stockholm kopenhag arası tren kullanılabilir ama bergen için uçak gerekecektir. gidiş kopenhag, dönüş stockholm falan yapsanız sanki daha iyi. pegasus kopenhag uçuşları ucuz nispeten.

bu arada 19-22 haziran arası stockholm'de olucam ben de. midsummer'a denk geliyormuş. ben de duyuru açacaktım, bu duyuru vesilesiyle sorayım. çok mu kötü olur o tarhilerde isveç? bomboş olur deniyor. archipelago'ya gitmek mantıklı mı falan filan?

www.norwegian.com
ve az bir ihtimal www.airbaltic.com
ryanair'a bakmakta fayda var. belki yakın şehirlere gidiyordur. www.ryanair.com

o tarihlere bos olur baya. ama turistler olabilir yine de. nispeten bos olur diyeyim. bergen e ise varsa norwegian airlines a bakin derim. gayet ucuz. stockholm helsinki 10 euro idi. bergen e ucuosa ucuz ucuodur.

Stockholm-Kopenhag arasini trenle gitmek mantikli. Yalniz burda tren fiyatlari da ucak gibi seyahat tarihine yaklastikca pahalaniyor. Tarihlerinizi kesinlestirdiginizde www.sj.se ye girip biletlerinizi alin derim. Bergen ise cok alakasiz bir yerde. O konu hakkinda bir fikrim yok. Yerinizde olsam oraya gitmek yerine zamanimin cogunu kopenhag'da, kalan kismini da Oslo, Göteborg, Malmö civarinda harcardim.

fyordları görmek istediğimiz için bergen'i de ekledim, oslo'da pek görülecek bir şey yok diyorlar genelde.

avusturya'dan alacaksınız, zira ilk oraya giriyorsunuz.
+ kıçı kırık çek cumhuriyeti feci halde zorluyor vize verirken, belgelerin de çekçe tercümesini istemişlerdi arkadaştan. hem de uzun sürüyor vize vermeleri. (sanki abd bana)

avusturya daha insancıl.

kaç gün kalacağımı kalacağım otel rezervasyonlarıa bakarak görecekler.

abi aman diyeyim ne çek cumhuriyeti anasını skeyim o ülkenin. çek cumhuriyeti'ne mülteci olarak kaçak girmek daha kolay vize almaktan. aman diyeyim...

@want2die şakacı seni arkoyu ellerine sürcen. yüzüne sürme zeytinyağlı sarma gibi parlarsın

www.murad.com

clinique bana çok iyi geliyor ama herkeste aynı etkiyi yapmayabiliyor. tam boyunu değil ama küçük deneme boyunu bulup denersen sendeki etkisini anlar ona göre alırsın bir sürü para vermemiş olursun böylece.

kozmetik değil dermatolojik ürünler almaya dikkat edin. üzerlerinde yazar dermatolojik ürünler olduğu.

benim de durumum aynı; doktora gittim ve bana physiogel crem (kuru ve hassas ciltler için,lipid içeriği %29, ph değeri 5.7) verdi, şu an memnunun. fiyatı 35 lira.yine de doktora danış tabii.

avene-cleanance oil free emulsion (52 tale)
nuxe-aroma perfection, anti-imperfection care (59.59 tale)
bioderma- sebium akn (52.50) ya da sebium mat (54.50)
ducray- keracnyl pp creme (42 tl)
murad- skin perfecting lotion (118 tl)
dermalogica-clearing mattifier (150 civarında olması lazım)

benzer durumda bana avene - clean-ac iyi gelmişti. tabii yan ürünleriyle (jel,tonik) beraber. market ürünü yüzü daha kötü yapıyor. yine de bir eczaneye gitseniz cildinize bakıp size daha iyi yardımcı olabilirler.

Neutrogena kullanıyorum ben karma ciltler için yağsız olanını, iyi de geliyor. Cildinizde bir sorun mu çıkardı yoksa? Merak ettim de. Hani daha önceden iyi geliyordu da şimdi bir sorun çıkardıysa, aynı şeyi ben de yaşayabilirim, öğrenmek istedim o yüzden.

@pasp neutrogena karma ciltler olanı fazlasıyla yağsız. yüzüme hiç bişiy sürmemişim gibi hissediorum. onun dışında bi sıkıntı yok.

the body shop'un yosun serisi nemlendiricisi güzel. tea tree serisine de bakabilirsiniz. ben memnunum.

:) benim için de yüzüme bir şey sürmemişim gibi hissetmek önemli. o zaman kremde benim açımdan bir sorun yok, teşekkür ederim cevabın için. ama evet, insan bazen cildini nemlenmiş hissetmek istiyor, işte bünyeden bünyeye fark var.

burada kalmadım ama sheratonda kalmıştım. Ufaklık 3 yaşındaydı. çeşme'de en büyük problem rüzgar. Aya yorgi dışındaki bütün koylar sert rüzgar alıyor genelde, malum Alaçatı sörf merkezi. küçük çocukla deniz kenarında durmak çok zor oluyor.

ben kalmıştım. güzel, sakin bir yerdi. yalnız rüzgar vardı spankenstein'ın dediği gibi.

Aynı ben,
Bende aynı soruyu soruyorum yazık vakite, emeğe...

sosyal çevrede yalnızlaşıyor bazen insanlar. oyunda ego tatmin ediyor. leveller kasılıyor item toplanıyor fln. bi insana bağlanmaktansa, oyuna bağlanmayı tercih ediyorlar.

hobim lan hobim!

kombine bilete 3 milyar verene
her gece mekanlarda bi şişe viski içene
fatmagülün suçu ne izleyene
facebookta arkadaşlarının profil fotosuna bakarak saatler geçirene
haber sitelerine yorum yazmaktan başka aktivitesi olmayana

laf etmiyorsunda

ben oyun oynayıncamı suç.

seviglimle oynuyorum hatta tüm sosyal çevremde oynuyor. hafa sonları çıkıyoruz geziyoruz eğleniyoruz hafta içleri oyun oynuyoruz.

nası bi saçmalık bu oyun oynayan insanları asosyal diye nitelendirmek anlamıyorum gerçekten. Şu Diablo dediğin oyunu ben 12 senedir bekliyorum. Sen hayatında tutkuyla 12 sene bişeyi bekledinmi hiç peki öyle sorayım?

edit: öhm.. biraz sinrilenmişim ağır tepki vermişim, olabilir. düşüncesizce yazılan şeylere bu aralar biraz fazla hassasım.

eklemek istediğim şöyle bir husus varki bence bilgisayar oyunları yeni yüzyılın sanat akımıdır. İnteraktivitenin kaliteli görsel ile birleştirilip bunun binlerce insanın aynı anda kullanabildiği bir sanal ortama koyulması bence herkesin bir oturup düşünmesi gereken bir husustur.

ayrıca burda asosyallik diye nitelendirdiğiniz "odasından çıkmama" durunumunun 10 senedir kalmadığını, insanların online olarakta çok rahat bir şekilde sosyalleşebileceğini. Bu şekilde evlenen vs. bir sürü insan olduğunu hatırlatmak isterim. Ben şahsen tercih etmesemde bütün gün evinde oturup hayal bile edemeyeceğiniz paralar kazanıp boş zamanlarında da sadece oyun oynayan bir süür insan var.

