pisirip muhafaza et

kavur, pilav üstü yaparsın.

hasla pilavin icine tiftikle

Hasla dolaba koy salata, sandviç falan yaparsın.

Kedilere ver

Yemeğe ekleyip hepsini ye

Hasla, kizart ... dolapta kapali kapta muhafaza edip 2 gunde tuket. Buzluga koymadan once ayri posetlerde dondur ki, yiyebilecegin kadarini cikart.

biz 130 km yaptık yarış bisikleti de değil, bisiklet sporcusu da değiliz, bisikletlerimiz yol bisikleti de değildi.

hangi amaçla ne yapmak istediğinize bağlı. 1-2 molayla istanbul'dan bodruma giden de var. en kötü 25 ortalama tutturduğunuzu düşünüp kaç saat süreceğinize göre çarpın.

330 km bir günde. giresun merkez - hopa merkez arası. amaç sarp sınır kapısına gidip oradan dönmekti ama oradan dönüşüm zor olacak diye bırakmak zorunda kaldım. zaten halim de kalmamıştı.

bisikletin kalitesine gore degisir. gercekten kaliteli bir yol bisikleti ile gunde 500-600km yapmak olasi.

İlk turumda 75km yapmıştım, @habarbey'in dediği gibi ortalama 18-25km yapsanız oradan hesaplayın, subjektif bir şey aslında.

Saatte 30 km/s ortalama hiz tutturulsa ( ki dumduz yolda dahi bunu yapmak zordur, 170-180 watt ortalama guc uretmek gerekir ) 500-600 km yol icin 16-20 saat surus yapmak gerekir. Time trail bisikletleri ile dahi 24 saatlik surus rekoru 800 km.
en.wikipedia.org

Mantikli konusmak gerekirse, aliminyum kardo 10-12 kiloluk ortalama bir yol bisikleti ile duz yolda ufak molalar ile saglikli bir insan 6-8 saat surusle 120-150 km arasi surus yapabilir. Bunu yaparken bol bol su icmek, 1.5 - 2 saatte bir vucuda enerji depolamak icin atistirmak ve en onemlisi surucusune gore duzgun ayarlanmis bir bisiklet sart.

evde gözetiminiz altında olmadığı vakitlerde bariyerlerle sınırlandırılmış alanda kalması eşyalar ve tuvalet eğitimi için iyi olacaktır. ped kullanacaksınız, şu hasta yataklarına serilenlerden. çabuk öğreniyorlar, 1 haftda pede alışır. dişleyeceği oyuncaklar alın, ayakkabı, terlik vs ortada bırakmayın. insana zarar verici hareketlerinde hayır komutunu tekrarlayın ve 1 sene kadar sabredin. her şey çok güzel olacak.

5 şubat git 12 şubat gel 832 lira mesela atlasjet.
peak tarihe bakıyorsunuz, tatil falan heralde.

tarihler? simdi baktigimda mesela ocak sonuna(26-30) gidis donus 138euro=830tl'ye bilet var.

Atlas´in %25lik indirimine bakin. Ya da Sofya aktarmali - Sofya´dan ucuslara.

eskiden ne güzel, keko kebapçılar ve zengin züppeler gidip geliyordu sadece, fiyatlar da uygundu. Özellikle darbeden sonra ipini koparan beyaz yakalı Londra'ya taşındı. Fiyatlar uçtu, bunlar iyi daha günlerimiz

git sürücü kursunun sahibi ile görüş, hocanın böyle böyle yaptığını anlat.(adamakıllı öğretmediğini) bir sonraki sınav için direksiyon hocası değişikliğini de talep et.

çizgilerin olması yasal, hatta kolaylık olsun diye özellikle çizgi konuyor.

sonuçta sınava gireceğin parkurda çalışıyorsun. o çizgiler sanırım her yerde var. millet birbirinin park alanına girmesin diye. benim hocam da ona göre işin hilesini öğretmşti, hata yapman imkansıza yakın o şekilde. arka kelebekte dubayı görünce tam kırıp aynadan lastik kaldırıma gelince topluyordum, cuk oturuyordu.
tabi aracın modeline ve çizgi-duba pozisyonuna göre kendi kerteriz noktanı oluşturabilirsin.

