden neler götürdüğünü daha sonra gördüm. 1)vakit kaybetmeden ayrıl. 2)para lazımsa işe gittiğinde aç interneti iş ara hep bulunca ayrıl 3)net ol, sert ol. bu cumartesi gitme. herhangi bir açıklama da yapma. sorarlarsa aynen yukarıda söylediğin gibi konuş. 4) arkadaşı markadaşı yok bu senin hayatın senin emeğin. haklarını savunmazsan, seni sömürmelerine izin verirsen bu böyle sürer gider... 5) bu kadar dert etmeni çok doğal buluyorum. cumartesi çalışmak sinir bozucu. 6)zaten maaşını asgariden gösteriyor madem çok sinirini bozarlarsa bu konuyu açarsın.

birisi özet geçsin gözünü seveyim :)

valla bence restinizi çekin açık açık konuşun gelmek istemiyorum diye adam ısrar ederse de istifayı basın. patron şirketlerinin genel problemi bu, maaş veriyorum hergün gelsin iş yapmasa da gelsin zihniyeti. verimlilik filan hak getire tam esnaf kafası. zaten adam sgk primini asgariden yatırarak sizin emekli maaşınızdan çalıyor 1 ay da yatırmamış ki işe başlatmadan 1 gün önce yatırması gerekirdi bildiğim kadarı ile. hem de asabi tavırlar takınıp çalışanlarını sindiriyor tipik türk patronu.

okumaya üşendim. baldur mesaj atınca okudum. devan bendeymiş arkadaşım :)

öncelikle yıllar önce bu sorunun aynısın ben sormuştum.
www.eksiduyuru.com

2 seneden fazla olmuş. cevapları hepiniz okudunuz mu. peki sonra ne yaptın cumartesi gittin mi diyeceksiniz?

evet ctesi günü gittim. ske ske! ama millet 8 de gelirken ben 10'da gidip 1'de çıktım. 3 saat için mi gidiyordun diyebilirsiniz?

ama patron için ctesi elemanlarını oraya getirtmek bir haysiyet meselesi. bir otorite meselesi.

peki ne yapıyorduk. çalışıyor muyduk? yooo. ben flash bellekte film izliyordum. yanımdaki dl yapıyordu. karşıdaki feysbukta şakalı video izleyip gülüyordu. yaz günüyse dışarda geyik yapıyorduk. peki niye gidiyordunuz olm siz manyak mısınız diyebilirsiniz.

şerefsiz yalaka herifler öyle bir alıştırmışlar ki patron kısmısının kıçını yalamaya.

abi ben 10'a kadar kalırım. ctesi de gelirim. pazar da gelirirm diye diye. patronda şöyle bi mantık oluşmuş. evinde ne yapacak bu lavuk. gelsin çalışsın. hem şirket sıcak. yemeğini de veriyorum. mantık bu!

tabi patronu bu sisteme alıştıranlar ortaçağ kölesi zihniyetindeki tipler. senni benim gibi aklıyla bilgisiyile eğitimiyle iş yapan tipler yapmıyor bunu. adam aklıyla değil eliyle bir yere geldiği için. o el ne kadar çalışırsa, beden ne kadar çalışırsa ben de patronun gözüne o kadar girerim diyor. ama süreç sonunda patron da senden zeka değil fiziki efor bekliyor. çalışıyormuş gibi görünmek gibi. yemeğe en son gelmek gibi. en son geliyorsun çünkü işin gücünü bırakamadın. vay be. ne oyunlar!

neyse. ben 3 saat için günümü piç ediyordum. 8. ayın sonunda skerim lan yeter artık dedim. vermeyin abi bana prim prim ben gelmeyecem dedim patrona. patron bunu yönetim kuruluyla danışmam gerek dedi. tamam sen danış dedim. bir daha işe gitmedim. benim 600tl prim düştü 400'e. 200tl haftasonu gelmiyorum diye ceza kesildi:)

sevinçten uçuyorum adeta. 200tl al götüne sok diyecem patrona. o derece mutluyum. tabi bu duruma çalışan personel hiç sevinmedi. iş arkadaşlarım. adam burayı memuriyet sanıyor aq filan diyormuşlar arkamdan. ne sanıyorsam sanıyorum patrona istediklerimi yaptırabiliyor muyum. yaptırıyorum. o zaman defolun gidin bok herifler diyorum kendi kendime.

ha bi üstümdeki şirket ortağı mail attı. ctesi gelmemişsin dedi. gelmedim. size de söyledim dedim. senin neye daha çok önem verdiğin belli oldu dedi. outlooktan laf sokma olayı dönmüştü hatta ilk başta.

diyeceksiniz ki o ne boktan bir i şyeri. valla 150 kişinin çalıştığı bir fabrikaydı. aylık cirosu 900bin lira civarında bir yer.

tabi bunları yapıyorum ama şirketin üretim hatalarını düzelttiğimi daha 2. aydan aylık hatalı üretimi %15ten %5lere indirdiğimi belirtmeliyim. buna mukabil adamlar bana biraz göz yumdular.

artık özelde çalışmıyorum. özelde çalıştığım 3 yıl iliğimi kemiği sömürdü. hayattan soğudum.

bitti :)

bu cumartesi gitme işe. p.tesi de hiç konusunu açma. sorarsa önemli bişey olup olmadığını sor. haftaya c.tesi yine gitme. 2012'ye kadar zaten alışmış olur. ne diye kendini yıpratıyorsun ki?