özet geçmiş yukarda mr rosebud, "sanane" demiş ama tekrarlamakta yarar var diye düşünüyorum.

sizin gecirdiginiz zamanin daha kaliteli ve dogru oldugunu kim soyledi. Oyun oynayarak vakit gecirmenin, eglenmenin heba oldugunu dusunuyorsunuz da, arkadaslarla bardan bara kosup muhabbet edince cok mu ufkunuz aciliyor? veya kari kiz pesinde kosup, aptal saptal protokolleri uyup sonunda yataga bir kiz atip yarim saat eglenceli bir aktivite(seks) yapinca kendinizi dunyanin en kaliteli adami mi saniyorsunuz?

bunun yasla ilgisi yok. her insan birbirinden farkli, ve birbirinden farkli seylerden keyif aliyor. Bu geek dediginiz adamlar da emin olun gecirdigi vakitten cok keyif aliyorlar, cok egleniyorlar. Ayni zamanda cok iyi arkadasliklar da doguyor online oyunlardan. Onemli olan da eglenmek, guzel vakit gecirmek degil mi?

Not: Cok bagimlilik yaratici oldugundan online oyunlara kendim de dalmiyorum. Sosyal hayat ile vidyo oyunlarini ayarinda tutmaya calisan biriyim. Ama oynayanlari da bu sekilde asagilarcasina yargilamiyorum. Zaman zaman kiskaniyorum da, keske bu kadar bos zamanim olsa da eve kapansam diye.

zamanında sözlüğe karalamışım bir şeyler, cevabım burada:

(bkz: #27300563)

şu bekleme muhabbeti için söyleyeyim, normalde haberler olur ya "yeni ipad için bir haftadır sıra bekliyor!!" falan diye. işte türkiye'de de böyle bir gaz verilmek istenmiş bir yığın boş beleş adam da yığılmış oraya iyi hoş haber olmuş oldu.

dünyanın en zeki adamı da olsa bu tip işlerle uğraşan boş insandır benim gözümde. başkaları için böyle olmayabilir. burada şeyi de demiyorum eğer iş hayatındaysa "aylık 7000 lira mmaşı var" ya da üniversitedeyse "ama not ortalaması 4.00" gibi açıklamalar beni çok ilgilendirmiyor, kendini adadığı tek alan bu olup dünyadan zerre haberi olmayan, zerre kültürel birikimi olmayan bir yığın insan biliyorum, bunlar da böyle yapacak bir şey yok. ama boş geliyor bana bu insanlar, şimdiye kadar oturup konuştuklarımın hiçbiri vasat bir sohbeti sürdürmeye yetecek doğru düzgün bir birikime bile sahip değildi. ya oyunda geçen gün nasıl adam kestiğinden bahsediyorlar genelde, ya da facebook'taki komikli videolardan, 9gag'den falan.

bir de yalan atmayayım ama internet kafelerle ilgili başlıkta mı ne birinin bir yazısı vardı adam anlatıyor işte hayatının tam 3 yılını oraya harcamış, yani bunu oyun saatinden hesaplayarak anlatıyor. kimse o 3 yılda oku da bizi fezaya gönder diye beklemiyor tabii de, işte ondan sonra da anlatıyor ben boğaziçini kazandım bizim gruptan harvard'a giden vardı vesaire diye. aga vallahi şu şekilde durumu kanıtlamayı anlamıyorum zaten, bir yeri kazanabilme bir yere gidebilme yetisinin yaptığın boş işe nasıl bir katkısı olduğunu açıklayabildiğine inanma durumunu. benim hayatımda tanıdığım en düz adamlardan biri hem columbia hem yale'den kabul almıştı bunda çok şaşırılacak bir şey yok, sonuçta ikisinin gereklilikleri çok ayır şeyler. bu senin eğitim hayatına etki etmemiş aferin iyi olmuş. ama benim için sen her zaman bomboş bir insan kalırsın arkadaşım.

edit: burada lafım gecede 2-3 saatini oyuna verenlere değil, mal gibi oynayanlara bu arada. yoksa adamın hobisidir oynar banane. ama ben hayatımda 16 saat kalkmamacasına yapılan hobi bilmiyorum. savanada fotoğrafçılık falan yapılmıyorsa. ayrıca zaten yazmışım o 3 yılda bizi fezaya gönder demiyorum diye, klasik şeyden bahsedilmiş "sen kaç tane makale yazdın" diye. oğlum sadece bu mu ölçütü bilimsel dergide makale yazmak mı yani oyun oynamanın boş beleş adamlığını kompanse eden olay? kaldı ki gidin kitap okuyun :( bile denmemiş, o boş zamanda bilimsel makale yazmak yerine okuyan adam, gidip sikik bir müzik dergisinden yeni çıkan albümleri sonra dinlemek için not eden adamla 2-3 saat oyun oynayan adamın benim nazarımda farkı yok sonuçta. ama 10 saat boyunca bilgisayar başında kalıyorsan, boş zaman geyiğiyle, bilimsel makale mevzusuyla karşı gelemeyeceğin kadar bir sorun var sende.

siz nasıl giyimle, modayla ilgilenmeyi, onun hakkında bloglar okuyup yazmayı seviyorsanız başkaları da oyun oynamayı seviyor. siz bugün ne giysem diye düşünürken onlar da eline ilk geçen kot ve tişörtü giyip çoktan dışarı çıkmış oluyorlar mesela. herkes ne kadar da meraklı başkasının yaşam tarzını eleştirmeye.

karşılıklı atışmaya dönmüş olay. biri bara gitmeyi saçma buluyor biri oyun için 40 saat sıra beklemeyi.

açıkcası sabah 10 da gittim istinye park d&r den hiç sıra beklemeden collector editionı hemen satın aldım. şimdi işteyim. akşam oyunumu oynayacağım. zamanın da ultima online starcraft wow vs.. çokca oyun oynadım. yaş 25 son 5 senedir neredeyse doğru düzgün oyun oynamadım. en son wow oynadım her ay para mı vericem enayimiyim diye bıraktım.

ama diablo farklıdır. 12 sene boru değil hakkaten. patronumla beraber aldık oyunu. hepimiz işinde gücünde evinde barkında insanlarız. elbet de işyerinde şunu nasıl kestik diye geyik yapmayacağız. oyunun oyun olduğunu fark edince çok daha zevk aldığımı düşünüyorum. daha genç arkadaşların daha yoğun yaşadıklarını biliyorum o yüzden anlayışla karşılamak lazım. çünkü ben de böyleydim.