O dubalar 1.5 araçlık nerdeyse nasıl giremiyorsunuz anlamadım. Bence hile falan yapmayın ileride milletin arabasına vuruyorsunuz. O kadar boşluklu yer bile bulamayacaksınız trafikte.

Bazi direksiyon hocalari kendileri ek ders veririm diye bilerek tam ogretmiyor, ben sirami beklerken hocalardan biri arkadasiyla birlikte dalgasini geciyordu. Surada kalacak, 3 gun sonra kurs vercem diye. O gun video ses kaydi falan almadigima hala pismanim.

Ben normalde araba kullaniyordum ama ehliyetim yoktu, parkurda dikkat etmem gereken yerleri hep kurstaki arkadaslardan duydum.

Sürücü kursu ile konuş hocanı değiştirsinler.

ayagin frenden kaymasi? sanki asil sorun oymus gibi geldi

1
1
Alt
1
1
Üst
Üst
Üst
1
2
Üst
1
2

1- 0
2- h1
3- 0
4- 0
5- 1
6- 1
championship takip etmiyorum

Tottenham 2-3 gol
Fulham 1
Everton 2
Watford var
Bolton iy0
Norwich var
Swansea 1

..Oynadim ben.

doktor ya da eczacı değilim ama sanki şöyle bişey okumuştum;

bazı ilaçların alkolle birlikte kullanılmamasının sebebi etkileşime girip kişiyi öldürmesi değil, alkol alınca ilacın ağrı kesici özelliğinin etki etmesini engellemesi.

yani başın ağrıyor, bir parol içtin. üstüne alkol aldın. artık parol baş ağrını kesemiyor.

böyle bişeydi yanılmıyorsam.

ha öldüren var mıdır? elbet vardır. etkileşime girince zarar veren var mıdır? elbet vardır.

örneğin burada son cevapta bişeyler açıklanmış;
www.eksiduyuru.com

Ben yaptim o hatayi iki kez.
alkolluyken ac karnina agri kesici almistim ilkinde eller kollar sisti bogazim yandi nefes alamamaya basladim tenim kizardi vs. Ikincisinde de burnum catlamis gibi hapsurmanin yaninda diger saydigim etkileri yasadim. O yuzden tavsiyem kullanmayin.

Ölmezsin ama gereksiz risk alma

alkolle alınmaması gerekseydi nal gibi yazarlardı prospektüse.
üstteki arkadaş muhtemelen aç karnına içtiği için o etkileri yaşadı.

bir şişe viski içmeyeceksen bir şey olmaz.

@prasinos +1. birkaç bira içeceksen bir şey olmaz, çok kullandım, olmadı.

zaten oturup bir büyük içeceksen de ilaca gerek yok, ağrı falan kalmaz.

bikaç duble viski içicem. hastayım diye. az içeyim. alkollüyken aç karnına değil de, sistemde parol varken, üstüne (gün içinde) bikaç duble yaya yaya. Evet nal gibi de yazmamışlar aslında. ama işte neblim, belki küçük punto olayıdır filan dedim (alkolle içenin de allah belasını versin deseler, küçük punto yazarlardı)

teşekkür ederim; afiyetli, sağlıklı günler dilerim.

afiyet olsun yapıştır :)

30 yasina geldim hala six ile eight i karıştırıyorum bazen.

Affect-effect

ben eskiden karıştırdıklarımdan aklımda olanları yazayım. şu anda olan aklıma gelmiyor.

thrive strive contrive derive deprive

tough though thought through thorough

conceive deceive perceive

rigorous vigorous

impugn repugn(ance)

impose repose

eminent emanate

immigrate - emigrate

diary
dairy

import/export
desert/dessert

treat, threat
flavor, flour
soap, soup

vulnerable-invulnerable

bir arkadaşım place ile palace ı çok karıştırıyordu

compliment complement

lie lay laid lied

çünkü islaklıktan dolayı parmağından çıkıyor. o yüzden parmağına dolayıp sadece ortadaki 2-3 cm'lik kısımla temizliyosun.

parmağına bikaç tur dolamazsan kayıyor, tutamıyorsun.