Bir süre işsiz kalmayı göze alabilirsen bence direkt olarak istifa et.Gerekçe olarak cumartesi olayı,asgari ücretten ssk,eskilerin çalışmaması,arkadaşının hatrı falkan girersin mevzuya.Eğer geri adım atarsa işini kaybetmemiş olursun belki şartlarda iyileştirme bile yapabilir ne dersin _? ha diğer seçeneğinde işini kaybetmek olur ama gururunla çıkmış olursun

İş bulmadan riskli konuşmalara girme derim ben. Yavaştan iş bakmaya da başla, en kötü duruma hazırlıklı olmak gerek, işsiz kalmak kolay değil. Bu arada da tavrını belli etmeye başla yavaştan mırın kırın et... Duruma göre hareket edersin.

ben de yutmuştum. şimdi bu satırları yazıyorum. bi dahaki sıçışında geçer.

inputta sorun olmadığı gibi outputta da sorun olmaz ;) koca zeytin çekirdekleri çıkıyor da plastik çataldan bişi olmaz.

ahah hadi bakalım :)hayırlısıyla gönderelim de kanalizasyona..evden çatal getirmek en iyisi herhalde..

plastik parçası eğer biraz büyükse hayatının sonuna kadar sindirim sisteminde kalabilir. şimdi olmasa da birgün çok ciddi rahatsızlıklara sebep olabilir malesef. plastik yutan bazı canlılarla ilgili video: vimeo.com

o martılara bakınca çatal parçası çok anlamsız geldi şimdi..

ne tarz bi mekan aradığınızı bilmek lazım gerçi ama hemen arkadaşımın yeni mekanını öneriyim
'funky terrace'
böyle eski beyrut-haymatlos-araf tadında biyer olmuş olması lazım
büyükparmakkapı sokakta pembe çıkmazında

şirketlerin ilgilendiğin pozisyonlarına birzat başvurman, mümkün olduğunca üst düzey yöneticilerle temasa geçmen ve cv ni kendin bırakman etkili bi yöntem sanırım. kariyer sitelerine bırakıp beklemekten daha yüksek dönüş şansın olur sanırım.. çok anladığımdan değil de bi fikir belirtiyim dedim.

iibfde okurken mezunların bu durumlarını görünce benimde cidden okula gitme şevkim kırılıyor. öncelikle niteliksiz miyim şudur budur gibi düşünceleri kafanızdan atın. aklınıza gelebilecek her türlü fırsatı değerlendirin. nerede ne zaman ne olacağı belli olmuyor. bu sırada da kendinizi geliştirebileceğiniz şeyler yapmayı ihmal etmeyin. seminerlere gidin alanınızla ilgili derin bir araştırma içinde olun.

eğer maddi bir sıkıntınız yoksa öncelikle doru düzgün bir iş bulana kadar bekleyin derim. nerden başladığınız çok önemli çünkü. bir de sadece kariyer sitelerinden cevap beklerseniz o 3 ay uzar da uzar. girmek istediğiniz sektörle ilgili dernek, kurum vs. varsa oralara gidip cv'nizi bırakın. ya da mail atıp ardından aramayı deneyin. sanayi odası ticaret odası gibi yerlerde tanıdığınız varsa onlardan rica edin, ya da tanıdığınız olmasa da gidin verin cv'nizi. şu şu alanda iş arıyorum, üyelerinizden ilgilenen olabilir fln..büyük şirketlerin managment trainee ilanlarını takip edin. pazar eklerinde görürsünüz. kurumsal şirketlerin ik maillerine gönderin cv'nizi. bazı şirketler kariyere ilan vermiyor. onların sayfalarından ayrı ayrı cv doldurun. iyi bi kurumda staj imkanı varsa o da düşünülebilir.

öncelikle cevap veren arkadaşlara teşekkürü bir borç biliyorum fakat hala takılı kaldığım noktalar var;

-şimdi ilgilendiğim pozisyonlara bizzat başvurmaktan kasıt direkt gidip şirketin ik'larına ben şu pozisyona talibim mi demek? böyle yapılınca fazlaca amele tarzında olmaz mı?

-iibf mezunu olaraktan aklıma tek gelen genelde de ilanlarda gördüğüm aranan bir diğer özellik bir muhasebe programı bilmek/öğrenmek. onun dışında seminer tarzında pek bilgim yok açıkçası.

-sanayi odası, ticaret odası vb. hiçbir yerde zerre tanıdığım yok. tek olan şu elimde iibf maliye bölümü diplomam var. bunun yanında iyi bir yerde staj için yine devreye eş dost tanıdık girmesi gerekiyor sanırım. yani tek başına gidip ben staj yapmak istiyorum demek oldukça saçma sanki?

bu kadar da salak bi durumdayım öneriler için çok teşekkür ediyorum.

plovdiv ve stara zagorayı gördüm. sadece 2 gün ise stara zagora çok güzel. ufacık kasaba gibi. yay şeklinde akan bi nehir, köprü, yüzünü nehre dönmüş evler..
edit: ya ben gittiğim yerin adını bilmiyorum herhalde, SZ hiç de hatırladığım gibi değil googleda
edit2: evet yanlış hatırlıyormuşum, veliko tarnovo demek istemişim aslında

burgas.
sofya da olur.

feysbukunuz varsa ikinizin de sen fotoğrafları feysbuka yükle, albümü de sadece o kişinin görüşüne aç o da alsın bütün fotorafları. alternatif fikir olarak şeyettim.