edit: ayrıca eğitimli kültürlü iyi bir işe sahip politikadan sanattan edebiyattan anlıyorum.

oyun oynamıyorsun da vaktini değerli geçirecek ne yapıyorsun çok merak ettim. boş zamanlarında everest'e tırmanıyorsun, antartika'ya gidip geliyorsan tamam bir sözüm yok haklısın :)

oh oyun oynayanlar boş insan ve zamanını boşa harcıyor. bana önemli bilimsel dergilerde yayınlanmış binlerce kez citation almış makalelerinden bahset.

yaşla alakası yok. tv izlemek, internetten dizi izlemek, sinemayı takip etmek, roman okumak, müzik dinlemekten farkı yok oyun oynamanın. hele multiplayer oyun oynamanın hiç bir farkı yok, başkasının hikayesini izleyeceğine kendin oluşturuyorsun multi oyunlarda genelde.

boş vaktin yok ve oynayamıyorsan anlarım, ki bi insanın hiç boş vakti olmaması da sağlık değil, ama oyun oynamak yerine ne yapmalıyız onu da yazsaydın daha iyi olurdu.

*
kaç makale yazdın demiycez de ne diyecez abi? oyun oynayanlara boş insan deniliyorsa, diyen kişi nasıl kendini dolu olarak tanımlıyor bilmek hakkımız. ekmek parasını bir şekilde kazanıyoruz o bizi dolu yapmaz. sonra nasıl doldurucaz kendimizi? ya da kafamızı nasıl boşaltıcaz? ya müzik dinleyecez, ya dizi izleyecez, ya kitap okuyacaz, ya oyun oynayacaz, ya da bunların hepsinden azar azar yapıcaz. multiplayer oyun oynayan kişiler genelde oyun oynamayı merkeze alıyor, geri kalanı bununla birlikte ya da daha az yapıyor. o kadar. haftasonu param yoktu, cumartesi çıktım 2 saat yürüdüm güneş gördüm sonra da evde oturdum oyun oynadım. şimdi boş muyum?

bu tarz oyunlar kötü düşünmemi engelliyor benim. işten eve yorgun - stresli bir şekilde gelmişim. ne aileyle yenilen bir yemek ne de televizyon başında geçirilen saatler gün içinde yaşadıklarımı unutturmuyor. ancak diablo türü oyunlar 1-2 saat oynarsam hafızam siliniyor adeta. yaş olmuş 30 ama yapacak birşey yok ancak böye mutlu olabiliyorum.

"Büyüdün ve köreldi Dünyan." diye ödünçalayım bir yerlerden.

"geek tipli, desperate ruhlu adam" demeseydin tüm yazına katılacaktım.

fedakarlığa değiyor mu ? evet değiyor aga , deli gibi keyif alıyorum oyunlardan , oynamaktan.. yaş 28 benim için oyunun ne olduğu farketmez , rekabet ve gelişim olduğu sürece herşeyi hırs ve istekle yaparım. paylaşımcı biriyim. poker de de böyle , gercek hayatta oynadığım king , ihale , risk , hepsinde böyleydi , isim şehir hayvan , saklambaç , birdirbirde bile böyleydi lan küçükken.. birisi koşalım dese ben yardırırım , yenilsem bile keyif alırım. 40 km dağ bayır yürünecek densin en önde giderim. gebersem de bunu yaparım zira ben bunu yapmaktan ve bu rekabetin içinde olmaktan keyif alıyorum. bunun oyunla ilgisi yok ki. oyun sadece bunu ortaya koyabildiğin bir platform. kurgusu çok güzel ve keyif veriyorsa daha ne olsun.. oyun dünyası bi nebze olsun zeka ister iyi değilsen ilerleyemezsin.. bi kere bu genelleyip yargılama kafasından çıkın , senin izlediğin tv yada neyle zaman geçiriyorsan artık çok mu efektif , çok mu faydalı ? oyun oynayan kişilere bi bak muhtemelen onlardan sosyal hayatta geridesin. birçokları öyle , bu yüzden de bir antipati var. e diyorsunya adam 30 yasına gelmiş oyun oynuyor. ee bunun nesi yanlış adam 30 yaşında hala bir şeylerden deli keyif alıyorsa bunu yargılamak sana mı düştü ? günler aylar heba oluyor da sanki heba olmasa atomu mu parçalayacaz , sen yaptın mı ? neyi kimi hangi hakla yargılıyorsun ? futbol muhabbeti mi yapalım ? geçin bu ayakları , dönüp bi aynaya bak , ilk taşı en günahsız olanınız atsın ki onunda bir günahı oluşssun ve herkesle aynı duruma gelsin ..

bu arada dünkü sırada değildim , ertesi gün işe gitmem gerekiyor haliyle çalışma hayatı.. ama işim olmasa gider girerdim sıraya alırdım saat 12 de oyunumu eve gider oynardım. muhtemelen bir hafta sonra alıp oynarım boş zamanlarımda. en azından 10 yıllık bi hevesi dindirmiş olurum.

@gotu patlak circir bocegi
bara gitmeyi sacma bulmuyorum. O da keyifli bir aktivite, ama oyun oynamaktan daha ustun ne yani var? Ulan keyif aldigin aktiviteleri nasil objektif olarak karsilastirabilirsin ki zaten?

Bu arada orada saatlerce sirada bekleyenlerin oraya muhabbete gittiklerini soyluyorlardi. He yok, hakikaten sirf kutulu dvd almaya gittiyse, adam önceliklerini böyle belirlemistir. Bu karari tum "oyun oynayan mal"lar vermemis, sadece belli bir kesim vermistir.

Oncelikle fikriniz her ne olursa olsun hepinize cevaplarınız için tik atıyorum.

Şundan bahsediyorum: ben online hayatın offline hayata baskın geldiği, kişiye daha keyifli geldiği bütün durumları üzücü buluyorum... dışarıda bir hayat akarken ve siz onu kaçırıyorken, bunun farkına varamayıp hala oyun oynuyor olmak -eğer benim fikrimi soracak olursanız- eroinden farksız; belki zevk veriyor ama hayatını alıyor. "bir sürü insan online da sosyalleşebiliyor" demeniz de, şırıngaları keyifle birbirinize takmanızdan başka bir şey değil bence.

tutup bara gitmek, kız tavlamak ile kıyaslayanlar olmuş... hatta benim giyim blog'umla kıyaslayan bile olmuş...

bence 'kız peşinde koşmak' dediğiniz aktivite insanın en değerli içgüdüsünü (çoğalma) korumasıdır. yine bara gitmek, hatta para yoksa bile parkta oturup bira içmek bile bence diablo'da, wow'da "aga party pls? lvl?" muhabbeti yapmaktan iyidir. tabii bu benim görüşüm...