Duzenli her gun kullandiginda zaten arada oyle igrenc seyler pek kalmiyor. Yani cok kabuklu falan bir seyler yediysen onlar cikiyor ama oyle margarin gibi kir cikmiyor. O nedenle o kisim yetiyor.

teyp şeklinde olmayıp çubuklu olanlara bakabilirsin. daha rahat olabilir kullanımı, hiç denemedim gerçi.

Normalde çok işe yaramaz ama deadlift barfiks gibi hareketler yapıyorsan tutuş-kavrama gücünü bir miktar artırabilir.

tendonları koparmak için bire bir. ha gayret bakalım ne zaman kalıcı şekilde kendini sakatlayacaksın?

@killerbee 1 saat aralıksız değil ya işte yoruldukça el değiştir, derecesini düşür, bırak 5 dakika sonra devam gibi. Ona sakatlanırsak kapı açarken de sakatlanırdım.

1st person shooter oyunlarındaki koldaki definitionı sağlamak için kullanabilirsin. öyle bir derdin varsa tabi.

Bazı meslek grupları ve bazı çalgıları kullanan müzisyenler için faydalı bir alet.

Onun dışında sporla alakası @angelus +1

Ateşli silah atıcılığı yapanlar için de faydalı, denedim biliyorum.

Aldığın şarap için evet. Afiyet olsun, güzel maldır.

Diyemeyiz. Her şarap yıllanmaz.
Ben olsam riske girmezdim, kirmizi şarap için 4-5 yil ideal aralıktır. 2015-2016dan eskisi risk

Daha iyisi diyemeyiz. Bogazkere-Okuzgozu cok tipik yillandirilabilen kupajlardan tabii ki, ama eldeki sarap ne ki acaba? Bazisi yas aldikca tum katmanlari kaybedip samana donuyor, bazisi cok sertlesiyor, bazisi gencken ortaya cikamamis tadi kazaniyor. Her sarap yaslandirilmaz, bu kupaj aslinda uygun gorunse de.

2015 iyi bir yil bu arada. Sevdiginiz sarabin 2015 tarihlisini kacirmayin.

Nope.

Nasıl muhafaza edildiği de önemli, dik koymuşlarsa mantar mantar oluyor zamanla, şarap da çöp.

Çalınması kolay olduğu için, bu yüzden belirli boyutta ve cc'ye kadar motosikletler de kasko yapılmıyor. Ya da kapalı alan şartı konuyor.

Çalınmayı karşılamasın sadece kaza için isterseniz değerlendirebilirler.

Ya da eve eşya sigortası yaptırıp, bisikleti özellikle fiyatını belirtip poliçeye eşya olarak ekletebilirsiniz. Bunu bir sorun.

aslında doğru ama sigorta bilincinin gelişmemesinden.hatta depozito/hava parası verileceğine konut hasar sigortası bile yaygınlaşabilir mesela.örnekler çoğaltılabilir.

@john evde eşya olarak poliçeye ekliyorlar ama kaza vb durumunda işe yaramıyor. halbuki bir çok insan tanıyorum bisikleti 50k ve üstünde fiyata sahip olan. hepimiz korkuyoruz açıkçası. geçenlerde bir fiat uno ile merida markalı bisiklet çarpıştı, arabada hasar yok ama bisikletin ön jantı kırılmış, tek ön jant fiyatı 6k. adam arabayı mı bırakayım ne yapayım demiş haliyle. dava açıldı uzadıkça uzuyor bu işler. karşı tarafın sigortası yokmuş. yurt dışında var mı yok mu bilmiyorum bile. muhtemelen vardır diye düşünüyorum. çünkü bizde bile yüksek fiyatlı bisikletler kullanan varken avrupa tam bir bike porn cenneti.

