hocam bu sordugunuz tum seylerin temelinde yatan ve sizi donup dolasip getirecegi sey su, kendi icinize bakmak zorundasiniz. neden? jung cok guzel aciklamis, omrumuzun ilk 40 yili (ortalama farkindaligi olan bir insan icin) bir iluzyon icinde geciyor, cocukluktan gelen travmalarin yarattigi 'gozluklerle' ve inanclar ile ya da sosyal sartlanmalardan gelen inanclar ile kendinize bir hayat yaratiyorsunuz. Bu inanclar hem kendinize iliskin hem de yasamin nasil olmasi gerektigine iliskin. Bakin kendiniz de soylemissiniz, degersizlik hissim var demissiniz. Siz kabul etseniz de etmeseniz de bu 'inanclarinizin' ne kadar guclu olduguna bagli olarak, butun hayatiniz bu 'gozlukler'/inancla sekilleniyor. Cunku bilincaltimiz ve egomuz (burada kastedilen ego kisinin gerceklikle basa cikma, dengeleme ve uyum saglama islevini yerine getiren kismi) manyak bir sekilde calisiyor. Bunlarin tek amaci hayatta kalmaniz icin kendilerini dogrulamak. Dolayisiyla tum yasam deneyiminiz ornegin, siz kabul etmeseniz de, bu inanclarinizi dogrulamak uzerine kuruluyor. Ayrica, asla unutmayin ki yasaminizdaki tek degismez degisken sizsiniz, yani 'basiniza gelen insanlarin/olaylarin' ortak noktasi sizsiniz. Dolayisiyla kendi sorumlulugunuzu almak zorundasiniz. Siz bunu fark edene kadar da bu boyle gidiyor. Cunku yasamda olan her sey, ama her sey, notr, olan biten her seye anlamini biz yukluyoruz. Ve sizin "gozlukleriniz" neyse, siz o olayi oyle yasiyorsunuz, insanlarin dediklerini de o gozluklerle algiliyorsunuz, alinganlik falan hep bundan geliyor.
Jung buna 'shadow' golge yanlarimiz diyor. Hatta muhtesem bir sozu var, duymussunuzdur "Until you make the unconscious conscious, it will direct your life and you will call it fate". Ancak tum bu sartlanmalarin ve inanclarin altinda yatan kisi, oz aslinda farkli biri. Ve yapmaniz gereken bu golge yanlarinizi fark edip (ki bu cok kolay bir sey degil, cunku sogan kabugu gibi, soydukca soyuluyor) bunlarin sadece birer inanc oldugunu ve dogru olmadiklarini icsellestirmek. Size ait olmayan inanclarinizdan kurtulmaya basladikca, ic huzuru bulmaya, yasama farkli bir gozle bakmaya ve farkli bir yerden yasamaya basliyorsunuz. Sevgi cicegi olmak demek degil bu, kendini bilip, kendi merkezinden yasamak ve insanlara (ve topluma) gerektigi yerde sinir koymak, toplumun dayattigi 'isteklerle' 'yasam standartlari' ile degil kendi merkezinizden gelen isteklerle yasamak.
Bu oze donus yolculuguna da, kimisi bir yas sureci ile basliyor, kimisi agir bir depresyon ile basliyor, kimisi bir seyi 'manifest' etmek istedigi icin basliyor. Istediginiz kadar olumlama yapin, cok agir ve kirilmaz bir degersizlik inanciniz varsa, hayalinizdeki insanla tanissaniz ve iliskiye baslasaniz bile onu sabote edeceksiniz, ya da mutsuz olacaksiniz, cunku o degersizlik hissini yaratan sizsiniz, hayalinizdeki isi bulsaniz bile mutsuz olacaksiniz. Insanlar anlamiyor bile ama hepsi donup dolasip sizi ayni yere getiriyor. Hatta ileri gidip diyebilirim ki, yasamin tum amaci dunyayi gercek benligimiz ile deneyimlemek ve oze donmek. Gercekten kim oldugunuzu hatirlamak.
0