buna cevap verdikten sonra konuyu yeniden soruma getireyim: ben, "nasıl keyif alıyorsunuz? gerçekten alabiliyor musunuz?" diye sordum, cevabı olan buna cevap versin de ben de aydınlanayım sevgili barbarian'lar... (sizin oyunda bir karakterdi bu, değil mi?)

niye online/offline diye ayırıyorsun hala anlamadım. film izliyorsun, bi baba film 3 saat sürüyor. götünü kıpırdatamıyon. evde film izleyerek ne daha sosyal olursun ne de hayatı yakalarsın. aynı şeyler hemen hemen bütün hobilerde var. hobilerin amacı kendi kendine eğlenebildiğin bir şeyleri yapabilmek, zamanını değerlendirmek ve geçirmek ve dışarda aynı hobiyle uğraşan insanlarla sosyalleşebilmek. online oyunlar bu sosyalleşme ihtiyacını eve kadar getiriyor hatta.

niye keyif almayalım? 10 kişi giriyoruz, 10'umuzun da görevi var ve o görevi yerine getirerek gerekirse 25 kişiyle başa çıkıyoruz. mücadele ediyoruz, küfrediyoruz, gülüyoruz, bazen oyunu bırakıp geyik çeviriyoruz. okuldan/işten geldikten sonra 2-3 saat kafayı boşaltıyoruz.

bira içmekse, açar birayı oyun oynarken de içersin, muhabbetse kendi kafanda bir sürü insanla muhabbet edebiliyorsun, müzikse en kralını açıyorsun dinliyorsun, cebinden 5 kuruş para gitmiyor ya da gidiyorsa da az bir şey gidiyor. niye sevmeyelim? wow'da, diablo'da aga party pls, lvl ? muhabbeti dönmüyor zaten, onlar 12 yaşında çocukların oyunlarında, knight'ta dönüyor. wow'da genelde 10-25 belirli kişi, bi amaç için toplanıyor. 10-12 senelik ultima online guildleri var, bu guildlerde uo oynayanlar lisedeyken, ilkokuldayken tanıştı şimdi hemen hepsi çalışıyor. beraber oyun oynadığım insanlar iyi kötü güzel işlere sahip, güzel gelirlere sahip ya da güzel bölümlerde okuyorlar. ne diyeyim daha.

Keyif almak icin guzel de... Filme basliyorsun, izliyorsun, bitiyor. Bu oyle degil ki... Dur Lvl 60 olayim, dur su item'i da cikartayim derken gunlerini buna adiyorsun. Bir nevi eglenmek icin degil de karakteri gelistirmek icin oynuyorsun. Kendinden cok karaktere emek harcar duruma geliyorsun ki bence bu sakat bir davranis.

öyle diyosun da, bi friends'i izlemek yaklaşık 80 saat yapıyor. imdb'nin top 10 listesindeki filmleri izlemek 28 saat yapıyor.

wow'da son levele gelmek, yaklaşık 20 saat sürüyor. ondan sonra haftada 10 saat girerek ortalama bir oyuncu olarak rahatça oynanabilir. bu tür oyunlar en fazla haftada 1 sigara parasına, ki çoğu oyun aylık ücret politikalarını terk etmekte ya da zaten öyle bir şey yoktu , 10 saatlik eğlenceli vakit sunuyor.

bir türk dizisi reklamıyla meklamıyla yaklaşık 2.30 saat sürüyor. her gece televizyon karşısında oturacağıma oyun oynarım daha iyi bu hesaba göre.

5-6 saatte biten oyun da var.

Aslında baya çeşit mevcut. Ben 6-7 yıldır Telfast ı kullanıyorum. Bi kaç ilaç kullanmıştım mesela ama bende pek etkili olmadı.

claritine vardı meşhur ama o çok uyutuyor.
bir de zyrtec var.

Aerius ve Astafen var bi de benim kullandıklarım.

zyrtec 10 mg tablet

türk-japon vakfı
ne olursa olsun japon hocadan ve yazma ile birlikte öğrenin. tömerde bildiğim kadarıyla yazı üzerinde durmuyorlar.

(bkz: tömer)

türk japon vakfı'na 10 kur gittim, memnundum.

yalnız bol bol pratik yapmanız gerekiyor, aksi halde akılda kalmıyor. hem avrupa dillerinden farklı bir gramer, hem 3 adet alfabe, hem de yeni sözcükler öğreniyorsunuz çünkü.

yalnız tjv'de dersler bir senede 3 dönem şeklinde. şu an 3. dönemdeler. yani yeni kur önümüzdeki sene eylül-ekim gibi başlayacak.

www.japoncaders.com

hiç de saçma değil , hayallerinin peşinden koş , çok zor bile olsa yapmak için uğraş. keşke imkanım olsa da yönlendirebilsem. başarılar..

hentai konusunda kendini geliştirmeye yönelebilirsin :D

edit: güzel hayal, güzel uğraş. tebrik ederim.

hentai bile olur, fark etmez, meselem yurt dışında bir şeyler çizerek para kazanmak işte..

kanada da olur. yalnız pek hayalindeki iş gibi olmayabilir yani bir tür dijital amelelelik durumu olabiliyomuş biraz. tam bilemiyorum, hayatın renderla geçebilir.

aga hatirliyorum, iyiydi senin cizimin. soyle saglam bi portfolyo yapsan amerika'da bu hayalini gerceestirme ihtimalin var. bi yerden baslamak lazim. hatta 2 yillik universitelerin grafik tasarim, animasyon bolumleri falan da var. boyle bir seyi de dusunebilirsin belki.

www.tr.emb-japan.go.jp

ilk olarak bu yarışmayla şansınızı deneyebilirsiniz.

1- mantıklı, pahalı olup olmaması durumunuza göre değişir ama çok pahalı değil, riski fazla yok. ancak ameliyat olduktan sonra güneşe hassas oluyorsunuz, güneş gözlüğü takmak zorunda oluyor insan.
2- mantıklı. sürekli gözünde, gözlük gibi kirlenme, düşme, kırılma gibi dertleri yok.
3- sabah kalkınca takıyorsun, akşam yatmadan çıkartıyorsun. solüsyonu ve kutusu var, solüsyonu kutusuna döküp içine yerleştiriyorsun lensleri. her türlü kiri alır onlar. tuvalete düşse eğer iğrenmezsem takarım onları solüsyona koyduktan sonra. ayda bir yenisini takıyorsun lenslerin.
4- ilk bir hafta yarım saatte çıkartıp takarsın, sonraları birkaç saniyede halledersin.

gözlük veya lensten zaten kurtulamayacağınız için çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok gereksiz bir operasyon. ve ayrıca maalesef ve maalesef çok basit iki dakikada diye insanlara gaz veriliyor. ancak sonradan memnun olmayanların sayısı en az olanlar kadar olduğunu çok az kişi bilişyor. gözlerde kuruluğa neden oluyor sürekli damla kullanıyorsunuz. bence gereksiz. astigmat ve miyop için olan lenslerden (toric) kullanın. ha sadece astigmata ha hem miyop hem astigmata takmışsınız. boş yere ameliyat olmayın. hatta ameliyat olmayın. hem operasyon bir risktir. hele iki göz için birden. ben olsam asla olmazdım.
(bkz: retina dekolmanı/@ben smyrna) bu entrylerin lazer operasyonu ile ilgisi yok.

lens güzeldir. ama paran varsa hiç düşünme lazer ol. valla benim param olsa dakika düşünmem. o kadar isterimki gözlüksüz olmayı:(

benzer göz numaralarına sahibim. lens taktığımda özellikle karanlık mekanlarda net göremiyorum. lens alacaksanız öncelikle deneme lensi istemeniz iyi olur.