çalınmaya karşı yapılmamasını bir nebze anlarım da kazaya karşı sigorta kapsamına alınmaması haksızlık. tem hariç tüm yollarda kullanılabilen bir ulaşım aracı neticede.
benim bisikletin sıfırı 4000 civarında ki bu bile çok para benim için. sokakta bir yere bırakmayı geç merdiven boşluğuna bile bırakmıyorum.

Onu sigortalamak icin adamin ona gore eksper calistirmasi lazim. Senede gelen 2 bisiklet icin uzman tutmak istemez kimse.

Bisiklet için ayrı eksper gerekmez. Konut eksperine de baktırabilir. Ne var sanki iki pedal iki tekerlek ya.

çalınma için yapılamıyor ancak aracın müdahil olduğu kaza durumunda araç sigortası zararınızı karşılıyor. hayatta kalırsanız tabi.

70 bin liralık bisiklet için ziynet eşyalarının sigortasına bakın, anca o kurtarıt.

kalır ama yazık. :(

Suyunu mamasını farklı köşelere birden fazla koyun ortaya üç beş oyuncak. Kalır.

Birisi kontrol etse fena olmaz.

ben bırakmıştım o kadar süre, yapmış olduğum bir elektronik sistemle de kontrol etmiştim.
evde rahat rahat takılıyor ve sağı solu dağıtmaya başlamıştı en son.
eve geldiğimde yüzüme bakmayan kedi üstüme zıplamıştı. canının sıkıldığı her halinden belliydi. o yüzden bir daha böyle bir şey yapmadım. anahtarı komşuma bırakıyorum artık gelip arada bir sevsin diye ya da anlaştığım bir pet otele bırakıyorum. fakat pet otelde de kafese tıkıyorlar o yüzden o seçeneği de önermiyorum.

kalır. kalsın eşek, bir şey olmaz, kafa dinler. Suyu bol yedeklemek lazım. bir de kapıları falan sabitleyin.

kalır, benim bıraktığım zamanlar oldu. mamasını, suyunu iyi ayarlamak lazım. bende 2 tane var o nedenle 2 tane büyük kum kabını iyice dolduruyorum çıkmadan önce. kum kapları çok pis olursa kabın yanına yapma huyu var bir tanesinde. tehlikeli olabilecek alanların kapısını kapatıyorum. örneğin salonda televizyon devirebilirler ben yokken salona girmiyorlar, mutfağa girmiyorlar vs. 2 tane oldukları için sıkılmıyorlar, döndüğümde hiçbir şey değişmemiş oluyor. aklım kalıyor o ayrı, biri kontrol edebilse daha iyi olurdu.

Kediler 1 hafta kadar ac/susuz yasayabilir ama dondugunuzde fena trip koyar. Kisacasi kalabilir =D

3 gün kalır.

muhtemelen finale filan giriyordum. tez savunmam bile doğum günüme denk gelmişti. hocalar arasında popüler bir tarih demek ki.

Askerdeydim, kalp seklinde pasta aldim 4e kesip ev arkadaslariyla gomduk. Kendime ilk arabami almistim hediye olarak.

Su ankinden 10 numara daha mutluydum.

Doğum günün kutlu olsun. 26dan küçüğüm, inşallah uzmanlık sınavını istediğim şehirde kazanmış, mutlu bir evlilik sahibi, kendimin ve sevdiklerimin sağlığı sıhhati yerinde, mesleğimde adım adım yükselen bir insan olurum 26. doğum günümde.

Askerdeydim. Doğumgünüme nöbet yazmışlar. 24 saat nöbet tuttum nizamiyede.

Zaten kutlamam doğum günlerimi. Bi şey fark etmedi. Özellikle bi yerde olmak istemezdim.