Ben de pek ameliyattan yana değilim ama miyopluktan kurtulup astigmat kalması sanki iyi gibi bilemedim, riskli olması (her operasyon risklidir, ben smyrna doğru diyor)
ek olarak miyav miyav'ın dediği de başıma gelebilir. yani lensi çıkaramamak. bir manyak arkadaşım 5 numara lensini çıkarıp takması 1 saniyeyi almıyor. onun gibi olabilir miyim şüpheliyim.

claeryn, karanlık mekan derken, mesela ben araba kullanıyorum sürekli olarak. haliyle gece de sürüyorum. sıkıntı yaratıyor mu sende gece.

dün reklamda bunu gördüm. kombi setini değil yani bu markanın astigmat için olan reklamını.
www.lensmarket.com

sabah da bir tanıdığım lazer ameliyatı için bir şeyler dedi. "riski yok denecek kadar az öncesinde sıkıntı idi şimdi çok güvenli ve kolay gibisinden."
Hem bunun astigmat numarama uygun olanı da var.
tabii doktora gidip ona da soracam, lens numarası ile gözlük numarası farklı imiş öyle duydum.
sizin önereceğiniz miyop + astigmat ya da sadece astigmat için lens var mı ?

lensi çıkarmak çok kolay. zor takan bile rahatlıkla çıkarabilir.

Zaten lensten kurtulamayacaksanız hiç ameliyat olmayın derim. Miyobum -3.00 her iki göz de, az bir astigmat var. Gözlük ve lens ikilisiyle mutlu yaşıyorum. Her halukarda lens kullanmaya başlayın.

ben gün ışığı haricinde zorlanıyordum net görmekte, ama çevremde başka kimseden böyle bir problem duymadım. o yüzden deneyerek doğru karar verebilirsiniz.

o istanbula izmire giden manyaklar niye gidiyor biliyomusun_? aman kimseyle pişti olmayayım, aman elbisemi istanbuldan aldım diyeyim. bunlar için gidiyorlar. geçen sene kızarkadaşıma baktık baya bir. gene olay karumda. boşuna başka yerleri dolaşma. ne varsa orda var.

@snowflake

o elbiseyle baloya gidilmez. ama fiyatı iyiymiş hakikaten. insanlar genelde parlak, taşlı elbiseler tercih edecek. böyle bir elbise sade kalır.

koca koca kadınlarsınız ben mi öğreticem ya :D tek omuz askılı elbiseler sooo out :D çift omuz yada straples. ha ben sevgilime giydirmedim ama. bir de elbise alırken dikkat etmeniz gereken nokta bir tarafı açık olacak. yani ya omuz göğüs bölgen biraz açık olacak ya da etek kısa olacak. neyse cicişler :D ben kaçtım. nickime aldanıp yazdıklarımı ciddiye almamazlık etmeyin :D

Diktirmeyi düşünüyordum açıkcası, söylediğiniz iyi oldu. Resimdeki elbiseler Dior, dolayısıyla hem ulaşması zor hem çok pahalı, napsam bilemedim. Beymen, Massimo Dutti, Stafanel, İpekyol falan baktığım yerler ama çok içime sinen bir şey bulamadım, pek fazla model de yoktu. Parlak, taşlı şeyler giymeyi düşünmüyorum ama.

diktirip de içine sinen görmedim, onu geç.

karum ve de çaçaron var tunalıda.

karum'da mezuniyet elbisesi satan bir sürü mağaza var, ben de oradan almıştım.

En kolay Matlab'da yaparsınız. Hatta Matlab'ın demolarının arasında tam buna benzeyen birşeyler vardı.

nasıl yapılıyor bilmiyorum ancak aradığınız program matlab..

matlab kullanmasını biliyorsanız link işinize yarayabilir.
www.akifakkus.com

connected component analysis yapıp birbirine bağlı siyah noktaları etiketleyeceksiniz, sonra bu etiketlenmiş bölgelere bir threshold koyup belli bir büyüklüğün altındaki bölgeleri alacaksınız, böylece yuvarlakları çevreleyen o siyah kısımlar elenecek.

matlab'da connected component diye aratın.

www.itusozluk.com

ama bu tam orjinal değil sanırım.

dediğim gibi, prizi bırak değil. benim dediğimde lincoln michael'ın peşinden koşuyordu (ya da tam tersi).

diğer ülkelerinki yavaş yavaş belli olmaya başladı. (sonispherefestivals.com). türkiye için açıklanan festivallerle alakasız bir şekilde foo fighters ve red hot chilli peppers'ın adı geçmekteydi. lakin bence türkiye'de olma ihtimali bile düşük...

Kesinlikle emin olamazsın. Ben ingiltere vizesine başvurduğumda 3 günde çıktı vize ve pasaport elime geldi. Aynı şartlar altında kardeşim başvurdu, 11 günde geldi. Şartlarımız durumumuz aynıydı. Ve hatta o benden daha iyi bir okuldan daha iyi bir dereceyle mezundu mesela.

genelde ortalama süre 15 gündür. mesela rusyaya vize varken, işleri hızlandırıp sonucu 2 günde almak için extradan 20-30 euro yetiyordu.

herhalde ingiltere için yoktur böyle bişey, en sağlıklısı konsolosluğun sitesinden bakmak ve telefonla sormak..

öğrenciyseniz bir hafta içerisinde çıkma ihtimali yüksek, ama kesin bir şey söylemek mümkün değil. ayrıca kargoya verdirmek yerine kendiniz gidip alsanız daha garanti olur. yalnız ingiltere bütün evrakların yeminli ingilizce çevirisini istiyor, bunları yarına kadar tamamlayabilecek misiniz?

teşekkürler herkese, sondan başlayım bari :)

@claeryn, evet öğrenciyim, #19395528'den hareketle belge olarak otel rezervasyonu ve öğrenci belgesi kafidir diye düşünüyordum, başka nelere ihtiyacım olabilir?

@anonimyususer, vize başvurusunu yaparken business class diye bi hizmet var, başvurunun sonuçlanma hızını etkiliyormuş, 100 lira civarıydı sanırım. sadece istanbul'da var maalesef. ki gözle görülür bi farkı olduğundan emin olsam sırf başvuru için istanbul'a gitmeyi de göze alabilirim.