Ben de 06:30'da kalkıp işyerine gitmiştim. Sonra ablam çiçek göndermiştir, erkek arkadaşım yoktu o zaman. Öğleden sonra da pasta kesmişizdir ofiste.

Tam olarak 3 gün önceydi. İstediğim hayatla alakası yok şu an hayatımın.

Doğum günün kutlu olsun bu arada.

Doğum günün kutlu olsun!

Sabah okula gidip yüksek lisans dersinde sunum yapıp oradan işe geçmiştim. Sağolsun arkadaşlar pasta söylemişti, lab'da kutlamıştık.
Aslında 23.-31. arası bütün doğum günlerimde, doğum günüm olmayan günlerde olduğu gibi, sabah 6:30'da uyanıp işe gittim.

2010 yılıydı.
O dönem nispeten dandik bir işte insanlık için küçük ama benim için büyük bir adım atarak terfi almıştım. Şirketin bünyesinde ilk defa bir Türk terfi alıyordu, o yüzden güzel bir deneyimdi. Eski eşimle sevgiliydik, izne çıkmıştım da birlikte tatile gitmiştik.

Şimdi o zamana ışınlanacaksın istediğin an deseler koşarak kaçarım. Otuzların hiçbir senesini yirmili yaşlara değişmem. (yoksa yirmileri otuzlara değişmem mi demek gerekir, bu cümle nasıl kurulur bilmiyorum. Kısaca otuzlar daha iyi.)

Doğum gününüz kutlu olsun ayrıca.

ne hayal etmiştin ki, baş ucunda hindistan cevizi sütüyle seyşellerde uyanmayı mı?

yaşamak istediğimiz hayat yapmak zorunda olduğumuz ve büyük ölçüde değiştiremeyeceğimiz şeylerle çatışmak zorunda değil. hatta gerçekçi ve sağlıklı bir hayat tecrübesi için "çatışmamalı" denebilir. sabah 6'da uyanıp işe gittiğin bir günü 26 yaşına layık bir şekilde geçirme ihtimalin var, akşam iş çıkışı sevdiklerinle beraber güzel vakit geçirebilirsin örneğin.

benimki çarşamba gününe denk gelmiş, ben de kalkıp işe gitmiştim. benim için doğum günü hunharca çikolatalı pasta yemek demek, bu açıdan mutlu edici geçmişti; daha fazlasını da istemiyordum zaten.

mutlu yıllar.

az buçuk duyurularından seni tanıdığım kadarıyla, senin şu an ibiza'da olman lazım.

Askerdeydim. Hastaneye sevk edilmiştim. "Ohh istirahat alır nöbetten yırtarım" planları yaparken birliğe döner dönmez nöbete gönderilmiştim. Dümdüz bir gündü.

bir buçuk ay kaldı 26. doğum günüme. senden çok farklı değilim tek farkım ben sabah 7:30 da kalkıp işe gidiyorum. bu yaşıma kadar yapmak istediklerimi tan olarak yapamadım aslında ama birkaç sene gecikmeyle de olsa emim adımlarla ilerliyorum hedeflerime.
doğum günün kutlu olsun bu arada yeni yaşın ve devamında daha mutlu olman dileğiye

doğum günün kutlu olsun öncelikle.

Bende 25 yaşındayım şuan da. İstediğim bölümü okudum ancak ne işim istediğim bir iş ne de beni sevecek bir insan bulabildim.

Mutlu sağlıklı ve keyifli yıllar dilerim.
Bundan yıllar yıllar önce, 26. Yaş günümde evdeydim (doğum günlerinde şirket bir gün izin veriyor) ama normal şartlarda elbette sabahın kör karanlığında ise gitmek zorundaydım.