@arnatuille, risk almaya değer gibi bi aralık verdin sen de :)

tamamen bu dönemdeki yoğunluğa bağlı. ağustos ayı gibi yoğun sayılabilecek bi dönemde ankara'daki başvuru merkezinden 9 günde aldım. en mantıklısı telefon edip durumu izah edip öğrenmek. o bile ücretli yalnız. bir de gideceğin tarih için uyduruktan rezervasyon yaptırırsan o da etkili olur. cüzzi miktarda uçak ve otel rezervasyonları yaptırabilirsin. ama son olarak, yine de garantisi yok..

schengen için başvurduğun belgeler sendeyse onları da ver, kalanları da 1 günde toparlarsın zaten..

equity point hostel london'da kalmıştım. çok güzel bir sokakta yer almakta ve şehir merkezinden yürüyerek erişilebilmekte. yürümek istemezseniz yakınındaki metro istasyonlarını da kullanabilirsiniz. önünden de otobüs geçiyor, fakat ben yürümediğimde hep metro kullandığımdan nerelere gittiğini bilemiyorum.

gitmeden önce çok araştırıp, çok yorum okumuştuk. londra'nın merkezinde temiz ve ucuz kalacak yer bulmak cidden sıkıntı. düzgün yer bulmazsanız odanızda farelerle karşılaşabilirsiniz :) eğer aşırı titiz biri değilseniz temizliği sizi tatmin edecektir. kalabalık odaların durumunu bilemiyorum ama biz 3 kişilik odada kalmıştık, tek sıkıntı odanın ve banyonun küçüklüğüydü. (duşakabin gerçekten de çok ufaktı) kahvaltıda da mısır gevreği, kızarmış ekmek, marmelat çeşitleri, meyveli yoğurt, süt, çay ve meyve suyu var.


sitesi: www.equity-point.com

konumu: maps.google.com

www.booking.com

panpa buraya 2 kere gidip kaldim, merkeze yakin degil ancak guzel bir hostel.. sadece yaticam gerisi onemli degil..

fiyati uygun bir otel son secenek olarak kullanabilirsin.. waterloo ya gitmek icin 3 aktarma yapman gerekiyor, ancak londra da 3 aktarma da normal sayilir..

hyde park hostel. bayswater ve queensway metrolarının dibinde, otobüs istasyonlarına yakın, otel temizdi, ucuzdu.

Thorpe park a git.

kreider, universal studios gibi bir şey mi thorpe park? 1 günde gezilir mi?

panpa lunapark olarak geciyor kendisi, her sey var icinde, rolling coaster falan.. 1 gununu tamamen ona ayiracaksin..

waterloo istasyondan 30 dakika suruyor..

ki$in kapali olabilir sitesinden bak acik mi diye

karum'daki butiklerde mezuniyet elbiseleri bolca mevcut, ben de oradan almıştım.

forever new diye bir mağaza var, arada sade ve şık şeyler oluyor ve her hafta yeni ürünler geliyor. yanılmıyorsam ankamall ve panora'da var. orayı ara sıra yoklayabilirsiniz.

Merhaba,
Japon dili ve edebiyatı mezunuyum. Haruki Murakami'nin kitaplarını Hocam Can Erkin Japonca aslından cevirmiştir. websitesinden bazı eserlerini gorebilirsiniz.hcerkin.com Ben Sahilde Kafka'dan baslamanızı tavsiye edebilirim. Japonca aslından cevrildiği için İngilizceden yapılan cevirilerden cok cok iyidir.

elimde 2 adet murakami kitabı var, biri (sahilde kafka) japonca aslından çevrilmiş, diğeri (zemberekkuşunun güncesi) ise fransızcadan. kitaplarda hatırladığım kadarıyla imla hatası yoktu, fransızcadan çevrilende de bir sorun yaşamadım. ayrıca duyduğuma göre yazar ingilizce çevirilerinde bazı değişiklikler yapılmasına izin veriyormuş ama nasıl değişiklikler onu bilmiyorum.

d&r'ın kargo ücreti almıyor olması lazım, siparişinizi tamamlamadan önce görürsünüz zaten kargo ücreti ekleyip eklemediğini.

slikon kulak tıkaçları var, ama sert olanlar değil bunlar biraz daha yumuşak oluyor sık oyna bastır şekli iyice bozulsun 3 dakika sonra aynı şekle geliyorlar. onlardan bul. 2 kulağını da tıka.. aslında konsere gitmesen daha iyi..

bence konsere gitme.
aynı kişinin ya da grubun konserine daha sonra gidebilirsin ama sağlığın bozulursa bunu eskisine dömdürmen zor ya da imkansız olabilir.

konseri bir daha izleyebileceğimi sanmıyorum, zira marty friedman'ın bir daha türkiye'ye gelme ihtimali düşük. o yüzden en az zararla kurtulmak için çare arayışındayım.
(bkz: 23 mayıs 2011 marty friedman ankara konseri)

rte'nin yaptığını yapmayacağım mantığıyla hareket etmeyin de ne yaparsanız yapın derim. doktorunuzla görüşün derim sağlıklı bilgiler almak ve karar vermek için.

aslında insanlar bu aşının uzun dönemdeki yan etkilerini bilmediği için yaptırmıyor. bu da bir gerçek aşının uzun dönem yan etkileri belli değil tam olarak. rte nin yaptırmıyroum demesi ise iktidardaki danışıklı bir dövüşten ileri geliyor.

türkiye'de salgın henüz kendini göstermemişken aşıların bitmesi ve daha büyük bir krizin yaşanması hükümet için daha büyük bir risk. başbakan yaptırmayınca bu süre bir iki ay kadar uzar ki bu da şubat civarına denk gelir. tam salgının yoğun olacağı zaman.

bilmem açıklayıcı oldu mu

hastayken aşı yapmıyorlar, 2 hafta dediğinize göre çoktan geçmiş olması lazım, normal grip aşısı yan etkileri (hafif ateş, vücutta ağrı) görülebilir, korkmanıza gerek yok, akşam ateşiniz yükselirse bir grip ilacı alın. bu konuda sizi bilgilendirirler zaten sağlık ocağında.

the pierces - secret

bu kaçıncı sezon oluyor ?
nate jenny e asık degil miydi ya?

Ben de bi cnbc-e'den bi e2'den izlediğim için karıştırıyorum hep :) ama e2deki yeni başladığına göre ilk sezondur

su basıncı yüksek olduğu için fazla suyu dışarı akıtıyor, yani normal bi' durum diye biliyorum, yanılıyorda olabilirim.

edit: büyük ihtimal yanılmıyorum süsler kombi olduğu için.

elimde kullanma kılavuzu var ama bununla ilgili bir bilgi yok.

bana 1.5'a ayarla dediler telefonda o şekilde ayarladım. şimdi bu kadar su aktıktan sonra düşmüş tabii biraz.

ne yapsam kombiyi kapatsam mı? bu soğukta?

musluğu açınca ekranda yanıp yanıp sönen bi E6 hatası ya da buna benzer bi'şey var mı?