Hayallere dalınca işin sonu yok ama onlar hayal. Gerçeklikle kıyasla hale gelirseniz sürekli elbette moral bozucu olur. Birbirinden iyi ayırmak lazım.
Neyse, kısaca şunu diyebilirim, sevdiğim işi yapıyor bir süredir ve gerçekten insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biri. Ömrünüzün büyük bir çoğunluğunu alan şeyden zevk alıyor olmak olumlu yönde çok etkiliyor.
Sorunlar asla bitmez, bitmiyor. Algıyı ve yaklaşımı, tutumu değiştirmek en yapılabilecek şey.
Tekrar mutlu yıllar.
Son şey, gerçekten ne güzel yaşlar o yaşlar. Kıskanıyorum.

doğum günün kutlu olsun! seni iyi hissettirecek ise senden daha kötü bir doğum günü geçirmiştim. :)

kısa dönem yapar geçerim dediğim askerlikte istemememe rağmen uzun dönem çıkmıştı. yedek subay eğitiminden sonra kurada 5 batı 1 doğu ili arasından çeke çeke Siirt'i çekmiştim. yetmezmiş gibi oradaki tugaya da değil, dış bir birliğe, korunaksız, terörist mahallesi ile sırt sırta bir kışlaya düşmüştüm. henüz acemi sayıldığım için nöbeti bana kilitlemişlerdi ve ortama daha doğru dürüst ayak uyduramamıştım.

nöbetçi kulelerini kontrol ederken 1-2 ay önce roket yiyen, derme çatma ve hendek operasyonları zamanından balkonlarında silah deliği olan evlere 20 metre mesafedeki 7 numaralı kuleye geldim. nöbet kuleleri, merdiveni açıktan çıkılan bir konumda, yerden 4-5 metre kadar yukarıda bulunan açık hedef şeklindeydi.

her bir basamağı tek tek hafif eğilmiş vaziyette "mermiyi şimdi kafama yiyeceğim", "mermiyi şimdi kafama yiyeceğim" diye diye çıktığımı hatırlıyorum. kafamdan doğumgünümde şehit olsam haberlere çıkarırlar mı, ajitasyon içeren haberler yaparlar mı acaba diye düşünceler de geçiyordu.

bir şey olmadı çok şükür, zamanla da alıştık o ortama koşa koşa, güle güle, nöbetçi asker kardeşlerime takıla takıla çıkmaya başladım merdivenleri. alışılmayacak şey yok. sıkma canını. hayata bakışımı değiştiren günlerden biridir 26 yaş doğumgünüm. hayatta doğumgünü, kötü patron, kötü iş gibi şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu fark ettiğim bir gündü. :)

26. doğumgünümde evlenmeme 2 ay vardı, sevgilimle aynı evde yaşıyor gibiydim. Bir ay sonra 33. doğumgünüm var, boşandım, hiç arkadaşım olmadığını fark ettim, alkolün depresyonun dibine vurdum. işe gitmek yine iyi yani :)

bomboktu o doğumgünü. iş, aşk mevzularında dibe vurmuştum. aile arasında basit bir kutlama yapılmıştı ama ruh gibiydim.. tek derdin işe gitmek olsun.. o doğumgünümde ölü gibiydim. işe gidip kafamı dağıtma şansım bile yoktu.

işten ayrılalı birkaç ay olmuştu, işsizdim. sevdiğim kişiyle iletişimimiz kopmuştu. doğum günümü kutlamasını bekledim içten içe, kutlamadı. sonra antalya'ya gittim, eski evime. hayvan hayvan içtim, kalan son eşyalarımı toplayıp memlekete döndüm. pek bi şey değişmedi hala. yok lan, hiçbi şey değişmemiş.

doğum günün kutlu olsun!

bayağı kötü başlayıp güzel sayılabilecek biçimde bitmişti. o zamanki işkolik ötesi sevgilimle (düşününce sevgilim demeye bin şahit istermiş) maalesef telefonda bir konuda tartışarak güne başlamıştık, doğum günümü hatırlamaması tuz biber olmuştu.

o gün sevdiklerimle de olmak istemedim üzüntümü anlarlar diye, bir blues bardaki etkinliğe gidip bir sürü güzel insanla tanıştım, şahane bir şekilde enerjimi yükselttiler. sık telefon gelince söylemek durumunda kaldım ve gecenin geri kalanı pub crawl'a döndü, hala görüşürüz :)