Selamlar,
normal birsey, gereginden fazla su alınca dısarı atıyor. bizim kombide son zamanlarda bunu yapmaya basladı, yaklasık 1 yıldır oluyor bu, teknik servis geldi, kombiyi degistirmek lazım anakartında sorun var dedi (surekli bozulup diit diit ses yapıyor cunku) size zarar vermeyecek birsey, fazla suyu atıp duracak eger bozulmadıysa. (zira bizimki durmuyor, arada sırada vanayı acıp su seviyesini ayarlamamız gerekiyor, fazlasını da atıyor mendebur) hehe

Kombi kullanma kılavuzundaki resimlerden anlayabildiğim kadarıyla bacalı.

Herhangi bir hata yok şu anda.

@selflearner

fazla suyu dışarı atması ile anakartın değişmesi başka şeyler. Bu süsler kombilerin anakartları fabrikadan yerli geliyor daha sonra bozuluyor ve yerine ithal anakart takıyorlar. Anakart bozulunca kombi ateşleme yapmaz ama biz 60 dereceye köklediğimizde bi' ihtimal ateşleme yapıyordu.

vanayı açarak su doldurma olayı bildiğim kadarıyla evi ısıtmakla alakalı bir şey.
musluktan akan suyun yeterince sıcak olmaması başka bir sorun olduğuna işaret bence..
bunun dışında, su damlaması, eğer basınç fazlaysa normal, eğer bundan rahatsız oluyorsanız, peteklerdeki, hava tahliye vanası mıdır nedir, onu biraz açın, biraz su boşalsın dışarı, böylece basınç da düşmüş olur. sonra tekrar kombideki vanayı açarak basıncı tekrar yukseltin ama bu sefer 1,5bar değil de 1,4 bar yapın bbakalım, bu sefer de damlatacak mı, gene damlarsa 1,3e indirin.

musluktan sıcak su gelmemesi, kombiye su doldurma işleminden sonra düzeldi ama. ben suyu 1.5'e ayarladım ama şu anda 1.4 civarına düşmüş. hava tahliye vanası, su boşaltmak falan anlamadığım işler ama yarın bir deneyeyim bakayım.

genleşme tankı bozulmuş olabilir. (hava basarlar ya da değiştirirler)
su doldurmaya yarayan vana bozulmuş olabilir.
yanma olayının gerçekleştiği, aralarında boruların geçip suyun ısındığı yerdeki borulardan biri delinmiş olabilir.

türkçesini bilmem de ingilizceniz varsa langtolang.com iyidir

www.spanishdict.com ben bu siteyi kullanıyordum ama indirilebilir bir şey değil internet üzerinden erişiliyor.

Exasystem var.

sadece ispanyolca da değil türkçe,isp,alm,frs filan var. birbirine dönüşümlü çeviriyo hepsini işte.

1-severus snape
2-professor dumbledore
3-hermione granger
4-ron weasley
5-bellatrix lestrange
6-remus lupin
bunlar benim sevdiğim karakterler sırasıyla

severus'u tek geçerim. özellikle son kitabı okumuşların sempati duyacağı bir karakter olduğunu düşünüyorum.

remus lupin
alastor moody
sirius black

bunlar en çok ilgi çekenlerdendir kesinlikle.

1. sirius black
2. fred-george weasley
3. luna lovegood
:)

su anketler de fikir verebilir:
www.faqs.org
www.wanderlist.com
www.timepolls.com

snape, weasley ikizleri,bellatrix lestrange

hagrid'den sonra aklımda kalan tek isim gilderoy lockhart.

kitapları okurken severus snape, remus lupin ve sirius black diğer karakterlere göre daha farklı gelmişti ve ilgimi çekmişti.
filmlere göre bakılacak olursa draco malfoy da oldukça dikkat çekici bir karakter.
bir de bu ilgi duyma yaş grubuna göre değişebilir. çocuklara soracak olsanız harry, ron, hermione, dumbledore derler.

tom marvolo riddle nam-ı diğer lord voldemort elbette. yazılmamış olmasına çok şaşırdım hala tekrar tekrar okuyorum acaba görmedim mi diye.

snape

Harry Potter'ın kendisinin yazılmaması da en az Voldemort'un yazılmaması kadar ilginç.

En en karakterler bence şunlar:

1)harry potter
2)voldemort (aka tom riddle)
3)severus snape
4)prof. dumbledore
5)sirius black
6) weasley ikizleri
7) hagrid

1- severus snape
2- voldemort
3- dumbledore

tamamen aynı karakter soruyorsunuz değil mi?

hababam sınıfında şaban'ı oynayan kemal sunal'ın, tamamen farklı bir filmde yine şaban'ı oynaması, ama bu şaban'ın ismi dışında aynı karakter olmaması

sorduğunuz şey değil di mi? birebir o karakterin ta kendisi olacak? doğru mu anladım?

(bkz: indiana jones)

ne kadar da olsa "devamı" olarak görülüyor.

yerli ve güncel örnek: muro. başrol oyuncuları, kurtlar vadisi pusu dizisinin karakterleri. muro filminin kurtlar vadisi pusu dizisiyle uzaktan yakından alakası yok. ama karakterler aynı. ama ne kadar "alakası yok" da desen, bir şekilde bağlantı kuruyor insan.

zaten de sanırım karakter, o yapım şirketine tescilli falan oluyor. yani başka biri o karakteri alıp kendisi kullanamıyor. kullanırsa aynı yapımcı kullanıyor, o zaman da "devamı" öngörüsü aşılamıyor.

soruyu çok beğendim. cevapları merakla bekliyorum ben de.

@kibritsuyu, bunu düşünmemiştim aslında, kastettiğim şey iki şaban karakterinin de aynı olduğu filmlerdi ama sizin verdiğiniz örnekteki durumun (ikisi de şaban ama karakterleri farklı) başka filmlerde yaşanıp yaşanmadığını da merak ettim şimdi.

Hulk'ın son filminde Tony Stark yer almıştı ama çok kısa bir süre. Iron Man 2'de de Bruce Banner olacak sanırım.

supermen, batman gibi serileri de dahil edebiliriz sanırım.

Hocam senin aradığın film tipine spinoff diye tabir edilen filmler uyuyor.
Şöyle bir link vereyim en.wikipedia.org(media)
spin off

Mesela Xmen, Wolverine

"borat" olabilir, bu karakter daha önceleri yayınlanan bir tv şovundan alınmış.
ya da "angel" dizisi vardı, buffy filminden bir karakterdi o da.
bir de halle berry nin "catwoman" ı sayılabilir, o da batman karakteri.

kurtlar vadisi pusu'daki "iskender büyük" karakteri üzerinde geli$en bir film olarak - kurtlar vadisi gladio filmini örnek verebilirim.

jay ve silent bob isimli iki tane karakter kevin smith'in bütün filmlerinde öyle ya da böyle yer almıştır. 1994 yapımı clerks den itibaren 2006 yapımı clerks 2'ye kadar. 2001 yapımı jay and silent bob strike back filmide bu ikili üzerinedir.

mumya 2 filmdeki akrep kral karakterinin daha sonra akrep kral filmi ile başrolde çıkması bu da olabilir heralde..

arkadaşımın başına da gelmiş. bağlantı sorunu olmuş cumartesi günü fakat ona ticket no. vermişler. size de vermeleri gerekirdi. Toefl'a gireceğiniz yere gidin veya ticket no. telefondan verilecebilecek bir şeyse alın. ne yapmanız gerektiğini de öğrenmenizde fayda var.

geçen sene başıma gelmişti. ticket number gibi bir şey verilmedi bana. olaydan 1 hafta sonra telefon açtılar ve tekrar sınava girmek istediğim tarihi sordular.

bu iş icin en iyisi amazon.com olur herhalde free shipping vardır guncel kitaplarda cogu zaman. ki öyle olmasa bile ucuk fiyatlar istemiyor amazon kargo icin. co.uk tercih edin kargo daha az olabilir ama orda pound olayı işin tadını kacıryo bazen.

bankanın herhangi bir alışveriş icin taksit yapma gibi bir olayı oluyosa ki bazen kampanya tarzı seylerle oluyor o şekilde olur yoksa da olmaz.

www.pandora.com.tr

muhteşem bir kitabevi,neredeyse mükemmel müşteri hizmetleri.
baktım, ingilizce Wheels of Time mevcut ellerinde.

amazon'da istediğiniz kitapları sepete ekleyip ülke bilgilerini falan da girdikten sonra çıkan ücrete bakın. yalnız normal kargoyu seçerseniz kitaplarınız elinize 3 hafta-1 ay içerisinde ulaşır.

www.barnesandnoble.com . amazondan daha ucuz shippingi

www.waterstones.com

Öncelikle herkese teşekkürler,

gelecek nesillere de faydalı olması açısından sonuçları yazayım:

Pandora.com da serinin tamamı mevcut değil, ilk üç kitap yok, haliyle seriye başlamak mümkün değil. Belki istetince zamanla gelir ama ölme eşeğim ölme. Hem çok daha pahalıya geliyor amerikadan getirtmekten. ayrıca 3lü setler yok, tek tek almak lazım kitapları. Daha pahalıya geliyor ama teker teker alınca taksitli gibi almak mümkün ayda 1-2 tane felan.

Barnes and Noble; hem kitaplar, hem de shipping daha pahalı. Direkt elendi.

Waterstones; Bunda da box set'ler yok, tek tek almam gerekiyor ki çok daha pahalıya geliyor. Shipping ücreti hariç 200TL tuttu 12 kitap. Amazon'da shipping dahil 160 TL.

Amazon.com; en iyisi, en ucuzu, hem de müsteri memnuniyetinde kusursuz. 12 kitap (3 tane 3erlik box set + 3 tek kitap) + shipping = $100.12

Amazon.co.uk; İngilterede bu kitaplar hem daha pahalı, hem de 3 lü box setler olmayınca daha masraflı oluyor. Ama shipping daha hesaplı olabilir.

ben sunu kullaniyorum: bluefive.pair.com
tek bir sarkiyi repeat modunda calabiliyor sen kapatana kadar. snooze ozelligi de var. gerci sarkiyi sik sik degistirmek gerekiyor, bir sure sonra adapte oluyorsun cunku, viz gelip tiris gidiyor.
yalniz bilgisayarin acik olmasi gerekiyor calismasi icin.

ucan alarmlı saat deneseniz?

Eğer bahsettiğiniz kadar sleep-lover bir bünyeye sahipseniz sanmıyorum ki herhangi bir bilgisayar programı sizi paklasın.

Yine de şöyle birşeyler buldum, umarım işinize yarar:
www.egrabow.com
www.freedownloadscenter.com

zamanlanmış görevlere bir şarkı koyun, hard metal olsun.

Şu anda bulamadım ama bir saat vardı. kolunuza takıyorsunuz, uyanmak istediğiniz saat aralığını giriyorsunuz. o aralıkta uykunuzun en hafif olduğu zamanda sizi uyandırıyor. gerçi çok zor uyandığınızı söylemişsiniz ama işe yarayabilir.

ayrıca, bu akdar dayakla vs uyanmama pek normal değil, uyku merkezlerine giderek sorununuza kalıcı bir çözüm bulabilirsiniz belki de...

O kadar aksiyona uyanamamak bana da garip geldi. normal bir insan normal uykusunu aldıysa telefon titreşimine bile uyanır. şimdi çıkarımlara gelelim.
a. normal değilsin.
b. normal uyumuyorsun.
c. bilgisayar programını akıl ediyorsun da ya elektrik kesilirse ne olacak? sabahın köründe bangır bangır müzik 20 dakika çalacak ve sen uyanmayacaksan komşulara ne olacak?
d. ciddi bir yardım almalısın bence.

siz, bizi tarif etmişsiniz.
06.30: başka şehirden baba arar.
06.35: hemen ardından anne arar.
07.00: godless commie'nin alarmı--5 dakika aralıklarla uyanana kadar sürer
07.00 ve sonrasında: çıtır (büyük kız köpek)yüzüme çeşitli peluş hayvanlar fırlatır.
07.00 ve sonrasında: eddie (küçük erkek köpek)alçak sürünme ile yatağa tırmanıp, "godless commie"yi diller (evet, yalamak değil, kısa kısa, diller, afedersiniz)
08.00: cedilla alarmı - 1 dakika aralıklarla uyanana kadar sürer (snooze sağolsun)
09:00 ve sonrasında: çıtır sokak kapısını açmaya yeltenir
09:00 ve sonrasında: eddie uluyarak tüm mahalleyi kaldırmaya çalışır
11:00 e doğru ben uyanırım.
12:00 ve sonrasında godless commie.

size, ısrarla telefon edecek arkadaşlar yazıyorum.

geçmiş olsun :)

çeliğin ateşteyim adlı parçasını dinle. dum kah kah, kah kah, dum kah kah, kah kah..

yok yok bu salak şeye uyku bile dayanamaz kesin uyanırsın.

bilgisayar programı değil ama şöyle bir şey var:
www.bunlardanistiyorum.com

bilgisayarın istediğin saatte açılabilmesi bildiğim kadarıyla bios desteğiyle mümkün. zaten bilgisayar açıldıktan sonrada istediğin programı başlangıca koyup çaldırabilirsin.

bilgisayar açık yatıyosan
www.nakedalarmclock.com