26. yaşımda hiçbir şey yaparak geçirmedim sadece çalıştım. tüm ömrüm böyle geçecek galiba. çalışmamak veya daha az çalışmak gibi bir lükse sahip değilim.

mezun olmuş, bir yandan çalışırken bir yandan da sınava hazırlanıyordum. 3 aylık evliydim. gece gündüz iti gibi çalıştığım, ancak eve misafir gelirse mecburen dinlendiğim zamanlardı.

bugün 33. 26.'yı hatırlamıyorum da sanırsam zatürre olduğum kıştı. karışık durumlar içinde, çalıştığım saatler dışında sürekli içtiğim zamanlar olabilir. tam olarak ne yaşamam, neresinde olmam gerektiğini idrak etmiş değilim, o yüzden hala pozisyon alamıyorum. doğum günün kutlu olsun.

Kesinlikle kendi seçimlerimle yaşıyordum, istediğim yerde ve istediğim kişilerleydim. Yine de zor zamanlardı, sağlık sorunlarım çok artmıştı ve üniversitede can cekişiyordum.

Tek bir güne odaklanmak ve büyük beklentiler içine girmek beni çok yoruyor, çok plan yapan ve takıntılı bir insanım çünkü. Sen de öyleysen, bunu değiştirmeye bak 26. yaşında, çok daha az canın sıkılacak böylece.

askerdeydim. hayat bana güzeldi.

26'yı dert etme. daha çok seneler var hayatında. değiştirmek istediğin bir şey varsa hiç vakit kaybetmeden başla. Yoksa ikinci 26. senede yine aynı duyuruyu açarsın. aha da buraya yazdım.

dişiyse kızışmıştır. kısır değilse tabi.

muhtemelen kediniz ergenliğe girmiş

kedinizde yüksek ihtimalle iç parazit var.

idrar yapmada sıkıntı varsa tıkanıklık olma ihtimali de var.

veterinere götürene kadar yapabileceğiniz bir şey yok.

benimki yavruyken bir kere altına sıçmıştı, daha doğrusu tüylü olduğundan ishal olunca tüyüne bulaşmıştı ve bütün evde böyle gezmişti. diyorum bir koku geliyor diye meğersem avuç kadar hayvanat evde 15 metre bok izi bırakmış.

Unique katılıyprum, paraziter bir problemi olabilir

Parazit sorunu olma olasılığı çok yüksek. İç parazit aşısı yaptırmanız gerekiyor.

popo tarafina bakin yara var min? yeni basimiza geldi, anal kese iltihabi olunca yangidan dolayi yaparlarmis. poposu kirli olunca da yapar. yani veterinere goturun

Bu şekilde zor olabilir, Bursa'da yani. İstanbul olsa bulmuştun da. Bence eli yüzü düzgün bir otel bulup pazarlık yapmak daha mantıklı.

seçimleri bekle. el değiştiren(chp-akp)belediyelerden bedavaya alırsın.

hic gulecegim yoktu habarbey :)

Önceden sürdün ve çok da rahatsız etmediyse al. Gidon boğazıyla, seleyle vs oynayıp, değiştirip falan takılırsın.

tamam da her markanın ölçüsü farklı oluyor.. ben 3 yıl "224" modelini kullandım.. başlangıç için güzel bir bisiklet ancak ölçü konusu önemli.. çünkü bisikletin incelikleri uzun turlarda kendisini daha çok belli ediyor.. sana uymayan bir bisiklet, uzun turda eziyet olmaya başlayabilir.. ayrıca başka şehirden görmeden etmeden 2.el bisiklet alınmaz.. satıcı ile aynı şehirdeysen de üzerine çıkmadan test etmeden denemeden alınmaz..

toparlarsak, 49cm kadrolu olan size tam olacaktır ama son karar sizin tabi..

Şehir bisikleti adı üstünde. Markete gider önündeki sepeti doldurur gelirsin. Konfor odaklıdır, ekseriyetle göbekten 3 viteslidir. Aerodinamik değildir, hafif de değildir genelde.

Yol bisikletinde ise daha hafif kadro kullanılır, o sürüş pozisyonu da fazla rüzgar yeme daha az eforla daha fazla yol yap diye öyle. Daha detaylısını yol bisikleti uzmanları yazsın ben şehir bisikleti süren adamım.

Sıkı tutunun manav gibi cevap geliyor :D

Şu ilerideki markete, pazara gidem, hafta sonları püfür püfür azıcık bineyim sahil kenarında gibi sebepler varsa şehir alınız.

Vay efendim ben şimdi çıksam evvela bi 25 km yapsam, sonra 35 yapsam onu, gün aşırı 40 45 km binsem, sonra arada 100 ve ilerisi km'lik turlara çıkayım. Gibi amaçlar varsa yol bisikleti daha makul olacaktır.

Kafalar karışıksa hala dağ bisikleti alıp tekerleklerini jantın aldığı kadar inceltin hibrid, hibrid dolaşın zaten zaman içinde ekstra bir ihtiyaç varsa baş gösterir lan böyle olmuyo bi x lazım diye.

Yol bisikleti performans, şehir bisikleti konfor amaçlıdır. Hybrid tabir ettiğimiz düz maşa bir bisiklet yeni başlayan için biçilmiş kaftandir. Uzun yol yapmak istiyorsan bagaja, çamurluğa ihtiyacın olacak. Konfor arayacaksın vs.

Şehir bisikleti var, şehir bisikleti var.

encrypted-tbn1.gstatic.com

Bu da şehir bisikleti diye geçiyor. Bisikletle uzun süre vakit geçirmemiş birinin yol bisikleti almasını tavsiye etmiyorum. Pozisyonu rahatsız, teferruatlı, lastiği kolay patlar vs.

Senin koyduğun şehir bisikletiyle uzun yola çıkılır ama çıkılmaz, gereksiz ağır. Benimkinin tarzı sana daha uygun bence. Hem bakkala gidersin hem de günde 100-150 km yol yapabilirsin.

Hibritler hem uzun yol hem sehir icin uygun, eger cok profesyonel kullanmayacaksaniz uzun yolda ve hizli surmek gibi bir amaciniz yoksa... Ben ikisiyle de birkac haftalik tura ciktim. Hibriti bozuk yoldaki, orman icindeki, cakilli yoldaki vs. performansindan dolayi tercih ederim. Sizin amaciniza ve beklentinize bagli her sey. Bir de, uzun yoldan kasit nedir? Kimi icin 30 km uzun yol, kimi icin 100 km.

Bu linkteki 18 kiloluk ayi ile uzun yol zor tabii. 13-14 kiloluklara bakin.

trafik olmayan yollara yönlendiriyor olabilir.

@sutlu nescafe

yandex de ayni, secenek olarak bile gostermiyor. simdi baktim trafik de yok koprulerde.

Bisiklet geçişi ya da maraton tarzı bir durum olabilir. Kısaca kapalıdır belki.

gmaps'te rota olusturduktan sonra sonuclari filtreleyebilirsin (yada oncesinde ayarlar kismindan da ayarlanabiliyor)
ucretli yollari kullanma, feribotlari kullanma tarzi. bu sonuca gore otobana degil normal yola yonlendiriyor

@habarbey

yok, yollar acik. bogazici koprusunu secince oraya goturuyor, guzergah onun uzerindeyse oradan goturmuyor.

@jedilance

ayarlar kisminda bulamiyorum, nitekim maps de nerenin otoban oldugunu tam bilmiyor sanirim. ucretli gecis uyarisi da vermiyor.

napoli, pompeii, sorrento, positano... (amalfi coast yani)

daha güneye inmedim

Palermo da bir tane bar var bu mangal yapılan sokak yemekleri yerinde. Taverna yazıyor üstünde. Oraya git.